o kadardan sikinti olmaz. afiyet olsun.

o kadardan sorun olmaz. kolonyayı kafaya dikip içmesin yeter.

yok yahu hiçbişey olmaz. içmeyin tabi ama iki kaşık içse gene bişey olmaz.

kolonya marketten alınmış 80 derece limon kolonyası. üzerinde alkolün cinsi yazmayınca telaş yapıyor insan.

içse bile bir şey olmaz kolay kolay :)

metil alkol zararlıymış galiba. içeriğinde de sadece alkol yazıyor. bu kör olanlar falan var ya korktu.

metil içse de o kadardan bir şey olmaz. ben tadına bakmıştım dilimi değdirip direk.

evde varsa bi duble bişey içsin. şaka şaka içmesin ama metil alkolün tedavisi etil alkol.

Kolonya da etil alkolle yapılıyor, merak etmeyin.

tadını beğendiyse sıkıntı olabilir, yarın bir gün kolonyaya ekmek banabilir.

şanzıman arızası var gibi görünüyor. Servisi ararsanız onlar tarif eder veya adam gönderirler. "shift lock release" diye aratırsan boşa nasıl alabileceğini görebilirsin ama daha büyük sorunlara sebep olmamak için yetkili servisi veya işi bilen bir özel servisi arayın onlar yönlendirsinler, böyle bir arıza için dümdüz bir tamirci çağrılmaz.

belki şansına sadece sensör arızası falandır, cihaza bağlamadan kimse tam problemi bilemez.

otomatik vitesi mekanik bir yöntemle vites kutusunun oradan boşa alabilirsiniz. sonra da aracı otopark kapisindan çekici alabilir. hondalar hakkında bilgim yok. o nedenle arıza için bir şey diyemiyorum. vitesin boşa nasıl çıkarılacağını servis biliyordur.

evet.

öyle gibi geldi ama emin olamadım. hakkımızda kısmında Furkan Sakinci adında birine ait olduğundan bahsediyor. Sitenin altında adres de vermiş ama adres Brandium AVM içinde ve Brandium AVM'nin sitesinde titiz isminde bir dükkan olduğu görülmüyor.. domain adresi 7 nisanda alınmış sanırım domain kayıt bilgilerinde öyle yazıyor ama bu işten de çok anlamam..

büyük ihtimalle dolandırıcı. öte yandan fiyatı normal aralıkta olan bir çok ürün de var..

180-200 liradan aşağı olmayan prima premium care 4 (156'lı) bebek bezini 120'ye satıyor. dolandırıcı gibi. kargodan hıyar bile çıkmaz. kargoyla bile uğraşmazlar.

Migros bile kapıda nakit ödeme kabul ediyorken, bunların sadece kredi kartı ve havale istemesi, bilemedim.

Fiyatlar normal, hakkımızda bölümünde toptancı olduklarını söylemişler İst. Anadolu yakasında ki 2 toptancıdan %12 daha pahalı bebek bezi fiyatları. toptancı olarak (Metro vs dikkate alınmamıştır) .

fiyatlar neredeyse internet fiyatlarına göre bile yarı yarıya ucuz. Domain yeni alınmış ve 1 senelik alınmış, bu siteden çöp almam.

şükela modunda birkaç entry üst üste okunabiliyor. onun dışında iyice çöpe döndü.

okuyamayacağız sanırım. ben de sözlük bağımlılığımdan kurtulmaya çalışıyorum. kadınlar hakkında açılan abuk sabuk başlıklar ve her konuda trollük yaparak dikkat çekmeye çalışan tipler de çok yoruyor beni. bir de telefondan falan girince pat diye bütün ekranı kaplayan ve her nedense çarpıya bastığım halde kapanmayan reklamlar da çok rahatsız edici. bundan bir on beş yıl önce orada yazılanlar bazı şeyleri okuyup adeta büyülenirdim, şimdiyse sinirim bozuluyor genelde.

eskiden kutsal bilgi kaynağıydı, şimdi kutsal çöplük oldu. okunacak halde değil.

Özellikle aktrollere karşı laf sayma
Yüce türkiye ulu önder minvalinde şeyler çok irrite ediyor. Anti tezini sun ve kaybol diyesim geliyor.

Ayrıca boyum 190 yok şeyim şu kadar tarzı başlıklar da aşırı itici, abazan yuvası gibi.

Onun dışında çok sorun yok bence.
Youtube ve twitter mecralarından yine de iyidir.

Zaten forum sitesine dönmüş durumda ama ekşişeyler daha merak uyandırıcı

sırt ensenin altı, ortalı şekilde diyorum.

bence tam kola, eğer kolunuz geniş ve kaslıysa güzel durur. neden kol dedim çünkü altta kocaman çizgisi var, o olmasaydı sırt derdim boyuna yakın bi yere

bastıkları kısım yok demişsin o zaman sırt ya da kol

pazu içi

bastıkları kısım olsa kalın bir kolda güzel durur. zemin olmayacaksa bacağın arkasına alt baldıra yakışabilir.

2.ye böl. sol sağ kalf

evde kullanacaksan 20tl civarlarına 5pc için lisanslar var gittigidiyor'da. Ben aldım 1 seneden fazladır sıkıntısız çalışıyor. Adam sana bir mail adresi ve şifresini veriyor office sitesinden hallediyorsun lisans işlemlerini.

ben de kimlanbu'nun dediği şekilde aldım Mac için lisans. Hatta sanırım duyurudan önermişlerdi.
Sorunsuz kullanıyorum aylardır.

hatta
www.eksiduyuru.com

softmaker freeoffice indir kullan uğraşma başkasıyla.

bu düpedüz ferrariye tüp takmak

720x576 cozunurluklu bir medyadan cok sey beklemeyin :)

hayir hocam
hic gerek yok
dvd ney la

bilgisayarda dvd yi ac
oradan izle
ya da dvd yi ac
icindeki video dosyalarını kopyala hddye
televizyonun usb sinden izle

dvd'ler 480p çözünürlüktedir. Tv'niz gerçek 4K ise dvd'nin yaklaşık 36 katı çözünürlükte. Yani küçük bir resmi zoomlayarak 36 kat büyüttüğünüzü düşünün. Görüntünün izlenebilir olması bile iyi bir şey bu durumda. 4K tv.ler böyle durumlarda biraz görüntü işleme ile düzeltir ancak.

Yeni bir dvd almayın boş yere. Onda da değecek kadar farklı bir durum olmaz.

Problem DVD'lerin kalitesi. 20 yıllık teknoloji kendileri.

Eğer DVD film izliyorsanız internetten 1080p film indirip izlemek en mantıklısı.



EK: kingcyrax'ın dediği de işe yaramaz. Sizdeki görüntülerin çözünürlüğü düşük. Bilgisayara da kaydetseniz aynı çözünürlükte olacak.

hocam
dvd 480 p olanlık da vardır da
kaliteli dvd olabilir
siz benim dedigimi yapın fark göreceksiniz

burada sıkıntı dvd player in cıkısı 480 p tüplü tvye göre ayarlanmıs

Hiç hesaba gerek bile yok aşağıdaki linke bakman yeterli

www.burglaryalarmsystem.com

Dvd'lerimi kullanmak istiyorum. Peki bilgisayardan projeksiyonla yansıtsam duvara? Daha önce denemedim. Israrımın sebebi internette bile olmayan Dvd'lerim var.Koleksiyonum çöp olsun ya da usb ye çekmek istemiyorum.Ne dersiniz?

@lancelot du lac @kingcyrax

hocam
en iyi yapabileceginiz sey
videoları kopyalayın
pc den acın
dvd yine dursun
ama fiziksel olarak kullanmamıs olursunuz

etkilemez istifa edebilirsin. istifanın kendine ait çıkış kodu var.

sevgili hocam
cıkma isten
bekle paranı al
baska alternatif is buldugunda cikarsin

spesifik bir konunun uzmanı değilseniz, en fazla 2-3 ayda yeni iş kesin olarak bulamayacaksanız ayrılmayın.

kingcyrax+1

Gelmedi.
Sipariş verilebileceği duyurulduğu akşam her iki platformdan da sipariş verdim.
İstanbul'da dağıtıma başlanmış diye haberlerde gördüm. Öncelik verilmiş olabilir.

www.google.com

valla bize gelmedi öyle bişey bekliyoruz ama yok hala hayretler içersindeyim

hayır, eczaneden alınacak kodla falan diyorlardı, son durum ne bilmiyorum.

evet, bizim maskelerimiz kargo yoluyla bu sabah itibariyle geldi ancak getirme sıralamasının neye göre yapıldığı hakkında bir fikrim yok.

gelmedi ama erken geldilerse zili duymamış olabilir miyim diye şüphelenmedim de değil.

hem epttavm hem edevlete başvurdum.
geleceğine inanmıyorum, sıkıntıdan başvurdum.
bu kadar hızlı dağıtımı ancak noel baba yapabilir.
bir marketten 50 tane almıştım, duruyor evde. lazım olmuyor pek, bana 6 ay yeter.

Gelmedi ama 2 yerden maske geldi

1) Antalya Organize Sanayi işyerlerine ücretsiz maske dağıttı.
2) Antalya Konyaaltı Belediyesi evimize kadar ücretsiz maske getirdi.

Buradan kendilerine sevgilerimi saygılarımı iletiyorum.

ıslak mendille maske yapma videoları var. Islak mendille yapıp zaruri ihtiyacını görebilirsin sonrası da Allah kerim artık bakalım.

normal sayılır, kargo ücretleri baya yükseldi, kampanyalardan yararlanmaya bakın, türk telekomlulara %30 indirim vardı mesela.

şirket anlaşması yapmazsan toplu iğne başı bile yollasan 20TL+ alıyorlar. Anlaşmaya göre 10TL altına indirmek mümkün.

ben seviyorum ve kullaniyorum. sonucta herkesin kullanici adi var ve gizlilik sikintisi yok.

ama sevmiyorsaniz folder options a girin orada kaldirma secenegi mevcut.

Kapatabilirsin, ben de ayar olurum, ağız tadıyla yakalanmadan porno izleyemeyecek miyiz :P

www.howtogeek.com

Hiç değmez, Vestel yeteri kadar kaliteli. Sırf ithal diye bir sürü fazladan vergi verip bir de cari açık yaratmaya gerek yok.

Yaklaşık 1 senedir kullanıyorum Vestel akıllı tv olanını, Netflix-Blutv-PuhuTv-Youtube vs hiç problem yaşamadım.

Zaten panelleri Samsung, LG ya da Sharptan alıyor olması lazım, tek bir üreticiden almıyor çünkü ciddi sayıda tv üretiyor, tek bir panel üreticisi ihtiyacı karşılamıyor. Bu son paragrafı bilgisini forum.donanımhaber'den okumuştum.

aradaki fark 2000TL olsa da vestel almam.

(bkz: büyük vestel boykotu)

Hangi modeller oldugu söylenmeden cevaplanması saçma olur. Milyon tane model var piyasada.
Ha asla vestel almam tabi. Sirf canlari istedi diye size vergi koydurtan bir firma kendileri...

büyük ve ucuz bizim genlerimizde var. kaçırma büyük ve ucuz her zaman daha çekici gelir.

Arcelik baksanız ya vestel yerine. Günahım kadar sevmem kendilerini

Alacağınız o malum marka uzun vadede global teknoloji ürünlerini fahiş fiyatta almak için bir katkı olacaktır. Kafalarına göre vergi baskısı yapıp sizi düşünmeyen firmaları siz de düşünmeyin. Bir alt model diğerini alın eğer fiyat zorlayacaksa. Bir ürün bir üründür.

hayatımda vestel'in tv'leri kadar dandik görüntü veren başka tv görmedim desem yeridir.
özellikle, yüksek çözünürlüklü bir yayın izlediğinizce renklerde ki bozukluk, olmadık yerde bir noktanın renginin soluklaşması, hareketli görüntülerin izlerinin görülmesi gibi çok dikkat dağıtan ve izlenilen şeye dikkatinizi vermenizi zorlaştıracak problemlerin olduğu bir tv'ler üreten bir markanın ürünlerinden uzak durmanızı öneririm.
"duyuruda'da birisi uyarmıştı halbuki" dememeniz için yazdım tüm bunları.

Dünyanın en dandik panelleriyle yapılıyor, büyük diye almak istiyorsan hiç durma.

hangisini alayım demişsin de sadece samsungu yazmışsın. diğeri nerede?
-kıps-

Geçenlerde tv araştırırken Samsung hakkında kötü yorumlar okusam da Samsung algısı daha iyi geliyor bana. Buna rağmen gidip Vestel aldım. Şu an için memnunum. Görüntü kalitesinde de bir problem yok. Bana iyi geldi.

vestel dediginiz marka millet ayfor almasin diye yurtdisi menseili elektronik urunlere vergi koydurtan bir firma. daha iyi yaptigini bilsem bile evime sokmam.

Ya hu vestele antipatiniz varsa Arçelik alın, ama yerli alın. Cari açığa sebep olmayın, paramız dışarı gitmesin.

Yerli markalar kalitesiz ve pahalı ürün ürettiği için, özellikle tv'de, yerli almayın. Zaten uretip dünyaya satabilecek tvleri olsa yaparlardi (bkz beko beyaz eşya avrupada cok yaygin çünkü basarili).
O sebepten dandik ürünleri deli fiyatlara "yerli" diye almak isteyen alabilir. Sonuçta canlari isterse ithallere 3000 lira vergi getirip, 1000 lira da kendi mallarini pahalandirip halkı gene soyarlar.

private tracker'ların public olanlardan en büyük farkı içeriğe daha erken erişme, kıyıda köşede kalmış filmlerin bulunması ve görece daha iyi olan güvenlik.

Yurtdışında public tracker'dan 1 film indirdin diye cezayı kitliyorlar.

1. public tracker'larda aratmak işkence, bir sürü reklam çıkıyor ve büyük çoğunluğu da bahis, kumar ve porno reklamları. Yani benim denk geldiklerim o şekilde. private'da reklam falan yok, temiz temiz dolaşıyorsun.
2. private olanlarda torrentleri düzenleyen-istifleyen modlar var. örneğin, bir dizi bölümü çıktı ama bazen gözden kaçmış ve bir kısmında ses yok mesela. bunu silip düzgün olanını ekliyorlar.
3. seed olmadığı zaman bunu re-seed edin diyorsun ve %90 ihtimalle re-seed eden çıkıyor.

turktorrent.us 'da mesela türkçe ses ve altyazılı inanılmaz kaynak var.
1337x 'den yada türkçealtyazı sitesinden bulabileceğinizden yüzlerce kat fazla diyeyim size.
altyazı bul, filmi indir, senkron tuttumu derdide yok.

evli barklı çocuklu eski psychedelic trance sever/raver birisi olarak ilk önce psychedelic trance tınıları neredeyse yok bunu söyleyebilirim (00:15 ve 00:25 arasındaki kısa bölüm hariç.) yerli dj'lerden peakload(cihan kaynar) benzeri bir sound var.

kötü değil, bence güzel olmuş ama parçada bütünlük yok, kopuk, alıp götürmüyor.

www.youtube.com

2.sezonun sonunda öldü.

1. sezonun sonunda, ekip darphaneden kaçarken polisleri oyaladı. O sırada kurşun yağmuruna tutulup öldü.

Flashback'lerden kafam karisti demek benim.

çalıştığım alanla ilgili bu akşam biri arayıp bana bir şey sordu. içinde kendince süper bir fikir barındırıyordu. düşünmüş, aklına müthiş bir buluş gelmiş ve beni aramış. daha önce kaç kişiden benzeri şeyler duydum, hatırlamıyorum. elbette çok sevdiğim bir arkadaşım olduğu için ve onun kendince bu sonuçlara ulaşmasını da çok başarılı bulduğum için asla kötü bir şey düşünmedim ve ona istediği cevabı verdim. ama daha önceden bu cevabı başkalarına defalarca verdiğimi fark ettim. isimler, mekanlar değişiyor, konu da değişiyor bazen ama mantık aynı.

siyasilerde bu daha da ileri seviye. bir de, o siyasiler zaten ne olduğunun farkında. Trump Çin Virüsü dediğinde zaten ırkçılıkla suçlanacağının farkında. hem konuya fazlasıyla hakim, hem de buna benzer durumlara çok düştü. artık onu şaşırtacak tek şey bir suikaste falan uğraması. o anda bile sadece dört-beş saniye kendine hakim olamaz. nitekim, biri o konuşurken "Allahuekber!!" diye başırınca bi coşmuştu yanılmıyorsam, sonra hemen toparlamıştı durumu.

siyasetçiler içinde tanıdıklarım vardı ve içerde "bu yavşak ne diyor yaa" deyip, kamera karşısına çıkınca "herkesin söz hakkına saygı duyuyoruz, fakat bu görüşe katılmamız da mümkün değil" diyorlardı. siyaset rahat konuşabilme yeteceği. bunda iyiysen ilerliyorsun. çene varsa, durumu kotarıyorsan iş gidiyor. ilerleyenler bunu başaranlar. her durumda haklı çıkabilen adam rakiplerini yenip tepeye çıkıyor.

Iyi hitabetin disinda belli matematikleri de kullaniyorlar.

Dunyanin en zor sorusunu sor, o soruya hic cevap vermeden karsisindakini cevap vermiscesine tatmin edebilir iyi bir siyasetci.

1) üst düzey siyasilerin metinlerini oluşturan danışman(lar) gündeme göre gelebilecej soruları ve cevaplarını da hazırlayıp çalıştırır siyasetçiyi

2) akıllı siyasetçinin konuşma ve soruya cevap verme algoritması vardır. Topu taca atmak, konuyu değiştirmek, yalan, saldırma, soruya soru, rakibe taş atma vs. en sık kullanılanlardır.

politik cevap diye bir kavram vardır. Bir soru sorarsın 20dk cevap verirler ama öyle bir cevaptır ki ne soruna cevap alabilmişsindir, ne de "lan soruma cevap alamadım" dersin.

Politik cevap algoritması kıvrak bir zekayla birleşince de al sana politikacı. Ha bizde zeki politikacı bir elin parmaklarını geçmez, köşeye sıkıştıklarında teknikleri, konuyu saptırmak veya karşı tarafı hainlikle suçlamak oluyor.

politik cevap +1

çoğunlukla sorulan soruya cevap vermiyorlar. sorulan soru ile ilgili konu hakkında 'konuşuyorlar'.

tv'ye çıkan yorumculara da bakabilirsin, gazetecilikten çok düşünce empoze etmeye çalıştıklarından benzer bir şekilde gelişiyor. her konuk soru ne olursa olsun -ki sorular da gayet açık uçlu olur, nokta atışı yapılmaz- kafasındakini söyler.

Pen tool kullanmanız gerekiyor.
youtu.be

photoshop cc ile tek tıkla halledersin.

www.youtube.com

140

Tüh beee. Aceleden adamdaki gözlüğü kaçırmışım @kobuzchu kiz'ın cevabı doğru.

44 ve 130 yazan 2 arkadaş vardı silip kaçmışlar. Arkadaş bu kadar da kasmayın kendinizi be eğleniyoruz işte.

144

104

adamın gözlüğü 2 piksel nasıl dikkat edelim.

jimjim kısmen +1
para geldi diye ben de harcamazdım şu an, sıkıntılı zamanlarım.
borcum vs olmasa amazon wish listimdeki kamera ve film ekipmanlarını alırdım.

n95, eldiven, koryucufdgıoujfd
kafayı yedik resmen, neyse.

evde güzel vakit geçirmemi sağlayacak şeyler alırdım. koşu bandı olabilir. daha tüketilebilir şeylerdense... ardbeg uigeadail iyi gelirdi kesinlikle. ya da 18 yıllık laphroaig.

mümkün oldukça harcamamaya çalışırdım.

bir şey almam gerekirse peynir, zeytin, yağ, nohut, fasulye, et, tavuk vb. şeyler.

hızlı şarj aleti, güneş gözlüğü, indirime girerse konsol oyunu ve netfiliz aboneliği.

ders kitabi ve xiaominin kablosuz kulakligi.

Kıyafet. Çok kilo aldım, hiç pantolonum kalmadı :/

Hepsini eşit şekilde 4 fakir aileye verirdim.

Maske, kolonya, dezenfektan alırdım. Market stogu yapardim zaten para biterdi. Bunlar olmasa da merkez bankasinin para basma enflasyon bilmem ne muhabbetiyle dolar firlar diye 1 2 temel cilt bakimi urunumu stoklardim. Sonucta bi seyleri stoklamaya harcarmisim parayi :/

Market alışverişi yapardım. Bir kısmını da kenara koyardım ne olur ne olmaz diye.

Bundan 3-4 ay önce harcamam için 1000 lira verilseydi herhalde yine bir kısmını kenar koyardım ama market alışverişi yapmazdım, kıyafet satın alırdım.

Bonfile ve parca et alrdim

Amerikan doları ya da Japon yeni bir çılgınlık yapıp cin yuanı bile alabilirim.

bakım

full içki alırım. öncelik olarak cin, vasat viski ve bir kasa bira.

Gıda alışverişi yapardım, bugün 10 kurus 10 kuruş 1,5 TL topladım fırına gittim herif bir suru trip attı bozukluklar yüzünden ,bu tipler yüzünden katil olacağım yakinda

Fiş almadan mahalle arası marketlerden alışveriş yapardım.

ilk başta umudum vardı, kötümser bakmıyordum. çünkü getireceği sonuçlar en çok onları etkileyecekti kriz ortamında. ama 3-5 gün içinde o umudum da kırıldı, umreden elini kolunu sallaya sallaya gelenleri gördükten sonra.

ben kayıtsız şartsız hükümet karşıtı bir insanım. akp'nin yapacağı herhangi bir iyi hareketin altında art niyet ararım. kimse de inandıramaz beni bunların insana, ülkeye faydalı bir iş yapacaklarına. altında kesin bir art niyet vardır. 2009'dan beri ilk defa br konuda kendilerine güvenmek istedim, cidden dedim yani başarsınlar ben de göt olayım. onda da sıçıp batırdılar.

şu anda bişey hissetmiyorum, diğer her konuda olduğu gibi bu konuda da millete faydası olmayan şeyler yapıyorlar, 10 gün önceki "şeytan görsün yüzlerini" moduna döndüm. ne açıklama okuyorum ne de izliyorum. herkes kendi başının çaresine bakacak, kimseden bir şey beklemeyecek.

Güzel başlayıp hızlı batırdılar.

Türk insanına tavsiye ile bir şey yaptıramazsın. Sadece umreciler mi, yurt dışından gelen hiç kimseye doğru dürüst bir önlem almadılar. Umreden 15 bin kişi zaten gelmişti, kalan 5 bini karantinaya alındı.

Doğru zamanda doğru önlem alınmadı. 'Şahsım' aksini söylese de durum bu maalesef. İlk vaka sonrası artış sayılarına bakarsak durumun en kötü olduğu ülke Türkiye. 'İtalya gibi olacağız' deniyor. İtalya bizden iyi durumda.

Çok şey yazdım ama sildim, halkı kötümserliğe sevkediyor diye hakkında işlem yapıyorlar. Sıçtılar, sıvıyorlar, tüy dikmesi kaldı.

Değersiz hissediyorum. Kendi başımın çaresine bakmaktan başka bir yolum yok. Devletin önderliğinde toplumun bir ferdi değil, devlete rağmen toplumun bir ferdi olarak görüyorum kendimi.

Başarılı bulmuyorum yönetim sürecini. Hükümetin salgına karşı takındığı tavırla dalga geçen caps'lerin ne yazık ki haklı olduğunu düşünüyorum.

Önlem almak noktasında geç kaldılar. Avrupa'dan gelenler de, umre'den gelenler de karantinaya alınmak noktasında geç kalındı. insanlara güvendi devlet ama toplum durumun ciddiyetinin farkında değildi. bir kaç ünlünün dışarı çıkıp gezmesi laf olduktan sonra, yine laf olsun diye onları evlerine davet ettiler.

haklarını yemeyelim, çabalayanları vardı içlerinde. ama durumun ciddiyetini önemsemeyenler ya da kendini özel sananlar güvene bomba koydu.

açıklamalara güvenmiyorum. daha ne olsun. şeffaflık denilen şey palavraymış.

Başarılı buluyorum. Hükümet olarak ellerinden geleni yaptılar yapıyorlar kriz yönetimini oldukça şeffaf ve eksiksiz yönetiyorlar. Bu krizi dünyada en iyi yöneten ülkelerden biriyiz Hükümetin aldığı tedbirler sayesinde virüsün Türkiye'ye girmesi 3 ay ötelendi bu süre zarfında bir çok tedbirler alındı diğer ülkeler tedbir alma konusunda çok geciktiler ve hatta ihmalkar davrandılar avrupa ülkeleri yüzlerce insan öldükten sonra Türkiye'nin 1 vakada aldığı tedbirleri almaya başladı.

Yanıtlarınız için teşekkürler arkadaşlar. Aslında sadece nasıl hissettiğinizi merak etmiştim ama paylaşımınız için teşekkürler.

hiçbir şey hissettirmiyor. bugüne kadar ne fayda gördük de pandemi zamanı bir fayda görecektik. boş boş konuşuyorlar, herkes kendi ohalini ilan etsin ne demek arkadaşım? şeffafız, ülkemize üç ay korona girmedi ne demek? apaçık yalan söylüyorlar, nasıl olsa kimse kanıtlayamıyor yok derler kim bilecek. süreci de iyi falan yönetmediler. devlet vatandaşına nasıl yardım edeceğini açıklayacak diye beklerken devlet vatandaşından yardım istedi ya daha dün akşam. kocaman bir şaka bütün bu olanlar. yazıma bir şey hissetmiyorum diye başladım ama sanırım gerçekten çok sinirliyim. insanlar kara kara faturamızı kiramızı nasıl ödeyeceğiz diye düşünüyor, hala televizyonda her yerde süreci nasıl iyi yönettiğimiz konuşuluyor. sıçayım sürecine ya.

Hükümet diye bir şey yok tek adam ve onun bekası var, önce bunu kabul etmemiz lazım.
Her şey bu kişinin iki dudağı arasına bakıyor. İktidarda kalmaya devam edebilmek için sürekli savaş çıkartarak gencecik askerleri ölüme gönderdiklerinde neler hissediyorsam (Ne kadar çok ölüm, o kadar çok oy zihniyetiyle), pandemiye karşı olan tutumlarında da aynı şeyi hissediyorum.

turkiye'nin iflas ettigini hissediyorum. bu durumda, is yok guc yok, ekonomi durmus, devletin vatandasindan para istemesi kasada tek kurus yok demektir. herkes basinin caresine bakacak, suc oranlari artacak muhtemelen ilerki surecte, abd ile birlikte tum dunya resesyona girdiginde fakirlik ve aclik tavan yapacak.

Güzel başlandı ama muhtemelen bazı kaygılardan dolayı zamanında bazı adımlar atılamadı.

Bence: Bir aşamadan sonra, yurt dışından gelen herkes 2 hafta karantinada kalmalıydı. Hadi onu kaçırdık, 2 hafta bir sokağa çıkma yasağı ilan edilip, hastalar tespit edilmeliydi.

Bilim kurulu, elinden geleni yapıp uyarıyor ama hazinede para yok. İnsanları eve kapatırsanız, neyle besleyeceksiniz. Herkes stok yapamadı...

Kısacası hükümet : "Durum vahim, herkes başının çaresine baksın. Ben de para yok" diyor.


.

Fazla bir sey hissettirmiyor cunku profilleri cok net ve tam olarak kendilerinden bekleneni yapiyorlar.

tse3.mm.bing.net
tse1.mm.bing.net

Ama bu tutuma verilen tepkiler yok mu, iste onlari okuyunca gozum donuyor.

Iki gündür ben de Antalya'ya dönmeye çalıştığımdan bilir kişi oldum artık. Özel araca bir kısıtlama yok hocam.

ozel aracta sıkıntı yok ama 65 yas altiysa. 65 yas ustu yine izin alacak.

sıkıntı yok, bazen burdur bucak tarafındaki girişte jandarma kontrolü oluyor. Radar noktaları ve gelişmeler için facebook'taki "antalya radar noktaları ve yol bilgisi veritabanı" grubunu takip etmeni öneririm.

Kapıda ödeme seçeneği bircok firma tarafından covid yüzünden kaldırıldı, gelen elemanla hiç temas etmeden siparişler bırakılıyor, ücret ise kredi kartından online tahsil ediliyor.

Banka kartlarını da kredi kartı gibi kullanabilirsiniz, kopyalanmasından korkuyorsanız sanal kart oluşturup alışveriş yapabilirsiniz. İstanbul'daysaniz getir uygulamasına kolonya vardı.

Ben geçen gün watsons sitesinden aldım. Hatta 1 hafta sonra tekrar aldım. Tabi kredi kartı veya banka kartı ya da sanal kard gerekecek

antalya için konuşuyorum her yerde var ama fiyatlar çok değişken. tahtakale de boğaziçi kolonya 48TL, aynı kolonya markette 23TL.

Bim e tiras kolonya si gelecekti bugünlerde

Daha felsefi yaklaşım istiyorsan Electric Dreams izleyebilirsin. Bilim kurgunun üstadı philip k. Dick'in kısa hikayelerinden yapılmış bir antoloji serisi.

netflix'te lost in space var. bir şaheser değil ama fena değil.

altered carbon'a bakabilirsiniz.

Netflix'te %3 var. Çok başarılı bulduğum distopik bir bilimkurgu, kesinlikle öneririm.

@Bruce Do Androids Dream of Electric Sheeps :D Philip K. Dick'i çok severim, çok sevindim. Teşekkür ederim.

@Shadowfollower Altered Carbon'u izledim. Kitabı da raftan göz kırpıp duruyor, bir ara okumayı düşünüyorum.

15 yıllık araç mı 9 yıllık araç mı?

ikisi de bela modeller. ilkinin şanzımanı da yakında arıza verir. clio desen 6 yıllık cliomun direksiyonunu aracın %5 i gibi bir bedele değiştirttiklerinden beri renault yanına bile uğramıyorum. bir de kronik arızasıydı bu.


corolla al. ya da genel olarak toyota bak. çok dua edersin.

kazaya karışan araçlar sizi bir sonraki kazada neredeyse hiç koruyamaz. yapısal dayanıklılıkları bir kez hayatınızı kurtarmak üzerine.
sorun çıkarmasa bile benim içim rahat etmiyor bu memlekette (veya herhangi bir yerde) beni koruyamayacağını düşündüğüm bir arabayı kullanırken.
sorun çıkarmasından çekiniyorsanız en çok satan japon modellerinden birini alın, kolay kolay can sıkmaz.

fsi motor çok yakıyor, lpg ile uyum sorunları var bu yüzden fsi araçların piyasası epey düşüktür. 50k para az değil, araba bana güvenilir gelmedi. bu arada 2005 golf ile 2018 golf arasında dağlar kadar fark var.

50K gib bir bütçe ile ya polo-fiesta-jazz gibi B sınıfı ya da reno-pejo-citroen fransız grubu tavsiye ediyorum. clio gerçekten çok kötü bir araç ama clio almak zorunda değilsin 307 bak.

2005-2006 lancer veya colt 30 bine alırsın. 50-55k bandında 2009-2010 alırsın.


www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

Kazalı araç risklidir. Iyi bir ekspertize baktırmakta yarar var. Şasede ve mekanikte sorun yoksa alınabilir. Tarcanlar'da baktırıp karar verebilirsiniz. Clio ve toyota'dan uzak durun. Toyota kadar kalitesiz ve sorun çıkaran araç görmedim. İkinci el araçta temiz ve normal fiyatlı araç bulmak çok zor. Dolandırıcılık adet olmuş. İyice araştırın, iyi bir ekspertize götürün ve mümkün olduğunca kaliteli bir araç almaya çalışın.

1.6 FSI öyle çok yakıyor ki gaza bastığında benzin ibresinin aşağı yönlü hareketini izleyebiliyorsun. Alırsan rahat rahat gezemezsin, GTI gibi yakıyor ama o kadar gitmiyor.

Amacın kullanmaksa full boyalı araç alınır ama arabayı süslemek için deri döşetilmesi vs insanı kıllandırıyor. Ayrıca temizlik boyası diyenin ağzına kürekle vurmak istiyorum geçsinler o ayakları.

Tramer kaydına da güvenmemek lazım, pert araçların hasar kaydı olmayabiliyor. Adam kendi imkanlarıyla yaptırıyor vs...Bakıyorsun 500tl hasar kaydı var ama arabanın bir takla atmadığı kalmış.

Ekspertize sokarsın, şasede bir sıkıntı var mı, motor sağlam mı, yağ kaçakları var mı, değişen var mı, airbagler sağlam mı baktırırsın. İçine sinerse alırsın.

önceden malzemeleri hazırla yeter. mama, kum, oyuncak, tırmalama.
kediler zaten bir şekilde kendi kendilerine takılıp hayatta kalıyor :)
kılıf falan al mobilyalara.

www.eksiduyuru.com

0) En önemli madde en son aklıma geldi o yüzden 0. madde olarak ekliyorum. Ben sıkıldım, çok miyavlıyor, masrafı çok, ev sahibim bik bik ediyor, annemin alerjisi varmış, taşınırken yanımda götüremem, bakımının altından kalkamıyorum diyeceksen hiç başlama.

1) Kısırlaştırmazsan 1 sene sonunda evin her yerine işer, özellikle erkek olanlar
2) Tırmalaması için oyuncak almazsan koltukların kolçaklarından tırnaklarını sokabilecekleri herhangi bir eşyayı paramparça ederler.
3) Kapı, pencere, balkon açık unutursan kaçar veya aşağı düşerler
4) Çamaşır makinasını çalıştırmadan önce kedi içinde mi değil mi diye kontrol etmen gerekiyor
5) Taze suyu severler, kapta beklemiş suyu içmeyi sevmezler.
6) Mamasının miktarını ve saatini ayarlamazsan öküz gibi yer ve obez olurlar, hele ki kısırlaştırılmışlarsa.
7) 10 seneden sonra kanser riski var, devamlı kontrol etmen lazım, eline ufacık da olsa bir şişlik gelirse hemen işini iyi yapan bir veterinere götürmen lazım.
8) Kalitesiz mama kullanırsan sağlık sorunları, tüy dökülmesi, tüylerinin rengi bile değişir hayvanın. Gidip market maması denen mamalardan kullanma, kalitesi mama kullan.
9) Seyehat edeceğinde emanet edecek birisinin olması lazım, hadi evde suyunu mamasını koyarsın 1-2 gün durur ama ötesi için elini kolunu bağlar.

eger yavru ise mutlaka en az iki tane sahiplen. tek yavru iyi degil. hayvancagiz surekli oynamak istiyor sen ne kadar ilgi gostersen de yetmiyor hayvancagiza, mutlaka bir esi/oyun arkadasi olsun

Su ile mamayı aynı yere koymayın. Aynı odaya koymasanız daha iyi olur.

Asla ses yükseltmeyin, asla sert olmayın.

Vurmak yerine üfleyin. Bağırmak yerine belli bir ünlem sesi çıkarın ve tanınabilir olsun. Hatta başkalarının da yapabileceği bir ses olsun. Yoksa sadece sizi dikkate alır.

Kumu temiz tutun. Koku yapması için demiyorum, bakteri üremesin diye.

Sizin alamayacağınız kokuları da alıyor, ortalığı temiz tutmalı. Ekstra temiz.

Onun da 5 (beş) duyusu var. Bu duyuları boş yere meşgul edecek uyaranlar onu tedirgin eder. Çünkü etrafı kontrol altında tutamaz. Tehditlere açık hisseder. Bu yüzden süpürge çalıştığında koltuğun aklına saklanırlar. Süpürgeden korkmazlar yani.

İlgi gösterin, oyun arkadaşı olun. Tanımaya çalışın, tanışın iyice. Enerjisini almanın ötesinde asıl sizin enerjinizi dengeleyecektir.

scarta boşa para vermeyin. o da giriş çünkü.

kaynağınız uydu alıcıysa uydu alıcısında ses çıkışı arayın, tv box vb şeylerse de aynı şekilde.

yayın kaynağında ses çıkışı işinizi çözecek.

dmart'ın alıcısı var. onun üzerinde de scart var sadece ses çıkışı yok.

daha yeni bir dsmart uydu alıcı ile değiştirmenizi tavsiye ederim.

scart üzerinden zaten kaliteli bir görüntü almanız da pek mümkün değil.

hem görüntü iyileşir hem de ses çıkışı sağlamış olursunuz.

çok teşekkür ederim

Kulaklık girişi yok mu tv ya da alıcıda?

Kulaklık girişi size yeter, yoksa scart girişinden ses çıkışı da alınabiliyor. Genel kanı @eeb'in dediği gibi scartın bir giriş standartı olduğu yönündedir ama aslında scartta bir çok veri var, ses de bunlardan biri.

Elinde bir scart kablo varsa hangi numaralı ayağın ses çıkışı olduğunu dosyalarıma bakar yazabilirim.

tv yi incelemedim ama hdmi arc özelliği vardır belki, yani ses sistemine hdmi ile bağlanabilirsin, tv hdmi üzerinden ses çıkışı verir.

@john Bloor haklı aslında ama scart içindeki ayaklar ile oynama riskini almayıp bu işi 2 parçada da çözmek mümkün.

nasıl?

scart to rca adaptörlerden 1 adet alıyoruz.

sc01.alicdn.com

tv ye takıyoruz.

bir adet scart to rca kablo alıyoruz.

n11scdn.akamaized.net

uydu alıcının arkasına takıyoruz.

sarı olanı tv'deki adaptörün sarı girişine bağlayıp kırmızı ve beyaz olanları TV yerine ses sistemine bağlıyoruz.

@eeb' ek olarak; fikir çok güzel ama sadece bir tane kablo ile de halledebilirsin sanki.

İlk mesajdan anladığım tv'nin yan tarafında sarı kırmızı beyaz girişlerden de var.

eeb'nin resmini verdiği bir ucu rca bir ucu scart olan kablodan alıp;

Scartı uydu alıcısına
Sarı ucu tv'ye
beyaz ve kırmızıyı ses sistemine

takabilirsin. RCA uçları ses sistemine girecek girişleri yoksa rca'dan 3.1 stereo girişe çeviren küçük bir fiş de alabilirsin.

Şundan;

www.tdtprofesional.com

Konunun eğitimini almış olan arkadaşlar tabii daha iyi açıklayacaklardır ama bizler genel olarak Newton'un hareket yasalarına Einstein'ın izafiyet teorisine aşina insanlarız, bunlar dünyamızdaki ve genel olarak kainattaki maddelerin davranışlarını izlerler prensipleri bu hareketleri açıklar ama kuantum bunların zıddı bir konu, yani bu yasalarla açıklanamayan atomaltı parçacıklarını davranışlarını-hareketlerini inceler. Misal bugün kabul edilen fizikte ışık hızına erişemeyeceğimiz kabul edilirken atomaltı parçacıkları ışık hızında hareket edebilirler, kuantum mekaniği bu parçaların hareketlerini davranışlarını inceler. Çok yüzeysel bir tanım oldu ama biraz fikir verebilir kanaatindeyim.

kuantum fiziğini anlamak için bildiğin tüm fizik kanunlarını unutman lazım. bildiğimiz fizikle alakalı sanıp anlamaya çalışıyoruz ama alakası yok pek. kuantum fiziğini en iyi çocuklar anlar o yüzden, çünkü normal fiziği öğrenmemişlerdir henüz.

o yüzden ayrı bir evrenin ayrı bir prensibiymiş gibi düşünerek oku okuyacaklarını. anladıktan sonra bildik fizik kuralları ile iletişimini daha iyi anlarsın.

kuantum elektron gibi parçacıkların davranışını matematiksel olarak açıklar, matematik aslında.
okunacak bir şeyi yok bence. yani fotoelektrik olay, kuantum sayılarını falan öğrenerek başlayabilirsin, pauli prensibi vs. veya kullanım alanlarını, kuantum bilgisayarları falan okuyabilirsin.

"biraz kuantumdan zarar gelmez" adli kitabi tavsiye ederim mutlaka al.

atomaltı seviye demek
(lan hahaha adam anlamıyorum basit açıklama istiyorum demiş herkes sır perdesini çözmek için şu kitabı oku burayı araştır diye referans vermiş)

Kuantum madde ve ışığı inceler. Bunu atom ve atomaltı (proton, elektron, nötron, foton) seviyesinde inceler. Bunların davranışlarını matematiksel ve istatistiksel olarak formüle dökmeye çalışır.

Genel kültür seviyesinde anlamak için belgeselleri izleyebilirsin. Orada animasyonlarla desteklenir ve keyiflidir.

Ders olarak alıp işin matematiğine de girmek istersen ciddi bir matematik de gerektirir. Ben dersi kaçıncı alışımda geçtim bilmiyorum.

Örnek vermek gerekirse birbirinin aynısı iki saat olsun, birisi dünyada çalışıyor, diğeri ise dünya yörüngesinde dönen bir uydu veya uzay istasyonunda olsun. Misal gps uyduları 14.000km/s gibi hızlarda dönüyorlar. Her altı ayda bir dünyadaki ve bu uydudaki saatler arasında 0.007sn gibi bir fark oluşuyor. Uydudaki saat 0.007sn geri kalıyor, çünkü bize göre zamanı daha yavaş algılıyor. Misal bu olayın adı "time dilation".

Kauntum fiziği özetle atom altı parçacıkları inceler. Atom altı seviyedeki parçacıkların hareketleri, bildiğimiz hareket kanunlarına göre olmuyor. Bir parçacığın aynı anda iki farklı yerde olması, bir parçacığın aynı anda olabileceği bütün durumları ya da ihtimalleri içeriyor olması gibi sağduyuya aykırı şeyler içeriyor. Bu nedenle anlaması oldukça güç.

Daha da ilginci bi olayı gözlemlediğinizde yukarıda belirttiğim çoğulluk durumlarının tekilliğe dönüşmesi. Yani şöyle düşünün; siz bakmadığınızda gökyüzünde iki tane ay var. Ancak bunu görmek için dönüp baktığınızda iki ay anında teke dönüşüyor. Gözlem kuantum fonksiyonunu ortadan kaldırıyor. Ancak deneysel olarak kanıtlanan sonuçlar bunlar. Basit bir örnek için çift yarık deneyini incelemenizi öneririm.

www.bikesales.com.au

scooter bakiyorum kanks.

Size, bölgenize uygun olan servis ve tamirat için en mantıklı olanı seçmeniz her zaman daha iyi olur.

İçlerinden km en az olan model en yüksek olan seçilebilir, honda 110 cc mesela kymco 125. yokuş varsa bölgede çok farkeder.

otobana çıkacaksanız 200cc üzeri motorları tercih edin

Kronik sorunları araştırın derim. Bazı modellerde kronik krank problemi var.

Uyurken asmr tarzı şeyler dinlemeyi adet edinin. Tamamen aynı sorunu yaşıyordum, evim öyle sessiz oluyordu ki gece bir anda sessizliğe bile uyanıyordum korkuyla. Sevdiğiniz tarzda bir asmr bulup o şekilde deneyin...

Bekarken yeni taşındığım evde çamaşır tellerine güvercinler geliyordu, ilk bir kaç gün ben de benzer sıkıntıları çektim, salonda uyudum. Ondan sonra alıştım, top atsalar duymuyordum.

Baktın çok sıkıntı oluyor bütün camlara ve kapıya 3-5 liralık alarmlardan takarsın, rahat rahat uyursun, tıkırları umursamazsın.

Camlara 5liralık alarmlardan takın. Cam açılınca öten. Ses yoksa hepsi kapalı demektir. Biraz rahatlatır sizi.

sağlam bi alarm sistemi al.

Biber gazı ve bıçak bulundur, ama ufak meyve bıçağı değil kalın ağır kasap bıçaklarından. Yattığın odayı kitlemek ya da alarm falan da işe yaramazsa, kapını aç hatta dış kapı da açık olarak her an içeriye 2 3 tane iri kıyım mülteci, elleri ayakları kocaman siyah gür saçları var girecekmiş gibi yaşamaya alışman lazım.

hol ya da koridorun isigini acik birakabilirsin, aydinlik biraz olsun tedirginligi aliyor

cok kisik seste radyo ya da tvyi acik birakabilirsin, uyumana yardimci guzel muzikler calan radyolar var, radyo voyage gibi...

uyudugun odanin da kapisini da iceriden kilitle biraz guvende hissedersin.

köpek sahiplenebilirsiniz. hem arkadaşlık eder hem de sizi koruyup kollar daha güvende uyumanızı sağlar. ama bakıp bakamayacağınızı iyi düşünün. zira alıp 3-5 hafta bakıp sokağa bırakıyorlar hayvanları. rottweiler veya alman kurdu olabilir. labrador da tatlıdır ama çok hareketliler diye biliyorum evde bakımı biraz zor olabilir.

Sağlam bir şifreleme yazılımıysa şifreyi kaldırmaktan başka bir çare olmaz diye tahmin ediyorum. Yoksa o yazılımın fonksiyonu kalmazdı. Şifreyi hatırlamanız gerekecek.

şifre derken bitlocker şifresi mi? yoksa başka bir şifreleme protokolü mü?

bitlocker ise, diğer makineye slave olarak bağlayın bilgisayar açılınca bitlocker şifreini girin.

Boot etmeden harici hdd olarak kullanıp alamıyor musun

sifre dedigim windows sifresi. bulurum onu, sorunum o degil.

slave olarak bagladim ama esas bilgisayar acikken sadece donanim ekleme sesi geliyor, disk managementtan yonetilmiyor. boot de edilmedi, tam uyumlu degil sanirim.

ntfs şifresi ise o şifreleme yapılan key'in de yedeklenmesi gerekiyor.

abi disk mi şifreli windows logini mi şifreli bir karar ver

sadece windows şifresiyse usbye live linux yazdır. bilgisayarı usbden boot et. sistem gelince dilediğini al asıl hard diske aktar. ben 10 tane eski hard diskimi böyle topladım.

www.kali.org buradan live indirebilirsin

kardesim windows sifreli, sirf terminolojide hata yaptim diye azarlamyin rica edicigim.

Windows sifreli, aciyorsun ya hani orda sifre soruyor user sifresi, anlasildi mi?

ubuntu yuklu bilgisayarim var. onda deneyeyim simdi bir de.

Başka bilgisayara ikinci disk olarak bağlayıp dosyaların sahipliğini alman gerekiyor.

@kimlanbu, her turlu bagladim ama sonrasinda ne yapmam gerektigini bulamiyorum. sahipligini alacak bir sey yok. yukarida paylastigim bilgilere istinade detay paylasirsan sevinirim zira bilgisayara ikinci disk olarak baglamak yapmadigim bir sey degil.

Rastgelelik fonksiyonu benim gördüğüm her zaman random() fonksiyonu kullanır. O yüzden sayılar arasında bir bağıntı bulamazsın. Bunun dışında bir şey ise algoritması, hiçbir fikrim yok.

O sistemin kullandığı seed'i bilmen lazım ki ucundan bir yerinden başlayabilesin.

Sadece oluşturulan 30 adet sayı hiçbir anlam ifade etmez. Misal zamanı kullanıyordur, hangi zamanlarda bu sayıların oluşturulduğunu bilmezsen bir şey yapamazsın. İşlemci sıcaklığını kullanmıştır, fan dönüş hızını kullanmıştır vs...

Elindeki veriler anca o sistemden sayı üretildiği anda toplanabilecek bütün veriler toplandığı anda anlamlı hale gelir.

O sistem özel bir donanım mı yoksa bilinen bir derleyici ile mi derlenmiş bir program mı, hangi kütüphaneyi kullanmış öncelikle bunu araştırırsın.

Ardından kullandığı kütüphanenin "random" sayıyı oluşturmak için kullandığı formüle ulaşmaya çalışırsın (eğer açık bir halde değilse disassembly ile tersine mühendislik yaparak)

Ardından random sayıyı oluşturacak parametreleri bulursun, ondan sonra da herhangi bir zaman diliminde o sistemin oluşturacağı random sayının formülü elinde olur.

edit : bu parametrelere ek olarak kullanıcının da bir "seed" kaynağı kullanması mümkün, bunu da bilmen lazım.

@kimlanbu bende tersine mühendislik ile yapabiliriz diye düşünmüştüm aslında, ilk başta curve çizip polynomial hale getirmek filan geldi aklıma ama sayılar çok değişken olduğu için saçma olacağına kanaat getirdim. Tek bir denkleme değil de birkaç denkleme bağlı da olabilir, fan-saat örneğinizdeki gibi, o yüzden büyük ihtimal bulamayacağım. Ancak cevabınız için teşekkür ederim

bu kadar dramatik düşüşün başka sebebi olmalı.

Zamanla azalma ve ölüm akü ve pillerde değişemz kader, ama birden bire bir düşüş olduysa daha fazla enerji harcayan bir durum vardır.

Ekran parlaklığı, cpu hızı vs

Arkaplanda çalışanlara bakın. güç tasarrufu moduna alın. Operada da güç tasarrufu modu da var mesela.

şarj dolmasına rağmen prizde kalıyorsa pili öldürebiliyor. bir kaç kez yanlışlıkla şarj aletini fişte unuttum. sabah çıkıp akşam eve geldim. birkaç kez oldu bu. pil gücü 1 saatten yarım saate düştü.

bu kadar hızlı düşüş normal şartlarda mümkün değil. aleti 1 ay boyunca fişe takılı kullansanız bile 5 dakika anca düşer. arkaplan hizmetleriyle alakalı bir sorun var muhtemelen. başka açıklaması pek yok gibi. arkaplanda alışan bol cpu tüketen işlemlere bakın ctrl+alt+shift kombinasyonuyla.

arka planda sürekli işlemciyi çalıştıran bir uygulama olmalı. başka türlü açıklaması yok.

iki ankara kedimi de 1 sene arayla kanserden kaybettim, süreci anlatırken bile ağlayacak gibi oluyorum, bol şans...

selam dostum, 5 yaşında bir kedi babası olarak yazdıklarını okurken çok zorlandım. yerinde olsam ne yapacağımı söylemek için yazıyorum. tümör olduğu kesinleşip tanı konduğu takdirde direkt olarak ülkedeki en iyi veteriner cerrah kimse internetten araştırıp randevu kovalardım.

Burada 14 yaşında kanseri yenmis bi pusucuk var. Surecleri cok pozitif sekilde paylasmislardi

instagram.com

Cok gecmis olsun

bir önceki duyurunuzu görmüştüm. zaten veterinere götüreceksiniz diye bir şey yazmamıştım. şu an gerçekten çok üzüldüm.

size bu süreçte tek tavsiyem iyice düşünmeden karar almamanız ve gerçekten alanında çok bilgili mümkünse birden fazla veteriner hekime danışarak görüş almanız. götürdüğünüz klinik nasıl görüş bildirdi?

selamlar, bizim sikintimiz, bir sene önce yurtdisina tasindik ve ilk kez gittigimiz bir klinik. operasyon sonra isin tedavisi önerdi. kitli cok büyümemis deriye yakin, sirtinda ve alinabilir bir yerde. ama isin tedavisini yapan tek yer corona nedeniyle hasta almayi durdurmus. kafamiz cok karisik. eskiden türkiyedeki veterinerimizi aradim bugün uzun uzun konustuk. acaba operasyon mantikli mi diye. bir de kitleyi temizlerken omurganin uclarindan kesmemiz gerekebilir dediler burada. bu cok sacma gelmisti. veterinerimiz de yapmayin yazik dedi. yani tekrarlayan bir tümörmüs o aciya degmez zaten garantisi bile yoksa.. böyle dolu fikir var isin tedavisine bir sekilde gidebilmeyi deniyoruz aradim haber bekliyorum. yurtdisinda yabanci olunca bir de her sey daha zor oldu. moralimiz cok kötü. iste böyle..

Ben başka bir şey söyleyeyim. Yaklaşık 10 yaşındayken kedimin karnında sertlikler çıktı. Daha önceki kedimin karnında da yine 10 yaşındayken bu sertlikler çıktığında veterinere götürmüştük. sonraki 6 ayında 2 operasyon geçirmiş ağrı çekmiş ancak maalesef kurtaramamıştık. Bu yüzden bu sefer akışına bırakmak istedim. Kediciğimin o süreçleri yaşamasını istemiyorum diye. Kediciğim 16 yaşında. Karnındaki sertlikler adet olarak çoğaldı. 2 taneydi, şimdi saymayı bıraktım, ama altıdan fazla diyebilirim. Koşuyor (16 yaşında uzun uzun koşamıyor ama 2-3 dakika haldır koşabiliyor) yemesi içmesi gayet yerinde. Arada kusuyor ama kilosu yerinde. Eğer bu şişlik onun hayatını etkilemiyorsa dokunmayın derim.

@SiyamkedisiZorro selamlar, bu durum galiba tümörün cinsine bagli. iyi huylu kötü huylu, kötü huyluysa da agresif yapida mi degil mi diye. genellikle bu ensede cikanlar hizlica büyüyüp (fibrosarkom dendi ismine) kisa sürede de ölümüne sebep oluyormus.
su an erken yakaladigimiz icin henüz kemige sicramamis durumda. yani sirtindan temizlenebilir halde.
ama bir yandan türkiye'deki veterinerimiz de bir kez dokunduktan sonra agresif yayilabildiklerini de söyledi. ama dokundurmayan birinin kedisinde de 6 ay icinde cok büyüdügü, sonunda kediyi uyutmak zorunda olduklarini da..

yani inanin cok zor bir karar tam olarak yapisini bilemiyoruz su anda. ama en azindan henüz kücük ve temizlenebilirken aldirip oluyorsa isin tedavisini verip biraz zaman kazanmak istiyoruz. aksi halde birkac ay icinde cok büyür ve artik ameliyat sansimizi da kaybedersek cok üzülürüz. ama aci cekmemesi icin kemige asla dokundurmamaya karar verdim. sadece kitle ve cevre dokulari temizletip isin almasini saglamaya calisacagim.

keske bir de corona olmasaydi aslinda cok daha ümitli olacaktim. simdi üniversite bizi kabul etsin diye bekliyorum :(

bu arada kedinize masallah, umarim saglikla daha uzun süre yasar :)

Dört kişi ile ne kadar oynanır bilemedim şu an. Oynadığım en iyi oyunu tavsiye ederim.

Detroit: Become Human.

Bilgisayar ve konsolda oynadığım en iyi oyun.

Diğer playlink oyunlarına bakabilirsiniz. Polisiye tarzında Hidden Agenta var, orada da herkes bir karakter seçip telefon üzerinden oynuyordu. Oyun biraz kısa ama keyifli.

Until Dawn'a benzer Heavy Rain var ama orada yanlış hatırlamıyorsam 3 karakter yönetiliyordu ve Until Dawn gibi kısa sürede diğer karaktere geçmiyordu, daha uzun sürüyordu.

A Way Out iki kişiliktir ama iki kişi aynı anda oynuyor. Dönüşümlü olarak onu da oynayabilirsiniz, hapisten kaçış oyunu.

Herkes erkekse gözleriniz kanayana kadar pes atabilirsiniz.

monitor dedigin zaten panel, gerisi faso fiso. yeni monitor almakla ayni fiyata gelir uc asagi bes yukari. ebay'den ikinci el kozmetigi kotu, ayagi, powerboard'u calismayan vs ayni monitorden alabilirsin.

@crucio
dogru demis. panel bulamazsiniz.

Laptop olsa bulurdun ama panele zarar geldiyse artık elektornik bir çöp olmuş durumda. ,parçalayıp anakartını satarsın, speakerlarını satarsın vs zararını çıkarmaya çalışırsın.

Kiss here bence ergen işi. Diğeri eh.

hacı muhtemelen bu dövmelerin duyuruda en yakışacağı insan sensin. bu dövmeleri kim yaptırsın duyurudan diye sorsalar sen gelirdin aklıma.

AMA YAPTIRMA.
sen büyüycen çoluğa çocuğa karışıcan, aşk adamısın, aile babası olucaksın. kızın sorucak baba boyundan öpülmesi niye hoşuna gidiyor diycek. ne diyceksin?

ergen işi. yaptır.

@bruce

anana sor kızım falan derim herhalde abi bilemedim şimdi :D

bad boy işi mi ? : evet

ergen işi mi ?: evet

kıro işi mi ?: evet

napim yapıştırayım mı? : sen bilirsin. dövmeyi buraya hatta başkasına çok sormazdım. (keza sormadım zaten)

Soruyorsan kararsızsın ve kararsızsan o dövmeyi yaptırmamak en mantıklısı..ayrıca evden zorunlu olmadıkça çıkmamamız gereken dönemde çok aciliyetliymiş gibi dövme yaptırmaya gitmeniz ayrı bir hikaye..

2 dövme sahibi olarak dövme yaptıracağın zamanı "lan arkadaşlar gidiyormuş araya ben de kaynayayım" diye seçmezsin. oturur 1 sene kadar sindirirsin, ömür boyu vücudunda taşıyacaksın. "ben bundan pişman olmam" dediğinde de yaptırırsın.

ayrıca sadece realistik dövmelerde fikir birliği oluyor "ooo süpermiş" diye. herhangi bir yazı, sembol olunca senin için anlamlıdır yaptırırsın, ama başkası "bu ne lan ergen misin, kıro musun" diyebilir.

bence iki fikir de kötü.

Bir pismanlik daha yasamak istemiyorsaniz yaptirmayin =)

Konyada mı yaşıyorsunuz?

Karadenizde yasiyorum

insan bilmediğinden korkar. demek ki usturuplu içen, zararsız biri ile hiç tanışmamışlar. zamanla alışırlar. alışmasalar ne olacak sanki? geleceğin parlak görünüyor. ekonomik özgürlüğünü kazanıp o aileden kurtulursun.

Ailenin bu konuda çok tutucu olduğunu kabullen ve alkol kullandığını onlarla paylaşma, çünkü hala öğrenci de olsan eşşek kadar adamsın, gerek yok. haklısın de, artık içmiyorum sana hak verdim de. Ailenin çocuğuna çizdiği çizgiyi sorgusuz sualsiz kabul eden çocuk birey olamaz, ama zıtlaşarak da evde huzur olmaz. Dolayısıyla yalan söyle bitsin gitsin.

nabrukk'a katılıyorum ve bu tavrı "aman evde tatsızlık çıkmasın" diye değil, "annem, babam bilse üzülür" diye alırsan daha mantıklı ve kabul edilebilir olur.

Kimse senin ne içtiğini bilmek zorunda değil. Memlekette içme.

Annenin hoşlanmadığı şeyle mücadele etme şekli bu. Bu biraz bilgisizlik ve çaresizlikten kaynaklanıyor.

Yani bu duruma haklısın anne, biraz daha dikkatli olacağım diyerek uyumlu davranmanı öneririm. Zamanla kabullenmese bile alışacaktır. Senin hür iradenle kararlar verip kötü yola düşmediğini görmeye ihtiyacı var.

Öyle bir tepki vermiş ki sanki eroin kullanıyorsun. Sonuçta ailedir, çocuklarının sigara, alkol vs herhangi bir alışkanlığının olmasını istemezler. İlk etapta böyle sert tepkiler vermeleri anlaşılabilir.

Kendi paranı kazandığında hayat komple senin hayatın olur, istediğin yersin, istediğini içersin, istediğin yerde yaşarsın.

Yapılabilecek en mantıklı şey anne dahil gizlemek, saçma bir sebebi de olsa üzülmesinler.

Ailemle yaşarken eve her girdiğimde salona gider selam verir odama geçerdim. Alkollü olduğumda anlamasınlar diye direkt odama giderdim. Babam anneme "kimlanbu içtiğinde de gelip selam versin" demiş sdfgsdfg.

aile belli bir yaştan sonra uzak durulması gereken bir kurum. nasıl öğrendiler bilmiyorum ama asla sizden öğrenmesinler. siz de inkar edin asla içmem yaw deyin geçin. he deyin geçin. sonra kendi hayatınızı kurun uzakta, kendi ayaklarınızın üstünde durun. az buçuk iyi bir yere geldiğinizde kimse alkol almanıza filan laf etmeyecek merak etmeyin. herkes sizinle arayı iyi tutmaya bakacak, evet aileniz dahil.

Tabiki böyle insanlardan uzak duracaksın başka çaren yok. Kan bağın var diye kimseyi çekmek zorunda değilsin. Herkes aklını başına alsın düzgün davransın sakın alttan alma.

Hepinizin fikri benim için değerli. Herkese teşekkürler

sebze-meyveyi beyaz sirkeye batırın. temizlik sirkesi olarak da geçer.

Ben silebildiklerimi kolonya ile siliyorum; bazılarının kutularını, posetlerini direkt çıkarıp atıyorum. Örneğin bakliyatlari direkt kavanozlara aktarabilirsiniz. Yine tuvalet kağıdı, kağıt havlu ambalajlarinda aynı yolu izleyebilirsiniz. Şişe, konserve gibi şeyleri de suyun altında bulaşık deterjanı ile yıkıyorum. Meyve sebzeyi önceden de yarım saat sirkeli ve karbonatli suda bekletip sonra yıkayıp kuruturdum; aynen devam. Yeşillikler için kurutucu alırsanız sonrasında kaplara koyup 1 hafta kadar bozulmadan saklayabilirsiniz.

Bahsettigim kurutucu şu; www.ikea.com.tr

CnnTurk’de doktor tam da bundan bahsediyor şu an. Yüzeyden virüs bulaşması rastlanmamış bir şey diyor. Virüs de max 6-8 yaşayabilirmiş bir yüzey üzerinde.

@juninho77, sorun da burada zaten. Siz almadan yarım saat, bir saat önce alacagınız ürüne virüs taşıyan birisi dokunduysa ve siz o ürünü alıp evinize soktuysanız???

Tüm bu ihtimaller ve detayları düşünmek, dahası önlem almaya çalıştıkça aslında enfekte insanların her gün başkalarını enfekte ettiğini bilmek ve bu sonsuz döngü...gücüm tükenmeye başladı yavaş yavaş:(((

@fraise, ambalajları en baştan boşaltmak çok mantıklı, sağolun.

@anthemis, hayır kafayı falan yemediniz; sadece normal bir zamanda yapmayacagımız şeyleri yaparak olabildiğince güvende kalmaya çalışıyoruz ama bu çok zor:(( En son 2 sefer bunu denedim, iflahım kesildi herşeyi sil, yıka, sabunla.

Şimdi gördüm, sayı gene artmış, ki bu sadece tespit edilenler. Artık sinirlerim çok bozuluyor. Bu saydıklarımızı bile ne kadar yapabileceğiz? Bunu ne kadar sürdürebileceğiz?:(( Ailemi korumak istiyorum, çok kaygı içindeyim:(

Salata marul gibi sebzeleri önce karbonatlı sonra da sirkeli su da 15er dk bekletin diyordu diyetisyen. Tabi bu iki işlem ayrı ayrı

Yuzde 70lik etil alkole ulasabilirseniz fısfısa koyup ambalaj yuzeylerine püskürtebilitsiniz. Meyve sebze icin iyice yikayip soyup pisirmek.

Kaynanam bütün ürün ambalajlarını çamaşır sulu bezle temizliyor. manyak ettiler milleti.

Çamaşır suyu ile dezenfekte etmek benim açımdan zor ve sakıncalı da olabilir, çok iyi durulanması lazım çünkü.

Yeşillik için normal zamanda karbonatlı tuzlu sirkeli suda bekletiyoruz zaten ama şu an bunu yapmak yeterli mi emin olamıyorum sadece.

Katkıda bulunan herkese teşekkürler.

şöyle bir yazı yazmıştım tam da bugün:
kelimelerbenim.com

Arduino yapacağın projeye bağlı. Mesela servo ile basit robot arm projesi vs istiyorsan mini servolardan al. Ama pahalilardan alma, mantigini anlamak ise amacin. Sensorlerden bilgi alacaksan sıcaklık sensörü, ultrasonic sensor vs oneririm.
Elektronik olarak biraz kasayim istiyorsan 8 digit 7 segment led ve buton ile projeler de yapabilirsin

Arduino yerine STM32 serisini oneririm, arm tabanli. Eger kendini mikroislemciler konusunda gelistirmek istiyorsan ve c diline biraz hakimsen, eglenceli bir şekilde ogrenebilecegini düşünüyorum.
Ayni sekilde Arduino ile kod yazdiktan sonra gelistirip MatLab ile sayisal islemler ile islem yaptırıp takip edebilirsin. Gayet eglenceli bir platform. Daha ileri konulara da meraklı bir yaklaşım oluşturuyor.

Internette 50tl civarına klon arduino uno içeren setler satılıyor onlardan almanı tavsiye ederim.

Arduino nun güzelliği kullanıcıyı alt düzey işlemlerle uğraştırmadan proje ortaya çıkarabilmesi.Sıcaklık sensörü kullanacaksın diyelim, tek satır kodla işini halledebilirsin, ama yeri gelir arka planda o iş için yüzlerce satır kod çalışır.

İlk etapta yapacağın işler led yak söndür, röle aç kapat, ekran kullan gibi temel işler. Ondan sonra yapmak istediğin bir proje olursa neler alman gerekir ortaya çıkar zaten.

Başlangıç için şöyle bir şey yeterli :

robocombo.com

Twitch ya da youtube üzerinden canlı yayın yapsın

ilk akla gelen google hangouts.
--
biz evden çalışıyor ve iş iletişimimizi aksatmamak için zoom kullanıyoruz. bağlantı hızı çok iyi. yan masamdaymış gibi diğer katılımcılar. bilgisayar ekranı da paylaşılabiliyor istenirse.

bedava üyelik sahibi konuşma başlattığında 40 dakika sürüyor konferans. sonra tekrar başlatabilirsiniz. bu kesintiyi istemezseniz yayını yapacak kişi lisans alsa yeterli.

bir de bunlar var;
alternativeto.net

daha önce online bir eğitim için gotomeeting kullanmıştık.
alternatifler karşılaştırması için ilgili tweeti bulamadım.
fikir vermesi için başka bir tweeti bırakıyorum.

twitter.com

Lifesize salgin nedeniyle 6 ay ucretsiz yapmis. Biz buna geciyoruz.
www.lifesize.com

Eski dövüş hocam dersleri "zoom cloud meeting" ile vermeye başladı.

hocam 2 yıl üst üste kullandım. gerçekten söylüyorum 20 liraya aldığım inwells ten bir farkı yok. ben de senin gibi burada sordum, inwells tavsiye ettiler ve oldukça memnunum.

Yüzde yüz katılıyorum @giovanne... silecek konusunda artık 15-20 liralıklardan başkasını almam imkansız. Hepsi aynı orijinali haricinde...

140 lira filan bosch, değiştirmesi 1 dk sürüyor, videosunu izle sen de yaparsın

ben rbw aldım aynı plastik, belki 1-2 sene daha önce eskir ama 30 lira

Aerotwin serisi gayet mükemmeldir.

taktırcaksan bile servisinde taktırma ben yandım başkası yanmasın 2 kat pahalı

silecekleri çıkarıyorsun. herhangi bir parçacıdan 30 tl ye yenisini alıp takıyorsun.
yılda 1 veya 2 gün kullanıyorsun. sürekli faal bir parça değil.

Silecekler ne marka olursa olsun yaz sıcağını yiyince bozulur

350 TL'ye silecek değiştirmenin mantığını anlamadım. yeni araçlarda pahalı bir parça mı bu? ben benzinciden 10-15 TL'ye alıyorum 30 saniyede değiştiriyorum gerektikçe. Bosch aerotwin de kullandım, evet daha kaliteli 350 lira falan vermeye değmez.

Silecek fırçaları senede bir değişme ihtiyacı duyar, bir kış bir de yaz görünce yapısı bozulur iyi silmez.

En pahalısı da olsa bozulacak, gerek yok fazla masrafa.

Bir oto parçacının önünde dur, silecek fırçasını çıkarıp içeri gir ve aynı ölçüde birer tane al tak. Toplamda 50 tl normaldir bu iş için.

Oha sileceğe 350TL ne demek ?? Sıcak/soğuk derken zaten plastiği gevriyor 1 sene içinde ses yapmaya başlayabiliyor, o paraya 10 sene silecek yenilersin.

Serviste değiştirmene de gerek yok, silecek tipi ve boyu önemli, herhangi bir benzinlikte dursan bile orada yardımcı olur değiştirirler. 50TL ye halledersin rahat rahat.

Serviste de takacakları parça büyük ihtimalle Bosch zaten.

Yetkili servis iki katı fiyata değiştiriyor.

İnternetten al, kendin değiştir. Çok çok basit bir uygulama. Youtube'ta yaz bak nasıl yapıldığına.

Ben Bosch Aerotwin kullanıyorum, memnunum.

Böyle olmaz argüman.
Diyorum ki, dünyaya gelmeyi istedin. Sana sordular hatta kendin başvurdun. Dedin ki, Allahım beni dünyaya gönder, orada sana iyi kulluk yapayım sonra ölünce daha iyi durumda olayım. Sana dediler ki, böyle gidersen daha iyi kulluk yaparsın tabi, hafızanı silip öyle yollayacağız ki kendin doğru yolu bul.
Buna karşı çıkabilir misin?

ya kabul edersin ya kabul etmezsin. şu mantıklı bu mantıksız, şuna uyarım buna uymam, ben şöyle yapmadım ki o benden bunu istiyormuş gibi bir durumun yok. inanç (iman etmek) üstün gelmeli. zaten yaratılmak istemedim ki çok saçma bir argüman noktası. nereden biliyorsun yaratılmak istemediğini?

inanç rasyonel değildir.
mantık aranmaz.
tartışmayı yaptığın alan farklı/yanlış.

Şu an ölmekte istemiyorsan, yaratılmandan dan dolayı mutlusundur. Yaratılmadan yani yoklukta 'isteyebilmek' nasıl mümkün oluuor? doğrusu anlamsız.

İmanını muhafaza etme noktasında namaz ve diğer ibadet ve ameller önemli. Farz vacip sünnet müstehab olarak yapılması gereken ameller vardır.
Kalbim temiz demek anlamsız bu noktada. Dinen samimi bir teslimiyet lazım. İnsanı secdeye götürmeyen iman cennete nasıl götürsün diye.
Biz yaratıldık ve aciziz, zayıfız dinin emirlerine uymak mükellefiyetimiz var. Burada nefsin arzuları her ne ise tersini yapmakta fayda var. Hayat, sadece bu dünya ile sınırlı değil.

alemde var olmanın amacı tekamül. yani ruhani evrimini tamamlamak. bunun için yapılması gereken bir çok şey var ve bunlardan bir tanesi de ibadet.
ibadetin türlü türlü çeşidi var. hepsini yapmak lazım, namaz da bunlardan biri. (namazın islam öncesi dinlerde de var olması onu yalan ya da başka dinlerden gelmiş yapmaz bu arada. zaten dinlerin özü bir)

bunu vücut sahibi olmak için spor yapmaya benzetebilirsin. 6 aylık bir süren var, bu süre içesinde sistemli bir şekilde çalışıp, dışarıdan bakınca anlamlı olmayan hareketleri yapman gerekir. eğer yaparsan mükafatını alırsın. ancak yapmaz isen -ve sözgelimi 6ıncı ayın sonundaki bir etkinlik varsa ve o etkinlik için iyi görünmek istiyorsan, son günlerde çok yoğun çalışır ve acı çekersin.

yaratıcının bizi cehenneme atacağına ya da kimilerinin söylediği gibi "kızgın saç üzerinde" bize namaz kıldıracağına inanmıyorum. aslında bunlar verilen örneklerin yanlış anlaşılmasından başka şeyler değil.

yaratıcıyı hissetmek ve ona yakın olmak tarif edilemez ve insanüstü bir duygu. eğer bu duyguyu hissederseniz, ondan bir adım uzak kalmak bile acı veriyor insana. bu öyle bir acı ki ister ateşler içinde yanmak de, ister buzlar içinde donmak.

bahsettiğim duyguyu tatmamış olan insanlar için verilecek bir örnektir cehennem motifi.

eğer biz dünyadayken yaratıcıya yakınlaşmak için elimizden geleni yapmazsak, ilerleyen zamanda öyle bir pişmanlık duyacağız ki, tekrar dünyaya gelmek isteyeceğiz. bu öyle bir pişmanlık olacak ki, verdiği acı ateşlerde yanmak gibi olacak.

bilip bilmeden de dinin ne kadar saçma olduğunu söylemeyin. din değil saçma olan, sizin inançlarınız. müslüman bile olmayan insanların din hakkında kestiği ahkamlar yüzünden inancın kendisini suçlamayın. suçlayacağınız şey insanların inançları olsun çok isterseniz, ama dinin kendisi değil.

gerçek islam bu değil diyen insanlarla sürekli dalga geçmeyin. gerçek islam bu değil gerçekten. ve onu görmedik nerede bu demeyin. gerçekten görmediniz. gören de çok az zaten. önceden yüzde 3ü geçmez diyordum iman sahibi insanlar için, şimdi diyorum ki %2 olsa büyük bir oran.

Allahın merhameti gazabını geçmiştir (ayet meali)

Namaz kılanın cenneti garanti olmadığı gibi kılmayanın cehennemi garanti değil (ayetlerin tefsirin cıkan sonuc denebilir)

Şeytan sizi allahın merhametiyle aldatmasın (ayet meali)

Yani durum bıcak sırtı ne olacağını allah bilir bunu yanında cehennemlik gözüyle bakılıp sırf bir köpeğe su verdi diye cennetlik olan sırf bir zinadan dolayı ömrü boyunca yaptığı ibadeti heba olan da var

diğer 3 mezhepte namaz kılmayanın öldürüldüğünü, hanefide ise dönene kadar hapsedildiğini de unutmayalım

islama göre namazı şükretmek için kılmıyorsun ki, mecbur olduğun için kılıyorsun.
yakılma kısmına gelince, allahın emrine uymadığın için (günaha girip) yanacaksın.
hatta bu canı ben istemedim, al geri veriyorum da diyemiyorsun, intihar etmek de günah (yasak).
ben sevmedim çıkayım bu dinden desen, o da yasak.

Namaz kılmadıgınız ıcın cehenneme gıdecegınızı sıze kım soyledı, bunu nerede cıkardınız?
Zıhnınızde olan ‘tanrı’ sızı kucukken yapmadıgınız eylemler ıcın cezalandıran anne babanız olabılır mı
Zıhnınızde kalıplasmıs tanrı kavramından kıurtulup Allah’ı anlamaya calısırsanız, o zaman daha ıyı fıkır sahıbı olabılırsınız.

Ayrıca bır sorunuz var, sorunuzu sorunun sahıbıne sormanız daha uygun olmaz mı ? Allah’a sorabılırsınız bu sorunuzu, cevabı gonderecegınden emın olursanız cevabı gonderır de ayrıca :)

Sadece namaz kılmadığın için cehenneme gidilmez, namaz kılsan dahi günahın sevabından çoksa cezan kadar yine cehenneme girersin.

Özetle imanın varsa ebedi cehennemde kalmazsın, eninde sonunda cennete girersin, imanını koru küfre düşme yeter.

Ama hem namaz kılmayıp hem de "namaz kılmak şart değil" dersen Allah'ın ayetlerini inkar etmiş olursun, küfre düşersin.

Hiç bir günah insanı kafir etmez, imanını koruduğun sürece eninde sonunda cennete girersin. Günahın sevabından çoksa sana kesilecek ceza kadar cehennemde cezanı çeker çıkarsın.

Siz önce bir imanınızı kurtarın da, Allah nasip ederse namaz da kılarsınız diğer ibadetleri de yaparsınız.

Sana saçma gelen bir şey varsa inanmazsın, araştırırsın, okursun. Hala kafana yatmıyorsa da demek ki bana göre değil, inanan inansın ben inanmıyorum dersin.

Hem inanıp hem de sorgulamak mümkün değil ne yazık ki...

eğer böyle düşünüyorsan imanın da zayıftır. dinin özü sorgulamak değil, itaat etmektedir. allah'la sözleşme yapılmaz, itaat edilir.

wifi anteni genelde ekran çevresine sarılı olan kablo ucuna takılı pcb tipi antenden oluşuyor. Ekranı söktüğün için wifi da sıkıntı yaşaman normal.

Ekran ve kasadaki menteşe vida yuvalarına zarar vermediysen/kırılmadıysa menteşeleri değiştirdiğinde sorun çözülür.

Tek başına yapmak istersen oldukça uğraştırıcı olduğunu söyleyebilirim. Laptop atomlarına ayrılıp geri toplanmak zorunda. Menteşeler olsun olsun 50tl tutar ama işçiliği azıcık fazla, 100+ TL yazarlar minimum.

İşçilik kafadan 30 dolar civarı kadıkoyde piyasası bu gecenler de klavye taktırdım daha asağı yapan yok

usb wifi adaptörlerini araştırabilirsiniz

Usb wifi +1

devamlı yakıt aldığın yer değilse oraya tekrar uğrama, başka bir yerden yakıt alıp tekrar dene hala yüksek tüketim devam ederse arabada kusur arayabilirsin

Lpg ayarınız kaçmış olabilir. Enjektör bozulmuş ve bu nedenle çok yakıyor olabilir, tekleme yokuşlarda yığılma performansta düşüş varsa sebep budur.

Benim arabam 1.25 80 liralık gaz ile 300 km giderim en kötü ihtimalle en iyi 350

olmaz, server yoğunluğu ile ilgilidir donmalar. bahsettiğin şeylerin konuyla alakası yok.

Ne satın almalı? sadece bazi platformlar donma yapiyorsa baska yerden iptv satin almali.

isp kaynaklı donma olabiliyor. Kayınpederde superonline var aynı iptv'den üyelik aldık bana mısın demiyor, ttnet zırt pırt donup duruyordu. Vodafone'a geçtim şimdilik bebek gibi, donma takılma yok.

Telefonumda 8 adet mesaj görünüyor girmediğim menü, bakmadığım mesaj, ileti kalmadı yokolmuyor.

araba dayanır da sen dayanır mısın?
istanbul trafiğinde 120 km yol yapan arkadaşım var. köprü de geçiyor hatta ama tek şansı ters trafikte gidip geliyor.

Virajli köy yolunda günlük 120 km çok yoracaktir

Her gün Antalya içinde işe git/gel 100km yol yapıyorum, Bir kısmı sıkışık trafikte geçiyor, bir süre sonra alışıyorsun. 2.5 senede şehirlerarası servis ziyaretlerini de katınca 100.000km devirdim.

Araba almak için çok kötü bir zaman, ikinci el araçların sıfırlarının fiyatını geçtiği saçma sapan bir fiyat politikası hakim.

Gayet güzel yapılır, yaptım da. Arabaya bir şey olmaz. Dikkat etmeniz gerekenler, köy yolunda yaban hayvanlarının aniden yola çıkabileceği ve kışın yolun -günlük de olsa- kapanabileceği...

köy yolu arabayı da sizi de yorar elbet. bence bir araba kiralayıp 2 3 gün deneyin bakalım başa çıkabilecek misiniz?

Arabanın masrafını iyi hesaplayın. Bakımı, lastiği, kazası, köy yolu arızaları. Araba dayanır ama masraftan kaçmazsanız. Lastik değiştirmeyi biliyor musunuz? Lastik köy yolunda yarıldı diyelim, yol yardımı çağıracaksanız onun da masrafını hesaplayın.

sıkıntı yok.

seste sıkıntı yok, kayıt gayet temiz ama bilgisayarım 6-7sn de açılırdı şimdi 1dk da açılıyor 1dk da kapanıyor, kafayı yedirtti bana.

Araştırdığımda ekran kartı sürücüsü dediler, güncelledim ama hala eski açılış sürelerine erişemedim. Bir kaç güne kadar beceremezsem kaldıracağım güncellemeyi.

Sende de muhtemelen ses kartı sürücün etkilenmiş, güncellemeyi bir dene.

Keşke uzaydan çekseydin :) Boyaya fazla girmeden verniği alıp tekrar vernik atarak hallediyorlar.

tam görülmüyor izler ama boyasız göçük düzelme yapan biyere danışılabilir

Teorik olarak yapabilirsin. Kullanacağın boya/vernik ve uygulama yöntemin önemli.
Kağıt olsa olmaz derdim ama masif çam üzerine vernikliymiş.

pati +1
bizim ofise aldıkları masayı yapmaya çalıştılar ama masa bok oldu.

Cadence'nin multisurface boyalarından ve su bazlı verniğinden kullanarak lamine kitaplık boyadım ben hiç zımparalamadan. Hatta kalan boyayla duvar bile boyadım. 6 ay geçti memnunum ama masa gibi her gün kullanılan bir eşya değil o yüzden 100% sorunsuz olur diyemiyorum.

Boyamak derken renklendirmekten mi bahsediyorsun? Eğer renklendirmek istiyorsan güzelim masif masaya yazık olur.

Ha yok eskidiyse, yeni bir cila atabilirsin. Hatta renkli cilalar ile değişik bir tona da boyayabilirsin.

Ben genelde bu tür masifler için selülozik ahşap koruyucu verniği üstüpü ile sürüp, kuruduktan sonra mat sentetik vernik ile koruyorum.

Zımparalamak işkence gibi, arkasından astar atman lazım ki zımparalamadaki hatalarını örtsün. Hatta çok fazla delik, çatlak vs varsa ahşap macunuyla kapatman gerekebilir.

Boyayı attıktan sonra vernik aşamasında sertleştiriciyi az koyarsan uzun süre masa yapış yapış kalır, kurumaz kafayı yersin.

Uygun boya kullanmazsan da deli gibi kokar. Boya ve verniği fırçayla, ruloyla sürmeyi düşünüyorsan hiç uğraşma, en azından hobici işi de olsa wagner vs gibi bir markanın sprey tabancalarından kullanman lazım ki yüzey düzgün görünsün.

Instagramda biyotasarim diye bi hesap var. Malzemeleri belirttiği siteden alırsan yardımcı oluyor nasıl boyaman gerektiği konusunda. Multisurface boyalarla boyayabilirsin danışıp. Danışmadannda boyanır da garantili olsun.

4 ay önce yeniledik masayı. Kaç senelik masa hatırlamıyorum bile. Ben masanın kendi dokusunu çok sevdiğim için renk değilikliği yapmadım. Su zımparası ile zımparaladık. Nemli bezle sildik. Mikrofiber bez ile kuruladık. Sonra da yat verniği sürdük. Ben çok memnunum. Canım masam. 2 kişi yarım günümüzü aldı ama. Kuruması da 1 gün sürdü sanırım.