bildiğim kadarıyla olmaz, hatta özel üretim ev gibi konteynerler var.
Firmalar özel üretim ne istiyorsan yapıyorlar.
Elektrik problemini de jeneratörle çözebilirsin

bu konuda çok net bir ifade yok işin aslı. bence belediye ile görüşmek lazım öncesinde.
ancak şunu söyleyebilirim, elektrik su bağlatmak için sıkıntı çıkabilir.

%35 imar izni çok iyi bir oran ya hu.

yap şöyle küçük bir ev kendine, konteyner da yaşanmaz. zamanla tuvalet ekliyim verenda ekliyim şunu yapayım bunu yapayım derken ev parası harcarsın zaten.

olmadı prefabrik ev yaptır, 20 -25 bine küçük güzel evler var.

sayende sabah sabah konteyner bilgim arttı, şurayı okuyabilirsin:

www.agaclar.net

sorunu cevaplamamışım farkettimde :)

şimdi yasal olarak bir yerde yaşayabilmen için iskanlı bir yer olması lazım, ki oraya belediye tarafından burada insan yaşayabilir denmeli resmi olarak.

su işi kolay kuyu açar sondaj vurursun, tuvalette kolay bir çukur açar tesisatı çekersin. toprak zaten emer atıkları, tuvalete sentetik birşeyler atmadığın sürece kolay kolay sıkıntı çıkmaz.

ama elektrik yoksa arsada büyük problem, su için de lazım, ısınma içinde. elektriksiz hayat zor.

jeneratör, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi filan da masraflı işler.

günlüşk ne kadar kw elektrik harcanacağı hesap edilip bir jeneratör ile ne kadarlık yakıt gideri olacağı hesap edilmeli.

askerliğimin bir bölümünde çölde, üç tane konteyner'ın birbirine kaynatılmasıyla oluşturulmuş bir karakolda yaşadım. 15 askere yetecek bir koğuş, ofis, mutfak, banyo, tuvalet, yemekhane, tv odası hepsi sığdırılmıştı. su tesisatı, atık su gideri, elektrik şebekesi... hiçbir eksiği yoktu. bunu yapan şirketler var.

imar izni olan bir arsadan bahsediyorsunuz. bu da demektir belediye size yol, su, elektrik, atık su vb. altyapı hizmetleri sunmuş olmalı. yoksa belediyenin gerekli birimlerine dilekçe vererek yapılmasını isteme hakkınız var. (imar izni yapılaşma ve yerleşim izni anlamına gelir)

iskan yapı yapıldıktan sonraki kullanım iznidir ki zaten prefabrik yapı kullanasınız ve bizim imar mevzuatımızda bunun yeri olmadığı için iskan alamayacaksınız. ama belediye genelde gelip yıkmaz bulunduğunuz bölge ranta açılmadıkça. türkiye'deki yapıların %8o'e yakının iskansız zaten.

Konteyner icin imar iznine gerek falan yok, müstemilat olarak kullanmis olacaksin cunku.

yasal hiç bir engel yok. elektriğini de solar yada rüzgarla üretebilirsin. 2 3 bin tl masrafla günlük kullanılan elektriği üretebilirsin. tuvalet vs çok sorun değil halloluyor bir süre sonra.
alakırın sesi diye bir arat google da.

istanbul'da kartal-tuzla arası bir sürü firma var. konteyner'dan tut triplekslere kadar. araştırmıştık zamanında, 30 bin lira civarındaydı. temel betonuna karışmıyorlar geri kalan her şeyi hallediyorlar. ayrıca tarım yapacağım falan dersen elektrik işini de halledebilirsin. ama emin değilim tarım krediden belge isteyebilirler

Çekilin ben mimarım

Şaka yollu gerçekten mimarım ve biraz da imar mevzuatı filan bilirim.
Kanun şu:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesine göre; Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler olarak ifade ediliyor.

Şimdi konteyner'ler müteharrik ama yine de yapı sayılıyor ve belediye mücavir sınırları içindeyseniz inşaat ruhsatı alıp sonra efendim iskan almanız gerekiyor.

Her türlü harcı da yatırmanız gerekiyor. İleride başınızı ağrımasın.
Yaa ben sordum öyle işte vinç ilen getirip koyuyorsun iş bitiyor kimse de bir şey demiyormuş gibi bir haliniz varsa tabii ki yapınız, ediniz ben bilmem.

İnşaat ruhsatı alacaksınız.
Bunu için 1/50 mimari proje ona istinaden çizilmiş statik (ki çelik yapı sayılacak çok kolay) Elektirik (ki zaten zayıf akım) bir de mekanik ki bence gerek bile yok bunlarla, tapunuzla (tabii yoksa arsanın size ait olduğuna dair belge) ile başvuruyorsunuz.

Mimari proje önceden adlığınız imar durumuna uygun olmalı. Vaziyet planı ve çevre düzeni de olmalıdır.

Bildiğin bina yani. O zamn ben neden uğraşayım derseniz bakın bunu da anlatıyorum.

1- Konteyner için bir beton altık yapmanız yeterli bunun için beton miksreine bile gerek yok aslında.
2- Betonarme kalıp malıp, beton mikseri filan para demek.
3- Konteyner'in cillop gibi sıfırı büyük para ama çıkma alırsanız daha iyi. Ancak paslı olmasın dikkat edin.
4- Boyutları pek bir biçimsizdir. Burada rahat yaşamak için Pinterest'ten plan bakalbilir ya da iyi bir mimar bulmanız gereklidir. (İŞbu cevap sizden iş almak için yazılmamıştır. Ben iş aramıyorum ama iyi mimar sayılırım tevazuya gerek yok. Severim bu az alanda iyi çözüm yapmayı)
5- Betonarme Türkiye'de her yerde yaopıldığı için daha ucuza çıkar derlerse de (haklı olduğu konular var) 10 lira diye başladığınız iş 20 liraları da geçer. KOnteyner'da bellidir. İkinci el konteyner onu demirciye kaynak. Vinç ve altındaki beton su basman işi.
6- Elektirik ve su bağlatıyorsnuz. Gider için uzakta bir yerde foseptik kazıdırın etrafını betonla kalpatın altı delik olsun o yolunu bulur gider. Fazla kimyasal dökmeyin gidere bence filtre dahi kullanabilirsiniz. Su bağlatamadıysanız yağmur suyu depolama yöntemleri deneyin. Çok başarılı olur. Ya da tanker ile su gelir. Hayvan gibi harcamazsanız çok uygun olacaktır. Elektirik içinse güneç enerjisi mümkünse süper olur.
7- Yani eğer becerebiliyorsanız izinsiz hallediniz yoksa iş büyüyor.

Öyle işte.

Hayvan tanımadığı bilmediği bir yerde, tedirgin olması çok normal. Sokakta olsa idi şu aralar doğum yapabileceği bir yer arayacaktı, bunu yapamıyor.

Kapıyı aralık tutup tedirgin hissetmemesini sağlamaktan başka çareniz yok, yüksek sesli müzik dinlemeyin, elektrik süpürgesini açmamaya çalışın, bulaşık yıkarken gürültü olmamasına özen gösterin. Kapıyı da aralık tutun ki evin diğer kısımlarında tehlike olmadığına inansın

kapısı aralık duruyor zaten, kutuyu kapının arkasına koydum göz önünde olmasın, kendini daha rahat hissetsin diye ama kapıda çıkabileceği kadar açıklık var yani. odadan 2 kere çıktı. beni görünce, ben daha kımıldamadan kaçtı hemen odaya. korkudan erken doğum yapacak diye tedirgin oluyorum artık.

Bir de sevmeye çalışmayın. Elinizi açık götürmeyin yanına, avucunuzun iç kısmı değil, dışı ile yaklaşın, parmaklarınız da içe dönük dursun. Tehdit olarak algılanmasın eliniz.

Odaya girmeden onunla konuşmayı da deneyebilirsiniz.sesinizden anlasın yaklaştığınızı, pat diye girmeyin odaya.

Ton balığını kandırma amaçlı kullanabilirsiniz bu arada, kokusu keskin olduğundan merak edecektir. Birkaç gün üst üste tabağı yere bırakıp giderek o yerken yaklaşın, tedirgin olduğu noktada ilerlemeyin, ona kesinlikle bakmayın. Birkaç gün sonra bir ihtimal kafasını sevdirebilir yemek yerken

bir de doğurmak üzereyken kediler zaten diken üstünde oluyor, kişisel algılamayın. babamın evi müstakil, açık mutfak camından kışın ortasında kedi girip çatıya yerleşmişti doğurmak üzere, bit kadar çatıda on kere taşındı ama çıkıp gitmiyor da. oradayken ilgi gösteriyorsun, tıslıyor arkanı döner dönmez başka bir boşluğa yerleşiyor. hele doğumdan sonraki bir kaç gün yavruları evin içinde taşıyıp durdu. yani o ürkek kocaman gözlü saldırmaya hazır hali, doğurdum doğuracam psikolojisi. mama su ve sıcaklık sağlayın, doğurmak üzere olan insan kadınlar da fena kaprisli oluyorlar, içleri oynuyor, bunu göz önüne alın.

korkarsa korksun niye dert ediyorsun. yavrular doğunca bir süre elleşme onlara yeter. asıl sorun yavruları reddederse çıkar. doğum yapan kediler göbeği sevdirir genelde. doğum sonrası iletişimi o sayede iyileştirirsiniz.. biraz gaddar olur.

hamile/anne kedilerin sinirleri gergin olur, tetikte olurlar çok. normalde tehdit olarak algılamayacakları davranışları tehdit olarak algılarlar annelik/koruma içgüdüleri harekete geçtiği için.

sizden nefret etmiyordur. siz öyle sanıyorsunuz. sadece korkuyor ve bu çok normal.

rahat ettiği yerde kalsın, çıkarmaya çalışmayın siz. sakinleştirmek için yaklaşmayın da; çünkü zaten korkmuş kedi, siz de yaklaşınca iyice korkar. bekleyin, o size yaklaşsın. sabırlı olmanız lazım. o size yaklaşınca da kaymaktutmayansıcaksüt'ün dediği gibi, elinizi pati gibi yapıp öyle yaklaşın. direkt sevmeyin, önce elinizi koklatın. o sevmeniz için izin verecektir. onun iznini bekleyin. ayrıca odaya girince de kedinin gözlerinin içine direkt ve uzun uzun bakmayın, bunu her kedi tehdit olarak algılar.

yere oturun, onun seviyesine. bağdaş filan kurun örneğin yerde. bekleyin sonra. beklerken başka şeylerle ilgilenin, kediye odaklanmayın. güzel güzel bir ses çıkararak ara ara onunla konuşun. kedi zaten meraklı hayvandır, sizin tehdit olmadığınızı anlayınca kendisi gelip tanışmak ister.

kısacası o kendini sevdirmek istemiyorsa zorlamayın kediyi, kendi haline bırakın. onlar öyle. kendileri gelirler.

psikolojiniz bozulmasın kedinin durumu gayet normal. doğumu yakınsa karın kasılmaları vs. de oluyor. siz ona rahat ve güvenli ortam sunmuşsunuz, zorlamayın bir süre sonra o kendini güvende hisseder zaten. sevmeye zorlarsanız o güveni asla elde edemezsiniz. sokak kedileri kapalı kalmaya alıık olmadığından sokakla temasları kesilince de agresifleşiyorlar. doğumdan sonra değişir her şey. daha önce hamile, anne kedi baktınız mı bilmiyorum ama birkaç tavsiye eklemek istiyorum. doğum sonrası çok fazla sıvı tüketiyorlar. (sütün büyük kısmının su olmasıyla ilgili de olabilir.) susuz kalmamasına dikkat edin. mama ile besliyorsanız da yavru kedi maması alırsanız daha çok sütü oluyormuş. (veteriner bilgisi)

insan için konuşuyorum çok susamanın nedeni şeker olabilir. Tabi hayvanlarda nasıl işliyor o olay bilemem.

ev çok sıcak olabilir mi?

dokuzonbeş, sıcağa gelemiyor, cam açık oturuyoruz ve camın önünden ayrılmıyor.
neferkitty, science plan maması

bir rahatsızlığı olabilir. veteriner daha iyi bilir ama en kısa zamanda kan testi yaptırmanız iyi olacaktır. umarım kötü bir şeyi yoktur.

durum cok ciddi olabilir. lutfen vete gidin ve bizi de bilgilendirin.

ateşi de olabilir, ihmal etmeden baktırın.

biraz geç oldu ama su içmeyi oyun haline getirmiş olabilir mi? arkadaşımın köpeği hiçbir sağlık problemi olmamasına rağmen kabındaki su boşalana kadar içip tekrar doldurunca tekrar bitiriyor ve bunu sonsuza kadar devam ettiriyor.

bizimki dört aylıkken gelmişti, yaklaşık dört ay evde hiç görmedim desem yeridir, şimdi illa ya kafamızda ya kolumuzda bize dokunarak oturuyor. kediler insanlardan çok mekanı önemseyen hayvanlar bildiğim kadarıyla, evin bütün kapılarını açın alışmasını bekleyin, ilk günlerde size sıcak davrandıysa şu an eve alışamıyor olabilir belki.

ama neden misafirlere sıcak davranıyor? o zaman tavrının genel olması gerekmez mi? kedi baya baya bize tavırlı. bilmiyorum yanlış mı yorumluyorum hayvanı.

daha çok minnok, dediğim gibi belki alışamamıştır, ya da bir derdi vardır anlamıyorsunuzdur. mamasını beğenmiyor falan olabilir mi? arada elinizden yaş mama falan verin :') zamanla alışacaktır diye düşünüyorum.

ikinizden birini kıskanıyor olabilir. birlikte başka şeyle ilgilenirken onu yalnız bıraktığınızı düşünüyor olabilir. mesela birlikte film izlerken onu da çağırın. komik gelebilir laptop, telefon vs. kıskanan hayvanlar var. tabii bu birlikteliği abartmayın. yatak odanıza girmesi rahatsız ediyorsa kural koyun ve bozmayın. bir de kız arkadaşınızlayken olan davranışınızla o yokken davranışınız farklıysa çıldırıyorlar. kedilerin en nefret ettiği şey eşyalarının yerinin değişmesi. wc. mama kabı, yatak vs. yerinden oynattıysanız tedirginliği ondan da olabilir. böyle bir durum yoksa ara sıra yalnız hissedebileceği bir kuytu köşe yer sağlayın huzur bulsun zamanla değişir alışkanlığı.

my cat's a hell programında da aynı böyle bir vaka vardı.

ortamı kediye göre uyarlayın, tepelere tırmanabileceği yerler olsun.

misal koltuk, bir üstü kitaplık, bir üstü gibi merdiven usulü basamak basamak tırmanabileceği ve en son ''tepede'' kendisini güvenli hissedeceği bir noktaya ihtiyacı var.

kediler tepeden izleyince her şeyin yolunda olduğu hissine kapılırmış, o tepeye de ipli oyuncak ile çıkaracaksınız.

kendisini huzursuz hissettiğinde yatak altlarına değil o tepeye kaçacak.

kıskançlık bir neden olabilir. çünkü yalnızken ikimize de daha sıcak.

kediyi almadan çok araştırdım, okudum. eşyalarının yerini asla değiştirmiyorum. güvenli bölgeleri var. oradayken asla dokunmuyorum. suyunu her sabah tazeliyorum. maması tahılsız... ev kediye uygun. sevdiği oyuncakları falan var. ancak yüksek bir yer yok. koltuğun tepesine çıkıyor en fazla. bunu denicem. bir kitaplık var. hafta sonu onu salona taşıyorum :)

bir de şöyle teori geliştirdim. dün akşam mesela dizi izliyoruz, uzaktan durup dururken sırtını kamburlaştırıp bize tısladı. hatta kendini büyük göstermek için iki ayağının üzerine de kalktı sırtını kamburlaştırırken. kulaklarını falan yatırdı. bu hayvan başta sokakta yaşamış. acaba oradaki bir travmasını tetikleyen bir şey mi var bizde. belki benim parfümüm, belki kız arkadaşımın kızıl saç rengi, belki başka bir şey... hareket bile etmiyorduk zira.

Siz farkına varmadan korkutmuş olabilirsiniz. Benim kedim de çok korkaktır. 2 sene oldu ancak yavaş yavaş alıştı bize ki ev ortamım çok sakin ve sessizdir. Halen elimi uzatsam koltuğun altına saklanır.
Kedilerin dünyası çok farklı. Sizin hiç farketmediğiniz önemsiz bir detay onu çok rahatsız ediyor olabilir. Kedi kumunun yeri bile önemli olabiliyor.

dizi izlerken demişsiniz. seslerden ürküyor olabilir mi? köpeğim bazı seslere tepki veriyordu. laptopa havlıyor ya da bebek/yavru köpek ses duyduğunda evde arayıp bulamayınca panik yapıyordu.

lütfen barınaktan al.

senin de dediğin gibi köpek alıyorsan artık bir çocuğun varmış gibi düşüneceksin. benim fransız mastiff cinsi köpeğim var büyük bir ırk. şuan 5 aylık olacak ve benden ağır kilosu neredeyse. gece üstüme çıkıp uyuyor nefes alamıyorum, kıpırdayamıyorum :)
evin içinde büyük köpek zor, küçük bir köpek olsa daha iyi olur. bir de 7 aylık hatta 1 yaşına gelene kadar çok kötü ısırıyor, bir keresinde ağlattı beni. şuan bıraktı ısırmayı artık, sadece oyun amaçlı acıtmadan ısırıyor. acayip hareketli iki dakika yalnız bıraktım, bir odadan başka odaya eşya taşımış, saksıları devirdi ve tuvalet kağıdı parçalayıp etrafa dağıtmış kalanını da yiyordu. bir keresinde de 2 tane çorap yuttu :))

Büyük ırk dediklerin kangal falan bu arada, sen evde bakacaksan en fazla orta ırk köpeklere bakmalısın.
Barınak+1

evde kopek beslenmez.

lutfen hayvana bu kötülüğü yapmayın.

kendinize de.

@cok ilginç adam, bunu bilinçli mi söyluyorsun? ben de eskiden öyle biliyordum ama dışarıdansa eve daha uygun ırklar varmıs

Evde köpek beslenir. Ama hayvanın enerjisini boşaltma imkanı sağladığınız taktirde. (Günde en az 2 saatlik uzun yürüyüşler ve oyunlar ile)

Bazı köpekler ortam olarak bahçede yaşar; kangallar, akbaşlar, kafkas çobanları gibi.
Bazı köpekler bahçeyi tercih etse de evde yaşayabilir; Golden Retriever, Labrador, Dogo Argentino gibi.
Bazı hayvanlar hem bahçede hem evde yaşayabilir; Dobermann, Rotweiller gibi.
Bazı hayvanlar bahçede yaşasa dahi gece oldu mu aile yanında olmak isteyebilir, veya enerjisi boşaltılması şartıyla evde rahatça yaşayabilir; American Pİtbull Terrier, American Staffordshire Terrier, American Bulldog gibi.

Ama her köpek evde de yaşasa bahçede de insana(sürüye) ihtiyaç duyar. Köpekler özgür hayvanlar değildirler, kurallara ihtiyaçları vardır. Kuralsız başıboş bir köpek kendini sürüsünden dışlanmış hissedip sürünün(ailenin) dkkatini çekmek için ortalığı parçalama, havlama gibi zararlı, kendi kuyruğunu kovalamak gibi obsesif alışkanlıklar edinebilir. Yani bir köpeğin bahçeyi tercih ediyor olması, bahçede tek başına mutlu mesut yaşayabileceği anlamına gelmez. Bu sebeple 1. şıkta belirttiğiniz aşağıya bağlama opsiyonu pek akıllıca değil.

Genel bir yanlış bilinen; köpeğin sizinle aynı ortamda yatması hoş bir şey değildir. Kesinlikle onu geceleri (yavruluğu geçtikten sonra) yatak odanıza almayın. Hele yatağınıza hiç almayın. Sizi lider değil takipçi olarak görür. Bu da hırçın, inatçı, etrafına zarar veren bir köpeğe sebebiyet verir.

Evdeki şartları ve ortamı daha detaylı anlatırsanız elimden geldiğince yardımcı olabilirim.

eksisozluk.com ben köpek sahiplenmeden önce bu entryyi okuyup uzuuuun uzun düşünmüştüm.

1- bahçeye "bağla"manıza izin verseler de bağlamayın. eğer kendinize ait bahçeniz yoksa sadece siz başındayken ortak bahçede tasmasını açıp koşturursunuz arada, sonra sizinle beraber eve döner, yeter. ayrıca her köpek ırkı evde beslenebilir (kangal dahil).

2- günde en az iki kez yürütmek lazım, çok uzun süre tutmasın tuvaletini yazık.

3-eğer günde 5-6 saatiniz yoksa ayıracak, 3 yaş veya daha büyük bir köpek sahiplenin. enerjisini bitiremez, ilgi ihtiyacını karşılayamazsınız yoksa. (küçük ırk alacak olursanız 1-1.5 yaştan sonra olabilir eğitimi oturacak olursa)

facebook haysev.
petarkadas.com
patilen.com
petlebi.com vs siteler
sahibinden.com da olur. şehir söylerseniz belki direkt köpek ilanı da paylaşabiliriz.

bu arada köpeklerimle gayet aynı yatakta koyun koyuna yatıyorum, bi yamuklarını görmedim.

imkansız değil elbetteki beslenir, ama bu hem sizi çok zorlar hem de köpeği.

empati yapın köpekle, biri sizi eve kapatacak ve sadece tuvaletinizi yapmak için dışarı çıkaracak.

bunu da lutuf gibi görecek, hadi sıçta gidelim der gibi.

köpek çocuk gibidir, oynamak sağı solu kurcalamak ya da iş köpeğiyse kendine verilen görevi yerine getirmek ister. bunu da oyun gibi yapar, gece olunca da hava soğuksa evde hava güzelse kulübesinde yatar.

hani tam da amerikan filmlerindeki gibi.

@lazuri köpek sahiplenmekten bahsediyor. yani evde yaşamaya alışmış bir şekilde terk edilmiş bir köpekten. binlerce yıl önce evcilleştirilmiş bir hayvandan (olmayan) vahşi doğada canlı kalmasını mı bekliyorsunuz?
evde köpekle yaşanır ancak siz kendi konforunuzu düşünüp köpeği bir kenara hapsedeceksiniz köpeğe eziyet olur. barınaktalardaki tüm canlar yardıma muhtaçlar. sağlıklı olanlar da ki barınaktakilerin büyük kısmı zaten sağlıklı, terk edilmiş canlar. (bkz: #39590129) yavru köpek eğitimi uzun ilgi ister. ileri yaş (orta ırklar için 5 yaş ve üstü)daha sakin ve iletişimi daha kolaydır. tüy döktü, salyası aktı, yastığı yemiş, ayakkabıyı parçalamış, eve kaka yapmış diye tekrar sokağa atmayacaksanız hayatınızı bir köpekle yaşamak muhteşem bir şey. "sahiplenmek" diyoruz ama evdeki köpeği ev arkadaşı gibi düşünmek gerek. facebook aramasında bulunduğunuz ilin adını yazıp hayvansever gruplara bakın mutlaka ilan görürsünüz.

av kopegi kirmasi olabilir, onlar da avcilarin magduru genelde. en guzeli barinaga gidin, anlasacaginiza inandiginiz bir kopekle bir tur atin, hatta hemen de karar vermeyin bir kac kere ziyaret edin. geri birakirsaniz daha kotu depresyona girebilirler:(

alacağınız köpek eğer çok yüksek enerjili bir ırksa günlük antremanlarını uzun tutmak, çok büyük ve çok güçlü bir ırksa ağzınızdan çıkan her lafın kanun olması kaydıyla evde beslenebilir, evde köpek beslemek ne köpeğe ne de insanlara kötülük değildir.

köpek sahiplenmek gerçekten çok büyük bir sorumluluk, sadece istemek yetmiyor aynı zamanda empati yeteneğinizin(insanlarla empati yapmak değil) insan ötesi bir seviyeye gelmiş olması, hayvanla hayvan olabilmeniz ve gerektiğinde hayvan gibi düşünebilmeniz, çelik gibi bir iradeye ve sabıra sahip olmanız lazım.

kuralcı, disiplinli, tutarlı, otoriter ve kontrollü olmazsanız yukarıda arkadaşların yazdığı gibi köpeğiniz saksılarınızı da çalar, yatağınızda da yatar(ki çok büyük bir yanlıştır bu), hatta en ölümcül günahı işleyip sizi ısırabilir bile.

bu yüzden bir köpek sahiplenmeden önce kendi kişiliğinizi analiz edin ve kendinizi bir tartın derim ben, zira çocuk büyütmek çok ama çok daha kolay bişey çünkü çocuklar bir gün illaki büyürler ve sizle aynı dili konuşabilirler, 'medeniyet' ve 'toplum'a gayet de kendi başlarına bile uyum sağlayabilirler, zira bir insandan bahsediyoruz burada.

köpek ise sürekli yol gösterilmesi gereken, sizle oral bir iletişim kuramayan, kafasında 'doğru' ve 'yanlış' kavramlarını siz öğretmezseniz asla ama asla oturtamayan, tamamiyle anlık yaşayan ve düşünen bir primattır. illa çocuk metaforunu kullanacaksak köpek dediğimiz canlı hiç büyümeyen zihinsel engelli bir çocuktur.

eğer ilk köpeğiniz olacaksa ve köpeklerden ziyade genel olarak hayvanların psikolojisi hakkında deneyimli değilseniz kesinlikle ama kesinlikle büyük ırk almayın derim, küçük ırk köpek daha kolay demek değildir bu sadece küçük ırk köpek daha kolay zaptedilir, daha kolay domine edilir.

köpeğe insan gibi davranmak köpeğinize yapabileceğiniz en kötü şeydir, bu yüzden de köpek sahiplenmeden önce algınızın biraz değişmesi gerekli.

kitapcılarda köpekler hakkında yüzlerce kaynak bulabilirsiniz, 'Dog Training For Dummies' algınız için iyi bir başlangıc olabilir, cesar milan izlemenizde de çok büyük fayda var zira köpek eğitiminden çok sahip eğitimine ve psikolojiye yönelmiş birisidir.

önce araştırın, öğrenin, kavrayın ve sindirin. köpek dediğimiz varlığın psikolojisini anlamaya başladığınızda zaten hissedersiniz hazır mısınız değil misiniz, ama öncelikle mutlaka öğrenin zira köpeğiniz eve adımını attıktan itibaren oturup araştırmaya hiç bir şekilde fırsatınız kalmayacak.

sorularınıza kısa cevaplar olarak da
1- köpek ve balkon birbirine tamamen uzak olması gereken şeyler, o yüzden balkonu unutun
2- her gün dolaştırmaktan ziyade sahipleneceğiniz ırkın özelliklerini iyi bilin ve buna göre bir antrenman programı çıkarın, günlük 10 dakika kakaya çıkarmak ve günde 1 buçuk saat stabil tempoda koşu yapmak arasındaki farkı görün
3- yavru köpek yetiştirmek gerçekten bir zanaat, o yüzden yetişkin bir köpek sahiplenmek daha mantıklı görünebilir, dikkat etmeniz gereken tek nokta köpeğin geçmişi ve sicili, örneğin şekerden yapılma 1 yaşında bir golden retriever eğer iyi yetiştirilmediyse tam bir katile dönüşebilir, köpeklerde güzel ve çirkin gibi kavramlar yoktur o yüzden siz de tipine aldanıp da karar vermeyin, geçmişini bilmediğiniz (hele bir de büyük ırksa) bir köpeği ilk köpeğiniz olarak sahiplenmeyin derim.

haysev vb. oluşumları takip edebilirsiniz, genelde hayvanın geçmişiyle alakalı bir paragraf yazı yazıyorlar, o metinlerde kullandıkları dil midenizi bulandırabilir çünkü tam anlamıyla zoofili bir dil kullanıyorlar, yine de barınaktan daha sağlıklı bir tercih olacaktır çünkü hayvanın en azından ne koşullarda nerede nasıl bulunduğu hakkında ufak tefek bir fikir verir o metinler.

sahibinden vb. sitelerdeki ilanların büyük bir çoğunluğu merdiven altı üreticilerin, bir kaç numarayı arayıp test edebilirsiniz, altında kalın puntolarla 'kesinlikle ücret istenmeyecektir' yazan ilanları aradığınızda 'beşyöz löro abeğ' diyen bir hırbo açacaktır telefonu.

ilk köpeğiniz olacağı için herkesin aksine barınak yerine fci onaylı bir köpek çiftliğine gitmeyi deneyebilirsiniz, özellikle ege taraflarında bu işi hakkını vererek yapan ve ırk standartlarını koruyan gayet bilinçli yöneticilere sahip çiftlikler var, hem sizin hem de köpeğiniz için çok daha sağlıklı bir karar olur, bunu söylememin sebebi ise mix ırkların tutarsız ve öngörülemez hareketleri çok daha fazladır, hem köpeği hem de sizi yorar, diğer bir yandan ise barınak köpekleri genelde bir kamyon dolusu travma geçirmiştir ve bir köpeği bırakın rehabilite etmeyi, travmalarını ve bunların doğurduğu sonuçları çok geç olmadan farketmek bile çok zordur.

biliyorum barınak konusunda kızacak arkadaşlar olacak, nasıl ki dünya yuvarlaksa yazdıklarım da gerçek malesef, köpekler hakkında hiç bir fikri olmayan birinin barınaktan travmalı bir mix ırk köpek çıkarması hayat kurtarmak olmuyor bunu bir netleştirelim önce, klavye başında 'barınaktan al' diyerek vicdanınızı rahatlatmaya çalışmak yerine gerçekten yardımcı olmayı denemeye başlasanız keşke, zira daha önce buna benzer bir duyuruda, köpek sahiplenmek isteyen tecrübesiz bir insanın köpekler hakkında tamamen yanlış bilgiler verilerek ve resmen çocuk gibi kandırılarak barınağa yönlendirildiğine ve bununla 'ya işte geçen yine hayat kurtarıyoruz' gibisinden övünüldüğüne birebir şahit oldum, hayat kurtarmak kavramınız gerçekten çok absürd.

evde köpek beslenmez diyen arkadaşların yazdıklarını okudukca karşı komşumun cehaleti geliyor gözümün önüne, bana 'git bunu aldığın yere bırak evladım' diyen 86 yaşında bir kadının kafasıyla aynı düzlemde düşünen insanlara itibar etmeyiniz.

Evde köpek beslenmez. Köpek dediğin sosyal bir hayvandır, başka köpeklerle ve hayvanlarla sosyalleşmesi lazım. Gezip koşması lazım. Bu hayvanların milyonlarca yıldan beri süregelen bir genetik kodu ve içgüdüleri var. Kimisi av köpeği, kimisi çoban kimisi de bekçi. Bu hayvanlar kendilerini bir sürünün parçası sayarlar. Bu nedenle, evde hapsolmak, hiçbir köpeğin doğasına uygun değil. Ayrıca, bolca tüy dökerler, bazılarının salyası çok olur vs...

Ama illa da alacam diyorsanız en azından barınaktan falan alın bari de, bir köpeğin hayatı kurtulsun.

Benim ilk kopegim petshop'tandi, ikincisi sokaktan.
Su an soyle soyluyorum ilki icin, keske petshop'tan hic alinmasaydi.
Ikincisi icin sunu soyluyorum, keske daha cok sokaktan sahiplenebilsem.

Bir de bu kadar basit mi yani, barinaktaki butun kopekler travmalidir o yuzden ciftlikten alinmalidir demek. Ben buna reklam olarak bakiyorum, kusura bakmayin. Heralde tanidiginiz biri var.

Sokakta dogup buyumus bir hayvanin vucut dili, sosyal yasami, ciftlikteki bir hayvandan daha iyidir. Kopek oldugunu bilir. petshoptan aldiginiz bebek kendini sonradan insandan sayiyor ve bir dolu problem sonradan bas gosterebiliyor da!

Madem genelleme yapiyoruz ben, ben de bir ton sey soyleyebilirim safkanlar ile ilgili.

Mesela safkanlarin ne tur bedensel ve zihinsel problemleri olabilecegi, sirf genetiklerinin oynanmasindan dolayi.

safkan dediğimiz ırklar da mix ırklardır, sadece daha kontrollü çiftleştirilmeler sonucu, on yıllar boyunca nesilden nesile aktarım gözlemlenerek ve tamamen bilimsel bir şekilde yaklaşılarak safkan dediğimiz hale gelmişlerdir, hatta çoğu safkan ırkın 'olmuş' hallerini fikir babalarının görmeye ömürlerinin yetmediği örnekler var, genetiğiyle oynanmış derkenki kastınız eğer 'labaratuarda yapılıyormuş bunlar' ise söyleyecek bir sözüm yok.

örneğin; demedalor.com

sokak köpeği ve çiftlik ortamında gözetim altında büyümüş bir köpeğin arasında dağlar kadar farklar vardır, davranış bozuklukları, hırçınlık huysuzluk vb negatif özelliklerin çoğu doğduğu günden itibaren gözlemlenir ve elemine edilir, tecavüz edilmemiş olur mesela çiftlik köpeğine anlatabiliyor muyum?

pet shopdan köpek alın demedim, çiftlikten alın dedim, onu da düzeltelim.

pet shopdan aldığınız 'bebek(??!)' kendini insan yavrusu sanmıyor bu arada, 1 metre kare alanda aylar boyunca beklediği için hayvan normal olarak psikoz vb şeyler geçiriyor ve tam anlamıyla çıldırıyor.

referans olabileceğim bir köpek çiftliği yok bu ülkede, keşke olsa da linkini koysam buraya, ben reklam yapmıyorum tanıyan arkadaşlar var burada beni isterseniz sorabilirsiniz kim olduğumu, asıl ben sizlerin, kendini hayvan sever olarak tanımlayan insanların yaptığı şeye reklam olarak bakıyorum zira vicdan mastürbasyonlarınız, eksik ve yanlış bilgileriniz, hayvanlara karşı olan tavrınız ve tutumunuz, kapalı komunitelerinizde bıcırdamalarınız ve suratlarınızın reklamını yapa yapa birbirinizi pohpohlamanız gayet de benim tezimi doğrular nitelikte.

ve evet, bu kadar kolay barınaktan köpek alması sağlıklı olmayacak bir insana almayın demek, zira dünya kötü bir yer ve dünyayı düzeltmeye çalışmak gibi ütopik düşüncelerim yok, pragmatist bakarak yazıyorum her satırı bu yüzden.

Lütfen şu konuya açıklık gelsin; köpeğe evde bakılır. Günde en az 2 kere toplam 2 saat gezerse ve oyun oynarsa zaten evde pestili çıkmış biçimde yatar.


Evet köpekler sosyaldir, ama insanlarla da sosyal olabilirler. Zaten sizi aile olarak değil sürü olarak görürler.

Bahçede bakmak elbette, eğer ilgilenecekseniz daha rahattır. Köpeklere insanmış gibi yaklaşmayın. Köpekler hayvandır ve özgür değillerdir.(Aşağılama veya gönderme değil, bilimsel gerçek) Sizin emrinizde olan sürü(aile) üyesi köpeği özgür olsun diye sokağa salarsanız, baskın ve güçlü bir hayvansa kendi sürüsünü edinip lider olur sürüyle hareket eder veya bir lidere katılıp yine sürüyle hareket eder. "Dünya ne güzelmiş, bugün de biraz şuraları gezeyim." şeklinde bir düşünceye hayatı boyunca kapılmaz.

kopeklerde ben lider olcam diye bir kaygilari yokmus, simdiye kadar bildigimizin tersine, bu bilginin gercek bir dayanagi yokmus desem? 'alpha dog myth' diye aratin.

evet genetigi oynanmistan kastim buydu, husky gibi dogal ortam isisi -6 derece olan bir hayvanin turkiyede ne isi var mesela, govdesinin anormal derecede uzun olmasi dolayisiyla omrunu erken surede tamamlayip hatta son gunlerini buyuk acilar icinde gecirenler, beyninin kafatasina gore buyuk olmasinin yarattigi bas agrilari, ne icin butun bunlar? yasaklanmasi lazim boyle safkan uretim yerlerinin, hayvanlara cok buyuk haksizlik cunku.

hadi diyelim ciftlikten almak iyi yine de ciftliklerin nasil bir yer oldugu ile ilgilenmeyecek, gidip gormeyecek arastirmayacak bir suru insan varken ben ciftlik reklami yapmazdim! kaldi ki hayvanlari uretim olarak kullanan bir yer icin hayvanin sagligli, psikolojisi umrunda mi olacak? bunlari mi destekleyeceksiniz?

siz hayvan korumacilari otekilestirmissiniz. tabi cok kolay oylesi, hem elestirmek de kolay oluyor. allah bilir bir de cinsiyetim kadindir. baska? bana tavir alacaginiza yazdiklarima alin.

barınaklar travmalı, hasta, sorunlu köpeklerin olduğu bir yer değil. çiftlikler ile petshopların köpek "üretim" şekilleri aynı. lütfen canlıların ticaretine ortak olmayın. oraya vereceğiniz parayla barınaktan birkaç cana destek olabilirsiniz hem. barınaklara gidip köpeklerle temas kurun. mutlaka birine kanınız kaynayacaktır.

www.evcilkopekler.com bu testi dürüstçe yanıtlarsanız gerçeğe yakın ırklar öneriyor. bu ırk takıntısından değil ancak insanın kendi yaşamıyla uyum sağlayabileceği köpeği görmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

Hepinize cok tesekkurler, cok sey ogrendim

Belediyenin veterinerlik islerini arayin ya da universitelerin vet. fakultelerini.

operasyon sonrası 1-2 günde eski haline döner zaten. 2 güncük eve alırsanız çok iyi olur. veterinerlerin pansiyonlarında her zaman hastalık riski var. buna engel olabilecek donanımdakiler de pahalı hizmet sunuyorlar. 2 gün için belki bir arkadaşınız bakar. eviniz bahçeliyse bir köşeye yatabileceği yer ve mama koysanız kafi kedi için. kuduz aşısını ve kısırlaştırmayı belediye yapmakla yükümlü. anack ksıırlaştırma operasyonunu çok kötü şartlarda yapan belediyeler var. şehrinizdeki gönüllülerle irtibat kurarsanız yardımcı olurlar. facebook'tan çok kolay ulaşabilirsiniz.

ay hadi maşalah ben de çok mutlu oldum şimdi okuyunca, sen olmasan napardı kimbilir.

benim bu tarz bir hikayem yok ama izlediğimde etkilendiğim bir ''dog rescue'' videosunu paylaşmak istedim, kör bir köpeğin hayatını değiştiren senin gibi insanlar , öncesi ve sonrası :)

www.youtube.com

Ne güzel olmuş :) Daha da iyi olur inşallah minnoş.

Benim şöyle bir hikayem var. Apartmanın bodrum katına bir kedicik 5 yavru doğurmuş ve sonra terketmişti bunları. Biz eşimle bir akşam, neredeyse donmak üzereyken bulduk bu minikleri. 10 günlük varlardı yoklardı ve bulduğumuzda 3 tanesi çok az kıpırdıyor; 2 tanesi hiç kıpırdamıyordu. Neredeyse kaskatı kesilmişler ve buz gibi olmuşlardı. Hemen kıyafetlerimizin içine sokup yukarı eve getirdik. Ben 2 tanesinin ölmüş olduğunu düşünüp ağlamaya başladım ama eşim ufaklıkları kulağına iyice yanaştırıp nefes alışlarını duyduğunu ve hala yaşıyor olduklarını söyledi. Hemen ütüyü fişe taktık ve bir kaç havluyu ısıtıp minikleri sarıp sarmaladık. İyice ısınıp, hareketlenmeye başlayana kadar yaptık bu işlemi. Yavaş yavaş kendilerine geldiler ve miyavlamaya başladılar. Sanırım hayatımın en güzel, en mutlu anlarından birisiydi 5'inin de hayata döndüğünü görmek! Vücut ısıları yerine geldikten sonra şırıngayla biraz süt içirdik. Bebekler bir kaç gün içinde canavar gibi oldular. 15 gün kadar bizde kaldıktan sonra hepsini sahiplendirdik. Evde iki tane kedim var ama ara ara aklıma geliyor bu bebekler ve özlüyorum gerçekten.

2.5 yildir bizimkinin guvenini kazanmaya calisiyoruz. epey ilerledik. bes gun once ilk defa sirt ustu yuvarlandi, beynimizde havai fisekler patladi resmen. neden mutlu olduk, cunku kopekler sirt ustu kolay kolay yatmazmis, guven duymadigindan. bizimki pek evcil sayilmaz hala. 1.5 sene yanina yaklasinca geri kacti. arkasinda kimsenin olmasina izin vermezdi. daha 3-4 ay once sirt ustu yatmayi basardi ve simdi o kadar seviyor ki oyle yatmayi. ama ancak destegimizle yapabiliyor cunku sirti pek enli degil:) videosunu ozelden gonderebilirim.

Dün bizim köpeği veterinere götürmüştük. veterinerin içi de kedi köpek dolu. veteriner bakıyor.
neyse bir tane yetişkin tekir oturuyodu yerde, bir baktık bir arka bacağı yok. biz bir üzüldük bir üzüldük buna bir bacağı yok diye..
Sonra baktık bizim bu bacaksız tepelerde geziyor hoplaya zıplaya. diğer kediler mal mal oturuyo koltuklarda, seninki bir o rafta, bir bu tepede maymun gibi.
Sevindik tabi onu öyle görünce biz de.

çok sevindim :) bugün şöyle bir şey gördüm. iki bacakla yürümesini sağlayacak tasma benzeri bir şey. www.facebook.com

yaşamasını sağlayamadığım 11 yavrudan sonra balkonumun altına bırakılan yavru kedi 1.5 gün boyunca zorla içirdiğim su dışında bir şey yemeden uyuduktan sonra büyük iştahla 100 ml ye yakın mama içmişti. imgur.com&TYXxnIb şimdi de çok güzel bir evi var.

@madarch ya, şu sistem bizim iki bacaklıya belki olabilir ama tasmayı sabitleyebilir miyiz bilmiyorum, çünkü o çocukta kalça da yok...

göbeği komple saran bir şey olsa belki sabitler ama omurga için zararlı olur mu?

www.youtube.com burada kısaca göstermişler.

bakınırken şunu gördüm. www.youtube.com bir süre sonra yürüteçsiz hareket etmeyi öğrenmiş, koşuyor hatta.

Pire tasması da olabilir kendini toplayana kadar bişey yapamazsın bence. Son aldigim.köpek 45 günlüktü ve mide kanaması geçiriyordu. Senin anlattığın gibiydi avuç içi kadardı
süt içerler zaten çok bişey yapmamıştİK biz
sütü sulandırıp veriyorduk

Zaten toparlaninca süt kesmez anlarsın zaten biraz seninle
kalabilir barınak zor :(

Fotoğrafı yok mu atana bi merak ettim ne kadar ufak

süte dikkat et ishal yapar, gaz yapar. fotoğraf paylaşırsan kaç haftalık olduğunu tahmin edebiliriz belki yardımcı olabiliriz. 1 aylığa yakınsa yavaş yavaş yaş mamayla (haşlanmış kemik suyuna ekemek içi ve küçük et parçacıkları gibi) tanışabilir. www.uzmantv.com burada nasıl beslenmesi gerektğini anlatıyor.

istanbul'daysan yatak mama kabı oyuncak vb. şeyler iletebilirim.

caps ekledim. teşekkürler.
@madarch dostum teşekkürler. istanbulda olsaydım irtibata geçerdim emin ol. düşünmen yeter.

Benim Köpeği aldığım gibi. Max 1 aylık diyorum ve yine Max 1 1.5 ay à canavar olur :) ilgi ister Ha bide 4 aylık falan olunca yumurtaya bayılırlar benim köpeğim yumurtayı haşladik diyelim uyuyorsa bile kokusunu duyunca uyanır ve sen o yumurtayı ona vermediğN müddetçe hiç bi yere gidemezdin evde değil eğitim alana kadar bizle her yere geldi
dükkanda durduk daha çok

2. foto kaka yapma halinde sanırım kuyruğunu kaldırmış arka bacaklarını kırmış olmasından yola çıkarak tahminim en az 3 haftalık. en uzun 4 saat aralıkla beslenmesi gerekir. bu ufaklıklar su içmeyi bilmiyorlar (herhalde anne sütü normalde kafi geldiğinden) suyunu yanına koy ve ara sıra içmesi için parmağınla göster. parmağını suya batırıp emince anlar. şöyle bir tarif var www.facebook.com yavru kediler için benzerini kullanmıştım. yarı yarıya su ve süt karışımına pirinç unu ve yumurta ekleyerek beslenmiştim. birkaç hafta sonra da tavuk suyuna pirinç unu, sonrasında pirinç lapası+tavuk suyu ve tavuk parçaları şeklinde bir şeyler yapılabilir. (kasaplarda çorbalık diye ücretsiz alabileceğin tavuğun kemik kısımları var. ama sakın kemikleri yavruya verme.) 1.5 ayı geçtikten sonra balıkçılardan ücretsiz alabileceğin balık kafasını blender'dan geçirip püre olarak verebilirsin. (kılçık ve kemik olmamalı ve yanında karbonhidrat da içermeli.) öğrenciyim demişsin. temizlik yapmak hep vakit alacak hem de yavru sen yokken anne aradığı için fazla alanda gezinecektir. soğuk zemin üzerinde uyuyakalabilir de. o nedenle salonun bir alanını sınırla. zaten henüz zıplama tırmanma becerisi gösteremeyeceğinden orada kalır. sınırlı alanın bir kısmına gazete koy çiş kaka yaparsa emer. diğer kısma da yatabileceği bir yastık, minder, battaniye vb. bir şey. her uyandığında beslemeye çalış. göbeğinde biraz şişlik var sanırım. ishalse bol sıvı almalı. sütü sulandırmadan verme. pirinç unu ekleyip pişirisen sindirimini düzenler (biraz sıvı muhallebi gibi) ishal değil karnı şişse yine süt gaz yapmıştır. karnına bastırmadan, derisini okşar gibi masaj yaparsan rahatlar. (gazate, havlu vb. bir şey üzerinde yap. çiş ya da kaka yapabilir masaj anında) üşütmüş olduğu için de karnı şişmiş olabilir. sıcak tutarsan rahat eder. bunun içinde sıcak su torbasını ya da pet şişeyi havluya sarıp yatağına bırakabilirsin.
barınakta ölür muhtemelen bu yavru hastalık kapıp ama fb ilanı açarsan yaşadığın şehirde kabul edecek süt anne bulunabilir belki. ilanı hayvansever gruplarında paylaşırsan hızlanır arama.

salonun bir kısmını gazeteyle kapladım, çişini oraya yapıyor ama kakasını yine gazetesiz alana yapıyor.
peteğin yanına kız arkadaşımın kullanmadığı için getirdiği banyo paspaslarından yer yaptım, oraya yatıp uyuyor. iki gündür sulandırmadan süt veriyorum evet sabah ishal vardı ama şu an peynir ve salam da verdim, kakaları katılaştı. sütü sulandırarak vermeye başlıyorum o zaman.

Barınağa bırakmayın ne olur, gençlik hastalığından ve soğuktan ölür kısa zamanda.

salam da vermeyin. işlenmiş gıdaların içindeki "kimyasallar"ı bünyesi kaldıramaz. pirinç unu eklenmiş sulandırılmış sütle mama hazırlamak çok kolay. biraz kaynatacaksınız o kadar. yarım litrelik süte yarım litere su ekleyip 3-4 çorba kaşığı pirinç unu ekleyip kaynatın. dolapta bekletebilirsiniz 1.5 gün. ama ona verirken ısıtın, ılık olsun. bir de önüne koyduğunuzda yiyebiliyor mu meme arıyor mu? yiyemiyorsa eczaneden alacağınız mama şırıngası (1-1.5 tl) işinizi görür. ama şırıngayı çok yavaş hareket ettirin, bebek boğulmasın. kaldığı alanın etrafına (çivisiz meyve sebze kasaları bile olur) bir şeyler koyarsanız işiniz kolaylaşır. siz yanındayken dolaşsın, yalnızken o alanda kalsın. anne yanında olsa zaten izin vermez kaldığı alandan çıkmasına.

@kaymak...
dostum barınak hakkında ben de çok olumlu şeyler düşünmüyorum ama facebooktan da takip halindeyim şu sıralar, gerçekten canla başla çalışıp barınağı toparlayan iyi insanların olduğunu görüyorum. kendileriyle telefon yoluyla görüşüp konuşacağım. şimdilik "verme" durumu yok fakat onların fikirlerini de almak istiyorum. bi de sen göz at:
www.facebook.com

zaten para vermeyin oyuncaklara vs. kullanmadiginiz bir corabin icine pet sise koyun, onunla oynar zaten ya da hisir hisir eden bir plastik poset de konabilir.
temizmama.com'dan yavru mamasi alabilirsiniz en uygun ve guvenilir yer bence orasi.

yavru köpeğe sakın poşet, pet şişe gibi şeyler vermeyn. parçaları yutabiliyorlar. istifra ya da dışkıyla çıkaramadıklarında ameliyat gerekiyor. sizinle birlikteyken oynayabilir ama siz yokken asla vermeyin bunları.

cok dogru soyledin, yalnizken verilmemeli. plastikleri de parcalayip yutmaya calisiyor, bogabilir yavruyken.

yok pet şişe ısıracak durumda değil zaten ağzına sığmıyor :) dişleri de yok daha parçalayacak kadar. elimle oynuyor şimdilik sadece.

pug'ın ölçüleriyle ilgili bilgim yok ama bir petshop'a uğrayıp göz gezdir en garanti yöntem. zaten ayarlanabilir oluyor tasmalar. birkaç kilo alsa da kullanabilirsin. 2 yerden ayarlanabilen tasmalardan seçersen çok daha iyi edersin.
bazı aklı evveller ilk kızgınlıkta doğum yaptırıyorlar ve dişiler gelişimini tamamlayamıyor ne yazık ki ya da diğer baskın kardeşler nedeniyle daha az beleniyorlar.

kabus falan mı gördü acep? ama korkuyla bu dereceye varabilir mi bilmiyorum.

basık burunlu hayvanlarda yaş ilerledikçe nefes problemleri artıyor ancak anlattığınız bir kerelik bir durum gibi. köpekler bizler gibi rüya görüyorlar kedilerde görüyordur herhalde. belki de bir rüya görmüştür.

cok gecmis olsun.

astim, nobet vs bir suru sey olabilir. hekimi gorse iyi olur sanki.

bir de zeytin yemesi ilgincmis. bizim veteriner hekimimiz cok cemkiriyor boyle seylere. peynir falan tuzlu gidalardan bildigim kadariyla. beslenmesiyle alakasi olmayabilir ama.

midesindeki tüyleri kusmaya çalışmış olabilir mi? benim kedim de tarif ettiğin şekilde hareket ediyor fakat nihayetinde tüy çıkmıyor.ilk duyduğumda boğuluyor sanmıştım. şimdi tepki vermeden izlemeye çalışıyorum. çok geçmiş olsun..

senden gördüğü için olabilir diyecektim ki yutkunma vs dedin belki boğazına bir şey takılmıştır veterinere götürmekte fayda var.

pug cinsi kızımda uyurken çok yaşadık bu durumu. uyku apnesi idi bizim problem. sizinki de o olabilir.

tüy kusmaya çalışırken beceremeyip bu hale gelmiş olabilir.

gün içinde ortamdaki alerjen maddelerden birine (veya birkaçına) fazla maruz kaldıysa (kedi kumu tozu, ev akarları, bazı kumaş türleri, toz, sigara dumanı, klima ve benzeri ısıtıcı/havalandırıcılar) hassasiyet göstermiş olabilir.

düşük bir ihtimal ama astım olabilir. (benzer şiddette tekrarlayan durumlar olursa bir dahaki sefere akciğer tomografisi çektirebilirsiniz, içiniz rahat eder.)

bu durumun birebir aynısı birkaç kere üst üste bizim kediye de olmuştu, tomografiye ramak kala kendi kendine yok oldu belirtiler, bir daha da yaşamadı böyle bir şey. şiddetinden dolayı astım olduğuna emindim neredeyse ama geçici bir şeymiş.

geceki durum için geç bir yanıt ama tuvaletini dışarı yapan bir köpekse tuvalet nedeniyle huysuzlaşmış olabilir. erkek ise gün içinde dışarıda aldığı dişi kokusunun olduğu bölgeye gitmek istiyor olabilir. böyle bir durum var ise (dışarı çıktığında aşırı heyacan, bazı yerlerden ayrılmadan koklama isteği vs. anlayabilirsiniz) sakın tasmasını açmayın, kokunun peiine düşer kaybedebilirsiniz. bir diğer ihtimal evini ve sahibini özlemiştir.

valla derdi neydi bi türlü anlayamadım ben. tuvalet meselesi benim de aklıma geldi dışarı çıktık gece tuvaletini yapmadı ama bi enerji patlaması yaşıyodu sanırım 1 saatten fazla koşturduk. sonrasında eve döndüğümüzde yorgunluktan olsa gerek direkt uyudu. geç de olsa teşekkürler cevap için.

bence chihuahua hakkında yeterince araştırma yapmamışsınız. Kendisi melek değil, zaman zaman çok can sıkıcı olabilen inat, agresyon vs gibi özelliklere sahip bir köpektir.
Sorunuza yanıt olması açısından; hayır, para verip köpek, hele hele chihuahua almazdım.

chihuahua'nın genel olarak ruh hali şöyle:

%40 titreme %5 sümük %5 çapak % 50 nefret

Chihuahuaları yakından tanıyorum. Yetiştirilme tarzına göre dedikleriniz olabiliyor tabii ki ama doğru bakımla o şekilde olmuyor. Siz dediğim gibi bir köpek düşünerek cevap verseniz daha çok yardımı dokunur.

spaniel cooker ve king charles spaniel cinslerine de bakabilirsin. istediğin özelliklere çok uygun cinsler.

ama şunu bil, benim golden retrieverim var. genel golden retriever boyundan biraz daha ufak. gene de gelip tamamıyla kendini gövdemin üstüne bıraktığında artık büyükmüş, küçükmüş hiç fark etmiyor benim için. yani, çok çok ideal olanı kovalamışsın da bu tarz kusurları gerçekten önemsemiyorsun sevdikten sonra.

yuvaya ihtiyacı olan küçük ırk bir köpek var burada

www.facebook.com

ya mea :(

siz sevdiklerinizi parayla mı satın alıyorsunuz ?
barınakta sizi sevmeye hazır sürüsüyle köpek var. nolur barınaktan alın.

ben yıkmazdım.
şimdiye kadar küçük büyük bir sürü hayvan baktım. eys of speyds dediği gibi kendini size bıraktığında her şey uçup gidiveriyor.

Madem ona her şeyini adamaya falan hazırsın bunu bi eşya gibi parayla aldığın bir canlıya mı yapmak istersin! Bence düşüncelerin güzel biraz dirayetli ol. Bi duruşun olsun. Parayla alma.

Cevaplariniz icin hepinize tesekkur ederim.

rus finosu denen aslen papillon kırma olan köpeklerden al, her yerdeler zaten sürekli terk ediliyorlar. inanılmazlar, benim kızım onlardan biri ve inmiyor kucağımdan. mea'nın paylaştığı linkteki mesela. hatta engelli olursa sahibine çok daha fazla bağlı oluyor ve minnet duyuyor.

illa şivava istiyorum diyorsan da bekle, illa ki düşer barınaklara falan. ben pug sahiplendim mesela yakın zamanda, son altı ayda da sahiplendirilen beşe yakın şivava gördüm. ama ırk olarak onlar ısırgan başına buyruk ve inatçı hayvanlar, hiç beklediğini bulamayabilirsin yani.

bence para vermenizde sakınca yok. kuş, ya da balık alınca sıkıntı olmuyor köpek olunca neden sıkıntı olsun?

eger 65 yasindan buyuk degilseniz buyuklugunu bence hic dert etmeyin. buyuk kopekler aslinda sandiginizdan cok daha duygusal, koca kalbi olan sevgi manyagilar. sarilinca canini cikarmayacaginiz bir hayvan o da neticede. benim iki tane buyuk var, kucagima da aliyorum bebek gibi, beraber de yatiyoruz sarila sarila. eger bir de barinaktan kurtarirsaniz, iyi ki kurtarmisim diyeceksiniz, cunku zaten asik olacaksiniz.

barinakta da cins kopek bulabilirsin. millet bayiliyor cins kopek edinip sonra sokaga atmaya. chihuahua disinda da istediklerine uygun kucuk kopekler var. chihuahua en nevrotik, en yaygaraci kopeklerden biridir. ama sevince hepsi seni sever gelir koynunda uyur.

barınaktan bir can kurtarmış olursunuz. parayla aldığınızda başka yavruların üretimini, petshop vitrinlerinin minik kafeslerinde yavruların satışının devamını sağlamış olursunuz. ayrıca petshopa vereceğiniz para ile başka ihtiyaç sahipleri canlara yardım edebilir, birden fazla canın hayatının güzelleşmesine katkı sağlarsınız.
chihuahua bazı ünlüler sayesinde "çanta köpeği" olarak yansıtıldı. düşünün ki bu köpek dışarıda her şeyden korktuğu için sizin çantanızda gezebiliyor sadece. insanların arasına grdiği anda terginlikten titriyor, havlıyor.
umarım barınağa hapsedilmiş bir canın hayatını değiştirmek yönünde olur tercihiniz.

Ben petshoptan zaten kesinlikle almam. Ciftlikten falan almaktan bahsediyorum. Petshop gibi bir secenegim yok. Onu kesinlikle yapmam.

ciftlikten alindiginda daha mi iyi oluyormus? merakimdan soruyorum. hic uretim ciftliginin icini gormedim de.

pet shoplar da çiftliklerden almıyor mu o kedi-köpekleri zaten?

ne farkı var?

üretim çiftliklerinde dişiler sürekli doğum yaptırmak için kullanılır ve onların her doğumu üzerinden insanlar binlerce lira kazanır, hayvanı üretim aracı, yavruları "ürün" olarak görür. çiftlik adı verilse de köpekler küçük alanlarda hatta kafeslerde yaşarlar. kafesleri temizlemek zor geldiği için tel zeminli kafesler kullanılır ki bu teller üzerine basan köpeklerin patileri yaralanır. doğum yapan hayvanın sağlığı doğum yapmasına engel olmadığı sürece kimsenin umrunda değildir. petshop çiftliklerin vitrinli halidir.

üretim çiftliklerinden birkaç fotoğraf ve not içeren sayfaya bakabilirsiniz. www.turseng.com

Ciftlik degil tam olarak. Kadin kendi evinde bakiyor. Pet shoplara da vermiyor. Kendisi ilgileniyor onlarla. Hepsi cok saglikli ve mutlu.

sonuçta o kadın bir hayvanı üretim aracına dönüştürmüş. köpek bir kaza sonucu hamile kalıp doğum yapmamış. kadın "üretici" olarak ki bu üretim sürecinde yer bile almıyor, insan olmaktan dolayı hayvan üzerinde var olduğua inandığı tahakküm hakkını kullanarak o köpeği bir üretim tesisine dönüştürmüş durumda. bunun üzerinden para kazanıyor. sorun burada. bu konu üzerinde durduğunuza göre sanırım içinizde bir hayvana yardımcı olmak ağır basıyor. vicdanınızın sesini dinleyip barınaktan, sokaktan, sahiplendirme yapılan sitelerden bir arkadaş seçmenizi tavsiye edeceğim. en azından birinin yaşam standardını değiştireceksiniz. unutmayın ki bahsettiğiniz kadın elindeki yavrular "bittiğinde" yeniden yavru "ürettirecek" ve "satacak".

çocuk doğurup satan bir çiftten bahsetsem muhtemelen o insanları vicdansızlıkla suçlar toplum ki o kadın ve erkek kendi "üretim"leri olan bir canın satışını yaparlar. köpeğin satış ve üretimde köpeğin hiçbir talebi ve kazancı yoktur. durum çocuğunu satan ailelerinkinden daha da vicdansızcadır. hiçbir can (kedi, köpek, hamster,inek, koyun...) ticaret ürünü değildir.

facebook'ta teriyergiller sayfasi var mesela www.facebook.com

www.facebook.com

belki seversiniz birbirinizi, yuva arıyor. küçük ırk www.facebook.com

eğitim konusunda çok tecrübesiz değilim ama yavruları sabah akşam görüyorum. aslında insanlardan da biraz uzak durmalarını istiyorum. ısırarak oynamaya başladılar. dengesizin birine rastlayıp canlarının yanmasından da korkuyorum. sanırım yanıma çağırıp sevmekle hata yaptım biraz.

Tekerlekli yurutecler var.
Eğer onlardan takarsaniz bez yere surunmez.
Dolayisiyla da cikmaz.

Köpeklerde daha sik kullaniliyor yürütec, ama kedi de bir süre sonra alisacaktir.

yürüteci sürekli takılı olsa olur mu? yürüteç var.

ya çok üzüldüm kediye ve tabi arkadaşının da durumuna... :(

yürüteç kullanılmayan zamanlarda yapmak üzere aklıma şu geldi: kediye tasma takıp, tasmanın iki yanına ip bağlayıp, o iplerin öbür uçlarını da beze tutturmak. pantolon askısı gibi...

Ben de tam whimsical'ın dediğini söyleyecektim, öyle olur mu ki? Çünkü yürüteçten hoşlanmıyormuş.

Tasmadan değil de ya da ön kolların altından geçecek bi şekilde bağlanamaz mı?

yürütece alışamaz mı ki? sonuçta hayvan kendi vücudunun bir parçası olmayan bir şeye alışmaya çalışıyor, zaman alır bence... yalnız dediğim gibi, yürüteç sürekli takılı dursa, sorun yaratmaz mı?

bağlayarak denedik, yine çıkarttı. zıbın gibi bir şey giydirsek olur mu acaba?

Zıbın mantıklı olabilir, yürüteçten daha iyi olur zannediyorum. Veterinere yürüteç işini bi sorsa? Kadın bana hoşlanmıyor, egzersiz için kullansın falan dedi ama bilemedim ki.

zıbın gibi bir şey olarak file giydirebilirsiniz. bizimkilerden birini kısırlaştırdığımızda sürekli dikişini koparmaya çalışıyor diye veteriner öyle yapmıştı.

fileye delik açıp, bacaklardan geçirip giydirmiştik.

arkası kapalı olsun diye kuyruk tarafından da delik açılırsa o tutabilir belki. kumaş değil de file kullanınca kendini yalamaya devma da edebiliyor, içgüdüsel olarak sıkıntısı olmuyor böylece; ama tabi üzerinde her zaman file olması bir de üstüne üstük yürüteçle ne kadar rahat eder onu bilmiyorum. denemek lazım.

Yurutece alisir.
Üstelik gün içindeki hareketlerini kolaylastirir, koşar oynar vs.
Daha az yorulur.
Sanirim gece ya da hayvan yatmak uyumak istediğinde cikarmak gerekir.
O zamanlarda da ona özel bir alan yapılabilir belki hani kirlenirse de orada kalsin diye.
Ama zaten yatacagi zaman çiş kaka da yapmaz.
Yaparsa da olduğu yere yapar.

Ya da mesela gündüzleri yürütec, yatacagi zaman dedikleri gibi bir aski falan kullanılabilir?

Ama hayvanin sürekli bezli kalmasi da mantara vs neden olabilir.
Yani arada bir altini açmak lazim.

Su geldi aklima, o aski varken de sonuçta yere surunecek.
Yani ikisini de deneyip evin düzenine gore ayarlayacaklar bir şekilde.

File de iyi fikir evet.
Ama kediler sonuçta her şeye zor alisiyor.
Bence bira sabirli olunursa elbet alisacaktir.

www.youtube.com bunu türkiye'de bulmak mümkün bilmiyorum ama işinizi epey kolaylaştırabilir. (2. gösterilen)

göğüs tasması takıp ona sabitleyebilirsiniz.

Kuyruğunun olduğu yerden beze delik açıp kuyruğunu delikten geçireceksiniz.En azından köpeklerde işe yarıyor.

zaten öyle yapıyoruz boyalı kuş.

net birşey diyemem ama olmaz. bizim kedinin üzerine de annemin yanlışlıkla ılık çay dökmesiyle birlikte hem ciyaklayıp hem de evin içinde anlamsızca 2 tur atmıştı. sakinleyince yanınıza alıp sevin.
daha uzmanların cevapları daha iyi olur.

kahve biraz beklemişse yani çok sıcak değilse ve kedicik yavru değilse muhtemelen yanmamıştır. kediler ıslak bir yere basınca da aşırı tepki verebiliyorlar. yanık olmasa bile derisi biraz hassaslaşmış olabilir. yalamasına engel olabilirsseniz iyi olur, hassaslaşan yeri tahriş edebilir.
geçmiş olsun

Bendeki kızarıklıklar geçti sanırım onun patisi de iyi. Şimdi rutinine devam ediyor. Misket yuvarlıyor :)

soğuk değil de ılık suya tutmanız daha iyi, bir daha böyle kazalar olursa aklınızda bulunsun, insan için de geçerli.

Evde başka kedi olduğu için ve kan testini yapamadığımız için kedi şu an evin üst katında duruyor. Üst kat biraz soğuk. Kendisine bir kutu yaptım, genelde onun içinde duruyor. Sıcak yer arıyor mu bilmiyorum ama bir gözle görülür bir titreme göremedim.

kutunun içine battaniye, kazak vs. bir şeyler dahi koysanız vücut ısısı artar. yanına su ve mama koymuşsunuzdur sanırım. hamile kediler çok daha fazla yemek yiyorlar. kutundan çıkmıyorsa doğumu yaklaşmış olabilir. (veteriner ne dedi hamilelik süresi için bilmiyorum ama)

Facebook ilanı var mı paylaşalım

ilanlara fb linki eklerseniz gerçekten daha hızlı yayılıyor.

şansı açık olsun

Yuvalandı!

facebook ilanı yoktu arkadaşlar, facebookum yok çünkü...

bünyesinin güçlü olması önemli. tavuklu mama kullanmayın bu sürede. mantar bulaşıcı olduğu için yatağını, kaldığı yeri sık sık temizleyin. siz de dikkat edin temizliğe. mantarlı bölgeye temas etmeyin. baticonla temizleyin bölgeyi.

geçmiş olsun

en önemlisi başka bölgelere bulaşmasını engellemek. ben yaklaşık üç ay uğraşmıştım sabah akşam baticon sürüp, bir yerden başka yere bulaşıp duruyordu. o yüzden merhemi sürdükten bir süre sonra kedinin kendini kaşımasına ya da yalamasına izin vermemeniz önemli, o şekilde tüm vücuduna bulaşıyor. üstteki arkadaş söylemiş, yattığı bölgenin sık sık temizlenmesi de önemli, sadece sizin için değil kedi için de.
he bir de yaralara su değmemesi gerek, mantarı azdırıyor su.

hayvanlarda gençlik hastalığı çok çabuk bulaşıyor havadan bile bulaşma durumu var. Bence hemen veterinere götürmen lazım.

aşısı yoksa bulaşma ihtimali var. erken müdahale olursa tedavisi de kısa sürüyor.

belediye veterinerleri hafta sonu açık olmuyor, sıkıntı orada. zaten o yüzden buraya sordum biraz da, başka bir şeyin belirtisiyse ya da bu kadar dikkat ettiğim için bulaşma ihtimali yoksa hafta içini bekleyeyim diye. ama haklısınız, şimdi alıp götürüyorum, teşekkürler cevaplar için. :)

1- Hayvan sıkılır. Özellikle yavru ise daha da çok sıkılıyorlar ve biraz da korkuyorlar yalnız kalmaktan. Buna tek çare yanına bir arkadaş almak. İnanın iki kedinin yükü bir kediden hiç de fazla değil, azıcık mamayı fazla koyuyorsunuz bu kadar.

2- Özel klinikler için normal ama aşıya da boğmasınlar hayvanı. Kuduz, karma, parazitler yeter. Hatta kuduza bile karşı olanlar var da orası ayrı mevzu. Kanser için, kist için bilmemne diye aşı kakmasınlar size. Belediye kliniklerinde daha uygun fiyata halledersiniz.

3- İyilik. Sadece hayvana değil tüm dünya hayvanlarına ve çevreye iyilik. Yaptırmak zorundasınız diyeyim ben. Evet yaptırmazsanız da çok sıkıntı çıkarır. Erkek kediler çiş benzeri bir sıvı püskürtüyorlar her yere, evde kokudan duramazsınız. Hayvanın çektiği kızgınlık ızdırabı da cabası. Özetle hayvan sahipleniyorsanız kısırlaştıracaksınız, bu iş bu kadar basit.

4- Yok, çok kurcalayacağını zannetmem. Suyu falan döker maksimum.

5- Yapıyor kuma, problem olmuyor. Yapmazsa da bi kaç sefer, alışana kadar götürüp kuma patilerini sürtebilirsiniz, yani burası tuvalet diye gösterebilirsiniz. Hala daha alışmazsa ve dışarı yapmaya devam ederse azıcık, minicik çamaşır suyu dökebilirsiniz kuma.

Merhaba,

Öncelikle kararınızdan dolayı tebrik ederim. Bir kere içiniz ısındıysa kolay kolay vazgeçemezsiniz zaten. :) Sorulara geçersek:

1- Hayır, günde 8-10 saat sorun olmaz. Bir, iki gece yalnız bırakmak da sorun olmaz, ama daha uzun sürelerde kontrole gelecek, yanında mümkünse biraz takılacak birine anahtar filan bırakırsanız uzun süreyi de başarıyla atlatmış olursunuz.

2- İlk aşılar 15 günde bir olmak şartıyla düzenli yapılıyor. Birkaç aşı toplam. Sonra 3 ayda bir yapılan iç, dış parazit aşılarına geçiyorsunuz ve başka bir sorun olmadıkça üç aydan üç aya veterinere gitmeniz yeterli oluyor. Fiyat olarak da uçuk bir şey söylememiş bence. Benim veterinerim 10 lira filan daha ucuza yapıyor, ama sizinki de makul geldi bana.

3- Bu tartışmalı bir konu olsa da arada dışarı salmak gibi bir şeyi düşünmüyorsanız (bahçeli bir yerde yaşamıyorsanız bence düşünmeyin) kısırlaştırmak hem kedi hem de sizin için daha sağlıklı olacaktır, ama gelişimini tamamlamasını beklemek için bir yaştan önce kısırlaştırmayın derim ben. Hatta koku bırakmaya başlamadığı sürece kısırlaştırmayı ertelemenizi tavsiye ederim. Kısırlaştırmadan sonra da kısırlaştırılmış erkek kediler için özel mamalardan almanız yavrucağın uzun ve sağlıklı bir ömür sürmesi için önemli. Yoksa böbrekler kolay iflas edebiliyor. Ama bunlar sonraki mevzular.

4- Bu kedisinden kedisine değişir sanırım. Bir arkadaşımın kedisi gerçek bir şapşal gibi yağlıboya gördüğü yerde üstüne sürerken, benim kedim en ufak bir kimyasal kokusunda uzaklaşıyor. Karakter meselesi...

5-İlk birkaç seferde kuma yapmaması çok normaldir, ama doğrudan gidip yapabilir de. Olur da ilkini kuma yapmazsa yaptığı yerdeki idrar ya da dışkıyı bir peçeteyle biraz alıp kumuna sürün, sonra da kum dışında yaptığı yeri koku kalmayacak şekilde iyice temizleyin. Gidip o kokuyu bulacak, kuma yapacaktır.

Tekrar hayırlı olsun. Ömrü uzun, bahtı güzel olsun yavrucağın.

1. kediler özellikle gündüzleri olmak üzere bol bol uyurlar. siz yokken sorun olmaz. evdeyken vakit ayırırsınız yeter. annenize gittiğinizde mamasını ve tuvaletini koyun kalır tek başına.

3. erkek kedi kızgınlığa girince etrafa çiş yapar. bu normal çiş değil hormonludur. çok ağır kokar. o koku temizleseniz de çıkmaz. başa çıkamazsınız. ev kedileri 1-2 ayda bir kızgınlığa girer. ayrıca kızgınlığa girince içgüdüsel olarak çiftleşmek için evden kaçmak ister. kaçarsa kaybolma ve kaza geçirme riski var. artı yavru olursa kim bakacak onlara?

4. kedi gidip abuk subuk şeyler yemez, içmez. özellikle tanımadığı, kimyasal kokuları. dağınık yerleri dağıtmaya bayılırlar ama.

5. kumunu bir kaba koyun. götürüp yerini gösterin. harş harş karıştırın. o anlar zaten ne olduğunu.

cevaplar için teşekkür ederim, bu arada belirtmeyi unuttum kedi yavru değil büyük.

büyükse ve uysal diyorsanız karakteri oturmuştur. eve kolay alışır.

yanına bir arkadaş almak iyi olabilir ama :)

1- Genelleyecek olursak sıkıntı yaratmaz. Annenize gittiğiniz vakit de kumunu temiz bırakır, mamasını suyunu da fazla olarak ilave kaplara bırakırsanız hiç bir şeycik olmaz.

2- Normal. Zaten başlangıç aşıları tamamlandıktan sonra veterinere gitme sıklığınız azalacak.

3- Kısırlaştırma hiçbir sıkıntı yaratmaz; ama kısırlaştırmama kanser de dahil çok sıkıntı yaratabilir. Kediniz evden dışarı adım atmayacaksa kısırlaştırmamak onu kızgınlık döneminde çok strese sokar; ama, eğer, mesela girişe yakın bir kattaysanız ve kedinizin evden dışarı çıkmasına izin verecekseniz o zaman sizin kediniz açısından problem olmaz ve fakat onun hamile bırakacağı dişi kedilerin yavrularının sorumluluğu size ait olur... Ölenin de sağ kalanın da...

4- Kedi her şeyi merak edip her şeyi tanımak, keşfetmek ister. Dolayısıyla evet, oralara girer. Alçıya basıp, sonrasında patisini yalayabilir. Ortalıkta gördüğü boyanın tadına da bakabilir eğer kokusundan rahatsız olmazsa. Kokudan rahatsız olursa yemez. Ancak alçının/boyanın tadına bakar/bakmazın garantisi yok maalesef...

5- Kediyi gövdesinden tutup kuma koyun siz, o işini görür.

4. maddeyle ilgili dikkat etmeniz gereken bir şey var. bahsettiğinize göre kedi uysal muhtemelen sorun yaşamazsınız ancak eve ilk geldiği zaman çevreyi tanıma süresinde yine de yalnız bırakmayın. biraz koklasın, patilesin etrafı. sadece kesici ve delici aletleri, patisine batma riski olan şeyleri (kıymık, bıçak parçası, metal parçası vs.) ortalıkta bırakmayın.

zincirlikuyu ya minibüsle gidip oradan metrobüse binersin. metrobüsün son durağı tüyap zaten.

34 AVCILAR - ZİNCİRLİKUYU olana mı binicem ? hangi hatta binmem gerekiyor tek hat mı orası?

avcılar zincirlikuyu'ya binersen, avcılara kadar gidersin. beylikdüzüne gitmek için beylikdüzü yazana binmen gerekir.

edit zaten bir tane var beylikdüzü yazan. ona binip son durağa kadar git. son durakta karşıya geç tüyaptasın.

34Z zincirlikuyu beylikdüzü ya da herhangi bir metrobüse binip avcılar son duraktan tekrar metrobüse binip (akbil basmadan) 34B ile geçebilirsiniz

34'e binip aktarma yapmakla hiç uğraşmayın. Zincirlikuyu'dan 34BZ'ye binin, aktarmasız, rahat rahat son durakta inin.

yavru kedilerin çoğunda görülen bir göz enfeksiyonu gibi. eczaneden terramicyn (böyle mi yazılıyodu emin değilim ama teramisin diye okunuyo) ya da muadili göz merhemi alıp sürebilir, günde iki defa borik asit (eczacıya söylerseniz bunun da çözeltisini hazırlar) damlattığınız pamukla temizleyebilirsiniz. kısa sürede düzelecektir.

yavru kedilerin gözlerinde peydahlanan bir hastalık, mutlaka veterinere gitsin, bünye güçlü değilse hayvan toparlayamıyor sonuçta göz kapanıp kör oluyor.
www.tavsiyeediyorum.com

bu kediciğin gözündeki endişe edilecek boyutta değil. annesi yanında olmadığından temizliğini kendisi yapamamış. 1-2 gün bahsedeceğim yöntemi uygulayın geçmez ise veterinere götürün.

ellerinizi sabunladıktan sonra kaynatıp ılıtılmış suyla ıslattığınız temiz pumukla gözlerini silin. bir göz için kullandığınız pamuğu diğer gözle temas ettirmeyin. sypragut adında basit bir göz damlası var. (burun ve göz için ortak kullanılan değil sadece göz için olanını alın. paketi kırmızımsı bir turuncu)3-4 saat aralıklarla birer damla damlatın. düzelme olursa da en az 5-6 gün devam edin uygulmaya. sol gözünde biraz kızarıklık ve kısılma var. bu işlemler sonrası düzelmezse veterinerle görüşmek şart.

birkaç şey daha eklemek istiyorum:
-burun etrafında da hafif bir akıntı var sanırım. onu da yumuşak bir peçeteyle silin. bahsettiğim göz damlası burnunu da açacaktır. burnu tıkalı olduğunda yavru kediler kuru mamayı da yemiyorlar koku alamadıkları için.
-kulaklarında da kirler mevcut. aşıya götürdüğünüzde veteriner de temizleyebilir ama temizlemezse çok hafif nemlendirilmiş bir havluyla temizleyebilirsiniz.

çok sevimli bir pisicik. sağlıklı, uzun, sevgi dolu bir ömrü olsun.

Ben fotoğrafıgöremiyorum, belki mobilde olduğumdandır, fakat yakın zamanda biz de sokaktan gözü enfeksiyonlu yavru kedi aldık, basarılı tedavi sonunda görmeye başladı. Veterinerin verdiği ilaçları yazıyorum. Okacin antibiyotik göz damlası, virgan göz jeli. Bir de ilaçlari uygulamadan önce akıntıları temizlemek için serum fizyolojik solüdyon kullanmamızı önerdi. Biz açıkcası kör kalacağını kabullenmişken düzelmesine çok sevindik ve şaşırdık, darısı sizin başınıza...

Bu arada tedavisi bitti ama hala ilacın içinde kalmışkısım var, bilmiyorum işinize yarar mı?

ben de sokakta böyle bir kedi besliyorum. el kadardı diğer kedilerden yemek yiyemiyordu. diğer kedilere mama koyup dikkatlerini dağıttıktan sonra bir köşeye buna koymaya başladım. öyle öyle alıştı bana ama hala sevdirmiyor sadece yanıma yaklaşıyor. öyle hayvanları yakalamanız imkansız size güvenmeleri lazım önce. her gün bulunduğu yere mama bırakın uzaklaşın sizi görerek yesin. sonra yavaş yavaş yaklaşırsınız varlığınıza böylece alışmaya başlar. illa yakalayacağım diyorsanız yakalayacağınıza %100 eminken hamle yapın yoksa başa dönersiniz.

kaldığı yerin yakınına bir kutu koyun içinde battaniye vb. yumuşak bir şeyle. yine o kotunun yakınına mama su bırakın. brkaç gün sonra oraya yaklaşmayı deneyecektir. sizi gördükçe de alışacaktır. sonra sizin getireceğiniz kutuya girmekte çekinmeyebilir. yaş mama ile cezbedebilirsiniz.

Zaten orada çinde polar battaniye olan kapalı kutusu vardı, maalesef benim yüzümden terk etmiş orayı.
Bugün gittim, mama koyup bekledim, aradım.. yok.
En azından yerini biliyorduk, mama kabı-su kabı vardı.
Sabırsız ve plansız hareket etmek her zaman böyle berbat eder işte her şeyi.
Önce güzelce takip etseydim gece gidip 10cm2lik delik bırakılmış kutuyu alıp gelebilirdim.

İlla yakalayacağım demiyorum ama orada bir delikte yaşamasına üzülüyorum.

kendinize kızmayın. daha güvenli bir yer bulmasa gitmezdi. gittiği yerde aç kalırsa yine oraya gelir. gitmesi de kötü değil. demek ki kendini tehdit altında hissettiğinde korumayı, saklanmayı öğrenmiş.

Teşekkür ederim, gerçekten rahatladım.
Dün gece bilmeden o içindeyken kutuya dokunmuştum. Uzaktan izledik, mamasını yedikten sonra kutuyu kokluyordu. Uzun süre tehlike olmazsa -yakınına gitmezsem- tekrar o kutuya girer mi? Onun kedi nüfusundan dolayı gelmediği başka noktalarda straforla kaplanmış başka kutular var, onlardan götürebilirim.

uzaktan gözleyin ama korksa da canını korumak için çare arar hayvanlar. bir hastalığı, yarası vs. yoksa, köpek ya da insan saldırısına maruz kalmayacak yerdeyse çok endişelenmeyin. aç kaldığı anda geri gelir. çok üzücü gelse de doğa kanunu zayıf olan eleniyor.

Evet haklısınız. Fakat bu yavrucağın hali doğal bir sürecin parçası değil, bir vicdansızın elinden gibi gözüküyor. Evden atılmış bir bebek düşünün :(
Hani bazen ilan görüyoruz ya, sahiplendirilemezse güvenli besleme noktasına bırakılacak. Orada doğsaydı hiç sorun olmayacaktı, ama evden sonra güvenli besleme noktası travmatik olabiliyormuş demek. Muhakkak hep böyle olmuyordur ama sıkıntılı işte.

hastalık konusunda yaorum yapacak bilgim yok ancak veterinerinize güvenemiyorsanız bir başka veterinere daha götürün. oturmaması çok ilginç. arkadaşımın köpeğinin rahmi alındığında sürekli yatmıştı. kusma bazen vücuttaki mikrobun kana geçmesiyle de olabiliyor (insandan yola çıkarak tahmin yürütüyorum.) başka bir veterinere götürüp tahlillerini yaptırmak gerek gibi. yemek yiyemiyorsa serumla kaybettiği besin ve suyu sağlamalısınız.

umarım çabucak iyileşir

Maalesef bugun kaybettik. Bu sabah alip baska yere goturecektik. Olmadi :(

Basiniz sagolsun :(
Benim de kopegimin basindan gecti 15 yasindayken. karnina sicrama ihtimali vardi, ona karsi antibiyotik vermisti sanirim.

alerjiniz varsa köpekle yaşamayı düşünmeyin. her köpek tüy döker tıpkı insanların saçlarının dökülmesi gibi. alerjisi olanların en az rahatsız eden cins portekiz su köpeği. pomerian dediğinize göre ev içinde bakacaksınız. yani sürekli yakınınızda olacak. sadece tüy meselesi de değil. rahatsız edici olmasa da koku meselesi de var. eğer tedavi sonrası geçecek bir alerjik durum değilse bir süre sonra rahatsızlığınız arttığında köpeği ne yapacaksınız? emin olun terk edilmiş köpekler acı çekiyorlar.

bir kez daha düşünseniz iyi edersiniz.

kedi yıkanmaz

nasıl yani?

kedi yıkanır yıkanmasına da onlarla değil. evcil hayvan şampuanları var özel lütfen onları deneyin. onlar yoksa bırakın kendini temizlesin bugünlük lütfen kimyasal sürmeyin

kediler yıkanmaz, hele hele kimyasallı şeylerle hiç yıkanmaz o kendisini yalayacak sen deterjan yalamak ister misin?

çok istiyorsan ıslak bir bezle sil deterjansız olanından sonra o kendini yalayacak zaten.

Kedinin tükürüğü sterildir ve zamanla kendini yalaya yalaya temizler. İç ve dış parazit aşıları yapıldıysa, hijyen açısından başka bir şey yapmanıza gerek yok şu an için. Belki hafif nemli bir bezle silebilirsiniz tüylerini, patilerini falan. Bir de gözlerinde çapak, iltihap gibi şeyler varsa ılık çaya batırılmış pamukla temizleyebilirsiniz.

yıkamanızı gerektiren bir aşırı durum yoksa, yıkamayın, sağlıklı beslenip güvenli bir yerde olunca kendisini mis gibi yapar zaten o. aşırı durumla kastım ishal olup boka bulanması, çamur birikintisine düşmesi ya da domates çorbası tenceresini devirip turuncu domatesli kedi olması falan.

dostlar yıkanmaz diyorsunuz da kedi sokağa atılmış ve yarı yıl kadar sokakta yaşamaya çalışıp becerememiş bir kedi. çok üzülüyor vucuduna yapışmış kirleri gösteriyor.

kedi kendi kendini yalayarak temizleyen bir hayvan. köpek gibi değil. kendini temizler ve kokmaz. o yüzden de yıkanması gerekmez.

bir de suyu seven kedi de çok azdır. ayrıca bu mevsimde kedi hastalanabilir yıkanırsa.

ille de yıkayacaksanız da kedi şampuanı almanız lazım. bebek şampuanı ile yıkayanlar var, ama kedi şampuanı kullanmayıp doğru mu yapıyorlar bilmiyorum.

Islak kedi mendili+ kedinin kendini yalamasi + fircayla tuylerini taramak.
bunlardan sonra mis gibi olur.

evet, arkadaşlar yazmış. kedileri yıkamak derilerinin üstündeki yağ tabakasına zarar veriyor. tükürüklerindeki maddelerle yalanarak çok temiz oluyorlar zaten.

bir tek tüyleri çok uzun ve dilleri küçük olan İran kedilerinin kendilerini yalayarak temizleyemedikleri için yıkanmaları gerekiyor.

eve aldığınız kedi 1-2 gün içinde eve alışacak ve saatlerce yalanacak. o kadar çok yalanacak ki siz şaşıracak ve bıkacaksınız. ayrıca tuvaletten sonra popolarını da yalayarak temizlerler genelde.

yapışmış kirleri mi gösteriyor afdasdfasdgasdf

tüylerinde topaklanma keçeleşme çamurla rastalaşma varsa, bir adet nemli bez bir de kedi tarağı(yoksa 1 milyoncudan ince dişli erkek tarağı arka cebe koymalık oluyor ya) alacaksınız. nemli bezle silip, o tarakla taraya taraya açacaksınız tüylerin yumaklanan kısımlarını. zaten yıkasanız bile çitilemekle falan da açılmaz o tüylerin dolaşıklığı rastalığı.

çok huylanıyorsanız tüylerdeki yağları dahi temizleyen kuru şampuanlar var.

böyle kokulu pudra gibi. fırçaya döküp fırçalıyorsunuz kediyi mis gibi oluyor.

Merhaba. Öncelikle çok iyi insanlar olduğunuz için teşekkür ederim.

Cevapları çok agresif buldum, nedenini de anlayamadım. Sanki kediyi çamaşır makinesine atalım demişsiniz.

Ben de yıkamayın diyeceğim. En kötü ihtimalle, olması gereken sürede yıkayamayacağınız ve kurutamayacağınız için hasta olabilir, çok üzülürsünüz, kendinizi suçlarsınız. Havalar soğuk.

Bunun dışında, kedinin kürküne kimyasal değmesi de doğru değil, mide asidi ne kadar yüksek olsa da o kimyasalları yalaması da hoş değil.

Kirli olmasından rahatsız olmasını çok iyi anladım, içim de yandı. Durumu kötüyse, yazıldığı gibi, hafif nemli bir bezle silerek, yapışmış şeyleri de ellerinizle nazikçe toplarayak yardımcı olabilirsiniz. Onun dışında, yine yazıldığı gibi, kendini yalayarak halledecektir ve pırıl pırıl olacaktır zaten.

Yok, illa suya batsın diyorsanız, veterinere götürün, profesyoneller yıkasın. Ama bu soğuk havalarda yine de riskli.

olay @semender ile alakalı değil. kedilerle ilgili çok yanlış bilgi var.

geçen senelerde iş yerinin orada yaşaya küçük yavru sokak kedisini "iyilik olsun diye" kışın ortasında tuvalet hortumu ile soğuk su ve bulaşık deterjanı ile yıkayıp, çok iyi bir şey yaptım diye duyuruya yazan arkadaşlar okuduk burada. zavallı yavrucağın sokak kedisi olduğunu ve evine de almadığını ekleyerek olayın vahametini tekrar gözlerinizin önüne seriyorum.

o yüzden abartıyor olabiliriz evet.

kediyi 3 gün evde tutun, 4. gün üstünde badana varsa onu bile yalayarak yok eder.

yıkamayacaksınız. hele hele insan temizliğine yönelik kimyasalları değdirmeyin bile. küçük değilse bu banyo seansı elinizin parça pinçik olmasıyla sonuçlanır. küçükse ve illa yıkanacaksa özel kedi şampuanı ile çok iyi ısıtılmış bir banyoda banyo biter bitmez kurulamak ve (cumartesi için yazıyorum) pazartesi sabahına kadar evde kalmak şartıyla yıkanır. ama yıkamanıza da gerek yok. o kendini temizler.

bir yıkamayın da benden.

kedinin üzerinde yapışmış, sertleşmiş şeyler varsa size biraz güvendikten sonra basit bir plastik tarakla taramayı deneyin. hoşlanmazsa ısrar etmeyin. yavrular bayılıyor ama büyükler tepki gösterebiliyor. al bezi büyüklüğünde bir havluyu ıslatıp silebilirsiniz. çok rahatsızsanız sokaktan gelmiş olduğu için kuru şampuanlar var hayvanlar için ondan alın. pudra gibi uygulayıp kuru havluyla silin tertemiz olur. tabii sorasaında nemli bir havluyla üstte kalanları alın ki diliyle vücuduna almasın. ama bunlarla uğraşmak yerine sıcak bir yere minder koyun karnı doyunca keyifle kendini temizler zaten.

hayvan şampuanı konusunda ısrar eden arkadaşlar çok haklı. insan ve hayvanların deri ph'ları farklı. kediniz hassas bir kediyse kaşıntısı egzamaya bile dönüşebilir.

ekleme: insanın derisinin ph 5.5 civarı, kedilerinki 7 civarı. insan için üretilmiş bir şampuan kullanmayın. bir kereden bir şey olmayabilir ama cilt hassasiyeti olan bir kedi olabilir sizdeki. bir yıkama uğruna kediciğin kaşınma ve yaralarla uğraşmasını istemezsiniz sanıyorum.

Bir defaya mahsus yıkayabilirsin bence. Biz de kedimizi sokakatan aldığımızda bebek şampuanıyla yıkadık. Daha sonrasında gerek kalmıyor zaten, o kendini temizliyor. Dalin ya da johnson&jonson iş görür.Yalnız kafası yıkanmaz. İyice havluyla da kurulayıp, saç kurutma makinasının düşük ısısında kurutup, kaloriferin yanına bırakın. Bakın :) (git: )www.youtube.com

Kapalı (koku yapmaması ve dışarıya kum sıçramaması için) Kedi Tuvaleti (Kum Kabı).

Diğerlerini almak elzem değil.

oturma yastığı ve vitamin ilk etapta gereksiz.hatta oturma yastığı komple gereksiz. tırnaklarını törpülemesi böylece tırnaklarının fazla uzayıp takılmaması için tırmalama oyuncağı alacaksınız.

onun haricinde de öncelikli olarak kum kabı, ki kedinin yaşına boyuna göre, ilk etapta veterinerden sırf adı kum kabı olan naylon leğene bir dolu para vereceğinize, gidin normal ev ıvır zıvırı satan bir yerden kare ve ya dikdörtgen leğenlerden alıverin. petshopda kedi patisi desenlisi 20-30 lira, leğencide pati desensizi 5 lira.

alice' in yazdığı gibi, kapalı alana kadar leğen, yastığa falan gerek yok. tırmalama için de internetten bak, mama, kum tırmalama şeyi derken kargo ucretsiz olur önümüzdeki ay yada iste elin bollaşınca

ilk etapta leğen gibi şeyler işinizi görür ancak oturup inceleyerek güzel ve kaliteli bir kapalı kum kabı alın. koku yapmaz, etrafa kum sıçratmaz, rahat edersiniz.

yatak, yastık filan bunlar güzel şeyler de %90 bunları kullanmayacağı için boşuna para sarfiyatı.

yine inceleyerek eğlenerek tırnaklarını törpüleyeceği bir tırmalama tahtası alın.

tırnaklarını mutlaka kestirin.

mama konusu önemli. marketlerde satılan whiskas tipi mamalar kedilerin sağlığı için zararlı. fast food gibi bunlar. ileri yaşlarda böbreklerinde vs sorun yapıyor kedilerin.

pet shoplarda satılan kaliteli mamalar var. proplan, hill's, royal canin vb. bunları kilo ile satan yerler var. kilo ile daha ucuz oluyor.

yaşadığınız yeri söylerseniz mama alabileceğiniz yer tarif edebiliriz belki.

Kum ve vitamin takviyesi..........

mümkünse kalsiyum takviyesi..........

eksiduyu.ru

kedi yatağını kendin de yapabilirsin. www.google.com.tr

kedinizi kısırlaştırsanız daha iyi olmaz mı? etrafta yığınla kedi yavrusu var. sahiplenenler bile bir süre sonra sokağa atıyor. çiftleştirmek yerine kısırlaştırmayı düşünün.

Doyuyor ama daha cok istiyor. Sen verme.

Kedi normalde doyunca bırakır ama obur sanırım ya da sevdiği şeyler veriyorsundur

ölçüsünde mama verdiysen fazlasını verme. uzun süre aç kalmış hayvanlar yeniden yemek bulamam endişesiyle bulduklarını sürekli yemeye çalışıyorlar. tabii bazıları da oburluktan.

"kedi ve kediler var yavrular daha 2 3 aylık" bunlara dikkat et yemek yerlerken. bazıları daha baskın oluyor ve zayıf olanın yemesini engelleyebiliyor. aralarında daha çelimsiz olan varsa onun aç kalmış olma olasığı var. ona diğerlerinden ayrı bir yere mama koy ya da sen yanlarındayken besle.

@madarch yazdıklarını kedi bakmayı bilmeyen biri olarak gözlemledim kanko ücüz yavrularda dediğin gibi baskın olan yedirmiyo diğer 2 3 aylık olanlar kardeş değil ama uzun süre ac kaldı hayvanlar santiyede 15 gün kaybettim uyuyamadım ama nerdeler diye ne yiyip ne iciyolar diye dediğin gibi ic güdüsel ac kalma korkusuyla saldırıyo

Belediyeler kentsel dönüşümle ilgili birimler kurdular. Semtlerde bilgilendirme toplantıları yapıyorlar.
Belediyeye gidip konu hakkında bilgi almak; gözden kaçırma olasılığı olan hususları da öğrenmenizi sağlar. Konuyu iyice bilerek karar verirsiniz.

öncelikle kentsel dönüşüm yasası diye bilinen 6306 nolu kanunu bir okuyunuz. www.csb.gov.tr

belediyler bu kanun çerçevesinde kentsel dönüşüm desteği sunmakta ancak kanun "afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun"dur. bazı maddelerde cazip gibi görünen ancak sürekli -ebilir/-abilir şeklinde ucu açık bırakılan maddeler içerir. yani kentsel dönüşümde size kira yardımı, kredi kolaylığı vb. yardımlar yapabilir ancak yapmayabilir de. bunun yanı sıra belediyeler harç, ruhsat vb. paraların alınmaması gibi kolaylıklar sağlayabiliyor. kanunu dikkatlic okuduktan sonra belediyeden bölgenize ait yenilenmiş imar planından ne ölçekte bir yapıya izin verildiğini öğrenin (emsal değer, çekme payları nedir, otopark vb. için ne şartlar sunmakta?)bundan sonraki adımda benim tavsiyem birden çok yapı üreticisiyle görüşün. hangi şartlarda kim yeniden binanızı inşa edecek öğrenin. dikkat etmeniz gereken bir konu da 6306'dan faydalanmak için yapınızın riskli olduğunu belgelediğiniz anda 15 gün içinde itiraz edilemez bir yıkım kararı çıkmış olur. bu sreçte siz yıkmadığınızda 1 ay süre verilir yine yıkmazsanız yetkililer gelip yıkar ve tapunuza yıkım bedeli için şerh koyar. bu raporu yapı sahiplerinden yalnızca birinin başvurusuyla alması kafidir. dikkat edeceğiniz nokta ise yapınızı yıktıktan sonra belediyenin yeniden yapılabilmesi için izinleri vermesidir. tabii bu izinler üst kararlarla da engellenebilir. istanbul'da yaşanmış bir örnek: deprem sonrası hasarlı olduğu için yıkıp yeniden yapma kararı alınmış bir yapıda deprem sonrası bölgede inşaatları durduran bir üst karar çıkması nedeniyle yapı yeniden inşa edilememiştir.
oylama konusunda apartmandaki daire sahibi sayısı esas alınır. bildiğim kadarıyla 9 dairelik bir apartmanda 3 dairesi olan biri 1/3 çoğunluk elde etmiş oluyor. ancak yukarıda da belirtmiş olduğum gibi kentsel dönüşüm yasası diye sunulan 6306 sayılı kanun 1 kişinin başvurusu ile elde edilen raporu kafi görmekte. yasayı okuduktan sonra kentsel dönüşüm mağduru diye google'da ufak bir tarama yaparsanız karşılaşabileceğiniz riskleri de görebilirsiniz. bir de belediyenizin bu durumlar için almış olduğu kararlar vardır imar yönetmeliğine işlediği. onları da incelemelisiniz. çünkü bu çok büyük bir rant meselesi, özellikle merkezi konumda, manzarası, doğal güzellikleri olan bölgelerde. herkes güvenli yapılarda yaşamak ister ama birileri rant sağlayacak diye hak kaybı yaşamak kabul edilemez. başka sorularınız olursa bilgim dahilinde cevaplamaya çalışırım.

bizim kedi;

i.imgur.com

bulabilirsen yap. insan daha cok baglaniyor nedense.

facebookta bazi gruplar var oraya da baktiniz mi? adlarini bulamadm simdi /:
boyle ilanlar okudukca duygulanip hala umut var diyorum. simdiden mutlu oldum ufaklik adına (:

@joy luck club

bence de engeli olan hayvanlarla insan daha sıkı bir bağ kuruyor. koşulsuz sevgi nedir daha net tadıyor insan...tabi bu açıdan bakınca insan açısından biraz bencilce. şimdiye kadar 4 kedim oldu, 2'sini hastalıktan kaybettim yaşatmaya çalışmak için günlerce haftalarca uğraşmama rağmen, her gün veterinere gidiyordum neredeyse...bu yüzden engelli miniklerin ne kadar ilgiye ve tedaviye muhtaç olduklarını biliyor gibiyim.

@goochie goochie gruplara baktım fakat pek göremedim. belki gözden kaçırdığım vardır ama bilemiyorum. hani engelleri kategorize etmek yanlış ama eğer ciddi bir hastalık geçiren, bedensel engelli vb. bir dost bulabilirsem daha iyi olur, tedavisini de üstlenebilirim.

i.instagram.com
Bu hesapta genelde engelli hayvanlar sahiplendirilmeye calisiliyor. Cogu istanbuldan ama yine de bulursun belki

sacdemeti o nasil bir hesap oyle yurek parcaliyor..

instagram.com

passion bunu al bence..

İsini sevgiyle yapan veteriner kliniklerinde sahiplendirilmeye calisilan bir suru engelli kedi oluyor. Gidip gorup o sekilde sahiplenirseniz daha guzel olur. İstanbulda olsaydiniz. Alti yedi tane kor kedi vardi

Sanirim istanbul :/

Bir arkadas mesaj atti, bir de benim mesaj attigim bir iki yer var...

patilen.com -facebook sayfası da var- , haysev'in sayfası var, ben her gün onlarca engelli hayvanın bilgisini paylaşmaya çalışıyorum -şimdi ne işe yarıyor o çaban? diyeceksiniz ama, bu şekilde iki kedi sahiplendirdim, birinin gözlerinin biri kör biri de çok az görüyordu, diğeri ise çok yaşlıydı, bir nevi vefa borcu olarak paylaşmaya çalışıyorum, belki alan eden olur diye- oralara bakabilirsin, hatta ben şimdi bulursam sana mesaj atarım.

engelli ve yaşlı haynanları sahiplendirme grubu www.facebook.com

www.eksiduyuru.com

Bizim oğlumuz yuva arıyor bayadır
www.eksiduyuru.com

olaylar zaten tamamen yalan. ibb doğru söylüyor. on numara tesis var orada. ama millet götünden laf uydurmakta. sikime kadar yol var.

giden yok mu?

hiç mi yok?

@treize,

ben gidiyorum.

@Alt4y,

Gecen seneden beri bir grup aktivist bas bas bagiriyor burada olan bitenle ilgili. Kimse sesini cikarmiyordu. Topbas ovunerek anlatiyordu burayi. Sonrasinda muhtemelen cevresini de imara acacaklar. Buranin insaatinda sunulan tasari vardi, 2012 eylemi de o yuzden yapilmisti.

Yalan demeden once neyin ne oldugunu ogrenmeye calissaniz keske.

@Alt4y

3 senedir bu mesele var.

Insan bilmedigine yalan diyemez. En fazla "bilmiyorum" diyebilir. Keske oyle deseydiniz.

on numaraysa buyrun siz yaşayın o tesiste.

olan bitenden haberim var. tatava yapmayın boşuna.

sokaklar hayvanlardan "temizlenecek" diye tatava yapıyoruz, hatta kıçımızı yırtıyoruz. çünkü biz hiçbir canlının hapsedilmesini, tecrit edilmesini, yaşam hakkının gasp edilmesini, insanın hiçbir canlı üzerinde tahakküm kurmasını kabul etmiyoruz. cumartesi günü tabii ki kısırkaya'da olacağız.

protestosunu yapmak isteyen arkadaşlar sizi çok iyi anlıyorum, hiç bir canlıya böyle davranılmasına göz yumulmaması lazım.

ama o zaman çete halinde gezen sokak köpeklerine ve insanlara verdikleri zararlara bir çözüm bulmanız lazım. çünkü ibbnin bu barınağı yapmaktaki amacı, ilçelerin vatandaştan gelen sayısız şikayet üzerine bu soruna çözüm bulamayıp ibbden yardım talep etmesi. buna çözüm bulun, hemen yanınıza geliyorum.

en başta hayvanları alınıp satılabilir hale getiren, kayıt sistemi talebine yanaşmayan yetkililerden köpekleri toplayın demek yerine bunu talep etmek gerek. sahilde bir yığın köpeğin olduğu bir yerde yaşıyorum. (soğukta üşümeleri, yetersiz beslenmeleri (bizim desteğimize rağmen), ıslanmaları vb içimi yakıyor tabii) ancak o köpeklerin hiçbiri saldırgan değil. sokakta şiddet gören her canlı agresifleşir korkmadığını göstermek için. köpekler zaten sürü halinde gezer ancak bizim köpekler ilişkimiz "köpek ısırır" diye öğretilerle başlayınca sokakta uyuyan hayvanı dahi belediye şikayet eden insanlar görüyoruz. bahsi geçen toplama kampını bir kez incelediğinizde yaşam alanı değil bir hapishane olduğunu göreceksiniz. ayrıca sokak hayvanlarının deney hayvanı olarak kullanımının önü açılmışken kısırkaya'nın masumca yapıldığı düşünülemez. 200 köpeğin bir arada bulunduğu geçici barınma yerlerinde bile hastalıklar önlenemez, sürekli can kayıpları yaşanırken, yeterli personel verilmezken 20 bin köpeğe sağlıklı bakım nasıl sağlanacak? (hayvan hakları kısmından bakmıyorsanız bile bu soruları değerlendirin lütfen.)

madarch anlıyorum sizi ancak hala dediğim şeye bir çözüm değil bu. sizin sahilde köpekler sürü halinde gezip ısırmıyo olabilir ama dragos sahilindekiler ısırıyor. milletin ödü kopuyor, sahile sabahları yürüyüşe çıkamayan bir çok tanıdığım var. aslında onlar ısırmıyor diye insanların kendi kendilerini telkin etmesini bekleyemezsiniz ki, menfi olaylar mevcut. iki tarafı da mağdur etmeyecek bir çözüm gerek.

çözüm hayvanlara bakış açımızda. onları uzaklaştırmakta değil. saldırıya uğrayan her canlı saldırganlaşır. konuyu dağıtmak istemem ancak bunu hayatımızdan köpekler çıksın gitsin sözü üzerinden bir sürü insan tartışıyor.

evde başka kediniz varsa aynı tuvaleti kullandıklarında yapabiliyorlar. yoksa cigerdelen haklı olabilir :)

sürekli ıslak mama veremiyorsan 2 yöntem daha var(ki bence bunlar daha ucuza gelir)

1- kuru mamasını sıcak su ile ıslatıp iyice püre haline getirip yiyip yemediğini kontrol edebilirsin. tane halinde kalırsa sindiremez kedicik. o yüzden yese de o halde verme bence bağırsak problemi yaşayabilir ilerde.

2- evde tavuk ciğerini ya da etini(ya da ikisi birden) kaynatıp suyuna havuç püresi, haşlanmış yumurtayı ezerek çorba haline getirip verebilirsin.

benim kedim tavuk ciğeri suyunu içip ciğeri yemezdi bile, suyunu seviyorlar.

hatta mamasını tavuk ciğeri suyuyla da ıslatabilirsin.

diğer kedi ve köpekler de ciğeri yer, tavuk ciğeri tavuğa göre daha ucuz.

edit: bir paket tek öğünlük ıslak mama nerdeyse 3,5 tl civarı aynı paraya 1 paket tavıuk ciğeri alır haşlarsın 3 öğünlük çorbası çıkar o sudan.

Sürekli İslam mama vermek de yeterince besleyici olmuyor.
Mobilden çok rahat yazamiyorum

Çiğnemeden kuru mama yiyebiliyorsa aynen devam.
O şekilde basinin çaresine bakar.

Ciğer vs de olur, ama kuru mama yiyorsa düzenini bozma derim

Benim 11 yaşındaki dişsiz ve çiğnemeden yutmayi öğrendiği için hicbir sorun yok.

İslam mama değil tabii, islak mama :))

üzüldüm. demek ki geç kalınmıştı ilk geldiğinde de dişleri için...

ben misafir ettiğim dişsiz kediye -sallanan ve çürük dişlerini de çektirdikten sonra (durum ağırlaşmasın, enfeksiyon yayılmasın diye yapılmalıymış bu müdahale)- öncelikle -yanılmıyorsam- a/d mamalardan vermiştim. 10 gün kadar sadece bu mamadan yedi.

sonrasında kuru mama vermeye devam ettim. bazen içine biraz ılık su katarak, bazen de ıslak mama karıştırarak verdim ve kedinin ağzında sadece 3 kanin kalmış olmasına rağmen yemesinde bir sıkıntı olmadı. sahiplendirdiğim evde de mama yedirme sıkıntısı yaşamadılar. ara sıra ıslak, ara sıra da benim gibi hafifçe ıslatılmış kuru mama veriyorlardı. keyfi de gayet yerindeydi.

keşke olmasaymış böyle bir durum tabi ama endişelenme.

edit: islam mama güldürdü. :D

istiyorsan kemik kaynat, suyunu buz kalıplarına doldur buzluğa at. kuru mama vereceğin zaman 1-2 tane et suyunu cezvede ısıt, kuru mamayı onla ıslat öyle ver. zaten hemen yumuşuyor.

Bu arada dişi olmasa bile aç olduğu zaman o kuru mamaları yutar. zaten biliyorsun ağızlarında bizim gibi püre olana kadar çiğnemiyorlar, sadece 2 ye falan bölüp yutuyorlar kesici dişlerle. yani midesinde zaten sindirilir. suya değince hemen yumuşayan birşey kuru mama zaten.

çok hayvana baktığın için ucuz olması önemli. evde püre yapabileceğin bir alet edevat varsa balıkçıdan alacağın balık kafalarını haşlayıp püre yapıp verebilirsin. balık mineral değeri yüksek olduğundan çok faydalı. balıkçılar o kafaları çöpe attıklarından ücretsiz veriyorlar. sürekli tavuk ürünleri verdiğinde tüylerde dökülme, ciltte kızarıklık, kaşıntı vb sorunlar oluyor.

geçmiş olsun

Daha once cesitli antidepresanlar kullanmis biri olarak diyorum ilac kizimizin ayrilma bahanesi olmus.

Kiytirik bir iş bırakma için bile türlü taklalar attığımız su hayatta bu kiz bildiğin salto yapmış.

9/10

3-3 buçuk yıldır antidepresan kullanan bir kadın kişisi olarak seni biraz rahatlatmak isterim. İlk başladığımda dünyadan kopmuş gibiydim, hiçbir şey umrumda değildi. Sanki rüyada gibi hissediyordum. Göz kapaklarım daha bir ağırlaşmıştı sanki. Ama uyku hali gibi de değil. Değişik bir hal gerçekten. İlaca biraz daha alışsın geri döner merak etme. Öyle kolay değil 4 yıllık ilişkiyi çat diye bitirmek. Şu an hayatı sallamıyor olabilir. Kişisel almamaya bak bence. Ama bu yazıdan hareketle de arama sakın. Bırak o sana dönsün, hazır olduğunda.


a*

bilmeyen herkes bahane demiş dikkate almayın. antidepresanlar basit depresyon dışında birçok ruhsal rrahatsızlıkta da kullanılıyor. ilaçlara alışma süresi 1 aya yaklaşabilyor ki zaten var olan sıkıntılar bu dönemde daha da abartılı hale gelebiliyor. zaten prospektüslerde de uyarı bulunur. ilk başlarda çöküntü durumunun derinleşmesi, intihara teşebbüs vs. yaşanması normaldir. en sevdiği insanı bile hayatından çıkartabilir istemese de. bu gerçek bir ayrılık isteği değildir. gerçekten sevildiğini hissetmek, sevdiğine zarar verdiği düşüncesi, artan sorumluluklardan kaçma (ilişkiler de belli sorumluluklar getiriyor.) gibi nedenlerle ayrılmak istediğini söylemiş olabilir. kişiyi sıkmadan ilişki onun istediği mesafede sürdürülebilir ama ilgiyi azaltmadan. kullandığı ilacı öğrenip prospektüsündeki uyarıları dikkate alın.

başlığı antidepresan yüzüğü olarak okuyan sadece ben miyim? hayal kırıklığı ile kapatıyorum sekmeyi :/

Evet, antidepresan kullanmış biri oılarak söylüyorum ki böyle yan etkiler yapabiliyor.
Ben mesela ilk 15 gün o kadar değişik bir ruh halindeydin mi, en yakın arkadaşlarımla kavga etmeye kalktım. şimdi düşününce ne yapmışım ben diyorum..

Arkadaşın bir süre kız arkadaşının üzerine gitmesin. Şu an sağlıklı düşünemiyor belli ki.
biraz zaman versin, eminim ki eğer ilaçların yan etkisiyse bir süre sonra düzelir.

Bizimkine bunun benzerinden aldık ama mamadan vs kısmıyoruz, terier kırması bişey bizimki ufak yani. Kaplarının orda duruyo haftada bi tane anca bitiriyo zaten, yemekle alakasız düşünüyorum o yüzden

@okumayi sevmeyen okur bizimki bir tanesini bir günde haklıyo da ondan dedim. hani her gün yese bir tane olur ona.

Bence standarta cok oturtmamak lazım ya, ama beninki hep kangal yetiştirme alışkanlığı. Rahmetli ekmek tavuk mercimek corbasından baska sey yemezdi. O yuzden bunlar kemik vs. abur cubur muamelesi görüyor benden. Ben olsam haftada bir veririm o da aldığında daha cok mutlu olsun. Ben tosunumu ozledim ya

bunlar genelde dişleri temizlensin, kemirme güdüleri tatmin edilsin vb. sebeplerle verilen şeyler. kalori olarak yüksek bir değeri yok. mama ölçüsünü etkilemez. (ödül maması, ödül bisküvisi tarzı şeylerden farklı olarak.) ama sık vermenin bir zararı olabilir zira birçok koruyucu madde içeriyor. biraz etrafı ve kendini kirletiyor ancak kasaptan alacağınız kol kemikleri (büyük ırklar için dana kol, küçükler için koyun kol kemiği) diş sağlığı için çok faydalı. ayrıca kıkırdaklarını yiyerek bir miktar glukosamin de almış oluyorlar. (eklem sağlığı için çok önemli) tüm gün o kemikle vakit geçirebilir.
not: kemiği haşlamadan vermeyin.

O gösterdiğiniz ürünlerin besinsel değeri yok. mamasından azaltmayın sakın.
hergün vermeyin bence de sonuçta çok faydalı içeri değil. hergün verimnce illa bir yan etkisi olur.
benim geçen gün size önerdiğim ürünü bir deneyin. baya bir oyalıyor onu.

sahiplendirmeyle ilgili sitelerde cins kediler var. alisma vs suresini bilenler aydinlatir sanirim.

guvenilir siteler var, riske girmis olmazsiniz. barinaklarin sayfalari oncelikli bence.

mırmır kız var, inanılmaz güzel ve uyumlu onu alsanız ya? ortaköyde kendisi şu an. seksi fotografları için instagram.com/zeynatarcinturunc

aynı evde marla diye bir minnoş da var, arka ayağı hafif aksak onu alın hatta, öncelik engellilerde!

ya da instagram.com/kesmeseker
bir sürüler...

bizim veterinerimizde bembeyaz, güzel mi güzel, sevimli mi sevimli, oyuncu, sokulgan, sakin, 3 bacaklı bir dişi kedi var. uzun zamandır yuva aranıyor, bulunamıyordu. onu alsanız çok güzel olur mesela. 4 kediyle baş edemeyiz diye onu sahiplenemedik.

ayrıca, beşiktaş'ta çevre ve sokak hayvanları dreneği'nde sahiplenilmeyi bekleyen onlarca yavru var. ben ilk gittiğimde içim acımıştı. hepsi yuvayı hak ediyor. oraya da bakabilirsiniz.

sahilde pofuduk bir sürü yavru kedi var. kayalıkların arasında yaşamaya çalışıyorlar. imgur.com

hangi virüsü kapabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Şimdiden allah rahmet eylesin virüsün tillahını gömmüştür sana. En iyi ihtimal serçe parçağa veda edersin.

Ciddi cevap: hayır zannetmiyorum.

kuduz olmuşsundur. ben olsam vasiyetimi yazar avukatıma gönderirdim.
hiç bir şey olmaz.

Bartenollosis gibi bisi vardi boyunda siskinlik yapan bir bakteri. bi de kuduz tabi ama kedi sanki kuduz degildi gibi.

@sulphur geçen yıl karkadaşım kedi severken kedi elini tırmaladı, ya kuduz olduysam diye gitmiş acile oradan hemen bir tetenoz birde kuduz aşısını yapmışlar,3-4 gün daha kuduz aşısı için gitti galiba. sonra asıl bu alanda uzman doktora gitmiş iki saat gülmüş buna. hatta kedi yüzünden değil ama aşı yüzünden hasta oldu.

böyle bişey olsaydı bütün veterinerler erken ölürdü. sonuç olarak hiçbişey olmaz.

aids kapmışsınız geçmiş olsun :(((

ya şaka mı yapıyosun allasen en fazla biraz kanar elin başka da bişi olmaz. ne korkuyosuynuz hayvanlardan ya.

Kuduz ve tetanoz asisina basladim bugun. Mevzubahis kuduz gibi bir sey olunca en ufak risk bile alinmaya deger olmuyor. Ben bunun tedavisi var saniyordum lan kac yildir.
Teknolojimiz cok zayif ya.

bunun için kuduz tedavisine başladığınız konusunda ciddi misiniz? türkiye'de kuduz yaygın değil. olan vakalar bölgesel ki kadıköy'de kuduz bir kedi ihtimali neredeyse yok. KUDUZ AŞI yaptırarak RİSK alıyorsunuz. tetanoz tamam belki ama kuduz gerek yok. eğer sokak kedilerinden kuduz kapma gibi bir durum olsaydı sanıyorum ki istanbul'un %50'si "kudur"up diğer %50'yi "kudurt"muş olurdu.

En fazla mantar filan kapabilirdiniz, onun da kremi var, sürünce geçiyo. Beni bi sokak kedisi yanlışlıkla çizmişti diye o bölgede kızarıklık ve kaşıntı şikayetleriyle gitmiştim, mantar olmuş ama bi hafta içinde geçmişti. Başka bir şey olmaz sanıyorum, çok evham yapmayın.

geçmiş olsun, büyük ihtimal bir şey olmaz ama yine de önleminizi alın.

parmağınızın kanadığından bile bahsetmiyorsunuz. nasıl virüs kaptığınıza karar verdiniz?

Sahiplenin yavru olmasi sart mi?

İki açıdan mecburen;
1-Sahibine alışan köpek sahip değiştirdiğinde sorun yaşar, yeni yuvasını benimseyemez
2-Eğitebilmem gerekir yaşı zamanı geçen köpek eğitilmez eğitilse bile zordur

www.petarkadas.com

belki coktan bakmissinizdir ancak oneri olsun (:

ayrica yavru istemeniz ne kadar hakkiniz olsa da tecruben soylemek istedim. daha onceki sahibinden ozellikle kotu muamele gormusse yeni sahibindeki sefkate actir. kaldi ki yavruyken egitilmesi kolay olsa da 2 yasina dek egitilebilir, 2den sonrasi biraz uzub surebilir ama yine egitilir. cogu sahiplendirilen hayvanin temel egitimleri oluyor zaten

6-7 yaşında barınaktan gelen köpeğim hala komut öğreniyordu. sizin tavrınızla ilgili. ayrıca bir kez terk edilmeyi yaşamış olduğu için yeni evine ve size daha bağlı olacaktır.her köpek eğitilebilir.
koşullarınızı en iyi siz değerlendirirsiniz ancak beagle bir av köpeği ve sadece bahçede olmak ona yeterli gelmeyecektir. iz süren cinsleri farklı kokular alabileceği yürüyüşlere çıkarmazsanız hafıza gelişimi zayıf olur.
köpek eğitimi hakında biraz daha okuma yapabilirsiniz.
bir de köpeğinizin yavrularından bahsediyorsunuz. (hamile bir köpeği sahiiplenmediğinizi varsayarak yazıyorum.) etrafta fazlaca sefil olan köpek varken neden çiftleştiriyorsunuz anlayamıyorum!

yavru beagle pek bulunulabilinecek birşey değil - ha ne olur, güvendiğiniz birisinden para ile yahut da adamakıllı yetiştiricisinden para ile satın alınabilinir. bir köpeğin hem safkan cins, hem yavru olup hem de parasız olması pek mümkün değil gibi.

genç bir beagle var. www.facebook.com

İnsanlarla hiç temas kurmamış ya da zarar görmüş bir kedi olabilir. Minik dostun bir süre sonra eve ve sana alışacaktır, bu süreç normalde 1 haftayı geçmez. Sabırlı olmanızı ve kendisini şımartmanızı öneririm. Ciğer ve kefir (oda ısısında) kendilerini çok mutlu edecektir.

biz de el kadarken sokaktan bulduk, elimdeki kalemden tut da radyonun anteninden, eldeki tshirtten falan felaket korkup kaçıyordu. Bıraksaydık ölecekti o kesin, bi şekilde halloldu herşey, zor da olsa. şimdi 2 yıl oldu hala korkak ama az korkak. Kucağa geliyor, emiyor, az da olsa sevdiriyor, kafasına göre takılıyor.
Bu kedi de böyle bi kedi diye kendinizi avutup bol bol sevin, özenin, elden besleyin, ara ara sevmenizi isteyecek onları atlamdan sevin, mırmır ötsün azcık...yapacak da başka bişey yok bence.

benim kedim de ilk geldiğinde herşeyden ödü kopuyodu, insanlara da çok kötü davranıyodu. bana alışması 1 yıl aldı, şimdi 7 yaşında. yine ödlek ve saldırgan ama seviyoruz birbirimizi birlikte oturup kalkıyoruz, birlikte uyuyoruz..
ben şöyle bişey duyup uygulamıştım; yere yatıp kediyi göğsünün üstüne koyuyosun sımssıkı da tutuyosun kaçmasın diye. kedilerin yukarda olmakla ilgili bi hiyerarşi algıları var bi şekilde üstünlüğü ona vermiş oluyosun yani. ben bunu çok sık yapmıştım kedim küçükken günde 10 kere yapıyodum belki işe yaramıştır belki de zaten kendi anlamıştır ona zarar vermeyeceğimi. sen de bi dene istersen.

"Hayir" diyemeyecegi seylerlw kandirdim beb benimkini. Kedi biskuvisiyle yanıma yadar yol yaptim, iplik makarasini yuvarladim bol bol, lazerle oynattim bi de yanima yaş mama koyup bekledim, o kadar cok seviyordu ki dayanamayip saklandigi yerden cikiyordu. Boyle boyle alisti ama ben haric herkese karsi urkek hala.

Mobildeyim imla icin kusura bakmayin.

araba motoruna sıkışan bir yavru kedi gelmişti evime 3-4 haftalık ama panter gibiydi. motordan çıkaran arkadaşımı da beni de tırmaladı. box'tan bile pati atmaya çalışıyordu. eve getirdiğim box'ın içine yumuşak bir minder koyup box'ın üstünü bir havluyla kapattım. tabii box'ın kapısını açık bıraktım. kendini orada güvende ve kuytuda gizlenmiş hissetti. sadece geceleri mama ve su içti. 1 hafta içinde sakinleşti, oynamaya başladı. hatta köpeğimle bile temas kurdu korkusuzca.

kısa zaman sonra sizinle uyumak isteyen bir yumağa dönüşecek.. ilk günler hep öyle oluyor boşuna endişelenmeyin :D

veteinere götürürseniz o size sağlığıyla ilgili ilk yapılması gereken şeyleri söyler ve yapar.
ondan sonra burada bakımı ve yetiştirilmesiyle ilgili yardımcı oluruz.

veterinere götürüp hem aşılarını yaptırın hem de herhangi hastalığı olup olmadığına baktırın. eve almadan önce iç ve dış parazit uygulamaları da yapılmış olur. mama ve suyunu erişebileceği yere koyun. küçük olduğu için çiş-kaka yapacaktır. ev içinde bakacaksanız ona uygun bir yer ayarlayın. yine küçük olmasından kaynaklı her şeyi kemirmeye çalışacaktır. oyalanacağı oyuncaklar alın. özellikle sert yapılı oyuncaklar sizin eşyalarınızdan uzak durmasını sağlayacaktır. ona özel yemek hazırlayamayacaksanız yaşına uygun bir mama seçin. çok zıplatmayın. özellikle açk ya da golden ile kalça çıkığı riski oluyor. egzersiz ve oyun ihtiyacını karşılamazsanız sıkıntıdan eşyalarınıza zarar verebilir. (bu durumda evden kovulmak oluyor sonları maalesef) temel eğitime başlayabilirsiniz. internette bilgiler var. köpeğinize asla şiddet uygulamayın. gazeteyle vur, burnuna vur vs diyenleri takmayın. tek kelimelik komutlar ve ses tonu yeterli olacaktır.
tasmasız dışarıda gezdirmeyin. sokakta ilgisini çeken bir şeye yöneldiğinde araba çarpabiir, bir an koşarak gözünüzden kaybolabilir, kendisi için zararlı bir şey yiyebilir. güvenli bir oyun alanınız varsa orada tasmasız olabilir.
yürüyüşlerinizde etrafı koklamasına izin verin, zeka gelişimini ve hafızasını güçlendirir.
kilosuna dikkat edin. fazla yemek vermeyin.

Glisemik indeksi düşük besinler tüketmeyi deneyin.

şeker hastalığına giriş 101 olabilir.

ekmek yemezsen çabuk acıkmazsın. ekmek kan şekerini yükselttiği için seni tekrar acıkma döngüsüne sürükler. Canan Karatay'ın kitaplarını okumanı tavsiye ederim.

insülin ya da kan değerlerinizle ilgili bir problem olma olasılığı yüksek. (bkz: insülin direnci) doktora gitmenizde fayda var.

en son çok fena üsüttüm kan testi yaptılar dikkatimi çekti kandaki glikozz değeri sordum normal dedi şeker hastası değilsin dedi

biokimya aksam cok da yemek yememistim hhastayım diye bikaç gündür 101 cıktı referans aralığı 74 - 109

kan şekeri değeriniz normal çıkabilir ancak şeker yüklemesi yapılarak bakılan değerlerde anormallikler gözlenebilir. ani yükselme, ani düşüş, hiç yükselmeme vs. yemek sonrası uyku hali, doygunluk hissi yaşamama gibi basit görünen belirtiler ciddi problemlerin habercisi olabiliyor. anemi gibi bir durum olduğunda da sürekli yemek ihtiyacı duyabilirsiniz, özellikle tatlı isteği. normal bir günde 12 saatlik açlık sonrası bir ölçüm yaptırıp diğer şikayetlerinizle değerlendrilmesine bakın. ilgili bir doktordan yardım almaya çalışın.

sebep stresli bir dönem geçiriyor olmanız da olabilir. stres yeme ve sindirim bozukluğuna sebep olduğundan açlık hissedebilirsiniz.

eksisozluk.com

Kediler günün büyük bölümünde kendilerini yalarlar. Normal, temizleniyorlar öyle.

30a yakın kedi baktım evde. okb'li kedi olur mu bilmiyorum ama takıntı gibi yalanması. uyurken sevmek için yanına gitsem uyanıp yalıyor. kuyruğunu patileriyle tutup ucunu bile yalıyor dakikalarca. yara yapacak bir yerlerini diye endişelendim. nasıl vazgeçirilir?

çon enteresan ama huy işte, kediler baya takıntılı canlılar, tüylerini yalamaktan vazgeçirebileceğinizi sanmıyorum, yani ayrı bir nesne olsa sirke kokusu falan uzaklaştırır da, kedinin kendi tüyüne bir şey sıksanız daha da uğraşır temizlemeye.
kendisini yalayarak yara yapacağını sanmıyorum, öyle bir durum olsa, yani fazla yalayarak derisini tahriş etse zaten yer yer tüyleri zayıflamış kısımlar olurdu. bunu fazla süslü fazla bakımlı bir kedi olarak kabul edip, vazgeçirmeye çalışmasanız daha kedi tabiatına uygun olur bence. zira yaka takarsanız evet kendini yalayamaz bir süre sonra da bu alışkanlığı biter ama bu sefer de çok daha mutsuz huzursuz olur, işkence çeker.

kediler sokakta kendilerini güvensiz hissediyorlar. balkonunu güvenli diye kafasına yazmış. oraya adım attığında yaptığı ilk şey temizlenmek oluyor. bizim uzun bir günün sonunda eve gelip apar topar duşa girmemiz gibi

ani hareketlerle yalanmaya başlıyorsa pire ihtimali yüksek. bunun dışında uzun tüylüyse ya da önceden pireye uzun süre maruz kalmışsa obsesyon da oluşabiliyor. parazit aşıları pireyi önlemiyor. pireler çok hayvanoğlu hayvan yaratıklar çünkü...

çok teşekkür ederim. endişe edecek bir durum olmamasına sevindim. hanımefendi memnun yaşamından demek ki :)

yok tabi ki öyle bir şey ya.

biz ölelim o zaman çok sayıda hayvanı olan insanlar olarak. bişecik olmaz.

ben onun sağlık çalışanlığına ayrıca....

kedimizin tüm aşıları tam. bir yıldır öpüyoruz, sarılıyoruz, tarayıp tüylerini uçuşturuyoruz, bazen onun yastığına oturup tüye bulanıyoruz elbet bir kısım tüy yutuyoruzdur diye düşünüyorum. dört kişiyiz, hastalanan, ölen olmadı. bunun aşıları tam kedi sahibi 27328427 insan için de geçerli olduğunu varsayıyorum. tabii özel kedi alerjileri olan kişiler hariç.

SAğlık çalışanı diyip çok bir şey biliyor intibasına kapılmayın.
Şu dünyada über gerzek sağlık çalışanları da var, tecrübeyle sabittir.

Bazı doktorlara göre kesinlikle çocuk olan eve hayvan girmemesi gerekiyor. Bazı doktorlara göre ise evcil hayvanlar bağışıklık sisteminin gelişmesi açısından son derece faydalı. Ben ikinci guruba inanmayı tercih ediyorum. Daha detaylı bilgili için bahsettiğin kist yapan parazitin adı toksoplazma.

Anlatayım.

İnsanlarda da, kedilerde de, köpeklerde de, kuşlarda da, her canlıda bulunabilen "iç parazit" dediğimiz bir hede var.
Kediler köpekler üzerinden gideyim, bu hayvanlar (kedi daha sık tabii) kendilerini temizledikleri için, eğer o parazit varsa bedenlerinde, anüsten dillerine, dillerinden de tüylerine o mikrop BULAŞABİLİR. Siz de o hayvanı elleyip öpüp koklayıp elinizi ağzınıza götürürseniz o paraziti KAPABİLİRSİNİZ. Tamamen olasılık bunlar, olacak diye bir şey yok. Hatta bayağı da düşük bir olasılık aslında.

O yüzden napıyoruz, evimizdeki hayvanımızın iç parazit hapını aşısını artık tercihe kalmış, yaptırıyoruz yutturuyoruz. İhtimali de sıfıra indiriyoruz. Diğer aşılara gerek bile yok bak (yani tabi var hayvanın sağlığı için de bu durum için konuşuyorum.) İsterseniz alın avuç avuç yiyin tüyleri, bişiycik olmaz.

Evimde 5 kedim var. Birlikte uyuyoruz. Genel kanıya göre ben şu an ölüyüm.

O tüy ciğerine yapışır bilmemnolur tamamen şehir efsanesi. Aynen böyle anlatmakla geçiyor ömrüm insanlara, birçok kişiyi de ikna ettim, siz de deneyin belki birkaç can yuvalanır böylece...

parazit uygulamaları yapılan herhangi bir hayvanın hastalığa sebep olma inancı sadece bizim ülkemizde sanıyorum. sokaktaki hayvandan bile hastalık kapma olasılığı oldukça düşük. aksi halde her gün sarmaş dolaş olduğum hayvanlar nedeniyle hastanelik olmak gerekiridi.

babamın akciğer kanseri tedavisi gördüğü sırada evde köpeğim vardı. babam ufak bir enfeksiyon dahi yaşamadı.
arkadaşımın bebeği evde köpeği ile büyüyor.(yan yana, temas ederek) kreşteki tüm çocuklar sürekli hastalık yaşarken geçen kış boyunca bir kez ateşlendi.

Çiş olduğundan emin misin? Bence ergenliğe girdi :/

yani yaptığı haltın çapı 40 50 cm yayılmıştı. bu kadar meni yapamaz diye tahmin ediyorum. bir de yorgan altında havlu çarşaf altında yatağa kadar işlediği için işedi dedim. ha onların menisi çiş gibiyse tabi bilemem.

meni ne ya? o insanlarda oluyor.

erkek kediler kızgınlığa girince oraya buraya çişlerini yapıyor. bu çiş normal çiş değil. hormon kokulu oluyor. ağır bir koku bu.

ilk başlarda çok ağır bir koku olmasına da gerek yok.

veterinerle konuşun diyorum.

@mea, yanlış bilgini düzeltmek adına meni bir isimdir ve memeli erkeklerin spermlerini taşıyan (bulunduran) sıvıya verilen bir isimdir, yani o dediğin bütün memeli erkek canlılarda olan bir şey.

Link: tr.wikipedia.org

kazma sesi dediğiniz sanırım kumu ya da toprağı patileriyle çukurlaştırırken çıkardıkları ses. büyük olasılıkla kediniz tuvalet için kum arıyor. eğer onun istediği tuvalet imkanını sunmazsanız birçok yere tuvaletini yapacaktır. kediler iç güdüsel olarak kum/toprak arıyorlar. 1 aylık kediyii bile kuma koyup patisini birkaç kez sürtünce başka yere yapmıyor. kumunu değiştirdiğinizde beğenmediği için, başka kediyle tuvaletini paylaşmak istemediği için, tuvaletinin yeni yerini beğenmediği için vb. birçok sebeple kediler tuvaletlerini başka yerlere yapabiliyorlar. kedinizin bu davranışı alışkanlığa dönüşmeden önce kapalı bir tuvalet ve kum alın. eğer kediniz erkek ise etrafa koku bırakmaya çalışacaktır ancak bu çişten farlıdır. 1 yaşından sonra kısırlaştırmanız ikiniz için de daha iyi olacaktır. kızgınlık döneminde evden kaçabilir de.

tüy problemi nedeniyle klozete alıştırmaya çalışmışsınız. uzun tüylü kedilerin popo kısmındaki tüyleri biraz kısaltırsanız sorun yaşamazsınız. kediniz neredeyse dokuz aylık. artık poposunu daha dikkatli temizleyecektir.

kum arıyor olabilir
ergenliğe girmiş olabilir
er ya da geç kısırlaştıracaksınız zaten, erkek kedinin işemesiyle baş edilmez. biz kısırlaştırmayalım diye aylarca direndik, yataklara su geçirmez alez koyduk, koltuğa işedi. onun olduğu odadan koltuğu kaldırdık, yere işedi, sonra kendi çişinin içine yattı filan. onu yıkayalım derken küvetin içinde çırpındı durdu patilerini parçaladı, her yer kan oldu, nöbetçi veterinere koştuk gece gece... neler neler ya. kısırlaştırmak da 15 dakikalık bi olay, erkek kediler için çok rahat. sonrasında hem kedi rahatladı hem biz. şişmanlamadı, hantallaşmadı. daha mutlu bi hayvan oldu.

Cevaplar için çok teşekkürler arkadaşlar.

tuvalet için kızdığını düşünmüyorum çünkü yeni bir alışkanlık değil. ki yaazdığım gibi yatağa işemeden yarım saat evvel klozete yaptı. kız arkadaşım geldiğinde odaya almadık kapıyı kapattık. bir de gündüzleri yalnız kalma olayı var. ikisinden birine ya da ikisine trip atıyor bilmiyorum. ergenlik durumu olmadığı da yorumlara ve kedinin hareketlerine bakılırsa belli. çünkü hiç koku bırakmadı etrafa. öncesinde ya da sonrasında. ulumaları da yok.

bu sabah itibariyle veterinerime bıraktım fakat. kısırlaştırılması için. akşam alacağım. bakalım ne gibi değişiklikler olacak hayatımızda.

Bana vatsaptan yaz sen, ben anlatayim neler yasiyorum, neler yapiyorum. Burdan zor oluyo web tarayicim cok kotu.

merhaba. ben barınaktan sahiplendim. sokakta tuvaletini yaptığında yanınızda taşıdığınız poşeti elinize geçirip dışkıyı alıp, tersyüz ederek çöpe atabilirsiniz. diğer konular çok şahsi.

barınaktan ya da geçici bir yuvadan sahiplenmek en iyisi. bir canı kurtarmış olursunuz. (barınaklarda her cins köpek var maalesef) evdekiler mesafeliyse asla bir yavru köpek almayın. her şeyi kemirecek, her yere çiş kaka yapacak (çünkü o bir bebek), 24 saat ilgi gerekecek. bunlara sabredemeyecek biri dahi varsa evde çok büyük sorunlar oluyor. köpeklerin kedilerle geçinememesi cinsten çok köpeğin karaketeriyle ve öğrendikleriyle ilgili. kediler köpekler için daha büyük tehlikedir. köpeğin direkt gözüne ve burnuna pati atıyorlar. kedilerinizin köpeklere tavrını bir gözlemleyin. genç ve hareketli bir köpek için geniş bir eve ihtiyaç var ancak dışarıda ona ayıracağınız süre bu ihtiyacı azaltacaktır. eğer yaşadığınız yer apartman dairesi ve komşularınız köpek düşmanı ise başınız sık sık ağrıyacaktır. bunları değerlendirmeden lütfen bir hayvan sahiplenmeyin. sonra terk edilmiş hissediyorlar.

daha önce bakmadıysan yavru köpek alma. sakın. köpekten vazgeçersin. sahiplendirecek yer ararsın. bir kez gördüm. peygamber sabrı lazım. aşırı yaramazlar (en azından golden)

piyasada o kadar çok tuvalet eğitimli vb. sahiplendirilecek köpek var ki. hatta bizim sokak köpekleri: beagle, dalmaçyalı, golden, labrador.. (maalesef eskişehirdeki sokak köpeklerinin %80i yüksek nitelikli ırk)

köpek besliyorum. memnunum. ama sokakta buldum ben. eve tuvaletini yapmadı. bir kez yaptı. benim acemiliğimdi. yatak çarşafımı yatağımdan almış. içine yapmış. çarşafıda buruşturmuş.. akşam yüzünden bir şey yaptığını anlamıştım ama bulamamıştım. taaa ki yatana kadar.


neyse köpek sahipleneceksen ve evde bakacaksan bence: küçük ırk al. evde koşturabilsin gerektiğinde.

köpek kediden çok farklıdır. her gün dışarı çıkarmalısınız. egzersize ihtiyacı vardır. bunu yapabilir misiniz? ömrü 14 yıldır. 14 sene boyunca yanınızdan ayırmadan yaşayabilecek misiniz?

kediyi evde yeterli mama ve su ile bırakıp giderseniz 3-5 gün yaşar gibi(bence)

köpek 2. gün depresyona girer, su kabını devirmiş, tüm mamasını bitirmiş kakasını tutmaya çalışmaktadır. 3. gün evin her yerine kakasını yapıp üzüntüden yatağın altına filan saklanır. ağlar.. 4. gün su kabını devirdiği için ölür.(bence)

sokağa köpeği çıkardığında erkekse erkek köpeklerle kavga edecek. küçük ırksa herkese havlayacak, başınız belaya sokacak..

evet tüm bunları
OKUDUM, ANLADIM diyorsanız. alın.

köpek sahibiyim ve çocuk bakmak gibi birşey nerdeyse. hiç kolay değil, tam zamanlı bir iş. kedi gibi, sabah gideyim akşam geleyim o takılsın olmuyor pek. mesela haftasonu uykundan kalkıp çişe çıkartman gerekiyor yağmurda karda..
barınaklarda da zaten cins cins köpekler oluyor. onları bir süreliğine alsan? zaten kafanda bir fikir oluşur.

@innetblis barınaktan bir süreliğine almayın. ağır depresyona giriyorlar

tuvalet zamanla oturur sık sık değiştirin gazetelerini.
Isırma konusu dert tabi dişlerinden ve keyfinden yapıyor velet. Uzun bir süre daha yapmaya devam edecek. Peçete kağıt gazete vs şeyleri parçalamasın diye değil yutmasın diye kaldırmaya devam edin ortadan yoksa sıkıntılı sonuçlar olabilir.
Halat ip gibi şeyler var ısıracağı zaman onlarla oynayın. onları ısırsın elinizi ısırmaya alıştırmayın sonra çok zor vaz geçiyor.
Isırıyosa bir şeyi bırak diyip elinizle ağzını açın ve çıkartın ağzından ısırdığı şeyi yerine oyuncağını verin. çok sıkılacaksınız bunu habire yapmaktan ama maalesef böyle bir süreç var.
Ya da bırakacaksınız haline parçalaya parçalaya büyücek yutmamasına dikkat edeceksiniz. 1,5 yaşından sonra falan ısırmaları azalıyor. ama o zamana kadar bayağı masraf açar :)

fikrinizin değişmesine çok sevindim. eğitim biraz sabır ve kararlılık işi. şansınız bir golden retriever eğitmeye çalışmanız. ödül ile yaptıramayacağınız şey yok.

tuvalet eğitimi: goldenlar tuvalet eğitimini kolay ediniyorlar. köpek pedleri pahalı ancak hasta pedi kullanabilirsiniz. 10'lu paket 10 tl. gazete kullanacaksanız gazeteyi sık değiştirmediğiniz zaman hem koku olacaktır hem de ıslak yere ne çiş ne de kaka yapacaktır. 3 aylık olduğunda sanırım karma aşısı yapılmış oluyor. eğer aşı eksiğiniz yok ise 2 saat aralıklarla (çalıştığınız saatlerde mümkün olmayacak ama buna bir haftasonu başlarsanız 2 günde öğrenebilir.) dışarı çıkarın ve etrafa çok dikkati dağılmadan yürüyün. kısa bir tasma kullanın. koklamak istediği zaman durup koklamasına izin verin. çişini her yaptığında ödüllendirin. gece eve tuvalet yapıyor ise bunu gece de tekrarlayın. 2 gün içinde bunu dışarı çıkmak ve ödül için bir araç görecektir. daha sonrasında ödülleri azaltın ve kesin. evde zorunlu olmadıkça pedi de kullanmayacaktır ancak onun bebk olduğunu unutmayın. heyecanlandığında, sıkıştığında çişini tutamayabilir. dişi olduğu için tuvaletini tutmasını sağlayacak kasları daha çabuk gelişir. bir de tuvalet için dışarı çıkmaya alışınca her çişi geldiğinde kapıya gidecektir. evde davranışlarını gözlemleyin. size bir şey anlatmaya çlışıyorsa, kapıyı göstermek, kapı önüne yatmak, paçanızdan çekiştirmek vb. çişi geldiğini haber veriyor olabilir.

ısırma/dişleme: bu yaşlarda hem diş kaşıntısı hem de doğal hayatlarında ihtiyaç duydukları avlanma becerisi için ısırmayı öğreniyorlar. ilk tavsiyem ağzına bir şey aldığında bu kendi oyuncağı da olabilir, karşılıklı çekiştirmeyin. bunu oyun olarak öğrenip büyünce de yapmaya devam eder ve cüssesi büyüdüğünde sizi yere bile düşürebilir. size ait olan bir şeyi aldığında hayır ya da bırak gibi tek kelimeden oluşan bir komut kullanın ama her seferinde aynı komutu kullanın ve sert bir ses tonuyla vurgulayın (bağırmak değil kastım. sert ve net bir ton. tıpkı komutanların askerlere komut vermesi, kulağa hoş gelmese de canını yakmanızı söyleyen eğitimi şekillerinden çok daha iyi ve etkili) eğer komutla bırakır ise "aferin" diyerek başını okşayın, bu onun için mükemmel bir ödüldür. bırakmadığı takdirde ensesisinden hafifçe yere eğin, bastırmadan, ve komutu tekrarlayın. bu sırada ağzını kitleyecektir ancak o vazgeçene kadar siz komutu tekrar edip onun hareketine izin vermeyin. bir süre sonra oyun oynamadığınızı ve yanlış yaptığını düşünerek bırakacaktır.

genel birkaç bilgi: köpeğinize kuru mama verin. ev yemeğine alıştırmayın. yağlı ve tuzlu yemekler onlar için çok sakıncalı. kasaptan büyük dana kol kemiği alıp haşlayın, sizinki için koyun kemiği de olur, önüne koyun. oynasın. bu dişlerini temizler. ileride daha da önemli olacak. dışarıda asla bir şey yemesine izin vermeyin. goldenlar her şeyi yiyebilir. obezite riski vardır. yalvarsa da sizin ödülleriniz ve maması dışında yemek vermeyin. yavruyken çok zıplatmayın hatta 6 aya kadar merdiven inmesin diyenler var. goldenler kalça çıkıklığına yatkınlar. mümkünse yüzdürün. kışın bile denize girebilirler. sizinki küçük olduğundan üşütebilir ama goldenlar soğuk suda avlanan köpeklerdir. köpeğinizin sağlık problemi yokken nasıl nefes alıp verdiğini, nasıl yürüdüğünü, nasıl ve ne kadar yiyip içtiğini takip edin. bunları bilirseniz daha sonraki anormallikleri hemen fark edip erken müdahale şansınız olur. yağmurlu günler için köpeğinize için bir yağmurluk alırsanız tüyleri ıslanıp koku yapmaz, eve gelince tüy temizleme derdiniz azalır (12 yaşına da gelseler çamur, su birikintisi görüklerinde dayanamayıp içinde yuvarlanıyorlar.) şu an en saldırgan köpekler dahi yavru olduğu için toleranslı davranacaklardır kızınıza. aşıları yapılmış (sizinki henüz bebek, aşısız köpekler risk oluşturabilir. erişkin olduğunda sizinkinin aşıları tam olduktan sonra risk olmaz), huyunu suyunu bildiğiniz köpeklerle koklaşmasına oynamasına izin verin ki asosyal olmasın. asosyal olursa ileride her köpeğe, her sese saldırgan tepki verecek, hem sizin hayatınızı hem de kendini hayatını tehlikeye atacaktır. henüz vücudu güçlenmemişken yürüme eğitimi verin. dizinizi geçmeyecek hizada yanınızdan yürümeyi öğrensin tasma ile. detayları için birçok kaynak var internette. evde en önemlisi iki kişi olduğunuzdan ikinizin köpeğe aynı tavrı sergilemesidir. sorumluluğun çoğunu siz almış olduğunuz için siz eğiten sevgiliniz oyunla şımartan olursa köpeğiniz bocalar ve kafasına göre davranır. sahibi olarak yalnız birinizi benimseyecektir ancak bu diğerinizi daha az sevdiği anlamı taşımaz. bazı kurallar koymak istiyorsanız şu an başlamanız gerekir. mesela mutfağa girmesini istemiyorsanız ona öğretin ama bugün girsin yarın girmesin gibi davranmayın. hemen öğrenmesini de beklemeyin. insanların en çok yapıp pişman oldukları şey köpeklerini yatağa almak. yavru iken buna alıştırırsanız büyünce de gelmek isteyecektir. min. 30 kg'lık ve ayaklarını yana uzatarak yatan bir köpek yatağın yarısından fazlasını kaplar. onunla beraber uyumak istiyorsanız yatağını sizin odasına koyun ancak sizin yatağınızda yatmasına izin vermeyin büyüğünde rahatsız olacaksanız.

hep birlikte çok mutlu olmanızı dilerim.

No frost yerine low frost alın daha az enerji tüketiyor demişlerdi. Bir araştır derim.

Eğer az da olsa buzlanma yapıyorsa tercih etmem açıkçası, buzlanmadan illallah ettim. Ama no frost'un çok sağlıklı bir olay olmadığını da hatırlar gibiyim.

valla yeter dersen "nexon" marka mini buz dolabı aldım. 299tl. A+ yıllık 124KW tüketimi var. ben çok memnunum.

Mini olmaz hocam, çift kapılı dolabımı dolduruyorum. "Samsung RT38FAJEDWW A+ 385 Lt NoFrost Çift Kapılı Buzdolabı" gördüm, o bana iyi gibi geldi.

istanbul'da haramidere carrefour'un arkasında eskidji bazaar diye bir avm var. vestel'in outlet mağazası var. çift kapılı a++ no frost 80x190'lık (4 kişilik aile için diye tanımlanan) yeni buzdolabını 3 yıl vestel garantili olarak alabiliyorsunuz. ucuz olmasının tek nedeni ürünlerden birkaç tane "seri sonu" olara kalmış olması.

yazdiginiz samsung buzdolabinin bir ya da iki ust modelini aldim, biraz daha genis olanini iste. baska bir farklarinin oldugunu sanmiyorum. 3 aydir kullaniyorum, gayet memnunum. bekarim.

en çok tercih edilen ve en ucuz buzdolapları:

www.akakce.com

bu ceveba bir erkek olarak cevap verdiğim için üzgünüm. yıllardır başım ağrıdığında majezik alırım 20 dakikada tüm ağrıyı geçirir. daha geçenlerde açtım okudum 'lan neymiş acaba tam olarak' diye. meğer regl sancıları için üretilen bir ilaçmış. öyle işte.
yine de doktor tavsiyesi alalım internetten tavsiyeyle ilaç almayalım :)

Magnezyum iyi geliyor. Hani tablet olarak satılanlar var ya, işte onlardan al regl olmadan evvel, 4-5 gün önce. Düzenli al böyle. Ama sadece regl olmadan 4-5 gün önce, 4-5 gün süreyle kullanmak şartıyla. GNC'nin filan var.

Ağrı kesici iğne yaptırmam söylendi bana da jinekolog tarafından -her regl öncesi (benzer bir tansiyon sorunundan sonra)- ama ağrı kesiciye bağışıklık kazanmamak için yaptırmadım. Magnezyum işe yarıyor. Tamamen geçmiyor sancı ama kramplar azalıyor belirgin şekilde.

Buscoplan Plus tavsiye edebilirim tablet ağrı kesici olarak.

Yok zaten ben kadin dogum hekimimin de onayi ile arveles kullaniyorum. Majezik=Bonibon benim icin ne yazik ki. :) Bir de daha ziyade regl oncesi kullanim sekli ve dozu aslinda sordugum. Ama yine de tesekkur ederim.

mideniz sağlam mı? hiç voltaren denediniz mi?
endometriyozis yoktur kesin di mi?
regl başlamdan bir gün önce ibuprofen 600 mg almayı da deneyebilirsiniz.
antibiyotiklere direnç gelişmesi, bazı narkotik ağrı kesicilerin farmakolojik bağımlılık yapması gibi bir 'ağrı kesiciye karşı bağışıklık kazanmak, duyarsızlaşmak' olgusunun varlığından haberdar değilim. hiç duymamıştım öyle bişiy.

agri kesicileri opiodler(morfinler) ve nsaii ler olarak ikiye ayirabiliriz kabaca. morfinler duyarsizlik kazanmaz vucutta.. ama bizim kullandigimiz basit agri kesici haplar yani nsaii ler duyarsizlasabilir zamanla. adetten 2-3 gun once kullanin denmesinin sebebi agriyi gecirmek degil rahim icinde olusan inflamasyonu dagitmaktir. cunku ilacin(non steroid antiinflamatuar) ozellikleri: analjezik(agri kesici) antipiretik(ates dusurucu) ve antiinflamatuar(inflamasyon giderici) olmasi. her ay rahim ic dokusunda(endometrium) inflamasyon tarzi kan birikimi oluyor. eger ilaci onceden kullanmaya baslarsaniz kilcal arterler catlayip kanama baslamadan evvel inflamasyonu azaltmis olursunuz.

inflamasyon azalirsa agri da azalacaktir kanama da.. fakat parasetamolun antiinflamatuar ozelligi yok. etken maddesi parasetamol olan hap kullanmayin regl icin..

ağrılarınız artmadan sıcak şekerli su (bol şekerli) rahatlatıyor. hatta çinliler'in bunun için özel bir şekeri varmış. tıp uzmanlık alanım değil ancak ağrı kesicilerin menstrual döngü üzerinde olumsuz etkileri olabiliyor. jinekoloğunuza danışıp bir süre doğum kontrol hapı kullanmak hormon düzenleyici etkisiyle rahatlabiliyor. polikistik overiniz var ise zaten bir süre doğum kontrol hapı kullanıp kontrol altına almanız gerekir. zira polikistik over kadınlarda insülin direncini, insülin direnci de tekrar polikistik overi tetikliyor ve çıkmaz bir döngüye giriyor. insülin direnci şeker ilacı kullanmanıza sebep olacak boyuta gelebiliyor.

multi ile poli'nin kelime anlamı aynı
ilaçların yarılanma ömürleri var. vücuttaki dozları bitince etkileri de biter. kronik bir ağrın yok, mens ağrın var. astım hastasıysan dahiliye değil göğüs hastalıkları ve immunoloji seni takip etmeli. göğüs hastalıkları uzmanı ile beraber başka ağrı kesicileri deneyebilirsin.

tekrar doğum kontrol hapına da başlayabilirsin tabii ki kadın doğum doktorunla beraber alacağın bir karar bu. neredeyse her ay 1-2 gün seni normal hayattan alan bir ağrı ne olursa olsun normal değildir ve tedavi edilmelidir.

Hastalarima verdigim tavsiye, adetten 2 gun once magnezyum saşe kullanmaya baslayip adet donemi boyunca devam etmeleri. Bunun disinda buscopan plus adet sancisi icin cok iyidir. Acilde agri kesici kullanmadan yalnizca buscopan ile adet sancilarinin yuzde 95'i dayanilabilecek duzeye geliyor.

Öncelikle magnezyum takviyesi ve Voltaren'e göre hafif olan Buscopan Plus gibi ağrı kesicilerle iyileşme sağlamak mantıklı değil mi? Direkt Voltaren gibi bir ağrı kesici almak doğru mu? Jinekolog bana magnezyumdan bahsetmeden Voltaren'i dayamıştı. Her ay iğne yaptırmamı söylemişti ama müstakbel kayınvalidem sağ olsun (o da hekimdir) önerdi de magnezyumu denedim önce.

Verilen cevaplar doğrultusunda bir sorum var; bağışıklık kazanmıyor muyuz şimdi biz bu ağrı kesicilere, düzenli kullanımda? Bir başka deyişle; bağışıklık sistemimiz bu ağrı kesicilerden hiç etkilenmiyor mu, tolerans geliştirmiyor muyuz?

Ben ağrımın olduğu gün içiyorum(buscopan). Doktor vermişti ama ilacı içince bir 1 saat uyumanız gerekiyor.