Ben duyuruyu anlamadim. "Kadinlar neden surekli sorunlarindan bahsediyor?" mu diyorsun?

bana öyle davrananı olmadı, ama türk karısından her şeyi beklerim. şizofrenin bir altını yaşıyorlar. kadındır diyip geçien. ciddiye almıcan moruk. zekeri vericen ağzına susucaklar. veremiyorsan susucaksın. o toprağın kadınını öyle baskı altına almışlar ki, azıcık şehirli olanı erkeğin ağzına sıçmaya çalışıyor olmayan beyni ile. türk karısına harcıcağın enerji ve para ile her hafta eskort çağırırsın, doktoranı filan bitirirsin. ko götlerine gitsin

Ben de anlamadim soylenmek istenen seyi. Kadinlar surekli sanki kendi psikolojileri bozukmus gibi davraniyor mu diyorsun yokse erkeklerin psikolojisi bozukmus gibi. Mi ?

duyuruyu ben de anlamadım.

ama ben şöyle diyeyim. sorunları açık açık konuşsak talepkar, konuşmasak da anlamanızı beklesek trip atan oluyoruz. biz de anlamadık.

Duyuruyu ben de anlamadım ama ya psikolojimiz bozulmuştur, ya karşıdaknin psikolojisi bozulmuştur ya da toptan bozuğuzdur.

arkadaşlarım ilgilendiğiniz için teşekkür ediyorum. Duyurunun meali şudur: kadınlar bir ilişkide erkeğin psikolojisi bozukmuş, davranışları mantıklı değilmiş sorun çıkmasının sebebi erkeğin bozuk psikolojisinden kaynaklanıyormuş gibi davranıyor. ama bakınca kadının psikolojisi de normal değil düpedüz. suçlunun erkek oldugunu söylemesi aceba onun egoistliginden mi kaynaklanıyor bunu sormak istedim...

kardo bilmiyordum pardon kusura bakma

karamazov en basit savunma mekanizması da sebebi ne gerekçesi ne? egoizm mi? narsizm mi ne yani?

psikoloji falan okumadım tabi ama benim gözlemlediğim yolunda gitmeyen, hakimiyet kuramadığın bir tartışmadan kaçmanın en güzel (aslında en rezil diyecektim) yolu konunun bağlamından çıkıp karşıdaki insanın şahsına saldırmaktır. her yerde bol bol var bunlardan.

(bkz: ad hominem)

sebebi ne dersen kazanmak işte. terimsel olarak nasıl denir bilmiyorum.

şimdi kullandım da geldim. dişçi benim özellikle azılara kullanmam gerektiğini söyledi ama çok zor oluyor, beceremiyorum tam. ağız duşunun cevabını bilmiyorum.

azı dişlerinde de kullanılır, hatta daha da önemli, arayüz bölgesi arka dişlerde daha geniş çünkü. öylece yat. suyla çalkalama tekrar.

kullanıyorum ben. ağiz duşu neymiş bilemediğimden ona cevabım yok.

Benim de kac zamandir kafama takiliyordu simdi kullaninca yine geldi aklima ozellikle iki dolgulu azi disime yaparken acayip korkuyorum dolguyu dusurcekmis gibi geliyor dolgusuzlarda bile bazen giriyor zor cikiyor boyle sallaniyor gibo geliyor falan bir garip ama kullaninca insan vay anasini bu kadar sey mi varmis oralarda da diyor. Peki dis ipinden sonra agiz dusu sart mi cunku les bir sey.

diş ipi, diş fırçalama, ağız duşu sırasını uyguluyorum ben

Yalniz once dis fircalama sonra ip sonra dus olmasi lazim diye biliyorum ben nax

duş dediğin ağız suyu mu? Öyleyse eğer fırçalama, ip, ağız suyu sırasını izliyorum ve suyla çalkalanmamalı diye biliyorum.

yaa diş ipi sağlıksız gibime geliyor. zararı olur mu ? yancı soru olsun bu da???

Aynen o agiz suyu iste onu diyorum. Dis ipi niye sagliksiz olsun saglikli bi sey

eşin tam bir odunmuş kardeş. görücü usulü evlenmediğini düşünüyorum. eh bir insanı tanımadan ya da tanıyıp da sonra olduğundan farklı biri gibi davranmasını umarak evlendiğin için suçlu sensin maalesef.

doğum günün kutlu olsun. boşver, sana kutlama mı yok. kendileri kaybeder. koy göte gitsin.

Hocam kendimi yerine koyarak cevap vermeye çalışıyorum. Kalıcı çözümler bulmak için adımlar atsan ve hatta bu da senin kendine verdiğin doğum günü hediyen olsa?

groundhog day

eşine bu hayalkırıklığından bahset. daha 28 yaşındasın koskoca hayatı birlikte geçirecekseniz ve doğum gününün kutlanmasını istiyorsan sorun yokmuş gibi davranma.

beni de en son 1 kişi aramıştı. o da gece 11'de.

film önerisine gelince:
it's a wonderful life(1946)

iyi de 28 olmuşsun ve beklentilerin 17 yaşında kızlarınkiler gibi geldi bana biraz :////

iyi ki doğdun diyelim yine de bilemedim ://///

öneri: 17 again

mutlu yıllar öncelikle.
belki eşinin kafasında çözmeye çalıştığı bir şey var, aklından çıkmış olamaz mı? sen söyle hani benim sürprizim pastam falan?

ben senin yerinde olsam ağlarım bile doğum günün kutlu olsun :(

www.youtube.com

arada bunu dinlersen ne kadar iyi gelir bilmiyorum da, hediyem olsun. çok etkilendim inan, üzüldüm yani. sağol bu arada, evlilikten bir adım daha soğuttun beni. yakın bir zamanda aranızda geçen bir anlaşmazlık yoksa sizin ilişkinizde yolunda gitmeyen bir şey var sanki. askerlik arkadaşına bile daha iyi muamele çeken adamlar var yahu!

its a wonderful life'ı sakın İZLEME. depresyona girersin adamın karısının neler ettiğini görünce.

doğum günün kutlu olsun bu arada!

ben de çok üzüldüm. doğum günün kutlu olsun.

the goonies geldi aklıma.

yazılanların arasından groundhog day'i gördüm, o da çok güzel.

Önce mutlu yıllar sana da :))

Sonra da Groundhog Day güzel film. Orada da adam kadına güzel şeyler yapıyor, artık eşinizin kafasına vura vura izlettirirsiniz.

Madem üzüldünüz, bir konuşun. Bu saate kadar neden içinize attınız ki?

doğum gününü kutlamadığı için değil, seni yemek sepetinden beslediği için boşa karıyı. ben olsam giyinir çıkardım içmeye. bar olur, meyhane olur, pavyon olmaz. ne işin var amk pavyonda. illa film diosan git sinemaya gece seansına gir. cebinede bi konyak at, çekrsin filmi izlerken. ayık doğum günümü olur lan.

not: doğum günün kutlu olsun karşim.

Ben pek onemsemem dogum gunu ama seni pek etkilemis. Yengeyi seviyosan, boyle de sev. Sevmiyosan kendisi zaten dunyanin dogum gununu en guzel kutlayani degildir.

Dogum günün kutlu olsun karşim.

Doğum günün kutlu olsun nice yıllara

Dogum gunun kutlu olsun guzel kardesim

Dogum gunun kutlu olsun.

Bence esine guzelce soyleyebilirsin, aslinda bugun bir seyler yapmayi bekledigini soyleyerek.

Film olarak da, the secret life of walter mitty ve im juli benim yuzumu guldurmustu.

yemrem doğumgünün kutlu olsun, yenge cidden ayıp etmiş.

başlat-->tüm programlar---> donatılar--->sistem araçları---> sistem geri yükleme

amaaaa

ben olsam tekrar kurardım. hepitopu 15 dakikanı alır. çünkü sistem geri yükleme de 10-15 dakikanı götürebilir :D

ne oluyor ki bu sistem geri yükleme?

format/tekrar kurma işlemi nerdeyse bütün günümü alır. o kadar sitenin login bilgileri var, bütün programları yeniden kuracağım, c'yi aktaracağım vs vs. sırf bu yüzden 2 yıldır format atmadan kullanıyorum :/

combofix kur. adam akıllı temizlesin. en fazla 1 saatini alır

Dosyalarınıza ve web sitesi geçmişi gibi kişisel bilgilerinize zarar vermeden. istediğiniz tarihteki bilgisayar ayarlarınıza geri dönüş sağlar (program,ayarlar,vs..)

bu işlem virüs' lerden kurtaracak diye kesin bir şey söyleyemem. ama şayet sorun düzelirse, anti malware programlardan biri ile tarama yapmanızı tavsiye ederim.

ya benim de oyle bi kac haftadir, niye oldu bilmiyorum ama, simdi bi systemscan yapiyorum cmd'den, duzelirse haber veririm.

edit: 2-3 malware programi kullandim (amacim bunu duzeltmek degildi), system optimizasyon falan da yaptim da hala boyle.

@janavarorion, yapamadım onu da. sistem korumasını açtım (kapalıymış), şimdi de hiçbir geri yükleme noktası yok diye uyarı veriyor. geri yükleme noktası oluştur dediğimde de çıkan satıra ne yazmam gerektiğini bilmiyorum.

Ne yazık ki artık bu tarih ve saatten itibaren kullanabilirsiniz sistem geri yükleme olayını...

www.malwarebytes.org

programını tavsiye ederim.

bunun dışında google chrome kullanıyorsanız ; tüm herşeyin backupını alabilir (yer imleri, login bilgileri,arama geçmişi) ve yeni kurduğunuz bilgisayara aktarabilirsiniz ya da google ile senkronize edip. istediğiniz yerden bu bilgilere tekrar ulaşabilirsiniz.

ya zaten bi bilgisayarın sistem koruması neden kapalı olur ki? babamın halt yemesi mi yani bu şimdi? hep formatı o atar, yeniden o kurar çünkü.

bir arkadaş ccleaner demişti, onu deneyeceğim şimdi. işe yarar mı? yaramazsa sizin dediklerinize gelecek sıra.

çok teşekkürler.

bir de oldu da format attım diyelim. o zaman geri yükleme noktasına ne yazmalıyım?

formattan sonra özellikle kapatmazsanız açık olarak geliyor. belli tarihlerde ve program kurarken otomatik olarak geri yükleme noktası oluşturuyor.

kaşeyi istediğiniz yerde ypatırabilirsiniz. kaşenin hiçbir hukuki geçerliliği yok pratiklik sağlıyor sadece. mühürü yaptıramazsınız.

kasesiparis.com

kaşe bir şeyi kanıtlamaz ki, neden belge istesinler.

peki bir dernek için mühür yaptırmak istesek, o süreç nasıl işleyecek?

edit: öğrendim. ebemin nikahını istiyorlarmış. vazgeçtim.

bu olmadığını biliyorum ama yazasım geldi. maksat daha çok kişi etkisi altında kalsın :D

www.youtube.com

www.youtube.com

çıtır ustada etli bisi yemistim... icindeki ekmek bayattı ve 20 lira gibi bir ucretteydi..mal gibi hissettim.

yıllar önce ızgara tavuk,, 1 adet tavuk ve pişmemiş, yanında 1 biber ve bir domates 17 liraydı.iğrençti.

hollanda'da vasat bir yemeğe 70 eur verdim 2 gün önce.

daha önce, türkiye'de mekana gidip de parasıyla memnun kalmadığım olmadı. eve sipariş verdiğim ve parasına göre çok kötü çıkanlar oldu. mesela, burger lab etiler'den 91 tl'lik hamburger mideme oturdu :)

mezzaluna'dan pizza yemiştim, 30 liraydı.
izmir adnan menderes havalimanı eski dış hatlar terminalinde bir çaya 7.5 lira vermiştim.

Ankara'daki Hüdaverdi'den doğum günü için yaş pasta almıştım büyük ve pahalı bir pastaydı, pasta ekşi çıkmıştı, bildiğin bozulmuş. Hiç kimse yiyemedi. Gidip söyledim imkansız olamaz pastayı getirin dedi, götürdüm, siz dışarıda bırakmışsınız diye bir de beni suçladılar. Bir daha geçmedim önlerinden.

Kaş'ta 5 sene önce şinitzel yemiştim (yiyememiştim daha doğrusu). Dünden kalma tavuğu haletaa batırıp kızartmışlardı. Bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım. Fiyatı da 20 civarındaydı.

Prag'da çok çok övülen bir restorana gittik, her yerde Prag'ın en meşhuru, en güzel Çek yemeklerinin yenebileceği yer falan yazdığı için. Parası aşırı fazla değildi ama o restoranı bulmak için baya 2 saat falan dolaşmıştık soğukta yürüyerek. Sonra gelen yemekler de berbattı. Başka da kazık yemedik diye hatırlıyorum.

ankara cafelerinde içtiğim bayat oturmamış karbonatlı ısıtılmış çaylar.

daha dün sırf çöpe atılmasın, israf olmasın diye zorla yediğim yemeğe 36 tl ödedim,

Turk kahvesi

Sade dersin serbeti dayarlar, elimi kolumu cemreyip kavga edesim gelir.

Parasini da odemem.

Becerebiliyorsa alsin bakalim.

Bu nedenle hic icime oturmaz.
Disarida yemek yemem zaten.

İstanbul bağdat caddesinde bi kafede bi sıcak çikolataya 11 lira vermiştim. Hâlâ içime oturur o para.

gozumuzun onunde koyulan 3'u bir arada'ya 6 lira vermek olabilir.

şimdi aklıma geldi.

yazın babamla ortaköy'de bir kafede bir çaya 8 tl vermiştim. babama söylemedim ne kadar verdiğimi yoksa hem benim hem de kafe sahibinin ağzına ederdi.

suadiye cafe de paris de avuç içi kadar patates kızartmalı et (bkz: düz adam) + averaj üstü bi şaraba 80-90 lira para vermiştik.
o kadar doymamıştım ki, yanımızda çocuğa getirdiğimiz mercimeğin artanını ekmekle yemiştim.

Bildigim kadariyla Almanya icin soyliym; aklindan bile gecirme, en az 1000 euro ve saatlerce pratik kurs gerekiyor falan filan. turkiyede halletmeye bak bence.

hollanda için de aynısı geçerli. bi dünya para, öss'ye çalışır gibi ders çalışmak ve bilmemkaç saat direksiyon eğitimi gerekli. sınavı geçince hayatlarında yeni bir dönem başlamış gibi yük kalktı bütün hollandalı arkadaşlarımın. zorluğunu sen düşün.

yurt dışında yaşamadan yurt dışından ehliyet alamazsınız.

Çoğu ülke ehliyet vermek için ülkede oturuyor olmanızı şart koşuyor. Ayrıca yine genelde ehliyet alma şartları Türkiye'ye göre daha zor.

utrecht kucuk ama guzel yer, hollanda dedigimiz yerde her sehir birbirinin aynisi zaten :D

o dedigin iki sehirden birinde iki gun ekstra kalmak daha mantikli olur :)

Eger amsterdami gezmek istemezsen, rotadan biraz cikip den haag'a gidebilirsin. ya da rota dahilinde kalip giethoorn'a gitmen daha makbule gecer zira cennetten bir parca resmen orasi. ikisi de max. 1er gununu alir bu arada. bir de amsterdam yakinlarinda volendam var, o da dusunulebilir.

gunubirlik bir bruges yapilir. amsterdamdan alinan ot meydanda kimse rahatsiz etmeden tek bir laf soylemeden icildikten sonra kuleye bakilip cikolata soslu waffle yenir ve bruges'da olmek gerektigi anlasilir.

1- poposu vücuduyla orantılı olduğu sürece sorun yok. her zaman orantı önemlidir büyüklükten önce. bana göre.
2- göbekli erkeklere karşı sempatim var :D ama elbette fit erkeğin yeri de bir başka.

yav poposu kucukten kastin ne kurdan gibi mi celimsiz

vucuduna göre kucukse guzel

göbekde en azindan vucutla ayni hizada olsun beli ince olmasa da fazlasi cok igreti

1- poposu büyük erkekten iyidir
2- accık göbekten bişi olmaz ama göbeği varken öyle dar tişörtler giyip göbek cenahında esneme yaptırtmasın :)

sanırım kadınlar biraz göbeği cidden seviyorlar. kadının biri spor salonunda söylemişti bana, "göbeği komple eritme, biraz kalsın hem zengin gösterir" deyu. tabi ben dinlemedim ama diğer cevapları da görünce böyle düşünen kadınların pek de az olmadığını anlıyorum.

erkeğim ama etrafımdaki kızlardan bildiğim kadarıyla;
1-kuru götleri pek beğenmiyolar
2-hafiften göbek sevenler bol ama öyle şişman klasmanına girmemesi lazım

küçük popo iyidir. begenirim.

göbek olmaması iyidir. göbek varsa kendisine iyi bakmıyor diye düşünürüm.

"aşk başkadır bunlardan" diye de ekleyeyim.

1- popo böyle elma gibi, peynirli poğaça gibi olursa mhhmmm tadından yenmez avuçlarım.
2-az göbek iyi gibi sanki ya. böyle sarkık lambır lumbur olmasın da. iyi ya o da ısırılır ^^

Poposu büyük erkek kadar itici bir şey yok ya. Küçük göt iyidir.

Kıllı değilse çok sorun değil de hoş değil tabi. Sporunuzu yapın fit olun baklava falan istemez :P

Büyük iyidir. Yani leğen gibi değil tabii boyuna oranla büyük iyi.
Göbek seviyorum şahsen, kendisi yukarıdan baktığı vakit ayaklarını göremeyecek kadar değil o da. (:

Erkeğin irisi iyi ya. Ayımsı olacak biraz. ahaha

1) Fark etmez.
2) Fark etmez. Saka saka gobekli biriyle beraber olur muyum? Hayir. Ama aslinda vucudu fite yakin ama hafifce bir yer etmis gobegi varsa nemo problemo

Poposu orantılı olsun
göbeksiz olsun. Göbekli erkek=göbekli kadın

(bkz: squat)

1. Çok bir şey düşünmem. Fark etmez.
2. Sarıla sarıla dolaşırım, kendime yastık yaparım. Mıncıklar dururum.

komple çok zayıf erkekten hoşlanmam, onun dışında çok da önemsemem.

1. koca popolu erkekleri çok feminen buluyorum. bana hep latin dansları yapan gay imajlı erkekleri hatırlatıyorlar. o yüzden tercihen poposu düz diye tabir ettiğimiz erkekleri daha iyi buluyorum. ama çok kadın da güzel popolu büyük popolu erkekleri beğenebiliyor.

2. erkekte göbek bence vücut yapıları dolayısıyla kaçınılmaz. türkiye sınırlarında konuşuyorum. fit, spora giden biri değilse göbeksiz olması demek çok zayıf olması demek onu da istemem.

1.Popo cok celimsiz olmadigi sürece küçük iyidir. Büyük popoyu sevmem
Hic hos degil bence erkekte kocaman bir popo.

2.Göbekte az biraz olabilir ama sonrasi hoş değil. Ilk bakışta çok itici gorunmeyecek bir gobek olabilir.

dipnot: kendim 36-34 beden oldugum için böyle seviyoda olabilirm. Balik etli olup karşıdakini fit istese idim sorun olabilirdi.

1- anaaamm benim koskocaman (194) sevdiceğin poposu küçücük, ismi de mr tiny ass kaldı zaten. çok sevimli bence :))

2- göbekten göbeğe fark var. bana göre göbek, hafif bir çıkıntı değil, baya baya böyle yukardan bakınca pipisini göremeyeceği boyutta bir çıkıntıdır. o kadarı rahatsız eder. ama hafiften varsa bir çıkıntı, ona laf edemem zira ben de mükemmel fiziğe sahip değilim.

edit: koca göt hiç sevmem.

hediyelik eşya satanlarda. hani çam ağacı süsü filan.

Petshoplarda kus kafeslerine konulan zilden bulabilirsin.

Tebesir tahtasi diye bir boyayla yapilan tahtalar goruyorum ev dekorasyon sitelerinde.bence cok hos.tozsuz tebesirler var hem.

www.uretimden.com

Ayaklı tahtalar var ama ya okul tahtası büyüklüğünde ya da flipchart sehpası küçüklüğünde oluyor. Tebeşirliler toza meyilli rahatsız edici biraz, beyaz tahtalar daha iyi oluyor.

Küçük olanlar işe yarıyorsa, şöyle ahşap çerçeveli tipleri var. Bilmiyorum bunlardan alınca yere çömmek mi gerekir.
yazitahtalari.com.tr

Kullanım açısından şunlar en ideali ama biraz tipi kayıkça, estetik değil pek.
yazitahtalari.com.tr

beyaz tahta al, hem daha kullanışlı hem tebeşir tozu evde olmaz.

www.ideapaint.com şöyle bir şey de var.

duvara duvar kagidi gibi yapisan, yapistigi yeri oldugu gibi kara tahtaya ceviren duvar kagitlari var.

ucuz, yer kaplamiyor, tasimasi cok kolay.

duvardan sokmek istersen boyayi falan kaldirir mi, bilemiyorum. heralde ona da care bulmuslardir.

yan ofisteki arkadasta var, cok hosuma gidiyor.

Cam alıp etrafına ister çerçeve yaptırın ister kenarlarını taşlattırın. Mis gibi tahta. Diğerlerinden daha dekoratif olur hem.

www.evim.net

normal kara tahtayı ıslak süngerle silince 1 gram toz olmuyor bu arada.

hp pavilion entertainment. ordan bakayım o zaman.

her şeyin başı sağlık. ikisinden de birer tane isterim

ben çocuk istemiyorum, ama cinsiyet de farketmez gerçekten. cins seçmezsem ölüyorsam ama erkek olsun. ben oğlumu çok düzgün yetiştirirdim. kadınlara saygılı, onların da insan olduğunu kabul eden, ileride eşine köle ve mal muamelesi yapmayacak bir erkek olurdu. erkek çocuk nasıl yetiştirilirmiş herkes görürdü. toplumda örnek gösterilen bir çocuk olurdu.

Hep bi kız bi erkek ikiz olsun diye hayal ediyorum ettiğim nadir zamanlarda.

Başta söylemeden geçemeyeceğim. Sağlıklı olsun da :p

Sonra yine söylemeden geçemeyeceğim. Aslında ben bu dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum :p

Şimdi sorunu cevaplayabilirim. İkisinin de tadı başka ya :D Çeşit çeşit kıyafetler almak için, şımarması için, güzel güzel saçlar yapalım filan diye kız çocuk çok tatlı ama büyütmesi çok daha zor.

Erkekle de böyle maçlar yaparız, annesini çok sever, beraber basketbol futbol yardırırız diye çok içim gidiyo da. İkisi de başka işte. Neyse ya sağlıklı olsun da :p

Edit: İlk çocuk erkek olsun o zaman ikincisi kız olucaksa ^^

Kiz cocuk ♥

kendi ailemden ve çevremdekilerden edindiğim verilere göre ilk çocuğun kız olması daha iyi. ben de öyle isterdim

buda bonusunuz olsun
www.facebook.com

erkek.

Önce sağlık tabiki de :)

ama oğlan olsun ilki ikinci kız olsun.bize bişi olursa abisi küçüğe kol kanat gersin :)

Önce kız. Olacaksa ikincisi Erkek olsun.

Kız kesin olsun ama.

Kız olsun isterdim. Ama çocuk istemiyorum artık.

Kız olsun.

Kızım olsun. (erkeğim)

kız geçiyor gönlümden.

Önce erkek olsun, arkasından kız. Kıza yanlış yapanların ağzını burnunu kırar :) Şaka bir yana bence ilk çocuğun cinsiyeti önemli değil. Ama illa bir karar vermek gerekirse kız olsun, kız çocuk büyütmek daha kolay.

2 kız - 2 erkek dördüz olsun

www.youtube.com

erkek. ama ilerisi için büyük kardeşin kız olması, ebeveynlerin yaşlılığında sorumluluk almaları açısından daha mantıklı olabilir. yaş farkı da 2 yaş falan olmalı yine ilerisi ya da çocukluk dönemleri için ama o zaman da ilk çocuğun en bıdık bıdık zamanları güme gider yeni gelen bebekle. bilemedim.

kesinlikle erkek.
şimdi yazmaya üşendiğim bir ton sebebim var.

biri kız biri erkek ikiz olsun, tek celsede çocuk defterini kapatayım.

erkek

olmasın.
bu cevap kabul edilmezse erkek.

benım ıcın farketmıyodu , ama en az bı tane erkek cocugum olsun ıstıyodum bı tane de kız ..

1.5 ay once bı oglum oldu :) ısırıp opup duruyorum hergun .. bakalım artık kardesı de kız olur ins ..

erkek olsa da olur farketmez tabi :)

Erkeğim. Olacaksa kız olsun, güçlü bir kadın yetiştirmiş olmanın gururunu yaşamak isterim.

alırdı bence.

türk halkının kodlarında atatürk var bence, 50 çok az kalır diye düşünüyorum.

%75 de ona sen

ona muhalefet olacak parti çıkamazdı ki o zaman. hepsini alırdı.

Şahsen ben oy vermezdim ama %20-25 alırdı kemalistlerden.

elbette almazdı. soruya bak.

toplam seçmen sayısından akp'li ve pkk'lıları (bdp, hdp, hüdapar) düş o kadar alırdı işte.

akp secmenleri ataturk e oy vermezdi. chp gercekten mhp nin oylarini alirdi o zaman tek fark o olurdu.

ataturkcu bir insan olarak alacagini dusunmuyorum. alirsa da 50 olur ancak

bu aşk burada biter.net.boşa çabalama.

boşa gitsin. akıl sır ermiyor böylelerine.

Bence de yürümez o iş üzgünüm.

Malesef bu artık siyasi görüş değil, dünya görüşü...
Ve evlilikte dünya görüşü farklılığı cidden çok zor bir durum...
Kolay gelsin bir şey diyemedim :/

esnek saygili olamiyorsaniz bunlar davranislara filn yansir insanin siyasii gorusu hayata bakis acisiyla paraleldir.. slklnti varr

eşimle aynı siyasi görüşlere sahip olduğumuz halde zaman zaman birbirimizi boğacak kadar zıtlaştığımız oluyor. tersi durumu düşünemiyorum bile. bu konuları tartışmaktan vazgeçebilirsin ilk olarak. iktidarın yaptıklarının bir parçası olduğunu düşünmemeye çalış.

genelde siyasi partilere Türkiye de insanlar körü körüne inanıyorlar. bu konulardaki tartışmalar onu ve seni daha radikalleştirip, fikirleri ve çatışma alanını sivriltmekten başka bir işe yaramaz. maalesef zor durum.

şişman kediye katılıyorum, şu an "siyasi görüş" dediğiniz şeyin temeli çoğunlukla dünya görüşünüzle alakalı. kin duyacak seviyeye gelmişseniz, nefret ettiğiniz insan tipinde biriyle evlenmişsiniz demektir.

yol yakınken geri dönün bence de. imkanınız varsa yurtdışına çıkın hatta. yani yarın öldürülürseniz suçlu siz olursunuz, tecavüze uğrarsanız yine suçlu siz olursunuz, o yüzden diyorum.

Uç noktalara gelmedikte sıkıntı yapmamalısınız, bende kız arkadaşımla farklı partilere verdik gülüp geçiyoruz,ben Topbaş'a verdim, icraatlerini biliyorum araştırdım beğendim,Sarıgül'ü de beğenmedim, Yılmaz büyükerşen bi gün istanbul a aday olsa ona veririm , sıkıntı yok.körü körüne hiç bi partiye bağlı değilim,

benzer durum bende de var. eşim ve tüm ailesi çok koyu partizan akp li. hatta dün seçim sonuçlarını onun ailesiyle izledik. ev ev değil flash tv stüdyosu oldu, halaylar horonlar.

ben dünya görüşü ile siyasi görüşü ayrı tutuyorum. eşim iyi bir insan, ailesi de iyi insanlar. standart koyun, göt kılı, hüloğğğ diye tanımlanacak kişiler değiller. hiç tanımadıkları kişilerin hakkını gözeten, yardım eden vs tipler. dünya görüşümüz ortak: "iyi insan olmak" siyasi görüşlerimiz farklı. şu anda elimden değiştirmek gibi bir şey gelmiyor. umarım günü geldiğinde gerçekleri görürsünüz diyorum.

zor bir durum. zaman zaman ciddi tartışmalarımız, kavgalarımız oldu ama hep orta yolu bulduk.

1 yıl öncesine kadar hiç siyaset konuşmamış olmalısınız akp'li olduğunu anlamamak için. e bunu bile görememişseniz siz zaten tanımıyorsunuz ki birbirinizi.tanımaya başladığınızda da böyle soğukluk girer işte araya.

tabii unutmamak lazım, biz bekarlara karı/koca boşamak kolay.

lanet olsun böyle ülkeye, insanları ne duruma düşürüyorlar. boşverin siyaseti falan. sevmişsiniz bibirinizi. her zaman bulunmuyor bu duygu. siyasete "yedirmeyin".

ben bunca olay ortaya çıktıktan sonra akp ye oy veren insanı"iyi insan" olarak göremiyorum.

yapılan bu kadar kötülüklere, (para pulu geç) ölen çocuklara, serbest bırakılan çocuk tecavüzcülerine, pkk ile yapılan anlaşmalara (şehitlerimizin kemikleri sızlıyordur) rağmen hala akp diyorsa biri, o insan kötü insandır benim gözümde. ayrıca dinimizi de kendi kirli oyunlarına alet etmelerinin günahını nasıl çekecekler kimbilir.

ben her zaman kendimden başka görüşlere saygı duydum, onun düşüncesidir, o buna inanıyor dedim bana ters gelse de.
ama akp yi ben siyasi bir görüş olarak görmüyorum hiçbir zaman.
üzgünüm ama işiniz zor. ben de olsam kin beslerdim.

Buradaki "çoğu" ergenin lafına kulak asarsan bırak kocanı, bidaha evlenemezsin. Eşinin fikirlerine saygılı olman gerekli. Asıl sorun onun savunduğu fikri çok aşağılık görmen. O da senin gibi düşünse belki şuan terkedilmiş biriydin. O yüzden karşındakini aklıyla beyniyle bir insan olarak görmeye başlamazsan tehlike çanlarının çaldığını söyleyeyim. Benim de eşimle siyasi görüşümüz birebir tutmuyor ancak onun savunduğu ilkelerinin olması hoşuma gidiyor.

"Eleştirme hakkını onda görmüyorum."

asıl sorun sende. karşındaki senin görüşünü eleştirdiğinde kendi argümanlarınla onu değiştirmeye çalışmalısın. bu şekilde mantıkla biter bu ilişki.

nasıl bir insan olduğu önemli.
"biraz da bunlar çalsın"cı mı?
"benim işim rast gitsin de millet ne durumda olursa olsun"cu mu?
böyleyse yıpranmanız normal tabii. ve böyle biriyle hayat geçmez. ben geçiremezdim.

yoksa ona oy vermiş, buna oy vermiş, bunlar mesele değil, olmamalı. o oyu niye oraya verdiği önemli.
siz hepsini boş verin de, iyi bir adam mı kocanız? buna bakın.

çünkü çok şahane insanlarız aslında hepimiz, hırsızları ayırırsanız.

işiniz zor. umarım çocuk falan yoktur.

çocuğunuz yoksa birkaç yıl daha yapmayın bence..

tüm siyayi gerginliği eşinize yüklemeyin.. sakince konuşun.. sakince anlatın olmadı kavga mı ettiniz başka gün yeniden konuşun ama kindarca değil..

yumuşak olmaya çalışın.. elinizden gelen her yolu denediğinizden emin olana kadar evliliğinizi bitirmeyin.. burdakilerin çoğu ayrılma kararını alamayıp karşı tarafa kendini terk ettiren insanlar..

önceden olsa bir nebze siyasi görüş farkı diye bir kenara atılabilir konulardı bunlar ama artık gelinen noktadan sonra çok başka bir görüşe hatta insan olup olmamak gibi bir ikileme kadar gidiyor bunun kökü. boşa diyenlere de katılmayacağım elbette ama zor bir durum. zamanla birbirinizden neler götürüp birbirinizden ne kadar farklılaşacağınıza, uzaklaşacağınıza göre bir sonuca varabilirsin.

ben olsam ne yapardım bilemiyorum. hiç siyasi olarak ters düştüğüm bir ilişkim olmadı. boşa diyenlerin de rahatça boşayacağını sanmıyorum, allah sabır versin.

evlenmeden önce hiç mi farkedemedin, boşanabiliyorsan boşan.

en basinda akpli adamla evlenmene sasirdim. her zaman soylerim ne varsa mhpli erkeklerde var. onu bosa.

kusura bakmasın arkadaşlar ama kimi yorumlara ister istemez güldüm. 18-20 yaşındaki ergenler bu iş yürümez boşa diye tavsiye veriyor. evliliğinizin geleceğini duyuruya bağlamayın. aklı başında arkadaşlarınızla konuşun. buradan bir fikir istiyorsanız yukarda sizi eleştiren arkadaşların tavsiyelerine kulak verin. sizin gibi düşünmeyeni ötekileştiren bir kafayla devam ederseniz asla mutlu olamazsınız.

18-20 yaşındaki ergenlerin cevabına gülene kadar duyuruyu okuyun ve anlayın. duyuru sahibi arkadaş eşine kin beslediğini söylüyor. yani kocasına karşı hiçbir olumlu düşüncesi olmadığı gibi, kin duymak gibi asla normal olmayan bir duygu hissediyor. kinden bahsediliyor, dikkat.

şu an duyduğunuz kin kocanıza karşı değil siyasi oteriteye karşı en yakınınızdaki destekçisi kocanız olduğu için ona kin duyduğunuzu düşünüyorsunuz.. gerginliğiniz geçtiğinde düşünceleriniz duygularınız değişir..

evlilik kararı almak kolay değil.. burdaki ergenlere, radikal siyasi düşünceleri olanlara ve feministlere bakmayın.. elinizden geleni yapın sonrasını sonra bir daha düşünürsünüz zaten.. içinde şunu da yapsaydım keşke diye bir ihitmal bırakmayana kadar devam edin sonra boşanırsınız zor değil o olay..

kimse ah keşke kocasından boşansa, ne güzel olurdu demiyor. KİN den bahsediliyor. eşine karşı kin ve nefret duyduğunu söylüyor. biz de boşan o zaman diyoruz. muhakeme yapamıyorsunuz herhalde.

Ben sosyal demokratım,eşim TKP li. Biz de çoğu zaman tartışırız. Kimi zaman iş laf sokmalara varır. Ben ona "servet düşmanı", o bana "küçük burjuva" der vb. Bazı konularda da taban tabana zıtız.

Ama sonuçta birbirimizin görüşüne saygı duymayı öğrendik.

Saçmalıyorsun. sosyal medyadan çık. buradakilerin gazına gelme. akpye oy verenler de insan. kocan o senin be!

aile kolay kurulmuyor, aşık olmuş iki insan evlenmiş. çok güzel, tabiki devam etse çok iyi olur. tekrar söyleyim içim rahat etmedi çünkü. taraflardan biri diğerine kin beslediğini söylediği için boşan dedim. eşi akp ye oy verdiği için değil.düşünsenize nefret ettiğin adamla aynı yatakta uyumak, öpüşmek, sevişmek zorundasın. bunlar aşık olduğun insanla yapabileceğin şeyler. yürütmeye çalışsın evliliğini ailesi dağılmasın. hepimiz üzülürüz boşansa. kimseye gaz vermiyoruz. ne sanıyorsunuz başkalarının mutsuzluğuyla mutlu mu oluyoruz. o kadar kötü olduğumuzu mu düşünüyorsunuz? eşime kin besliyorum dediği için boşan dedik. görüşleri farklı olduğu için değil. yanlış anlıyorsunuz.

evlenecek kadar samimi olabildiyseniz birbirinizi sevebildiyseniz, bu iliskinizin bir siyaset degiskeni icermedigni gosteriyor. butun dunya butun insanlik boyle yasiyor. ornegin bizim calisanlarimiz, musterilermiz cogu akp li. ancka bizim iliskimiz siyasi degil o yuzden bu akpli chpli bir sey ifade etmiyor.
siyaset yapmamaya calisin.

ulan tam eskilere döndük sağ sol kavgasına yuvalar sallanıyor kardeşler birbirine düşüyor. Yapmayın etmeyin nolur...

Kaan, kendi adımdır.

ege
deniz
görkem
ilk aklıma gelen 3 isim bunlar oldu. bir de'kan' ile biten isimler olmasın bence.

orkun

Görkem; kuzenimin adıdır.

buğra, karizmatik geliyor nedense
deniz, hem kadınlara hem de erkeklere çok yakışıyor bence ama siyasi anlam taşıması sanki bir beklentiye sokuyor, o açıdan rahatsız edici buluyorum
barış, özgür, anlamından ötürü
ege, memleket sevdası+ yine özgürlüğü ferahlığı falan çağrıştırdığından

mustafa
alper
anıl
ali

mehmet, aşırı beğeniyorum.

geçen de sordular, geçen de söyledim: güneş

ama beyaz tenli olacaksa çocuk öyle yakışır, öbür türlü mardin'in taş evlerinden çıkıp da istanbul'a okumaya gelmiş, devrimci montu giyen bi hava katabilir.

ayrıcana tabi ki: deniz

Cengiz, Oğuz, Kağan, Mete, Ozan, Hakan.

çok ağır milliyetçi gibi göründüğümün farkındayım ama alakam yoktur. seviyorum ben bu tip hem güncel hem de anlam olarak çok eski olan isimleri. hatta kızım olursa ilerde gaza gelip Börte falan bile koyabilirim. burda yaşamaktan memnun değilim ama türküm sonuçta, hem türkçe hem eski hem anlamlı bi isim tercih ederim.

o yüzden oyum cengiz'e veriyorum.

can
ali can
can ali

bilge, deniz, kemal...

alper diyenle yakından ilgilenmek isterdim, alper diye isim mi olur yahu!?

coollardan gideyim mi?
utku,batın,kuzey,doğu asdf, tuna, yankı
bide çok kullanılsalar da oğuz, emir, umut iyi bence.

berkin lan berkin, berkin isminden daha güzel isim var mı şu an?

lütfen abidik gubidik isimlere itimat etmeyin. bilindik isim en iyisidir. yavuz mesela. ama kalkıp da çocuğa buğlem gibi güneş gibi toprak gibi çekirdek gibi isimler koymayın.

oooo çok süpersonik isimler hepinize çok çok teşekkür edyorum hemen arkadaşıma bu ismleri bildireyim :D

onur

devrim

sinan

bizim sitede elini sallasan ege ye çarpıyor. balkondan biri ege diye seslensin 2 3 çocuk birden bakıyor. hangi şehirde olduğumu söylemeye gerek yok sanırım.

toprak
çınar

burdan birini seçerseniz yaz bari :D

Sadece cocuk olarak dusunmeyin. Dede oldugunda da utanmadan kullanilacak isim olmali. Ege dede, gorkem dede, atakan bey.. kulaga hos gelmiyor.

Turkce karakter onemli bir kriter bence, ama bu sorub yoksa ruzgar derim ben. degilse de mehmet. hem soylemek guzel, hem yazmak kolay, hem de buyuk kucuk herkese giden bir isim, kiz cocuguna zeynep gibi.

Mert,yigit,kaan,efe guzel bence.

Türkçe isim koydur kardeş
Kendi ismim Türkçe değildir ama tavsiye ederim
Benimki Emre Kökeni Farsça Anlamı yoldaş

Hadi şimdi biraz diğerlerine taş atalım
Tanıdığım tüm görkemler kolpacı
Kuzey Güney sağ sol gibi isimler koymayın çok dalga konusu olur ayrıca pusulayla konuşuyormuş hissi veriyor
Can da olmaz buna neden vermeye bile gerek yok
Berkin denince midem bulanıyor artık hadi beni taşlayın
Recep ve tayyip de aynı şekilde hatta doğan ve erdoğanı da ekleyebiliriz
Devrim de olmaz siyasi şeylerden uzak dur bence

Ayrıca içim ürperiyor +1

Biraz abiding olsun istersen evren koyabilirsin
Mete de iyidir

Fatih
Selim
Emre

pektabi saygıdeğer dostlar sonucu size en yakın zamanda bildirebileceğimi umut ediyorum :)

Eren
Ege

güzel ve modern isimlerdir.

Kadinlari etkilemeyi satranc oynamak gibi bir sey gibi dusundukleri icin.

hayatın şifresini sormuşsun

bu işlerin bir tekniği veya metodu olduğunu düşündükleri için.
birinden hoşlanıyorsan gidip konuşacaksın. reddedilmek o kadar da kötü birşey değildir. bu yüzden kendini hazırla ki hatun kişi olmaz derse işi cıvıtıp ayu moduna falan girmeyesin. zira kaybetmek de kazanmak gibi hayatın bir parçası. korkma.

nihayetinde farkedeceksin ki asıl mühim olan elde etmek değil mutlu olmak, ki o da "teknik"lerle tuzaklarla yakalanmış malzemeyle çok zor. önemli olan açık, dürüst ve anlayışlı olmak.

Direkt şak diye söyleyebilseydik şu an "Kate Upton'dan ayrılıp Scarlett Johansson'la mı birlikte olsam ya, yoksa Monica Bellucci mi olsun?" diye düşünüyorduk mesela.

Kadınları tavlanacak bir şey olarak görmeyin, ilişkilerden zevk alın sonrasında adınız Bora olmasa bile gerisi gelir. Gelmiyorsa doğru aday değil, bir diğeriyle olur.

en kaba tabirle.. ruhen ve bedenen cılız oldukları için.

erkekleri limanlar ve yat'lar olarak ayırırsak; biz ezikler/fakirler/tipsizler limanız. yakışıklılar/zenginler/"piç"ler ise yat. kadınlarda tahmin ettiğiniz üzere yolcu oluyor. yatlarla gezip gezip en son bir limana yanaşıyorlar.

Değil.

Hacettepe'de tatil. Tatil etmeye yer arıyorlar adeta.

tatil olmaması lazım.
oy verme işlemleri liselerde, ortaokullarda yapılıyor.

edit: @letheavendangered bence de öyle olmalı ama siyasi iktidar sadece oyunu verene kadar seviyor seni, oyunu verdikten sonra umrunda değilsin uygulamada görüldüğü üzere ;)

@livaneli_kadir, üniversitedeki öğrenci kadeşlerimizin büyük bir kısmı oy kullanmak için memleketlerine gidiyor. bunu düşünerek tatil etmeleri güzel olurmuş aslında. aferin hacettepeye.

rektörlükler karar veriyor.

Itu degil :/

yok. hiçbir zaman olmadı. yüksek bir ihtimalle de hiçbir zaman olmayacak.
şikayet ediyor muyum? hayır. insan kendine yetmeyi öğrenince yarıya bölünüp kendinin diğer eşi olabilmeyi de öğreniyor zamanla...

Universiteden var cook yakin bi erkek arkadasim. Sanirim hayatimda kimseyle onun kadar iyi anlasamamisimdir.

dün kafa dengim bu diyebiliyorken bugün bu daha kafa dengimmiş diyebilirsin çok rahatlıkla. insanlar aynı kalmıyor.

dolayısıyla "tam" kafa dengi arkadaşı arman son derece anlamsız.

tam kafa dengi olması saçma olurdu zaten, o zaman karşındakini senden ayıran şeyler azalırdı.

ama konuşurken çoğu zaman saçmalamayı alışkanlık haline getirmiş insanları oldum olası bende sevmemişimdir.

var da türkiyede değil. ne zaman almanyaya gitsem o zaman buluşabiliyoruz. o kadar aynıyız, zevklerimiz, sevmediğimiz şeyler ve hatta enerjimiz bile o kadar aynı ki, karşı cins de olunca aşık olmadan edememiştim. ama aramızda hallettik, sadece arkadaşız. olmasaydık çok süper bir şey olurdu ama , kısfmet.

edit: buralarda da kafa dengini bırak, görüşmek istediğim arkadaşım yok. 1-2 tane var, sırf insan yüzü görmek için o da.

benim de yok. lisede çok yakın olduğum, aynı samimiyeti liseden sonra da sürdürdüğüm ve hala her şeyimi paylaştığım bir dostum var ama "tam kafa dengi" değiliz kesinlikle. benim güldüğüm, "huahjua şuna bak lan" dediğim bir şeye patlayıp sinirlenebiliyor adam. veya bazı konularda birbirimizin ne dediğini bile anlamayacak kadar farklı kafalarda olabiliyoruz.

çok severim, sayarım, güvenirim ve vakit geçirmekten büyük keyif alırım ama yok ya. tam kafa dengi değiliz. öyle birini bulmak da çok zor olsa gerek. farklılıkları kucaklamak, zenginlik saymak en temizi. kafa dengi arkadaş arayacak olsak ömür yetmez.

her konuda kafa dengi olan kişiler yok mu yani mesela benim o arkadaşımla yeri gelirdi en uçuk felsefi şeyi tartışırdık, kimi zaman en yarak kürek muhabbetleri ama her zaman her konudaki fikrimiz ortaktı ya da yakındı. ama böyle bir kişiyle bile kopabiliyor insan.

var, ortaokuldan beri arkadasiz. sumuklu zamanlarimi bilir pezevenk.

yok ama birlikte vakit geçirmekten hoşlandığım kimseler yok değil.

sözlükten ev arkadaşı ararken tanıştığım bir zat vardı, tam kafa dengi arkadaş tanımına tamamen uyuyor. ancak şimdi farklı şehirlerdeyiz.

Var da hepsi Angara dışında. Bir-iki tanesi Angara'da olsa kraldım. Şu an zirvedeki yalnızlardanım.

güzel bir şeye değindin sadakatsiz ama sadece farklı kafalar olsa tabii ki iyi bile ama genelde saldırgan oluyor bu insanlar yani o senin düşüncelerinle çelişen bir şey dediğinde ben bu da onun düşüncesi diyebilirken bunu aynı şekilde yapabilen insan da çok az aynı tam veya tama yakın kafa dengi arkadaş kavramı gibi.

yok. tam kafa dengi bir arkadaşın olması için sıradana yakın karakterler olmak gerekiyordur belki. tam kafa dengi zor. biriyle bir şey başkasıyla başka bir şey.

var 2 tane. nadir de olsa, ayda bir iki ayda bir toplaşır içeriz. çok da güzel eğlenir hasret gideririz. dost edinmek zor. bizde büyük olaylar yaşadık bu dost grubu içerisinde ama dostluğumuzun herşeyden önemli olduğunda karar kıldık. o yüzden amlıları sokmuyoruz gruba.

var. 2-3 tane ancak hepsi yurt dısında. fransız okulundan mezun oldugumuz için türkiye'de bulunan hepimiz fransaya okumaya gittik, daha sonra ben döndüm o yüzden hepsi uzakta her gün skype ve whatssupp dan konusuyoruz anca. bilkent'de ise yok, cok yalnız hissediyorum burada.

özet geç piç diyenlere: faith no more'la aynı durumdayım.

1 tane var. o da liseden beri var olan. üniversite falanda yok.

Sürekli beraber takıldığımız bir arkadaş grubumuz var. Liseden beri beraberiz. Ama ara sıra birbiriyle arası bozulanlar birinin olduğu yere gelmek istemeyenler falan oluyor. Topu topu 5-6 kişiyiz aslında.
Bu durumlarda her zaman onlara şunu söylüyorum: hiç birimiz birbirimizin istediği gibi mükemmel insanlar yada arkadaşlar değiliz. Her birimizin dışarıya itici gelebilecek pek çok huyu var. (genelde soğukluklar da bu huylar sebebiyle meydana geliyor) Bu kadar uzun zamandır arkadaşsak bugüne kadar o davranışları görmezden gelmemiz birbirimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz sebebiyledir. 10 sene önce de aynı davranışları sergiliyordu bu adam ufak bi tartışmadan sonra batmaya başlıyosa o arkadaşlık devam edemiyo zaten.
Sözün özü kendinle birebir aynı şekilde düşünen insan bulursan sıkılırsın zaten. Bu adamların her birinin garip huyları takıntıları var ben hiç birini görmüyorum görsem de adamı öyle kabul etmişim zaten 10 yıldır, takmıyorum ama bu adamlara canımı da emanet ederim.
Tavsiyem sen de insanlarda eksik aramaktansa benim taktiği kullan, işe yarıyor :)

www.hurriyet.com.tr

aslında youtube'un kapatılmasından ziyade, kendi kendimize saldırma planıyla ilgili bir şey arıyorum. yani youtube'a çok değinmeden, "bakın türkiye böyle böyle yapmış" diyen haberler.

reuters e falan bak işte. var haberi hep.linki niye bizden bekliyorsun anlamadım.

bende sadece google dns var ve giriyor.

(bkz: zenmate)

o ses tayyip

helyum vermişler

ben yayında sıkıntı var sanıyordum gerçekten mi öyle çıkıyor sesi?

www.youtube.com

dün düzce'de kısıktı zaten. bugün farklı bir boyuta ulaşmış.

montaj.

ses telleri ayrı eve çıkmış

Eski sistemde uyguladığımız, yeni sistemde olduğunu tahmin ettiğim şekliyle yazmaya çalışayım.

1- Katılımcıları belirlemene gerek yok. Ortakları ayarlayıp yazsan yeterli. Ama atıyorum, ben Hollanda'dan X ortağını yazdım projeye başvururken. Ama adamların işi çıktı, vazgeçtiler, yine Hollanda'dan olmak kaydıyla bir Y ortağını alabiliyorum projeye X yerine. Katılımcılar proje geçtikten sonra ayarlanır hep. Sen adamlara hadi gel seni buraya getireyim/Hollanda'ya götüreyim de, sonra proje onay almasın. Kimse böyle işe girişmiyor.

2- Emin olmamakla birlikte, projede sadece tek bir faaliyet dönemi olacağından, sadece bir ülkede gerçekleştirilir - ister koordinatörün ülkesinde, ister katılımcılardan birinin ülkesinde.

3- Grup dediğin, ortakların getireceği katılımcılar işte. Sen kendi grubunun liderini seçersin, ortakların da kendi liderlerini seçer. Çok spesifik bir şey gerekmedikçe belirli bir özelliği yoktur liderin, gruptaki diğer katılımcılara yardımcı olabilmesi açısından biraz daha bilgili-deneyimli olması tercih edilir. Hollanda örneğinden gidecek olursak, Schipol'den çıkıp Lelystad'a gitmeyi, ekibi götürmeyi üstlenebilecek, iletişim sıkıntısı yaşamayacak, gerektiğinde her ülkenin yapacağı bir aktivite varsa projede, kendi ülkesine düşen görevi koordine edecek vs. Sınıf başkanı gibi düşün, daha küçük sınıflarda da sınıfın öğretmeni gibi. Ama bunların hiçbirisine gerek de olmayabilir. Bu arada, katılımcılar max. 25 yaşında olabilirken, grup lideri için yaş sınırlaması yoktur. Grup belirlenirken de kız-erkek dağılımı eşit olmalı, 5 katılımcıysa 2-3 gibi ayarlanmalı (tercih edilen).

4- Bu sorumlulukları yine projeyi yazan koordinatör belirler. Benim ortak olduğum son projede her şey zaten hzırdı, ortağım olan arkadaşım yazmıştı projeyi. Bize bazı görevler verdi, konuyla ilgili sunum yapmamızı istedi, 1 akşam Türk gecesi düzenlememizi, 1 gün öğle yemeği hazırlamamamızı mesela. Ha bir de, ortalığın hazırlanması temizlenmesi toplanması vb şeylerde grup liderleri koordinatör ekibe yardımcı olur etik olarak. Gezmeye gelmiş gibi bir kenara çekilip oturmaz, hatta kendi grubunu da yardıma teşvik ederse çok güzel olur.

Bunlar hep bizim uyguladığımız şeylerdi. Teoride çok şey değişmedi ama sadece 2. maddede belki bir istisna olabilir - emin değilim.

Bu arada, hangi şehirdesin? Ben İzmir'de birlikte proje yazacak insan arıyorum ama 1 tane bile arkadaşım olmadığından ne grup oluşturabiliyorum, ne de beyin fırtınası yapabiliyorum. Güçlü partnerlerim var elimde mis gibi ama değerlendiremiyorum.

sadece ama sadece ego tatmini, farklı bir niyet olsaydı belli ederdi zaten.

ağzın açık mesaj bekliyormusun testi bir nevi.

Peşimden koş diyo. Koşacaksan orta yapmış koşmayacaksan hiç yüz verme.

meaaaali:
"slm cnm, zamanında seni yeterli görmemiştim; başkalarıyla şansımı deniyim dedim havamı aldım.kürkçü dükkanına döndüm. anahtar hala paspasın altında mı? kib. bye. kıpssss"

büyük ihtimalle sıkılmış. bi yoklamış, azıcık ilgi göster diye.

Cepte misin ona bakiyor kardeşim.

sıkılmış +1

sürekli konuştuğu insanların dışında birisiyle konuşmak istemiş olabilir. illa ki gel peşimden koş mesajı aramaya gerek yok.

ben ona istediğim zamanda mesaj atsam o cevap verir benimle ilgilenir nasılsa beni seviyo ya diye düşünüyo büyük ihtimal. böyle hemcinslerimi sevmiyorum. kendini bi şey sanmak değil de ne şimdi bu.

Afrika kıtası geliyor aklıma zank diye..

büyük pipi

insan

çok sevimli türkçe konuşan fransız dev gibi canım arkadaşım.

reşat çalışlar

Hiç bir şey aklıma gelmiyor

Hip-hop

rap, ön libero, gta san andreas.

kas +++, beyin - (istisnalar var tabi)

vallahi bu kadar sığ bi herif olduğum için üzülüyorum ama benim aklıma da ilk olarak zenci ski geliyor. bu biraz "italyanlar hakkında ne düşünüyosun" sorusuna "ooo skleri büyük olur :))" cevabı vermek gibi bi şey. allahını seven üzerime kültür, bilgi, birikim atsın.

Buyuk pipi

köle , büyük penis

drogba

Billie Holiday, Cosby Show, Puşkin, Michael Jackson, Usain Bolt ve babam geliyor. Babam zenci değildi ama birlikte Cosby Show izlerdik.

İsmi Steysi olan melez bir kız geliyor aklıma, bir süre yazışmıştık.

Tom Amca'nın Kulübesi adlı kitabın kapağı geliyor aklıma ve daha bir sürü şey.

Dans..
Saat..
Sempati..

www.itusozluk.com

En yakın arkadaşımın lakabı olduğundan,direk o geliyor aklıma.

penisimin siyah hali

survivordaki elenen kiz geldi ilk aklima

gel abi, 5tl 10tl saatler..

insan geliyor amk, ne gelecek başka?

tyson beckford geliyo
visionaryartistrymag.com

benim aklima bembeyaz ve biraz buyuk disler, kocaman siritmis bi agiz geliyo :)

rte

siyah ten rengi

Dudak

benim aklıma "bunların avuç içleri neden öyle beyaz/açık renk amk?" sorusu geliyor

şaka lan şaka herkesin aklına ne geliyosa benim de aklıma o geliyor ama işte sorunca avuç içi dans müzik sempatiklik falan diye geçiştiriyoruz.

Shabani Nonda Shabani Nonda 30 cm tarak var onda.

Müzik ve sporda açık ara üstünlük.

ülkü tamer'in konuşma şiiri.

zen öğretisi geliyor.

Direkt atletizm. ilk olarak.

tripod

1- ingvar ambjörnsen'un beyaz zenciler kitabı. yeraltı erdebiyatı severlere şaheser.

2- porno endüstrisi ve tv-reklam endüstrisi tarafından gizli kapaklı alt metinlerle insanların bilinçaltlarına yapılmış bir sik taarruzu geliyor. bunun çabasını uzun yıllardır neden verirler diye düşündürür bir de. e aklımızın ama-göte-sike çalıştığını düşünürsek, kolayca kanıksarız bu propagandayı.

ayrıca akla sömürü gelmemesi de çok acıklıdır. o kadar zenci demişiz bi sömürü dememişiz. ayıb.

not: konuları açan ermanen olunca mevzular çok ciddiyetsiz geliyor bir de bana. neden aceba.

www.numbeo.com

www.expatistan.com

pastel. genelde pastel renklerde oluyor ya o pastalar, ordan aklıma geldi.

Vanilla-si-do
Bake That!
Fırın-Kırın
Mikser
T.A.M.O: Tatlı Açlığına Müdahale Organizasyonu
CakeBook
Pasta la vista
Kurabiye Canavarı
Tatlı var dediler geldik
Bandıra Bandıra
Dillere Şenlik

Not: Yüce cupcake aşkına ya rab ne uykular batıyor:))

Süzmeeee peyniiiir yooook demeee annneee neredeeee neredeee?

Uludaaağ narataaa uludağ mandalinataaaa

Beyaaaaz tüül, bembeyaaaaz tül A A AAA :(((

Herkeees evini seveer ama siiz abartiiin, fakir aliin evinizi simartiiin.

Aklimda kalmasinin sebeplerini ben de bilmiyorum. Sevmiyorum cunku, butungun sarki gibi soyluyorum!!

en kötüler... itici ve samimiyetsiz buluyorum..
*beyaaaaz tüül, bembeyaaaaz tül aaaaaa !
*yüz on sekiiiiz sekseeeenn.. sekkseeen seeekseeen.. seekseen seekseen...

iyilerim...
*beko reklamları.. özellikle reklam müziğini iyi buluyorum...
*coca cola reklamlarını genel olarak sevmekle beraber, ''ben böyleyim'' olanı en sevdiğim..
*bir de avea ''oh be'' vardı.. onu da severdim.. müzik seviyor galiba ben ((:

çocukluğumuzun efsanesi dalin reklamları muhakkak ki çoğunluğun aklında hep olacak olan bir reklamdır. seviyorum çünkü sevimli civcikcikler.

son zamanlarda bir tavuk reklamı var, değişik konuşan bir kadın. rezalet.

ağaoğlunun my home - midem bulanıyor.

"bu boru sağlam boru. iyi boru bu boru." ve türevleri şeklinde repliği olan reklam. işyerinde tüm gün cnn açık ve o reklam abartısız her reklam arasında 4 kez çıkıyor. gidip boru alacağım o olacak. nefret ediyorum.

bir de sabah tümer'in "yhaa siz daa önce neerdeydiniğğz?" dediği bir seramik reklamı. yine cnn klasiklerinden. bıktırdı.


qashqai'nin juke ile olan bir reklamı vardı. juke apartmanın tepesinde qashqai'nin üstüne boya kutusunu deviyirordu. onu sevmiştim.

Aklimda yer eden ve bana travma yasatan reklam:

Büyüdüm büyüdüm pınarla büyüdüm bahçeler bana dardı, annemin gözünde hiç büyümedim diye giden aptal reklam.
Yok böyle bişey! Gece gece sinirlerim bozuldu yine.

eti puf'un yeni reklamlarını çok sevimli buluyorum ya. yani gidip eti puf aldırmıyor bana ama izlemesi çok eğlenceli. hele o "kakaolu değil misin ?" muhabbetini ilk duyduğumda yıkıldım gülmekten. dışarıda yapsalar ıııyk iyrenç dersin ama onlarda sevimli durmuş yav :D

www.youtube.com

merak ne güzel şey, ne güzel şey merak. güzel şey ne arıyorsan hemen bulmak.

2009 yazı bununla geçmişti www.youtube.com

on yüz milyoncuk baloncuk

tüm eti cin reklamları. çok sevimliler.

"tık tık tık, eyi günler"li yapı kredi reklamı ile chevy chase'li cola turka reklamı.
Travmayı atlatmış değilim.
www.youtube.com
www.youtube.com

Bir de İstanbul Film Festivali'nin 2009 reklamında "Mustafa ile Ayşe ayrıldı, ikisi de yalnız kalmadı. Köşedeki bakkal kapandı. Bilmemkim taşındı, başkası okula başladı" diyen Arsen Gürzap'lı bir reklam vardı. Mustafa ile Ayşe'nin ayrılması ve bakkalın kapanması çok koyardı.
www.youtube.com

şu rakı reklamı vardı, yine mi çiçek şarkısı söyleniyordu. onu hala unutamam.

www.youtube.com

old spice reklamlarına bayılıyorum :)

www.youtube.com

www.youtube.com

"keskel alaka ferhan? bin bir alaka derya." ne reklamı olduğunu hatırlamıyorum.

"paraları biriktiren tek kredi kartı, harcadıkça kazandıran tek kredi kartı." (garanti)

(bkz: nar aromalı ice tea)

çilek ve frambuaz karışımıymış.

coffee.yowazzup.com

buldum:

guarana.

Çok seviyoum ben onu ya :s neden kalktı ki o piyasadan..

kursept diye bir krem var. eczanelerde 3 liraya falan satılıyor. o baya azaltıyor.

Deotak var kokuyu önlüyor.

deotak+1

en az 3-4 gün koruyor. hiçbir şekilde koku olmuyor.

koku olmuyor ama sadece terleme oluyor.
deotak terlemeyi de engelliyor mu

Botoks yaptiran arkadasim vardi. Gayet memnundu. Yaz basi yaptiriyordu, ozellikle tisortunde beliren islakliktan sikayetciydi.

Deotak teri değil, kokuyu engelliyor. Teri engellemek sağlığa çok zararlı bir durum. Oradaki gözeneklerin ucunu tıkamak orada lenflerde ve hem kadınlarda hem erkekte meme kanserine yol açabiliyor. Çalışmalarla ispatlıdır.

maxim vardı bi ara. abim kullanıyordu. bayağa faydasını görmüştü

botoks gibi terlemeyi engelleyen şeylerden yaptırma. koltuk altını almanı öneriyorum ben sana, koku olmasa da terleme ve ıslanma oranını düşürür. jiletle alırsın hemen erkek olduğunu varsayarak konuşuyorum.

gillette series clear jel kullaniyorum. cok guzel. ama aluminyum iceriyor bunlar galiba kanser yapacaklar bizi

www.gillette.com

oluyor diye bilgi aldım hep. o şekilde kullandım. geri çekilme uyguladık. 2 aydı hamile değilim. demek ki koruyucu oldu, ya da şans.

@lethe ya iyi de geri çekilmeyle başka hiçbir korunma olmaksızın yıllardır gebe kalmayan insan örnekleri var şimdi senin dediğin olmaz

kalanları da düşününce bence çok güvenilmez. yani hapı kullanmasam hapı yutabilirdik de. biz sadece risk almak istemedik.

belli bir zaman gecmesi lazim, ne kadar bilmiyorum (hic kullanmadim, fazla testesteronluyum kullanmak icin). kuzen soylemisti bir muhabbette, kuzen de eczaci.

bana doktorun, eczacının ve prospektüsün söylediği ilk 1 ay korunmak gerektiği.

ilk gününden itibaren kullanılmaya başlandığında o ay koruyucu oluyor, evet :)

bu konu muallakta. üzülerek söylüyorum ki bu iddianın bir kazananı olmayacak :)
teoride ilk ay koruyucudur ancak yine de ilk ay için ekstra korunma yöntemleri önerilir.

Doktor partnerimi özellikle uyarmıştı. İlk bir hafta diğer korunma yöntemlerini de uygulayın diye.

hayır olmuyor.etkisi bir aydır.bir ay içiyorsun sonraki ay koruması için.

Bulusacaginiz semt onemli. Taninmadiginiz bir yerde bulusun, calisin. Matematik dersi almayi dusunurse de direkt bana pasla :)

ya cücük kadar izmir. karşıyaka ya da alsancak olur en fazla. işten çıkıp gideceğim için de alsancak olur muhtemelen.

çok mu sıkıntı olur ya?

İzmir i bilemiyorum ya, istanbul icin konusmustum. Ama bence bi bulusun, bikac ders yapin, bir tuhaflik hissetmezsen insanlarin bakisi rahatsiz verecek boyutta olmazsa devam edersiniz.

@trumanshow, olur da hatırlarsan çok güzel olur. ben o sahil sırasındaki cafeleri düşünmüştüm aslında. ne bileyim bisquitte var, hatta kahve diyarı falan. çok mu abes kaçar oralarda? bi köşeye oturup ders çalışacağız sonuçta.

şöyle bi şey buldum; işe yarayabilir... cafenin adını hatırlamayan arkadaş da burdan bulabilir belki:

www.turkeygay.net

---

şu linkte de fiesta cafe adı çıktı
www.gayscout.com

Fiesta Cafe (Cafés)
1448 Sok No:14
Izmir, Alsancak, Turkey

yahu ama aklıma şimdi bir de şu takıldı. gay ve transseksüel aynı şey olarak mı kabul ediliyor? allahım çok cahilim. bana direkt "ben travestiyim" dedi telefonda. iş için ingilize dediği de, kulüpte tanıştığı adamları davet etmek onlarla sohbet muhabbet falan için.

ekleme: hatta "seni daha görmedim ama kesin senden güzelimdir, çok bakımlıyım ben" de dedi :D

Transeksüeller cinsel kimliklerini gizlemeleri en zor kısımdan olduğundan çok kez dışlanmış insanlardır genellikle. Bu yüzden cinsel kimliği ve kim ne der düşüncesi sizi rahatsız edecekse hiç görüşmeden yok deyin. Feleğin çemberinden geçtikleri için her ne kadar dışarıya sert görünseler de genelde anlayışlılardır. Sadece sizin samimiyetinize inansınlar. Lgbt derneklerinin buluşmalarında vs. bulundum çok kez ve gördüklerim bildiklerim bunlar.

gay-friendly mekan, benim için "gaylerin (de) girebileceği mekan"dan ziyade, "insanların birbirine öncelikle "insan" olarak baktığı mekan".

yani cinsel ayrımlara çok takılmayın. rahatça oturup dersinizi çalışabilirsiniz bu paylaştığım tarz yerlerde :)

tabii bu mekanlar, gayler buraya yumruk havaya demiyor. düzgün, cici insanlar muhtemelen. gidenler hoşnut kalmışlar vs.

o yüzden bilen izmirli arkadaşlar varsa, linkteki yerlere bakıp "evet burası cidden düzgündür" derse, en güzeli olur.

ya bu arkadaş beni şimdi yine aradı. sen kız mısın kadın mısın, çok ilişkiye girdin mi gibi sorular sordu baya 20 dakika konuştu, müşterileriyle olan-olamayan muhabbetini anlattı. bi tuhaf hissettim, daha önce hiç konuşmadım tanışmadım böyle kişilerle. bir de bir arkadaşı daha varmış ders almak isteyen. aynı anda olur mu dedi, korktum açıkçası. yok dedim iki kişi aynı anda verimli olmaz. bir şey yapmazlar dimi bana? ilk başta hiç böyle düşünmüyordum da salak patronumun kuruntusu beni de kuşkuya düşürdü.

diyelim ki daha ilk dersten ben vazgeçmek istedim. bana takarlarsa, peşime düşerlerse diye korkuyorum şimdi. rahatlatın beni nolur. böyle düşünmek istemiyorum.

ya ilk buluşma için sözleştik bile. hoş olmaz şimdi vazgeçmem. ayrıca öğrenmek istediği ingilizce de sadece diyalog üzerine. diyaloglar da malum konuda. ama teklif ettiği para normalde alacağımın iki katı. 3-5 ders verip sonra bıraksam aslında :D hem ciddi ciddi ülkeyi terk etme planlarım da var zaten.

izmirde pek kimse karışmaz bence..
en kötü alsancakta bornova sokağı taraflarında bi yerde ders verseydin.

öncelikle insanların ne düşüneceğine çok takıp da sonradan ders vermeyi bırakırsan o yargılayanlardan çok daha kötü bir insan olursun. anladığım kadarıyla erkek değilsin o yüzden bir travestiyle görünmek çok fazla dedikoduya yol açamaz, en fazla "öğrencim, ayrıca çok eğlenceli" falan der sıyrılırsın. ayrıca alsancak'ta herkes travesti görmeye alışkın olduğu için korkacak bir durum yok.

medeni bir şekilde konuşunca gayet anlayışlı, normal insanlardır çoğu. öyle çok takar, yakanı bırakmaz falan bir psikiyatrik hastalıktan falan bahseder gibi olmuş, patronun biraz önyargılıymış.

olaylar diğer bir ilana sıçramış ama şu soruyu yanıtlayayım istedim:
"yahu ama aklıma şimdi bir de şu takıldı. gay ve transseksüel aynı şey olarak mı kabul ediliyor? allahım çok cahilim. bana direkt "ben travestiyim" dedi telefonda.

geylik, eşcinsellik bir cinsel yönelimdir. cinsel ve duygusal anlamda hemcinslerine yönelen kişiler için kullanılır.
erkek ve kadın cinsiyetlerinin katı tek bir (toplumsal, duygusal vb) formları varmış gibi konuşmak gerekirse: geyler, biyolojik cinsiyetleri ile barışık olurlar genelde. kadınlardan hoşlanan bir kadın, kendini erkek gibi hissediyor demek değildir.

cinsel yönelimle hiç ilgisi olmayan cinsiyet kimliği konusu da şöyle bildiğim kadarıyla:
transseksüel, biyolojik cinsiyeti ile hissettiği cinsiyet uyuşmayan, cinsiyet geçişi sürecinde (veya süreci gerçekleştirmiş ya da sürecin bir yerinde durmuş) kişiler için kullanılıyor. yani cinsiyet düzeltme ameliyatı olmuş da olabilir ya da sürecin herhangi bir yerinde de olabilir. pek çok trans erkek (yani biyolojik olarak kadın doğup kendini erkek hissedenler) cinsiyet düzeltme ameliyatı olmuyor bazı sakıncalardan dolayı... aslında genel olarak kişi kabul ettiği cinsiyette kabul edilmelidir, derler. kime ne yani..

travesti, karşı cinsin görünümünde bulunan insanlar için kullanılır. net bilmiyorum ama bu sadece bir davranış biçimi gibi sanki. yani kadın gibi hisseden ve o yüzden kadın giysileri giyen kişiye zaten transkadın derdik...

ne kadar saçma muhabbetler dönmüş böyle, ne münasebet canım. gay cafeye gidip ders çalışmak öyle mi? ne kadar saçma. neden soyutlanmak zorunda kalıyorsunuz? bence herhangi bir üniversitenin uygun olan kütüphanesinde, uygun olan ikili çalışma alanlarından birini tercih edin işte. soyutlanmak gibi saçma bir zırva olamaz. bir de "izmir canım işte" diyorsunuz. bunun izmiri, istanbulu yok arkadaş. gidersin, istediğin yerde dersini yaparsın. kimse de bir şey diyemez.

1: kullanmıyorum,şarj yiyor.
2: uçak isterdim.

1- kullanmıyorum

2- gerek yok, olduğu haliyle yeterli.

1- Kullanmıyorum.
2- Bulunduğum bölgenin hava durumuna göre değişen, havayla uyumlu manzara fotoğrafları / hareketli duvar kağıtları görmek isterdim.

Google now kullaniyorum, gormek istediklerimi gosteriyor zaten.

android in kişiselleştirme olayı her ne kadar iyi olsa da bunlar şarj yiyor, bu yüzden herkes normal haliyle kullanıyor telefonu.

o bilgi nerden bulunur bilmiyorum ama 94-97 arasında bir ekmeğin 2500TL olduğunu hatırlıyorum, işine yararsa.

esnaf odalarından geçmiş yıl fiyatlarını öğrenebilirsin belki.

british council'i aradığımda tüm tükiyedeki kontenjanların dolu olduğunu söylediler. il il ayrılmıyormuş kontenjan.
toefl'a girebilir miyim, girebilirsem gerekli puanı alabilir miyim bilmiyorum. ben hep ielts'e odaklandım, ona çalışıyorum ne zamandır. çünkü ondan daha yüksek alabilirim diye düşünüyorum. TOEFL'a girip de gerekli puanı alamazsam zaten bir anlamı olmayacak. bilmiyorum ne yapacağımı bilemiyoum.

www.britishcouncil.org.tr

ÖNEMLİ DUYURULAR: 1. British Council Türkiye IELTS sınav merkezinde Nisan ve Mayıs 2014 sınav oturumları için boş yer kalmamıştır ancak Türkiye’de IELTS sınav uygulamaları devam etmektedir. Yakın gelecekte IELTS sınavına girmek istiyorsanız lütfen daha fazla bilgi için www.ielts.org adresini ziyaret edin.

zannedersem sen hazirandan önce görmek istiyorsun. o zaman imkanın varmış zorla sonuna kadar derim

evet dediğin gibi british council nisan, mayıs dolmuş diyor. biraz araştırdım, eğer illa bu tarihlerde girmek istiyorsanız ielts'in ana sitesine yönlendiriyor.

"* British Council Türkiye IELTS sınav merkezinde Nisan ve Mayıs 2014 sınav oturumları için boş yer kalmamıştır ancak Türkiye’de sınav uygulamaları devam etmektedir. Yakın gelecekte IELTS sınavına girmek istiyorsanız lütfen daha fazla bilgi için www.ielts.org adresini ziyaret edin."

burada idp diye kurum buldum. izmir yok ama istanbul ve ankara'da hala yer var.

www.idpieltsturkey.com
www.idpieltsturkey.com

teşekkürler, ama işte şimdi bana lazım olan bilgi, idp'deki kontenjan durumu. almanyadan akreditasyon için olumlu sonuç gelmeme ihtimali yüksek. bu durumda da ielts'e boşuna 400 lira vermek istemediğimden bekliyoum zaten akreditasyon sonucu gelsin öyle gireyim diye.

eğer kontenjan dolacak gibi değilse beklemeye devam edeceğim ama az kontenjan kalmışsa el makum, riske atacağım 400 liramı.

bu bilgiyi alabileceğim biisini arıyorum çünkü idp'yi aradığımda mal mal şeyler söylediler. ilk cümlesinde dolmaz yaa daha kontenjan çok diyen kadın, 4. cümlesinde her an dolabilir demeye başladı. sırf benden para almak için uğraşmayan, kontenjan durumu gerçekten neyse ona göre bilgi verecek birisini arıyorum, o yüzden oralarda çalışan tanıdığı olan var mı diye sordum.

ama sanırım dediğim gibi, riske atacağım o parayı. akreditasyon çıkmazsa da artık sonuç belgemi çerçeveletip tuvalete asarım.

aayyy dil sertifikaları daha geç gönderilebilirmiş. inanılmaz rahatladım şu an :D

Dolmuşçu, tekelci giysisi.

bana tüpçüleri anımsatıyor.

kış bitti. napçan.

frankfurt yakininda Heildelberg, münih yakininda Neuschwanstein Kale´sini mutlaka görmelisin bence.

Detaylı yazamayacağım ama şöyle bir bilgi vermek isterim. Münih'i birkaç saat gezme şansımız varken tamamen rastlantı eseri karşımıza "Neues Rathaus" çıkmıştı. Yeni belediye binası imiş. Çok etkileyiciydi. Ama gece görmenizi tavsiye ederim. Berlin için ise; Türklerin yaşadığı Kreuzberg neden olmasın? Onun haricinde "TV Kulesi"ne illa gidilmeli deniyor. Zaten şehirde pek çok yerden görülebiliyor. "Berliner Dom"un dışı da içi de oldukça etkileyici. "Müzeler Adası" diye bir yer var. Çeşitli müzeler bulunuyor. Vakit varsa girilebilir. Biz girmedik, o yüzden bilemiyorum. "Brandenburg Kapısı", "Checkpoint Charlie", "Berlin Duvarı", "Schloss Charlottenburg", "Schloss Bellevue" illa görülmesi gereken yerler arasında.

ren nehrinde gezi yapan tekneler var. bir gün kadar sürüyor gezi, nehir boyunca doğal güzellikleri şatoları, tarihi binaları görüyorsun. tavsiye ederim. zamanınız varsa eğer.

Berlin'e gidiyorsaniz, oraya trenle yârim saat uzaklıktaki potsdam'i görmeden gelmeyin derim.

Hamburg'a iyi zamana ayırın ve mümkünse haftasonu olsun, St. Pauli'yi görün. Hamburg'a yakın Schwerin şatosu var, güzeldir. Güneyde Tübingen kartpostal gibi bir öğrenci şehri, sokaklarında yürümesi falan pek keyifli. Yine güneyde Hohenzollern şatosunu tavsiye ederim. Prusya hanedanlığının kalesi, oldukça güzel.

edit: Hamburg'un güneyinde bir restoran var, zeitlos & schwerelos olması gerek adı. Böyle dev hangar gibi, yemekler yukarıdan raylarla falan geliyor, çok enteresan bir deneyim. Fiyatları normal ama yer bulmak çok zor, önceden rezervasyon yaptırabilirseniz kesin deneyin derim.

Bir de güneye inerseniz ve Frankfurt - Köln tarafına trenle çıkarsanız çok hoş Ren nehri manzarası eşliğinde geçiyor yolculuk, onu da tavsiye ederim.

hangi tarihler? hangi mevsim? nürnberg'de ona göre tavsiyelerim olacak.

olursa 7-16 mayıs arası.

o zaman güzel. özellikle görülecek çok fazla şey yok nürnberg'de. hitler'in naziler için kurduğu dev bir tesis var, "dokuzentrum". epey zaman alır: www.museen.nuernberg.de

ve nazilerin yargılandığı "nürnberg mahkemeleri": tourismus.nuernberg.de

nürnberg'den 2 tren istasyonu uzaklıkta (sadece 5 dakika sürüyor) faber castell'in devasa fabrikası var, faber castell schloss. ben burayı da çok geç keşfettim 1 yıl boyunca her gün önünden geçmiş olmama rağmen. kale olduğunu bilmiyordum, sadece fabrika sanıyordum o yüzden önemsemedim. ama hani faber castell'in defterlerinde falan olan bir kale resmi var ya, işte o kale oluyormuş kendisi. hiç gidemedim ama içeride turlar düzenleniyormuş. hauptbahnhof'tan S4 ile 2. durakta inilip gidiliyor. bahsi geçen kale resmi şurada tabletin üzerindeki resim: www.faber-castell.de
bu da sitesi: www.faber-castell.de

altstadt'ın hemen yukarısında kale var. içinde çok fazla şey olmamakla birlikte, güzel bir görünümü var. özellikle ara sokaklardan çıkarsan oraya, tam otaçağda hissedersin kendini. hatta akşam vakitlerinde olursa eğer, oralarda bir bar var, finyas taverne. eğer ortaçağa ilgin varsa mutlaka gitmen gereken bir yer. çalışalarından müşterilerine kadar herkes hala demir zırhlar vs filmlerden çıkmış gibi kostümlerle geziyorlar ortalıkta. www.facebook.com

şehir merkezine çok yakın ama bir o kadar da doğayla iç içe bir yer, zeltnerschloss. ben çok geç keşfettim ve sadece akşamları gidebildiğim için hiçbir şey göremedim. baharda çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyormuş. www.kuf-kultur.de

ve tabii ki biergarten'lara gidilmeli. gençler arasında en popüler olanı wöhrder wiese'de. hemen şehir merkezinde, nehir kenarındaki devasa kırlık alana kurulmuş, güzel biraları ve nürnberger sosileri var.

buna alternatif olarak da bir kulturgarten var. o tarihte bahçe kısmı açılmış olur mu bilmiyorum ama. yeme içmenin yanında, özellikle haftasonu geceleri, içerisindeki 4-5 salondan oluşan club tarzı yerlerle yine gençler arasında çok popülerdir. www.k4-kulturgarten.de (club kısımları K4 olarak geçer)

şimdilik bu kadar. ama özellikle frankfurttan sonra gidecekseniz sönük kalacaktır gözünüzde nürnberg.

edit: en önemlilerden birini unutmuşum: www.historische-felsengaenge.de

edit 2: nürnberger lebkuchen da meşhurdur. genelde christmas zamanı yaygın olduğu için yılın diğer zamanlarında bulmak biraz zor olur ama altstadt'a girişte königstraße'nin başında hemen solda ufak bir arada satılıyor. kazıklamak için en sofistike olanını söyleyler ilk başta, 5 tanesi 8 euroya falan. ama siz en ucuzunu istediğinizi söyleyin, 2,5 euroya 6 tane falan var, gayet güzel.

edit 3: hauptmarkt'ta frauen kirche var. saat 12'de tepesindeki figürler kralın etrafında döner. o da meşhur bir "şey"idir nürnberg'in, hemen hemen her avrupa şehrinde olduğu gibi. bir de o kilisenin hemen karşısında schönerbrunnen var. onun etrafındaki demirlerde 2 tane halka var. birisi turistik olan ki o zaten herkes dokunduğu için sararmış, diğeri de genelde sadece yerlilerin bildiği. onun yerini söylemeyim kendiniz arayıp bulun :) bir de hikayeleri var o iki halkanın da, önemli kılan da o zaten.

Yok.

muhabbetini baya sevdiğim biri var ama ifşa etmem tabi.

var ama üçüyle de benden başka kimse arkadaş olmasın diye yazamam buraya, çok gısgancım :(

duyuru arkadaşım bile yok :)

Yok. İnsanların tanıştıkları kişi ben değilim, liste daraldı, ona göre düşünebilirsiniz.

var, biri ile minarenin tepesinde güneşin doğuşunu selamlamışlığım, türlü güzel eyleme imza atmışlığım var. Bir diğeri ise duyuruda daha az takılıyor. O da neredeyse özel her şeyimi paylaştığım biri.

ifşa etmiyoruz

benim 2 kişi var burdan

var ama evde.

evet var.

edit: hatta hayatımda aldığım en güzel hediyelerden birini bana buradan edindiğim bir arkadaşım almıştı.

Mümkün mü öyle bir şey, ee kimse bir şey demedi :))

lengerius +1

lengerius +1

duyuruda bile arkadaşım yok.

sene olmus 2014, internetten arkadas mi olunurmus hic.

hatta duyuruda ilk defa birileri bana katıldı ve "lengerius +1" yazdı.

lengerius -1 :)
Önyargılı olmayın illa sevişecek değiliz, iyiliksever insanlarız çoğumuz, saygılar.

var. ama ifsa yok.

Yok.

var. ama artık duyuruya girmiyorlar.

lengerius+1

lengerius +1 yazmak için geldim

gerçek hayat sayılmaz ama arkadaş olup sevdiğim saydığım bir insan var. ifşa etmem tabi ki.

var var, çok iyi arkadaş olduk kendisiyle. hatta topluca kızlı erkekli memleketimi ve ailemi ziyarete gittik bu haftasonu. ifşa etmem. çatlayın.

henüz daha tanışmadığımız ama her daim hal hatır soran, babamı merak eden, beni merak eden iki kişi daha var. onları da ifşa etmem, kaparsınız. :)

her hafta mütemadiyen görüşüyoruz ama buradaki nickini hatırlamıyorum desem çok mu komik olacak lan?

arkadaşlaaar, ifşa edin. ne olacak sanki? çok sevdiğiniz, arkadaş olduğunuz kişileri soruyorum, söylemeniz sıkıntı olmaz. sevmediklerinizi sorsam, o da bana bir laf söyler muhattap olmayım şimdi diyebilirdiniz onu anlarım da bunda bişey yok :))

böyle içim kıpır kıpır gibi, nedensiz.

bir kış günü spor çıkışı hayvanlar gibi hasta olduğum için (2 hafta yataktan kalkamadım.) 1,5-2 ay önce spora mola vermiştim. havalar güzelleşti gibi, tekrar başlamak için motivasyonumu toplayamıyorum. 1-2 kez gitsem olcak da...

bir haftaya proje yetişirse bir maaş ikramiye alacağım. lakin bu gündemde yoğunlaşmak çok zor. çok stress yaptım. bünyem yıllık izin için yalvarıyor resmen.