Karadağ, Arnavutluk, Japonya veya Şeyseller

meksika (e vize ama ücretsiz)
azerbaycan
kktc

Azerbaycan

Covid'den beri Japonya bütün ülkelerden vize istiyor ve aslında gayrıresmi olarak girişlere kapalı. Şu an için Japonya'ya sadece Japon turizm firmalarından alınan uçak-otel paket turlarıyla gidiliyor. Ekim ayında Japonya'nın açılışı olacak mı belli değil, rehber zorunluluğu yeni kalktı. Meksika ise Amerika'ya kaçak girişler yüzünden sıkıntı çıkartıyor. Normal yoldan vize almak daha iyi.

Vizesiz ülke olarak Tayland, Filipinler, Singapur, Malezya ve Endonezya da var. Gerçi Endonezya da en son Japonya gibi vizeyi geri koymuştu, en son kapıdan vize alınıyor diye duymuştum ama detayı konsolosluktan almak en mantıklısı olur.

Daha yakın yer olarak Bosna, Kosova, Makedonya, Moldova, Tunus ve Ürdün olabilir. Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan da vizesiz ama oralar o mevsimde fazla soğuk olabilir. Yoksa Kırgızistan'a gittim, güzeldi. Issık-kul gölü özellikle. Yaz için tüyo say.

Urdun kesinlikle. Petra’yi gorun; kizil deniz’de yuzun, wadi rum’da bir gece kalin. Ekim ayinda cok iyi olur hava diye dusunuyorum orda.

Karadağ harika bir yer

Uzak doğu'yu bilmiyorum da yakın bir yer arıyorsanız Karadağ öneririm.

Ürdün, gürcistan, özbekistan

Ustalar en kolaya kaciyorlar fikir verirken, o yuzden onlara cok da guvenmeyin.

Yeni proje evler varsa onlara bir bakin, nasil yapiliyor vs. bir de istediginiz seyin pro-contralarini listeleyin. Illa ic mimara gerek yok bence mutfak-salon birlestirmek icin ama tabi bu kisisel zevkinize bagli biraz. Yani “bu islerden hic anlamam” diyen biriyseniz lazim olabilir tabi.

Ustaların ne kendilerine ne de tecrübelerine güvenin.

dekorasyon videoları izleyip not almak
instada bile çok fonksiyonel şeyler çıkıyor

Benim uzun süre hayalimdi açık mutfak. Evlilik öncesi sevgili ile giriştik bu işe. Balyozu alıp duvarı yıktım. İki kapı söktüm. Fayanslari da değiştirmeyi kendim deneyecektim sonra mükemmel bir usta bulunca her şeyi yanlış yaptığımı anladım. Yıktığım duvarın köşelerini o düzeltti. Dolap renkleri konusunda fayans seçimine göre tavsiye verdi. Duvara yaptıracağımız kemerin nasıl olması gerektiği konusunda fikir verdi. İnşaat işlerinde işten anlayan birinin fikri önemli. Biz en ucuz şekilde halletmeye uğraştık 7-8k ya hallettik tüm işi. Çok da güzel oldu. Sıfırdan istiyorsan her şeyin değişmesini iç mimar mantıklı olur ama feci masraflı olur. Onların çalıştığı ustalar oluyor zaten genelde.

Instagramda Hakan Kütahya’yı takip etmenizi öneririm. Soru sorunca mutlaka cevap ve fikir veriyor.

Biz eve mutfak yaptırırken önceki evimizde bir firmayla anlaştık, ustayla onlar ilgilendi, her şey istediğimiz gibi oldu hemen bitti. Şimdiki evimize ustaları biz bulduk. Sinir krizi geçirecektik her şey mi yanlış olur sürekli kavga gürültü zorla yaptırdık. Hatta bittikten sonra derin dondurucunun yerini yanlış hesapladıklarını eve taşınırken fark ettik, taşındığımız firmanın çalışanları söküp düzeltti. Ustaya asla güvenilmez.

En basiti ben mesela bembeyaz duvar seviyorum. Ona bile nazlandı adam. Beyaz duvar mı olur olmaz diyor bana. Bir kaç kat boyamak işine gelmiyor çünkü. Olur abi sen yap diyorum boya yok diyor. Tavanı neyle boyuyorsan aynısını al boya dedim de lütfederek yaptı.

bionluk veya benzeri bir siteden mimari danışmanlık almak daha düşük maliyetli olabilir.

Ustaların kolaya kaçmaları normal. İşi tasarlayan kişi ile yapan kişi aynı olunca arada bir çıkar çatışması oluyor. Doğal olarak tasarlayan kişi eğer işi yapacaksa en kolay ve zahmetsiz yolu düşünüyor, estetik ve kullanışlılık ikinci plana düşüyor. Bu şekilde düşünmeyen ustalar da vardır mutlaka ama onlara rastlamanız düşük ihtimal.

Longchamp bildigim kadariyla sinirsiz garanti veriyor urunlerine faturayla gidildiginde (ya da uyeyseniz)
Magazaya verebilirsiniz trde de varsa bu. Yoksa iyi bi terzi yapar tabi.

havataş dururken taksi tercih ettiğine göre parayla bir sıkıntının olmaması lazım.

taksimetre açmamak = dolandırmak. bunu sormana bile gerek yok.

40 kilometre civarı zaten 500 lira. 34 km ise 420 civarı olsun. Kazıklama durumu bence yoktur da taksimetreye bakmıyor musun?

taksi-ucreti.hesaplama.net

Antalya’da turistik merkezden turistik merkeze giderken genelde taksimetre acilmaz cunku fix fiyatlari vardir. O da pahalidir.
Antalya’dan bir otele gidecekseniz en mantiklisi shuttle transfer ayarlamak, kisi basi 100 liraya filan otele birakir ama dolana dolana tabi. Servis usulu.
18 kilometrelik yol icin 20€ istiyorlardi 4 sene once (side-gündogdu arasi) bana ok geldi o yuzden simdi belek-havalimani arasi.

shuttle’lar o civardaydı. Biz geçen gün şehir içinden Hotel Su’dan havaalanına gittik 260 lira mı ne tuttu ki sen Belek diyorsun.

Transfere de ortalama aynı fiyatı verirsin hocam takılma

500 değil de 30tl servis ücreti aldılar o koydu :(

Dolandırılmayı bekliyodum da ekstra bir dolandırılma yoksa sıkıntı yok, teşekkürler herkese.

Çok uzun kalmayacaksanız neden norveç riskli oluyor? Bence giriş yapacağınız ülkeden alın. 6 aylık veya 1 aydan uzun schengeniniz oldu mu hiç evetse nereden?

yes, italya

En uzun kalacağınız yerden almalısınız. Seyahat planında en uzun kalacağınızı belirttiğiniz yerden almıyorsanız eğer, başvurunuzu buradan yapamazsınız diyebilirler. Bunu deneyimleyen arkadaşlarım oldu.

Daha gecenlerde bi arkadasim avusturyadan aldi.
Iki seyahatinden de bahsetti, ucak biletlerini vs koydu. avusturyada daha uzun kalacakti. Adamlar ikinci seyahatin tarihinin bir gun oncesinde vizeyi bitirmisler. Tam bir ….

Neyse, her sonuca hazirlikli olun.

Kuduz aşısında tetanoz gibi koruyuculuk süresi yok, her olayda aşı olunması gerekiyor.

Ama son bir yıl içinde 4 tane aşıyı olduysanız, yani program tam uygulandıysa;

yeni olayda/temasta tekrar 4 taneye gerek yok, 2 tane yetiyor. Bunu araştırabilirsiniz.

tetanoz icin farkli. tetanoz da koruyuculuk var.

tetanoz bir bakteri, kuduz ise bir virus. temel farklari da buradan kaynaklaniyor.

belirli bir dozun uzerinde tetanoz omur boyu koruyucu kabul ediliyor. doz bilgilerine internet uzerinden ulasabilirsiniz.

kuduz icin belirli birsey yok. tam asi kurune uymaniz lazim.

Kuduz aşılamasını 4 doz (eskiden 5 dozdu bu da, Türkiye'de 5 doz olan son kişilerden olabilirim) olduysanız 2 sene koruyuculuğu var diye geçiyor literatürde ama muhtemelen riske atmamak için yine aşılama yapılıyordur çünkü kuduzla şaka olmaz. Dünyadaki en korkutucu şey olabilir %100 mortalitesi var ve semptomlar başlayana kadar bilemiyorsun kuduz olduğunu, semptomlar başlayınca da geçmiş olsun zaten kurtuluş yok.

Siz yine de sorun ama basima geleni soyleyim. Yaklasik 8-9 yil once kuduz asisi olmustum arkadasimin kopegi isirdigi icin. Daha sonra bu sene baska bir arkadasimin kopegi isirdi, doktor ne zaman asi oldun diye sordugunda 8-9 sene once dedim, tamam sahipli kopek ve asiliymis, gerek yok dedi.

Sokak kopegi olsaydi ama net gider olurdum asiyi.

ben lensleri bi hafta çıkarmadım oluyo salla

Lensler ambalajlarının içinde izotonik serum fizyolojik ilen geliyor.

Steril suya koydum serum fizyolojik yerine.
Bakalım ne olacak...

Eskiden geceleri serum fizyolojikte saklanırdı lensler. Yani ben ilk takmaya başladığımda doktor öyle dedi.
Sonra gözüm mikrop kapınca solüsyonlara geçtim.

Ama kısa süreli olarak serum fizyolojik diyorum ben.

Lens sulari hafif tuzlu, ben de serum fizyolojik kullanirdim su yerine.

tükürüklü sudan başka çaren yok çıkartman gerekiyorsa
ben olsam çıkartmazdım

Sirf linkedinden eklemekle network olusturulmuyor ki.
Mesaj yazin, hatta bi toplu bulusma vs organize edin. En iyisi oyle olur.

Tatil arama sitesiyle tur sitesi baska. Booking uzerinden alirsaniz sikinti cikmaz ama tui uzerinden vs rezerve ederseniz resepsiyonda pasaport sorma durumlari olabiliyor.

Deliliniz var gibi, bana menfi tespit davası açmak mümkün geldi.

Menfi zarar*

Mailin dahi bağlayıcı nitelikte hüküm taşıdığı ortamda eliniz nasıl güçsüz onu anlamadım. İşim uzmanı değilim ama ispatlanabilir nitelikte sözlü ifadeler bile bağlayıcı akittit gibi bir bilgi var aklımda üniversite ticeret hukuku dersinden.

Hukukçu değilim ama her sözleşmenin noter onaylı olmasına gerek yok. Hukukta sözlü sözleşme bile var. Yazılı sözleşmeyi kafasına göre iptal ediyorsa karşı taraf, yaptırımına da katlanmak zorunda.

Noter bu benim imzam değil iddiasına karşı güvenilir liman. Ben olsam yerine kesinlikle dava açardım

Baska bir avukata gidip danisin kesinlikle. Herkes +1

Kardesime yazdim, satis vaadi sözlesmelerinde noter mecburiymis. Ne yazikki bisey cikmaz diyo.

Hatta bu sözlesmede imzalarin bile noterde atilmasi lazim, mesela büroda imzaladiniz götürdünüz o bile kabul olmuyormus.

Satış vaadi noterde yapılmadığı sürece geçersiz maalesef. En başından bir avukata danışsaydınız keşke.

satış vaadi sözleşmesi geçersiz olduğu için cezai şart istenemez ama satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olmasından doğan menfi zarar tazmin edilebilir.
kolay dava değil, karşı tarafın kusurlu olduğunun ispatı gerekecek, sizin zarara uğradığınız ispat edilecek vs.
avukata ücretini peşin ödeyecek ama 20 bin liralık zararınızı yıllar sonra tahsil edeceksiniz. dava açmaya değer mi onun kararını siz vereceksiniz.

arabuluculuk başvurusu yaptım.

@de jure, zaten amacım bireysel emeklilik kesintimin karşılanması. 50 bin liralık tazminat kısmında gözüm yok. benimki kanıtlanabilir bi durum, satıcının tek bahanesi ise kredi ödemelerinin yüksek olması. almak istediği evle sattığının arasında 300 bin lira fark vardı, arayı kapatamadı. bu geçerli bir sebep midir bilmiyorum ama sonuçta ben sebep olmadım. benim zararıma karşı taraf sebep oldu.

Tabii ki geçeri sebep değil. Onun almak istediği evin fiyatından ya da kredi oranlarından sen sorumlu değilsin. Adam doğru düzgün hesap yapamamış, kafasına göre sözleşme feshediyor. Kesinlikle tazminat iste.

Atasun'un inisiyatifinde bir durum. Mağazadan alınan ürünlerin iadesi kanunen mümkün değil. Cayma hakkı online alışverişlerde geçerli olan bir hak. Kaldı ki kişiye özel bir gözlük bu. Atasun iade alıp başkasına satamayacağı için böyle bir inisiyatifte bulunacağını da hiç sanmıyorum. Yine de sormanda fayda var.

Genelde kisiye ozellestirilmis urunlerde -internetten bile satin alinmis olsa- cayma hakki olmuyor. Sizin numaralariniza gore ekstra cam vs yapilmis, en azindan cam parasi alinir, o da magaza inisiyatifinde.

7 gün icinde iade 30 gun icinde değişim hakki veriyolardi birkac ay once ben aldiğimda

yol gostermekten ziyade esim crp deger surekli 20 degerlerde dolasiyor.

fakat herhangi hastaligi yok. adet duzensizligi var belki ondan kaynakladigini dusunuyor doktorlar. cinsiyetiniz bilmiyorum fakat kadinsaniz eger boyle bir durum olabilir belki

Sağlık sistemimiz maalesef o anki sorunu çözmeye kurgulanmış durumda.

Benzeri bir problem yaşadıktan sonra Bir kardiyoloji profesörüne olayı anlattığımda, vücutta enfeksiyon varsa o an muhrebeyi kazanmak, yenmiş olmak anlamına gelmez, kullandığın ilaçları tanımış, bağışıklık kazanmış ve daha da güçlenmiş olarak geri gelir. Enfeksiyonu tamamen kurutmadan olayın peşi bırakılmaz ve anlık tedavi için antibiyotik kullanmak yanlıştır demişti.

Benim tavsiyem, özelde ama esnaf olmamış iyi bir enfeksiyon hastalıkları uzmanıyla tedaviye yeniden başlaman sonuçtan emin olmadan da bırakmamandır. Tabi, maddi gücün varsa.

tabii ki herkesin kendi durumu. benim apandisitte böyle oldu. ameliyat oldum konu kapandı.

ps. 2 sene süründüm.

İshal falan da diyorsunuz. Bir gastroenterolojiye görünün derim. Belki safra kesesinde taş veya çamur vs vardır. Bu hep geç akla geliyor. Apandisit de olabilir tabi belki üstteki arkadaşın dediği gibi.

Doktor değilim. Mantık yürüttüm.

Aile hekiminiz sizi dogru yonlendirebilir. Isterseniz once onla konusun sonra sevki o yapsin

Batın ultrasonu çekildi safrada vs sorun olsa çıkardı diye düşünüyorum. Ek olarak cinsiyet erkek yaş 33, bugün özelden iç hastalıklarına randevu aldım şansımı birde orda deniycem ama dediğiniz gibi anlık müdahale ediliyor 2 hafta sonra geri geliyor enfeksiyonun kalp damar sağlığına zararlı olduğunuda okudum her geçen anlık tedavide vücut yıpranıyor bağışıklığım düşüyor gibi hissediyorum bundan 1 sene önce ben kolayına hasta olmazdım çünkü

ilk aklıma gelen long covid
ikincisi kötü beslenen ve sağlıksız yaşayan biriyseniz immün sistemi çökmesi. Bunun için de gerekli takviyelerle birlikte düzgün beslenmeniz, uyumanız vs gerekli.
İyi bir içi hastalıkları uzumanına ya da bütüncül tıp / holistic medicine yaklaşımına sahip bir doktora gitmenizi tavsiye ederim.
Acil sadece o anki yangını söndürmek içindir.

Ne yazıkki her alevli dönemleri haftasonu bayram tatil gibi günlere geldi acile mecbur gittim. Kötü beslenip sağlıksız yaşayan biri değilim. Herkes kadar sağlıksız beslenirim. Bugün iç hastalıklarına gittim sonuç ne yazıkki yine antibiyotik ama en azından yaklaşımı daha iyiydi ilk defa biri çözeriz merak etme dedi bu bile umud vadediyor. Birde kültür test gibi farklı birkaç test istedi. Vücutta otoimmun bir hastalık varsa o testlerde antikorlarını tespit edecekmiş sanırım. Umarım fantastik birşey çıkmaz kesin tanı konulana kadar doktor övmüyorum 5. Doktor bu, ilginç olan her doktor bir öncekine göre farklı tespitlerde bulunuyor. İnanıyorum böyle böyle eleyerek bulacağım. İşin pis tarafı tss sigortam vardı 3.aydan ebesini gördü :)

Sirt ağrisi, bagirsaklarda bozulma ates, crp...safra kesesi yollarınıza bir baktırın derim.

1 hafta önce çekilen usg raporunda yazan ile onu elediler sanırım "Safra kesesi boyutları ve duvar kalınlığı normal olarak izlenmiştir.
İntrahepatik safra yolları normaldir."

çok geçmiş olsun. 2019'da bi tenis maçı sonrası terliyken klimalı bi ortamda uzun süre kaldım ve zatürre oldum. 145 crp ile ambulanslık oldum (o zaman yaş 39). akciğer ile akciğer zarı arasında sıvı birikmişti çok az, iğne ve antibiyotik (avelox ve benzerleri) ile 10 günde filan toparladım. dikkatli yaşamama rağmen, o günden sonra defalarca benzer durumlar oldu, halsizlik- hafif ağrı ile başlayıp sırt ve yanlarda batmalı ciddi ağrılı seyreden, crp 140-150'ye fırlatan bir durum. ağrıdan acıdan gece uykusu zaten yok, düzgün nefes almanın imkanı yok.

dört kez farklı farklı göğüs hastalıkları ve dahiliye servislerine gidip hepsinden iğne antibiyotiği alıp dediklerini harfiyen uyguladım, her seferinde geçti ama tekrarladı. kalp ciğer filminden tomografiden bir hal oldum. romatoloji'ye gittim, bazı sorunlar var aslında ama bununla ilişkili çıkmadı hiçbiri. FMF araştırdılar, genetik test aldım o da çıkmadı.

bu arada bu durum ayda bir tekrarlamaya başladı ve bir hafta on gün sürüyordu. iyi bir göğüs hastalıkları uzmanı akciğeri kaburgalara bağlayan bağ dokuların soğuk enfeksiyon vb etkisiyle büzüldüğünü ve akciğerin mekanik olarak kaburgaya sürtünmesine sebep olduğunu bunun da akciğer zarını tahriş ettiğini söyledi, içeride bir yarayla geziyordum resmen. bu yara iyileşmeye çalışırken de zarda bir tür kabuk oluşturmuş ve bu sürtünmeyi artırmış. benim yorumum büzülme ve su toplama derken akciğerin şekli de bozulmuş, bağ dokular ve kasları da bir şekilde etkileyip kronik hale gelmiş durum.


sonra güzel bir şey oldu demek isterdim ama olmadı :) ben hastaneye gitmeyi bıraktım. bel fıtığı başlangıcı için aldığım muscoflex'in bunun ağrısına da iyi geldiğini farkettim. kendisi güçlü bir non steroid anti inflamatuar (iltihap giderici). çok bilinen ama uzun süre kullanımda riskleri olan bi ilaç bu. batma hissi geldiği anda bunu aldığımda 20-24 saat boyunca etkili oluyor, crp'yi frenliyor ve en azından bir hafta yatağa düşmek yerine 3/10 ağrı ve 2/10 halsizlik ile yaşantıma devam edebiliyorum. iyi senaryoda 10 günde bitiyor, kötü durumda ilacı kesmem üç haftayı buluyor. alternatifi diclofam ama onun da etkisi ve etkili süresi daha kısıtlı. şimdilik başka bir çözüm bulamadım.

Önümüzdeki hafta ozon tedavisine başlıyorum, bi de onu deneyeceğim belki bir faydası olur, sonuçları paylaşırım.

Sizede geçmiş olsun bende batma hissi yok ilk zatürre olduğumda 4 ay önce nefes alırken batma vardı ama bu tedavi sonrası geçti. Batma şikayetimde hiç olmadı bendeki sorun crp 50 lere çıkıyor ateş titreme terleme halsizlik baş veriyor ve antibiyotik başlangıcından 2-3gün sonra geçiyor. Balgam kültürü ve romatizmal hastalık için kan testi alındı kültürde verem yok sadece 1 bakteri bulundu doktor o önemsiz dedi ama belirtilerine bakınca benimkiyle birebir aynı ya adam gibi doktor denk gelmiyor bana yada başka birşey var göremiyorlar ama sıktı artık çapadan randevu aldım enfeksiyona birde orda şansımı deniycem illaki iyi bir doktor çıkar ümidini kaybetmek istemiyorum

güncelleme: ozon iyi geldi gibi. haftada iki gün, ağrı kesicisiz geçiriyorum şimdilik bakalım.

Bahsettiğiniz iyi gögüs hastalıkları doktoru kimdir hangi il ve hastanededir?

uzun yolda araba surmek daha basittir. yavas yavas kontrollu gidersen bir sey olmaz. hele bolunmus yolsa cok rahat. virajlara girmeden yavasla, virajda degil. zaten temkinli surersin diye tahmin ediyorum.

ben uzun yola ciktigim zaman genelde ~3 saatte bir mola veriyorum. mesela yol ustunde bir sehir veya kasaba varsa orada durup geziyorum, bir seyler yiyip iciyorum.

8,5 saat diyor google maps. bir gunde rahat alinacak bir yol ama cok guvenmiyorsan kendine yol uzerinde bir sehirde bir gun konaklayabilirsin.

sık mola verirsen bi şey olmaz.

İstanbul'da 1 sene düzenli araç kullandıysan uzun yolda her türlü kullanırsın uzun yol daha rahattır.

uzun yol daha kolay +1

dinlene dinlene gidersiniz, çok da zevkli olur.

Uzun yol daha kolay olabilir ama en ufak hata yüksek hızlarda ilerlerken kazalara sebep olabilir. Buna göre davranarak gidin.

ben uzun yolun daha kolay olduğuna katılmıyorum. uzun yolda her şey tekdüzeleşiyor. direksiyon az çevrilip gaza da sabit oranda basılınca bi süre hipnoz olur etrafı görmemeye başlarsınız. buna dikkat etmek gerek. uzun yolda dikkati asla yoldan etraftan ayırmamak gerek. hız yüksek olduğu için en ufak kaza kötü sonuç doğurur.

o yüzden gündüz yola çıkın. az bi yorulma hissederseniz durum 5-10 dk dinlenin. yüksek hızlara çıkmayın (120 max iyidir)

Hatalar genelde varış noktasına 30-50km kaldı tabelasını gördükten sonra oluyor. Varıl noktanıza yaklaştıkça rehavet çöküyor ve bitti bu iş diye salıverebiliyorsunuz kendinizi. A-B noktasına kadar pür dikkat gitmeniz gereklidir. Tavsiyem 50-100km kala muhakkak mola verin

O bir yılda ne yaptığınla alakalı düşünmek lazım.

uzun yol şehir içine göre biraz daha rahattır. Hele yeni şoförlüğümde bana daha keyifli geldiğini hatırlıyorum.

Gündüz yola cikmak önemli. Antalya yolu, hele Isparta üzerinden gidilirse manzarali ve virajli bir yol. Kendinizi eglendirmek icin afyonda, kütahya‘da, isparta‘da molalar verebilirsiniz.

Dikkatin dagildigini hissettiginiz anda devam etmeyin, önceki gün uykunuzu iyi alin, karanlik bastirdiginda kullanmayin.
Kamyon 100le niye bicsin, yani Istanbul‘da da aynisi olabilir. Antalya yolunda radar var bir sürü yerde (kütahya-afyon arasi dümdüz. 2-3 radar var sirf orada) Isparta tarafi daglik, cok hizli olamazsiniz zaten.
Defansif kullanin. Arkadaki arabasiyla g*tünüze mi girdi, birak o sollasin, ona yer acmak icin panik vs olmayin. O yolu tek basina yapan cok taniyorum, yapilmaz degil.
Otoban olsa sikici, tekdüze derdim de güzel yol.

Istanbul içi a noktasında b noktasina gidebiliyorsan uzun yola da gidersin.

Tabi uzun yolu bazı dinamikleri var en sag şerit kamyon otobuslerin yoludur 3 şeritli yolda orta seritten gidilir sol şerit sadece sollama şerididir.

Sollama dikkatli yapılmalı takip mesafeli korunmalı biliyorum otobanlarda dallama çok.

Ikinci onerim yandex navigasyon harika birsey nerde viraj var nerde hiz kamerasi nerde yol calismasi var soyluyor.

Bazen çok fena viraj oluyor ekrandan bakıp hızımı iyice disuruyorum ki virajlarda aractakiler konforlu seyahat etsin.

Birde gidecegin guzergahta belli rotolar belirle su dinlenme tesisi diye 4 saatlik rotalar halinde kısa hedefler daha iyi oluyor.

Aracın baķimlari tam olsun. Rahat kıyafetler yolda ne hızli muzik ne yavaş muzikler olsun

100 km sonra rahatlama gelecektir çıkınca şeridini ve takip mesafeni korudukça Allah'ın izni ile biter yolculuk.

1 aylık tecrübeyle istanbuldan kaşa sürmüştüm.

6 ay tecrübe ile istanbul didim yapmıştım.
birkaç tecrübe paylaşayım.

hızlar yüksek olduğu için şerit değiştirme hareketleri daha yumuşak yapılmalı.
üç şeritli yollarda en temizi orta şerit. en sağda sapaklara giriş çıkış yapanlar rahatsız edici oluyor.

bariyerli gişelere yaklaşırken yavaşladım sanıyorsun ama bir bakmışssın hızın hala 100km/s.
o kadar boş alanda hız kavramı yok olabiliyor, buna dikkat.

iki üç öndeki aracı da görmeye çalış. bir seferinde ben ve önümdeki araç 120 ile gidiyorduk. önümdeki araç bir anda kendini sola atınca önümde atıyorum 50-60 ile giden bir araç kalmıştı. gerçekten sıkıntılı bir durum.

bol bol mola ver. sakın ha ayran içme.

hız kurallarına uy özellikle virajlara ve ileriyi göremediğin rampalarda hızını dikkatli ayarla.

son olarak ani kararlar verip manevra yapma. sapağı kaçırdın diyelim. gerekirse 30km sonraki sapaktan geri dön.

hiç uzun yol tecrübesi olmadan tecrübeli uzun yol şoförü olunmaz doğru. ama uzun yol tecrübesi de uzun yolda edinilmez. önce kısa yol denenir, 1-2 saat. sonra 3-4 saat ondan sonra basıp çift şoför gidersin antalyaya.. olması gereken budur. uzun yolda normalde kullanımdan daha az yorsa da, ani karar verme, refleks, tecrübe gibi bir takım şeylerin tam ve edinilmiş olması gerekmektedir. perspektif algısı uzun yolda çok önemlidir. aynada uzakta görünen araba, normalde daha yakın ve gördüğünüzden daha hızlı gidiyor olabilir. yola çıkarken buna dikkat etmeniz gerekir. kendi arabanızın kaç saniyede güvenli biçimde yolda seyreden araçların ortalama hızına erişeceğini de biliyor olmanız gerekir. solunuzda biri sollarken sağınızdan da birinin aynı anda sağlayacağını ve tek yapnanız gerekenin sakin olmanız gerektiğini de bilmeniz gerekir. öndeki fren yaparken yapacağınız frenle arkadaki ile aranızdaki mesafeyi de korumaya çalışmanız özel bilgi ve tecrübe gerektirir. neticede şehir içi trafikte daha zor olsa da araç kullanmak, uzun yolda kullanmanın daha ok bilgi birikim ve tecrübe gerektirdiği de açıktır. ve unutmayın, sadece siz eğil, herkes yorgun herkes uykuludur uzun yolda. herkesin hata yapma olasılığı çok yüksektir. ve son olarak; ölümlü kazalar çok büyük oranda uzun yolda olur...

jupon etek veya elbise
ten rengi ic camasirlar
astar

ten rengi çamaşırlar,
tam saran mayo gibi korseler.

ışıkta bacaklar da görünüyor gibiyse ten rengi jüpon

ten rengi seamless iç çamaşırı, g string

Mirket +1

Saçma değil, mantıklı bence.

Fişi çekeceksen buzdolabının kapılarını açık bırak. Aksi taktirde koku yapar.

İçi boş olduğu sürece sıkıntı olmaz mirketin dediği gibi kapılar açık kalsın bir de gitmeden bir gün önce çekin ki donmus buz varsa erisin gitmeden evvel silersiniz

Saçma değil. Kapılar açık kalacak şekilde bırakın +1

mantikli tabi, bosaltin, elektrigi kesin, kapaklari acik birakin +n.

kapı genelde kendiliğinden kapanıyor önüne bir sandalye koyun mutlaka

doğalgaz vanasını kapı dışından kapatmayın çok dikkat çekiyor. hırsızlara davetiye çıkarmayın. onun haricinde sıkıntı yok. ayrıca elektrik faturası okumaya gelen görevli şarteli mutlaka açar. abonelik aktifse şartel açık olmalıdır diye s.kimsonik bir kuralları var. muhtemelen evdeki standby cihazlardan da para kazanmaya çalışıyorlar.

Sigortaları evin içinden, doğalgaz vanalarını da hem ocak hem kombi yanındaki vanalardan kapatın.

Su vanasını dışardan kapatabilirsiniz, zaten ne kadar kapatsanız da o namussuzlar tam kapanmıyor kaçırıyor illa ki.

Buzdolap kapakları kapanmasın diye önüne bir şişe vs bişey koyun mutlaka +1

Çok mantıklı..elektrik çok pahalı

Bağlantılı biletse böyle bir şeye gerek yok. Bağlantısız biletse bilet ücretinin ne kadar olduğuna göre değişir.

„Ekonomik“ ülkede bulasikci/garson olarak alacaginiz maas da cok „ekonomik“ olacak, ancak kendinize yetecek, bunu biliyorsunuz degil mi?

Isiniz aranan bir meslekse direkt ise basvurmayi dusunebilirsiniz.

Garsonluk ve bulaşıkçılık için gittiğinde sömürülürsün. Beklentin nedir bilmiyorum ama başka ülkede ekonomik sıkıntı içinde olmak kendi ülkende olmaktan daha kötü. Bir de rahatını bozacaksın ekstradan.

Ayak işlerinde çalışırken kendini hiçbir konuda geliştiremezsin. O yola girdin mi geri dönüşü yok.

Mesleğinizi bilmiyorum. ama sosyal bilimler alanında Avrupa'da akademik kariyer dışında çok bir şey beklemeyin.

Tabii bir de yüksek lisans konusu ciddiye alınır genelde. Yani atıyorum orman mühendisliği mezunusunuz ve sosyoloji yüksek lisansı yapmak istiyorsunuz. Ne alaka derler çoooook iyi ve ikna edici bir motivasyon mektubu lazım:)

www.mastersportal.com adresine bir bakın. Burada türkiye'de olmayan ama mesleki olarak avantaj sağlayabilecek master programları bulabilirsiniz.

Dil okulu genelde bir işe yaramaz. Ama yüksek lisansın şöyle bir avantajı var, o ülkede en az 2-3 yıl oturum hakkı sağlar. Okul bittikten sonra 1 yıl da iş arama izni verirler.

Avrupa'da iş bulabilirsiniz. Hatta türkçe bilenlere yönelik beyaz yaka işler de var. Ama genelde o işleri uzaktan değil, o ülkedeyken bulabilirsiniz. Genelde ilk şartları geçerli bir oturum/çalışma izni olması. O yüzden yüksek lisans yine bir avantaj bu anlamda.

Alanınıza yakın, geçerli bir meslek sunabilecek yüksek lisans programlarını kovalayın.

Burada da ülke faktörü önemli.

Mesela macaristan, çek cumhuriyeti gibi yetişmiş iş gücüne ihtiyaç duyan ülkeler daha uygun okul fiyatları ve öğrenciler için daha fazla haklar sunabiliyor (daha uzun süre çalışma izinleri vb)

Gelişmiş Almanya, Fransa gibi ülkeler ise daha sıkı bu konuda. Mesela öğrenciyken çalışma saatleri çok kısıtlı. Eğer ciddi bir maddi birikiminiz yoksa 1-2 sene boyunca orada kazandığını paralar yetmeyecektir. Ya da türkiye'de uzaktan çalıştığınız düzenli bir işinizin olması iyi olabilir.

Bu önemli çünkü almanya ya da fransa gibi ülkelerde part time işlerden kazandığınız paralar ancak mutfak masrafınızı çıkarır. Kira mira gibi kalemleri ödeyemeyebilirsiniz.

İsveç bildiğim kadarıyla öğrencilere çalışma saati sınırı koymuyor. Yani enerjiniz varsa, tam zamanlı çalışmanız mümkün eğer değişmediyse. Ama isveç'te de okulların eu-dışı ülkelerden talep ettiği kayıt ücretleri inanılmaz. Hani bir yüksek lisans için neredeyse 700-800bin TL ödemeniz gerekebilir.

Yine de studyinsweden.com portalına bir göz atabilirsiniz.

İtalya ve ispanya yüksek lisansların şaşırtıcı derecede düşük fiyatlara sahip olduğu iki ülke. Ana sebebi gençlerin iş olanakları yüzünden ülkede durmayışı. Yıllık 500-600 euro vererek bile bir yüksek lisansa yazılabilirsiniz. Amaaaa... İtalya'da haftada 20 saat gibi bir çalışma izniniz var yanılmıyorsam. 20 saat çalışarak italya'da nasıl geçineceksiniz?

her ülke ihtiyaçlarına göre belli alanlarda yüksek lisans yapacak öğrencilere ayrıcalık tanıyor. Mesela Almanya'da "e-ticaret" üzerine bir yüksek lisans programı vardı. Tamamen ücretsiz. Üstüne temel düzeyde barınma yardımı veriyor. Yanılmıyorsam polonya'daki bir üniversite ile köln'deki bir üniversitenin ortak programı. Ama başvuru koşulları çok çok zorlu.

Mesela almanya ve ingiltere'de yaşlı bakım hizmetleri, fizyoterapi gibi alanlarda eğitim programları ya çok ucuz ya da bedava. Ama bu mesleği yapabilir misiniz?

Ya da bazı ülkeler tarım, ormancılık gibi alanlarda yüksek lisansa gelenlerden para istemeyen okullar var.

Bazı üniversiteler nadir de olsa türkiye'yi eu'ya dahil sayıyor. O zaman başvuru ücretleri aşırı düşebiliyor.

Birkaç sene önce iş bularak avrupa'ya gitmek daha kolaydı. Ama son yıllarda çok göç oldu. Bu konu o kadar kolay olmuyor artık. Çünkü zaten orada hali hazırda bir iş gücü oluştu birçok ülkede. Yeni adam arayan "türkçe bilen" bile arasa, önce kendi ülkesindeki türkçe bilen community'den yürüyor. Çünkü zaten çalışma izni olan birileri var orada artık.

O yüzden bütçeniz ve sabrınız varsa yüksek lisans çok fena bir opsiyon değil. Ama doğru ülke, doğru program ve biraz şans.

Yüksek lisans dışında belli meslek dallarında geçerli bir sertifikanız ve tecrübeniz varsa, bu alanlarda bir "iş kurarak" ankara anlaşması şartlarından yararlanabilirsiniz.

Garsonluk vs gibi vasıfsız işler yerine bu alanlarda "meslek" sahibi olmak daha avantajlı olur.

Bu elbette ciddi bir sermaye, tecrübe ve bol bol evrak işi demek. Tabii gittiğiniz ülkenin dilini de bilmeniz önemli.

Ama eğer vaktiniz ve enerjiniz varsa bir göz atabilirsiniz. Tabii kesinliği yok.

Yine de şunu biliyorum, mesela türkiye'de meb onaylı "kuaför ustalık" belgesi olup da avrupa'da dükkan açan bir kuaför duydum. Tabii dil biliyordu o.

Ama bu şartlar için o mesleği türkiye'de belli bir süre yapmış olmanız gerekli.

Genelde avrupalılar meslek sahibi insana ihtiyaç duyuyor. Tesisatçı, kuaför, motor teknisyeni, aşçı vb gibi meslekler dönem dönem talep görebiliyor. Ama bu zaten mesleği o olan insanlar için bir avantaj. Sırf bunun için sıfırdan bu işlere girilir mi tartışılır.

Üçüncü ve son seçenek girişimcilik. AB ülkelerinin birçoğunda Ankara anlaşması geçerli. Eğer bir iş fikriniz varsa ve ülkenin belirlediği kriterleri o alanda karşılıyorsanız iş kurmanıza müsaade ederler.

Mesela grafik tasarımcı bir tanıdığım "tasarım şirketi" kurarak bu anlaşmayla ingiltere'ye yerleşti. Türkiye'de ve ingiltere'deki müşterilerine tasarım hizmetleri veriyor şahıs şirketi üzerinden. Türkiye'ye yaptığı işler de hizmet ihracatı kapsamına giriyor öyle de bir avantajı var.

Ama gördüğünüz gibi o da zaten türkiye'deki mesleğini orada sürdürüyor. Ankara anlaşması daha çok serbest çalışan meslek sahipleri için iyi bir seçenek.

Özetle Avrupa'ya gitmenin ana kriteri bir yetkinliğinizin olması.
Bu eğitim olabilir, bir meslek olabilir yeter ki bir ihtiyaca cevap olsun.

endişesiz ve moral açısından yenik olmanız oldukça doğal, ancak başınıza gelecekler neşeniz gayet yerindeyken olabilecek şeylerle aynı. hata yapacağınıza inanırsanız, inanınca yapacağınız her şey gibi, yaparsınız. temkinli olun, km hedefinizi düşürün mesela?

Bundan yeni bir Son Durak filmi çıkar. Daha ne olsun. Zorlama bence. Zaten bu şekilde zevk almazsın.

devam et. cok da anlam yukleme.

belki de mesaj "weiter weiter ins verderben"dir, arkana bakma.

Senin canın gitmek istemiyor derdim bi arkadaşım anlatsaydı bunları. Git tabii ki ne mesajı. :)

Evren yaşayacağın güzellikler öncesi gözünü korkutuyor.
Durma, devam.

Evet, yapmak istediğiniz şeyden vazgeçmemeniz için bir işret.

İnsanın hayatına öyle ya da böyle bir yön vermesi zor bir iş, illa bir şeyler çıkıyor. Bazen çok, bazen az.

Aklınıza koyduğunuz şeyi yapın, aksi halde hiçbir şey yapamıyor insan. Her türlü bir aksilik çıkıyor. Sonra bir bkıyorsunuz yıllar geçmiş bütün heveslerinizi ertelemişsiniz.

ohooo. gerçek bir tur mazoşisti olduğunda bunlar sadece tuzu biberi.

* ben motorla tura çıkmadan önceki gece çantaları sağlam bağladım mı diye görmek için küçük bi teste çıktığımda, dur bakalım şu viraja fazla yatayım çanta dengeyi bozacak mı dedim. bozdu, highside olup düşerek dirseğim çıktı. 6 hafta sonra daha yerine kaynamadan yine tura çıktım. dirsek ağrıdıkça sallayıp rahatlatıyodum. yolun ortasında arabalardan bakıyolar bu niye electro buggie yapıyo diye: youtu.be

* yine bi motor turunda bi yanık yağ kokusu geliyor, bi baktım yağ en az 1 litre eksilmiş. boxer'ın yağ yakma karakterini turda öğrendim. yağ ekledim bu sefer krank sensörü kaynaklı motor durunca stop etmeye başladı. gidip gelene kadar hiç durmamaya çalıştım. motor stop ederse bi daha çalışmayabilir diye. kamil koç otobüs şoförü gibi kırmızı yanınca 1 km kala yavaşlayıp yeşil yanınca durmadan devam ede ede gittim geldim.

* bi uzun yolda motorda pederi de götüreyim dedim. dönüşte arka çanta plakası kırıldı, çanta düştü düşecek, adamcağız 500 km eliyle arkadan çantayı tutarak geldi.

* Sonsuz Rota kanalını izliyorum bazen. yeni evli çift iran turuna çıktı. kız evlendikten sonra değişen soyadını ruhsata işletmemiş, motorun da muayenesi yapılmamış. bunu iran sınır kapısında öğreniyorlar. iran'a giriyorlar airbnbde kaldıkları evde pasaporta mühür vurdurmadıklarını farkediyorlar, kadın motosiklet sürücüsüne şeytan gözüyle bakılan bi ülkede kaçak olarak gözüktükleri için gece gece gümrüğe geri koşturuyorlar hehe. şu bölümde: youtu.be

* ride2world kanalı var. karda kışta Nordkapp yapıp döndüler. lastiğe takacaklaır vidalı çivileri yol üstünde uğrayacakları bir ülkeye kargoyla söylüyorlar, rahatlığa bak. buzda milyor kere düşmüşlerdir. en mutlu oldukları an düşmelerden birinde ön camın kırılması sonucu yapı marketten aldıkları temizlik kovasını kesip ön camın yerine bantla yapıştıracak olmaları.


oluyor yani bişeyler illa ki.

kötü şansları tükettim diye düşünürdüm.
edirne'ye gideceğim sabah yok yere ayak baş parmağımda ağrı oldu. o kadar hazırlanmışken vazgeçmek işime gelmedi. bisiklete binince ağrıyı falan unutmuştum. sonrasında da geçmişti.

işaret değil

İşaretlere inanmam ben ama bu kadar keyif kaçıran şey sonrasında kendimi şımartacak şeyler yapardım zahmet olacak şeyler değil.

Kisa bir guncelleme: cevaplar icin tesekkurler herkese.
Tura ciktim.
Tur sabahi antibiyotik yan etki yapti, o yuzden gec basladim. Aslinda son ana kadar vazgececek gibiydim ama trendeki konduktor o kadar iyiydi ki fikrimi o degistirdi gibi oldu.
Harika manzaralar esliginde super bir tur yaptim.

Bu sabah kalktigimda bir gozum sisik durumdaydi, hala da oyle. Sebebini bilmiyorum. Bu da bir sonraki isaret olsa gerek :///

Tercihen anadolu yakası demişsiniz ama avrupaya geçebilirseniz en bilinen ve köklü lokumcu ali muhiddin hacı bekir. Yeri eminönünden mısır çarşısını yeni caminin sağından geçip sirkeci garına doğru yürürken sağınızda kalıyor.

Gerçi böyle bir arayış içerisindeyseniz hacı bekiri muhakkak duymuşsunuzdur ama ne olur ne olmaz, söyleyeyim dedim.

Hacıbekir iyidir hocam.

Kendimize de alıyoruz, hediyelik de götürdük alan memnun veren memnun :)

Kadıköyde şekerci cafer erol vardı, bi bakabilirsiniz oraya

Ben lokum atolyesini begeniyorum. Hilltown avmde subeleri var. Ozellikle manda kaymakli guzel oluyor. Digerlerini de tadarak alabilirsiniz.

Sadece hacıbekir

Ben Şaşkınbakkal'da Cemilzade'den alıyorum. Gayet başarılı.

Kaymakli lokum almazsaniz ve vakum yaptirirsaniz baya uzun sure dayanir.

şerifali'de lokart diye bir lokumcu var. linkteki gibi sarma lokum yapıyorlar, muhteşem bir tat. tavsiye ederim.

www.lokart.com.tr

afyonun gaymağı gonyanın manyağı demişler.

afyonlu hacı mustafa han bu işin ustası. diğerlerini de yedim ama patates.

Kadikoyde de Haci Bekir var bu arada ve en iyilerinden biri.

Cafer Erol da iyilerdendir ama karsilastirmak gerekirse Haci bekir az farkla gecer.

ali muhittin haci bekir fistikli cifte kavrulmus+1
ayrica kadikoy carsida dukkanlari var.

Viyana. Ozellikle yazin sehrin her tarafinda bir etkinlik var.

Onun disinda trenle max 1 saat surede bir suru bisiklet turu, trekking, kitesurfing yapabileceginiz yerlere gidiyorsunuz. Salzburg icin de boyle bu arada. Sehrin icinde de trekking yapabileceginiz rotalar vs var mesela.

Kopenhag opsiyon dışı maalesef. Daha yeni gittik oraya.

Kite surf yapmak için biraz daha deniz kenarı bi yer olmasını tercih ederiz aslında. Çünkü zaten yorucu ve beklemeli bir etkinlik oluyor. Öyle öğlen gidip 2 saat kalıp dönmek pek söz konusu değil öyle etkinliklerde. Bu nedenle viyanaya da cıks.

Finlandiya, Lapland bolgesi. Bi suru aksiyon var.

Onun disinda oglen gidip 2 saat kalin demek istedigimi nereden cikardiniz :) neusiedlersee diye aratabilirsiniz.
Sehir icinde de Neue Donau’da yapiliyor.

Sistemden goremezler, eski pasaporttan fotokopisini cekip koymaniz gerekir.
Direkt coklu schengen’e basvurun, Bulgaristan uzerinden geleceginizi yazan dilekceyi hazirlayin.

Biletlerinizi, gitme sebebinizi duzgun aciklarsaniz, belgeleriniz tam olursa sorun cikma ihtimali dusuk.

Yunan adasına gidebilmek için başvurdum. Başvuru formunda da çoklu girişi seçtim ve çoklu giriş verdiler.

hocam çoklu giriş seçseniz bile bazen tek girişli verebiliyorlar. En mantıklısı tüm seyahat planlarını çift giriş olacak şekilde belirtmek tüm destekleyici dokümanları vermek ve en iyisini ummak. Maalesef bu işin bir garantisi yok;

Bulgaristan uzerinden aracla mi gideceksin yoksa ucakla sofya vs yapip devam mi edeceksin?

Eger aractan bahsediyorsan asil sorun bulgaristan degil sirbistan olur.tek girisli vizen bulgaristan cikisinda kullanilmis olur ve diger tarafta hirvatistana girebilme sansin kalmaz.bunu bazen gozardi edebilirler ama etmeme ihtimalleri yuksek.girdigini varsayarsak donus yolunda bu sefer bulgaristan kabul etmez.

Tek girisli veya multi vize arasinda bir fark yok ama derdini konsolosluga anlatabilmen lazim.kara yoluyla ulasim saglayacagim detayini eklersen direk multi vizeyi verirler zaten.

hangi ülkeye başvuruyorsunuz? fransa ya da italya^ya başvuruyorsanız, az buçuk seyahat geçmişiniz de pasaportunuzda görünüyorsa, görünmüyorsa eski pasaportunuzdan fotokopisini sunarak gösterirseniz; siz herhangi bir talepte bulunmasanız da multi girişli olarak verilir zaten. özel bir şey yapmanıza gerek yok.

Avusturya gibi biraz cins ülkelerden başvurursanız tek girişli ve tam seyahat süreniz kadarlık bir vize gelmesi ihtimali sözkonusu olabilir.

www.instagram.com

www.instagram.com

www.instagram.com

gökhan tavsiye etti derseniz indirimi kaparsınız :)

Zumrut’ten tutmayin zaten, benim tanidigin zumrutten tuttugu fotografci cok kotuydu. Instadan islerini gorup begendiginiz birini secin.

www.instagram.com

O kadar cok var ki artik ben eskilerden birini onereyim: instagram.com

Euro bozdurdum, kredi karti gecen yerde kredi karti kullandim.

Sırbistan'a gittim ama hiç para çekmedim. Havaalanında komisyon yüksek olduğu için az bişey para bozdurup daha sonra şehir merkezinde tekrar yanımdaki nakti bozdurdum.

Moldova haric hepsine gittim. Bankacilik sistemleri o kadar iyi degil ve komisyonlari yuksek.

En temizi nakit goturmek. Bozdururken de komisyon almayan bir doviz burosundan bozdurmak. Tabeladaki kurla, bozacaginiz meblagi carpip doviz burosundakine gosterin, ok derse bozdurun.

Sirbistan'da bi arkadastan yuzde 20 komisyon almislar, hesaplamadigi icin cok sonra farketmisti.

Moldovaya gittim. Nakit para ve kredi karti kullandim. Atmlerden cekim yapmadim. Yapikredi ile anlasmali banka olabilir. Arastirmak lazim

O kadar uzun beklemeyin, turla gidin. Yorulduğu yerde zaten oturur dinlenirsiniz. Heves etmiş o kadar :) bir daha ne zaman görecek. Hem hevesi olursa biraz daha fazla yürüyebilir. Destek bastonu alırsınız, otobüsler direkt gezilecek noktalara götürüyor genelde. alkan turu rehberleri eminim alışıktır zaten yaşlıca turistlere, o yardımcı olur

tur şirketlerinin günlük gezileri çok koşturmacalı değil. ekstra turlarına giderseniz belki yorabilir anneannenizi.
bazı turlarda helena'nın da dediği gibi orta yaşlı ve yaşlılar çok oluyor. bence turla gidin. zaten araba bekliyor. yorulduğunda otobüste durursunuz. yani aklınızda "gelmişken her yeri gezelim" mantısı olmasın. hiç yürüyemeyecek durumda olsa kendiniz gidin derdim ama kısa mesafe yürüyorsa gidin. siz de fazla gezmeyeceğinizi baştan kabullenin.

mesela bazı yerlere gidiliyor, iki saat boş zaman veriliyor size. siz daha yakınlarda durun. iki saat boyunca yürümeniz gerekmez sonuçta.

bundan bağımsız olarak, gidin derim. ben anneannemle yurtdışı yolculuk yaptım, şu an hayatta değil ve en güzel anılarımız orada oldu. kendim için bir şey yapmamayı hedeflemiştim. ama zorluklar çıkınca da kahkaha attık, yeni yerler görünce de hevesle baktık, ve sonuçta iyi geçti. şikayetlenmedikten sonra her yer güzel. bizim bir artımız da, yemek ayırt etmememizdi. anneannem de ben de mızmızlık yapmadık. o rahatsızlıklarına göre yiyecek bir şeyler illaki buldu her yerde. bir de memleket toprağıymış, ay keşke hemen gitseniz :) çok heyecanlandım sizin adınıza :)

Balkanlar turu hakkında çok bilgi sahibi değilim, ama tavsiyem turda ne varsa oraları kabaca görmek yeterli. Üsküp'te bir kahve içse bile mutlu olacaktır.

anneannem 72 yaşında ayak ağrısına rağmen 15 ülke dolaştı. inanılmaz bir motivasyon kazanıyorlar

Turla gitmeye gerek var mı bilemedim, mesela bizim turistik yerlerde günlük turlar satılıyor orada da vardır. Otelinizi ayarlayın, otellerde de tur vs satılır, taksiyle giderseniz, planınızı kendiniz yaparsınız, en olmadı siz hergün gezersiniz anneanneniz bir gün dinlenir.

İçimi çok rahatlattınız, güzel cevaplarınız için teşekkür ederim :) turları inceliyorum karar verince tur şirketine de bir danışacağım durumu

Merhaba, ne kadar hassas düşünmüşsünüz, iyi ki böylr güxel insanlar var, Teşekkğr ederim :) Bence turla bile olmasa, düz ayak oteller airbnb evleri bulsanız, böyle güzel manzaralı da olur. Biraz evde, biraz sokakta yaşayabilir, yemekleri tadabilir. Ben tur mantığını sevmiyorum, insan şehri yaşayamıyor sanki o hengamede. Belki de anane karar verir hangisi güzel diye :)

Düşüncenize, yüreğinize sağlık, çok duygulandım bu planınıza :)

Cok tatli bir plan.
Ben sizin yerinizde olsam uskup gibi merkez bir yere ucup oradan araba kiralarim. Araba cunku her turlu daha rahat olur. Tura bagli kalmazsiniz, begendigi yerde belki spontan olarak dhaa uzun kalirsiniz vs cok guzel olur.
Eger hedef sadece uskupse orada kendinize gore “yavas” daha az kosturmali bir plan hazirlayabilirsiniz, bence tura gerek yok. Airbnb dairesi de evde yemek hazirlama acisindan (anneanneler secici olabilir) iyi olur.
Genel olarak turlarda soyle oluyor, ekstra tur satin almayinca otobus turu satin alanlari indiriyor, turu almayanlari indirmiyor filan sacmasapan seyler.

Dizi protezli anneyle gezen kız tavsiyesi, uçaktan sonra tur otobüsüne bindiğinizde en arkadaki 4lü koltuğu alın, hanımefendi arada dizini uzatır, yan koyar vs vs.

Balkanların yolları çok iyi değil, dağlık olduğu için gayet virajlı. Gtmişken Bosna'yı da görmeden olmaz.

ben genelin aksine tur yerine kendi aranıcızla gidin diyorum. kontrol hep sizde olacak. kafanız rahat, oh mis. belki bazen turun verdiği 1 saatlik dinlenme molası size yetmeyecek, belki siz "ulan turdakiler ile gezip ananemi tek mi bıraksam şuradan, yoksa yanında mı durayım?" diye ikilemlere düşeceksiniz. o kendisini rahat hissetmeyecek belki..


dedeağaç ve kavalayı arabada gezersiniz. selanik'te konaklama yaparsınız. oradan 4 saatte kuzey makedonya'da ohri ya da 5 saatte üsküp'e geçer konaklarsınız. son olarak da bulgaristan turu belki cebel'de bir gece konaklama ile dönersiniz. ama mutlaka tekerlekli ve hatta mümkünse oturaklı bir walker alın yanınıza.

Balkanlar’da araba kullanmak zor, bunu da ekleyelim

Birden cok sebep olabilir.oncelikle kozmetik sebebpleri bir kontrol et.yeterli su iciyor musun,sacini yikadigin su temiz mi,sacini surekli toplu mu tutuyorsun.oldugun yerin iklimi sana yaramamis olabilir mi.bir de madde kullanimi var mi.

Sonra yediklerini kontrol et cok fazla a vitamini aliyor olabilirsin.demir eksikligin yuksek olabilir ki muhtemel sebep budur.

Hindistan diyince direk aklima Goa dadir diye geldi bu yuzden stresi ilk siraya koymadim.ama stres strestir.

hocam mumbai yakinindayim. Ulkede temiz su kaynagi sikintili zaten gorece temiz ama icilemeyen su var evde.
Bir bucuk yildir neredeyse veganim. Kendi pisirtigim eti yiyemiyorum tiksiniyorum. Zaten et alinacak yerler at pazari gibi. 15 yildir yumurta yemem.
Tutun haric kullandigim madde yok. Evet saclar genelde toplu sicaktan dolayi.

Stres dersen top seviyede.

Mumbai de dilersen doktor konusunda yardimci olmaya calisirim.

Oncelikle saclarida icme suyunla yika.sac yaglari hindistanda bolca cesitte var,bulursan argan,bolca bulacagin hindistan cevizi yagi gibi urunlerle sac bakimini yapabilirsin.

Netten a vitamini fazlaligini bir oku.yedigin urunleri kontrol et.a vitamini b,c gibi suda cozulmediginden direk karacigerde depolanir.fazlaligi deride ve sacta hasarlara sebep olur.uzun donem siroza dahi cevirir.

Ikinci olarak demir eksikligini oku.turk kadininin geleneksel problemidir.

Stresi cozmen lazim.coz yani.baska caren yok.

duptis +1

ben tavsiye olarak no poo akimina goz atmanizi oneririm. detox gibi bir sureligine de olsa bir donem denedigimde ise yaramisti karbonatli su ama sert yapti sacimi biraz(kalin telli gur sacliyim)

eksisozluk.com

Mirket hocam vegan degilim et bulamiyorum. Yilda toplamda bir ay tr deyim. Et ve et urunlerinden baska birsey yemiyorum ama burada cok lezzetsiz ve kotu etler. At oazarindan alip yemegi midem kaldirmiyor.

Mumbai’da hiranandani gardens bolgesinde yabancilara yonelik marketler var aslinda, oralarda iyiydi etler. (Hala oyle mi bilmiyorum ama expat communitylere sorabilirsiniz)
Onun disinda disarida etli yemek yiyebilirsiniz. Mumbai’de yasarken en buyuk luksum disaridan etli yemek soylemekti, bence cekinmenize gerek yok.
Bir de hintli doktor tavsiyesi icin fb expat gruplarina uye olmaniz iyi olur.

omio'dan tum secenekleri tum tarihlere gore karsilastirin, erken alim onemli, muhtemelen otobus ve ucak en iyi olanaklari sunacaktir, ulkesine ve erken alma durumuna gore tren konforuna da erisebilirsiniz.

2 ya da 3 kişi iseniz ve araba kullanabiliyorsanız. araç kiralamınız öneririm. fra <-> paris ve fra <-> ams yapmak yerine fra->paris->ams-> fra yapmak bence çok daha makul olur. hatta paristen ams'ye giderken brüksel'e da ugrayabilirsiniz bu sekilde.

Tecrübeyle ilgili bir durum degil.

Aktüel indirimleri takip etmeniz gerekiyor.

Bunlari tren sirketlerinin, otobus sirketlerinin sitelerinden bakacaksiniz.

Almanya´da Aachen´e kadar 9 Euroluk biletle ulasip. Thales´in konforlu treniyle Paris´e gecebilirsiniz. Yaz sonunda kadar 32-33 Euro civarinda biletler. Yer kalmiyor, ucuz biletler de cabuk bitiyor, cok onceden plan gerek.

Fransa´nin otobus sirketlerine bakin. Ayrica araba paylasimi sitelerine bakin.

Arac kiralamak bence delilik, hem cok pahali hem de Avrupa´da araba kullanmadiysaniz, sürekli ceza yiyeceksiniz.

Paris ve civarına ben arabayla hayatta girmem. Bir kere 30 km hızlı yerde 40-50 ile gecseniz hayvan gibi cezası var zaten, yedim oradan biliyorum.

Daha ufak şehirler olsa neyse de paris falan araba ile zor.

Fransa'da flixbus, ouibus falan var otobus için.

rynair
flixbus
omio
bazı lokal trenler

hepsine ek olarak +6ay öncesinden plan ve takip.

Avrupa’da konaklamanin en pahali oldugu sehirlerden biri amsterdam, yani isteseniz dahi uyguna getiremezsiniz orada konaklamayi. O yuzden butce kisitliysa programiniza tekrar bakin derim.
Paris de oldukca pahali.

Onun disinda araba kiralamayin, paris’te/amsterdam’da otel parasi kadar otopark parasi verebilirsiniz neredeyse.

Ryanair/wizzair (kucuk sirt cantasi ile ucuza geliyolar genelde), flixbus, ouigo, db, thalys vb siteleri surekli takip edeceksiniz ve mumkun olan en erken vakitte planinizi kesinlestirip biletlerinizi alacaksiniz.
Almanya’daki 9€luk bilet (eger turistler alabiliyorsa) hizli trenlerde gecerli degil, aklinizda bulunsun.

vermelisin tabi ki, sen parayı alıp onlar için yaptın o işi sonuçta. adam ürünün sahibi artık, kendisi değişiklik yapmak isterse yapabilmeli.

Kontratinizda ne yaziyor? Ona gore verebilirsiniz. Yoksa kodlari vermeniz icin ekstra para isteyebilirsiniz.

Kontrat +1 tabi ama abi bu "kaynak kodunu vermem" çok 90'lar, çok profesyonellikten uzak, çok "çakal" hissiyatı veren muhabbetler.

Ben de uzun süre bu tarz ortamlarda freelancerlık yaptım, ufak hesaplar bunlar, o ortamdan uzaklaşmak, kendini başka bir şekilde konumlandırmak lazım.

Ver gitsin yani. Anlaşmaları da o şekilde yap bundan sonra. Çünkü sen "iyi"ysen, gidip elin adamına kodları düzelttireceğine sana gelip "3 kuruş fazla vereyim, kafam rahat olsun" derler. Bunu demeyecek insanlarla çalışmaktan olabildiğince kaçınmak lazım.

Bence eksper blöf yapmış, yerde çizgi yok ama genişliğe bakılırsa orası tek şeritli yol.

Çift şeritli yol da olsa siz kendi şeridinizden gidiyorsunuz, araba ya sizi görmüyor ya da sollamak için geçmeye çalışıyor.

Sanki hafif hafif sola doğru kayıyorsunuz, ama bence bu izi suçlu yapmaz, şeridin içinde kaldığınız sürece sizi aynı şerit içinde sollayamamalı.

İlgili trafik kurallarını kurcalamak lazım, bisikelt sürüşü ile ilgili olanları. Siz hiç bir suçlamayı kabul etmeyin.

Bence hatan yok kor noktada falan da degilsin.
Bisiklet kenardan gitmeli diye dusunup hatali diyor kendi mantigiyla.

bu görüntülere göre hatan yok.
o yolda şeridi kullanmak senin de hakkın.
araçtaki inat etmiş seni sollamak için. normalde bisikletli kenardan gittiği için yolu açacağını düşünmüş.

sorudan bağımsız olarak, görüntü net değil ama gördüğüm kadarıyla sizde kask var. yılların bisikletlisi olarak takdir etmeden geçemeyeceğim.

Hata falan yok ben böyle tehlikeli olabilecek ve görece hızın yavaş olduğu yollarda şeridi ortalıyorum başıma bu tarz bir kaza gelmesin diye. Çok geçmiş olsun umarım iyisinizdir.

Ekspere trafik kanununa göre bisiklet yolu olmayan yollarda bisikletin de bir araç sayıldığını ve yolu kullanmakta diğer araçlarla aynı haklara sahip olduğunu iletebilirsin.

haklisin. trafik kurallarina gore hatan yok. tek serit var ve bisiklet yolu yok. o yuzden o yolda araba gibi surme hakkin var.

Yasalar boyle demis:
2918 sayılı TCK KARAYOLLARI Trafik kanununda Bisiklet için;
- Madde 46 Karayolunda en sağ şeridi kullanır ve diğer taşıtlar ile aynı sorumlulukla hareket eder.
- Madde 66 Bisiklet yolu olan yerlerde karayolunda sürülemez.
www.bisikletliler.org

burda da bulunur:
www.kgm.gov.tr

ek fikrim: turkiye gibi bir yerde durum tehlikeli tabi. belki en sagdan gitmeye calismak daha guvenli (eger sola donmeyeceksen) ama onun da dezavantajlari olabilir. yollarda cok sinirli, inatci ve kurallari bilmeyen insan var. araba, seni gecebilecegini dusunmus sanirim ve sen de biraz da olsa sola gitmis olabilirsin. hatali olmasan bile tehlikeli yani.

Sizde hta goremedim. Eksper salliyor/korkutuyor gibi geldi. Yolunuzda gidiyorsunuz, butun arabalar da sola dogru gidiyor zaten. Tek seritte sollayim demis, sizi tehlikeye atmis. Umarim iyisinizdir.

Goz gore gore carpmis, %100 arac kusurlu. Insan nasil bu kadar kotucul olabiliyor aklim almiyor, bazi mesleklerdeki igrenc insanlara simit sat onurlu yasa diyesim geliyor. Baskasi olsa “-adam masum, o kadar da insanliktan cikmadik” der insiyatif kullanir. Bence eksperi de sikayet edin. Gelismelerden haberdar ediniz lutfen. Gecmis olsun

Senin bir hatan yok hocam, trafikte araba sürücüler alışkanlık sebebi ile gözleri her zaman araba arar seni görmemiş olabilir dolayısıyla, bende motosiklet sürücüsüyüm. Bu görünmemezlik konusunun birçok örneği var maalesef.

sizin hic bir hataniz yok, surucu sabirsiz ve saygisiz. Ama burasi TR, hakliyken haksiz olursunuz maalesef.

Hiçbir hatanız yok eksperi de dava edin.

Daha ne kadar hatasız olabilirsiniz bilemiyorum.

Arkadaşlar olay çözüldü. Sigorta şirketi karşı tarafı suçlu buldu. Bisikletin fatura ücretini hesabıma yatırıyorlar.

Fatura ücreti derken? Sizin aldığınız zamanki fatura ücreti ise, aynı paraya şu an o bisikleti alabiliyor muyuz?

Yok güncel fiyatı ise sıkıntı yok, hayırlı olsun.

faturadaki tutarı ödediler bana. fakat şuanki güncel fiyattan bisikleti alamadığım için itirazda bulundum. kalan ücretin ödenmesi için.

Full narkozsa ozellikle arabanizla gidip gelmeyin. . Taksiyle gidip gelmeniz hem sizin hem de yayalarkn, trafikteki diger insanlarin hayrina olur.

bir tanıdığa rica et götürüp getirsin, sen arkada uzan

Korsan taksiler oluyor, onunla günlük anlaş gideceğim saat şu döneceğim saat de şu diye bi fiyat öğren

beni komple bayıltmışlardı yengeme de bölgesel bi uygulama yapmışlar mesela. o dediğiniz gibi erkenden kendine gelmiş.
ben endoskopi olacağım zaman hemşire bir türlü damarımı bulamadı delik teşik etti beni uyuz olmuştum. başka bi hemşire gelip müdahalede bulundu.

endoskopiden çıkmışım koridorda kolumu kevgire çeviren hemşire ile karşılaşmışım. sen miydin onu yapan diye kafam güzelken sarmışım. abim falan da yanımda. 10 tane adam zor almışlar elimden. allahtan hastaneyi yapan bendim de olayı büyümedi. tabii onların anlattığı bu. ben çok çok çok az, kopuk kopuk hatırlıyorum.

kendinize gelmeniz 10 dakika bile olsa bir sersemlik hali devam ediyor, bazen bir iki saat etki sürebiliyor. yanınızda mümkünse birini götürün diyeceğim ama sabah olması sıkıntı tabi

daha önce narkoz tecrübeniz yoksa riske etmeyin, paylaşılanlar kişiye ve verilen ilaca göre değişiklik gösterir. 99 kişi ben arabayla gittim birşey olmadı yazar, siz 100. kişi olarak gidip kaza yapabilirsiniz. başkalarının tecrübesiyle alabileceğiniz bir risk değil bu.

Ben de narkoz sonrasını riske atmayın derim, bunun dışında ben narkozsuz yaptırdım, 6 ay kadar olmuştur. Işıklı kameralı cihazı yutmak benim için biraz zor olmuştu, onu yutunca ağzınız açıkken nefesinizi tutarsanız çok rahat görüntülüyor doktor mideyi (sizinki de mideyse). Bu da bir alternatif olabilir aklınızda.

Endoskopide bildiğin ameliyat narkozu vermiyorlar. Sedasyon uygulanıyor genelde çocuklarda diş tedavisinde kullanılan.

Ben endoskopiden sonra araba kullanmıştım. Zaten hemen kalkmıyorsun yerinden bittikten sonra bir saati buluyor.

Sedasyondan sonra dinlenip, kendine gelip çıkış işlemlerini yaparken tansiyonu aşırı düşüp bayılan insan biliyorum. Taksiyle gidin, hatta mümkünse yanınızda biri olsun.

Babama yapıldığında eşlik etmiştim, merdivenleri zor inmişti koluna girmiştim o zaman araba kullanamayacağını anladı iyi ki gelmişsin dedi.
Konuşması da tuhaflaşmıştı.

Piri' ye göz atabilirsiniz.

Sultanahmet’i muzeleriyle beraber tek gunde gezemezsiniz zaten o yuzden uzulmeyin. Istanbul gezi rehberi - murat belge cok keyifli bi kitap, onu baz alabilirsiniz.

Onun disinda kendinize temalar yaratabilirsiniz. Bu hsonu rumlarin izinde gidicem, bu haftasonu levantenlerin vs gibi.
Aslinda baya guzel bloglar vardir kesin.

“İstanbul hesabı” dizisi var her bölüm istanbulun farklı bir yerini geziyorlar eğer istanbulda sürekli yaşayıp gezmek istesem benim rotamı oluştururdu

Olamaz. Eski verdigi fiyat isine gelmemis. Airbnbye sikayet etsin arkadasiniz

Mirket in söylediği yönteme ek olarak, eğer çıkmazsa bir de bu köpüğü sıkıp üzerini streç filmle kapatıp bekletebilirsin.

Çok az kaynar su döküp yumuşamasını bekleyebilirsiniz. Ama ocak yüzeyine zarar verecek bir şeyse yapmayın. Kocaman bir leke varsa ilk olarak onu sivri bir şeyle ocağa zarar vermeden kaldırıp öyle temizliğe başlayabilirsiniz.
Üstte önerilen temizleyici işe yarıyor.

Elektrikli ocak mi cam gibi olan ocaklardan mi anlamadim ama cam gibi olanlardansa eger temizligi icin ozel bicak tarzi seyler var. Onlari kullanabilirsiniz

Elektrikli ocakları temizlemek için jiletli bıçaklar var. Sert süngerler falan kılcal çizikler bırakır, yumuşak sünger de temizlemiyor zaten yeteri kadar. Ben prilli süngerin yumuşak tarafı ile köpükledikten sonra benzer bir jiletle kazıyarak temizliyorum.

Bahsettiğim şunun gibi bir şey;

www.trendyol.com

Çözülmüş tavuk etinin uzun süre bekletilmesi sorun olur. Tabi bir günden bir şey olacağını sanmam. Ama riske girme bence ikisini de kullanarak yap yemeğini, yarısını yarın yersin. Pişmiş olarak 2-3 gün dolapta beklemesi sorun olmaz.

tavuk ete göre daha sorunlu bir et. bakteri miktarı etten daha fazla çözüldüyse hemen tüketmek en mantıklısı.

Tam anlamadim ama hepsini bugun pisirin. Yarin isitip yersiniz.

Hocam buzluktan 2 parça tavuk göğsü çıkardım ikisi de oda sıcaklığında çözüldü, ben bunun bir parçasını pişirip yedim kalan ikinci parçayı da buzdolabına (buzluğa değil) geri koydum yarın pişirip yemek için, bu sağlık açısından bir sıkıntı yaratır mı diye öğrenmek istedim, arkadaşlar sıkıntı çıkar deyince hepsini pişirdim ben de pişmiş halde dolaba koydum, dediğiniz gibi yarın ısıtıp yemek için.

yakamoz prequel gibi birşey. ama asıl hikaye into the night'da. o yüzden yakamoz'daki bazı sahneleri anlayamayabilirsin. mesela bir uçak göreceksin. o uçak neden oraya gidiyor onu into the night'da anlatıyorlar.

Ben once yakamozu izledim habersiz olarak.
Into the night izlemesem de olurmus ama izledim, kotu olmadi :D

sorun olmaz.

Ben bugun usta dönerciye gitmeyi düşünüyorum.

Üsküdar için sahilde patsocular var iyidir üsküdarda. Çarşıya da bakın.

Kadıköy çok sokak lezzetsiz artık. Çok fazla a firm distribütörlüğü var. Şeyi önerebilirim orada Kızılkayalar.

Kadıköyde fikirtepe ve bostancıda tavuk fakültesi.
Üsküdarda da var aynı yer

fistikagaci kosem cipso burger
tavuk durumunu mutlaka yiyin
ben bagimlisiyim
et doneri guzel degil ama ben begenmedim

edit: kadikoy doga'ya da gidebilirsiniz cilgin sandvicleri ve tavuk doneri guzel. sohretler'in hemen yani

Kadıköy'deki 2bites ağır ateşte pişip tütsülenmiş et sunan bir mekan, farklı bişey denemek istiyorsanız bence deneyin. brisket ya da pastrami burger mesela, mis mis.

Patso burger fıstık ağacı duble hamburgerli patso hayvan gibi doyuruyor. Kosem cipso burger yakınında galiba. Ben de deneyeceğim döneri

Fıstık ağacı patso burger özellikle gece için efsane bi karar :)

Salt fried chicken kadikoyde

Gideceginiz ulkeden basvurmak mantikli.

Fransa iyi deniyordu. Benim butun tanidiklar avusturyadan aldilar ama hem de sorunsuz.

ec.europa.eu

"you must lodge the application for a schengen visa at the consulate of the country that you intend to visit, or – if you intend to visit more than one schengen state, the consulate of the country where you will spend the longest period."

bu cümleler tek tek mi degerlendiriliyor yoksa bir paragraf olarak mi? tek tek ise iyi gorunuyorlar. paragraf olacaksa baglac lazim. sürekli "ich" ile basliyor.

nach Hause und Ich sehe: buradaki 2. ich'e gerek yok mesela.

selam!

"Ich putze mir die Zaehne"* bu böyle özel bir şey. Diş fırçalamak öyle yazılıyor. ben böyle biliyorum ama bakıcam buna birazdan.
edit: kendi dişlerin için farkı yokmuş ama çocuğunun dişleri ise "ich putze ihm die Zaehne" demek zorundaymışsınmış falan filan.

"Ich werde an Wochentagen jeden Tag um 9. 00 Uhr in der Schule sein." burada werden kullanırken ne demek istedin? ben olsam muss derdim.

Bir de son cümlede demek istediğin muhtemelen "uykuya dalma eylemi". bu haliyle saat 11 sularında uyuyor olurum -ama önceden uykuya dalmış olabilirim- gibi.
Ich schlafe jeden Tag um 11 Uhr ein derdim ben buna da.


@helenart'ın dediği gibi, aralara danach, dann gibi şeyler eklenmesi isteniyor genelde kurslar tarafından bütünlük oluşması için. seviyeye göre tabii.

Merhaba,
Tek basina cümleler sorunsuz duruyor, birkac ufak nokta hariicnde, onlar da hata degil, ufak tefek pürüz gibi.

“Ich werde an Wochentagen jeden Tag um 9. 00 Uhr in der Schule sein.“ bohr atom modeli +1, muss kullanirdim veya direkt “ich bin…” derdim. Bir de “an Wochentagen” yerine “unter der Woche” kullanirdim. Veya “an Wochentagen “immer” um 9 Uhr” derdim.

Ich gehe zurück nach Hause. -> eve yürüyerek gittiginizi belirtiyorsaniz gehen dogru ama bir aracla gidiyorsaniz fahren olmali. Nach Hause kesinlikle dogru kullanim ama :)

Ich schlafe jeden Tag um 11. 00 Uhr. -> ich gehe jeden Tag um 11Uhr ins Bett diyebilirsiniz direkt uykuya dalma eyleminden bahsetmiyorsaniz. Uykuya dalma eylemi “einschlafen” @bohr atom modeli’nin dedigi gibi.
Bir de fernsehen li cumlede ich in Isi buyuk olmus.

Bilgim yok ama aklıma direkt civarda ki butik oteller nasıl yapmış onu incelemek geldi.

Bi tanesi buyuk olabilir, suite oda tarzinda. Kalabalik gelen insanlr icin degil de daha premium takilmak isteyenler icin.
Gerci cocuklu ailelerin geldigi yere o tarz insanlar pek gelmez gibi

Otelde müdürlük yaptım. 8 35m2, 2 50-70m2 gayet süper olur. 2 kişi olup büyük oda isteyen çok olur. Fiyatına herkes bakmaz. Bütün oteller doluyor bir şekilde. Kalabalık aile olur veya normal odalarda olmayan bir kaç şey koyarsın milleti çekersin. Şömine, jakuzi vs gibi. Çevre otellere bak ve sahipleriyle görüş nasıl insanlar geliyormuş, hangi oda tipini kim seçiyor veya yoğunluk vs gibi gibi.

son 8 senedir turizm sektorundeyim (otel book etme olaylari).
butik hotel havuzunun buyuk musterisi bizim couple dedigimiz iki kisilik gruplar olusturuyor sonra bunu 2 yetiskin 1 cocuk ve 2 yetiskin 2 cocuk takip ediyor. ama %80 2 yetiskin. buyuk aileler ya da gruplar icinde cocuk eglencelerinin de oldugu 4+ yildizli otelleri tercih ediyor.

mimari olarak bi engelin yoksa ben bu odalardan 2 tanesini 'adjoining room' yapardim. yani birbirine yapisik 2 oda, aralarinda bi kapi. odalar ayri ayri book edilebilir ya da 4 kisilik grup geldiginde kapi acilir ve tek buyuk oda olarak kullanilir.

ikinci alternatifin triple room yapmak olabilir. 1 double 1 single bed koyarsin. bu setup hem 2 yetiskin alir, hem 2 yetiskin 1 cocuk alir hem de gerektiginde yanina bi cot verirsin 2 yetiskin 1 cocuk 1 bebek alir vb.

connected room yapın ama misal iki ayrı kapısı olsun koridorun sonunda, o iki kapıdan önce de bir ana kapı olsun o odalar için. koridordaki kapıyı kapatıp oda kapılarını açık tuttuklarında kendilerine ait büyük bir alan olur. istediğinizde standart oda olarak satarsınız, talep geldiğinde de connected room olarak verirsiniz.

yer iyiyse, otel de iyiyse büyük odanız her türlü dolar. biz bir çok yere tatile giderken yer kalmayınca süitte kalıyorduk, 3 kuruş fazla vermek sorun olmuyor yani eğer otel ve konum iyiyse. %20-30-50 fazla verilir süit için. tavsiyem büyük odaya büyüklük dışında bi iki özellik daha kazandırmanız. ne bileyim içine hot tub falan koyun, küvet koyun vs.

çoğu butik otel metrekaresi büyük odaları premium, king bilmem ne oda yapıyor birkaç ekstra da ekleyerek, öyle bir şey olabilir.

8+2 olsun.

not: eski resepsiyonist.

şimdi gözümde canlandıramadım herhalde ondandır ama 35m2 çok değil mi? eğer odada zaman geçirilen bir otel olmayacaksa, (kış tatili diyebiliriz genel olarak) 35m2 biraz fazla geldi bana. 1 yatak, bir banyo, dolaplar ve küçük bi masa yetmez mi? böyle bakınca 12 x 25m2 + 2 x 40m2 daha mantıklı olmaz mı?

Buna getirilecek sınırlama yamama bir iş olur. Sınırlama getirilmek istense zaten mülk edinmeyle vatandaşlık kanununda değişikliğe gidilir.

Şimdi ortada şöyle bir şey var, siz 10 taş getirene bir kavanoz bal vereceğim deyip sonra insanlar taş bulamasın diye ortalıktaki taşları toplatırsanız bu çok manasız bir iş olur.

Yabancıya ev satışlarının düşmesi isteniyorsa bu ancak 10 taş değil, bunu makul bir talebe indirgeyecek bir sayı istemeyle olur, atıyorum 1000 taş getirene bal vereceğim diyebilirsiniz ya da ben artık taşla bal vermiyorum diyebilirsiniz.

Olması gereken bu.

artık bir türk vatandaşının ev alamaması alım gücünün yerle bir olmasından kaynaklanıyor. yabancı ile pek alakası yok açıkçası. sınırlama getirilemez ancak ev alana vatandaşlık hediye saçmalığı kaldırılırsa talep azalır.

konut krizinin iki çözümü var. türkiye'de mesela 6,5-7 milyona yakın mülteciyi gönderirsen kafadan 1,5 milyon konut boşa çıkar. bu piyasayı baya rahatlatır.

bir türk avrupa'nın herhangi bir yerinde istediği gibi ev alabilir evet. onların da şartları var ama. mesela ingiltere'de kiraya verme şartıyla ev alabilirken almanya'da bu şartta yok.

Benim görüşüm vatandaşlık için 400.000 USD'nin sadece tek evden oluşması zorunlulugu, adamlar 100.000 USD'lik 4 ev alıp ta vatandaşlık alabiliyor.

Bir de vergisini verip aslında bu kadarlık ev almayıp vatandaşlık alanların tespit edilmesi lazım.

Başka ülkelerde paranın kaynagı sorulur o bizde yok.

yurtdışından ev satın alabilirsin ama vatandaşlık hediye etmiyorlar yanında.

Yabanciya ev satisi milli guvenlik sorunudur, cunku bir sure sonra bayragi cekerler ulkene.
Bu yuzden butun devletler bu ise limit koyar.
Eskiden cok sinirliydi ve her ilde satis yoktu.
Hatay,mardin gibi illerden istese bile alamiyorlardi.

Simdi satis tesvik ediliyor sonu kotu bu isin. Esenyurt,fatih yabanci semt oldu

Vatandaşlık alma kriterleri zorlaştırılmalı. Konut satışı sınırlandırılmalı ve ek şartlar getirilmeli.

Esenyurt, başakşehir, fatih gibi ilçelerde Türkler azınlığa düşecek yakında. Sadece Araplar değil, Avrupa ve ABD'liler de ev alıyorlar. İstanbul'da yaşayanların çoğu eski kiracı şu anda. Ev sahipleri piyasaya göre zam yapsa herkes kaçar.

Esenyurt'un resmi nufusu 1 milyona yakın. Gerçekte belki 1.5 milyon falandır. Nufusu bu kadar olan ülkeler var.

vatandaşlık alma kriterleri kesinlikle zorlaştırılmalı.
ev alınması ile ilgili engel değil de bölgesel kota getirilebilir gettolar oluşturulmaması için.

Ben olsam bir ton sınırlama getiririm. En başta Türkçe sınavı. Üniversite sınavı düzeyinde 100 soruluk Türkçe testi olacak. Bir de dinleme ve konuşma sınavı olacak. Bu sınavı geçemeyene ev bile kiralanmasın. Her şey para değil. Her gelen kendi kültürünü getiriyor. Asıl sorun burada bence.

divit +1. ben daha da sertim bu konuda. aldığı evi 5 sene satamayacak. ev alması sadece oturma izni sağlayacak, vatandaşlık 5 sene sonra yapılacak sınavla olacak. ve bu yolla vatandaş alımına sınırlama getirilecek. ayrıca bu konu referandum sonucu yapılmalı. ne ala memleket. 5 sene yönetsin diye seçtiğimiz kişiler ülkeyi satsın. apartmana yönetici seçtiğimiz adamın daireleri ya da otoparkı daire sahiplerine sormadan sattığını düşünün. ya da kat çıkmış olsun izin almadan. aynı olay :)

Yabancıya asla ev ve arsa satılmamalı. Vatandaşlık zaten hiç kolay verilmemeli. Ev fiyatlarının artmasında bu önemli bir etken

çalışan iki kişinin neden ev alması hayal?

biraz eli yüzü düzgün bir işte 2 kişi 20bin tl alması anormal değil günümüzde.
bir bilemedin iki sene dişinizi sıkarsanız o kredi taksitleri enflasyonla baya hafifler. zaten şu an o öyle bir evin kirası 3-4bin tl civarı. 2 sene sonra belki 7-8bin olacak.

kimse kendini hiç sıkmak, zora gelmek istemiyor. tamam konut pahalı ama eskiden de ev dediğiniz öyle rahat rahat alınan bir şey değildi. (2020 yılındaki ilginç dönem hariç)

Avusturya icin konusursam ab vatandasi olmayan kisiler ekstra basvuru ve bu basvurunun olumlu degerlendirmesi olmadikca ev/arsa satin alamiyorlar.

Elbette sınırlama gelmeli. Ülkede ekonomik kriz olmasa,yaşam kalitemiz yüksek olsa bile böyle rastgele konut satışı yapılmamalı. Gelişmiş bir dünya ülkesinde böyle bir şey olmaz, belirli bir oranda satış olur. Kalkan'ın yüzde kaçı ingizlilerin mesela,merak ediyorum. Yakında kendi bayraklarını asarlar,biz de ülkeyi vizeyle gezeriz.

arabasız tatil bölgeleri zor gelir adama.
istanbul da takıl planın doğru kadıköy merkez vapur la ilerle.

Karaköy civari da otel olur, kadikoy de.

Arabasiz tatil yeri olur, niye olmasin, antalya sehir merkezine gidin mesela, hem konyaalti, hem lara sahili hem old town kaleici, hem modern kisimlar… dolmusla side’ye manavgat’a filn gidersiniz, manavgat selalesi olsun, side antik kenti olsun… bence guzel olur

UK'de FB Marketplace rakipsiz. Bagimsiz platform istiyorsan Vinted

Almanya'da ebay kleinanzeigen kullanılıyor epey.

m.ebay-kleinanzeigen.de

Avusturya willhaben ve yerel fb gruplari

Kukis iyi bence kremada

www.instagram.com

Besin intoleransi olabilir. Once aile hekiminize giderseniz sizi yonlendirecektir

bakliyat gaz yapıyordur muhtemelen, bende gluten intolarnsı varmış mesela laktoz intolarsla beraber. ikisini kesince kalp atıslarım bile sakinliyor. diğer turlu anormal şişkin oluyorum çarpıtım vs oluyor.

aile hekimliğine gitmekte yarar var önce. dicetel yazar gönderir.

Sen ailenin homofobik bi aile olup olmadığını bilirsin, bilip de böyle yapıyorsan hata senin ev onların evi, kendi evin olmadığı için yapabileceğin bir şey yok en başta bu işe girmen hata. Ha bilmiyorsan öğrenmiş oldun, bir daha yapmazsın.

@kaleci: iş alanım zaten gey dominasyonunda ve çoğunu tanıyorlar hatta kendileri çağırıyor. Tek sıkıntı bu kişinin gey olduğu 50 metre öteden anlaşılıyor ve saklama gereği duymuyor. Buna yüzden olmasına gıcık oluyorum. Gey olduğu belli olmasa sorun yok yani.

Hiçbir şey yapmazdım, arkadaşıma yazlık o tarihlerde müsait değilmiş diyerek bir bahane sunardım. O yazlık benim yazlığım değil sonuçta. Keyfime göre insanları istediğim zaman orada ağırlamam doğru olmaz izin almadan. Anneniz görüşme bir daha dememiş, kendi evinde misafir istememiş. İnsanların dedikodusuyla uğraşmak istememesi de çok normal.

Hocam işte dediğim gibi ev ailenin evi yapacak bir şey yok, yani ben ailen haklı haksız demiyorum yanlış anlama, o ev anne-babana ait olduğu için yapacak bir şey yok diyorum sadece. Arkadaşına uygun bi dille bi bahane uydur geç, ben olsam ben de böyle yapardım çünkü başka ne yapacaksın zaten.

Peki bu davranışlarından dolayı bir daha oraya gitmeme kararı alır mıydınız?

Benzer bi durumda gitmistim yazliga gay arkadasimla.
Babam kredi kartimi iptal etmisti. Sonra bi daha da cikarmadi ama yine olsa yine yaprim. (10 sene oncesinden filan bahsediyorum bu arada)

Hocam benim o noktada tadım kaçardı muhtemelen o nedenle gitmezdim; hayatımın o noktasından sonra da ailemin sahibi olduğu şeyler özelinde böyle durumlar yaşayacak isteklerde bulunmazdım.

Anan-baban çalışmış , para biriktirmiş yazlık almış.Anladığım kadarıyla sen de artık 18'ini geçmiş iş sahibi birisin.Kimin kalıp kimin kalmayacağına onlar karar verir. haksızsın bence.

Bu durumda ne ailemle kavga ederim ne de bir daha yazlığa gitmemezlik yaparım. Onlara kendinizi borçlu hissediyorsanız, bu borcu illa bu şekilde kavgayla karşılamanıza gerek yok. Ailenizle konuşursunuz eğer durumları varsa arkadaşınıza bir tatile hediye etmek istediğinizi maddi destek çıkıp çıkamayacaklarını sorabilirsiniz. Ben olsam kendimi borçlu hissediyorsam arkadaşıma tatil hediyesi ayarlardım.

Arkadaşınız zor durumdayken aileniz evini kapatmamış. Eğer arkadaşınız zor durumdayken evlerini açmasalar garip olurdu.

dikkat edersen sana burada arkadaşlık yapma demiyorlar. kendileri de dert etmiyorlar ama dert edenler başınıza dert olabilir diye çekiniyorlar. arkadaşın her ne kadar gay olursa olsun sonuçta erkek bedenine sahip, bir kadın bir erkeğin aynı evde olması da benzer sorunlar çıkartabilir, vs.

kavga etmek laf söylemek yerine e sizde gelin, kalabalık olur güzel de olur falandeseydiniz iyi olurmuş.

ev ailenizin, orada kimin kalip kalamayacagi onlarin karari bu elde var bir. ben bu karari homofobiklik olarak gormuyorum, farzet senin ebeveynlerin de gay, ve bir ortamda rahatsiz olacaklari icin girmek istemediler, insanlarin boyle kararlarina saygi duymak lazim, insan her yonunu her ortamda gostermek istemeyebilir. aileniz de yazligin bu arkadasi goturmek icin uygun bir ortam olmadigini dusunmus. dogrodur yanlistir, bu bagimsiz bir konu. isterseniz evin bir kisim hissesini satin alabilirsiniz kendilerinden ve ev de sizin de soz hakkiniz olur. ailenizle de yikici degil yapici bir konusmya girmek daha dogru olur, belki anneniz o arkadasinizi acik bir sekilde gay oldugu icin baska bir ozelliginden dolayi sevmiyor bile olabilir. bence sinirle iletisime baslamak o iletisimin devaminda basarisizlik yonunde astilmis bir adim. bir konusun ne diyecekler bakalim. o konusmaya gore alternatif baska ucuz bir tatil plani yapabilirsiniz veya yine de ailenin onayiyla beraber tatile gidersiniz. burada onemli olan nokta ailenizi anlamak, yargilamak kolay.

Hocam ailenin malı mülkü ne isterlerse o olur. Gıcık bi durum ama boşver paranızla gidin otele ya da kamp atın oldu bitti.

soru sahibi kadın değil miydi? bir kadınla bir gay'in arkadaşlık etmesinin kime ne zararı olur anlayabilmiş değilim. ilginçmiş.

Ailen homofobik, sen haklısın fakat onların evi emrivakiyle birini getirmemelisin.
Her şeyi ailenle, ailenin desteğiyle (konaklama, yeme içme vs vs) yapmak zorunda değilsin. Onay almak zorunda da değilsin. Kendi evine istediğini sokar istemediğini kabul etmezsin.

Arkadaşınız bu durumu bilseydi kesinlikle orada kalmak istemezdi. Ben de istenmediğim bir yerde bilerek ya da bilmeyerek konaklamak istemem.

Icha güzel demiş, ya bi otel ya da kamp ayarlayın takılın rahat rahat.

muhite bakar, ailenin evi sonucta ilerde komsularla papaz olmak istemeyebilirler, o yuzden ben olsam asiri tepki gostermem.

bende de benzer bir hikaye var, 4 sap erkek bizim yazliga gittik 2 hafta kaldik. elemanlardan biri uzun sacliydi, biraz da narin bir tiptir, bebek suratli vs. butun gece yoldaydik, sabah eve ulastik, daha evin kapisini yeni actim telefon caldi, annem yaninizda kiz varmis neden soylemediniz dedi. Valla dedim bildigim kadariyla hepsi erkek..Mevzu anlasildi ki bizim narin cocugu komsulardan biri hatun sanmis, senin oglan eve kiz getirdi haberin olsun diye aninda ispiyonlamis. Neyse, cocugu soyduk, $ort ile kaldi. Etrafta bir tur attirdim ki millet rahatlasin.

Lavanta da koyabilirsiniz.

Ben sabun ve lavanta kesesi karışık koyuyorum. Bir de son zamanlarda koku keseleri çıktı; bu sene onlardan koymayı planlıyorum.

Yumuşatıcısı bol bir şekilde yıkayıp az durulayıp öyle kaldırıyorum.

naftalin, sabun vs herhangi bir sey koymuyorum. herhangi bir sorun yasamadim. mont kaban vs her zaman asili oldugu dolapta asili duruyor. gomlekler de gene askida. kazak vs giymem kolay kolay ama olanlari katlayip gene ayni cekmecesine koyuyorum.

Ekstra bir şey koymuyorum, bir sorun yaşamadım. Yazın kapı pencere açık olsa da hurçları koyduğum dolabın yalıtımı da iyi olduğu için odaya böcek girse bile dolaptan içeriye girmesi pek mümkün değil gibi.

Parasiyla satin alabiliyorsunuz hizli gecis hakkini.

www.sabihagokcen.aero

uygulama üzerinden de yapılabiliyor bazı şeyler. kod falan üretiyor bazı kampanyalarda. bir ara o kodla geçiyordum ben. son hali ne bilemedim ama.

bence atin, hocanin yapabilecegi en kotu sey maili gorup okumadan silmek. ama ne kadar spesifik bi soru sorarsaniz o kadar iyi donus alirsiniz. mesela:
"hocam toefl mi daha iyi yoksa ielts mi bu okula admission icin?" kotu soru
"hocam ben xxx alaninda calismak istiyorum, ama bu alanda cok tecrubem yok. yine de yy hocanin projesine katkida bulunabilirim. okula yazacagimiz cover letter'da agirligi yapabileceklerimize mi vermeliyiz yoksa halihazirda yaptiklarimiza mi?" daha spesifik bi soru.

ha ama su da var, eger hoca lisanstan itibaren yurtdisinda egitim almis biriyse garipseyebilir bu emaili. turkiye'den tasinmis biriyse sansin daha yuksek.

Hocaya boyle genel “oneriniz olur mu?” diye sorulmaz. Basvuru icin ne yapilmasi gerektigi zaten internet sitesinde yaziyordur zaten.

Ben su adimlari attim, bunun uzerine ekleyebileceginiz bir sey var mi gibi bir soru olabilir. Ne kadar somut olursa sorunuz o kadar iyi. su ana kadar basvuru ya da okul icin yaptiklarinizi da yazmalisiniz.

Cam studio ile olabilir belki

Soruya cevap degil ama:
Toplantidaki diger kisilerin haberi oluyor degil mi toplantiyi kydettiginizden? Habersiz kaydetmek suc cunku.

OBS Studio denemediyseniz ben faydasını görmüştüm.

Büdüt: Özür dilerim telefondan dediğiniz kısmı atlamışım, onu bilemiyorum.

hangi tel yazmamışsınız ama iphone ise kendi ekran görüntüsü kaydetme fonksiyonu ile kaydedebiliyor olmanız lazım. teams'i kaydedebiliyor en azından ses vs dahil olarak.

zarari yok. beklemek istemiyorsaniz simdi. ama zaman var yapariz derseniz onumuzdeki ay da olabilir.

Istediginiz zamana randevu bulamayabilirsiniz. Once randevulara bakin en erken ne zaman var.

Haziran sonu icin mayis basina/ortasina randevu alirdim. Belgelerinizi ilk seferde tam vereceginizi dusunuyorum tabi. Eksik belge varsa surec uzayabilir.
1-2 haftada cikiyor genelde turistik vizeler.

Biz, beraber yaşadığımız için bütçeyi ortak yapıyoruz. Ay başında aldığımız maaşlar farklı olsa da ay sonunda birikimlerimize eşit para atacak şekilde ödemeleri ve harcamaları bölüştürüyoruz. Eğer ay sonunda eşit olmadıysa o zaman az harcayan diğerine biraz atıyor elde kalan parayı eşitlemek için. Bir dahaki ay başı 0 dan tekrar maaşlar alınıyor, aynı düzen devam ediyor.

tüm gelir birleştirilir, tüm giderler oradan yapılır. kalan ortak bir yatırım hesabına konur. evlenince maaşın senin maaşın olmuyor artık. ailenin maaşı.

Herkesin kendine özgü bir davranış biçimi olur, hiçbirine mutlak doğru diyemeyiz.
Kimin ne kadar kazandığına bakılmaksızın tüm masrafları erkeğin ödediği, kadının gelirinin sadece kişisel harcamalarına ve birikime gittiği aileler de azımsanmayacak kadar çok.

Bizim anlayışımızda az veya çoka bakmaksızın ikimiz de beraber kazanıyor, beraber harcıyoruz. Doğrusu, olması gerekeni de bu gibi geliyor bana.

Hayat ve evlilik çok uzun bir süre. Bu süreçte birimiz işsiz kalabiliriz, zengin olabiliriz, hasta olabiliriz.
Sizin sorunuza cevap olarak kira yarı yarıya değil ortak gelirden ödeniyor.

gabe +1 ortak bütçeden ödenir. evliliği ev arkadaşlığı gibi basite indirgiyor bu düşünce. bu mantıkla mutfak alışverişini de ayırmak gerekir o halde. "sen çok yedin, ben az yiyorum. banane sen daha çok ödeyeceksin" şeklinde diyalogların yaşandığını düşünemiyorum, hoş değil. evlilik bir aile, bir yuva kurmaktır.

Kisisel gelirin bir kismiyla ortak butce yapilir. (Atiyorum iki taraf da der ki 80%i ortak butceye veriyorum)
Butun masraflar ve ortak yatirimlar bu butceden yapilir. 20% ise bireysel yatirimlar ve zevkler icin kenara konulur. Sonucta aile olunca bireysellik kaybolmuyor ve her zaman bosanma olabilir.

Benim icin boyle.

gabe +1 Gelirimiz ortak, gider konusunda ise ikimiz de gerekli gördüğümüz harcamayı yaparız, tereddüt edersek birbirimize danışırız. Ay başında ortak gelir ile bütün borçları öderiz. Bunun dışında ne kirada ne de diğer giderlerde senin benim hesabı yapmıyoruz. Aynı gemide ilerleyip gidiyoruz.

Eşim gerek gördüyse isterse kendine kıyafet alır, ben gerekli gördüysem başka bir şey alırım. Eğer bu konularda çekinceler veya karşılıklı baskılar oluşursa zaten o evliliğin içinde kalmak da çok zor olacaktır.

bizde eşimin maaşı oransal olarak benim maaşımın çok üzerinde, ortak bütçe yapmıyoruz.
kira aidat vb. yüksek ve her ay düzenli gerçekleşen ödemeleri onun hesabından yapıyoruz.

maaşımı alır almaz ufak bir miktar döviz alıyorum ben kenarda dursun diye. market ve mutfak harcamalarını da ağırlıklı olarak ben kendi hesabımdan gerçekleştiriyorum.

ay sonuna doğru ne kadar paramız kaldığına bakıp gönlümüzce harcıyoruz veya ihtiyaç dahilinde değerlendiriyoruz. zaten pek kalmıyor :')

Kız tarafı benden çok kazanıyor.
Erkek harcamalari, ödemeleri yapar. Kadın da birikim yapar şeklinde gidiyoruz.

Tamamen ortak. Sanki tek maas aliyormusuz gibi. Aksam beraber oturup neyi nereye harcayacagimiza, birikim yapacagimiza karar veriyoruz sadece. Sen su kadar aldin, ben bu kadar verdim muhabbeti hic gecmedi. (Ki calismadigimiz donemler de oldu bolca).

eşim şu an çalışmıyor ancak çalıştığı dönemde benim 5'te birim kadar kazanıyordu. tüm masrafları ben karşılıyordum, o da kendi maaşını sadece kendine harcıyor ve kendi birikimini yapıyordu. ayrı bütçe yapıyorduk yani.

arkadaslar ortak hesabiniz oldugunda, atiyorum kendinize bir parca kiyafet alacaksiniz, bak buradan x lira aldim, sunu alacagim diye hesabini veriyor musunuz?

tum parayi ortak hesabiniza attiginizda, disari cikip arkadasinizla iki bira iceceginiz zaman hesap isini nasil yapiyorsunuz? kendinize (sahsi harcamalariniz icin) maasin bir kismini ayirmiyor musunuz?

ben herseyi oduyorum (onun iki kati kadar aliyorum)
hanim kazandigini eziyor, bana kurus koklatmiyor.

ben de hatun olsaydim aynisini yapardim, calissin odesin hirbo banane ya.. :D

bunun net bir cevabı olamaz. Ben hanımın maaşına ellemem. Kendince mutfak alışverişi yapar ve çocuğun kıyafetlerini alır. Diğer her şey ben de. Bu beni hiçbir şekilde rahatsız etmez. Bizim böyle, kardeşimin evliliğinde ise ortak bütçe var mesela.

@bollocks çoğunlukla söylemeyiz, yani gerek duymayız. Zira ikimiz de birbirimizi tanıyoruz. Bazen aklımıza takılırsa sen ne dersin diye sorarız o kadar.

Ayırca dediğiniz gibi bazen bir yere gidince ödeme durumu oluyor, bunlar da yine doğal olduğu için sormayız. Kendimizce ne gerekiyorsa onu yaparız.

Mesela benim müdür olduğum birim ile iş sonu vs. bir yere gidiyorsak hesabın en azından önemli bir kısmını ben çekerim. Eşim daha bir gün bu ne diye sormamıştır. Veya eşim bir arkadaşına veya yiğenlerine bir hediye alması gerektiğinde bana sorması gerekmez. Çünkü bazen iş veya günlük hayat gereği böyle şeyler oluyor ve çok normal.