www.google.com.tr ben bunu kullanıyordum yakın zamana kadar. bozuldu gerçi

dışarıdan tuhaf gözüktüğünü sanmıyorum. dikkat etmiyordur kimse

Eğer maddiyatla alakalı bişeyse farklı yorumlanabilir diğer hareketlerine bağlı. Cimri ya da teknoloji sevmeyen ya da ihtiyacım olanı alırım birisi gibi durabilirsin. Eğer maddiyattan dolayı öyle bir telefonun varsa da sadece paran olmadığını gösterir.

Arabam, param var hani...

Bu kadar takilacak bir durum yok bence. Teknolojiher geçen gün ilerliyor, ayak uuydurmaya kalkarsak her ay yeni telefon, bilgisayar vs almamız gerekir, e gerek yok.

Ben dışarıda gorsem cok dikkat etmezdim açıkçası, siz de telefonunuzla mutluysaniz kim ne demiş, onemsemeyin.

Bu dönemde yenilikleri takip etmek bir prestij göstergesi olabiliyor. Ama değişir işte iş-araba-para düzgünse tatlı bile gelebilir diğer türlü parasız 'telefonu bile eski' denilen adam olursun.

Ya aslında ben herkesin(hiç işine yaramayacak insanların) elinde galaxy s4, iphone 5s vb. görünce garipsiyorum. Ha cebinde sürekli interneti taşımak büyük kolaylık orası doğru. Ama ihtiyacın yok ki almıyorsun.(gerçi böyle şeyler kullandıkça ihtiyaç yaratıyor. Önceden takvim-plan uğraşmazken şimdi telefonuma giriyorum o bana hatırlatıyor mesela..) Ama sen Allah gibi adamsın her şeyi biliyorsun gerek yok afdsdsaf (söylemesem olmazdı :D)

iphone'um arızalandı ve yapılana kadar eski, tuşlu nokia telefona döndüm. bu esnada yeni bir işyerinde çalışmaya başladım ve gördüm ki, telefonun kadar maddi olanağın olduğunu düşünüyor insanlar.

büyük bir kolaylık ve keyifle de kulandım kvk telefonumu nihayet gönderene kadar, yenisini de alabilirdim ama hiç ihtiyaç duymadım.

+18 yorum:


afedersin ama skmişim milletin gizli fakirlik kompleksini, keyfine bak sen!

Adı üzerinde Telefon! O sebeple ilk görevi konuşma eylemini halletmek.
Ne tür olduğu önemli değil.
Yeni modellerle insanlar aynı masada muhabbet edemez olmuş maalesef, gördüğüm bu.
Tabi akıllı kullanan insanlara lafım yok.
Yani bana göre çok önemsiz bir detay, kimin ne tür bir telefonu varmış diye asla bakmadım bugüne kadar.

ben nokia 1112 i kullanıyorum. Çevremde çok konuşuluyor bunu kullanmam, gelişmiş bir cihazım olsa bu kadar konusulmazdı. hiçbir özelliği yok telefonun. alo diyor, msj cekıyor. küçük olduğu ve ihtiyacıma cevap verdiği için kullanıyorum. bir cihaz az yer kaplamalı, rahat kullanabilmeliyim, arabada düşebilmeli, spor yaparken rahatsız etmemeli. yokmuş gibi olmalı. büyük cihazlarla uğrasamam. hatta gecen gun soyle bi duyuru açmıştım: eksiduyu.ru

Maddiyatsa ayrı bir durum ama sırf marjinalliktense eleştiririm ben. Teknoloji kötü bir şey değil, elinin altında google olması, twitter gibi artık haberlerin paylaşıldığı nadir ortamlara çabucak ulaşabilmek, insan kendini niye bunlardan özellikle soyutlar ben anlamıyorum.

mutlusismankedi2015 +1453 demek istiyorum

fakirsindir, imkanın yoktur, teknolojiyle ilgilenmezsin hatta ihtiyacında yoktur sonuna kadar anlarım ve saygı duyarım ama ''öö ben marjinalim yaaa, herkeste var ben kullanmıyorum o yüzden'' gibi hipster takılanlara ayar oluyorum. anında trafiğe, istediğin habere, gündeme bakabiliyorsun bunun nesi kötü

fişe takılı olmayan bi üçlü prize/ ara kabloya tak açtırıp. düzelir

Actirmadan, evde bir prize takmaya çalışsak pinler içeri girerken düzelir mi? Sözkonusu olan iri bir hoparlör de, götürme şansı yok.

elektrik olan bir prize sokuşturmaya çalışırken ark yapabilir girdi gircek derken. korkutur. açtır biraz elektrik olmayan prize tak baştan.

Penseyle tut, yamulma yönüne ters yönde abanmadan yavaşça aç.

alakasız olcak ama santur dinle biraz. kanundan daha kolay öğrenilebilme ihtimali var gibi.

İmkansiz diye bir sey yoktur, 26 yasında müzik deneyimi olmayan biri olduğun icin kanun virtüözü olman artık cok zor ama 2-3 yıllık bir eğitim sonucunda gayet iyi parça çalar hale gelebilirsin. Emegine ve sabrına bağlı. Ankara'da yaşadığım icin kurs oneremeyicem, ama kafana koyduysan pesine düş kanunun.

maasi olan varsa onun maasa haciz konur.

ev ve yaşamın devamı için zorunlu eşyaları alamıyorlar. fakat zorunlu ihtiyacın dışındaki ve lüks olarak nitelendirilebilen eşyaların haczini ve muhafazasını yapabiliyorlar. ya da evde aynı üründen birden fazla olduğunda örneğin 2 adet televizyon var bu durumda haciz ve muhafazası yapılabiliyor. ayrıca evdeki ziynet eşyaları, gümüş ve nakit para için de işlem yapılabiliyor.

kalkmış evet bende icra var ordan öğrendim avukattan. ama her gün telefonum aranıyor "icra dosyanız memurlara teslim edildi evinizde olmazsanız çilingir masrafları da eklenecektir." diyen bir bant kaydı her gün, 3 aydır her gün arıyor.

3 ay ödemediniz mesela;
1. sırada uzlaşma oluyor. 1 ay daha zaman veriyorlar
2. sırada taksitlendirme oluyor. faizliyle birlikte taksitlendiriliyor.
3. sırada icra takibi başlıyor. avukat masrafı dosyaya ekleniyor.
4. sırada avukat borcunuzu taksitlendiriyor. ödemezseniz
5. sırada avukat borcunuz için haciz yolu ile almayı talep ediyor.
6. sırada haciz olarak ilk önce banka hesaplarınızda para varsa ordan el koyuyorlar yetmezse
7. sırada gelecek maaşınızda dahil çalışıyorsanız bankanızdan maaşınızın %25 kısmına el koyuyorlar her ay.. çalışmıyorsanız
8.sırada uzlaşma ve hapis cezası geliyor.
9.sırada hapis cezası paraya çevrilmiş olarak çıkıyor karşınıza
10. sırada hapis ile cezalandırılıyorsunuz.
11. sırada evinize geliyorlar. alabilecekleri fazla ve temel olmayan tüm eşyaları alıyorlar.

cama kapıya öten alarm tak.

karabasan diye bir şey yok. "götün yiyosa gel bu akşam lan sikerim" de uyumadan önce. her zamankinden farklı bir şey olmayacak. hırsız olayından kurtulunca gece uyanmayacaksın. böylece karabasanda olmayacak..

Sürekli mi dönemsel mi? Arada bir ben de seninkinden farklı ama aynı şekilde uyutmayan kabuslar görüyorum, fakat sallamayınca geçiyorlar.

Yine de her ay ziyaret ederler en azından birazcık zayıf düşsem bile.

Semerkant / AMIN MAALOUF

Yakın tarih için olmazsa olmazlardan. Tüfek, Mikrop ve Çelik

tr.wikipedia.org

edit: ben belgeselini seyrettim, kitabını aldım da başlayamadım daha. carls sagan kozmos okuyorum bu aralar.

edit2: yakın tarihle kastım yakın tarihi anlamak açısından.

bozkırdaki çekirdek - kemal tahir. köy enstitüleriyle ilgili bir roman. henüz okuma aşamasındayım fakat hoşuma gitti ve feci bir baskı yapıldı bunu almam için. pişman değilim. ayrıca yukarıda ibomiu demiş, semerkant ömrümde okuduğum en iyi kitaplardan biridir. şiddetle tavsiye ederim.

fikir kötü değil ama maliye ile başın derde girebilir. En azından en düşük bütçeli şekilde ne kadara mal olur bu bunu düşün. vergi levhası falan olacaktır mutlaka vb evraklar ne kadara mal olur bunu hesapla.

Sen misafirlikte iken birisi isterde yok dersen tekrar aramayabilir.

millet check-in yapmadığı yerde birşey yemiyor artık.

almam. kırk yılda bir yediğim bişi. çevrede gördüğüm ( en azından adana ve mersinde) bütün vafılcılar da 3 ayda batıyor.

ortalama waffle fiyatları 7-8 tl civarında ve bu da bir waffle için yüksek bir ücret. daha makul fiyatlarda olursa bence bu fikir güzel.

1- Evet. Kazancını vergilendirmen gerekiyor.

2- Sen olsan sipariş verir misin? Bir de günde/haftada/ayda kaç kez waffle yiyorsunuz? Misal ben bu sene 2 kere yedim. Yani sürdürülebilir bir gelir mi?

waffle benim bildiğim cam tezgahın önünde dikilip "şundan olsun, şundan koy, şu ne? iyi ondan da olsun biraz" vs denerek sipariş verilen, hazırlanırken izlenen bir şey. telefonla waffle sipariş olayına şimdiye dek şahit olmadım. ayrıca insanlar marka isteyecek, dükkanın nerede bilmek isteyecek, evde yaptığını öğrenirlerse güvenmezler. bir dükkana kıyasla -10 mağlup başarsın.

kısacası deneme.

güzel fikir fakat kıl birine denk geldin diyelim götürdün siparişini nerede bunun fişi derse ne vereceksin??

eve mi kitleyeceksin kendini peki? yani haftanın 7 günü/gecesi hep evde mi olacaksın?

üzgünüm ama kötü bir fikir.

1.waffle=sevgili ticareti.. sevgili "hadi waffle yiyeliiim" "waffle yiyelimmiiii" der sende evet dersin.wafflecının önünden geçerken yersin..
sitele gibi yerleşik hayatı olanların büyük bölümü hala sevgilisi ile rahat rahat eve gelemiyor. gelebilen kesimde öğrenciler pek sitelerde oturamuyor.

2.waffle bir ihtiyaç değil keyif.. keyif yapmak isteyen genelde evine tıkılmıyor.

1- maliye ile başın belaya girer. belediyeden ruhsat alman gerekiyor ayrıca sağlık memurları gelecek sana bakcak ortam nasıl temizmi değilmi diye
2- insanlar sipariş vermez tutup bir dükkandan vermek varken neden evden versinler ?
3-fikir daha çok tv dizilerinden esinlenilmiş gibi.
ortamın musaitse taksimdeki kafeler gibi yapabilirsin adamlar daireyi kafe ortamına çevirmişler daha çok ev ortamı gibi kendine ait bir odan olur ama sanmam tutmaz.

hem fikir pek mantıklı değil hemde bir çok wafflecı zaten evlere servis yapıyor.

doğru söyle,yakın zamanda 2 broke girls mü izledin?

en hızlı çözüm bana göre;
- marmaray ile ayrılık çeşmesi.
oradan da kadıköy-kartal metrosu aktarma. sonrası kartaldan itibaren bir adet gebze-harem dolmuşu bulman e5 üzerinde. o seni tuzlaya götürür. ve maalesef banliyö trenleri geçen sene hazirandan beri yok.

banliyo 2015 yazına kadar çalışmıyor. otobüsle veya minibüsle gidersin tuzla'ya en kolay.

sakın minibüse binme. marmaray + metro (ayrılık çeşme) + otobüs (kartal'dan) takriben 1-1.5 saat sürer

Tuzlanın neresine gideceğine bağlı.. Tersanelere gideceksen yani gideceğin yer e5'e yakınsa kolay. gerçi kolay dediğime bakma, yol iflahını şey edecek ama olsun.

- marmaray (ayrılıkçeşmeye kadar)
- kartal'a kadar metro (son durak zaten)
- "17B" isimli otobüse binip e5te gideceğin yere en yakın yerde inebilirsin. biraz dolaşır ama bu. 500t de var, tuzla-içmeler'e kadar gider. gebze harem minibüsleri pek hoş bir ulaşım yöntemi değil :) otobüsler güzel, hem kartaldan binersen bomboş oluyor 17B. kartal köprüsünün yanındaki büyük otobüs durağından binmen gerek. e5teki duraktan geçmez dikkat et. otobüslerin ilk kalktıkları büyük durak vardır, oradan bineceksin. hem otobüse binersen aktarmada çok komik bir rakam çeker. minibüse gerek yok.

ulaşım araçlarını bilmiyorum ama istanbulun taksidolmuş şöförleri çok çılgın.. herhangi bir ulaşım aracının daha hızlı olabileceğine ihtimal vermiyorum.

ibomiu: o güzergahta öyle değil. aynı yolda toplu taşımanın 1,5 saatte gittiği yere arabayla 15 20 dakikada gidebiliyorum basmaya göre.

marmaray+metro ile kartal köprüsüne kadar gel, oradan 130 ya da 130A kodlu otobüslerden birine bin. tuzla'nın içine kadar geliyorlar yarım saatte falan.

bence bir doktora görün.

sigara?

sigara yok pipo var

her şey hatta gaz bile olabilir, acilde bi röntgen ve ekg derim ben.

Hemen acile gidin lütfen, kalp krizi değildir büyük ihtimalle ama bunun hiç şakası olmaz Allah korusun. Kalp krizi bile olsa hemen acile gidip müdahale yapılırsa kalbiniz hiçbir hasar almadan kurtuluyorsunuz. Lütfen acile gidin, hiçbir şey kaybetmezsiniz...

kilo durumu nedir? zayıf ve uzun boylu isen "spontan pnömotoraks" a oynarım kartlarımı

aynısı geçen bana da oldu, baya ağrıyordu, meğersem gaz sıkışmış. bi hafta on gün de geçmedi hatta, azalarak bitti falan. ama bunu doktordan duymak en iyisi tabii.

kapı değişirse acayip değer kaybeder sakın yapma. çekiçlle düzelt hatta böyle kalsa bile olur.

bir araçta değişen olması,o aracın değişen parçasının tamir edilemeyecek düzeyde büyük bir kaza geçirdiğine yorulur ikinci el satışlarında, yani parçanın boyanması, değişmesinden daha iyidir, daha az değer kaybettirir. aracınızın kaybettiği değeri de, dava yoluyla karşı taraftan talep edebilirsiniz.

Düzeltebiliyorlarsa düzelt. Değişim son seçenek olsun bence. Ne kadar değer kaybeder bilmiyorum. Sen de biliyorsundur ancak belirtiyim tekrar fotoğraflarını sakla, satarken boya/değişim olayını açıklarsın. Çok fazla bi durum olmadığını göstermek açısından.

edit/ekleme. bunu rahat düzeltirler.

kasko ya da trafik sigortası tarafından gelecek eksper belirler bunu, değişim - tamir. gördüğüm kadarıyla o hasarda değişim olmaz boya ve düzeltme yaparlar.

sıfır kapı taktıracağına böyle sat daha pahalıya satarsın. mal la bizim millet.

boya'yı lokal olarak yapabilirlerse çok iyi olur. macunlattırmadan kurtarılabiliyorsa daha iyi olur. birde detaylı fotografları aracı satana kadar sakla,hatta tutanak ile birlikte sakla.

arkadaşların da belirttiği gibi sakın değiştirtme. Zaten fotoğraf yanıltmıyorsa değişebilecek ekstrem bir durum yok. Düzelttirip boyatmadan waxlar ve çizik gidericiler ile boya koruma ile azaltmaya çalış.

buna sigorta eksperi karar verecek. büyük ihtimalle tamir edilmesine karar verecek. bu fotoğrafları muhakkak sakla, satacağın zaman alıcıya hasarı gösterirsin. çok önemli birşey olmadığını anlatırsın, fiyatı fazla düşürmene gerek kalmaz.

Bu kapılarda hiçbir şey yok. Sakın değişim talep etmeyin. Yetkili servise giderse değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar. Tamir etmek istemezler. Kaskonuzun anlaşmalı olduğu servisleri öğrenin. İllaki yetkili servise götürmek zorunda değilsiniz. Bazı kaskolar autoking tarzı yerlerle anlaşmalı oluyor. Araştırmakta fayda var.
Geçmiş olsun.

mardin beyaz olsa minas tirith olurdu

izmir-rohan (ata binen sünnetlik çocuklar)

Moria bana hep kapadokyayı anımsatır

kapadokya - minas tirith.. çılgın atlar diyarı

Rivendell Kazdağları'ndaki Ayazma olabilir.

angmar - şırnak
ayrıkvadi - eskişehir (dağların arasında ve türkiyeye göre mimaride sanatın zirvesi(evet türkiye ortalaması düşük iki nasreddin hoca heykeli bile yetiyor ortalamayı aşmak için))
Moria - zonguldak
dor guldur - rize

tanısak çok özlerdik eminim, iyiyiz senden naber? :)

terk et burayı. kimsin de beni tanımıyorsun? burayı terk et!

Senin işinde zor, umarım bundan sonraki hayatımda sen olmam..

valla tanımıyorum, tanısam hem çok severdim hem de çok özlerdim :))

seni yerim ne tatlı şeysin sen öyle

tatlı dilin bir narsisti bile dile getirdiği an değişik açılardan ekranda. hadi sevişin. online olsa daha iyi..

kaç kere de söyledim şu modlara, herkesi almayın şu duyuruya diye :(

internet kullanıcılarının ekşici duyuruculara laf etmesi.. ahh ne günlere kaldık. kaç kere dedik duyuru ekşi içinde kalsın diye. adeta 1950 beyoğlusuyla 2013 yılbaşı taksimi arasındaki farka döndü.

oo hocam nerelerdesin yahu? özlettin ha kendini. (tanımadı)

şaka kardeş şaka
seni tanımıyorum o şaka değil de, herkes girmesin duyuruya kısmı şaka. duyuru açmışsın, beni özlediniz mi diye, insanlar da iletişim kurmaya çalışıyor seninle. neyse uzamasın mevzu.

çok özledim ya :( nerdesin sen :((

Belli ki hep özletiyorsun, sen sevdirmeden özletenlerdensin..

Bir de gösteripte sonra kendini bir şey sananlar var o konu dışı.

internet kullanıcılarına laf edenin kullanıcılardan sonra duyuruya gelmiş olması da harikuladeymiş ha.

i57.tinypic.com

gitme..

kısa.

ama ilk fotoğraftaki gibi değil. son fotoğraftaki gibi. ya da 3 numara. ama uzatma kesinlikle. çok sönük duruyor saçların öyle.

kısa halı daha iyi otobus mınubus taksi tren bip bip

Kisa

takım elbise için bilemiyorum ama normalde uzun daha iyi bence.

uzun

kısa abi düşünme bile

elorelia+1 kısanın son hali. hatta kısanın kısası.

Büdüt: Uzun saçlı halim, askerden önceydi. Askerden geldiğim için düşünüyorum tekrar uzatmalı mıyım diye.

Ayrıca yorumlar eşit sayılır. Yahut daha farklı önerileriniz varsa, daha kısa daha uzun tarzı, onları da duymak isterim.

Bu arada, trumanshow; övdün mü yerdin mi anlayamadım. O adamların da bi karizması yok mudur ki :d

www.kontrolhaber.com belki bu yakısabılır dıye dusunmekteyım ama ınmeyecekse o saclar

4.bp.blogspot.com bi de bu

askerde kilo neyin aldınsa daha farklı durabilir. uzun ama dağınık olsun. fönlü kızlar gibi olma.

Kardeşim, sakın yanlış anlama beni, kötü manada söylemiyorum çok farklı bir tipin var. ; kesinlikle ajanslara falan kayıt ol. Diziler falan hikaye, sinema filmlerinde oynarsın.

ben askerdeki halini pek begendim. oyle kal.

kesinlikle kısa ve hatta daha kısa.

oha kiz gibi sacin var abi ipeksi yumusaklik.

yeni kiz arkadasini dinle. at kuyrugu, takim elbise cok havali

kisa +1

kısa

uzun saç iyidir. mümkün olduğu kadar arkaya atma ama.

uzun daha iyi be abi uzat gitsin

Uzun tabi olm, uzunken tatlisin, kisayken siradan. Ayrica kisa olunca bi uc yas kuculmusun resmen.

kardeş sakın isyan etme sınavın büyük.. uzat bence. hiç beklenmedik şekilde birini öldürebilir, tecavüz edebilir havası katmış.

uzun

bence bu kadar güzel saçların varken kısaltma yalnız uzatacaksanda değişik model yap.

örnekler için;
www.google.com.tr

bence de uzun. kısayken çok standart bi tipsin ama uzunken sarı ve başka. her zaman farklı gelir uzun+sarı ama kısayken çok sıradan dediğim gibi.

Saçlarım uzunken biraz fazla dikkat çekiyordum bu doğru. Ancak kısa tut diyen de çok. Sanırım uzatacağım, rengi filan farklı biraz hem. Burada da bayağı bir uzat diyen var. Sıradan olmaktansa tekrar uzatayım

hangi ülke olduğuna bağlı.. %99 çalışır ama genelde tr de penta band kullanılıyor.

en makul tercih diye bir şey yok. söylediklerinize göre alabileceğiniz telefon belli, nokta atışı: iphone 4 8gb. biraz zorlarsanız 4s 8gb olur.

iphone 4 almayın.

1000 lira civarına alacağınız apple cihazı ancak 1 sene daha kullanabilirsiniz bu gidişle. Bütçenizi artıramıyorsanız farklı markalara bakmak kaçınılmaz bana sorarsanız.

o fiyata 5 al geç

10-24 nisan arası metro'da 4s satılacak. kaçırma madem.

abload.de

Huawei Ascend P6 1000 TL

çok çok karışık bir yer. büyük binalara marjinal gruplar ayakkabıları ile girerken daha küçük, eski gösterişsiz binalarda dedikodusu yapılıyor. her kesimden insan var. park yeri biraz sıkıntıdır. bir kaç sokak arkalara park etmek zorunda kalabilirsiniz. ama oturacağınız binaya göre hepsi..

genetik çok önemli bir unsur.
yıllardır türk halkı karbonhidrat ağırlıklı besleniyor, geçim sıkıntısı bir yana çoğu eve et, balık girmiyor.
anadolu kültürü ''ekmeğe'' dayalı bir kültür.
yanında ''ekmek olsun da '' peyniri, domatesi ona katık yaparım zihniyeti var.
böyle bir neslin torunları olarak baştan 2-0 yenik başlıyoruz.

spor desen zaten yok, günlük çalışma saatleri sosyoekonomik düzeyi düşük olan insanlar için bir hayli fazla, yorgun argın gidip spor yapacak hali kalmıyor, sporu düşüncek hali bile yok geçim derdinde.

sosyoekonomik düzeyi düşük kesim diye bahsediyorum çünkü zaten sokakta gördüğümüz insanlar %80 orta-alt seviye gelir düzeyinin insanları.

geri kalan üst kesim zaten süper bakımlı, fit ve birbirlerini görebileceği sosyetik mekanlarda takıldıkları için ayrı bir küme bence.

türkiye profili orta direk üzerine kurulu bir algı bırakıyor bende maalesef.
bunun genetik olarak istisnaları var elbet ama %40ı filan böyledir anca.

peki geçim sıkıntısı bulgar ve rus, sırp gibi ülkeler yok mudur? onlar çalışmıyor mu? fark nedir?

bildiğim kadarıyla onlarında durumları pek te iyi değilmiş.

bulgar, sırp ülkelerinde zamanında sosyalizm/komünizm etkileriyle spora dehşet yatırımlar yapılmıştı. Bulgaristan'ın şu andaki durumunu çok iyi bilmiyorum. Fakat Eski yugoslavya'yı ele alalım. Adamlar zibilyon tane ülkeye ayrıldı her bir minik ülke sporda ayrı ayrı başarılı ülkeler haline geldi. Dolayısıyla "sığır gibi" bir yaşam biçimleri yok. Geçim sıkıntısı olsa da çocuklar spora gidiyor, spor hayatlarının bir parçası oluyor.

Onun dışında ekmeğe bu kadar bağlı çok fazla toplum çok azdır herhalde. Yani Antakya'da künefeye ekmek banan adam gördüm bak o derece.

Sizin dediğiniz şeyi almanya ve italya'ya gittiğimde ben de düşünmüştüm. Almanya'da milletin kahvaltı diye yediği şeylerin yarısı çikolata, reçeli hamur işi tarzı şeyler. İtalyanlar hamur işlerine bayılıyorlar. Fakat Almanya'da meseai saati sonrası yağmur çamur demeden yürüyen koşan insanlar inanılmaz fazla. Park bahçe sayısı çok tabii şehrin içind ebu büyük bir avantaj. İstanbul'da az bi yürüyeyim geleyim desem arabayla 45 dk yol gitmem lazım minimum. Onu da trafiğe denk getirmeyecem diye uğraşacam da bilmem ne. Halbuki orada insanlar ya metroyla 5-10 dk'da ya da yürüyerek 15-20'dakikada kendilerien güzel bir yürüyüş mekanı bulabiliyorlar.

Almanya ayrıca sporun neredeyse her branşında iddialı bir ülke. Onlarda da çocuklar küçük yaşlarda sporla tanışıp bunu hayatlarının bir parçası haline getiriyorlar. Bir de insanlarda (kıt almancamla almanca terim kullanmayı deneyecem umarım almanca bilen ya da almanya'da yaşayan biri gelip ağzımı burnumu kırmaz) klüp gibi şeyler çok (verein). Yani birkaç hentbol meraklısı yerel bir hentbol klübü kurup düzenli olarak oynuyor. Az ötede badmintoncular bir araya geliyor. Bir de bu işi sahipleniyorlar deli gibi. Bizde olsa 3 gün gidip sıkılır insan. Bizdeki halısaha kültürü adamlarda her sporda var. Masa tenisi oynayan adamlar var düzenli olarak. Bizde kantin aktivitesi seviyesinde masa tenisi.

Bunun yanında italyanlar habire hamur işi yiyorlar ama heriflerde dış görünüş takıntısı var. Beslenme düzenleri bana çok ters. Amcalar saat 22:00'da akşam yemeği falan yiyorlar ki benim tam uyku saatim. Ama onlarda dış görünüş takıntısı olunca o adamlar da habire spor yapıyorlar.


Rusları da çok takdir ederim bu konuda. Kuzeyde bir şehirde kalmıştım 40-45 gün kadar. Herkes çocuğunu buz patenine gönderiyor. 20.000 nüfuslu şehre de devasa iki tane buz pateni spor salonu yapmışlar. Buz hokeyi oynayanlar, sürat yarışçıları, artistik patinajcılar her şey var. Zaten yılın 9 ayı kar altında şehir. Normalde aktivite olmaz diye düşünür insan ama herifler her şekilde spora bağlılar.

Ben şimdi kendimi düşünüyorum. En son ne zaman "düzenli spor aktivitesi" içinde bulundum diye. Geçen sene bir ara tenis oynamaya başladıydım yazın. Havalar bozunca bıraktım. Daha da spor yapmadım. Bence kilit nokta spor kültürü.

@ibomiu mühendislik kitaplarının hası ruslar tarafından yazıldığı halde niçin firmalar buradan mühendis götürüyor sanıyorsun? saat 5 oldu mu iş kalmış kalmamış adamın sikinde değil kalkıp gidiyor evine. adamlar 3 saat fazla kıçını yırtsa da daha iyi yaşam standartı yakalayamayacağının farkında olduğu için gidiyor kendisine, ailesine zaman ayırıyor. biz patron istedi aman mesaiye kalalım da işten olmayalım diye tırsak tırsak çalışıyoruz.

rus-beyaz rus-moldovyalı vb. ablalar için şunu söyleyebilirim (ben 83^lüyüm kendi kuşağım ve üstü için konuşuyorum) küçükken ya bale yapmışlar, ya piyano çalmışlar, ya yüzmüşler, atletizme gitmişler (ya da hepsi birden oha!)
doğu almanyada kaldım epey bi süre bu ablalardan bi sürüydü..çok da dişiydiler ve kibardılar ellerimi tutup ne güzel yumuşacık ellerin var diyen rus bir madam biliyorum mesela, çok konuşurduk; çok geçim sıkıntısı çekmişler, kadınlar erkekler kadar çalışmış, doktora programındakilerden çoğu evliydi ve ülkelerinde iş bulamadıkları için eşleriyle ayrı ayrı yerlerde çalışıyorlardı vs. yani geçim/ekonomi vs. bizden daha iyi değildi. ama tee çocukluktan alışmışlar, spor, sosyallik, kültürel faaliyet normal birer parçası olmuş hayatlarının, içselleştirmişler. yeni nesilde ise dış görünüş merakıyla daha çok özen gösteriliyormuş, kendi demelerine göre. Bizim kuşak daha sade ve eğitimi önemseyen kızlardı benim gördüğüm.
Türkiyede ise şöyle (bence): bizim nesilde durum hadi yine iyiydi, şimdi bizim nesildekilerin çocukları oluyor...çocuk ne bahçede top oynayabiliyor, ne evde kahvaltı yapabiliyor, haftasonu AVMlerde hamburger yiyor (biz profesyonel spor yapmasak da en azından koşup oynuyorduk, ev yemeği yiyorduk, yetişkin insanlar olarak da dikkat etmek elimizde her ne kadar toplumsal alışkanlık ve imkan olmasa da birey olarak yapabiliriz bişeyler)...çocukların ise beden kitle endeksleri berbat olmalı. yani uzmanı değilim de asıl yeni gelen nesil obez geliyordur zannımca. toplum geneli için konuştum elit mahalleler farklı olabilir.

evet, o bahsettiğin ülkelere göre her zaman sığırdık. bunun temelini biz atmadık tabii, onun incelemesine girmiyorum. toplumun geneli için konuşursam, 2000 lere kadar doğan nesil yine idare eder diye düşünüyorum. asıl sığırlık, bu yeni doğan ve doğdukları anda ellerine bilgisayar, tablet tutuşturulan küçük çocuklar ile başlayacak gibime geliyor. sığırlık burada her iki anlamda aslında, sadece vücut değil, bahsettiğimiz şey ile beraber sığır davranan bir jenerasyonda geliyor.

haklısın! çok uzatmadan şöyle yazıp geçicem; 22 yaşındayım küçükken futbol oynadım,1.5 sene tekvando falan yaptım 17 yaşımdan beri yılın 8-9 ayı fitness yapıyorum.

Türkiyede gittiğim spor salonları kaydolup gelmeyen üyelerden geçinirdi,biz de bir 5-8 arası yoğunluk görürdük işten sonra gelip takılanlar yüzünden.Sabah gittim mi koca salonda 6-7 kişi olursa kalabalık yeaa derdik.

1.5 yıldır polonyadayım sabah 10 da gidiyorum salon dolu,14 de gidiyorum dolu,akşam gidiyorum zaten herkes orada.
burda spor yapmayanı dövüyolar,kimileri var okula gidiyor,part time çalışıyor,akşamüstü sporunu koşusunu yapıyor,gece de partisine akıyor,helal olsun diyorum.

not: Polonya, Türkiye kadar gelişmiş bir ülke değil,geçim sıkıntısı baya var.

Hem kültürle ilgili bir kısmı var, hem de yaşanılan coğrafya ile ilgili. Kuzeye gittikçe kızlı erkekli ezilen egomuz, Kuzey Afrika'ya gittiğinde tavan yapabilir. Bu coğrafyanın insanının yapısında sülün zayıflığı pek yok. Arap Coğrafyasına bakarsan ise onlar da enine değil ama dairesel bir şişmanlıkları var.

Hepsinin suçunu coğrafyaya atmış gibi olmuşum ama öyle değil tabii ki, o da bir etken sadece.

ya kafasının ortasındaki kelliği yanları uzatarak kapatmaya çalışan, yandan uzattığı saçları ortaya yatıran yaşlılarımıza ne demeli?

bu daha itici geliyor bana.

acayip bir antipati değil ama "bu ney lan" diyorum ister istemez. biraz ilginç bir görüntü oluyor. bizim mahallede bir berber var, adam belki 70 yaşındadır ama fırça gibi saçı var, her sabah takım elbise falan giyiyor. o antipatik değil de çok sempatik görünüyor mesela.

Ben seviyorum, sempatik geliyor bana. Bana hep istediği hayatı belli bir yaştan sonra yaşamaya başlamış ya da en sonunda rahatlayabilmiş gibi geliyor, "Yürü be adam" diyorum.

Bence de hos degil ama takilsin gencler ya, hangi hamleleri hangi takintilarinin antitode u bilemeyiz,, peruk takanlarla bile barisigim

ben çok seviyorum. hatta yaşlanabilirsem ben de yapacağım.

Ben de çok seviyorum o adamları. Sarılasım geliyor.

yaşlı adamları kesip ''şunun saçları ne kadar itici'' veya ''oyş çok tatlı sarılasım öpesim yalayasım geliyor'' demek neyin nesi la? yaşlı adama en fazla toplu taşımada yer verirsin, niye onlara karşı olumlu-olumsuz hisler besliyorsunuz? kendinize gelin rica ediyorum. :)

sorun sende.
ne alaka yani? insan sev biraz.

reha muhtar bile saçını uzatınca gözümde karizmatik hale geldi, var gerisini sen düşün.

al benden de o kadar.güzel görünse tamam diyeceğim de,
amca yaşlı başlı adamsın,adnan şenses e dönmüşsün, adam gibi efendi gibi olsana traşını.

"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olmak yâda milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak gerekir."

Milletvekili seçilme yeterliliği çemberi daraltsa da yine binlerce aday çıkabilir hâlâ oy pusulası dev olabilir.

Meclisten olmak şart değil.
20 milletvekinin mzasıyla meclis dışı aday da gösterilebiliyor.

www.tbmm.gov.tr

sanıyorum üniversite mezunu olma şartı var

şurada uzun uzun bilgi bulabilirsin. gencvefit.com
nasıl kilo alabileceğin, nasıl çalışacağın, ne yiyebileceğin, ne kadar yiyeceğin vs. hazır programlı halde var. yeni başlayan için güzel bir kaynak, sonrasında zaten devam ediyor olursan spor salonunda program yaptırabilirsin.
kilo almak öyle birden olacak bir iş değil, hele ki "basit düzeyde" yaptığın sporla kas kütlesi arttırmak 1 ayda zaten mümkün değil.

1-düzenli ve kaliteli besleneceksin
2-düzenli sporunu yapacaksın, gerçekten zorlanarak ve programlı olarak yapacaksın.
3-yeterince dinleneceksin

kilo alma amacında olsan bile kardiyonu yapacaksın, kondisyonunu yani kalbini önemseyeceksin. sabırlı olacaksın ve yavaş yavaş sonuç alacaksın.

hocam ectomorph vucut nedir oku once.

spor yaparken kaç kilo kaldırıyorsun? arttır biraz.. hatta biraz daha arttır.. ağır olsun ama tekrar az olsun.

koşu, bol tekrar gerektiren hareketler gibi enerji harcayacak her şeyden kurtul. minimuma indir. ama sıfırlama sadece gereksiz kısımları at. yani ısınma, strecth gibi hareketlerden sakın ödün verme. ağırlıkla gereksiz kardiyo harcama. kilo alabilmek basittir harcadığın kalori aldığın kaloriden az ise kilo olur.

aldığın kaloriyi takip et. "body buddy" tarzı bir program kur mesela. 1 dilim domates yedim dediğinde kalorisini söylesin. 1 tane eti cici bebe yedim dediğinde kalorisini söylesin. programı sen bul tabi bilmiyorum ismini şu an..

1 kutu ülker hero baby al 5,75-6,99 arası fiyat değişiyor. bi çok yerde 5,75-5,99tl arası var.

bimden dost süt yarım yağlı al(1,65tl)

her akşam ama istisnasız her akşam yatmadan önce.. bi gün bile aksatmadan her gün 40 adet bebe bisküvisine 250ml(1su bardağı) süt ekle.

sabahları bol bol yumurta tavsiye ederim. ben çok yedim hiç bir zararını görmedim. yinede evinde yemek pişiyorsa 3 tane yumurta yeter.

işediğinde rengi sarı olmayacak kıvama gelene kadar bol bol su iç. gereksiz de fazlalaştırma. bak idrar rengine göre iç sürekli.

ben hiç kilo alamazken 58-60 arasından başladım yola.. 76ya çıkıcam bu hafta diyordum en son. lap diye geri verdim ama spesifik durum olduğunu düşünüyorum.

ve sigara kullanıyor musun?
öyleyse sigarayı bırak hemen. nasıl yaparsın ben bilmiyorum. ama neden olduğunu biliyorum.
zayıf ve uzun boylusun sende benim gibi. pnömotaraksın ne olduğunu araştır.

www.gunes.com

erken oku bunu.

edit: birde sebze yemekleri çok sağlıklıdır heralde ama kalorisi çok az ya la.. 1 tencere etsiz, patatessiz türlü, 1 tabak bakliyattan, yarım tabak pilavdan az kalori.

edit2: herobaby 1 kutusu günlük 40 adetten 4 gün gidecek. süt te 4 gün gidecek. günlük 1,85 ek maliyete 890kalori alıyorsun. neredeyse bir öğün.. biraz şeker var içinde ama az.

ayrıca: bence bisküvi yeme bu arada. 1 paket negro 490 kalori, 1 paket kremalı biskivü 480kalori.. inanılmaz göbek yapar bu tip şeyler. tombiş ablalar günde 2 bisküvi yiyorum kilo veremiyorum diyor ya. bu sebepten. dersenki ben göbekte yapıcam akşam çayla 4 lü kremalı bisküvi götürürsen 1920 kalori yapar. bir insan vucudunun ortalama günde tükettiği kalori miktarına denk.

merhaba!
weight gainer almayın!

tıpkı kilo verme işinde olduğu gibi kilo almada da spor + beslenme paralel gitmek zorunda.

öğünleriniz protein ağırlıklı olmalı. kaliteli yağ ve karbonhidratlar da eşit bir şekilde yer almalı.

örneğin %40 protein, %30 yağ, %30 karbonhidrat gibi olabilir.
protein kaynaklarınız:
tavuk, kırmızı et, balık, yumurta
(her gün 300-400gr kadar et ürünü ve 1-2 yumurta gibi düşünebilirsiniz)

karbonhidrat kaynaklarınız:
sebze yemekleri, bulgur pilavı ve türevleri, barbunya türü bakliyatlar, tam yağlı yoğurt, tam yağlı beyaz peynir, kuru meyveler
(her gün 1 tabak sebze yemeği, 1 tabak bulgur pilavı ya da türevi, 1 kase yoğurt standart olmalı, peynir ve kuru meyveler de çeşitlendirme için eklenmeli)

yağ kaynaklarınız:
yemeklerde & salatalarda zeytin yağı, badem, ceviz, fındık, fıstık ezmesi vs.
ayrıca peynir ve yoğurttan da yağ alıyor olacaksınız. (yumurtalar, bulgur pilavı vs. tereyağı ile pişirebilir)

bu yazdıklarımı bir irdeleyin. tabi ki de birebir uyamazsınız biliyorum, hem zamansal hem ekonomik açıdan ama olduğunca uygulamaya çalışın. bir yemek yerken ne yediğinizin farkında olun. atıyorum akşam olduğunda "bugün yeterli protein almadım, biraz tavuk yiyeyim" ya da "bugün az kalori tükettim, 2 avuç badem yiyeyim" gibi bir bilinçte olun.
güzel beslenirseniz, sporla da desteklediğinizden hem daha sağlıklı ve güçlü olacaksınız hem de düzgün şekilleneceksiniz.

zor, biliyorum! sabır istiyor.

şu duyuruya da bir göz atabilirsiniz: www.eksiduyuru.com

Bence de gainer alma. Duyuruyu neyleyim vermiş. O düzende 6 kilo kadar aldım ve sabitledim. Hala da devam ediyorum aynı şekilde beslenmeye ama kırılma noktaları insanı çok zorluyo hemen pes etmemeye çalış.

ya kayahan, ya tanju okan, ya da fedondur eski tok sesli şarkıcı başka kim olacak?

edit: niye türkçe olduğunu düşündüm bilmiyorum :o

www.youtube.com

(bkz: einstein was here)

Şarkı ingilizceydi yazmayı unutmuşum.Hareketli bi parçaydı

www.youtube.com

öyle hareketli de değil ama.

Leonard Cohen mi acaba?
www.youtube.com

Iggy Pop - The Passenger

Kim bildi

tiny penny..hay yaşa güzel abicim helal valla :)

trololololo olmasın.

www.youtube.com

abla ama olsun, güle güle dinle.

mail domain adindan cok sizin sahip olduğunuz domain sebebiyle sirketle ortak olup olmadigini soruyorlar bence.

ben olsam olumsuz dönerdim.

herhangi bir problem/yaptırım söz konusu değil

internet hukukunda kapan alır mantığı vardır. tamamen yasaldır.
www.avea.com dene mesela
www.colaturka.com

hatta bu işten ciddi paralar kazananlar var.

ben olsam "fuck you you fucking fuck" şeklinde geri dönüş yapardım.

40a
30c
20m

Yüzdelerden anlamam ama az farkla akp alacak gibi görünüyor..

Kimin kazanacağını bilemem de kaybeden yine %100 halk olacak..

ankara izmir istanbul chp.

totale vurursan akp önde bitirir yereli, ama genele kadar serbest düşüş ve chp iktidar.

Konda açıkladı. Tahminlerim ile örtüşüyor benim de...
AKP 46
CHP 27
MHP 15

Bu ülke batsa da, yansa bitse kül olsa da CHP yüzde 30 ALAMAZ! Bu da böyle biline...

%40 akp
%35 chp
%15 mhp

akp %36 geçsin bıyıklarımı keserim

diğer partileri bilmem de akp 42-43.

akp 41.7

@ne nicki be +1

istanbul 4 puan farkla akp. izmir ve ankara chp.

akp 39
chp 31
mhp 18
bdp 7
sp 2

imgz.vol.io

+ Ne nicki be

filler 99
çimen 1

doğuştan ya da çok küçükten işitme engelliler, duyamadığı için, anatomik olarak konuşma becerileri olsa dahi konuşamıyor yani bir nevi, konuşmayı öğrenemiyor. diğer konuları pek bilmiyorum.

işitme engelli isen konuşamazsın. konuşman için söylediğini duyabilmen gerek.

konuşma engelli isen dil, gırtlak, ses teli vb uzuvlarda sorun olması demek. duyabilir.

stk konusunda bilgim olmasa da üniversiteler bu konularda en aktif rolleri üstleniyorlar. üniversite içinde olunca kulüp filan oluyor sanırım ama. aktifler.

iyide benim duyduğum bu gibi kitap yazımı için daha profesyonel uygulamar kullanılıyor.

yani evernote veya onenote gibi bedava uygulamalar bir sözlükte bulunan özelliklerden çok daha fazla özellik bulunduruyor.

yada ben ihtiyacı anlamadım.

Html ile rahatlıkla yapabilirsiniz. Aslında tek sayfa, fihristte bir başlığa tıklanıldığında hop alakalı yere zıplayacak.

Anlamadım ki baban ne yapmak istiyor, eğer sadece okumak istiyorsa bookmarklı falan-ki zannediyorum wordde doğru şekilde içindekiler oluşturduysa pdf'e otomatik bookmarklı atar- kaliteli bir pdf yapsın. Ondan sonra hemen her cihazda istediği başlığa giderek okuyabilir. Neden özellikle exe haline getirmek istiyorsunuz?
Herhangi bir android tablet/telefon hem ucuz olur hem de işini görür.
İlla yok daha farklı birşey olsun demek boşa uğraş+çoklu platformdan mahrum olmak demek.

Exe haline getirmemeye çalışıyoruz aslında. aynı böyle tıklayınca gitsin, tabletten de açılabilir bir format olsun filan.

kindle exe çalıştırıyor mu?

program halini okumak/yanında bulundurmak istiyor çünkü.

ipad + ibook author

basit bir html editörle webe aktarabilirsiniz , programcılık gerektirmeyecektir. ya da sözlüğe koyun efsane olun ehehe:)

şöyle siteler var online www.fastpencil.com ordan yapabilir.
şu program epub (ebook) yazma programı code.google.com onu kullanabilir. ya da o word dosyasını zipleyip bir bilene yollayabilir :)

doğru bilgi olmayabilir. yurt dışındaki bir akrabanın küçük cocuğunda konuşup oyuncağı görünce sormuştum ne olduğunu.

küçük çocuk anlatmıştı oyuncağını. onun anlattığından hatırladığım furby karakteri rasgele çıkıyormuş.. "satın alıyorsun ama hangisini aldığını bilmiyorsun rockstar bizimki mesela" diye anlatmıştı. belki onunla alakalıdır.

about time'da into my arms çalıyor mesela
@mula filmi ben de izlemedim :)

film o kadar dandikti ki (bence) tamamını izleyecek kadar dayanamadım:(

assasination of jessie James, filmi izlemedim ama soundtracklerini dinlerim

www.google.com.tr&tbm=vid

soruna tam karşılık olmasa da bir de şöyle bir şey var
www.20000daysonearth.com

www.imdb.com

mutlu degiliz merak etme :) etrafindakiler de mutlu degil, mutlu olunmuyor yani. istediklerini elde etsen bile mutlulugu yakalayamiyorsun. isin garibi yaslandikca bu daha iyi anlasiliyor sanirim. acikcasi bi suru hayalimin olmayacagini kabullenmeye basladim..

1- mutlu olma takıntısını bi kenara bırakıyoruz
2-sağlığımıza, beslenmemize dikkat ediyoruz, spor yapıyoruz,
3-depresyondaysak psikoljik destek alıyoruz,
4-acele etmiyoruz, hemen anında mutlu olmalıyım demiyoruz, sıkıntı varsa biraz da katlanıyoruz, ama kaynağı nedir çözmeye çalışıyoruz,
5-önümüzde uzun bir hayat olduğunun farkına varıyoruz, herşey bugün düzelsin diye beklemiyoruz, bugün az da olsa daha iyi ne yapabilirim i düşünüyoruz,
6-durumsal farkındalığımızı arttırıyoruz,
7-kitap okuyoruz, dünya nedir, neden burdayız, ne yapsak daha iyi anlamaya çalışıyoruz,
8-içimizdeki başta korku (en temelde ölüm korkusu), kıskançlık ve kibirin kökünü nasıl kuruturuz düşünüyoruz, temelde tüm bunalımların sebebinin bu üçü olduğunu unutmuyoruz,
9-kendimizi daha iyi tanımaya ve daha iyi ifade etmeye gayret ediyoruz, yeni şeyler deniyoruz, daha yeni neler var öğrenmeye çalışıyoruz,
10- hayatı daha pratik hale getirmeye çalışıyoruz,
11- kendimize ve çevremizdeki sinek böcük dahil tüm canlılara insaflı, olabildiğince iyi niyetli yaklaşıyoruz, hayatın hepimiz için bir mucize olduğunu, yaşamın aslında nasıl da mükemmel bir mekanizma olduğunu anlamaya çalışıyor ve aklımızın bi köşesinde tutuyoruz.

kısacası kendimize geliyoruz, rahat oluyoruz, iyi ve güzeli savunmaya başladıktan sonra başımıza ne gelirse gelsin gülüp geçiyoruz,

gibi..

bende mutsuzum, ama keyfim de gayet yerinde şuan. mutlu olmasam da huzurluyum yani, mutluluk geçiçi bi durum sonuçta, huzur daha önemli. ama benim bu huzur durumum rahat bi insan olmamla da alakalı olabilir bilemedim.

git bi parka çocukları falan izle yahu, çok tatlılar azıcık yzün güler temiz hava alırsın. ama öyle sapık gibi izleme tabi :)

Benim çevremde mutlu insan yok tam tersine mesela her gün ayrı bir dertle boğuşuyor herkes zaten ülkenin durumu vs belli çok mutlu olunmuyor bu düzende.

gece gece kafama taktın bak. bence ilk önce bu huzur mutluluk ayrımını yap. mutluluk kedi vidyosu izlemek gibi değil mi ya, hani güldün sevdin bitti. ama her an o modda olamıyosun. huzur daha şey, kendinle ilgili, seni sen yapan şeylerle ne kadar alakadar olduğun derecesinde zuhur eder bi durum. he tabi bunun için kendini elinden geldiğince tanıman bilmen lazım. mesela yalnız kalmayı severim ben, yalnız kalıp alakalı alakasız şeyler hakkında monolog şeklinde düşünmek o an için mutlu eder beni ama bu durumun süregenliği huzur verir. mesela mutsuz olmama için bi çok neden var şuan ama diğer yandan da örneğini verdiğim şey gibi bi dünya süregelen durumun varlığının farkındayım, o yüzden çok gölge düşmüyo keyfime.

bide mesela şuan yaşadığım en berbat durumu bile, bi zaman sonra gülümseyerek yad edeceğimin farkındayım, o yüzden en baba mutsuzluğun bile içindeki o komediyi atlamıyorum hiç bi zaman.

şuan atıyorum parasızsın ve ailen seni red mi etti, bundan mesela 3 yıl sonra o anki durumun bundan daha kötü bile olsa muhtemelen gülümseyerek anacaksın şu anını. bence o mutsuzluğun içindeki mini komikliği atlama. hele hele başarısızlığın ne kadar güzel ve eğlenceli bişey olduğunu sakın atlama. şahsen beni başarısızlıklarımdan daha çok mutlu eden şey yoktur sanırım, belki bi iki tane.

neyse ben yatayım en iyisi .)

Calisiyorum, uretiyorum, urettiklerime bakip seviniyorum, heyt be diyorum. Para kazaniyor, harciyorum. Bazen basaramiyorum, iki kufur salliyorum. Sonra cikiyorum disari, iki kedi seviyor bir cicek kokluyorum, denizi seyredip keske balik olsam diyorum. Eller cepte eve yuruyorum, evimi seviyorum, ilgileniyorum onunla, yemek kokulariyla dolduruyorum. Telefonda sevdigim sesleri duyuyorum, evde sevdigim yuzu goruyorum. Bugun de olmedim yihu deyip vurup kafayi yatiyorum. Ben de boyle bir aptalim iste :) kucuk aptalin mutlu dunyasi.

ya okudum da, aslında kimse mutlu değil. :D kendi etrafıma baktığımda da öyle. mutluyum, diyen de ya yalan söylüyordur kendini güçlü göstermek için ya da yanılsama içindedir. zaten mutluluk diye bir şey yok ki? yaşamak var. böyle düşünürsen ölmeyi düşünmezsin. olayımız mutluluk değil çünkü yiğen, ecnebinin de dediği gibi "surviving" (burası sörvayviy adası beyler!! :D )

ya bi de geçende şunu fark ettim: bazen -nadiren- işlerim rast gidiyor, onda da sevinemiyorum artık (aq :( ) neyse, öyle işte. yani öyle şakır şakır başımızdan aşağı mutluluk yağmuru yağmıyor, herkes bir şekilde eğleniyor ama. ha eğlence olayın farklı, onu mutluluk gibi algılama, ikisinin arasında cidden fark var yani. gülen, eğlenen birini görürsen mutlu gibi görme. o da huzur gibi bir anlık bir his, bir illüzyon belki de. hani huzur şöyle bir duygudur ya: onu hissettiğin anda biter. "ya şu anda çok huzurluyum be abi!" dediğin anda, biter ya, hah işte mutluluk da öyle. o yüzden eğlenmene bak, mutlu olmana değil.

bir de sana şunu sorayım: niye mutlu olmak istiyorsun? bence mutluluk eğlenceli bir şey değil, gayet sıkıcı. napacaksın, alplerden gelen inekler gibi gezecek misin? hayatlarımızda hiç sorun olmasın mı? feci canın sıkılır ben sana diyeyim. öyle çok uç, çok travmatik bir olay yaşamadığın sürece, gece rahat uyumana engel olacak bir sorun yok aslında, ciddiyim. tabi ki travmatik bir sorunumuz olmasın ama, ufak tefek şeylerse uyumanı engelleyen takma, hatta üstüne git, onu ezercesine çöz, bir sonraki soruna geç, hatta sonraki sorunu bekle! böyle badass, göbek adım tehlike, "I-AM-THE-DANGER!", baş belası, troublemaker bir insan ol. çok daha eğleneceksin, emin ol! -gerçi bana göre belki ufaktır sorunların da da sana göre değildir, sorunun ne olduğunu bilemediğim için yorum yapamıyorum, artı zaten yorum yapsam da herkes kendi acısını kendisi çektiği için, sana öneride bulunmak dışında bir yardımda bulunamam, o yüzden böyle odun odun konuşuyorum, canını sıktıysam kusura bakma-

Mutluluk başarmanın verdiği his değil. Sorumluluklarını yerine getirmiş olmanın verdiği haz.

mutlu olmak
mutlu etmektir
hem beni
hem de seni...

Mutlu olmaya çalışma, mutlu etmeye çalış.
Verdiğin zaman alırsın..

Bence o icten gelen bi sey ya. Benim de hayatim bok gibi ama mutluyum tabi arada moralimiz bozuluyo yuzumuz dusuyo ama ben gokyuzune bakinca bile icime bi sevgi doluyo. Sevmek bence mutlulugun formulu. Her hangi bir seyi sevmeyi ogrendigin zaman mutlu olabilirsin.

umut ederek.

herkes mutlu değil ki, nereden çıkardın?
mutlu olmak istiyorsan beklentisiz olacaksın. beklentin yoksa hayal kırıklığı yaşamazsın.

mutlu muyum huzurlu muyum bilmiyorum. ama ikisinden biri yerinde diğeri değil.. epeyce sorunlarım var. isyanlarda değilim. hayallerini hedefleri sayıca çoğalt.. küçük küçük hayallerinde olsun mutlaka..

bi sokak köpeği seç yakınlarında.. besle.. hep aynı köpeği besle. aynı köpeği sev sürekli. seni her gördüğünde sevinmeye başladığında, mutlu olduğunda bir sürü insan içinden "özel" olduğunun farkına varacaksın. bağ kurabildiğinde köpek seni diğer köpeklerden kıskanacak belki.. kendi beslediğin üzülmesin diye başka köpekleri yanında pek sevmemeye başlayacaksın belkide.

bi çiçek yetiştir mesela.. çiçek olmazsa pamukta fasülye yetiştir. külotlu çorap içine talaş doldur buğday at.. çim adamın olsun.. her yer çimen. en güzeli seninkiler olacak..

bu gece eve erken gitme.. yorgunsun. hava soğuk.. kafan davul gibi oldu derslerden. olsun. git bankın birine otur. sabret.. ertesi gün yine yap..

bilmiyorum senden daha mutluyum ya da daha huzurluyum.. dertlerim yok mu?
-bi kaç ay önce 68 kiloya çıkmıştım.. şimdi 58 kiloya düştüm.. 1,5 ayda 10 kilo.. erkek için sınır değerdir..
-aylardır işsizdim.. iş buldum. öğlen yemeğini idi kısa vadede hayalim.. bulduğum iş yeri öğlen yemeğini karşılamıyor.. parasını vermiyor.
-bilgisayarımı ve telefonumu sattım.. icra var üzerimde.
-günde 1 ögün yemek yiyebilmenin derdindeyim.
-bir sürü yapmak istediğim şey var.. ben de senin gibi kariyer, para, eğlence, huzur vb. istiyorum..
-sağlığımda boktan.. zayıflamaktan 3.kez pnömotaraks geçirmek üzereyim.

yuvallak.

eller oval ayaklar duz

1) küt duz mu demek, duz kesiyorum ben, tirnagimin yapisi oyle yani yuvarlak yakismiyor

(Hep yuvarlaklara ozeniyorum ama :()

beşgen, altıgen şeklinde.. törpüye ihtiyacım var sanırım.. :p

Kut gibi kesiyorum ama cok kut degil, kenarlar cok hafif yuvarlatilmis.

Kac yasima geldim hala tirnak yiyorum ben, :(

Yuvarlak. Yapisindan ötürü

www.smerete.com

2-3 arası bi forma getiriyorum ben.

yuvarlak

Bas ve isaret parnaklari yuvarlak, orta-yuzuk ve serce parnaklarim duz-kut sekilde kesiyorum. Oyle.

Yiyorum, lanet olsun ki.

beyazlar gidene kadar.

oval oldukları için oval oluyor. özellikle oval kesmiyorum.

aslında sağlıklı olan küt kesmek. zamanında lise sağlık bilgisi dersinde öğrenmiştim :) ama uzayınca çirkin oluyor, yuvarlak kesiyorum.

Yuvarlakımsı. Çünkü öylesi güzel.
Kut çirkin hani düz oluyor ya özellikle yapıyorlar onu çirkin o.

oval kesiyorum.

valla makas nasıl keserse öyle kesiyorum

doğaçlama, yiyorum.

Yuvarlak.. Öyle alıştım nedeni yok, sağlıklı olduğunu bilmiyordum, neden sağlıklıymış acaba ne iyiliği varmış? Bilen beni de bu konuda aydınlatırsa sevinirim..
Ek olarak kütün görünümü sevmiyorum..
Ama ayaklarda uğraşmam öyle ufak zaten küt küt gidiyor..

vay arkadaş, ne dolandırıcılar var. farklı isimle bir ev halkına karışmak değişik iş gerçekten

hata sende bu kadar taviz vermişsin, tepesinde tefeci gibi davranmadıktan sonra o parayı unut sen, akıl parası olsun bu kadar saf olmanın bedeli olarak gör.

banyoya zincirleyip ağzından kan getirene kadar beklet dersem eğer suç olacak, demiyorum o yüzden.

yalnız ne alakaysa ben bile sinirlendim, sen nasıl tahammül edebiliyorsun?

parayı unut, yolda devam et.

İşine gelmeyince yasakları yasaklayabilen başbakanı olan ülkede hukuk bitmiştir. Bundan sonra gücü yeten yetene.
Senin çözümün de; Sen ne ayaksın deyip ağız burun dalmaktır.

@mackinaw bazen çok kötü oluyorum sinirden kalbim çarpıyo sonra sakinleştiriyorum kendimi.
genel olarak 'başkasının şerefsizliği yüzünden kendine zarar vermeme' olayı hakim bende. ama aklıma geldikçe cinlerim tepeme fırlıyo.

@trumanshow ev sahibi tanıyo. tc'sini de buldum bugün. geçen seneki ev arkadaşımda işe yaramamıştı tabi bu bilgiler. savcılıktan bi halt çıkmadı şahit göstermeme rağmen.

abi kusura bakma da 1200 lira az para değil, kardeşim istese bi düşünür kendimi sağlama alır öyle veririm bu miktarı.

sen yedirmişsin bu parayı şimdi doğruya doğru, iyi niyetli davranmışsın ve ben bunu takdir etmiyorum aksine senin hatan bu, o parayı alabilir misin alamaz mısın bilmiyorum bu tamamen senin ne kadar gözünün dönmüş olduğuna bağlı, ben olsam uvuzlarını keser yine alırdım paramı zerre umrumda olmazdı kör olmuş sakat kalmış.

borcu olduğunu resmi bir şekilde kanıtlayamazsın, ortada kağıt yok, sana sahte isimle yaklaşmış bu insan, üzerine bir de 1200 lira paranı almış elinden.

hani aklımda var çözüm fakat ben şimdi o çözümü buraya yazarsam en iyi ihtimalle silinir ve ben banlanırım, o açıdan sen çıkaracaksın artık ne yapıp alabileceğini.

bu tür şark kurnazlarına kaptırmayın hayatınızı, sadece para değil söz konusu olan şey senin gururun, onurun ve şerefin şuan, o açıdan duyurudan medet ummak yerine git ve paranı geri al, o insan müsvettesini de zor durumda bırakacak şekilde kapının önüne koy, gece 2-3de mesela.

blöf yap. geçen sene de biri aynı boku yemeye çalıştı, tc'sini bildiğim için savcılığa gittik. kardeşim de şahitti, sağlam tazminat ödedi de. hatta hukukçu bul bir tane ve o tarz bir suçlamada varsayımsal olarak haklı olsan karşı tarafın alabileceği bir tane de hafif cezayı da aldığını ekle. hükmün ertelenmesi gibi falan diye olabilir.

hem tazminat hem de cezadan korkar belki. t.c. kimlik numarasını bildiğini de belli etmen iyi olur.

Cocugu gondermeden polis cagirman sanki daha garanti para acisindan. Ama sikintili bi tipse kapi kilidini degistir. Evden atmadan once kilit al da.

ben ve o kadın, kardeşim erkek. öyle kavga mavga olacak durum yok da ben 15 tatildeyken dış kapının sürgü demiri kırılmış (ne oldu bilmiyorum).
belalı arkadaşı olabilir belki.

adama 1 hafta muddet ver,parayı vermezsen esyalarını dısarı koyar,kılıdı de degıstırırım de.zaten buyuk ıhtımal kontratta vs de adı gecmıyor. ya verır ve ınsan gıbı cıkar ya da kendını kapı dısında bulur.

asalaklık değil antisosyal kişilik bozukluğu. işiniz çok zor.

bu tarz insanlarla iyi niyet içinde anlaşamazsın. zaten anlaşabiliyor olsan şu noktaya gelmezdiniz. onun stratejisi bu iyi niyeti sömürmek.

- parayı ödemesi için bir süre ver bu konuda ne kadar ciddi olduğunu belirt.
- süre sonunda topla eşyalarını koy kapının önüne kilidi de değiştir.
- bu süreçte kendi odan ve kardeşinin odasının kapılarını kilitli tut ortada değerli özel eşya bırakma.

@orpheus ilk aklıma o geldi zaten odamın kilidi bozuk değiştireyim de kilitleyip çıkayım artık. bilgisayar falan hep ortada.
asıl sorun eşyaları attıktan sonra başlayacak gibi.

hukuksal açıdan bir şey çıkmazsa, ailesine ulaş. anasına babasına anlat.

senet ver, hemen imzalamazsa evden atacağını söyle. çıkmamakta diretirse polis çağıracağını söyle diretmeye devam ederse gerçekten çağır. -evi senin üzerine farz ediyorum- imzaladıktan sonra da 1 hafta içinde borcunu ödemezse kapı dışarı edeceğini söyle. ödediği anda 1 hafta daha müddet tanı. kendine ev bulsun.

ödemezse zaten elinde senet var.

bu tip kurnazlar saldırgan olmaz. eşyaları attıktan sonra çok ciddi bir sorun yaşayacağını sanmıyorum. en kötüsü arkandan konuşabilir vs. vs.

bankada parası, mal varlığı olmayan insana senet bi şey ifade etmiyor. o senedi, icra takibini başlatmak, avukat masrafları alacak bi şey çıkmadıkça dosyayı her yıl yenilemek gerekmesi vs. vs. uzun işler ve bir yere varmama olasılığı yüksek.

senet alabiliyorsan al tabi en kötü gözünü korkutmakta işine yarar. ama ödemeye niyeti olmayan insandan senet yoluyla tahsilat yapmak çok mümkün olmuyor.

hukuksal acidan bir sikintisi var mi bilmiyorum ama;
once su gun parayi getir de. baktin olmadi git evin kilidini degistir birak esyalari icerde kalsin. esyalarini da parayi getirene kadar borcuna karsilik rehin aliyorum de. madem kontratta falan adi gecmiyor, evde sahte bir isimle kaliyor polisle dayanamaz kapina diye dusunuyorum. ha belali birileri varsa tanidigi o durumda ne olur bilemem. bunu yaptiktan sonra da yeni eve cikin izinizi bulamasin.

götüme sokarım..

güzel bi barınak açılır mı o paraya? açılırsa ondan.

bisiklet imalatı için atölyeyi açarım.

bankaya yatırır faizini yerdim. hayallerim de bile varoşum ameka.

ben de bir süre bankaya yatırır gidişata sonra karar veririm.

Sevdigim 1-2 insanla dunya turuna cikardim. 50 ulke gormeden de donmezdim.

teminat mektubuna çevrir yurtdışından daha fazlası için kredi bulurum, sonra onla iş yapan adamlara gider %50 ortaklıkla işlere girerdim. çünkü o kadar parayı bulmak asıl zor olan. yoksa ev alır otururum filan dencek bi para değil. iş yapmak için de riskli

bu arada götüme giycek donum yok demiş miydim?

barınak açarım.

müteahhitlik yaparım

ev alırım abi ev. evim yok benim. güzel bir ev alır, içinde de ailemle otururum. tek hayalim budur.

Para yettiği kadar her sektöre el atarım. Türkiye'de hiçbir siktiğimin firması işini yapmıyor.

yaklkaşık olarak ayda 8000 tl faiz getirisi var.

Yeniden sınava girerdim. Fizik bölümünü yazardım. Para derdi olmadan ayda 2000tl parayla kirada otururdum. 2500 de harcamalara gitse (çoğu kitap masrafı) bana yine 3500 tl kalırdı. Rüya gibi hayat.

yarısını çatııır çatıııır harcarım. yarısını da yatırım falan.

"barınak açardım" diyenleri dövdürücek adam tutardım

@mosakale afedersin neyi battı bunun sana gerçekten merak ettim?

Arsanın çok ucuz olduğu bir yere 4-5 odalı bir ev yaptırırım. Kütüphanesi, projeksiyon koyabileceğim büyükçe salonu olan bir ev. Birkaç yıl orada takılıp, arkadaşlarımı mangala falan çağırırdım. Sonra da dışarı çıkardım sanırsam.

para güzel şeydir ama huzur getirmez panpalar. sadece içinizdeki "sahip olma" duygusunu dizginler. o da gidince zaten "ne poka yarıyorum" ben deyip mutsuz mutsuz geberip gidersiniz.

ev,
araba,
sonrasında iş kurarım.

Avustralya ya yerleşip tape kayıtlarını baştan sona tekrar dinlerdim.

Bi merkez kurardim. Paranin gecmedigi bi yer olurdu. Girisine de bir guvenlik koyardim. It kopuk giremesin diye.

Icinde tassakli bilgisayarlar olurdu. Icinde yemekhane vb olurdu. Simdi neyim yoksa hepsini ulasilabilir yapardim.

8000 tl faizi var demiş ya aylık yukarıda bir arkadaş. Hah, ben de bankaya yatırır aylık o 8000 tl'yi düzenli alırım.

4 yıl var önümde üniversite bitene kadar. Taksitle ufak bir araba (vosvos), kendime yetecek kadar (kira - fatura + öğrenci için lüks denebilecek bir hayat) gibi giderler 4000 eder, kalanını da anne babaya yollarım zaten.

Okul bitince kolları sıvar o parayı katlayacak bir yol bulurum ben.

Ha neden kredi çekip faizli ödüyosun da ana paradan ihtiyacın kadar cüzi bi miktar almıyorsun dersen de, sıfırları bozulsun istemiyorum keyif benim değil mi ?

Sözlükte balşlık açıp milletin hayallerini yaşarım. Bu kadar da tembelim

açılmıs barınakları alırdım
sonra tüm itleri salardım
yaz arkadasım 30 bin kadınla nasıl birlikte oldum

tamam abi istediğinizi yapın, yapmayın demiyorum. sonuçta bu da benim hayalim. ben baba parasıyla yaşıyorum, bi milyonum daha olsa harcıcak yer kalmadı o yüzden nasıl har vurup harman savurabilirim diye düşündüm ve sizelerin üzerine adam salmak tam bir zengin piçi aktivitesi gibi geldi.

ilk üçüne cevap vereyim. çok fazla soru var.

1. take things literally, olayları gerçek gibi almak demek ama burada, eşyaları gerçekten de almak, çalmak anlamında kullanılmış. kleptomanlara referans verilerek.
2. bir şakaya retorik soruyla cevap verirsen ne elde edersin? sorunun cevabı sorunun kendisi.
3. 3 mantıkçıya soruyor: herkes bira ister mi? ilk ikisi diğerlerinin isteyip istemediğini bilmediğinden, sorunun da herkes (üçü birden) bira ister mi olduğundan, bilmediklerini söylüyor. 3.sü diğerleri hayır demediği için evet diyor, diğer ikisi için, kendileri istemeseydi hayır derlerdi 1 kişinin bira istememesi herkes bira istiyor mu sorusuna hayır cevabı vermek için yeterli. demek ki kendileri için istiyorlar. sonuncusu da kendisi bira istediği ve diğerlerinin hayır cevabı vermediği için evet herkes bira ister diyor.

3. Pascal= 1mtx1mt kare alana uygulanan newton kuvvetine denir.

6- latincenin yapısından kaynaklarıyor, 'martinus' un sonunda tekil takısı var, 'martini' ise çoğul takılı. örneğin 'domus' ev demekse domi evler demek, çoğul hali.
7- latincede V roma harflerini biliyorsundur gerçi, 5 anlamına geliyor. adam da v harfi yapmış eliyle.
14- pavlov un köpekleri zil sesiyle besleyip yaptığı deney, pavlov da da şartlı refleks oluştumuş, telefon zilini duyunca köpeklerin maması aklına geliyor.
16- şrodinger in kedisi, ışığın hem dalga hem parçacık yayılması ile alakalı bir faraziye, ışık parçacıksa kedi ölür, dalgaysa ölmez ama her ikisi birden olduğundan hem ölü hem diridir. yani bara hem girmiştir hem girmemiştir.
17- higgs bozonu olmadan, temel parçacıkların neden kütle sahibi olduğunu açıklayamıyoruz. yani higgs bozonu diyor ki ben olmasam nasıl mass(kalabalık/kütle) sahibi oldurdunuz?

7. Roma rakaminda 2 parmagini acarsan V olur yani 5

5 numara:

matematikçiye göre kadına asla ulaşamaz. zeno'nun ok paradoksu veya aşil ve kaplumbağa konularını araştırabilirsin. önce yolun 1/2sini gitmesi lazım. sonra kalan yolun yarısı 1/4 oluyor ve böyle gidiyor. matematiksel olarak asla 1'e ulaşamıyorsun. bu yüzden matematikçi "imkansız" deyip gidiyor.

mühendis ise ihmal edilebilir değerlerden bahsediyor. belki matematiksel olarak ulaşamam ama işimi görecek kadar yaklaşabilirim diyor :)

19- programlama dilinden anlamam ama, adam diyor ya bir ekmek al.yumurta varsa bir düzine al. muhtemelen bunun programlama dilindeki karşılığı bir ekmek ve yumurta varsa da bir kaç yumurta alması değil.bir ekmek al. eğer yumurta varsa bir düzine ekmek al. şeklinde açılır.

20- 1023 mb diye bir grup var henüz hiç gig'leri (gigabyte kısalması) yok. aynı zamanda gig konser anlamına da geliyor. kelime oyunu.

11:

unionized (sendikalaşma)
un-ionized (iyonize olmayan)

okunuşları farklı oluyor.

15:
bara girince "burada soygazlara hizmet vermiyoruz" deniyor, helyum da tepki vermiyor. (tepkimeye girmemesine gönderme)

15- helium bara girdiğinde barmen biz burda soygazlara (noble aynı zamanda asil demek- noble gas soygaz demek) servis yapmıyoruz diyor. helyum da tepki vermiyor(tepkimeye girmiyor yani. helyum soygaz, o yüzden reaksiyona girmez)

8:
en çok bu zorladı :) kadının sorduğu soru "kız mı erkek mi" değil de "kız veya erkek mi" şeklinde yorumlanabilir. başka bir ihtimal olmadığı için evet diyor.

10:
bunu çevirmeden edemeyeceğim:
"entropi çok bozdu" :)

10- termodinamiğin entropi ilkesinin kendisi içinde geçerli olması gibi, eksisozluk.com

18- Octal 8'lik sayı sistemi, Decimal 10'luk. 8'li sayı sisteminde 31, Decimalde 25'e eşit oluyor.

19- Programlamada if koşul belirtir, eylem değil.

17:
bunu anlamadım, gugıla sordum şöyle dedi:

"make me one with everything" hem "çek bi hot dog, her şeyden olsun" anlamına hem de "beni her şeyle bir kıl" anlamına gelebiliyor.

17 - buddhistler evrene karismak ister ya, make me one with everything diyerek beni(ya da benligimi) evrendeki herseye kat diyor.

ben olsam direkt eve sokaktan kedi atarım tekirinden.

Edit: doğru hastalık kapabilir kedi de bir an düşünmeden yazmışım.

en kesin çözüm başkasında kalmak gibi bi müddet?

kedim olsa, yanına yaklaştırmam ben bu hayvanın. allah bilir ne pislikler taşıyor kedimi öyle bir riske atamazdım.

@trumanshow öldürücem valla ama bi yolunu bulmam lazım.

Fareler dislerindeki uyusturucu madde sayesinde tv izledigin sirada kucuk parmagini yiyebilir..

www.internethaber.com

Iceri girme riski dusuk mudaheleleri yap.

taşın bence, gider kapağını yerinden çıkarmış belli ki azman bişey. önüne çıksa kafayı yer insan. kedi alsan onu da fırlatır atar. taşınma imkanın yok mu?

@ibomiu biliyorum çok korkuyorum ya :/

@trumanshow moruk fındık faresi falan olsa öldürmem zaten lağım faresi diyorum ya kocaman

@rock n roll zaten taşınmayı düşünüyorduk tuzu biberi oldu bu da ama ha deyince olmuyor betonu deler bu hayvan bu azimle.

balkonu cami kapiyi acmayin. bu lagim fareleri incecik izgaradan bile akip geciyorlar. bizzat sahit oldum.
evin disindan, sokaktan yapin ne yapacaksiniz. ilk aklima gelen onune zehirli yiyecek atmaniz. buarada lagim faresine ciplak elle dokunmayin.

trumanshow çok vicdanlı davranıyor, çok güzel bir düşünce. ben de hiçbir canlının öldürülmesinden yana değilim. ama lağım faresi bu, bir sürü hastalık taşıyor, kuduz bile olabilir. uyurken kolunu, bacağını kemirir. öldürmeden atmanın bir yolu da var mıdır ki?

ya eskiden fındık fareleriyle uğraşırdım evimizin yanında çerez deposu vardı gelirlerdi ara sıra onları hiç öldürmeyi düşünmedim bile. ama lağım faresi dediğin şey potansiyel tehlike. fındık faresi sadece pislik çıkarır insanı sinir eder, temizlik hissi vermez masumdur yani. ama lağım faresi bu ya bütün gece cart cart bir şeyler yaptı orda psikolojim bozuldu çin işkencesi gibi.

fare kapanı al at mini balkona 20 dakikaya yakalanır zaten sonra da ölüsünü atarsın çöpe

fare kapanı yakalayabilir mi ki baya büyük çünkü.

bi de sokaktan büyükçe bir taş mı atsam? belki ölüm korkusuyla tırmanır kaçar gider? fındık fareleri güzel tırmanıyodu bu öküz tırmanabilir mi sizce?

fare yapışkanları var, üstüne peynir koysan, yapışır ona.

yakalar yahu fare kapanı korkma ;) en kötü sakat bırakır kan kaybından bağıra bağıra ölür ;) zaten kısıldı mı baktın ölmedi ama can çekişiyor üstüne bir şeylerle vurursun ölene kadar zaten bir yere gidemez ;) taşla falan kafasını ezersin en kötü ^-^

lagim fareleri icin daha buyuk kapanlar var. nalburlarda olur diye dusunuyorum. onu boyle sopayla filan bi sekilde oraya koymak lazim.

ay verdiğiniz cevapları okudukça korkuyorum bu olayın hunharlık dışında çözülmesinin bi yolu yok sanırım

evlerime ateşler salındı ya :(

öldürmeden atabilmek için boğuşacaksın onunla, bildiğin güreşip, kündeye getirmen lazım. paralar o seni ya.

mısır nişastası
pudra şekeri
alçı

karıştırıp bulunduğu yere koy, alçı ile birlikte yediğinde alçı midesinde donuyor ve fare ölüyor

denemedim ama internette deneyen tavsiye eden var

korkuna korkuuu katmaya geldiiğk, beşiktaaaaaş

img5.mynet.com
i.milliyet.com.tr


yenisafak.com.tr

kendi ciksin gitsin diyorsan saglam bir sopa alip birakacaksin cukura. ordan ya o sopaya tutunup tirmanip cikacak ya da sopayi kemirip yiyecek. deneyebilirsin. cikacagina ben pek ihtimal vermiyorum ama.

kalın urgan, sopa, veya benzeri bi şey çukura sarkıtırsan tırmanıp çıkabilir.

abi belediyeyi falan ara gelsin kovalasınlar bi şekilde. zararsız köpekleri zehirlemeyi biliyorlar.

belediyeyi aradım, pzt günü dilekçeyle başvurun falan dediler.
benim öldürmemek istemem tamamen ölse bile ordan nasıl alır atarım düşüncem. o yüzden kendi kendine çıksın gitsin istiyorum.
az önce sokaktan baktım, büyüklüğü baya kedi yavrusundan bi boy büyük gibi. çok tüylü. kimse gelip öldürmeye cesaret edemedi. ben bi ara acaba tavşan mı diye düşündüm ciddi ciddi.
şu an sanırım güneş var diye çok sessiz. sabahtan beri aynı yerde yatıyor.
allah belamı niye verdi acaba.

Oluyor. Bilgisayar bile var(her yerde ayni mi bilmiyorum.)

Siradan kamu bilgisayarlari kadar engelli. Facebook acik youtube acik. Ama yine engelli siteler var biraz biraz.

Her sabah yarım saat halı silkeliyorsa arızalıdır belli ki. Yönetici falan yok mu, önce onu araya soksanız?

normal değil. uyarılıp dinlemediyse muhatap olmayın bence de. yönetici +1
apartman görevlisi gibi biri varsa onu da devreye sokabilirsiniz.

Tozu, kiri, kırıntısı sizin camınıza, balkonunuza geliyorsa elbette silkelememeli. Yöneticinizle konuşun evvela bence. Uyarı assın girişe.

Devam ederse evvela kapısına çıkıp süpürgenin icadından bahsedin.

halı silkelemek çok büyük bir saygısızlık, uyardığın halde dinlemiyorsa taciz edeceksin. çamaşır da asar, kapıda ayakkabı da çıkarır bu varoş. küçük sürprizler yap ona. herşey hayalgücüne kalmış.

Bizim apartmanda da var böyle biri. Gidip konuşunca binbir özür diliyor. Ertesi gün yine yapıyor. Sizin komşu da aynı şekildeyse bu psikolojide yeri olan bir hastalık. Temizlik hastalığı. Sizin yapabileceğiniz pek bir şey yok malesef.

Cezasi var bunun. Eger uyaridan anlamiyorsa videoya cekip sikayet edin. Zabitaya mi gidilir bilmiyorum arastirirsiniz.

valla bizim üst katımızda bir komşu var. zabıtasından kaymakamına kadar şikayet ettik, bir sonuç çıkmadı. dava açmamızı tavsiye ettiler, onunla da uğraşamadık açıkçası. açsak da değişen bir şey olmayacaktı, para cezası verilecek, yapmaya devam edecek aynı şeyleri. bana kalırsa bir dernek kurup, bunların kökünü kurutmak lazım.

Benim de ust katimda vardi. Her gun hali silkeler, sik sik hali yikar sular akan haliyi asardi..

Aaa yanlislikla gonderdim. Editleyemiyorum. Neyse her sabah balkonda yikiyordu. Sikayet ettim. Kocasi geldi aksam. Onunla bagristim. Sonra alt kattaki ve karsisindaki akrabasi tavir aldi. Asiretmi hisim akraba durumu nedir ona dikkat et..

3 arkadaşım biliyor sadece.

sadece eski ev arkadaşım biliyor, bir de sözlük-deviantart üzerinden tanıştığım bir arkadaş. daha da söylemem kimseye.

çok nadir, sözlük nicklerimi şimdiye kadar 2-3 arkadaşıma ancak söylemişimdir. bir tanesini de sözlükte tanıyıp hızımı alamayıp mesaj attım, kendi kendimi ifşa etmiş bulundum yani.

gönül rahatlığıyla söylüyorum, 5 saniyeye unutuyorlar.

2-3 kisi biliyordur heralde sadece

söylememe gerek kalmadı hiç. yazım tarzımdan, esprilerden falan bir şekilde buldular hep, şansımı skiyim. eve birisi geliyor mesela, ev arkadaşım "meister aha bu işte" diyerek tanıştırıyor. sadece sözlük üzerinden iletişim kurabildiğim, ara sıra yazan insanlar var. onlar olmasa silicem direkt hesabı gidicem de işte iletişim tamamen kopuyor bir kısımla, o yüzden takılıyorum şimdilik.

Benim açımdam sıkıntı yok, kağıda yazıp ellerine versem belki yazdıklarımı takip edebilirler.

sadece yazar olduğumu biliyorlar, nickimi bilmiyorlar,

@hlidskjalf nickin gibi random güldüm :)))

olmaz.

biliyorlar benimkini. heryerde de yazıyor. hiçbirinize atıfta bulunmuyorum sakın yanlış anlaşılmasın, günlük hayatta arkasında duramayacağım şeyleri yazmıyorum, yazıyorsam da arkasında dururum zaten, anonim kalmak için bir sebebim yok.

kimseye söylemedim, söylemem de.

kankime sözlükte yazar olduğumu söyledim. 2 gün araştırdı. 2 nick söyledi, 2.si douchebag'di.

önce inkar ettim, ben değilim dedim ama onunla gittiğimiz yerde valeye para vermeyişimi bile yazmışım. çok salağım :)

onun dışında sözlükten tanıştıklarım hariç kimse bilmiyor.

ps: ilk söylediği nick de ornitorenk gagali memelidir

arkadaşlarımdan bilen yok söylemeyi de düşünmüyorum.

Benden baska bilen yok. Kiriliyolardi eskiden soylemeyince. Simdi sanirim yazar olmanin bi ske yaramadigini farkettiler. Sallamiyorlar sukur.

Sadece bi arkadaşıma (hayatta en çok güvendiğim insana) söyledim. Bi de sözlükten tanıştığım insanlar biliyor doğal olarak.

bir arkadaşım ve ablam biliyor. onun da sözlükten biriyle iletşime geçip mesajlaşması gerekiyordu, mecbur kalıp şifreyi vermiştim, pişmanım :(

pek çok kişi yazar olduğumu biliyor, ama nick'imi söylemiyorum. sır falan olarak sakladığımdan değil, zaten bulmak isteyen çok kolay bulur. söylememe nedenim la nua falan diyince anlamıyolar :)

6 kişi biliyor

Ben eksi'de yazmazken bi arkadas bana soylememisdi. Ama ben soylerim. Sakinca gormem.

sözlükte hiç yazmadım burdaki nickimi kimse bilmiyor
ha bi de benim neredeyse tüm okul/iş çevrem yazar yakın olduklarımınkini bilirim ama söylediklerinden değil önsezi, tesadüf, çıkarım filan fıstık yani söylemesen de biliniyor

umrumda değil burdaki nickimi kimin bildiği..

okulda benle ilgili ileri geri konuşanların da götüne kocaman bir kazık girsin, pezevekler..

anonim olarak kişilik bilgilerimden uzak fikir ve düşünce olarak bulunduğum bir ortam. söylemem tabiki. yeri geldi en acı çektiğim şeyleri yazdım. birisinin bunları bilmesi, durup dururken yüzüme vurması demek. kimseye bu hakkı vermek istemem.

nayır. Çaktırmamaya çalışıyorum ama heyecanlı insanım, arada dört kişi öğrendi 9 küsur yılda.

daha yeni olduğu için tam alışmamış olabilir başta korkup gırlıyor sonra da sen sevince rahatlıyor olabilir.

elinden 2 defa ıslak mama yedir, tavuk ciğeri al marketten ucuz oluyor bir paketi 3 tl filan onu güzelce haşla sulu bir şekilde kaba koy , onu severek yiyorlar.

elinden 2 defa yerse kokunu bi daha unutmaz ve sen odadayken daha güvenli ve sakin olur vs.

bir de ip gibi bir şeye oyuncak bağla onla oynat, genelde yeni kediyi ortama alıştırmayı oynatarak yapın diyorlar.

kedi oltası var ama ona para vermek yerine kendin oyuncağa ip bağlayarak da halledebilirsin.

tanımadığı her odaya oyuncağıyla oynatarak götür, o ortamlara daha rahat alışır.

hocam mavi pet şişe kapağı, mavi pet şişe şeridi(kapağın altındaki), kağıtlardan yapılmış toplar vs bayılıyorlar bu tür şeylerle oynamaya, oynatın, oynadıkca rahatlar ve çok daha hızlı alışır eve.

elden mama yeme tavsiyesine de katılıyorum, ara ara parmaklarınızı uzatın koklaması için, bir süre sonra iyice alışır bu sefer de klavyeden nası kaldırıyoduk kediyi diye sorarsınız :)

mesela elimden yiyor ama çok az. kaba pek yanaşmıyor. üstelik eski yemek kabı. bakalım, umarım alışır.

Pinpon topu versene bi tane. Baska bir sikintisi yok sanirim. Topun ziplayabilecegi bi zeminde veriver.

daha eve alışmamış... ihtimal ki senden değil de, duyduğu seslerden (mesela her sabah yan komşun ev süpürüyordur) falan ürküyordur. biraz zaman ver, sadece sevgiyle ve sabırla yaklaş...

Alışır merak etmeyin. Siz sıkboğaz etmeyin, yanınıza geldikçe oynayın ilgilenin. Benim kız 3 gün çıkmamıştı yatağın altından. Odadayken kendini sevdiriyordu ama saklandığı odadan çıkmıyordu.

Şimdi şımarıklığından yer beğenemiyor hanımefendi. 15er dklık aralıklarla evin farklı yerlerine gidip yuvarlanıp şirinlik yapıyor. Alışır.

oyun yapıyor da olabilir.benim kedi de öyle dokunur kaçar saklanır falan.

Yavaş yavaş alışacak, rahat olun, huzurlu ortamda o da rahatlar. Bir de kedilerin sağı solu belli olmaz zaten, bazen yapışık kardeş gibi size yapışırlar, bazen de hiç gelmezler

öğrencidir, kontörü falan bitiyordur. olur öyle arada.

Haa pardon yanlis oldu. Deyip kapatiyorum genelde. Acelem oldugunda yanlis arama yapiyorum telastan vb. E haliylede karsi tarafin tepkisini dinleyecek vaktim olmuyor.

"kusura bakmayın, yanlış oldu."
"..." (cevap alırım yahut almam)
"iyi günleeer..."
"..." (cevap alırım yahut almam)
- çıt -

sürdüreceğim ortalama diyalog böyle olsa da ruh hâlime, içinde bulunduğum duruma falan göre değişir bu. iki ayağım bir pabuca girmişse çok da uğraşamam açıkçası nezaketle. yanlış arayan bir kimse telefonu suratıma kapatsa pek umursayacağımı da sanmıyorum. yine de dediğim gibi, çok değişken mevzular.

Dediğin gibi yaparım ben de, bana da öyle yapılmasını yeğlerim, çok uzatmadan.

Geçenlerde beni biri aradı şöyle gelişti diyalog:

Ben: Alo
Adam: Alo, kimsiniz?
Ben: Kimi aradınız?
Adam: Kemal'i aradım ben.
Ben: Yok öyle biri burada-
Adam: (sözümü keserek) Haa öyle mi, tamam kardeşim
Ben: Yanlış oldu herhalde
Adam: Özür dilerim kardeşim, ben de şeyi aradım da, filan oldu, rahatsız ettim sizi de
Ben: Sorun değil
Adam: Kusura bakmayın, yanlış çevirdim herhalde. Bu saatte rahatsız ettim.
Ben: (gülerek) Önemli değil
Adam: İyi akşamlar dilerim kardeşim, kendine iyi bak (ya da bunun gibi bişeyler)
Ben: İyi akşamlar :)

Yani biraz fazla uzattı, gereksiz muhabbet etti, ama gülümsetti beni. Çat diye suratıma kapatılmasına yeğlerim.

pardon yanlis numarayi aradim derim. sonra cevap beklerim. nefes alip vermesini dinlerim. beklerim. o da bekler kim bu diye. arka plan seslerini dinlerim. nerde oldugunu anlamaya calisirim. acaba üzerinde ne var diye hayal ederim.

dürüst olalim, sizi yanlis aradiysam muhtemelen yürüyorumdur, muhtelemen biriyle görüsecegimdir acilen ama o siz degilsinizdir, muhtemelen kontürüm param sarjim vs de azdir. pardon, yanlis cevirmisim, iyi günler der kapatirim. senin gönlünü almakla ugrasamam, kibarliga vaktim yoktur o an. kapatir dogru numarayi ceviririm. acelem vardir.

ayrica asil kabalik arayan kisinin kiminle görüstügünü sormasidir. numarayi arayan sen. hatti düsüren sen. bana mehmet orda mi diyecegine kiminle görüsüyorum diyorsun. ben kiminle görüsüyorum asil diyorum. önce ben sordum diyor. beni siz aradiniz diyorum. söyle iste ya diyor. telefonu direkt kapatiyorum. bu ne lan böyle.

Son 120 günü kesintisiz geriye dönük 600 gün sigorta primi ödemiş olmaniz gerekiyor. Kesintisizden kasıt boşluk olmayacak. Primin ödenmemiş olması sizi ve işsizlik paranızı bağlamaz. Siz zaten hak etmiyorsunuz. Ayrıca üslubunuzu sevmedim.

Istifa etmeden once alo 170i ara sakin istifa etme.. alo 170 bakamaz yoksa

Öncelikle sigarayı tek başına bırakma ihtimalin 1/100.
İkinci olarak bu bir alışkanlık değil bağımlılık. Hatta hastalık. Uyuşturucu diye tabir ettiğimiz maddelerden çok fazla farkı yok. Dolayısıyla bunu ilk önce kabullenmen gerek.

Ben yıllarca sigara içtim, 2 kutu zyban kullandım bıraktım. çevremde de bir çok kişi o şekilde bıraktı. ama mutlaka bir doktora danış o şekilde ilaç tedavisine başla. bırakma oranını yüzde 1 den yüzde 70-80 lere çıkartırsın ki bence risk almaya değer bir oran. hapların bi müddet ufak tefek yan etkileri olabilir ama ortalama sağlıklı yaşayacağın yılı 5 yıl uzatırsın.

Ben iciyordum. 9 sene ictim. Bir gun hastalandim. Sigaradan bagimsiz belkide.. (phneumotaraks) zayiflamamla alakali da olabilir. gogus hastaligi gecirdim. Hastanede sira beklerken bir daha icmicem lan valla diye korktum. Sonra hic canim istemedi.

Arada icsemmi bi tane diye aklima geldi. Siktir et dedim. Biraktiktan sonra hatta 1 kere de arkadasimda ot icmis baska bir arkadasi. Unutmus artanlari. Biz de hic icmedigimizden hatta neye benzedigini bile ilk kez o zaman gormustuk :D kalanlari deneyelim dedik. Sarma sigaranin tutunune sepeledik bi tutam tuz gibi bi miktar. Cok kafayi bulmayalim diye az doktuk. Hic bir sey olmadi. Sigara gibi ictik. O zaman sigara ictim sayilir. Baslamadim daha sonra yine.

Neyse 1 sigara icersem lobotomi filan yapacaklarini dusunuyorum hastaliklar vb aklima geliyor. Inandirdim kendimi de. Inanmazsin sigarayi daha once 100gun biraktim. 100gun.. kahve icmedim. Sigarayla guzel.. yemek yemedim.. sonrasi sigarayla guzeldi.. neyse su an gram eksikligini hissetmiyorum.

Neyse ozet: got korkusu cozumum oldu. Digerlerinin hic biri isime yaramadi. Gogus hastaliklari bolumunu ziyaret edebilirsin. Kesin cozum. Benide sigaranin olduruyor olmasi korkutmuyordu da. Yasamaya calisanlari canli canligormek yetiyor..

Allen carr da degisik metod ama izleyebilirsin.

Champixle 9 gunde biraktim. Esim zyban+bant+sakizla bir ay denedi birakamadi. Ona doktor vermisti, ben kendim almistim. Ilac destegi al mutlaka.

Her gün önceki gün içtiğinin yarısı kadar iç.

selam. bırakalı yarın 7 ay olacak. nikotin bandıyla başlayıp 2 günde bıraktım fiziksel olarak. psikolojik olarak kurtulmam ilk 3 hafta işkenceydi. ay bitince rahatladım. ilk 2 ay boyunca rüyamda sürekli sigara içtim, pişman halde uyandım. sigaraya bırakmak kadar tekrar başlamamakta bir başarı. dedikleri gibi bir bağımlılık ama fiziksel değil. o kısmı tırt. tamamen psikolojik. o kadar sokmuşuz ki hayatımızın içine. zart osurdum, o zaman bi sigara yakayıma kadar gitmiş iş. herşeyle bağdaştırmışız. doğal olarak her an sigarayı arıyor insan. ben pc başına torduğumda 1 paket sigara içerdim öyle dalıp. bırakınca pc başında krize giriyordum resmen. bende ne yaptım, gittim spora yazıldım. abi dedim ben kas yapacam. he amk kesin yaparsın dediler. her gün gittim 2 saat takıldım. hem uğraş, hem gaz, hem bahane oldu geri başlamamak için. hem sağlıklıyım, hem kas yaptım biraz. bırakınca faydasını 2 aydan önce göremiyorsun. burnum 3. ay açıldı benim misal. yannız çok ciddi ve içten bi şekilde söyleyebilirim ki, 15 yıl sigara içtim, bu zamana kadar ben aslında yaşamamışım. hiç, sıfır yani. yediğim herşey, soluduğum hava yalanmış. bunu anladım. dumanı da burnumdan üfleyim, izmariti de orta parmakla fırlatayım karizmaları çok boş beleş işlermiş. nikotin bantı ve sakızı haricinde bişey kullanmanı önermem. nikotin hapları depresyon haplarıdır aslında. sağlam kafayı bozma durduk yere. bi gaza ihtiyacın var başında, gerisinde sağlam irade. öyle dışardan destekle olmuyor o işler. sen yapacaksın. hayat senin hayatın.

bende bırakamadım hala ama bir arkadaş alışkanlıklarından vazgeçerek bıraktığını söylemişti yani mesela kahvenin yanında içmeyi bırakmış önce, sonra evden çıkmadan önce mutlaka içermiş ondan vazgeçmiş falan, zamanla işe yaramış.
benim azalttım ama kokusundan nefret etmemin faydası oldu bunda, bir de evde mutlaka dolu paketim oluyor, onun verdiği rahatlıkla içmeden durabiliyorum ama evde yoksa acayip içesim geliyor nedense.
bir de her aklına geldiğinde gidip yakma, ertele sürekli başka bir iş bul, şunu yapayım sonra, şunu izleyeyim sonra gibi gibi...

1) eklentilere bak, orda yabanci gelen seyleri sil.
2) programlar ve ozellikler'den supheli gelen programlari sil.

100% calisiyor.

Adwcleaner dener misin bi?

Bende var az once attim cope ilgilenirsen kargolarim odemeli. Once fotoraf atayim istersen. Param yok ondan odemeli kusura bakma.

Seyden aldim ben bu arada ya. Birsuru iplik ve igne olan minik 1tl ye kutular varya. Papatya gibi sekli kutularin. Onlarin icinden cikti. Daha uygun olur kargodan bulabilirsen. Fotoraf atayim ama lazimsa

tuhafiyecilerde vardır, dantel makası diye. kırtasiyelerde vardır çocuk makası diye. dantel makası hafif kıvrık ve keskin olur. çocuk makası burnu küt ve az keskin olur.

Bana augmentin 1000 yazdilar ama agirmis. Alerjisi varsa sikinti olur

klamoks da agumentin muadilidir.

peki almalıyım sizce? ağrı kesici almıştı annem biraz hafiflediğini söyledi. yarın gideceğiz dişçiye ama şimdi gidip almalı mıyım?

Antibiyotiği şimdi alsanız bile anında etki etmez, yarın dişçiyle görüşüp almanız daha mantıklı. Augmentin verecektir.

Şimdi ağrı kesiciyle idare etmeli.

teşekkür ederim. ateş de yaptı apse. yarına kadar ağrı kesici mi vermeliyim. minoset vereyim mi, kaç saatte bir? ek bir ilaç veya tedavi veya?

hangi dişten kaynaklanıyor, ateşi çıktıysa bi acile gidin, bulabiliyorsanız nöbetçi diş hekimi/diş hastanesi bulun, apsenin drenajı gerekebilir. şişlik hangi diş/ bölgeden kaynaklanıyor fark edebiliyor musunuz, çene hareketlerinde kısıtlanma var mı?

herkes bilmiyor ama adsm'lerde acil kısmı var, 24 saat açık. randevuya da gerek yok. eğer sıkıntılıysa oraya gidip doktordan tavsiye alabilirsiniz.