Neden Bodrum? Gençler için sıkıcı olabilir orası.

çeşme'ye gidin bence ılıca'da delmar otelde kalın. araba yoksa minibüs'le aya yorgi'ye gidiliyordu sanırım. Plajlar vs. deniz de çok güzel. Otelin tam karşısında deniz de var plajlara gitmek istemezseniz.

değil

Bu yilin en sicak gunu olacak dediler dun, bu gunden bahsederken.

bugün osmanbey'den beylikdüzü'ne metro ve metrobüs kullanarak gittim. şu an eve girdim duştan yazıyorum bunu. 2 kilo vermişim.

20 derece.
dışarısı 30 falan galiba. klimalı odadan selamlar, fakirler terlesin.

hafif terletiyor ama normal.

ya da ben yazı seviyor da olabilirim.

buhar olup havaya karısmaktan korkuyorum..

Ben sokakta dolaşırken ellerim uyuştu, hava o derece soğuktu.

Yilin en sicak gunlerinde isvicrede olmama sevineyim mi uzuleyim mi, bilemedim. Ağustos ortasinda bu kadar soğuk da olmaz ki arkadas.

3 ay kadar oldu, gölcük'teyim kocaeli'de. 15-20 günde bir yağmur fırtınası falan oluyor her şeyi önüne katıp götürüyor, elektrik kesilip koca gün gelmiyor, teeeee körfezin diğer yakasındaki tüpraş'tan gaz kokusu rüzgarla gelip ciğerlerimize yapışıyor.

bunun dışında öyle berbat bir sıcak var ki oturduğumuz yerde çenemizden kafamızdan damlıyor. çok bunaltıcı. akşam 6'ya kadar huzur yok.

(bkz: sıcak değil de nem çok kötü yapıyor)

İstanbul'un kuzeyindeyim. Serin.

aydın gavur organı gibi yanıyor.

hafiften esen rüzgarda buram buram sıcağı yüzünde hissedebiliyorsun.

clash of clans.

bad lands
flickshot

kelimelik, zombie tsunami

Re volt. Bir de new star soccer var iyi zaman öldürgeci

gunship battle

fun run, quiz u

gecen pazar ordaydim. plaj ucretsiz.

araya girmis gibi olacagim ama haftasonu yogunluk nasil oluyor? bir de google maps'ten baktigimda birden fazla plaj var gibi, hangisine gidiliyor bunlardan?

Dostum oraya gitmesen, o tarafa yakin oturuyorum her sene mahallede cenaze gormekten biktik biz. Istanbulda nefis yerler var, mesela poyrazköy kimse bilmez orayı, sessiz sakin, dalga yok deniz güzel , giris 5 liraydi yanlis hatirlamiyorsam.

poyrazköyde 3. köprü inşaatı yok mu oraları mahvetmetmedilerse orası da olabilir.

İnsaat ile alakasi yok oranin, ama denize girince o kel alani gorebiliyorsunuz tepede kalıyor.

Menekşe plajını bilir ve gitmeyi uygun buluyorsanız gidin. Asla diyorsanız o zaman cevap belli. A evet fark var su 10 kat hijyenik olarak iyi olabilir ama can alıcı riski yüksek.

Karaburun'da yüzülmez. Zaten plaj falan da yok acayip biyer.

Önce geçmiş olsun.Haciz yerinde istihkak iddiasını beyan edip tutanağa geçirmeniz gerekirdi.Bundan sonra yapacağınız hamlelerden sonuç almanız zor olacak.

Dosyayı inceleyip yediemine ulaşabilirse bilgilerini kopyalayabilir.

Satış isteyip satıldıktan sonra ya da satışta yeniden kavuşabilir.

borçlu ile birlikte yaşayan kimselere ait eşyalar aksi ispat edilmedikçe borçluya ait sayılır. bu nedenle istihkak iddiası, fatura bulamıyorsa arkadaşınız geçerli sonuç doğurmaz. ancak kesin olmamakla birlikte lüzumlu ev eşyası kapsamında iletişim hakkının elinden alındığından bahisle icra hukuk mahkemesinde, haciz tarihinden itibaren 7 gün içerisinde haczedilmezlik şikayeti yapabilir.

İİK. 82. 3. (Değişik: 6352 - 2.7.2012 / m.16) Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri, haczedilemez hükmü bulunmaktadır.

evdeki tek laptop ise veya birden fazla olsa da buna ilişkin haciz tutanağında bir şey yazmıyorsa, bunun tek laptop olduğunu belirterek dava açabilir. Son dönemde evdeki bilgisayarın da lüzumlu eşyadan olduğuna dair bir yargıtay kararı yayınlandı. kararı bulamadım şu an ama haber linkini veriyorum. dava açmayı düşünürse süreyi kaçırmamaya dikkat etsin. ayrıca yardımcı da olurum yine.

gundem.bugun.com.tr

işe giderken demişsin. resmi giyiniyorsan bilemem. ama diğer türlü camel'ın postacı çantaları gayet iş görüyor. güzel modelleri de var

fossil'de güzel örnekler var.

Massimo Dutti'ye bakin derim.

urun.gittigidiyor.com

zara'nın bu sezon baya iyi çantaları var o şekil. internet sitesinden bakabilirsiniz.

daha öncede benzer sorulan bir soruda kendi çantamı önermiştim yine önereyim www.debenhams.com

Bonus: www.bagstore24.de (sonradan farkettim, sapının çok ince olmaması daha iyi, kalınlara bak)

bu iki çanta için sade, siyah, (üstteki hakiki deri, alttakini bilmiyorum), kullanışlı ve şık denilebilir. ararken kriterin daha fazla kıyafet kombinasyonuyla kullanabilmek için deri-siyah olması, markanın/etiketin belirgin olmaması işini kolaylaştırır. evet uzun ömürlü oluyor ve dayanıklı bunlar, uçuktan kastın nedir bilmiyorum ama bu şekilde hakiki deri bir çanta için şahsen TR'de 200-250 arası bulursan kaçırma derim.

www.ilovemykanken.com

Bi postacıdan rica etsen verir gibi sanki.

en cok bunu begendim.

www.asos.com

diğerleri;
www.asos.com

asos.com free shipping,2 haftaya geliyor.

lifehacker.com

www.decathlon.com.tr

99 tl'ye aldım mağazadan. 2 yıl garantisi var, hem sırt çantası olabiliyor hem de postacı çantası. 6. resimin üst sırasındaki griden aldım, çok kaliteli.

tanıtım videoları:
www.youtube.com
www.youtube.com

direk hadımköy'den al derim.yeni toplu konutlardan ya da bahcesehir.

@labanon hergün git gel 110km + trafik bunun için ortası diyorum.

arada köprü var zor kısmını unutun.. şişli kağıthane buralar kadıköye yakın orta noktalar. kağıthane hadımköy 30-35 km kağıthane kadıköy 20-25 km..

eğer sabahları hadımköy den kadıköy yönüne gideceksen vay haline. her gün gişelere kadar trafik olur. akşamda tam ters yönde..

imam nikahı yapıyorlar kardeşim. resmi nikah değil.

ailenin rızası varsa evlenebiliyor ve yasal diye biliyorum

hayır annesi veya babası imza atarsa olur diye biliyorum b

aile izniyle falan resmi nikahta oluyor.

Eski medeni kanuna göre kadınlarda evlenme yaşı minimum 15 idi. Ailesinin de evlenmeye razı gelmesiyle evlenebiliyordu ve evlendiği için 18 olmasa bile rüştüne eriyordu, çocukluktan çıkıyordu.

-18 de evlenmek için aile izni gerekli. yani kandırılma ihtimalini yok sayıyolar. evlilik olunca istismar olmaz diye düşünüyo olabilirler.

bi de düzen böyle yav. aileler evlendiriyor çocuklarını. denetimi yapmak zor olduğundan yasallaştırıp kontrol altına almak daha mantıklı bence de. zaten aile izniyle evlenebilmenin sınırı 16 diye hatırlıyorum. yanlışsam düzeltin.

evet aile iznyle evlenme sınırı 16.

hocam sen galiba hiç anlamadın.

imam nikahı zaten kanunen bi geçerliliği olan bir şey değil. yani imam nikahının bi resmiyeti yok.

çocugunu evlendirip, imam nikahı vs yapanın da zaten kanunla falan bi derdi yok. bunu düşünmüyor. müslümanlar ve onlara göre imma nikahı yapmaları yeterli. anlatabildim mi?

yani olayın kanunla falan bi ilgisi yok. 13-14 yaşında bir sürü kız çocuğu var imam nikahıyla evli olan.

yahu ben zaten yasal zeminde soruyorum. dediğim gibi çocuk gelinlerden haberim var ama bunun yasal bir karşılığı var mı yok mu onu merak ediyorum ?

Medeni kanuna göre zaten dini nikah için evlilik cüzdanı gerekiyor.

arkadaş illa ogün samast örneğini mi vereyim? ben 18 yaşında evlensem fena dayak yerdim biliyom. aklım 5 karış havadaydı. 25 yaşındayım yeni yeni evleneyim diyorum. ama yeri gelir 16 yaşındaki kız benden çok daha iyi kadınlık yapabilir. benim içim cız ediyo çocuk gelinleri görünce ama baba evinde yaptığından farklı olarak sevişiyo(şanslıysa tabi) olacak. seni rahatsız eden şeyin bu düzenden ziyade sevişmesi olması bana garip geliyor.

video çekebilirsiniz evet ama paylaşamazsınız. hatta amk düzeninde karınızı dövseniz bile handikapla yargılanıyosunuz. karı-koca arasında olur böyle şeyler..

16 yaşın üstüne tecavüz edersen kanunda yeri ayrı, 16 dan küçükse cezalar çok ağır. Kanunda böyle uygulama kısmına yorum yapmıyorum herkes uygulanmadığını biliyor zira. 16 yaş üstü rıza varsa evlenebilir resmi nikah oluyor.

MADDE 104 - (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, ŞİKAYET ÜZERİNE, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

15 den küçükse şikayet şartı aranmaz.

Uygulamada ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerin en önemlisi adli tıp raporlarıdır.

Katalog suçlardan olduğu için 15-18 yaş arası çocukların şikayeti durumunda çoğunlukla hemen tutuklama çıkıyor.

yasal anlamda evet, kanun 15 yaşından büyük çocukların ailelerinin onayı ile evlenmelerine izin veriyor. ve evlilik kişilerin ehliyetli sayılmalarına neden oluyor.

ehliyetli=davranışlarının sonuçlarını bilerek sorumluluk alabilen aklı tam birey demek hukuk dilinde. o nedenle nikahta imza atmadan önce çocuk sayılan kişi, imzadan sonra erişkin gibi muamele görür. yani cinsel ilişki yaşamasında sakınca yoktur, artık en fazla aile için tecavüz şikayetinde bulunabilir (diyebiliriz).

evlilik olmadan bu yaşlarda girilecek cinsel ilişki ise çocuğa tecavüz olarak değerlendirilir. ona göre soruşturulup ceza verlir (ya da verilmemesi bizim ülkemizde daha büyük olasılık)

Mantıksız tabii ki. Burada ölçüt çocuğun geçireceği travma, psikolojik etkenler, ehliyetsiz olması mı yoksa yasalar mı? Ahlak kuralları yasalara göre değişebilecek bir şey mi? Hırsızlık konularında cezayı kaldırsak hırsızlık ahlaki bir davranış mı olacak?

bahis oynardım, ciddiyim.

üstüne 700 bin lira falan daha ekleyip burger king açardım.

şehir? ülke?

parselemlak.com

hisse senedi dışında aklıma bişey gelmedi. ha bir de her işte ne kadar kaybetme riski varsa o kadar kazanma şansı vardır.

istanbul'da. ya da online bir işse her yer olabilir.

parayi kesinlikle harcamaman gerek. etrafin sana cimri diyene kadar aliskanliklarini harcamak degil biriktirmek sekline donustur ve bunu bir karakter haline getir. kimseye de aldirma. kurusun hesabini yap.

bir yandan boyle bir sey var arastir: www.kosgeb.gov.tr
belki zamanla uzerine hibe bile alir eklersin...

hangi alanda calismak istedigini kendi yeteneklerine gore kendin secmen gerek.

para kazanmayi, sonra kar etmeyi, sonra parani dogru degerlendirmeyi sonra da parani korumayi ogrenmen gerek.

kolay yoldan zengin olma hayallerine asla girme. her zaman calisman gerektigini unutma. iddaa'dan cok kazanan adam zaten o sirketin sahibidir.
oyun oynayarak kazananlar varsa onlarin da gecesi gunduzu bu oyunla geciyordur, o da kolay degil.

eger ben olsam:
gider vadeli yatirirdim: cok dusuk faiz, ama su durumda elli lira elli liradir. ayrica uzerine de ekleyebilmek icin (eger isim yoksa) is bulur calisirdim. her ay vadesi geldiginde faizin uzerine biraz da maastan artirirdim. bu arada (onceden yoktuysa bile) zaten bir cevrem olusurdu ve yeteneklerimi de kesfederdim. bu durum birkac yil surebilir, belki on yillar... o yuzden amacimi unutmadan calisir biriktirir hic acele etmezdim. sonucta illa ki daha cok param ve zamanla kesfettigim bir meslegim/yetenegim olurdu. o zaman sermaye yapip kendi isimi kurardim. butun bu surecte dunyanin en cimri adami olurdum.

ortak olmak da zor su ortamda. o yuzden kendi isine bak. babanin oglu olsa anlasmazlik cikar. zaten turkiyede rasyonel adam bulmak zor. is ile aski/duygusalligi/arkadasligi da asla karistirma.

unutma: harcarsan sonu yok. sermayeni bitirir kurtulursun. borca girersen dondurecek bir kazancin yok: yeni is kuruyorsun gelirin borcuna giderse buyuyemez bitirirsin.

kredi, parasi olan adamin kendi parasini calistirirken bir yandan baskasinin parasindan da para kazanmasina yarayan bir alettir, bakma bizim millet tuketim icin kredi aliyor. birikimlerini degerlendirmeyi bilmedikleri icin bankalar tarafindan aslinda kandiriliyorlar. yastik altindaki paralar hep dolasima girdi bu kredilerle. zaten bankalar buyuk sermaye gruplarinin kendi bankalari.

ayrica yakin donemde kriz beklendigi icin borclanmak tavsiye edilmiyor. emlak biraz sikintili, herkes kredi karti ve emlak/tasit kredisi borcu altinda.

dikkatli ol, tedbirli ol, kolay gelsin.

ufak tefek ticaret yapılabilir bir de douchebag gerçeği var, arada sırada koydum çocuğu temalı yazılarını görüyorum bi takip et belki ekmek çıkar

spacy 110 umu satıp üstüne katar mt-07 alırdım. tam da kafa kafaya biliyo musun. of.

15 bine gerçekten bir şey yapılmıyor... :/

tabi çok iddialıysan ya da vaktin varsa çılgın şeyler yapılabilir.
1 ay yağda yumurta yeyip sıfırdan dondurmacı açan bir tanıdığım vardı. epey işi büyüttü sonra.

www.sahibinden.com

çok net çay ocağı işlet.

pazarda bi şeyler satma işi olabilir. ama esnaflık olması lazım kanında. ve yırtıklık.

arkadaşım haplarla falan olacak iş değil bu. acizsin ki uyuşturucuya falan bulaşmışsın. beyinde bir sorun var besbelli ki ve senin de bildiğin üzre beyin tek tamir edilemeyen organ ne yazık ki. ilaçlar falan hikaye.

önerim de kendi içerinde yaşadıklarını pek arkadaşlarına falan yansıtma. yalan söyle ama yansıtma dışarı. böyle bir süre arkadaşın falan olur en azından yalanların ortaya çıkana kadar.

çok yanlış yoldasın. hepsi sana yalnızlık, depresyon, intihara meyillenme olarak dönecek. çok ciddiyim. çünkü aynısını yaşadım.

bu bir yenilenmenin ve olgunluğa ulaşmanın başlangıcı. bunu yapabildiysen şanslısın. çünkü uyuşturucu kullananların çoğu rezil bir biçimde ölüyor. farkın şu. müzik diyorsun, çizim diyorsun. yeteneklisin belli ki. arkadaşlarının böyle yetenekleri olmadığı için onlar her şeyden kaçamıyorlar. senin elinde bir şeyler olduğu için buna değer veriyorsun ve onlardan farklı olduğunu görüyorsun. insanlara bir şey demene gerek yok. tam gaz istediklerini yap. bir daha da yoldan çıkma.

mea maxima ablam senin kadar olamasam da evet giriorum bazen haliyle lakin glori nickçiğimle ilk dün duyuru açtım. bu benim ilk duyurum demiorum dün akşam geldim yani..

teşekkür ederim her duyurumda hemen cevap yazıp sonra sildiğin için

ayrıca ben duyuruyu bırakmıştım kasım ayında. arada bir gelip gitmem niye batıyor.... ilginçsiniz he

benim cevabımı tiklemeyi unutmuşsun kardeş. hatırlatıyım dedim

aferim qız! adam oluyon, sevindim.
görüşme isteklerini ya salla, ya da araya giren zaman aralıklarını giderek uzat, arama, sorma. randevu ver, gitme filan.
arada bir haber et bize de.

sen kız mıydın? sana uyuz olmuştum. kız olabileceğin aklıma bile gelmemişti. şaşırdım.

O arkadasliklarla temizlenmen soz konusu degil bence

Kendin icin onlari Terk et

hic bise deme kimseye...
ama ailene daha da yakinlasmalisin... nacizane...

Aferin.

%60

Cem Yılmaz hiç kitap okumadığını söylemişti bi' programda.

hazir cevap olmak aile ve arkadas cevresiyle alakalidir. kendiyle dalga gecebilen insanlarin arasinda oldukca baskalariyla da dalga gecebilmeyi daha rahat cevap vermeyi ogrenebiliyorsun.

kitap kismi sadece hazir cevapligina bilgi yonunden katki yapar. cok okursan daha cok konuda verecek cevabin olur.. vs vs..

Kitap okumak bur faktor ama biraz yapida da olacak. Liderler genelde saglam okuyucudur. Bircogu da hazir cevap tiplerdir.


Bu arada Cem yilmaz heyvanlar gibi okuyan bir tip. En kucuk sakayi anlatirken dahi adamin ne kadar cok bilgili oldugu anlasiliyor. Bir tat bir doku ile son gosteriyi yapan ayni kisiler degil. Keza okan bayulgende de cok birikim var. Saygi duymak lazim bu yonlerine.

oncelikle hazircevap olmak farkindalik seviyenle ilgili; uygun noktalari fark etmen lazim.

sonra adi ustunde her konuda belli kaliplarla dusunuyorsundur. bu kaliplar da cok rasyonelse mesela, irrasyonel olan her seyin uzerine koyup gosterdigin zaman buyuk bir kontrast ortaya cikiyor, bu da absurd gorunuyor. yine senin rasyonunun dolayisiyla cevabinin kabul edilmesi onemli. o yuzden ya genel gecer olani ortaya koyacaksin, ya da once kendi mantigini kabul ettirip bu cercevede olayin absurdlugunu gostereceksin.

cem yilmaz iletisim kurmayi iyi beceriyor, bu konuda kendini ispatlamis, kendine guveniyor vs... ayrica bir ton baska etken var, yoksa butun esprileri ayni komiklikte degil yani, olamaz da, gerek de yok..

tamami EQ olaylari..

bence tam tersi
kitap okumayanlar daha avantajlı

83'te öldüğü için mümkün. ama şiir necip fazılın tarzına uymuyor bence.

çile'yi okumuştum ama böyle bi şiir hatırlamıyorum. bana da pek nfk tarzı gelmedi. hadi bi yerde bi konuşmasından alıntı deseler belki derim de bu tarz şiirine denk gelmedim.

Özlü söz parçalayan biri sallamis sonrada necip fazil dedindiye facetr yayiyor.

Kişisel gelisim zirvaliklarini yazip altina hz mevlana yazip paylasmak gibi

Bu; şiir değil.

Bu sözler NFK den menkul ve gazetesinde neşredilmiş dediler fakat bulamadım.

Bu tam da onun tarzı. O yazmıştır

bize de kivi atmışlardı. sizin semt fakir galiba biraz

şehir? semt?

ben olsam götürür verir, "bu da soğanlarınız, bir daha uyarmayacağım. üzerinize vazife olmayan işlere karışmamanız en iyisi vs" gibi bir şeyler de sıkıştırır arkamı dönerdim. baş olunmaz yoksa bu tip insanlarla.

Neden bu kadar sinirleniyorsun ki? kadın belli ki kötü niyetli değil ama tezcanlı işte. Sen bi daha karışma deyince mesajı da almış olmalı. Yarın bi gün uyanmıyorsun diye karpuz atarsa o zaman atom bombasını üzerinde deneyebilirsin. Ama benim anladığım kadarıyla sadece yakın olmaya çalışan ve fazla düşünen laubali bi komşu. Bi şey yapmana gerek yok.

regl dönemi falan olsa gerek, manyak mısınız bişi yapmayın tabi. insanları sürekli kötü niyetli olarak değerlendirmeyin lütfen.

@ok by bi ekleme daha yapayım o zaman. eskiden ev sahibimin annesi otururmuş burda. şeker hastasıymış. yine aynı komşu 'şeker hastası ama her gün muz yiyo' demiş. yani kadın bildiğin meraklı teyzelerden. iyi niyetli olduğunu sanmıyorum. ama bu kadar sinirlenmem de yersiz geliyo. bilemedim.

ya sınav dönemi olduğu için çabuk gerildiğimi bildiğim için gitmekten vazgeçtim zaten. ama soğanlar da mal gibi bekliyo evde. versem dilimi tutamam vermesem içim rahat değil.

ev sahibine vereyim o mu versin?

Söylenmesi gerekeni söylemişsin zaten. Tekrar ederse kapısına dayanırsın, şimdilik lüzumu yok.

Soğanları da geri at :D

Hahaha bence gotur ver kadinin soganlarini yarin oburgun balkonuna sogan attim geri getirmedi diye laf eder bu. Soğanları iade ederken de iyi niyetinizden suphem yok ama evime girene cikana balkonumdaki eşyaya ve bana karismayin de.

la bi soğan için bu kadar uzun yazılır mı? özet geçsene :D

instant crush +1
bence de soğanları vermeye gidince "biraz sert çıkıştım kusura bakmayın, iyi niyetli olduğunuzun farkındayım ancak siz böyle evin içine müdahale edince evim gözetlenmiş gibi hissediyorum, rahatsız oluyorum." deyin. kadın meraklı ama iyi niyetli gibi geldi bana da.

anaa hakikaten bu ne sinir canısı? kadın meraklı teyze olabilir ama düşünmüş de söylemiş halı meselesini sonra da defterleri. yani güzel bişi yapmak istemiş aslında. sogan atması neyse de sogan attım niye uyanmıyonnn demesi beni de sinirlendirdi az buçuk.
sen yine de baska olayları baskalarına soyledıklerını fılan bosver sadece sana yapılanla değerlendir kadını. bence soganları götür bahane olsun ve sinirlendim biraz kusurabakmayın sınav dönemi bi de sureklı ızlendıgımı dusunmek hosuma gitmedi de. hem kontrol etmen kolay olur hem de kadını kendıne dusman etmemıs olursun :))

@akare politik olamıyom ben işte, kıvıramıyom düşüncelerimi. tam giyindim çıkıyodum sinirle iş yapmayayım sakinleşeyim öyle giderim diye vazgeçtim. o da açık açık bana sorsa hiç alınmam mesela, ama silecekleri kaldırmak-arkadan konuşmak sinirlerimi hoplattı.

halı malı da yoktu balkonda, onu abartmak için söyledi bence. hem halı olsa bile ıslanan halı içeri alınmaz. kontrol edilmeye çalışılınca gıcık oluyom.

zaten çok sert söylemedim, gidip özür dilemem kadından.

ev sahibine bence fazladan yüklenmişsiniz. ''halı bu çürür eder kızcağızın başına masraf çıkmasın'' diye düşündü bence. babanı araması da sana ulaşamadı diye. olurda görüşür veya konuşursunuz söylesin sana diye. ama büyümüş işte biraz. bence ev sahibinizin gönlünü alın.

komşu da haybeden iş üstlenmiş kendi kendine. işsiz insan hareketleri hep. çok yüz vermeyin ama yüzgöz olmaya da gerek yok bence.

hacım okurken çok güldüm :)
karşıda teyze değil kamera sistemi var sanki.
bankaya falan güvenlik diye işe girsin ahahah.
git soğanları iade et ve nazikçe bir daha bu tarz bi şeyler için beni rahatsız etmeyin.
ev yansa bile beni değil itfaiyeyi arayın de.

@air ev sahibiyle direk konuştum zaten, ben içimde tutamam her şeyi söylerim siz de rahatsız olduğunuz bi konu olursa hiç çekinmeyin söyleyin alınmam dedim. o da aynen kızım hiç çekinme söyle dedi. kızarak söylemedim (yaşıtım olsa daha sert olurdum tabi) sitemvari olayı anlattım 'babam annemi annem sevgilimi aradı, ben hemen nasıl geleyim, babam mı gelsin kapatsın' diye. o da zaten anlayış gösterdi, 'biz balkonu görmüyoduk ki diğer kadın telaşlandırdı. evdesin sandık numaran yoktu' dedi. sonra o kadının neler söylediğini anlattı. sevgilimin çalıştığı hastaneye gidecekti biz bırakalım dedim. beraber kahve içtik. sorun yok yani onunla, hatta bu olayla daha iyi olduk.

bunu tekrar ediyorum ama ıslanan halı içeri alınmaz. hani halım ıslandı eve gideyim demezdim zaten.

ben de komşuyla kavga ettiniz, gıcıklık olsun diye soğan atmış zannettim.
Bence daha bişey yapmayın, açıkçası o kadar da sinirlenip ev basacak bir mevzu görmedim ben.
Eğer olur da bir işgüzarlık daha yaparsa o zaman kapısına gidersiniz.

önünü baştan al onların, sonradan zıvanadan çıkabiliyorlar.

ama kibarca yap bunu. kalp kırma. dik dur eğilme yani :))

kötü niyetli bişi yapmamış ben anlamadım tam sıkıntını. türk mahalle kültürü budur, herkes birbirinin evini gözetler eder. hoşlanmayabilirsiniz bu durumdan ama kötü niyetli bir durum değildir. hoşlanmıyorsanız mahalle değil, site ve rezidans tipi yerlerde eve çıkın bence.

komşuların birbirini kollamaya çalışıyor olması o kadar kötü bişi değil.

kup! aha macera!..

Soğanları paspasa bırak, koşarak uzaklaş.

soğan caps'i koymanız iyi olmuş, yoksa inanmayacaktım.

şaka bi yana, aslında hiç sevmediğim halde, büyük sitelerde yaşamayı tercih etmemin bir sebebi de bu. insanlar içinde kaybolmak istiyorum. komşuluk ilişkileri adı altında "örf, adet, kültür" diye itelenen "başkasının mahremine merak" olayını bu milletten silmek imkansız.

iyi niyetmiş, sıçarım öyle iyi niyete. soğanı kafasında kırmamışsınız iyi.

edit: yine de böyle bir durumla karşılaşıldığında ignore etmek, olmamış gibi davranmak en temizi sizin açızından. yoksa iyice mimlenirsiniz, başkalarının da dikkatini üzerinize çekersiniz. canınız daha da sıkılır.

@kamera motor 2 yıldır 2 sokak aşağıda oturuyorum daha bi kere bile komşularla muhatap olmadım. onlar da türktü.

bekar evi aramıyorum ben öğrenciyim ki yaşlı bi çiftin üst katına taşındım. gözetlenmemek için rezidanslara kiramı aidat olarak veremem. fakirsem rahatsız olmayı göze mi alayım?

ben dedikodu yapmada yada zile basmak dururken soğan atmada iyi niyet göremiyorum. alışık olmadığım bi durum olduğu için de hak geçmeden nasıl düzeltirim durumu diye soruyorum. dediğim gibi haklı olsam da sivri dilliyim. ama ev gözetlemek kesinlikle hak olan bir davranış değil.

soğanları iade et ve ederken bir daha böyle bir şey yapmaması konusunda tekrar uyar.

kesinlikle alttan alma, stresliydim vs diye açıklama yapma. bu tipler asla geri adım atmaz, sen kibarlık/insanlık gösterirsin, gözetlemelerine ve acayip hareketlerine devam etmek için bunu işaret olarak alır.

diğer arkadaşların tersine bunda bir düşüncelilik göremiyorum. halı neyse hadi, ama kitap için kimse kimsenin balkonuna öyle soğan vs atmaz.

allah kurtarsın ne diim. bir daha tekrarlanırsa yine sert çıkış. zamanla ancak vazgeçer.

Seninkine benzer bir olayı ben de yaşamıştım. Benimki de en az seninki kadar uzun sürer şimdi yazmiim.

Tavsiyem iyi niyetten falan anlayan insanlar değil böyleleri.

İşgüzar, elalemin evini gözetleyen, saracak başka kimse bulamamış, mahalle teyzeleri. Dimdik dur ve alttan alma. Soğanları da bi kağıda not yazıp kapısının önüne bırakırdım ben olsam. Bi daha da selam sabah etmesin.

soğanları sakın götürüp verme o zaman. ya çöpe at ya da kucuk bi poşete koyup balkonuna fırlat.

öncelikle üşenmeden okudum. baya sapık komşun var. benim de jigsaw a benzer bir komşum vardı eskişehirde 70 yaşında bir amca geldi bir gün kapıya sabaha kadar sikişiyonuz gelen giden beli değil hedehödö dedi ev arakdaşım dalıyodu adama aman dedim ölür mölür başımıza iş almayalım iki bağrışma sonra 2 yıl gelen gidcen olmadı. bir diş göster samimi olma derim heveslerini alıyorlar. iyi kızı da oynama o bizim topraklarda geçmez.

cüzdan değil kartlık bak.

Uzun yıllar kullanmak için Matraş gibi markalar öneriliyor. Ben 20 liraya Defacto'dan aldım, gerçek deri. Memnunum, zaten sıkılıyorum ömürlük olmasın :)

esenlerde terganın fabrika satış mağazası var, pazarlık falan yapabiliyorsunuz baya ilginç bi yer, tavsiye ederim(maldan anlamıyorsanız aynı fşyata alma ihtimaliniz mevcut ne yazik ki.)

mağaza 110 lira olan cüzdanı yanına 2-3 çanta ekleyip pazarlık yapıp sonrasında çanta fiyatlarında kasada oynama olunca iptal ettirip 45 liraya aldım.

Guess

www.hardgraft.com

Aç tok fark etmiyor. Önce ultrason aleti gibi bi şey sürüyordu benim belime, ses dalgası mı neymiş. Sonra elektrik veriyor bi 10-15dk. Sonra da traksiyon denen alet var, o da beli çekiyor hafiften. Birkaç da egzersiz veriyor evde yapmak için. Ben toplam 15 seans gittim tamamen geçti bel ağrılarım.

Ciddiye almanız gereken bir durum.İyi bir fizyoterapist bulun.Ellerini kullanarak ve çeşitli kremlerle masaj yapıyorlar ve bazı özel hareketler yaptırıyorlar. Faydası oluyor.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu hacı ben haftada 3-4 gün 1 saat bel egzersizi yapıyorum benim belim geçti gibide boynum ve omuz kısmım sikilmiş durumda. 15 seansa hergün mü gidiyosun ? yoksa 2-3 gün arayla mı ?

@labanon para bok gibi bende. var mı bir tavsiye edececeğin fizyoterapist ?

Yok ben 15 gün gittim işte her gün, sonra da geçti işte. Acıbadem'de gittim ben.

yararlı bir şey. felçli hastaları tedavi ediyorlar öyle düşün. ihmal etme.

zaten var androidde bu olay. belki kitkat ile gelmiştir emin değilim

Eski Android benimki. Onda geliyor bu olay ama teoride. Pratikte bu çalışacak mı, deneyip göreceğim. Adı da karmaşık değişmiş oysa, link to sd işte.

clean master.

veterinerini değiştir... bizimki de kulağını kelleştirirdi streslenince ama karnını sırtını yoluyorsa mantar vesair tarzı bir şey olabilir.

1 senede yeni eve alışmış olması lazım sanki:/ neyin stresi?

Duyuruyu görürse kendi yazar zaten ama eğer görmezse, mutevazi ile iletişim kurun bi, onun kedisinde de aynı problem vardı. Son durum nedir bilmiyorum. Eğer nedenini ya da çözümünü bulduysa size yardımcı olabilir.

Yalamaya başlayınca kuyruğunu çek.

iki ihtimal var:
hormonlar
stres

kediler manyak hayvanlar, hic dusunmeyecegimiz seylere kafayi takabiliyorlar. evde sevmedigi sinir oldugu bir sey varsa kaldirin, bir de eger yoksa kedi cimi ekin, stresi azaltir. eger ki ise yaramazsa stres secenegini neredeyse elemis olursunuz. hormonlar icin test yaptirin, eger sebep hormonlarsa uzun bir tedavi sureci olacak hormon igneleri vs, ama iyilesecek, deger.

@istinyede bekle, benimki hala yoluyor kendini. kisirlastirna yapildiktan sonra (hala yapamadik) biraz daha takip edicem, sonra hormon testleri bize de... kel kaldi cocuum resmen!

kedim zaten kisirlastirildi son 1 aydir dogal sakinlestirici veriyorum stres konusu hemen hemen yoluna girdi, bir de pire vs. icin hem evi hem de kediyi guzelce tedavi ettim. simdilik yalama sorunu bitti ancak tuyler hala kisa, karin bolgesi kel kaldi.

nazım'ın dediği gibi bir sincap gibi yaşa sen de o zaman. büyük bir ciddiyetle ve yaşamaktan başka birşeyi düşünmeden.

alışkanlıklarından, bütün bir toplumdal vazgeçip yaşayabiliyorsan ne ala. örgütlü yaşa, daha anlamlı bir dünya için mücadele et mesela. ya da birşeylere inan, birini sev, birine bakmak zorunda kal ama bir amaç bul. o zaman yaşayabilirsin.

Ben de aynen boyle dusunuyorum ama insan ne bileyim hava atma, daha iyi sartlarda yasama, ailesine daha iyi seyler sunma, hirs gibi sebeplerden dolayi daha iyi araba daha luks bir hayat vs isteyebiliyor.

Ki bu kapitalist igrenc pislik lanet duzende ve toplumun dayatmalarinda da, ne kadar iyi gorunumlu oldugun, arabanin ne oldugu vs gibi seyler karsindaki insanin sana nasil davrandigini degistirebiliyor. Insanlara dis gorunuslerine gore davranacak kadar siglasmisiz.

Ama daha iyi bir yasam standartinda yasamak ve yasatmak varken kim daha kotu sartlarda yasamak ister.

Ayriyetten ay nov kung fu +1

ya ben bu mantığı anlamıyorum. çıkan şeyin kokusu daha iyi olmuyorsa taze ekmek yemeyin de gidip bayat yiyin o zaman. kapitalist düzen diye bokumuzda boncuk mu aramamız lazım illa? ölçüyü tutturmak gerek.

kendimi övücem şimdi müsaadenizle. ben 20 yaşındayım. 3 yıldır gayet temiz ve şahane olduğu gerekçesiyle aynı ayakkabıları giyiyorum. tüm eşyalarımı bir bavula sığdırıp herhangi bir yere taşınabiliyorum. kullanılamaz hale gelmediği sürece telefon, çağın çok gerisinde kalmadığı sürece bilgisayar değiştirmem. kendi standardım vardır, ona ulaşana kadar çalışırım; fazlası için itlik köpeklik yapmak, sürekli daha fazlasını kovalayıp mutsuz olmak tarzım değildir. müthiş zeki bi adamım.

ama diyorum ya, bu kadar düşünmek de fazla. ben yıllardır arabaya binmiyordum. çocukken bizim arabamız vardı ama lüks değildi, orta sınıf arabasıydı. şimdi ona binince mutlu oluyo muydum? evet oluyodum.

4-5 ay kadar önce duyurudan tanıştığım bir abinin bmw'sine bindim. lan çocuk gibi mutlu oldum. camdan insanlara falan bakıyorum HŞŞ BMW'NİN İÇİNDEYİM LAN dercesine. neden? çünkü bmw kaliteli, şahane araba. rahat. çok güzel.

yani demem o ki tüketim çılgınlığına kapılmamak lazım. sürekli daha iyisini, daha fazlasını isteyerek harap olmamak lazım. ihtiyaçla lüksü, ne derece lüks yaşamak gerektiğini falan iyi hesap edebilmek lazım. ama hayatın tadını çıkarabilmek, elde edilebilen bazı şeylere ulaşabilmek için de çabalamak lazım.

kapitalist düzen deyu deyu aç kalmaya da lüzum yok. ihtiyaç ve lüks dengesi. benim için altın kural, kriter, her ne ise. ihtiyacım var mı? varsa al. peki yoksa? çok mu lüks bu? almam uygunsuz mu olur şu durumda? olursa bırak. olmazsa al ulan her gün mü alıyosun.

Sanırım bu farkında olduğun gerçeklikte yaşayamamanın sebepleri partner, aile veya arkadaş 3'lüsünden biri ya da bir kaçı olmalı. Bunlardan hangileri istemsizce veya isteyerek seni buna yönlendiriyorsa ondan/onlardan uzaklaş.

Bu sayede farkında olduğun ama uygulamaya koyamadığın hayat görüşünü ufak ufak yaşamaya başlayabilirsin.

Sistem dedigimiz sey bu iste. Hep sizden daha iyileri goze sokup sizi daha cok calistirip sizden maksimum faydayi saglamak. Bu sirada da ucundan azicik koklatip hirsinizi canli tutmak.
Sadece ekmek de yeseniz 400 liralik bir ogun de yeseniz karniniz doydugunda yemeyi birakacaksiniz. Bunu fark etmis olmaniz da cok onemli.
Daha iyi hayat standardi icin daha cok calismaya karsi degilim. Ama bu hirs su aninizi yiyip bitiriyorsa veya o standardi elde ettiginizde keyfini surecek zamaniniz veya ruh sagliginiz kalmamis olacaksa hicbir onemi yok.
Amac daha iyi arabaya binmekten daha yuce olursa, cok bireysel olmazsa motivasyon daha yuksek ve kalici oluyor. Elde edildiginde de daha buyuk bir tatmin duygusu oluyor.
En azindan esyalari amac degil arac gormek lazim.

Ben de ailemi iyi şartlarda yaşatıyorsam gerisinin bir önemi yok. Ama sadece karın tokluğu doyurmaz gözümü. Çocuğumun istediği bisikleti almayı isterim, kuruyemişçiye gidince fıstık da alacak şartları isterim yani.

Ama arabalara çocukluğumdan beri hasta olduğum için bindiğim araba pek mütevazi değil. İçime sinmiyor, ama biniyorum. Neden, arabaları çok seviyorum çünkü.

Kendine ait bir ek iş yapabilirsin.Yeni işinle uğraşırken hiç sıkılmazsın.

"Bu halde daha iyi bir ev, daha lüks bir araba, daha pahalı kıyafetler almak için daha fazla kazanmaya çalışmanın, kendini hırpalamanın, aşırı hırs yapmanın ne anlamı var?"

yok. cunku parayi daha iyi ev araba kiyafet icin kazanan insanlar dunyanin en bos insanlari benim gozumde. dunyada yapacak o kadar cok sey var ki, bir cogu para olmadan imkansiz. harcayacak paran olduktan sonra yapacak cok acayip seyler var bu dunyada. amerika'ya gidip p51 mustang kullanabilirsin mesela, ya da ukrayna'da L39 albatros, ya da moskova'da mig jeti :) bunlar aklima gelen ilk 3 sey. yuzlerce hobi var parasiz yapilamayan, bizim memlekette nedense hobi deyince futbol maci izlemek, mangal yapmak geliyor insanlarin aklina sadece. parayi araba kiyafet restaurantta yemek yemek icin kazanan didinen insanlara diyecek hic bir seyim yok gercekten.

eger hayatta sevdiginiz hic bir sey yoksa kafami koyacak evim olsun karnim tok olsun yeter diyorsaniz zaten evet cok manasiz kendinizi hirpalamak.

the pianist

schindler's list. muazzamdır.

www.imdb.com

savaş yok ama

Ushpizin
Waltz with Bashir
The Band's Visit
The Human Resources Manager
Live and Become

Yahudili film nedir tam bilemedim, bunlar son 5-10 senede seyredip beğendiğim, aklımda kalan İsrail yapımı filmler.

çizgili pijamalı çocuk

The Pianist
The Boy in the Striped Pyjamas
Schindler's list

bunlar direkt 2.dünya savaşı ile ilgili filmler.

The Pawnbroker direkt 2.dünya savaşında geçmez ama Nazi mevzusuyla ilgili.

the believer

yazılmamış Life Is Beautiful

shoah diye bir belgesel vardır, 9 saatlik. yahudi soykırımını anlatan. onu seyret.

ben de israilde gitmeden izlemiştim. gündelik yaşama dair baya fikir veren iki film:

eyes wide open (lgbtt temalı, orthodox yahudileri konu alıyor)
the bubble (lgbtt temalı, filistin-israil ilişkilerine göz kırpıyor)

Onları tasvir eden bir film bulamazsın.Gidip görmen gerekir.

the hebrew hammer.

altyazı bulamazsın muhtemelen ama tam bir yahudi filmidir.

Train de vie

Komedi filmidir. Bu filmdeki esprileri anlaman için yahudi tarihi hakkında bilgi sahibi olman gerekir.

her sözleşme deneme süreli değildir. taraflar isterse maksimum iki ay toplu iş sözleşmelerinde ise maksimum 4 ay olmak üzere deneme süresine karar verebilirler.deneme süresi kararlaştırılmamış ise sözleşme haklı nedenle veya ihbar sürelerine uyulmak şartı ile geçerli nedenle feshedilebilir.

söz konusu madde ise gerek süresi gerekse karşılıklı olarak cezai şart yüklenmesi sebebi ile yeterince hukuka uygun duruyor. süresi çok uzun olsa idi ya da taraflardan sadece biri için cezai şart kararlaştırılsa idi geçersiz olduğu iddia edilebilirdi. ancak şu anki hali ile hukuka uygun görünüyor. tabi ödenecek cezai şart miktarının da makul olması gerekmekte.

maddenin yasal olduğunu yorumladığımıza göre işten çıkmak için cezai şartı ödemeniz gerekiyor şeklinde düşünüyorum.

deneme süresi ile ilgili ayrı bir sözleşme yapılmadıysa normal sözleşme başladığı andan itibaren ihbar ve bildirim süreleri geçerli olur.
yani "ilk 2 ay deneme süresidir" gibi bir kabul yoktur eğer evrağa bağlanmadıysa.
yani sizin o ilk imzaladığınız evrağı bir görmek lazım doğru bir cevap verebilmek için sorunuza. henüz sözleşme yapmadıkları ve eğitim verileceği için koyulmuştur o madde muhtemelen. yasaldır.
deneme süresinde ise evet, ihbarsız bildirimsiz çıkabilir ve çıkarılabilirsiniz.

o sözleşmelerin hiçbir anlamı yok.hukukta neyse odur.bu tür sözleşmeler herhangi dava konusunda dikkate alınmadığı gibi işveren aleyhine sonuç doğurabilme ihtimali de var.

şehir?

Belirtmeyi unutmuşum. Şehir: İstanbul. Altunizade taraflarında :)

pardon yazmamışsın niyeyse yavru diye görmüşüm. kardeş bir ücret talep edecek misin? ücretsiz mi veriyorsun?

duyuruyu açan ben değilim yine bir şeyleri yanlış görüyorsun asdsad. burada hayvan satışı yasak ayrıca ücretli olma ihtimali yok.

Ücretsiz arkadaşlar. Kediyi aslında kesinlikle vermek istemiyoruz, inanılmaz tatlı ve sevecen bir kedi ama ne yazık ki evdeki diğer dişi kediyle anlaşamıyorlar :(( 1 senedir denemedik yöntem kalmadı. Artık tek isteğimiz kendisine sıcak bir yuva bulmak. İlgilenen olursa lütfen ilandaki telefonu arayın, konuşalım.

yukarıda da tavsiye edildiği gibi.
ikeada raflar var. onlardan birkaçtane alıp, basamak basamak duvara monte ederseniz, probleminizin çözülme ihtimali çok yüksek.

Önerileriniz için çok teşekkürler arkadaşlar. Önceki mesajımda da belirttiğim gibi denenmedik yöntem kalmadı 1 senedir... Kendisine yuva bulmaktan başka çaremiz yok. ilgilenen arkadaşların telefonlarını bekliyoruz.

Isiriyor mu

Isırması yok, mesajda belirttiğim gibi çok sevecen.

abi aku bitmis, teker inmis, bunlari kendin de cozebilirsin, bir suru para bayilcagina al bi aku, tekeri de kendin degistirir - yada sisirirsin zaten, bi guzel de temizlersin. biraz kullanir bakarsin ciddi sorunu var mi, yoksa usta sana susu eksik busu eksik diye gecirdikce gecirebilir, sen de zaten araba yatiyordu usta hakli diye bayilirsin paralari.

satmayı düşünebilirsin

biraz adam edip sat kurtul. koy sahibindene.

400 binde satmaya kalkarsan alıcı çıkmaz çıksa bile ölü fiyata almaya çalışır senden. 91 model aracın vergisinden bi şey olmaz.

eğer kaportasında çürük yoksa, komple boya istemiyorsa, yakın zamanda motordan büyük sorun çıkmayacak gibiyse ben olsam 300-500 masraf yapıp binerdim o araca.

hayırlı olsun. en mantıklı işlem veterinere götürmek. onlar yıkamaya karar verirler, gerekirse yıkarlar da. sonrasında aşılarını, kontrollerini vs. yaptırmanız gerekiyor. veteriner de belirtir ama süt+ekmek yerine yavru kedi mamasıyla beslemek daha iyidir. veterinere götürene kadar isal olmaması için sulandırılmış süt verin. tırmalamayı da kasten yapmasa bile oyun oynarken vs. tırnağıyla çizebiliyor o yüzden aşılarını düzenli yaptırmak gerekiyor bir sorunla karşılaşmamak için.

1)kedilerin yıkanması çok önerilmez özellikle yavru kediyse yıkaman üşütmesine sebep olabilir. sen ıslak bezle sil sadece. bi kaç güne o kendi kendini temizler zaten.
2)hırıldaması mutlu olduğuna işaret :)
4-5) süt esasen kedilerin sağlıklarına zararlı. eğer şu an süt dışında alternatifin yoksa sütü sulandırıp vermen gerek. eğer evde tavuk falan varsa biraz haşlayıp verebilirsin bi süre sanıyorum.
7)yalanaması kendisini temizliyor demek.
8)kendini sevdirmek amacıyla yapıyor.
9) canını yakarsan falan tırmıklar yoksa niye tırmıklasın? belki bi ihtimal kucağında uyuklarsa hafif hafif tırnaklarını geçirebilir ama korkulacak bi şey değil :)

pencere olayı sakat biraz. kesin düşer, düşmez diyemem ama düşen, atlayan kediler oluyor. benim kedim de sinekliği aşıp çatıda, yan komşunun balkonunda, bizim klima motorunun üzerinde mahsur kalmıştı. işin kötü yanı geri gelmeyi de akıl edememiş, becerememişti. dikkat etmekte fayda var.

hayvanı derhal serbes bırak bence

bak yukarıda solempet diye bir yerin reklamı var: eksiduyu.ru

yeni kedi sahiplenenler için kampanyası varmış kâr almadan sahiplenme paketi adı altında kedinin ihtiyacı olacak şeyleri satıyormuş yeni kedi sahiplenenlere. bir bak bence.

Selanlar,
Sanirim dogru yaptim eve almakla. Yalniz yasadigim
evime uc gunlugune ev arkadasligi yapti
kendisi. Apartmanin girisine astigim yaziya
istinaden gelen bir telefon ile Sahibi
kedicigini geri aldi. :)

teknoloji konusunda bizden çok öndeler burası bir gerçek, ama gerçek zafer tankların o ülkeye girmedikçe kazanılamaz. İsrailin asker gücü ve sayısı bu topraklarda bizi yenecek güçte değil bence arada mesafe olması etken, ancak uzaktan bombalamalarla etkili olurlar.

Ha siyasi yönden bölgedeki azınlıkları terör gruplarını ülkeye karşı kışkırtıp iç savaşla bölme yolunuda mutlaka izleyeceklerdir. Zaten bu planda hali hazırda bir çok ülkenin çıkarları doğrultusunda yapılmakta.

filistin ülke değil, federasyon olarak geçiyor. o yüzden ordu sistemi yok. hamas, el fetih şu bu gibi şeylerle çabalıyor. hamas israil'e saldırıp, gazze halkını kalkan olarak kullanırken kafası rahattı fakat şimdi israil gazze'ye girince hamas "halkımızı öldürüyorlar :'(" demekten başka bir şey yapmıyor. ha hakkını yemeyelim bir de türkiye, mısır ve katar'dan aldığı gaz ile, ateşkes önerilerini reddetmeye devam ediyor.


bu soruya cevap bile vermeyeceğim. age of empires mı oynuyorsunuz arkadaş? israil türkiye'ye neden girsin? "israil'in türkiye topraklarında gözü var" diyorsanız lütfen gidin ilk okuldan eğitime tekrar başlayın.

ha amacını askeri güç karşılaştırmak ise farklı. biz şu an kendi tankımızın aracımızı yapmaya çalışıyoruz. daha yerli savunma gelişmiş değil. daha birkaç sene öncesine kadar israil'den alınıyordu tank, hava aracı vs. yani elimizdekiler onlardan alındı. var oradan hesap et.


ekleme: canım ya. beğenmemiş. kesin "israil'e dalsak alırız aslında ha" ya da "israil'in bizim topraklarımızda gözü var olm" kafasında bir arkadaş.

Filistin devlet olarak bile tanınmıyor. Yani yok öyle bir devlet. Devlet adamları da yok. Yani tanınmıyor. Dolayosıyla askeri gücü de yok. Askeri güçmüş gibi davranan silahlı örgütlerin hepsi de terör örgütü konumunda haliyle.

İsrail'in bize girmesi mümkün değil ama hayalde sınır yok girsin diyelim. Bizi yer.

Çünkü adamların sanayisi ve teknolojisi gelişmiş. Biz ise tank,top,uçak hepsini ondan bundan alıyoruz paramız yettiğince. E adamlar sürekli yeniliyorlar bu teknolojilerini, yeni şeyler üretiyorlar.

İkincisi dışa bağımlı bir ülkeyiz. Gazımız, petrolümüz, madenimiz, enerjimiz, elektriğimiz her bir şeyimiz zaten onlardan geliyor.(Genelleme yaparsak satılan şirketlerden bahsediyorum)

Üçüncüsü bizden zaten kompaya hazır Kürt halkı var. Onlar da İsrail yanında bulunacaklardır. Bulunmasalar bile bir şekilde geçeceklerdir.

Dördüncüsü Birçok ülke İsrail'in yanında yer alacaktır. Şuan olduğu gibi.

oncelikle kafasina gore girmiyor. ortaya bazi gerekceler koyuyor ve giriyor.
mesela amerika iraga girdiginde ve cikamadiginda baris getirecegiz dedi.
israil de hamasi gereken duzeye indirecegiz diyor neyse hepsi ayni bokun laciverti.

gecen askeri ekonomiye ayrilan butceler capinda siralama yapildi. 8. siradaydik. ve bir cok aktrol orgazm doruklarini yasadi israil gectik falan diye.

subay bir akrabam var. bu konulari hep konusuruz. o anlatir iste yeni silahimiz yeni tankimiz falan filan diye.

eger gercekten merak ediyorsan evet hepsi kaliteli seyler.

ama kensine 2 yil once bir soru sordum. abi desim 44 tane TURKIYE CUMHURIYETI genarali teror sucundan hapse altildi ne diyorsun dedim. bagirsaklarimiz temizlensi dedi.

gecen hafta sordum kandirildik dedi.

istersen adami cükünden vuran lazer silahlarin olsun zihniyet boktan ise bir gece ansizim sikerler hepimizi.

google earth'ü açınca sınıra en yakın en buyuk birliklerinin bütün karargahlarını, eğitim alanlarını , araçlarını , depolarını görebildiğin ülkenin ordusundan hayır gelmez.

Var ama askeri bakımdan çok zayıflar.
İsrail durmaz. Gazze düşerse ilk yapacağı iş bu tarafa doğru debelenmek olur.

Teknik olarak bizden ileride olsalar da jeopolitik çok çok geriler ve öyle ki askeri teknoloji savaş kazanmak için yeterli argümanlara tamamiyle sahip değildir.

@nawar

üslubunu beğenmedim. ergen tavrı var sende. insanlar soru sorunca "git ilkokuldan eğitime başla" denmez. bilirsen yazarsın. bilmiyorsan siktir olup gidersin. senin zihniyetin doğru bir zihniyet değil. şimdi kaybol canısı.

@nemo problemo

işte tam bu yazdığın şekil ergen üslubu. zaten israil türkiye savaşı fantezilerinden anlamıştım ergen olduğunu. neyse devam et sen de büyürsün elbet. gerçi olay yaş değil 70 yaşında olup da "israil'in topraklarımızda gözü var" diyenler var hala.

@Zetahea

İsrail'in uluslararası arenadaki tek sevgilisi ABD değildir. En basitiden arkalarında kapı gibi Almanya var. Yahudiler Almanya'ya ikinci ülkemiz derler. En basitinden sözümü tekrarlamak isterim.

İsrail Kürt hareketini başından beri destekleyen bir devlettir. Bunun nedeni toprak falan değildir. Toprak savaşı mı kaldı artık? Bunun nedeni İsrail'in zirai teknolojide çok ileri olmasıdır. Anadolu topraklarının da zirai bakımdan verimli olmasıdır. Amaç zirai işbirliğidir.

İşe sadece devletler bazında bakmamak gerekir. Irak, Azerbaycan, Rusya vb ülkelerden gelen kaynakları bize devletin sunduğunu mu düşünüyorsunuz? Özel şirket denen bir şeyden haberiniz var mı? www.genelenergy.com

Film izlemek, müzik dinlemek neden hoşumuza gidiyosa? Estetik var içinde. Farklı bi yoldan hisleri aktarıyor karşı tarafa. Hem Nazım sadece Piraye'ye yazmamış şiirlerini, binbir türlü mesaj dolu şiir yazmış. Sonra Cem Babamız onları şarkı yapmış, biz ikisini de görmedik ama okuyup dinleyerek haz alıyoruz, ders alıyoruz, iyi hissediyoruz. Fazla bi nedeni yok.

En basitinden Bkz: Çok Yorgunum şiiri ve şarkısı

Düz yazıdan daha dokunaklı bir anlatımı var. Ki güzel yazılmış düzyazı da sevilir, şiirde de buna ek olarak kafiyeler, kalıplar - kendim için konuşayım - metaforlar var.

Birkaç gün daha düşün, belki kafanda birşeyler şekillenir. "bilmemne" ifadesini açarak başlayabilirsin.

şiir zor yoldur. her kişi de yazamaz. iş kafiyede de değil. hele ki şiir aşka yahut karşı cinse yazılan bir şey değil.
günlerce üzerinde konuşup bir türlü ifade edemeyebileceklerini bir kaç satırda anlatıverir. bazense tek satırla geçiştirilemeyecek derinlikteki durumları kişinin içine işleyebilmek için, gayet güzel uzatır. bir ritmi vardır. kalp atışı gibi hissedersin iyi şiiri ;)

bak bu iyidir mesela.

ağzına sıçarlar senin, annenle baban.
niyetleri bu olmayabilir, ama sıçarlar.
hatalarıyla doldururlar seni, fazladan
birkaç da sana has ilave yaparlar.
ama onların da ağzına sıçılmıştır vaktiyle,
eski usul şapkalı paltolu aptallar tarafından,
vakitlerinin yarısını saçma bir ciddiyetle,
öbür yarısını da gırtlak gırtlağa harcayan.
insanın insana verdiği yokluktur ancak.
ve bu kıyı sahanlığı gibi derinleşir gitgide.
elinden geldiğince kurtul çabucak,
ve sakın ha çocuk yapayım deme.

p. larkin

@labanon
"Bilmemne" ifadesinin nesini anlamadin?

Sevemiyorum, çok uğraştım. Kazık kadar oldum, en çocuk kaldığım, bir türlü büyüyemediğim konu bu oldu. Biri şiir okumaya başlayınca, o şiir okuma ses tonunu duyduğum anda bir gülme tutuyor. 22-23 yaşındayken babam, benimle bir arkadaşımı şiir algımız gelişsin diye bir dinletiye götürdü ki Garip akımının şiirleri vardı (normalde okumayı severim bu akımı, bir de Cahit Külebi'yi ve Nazım Hikmet'i; ötesi fena). Dinletinin adı da "Bana Garip Geldi" idi. Sunucu kadın bir şiir okuduktan sonra "Bana Garip Geldi'ye hoş geldiniz" dedi. O sırada arkadaşım "Bana da bir garip geldi" deyince zaten gülmemek için zor tutuyordum; bütün dinleti boyunca gülmemek için dudak ısırdım. Her şiir yoğunluğunda daha da katlandı gülme isteğim. Çok yapay geliyor o şiir okuma sesi. Hele de arkadan Yedi Karanfil gibi duygusal duygusal şarkıları dayayınca resmen kendimi sıkıyorum. İyi ki o gece birileri Orhan Veli'nin Kitabe-i Seng-i Mezar şiirini eğlenceli okumaya kalktı ve insanlar ona tebessüm ettiler, bazıları bıyık altından gülmeye başladı da, ben de gülme gazımı yavaş yavaş orada bırakır gibi yaptım. Dinletiden çıktığımda kıpkırmızıydı yüzüm kendimi sıkmaktan.

Şiirler şarkı olunca o zaman içindeki duyguyu anlayabiliyorum ama birisi şiir sesiyle "Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı. Bir dakika araba yerinde durakladı" (ki Han Duvarları'nın anlattığı öyküyü çok severim), "Senin dudakların pembe, ellerin beyaz. Al tut ellerimi bebek, tut biraz" deyince gülme tutuyor beni. Bir arkadaşım da tiyatroda aynı. Sahnede canlı canlı birini rol yapar görünce, gülme tutuyor ve konsantre olamıyor.

Metaforların hastasıyım ama sadece düz yazıda.

@aychovsky
Sorma, yazili hali hadi neyse de siir sesi bana da cok yampacik geliyor.

anlamlı çünkü

ve ahenkli

bu kadarı da yeterli:(

bir misafirliğe gitsem
bana tertemiz bir yatak yapsalar
her şeyi, adımı bile unutup
uyusam


*******

sana bu satırları
bir sonbahar gecesinin
felç olmuş köşesinden yazıyorum.
beş yüz mumluk ampüllerin karanlığında
saatlerdir, boş olan kadehlere
şarkılarını dolduruyorum.
tabağımdaki her zeytin tanesine
simsiyah bakışlarını koyuyorum.
ve, kaldırıp kadehimi
bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum...
burada yaşanır aşkların en madarası
ve en şahanesi.
burada saçların her teline bir galon içilir
gözlerin her rengine bir şarkı seçilir,
sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
burası agora meyhanesi
burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
elimde değil,
bu da bir nevi namuslu serserilik.
dışarıda hafiften bir yağmur var.
bu gece benim gecem
kadehlerde alaim-i semaların raks ettiği,
gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
camlara vuran her damlada
seni hatırlıyorum
ve sana susuzluğumu...
birazdan plaklarda şarkılar susar,
kadehler boşalır,
umutlar tükenir,
mezeler biter
biraz sonra,
bir mavi ay doğar bu sarhoş şehrin üstünde
birazdan bu yağmur da diner.
sen bakma benim delice efkârlandığıma,
mendilimdeki kızıl lekeye de boşver
yarın gelir çamaşırcı kadın
her şeyden habersiz onu da yıkar,
sen mes'ut ol yeter ki,
ben olmasam ne çıkar.
dedim ya
burası agora meyhanesi
bir tek iyiliğin bütün kötülüklere
meydan okuduğu yer
burası agora meyhanesi
burası kan tüküren mes'ut insanların dünyası...

@compadrito
cevap olarak siir mi veriyorsun:)

şiir, edebiyatın bir sahası. edebiyatta insanların estetik ihtiyaçlarına hitap eder. bizde de bir zevk uyandırdığı için seviyoruz. güzel sanatlar zaten böyle bir şeydir. zevk uyandırırsa seversin.

çok net çünkü. haşırt diye söylüyor. net olmak lazım hayatta.

(bkz: ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste/@compadrito)

bunnar tabii ki şiir diil ama, bu da bi ihtiyaç

şiiri asla dinleyemem. dinlemem rahatsız olurum nedense. o ses tonu hoşuma gitmez. hiçbir ses tonu gitmez gerçi. şiir benim için sessizce okunur. kendi kendine yorumlanır.
bir gün hocamız çok sevdiğim bir şiirin anlamını açıklamıştı o haya kırıklığımı anlatamam, ben çok farklı bir şey düşünüyordum halbuki o şiiri her okuyuşumda. ahmet haşim'in bir sözü var aklıma hep o gelir bu konuda.
"bir şiirden anlam çıkarmaya çalışmak, bülbülü eti için kesmeye benzer."
işte tam da böyle benim için. her okuyan kendi anlamını çıkarır şiirden. bu sadece şiire has bir şey. diğerleri bunun kadar karşılayamaz bu tanımı.

senin yaşadığın duyguları, hissettiklerini birisi yaşamış ve dillendirmiş. bu çok iyi hissettirir. bunu yaşayan tek kişi olmadığını düşünürsün, anlaşıldığını hissedersin biraz da.
az önce dediğim gibi açık uçludur şiir. o yüzden kendine uyarlayarak bir anlam da çıkarabilirsin.
metaforlara gelince, hani bazen hep gözünün önünde olan bir şeyin, bir başkası gelip çok farklı bir ayrıntısını yakalar da gözlerin açılır, şimdiye kadar benim aklıma nasıl gelmedi dersin ya işte bu da o etkiyi bırakıyor insanda biraz. o yaratıcılık, tasvirler, benzetmeler insanı kendinden alabilir.
son olarak kelimeleri kullanma. güzel konuşan, kelimelerle oyun oynayan insanlardan herkes etkilenir. e şairler de bunu yapmıyor mu? alttan alta o kelime zenginliği, yaratıcılık, düşünce boyutları... bizleri etkiliyor.

liste uzar gider böyle. dediğim gibi dinletileri ben de hiç sevmem. evet nazım hikmet'i çok severim hem de entellik olsun diye değil sahi severim.

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt,
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

butceye, zevkine gore nexus 5, moto X, moto G

nokia lumia 1520.

HTC one kullanıyorum , takılma donma olmuyor.

Note 3 anlattığın.

nexus 5

satılıyor. fiyatlarını sor al, azitro ucuzdur.diğerlerinden de eşdeğerini ya da eşleniğini sor eğer pahalı gelirse.

ancak taşınarak bu sorundan kurtulabilirsin. gürültüden kafayı yemiş biri olarak söylüyorum bunu.

bu eve yeni taşındım :(

ramazan diye böyle costular sanki. gecenin bir yarısına kadar kuduruyor veletler. bir hafta sonra da devam ederse haber ver kulaklarını çekelim.

bizim burda da oyleler.
ayrica oyle kufurlu konusuyorlar ki ben bile utandim.
hepsi baska.binanin cocuklari bir de
bok var gibi bizim binanin onunde oynuyorlar.
bir kac kere kufurlestik. ondan sonra diger komsularda tepki gostermeye basladi.
artik gurultu yapmiyorlar.

diger oturanlarla konus. tek basina ugrasilmiyor.

eyvah eyvah. ben taşınarak kurtulabildim. mahalle düğünleri, çoluk çocuk gürültüsü, sabaha kadar bahçede oturan adamlar, kadınlar, evlerinde son ses müzik dinleyenler. kışın biraz rahat ediyoduk. taşındık öyle kurtulduk, maalesef cahil insana dert anlatılmıyor. geçmiş olsun.

bazen insanları anlamak zor yazı yaşayıp kışı isteyenler kışı görüp yaz ne zaman gelecek diye dertlenenleri anlamıyorum. bazen çocuk seslerine hasret bazen çocuk seslerine dayanmayna tipler oluyoruz. acaba çocukluğumuzu yaşayamadık mı yoksa bilgisayar çocukluğumu aldı ?

hırçın sokak köpeklerinden yardım alabilirsin.Etrafta akrep ,çıyan vb. hayvanlar var söylentisi yayabilirsin çocuklar arasında.

tek başına yaşadığınızı düşünerek, en alt tutarlar üzerinden yazayım;

kira 650 TL +25 tl aidat
yol 200 tl
faturalar(internet,elektrik,su,doğalgaz) 350 tl
mutfak gideri ve dışarıda yenilen yemek 600 tl

telefon ekstra giderler vs i de katar minimum 2250 TL lazım hiç sosyal hayat olmadan yalnız yaşamak için.

kira 850, faturalar aidat vs ile toplam 1000 diyelim
yol 77 (aylik akbil)
haftada 2 kez 40 liralik ev alisverisi yapsam 320 lira
her sabah 1 simit + krem peynir 2 lira, haftada 2 kez disarda ogle yemegi 20 + 20 lira, ayda 200.
telefon faturasi 30 lira

geriye 200-300 lira kaliyor iste. haftasonlarini hesaba katmadim, ayda 1 icsem, haftasonlari yemegi disardan soylesem o da gidiyor.

Evde iki kişi kalıyoruz. Kişi başı 550 lira civarinda kira+faturalar tutuyor. Pek fazla dışarı çıktığım söylenemez. 3000 lira maaştan 1000lira çok rahat ayiriyorum.

3,5 gelirim var. Simdi kendi evime ciktim ama kira odemiyorum, ailemin evi. Aidat, faturalar, market alisverisi 800 falan harciyorum. Kalani da ueme icme, gezme tozma, ust bas vs... Su aralar iliskim madigi icin harcamam da haliyle daha az. Ayda 800-1000 kaliyor. İliskim oldugunda ailemin yanindaydim, yine de hwrcamalar fazla oldugundan ancak 200-300 falan kaliyordu. Yatirim islerinden pek anlamiyorum, biraz bireysel emeolilik biraz da vadeli hesapta tutuyorum.

kira 700 + 100tl aidatım var.
elektrik 35tl geldi. su 30tl geldi.
internet 50tl var.
doğalgaz yaz olduğu için az gelir. 40tl de sen.
yol: şirket 200tl veriyor, benim yol ücretim 2,15*2*20 = max 100tl yapıyor.
100tl kenarda :)

sadece akşam yemeği yiyorum, öğle yemeğ şirketten zaten. çalışmanın güzel yanı: günün 10 saati ev dışında geçiyor, para harcamıyorsunuz.

1000tl falan kaldı heralde kenara. onun da 500-600tl'si ile yemek ye. 400tl sini de illa ki bi taksitlere gömersin zaten.

yani = 2000 lazım.

4000 +-300 gelir

800 kira
1500 benzin
1500 yeme içme giyinme
150 faturalar

Tek kişiyim.Hiç param kalmıyor ve bazen eksiye düşüyorum.Artıya geçersem de dağıtıyorum kalmıyor.

arkadaşlar siz nerelerde yaşıyorsunuz da ben acaba kiraya 1300 veriyorum. aidatı zaten hiç söylemeyim lanet olsun.
şu ilçeleri de yazsaydınız keşke :/

hafif lükse kaçarak ortalama 5bin +/- 500 diyorum ben de.

en.wikipedia.org

@skey
oradaki bayrağın aynısı gibi

tr.wikipedia.org

vay anasını diyorum sayın seyirciler.

Sadece Mekke Şerifi Hüseyin’in önderliğinde, birkaç bedevi kabile ayaklanmış, tanınmış Arap kabilelerinin çoğu Osmanlılık ve Müslümanlık bağıyla Hilâfet’e bağlı kalmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Mekke Şerifi Hüseyin "Arap imparatorluğu" vaad eden İngilizlerle anlaşmış Osmanlı’ya karşı isyan etmiş, bir bakıma arkadan vurmuştur.Ancak Şerif Hüseyin tüm Arapların temsilcisi değildir. O bir istisnadır.

Mesela Filistin’de tek bir Arap ayaklanmamıştır. Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da Türk kuvvetlerini "arkadan vuran" herhangi bir olay olmamıştır.

Araplara söylenenler ise bunun tam tersiydi: "Türkler sizi yüzyıllar boyu sömürdü" diyorlardı.

Hâlbuki ikisi de doğru değil: Ne Araplar Türkleri arkadan vurdu, ne Türkler Arapları sömürdü. Bu sadece bir İngiliz propagandasıdır.

Filistin'de bize bir ihanet vardır ama bu ihaneti kim nasıl yapmıştır bunu buraya yazmayacağım. Ne de olsa tarihi vesikalar orta yere çıkacak ve bunu herkes de görecektir.

Alınır kuvvetle muhtemel.

adama sorarlar bu ne diye oda peygamberimizin mührü diyecek ırak şam İslam bayrağı demiyecekki.bi örnekte hani bazıları bıçak taşır kendini korumak için ne bileyim tehtitte kullanmak için yakalanınca peygamber sünneti derler veya başbakanda taşıyor derler.

işid terör örgütü listesinde.
şikayet ettiğin anda kaale almak zorundalar.

Şuradan bir ihbar et istersen. Kaale belki alırlar: www.iem.gov.tr

o ışid logosu değil, peygamberin mührü, çok zamandır da kullanılagelir. o yuzden bir şey olmaz.

kuryenin bağlı olduğu şirketi arayıp şu bölgede çalışan kuryeniz ışıd in ablemini kullanıyor ve bu beni çok rahatsız ediyor müdahale etmesseniz bunu sosyal medyada yayacağım dersen çözerler anında.

ISID terör örgütü değildir.Şu anda Türkiye terör örgütü olarak kabul etmiyor.

tolu taşıma mı araçla mı?

toplu taşıma

metrobüse ulaş, sefaköy durağında in. oradaki minibüsçülere sor.

metrobüsle yenibosna,ordan kırmızı şapkalı minubusler kalkıyor ikitelliye.

Metro -metrobus-yenibosnada in ordan kırmızı şapkalı ikitelli minibüsüne bin söle çok yakından geçiyor bizimde yarın kontrolumuz var orda

Aslında arabanızın ne kadar yaktığını buradakiler değil en iyi siz bilirsiniz. Ama madem ısrarcısınız 34 kuruştan açalım ihaleyi. 135 140 lira yakar bence

şurdan bakabilirsiniz (gerçi ben açamadım ama): www.pennzoil.com

200

210

Müvekkil.

müvekkilindir.

tanıdığın iş güzarlığıdır. o tanıdığın ismini alın ve genel müdürlüğe şikayet edin. hatta bu konuda bir yaptırımları varsa BDDK'ya bile şikayet edebilirsiniz.

banka söylememiş ki babanın tanıdığı söylemiş, yoksa hayatta öğrenemez. istersen o adamın başını yakabilirsin..

ben de şikayet etmeyi düşünüyorum ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum? nasıl olur bu işler? bir de anlaşılır mı kimin söylediği filan?

çalışanı şikayet edin. kimin ne zaman hangi hesap bilgilerini sorguladığı kayıt ediliyor. şikayetinizin doğru olduğu kanıtlanınca uyarı, kınama vs. bir şey verirler çalışana.

tam bilmiyorum ama ben olsam önce ziraat bankası genel müdürlüğünü arayıp şikayet ederdim personeli.

onun haricinde gizliliğin ihalali dolayısıyla tazminat davası açılabilir ama o da uzun iş.

%100 haklısın ama iş bunu söyleyen memura gideceğine göre olay dönecek babanıza!!
Adam da Babana şarlayacak icabında tabi!
Ama sen bilirsin, şikayet edebilirsin tabi.

cezai müeyyidesi yüksek. bu nedenle önce gerçekten buna değer mi diye düşünün.

cezası yüksek derken?

tabi insanların çok büyük zorluklar altına girmesini istemem, büyük cezalar çekmesini istemem basit bir suç için. ama karşılıksız da kalmamalı. şikayet etmeye etmeye başımıza çıkıyorlar, her istediklerini yapıyorlar sonra. bankaya şikayet etsem en azından, bddk ya filan etmesem, bankanın küçük bir ceza ya da kınama filan verme ihtimali yok mu? sonuçta devlet bankası, özel banka değil, olayın üstüne çok gidilmez diye düşünüyorum.

hiç ekmeğinden ederim diye düşünme , şikayet et .
her işi hakkıyla yapan yapmalı.

adamın götünden kan alırlar. ama adam inkar edecek ben bilmem diyecek

şikayet ettiğinde işinden olma ihtimali mevcut.
sadece babana şunu söyleyebilirsin;
"eğer bir defa daha arkadaşlarında benim banka hesap bilgilerimi öğrenirsen, o arkadaşlarını şikayet ederim ve senin yüzünden işsiz kalırlar. merak ettiğin bilgiyi bana sor, başkalarına değil. aile içinde çözülmeyecek bir olay yoktur!"
bu ayarı verdikten sonra rahatsız etmeyeceğine inanıyorum. şikayet işini şimdilik ertele. ciddi bir suç ve cezasıda ciddi.

karsiliksiz kalmamasi gerekmekte evet, genel mudurlugu aramak yerine hangi subeyse o subenin muduruyle konussan durumu belki daha kucuk capli bir sikayet olabilir_

şikayet et , işinden olsun ! o işinden olsun ki işini '' hakkıyla'' yapıcak olanlara yer açılsın.
türk toplumunun en büyük sorunu ekmeğinden etme , ekmeğiyle oynama gibi safsatalar. yaptıysa bir işgüzarlık cezasını çekmeli ibret i alem için , çekmeli ki hem diğer insanlara ders olsun hem de işini hakkıyla yapıcak olan diğer insanlara yer açılsın.. bugun senin hesap bilgilerini usulsüzce babana söyleyen yarın senin hesabındaki parayı usulsüzce babanın hesabına aktarabilir bunu unutma

Sahilde kafka. Vakit kaybı demeyelim ama, başkalarına da tavsiye etmeyeceğim bi kitap.

Bilimum kişisel gelişim + çakmabilim kitapları. Secret olsun, dünyanın en zeki insanı olduğunu ilan eden denyonun kitapları olsun alayı aptal turnusolü.

Ha bir de yazmadan geçemeyeceğim, tüm Clive Cussler külliyatı.

Lisedeyken sınıfa getiren bir arkadaş sayesinde okudum, daha gereksiz bir yazar tanımadım.

Var. Mario Levi - İstanbul Bir Masaldı

Dili aşırı lirik ve olay örgüsünü takip etmeyi neredeyse imkansızlaştıracak kadar fazla karakter sayısı.

Ha belki çok güzel bir kitaptır bilmiyorum, yukarıda saydığımdan nedenlerden dolayı bitiremedim. Vakit kaybı görme sebebim de bu. O kadar zaman harcadım, bir türlü sonunu göremeyip pes ettim bıraktım kitabı.

Grinin Elli Tonu. Zaten o tarz okumam ben ama yine o tarz okumayan bi arkadaşımın çok hoşuna gitmiş, dedim ver, demez olaydım. Hayatımda ilk kez kitabı yarım bıraktım, bu kadar sığ ve saçma bir kitap olamaz. Erotizmi çok yanlış algılamış yazar abla...

Secret.

Edit: S*tir et denen kitap. Zaman kaybindan daha ote birseydide uygun kelime bulamadim.

kişisel gelişim kitapları... çünkü hepsi aynı geçici gazı veriyor.

daima çok satanlarda yer alan rengarenk kitaplar... kapaklarından olsa gerek.
okumadım da gerçi ama o tarzı sevmiyorum bana bir şey katmıyor.

geçen bir kitap aldım arkadaş tavsiye etti de. emine şenlikoğlu'ymuş ilk kitapla öğrendim kim olduğunu. okunacak kitap değil ki, ilk on sayfadan sonra baktım kim bu diye zaten.

harun yahya kitapları

Siktir et diye bir kitap vardı bilmem hatırlar mısınız. Okuduğum en gereksiz kitaptı kesinlikle.

1984, 40 sayfa okudum ve bir bok anlamadım. Saçma salak bir kitap. Dili çok kötüydü.

Davıd Whitehouse - Yatak
J.M. Coetze - Barbarları Beklerken (sevenleri saldırmasın, bence böyledir.)

murat menteş alper canıgüz ve benzerlerinin kitapları.

Soner Yalçın'ın Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı hayatımda yarım bıraktığım tek kitaptır. O kadar çok ismi o kadar saçma argümanlarla sebatayist çıkarmaya çalışmıştı ki kitabın yarısına gel(e)meden beyin kanaması tehlikesi geçirdiğim için bırakmak zorunda kalmıştım. Rus klasiklerinde bile o kadar çok karakter yoktu, aklıma gelince soğuk soğuk terlemeye başladım yine.

Teen fiction kitaplarından gece evi, sevimli küçük yalancılar; romanslardan harlequin kitapları ve günümüz temsilcilerinin %90ı.

migrosta satılan kitapların çoğu. kapakta parlak şeyler kocaman resimler falan varsa at çöbe.

@hobarey
1984 zaten okumak istediklerimin arasında, okuyacağım inşallah.

@hobareyy +1

Anlamamış olabilir insan zira kümülatif bir olgu edebiyat. Anlamayıp da vakit kaybı demek ise komik gerçekten...

Kaynak göstermeyen hikaye tadında yazılmış tarih kitapları..

Sahilde Kafka ve 1984 en sevdiğim kitaplar arasında, çok pis ters köşe oldum vakit kaybı denince.

Bilcümle romantik, pembe dizi tarzı kitaplar, özellikle Maeve Binchy mi, öyle bir bacının kitapları çooook gereksiz geliyor bana. Zamanında arkadaş "Geri Döneceksin" diye bir kitap önermişti bu kadının yazdığı. Öyle bir yarım bıraktım ki geri döndü mü, hala bilmiyorum.

Elif Şafak kitapları, okuduklarım bana çok yapmacık geldi, doğuluları bilmeden ahkam kesmiş gibi, tarif edemiyorum ama hoşuma gitmedi.
Yine de okurum, bazen insan vakit kaybetmek de istiyor, akıcı olduktan sonra benim için sıkıntı yok.

@ hobarey

eminim ki beyin hücrelerimden bahsedecek kalitede biri değilsin. kitabı bitirdim, sadece can yayınlarınınkini 40. sayfada bıraktım. görüşüm değişmedi hala bok gibi bir kitap olduğunu düşünüyorum. bir harry potter bile değil. Sonuna kadar vakit kaybı.

ütopik kitapların tümü.
orwell
huxley
etc..

ilk paragraf, kazanın tekrar gözün önüne gelmesi (flaşbek) PTSB - post travmatik stres bozukluğu - belirtisi.
psikiyatrist'e gidip bunları ona anlatabilirsiniz. yardım alın iyi gelecektir mutlaka.

Panik atak vb. başlamadan psikiyatrist e git.

Bundan başka fazla yalnız kalmamak için kalıcı tedbirler al.

kanka bu yıl istanbul sanırım.

Aa hakkaten. Öyle bir şey olmadı sanki bu sene.

bugün oruç tutanları dövme haberi çıktı. artvin de...
30 mart artvin deki kemalistleri çok kızdırmış herhal...

Beşiktaş'ta sahurda turistlere saldırdılar.

Beşiktaş'taki olayı odatv ve radikal her zamanki gibi çarpıtmış.
"
EMNİYET OLAYI AYDINLATTI
İlçe Emniyet kaynaklarından alınan bilgiye göre turistlerin alkolü fazla kaçırıp çevredeki vatandaşları tahrik edici davranışlarda bulundukları öğrenildi. Alkollü turistlerin bu davranışları sonucu çevreden tepki aldıkları ve darp olayının da bu şekilde gerçekleştiği bildirildi. Ayrıca darp edilen turistlerin herhangi bir ŞİKAYETTE BULUNMADIKLARI görüldü."

www.ensonhaber.com

çıkanlar da "yobazlar bizim komşuyu oruç tutmadı diye dövdüler" tarzında sokak ağzıyla, kanıttan uzak bir şekilde genelde.

ya da aslında oruç tutmadı diye dövülmeyip konuyu oraya saptırmaları da olabiliyor. mesela ali oruç tutmayıp veli'yi sigara dumanıyla zor durumda bırakırken kavga çıkıyor. ama haberlere "oruç tutmadı diye ali hunharca darp edildi" diye geçiyor.

ateist ve dinden korkan kesim de asılsız ve çarpıtılmış bu haberlere tapıyor işte.

Kimse kimseyi oruç tutmadı diye dövemez. Bu tür olayların ardından; öncesinde mutlaka bir anlaşmazlık ,tartışma vb. söz konusu olduğu ortaya çıkıyor.

kartal

merter-bahçelievlerde yağdı

ataşehir

kartal

Ümraniye. Hala yağıyor.

beşiktaş - üsküdar - ümraniye

anadoluhisarı yarım saattir yağmurlu.

kadıköy, yağdı bitti.

halkalıda çok pis yağıyor.

bakırköy. gökgürültülü sağnak yağış.

avcılar

sarıyer , atıstırdı bır sure..

Sabah 04:00 - 05:00 arası kuzeybatı dan yağış gelecek.

yugoslavya yıkılalı çok oldu malesef.

Bir an heyecan yaptım kabul ediyorum :)

eder

Alabilirim.

Yugoslavya'nın yıkılması bir avantaj.. Çocuklarına birer ev alırsın ilerde :D

matematigi herkese ögretmeyeceksin abi boku cikiyor.
kuran indirilmemis diyelim yazilanlar yalan diyelim hepsi uydurma diyelim ama afedersin koskoca din yaratacaklar o kadar kisiyi inandiracaklar burada bir matematik hatasi var sunu yazmadan bir duzeltiyim demiyecekler.

maalesef sorunun cevabını yanlış yerde arıyorsunuz.
ekşi sözlük'teki ateistlerin bir numaralı saldırı noktası bir bu, diğeri ise hz. ayşe'nin 9 yaşında peygamberimizle evlendiği iddiası.
bu iki konu nedense müslümanalrdan çok kendilerini "kasıyor" ve üzerine söylenmedik laflar bırakmıyorlar.

bu yüzden, o soruyu internetteki fetva veya fıkıh sitelerine sormanız daha mantıklı. zira buradaki cevaplar kafanızı karıştırmaktan ve "aha, işte çelişki!" diye ağzının sularını akıtacak bir ateisti mutlu etmekten başka bir işe yaramayacak.

gençler konu ile alakasız, hıristiyanlığı kabul edelim onun takipçisi daha fazla, o kadar insan yanılıyor olamaz.

(bkz: kuran'da miras bölüşümü/@yalnux)

pandora'nın kutusu açılmış yine.
ben konuya usülden gireyim.
böyle önemli bir konunun bu kadar karmaşık anlatılmış olması sizi rahatsız etmiyor mu.
gidin açın medeni kanunun mirasla ilgili bölümünü, açık ve net.her okuyan aynı şeyi anlıyor.
ama kurandaki miras bölüşümünde kavga kıyamet. herkes kendince yorumlamış.
İçerik doğru olsa bile kötü yazılmış olduğunu kabul etmek lazım.

ateist dolu bir yerde kuran ve miras paylaşımı sorarak hakikatten faydalı bilgi alabileceğine inanıyor musun inançlı biri olaraktan?

Soruya detaylı cevap vermeyeceğim.Zira cevap zaten çok başka platformlarda verildi.Ve açıkça söylemek isterim ki esasen koskoca İslam dininde bu kadar basit mantık hataları aramak ya bilgisizlik ve yahut agresif din düşmanlığı militanlığıdır.Bu saatten sonra beş para da etmez.

zencilerle konusurken nigga ve nigger demeye özen göster , sıcak karşılık alırsın.. öbür türlü yo man falan filan tarzı yaklaşımları ırkçı kabul ediyorlar.

Valla özellikle NY'da çantana eşyalarına hakim ol. Bir de boşuna yemeye para harcama ucuz ye gezmeye paran kalsın.
Adrenalinden hoşlanıyorsan da theme parkları bol bol gez. Tavsiyem Six flags ve Busch Gardens.

Süt dökmüş kedi gibi ve terbiyeli-edepli bir şekilde otomobil kullanın. Stop levhasını açmış sarı okul otobüsü, DUR demektir. Otbizin yanından bi levha açılıyo ve tepedeki kırmızı dörtlülerini yakıyo. Ortasında refüj olmayan yollarda, yolun karşı tarafında yani sizin seyrettiğiniz istikametin tersi istikamette seyrederken durmuş olan ve dur levhasını açmış olan otbiz için BİLE, durmanız ve otbizin öğrenci indirip bindirmesini beklemeniz gerekiyor.

Yollardaki STOP levhası da dur demektir. Durmazsanız biçerler.

Zencilerle başınız belâya girerse, aym mazlım bro! diyin. Ben dedim işe yaradı. İstanbul'da büyümüş biri için, NY çocuk bahçesi gibi gelir.

Köprü, tünel girişlerinde, yaya veya araçla girerken, fotoğraf ve video çekmek yasak. Polis durdurur ve çektiğiniz şeyleri siler.
Arkanızda bir polis aracının tepe lambası yakıp sizi takip etmesi, sağa çek demektir. Yavaşça sağa çekin. Hiçbi şey yapmadan, ARABADAN İNMEDEN efendi gibi polisi bekleyin. Arabada beklerken hiçbişey yapmayın.

Amerika'daki iklim Türkiye'dekinden farklı. Çok koyu gri renkte yoğun bulutlar, sel baskınının habercisi olabilir. Öyle bulutlar varken, otomobille yola çıkmayın. Başka bir plan yapın. Otbiz olur tren olur filan. Yollar balık sırtı bombeli olduğundan, şiddetli yağmurda, yolların iki kenarında su birikebiliyor ve aquaplanning, hydroplanning denen, otomobilin su kayağına dönüşmesi hadisesi yaşanabiliyor. Özellikle virajda olursa, yoldan dışarı uçarsınız.

İstanbul'da yaptığınız gibi, bir aracın kıçına kadar girip selektör yapmayın. Reckless driving diye bir suç var. Sizi cep telefonundan polise şikâyet edebilir. Önünüzdeki aracı geçmek istiyorsanız, emniyetli takip mesafesini koruyarak, bir süre arkasından gidin ve başkaca bir şey yapmayın. Büyük bir ihtimalle yol verir. Debbağhaneye bok yetiştirmiyosanız, ve araç yol vermiyosa, vermesin. Çok aceleniz varsa, sağından geçer gidersiniz. Araçla slalom ve makas gibi dallamalıklar yapmayın, yapan olursa, siz onlara uymayın. Çoğu eyalette, araç kullanırken, kulaklıksız olarak telefonla konuşmak ve SMS yazmaya çalışmak suç. Yakalanma ihtimaliniz düşük olsa bile, bilmediğiniz bir ortamda araç kullanacağınız için, dikkatinizi araca ve yola verin.

Amerika'da yavaşlayıp ya da durup selektör yapmak, ''ben sizi bekliyorum, buyurun geçin hadi!'' demektir. Türkiye'de ise selektör yapmak ''Bekle lan deve! Ben geliyorum ve ben geçecem!'' demektir. Bunu bilmezseniz kaza yapabilirsiniz. Misal siz selektör yaparsınız, karşınızdaki, ona yol verdiğinizi sanır ve geçmeye kalkar filan.

Amerika'da, yaya otomobil ilişkileri de, yayalar lehinedir. Yayaların çoğunluğu, sizin yaya geçitlerinde, dur levhalarında filan duracağınızı düşündüğü için, yola bile bakmadan, kendilerini yola atıverirler. Türkiye'deki yayaların her daim teyakkuzda olma hallerinden bir eser yoktur. Dalgın dalgın yola inerler ve sizin onlara yol vereceğinizden %100 emindirler. Yol vermemek ya da taa diplerine kadar yaklaşıp son anda durmak gibi hareketlerden de çok tırsar ve terörize olurlar. Özellikle yayalara karşı çok efendi olun.

Maksimum hız limitinin saatte 65 mil olduğu otoyollarda, siz 65'le gidiyorken, sağınızdan ve solunuzdan vızır vızır geçip gidenler olabilir. Siz onlara uymayın. 70-72 mil sürati geçmeyin.

İki şerit gidiş, iki şerit geliş bir yolda, sol şeritten gidiyorken, o yolun hız limiti ne ise, o hızla gitmek zorundasınız. Misal, o yolda, Speed Limit 45 diye bir tabela varsa, siz sol şeritten, 45 milden daha yavaş bir süratle gidemezsiniz. 45 mil hız limitli yolda, sol şeritten 30 mille gitmeye kalkarsanız, polis sizi sağa çekebilir.

Ayrıca, uzun yolda, sürekli olarak sol şeritten gitmemeniz, sol şeridi sadece sollamalar için kullanmanız beklenir. Çünkü bazen polis, bazen de eyalet polisi, 100-110 mil süratle biyerlere yetişir sol şeritten giderek. Onlar için yolu boş bırakmanız gerekir.

Trafik levhalarının çoğu yazıyla anlatılmıştır. Mesela ben ilk araba kullanıyoken, narrowing shoulder diye bi tabela görmüştüm ve tabii bi bok anlamamıştım. Biraz daha ileri gidince, ulan sakın bu shoulder omuz diil de, şarampol, emniyet şeridi karışımı bi şey olmasın? diye sordum kendime ve haklı çıktım. Buna benzer bir sürü yazılı levha görürsünüz. O yazıları sürekli olarak okumak ve anlamak zorundasınız. Belki gitmeden önce gugıl görsellerden, gideceğiniz eyaletin adını ve traffic signs yazarak, neler olduğunu çalışmanız faydalı olabilir.

Bi de şehir içi trafikte, trafik ışığı ile kontrol edilen bir dörtyol ağzında, misal siz sola dönecekseniz, sizin için sola dönüş okunun yeşil ve sarı yandığı 4. bir ışık olabilir. Yani bu tür kavşaklarda sola ve sağa dönüşlerinizde, ortada 3 trafik lambası mı var, 4 trafik lambası mı var diye dikkat edin. 4 trafik lambası varda, altında muhtemelen açıklaması da yazar.

Diğer önemli bi mevzu da, sağa ve sola dönüşler için, uygun şeritlere girmeniz gerektiğini önceden gösteren ileri ve sağa sola oklu levhalar vardır. Bu oklar, dönüş yapacağınız noktada asfaltta da boyalı olarak vardır. Onlara da dikkat edin ki, bi tereddüt yaşayıp hafif sürttürmeli kazalar yapmayın.

Sokağa pantalonsuz ve donsuz bile çıkabilirsiniz ama GPS'siz olarak ASLA çıkmayın. Haa, götünüze güvenir ve çıkarsınız, yolunuzu da bulursunuz belki ama hem vakit kaybedersiniz, hem para kaybedersiniz, hem de bayaa bi enerji sarfedersiniz. Kasmaya hiç gerek yok.

Çoğu eyalette para karşılığı seks yasak biliyorsunuzdur. Las Vegas'ta YouTube şöhreti olan Türk gençlerinin durumuna düşmeyin.

Fast food zincirlerinden uzak durun.

Marketlerde gördüğünüz ıvır zıvır şeylere, anaaa ne güzelmiş la! anaaa bunlar Türkiye'de çok pahalı la!, diye yaklaşırsanız, sermayeyi kediye yükler ve pişman olursunuz. Göze görünmüyo ama sonunda feci yekûn tutuyo.

tori black'e selamlar saygılar götür çok fena hastasıyım hocam:-)

Cebinde bozuk para bulundur.Zenciye rastlarsan ver.

gg üzerinden satılıyor genelde zaten.
ya da yüzyüze.
öbür türlü şansa bırakanlar oluyor, onlar da zaten genelde sonrasında dolandırıldm duyurusu açıyorlar.

Ben çok defa buradan telefon sattım.Buluşup da satıyordum ve yine de telefonu getirmeden önce kapora aldığım olmuştu.Aslında alıcı olarak da satıcı olarak da hiçbir yasal güvencen yok.Kendince karşındakine güvenip güvenmemek konusunda bazı yöntemler geliştirebilirsin.

Belediyeyi arayıp şikayet edilebilir. Ben zamanında anonslar için arayıp şikayet etmiştim. Gerçi o zaman bana gelip dilekçe vermeniz lazım demişlerdi. Ben de bağırıp çağırınca birden belediye başkan yardımcısına bağladılar telefonu. Adam da anlayışla dinleyip hak verdi. Hatta 2 gün sonra arayıp durum düzeldi mi diye sormuştu. Bu da böyle bir anımdır işte.

engellenmesi imkansız. çözüm kulak tıkacı olabilir.

edilemez ne yazık ki, aslında kime sorsak davulla uyanan mı kaldı diyor ama birisi davulcuları kaldırmaya kalksa toplumda hemen bir "adetlerimiz elden gidiyor" kaygısı oluşuyor. o yüzden kaldırılamaz gibime geliyor.

avukat olunca, biraz da para bulunca dava açacam ben ama, gümbede güm güm, bu ne lan. hayır çoluğu çocuğu olanlar ne yapıyor onu hiç anlamıyorum.

Şu süreci takip et:
Önce Türkiye toprakları üzerinde bir islam devleti kurulmasını bekle.
Yetkili merciden fetva al.
Devlet-i Ali İslam Yüksek Şurası'na bir dilekçe ile başvur.(Dilekçeye fetvanın onaylı suretini ya da aslını ekle)
"Müslümanlığı yok etmek istiyorlar" kaygısından uzak bir değerlendirmeyle sonuca ulaşabilirsin.

hakaretin cezalandırılabilmesi için en az 3 kişinin buna şahit olmuş olması gerekiyor. adamın çevresindeki insanlar komşular falan görmedim derlerlerse, bir şey yapılabileceğini zannetmiyorum. eşinizin ve kaynananızın tanıklığı kabul olunur.

maddi götürüsünü bilemiyorum hocam.

önce hakaret ve tehdit diye savcılığa müracat edin.Ceza davası açılır da istediğiniz gibi yürürse ve karşı tarafın mali durumu çok iyiyse tazminata da konu olabilir.

hakaret dışında tehdit de var. (silahla tararım)

sıfır maddi götürü ve bu hakaretten öte tehdit de içeriyor kendi şahitlerinizle ceza aldırtırsınız kesin %100.

microfiction'ın de değindiği üzere, tehdit sizin vücut bütünlüğünüze yönelik ise 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası var; bu tehdit silahla olursa eğer 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir adam.

peki mahkemede "tararım dediyse sanki gerçekten mi tarayacak, sinirle söylemiş birşey ciddiye mi aldınız vs." gibi bir durum olmaz değil mi? yani ben de ciddi ciddi beni tarayacağını düşünmüyorum elbette. belki de ciddidir bilemem gerçi.

ciddiye alıp almama gibi bir durum yok, kavga esnasında -örneğin söylüyorum-, "ağzına s.çarım senin, kafanı kopartırım" falan dese burada hem tehdit hem hakaret suçu işlenmiş olur. yani adam gerçekten ağzına s.çmayacak ne de olsa, ama bu elbette ki bir hakaret suçudur.

maddi götürün olmaz rahat ol. gidip basvur

"seni silahla tararım" gayet net bir tehtit cümlesi hocam. sen adamın ciddi olup olmadığını nereden bilebilirsin? bilmek zorunda mısın? adam bunu söylemiş. bu net olarak tehtittir. kovalarsan ceza aldırırsın bence.

athena gökhan var. özlerinde iyi insanlar gibi görülebilir; ama bana göre boş insandır. yok cerrahi tarikatı yok mevlevilik vs..hepsi entelleri dine sevdiren saçmalıklardır. dini kaideler bellidir. o'da kitapta yazar.

olur öyle bazen.

gördüm.

geçen ekşi'den öğrendim, (bkz: erdem uygan).

çok var.

tabi canım ne diyorsun. 6 aydır şaşkınım.

Dindar adamın tahmin edilirliği zor zaten, yaptığı ibadeti inandığı dinin ritüellerini inandığı tanrı adına yapar gösteri amacı yoktur. Dinci değildir yani. O yüzden insan şaşırabiliyor.

Evet.

Hatta ateyizim diyip evde namaz kilan bile gordum. Tam onu cozemedim ama inanilmaz isyankar durup dini vecibelerini yerine getiren insanlar var.

mevleviliğe saçma diyen trolleride görmüş olduk bu duyuru sayesinde vay arkadaş kafalara bak.

duyuruya cevap olarakta evet

Soruyu biraz daha açıklayabilir misiniz? Tam olarak anlayamadım da...

Gordum. Kadindi.

ben. bana duyan herkes şaşırır. dışardan bakır saçlı, makyajlı, canı istedi mi şort, mini etek giyen birini görürler hep. he bi de canı sıkıldıkça piercing yaptıran biri. dövme de çok istiyorum ama para yok cepte. ramazan bitsin saçları da pembe yapacam :)

ama kimseye asla baskı uygulamamak üzere kendi içimde dindarım. arada aklıma sorular takılsa da fikrimi değiştiremiyorlar. namaz kılamıyorum ama orucumu hiç kaçırmadan tutarım. kuran okumayı da bilirim. hacı babam veya ailemin üyeleri istediği için değil, manevi huzur sebebiyle dindarım. elime kuran alıp okuduğumdaki huzuru şu dünyadaki hiçbir şeyde bulamadım.

yeri geldi mi taksimde veya kızlı erkekli evde sabahlar içki de içerim (guinness çok severim ya la, evde absinthe var deneyemedik hala :(), çarşaflısından satanistine kadar çok farklı yelpazelerden dostlarım oldu.
yani tanıştığım kişiler dindar tayfadansa dindar olduğumu öğrenince şaşırıyor. ateyiz vb tayfadansa gene dindar olduğumu öğrenince şaşırırlar. benim gibisine daha çok rastlamadım ama bana anca benim gibiler şaşırmıyor :)

Polise vermeli, görüntü alabilirseniz savcılık da sanırım birşeyler yapar. Gerçi görüntü olsa kesin çözülür ses de olabilir belki.