bir kişi bile çıkmaz

Bundan sonra cikacak seyin adi ic savas. Cunku iktidar artik gezideki gibi goz yummaz. Halk da surasina kadar geldigi icin patlar gibime gelmekte.

Herhalde halk tarafından yeni bir darbe teşebbüsü olarak algılanır bu durum ve olay bu kez çok daha farklı, beklenmedik sonuçlar doğurabilir.

direniş değilde bir önder çıkacak bence. tarihte hep böyle kahramanlar çıkmış. bjz. willşam walkace

Hangi halk tarafindan sivillerin demokratik hakkini kullanip protesto etmek darbe olarak algilaniyormus cok merak ettim.

@mayeskuel William wallace korkağın tekidir. Gerekli açıklamayı ayrıntılı şekilde internete yazarak öğrenebilirsiniz.

William Wallace korkak biri değil yanılıyorsun bunu Braveheart filmine dayanarak yazmıyorum tarihsel kişilik olarak cesur biri davası uğruna canını vermiştir

Wallace'ın yakalanması ve idamı

İskoç soylularının çoğunun 1304'te Edward'ın egemenliğini kabul etmesinden sonra İngilizler Wallace'ın peşini bırakmadılar. Sir William, 5 Ağustos 1305'te Edward'a sadık olan İskoç şövalye Sir John de Menteith'in onu Edinburgh yakınlarındaki Robroystoun'da İngiliz askerlerine teslim edene kadar yakalanmadı.

Wallace Londra'ya gönderildi ve daha önceden haydutlar kralı olarak taçlandırıldığı Westminster salonunda vatan hainliğinden suçlandı ve krala ihanet suçundan yargılandı. Bu talebe şöyle karşılık verdi : " ona bağlı kalacağıma dair hiçbir zaman yemin etmedim . " Kayıp olan John Balliol onun resmi kralı olmasına rağmen Wallace suçlu ilan edildi.

23 Ağustos 1305 günü duruşmadan sonra Wallace mahkeme salonundan çıkarıldı. Üstsüz bir şekilde Smithfield pazarında at tarafından çekildi, elleri iplerle bağlı, ayaklar atın arkasında bağlı bir şekilde darağacında asıldı, fakat ölmek üzereyken bırakıldı. Hareketsiz, bitkindi. Asıldıktan sonra henüz ölmeden bağırsakları çıkarıldı,bütün bu işkençelere rağmen yine de kraldan af dilemedi ve kafası gövdesinden ayrıldı ve vücudu dört parçaya bölündü. Kafası daha sonralardan kardeşi John ve Sir Simon Fraser'ın da kafasının asıldığı Londra köprüsüne asıldı. Kol ve bacakları, Newcastle, Berwick, Stirling ve Perth'de ayrı ayrı sergilendi.

Wallace'ın anısına dikilen levha, Smithfield'de Wallace'ın idam edildiği yerin yanında olan Aziz Bartholomew Hastanesi (İng. St. Bartholomew's Hospital)'nin duvarında asılıdır. İskoç vatanseverler ve diğer ilgililer sık sık burayı ziyaret etmekte ve çiçek koymaktadır.

Wallace'a ait olduğu sanılan kılıç yıllardır Dumbarton kalesinde saklandı ve şimdi Stirling yakınlarında Wallace Ulusal Anıtı (İng. the Wallace National Monument)'da saklanıyor. Buna rağmen uzmanlar tarafından yapılan incelemeler bu kılıcın dizaynının Wallace'dan birkaç yıl sonrasına ait olduğu sonucunu çıkardı.

Wallace'ın yaşamının Robin Hood efsanesine kaynaklık ettiği sanılmaktadır. Söylendiğine göre Wallace çok uzun boylu bir adammış. Çetede William'ın küçük kardeşi John da yer alırmış ve ona Küçük John denirmiş. William'ın sevgilisi Marion, Robin Hood'un sevgilisinin adı oluvermiş, Küçük John da efsaneye William gibi iri yarı bir adam olarak dahil edilmiş.

Wallace'ın hayatı, 1995'te çevrilen Cesur Yürek (Braveheart) filmine konu olmuştur.

William Wallace'un son sözü ise 'ÖZGÜR İSKOÇYA' oldu. İskoçya kendi parlamentosuna sahip bağımsız bir ülke olmayı başarmış, ancak yine parlamento kararıyla 1707 yılında Birleşik Krallık'ın kuruluşunda yer almıştır.

tr.wikipedia.org

Olamaz. Kimsenin bir şeyleri iyiye götürebileceğine dair inancı yok artık. Ayrıca provokatör görmek istemiyorum bir daha. İşimde gücümde devam ederim bundan sonrası için.

Adalet yürüyüşnün, 15 Temmuz'u anma gibi bir aktivite olacaksa orada bir yerde çok büyük kargaşa olacağını düşünüyorum. Yani zaten halk birbirine girdi. Umarım olmaz ama kanlı bıçaklı, taşlı sopalı bir şeyler olabilir. Sokağa çıkma yasakları ... 80'lere geri dönüleceği gibi bir hava sezdim.

falim?

@kassiopeia: onlarda da var diye hatırlıyorum, yok mu emin misiniz? Daha 10 dakika önce migrostaki sakız reyonunun hepsini okudum da.

yani emin degilim ama bazi turlerinde 'tatlandiricili' yaziyor bazisinda 'sekersiz' dolayisiyla sekersiz yazanda da tatlandirici yok diye dusunuyorum, zira varsa yaziyorlar gibi algiladim.

Yabanci dedigin avrupali ise ben tanidigim hepsinde gordum sanirim. Mukemmel bi olay ama keske burada da rahatca sumkurebilsek.

@proleter allasjdfnv
Evet Amerikalı, Avrupalı

Yes, Almanlar yönetir hatta :/

Ben sümkürme sesinden rahatsız olanların anlamıyorum zaten. Ses lan bu. Görüntü, koku değil ki. Bizim milletin saçma elitizmleri.

Zarıl zarıl sümkürürüm valla.

Evet. dunyanin en rahat seyi.

O burnundaki sumkurulmek icin var. turkiyede burnumu tabi ki oyle sumkuruyorum, sonra herkes bakiyor, uzuluyorum.

turkiye'de de insanlar ortalikta yapmamak icin, tuvalete gitmiyorlarsa, iclerine cekip duruyorlar. yabancilara da bu igrenc geliyor. bence buyuk rahatlik.

hemen hemen hepsi yapıyor ve burnu tıkalı hır hır gezmektense en doğrusu en sağlıksı bu kanımca.bizde köşe bucak saklanıyorsun saçmalık,hınkırın hönkürün

kafirler götlerini de yıkamıyı zaten.
onlar genelde eyle

iyi ki dediğim şeylerden biri..o kadar büyük rahatlık ki...

bir de polen alerjin varsa o aylarda falan iyi ki türkiyede değilim diyorsun..

nerde benim peçetem !

Yirmisantim ve seyduna +1

Sacma elitizm. Ona bakarsan haspirmayalim oksurmeyelim. Ben de hic umursamam sumkururum. Hastaysam kimseyi umursamam.

bunu sadece almanlarda gördüm. onun dışında kanadalılarda gaz çıkarmak normaldir sağlık diye bahane ederler.

Evet var. Özellikle kuzey avrupada yaşayanlar arasında. Polonya'da sınıfta sessiz haldeyken birinin hayvan gibi hönkürdüğünü duyabilirsiniz. Kimse de dönüp bakmaz.
Havalar o taraflarda daha soğuk olduğundan insanların boyuna burnu akar. Tabi biz türkler,italyan ve ispanyollar bu duruma hep garip bakmıştır. Halden anlamıyoruz.

@yirmisantim +1

Sümkürme sesi apayrı bir şey, Almanların "Az önce burnumdan beynimi çıkardım" sesi apayrı bir şey. Koreliler de kesinlikle ses çıkarmıyor, o an burundan gelem fazlayı siliyorlar. Etrafta kimse yoksa burun temizliyorlar misal. Bence insanları zor durumda bırakmaya gerek yok, burnu akıyorsa sümkürsün. Zorla tutmanın anlamı yok, sümkürme sesinden niye rahatsız olayım ama Almanların yaptığı "Heyt aslanım, baban da mı hayvandı" derecesi kükreme de hayvanca bence. Sümkürme sesi olmasa bile başka bir insanın yanında dünyanın en güzel sesi bile o desibel çıksa ayıp geliyor bana. Az önce ben de sümkürdüm ve burnumu temizledim ama dört oda öteden duyulabilecek bir ses olmamalı bu. Amerikalılar da sümkürüyor ama normal desibelde ses çıkıyor genelde.

işte bu medeniyettir

Cok asiri sacma ve kaba buldugum bir sey. Zaril zaril osurun da o zaman onu niye yapmiyosunuz?

bebeginiz nasil bir bebek? kimisi var tatili sorunsuz atlatiyorsunuz, her yere sesini cikarmadan geliyor kimisi var denize girmiyor, gezemiyor, yemek yemiyor vs. zorluk cikariyor. bence ona gore degisir gibi. arkadaslarim kucuk cocuklariyla amalfi kiyilarina baska bir zaman da portekiz'e gittiler, muhtesem yerler bence, ama cocuklari cok sorunsuzdu, gezilecek cok yerler var, her yere gidebildiler cocukla. ama eger zorluk cikaran bir cocuksa belki italya adalarinda falan sadece sahil kenarinda bir tesiste kalabileceginiz bir yer herkes icin daha iyi olur ya da yine italya kiyilarini gezen bir gemi turu.

yer bulabilirseniz burasi www.campingetruria.it pisa ya yarim saat, floransaya 1 bucuk saat uzakta, romaya 3 saat uzakta.

14 aylikla berline, 23 aylikla lizbona gittik. Lizbon biraz zorladi tepeli bir sehir oldugu icin. Parklari bol, yollari duz (arnavut kaldirimli olmasin pek) bir yer sectikten sonra her yere gidilir

adalarindan birinde bir resortta hersey dahil tatil yapilir. bebekle dolasmayin, cok rahatsiz birsey. palmariada ve sicilyada guzel yerler var.

daha ucuz ve hafif olanı alırdım heralde. iki tencereye gerek olmaz pek.

decathlon'da baya daha ucuza var, oraya da bakin bence.

2senedir trangia kullanıyoruz teflon olanlardan çok memnunum gene aynı marka düşünüyorum.

Ben 3 gün önce şunu sipariş ettim. Şu anda Çin gümrüğünden çıktı, yolda geliyor. Genelde 2-3 hafta içinde ürünlerim geliyor.

s.aliexpress.com

Çaydanlık su ısıtmak için önemli ya. Tencerede de ısınıyor ama yemek de yapılıyor ya, hoş olmuyor. Teflon daha iyi tabii ama çizilmesin diye uğraşacaksınız onu da. Bir de 2 tencere olması gereksiz gibi geldi, 1 tane yeterli.

Teflon seti alıp, çaydanlığı ekstradan alabilirsiniz, tekli de satılıyor. Ama illaki bunlardan biri olacaksa teflonu alırdım sanırım. Sonuçta sürekli kullanmayacaksınız.

Alüminyum sağlıksız olduğu için teflon olanı seçerdim. Ekstra olarak çaydanlık alırdım. Trangia kullanıyorum ben de. Tavsiye ederim. Ben aynı modelin HA kodlusunu kullanıyorum. Teflon gibi ama olmayan alüminyum tencere. Böylece ay teflon çizildi ay o sağlıksız derdinden kurtulmuş oldum. Zaten bu set iç içe geçiyor küçücük oluyor, o yüzden mutlaka 2 tencere al derim.

En önemli tavsiyem teflonu falan alacaksan yanında küçük tahta kaşık taşıman yönünde. Bu durumda çizilme riskini baya azaltmış olursun. İyi kamplar.

45 tl ye Kapaklı emaye tencere aldım ben. Portatif küçük bisey. Askı yeri de var. Isıyı çabuk iletiyor. Sağlıklı. Dün direkt ateş üstüne koyduk ve grida yahni yaptık kampta. Siyah is oldu sadece. Yikayinca çıktı hemen. Akşam makarna yapacağım. Su ısıtmak için cezve kullanıyordum.

i.hizliresim.com

ya çelik al ya titanyum. gereksiz maceralara girme bence

caydanliksiz olmaz. peggy'nin dedigi gibi, koku siner yemekten, ayni anda yapamazsiniz vs. takim olmasi ic ice gecirebilmek acisindan onemli. takim olmayan caydanlik aldiginizda setin icine sigmayabilir. cantada extra hacim olur. aluminyum kolay cizildigi icin cok sagikli degil. benim setim de aliexpressten, bayagi memnunum.

www.aliexpress.com

bu marka cin'in buyuk outdoor firmalarindan biri. caydanlik, tava, tencere ve iki minik yemek kabi bir de kasik var. hepsi ic ice gecince minicik bir sey. o tabaklar da kucuk gibi gorunse de yeterli aslinda. hic cizilmedi. direkt kamp atesine koymuyorum, ocakta kullaniyorum. hafif.

5-6 kişilik arkadaş grubumuzla 2 sene önce şunu almıştık biz. 2senedir çok memnunuz caydanlıksız zaten olmaz diğerini alsam bile caydanlik almak kesinlikle lazım. Başka arkadaşlarla gidince de yeni bir set taşırım diyorum. Genelde 4-5 kişi olduğumuzdan kahvaltılarda tavanın genişliği önemli benim için.
urun.gittigidiyor.com

O değil de kamp deyince dağcı (yürüyen tayfa) hep üstüne alınıyor. Maceraya girme ne demek? Senede en az 1 ay kamp yapıyorum ben. Arabayla taşıyoruz eşyaları yük derdimiz yok. O yüzden 250 liraya gidip de titanyum caydanlik almıyoruz. Buzlugumuz var soğuk bira iciyor, zipkinla vurulan baligi bozulmadan sakliyoruz. Su ısıtacak lan bu alet sadece. Titanyummus.

Iki dilim ekmek, uzerine hardal (cok degil), marul, domates (uzerine biraz tuz ve karabiber), aci biber tursusu, uzerine bol hindi fume, keyfe gore tekrar marul domates, hardalli diger ekmegi kapa ustune cok guzel sandvic olur.

Benim favori kahvaltılık malzemem.
lh6.googleusercontent.com

Ekmeğe incecik krem peynir sürüyorum. Üzerine 1-2 dilim füme, 1-2 dilim pastırma, 1 dilim taze kaşar koyuyorum. Domates biraz sulandırıyor ama hemen yersen o da güzel oluyor.

Kucuk kucuk kesip yagda biraz cevirip ustune omlet yapiyorum. Guzel oluyor.

Ben minik doğrayıp omlete koyuyorum. Biraz da yulaf ezmesi ekleyerek çok güzel oluyor. Tadı değişsin diye biberi de minik doğrayıp az yağda çeviriyorum içinde. Tok tutan lezzetli birşey oluyor.

birayla da çok güzel gider. hindi pastırması da var baharatlı, onu da tavsiye ederim.

Ben yapmadım ama üçgen üçgen kesip fırında kurutup cips yapan da var.

Turkiye bile calisma izninin olmamasini sorun ediyor.

Oradan oranlarsaniz boyle bir ulkede daha calisma izni icat edilmemis olmali.

çalışma izninin olmayışını sorun etmemek olmaz, çalışma izni olmayana çalışma izni çıkartmayı sorun etmemek olur. bilmiyorum bunun genel geçer bi ülkesel tarzı var mı ama soruyu böyle sorsan daha mantıklı olur bence.

Almanya ve ingiltere.

Spesifik bi uzmanliginiz varsa her ulke ugrasir.

Herkesin yapabilecegi bir isse (muhendislik isi bile olsa) adam neden basina is alsin :)

@crown
Haklısın ama yeni mezun bir tanıdığım İtalya'da çok iyi bir şirkette işe başladı. Hele ki işsizliğin Türkiye'den fazla olduğu bir ülke İtalya.

@Bruce
Zaten sorduğum şey bu ki. Sponsor olmak istemiyorlar diyorum.

@noluyo yaa
Neye dayanarak bu ülkeleri söyledin peki? Sebebi nedir?

@kuehles blondes
Yukarıda da dediğim gibi yeni mezun ve haliyle spesifik hiçbir uzmanlığı olmayan tanıdığım için uğraşıldı ve işe alındı. Tanıdığımın bir tanıdığı da İrlanda'da başladı. Yani uzmanlık muhakkak ki önemli, tecrübesiz bir adama gösterecekleri ilgi ile 5 yıllık uzmana gösterecekleri ilgi bir olmaz ama bu örnekleri görünce de belirli ülkelerde prosedürler kolay işliyor diye düşünüyorum.

Almanya'da çok start-up var ve bunlar baya baya her ülkeden adam barındıran şirketler. Zaten kurucusu için vize almak zorunda olan şirketler stajyere bile alıyorlar(çünkü nasıl alacaklarını biliyorlar ve Almanya'da bildiğim kadarıyla zorlama çok yok).

İngiltereyse tek kelimeyle finsans. Finans zaten sana haftalık bin pound veren bir alan ve bir stajyerin alımı için yaklaşık 7-8 bin pound para harcıyorlar, en uygununu buldukları anda verecekleri ekstra para bin euro, ki hiç siklemiyorlar.

almanyada startup sirketlere basvurursan ugrasirlar. cunku startup sirketlerin oncelikli amaci ucuz calisan bulmak oluyor ve hangi ulkden oldugu ile cok ilgilenmiyorlar. alman yerine yabanci calistirmak onlar icin yari yariya ucuza geliyor. elbette her seyde oldugu gibi istisnalar vardir ama belli bir kalifiye yetenek olmayinca degil yurt disi turkiyede de hehangibir prosedure tabi olunmasa da is bulmak zor.

bazi sirketler bu isi nasil halledeceklerini iyi biliyorlar, birlikte calistiklari ve sadece bu islerle (vize/calisma izni) ugrasan sirketler var. ancak bunun prosedurunu bilmeyen ve asina olmayan sirket ugrasmak ve buna para ve zaman harcamak istemiyor. boyle bir sirket bulabilmek onemli.

ben ingiltere'de tam aksine, calisma izniniz yoksa degerlendirmeye bile alinmadiginizi deneyimledim, ancak belki farkli deneyimleri olanlar vardir.

ancak ucuz is gucu olayina katilmiyorum, zira mavi kart ya da rot weiss rot kart almak icin bazi sartlari yerine getirmek gerekiyor ve bunlardan biri de az degil aksine daha fazla maas vermek. ancak farkli prosedurler olabilir elbette, hepsine hakim degilim.

bir de eger dise dokunur bir sey bulabilirseniz, yunanistan'da cok kolay sanirim. apple'in falan call centrelari var, turkler surekli gidiyor.

bu sezon dore, antrazit, lame, rose türü tonlar bol ışıltılı ayakkabılar var. (ben ışıltı sevmeyen bir insan olarak bunu giyip sahneye mi çıkacaz acaba tepkisi versem de her yerde bunlardan var, her rengin altına veriyorlar) bordo veya lacivert düz deri bir ayakkabı bulmanızdan çok daha yüksek olan ihtimal antrazit ışıldayan bir ayakkabı bulmanız. bir de bu tonları birbisiyle karıştırdıkları ayakkabılar var -ki bence güzel duruyorlar.

krem rengi (koyu krem değil) önü iki, üç parmak kadar açık, bilekten bağlamalı çok güzel ayakkabılar mevcut. açık mavi ile gayet yakışır.

peşin edit: bayan değilim, eski bir ayakkabıcı olarak sadece fikrimi söylüyorum. yakışacağını düşünüyorum karar sizin :)

krem veya pudra dıyecektım, soylenmış. aynı kombını kendım de yapmıstım zira.

açık krem +1
gümüş

bence ayakkabıyı patlatmaya gerek yok. ince bantlı sade bir ayakkabı çok hoş durur (şunun gibi: i.hizliresim.com ya da şu: i.hizliresim.com )

gumus +1 dugunde daha guzel olur, taki ve canta ile de tamamlarsiniz.

pudra krem ya da gümüş

Elbisenin ışıltısı sarı (dore) tonlarındaysa krem rengi, eğer gümüş tonlarındaysa lame bir ayakkabı seçebilirsiniz.

siemens reklamında irem sak ayakkabılarına bak bence tam olarak istediğin o bence
niye ama artı bir

arkadaki gider borusu - körüklü olan- gidere direk gidiyorsa onu "S" şekline getirin.

@camussar

orayi temizledim, insanlar ici kuflenmis falan yazmislar baskalarina da benimki hic oyle degil gibi geldi bana. bugun yine tekrar temizleyecegim.

bosch'un çamaşır makinesi temizleyicileri var. onlardan alıp dneyebilirsin. internet üzerinden satın alınabiliyor.

makine banyodaysa paspasları falan kaldırıp o kapağı açın, yerler ıslansın. ben de geçen aylarda tıkanma olduğu için orayı temizlemek zorunda kaldım. altına leğen falan sığmadığı için mecburen yere akıttım. döner zımbırtıyı da açınca içeri elinizi sokup ne varsa alıyorsunuz. saç kıl tüy vs. birikmiş oluyor genelde.

Zaten evkur gibi mahalle işletmesinin büyük versiyonu olan mağazalardan bir şey almayı hic saglıklı bulmuyorum. Uğraşırsanız değiştirirler ama bu sizin hakkınız, neden uğraşıyorsunuz?

mesafeli satış ve kapıdan satışlar dışında ayıplı olmayan malların iadesi yasal olarak mümkün değildir. firmanın bu yönde bir taahhüdü de olmadığını varsayıyorum.

bu durumda tamamen onların insafına kalmış oluyorsunuz maalesef.

peki bu süpürgeleri nasıl kullanıyor insanlar yahu, ben anlamadım cidden. bana neden denetmediler orda o zaman, telefonda denemeniz lazımdı deniyor, önüme halı serin deniycem mi demem gerekiyordu?

Onun ayarı olması lazım. Ayarını düşürmelisiniz. Kitapçığını okudunuz mu?

emis gucu ayari olur makinelerde onu dusurmeniz lazim. o maximumdadir muhtemelen.

borusunda bir ayar var ustte siyah plastik kisimda, ordan biraz cubugu yukari cekin hem normal hava alsin hemde cekis gucu azalsin.

1600 watt o kadar guclu mu ya? bende farkli markanin var kiricam nerdeyse supurgeri supuremiyorum evi cekmiyor gibi

fırça kısmında ayar olması lazım. değiştirdiğinizde düz veya halı üzerinde kullanımını etkiliyor

üstünde hiçbir ayar düğmesi yok ki, diğer bi modelinde vardı ben alırken gittim bunu aldım salak gibi. canlı yayın açıcam şimdi valla nasıl olcak bu ya, kurcalamadığım yeri kalmadı. süpürgesindeki o yeri geri çekince ordan hava çekiyor biraz ama yine de fazla güçlü azalmıyor ki hiç off :/

hortum tıkalı olmasın ya. hortumla ve hortumsuz denesene emiş gücünü.
bir de aynısını git media marktta falan denettir görevlilere sonra baktın seninkinde sorun varadam yada kadına anlat durumu yol gösterirler.

Firmayı bir arayıp sormayı denesen? Bu devirde ayarsız süpürge yaptıklarına inanmak istemiyorum:(

gittim biraz cazgırlık yaptım, müdürü çağırın, tüketici hakları filan derken değiştirdim başka bir ürünle teşekkürler :)

Bahşiş doğrudan hizmeti yapan işçiye verilir. Kasadaki çoğu zaman zaten akşama günden kalan fazlalıkları alır.

Beyler(?) teşekkürler ama sorum direkt ilgili hizmetleri alan kız arkadaşlara.

Ben hiç bahşiş vermedim ama o kişiye kalmaz diye tahmin ediyorum anlaşmaları farklı farklı oluyormuş. Kimisi yüzdeli çalışıyor kimisi çalıştığı odanın kirasını ödeyip gelen paranın tamamını da alabiliyor fakat o zaman ödemeyi direkt ona yapıyorsun.

kusura bakmazsan erkeğim ama bu işleri de az çok bilirim.
bu bahsettiğin işlemlerde bahşiş direkt olarak işi yapana verilir.
farklı bir durum varsa zaten yönlendirir seni.

Ben de vermiyorum zaten cok masraflı bu işler bahşiş versem de beğenmez, sürekli veremem ister istemez alışır. Bahşişe alışkın değilim galiba.

erkekler pedikür yaptıramaz mı canım aaa :))

karımla gidiyoz yaptırıyoz bakımları çıkıyoz, gerçi o önceden hallettiriyo benimle h.sonu gidiyo.

neyse konumuza gelelim, bizimki işi yapana veriyor.

Erkek arkadaşlar alınmasın lütfen, ben de 30 küsür yaşında bi insan olarak çeşitli ortamlarda nası bahşiş verileceğini biliyorum fakat sözkonusu ortamların işleyişli ve havası biraz değişik. Bu nedenle sorumda cinsiyet belirttim.

bahşişe karşıyım. üstü kalsın dediğinde o kişiye kalmaz o para, direkt ona vermen gerekir vereceksen.

Ben bahşişe karşı değilim, yapılan hizmete göre hiç vermediğim oluyor ama arada.

Hayatımda hiç bahşiş vermedim kuaförde. Zaten kuaförde yapılan her şey için haddinden fazla para ödüyoruz gibi geliyor. Hayatımda bahşiş bırakacağım son yer kuaför salonları olur herhalde.

Hayır bahşiş vermiyorum. Kocaman kadının eline para sıkıştırmak ne bileyim, biraz garip geliyor. Parası neyse öder çıkarım.

hizmet sektörü için hangi iş kolu olursa olsun ilgi gördüğünüz her yerde kesinlikle verilmeli.

Bahşiş direkt işi yapana verilir.

Kızlaraymış soru. Sabah uyanınca hemen atlamışız soruya :) neyse cevap kalsın yinede.

Veriyorum yapan kişiye. Örneğin, saç kesimi gbi bir iş küçük ve zaten 20 TL, o durumda vermiyorum. Ağda ise büyük bir iş, başka birinin "paketiyle" uğraşmak ayrı bir zorluk. Herkes güzel de yapamıyor; yanlış çekiyor veya kıl dönmesi yapabiliyor acemi.. Genelde tüm vücut 85 TL tutuyor. 100 verince kalan 15'i çalışanın yanına (Meliha Abla) gidip "Çok teşekkürler, ellerine sağlık. Görüşürüz" derken önlüğünün cebine iliştiririm.

yani bahsisi o kisiye veremiyorum pek ben, cok garip geliyor, genelde zaten basinda bekliyor oluyor, iste ornek veriyorum 40 lira ise 50 verip 'ustunu arkadasa verin lutfen' diyorum. umarim veriyorlardir. surekli de vermem bu arada zira mesela sacimi yapan kisi dukkanin sahibi zaten.
bir de mesela yurtdisinda gittigim kuaforun, her asistani icin bir kutusu var tam kasanin orada, sen kime ne kadar vermek istiyorsan kutusuna atiyorsun parayi, bence gayet guzel fikir. kimse ile muhatap olmuyorsun.
bir de kuafore cok para verdigine inanan arkadaslari yurtdisinda kuafore gitmeye davet ediyorum, bence kuaforlerimiz emeginin karsiligini kesinlikle almiyor.

Kuaförde, güzellik salonunda bahşiş vermiyorum. Verecek olsam direkt kişiye vermeye calisirdim.

Üstünün o kişiye kalacağı kesin değil, akşam herkese paylaştırıyorlar. Ben de istiyorum ki verdiğim bahşiş direkt bana yardımcı olan kişiye gitsin. Ödemeyi kartla yapıyorsam bahşiş bırakmıyorum. Genelde manikür ve özellikle pedikürde bahşiş verebilmek için ödemeyi nakit yapmaya çalışıyorum. Biraz fazlaca verip, kız para üstü için kasaya yöneldiğinde "hiç uğraşma, üzeri sende kalsın olur mu?" Diyorum. Kalıyor. Ama yaşı benden küçük. Büyük olsa nasıl verirdim bilemiyorum açıkçası. Biraz çekinebilirdim.

İlk buluşmalarda ben öderim. Net.
Sonra ısrar ederse izin veriririm.
Her zaman tek tarafa yıkmamak lazım.

o kız bir daha elini cebine zor atar gibi geliyor.

Ayıp etmiş. O kızdan olmaz.

Banka kartıysa içinde o kadar para yoktur. Üzerini nakit verecek 15 lirası da olması lazım ama dışarı çıkıyorsa. O açıdan garip olmuş.

her zaman hesabımı öderim. kızın yaptığı hiç olmamış.

Bence zorla hesap odemiş olmuş

Bas tekmeyi.

Kadın çok net ucuz. İlişiğimi keserdim.

Bence de o kiz elini cebine bir daha zor atar, ilk boluselim muhabbeti oldugunda firsati kacirmayacaktiniz.

lim5'in dediği gibi düşündüm ben de. kartında belki yeterli para veya limit yoktur ama en azından belirtseymiş bunu iyi olurmuş. hem samimiyetiniz artardı, bu konularda daha az kasılırdınız vs. iyimser bakıyor olabilirim ama bu şekilde de düşünmek lazım

kendi adıma söyleyim ilk buluşmalarda herkes kendi hesabını öder.

Kız ağır kezban ve yiyici.

bunu sorun edeceksen kimseyle buluşma bence, yalnız takıl.

ilk biraları senin ödemen bile saçma iken bu ikinci olay baya çirkin olmuş. Haklısın bi daha buluşursan da kesinlikle bir şey ısmarlama.

paran yoksa mekan mekan gezmezsin. rahatsız olmakta haklısın. kız yiyici.

Ben ilk buluşmada ödemeyi teklif ediyorum. Kimi zaman kabul etmeyen oluyor, illa paylaşalım diyor, uzatmıyorum paylaşıyoruz. Birden fazla yere gidilecek durumlarda ilkini ben ödediysem ötekini de ben ödeyeyim muhabbeti oluyor.

Neyse ki ergenlik sonrası birkaç örnek hariç bir şekilde atlattık şu muhabbetleri, gereksiz gerilim başka bir şey değil.

Hadi ilkini anladım da ikinci buluşmada hesaba en azından ortak olmalıyken üçüncüsünde de esnaf gibi "15 tl ver yeter" demesi hiç ama hiç hoş değil.

Yine de kötü düşünmek istemiyorum, o an veya bu sıra parası olmayabilir. Seninle dışarı çıkmayı çok istiyor ve seviyor ama sana maddi durumunun kötü olduğunu da gururuna yediremiyordur belki. Onu senin görebiliyor, hissedebiliyor olman lazım. Öteki türlü hali vakti yerindeyse çok fazla uzatmazdım ben olsam.

Koşarak uzaklaş. Hiç normal bir şey değil bu "hesap kitleme olayı" brad pitt olsa 2. kez buluşmam öyle diyim. Yaptığı terbiyesizlik ve sizi aptal yerine koymak.

oha kızı dövmediğiniz kalmış ya iyi ki bi 15 lira versen yeter demiş, kızın yaptığı olsa olsa ayıptır. ne eksik ne fazla.

evet tamamını ödese çok şık olurdu, hatta keşke tüm gittiğiniz yerlerde kendi payını kendi ödüyor olsaydı fakat öyle olmamış, buna da biraz siz izin vermemişsiniz. çok zorunuza gidecek bir şey yok, kızın maddi durumunu filan bilmiyorsunuz dolayısıyla rahatsız olmakta haklı da olsanız abartmışsınız. görüşmezsiniz olur biter.

not: ilk buluşmalarda kesinlikle kendi hesabımı öderim, karşı taraf ödetmemişse bir şekilde tatlı kahve bira filan bir şekilde eşitlik sağlarım.

Ne çirkin şeyler ya. 15 tl ver nedir. Hesap bölüşmek pek tarzım degildir. Bir o, bir ben şeklinde daha şık buluyorum. Mutlaka eşitliği sağlarım. İlk buluşmada ilkini erkeğin odemesine izin verip 2. Mekanin hesabini mutlaka ben öderim. Ama kız kaç buluşmadır ne hesap ödüyor ne bölüyor kalitesiz bir insanmış. Bence görüşme bir daha.

Çok net kullanma arayışında biri. uzak dur görüşme.

ankara, alanya anamur hep musluk suyuyla yapılır yemek.

%90 ı biz %100 yapalım. Biz hep öyle yapıyoruz, hiç sadece cacık gibi pişirilmeden yapılan yemeklere marka su koyduk.

Yemek yaparken damacana suyu kullanan var mıymış? Titizlikten ölecek arkadaşım dahi musluk suyunu kullanıyor yemeklerde.

filips +1 cacık gibi ya da suyun kaynamayacağı yemekler hariç

izmirden de musluk suyuna +1 ben yemek yapmıyorum gerçi de annem ve babam musluk suyu koyuyor.

Ben varım, yemek yapmam gerektiğinde sadece içme suyu kullanırım.
Bazı bölgelerde musluk suyu çok temiz olabilir ama onun dışında sağlıklı olmadığını düşünürüm. Mikroptan çok kimyasal, mineral içeriği problemli olabilir ve şebeke hattı boyunca bir şeyler karışabilir. Mesela bir süre su kesintisinden sonra gelen sudaki kirlilik aslında hep var zaten, yavaş yavaş karıştığı için hissetmiyoruz. Arada bir, zorunlu durumda musluk suyu içmenin zararı olmaz muhtemelen ama her gün litrelerce tükettiğinizde bi düşünmek gerek üzerinde.

Benim annem de icme suyu kullanir, ankara malum baraj zehirli. Ama zaten yemege kaynayan su koyulur dolayisiyla bir sorun olmaz herhalde.

ben de hep musluk suyu kullanırım (istanbul)
buz kaplarına da musluktan su koyarım mesela.
sadece bazen çay demlerken içme suyu koyduğum oluyor, tadı epey farkediyo valla. belki psikolojik diyeceğim ama yok ya rengi falan da daha düzgün oluyo adfsd

Kullanmayız, fakat 1 geceden bir şey olmaz.
Sürekli kullanan arkadaşlar brita gibi bir filtre tavsiye ederim, almadım ama test ettiğimde baya başarılı olduğunu farkettim, belki içmek için yine kullanılmaz ama yemekte fark edebilir.

İstanbul'dan bildiriyorum. Yemek yaparken de çay/kahve yaparken de içme suyu kullanıyoruz. Çeşme suyunu kaynatınca sorunların çözüldüğünü söylediniz ve şimdi bütün kimyagerler ağlıyor. Herhalde çeşme suyunu, içme suyunun bakterilisi sanıyor millet. En basitinden çeşme suyu kaynattığınız şeylerdeki kireç de mi düşünmeye itmedi?

1 hatta birkaç geceden bir şey olmaz +1

istanbul.
yemek, çay, kahve musluk suyu.

içme suyunu sadece içmek için kullanıyoruz. onun dışında çaydı yemekti vs hep çeşme suyu.
ankara.

istanbul'da cay, kahve ve yemekleri hep damacana su ile yapiyoruz biz. nadiren evde su kalmadiysa musluk suyu kullandigimiz oluyor.

temizlik harici, hep damacana

tam şu yaşımda hissediyorum bunu, 23.

Arkadaşımın 1999 doğumlu kardeşini üniversitede görünce "fakat iyi yaşlandık" demiştim.

Edit: 24.

26 yaşındayım. bir yıldır hissediyorum :(

benim bu sene (25) hafiften oldu ama geçti. sanırım psikolojik baraj falan olayları. bir de saçlarımın seyrekleşmesinin de payı yok değil ama toparlıyoruz gibi.

35

Bu yıl hissetmeye başladım. 25

22 üniversite son yıl bunalımı mıdır nedir

26 dan sonra hissetmeye başlamıştım. uykusuzluğa ve hareketliliğe dayanamayıp yorgun düşünce nooluyoruz ya demiştim bünyeme. karşıma alıp yaşlandın mı sen bebeğim diye dertleşmiştim..
sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı...

ben 26 olmama rağmen daha "şu hayatın olgunluğuna da bi uyum sağlayamadık iyi mi" diyorum, siz veledler neyi bu kadar büyütüyonuz anlamadım. 30'a kadar hiçbir şey için geç kalınmamıştır, gençsinizdir, genç hissetmelisinizdir. ölü toprağı mı ne varsa artık atın silkinin kendinize gelin yav, BİZ DAHA ÖLMEDİK DEYİN!

29 yaşındayım ve hayatımda hiç bu şekilde hissetmedim.

25

34 uasindayim ve hissediyorum.

Guya kendime bakiyorum, spor yapiyoeum, iyi beslenmeye calisiyoeum, vs ama yasliyim amk.. Spor salonund hayvan gibi sakalli elemanlar abi diypr bana, uzuluyorum.

Tam olarak böyle değil ama 19 yaşındakileri ergen gibi görürken şimdi genç hatun denilince onların kastedildiğini, o yaşlardaki kızların erkeklerin gayet yetişkin olduklarını fark edince hımm biz artık zamanın genç nesli olmaktan çıkmışız dedim. 23-24 yasinda dedim bunu.

30 yaşında hissettim bunu ve iki yıldır da devam ediyor. Yazılanlara bakınca yaş ortalaması ne kadar gençmiş, daha da bir yaşlandım hissi çöktü bu başlıkta.

Her şey 26 yaşımda başladı..

geçtiğimiz nisanın sonunda 23 yaşıma girdim, o günden beri tam olsrak böyle hissediyorum.

Tam olarak 31. Lanet olsun öyle yaşa hatta.

32-33 gibi ortaya çıkan gürültüye karşı aşırı tahammülsüzlükle hissettim.

34 yaşındayım, genel olarak yaşlı hissetmiyorum. Hatta 30lu yaşların 20lerden çok daha keyifli bir gençlik hali olduğunu düşünüyorum. Sadece arada sırada 40lı yaşlarıma 5-6 sene kaldığını düşününce "aa bir dakika ya, ben o kadar da genç değilim herhalde artık" diye bir farkına varma hali düşüyor içime.

23'üm ve iki senedir falan düşünüyorum. şu an için pek rahatsız sayılmam çünkü sorumluluk bilincimi azıcık da olsa geliştirdiğini, beni ittirdiğini düşünüyorum ama uzun vadede bunalacağımı şimdiden hissedebiliyorum. bunun daha 26-27'si, 30'u 35'i falan var. en sonunda altıma bez bağlayıp anama koşmaktan, TEKRAR BAŞLAYACAM diye duvarları yumruklamaktan korkuyorum. gerçi "yetişkin olmak ama dört yaşındaymış gibi hissetmek" durumunu çoğu kişi yaşıyor sanırım, çok da şeyapmama gerek yok bence.

ne kadar abartmışsınız. 20lerinde bunları yazanlar 40larında ne hissedecekler merak ediyorum.

sopiro'ya %100 katiliyorum.

genclere cok uzuluyorum, bence umutsuzluk ile dogrudan iliskili. insanlarin umudu kalmamis artik, yasli hissediyorlar kendilerini, yasama 'bitse de gitsek' gozuyle bakiyorlar. ve kesinlikle kesinlikle 30'lar 20'lerin cok cok daha guzel hali.

Hiç hissetmedim.

20li yaşlarda ne yapacağanı bilememe vb durumlardan bir depresif ruh hali sonucu yaşlandım geyiği çıkabiliyor bence.30larda geçiyor:)
ben 25-26da öyle bir düşünmüştüm,şimdi 32 yaşında biri olarak alt komşunun kızı bana hala abla dediği ve o teyzeye geçene kadar yaşlanmayacağımı düşünüyorum.

28 yasindayim ve uc yildir oyle hissediyorum. Ilk olarak sanirim bel fitigi teshisi kondugunda basladi bu his, sonra da hem cesitli fizyolojik sorunlarla hem de psikolojik etkilerle katlanarak devam etti. Hatta ben kendimi artik "yasli" olarak bile goruyorum.

2 ile başlayan yaşlarda bunu nasıl düşünürsünüz ?
ben 4 ile başlayan yaşımda asla kaykay ya da paten kullanamayacağımı farkettiğimde bunu düşünmüştüm

Adresini bulup dovmeye gelebilirim o denli kotu bir ozgecmisin var. Tamam creative isler vs de hocam o ozgecmis sablonu nedir acaba. Kufur eder gibi. Internet Mahirsin zannettim ilk basta.

o ne ya comic sans mı kullandın? eyvah.
bence renk seçimin çok kötü, yerleşim de fena. daha göz okşayan bir cv yapsan daha mı iyi olur acaba? sizin camiada önemlidir diye düşünüyorum.

oo çomü mezunusun demek sana iş vermeyen kendi kaybeder diyerek sahte bir özgüven pompası yapayım.

ama aslında öyle değil yani ben tenekeyi bırak poşet bile olamam ama bence bile profesyonellikten çok uzakta bir cv düzeni var. ayrıca en baştaki ingilizce yazı da kötü baya.

abi adobe photoshop css nedir? bide o şey çok şey yav... ben şahsen böyle kardeşler kebap salonu el ilanı gibi cv gelse adanalar çift lavaş olsun der gönderirdim. dost acı söyler reşo krdş

Tears of Devil +1 / yani sizin meslektekilerin genelde bi çizgisi bi tarzı olur. Senin cv biraz dandik duruyor açıkcası. rüzgarda savruluyor. fonlar, iconlar çok ucuz ve fütursuzca. kalitesiz. Yazılar okunmuyor. dikkatimi veremedim. düz beyaz üzeri daktilo fontu daha cool olabilir. ille tarzımı konuşturacağım diyorsan daha sade kullanmalısın.

Çok dağınık bir cv bu. Senin diğerlerinden neden farklı olduğunu gösteren hiçbir unsur yok. Biraz minimalist bir düzenleme yap. Ayrıca Comic Sans nedir hakikaten?

edit: Adobe CSS değil o CS. Bir de pencil & paper'a gerek var mı sence?

hocam bu cv gercek mi?
yani tamam bizimki kadar ciddi olmasin da gercekten gozlerim agladi, cok yorucu okumak istemedim.

ayrica egitim ve calisma bilgileri guncelden geriye dogru yazilmali, kimse sizin hangi liseden mezun oldugunuz ile ilgilenmiyor.

o ne saçma isim yazma yöntemi abi ya :D hadi renkli cv hazırlayayım demişsin eyvallah da bu çok ilkokul seviyesi olmuş.

Ben demeden arkadaşlar durumu özetlemiş. Yaptığın işler(behance'dakilere baktim) fena degilse bile CV'ye bakıp 10 saniye içinde kapatanlar olmuştur. Kaldi ki senin portfolyona uygun sektörün öyle aman aman geniş olduğunu sanmıyorum. Bence (ben sektörün içinden bir pro değilim elbette) illüstratör dediğin için cartoon olayı uzmanlık olabilir ama bundan daha temel ve alani daha genis olan tasarım alanlarinda da iyi olman beklenir diye düşünüyorum. Senin işleri nerde kullanabiliriz diye düşünüyorum cok fazla şey sayamıyorum. Behance'da sadece cartoon isleri gordum ona binaen yapiyorum bu yorumlari.

Ozet: comic sans buyuk eksi, ve tadindam yenmicek bi cv olabilirdi. Vaay dedirtilebilirdi.

bu cv şablonunu bir an önce bütün internetten sildir.
fine art, photoshop filan diyorsun ama hocam bu ne allasen?
cv'nin tamamına bakmadan kapattım.

nasıl bir konsept yapayım peki, fikir verseniz de, beraber yeni bi tane yapsak?

@proletarier aller lander vereinigt euch- ingilizce yazının fontu hariç nesi kötü?

tamam cv kötü gömmüş herkes, ok.

ramazan bayramı da aslında daha geçen haftaydı, cv'yi önerileri dikkate alıp toparlayarak yürünür bence. millet aylarca iş arıyor umutsuzluğa gerek yok.

benim tavsiyem de güncel renk uyumları ve biraz sadelik..

www.google.com.tr

bu arada söylemeden geçemiycem; cvni hep beraber yapalım, burada aldığın yorumları da dikkate alarak yeni bir tane hazırla, yine her kafadan başka ses çıkacaktır ama ben duyurunun bir konuda hiç bu kadar fikir birliğine vardığını görmemiştim. değerlendir bunu.

@evde liyakat kalmamis- aynen yapalım bunu

www.google.com.tr

Şu hoş mesela xdesigns.net

bir nokta daha eklemek isterim, bastaki ingilizce paragrafta yazim yanlisi var.
ayrica cv'de hic tarih yok, birakin yasinizi ne zaman universite bitirdiginiz, kac yillik deneyim sahibi oldugunuz bile anlasilmiyor.

cv tasarımı bu ise işlerini merak ettim açıkçası

şu nasıl sizce? s-media-cache-ak0.pinimg.com

bildiğin şeyler güzel ama bunu sergilemen biraz yanlış bana göre.bunu bilgisayar müh. olarak ve şuan ui/ux designer olarak söylüyorum.cv in karışık ordan oraya ordan oraya gezinip duruyo insan,kronolojik bir şekilde yapabilirsin.hatta europass den örnek cv bile hazırlayabilirsin.bu tarz biraz basit olmuş,böyle iş aramak iş verenlere biraz basitlik veya ciddiyetsizlik olarak algılanabilir

Ya niye insanları acımasızca eleştiriyorsunuz?
Ben bu sektörü hiç bilmiyorum, cv dizaynı böyle oluyorsa daha modern bi sey olabilir. En son eklediginiz guzel.

ingilizcede şöyle bir sıkıntı var hem çok ufak bir iki gramer hatası var ama asıl sorun dilinin çok nasıl diyeyim profesyonellikten uzak olması, aşırı konuşma dilinde olmuş

Tasarımla ilgili bir iş arıyorsan linkedin'deki cv ve behence ya da dribble'daki portfolyonun linki yeterli olur. Bu cv tasarımı gerçekten çok kötü hocam ben de söyleyeyim.

ismindeki türkçe karakterleri kaldır. fazla fazla Ç-Ğ-Ş. gözü yoruyor :(

cv leş cidden. En basitinden ismini yazmışsın Ğ ve A büyük falan. Kullandığın yazı tipi ve yerleşimi kötü.

yenisini yaptım, tekrar eleştirir misiniz?

çağlar...

ingilizcen gercekten yüzde 50 imis bunu cidden gorebılıyorum. Bir cevirmene ver türkçe metini çevirsin parasıylan hem o sevinsin hem sen sevin. ufak bir metin bisi tutmaz.

hoşçakal.

@binder dandet hakli. Ingilizce ceviriyi coz. Bunun disinda bence work experience kismindaki sirket logolarini kaldir. Cok itici duruyorlar abi.

Sonradan eklediğin (yani koyu mor olan) bir tık daha iyi görünüyor. İngilizce'de ciddi problem var yalnız. Hem dilbilgisi hem de yazım hatası var. Fazla amatör duruyor o kısım. Bir bilenden yardım alman şart.

şu ana kadar bir kişi söyledi sanırım ama ben de ikilemde kaldım; firma logolarını kaldırayım mı?

yukaridaki tum elestirilere katilmakla birlikte arti olarak cok sık is degistirmissin.

is tecrubelerinizi de guncelden eskiye dogru yazin. ayrica universite bilgilerinizin yanina master mi bachelor's mu vs. onlari da yazin yani size nasil bir unvan vs. katmis.
bir de yaptiginiz islere iliskin kisa kisa aciklamalar yapabilirsiniz her isin altina. logolar bence goz yoruyor ancak sizin meslek tabii bilemiyorum.

@redlinetheturk - demek ki yolunda gitmeyen şeyler varmış :) şaka bi yana, ilk 3 firmada stajyerlik yaptım aslında. yani 10 yılda 4 firma gibi bişey söz konusu...

@kassiopeia- onu da düzelttim, sağol^^

bence başarılı.

Bu İK cı lar var ya. Böyle abartılı dizaynlara hiç bakmıyor bile sana söyliyim. Yaz word de bi times news romans ta düzgün cümlelerle hazırlanmış bi cv. sırala eğitimini, tecrübelerini vs. alt alta, bir de fotoğrafını yapıştır. Gönder göndereceğin yere kardeş. Grafikersin tasarımcısın diye böyle bir formata gerek yok ki. O fotodaki kaşlara bile gıcık olup altını okumayacak menopozlu İK cı huysuz kadınlar ya da arıza adamlar var. Mimar falan ne yapsın cv yi bir proje formatında mı göndersin? Şirket logosu falan da hikaye ayrıca. (Bence tabii)

Çok iyi olmuş bu
Who I am? kısmıyla ilgili ufak bir düzeltme yapmak isterim. O soru işaretini kaldır bence :) Zira "Who I am" bir soru cümlesi değildir. Bence bunun yerine "About me" yazabilirsin.

@razvan rat- teşekkür ederim. peki "who am i?" mı, "about me" mi sence?

Kesinlikle "About me"
"Who am I" CV için biraz garip geliyor. İngilizce düşündüğümde sanki kendi kendine konuşuyormuşsun izlenimi veriyor :) "About me" ise seni başkalarına tanıtıyor.

düzelttim, sağol^^

fotoğrafınız, kişisel bilgileriniz, parmak iziniz değişmediği sürece eski pasaport +yeni pasaport+ evlilik cüzdanı yeterli olacaktır. girişteki görevli memur da sorarsa açıklarsınız, kabul etmesi gerekir

surekli belirttiginiz gibi girip cikiyorum, hatta benim eski vize chipli pasaportta bile degil, daha eskisinde. hic sorun yasamadim.

barınaklı köpekli değil fakat aynebilim aş evi var, belki oraya bağışta bulunabilirsiniz. oradaki çocuklar da kutlama yapar :)

aynsoupkitchen.com

www.wwf.org.tr

evlat edindirebilirsiniz buradan ayrica tema'nin falan da var tegv ve cydd'nin de var. bir de instagram'da doguda omer ogretmen var ona yardimci olabilirsiniz.

çok faydalı oldu. tema'nın falan bağış olarak yapabildiklerini biliyorum da, benim aradığım ömer öğretmen ve ay ne biliyim tarzı :) teşekkürler.

kadın cinayetlerini durduracağız derneğinin maddi sıkıntısı oluyor dönem dönem.

www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net adresindeki hesaba veya görseldeki SMS sistemi ile gönderebilirsiniz.

lens takıyoruz.

gözümü çizdirdim 4 sene oldu, geçmişte çektiğim resmen eziyetmiş. uzağa gitsem hangi şemsiyenin altında oturduğumuzu bile bulamazdım.

Denizdeyken şemsiyemi bulamıyorum +1 :( güzel kız gösterseler göremiyorum numaram çok büyük baya körüm. Çok önemliyse çok dikkat etmek şartıyla lens takıyorum. Normal zamanlarda öyle kör kör takılıyorum napiyim.

Lensle giriyordum. Bir kere tatilde lensimin teki denizde düşmüştü. Yanıma ne akla hizmetse yedek lens veya gözlük de almamışım. Tek gözümle idare etmiştim tatil boyunca:D

Lens ve havuz gözlüğü ile girebilirsin.

benim miyopların maşallahı var, 3,75 biri de 4. denizde sıkıntı yok da asıl problem şemsiye/şezlong bulmada oluyor. yanında birisi varsa onunla idare ediyorum.sahilde takılacaksam da gözlüğü takıyorum zaten.

lens + mutlaka havuz gozlugu

Ben numaralı güneş gözlüğü yaptırdım,genelde onu kullanıyorum. Yoksa lens+ deniz gözlüğü

Numarali deniz gozlukleri oluyor, bence lense gore daha rahat ve saglikli olur,

www.hepsiburada.com
www.denizpusulasi.com

numaralı deniz gözlüğü de iyimiş. ama benim bumaram 8.5 :(

siz bulanık görüyosunuz ben körüm :)

Lens.

LEnssiz giriyosam duz normal gozlugumle giriyorum

Gözlerimin biri 2.75, diğeri 3.75. Lensleri çıkarıp gidiyorum. Hangi şemsiyede olduğumuzu plaj çantanın renginden anlıyorum. Bulanık bulanık görüyorum ama az çok şekli belli oluyor.

Uyduruk bir gözlüğün varsa onu yanına al denizden çıkarken takarsın.

3'ler 4'ler gelip "körüm" yazmış :D

numaram 7,5. lens kullanıyorum. suyun altında gözlerimi açmıyorum. açmak isterseniz üstüne deniz gözlüğü takabilirsiniz.

bugüne kadar hiç lensim gözümden düşmedi. dipten çıkınca hemen elinizde gözünüzün üstündeki suyu almanız yeter. tuzlu suda problem olmaz. tatlı su berbat ama, gözünüze kaçarsa lensi yapıştırır. havuzlara dikkat edin yani.

son önerim de şu, çok rahat bir ürün: www.google.com.tr

deniz gözlüğü olmadan sakın lensle havuza ya da denize girmeyin. deniz ve havuzlarda yaşayan bazı parazitler normal uyolla göze tutunmuyor fakat lense tutunup gözünüze çok ciddi zararlar verebilir. korneayı yiyerek besleniyor.

Kalıcı su dalgası... Ben yaptırdım daha geniş sarıyorlar böyle oluyor.

@lcha, benimki kadar kısa saça olur mu dersin?
bi de ne kadar kalıyor?

Benimki 6 ay kadar kaldı. Kısa saça da olur ya neden olmasın.

Kuzenim yaptırdı bu uzunluktaki dalgalı-düz saçına güzel oldu. Ama nasıl bir işlem yaptırdı bilmiyorum

Kalıcı permayla benim de arkadaşım yaptırdı tek kelimeyle iğrenç oldu, su dalgası gibi değil de iri perma oluyor, iri kıvırcık, nasıl anlatsam böyle su dalgası gibi geniş dalgalar olmadı asla. Maşa düzgünlüğü bekliyorsan çok üzülürsün.

@pastorize, muhabbetin varsa bi sorsana neymiş?

@ekaterina, korktuğum da o aslında :/

saciniz uzun degilse perma yaptirmayin, belki icha'nin dedigi olabilir. ama permada gercekten ilk basta kivir kivir oluyor, yaklasik iki uc ay sonra falan o guzel dogal dalgali hale ulasiyor, hele de saciniz uzun degilse iyice uzar bu sure.

@Kkassiope, soruda işte o doğal dalgalı permaya karşılık gelen şeyi sormaya çalışıyorum aslında. ama tam olarak tarif edemezsem ya da yapamazlarsa kuaförden bonus gibi çıkma tehlikesi de var. başka işlem olsa iyice kısa kestirir kurtulurum derdim, kısa saçı zaten seviyorum ama permalı saçı kestirerek kurtarmak da mümkün olmayacaktır korkarım :)

permalı saçın dönüşü var, ben de ilk başta "ya kötü olursa" dedim kuaför bi ilacı var aynen geri düzeltiyor diye garanti etti. çocukluğumdan beri gittiğim biri, öyle atıp tutmaz o nedenle güveniyorum.

Sen de kuaföre danışabilirsin bu durumu. Kalıcı su dalgası bile olsa ilk 2-3 hafta daha kıvırcığa yakın oluyor ama perma gibi kıvır kıvır olmuyor.

ok, 'kalıcı su dalgası' diyorum öyleyse. öncesi ve sonrası paylaşıcam sizle, çok mersi :)

AiHM'den bir sey cikar da bir yaptirimi olursa ben de kicimi mavi-turuncu cift renk boyayip meydanlarda ciplak dans ederim.

eeeeyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy aihm olur.

aihm öyle bir karar veremez. bir seçimin şaibeli olup olmadığı aihm'in inceleme alanında değldir.

@dahili meddah AİHM referandumun iptaline karar veremiyor mu? ya da CHP neden AİHM e başvuruyor?

aihm'nin gorevi, aihs'nin ihlal edilip edilmedigini tespit etmektir.

aihm sadece sunu der 'burada aihs'nin x maddesinin ihlal edildigi tespit edilmistir'. yani secimleri tekrarla gibi bir karar veremez. sen - normalde - bu kararin neticesinde, aihs'ni ihlal etmis bir devlet olarak, uluslararasi alanda utanirsin ve secimleri tekrarlarsin. budur olay.

anladığım kadarıyla chp'nin iptal/yenilenme gibi bir beklentisinden çok olayı avrupa gündemine taşıyıp kamuoyu baskısı oluşturma gibi bir planı var. twitter.com

bir de şunu söylemem lazım, türkiye öyle bir sürece girdi ki "vatandaş şunu derse, yok bize rörörö derlerse" diye her adımı atmaktan korkulursa uçurumdan önce başka santim kalmadı. düştükten sonra haklı çıkmanın anlamı yok. derse desin, reisçilikle kafayı yemiş adamlara bir şey anlatamazsın, aklı başında olan da neyin ne olduğunu görüyor zaten. onlarını arkada alıp onlara güvenip devam edeceksin. siyaset herkesi memnun etme sanatı değil.

Yasada acik ve net, yoruma cik olmayan bir şekilde yaziyor ki: muhursuz oy pusulalari ve zarflar geçersizdir.
Yasada yaziyordu ki: cunhurbaskani tarafsizdir! 'Namusum ve serefim uzerine and icerim'...
Aihm tespit yapacak, utanmasi olan utanacak. Olmayan bir de uste cikacak zeytinyağı gibi...
Biz de kafayı siyiracagiz biraz daha... ilgisiz olacagiz daha fazla.
Ama...
Elimizin nasirdan balyozlarini, başlarına vuracagiz; yakındır!

Tatil = deniz güneş

denize isemek cok zevkli.

ehm... rahat yerler oluyorlar...

Öyle bir şart olduğu nereden çıktı?

bana kalsa tüm senemi +30 derece olan sıcak ve denizli memleketlerde geçiririm.
deniz güneş iyidir ama zorunluluk olduğunu sanmıyorum balayı için :D
gönlünüzden ne geçiyorsa orada tatil yapınız.

Demek ki öyle seviyorlar. Bir zorunluluğu yok ki bunun. Kim nasıl tatil yapmak istiyorsa öyle yapar. Bizi de çok ilgilendirmez sanırım insanların tercihleri.

Siz deniz tatili istemiyorsanız gitmezsiniz, olur biter.

Kim ne seviyorsa ona gore gidiyor balayina. Ben de orayi burayi gezmekten farkli bir sey yapmak adina ilk kez otel tatili yapmaya karar verdim mesela.

Özellikle düğün yapan çiftler için bu süreç, hem fiziksel hem maddi hem de manevi anlamda çok yorucu ve yapratıcı oluyor. Hemen düğün sonrası gidiliyorsa da, kavun kapruz gibi yatılacak keyif tatili istiyor insanlar.

öyle bir şeyi hiç duymadım. ben olsam hayatta denize gitmem öyle özel bir plan için. zaten denize girmeyi sevmiyorum.

denizde sevişmek?

şaka bir yana deniz güzeldir; denizsiz tatil olmaz diyenlerdenim.

Denizsiz tatil olur diyenlerdenim, hatta daha iyi olur diyenlerden.

isteyen istedigini yapiyor bence.

bence düğün süreci o kadar yorucu geçiyor ki evli çift kendini her zaman gidemeyeceği bir yere giderek şımartıyor. okyanusa veya bahamalara gitmek her zaman aklına gelmez, balayı biraz da bahane oluyor.

Tercih meselesi

söylemiyoruz.

sorulmuyor ya. sorulsa da alıyorum bir şeyler derim heralde.

Soylemem samimiyetime bagli söylüyorsam da net olani söylüyorum brüt ne ki. Onemi yok.

söylemeyin hocam, ben söyledim pişmanım. ota boka önüme geliyor, "ama sen şu kadar maaş alıyosun" diye

elime gecen neti soylerim niye saklayacagim yav.

ortalama bişey söylüyorum. 3 - 3,5 arası; 4 - 4,5 arası gibi. ama neti söylüyorum tabi ki, keza net maaş alıyorum brüt artıyor sürekli :)

Söylemiyorum. Özellikle saklıyor değilim ama böyle parasal muhabbetler içine girmek hoşuma gitmiyor. Alıyoruz işte kendimize yetecek kadar bir şeyler vs. deyip geçiştiriyorum.

Değişiyor diyorum, net miktarı söylemem.

soylemiyorum. sorana da kil olurum, sana ne? bir de sacma salak karsilastirmaya falan giriyorlar. yakinlik durumuna gore eger kirmak istemiyorsam x civari falan derim.

Soylemiyorum genelde. Maasin sorulmayacagini bilmesi lazim insanin.

Alakasız biriyse ama illa bir yanıt bekliyorsa "Allah'a şükür idare ediyoruz" veya "asgari civarı" diyorum. (Gereksiz akraba/tanıdıklar bu sınıfta)

Yakın biriyse bankaya yatan neti söylüyorum, brüt benim elime geçmiyor ki, o parayı ben görmüyorum sonuçta. Esas olan net bankaya yatandır benim için.

bazen sorulmadan da söylüyorum bazen, çünkü az :D
net söylüyorum tabi ki, brütün bana yararı yok ki sorana yarasın.

Alıyoruz işte birşeyler.

ben eskiden kıl olur söylemezdim, şimdi net neyse onu söylüyorum. ulu orta değil tabi ki, yakın arkadaşlarıma anneme babama filan.

hepinizin demek istediğini anlıyor ve hak veriyorum ama kimse kimseye maaşını söylemiyor mu demek oluyor bu? illa yabancı ya da samimi olmayan birinin sorduğunu farz etmeseniz iyi olurdu. anne-babanız-kardeşiniz-eşiniz, ne bileyim işte, maaşınızı saklamak zorunda hissetmediğiniz kişilere nasıl söylediğinizi merak ediyordum. maaş algısı nedir onu merak ediyorum ben; art niyet aramayacaktım cevaplarınızda gösteriş yapıyor, artislik yapıyor diyerek.

samimi olmadığım kişilere zaten sormam. yakın arkadaşlarımla da rahatça konuşup gerek patrona saydırma, gerek zam meselesini vesaire rahatça tartışırız.

İlla söyleyeceksen eline geçen miktar söylenir. Borçlar çıktıktan sonra eline kalanı da söyleyebilirsin :)

aileme aylık net ortalamayı söylüyordum. brütün içinden çıkamazlar. :)

ama @mirty'ye kesinlikle katılıyorum. mutlaka bir şekilde önüne çıkıyor.

anam babam diyorum bak, sırf param var diye enişteme benim adıma BORÇ VERMİŞLER. benim başka bir planım var mı, kendime göre ne düşünmüşüm sormak yok. o yüzden ben de geniş bir skala söylüyorum onlara. aile dışından biri şimdiye kadar sormadı.

o zaman soyle diyelim, sorarlarsa cok yakinlarima, hava atmak gibi algilamayacagini bildigim ya da profesyonel gorusune cok guvendigim kisilere soylerim.

ama piremses'in dedigi gibi aile icinde cok sacma salak sekilde onune cikiyor, benim annem de kuzenim icin benden borc istedi mesela, sonra kuzenim direk kendi istemeye falan basladi. iki uc kere tekrarlaninca annemi iyice hasladim. akrabalarla para isine girilmez zira giden geri gelmiyor ya da bizimkiler arsiz bilemiyorum.

streetbox'a baktın mı? ben de bakmadım bayağıdır ama vardır diye tahmin ediyorum :)

koton a da bakmayı dener misin

www.zara.com

buradan illa ki beğenirsin bir şey.

@fragile işte bunu kastediyorum bu elbiseler çok abidik gubidik değil mi beğenemiyorum hiç birini. Birkaç yıl önce her yaz zarada beğendiğim bir sürü elbise olurdu aralarından seçip almak zorunda kalırdım şimdi bir tane bulamıyorum.

yargici'ya bakin bence, bu yaz cok tatli elbiseler var - her yaz oldugu gibi. ayrica zara'nin elbiseleri bence internette cok guzel oluyor ama almaya gelince hepsi polyester hepsi plastik geliyor bana. bir de bu sene doseme kumasi gibi igrenc bir kumas moda

Pastörize süt hanımcığım size sarılabilir miyim? Aynı durumdayım, zara bershka pull and bear h&m mango koton defacto lcw bildiğim ne kadar marka varsa hiçbirinin hiçbir elbisesini beğenmiyorum bu sene. Psikoloğumla zayıflama konusunda daha kararlı olmam için olmak istediğim ideal bedende bir elbise almamı, seneye yazın onu giyecek olmanın azmiyle motive olmamı konuşmuştuk. Ben 1 aydır elbise beğenemiyorum ciddi ciddi :/ moda çok bozdu :/

@apartman teyze gel sarılalım. İşin garibi insanların üzerinde güzel güzel elbiseler görüyorum nerden alıyolar bunları biz niye bulamıyoruz :D

Galiba markaları boş verip mağaza butik filan gezmek lazım :(
Resmen biraz 70ler biraz 80ler biraz 90lar ortaya karışık iğrenç koleksiyonlar yapmışlar hepsi de birbirinin aynı. Bu modaya kim yön veriyo ya :')

Zara'da var aslında ya. Ben geçen elimdeki hediye kartını harcayayım diye metrocity'dekine gittim. Kapıdan girince soldaki bölümde, çiçekli tatlış yazlık elbiseler vardı. Yeşil üzerine beyaz papatyalı var, onu beğendim, henüz almadım ama alıcam:p

Bulursam atayım linkini.

Edit: online mağazada yok mesela o elbise ve gördüğüm diğer elbiseler.

trendyol'da çok var. daha bugün aldım elbise, en kötü olmazsa iade edersiniz o prosedür de çok kolay, kargo ücreti de iade oluyor ve gezmeden tüm elbiseleri denemiş oluyorsunuz.

bugün baktıklarım:
www.trendyol.com
www.trendyol.com
www.trendyol.com

olmadı mağazalarına siz bakın mango filan da var.

mango'da o kadar çok var ki hangi linki koyacağımı şaşırdım,görmemiş olmanız imkansız.
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com
st.mngbcn.com

Ben de nefret ediyorum o kokudan. Toz kokusu gibi garip bi koku di mi? Sanırım yeni makinelerden kaynaklı o. Az su ile yıkarken bekledikten sonra bu hali almasına sebep oluyor.

dediğiniz koku rutubet olabilir mi? oturduğunuz yer rutubetli?

Honuna, rutubet kokusu değil.
O kokuyu biliyorum. Bir de yeni taşındık bu eve. Ben dıger evde kışlıkları cıkardıgımda da aynı sorun vardı. Rutubet olsa mutfakta yiyecekler de boceklenmez mi?

Icha'nın dedigi gıbı toz kokusu gıbı. Ama saklarken mıs gıbı yumuşatıcı kokuyorlar. Birkac ay sonra acınca boyle oluyor.

Benimkilerde de olabiliyor biz bol bol beyaz sabun koyuyoruz yine de oluyor ama pis olduklari icin falan degil endiselenmeyin, havalaninca geciyorlar ya da duru su ile kisa prog.da yikiyorum icime sinmezse.

hurçları yıkıyor musunuz? biz hiç öyle bir problem yaşamıyoruz fakat lavanta kesesi yerine kalıp sabun kullandığımız için olabilir belki. alternatif olarak çok tıkıştırmamayı deneyin ki kıyafetleriniz nefes alsın. son bir ek daha, rutubet olabilir, rutubet varsa illa mutfağı böcek basar diye bir şey yok.

Evde liyakat kalmamış, hurclar da yıkanıyor tabii ki :) rutubet de olabilir tabii ama hem rutubet kokusuna benzemiyor hem de eskı evde de aynı sey olunca, evin baska yerlerinde rutubet ile ilgili sorun olmayınca benım saklamam ile ilgili bir sorun var dıye dusunmustum.

Kokulu çöp poşetleri var biz yıkayıp sıkıca onların içine koyup öyle kaldırıyoruz 1 sene sonra açtığımızda mis gibi kokuyor ama hava almamaları lazım.

Dubaiye sik sik gidiyorum hic boyle bir sorunla karsilasmadim, en son haziranda gittim.

Vallahi ben yaklaşık 2 ay önce Dubai'ye geldim, buradaki şirketim evrak işlerini halletti vize konusunda hiçbir sorun çıkmadı. Keza başka bir Türk arkadaş da benimle aynı dönemde geldi, o da aynı... Eşim iki kez turist vizesi alarak ziyaret etti -ki sonuncusu 10 gün önce, orada da herhangi bir zorluk çıkarmadılar. Şu Katar olaylarıyla bir değişiklik oldu mu bilmiyorum ama burada vize işleri aşırı basit, neredeyse her şey online. Şirket burada yerleşikse sponsor oluyor; evrakların görüntülerini yolluyorsun, 5-7 gün içinde mailine pembe renkli bir vize yolluyorlar; sonra bununla giriş yapıp sağlık raporu ve parmak izi prosedürünü halledip takriben 2 hafta içinde çalışma vizeni ve kimliğini alıyorsun.

@kassiopeia, cok guzel haber. turistik mi gittiniz calisma vizesi ile mi? uamrim cevaplar hep sizin gibi gelir.

@salihdt, cok guzel haber cok tesekkur ederim. Sanirim benim sansizligima iki kere ust uste reddedildim o halde. Ki ikisinde de sirket basvurmustu vizeye benima dima, bireysel bile degil.

Yani umarim son dakika katar krizi olayi bozmamistir. Cunku ilk vizem ocak ayinda reddedilmisti ki o zaman katar krizi falan da yoktu.

Umarim sadece benim sansizligimdir. Baska bir sey yoktur.

Turistik gittim ancak oradaki sirketler ve vize konusunda @salihdt'ye katiliyorum, paran olduktan sonra ve online formlari doldurduktan sonra vize almak cok cok kolay. Artik vizem iki gunde geliyor. Ancak adiniza acilmis bir takip, birinin sikayeti vs olabilir ve her zaman bundan haberiniz olmayabiliyor. Birisi sikayet ediyor basiniz derde giriyor ama bir sure haberiniz olmayabiliyor, yabancilar ofisine fln basvuru yaptiginizda cikabiliyor. Size de boyle bir durum olmus olabilir - boyledir demiyorum- tanidik biri varsa polisten falan adinizi bir sorgulatsin. Bir de evraklarinizda bir gariplik olabilir, sirket araciliiyla aliyorsaniz sirketin evraklarinda, oradaki varliginda bir sorun olabilir, bu o sirket araciligiyla basvuran herkesi etkiliyor olabilir vs. ne yazik ki dubai boyle, mumkunse icerden bilgi almaniz en mantiklisi.

bence hiçbir sıkıntı olmuyor aksine ikinizin de ana dili olmayan ingilizce ile iletişim kurduğunuzu bildiğiniz için birbirinize karşı daha toleranslı ve anlayışlı oluyorsunuz.

edit: gerçi eş özelinde bahsediyorsan bilemem evlenmedim.

1.5 yıl süren yabancı bi ilişkim oldu. sık kullandığım mecazi şeyleri öğretip söylediğimde tam olarak anlamasını sağlamam maksimum 2-3 hafta sürmüştür.

oturup öğreticem desen 1-2 gününü almaz ben kullandıkça açıklıyodum

bıraksan avrupa'ya koşup sokaklarında evsiz olmaya razı gelecek bir vatan hayını olarak bu konuda seninle aynı fikirdeyim. iki taraf iletiştikleri dili anadil seviyesinde bilmeyince doğal olmayan bişeyler var gibi hissediliyor. hele ki dili iyi kullanmayı bilenler, onunla oynayıp kendini daha iyi ifade edenler için zor olduğunu düşünüyorum.

hoş, 45 kuşak türk olup hala anlaşamadığım o kadar insan varken overall açıdan evlenme kriterlerimi karşılayan bir ingrid için buna takılmazdım ama günün sonunda evet; bi bişeylik oluyor.

2,5 yıl ingiliz bir sevgilim oldu. en son hiç ingilizce bilmeyen bir arkadaşımla neşet babadan ahirim sensini dinleyip tarzanca anlatıyorlardı birbirlerine :). kapıcıya kolay gelsin halil efendi falan diyordu. bizimle fasıla gelip hüzünlü şarkılardan aniden hareketli şarkılara geçişlerimize falan katıla katıla gülüyordu. onun esprilerini anlamadığımda english humour diye dalga geçiyordum, o da benim esprilerimi anlamadığında aynı şekilde dalga geçiyordu, bu durumla eğleniyorduk. karşınızdaki kişiyle ilgili bu durum bence, dil ile değil...

iliskiye bu yabanci ya da degil gibi bakmadan 'bu insanla anlasiyor muyum, bu kisiden yol arkadasi olur mu' diye dusunebilmek onemli sanirim. Eger kisi onceliklerinizi sagliyorsa yabanci olup olmamasinin bir onemi kalmiyor benim icin. Benim iliskimde esimin mecazi ifadeleri anlamasi ya da anlamamasi 'karin doyurmuyor', baska oncelikleri saglamasi daha onemli. Bu nedenle de bence bu iliskiyi yavanlastiran bir sey degil, ondan daha cok yavanlastiran seyler var. Ama bu sizin iliskinizde farklidir mesela, bu sizin icin olmazsa olmazdir o zaman yapamazsiniz tabii ki. Hem iyi hem kotu yonleri var ama her iliskide var, hangi konular elzem, goturusu getirisi nedir onu tespit etmek lazim.
Bunu turkler soyle boyle demek icin demiyorum, eger ayni sekilde hissettigim ve/veya anlasabildigim kisi turk olsaydi da ben turk istemem, yabanci isterim demezdim.

Yavan degil, Umut Sarıkaya karikatürlerine Türk arkadaslarımla da gülüyorum. Eksikligini hissettigim sey, Türkce konusamamak aslında genel olarak. En son 5 yıl önce Türk sevgilim olmustu, o vakitten beri hic boyle dusunmedım, bir eksiklik hic hissetmedim. Baska seyler konu oluyor, baska seylere ironi yapılıp beraber gülünüyor.

Bir de, aynı dil ve kültürden gelmek benim öncelligim degil. Öyle biriyseniz tabii ki mutlu olamayabilirsiniz.

Üzülmeyin yani, o ciftlerin onundeki en son engel belki aynı dilde mecaz frekansı olmaması.

Türkçe konuşmaya çalışan ecnebi hatunlar çok sevimli. Bir de onu düşün.

kusura bakma ama hayatımda duyduğum en manasız, en cahilce şeylerden biri olabilir bu. yabancı ya da türk eşi tercih etmek için sebepler vardır, ona diyecek sözüm yok da "mecazlı anlatımlar, türkçe, anne sütü" romantizmi falan çok saçma. evleniyosun yahu kitap çevirmiyosun. yabancı sevgilim varken hiçbir zaman geyik ya da mecaz konusunda sıkıntı çekmedim, aşağı yukarı aynı kafa-zevk insanı olduğunda benzer şeylere gülüp ağlayarak ortak bi kültür zaten oluşturuyosun. ha türkle konuşmak yabancı dilin ne kadar iyi olursa olsun çoooook daha rahat ama bu ilişkiye etkisi olan bi şey değil. anca bu anlamsız romantizm sahiplerinde olur. eşi yabancı olan birine üzülmek ne ya jsfksl

şimdiki aklım olsa gavur hatunla evlenirdim.
(mecazdan hoşlanmam.)

Ben öyle düşünmüyorum ya. Kafalar uyuşunca inanılmaz gırgır şamata dönüyor. Çok eğlenceli oluyor. Hem her geçen gün dil becerilerin de gelişeceğinden kendini çok daha iyi, anadil seviyesinde ifade edebilecek raddeye geliyorsun. Ama böyle önyargılı yaklaşırsan olmaz o iş.

1di 0 oldu. :D mezuniyet 2016

1.

Görüşmek denemez aslında. Arada yazışıyoruz. Farklı şehirlerde yaşıyoruz.

0. Bu arada belirteyim üniversite okuyorum, aghshdfs.

5 i sık ve aktif, 15-20 civarı.

5-6. mezuniyet 2007.

5 kişiyle görüşüyorum.

İkisi evlendi, biri sonbaharda evlenecek onlarla eskisi gibi görüşemiyoruz ama yine senede birkaç kamp, iftar, ne bileyim kahve için bir araya geliyoruz.

2

5 mezuniyet 2010

onlarca. etrafim onlarla dolu.

1

2009 mezunuyum.

hiç

0.

Sıfır. Arada instagram fotograflarimizi begeniyoruz iste.

Aktif olarak 5 kişi ile görüşüyorum .

Aktif 10 kişi vardır. Görüşmediğim halde,bir işim olsa çekinmeden 200 kişiyi de arayabilirim. 2014 mezuniyetim.

0
mezuniyet 2007

2 tane çok yakın arkadaşım var üniversiteden. Farklı şehirlerdeyiz şu an ama her gün konuşup haberleşiyoruz. Bunun dışında görüşmeye de çalışıyoruz fırsat oldukça. 1 arkadaşım daha var, eskiden çok yakındık. Sonra başkaları girmişti aramıza ama düzelttik arayı, ayda birkaç kez buluşuyoruz onunla. Aynı şehirdeyiz zaten. Bunların dışında ara ara görüştüğüm 2-3 kişi var ama çok yakın olduğum insanlar değiller.

aktif lisanstan 3 y lisans 1 doktoradan 3 kişi.

0

2

0 mezuniyet 2011

Sık olmasa da görüştüklerimin Slsayısını bilmiyorum ama neredeyse 2 günde 1 görüştüğüm 2 arkadaşım var. Farklı şehirde olmasak daha sık olurdu muhtemelen.
Mezuniyet 12

bütün yakın arkadaşlarım üniversiteden
5 tanesiyle sık, toplamda 15-20 kişiyle görüşüyorum.

merak ettim.

burada 0 yazanlar hangi arkadaslariyla gorusuyorlar

lise mi?

0

@kosun evet lise

Sıfır. Üniversite devam ederken de bölümümden kimseyle görüsmedim. Yüksek Lisans: 2.

İlk üniversiteden 6 (1998 mezunuyuz. Farklı ülkelerde yaşadığımız halde yılda en az iki kez görüşürüz, whatsapp grubu gayet aktif)
İkinci üniversiteden 2 (2005 mezunuyum)
Yüksek lisans 1 (mezun olamadım ama onlar 2008 mezunu)

90'larda mezun olduğum liseden 20 kişi her sene iftar için buluşuyoruz, ben 4000km yoldan geliyorum.

3

4
mezuniyet 2011

tarihleri bilmiyorsaniz acik bilet acentadan aliniyor diye biliyorum. ancak size cok pahaliya gelecektir. arkadasinizin babasi muhtemelen belli tarihler icin almistir. benim de bir arkadasim orada yasarken taa subat-marttan alirdim kislik biletlerimi ama tarih belirtmek gerekiyor ve pegasus'un kampanyasi ile gercekten cok ucuza geliyor. o zaman gitmeseniz de dert edilmiyor.

Tarihlerim belli, sallıyorum 2 haftada bir Pazartesi öğlen toplantıya katılmam gerekecek.
Bu şekilde pegasustan almak mantıklı olur mu? Web sitesi hep pahalı çıkıyor.

Pegasusun kampanyalari oluyor ama kis icin bitmis bile olabilir ben subat martta aldigimi hatirliyorum. Emailinizi siteye birakirsaniz mail gelir size, kampanyaliyken alirsiniz.

Marina kirası teknenin bakımı falan belinizi büker.

Sürekli hareket eden bir yapıda yaşamak bir süre sonra sağlık sorunlarına neden olur diye düşünüyorum. Bence mantıksız.

mali açıdan mantıksız olacağı kesin. aynısını yapan sizin gibi tipler biliyorum, pişmanlar. marina fiyatlarına bir göz atın.

Bu tekneleri günlük/saatlik vs kiralamak çok karlı oluyor diye okumuştum. Madem bir de ufak ev tutacaksınız, arada bir kiralayın arada bir kendiniz geçin mesela?

Rutubeti es gecmeyin.

Mali açıdan mantık ararken şöyle düşünüyor musunuz? Opel de gidiyor bmw ye ne gerek var.

10 metreden küçük,3 kamaradan az olmayacak bir şey düşünebiliriz. Marinada kalacağı için çok sallanmayacak, il izmir olduğu için ısınma problemi uzun sürmeyecek.

Kışın karaya çekilme olayı da tüm kış için değil, zehirli boyası atılıyor, yosun kazınıyor vs.

Aylık 3.000 den çok mudur gideri sizce? 10-15 metrelik bir şey için konuşalım. Bunlar farazi biraz fakat şekillensin diye somutlaştırıyorum.

simdi buradan anladigim kadariyla biraz cevap vermege calisacagim.anladigim kadariyla sizin suyla ve kayikla olan iliskiniz kadikoy vapurndan ibaret ama suyun uzerinde yasamak gibi bir hayaliniz var.
Ilk etap tamam guzel bir hayaliniz var bunu neyin uzerinde gerceklestireceksiniz,yekenli bir tekne mi olacak yoksa motoryat tipimi.ilk dusunmeniz gereken evre bu.olayinizin ne oldugu.benim cikarimim ev gibi olsun mantigindan dusunceniz bir motoryat.olur neden olmasin.
Marina masrafi falan keyfe gore artan eksilen seyler ,cozumu her zaman var.ben istanbulun iyi bir marinasinda cok iyi bir konuma yillik 6000 euro gibi bir para oduyorum.ayliga vursan 2500 e falan gelir.kaptan vs masrafim yok.istesem bu masrafi cok asagi dusurebilirim,nispeten uzak marinaya,balikci barinagina giderim.kayigin uzerinde kaldikca cevren artar ve sabit masraflarinida asagiya cekmeye baslarsin ama ilk baslarda bakimi,onarimi biraz masrafli olur.birde marin dedigin her malzeme normalden pahalidir.surekli tuzlu suyun ustunde korozyona cok aciksin.kotu malzemeyle suyun ortasinda kalirsin.yasanip ogrenilecek isler.
Yatirim mevzularina gireceksende tekneyi parani kazandiginda almalisin.buna bir ev ,arsa gozuyle bakmamalisin.bir degeri vardir,degerini genelde korur ama para lazim satalim,ay olmadi satalim bunu dediginde sansli olmalisin.
Teknede uyunur mu,bir ay ustuste uyunurmu,bir yil uyunurmu kisimlarina simdilik girmeye gerek yok.
Bence sunu yap.git evini,arsani vs al.bu sirada denize yakin durmaya calis,marina olur,barinak olur.git gel tanis.balik tutmaya cik.geziye eslik et.bi bak bakalim deniz tutuyormu seni,oralardan takip et,kayigin piyasasi nedir.motoru nasildir,denizciligi iyimidir,ne zaman alinir ne zaman satilir.yani hemen cikalim ustune yasayalim biraz zor is,bir yerlerden baslamak lazim.

www.instagram.com

kendisine mesaj atın. amerikada bir kaç yıl teknede yaşamıştı. deneyimlerini yazdığı siteyi
paylaşacaktım; kapatmış.

cok yakindan bir tanidigim bu sekilde yasiyor ancak izmir'de istanbul'da degil. kislari ucuz bir marinaya bagliyorlar, ege tarafinda. hic altindan kalkilmayacak gibi bir ucret degil. marina fiyatlarini sorun. yazi ise denizde geciriyorlar. kilit nokta burasi, yazin marina fiyatlari artiyor. o zaman masrafi kaldiramiyorlar, ancak bu insanlar calisan degil tabii, o da masraflar bakimindan onemli. denizde demirleyip takilmak daha mantikli oluyor. kesinlikle evde yasamaktan - onlarinki - daha ucuza geliyor ve evleri yok. ayrica yine bagladiklari marinada camasir makinasi, vs. gibi seyleri kullanabiliyorlar. hic oyle surekli bir sallanma da soz konusu degil.
ancak cok iyi arastirmaniz lazim, konu ile ilgili hic bir fikri olmayan insanlarin yorumlari ile karar vermeyin ya da vazgecmeyin. hangi tekne size uygun, kaptanlik sertifikaniz var mi, ne yaptiginizi bilebiliyor musunuz, teknede yasayacak kadar minimal bir yasama hazir misiniz? vs.

bence ankara merkezde oyle bir yer yok. anittepe yuruyus parkurunu deneyebilirsiniz. eymir var bir de

sessiz sakin arıyorsanız dağ-orman-bayır bakınacaksınız, şehir içinde üniversite kampüsleri var.

haklısın tabi ama şimdi sahaflık da ayrı ve yaşatılması gereken bir kültür. sen bugün bir kitaba dr'daki gibi aynı parayı verirsin sahafa, ama yarın bir gün sittin sene bulamayacağın, hatta bulmak için 10 kitap parası vereceğin bir kitabı sahaftan 3-5 tlye alırsın.
eğer sahaftaki her kitap pahalıysa, bu durum sahafın işgüzarlığıdır.

sorun sahaplar kendini antikacı satıyor. evet efemine ürünleri nadir bulunan, koleksiyonluk eserleri bulunduran sahaflar olabilir. ama baskısı olan baya dediğin gibi dnr'dan alınabilecek okunmuş kitaba aynı parayı istemeleri saçmalık. sahaflar tamam dursunlar antikacı gibi o zaman ikinci el kitapçılar açılsın onlar normal normal iş yapsınlar.

efemine olsa satamaz ayol, Allah muhafaza, "efemera"dır o.

en son 65 lira verdim sahaftan aldigim kitaba. baska sozum yok. :(

Hastaneden çok doktor çok önemli ortopedi ameliyatlarında. İki hastanedeki doktorların da geçmişine bakmak lazım.

hastane yerine doktora bakmak onemli +1
ancak benim ilk tercihim her zaman guven hastanesi olur.

doktorların ikiside bildiğimiz kadarıyla iyi, internette baktığımda ikis,yle alakalı da kapsamlı yorumlar yok, eğitimleri yakın. hani hastaneler arasında acaba belirgin bir hizmet veya donanım farkı varmıdır?

araştırıp denk geldiniz mi bilmiyorum ama MEHMET DEMİRTAŞ çok başarılı bir doktordu. İbni Sina'daydı eskiden,şimdi MEDİCANA'daymış. Ayrıca İbni Sina'nın El Cerrahisi bölümündeki doktorları da çok iyi.

nice olabilir.

italya, portekiz ve ispanya adalarina bakin

@kassiopeia okadar çok ada var ki bakıyorum zaten de hangisi iyidir onu bilemiyorum. Oyüzden de özellikle şuraya gitmelisin diye tavsiye istiyorum :) zaten baktığım yerlerde genelde o 3 bölgedeki adalar.
@luchetti evet nice da olabilir merak ettiğim bir yer benim de bi kaç otel baktım ama oda kahvaltı hep:(

@carmenta otelin plajı olmasını neden bu kadar önemsediğinizi anlayamadım,
bu şehirlerde dev gibi plajlar var zaten oradan girersiniz denize

sicilya ve sardegna'nin gercekten cok guzel sahilleri var. sicilya'da siracusa civarlarina bakabilirsiniz mesela. portekiz icin de madeira olabilir. ayrica fransa'nin corsica'sina bakabilirsin. ispanya icin Fuerteventura diyorum. ama her sey dahil otel konsepti hic yapmadim :S

@kassiopeia tesekkur ederim bakicam.
@luchetti benim icin sorun degil de bizimkiler biraz fazla duskunler keyiflerine :) bi de cocukta olucak ya rahat bi tatil yapmak istiyorlar. Direk odadan cikip plaja insinler hersey dahil olsun vs. onlarinda tatil anlayisi bu. Bana kalsa hostel tarzi bi yerde kalir butun gun gezer hergun baska bi plaja giderdim.

Marbella tavsiye ederim. Ben gunubirlik gittigim icin konaklama komusunda tavsiye veremiyorum ama denizi cok guzeldi.

İyi olur, ben hep kesiyorum çok basit. Uzunluğa dikkat et yeter.

saçın ıslakken kesme farkında olmadan çok kesersin. önce uzun kes sonra istediğin boya gelene kadar kısalt. bazıları böyle 2.bp.blogspot.com üçgen şeklinde ayırıp kesiyor ama ben sevmiyorum. şöyle i.ytimg.com daha iyi bence ama sana kalmış bir şey. senin attığın modelde üçgen şeklinde sanırım tam anlaşılmıyor. bir de saç usturası al bir yerden uçlarını hafif inceltirsin istersen.

Kuaför güvensizliğinizi anlayabiliyorum ama kakül kesmeyen kuaför ölsün bi zahmet. Fotoğraftaki kakül o evde kullandığımız makaslarla olmaz, makas izi kalır. Kuaförler kullandığı makaslardan almanız gerek.

ben eskiden kendim keserdim. sacim duz ama en onemli seylerden biri islakken kestigin boy ile kuruyken boyu ayni olmuyor bu nedenle bir tik uzun kes ki kuruyunca istedigin boya gelsin

Benim kuaförüm bana öğretmişti ama kendim hiç kesmedim yine de. Düz ayırdıktan büküyordu. Kaşının hizasından aşağı doğru verev kesiyordu. Böylece dümdüz saçma bir iz olmuyor.

i.hizliresim.com

Bence denecek şey değil. Kesitirdikten sonra kısalt ama sıfırdan kesme.
youtu.be

yapma bence evde bok edersin saçlarını

How to get away with murder

Goliath, the doubt

The good wife

the good wife ve devamı olan the good fight

Better Call Saul ^^

damages

biraz daha açıklasan ya da örnek verirsen anlayabiliriz. Dergilerden mi bahsediyorsun?

100 sayfalık bir makale yazdım. bunun 20 sayfası referans, 10 sayfa içindekiler. sayfa başına para alındığı zaman bu referans, içindekiler kısmı da buna dahil mi değil mi?

bu durumda, 100x sayfa başı ücret mi yoksa 70xsayfa başı ücret mi olur diyor arkadaş herhalde.

@blue eyes'in dedigi ise dahil degil.

Soru içinde soru olacak ama kimler nasıl bir akademik makale için ücret öder? (Hukuki görüşe ödendiğini biliyorum ama bu akademik makaleyi ilk kez duydum)

Akademik makale yayınlamak için ödenen dergi ücretini kast ediyorum, makalenin 2 sayfa referansları tutmussa bu da ücrete dahil sayfa sayısına girer mi, asıl soru?

Ben şıkkı diyorum. 26 yaşındayım ve hep böyle tatillerden zevk aldım. Otele kapanmali tek bir tatilim oldu onda da 2. Gün sıkıntıdan patlamiştim.

kesinlikle deniz-kum-güneş tatili değil..sevmiyorum, çok sıcak oluyor, denizi çok arayan biri değilim, kum zaten nalet bir şey..Tatil yerlerindeki fahiş fiyatlar ve o ortamları da çok sevmiyorum..

Benim için tatil illa denize gitmek değil de zaman bulamayıpta ertelediğim beni rahatlatacak mutlu edecek şeylere vakit ayırmak..Bu yeni bir yer keşfetmek olur ya da tüm tatil sadece uyuyup kitap okumak olur vb.

Tatile gidipte tatilde yapılacakları görev kafasıyla yapmaı sevmiyorum..En olmadı yazdıklarından ikincisini tercih ederim.

tatili nicin tek bir kefeye koyuyorsunuz ki? kimi zaman sadece dinlenmeye ihtiyaci vardir insanin, kimi zaman gezmek dolasmak ister, kimi zaman deniz tatili isterken, kimi zaman daga tirmanmak ister.

2.sini tercih ederim. her şey dahil sistemin sadece o otele faydası var.aslında ne o otel müşterisi kaliteli hizmet alıyor ne de çevredeki esnaf(varsa tabi).
tatile gitmişsem o yerin yerlisi gibi olana kadar gezip görmem lazım, lezzetlerini tatmam lazım.
24/e

Kesinlikle deniz kum güneş değil +1

Denizi severim ama yüzmeyi hiç sevmem, güneşe de alerjim var o yüzden böyle bir tatili aklımın ucundan bile geçirmiyorum yıllardır. Ben kültür turlarını seviyorum. Orta karar otellerde kalıp görebildiğim kadar çok yer görüp diyar diyar gezmek isterim. Benim için ideal tatil budur.

Yaş: 29

yazlıkçıyım, tatilde en öncelik verdiğim şey mangal