Kampanya olmali. Vodafone ve cinemaximum bi bakarsiniz.

Tur belirtseymissiniz iyi olurmus. Meg var sci fi. Yeni bir film daha var vizyona giren. Onu da onerebilirim o da sci fi.

www.cinemaximum.com.tr

filmler tek kelimeyle facia. çoğu film bile değil. ortalama sci-aksiyon istiyorsanız upgrade'e gidebilirsiniz.

mission impossible'a gidin bence.

Mission impossible bence de. Evet ne olacak biliyorsun ama keşke gitmeseydim demezsiniz muhtemelen.

Mission impossible +1

mission impossible güzel bir aksiyon filmi. upgrade de güzel ama internete düştü zaten evde de izleyebilirsiniz.

3 yıldır iphone kullanıyorum. bundan sonra xiaomiye geçmeyi düşünüyorum. fiyatlar iyice yükseldi, tahminimce dolardaki beklenen artış gerçekleştikten sonra daha da artar... illaki apple diyorsan ben olsam sahibinden.comdan az kullanılmış alırdım

ikinci el temiz 8 bak. ben öyle aldım.

android al

Bütçene göre 7 ya da 8 al. Aralarında tek hatrı sayılır fark kablosuz şarj.

Aynı durumdayım.. Ama 7 alırsam 1 sene sonra ağırlık vs. şikayeti beni delirtecek diye düşündüğüm için direkt 8 alacağım. 3 sene kullanırım.

android kullanamıyorum alıştım iphone a :(

iPhone 8'deki a11 bionic işlemci 7'dekine kıyasla ciddi güçlü bir işlemci. Şu an kullanımda ciddi bir fark olmasa da uzun vadede ki uzun süreli kullanıyorsunuz yararı olur gibi geliyor.

Fakat mantıken androide alışın derim. Ben xiaomi kullanıyordum. Memnundum da. iPhone 8 hediye geldi. Bazen keşke kullanmayıp satsaydım diyorum. Hiç bir özelliği olmayan dandik bir telefon.

iPhone'lar gerçekten çok pahalu şu anda. Bence özel bir sebebin yoksa Android'e alışmaya çalış derim, para israfı çünkü. Ha yok ben yapamam dersen de paranın yettiği en iyi iPhone'u al zira fiyatlar daha da artacak.

8 plus al.

funny games

Funny Games. Hem Alman hem de Abd versiyonu var.

Spoiler!!!

www.youtube.com

www.youtube.com

Spoiler!!!

var.

"neden isvec?" sorusuna cevabin ne?

"neden isvec" sorusuna cevap vermesen de olur. ama "neden isvicre" derlerse dogasi guzel desen iyi olur :)

saka bir yana. belgeleri tamamlaman hicbir zaman vizeyi alacaginin garantisi olmaz. o belgeler basvuru icin gerekli sartlar. o belgelere gore durumunu degerlendirecekler. gozunun ustunde kas var diyerek red etme haklari var. sonucta toprak onlarin.

İkinize de çok teşekkür ederim. Yüzde verecek olsanız ne derdiniz? :_( pegasus'tan doğum günüme 500 lira bilet buldum da, kaçırmak istemiyorum.

tüm koşulları yerine getirdiysen kesinkez alırsın. 3 kez aldım ben isviçre'ye.

Pardon gece gece yanlis gormusum. Duzeltiyorum “neden isvicre?”djshjssk

Bunu sormamdaki amac, pasaportunuz bos mu? Daha once bir yere seyahat ettiniz mi? Avrupa’da 50 tane major kent varken ve hicbirini gezmemisken bir anda kalkip isvicre’ye gitmeliyim mi dediniz?

Avrupadaki turistik olmayan sehirler digerlerine gore daha kati prosedur isletirler. Eger meraminizi guzelce anlatirsaniz tabi ki de alirsiniz.

Daha önce Malezya, Endonezya, Singapur, Tayland, Qatar ve kırgızistan'a gittim. yeterli olarak görürler mi sizce?

Hatta gidene kadar Gürcistan'a da giriş yapacağım.

vize gorevlisinin insiyatifine kaliyor biraz ama pasaportun bos olmamasi avantajdir her zaman. olur da mulakata cagirirlarsa yalana basvurmadan niyetinizi guzelce anlatin, verirler.

Tüm koşulları yerine getirdiysen reddedilme riski yok denecek kadar az. İsviçre genelde kısa süreli vize verir ama pek reddetmez. Öğrenci olduğun için sponsorun olacak ailenin gelirinin yüksek olması avantaj sağlar.

ilk schengen vizemi isviçre'den almışım ve ilk seferde red yemiştim. ikincisinde alabildim ama o da isviçre'den birilerinin olaya dahil olmasıyla meh meh.

Tamamen tesadüfen davetiye buldum! Herkese çok teşekkür ederim

>10.000 TL

Cok sevdigim bir söz vardır: mutluluk cok seye sahip olmarak degil az seye ihtiyac duyularak yasanir diye. 14 sene ucuk paralar kazandigim, agir bir saglik sorunu sonucu birikimimi kaybettigim, alti ay once iyilesip yine iyi para kazandigim bir ticari isim var. Beni mutlu eden kazancin miktarı degil. Hedeflerime ulasmak, hayal ettigime ulasmak. Suan mesela bugun kazandigimdan yirmi kat fazla kazanma firsati cikti karsima. Ama beni orada motive eden paranin miktari degil o yolda yuruyup hedefe ulasmak. Ha para elbette onemli. Bu hedef icin suan mevcut olandan fazla nakit koymam lazım.bunu ve potansiyelimi bilip isime ortak olmak isteyenler var mesela ama ayni heyecani paylasmadiklari sirf para odakli olduklari icin kabul etmiyorum.

>7-8 bin usd
mutlu olmak göreceli de maddi anlamda kafam rahat olurdu.

10000 dolar.

su an turkiye'de okuyan bir ogrenci olarak ayda elime 1000 lira gecse muhtemelen kendimi kaybedip gohoyin alir ve asiri dozdan nallari dikerdim. ustu lazim olursa ufaktan calisir ekleriz.

ogrenci olmasaydim da 3 bine tav olurdum sanirim paranin havadan geldigini varsayarsak. cok cirkeflesip istedigimiz gibi talepte bulunabileceksek aylik €1000'ya karsilik gelen turk lirasinin hesabima yatirilmasini arz ederim, tsk.

Ben şimdi de mutluyum ki.
Ama kendimi maddi anlamda rahat/ güvende hissedeceğim maaş ayda 10.000 USD olurdu.

Valla hic bilemeyecegim. Simdi ayda 100bin kazansam mutlu olurum diyecegim ama 100bin kazaninca ne olacak nasil olacak bilmiyorum ki. Ya mutlu olmazssam? Buyuk ihtimal mutlu olurum ama.
Yasamasini bilmeyen ruhsuz bir adam degilim. Yapmak istedigim bircok sey var, kimisine param, kimisine zamanim, kimisine ikisi de yetmiyor. Iyi para kazandigim da iyi kotu zamanim da olmali. Kapinin onundeki lamborghini tek basina beni mutlu etmeye yetmez.

10.000 usd

a summer day e katılıyorum
benzer şeyi ben de yaşadım.
şu an yaptığım işi yurtdışında yapma şansım vardı.
hatta 2 ay boyunca da yaptım ama o ülkede mutlu olmadım.
şu an kazandığımın 4 katını kazanıyodum.
önemli olan gerçekten para değil çünkü parayla satın alamayacağın şey, içinde bulunduğun ortam, sağlığın ve arkadaşların.
bunlar olmadan istersen dünyaları versinler çok da bi kıymeti haybiyesi olmuyo benim için

10bin tl

gerçekçi bir rakam söyleyeceksem sektöre, mesleğe göre 5-6 bin bana yeter.

ben 10bin TL ye okeyim.

5-6 bin TL kazansam mutlu ve güvende hissederim şu anki şartlarda.

açıkcası çalışarak kaç para kazandığımın bir önemi yok. parayı harcayacak zamanınız olmuyor. ama çalışmadan ayda 10k gelire fitim.

şu an için 70-80 bin dolar

<50.000 TL. Hayattan beklentilerimi azaltırsam küçük şeylerden daha fazla mutlu olabilirim.

Türkiye'de 5 bin dolardan aşağısı kesmez.

20.000 dolar

250 trilyar dolar

10.000 - 15.000 tl

Minimum, net 4-5bin dolar civarı.

40 bin dolar

Aylık 2500 TL alıp hiç çalışmasam çok mutlu olurum.

şu an beni mutlu edecek parayı kazanıyorum ancak ülkece dünyaya göre her gün fakirleştiğimizden geleceğe hep daha karanlık bakıyorum.

en az 4-5 bin dolar o da şu an 16-20 bine denk geliyor.

Yani hoş bir şey değil. Destekli sütyen falan bunlar hep nitelikli dolandırıcılık.

Beni rahatsız etmiyor, delik deşik cilt görmekten iyidir.

rahatsız eder. başka özelliklere de buradan referans çıkarabiliriz hatta. kendini olduğundan farklı göstermek isteyen birisi var karşımda. diğer yandan internet ve özellikle instagram dünyası bambaşka. makyajlar ve filtreler yüzünden biz hep başkalaşmış tipleri görüyoruz. yüz yüze olay başka, zaten iki saniyede karşındaki kadının badana yaptığını anlayabiliyorsun.

Rahatsız olurum, ilgim anında kaybolur.

inanılmaz ediyor, bu yüzden makyajı sahtecilik olarak görüyorum. hepimiz sahteyiz ama ne kadar makyaj o kadar sahtecilik oluyor, en azından benden daha sahte olmasın istiyorum. makyajla dünyanın en güzel kadını da olsa o insanla birlikte olamam.

ben bu kediciğe hayrandım ta ki; tutuklandığı güne kadar. i.hizliresim.com

Kıllı ve aşırı kilolu olmadığı sürece hiçbir kadın rahatsız etmez ancak elbette kendini aşırı makyaja vuran, makyajla evrim geçiren ve instagram bağımlısı olan kadınlara güvenilmez, evlenilmez.

Duyguda sahtecilikten avrupa gönül hakları mahkemesine şikayette bulunurum.

Yani tamamen makyajsız olsun diyemeyiz, ama kara sıva üstüne önce kaba alçı sonra saten alçı en son da silikonlu boya sürer gibi makyaj yapılmasına karşıyım.

Zaten ne bulursa yüzüne sürdüğü için cildi daha çabuk yıpranacak ve daha kötü olacak, kendine de yazık.

Bu yüzden ilişkiye gerçek anlamda başlamadan önce mevsim yaz ise denize, kış ise termal otele gidip hanım arkadaşı yüzündeki kimyadan arındırın efendim :)

sabah kalkinca bu kim lan diyorsam benden gecer not alamaz.

O makyaj bitene kadar bekletiyorlar o yüzden tercihimi makyajsız olarak kullanıyorum.

Makyajdan hiç hoşlanmıyorum minimum yapılmasını tercih ederim. Çok makyaj yapanlar benim gözümde eksi puan alıyolar.

Ağır makyaj yapanlardan hoşlanamıyorum. Kimyasalların ağzıma girmesi hoşuma gitmiyor.

Öyle bir durumla da karşılaşsam bir celsede boşanırdım : )

yok kanka etmiyor. zaten önemli olan iç güzelliği.

makyajli ve makyajsiz hali arasinda cok buyuk fark varsa rahatsiz olurum.

m.haber365.com.tr

Kimisi makyaj yapinca cok degisiyor ama makyajsiz hali de guzel, oyleyse sorun yok. OBur turlu tabii rahatsiz eder ama o kadar da degil.

Makyajsız kadınları hiç beğenmiyorum

Makyajlı kadınlar şişme bebek gibi duruyor, doğal kadın candır.

Hafif dokunduran cinsten makyaj en babasıdır.

makyajlı kadınları asla beğenemiyorum makyajdan ve saç boyasından nefret ediyorum. Herşeyin doğalı en güzeli. Kadınında en doğal hali en güzeli hali. tahta göğüs olsun cildi çok düzgün olmasın önemli değil belki en falza güzel renk bir ojedir olması gereken çünkü ojenin saklayacağı bir kusur yoktur. Zaten saklanması gereken kusur olmamalı neysen o sun işte .

makyaj ya akşam alkollüyken loş barda ya da filtre de ekleyip internette/ekran karşısında işe yarıyor. onun dışında karşı karşıya olduğunda belli oluyor. resmen alçıdan maske yapmış. bir de rezil bir rimel sürüşü ile bir kilo fondöten kombosu var. hamurun üsünte göz+kirpik diye kıl ekilmiş gibi duruyor. rahatsız edici tabii o kadar makyaj.

kadınlardaki en güzel makyaj, erkeklerin çoğunun "makyajsız" sandığı o sade görüntülü olan hal. kedicik makyajı ya da düğüne giden kadın makyajı, yüzü delik deşik olmasa da yakışmıyor insanlara. bu arada destekli sutyen çok net nitelikli dolandırıcılık. bunun bir de destekli şort/pantolon/iç çamaşırı ve bacakları ince gösteren çorapları varmış. biz de şu süper kahraman kostümlerindeki gibi kas destekli gezelim o zaman. :D

şunun gibi bir şey oluyorlar sanırım:
www.aliexpress.com

bakım makyaj demek değildir. cilt kusurları eğer bir hastalık sebebi yüzünden değilse ve düzeltilmiyorsa o kadının bakımsız olduğunu düşünüyorum. kişisel bakımına dikkat eden herkes bakımlıdır.

geçen hafta geldim, 20 kg.

Uçuş sınıfına değişiyor ama en düşük 20 kg. Business için 30 kg.

kardeşim 2 hafta önce thy ile slovenyadan geldi, 30 kg idi hakkı. şimdi sitede 20 yazıyor siz de 20 diyosunuz. 2 hftada mı değişti bu o halde?

Destinasyona, sınıfa ve bilete göre değişiyor.
Bilet üzerinde yazar hakkı.

Yakinlarda bilet aldim, 20kg.

brüksel'den istanbul'a ekonomi sınıfında uçtum. bagaj hakkı 30 kg'dı. 800 gram fazla gelmesine rağmen ekstra para almadılar.

30 kg imiş arkadaşlar. sitesinde 20 yazıyor ama sitesinden bileti alırken ne hikmetse 30'a dönüşüyor.

Geçen hafta uçtum, 30 kg idi. Yaklaşık 1 kg fazla olmasına rağmen bir şey demediler. Slovenya'dan dönüşte 30 kg olmuşsa ekonomi sınıfında uçmuştur. Genelde ekonomi için 30 kg hak oluyor ama @cakabo'nun yazdığı gibi destinasyona ve bilete göre değişebiliyor.

kaç senedir 30 bir değişiklik olmadı. bir ara indirdiler ama onu da baskıdan dolayı uygulayamadılar. parça sıkıntısı da yok.

Aldığınız bilet sınıfına göre değişiyor. Bilet sınıfından kasıt yalnızca business/economy değil. Ekonomi arasında da sınıflar var.
Özetle ucuz biletlerde 20kg oluyor, daha pahalılarda 30kg.

Bazı durumlar gidiş dönüş bile farklı olduğu oldu bana.

God Bless America

(bkz: der siebente kontinent)

Circle (2015)
www.imdb.com

Perfetti Sconosciuti
G.I Jane

loveless'ı sevdiysen zvyagintsev'den daha iyisini verelim: leviathan
ayrıca captain fantastic +1

Mother!

Din ve insan doğası üzerindeki etkileri, ataerkil toplum eleştirisi mevcut filmde. Bir Aronofsky yapımı, başarılı bir film. Tavsiye edilir.

Theo Angelopoulos
Bela Tarr

michael haneke

Oriol Paulo

lars von trier
coen kardesler
david cronenberg

bence gayet kendi tarzlarinda harika isler cikarmis yonetmenler.

bunlar aklıma gelenler.
sinemaya yön vermiş diyemem bazıları için ama hepsinin bir hayran kitlesi vardır.

Agnes Varda
Éric Rohmer
Mike Leigh
Ulrich Seidl
Paul Thomas Anderson
Martin Scorsese
Coen Brothers
Steven Spielberg
Aki Kaurismäki
Ridley Scott

Thomas Vinterberg
Bahman Ghobadi
Alejandro Gonzales İnarritu

Majid Majidi
Zhang Yimou
William Wyler

andrei tarkovsky
sergei eisenstein
bela tarr
ingmar bergman
francis coppola
federico fellini
alfred hitchcock
stanley kubrick
david lynch
lars von trier
coen brothers
david fincher
chan-wook park
quentin tarantino
kim ki-duk

Wes Anderson
Jodorovsky (Dance of Reality)
Luc Besson

dario argento

pii reziller, biriniz de andrey zvyagintsev yazmamış.

Milos Forman

Alex Proyas
Curtis Hanson
Dominic Sena
John Carpenter
Kathryn Bigelow
Marcus Dunstan
Peter Weir
Robert Zemeckis
Ron Howard

erkekte biraz çocuksuluk ve enerjiklik, kadında da biraz olgunluk olursa birbirlerine uyum sağlayabilir. diğer türlü mr and mrs no

36 yasinda adam icin 23 resmen cocuk. Olgunluk farki var ciddi anlamda. Olmaz.
30Erkek.

Arada cok fazla yas farki var, olmaz diyorum ben.

K, 28

olmaz o iş. 23 yaşındaki kişi her şekilde gezip tozmak hayatını yaşamak isteyecek. 36 yaşındaki kişi -genelleme yapıyorum evet- daha sakin bir kişiliği olacağı için ona uyum sağlayamayabilir.

13 yaş çok ciddi bir fark.

kadın ile erkek arasında 20 küsür yaş farkı olan bir evliliğe şahit oldum. 40 sene evli kaldılar. fakat aralarındakini aşktan çok "mantık evliliği" olarak nitelendirdiler hep.

özetle. ciddi bir şey çıkması çok zor o işten.

bunun k 23 e 38 versiyonunu sormuştum buraya bir ara. o iş olmadı. olmaz yani. başlangıçta kuşak farkı, ilerisi için de fiziksel etkiler nedeniyle olmaz.

@hep mutlu
Son cümle +1
Sonra da aldatır belki.

Bir kadın neden bu yastakilere bakıyor anlamak güç. Sanırım sevgiliden ziyade baba gibi koruyup kollayacak, şefkat gösterecek birini arıyorlar.

Olmaz knk.
22-K

maksimum 10 yaş en iyisi kız 26 olsaydı ya da sen 33 olsaydın daha iyi olurdu.

ama 23 resmen çocuk falan değil, eğer cidden olgun düşünen biriyse. fikir ve görüşlerini hayata nasıl baktığını görmen gerek

gayet de olur. 23 yaş neden çocuk olsun abartmayın ya insanlar üniversiteden mezun oluyor o yaşta. 36 da yaşlı değil aynı şekilde. uzun süreli bir şeyse illa ki sıkıntı olur ama hangi ilişkide olmuyor ki zaten? kısa süreliyse zaten sıkıntı yok.

not: iki tarafın da (özellikle kadının) yaşanacak ilişki için istekli oluğunu varsayarak yazdım tabi.

olur olur, bal gibi olur.

34E

"yrs old" diyen bu ikisinden birisiyse olmaz.

Olmaz
37 m

Olmadı tecrube konuşuyor olmaz o iş. Yaş farkindan değil kizin yasindan dolayi. Çocuktum çocuk gordu sahiplenemedi. Arada yaş farki varsa bile kizın 25+ olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta alt sınır 30 a doğru kayabilir. Bir de şunu eklemek isterim kız için ilk heyecanlar adam için çoktan sönmüş demektir aynı enerjiyi yakalamaları da zordur.
K 27

erkek 36

ben 27 yaşındayken bile çocuk gibi geliyordu 23 yaşındakiler.

36 yaşında adam bırak ilişkiyi falan katlanabiliyorsa eğer nirvanaya ulaşmıştır.

bu arada 23 ile 26 yaş arasında çok büyük bir uçurum var(kadınlar için geçerlidir, yatırım tavsiyesi değildir.)

Kızın yapmak istediği, heyecanla tutkuyla yaklaştığı çoğu şeyi adam çoook önce yaşamış ve hevesini almıştır. Sevgilisinin kendisiyle aynı heyecanı paylaşmadığını gören kızın hevesleri kırılır, zamanla agresif ve isteksiz görünmeye başlayabilir.
Kısaca, olmaz.
27, K

ol-maz.

çocuk büyütmeye doymuşsa olmaz. doyamamış hala babalık yapmak istiyorsa sevgilisine gayet güzel olur.

33 E

Olmuyor biliyorum. Git biraz hayatın tadını çıkar iki ilişki daha gör öyle gel demek lazım.

cevaplar için teşekkürler.

1-en az 25 yaş kadın için olması gereken yaş. öncesine ben de sıcak bakamıyorum. 25 yaş üzeri bir kadın için ise erkeğin yaşının bir önemi yok. (bana göre)

2- cevap veren arkadaşlar 36 yaşı dünyanın sonu olarak görecek yaşta da değiller niye böyle çok uzakmış gibi gördünüz anlamadım.

3- jenerasyon aynı olmayabilir ama aynı yaşam standartları ve koşulları içinde büyümüşlerdir 80 ler ve 90 lar. anlaşılmayacak bir nokta yok.

@gameof madem senin için sorun yok, madem senin için her şey normal o zaman neden bu soruyu sordun anlamadım. Olmaz. Bunu 30 yaşında bir insan olarak söylüyorum. Son olarak 25 yaş üstü kadınlar için erkekte yaşın önemi yok demişsin ama kesinlikle var. Davul bile dengi dengine.

olur. tecrübe ettim. çok güzel olur.
ama erkeğin içindeki çocugu öldürmemiş olması, genç görünüyor olması, kızın da şımarık ergen olmaması gerekiyor.

@iamcool bu soruyu daha çok tecrübe yaşayanlar için sorudm. olur da kardeş biz yaşadık oldu/olmadı gibisinden.

ben sadece fikrimi yazdım.

kişilere göre değişmekle beraber oluru var.

Böyle bir ilişkim olmadı ama şu anda aynı bu yaş aralıklarında bir arkadaşımızın sevgilisi var. Aynı ortamda girdiğimiz muhabbet etmekte gerçekten zorlanıyoruz. Yaş farkından ziyade nesil farkı diye açıklıyorum ama ben bu durumu.

K, 32.

benim için kadın ve erkek sevgili olmanın yanısıra çok ama çok iyi arkadaş olabilmeliler. uzun soluklu ilişkileri gözlemlediğimde, aralarında sağlam bir arkadaşlık / dostluk ilişkisi de görüyorum. demem o ki, arkadaş olabilir misiniz 13 yaş küçük biriyle? kesişen küme ne olacak/olabilir?

Bilmiyorum. Haklı olabilirsiniz. O yaştaki birisinin dünyadan, yaşamdan beklentileri fazla olabilir..

eski kayınbiradarim ve karısı bunlar. kız 20 yaşındaydı adam da 36 evlendiklerinde.
adamın geçmişi vukuatlı, bir boşanma, sayısız nişan atma vs. kafasına göre takılmayı seven, gezmeye tozmaya bayılan, kimseyi takmayan minimum derecede sorumluluk sahibi bi adam. kendisine karışmayacak, istediği gibi yönlendirebileceği, salak bi kız lazımdı ona, buldu evlendi. hemen de çocuk yaptılar. çocuğa anne baktı bunlar hayatını yaşadı. tek dertleri gezip tozmak yiyip içmek ve milyorlarca fotoğraf paylaşmak.
bazı şartlar altında olmaz değil. ama bazı şartlar altında.
K,31

Gayet güzel olur. 23'ten bile küçükken 30 yaş üstü hanımlarla uzun süreli ilişkilerim olmuştu. Kız ergenliğini atlatmışsa ve genel kültürü belli bir seviyedeyse hiç zorlanmazsınız.

Olgunluk farkı eğer erkek gerçekten olgunsa dolayısıyla ne yaptığının farkındaysa ilişkideki bağlılık faktörü açısından dev bir avantaja dönüşür. Kızımızın erkeği kaybetmesi de zorlaşır.

Ayrıca erkeğin kızın toyluklarını hezeyanlarını tölere edecek olgunlukta olması da ilişkinin devam etme olasılığını arttıran bir faktördür. Zannedilenin aksine iki ergenin bir kapta durması daha zordur. Fakat burada yazdıklarım erkeğin gerçekten kendi olgunluk yaşına (onun için bu yaş her kaç olacaksa) erişmiş olmasıyla mümkün.

İki İstisna:
1. Kız başına buyruk asi bir tipse yürümez. 2. Cinsellikten romantizm kaçışıyla uzak duran sorunlu bir tipse olmaz. Olgun erkeği bu kadar fakir bir cinsellik kesmez. Aşırı romantizm beklentisi, cinselliği romantizm eldiveniyle tutmaya çalışmak ciddi sorun belirtisidir. Hatta açık seçik yetersizlik kanıtıdır da diyebiliriz.



Not: Eğer bahsi geçen erkek bu yaşta hala Türkçe içine "yrs old" şeklinde ingilizce sokuşturan bir ergen sözlük yazarıysa. Bahsedilen olgunluk farkı yok hükmünde yer alacağından faydası da görülemeyecektir. İşte ilişki bu durumda yaş farkından(!) bitebilir.

yrs olda niye bu kadar takıldınız? halbuki o yaş gurubu jargonuyla konuşmaya çalışmıştım.

Türkçe konuşulurken gereksiz şekilde yabancı sözcük kullanımı özentilik bu da ergenlik sayıldığından olgun yaşta fena halde utanılır ve yapılamaz. O kusuru işleme lüksü belli bir akıl yaşından sonra kalmıyor. İşte bu nedenle belirtilerden biri olarak gösterdim.

Kendim bu sitede hatta kendi bilgisayarımdaki herhangi bir metinde dahi gerçek kişiliğime dair doğru düzgün ipucu vermiyorum. (www.eksiduyuru.com) Her yaştan her telden yazıyorum fakat seninkinin amacını ve gerçeklik payını bilemem.



Olgun erkek genç kız ilişkisi 90'ların ortasına kadar kesin standart kabul ediliyordu zaten. Toplumsal kurallardan biriydi diyelim. Feministler ilk önce sermayeyi akabinde de medyanın tamamını ele geçirince tüm diziler ve filmlerde bunu aşağılamaya başladılar ve nihayetinde toplumsal normlarla oynandı. Toplum zaten koyun sürüsü ne versen onu yiyor. (Koyunla "haa evet" diyenler kastedildi.) Ardından eşit yaş ilişkisi geldi ve boşanma oranı %50'lere fırladı.

Bunlardan haberinin olmaması ve kişiliklerini gerçek amacı beyin yıkamak olan (tümü) dizilerle oluşturan bir ergen topluluğuna gelip danışman gibi değişkenler bende haklı olarak bazı sorular oluşturdu.



Yukarıda açıkladığım toplu beyin yıkamayla ilgili biraz daha açıklayıcı cevaplarım ve başlıklarım da oldu. Feminist egemen moderasyon tarafından sessiz sedasız silindiler. Bu da oyunun bir parçası. Kritik başlıklarını benim yaptığım gibi yedeklersen iyi olur.

Bence, ele geçirilmiş medya tarafından beyni yıkanmış toplumun tepkisinden tırsıp nabız yokluyorsan girme bu ilişkiye. Yok kişiliğin tek başına ayakta durabilecek kadar güçlüyse ve kızı da motive edebileceksen sorma bunlara.

Karşındaki kişiden daha ilk günden başkalarını dinlemeyeceğine ve onları ilişkiniz hakkında konuşturmayacağına dair söz al.

evrensel ilişki yaşı limitinin dışında. formül için (bkz: 2'ye böl 7 ekle)

91'li kız ile 77'li erkek evlenen arkadaşım var, adam hatta yurt dışında yar. doç. İngiltere'de bir üniversitede. Ben kızı tanıyorum, üniversite sonrası hocasıyla çıkmaya başlıyor sonra evleniyorlar.
Annemle babam arasında da 18 yaş var, tek problem babam erken gitti öteki tarafa. Başka örnekleri de var etrafımda ama yaşlı olan taraf bunu sorun yapabiliyor, spora vs giderek aradaki farkı kapatmaya çalışıyor.

Bence rakama çok takılmamak lazım..

30 e

better call saul
six feet under

Better Call Saul'a +1 bırakıp Billions öneriyorum.

Lost :d

Fringe

ek olarak

mini dizi, sadece 5 bolum olsa da patrick melrose
mad men
boardwalk empire
deadwood
twin peaks

- true detective 1.sezon

- sons of anarchy tüm sezonlar

Narcos

Pek bilgim yok ama guzel yere benziyor. Yasardim. Amerika'da cok kotu bir yer olmadigi surece yasardim genel olarak.

herhangi bir bilgim yok ama şu replikten dolayı cazip geliyor.

(bkz: houston we have a problem)

Yaşamazdım. ABD'ye hiç gitmedim ama Teksas'ın sıkıcı bir eyalet olduğunu düşünüyorum.

80k+ usd gelirim varsa yaşarım ama kasiyer vs olacaksam başka yerleri tercih ederim.

Çok sıkıcı bir yer zaten her yer gökdelen, iş merkezi, şehir dışında yerleşim alanları daha yaygın yağmur yağdığında sel alır ona dikkat etmek lazım ve kasırga bölgesinde bulunuyor Houston merkezde pek hissedilmez bu durum. Bolca homeless var, sokakta sarılıp dururlar gördüklerine, para isterler. San antonio ve austin daha cazip gelmişti bana sosyal anlamda özellikle austin çok güzel bir yer.

ankara'da yaşayan ve en büyük hayali almanya/rusya'ya yerleşmek olan birisi olarak bunu söylemem belki komik kaçacak ama büyük konuşmak gibi olmasın da ABD'nin hiçbir yerinde yaşamak istemezdim sanırım. istersem de bu yer kesinlikle houston olmazdı. NASA dolayısıyla sempatik bulduğum ve aslında merak ettiğim bir yer ama yaşamak? yoooghh.

Sosyal, sportif ve kültürel faaliyetler olarak epey zengin bir şehir ama konumu itibariyle kasırga bölgesinde olması nedeniyle yaşamazdım.

Giderdim ben. Su an yasadigim yerin soguk kislarindan, Haziran ortasina kadar yaz gelememesinden ve sonrasinda da bir turlu toparlayamamasindan bunaldim artik. "Suburb" hayatini da seviyorum acikcasi. O yuzden dislarina bir yerlere tasinirdim.

Austin daha iyi gibi ama.

Houston berbat bir şehirmiş. LJ bile sırf şehir yuzunden Houston'a gitmiyor

nueve reinas . Doğru yazmışımdır umarım.

Tam dönemi sayılır; No.

Relatos salvajes

Relatos salvajes +1 ayrıca

la danza de la realidad (şili)
el secreto de sus ojos (arjantin)
maria full of grace (kolombiya)

hala izlemediysen diğerlerini geç direkt bunları izle:

amores perros (meksika)
cidade de deus (brezilya)

kimse city of god dememiş.

Yazılan filmlerin dışında biraz eski de olsa Diarios de Motocicleta izlenmeden olmaz. Ayrıca Tropa de Elite serisi de iyi filmlerdir. Bir de Biutiful ve Amores Perros var. Meksika filmleri olsalar da Latin kültürüne dahil edilebilirler sanırım.

Una noche (küba)
O som ao redor (brezilya)
El hijo de la novia (arjantin)

Valla seçim dolayısıyla 2 aydır seçim dışı hiçbir şey gündem olmuyor. Herkes her şeyi askıya aldı seçim sonuçlarını bekliyor.

sırf pr için zidane'ı aldılar yıllık 50 milyon euro'ya. yine yaptılar şovlarını.

En son Suudi’lerin kanal kazıp Katar’ı bir adaya dönüştürme planlarıyla adını duymuştum.

(bkz: şahsiyet ) çerezlik olur.

penny dreadful

expanse kesinlikle

expanse beni sıkıyor.

the 100'i deneyebilirsin. sinir bozucu karakterler, bazı saçmalıklar olsa da bi şekilde onlara iyi kötü göz yumarsan gayet sürükleyici

yerli öneriim:
1 - masum, 2 - şahsiyet...

Yabancı:
Handmaids Tale

Colony

uzaylı falan diye başlıyor ama post apokaliptik bir dizi. Çok sürükleyici, hiç sıkmıyor.

Babylon berlin
Şahsiyet yerinde öneriler

Bunlara ek olarak mini dizi big little lies güzel uzun soluklu dizi onermiyorum

Dark

Patrick Melrose.

netflix varsa wild wild country, ben baya beğendim.

Şahsiyet

Teknik olarak minimum kilo*00,3 litre su içmek gerekiyor ama mevsime göre fiziksel aktivitelere göre değişebiliyor bu oran. Benim 5 litre içtiğim de oluyor 2 litre içtiğim de.

3-4 litre içerim.

11-12

3-4 litre.
Yasadigim ulkede musluk suyu icilmesinin de etkisi var tabi, turkiye’de cok az su iciyorum ne yazik ki:(

Litre olarak kontrol etmiyorum. Her gün 10 bardak su içmeye çalışırım. Aile hekimim öyle demişti.

2- 2.5 litre. yaz aylarında 3ü kesin bulur, hatta geçer bile.

o kadar fazla içiyorum ki "su içsem yarıyor" göbeği yaptım.

0.5- 0.7 litre arası. Artık 1 litre ortalamaya çıkarmam lazım.

3 litreyi geçiyorum

2.5-3 minimum.

antrenman günleri 3-4 minimum.

Spor yaptığımda 7 falan, spor yapmadığımda 4-5 civarı. Su ve sodayı birlikte hesaplıyorum burada. Şu saatte 2 litre su ve .66 litre soda içtim hali hazırda.

Genel olarak 2.5 - 3 litre vardır. Antrenman yapıyorsam ya da bir sebepten ötürü dikkatimi buna vermişsem 4'ü bulur, hatta biraz geçebilir de.

1 - 1.5 lt en fazla.

2

Minimum 3 lt

En az 3 lt içiyorum.

1,5 kesin içiyorum sanırım. gün sonunda 2 litreyi geçmiş oluyor. spora gittiğim günler daha fazla.

Nerenize içiyorsunuz 3- 4 litreyi , spor yapınca bile 2 lt içilir

Kışın 3-4, yazın 5-6.

11 - 12 yazan arkadaş su zehirlenmesi geçirmez inşallah.

Ortalama 2-2.5 litre galiba ama değişiyor. Bütün gün evde olduğumda 5 litreye falan çıkarken işte yoğun olup da su bile içemediğim günlerde 1.5 litre falan oluyor.

hic olcmedim.

1-2 litre icilmeli ama.

2,5 - 3 litre içiyorum. Özellikle ramazanda 3 litreden az olmamasına dikkat ediyorum. Su tüketiminizi arttırmak isterseniz 1,5 litrelik şişeye geçmenizi ve gün içinde her an gözünüzün önünde olmasını tavsiye ederim, el alışkanlıgı gibi elinizin altında olursa daha iyi olur. Tüketmek için susuzluktan yanıp kavrulmayı beklememek lazım.

Neredeyse su dolu termosumla yaşadığimdan olsa gerek 2.5-3 lt kadar içiyorum.

nereden nereye, hangi vasıtayla geçtiğine göre değişiyor. örneğin barcelona'ya fransa'dan trenle geçerken yoktu ama italya ventimiglia'dan fransa'ya geçerken vardı. orası özellikle mülteci geçişi konusunda sıkıntılıymış mesela, o yüzden bakıyorlarmış.

Avusturya-macaristan ve avusturya-italya arasinda trenlerde kontrol oluyor.
Avusturya-almanya arasinda da polis biniyor trene.

Trenlerde genelde oluyor, arabayla falan geçiliyorsa olmuyor ama. Bir de pasaporta damga basılmıyor kesinlikle.

çekya-almanya

yok öle bişe.

Diger arkadaslarin dedigi gibi, ozellikle bilinen multeci ve uyusturucu rotalarinda cesitli kontroller olabiliyor. Ama bildigimiz gibi klasik sinir kapilari ve gumruk yok, ucakla gidiyorsan ic hatlar gibi gidiyorsun ve hicbir zaman damga basilmiyor.

Daha geçen hafta İsviçre’den trenle İtalya’ya gidip döndüm. Kimse bir şey sormadı.

evet. ihtiyaçlarımı kendim göremediğim anda fişimi çeksinler.

bazi ulkelerde yasal, benim yasliligima iyice yayginlasacagini dusunuyorum. yas ile alakali degil ama saglik sebepli hayat kalitem cok duserse (tedavisi artik olmayacak bir sekilde) imkan varsa tabii ki yaparim.

Evet düşünüyorum. Kendi kendime yaşamı idame edemiyorsam, yaşamak keyiften çok acı vermeye başladıysa bu acıyı dindirmek mantıklı görünüyor. Yasal olup olmaması da umrumda değil. Bir sürü acısız, zahmetsiz intihar yöntemi var.

bildiğim kadarıyla isviçre'de dignitas diye bir oluşum yapıyor bunu. tabii ki akıl sağlığının yerinde olduğunu ve geri dönüşü olmayan bir hastalıktan veya ultra yaşlılıktan mustarip olduğunu falan belgelemen lazım, öleyim diyeni öldürmüyorlar hemen.

soruya cevap olarak evet düşünürdüm ama muhtemelen o noktaya gelmeden ölürdüm zaten çünkü artık gerçekten hiç ama hiçbir şeyden keyif alamayacağım, sadece başkalarına yük olup yaşamaktan nefret edeceğim bir noktada isterdim bunu. oraya kadar gelebilirsem isterim tabii, tak jileti dudağına öp beni şah damarımdan derim.

Kesinlikle.
Yaşla sınırlandırmak istemiyorum da fiziksel olarak güçten düştüğüm bir duruma geldiğimde intihar gibi bir niyetim var zaten.

Yaşlılığımda huzurevine, bakıcılara muhtaç kalmaktansa evet ben de ötenazi tercih ederdim.

@mutekebbir +1

sanirim. bunu maalesef aci cekerek olen bir sevdigimin yatagi basinda gecirdigim anlari gozeterek yaziyorum. kisisel bir tercih oldugunu dusunuyor ve sayet akli melekelerim yerinde ise yapacagimi dusunuyorum. Olaya istatiksel acidan bakarsak kanada nin quebec eyaletinde 'medical aid in dying' seklinde gecen bu yasa ile belli sartlarda olan kisilere devlet boyle bir yardim veriyor , yardim diyoruz cunku isin icinde caresizlik var. herhangi depresyona girmis veya varossal cikmazlar icinde olan birinin merkeze gidip, benim olesim geldi bir el atarmisiniz demesi soz konusu degil, asagida alinti yaptigim sartlari karsilamasi gerekiyor,

" patients must be legal adults, capable of giving consent. They must suffer from a serious and incurable illness, and already be near the end of their natural lives."

yani hastalarin eriskin ve buna onay verecek durumda olmasi isteniyor. ayrica tedavi edielmeyecek ciddi bir hastalikla mucadele ediyor ve dogal yasamlarinin sonuna gelmis olmalari isteniyor.

yasa ciktiktan sonra Haziran-Aralik 2016 aylari arasinda 253 hasta basvuruyor bu yardima ve 166 sinin talebi gerceklestiriliyor.

en buyuk ikilemim cocugumu gormek , dokunmak ve duymak olurdu. onun hayatini iskenceye cevirdigimi anladigim an bu talebi gerceklestirecegimi dusunuyorum, emin degilim tabi.

Can tatlı.

der meister +1 evet isviçrede dignitasta öyle bir hak var tabi özel koşullar şartıyla. Bir de Hollanda'da da yasalmış eskiden ama hatırladığım kadarıyla milletin tepkisiyle 90lı yıllarda kapatılmış. Ötenazi deyince aklıma, me before you kitabı geldi.

Ben zaten isviçre üzerinden düşündüm ve hala düşünürüm. Ama can sıkıcı olan iğneyi kendine yapman gerekiyor. Umarım teknoloji benim yaşlılık zamanıma kadar gelişir. O iğneyi batırana kadar intihar da edilir yani.

Evet

Hayir.

evet araştırdım bile her hak gibi bu da bizde yasal değil illa gidip hollanda'da falan ölecez.

Hayır.

www.imdb.com

Bu filmi izleyin, başroldeki oyuncu filmin çekildiği sene 91 yaşında vefat ediyor ve film de yaşlılık-ölümle ilgili. Eğer bu adam gibi bir yaşlılığım olacaksa hayır düşünmem, kötü bir yaşlılıksa düşünürüm.

iflah olmaz bir gamsızım.Polyanna ekolündenim.Burnuma kadar boka batsam burnum bokta değil diye sevinirim.Hayat çok güzel.Önemli olan güzelliklerini görebilmek

geçen seneye kadar "isviçre'dekinin şartsız versiyonu olsa da gitsem kurtulsam" diyordum. şu an sıkıntılarım katlanılır seviyede ve intihar ancak yalnız kalmam halinde raftan indirilecek bir seçeneğe dönüştü. dolayısıyla bundan 40-50 sene sonra nasıl düşüneceğimi ya da nasıl biri olacağımı kestiremiyorum. belki yastığının altına baklava saklayan ya da gece çöp tenekelerinden eşya toplayan bir yaşlı olurum, kim bilir.

ek: bir de işin ekonomik tarafı var tabii. bbc'de simon's choice diye bir belgesel-film seyretmiştim. isviçre'de bunu yapan yer 7 bin küsur pound istiyordu yanlış hatırlamıyorsam. bu parayı hayvanlara yardım amaçlı kullanmayı tercih edip eski dostum jilete yönelebilmem de söz konusu.

Hayır.

Yaşı da beklemem şu an isterim.

isvicre ve kolombiya'da var bir tek.
igne yapmiyorsun, once uyutan sonra olduren bir sivi iciyorsun. ne oldugunu bilmiyorum.
otanazi diye gecmiyor ayrica, assisted suicide diye geciyor. farki bilmiyorum, belki sadece otanazi yerine baska bir isim olsun diye oyle bir isim koymuslardir. ayni mantik sonucta.

Sadece büyük acılar içindeysem. Onun dışında elden ayaktan düşsem bile istemem, muhtaç kalmayı ve kimse yoksa kendi b.kumda boğulmayı tercih ederim.

@konusma
sagol haci, bilmiyordum ogrenmis oldum. arastirmaya usenmistim :D

Düşünmezdim. Belli bir yaş benim için bir kıstas değil.

Bir video izlemiştim. Adam ötenaziyi seçmiş. Görevliler eşliğinde yapıyor bunu. Biliyor, her şeyin farkında. İlacı içiyor, teşekkür ediyor oradakilere. Benim için bir onurdu falan diyor. Sakin. İlacı içtikten, belli bir süre sonra su içmemesi gerekiyor. Ama o suya uzanışı ve çıkardığı ses... Acı çekmediğini söylüyorlar tabii ama hiç öyle durmuyordu adam.

Bunu gördükten sonra, böyle bol keseden konuşmalara gülüyorum. Tabii samimi olanlar da vardır böyle konuşanlar arasında. Belki 1-2 tane.

ötenaziyi ancak acılar içinde ölmeyi bekleyip ölemediğim bir hastalık durumunda düşünürdüm. onun dışında hayır.

80'li yillarida julia roberts?

Julia robertsi iyi bilirim hahahs, kim bilmiyorum ama Julia degil kesinlikle.

@exlibris Julia değil ama en azından mesleğini tutturmuşsun :)

google da arattım bulamadım. takıpçisiyim:)

Alberta Watson'a benziyor.

ayşegül aldinç

@pispinti Alberta Watson’a benziyor gerçekten ama değil.

True detective
Fargo

OZ

La casa de papel

Fransızca (ama Belçika yapımı)
(bkz: le tout nouveau testament)

The Square'i de çok sevdim ben ama modern sanatla içli dışlı değilsen ya da o tür şeyleri pek sorgulamamışsan sevmeyebilirsin. Çünkü ben izlerken çok eğlendim, başka bir arkadaşımdan "sıkıcıydı" yorumu duydum.

(bkz: teströl es lelekröl)

The Square, En Man som heter Ove (Isvecce)
Happy End, Amour, It’s Only the End of the World (Fransizca)
Toni Erdmann (Almanca)

Happy and +1
Force majeure
Kynodontas
Loveless ( gerçi Rusya yapımi ama kaliteli film)

En duva satt på en gren och funderade på tillvaron

Page Eight
Victoria
Dans la maison
Perfetti Sconosciuti
La piel que habito
Hodejegerne

Toni erdmann

çok beğendim diyemem ama hem fransız hem de son yıllarda çıkmış dendiği için hem de ben çok yakın bir zaman önce izlemiş olduğum için aklıma raw geldi. gelmez olasıca.
rica ederim.

ben zombili film sevmiyorum ama bu iyiydi.

www.imdb.com

klasik zombi filmi diyemeyiz ama rec çok iyidir.

28 days later- weeks later
world war Z
dawn of the dead(2004)
ada zombilerin düğünü

Juan of the dead.

2009 model accent'imle mutlu ve huzurluyum. Bugün milyoner olsam aracımı asla değiştirmem, önceliklerim başka şeyler olur. Kimse sıfır araba almamalı bu ülkede. Araba alıp da fiyatından yakınmayı başarı addediyoruz çünkü. Spor araçlara merakı olan ve karşılamaya bütçesi olan elbette lüks araçlara binmek isteyebilir ancak bu arzusunu vergiler makul seviyelere gelene kadar ertelemesi gerekiyor. Bu, sonraki nesillere karşı bir sorumluluktur; ağaç kesmemekle eş değerdir. Yoksa bu vergiler ne sabit kalacak ne de düşecek, artmaya devam edecek.

almam net

Alabilen alır neden almasın. Ben alamam ama bi adam 250k ya merco alıyosa da alsın tabi.

2,5 sene once aldım ama su piyasada almam. 100 bin buzdolabından bozma poloya 120 falan da golfe verilmez.

2013 model passat var sıfır aldığım ve hala kullandığım. eklentiler ile 90 bine gelmişti fiyatı. şimdi ikinci 120-130 bin civarı. aynı paketin sıfır olanları 190 binden fazla. 1 araba alınca 1 tane de devlete alıyorsun zaten vergilerle, bir de buna euronun mevcut kuru eklenince rezalet. bir ara yenilemeyi düşünüp, fiyatları duyunca kalsın gerek yok demiştim. Araba falan almam ikinci el bile olsa. Ev, araba falan almak resmen zulüm şu sıralar.

ikinci el almam. adamlar öyle güzel gizliyorlarki benim diyen ekspertizci anlamıyor sorunları. Sıfır alacaksın 50-60 bin km'de bir sıfırlayacaksın.

Alan illa bulunur. Milyon paran olsa onda birini verirsin bence çok da sıkıntı olmaz ama krediyle 5sene borçlanarak almazdım oyle bir araba.

Vermem. Asla sifir km almam. 120 bine araba alacak olsam da 120binlik 2.el alirim, sifir almam hicbir sekilde. Bir Golf'e 120bin de verecek degilim.
2.ele yonelir risk alirim.

Golf alana kadar Superb al. Şirket üstüne alabildiğim için ve vergi+gider avantajlarından faydalanabildiğim için sık sık alabiliyorum, başka türlü hayatta almazdım.

Aldik ford fiesta 12.senemiz doluyor.

Haklısınız. 0 km araçlar çok pahalı. Ancak, güven duyamadığım için 2.el araç alamıyorum. Mecburen 0 km'ye yöneliyorum.

Ben de 2. el araç asla almadım ve almam. Kesinlikle güvenmiyorum.

Kampanyaları takip ederseniz daha uygun fiyatlar yakalanıyor mutlaka.

Sıfır araç alırsam 2. elde kaybım her zaman fazla olacağı için almam, almıyorum da.

Sıfır arabaya ayırdığım bütçe varsa o paraya 1 yaşında ama o modelin ya da başka modelin daha dolu segmentini alırım.

Canım sıkılsa 1 ay sonra satsan normal şartlarda zarar etmezsin, ama sıfır öyle değil. Aldın mı uzun süre binmek zorundasın.

Yıllarca aynı arabaya neden bineyim?

aldım. babam sağ olsun o almış gibi oldu ama aldım sonuçta. borç yiğidin kamçısıdır. 20 ay da kredisi vardı sıfır faiz. ben aldıktan 1 - 2 ay sonra arabanın fiyatı 10k artmıştı. şimdi baktım da ben alırken dolar 3.10 civarıymış. şimdi olsa yine alabilirim herhalde diye düşünüyorum. daha zor olurdu belki de ama tok kapı sesi olsun ne bileyim şöyle olsun gibi takıntılarım yok. gücümün yettiğini alırdım.

aldık. alıyoruz. ben oslam almam ama ailem garanti vs geyiğine kendilerini daha iyi hissediyorlarmış, alıyorlar. iki önceki arabamız ikinci eldi, çok kronik problemler cıkardı, o yüzden soğudular.

aldım. alırım da. özellikle yeni araba kullanmaya başlayan kadınların sıfır araba kullanması gerektiğini düşünüyorum. yollarda kalma durumu yaşanmaması adına.

ilk arabam sıfırdı, 2. yi de sıfır aldım. uğraşmak istemiyordum ikinci elle. dizel otomatik astra 111.500 e aldım

aldım ama artık almam. 20-30bin'de ikinci el tercih ederim bundan sonra.

3 sene önce aldım. İkince el'e güvenmediğim için almıştım ama şimdi alamam.

düz vites-otomatik? opel corsa'lara bak istersen. ama otomatiği çok yakar. Fransız markalarından kaç

corsa ford fiesta alabilirsin.

düz vites olacak

polo dizel.

O bütçeyle 2011-2012 model olursa ancak B sınıfı bir araç alabilirsin. B sınıfı benzinli ve düz vitesli en uygun seçenek Fiesta olur.

eğer izlemiyorsan,better call saul a da şans vermelisin derim.

bu dizi çok klişelerle ve mantısızlıklarla dolu, iyi bir yabancı dizi izleyici isen samimi gelmez.

hala başlamamış olman büyük bir hata..

sadece kaliteli yapımlar izleyen bir yabancı dizi izleyicisi isen kaliteli geleceğini sanmıyorum. gerçekten çok ortalama. her şeyi abartmaya bayılıyoruz.

başlama. the wire filan izle.

Aşırı mantıksız yerleri var ve dizi sonuna kadar sürüyor, bunlar öyle bi hale geliyor ki dizi akarken durup nasıl olur ya bu diyorsun. Bunları yakalarsın bi kere o kesin. Eğer canını sıkacaksa hiç başlama ama ben olsam şans verirdim, neden, sürükleyici bi hikayesi var insanı içine çekiyor, bölüm sonlarını güzel ayarlamışlar insanın devam edesi geliyor. Merak ediyor falan ve son olarak müzikleri harika. İzlenmez bi dizi değil yani.

baslamana gerek yok beklenti bu kadar yukseltildikten sonra izlenecek bir dizi degil.

oz izledikten sonra hiçbi dizi güzel gelemez. la casa de papel de aşırı balon bir dizi. bence sizi anca six feet under, the wire gibi kaliteli dramlar paklar.

oz ile kıyaslanamaz bile. hbo dramalarına devam etmeni tavsiye ederim.

etrafındaki herkes izledi ve muhabbetini çevirmek istiyorsan beklenti yukseltmeden ve mantık hatalarını göz ardı ederek keyifli izleniyor.

bu dizinin bu kadar popüler olmasına hayret ediyorum. saçmalıklarla dolu bir dizi

çevrende çok muhabbeti dönüyorsa izle, yoksa çok da şart değil

Başlarsan ne kaybedersin ki ? bi bölüm izlersin seversen devam eder, sevmezsen bırakırsın nedir yani

benim için gelmiş geçmiş en güzel dizi sopranos'tur. oz gibi karikatürize değil, breaking bad gibi klasik bir hikayeye sahip değil bu dizilere göre daha derin bir senaryoya sahip olduğunu düşünüyorum. sopranos kalitesini yakalayabilmiş bir dizi görmedim henüz.

Çok fazla mantık hatası var ve tempo çok düşük. Sevebileceğini düşünmüyorum.

evliyim. çocuğum dahil şifremi biliyorlar. ben de onlarınkini biliyorum. bunu bilmek bana gidip telefonlarını karıştırma hakkı vermiyor. onlar da benimkini karıştırmıyorlar.
sanırım biraz medeniyet seviyesiyle alakalı. o şifreyi acil bir durumda vs zor durumda kalmamak için alıyor ve veriyorum.

vallaha ben onun bütün şifrelerini bilirim, o benim bütün şifrelerimi bilir.
ama en son ne zaman onun telefonunu alıp bir şeylere baktım hatırlamıyorum. o da benim telefonumu eline alıp hiçbir şeye bakmaz.

ben evlilik durumunda telefon şifrelerinin bilinmesi taraftarıyım. dünyanın ellibin türlü hali var. başına ne zaman ne gelir bilemezsin. her an acil bir şekilde o telefonun bir şekilde açılması gerekebilir.

üzerine alınma ama bana bu "herkesin özel hayatı bidir" olayları biraz ergen muhabbeti gibi geliyor.

not: evliyim. sevgiliyken de gmail şifremi bilirdi (o zaman sadece gmail vardı face instoş filan yoktu lkjhsdflkjasjldfh) ama sevgililikte verilmese de olur. ilişkinin ciddiyetine bağlı.

Telefonumda şifre yok, istediği zaman alıp bakabilir.

Ben de onun telefonuna kendi parmak izimi tanımladım. Telefonunu kullanmam gerekince öyle kullanıyorum. Şifreliydi, şifresini de biliyordum normalde ama telefona şifre girmeyi sevmiyorum öyle. Kendi telefonum da o yüzden şifresiz. Eşimin telefonunda da şifre gir çık yapmamak için direkt parmak izini tanımladım :D

pin var, söyleme ihtiyacı duymadım, aklıma gelmedi. ama gerekirse söylerim yani dedikleri gibi acil bi durum olabilir.

pin harici ayrıca ekran şifresi kullanmıyorum. kullansaydım da onun yanında devamlı gizleyerek kilidi açamayacağıma göre zaten öğrenirdi.

evet tabi ki evli de olsan insanların özeli olabilir. ama bunu gizlemek için çaba harcayacağım biri ile evlenmezdim. yani telefona şifre koymadım diye her fırsatta karıştıracak biri ile evlenmemek en mantıklısı.

sifrelerini gizlemek isteyecegin biriyle birlikte olma + 1

evliyim.
birbirimizin telefon sifrelerini biliriz. hep bilirdik.
evde ortak kullandigimiz bir bilgisayar var onda onun facebooku, twitteri, benim maillerim, diger sosyal sayfarimizin sifreleri... her sey kayitli. hatta ipdadde de kayitli.

birbirimizi kontrol etmiyoruz. ozelimiz var ama bunun icin sifreye gerek yok. saygi duyuyoruz sadece.
trollemek baska ama :D

Ben bu "özeli özel kalmalı"daki özeli sahiden çok merak ediyorum. Ne olabiir bu özel telefonda olabilecek? Telefonda tutacağım özel şeyim neyi özel olabiir? Sahiden anlamiyorum. Sosyal medya hespaları mı? Yazıştığın iki uç cümle ya da paylaştığın fotoģraflar mı özel? Düşünüyorum düşünüyorum işin içinden çıkamıyorum. Telefonumda şifre yok.

herkese cevapları için teşekkür ederim.
ben bir şey sakladığımdan değil ama kıskançlık olarak problemleri olduğu için saklıyorum telefonu.facebookta ekli bütün kızların neden ekli olduğunu sinirlenip ss alıp tek tek sormuşluğu var.telefonu versem alakalı alakasız bütün dişi bireylerle konuşmalara takıp kafasında kurabilecek bir yapısı var.

şifremi vermek istememem, özel hayatımda sado mazo ilişkilerimi saklıyor olduğumu göstermez. kimse bana şifresini vermesin, ben de kimseye şifremi vermeyeyim. aramızda, o tarz bir güven olmadığı müddetçe neden birlikte olalım? evliymişiz, nişanlıymışız, sevgiliymişiz hiçbir aşamanın bir anlamı yok.

Telefonlar insanların özelidir, özel kalmalıdır. Bugüne kadar hiçbir kız arkadaşım şifremi bilmedi, ben de onlardan istemedim.

O dönemki gündeme bağlı. Olası askeri operasyonda ya da herhangi bir olay çıkarsa çıkartmazlar.

Çok düşük ihtimal.

Hükümet değişmedikçe çıkması imkansız bence.

Çıkar.

Bundan sonra bedelli çıkmaz. Süre düzenlemesi olabilir belki.

Bana kalırsa 2019 sonunda seçim yatırımı olarak çıkacak.

o saati kolumda beğenmeyip www.saatvesaat.com.tr şunu almıştım :)

yanlış yönlendirme yapmayayım bu arada paylaştığın saat güzel. sadece ben kolumda beğenmedim :)

İndirime inanma +1 Ben de beğenmedim.

fiyatını bilmem ama ben beğendim.

fakat ben sadece saat üzerine çalışan firmaları tercih ederdim. skagen'leri beğeniyorum, hem hafif, hem zarif.

saat kotu, o parayi etmez asla

black books

it's always sunny in philladelphia, kara mizah seviyorsanız bayılırsınız. hoşunuza gitmezse en azından 2. sezon ortasına kadar dayanın. hayatınızın en iyi dizisi olacağına eminim :)

big bang theory'i bilemiyorum. aşırı zorlama geliyor. gülme efektlerini kaldırsalar gülünecek bi şey kalmaz ortada bence.

Philedelphia + 2

Parks and Recreation
Community

İngiliz saymışsınız hep ama iyidir bunlar da.

Dizi olarak Shameless ve Californication'ı izle.
Film önerileri;

One Night in İstanbul
One Night at Mccool's
Trouw Met Mij
Logan Lucky
Relatos Salvajes

Tam aradığın tarzda The Jewel of the Nile var ancak 1985 yapımı.

Olmaz mıı. Bak bu çok tatlı: Yolda grubunun “Yeniden” şarkısı. Tam aşık olmalık şarkı. ^_^

1) Bir Bulgarca, hareketli bir şarkı.

www.youtube.com

2) Bir de Türkçe, ama eski. Girişini beğeniyorum.

www.youtube.com

Imagine Dragons - Not Today youtu.be

A Perfect Circle - Disillusioned www.youtube.com

bir rus çizgi filminden sjfjskss şaka yapmıyorum, her gün dinliyorum bu ara,

www.youtube.com

bir de bu var 1.5 dakikalık,

www.youtube.com

"mağazada kimsenin yanına bile yaklaşmayacağı isimsiz, tuhaf bir oyuncaktım. doğumgünüme kimse gelmedi" şeklinde başlayıp "ama şimdi gena'ylayım, o çok özel, dünyadaki en iyi timsah" diye devam ediyor jsafsajsk canım ya, çok seviyorum bu keratayı. dil öğrencisi olmanın en güzel yanı bu sanırım, ders diye sovyet çizgi filmi izletiyolar ahaha

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Ben parca degil de grup onerdim, son 2 haftadir baska bir sey dinlememisim nerdeyse.

Moğollar - Yolum Seninle (Sevmek Zamanı) www.youtube.com

shamir - straight boy
www.youtube.com

tarkovsky quartet – nuit blanche
www.youtube.com

bu pek son zamanlarda keşfettiğim bir şarkı sayılmaz, 3 ayı aşmış ilk dinleyişim, ama albüm çıktıktan sonra da bu aralar en çok dinlediğim şarkı bu oldu:
anna von hausswolff - the mysterious vanishing of electra
www.youtube.com

www.youtube.com

Moby - This Wild Darkness
www.youtube.com

Muse - Thought Contagion
www.youtube.com
,
WDL - Monster vs Angel
www.youtube.com

Royal Blood - I Only Lie When I Love You
www.youtube.com

Elbow - Grounds Fro Divorce
www.youtube.com

mustafa yıldızdoğan ~ gelmesin

www.youtube.com

Days Of The New - The Down Town

www.youtube.com

open.spotify.com

Yelawolf bitches jsjsjdkd

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Aklıma bu geldi: www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

önerilerin hepsini dinledim, hiçbirnin jö vö'yle alakası yok.

Bebe - mi guapo
www.youtube.com

www.youtube.com

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

En önemlisi ev, bok gibi paran yoksa ev al. araba zaten değer kaybeden bir şey. ev ise tam tersi; sürekli değer kazanır. hiç arabaya binme ya da çok kötü bir arabaya bin ama mutlaka evin olsun.

Araba al bir süre kullan sat ev al

siz bu paraları nasıl kazanıyorsunuz ya?

Bende fakir halimle ev diyorum.

Ev

ev

Ev, değerini kaybetmez.

30 yaşında mercedese binmeyip 45 yaşında mı binecen git al mercoyu.

ev.

nakitte kal ikisi de ölü yatırım bu aralar.

Hayalin Mercedes, alacak paran da var ama bunun yerine 30 yaşında yatırım olarak ev düşünüyorsun öyle mi? Epey saçma. Araba al, hayalin gerçek olsun, sonra gerekirse satar eve yönelirsin.

ihtiyaclarin ve beklentilerin neler ? ona gore dogru karari sen vereceksin zaten

benzer durumdayım. zor bir ikilem. aile planı varsa yakın zamanda, ev daha doğru bir seçim olur. o cepte. yoksa eğer zaten hangi hayalimizi gerçekleştirebiliyoruz ki deyip araba diyorum. haftaya yazlık lastikleri taktırmak için bayiye gideceğim. servis alt katta, satış üst katta. üst kata çıkmaya korkuyorum, kendime hakim olamayıp lastik değişmeye gidip arabayı değiştirmemek için. yine de şimdiden hayırlısı olsun.

araba

Ev her zaman iyidir. Ancak nakit bulundurmak bence su an daha akilkica. Anladigim kadariyla ikisine de ihtiyaciniz yok. O zaman ikisini de almayin. Bence yatirim yapilacak bir donem degil.

bir süre sonra sıradanlaşır araba, ev.

Ev

passat segmenti, 30 yaş civarı, bu kadar gizlilik anonim olduğunuz bir yer için fazla değil mi?

cevap ev

Maalesef ev

araba özel olarak iş sebebiyle para kazandırmıyorsa, ev.

northern exposure

vis a vis

Handmaid's Tale
Big Little Lies
The Fall
Bloodline

komedi de olur diyorsanız (git: You're the Worst)

This is us beğenen çok.

ek olarak (git: fleabag)

Californication

this is us'a başladım ben de. ilk sezonu bitirmek üzereyim her bölümünde ağlıyorum.

this is us +1

Bu turun agababasi nip tuck tir.

dostum seni o bulacağın işte bi öperler bi öperler, nereye geldim lan ben dersin.

iş hayatı öyle baba yanında olduğu gibi konforlu değil, kusura bakma.

uğraşıyorsun en azından kendi işinle uğraşıyorsun.

gidip yine fazla mesai, az maaş, sıkı çalışma temposu, bin türlü naz niyaz amir memur kaprisi çekeceksin , bi süre sonra lan niye uğraşıyorum ben 3 kuruş maaş için elalemi zengin ediyorum dersin.

bir makina çalışıyorsa parmaklamıycan.benden sana tavsiye.

ikisinin de kendi icinde zorluklari ve kolayliklari var. kendi isin oldugu zaman eeeeh beeeaaa nolursa olsun deme luksun var ama kendi isinde dogrudan etkilenen kisi kendin oldugundan oyle bir luksun yok. ayni sekilde maasli calisan oldugunda bi sicrama yapip yirtma sansin mumkun degil yok. ama kendi isin olunca guzel de bi sisteme baglarsan maasli calismayla kazanacagini misliyle katlarsin. insanlarla ugrasmak her iste zor. kendi isin oldugunda alacakli verecekliyle ayri, calisanlarla ayri ugrasiyorsun. baskasinin isindeyse super kurumsal bi yerde degilsen cogunlukla ustlerinin mobbingine maeuz kaliyor, calisma arkadaslarindan yana da sansli degilsen hayatindan nefret edecek duzeye geliyorsun.

sonuc itibariyle oyle ah duzenli isim azcik maasim olsaydi diye hayalini kurdugun sey elindekinden daha kotu bir yere cikabiliyor. en guzeli hic calismamak :) kim bulduysa calismayi kendisine diyecek bir cift lafim var :)

iş ne ?

babanız bırakınca işi sürdürebilecek misiniz ? yoksa başka bir ustaya fln mı muhtaçsınız ?

işin geleceği var mı ? tren çoktna kaçıp sektörü rakipler tuttu mu ? ne uzar ne kısalır mısınız ?

kendi işinin patronu olmak köleliktir ama keyifli bir köleliktir.

daha önce başkasının ya ında çalıştınız mı maaşlı ?

meslek, vasfınız, ihtisasınız, sektör vs. yazarsanız daha isabetli cevaplar gelir.
hiç başka bir yerde çalışmadıysanız sadece durumunuzda gördüğünüz eksiklikleri/memnuniyetsizliklerin bir yerin çalışanı olduğunuzda şıp diye yok olacağını hayal ediyor olabilirsiniz, ama olmayabilirsiniz de.

temel bilgileri söylerseniz, o sektörde çalışanlardan ya da onun hakkında fikri olanlardan daha ayrıntılı öneriler gelir diye diyorum.

ama genel bir şey olarak maaşlı çalışan olduğunuzda kimseye ağam paşam demeyeceğiniz bir dünya yok, haberiniz olsun.

bu durumda en güzeli çalışmamak evet :)

iş muhasebe ofisi. kendim de mali müşavir stajeriyim stajı bitirebilirsem ilerde kimseye muhtaç olmayacağım. işin geleceği konusunda kararsızım ne uzar ne kısalır gibi geliyor.(benim karamsarlığım da olabilir bu)

1 sene satış danışmanlığı,birkaç ay kargoculuk,1 sene kadar da başka mali müşavir yanında çalıştım.

@oscar beni en iyi tanımlayan cümleyi yazmış kendi işine sahip olmak kölelik gerçekten de. sürekli bir sorumluluk altındasın. tahsilatı ödemesi milletle yüz göz olaması felan bunalıyorum artık. benim altımda da 2 kişi var ve ikisi de saatleri dolunca gayet güzel çıkıp gidebiliyorlar yada çok zora gelince senden aldığım maaşı başkasında da alırım diyip rest çekebiliyorlar ama kendi yerin olunca rest çekmek gibi bir özgürlüğün yok. çünki en ufak sorunda benim telefonum çalıyor. bunun yerine yığsınlar dosyaları önüme yeterki benimle muhattap olmasınlar demeye başladım artık

3 senedir de burda çalışıyorum onu yazmamışım

Kendi işini yapmak çoğu açıdan avantajlıdır. Dezavantajları yok mu, var ancak maaşlı çalışan olmanın yanında lafı bile olmaz!

imkan ve gelecek varsa kendi işin daha mantıklı

öteki türlü yapay zeka geliyor, duman edecek hepimizi demedi deme ibrahim

aha seni en iyi anlayacak adam geldi.

2000 yılında daha üniversite 4. sınıf öğrencisiylen mali müşavir olan babamın "ofise eleman alıcazi part time sen çalışmak ister misin" dedi, boş boş gezeceğime ben başladım. başlayış o başlayış. önce part time, sonra full time, sonra stajı yap, ruhsatı al, büroyu devir al derken kendi işimi yapar oldum. hayatımda hiç farklı bir yerde maaşlı çalışmadım. yani babam tek değildi, ortakları vardı (ki onlar da kuzenlerim), pek iltimas da geçmediler, öteli elemanlar gibi maaşlı olarak çalıştım bir süre. yine de yabancı yer değildi.

şimdi bana sorsan, keşke o zaman kpss'ye daha çok asıldam, kursa gitsem memur olsam derim. rahat mı, rahat evet. sabah geç gelme, akşam erken gitme lüksüm var. kendim programlayıp istediğim zaman tatile gidebilme şansım var. güzel şeyler bunlar.

ama düzenli gelirim yok. 14 mükellefim var. tahsilat sorunu yaşamıyorum, herkes parasını ödüyor neredeyse ama kimse her ay tıkır tıkır ödemiyor. yani elime ayda geçmesi gereken para geçmiyor. o ay sıkıntılara giriyorum, ödemeler yapamıyorum, 2-3 ay böyle geçiyor, adam 3 aylık birden ödüyor. sürekli bir düzensizlik. bu düzensizlik yüzünden ne ev taksidine, ne araba taksidine giremiyorum. maaşlı olsam ayın başında tıkır tıkır param gelir, hesabım kitabım belli olur. liseden birlikte mezun olduğu ve tamamı memur olmuş arkadaşlarımın hepsi evlerini arabalarını aldılar, ben hala öğrenciyken ailemin aldığı arabayı kullanıyorum, çünkü düzenli para gelmediği için düzenli bir ödemeye de girmeye cesaret edemiyorum.

işin sorumlusu benim. elemanım da yok, tek çalışıyorum. bir şikrette çalışsan izne çıktığında senin işini bir başkası yapar. öyle bir şansın yok. ben izne bilgisayarı da götürüyorum, işler aynen devam ediyor. çünkü şu vatandaşın işe girişi yapılacak1 deidkleri zaman erteleme şansım da yok, bir başkasının yapma şansı da yok. ha elemanınız varsa o yapar, ama eleman demek en az 2300 lira masraf demek. 2300 lira elemana masraf etmek mi, tatilde bilgisayar taşımak mı? bence ikincisi. ama stres de eksik olmuyor.

2018 başında iki yeni mükellef geldi. bir de şirket kurdurdular. onların işlemleri, ayrı ayrı uyum sağlaması, gitmesi gelmesi, iş kaçmasın düzgün yapayım derdi, zaten var olanların işleri, geçici vergisi kdv'si derken ben günlerdir geceleri 3'e kadar evde çalışıp sabah 7'de kalkıyorum. uykusuzluk ve stresten ellerimde yaralar çıktı, gözlerim şişti. memur olsam skmişim işini, mesai saatimde yapar, en çok fazla mesaiye kalır çıkardım. en azından eve taşımazdım. bak eşim çocuğum arkadaşlarla buluşmaya gitti, ben ofisteyim hala, kendi hesabını kitabını bankasını doğru düzgün tutmayan ama acil mizan isteyen adama mizan hazırlamaya çalışıyorum.

şimdi hiç başkasının yanında çalışmadığım için bana bu işler zul geliyor. bilmiyorum maaşlı çalışmanın da zorlukları vardır ama en yakınımda, eşimde görüyorum, maaşlı çalışıyor, çok da çalışıyor ama maaşı da düzenli, vakti saati de belli. fazla mesaiye kalacağı zaman bile belli, pazar günü 14:00'e kadar gelinecek deniyor, 14:00 dedin mi de çıkıyor. mesaisini de alıyor. bu da bana cazip geliyor.

özellikle maaş işi çok canımı sıkıyor. kredi kartına 3000 lira borcum vari ödeyemedim. ama mükelleflerden 10.000 küsur alacağım var şubat sonu itibariyle.

gecikmeli de olsa alıyorum ama ben alıp borcu kapatana kadar yeni borç geliyor. düzen sıfır.

maaşlı çalışmak değil de ne yap et memur ol. en çok memurları kıskanıyorum. birlikte mezun olduğum adamlar uzman oldu, şef oldu, güzel ve düzenli maaş alıyorlar, yeşil pasaportları var, ben daha kart borcumu ödiycem diye bin tane mevzuata hakim olmaya çalışıp defter işliyorum, en ufak hatamda da binlerce lira ceza tehdidi ile karşı karşıyayım.

gerçi memur adamın da khk ile ihraç korkusu bilmemnesi var, arkadaşlarımın dairelerine kaç kişi ihraç edildii belki o da sıkıntı ama sanmıyorum bi boka bulaşmadılarsa benim kadar stres yaşasınlar. ben sırf günlük işlerim yüzünden bile bir gün huzurlu değilim.