Giriş
(6)

isi kabul etmeli miyim?

voltairem
Slm, istanbul besiktas’ta bulunan meshur bir universitenin esit agirlik bolumunden mezunum. 2 aydir is bulamadim. Bir tane buldum ama maasi dusuk ve hayalimdeki sirket ortami yok. Ancak daha fazla evde durursam kafayi yerim. duzgun bir yer bulursam hemen yeni yere gecerim, burayi cv’ye de yazmam. ka
Slm, istanbul besiktas’ta bulunan meshur bir universitenin esit agirlik bolumunden mezunum. 2 aydir is bulamadim. Bir tane buldum ama maasi dusuk ve hayalimdeki sirket ortami yok. Ancak daha fazla evde durursam kafayi yerim. duzgun bir yer bulursam hemen yeni yere gecerim, burayi cv’ye de yazmam. kabul etmeli miyim?
0
voltairem
(01.12.25)
evet
+1
elorelia
(01.12.25)
merhabalar, anladigim kadariyla ilk isiniz olacak? yani ne mezunusunuz ve nasil bir is ariyordunuz da bunu bulduniz bilemiyorum ama mesela beyaz yaka bir sirkette is ariyorsaniz ve begenmediginiz bir sirketten kabul aldiysaniz, hele de ilk isiniz ise, kesinlikle kabul etmelisiniz, is isteyken bulunur bu bir ikincisi henuz is yasamina iliskin hicbir deneyiminiz yok demektir, yani 'toplantiya nasil katilinir'dan tutun da, sabah ise nasil gidilir, insanlar nasil selamlanir, email nasil yazilir vs. Bunlar basit gibi gorunebilir ama emin olun gorusmelerde ve bir sonraki isinizde deneyiminizin olmasi cok onemli. Calistiginiz sureye bagli olarak, mesela girer girmez CV'ye yazip evet is aramayin cok sacma ama 6-7 ay sonra hala is bulamadiniz, CV'nize yazabilirsiniz ve oyle aramaya devam edersiniz.
elbette muhasebe isi ararken supermarkette kasiyerlik ya da garsonluk isi bulduysaniz cevabimiz farkli olabilir, ben benzer isler olarak varsaydim.
+2
kassiopeia
(01.12.25)
kabul et, işin varken iş bulmak daha kolay olur hep, uzun çalışırsan (1+ yıl) cv ye de yaz utanılacak bir şey değil.
+2
ravenudon
(01.12.25)
bence evet.

sonuçta şirketin deneme süresi olduğu gibi sizin de deneme süreniz var.

evde olmaktan iyidir.

iş mülakatlarında hali hazırda çalışıyor olmanız hem karşı tarafa güven verir hem de sizi işi almalıyım mecburiyetinden kurtarır.

ek olarak iş aramak çok stresli, o arada bi yerde çalışmak evde olmaktan 1000 kat iyidir.
+2
gurur
(01.12.25)
kabul etmelisin
0
koela
(01.12.25)
Hayalimdeki şirket ortamı yok demişsin ama hayalindeki şirkete gidebilmek için böyle yerlerde tecrübe kazanman gerekiyor zaten.
Ulaşım filan sorun değilse Başkası kabul etmeden sen başla.
+4
etna
(01.12.25)
(5)

Korkaklığımı, özgüvensizliğimi nasıl yenerim?

psmstc
Yaşamım boyunca hep garantici oldum. Hata yapmaktan korktum. O yüzden ya en iyisi için uğraştım ya da kafamı deve kuşu gibi kuşa gömdüm. Son bir ay hiç kimseden hiçbirşeyden korkmadığım geçici bir dönem yaşadım hayatımın en özgüvenli en disiplinli zamanıydı. Hem Bir yandan ilaç kullanıyordum, bir y
Yaşamım boyunca hep garantici oldum. Hata yapmaktan korktum. O yüzden ya en iyisi için uğraştım ya da kafamı deve kuşu gibi kuşa gömdüm.

Son bir ay hiç kimseden hiçbirşeyden korkmadığım geçici bir dönem yaşadım hayatımın en özgüvenli en disiplinli zamanıydı.
Hem Bir yandan ilaç kullanıyordum, bir yandan da olumsuz duygularımı hislerimi dikkate almadım sadece “bu sorumluluğum” deyip düşünmeden yapıyordum.

Ama stresim yine eskisi gibi tekrar arttı. Bu bakış açımın etkisi söndü işe yaramamaya başladı. Tekrar çamurdan korkaklık çukuruna düştüm. Öylece oturuyorum içinde.

İşyerinde ofisimde örneğin oturuyorum. Yapılacak işler beni bekliyor. “Çok Uykuluyum, uyuşuğum, Sosyal kaygım arttı” deyip kaçınma halimi sürdürüyorum.

Belki kış aylarının da etkisi oldu penceresiz yapay ışıklı odada çalışıyorum.

Velhasılı bir türlü şu cesareti disiplini istikrarlı sürdürmeyi beceremedim.

Bu aktifliği, cesareti, disiplini nasıl sürdürebiliyorsunuz öğrenmek istiyorum gerçekten..

Teşekkürler.
+3
psmstc
(01.12.25)
bu konuda zorlanmayan yok gibidir. yani zorlanmayı bu işin normali kabul etmek lazım. öncelikle kendine hata yapabilme hakkı vermelisin. dünyada her şey her zaman en iyisi olmuyor ve hayatın doğal akışı bu.
0
orpheus
(01.12.25)
x.com

x.com

x.com

bu arkadaşı takip et bu yazıları da oku.
+2
archmeister8
(01.12.25)
yasam size bir anda cesaret yuklemiyor, cesur olacak deneyimler sunuyor. bunu kullanip kullanmamak bize kalmis. inanin o 'ne cesur' dediginiz insanlar da bir noktada sizin gibi basliyor yasama, belki her konuda degil ama herkesin stresli oldugu bir konu var - kimi topluluk icinde konusmaktan, kimi yanlis yapmaktan, kimi ilk adimi atmaktan vs. - herkes bir noktada bir seyden korkuyor ama buna ragmen o adimi atiyor. O adimlari attikca beyniniz ve sinir sisteminiz korkulacak bir sey olmadigini ogreniyor. Bu en guzel kismi, kendimize, sinir sistemimize ogretebiliyoruz bunlari ve bu yapildikca ogreniliyor. Dolayisiyla yapacaginiz tek sey, korkunuzun gecmesini beklemek degil, korkunuzla birlikte hareket etmek. sanirim daha 'kisa' bir yolu yok. bir sure sonra alisacaksiniz.
0
kassiopeia
(01.12.25)
sanki farklı bir şeyleri karıştırıyor gibisiniz, korkak olsanız işinize sarılır, kovulmaktan korkar ve işleri bitirirdiniz. sizinki depresyona daha çok benziyor, yardım alabilirsiniz. bu arada korkak olmak kötü değildir, bazıları korkaktır, garanticidir. her insan aynı değildir, cesur olup, sırf cesurluğu yüzünden hayatı berbat olan bir sürü insan var. karakterini kabul et, her insanı koymak istedikleri kalıplara uymana gerek yok. işini yap sadece, geri kalan düzen bir şekilde gelir.
+1
ravenudon
(01.12.25)
Demek ki ilaçlar işe yarıyormuş, bence devam edin.
0
adivar
(02.12.25)
(10)

Erken doğum

Lethe
Bir yakınımızın erken doğum riskinden ötürü hamileliği yakın takip altındaydı. En son hastaneye yatıralım demişler. Sanıyorum serum ve çeşitli tedavilerle gebeliği olabildiğince uzun tutmaya çalışacaklar.- Etrafınızda erken doğum yapan birileri oldu mu (ör: 32. haftada doğum yaptı gibi..)- Doğum son
Bir yakınımızın erken doğum riskinden ötürü hamileliği yakın takip altındaydı. En son hastaneye yatıralım demişler. Sanıyorum serum ve çeşitli tedavilerle gebeliği olabildiğince uzun tutmaya çalışacaklar.

- Etrafınızda erken doğum yapan birileri oldu mu (ör: 32. haftada doğum yaptı gibi..)
- Doğum sonrası bebekte ve annede sorun oldu mu, olduysa nasıl çözüm sağlandı
- Doğumdan sonra bebek küvezde muhtemelen kalmıştır, tabi gelişime göre değişir ama ne kadar kalıyorlar süreç nasıl işliyor

Teşekkür edeirm.
0
Lethe
(01.12.25)
arkadaşım erken doğum yapmıştı, ama 32 hafta kadar da küçük değildi biraz daha büyüktü. bebek doğmadan önce akciğerleri geliştirme iğnesi yapıyolar anneye. o ilaç yapıldıktan sonra hemen doğmaz bir süre bekleyebilirse (emin olmamakla birlikte 1 hafta falan) çok büyük sorun olmuyor.

yani anladığım kadarıyla burda odaklandıkları şey bebeğin doğduktan sonra kendi kendine nefes alıp alamaması. eğer ciğerler gelişmiş olursa ve nefes alabiliyorsa kuvözde uzun süre kalmaz çıkar. ama ciğerleri minikse entübe edilip veya oksijen desteği verilip ciğerlerinin büyümesini bekliyolar o da 2-3 hafta falan sürüyor sanırım. ama bebek çok çok minikse daha uzun sürebilir.

ama moralinizi bozmayın, arkadaşım da çok çok üzülmüştü ama bir sıkıntı olmadı bebek 2 hafta kuvözde kaldı çıktı, sonra 1 yaşını geçene kadar da anne sütü alabildi.
0
Sadece soruyorum
(01.12.25)
sözlük yazari wild honey suckle 29. haftada dogum yapmisti. belki sorularinizi yanitlayabilir.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(01.12.25)
kardeşimin ikizleri var. 2 hafta erken doğdular. 5 gün kadar küvezde kaldılar. şimdi ikisi de sapasağlam.
0
inheritance
(01.12.25)
anne siz olmadığınız için doğrudan yazıyorum. yaşam sınırı 24. hafta diye biliyorum. eğer 24. haftayı doldurdu ise yaşama ihtimali var. ama ihtimal tabi ki.
bildiğim en erken doğum kuzenim ama o da 6. ay bitimine doğru doğdu. çok uzun süre kuvezde kalmadı. sonrasında herhangi bi sağlık problemi de olmadı. sadece çok zayıf bir genç şu an. annede de problem olmadı zaten erken doğumun anne açısından diğer doğumlara göre ekstra bir riski yoktur heralde. bu bahsettiğim olay minimum 25 sene önce tabi şu anki şartlar çok daha iyidir.

geçmiş olsun. umarım sağlıkla kucağına alır.
0
elorelia
(01.12.25)
ben ocak 92'de 28 haftalık olarak doğdum. 2 ay falan küvezde kaldım. kollarımda hala serum izleri var. bir de erken doğmadan mı yoksa daha sonra ilaçtan mı belli değil işitme kaybım var koklear implant kullanıyorum. fakat bende farklı olarak benim doğumumda doğumhanede bulaşı oldu bebekler bir de patır patır öldü falan ben de hastalık kaptım ettim ölmedim malesef.
anneme gelince süt konusunda sıkıntı olmuş pek anne sütü alamamışım.

32 haftadan bir şey olacağını sanmıyorum.
+1
denizgonen
(01.12.25)
Ben 28 haftalık doğdum, 1300 gram. Benden umudu kesip kenara koymuşlar ama bir şekilde yaşamışım, annemde bebek hemşiresiydi o dönemde dolayısıyla beni yaşatan kendisi. Şu an 39 yaşındayım herhangi bir problemim olmadı ancak sonrasında annemin rahmini almışlar o esnada 41 yaşındaymış kendisi.
0
mirty
(01.12.25)
kendi adima boyle bir deneyimim yok ancak 6 ayliktan itibaren bebek yasatilabiliyor, akciger icin igne yapiliyor +1. Kuzenlerim ikiz, erken dogdular, ya 28 ya da 32 haftaliktilar hatirlamiyorum (ikisinden biri oldugunu iyi biliyorum ama sanirim 28di cunku hep 7 aylik dogdular diye konustuk) miniciklerdi, simdi ikisi de aslan gibi. Anne ve babaya zor oluyor elbette kuvez + minicik bir bebek ama her iki cocugun da hicbir sorunu yok su anda.
0
kassiopeia
(01.12.25)
bir de bu entry vardi: eksisozluk.com

bu arada 37. haftadan önce dogan tüm bebekler prematüredir arkadaslar. yani 32. haftada bir sey olmaz gibi bir durum yok. bebegin anne karnindaki gelisimi de etken oluyor prematürenin yasamasina.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(01.12.25)
kuzenim de 7 aylık doğmuş. şu an 26 yaşında gayet normal, sağlıklı. bir sıkıntısı yok.
0
batlegolas
(01.12.25)
Merhabalar,

1 sene önce erken doğum yaptım:) süreç aslında şöyle işliyor. Öncelik Doğumu geciktirmede. Eğer bebek veya anne için hayati bi durum yoksa, anne yatar pozisyonda haftalarca hastanede kalabiliyor. Bazı durumlarda hasta bezi bile kullanıyorlarmış. Ama eğer doğum engellenemezse, doğuma alıyorlar. Her doğumda bir yenidoğancı olur ama bunda ekstradan yoğunbakım hemşireleri de doğuma eşlik ediyor. Bebeğin ve annenin durumu müsaitse (anne ayık, bebek spontan solunum yapabiliyor gibi) ten tene hızlıca bir temastan sonra bebek küvöze alınıyor. Daha sonrası ise bir çok faktöre bağlı
1- bebeğin anne karnındayken ki genel sağlık durumu kilosu nasıldı?
2- bebeklere verilen doğum anında bebeğin durumunu ölçen apgar skoru kaç?
3- bebek doğum esnasında veya sonrasında oksijensiz kaldı mı?
4- bebek doğum esnasında veya sonrasında herhangi bir travmaya uğradı mı?

Bundan sonrası maalesef hem biraz şans hem biraz kader. Bir sürü risk var tabii ki, eğer tam teşekküllü bir sağlık merkezinde eğitimli ve yeterli sayıda personel varsa, ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır.
Benim doğurduğum hastanede haftada üç kere görüş yaptırıyordu. Umarım sizinki çok daha sık yaptırır. En önemlisi anne sütü. Evet çok zor ama bebeğin en önemli ihtiyacı bu şu anda. Ve kanguru yani ten tene bakım.
Ben 29. Haftada doğurdum. Doktorum 30 bile olsa çok farkederdi. Her hafta riskleri çok azaltıyor demişti. Eğer 32 ise haftası hiç fena değil.
Yolu bahtı şansı açık olsun. Sorunuz olursa cevaplarım.
0
wild honey suckle
(03.12.25)
(17)

harcamak için para kazanmak, sıfırı tüketmek

gezer
kasım indirimleri ile birlikte biraz fazla alışveriş yaptım ve ben napıyorum diye sorgular oldum. evliyim. kadın tarafıyım. maaşım net 46 bin, nadiren mesailerle biraz fazla oluyor. senede iki maaş ikramiye. eşimin maaşı de 190 bin'e yakın sanırım. ev kredimiz var, çocuk özel kreşe gidiyor, araç yok
kasım indirimleri ile birlikte biraz fazla alışveriş yaptım ve ben napıyorum diye sorgular oldum.

evliyim. kadın tarafıyım. maaşım net 46 bin, nadiren mesailerle biraz fazla oluyor. senede iki maaş ikramiye. eşimin maaşı de 190 bin'e yakın sanırım. ev kredimiz var, çocuk özel kreşe gidiyor, araç yok.

kredi, kreş vs tüm büyük kalemler eşimde. ben bir iki fatura, aidat ödüyorum. onun dışında kendime, eşime, çocuğuma bir şeyler aldıysam onların taksitleri oluyor. kalanı da günlük market alışverişi veya dışarıdan yemeğe gidiyor. ay sonu sıfırı tüketiyorum. gelirimi aşmıyorum. birikim yapmıyorum ama ikramiyelerimi eşime veriyorum, o da harcamıyor tabi birikimde filan değerlendiriyor sanırım. zaten eşimin kendine göre ayrıca bi birikim planı var. alışveriş vs yapmadan önce de birbirimize danışırız. şu anki maddi durumda eşimin benden bir şikayeti yok. bir keresinde maaşının yüzde yirmisini kendin için biriktirsen iyi olur filan demişti, onun üzerine biraz denedim. şansıma biraz mesai de almıştım, çocuğun kreşinin kırtasiye ücretini ayarladım, biraz da kenarda kaldı. kalan da 12bin filan :D

dün akşam yine bi indirimden alışveriş yapınca ben ne yaşıyorum dedim. kazanıyorum, harcıyorum, eee? yanlış anlaşılmasın. çalışmak konusunda sorunum yok, çalışıyorum, çalışacağım da. şöyle düşündüm ve çok mantıksız geldi yaşanan her şey. çalışmasam zaten bu kadar kıyafete, ayakkabıya, şuna buna ihtiyacım olmaz. zaten param olmadığı için alamam da. çalışmadığım için zırt pırt eşime hediye almam, bi sene ben tatile götürmüştüm mesela böyle bi girişimim de olmaz. eşimden harçlık alsam, çocuğu alma bırakma işi bende olacağı için özelden alıp devlete veririz ve ordan bi kara geçeriz. eee yani gerçekten işten çık evde otur daha mı iyi yani?

tekrar söylüyorum, işten çıkmak bi seçenek değil. sadece gerçekten çok saçma değil mi?
iki ikramiyem de olmasa elle tutulur bi faydam yok. evde olsam her seferinde trendyol kuryelerine para vereceğime markete gider kendim alırdım belki.

şu anki iş yerimde beşinci yılım. başka iş bakmak da bi seçenek ama kalifiye biri değilim, üniversitede okuduğum bölümle alakalı bi iş yapmıyorum, yaptığım işin dışarıda tam karşılığı yok. cumartesi-pazar, resmi bayramlar tatil, bir saat fazla çalışsan mesai ücretini alıyorsun, genel merkezden farklı bi konumda çalıştığım için izin konusunda rahatım, geç gel, erken çık vs problem olan bir yer değil, iş arkadaşlarımla iyiyim vs vs yani konfor alanındayım. seneye değişmekle birlikte eve ve kreşe çok yakın, acil durumlarda her şeye ben gidiyorum.

dediğim gibi eşimden yana bir eleştiri durumu yok. çalışmamak da seçenek değil. maaşım da düşük bir maaş. ama yine de birikim yapılabilir mi? ha genel olarak evin durumu ne derseniz tabi ki zengin değiliz ama genel olarak bakınca eksik bi şeyimiz yok. yeme içme gezme, bizim görmediğimiz hayatı kızımız görüyor. sanırım biraz da bu yüzden. yani üniversitede nispeten rahattık ama onun öncesinde fakirdik ve yeni bir şey almak, dışarıdan yemek vs hayaldi benim ailemde. meyve bile kısıtlıydı. denizi çalışmaya başladıktan sonra gördüm. sağolsun genel olarak eşim sayesinde hayat standartım yükseldi, hep söylüyorum. ama yine de mesela eşimin yaşayış tarzına yetişemiyorum. onun beğendiği ve para verdiği bir şeyi ben kendime almıyorum. kıyafette vs bi üst sınırım var yani atıyorum eşim 10.000e ceket de alsa ben bi parça kıyafete atıyorum levis pantolonsa 2000 tl veririm filan diyorum. ya da otel bakarken eşimi frenliyorum o kadarına da gerek yok diye. ikinci bi tatile çıkalım dese biri neyimize yetmiyor diyorum. yani kendi sınırlarım içinde kalmaya çalışıyorum. ama o benim hayat standartımı yükseltirken ben onunkini düşürüyorum gibi hissediyorum her zaman. ben de senin kadar kazansam şöyle olurdu böyle olurdu filan diyorum bazen.

ay ne uzun anlattım. ne sorduğumu da bilmiyorum. yani kenara 5000 tl de mi koyamıyorsun diyorsanız evet genel olarak koyamıyorum. biraz dayak yemeye ihtiyacım var sanırım bu konuda. eşine güvenerek yaşayan kadınlardan oldum diye hayıflanıyorum bazen. onun benden harçlık aldığı da olmuştur nadiren :) olabiliyor yani.

yanlış mı yapıyorum, ne yapmam lazım? konuştuk yine eşimle kalem kalem yaz harcamalarını bi bak durumuna dedi, ne desin.
+3
gezer
(28.11.25)
Mert Başaran'ın youtube konuşmalarını dinlemenizi öneririm . 2 kitabı da var okumak isterseniz .
iş değiştirmenize gerek yok bence
farkında olmadan küçük küçük rakamlarla harcıyoruz toplam büyük oluyor.
Ben bu sene kredi kartı kullanmayı bıraktım , planlı ve çok az harcıyorum , öneririm
0
devilone
(28.11.25)
esiniz kendi parasiyla kendine, siz de kendinize mi birikim yapiyorsunuz? bence oyleyse garip. evlilikte kazanilan ortaktir. esinizin birikim icin ne yaptigindan haberiniz olmamasi da normal degil. mesela ne kadar birikiminiz oldugunu biliyor musunuz?

alisveris yaparken sadece kendi paranizla mi yapiyorsunuz?

yani genel olarak esinizin daha rahat, daha para dusunmeden yasayip, sizin ufak bir butceyi ayri yonetmeye calisiyor olmanız bence garip. evlilikte butce ortak olur ve ortak yonetilir bence. birikim de ortak yapilir, buyuk harcamalar da.

tabi ben eski kafali olabilirim. ya da esimle gelirlerimiz benzer oldugu icin oyle bir derdimiz olmayabilir. bizde mesela neredeyse tum harcamalari ben yapiyorum, esimin gelirini biriktiriyoruz. gerektiginde ondan da harciyoruz. ikimiz de birbirimizden para alabiliyoruz vs. benim param onun parasi, onun parasi benim param :)

calismamak bir secenek olmamali dediginiz gibi. ne zaman ne olacagi belli olmaz, calizmazken ortada kalma ihtimali her zaman var. insan kendini gecindirecek kadar calisabilmeli mumkun oldukca.
0
lemmiwinks
(28.11.25)
@lemmiwinks yazdıklarımı okumadan mı yorumladınız acaba?
aslında sorduğunuz her şeyin cevabı yazımda var. zaten bazı kısımları yanlış anlamışsınız.

yazının ana fikri maaşımdan birikim yapamamam zaten. sadece elime toplu geçen ikramiyeleri eşime veriyorum. eşim birikime ekliyor. ne kadar birikimi var bilmiyorum da adamın bu kadar gider içinde milyonlar biriktirmediğini tabi ki biliyorum. zaten söylüyor şu kadar şunu aldım, şunu yapacağım vs diye ama ben didik didik sorgulamıyorum, gerek görmüyorum. evet sadece kendi paramla alışveriş yapıyorum, param yoksa eşimden de istiyorum, ay sonu birbirimize pasladığımız dönemler oluyor zaten. eşim sefa sürerken ben cefa çekmiyorum. o et yerken ben soğan kemirmiyorum.

ya cidden beni hiç anlamamışsınız bence. sorum eşimle aramızdaki para dinamikleri filan değildi. genel hatları ile şu an durum bu ve ben maaşımla birikim yapamıyorum dedim. ayda kenara 10.000 tl koyup, param bittikçe eşimden de isteyebilirim ki kendisi de söylüyor zaten bunu. ama ben tercih etmiyorum çünkü ha ondan çıkmış ha benden. kenara koyabiliyorsam o para mantıken kimseden çıkmıyor ve orada kalıyor olmalı. olay bu.
0
🌸gezer
(28.11.25)
ablam durumun varsa al canın istiyorsa al seni etkilemiyorsa al. ilerde almayı bırakır birikime geçersin. nasıl hissediyorsan öyle yaşa. madem eşin karışmıyor sen kendini frenleyeceğin zamanı bilirsin.
+1
koela
(28.11.25)
yani bazen bunu ben de dusunuyorum, durumum sizden epey farkli gerci ama ozellikle su dediginiz kisim ' calismasam kiyafet almam, ona gore harcarim' bende bir de su ekleniyor, seyahat harcamalarim cok fazla, istedigim yerde yasasam bu kadar paraya ihtiyacim olmayacak.

neyse benim durumum farkli da, neden calisiyoruz kismini ben de cok dusunuyorum.

sizin neden calistiginiza gelince, anladigim kadariyla yasiniz epey genc (calistigim yerde 5.yilim dediginiz icin oyle yazdim) siz neden calisiyorsunuz; 1. emeklilik, calismazsaniz bir gun eger emekli olursaniz hic geliriniz olmayacak, esinizinki de ikinize yetmez, 2. bugun az kazaniyorum diye isi birakirsaniz, tekrar is gucune katilmaniz ve 'iyi' kazanmaniz cok zorlasak, yani teorik olarak bir noktada daha iyi kazanmaya baslamaniz lazim, su anda evde cok is var simdilik ben yapayim, tasarruf edelim 5 sene sonra cocuk bi tik buyuyunce bakayim derseniz o is pek oyle olmuyor (turkiye'de), dolayisiyla is gucunde kalma halinizin sureklilik arz etmesi gerekiyor, 3- insanin kendi parasini kazanmasi, hele hele de kadin icin cok onemli. bosanma, allah korusun vefat vs. gibi durumlarda dimdizlak kalirsiniz. olmayabilir ama oladabilir. ayrica, bir gun isler kotuye giderse esinizle, iste o 'herseye ragmen kalmak zorunda olan' esler calismayan esler oluyor oncelikle.

bu tarz nedenler var. bunun disinda, esinizi frenlemenizi ve dunyada hicbir onemi olmayan marka kiyafetlere filan para yatirmamanizi tavsiye ederim. sistem zaten boyle isliyor, daha cok kazandikca pompalanan sacma sapan seyleri tuketip, bu tuketim halini surdurmek icin daha cok calisiyoruz. yani benim hedefim bu sistemden tamamen cikmak elbette sizin oyle bir amaciniz yok ama sistem sizi borclu ve harcama halinde tuttugu icin bu kadar cok 'calisiyoruz'.
+2
kassiopeia
(28.11.25)
@gezer: hepsini okudum. sizin istediginiz gibi anlamamis olabilirim. ama bence esiniz zaten birikim yaparken, sizin birikim yapamiyorum diye uzulmenize, kendinizi kisitlayip birikim yapmaya calismaniza cok gerek yok gibi gorunuyor bana. gereksiz yine harcama yapmayin tabi, har vurup harman savurun da demiyorum ama bu kadar maas alirken kendinizi birikim yapamadiginiz icin kotu hissetmenize de gerek yok.
0
lemmiwinks
(28.11.25)
Evet o da bir seçenek ama eşinizin işinde bir ters durum olsa tutunacak dalınız olmalı. Sadece para da değil. İşinden ayrılmak istese ayrılamaz. kapana kısılmış gibi hisseder. Psikolojik etkileri daha önemli burada. İşsiz kalsa, evde iki işsiz, buhranı hissedersiniz. Sonra çocuğu satışa çıkarırsınız :))

upload.wikimedia.org

Devam edeyim. 46'ya 190 ciddi bir fark ama 46'dan 10 ayırabilmek de çok büyük moral olur eşinize. 190'ın içinden büyük kalemleri çıkarınca "disposable income" yine aynı yere geliyorsunuz büyük ihtimal.

Bir de tavsiyem, senede bir kaç kere sıfır harcamalı ay yaşayın. Şirketlerde olur. Ödemiyoruz abi, kimseye para ödemiyoruz diyebiliyor bazı şirketler.

Siz de zorunlu harcamalar dışında sıfır harcamalı mesela 2 ay koyun bütçenize. çok rahatlatır ve gerekirse minimumda yaşayabildiğinizi gösterir, güven verir.
0
gabe h coud
(28.11.25)
Hocam merhaba, maaşınız birikim yapılmayacak bi' rakam değil, sizin öncelikle birikim alışkanlığı kazanmanız lazım bana kalırsa,

Eşinizin dediği mantıklı, kalem kalem yazın, ay sonunda ne kadar gereksiz şeylere - size göre tabi - ne harcamalar yaptığınızı görün, eşinizin finansal okur yazarlığı size göre daha iyi gibi geldi bana. Harcamaları yazdıktan sonra kendisiyle beraber inceleyebilirsiniz.

Bir de birikim 101 şudur ; " harcadığından kalanı biriktirme, maaşı alınca belli bir yüzde birikime ayır, kalanını harca."

bunu deneyin 1-2 ay bakalım ne sonuç alacaksınız.
0
kumandanim
(28.11.25)
Kasım indirimleri tam bir hayat sorgulaması değil mi ya, ben de geçen benzer sorgulamalara girdim bi cilt bakım seti ile sepetimde bakışırken. Durumlarımız farklı ama lan dedim ben şuan bunu niye alıyorum tam olarak. Evdekileri kullandım mı yööö. Ama çok uygun. Zaten ikibin tele harcasam ne harcamasam ne. Ev mi alabiliyoz bişey mi yapabiliyoz ikibin tele ile. Ama yani indirim olmasa böyle bişey alıcak mıydım yööö. Ama insanın lendine bakması da önemli şimdi özbakım sonuçta.
Neyse böyle uzun bi diyalogdan o gün tasarruf galip çıktı ve sepeti boşaltıp uyudum. Ama ertesi gün gittim tencere aldım. Çünkü çok uygundu.
Burdan bi hayat dersi çıkmaz tabi. Ama bi kadın olarak evliliğinin nasıl olduğundan bağımsız kenara bir miktar para koymak gerektiğini düşünüyorum. Elimden geldiğince yapıyorum. Bazısı gizli biriktiriyor, benimki gizli değil. Onun da doğrusu değişir. Ama bi miktar koymakta fayda var.
0
benim bir gizli bildiğim var
(28.11.25)
46 maaş, fatura aidat 10 desen kalır 36.

Bence sizin sorun harcamak ve sonrasında biriktirmek, bence mantıklı olan bir tutar belirleyip paranızı biriktirmek sonrasında harcamak.

her ay 500 USD veya 6 gram altın alacagım gibi veya her ay 30.000 TL'lik altın s1 alacagım gibi bir hedef verip kalan parayla da alışveriş yapman.

Senin sorgulamalarını herkes yapıyor.

eşinizin kagıda yaz taktigi çok doğru. Harcadıgınızı görmüyorsunuz, bir de kredi kartı kullanımını bırakın bence
0
liberal
(28.11.25)
Bizdeki durum şu.eşim maaşlı çalışan,ben serbest çalışıyorum maaşım yok.eşimin maaşı türkiye koşullarında oldukça iyi ama iki kızla beraber ay sonunda maaşının hepsini yiyordu.ona hisse senedini anlattım bir kaç yıl önce.kendisine bir kaç hisse belirledi.aklına geldikçe girip fiyatına bakmaksızın farkına varmayacağı miktarlarda hisse senedi alıyor.şu an ne kadar oldu bilmiyorum ancak cnbce seyretmeye başladı,halka arz,temettü falan diye dolaşıyor evde.banka özel temsilci atamış onunla konuşup duruyorlar.

Burada hisse senedi konusunda bayağı bilgili arkadaşlar var,bir danışıp ufak ufak uzun dönem hisse senedi alabilirsiniz atıyorum bu ay 1-2 bin liralık ya da teknik boyutunu bilmiyorum ama bankadan çok mesaj geldiği için bes te devlet katkısı bitmeden girin falan deniyor aynı minik miktarlarda çocuğunuza kendinize bes yapabilirsiniz.

Benim kafam ye gitsin dünyaya bir daha mı geleceksin şeklinde çalışıyor ama hanım bu para değerlendirme işinden çok keyif alıyor,sizede iyi gelebilir diye düşünüyorum.
0
duptıs
(28.11.25)
Eşin hem birikim hem harcama kontrol yöntemi olarak doğru tavsiyeler vermiş. Senin de sorguladığın nokta çok doğru. Kazandığını önemsiz şeylere harcıyorsan hiç çalışmamak daha tatminkar bir hayat bile sağlayabilir çünkü kendine ve sevdiklerine ayırabileceğin zaman artacak. Ya çalışıp harcamalarını yöneteceksin, ya gelirini arttıracaksın, ya da çalışmayıp biraz küçülecek fakat zaman arttıracaksın. İşte rahatın iyiyse en kolayı ve en mantıklısı biraz harcama kısıp aylık birikim yapan noktaya gelmek.
+1
osssy
(28.11.25)
Maaşınız birikim yapılabilecek bir tutar. Çocuklu ailesiniz şirket arabası yoksa ayağınızı yerden kesecek bir araç hedefi güzel olabilir bence. Ben kendimi kısıtlamak için internetten taksitli bilezik alıyorum paşa paşa birikmiş oluyor. Bu yöntemle araba aldım mesela şimdi hedef başka yavaş yavaş birikiyor. Şuan genciz çalışıp kazanıyoruz ilerisi kötü olacak emekli maaşları kuş kadar, pasif geliri olmayan insanların birikim yapmaması bana çok cesurca geliyor.
0
cilekli pasta
(28.11.25)
Enişte çaktırmadan 50-30-20 kuralından bahsetmiş. Dünyanın bin türlü hali var , bence denenir.
0
ketcapli dondurma
(28.11.25)
üzülerek okudum. maalesef çok kişi bunu yaşıyor. çok olumsuz bir devirde yaşıyoruz. genç insanların birikim yapması çok zor. ülkemiz 20 yılda inanılmaz kötü bir duruma gitti. şu an maaşlar dolar olarak fena değil (geçmişe kıyas ediyorum), ama alım gücü yerlerde geziyor.

eşinizin biraz kenara koyduğunu tahmin ediyorum. zaten iki para da aynı şey. O maaşla birikim yapamamanız bence normal. son olarak bence çocuğu özel okula göndermeyin.
0
ebabil curnatasi
(28.11.25)
para harcamak hepten kotu degil de amacli bir sekilde harcamak lazim. hepimiz alisveris bagimliligindan muzdaribiz zira dogdugumuzdan beri 4 koldan o pompalandi. ben son 5-6 senede cok cok az alisveris yapmisimdir, buna ragmen hala dolabimda etiketi uzerninde duran pantolonlar, ceketler, hic giyilmemis ayakkabilar var. cunku sira gelmiyor hepsini giymeye, keske bunlara verdigim 30-40 bin lira alimde nakit olsa su an diyorum bakip. senin de muhtemelen her ay ala ala kiyafetler ayakkabilar yigiliyordur, mevcuk stogundan giyinmek yerine calisiyorum o yuzden habire kiyafet almaliyim varsayimini biraz daha sorgulaman lazim.
0
hot potato
(28.11.25)
Maalesef ülkemizde tasarruf bilinci çok kuvvetli değil.
Uzun vadeli düşünmediğimiz için.

Basit bir örnek vereyim. Ufak dediğiniz meblağ, mesela 200 TL. Günde 200 TL saçma sapan harcanıyor, abur cubur alıyorsun, kahve içiyorsun, sipariş uygulamasında komisyon olarak ödüyorsun... Fark etmeden harcıyorsun. Peki bu 200 tl'yi harcamazsan ne olur? Çok değil günde 200 tl daha az harcasan. 200*365=73000 TL. Neredeyse 2-3 günlük mütevazı bir tatil parası. Sana 73000 TL'yi sokağa at desem elin titrer. Ama gün içinde titremeden yapıyorsun gibi düşün.

Şimdi daha uzun vadeli düşünelim. Yılda 73000 TL, 10 yılda 730000, 20 yılda 1.460.000 TL. Bu hesabı yaparken enflasyon yokmuş gibi düşündüm. Çünkü bugün 200 TL harcadığın şeylere seneye belki 250 300 harcayacaksın, o dengeleyecek gibi düşündüm. Bu 730000'i o günün 730000'i gibi düşündüm yani. Ya da harcamadığın parayı enflasyonun biraz üzerinde değerlendirmişsin gibi düşündüm.

Anlatabildim mi? Yani günde harcadığınız fazladan 200 tl, 1 yılda 1 tatil, 10 yılda iyi kötü bir 2. el araç, 20 yılda ufak bir arsaya denk geliyor belki de. Böyle düşünerek işe başlayın.

Açıkcası tüm büyük masraflarınızı eşinizin karşıladığı bir ortamda 46000 TL çok da ufak bir meblağ değil. Çünkü görünür ciddi bir masrafınız yok. Yani her ay kenara 10.000 TL atsanız, yine cebinizde doya doya harcayabileceğiniz bir 36000 TL kalır diye düşünün.

sizin yaşadığınız şeyin adı yaşam tarzı enflasyonu. İnsanlar geliri arttıkça harcamalarını da arttırıyor. Mesela eşiniz çalışmasa siz o parayla geçinmek zorunda kalsanız bu harcamalara dikkat edersiniz. Ama şu an konfor alanındasınız ve bu yüzden statü için harcıyorsunuz. Biraz psikolojik sebepleri de var bu harcama dürtüsünün. Dopamin bağımlılığı gibi, hızlı tatmin. bunlarla ilgili kitaplara bir bakın.

Bir de parayı kenara atıp unutmak değil, enflasyondan koruyacak hatta enflasyonun bir miktar üstünde getiri sağlayacak şekilde değerlendirmenin de önemini vurgulayayım.

Şimdi gelelim niye çalışıyoruz?
Para kazanmak için.
Parayı niye kaznaıyoruz? rahat bir hayat için.
Peki tüm kazancımızı niye harcamamalıyız?
Çünkü bugün kazanabiliyorsunuz ama ilerde kazanamama riskiniz var.

Eşiniz de siz de özel sektördesiniz anladığım. Özel sektörde görünmez bir yaş bariyeri vardır ve bir yaştan sonra insanlar eskisi kadar çok kazanamamaya başlarlar. Sonrasında da emekli maaşları malum.

Yani paraya belki de en çok ihtiyaç duyacağınız yaşlarda, geliriniz bugüne göre daha az olabilir.

Allah korusun ama sağlık problemleri, çocuğunuz varmış onun üniversite masrafları, evlenmek istediğinde yuva kurmanın maliyetleri...

Daha geçen gün bir arkadaşımın annesi ameliyat oldu. 900bin tl'ye yakın harcama yapmak durumunda kaldılar. 2 arabaları vardı, 1'i gitti bu ameliyat için.

Anlatabiliyor muyum?

Geçenlerde bu konuyla ilgili bir sitede şöyle bir yazı vardı:

"Bugün giydiğin ayakkabının markasını 10 sene sonra kimse hatırlamaz. Ama sen 10 sene sonra o ayakkabıya harcadığın paraya ihtiyaç duyabilirsin."

Bu şu demek değil, ot gibi yaşayalım. Ama 10 harcıyorsan eğlenmeye, alışverişe, atıyorum 8 harca, 5 harca. Eğlenceni de yap, birikimini de.

Hayat hep böyle gitmez. Akarken doldur demişler.


Aşağıya bu konuda ilgi duyanların seveceği 3 site ve güzel yazı bırakıyorum.
www.paradurumu.com
akillibutce.com
monay.com.tr
0
anten
(28.11.25)
(21)

Ailesiyle görüşmeyen var mı?

yenibirgüzelnick
Öncelikle benim ailemle aram çok iyi ve sevgi dolu büyüdüğüm için olaylara ve duygulara çok yabancıyım. Eşim kötü bir ailede büyümüş, şiddet alkol, psikolojik sıkıntılar vs Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla ev
Öncelikle benim ailemle aram çok iyi ve sevgi dolu büyüdüğüm için olaylara ve duygulara çok yabancıyım. Eşim kötü bir ailede büyümüş, şiddet alkol, psikolojik sıkıntılar vs
Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla evlenmezdim. Eşim hiç onlara benzemiyor tamamen farklı bir kişilik.

Bir kaç ay önce bize yatıya geldiklerinde büyük bir kavga çıkardılar ve eşim onları evden kovdu. Engelledi her yerden ve bir daha görüşmeyeceğiz dedi. O günden beri üzülüyor hep sürekli aklında ailesi var. Boş kaldığı her an babasının ona yaptığı haksızlıkları, annesinin eziyetlerini filan anlatıyor. Bir daha asla görüşmek istemiyor, kızgın ve kırgın hala.
Şimdi normal arkadaşım olsa destek olmak için vay şerefsizler filan diye tam destek olurum ama eşim olduğu için sadece haklısın, üzülmüşsündür kıyamam filan diye yüzeysel kalıyor çünkü ileride barışır mı bilmiyorum? Barışırlarsa bu sefer babama sövmüştün diye aklında kalmasını istemem. Ama barışmayacaklarsa da bu sefer yeteri kadar ona duygusal destek veremiyorum.

Ailesiyle hiç görüşmemek diye bir şey mümkün mü sizce? Ben böyle bir ailede büyümediğim için anne baba çok önemli benim için. Hani görüşmemek diye bir seçenek oluşturamıyorum bile. Sürekli barışırlarsa arada kötü olmayayım diye strateji kasıyorum.
Siz ne diyorsunuz bir insan 35 yaşından sonra ailesini silebilir mi?
0
yenibirgüzelnick
(25.11.25)
Onlarca örneğini gördüm. Bir gün barışacak. Siz ılımlı davranmaya devam edin.
+3
Mirket
(25.11.25)
babamla görüşmüyoruz 20 yıl olmuştur. hayatına huzur değil gereksiz ağır problemler katıyorsa. hayatından çıkarıp yoluna devam etmek en mantıklısı.

duygusal destek için kötülemek ya da eleştirmek gerekmiyor. ne yaparsan yap yanındayım, senin ailen senin kararın yaklaşımı en sağlıklısı.
+10
orpheus
(25.11.25)
Çok var. Kutsal olan anne baba değildir, sana değer veren anne baba baş tacıdır. Maalesef her anne baba, “anne baba” değil. Çoğunu giydirip yedirmekle olmuyor.

Bunların örneklerini görmek istiyorsanız, yalnız yürümeyeceksin platformu’na bir bakın.
+3
substituent
(25.11.25)
barışma ihtimali var ama strateji kasmak da bana doğru gelmiyor. ben olsam bize anlattığınız açıklıkla ona da anlatırdım ikilemimi, yani barışırlarsa diye değil de ailesi olduğu için. "ne desem bilemiyorum sonuçta onlar senin ailen, yaşadıklarına çok üzülüyorum kızmakta haklısın bence ama onlar da herhangi biri olmadığı için çok yorum yapamıyorum" derdim. cevaba göre bakılır
+3
mezzosprite
(25.11.25)
benim arkadaşım vardı ailesiyle arası kötüydü ve her anlamda dışlayan değersizleştiren bi ailesi vardı. ciddi kavgalar ediliyordu, yine de dönüp dolaşıp barışıyordu onlarla. bana göre yüktü mesela onlar onun omzunda, "kendi hayatına bak boşver onları" diyordum ama aradan zaman geçince olayları unutmasa da affetmese de barışıp yine samimi oluyordu. bana defalarca onu ailesinden daha çok düşündüğümü söylese de bu tabloda şu an arkadaşımın hayatında olmayan kişi benim :) dolayısıyla barışabilirler diye bakmak lazım evet. ama yine olsa yine aynı şeyleri söylerim çünkü yakınlarıma karşı dürüst olmayı politik olmaya tercih ederim
0
mezzosprite
(25.11.25)
Ailesiyle bir daha görüşmeyecek olsa dahi ona uyup sallama. Anlık kızgınlıklarda yanındayım hissiyatı için beraber sövülür ama bu tarz süreğen durumlarda sakinleştirici ve süreci atlatmaya yardımcı olacak şekilde destek olmakta fayda var. Bunu atlatması için o hayalkırıklığı ve hesaplaşma hissinden uzaklaşması lazım, körükle gitmemek lazım.
0
Bruce
(25.11.25)
Her baba Münir Özkul, her anne Adile Naşit değil. Hayatındaki en büyük kazıkları ailesinden yiyen insanlar da var. Dolayısıyla aileyle de küsülür hatta ömür boyu da bir daha hiç görüşülmeyebilir. Çok normal. Hatta belki eşinizin yapması gereken de bu, çünkü bir çok anne-baba çocuğu malı gibi gördüğü için kendisi ne yaparsa yapsın haklı olduğunu ve çocuğun tüm kötü muameleyi, haksızlığı, vb. kabullenmesini bekliyor. Haliyle de kısa vadede işler düzelmiş gibi olsa da konu yine "Doğurduk, büyüttük, adam ettik; şu yaptığına bak" noktasına geliyor... Bu tür bir döngü varsa oradan genelde pek çıkış olmuyor.

Sizin duruşunuz konusuda da yukardaki yorumların bir kısmına katılıyorum. Sonuçta eşinizle onun ailesi arasındaki tüm geçmişe hakim değilsiniz, o yüzden her ne kadar eşinizi destekleseniz de direkt taraf olmamak daha mantıklı.
+1
salihdt
(26.11.25)
Babama sövmüştün kısmı çok mühim. Bir akrabamızda alzhemier başlangıcı var ve eşinin kendi annesi hakkında tam 50 yıl önce söylediği şeyi şuan her gün nefretle anıyor.

Babama sövmüştün der.
+1
tiredofwaiting
(26.11.25)
babamla ve o tarafın geniş ailesiyle görüşmüyorum. 10 sene oldu.
+2
gabe h coud
(26.11.25)
ben uzun süredir birlikte olduğum kız arkadaşıma "ailen seni resmen istismar ediyor" demiştim. hakkımda ne düşünürse düşünsün. hem duygusal, hem maddi , hem de emek anlamında yaşadığı istismar onu tam anlamıyla tüketiyordu , istismarcıların taleplerinden kendi hayatı yönetilemez hale gelmişti. sevdiğim bir insana düşüncelerimi nezaketle ve açık yüreklilikle söyleyemezsem ilişkideki varlığımın da pek bir anlamım kalmaz diye düşünüyorum. nezaket kısmının altını çizmek istiyorum.
+1
loch ness
(26.11.25)
ben çok sevgi dolu bir ailede büyümedim. babaannem bayağı kibirli bir kadındır babam da ister istemez onun etkisinde çok kalmış. eğitim de olmayınca zincirler kırılamamış açıkçası. ailem ile çok görüşmüyorum. Yani küs değiliz ama öyle her gün ya da her hafta görüşme durumumuz yok. arada bir (ayda 1-2 defa) telefonda konuşuyoruz. benim evime de yılda 2 defa falan birkaç günlüğüne kalmaya geliyor annem. o zaman da biraz gezdiriyorum vs. babam evime gelmez. telefonda da nadiren konuşuruz sadece annem aracılığı ile haberim olur ne yapıyor diye vs. ama eşimin ailem hakkında kötü konuşmasını yine de istemem sanırım. bu nedenle siz risk almadan aynı şekilde devam edin derim.
0
Sadece soruyorum
(26.11.25)
Ve biz evlenirken bunu gizledi, ailesini bilirsem evlenmem diye düşünmüş çok haklı çünkü gerçekten böyle bir ailenin oğluyla evlenmezdim.

Bunu duyup senden bosanmayan adamın erkekliğini sorgula. Lafa bak, ben buradan boşandım senden
-10
artıküyeolmakistiyorum
(26.11.25)
Annem babasıyla ilişkiyi tamamen kesmişti. Bir kere kuzenimin düğününde bu da torunların diye gösterildik, bir de cenazesine gittik o kadar.
0
peki madem
(26.11.25)
anne ve baba konusunda aşırı şanslıyım. asla manipülatif, çıkarcı olmayan, her derdimde, sıkıntımda, sevincimde hep ama hep yanımda olan, resmen benim için yaşayan 2 mükemmel insan. sevgilerini hep koruyucu bi kalkan gibi hissediyorum. her gün varlıklarına şükrediyorum. çevremde ailesiyle konuşmayan kimse yok ama bir tane arkadaşım babasıyla yaşıyordu ve babasından nefret ediyordu. babası öldüğünde de hiç üzülmediğini aksine kurtulduğu için sevindiğini fark etmiştim.

annemin annesi ve ablaları değişik insanlar. ben rahmetli anneannemin yanında kaldığı teyzem dışında kimseyi sevdiğini görmedim. o teyzem de anneanneme yemek, temizlik vs türlü ev işi yaptırırdı. anneannem anneme gittiğinde annem elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdı yine de mutlu olmazdı ki başka kızında kalmışlığı ben anneannem öldüğünde 29 yaşındaydım, 29 yıldır 3 kere falandır herhalde ancak. yanında kaldığı teyzeme sen ölürsen ben sokakta kalırım falan derdi ki annem de babam da gözünün içine bakardı ama onu bi başka seviyordu. annem hiç annemin beni sevdiğini hatırlamam der. o yüzden aralarında hep mesafe vardı ama görüşüyorlardı da.
annem de babam da aslında ailelerinden sevgi görmemiş insanlar. bu kadar sevgisizliğe rağmen nasıl kalplerinde sonsuz bi sevgi var ve bu kadar güzel gösterebiliyorlar şaşırıyorum bazen.
0
matilda
(26.11.25)
Görüşmüyorum.

Eşiniz muhtemelen barışacak. Siz yorum bile yapmayın. Kararini saygıyla karşılıyorum de geç
0
topkapiaksaray
(26.11.25)
Ailesiyle ömür boyu görüşmeyen insanlar var. Sağlıklı bir şey değil. Mecburiyet oluyor. Kanser olanın kemoterapi alması gibi, kangren uzvun kesilmesi gibi.

Bizim aile sıkıntılı biraz. İyi tarafı, madde kullanan, alkolik, kumar bağımlısı, hırsız, katil vs. türden insanlar değiller. Kötü tarafı, birbirimizi yemeden bir arada duramıyoruz. Bu yüzden kardeşlerimden mümkün mertebe uzak duruyorum. Çok can sıkıcı olaylar uzun (aylarca) küslüklere sebep olabiliyor ama genelde "az görüşelim, iyi olalım" modundayım. Anne-Baba hususunda problemim olmadı çok şükür. İyi bir evlat olmaya çalışıyorum.

Eşinizin ailesine küfür/hakaret etmemekle çok doğru yapıyorsunuz. Onun haklı olduğunu söylemeniz, sevgi ve anlayış göstermeniz zaten destek olmak. Karşı tarafa söyleyeceğiniz kötü şeyler çoğu insanın canını sıkar.

Mesela ben abime çok bilenmişsem, eşim o an bana hak verirken abimi kötülese yine o halimle zoruma gidiyor. Bakın, küfür, hakaret yok. Kötülemesi yetiyor. (Gurur duymuyorum ve iyi bir haltmış gibi söylemiyorum bunu. Bilakis, böyle bir gerçek var, belirtmiş olmak için söylüyorum) Bu yüzden, eşinizin ailesine laf etmeden kendisine destek olmanızı tavsiye ederim. Kendisi ailesini ömür boyu tamamen silse ve asla konuşmasa, arkalarından sövüp saysa bile sizin kendi ailesine hakaret etmeniz kalbini kırabilir.
0
yadigar
(26.11.25)
ailemle görüşmemek için şehir değiştirdim. "bir daha sizinle görüşmeyeceğim" dersem başıma bela olmaya devam edeceklerini bildiğim için bunu hafif bir ghosting şeklinde uyguladım. yanlarına asla gitmiyorum yıllardır çeşitli bahanelerle, arada bir formalite icabı arıyorum ve her aramam acil bi işimin çıkmasıyla erken kapatılıyor :)
bana yaşattıklarını ve benden aldıklarını unutacak değilim ve onlara "evlat sevgisi" bahşetmeyeceğim.
0
nolmus yani
(26.11.25)
@Bir sıcak el uzanır,
Senin bahsettiğin normal aileler için geçerli. Normal bir aile çocuğuna zarar vermez. Veriyorsa pek ana baba hakkından söz edilemez.
+2
🌸yenibirgüzelnick
(26.11.25)
Erkeklerde belirli bir yaştan sonra baba hassasiyeti başlıyor. Sözkonusu baba iskele babası da olsa, zararlı baba da olsa bu değişmiyor.
Hatta bu konu şurada hafif bir anlatılmış.

www.instagram.com
+1
Mirket
(26.11.25)
5 senedir babamla görüşmüyorum bugün hakkında bir haber aldım ve sonsuza kadar görüşmeme kararım pekişti. Ama başkası olsa o kadar emin olmazdım, insanlar kızgınlıkları geçince görüşmek istiyor eşim de benim gibiydi mesela ama o daha affedici biri, ben yapım gereği kinciyim. Eşinizin karakterini en iyi siz bilirsiniz.
0
ekimoloji
(26.11.25)
bir insanin yaninda olmak demek illa taraf tutmak ve karsi tarafa atip tutmak demek degil. tarafsiz da kalarak yaninda oldugunuzu gosterebilirsiniz. zaten insanlar bu tur durumlarda %90 birinin onlari gordugunu, duydugunu, ellerini tuttugunu bilmek istiyorlar, yani ihtiyac "benimle birlikte karsi tarafa soylen" degil; gorulmek, duyulmak oluyor.

ancak bir kac ay olmus, esiniz hala kirgin ve kizgin, isitip isitip ayni seyi anlatiyor diyorsunuz. siz esinizi daha iyi bilirsiniz ancak gorusur/gorusmezden ziyade, bence esinizin bu kizginliga tutunmamasi daha onemli. yani bir noktada, artik orasi neresi ya da ne zaman ise, ben ailemle bunlari yasadim, bana yapilan haksizlikti, kizginim kirginim ama bununla X seklinde bas etmeyi seciyorum ve geride birakiyorum (ve gorusmeyi ya da gorusmemeyi seciyorum) gibi bir sey diyebilmeli. bu hali ile hem kendini hem sizi hem de tekrar gorusurse ailesini yipratir ve sacma bir donguye girer. illa affetmek, sevgi bocegi olmak demek degil bu, kendi iyiligi icin olani oldugu gibi kabul edip, yuruyebilmek.

yukarda hep gorusup/gorusmeme tartisilmis ama bence en buyuk sorun, gorusse de gorusmese de surekli bir sekilde kendisine yapilanlarda takili kalip, 'ben bunlari yasadim' 'bana bunlari yasattilar' 'bana bunlari yaptilar' halinde takili kalmak.
+1
kassiopeia
(26.11.25)
(12)

parke ve fayans

Fodera
arkadaşlar bu işleri bilmediğim için size danışmak istedim.Ev 2+1 1 banyosu ve 2 balkonu var. Ben arka balkonun çok dar olması sebebiyle (1 metreden dar) bu duvarı yıkıp odaya kattım. Şimdi çok güzel ışık geliyor ve çok ferah bir oda oldu.Ön balkon, mutfağa açılıyor orası fayans olcak. mutfak ve ban
arkadaşlar bu işleri bilmediğim için size danışmak istedim.

Ev 2+1 1 banyosu ve 2 balkonu var. Ben arka balkonun çok dar olması sebebiyle (1 metreden dar) bu duvarı yıkıp odaya kattım. Şimdi çok güzel ışık geliyor ve çok ferah bir oda oldu.

Ön balkon, mutfağa açılıyor orası fayans olcak. mutfak ve banyo fayans olcak. geri kalan iki oda ve salon parke olacak. yalnız burada benim bilmediğim şey. evin antresi fayans mı olmalı parke mi?
0
Fodera
(24.11.25)
fayans olmalı ama konum soğuk iklimin uzun süre yaşandığı bir yer ise parke de seçilebilir.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(24.11.25)
antre bizde parke. türkiye'de genelde fayans.
mesela adana'da, mersin'de, italya'nin özellikle güneyinde falan terrazzo cok yaygindir; üstelik sadece antrede de degil, salonda bile; cünkü cok sicak memleketler.
mesela annemlerin evinde mermer.
sen ne yaparsan o olur bence.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(24.11.25)
benim ev sizinkine benziyor. odalar parke, mutfak ve banyo fayans. giriş ve koridoru de fayans yapmışlar. bence fayans olması daha iyi, temizliği daha kolay. özellikle de ayakkabıları evde giyip çıkarıyorsanız.
0
inheritance
(24.11.25)
iyi parke ile giriş daha iyi olur bence
0
kisa
(24.11.25)
trend parke yönünde. eski alışkanlıklar, hortumla yıkama adetlerinden kalma bir alışkanlık bence fayans. elimden gelse banyo mutfak hep parke yaparım. bu arada sizden fayans dersleri almayı dğşünüyorum, özellikle eğim verme konusunda.
+1
ground
(24.11.25)
Abi fayans olur, yani yazılı kural değil ama fayans olur.
0
kizil karga
(24.11.25)
parke yap.
0
scudman1
(24.11.25)
evin giriş holüne de yaptırabilirsin, fakat o bölge hor kullanıldığı için parke kısa zamanda deforme olabilir ve görüntüsü hoşuna gitmez.
0
malheiros
(24.11.25)
Yazili kural degil, ben fayans yaptim cunku cok yagmur yagan bi yerdeyim, fayans temizlemesi daha kolay. Ayrıca kar yağdığında ve buzlanmada tuz, ufak çakıl taşı filan takılıyor ayakkabıya, tam evin girişinde çizilmiş parke görmek istemem, sinirim bozulur. Dökülen şeyler oluyor vs temizlemesi daha kolay o yüzden bana daha hijyenik geliyor tabi.

Diğer odalarımda (banyo, giriş, mutfak hariç) hepsinde çok güzel rustik meşe parke var, bayılıyorum. İyi bir ses izolasyonu yapmayı unutmayın (direkt beton zemin üstüne döşemeyin, köpük izolasyon zımbırtıları satılıyor, türkçesini bilmiyorum, Trittschalldämmung Almancası)

Bütün fayanslar da birbirinden farklı bu arada, giriş ve koridor aynı fayans.
0
kuehles blondes
(24.11.25)
2+1 metrekaresi ne kadar bilmiyorum ama eger kucuk bir 2+1 ise, girisi fayans yapip sonra parkeye gonmek evi cok boler ve kucuk gosterir.
benim parke, ikea'dan bunu alip koydum, hic kotu durmuyor ve giris fayans/parke bolunmeden bir butun halinde gozukuyor (www.ikea.com.tr) , parke yipranmiyor.
parke candir, cok sicak ve samimi bir ev havasi veriyor. ama neticede cok kisisel zevkler bunlar.
0
kassiopeia
(24.11.25)
çocuk düşünüyorsanız, parkede düşünce bir tık daha az içiniz acıyor.
0
unalub
(24.11.25)
ev 110 metrekare, cevaplarınız doğrultusunda fayans yapmaya karar verdim. bunda etkili olan şey görselden ziyade, ıslak ayaklarla eve girip zaman içinde parkenin çabuk eskimesi ve ıslak ayakkabılardan falan zarar görmesi ayrıca temizlik olayı.

parkeyi ben döşeyeceğim için bu benim işimi koalylaştıracak, odalara kalorifere paralel ve kaloriferden uzak olan duvardan döşemeye başlayacağım. burası merkezi sistem petekler patlayabiliyor, kalorifer boruları patlayabiliyor. öyle olası bir su hasarında en azından petek tarafından söküp yenisini döşerim diye düşündüm.


bu döşeme olayında antreyi hangi şekilde döşeyeceğimi bir haftadır düşünüp bir çözüm bulamamıştım. orası da fayans olacağı için artık işim oldukça kolaylaştı.


döşenecek fayansların hepsi tek tip 60x120 seramik fayans.

henüz tam kestiremiyorum ama hayallerimdeki gibi olacağa benziyor. evin iki cephesinden muazzam ışık alan ve ferah bir ev olacak. bitince sizinle paylaşırım.
+1
🌸Fodera
(24.11.25)
(14)

Pazar akşamı için film tavsiyesi

Moonpie
İyi pazarlar. Bu akşam için tatlı, bulut gibi hafif ve mod yükselten bir film önerirseniz ne güzel olur. Şimdiden teşekkürler :))
İyi pazarlar. Bu akşam için tatlı, bulut gibi hafif ve mod yükselten bir film önerirseniz ne güzel olur. Şimdiden teşekkürler :))
-1
Moonpie
(16.11.25)
ben dün ilk defa when harry met sally's izledim iyiydi, eğlendirdi, güldürdü.
julie and julia tam tarif ettiğiniz tipten bir film bence.
the intern
0
black holes in the sky
(16.11.25)
little miss sunshine
0
kassiopeia
(16.11.25)
Captain fantastic. (süperkahraman filmi değil bu arada)
www.imdb.com
Mod yükseltme derecesi hayata bakış açısına bağlı olarak değişir, benim için feel good movie'dir.
0
Bruce
(16.11.25)
@black önerdiğiniz filmleri çok severek izlemiştim, teşekkürler :)
-2
🌸Moonpie
(16.11.25)
İzlemediysen kesinlikle
(bkz: 3 idiots)
0
etna
(16.11.25)
Geleceğe Dönüş (1985)

Parliament pazar gecesi sineması...

www.youtube.com
0
yurtsuz john
(16.11.25)
Big fish var tim burton'un
0
yadigar
(16.11.25)
Bütün öneriler için çok teşekkür ederim. Fantastik filmleri çok severim ama şu anda daha çok "he's just not that into you" tadında daha boş ama akan bir şeyler olsa süper olur :)
-2
🌸Moonpie
(16.11.25)
Karigurashi no Arietti (www.imdb.com

Örneği sonra gördüm :) İzlemişsindir gerçi muhtemelen ama Holiday (www.imdb.com belki?

GFY.
0
truf
(16.11.25)
a time to kill.
0
mikahakkinen
(16.11.25)
when harry met sally (edit:önerilmiş)

annie hall.
0
biravekahve
(16.11.25)
EDEN
0
HellKeePer
(16.11.25)
im juli.
+1
gurur
(16.11.25)
sorunuza tam cevap değil ama şöyle bir kanal keşfettim
www.youtube.com

christmas filmlerini severim, kafa boşaltmak için uygun oluyor, burada da bu tarz filmler var, belki ilginizi çeker
0
exlibris
(16.11.25)
(6)

son sorum bu arkadaşla ilgili :-) umarım

euteamo
Her şeyin doğrusunu bilen sevili ekşiciler,Yaklaşık bir ay önce ayaküstü tanıştığım ve o zamandan beri whats appdan flörtleşriğim arkadaşla ilgili umarım son sorumu soruyorum :-)Daha önceki duyurumda da söylediğim gibi bu arkadaş tüm gün bir şey yazmamıştı bana ve ben gıcık olmuştum. neyse sonra gec
Her şeyin doğrusunu bilen sevili ekşiciler,

Yaklaşık bir ay önce ayaküstü tanıştığım ve o zamandan beri whats appdan flörtleşriğim arkadaşla ilgili umarım son sorumu soruyorum :-)

Daha önceki duyurumda da söylediğim gibi bu arkadaş tüm gün bir şey yazmamıştı bana ve ben gıcık olmuştum. neyse sonra gece geç bi saatte bir sesli mesajla neden yazamadığını açıklamış ve mantıklı geldi açıkcası. Ertesi gün güzel telefonda konuştuk hatta görüntülü aramak istedi ve aradı haha. gayet de samimi geldi. ama bugün yine bi günaydın yazmış ve yazdıklarıma cevap yok. ama görüyorum facebook'ta online ve bir şeyler de paylaşmış. erkekler bunu neden yapıyorlar?

Bir de daha önce geçen pzartesi buluşalım diye konuşmuştuk ama ikimizde hiç bir şey yazmadığımız için buluşamamıştık hahah. hatta sonra bu yine sesli mesajla "sanırım bugün buluşacaktık ama senden haber çıkmadı" demişti saat 17:30 gibi. ve artık çok geçti, ondan ses çıkmayınca ben de sinemaya gitmiştim.

Şimdi bu hafta da pazartesi buluşacaz diye konuştuk ama yine hiç ses çıkmayacak gibime geliyor. sizce pazardan bir şey yazsam mı buna yarın ne yapıyoruz gibi, çok da atlıyor gibi de ilgisiz gibi de olmak istemiyorum. her türlü tavsiyeye açığım ama bu geç cevap vermeleri asla anlamıyorum ve geriliyorum acaba vaz mı geçsem bu sevdadan yaa
0
euteamo
(15.11.25)
Seni umursamıyor diyoruz ama sen bizden iyi şeyler duymak istiyorsun
+1
grimavi
(15.11.25)
@grivai ama "hep aklımdasın" dedi, inanmayayım mı? Bir de umursamıyorsa neden yapıyor bunu? sonuçta numaramı alan, yazan da kendisi, error veriyorum gerçekten
0
🌸euteamo
(15.11.25)
1 aydir ayni sehirde olup bir kahve icemediginiz ve mesajlariniza zaman zaman ertesi gun donen birinin 'hep aklinda' degilsiniz. Yani bazen bazi seyleri cok istedigimiz gibi gormek istiyoruz, cok kalpten istiyoruz bunu ve sizi cok iyi anliyorum inanin ama o is oyle degil iste. Bir gun gelecek gercekten hep aklinda oldugunuz, size hak ettiginiz özeni gosteren biri cikacak karsiniza ve o zaman ne demek istedigimizi cani gonulden anlayacaksiniz.

Neden bunu yapiyor? Cunku insan, cunku ilginiz hosuna gidiyor, gururu oksaniyor, kendini iyi hissediyor bir sekilde, su anda ilginiz alakaniz bu flortlesme sureciniz onun bir ihtiyacini gideriyor, ona iyi geliyor. Ama bu kadar, gosterdigi 'özen' burada bitiyor, bunu alabildigi yerde bitiyor, bundan otesi onun pek de umrunda degil.
+3
kassiopeia
(16.11.25)
Breadcrumbing denilen bir durum var gibi, ufak yakınlaşmalarla ilginizi canlı tutuyor. Kadın, erkek fark etmez flörtleşme durumlarında iş buluşmaya gitmiyorsa karşınızdakinin inisiyatif alacak kadar sizi ön plana koymadığı, enerjisini harcamadığı anlamına gelir. Diyelim ki yoğun gerçekten, o zaman buluşma ya da olası ilişki için de hazır olmayacak bu insan. Instagram'da Jillian Turecki videolarını tavsiye ederim, Türkçe çeviri altyazı ile izleyebilirsiniz, bunları hep anlatıyor.
0
kaset
(16.11.25)
olmayacak şeyleri oldurmaya çalışarak enerjini düşürme ve zaman kaybetme.
zaten bir araya gelsen de bir şey olmayacak. burada bir flört enerjisi yok.
flörtleşme iki insanın birbirini merak ettiği, bir araya gelmek için fırsat kolladığı ve birlikte zaman geçirdiği bir dönem. buradaki tabloda sadece sen tırmalıyorsun.

sana senin ona yaklaştığın gibi yaklaşmıyor. seni senin onu gördüğün gibi görmüyor.

bak ben bir erkek olarak, ilişkim olmasını isteyeceğim kişi görüşmek istese, bana "hakkari'deyim gel kahve içelim" dese anında uçağa atlar giderim.

sen aynı şehirdesin bir aydır kahve içemiyorsun mesajlarına yanıt alamıyorsun.

buradan bir şey çıkmaz.
+1
tabudeviren
(16.11.25)
Sağolun arkadaşlar, katiliyorum dediklerinize çok haklısınız ve zaten beni geriyor da böyle olmaması lazım. Sıfır beklentiyle yarın bi buluşacağım ama ben de pek olabilitesi olduğunu sanmıyorum. Hayatımda kimse yok ve bi değişiklik olsun diye bulusacagim, bir şey çıkmayacağını bilerek.
+3
🌸euteamo
(16.11.25)
(4)

Haksız mıyım?

loch ness
Avukatım. Yakın bir akrabamın şirket işini yapıyorum. 2018'de başlanan bir inşaat projesi var, sözleşmeye gecikme halinde her ay için ödenecek gecikme cezaları koydum. 1 yıllık süre doldu. gecikme başladı.gecikme 8 ay oldu, dava açmadık, belki anlaşırız , inşaatı tamamlatırız dedi bizimkiler. inşaat
Avukatım. Yakın bir akrabamın şirket işini yapıyorum. 2018'de başlanan bir inşaat projesi var, sözleşmeye gecikme halinde her ay için ödenecek gecikme cezaları koydum.

1 yıllık süre doldu. gecikme başladı.gecikme 8 ay oldu, dava açmadık, belki anlaşırız , inşaatı tamamlatırız dedi bizimkiler. inşaatın yarım bırakıldığını resmi olarak tespit ettirdik mahkeme heyetiyle gelerek. Bu işlemden ücret almadım. İnşaat cüzi bir miktar ilerledi, yine yarım bırakıldı.

Aylar aylar sonra bir tespit daha yaptırdım mahkemeye , inşaat biraz daha ilerledi yarım bırakıldı, dava açmadık. Bu şekilde 4 defa tespite geldik. 5 yıllık bir gecikme ve bir yere varamama süresinin sonuna gelirken, artık davayı açmam söylendi. Sonunda para kazanabileceğim bir yola adım atmıştık.

Dava sürerken, adamlar yana yakıla bizim şirketle anlaşmaya geldiler. Takribi 1,5 milyon TL bir avukatlık ücreti çıkıyordu. Akrabam , bana 150 bin TL'ye anlaşmamı önerdi, tepki gösterdim. Rakamları gösterdim. "Bu adamlar bu parayı ödemeyezler, kötü durumdalar" diyip durdu. 1 milyon TL'ye kadar inebileceğimi söyledim. Adamlar ağlanmaya devam ediyordu. Akrabam "600 bin TL sana çek versinler , 150 bin TL de ben ödeyeceğim sana" dedi. Kabul etmedim, ama oldu bittiye getirildim. 600 bin TL bana , 6 milyon TL de akrabamın şirketine çek düzenleyip verdiler.

Ben çekimi süresinde bankaya vererek tahsil ettim. ama şirkete verilen 6 milyonluk çekin tarihi geldiğinde adamlar şirkete gelip kendilerini yerlere atıp, vah yanarız vah biteriz , ödeyemeyiz diye zırlaya zırlaya çekin bankaya verilmesini engellediler. adamlarda ipoteğimiz varmış, er yada geç alacağımızı alırmışız, bu yüzden çekin süresini geçirip çöp olmasına izin vermişler.

7 ay geçti. Bir yatırım fırsatı çıktı karşıma. bu 150 bin TL'lik bakiyemi istedim şirketten. akrabam çok bozuldu, tahsil edilmemiş paranın komisyonunu istiyorsun vs. vs. gibi sözler söyledi. ama paramı da ödediler. sonra yılbaşından itibaren bakalım bir yol çizelim diyerek "işlerimizi senden alırız" minvalli bir göz dağı verildi bana. bu şirketten güzel para kazanıyorum, ama yeteri kadar idare ettiğimi ve uyumlu davrandığımı da düşünüyorum.

siz ne dersiniz? Bir çok konuda bu şekilde esnafvari çözümler yaratılıp ikilemde bıraklıyorum. bu olay ilk değil yani. Haksız mıyım?
0
loch ness
(15.11.25)
dost ile ye, iç, alışveriş etme demişler. muhtemelen bu gibi durumlardan dolayı denmiştir. haklı olan taraf %100 sensin. bence elinden gelenin fazlasını da yapmışsın. ben karşılaştığım benzer durumların hepsinde hiç idare etmeden rest çekip çıkmışımdır. neredeyse tamamında da alacağımı vermemişler, arkamdan laf etmişler ve beni kötülemişlerdir. olsun en azından kafam rahat.

sonuçlarına gelecek olursak: artık bir sahil kasabasında görece daha küçük çapta niş işler yapıyorum. belki eskisi kadar çok kazanmıyorum ama hepsinde de kurtuldum.
+5
bravoteam
(15.11.25)
Haklısın.

Akraban parasının gücünü kullanıp seni her seferinde hakkından ya da anlaştığınızdan çok daha azına razı etmeye çalışıyor.

Ekonomik olarak seni zorlamayacaksa restine rest çekebilirsin, çünkü bu kafayla başkasıyla da anlaşamaz ve yine sana dönmek isteyebilir.
+3
10551037
(15.11.25)
Yani siz planinizi buna gore yapmayin elbette ama su anlattiginiz kafada biri zaten sizin gibi avukat bulamaz. Bunu da kisa surede anlar; tanidik olmayan ve isini duzgun yapan avukat hem parasini zamaninda ister hem de boyle indirimle filan ugrasmaz. Dolayisiyla isleri sizden alip yeni biriyle anlasirsa zaten pasa pasa islerin ucretini odemeye baslayacak demektir, bu da sizin sorununuz degil zaten.

Ben de su anlattiklarinizdan 100% hakli oldugunuzu ve dogrusunu yaptiginizi dusunuyorum, dilediginiz gibi rest cekme hakkiniz var. Insallah geri adim da atmazsiniz.
+2
kassiopeia
(15.11.25)
Bu senin gucune gore karar vericegin bi olay.
İsin gucun cok iyiyse taviz verme, ama buraya ihtiyacin varsa makul sekilde esnaf usulu orta yol bul.
Avukatlar burolarda asgari maasa calisiyorlar, piyasa zor biliyosun.
O asgari maas alandan seni ayiran muvekkil cevren oluyor.
Cok dik gitmemek lazim, olaya soyle bak. Senin yaptigin bu isi daha ucuza yapacak birini rahatca bulabilirler mi, onu da bi degerlendir
+2
die fetten jahre sind vorbei
(15.11.25)
(13)

Olamıyordu :-)

euteamo
Her şeyin doğrusunu bilen sevgili ekşiciler,Daha önceki bi duyurumda paylaşmıştım, 3 haftadan uzun bir süre önce biriyle çok romantik bir şekilde tanıştım, telefonlar alındı ve ilk yazan o. bu süre içinde ne yazık ki bir türlü görüşemedik ve bana aşırı saçma geliyor bu hal. en sonunda şöyle bir şey
Her şeyin doğrusunu bilen sevgili ekşiciler,

Daha önceki bi duyurumda paylaşmıştım, 3 haftadan uzun bir süre önce biriyle çok romantik bir şekilde tanıştım, telefonlar alındı ve ilk yazan o. bu süre içinde ne yazık ki bir türlü görüşemedik ve bana aşırı saçma geliyor bu hal. en sonunda şöyle bir şey oldu, işte salı günü görüşelim, diye konuştuk ama her sabah günaydın mesajı atan adam o gün hiç birşey yazmadı. Akşam da saat 17:30 gibi "biz galiba bugün buluşacaktık ama senden ses çıkmadı" diye sesli mesaj gönderdi. Error verdim. Eğer normal her zaman ki gibi günaydın mesajı yazsa ben zaten hatırlatırdım ama onu bile yazmayınca ben de hiç bir şey demedim ama bütün gün içim içimi yedi. sonra bütün gün hiç bir şey yapmadığını ama tatil planları yaptığını falan anlatmış sesli mesajla. Neyse önümüzdeki hafta görüşelim dedik ama yine ben yazarsam saatler sonra bana dönüş yapılıyor. Onun dışında ise çok romantik gibi, o yüzden kafam karışıyor zaten. Bi ara gerçekten başka biri daha olduğunu düşündüm ama sanırım yok, gerçekten işinde gücünde biri gibi ama emin de olamıyorum. yorumlayın pls :-) bu iş nereye gider, erkekler neden böyle
0
euteamo
(13.11.25)
Başka biri var
Yoksa bile sen de yoksun aslında.
boşluk zamanını doldurma için hazırda tutuluyorsun.
Ha sana keyifli geliyorsa devam et ama ne olduğunu da bil.
not:erkeğim.
0
kisa
(13.11.25)
aklındaymışsın. "atması gereken" günaydın mesajını beklerken kaybetmişsin. geçmiş olsun. kimse kimseye bir şey yapmaya mecbur değil. istediğinin peşinden gitmeyi böyle böyle öğreneceksiniz. her şeyi bilen sözlükçü.
+2
gabe h coud
(13.11.25)
Sen biraz daha aktif olup bir çay kahve içme niyetine onu davet et böylece onun hayatında şu an başka biri mi var anlarsın, aynı zamanda karakter olarak her zaman mı böyle tutuk biri olup olmadığını sohbet esnasında ve görüşme sonrasındaki davranışlarında anlamış olup buna daha fazla enerji harcayıp harcamayacağına da karar ver
0
grimavi
(13.11.25)
başka biri/leri var. Senin kadar romantik düşünmüyor, hazır değil vs bir sürü opsiyon var. Konuşmak iyi geliyor ancak iş buluşmaya gelince ya hayatındaki insanlardan dolayı planlayamıyor - yani biriyle yeni görüşmüştür, o gün kendine ayırmıştır gibi...
+1
croswell
(13.11.25)
ya birak, zerre caba yok herseyi senden bekliyor. erkekleri boyle yapan sinir cizemiyor olmaniz.
0
warrior princess
(13.11.25)
Bu hikayede en normal şey başka birinin olması bu arada, eğer yoksa daha sıkıntılı bir durum.
Ben de başkalarının olduğunu ve bu yüzden planlamada zorlandığını düşünüyorum.
Daha önce de söylediğim gibi biraz sakinleş, sen de başkalarıyla konuşmaya devam et bence, birine bu kadar takılmak deli eder insanı.
0
mutekebbir
(13.11.25)
3 haftadan uzun suredir ilk bulusmayi gerceklestiremediginiz kisi sizi oyaliyor demektir. Kafanizda yarattiginiz bir karakter icin hem zamaninizi hem enerjinizi harciyorsunuz. Bu insan hakkinda aslinda 'gercek hayatta' hicbir sey bilmiyorsunuz. Lutfen kendinize gelin.
Hem her sabah gunaydin mesaji atiyor hem ertesi gun mesajlara donuyor, o kisim enteresan, celiskili.
Ama her sabah mesaj atan adam ozellikle bulusma gunu atmadiysa ozellikle bulusmak gibi bir derdi yoktur bence.
+1
kassiopeia
(13.11.25)
Böyle çaba göstermeyen senin kadar heyecanlı olmayan erkekten bir cacık olmaz. Hiç vakit kaybetme next next next…
Evli çocuklu teyze olarak uyarmak istiyorum :)
0
kaptan maydanoz
(13.11.25)
hiçbir şey yok. anlattıklarından hiçbir anlam çıkmıyor. (bence, başka biri var benzeri bir sonuç hiç çıkmıyor zaten) herkes kendi yaşından, kendi yaşam tecrübesinden , kendi penceresinden bakarak yorumlamış, ama bin bir çeşit insan var dünyada.

bu kadar çok analiz ediyorsan, ilgin çok yüksektir diye düşünüyorum. rol yapmayı , geri durmayı bırakıp daha atak olmalısın. kız kıza wp gruplarına yada kedi annesi teyzelere kulak asma. abartmamak kaydıyla erkeğin peşinden giden kadın, net , ne istediğini bilen , mermi gibi kadındır. üslupta problem olmadığı ve çok sayıda hedefe yürümediği sürece de gayet karizmatiktir bir çok erkeğin gözünde.
0
loch ness
(13.11.25)
@Loch ness sana katılamıyorum maalesef, erkek milleti maalesef peşinden koşmayı seviyor, tecrübe ile sabit. o yüzden ondan çaba gelmedikçe ben de ses etmeyeceğim, aslında bayaa hoşlandım ama normal şartlarda bu kadar zorlanmamız gerekiyordu, tuhaf bir şey var, yukarıdaki arkadaşların da yazdığı gibi.
0
🌸euteamo
(13.11.25)
başka biri yok ama aslında ilişki istemediği halde bir ilişkisinin olması gerektiğini düşünüyor. ya da özgüvenini etkileyen bi sorunu olabilir. sonuç olarak görüşmekten kaçınıyor. uzaktan konuşurken kolay ama iş ciddiye binince ölü taklidi yapıyor. yorucu olur, siz bilirsiniz tabi yine de
+1
mezzosprite
(13.11.25)
Benim anlamadığım her gün adam günaydın mesajı atıyormuş, o gün de sen atsaydın? Adam da belki bir gün sana mesaj atmayı unuttu ve baktı ki ben yazmasam onun hiç umurunda değil gibi düşündü.
0
bobinhoo
(14.11.25)
bütün gün yazmamasının nedenini açıklamış, mantıklı geldi. bi de demiş ki "bugün konuşamadık ama bu seni özlemediğim anlamına gelmez, hep aklımdasın". inanacağım sanırım ya.
-1
🌸euteamo
(14.11.25)
(8)

Altın günü yapılıyor mu?

egerbiryolcu
Yapılıyorsa kaç kişilik oluyor?Sadece iş arkadaşlari arasında mi yapiliyor?Çeyrek mi gram mi usulü nedir?Elinizde acil birkaç altın olması gereken bir durumda katılmak mantıklı mı?(Yedi kişi var diyelim altı altınim birden olacak bir ay, diğer aylar da ben herkese birer altın vericem sırası gelen k
Yapılıyorsa kaç kişilik oluyor?
Sadece iş arkadaşlari arasında mi yapiliyor?
Çeyrek mi gram mi usulü nedir?
Elinizde acil birkaç altın olması gereken bir durumda katılmak mantıklı mı?
(Yedi kişi var diyelim altı altınim birden olacak bir ay, diğer aylar da ben herkese birer altın vericem sırası gelen kişiye) bu şekilde mi oluyor?
Böyle bir grubu nereden bulabilirim veya nasıl oluşturabilirim?
0
egerbiryolcu
(12.11.25)
Şu anki ekonomik ortamda hiç de mantıklı değil. Yine de çok güvenecek en aşağı 5-6 kişi varsa evet sırasıyla veriliyor.

En son kuzenimin eşi yağlayıp balliyordu altın bir firladi herkes çekilmiş iptal olmuştu.
0
artıküyeolmakistiyorum
(12.11.25)
- Altın günü tamamen kişilere göre değişir ama ne kadar kalabalık olursa o kadar iyi. -- - Hayır sadece iş arkadaşları değil, hala komşuculuk devam ediyorsa komşularınızla ya da görüşüyorsanız eski okul arkadaşlarınızla vs de olabilir.
- Altın çok fazla arttığı için bu dönemde genelde gram tercih ediliyor (çeyrek tercih edenler de vardır tabii) ama bazen 100 dolar ya da euro da olabiliyor tamamen grubun isteğine bağlı.
- Altın gününün amacı elinize birden toplu para geçmesi. Genelde borcu olan insanlar tercih ediyor. Diyelim ki 10 kişilik grupsunuz 50 bin lira borcunuz var gelen altınlarla hemen borcunu kapatıyor kişi ve her altın gününde de taksitini ödüyor gibi düşünebilirsiniz bunu.

Bu arada katılan kişilerin kaçıncı olacağına da kura ile karar veriyorlar yani benim bildiğim öyle yapıyorlardı en son. Herkesin ismi yazılıyor hangi aya o kişi denk geliyor kuradan çekiliyordu.
+1
mermaidd
(12.11.25)
annemin katildigi 3 gün var. ayda bir toplaniyorlar. bir gün yarim altin günüymüs. eskiden tam altindi ama fiyatlar artinca yarim altina cevirmisler. digerleri 200 euro günüymüs.
para biriktirmek icin sahane bir olay.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(12.11.25)
Altın yerine parayla yapmak daha iyi olur yukarda artık üye olmak istiyorumun söylediği sebep ayrıca mesela çeyrek altınsa eski tarihli çeyrek altın getirenler olabilir. Birikimden çok insanların biraraya gelmesi için bu.
0
pembediken
(12.11.25)
1- Kaç kişi isterseniz o kadar olur. Çok kişi olursa çekilen vs. olma şansı artar, işler karışır. Çok az olursa da fon daralır bir anlamı olmaz. Düşük meblağ için faizsiz kredi de bulabilirsiniz neden uğraşasınız.

2- Hayır, herkes katılabilir.

3- Size bağlı, ne kadar toplanmak isteniyor? Kaç kişi olacak? Katılanlar aylık ne kadar ayırabilir? Bunlara göre değişir.

4- "Acil" ihtiyaç için mantıklı değil aslında. Gün en çok alacağınız bir şey varsa ama aceleniz yoksa mantıklı. Günü kredi gibi düşünün. Altın biraz riskli, çok hızlı yükselebiliyor bu açıdan kredi faizleri altın gününden daha hesaplı olabilir, özellikle ilk sırada olacaksanız ve gün kalabalıksa yüzü astarından pahalıya gelebilir. Dolar, euro daha mantıklı. Ama son sırada olacaksanız tersine iyi olabilir. Piyasaya bağlı bu.

5- Siz ilk sırada olursanız böyle, ama genelde kura çekilir. Tabi acil ihtiyacınız olduğunu söylerseniz insanlar da yok demez heralde, ilk sıraya kurasız yazılırsınız. İlk ay günü olan kişi ilk ay bütün altınları alır sonra herkese altınlarını iade eder, gün bitince elinde altın kalmaz. Son sırada olan kişi her ay birine altın alır sonra gün bitince aldığı bütün altınlar kendine geri döner.

6- İş çevresi, arkadaş çevresi, komşular, annenin gününe dışardan katılım... çok çeşitli şekillerde olabilir.
+1
akhenaten
(12.11.25)
Annemler hala yapıyor
Komşularıyla gram altın olmak üzere ayda 1, akrabalarla da 100dolar olmak üzere ayda 1 toplanıyorlarmış,
Yaklaşık 10 kişiler

Bana pek mantıklı gelmiyor açıkçası son kişi olmayacaksan eğer.
0
purplee
(12.11.25)
Yatırım açısından gayet mantıklı bir olay. Tabii alıp altın olarak tutacaksın. TL de değil. Bir anda 10 tane çeyrek altın almaktansa 10 ay vadeli sıfır faizle alıyorsun. Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde borçlanmak mantıklıdır. Yatırım tavsiyesi değildir :))
+1
rabitelli
(12.11.25)
Annemin var grubu, gayet mantikli. Biz de turkiye'deyken is arkadaslari ile yapardik.
En kilit nokta sana gelenleri dagitmamak, birikim olarak kullanmak ve her ay maasindan almak yoksa gelen gidiyor. Ya da en son olacaksin
0
kassiopeia
(13.11.25)
(13)

Unutkanlık ve İş Takibi Sorunuma Derman Arıyorum

vaveylababa
Arkadaşlar selam,İşte yaşadığım en büyük problemlerden biri maillerle gelen işleri başka süreçlerle beraber ilerletirken unutmak ve takip edememek. Bu sorunu çözmek işte beni çok rahatlatacak ancak kendime uygun, hızlı adapte olabileceğim verimli bir yol bulamıyorum. Maillerde bayrakla işaretliyorum
Arkadaşlar selam,

İşte yaşadığım en büyük problemlerden biri maillerle gelen işleri başka süreçlerle beraber ilerletirken unutmak ve takip edememek. Bu sorunu çözmek işte beni çok rahatlatacak ancak kendime uygun, hızlı adapte olabileceğim verimli bir yol bulamıyorum. Maillerde bayrakla işaretliyorum sonra dönüp bakmayı unutuyorum ya da aşağılarda kalıyor, not uygulamalarını aktif kullanamıyorum, bu alışkanlığı bir türlü edinemedim ve bir çıkmaz içersindeyim.

Basit gibi ama benzer sorunu yaşamış olanlar beni anlayacaktır tahmin ediyorum. Konuyla ilgili fikirlerinize kapım sonuna kadar açık. Beni aydınlatırsanız çok sevinirim. Bir uygulama, bir fikir, bir şey...

Teşekküler.
0
vaveylababa
(12.11.25)
Ben yoğun dönemlerimde 1 excel sayfası açıp yapılacakları oraya satır satır yazıyorum.
İşleri bitirdikçe hücre rengini değiştiriyorum ya da yan hücreye bittiği ile ilgili bi' şey yazıyorum.

Yazarak ilerlemek çözüm olabilir.
+1
kumandanim
(12.11.25)
Ben önüme a4 kağıt alıyorum 1 tane klavyenin altına biraz girdiriyorum gerisi dışarda kalıyor oraya yapacaklarımı not alıyorum, her klavyeye baktığımda kağıdıda gördüğüm için unutmyorum
+2
eja
(12.11.25)
Teşekkürler ama sorun zaten daha çok yazmaya değer görmediğim işlerde çıkıyor. Mail geldiği gibi bir yere alıp sürekli göz önünde tutmak mümkün olsa belki şahane olacak ama bunun bir yolu var mı bilmiyorum. Yazma alışkanlığı olmayınca cidden zorluyor.
0
🌸vaveylababa
(12.11.25)
takip edilmesi gereken isler icin ayri bir zaman penceresi/rutini olustur. pomodoro timer kur. gun basinda, ortasinda yada sonunda timeri baslatip calis.
+3
buenosdias
(12.11.25)
bende basit işleri hemen yap, zor işleri yazarak yap, basit işleri hemen yapmazsam ben de hep unutuyorum. ya da mailin çıktısını alıp klavyenin altın ucunu sıkıştır. işi yapınca kağıdı müsvedde olarak kullanırsın.
+1
Sadece soruyorum
(12.11.25)
sorun bazi isleri yazmaya deger gormemenizde, demek ki yazmaniz gerekiyor. ben bazi donemlerde aramam gereken arkadaslarimi bile not aliyorum. her seyi yazacaksiniz demek ki, cunku beyninizi bu yaptiginiz ile daha cok yoruyorsunuz, yormaya devam ettikce de hatirlamaniz ve takibiniz zorlasacak. her zaman masanizda bir defter olsun ve akliniza gelen her seyi yazin. ben ikiye boluyorum bir tarafa isle ilgili aklima gelen her seyi digerine kisisel listeliyorum gun icinde.
+1
kassiopeia
(12.11.25)
Benzer durumdan mustariptim. Bayrak değil ama muhakkak "tepeye raptiyeleme" Böylece hep üstte duruyorlar. İster istemez, bunu neden tepeye çiviledim ben, diye bakıyorsunuz. İkincisi ise bir alt klasör açıp yanda geri dönmeniz gereken emailleri oraya kaydırmak hemen.

Üçüncüsü ise, tabii buna uygun bir çözüm müdür bilemiyorum, her seferinde bir işi yapıp bitirmeye odaklanmak. Geriye kalanları düşünmemek. Bu bir düzen de sağlıyor.
+1
moto
(12.11.25)
ben müsvette bir a4 alıp boyuna ikiye katlıyorum. yapmam gerekenleri oraya yazıyorum. ama tüüüüm yapmam gerekenleri.

- ahmet'e, teklif mail'i atıldı mı diye sor.
- avukattan x için görüş bekleniyor.
- hilmi'den şu gelecek. çarşamba akşam hatırlat.
- elektrik faturasını öde.
- teklif için depodan envanter sayımı gelecek.
- gibi gibi...

yaptıklarımın üzerini çiziyorum. ya da yan tarafına yeni not alıyorum. kağıt bitince ya da sabahları ofise gelince temize çekiyorum. her boşa çıktığımda şöyle bir göz atıyorum. sonuçlanmamış her iş burada yer alıyor. birisi bu kağıdı alıp benim yerime otursa, doğrudan benim işimi yapmaya devam eder. o derece. yazacaksınız. başka çaresi yok.

yine benim yaptığım bir diğer şey de, üzerinde bir şey yapmam gereken mailleri okusam bile, okunmamış olarak işaretliyorum. her defasında tekrar tekrar görebilmem için. tabii bunu yapabilmek için hem telefonda, hem de bilgisayarda tüm maillerinizi düzenli bir şekilde okumanız ve silmeniz vs gerekiyor. örneğin benim şu anda 4 adet Mail'im var okunmamış. demek ki bunlarla ilgili bir şey yapmam gerekiyor.
+1
co2s2
(12.11.25)
önemlileri takvimin üzerine yaz
0
sonhakan
(12.11.25)
Defterim var. Oraya yazıyorum.
0
put it in your appropriate place
(12.11.25)
en temizi, onunuzde bir kagit ve de kalem olacak. not alip yaptikca cizeceksiniz
+2
sweetoffice
(12.11.25)
ben de onumde defterle calisiyorum, defter hep acik. obur turlu takvimi, mesajlasma uygulamasi, emaili, toplanti ekrani, taski vs hersey her yerde.

gereken herseyi, ama herseyi (x'e bunu sor, y'ye su maili at, z fail etmis kontorl et, a'nin dogum gununu kutla vs) oraya yazip yaptikca tik atiyorum.

yazmaya deger gormediginiz seyleri unutuyorum demissiniz, demek ki yazacaksiniz.
+1
taurina
(12.11.25)
masaüstünde
yeni bir klasör olustur,
gelen mailleri
sürükle ve
bu klasör icine birak,
bu klasorün hep acik kalsin,
gune baslarken ve gun biterken bunun icindekilere bak ve isi bitenleri sil.
+2
designer
(12.11.25)
(10)

Doğum stresi

camlicagazoz
Merhabalar,Daha önce de duyuruya düğünle alakali bir duyuru yazmistim. O konuyu hallettik. Gitmeyecegiz dügüne.Şimdi şunu soracagim. Eşimin doğumu yaklasti ama ben çok gerginim. Huzursuzum. Nasıl olacak vs.gibi. yani dogumdan sonra annemgil falan sürekli görmek isteyecekler ben biliyorum. Hayır diye
Merhabalar,

Daha önce de duyuruya düğünle alakali bir duyuru yazmistim. O konuyu hallettik. Gitmeyecegiz dügüne.

Şimdi şunu soracagim. Eşimin doğumu yaklasti ama ben çok gerginim. Huzursuzum. Nasıl olacak vs.gibi. yani dogumdan sonra annemgil falan sürekli görmek isteyecekler ben biliyorum. Hayır diyemeyecegiz. Sırf bu yüzden dolayi sevinemiyorum bile.

Nasil olacak bu iş? Neler yapayim?
-9
camlicagazoz
(12.11.25)
İnşallah trolsünüzdür.
Ben ne annenizin ne eşinizin yerinde olmak isterim. İllallah dedirtirsiniz insana.
Sabah sabah sinir oldum. :)
+3
auroraaurora
(12.11.25)
karınıza sabırlar diliyorum. sizin gibi biriyle evlilik zor. annenizin ağzının içine bakacaksanız ne diye evleniyorsunuz ki?
+7
elorelia
(12.11.25)
annenin gelmesi kötü bi şey değil ya yardım ederler. kadının ağrısı sancısı dikişi vs olur. stres yapma.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
hocam artik sizi az cok bu anlamda tanidigimiz icin size gore cevap vermemiz gerekiyor,
normal birisi olsa derdik ki, sadece esinin ve bebeginin ihtiyaclarini dikkate al, ne istiyorsa onu yap, yalniz kalmak istiyorsa (esiniz ve siz) yalniz kalacaksiniz, destek istiyorsa sadece istedigi kadar ve istedigi alanda destek alacaksiniz, esiniz kimseyi istemiyorsa kimse gelmeyecek siz cekirdek aile olarak bu surecte birlikte olacaksiniz ve hayir diyeceksiniz, esiniz sadece birinin yemek yapip birakmasini istiyorsa ona gore kim yemek yapacaksa (anneler/babalar vs.) ona gore soyleyeceksiniz, esiniz birinin gelip kalmasini istiyorsa oyle olacak, yani bu sureci esinizle surekli iletisim ve destek halinde atlatacaksiniz. esinize ve size neyin nasil yapmasi gerektigi konusunda kimse ders vermeyecek, herkes agzindan cikani tartacak, ona gore konuscak vs. vs..

ama simdi siz bu profilin cok disindasiniz.
eger bu sureci dogru yonetmezseniz; esinizin hormonlari uzun bir sure alt ust durumda olacagi icin, lohusalik depresyonundan tutun da (olabilir de olmayabilir de) asiri alinganliga kadar, asiri korumaciliga kadar (cocugu kimseye birakamamak, dus almak icin birakmakta bile zorlanmak vs.) bir suru sey olabilir. bunlarin hormonlarin alt ust oldugu donemde mantikli hicbir aciklamasi yok. sizin ve etrafinizdakin yapmaniz gereken tek sey saygi gostermek ve esinizin istedigi gibi destek olmak olurdu. bu olmazsa, ya evde inanilmaz bir kavga gurultu olacak, ve kadinlarin o donemde gozu bebeklerini korumak disinda hicbir seyi gormuyor, dolayisiyla aile birliginiz ciddi anlamda sarsilabilir ya da esiniz yaptiginiz ve ona yapilan bir cok seye (zaman zaman yerli zaman zaman yersiz) cok kirilacak, sesini pek cikarmayacak (zira kendisi de alt ust olmus oluyor) ve acisi sonradan cikacak (benim etrafimda gordugum lohusalikta kirilan kalp asla unutulmuyor). bunlar kotu senaryo. iyi senaryo, esiniz de anneniz de balli kaymak olacak, esiniz ve anneniz bu sureci tatlis tatlis atlatacaksiniz. size bol sans diliyorum.
sizin yerinizde olsam mesela buradaki annelere sorardim, lohusayken nasil bir destek istemisler/ihtiyaclari olmus, ya da internette forumlardan okurdum kadinlarin en cok neye ihtiyaci olmus vs.
+2
kassiopeia
(12.11.25)
ben, sizi sadece yazdiklariniz kadariyla taniyan biri olarak kücük bir tavsiyede bulunayim: cok acil destek alin.
aileniz karsisindaki bu pisiriklik, bu acziyet hic saglikli degil.
bu hissettikleriniz hic normal degil.
siz düzelmezseniz, kadin da akli varsa bunu fazla cekmez.
bebek sahibi olmadan önce endise edeceginiz yüzlerce sey olabilir ama o seyler burada duyurusunu actiginiz seyler degiller.
bu hissettikleriniz o kadar abes, o kadar sacma ki soruyu ilk göreli iki saat oldu, hala ne yazabilirim bilemiyorum cünkü buna yazilabilecek bir sey yok.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(12.11.25)
Bakıcı, hizmetçi tutacak paranız yoksa epey ihtiyacınız olacak o kadına.
Sonra bebek şunu yapıyo, bunu yapmıyo diye paniklediğiniz, çaresiz gecelerinizde ilk aklınıza gelen onun telefonu olacak.
Ona göre de tedbirli olun.
-3
Mirket
(12.11.25)
"evlenirken o kişiyle değil ailesi ile de evlenirsin" sözünün yaşayan örneğisiniz. Herkes gibi bende eşinize sabırlar diliyorum.
Öncelikle dünyaya bir birey getirebiliyorsunuz fakat ne yazık ki bireyin ve eşinizin sorumluluklarını taşıyabilecek kadar olgunlaşamamışsınız. Eğer doğacak evladınızı gerçekten düşünüyor ve seviyorsanız en az 3 aylık olana kadar (daha fazla süre de olabilir) annesi ve sizden başka kimse öpmesin. Kış aylarındayız zaten covid denen meret yine hortladı haberlerini görüyoruz aman diyim hepinizden önce eşinizin psikolojisi ve çocuğunuzun sağlığı önemli.

Doğacak çocuğun dünyaya gelmesine siz ve eşiniz vesile olduğunuz içinde "o benim çocuğum şöyle yapmayın." vs deme hakkına da sahipsiniz. Nasıl ki anneniz sürekli size karışıyorsa (anlattıklarınıza istinaden) sizde bebeğinize nasıl davranılması gerektiği hakkında yorum yapabilirsiniz. Lütfen artık annenizin oğlu kimliğinizi bir kenara bırakın falancanın eşi ve falancanın babası kimliğine bürünün. Böylesi daha sağlıklı olacaktır.
0
mermaidd
(12.11.25)
Eskiden ekşi sözlükte bir kullanıcı vardı. Her türlü mevzuya 'Çare İki Bira' yazardı. Bence de işe yarardı.

Senin de ilacın iki bira bence. Ne zaman gerilirsen iki bira çak. Emin ol geçer (:
0
yurtsuz john
(12.11.25)
Hayır diyeceksiniz. Sizin istemediğiniz onay vermediğiniz hiçbir şey yapamayacaklar çünkü siz engel olacaksınız. Bebişin huzuru için annenin ruh sağlığı doğrudan önemli, siz anneyi kollayacaksınız o bebeği kollayacak. Kavga gürültü çıkarsa bebek huzursuz olur, bebek sevme meraklıları kaçar siz uğraşırsınız sonra aylarca yıllarca. Biraz yenidoğan bakımı öğrenmişsinizdir diye düşünüyorum 9 ayda. Hastanede de sorarsınız. Eşinizin whatsapp numarasını özelden yazarsanız anne grubumuza eklerim her türlü sorusunu sorar ordan 7/24. Bence kimseyi almayın eve, çok düşünüyorlarsa kapıdan yemek verip gitsinler. Hazır olduğunuzda davet edersiniz. Bunları kiminle ne zaman nasıl konuşacağınızı eşinizle birlikte güzelce planlayın, laflarınızı hazırlayın, prova yapın, ilgililere saygılı sakin ve kararlı bi şekilde bildirin, tartışmaya açmayın. Artık bu duruşu sergilemenizin vakti gelmiş, yoksa cidden yazık size de evliliğinize de bebeğinize de. Sağlıkla gelsin
0
mezzosprite
(13.11.25)
kadinlara dogumdan sonra once kendi annesi bakar.
kendine geldikten sonra kayinvalide dahil olur.
annene biraz uzak dur, kendine gelsin sana haber veririm diyeceksin.
ilk cocukta ne yapacagini bilmemek normal.

cocuk dogdugu dakika itibariyle hayatin tamamiyle degisecek, sonrasini zaten "icgudu" hallediyor. hardware sende takili zaten, software'de zamanla update ede ede oturur.
0
cooperr
(13.11.25)
(21)

uzun yolda surus yaparken biri yaninizda uyusa uyuz olur musunuz?

buenosdias
iki kez basima geldi. uzun yolda uyudugum icin sofor uyuz oluyor. laf sokuyor. bilerek gaz, fren yapiyor. sizin basiniza geldi mi? ne dusunuyorsunuz.
iki kez basima geldi. uzun yolda uyudugum icin sofor uyuz oluyor. laf sokuyor. bilerek gaz, fren yapiyor. sizin basiniza geldi mi? ne dusunuyorsunuz.
-2
buenosdias
(11.11.25)
Arabayı kullanmayan kişi neden uyumasın ki. Arabayı kullanan uyumayacak. Bunun için uyuz olunmaz. Uyuz oluyorsa kullanmasın arabayı.
-1
rock n roll
(11.11.25)
Yoo hiçte olmuyor. Hatta herkes uyuyunca kulaklığımı takıp öyle müzik dinlemeye devam ediyorum.
-2
substituent
(11.11.25)
Ben uzun yolda uyumayı tercih etmem. Yolu yaşamak isterim çünkü deşarj oluyorum uzun yolculuklarda ama şoför ben olsam ve araçtaki diğer kişiler uyusa asla rahatsız olmam aksine muhabbet etme gereksinimim olmadığı için daha rahat şekilde araç kullanırım.
Çok rahatsız oluyorsa tek başına yolculuk yapsın arabaya başka birini almasın.
0
mermaidd
(11.11.25)
arabada 2 kişiysek ben olsam uyumam ve uyunmasını da istemem. özel şoförüm değil ya da ben kimsenin özel şoförü değilim. sohbet ederek daha hızlı geçer zaman.
+2
art cat chocolate
(11.11.25)
olmam. esim hep uyur uzun yolda. hatta kisa yolda bile uyur. ben muzigimi dinler takilirim.
+1
lemmiwinks
(11.11.25)
rahatsız olmam aksine kesinlikle daha rahat olurum. onlar tedirginlikle yola bakınca rahatsız oluyorum. herkes uyuyunca istediğim gibi gidebiliyorum.
+1
gercekdunya
(11.11.25)
bu soru adamına göre değişir, yorgun bi şoförün yanında hayvanlık yapıp horluya horluya uyunmaz
+2
nahtoderfahrung
(11.11.25)
Ben uyursa sevinirim. Uyusun güzel güzel.
Edit: ya uzun yola çıkacağım kişi zaten eşim dostumdur. Uyusun tabi. Kendimi şoför gibi hissetmem.
0
kisa
(11.11.25)
Bana güvendiği için hoşuma gider.
-1
arbre
(11.11.25)
süren ben değilsem uzun uyuyuşlar yapmamaya çalışırım. şoför de zamanla yorulur, gözü dalar, uyur vs gibi bi durum olmasın onu da daha dinç tutayım diye.
sürücü bensem öyle fosur fosur saatlerce uyunmasını istemem çünkü aynı şekilde ben o kadar fazla sessizlikte uykum geliyo. ama yani bikaç saat uyunuyosa o kadar da olur insanlık.
0
chanandler bong
(11.11.25)
cok stresli bir durum yoksa, mesela asiri yagmur yagiyor, goz gozu gormuyor sis mis, hic rahatsiz olmam. ama bu bahsettigim halde arkadasim uyumustu, baya horluyordu, o zaman hakkaten bi yoldas istemistim yani elbette surmeyen kisinin yapacagi bir sey yok ama iste insan bi yaninda iki laf edecek 'ay ne kotu hava, goz gozu gormuyor' vs. diyecek birini ariyor sanirim. bir de iki kisi de yorgunsa/uykusuzsa, (elbette ideal olan hic yola cikmamak ama cikildiysa) yanindaki kisi prensip olarak uyunmamali, yoldaslik boyle bir sey yani, surucuye de yardimci olmak lazim konusarak, yemek vererek vs.
+1
kassiopeia
(11.11.25)
esim, annem, babam falansa hayir. ama mesela sehirlerarasi bir yere gidicez, komsum benim gidecegimi biliyor, gitmemi bekliyor ki otobüse para vermesin, sonra yanima gelip 4 saatlik yolun 4 saatinde uyuyor. bu düpedüz eseklik. kimsenin özel soförü degilsin sonucta. zibaracaksan bin otobüse git.

yanimda uyunmasi uykumu getirir. bircok kisi icin de böyledir. uzun yolda soförün yaninda kendim de uyumam. esim ya da babam olsa bile uyumam. bir an gözü dalsa ikimiz de gideriz.

ayrica araba sürerken kulaklikla müzik dinleyen adamin arabasina bana milyon dolar verseniz binmem. millet bir de bunun yaninda uyuyor. canini yolda bulmus millet. neler okuyorum böyle.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.11.25)
Araba kullanırken biri uyuyorsa uyuz olanlar oruç tutarken biri yemek yiyorsa sinir krizi geçirenler hep aynı modeller.
-6
kizil karga
(11.11.25)
Uyumam ve uyutmam.
0
Mirket
(11.11.25)
yol boyunca uyanık kalmasına gerek yok, arada bir uyuyabilir.
ama arada bir kısmı önemli.

başkasının arabasında hiç uyumadım. uyumam. ayıbı ayrı, tehlikesi ayrı.
uzun yol ve dönüşümlü sürmemiz gerekiyorsa birazcık kestirdiğim olur.
0
biseysorcaktim
(11.11.25)
Valla ben ne kadar uykum gelse de uyumamaya hatta sohbetle ya da müzikle arabayı kullananı da uyanık tutmaya çalışıyorum. Bu bence şoför koltuğunun yanında oturanın co-pilot olarak otomatik görevi. Burada oturan uyusa bile arkada olsam da uyanık kalıp şoförün de uyanık kalabildiğinden emin olmaya çaışıyorum.
+1
Amaranta ursula
(11.11.25)
bilerek gaz-fren yapiyor kismi en kotu kismi bence. onceden bir beklentin olabilir ve yanindaki kisi uyudu diye rahatsiz olabilirsin (kim olduguna ve duruma bagli olarak), fakat gaz-fren yapmak cok cocukca.

dedigim gibi, kisi ve durum burada onemli.
0
Sour
(11.11.25)
şoför iyi insan değil, ya da ergen bir arkadaş.
0
ebabil curnatasi
(11.11.25)
ben kullanıyorsam uykum yoksa milletin uyuması işime geliyor daha rahat kullanıyorum. eğer uykum varsa uyumalarını istemem.
0
mikahakkinen
(11.11.25)
Uyuz olmak demeyelim. İstemem, izin vermem.
Ön koltukta oturan kişinin uyumasını istemem. Arka koltuktakiler uyuyabilir. Öndeki arka koltuğa geçip uyuyabilir ön koltuk boş kalabilir.
Ama ön koltuktakinin uyuması uykumu getiriyor.
Önceden söylerim ama bunu, sonradan gaz fren veya uyuzluk yaparak değil.
0
michael_knight
(12.11.25)
benim hanim uzun yolda genelde uyur. beni hic etkilemez.
kamyoncu ruhluyum, rekorum sadece benzin icin durarak 18 saat.
yanimda biri olsun olmasin ben yola bakarim.
0
cooperr
(12.11.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(11)

Mutsuzken hangi yemekleri tercih ediyorsunuz?

tiredofwaiting
Çikolata yemek değildir.
Çikolata yemek değildir.
0
tiredofwaiting
(09.11.25)
Hamburger tercih ediyorum. Benim mutsuzluğuma iyi geliyor
0
mermaidd
(09.11.25)
mutluyken mutsuzken her koşulda lahmacun söylüyorum ben. hem ucuz hem de ucuz. o bakımdan yani.


güzel bi yerden iki lahmacun yetiyor ama burger şoplardan burger söylesem ortalama 6 tane yemem lazım vb... börgırking . mc donadls falan.
0
Fodera
(09.11.25)
mutsuzken yemek bile gelmiyor aklıma. çoğunlukla peynir ekmek.
0
rakicandir
(09.11.25)
Mutsuzken yemek gelmiyor aklıma açıkçası pek yemiyorum
0
basond
(09.11.25)
Domatesli makarna (salçalı değil)
Ispanaklı gözleme.
Mantarı tavada çevirip kimyon pulbiber kekik ile ekmek arası yapıyorum, tarifi mantar kokoreç diye aratırsan çıkar.
Dondurulmuş pizza
Mutsuzken içim sıcak bir şey çekince yapımı çok kolay olduğu için arpa şehriye çorbası
0
grimavi
(09.11.25)
İskender.

Mutluyken kutlamak için veya mutsuzken sevinmek için veya normalken ve daha mutlu olmak için.
Her koşulda bende buna cevap iskender.
0
michael_knight
(09.11.25)
Makarna :) kendime izin verdigim nadir zamanlardan.
0
kassiopeia
(09.11.25)
Ton balıklı pizza
0
boyalı kuş
(09.11.25)
Soslu tavuk döner dürüm.
0
kertenkeleyi kerpetenle ketenpereye getiren
(09.11.25)
Yoğurt yerim ben tarçınlı. Bu sayede daha da mutsuz olursun ama çivi çiviyi söker
+1
vedatchilipeppers
(09.11.25)
üzgünsem yemek yiyemem.

sinirliysem hamburger (vegan) gibi kötü yiyecekler. aslında başkalarına sinirlenip kendimi cezalandırmış oluyorum. :/ lanet olsun bu hayata, sağlığıma da dikkat etmeyeceğim işte hıh diyorum. pizza, makarna gibi kötü şeyler yani işte.
0
art cat chocolate
(10.11.25)
(8)

Melatonin uykuya dalmada etkili mi sizce?

runaway
2 gündür kullanıyorum ve pek bir etki hissedemedim. Ürün sahte mi acaba diyorum. 6mg alıyorum. Bu dozda alıp etki görememek normal mi sizce?
2 gündür kullanıyorum ve pek bir etki hissedemedim. Ürün sahte mi acaba diyorum. 6mg alıyorum. Bu dozda alıp etki görememek normal mi sizce?
0
runaway
(09.11.25)
melatonin yerine 5htp kullan.
0
gabe h coud
(09.11.25)
solgar kullanıyordum ve gayet iyiydi. şu an artık farklı markalar piyada bulunuyor. açıkcası haftada 2 tane attığım oluyor ve faydasını görüyorum. gene de melisa çayı da öneririm. o da çok çok etkili.
0
hsmbnl
(09.11.25)
ağızda eriyen ya da sprey formaları daha çabuk etkili. ama günlük kullanmak çok sıkıntı. uyku dengesini bozuyor.
0
iwillsee
(09.11.25)
nasil kullaniyorsunuz? dogru kullaniyorsaniz üstünüze alinmayin. öncelikle melatonin sadece gece yatmadan alinir, baska zamanda alirsaniz elbette uyku düzenini bozar.
ben melatoninli papatya cayi iciyorum. 1 bardak cay 1 mg melatonin ediyor. gece yatmadan 1 saat önce cayimi yaptigimda televizyon, bilgisayar kapanmis, sicak dusumu almis oluyorum. yani beynimi yavas yavas "gün bitti, simdi yavasla ve uykuya hazirlan" diye alistiriyorum. kitap okuyorum, nakis yapiyorum vs. cok da ise yariyor. yataga girene kadar reels kaydirayim, ama melatonin aldim diye hop diye uykum gelsin diye bir dünya yok. öyle olsun istiyorsaniz uyku hapi alacaksiniz.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.11.25)
Gece alıyorum. Uyumam gereken saatten 2 saat önce. Biraz sersemletiyor ama uyku ilacı gibi uykuda daldırmıyor
0
🌸runaway
(09.11.25)
anlattiginiz kadariyla isini yapiyor o halde melatonin.
aldiktan sonra hayati yavaslayin, sicak dus alin ve yataga girin. hemen uyuyamasaniz bile yatakta kitap okuyun. bir süre sonra vücudunuz aliskanlik gelistirecektir.
iki saat belki biraz uzun olabilir? ben genelde 1 saat önce aliyorum. gece yattigim saat hep ayni zaten. düzensiz mi uyku vakitleriniz? ic saatinizi bozmus olabilirsiniz belki.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.11.25)
Bildiğim kadarıyla:
Melatonin bir hormon.
Bünye hormonlarını kendisi üretir. Kişi duruma müdahale edip dışarıdan hormon almaya başlarsa, bünye artık dışarıdan alınan hormonu üretmeyi kesip fabrikayı geridönüşümsüz olarak kapatır. Yani bu hormonu sonsuza kadar dışarıdan almak ya da yoksunluğuna katlanmak gerekir.
Bu arkadaşların asla tek bir işlevi yoktur. Azının da fazlasının da bünyeye yıkıcı etkileri vardır.
Bu sebeple hormonlarımıza besmelesiz ilişmemek yüzdeyüz mecbur kalırsak da güvenilir bir tabipin ellerine kendimizi bırakmak uygun olacaktır diye düşünüyorum.
Söylediklerim kendi yorumumdur. Yanlış bilgiye dayanıyor olabilir. Ama konuyu bu bağlamda bir araştırmanızda gerçekten fayda var.
0
Mirket
(09.11.25)
5htp avrupa'da bazi ulkelerde yasak, bu nedenle kullanmadan bi tik arastirmanizi oneririm, tam nedenini ben bilmiyorum. Melatonin normalde uykuya daldirmali hele de 6mg ise, ama uykuya dalmadan 1-2saat once ekrani birakiyor musunuz, sakinlesmek icin bir seyler yapiyor musunuz bunlar da onemli. Melatonin ile birlikte lavanta cayi mesela iyi gelebilir
0
kassiopeia
(09.11.25)
(7)

Düğünlere gitmemek

egerbiryolcu
Eskiden ailecek giderdik. Ben büyüdükçe sevmemeye başladım. Gerçekten gürültülü ortamlardan inanılmaz rahatsız oluyorum yani sanki biri bana işkence ediyor gibi geliyor. O yüzden epey zamandır sadece yakın akraba ve yakın arkadaş haricinde komşu düğünlerine gitmiyorum.Annem de bir zamandan sonra din
Eskiden ailecek giderdik.
Ben büyüdükçe sevmemeye başladım. Gerçekten gürültülü ortamlardan inanılmaz rahatsız oluyorum yani sanki biri bana işkence ediyor gibi geliyor. O yüzden epey zamandır sadece yakın akraba ve yakın arkadaş haricinde komşu düğünlerine gitmiyorum.

Annem de bir zamandan sonra dini sebeplerden gitmemeye başladı. Babam hayattayken o gidiyordu yine akşamları bir görünüp gelirdi.

Şimdi annem gitmiyor ben gitmiyorum. Komşuların çocuklarının torunlarının düğünü nişanı kınası da bitmiyor. Annem daha sonra ev hediyesi veya düğün hediyesini ev ziyareti yaparak veriyor.

İnsanlar annemin sebebini biliyorlar ama yine de ayiplaniyor muyuzdur?
Bir de düğüne gitmek tercih meselesi değil de bir görev gibi algılanıyor bence toplumumuzda? Siz de görev olduğunu mu düşünüyorsunuz? Böyle durumda yadirgar misiniz insanları?
0
egerbiryolcu
(08.11.25)
ayıplanma değil de herkes davetine icabet etmeyene gönül koyar ister istemez.

gelgelelim sen de haklısın. belli ki muhatap olmak, yüz yüze gelmek istemediğin insanlar orada olacağı için gitmek istemiyorsun. zorla halaya kaldırılmak istemiyorsun. aranızdaki sosyo-kültürel fark açılmış.

son yıllarda iyice bireyselleştik. insanlar kendi zümresi dışındakinin düğününe gitmeyi bırak mutahap bile olmak istemiyor. haklılar mı, haklılar.
+1
yurtsuz john
(08.11.25)
Düğünlerde masaların üstünde uyuyakalan çocuklar olarak düğün sevmememiz çok normal bence:p
+1
sekizdokuzon
(08.11.25)
hayatta cogu seyi istemeyerek yapiyoruz zaten. insanin olgunlasmasini saglayan da istemedigi seyleri sorumluluk geregi yapmasi oluyor. yani bir tercih meselesi degil.
0
Sour
(08.11.25)
komşunun çocuğunun düğününe niye gidersin ki .
yakın arkadaş ve 1ci derece akraba dışındaki düğünlere gitmek saçma zaten
0
my fault
(08.11.25)
Annenizin tercihleri yahut hassasiyetleri ayıplanacak şeyler değil. Buna rağmen insanlar ayıplayabilir. İnsanoğlu hadsiz bir canlı. Takmamak lazım.

Ben de saatlerce süren düğünlerde çok sıkılıyorum. Bazen görünüp, hediyemi takıp, tebrik edip kaçıyorum. Bazen biraz oturup tanıdıklarla muhabbet ediyorum. Hem gürültü sevmeyen hem de oynamayan birisi olarak saatlerce oturup bekleyemez insan.

Ayıplamak isteyen her şeyi ayıplar. "Gelmedi", gelse "Görünüp kaçtı", kalsa "Oynamadı", oynasa da bir kulp bulurlar. Elalemi takmamak lazım.

Kendi adıma, davet ettiğim insanın düğünümüze gelmemesine üzülürüm. İnsan böyle zamanlarda mutluluğu paylaşmak istiyor. Ama 10 saniye görünmesi yeter bana. Eğer gelmemesi için bir mazereti varsa, düğün sonrası tebrik etmeye uğrarsa memnun olurum. Ama hiç gelmezse, günlük hayatta rastlayınca falan ayak üstü tebrik ederse, ya da aynı şehirde olmasına rağmen telefonla tebrik ederse üzülürüm.
+3
yadigar
(08.11.25)
Cenazeye ve düğüne gidilir.
Ben de düğüne gitmeyi sevmem bundan dolayı beni temsil edecek birini buldum ki yapıştırım bahaneyi. Ama temsil edecek biri yoksa giderim. Sevdiğimden değil. Hiç de sevmem. Cenazeler de aynı şekilde. Anksiyete ve depresyonla kafayı tırlatmama az kalmışken iki gün üç gün kendime gelemediğim bile oluyor ama gidiyorum.
Bu tür şeylere katılmamak gayet de ayıplanan bir şey. Değil diyenler kime göre yazıyor kime göre değerlendiriyor.
Herkesin hassasiyeti de kendine. Bu mantıklı baça baziyi de yargılamayalım çünkü bu da başkasının hassasiyeti.
Yetişkinler için önemli bunlar. Kültür hızla değişiyor farkındayım, bundan da inanılmaz keyif alıyorum ama cenaze ve düğün temel zımpırtılar. Bunlar değişmez.
Sorunuzun cevabı evet.
-2
asue
(08.11.25)
Yasamda aklimizdan cikarmamamiz gereken en onemli seylerden biri herkesi memnun etmenin mumkun olmadigi bence. Dugune/cenazeye gitme zorunlulugu diye bir kural yok. Herkesin kendi yasantisi ve tercihi.
Anneniz gitmediginde, sebebini bilmelerine ragmen ayiplayacak insanlar vardir, ama saygi duyacak insanlar da vardir. Annenizin gitmesi halinde saygi duyacak insanlar oldugu gibi, bak bak imanli olmasina ragmen dugune gelmis diye ayiplayacak insanlar da vardir emin olun. Bunun istisnasi yok, cunku herkes farkli farkli. Bu nedenle yapmaniz gereken tek sey kendinizi dinleyip, gitmeniz gerektigine inaniyorsunuz gitmek inanmiyorsaniz da gitmemene nedeninizi ilgili kisiye iletip, gerekirse ozur dileyip, anlayacagini umarak konuyu kendi icinizde kapatmaktir. Nasil ki siz 8 milyar insanin tamamini anlayamazsiniz, anlasilmamakla da ok olacaksiniz.
0
kassiopeia
(08.11.25)
(7)

Rooibos çayı deneyen var mı?

runaway
Kafeini tamamen bırakmak istiyorum ama çay ve kahve yerine ne koyacağımı bulamıyorum. Rooibos çayında kafein yok diye okudum. Lezzet olarak nasıl bu çay deneyen var mı?
Kafeini tamamen bırakmak istiyorum ama çay ve kahve yerine ne koyacağımı bulamıyorum. Rooibos çayında kafein yok diye okudum. Lezzet olarak nasıl bu çay deneyen var mı?
-1
runaway
(05.11.25)
en sevdiğim çaydır. 90 yıllardan beri içerim. benim aldıklarım hep rooibos vanilya oluyor. benim çok hoşuma gidiyor. vanilyamsı tatlı bir aroması var.
0
Fodera
(05.11.25)
Rooibos vanilla şekerli tadı çok lezzetli. Ama bitki çaylarını da günde 2 bardaktan fazla tüketmeyin.
0
pembediken
(05.11.25)
Bu aralar pek icmiyorum ama bir ara duzenli iciyordum. Benim hosuma gidiyordu tadi, yazin yorulup eve gelince de iyi akiyordu.
0
mbond
(05.11.25)
yazın soğuk içiyordum ama pek bulunmuyor. doğadan'ın poşet versiyonundan içiyorum indirime girdikçe alıyorum.
0
elektr10
(05.11.25)
Cok sevmiyorum ama kafeini birakmak icin birebir cozumlerden biri, digeri burada onermistim hindiba kahvvesi, biri kahve tadinda digeri de rooibos siyah caya benziyor bence, ikisi de tam alternatif
0
kassiopeia
(05.11.25)
en sevmediğim çaydır. fazla aromalı.
0
chanandler bong
(05.11.25)
Doğadan demlik poşet olanından aldım. Müthiş lezzetli. Normal çay bunun yanında amelelik ve midesizlik.
0
🌸runaway
(05.11.25)
(24)

Arada kalmak

camlicagazoz
Merhabalar,15 kasımda aile dostumuzun oglunun dügünü varmis. Annem aradı söyledi. Dügün de oturdugumuz yere 1.5 saat mesafede. Annem de şey dedi. Öglen gideriz, dügünden sonra da geliriz dedi. Dügün saat 19:00' da.Eşim 15 kasimda 38 haftalik hamile olacak. Yani ben gitmeyecegim dedi ve haklı da. Ama
Merhabalar,

15 kasımda aile dostumuzun oglunun dügünü varmis. Annem aradı söyledi. Dügün de oturdugumuz yere 1.5 saat mesafede. Annem de şey dedi. Öglen gideriz, dügünden sonra da geliriz dedi. Dügün saat 19:00' da.

Eşim 15 kasimda 38 haftalik hamile olacak. Yani ben gitmeyecegim dedi ve haklı da. Ama ben anneme söyleseme annem beni bastiracak. Bir sey olmaz gibisinden. Çekiniyorum da annemden. Ama eşim de hakli. Ne yapacagim ben?
-2
camlicagazoz
(03.11.25)
Öncelikle annenizden çekinmeniz yanlış çünkü sizin bir aileniz var.
Kaldı ki eşiniz o dönem 38 haftalık hamile olcakmış ve düğün de oturduğunuz yere 1.5 saat mesafedeymiş allah muhafaza doğum gerçekleşse yada olmamasını temenni ederim ama aksi bir durum olsa eşinizin yanına gitmeniz 1.5 saatinizi alacak. O dönemde olmanız gereken yer düğün değil eşinizin yanı bence. Bu şekilde açıklama yapabilirsiniz annenize.
+4
mermaidd
(04.11.25)
ben aileye bir butun olarak bakiyorum, kendi annem/babam/kardesler ve hanimin annesi/babasi/kardesleri..

annem beni al bu dugune gotur getir derse, yaparim. bu iki kez yaptim, hanim gicirdadi, cok da fifi dedim gectim. yine gotur derse yine gotururum.

senin hanim 38 haftalik hamile olabilir ama bu cocugun o gun dogacagi anlamina gelmiyor, bunun onceden bazi belirtileri var. Tavsiyem birkac gun onceden doktora gotur, dogumla ilgili bir gelirme var mi baktir. Eger hersey sakin ise o zaman 1.5 saat cok bir yol degil, acil bir durumda erken cikar donersin. Yok eger doktor eli kulaginda heran gelmeniz gerekir derse ayri mesele. Biz mesela son kontrolden sonra ayni gun hastaneye gittik dogumu baslattilar, 48 saat sonra dogum gerceklesti.
-19
cooperr
(04.11.25)
Bence bu tip soruları burada sormayın.
Burada 'Bir ilişki sorusu sorulsa da kadını haklı görsem.' diye bekleşen büyük bir güruh var. Anne kutsaldır, ne derse yapılır.
cooperr +1 diyorum.
-14
Mirket
(04.11.25)
Ben anlamadim anneniz istiyor diye 38 haftalik hamile esiniz dugune mi gitmek zorunda? Yoksa siz mi gitmek zorundasiniz? Ikisi de yetiskin olmus kendi ailesini kurmus (ya da olamamis/kuramamis) bir insan icin fazlasiyla absurt de, esiniz gitmeyecegini soyleyemiyorsaniz bir tik daha enteresan geldi. Yani ne yapacagim ben diye sormaniz da enteresan, esimi yalniz birakmayacagim demek yeterli olmali. Siz annenizin kocasi degilsiniz.
+7
kassiopeia
(04.11.25)
18 yıllık evliyim. Ailem de klasik anadolu (hatta doğu) ailesi. Anneme de inanılmaz düşkünüm. Tüm kardeşler arasında anne-babamla en çok ilgilenen, rızalarını alan da benim. Bunları belirtmiş olayım önce.

Eşiniz hamile olmasa ve düğüne gitmek istemese yine haklı. Zorlamamak lazım. Annenizin de böyle bir hakkı yok. Ama 38 haftalık hamile bir insanın değil 100 km, yan mahalledeki düğüne dahi katılmaması anlayışla karşılanmalı normalde. Kaldı ki, aileden birinin düğünü bile değil… (Yazdığınız tam net anlaşılmıyor. Bunları “eşimin gelmek istememesini anneme nasıl söyleyeceğim” demiş olma ihtimaliniz üzerine yazdım.

Yok eğer mevzu sizin eşinizi bırakıp gitmek istememeniz ise, haklısınız. En iyisi, annenizden rica edip, 17:30-18:00 gibi çıkarsınız. Düğünde yarım-bir saat görünür, hediyenizi verir, dönersiniz. Eşinizin doğumunun yakın olduğunu bilen herkes de anlayış göstermek zorunda. Göstermezlerse onların ayıbı. Sizin yanlışınız olmaz.

Yahut annenizi götürme ihtimali olan akraba vs. varsa ve anneniz uzun kalmak istiyorsa onlarla gider, siz bir görünür, tebrik eder dönersiniz.

Bu tarz konularda mutlak tavsiyem, eşinizi üzmemeniz. Anneler daha affedici oluyor, eşler olumsuzlukları yıllar içinde daha da büyütebiliyor. Üstelik doğum yakın, lohusa depresyonu kapıda. Ailenizden önemlisi olmamalı hayatınızda. Elalem umurunuzda olmasın. Anne-Baba da anlayış göstermeli. Göstermiyorlarsa da, saygı çerçevesinde tatlıya bağlanacak şekilde dik durulabilmeli. Evliliğin sağlığı için bağımsızlık şart. Zamanla öğreniliyor bu…
+2
yadigar
(04.11.25)
Ya bu erkekler bir konu hakkında da fikir sahibi olmazsa çatlayacaklar herhalde. Bak neymiş doğum öyle hemen başlamazmış belirtisi olurmuş. Beyefendi kaçıncı doğumunu gerçekleştirdi de konuşuyor çok merak ettim.

Doğum öyle belirti melirti demeden şak diye başlayabilen bir şey. 38.haftada şak diye doğurmuş bir birey olarak konuşuyorum.

Anne kutsaldır filan saçma sapan kendinizi şartlamayın. Ben de anneyim gelinimi karnı burnunda düğüne çağırmam bile en başta zaten. Anneyse bunu düşünmeli. Ayrıca annenden korkarak hiç bir zaman sağlıklı ve mutlu bir aile hayatı yaşayamacaksın gerçek sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisi böyle bir şey değil.
+7
yenibirgüzelnick
(04.11.25)
Cevaplara gözlerim kanadı. Annenizin doğurdu doğuracak karınızı uzak bir yerdeki düğüne götürme düşüncesi, sizin annenizden çekinip bu durumu açıklayamamamız falan sizce de çok garip değil mi? Anneniz istiyorsa kendisi gitsin. Annenize ne karınız ne de siz eşlik etmek zorunda değilsiniz. Çoluk çocuk sahibi olmak üzeresiniz annenizden çekindiğiniz konuya bakar mısınız? Allah kocanın da hayırlısını versin diyorum :d
+12
sadakatsiz
(04.11.25)
38 hafta demek full term demek. yani dogum artık her saniye gerceklesebilir demek. ilk dogumuysa öyle hemen yirmi dakikada dogurma ihtimali az olsa da yok degil. o haftalarda beni en cok korkutan sey abruptio placentae olmasi ki bu durumda 1 dk fark bile hayat kurtarir. sahsen yanimda hep biri olsun isterim o haftalarda.

anneniz dügüne gitmek istiyorsa götürün. esinizin kendi annesi, kardesi, kuzeni, arkadasi kimi ayarlayabilirseniz o gün sizin evde esinizle olsun. gebelik hastalik degil, esasen her yere gidebilir ama full term gebelikle bir dügünde esiniz cok rahatsiz olacaktir cünkü yüksek sesli müzik sebebiyle anne karninda bebek korkudan sürekli takla atar. anneyi cok tekmeler. kendini kordona dolandirma riski yükselir. ayrica rahatsiz sandalyelerde saatlerce oturmak o haftalarda sahiden korkunc.

bence buradaki sorun anneden bu kadar cekinmeniz. annenize, ben seni götüremem, deseniz bile bu kadar anlayissiz ve kötü bir insan mi sizi ve esinizi anlamayacagini düsünüyorsunuz? o haftalarda esinizin rahat edemeyecegini anneniz de biliyor, kendisi de dogurmus. ayrica biraz simariklik yapmiyor mu anneniz? 38 haftalik hamile kadini dügünün 19'da basladigi yere taa ögle vaktinden sürüklemeye calisiyor? hani dügüne 19'da gidelim iki saat sonra kalkariz da demiyor. öglen gidelim dügünden sonra döneriz diyor; yani yolu da hesaba katarsaniz gece birde falan anca dönmüs oluyorsunuz. anneniz dügün sahibi mi, ne sacmalik! bebek de gelecegi icin sizin öncelik siranizin degismesinden rahatsiz, gelini ile güc savasina girmis gibi. bence asil üstüne egilmeniz sorun ve dengeyi bulmaniz gereken sey annenizin bu tavri olmali.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.11.25)
Şöyle bir şey ekleyeyim. Annemi ben götürmeyecegim. Yani babamla gidecekler. Beni düsündüren şeylerden birisi de şu. Dügünü olan cocuk benim düğüne gelmişti.
-9
🌸camlicagazoz
(04.11.25)
ya bu kadinlarin kayinvalide ile ilgili olan takintisini anlamasi guc..guc savasi vs. garip ya, sanki her ailede micro taht kavgalari yasaniyor :)

sunu idrak etmeniz lazim, erkeklerin anneleri ile arasinda farkli bir bag var, o bizim hayatimizdaki ilk kadin. erkegin annesiyle olan iliskisinin sizinle olan iliskisi ile alakasi yok.

birisi sak diye dogurdum demis, ikinci ucuncu cocuk degilse o biraz zor kardesim. benim de cocugum var, cevrede de birden fazla cocuk sahibi olan insan sayisi oldukca fazla, ilk dogumlarin hic sak diye oldugunu duymadim.

ayrica doguma da girdim, yaw normal bir dogumda ters gidebilecek o kadar cok sey var ki, olay zaten bir mucize, hastaneye yetisememe olasiligi tersliklerin icinde ilk 5'de bile degildir. en kotu cagirirsin bir ambulans gotururler. zaten erkek eger doktor degilse ne yapacak hatunu kuvete sokup dogum yaptirtacak degiliz, arabaya atip hastaneye goturuyoruz sonra da doktor ne derse o yapiliyor zaten. olay bir hastalik degil ve dogal kendi halinde bir sureci var bu ve surec oyle 1-2 saatlik bir mevzu da degil.

adam zaten zorla esini goturmeye calismiyor ki ben de olsam zaten goturmem 38 haftalik hamile esimi. gerekli onlemleri alirsin, a/b/c plani yaparsin, saat basi kontrol edersin, binbir turlu cozumu var.

annesi istiyorsa kendi gitsin falan, bunlari kadinlar gitsin kendi anasina soylesin, beni baglamaz. ama bana 5 tane cocuk dogursa da, bana cikip anana soyle kendi gitsin falan gibi bisey soylese esim, kotu bozarim. erkek cocugu olan hanimlar, yarin oburgun oglunuz gidip sizin gibi birini bulursa, o hatun da size "gitsin kendi isini kendi halletsin" diye mesaj yollarsa, ne dedigimi daha iyi anlayacaksiniz. umarim boyle bisey basiniza gelmez.
-17
cooperr
(04.11.25)
Evet anneniz düğüne gitmek istiyorsa a b c planları yapar eşinizi birilerine bırakırsınız, onlar da arar ambulansı doğuma götürürler nedir yani. Anne önemli. Anne düğüne gitmek istiyorsa iki eliniz kanda da olsa düğüne gideceksiniz. Karınız bir şekilde doğurur önemli olan anacığınızla ilişkiniz.... :d
+8
sadakatsiz
(04.11.25)
anneler biz kadinlarin da hayatlarindaki ilk kadin ama annelerimiz biz kizlarina annelik yaparken, sizin anneleriniz ogullarina annelik yapiyorlar, gelinlerine degil. annemin önceligi benim, benim sagligim, benim mutlulugum, benim evliligimin iyi gitmesi... kaynanamin önceligi önce oglunun rahati, sonra kendisi, sonra kocasi falan. kendi kizi olsaydi bu durumda, kocasinin 38. haftada tüm gün kendi annesi pesinde kosup kizini birakmasina agzini birakip kiciyla laf ederdi.

gazoz, dedigim gibi, annenle dügüne gideceksen karinin yaninda biri olmali. kendi annesi, kardesi, kuzeni, arkadasi ama yalniz kalmayacak.
sen gitmeyeceksen sayet annenle altinini yollayacaksin, soran olunca da annen, gelinin dogumu eli kulaginda, yalniz birakamadi, diyecek. zor bir sey degil. bu duruma anlayis göstermeyen de ne bileyim...
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.11.25)
kadın doğum doktoru bile her doğum kendine özeldir derken bazıları çevresindeki doğumlardan örnek vererek senin karın da şak diye doğurmazz yhaaaa diye güvence veriyor. adamın gördüğü doğum sayısı benim kadın doktorumun gördüğü doğum sayısından fazla heralde.

ben 8 haftalık doğum iznine çıktığımda evde tek iken kafada kurup duruyordum acaba şu an suyum mu geliyor, acaba bu hissettiğim sancı mı vs diye. mesela su gelmesi öyle dizilerde olduğu gibi bardaktan su boşalması gibi de olmuyormuş vs vs.

yani ayrıca illa kadının o an doğurma ihtimalinin olmasına gerek yok. işin biraz psikolojik tarafı var.

zaten anneniz yolda kalmış değil, babanızla gidecek. sizin de bu durumda heidyeyi göndermeniz yeterli. yani hangisi önemli. karnı burnunda eşiniz mi yoksa diğerleri mi? evet bazı durumlarda bu kadar nettir her şey.

ha bu arada eşiniz yüzde doksan dokuz ihtimalle o gün doğum yapmayacak. ama siz onun isteğini geri çevirip düğüne giderseniz doğurmamış olmasının bi önemi yok, size kırılmış olacak.
+6
elorelia
(04.11.25)
düğün günü sabahtan anne hanımın ağrısı var de. gelemiyecek de, erkenden ananı uyarma.
+2
mikahakkinen
(04.11.25)
doğuma bir ay kala rutin doktor kontrolüne gittik. doktor akşama doğuracaksın, dedi. biz eşimle birbirimize bakıp şaka yapıyor dedik. ama şaka değilmiş. yani çokta öyle önceden belirti veren bişey değil.

38 haftalık eşini evde bırakıp düğüne anneni götürme. saçmalama. annende saçmalamasın.
+2
scudman1
(04.11.25)
hocam öncelikle umarım tüm süreciniz sağlık sıhhat içinde gerçekleşir. yengeye de hürmetler :)

sizin de gönlünüz gitmek istemiyor besbelli. tabi ki eşinizin yanında kalacaksınız. annenize 'gece çok ağrısı oldu gelemiyorum' dersin olur biter. hatta düğünde dedikodunuz bile yapılır..
+2
galahad reloaded
(04.11.25)
Merhaba, eşinizi yalnız bırakmayın, bunu 2 kız çocuğu babası olarak yazıyorum.
+6
devorgilla the gunslinger
(04.11.25)
yani bunu buraya soracak kadar sıkışmış olmanız bile çok enteresan. gitmemek zaten çok makul ama en uçta yapılacak şey şu: o gün gelsin bakıcam anne siz planınızı yapın, ben öğlen gelip akşam dönemem ama bir şekilde sizden sonra gelip yarım saatliğine görünmeye çalışırım tabi eşim iyiyse. söylenecek şey bu. o gün de illaki gitmek istiyorsanız, yani evlenen arkadaşınız sizinkine gelidiği için orda olmak gibi bir derdiniz varsa ve eşiniz de o gün rahatsa 6-7 gibi çıkar, 15 dak-30dak görünür, 9:30-10 gibi dönersiniz.

edit: çocuğunuzu sağlıkla kucağınıza almanızı dilerim
+5
awlmi
(04.11.25)
her şeyi geçtim, insan kendi doğacak çocuğu için sorumluluk hissetmeli, doğumla ilgili farkındalığa sahip olmalı. hiç mi heyecan duymuyorsunuz bebeğinizin gelecek olmasıyla ilgili? hiç mi endişeniz yok eşinizin sağlığıyla ilgili? başka hangi hissiyat bunların önüne geçebilir? yemişim tanıdığın düğününü, sizi böyle bir durumda arada bırakan ebeveyni vesaire. bebeğiniz ve eşiniz hariç her şey "şu aşamada" fasa fiso, fındık fıstık. gündelik rutin bir süreçten bahsetmiyoruz ki.
+8
Phoebe
(04.11.25)
hocam onceki duyurulariniza soyle bir baktim, yardim alin, ciddi olarak soyluyorum, cok icten sekilde. gobek bagi kesilmemis insanlari ciddiye almayin, yetiskin ve saglikli bir birey olmak boyle bir sey degil.

Baba olacaksiniz, aile kurmussunuz, ayri bir yasam kurmussunuz ve su anda yasaminizin merkezine bir bebek geliyor, tum yasami size bagli bir can, ebeveyn olmak demek insanin kalbinin disarda atmasi demek, kadin olarak hamilelik sureci zaman zaman 'lan bi tik fazla yemek yedim bebise bir sey olur mu' diye manyaklik derecesinde endise duyma, baba olmak da 'ailemin nasil guvenligini saglarim, nasil bakim veririm' gibi bir delilik hali, bunu hissetmiyorsunuz ve hala 'insanlar ne der' diyorsunuz, 'anama 38 haftalik hamile esimi ve bebegimi birakamam diyemiyorum' diyorsunuz. Phobe cok guzel yazmis, icinizde bir yerde cekirdek ailenize duydugunuz sorumluluktan fazla bir sorumluluk duyuyorsunuz. Esime, bebegime ne olursa olsun, didinin didisinin dugunune gitmem gerek diyorsunuz. Ha hicbir sey de olmayabilir evet, ama yani bir baba olarak yerim kocasiyla dugune giden anamin yani degil de kendi esimin ve bebegimin yani demiyor musunuz? evet tarlada da doguruyor millet evet, bebek dogumu 48 saat da surebilir ama bi tik evrilmedik mi yahu, bi tik insanlik ogrenmedik mi, bi tik gelismedik mi.
Ve isin daha da manyakcasi annenizin kocasi olan kisi yani babaniz annenizi goturecekmis, ve ne anneniz ne babaniz olum manyak misin esinle birlikte kal, senin bir ailen var demiyor ve siz de manyak mi bu insanlar benim su donemde yerim esimin yani, demiyorsunuz. Altininizi gonderirsiniz olur biter. Bana cok cok garip geldi acikcasi.

Ayrica hormon eksikligine bakmanizi da tavsiye ederim. Yani bu sordugunuz sorudan bagimsiz olarak bu konuda calismanizi tavsiye ederim, elalem ne der diye diye cekirdek ailenizi kaybederseniz bir gun buradaki kimse ne yaninizda ne de sizin yerinizde olacak.
+8
kassiopeia
(04.11.25)
Hocam, verdiğiniz ek bilgiye binanen şöyle diyorum: hediyenizi babanız ile gönderin. Damadı da arayıp, durumunuzu (doğum her an olabilir) samimi bir şekilde anlatın. Mutluluk dileyin. Anlayış göstermek zorundalar. Göstermezlerse de kendi problemleri. Çocuk bir aylık, 40 günlük falan olunca da eşiniz ve çocukla beraber hayırlı olsuna gidebilirsiniz isterseniz.

Çekirdek aileniz sizin birinci sorumluluğunuz. Elalemi takmayın. Ailenizi asla arka plana atmayın.

Çok önemliyse gitmek sizin için (ki olmamalı), atlar gider 10 dk görünür dönersiniz.
+1
yadigar
(04.11.25)
sorun bence sizin bir isteginizin olmamasi. yani once buna odaklanin, siz hangisini istiyorsunuz, esinizle kalmak mi yoksa annenizi goturmek mi?
+1
Sour
(04.11.25)
Anne kutsaldır, ne isterse yapılır diye bir şey yok.
Düşüncesiz annelerin her istediği yapılmaz. Ya da bencil ve narsist annelerin...
+5
pro9it9is9
(04.11.25)
1,5 saatlik mesafe pek uzak değil, bence siz anneniz ve babanızla beraber katılın düğüne, sanki karısı 38 haftalık hamile olanlar sürekli evde mi oturuyor, örneğin istanbulda insanların evi ile işin arası ortalama 1 saat mesafede. trafiğe göre artıyor bile. bu hesapta karısı hamile olan kimsenin işe bile gitmemesi lazım.

karın gelmek istememekte haklı oldukça ağırlaşmış olmalı, ödem vs. kaldı ki kocaman karnıyla giyecek kıyafet bulması bile zor.
-6
Sadece soruyorum
(04.11.25)
(19)

Bir süreliğine bir yerlere gitmek isteseniz nereye giderdiniz?

whatdreamsnevercome
avrupa amerika asya falan farketmez.üstümde bir bunalmışlık var. şuan bulundugum yerden tamamen bağımsız bir yere gitmek istiyorum 2-3 haftalığına. türkiye içi de olur aslında ama öyle değil yani, tamamen kopmuş olmak istiyorum. belki japonya, belki bilmiyorum başka bir yerler.turistik bir yer görme
avrupa amerika asya falan farketmez.

üstümde bir bunalmışlık var. şuan bulundugum yerden tamamen bağımsız bir yere gitmek istiyorum 2-3 haftalığına. türkiye içi de olur aslında ama öyle değil yani, tamamen kopmuş olmak istiyorum. belki japonya, belki bilmiyorum başka bir yerler.

turistik bir yer görmek vs. gibi bir amacım da yok. hatta gitmeden önce çok bir şey araştırmadan gitsem daha bile iyi olur belki bi sıfırlanırım.

siz nereye giderdiniz böyle bir durum içinde olsanız?
bu kişiden kişiye değişen bir şeydir tabi ki ama, yine de sormak istedim.
0
whatdreamsnevercome
(03.11.25)
Ben bir ara bu sebeple Artvin Arhavi'de bir tanıdığın köyüne gittim. Bayağı tarlada bahçede çalışıp insanlarla vakit geçirdim.
+3
Amaranta ursula
(03.11.25)
Bhutan geçti gönlümden.
0
auroraaurora
(03.11.25)
"Belki Japonya" dediğin için direkt Japonya demek geldi aklıma aşırı merak ediyorum, durumum müsait olsa düşünmem oraya giderim.
Bunun haricinde şu an içinde bulunduğum koşullarda kendim için cevap verecek olursam, böyle kafa dinlemek için düşünmeden kalkıp gideceğim yer Sinop olurdu.
0
mutekebbir
(03.11.25)
Madeira
0
gabe h coud
(03.11.25)
las vegas
0
hold the door
(03.11.25)
rusya - yekaterinburg. daha kuzey şehirlerine de gidebilirsin.

ilginç bir memleket rusya
0
yurtsuz john
(03.11.25)
Bled kasabası. Sessiz sedasız bir kasaba. Göl muazzam. Lübliyana'dan bir saat uzaklıkta otobüsle. Lübliyana da sessiz sedasız bir şehir.
0
Ovic
(03.11.25)
tayland

kültür değişimi iyi gelir.
0
co2s2
(03.11.25)
Ben olsam kafama yatan bir latin amerika ülkesini seçerdim. Vize falan uğraşmadan al valizini git gibisinden
0
michael harddd
(03.11.25)
Ben senin yerinde olsam dünyanın en izole airbnb evleri gibi bir araştırma yapıp öyle giderim. Madem turistik amacın yok, çok enteresan yerlerde, seni bambaşka bir ortamda hissettirecek evlerde kalmak daha efekti bir çözüm olur.

Nevada'da çölün ortasında klas bir ev vardı, ya da Amazon ormanlarında yeşilin içinde cam bir ev. Nordiklerde brutalist soğuk evler ya da.
0
Bruce
(03.11.25)
2-3 hafta dendiği için amerika ya da japonya. tayland da olabilir.

avrupa da güzel olur aslında ama havalar soğudu. yine de soğukla bi derdiniz yoksa büyük bi avrupa gezisi de olur.

izole olmak istiyorsan isviçre ve iskoçya öneririm.
0
jelly bear
(03.11.25)
fazla uzaga gitmeye gerek yok.
sengen varsa yunan adalarina gec, adadan adaya feribotla gezersin sikildikca.
mis gibi..
0
cooperr
(03.11.25)
boyle bir durumda olsam bir kere bir metropole gitmezdim. yani japonya demissiniz ama fazlasiyla kalabalik, kaotik, surekli bir aksiyon, civil civil ortam vs. kafa dinlemelik yer degil. bu tarz yerlere gitmek spor gibi oluyor. hele kisin gitmek daha da zor. ben tayland, endonezya (bali) veya vietnam diyorum. yani guneydogu asya ulkeleri. benim de ihtiyacim var.
0
Sour
(03.11.25)
Bir süreliğine bir yere gideceğim zaman kullanacağım parayla bir yere gitmem, araba alırım. Para kalıyorsa anneme yakın bir yerlerde şöyle 1 hafta 10 gün tek başıma zaman geçiririm, bol yeşillik ormanlık sulak alan filan.
0
muhayyer divan
(03.11.25)
Cok populer degil ama Mostar'in asagilarinda Počitelj diye bir yer var. Oralar veya civarlari olabilir. Biraz asagilara gitsen hava da isinir mis gibi.
0
mbond
(03.11.25)
Benim gitmek istediğim üç yer var:
Puerto Williams, Pontianak ve Longyearbyen.

Kabaca, biri dünyanın en kuzeyinde, diğeri en güneyinde, öteki de en ortasında bulunan üç yerleşim yeri. Madem kaçacaksınız, en uzağa kaçın…
0
yadigar
(04.11.25)
Birçok kişi asya, rusya gibi yerlerden örnekler vermiş. Seyahat amacınızın dinlenmek ve kafaca bir şeylerden uzaklaşmak olduğu anlaşılıyor. Asya ülkeleri gibi bir yerden bir yere gitmek için planlama gerektiren veya rusya gibi kredi kartı bile kullanılamayan bir yere gitmek sizi dinlendirmekten çok yoracaktır. Ben olsam dil sıkıntısı yaşamayacağım (en azından ingilizce bilinen) ama bir yerden bir yere gitmek için de ne bileyim sherpalara ihtiyaç duyulan, alpacalara binilen veya bambu ormanlarında kayıklarla seyahat edilen bir yere değil efendi gibi tramvay, otobüs, flixbus bulabileceğim bir yere giderdim.

iskoçya bir seçenek, daha yumuşak bir hava için portekiz veya endülüs ispanyası olabilir. sicilya veya sardinya olabilir. illa daha uzak ve egzotik olacaksa nispeten sakin japon şehirleri veya yeni zelanda olabilir.
+1
phoarbix
(04.11.25)
@phoarbix soyle nedenini bir mantik zeminine oturtarak aciklayan insanlara hasret kalmisiz.
0
Sour
(04.11.25)
bruce'in fikri hosuma gitti ama benim cok yoruldugum ve tamamen uzaklasmak istedigim donemlerde basvurdugum yontem, muhtesem 2 tane tur sirketi var kullandigim (yabanci) oradan istedigim ulkeyi secip istedigim uygun bir tarihte olan turla gidiyorum. para ve butceden bahsetmediginiz icin yazdim bunu. o turlardan birini secer giderdim, cok keyifli, gencler, her sey ayarlanmis, acayip kafa insanlar, parmaginizi oynatmaniz geremiyor ve tamamen uzaklasiyorsunuz. tercihim elbette sicak diyarlar olurdu ama patagonia da tam istediginiz tarz bir sey olabilir hiking seviyorsaniz.
0
kassiopeia
(04.11.25)
(8)

Sorum kadınlara: Yaş aldıkça PMS psikolojik ve duydusal yoğunluğunuz arttı mı? Nasıl başa çıkıyorsunuz?

Amaranta ursula
Merhaba arkadaşlar;Yaş aldıkça sizde de PMS'in psikolojik ve duygusal yoğunluğu arttı mı? Üniversite yıllarında PMS'i hissetmezdim bile. Sadece takvimime göre geciktiysem niye gecikti bu ya stresi olurdu bir tek. Ama şimdilerde en az 1 hafta Kafka'nın böceği gibi hissettiğim yetmezmiş gibi hayatımla
Merhaba arkadaşlar;

Yaş aldıkça sizde de PMS'in psikolojik ve duygusal yoğunluğu arttı mı? Üniversite yıllarında PMS'i hissetmezdim bile. Sadece takvimime göre geciktiysem niye gecikti bu ya stresi olurdu bir tek. Ama şimdilerde en az 1 hafta Kafka'nın böceği gibi hissettiğim yetmezmiş gibi hayatımla/hayatımdakilerle (benimle olan ilişkilerine dair) ilgili kıyamet senaryoları yazıyorum. Bu durum artık hepten yormaya ve canımı sıkmaya başladı.

PMS'in bu etkilerine karşı neler yapıyorsunuz? Deneyip iyi geldiğini düşündüğünüz şeyler neler acaba? Yürüyüş, sosyalleşme vs dışında.

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
0
Amaranta ursula
(03.11.25)
Yoğunluğu covidden sonra yoğunlaştı yaştan bağımsız.
Ruh hali değişimleri ve sancılar yaş ilerledikçe seyrekleşti.

Ayda yılda bir bel ağrısı çekerim ona ısı bandı iyi geliyor, bitkisel çay iyi geliyor. Yatıp dinlenmekten başka bir şey de iyi gelmiyor o süreçte açıkçası.
0
mutekebbir
(03.11.25)
yasinizi bilemiyorum ancak 35'ten itibaren filan biliyorsunuzdur belki perimenopoz dedigimiz surece giriyoruz, bu demek degil ki menopoz kapida, ancak bu yillar suren bir surec ve kadinlarin yasaminin buyuk kismi peri-menopoz-post doneminde geciyor. sizde de bu anlamda bir degisiklik olusmaya baslamis olabilir. bu nedenle oncelikle yasiniza bagli olarak kan degerlerinize ancak ozellikle bu sureci dikkate alan bir doktorla birlikte hormon degerlerinize baktirmanizi tavsiye ederim, bazen kucucuk bir hormon destegi vs epey ise yarayabiliyor. 30lu yaslarda insanlar bunu kisisel algilayip, ne menopozu triplerine girebiliyor ancak bu konuda ne kadar erken bilgilenirseniz o kadar iyi atlatirsiniz. forumlarda vs. cok guzel paylasimlar var. hatta bazen 'ya bu enteresan bir sey yeni cikti' dedigimiz bazi fiziksel/duygusal belirtiler aa perimenopozmus diyorsunuz. permenopoz/menopoz o hep duydugumuz sicak basmasi,gece terlemesinden filan cok daha kompleks ve uzun bir surec. yani benim anladigim sicak basmasina geldiginizde zaten is isten gecmis oluyor.
ozellikle pms oncesi yogun 'depresyon' icin, L-tryptophan ve 5-HTP gibi takviyeleri de doktorunuzla konusabilirsiniz. yine butuncul tip ve kadin sagligi calisan iyi doktorlar yumurta ve rahim sagliginizi destekleyecek cok guzel dogal takviyeler verebiliyorlar.

pms oncesi duygu durum degisikliginin epey yogun yasanmasi PMDD olarak geciyor literaturde, bana bu taniyi 20li yaslarimda filan doktorum soylemisti, acikcasi benim icin ise yarayan en kolay yontem, cok basit ama 'farkindalik'. yillardir bu sekilde epey yol kat ettim, 5-7gunden 1-2gune indi diyebilirim. felaket senaryolari ve inanilmaz depresif dusuncelerin girdabina girdigim anda iste farkli farkindalik teknikleri vs. kendime gore atlatiyorum, yani isin ozu benim icin farkindalikli yasamak ve meditatif yonunuzu gelistirip zihninizin sacmaliklarin sacmalik oldugunu o girdaba dustugunuz anda yakalamak ve buna kapilmamak. simdi diyebilirsiniz ki zaten kapilmamayi becersem pms olmaz, ama iste kendinizi egitmek mumkun. pratik yapa yapa gelisiyor. son olarak, eger bilginiz yoksa, hormon dongunuze gore beslenmeyi ogrenmenizi tavsiy ederim, her ay 4 farkli hormon dongumuz var, o da epey ise yariyor. mesela menstruasyon donemi ile luteal fazda ayni sekilde beslenmek de ayni sekilde spor yapmak da dogru degil, kucuk degisikliklerle kendinizi epey rahatlatabilirsiniz.
+3
kassiopeia
(03.11.25)
@kassiopeia,
Çok faydalı şeyler demişsiniz. Yaşım 31 ama erken menapoz konusuna ben de son günlerde aşinayım. Bu sebeple ilk doktor kontrolümde yumurta rezervlerime baktırmayı düşünüyorum. Bunun yanında bu depresif duygularla baş edebilmek için farkındalığı deneyeceğim muhakkak doktor gerekli görürse de dediğiniz takviyeleri yazdırmayı deneyeceğim.
0
🌸Amaranta ursula
(03.11.25)
(yanıtları okumadım) evet!!! ama anne olmama bağlıyorum ben bu durumu, beynimin kimyası değişti. 20lerimin başlangıcında ne oluyor, ne hissediyorum pek farkındalığım da yoktu kendime dair, şimdi hemen tanıyı koyabiliyorum. bunun da bi etkisi vardır mutlaka.
0
deartheodosia
(03.11.25)
ilk reglimi 14 yaşında oldum. o zamanlar ruhsal etkileri oluyor muydu hatırlamıyorum. zaten ergenliğin verdiği duygu değişiklikleriyle karışmış olabilir.

reglim ve ağları hafiflese de duygusal dalgalanmalar gitgide arttı sanırım. artık 29 yaşındayım.

2 güne regl olacağım ve bugün yine ağladım. bir de kolay sinirleniyorum. depresif düşünceler çabuk doluşuyor. tatlı yeme isteğim çok fazla.

gerçi psikolojim yıllardır çok bozuktu, bol travmalı bir hayatım oldu. bu yüzden çok da emin olmadan yazdım bunları. şimdi daha özgüvenliyim ve hayatım daha yolunda ama hala regl yüzünden ağlıyorum işte :D
0
art cat chocolate
(03.11.25)
kassiopeia+1

perimenopoz maalesef ülkemizde nerdeyse yok sayılan, doktorların dahi doğru düzgün izah etmediği bir süreç. detaylıca araştırmanızı öneririm. etrafımda kim varsa anlatmaya çalışıyorum okuyup, araştırıp, öğrendikçe ve anladım ki yaşadığımız beyin sisi, duygu durum değişiklikleri, migren artışı/perimenepoz dönemi baş ağrıları, reglin süre ve yoğunluğunun değişmesi, depresif ruh hali vb. her şey bu süreçle, hormonal değişikliklerle ilintili.

illa erken menopoz gibi düşünmeyin, okuduklarımdan anladığım menopoza kadar uzanan yaklaşık 10 yıllık bir süreçten bahsediliyor.

ben duruma nöroloğumun migren sıklık ve şiddettiniz çok arttı değil mi perimenopozda dediğinde, doktorla detaylı bir sohbet edince uyandım.

kassiopanın takviye önerilerine primrose oil içeren takviyeleri de ekleyebilirim, yaşam kalitem değişti. magnezyum zaten migrenden dolayı kullanıyordum, onu da araştırabilirsiniz.

çok güzel dayanışma grupları var facebook ve instagramda, ben yabancı olanları daha verimli buluyorum, türk olanlarında maalesef çoğunlukla her regli geciken ayyyy menopoz mu çığlıklarıyla mesaj atıyor.
+1
Phoebe
(03.11.25)
Benim en sancılı regl dönemlerim 10'lu yaşlardaydı. Pms hissetmiyorum sanırım ama Mittelschmerz sağ olsun son 2 senedir yumurtlama günümü biliyorum. Annem çok erken yaşta 41 yaşında menopoza girdi. Muhtemelen ben de o yaşlarda bu illetten kurtulacağım diye seviniyordum ama peri ve menopoz hakkında olduklarım beni daha da mutsuz yaptı. Sağlığımız, duygu durumumuz, mental yetilerimiz bile hormonlara bağlı. Şimdiden HRT falan araştırıyorum. Kadın vücudunda yaşamak çok zor. Kadınlığı terk edebilsek keşke.
0
gnosis
(03.11.25)
Yaşla birlikte çok daha iyi hissediyorum bu anlamda. Sadece birkaç gün önce ağlak oluyorum. Ama döngümü farkindalikli bir şekile yaşıyorum o hoşuma gidiyor. Ovulasyonda olduğumu fark ediyorum mesela, kendimi ve bedenimi hissediyorum.
0
yuvarlanantencereninkapagi
(04.11.25)
(17)

Sporda kullanılan matın evde kullanılması hk

screwedup2
Merhabalar,Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar. Yoga dersinde kullandığım matımı
Merhabalar,

Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.

Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar.

Yoga dersinde kullandığım matımı evde kullanıp spor yapmak istiyorum. Eşim bunum hijyenik olmadığını düşündüğü için rahatsızlık duyuyor. Siz bu konuda ne düşünürsünüz?

Ekstra not: 2.yi almayı düşündük fakat kendime paraya kıyıp güzel bir mat almıştım. Onu kullanmak istiyorum. İki tane pahalı mat almak da mantıksız geliyor.
0
screwedup2
(02.11.25)
Herkesin ayakkabısının ne kadar temiz olduğuna emin olamazsın.
Kaldı ki tuvalete, duşların olduğu yere giriliyor o ayakkabılarla, sadece salonda giyse bile temiz kalması mümkün değil.

Pahalı bişey de değil mat bi de yani.
+3
Bruce
(02.11.25)
Spor salonu zemini nasıl? Yeterince hijyenik mi? Diğer insanların orda giydiği spor ayakkabıları sadece orası için mi başka yerlerde de giyiyorlar mı? Bunların cevabına göre değişir.
0
Amaranta ursula
(02.11.25)
Eşiniz kesinlikle haklı.

Ben dışarda giydiğim şeyleri bile evde gitmiyorum kaldı ki mat dediğiniz şey artık paspasa dönüyor :)
+1
makbur
(02.11.25)
Eşiniz haklı.
+1
Mirket
(02.11.25)
eşiniz haklı.
+1
black holes in the sky
(02.11.25)
Evet spor salonunda insanlar ayakkabı degiştiriyor fakat ayakkabılarını degiştirilecegi soyunma odasına gidene kadar dışarı ayakkabısıyla giriyor. Sonra çantasından çıkarıp salon ayakkabısını giyiyor. Fakat o salon ayakkabısıyla biraz önceki ayakkabı ile bastıgı yerlere basıyor. Hatta insanlar wcye gidecegi zaman hiç biri salon ayakkabısını degiştirip öyle girmiyor. Wcde bastıgı salon ayakkabıyla yine içeri giriyor. Kesinlikle hijyenik degil. Asla önermem
0
limonlu eksi
(02.11.25)
Ben bu kadar titiz bir insan degilim, dolayisiyla kimin hakli oldugu ile ilgili fikir veremem ama yeni mat almak istemiyorsaniz, matin altina serecek ucuz yollu bir cozum bulmayi deneyebilirsiniz demeye geldim. Yani acikcasi tam olarak titizlik nedenini de anlayamadim, matin altinin pis olmasi galiba degil mi esinizin sorun ettigi sey?
+1
kassiopeia
(02.11.25)
Hijyenik olmayabilir ama o kadar da hijyene ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Kullanılabilir.
Sonuçta evde yatağın çarşafın üzerine koymayacaksiniz yerde olacak.
+1
kisa
(02.11.25)
kullanılır. madem bu konuda bir hassasiyet var, o halde ikinci mat almak yerine var olanın altını üstünü silmek daha kolay olmaz mı?
+2
tnz
(02.11.25)
Yoga yapılan yere niye ayakkabıyla giriliyor ki? Yasak olması lazım.
0
auroraaurora
(02.11.25)
eğer evde kullanmadan önce temizlemiyorsanız hijyenik değil.
0
false pretension
(02.11.25)
Spor salonu ne kadar hijyenik nereden biliyorsunuz ki. İlla içinize sinmiyorsa bir mat daha almanda sıkıntı olmaz bence, almalısın.
0
muhayyer divan
(02.11.25)
Dışarıda kullandığım bir şeyi evde kullanmam. Dışarıdan gelir gelmez üzerimi değiştiririm eğer birinin evine gittiysem çorabımo mutlaka değiştiririm.
Spor salonu temiz görünüyor olabilir ama herkesin matlarını temizleyip temizlemediğini bilemezsiniz. Özetle bence hijyenik değil.
(Eskiden gittiğim yoga stüdyosu derse başlamadan önce matları dezenfektan ile sildiriyordu.)
0
suicides underground
(03.11.25)
Bu kadar “hijyenik” insanlar bence çok yorucu. Ama anlamadığım bir nokta var, neden ayakkabıyla yoga yapılıyor ki?

Gelince matınızın altını bi bezle silin, herkesin gönlü olur bence.
+1
kuehles blondes
(03.11.25)
imkanım varsa ve mat benim için çok önemliyse kesinlikle ikincisini alırdım.
0
a7x
(03.11.25)
eşinize hak verdim, spor salonları inanılmaz pis yerler hatta bununla ilgili reelsler vardı pislik ölçen aletlerle ölçüyorlardı tuvalet daha temiz çıkmıştı.
eve ayakkabı ile giriyorsanız mat kullanılabilir. girmiyorsanız kullandığınız yeri falan temizlemek sonrasında güzel olur.

mesela montunu falan temiz eşyaları ile aynı yere asanlarıda anlamam.
+1
eja
(03.11.25)
ben bundan sizin gibi asla rahatsiz olmazdim. esim olurdu :)
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.11.25)
(8)

ilk 1 saat-son 1 saat telefon kullanmamak

potsdamer
uyandıktan sonraki ilk 1 saat-uyumadan önceki son 1 saat telefon kullanmamaya karar verseniz zorlanır mısınız? bi süredir deniyorum bunu. uyandıktan sonra kolay ama gece uykuya geçme kısmı çok zor oluyor. neden bunu yapıyorsun derseniz son 1-2 yıldır gün içinde bir şeyleri hatırlamakta, dikkatimi
uyandıktan sonraki ilk 1 saat-uyumadan önceki son 1 saat telefon kullanmamaya karar verseniz zorlanır mısınız? bi süredir deniyorum bunu. uyandıktan sonra kolay ama gece uykuya geçme kısmı çok zor oluyor. neden bunu yapıyorsun derseniz son 1-2 yıldır gün içinde bir şeyleri hatırlamakta, dikkatimi toplamada ciddi zorlanıyordum. twitter'da duyunca denemek istedim ve galiba işe yarıyor.
+1
potsdamer
(31.10.25)
ikisine de yapamiyorum.

ama yatmadan once daha kolay yine de, bazen yapabiliyorum. ama o durumda da kitap okuyorum, ya da film dizi izlemis oluyorum. yoksa hicbir sey yapmadan imkansiz gibi.

sabahlari hic olmuyor. yataktan cikmak istemiyorum ama uyanmis oldugum icin sikiliyorum da, telefonu elime aliyorum oyle olunca.

bunun disindaki saatlerde de mumkun oldugunca kullanmamak lazim aslinda. her animiz internette gectiginden, hic dusunmeye, bilgileri islemeye vaktimiz olmuyor.
+1
lemmiwinks
(31.10.25)
sabah telefona bakmak beni ayiltiyor, hizlica kendime geliyorum. bazen mail cevapliyorum, bazen instagramda takiliyourm ama kesinlikle ayilma surem cok daha hizli. 30dk telefona bakmasam 30dk alarmi erteleyecegim cunku. ilk alarmla uyanir uyanmaz kalksam bu sefer aksi huysuz bi insan oluyorum bi sure.

aksam sabahki toplantim kactaymis diye bakiyorum, onun disinda pek bakmiyorum. is sonrasi aksam boyunca telefona epeyce bakiyorum ama, yatmadan once ozellikle 1 saat bakmasam bisey degismez.
+1
taurina
(31.10.25)
Yatmadan bir saat önce kısmını uyguluyorum. Uyuyamama sorunum için önerilmişti. Çok işe yarıyor.
0
Mirket
(31.10.25)
Sabahları telefonda oyalanacak vaktim yok, ama bildirimleri kontrol etmeden duramıyorum. Uyanır uyanmaz strese sokuyorum kendimi. Bir yerde okumuş veya izlemiştim. Uyanır uyanmaz bildirimlere bakınca başkasının hayatına uyanmış oluyorsunuz diyordu. Kesinlikle doğru.
Uyumadan önceki bir saati banyo ve cilt bakımına ayırdığım için telefonla bir işim olmuyor, ama şu bildirim kontrol etme takıntısından kurtulamıyorum. Beklediğim mühim bir şey olduğundan da değil. Sinir bozucu.
0
auroraaurora
(31.10.25)
Uyumadan once kitap okuyun ayrica rahatsiz edilmeme fonksiyonunu aksam 22 ya da 22.30a ayarlayin, istisna kurabiliyorsunuz zaten. Gercekten telefon da tum bildirimler de sacmalik esasinda, insanlik olarak bir delilik hali icinde yasadigimizi dusunuyorum bazen. Instagram'da, twitter'da sizin uyku duzeninizden ya da konsantrasyonunuzdan daha onemli ne olabilir allah askina, ama kafayi yedik iste resmen, sadece siz degil hepimiz yani
+1
kassiopeia
(31.10.25)
Uyanır uyanmaz saate ve WPa mesaj gelmiş mi diye mecbur bakıyorum önemli olabileceği için yoksa umrumda olmaz. Akşam eve geldikten sonra telefon rahatsız etme moduna geçiyor ve bir tek ailden gelen mesaj ve çağrılara açık oluyor. Belki sosyal medya hasaplarım olmadığından bilemiyorum hiç telefona bakma gereği hissetmiyorum.

Bıd bıd mesaj atan insanları da oldum olası sevmediğim için telofona sabaha kadar bakma ihtiyacı hissetmiyorum. Yani bence çok kolay ama... :) Kafam nefes alıyor sanki bu şekilde.
0
truf
(31.10.25)
Chatgbt en azından sabah uyanınca sadece bildirimlere bak diye yanıt vermişti .
0
dunyatuhaf
(31.10.25)
ikisini de yapmıyorum. herkes telefon bağımlısı değil.
0
koela
(01.11.25)
(1)

Kafeinsiz filtre kahve deneyen var mı?

runaway
Kahveyi tamamen bırakmak istesem de içecek tüketme ihtiyacından ötürü kafeinsiz kahveye geçmeyi düşünüyorum. Normal kahvedeki gibi agresyon ve uykusuzluk gibi etkiler kafeinsizde oluyor mu?
Kahveyi tamamen bırakmak istesem de içecek tüketme ihtiyacından ötürü kafeinsiz kahveye geçmeyi düşünüyorum.

Normal kahvedeki gibi agresyon ve uykusuzluk gibi etkiler kafeinsizde oluyor mu?
0
runaway
(27.10.25)
kafeinsiz kahveyi fazla icmiyorum ancak normal kahve kadar olmasa da kafein iceriyor ve asidik etkisi var. eger kahveyi azaltmayi dusunuyorsaniz hindiba kahvesini denemenizi tavsiye ederim, ben kahve tadina en yakin ve en zararsiz bunu buldum. asidik degil ve kafein yok.
0
kassiopeia
(27.10.25)
(13)

eşyalardan kurtulma sanatı

turk kizi
nasıl elden çıkarıyosunuz eşyalarınızı? bi tık daha ufak bi eve geçiyoruz ama beni zorluyor eşya azaltmak, hep ıvır zıvır tutasım geliyor, asla kullanmadığım piknik sepeti, içini dolduramadığım şaraplık, koyacak yerimin olmadığı bar falan. Bana bu süreçte bir şeyleri düşünmeden attıracak bi mindseti
nasıl elden çıkarıyosunuz eşyalarınızı? bi tık daha ufak bi eve geçiyoruz ama beni zorluyor eşya azaltmak, hep ıvır zıvır tutasım geliyor, asla kullanmadığım piknik sepeti, içini dolduramadığım şaraplık, koyacak yerimin olmadığı bar falan. Bana bu süreçte bir şeyleri düşünmeden attıracak bi mindsetin vahiy olarak inmesi lazım. Satacak vaktim yok, atınca çok acıyorum o eşyaya.
Satacak vaktim yok demişken mesela asla atmaya kıyamadığım the office ve dunder mifflin tabelaları var büyük baya. Onları satayım bugün yarın kadıköyden teslim alabilecek varsa. Çözelim benim şu hoarding problemimi.
+1
turk kizi
(27.10.25)
Eşya fazlalığı hayat kaliteni düşüren bir olay o eşyaya yılda 1 kez bile ihtiyacın olmuyor ama hergğn kaliteni düşürüyor bu şekilde düşün at biz attık çok rahat ettik.
+1
basond
(27.10.25)
Hediye olarak verebilirsin.
0
sagesen
(27.10.25)
konmari metodu diye aratıp güzel anlatılan birkaç videosunu izlerseniz bu konuda gerçekten çok fayda görürsünüz. pandemi zamanı uygulamıştım şimdi yeniden yapacağım ev taşacak noktaya geldi çünkü
0
ofelia
(27.10.25)
foto falan olsa buradan çıkar belki? Örneğin hiç aklımda yok ama arkadaşım piknik sepeti demişti bir ara şimdi görünce aklıma geldi.
+1
kisa
(27.10.25)
Ben piyasasi olan urunleri kullanmiyorsam satmayi deniyorum. Piyasasi olmayanlari vermek bitik fiyata satmaktansa daha iyi geliyor. Simdi bir cocuk bisikleti var neredeyse hic kullanilmamis, ve zamaninda cok sacma bir fiyata alinmis. Satsam 1/10 fiyatina zor gider. Vermek daha iyi.
0
mbond
(27.10.25)
Bizim arkadaş grubumuz gelmişti eve 6-7 kişi. Evdeki gereksiz her şeyi attılar.
Çöpe gidecek diye ayırdıklarına en son bir bakıp onay verdim. Ev hafifledi ama yine de çok eşya ile yaşamaya devam ettik.
0
michael_knight
(27.10.25)
Özellille kiyafette şoyle yapiyorum, "son 6 ay icinde bunu hic giydim mi" diye soruyorum. Sezona göre 1 yil olarak da guncelleyebiliriz. Cevabim hayirsa atiyorum o esyayi.

"En son ne zaman kullandim" sorusu islevsel oluyo. Yakin zamanda kullanmamissam demek ki ihtiyacim olan bir sey degil. Hatira olarak saklamak istediklerimi tutup digerlerini atiyorum
+2
abuzer
(27.10.25)
farkli teknikler var ancak oncelikle hayat kalitenizi azalttigini fark etmeniz lazim. surekli ivir zivirla ugrasmak, surekli bir seyleri yerlestirmek, yer bulmaya calismak, ne neredeydi vs. bunlar siz fark etmeseniz de beyninizi bosa yoruyor.
vaktiniz yok sanirim ama ilerisi icin her gun 1+1 sey atma teknigini deneyebilirsiniz, ilk gun 1, ikinci gun 2, ucuncu gun 3 otuzuncu gun 30 vs. diye gidiyor. Ay sonunda epey bir seyden kurtulmus oluyorsunuz. bir anda atmaktan daha iyi gelebilir.
eger kadinsaniz ve kardesiniz/arkadaslariniz varsa, bir gun rica edip tum gardrobu birlikte bosaltmak hem keyifli hem kolay. biz duzenli olarak bunu yapiyoruz mesela.
bir de su var, sizin hic kullanmadiginiz evde bosu bosuna tuttugunuz bir sey ya da giysi aslinda birinin ihtiyacini karsilayacak, bence bu cok guzel bir duygu, o nedenle durustlukle ise yaramayan her seyi bir araya getirip kadin siginma evlerine ya da ogrencilere bagislamak acayip bir duygusal tatmin de sagliyor.
son olarak sivri sinek onemli bir noktaya parmak basmis, ya almayi birakacaksiniz ya da aldiginiz her esyanin yerine bir sey atacaksiniz yoksa surdurulebilir olmaz.
+1
kassiopeia
(27.10.25)
biz kendi aramızda takas yapmaya gayret ediyoruz, wp grubuna foto atıyoruz şuna ihtiyacı olan var mı diye. olan varsa doğrudan o geliyor alıyor. ordan kimse çıkmazsa ofiste birbirimize soruyoruz. ordan da çıkmazsa eve temizliğe gelen ablaya veya apartman görevlisine soruyoruz. illa çıkıyor ihtiyacı olan biri.

eşya ile neden bu kadar bağ kurduğumun üstüne çok düşündüm ben, ordan çıkan sonuçlarla anladım ki mevzu orda eşya değil, o eşyanın bende neyi, hangi duyguyu, anıyı vb. ifade ettiği. bu yöntemle o kadar çok eşya çıkardım ki evden, inanamadım. bu fikri de bir deneyebilirsiniz.
+1
Phoebe
(27.10.25)
ev taşırken acelem vardı fazla eşyaları spotçuya yok pahasına vermiştim.
0
inheritance
(27.10.25)
benim için de sıkıntılı bir durum olduğundan yanıtları tek tek okudum . 4+2 dublex 250 m2 evden 100m2 eve geçtik ve ister istemez ilk taşınma telaşıyla sevdiğimiz kullandığımız eşyaları atmak vermek zorunda kaldık ama hala sıkış tepiş ev .
facebook atmaver grubundan çok eşya verdim .
keşke ekşi duyuru da fotoğraf ekleyerek birşeyleri gerçekten ihtiyacı olan birileri ile paylaşabilsek .
@kassiopeia her gun 1+1 sey atma teknigini deneyeceğim çok mantıklı güzel bir fikir .
0
devilone
(27.10.25)
ben de eşya tutmayı seven biriyim. ama bazen fenalık basıyor ve ıvır zıvır ne varsa toplayıp çöpe atıyorum.
0
art cat chocolate
(28.10.25)
Benim 8 arac park edilebilecek genislikte garajim var evimin altinda. Bir donem garajda o kadar cok esya vardi ki, ipin ucu kacmak uzereydi. Satayim dedim, facebook'tan ilan verdim. Cok low class insanlarin pazarlik cabalarini, binbir turlu sorusunu falan cevaplamanin bana gore olmadigini anladim. En son bir 40 yard dumpster yani buyuk metal bir konteynir kiraladim. Kiymetli kiymetsiz herseyi icine attim. Cekici geldi her seyi aldi goturdu... Cok rahatlatici bir eylem. Tavsiye ederim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(28.10.25)
(17)

Saç boyatmak ya da boyatmamak?

gnosis
Ailedeki ölümler, hastalık, iş stresi derken saçlarımda beyazlar çoğaldı. Boyatma konusunda kararsızım. Çünkü sürekli boya ile uğraşmak, dip geldi diye kuaföre koşmak istemiyorum. Siz saçınızı boyuyor musunuz yoksa koyverdiniz mi? Saçını boyatmayan insanlara karşı olgun, pasaklı, yaşlı,... gibi olum
Ailedeki ölümler, hastalık, iş stresi derken saçlarımda beyazlar çoğaldı. Boyatma konusunda kararsızım. Çünkü sürekli boya ile uğraşmak, dip geldi diye kuaföre koşmak istemiyorum. Siz saçınızı boyuyor musunuz yoksa koyverdiniz mi? Saçını boyatmayan insanlara karşı olgun, pasaklı, yaşlı,... gibi olumlu ya da olumsuz önyargılarınız var mı?
Özellikle kadınlardan cevap gelirse sevinirim.
0
gnosis
(26.10.25)
Kendi saç rengime yakın bir renge, kendim boyuyorum.
Boyamayanların bakımsız, yaşlı vs. olduğunu düşünmüyorum tabii ki. Önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz.
+1
auroraaurora
(26.10.25)
Bi akrabamız boyamadı. Kadın ak saçlı oldu hatta kar beyazı. Yok dedi alışacağım buna. 6 ay geçmeden hafif kızıllaşma ve sararma oldu doğal şekilde. Süper bi görüntü oluştu. Kadına hangi kuaföre gittiğini falan soruyolar.
İşin özeti. Deneyin boyamayın. Harika oluyor saç doğal bırakınca..
0
luluki
(26.10.25)
Ben kendi adıma doğallıktan yanaydim ama zaman zaman saçlarimi bskimsiz hissediyorum veya mesela çok genç yaştan itibaren tam ön alın bölgemde yoğun beyazlar var onlar da saçımı renk bakımından karmaşık gösteriyor bu yüzden kendimi iyi hissetmek adına boyuyorum. Bazen iki ayda bir bazen dört beş ayda bir biraz moduma göre değişiyor. Bir de saçim kuru ve kabarık olduğu için yumuşaklastiriyor gibi geliyor. Ama boyatmayan insanlari yadirgamam. Mesela ben evde kendi çapimda boyuyorum belki kuaförde boyatanlar da evde boyatmaya ön yargilidir ama ben hem usenirim hem de maddi boyutu karşılamak zor.
0
egerbiryolcu
(26.10.25)
Bir erkek olarak diyorum ki, bazısına yakışıyor saçı boyatmamak. Hele özgüvenli bir yapısı varsa daha da fazla yakışıyor. Bence bir süre böyle deneyin, içinize sinmezse kökü sizde, istediğiniz zaman boyatırsınız.
+1
10551037
(26.10.25)
39 yaşında kadınım. Saçlarım bembeyaz, boyatmıyorum.
+1
suicides underground
(26.10.25)
Saçlarımda beyaz yok ama beyaz/ kır saçlı insanlara çok imreniyorum. Beyazlarım olsaydı boyatmayı hiç düşünmezdim. Çok hoş/cool duruyor. Keşke benim de olsa diyorum bazen:D
0
Amaranta ursula
(26.10.25)
Ne kadar beyaz var saçta? Çoğaldı ama yine de rahatsız etmeyecek yoğunlukta dersen röfle yaptırabilirsin. Benim çok yoğun bir beyazım yok ama yine de rahatsız oluyordum, dip boyası ile de uğraşmak istemiyordum, kuaförüm dibe yakın bir yerden röfle yapalım beyazlar arada kamufle olsun biraz da öyle idare et seni yine 2 3 sene götürür dip boya ihtiyacı olmadan dedi. 3 4 ayda bir röfle yaptırıyorum sürekli kuaförde uğraşmıyorum. Geçişler doğal olduğu için dibim gelmiş havası da olmuyor saç uzadıkça. Işıltı gibi duruyor.

Gümüş grisi görünen bembeyaz saçlara ben de özeniyorum ama ona daha vakit var. Cool duruyor gerçekten. Bakımsız ya da pasaklı durmuyor, gerçi biraz da özgüven ve aura meselesi. Eskiden yoga ya gittiğim bir salonda muazzam esneklikte ve 55 yaşlarında olmasına rağmen vücudu sımsıkı bir kadın vardı ona çok yakışıyordu en azından. Instada ollaluna var yine. O da saçlarını boyamıyor ve çok tarz duruyor
0
kullanicadi
(26.10.25)
boya boyamaya mecbur kalacaksın cunku
-2
Başka
(26.10.25)
ölene kadar kafada saç olduğu sürece boyayacağım. kimsenin ne düşündüğü de umrumda değil eğer ben aynaya bakınca bembeyaz kafadan memnun değilsem. sen de memnun değilsen boya kimin ne düşündüğünü boşver
0
deranzo1
(26.10.25)
@kullanicadi şu halde (temsili resim): imgur.com
Röfle aklıma gelmemişti. Saçımı döküldüğü için kestirdim, çok kısa şu an. Röfle için biraz uzatmam lazım sanırım.
Yaş: 29.
0
🌸gnosis
(26.10.25)
Amaaaaan hiç gerek yok rahatsız olmana<3 Yine de bir süre de şöyle idare edebilirsin çok istersen

www.watsons.com.tr

Sadece beyazlara birkaç fıs yeter sana
0
kullanicadi
(26.10.25)
@kullanicadi Böyle bir ürün mü varmış?! Saçım biraz uzayana kadar bununla idare edeceğim. Çok teşekkürler^^
0
🌸gnosis
(26.10.25)
kendi rengim su: i.pinimg.com
bende sadece daha cok aralarda sari var. simdiye kadar sik sik bagisladigim icin hic islem uygulatmadim saclarima. iki senedir beyazlarda bir artis fark ettim ama boyatmayi düsünmüyorum. hem belli olmuyor pek hem de acikcasi umrumda degil millet sever mi sevmez mi sacta beyazi, hem de ona ayiracak ne zamanim var ne hevesim ne de istegim. dogal kalan saci daha cok seviyorum. sac rengim daha koyu olsaydi belki baska düsünürdüm.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.10.25)
ben boyatıyorum saçımı. 34 yaşındayım ama erken beyazladı saçlarım. önceden evde eşime boyatıyordum koyu bir renge. sonra kuaförde ışıltı gibi bi şeyler yaptırdım. şimdi 1,5 ayda bir dip boyaya gitmem gerekiyor. ama boyamadığım hali aşırı bakımsız duruyordu ve yaşlı gösteriyor beni bence. herkes için aynı şey geçerli değil tabi ama genelde böyle duruyor maalesef :(

ama dediğin gibi boyaya bir kere bulaşırsan kurtulması biraz zor. benim beyazlarım yoğun olmasa bulaşmazdım.

bir de beyaz saçın yapısı kalın oluyor. boya onu da kırıyor biraz, saçı yatıştırıyor.
0
elorelia
(27.10.25)
Saçtaki beyazlar tek başına yaşlı, pasaklı vs göstermiyor. Geri kalan her şeyle beraber (saçınızın tipi, bakımlı olup olmadığı, kesimi, ayrıca cilt, giyim tarzı, makyaj -yapıp yapmamanız, yapıyorsanız tarzı) yakışıyor ya da yakışmıyor. Gerçekten önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz :)

Saçım şu: imgur.com
40 yaşımı geçtim, saçımı 10+ yıldır boyamıyorum, beyazlarım kafamın tepesinde ve ön sağ tarafta (bu fotoğrafta saçımı diğer taraftan ayırdığım için gözükmüyor) yoğunlaşıyor. Eskiden dalgaların arasında göze batmıyordu, hatta yakından görüp fark eden arkadaşlarım çok şaşırıyordu "oha senin beyazların varmış ya?" diye. Artık daha belirgin, pek saklanmıyor ama bu halini seviyorum.
"umrumda degil millet sever mi sevmez mi sacta beyazi, hem de ona ayiracak ne zamanim var ne hevesim ne de istegim. dogal kalan saci daha cok seviyorum." +1
+2
kobuzchu kiz
(27.10.25)
@kobuzchu kiz Saçlarınız çok sağlıklı görünüyor ve beyazlar hiç göze batmıyor. Yanlış anlamayın ama güzel yaşlanmak bu oluyor herhalde. Benim saç rengimin tonu daha koyu (5 ya da 6 numara) ve pırasa saçlıyım. Birkaç tane beyaz tel bile "Ben buradayım!" diyor. 10 yıl sonra keşke sizin saçlarınız gibi olsa benimkiler de.(╥﹏╥)
0
🌸gnosis
(27.10.25)
eger sacinizda yasliliktan dokulme ve tepede acilma vs. yoksa (mesela annem 80 yasinda ve epey azaldi saci) %90 harika gozuktugunu dusunuyorum. belki tarza da bagli biraz ama yine de hic boyle 'genc' yasta beyazlari boyatmayi birakmis ve kotu gozuken gormedim. bence kendiniz ve saciniz bakimli olduktan sonra oyle beyaz sac kendi basina kimseyi bakimsiz falan da gostermiyor. ailemde 'genc' yasta boyatmayi birakan ve yari beyaz yari siyah kullanan var, dedigim gibi ben cok begeniyorum. yasli gosterdigine de katilmiyorum. kadin kisisi.
0
kassiopeia
(27.10.25)
(13)

Aşırı Değer Verme

cemallamec
Sevgili Güzin Ablalarım,Hayatımdaki yakın insanlara aşırı değer veriyorum ve bir müddet sonra fark ediyorum ki “ben onlar için hiçbir şeyim”. Hayatlarında en ufak şeyde kolayca silinecek biriymişim. El üstünde tuttuğum her insandan bunu gördüm. İnsanlara pek fazla değer vermemek lazım denecek ama bu
Sevgili Güzin Ablalarım,

Hayatımdaki yakın insanlara aşırı değer veriyorum ve bir müddet sonra fark ediyorum ki “ben onlar için hiçbir şeyim”. Hayatlarında en ufak şeyde kolayca silinecek biriymişim. El üstünde tuttuğum her insandan bunu gördüm. İnsanlara pek fazla değer vermemek lazım denecek ama bunu törpüleyemiyorum. Onlar benim için kıymetli ve onları seviyor iken ben onlar için anlamsızmışım ki bunu sonra fark ediyorum. Fark edince de uzaklaşıyorum ve karşı tarafın da hiç umurunda olmuyor. Ben ise her daim o kişileri özlüyorum ya da anıyorum ya da neden böyle davrandılar diye üzülüyorum ya da bana verdikleri değeri anlayıp kahroluyorum.

Herkesin en zor gününde de en güzel gününde de yanında olurken bir kere zor günümde yanımda olmadılar. Muhabbet etmediğim mesafe koyduğum insanın yaşadığı kötü bir olayda hemen ona ulaşırım ya da mutlu bir şey yaşamışsa tebrik ederim.

Kendimi durdurmaya çalışsam da benim onlara verdiğim değeri azaltamıyorum. Herkese değer verirken ben herkes için bir kullan-at aparatı gibiyim.

Arayıp sormasam aramayacaklar. Sizce ben mal mıyım allah aşkına dürüst olun? Beni siklemeyen insanları neden hala anıyorum, kendi zihnimden çıkaramıyorum?
0
cemallamec
(22.10.25)
Kendinden fazla feragat ettiğin her ilişkide ilk gözden çıkarılan sen olursun. Fazla fedakarlık fazla vefasızlık getirir demişler. Her şeyi dozunda ayarlaman gerekir. Başına gelenlerden ders çıkartmadıkça maalesef ki üzülen taraf olmaya devam edeceksin. Arkadaşlarının seni kullandığını düşünüyorsan iletişimi kes yeni çevre edin en basit yöntem bu.
+1
mermaidd
(22.10.25)
Iletişimi tamamen keserdim ben. Ilişkiler karşılıklı. Kendine dönmek kendine dışardan bakmak ve kendini geliştirmek en iyisi bu durumda
0
pembediken
(22.10.25)
Ben ne zaman bunu yazdım diye düşündüm okurken. Kendimi gördüm. Bende şöyle oldu alttan alan, fedakarlık yapan, jestlerde bulunan ilgi gösteren biriydim ortamlarda. Ama zamanla değer verilmediğini, insanların ortada hiçbir sebep yokken veya en ufak bir konuda çok kaba şekilde silebildiklerini, zor zamanimda yanımda olmamaktan cekinmediklerini üstüne bir de bunun sitemini edince suçlandığımi görünce artık patlama noktasına geldim nihayetinde biz de insanız. Maalesef belki de bu tecrübeler bize doğru hayat tecrübesi edindiriyor.

Şimdi ise yine hayatımdaki insanlara çok değer veriyorum. Kullanıldığımi hissettiğimde mesafe koyabiliyor veya arkadasligimi kesiyorum. Eskiden olsaydı belki yıllarca alttan alır görmezden gelir yok ya ben yanlış anladım diye diye toksik ilişkileri barindirirdim köşede.

Bence biraz mesafe koymak, her mutlu veya dertli zamanlarimizi paylaşmamak, gizemli olmak, sürekli plan yapan taraf olmamak, sürekli sürpriz yapan taraf olmamak, belirli bir arkadaş veya arkadaş çevresine takılı kalmamak gerekebiliyo sanırım. En iyi insan dediğimiz kişiler bile değişen koşullarda size karşı da degisebiliyorlar. Bu yüzden hayal kırıklığı yaşamamak adına belki de böyle olunmalı.
+1
egerbiryolcu
(22.10.25)
demek ki yanlış insanlara değer veriyorsunuz. bu bir yana.

"arayıp sormasam aramayacaklar." dediğiniz kişileri seviyor, onlarla konuşmak istiyor ya da birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorsanız niye onlardan girişim gelmesini bekliyorsunuz ki? siz arayın, siz mesaj atın bu kadar basit. sonuçta kendi mutluluğunuz için yaptığınız bir hareket. niye "hep ben arıyorum" diye hayıflanıyorsunuz ki?
0
tnz
(23.10.25)
@tnz, iyi misin arkadaşım sen? Yazılanları bu kadar yanlış yorumlamak nedir böyle
+1
🌸cemallamec
(23.10.25)
Gecen bir sey dinlemistim o kadar mantikli ve hosuma gitti ki. Mesela bi elma alacaksin gidiyorsun elmaciya diyosun ki bana bi elma ver, parayi veriyorsun ama sana elmayi vermiyor. Sen bekliyorsun ama vermiyor sonra ertesi gun diyorsun ki daha cok para vereyim belki dunku para az geldi yine gidip daha cok para veriyorsun ama yine elma yok. O elmaciya normalde olsa tekrar gider misin? Hatta ilk gittiginden sonra gitmezsin muhtemelen cunku para verdin elma alamadin, parani geri de vermedi. Sevgi de boyle iste alma verme dengesi olmadan surekli vermemek lazim. Ben de boyleydim birine cok deger veriyordum yani kendi ustume psikiyatri ilaci bile yazdirdim onun parasi yok diye, alip ona vermistim icsin iyi hissetsin kendini diye. Parami da, yemegimi de paylastim. Hep maddi, manevi sıkıntıları vardı 5 dk güldürmek icin 2 metro degistiriyordum is arasinda yaninda olmak icin. Sonra bi gun benim bi derdim oldu bana amaan benim de derdim basimdan askin dedi o gun vazgectim hala gorustugum bi insan ama artik caba sarfetmiyorum denk gelirse gorusup sohbet ediyorum. Etrafimda bana faydasi olmayan kimseyi birakmadim bu fayda maddi bir fayda degil kesinlikle annem babamdan baska kimseden cok sıkışsam da maddi destek istemem. Bir insani ben seviyorsam ve deger verip iyi ve kötü gününde yaninda oluyorsam ama o hic olmuyorsa aninda cikartiyorum hayatimdan. Ben kimsenin fanı değilim. Deger verir karsiligini alirsam iliskim devam eder yoksa kimseyi cekemem ve kimse icin güzel canimi üzemem. Ben bir taneyim, bi daha bu dunyaya gelmicem olabilecek en yuksek seviyede kendi mutlulugumu dusunmeliyim. Beni seven ve onemseyen insanlarla etrafimi doldurmaliyim.
0
matilda
(23.10.25)
Benim gibi kazık yersen öğrenirsin
-2
Kahvedesu
(23.10.25)
sevgi eksikliği hissediyorsun, seni sevsinler istiyorsun. ama bu kendi kendine olacak şey değil. bu eksikliği insanları daha çok sevmeye çalışarak kapatma. akışına bırak.
+1
koela
(23.10.25)
sevgi, ilgi, onay ve anlaşılabilme ihtiyacımız var hepimizin. bazen bunlara ulaşabilmek için insanları farkında olarak veya olmadan duygusal olarak borçlandırmaya çalışıyoruz aşırı vericilikle. yaparken de böyle yaptığımızın, verciliğimizin sınırları aştığının farkında oluyoruz ama durmuyoruz çünkü muhtemelen bir şekilde bu iletişim şekline maruz kalmışız ve bizde içselleştirmiş olabiliyoruz.

alma-verme dengesini gözetemediğimiz yerlerde en kolay yol olan ve kontrol alanımızda olmayan karşı tarafı suçlamak yerine kontrol alanımızda olan kendimizde aksayan noktayı bulmak ilerleyen dönemlerde aynı deneyimleri yaşamamanın en temel anahtarı bence. özdeğer, kusurluluk/değersizlik şeması, people pleaser vb. konuları araştırmak gelecekte bu örüntüden çıkabilmeniz için faydalı olabilir.
+2
Phoebe
(23.10.25)
ben de arkadaşlık konusunda böyleyim. bütün duygularımı arkadaşıma yoğunlaştırıyorum, ona karşı çok açığım ve arka planda başka bir ajandam olmaz, şeffafım. ama yine en son bir arkadaşımda daha hayal kırıklığına uğradım. kendimi biraz daha geri çekeceğim ona karşı.

esasında evli olduğum için eşim en yakın arkadaşım, sosyalleşme ihtiyacımı hep onunla gideriyorum ama kız kıza arkadaşlığı da özlüyorum yalan değil
0
Hallegadola
(23.10.25)
Self-serving bias
+1
mikahakkinen
(23.10.25)
insanlara sandiginiz kadar karsiliksiz asiri deger verdiginizi sanmiyorum, muhtemelen cok icten ve temelden gelen sevgisizlik ve degersizlik ihtiyacinizi tamamen disariya delege etmis ve disardan karsilamaya calisiyorsunuz ve bu inanciniz o kadar derin ve yerlesmis ki bilincdisi bu inancinizi onaylayan (yani sizi degersiz ve sevilmeye layik hissettirmeyen) iliskiler kuruyor bu insanlari hayatinizda tutuyorsunuz. o zaman iste dipsiz kuyu gibi oluyoruz. bir turlu yetmiyor. insanlar bunu kendileri bile fark etmeden hissediyorlar ve uzaklasiyorlar, ya da kendi kendini gerceklestiren kehanet dedigimiz, surekli degersiz oldugumuzu onaylayan insanlarla bir araya gelip iliski kurmaya calisiyoruz ve tum yasamimiz temel inancimizi dogrulamakla geciyor. ingilizce biliyorsaniz confirmation bias, shadow work vs. olarak bakabilirsiniz.
+1
kassiopeia
(23.10.25)
Arkadaşlar, beni ne tanırsınız ne bir şey. Maşallah psikolojik teşhisleri koymuşsunuz. Kesinmiş gibi konuşmuş, üstüne çocukluğuma bile inmişsiniz.

Ben insanlarla çok çabuk kaynaşan biriyim. 1.200 km öteye hiçbilmediğim bir yere tek başıma taşındım ve burada insanlarla kolayca arkadaş oldum, dost oldum. İnsanlar aile ailem geldiğinde bile ailemi yemeğe davet ederler. Ama siz maşallah nerelere çekmişsiniz. Kendimden şüphe etmeye başladım. Olay çok farklı yöne evrilmiş. İnsanlara değer veren kişi psikolojik sorunluymuş ya da travamaları varmış gibi algılıyorum artık :) İnsanlara değer vermek, bence o insanı cepte görmek oluyor ve sonra o insan değersizleşiyor. Arkadaşımın babası vefat ettiğinde iki uçak değiştirip taziyeye gittim ama bunun çocukluğumdan kalan travmalardan ya da bilmem ne eksikliğinden ötürü olduğunu söylüyorsunuz şimdi. Ablam vefat ettiğinde ise aramayı bırakın mesaj bile yazmadı. Şimdi bende bir şeyler eksik olduğu için ona değer vermişmişim de bilmem ne…
+1
🌸cemallamec
(23.10.25)
(10)

seattle vs new york

antikadimag
seattle'da malum buyuk tech firmalarindan birinde calisiyorum 3 yildir. yas 33. simdi yeni calisma vizesine gectim ve green card basvurumu yapacak sirket. ancak eskiden 1-2 senede alinan yesil kart, artik 4-5 sene suruyor. ve bu surede yer degisikligi yapilamiyor. o nedenle surece nerede baslarsam e
seattle'da malum buyuk tech firmalarindan birinde calisiyorum 3 yildir. yas 33. simdi yeni calisma vizesine gectim ve green card basvurumu yapacak sirket. ancak eskiden 1-2 senede alinan yesil kart, artik 4-5 sene suruyor. ve bu surede yer degisikligi yapilamiyor. o nedenle surece nerede baslarsam en az 3 sene sabit kalmam gerekecek.

simdi bu sureci baslatmadan once new york ofisine transfer ihtimalim ortaya cikti. pozisyon degismiyor, maas da vergilerden sonra falan kafa kafaya geliyor. ama cok kararsiz kaldim. cunku yasam tarzi olarak cok cok farkli sehirler.

seattle: havasi cok kapali, avrupa gibi. yazin 2-3 ay disinda iklimini pek sevmiyorum. ic karartici. ama burada bir arkadas cevrem ve duzenim olustu. hatta new york'taki yakin arkadasim da buraya tasindi. burada vakit gecirmeyi sevdigim insanlar var yani.

sehirde kulturel olarak pek bir sey yok, ama dogasi harika. cevrede cok guzel goller, daglar falan var. yelkene basladim arada gidip aciliyor, ruzgari saclarimda hissediyorum falan. new york'ta bunlar olmayacak.

new york: burada kimsem yok arkadasimin seattle'a tasinmasiyla. ama new york'ta yasamak dusuncesi cok cazip geliyor. bu noktada bunu denemezsem daha sonra hic firsat olmayabilir gibi hissediyorum. sonucta dunyanin merkezinden bahsediyoruz. ama bir yandan daha cok kira odeyip daha kotu bir eve gececegim, arabami satip metrolarda surunecegim. yani yasam kalitem net sekilde dusecek. ama new york iste.

bir yandan da takimimi degistirmeyi cok istiyorum. soyle yeni bir baslangic yapasim var ve new york buna iyi bir bahane olur gibi. cunku yakin zamanda cok zor sureclerden gectim ve bir desarj olamadim.

velhasil cok arada kaldim. aslinda seattle'dan ayrilmak istiyordum ama is ciddiye binince hem arkadaslardan ayrilmak, hem de kurulu duzeni birakip tekrar bir maceraya atilmak biraz caydirici geldi. bu sehirlerde yasamis olanlarin tavsiyelerini beklerim.
0
antikadimag
(21.10.25)
Haydaaa. Bu şehirde yaşamış olanlardan fikir istediğini niye en sona yazdın. Hepsini okudum. New York'a taşın.
-2
arbre
(21.10.25)
sakinlik seviyorsan olduğun yerde kal bence.
0
jelly bear
(21.10.25)
Olduğun yerden mutluysan ben New York'a taşınmak için bir gerekçe görmüyorum. Büyük şehrin cazibesi ayrı tabii ama hayat kaliten düşecekse o cazibeyi pek de yaşayamayacaksın. Bir de davulun sesi uzaktan hoş gelir misali o şehir şimdi cazip gibi görünüyor ama yaşamaya başladığında şehrin problemleriyle yüzleşiyorsun. Kısa süreli kalanların asla göremeyeceği şeyler üstüne üstüne gelmeye başlıyor.

New York'a yine bir gün taşınırsın belki ama 3 yıl hareket etmeme mevzusu yüzünden ben olası bir mutsuzluk içinde 3 yıl tıkılı kalmak senaryosu nedeniyle risk almamaktan yanayım. Mevcut hayatında sıkılmış, mutsuz olsan anlarım ama iyi bir çevren de varken bence gereksiz bir macera NYC.

Bir de Seattle da güzel bir şehir. Hani çok alakasız ufak bir şehirde olsa yine neyse de, bu şartlarda mecburi 3 yıl için ben kalmayı seçerdim.
+1
himmet dayi
(21.10.25)
seattle’da devam. nyc gezmek için gidip dönersin sık sık.
0
deartheodosia
(21.10.25)
new york gezmek için güzel, yaşamak için değil +1

dezavantajlari:
- kalabalik, bakimsiz, pis
- kiralar ve yasam maliyeti yuksek (ve daireler daha kucuk oluyor genelde)
- gelir + sehir vergisi yuksek
- gurultu, trafik, stres
- eski, bakimsiz metro sistemi
- suc orani
- ve soguk yine

yani new york'un tek avantaji sosyal yasam, sehir etkinklikleri/aktiviteleri ve eglence ama ne sevdigine de bagli. dogu'daki sehirleri de daha rahat gezersin. new york'un daha dis kisimlarinda, daha nezih bir semtte yasamayi da dusunebilirsin.

sonucta is sende bitiyor. hayata bir kere geliyoruz. once new york'u bikac kere ziyaret edip ona gore de karar verebilirsin.

not: seattle'in ve genel olarak kaliforniya'nin da bir dezavantaji deprem riski olmasi. ama binalar dayanikli yapiliyor genelde. new york'ta deprem ve fekalet riski pek yok. kar daha cok yagiyor ve kar firtinasi olasiligi daha yuksek. kasirga nadir oluyor. 2012'de sandy kasirgasi etkilemisti baya.
+1
ermanen
(21.10.25)
"dogasi harika. cevrede cok guzel goller, daglar falan var. yelkene basladim arada gidip aciliyor, ruzgari saclarimda hissediyorum falan. new york'ta bunlar olmayacak." sadece bunun icin bile seattle diyorum ben de. kaldi ki arkadas cevreniz varmis bir sekilde, bu zaten ozellikle belli bir yastan sonra tasinan gocmenlerin en ciddi sorunu. zaten arabanizi satacaksaniz bence new york eyaletinin en keyifli yerlerine pek de gidemeyeceksiniz demektir. en kotu hava bile keyifli insanlarla cekiliyor. kaldi ki new york'ta guzel havanin tadini gokdelenlerin ortasinda cikartmayacaksiniz zaten, acik keyifli bir yere gitmek isteyeceksiniz, arabasiz zorlayacak falan filan. bana mantiksiz geldi. kendinize bir soz verip mesela 2 ayda bir new york'a gidip gezmeyi deneyebilirsiniz ya da sirket izin verirse 2-3 ayda bir 1-2 hafta oradan calisir yine deneyimlersiniz ancak 33'ten sonra yasamdan alinan keyifin anlami ve icerigi degisiyor, new york'ta paraniz ve zamaniniz yoksa bu anlamda keyif alamazsiniz diye dusunuyorum.
0
kassiopeia
(21.10.25)
yani yanlis anlama da eksi duyuru'daki personandan aldigim izlenimi bazinda bence new york'un "dunyanin merkezi" olmasindan vs ekstra randiman alacak biri degilsin. bu kotu bir sey de degil. new york'un teorik "firsatlar cenneti" statusu cok spesifik bir insan turune hitap ediyor. bir de sifirdan seattle'daki gibi bir network olusturman seneler alabilir, belki hic olmayabilir. arti, seattle da gelismis ve progresif bir yer; new york'a oklahoma city'den memphis'ten falan tasinmiyorsun.

sonuc olarak seattle'da kal diyorum, ozellikle "arabami satip metrolarda surunecegim. yani yasam kalitem net sekilde dusecek" diyen biri icin. senin yasam kalitesi taniminla new york'un sundugu yasam kalitesi farkli seyler.
0
hot potato
(21.10.25)
yani sanirim genelde seattle'da kal denmis ama seattle'dan sikildim artik yeni bir sey bulamiyorum. yeni bir restoran deneyeyim diyorum yok, yeni bir etkinlik olsun diyorum yok. tek cazibesi arkadas cevrem. o guzel dogasini da kisin pek goremiyoruz. uzun vadeli seattle'da yasamayi pek istemiyorum acikcasi.

new york ciddi bir yasam tecrubesi saglayacak. yeni seyler gorup, yeni seyler deneyimleyecegim. bu biraz cazip geliyor. yani seattle'da kalirsam hayatim iyice monotonlasacak gibi. new york son bir heyecan olabilir 40'larda settle down olmadan once.

neyse bakacagiz artik bilemedim.
0
🌸antikadimag
(21.10.25)
iki sehire de cokca gittim, atlantik kiyisi le$ bence tek avantaji tr'ye yakin olmasi.
pasifik candir..
0
cooperr
(21.10.25)
8 yildir Amerikadayim ve ilk istanbul dan Houstona tasindik ve 4 yıl sonra kosa kosa New Yorka kaçtık. 4 yıl oldu New Yorktayiz ( daha dogrusu NJ de oturuyoruz ama NY 20 dk buradan )

eger hareketli yasam seviyorsaniz kesinlikle NY derim, yazin cidden parklar sokaklar mekanlar cok cok guzel oluyor. inanılmaz turk var zaten, arkadaşsız kalırım diye düşünmeyin. yüzlerce aktivite bar restoran etkinlik var, sehir zaten cok guzel, insanlar sıcak kanlı.

ama sehir hayati sevmem, ben sakinlik severim diyorsan hic yanaşma derim,
0
oscar
(21.10.25)
(3)

Mocado ya da mokada diye bir şey

muhayyer divan
Selam, çok cici günaydınlar diliyorum Başlıkta yazdığım kelimeleri gogılda aradım bulamadım. 60 yaşında azgın teke olduğuna inandığım bir vatandaş dün bütün günün koşturmacasının yorgunluğunu atmak için bu şeyi kullandığını söyledi. "Mocado diye bir toz var ondan kullanıyorum dinlendiriyor""Mokada G
Selam, çok cici günaydınlar diliyorum

Başlıkta yazdığım kelimeleri gogılda aradım bulamadım. 60 yaşında azgın teke olduğuna inandığım bir vatandaş dün bütün günün koşturmacasının yorgunluğunu atmak için bu şeyi kullandığını söyledi.

"Mocado diye bir toz var ondan kullanıyorum dinlendiriyor"
"Mokada Güney Amerika"

Şeklinde 2 mesajı var. Ne bu dedim araştır dedi 🫠

Toz deyince sinirim bozuldu, bu herif saçma salak bişey mi içiyor napıyor, aradım sadece Maca diye bişey buldum, ne olduğunu anlamadım, hani bir de matcha çayı mı ne var aynı şey mi bilemedim.

Bilen var mı? Konu önemli.
0
muhayyer divan
(21.10.25)
mate çayı olabilir mi?

en.wikipedia.org(drink)
0
elektr10
(21.10.25)
Bahsettiği şey büyük ihtimalle “maca” (okunuşu maka). Güney Amerika, özellikle Peru kökenli bir kök bitkisi bu. Toz halinde satılıyor. “Doğal enerji ve libido artırıcı” diye pazarlanıyor.

Matcha ise tamamen başka bir şey. yeşil çay tozu. Japonya kökenli, kafein içerir, maca ile alakası yok.
+3
summerjam0306
(21.10.25)
dedigi sey maca ama neden oyle yazmis anlamadim. kadinlarda dogurganligi da destekler. Peru'da bize erkek ve kadin icin iki farkli turunun oldugunu soylemislerdi ve o sekilde satiliyordu. smoothielere filan koyabilirsiniz. toz halinde.
+1
kassiopeia
(21.10.25)
(2)

Belgrad Noel Marketi

daddy
Selamlar, 5 aralık gibi orada olmayı planlıyoruz. O tarihte market açık olur mu sizce? İnternetteki veriler karışık, o sebeple bilen birilerine danışmak istedim.
Selamlar, 5 aralık gibi orada olmayı planlıyoruz. O tarihte market açık olur mu sizce? İnternetteki veriler karışık, o sebeple bilen birilerine danışmak istedim.
+2
daddy
(20.10.25)
açık olur
+1
nahtoderfahrung
(20.10.25)
Belgrad"da oyle almanya, avusturya'daki gibi bir noel pazari olayi yok, sehir merkezinde kucuk bir kosede kurulan bufeler var. Tek bir yerde ve istiklal'deki bufelerden hallice 5-6 bufe var. Hicbir olayi yok, istediginiz noel pazari gezmekse paraniza yazik olur.
+1
kassiopeia
(21.10.25)
(5)

derin dondurucudan anlayanlar

messina123
şu ürün nasıl sizce? annemlere alacam. küçük mü büyük mü kaliteli mi dandik mi hiçbir fikrim yok.https://www.hepsiburada.com/dijitsu-dsd100-100-lt-sandik-tipi-derin-dondurucu-f-enerji-sinifi-genis-ic-hacim-ve-pratik-kullanim-pm-HBC0000450IGJ
şu ürün nasıl sizce? annemlere alacam. küçük mü büyük mü kaliteli mi dandik mi hiçbir fikrim yok.

www.hepsiburada.com
0
messina123
(20.10.25)
Ürün kalitelerini bilmiyorum, anlamıyorum da ama bizde vardı bundan kullanması zor. Hele de en altta unutulan ürünler senelerce kalıyor, görünmediği için. Raflı dikey modellere baksan biraz daha kolay oluyor.
0
etna
(20.10.25)
anne babaniza alacaginiz icin bence kullanimi zor, egilmeleri filan bizimkilerin en azindan ciddi problem, cekmeceli modeller daha iyi olacaktir.
0
kassiopeia
(20.10.25)
raflı olanlardan al bence. buzdolabı gibi olanlardan.
0
jelly bear
(20.10.25)
Derin dondurucuda tek marka var o da Uğur. Coca colasındab tut pepsisine tüm beyaz eşya markaları uğurdan alır her şeyi.
0
mikahakkinen
(20.10.25)
No frost yerine statik soğutmalı bir model alırsanız, 6 ayda bir komple buzluğu boşaltıp çözdürme işlemi yapmanız gerekir. Bütçe dahilinde ise no frost olanlara bakın derim.
0
physcos physcos
(20.10.25)
(4)

Kendi markam icin isim bulmak

mirafiori
Cok zor bir surec degil mi? Tasarim studyosu olacak. Mayis'tan beri falan dusunuyorum arkaplanda, ama artik yayinlama zamanim yaklasiyor. Bir isimde karar kilmistim, babamin firmasiyla ayni isim aslinda, sektor benzer sayilir ama ulke ve hizmet farkli olacak, latin kokenli kelime oldugu icin uluslar
Cok zor bir surec degil mi? Tasarim studyosu olacak. Mayis'tan beri falan dusunuyorum arkaplanda, ama artik yayinlama zamanim yaklasiyor. Bir isimde karar kilmistim, babamin firmasiyla ayni isim aslinda, sektor benzer sayilir ama ulke ve hizmet farkli olacak, latin kokenli kelime oldugu icin uluslarasi soylenebilirligi var. (Gerekmedigi durumda orayla baglantili bir firma olmayacak)

Hem sevdigim isim olmasiyla hem de ismin bir kasesi olmasiyla etkili olabilecegini dusunmustum, sayfami falan actim. Ama su an finalize etme asamasindayken yine supheye dustum, acaba kendimi daha cok temsil eden yeni bir isim mi bulmaliyim diye.

Saatlerce beyin firtinasi yaptim ama heh budur ya diye ikna olamiyorum, sectigim ismin uzun yillar kalacagini dusundugum icin karar vermek zor geliyor.

Aslinda sadece bir firmaya isim veriyor gibi dusunmuyorum, kendi kimligimin uzantisi olacagi icin de zorlaniyorum, misal birisiyle tanistigimda 'Merhaba ben Toyota Okan' demek gibi

Insanlar nasil hallediyor bunu? Farkli kagitlara 10 tane isim yazip rasgele secip ikna mi olmam lazim?
0
mirafiori
(20.10.25)
Ben de bir işletme hayalim için aynı şekilde isim düşünüyordum, telefonumda bir tane not vardı içinde 20 küsür isim vardı madde madde. Güzel bir şey gördükçe yazıyordum. 2 hafta önce bir eğitim aldım, eğitim tam da markalaşma süreciyle ilgiliydi. Bana bir isim bul ve ilerle dediler. İsim önerilerim zaten var dedim. İstersen geçici bir şey koy ona göre logo vs çalışalım dediler. Bu kadar çalışacaksam bari bir tane seçeyim direkt ona göre tasarlayayım madem dedim. Ve seçtim. Çok sardı ve bir anda sahiplendim. Hemen gittim peşine instagram sayfasını da açtım. Çok ilginç oldu. İsmini kendi kendiliğinden buldu. Anladım ki dış bir zaman baskısı olunca kararsızlıktan kaçabiliyormuşum.
0
silverleaf
(20.10.25)
markette satılan bir ürün olmadığı sürece markalara çok takılmaya gerek yok bence. kısa ve akılda kalıcı olduğu sürece, dünyanın herhangi bir dilinde kötü bir anlama gelmediği sürece, ya da kelime esprisi yapmaya izin vermediği sürece problem olmaması lazım. içinize sinen ve çok uzun olmayan bir domain alabiliyorsanız, devam edin.

kaldı ki babanız zaten aynı sektörde aynı marka hizmet veriyormuş. demek ki başarısız bir isim değil. babanızla ilişkilendirilmek sizin için problem değilse, devam edin.
+1
co2s2
(20.10.25)
eger chatgpt kullaniyorsaniz ve sizin hakkinizda biraz bilgisi varsa, tercihleriniz, kisiliginiz, tarziniz vs. acayip guzel oneriler alabilir, oradan gelistirebilirsiniz belki? insanlarin nasil yaptigini bilmiyorum, benimki sizin kadar ciddi bir sey degil muhtemelen ama ben kendim icin nokta atisi tavsiye aldim.
0
kassiopeia
(20.10.25)
chatgpt'nin verdigi oneriler birak ilham vermeyi, beni arastirmaktan sogutuyor hocam o kadar berbatlar.
0
🌸mirafiori
(20.10.25)
(4)

Kindle

ırene adler
Bir kindle almak istiyorum. Daha önce hic kullanmadim. İkinci elde olabilir. Her sene yeni model cikiyor mu? Başlangıç için hangi modeli alayım?Jailbreak olayı varmış galiba, her modelde oluyor mu?
Bir kindle almak istiyorum. Daha önce hic kullanmadim. İkinci elde olabilir. Her sene yeni model cikiyor mu? Başlangıç için hangi modeli alayım?Jailbreak olayı varmış galiba, her modelde oluyor mu?
-1
ırene adler
(20.10.25)
Markada kararlı değilseniz Kobo Clara ya da göz atabilirsiniz. Jailbreak e gerek duymadan tık tık içerik yüklenebiliyor.
+1
lüzumsuz adam
(20.10.25)
kindle paperwhite serisi uygun. ben 2 yıl önce buluşup cihazı inceleyerek 2. el paperwhite 4 almıştım. sonra kindle taşıma konforunu o kadar çok beğendim ki aydınlarticaret'ten alarak bi üst sıfır modele (paperwhite 5) geçip elimdekini kardeşime verdim. burada püf nokta 2. ele vereceğiniz para ile sıfıra vereceğiniz para arasında tercih yapmakta. satan kişide manyetik kılıf var mı yok mu ona dikkat edin.

onca kitap okudum jailbreak'lik hiçbir şeye ihtiyaç duymadım.

eğer yabancı yazarların kült serilerini veya bilinen romanları/kitapları okuyacaksanız türkçelerinin epub/mobi formatları her yerde bulunuyor. ama yerli yazarların bulması zor pdf'lerini vs okuyacaksanız bir ihtimal kobo daha avantajlı olabilir (hiç kullanmadım onu da kullananlar yazsın) ama ben kindle'da k2pdfopt programıyla pdf de çok rahat okuyabiliyorum bunu da not edeyim.
+1
beatbox yapan metalci
(20.10.25)
3 senedir Paperwhite kullanıyorum. Ben aldıktan sonra benim aldığım modelin yenileri çıktı. İhtiyacına göre olanı alıp kullanmaya devam edebilirsiniz. Şimdi renkli ekran versiyonu çıkmış. Bir de üzerine not alınabilenenleri var. Çizgi Roman okumuyorsan renkli almaya gerek yok bence. Üzerine notları kalemle alıp bir şeyler çizmediğim için onu da almadım. Paperwhite güzel.

Jailbreak konusuna girmedim hiç.
+1
nawar
(20.10.25)
cok cok eski bir versiyonunu kullaniyorum, yani 10 yildan uzun zaman oldu. ilk gunku gibi calisiyor, acikcasi su anda yaptigimdan daha fazla ne sunabilir yenisi bilemiyorum. dolayisiyla butcenize gore uygun birini alin. jailbreak hic gerek yok, kac kitab okudum bilmiyorum hic gerek duymadim.
+1
kassiopeia
(20.10.25)
(8)

Kasımda yurtdışına vizesiz nereye gidilir?

pembediken
Havası kasım ayında çok yağışlı olmayan, görmeye değer Kıbrıs harici önerileriniz nedir? Tek başıma olacak
Havası kasım ayında çok yağışlı olmayan, görmeye değer Kıbrıs harici önerileriniz nedir? Tek başıma olacak
0
pembediken
(19.10.25)
Misir
+1
kassiopeia
(19.10.25)
Cape Town bence 11 saat uçuş sıkıntı yaratmazsa
0
vedatchilipeppers
(19.10.25)
Kritere uymuyor direkt ama gideceğim için yazıyorum; Saraybosna.

15 Kasımda gideceğim bir aksilik olmazsa. Bakalım göreceğiz havayı
0
put it in your appropriate place
(19.10.25)
Petra için Ürdün. Birçok şey için Japonya. Schengen'e dahil olmadan evvel görmek için Belgrad.
0
kadirgali huseyin olmayan adam
(20.10.25)
belgradın şengene dahil olması şu an için imkansıza yakın.
ben de belgrada gitmeyi düşündüm ama çok araştırdım hiçbir şey yok bomboş bir yer.
paran varsa japonyaya git. mısır turu vs. de olabilir.
0
Hallegadola
(20.10.25)
japonya. ben seneye gidecektim ama sağlık sorunu nedeniyle gidemeyeceğim muhtemelen.
0
inheritance
(20.10.25)
Karadag derdim ama orasi artik biraz sey diyorlar, talebin artmasiyla fiyatlar artmis, esnaf suratsiz falan diyorlar. Neyse Arnavutluk kiyilari da olabilir. Yagis olmayacaginin garantisi yok tabii ama gayet gunesli 20 derece de olabiliyor bazen.
0
mbond
(20.10.25)
@put it in
Saraybosnayi düşünüyorum ben de şimdi videoları izliyorum gidiş dönüş bilet 4bin civarında. Değer mi gezmeye henüz emin değilim. Belgrad uygun olursa giderim.
0
🌸pembediken
(20.10.25)
(9)

Her ay 8 saat otobüs yolculuğu git gel zor mudur?

hadi ya la
Aileme ve arkadaşlarıma sekiz saatlik otobüs yolculuğu uzaklığında bir şehre taşındım. Onları ayda bir kez, hafta sonları görmek istiyorum. Planım şu şekilde: Cuma gecesi otobüse binip cumartesi sabahı varıyorum; pazar gecesi de tekrar yola çıkıp pazartesi sabahı dönüyorum. Otogardan indikten iki sa
Aileme ve arkadaşlarıma sekiz saatlik otobüs yolculuğu uzaklığında bir şehre taşındım. Onları ayda bir kez, hafta sonları görmek istiyorum. Planım şu şekilde: Cuma gecesi otobüse binip cumartesi sabahı varıyorum; pazar gecesi de tekrar yola çıkıp pazartesi sabahı dönüyorum. Otogardan indikten iki saat sonra mesaim başlıyor. Yolculuk sırasında biraz uyumam gerekecek ama çok da önemli değil diye düşünüyorum, çünkü bir günlük uykusuzluğa dayanabileceğimi sanıyorum.

Yalnız, yıl içinde başka bir tatilim olmayacak. Ailemi ve arkadaşlarımı sadece bu şekilde, ayda bir kez görebileceğim. Sizce bu rutin çok zorlar mı? Herkes için farklı bir cevap var tabii, sizin görüşlerinizi merak ediyorum.
0
hadi ya la
(19.10.25)
her hafta olan bir rutin olsaydı sizi zorlayacağını söyleyebilirdim ama ayda 1 kez olacağı için zorlamaz. Zorlasa bile dönüşünüz olan pazartesi günü 1 günlüğüne zorlanma yaşar hemen toparlanırsınız. Konu aile olunca buna değeceğini düşünüyorum.
0
mermaidd
(19.10.25)
Beni zorlar. 8 saatlik otobüs yolculuğu sonrası yatak görmeden işe gitmek kolay değil. Ayrıca 2 gece öncesinde de yatak görmeyeceksiniz. Ben olsam pazar öğleden sonra yola çıkar, en azından pazar gecesini yatağımda geçirir, işe öyle giderdim.
+1
10551037
(19.10.25)
yolculuk esnasinda daglari inip cikmak,
rakim farki,
kulak icini etkiliyor,
Bedenen cok yorulmasan bile zihnen yorulabilirsin.
0
designer
(19.10.25)
ayda 1 de olsa zorlar. ilk birkaç ay yaparsınız, sonra çok zor gelir. çünkü onlardan ayrı kendi düzenini kuracaksın, bir rutinin oluşacak. o rutinin bozulması seni rahatsız edecek.

sülalemin %95'i eskişehir'de. istanbul'a okumaya gelmiştim. burada kimsem yoktu. o zamanlar hızlı tren de yoktu. 6 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmam gerekiyordu. ilk 2-3 ay ayda 1 eve gidiyordum. sonra zor gelmeye başladı, yalnızlığa da alıştım ve güzel de geldi. şimdi hızlı trenle 3,5 saat sürüyor ama yılda 1 bile gitmiyorum :d
0
art cat chocolate
(19.10.25)
15 günde bir yap sen onu. kışın günler kısalınca ayda 1.
0
jamswety
(19.10.25)
Arkadasim her hafta bunun 10 saatlik olanini yapiyor, es cocuklar farkli ilde. Mecbur olunca yapiliyor. Yasiniz kac? Ayda 1 yapilir diye dusunuyorum kaldi ki sizinki mecburi degil, cok zorlanirsaniz aralari uzatirsiniz.
0
kassiopeia
(19.10.25)
Bir süre sonra her ay bile zor gelir.
Siz bu konuyu 2-3 ay olarak planlayın .
Arada da belki onlar gelirse bu açık kapanır .
+1
diyecevaplandı
(19.10.25)
8 --> 4+4 mü
0
LeagueOfLegends
(19.10.25)
ik haftada bir 5 saat arabayla oğlumun olduğu şehre gidip geliyorum. beni zorlamıyor. cuma gidip pazar akşam dönmüş oluyorum. sizin planda beğenmediğim yer pazar gece binip pazartesi sabah eve dönmeniz oldu. ben olsam pazar günü biraz daha erken otobüse binerim, gece yarısı gibi evde olup 6-7 saat uyurum. uykusuzluk çok yorar. hem de birike birike yorar.
0
co2s2
(20.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(9)

Havuzdan sonra

Lubb
Spor olarak havuza gidiyorsunuz. Havuzdan sonra güne devam edeceksiniz havuzdan çıkınca duş alıyor musunuz? Öncesini değil sonrasınu soruyorum?
Spor olarak havuza gidiyorsunuz. Havuzdan sonra güne devam edeceksiniz havuzdan çıkınca duş alıyor musunuz? Öncesini değil sonrasınu soruyorum?
0
Lubb
(18.10.25)
Havuz kimyasallarından kurtulmak için, saç, göz ve cilt sağlığınızı düşünüyorsanız mutlaka alın.
+4
Mirket
(18.10.25)
Tabii ki. Havuz suyu aslında iğrenç. Milletin kılı, tükürüğü var. Havuzda ve evde iki kez duş alırım.
+1
arbre
(18.10.25)
evet alıyorum
0
yurtsuz john
(18.10.25)
Tabiki.
0
logisticsmanager
(18.10.25)
Havuzdan çıkar çıkmaz sadece su ile duş alıp saunaya giriyorum. Eve girince ayrıca duş alıyorum.
0
inheritance
(18.10.25)
tabi ki. havuzdan sonra duş almadan olmaz.
0
abelardo
(18.10.25)
Havuza girmeden önce üstüme su tutmadan, ciktiktan sonra da dus almadan asla hayatima devam edemem. Klor kokusu vs cok kötü. Bir de tüm gün onl gezmek? Tüm vücudumu o kimyasalla tüm günp gecirtemem.
0
kuehles blondes
(18.10.25)
havuzdan sonra duş alırım. denizden sonra almasam da oluyor.
0
co2s2
(18.10.25)
Kesinlikle, hatta ozellikle sacimi yikayacagim gunlere denk getiriyorum havuza gitmeyi ki sacimi ust uste iki gun yikamayim. Siz de mutlaka yikanin, klor zararli bir sey.
0
kassiopeia
(18.10.25)
(10)

Yalnızlık

ashleybon
O kadar yalnızım ki kimseyle tanışıcak ortamım olmuyor. iştekiler yaşça büyük evliler çok sosyalleşmeye yanaşmıyorlar. bulunduğum yerde çok az insan yaşıyor. Normal kız arkadaş bile bulamıyorum insan ne kadar yalnız yaşabilir bu kadar? hobi kursuna gidin demeyen tango salsa yapan erkekler hiç tarzım
O kadar yalnızım ki kimseyle tanışıcak ortamım olmuyor. iştekiler yaşça büyük evliler çok sosyalleşmeye yanaşmıyorlar. bulunduğum yerde çok az insan yaşıyor. Normal kız arkadaş bile bulamıyorum insan ne kadar yalnız yaşabilir bu kadar? hobi kursuna gidin demeyen tango salsa yapan erkekler hiç tarzım değil. resim sevmem. spor da yapacak enerjim yok. ahşap boyama, kil, doğa yürüyüşleri de tarzım değil. yalnız bu kadar nasıl yaşayabilirim?
+1
ashleybon
(17.10.25)
Kendi adıma konuşursam, yürümek. Doğa yürüyüşü falan değil, direkt dümdüz yürümek. Nerede olduğu önemli değil.

Saatlerce yürürüm. 3 saat kesintisiz yürüdüğümü biliyorum. Takıyorum kulaklığı, eve gitmemek için yolu uzattıkça uzatıyorum. Ne zaman evde bunalsam çıkıp min 1 saat yürüyorum. Hatta bunu 2 günde bir yaparım.

Yürümek bence bir “coping mechanism”, ya da stimuli. Benim için işe yarıyor.


Yürümenin felsefesi, diye bir kitap var. Tavsiye ederim. diğer yürüyüşçüleri anlatıyor. Mesela bir yerde nietzsche’yi anlatıyor. Sonu gelmeyen yürüyüşler yaparmış. Bir yer de Rousseau’dan bahsediyor, o da aynı. Bu kitapta anlatılan kişilerin ortak özelliği de fazla yalnız olmaları.

Yürüyüş derken; trekking gibi şeylerden bahsetmiyoruz. Su mataranı al, yürüyüş ayakkabılarını giy, böyle değil. Bu spor. Sadece yürümekten bahsediyorum.
+1
substituent
(17.10.25)
Yalnızlık çok da kötü bir şey değil öncelikle, madem tüm olası önerilere direkt olarak kapıları kapatıyorsunuz yalnızlığınızla barışıp mutlu olmaya çalışın.
Yürüyüş önerisine o kadar katıldım ki insanın kendi kendine yapabileceği en güzel aktivitelerden biri ki ben yalnız yemeğe gitmeyi, sinemaya, konsere gitmeyi de çok severim bunları da öneririm.
Naçizane bir önerim de iş yerindeki insanlarla ilişkinizi sadece işte tutmanız iyi bir şey onlarla sosyalleşmek zaten gereksiz buna hiç takılmayın.
+2
mutekebbir
(17.10.25)
Konuşmayı seviyorsan konuş. Ben 8 yıl Elazığ'da yaşadım, gittiğimde 25 yaşındaydım ve bir Allah'ın kulunu tanımıyorum, memuriyete başlamıştım ve kız başına doğuda yapayalnız kalabilmek için eve kapanmıştım, İnternete sarmıştım, sözlüğe sarmıştım, çok dertler dinledim çok kişiyi intihardan çevirdim çok kavgalar ettim çok muhabbetler ettim... hem ben şifalandım hem yapabildiğim kadar çok şifa vermeye çalıştım. Belki sana da iyi gelir bu. Veya başka, daha yüzeysel konuşmalar. Seslendirme olur, birinin sosyal medya danışmanlığı olur...
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Dünyada artık adult loneliness diye bir kavram var artık, kadın erkek farketmiyor
+1
grimavi
(17.10.25)
Spor enerji

Belirgin değişim yaşadım
Kızlar bela .d
-2
baldan kaymak
(17.10.25)
Spor yaptıkça enerjin yükselir.
+1
gabe h coud
(17.10.25)
Bunun için en uygun şey sosyal medya gibi duruyor çünkü pek hobilerle ilgili değilsin. Geriye arkadaşların söylediği gibi tek seçenek spor kalıyor yada benim dediğim gibi sosyal medyanın gücünden faydalanarak arkadaş edinebilirsin
+1
mermaidd
(17.10.25)
Yalnizlik cok yaygin ne yazik ki, insanlar artik kanserden degil yalnizliktan olecek.

Bunu bir kenara birakarak, ne olursa olsun spora baslayin, kendiniz icin, yasliliginiz icin, enerjiniz icin, depresyona girmemek icin. Ne yapin edin bunu duzenli hale getirin
0
kassiopeia
(17.10.25)
Enteresan bir şey var.
Son zamanlarda hiçbir şey yapmamama rağmen ve dümdüz işlerimi odaklanmama rağmen insanlar benimle daha çok sohbet açmaya çalışıyor diye hissediyorum. Bu noktada öyle çok hoş/karizmatik/yakışıklı/entelektüel/varlıklı vs tarzda biri olmamama rağmen bu yaklaşımı da anlamlandıramıyorum, daha doğrusu şaşırıyorum. Yani bu şaşkınlık da özgüvensizlikten değil de, bu tip bir ilgiyi beklememekten kaynaklanıyor. Bu noktada bazen bir adım geriden kendine bakmak da nerede ve nasıl durduğunuzu kendinize fark ettirmek açısından faydalı olabilir.
0
rakicandir
(17.10.25)
bence iştekilerin büyük olmasını kafana takma, yetişkin insanların arkadaşlığı normal, mesleğinle ilgili örgüt varsa onlara katıl, hatta senden büyük kadınlarla sevgili olmaktan çekinme...

insanları sen de davet et, yani önce onlara ne verebileceğini göster, mesela insanlara hangi konuda iyi gelirsin?

Ayrıca yurtiçi yurtdışı gezi programlarına bak. örneğin otobüsle Balkanlara gitmek gibi, ya da Güney doğu Anadolu, Karadeniz turları
0
hoot
(18.10.25)
(9)

Boşanmanın çok zor olması

en bi orijinal
Hızlı özet: 20 yıllık evlilik, sınav senesinde iki çocuk, tahammülü kalmayan ben. Eşimle iletişim ikimiz için de bitti. Ne o beni anlıyor ne ben onu. Tel derdim birisi Yks, birisi Lgs’ye girecek çocuklarımız için süreci yönetmek ama maalesef eş kişisi gergin. Bu sürecin yönetiminde çocuklar için öd
Hızlı özet: 20 yıllık evlilik, sınav senesinde iki çocuk, tahammülü kalmayan ben.

Eşimle iletişim ikimiz için de bitti. Ne o beni anlıyor ne ben onu. Tel derdim birisi Yks, birisi Lgs’ye girecek çocuklarımız için süreci yönetmek ama maalesef eş kişisi gergin.

Bu sürecin yönetiminde çocuklar için ödün verip beklemeli mi? Yoksa ne olursa olsun deyip bitirmeli mi? Çok arada kaldım.
0
en bi orijinal
(14.10.25)
şunun şurasında temmuz ağustos ayına kadar sabredeceksiniz. çocuklar sınav sürecinde kötü şeyler yaşarsa hem başarıları etkilenecek, hem de yeni başlayacakları okulda da kötü bir başlangıç yapacaklar. bence sınavlar bitene kadar sabredin çocuklar rahat kafayla girsinler sınavlara.

bu arada opakim k nedir?
+2
tabudeviren
(14.10.25)
tabii ki beklemeli.

bu süreçte de ilişki terapisi almalı. bu ilişkiyi kurtarmak için değil genelde, dostça ayrılabilmek için.

ek olarak da psikiyatri. bol bol anti depresan.
+1
gurur
(14.10.25)
Psikolog. İlişki terapisi. Mümkünse psikiyatr kontrolünde prozac (uygun görürse yani, bir süre sizi sakinleştirir, çoğunluğu hissizleştiren bir ilaç). Bu süreçte kitap okumaya vaktiniz varsa lütfen David Burns'ün Psikonet yayınlarından çıkan "iyi hissetmek" isimli kitabını UYGULAYARAK okuyun. İkiniz de. İkinize de çok iyi gelecek çünkü. En uygun ve en kısa yol bu gibi. Ama çift terapisini atlamayın derim. Şimdi boşanmayın, çocuklar gerçekten allak bullak olurlar. Ben 33 yaşındaydım ben bile allak bullak oldum, yapmayın bence.
0
muhayyer divan
(15.10.25)
yani bunlar elbette buraya alinacak kararlar degil ancak, genellikle sinav yillarinda ebeveynler ancak ozellikle anneler de cok yoruluyorlar, cok zorlaniyorlar, duygusal olarak onlar icin de cok zor bir surec gordugum kadariyla. dolayisiyla, cocuklarinizi bir kenara birakiyorum, zira onlarin oncelikle kendi merkezinde bir ebeveyne ihtiyaclari olacak, siz nasil hissedeceksiniz, her ikisini birden gercekten kaldirabilecek misiniz bence bir de buradan bakin. her ne kadar iliskimiz bitti deseniz de, bosanmak cok cok cok zor bir surec, hafife almayin, ne olursa olsun yas tutmaniz gereken, psikolojinizin alasagi oldugu bir donem, size de iyi gelmeyebilir. sinav bitince en azindan bir konu ortadan kalkmis oluyor, o zaman onceliginizi kendinize ve cocuklariniza daha rahat verebilirsiniz.
0
kassiopeia
(15.10.25)
iyi güzel, çocuklar sınav döneminde bir de sizin boşanmanızla uğraşmasın. ama bir yandan da her gün her gün kavga edecekseniz, çocuklar bu sefer de hazırlanamaz. örneğin sınav öncesi gece "yeter artık bıktım senden de bilmem neyden de" gibi bir kavga etmeyeceğinizi kim biliyor?

kesinlikle ama kesinlikle kavga etmeden, rol de olsa bir şekilde sakin kalabilecekseniz devam edin. temmuz ayında da boşanın.
0
co2s2
(15.10.25)
co2s2+1

ek olarak çocuklar kimde kalacak? eş kişinde kalacaklarsa ve o gerginlik boşanma sonrası yıkım, başarısızlık hissi vs gibi duygularla birleşirse farkında olmadan çocuklar için hayat cehenneme döner.

profesyonel yardım ve çift terapisi gibi seçenekleri ihmal etmeyin sürecin sağlıklı atlatılabilmesi için.
0
issiz karga
(15.10.25)
Aldatma veya şiddet yoksa, 20 yıllık evlilik bitirilmez. Bir şekilde, ortak yaşama yolunu bulun.

.
0
kartallar yuksek ucar
(15.10.25)
kavga kıyamet vesaire yoksa genel olarak birbirinize bir terbiyesizleşme yoksa yaza kadar bence idare edebilirsiniz.
Eşiniz de boşanmaya niyetliyse oturun anlaşın 9-8-9 ay iş arkadaşı iletişimi kurun bitsin.
0
denizgonen
(15.10.25)
Cevaplar için çok teşekkürler. Aradan bir ay geçti, kulağımın üstüne yattım ama durum değişmedi.

Kendime de bir not kalsın diye yazıyorum, bizim kültürde makul erkek istenmiyor. Arızalı olmak lazımmış.
0
🌸en bi orijinal
(23.11.25)
(16)

poğaça almak ve samimiyetsizlik üzerine

m e b
günaydın, iyi haftalar.ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fı
günaydın, iyi haftalar.

ben 5 ay kadar önce yeni bir yerde çalışmaya başladım. kahvaltıyı ofiste çay-poğaça ikilisiyle yapıyorum buradaki çoğu kişi gibi. erkenden gelenler arasındayım ve diğer çalışanlar benden sonra geliyor. şimdi, hal böyle olunca ben de "zaten çoğu uzun yoldan geliyor, bir daha fırına çıkıp poğaça almakla uğraşmasınlar" diyerek, kendime poğaça alırken bilerek 2-3 tane daha fazladan poğaça alıyorum ve onlar ofise gelince "fazladan 2-3 poğaçam var, alabilirsiniz" diyorum ve ikram ediyorum ya da şirket grubuna "fırına gidiyorum, bir şey isteyen var mı?" diye soruyorum, istediklerini de alıyorum. bu noktada beni zorlayan hiçbir durum yok, tamamen içimden geldiği için buna devam ediyorum. ama...

dikkatimi çeken bir durum var; bu arkadaşlar erken geldikleri zaman da ellerinde poğaça görüyorum ya da diğer arkadaşlara dağıttıklarını görüyorum. nezaketen "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yok. ben poğaça ikram ederken "sağ ol ya, x abi fırına gidiyormuş, ona söyledim, bana da alacak" diyorlar.

şimdi "ne alaka?" diyebilirsiniz ama burada poğaça yüzünden değil de kendi hissiyatım üzerine düşünüyorum geldiğim zamandan bu yana. "eğer içimden geldiği için yaptığımı söylüyorsam neden onlardan da aynı şeyi bekliyorum? bu ticaret değil, karşılık bekleyerek yaptığın şey samimi değil." diyorum kendime. bir yandan da "insanın nezaketen de olsa fikri alınmaz mı, bir şey isteyip istediği sorulmaz mı ya?" diyerek dışlanıyormuş gibi hissetmem de ötürü olsa gerek, beklentimi normalleştiriyorum.

dediğim gibi poğaça bir örnek, poğaçayla zengin de fakir de olmuyorum. ofistekilerin poğaça alma işini türkiye'nin gündemiymiş gibi büyütmelerini de yadırgıyorum açıkçası.

ama sorumu tekrar etmek gerekirse; ben bu durumda samimiyetsiz oluyor muyum hakikaten? "karşılık beklemeden insanlara yardım etme" erdemine sahip değil miyim acaba?
0
m e b
(13.10.25)
Bunun doğrudan karşılık beklemekle ilgisi yok. İnsanlara iyilik yapmak istediğinde, bunu senin görevin olarak görmediğinden emin ol. İyilik yapıyorsan önce sadece kendin için yapmalısın çünkü iyilik iyidir. Eğer iyiliği yapmadan önce aklına bir karşılık beklemek geliyorsa o zaman sorunu kendinde arayabilirsin.
0
anathemamen666
(13.10.25)
zaten senin her gün bol bol poğaçayla geldiğini biliyorlarsa abi sen de poğaça ister misin diye niye sorsunlar
+1
nahtoderfahrung
(13.10.25)
@nahtoderfahrung: yukarıda "bu arkadaşlar erken geldiklerinde" diye belirtmiştim, mesaj diye bir iletişim şekli de var :)
0
🌸m e b
(13.10.25)
tam olarak bu düşünce karşılık beklentisi düşüncesi. ben onlara alıyorum onlarda bana almalı beklentisi içindesin.
düğünde takı takmaylada aynı ben onların düğününe gittim tam taktık oda bana tam takmalı veya ben arkadaşımın doğum gününde hediye aldım oda bana almalı veya arkadaşımın babasının cenazesine gittim oda benimkine gitmeli hep bir yaptığı işin karşılığını bekleme beklentisi.
+2
my fault
(13.10.25)
Abi sen davarlarla çalışıyormuşsun. Senin hislerin normal.
+1
arbre
(13.10.25)
Sahipsin, sadece samimiyetin sınanıyor. Hani altını içindeki bakırdan ayırmak için yakarlarmış ya, iç dünyandaki bu sorgulama senin samimiyet hissini yakıyor, geriye ne kaldığını görmeni bekliyor kalbin. Bu anlamda kendine dikkat ediyorsun demek ki, güzel bir şey. Evet böyle düşünmek olayı samimiyetten uzaklaştırıyor ama sana bir rehber oluşturuyor bu durum, görmen ve birini seçmen kolaylaşıyor, öyle anladım. İç yolculuğun çok güzel 🌷
-1
muhayyer divan
(13.10.25)
Düşüncen normal.

sana "m e b, fırına gidiyorum, bir şey ister misin?" diyen yoksa işte burada "mütekabiliyet esasları " devreye girmeli.

Temelde insani esaslarla değil, para kazanma için insanların bir araya geldiği yerlerden biridir iş yerleri. Bazı istisnalar dışında, samimi veya kalpten desteğe dayalı yakınlıklar pek olmuyor.
O nedenle "iş arkadaşı " kavramının yerine "iş yerinden biri " ifadesini kullanmak daha doğrusu benim için .

Bazen iş dışında içimden gelir kimi arkadaşları dışarıda çay vs. içmeye çağırırım. Maksat sohbet vs. İşleri vardır gelemeyeceklerini söylerler. Bunu anlarım ama davet etme sırası onlara geçmiştir. Bakıyorum bunu pek düşünen yok gibi .

Yine denk geldiğim hususlardan biri de klasik olarak biri diğerine "hanımı da al bize de bir gün gelin " ifadesi kadar saçma bir şey yok . Görünüşte misafirperverlik gibi görünse de
gerçekte öyle değil.
Abicim o hanımını yanına almasın sen de hanımı komşuya veya anne babasına gönder bir zahmet. Bizzat kendin o arkadaşına bir çay demle. Elin kolun bi zahmet arkadaşın için çalışsın. Pasta poğaça yapamazsın ama kaseye de biraz çerez koymayı unutma..
değil mi ama ?
Bir buluşma , ziyaret yapılacaksa, yakınlık gösterilecese kadınları bahane etmeyelim.

Önceleri ve hala var olan köylü şehirli (veya burjuva) ayrımının yanısıra, işyerlerinde de kadrolu /sözleşmeli / geçici işçi gibi hindistan'ın dışında ama toplum içinde gelişen, kendimize özgü kast sisteminde bu gruba mensup olanlar arasındaki iletişim dili , yakınlıklar da genelde bu çerçevede gelişiyor.

Çevrendekileri uzaktan izlemeye devam et, gerçekte ne sebepten yakın olduklarını anlamaya çalış. Belki biri diğerinin aracına biniyordur işe gelip giderken ona poğaca belki yemek ikramı düşünmüştür. Bu haklı anlaşılabilir bir durum yerine göre .
Belki bir başkası karşı cinse yakınlık tavırları sergiliyordur ikramlarıyla.
Bir başkası ise diğerinin sayesinde iş yerinde bazı avantajlar elde etmiştir. Bu nedenle yediği içtiği ondan ayrı gitmez.
-1
diyecevaplandı
(13.10.25)
Birlikte çalıştığınız insanlar hödük.
Hislerinizin karşılık beklemekle bir ilgisi yok. İnsan nezaketen ve sadece lafta kalacak bile olsa "Bir gün de poğaçalar benden olsun." veya "Kahve ısmarlayayım bi ara." gibi bir jest yapmalı.
+1
auroraaurora
(13.10.25)
acikcasi tam olarak anlattiginiz gibiyse ben de karsilik bekleyerek bir sey yapmadiginizi dusunuyorum, en azindan ilk etapta boyle baslamamissiniz, insanliginizdan almissiniz ve bence arada bir karsi tarafin da sizi dusunmesini beklemek ve bunu gormediginde kirilmak gayet insanca geldi bana. sadece ilk almaya basladiginizda karsilik beklemeden aldiginizdan emin olun (kendiniz icin) onun disinda karsi taraf(lar) tarafindan hic gozetilmediginizi gordugunuzde kirilmak cok insanca bence.
+3
kassiopeia
(13.10.25)
sen iyiliği görev edinip kendin beklenti oluşturmuşsun. alma başkan boş ver kimse senin istediğin gibi olmayacak.
+2
mikahakkinen
(13.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım haklı olduğunu düşünüyorum
-2
basond
(13.10.25)
ben fazla direkt bir insanım galiba, böyle düşünmek yerine muhatabı kişiye sorarım “gidiyorsan bana da sorabilirsin” diye. haklısın ama fazla düşünüyorsun, kendi hayatını zorlaştırırsın en fazla.
0
deartheodosia
(13.10.25)
beklentiye girmen doğru mu değil mi bilmiyorum ama ben olsam ben de girerdim sanırım. üzülürdüm içten içe bana neden teklif etmiyolar diye.
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
seni sevmiyorlar. millete fazladan poğaca alma işini bırak. bir yere giderken sormayı da. kafanda da bu tür düşünceler bir daha olmaz. iyilik yaptığınla kal hayatına kaldığın yerden devam.
0
koela
(13.10.25)
Samimiyetim olmayan bir iş arkadaşım bana ikide bir poğaça ya da başka bir şey ikram etse almaktan kaçınırım. Çünkü bilirim ki o ikram hesabıma borç olarak kaydedilecek. Ki siz de inanmak istemeseniz de aynen böyle yapmışsınız. Durduk yere üzerimde manevi bir borç yükü birikeceğine poğaçamı gider kendim alırım. Bu tip gizli borçlar birikip ileride mutlaka alakasız gibi görünen başka sorunlara yol açar.

Başka açıdan bakalım: Siz herkese ikram dağıtmaktan hoşlanıyor olabilirsiniz. Bense paylaşımları daha küçük ve samimi gördüğüm kişilerle yapmayı tercih ediyor olabilirim. O sizin tarzınız, sizin yaşam şekliniz, bu da benimki. Şimdi soru şu: Neden ben sizin yaşam tarzınıza uymak zorundayım?

"karşılık beklemeden insanlara yardım etme erdemine sahip değil miyim acaba?" sorunuza cevap:
Değilsiniz ama zaten bu erdeme gerçekten sahip olmak herkesin harcı değil. Muhtemelen şu soru altında görüş paylaşan hiçbirimiz bu erdeme sahip değiliz.
+1
mikro patlama
(13.10.25)
hayat bu kadar uzun değil.

sizi rahatsız ediyor belli. yapmayın kurtulun.

zaten poğaça yemek nedir? çok sağlıksız. yakında mide gidecek. gitmese bile göbek gelecek.
0
gurur
(13.10.25)
(9)

Bu borçlar nasıl ödenecek yardım?

tahirkemalbozoglu
Merhaba,Aylık 110 bin TL maaş alıyorum.Kasim ayında başlayan bir kredim var: • Tutar: 340 bin TL • Taksit: 12 ay boyunca ortalama 37 bin TLBu krediden 100 bin TL’yi acil borca ödedim, elimde şu anda 240 bin TL nakit kaldı.Başka bir birikimim yok.Ayrıca: • Aralık ayında 270 bin TL borç ödemem gerekiy
Merhaba,
Aylık 110 bin TL maaş alıyorum.

Kasim ayında başlayan bir kredim var:
• Tutar: 340 bin TL
• Taksit: 12 ay boyunca ortalama 37 bin TL

Bu krediden 100 bin TL’yi acil borca ödedim, elimde şu anda 240 bin TL nakit kaldı.
Başka bir birikimim yok.

Ayrıca:
• Aralık ayında 270 bin TL borç ödemem gerekiyor.
• Ocak ayında 170 bin TL ödemem gerekiyor.
Bu iki borcu mutlaka ödemem lazım.

Bunlara ek olarak 11.000 dolar elden aldığım bir borcum var.
Ne zaman istersen öde denildi ama kur artmadan ödemek istiyorum.

Kredi kartı harcamam da aylık ortalama 25 bin TL civarında.
Bunların dışında başka bir borcum yok.

Bu tabloya göre sizce nasıl bir yol izlemeliyim, nasıl planlama yapmalıyım?
Teşekkürler.
0
tahirkemalbozoglu
(11.10.25)
Aralik'a kaldi iki, ocak'a üc maas.
330 bin lira geliriniz olacak Ocak basina kadar.
+240 bin nakit. Yani bütceniz 570 bin lira.

Borç toplami:
170 + 270 + (37 x 3) = 551 bin lira.
KK da +75 bin lira.
+Kendi giderleriniz.
Su asamada baya eksidesiniz.
Esiniz is bulsun.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.10.25)
Kredi ve kredi kartlarinizi 1 veya 2 ay gecikmeli odeyin. Biraz zaman kazanirsiniz. Kredi skorunuz etkilenir, bankalar taciz eder ve faiz odersiniz ama 3. ayda basiniz daha cok ciddi belaya giriyor bankalarla.
Dert etmeyin, borc illa ki odenir.
+1
jnlbnnn
(11.10.25)
* Kasim ayinda elinizde kalan ne varsa (maasinizdan ve hazir paradan) hepsini dolara cevirin. hem harcayamazsiniz hem de kuculmez odeme gunune kadar.

* onumuzdeki uc ay kredi kartinin asgarisini odeyin. %40 olsa 10b odemeniz gerekecek sadece. asgari odeyerek kredi skorunuz da tehlikeye girmez ama dikkat, bagimlilik yapar. odeyebildiginiz ilk seferde hepsini odemeye baslamaya calisin.

eger maasinizdan kalan parayi tutablirseniz ocak ayina -10b gibi bir seyle giriyorsunuz aralik ve ocak borclarini odeyerek.

110bin dolar borcu hic hesaba katmadim yalniz. ama bu sistemde subat hatta mart'a kadar odemeyi unutun bence.

dert etmeyin +1. geliriniz oldugu surece odenmeyecek borclar degil.
0
supergirl
(11.10.25)
borç almayı alışkanlık yapmışsınız. öncelikle yeni borç almayın.

eğer aldığınız parayı yatırıma çevirip kısa sürede çok daha fazla kazanmıyorsanız hiç bir anlamı yok.

ödeme için de sabit giderleri olabildiğince azaltmanız lazım. 25 sabit gider varsa 15 veya 20 ye çekmelisiniz. gerçekten bu pahalılıkta zor ama gideri düşürmezseniz yapılabilecek bir şey yok.

ikincisi geliri artırmanız lazım. 110 bin, ne zaman artacak, ocakta zam var mı örneğin?

toplam borç yükünüz, yaklaşık 900 bin tl. bugünkü kurla, elinizde 240 bin tl var.

aylık ödeme 37 bin, aylık gider 25 bin, yani aylık 62 bin tl sabit gideriniz var. kalan para 58 bin tl.

aralıkta 270, ocakta 170 bin tl gideriniz olacak.

aralığa kadar geliriniz ekim maaşını almadıysanız 220 bin tl, aldıysanız 110 bin tl.

bu da maaştan kalan 58 buraya gitse (bu ay maal almadıysanız henüz 116), eldekini 240'dan 270-58=212 bin tl buraya gideceğini gösteriyor. eldekini para piyasası fonuna koyarsanız 2 ayda kabaca %7 getirir, o da 240*0,07=16 bin falan eder. o da parada kar olarak kalır. yani elde 240-212+16 = 44 bin tl kalır.

gelelim ocak ayına.

ocakta da 170 bin tl gider var.

elinizde 44 bin tl kaldı, o da para piyasası fonu ile %3 desek 1,2 bin tl bırakır. 45 bin tl birikim, 110-25-37=58 bin tl paranız var.

bu da totalde elinizde 45+58 = 103 bin tl paranız olduğunu gösterir.

yanı bu borçta sıçtınız. ödeyemiyorsunuz.

ne yapmak lazım. sadece aradaki fark + dolar borcu için tl kredi çekeceksiniz. buradaki nüans şu, zaten geliriniz düşük. ve sabit giderleriniz var, fazlası için değil, sadece giderleri kapatmak için para lazım.

11 bin dolar, şu an 41.83, ocak ayında her ay %3-3,5 değer artışı ile 4 ay sonra %13 civarı yukarıda olacak, yani 47 lira civarı. 11 bin dolar eder size 500 bin. kalan fark neydi, 67 bin tl. yani 600 bin civarı krediye ihtiyacınız var.

bu da 12 ayda ödeseniz aylık 65 bin gibi bir ödemeye denk gelir.

yani 65+37 =112 bin tl gibi bir gideriniz oluyor.

yani cevap, hayır siz bu yeni borcu 12 ayda kapatamayacaksınız. 18 ay diyelim vadeye...

neyse, çok uzadı.

yapmanız gereken bu.

ve bir daha borç almamak.

insanları kredi kartı faizi az bilmem ne diye gazladılar, şimdi ödemesi böyle oluyor.

geçmiş olsun.
+1
gurur
(11.10.25)
* kredi kartı asgari ödeyin, ve olabildiğince az harcama yapın. sadece asgari ödendiğinde, yapılan her yeni harcama sanki zamanında ödenmemiş gibi faiz yazıyor. bunu çok kişi bilmez, asgari ödemenin en kötü yanı budur.

* 110bin geliriniz var, 25civarı kredi kartları ödemesi. fatura/kira/mutfak gibi diğer şeylerle beraber toplam 30 ve geriye 80 kalıyor diyebilir miyiz? kredi kartının tümünü ödemezseniz elinizde kalan para biraz daha yüksek olabilir.

* 170 ve 270'lerin tamamı mı ödemek zorundasınız? 200 ve 100 gibi ödeyip kalanlarını sonraki aylara sarkıtabilir misiniz?

* tamamı ödenecekse bile, kasımı elinizdeki 240 ve maaştan kalanla ödeyebiliyorsunuz. kredi ödemeniz (37) ve kredi kart borcunun bir kısmıyla birlikte 50 bin daha gidecek maaştan. 110 - 37 - 13 (düz olsun diye kredi kartı) 60 kaldı, kasım ayının tümünü öderseniz elinizde 30 kalır.

* sonraki maaştan da 60 arttırabilirsiniz, eder 90. ocak ayında 80bin kadar açıktasınız. ama ocak maaşından da aynı yöntemle 60 gelirse, açık azalır.

* elinizdeki kredinin vadesini uzatabilir ve en azından bir tanesini atlayabilirseniz ocak borcunu kapatabilirsiniz.

* kira/fatura/ıvır zıvır için 30bin gider yazdık. eğer daha fazlaysa hesap tutmayabilir.
* bu üç ay gerekirse sadece makarna yemek lazım, sonraki altı ay da sıkışmaya devam edersiniz ama tahammül edilebilir ve ödenir bir borcunuz kalır.
* ekstra bir şey çıkmadığı sürece 6 ay sonra nefes alabilirsiniz.

* ocak borcunu da ödedikten sonra 11bin dolar dışında kredi kartı ve kredi borcunuz kalıyor. kredi kartları asgari ödendiği için ve orası da epey arttı. şubat maaşıyla kredi + kredi kartı borcunu ödemeniz lazım. muhtemelen kart borcu 60 belki 70e ulaşmış olacak. mart gibi kredi kartı yangınını da söndürürsünüz, kontrol edilebilir olur.

* marttan sonra dolar borcuna bakarsınız. çok yoksunluk çekmeden bir senede, yoksunluk çekerek 8 ay gibi bir sürede ödeyebilirsiniz. acil bir şey olmadığı sürece, bir kısmını ödedikçe bu kişiye karşı biraz daha esnek davranmaya başlayabilirsiniz.

* kazancınız artabilir ama giderler de benzer oranda artacağı için onu saymadım.
+1
biseysorcaktim
(11.10.25)
Abi senin evin vardı, ve yeni de sıfır araba almıştın bu sene.
Bu kadar borca battiysan arabayi satip daha düşük modele geçip borçları kapatabilirsin.
0
logisticsmanager
(11.10.25)
Arabanın borcunu kapattım.
Bu borçta esasında kötü bir borç değil.
Yatirim amacıyla iyi bir yerden arsa aldım ve inşaat başladı oradan daire gelecek onun borcu.

Arabayı inan satmak istemiyorum. Artık işin içinden çıkamazsan son çare olarak satacağım.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(11.10.25)
Bu ara epey dinledigim icin ondan ornek vermek istedim; Dave Ramsey orta sinif birinin hep orta sinif kalacagini evlerinin onundeki yeni ve sifir arabalardan anlarsiniz diyor. Hatta en temel kurallarindan biri tum borclarini kapatana kadar ve net degerin 1mio usd ulasana kadar (borcu tamamen kapanmis ev de dahil) motorlu hicbir tasita yatirim yapmamak ve yeni ve sifir araba almamak. Dolayisiyla size ogut verecek olsaydi ilk soyleyecegi sey arabanizi satip borclarinizi kapatip ikinci el araba aldirmak olurdu. Ayrica borc odeme sirasi olarak en dusuk borctan baslayip yemeyip icmeyip tum borclari kucukten buyuge dogru kapattiriyor. Stratejisi mumkun olan en kisa surede borcsuz bir yasama gecip (kredi karti da dahil), borc ve kredi notu sisteminden cikip parayi biriktirme ve daha akilli yatirimlarla buyutme uzerine kurulu.
0
kassiopeia
(11.10.25)
eğer yatırım kaynaklı bir borçsa,
1- harcamaları düşürüp
2- kartı minimumda ödemek makul olabilir.

şubata kadar 4 ay var. 25 masraf 22- 20 ye çekilebilse, minimumu da 8 falan olur. 8*4 32 bin. 25*4 100 - 32 = 68 bin bankaya borca dönüşebilir.

kolaylıklar.
0
gurur
(11.10.25)
(20)

Toksik ilişki- ne yapmalı

gobekliraki
Dün ayrıl-barış olan kız arkadaşım aradı, sabah saatinde. Morali çok kötüydü ağlıyordu falan, iş yerinde patronuyla vs bir sürü problem yaşamış iş küfürleşme boyutuna varmış. Dertleşmek istedi. Bizim ilişkimiz biraz değişik, hem toksik ama hem de ahiretlik gibi düşünebiliriz. En en zor zamanlarımızd
Dün ayrıl-barış olan kız arkadaşım aradı, sabah saatinde. Morali çok kötüydü ağlıyordu falan, iş yerinde patronuyla vs bir sürü problem yaşamış iş küfürleşme boyutuna varmış. Dertleşmek istedi. Bizim ilişkimiz biraz değişik, hem toksik ama hem de ahiretlik gibi düşünebiliriz. En en zor zamanlarımızda, ölümlerden döndüğümüzde bile her zaman birbirimizin yanında olduk, cümle alem de bilir bu durumu.
Neyse sabah gittim aldım, sarhoş. İçmiş sabaha kadar, bana zorla saat gündüz 11de mekan açtırdı rakı içicem diye. Başladı dertlerini anlatmaya ama iş döndü dolaştı sürekli bizim ilişkimize geldi. Ya diyorum gülüm senin sıkıntın ben miyim iş yerin mi? "Her şey" gibi saçma cevaplar verdi. Bardaklar kırdı falan. Neyse hesaptan sonra aldım bana getirdim. Evde de önce gayet iyi dertleşme, ben yol göstermeye çalışıyorum falan, sonra bir anda patlamalar ana avrat küfürler, ne haysiyetim kalıyor ne adamlığım vs. Dilindedir ama onun onu da biliyorum. Sonra tekrar bir anda öpmeye bağlamaları falan ambale oldum. Güç bela uyuttum. Telefonunu da kapamış, kızı arayan arayana, herkes merak içinde. Arada 3-5 kişi de beni arıyor, o telefonu açarsan kendimi aşağı atarım güllü gibi diyor. Yapar da. Ben de açmadım tabi kimsenin telefonunu. Şimdi uyuyor ama benim gözüme damla uyku girmedi, hatta bana zorla aldırdığı rakıyı açtım gece hala ona devam ediyorum (güç bela içmesini engelledim, yemek falan yaptım bolca karnı dolunca canı istemedi). Bikaç saate uyanacak, benim tahminim şu ki o tekrar barıştık (ilişki anlamında) zannedecek ama ben böyle bişey istemiyorum. Nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyorum. Hayatımdan da çıkarmıyorum, çıkarmam da.
Mesela dün tutturdu hadi evlenelim diye. Ama nasıl ısrar. 3 cümleden sonra es verip aybı şeyi tekrarladı hadi evlenelim diye falan. Ben laf ebeliği yapınca başlıyor hakarete "Ben yarın ilk gördüğüm adamın altına yatayım da sen beni kaybetmek ne anla" falan gibi arabesk laflar.
Ruh hali zaten iyi değil, ama sanki tüm ihale benim üstüme kalmış gibi. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum artık.
-9
gobekliraki
(11.10.25)
Abi salman lazım bırak gitsin eğer istemiyorsan komple söyle yoksa senden sürekli beklenti içinde olacak
ikimizin de iyiliği için komple bağları koparmak tek çare gibi
+4
basond
(11.10.25)
Ya öyle de o kadar şeyden sonra nankörlük gibi geliyor bana.
-3
🌸gobekliraki
(11.10.25)
Bu toksik değil kanser ilişki. Ben en yakın arkadaşımı bile bu kadar çekmem. Dehle gitsin.
+1
mikahakkinen
(11.10.25)
Bu uzaklaştırma aldığın değil mi?
0
Kahvedesu
(11.10.25)
@kahvedesu evet
0
🌸gobekliraki
(11.10.25)
ya gönder gitsin sen misin alemin enayisi? ortalık düzgün kız dolu.
+1
shadex
(11.10.25)
"Hayatımdan da çıkarmıyorum, çıkarmam da." böyle düşündüğün ve devam ettiğin sürece. o rezillikleri ve küfür kıyamet halleri yaşayacaksın. hatta daha beterlerini.
+1
koela
(11.10.25)
Başkasının ardını toplayan, her derdine koşan bu "kurtarıcı" rolünden kendini sıyırman gerek
0
grimavi
(11.10.25)
dilinde ya da değil "Ben yarın ilk gördüğüm adamın altına yatayım da sen beni kaybetmek ne anla" bu cümleyi kuran biri ne halde olursa olsun sokağa atmadığın sürece sana her şey müstahak kusura bakma.
+3
matilda
(11.10.25)
Bütün bunları tam da senin hayatına yeniden girmek hatta gerçekten evlenmek için yapıyor olmasın, bu kadar öfkeler, kontrolsüzlükler, hır çıkarmalar, bu kadar içmeler, kendini kaybetmeler...

Hayatımdan çıkarmadım çıkarmam demişsin ama "hiçbir şeyin" olan birinin bütün bu davranışlarını çekmeye hazır mısın? Yeni bir ilişkin olsa neler olacak, yeni sevgiline zarar verebilir mi... bilmem, bence senin bağımlılık sorunun ondaki alkol bağımlılığı olup karşına gelmiş. O alkolden sen de ondan (ona olan bağımlılığından) kurtulmalısınız gibi.
0
muhayyer divan
(11.10.25)
muhayyer divan+1 , bence de konu evlilik olabilir. krizi bunun için kasten yaratmıştır diyemem , ama hayatında kötü giden her şeyin faturasını "istediği adamı" nikah masasına oturtamamasına bağlıyor olabilir.

hayatının neresinde tutacaksan o konuda açık olsan kadın da bu konuda netleşebilir diye düşünüyorum. son derece sağlıklı görünen kadınlarla bile evlenmek pek akıl kârı değil bu düzen içinde. bardak çanak kıran bir kadın, kimseden evlilik bekleyemeyeceğini gayet iyi bilir. maksat kötü giden hayatının faturasını kesmek, yükü "evlenmeyen" erkeğe aktarmak.
0
loch ness
(11.10.25)
@muhayyer seni severim ama genelde cevapların aşırı iddialı ve keskin oluyor, tüm teşhisi koymuş gibi sanki Bi havalar. Alkol bağımlılığını nerden çıkardın şu sorumda cidden merak ediyorum.
+2
🌸gobekliraki
(11.10.25)
Abi annenle kızkardeşin ne diyorsa onları dinle. Onları dinlemediğin sürece sen daha buralarda çok sürünürsün.
+2
i'm gonna start a revolution from my bed
(11.10.25)
@i'm gonna start

Onlara kalsa ohooo bi kaşık suda boğarlar.
0
🌸gobekliraki
(11.10.25)
bence sen ilişkideki konumundan memnunsun her ne kadar rahatsız olduğunu yüzeysel olarak belirtsen de bu kişiyle bağını kopartmak istemiyorsun.

seninle evlense de memnun olmayacak ve onu kurtarmış, korumuş olmayacaksın bir şeylerden. hayatı böyle yaşayan biri demek ki.

iş yerinde neden küfürleşiyor en basitinden, bi insan profesyonel olmayı neden denemiyor (kesin başkaları suçludur bunda da, onu mecbur etmişlerdir vs) sonra kendisini alkole veriyor ve yazdığın diğer her şey.

hepimiz bi şeylerle oyalanmayı seçiyoruz işte yaşamak için, sen ve eski sevgilininki de bunlar.
0
deartheodosia
(11.10.25)
@dearthrodosia çok güzel yazdın teşekkür ederim. Ama inan memnun değil de mecbur gibi hissediyorum ve bundan kurtulamıyorum.
0
🌸gobekliraki
(11.10.25)
Bu meselede sadece patron haklı. belli ki iş yerinde de bir uyumsuzlukları var.

Nuri alço'nun nevriye budak'a sahip çıkması bile daha anlaşılabilir:
m.youtube.com
0
diyecevaplandı
(11.10.25)
@gobekliraki

Öğlenin 11'inde rakı içecem diye tutturmak, geceden beri içmek sarhoş olup sana bulaşması... bu kadar uzun süre içebilmek hem de bir kadın bedeni... bağımlılıktan başka bir şey değil ki bu? Anlamayacaz mı sanmıştın, onun bağımlı olduğunu sözle ifade etmek mi ağır geliyor (hem de sana), problem ne onu anlamadım. Bir teşhis koymuş veya kesinlik ifade etmiş gibi de konuşmamıştım. Tamam bana gıcık olabilirsin de onun bağımlı olduğunu düşünmemin nesi sorun? Bağımlı değil deyip çıkabilirsin?
0
muhayyer divan
(11.10.25)
Hicbir seye mecbur degilsiniz, esasinda sorumluluk almamak ve kendinizi kurban olarak nitelemek icin boyle bir hikaye uydurmus gidiyorsunuz. Oncelikle yaptiginizin sorumlulugunu alin, ben eski kiz arkadasimla bu sekilde bir iliskiyi yasamayi seciyorum demeyi ogrenin. Bu sekilde hem yaptiginizin sorumlulugunu almis olursunuz hem de baska bir secim yapabileceginizi idrak edeceginiz icin bu size guc verecektir. Su haliyle Irade Gucunuzu sizden bagimsiz unsurlara teslim etmis oluyorsunuz. Eger baska bir turlu iliski ya da yadam istiyorsaniz baska bir secim yapacaksiniz, ayni seyleri yaparak farkli sonuc beklemek bir tur delilik ve yazdiginiz seyin kolay/kisa bir cozumu yok. Ayrica Ofke Dansi'ni okumanizi da tavsiye ederim. Ve sinir sisteminizin, bedeninizin, psikolojinizin bu tur iliskileri sevgi/ask olarak nitelemeyi, bir tur dopamin olarak benimsemeyi nerede ve neden bu sekilde ogrendigine bakmak saglikli olacaktir.
+1
kassiopeia
(11.10.25)
Ne yapmalı diye kime sorarsan sor, sana ne derlerse desinler, sen yine gidip kendi bildiğini okuyacaksın. Aklın yolu bir, kimse böyle bir tavıra maruz kalmamalı. Sende biraz travma bağı oluşmuş, bazen böyle inişli çıkışlı ilişkilerden bu bağı koparamadığın için kurtulamıyorsun kolay kolay. Çocukluğunda sevgiyi kaybetme korkusu yaşadıysan böyle kaotik ilişkilere dayanıklı oluyorsun, gerçek aşk böyle olmalı diye düşünüyor olabilirsin, huzurlu ilişkiler sıkıcı geliyor olabilir. Bu tür ilişkiler insanın kendi içindeki bir tekrarı fark etmesi için yaşanıyor bence, bu ilişkiden bir ders alman lazım. O dersi alamazsan bu insanla ilişiğini kessen bile bir sonraki ilişkide yine benzer profilde birisine tutulabilirsin.

Bu kadarını asla yaşamadım, benim yaşadıklarım bunun çeyreği falan olabilir sadece ama lisede ve üniversitenin ilk dönemlerinde böyle ilişkilerim olmuştu. Kaosun aşk olmadığını fark ettim, sevgimin acıya katlanmakla ölçülmeyeceğini öğrendim. Sevginin karşındaki insanı değiştirmek değil, onun kendi yolunu bulmasına alan açmak olduğunu öğrendim. Bu kadın da senin içinde çözülmemiş bir duyguyu temsil ediyor. Onu bir şekilde bulman lazım, kafanda bir ışık yanması lazım, eureka moment lazım. O olunca özgür kalacaksın. Öbür türlü siz böyle kavga kıyamet devam edersiniz maalesef. Ahiretlik diyorsun, hep birbirimizin yanında olduk diyorsun anlıyorum ama huzur da lazım insana. böyle küfürleri böyle lafları kimse hak etmez
+2
kullanicadi
(12.10.25)
(6)

Biberiye suyu neden saç beyazlatıyor?

moonie
Bir süredir biberiye suyu saç toniklerine kafayı taktım. Ucuzundan pahalısına farklı farklı birçok marka kullandım dönem dönem. Her birinin yorumlarında saç beyazlattığına ilişkin deneyimler okuyordum ama araştırdığımda doktorlar tarafından bunun mümkün olmadığına yönelik açıklamalar vardı, aksine b
Bir süredir biberiye suyu saç toniklerine kafayı taktım. Ucuzundan pahalısına farklı farklı birçok marka kullandım dönem dönem. Her birinin yorumlarında saç beyazlattığına ilişkin deneyimler okuyordum ama araştırdığımda doktorlar tarafından bunun mümkün olmadığına yönelik açıklamalar vardı, aksine biberiye suyunun saçın rengini korumada faydalı olduğu söyleniyordu.

Bir haftadır yine biberiye suyu toniği olan organik içerikli bir ürün kullanıyordum sabah ve akşam. Ve bugün bingo, saçımda beyazlıklar gördüm. Hem yaş hem genetik sebebiyle saçımın kendiliğinden beyazlayacağını düşünmüyorum, zaten toniği kullandığım bölümde var sadece beyaz teller.

Peki biberiye suyu saç tonikleri neden saç beyazlatıyor? İçerik olarak bakıldığında saç beyazlatma etkisi verebilecek hiçbir şey görmüyorum, çok saçma değil mi?
+1
moonie
(10.10.25)
Muhtemelen saçı zaten beyazlayan kişiler biberiye suyu saç beyazlatıyor mitine inanıp doğal olarak beyazlayan saçlarını bununla ilişkilendiriyorlar, yoksa biberiye suyunun saç pigmentlerini öldürüp saçın beyazlamasına neden olma ihtimali yok.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.10.25)
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
Ben de öyle düşünüyordum da tam sıktığım bölümde saçın boylarında yani tam ortasında beyazlıklar var. Kendi beyazladı desem böyle beyazlama da olmaz, çok garip. ChatGPT toniğin kuruyunca kalıntı olarak küllü bir ton bıraktığını ve bunun beyaz gibi görüneceğini söyledi, ürün içeriğini gönderdiğimde ise PEG-40 Hydrogenated Castor Oil + Phenoxyethanol kombinasyonunun açık saçlarda geçici pigment oksidasyonuna sebep olabileceğini yazdı. Geçici bir durumdur diye düşünüyorum şu an.
0
🌸moonie
(10.10.25)
Bayhan trollüğü mü? Bence beni biriyle karıştırıyorsun abuzer.
0
🌸moonie
(10.10.25)
herhangi bir ürün hakkında yüzlerce, binlerce bot olumlu yorum varken birileri saç beyazlatıyor diyorsa o yorum doğrudur. birileri kral çıplak demiş, inanmak istememişsin; fakat deneyimleyerek görmüşsün. Neden beyazlattığını yapılan bir araştırma ile çözerler yakında. Bir sürü insan da saçının beyazladığı ile kalır.
0
adivar
(10.10.25)
bade natural açıklama yapmıştı analizleri paylaşmıştı beyazlatmadığına dair. sitesinde vardır analiz.
0
mor oje
(10.10.25)
biberiye suyunun sac beyazlattigini ilk kez duyuyorum. ancak soyle bir sey olabilir mi biberiye suyu saci daha cabuk uzatiyor, bu nedenle zaten beyazlamaya baslamis sac daha cabuk uzadigi iicn oyle geliyor olabilir diye dusunuyorum.
0
kassiopeia
(10.10.25)
(9)

instagram takip talepleri

deartheodosia
istemediğim kişilerden gelen talepleri tanıdığım için mecburen bir süre sonra kabul etmek zorunda hissediyorum. yani bu kişilerle problemim yok zaten ama özel hayatımı görmelerini istemiyorum. storylerden kısıtlayınca da anlaşılıyor. yani derdin bu mu denilebilir ama canımı sıkıyor işte, siz napıyor
istemediğim kişilerden gelen talepleri tanıdığım için mecburen bir süre sonra kabul etmek zorunda hissediyorum. yani bu kişilerle problemim yok zaten ama özel hayatımı görmelerini istemiyorum. storylerden kısıtlayınca da anlaşılıyor. yani derdin bu mu denilebilir ama canımı sıkıyor işte, siz napıyorsunuz bu durumda?
0
deartheodosia
(05.10.25)
herhangi birinin görmesini istemediğim şeyleri sosyal medyada paylaşmıyorum. paylaştığım şeyler de yine sadece arkadaşlarım görebilecek şekilde ayarlı olmasına rağmen, internete yüklenen hiçbir verinin size özel kalmayacağını bildiğim için herkese açık şekilde paylaşamayacağım hiçbir şeyi sosyal medyaya yüklemiyorum.

hiçbir şekilde görmesini istemediğim kişiler de var illaki, onları da engelliyorum. yine fake profille, arkadaşının profiliyle falan görebilir elbette bunun da farkında olarak engelliyorum.
0
reanarchy
(05.10.25)
Nasıl anlaşılıyor storyden kısıtlama?
0
Kahvedesu
(05.10.25)
Kafam bozuluyor benim de. Bazen bütün cazgırlığım üstümde oluyor, öööf ne derse desin deyip kabul etmiyorum veya arkadaşlıktan çıkardığım oluyor, hiçbir etkileşim yok anca gözetliyor falan. Yapamadığım zaman sanırım düşünmemeye çalışıyorum.
0
muhayyer divan
(05.10.25)
Takipleşecek yakınlıkta görmediğim ama yüz yüze baktığım insanlara sanki hesabı açmışım da öyle duruyormuş kullanmıyormuşum gibi bir tavır takınıyorum.
Takipleştiklerimden gelen “story atmıştım görmedin mi” gibi bir şey gelince bakmıyorum o bölüme diyorum.
O anki duruma göre baştan sabma cevaplarla geçiştiriyorum genelde.
0
mutekebbir
(05.10.25)
Kabul etmediğin insan sana gelip niye kabul etmedin diyecek mi? Yüzsüz olmayan kimse demez bence, bunu diyecek kadar yakınsa muhtemelen kabul edersin zaten.
0
Bruce
(05.10.25)
Kabul etmiyorum. Hic oyle bir mecburiyet hissetmedim acikcasi, sosyal medya hesabim olmasi herkese acik olacagi anlamina gelmiyor, oyle olsa gizli yapmam zaten.
0
kassiopeia
(05.10.25)
Çözümü yok
0
HellKeePer
(05.10.25)
ben kabul etmiyorum. beni kabul etmeyenler de oldu, ilk başta bir şaşırdım ama sonra umursamadım. çok çeşitli sebepleri olabiliyor takipleşmek istememenin. oturup onu düşünecek değilim, bence başkası da oturup bunu düşünmemeli.
0
loch ness
(06.10.25)
Şimdi baktım 246 takip isteği var. Tanımadığım kişilerde var içlerinde tanıdıklarım da. Kısacası kabul etmiyorum.
0
naksidil
(06.10.25)
(35)

Evinize yatılı gelen kayınpederiniz şunları yapsa ne yapardınız?

mahmuttt
İki yaşında çocuğunuzun Odasında camı açıp camda sigara içiyor fakat duman kokusu çocuğun odasına vuruyor. Eşime söylüyorum salonda içse olur mu diye çocuk odasındaki eşyalara sinmesini istemiyorum diyorum. O diyor ki bunu söyleyemem saygısızlık olur. O zaman annene söylet diyorum annem de söylemekt
İki yaşında çocuğunuzun Odasında camı açıp camda sigara içiyor fakat duman kokusu çocuğun odasına vuruyor.

Eşime söylüyorum salonda içse olur mu diye çocuk odasındaki eşyalara sinmesini istemiyorum diyorum. O diyor ki bunu söyleyemem saygısızlık olur. O zaman annene söylet diyorum annem de söylemekten çekinir diyor.

En son sigara içerken adam çaktırmadan arkası dönükken hava temizleyiciyi arka köşeye koydum açtım mecburen. 8-10 metre kare oda. Rüzgar vurdukça odanın içi kokuyor leş gibi çünkü.

Adam tabi farketti benim koyduğumu. Sen mi koydun diye sordu ben de evet dedim. Çok fazla açıklama yapmadım.
Bana diyor ki babama saygısızlık yaptın.


Babasının yanındayken de bu lafa açıyor işte mahmut rahatsızlığını belirtmek istemedi falan diye ben de yok hayır olur mu öyle şey filan dedim çok da fazla aşırı cevap vermedim.

Biraz da çünkü adam anlasın istiyorum rahatsızlığımı direk de söylemek istemiyorum saygısızlık olmasın diye.
0
mahmuttt
(03.10.25)
döverim net döverim. evden bile kovarım. 2 yaşındaki çocuğun yanında sigara içen insan görünce bile tepem atıyor.
0
mikahakkinen
(03.10.25)
Sorun kayınpederde değil, eşinizde. Saygısızlık olarak söylediği hiç bir şey, saygısızlık değil. Usturuplu bir şekilde söylerse kayınpederin ne kadar yumuşak olduğunu göreceksiniz.
0
etna
(03.10.25)
Koca koca insanlar olarak başka koca koca insanlarla kendi evimizde yaptıkları ve hoşumuza gitmeyen şeyler hakkında medenice konuşabilmeliyiz. Bunun saygıyla bir alakası yok.

Ayrıca konudan bağımsız; saygı kavramını anlamayan, bu nedenle de yerli yersiz bu kavramı kullanıp onu anlamsızlaştıran bir toplumuz. Bundan da vazgeçmemiz lazım.
0
salihdt
(03.10.25)
sigara içen insanın kendisine saygısı yoktur zaten siz neyin saygısını göstereceksiniz ya? sigar içenler bunu dünyanın en normal şeyi olarak gördükleri için içip çocuğun ağzına üflese de sorun yoktur onun için. direkt uyarmanız lazım alınırsa da alınsın.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(03.10.25)
Evden kovarım. Evimin hiç bir köşesinde sigara içilmesini istemiyorum derim. İçmek isteyen varsa çıksın dışarı 5dk içip gelsin derim. Bunu isteyince saygısızlık etmiş olmuyorsun tam aksine çocugun odasında sigara içerek o size saygısızlıgın alasını ediyor. Bu arada eşiniz de tam dayaklık
0
limonlu eksi
(03.10.25)
Doğrudan olmasa da dolaylı uyarmalarınız böylece devam etsin.
Bu, saygıda kusur falan değildir.
Gittiği yer kızının ve damadının evi de olsa her istediğini
yapamayacağını anlaması lazım.

Eşiniz de belli ki babasının
kendisine tepkisinden çekiniyor.
0
diyecevaplandı
(03.10.25)
Ya saygısızlığı, siz aşirette mi yaşıyorsunuz? "Baba burada içme, çocuk odası burası, balkonda iç, hem de gel çay da içeriz iki laflayalım" de mesela...
0
malheiros
(03.10.25)
Sigara içen biri olarak bile ne evimde sigara içerim ne de çocuğumun görmesini isterim. Dışarı çıkarim balkona orada içer gelirim. -20 derecede olsa yine orada içerim.

Yaşadığınız şeyi yasayan bir arkadaim var onun kayınpederi salonda iciyormus. Dedim konus, eşiyle konuşmuş söyleyemem ayıp olur demiş. Dedim Allah yardımcın olsun.

Sizin de Allah yardımcınız olsun.

Balkonu olan bir evde balkona çıkmadan sigara içen kişinin ne aileye ne de torununa saygısı yoktur. Kendi evinde istedigim haltı ye, çocuklu evde yapma bunu.

Ufak çocuğunun her şekilde yanında sigara içen adamlari da dovesim geliyor.
0
blue eyes white dragon
(03.10.25)
ben anlamadım bir anne çocuğunun sigara dumanını her an solumasına nasıl razı olabilir?

saygısızlık mı kalmış artık. suç eşinizde. derhal uyarmalı babanızı.
0
Hallegadola
(03.10.25)
Saygısızlık falan yapmadınız, iki yaşındaki bebenin olduğu odada sigara mı içilir, cahil midir nedir yahu? Ben olsam "burada sigara içmeyin, çocuk astım olur, kokusu da siniyor, en iyisi balkonda ya da başka müsait bir yer varsa orada için" derim. Kayınpeder mafya falan mı neden korkuyorlar ki?
0
lamborcini
(03.10.25)
sigara balkonda içilir. saygısızlık değil. babam geldi eve balkonda içirttim. balkon yoksa camda içilmez. çocuğun odasında hele hiç içilmez. bu saygısızlık değil. sigara içen saygısız asıl.
0
jelly bear
(03.10.25)
Döverim kovarım diyenler ne yaşıyor acaba ya komiksiniz. Kendi babanız gelse döveceksiniz sanki sigara içti diye. Medeni insanlar konuşarak anlaşabiliyor, tavsiye ederim yani baba salonda iç diyebilirsiniz, hiç de tepki göstereceğini ve yok illa torunum odasında içicem diyeceğini sanmam.

Konudan bağımsız, eşin doğulu mu?
0
Gradient_tabanlı_mor
(03.10.25)
zamanında dedem aynısını yapmış (ben yenidoğanken). aradan neredeyse 40 yıl geçmiş babam hala bir şey diyemedim diye söyleniyor. saygısızlık falan demeyin, dolaylı yollarla uğraşmayın direkt söyleyin.
0
inheritance
(03.10.25)
ya onun yaptığı saygısızlık olmuyor da, size bu kadar kendinizi kötü hissettirmeye hakkı var da, 2 yaşındaki çocuğun odasını leş gibi zehirlemeyi kendinde hak görüyor da, ıkına sıkıla "ya içmeseniz mi" bile diyemiyorsunuz da siz mi saygısız oluyorsunuz? bi gitsinler ya, çok sinirlendim. hikayede çocuğunu korumak isteyen sizden başka herkes aymaz ve haksız ve saygısız.
0
ofelia
(03.10.25)
bu esiniz anneniz hasta diye cocuga bakmasin diyen ayni esiniz mi?
cok enteresan kafalar gercekten. olaya dahil olan herkes, siz de, esiniz de, annesi ve babasi da cehalet ve sacmalik akiyor. boyle bir durumda esinize ;babana soyler misin' diye sormaniz bile abes, soz konusu olan cocugunuz, esiniz kadar siz de sorumlusunuz ve yetki sahibisiniz.
0
kassiopeia
(03.10.25)
anamıza, babamıza saygıda kusur etmeyelim tabi.

amaa!

s.kerim böyle babayı.
kendisi bunu sorun olarak görmüyor olabilir, buna bir şey diyemem.

bence eşinizi araya koymadan direkt iletişim kurun uygun bir dil ile.
0
stay with me
(03.10.25)
nasıl hayatlar bunlar amk çocuğumun sağlığını düşünmeyen kayınpederi de eşimi de siktir ederim
kendi babamı sigara içerken tekmeyle atarım aşağıya yallah siktir git mağarana
0
croswell
(03.10.25)
bence hepinizin iletişimi problemli.
sigara içen insanın kokuyu fark etmemesi normal.
üstelik önceki nesiller çocuk yanında sigara içilmesi konusunda bizim kadar hassas olmayabiliyor, muhtemelen cama çıkmasının yeterli olacağını düşündü.

bunu eşinizden sektirip söyletmeye çalışmanıza gerek yok.
madem oraya hava temizleyici koyabiliyordunuz, ki bu çok daha sert bir hareket, "baba ya rüzgarla duman içeri giriyor, gel biz senle balkonda oturalım rahat rahat iç sen de" ya da "baba ya gel salon camında iç, buradan rüzgarla içeri giriyor, sana ben çay da koyayım" falan gibi bir üslupla uyarabilirdiniz gayet güzel bir şekilde.

asıl şimdi bu yaptığınız biraz ayıp olmuş.
abartılacak bir şey yok.
0
blatta hiberna
(03.10.25)
Eşinizi araya koyma sebebiniz nedir?
Alın adamı karşınıza güzel güzel anlatın konuyu.
0
Mirket
(03.10.25)
esi araya koymam. orasi benim evim. ben sigara icmiyorum. evimde sigara icirtmiyorum. cocugumun odasinda hic icirtmiyorum. bu isi kimseye birakmam, giderim, biz bu evde sigara icmiyouz, sigara icmek istiyorsaniz balkon surada, orada icin kapiyi da arkanizdan kapatin, derim. mevzubahis cocugumsa asla pasif davranmam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.10.25)
bu arada esinizin tavri da cok sikintili burada. önceligi kendi iki yasindaki cocugunun sagligi olmali. kicinin killari kadayif olmus ama hala kalas gibi empatisiz babasinin hödük duygulari degil. ben esimle de konusurdum bu olayi, aklini basina almasini söylerdim. bu olay benim icin fersah fersah iyi ebeveynligin ötesine gecis cünkü.

bu arada gecen günkü hasta babanne duyurusu aklima geldi, es kisisi bunu misilleme olarak da yapmis olabilir. sen annene laf etmeme saygisizlik diyorsan, ben de babama laf ettirtmem gibisinden. nasil kafa bu anlamadim?
o olayda esiniz bence hatali degildi ama
1. iyi niyetle eve cocuk bakmaya gelmis bir yasli kadin var ve 2. bu kadin hasta.
üstelik cocuklar hasta olur ve hastaligi atlatirlar. bu hastaliklar bagisikliklarini güclendirir.
öte yanda sigara dumani cocugu cok cidi hasta eder, hicbir faydasi yok ve üstelik burada kayinpeder kisisi cocuk hakkinda babannesi gibi "cocuga bakacagim" tarzi bir sorumluluk da almamis belli ki. yani o evde olmasi icin ziyaretten baska bir sebebi yok.
es kisisinin, cocugunun sagligini riske atarak güc gösterisi yapmasi, kendi hakliligini ispatlamaya calismasi inanilmaz sorumsuzca ve bencilce. akilli bir davranis degil asla. hakliyken asiri haksiz duruma düsmek bu olsa gerek.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.10.25)
asıl saygısız olan kayınpederiniz. söz konusu çocuğunuz olunca kimseye karşı pasif davranmayın lütfen. gerekli yerlerde tepkinizi kibarca koyun eşiniz darılsın gerekiyorsa. o da düşünsün çocuğunu bi zahmet.
0
rayde
(03.10.25)
eşin ne kadar pısırık ya. söylemek çok mu zor? saçmalık.
0
summerjam0306
(03.10.25)
döverim, kovarım diyen arkadaşlar yavaş gelin.

dövmem, kovmam ama açık açık söylerim. baba gel şu tarafta iç, duman içeri giriyor çocuğun odası kokuyor diye. yeni evliysem çekiniyorsam eşime söyletirim.

eşiniz maaşallah sizin annenize "anne hastaysan gelmeseydin dinlenseydin, çocuğa da hastalık bulaştıracaksın" falan diyor. saygısızlık falan da olmuyor. aynı çocuğun odasında sigara içilmemesini söylemek niye saygısızlık olsun?
0
kibritsuyu
(03.10.25)
oğlunuzun odasında sigara içmesini istemediğinizi söylemenizi saygısızlık kabul eden birisi zaten bu saygıyı hak etmiyordur. ince düşünecek bir durum yok. "bu odada sigara içme, hatta bu evde sigara içme" netliğinde bir cümle kurun. hiç evirip çevirmeye, kıvırmaya gerek yok. doğrudan söyleyin. belli ki anlayışlı birisi değil.
0
co2s2
(03.10.25)
Eşine sorma. Sen söyle. Saygısızlık yapmıyorsun.
@rayde +1
Darılıyorsa da darılsın. Bu ne ya ben gerildim. Bu kadar düşünmenize sebep olan eşiniz suçlu. Manipüle ediliyorsunuz.
0
sevilen progressive türkücü
(03.10.25)
Bu adam kizini karisini doven bir baba herhalde. Korkuyla her seyi saygisizlik goruyorlar. Ben evime gelen herkese balkonu gosteriyorum. Balkon ardiye gibi oldugundan apartmanin onune inip icen bile oluyor. Kimse de bozulmuyor, saygisizlik olarak gormuyor. Senin durumun bir de bebek odasi yani. Direkt soyle bir daha yapma de.
0
Kittie
(03.10.25)
baba salonda rahat rahat iç diyemediniz mi?
yalnız adamda pes yani onca oda içinde neden çocuğun odasında içiyor herkes ayrı bi manyak olmuş ya iyi dayanmışsınız ben burda sinirendim.
0
eja
(03.10.25)
aynısını senin baban yapsa eşin acaba böyle davranır mı? bence davranmaz. babana niçin söylemiyorsun diye sana kızar, bu yaşa geldin babana ağzını açamıyorsun diye aşağılar, sonra tutar kendisi babana söyler.
misafire her türlü saygı gösteririm ama benim evimde benim kurallarım geçerlidir. benim kurallarıma uymayana saygı göstermem.
yaşlı insanlar için sigara çok aşırı normal bir şey. bence ne yaptıgının farkında değil. o yüzden kibarca söylenebilir. iki yaşında çocugun duman solumasından iyidir.
0
abelardo
(03.10.25)
senin ve eşinin anne babaya saygı konusunda garip bi takıntınız var. sizi nasıl böyle büyüttüler anlamadım. geçen gün de eşin annene hasta isen gelmeseydin demişti sen de onun için eşine yüklenmiştin :) kadın da şimdi sana yapıyor aynısı bak hak ediyosun bence.

neyse sigara konusunu eşiniz değil siz de söyleyebilirsiniz, biz evimizde çocuk olmadığı halde sigara içilmesine izin vermiyoruz annem geldiğinde balkonda içiyor. siz de bunu söyleyin balkonda içebilir misin, çocuğun eşyalarına koku sinmesin yazık diye.
0
Sadece soruyorum
(03.10.25)
Bence boşan usta, eşin çok garip şeyler yapıyor. Başka bir duyuruda dolaylı olarak anneni evden kovduğunu anlatmıştın. Kendi babasına gelince maşallah, çocuk falan tanımıyor sağlığını umursamıyor. Annene gelince cinayet işlemiş muamelesi yapmıştı..
0
dawsonscreek
(03.10.25)
iki yaşında çocuk olan evde değil şu oda bu oda, evin hiçbir yerinde içirmem. gitsin binanın önünde içsin. ya da balkon varsa balkonda.

bu arada çocuk odasında sigara içmek nasıl bir farkındasızlıktır, çüş dedim. eşinizin babası karşısındaki ezikliği de hayret verici.

sabır diliyorum size bu aileyle.
0
sir gawain
(03.10.25)
çok kalmayacaksa idare edin. iyice havalandırın. bir süre sonra koku geçer belki. geçmesi için başka güzel kokular kullanırsınız.

adama demek sizi geriyorsa çok, kendinizi germeyin o kadar. söyleseniz adam bozulacaksa bu sefer de siz yine üzüleceksiniz. ne gerek var...
0
santimantal
(03.10.25)
İnsan en yakını olan annesine babasına -oldu da onlar düşünemedi- çocuğun yanında sigara içerse başka yerde için annae/baba çocuk rahatsızlanır vs diyebilmeli. Bu saygısızlık falan değil. Bunu demekten kaçınmak da normal değil. Anne baba böyle şeyden niye kırılsın veya niye saygısızlık olsun bu.
Onlarda sizin kadar çocuğun sağlığını düşünür. Yaşlı olunca belki bazı şeylere ehemmiyet gösteremeyebilirler. Bu konu gayet anlayışlı bir şekilde hiçbir şekilde gerilmeden halledilir.
0
ezkaza
(03.10.25)
kaç gün kalacak?

aile işleri dert. bikaç günse sallayın, saçma da olsa karınız bunu unutmaz bin defa getirir.
0
gurur
(04.10.25)
(17)

Bakıcıyı göndereyim mi?

rayde
6 buçuk aylık kızımın bakıcısı var. İşe başlayalı 2 hafta oldu daha doğrusu 22 Eylül'de başlamıştı. Başladığı gün yol parasını verdim 7 günlük. 1 Ekim yani dün de 9 günlük maaşını verdim. Maaşını hesaplarken anlaştığımız ücret/30 * 9 şeklinde yani günlük maaşını 30 a bölerek hesapladım verdim. Kadın
6 buçuk aylık kızımın bakıcısı var. İşe başlayalı 2 hafta oldu daha doğrusu 22 Eylül'de başlamıştı. Başladığı gün yol parasını verdim 7 günlük. 1 Ekim yani dün de 9 günlük maaşını verdim. Maaşını hesaplarken anlaştığımız ücret/30 * 9 şeklinde yani günlük maaşını 30 a bölerek hesapladım verdim. Kadın beğenmedi. İşte 22 günden hesaplaman lazımdı da ben 9 gün geldim ona göre vermen lazım diye söylendi biraz. Halbuki 22 günden hesaplarsam 7 gün geldi bu sefer 7 günlük vermem lazım. Neyse baya bi karşılıklı konuştuk tartışma olmadı ama sonuçta hesabı yanlış. Onun hesabıyla maaş verirsem 9 gün için yarım ay maaşına denk geliyor.

Daha sonra eşiyle telefonda konuşurken annem duymuş "alamıyosak madem bu ay da avokado yemeyiveririz" falan demiş. Sabah kahvaltıda avokado yedirmiştim çocuğa onda mı gözü kaldı öylesine mi söyledi anlamadım.
Bir de sürekli önceki işverenim kutu kutu sevdiğim çikolatadan alırdı, vay efendim yol parasını bazen bin lira fazla verirdi e bu fazla derdim olsun derlerdi gibi şeyler anlatıp duruyor. Ay ödemelerim var, kızımın yurt taksidi var, borçlarım var diye aralara da serpiştiriyor.

Bu konular beni çok rahatsız etti. Yolun başındayken baybay mı desem acaba? Henüz işe başlamadım başlamama 3 hafta var başka birini bulurum belki :/
En başta anlaşırken pazarlık bile etmedim ne maaş ne yol istediyse tamam dedik.

Her sabah kahvaltı sofrası öğle yemeği hazırlayıp koyuyorum aslında o yapacak diye anlaşmıştık ama henüz çalışmadığım için ben yapıyorum. Yine çalışmıyorum diye çocuk uyuyosa erken çık sorun olmaz falan diyorum. Yüz mü verdim noldu?
0
rayde
(02.10.25)
evet uğraşılmaz. kov gitsin.
0
jelly bear
(02.10.25)
yolla gitsin şimdi sorun cıkaran ilerde daha cok sorun cıkarır
0
koela
(02.10.25)
yol verin bence de uzun süreli bir ilişki olmayacak gibi görünüyor. hesabı yanlış bu arada. anlaştığınız maaş/30*9 olması doğru.

siz işe başladıktan sonra anlaşmazlıklar büyürse o zaman daha çok sıkıntı olur. ayrıca eski iş yeri bu kadar iyiyse çıkmasaymış :)
0
Sadece soruyorum
(02.10.25)
Bu tip isleri yapanların kafasi basmiyor. O yüzden işinden memnunsaniz konuşun, anlatın, orta yolu bulun.

Bunlar beni tutuyorsa para bok
Yolu da isteyem nolcak ki, önceki vermedi belki bu verir
Cukulat pizza vs isteyeyim alirlar onlara koymaz
Masraflarimi soyleyem acıyıp para versinler para coktur

Mesela sizin maas hesabiniz daha cok para veriyor olsaydi hep oyle hesaplardi. Hakkaniyet yok cogunda. Ama yuzde 99unun matematigi yok. Mesela ayin 5 maas diyorsun. Ayin 5inde 5 gunluk para eksik yatti diyorlar...

Ne kadar güzellik yaparsan o kadar iyi, sonucta cocuk emanet. Ama hepsi gorev olacak bir yerden sonra. Memnunsan konus duzelt degilsen next
0
Shepard
(02.10.25)
Şu tarafı var bence, eğer o 9 gün tartışması uzlaşmayla sonuclansaymis bir bakilabilirmis de, o kendini haklı gördüğü halde istediğini alamamis. Telefon konuşması buna işaret etmiyor olsa bile, gözü kalabilir evet ve çocukla ilgilenen biri sozkonusu olunca riske girmeye değmez.
0
encokbenisevinnolur
(02.10.25)
Duyuruda bakıcıdan benim kadar çeken yoktur. :D

Ben böyle şeylerde hep fazladan verme taraftarıyım, sonuçta çocuğuna bakıyor yani çikolata da alınır yol parası ekstra da verilir sorun etmem ama bunu dile getirip durması yüzsüzlük yapması çok itici.

Ayıptır sorması ne kadar veriyorsunuz?
0
yenibirgüzelnick
(02.10.25)
40+yol+ sigorta seklinde veriyoruz.

Ya yaptigi isten memnun kalsam soyle uc bes ay gecse mesela hem guzel zam yaparim hem arada biseyler veririm bayramlarda seyranlarda sonucta cocugu emanet ediyoruz ama ise girer girmez olunca bilemedim.
Referanslari da iyiydi hatta tanidik referans da var. O sebeple kafam karisti baska birini arama konusunda.
0
🌸rayde
(02.10.25)
o iş daha iyiye gitmez. konu sadece para mevzsusu değil. etrafında sürekli negatif, talepkar ve dırdırcı bir insan olması senin hayat kaliteni de etkiler.

hiç uzatmaya gerek yok.
0
orpheus
(02.10.25)
bu tiple uğraşılmaz gerçekten, bulmak çok zor değilse böyle kıyaslama yapan sürekli fazla para isteyenle çalışmamanı tavsiye ederim çünlü isteklerinin sonu gelmiyor, izinde de para istemeye başlıyorlar sonra evden yemek götürme isteği geliyor sonra kızıma şunu alırmısın diyor.. diyorda diyor.

lütfen onun yükümlü olduğu hiç birşeyi yapma ve görevini hatırlatmaktan çekinme. iş veren gibi davran arkadaş gibi değil yolun başındayken böyle davranırsan sonrasında üzülmezsin
0
eja
(02.10.25)
sigorta ödediginiz icin 30 gün bazindan hesaplamaniz normal. sigortali calisan bu, gündelikci ya da parca basi is yapan birisi degil. siz sigortasini sonucta cumartesi pazar icin de yatiriyorsunuz. sigortayi yatirirken 30 günden, maasi alirken 22 günden, yok ya!
kadin haksiz. ugrasamam diyorsaniz yol verin gitsin.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.10.25)
sadece sunu demek icin yaziyorum, bu onceki isverenin alip verdikleri, ekstra paralar falan filan, bunu annemin 20 yillik temizlikci kadini da yapiyor inanin, yani sorsaniz annem disinda herkes birlik olmus kadina binlerce lira veriyorlar ekstradan ve bu hep boyleydi. annem hic takmaz, aa ne guzel diyip gecer. zira hem verebilecek durumu yok emekli zaten hem de sonu yok yani, elbette bayramda seyranda unutmayiz, aile gibi olduk artik ama muhtemelen digerlerine de annem icin ayni hikayeyi anlatiyor. kendisinin de de inekleri, tavuklari, ekstra evi tarlasi, her cocugunun birer evi filan var yani. herkes bir turlu oluyor iste, aliskanlik mi diyeyim, ne koparirsam mi diyeyim. en azindan bu konuya sanirim fazla takilmamak gerekiyor.
0
kassiopeia
(02.10.25)
Kesin @yenibirguzelnick bacım sormuştur diyerek tıkladım ama ters köşe oldum:p

Neyse soruya cevap: bakıcı bulmak kolay değil. Referansı da varmış, biraz beklentileriniz hakkında konuşun bir de "şartlar ve haklar bunlar" diyerek sınır çizin net olun diyorum. Bir süre deneyin öyle karar verin. isterseniz bir yandan başka bir bakıcı daha bulmaya çalışırsınız. Önemli olan çocuğa nasıl baktığı
0
kullanicadi
(02.10.25)
söz konuus bebek. uzatmadan yol verin lütfen.
0
summerjam0306
(02.10.25)
orpheus +1

dırdırcı ve kıyaslayan birine iş vermek istemem, çocuğuma bakması için evime ücretsiz almam. çocuğun yediği avokadoda bile gözü kalmışsa korkarım.
0
deartheodosia
(02.10.25)
Çok yüz vermişsin. Hem pazarlık yapma hem de onun iş tanımı olan şeyi sen yap, elbette yüz bulur, biraz da yapı olarak fazla bencil biriyse tamam. Bence sal gitsin. Gider birisi gelir daha iyisi.
0
muhayyer divan
(02.10.25)
6 bakıcı değiştirmiş biri olarak fazla yüz vermişsiniz diyebilirim. En baştan en ince detayına kadar konuşulması gerekirdi. Bu kişiler rahatlıkla iş değiştirebiliyorlar ve benim gördüklerimde en azından çok iş ahlakı olmadığından önceden haber verme gibi huyları da yok. ben bugün bırakıyorum deyip gidebilirler. çocuğu emanet ettiğiniz için hoş tutmaya çalışırsınız ancak tepenize çıkma potansiyelleri yüksek olur genellikle.
içiniz rahat değilse çok alışmadan teşekkür edilip başka birine bakılabilir. Tabi bakıcı bulma işi kolay değil ama içinize sinmesi gerekir.
0
ucurulmamak umidiyle
(02.10.25)
öncelikle kızınızın ömrü anasıyla babasıyla mutlu huzurlu sağlıklı uzun olsun.

işin doğası gereği, moral motivasyonu yukarıda tutmak için işveren ne kadar sert olması gerektiğini, ne kadar müsamaha göstermesi gerektiğini çoğunlukla ayarlayamıyor. bakıcılar da bu iyi niyeti suistimal edebiliyor. hatalı olduğunuzu söylemek mümkün değil.

şunu unutmamak lazım. bu sonuçta bir iş sözleşmesi. bakıcı sizin için bir şey yapıyor, siz de para veriyorsunuz. biraz kurallı olmakta fayda var. bu bakıcı ile ya da başka bir bakıcı ile her şeyi önceden konuşun. çok taviz vermeyin. hatta siz taviz / yüz verdikçe tepenize çıkacağını unutmayın.

biz her ayın son günü para veriyoruz. çok fazla hesap kitap yapmaya gerek yok 9/30 ya da 7/22 verin geçin. pazarlık vs en baştan yapın. insan yavaş yavaş öğreniyor. hiç hediye, çikolata vs kulak asmayın. isterseniz verirsiniz. ekstra para vermenize gerek yok.

ama baybay demek için de, kızınıza nasıl davrandığına, nasıl baktığına bir bakın. eğer iyi bakıyorsa, saydığınız dertlerin, soru işaretlerinin hepsini zaman içinde çözersiniz. işini iyi yapan bakıcı bulmak kolay değil.
0
co2s2
(02.10.25)
(11)

Matematik öğretmeninin hakaret ederek zorbalaması

Sadece soruyorum
Herkese selamlar.Komşumum 7.sınıfa başlayan bir oğlu var, zaman zaman bize geliyor, matematik çalışıyoruz. Geçen sene 6.sınıfken de çalıştık biraz ama çocuğun anlamasında biraz zorluk var. 6.sınıfken de zaten ilkokul 3-4 seviyesinde idi. Kesirler konusunu uzun uzun çalıştık ama gerçekten mantığını a
Herkese selamlar.

Komşumum 7.sınıfa başlayan bir oğlu var, zaman zaman bize geliyor, matematik çalışıyoruz. Geçen sene 6.sınıfken de çalıştık biraz ama çocuğun anlamasında biraz zorluk var. 6.sınıfken de zaten ilkokul 3-4 seviyesinde idi. Kesirler konusunu uzun uzun çalıştık ama gerçekten mantığını anlamakta çok zorlanıyor ya da tam anlamadığım bi şekilde nasıl olsa yapamayacağım diye anlamayı denemiyor bile. Gerçekten birebir ilgilenilmesi gerekiyor, çok minik minik zorlamadan üstüne gitmeden korkutmadan anlatmak gerekiyor ancak o zaman yapabilmeye başlıyor.

Neyse bu sene de yeni bir matematik öğretmeni gelmiş, akılı tahtaya yansıttığı şeyleri defterinize yazın demiş, bizimki de yavaş yavaş yazıyor zaten zorlanıyor. Yazamadan sonraki sayfaya geçmiş birkaç defa. Öğretmen de zorbalamaya başlamış bizimkini. Neden yazmıyosun vs diye. Ama çocuk gerçekten saygısız bi çocuk değil, yapmadıysa gerçekten yapamadığı için yapmamıştır. Neyse en son da geçen gün çocuğa "geç arkaya defol git, bu ülkenin mühendislere ihtiyacı var, senin gibi boş beyinlilere değil" vs şeyler söylemiş. Çocuk bunu anlatmış annesine.

Bu durumda ne yapılabilir, öğretmenin üstüne gitmek ters mi teper yoksa üslubuna dikkat etmesini söylemeli mi ailesi. Müdüre vs gidip ya da en son meb şikayeti denenebilir mi?

Sonuçta çocuk yapamıyorsa notunu düşük girersin, çocuğa hakaret etmesini gerektirmez diye düşünüyorum, herkes matematik yağacak anlayacak diye bir kural mı var. Çocuk gerçekten anlamıyo çok zorlanıyo.
0
Sadece soruyorum
(01.10.25)
matematik ogretmeni ve mudur ile birlikte toplanti talep edecek aile, o da olmazsa meb muhtemelen. ogretmenin ustune gitmek daha ne kadar ters tepebilir yani hakaret etmis adam bir sonraki asama dovmesin diye mi suyuna gidecekler?
bununla birlikte anlattiginiz gibi ciddi bir ogrenme zorlugu varsa cocuga ihtiyaci olan ozel egitimi aldirmamak, gerekli sekilde yonlendirmemek ve bu sekilde devam etmesinde israr etmek cocugun iyiligine olmayabilir, onu da artik isin uzmanlari ile gorusmeleri gerekiyor. 7.sinif cocugunun 3.sinif seviyesinde diyorsunuz, uc bes sene sonra yasitlariyla universite sinavina girerse ne yapacak?
0
kassiopeia
(01.10.25)
öğrencinin yalan söylemediğinden eminseniz eğer öğretmenle muhatap olmayın, cimer'e şikayet dilekçesi yazın. il milli eğitimden müfettiş görevlendirirler. bir şey çıkmaz ama öğretmen bir daha uğraşmamak için davranışlarına dikkat eder.

onun dışında bulunduğunuz il veya ilçedeki milli eğitimin rehberlik araştırma merkezi (RAM) ile görüşün. çocuğun özel bir eğitime ihtiyacı varsa onlar hem yardımcı olurlar hem de yönlendirme yaparlar.
0
yemrem
(01.10.25)
kar tanesi olmaya gerek yok. Fen lisesinde, tıp fakültesinde hocaların basit bir soru bilemedik diye söylediklerini duysanız kalpten gidersiniz demek ki. Hocayla konuşun, durumunu söyleyin +1. Sizin komşunun çocuğu geride kalıyor diye tüm sınıf onun seviyesinde ders işleyemez, sizin çocuğun da bir günahı yok. Bence de çözüm özel eğitim
0
nundu
(01.10.25)
İdareye bildirin mutlaka. Bu ülkenin mühendislere ihtiyacı yok, bu ülkenin doğru düzgün insanlara ihtiyacı var. Klasik öğretmen malligi.

Peşin not: Öğretmenim.
0
sekizdokuzon
(01.10.25)
@nundu

biz zaten öğretmen bizim çocuğun seviyesine insin demiyoruz ki, hakaret etmesin diyoruz, bu kadarını da istemeye hakkımız var bence.
0
🌸Sadece soruyorum
(01.10.25)
müdürle konuşun durumu. hocayı da çağırır birlikte konuşursunuz. yok hoca ters yaparsa milli eğitime gidip şikayetinizi anlatırsınız. müfettiş atanır, çeki düzen verirler. ayrıca çocuk için de bir yol çizilebilir.

fen lisesinde ve tıp fakültesinde okuduğunu belirtme ihtiyacı duyarak "kar tanesi olmaya gerek yok" diye boş yapan arkadaşa iki laf etmek isterim. ben de söz işittim, hatta dayak da yedim. çoğu 80'li 90'lı tayfa böyle eğitim gördü belki de. bizler bunları yaşadık diye bu çocuğun ya da çocukların bunları yaşamasına gerek yok. tıpta basit şeyleri bilmeyip hocalarından laf yemen senin bilgisizliğin. buradaki çocuk özel bir çocuk olabilir o yüzden kendi yaşadığınız şeyleri örnek göstererek yorum yapmaya çalışmayın.
0
false pretension
(01.10.25)
Size şunu söyleyeyim: Yapacağınız şeyler karşılığında öğretmenin akıllanacağını düşünmeyin. Böyle karakterdeki insanlar uyarı ile, hafif ceza ile vs. akıllanmaz.

İlk okul 1. sınıftaki anım geldi aklıma. Hala unutmam 30 sene geçmiş üstünden. Sınıf öğretmeni sınıftaki bir kızı istisnasız her gün sopayla dövüyordu. Ne alıp veremediği vardı bilmiyorum ama adamın tipine baksan düzgün görünümlü biriydi ama her gün kızcağızı dövüyordu ve acımasızca. Bir gün annesiyle geldi çocuk sınıfa ve annesi çocuğun sırtındaki morlukları gösterek hocam etmeyin vs. dedi. Kızın annesi sınıftan çıkar çıkmaz adam sopaya sarılıp her zamankinden daha fazla dövzü kızı.

Uzun lafın kısası siz öğretmeni "evinden aldırsanız da :d" o adam çocuğa kinlenir daha fazlasını yapar. Bu aklınızda olsun.
0
himmet dayi
(01.10.25)
öğretmenle ilgili güzel öneriler verilmiş.

fakat bu çocuk muhtemelen hayatı boyunca buna benzer durumlarla hep karşılaşacak. hepsini bilmek ve çözmek mümkün değil. nasıl olur bilmiyorum ama bir psikolog-danışman vs. destek alarak ailenin çocuğun kendini yalnız ve çaresiz hissetmemesini sağlamaya çalışması gerekir. öğretmen gibi her gün gördüğü bir insan olmayabilir ama bu olaylarla baş edebilmeyi de öğrenmeli.
0
orpheus
(01.10.25)
gnosis +1 bu arada. Çocuğun bu tip durumlarla sağlıklı şekilde baş etmesi için ailenin ve çocuğun destek almaya başlaması lazım.
0
sekizdokuzon
(01.10.25)
Şikayet etseniz bile bunun sonuç vereceği mechul çünkü bu sebeple memuriyetten almayacaklar sonuçta. Müdürün, mudur yardimcisinin, rehberliğin arabulucu olduğu görüşmeler silsilesi yapmanız lazım.

Bazı öğretmenler böyle oluyor, kendi alisildik olanindan farklı davranan birini direkt kendine karşı bir şey yapıyor gibi görüyor. Açıklayınca tavır değiştirir değiştirmez bilinmez ama denemek önemli.
0
encokbenisevinnolur
(01.10.25)
oncelikle sen velisi olmadigin icin yapabileceklerin sinirli.
annesi/babasi ne diyor bu ise?

ben babasi olsam soyle yaparim:
"geç arkaya defol git, bu ülkenin mühendislere ihtiyacı var, senin gibi boş beyinlilere değil" sozu dogru mu ogrenirim okula gidip, hocam bu dogru mu derim, yok derse ok bizimki yanlis duymus herhalde derim, fazla ustelemem. ama sorgularim, tatli sert.
bir daha olursa, tekrar okula giderim, bu sefer hocayi sert uyaririm.
3. sefer tekrarlanirsa dalarim, artik kim kimi indirirse indirir. sonra da haliyle cocugu alirim okuldan.

bir de kar tanesi falan denmis, tip fakultesi falan filan. yaw tip fakultesi secilen bir sey. eger doktor olma yolundaysan ve calismiyorsan ya da kafan almiyorsa, laf yersin. sonucta doktor olacaksin insanlar sana canini emanet edecek.

ama subyana kimsenin hakaret etme hakki yok. 7. sinifa giden cocuk daha dal falan secmemis, belki de sanat sepet isleriyle ugrasacak, matematikte iyi olmak zorunda degil.
0
cooperr
(01.10.25)
(9)

dertsiz başıma dert almamayı nasıl öğrenebilirim

Whily
Önceki duyuruda gereksiz bir gizem yaratmışım. Vaktinizi aldığım gibi bir işime de yaramadı. Bu sefer çok daha doğrudan anlatacağım. Çok yakın bir kız arkadaşımdan (ben erkeğim. yaşlarımız aynı) beklenen ama istenmeyen bir haber aldım. Ama önce kafa karışıklıkları gidermek istiyorum. Ben bu kızla ay
Önceki duyuruda gereksiz bir gizem yaratmışım. Vaktinizi aldığım gibi bir işime de yaramadı. Bu sefer çok daha doğrudan anlatacağım. Çok yakın bir kız arkadaşımdan (ben erkeğim. yaşlarımız aynı) beklenen ama istenmeyen bir haber aldım. Ama önce kafa karışıklıkları gidermek istiyorum. Ben bu kızla aynı apartmanda büyüdüm, üniversite dahil aynı okullara gittik. Üniversitede de üç yıl ev arkadaşlığı yapmışlığımız var. Öz ablamdan, kardeşimden daha fazla zaman geçirdim. Seksüel ya da romantik hiçbir şey hissetmediğime her şeyden çok daha fazla eminim.

Hiç olmaması gereken birinden hamile. Bütün olasılıklar içinde en kötüsü (ensesti falan saymıyoruz elbette) İnanılmaz toksik ve her şeyiyle yanlış bir ilişki. Bu benim şahsi görüşüm değil. Kendisi, ablası, annesi herkes bunu biliyor, bunu görüyor, bunu söylüyor. Ama nedense bir türlü sonlandıramadı bu ilişkiyi ve buraya geldi. Profesyonel yardım alması için de elimizden geleni yaptık. Hatta ablası parasını da ben vereyim git dedi, mesele para değil, bir gitti, sonra ablasından parayı alıp bu elemana verdi. Beraber yediler de değil, bayağı ustasından yevmiyesini alıp babasına veren çocuk gibi gitti elemana verdi.

Kısa zaman önce kendisi ve ablasıyla oturup konuştuğumuzda bu ihtimalde masaya geldi. “Hadi her haltı yedin. Atsan atamıyoruz, satsan satamıyoruz. Bari hamile kalma.” ya geldi konuşma. O an dünyanın en mantıklı insanı gibi tepkiler verdi. Bu noktada ufak bir detay vermem lazım. Ablam, Leyla olsun adı, yaşadığımız yerde ve çevrede kürtaj yapan tek kadın doğum uzmanı. Bu yüzden sosyal çevremizin önemli bir kısmından dışlanmış, rutin olarak tehditler alan birisi. Arkadaşımla benimki kadar bir iletişimi yok, hatta hiç yok.
Dikkat ediyorum, olmaz zaten öyle bir şey. O kadar da salak değilim, olursa da Leyla abla var yardımcı olur zaten di’ mi muhabbeti yaptı. Neyse dedik en azından bu kadarına kafası basıyor. Evlenmeleri mümkün değil. Eleman zaten evli. İşin ilginç yanı diyeceksiniz elinde bir şey var şantaj yapıyor ya da dövüyor ediyor falan, o da yok. Evlenseler de bir şey değişmez zaten bu hikayede. Daha gidip söyleyemedi bile korkusundan elemana.

Haberi paylaştığında, bana bu durumdan nasıl kurtulacağını soracak sandım. O soruyu sormadı. Ben de sorulmamış bir soruya cevap vermedim. Böyle bir şey yaparsam, sonuç ne olursa olsun kötü olanın sonunda ben olacağımı bileceğim kadar yaşadım. Ardından öfkeyla karışık hayal kırıklığı baskınına uğradım. Beklediğimden daha güçlü bir şekilde. Bu duyguyu nasıl tarif etmem lazım bilmiyorum. Bahis sitesinin bedava verdiği parayla 15 maçlık kupon yapmışsınızdır, dünya tersine dönse gelmeyecek maçlar gelir kupondaki. Ama en güvendiğiniz maçtan yatarsınız. Zaten sizin olmayan bir parayla oynadığınız ve sonucunda da bir şey kazanmadığınız ve kaybetmediğiniz bir şey için ruhunuz sıkılır, öyle bir şey gibiydi.

Böyle hissettiğim ve aslında herhangi bir şey hissettiğim için kendime kızdım.
Peki neden böyle hissediyorum? Bu tür şeylere enerjimi harcamak istemiyorum. Yaptığım iş gereği bu yoğun ve anlamsız duygu değişimleri, ciddi miktarda maddi kayba yol açacak yanlış kararlar vermeme neden olabiliyor. Bunu daha önce yaşadığım için bu sefer zarar görmeden atlattım. Yine de böyle hissetmek istemiyorum. Bu mental duruma nasıl ulaşabilirim? Bakarsanız bana giren çıkan bir şey yok ama çok etkileniyorum.

Bunlar ilk bölümün soruları.

Dün ablası, bugün de annesi aradı. Biz ikna edemiyoruz doğurmaması için sen konuş belki seni dinler ya da Leyla ile konuştur belki o ikna eder falan diye çok darladılar. Açıkçası ablamı bu işe karıştırmak istemiyorum esas kızımızdan böyle bir talep gelmediği sürece. Ben de karışmak istemiyorum.
Bu hikayenin muhtemel her sonu kötü. Sadece kötü skalasında geniş bir aralığa dağılmış ihtimaller var.
Buna dahil olmamamın doğru olduğunu biliyorum ama bir şey dememek, yapmamak da çok zor.
0
Whily
(30.09.25)
Kurtarılmayı istemeyen birini kurtaramazsın. Hiç başını belaya sokma bu işler çok hassas işler sen kötü olursun. Mümkün olduğunca ilişkini de kes.
O çocukluğunu birlikte geçirdiğin belki hislerinin olduğu kadın kendi seçimiyle hayatını mahvetti bunu görmek ve elden bir şey gelmemesi kalp kırıcı ama yapacak bir şey yok.
0
anon1m
(30.09.25)
(bkz: dayınla evlenip napıcan) bence olay bu, bahsettiğiniz kişi açısından, verilen ayrıntılardan bunu tahmin ettim.

Ve doğrudan kan bağın olmasa da, birçok insan abisi ablası kardeşiyle belli yaşta bu karmasalari yaşıyor. Ne sen o çocukken birlikte ip atladığınız, yakalamaca oynadiginiz cocuksun ne de o. Büyüdünüz artık.

Yapabileceğini yapmışsın anlattiklarindan anladigim, bir o soylenecegi soyleyip kötü olan olmamak kalmış. Ona da, bana kalırsa söylemeden konuyu kapatamayacaksan kısa ve net bir konuşma şeklinde yap, ama değiştirmeye çalışarak değil bak sende şunları şunları görüyorum, senin için endişeleniyorum vb şekilde yap, ve bu konuşma hem senin için hem onun için olsun. Düzeltme kurtarma konuşması yapacaksan da, zaten anlamıyor diyorsun, yapmak yapmamak neyi değiştirecek ona göre karar ver.

Kendisine bir şey diyemem bu kadar bilgiden, önceki duyuruyu da bilmiyorum da; birlikte olduğu adam evli demişsin, ondan hamile kaldı demişsin. Bu tür insanlar durumlar bulaşıcı hastalık gibi diye düşünüyorum, adam ona bulastirmis o sana... içinde kaldıkça etkileneceksin.

İçinden çıkamıyorsan yine de, kendin psikolojik destek al, bak is güç sakata gelir diyorsun o hadde geldiyse o durumlar şakaya gelmez.
0
encokbenisevinnolur
(30.09.25)
işin etik, ahlaki boyutunu bir kenara bırakacak olursak eğer "benim bedenim benim kararım" bakış açısı gereği kimseye laf düşmez. bence hiç o topa girmeyin.
madem her son kötü sizin en ufak etkiniz bundan sonraki zaman diliminde ilk suçlanacak kişi olmanıza imkan verecektir. bu kozu kimseye vermeyin.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(30.09.25)
Kötü bir durumda kalmışsın.

Yerinde olsam asla aktif bir rol oynamam. Fikrimi sorarsa söylerim. Yardım isterse ederim ancak bu arkadaşı yolundan çevirmeye çalışmak gibi bir işe girişmem.

Yapacağım en aşırı hareket, “Bu yol yol değil, yerinde olsam bu işten vazgeçerdim ancak karar senin zira bu yolun sonunda başına geleceklerden sen sorumlusun ve ilerde benden yardım istersen, o zamanki şartlar uyarınca sana edebileceğim yardım kendi imkanlarımla sınırlı olur, elimden geleni yapamayabilirim.” minvalinde bir konuşma yapmak olurdu. Kararın günahıyla sevabıyla kendisine ait olduğunu ancak bu kararın sonuçlarına tek başına katlanması gerekebileceğini vurgulamak önemli. Hatta bu konuşmayı mümkünse yanınızda biri daha varken yap ki arkadaşını çok açık şekilde uyardığının bir tanığı olsun. Tabi bu yakınlıkta başka biri var mı onu bilemem.

Anne ve ablaya bu konuşmayı yapmadan önce daha açık şekilde anlatırdım ancak onlara da alabileceğim sorumluluğun onların alabileceği sorumluluktan hiçbir şekilde daha fazla olmayacağını açıkça ifade ederdim.

Ablanı işin duygusal tarafına asla bulaştırma. Arkadaşın tıbbi destek isterse yönlendir, o kadar. Arkadaşın kararını kendisi versin ve ablan bu kararda menfi ya da müspet asla rol oynamasın.
0
10551037
(30.09.25)
şimdi bu işe engel olsan ömrün boyunca bebeğimin katilisin lafını-hakaretini yemeye hazır mısın bunu bir düşün.

yardım almaya hazır olmayan birine yardım edemezsin.
0
orpheus
(30.09.25)
Hocam yaşadıklarınız kendi içinizde normal. Siz bu kadını kardeşiniz gibi görmeye ve sahiplenmeye başlamışsınız, dolayısıyla hayatına bu kadar yanlış yön verdiğinde de üzülüp yardım etmek istiyorsunuz. Ancak yapmayın. Hatta mümkünse bu kişiyi hayatınızdan tamamen çıkarın. Zira çiğ, olgunlaşmamış ve zerre sorumluluk bilinci olmayan bir insan. Bu şekilde toksik insanları hayatınızda tuttuğunuz müddetçe mutlu/huzurlu olamazsınız ki duyuruyu açmanızın sebebi de şu anki huzursuzluğunuz.

Bu yaşananlardan/ortamdan minimum zararla çıkmanın tek yolu bu insanı (hatta komple ailesini) hayatınızdan çıkarmak. Bunu yapmadığınız zaman 2 senaryo var, ya bir şekilde çocuğu doğurmamaya ikna edeceksiniz ve sonunda “çocuğumun katili” lafını duyacaksınız; ya da bu kadın çocuğu doğuracak, evli sevgilisi bunu sonunda postalayacak ve bir şekilde bu çocuğa “baba figürü” olmanız beklenecek ki şu anda bu insanları hayatınızdan çıkaramazsanız zaten bu aşamaya geldiğinde kaçmanız mümkün değil. Yol yakınken kendi ruh sağlığınızı ve geleceğinizi düşünüp hayatınızdan çıkarın.
0
shadowfollower
(01.10.25)
Sevdiginiz biri icin endiselenmeniz ve boyle hissetmeniz kismen normal ancak eger kendinizi surekli boyle olaylar icinde buluyorsaniz (ya da buldugunuzu dusunuyorsaniz) ve bu tarz durumlar kendi hayatinizla ilgili saglikli karar almanizi onleyecek kadar etkiliyorsa, ki rahatsiz oldugunuz durum da bu sanki, normal oldugunu dusunmuyorum. Duygu regulasyonuyla ilgili sorunlar yasiyor ya da dramadan besleniyor olabilirsiniz. Bu tur olaylarda savrulmak ya da birini kurtarabileceginize kendinizi inandirmak, o surecin icinde kalmayi secmek vs. Neden dramadan besleniriz ve bu anlamda sinir sistemimizin bir bagimliligi vardir bu konuyu arastirabilirsiniz. Bunun bir cok nedeni olabilir, kaotik cocukluk, kendini guclu hissetme, sadece boyle dramatik cikislarla/olaylarla goruldugunu ve var oldugunu hissetmeye alismis olmak, kurtarici sendromu vs. vs. Hayat inisli ve cikisli bir surec, herkesin basina binbir turlu sey geliyor, elbette etkileniriz elbette yas tutmak, destek olmak vs. ne gerekiyorsa yapilir ama merkezinizde hic kalamiyorsaniz, her defasinda sadece kendi basiniza gelen olaylarda degil baskasinin basina gelen olaylarda dagiliyorsaniz bunlara bakmak daha saglikli olabilir.
0
kassiopeia
(01.10.25)
Sakın karışma bebeğimin katili oldun dicek ilerde +1

Ben hayatımda ne zaman fazla empati yaptıysam bunun sonunda duygusal olarak harap olan kişi oldum. Şimdi sen kendini bu kızın yerine koyup onun wvli bi adamdan hamile kalan zavallı biri olduğunu düşünüyosun. Ama o kendini böyle görmüyor. O aşkı doyasıya yaşayan biri olduğuna inanıyor ve bu durumdan mutlu, belli ki gerekise babasız bi çocuk büyütmeye de hazır. Böyle bir kişi ancak anne babası ablası abisi gibi kişilerin dert edeceği üzüleceği bi karakter yapısı. Sen çok dışardasın boşuna empati yapma. Çocuğu doğurunca senden para vs istemeyecekse hiçbir şekilde karışma,ilişkini de sınırlandır.
0
Sadece soruyorum
(01.10.25)
ben olsam son bir mesaj atar yada son kez görüşür, kendisine bir süre buralarda olamayacağım/yoğun olacağım der mevzudan uzaklaşırım.

çünkü mevzunun çok saçma bir yere varacağı 100 km öteden kendini belli ediyor. iletişimi de sıfıra indirip yoluna bakman lazım. ortamını değiştir, farklı mevzulara dal, başkalarıyla tanış ki aklına gelmesin.
0
bravoteam
(01.10.25)
(12)

Sizde olmayan bir şeyi olan ve hep onu anlatanlara nasıl davranıyorsunuz?

la lykia
Siz x'e sahip değilsiniz. Bu kişisel tercihiniz de olabilir, zaten sahip olmak istememişsinizdir, ya da çok istemişsinizdir ama sahip olamamışsınızdır.Karşınızda kişinin de (iş arkadaşı, akraba, komşu vb. bir kişi) x'i var ve size sürekli x'i anlatıyor.Önce nazikçe dinliyorsunuz, kendinizce cevaplar
Siz x'e sahip değilsiniz.
Bu kişisel tercihiniz de olabilir, zaten sahip olmak istememişsinizdir, ya da çok istemişsinizdir ama sahip olamamışsınızdır.
Karşınızda kişinin de (iş arkadaşı, akraba, komşu vb. bir kişi) x'i var ve size sürekli x'i anlatıyor.

Önce nazikçe dinliyorsunuz, kendinizce cevaplar veriyorsunuz, sohbete katılıyorsunuz ama bir süre sonra bakıyorsunuz ki ikinizin arasındaki diyalog sadece onun size x'i anlatmasına dönmüş. Siz konu değiştirmeye çalışsanız bile kişi oralı olmuyor, sizi dinlemiyor, konuyu yine x'e döndürüyor.

x yerine her şeyi koyabiliriz; çocuk, sevgili, eş, ev, yazlık, araba, tatile gitme, yurt dışına çıkma, çikolata ya da özel jet vs vs :)

soru 1: Bu durumu nasıl karşılarsınız, bir süre sonra tepki verir misiniz? Nasıl tepki verirsiniz?
soru 2: bu kişi iş yerinde yönetinizse ve iş değiştirme seçeneğiniz şimdilik yoksa bu durumu nasıl idare edersiniz?
0
la lykia
(30.09.25)
buna ne tepki verirsen ver bi anda kötü adam sen olursun bedava tantana, ben olsam ben de onu dinlemem X şey hakkında söylediği cümleleri bir şekil duymamışım gibi davranarak öteki konuyu zorlarım, kafası basıyorsa anlar zaten basmıyorsa uzaklaş
0
nahtoderfahrung
(30.09.25)
normalde konuşmayı, dinlemeyi ve genel olarak sohbeti çoooook severim. insanları kırmamak için ilgimi çekmese bile belli bir süreye kadar dinlemek için kendimi zorlarım. ama konu tek kişinin ekseninde veya ortak ilgi alanı haricinde gelişiyorsa bu memnuniyetsizliğimi doğrudan belli ederim, saygıdan ötürü bunu yapamıyorsam bazı kaçış noktaları bulurum.

cevap 1: "valla çocuk/sevgili/futbol/ev/araba/yazlık/mavi göz/almanya/mirketler hiç ilgimi çeken bir konu değil. sahip olmadığım/olamadığım veya deneyimimin olmadığı şeyler üzerine konuşmayı da pek sevmiyorum. sen geçen bir konsere gidecektin, nasıl geçti?" diye aniden konuyu değiştiririm.

cevap 2: "valla anlata anlata bitiremediğiniz şu x'i ben de almak/yapmak isterim de maaşım yetmiyor patron/müdür/ceo/emmi ya" derdim herhalde. ki buna benzer bir olayı bir eski işimde yapmıştım, patron bir daha pek o konuyu açmamıştı :)
0
m e b
(30.09.25)
Bence bahsettiğiniz kısmı olayın alt başlığı. Biriyle iletişim sadece x konusundan ibaret oluyorsa zaten iletişim yok demektir. Konuyu değiştirince de aynı yere geliyorsa da kasıtlı bir şey var demektir. Ama o şey nedir o bir muamma.
0
encokbenisevinnolur
(30.09.25)
sahip olup olmamamdan bagimsiz olarak bir kisiyle muhabettim surekli ayni konu uzerinde donuyorsa, hele hele de karsi tarafin monologu haline gelmisse o kisiden yavas yavas uzaklasir ve muhabettimi sinirli tutarim. tepki filan vermem, belki ilk basta konuyu degistirmeye farkli seylerden soz etmeye calisirim ama bir butun olarak (diger ozellikleri, fikirleri ile) deger verdigim, sevdigim bir insan degilse baktim olmuyor ugrasmam.

burada sahip olmadiginiz seye takili kalma kisminiz muhtemelen sahip olmadiginiz seyin sizi rahatsiz etmesi, sizin icin aslinda sahip olmak istediginiz bir sey olmasi. zira, notr oldugunuz konuda spesifik olarak rahatsiz olmazsiniz aslinda, o zaman takildiginiz yer 'neden bu insanla muhabbetim hep ayni konu uzerinden donuyor, neden bu kisinin monologunu dinlemek zorundayim' olurdu. ama ilk buna takilmayip neden sahip olmadigim sey hakkinda konusup duruyor diyorsaniz muhtemelen orada sizi rahatsiz eden bir sey var .
0
kassiopeia
(30.09.25)
@kassiopeia
"burada sahip olmadiginiz seye takili kalma kisminiz muhtemelen sahip olmadiginiz seyin sizi rahatsiz etmesi, sizin icin aslinda sahip olmak istediginiz bir sey olmasi" kısmı ile alakalı;

aslında tam olarak öyle değil. bunu vurgulamamdaki neden şu; o x bizim ortak noktamız değil.

o x şeye sahip olmadığım için konuyla ilgili yapabileceğim yorumlar bir yere kadar gidiyor, genel geçer bilgiyle sınırlı. deneyimim olmadığı için, belki detaylara hakim olmadığım için bir yerden sonra nazikçe gülümsüyorum, sohbette kalmak zorunda olmak (iş hayatı / yönetici vs.) ve yorum yapamıyor olmak da sıkıyor.

şöyle bir örnek vereyim (gerçek değil): kişi tenis oynuyor ve sürekli bunu anlatıyor olsun. benim de tenis oynayabilecek her türlü imkanım olmasına rağmen tenis hiç ilgimi çekmiyor olsun. e tenis muhabbetinde bir yerden sonra söyleyebileceklerim tıkanıyor ama karşımdaki kişi kendini anlatmayı çok seviyor ve tenis onun için çok önemli. habire haftasonu şurada tenis oynadım, şununla oynadım, şöyle maç oldu, şu raketi yeni aldım vs diye anlatsın. e bu durumda ilk başta olmasa bile bir noktadan sonra çok sıkılıyorum.
0
🌸la lykia
(30.09.25)
Tenis örneği üzerinden bakınca, bunun hoş görülebilecek bir durum olduğunu düşündüm. Belli ki çok heves ettiği bir şeyden söz ediyor. Yeni çocuk sahibi olanlar çocuklarından, evcil hayvan edinenler kedisinden ya da köpeğinden bahsedebiliyor. “Bana ne senin çocuğundan ya da kedinden?” diye düşünmek de mümkün, ama bence heves kırmamak lazım. İnsan bazen heyecanını, sevincini paylaşmak ister ve karşısındakini sıktığını fark etmeyebilir. Benzer bir durumda benim heyecanımı paylaşmak istemezse, işte o zaman durum farklı olur tabii.
0
auroraaurora
(30.09.25)
Konuşmayı seven insanlar kafalarını meşgul eden şeylerden daha sık bahsederler. Yeni nesil anneler oğullarını anlatır dururlar mesela. Kendini kariyeri ile tanımlayanlar sürekli işyerindeki olaylardan bahsederler. Maddi olarak düşük seviyeden gelip güçlenenler arabalarından biraz fazla bahsederler. Bunlara sahip olmayan, ailesi ile yaşayan biri anasından babasından bahsedebilir, hayatında onlar yer kaplıyordur. Çevresinde aile ferdini kaybetmiş birileri muhakkak vardır ama bir iki anlatmasa da konu evdekilere gelir bir şekilde. Muhatabını yaralamak için yapan birkaç sosyopat elbette vardır ama işin aslı, çoğumuz gereğinden fazla konuşuyoruz ve kaçınılmaz olarak saçmalıyoruz. Kişisel algılamamak lazım.
0
?
(30.09.25)
hayatında ne kadar yer kapladığı ile alakalı. örn annelikse annelerin özellikle ilk birkaç yılda ilgilendikleri başka bir şey olamadığından annelik deneyiminden, çocuğundan, kakasından bahsetmesini anlarım çünkü hayatında başka bi şeye yer kalmamış. ama bu şey bi arabaysa mesela çok itici gelir.

şunu fark ediyorum, bi yaştan sonra artık benim kafam kaldırmıyo ya. kafam kaldırmıyor: ilgilenmiyorum, sıkılıyorum, işkence olarak görüyorum ve uzaklaşıyorum.

yakın arkadaşımsa “ya nolur artık bundan bahsetme, sıkıldım artık” derim, yakın bir arkadaşım değilse de bahanelerle görüşmem.
0
deartheodosia
(30.09.25)
@la lykia anladim, bu ornekle, sorunuz sizde olmayan bir seyi olan filan diye baslayinca farkli anlam cikarmisim, kusura bakmayin lutfen.

sohbet karsilikli olmali, hem biz o kisiye anlattigi seyler ile ilgili seyler soracagiz, bizim alakamiz olsa da olmasa da ve ne soyleyecegimizi dusunmeden dinleyecegiz, hem de karsidan ayni ozeni gorecegiz, aksi halde sohbet olmuyor.

valla ben de hem biraz deartheodosia'ya katiliyorum yani dinlerim, sorular da sorarim, ilgilenirim cunku herkesten bir sey ogreniyoruz neticede ama uzun gorusmelerde ya da siklikla gorusuyorsaniz ve hic kendinizden bahsedemiyorsaniz, yani bir muhabbet halinde gelismiyorsa iletisim, ya da mesela o tenisten bahsederken, iste sorular sordunuz, ilgilendiniz (cunku bu da iletisimin bir geregi kesinlikle, konustugumuz her konu iki tarafin da yaptigi bir sey olmak zorunda degil) ama ornegin sonra iste ben de hafta sonu su filmi izledim dediniz, bununla ilgili hic soru sormuyor, hala tenis anlatmaya devam ediyor ve bu her gorusmede ayni sekilde ilerliyor o zaman devam edemem sanirim.

bu anlamda 'you are not listening' kitabi cok keyifli.
0
kassiopeia
(30.09.25)
Profesyonellik böyle bir şey. İş yerinde uyumlu olmak ve resilience göstermek için bunlara takılmamak gerekiyor.

Geçen yine Bodrum ve Didim’deki yazlıklarıma gittim. İç ses: bana ne amk. Dış ses: yok.
0
gabe h coud
(30.09.25)
yakin arkadaslarima anali bacili
orta seviyedekilere orta-agir hakaret
uzak cemberle daimi tastas

seklinde bir siralamam var.
0
klassno
(30.09.25)
kisisel tercihimse baska bir tepki veririm, sahip olmak istemis ama olamamissam baska .

karsidaki kisi bunu bilerek yapiyorsa baska tepki veririm, bilmeden yapiyorsa baska.
her durum kendi sonucunu dogurur.

sekil A. sürekli cocuk sahibi olmak isteyen ama olamayan bir cifte gidip gelip kasitli olarak cocugundan, gebeliginden, okulundan bahseden bir insan bence pek de kibar davranilmayi ve hatta ikinci bir sansi dahi haketmiyordur.

sekil B. kendi tercihiyle cocuk sahibi olmamayi secmis birine gidip kendi cocugundan bahseden ama bunu sürekli yaptigini fark etmeyen biri de sekil A'daki kisiye verilecek tepkiyi haketmiyordur.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.09.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.