kan şekeri falan bakılmayacaksa tok da olur.

aç gitseniz daha iyi. doktor bakmışken kan şekeri vs. de bakalım diyebilir. garanti olsun.

Ben olsam aç giderim, ama öğleden sonra gidiyorsanız da ertesi sabah falan aç karna veririm kanı

Vitamin ve mineral için kesinlikle aç gideceksin. Gece 12'den sonra hiçbir şey yeme, sadece düz su içebilirsin. Sabah da biraz su içebilirsin ama kahve vs yok.

Yarın kan ver diyebilir, ayrı bir gün vermez. Hatta o sana tahlil yazar, hangi gün gidersen verebilirsin. Kan vermek randevu gerektirmez. Hemen yarın da gidebilirsin yani.

sahibinden iyidir

Son zamanlarda dolap'tan almaya başladım. Sahibinden'dekiler IBAN falan istiyor. Dolap'ta sadece sisteme ödemeli kargolu çalışıyor.

sahibinden ve letgo. dolap' ta karşı tarafın iadesi olayı oldukça can sıkıcı olabiliyor.

zebramo, gardrops ve poshmall

Dolap ve Poshmall kullandım bir sorun yaşamadım, memnunum. Zebramo ve Gardrposta var ama trafiği daha düşük sanki.

Mersin'den gidiş var da Hatay'ı bilmiyorum. Evet limanda kimlik/pasaport kontrolü oluyor. Yunanistan'a gitmeyi düşünüyorsanız pasaportla gitmeyin kimlikle giriş yapın.

Yolculuk uzun sürüyor ve dalgalı denize denk gelirseniz ve alışkın değilseniz aşağıdaki videodaki Mehmetçikler gibi olabilirsiniz.

www.youtube.com

Araçla gelin de 8000 lira bilet parası ödeyin :) O parayı verene kadar türkiye içi imei kaydı yapsanıza?

Valla bilet fiyatlarına da ulaşamadım ki 800tl falan normal yolcu ücreti diyor ama arabalı olunca ne oluyor onu bulamadım. Pahalıysa uçak daha mantıklı. gidiş dönüş 2 kişi uçak bileti 4200 e buldum aslında ufak bir tatil yapılabilir.

Neden gidiyoruz; hem tatil, yeni yer görme hem de pasaporta işletiriz dedik cihazı.

Giriş çıkış yapmadan, pasaporta işletme yapmadan, nasıl kayıt oluyor ki başka onu anlayamadım.

Yurtiçi kayıt diye bir şey olmayabilir haklısın, giriş çıkış yapman gerekebilir.

Arabalı fiyat en son baktığımda 4000 liraya yakındı tek yön. Uçakla gelmen daha mantıklı. İstersen buradan araç kiralarsın, sağ direksiyon tecrüben olur.

Normalde İskenderun seferi da açılmış, ama Antepten geliyorsanız Taşucu Limanından çıkış yapmanız sizler için daha kolay olacaktır. Mersin limanından araçlı feribot yok. Araçlı geçiş fiyatı 2500 TL şuan. Şöför için bilet almıyorsunuz araba için almanız yetiyor. Yanınızda yolcu varsa onlara yolcu bileti kesiliyor. Bunun dışında arabanın VERGİ, Trafik cezası borcu olmaması lazım. Ruhsat sahibi kimse Pasaportu olmalı(kimlikle olmaz) ve sadece o sokabilir aracı Kıbrısa. girne limana geldiğinizde KKTC için trafik sigortası yaptırıyorsunuz . 30-60-90 gün hangisi uygunsa.(kıbrısta çalışma izni olanlar, türkiye kayıtlı arabasını kıbrısa sokamaz)


Benim size önerim hiç araba ile uğraşmayın. bir araç kiralama şirketi ile 5 gün 1 hafta neyse arayıp gitmeden anlaşın. cidden arabaya yazık. o denizin tuzlu suyu aracın her yerine giriyor. limana indiğinizde araç tuzdan bembeyaz oluyor.



NOT: Limandan giriş ve çıkışlarda 3 litre içki hakkınız mevcut.3 kişi 3 er litre en iyi rakıyı/viskiyi alıp türkiye'ye dönseniz zaten tüm bu işler bedavaya gelmiş oluyor :)

100cl tekirdağ altın seri ₺300 (kıbrıs) 9 x ₺300 = ₺2.700
100cl tekirdağ altın seri ₺650 (türkiye) 9 x ₺650 = ₺5.850


NET KÂR = ₺3.150

farklı içkiler ile bu kâr arttırılabilir. haaaa bir de 3 karton sigara hakkınız da mevcuttu. free shop'tan almanız durumunda ₺1.000 yakın da oradan kâr edersiniz

kindle pdf açmıyor çok kötü o konuda.

elbette acrobat reader. yok excel?

kindle pdf açıyor ama ekran küçük olduğundan özellikle grafikli,tablolu pdfler için kullanışsız oluyor.

Tablet işini görür. Kindle düz metin epub/mobi formatları için rakipsiz ama pdf'de işkence olur.

Sanıyorum bu link faydalı olur yanıt için; www.quora.com

Burada yazdık:

www.eksiduyuru.com

Kindle ile PDF okuyamazsın. Dosyayı açabilir, ama sen okuyamazsın. Sabah akşam kindle'ın anasına bacısına küfredersin.

Kindle'ı SADECE VE SADECE e-kitap okumak için alacaksın. O da "epub" veya "mobi" formatında olmak zorunda. PDF dosyasını açabiliyor olması, bu işi iyi yapabildiğini göstermiyor. PDF için çözünürlük yetersiz, scroll özelliği yok, metin genişliğini ekrana göre ayarlayamıyor. Çünkü PDF'ler format gereği buna uygun değil.

epub ve mobi formatında ise bunların hepsini yapabiliyor.

İlla inat edip Kindle alırsan, zaten 1 hafta içinde nefret edeceksin, o zaman 100 liraya alırım senden, hadi yine iyisin :)

düz mantıkla yaklaşıyorum, kediyi elinize alın ve yavaş yavaş noktaları gezin kedi en çok nerede rahatsız olursa orayı detaylıca ararsınız.

kesin doğruluğunu bilmiyorum sadece düşünme.

@kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili geniş bir alanı etkiliyor. kedinin en rahatsız olduğu yer = aletin bulunduğu yer değil yani. bir şeyin arkasına gizlemiş olabilirler, birisinin balkonunda olabilir. detaylıca arama diye bir şey söz konusu olamaz.

nasıl bir ses çıkarıyor? aleti bilmiyorum, ama mühendis adamız buluruz bir yöntemini.

yan bahçede olmasın?

Bu anahtarlik tipi kamera tespi cihazlari var bocek vs leri bulan.frekans bulucu oldugu icin bulma ihtimali var.kamera dedektiru diye bi arat goreceksin.

ultrasonik sesler çıkarıyordur. kedilerde pek etkili olduğunu sanmıyorum. 40-50 khz civarını duyabilecek bir mikrofon bulursanız tespit etmeniz mümkün.

@harzem bu aletler belli bir frekans aralığında çalışıyormuş. insan kulağının duyabildiği aralığa geldiğinde kulak çınlaması gibi bir ses duyuluyor.

@duptıs frekans göstergeli olması lazım yoksa bin tane şey tespit eder koca bahçede. belki sadece belli aralıkta arama yapılıyordur bilemiyorum da pahalı aletlermiş bunlar.

@orpheus kedilerde gayet etkili maalesef. 16-23 khz aralığında diyor baktığım bir tanesi mesela. bu aralığı duyabilecek mikrofon var mıdır?

yüksek alkollü içkilerin bozulma gibi bir durumu yok diye biliyorum. fakat yanlış yönlendirmek istemem gene de bi aç tadına bak etraftan soruştur derim.

hocam ben geçenlerde 15 yıllık olanını içtim sağlamım. 2 sene önce de açmıştım sanırım.

açmadıysan sorun yok. açtıysan iyi kapanmadıysa alkol uçar. iç. yalnız viski fıçıda yıllanır, şişede değil. yani 10 yıllık JB yıllanıp 16 yıllık olmadı. o nokta önemli. daha da önemlisi şişeyi yan yatırmamışsındır ve o 6-7 yıldır şişe dik duruyordu umarım.

@nawar, yan yatırınca ne oluyor? merak ettim.

@harzem yüksek oranda alkol içeren bir çözelti olduğu için mantarla tepkimeye hızlı giriyor. tadı bozuluyor ve süreye bağlı olarak iğrenç tatlı bir içeceğe dönüşüyor. şaraptaki gibi değil, aynı malzeme değil tıpası viski şişesinin.

Havaş yerine "Belko" var, 20dk'da bir. Ulus tarafına fa gidiyor, onlara sor hangisi gara yakın geçiyor diye. Zaten tek yöntem bu.

belkolar gara da gidiyo aştiye de. trenle mi gidecen otobüsle mi ona karar ver :)

şahsi fikrim aşti'de inip ilk otobüse atlamanın daha hızlı ve kolay olacağı yönünde.

@cekilmis gayfe ; hızlı tren deneyimini yaşayayım diyorum :)


@proletarier aller lander vereinigt euch; saat 13:00 trenine yetişebilirsem tren , olmadı 2 seçenenek kalır. 15:45 treni veya aşti :) o kısım spontane olacak galiba

eğer canın hızlı trene binmek istiyorsa 13.00 trenine çok rahat yetişirsin.

eğer ekstra gecikme falan olmazsa 11 gibi garda olursun. belko'ya bin, garda inecem de, onlar seni indirir zaten. tren biletini de 11:30 ve sonrasına rahatlıkla alabilirsin.

Belko ile gara gidip oradan hızlı trenle gitmeni tavsiye ederim. Otobüs 3 saate yakın sürüyor, trenle kıyasylayınca gereksiz uzun olur. Fakat tavsiyem arife günü geliyorum diyorsun tren biletini satışa çıktığı zaman almandır. Yoksa bilet bulamazsın.

Çok seçenek yok aslında. Apple watch, Android wear kullanan tüm modeller (ufak tefek farklılıklar haricinde hepsi aynı sonuçta) ve Samsung gear var. Spor için bana sorarsanız akıllı saat yerine bu iş için üretilmiş garmin vb. markalara bakın.

birden fazla kategori var. mümkünse hangi işletim sistemine sahip telefon kullanıyorsan, ona uyumlu bir saat al. telefon özelliklerine önem veriyorsan bin liranın üzerinde bütçe ayır. yok efendim koşumu takip edeyim, uykumu kalp atışlarımı saysın vs dersen samsung gear fit 2 var. Güzel. Bunun dışında Xiaomi mi band'ın son ekranlısı var. O da güzel.

bende xiaomi mi band 2 isimli akıllı bilekliği var. çok spor yapan birisi değilim ama android ve ios' a uyumlu. kendi programı içinden ne kadar uyuyup uyandığın bunların kaç saati derin kaç saati hafif, alarm var( hoparlör olmadığı için titreşimle uyarıyor, titreşimi kuvvetli) telefonuna gelen bildirimleri ekranında gösteriyor (whatsapp,facebook,instagram vs.) adım sayar(hafif yanılma olabilir tam emin değilim) bir müddet oturduğunda titreyerek kalk en azından yürü diye uyarı veriyor. nabzını ölçüyor. kaç km yol aldığını ve kalori(saçma olabilir) yaktığını gösteriyor.
ve tabiki saati de var. ve şarjı 1 aya yakın gidiyor.

www.hepsiburada.com

Spor için piyasada alabileceğin en en en iyi saat FitBit Charge 2. 500 tl civarı spor saati.

Xiaomi mi band falan dörtte bir fiyatına, ama daha vasat. Fiyat performans oranı olarak tabi ki xiaomi önde, çünkü çok daha ucuz.

Renkli ekranlı akıllı saat olsun dersen de cep telefonunun ne olduğuna bağlı seçenekler var.

"ilk sene $0.99" gibi kampanyalar bulamazsanız yıllık ortalama 30-35TL arasında değişiyor domain fiyatları.

3 yıl için 90 tl gayet ucuz, yıllık $8 ediyor ki bir domainin maliyeti bile $9. Adamlar zarar ederek satıyor çünkü müşterilerin çoğu 3 yılın sonunda başka firmaya geçmekle uğraşmayacak, o zaman da godaddy fiyatı yıllık 160 liraya çıkaracak. Adamların kar politikası bu.

3 yıl bitmeden başka firmaya taşıyarak ucuza devam edebilirsin. 3 yılın sonunda godaddy ile devam edersen zarar edersin.

www.domcomp.com

her yıl oradan oraya taşıyarak 3-5 dolara getirebilirsiniz yıllık maliyeti.

şahsen tavsiyem Xiaomi Mi6 olurdu Mi5 kullanıcısı olarak.

Tabi şimdi amerika etkeni vs. de var.

Ben de Xiaomi Mi Max öneriyorum.

F/P olarak en iyisi xiaomi, bende de var. Note 4'ten geçtim.

ya bunu arkadasım da önerdi ama amazon'da yeterince model yok gibi, satısında bi farklılık mı var?
www.amazon.com bu mu bahsettiginiz?

Mi Max ya da mi6

Mi Max biraz daha ağır basıyor

i7 al.

o kadar param yok

i7 almana gerek yok. işlemciyi yeni nesil alman iyi. 7500 ile zaten overclock yapmayacaksın. o nedenle stok soğutucu yeterli. ileride minimal ekleme yapacağın için işlemciyi zaten değiştirmeyeceksin. farklı parçalar (işlemci ve anakart) ile overclock açılabilir ama belki max %10 fazla verim alırsın. bu sistem ile 1080p sıkıntı değil, çoğu oyunu yine akıcı 2k çözünürlükte oynarsın.

Kasada Corsair'den şaşma bence çok kaliteli iş yapıyorlar.
Anakart için Zserisi daha revaçta ileriyi de düşünerek ben Z270 yetmiyorsa 170 öneriyorum.
İşlemcide eğer i7-6700K alacak durumun yoksa i5-6600K tercih et liste başları bunlar. 7500 ilk 5 de bile yer bulamıyor incelemelerde.
SSD yi Adata alarak biraz tasarruf yapabilirsin f/p açısından gayet olumlu yorumları var.
Ramde hyperx fury, ballistix sport daha güzel olurdu bütçe el veriyorsa.

amazon'dan almayı düşündün mü daha ucuza geliyor.

RAM'de 3000 Mhz'den daha ucuz 2400 Mhz varsa onu al. Araştırmadım var mı diye.

geribildirimlere göre biraz değiştirdim sistemi, neredeyse aynı bütçeye oldu

hizliresim.com

overclock yapmayacaksan yeni nesil olan işlemciyi almanı tavsiye ederdim ben. pek bir performans farkı yok ama daha yeni nesil her zaman daha iyidir.

ram leri amazondan alırsan ortalama 200 lira karda olursun.

amazonu bekleyememe durumum var biraz :/

@ proletarier, @ yüzyıllık yalnızlık

1 hafta-10 gün arasında gelme ihtimali yüzde 90 üzerinde(kendi verdiğim siparişlerden yola çıkarak söylemem gerekirse)

bu sistem için 600 watt güç kaynağına gerek yok bence. 450 500 fazlasıyla yeterli olur. Ayrıca arşiv vs yapmayacaksan hdd'ye de boşa para verme. 240 gb ssd yeterli. Hdd yerine bir üst model ekran kartı al.

Hayir. Kutudan %50 civari sarjla cikar buyuk ihtimal, oyle kullanmaya baslayabilirsin sarj etmeden.

www.eksiduyuru.com

şu duyurudaki cevabımı da referans göstererek;

yeni aldığım her elektronik eşyanın önce aldığımda olan şarjını bitiririm hiç şarja takmadan. bitince takarım şarja ve %100 olduktan sonra da 1-2 saat daha şarjda tutar sonra çıkarırım. tabii bu şarj sırasında da prizden hiç çıkartmıyorum.

O eskidendi, simdiki telefon bataryalarinda oyle bir seye gerek yok.

Eskiden kalma alışkanlık o, şimdiki li-ion veya li-po pillerde uzun süre şarj diye bişey yok. Depoda ne kadar bekledi önemli değil (pil kapasitesini arttırmak için senin yapabileceğin bir şey yok), kalibrasyon da pil için değil telefonun ölçüm sistemi için yapılıyor, yapmasan bile pil aynı süre açık kalmaya devam eder. Günler sonra bir fırsatta %100 doldurman yeterli, ilk başta yapılacak diye bişey yok.

Alır almaz kullanmaya başlayabilirsin.

Lakin, pilin uzun ömürlü olması için %40'ın altına düşünce şarja takmak, %80'i aşınca şarjdan çıkarmak önemli. Her seferinde %100'e şarj etme, uzun süre prizde bırakma. Bataryayı soğuk tutmak dışında yapabileceğin en iyi şey bu.

bir çok kişi bana mesaj attı telefonlarımın pil performanslarını söylediğim zaman.

benim dikkat ettiğim şeyler;

- mecbur kalmadıkça şarjım %5 in altına düşmeden şarja takmıyorum.
- sürekli şarja takıp çıkartma yapmıyorum. yani %30 a düşmüş, takayım yarım saat de %60 olsun bana yeter diye bişi yok.
- %100 olmadan şarjdan çıkartmamaya dikkat ediyorum.

gece boyu şarjda kalıyor telefon çoğu zaman.

Yeni telefon almanın da hevesiyle, paketi açar açmaz şarja takamaz insan. Önce telefonu kurcalarsın, uygulama yüklemesi ıvır zıvırını yaparsın. Sonra şarjı bitince ki şarjı sonuna kadar bitirmek zorunda değilsin, telefonu kapat şarj %100 gösterse bile 1-2 saat daha tut. Bunu gece yaparsan o saatte telefona ihtiyacın olmadığı için daha iyi olur.

Akıllı telefonlarda içindeki şarj tamamen bitene kadar kullanıp şarja takmak lazımmış. Eski nikel bataryalar gibi 10 saat falan şarj etmek gerekmese de tavsiye edilen uygulama şöyle: ilk birkaç şarjda %10un altına inene kadar kullanıp yavaş şarjda mümkünse telefon kapalıyken şarj etmek. Batarya hücrelerinin tam dolup uzun ömürlü olmasını sağlıyormuş.

yukarıda herhangi bir şey yapmanı önerenler konu hakkında hiçbir şey bilmiyor, emin olabilirsin. bodoslama kullan.

1. Li-ion bataryayı %5'in altına düşürürsen yavaş yavaş öldürürsün.

2. Li-ion bataryayı %100'e getirip uzun süre şarjda tutarsan yavaş yavaş öldürürsün.

3. Li-ion bataryalar ufak şarjlarla bozulma. %40'ta takıp %45'te çekebilirsin.

4. bataryaları hızlı değil yavaş şarj etmek daha iyidir.

5. bataryanın en büyük düşmanı sıcaklıktır, şarj alışkanlığı değil.

Li-ion bataryaların uzun ömürlü olması için %40'ın altına inince şarja takılmaları, %80'i geçince çekilmeleri gerekir. Acil durumda %5'e düşürebilir ya da %100'e doldurabilirsin, ama düzenli yapman gereken bu değil, tam tersi.

Aksini iddia edene 1000 tane teknik analiz makalesi atıp boğarım. "Ben öyle yapmadım oldu" ile olmaz bu, batarya üretici firmaların test prosedürleriyle kör ederim sizi.

Nasıl şarj edilir:

batteryuniversity.com

"Li-ion does not need to be fully charged as is the case with lead acid, nor is it desirable to do so. In fact, it is better not to fully charge because a high voltage stresses the battery."

>> diyor ki Li-ion bataryalar tam doldurulmaz, bunu yaparsan stres (yük) bindirir.

"Li-ion cannot absorb overcharge. When fully charged, the charge current must be cut off. A continuous trickle charge would cause plating of metallic lithium and compromise safety. To minimize stress, keep the lithium-ion battery at the peak cut-off as short as possible."

>> pili doldurduktan sonra olabildiğince erken akımı kesmeniz gerekir.

Nasıl ömür uzatılır:

batteryuniversity.com

"If at all possible, avoid full discharges and charge the battery more often between uses. Partial discharge on Li-ion is fine."

>> mümkünse tamamen boşaltmaktan kaçının ve sıklıkla doldurun.

"There is no memory and the battery does not need periodic full discharge cycles to prolong life."

>> Pilin hafızası yoktur ve ömrünü uzatmak için periyodik olarak tamamen boşaltma ihtiyacı yoktur.

"Batteries charging to 85% have a longer life span than enabling full charge."

>> Full şarj yerine %85'e şarj edilen pillerin ömrü daha uzun olur.

"Environmental conditions, not cycling alone, govern the longevity of lithium-ion batteries. The worst situation is keeping a fully charged battery at elevated temperatures."

>> Çevresel farktörler etkilidir, en kötüsü %100 şarjdaki pili sıcakta bekletmektir.

Hani "gece boyu şarjda duruyor" diyorsunuz ya, aha işte o en kötüsü.

Beş uyarı:

www.techrepublic.com

1. oda sıcaklığında tutun.

3. Bataryanın yarım boşalmasına izin verin, tam boşaltmayın.
Önceki mesajımda bahsettiğim gibi, arada bir yapılabilecek tam boşaltma olayı pilin ömrü için değil, telefonun ölçüm sistemini kalibre etmek için yapılıyor. Pil için iyi bir şey değil.

4. Tamamen boşaltmayın.

5. Pili bekletecekseniz %40'ın altına indirmeyin.

Li-ion piller en iyi nasıl kullanılır:
arstechnica.com

"Full discharges put a lot of strain on the battery, and it's much better practice to do shallow discharges to no lower than 20 percent."

>> Bataryayı çok boşaltmadan kullanıp, %20'nin altına indirmemek, tamamen boşaltmadan çok daha iyidir.

"There used to be certain types of batteries whose "memory" of their total charge capacity seemed to get confused by shallow discharges. This is not, and never was, the case with Li-ion batteries."

>> Eskiden kısa aralıklarla şarj edilen bataryalarda "memory" sorunu olabiliyordu, ama bu durum hiçbir zaman Li-ion bataryalar için geçerli olmadı.

"So shallow discharges, in all these regards, are ideal for a Li-ion battery."

>> Kısa aralıklarla şarj tüketmek, tüm bu yönlerden, Lii-ion piller için idealdir.

"On the other end of the spectrum, keeping a Li-ion battery fully charged is not good for it either."

>> Li-ion bataryaları full şarjda bırakmak iyi değildir.

"yukarıda herhangi bir şey yapmanı önerenler konu hakkında hiçbir şey bilmiyor, emin olabilirsin. bodoslama kullan." diyen arkadaşın ufak hatası şu, yukarıda bişey yapmanı önerenlerden sadece "harzem"in konu hakkında gayet teknik ve detaylı bilgisi var.

Sen benim dediğimi yap.

Mümkün olduğunda %40-%80 arasında şarj et, aşırı doldurma ve aşırı boşaltma yapma. Fırsat buldukça da şarja takabilirsin.

Arada bir full doldurmaya veya %20'nin altına düşürmeye mecbur kalabilirsin, ama bunu alışkanlığa çevirme.

bataryanın en büyük düşmanı sıcaklıktır.

1- avatar 2 diye bi film yok zaten.

4- birincide böyle sahneler hatırlamıyorum. baktım 2. filmi varmış.
muhtemelen alice harikalar diyarında 2
tr.web.img3.acsta.net

6- hobbit sanırım

6- yüzüklerin efendisi'nin ilk filmi

1- avatar

4- alice,through the looking glass

6- lotr 1.

mikrop girdiyse içinde üreme ve yayılma süresi. Çok defa açıp kullandıysan, sonra 6 ay beklettiysen, bakteri üremiştir. Ama bi kere açtım, çok hijyenik davrandım, sonra kapattım bi daha açmadım diyorsan mikrop girmemiş olabilir.

6 ay önceye kadar ne kadar kullanıldı? "Biraz kullandım" diyorsan bile kullanma artık.

When contact solution “goes bad,” the chemicals that kill bacteria don’t function properly, allowing impurities to build up on the lenses. This can make wearing contacts extremely uncomfortable. You may feel guilty for throwing away a full bottle of solution, but do NOT be tempted to use solution that is expired just so it’s not wasted. Expired solution could be contaminated and lead to severe bacterial or fungal infections, vision loss or in extreme cases, even blindness. If you’re a person who buys in bulk, be sure you check expiration dates before you purchase or open a new solution bottle.

özetle: at çöpe, yenisini al.

1-2 ay içerisinde tüketmek lazımmış. üç kuruş için riske girmeye değmez bence.

Skt kapagi acilmadiysa gecerli. Kapagini actim ama hemen kullanip kapattim fark etmez, acildiysa acilmistir, bakteri her sekilde urer.

italyadan hat alsana daha ucuza gelir. 200 mb 150 tl nedir yuh

ordan hat al bencede. 150 tl fahiş

Yuh. italyadan hat al 10-20€ya bilmemkac gb kullanirsin.

Gittiğin yerden 3-5 euro'luk kontörlü hat alacaksın, içinden 1-2GB internet ve en az 100 dakika konuşma çıkacak. En azından hollanda, belçika, estonya ve finlandiya'da böyle. italya da farklı değildir.

Turk telekom müşterisiyim geçen ay almanyaya gideken aylık 1 gb interneti 15 tl ye aldım. Öyle bir paket de var. Onu araştır biraz. Bulamazsan italyadan al+1

Çok teşekkür ederim herkese. En iyisi italya dan hat alayım ben :)

Ben de bir ay önce benzer soruyu sordum; aldım ayakkabıyı. Yok böyle rahatlık. Nike air ayakkabim da var ama skechers'ı pek sevdim, çıkarmıyorum nerdeyse ayağımdan.

8 aydır go walk3 modelini giyiyorum içi,yanları yırtıldı. ama 240 günün 220sinde en az 8 saat ayağımdaydı. ilk 1-2 ay oh be ne rahat ayakkabı diyosun ama sonra sıradan bir ayakkabı haline bürünüyor.

www.sikayetvar.com

şikayetler hep bu yüzden.

Rahat mı bilmem de inanılmaz çirkin değil mi ya bunlar?

Skechers daha rahat ama nike daha uzun süre gidiyor bence. Bir yılda skechers normal ayakkabıya dönüşüp tabanları aşınırken nike ayakkabılarım 3-4 yıl sağlam duruyor.

cok rahat ama bir o kadar dayanıksız bence.

Jazzabel +1

Skechers cok rahat en basta ama sonra siradanlasiyor, ayakkabinin alti bile duzlesiyor.

Çok çok rahat birbayakkabı. Ozellikle topuklarda sıkuntı varsa. Ama maalesef dayanıksız.

6 ayda sağı solu yırtılır. doğrudur rahattır tabanı.

memory foam'lu olanları çok yoruyor. fazla yumuşak olduğu için sanki kumda yürünüyormuş gibi oluyor, ancak bol bol oturacağınız zaman (mesela yolculukta vs) çok süper bir alternatif.

Her ayakkabının kullanım süresi tavsiyesi var.

Spor ayakkabılar sürekli giyilmez mesela, "haftada 4 defa 2 saat süreyle" falan der. Spor için özel malzemeden veya özel şekilli yapılıyor, koşu, fitness, tenis vs için. O ayakkabıyı alıp günde 8 saat giyersen yıl bitmeden dağılıyor.

"Günlük ayakkabı" olarak satılan modeller hoplama zıplama için dayanıksız ama uzun süreler boyunca giymek için uygun.

Sketchers spor ayakkabım da günlük ayakkabım da var (toplam 4 çift). Yerine göre doğru giydiğin zaman dayanıyor bence.

Hangi şehirdesin? Belki iyi doktor biliyoruzdur.

Kısırlaştırma ameliyatında aynı gün hayvanı alabilirsin, başka bir şehirdeki iyi bir doktora sabahtan gidip ameliyat ettirirsen akşam üstü alıp dönersin köpeği.

öncesinde köpeğe kan testi yapılır solunum problemi yaşayıp yaşamadığına bakılır ve işini bilen bir veteriner tarafından yapılırsa riski her ameliyat kadar. ancak büyük şehrin avantajı solunum yoluyla(daha sağlıklı olduğu söyleniyor) yoluyla uyutacak veteriner bulma ihtimalinin yüksek olması.

Kutu olmamasi normal degil bence. Link koy ki bakalim satıcıya

Xiaomi-mi 5prime aldım hepsiburadada turuncumagaza sıfır kutusunda. Memnunum da hız sarj vs. Senin dediklerin kutusuz olması çinden alıyorlar satıcı kargoyla ayrı ayrı gönderiyor kutulu gümrükten geçmiyor diye. Öyle sen kendin de alırısn

Telefon güncelleme alır üzerinde global rom varsa. İmiş Çakma ise başına iş almazsın en kötü kapanır telefon. Eski telefon varsa imei sen de atabiliyorsun kolay

Ben olsam uğraşmam mi 5prime alırım

Link koy bakalim satıcıya +1

ben de internetten xiaomi aldım, azcık tecrübem var.

Merhaba eğer donanım haberdeki kişi ise bu bende ondan almıştım yaklaşık 1 yıl kadar önce. Redmi note2 prime. Sıkıntısız kullanmaya devam ediyorum. Ama ben elden(Bursa ) almıştım kutulu filan.
Imei benim telefonda da çakma herhangi bir problem yok şimdiye kadar. Güncelleme eğer firma verirse sıkıntısız yükleyebilirsiniz.

ne kutu ne şarj aleti olmadan almıştım telefonumu redmi note 3 proyu. imei atılmış olanlarından. hiçbir sorun çıkmadı, 7-8 ay oldu sanırım alalı.

skechers'in degil miydi memory foam denilen sey. diger ayakkabilardaki ayni kalitede mi bilmiyorum ama ucuza skechers bulunabiliyor amazon'da

@jedi amazon geç gelir diye hiç düşünmedim ama bakayım.

Ben daha geçen hafta bi tane sketchers memory-foam (320 tl), bir tane de decathlon'dan dandik ayakkabı aldım (50 tl). Seni çok iyi anlıyorum ehehe. memory foam süper.

Ayrıca memory-foam tabalık satılıyor mu ki? Satılıyorsa bence alıp dene, decathlon'daki ayakkabı da en kötü ihtimal yedek kalır.

Çekemezler. Çekerlerse bile banka chargeback yapmana izin verir.

O iptal ücreti muhtemelen yalandır, iptali engellemek için falandır. hangi site?

kaç dpi bir görsel bu?

Her 25 milimetreye kaç pixel düşüyor onu hesaplayacaksın. Senin durumunda 137 pixel ediyor.

72'den büyükse bastırabilirsin. 300 en iyisidir, ama 137 de kabul edilebilir.

100dpi

Görselin dpi değeri basılacağı kağıdın boyutuna bağlıdır. Pixel olarak boyutı sabitse, dpi değeri kağıdın boyuna göre değişir. Bahsettiğin kağıda basarken 137dpi olacak o.

Kartvizit boyutunda bassaydın 2500dpi olacaktı.

Pixel değerini biliyorsan dpi değeri değişkendir, 100 falan gibi sabit değildir yani.

max 1000

disk fren vs iyi güzel de, dağa taşa sürmeyeceksen dağ bisikleti alıp asfalt yolda kendine eziyet etme.

vitesler de iyi seri ama harzem'in dediği gibi şehirde kullanacaksan en azından şehir bisikleti alabilirsin. ben taşıması hafif sürüşü rahat olduğu için yol bisikleti almıştım.

çok oyun oynasam verirdim ne olacak; o yüzden vermezdim..

oyun oynayarak para kazanıyorsan 2999 lira bile verilir.

verilir, güle güle kullan.

vermem. gamer değilim. gamer olsam bile vermem gerçi anlamıyorum bu işlerden zaten :).. o parayı daha yararlı şeylerde kullanırım..klavyede değil.. ancak öncelikler kişiden kişiye değişir..hayırlı olsun

i.hizliresim.com

500 lira bile verilir :D

verilir, verdim de zamanında.

Verilir. İyi klavye kullanmamış kişiler klavyeler arasında fark yok sanırlar ancak büyük fark var. Bahsettiğin klavye de gayet güzel bir klavye.

o klavyeye verilir, ayrıca yurtdışı fiyatından bile iyi:)

verilir :)

şu anki klavye + mouse um toplam 800-900 lira. oha.

benim zamanında aldığım fiyatları toplamı 400-500. ehonomi çoh eyi

Oyun oynayan adam vaktinin çoğunu bilgisayar başında geçiriyor. Parası varsa senelerce kullanacağı mouse klavye için verilir bence. Ama kadınların ayakkabı takıntısı gibi sürekli değiştirenler de var ki o gereksiz.

hah bu sefer oldu :) mağazalara gidince takur tukur vuruyodum bunun tuşlarına. güzel klavye iyi yapmışsın.

14 yıldır aynı klavyeyi kullanıyorum ergensen verebilirsin tabi:)

@xu ergenlikle ne alakaası var. _?


eğer öyleyse ergenim ama para bende.

14 yıl aynı klavyeyi bozulmasa dahi kullanmam. istediğin kadar temiz tut, temizle; pislik doludur o.

insanın kendi sağlığı için kullandığı eşyaları da özenle seçmesi gerekiyor. xu ya komik gelecek tabii de klavye de o eşyalardan birisi. iş yerindeki klavyem de evimdeki klavyem de benim için giydiğim ayakkabı kadar önemli. her gün saatlerce kullandığım bir şeyi 14 sene boyunca kullanmak benim için sağlıklı değil, övünülecek bir şey de değil.

14 yıldır kendi klavyesi dışında klavye görmemiş kişiler anlamaz tabi klavye kalitesinden falan. Sorsan klavyeyi kaliteli yapan şey nedir diye, tek cevabı yoktur.

Git kaliteli klavyede 1 saat zaman geçir sonra tekrar gel.

verilir verdim de zamanında zevk meselesi bu

zamanında aşağı yukarı aynı parayı verdim. daha fazlasını da veririm.

Çocuğa bağlı, bazıları çekilmez oluyor.

tabii ki düşünebilirdim. çocuğunun olması veya yabancı olması neyi değiştirir?

Burada cevap aradığına göre gerçekten aklına takılmış bir soru.

Belki de sen de istemiyorsun ama fazla zorluyorsun.

Bu nasıl bir soru, çocuksuz Türk iyi mi sanki?

Bilemiyorum Altan

Çocukla iletişim minimumda olacaksa.

Hayır.

Elbette...

Oh "hazır yapılmışı var"

bizimki 3 gün kalıyo. fiziksel olarak bi sıkıntı olmuyo ona göre mama su bırakıyoruz ama çok sıkılıyo tavır yapıyo ağlıyo döndükten sonra bi süre onun nazını çekiyoruz

Tek kedide biraz sorun olabilir ama birden fazla olunca pek sıkıntı çıkmaz bence. Sadece su ve mama konusunda çok hassas olmak lazım. Su dökülürse falan diye önlem almak gerekiyor.

ev içi kapılara yanlışlıkla kapatıp da mahsur kalmamaları için takoz vari şeyler koymayı, fazla fazla 2-3 farklı yere mama su koymayı unutmayın lütfen.

Birden fazla kedi varsa ve kavgacı değillerse, 15 gün de bırakabilirsin, ama sıkıntıdan suyu devirip mamayı dağıtabilirler o yüzden birden fazla kap bırak. Kapılara engel koy. Sıkıldıkça çok yemek yiyebilirler o yüzden mamayı bol koy.

3 gün bırakmak sorun olmaz. 7 günlük falan mama bırak ama.

Kedi değil kediler ise (birden fazla) 15 gün kalmıştı ablamın kedileri. Dönüşte biraz tavır yapıyorlar, küsüyorlar ama gayet iyilerdi. Ama bol bol su, mama (normalde yiyeceğinden 1-2 günlük daha fazla). Kapı arkası takoz. İki adet çiş kabı. Evin vasisdaslarından biri açıktı. Yeterince havalanması lazım sıcakta.

iki tuvalet kabi, bi suru su ve mama kabi ile 5 gun kaldi benimki

gereken her şey söylenmiş ancak önerilerden biri birkaç arkadaşımın başına bela olmuştu, bilgi olsun diye paylaşayım; vasisdas pencereler. bir arkadaşımın kedisi oradan çıkmaya çalışırken sıkışıp bacağını kırdı, bir başka arkadaşımın kedisi ise daha şanssız bir şekilde kafasını sıkıştırıp can verdi. o yüzden bu tip pencereler epey riskli, dikkatli olmakta -açık bırakmamakta- fayda var.

Vasistas'ta ölen çok kedi var +1

Vasistasın altında kalorifer, koltuk, kanepe falan olmamalı. Kedinin vasistasa erişmesini engellemek gerek. Unutma ki 130 cm yükseğe zıplayabiliyorlar.

opera browserdan gir. vpn var

ama zaten bütün amaç halihazırda kurulu düzenimi bozmadan pratik bir şekilde eskisi gibi tekrar siteye girebilmek :/

host şart değil google veya yandex dns kullanabilirsin.

ülkeye bak, ansiklopediye erişebilmek için kırk takla atıyoruz

DNS değiştirerek girilebiliyor, onu yap?

DNS ile girilemezse host dosyası ile de girilemez bu arada. çalışma mantıkları tıpatıp aynı DNS değiştirmekle Host dosyası yazmanın.

var

atatürk de insandı, olabilir, söylemiştir, yapmıştır bi hata...

atatürk'ün sözlerinin hepsi özlü söz olmak zorunda değil; "putlaştırıyorlar" derken bunu kastediyor insanlar. ortamda otururken biri demiştir "bu ne la ne biçim bi memleket, sıcaktan yaşanmıyor" diye, öbürleri de katılmıştır topluca gömmüşlerdir şehri. ya da çörçil falan laf atmıştır "rus kekolarının yaz uykusu ini" diye, ata da savunmak için benzer denklikte bişeyler deme ihtiyacı hissetmiştir, böyle demiştir. çok da şeetmemek lazım bence.

varmış. 5. paragraf.

www.antalyakulturturizm.gov.tr

Atatürk'ün uydurulmuş bir sürü sözü var, ben çoğuna inanmıyorum sağlam kaynak olmadıkça.

"Hiç şüphesiz ki" ile başlayıp "-dir" ile bitince sanki kürsüde bağırarak söylenmiş sanıyorsun, kolpa geliyor, ancak o zamanlar dil devrimi ile beraber yenilenen türkçede böyle konuşuyordu atatürk ve yenilikçiler (ya da kayıtlara çok düzgün türkçe ile geçiriliyordu) . Şu anki dille "bence antalya çok güzel"e falan denk geliyor.

Yine de cok inanmadim. Tarihi bir kaynakta geciyor mu? Verilen link de antalyanin kendi sitesi. O kadar koca koca girise bunu yazan adam siteye de yazabilir boyle boyle dedi diye.
He antalya cok guzel, ona lafim oldugundan degil, ne bileyim tuhaf geldi sallamasyon gibi.
Edit: tamam neyse niye bu kadar inanmadiysam. Olabilir soylemistir belki de. Kabul ediyorum.

aynısını geçen yalova'da da gördüm :) büyük ihtimal birkaç şehirde daha yazıyordur

Yaptığın şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu es geçersek, iki tane e-imza al, farklı kurumlardan?

Ledler az ısınır, ama iyi bişey al. Bazı ucuz çin mallarında ledlere seri olarak bağlanması gereken dirençleri bağlamıyorlar, ledler hızlı ısınıyor ve kısa zamanda bozuluyor.

geri götürüp çemkirebileceğin bir yerden al en azından.

çok yoğun çalıştığım dönemlerden supradyn alıyorum.
ama sadece o dönem, sürekli ve düzenli değil.

Yıllarca çeşit çeşit denedim, fayda fark etmedim. Zaten son zamanlarda multivitaminlerin gereksiz olduğunu hatta bazı durumlarda zararlı olduğunu anlatan yazılar çıktı.

www.sciencealert.com

Çinko ve D vitamini dışında bişey almayın diyor.

düzensiz beslenme dönemlerinde arasıra atıyordum. suprady ve ya solgar..

en önemlisi d vitamini. sadece onu alıyorum.

Donem donem medigard kullanıyorum. Faydalı bence

sağlıklı ve dengeli beslenen birinin ihtiyacı olmaz bunlara..

ben sağlıksız beslendiğim dönemlerde bunlardan kullanıyordum kendimi kandırıyordum sanki kullanınca health pointim artıyormuş gibi..geçiniz..

en güzel doğal yollarla sağlıklı beslenmek..işi bunlara bıkrakmamak.

(bu arada senin yazdıkların tamam ama D vitamini doktor tavsiyesi olmadan alınmaması gerekiyor diğerlerinin fazlası vucuttan atılıyor durduk yere D vitamini alırsan zararlı..onun yerine güneş gördüğünde at kendini sokağa benim gibi..en güzeli..)

ilaçtan nefret ediyorum ama şu d vitamin mantıklı geliyor. onun da ampülü dokunuyor bana iğnesini bulursam yaptırcam. ya da güneşe çıkacam bi geleydi güneş kardeş.

Çok yoğun çalıştığım dönemde kullanıyorum. Fark ediyor mu bilmiyorum, yoğun dönemde kafeindi, ıvırdı zıvırdı; ne varsa tıkıyorum ama sadece bu dönemde ve geçici olarak.

Düzenli olarak sadece Omega-3 destegi alıyorum. Kısın d vitamini alıyordum güneş geldi artık almıyorum.

Mevsim gecislerinde, sinav donemlerinde farmaton ya da supradyn aliyorum.

vay be bir tek biz kullanmıyormuşuz duyuruda.

fitness yaptığım ya da başka bir sporda kendimi çok zorladığım günlerde alıyorum.
nadiren de çalışmaktan zombiye dönmüşsem şöyle bir kendime getirir umuduyla.
bu da haftada minimum bir, maksimum ikiye tekabül ediyor.

www.supplementler.com

pharmaton filan çok kullandım benim için çok etkili olmadı ama krill oil içince sabahları daha iyi uyanmaya başladım belki de placebodur bilmiyorum. bir de aşırı tempolu dönemlerde c vitamini alıodum iyi geliodu sanırım, en azından o dönemde hiç bir yerde yorgunluktan düşüp bayılmadım :) sabahtan geceye kadar ayakta koşturabildim

sebze, bakliyat, yeşillik, kuruyemiş, meyve bir sürü alternatif var.

youtube veya pintereste "easy vegan recipes" yazdığınızda güzel atıştırmalıklar çıkıyor aslında

granola yap evde kendin, atıştırmalık için. kuruyemiş, kuru meyve gibi şeyler de olur atıştırmaya. yulaf da güzel bir şey, badem sütü ile yapabilirsin. avokado ile yapılan bir sürü güzel şey var onları araştır vs vs.

şöyle bi tablo var: www.yesilist.com

yahu ben de veganım, ağzıma ekmek sürmem. soya da eti özleyen için geçiş süresinde falan kullanılabilir ama veganların ana besin kaynağı değildir, 1 yıl soyanın s'sini yemediğim oldu. son zamanlarda bi soya kıyması geçti elime, o bitince gidip tekrar da almam heralde.

yüz bin çeşit sebze var, bakliyatlar var, kuruyemiş var, meyve var, çikolatalı veya sütlü olmayan bisküviler var.

mercimek çorbası, kurufasulye + pilav, yanında soğan ve turşu, sonrasında irmik helvası ve karpuz. üstüne de türk kahvesi. al sana vegan akşam yemeği, ekmeksiz göm. şu menüyü görüp de "et yemeden olur mu yeaa" diyen gayfeleri de salla gitsin.

Şimdi işleri kolaylıştırmanın tam mevsimi. Çünkü otun,sebzenin, meyvenin tadı yerine gelmeye başladı. Çilekli, balsamik soslu semiz otu salatası falan yap.

Ekmeğe çok gerek. Çok seviyorsan, kendin siyah ekmek yap, alman ekmeği denilenden.

Yemekhanesinden değil vegan, vejetaryen yemek çıkmayan ve kampüsündeki tek vegan yemek seçeneği çiğköfte olan biri olarak gayet de fit yaşadım bir yıl Ankara'da. Olay hazırlıklı olman her akşam -ya da haftada 2,3 kere büyük porsiyonlarda- yemek yapıp, onları güzel termoslu yemek kaplarına koyman.

Her yemeğin yanına salata yaparak başlamalısın.
Dışarıdayken hiçbir şey yoksa yanında, bir simit, sonrasında çilek, şeftali, elma (doyana kadar ye.) kurtarıcı olabiliyor.

Çeşit çok önemli. Tabağını, masanı hep renkli tut. Şimdi başlayabilirsin yaz türlüleri yapmaya, yanına da az yağlı bulgur/milet pilavı.

Sağlığını hiçe falan saymıyorsun. Vejetaryenlikten veganlığa geçtiğimde, bunu söylemedim, ama her ay kontrolüne gittiğim doktorum fark etti iyileşmeyi, yüzüme gözüme renk geldi. Bu iyi değişimler, ekmek yemekle olmuyor. Sebze, meyve hep olmalı. Kendine arada vegan browniler vs. yapmaktan da çekinme. Olay abartmamakta.
Sonradan edit: İşte sana tıkınmalık, soyasız, göbek yapmayan atıştırmalık: Şundan alıyorsun:www.e-ekmek.com

Icınde 40 tane falan var, pahalı sayılmaz.

Bununla, sebzeli sommerrolls yapabilirsin. sonra soya sosuyla, tahin sosuyla, acı sosla vs. ye gitsin: www.heavenlynnhealthy.com

Öncelikle süt işini inek sütü olmuyosa soya veya türevlerinin sütleri var pahalı geliyorsa kendin yapabilirsin tadı fena olmuyor.
Sütlü yulaf ezmesi unu tatlandırmak için hurma bildiğimiz taze hurma biraz sıcak suda bekletki şişsin bu şekilde güzel bir protein ve liften zengin içeceğimiz oluyor.
Pelte tatlı olarak chia tohumunu suyla ksrıştırıp dolapta bekletip yiyoruz.
Börülce zeytinyağlı oldukça besleyici
Ayrıca diğer bakliyatlara da yüklen

Falafel yap çok lezzetli. Yanına da patlıcan salatası, limonlu tahin gibi şeyler yapabilirsin. Dikkat et parmaklarını yeme.

abi ekmeği de bırak diyorlar :
capsizm.com

:D bir tek su içicen kibrit kutusu kadar :D

atıştırmalık mı istiyorsun? tahin pekmez al. :D

ekmek arası ot ye cevabımı silmiş moderasyon, soruya cevap değilmiş aksjakakaka
siz adamı öldürürsünüz

Soya yüksek derecede bitkisel östrojen içeriyor. Yani veganı falan geçtim biraz iq sahibi olan kimse soya tüketmez, sen de tüketme. Tüm endokrin sistemini yerle bir ediyor; erkekte jinekomasti ve testosteronun östrojene dönüşmesi; kadında rahim ve meme kanseri gibi sıkıntılara neden olabiliyor. Onun dışında sebzeye meyveye bakliyata aban işte.

Akdeniz yemekleri dogal olarak vegan yiyecekler. Turlu turlu saglikli vegan yiyecek var. Ekmek yerine bulgur yiyebilirsin, makarna, pirinc, mercimek, humus fasulye. Ben de her gun baska bir cesidini yiyorum.

takviye hapları (b12, demir) aksatma da karnını doyuracak bir şeyler bulursun. sağlığından olma durduk yere.

cevaplayan bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum biraz daha fikrim var artık ne yapabileceğim konusunda. çorba salata meyve en kolay erişilebilen yiyecekler gibi gözüküyor böyle deneyceğm.

Köpeklerinizle aranızdaki tek bağ mama vermek ve bakım yapmaksa ve köpekleriniz üzerinden maddi ya da manevi bir gelir elde ediyorsanız evet, tezat oluşturur.

Köpek beslemekteki amacınız bir bağ kurmak, birlikte keyifli vakit geçirmek, başıboş dolaşmalarını veya barınaklarda neye maruz kaldıklarını bilmeden yaşamalarını istememek gibi şeylerse hayır, hiç tezat oluşturmuyor. Bir canlının özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan, sağlıklarından ve keyiflerinden emin olarak yaşamasını sağlamak çok farklı bir şey.

Bence.

Hayvanat bahçelerindeki hayvanların doğal yaşam alanları koparıldıkları ormanlardır ama köpeklerin öyle bir alanı yok. Dışarıda çocukların dövmesi ya da bir arabanın kaçıp gitmesi ihtimalindense güvenli bir ortam sunup maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak daha iyi.

Evde baktığın köpeğini Alaska'dan, Masai Mara düzlüklerinden, Amazon ormanlarından falan koparıp eve getirmediysen bir sıkıntı yok.

kopek oldugu haliyle dogada bulunmayan bir hayvandir, yani varligini insanlarin onlari kendilerine dost / yardimci yapmak icin icin yapay secilimle evcillestirmesine borcludur. Insan cesitli kurt cinslerini yapay secilimle ciftlestirmeden once yer yuzunde "kopek" olarak bildigimiz hayvan cinsi yoktu ozetle. Kopekler bize, bizler kopeklere muhtaciz.

Köpekler insanın evcilleştirdiği, evrim geçirttiği, insana bağlı hayvanlardır. İnsana dost olan köpeklerin birbiriyle çiftleştirilmesi sonucu gitgide insana daha bağlı, evini bahçesini koruyan, insanın bir dediğini iki etmeyen hayvanlar evrimleştirildi.

Kediler de aynı şekilde. hatta şu anki kedilerin bilimsel adı felis domesticus yani ev kedisi.

Şu anda köpekler ve kediler için yapılabilecek en iyi şeyler: kısırlaştırmak ve evde/bahçede beslemek.

Kendim de hemen hemen ayni seyleri dusunuyordum fakat objektif yaklasamiyor olabilir miyim acaba diye endise etmistim. Simdi rahatladim sayenizde tesekkurler.

@harzem : neden ciftlestirilmeleri gerekiyor?

Öncelikle, "sahip" kelimesi sorunsuz. SHB kökünden geliyor Arapca´daki ve yaninda olmak demek. Ayni kökten "sahabe" kelimesi var mesela, peygamberin yanindakiler, yakinindakiler demek. Rahatsizlik duyuyorsaniz bu kelimeden, 2 köpekle yasiyorum diyebilirsiniz.

Köpekler, insanin varligindan mutluluk hormonu salgilayan, insanla sosyallesen canlilar. Bunla ilgili bir bilimsel calisma vardi. Bu hormon mesela kedilerde daha az salgilaniyordu.

Hayvanat bahceleri, etrafimizda goremeyecegimiz canlilarin, ornegin Türkiye´de bir kutup ayisinin sergilenmesi, dogasindan koparilmasi olayidir. Sadece ticaridir, asla "hayvan sevgisi" asilamaz; aksine insan orada hayvanlari hapsetmeyi, kendilerini tanri gibi gormeyi ogrenirler.

Sadece ticaridirler, bu nedenle de, her yil bircok hayvanat bahcesinde hayvanlar öldürülür; hatta showlari yapilir, icleri acilir workshoplarla cocuklara gosterilir. Bir kopegi sahiplenmek, onun yasam kalitesini arttirmaya calismakla; bir kutup ayisini ya da kartali 10m2lik kafese hapsetmek ayni sey asla olamaz. Kopekler Avrupa´da basta olmak uzere, krematoryumlara gonderiliyorlar, olum istasyonlarina postalaniyorlar. Tezatlik asla yok dusuncenizde.

@baharat: çiftleştirilmeleri değil kısırlaştırılmaları gerekiyor dedim.

@harzem : yanlis yazmisim ya hu, orada neden kisirlastirilmalari gerektigini sormaya calismistim.

Otogara servis vardır. Şavşat'a servis olmaz. Çok uzak.

Artvin'e servis var görünüyor internette, şavşat da yol üstü gibi. O yüzden sordum, tecrübesi olan varsa diye.

Kaynanamların köy evine gidiyoruz :) Şavşat'ta mıydın sen?

artvine var mı hatırlamıyorum ama ardahana var araçlar.

Diyetini doğru yaptığını varsayarsak, protein tozu kilo verirken kas kaybetmemen için destek bile olur.

Günlük protein ihtiyacında eksik varsa baltalamaz, fazla protein tüketimi ise ister toz, ister etten olsun, baltalayabilir.

Protein tozu dediğin şey bir porsiyonunda 20 gram protein barındıran bir ürün, bunu 100 gram tavukgöğsü yemek gibi de düşünebilirsin. Baltalayacak bir durum yok yani zaten düzensiz besleniyormuşsun, bu yoklukta vücut onu her şekilde kullanır.

Ciddi ağırlık çalışmıyorsan yani antrenman ertesi gün kas ağrıların yoksa protein tozu gereksiz. Beslenme ve protein düzenini hesaplamalisin. Erkek sıkı ağırlık antrenmanı vücut ağırlığının 2 kati olmalı. Sadece kardiyo yapıyorsan protein tozunu bırak daha az yağlı komplex karbonhidratla beslen.

Beğeni sayısı katlanarak artar. "Yakın zamanda açtı" diyorsun, 231 beğeni diyorsun, bence iyi gidiyor. Bir bu kadar süre daha geçince 462 beğeni olmayacak, 1000 falan olacak.

"bir tanıdığım ekolü" ile karşı karşıyayız :)

sayfasına beğeni kasan arkadaşlarım benden kendi arkadaşlarıma da tavsiye etmemi rica ediyor, sevdikleriminkini ediyorum, sayfanız için böyle bir yol izleyebilirsiniz.

Yakın zamanda açtı dediğim 1 yılı geçti. Normal mi sizce?
Bir akrabam demeyeyim öyleyse, eşim olur kendisi :)

reklam versin.

@fasulyek +1

Sponsorlu gönderi.

instagram açsın bir sürü takip beğeni hilesi var. belki feyste de vardır hatta bir araştır.

sponsorlu gönderi yapın bir haftalığına 20 tl gibi bir rakamla 5000 gönderi görülmesi beğenme gibi rakamlara ulaşılabilir.

Cesareti kırıldığı için instagram açmıyor halbuki ben instagramda daha iyiyim, onu halledebilrim gibime geliyor.
Sponsorlu gönderi facebook'a başvurulup yapıacak değil mi?

Öncelikle sayfasınızı işletme sayfasına dönüştürün. Zaten reklam ver diye bir seçenek her koşulda fb de var. Reklam yöneticisini açtıktan sonra hedef kitlenizi belirleyin. Bir meselea marka bilinirliği mi erişim mi satış mı ne istiyorsanız. İnstagram hala açmadınızsa aptallık açıkcası. Açın umudu kırıldı vs bunlar hep şımarıklık benim gözümde yapan gerekiiyorsa yap. İlk reklamınızdan sonra acaip şeyler beklemeyin. 5000 kişi göre bilir 5like ancak olabilir. Bir kaç defa deneyin düzgün kitleye ulaşmanız zaman alanilir. Hedef kitlenizi tam bilmediğinizi var saydım.

Çok teşekkürler @fasulyek. Hedef kitlesi instagramda var mı tam bilemiyorum açıkçası, facebookta daha çok bağlantısı olabilir ama ben de instagram açma taraftarıyım en azından çevre edinmiş olur. Her platformda faal olmak gerekir diye düşünüyorum, yapacağım.

acele etme. salı çarşamba elinde olur. pttye de bağlı biraz.

Uçak bugün indiyse bile burada bir firmanın güncelleme yapması günler sürebilir. Gümrük işlemleri hızı firmaya bağlı. Ptt olduğu durumda mesela 7-10 gün sürüyor. Fedex olsa 2 saat civarı.

3-4 is gunugecmedi ki carsambadan beri? 2 is gunu gecti, sali gunu 3. is gunu olacak. Biraz daha sabiri olun.

Yurtdışı Kabul Geliş Kaydı Yapıldı ve Istanbul uluslararasi posta isleme yerinde yaziyor son aciklama kisminda. Bu noktadan sonra ne kadar surede gelir? Orada takilma gibi bir ihtimali var mi yoksa surec hizli mi isler?

Son olarak ise Customs clearance 2017-05-04 14:20 International Postal System yaziyor. Sanirim haftaya kalacak ulasmasi.

Bunlar dun yaziyordu.

limon düşürür.

sarımsak da düşürüyordu sanki.

Tansiyonun yükseldiğinde eminsen ılık şekerli su iç. Sarımsak da iyi gelir.

Bol su iç. Günde 3 litre'yi geç.

Kan sulanır, idrarla fazla mineral atılır, baş ağrısına da iyi gelir.

Tuzlu ayran düşük tansiyonu yükseltmeye yarar.

Bilekten dirseğe soğuk suyla yıka ovalayarak.

limon

Tansiyon ilaçlarının amacı vücuda aldığımız fazla tuzuda attırmaktır yani tuzlu ayran içmen tansiyonu yükseltir.
Limon ve sarımsak tüketimini arttır
Tuz tüketimini azalt
Su tüketimini arttır
Stresi azaltmak için passiflora veya atarax ı eczaneye danış delux tansiyon hapı verirler mi bir sor bakalım.
Bu bilgilere dayanarak akıl ve fikirlerinizi koyarak kullanınız aksi takdirde doğacak sonuçlardan şahsım sorumlu değildir.
Ayrıca pharmaton ve sarı kantaron tansiyonu yükseltiyor kullanıyorsan gözden geçir.

duş aldıktan sonra enseye soğuk su uygula. bunu duş almadan da lavabo başında da yapabilirsin yapabildiğin kadar..

Havaş var. Kuşadası'na giden Havaş Selçuk'tan geçiyor.

Trenle selcuga geçebilirsiniz. Ordan dolmusla sirince.

Havaalanindan bilet alinabiliyor sanırım. Yani izban çıkışında tcdd olmasi lazim. Olmadi tren garinin olduğu en yakin izban istasyonu yani gaziemir'e gidip ordan tcddden bilet alip binebilirsiniz.

Selçuğa izban durağından(havalimanındaki) banliyo treni ile 4 liraya gittim ben birkaç hafta önce, tcddnin sitesinde saatler vardı basmaneden kalkan tren yarım saatte havalimanında oluyor gaziemire gitmeye gerek yok, metro bileti satar gibi tren bileti satan gişe var sorsanız hemen gösterirler zaten çok alan da yok siz de görürsünüz. Öğrenci biletiydi benim tam da maksimum 5 liradır.
Yol da normalde 40 dk(60-65 km kadar) trenle bir saate yaklaşıyor yanılmıyorsam ama oldukça rahat.
Trene binerseniz biletiniz atmayın bindikten sonra, arada gelip üstündeki qr kodu okutuyorlar.

kalori hesabına güvenmeyin belli bir efordan sonra vucut metobolizma yavaşlıyor ona göre de kalori yakımı yavaşlıyor. 2.husus ise egimli koşu ve yürüyüş dizlere ve bileklere aşırı yük bindirir ip atlayın yada agırlık çalışın daha iyi

imkaniniz varsa duz yolda kosun. egimli yol tek secenekse yurumeyi tercih edin, kosmayin.

O kalorilerilerin bir anlamı yok, o makineyi seninle aynı şartta kullanan herkes için aynı değeri verir ama herkeste aynı olmaz. Hadi onu geçtim, o makinelerin kalori gösterimi bir şey ifade etmez. Yani 800 kalori yaktın gösterir ama onun 700 kalorisi şeker 100 kalorisi yağ olabilir bunu bilemezsin. Yani her koşuda şeker yakıp durmak da var, bunlar hep ihtimal.

düz koşarken daha küçük bir kas grubunu kullanıyorsun, kalp atışının artması ve daha çok yorulma sebebin, görece ufak bir kasın çok yorulması.

yokuş yukarı yürürken daha büyük bir kas grubu çalışıyor, kalori harcaman artıyor ancak küçük bölge yerine geniş bir bölgeyi kullandığın için yorulma hissi daha az oluyor.

koşarken biraz daha anaerobik (oksijen yetmezliği ile) çalışıyorsun, yokuşta yürürken aerobik oranın daha fazla belli ki. aerobik seviyen yükseldikçe, kalbin kaslarına oksijen gönderirken zorlanmıyor demektir. Geniş bölgeyi çalıştırırsan aerobik ezgersiz oranın artar. kasların yanma hissi anaerobik ezgersizde daha çoktur.

Koşu formun kötü olduğu için gereğinden fazla efor harcıyorsun. Makinelerin gösterdiği ortalama değerler. Kalori hesabına çok takılma.

Asiri sagcilar basortusu kisitlamasi mi yapar?

Fransa'da irkciliga yakinsayan bir milliyetcilik davasi uzerinden yuruyor sagcilik...

Göçmenleri istemiyorlar mesela. O yüzden bizim sözde gurbetçiler hep sol partilere oy verir avrupada.

Fransizlar iyidir, kalan herkes kotudur. AB bize oyunlar oynuyor. Fransizin tek dostu Fransizdir. Gocmenlerin hepsi kotudur. Bizim gibi dusunmeyen marjinaldir.

Tanidik geldi mi bu sozler?

Eşcinsel evliliğini kaldıracak, göçmenlerin girişini engelleyecekmiş bahsettiğin sağcı.

İşin ilginç yanı, eşcinseller büyük çoğunlukla bu adama oy veriyormuş, çünkü ülkeye girecek müslümanların eşcinsellere uygulayacağı baskıdan çekindikleri için, göçmen girişinin engellenmesi daha önemliymiş eşcinsel evliliğine kıyasla.

fillon amcamızı tuttum ben nedense. küçük kardeşi de fransa otomobil klübünün başkanı. adam "ben formula 1'i fransaya getireceğim" diyordu ve 2018'de getirdi. onun dışında hatun olan le pen de otomotiv sektöründe trump gibi milli kısıtlamalar yapılmasını savunuyordu.

---

motorsporlarında fransız atılımlarının da çoğunlukla sağcılar tarafından yapıldığını göreceksin ayrıca.

pc kasasi. siksan 2.000.000 bile saklarsin.

Altin yap diyecegim de hırsızlık olursa o daha kolay bulunuyor galiba.

1.750.000 aldi benimki sikmadan.

benim evde saklayabilirsin istersen.

onun haricinde bazı yataklarda fermuarlı bölümler oluyor. veya kendin kesip yatağın içinde bi cep gibi birşey yapabilirsin. ben zamanında birkaç belgeyi o şekilde muhafaza ve müdafaa etmiştim.

1 seneye yakın duracaksa evde saklamak tehlikeli. çalınır, eve girip çıkan biri görür alır ve ruhun duymaz çok sonra fark edersin.

Bankaya yatırmayacaksan bari dolara çevir öyle sakla. 3,80 leri tahmin ediyor merkez bankası. Daha da fazla olur o. Boşa değer kaybetmesin paran. Dolara çevir öyle sakla tekrardan demek istiyorum. Yer olarak bir kutuya elektronik ıvır zıvır koy onun da içine parayı koy. Anneler ilişmez öyle elektronik şeylere.

euro'ya çevir. 500 lük 10 banknot eder. daha rahat olur. yanında bile taşıyabilirsin.

Elektronik eşyalara saklama. Elektronik eşyayı hırsızlar alır götürürse paracıkların da yanında gider. Annenin karıştırmayacağı, temizlemeyeceği gizli sayılabilecek yerlere koy.

Hırsızlar senden benden daha analitik düşünüyorlar, yani "Lan burayı da bulamaz herhalde" dediğin her yeri bulabiliyorlar. Benim bi arkadaş da senin gibi fikir sormuştu bana, ona da sana söylediğim şeyi söyleyip sonra da, beni dinlemeyecekse eğer, evindeki koşu bandının motor bölmesine koymasını söylemiştim. Motorun üstünde vidalı kapağı vardı, onu da kullanmıyordu ardiye gibi bir yer vardı evde oraya kaldırmıştı makineye. Eleman da motor kapağını söküp parayı oraya zulalamıştı ama hırsız orayı da bulmuş çalmış parayı. Oraya bakan adam her yere bakar bence ev riskli, hırsız girerse her şekilde bulur parayı.

nakit olarak gvendiğin birisine verebilirsin. mesela ben senin için bu parayı 1 yıl güvenle saklayabilirim. istediğin gün ve zamanda da geri veririm. bana güvenebilirsin. imza karlmarx.

ek: çok ciddiyim :)

poşetin içine koyup baca deliğine saklayabilirsin.

bozdolabının motor kısımlarını falan araştır

Euro olarak saklamak bans da mantıklı geldi. 5 bin euro. Yanında da evde de rahst saklatsin.

Bitcoin olarak bilgisayarında ya da sadece bir kağıt parçasında bile saklayabilirsin. (bkz: cold wallet). Yalnız bitcoin fiyatı değişken olduğundan bir yıla karda edebilirsin zararda.

20.000 TL az bir para. Evde istediğin yerde saklayabilirsin.

şu linktekini dene

makezine.com

Yukarıdaki dolar veya euro kısmına ben de katılıyorum. Bir de hırsızların her yere bakıldığı yazılmış, hırsız için tabii şans işi biraz yaratıcı bir saklama yeri bulunmazsa. Ancak anneniz için kendimden örnek vereyim. Benim eski bir sürü kitabım vardı, onları yıllar önce büyük bir koliye koyup bantlamıştım, hala durur annemin arka balkonunda. Hiç de açmadı, içinde sadece kitap olduğunu bildiğinden. Böyle bir şey olabilir belki, eski eşyaları vs annenizin gözü önünde paketleyip, bir süre kıyıya köşeye kaldırmak istediğinizi ve dokunmaması gerektiğini söyleyebilirsiniz. Ya da ne bileyim, yaz geliyor, kışlıklarınızın bazılarını yatak altına vs kaldıracaksınızdır, onların aralarına gizleyebilirsiniz. Yani benim annem olsa dokunmazdı bu şekilde.

Bi poşete koyup içine ağırlık koyu Sifon rezervuarına koyabilirsin. Bölüp kitapların arasına koyabilirsin.kullanılmayan ayakkabıların icine de koyabilirsin.

Çamasır makinelerinin üst kapakları iki vidayla acilabiliyor genelde icindede oldukca bos bir hacim var . Onu da degerlendir.

"sifon, kışlıklar, kitap arası, soba bacası..." diyenler azıcık açıp bakın hırsızlar ilk nereleri keşfediyorlar diye. İlk sizin mi aklınıza geliyor bunlar? Hırsızlar filmlerdeki gibi gizli kasa mı arıyorlar sizce?

Kapının önüne, üstünde "paradır" yazan bir zarfla koyun isterseniz, daha güvenli olur.

Benim babam mutfak tezgahındaki çekmeceleri sökmüştü, tezgahın arka korumalığını kesip onun da arkasına bir çengel ile tutturup, korumalığı tekrar takıp çekmeceleri yerleştirmişti. Yeni para eklememiz 25 dakika falan sürüyordu.

Önemli olan hırsızın nereyi akıl edemeyeceği değildir. O adamlar senin 5 dakika düşündüğün konuyu 5 yıldır düşünüyor. Önemli olan o paraya ulaşırken ne kadar zaman harcayacak ve gürültü yapacak. Senin 1 dakikada yerleştirdiğin parayı o adam da o kadar kolay bulur.

hırsızlar hep bir adım öndedir. koy bankaya, kasa kirala evde para tutma.

Parayı kendi hesabında tutmamı isteyenler arkadaşlar ne kadar tatlısınız yav:) Oldu olcak cevap veren 20 kişiye böleyim , seneye alırım kaçınızı bulursam:) Benim banka hesabım, ayrıca orda nakitim zaten var. Bu özel bi para, evde durması lazım:D

arkadaşlar niye açık açık yazıyorsunuz, mesaj atıverin. kimsenin aklına gelmez dediğim yöntemim ifşa oldu :(
sifona, kasaya, yatak içine bakarlar bence.
dövize çevir ama dediğim gibi akla gelmeyecek yer yok saklanacak.

evde kullanmadığın bir prizin içini boşaltıp oraya saklayabilirsin.
üstüne tekrar prizi takarsın

Bi ben mi gece gündüz yaz kış 80 litre termosifonu 75 derecede tutuyorum hiç kapatmadan?

O aletlerin yalıtımı oldukça iyi, her gün duş alıyorsanız veya evde birkaç kişi varsa, her seferinde kapat aç yapmaya gerek olduğunu sanmıyorum.

İsterseniz bir gün deneyin, sayaçtaki numarayı not edin, açık vs kapalı beklediği günlerdeki elektrik harcamasını kıyaslayın.

Termosifonun hep açık olmalı. 60 derecedeki bir suyu sıcak tutmak için harcadığı enerji az ama sürekli harcıyor, diğer türlü d e20 dereceden 60 dereceye çıkarmak için yükleniyor. Elektrik sarfiyatı ikisinde de neredeyse aynı oluyordu bizde. Güzel yanı duşa girerken 1 saat beklemiyorduk.

bizde de hep açık. ne yazık ki kaç derecede açık göstermiyor ama ekonomi'de açık bırakıyoruz o kendini ayarlıyor diye düşünüyoruz :) elektrik 70-80 tl geliyor.

Bizde hem termosifon, hem de 3 dereceli bir alet var. Onda hemen ısınıyor, dakikaya yakın zamanda ama güvenemiyorum.

termosifon kaliteli bir şey. öbürüyse daha önce patlamıştı ve korkuyorum. ANlamadm da zaten nasıl ısıtabildiğini..

termosifondaki sıcak su başka yerlere nasıl gidiyor onu da çözemedim, mutfaktan sıcak su akmıştı bir kere. açık da değilken

turbo modu var, onu yapınca daha fazla elektrik geliyordur sanırım?

kettle'a mı dönsem napsam :D


2- günde bir flan yıkanıyorum bazen 3. o yüzden her gün açık durması saçma bende. Geçen açık unutmşum, bakalım ne kadar gelecke. otomatik kapnma vs olmalı

samsung mağazaları var. hızlı şarj eden 90 normal şarj eden 70 liraydı galiba

www.pdateknoloji.com

Buradan al, gerçekten orijinal ve faturalı ürün gönderiyorlar.

Kedi için olanı alın :/ fazla gelebilir diğeri durduk yere sorun çıkmasın

Ben yarım yamalak içeriklerinin aynı miktarlarının farklı olduğunu hatırlıyor gibiyim, bizim burada sağlam bir veteriner var yarın arayıp sorarım.

Hiçbir şey olmaz. O damlaların içeriği aynı. Sadece kiloya göre etken maddenin dozu değişiyor. Kendi tosun kedilerime de kliniğe gelen kilolu kedilere de defalarca uygun kiloda köpek damlası yaptım. Hiçbir sorun da yaşamadım. Ayrıca stronghold da gayet etkili bir markadır.

Xiaomi Mi Max aldım ben samsung note 4'ten sonra. hızı note 4'ten iyi, tasarımı güzel, pili 5000 mah, ses kalitesi derken neyi kastettiğine bağlı.

full vücut

play.google.com

plank (öncesinde prone cobra)
squat
şınav
barfiks

sırasıyla bu rutini uygulayabilirsiniz. egzersizlerin nasıl doğru yapılacağı ile ilgili youtube'da çeşitli kanalların türkçe ingilizce video'ları var, hoşunuza gideni kullanabilirsiniz.

hareketleri vücut ağırlığınızla ve kolaydan zora doğru (mesela barfiks için belki başlarda sadece asılı kalarak) zamanla alışarak yapmalısınız.
hareketleri doğru yapmayı tam olarak öğrenene kadar maksimum tekrar - yeterli dinlenme döngüsüyle 3-5 set yapmalısınız.

3
Day sherd

30 day sherd

play.google.com

www.darebee.com

ya ben de bunu düşünüyorum. bazı online personal trainerlar var. aslında onlardan yardım almak iyi olur mu? kendi kendine yaparsın da yanlış bir şey yaparsan sakatlık. ben salona gidiyordum zamandan dolayı ben de bıraktım ama evde 1 saat ayırabilirim.

fitnessblender.com

Yağ yakıcı bir özelliği yok. Psikolojik etkisi vardır ancak.

Asit olduğu için, ve miden zaten yeteri kadar asit ürettiği için, sindirime etkisi yok.

Karbohidrat emilimini azaltıyor olabileceğini iddia eden birkaç küçük araştırma var sadece. henü sonuçlar güvenilir değil.

"Proteinlerin çözülmesini kolaşlaştırıyor" gibi şeyler gerçeği yansıtmıyor, midenin kendi asiti yapıyor o işi.

"sindirimi hızlandırıyor, yağlar emilemeden atılıyor" da gerçekçi değil, mide asitinden itibaren o yağlar zaten çözünüyor. "yağlı ishal" diye bir şey olmadığına göre, ne kadar hızlı sindirirsen sindir, yağ emilimi değişmiyor.

"Yağ yakıcı" etkisine dair en ufak araştırma yok zaten, çünkü asit olarak kana karışma gibi bir ihtimal yok.

Bağırsak florasını etkileyip kilo vermeyi hızlandırma ihtimali var, ancak bu konuda hiçbir bilgi yok. "bağırsak florası" ile "obezite - kilo kaybı" arasındaki bağlantının ortaya çıkmaya başlaması zaten 2015 civarı. Sirkenin bu konudaki etkisi hakkında bilgi sıfır.

Özetle, sirkenin kilo kaybındaki faydalarının tamamı söylenti ve kişisel tecrübe aracılığıyla yayılmış bilgiler. Zaten kilo vermek için sirke içme noktasındaki kişiler diğer yediği içtiği şeylere de dikkat ettiği için, sirkesiz de kilo veriyorlar.

Duble iskenderin yanında sirkeli salata yiyip kilo veren yok.

Yağ bir enerji kaynağıdır, bu enerjinin harcanması için bir hareketin olması gerekir bilimsel olarak. Yani o hareketin neticesinde o yağlar enerji olarak kullanılır ve yanar. Hareket, gerçekleşebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar; enerji de kullanılabilir olmak için, harekete ihtiyaç duyar. Hareket olmazsa, enerji de harcanmaz; enerji olmazsa, hareket de olmaz. Şimdi sen ancak bir hareket neticesinde kullanılan ve yakılan bu yağları, elma sirkesi içerek de yakabilir miyiz diye soruyorsun. Yakamazsın.

aynı zamanda ekşi olduğu için de iştah açar.

Yüzde 50 değil, yüzde 50'den fazlası diyor. Örneğin yüzde 60'ı senin elinde olsa, geriye kalan yüzde 40'ını banka almaz.

seri no iki ayrı parçada da var, o yüzden kandıramazsın.

www.tcmb.gov.tr

media.giphy.com

Hem kanunda hem soruda "%50'den fazlası" olarak geçiyor. Sen nerenle okudun :)

ben bir kere veterinerime bıraktım. kediye çok da iyi geldi. ısırma huyu falan kısa süreliğine geçti. çok da güveniyorum. kafeste pek durmuyor orada çünkü ne zaman gitsem kedilerin gezdiğini görüyorum. ya da öyle denk geliyor bilmiyorum.

Yazlığa gideceksem götürüyorum. Genelde kendi arabamızla gittiğimiz için sorun olmuyor. Tabi bütün camlarda sineklik var.
Yazlık değilse annem ve babam bakıyor evde, bir de komşum en yakın arkadaşım, sağolsun uzun tatillerde evini açıyor yoksa bize uğrayıp ilgileniyor.
Bunlar dışında göktürkte bir pansiyonu çok övdüklerini duydum ama bi deneyimim yok.
Evcil hayvan dostu otel ve pansiyonları tercih edebilirsiniz ya da 3-4 günü geçmeyecek tatillerse komşu ile çözüm bulunabilir.

Benim en çok zorlandığım konu buydu, önceden annemlerin yanındayken annem bakıyordu ne güzel ama taşınınca tatile gidecek olsak kimseye bırkmak istemiyoruz çünkü kedi evine alışkın oluyor. Başka yerde stres oluyor ve psikolojisi geçici de olsa etkileniyor. Biz yalnız da bırakamıyoruz çünkü akşam birkaç saat geç kalsak depresyona girip yemeğini bile yemiyor. Hal böyle olunca çareyi eve erkek arkadaşımın kardeşini çağırmakta ya da annesinin evine bırakmakta bulduk. Mümkünse kedinin alıştığı evde birileri baksa daha iyi olur.

yazlığa gideceksek götürüyoruz.1 kere uçakla gittik ama genelde arabayla daha rahat oluyor.uçağa giriş çıkış güvenlik vs çok fazla stres yapıyor bizim kız.

onun dışında 3-4 günlük bir durumda arkadaşlarımıza rica ediyoruz.her gün gelip mama su düzenlemesi yapıyorlar,bi iki saat evde takılıyorlar.
kafeste tutacak bir veterinere çok zor durumda kalmadıkça bırakmam.

çocuk sahibi olmak gibi bir sey.her durumu göze alarak sahiplenin yoksa hayvana da yazık.

Yanımda götürüyorum valla. Uçak yolculuğu da yaptı, otomobil de. ilk gün biraz bocalıyor ama sonra alışıyor ortama. Gerçi ben otelde filan kalmadığım için sıkıntı olmadı. Annemlerin yazlığa götürüyorum. Orda da kendine çevre yaptı. Şehirdekinden de çok daha albenili bir çevre elbette.Kuşlar, sinekler, böcekler, sincaplar, kediler, köpüşler oooo hoohooo. Gayet de tatil yapıyor zilli :)

Evde bol mama, su ve kumla bırakıyoruz. 2-3 günde bir bir tanıdık gelip kontrol ediyor. Geldiğimizde çok sağlam fırça yiyoruz önce. Sonra sirnasiyor sebekler.

Tek kedi değil 2 kedi bakıyoruz. Mamayı suyu önlerine yığıp gidiyoruz.

16 gün başbaşa bırakmıştık bir defasında mecburen (kimseyi ayarlayamamıştık), küsmemişlerdi bile. Geldiğimiz gün aynı şımarıklıklarıyla devam ettiler.

Şimdi 3 kedimiz var, artık biz yokken herhangi bir psikolojik sorun yaşamıyorlar.

2 kedi bakmak tek kedi bakmaktan kolaydır. Kedi sahiplenmek istiyorsan aynı yaşta iki kedi al.

Tatil olmasa da geceleri bile sıkılır tek kedi. Senin gibi 8 saat aralıksız uyumuyor, 2 saat uyuyup kalkıyor oyun arıyor. Tek kedi olursa sabah sen uyandığında seni çok darlar, işe veya okula gidiyorsan beni bırakıp gittin diye küser, akşam hırçınlaşabilir de.

İki kedi olursa sabah uyandığında birbirleriyle enerjilerini atmış olduğunu görürsün, işten/okuldan gelince de tüm gün sıkılmamış olurlar.

Birden fazla kedisi olanlara sor istersen, herkes söyleyecektir sana çift kedi bakmanın tek kediden kolay olduğunu.

kedi sahibi olmanın en sıkıntılı tarafı bu. bizimde bırakabileceğimiz biri yok aileler uzakta zaten. anahtar bırakabilecek kadar yakın arkadaşlar ise kediden korkan tipler kısacası gel mamasını kontrol et diyeceğimiz biri de yok.

2 gecelik vs kısa tatillerde evde bırakmak bir yere taşımaktan daha iyi oluyor. şimdiye kadar max 4 gece 5 gün yalnız bıraktık. onda da baya trip yaptı. tabii bizde üzüldük onu yalnız bırakınca vicdan yapıyorsun, tatilden de bir şey anlamıyorsun. Allahtan bizim Antalya da ev var. Uzun tatillerde arabamızla götürüyoruz. Çok stres oluyor ama. arabadan çok korkuyor. kum kabını taşı, taşıma kabını taşı ayrı bir yük oluyor. Gittiğimiz yeri ona göre düzenle. Ev 8. kat mesela pencerelere yırtılmayan sineklik tarzı tel çaktık vs. Biz gidince annem sökmüş onları tabii. İstanbul Ankara gibi yerlerde yaşasak bırakmak için kedi oteli tarzı yerler oluyor burada öyle şeyler yok. Tabii onlara da bütçe ayırmak lazım. Kısacası sık sık seyahat edeyim diyorsan biraz sıkıntı. bizim kedi var diye iptal ettiğimiz planımız çok oldu.

harzemin cevabını görünce ikinci kedi fikri çok iyi geldi ama onu da eşim istemiyor. masraflarda ikiye katlanacak kolay değil. kum kabı bile 1ken 2 olacak daha çok tüy daha çok temizlik.

@yue bende 3 kedi var kum kabı tek haftada bir kumu değiştiriyorum sorun çıkmıyor

Sırf bu sebeple kedim ölürse kedi almayacağım bir daha.

iş gezisi için 10 gün kedimi evde yalnız bırakmıştım . evin değişik yerlerine koltuk arkalarına koridora 5-6 noktaya su ve mama dolu kaplar bırakmıştım döndüğümde hepsi bitmemişti . banyoya 2 ayrı tuvalet ve kum koymuştum .
kediler gün içinde çoğunlukla uyurlar problem olmuyor . kediler evi sahiplenir köpekler insanları.
anahtarı verdiğim bir arkadaşım pek hayvansever değildi kendisi kapıdan şöyle bakıp çıkmıştı birkaç defa.

devilone senin kediler karakter olarak iyiymiş demek ki. benim kedi okbli, aşırı titiz. tatile giderken bile 2-3 yere kum bırakıyorum kirli kaba hayatta girmiyor. hele 2. kedi gelse asla aynı kabı kullanmaz. günlük temizlemezsem kabını tutuyor tuvaletini.

Soruyu kime sorduğuna bağlı.

Mesela müslümanlar ilk dinin adem'le beraber başladığına inanırlar. Ama ilk insanın adem olduğuna inanmayan 4 milyar kişi var, onlara göre ilk insanların dini olmayabilir. Yunan dinlerinde ilk insanlar tanrının çocukları, mesela onlarda ilk din diye birşey yok çünkü zaten babaları tanrı.

Müslümanlar beğenmeyecek ama, Davut, İbrahim gibi peygamlerler zamanında şehir devletlerinin krallarıydı, o zaman her kral kendini tanrılardan biri olarak tanıtıyordu. Tek tanrılı dinler başlayınca bu hikayeler tanrı yerine peygamber olarak dönüştü. Baba-oğul peygamber olan ibrahim-ismail gibi kişiler de aslında babadan oğula geçen krallıklar yüzünden.

Bu krallar zamanında tanrılar zaten aramızda dolaşıyordu diye inanılıyordu.

Edit: aha da demirbaş hıristiyanımız da geldi.

ademle havva'dan beri vardı. biraz okusanız anlarsınız. bknz. eski ahit-yaratılış bölümü.

@kaptan maydanoz yani allah adem'i yarattı ve dakika 1 din 1 mi oldu? seccadeyi serip öğle namazını mı kıldı? ne dini abi adam ne olduğunun farkında değil

dinler tarihi oldukça ilginçtir.

şunu dinleyerek basic giriş yapabilirsiniz.

www.youtube.com

soruya cevap olsun, dindar insanlar için 3 popüler dinde adem ile başlar, ilk insanla. inanmayan için ise insan evrim sürecinde dinin ortaya çıktığı noktaları incelemesi gerekir, burada sıkıntı yazılı kaynaklar. ama göbeklitepe oldukça ilginç yerleşik insanlar tarihi açısından.

@kaptan maydanoz sakin ol genco :) müslümler kendini savunurken hakaret etmese güzel olur.

adem'den ibrahim'e kadar tanrı doğru insanlara tebliğ yaptı, ibrahimle anlaşması ve sonrasında başka doğru insanlara da tebliğde bulundu. son olarak kendisi beden alarak dünyaya geldi ve insanların günahlarının kefareti olarak çarmıhta öldü.