metro market'lerden meriç marka alıyorum süper oluyor

www.saanen.gen.tr
Şu garip sayfanın altındaki resimler Kıbrıs üretimi olanlar. İsimle ararsan online falan satan yer bulman daha kolay olabilir.

evet meriç i mutlaka denemelisin. üretim yeri de kıbrıs zaten. Bir de bulabilirsen (bazen migroslarda falan oluyor) daha da güzel "özlem" marka olanı

Koop var, bildiğim kadarıyla kıbrıstan geliyor. Ben kıbrıs'ta da yemiştim. Beğeniyorum.

koop marka olani bnde kıbrısta yemiştim. burdaki arketlerdede mevcut

koop-meriç-halisköy migros, carrefour gibi marketlerde bulunuyor. bunlar kıbrıs'ta üretiliyor. ama emin olun bunlar bile fabrikasyon olmadan yapılmış köy helliminin yanından geçemez.

Migrosa bakıcam bi. Meriçi yemiştim kıbrısta güzeldi. El yapımının yeri ayrıdır tabi. Gönül ister ona ulaşalım ama nası? Bunu bulsam yine iyidir.

hellim peynir değil hellimdir.

dönem dönem temininde sıkıntı olabilir, türkiye'de pek çok fmf hastasının olduğu düşünülürse ilaç da getirtiliyordur

eczacılar odası ile görüşün

clear bende kepeği geçiren tek şampuan oldu.

Once bi dermatologa git belki de cok basit bi sorunun var.

Bi kere şampuanını kesinlikle marketten alma eczaneden al.

markası vs?

otacı'nın zeytinyağlı defneli şampuanını kullanıyorum gayet hoş

vichy dercos anti dandruff shampoo

dermaatolog +1

yıllarca çeşitli kepek şampuanlarını denedikten sonra annemin önerisiyle dove'a geçtim. çok memnunum (nazar değmesin)
saçları çok sıcak suyla yıkamamak lazım. her gün yıkamak da kepeği artırır, hatırlatayım

hepsini izledim ama aralarından sadece dogville yi hatırlıyorum. ve onu da sakın izleme. çok sıkıcı daralırsın. lucky number slevin iyi gibiydi sanki.

caba gerekmesin dersen en duzu casino.
bence izlemen gereken amores perros.
lucky eglencelik.
dogville senin bu kafaya gitmez.

Casino cok iyi bir film

lucky number slevin izle, eğlenceli film.

amores perros

amores perros.

sayılanların tamamını bir şekilde duydum ve imdb sayfalarını daha önceden ziyaret ettim.
listeden yalnızca dogville'i izledim, ve hiç düşünmeden tavsiye ederim.
amores perros'u ise çok film izleyen bir arkadaşım daha önce üzerine basa basa tavsiye etmişti.

Lucky Number Slevin'a saygılarımı sunuyorum.

Aylardır akşıma gelmiyordu bu film, sevmiştim ben. İzle gitsin.

lucky number slevin'i izlemediysen kesin izle. benim için külttür.

kansas city shuffle diyorum.

un ekle

Denemedim ama kaşar peyniri olabilir ya da içine hazırladıklarını karıştırıp şekil versen?

Ben olsam biraz nişasta eklerdim ama tadı nasıl olur fikrim yok.

kaşar koymuştum bir çay bardağı kadar zaten :(
yani top şekli nasıl veriliyor anlamadım. mikserle ezdim, ondan mı acaba?
un ekledim dediğiniz gibi ama hala yapışkanımsı, şekil verilebilecek gibi değil. çok da una abanıp tadını bozmak istemedim. abansam mı yoksa? :(

iyice soğumalı mı yoksa? hafif ılık şuan.

patatesi çok sıcakken yaparsan öle olur sıcakken hemen yapıcaksan biraz buzluğa koymalısın.

içine irmşk koyarsan olur ama birazcık karıştırıp tadına bak.

irmik taneli olduğundan yapışkanlığını alır.


mısır unu lezzetli olur ama

normal un koyma. buzluğa koy o iyice sertleşsin sen dediğimi dinle. çok zorlanırsan mısır unu koy. nornmal un tadını bozar

tamam koydum. ne kadar bekleteyim orada?

annem diyoki vakti varsa yeniden patates haşlasın. patatesi ezmeden beklesin soğutsun. sonra çatalla ezsin.

mikserle sıcakken patates mi ezilirmiş cırcıvık etmiş o evde kalır

diyo :D

içine biraz un koyduysan yuvarlarkende ellerini unlayıp öyle yuvarla ki eline yapışmasın.

yeaaaa :((((

vaktim yok ki hiç :(

şimdi buzluktan ne zaman alalım, anneye <3 sorar mısın? *puppyeyes*

beklesin biraz soğusun diyo yapışmıycak kadar. ellerini de unlasın diyo yuvarlarken. ara ara aç buzdolabını bi parça al bak yuvarlanıyo mu

yapış yapış olması tamamen patatesin cinsiyle alakalı, kullandığın patates bütün haşlamalık veya kızartmalıkmış demek. pürelik patates kırıntılar halinde dağılır.
soğutup öyle top top yapmayı denemek en mantıklısı.

hergün veya günaşırı duş alan biri için hiç biri sorun değil. onun dışında eşarbın içine takılan bone var, o zaten sürekli yıkanır, temiz saça temiz bone takılır. kafana taktığın şey de bir bez parçası, öyle tupperware kapağı değil hiç oksijen almasın. alıyo hava.

edit: bu arada bunu bilmeyenler oluyo, evde çıkarılır bütün kafadaki örtüler. evde öyle gezmiyolar yani.

hijyen kısmınca değil ama saçı kapatmak ciddi anlamda saçın kalitesini düşürüyor
ayrıca tümden kapanma d vitamininin aktivasyonunu engelliyor
ayrıca kapalılarda deri enfeksiyonları daha sık (nemli yerde mantar enfeksiyonu çok rahat olur)

Hijyen olarak insan açıklen ne sıklıkla duş alıyorsa tesettürlü iken de devam ettiriyor. Yazın ipek ve pamuk karışımı başörtüsü altına penye bone öyle feci sıkıntı çıkartmıyor. Mekke'de 45 derecede bir sorun yaşamadım şahsen. Hijyene girmez ama saç uçlarım kırılıyor havasızlıktan evde de topladığım için ama annem her ay 2 cm kestirir onunkiler sağlam.
Açık halimle yazın dar kıyafetler çıplak ten daha çok terletirdi bol gidiğim için ter kokusu da yapmıyor. Ama oh sorun yok diye aynı boneyi bir hafta tak aynı tuniği üç gün üst üse giy leş gibi ol bu İslam mantığına aykırı zaten. Yapmayın bacılar :))

sarı kantaron degil mi bu?
yani tabletinden ziyade gidip cayını falan alıp icseniz baslangıc olarak?

Kafana göre başlayıp bırakabilirsin herhangi bir sorun olmaz. Çay olarak da kullanabilirsin hatta melisa+kantaron ikilisinin çayı bence daha güzel ve etkili.

sari kantaron'un gavurcasi o. antidepresan ilaclari ile ve tansiyon hastalari tarafindan alinmasi oneilmez. kontraseptifleri bilemedim, goole'a sor istersen.

Sari kantaronmus evet. Bir de su yaziyor. Benimkisi Yazz acaba ilk kisimdakilerden mi. Bir de anlamadim ikinci kisimdakilerle kullaniminda sorun olmuyor mu. Neyse vazgeceyim bari Birth control pills (Contraceptive drugs)Some birth control pills contain estrogen. The body breaks down the estrogen in birth control pills to get rid of it. St. John's wort might increase the breakdown of estrogen. Taking St. John's wort along with birth control pills might decrease the effectiveness of birth control pills. If you take birth control pills along with St. John's wort, use an additional form of birth control such as a condom. Some birth control pills include ethinyl estradiol and levonorgestrel (Triphasil), ethinyl estradiol and norethindrone (Ortho-Novum 1/35, Ortho-Novum 7/7/7), and others.

nasıl rahat başlayıp bırakabilirsiniz denilmiş hayretler içerisinde kaldım

bakın, vücutta metabolizma denen bir şey vardır. bir şeyi metabolize etmek için çeşitli enzimler kullanılır. sarı kantaron da pek çok ilacın kullandığı bir enzim üzerinden metabolize olur. sizin sarı kantaronu almanız demek, diğer ilacın yeterince metabolize edilememesi anlamına gelir. etkileri azalır ya da yan etkileri çok artar. kafanıza göre çayını dahi içmeyin

sarı kantaron etkileri tam bilinmeyen bi antidepresan beklenmedik şeyler çıkabilir. içmeyin içirmeyin. probleminiz varsa doktora görürünün en azından yan etkisi kontrollü bilinen birşey kullanırsınız

Yeterince korktum, artık herhangi bir çay bile içmeyeceğim. Teşekkürler.

ben kullandim, öluyordum .

Gay oldugunu soyleyen cocuk gayse, gaydar dedikleri bazen inanmak istedikleri olabiliyor. Cocugu etkileyici buluyorsa bunu iddia etmis olabilir. Sirf yakisikli diye ayan beyan straight adamin gay oldugunu ve sakladigini iddia eden gay cok gordum ben. :) Turkler haric o yasta gayligini oyle bir ortamda saklayan insan olmaz bencr, erasmusta hele. Kendiniz anlayacaksiniz tabii. Baskalarinin ne soyledigine bu kadar takilmayin.

biseksüel olma ihtimali hayli fazla. senin için sorun değilse devam edebilirsiniz belki.

"erkek arkadaşın olduğunu duydum. var mı?" diye açıkça sorabilirsin.

brezilyada homoseksüellik oldukça yaygın(mış). gittiğimde öğrenmiştim. birinden epey hoşlanmıştım, ondan da karmaşık sinyaller alıyodum. bi gün çıkışta açık açık sordum "are you gay?" diye, güzel bi kahkaha atıp öptü

sormak en iyisi, garip triplere gireceğini sanmıyorum

salla. seks yap iyi gelir.

sor ya nolucak. yurtdisinda cok alinmiyorlar boyle seylere. eger saklamak istiyorsa ya sinirlenir ya utanir, gay degilse icten bir sekilde guler ne alaka der, veya saklamak istemiyorsa acik acik soyler. senin de kafan karismamis olur :)

duyurudan çıkardığım sonuç: ahh, o kadar güzelim ki adama gayliğini sorgulatırım.

Elemanın gay olduğunu ilk söyleyen kişi sana yazmak için yapmış olmasın? Adamdan soğu da kendisine gel diye. Bu da olabilir çünkü.

IgM mi IgG mi saptanmış? bu önemli. G ise, daha önceden geçirmiş anlamına geliyor, M ise, yeni enfesyion

3 aylık gebelikte bebeğin fiziksel durumu hakkında yorum yapmak doğru olmaz çünkü hala daha bebek gelişmektedir. kaldı ki ilk trimester, ciddi organ gelişimlerinin olduğu dönem

zihinsel engelli olup olmaması kesin değil, maalesef doğduktan sonra anlaşılır o. onun dışında (bkz: torch enfeksiyonları) başka semptomları da olabilir, bunların bir kısmı ultrasonda görülür bir kısmı ise görülmez

bebeklerini bu riski alarak dünyaya getirmek onların tercihi.

la noix, çok teşekkürler. IgM ve IgG ile ilgili bir bilgim yok ancak daha önceden bu rahatsızlığı geçirmediğini söylemişti. internette gördüğümüz bilgiler oldukça korkutucu olduğu için bebeğin kusurlu doğma riskinin ne kadar olduğunu merak ediyoruz. virüsün yüzde 50 gibi bebeğin hayatını karartma ihtimali varsa sanırım kürtajı tercih edecekler.

hayattaki en buyuk korkum. ben olsam once kurtaj yaptirir, sonra da yedigim bok yuzunden bir hayat azap cekerdim sanirim.

İcmeyin...midenin dolu olmamasi isteniyor.
4 kere genel anestezi aldim.
Kusarak uyanmak istemezsiniz.

ilaç kullanan hastalar için "hapınızı yutabilecek kadar su"ya izin veriliyor. sanırım ağzınızı ıslatmak için küçük bir yudum suyun bir zararı olmaz.

doktor veya cerrah değilim. bir doktora teyit ettirmeden dediğimi yapıp risk almayın.

İçmeyin, ağzınızı ıslak pamukla ıslatıp idare edin. Geçmiş olsun.

Geçmiş olsun, içme hiç riske girmene gerek yok.

İçme. Anestezi sonrası da su vermeyecekler hazırlıklı ol. Yalvarsan da vermiyorlar. Yalvardım vermediler :))
Geçmiş olsun.

Anladım kardeşlerim çok teşekkür ederim bir devlet hastanesinde ameliyat olacağım ancak saat kaçta sizi ameliyathaneye indirecekleri belli olmuyor. Ameliyat sonrası da su içilmiyor bugün biraz zorlanacağım :)

su içersen entübasyon sırasında mide içeriği akciğere kaçabilir, bu nedenle oruç öneriyorlar

esas nedeni bu

Hastanenin devlet özel olması farketmez. Takma kafanı ona. Acil hasta gelir, senden önceki hastanın işi uzar...
Öğleden sonra gelip senin ameliyat yarına kaldı demesinler yeter.

Yalnız kardeşim bu nicklerin hali ne boyle birisi balık kraker birisi sutlu neskafe yan yana ne giderdi şimdi

bende 3 kez birkaç dakika kesilip geri geldi 1 saat içinde.

Biraz önce ulastım musteri hizmetlerine, genel bir problem varmıs, bekleyecekmişiz...

şimdi geldi benim de.

Bende problem yok hayret birazdsn baslar bende de.

gitti- epey bi süre gelmesi
sonra geldi, arada kopukluklar oldu
şu ara iyi

parasetamol, aspirin, opioidler.

ee, şimdi geçirdiğim mide operasyonu sonrası bana NSAİİ alma dendi. aspirin bile o gruba giriyorsa ben ne içicem bir ağrım sızım olduğunda?

metamizol sodyum (novalgin), propifenazon (minoset plus'ın etkin maddelerinden biri), parasetamol ve opioidler kısmında sıradısı +1

opiodleri dışlarsak grubun adı non-opioid analjezikler oluyor.

parasetamol içiceksin
opioidler de zaten yeşil reçete ilaçlar

www.mgm.gov.tr

organ nakli yalnızca hastanede ölen kişilerden organ alınarak yapılıyor..

yaramıyor
organ nakli için beyin ölümü olması lazım, kalp atımı durduktan itibaren max 20 dk içinde o organlar da ölür

Vize başvurun resmi olarak reddedilmediği müddetçe hiç bir sigorta şirketinin iptal edeceğini sanmıyorum. Sigortacıyım, bizim şirket etmiyor.

saglik sigortasinin vizeyle hic bir alakasi yok. sadece bazi yavsak konsolosluklar sart kosuyor; ama 2 yil almana da gerek yok. ilk seyahatin kadar 1 yada 2 haftalik al yeter. sonucta tek seferde 2 yil kalmayacaksin. biraz kafanizi calistirin ya.

@mayeskuel o aldığımız 2 yıllık sigortalar da iki yıl günü gününe işlemiyor zaten. belli bir gün sayısı kadar teminat veriyor. ayrıca sözlükten sigortan ne kadar uzun olursa, o kadarlık vize alırsın tarzı şeyler okudum da bunu düşündüm.

1 ya da 2 yıllık hangi ülke veriyormuş, sigortadan önce bunu düşün bence

eskisi gibi değil schengen, çoğu ülke ciddi zor veriyor, verirse de azıcık veriyor. ispanyolla evliyim, 1 seneyi anca verdi ilk başvuruda (ki tonlarca önceki schengen'im, 2 abd vizem var. doktorum, işim gücüm evim var)

sen 1 - 2 senelik isteyince o kadar verecekler diye bir şey yok, hatta sürekli seyahat etmiyorsan 1-3 aylık verirler. seyahat süren kadar bile verebilirler(1 hafta ,10 gün). bunu göz önünde bulundur bence. seyahat sigortanı da ilk seyahatin kadar yaptırsan yeter.

@la noix almanya teyzeme hep 2 yıl veriyor. ben de oradan düşündüm. gerçi ben italya'ya başvuracağım sanırım ya da fransa'ya.

@kalimotxo yılda bir kez gidiyordum çulsuz halimle, şimdi işli güçlü daha az çulsuz halimle, vize de cepte olsa daha çok giderim. ama şans işi doğru. yine de şansımı denemek istiyorum. teşekkürler.

Bütçeyi Excel kullanarak yapacaksınız.

İstanbul - St. Petersburg ulaşım (kapıdan kapıya)
St.Petersburg konaklama 2 gün
Transsibirya ulaşım ve yiyecek içecek

filan diye kalem kalem yazıp, karşılarına da internetten bulduğunuz fiyatları yazacaksınız.

Ben 50 bin dolar diye atmak istiyorum. Bakalım ne çıkacak? Maliyette aslan payını, kalacağınız yerlerin kalitesi belirleyecek.
DSLR eğitiminiz yoksa, ciddi mânâda bir eğitim alın da süreniz ve paranız daha çok işe yaramış olsun.
Sağlam bir DSLR'ınız yoksa, onu ve eğitim masraflarınızı da bütçeye dahil edin.
Bir de noolursunuz günlük tutun. Aradan 10 sene geçince herşey unutuluyo çünkü. Oha lan! İy ki yazmışım! Bunu yaptığımı bile hatırlamıyorum! diyosunuz.

sponsor bulmaya bak
1000 gün yazı takip eden bi arkadaşı evimde ağırlamıştım, her gün 1 euro harcama gibi bi hedefi vardı, bu 1000 euroyu da mastercard vermişti. onun dışındaki tüm parayı gitar çalarak vs vs çıkartıyordu.
(www.facebook.com)

tabii sen farklı bi proje ile daha fazla mebla için sponsor bulabilirsin
yapacağın her şeyi yaklaşık oalrak hesaplaman lazım. 1 sene hızlı bir dünya turu için iyi süre olmakla beraber ne kadar gezebilirsin, ne kadar hızlı olmak zorunda kalırsın bilemiyorum.

yukarıdaki arkadaşın bir tam turu sanırım 400 küsür gün sürmüştü

couchsurfing'i geleceğe yönelik kullanmaya başla bu arada. kalacak yer olmasa bile o şehirden birilerinin sana eşlik etmesi daha güzel bir deneyim sunar.

8 ay avrupa ve asyada backpacking yapmış biri olarak istediğin rotada 1 yılın az olacağını düşünüyorum. süre tamamen sana kalmış bir durum ama öyle zamanlar olacak ki sırf dinlenmek için bulduğun ucuz bir şehirde 1 hafta boyunca yatacaksın. avustralya muhtemelen en kısa süre kalacağın yer olsa bile en fazla para harcayacağın yer olacak. 40.000 dolara çok rahat bir şekilde 1 yıl geçirirsin istediğin rotada. avustralyayı çıkarıp tüm asya ve güney amerikada geçirirsen zamanını 25.000 dolar civarında bile çok iyi bir tur yaparsın. şimdiden plan yapma zaman geçmez sonra. tura başlamaya 1 sene kala couchsurfing üyesi ol biraz milleti ağırla. sonra çok faydasını görürsün. gerçi yola çıktıktan sonra da üye olsan yine çok faydasını görürsün. kısacası yapacağın ilk iş cs üyeliği almak olsun.

şikayetine ve daha önce kaç kez doktora gittiğine göre değişir

Geçmeyen bir bitkinlik hali var. Gilbert sendromu olabilir. Bu şikayetle daha önce nörolojiye gitmiştim, doktor gilberti bilmiyordu. Yazdığı ilacın da pek faydasını görmedim.

1

git, emin ol neymiş ne değilmiş. ama istedikleri testler çok pahalı olacaktır 1'de. ona hazırlıklı ol.

prof olanın makalelerine bak, hangi konuda ilerlemiş.

prof'lugun akademik bir unvan oldugunu ve prof olmanin iyi bir hekim olmak olmadigini unutma.

ayni bransta profdan iyi bir uzman hekim olabilir mumkundur.

gilbert'ı muhtemelen tüm dahiliye hekimleri bilir. aile hekimleri bile yeni mezunsa bilir yani. fark etmez, kafana göre git bir doktora.

küçükyalı tarafından ataşehir migrosa direkt araç yok
metro ile kozyatağı durağına gidilip oradan ataşehir minibüsüne binmek bir seçenek olabilir

küçükyalıdan bostancıya gelip bostancı iskelesinin arkasındaki yerden 10 numaraya binersen oradasın.

veya e-5'e geçip, minübüs tabelası yeşil renkte ferhatpaşa yazılı olanlara bineceksin. onun dışında arkadaşların dediği otobüsler.

carrefour'un sol önünden minibüsler kalkıyor.

Nöroloji ilgilenir bunlarla.

Anksiyete için ilaç alıyorsanız onun yan etkisidir belki. Prospektüsüne bir göz atın eğer ilaç alıyorsanız. Olası yan etkiler yazıyordur orda.

@youkoso hitori bocchi İlaç kullanmıyorum. (Daha önce anksiyete bozukluğu yaşadığım için, belirtilerin tanıdık olmasından dolayı yine öyle olduğunu varsaydım.) Yan etki durumu söz konusu değil yani.

nörolojiye git
yarın da açık bir eczaneden multivitamin al. çok alengirli olmasına gerek yok, benim favorim supradyn

sinir-kas kavşağında, kas kasılmasında çeşitli vitamin ve mineraller de görev alıyor.

Oncelikle romanya konsolosluguna gidip pasaport suresini orada uzatsin.burada asil problem pasaport suresi olmaz.bitebilir.kapida verilen vize suresini astiysa problem yasayabilir.eger kapida verilen vize suresini asmadiysa problem olmaz.

Romanya konsolosluğu uzatmaya 3 ay diyor :(ama biz hemen gitmek istiyoruz.Vize sorunumuz var ama cezasını ödeyeceğiz.Şimdilik en büyük sorunumuz pasaportla ilgili:( Vizeyi bi şekilde halledicez ;)

hazirandan beri bir şey yapmadığınıza göre rahat insanlarmışsınız

eğer vize süresi bittiyse sınırdışı edilir, bir daha da türkiye'ye alınmayabilir. sınırdışı edildiğinde bir sonraki uçağa bindiriliyor, parası da kendisinden alınıyor.

moldova pasoportunu kullanmak isterse çıkışta, pasaportunda "türkiye'ye giriş" damgası olmadığından polis ne zaman girdiğini, neden damga olmadığını vs sorgular. bu aşamada roman pasaportundan bahsetme gafletine düşerse 1. maddeye geri dönersiniz

edit: eşim ispanyol, türkiyede pasaportu çalımıştı, pasaportun gelmesi 2-3 ayı buldu

havalimanına gidin, vize ve pasaport süresinin dolduğunu görünce erkek arkadaşınızı direk postalayacaklar zaten. bu sayede hiç beklemeden gitmiş olursunuz..

o değil de "vizeyi bi şekilde halledicez ;)" ne demek onu anlamadım

"bi şekilde halletme ;)" şansınız varsa pasaport için de o şekle başvurun

havaalına gitsin, polislere durumu anlatsın. polis arkadaşlar yardımcı olur ;)

yok o rahatlıktan değil Turizimciyiz yazın hiç bir şekilde vaktimiz olmadı :( Moldova pasaportunu hiç karıştırmayacağiz.Sınırdışı meselesi artık çok katı değil.polisin söylediğine göre para cezasını ödediğimiz vakit sınırdışı olayı ortadan kalkıyor .

pasaportun süresi dolmamış olsa vizeyi aştığınız için dediğiniz gibi cezayı ödeyerek falan halledersiniz de olmayan bir pasaportla nasıl çözeceksiniz ki? illa ki başınız ağrıyacaktır.

sizinle alakalı olarak söylemiyorum ama böyle bir durumda bile polis bir şey yapmayacaksa kapatalım gidelim bu ülkeyi..

yardımlar için çok teşekkür ederim ;)kesinlikle üstüme alınmıyorum ama bu ülke süresi bitmiş pasaport yüzünden kapatılma noktasına gelincekse,bunun oncesinde araştırılması tartışılması gereken milyonlarca konu olması gerektiğini düşünüyorum ;)

ülkedeki genel durumun bombok olması veya tartışılması/düzeltilmesi gereken daha önemli konuların mevcut olması sizin içinde olduğunuz durumun legal olmadığı gerçeğini etkilemiyor maalesef. hangi ülkeye giderseniz gidin bir yabancının pasaportsuz ve vizesiz o ülkede bulunması suçtur. ab ülkeleri, abd, avustralya vs. gibi ülkeler böyle bir durumda "kan alma" diye tabir ettiğimiz eylemi uygularlar ve bu durum o ülkelere -hatta diğer ülkelere de- bir daha tekrar girememenize neden olur.

siz türkiye'nin kanunsuzluğundan yararlanıp da sorunsuz halledebilirseniz ne mutlu size ;)

romanya konsolosluğuna gidecek, yeni pasaport çıkaracak. kaç aysa o kadar bekleyeceksiniz. diğer türlü çıkmaya çalışırken sınırdışı edilir, daha sonra ülkeye girişte problem yaşar.

tam emin değilim ama sağlıkçıları ayrı ayrı alıyolar diye biliyorum -lise mezunları- önlisans mezunları- protez mezunları -acil tıp mezunları- tıbbi sekteterlik mezunları gibi. havuz şeklinde almıyorlar. Bi ara en çok ATT alıyorlardı mesela.
bence bu soruyu memurlar.net'e filan sorun oradakiler bu işin kurdu daha doğru biliyorlardır.

@niye ama bende senin gibi düşünüyorum yani olması gerek odur ama geçen seneki listede herhangibir ayırım yapmamışlar. O yüzden sordum

valla sizle alakalı mıdır bilmiyorum ama pek çok hemşire, sağlık memuru; ebe, hemşire; anestezi teknisyeni, hemşire olarak atanıyor

Seninle aynı mesleği yapan bir kız arkadaşım atandı 2012'de. 71 küsür puanı vardı sanırım. atandı gitti kız. O atandığında sözleşmeli alınıyordu sağlıkçılar sonra çıkan yasayla kadrolu oldu hepsi. Şimdi keyfi yerinde hastanenin diş poliniklerinde çalışıyorlar. Bildiğim kadarıyla diş doktoruna yardım etmek dışında bir işiniz yok. Ama o özelde de aynı işi yapıyordu.

o damar illaki bulunur, anestezi oradan verilir

bir kere bi çocuğun başından damar yolu açmıştı hemşire
bi kere de acilde hocamız boyundan damar yolu açmıştı bi kanser hastasına

yapılacak operasyona göre de değişiyor sanırım ama genelde ilk seçenek değil en son seçenek ayak oluyor elden yavaş yavaş aşağı inerler belki kasıktan ya da ayak bileğinden de açabilirler.

evet köprücük kemiğinin ordan subclavian damar da açılır, bebekler de en son temporal venden kafadan açıyorlar illaki açarlar yani.

annem her hafta kemoterapi görürken damar bulamazlarsa ayaktan alacaklarını söylüyorlardı ama hiç gerek kalmadı buna. her seferinde buldular damarları incecik olduğu halde. hemşirelerin becerikliliği ile de alakalı. bir yerde şıp diye bulurken başka yerde delik deşik edebiliyorlar.

sonra kemoterapi için vücuda venözport takıldı. port takılınca kanı da porttan aldılar, damar yolu açmak gerekmedi.

bir ameliyatımda ayağımın üzerindeki damardan vermişlerdi anesteziyi. 1 seferinde kasığımdaki o koca damardan şırıngayla, 1 seferinde de işaret parmağımın üzerindeki damardan tabiri caizse kanırta kanırta damla damla kan almışlardı. illa ki bi yolunu buluyorlar yani :(

aldığından fazlasını yakarsan kilo almazsın. ben de böyleyim. ünlü değilim ama. iki güne bir, bir kavanoz nutella yiyorum :)

tamam da abi günde 5 bin kaloriyi nasıl yakıyorsun? 2 bin zaten yetişkin erkeklerde gün içinde vücudun çalışmasından gidiyor galiba. 1 saat koşsan 150-200 kalori harcıyorsun. yüzsen hadi 300-400 olsun. bir günde 5 bin kalori nasıl yakacaksın?

uzman değilim ama 5bin öyle aşırı bir kalori değil bildiğim kadarıyla. harcanabilir bir kalori diye biliyorum yani.

valla michael phelps 12,000 kalori günde aldığı oluyor olimpiyat haftasında. yakmakla alakalı tamamen

edit:12.000 olacak elim birer tane yana kaymış 12 yerine 23 yapmış

tamam bana mesela yakmak için yöntem söyleyin işte. ne yapıyor da 5 bin kalori yakıyor bir günde? hadi phelps insan değil, zaten sporcu herif yakıyor olsun. furious pete de çok spor yapıyor onu biliyorum ama ne yapıyor olabilir ki lan. yani ekstra 1-2 bin anlarım da 3 bin?

abi ben yemeye çok düşkünüm. ben de furious pete olmak istiyom. nasıl bi spor programı uygulamak lazım onun için?

eğer şöyle düşünüyorsan yanlış.

"bir günde şu kadar fazla kalori aldım. hepsini yakmalıyım aynı günde."

Ben hemen hemen 3 bin kalori alıyorum günlük. Tabii bir oturuşta almıyorum o kadar kaloriyi ama sağlıklı kaynaklardan alıyorsan ve harcayacak egzersizleri yapıyorsan büyük bir miktar değil 5 bin kalori. O baklava yeme kısmı işin hayvanlığı yalnız.

ben de bir kere hesaplamıştım 2500-3000 kalori arası aldığımı. spor falan da yapmıyorum sağlıklı da beslendiğim söylenemez buna rağmen normal kilomun alt sınırındayım. madem böyleyim ben gidip biraz cips yiyeyim.

tanımam etmem adamı, genel olarak konuşmak gerekirse belli düzeyde kas hacmine ulaşmışsa haftada bir o şekilde bir alım sıkıntı yaratmaz, muhtemelen metabolizma hızı da yüksektir, ama her gün alımda kısa bir süre sonra sıkıntılarını görmeye başlar.
EK: Muhtemelen önceki veya sonraki gün kalori alımını belirgin şekilde düşürüp dengeliyordur, cheat day dediklerinin baya baya sağlıksızı oluyor bu yaptığı. Diğer yandan önceki veya sonraki günü geçtim böyle bir gösteri için o gün içerisindeki geleneksel kalori aldığı kaynakları kısıtlıyor da olabilir.

bi de şöyle bi şey var. 7000 kalori 1 kg'a eşit diyolaaa

www.hurriyet.com.tr

herkesin metabolizması aynı değil.

ektomorf, mezomorf, endomorf araştır

vücut tiplerine göre de farklı beslenme şekilleri, farklı vücut geliştirme programları oluyor

adamların bunun hakkında kocaman kitap yazıyor

kaslı biri değilim. her gün en yağlısından yemekler yiyorum her gece alkol alıyorum sarhoş olana kadar, abur cubur gırla gidiyor ama zayıfım az göbeğim çıktı o kadar. yani bu durum biraz da metobolizmayla ilgili.

Hocam yediğin her şeyi enerjiye çevirmiyor vücut. Hatta bunun yediğin yemeğin çokluğuna göre yüzde 10,20 arası bir şey olduğunu duymuştum. Yani bir kavanoz nutellayı yiyince hepsi direkt mala gitmiyor. Yüzde 10 u sindirilebiliyor geri kalan atılıyor. Üstüne bunlar sporcu adamlar. 5000 kalorilik bir öğünden 1000 kalori anca aldığını düşünürsen yakması da öyle zor değildir.

Furious Pete sürekli öyle beslenmiyor. Vücudu aç tutup sonra abanıyor. Her gün 5000+ kalori alırsan kilo almak bir noktadan sonra kaçınılmaz. Tabii ki çok uzun soluklu egzersizle desteklenmezse.

1 saat çok çok yavaş koşman lazım (hatta yürüme) 150 kalori yakmak için

kadın olarak yarım saat orta tempo koşuda >200 kkal yakıyorum. kaldı ki sırf egzersizden dolayı koşmayı bıraktıktan sonra da kalori yakmaya devam ediyorum. profesyonel sporcuların hepsinin yoğun antreman dönemlerinde böyle über diyetleri olur. zannetmiyorum ki 365 gün 5bin kkal alsınlar

edit:bir de ne kadar kaslıysan bazal metabolizman o kdr hızlıdur

fıstıklı kadayıf

fıstıklı kadayıf

krem karamel
kırmızı kadife kek

fıstıklı dürüm!!!!

Bol fıstık ve bol kaymaklı künefe mmmm.......

sufle.

künefe

sütlü bir tatlı olabilir. aşırı istiyor canım sütlü tatlı şu anda

Profiterol ya da tiramisu ama labneyle yapilanlardan degil.

Cupcake!

Bugün bi donut, bi dilim de tiramisu yedim. Şu ondo do çukulotolo gurabiyö yiyöröm ama bi de dondurmalı sufle olsa hayır demezdim. ^^ Evet, zor günler geçiriyorum :D

şurada (bkz: #40998936) bahsedilen kara orman pastası. veya 2 broke girls deki cupcakeler.

keşkül bi de süt helvası

trileçe

kerhane tatlısı

Valonia'daki çikolatalı ıslak kek.
Pasta sanatı eklerleri.
Supangle.

instagram.com

künefe

Künefe. Bu saatte sorulur mu ülen bu soru? Akşam gidince sipariş verdirdin sağ ol kardeş.

irmik tatlısı

Cantada balkabakli pie var, oglen gelsin yumulacam zaten.

3 renkli irmik tatlısı

yapması da hiç zor değil ama canım acayip çekti başlığı okuyunca

karnım aç olduğundan fırın sütlaç ya da güllaç iyi giderdi tam şu aşamada.

ben cookie'den şaşmam

kabak tatlısı ama güzel olacak :D

fıstıklı kadayıf +1

keşkül,söbyet,profiterol,ekler hiç farketmez.

şöyle bir burma kadayıf www.gurmerehberi.com

yanına da dondurma www.sondakika.com

şu an olmasa da olur, çok nadiren canım tatlı çekince bunlar oluyor ama.

Kaymaklı ekmek kadayıfı. Ama Balıkesir kaymağı olacak.

22 km. Servis. Sabah 25 dk, akşam 35 dk sürüyor.

Geçen haftaya kadar 8 km idi. Artık 25 km :( Servisle gidiyorum. Mutsuzluktan ölücem :(

3 km ^^ her gun bisikletle gidip geliyorum 18 dakika fln suruyor ^^

evden çalışıyorum. yatağımdan kalkıp salona yürüyorum. 10 metre yok.

iş değiştirme ihtimalim var (hadi inş) o zaman 20 km olacakmış ve servisle gidip geleceğim.

8 km, gidiş 20 dakika
dönüş 1.20 dakika

ya da 19 km'lik dönüş yolu ile 40 dakika

25 km. Arabayla.

800 metre falan. yürüyerek

5 km
bisikletle 20 dakika
metro ile 13 dk + 5 dakika yürüyüş: 18 dakika

12 km;

sabah;
servisle > 5 dakika durağa yürüyüş + 20 dakika servis
arabayla > 5 dakika otoparka + 20 dakika araba
toplu taşıma > 8 dakika istasyona yürüyüş + 20 dakika metro + 5 dakika işe yürüyüş

akşamları araçlı seferlere 10'ar dakika eklenir.

10 kilometre, arabayla 20 dakka gidiş 25 dakka dönüş.

45km. araba.

köprüyü de geçiyorum.

evet. her an intihar edebilirim.

6km servis

eski işim 100 metreydi evime.

şimdiki 15 kilometre. 3 vesait toplu taşıma.

9 km
sabah 20, akşam 20 dk arabayla
toplu taşımayla gelsem 50 dk falan sürüyor (otobüs -> metro -> yürüme gidişte, dönüş için yürüme -> metro -> taksi ya da minibüs. ulan otobüs bıraktığı yerden geçmiyor ya :/)

~ 10 km. servisle sabah 20 - 25 dakika, akşam 30 - 40 dakika sürüyor. servisten de eve 8 dakika kadar yürümem var.

işyerinin taşınma durumu var o zaman ~ 25 km olacak.

gidiş: 5 km - 12 dk - motorla
dönüş: 5 km - 10 dk - motorla

5,6 km.

servisle de bisikletle de tramvayla da 20-25 dakika.
fazlası var eksiği yok.

otobüs ve minibüs ulaşımı yok.

özel araçla 15 dakika.

Kamara ile köprüüstü arası 3 mt. Merdiven ile ulaşıyorum.

Benden bahtsızı yoktur herhalde, mesafe 3km, ulaşım süresi bazen 45dk ! izmir belediyesi sağolsun otobüs hatlarının amına koydu.

İş değil de okul olarak cevap versek?

E-5'ten gidersem 30, tem'den gidersem 37, sahilyolundan gidersem 40 kilometre. Araba ile gidip geliyorum. Sabah dersim 9'daysa 1,5 saate yakın yol sürüyor. Dersim erken biterse 40-45 dakikada geliyorum ama dün mesela 7'de çıktım okuldan, yol 2 saate yakın sürdü.

Çok yorucu oluyor, diz bacak falan baya ağrıyor. Haftada 2 gün (pazartesi, cuma trafik daha fazla olduğu için) servisle gidip gelmeyi düşünüyorum bundan sonra. Hiç olmazsa kafa dinlerim, rahat ederim, belki uyurum.

0 (sıfır).

2,8 km

32 km. Servise biniyorum, sabah 1 saat 20 dk, akşamları ortalama 1 saat 45 dakika sürüyor. Popo uyuşması çok fecii bir durum..

Acıbadem'de evim, Esentepe'de işim (Astoria yakınında) servisle sabah 20-25 dk akşam 45-50 dk

Bugün işe gitmedim sabah, vapurla geçiyorum şu anda çay tost aldım, mis.

Home office. Genelde eve yakınlarda bir kafeye gidip çalışıyorum.

16 km
araba ile 15 dakika

30 km
otobüs

3.4 km

1 km'si yürüyerek, geri kalanı minibüsle. 10-15 dk sürüyor.

2.4 km ^_^ uykuya doyamadığımdan dolmuş-otobüs ne denk gelirse

20 km. otomobil. gündüz 30 dk. akşam 1 saat. bazen 1,5.

15 gidiş, 15 geliş.
metroyunan gidip geliyorum.
akşam uzak bir yere uğrayacaksam arabaynan gidiyorum.

0.7 km, yürüyerek gidiyorum ama çok üşendiğimde toplu taşıma kullandığım oluyor.

giderken 16 km, gelirken 25 km.
kendi arabamla gidiyorum.

Topunuz intihar edin bence.

1km. (+-300m) olcmedim goz karari. Yuruyerek.

cecilia, herkesin işe yakın yerde oturabileceği bir istanbul yok ne yazık ki.

sen biraz saygılı olmayı öğren. kimse zevk aldığı için bunca yolu gitmiyor.

TEM üzerinden 60 km imiş. Servis ile gidiyorum. En erken 1 saat, en geç 2.5 saat tutuyor. Ne kadar tutacağını çok kestiremesek de, genelde 1.5-2 saat arası sürüyor. Sabahları 90-100 dakika, akşamları 120-130 dakika arası.

4-5 sene önce 4dk idi yürüyerek :(

2-3 km bisiklet tavsiyesi alınır.dolmuşlar 5-7 dk

onceden 45 km idi. simdi 4 km. muthis bir olay :D

1.5km

10 dakika daha fazla uyumak için arabamla gidiyorum

24 km. 20-25 dk. oradayım. servis var. keyfime göre arabamla gidiyorum.

40 km > Arabaylan
(Ankara)

5-6 km. Genelde toplu tasima, bazen arabayla.

Ben o işin organik diye satılan ürünlerle değil tanıdık ile olabileceğini düşünüyorum ancak. Ki o zaman bile işin garanti değil.

Fiyat içinse yumurtada iki katına çıkıyor.

hah ben de onu diyorum. yumurtayı sepete koyup üzerine iki saman atan barzolar organik diye satıp 5 kat para istiyor. bu çakallara para kaptırmayı da istemiyorum iki tane domates yicem diye.

bu konularda mümkün oldukça cahil kalıp mutlu olmayı öneriyorum sana içinden çıkamazsın başka çare yok

her organik diyen öyle olmuyor tabi ki. sertifikalarını inceleyin üstündeki, ayrıca bellibaşlı markalar var onlar hakikaten organik; city farm, sade, orvital mesela.
cityfarm'ın 10'luk yumurtasını aldım 10,65 tl. (migros)

onun dışında bakliyatta hangisi ucuzsa onu alıyorum bu saydığım markalarddan. evety pahalı; ama bazı ürünlerde (pirinç) gdo falan hikayesi nedeniyle organik almaya dikkat ediyorum.

onun haricinde sebze vs için mutlaka feriköy pazarına gidiyorum ctesileri. organik piyasasına (ve macrocenter migros gibi yerlere göre) çoook daha ucuz. örneğin atıyorum organik patates saydığım marketlerde 8 tl ise pazarda 4 tl falan oluyor.

bu şekilde alıp beslenebilirsiniz. bu organik pazarlar da kesinlikle çok denetimli ve tüm ürünlerin sertifikalarını oradaki danışma masasından inceleyebiliyorsunuz. zaten artık tanıdık olduk gide gide.

tavuk pahalı yalnız, o net.

istanbul için hayal bence
türkiyede böyle bir şeye güvenemem ben çocukluğum tarlada tapanda geçti, şimdi de çeşitli mahsüllerin üretimini biliyorum memleketten dolayı. o domatese tarlada kaç defa ilaç atılıyor. iç anadoluda üretim yapılan büyük bölgelerde yetişen hiçbir yerde mümkün değil. amasyada elmanın seftalinin doludan sonra geri "yapışması" için bile ilaç attıklarını söylemişti bahçe sahibi :D ki biyologum zirrat mühendisi değilim ama bilgiğim jkadarıyla "organik" olması için zaten bilmem kaç km yakınında ilaçlı üretim olmaması filan lazım. türkiyede böyle bir şartın sağlanması zaten mümkün değil. tarlalar bahçeler çoğunlukla müstakil, sen atmazsan komşun atar. ki zaten o atarsa sen de atarsın bizim çiftçimiz birbirinden gördüğünü yapar.
ancak şu olabilir; minik bir bahçede kendine yetecek kadar yetiştiren biri vardır, karadeniz tarafında ya da egenin dağlık yerlerinde mesela..bi kere kesinlikle anlaşmalı çiftçi değildir tüccara üretim yapmıyordur..olabilir o zaman.
tavuk için: bu biraz daha fazla bulununuyor aslında köylü adam tavuğuna ilaç da hormon da vermiyor o dediğin seri üretim fabrikalarda oluyor ama gel gör ki köylü adamın tavuğunu kim alacak kim tee istanbula getirecek ssenin gidip yerinden alman gerek ya da eski usul -bizim gibi- memleketten gelip girderken ancak yersin. zaten istanbula yakın 3-5 köyün tavuğu kime yetecek vs vs

şöyle bir sınıflama var en çok organik bulabileceğimiz meyve ve sebzeler:

kopyalıyorum akşama türkçe halini yazarım

Apples
Sweet Bell Peppers
Cucumbers
Celery
Potatoes
Grapes
Cherry Tomatoes
Kale/Collard Greens
Summer Squash
Nectarines (imported)
Peaches
Spinach
Strawberries
Hot Peppers

en çok nonorganik olanlar:

Asparagus
Avocado
Mushrooms
Cabbage
Sweet Corn
Eggplant
Kiwi
Mango
Onion
Papaya
Pineapple
Sweet Peas (frozen)
Sweet Potatoes
Grapefruit
Cantaloupe

en basitinden bunlar arasında en fazla organik bulma olasılığı olanlara yönelebiliriz mesela.

eğer gerçekten beslendiğimiz şeyler organikse vücudumuza giren pestisitleri %53 oranında azaltıyormuşuz ki çok ciddi bir oran.

pestisitler yıkama ile tamamen giderilmiyor ancak azalıyor diyebiliriz.

yumurtada ise sarısının daha büyük ve parlak turuncu olması lazım

www.crazyroosterfarm.com

eğer arnold'ın dediği gibi emin olduğun yerlerden bulabiliyorsan para baymaya değer bence.

çünkü organik tarımda hormon vs kullanılmadığı için daha fazla emek gerekiyor ve bu da maliyeti yükseltiyor. ya da maliyeti düşürecek bir kimyasal kullanılmıyor diyebiliriz.

tavuk kısmından emin değilim ama yumurtayı hep organik alıyorum ben onun dışında meyve sebze pazardan alınsa daha iyi tabi.

bu cevap 20 sayfa da kaldırır ama sana kısaca gözlemlerimi aktarayım:

- malum çeşitli semt organik pazarları var (ctesi:şişli/feriköy, pazar:kartal vs). birinci kural buralara sürekli olarak gitmen lazım. herşeyini burdan al(a)masan da ufak ufak satıcıları tanımak anlamında. yine işin kısa özeti: heryerde olduğu gibi burada da çeşit çeşit insan var: gerçek üreticiler var, al-sat yapanlar var, al-sok yapanlar var. ufak ufak sohbetlerle kimin ne olduğunu zaten kısa zamanda öğreneceksin bu bir.
- illa organik olması şart değil - zaten bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceksin - önemli olan iyi tarım. yani gübresini ilacını bokunu çıkarmadan kullanıyor olması. daha da güzeli hangi meyve/sebzenin gerçekten ne zaman çıktığını sindireceksin. yani markete gidince o kıpkırmızı, parlak elma 365 gün orada. tadı da 365 gün aynı, samandan hallice. olur mu lan filanca marketin starking elması ne güzel sulu sulu, tapıstatlı diyenler olacaktır. ama o elma artık bildiğin elma değil. elma şerbet gibi olmaz, normali ekşidir. tatlı elma tohumları seçile seçile gittikçe şeker küpü haline gelen ve (hatalı şekilde) yemekten sonra 3 tane yenen o elmanın kan şekerine etkisi paha biçilemez.
- fiyatlar evet ucuz değil. ürününe ve zamanına göre 1.5-5 kat fark olabiliyor, malesef. fiyatları takip edip en kazık olduğu - yeni çıktığı - anda değil biraz yaygınlaştıktan sonra yemekte fayda var. domates şu anda marketlerde bile 3-4 tl'te çıkmış durumda. ağustos/eylül de ben organik pazardan 4 TL'te gerçek tarla domatesi alabiliyordum. tabi 7tl'te de satan vardı. illa her amca/teyze satıcı da bize şirin gözüküyor diye gidip kazık yiyecek değiliz. zaten en güzeli markette kasaya gelince 'ya bu 5 liraya olmaz mı' diyemiyorsun. pazarda bu imkan var bol bol. benim terchim doğrudan üreticileri tercih etmek yönünde mümkün olduğunca.
- tavuk yememekte fayda var. çünkü onlar artık bildiğin tavuk değil. 45 günde minimum yemle max kiloya gelmesi için tasarlanmış özel yaratıklar. gerçek gezerek beslenen köy tavuğu bulabiliyorsan ne ala, yoksa es geç. soslu moslu çok güzel oluyor biliyorum ama :) biz ayda bir falan yiyiyoruz nefis köreltmek için.
- yumurta tabi daha elzem. onu cidden yemek lazım. düz yumutra sanırım 30-35 kuruş. köy yumurtası ise 1TL'ye satılıyor. yine gezenti tavukların yumurtaları 60-75 kuruş civarında. illa her köy yumurtası çok süper olacak diye bir kural da yok. ortamı bilmen lazım, çok zor. evet tanıdık faktörü önemli. tanıdık derken marketin tanıdık olması değil, köyde yaşayan bir emminin olması önemli.
- et için bizim bulduğumuz geçici çözüm şu: havasının ve suyunun boku çıkmamış yerlerden (mesela çanakkale, mesela inegöl vs) gidip 3-4 ayda bir buzluklarla et alıp gelmek. gökçeada'da gelen etler var (ADA), çok güzel ancak pahalı.

- bazı internet siteleri var organik ürün satan. hanım'lı amca'lı olanları değil doğrudan üreticilerin satış yaptığı platform gibi. mesela toprakana. fiyatlar değişken, ama ürünler genelde güzel.

ne diyeyim, az ye öz ye :)

protein sadece ette yok.

haftada 1-2 organik ve kaliteli et yersin, onun dışında yumurta artı bitkisel proteinler sen götürebilir.

@mea, eti protein alayım diye yemiyorum ki. çok sevdiğim, ağır etobur olduğum için yiyorum. eti çok severim, paramın da neredeyse tamamıyla etli butlu yemekler alırım. ama işte hem mevcut etlerin sağlıksız olması hem de hayvancıklara yapılanlar vs. canımı çok sıkıyor. o yüzden sağlıklı, temiz, sahibine eziyet edilmemiş et bulabilirsem çok sevineceğim.

ama görüyorum ki öğrenci halimle en fazla yumurta ve domates alabilirim. 4 sene daha pisliğe devam o halde.

menemen güzeldir :)

üzüme organik olur diyen bariz şuursuzdur, toprağa ayağını basmamıştır (neferkitty sözüm direkt sana değil, listeyi yapana)

yazlığımızda 1 dönüm bahçe, bunun dışında da 10 dönüm tarlamız var. dönem dönem öyle güzel ürün veriyor ki köydeki bakkala bile satabiliyoruz :d

evin önünde üzümler var. üzüm, zararlısı en fazla olan meyve. ilaç yapmadan ne böcekten ne kuştan koruyabilirsin, 3 üzüm tanesini tüm sene zor yersin

bunun yanı sıra avakadoya neredeyse hiç ilaç vermiyoruz

benim roganik'e olan kişisel görüşüm, orda burda satılan organiklere net güvenmiyorum. birileri organik dedi mi bende ters tepki oluşturuyor.

not: kazlarımız, ördeklerimiz ve hindilerimiz de var, arada onların yumurtalarını da yiyoruz :d hem de free range ama organik midir bilmem :d

biz yumurtalari bizim kasaptan aliyoruz.

ciftlikleri var, arkadasimiz gitti gordu. baya baya orada hayvan, tavuk yetistirip satiyorlar urettiklerini. fiyatlari bilmiyorum.
ayni sekilde, sariyer'in daginda yumurta satan bir teyzemiz var, o mesela 1 TL'ye satiyor yumurtalari. gittigimizde topalyip getiriyor. oyun yok yani.

ama organiklik iddiasi yalan.

bakiyorum kocaman yazmislar urunun uzerine "organik" diye, kutuyu okuyorum "misir surubu". boyle organiklik mi olur?

200 TL ile acliktan olursun organik beslenecegim diyorsan. maalesef cok pahali. gecenlerde okudum, simdiye kadar genetigi hic degismeyenlerden biri soganmis.

Yazılanları okudum ve şu sonucu çıkardım: Siz organik tarımı hayvancılığı çok yanlış anlamışsınız. Organik tarım organik hayvancılık sadece tarım alanında böcek ilacı kullanmamayla, efendime söyleyeyim tavuğa antibiyotik vermeyi kesmekle olmuyor. Siz tarım alanına traktörü soktuğunuz anda oradan elde edilen ürününün organikliği kalmıyor. O traktörün egzozundan çıkan gaz organiklik falan bırakmıyor. Yani düşündüğünüz anlamda bir organik beslenme günümüz şartlarında imkansız. Organik olduğunu iddia edilen besinlerin hiçbiri organik değil. Organik beslenme 200 sene önce bitti ne yazık ki.

@angelus, haklısınız. organik doğru kelime değil. nasıl desem, işte genetiğiyle falan oynanmamış sağlıklı ürünlerden söz ediyorum ben. yemesi gereken şeyleri yiyerek vaktinde büyüyen tavuklardan, daha lezzetli ya da kırmızı olsun diye ilaçlanmamış domateslerden vesaire.

Öylesi de var ama çok fahiş fiyatlarla satılıyor o ürünler. Yani bugün 1 kilo tavuk göğsü 8 liraya satılıyorsa bahsettiğiniz ürünler için fiyat üçe katlanıyor. Zira yetiştiriciler ona göre ürünler kullanıyorlar. Böyle güvenilir yerler var tabii ama bulmak zor gibi. Bugün pazarda falan satılanların hiçbiri organik değil ama, organikliğin yanından bile geçmiyor.

işyeri hekimin veriyor bence.

apır ve yüksek riskli işte çalışmayacaksan aile hekimi de verir

aile hekimleri vermiyor,
iş yerinle konuşup öğreneceksin neresiyle anlaşma yaptıklarını.
iş yeri hekimleri veriyor artık.

aile hekimleri veriyor, kesin bilgi yayalım

mevzuatta aile hekimleri işe giriş sağlık raporu yazar diyor. vermemek için direnebilir, kişileri vermediğine ikna edebilir :) o ayrı bir konu

bizim şirket osgb'lerden alınanları kabul ediyor, olmadı ik'yı arayıp bi sorun derim, boşuna uğraşmazsınız olur derlerse.

eğer işyerinde çalışan ssk'lı sayısı 10'dan az ise aile hekiminiz (10.09.14'de çıkan yasamış) çok ise devlet ve özel hastaneler veriyor. Bir de eğer kaydınız istanbul dışında ise herhangi bir aile hekiminden misafir adı altında hemen rapor alabiliyorsunuz.

rotary'nin genç şekline rotaract deniliyor

rotary de okul yaptırıyor, geçtiğimiz aylarda sağlık bakanlığının yaptığı çocuk felci aşılarının teminini saplıyor, tekerlekli sandalye alıyor vs vs

ama aslında bir centilmenler kulübü. beyler haftada 1 kendi aralarında muhabbet edip konuşmacıları ağırlıyorlar. arada geziler falan oluyor

not: çocuk felci konusu komplo teorisi oluşturulsun diye değil, bakanlığın yardım istediği bir kuruluş olduğu şeklinde anlaşılsın lütfen

veriyor zaten, hipokrat yemini de bunu gerektiriyor. ben kendim yapamazdım, kandan hazzetmiyorum.

ben yardim ederdim.

ilgilenirim. neden o noktaya geldiği benim işim değil. ben baktığım zaman karşımda sadece insan görürüm. ırkı cinsi daha önceki yaptıkları vs fark etmez.

siyasi düşüncelerim farklı tabi.

he ama mesela tek yatak 2 hasta varsa gidip teröristi o yatağa yatırmam. elimden geleni herkes için yaparım ama önceliklerim değişebilir.

prosedürde yapmak zorundalar, yeminleri gereği ama doktorlarda gözlemlediklerim kadarıyla sikinde değil

karşıma gelirse tedavi ederim
ben kalkıp da oraya gitmem

sierra leone'ye giderim, oraya gitmem

Yargısız infaz olmasın saikiyle tedavi ederdim. Doğrudan insanlık suçu işlediğine emin olsam (işkence, tecavüz, sivil öldürmek) takarım neşteri vallah.

ben ışid'e yardım etmem ama edene de mani olmam.

neden etmem? çünkü o adam yaralı olmasa kafamı kesecek bir insan. türbanlı ya da peçeli değilim, onların dayattığı islamı kurallar da umrumda değil ee ben niye yardım edeyim? adamın resmen düşmanıyım hümanist değil rasyonalistim.

edit: isteyen istediği kadar linç etsin hiç burda yalandan sevgi pıtırcıklaığı yapmayacağım. adamın elinde olsa kafasını kesecek mentalitedeki insanların başını çekiyorum sonuçta.

ışidli getirseler tedavi ederim. ülkemi ateşe veren teröristlere twitter.com bunu yapanları neden tedavi etmiyim?

@neferkitty
soruyu biraz zorlaştırayım o zaman. işidçi bi arkadaş o civardaki tek dişçi sen olduğun için sana gelse, dişine dolgu yapmanı istese ve karşılığında 100 bin lira ödemeyi teklif etse?
edit: iş bittikten sonra kafanı kesmeyecek :D

acilse tedavisini yapmak zorundasın zaten. isterse adolf hitler gelsin apo gelsin. zaten bu tip durumlarda polis alır adamı götürür sorgular. hayata dönmesi daha iyi bile olabilir.

beni alıp kamplarına götürseler iş değişir. istemeye istemeye de olsa tedaviyi yapardım. önce kendi hayatım.

editli soruna cevap; aciliyeti fazla olanı tabi ki.

@yorumlu yorum soyle bir senaryo dusun peki: annen/baban veya yasin kac artik bilmiyorum ama kendi evladin suriyeye gitmis. belki zorunluluktan, is icin, belki insani yardim yapmak icin. isid orda onu kacirmis, dunyanin gozu onunde basini kesip vidyoyu yayinlamis. butun bunlari yasadiktan sonra da sirf kurtleri oldurdu diye isid militanina sempati duyar miydin?

@fayfim normal vatandaştan bahsetmiyor burda savaşta yaralanmış bir insandan bahsediyor. günlük yaşantıda hiçbir şekilde ayrım yapmam ama benim bu sorudan anladığım daha farklı.
normal bir durumda tabiki de ayrım yapmazsın ama savaşarak sana gelmiş bir adam fırsatını bulduğunda seni neden öldürmesin?

editine edit: kafamı kesmeyecekse no problem :D

@neferkitty: bir senaryo sunucam simdi sana. belki 1000de bir olacak bir olay, ama imkansiz degil.

doktorsun, karsina isid'li eleman geldi hasta. tedavi etmem dedin. ama aslinda bilmiyorsun ki bu eleman ingiltere'den gelmis isid'e katilmaya. bir hata yapmis, yasi henuz genc. ingiltere'de ailesi var uzuntuden ne yapicaklarini sasirmislar. cocugu tedavi etsen hatasini anliycak, ya ailesine donucek ya teslim olucak. ne senin kafani kesicek, ne isidle savasmaya donucek. ama sen tedavi etmiyorsun, oluyor. sonra hikayesini ogreniyorsun bir sekilde. bu durumda ne hissederdin? boyle bir seyin olabilitesi "yardim etmem" cevabini degistirir miydi?

sevgili @gerard: ben masalları yorumlamam / doğmamış çocuğa don biçmem. realist adamım. kürtçüler içinde bulunduğum şehir dahil olmak üzere ülkemi yakmaya ant içmişler mi? kudurmuş köpek gibi dışarlarda okul yakıp / adam öldürüyorlar mı? ışid ise bunların afedersin ...... mu? nokta..


kardeşim oraya gitmişte, kafasını kesmişlerde.. niye kesiyorlar? ben hiç türk kafası kestiklerini okumadım. zorla kestirecek misin? açıktan örgütçüleri savunamayınca varyasyonlar üzerinde mi deniyorsun?

i.hizliresim.com bunu yapanların ırzına geçseler karşılarına geçer seyrederim. net.

ek soruna cevap:

normalde öksürük aksırık tıksırık gibi şikayetler yeşil, yüksek ateş, bacağın kırılması sarı, bilinç kaybı, kalp krizi kırmızı alandır ve kırmızı->sarı->yeşil şeklinde tedavisi olur

çok sayıda yaralıların olduğu afet, savaş gibi durumlarda farklı bir triyaj işler. kafasının yarısı uçmuş, her iki bacağını kaybetmiş kişiyi o ortamda tedavi edemezsin (kırmızı). bu aşamada vakit kaybetmemek için sarı'ları tedavi edersin ki az malzeme ve az zamanla daha fazla insanı kurtarabil

bu da işidden pkk'dan bağımsız olarak bilgi niyetine dursun bi köşede

hööh arkadaş yaa ne hale gelmişsiniz ülkeme bunu yapanları öldürenleri neden kurtarmıyım olayı nedir yahu neyin kafasını yaşıyorsunuz siz? düşmanımın düşmanı dostumdur öyle mi? güzel peki yarın bigün ülkemizde ışid olayları olduğu zaman ne düşüneceksiniz acaba merak ediyorum gerçekten.

örgütçüler / kürtçüler ufak ufak bayrak göstermiş yine. diyorlar ki yarın türkiye üzerine gelseler napacaksınız? (topraklarımızda yaşayıp ışid'den beterini yapanları koruyun / kollayın demeye getiriyorlar akıllarınca)

Etmem. Zaten Hipokrat ikiyüzlü ibnenin tekiymiş. Hypocrite İngilizcede ikiyüzlü demek, oradan geliyormuş.

@yorumlu yorum hayir kimseyi savundugum yok, teoride insanlarin ne dusundugunu merak ediyorum sadece. ben kisisel olarak ne isid'i ne kurtlerin yaptiklarini desteklemiyorum. hic kurt tanidigim da yok, ama irk olarak kurtlere karsi bir on yargim da yok. benim icin terorist teroristtir, insan insandir. kurt,turk, arap fark etmez.

turk kafasi kesmediler hayir, ama uzun sure rehin tuttular insanlari. ama amerikali ve ingiliz 4 vatandasi oldurduler. sadece insanlarin onceliklerini/farkli olaylara tepkilerini merak ediyorum. bu cok guncel bir konu oldugu icin bunun uzerinden sordum, yoksa dunya savaslari, vietnam savasi, kurtulus savasi vs vs gibi baska bir olaydan da sorulabilirdi.

senin mantigini da anliyorum. ama burdaki sorun kontrol edemedigin gucleri desteklemenin genelde donup dolasip insana/topluma zarar vermesi. amerika/avrupa/turkiye ortadoguda bir cok grubu gizliden gizliye destekledi, silah sagladi. her zaman o silahlar terorist gruplarin eline geciyor bir sekilde. sonucta olan amerika'ya, ortadogudaki masum sivillere ve sana bana oluyor. kontrol edemiycegin gucleri sirf o an senin dusmanina zarar veriyor diye desteklemek akil kari bir is degil o yuzden.

Müdahale ederim, vicdanen rahat etmesem de o insana yardım etmem lazım.

...din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime...

İkinci sorundan emin değilim, müdahaleye yanıt veriyorsa acil olana bakılır. O saniye bakmam gerekmiyorsa o saniye bakmam gerekmiyordur. Zaten isidciye yarım saat cpr yapıp başında oturmam. Bekleyen hasta olmasa da uzun süre yapmazdım, burası yemine değil bizim vicdanımıza kalmış. 5 dk degerlendirip diğer hastaya geçerim.

@ la noix tesekkur ederim, yararli bir bilgi gercekten :)

hiçbir örgüte yakınlığım sempati beslediğim yok sadece insan olmanın gerektirdiği hassasiyeti gösteriyorum. ne yazık ki hiçbir zaman bu olgunluğa erişemeyecek olanlarınız var.

ülkemizde işid olayları şuan oluyor zaten. pkk sempatizanları tam şuanda onları yapıyor. ha otobüsün içine molotof atmış milleti yakmışsın, ha kafa kesmişsin. farkı yok ikisinin. en son 2 günde 20 ölü mü ne vardı. işid gelirse bundan farklı bişey olmayacak. türkiye terörle mücadele etmeye alışık bir ülke.

@advocatus ben etik ikilemlerle ilgilenirim genel olarak zaten, hep bu cizgide sorular dusunur kendi kendime cevaplamaya calisirim. o yuzden uyduruyorum boyle sorular su anda da :)

insanlarin tepkilerini dinlemek ilginc geliyor. herkesin kendi gecmisi, kendi tecrubelerine gore cevaplari, bakis acilari oluyor. boyle sorularin insan yapisi ve genel olarak karsindaki insanin karakteriyle ilgili cok sey anlattigini dusunmusumdur hep.

house'un bi bölümü vardı, soykırım yapmış afrikalı bir diktatör geliyodu hastaneye. avustralyalı doktor da bunu bilerek yanlış tedavi ettiriyor ve öldürüyordu. tastamam öyle yapardım işte. ışidliler insan değil gözümde, yok edilmesi gereken kanser hücreleri sadece. ayrıca şehadete ulaşmak için can atıyorlar, aslında yardım etmiş olurum onlara. tamamına yakınının savaşma amacı şehit olup cennete gitmek, niye mani olayım buna? ötanazi isteyen hastaya yardım etmek gibi.

@gezgin rocker biliyorum o bolumu ben de, baya dusundurmustu beni. acikcasi ben vicdanen asla oyle birsey yapabilicegimi dusunmuyorum. insan hic bir zaman bir denklemin butun degiskenlerini bilemiycegi icin insan hayatiyla ilgili kararlar vermek bize dusmez diye dusunuyorum. bir tanri varsa ve butun degiskenleri bilebiliyorsa belki ona duser.

sana yukarda neferkitty'ye sordugum soruyu yoneltiyorum bu durumda?

evet 22 oldu bu sayı haklısınız ama bu olayların sebebi nedir?hükümetin yanlış politikası ve söylemleri değil mi? madem ikiside terörist neden sen ışid militanlarıyla yan yana gözüküyorsun ? neden sen bu militanlara barınma tedavi desteği veriyorsun? halk ne zaman sokağa çıktı? pkklılarla ışidın hiçbir farkı yoktur diye saçmalayan hükümet yüzünden. hdp'de bir parti olarak sağduyusunu koruyamadı onlarda da büyük hata var.özetle hükümet ve diğer partiler bu kaynayan kazana bizide dahil ettiler olan halka oluyor. boşuna konuşuyorum gerçi pkk mı ışid mı oyunu oynuyorsunuz oyun üzerinden realistlik taslayanlarıda görüyorum kolaydır tabi burdan bu işler iyi eğlenceler sizlere ;)

@fayfim 3 sene sonra dis hekimi olacagim, sahsen boyle bir durumda 1 milyar dolar verseler tedavi etmem o adami. Hastanin doktor secme hakki oldugu gibi, doktor'un da hasta secme hakki var. Ama yukarida belirtildigi gibi, durum acilse, tedavi etmemek etik degil.

Bir milyar dolara ben tüm Işid'i tedavi edebilirim buyursunlar gelsinler. Sonra paranın 5 milyon doları ile Afrika'ya bağış yaparım kalanını da yerim. Vicdanım rahat eder.

kendi teröristini güzel gören, pkk ile işidi farklı noktaya koymaya çalışan ve teröriste gerilla diyen adamlar siktirsin gitsin. onlara söyleyecek sözüm yok benim.

soruya zarar verdiysem özür dilerim.

pkk'liyi tedavi ederdim, ama isid'liyi tedavi etmem. doktorculuk olaylarini bilmem de oldurme imkanim varsa oldururdum de.

yalniz hastaneler elbette hizmet vermek zorunda. kolluk kuvvetleri ilgilenmeli ondan sonrasiyla. benimkisi fiktif bir cevap.

arsızın biri çıkmış diyor ki "hükümetin hatası"

doğru hükümetin hatası. senin gibi şerefsizlerin açılım adı altında her dediğini yapmasalardı bunlar olmayacaktı. götü kalktı tabi barzoların, kendilerine güvenleri geldi.

hükümet birinci derecede sorumlusudur bunların. eğer sözünün eri, bayrağına devletine sahip çıkan birileri olsaydı sokaktaki namussuzların hiçbiri bu cürreti bulamayacaktı, sende burda "bıdı bıdı bir tutuyorlar pkk ile ışidi" diye bik bik ötemeyecektin..

hiç utanmanlarıda yok bunların. yavuz hırsız namussuzlar. okul yak, 30 senesi çoluğu çocuğu genci katlet sonra utanmadan gel bunu taşra çakallığı yaparak ters köşeden savun / haklı çıkar. kekoya bak sen..

yorumlu ağzını toplada gel bakalım sen medeni bir şekilde konuşuyoruz burda. sen kimsinde yargılıyorsun beni ne hakla ve hangi cürretle? bu millete artık anlayış,sağduyu,aklıselimlik lazım senin gibilerin işi ise ibretlik tavırlarınızla fikirlerinizle sizin gibi olmak istemeyenlere bir ders vermek görenler bunun gibi olmamak için doğru düşünmeliyim diyor istemedende olsa senin bile bir rolün var bu dünyada o yüzden sanada saygı duyuyorum. şimdi hakaret etmeden konuşabilirsen burdan devam et hadi bakalım komutu alınca yapabiliyor musun söyleneni görelim

ayran corbasi mi neydi soguk bi corba. :)

+ Uni.den arkadasima kalmaya gitmistim tatilde annesi yapmisti aksam yemegi icin, tadini pek begenemedim. Fiyat: yok.

egzantrik derken tam gözümde bir şey canlanmadı

daha bayramda yediğim için aklıma bu geldi:

kudret narı

daha eskilere gidemedim kusuruma bakma.

edit: ha bi de pritt yemişliğim var, yemek derken azcık tadına bakmışlığım.

baharatlı kızarmış muz

karides :(

Çöz (koyun bagirsaginin kuzinede pisirilmesi)

babaannem yapar, sevmem, lastik gibi olur kuzinede gırç gırç, uykuluk diye piyasada varmis ama kesinlikle ayni sey degil bi defa çöz baharatsiz olur. Ay neyse midem hopladi , yeter bahsettigim.

gres yağı

kani maki, çok severim. çin restoranlarında var. 6lısı 15 liradan başlar restoranına göre değişir. para oldukça california roll, dragon roll falan da tadıcam :D

Böbrek..
Kokusu tokat gibi çarptı yüzüme..
Bir lokmadan sonra yiyemedim zaten..

bumbar mumbar dolması olmasın ? valla iyi yapılmamıştır yoksa enfes bi şey. benim çok var da herhalde batırık diyebilirim.

sanırım kelle+ işkembe çorbası

bizim evde kurbada yapılırdı. kelle ütülür düdüklüde haşlanır. sonra herbir şeyi didiklir. beyni bile ayrılır. işkembelerde aynı şekilde temizlenir haşlanır. sonra bunların hepsi birleştirilip tenrar pişirilip çorba yapılırdı. çok egzantrik bence. ama çok da güzel

timsah eti ve ballı beyaz şarap.

kenya'da bir bungalow restoran'da. timsahın tadı çok kötüydü. şarap şahane.

bir de yemedim ama meksika'da tavuk ayaklarını kovada haşlayıp, motorun arkasında sattıklarını gördüm; bizdeki mısır satıcıları gibi. kokudan günlerce kusmuştum.

Dil. Her türlü sakatatı yerim ama dil nedense çok tuhaf geliyo.

bir defa bilmeden black pudding yedim. domuz kanindan yapilan salam gibi bisey. bi halta benzemiyor tadi. igrenc de degil ama niye yiyim yani sebep ne.

bi defa da pork crackling yemistim (beef jerky'yle karistirmistim, genctim, toydum) o da kizarmis domuz derisi cikmisti.

bikac kere de haggis yedim (hala arada yiyorum fena degil) o da koyunun kalp, karaciger ve akcigerinin soganla falan pilav yapilip iskembesine doldurulup pisirilmis hali. yeniyor yani acken.

edit: devekusu, deve, timsah ve kanguru eti de yedim onlari unutmusum. borough market'te satiliyor hala. devekusu eti tavuga, deve eti tuzlu koyun etine, timsah eti de etten baska her seye benziyodu. kanguru guzeldi ama.

timsah eti ve balina pastırması yedim.

timsahı küba'da yedim. tavuk kızartmasına benziyordu tadı bence.
balinayı da faroe adaları'nda yedim. aynı ördövr tabağında balina yağı da vardı löp olarak, ona cesaret edememiştim. aşırı tuzluydu ve garç garç çiğnenmiyodu. yağın durumu daha da berbatmış. löp eti ise fena değilmiş, yiyen arkadaşlar öyle söylemişti

kaplumbağa eti.

lisede okurken 19 mayıs göterilerinde askerler pişirdi bize de verdiler.
tadı, bildiğin et işte.
bedava.

deniz kestanesi, çin şapkası vb.
yer, kimseciklerin bilemediği sakin foça koyları, çalı çırpı ateşi, tava niyetine de ince taş.
tadı, çok güzel. (abartmamak lazım, protein zehirlenmesi olabilir)

kuru fasulyeden yapılan festane şekeri.
kendim yaptım, evde yedik.
tadı çok güzel, kestane şekeri gibi oluyor.

Yosun

balut :(

ördek ciğeri.
bu hafta host babam almış gelmiş ye bak çok güzel dedi ama ben sevmiyorum işte...

vietnam'da sıçan yedim, acaip lezzetliydi ve ucuzdu. çok popüler bir yemek, tabii kanalizasyon sıçanı falan değil, yetiştiriliyorlar. tayland'da böcek yedim, ama bir sürü sos falan döküyolar üstüne zaten, çıtır çıtır yeniyo. gene tayland'da papaya salatası yedim, içine çiğ siyah yengeç kırıyolar. bi de filipinler'de balut diye embriyo halinde ördek yumurtası çok popüler ama ona cesaret edemedim. vietnam'da yılan şarabı gördüm, ama ona da cesaret edemedim. gene vietnam'da bir pazarda çengellere asılmış köpekler görmek de bayağı şok ediciydi.

mikroplu şeyler.

Arpa suyu.
Arpayi alin aktardan. Ununu değil ama tanesini. Düdüklüde iki avuç arpa üzerine max. Seviyede su ekleyin. İki saate yakin kaynatin. Çikan suyu alin bir kaba, taneleri de elekten geçirin tahta kasikla. O posayi da alin suyun içine. Karistirin güzelce.
Buzdolabında 3 gün durur. Sabah aksam 1 er su bardagi tüketin.

Geçmiş olsun.

Mobilden ancak bu kadar yazabildim.

neden arttırmak istiyorsun? kaç çıktı

arpa suyu nedir ya. lökosit öyle kolay artsaydı bunun iğnesini 700 liraya satmazlardı bak: www.ilacabak.com

milyonlarca dolarlık araştırma yapıyor adamlar bu konuda. biri de gelmiş arpa suyu yazmış. he arpa suyu. bunun faz 1 faz 2 faz 3 faz 4 çalışması nerede pubmed'de çıkmıyor da?

lökosit öyle b12 vitamini falan değil, biliyorsun değil mi? hücre ismi. yani lökosit sayısını artırmak için hücrenin gereksinimi olan her şeyden tüketilmeli

@yigitkaraca kendim için değil bir arkadaşın biraz düşük çıkmış da, merak etmiş "sorsana bir" dedi.

bol bol pis su içip cırcır olursan lökosit artıyor.

he bir de akut apandisitte lökosit artıyor.

kısacası lökosit arttırmak gibi bir aktivitenin sağlıklı yaşamda yeri yok :)

hayata tutunabilmemin tek çaresinin yanında güvende hissettiğim kişinin yanında korkmamın olduğunu farkettiğim anda öncelikle korku bağımlısı olup olmadığımı incelerdim.

Korku seni bircok tehlikeden korumak icin var. Bu sayede ani refkleksler gosterebilir kendini savunmaya alabilirsin. Ben korkmuyorum diyorsun ama sen bir olum kalim aninda kalmaktan korkmuyor olsan bile o ani yasarken bir cok refleksin korku sayesinde daha iyi calisiyor.

Isin dramatik boyutuna girecek olursak, ben cevremde en cok korkuya sahip insanlarin daha.cok kendileri ickn degil de cocuklari icin korktuklarini gordum. Yani dunyanin en cesur insani da olsan evladini bakkala gonderdiginde icini bir korku sarabilir.

aradığın cevap: amigdala'n fonksiyonelse korkarsın

korku, evrimsel gelişim için gereklidir. korkusuzluk kadar saçma bir şey yoktur. riskli olan durumlardan korkmazsan hormonlarının tavan yaptığı ergenlikte, genlerini aktaramadan ölürsün, böylece de bozuk olan amigdala'na ait genetik yapı aktarılmaz.

beynin en derin noktası olduğundan bu bölgenin hastalıkları çok net olarak bilinemiyor.

bunun dışında bazı hormon/sinir yolaklarında da problem olabilir. tabii iddia ettiğin gibi gerçekten "korkmuyorsan"
korkmak: riskli durumlar altında nabzın yükselmesi, göz bebeklerinin büyümesi, tansiyonun çıkması, terlemeler, yani adrenalin hormonunun genel etkileri.

dikkat çekmeye çalışıyo işte. o entiriyi yazarken bi sürü kişinin başlık altında ona cevap verip karşı çıkacağını biliyodu. gerçek fikrinin o olduğunu bile sanmıyorum.

entry'yi okumadım durumum yoktu ama aklıma şunu getirdi:
en.wikipedia.org

faşistler kovalasın diye başlayacağım da arkadaşlar yeter artık ya terimlerin ne anlama geldiğini bilmeden kullanamanız çıldırtıyor insanı. tinerci diye bir ırk millet çıkmış haberimiz yok.

şu faşist yakalama hevesiniz öldürüyor beni. ota taşa faşist damgası vuruyorsunuz ama komik oluyor yahu yapmayın. az sakin.

aynen dün pedofiliyi bugün tinercileri bağrınıza basın :)

tü kaka olan benim amk :D

@air faşizanlık ibaresinin sadece ırkla milletle alakalı olmadığını, onla sınırlı kalmadığını, sadece ırka bağlı bir şey olmadığını öğrendiğin gün belki insanlar seni ciddiye alır. şimdilik çok kasma bence.

aynı kafa homofobikliği de böyle savunuyor işte. "ibne diye bir ırk mı çıkmış yahu ne faşistliği ben ibnelere kötü davranınca niye faşist oluyorum"

ya da herhangi bir dinin insanlarına karşı faşistlik yaptığında da yine "müslümanlar ne zamandan beri ayrı bir millet ayrı bir ırk oldu da ben onlara küfredince faşist oluyorum" diye şaşırıyor.

hepsi aynı çapsızların verdiği tepkiler işte.

burada kamera motor'un herhangi bir cümlesini savunduğumu çıkarman gerçekten parlak bir zekaya işaret ediyor. ben bile kendi kurduğum cümleden bunu görememiştim.

benim takıldıım tek husus faşistlik kavramının içinin boşaltılması ve genişletilmesi.

oun haricinde beynin belki hepsini ayrı ayrı değerlendirmeye yetmiyor olabilir ancak

din düşmanlığının, cinsiyetçiliğin ve bir ırka uygulanan şiddetin,ayrımcılığın ayrı ayrı isimleri olur.

tabi dediğim gibi beynin yetersizse hepsine faşist der geçersin. çok fazla kasmaya gerek yok.

umarım yazdıklarımı anlayabilirsin.

hepsini gaz odalarına alalım :P

tinerci
pedofili
ışıkta cam silen
dilenci
suriyeli dilenci

benim maaşım daha fazla ama giderleri yaklaşık olarak birbirine yakın böldük
mutfak, elektrik, su, tv internet bende
temizlikçi, doğalgaz onda gibi

kalan paranın belli yüzdesini ortak hesaba atıyoruz. ondan da kalan kişisel paramız oluyor

konuştuk aslında bunu ama muhabbet nereden açıldı hatırlamıyorum. zaten ben alışverişe çıkıyorum, ondan onu ödüyordum, o da temizlikçiyi ben ödeyeyim dedi falan filan diye sanırım

Biz ortak hesaba atip birlikte kullanıyoruz tum parayi.

@la noix, @fraise evli misiniz sevgili mi? kac senedir berabersiniz ve de kadin/erkek belirtebilir misiniz? simdiden tesekkürler.

evli (1 senedir, ondan önce 7 ay kadar da aynı evde yaşadık)
toplam ilişki süresi: 4 seneye yakın

Anne ve babamı örnek verebilirim. 22 yıldır evliler. Ortak hesaba yatırıyorlar. Masraflar oradan ortak ödeniyor. Kişisel ihtiyacı olan yine oradan istediği zaman para çekip kullanıyor. Maaşları neredeyse eşit.

4 yıl değil de 8 aydır beraberiz ilk zamanlar ailelerimizle yaşıyorduk ama ilişkinin 1. ayından beri falan paralarımız hep ortak. 5 aydır da kendi evimiz var. aynı maaşı aldığımız zamanlar da oldu ama suan sevgilim benden fazla alıyor. maaşlar birleşip aynı hesaba yatıyor. ay başında kredi kartları için para ayrılıp kalan para hesaba yatıyor ihtiyaç halinde çekiliyor.

yaşlar 25 ben kadınım

Kadinim ve 2 yillik evliyim diye baslayayim, maaslarimiz ayni, ev bize ait,kira yok. Esim 900 TL kredi ödüyor geride kalan her şeyi ben karsiliyorum, yakit parasi+mutfak+faturalar vb. Aramizda hic konuşmadan boyle bir paylasim gerçekleşti, bu durumdan memnun musun dersen kesinlikle hayir derim.

adidas energy boost

ne olur nike air max alma. boost +1

asics stromhawk aldım, memnunum ama koşu ayakkabısıyla yürüyüş olmuyor, koşmaya uygun dizayn edilmiş o ayakkabılar. eğer spor yaptığınız ayakkabıyı normal hayatta da giyebiliyorsanız yanlış ayakkabı ile spor yapıyorsunuzdur

asics gel kayano (16-17-18-19-20)

skechers'ın memory foam tabanlı ayakkabısı. muh te şem.

örneğin nike free ile koşuyorken, kotun altına giyince neden nike free ile koşmak yanlış anlamadım.

adidas energy boost, pembe pamuk şeker rengi.

energy boost aldım
aldım da tipini hiç beğenmedim :D :(

sadece koşu için uygun kesinlikle. günlük hayatta giymelik spor ayakkabı olarak da originals bölümü uygun o kısım spor için değil günlük kullanım amaçlı tasarımın ön planda olduğu imiş. bunu da öğrenmiş oldum.

benim manitada adidas supernova mi ne ondan var. ses etmedigine gore iyidir saniyorum. majör markalardan ayaginiza tam uyan kosu ayakkabisi olsun da gerisi yalan.

Nike Free 5.0 id. Hayatımda giydiğim en rahat ayakkabı. Kadın için de var.

Buyur sözlükten bak hatta;
eksisozluk.com

Boost asiri rahat gunluk kullanimda olmaz ama boosttan baska kosu ayakkabisi dusunemiyorum.erkek arkadasim diyordu inanmiyordum ondan sobra tum ayakkabilar tahta gibi geliyor.

kanser sıçramış ise 4. seviye olabilir, evet. doktorunuz böyle dedi ise işi ince eleyip sık dokumuştur, bu denli ciddi bir sağlık durumunda tedaviyi belirleyecek olan seviyeyi belirlemek ciddi bir iştir.

anlayamadığınız herşeyi doktora sorun. kemoterapiden ameliyata kadar her türlü adım doktor ile hasta arasıda, duruma göre belirlenir.

ayrıca kanserlerin seviye sistemi çoğu kanser için farklı, belirli sistemler var ve hangisinin kullanıldığını vb. ancak doktorunuz cevaplayabilir.

doktorunuzla konuşun, hastalık değil hasta vardır

4. evre: metastaz var. bu kolon kanserinde genellikle önce karaciğer olsa da diğer yerler de olabilir.

babama da kolon kanseri tanısı kondu. evre 3'e yakın 2 dendi. ameliyatından önce kemoterapi ve radyoterapi alıyor, 3. hafta bitti. öncesinde bt, pet, mr...hepsi çekildi. çünkü hepsi farklı dokuları daha iyi gösteriyor. ameliyatı yılbaşından sonra yapılacak ve geçici torba takılacak. 3 ay kadar herhalde torbayla olacak, sonrasında geri içeri alınacak.

yan etki olarak şu anda halsizlik en bariz görüleni. ama babam 55 yaşında. gündüz radyoterapisine gidiyor, öğleden sonra işine. haftada 3-4 gün yüzmeye gidiyor. fekal ve üriner inkontinans var ara ara, en büyük yan etki şimdilik bu. sizde kalıcı torba var, bu yan etki ile karşılaşmazsınız (bu arada xeloda kullanılıyori büyük ihtimal size de o verilir)

bazı durumlarda her türlü görüntüleme tekniği de çekilse metastazlar görülemiyebiliyor. belki 3-5 hücre metastaz yapmış, o hücreleri kimse göremez. ana tümör de bu metastazların büyümesini engelleyen bir kimyasal salıyor. ana tümör alındığında o kimyasal da ortadan kalktığı için diğer hücreler büyüyor. hızlı bir şekilde büyüme söz konusu olabilir

son olarak babama tanı tarama esnasında konuldu (gaitada gizli kan). allahtan uzatmadan kolonoskopisini yaptırdı (önceki kolonoskopisi 4.5 yıl önceydi ve temiz görünüyordu). okuyanlar olur, lütfen ve lütfen tarama testlerini ihmal etmeyin. kanser artık öldürücü bir hastalık değil yeter ki tanı konsun. şikayetiniz olduğunda doktora gidin. onun dışında check-up'lar tamamen para tuzağı. check up ile tarama testi aynı anlam değildir, bunu unutmayın

kadıköy angels'ın yakınında bi amca var, ismini unuttum şimdi onun ilginç tabloları var

www.ikea.com.tr

kendi çektiğin, çizdiğin veya internetten bulduğun bir fotoğrafı/resmi tablo yaptırabilirsin. canvas şekilde 3 parça 5 parça bile yaptırabilirsin. parcali canvas diye arattır google dan.

geçen hafta aldığım tablo firmasını kesinlikle tavsiye ederim, baskı fiyatına el yapımı yağlı boya tablo aldım : www.tablocu.com

teşekkürler

dizi sitelerinden 8. bölüme kadar izledim ama her bölüm resmen ayrı bir psikolojik savaş...dizimag'in yerini hiçbiri tutamıyor

Veteriner İşleri Müdürlüğü

Forrest gump, the english patient kesinlikle. Ayrica sayar misiniz bilmem ama watchmen de oldukca basarili bir adaptasyondu.

my left foot

The Fault in Our Stars.

Trainspotting
Candy
The double
Filth
Submarine

@podrostok dead poets society sanilanin aksine kitaptan uyarlama degil, filmi daha sonra kitaba uyarlanmis

Kon Tiki- Thor Heyerdahl

the perks of being a wallflower

bir tüyo: kitabın yazarı ile filmin senaristi ve yönetmeni aynı kişi olunca uyarlama da aslına olabildiğince uygun çekilmiş oluyor.

Karartma geceleri, filmde tarık akan oynayi
Murtaza- orhan kemal film de bekçi murtaza adıyla başrolünde müşfik kenter var.
Teneke- yaşar kemal, filmde yine tarık akan oynuyor filmin adı kanal
Yer demir gök bakır
Bereketli topraklar üzerinde

Yine hem filmi hem kitabı şahane eserler

watchmen +1

watchmen -1

-spoiler-

çizgi romanın finalinde açıklanan "squid" yok bir kere filmde. bir sürü başka eksik de var.
-spoiler-

filmi ben de beğendim ama çizgi romanı okumuş olanlar filmin kitaba uygun olmadığını bilir. alan moore da ayrıca filmi hiç beğenmemiş. dediğim gibi, ben filmi de beğendim kitaptan bağımsız olarak. olabildiğince uygun değil ama kitaba.

Lord of the Rings Trilogy - Kitaba uygun değildi rererö yapanlar da var da daha nasıl çekilecek bir film bilmiyorum. adam dibine vurmuş. hala rererö.Herkes oskarlı yönetmen edasında :D

fight club'ı biliyorsundur zaten ama bir de choke var yine palahniuk'tan. ha ben choke'un film halini çok beğenmemiştim ama kitapla neredeyse aynıydı.

atonement (ki kendisi romana sadık bir o kadar da güzel en iyi uyarlamalardan biridir)
shutter island
perks of being wallflower +1

the fault in our stars +1

film, kitabından daha iyi. öyle söyliyim.

işin yokken uzun süreli vize zor olur
uzun süreli vize veren de amerika oluyor genelde, schengen ülkeri 1-3 ay civarı veriyorlar

çalışmadığın için vize evraklarında ne diyorsa o (babandan sponsorsa sponsor)

ilk defa alıyorsan turistik amaçlı seyahatte schengen uzun vermeleri çok zor. 10 günlük çıkar ancak.

abd uzun süreli veriyor ama onların da vize işleri daha uzun sürüyor diye biliyorum.

babadan sponsorlu.

Amerika vizesi hem uzun süreli oluyor hem de daha kısa sürede cıkar sanıyorum.
Randevu aldıgınız ve gidip görüşmeyi yaptıgınız gün içinde alıyorsunuz zaten vizeyi.pasaportunuzu vize işlenmiş haliyle de 3-4 güne adresinize gönderiyorlar.
bir hafta içinde bir güne randevu bulabilirseniz 10 güne elinizde olur pasaportunuz.
10 senelik veriyorlar genelde.
ben otel rezervasyonu ve uçak biletim haricinde hiçbir belge vermedim,sıkıntı da olmadı,hemen aldım vizemi.

schengenle ilgili bilgim yok.

daha önceden iki schengen iki kez de ingiltere vizesi aldım. italya 6 ay vermişti. macaristan 2 hafta. o yüzden uzun süre veren schengen ülkesi tercihim olacak.

Ben ingiltere vizesine başvurduğumda başvuruma bir not ekleyip işim gereği dil pratiği yapmak, kültüre aşina olmak vs gibi sebeplerden tatillerimi ingilterede geçirmeyi tercih ettiğimi dolayısıyla seyahat bilgilerim kısa olmasına rağmen vize isteğimin uzun olmasının bir mantığı olduğunu açıklamıştım. Yani saçma bir hareketti yaptığım ama, bir yıl başvurum olmasına rağmen iki yıllık vize verdiler.

:/

Kendi işimle ilgili belgelerle uğraşmamak için her zaman babamdan sponsorlu gidiyorum. İyalya 6 ay veriyor.

gayet güzel sonuçlar

yüksek ve düşük çıkan tetkiklerin pek önemi yok eğer kafana taktığın onlarsa.

normal.

hocam referans değerleri arasındaysa normal demek. detaylı açıklamayı işin uzmanları yapacaktır ama ben de duyuruya kendi kan testimi sorarken fark etmiştim. referans değerlerine bakarak kendin iyi kötü neymiş anlayabilirsin. RBC ne bilmiyom ama sende 4,96'ymış mesela. olması gereken de 4-6,2 arasıymış. yani gayet normal. ooh ne güzel. hadi geçmiş olsun.

(belki bunu en başta düşünmüş olabilirsin sen ama benimkinde referans değeri şeklinde bilgi yoktu, biraz geç anladım o yüzden. olsa da anlamayabilirdim kafam çok çalışmıyo)

tabii kendim biraz baktım. arada ufak iltihaplı yaralar çıkıyordu ve bilmeyen biri olarak ben bunu "kanımda mikrop var" olarak yorumluyordum:(
oysa tam tersi bir durum varmış, bende mikroplarla savaşan hücre sayısı normalden biraz daha yüksekmiş. iltihabın sebebi savunmanın güçlü olmasıymış:)

taksimde la paz diye latin amerika restorantı var
menü çok geniş değil ama güzel

Sanırım Akaretler'de Vietnam restoranı vardı ama adını unuttum.

nişantaşı ranchero, mexicano

taksim'de çin çin resturant (çin) ve fıccın (çerkez) var.

esentepe müselles sokak'ta (zincirlikuyu metrobüs durağının arka tarafında) kore restoranı var. şahsen ben gitmedim. giden bi arkadaş iyiydi, fena değildi dedi.

akaretler'de tandoori vardı, hint restoranı. ama taşınmıştı son gittiğimde çırağan'ın oralara.

hırvatistan schengen'de değil mi?

bu yaz arnavutluk'taydım. başkent küçük ve bir günde gezilecek bir yer ancak güney sahilleri müthiş güzellikte. bir de eski bir osmanlı şehri var gjirokaster diye, orası da görmeye değer.

Deniz istiyorsanız Budva çevresi var ama mevsimi geçti gibi. Ben olsam Belgrad-Saraybosna-Mostar gibi bir gezi yaparım, özellikle Belgrad çok çok eğlenceli. Arnavutluk ve Makedonya diğerlerine göre daha geri yerler gibi duydum. Ssraybosna'dan da keyif alırsınız. Mostar bit kadar tabii ama hoş yine de, üşenmezseniz bir iki gece gidin, Elite Guest House'ın balkonlu nehir manzaralı odasında kalın.

Belgrad ve Saraybosna'da free walking tour'lar var sabah, onlara katılın. Belgrad'da free walking'i yapan grubun gece bar crawl turu var, ona da katılın. Skadarlija var bohem bölgesi, bir sürü bar kafana falan var.