bro bu devirde böyle mal bulmak zor.
torbacının no sunu dm lesene.

hayırlı olsun.
Ben çay istemem eyvallah.
(bkz: şakire çay yok)

hadi hayırlı olsun :)
sen kendine bak, bize bir şey yapmana gerek yok :d -mammy was here-

ok cnm

@rentts : asagilamasaydin keske. Taniyanlar var artik diye geyikti birazicik sadece.

hayırlı olsun. :)

abi bi hoparlör lazım bize. dm atarsan link veriyim.

hayırlı olsun, savurma hemen maaşını sağa sola :)

yeni işinde çok mutlu mesut ol emi :)

ben o gereksiz ve dalga geçen arkadaşlara acil durum duyurusuna bile dediğin gibi kedi duyurularından bile daha az değer verenlere bi kaç kilo beyin ve vicdan almanı istiyorum.

hayırlı olsun panpa.

(bkz: inanmıyorum ama oralet diye bir güç var)

hayırlı ugurlu olsun, ben de cok sevındım sımdı :)

hayırlı olsun kardeş. şartları kötü de olsa 3-6 ay arası deneyimle çok daha iyi işler bulabilirsin. Çay bizde var gel ben sana ısmarlim, sen püskevit al gelirken.

Hayırlı olsun. Benim çay duble olsun.

o değil de adam apandisini almış.

evdeki imkanlarla? apandis?

bana is bulabilirsin

İşte bu sebeple internette güçlü bir kontrol lazım bu ne rezalet

internetten böbrek satmak uç bir örnek fakat internete güçlü bir kontrol filan lazım değil, akp mi kontrol edecek chp mi kontrol edecek?

interneti baskılamak kadar saçma bir şey var mı, neden insanlar tepelerinde birinin dikilip 'dokunma ona cıss' demesini istiyor sürekli anlam veremiyorum, çocuk musunuz arkadaşım özgür iradeniz yok mu sizin, neden hep gözü sizin üzerinde olacak bir otorite bulmanın peşindesiniz?

aciz misiniz yani?

bu adamların böbreklerini satmalarını korkunç bulmak yerine bu adamlara böbreklerini sattıracak kadar çaresizliği iteleyen insanları korkunç bulun, adam böbreğini satacak kadar fakir demek ki, kim fakirleştirdi bu adamı?

interneti şuan kontrol etmeye çabalayan o güçlü kaslı arkadaşlar bu hale getirdi, kim olacak başka?

öte taraftan böbrek adamın internet adamın, isterse satar yani ben bunda bana dokunacak bir şey görmedim, karışma hakkını da kendimde bulamam.

@ lawist, interneti kontrol altına alınca o böbrekler satılmayacak diye düşünmüyorsunuzdur umarım!

yaranın üzerini örtelim, biz görmeyelim de ne olursa olsun mantığı bu. üzerini kapadığınız yara kemiğe dayanır, haberiniz olsun.

ibomio kardeşim, cevap veriyorum.
geçeceği kesin olan buhranı halletmek için satılan böbrek, bedavadan da eksiye gider. yani çok daha pahalıya mal olur.

Oha lan. Ben satmayacagim beyler sakin olun. Ben olmedim. Borcum var bi cok insan gibi. Hem bobrek satsam para ustu ile ne yaparim. Benim borcum o kadar fazla degil.

Bu insanlarin bu kadar kotu durumda oldugunu bilmiyordum 20-25 yasinda bir suru cocuk alicisi ciksa satacak bobregini. O yuzden paylasayim dedim.

Yorum yapacak olursa diye de duyuruya donmesin diye soru sordum. Sakin olun bobreklerimi seviyorum. Tas var sagdakinde sanirim ama. Satilik degiller.

Edit: neden boyle oldum ben? Soru sormayi unutmusum. Mobil kisimda editleme butonu yok.

zahmet edip hastaneye gidin artık. dahiliye bölümüne b vitaminine baksınlar.

@female mesele zahmet degil. www.eksiduyuru.com

ben de de var aynısı çözümü yok. dalgınlık dikkatsizlik.

Ben de de oluyor sonra hasta oldugumu falan dusunuyorum. Bana gore en kotusu bir seferinde ellerimi yikarken tuvaletimi yapip yapmadigimi hatirliyamamistim sonra tekrar gitmistim falan degisik seyler ama genelde dalginlik diyorlar.

Karşı tarafın avukatını arayacaksın ve şu an param yok diyip kesin olarak ödeyeceğin bir tarih vereceksin. Yalnız bunu yapınca, borcu da o tarihte kapatmazsan 90 gün mü ne hapsi var sanıyorum. -İtiraz hakkın da olmuyor-

" Eğer cep telefonu şirketleri, ödenmeyen alacaklarından dolayı icra takibi yapacak olurlarsa, bu takipte sadece abone ile aralarındaki sözleşmeden doğan konuşma bedelini tahsil etme hakkı vardır. Bu karar, kullanım ücreti dediğimiz, fiili hizmet karşılığı alınan ücret dışında; aylık sabit ücret, diğer ücretler, KDV, özel iletişim vergisi, vergiler-harçlar-fonlar gibi kalemlerden alınan ücretleri ortadan kaldırıyor. Yani vatandaşın yıllardır dert yandığı hizmet karşılığı olmayan kalemler böylece iptal edilmiş oluyor"

böyle bir şey buldum mesela. işime yaramaz mı?

borcu ötelemek için şöyle bir şansınız var;

borç kesinleşir (itiraz etmezsiniz) ve haciz aşamasına gelinir. işte bu aşamada taksitlendirme talebinde bulunursunuz. bu aşamada yapılacak taksitlendirmede alacaklının rızası aranmaz. yalnız bunun şartları çok ağırdır, 4 taksit olacak (max), ilk taksit peşin olacak ve taksitler arası süre en fazla bir ay olacak. taksitlerde gecikme olursa hapsen tazyik olayı var ayrıca.

bir de şu olay var, avukatı arayıp konuşup ondan taksitlendirme talep edebilirsiniz.(ödeme emri kesinleşmeden) bu durumda avukat razı olursa anlaştığınız duruma göre taksitlendirme yapılır (yukarıdaki kurallar burda geçerli değil).

bulduğunuz şey nedir bilmiyorum ama ilk defa görüyorum. umarım işinize yarar gidip bir de icra müdürlüğüyle konuşmanızda fayda var.

faiz ve borç miktarına bir itirazınız yoksa itiraz etmeyin. aksi halde dava açarlar ve daha da katlanır, 3 bin lira olur 5 bin lira. zaman kazanmak için en iyi yol avukatla görüşmek ve süre istemek. bu sürede para biriktirmek. belki taksitle ödemek kabul ederlerse.. eninde sonunda ödeyeceksiniz yani onu söyleyim.

itiraz edebileceğin bi durum yok. itiraz edersen de %40 icra inkar tazminatı ve ekstra mahkeme+avukatlık giderlerini de ödemek zorunda kalırsın.

avantajlı olduğun durum şu. bu avukatlar da hiç bir şeyi olmayan adamdan sittin sene bu parayı alamayacaklarını biliyorlar.

ödeyebileceğin durumun varsa avukatla görüşüp taksitlendirebilirsin. ancak bu görüşmeyi yaparken çok net olmalısın pazarlıkta yapamayacağın bir şeyin altına girme. en önemlisi icra ile korkutarak senden taahhüt almak isterlerse bu mutlaka yerine getirebileceğin bir taahhüt olsun aksi takdirde hapis cezası çıkma olasılığı var. gerekirse bırak hacze gelsinler ama yerine getiremeyeceğin bir taahhüt asla verme.

üzerine taşınır veya taşınmaz bir mal yoksa senden tahsilat yapmaları çok zor.
maaşın varsa bunun %25lik kısmına haciz koyabilirler.

bu arada senin bulduğun açıklama sabit ücretle ilgili bir konu. mal alarak ve sözleşme yaparak borçlandığın bir durumda geçerli olamaz.

bunlardan kullanmistim baya oluyo. ilk aldiginda garbiden kaslarinin kasildigini filan hissediyosun bildigin elektrik dayiyo vucuda ve sen istemedigin halde kaslar kasiliyo. ama ben bi faydasini goremedim. bunlarla ugrasmak yerine kosun ip atlayin bisiklete binin filan. daha faxla faydasini gorursunuz.

uniden.com da 99 lira olanı hepsiburadadan 30 liraya almıştım zamanında 2 3 defa kullandım sonra kaldırdım bi faydasını göremedim açıkçası.

Yillar once, Ben aldim bu 300tl lik aleti. Ucuzu varsa iade ederim dedim. Daha ucuzunu bul 1 tane daha dedi. 30tl ye buldum. Aynisi.

Kapidan satisti..Adam iade almayi reddetti. Tuketici haklarina gittim.

Urun 8 senedir bende, 2 kere kullanildi. adam ariyor arada para lazim oldukca. Ne urunu alabiliyor ne parasini..

Neyse alma bosuna.kullanildi.30liraligi al ama. Garip bi his. Guluyor insan.

ben 10 sene önce almış ve kullanmıştım aynısından. işe yaramaz bu aletler.

Kalple ilgili sıkıntıya kan tahliliyle mi bakiyorlar? Ekg cekilmedi mi? Ya da ne bileyim baska seyler vs. ?

Bunu doktor bile degil, oradaki bir kayit memuru soylemisti: Acil, tedavi etmez. Sadece şikayetlerinizi azaltir.

yani kesin bişey söylemiyim ama psikolojik oluyor böyle şeyler hocam genel olarak.30'dan sonra belki çıkabilir bi rahatsızlık ama 30'dan önce çok takmamanı öneririm ben. o güne kadar yoksa çıkmıyor genelde. psikiyatriste bile direk gidebilirsin.

@bambum unutmuşum ekg'ye de baktılar

@keshdurden kalp ile ilgili olmadığını anladım zaten, dediğim gibi değerler falan normal çıktı. yaşım da 21.

ama net bi sıkışma var, belki şiddetlenince koluma vurduğunu hissetmem flan psikolojik olabilir. ama net olarak göğsümde bi baskı var

Yakin zamanda grip miydin?

@ibomiu, evet yılbaşında oldu. şu anda burnumda akıntı falan yok ama

evet aynisi banada oldu. Sebebini bilmiyorum.
Bi gun ateslendim. Halsizlestim sonra. Acidi her yerim. Iyilestim sonra. Ama oksuruk basladi. Oksuruk te bitiyodu. Sag gogsume bir sey oldu. 1 aya yakin surdu agrisi. Doktorlar bir sey bulamadi. Gecti sanirim.

Editleyemiyorum telefondan oturu ama. Ayni sekilde ustune yatamadim bende. Kiz arkadasim bir kez sarildi. Oluyordum. Kendim denedim olmuyor. Ama omzumdan assada bi kaburga cok aciyodu bastirinca. Elim zor yetisiyodu ama.

Yaş 21 aynısı bende var.
Bizim nesil psikolojik sorunlu kardeşim .
Yine de bir gözük sen bir yerlere çok çok geçmiş olsun

Bir şey olmaz.

yumurtanın akından zarar gelmez de, günde 2 yumurta sarısından fazlası zarar eder.

kolesterol yapar yahu!

bir şey olmaz sarısını az ye ama.

sakata gelir misin bilemem ama yakında tavuk çıkar içinden arkadaş 5 yumurta nedir ya :)

@pampalar "5 yumurta nedir ya :)" diye sorulmasin diye keyifle yemedigimi kisaca anlatmistim.

hacım yumurta sarısı bakımından fazlası kolesterol yapar doğrudur ama o enerjiyi ben yakıp kavuruyorum zaten diyorsan sorun yok. ye gitsin.

her şeyin fazlası zarar. 3-5 güne belli olmasa bile uzun dönemde elbet ters bir etkisi vardır.

Paran oldugu zamanlarda da ye, cok saglıklıdır. Ama sarılarını mutlaka ayır, 5 yumurtada sadece 1 tane sarı kullan tatlandırmak icin. Yumurta alırken rafta cok beklememis olanları secmeye calis, yumurtalar bekledikce protein degerleri azalir. Ayrica mutlaka buzdolabinda beklet, acikta durdukca da besin degeri azalir. Bu mevsimde domates alma salataya yuklen bence, bu mevsimdeki domates baska birseydir :) Son tavsiye pilav ve corbayi ogle yemeklerinde yeg, aksamlari daha hafif seyler gotur, tabii spor yamiyorsan.

Günde 5 yumurta kolestrol arttırır. Ancak yaşın genç ise o zaman şimdilik büyük sıkıntı olmaz çünkü kolestrol zaten vücuda lazım. Ama çok uzun süre de böyle gitmemeli.

Alternatifler bulmaya çalış.

5 yumurta çok dostum 2 den fazla tüketme.

kolesterol diye bir hastalık yok, ilaç şirketlerinin uydurması. milyar dolarları götürerek dünya medeniyet tarihinin en büyük vurgununu yaptılar.

beşinin de beyazını, ikisinin veya üçünün sarısını ye. lor iy fikir.

bunda utanacak bi şey yok. hırsızlık, dolandırıcılık yapmadan hayatta kalmaya çalışıyosun Türkiye şartlarında.

fazla protein kanda aminoasiti arttıriy.. kanda asit olunca ph düzenlemesi için kemiklerden kalsiyum çekiliy. çekilen kalsiyum su ile böbreklerden atıliy. börbek taşı yapiy. üre ya da kalsiyum kökenli taş dökmen yakındır. bol su iç. kara işediğinde iz göstermeyecek kadar açtır çişin rengini.

günde 9 tane yiyen arkadaşlarım var. madem keyifle yemiyorsun mecburiyetten yiyorsun, yarım saat bi saat de olsa spor yap günlük. bedavadan vücut da yapmış olursun işte.

Kombilerin dışında çalışır durumda olan yok...Kilosunu ortalama kaç liradan hesaplıyorlar?

www.tumersanmetal.com şurası sana gelen hurdacının satacağı yerin fiyat listesi..

çamaşır makinesi 2. grup demir ağırlıkları varsa 3. grup
televizyonun bakırını alacak. kilosu 12.5
soba 3. grup 0,50
kombi 2.grup 0,54
piknik tüpü 1. grup 0,57
fırın 3. 0,50
tencere tava 1 0,57

kilogram fiyatları bu.. adam bu fiyatın altında verip kar yapacak. gerisi senin pazarlığın.

hesap yapamam ama

@ibomiu
Yeterli. Çok teşekkürler.

afyonda yaşayan bir arkadaş hep eşek sikiyor..balladıra ballandıra antıyor birde

evet yaygındır. eskiden ne kadar yaygındı bilemem ama günümüzde yaygın olduğu bilinmekte.

ben bu ülkede böyle şeylerin şehir efsanesi olduğuna inanmıyorum.

eşeği bilmiyorum ama tavuğun yapıldığına şahit oldum.

+1 rocknroll

kırsalda küçük yaşta evleniyor zaten insanlar. hani heryerde var sapıklar onlarda kırsalda doğarsa eşek şehirde doğarsa damacana sikiyor.

Türkiye gibi bir ülkede yasıyoruz;13 yasında kıza onlarca adamın tecavüz ettigi bir ülkede.Sanirim cocuğa acımayan eşeğe hic acımaz.

ne diyorsun bu ülkede ördek sikildi, damacana sikildi?

Mesele eşeğe acıyıp acımamak değil. Ülkede cinsellik tabu. Küçük bir köy yerinde yaşadığınızı düşünün, herkes herkesi tanıyor. Zaten köylerde kaç hane var? Bütün köy ahalisi akraba olmasa dahi birbirini tanır ve öyle sevgilini koluna takıp dışarı çıkamazsın. Pardon sevgili mi dedim? O çok zor, nişanlını.

İşin başka bir yönü yine cinselliğin tabu olmasından kaynaklı. Bu tabuya sahip insanlar evlenecekleri kişide bakirelik arar, evlendiği kız bakire değilse ve o da onunla birlikte olan kişiyi tanıyorsa ne yapar eder bir husumet çıkarır.

Mesele cinsellik. Köydeki bir adamın kızının sevgilisini sorun etmeyeceği tarihe kadar o eşeklerin gün yüzü görmesi zor.

Mesele içler acısı evet, ama hiç şaşılası değil bana göre...

''bilmiyorum mutlaka vardır'' gibi yorumlar gelmiş. zannedersin ki bütün ülke eşek sikiyor... kızıyorum efendim böylelerini görünce

cevap olarak ise benim arkadaşımın dayısı yapmış o dediğini o da güle güle anlattı bize yani evet var.

şimdi eşşeğin damını kendi pipine hizalamak için çukur kazıp eşşeğin arka ayaklarını çukura sokuyorsun. veya kaplumbağa bulup üzerine çıkıyorsun. yani işin içinde kaplumbağada var.

not: ben apartman çocuğuyum, ilk canlı eşşeği 14 yaşında gördüm.

Bu ülkede yaşanmaz dedirten şehir efsaneleri ama hala şuan bile çoğu kişinin kendini tatmin ettiği bir gerçek, askerdeyken bir eleman demişti yozgatın köylüğünde yaşıyor, o kadar zevkli ki abi dudağına yapışmak istiyorduk ama uzanamıyorduk.

şehir efsanesi. herkes anlatıyor, duyuyor ama kimse birebir şahit olmamış. tabi yok da demiyorum; ama öyle anlatıldığı kadar yaygın değil.

sütçünün ineklerine bile hallenen oluyomuş.

@japon askeri
Nasi sahit oldum? Gordun mu?

bizim köyde de adada yapıyorlarmış :/
şu an sanmıyorum ama duyduğum isimleri düşünürsem*70-80-90ların ergenleri gidermiş.

Baby Can I hold you - tracy Chapman
www.youtube.com

www.youtube.com


Youn Sun Nah- Jockey Full Of Bourbon

www.youtube.com

www.youtube.com

soundcloud.com

youtu.be

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

beni taşlamayın ama;

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
rammstein- rosenrot

var

ben de giremiyorum. neden acep?

ilginç. siteden sorgulamıştım sadece sana bozuk demişti.

fader'e sordum o da açılıyor dedi.

bende de açılmıyor.

açılıyor yeşil yeşil

açılmıyor

sen neyin kafasını yaşıyon ? 65 mb internet var hala çok memnun değilim mi diyosun?

www.eksiduyuru.com

www.speedtest.net

sürünüyormuşuz da haberimiz yokmuş dedirten

itü'deyken böyleydi:
dl.dropbox.com

şimdi böyle:
www.speedtest.net

ping değerin gerçekten berbatmış, ulağın kısıtlamalarını da hesaba katarsak memnun olmamakta gayet haklısınız. VPN de kurtarmaz o ping değerleri yerlerde sürünür. insansın ethernet kartını linuxa tanıtamamasından beteri de varmış demek;

Zor çeken wireless ile;
www.speedtest.net

www.speedtest.net

bu ne la? la bu ne?

bi benmiyim fakir la burda. kotayı aştrım diye 1mbps e düştü şu an.

valla superonline'dayım. memnunum şimdilik. bir haftadır torrentler çok yavaş iniyordu ama onlarda düzeldi.

www.speedtest.net
memnunum
oyun falan oynamıyorum zaten

yalnız o kız sana yaramaz, bence bırak sen onu.

abi seviyorsan git konus bence.

bence terk edecek. bariz seni istemiyor. belki de artık çoktan başkası var.

adım adım başlayayım, sevgilimden de gözlemlediğim kadarıyla (gerçi normalde herkeste gece olur diyorlar ya neyse) kadınlar gündüz-akşama kadar erkekler de akşam ve gece duygusala bağlıyor. onun sıkıntısını çekmiştim biraz duygusal bir erkek olarak. tam böyle ağzını yüzünü sıkarak sevesim geliyor onun ciddi anına denk geliyor, sonra tam tersi oluyor falan. konuşurken de öyle (smsle ya da internetten falan) allahtan bir ara amerikaya gitti de saat farkını dengeledik. combo yaptık abooo.

kim tanımadığı birisine "bütün detayıyla saatlerce anlat panpa, kendimi koyup cevap veririm" diyebilir ki ? ana hatlarına bakıyor, elalemin adamı ne olacak ki diyor ayrıl amına koyim diye yapıştırıyor cevabı. ben de öyleyim, sen de öylesin hepimiz böyleyiz. bana adam gibi tek bir cevap geldi, onun da başına benimkilerin aynısı gelmişti o yüzden kendini benim yerime koyabildi.

machinarium
grim fandango
limbo
sanitarium
bastion

aklıma gelenler bunnar

okumazlar bile.. dogru cope gider.. gonlunu ferah tut, burasi turkiye, burdan bi bok olmaz.

böyle kaç tane mail alıyolardır günde. hepsi hakkında işlem yapmaya kalksalar ohooo. zaten uyku semesinin dediği gibi okumazlar bile. okusalar da işlem yoğunluğu, ilgileniyoruz, maddi kaynaklar vs gibi standart bi "farkındayız, ilgilenmeye çalışıyıouz ama yetişemiyoruz" cevabı yazarlar sana. zaten başını belaya sokacak bişey de yok. hakaret, küfür, tehdit vs gibi...

hicbir sey olmaz.

BU MEMLEKETTE GÖTE GÖT DENİR. ONLAR DA GÖT OLDUKLARINI BİLDİKLERİNDEN BİŞEY YAPMAZLAR.
zaten dava edilebilecek bir durum da yok..

küfrettin sandım. ne var yahu bunda. ben bazen sövüyorum da bazı şirketlere maille. onlar bi şey demiyolar tabi, müşteri kaybetmek falan. :) ama doğru yapmışsın bence.

zamanında bir daireye değil, direk resmi dairede yönetici bir kişiye "hepiniz orospu çocuğusunuz" yazmıştım, bi b.k olmadı. raad ol panpa.

bu mailde bişey yok.

hakaret veya tehdit içermediği sürece sorun olmaz.

bundan korkmuş olamazsın?

korktum, cunku vaktinde benzer bir olay yasamistim. gittigim kursu bir forum sitesinde bu sekilde elestirmistim. kim oldugumu tespit edip cepten aramislardi size dava acabiliriz diye. belki bloftu tabi dertsiz basima dert aldigim icin korkmustum.

ben cok daha sert bir versiyonunu yollamıştım. İşin içinde hakaret,aşalayıcı ifadeler olmadığı sürece (işini iyi yapmamak buna dahil değil) sorun olmaz.

ben küfür de etmiştim e devlet sitesi eskiden çalışmıyordu düzgün. geri dönmediler. ağır sövmüştüm. sitenin değişmesinde katkım varmı bilmiyorum.

adamlar 100 tane prototip üretiyor. bakıyor bozuk çıkma oranı 10binde bir. sallamıyorlar nasıl olsa bozuk çıkan da garantiye getirir diyorlar. o 10binde 1 ihtimal de sana çarpmış herhalde :)

şöyle dene; bilgisayarı kapat. pilini filan sök. havalandırma deliklerinden birine elektrik süpürgesi tut. muhtemelen fanın ses çıkarmasına sebep olan arızayı düzeltecektir. kablo filan yerinen oynamıştır hafif. fana değiyodur. ya da fanın kendi kablosu oynamıştır kanatlarına değiyordur. ya da fanın dengesi bozulmuştur hafif bi sürtünme apıyordur. her türlü de düzelmesi gerek. bilgisayarı açmadan önce biraz bekle filan statik elektrik yüklenecek zarar verme olasılığı onbinde 1 ama. sana çarparsa bilemem.

geçen gün de okumustum sorununu. gidip en idare edebilecek vaziyette olanindan bir bilgisayar alsan soyle 300 dolara falan?

Uygununundan bir bilgisayar almayı da düşündüm ama Belçika'dayım ve bu cins adamlar q klavye kullanmıyorlar. Bir de, 1 aylık cillop gibi bilgisayar var elimde, deli oluyorum böyle olmasına!

Elektrik süpürgesi maalesef yok, zira yurt ortamındayım ama ben de saç kurutma makinesi (soğuk üfleme modunda elbette) olur mu acaba diye düşünmedim değil...

Kimi zaman seri numarası garanti için yetiyor. Türkiye'de HP ve Asus garanti belgesi yerine direk seri numarasına bakıp garanti durumunu kontrol edebiliyor. Belki orada da durum odur. Olmadı, PTT ile garanti belgesini yollat. Avrupa'da isen en yavaşı çok pahalıya gelmez: 15-30 TL aralığı olur sanırım.

sanmıyorum başka bi bokluk vardır, modem ayarlarından vs olmasın.

2 misli yazacak ne gibi bir ayarı olabilir?

ne bileyim mtu ayarları değişmiştir, başka bi ayarlar değişmiştir/değiştirilmiştir. bunlar kafadan sallama.

tabi bu senaryoda sizin kesin kes doğru olduğunuzu var sayıyorum. çünkü kota 12 saatte bir işliyor siz de bilenzi.

nerede 2 misli yazıyor, internet servis sağlayıcınızın kota sitesinde mi? yoksa kotayı ölçmek için kendi kullandığınız bir programda mı? eğer programdaysa, sorun programda olabilir. servis sağlayıcının kendi kota sitesindeyse, servis sağlayıcınızı arayın.

ttnetten döküman bile aldık
kontrol edilmedik şey kalmadı
bu ay basından beri youtubedan 3 bölüm leyla ile mecnun izledim ve şimdide 6 gb oldu bile
küçücük dizi yani hd izlemiyorum

bende mantık yürütüyorum(sallıyorum) şu an; proxy olduğunda biz veriye aracı vasıtasıyla ulaşıyoruz. veri o bilgisayara iniyor. o bilgisayar bize gönderiyor. bu yüzden proxy olduğunda hız düşüyor diye okumuştum.

öyle bi durum olsa veriyi önce karşı bilgisayara indirsek ordan kendimize çeksek. biz yine 700 mb indirmiş oluruz ama indirirken hızımız 500kb/s olması gerekirken 250kb/s ile diğer bilgisayara iner, diğer bilgisayara inen kısım 250kb/s ile bizim bilgisayara iner.. yani farketmeyiz ama 2 kere inmiş olur.

not: salladım.

ey dsl yükleyin bakalım hakkaten o harcamalar sizin bilgisayarınızdan mı yapılıyor?

Torrent'le falan indiriyorsan indirdiğin kadar seed de edersin ki TTnet artık göndermeyi de kotadan düşüyor.

dgs bıttı hazıranın 25 ı falan olması lazım artık onumuzdekı yılı beklıyeceksın.

sınavsız geçiş filan vardı halbuki. :(

Eylül sonu-Ekim başı gibi başlar. Anadolu Üniversitesi'nin sitesinden duyurular kısmından belirtilir zaten.

kredi kartımın toplam limiti 400lira kullanılabilir limiti 200lira.

ama güzel başlangıç şimdiden 200liram oldu

çok lazımsa bu 1500 lira, neyin var neyin yoksa sat, bilgisayar telefon fotoğraf makinesi vb. ya da eski kitapların filan git ne var ne yok sat alan kişilere, yerlere

satabileceğin şeylerin bir listesini yap kitap, plak, kıyafet vs. aklına gelenleri yaz. buradan da linkini koy. benim işime yarayan bir şey olursa pazarlık etmem seninle söylediğin fiyattan alırım mesela. (bokunu çıkarma :)

bulabilirsen kestane al 1-2 kilo kadar (pişmiş değil marketten al yoksa çok pahalıya gelir) ve afiyetle mideye indir, veya diğer kuruyemişlerden tüketebildiğin kadar tüket fakat özellikle kestane aşırı kilo yapıyor.

burger king'e dürüme iskendere aban 3 öğün aban bakalım sonç ne olacak.

karbonhıdrat ve proteınlı besınlerı aynı anda tuketmeye calıs. yemek yedıkten sonra kesınlıkle uyu. kısa sureler sonra uyan sonra yenıden ye ve uyu. sumo gurescılerı kılo almak ıcın bu teknıgı uyguluyorlar. bol bol basıt karbonhıdrat tuket seker gıbı. hatta bulabılırsen mono-karbonhıdrat tozu al proteın tozu satan yerlerden. cok fazla sıvı tuketme.

bol bol cips cukulat patlamis misir kuruyemis. hatta yanina da bira aldin mi tamam. normal yemekler yerine bunlara aban. gece yatmadan once ye. gece kalkinca tost yap. saglikli bir sekilde bu kadar kisa surede kilo alacagini zannetmiyorum. bir de tabi fast food.

tamam okuğum kadarıyla şimdilik yarınki programım şöyle;

-her gün 500gr kestane alıyorum. gezinirken arada arada yiyip bitiriyorum(iş saatinde)
-öğlen iskender akşam burger king
-iş çıkışı evde protein tozu içip az 1 saat kesitiriyorum.. uyanıp içip 1 saat kestiriyorum.. uyanıp tost yiyip yanına da bıldırcınlı muzlu sütle içecek yapıp uyuyorum
- bi de bira içiyorum akşamları..



ölmem heralde?

@buzzer: 3-5 hamburger yiyemiyorum. denedim 2. sinde istifra edecek kıvama geliyorum. kestane sanki bisküviden daha ağır bi yiyecek gibi geldi ama bilmiyorum. kalori hesabına bakıyorum bi.

@tatlıya abanamıyorum da. çok seri mide bulantısı yapıyor ama yarın kusana kadar bi deniyorum onu da

bu dediğimi 2-3 hafta uygularsan kilo alırsın. hergün sabah kahvaltıdan önce ve gece yatmadan önce muzlu süt içiyorsun. ama %100 muzlu süt olacak. öyle hazırlardan değil. birebir kendin yapacaksın. bunun için gerekli malzemeler bir adet blender, içebileceğin kadar süt, bal ve 1 ya da 2 adet bıldırcın yumurtası. bir de gece yatmadan önce yemek yemenin kilo aldırdığını duymuştum.

ek: cevaplara tik koymakta kilo aldırıyormuş.

püskevit al bol bol. tutku biskrem vb. çikolatadan daha fazla kilo aldıran besin içerir. dondurma ye. hosta da tam ekmek arası et burger king te ve mcdonalds da 3-5 hamburger yenecek kola patates en büyük boy olacak.

baklavaya aban.

alternatif bir program olarak;

sabah kahvaltısı;

bir çorba kaşığı tereyağında pişirilmiş 4 adet yumurta, yanında yarım ekmekten biraz daha büyük kaşarlı/sucuklu tost

öğlen;
herhangi bir yemeğin yanında bol ekmek ve üzerine bir-iki porsiyon tatlı

akşam;
canının istediği herhangi bir yemek yanında yine bol ekmek, yemeğini kendin pişiriyorsan bol tereyağı kat üzerine yine puding, şekerpare tarzı birşeyler ye

atıştırmalıklar;
cebinde daima tuzsuz fıstık ve fındık bulundur ve her fırsatta avuç avuç tüket

***bir de bol bol hoşaf iç.

öncelikle yapma! vücuduna yazık sonra pişman olacaksın. yok illa yapıcam diyorsan devam et:

kilo alamayan sporcuların kullandığı ''gainer''lar var , bak protein tozu değil, karıştırma.

mesela bu: www.protein7.com

bol bol karbonhidrat içerir çok hızlı kilo alabilirsin. hem de sıvı olduğu için daha kolay olur tüketmesi. zaten kullanırken göreceksin içinden deterjan küreği gibi ölçü kabı çıkacak.

gurbetteymişsin muhtemelen orda daha ucuzdur. servisinde 1250 cal var suyla karıştırdığında bile. ki 55 kilo hareketsiz bir adamın günlük kalori ihtiyacı 1500-1800 cal falan sen düşün yani.

yine de 5 günde 5 kilo alman pek mümkün gözükmüyor. :)

ayna duşun mavi bir duvarın karşısında..

e kameraya, fotoğrafa bakan de senin gözün? bir de köpeklere sormak lazım.

yok ibo senin cevabın bence mantıklı değil. köpeklere sormak lazım evet bir de :) ama en doğru cevabı sanırım görüntü işlemeyle alırız?

kamera, senin gözün ne görüyorsa onu görüntülemek için tasarlanmış bir cihaz.

eğer gözüne gelen ışınlar mavi spektrumdaysa, kameraya gelen de mavi olacak. kamera senin gözün ne görüyorsa aynısını üretecek tabi ki.

yoksa kırmızı veya beyaz ışık geliyor da biz açıdan dolayı mavi görüyoruz diye bir şey yok.

"denizin veya gökyüzünün renginin aslında mavi olmadığını,(yansıma) açısından dolayı öyle göründüğünü biliriz ya. bu (yanılsama) bizim gözümüzden kaynaklanıyorsa..."

yansımayı almış yanılsama yapmışsın. anlayamaman bundan. suyun rengi yok. baktığın açıdan gökyüzünü yansıttığı için suyun yani denizin rengi mavi görünür. tabi gökyüzünün rengi de yok. onun mavi görünmesinin sebebi dersen iş güneşten gelen ışığın içindeki ana renklerden kırmızı ve yeşilin atmosferde kırılıp mavinin daha az kırılıp ortada kalması gibi fizyolojik tanımlara kadar gider.
son kısımda kameralar bizim gördüğümüzden daha yanılsamalı görür. ama senin sorduğunun cevabı kameralar da bizim gibi mavi görüyorlar.

@ilkinci: deniz/okyanus/su rengi konusunda sudaki canlıların(algler, yosunlar vs.) da katkısını unutmayalım ama.

jangaranın da dediği gibi suya renk veren maddeler de olabilir. benim bahsettiklerimin temel neden olduğunu düşünelim. yoksa marmara denizi mevsimin belli dönemlerinde yukarıdan bakıldığında yemyeşil görünür. bunun sebebi bazı mevsimlerde denizdeki plankton sayısının artmasıdır. bunlar da başka konular. hafif gider yaptım :)

yani son olarak işin özü ışığın kırılması ve spektrumda mavi bölgenin kalması. aslında yansıma açısıyla değil kırılma açısıyla ilgili?

yani tamamen ışık spektrumundan kaynaklanıyor?

öyleyse kameranın mavi görmesi gerekir tabi. ama şu da var mesela çok sık yan yana mavi ve sarı noktalar döşense, belli bi mesafeden sonra insan gözü o görüntünün mavi ve sarı noktalardan oluştuğunu görmez alanı tamamen yeşil görür ya. ama kamerada böyle bir şey söz konusu değildir. yani benim sormak istediğim buna benziyordu aslında denizin veya gökyüzünün mavi görünmesiyle alakalı.

sevgili lamneth (çok tiyatral bi ismin var da:) denizin mavi görünmesiyle yan yana yeşil ve mavinin uzaktan sarı görülmesi farklı konular. birisinde uzun mesafeler nedeniyle ışık kırılır (DENİZ- GÖKYÜZÜ), diğerinde uzak mesafe nedeniyle göz detaylı göremez ve iki renk bilgisini birleştirir ve ortaya ışıkların karışımından yeni bir renk çıkar. (bu işin fizyolojisini tam olarak hakim değilim ama sanırım bunun gibi birşey.)

sonunda durabildiysen olmaz?

durdum durdum. ya durmuştum çektim el frenini. sonrasında başka bir araba park halindeydi çıktı olduğu yerden ben de oraya gireyim diye gittim. orda da durduğumda da el frenini çekeyim dedim ama çekili vaziyetteydi.
indim işimi bitirdim sonrasında da 10 km sürdüm bir sıkıntı yoktu.

bişey olmaz gibi ama el frenine artık eskisi kadar güvenme bence. olmadı müsait bi zamanda götür bi baktır.

hiç sıkıntı yok. ben bir kaç km gittim. cantlar alev almak üzere iken insanlar işaret edince yangın tüpüyle müdahale ettim.. ardından tamire götürdüm sorun yok dediler.. muayneye girdi, fren testinden sorunsuz geçti.

oda bişey mi ben ilk araba kullanmaya başladığımda el freni çekik halde 10km yol gittim. 80km'nin üzerine çıktım. canavar gibi de gidiyordu hiç bişey anlamadım. yalnız her durduktan sonra kalkış yaparken araba stop ediyordu. acemiliktendir diye başka bir ihtimal aklıma gelmemişti :) 1-2 gün sorna babamla araba kullanırken "frenlerde bi ibnelik var, daha da balataları yeni değiştirmiştim" falan dedi. ses etmedim tabi :) bu da böyle bir anımdır.

98 model bi arabayla arkadaş el freni çekik 2 km filan gitti, ondan sonra balatalardan ses gelmeye başlamıştı, sesi salladık bişey olmaz diye, 2-3 hafta sonra yolda frenler boşalmıştı.

Söylemesi ayıp, ben sıfır arabayla el freni hafif çekili halde 5-6 kilometre gitmiştim. Yanık kokusu haricinde bir şey olmamıştı ama moralim çok bozulmuştu. Yine de servise bir götürün, göz atsınlar. Şakası yok bu işlerin.

keşke arabada bıraksaydın el frenini, dikkatsizlik işte..

arkadaş 10 km gitti kokular fenaymış :) balataları değiştirmişlerdi :)

ben de zamanında az yapmadım bunu. 10 metreden bir şey olacağını sanmıyorum hagaten benim de birkaç kilometre gittiğim oldu hala hayattayım

ben öyle bakkala gittim, kafadan 400 metre falan. hiç bişi olmadı. arabada bi sorun yok.

10 metreden hiçbişey olmaz. balatalar birazcık aşınmıştır o kadar.

risk budur de, kapıyı çarpıp çık görüşmeden.

iş güvenliği çok eğlenceli bi sektördür. dr. house ın sanayi tipi resmen

bir multivitamin hapi alin, sabahlari, gunluk olarak hemen hemen butun eksiklikleri yuzde yuz karsiliyor onlar, rahat edersin.

www.spectracell-tr.com

@nekodunlangafana

peki multivitamin alsak bazı vitaminin fazla alımına yol açıp başka rahatsızlığa neden olmaz mı?

vitaminler ikiye ayriliyor yagda eriyen ve suda eriyenler yagda eriyenler a,d,k
su da eriyenler b ve c grubu suda eriyenlerin fazlasi idrarla disari atiliyor
yaga eriyenlerin fazlasi ise karacigerde depolanir asirisinin zarari var diye biliyorum.liseden kalma bilgi yaklasik 10 yillik hatalar oalbilir.
tipla hic ilgim yok makine muh.yim. daha iyi bilen biri anlatsa daha guzel olur,gecmis olsun.

vitamin eksikliklerinin belirtileri vardir zaten. mesela gece korlugu ve bagisiklik sisteminin zayifligi a vitamini eksikliginin tipik belirtilerindendir.

bilincsizce multivitamin kullanirsan hem parani bosa harcarsin hem de sagligin acisindan zararli olabilir. her ne kadar tablet halinde alinan vitaminler besinle alinan vitaminlere gore bagirsakta cok daha az emiliyorsa da, bir takim vitaminlerin fazlasi karacigerde birikir ve uzun vadede toksik etki yapar.

kanindaki vitamin ve mineral degerlerini kan testleri ile olcturup bir hekime danisarak gerekli takviyeleri kullanabilirsin.

eger onemli bir seviyedeyse bir sekilde kendini belli edecektir zaten vitamin ve mineral eksiklikleri.

olmaz. 20 yıllık excelciyim böyle bir sorun ilk defa duyuyorum. gayet kullanışlı lan. daha allahtan belanı mı istiyon be insan.

20 yıldır çalışmadığın kadar fazla sayfa sayısıyla sürekli olarak çalışmam gerekiyor sanırım bundan kaynaklı..hem herhangi sorundan bahsetmedim ki, ergonomiyi arttırma çabası sadece. "lan."

Sayfa adlarını kendin bir sayfaya ekleyerek hyperlink yoluyla çözebilirsin ama sayfa satırı hep altta kalacak sanırım.

haklısın kendini bilmeyenlerle dolu oluyor bu saatler

troll butonu olsa mesela..

hani belirli bi sayı(o anki duyurudakilerin %40ı mesela) basarsa konu uçsun(yada dışarıya kapansın yada geçici b yere gitsin mod baksın sabah "ok" derse konu çöpe gitsin.. gibi bişey olabilir mi acaba

evet bence de böyle bir boşluk var.

@ibomiu bence çok güzel bir fikir. sadece gece değil her an için olabilir. trollerden arındırılmalı.

valla hacı bırak olduğu gibi kalsın, sabah kalkınca hallediyorlar zaten. sitede modluk yapacam diye adamlar uykularından olmasın. hayatlarında daha önemli işleri vardır bence.

yahu dediklerim yanlış anlaşılmış. neyse ya sallayan yok zaten :)

yarın sınavım var, daha 2 kere gittiğim bir ders, konular ne onu bile bilmiyorum, biraz bi' şeylere baktım bok gibiyim ama. salıya da yetiştirmem gereken bir sürü çizim ve maket var, ama yetişmicek, kendimi daha da kötü hissetcem. şimdi ise uyumam gerekirken işte kafamı dağıtmaya çalışıyorum. bi yandan kafamda ilişkilerim var, aman hiç girmeyeyim ona...

şeyi düşündüm, yani sıkıntılar öyle de böyle de var, uğraşılması gereken şeylerin boyutu belli ama "boşver ya dert etme bu kadar" diyen birinin varlığı ne biçim hafifletiyor o sıkıntıları. Hani hiçbir somut yardımı yok, bunu kendi kendine de söyleyebilirsin de biri çıkıp bunu söyleyince bi silkiniyor insan. cevap verenlere de teşekkür edeyim bu vesileyle hakikaten birinden bir şey duymaya biraz ihtiyacım varmış galiba.

o geçecek, başka biri başlayacak, zaman akıp gidecek... sık sık diyorum ki: değer mi?
biri beni öldürsün!

ben de sebepsiz yere aşırı sıkıntılıyım bugün aslında sebepsiz yere değil en az son beş yıldır hayatımda hiç bir şey düzgün gitmiyor diyebilirim, bir yerlerde yanlış yaptığım mutlak ama bu saatten sonra geçmişe dönüp onu bulmanın bir mantığı olmadığı için anı yaşayıp mutlu olmaya çalışanlardanım ben de. ama arada bir böyle aşırı sıkıntı halleri oluyor yapacak bir şey yok.

yazdıklarımın bir faydası olacağını sanmıyorum yalnız olmadığını bil istedim.

ben 31...

edit: :( pişmanlık yaşıyorum hatta şu an

ben genel olarak çok iyiyim. hayatımda her $ey olması gerektiği gibi. bu saatlerde de en sevdiğim diziyi izliyorum (breaking bad) birazdan da en sevdiğim biramı (tuborg gold) buzluktan alacağım, hatta yanına da en sevdiğim kızartma olan patatesi (acılı elma dilimi) kondurabilirim. sonra da en sevdiğim $eylerden biri olan hiç uyumadan güne devam etmece yaparım. gün içinde sevgi sarsılmaları ya$asam da, genel olarak seviyorum ben bunu. çok güzel lan hayat aslında, açın kalp gözünüzü; cem uzan geliyor.

loralynn i dinleme arkadaşım. intihara sürüklüyor resmen yani ben bu saatte boyun bağıyla uğraşıyorum :)

ha intihar demişken... ben böyle durumlarda ölümü düşünürüm. o daha gerçek gelir hissettiklerimden. yani daha kesindir en azından. ölme ihtimalimi ya da öldüğümü düşününce bu gibi problemler havada kalır hale geliyor. yani üzerine çöken ağırlık bir an da suda zeytin yağının aldığı hale dönüyor.

ya da toplumsal, ailevi yahut insani kaygılardan falan uzaklaştırırım kendimi. sağa sola "s.kerim lan" diye çemkirmeye başlarım. babamdan öğrendim. ne zaman bir problem olsa "s.kerim ulan geçmişini/milleti/bunu-şunu/derdini-tasasını/" der. çatlat ara ara ar damarını. böyle ulan bu, de mesela. ya da ne bieyim ben ya, of!

edit: bir dakka ya. boyun bağı değildi o. hani intihar için şeediyoduk boynumuza. neydi?

25th hours izle,ama şunu diyim çok boş bi hayatın varmış filmlere bakınca.

www.imdb.com
www.imdb.com

www.imdb.com

interstate 60 1. paragrafta dediğin

yeşil yol var yazdığın bazı filmlerden bişeyler çıkarabildiysen kat kat fazlasını çıkarırsın

şanslı sleven var film den çıkaramasanda film metinleri iyidir.

daha var aslında da.. kafam dolu biraz düşünemiyorum filmleri yarın eklerim..

edit: diğer filmlere haksızlık olmasın abartı, pohpohları sildim

hayatın değişmesi tabi geniş bir kavram. hayatımızı ve düşüncelerimizi etkileyen filmler oluyor tabii.

en etkililerinden bazıları:
the pursuit of happyness
the shawshank redemption
forrest gump
cidade de deus
schindler's list
american history x
requiem for a dream

tabi sayamadığım bir sürü film var. genelde dram filmleri böyle oluyor anlayacağın, hayatın tam içinden oluyorlar çünkü. bir de survival tarzı filmlerden de güzel şeyler öğrenebiliyorsun. ama insana birşeyle katan belgeselleri de unutmamak lazım.

High Fidelity: İlişkiler ve ayrılıklar hakkında sorgulatıcı bir eser.

week-end ve la voie lactee beni epey düşündürmüştü

reklamı linkleyebilirmisin?

eğer reklam bu ise müzik bu: www.reklammuzik.com

@ibomiu
hocam müzik sorulmamış

ya hacı şimdi maddi ve potansiyel itibari ile öyle süper tasarımlı ve içerikli bir site yapmamın imkanı yok. şimdi mevcut imkanlarım dogrultusunda paso veri girebiliyorum(is cikisi kutuphaneye gidip ingilizce gezi kitaplarından kaynak alıp pc ortamına aktarıyorum). bi nevi gelecege yatırım yapıyorum. kısmet olurda sitem iyi yerlere gelirse parayı basıp kapsamlı bir icerik ve saglam bir arayuzle turizm piyasasına dalacagim. otellere tek tek gidip abi benim sitem var uye yapalım size diye.

asgari ucret + emekli peder'le bu hayat yurumez. bi yerden tutmak zorundayız. o yuzden bu kadar basinizi agritiyorum.

sitenin reklamını yapabileceğin en büyük mecra facebook. şimdi gitsen bir ajansa sitemin reklamımı yapmak istiyorum desen sana güzel bir facebook sayfası açarlar bir de twitter accountu ve o hesapları yöneterek kitlelere yayarlar. sen de yapacağın iş bu.

öncelikle böyle bir sayfa aç. sağda solda kendi hesabında sürekli sayfanın linkini paylaş. bu sayfada da mesela sürekli istanbulla ilgili ilginç bilgiler videolar paylaş. ne bileyim işte.

oteller neden üye olacaklar siteye?

8 sene olmuş.. hazırlıktaydım.. "ingilizce web sitesi hazırlayın" idi dönem ödevim.. bende türkiyeyi tanıtmıştım, hiç yayınlamadım siteyi, cd ile verdim.. ama görünce yayınlasaymışım dedim.. neleri varmış.. peh..

soruya cevap degil ama daha önceki duyurunuzda "sağdan soldan resim araklayıp kullanıyorum", simdi de "ingilizce gezi kitaplarından kaynak alıp pc ortamına aktarıyorum" demissiniz.
bunlarin telif hakki ihlaline girdigini ve ileride basiniza dert acabileceginin farkinda misiniz?

@sunay : cunku turkey travel, turkey guide, hagia sophia, istanbul hotel, sultanahmet vb.. sitemde kullandigim keyword'lerde ilk sayfaya çıkmayı hedefliyorum. sen turistsin ve tr'ye gelmeyi dusunuyorsun. hemen google'a yukarıdakileri yazıyorsun ve benim site çıkıyor.

@erasmusda : yorumun icin saol ama. ortada hayalperestlik gormuyorum. aksine potansiyelimin bilincindeyim. acelem de yok. her boş zamanımı kutuphane ve istanbul'u fotograflamayla harcadigim icin oyle armut pis agzima dus diye bekliemiyorum.

shi aila : onlari simdilik yapiyorum. potansiyel olmadigi icin. dedigim gibi zamanla kendim fotograflayip kendim yazacagim. isler rayina girerse de ekiple calisirim.

şimdi sakin ol ve o klavyeyi yavaşça yere bırak

ben siteden anlamam ama şunu söylemem lazım, hayatta hiçbi zaman insanların senin ne yapamayacağını söylemesine izin verme.

şampuan sık değiştirme/karıştırma gibi durumdan olduysa kesin çözümü şampuan dikkatli kullanmak..zamanla iniyo sadece

Kemicetine merhem. Damla veriyorlar genelde ama onlar çok etkili olmuyor. Bir sabah bir akşam iyidir. Merhemi göz kapağının alt kısmına sürdükten sonra, gözlerini daire şeklinde çevirerek yayılmasını sağla. Bir süre göremeyeceksin, gözüne perde çekiliyor merhemle..
Çok sık enfekte olan gözlü birisi olarak, doktorumun önerisiyle Tobrex'ten Kemicetine'e geçtim. Geçen hafta bu yöntemle 2 günde kurtardım gözümü.

Not: Ertesi gün azalma, hafifleme olmazsa doktora gidin.

benzeri durumdan muzdaribim,arpacık çıkıyordur iner diye ilk sızılarında önemsemedim,bugün yarıya kadar şiş neredeyse. doktora gittim yag bezlerinde iltihaplanma dedi doktor ve antibiyotik iğne, antibiyotik damla,merhem verdi. bir de ilk gün soğuk kompres diğer günler ılık kompres yap dedi. bu bilgiler işinize yararlı olur mu bilemem, bu nedenle bir doktora görünseniz daha sağlıklı olur derim ben.

Onlar film için özel bestelenen eserler.

gothic power miş evet

işbankası'ndan almak en mantıklısı bence..

@buzzlightyear nedir avantajları?

kredi kartı almak istiyorsan iş'te üniversiteli var.. 300 ya da 500 lira limitli kart çıkarabiliyorsun öğrenci belgesiyle gittiğin zaman.. yıllık herhangi bi ücret de almıyorlar bildiğim kadarıyla öğrencilerden..

yapı krediden play card tavsiye ederim

dincilerin bankaları milleti sömürmek için öğrenciye bile 750 tl limit veriyor. kafam çalışır, kredi kartını nasıl kullanacağımı bilirim diyorsan dincileri sömürebilirsin. yalnız atm'leri, müşteriyle ilgilenmeleri falan çok ezik bir seviyede. limitinin ne kadar kaldığını adam akıllı öğrenemiyorsun falan, sinir bozucu...

bu dediğin gibi bi banka kartı yok hiç te olmadı.. banka dan kart alıp kullanacaksın, taksit, faiz de yok, tek kuruş kazanmayacaklar? heyhat..banka para kazanmayacağı hiç bir işe 1 kuruş ayırıp hizmet amacıyla işlem yapmaz... bide harcamada para kazandırsın..

şirketin varsa büyük paralar tutacaksan, yada işlem yapacaksan, akbank şubesine gidip rica ediyorsun, hallediyolar

birilerine bişey anlatıcak bilgim hiç olmamakla birlikte kendi yaptığım işlemi söyleyeyim yinede..

"ek sürücüler" den önerilen sürümü kurmuştum sorun kalmamıştı..

ekran kartları plug-play donanım değil ki böyle bir sorun çıkması oldukça normal.

sudo dpkg-reconfigure xserver-xorg‎ deyince neler oluyor?

@ibomiu maalesef ek sürücüler de gözükmüyor, zaten ubuntu kurunca da gözükmemişti, yani çalıştıracak sürücüler ubuntunun içinde dahili olarak var galiba.
@ency deneyince haber vereceğim, şu anda başka bir bilgisayardayım.

Kayıtlı mailine yollayabiliyorlar. Oradan temasa geç.

küçük bir kağıda yazıp onu taşımak?

neyse cüzdan evde kalmıştı da eve dönerim artık

ararsın pc basındakı bırını

tckimlik.nvi.gov.tr

girer bu adresi, öğrenırsın tm kimlik no ni

Senin düşüncen doğruysa zaten kalbini kırsan ne olur kırmasan ne olur o seni öyle gördükten sonra.

Bence yarın arabayı çarpıyorsun ve 2000 tl masraf çıkıyor.

Oha derdim herhalde böyle bir durumla karşı karşıya kalsam, o ne öyle ya, ne yüzsüz hatunmuş.

750 dediginde "borcun 600 degil miydi" deseydiniz keske. bir de bayagi yakin arkadas, dost falan olmadikca o verilen borclar pek geri donmez gibime geliyor. kizin bi dikis tutturamadigi belli, yine dandik bir ise girip her ay 50 50 anca verir sana.

baştan yanlış yapmışsınız bence, "bu devirde kim kime yardım ediyor ki?" diyecek kadar bencil olmak veya insanlara şüpheyle yaklaşmak hoş değil ama...

şunu net biliyorum ki borç, sadece heba edilebilecek meblağda teklif edilmelidir/verilmelidir.

ne arkadaşlar, sevgililer akrabalar vs. gördüm borç alıp sonra yürüyüp giden. üstelik karşınızdaki insanı ne kadar tanıdığınız, ona ne kadar güvendiğiniz bile fark etmeyebiliyor. on senelik arkadaş, iki senelik partner, yirmi senelik akraba yapar bunu.

özet: "bende o kadar yoktu, ben sadece minimumu kastetmiştim yani 120 lira, işini görürse vereyim" deyin. bunu demekten kaçınmak yerine o kadar parayı kaptırmayın.

açıkca söyleyeyim tavrınızı koyun. diyin ki ya benim kafama yatmadı bu parayı vermek, sen 600 demiştin ama sonra 750 dedin kafam karıştı. böyle bir şekilde de para da vermek istemiyorum. yani paranın insanların arasındaki ilişkiyi de iyi etkilemediğini biliyorum. o yüzden kusura bakma veremem diyin. daha bir benzeri bir ay önce başıma geldi tamam dedim önce. sonra da dediğim sözleri başka kendi duruma uyarlayıp benzer sözleri söyledim. (msj attım daha kolay oldu) ayrıca parayı vermediğim insanla da aram halen iyi. gerçi o kişiye bağlı bir durum.

asla o kıza para falan vermem.
kırılacaksa kırılsın üzülecekse üzülsün.
salakmıyım la ben.
kusura bakma bana lazım oldu de çık işin içinden.
illa bi bahane arama ya da direk buraya yazdıklarını kıza söyle.

konuyu örtbas et, sorarsa da senin de paraya sıkışık olduğunu vs söyle, arkadaşını nazikçe reddetmiş olursun, hem de çulsuz damgası yersin bir daha para mevzuları dönmez.

işin içine para mevzusu girince akan sular durur insanlar birbirini satar, ondan dolayı, akrabaya bile borç vermek sakattır

@xenophobe : inanmazsın ama "buda" gibiyimdir.. pamuk şekeri.. hani insan, hayvan üzersem ben daha çok üzülürüm...

@layer26: mantıklı geldi zaten bakımı da gelmişti,

@hjarteblod: ya okadar dost biri değilim onun gözünde, ama görsen kızı çubuk kraker kıvamında, kırılcak gibi her an(aşk cinsellik meriçlik yok bu cümlede) ben yakın görüyorum kızı ne bileyim çok saf, salak,milletin kandırdığı filan acıyorum haline sadece..

@ibomiu

iyilikten maraz doğar derler, kişinin dış görünüşü iç görünüşünü yansıtmayabilir. Çok çok iyi niyetle polyanna olarak düşünürsen, kız sana o borcu ödemek ister, çok mahcup olmuştur, ama onun da ödeyecek parası yoktur, ailesine söylerse onu öldürürler çok kızarlar. Ama sana elbet borcunu ödeyecektir bir gün.

Böyle düşününce ne oluyor bakalım :)

o parayı kimle yediyse onlar düşünsün. cafe, bar vs her neyse çalıştığı ortamdan ona daha yakın tipler rahatsız olmuyorsa, burada hamilik yapmak bence size düşmez.
- 150 civarı minimum için nakdim var diyebilirsiniz.
- 750 papel verebilirsiniz.
- hiç vermezsiniz.

şahsen ben hiç vermem, karar sizin. vicdan yaparım vs modundaysanız, bütçemi gözden geçirdim, o kadar çıkaramıyorum, max 200 veririm diyin en azından, kendinizi kötü hissetmeyin.

panpa belli olmaz.sen sormuşsun sonuçta.çokta kötü düşünmemek lazım.

çalıntı yapmış olmayalım. fayntenks in bu konuda ki sözü


birine borç vermek: "parayı serbest bırak, dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır"
twitter.com!/fayntenks/status/86414365590433792

iyi de kızın niyeti iyi olsa ve seni samimi arkadaşı olarak görüyor olsa ve sanırım daha doğrusu azıcık gururlu olsa borcundan fazla istemeyi bırak çok zor durumda olsa bile 500 versen ben 100ü eklerim, en kısa zamanda da ödiycem falan der. güvenmem arkadaş.

Kesinlikle vermezdim..yahu anası var babası var ve de herşeyden önce sevgilisi var..senin bu durumda bu hatuna para vermen biraz acayip doğrusu.Ayrıca pek samimide değilmişsin.Sktr et kırılırsa kırılsın 750 bi daha gelmeyince inan daha çok üzüleceksin.Millet bu devirde öz kardeşine borç verirken 10 kere düşünüyor.Ayrıca 600 borcu olupta 750 istemesi daha da garip.Salla gitsin derim.

gerçekçi düşünürsek kızın sana o parayı geri ödemesi ihtimali çok düşük. çünkü dediğin gibi bi yerde çalışmak zorunda kaldıysa, daha iyi biyerde çalışmaya başlayacak potansiyeli var mı düşündürüyor. eğer vereceksen bunu göze alarak ver.

eğer gerçekten bu konuda hassas birisi olsaydı zaten kendisi teklif ederdi sen minimumunu ödesen yeter diye. mantıken eğer yeni iş arayacaksa o zaman kadar minimumunu ödemen ona bi zarar vermez. sonrada kendim öderim kalanını diye düşünürdü. ama bunu düşünmediğine göre bir an önce rahata cıkıp sonrada bakarız bi çaresine düşüncesinde. daha iyi bi işe gireceğine gerçekten inanan birisinin tavrı gibi gelmedi bana bu.

sen bence ona " ya 700 çıkar mı diye baktım ama çıkmadı diğer ödemelerden. ben şimdilik minimumunu ödeyeyim de, sen zora düşme iş ararken.." gibi birşey söyle. alında hiç ödememen gerek bence de işte ağzından bi laf cıkmış sonuçta.

kusura bakmasın kızı bu yaptığı bence yüzsüzlük. bir kere böyle bir durumda utanırdı sıkılırdı yok canım olmaz, borç kabul edemem tarzı cümlelerden bir tane dahi olsa söylemesi gerekirdi. direk kabul ediyorum diyorsa bu yüzsüzlüktür. bir de eğer ihtiyacı olduğundan daha fazla bir miktar söylüyorsa bu da pişkinliktir. kaldı ki böyle bir durumda da 200 ya da 300 ver ben gerisini bir şekilde hallederim tarzı bir cümle beklerdim saygı çerçevesi açısından. bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum.

başka bir iş bulana kadar faiz yememen için borcunun bu ayki kısmını kastetmiştim, dersiniz. değil borcundan fazla olan 750 lira, 600 lira da ekstram yok, dersiniz. onu kıracak bir söz değil, siz kendisine tüm borcu kapatıp üste de harçlık vereceğinizi taahhüt etmemişsiniz ki zaten...

o da 750'yi alıp daha sonra ödemekte zorlanacağını ve (eğer öyle tipse) bundan utanacağını kestirebilmeli, dediğiniz gibi kırılgan bir tipse. yahut "bu iş uygun olmasa da çalışmak zorundayım, yeni iş ararken zaman geçecek, ödeme yapamayacağım, hele iş bulamazsam sana borçlu kalacağım; ama ilk ayın ücretini alana kadar senden 150-200 borç alabilirim." derdi, değil mi?

(bkz: biri bizi düdüklüyor)

sakın verme. sakın ama sakın yoka ömür boyu kendini salak gibi hissedersin.

vichy almış roche almış diyorum (bkz: #14096672) verme meblağ çok.

o aramadıkça sen arama, aradığında da; "yahu kusura bakma ama bir yerden para bekliyordum maalesef gelmeyince tüm planlarım alt-üst oldu; sana da mahcubum" gibilerinden ayak yap. çünkü bence bunu hak ediyor bu 'sözde' arkadaş.

çeşme suyu arıtılınca herhangi bir problem olmaz ama cihazınızın temizliğini sürekli yapmanız gerekir. 1 cihazla 1 yıl su arıtamazsınız ya

çevre ve orman bakanı'nın katıldığı tv programında açıklamalarına bakarsak arıtmaya gerek duymadan musluktan bardağa doldurup içilebilirmiş. ama o su eve gelene kadar geçtiği tesisatlarda sorunlar olabilir. arıtıyorsanız sorun olacağını sanmıyorum.

içme çeşmeden! bu gün temizdir yarın bi yerde habersiz kazı yaparlar boru patlatırlar..yada ne bileyim.. 1 dakika sonrasının garantisi yok..orta okula gidiyodum.. dışarıda çeşmeden su içtiğimde ölüyodum ***** belediyesi yüzünden.. 12 kilo zayıfladım.. hastanede yattım uzunca bi zaman..kilo kaybından psikolojik tedavi gördüm(dalga geçilecek kadar zayıftım)

arıtmaya filan da güvenme.. plastik içinde beklemiş su>zehirlenmek.. ***** belediyesi itlaf ediyor sanki arada veriyorlar pis suyu.


yıldızlı kısımları doldurursam kötü olur dedim sen doldur kafanda

aslında mantıklı yaptığın. plastik kadar sağlıksız bir ortam ve bakteri üreten bir şey yoktur heralde. su; damacana açıldıktan sonra en fazla iki gün içerisinde tüketilmeli ki, zarar en aza indirgensin... hele ki bu damacanaların hemen hemen hepsi ikinci el. güya temizliyorlar ama nereye kadar ne kadar temizleyebilirsin ki...
bence en mantıklısı reverse osmosis sistem kullanan su arıtma sistemleri.

net söylüyorum 2 hafta beklemiş o damacana su içmek gidip bir akarsuyun suyunu içmekten çok çok kötü. bekleyen su içilmeden atılması gerek. çeşme suyunu arıtıp içmek en mantıklısı normal içmek biraz sorun yaratıyor örnegin sizin apartman hattınızdaki sıkıntıyı yada erezyon-korozyonu kimse bilemez.
suyu arıtmak hiç bir sıkıntı yaratmaz şöyle diyeyim en kötü suyu arıta arıta saf su yapabilirsiniz saf suda bünyeye zararlı degildir bilinen aksine sadece hiçbir faydası yoktur.
ama makinanın filtre degişimini düzenli bakımlarını yapmanız şartıyla.

yaş kaç? istemediğin bölümü bırak gir öss'ye. ben geçen sene yaptım acayip mutluyum şimdi. istemediğim bölümde ff gelip duruyordu tüm dersler, şimdi 3.50 üstü ortalamam var. sadece derse gidiyorum üstelik. yani içimden geldiği için akıp gidiyor.

ayrıca tek mutsuzluğun derslermiş gibi geldi bana. ana kaynağı o. onun da iki çözümü var: ya tekrardan öss, ya da kıçı kırıp oturacak çalışacaksın.

olay şu. öss'ye girerim girmesine, kassam kazanırım da tabi. ama ne başka bölümde okuyabilecek kadar durumum var ne de böyle bir zamanım. elim mahkum acilen mezun olup işe girip hayatımı sikmek zorundayım. şöyle böyle özetlersek hayatım mahvolmuş durumda.

dersler tuzu biberi oldu yalnızca. hatta derslere de çalışmamak istememin en büyük sebebi de istemediğim bölümün istemediğim işini yapmak zorunda kalmam.

hele öğrenim kredisi ve burstan faydalanamayarak başka bir üniversitede okumak hayal ötesi benim için.

bölümü ne zamandır sevmiyorsun?
bu dönemin başından beri sevmiyorsan notlar normal.
öss ye başvurman en mantıklısı umarım başvurmuşsundur bugün son gün :S

benimde benzer bir durumum var sınavda fizikte kaydırma yapıp fizik okuyorum. bu yaşımda boyumdan katlarca fazla borcum var vs. herkesin bir derdi vardır. bence kendinle iç çatışman var. hep tetkte olup olması gerektiği gibi yapmışsın fakat olmamış. en azından istediğin gibi olmamış. buna katlanmaktan başka çaren yok en azından bir dönem daha. o çizgiyi sen belirleyeceksin. paran olmayabilir kariyerin olmayabilir ama şahsiyetin en büyük zenginliktir. yaparsın olmaz bazısıda bir kere yapar en iyisi olur. kendini bu durumda kıyaslaman bunalımını derinleştirir. amcam paranın kölesi olma, o senin kölen olsun demişti. bunu uyarladım paranın kölesi değil fakat parayı kontrol eden bendim. canın ne istiyorsa yap. mantığın ders çalışmanı söylüyor fakat zorluyorsan olmayacaktır. akışına bırak bir süre sonra yaptıkların yada yapamadıklarına üzülmediğini göreceksin. tavsiye vermek çok kolay gelir yazana. fakat sorumluluktan uzaklaş derim biraz.

bölümü ilk kazandığım günden beri sevmiyordum ama ilk össyi kazanmanın pespembe dünyasıyla üstü örtülmüştü. bu sene düşündüm napıyorum ben dedim, dünyanın en sikko (benim için) yapıp asla aama asla mutlu olamıcam dedim. zaten notların düşüşü bu anda başladı.

ben şimdi dışarı çıkmak durumundayım, bir şey yazıp da cevap alamazsanız gerçekten kusuruma bakmayın.

bolum ne? asil istedigin neydi?

yalnız değilsin çözümü bende bilmiyorum ama bu yıl son benim(+1) söylerim sana ne oluyor diye

bana çıkmadan önce mesaj atmış, ben geç gördüm. jeofizik okuyormuş. dördüncü sınıftaymış. okul uzamış.

trafik kazasi gecirdinde sakatmi kaldin,
anani,babani mi kaybettin,
doktor 1 sene ömrnmü kaldı dedi de bu kadar dertleniyosun,insanlar plan yapar tanrı güler demişler,hayat bu olacağına varır,biraz gec mezun ol erkeksen ardından askerlik var,dışarısı işsizler ordusu kaynıyor,benzin 4 lira daha ne diyim sana.

o kadar hırpalama kendini. ben de çok bayılmadığım bir bölüm okudum.
6 yıl önce mezun oldum ve hala çalışıyorum (:

bugün gittim öss ye başvurdum. eğer yakın zamanda öss ye başvurup okumak gibi bir imkanın yoksa bekle biraz. sık dişini okulunu bitir. biraz para kazan. sonuçta hiç bir iş mükemmel değil. hem iyi olsa üstüne para verirler mi? durumunu toparlayınca da tekrar başvur öss ye. ikinci eğitim falan okursun istedikten sonra..

3. sınıfta ben de buna çok benzer bir şey yaşadım. 3 sınıfta sanırım bölüm derslerimin artmasıyla çok sıkıldım ve ben ne yapıyorum dedim. okul uzadı 1 sene. ve nasıl bitti o okul 5 senede bi ben bilirim.
bitti, şimdi pamuk helva gibiyim.. okuduğum bölümle çalıştığım sektörün alakası yok. mutlu muyum işimden, hayır. ama uygun bi durumda değiştiririm.. kısaca, bu kadar delirince okuldan, okul bitince tasmasından kurtulmuş köpek gibi mutlu özgür hissediyorsun. eğer tekrar sınava giremiyorsan, katlanmaya çalış. sık dişini. hakkaten geçiyor. geçecek. çünkü kafana taktığın esas konu çözülünce(ki okul gibi görünüyor) yanında başka şeyler de çözülüyor. ben başka şeylere takıyorum bu sefer de, ama en azından eve gelince ders çalışmak zorunda olmuyorum.
bitince acayip rahatlayacaksın. az gayret.

"otomatik düşünceler" diyorlar.
Anksiyete ve depresyonla ilgili okuyacağınız kitaplarda geçerler.

edit: Silah öncesi kısıma bu ad veriliyor. Yaşayalar sizin gibi benzer tepkiler veriyorlar. Ani yüz hareketleri, oflama poflama, steno kelimeler ya da hayaller ama sizinkide canlandırmalarınız çook gerçekçi. Her defasında her ayrıtısına kadar tekrar ediyor mu bu tepkiler?

aslında daha ayrıntılı bi şekilde ama anlatsam bayağı uzun ve gereksiz olacak diye kısa kestim..ama evet her defasında aynısı

ne alakası var intihara meyilli olmakla falan. az sabret, hayatın düzene girince geçecek. özellikle hayatına değer verdiğin birini alınca. oluyor böyle şeyler insan hayatında, yıllarca kendini jiletlediğini hayal eden biri söylüyor bunları. bazen harbi kendimi kesiyorum sanırdım :)

teşekkür ederim aslında deşifre edersem küçük sırrım olmaktan çıkar belki unuturum diye yazdım.. tamam itiraf.com a yazsaydın diyebilirsiniz.. burda en azından utanıp sahte profilde oluştursam da farklı çözüm ihtimalini de değerlendirdim..

boyle birsey bana olmuyor, bi cogumuzu da oldugunu sanmiyorum. okurken baya garipsedim ve burdan oyle hicte hafife alinicak birsey gibi gorunmuyo acikcasi. bunlari kotu hissedin diye soylemiyorum tabi ki, bunu aptalca bulup hafife almayin bence ve (isvecli olmayan) bi uzmana gorunun.

bana da oluyor. benim verdiğim tepkiler farklı ama. genelde dişlerimi ve yüzümdeki bütün kasları sıkıp acı çekiyormuş gibi ses çıkarıyorum... gibi değil aslında, bildiğin acı çekiyorum. bunu yaparken hiçbir şey düşünmemeye çalışıyorum. sanki o anıyı hafızamdan silmeye çalışıyormuşum gibi oluyor bütün bunlar. intihara meyilli olmakla alakası olduğunu sanmıyorum, öyle olsa bize sormaz ve gayet farkında olurdun. depresyondan çok anksiyeteyle alakalı sanırım, çünkü mutlu sayılabileceğim dönemlerde bile başıma geliyor.

"insanların bakmadığı yada bana öyle gelen zamanlarda gerçekleşiyor"
hah işte, aynen bu. uzun süre kimseyi görmediğimde başıma gelmiyor. başkalarıyla iletişim halinde olduğum günlerde yalnız kaldığım zamanlarda oluyor. sanırım sosyal anksiyete var sende de.

hayatım korkacak bir durum yok. buradan insanların garipsemelerine ve bunu ifade etmelerine de takılma, herkes senin gibi bunları yazacak kadar cesur değil, paylaşan çok az insan var. Haliyle bunlarla hiç karşılaşmamış olanlar ayyy diyecektir elbet. Bak sen yazınca benzer şeyleri yaşayanlar da dökülüyor. konuşmaya ihtiyacımız var, hepimizin. Cesaretinden ötürü seni tebrik ediyorum. bu bir.
iki, olay intihar meyli filan değil; intihar meyli çok farklı şekilde olur. Genelde herşeyi bırakma dürtüsünü barındıranlar kişilerde bu eğilim vardır. Umutsuzluk ile elinin tersiyle herşeyi devirme duygusu birleşir, cesaretin tavan yaptıgı an kendi hücrende (örneğin odana kilitlenip) gizlice, ya da "aha bakın toplum nasıl bir boksunuz görün" dercesine (örneğin kendini köprüden/binadan atarak) herkesin önünde yaparsın. Sendeki kaçma eğilimi değil, dolayısıyla intihar tetiklenmiyor. Bu bahsettiğin silahla kendini vurma davranışı ölmek istemekten değil, öfkeden kaynaklanıyor. İntihara yakınsaması riskini barındırmıyor değil, şu açıdan; bu hayalin içindeki intihar davranışını kanıksamaya başlarsan intihar çok kolaymış, zamanla da çözümmüş gibi gelebilir. Fakat şu aşamada senin durumun bu değil.
Senin durumun klasik bir öfkenin kendine yönlenmesi. Büyük ihtimalle ailenden, çevrenden, küçüklükten bu yana içinde bulundugun sosyal ortamlardan aldığın, içinde filizlenerek bugünkü benliğinde yer edinmiş değerlere zıt deneymlerin olmuş. Örneğin "ayakta kalmak için kimse çüküyle oynar gibi seninle oynayamamalı, kendini küçümsetmemelisin, hak edene hak ettiği haddi bildirmelisin" ya da "başarılı olmak istiyorsan disiplinli olacaksın, sorumluluk alacaksın,güçlü olmak için bunlar şart" ya da ne bileyim işte "hayatta abuk subuk işlerle zaman kaybedeceğine oku, doğru düzgün bir iş sahibi ol, mesela mühendis ya da doktor" gibi. Bunlar sana hiçbir zaman birebir söylenmemiş olabilir, deneyimlerin sana bunları doğrulatmış olabilir. Yani illa "otoriter baba figürü" ne ihtiyaç yok bunların sende kemikleşmesi için. Kısacası henüz kendini oldugun gibi kabul etmiyorsun, büyük ihtimalle de senin davranışının yanlış karar/cevap oldugunu doğrulayan bu değerleri onaylayan bir ortamda (örneğin bir iş ortamında/aile ortamında) bulunuyor ve her gün bu zorlamayla karşılaşıyorsun. Bu da öfkenin kendine yönlenmesine sebep oluyor, sinirleniyorsun ve kendini ortadan kaldırma fantezisi kuruyorsun, bu kendini öldürmek istediğin anlamına gelmez.
Dediğim gibi korkma, şizoid filan da değilsin, tavsiyem bu çelişmenin derinlerine inmek için bir profesyonele görünmen, öfken büyümesin. Ortamın değiştiğinde biraz daha rahatlayacaksın ama Allah bilir o ne zaman olur. Ki kendine öfkenin alışkanlığa dönüşme tehlikesi de var. Psikanaliz ya da analitik psikolojiyi tavsiye ediyorum, büyüme sürecinin incelenmesi işe yarayabilir. (çoğumuzun ihtiyaç duyduğu şey aslında)
Mutlaka tavsiyeyle git ortalık diplomalı soytarı dolu çünkü.
Hssta filan da değilsin, hayalgücün iyi çalışıyor ama, beş duyuyu kullanmalar filan :) Bence senaryo filan yaz, ciddiyim, güzel işler çıkarabilirsin.

unut o kizi.