sesli kitap dinlesene youtube'dan. özellikle kısa hikayeler çok keyifli.

youtube yasaklı site ofiste, dns ayarları falan fayda etmiyor.

www.mbirgin.com

bu siteye girebiliyor musun?

girdimm

librivox.com var sesli kitap olarak. pek çok dil var hatta.
ya da duolingo diye bir dil öğrenme sitesi var, onu deneyebilirsin. baya sarıyor.

Teamviewer ile bu firewall dan yırtabilirsin bi dene istersen.

erkek. hiç dikkat etmem, nasıl denk gelirse.

kurutma makinasına atıyorum çamaşır makinasından sonra. sıcacık yumuşacık çıkıyor. katlamıyorum ama :( kadın

erkek. içe asılır. böyle gördük.

çamaşır yıkamıyorum, kirleneni atıyorum. zenginim (cinsiyet olarak zenginim)

Erkeğim, içe asıyorum.

bir odayı çamaşır vs gibi işler için ayırdığımdan, hiç dışarı çamaşır asmam. evin içinde ayaklı çamaşır kurutmalık var. ona asarım, iç çamaşırları bu aracın alt tarafındaki çoraplar için ayrılmış yere asarım genelde. erkek

elime geldiği gibi asarım, erkek.

erkek - asla dışarı asılmaz ya kurutma makinesine gider yada yaz ayıysa içeride çamaşır askılığına asılır

evin içinde kurutuyorum. çamaşırlar çoğu zaman kızlı erkekli yıkanıyor. bu konuda özel bir uygulama yapmıyoruz. ama genel olarak yer darlığından dolayı donlar en son kalan yerlere, diğer çamaşırların üzerine asılıyor.
dişi öğrenci evi.

balkonda kurutacak olsam da ulu orta asardım. pazarda ikizlere takkeeee! diye bağıran, kafasına sütyen geçirmiş erkeklerin olduğu bir ülkedeyiz. muhafazakar olabiliriz ama don don yani.

Kurutma makinasina atiyorum camasir asma gibi bir sorunum yok. Disarida kurutmak zorunda kalsaydim cok dikkat edecegimi sanmiyorum. camasir bu,simetrisini de mi olcecegiz?

Kadin

geçen sene balkona asardım, acıbadem tarafları rüzgarlı olur, uçar giderdi, trunklar, çarşaflar, sütyenler... komşular toplayıp katlayıp getirirdi, evladım çamaşırların uçmuş diye.

şimdi ev içinde askıda kurutuyorum.

erkek.

erkek...
öne iç çamaşırımı kamufle edecek giysilerimi asardım.
victorias secret mı lan donumuzu sergileyelim?

kurutma makinesi ile kurutuyorum ancak ipe asacak olsam fark etmezdi içe mi dışa mı asacağım.

erkek.

Evin içinde as. Dışarıda kirlenir .

içe asılır öyle öğrendik.

gadın.

erkeğim. benim balkon karşı binanın çatısına baktığı için donları dışa asıyorum, tişört pantolon falan iç tarafa. ev arkadaşlarımın, onların kız arkadaşlarının falan SEHER YILDIZI veyahut ATİLLA markalı emekli amca donlarımı görmelerini istemem.

sadece bir tane belki sevişirim donum var, o da siyah slip zaten, affedersin ama zigim bile kalkamıyor içinde, öyle saçmasapan bi don. hiçbi şeyden çekmedim şu donlardan çektiğim kadar. hala anneme aldırıyorum. "anne seksi bi şey al, kız arkadaşım olması ihtimali söz konusu" diyorum, hala gidip atilla alıyor.

alanın ne ki?

almanya eğitim için en ucuz evropa ülkelerinden değil miydi?

gönüllü hizmeti bakabilirsin gideyim de nasıl olursa olsun diyorsan. ama bulması çok zor o ayrı.

dönerci fln bulabilirsin:) ya da türklerle iiletişime geç, sana bir iş bulsunlar.

ingilizce eğitim veren yüksek lisans programları? bir ay önce bi arkadaşla tanıştım sıfır almanca ile bonn'a yüksek lisans için gelmişti. para olayını bilmiyorum ama ne kadar ödedi vs. almanların sizi alması için bir sebep sunmanız lazım. yoksa niye ülkesine alsınlar sizi? ya paranız olacak, ya işinizde çok iyi olacaksınız, ya almanya'nın size iş kolunda ihtiyacı olacak. bir neden lazım yani. yoksa ellerinde yeterince türk var:)

@goldentitan uluslararası lojistik ve taşımacılık okuyorum, Hamburg da liman kenti cuk diye oturuyor aslında. ona uygun bölümler de çok. devlet üniversitesi Almanca istiyor işte, özel okullarda yıllık 10-15 bin €

Türk şirket arayabilirim dediğin gibi ama lanet olsun vakti zamanında giden amcam dayım yok ki gurbete dönerci açmış olsunlar :((

@fayfim işte bir kaç tane İngilizce eğitim veren devlet okulunda bölüm var, onları denicem. özel okulların da burslarına kasıcam. iyi öğrenciyimdir, daha önce yurtdışında erasmus öğretim ve staj hareketliliği ile gitmişliğim de var.

Daha ne gibi özellik isterler mesela, ne veriyim Almanlara?

bu anlattıklarınızı almanlara kanıtlamanız lazım işte. iyi öğrenci olduğunuzu vs. alırlar o zaman :)

haziran 2014 itibariyle şehrinden,sevdiceğine aynı durumdayım.irtibat halinde kalalım.fikirleri,imkanları paylaşalım.viel glück! :)

hamburg'un yaninda hannover, bremen gibi kentleri de dusunebilirsiniz bence. oralar da sonuc olarak hamburg'a yakin.

gençler benle de iletişim halinde kalın ya, benim sevdicek pek yakın değil, nürnberg'de ama kaderimiz aynı :(

benim şimdiki planım, elimdeki parayla birkaç ayda bir - 6 ay falan olur en iyi ihtimalle - bir haftalığına falan gidip görmek, o arada burda eşşek gibi çalışıp para kazanmak. sonra da biriktirdiğim parayla das Geld lazım olan dil kursuna yazılmak, kalacak yer parası olmadığı için masraf büyük ölçüde azalmış olacak.

tek çare bu şimdilik benim için. orda 1 yıla yakın bir süre asistanlık yapıp almanca konuşabildiğim halde geri dönmemek için yaptığım bütün çabalarım boşa çıkmıştı bu arada.

Sanki "Evet, oynanmıyor" cevabı için "Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor değil mi?" gibi sorulması lazım. Ama tamamen sallıyorum tabi..

bence evet oynanmıyor demek daha mantıklı. ama sanırım dilbilgisi olarak hayır doğru olan.
ama benim kafamı da karıştıran konuşardan biri. cevaplarımın doğruluğundan emin değilim.

Hayır oynanmıyor, soru aslında oynanıyor mu demek istiyor.

Akademik olarak doğru olanı Evet, oynanmıyor bence.

birincisi daha doğru gibi ama vurguya göre de değişebilir.

oynanmıyor öyle mi? dese cevap olarak evet derdim.

En sevdiğim sorunlardan biri bu, çok güzel kafa karıştırıyor.
Benim yöntemim şu; önce soruyu çeviriyoruz:
- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanıyor mu?
+Hayır, oynanmıyor.
Bu soru ve yanıt kuşku oluşturmayacak şekilde doğru. Buradan bu soruyu tersten sorunca yanıtı da ters vermemiz gerekir diye düşünüp "evet, oynanmıyor"a oy veriyorum.

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?
+ evet, oynanıyor.

oldu mu? olmadı. o yüzden "+ evet, oynanmıyor." olacak.

oynanıyor mu? evet, oynanıyor. ya da olumsuzu hayır, oynanmıyor.

oynanmıyor mu? evet, oynanmıyor. ya da olumsuzu hayır oynanıyor.

doğrusu budur.

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?
+ Evet, oynanmıyor

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanıyor mu?
+ Evet, oynanıyor

Şöyle düşünmek lazım; cevabım tam tersi (oynanıyor) olsa ne diyecektim?

---------------------------------------------------------

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?

+ • hayır, oynanıyor | • evet, oynanıyor..

---------------------------------------------------------

Cevap "oynanıyor" olsa "hayır, oynanıyor" diyecektik, değil mi? Çünkü "evet, oynanıyor" demek çok saçma olurdu. Bu durumda:

oynanıyorsa: "hayır, oynanıyor"
oynanmıyorsa: "evet, oynanmıyor"

şeklinde olmalı. Çünkü şöyle olması tutarsız olur:

oynanıyorsa: "hayır, oynanıyor"
oynanmıyorsa: "hayır, oynanmıyor"

Sonuç: Doğru cevap "evet, oynanmıyor.."

soru bir evet/hayır sorusu olduğundan evet ya da hayır dediğinizde sorunun cevaplama faslı tamamlanmış oldu. sonrasındaki 'oynanmıyor' kısmını ayrı düşünmek gerek, zaten bu nedenle araya virgul koymak gerekiyor.

soruya evet cevabı verdiğinizi varsayarsk, ardından oynanmıyor ile kendi içinde çelişki yarattığınızdan doğru cevap 'hayır, oynanmıyor' olmalı.

(bkz: ben sizin rabbiniz değil miyim)

2011 yılında sabah 4:30 gibi indim 48 saate yakın kaldım. Gezilecek yerlerin çoğunu yürüyerek gezdik ve süremiz yetti. Bence görülmesi gereken bütün güzel yerleri görürsün. Bu arada eğer rock, metal dinliyorsan gece gidilebilecek güzel mekanlar var.

yeter, belki 1 gün daha iyi olabilir ama çok gerekli değil.
eğer hava kötüyse zaten pek keyfi olmuyor.

2009'da 2 gece 3 gün kaldım. ilk 2 gün her yeri yürüyerek gezdim, müzelerin kapısına kadar gidip çoğundan geri döndüm (ya çok pahalıydı ya da müzelerin tatil günlerine denk gelmiştim önceden kontrol etmeden gittiğim için) ve 3. gün öyle aylak aylak sırf vakit geçsin diye dolaştım. yani, yeter 2 gün.

hava güzelse denizcilik müzesi veya skansen'e gidilebilir.

duolingo

temel ingilizcen varsa pimsleur spanish ile yardır gitsin.

1317

Bunu tahminen hesaplayan bir site vardi da, 15 bin orta seviyeydi yanlis hairlamiyorsam. Ingilizce'de 120bin civari kelime var. www.oxforddictionaries.com

5000 cok iddiali bi rakamdir. sakir sakir roman okur anlarsiniz.

15 binle yazar olursunuz.

2000 kelime genelde bir dönüm noktası oluyor. bundan sonra metinleri sözlük kullanmadan anlayabiliyorsun ve bilmediğin kelimeleri bağlamdan çıkarabiliyorsun. duolingo da yaklaşık 1800-2000 kelime öğretiyor. ağacı bitirdiğinde b1 seviyesine gelmiş oluyorsun.

günlük hayatta kullanılan kelime sayısı 2000 diye okumuştum ben de.

testyourvocab.com bu web sitesinde kaç kelime bildiğinizi küçük bir testle yaklaşık olarak ölçebiliyorsunuz. Söylendiğine göre ana dili İngilizce olmayanlar 5000 - 9000 kelime ortalamasında hazneye sahipmiş.

müslümanlık için konuşuyorum, her kalıba girebilir ve bir çok kunu "zaten bu kuranda yazıyorudu" diye acıklanıyor. sen şimdi çıkıp zaten böyle böyle sümerlerde vardı zaten sizin meseleden önce desen adamlar şunu diyecek sana:

muhammetten önce zaten 27bin peygamber gönderildi(bunlara buda, eski mısır yazıtları isa musa vs hepsini dahil eder ) ve gercek ve son peygamberin (artık burada son demekle muhurluyor yani bundan sonra gelen yok) muhammed olduğunu
söyleyip böyle sığ ve boş bir fikirle senin düşünceni bertaraf eder.

şimdi uzaylılar çıkıp gelse "din yok allah yalan" dese biz sizin yaşadıklarınızı 100 bin önce yaşadık dinler uğruna bol miktarlarda kan döktük birbirimizi boğazladık sonradan aklın ve bilimin yolunu seçip aydınlanarak uzayda kolonikler kurduk taa buraya kadar geldik dese, müslümanlar çıkıp "zaten bu kuranda yazıyorudu" diye gene acıklama yapıp inancına devam eder.bu kadarda defansif bir cümle ile her şeyi açıklayabilirler.

@zibidigibi hakli, aynen oyle diyorlar. " bunda sasilacak ne var? Sumerler zamaninda da hak din gonderildi ve bunun da gunumuzdeki islamla ortusmesi cok normaldir." diyorlar. Ama nedense sumerler ya da islam oncesi baska medeniyetlerde namaz kilmak gibi islamda olan kimi farz ibadetlerin neden yazili ya da girsel olarak not alinmadigini aciklayamiyorlar. ( gerci hindistan bolgesinde gunes tapimi diye cok benzer bir ibadet/selam sekli var www.youtube.com o cografya disinda bunun gibi ibadetlere hicbir islam oncesi ulkede rastlanmamis. Adama sorarlar niye yaygin islami rituelleri, o medeniyetlerde kayit altina alinmamis diye )

@zibidigibi;
vay anasını arkadaşın açıklama mantığına bak. varsayımlar üzerine kurulmuş. uzaylılar gelse, biz sizin yaşadığınızı bin yıl önce yaşadık dese falan. hayal dünyan çok genişmiş arkadaşım güle güle kullan.
ama eminim senin o beklediğin uzaylılar gelse, sana tanrı var dese, bunları bilim ışığında sunsa, sen ne yapacan çok merak ediyorum.
tanımadığın bilmediğin birisi gelip sırf senden daha teknolojik aletler kullanarak uçan dairelerle yanına geldi diye onların doğruluğunu mu kabul edeceksin.

@comptrol
sümerler devrinde görülen çok tanrıcılık inancındaki benzerlikler 3 büyük dinle aynı özellikler barındırdığını içeren bir soru da, islam dinindeki bazı ibadetlerin aynısını sümer dininde olmadığını sorgulamak yeterince mantıksız. ki çoğu din'de, bunlar içinde çok tanrılı dinlerde dahil, tapılan ve merasimi yapılan şekil ibadetleri mevcuttur. tapılan şey farklı olsa da, ibadet çeşitlerinin arasında bedensel hareketlere'de rastlarsın.

muazzez ilmiye çığ'ın bu konuyla ilgili yazıları olabilir. öyleydi diye hatırlıyorum ama emin değilim.

"tutarlılık" istemeniz çok zorlaştırıyor meseleyi, çünkü tutarlılık çok subjektif bir konu. benim tutarlı bulduğum bir açıklama size açık gelmeyebilir.

türkiye'de sümer ilişkisi çok yeni, ilmiye çığ'dan evvel bu tartışmaya hiç rastlamadım ben. konunun genelini değil ama yaratılışı sümer mitolojisi ile karşılaştırmalı ele alan bir tez vardı 3- 5 sene evvel, ek olarak bir iki makale de yayınlandı.

özetle: tek allah ve çok peygamber inancına sahip olan islam aleminin akademik yaklaşımı "aynı buyruklar sümerlere ve/veya sümerlerden önceki kavimlere de iletildi, dolayısıyla kur'an-ı kerim'deki genel çerçevenin daha evvelden kayda geçirilmiş olması gayet doğaldır. tahrif edilmeden evvel incil ve tevrat da aynı çerçeveyi çiziyordu" şeklinde olacaktır. namaz, oruç gibi ibadetler ise islam ümmetine farz kılınmıştır. burada iman ve ibadet meselelerinin iki farklı düzlemde olduğunu anlamak lazım. islam sonrasında bile namaz kılmamak sizi gayri muslim yapmaz, ama imanı inkar sizi dinden çıkarır. sümerlere bize kılındığı şekli ile namaz farz kılınmamış olabilir, bu islam akaidi noktasında başka bir dine tekabul etmez.
bu konuda islam peygamberinin döneminde yaşayan hanifler ile ilgili bilgilere bakabilirsiniz, hanifler de namaz kılmıyordu çünkü namaz emri henüz onlara bldirilmemişti. ama tek yaratıcı olan allah'ın varlığına inanan ve ona teslimiyet gösteren kişiler olarak hanif diye adlandırılmışlardı.

kur'an-ı kerim'de bakara 62. ayet de bu tartışmaya ışık tutabilir. sümerler hanif kavimlerden, ya da sabiin diye hitap edilen kavimlerden gelip çok tanrılı hale gelen bir sistemin takipçisi olabilir. bilmiyoruz, bu kadar ayrıntı ile bilebileceğimiz bir durum da değil zaten sümerlerin öncesi. islam inancında pek çok kavim bu şekilde isyana saptı, bir kısmı cezalandırıldı. temelde bildiğiniz gibi hristiyan ve yahudilik de benzer yollardan geçti müslümanlara göre.

size tutarlı geldi mi bilmiyorum ama islam inancı içinde gayet tutarlı buluyorum bu yaklaşımı.

not: konuyu zamanında ilgi ile takip etmiş bir müslümanım. bu tip meseleleri ciddiyetle tartışacak bir zemin kalmadığını düşündüğüm için pek takip etmiyorum son dönemde, yeni bir şey çıktıysa haberdar olamamışımdır.

muazezez ilmiye çığ

(bkz: Kur'an İncil ve Tevrat'ın Sümer'deki Kökeni)

diş doktoruna git,güzelce temizler,beyazlatma işlemi de yapar üstüne.daha beyaz olur dişlerin.

evde yapılan beyazlatıcı sistemler

en sağlıklı ve etkilisi voco home bleaching setidir.

onun dışında macunlar filan hikaye, silikon içerikli olup diş minesini aşındırır siz de beyzladığını zannedersiniz alttaki dentin tabakası da ortaya cıkar sonra iyice sararır.

aşırı diş fırçalamak iyi bir şey değil.

bir dişçiye danış derim diş beyazlatmak için. hiç yaptırmadıysan diş taşı temizliği de bir ton etkili olabiliyor. yani dişi beyazlaymıyor ama dişleri araşındaki diş taşı gidince beyazlamış gibi görünüyor.

3 kere fırçalamak yerine 2 kere fırçalayıp bir de diş ipi yapsan daha iyi. diş ipi asıl temizliği sağlayan şey.

çilekle (içiyle veya püresiyle) ov dişlerini. bunu çok duydum internette, denemedim gerçi.

trafik yoksa 15 dkyı geçmez.
bir de boğanın ordan rıhtıma inmeye gerek yok. 4 no'lu otobüse ya da sarı dolmuşlara binebilirsin. ama sarı dolmuşlar biraz daha aşağıdan alıyor.

boğadan 50 metre fenerbahce stadı yonune dogru in sarı dolmus duragı var ordan bin erenkoy ısıklardan sonraki ısıklarda in yukarı bas tam karsısına cıkıcan.

annem yaz sebzelerinin bazılarını kışın kullanmak için buzdolabı poşedine koyup derin dondurucuya atıyor.

blancing diye bir olay var. kaynar suya atiyorlar sebzeleri kisa sure sonra alip buzlu suya atiyorlar. sonra buzluga atiyorlar daha sonra kullanmak uzere.
kabakla patlicanla oluyor mu bilmiyorum internetten bir arastirin olmadi oyle yapin. ama 1 2 hafta bir sey degil bence sorun olmaz simdiki haliyle

1-2 hafta sonra çıkarıp kullanmanız sorun olmaz ancak her sebze dondurucuda da saklanmıyor. Saklanıyor da daha doğrusu çözdürdükten sonra şekli şemali ve özellikle tadı ne yazık ki çiğ hali gibi olmuyor. Örneğin sırf bu yüzden ben fazla sebze koyamıyorum dondurucuya çünkü sonuç tad olarak filan benim hoşuma gitmiyor. ama siz bir deneyin belki hoşunuza gider.

Örneğin patlıcanı kızartıp öyle koyanlar oluyormuş dondurucuya, onu da deneyebilirsiniz. Bir başka önerim de şu olur, taze fasülyeyi çiğden koymam mesela dondurucuya. Bir tencerede çok çok az suyla hafif rengi değişene kadar ön pişirme yapn, sonra koyun. Bu şekilde fasulyenin tadında fazla bir değişme olmuyor. Hem de yemeği yaparken daha kısa sürede pişmiş oluyor önceden azıcık pişmiş olunca.

patlıcandan emin değilim ama kabak olur sanırım.
fasulye iyi oluyor baya.

genellemek biraz zor. her ilişki kendine özgüdür.

bazen kızlar da teklif eder. ben ettiydim. şimdi 4 yılı geçiyor misal.

1. Adım: Erkek yemek/kahve teklif eder.
2. Adım: Kız kabul eder, sohbet başlar. (Reddederse 3. adıma geçiniz.)
3. Adım: Kız reddederse uygun bir anda haber vermesi için iletişim bilgileri verilir. Uygun zaman gelip haber alındığında kendisine eşlik edilir ve sohbet başlar. (Uygun zaman gelmezse 4. adıma geçiniz.)
4. Adım: Yine de kendisinden haber beklenir, tekrar teklif edilmez.

bir tane tanımı ya da aşaması ya da yöntemi yok bunun. ilk teklifin ardından kim yaparsa yapsın bazı şeyler belli olur zaten. olmamışsa bir taraf daha çok girişken kalabilir. ama önemli olan şu karşılıklı niyetler anlaşıldığında sıra fark etmez bence. iki o bir sen, üç sen bir o gider böyle.

diyelim işi vardı olmadı, söz alırsın işi olmadığı bir güne. başka zaman hee hım yapmazsınız. şimdi işim var derse e peki ne zamana buluşuyoruz dersin. onlara da yanaşmıyorsa zorlama.

"şevket: - hiç ilgilenmedi benimle
- çay içmeye davet ettim ,oraya da gelmedi.

kedi: - e ,çaydan.

şevket: -ne çayı,ne alakası var

kedi: -çaydan, çaydan...bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. bak, çayda kadınları rahatsız eden bişiy, böyle "yerel bir tını" var.

şevket: - yerel mi? ne alakası var. çay yerel, kahve değil mi?

kedi: -bak ,"benimle kahve içer misin sorusu, bütün kadınlarda, hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar; beyaz fincan, porselen, şık, mayhoş aroma kokusu, hele latin ezgileri heheeeyy neler neler... ama çay, çay böyle "başarısız erkek" gibi bişiy demek çay.

şevket : - bence artık heidegger okuma, kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı. "

şimdi yavru kurt öyle değilde ,
kızla mhabbet edersin bakarsın kızdan elektrik alıyomusun,
sana ilgi gösteriyo mu ?
neşeli bi anından hadi iki kahve içelim falan filan , böyle resmi olmayan bi dille çağırırsın gelirse gelir gelmezse sallicaksın,
"sen bilirsin" diceksin (bu laf pistir)
hatta kızda sana karşı az bi ilgi varsa dahi " niye ısrar etmedi ki yaaa " dicektir.
kesinlikle ısrar etmiceksin,
ettin mi bittin,
kız savunma pozisyonuna geçiyo..
daha da o kızın gözünden düşersin,
hayatta ısrar etme ...
eğer o seni istemiyosa bu iş zaten kısa sürer ,
istiyosa da sen ne yaparsan yap o kız senin peşini bırakmaz,
kızlar aşklarında daha cürretkardır,
hatta erkeklerden daha cesurdurlar.

yemek yerine tatlı birşeyler olmaz mı ki bundan? çok şirinler ayrıca

balkabağının tatlısı haricinde bir şeyini yapıp yemedim ama tavuk eti daha yakışır sanki. bu arada çok güzeller ya, nereden aldın ki?

Çok güzel görünüyor nereden buldunuz bunu ya.. Ben olsam hazır kabak tatlısını da yemeye alışmışken tatlı yapardım.. Normal kabak tatlısı nasıl olur bilmem de aynı yöntemle yapıp içine cevizi doldururdum herhalde, hayal etmesi bile güzel oldu :)

Balkabagi ve havuc cok uyumlu oluyor kesinlikle karisimin icine ekleyin derim.Patates de guzel oluyor ama icini patatesle nasil doldurursunuz bilmem,belki kucuk kucuk kup seklinde dograyabilirsiniz.Sebze degil ama tat vermesi acisindan defne yapragi da cok hos oluyor.

Balkabaklariyla birlikte tavuk gogsu yedim,tadini begenmistim.Et sote yapildigina da cok fazla denk geldim ama kirmizi et yemedigim icin tadi nasil oluyordur,bilmiyorum.Damak zevkinize gore yanina ikisini de alabilirsiniz bence.

kabak çorbası yapabilirsin tek kişilik

ben balkabağını tuz ve zeytinyağıyla fırınlıyorum üzerine sarımsaklı yoğurtla çok yakışıyor, sende haşlanmış patates, havucu (daha geç piştikleri için haşlanmış dedim) zeytinyağı, tuz ve sevdiğin baharatlarla harmanlayıp içine doldurup fırınlamayı deneyebilirsin, üzerine de yoğurtlu sos yakışır bence

hmm, iki hafta önce çin'e gitmiştim, bir akrabayı ziyarete, oradan alıp getirmiştim.

mantar ve ıspanak koydum. azıcık da şehriye ekledim. artık nasıl olursa. zaten için ufacıktı:)

bir de cheesecake yapıyordum, yaktım, bütün üzerini sıyırmak zorunda kaldım. şimdi çok ama çok çirkin görünüyor. ne yapsam ki?

masalardaki fanuslarda yüzen süs balıkları

eğer içki olabilecek ise şampanya patlatmak yerine bira tokuşturun..

balık koyarsanız üstü kapalı olsun. veletlere oyuncak olmasın balıklar. hatta hiç koymanın bence.

nikah şekeri yerine çam ağacı fidesi dağıtılması.

*sandalye arkasına bağlanan uçuş uçuş tüller (kıro gibi kocaman yastıkklı arkalıklar değil)
*dilek fenerleri; ışıklı fenerleri havaya bırakıyor millet
*göl kenarı kır düğünü için; davetlilerin arasına gölden sal üstünde (ayakta) gelen gelin damat
*gelin ve damat giriş kapısına davetliler içinden mutlu evli çiftlerin düğün fotoğraflarını asmıştı
*iyi dj/tarzı başka yaşlı davetli sayısının çok olduğu durumlarda bir kopkopçu bir gazinocu şarkıcı
*salon girişinde, gelin ve damat aralarından geçsin diye garsonların karşılıklı sıra olması ve adını bilmediğim alevli konfeti dediğim fişekleri yakması


anı defteri hiç bir işe yaramıyor bence kimsenin de salladığı olmuyor

- çok büyük bir buluş değil ama oturacağım yerde bir isim kartı görmek bana özel hissettiriyor. bunun önemli bir detay olduğunu düşünüyorum.

- peçetelerde çiftin adları vardı bir düğünde çok hoşuma gitmişti.

- kadın ve erkek konuklara bileklik tarzı çok da pahalı olmayan ama anısı olabilecek bileklik hediyeleri hoşuma gider.

- yurt dışında bir düğünde küçük bir sepet yapmışlardı içine terlik koymuşlar parmak arası beyaz ve siyah. dans ederken ve eğlenirken bunları giyiniz gibi "dans ayakkabıları" yazmışlar üstüne. isteyen topuklularından ya da ayakkabılarından kurtulup tüm gece onlardan bir tane giyip eğlenebiliyordu.

- küçük fener dekorları, lamba dekorları, ışıklı ağaçlar hoşuma gidiyor.

Mekan fotoğrafçısı yoksa izinde sıkıntı yaşamazsanız tek kullanımlık çek-at fotoğraf makinaları var.36 pozluk. her masaya 1 tane bırakacaksınız ziyaretçilerin gözünden fotoğraflarla düğüne bir hatıra kalacak.

kına gecesinde nikah şekeri ebatlarında yastık dağıtmıştı bi arkadaşım, sadece bekar kızlara :) subliminal mesajını geçersek şirindi, hala saklıyorum.

Hani en başta tanışmadan evliliğe kadar çekilen fotolardan slayt olur ya. Hatta çocukluk fotoları falan. Biz o fotolara esprili bi hikaye yazıp radyo dj'i diksiyonu düzgün bi arkadaşa seslendirttik. Çok süper oldu.

bir arkadaş masadan kalkıp piste doğru sakince yürüyüp pistte birden oynamaya başlamıştı.

bayan kuaförüne git bence. (ciddiyim)

kuaför +1

hermes kuaför var alsancakta, iyidir hem kadın hem erkek kuaförü, uzun saç için de kısa saç için de iyidir ama çok tuzlu. berber dayaması diye bi şey var ya, işte onu hesap öderken yapıyolar.
tr.foursquare.com

birçok erkek kadın kuaförüne gidiyor diye biliyorum. dert dediğin evet dert yani saç baş bunlar estetik kaygı ile yapılan şeyler ve estetik kaygı psikolojiyi çok etkiliyor.
www.instagram.com

-suda bekletme
-bıçakla çentik açma
-fırınlama

şeklinde yapıyor bizimkiler.

Önemli bir kaç püf noktası var.

1) Taze kestane alıp, bir iki gün içinde pişireceksiniz. Kestane taze değilse ve kurumaya başlamışsa iç kabuğu soymak zorlaşır.

2) Taze kestaneyi yarım saat suda bekleteceksiniz.

3) Bıçakla çizilecek.

4) Sobada/Ocak üstünde/Fırında/Suda haşlayarak afiyetle yenir.

önce çizip sonra suda bekleteceksiniz. çizilmemiş kestaneyi suda bekletsen sadece dışı ıslanır. çizdikten sonra suda bekletirseniz, su çizikten kestane ile kabuğunun içine gircek. pişerken de buharlaşarak kestane ile kabuğunun arasını açacak. hem de kestaneniz katır kutur olmayacak.

önce çizik sonra suda bekletme+1

o çayların tüketme süresi 1 yıl. ve buzdolabında saklamak gerekiyor.
gerçi vakumlu ise buzdolabı gerekmeyebilir.

yüz çeşit yeşil çayı var adamların.

kısacası içme.

hocam çay bozulmaz diye bilirim, yalnız kendi bilgimdir, aman geberme.
nem almadıkça bozulmaz, içine bak, böcek neyin yoksa, demle çayını. bende 2009 dan kalma yeşil çay var, en kötü demini geç veriyor.
ama tabi daha bi bilene sormak lazım.
not: çaydan ölen görmedim.

bim'den.

patlamaması için kayganlaştırıcı kullanın.

uygun fiyatlı diye çocuğu kucağınıza almayın evet:)

fe baya iyi aslında. fiyat performans oranı olarak.
kayganlaştırıcısını ayrıca tavsiye ederim. durex play'den çok daha iyi.

Bim'den durex 10'lu paket 10 liraya almıştım close feel bayada beğendim keşke hepsini falan alsaydım dedim hatta sonra. (varsa bir yerde söyleyin be hadi..)
dl.dropboxusercontent.com

Durex ve okey gibi bilinen markalar dışına çıkmayın bence..

+1 patlama sıkıntı cidden aksiyona bağlı biraz da.

medikalcilerde 100lü falan satıyorlar, onlardan alın. sağlamlar da, arkadaşımın yalancısıyım. bunlar standart klasik tabi. medikalde satılıyor, sağlamlar da doğal olarak.

30'lu paketler iyidir.

prezervatifler %100 koruma sağlamıyor. her zaman için, %1 de olsa çocuğu kucağa alma ihtimaliniz var.

bazardan kilo işi alıyorum. daha uyguna geliyor.

Arkadaşlarından otlaniyorum

bazi klinikler bedava veriyor

naylon poşet kullanıyorum. param cebimde kalıyor. yapması zahmetli ama olsun. bedava yav. beyin bedava.

aile hekimi / aile planlamasi istegi olursa verir bolca bulunur.

kardiyo, kardiyo, kardiyo

mekik, mekik, mekik

en önemlisi diyet. ardından kardiyo. ardından mide hareketleri. ardından dinlenme.

en önemlisi diyettir ama bunu unutma.

beslenme+diyet+spor+düzenli uyku. bünyeye göre değişir elbet eritme ama kısa zamanda büyük sonuçlar bekleme, beklenti içine girme, hayal kırıklığına uğrama, her gün uygulamaya çalış.

syd+1. sadece mekik yagin altindaki kaslari calistirir.

yağ oranını düşürmen gerekiyor. mekik bu konuda çok az katkıda bulunur sana. yağları azaltıp şekeri hemen hemen sıfıra düşürdüğün bir diyete girmen ve kardiyo yapman lazım.

(bkz: hiit)

karın hareketlerini yaparken daha çok alt karın bölgesini çalıştıran bacak kaldırma hareketlerine ağırlık ver.arkadaşların da dediği gibi beslenme olmadan karın olmaz.

www.youtube.com

Göbeğin şurası burası ayrı erimez
Arabanda hep sola dönünce deponun solundaki benzin mi azalıyor?

Senin vücudunda dağılımı farklı olan atıyorum 10 x yağ var
Sen bunları eritmelisin, bölgesel zayıflama diye birşey yok

Kuzey ışıklarını fotoğraflardaki gibi beklemeyin. Görebilmeniz de biraz şans işi.
Diğer sorularınız için google'a stockholm yazıp çıkanları biraz okuyabilirsiniz.

@troll: isveçte öyle şeyler yapmaya pek gerek yok. zaten her şeyden hayvan gibi para alıyorlar. taksiye binmeyin bile. yürüyün daha yakın. norveçte otobüsün gideceğimiz yere bırakmışlığı var. ki tek kelime ingilizce bilmeyen biriydi.

sokakta da insanlar kaybolursanız yardımcı oluyorlar. özellikle yaşlılar gelip soruyor.

stockholm'de interhostel diye bir hostelde kalmıştık. oldukça iyiydi. özel odaları da vardır eğer hostel olmaz derseniz. ama hostel cidden iyiydi, ve kışın muhtemelen boş olur. ki en ucuz hostelin 35 eurodan başladığını söylememe gerek yok sanırım stockholmde.

ve her şey çok pahalı. normalde harcarım dediğinizden daha fazla para ile gidin.

sular çeşmeden içilebiliyor aksi belirtilmedikçe. suya para vermeyin. bir şişe su 7-8 liraya geliyor çünkü. evet 500 mlsi.

bir de gemi hostel var. o da güzeldi. ama kışın nasıl olur bilmiyorum.

stockholm'de gamla stan'da best hostel old town var. ben 10 kişilik odasında kaldım, kaldığım en iyi hosteldi diyebilirim. tek kişilik, çift kiilik private'lar falan da var ve yeri çok güzel. orayı tavsiye ederim. kuzey ışıkları konusunda gelince; bir arkadaşım isveçte 1 yıl kaldı ve göremedi, birisi bir haftasonu için gitti ve gördü. yani 386 dx'in de dediği gibi, tamamen şans işi. çok plan yapıp hayal kırıklığıyla dönmek olası.

ducray - extra doux
www.dermobakim.com

market şampuanları bende kaşıntı ve kepek yapıyor düzenli kullanınca. yine de pantene'in doğal sentez serisini tavsiye edebilirim. bu serinin argan yağlısını kullanmadım.

syoss iyi gibiydi.

edit: kullanıp da olması gerek bu arada.

bu tip her soruya olduğu gibi buna da, "uzun ve bakımlı saçlı erkek olabilir mi acaba?" diyerek yanıt vermek istiyorum.d

elidor ışıldayan parlaklık (mor simli şişe) bi de yine elidorun saç dökülmesini önleyici şampuanı (sarımsı kahvemsi bi kutusu var) . ikincisinden daha cok memnun kalmıstım saç dökülmesine karsı gayet iyi bi de sacımı yumusacık yaptı. saç kremi için de hacışakirin bal özlü saç kremini öneririm,saça extra yumuşaklık katıyor,fiyatı da 3-3.5 tl arası bisey mutlaka dene derim

ben bizzat kendim olabilir tabi ama erkek şampuanlarının parfümü erkeklere has. bu yüzden kadınlara sorum.

head and shoulders güzel bence.

bir de geçen ablamın elseve yeşilini kullandım. kolajen filan diyodu. iyi geldi sanki.

www.imdb.com i am sam

little miss sunshine?

hachi - a dog's tale.

white house down ya da date night olabilir...

what maisie knew

Lorenzo'nun yağı

nasıl bir film izlemek istiyor? komedi, dram, romantik, sabun köpüğü?

her gece acun ılıcalı şovlarından bıkan aile bireyeri ne bulsa 7 oscarlı film tadında sarılacaklar. o yüzden farketmiyor.

ben her öneriyi listeye alıyorum. tek tek izletirim zamanla bunları.

o halde hitchcock filmlerinden:
rear window
north by northwest
vertigo

ilgi gösterip cevap veren herkese çok teşekkür ederim

(bkz: good bye lenin)

çok iyi telaffuzlu biri değilim ancak şunu düşünüyorum iyi okuyabilmek için biliyor olmak gerekiyor bu da dinlemekten geçiyor yani saçma gelebilir belki ama bence okumanın gelişmesi için okumanın yanında dinlemeye ağırlık vermek gerekiyor.

librivox.com

more to read diye bir kitap var metu press'in sadece reading text'lerden oluşuyor, ben onun çok faydasını gördüm elementary seviye için ideal.

hikâye kitapları ile başla, her yerde bulabilirsin. birkaç sayfa okuyup anlarsın seviyeni. numara numaradır. bunları geçince aptullah kuran kütüphanesinde de bulabileceğin introduction to bilmem ne kitaplarını al ilgi alanına göre. sosyoloji olur, psikoloji olur, tarih olur, din olur...

türkiyede yaşamış olduklarını ve ya türkçe bildiklerini, ya da iki dile de hakim olduklarını.

almanyadaki türkler de cümlenin yarısını almanca yarısını türkçe konuşuyorlar mesela. ya da annesi bir milletten babası başka milletten çocuklar da evde karışık konuşuyorlar.

neyi ifade ediyor sence?

ya da iki dili günlük hayatında sürekli kullanan insanların normal konuşmalarında ikisini karışık kullanma eğilimi içinde olduklarını.

Kürtçelerinin bozuk olduğunu ifade eder. Nasıl ki almancı gençlerin de türkçesi bozuk, arada almanca kelimeler kullanıyorlar yaşadıkları bölgede kullanılan anadilden dolayı, bu da tamamen onunla aynı. zorlandıkları yerde türkçeye dönüyorlar. bende de aynısının ermenice versiyonu var ondan biliyorum.

iki dile de hakim oldukları için farkında olmadan öyle kaymalar olabiliyor. biz de gürcüce konuşuyoruz çoğunlukla ama biri tek kelimelik bi soruyu bile türkçe sorsa cevap veren de farkında olmadan türkçe cevap veriyor mesela, sonra yine birden gürcüceye dönüyor.

benim bi arkadaş türk dili edebiyatını bitirdi sonra kürtçe öğretmenliği için sınava girdi eğitim aldı falan, o dönemde tribe girmiş, bu yarı türkçe yarı kürtçe konuşmayı bırakıp aile içinde full kürtçe konuşmuş baya taşşak geçmişler bunla hani kasmaya ne gerek var diye. yoksa kürtçenin bir zayıflığı değil bu, tamamen dezenformasyon.

iki dile hakim oldukları için falan değil. (mantık buysa zaten iki dile de hakim olmadıklarını gösterir) lan bi şeyi de abartmayın. bazı kelimelerin kürtçe karşılığı olmadığı için öyle.

Dilbilimci Sevan Nişanyan zamanında şöyle demişti, birebir katılıyorum ben de. Almanca-Türkçe benzetmesi yapılabilir. nisanyan1.blogspot.ae

Şu yazıda bazı tespitler var bunla ilgili:

www.radikal.com.tr

1-head and shoulders mentollü olan
2-axe çukulatlı
3-sensodine gel
4-armani

1-tresan kullanıyorum şu ara. biraz kurutuyor gibi ama memnunum.
2-erkek için sabun +1 derim.
3-diş macunlarının bir farkı yok. diş ipi, diş taşı temizliğini aksatma. illa beyazlasın istiyorsan jelli bir uygulama var o iyi deiyor.
4-yves rocher. çok feminen olmayan kokuları da var, erkeklerin kullanabileceği.

5. Türkçeniz...

1-Head&Shoulders okaliptus özlü kullanıyorum birkaç aydır. Gittim yine aldım geçen gün. Sevdim onu.
3-Sensodyne Gentle Whitening
4-Axe Apollo kullanıyordum, Anarchy aldım. Birkaç hafta kullandım ama beğenmedim. Apollo aldım yine. Kokusu da güzel.

Bence deodorantta kalıcı koku önemli değil.

onun yerine göz yaşı damlası al bir tane. onu damlat lensin kurudukça. lens solüsyonunu mecbur kalırsan damlatabilirsin de göz yaşı damlaları varken gereği yok bence.

bio-true kullanılabiliyor.

benim solüsyon da biotrue.

Hepsi kullanılmıyor. Biotrue bayaa güzel oluyo hatta.

ben masamda solusyon ve lens kutusu tutuyorum. cok kuruyunca ya da butun gun pc basinda olacaksam lensleri cikariyorum direk. cok daha rahat oluyor.

bilmiyorum

6. is. sut, musli, bal.

12 falan gibi kalkarim. Kruvasan kaldiysa onu yerim cayla. Olmazsa yine tosta talim.

7. ders. hiçbir şey

8, iş, (hazırlanma hızıma göre) yumurta veya poğaça

8-8:30 arası-iş-zeytin,peynir,domates,tereyağ-salça ikilisi,çay

7. iş. nesquik mısır gevreği

Altıda uyanacağım. Çalışacağım. Kahvaltıda kahve, peynirli jambonlu tost ve portakal suyu olacak. Ardından çalışma süresi boyunca da kahve eşlik etmeye devam edecek.

06:15, 1.5 saatlik yol-okul, büyük ihtimalle mısır gevreği

kaçta uyanırım bilemiyorum. kahvaltıda süt, yulaf ezmesi, yumurta beyazı, beyaz peynir, hindi füme var.

Uyumayacağım sabaha kadar çalışacağım o yüzden uyanma ve günayma mevzuları olmayacak. Muhtemel kahvaltı boyoz-çay.

7 uyancam okul gitmek için , kahvaltı yapmicam derse girmeden 5 dk önce çay+poğaça.

7, iş, kömeç

6, iş. İstifa sonrası son iki.
kepeğe kaşar domates tost, fiks..

7.30 ders salcali tost

hiç uyumicam. kahvaltı: starbucks. evden 8'de çıkarım muhtemelen

9'da kalkacağım. Çarşamba dersim 11'de başlıyor. Saat 10'dan biraz sonra çıkınca trafik de olmuyor, rahat rahat gidiyorum ne güzel.
Omlet olabilir.

7-8 arası.
kahvaltıda bilimum yumurta var. yarın sanırım otlu peynirli yapıcam.
erken kalkmayı seviyorum. kalkamıyorum çoğunlukla o ayrı.

8 gibi. İş. Granola + yoğurt ve yeşil çay (douchebag alert)

6:45, iş, komşufırından tahıllı ezine peynirli sandviç+kahvaltım meyve suyu (fiks)

7:30
İş var, bilmediğim bir yere gideceğimden erken varmak istiyorum
Açık büfe kahvaltı, yok yok

5te uyanacağım,koşuya çıkıyorum 1 saat sahilde sonrada duş alacağım.

kahvaltıda peynirli omlet ve kahve var

9da da okulda olmam lazım

vücut ne zaman uyanmak isterse. 5 günlük tatil yapmış olucam fakat perşembe sendromu başlıyor yarın.

müsli yerim 99%.

edit: ayrıca işe okula giderken 8'de uyananlara imreniyorum. ne güzel bi hayat.

7.30. is icin. kahvaltida yogurt-tarcin-elma-badem karisimi yiyecegim.

6.30
iş
domates, peynir, zeytin, kahvaltıya zaman kaldıysa omlet.

Lancome hypnose

cacharel amor amor güzeldir,beğenirim. roaaarrrrghhh!!!

Dior-miss dior cherie
Thierry mugler-alien
Dolce gabbana-light blue

channel no 5 ötesi mi var?

bir parfümün kokusu kişiden kişiye değişir. birinde muhteşem duran koku başkasında fiyasko olabilir.
bu yüzden parfüm denenerek seçilmeli.

benim favorilerim;
hugo boss orange.
laura biagiotti- laura
kiehls- original musk

lütfen hypnotic posion, amor amor, angel, escadanın şekerli kokuları ve jadore olmasın lütfenç herkes bunlar kokuyor zaten.

yaş, ten rengi ve saç rengi nedir bu kadının?

amor amor – cacharel +1
addict – christian dior
romance – ralph lauren

ya bu kokular hepsi iyi güzel de en iyisini sen teninde deneyip bulacaksın. aynı parfümü ben sıkarım başka kokar, sen sıkarsın başka kokar. deneyerek alman daha iyi.

yaş:20 ten:buğday saç:kahve @april12th

bir de ekleyeyim:

1.hani bu koku çok çabuk uçuyor diyoruz ya işte bunlar hep yanlış kokuları kullanmaktan oluyor. tenin eğer kokuyu kabul etmezse uçar gider derler. sıkıp denediğin kokunun üstünden yarım saat kırk dakika falan geçince tekrar kokla hala etkiliyse onu düşün. uçup giderse hiç girişme bile.

2. beslenme tarzın da önemli. vücut kokun ona göre şekilleniyor çoğu zaman. mesela zaten çok baharatlı ürünler tüketen biri daha fresh soft şeyler kullanmalıdır derler.

le labo gaiac ve santal (kadinin icine dusuyordum)

eternity- temiz ve ferah bi kokusu var

Laura biogiotti. özgün olur hem.

edit: yazıldığını görünce şoka girdim.

belle d'opium muhteşem kokuyor ama biraz zaman geçtikten sonra.

doğum kontrol hapı hormonal bir ilaç olduğundan doktora başvurmadan alırsanız hüsran kaçınılmaz olur

Hicbir ilaci kafaniza gore almayin.

goldentitan 'ın dediğini dinleyin.

aile hekimine gitmek yeterli olur eğer adet bozukluğu, sık kanama vsç yoksa.

işte hep bunlar kapitalizm

ortak yönler olmayınca muhabbet olmuyor pek, haliyle "aa x'i unuttuk" diye lafın geçmiyor. üniversitede okuyorsan farklı kişiler bulmaya çalış, okul küçük demişsin ama sana uygun biri illa vardır. bu kendime hep söylediğim bir yalan ama umarım bir yolunu bulursun.

en yakın arkadaş olayına hiç girme, eskiler iyidir o konuda. illa ki biri olsun diyorsan da muhabbetlerde tanımaya çalış insanları, biraz zamanla olacak şeyler bunlar.

tek olunca insan derdin olmuyor ama yalnızlık yaramıyor bazen. bazen diyorum ki tek takılayım, derdim olmaz. yapmacık geliyor çünkü insanlar çoğu zaman. sonra ertesi gün kendimi yine o ortamda buluyorum.

çok kötü bir durumdasın dostum ne diyeyim. idare edip takmamaya çalış diyebilirim ancak. arada bir sana uygun birilerini bulunca da korkutma onları olur mu? :)

yardımcı olamadım galiba ama, bir ilerleme olursa bilgilendir tekrar.

kafa dengi insan bulmak çok zor azizim.

ben de dediğin gibi ortaokul lise döneminde çok iyi anlaştığım bir sürü arkadaşım vardı. (ki bir çoğuyla hala görüşüyorum.)
üniversiteden arkadaşlarını say desen doğru düzgün isim çıkmaz.

kafa dengi olmayan insanlarla arkadaş olmaya kasmak yerine yalnız takıl daha iyi.

bu yüzden daha anlaşabileceğin yapıda insanlarla karşılaşabileceğin ortamlara girmeye çalış.

ya da sen biraz daha üstelemeye çalış. sana soran yoksa sen sor.

bunu neden bu kadar kafaya takıyorsun ki? "beni arayıp dışarı çağıran yok" diye hayıflanıyorsan zaten bolca boş vaktin var demektir, vakit geçirmektdn hoşlandıklarınsa o "aramayanlar" sen neden onları çağırmıyorsun, belki sen gibi düşünüyolrar? spor yap yazı yaz oku doku çiz boya. Okulda kulüpler vardır onlara git, aradığını bulamazsan devam etmezsin olur biter. Burada üstte reklamı var "toplanzi" onabir bak belki sana göre bişeyler vardır. Sana uygun bi olaysa zirvlere falan katıl.
lise bittiğinden beri senle aynı durumdayım, başlarda çok garip geliyo ve afallıyosun biraz ama alışınca kral sensin. Alışınca kendine yetebilmeyi öğreniyorsun çünkü.

1 ve 2 bana da oluyor. daha doğrusu, aynı markanın soflens ürününü kullanıyorum normalde ve onda çok bir sıkıntım olmuyordu. hatta bazen gözümde olduğunu bile unutabiliyorum. yeni lens için sipariş verdim, yenileri gelene kadar bana pure vision hd verdiler, şimdi onları kullanıyorum ama soflens bana daha rahat geliyordu açıkçası. kişiden kişiye göre değişebilir belki sana başka bir marka daha rahat gelebilir.

sürekli bilgisayara bakınca gözler ister istemez kuruyor, gözlerini dinlendirmen lazım arada.

3'ü bilmiyorum ama sonuçta lensi gözün içinde gezdirmek pek de iyi bir şey değildir diye düşünüyorum. hoş her türlü gözümüze zarar veriyoruz ama olabilecek en az hamlede çıkarabilirsen daha iyi. belki de daha alışamamışsındır çünkü ben de ilk kullandığım zamanlar çok zor takıp çıkarıyordum zamanla otomatikleşti takıp çıkarma kısmı.

2. bilgisayara çok uzun süre bakınca gözler kuruyor. bu yüzden bilgisayar kullanırken gözlük takmanı tavsiye ederim.

3. çevrende lens kullananların nasıl çıkardığını incele. herkes aynı çıkarmıyor. senden daha farklı yapanların yöntemini deneyebilirsin.

bilgisayara bakarken eğer buğulanma yapıyorsa kesinlikle gözlük kullanın bilgisayara bakarken, çünkü birkaç sene sonra birkaç saatte gözleriniz kurumaya başlayacak. solüsyon olarak biotrue öneririm.

2 yi bilemem de 1 bende de oluyor.lensi çıkarmanın en kolay yolu(bence) şu:üst göz kapağınızı kirpiklerinizden tutup yukarı çekin ve yere(aşağı) doğru bakın.işaret parmağınız ve baş parmağınızla lensi alın(o zaten kendiliğinden geliyor böyle yapınca.)bi de böyle deneyin isterseniz :)

bilgisayar başında gözlerini normalden daha az kırptığın için gözlerin kurur. arada bir kendin yapay olarak gözlerini kırp. bi de lens solüsyonu biotrue dene. bende faydalı oldu. biotrue.com.tr

Mutlu ol.

Bence de 2. nedenine gelirsek, en azından ukte kalmaz içinde. Kafanda hiçbir zaman keşke yapsaydım, seçseydim demezsin.

Ha sonucuna gelirsek, olumsuz olursa da olsun. zaten şimdi de mutlu değilsin. en azından denedim de, olmadı dersin.

2

ben de 2'ye ulaşmak için şu an hayatımı erteliyorum mesela, 1-2 yıl belki de daha fazlası.

edit: nedenleri konusunda barbara çok haklı. ilerde pişmanlık olmaz elinde olan fırsatı deneyip de şansını zorlamadığın için. şans zorlamak konusu benim konuyla ilgili gibi gerçi ama durumun spesifik olmadığı için böyle oldu.

2

2

Ben 2.yi yaptım, ve yazdığın gibi oldu. İstediğim gibi olmadı 2. Ama şu an 2. bitsin diye bekliyorum. 3.'de olacak gibi.

2

düzen bozmak kolay değil ama bozma fikri beyni kemirmeye başladıysa o yeni sayfa açılmalı diye düşünüyorum.

@april12th 3. bir seçeneğim olsaydı hiç bu kadar sıkıntı yaşamazdım da şu an bu düzeni bozmak zor geliyor. devam ettirmek de zor geliyor. kendimi alkole vurasım var fena.

2
her zaman yapamadıklarımız için pişman oluruz. yaptıklarımız için değil.

kesin bir mutsuzluktansa mutluluk ihtimalini seçerdim sanırım 2 diyorum

ben de ikiyi yaptim, zor oldu (hala zor gerci) ve su an da dünyanin en mutlu insani degilim ama yapmamamis olsaydim cok daha mutsuz olurdum.

2

2

2. Aklında hep kalacak keşke onu yapsaydim diye

Dis mineni asindirabilirsin.
O kadar cok fircalamaya gerek yok. Asil temizlik dis ipinde bitiyor.

Mine asindirmak kolay degil. Usulune uygun fircaliyorsan eger sorun olmaz. Kahvaltidan sonra ve yatmadan fircala. Iki gunde bir dis ipi yap. Macun cok onemli degil duzgun firca al.

Gunde 2 kere fircalama ve 1 kere dis ipi kullaniminin ideal oldugunu soylemisti discim. Ve evet dis ipi cok onemli.

mutlaka yumuşak uçlu kullan bir de white now ya da clinomyn gibi özel beyazlatıcılardan da uzak dur.bunlar gün aşırı belki olur ama sık fırçalamada sakatlık çıkarabilir.günde 3 kere fırçalanan diş sararmaz zaten kolay kolay.florüdlü şeyler kullanılabilir.

benim ön dişlerimin arasına ip girmezdi şimdi giriyor.sadece yemekten hemen sonra ve orta sertlikte fırça ile fırçaladığım için.tatlı falan yer yemez gidip fırçalama üzerine mesela.en kötü ihtimalle bi su iç.asitler mineyi yumuşatır orta ya da sert fırça vurduğun zaman mikro mikro kazırsın mineyi.

doğru fırçalamayı mutlaka öğren(bilmiyorsan).bu hem dişe zarar hem de diş eti çekilmesine etken.

geçen sene boğaziçi üni.nin halloween partisi vardı, kostümlü fln. bu see de olur belki yine.

pamukkale.

Bence kesinlikle Çek Cumhuriyeti - Cesky Krumlov

Floransa

Cocuklugunun geçtiği yerler.

20'den fazla ülkede 140'dan fazla şehir gezdim, en çok beğendiğim ve yaşamak istediğim yer barcelona oldu. ama asyaya, uzak doğuya veya güney amerikaya gitmedim, çok daha ilgi çekici yerler olduğuna eminim, en azından bize göre farklı gelecektir.

evet, avrupa şehirleri çok güzel, tarihi, düzenli ama sonuçta gidilmese bile bize çok uzak değil, filmlerden, dizilerden görüyoruz. emperyalizm ve küreselleşme sonucu bir şekilde avrupa kültürünün bir parçasıyız. o yüzden kamboçya, nepal veya hindistan gibi yerleri görmek lazım diye düşünüyorum.

küba diyorum. diğerlerinden çok farklı bir ülke

Çin'den yaziyorum. Uzakdogu.

İskandinavya da gezilmeli diyorum.

Ama bence her yer gezilmeye gorulmeye deger.

budapeşte
aphrodisias antik kenti
nyc
saraybosna
rio de janeiro
faroe adaları

henüz gitmediğim ama listemdeki yerlerden: (yazma demişsin ama tutamadım)
borneo
granada

Romanya / Sighişoara (özellikle ortaçağ festivaline denk getirirsen süper olur.)

ilkinde soğan yiyorum ikincisinde soğanı yiyorum oluyor. "de le" olursa "du" oluyor.

ikincide spesifik bir soğan var. ingilizcedeki a,an /the ayrımı gibi düşün.

Ben de estetik kaygılardan dolayı lisede yaptırmadım. Şimdi pişmanım. Hiç düşünme +1

Ayrıca 23 yaş ne ki? :)

23 yaşındayım, yeni taktırdım ben de. Konuşma güçlüğü filan çekmiyorsun, yeme içme sıkıntısı ve ağrısı oluyor yalnızca.

Anlattığın kadarıyla dişlerinin durumu düzeltilmeli kategorisinde.

Yaş maş düşünme, düzelttir. Sonrasında bak nasıl da mutlu olacaksın.

abartıldığı kadar konuşma bozukluğu olmuyor.

Bir an önce taktır ve tedaviye başla. Hiçbir zararı ya da olumsuz etkisi yok. En fazla lastik kullanırsan dişlerin ağrır sabahları hepsi bu. Zaten iş bulma konusunda kimse diş teline bakmayacak. Mesleki açıdan zaten sen de biliyorsun ki her şey kağıt üstünde ilerliyor.

taktır. tel varken görünüş olarak zorluğu var, bazı yiyecekleri yiyemiyorsun falan ama tedavi bitince "iyi ki yaptırdım" diyeceksin. ben de konuşma hiç sıkıntı olmadı. süresi de hiç belli olmuyor, çok kötü gibi görünmesine rağmen 7-8 ayda tedavisi tamamlananlar var.

ne olursa olsun görüntü iş görüşmesinde önemli ve tedavin bitince inci gibi dişlerinle bir çok iş kapabilirsin. tel varken sorun olur mu bilemiyorum ama yamuk dişlerden daha çok sorun yaratmaz bence.

merhaba.

mezun olduktan sonra, 23 yaşında diş teli taktırdım. "acaba geç mi kaldım?" sorusu pek belirmemişti, neticesinde 23 yaş nedir ki.. ama "iş mülakatına katılırsam handikap olur mu?" sorusu çok belirmişti. hatta bu soruyu ekşiduyuru'da da sormuştum. bir kişi, "diş macunu reklamında oynayacaksan handikap olur, ama başka bir iş alanında handikap olmaz" demişti.
taktırdıktan sonra toplamda 3 iş görüşmesine katıldım. hepsinden de aldığım yanıt olumlu oldu. üstelik ilk görüşme sonucunda; hem kariyer olanakları hem lokasyon olarak başvurduğum yerden çok çok daha iyi bir yere davet edildim. mülakatta diş tellerim vardı. şimdi hala tellerim var. gündelik yaşamda konuşma anında herhangi bir sıkıntı çekmiyorum. genel olarak, dişlerimte tel olduğunu bile unutuyorum diyebilirim.

ben şu an iyi ki taktırmışım diyorum. tabii, ben tavsiye vermiş olmayayım. ama benim için işleyen süreçte diş teli hiç handikap olmadı. ama dayanamadım, valla tavsiye de ediyorum; taktır gitsin :)

ekleme: ortodontist bana tedavimin 8-10 ay gibi bir zaman alacağını tahmin ettiğini söylemişti. öyle ahım şahım bir çarpıklık yoktu. gel gör ki 1 sene 3 ay oldu, ve daha 2-3 ay daha takacağımı düşünüyorum. maalesef :)

diş telinden başka şu boksörlerin taktığı zımbırtıya benzeyen modeli de varmış, bi bak...

içten takılanlar var, geçen sorduğumda 6000 euro istediler :(

Taktır daha fazla beklemeden. Konuşmaya çok bir etkisi yok, hatta yok denecek kadar az. Metalik renkte taktırmak zorunda da değilsin, şeffafları var. karşındaki anlamayabilir bile telin olup olmadığını. Benim dişçim şeffaf takınca sürekli fırçalayıp temiz tutmam gerektiğini söylemişti ama ne derece zorluk çıkarır bilmiyorum. Bir de eğer tele geçmeden damaklık takmak zorunda kalırsan ve bu damaklığı doktorun damağına sabitlerse konuşman o zaman bozulabilir. O yüzden ne kadar erken başlarsan o kadar çabuk biter ve işne gücüne bakarsın sen de.

Ben de tel takıyorum. K harfini çıkarmak zor geliyor. Bazen dilime batıyor braketler falan. Sıkıntıları var. Benim de takma sebebim çenesel problemler falan.

Tak bence ya, hemen tak ama. Geç olmadan.

Önümüzdeki zamanlarda her türlü sorunu bana sorabilirsin.

konuşmada farklılık ilk haftalarda biraz oluyor.
bir de lastik takarken biraz olabiliyor.

mesleki açıdan dezavantajı olmaz. belli bir yaştan sonra kimse tınlamıyor tel varmış yokmuş. (ilkokulda çok pis dalga geçilirdi hani. lisede taktırmadığına bile sevinebilirsin bu yüzden.)

çok uzun sürüyor gerçekten. bir süre sonra alışıyorsun, normalde nasıl olduğunu bile unutuyorsun. dişçinin sana vereceği süreye en az bir 6 ay ekle hatta.

ama sonunda ulaşacağın estetik görünün uzun vadede çok tatmin edici olacaktır. eğer şimdi yaptırmazsan sonradan keşke fırsatım varken yaptırsaymışım dedirtir.

metal ve beyaz tel karşılaştırmasına gelirsek, benim dişçim beyaz olanların sürtünme katsayısı daha fazla olduğu için tedavinin daha uzun süreceğini söylemişti. ve daha pahalı. ikinci olarak da tek çeşit metal braket yok. yeni nesil metal braketler baya iyi.

taktır yani kısacası.

dişlerin dile bakan tarafına taktırabilirsen estetik sorun olmaz.

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

demek istetiği şey muhtemelen, memelilerin belli bir süreden sonra süte ihtiyacı olmadığı.
bir de çoğu yetişkinde laktoz intoleransı var.
ve dahası uht sütlerde bütün besleyiciliği gitmiş oluyor.

ama zararlı demek bambaşka.

kim olduğunu hatırlamıyorum ama ben de peynir, yoğurt gibi süt ürünlerinin sütten daha faydalı olduğunu duymuştum bir doktordan. sütün zararlı olduğunu sanmıyorum, yani umarım değildir, su içer gibi süt içtim zira yıllarca.

eksisozluk.com

şimdi bu adamı ciddiye alıcaksanız dükkanı kapayıp gidin. türkiye'de çoğunluk süt içince karın ağrısı filan çekmiyor. hangi dünyada yaşıyor çok ilginç. muhtemelen yine 10. sınıf magazin dergilerden ettiği bilgiyi satmaya çalışan bir ekşici ile karşı karşıyayız.

işallah öyledir la.

20 senedir süt içmiyorum. annemin dırdırından hala kurtulamadım amk.

inş dedikleri doğrudur da anneme gösteririm.

Siyahlarda ırksal beslenme alışkanlığından dolayı süt yani laktoz sindirimi zordur. Karın ağrısı çekerler. Mehmet oz söylemişti. Biz de sorun olmaz.

laktoz intoleransı varsa süt ürünleri tüketilebilir. Laktoz intoleranslıların peynir, yoğurt tüketmesinde herhangi bir sorun yoktur genelde. İlla süt içmek istersen laktozsuz süt içebilirsin. Soya sütü içebilirsin ki kalsiyum ekleniyor bunlara.

bahsettiğiniz doktorun ne söylediğini bilmiyorum fakat inek sütünün birçok zararı olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçek, doktorların düşünceleri de giderek değişiyor; hayvansal maddelerin kutsal kabul edilmesi gibi bir tabu yüzünden uzun süre yapılmamış çalışmalar yapılıyor artık.

okumak isterseniz:
www.doktormurat.net

ayrıca Murat Kınıkoğlu'na sorunuz varsa sormak için şu gruba katılabilirsiniz:
www.facebook.com

Süt 2 yaşından büyük kimse için uygun bir ürün değil, zira içindeki süt şekeri/laktoz vücut tarafından sindirilemiyor. O da sindirim bozukluklarına yol açıyor. Ayrıca protein değeri de karbonhidrat miktarı yanında çok düşük kalıyor. Onun dışında bu sütler zaten UHT işleminden geçtiği için de içinde herhangi bir faydalı besin değeri kalmıyor. Bu anlamda süt tüketmek son derece gereksiz bir olay. Protein ve kalsiyum için süt tüketmek yerine peynir yemek daha faydalı. Şimdi "Piyasada laktozsuz süt var ama, o zarar vermez ki" diyenler çıkabilir fakat Laktozsuz Süt diye bir süt türü yok. Takdir edersiniz ki sütün içinden laktozu çekip almanız teknik olarak mümkün değil. Laktozsuz Süt denilen şeylerin içine laktozu parçalasın diye ekstra Laktaz enzimi katılıyor, bu da laktozu sindiremeyen vücudu ittire kaktıra laktozu sindirmeye zorlamak gibi bir durumu ortaya çıkarıyor. Sırf süt tüketmek için vücudu bu kadar zorlamaya hiç gerek yok.

ak it - canis albus

Cins olarak bakmamak lazım bence. böyle konularda, ne ekersen onu biçersin. sen o yavruya ne kadar sevgi ve ilgi verirsen, o da sana o kadar sadık olur.

(bkz: hachi a dog's tale)

köpekler için öyle bir sınıflandırma pek yok.
eğitime daha yatkın olanlar var, demek istediğin o ise.
bir de çok özgür ruhlu olup yalnızca deneyimli köpek sahiplerine tavsiye edilen köpekler var.

herhangi bir bagaja koymanız yeterli. daha önce defalarca elmalı kurabiye götürdüm. ben el bagajı almıyorum yanıma ama uçak içinde turşu götürenler var güzide memleketimde. siz kek koymuşsunuz, çok mu.

eskiden kabin bagajına pek bakmıyorlardı ama artık bakıyorlar.
bagaja vereceğiniz valize koysanız daha iyi olur.

kabine tursu girmez yalniz, su oldugu icin icinde. sulu her turlu yemegi bagajlara guzelcene istifleyin, diger bavullara akmasin kokmasin, digerlerini de el bagajinda gotursun.

turşunun alınmamasının sebebi bomba ile ayırt edilemiyor. bagaja verebilir garanti olur güzel kutuya koysun el bagajından mis gibi kokar yolcuların canı çeker hem :)

cevaplar için çok teşekkürler, kardeşim de "ben uçak içinde götüremem öyle!" diyince bagaja vermeye karar verdik, en kötü giysilerini kabin bagajına alır zaten fazla bir şey getirmemiş aslında.

Sokkayi cok kisa o su buken adamin mahkemesinde gorduk.
Zukonun annesini avatar the last airbender the searchte anlatiyor. Ekim sonunda 3.su cikacak. O zaman acikliga kavusur umarim. Onun disinda her sey muallakta.

last airbender'dan sonrası, reublic city'nin kuruluşu hakkında bir kaç sayılık çizgi roman yayınlandı, internette türkçesi de var. sonuna kadar okumadım istediğin bilgiler var mı bilmiyorum ama belki yardımcı olur. legend of korra'da geçmedi dediklerin.

www.youtube.com

avatar.answers.wikia.com

%99 bekler.

bekleyen mallar var. beklesinler

konuşmak istiyorsa hiç beklemezler o.O

başkası bekletmemiştir abi.

Cok sevse beklemezdi

hatun türkse herşeyin ilkini sen yapıcan aga.bu karı milletinin kafası sıfır risk üstüne kurulu.

ben beklemem hatta ilk ben yazarım bekleyip napcam.
ama tabii çoğu kız bekler :(

at sen at.

erkeğine göre değişir.

her kız beklemez.
çoğu türk kızı bekler.

çoğu türk erkeği de aha ilk mesajı attı kesin verecek gözüyle bakar.

bu yüzden bazıları beklemeyeceği varsa bile bekler.

türk kızı aya gitse, ilk adımı aydan bekler.

söz bana ait değil, ama kime ait hatırlamıyorum.

gel beraber saçmalayalım diyorum öncelikle.

akabinde ve detayında, belirtmek gerekirse çok cimriymişin hakikaten iyi para biriktirirsin sen. paralel evrende ısmarlaya ısmarlaya bi bira dedin ya ne diym ben sana ey fani. biranın parasını sana veriym sen para biriktir de gel ben sana fransız bordeaux şarabı ısmarlayayım. hatta iyi bir sıcak şarap markası bilmiyorum, ya da paralel evrende koymayacak kadar pahalı bir marka diyelim buna, sıcak şarap da iyi olur.

yani herşey şu an mışırıklı ama biraz daha iyileşecek diyorsun. o da güzel be. hatta negzel.

bozma moralini.

****şaşırtıcı ama yukarıdaki bey ile "siktiret amerikayı napacan amerikada gittin geldin bitti" kısmında fikri mutabıkız.

çalışsanız da arada dışarıda yemeye, pahalı eğlencelere ve giysilere ayıracak zamanınız ille olur. yedi gün yirmidört saat çalışmayacaksanız. yoğun çalışacaksanız da arada böyle şeyler yapmaya zaten ihtiyacınız olacak. tablet veya fotograf makinesi 3-4 ay bekleyemez mi sanki? bekleyemezse, sadece birini şimdiden alın, mesela taksitlei böylece amerikaya para kalsın. orada da bir ay değil, biraz daha kısa kalırsınız, paranız iyice suyunu çekmez işe başlamadan.

işe başlayınca birayı paralel evrenden gerçek hayata yönlendirirsiniz artık :)

@straight gigolo: fitness salonunda inanılmaz sıkılıyorum ben. koşu bandına 15 dkdan fazla dayanamıyorum bile. onun yerine dışarıda bisiklete binip ip atlamaya yönelicem.

@cecilia: memur çocuğu sayılırım naparsın:) lafın gelişi bira dedi yahu.

amerikayı sevmem de zaten ama sevgili orada. işe başladıktan sonra bir daha ne zaman tatilim olacak da bir yere gideceğim. bi bir ay boş geireyim onu da orada geçireyim dedim.

www.tcdd.gov.tr

seni interrail başlıklarına alalım.

tren sadece yolculuk için. ha tren yolculuklarını uyku saatlerine getirip trenlerde uyursan onu bilemem ama bazen koltuk falan değil bildiğin vagon aralarında taburede, yerde falan yolculuk yapabiliyorsun. gideceğin her şehrin ucuz hostellerini ya da güvenilir tren garlarını araştırman gerekiyor.

www.facebook.com

sor, sıkılmadan anlatırlar. ben interrail yapmadım henüz ama buradan okuduklarımla tüm bilgileri verebilecek haldeyim.

sevecegin kisiyi secemezsin ama sectigin kisiyi seversin diyor.

bi de eklemem lazim whom one has voted for olmasi gerek. aslinda vote kullanilmasi da yanlis.

whom +1
choose daha yerinde olurdu.

chicken translate olmuş. whom ve choose kullanımına katılıyorum.

eski sevgilisine dönme arifesinde olabilir.

baldur böyle bir şey yok.

seni istemeyen arkadaşları var mı? ''kızım bu çocuk çok iyi ama bak şusu yok busu yok'' vs diyecek arkadaşları?

onlara da denk gelmiş olabilirsin. kızın kafasına başka birisini sokmaya çalışıyor olabilirler.

yatakdaki performansın tatminkar değildir belki,suçu biraz da kendinde ara dostum.

konuş onunla, neden böyle yaptığını açıklasın ona göre çözüm bulun.

beni arkadaşları çok sevdi, hatta öyle bir durum ki, kimse görse siz evlenin bu kadar uyumlu bi çift olamaz diyorlar.

ganyotçu saçmaladığının farkındasındır umarım, sileceklerini bilmesem burdan ağır bi küfür ederdim sana.

hediye almışsın, sürpriz yapmışsın suç sende :D
(bkz: 4s kuralı)

Fazla ilgi gösteriyorsan, kızın başlarda düşündüğü cool ve kendine yeten-özgüvenli erkek duruşun yıkılmış olabilir. "Bana ihtiyacı varsa ne yapayım öyle adamı" diye düşünüp soğumuş olabilir. Bu bilinçdışında işleyen bir süreç de olabilir. Tabii bunlar hep onun bakış açısıyla alakalı.

niye saçmalıyım dostum,ilişkilerin dönüp dolaşıp geleceği yer cinsellik,bi cinsellik yaşamadıysanız o ayrı.kınıyorum seni biz burda sana yerdim ediyoruz.

her cevaba tepki vermişsin birader. git günlük tut daha iyi. sakinleşirsin hem.
2 lokma bilgi vermişsin, ilişkinin analizini istiyorsun. "kız arkadaşımın kişiliği oturmamış olabilir mi?" gibi bir soruyu sorabiliyorsan zaten, geçmiş olsun. 8 senedir birlikteyiz. 1 sene oldu evleneli. aklımdan bile geçmedi o kadar kavgaya, tatsızlığa rağmen "kız arkadaşımın kişiliği oturmamış olabilir mi?" gibi bir soru. gg no rmk

daha da sürpriz yaparsam = )

ben iki tarafın da birbirine deli gibi aşık olduğu bi ilişki yaşadım ne biri kaçıyordu ne de biri kovalıyordu yani 4s kuralını geçeceksin.
eskisi gibi olmamasının sebebi bi başkasına ilgi duymaya başlamış olması ya da sadece senden soğumuş olması olabilir. kişiliğinin oturmasıyla alakası yok bu herkesin başına geliyor. ufacık bi hatada bi anda gözünden düşüverebilirsin hiç belli olmaz bu işler. bi üstteki duyuruna cevaben diyorum ki; git ona dershanede hediyeyi ver, teşekkür edip boynuna sarılmak yerine napıyosun ulu orda bıdıbdı sana kızarsa anla ki bu ilişkiyi zoraki sürdürüyor. tecrübeyle sabit.

kızmadı ama sarılmadı da sadece şok oldu. ayrıca hiç hata yapmadım

@neira karşı taraf seni yemiş dostum,ilişkide her zaman biri daha çok sever.

dostum bence farkinda degilsin ama hata zaten boyle ota boka hediye aliyor olmanda. ayrica dersane merdiveninde hediye vermek nasi bi surpriz allasen. nobel odulu versen oyle bi ortamda bir anlami yok bence. kiz iliskiyi daha mesafeli yasamayi seviyor olabilir, ustune fazla dusulmesini sevmiyor olabilir, bu yuzden sogumus veya biraz ozgur kalmaya calisiyor olabilir. bence dur ve dışardan bir bak ben ne yapiyorum diye.

ilk günler her şey güzeldi diyorsunuz da, ilişki zaten 15 günlük bişey, sanmıyorum ki kız arkadaşınız havalanmış olsun, durun yahu daha ilginin tadını bile çıkaramamış kızcağız :). kuruntu ediyorsunuz bence, rahat olun.

ahaha dersane merdiveninde hediye alan sen misin?

hediyeyi beğenmemiş olabilir. kelebekli kolye alınsa bana o dakika terkederdim. kelebek mi kaldı hala.

ikincisi, dersanenin ilk günü pahalı hediyeyle boy göstermen bu kız benim yarak kürek şeyler düşünmeyin etraftaki erkekler mesajı verir üstü kapalı.

seven erkek istiyoruz da kelebekli kolye istemiyoruz.

üstüne düşme sende uzaklaş. birkaç gün arama bkalım ne olacak.

Ya bu ilgi olayının suyunu çıkartmayın. Seven erkek istiyoruz, ilgi manyağı yapan değil. aşırı ilgi insanı boğar. Aşırı ilgi gösteren erkek, benim nazarımda kaybeder. bu ne be.

Sırf bu yüzden mesajlarını kısa tuttuğunu ve senden %1500 ihtimalle soğuduğunu söyleyebilirim.

listelist.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

inciswf.com

+18 olabilir bilemedim şimdi. :))

gülmekten ağladım.

www.59saniye.com

Gliss'in oil nutritive diye sari renkli bir sivi sac kremi var. durulanmayan cinsten. Ondan alip dene belki ise yarayabilir. Benim saclari yumusacik yapiyor.

bi kase zeytinyağı al, banyoya git. sabırla güzel güzel tara saçlarını.

sonra da bol köpüklü bi yıkan.

kırıkların artmış olabilir mi? en son ne zaman kestirdin?

boşuna ay kırıklarımı aldırmam gerekiyor demiyoruz iki üç ayda bir.

Senin ilacin argan yagi. Nashi ya da kikoto argan yagi al duzenli olarak saclarina sur.

Açıkçası hiç kestirmedim. Bir ihmalkarlık söz konusu maalesef. Fakat artık berbere gitmem gerekiyor, farkına varabildim nihayet.

Bence saç maskesi kullan. Duştayken saçına sür bir 10 dk bekle saçını tara sonra daha kolay açılır tabi öncelikle saçını azıcıkta olsa kestir.

Tavsiyem kuru saçlar için olan bir maske al, marka olarak elseve olabilir.

loreal elseve saç kremi kullan.
gliss'in de sarı renkli bir şampuanı var onu kullan.

%10 fiks veriyorum

%10

eğer saygılı ve güleryüzlü ise bi sigara parası veriyorum ben

%10 ama 3 tl asgari.

motorlar trafikten etkileniyor mu? aradan geçmiyorlar mı çoğunlukla?

ne bahsisi la? amma burjuva ciktiniz. steve abinizi bir dinleyin once.
www.youtube.com

2 lira civarı veriyorum ben. eğer bozuk yoksa 1.5 lira filan da veriyorum arada.

ne bahşişi hacı abi allahısen.

pizza parasini zor veriyok adam bahsis diyo

Ne bahşişi lan. Yuruyerek 10 dklık yerden 40 dkda getiriyor bir de bahşiş mi vereceğim.

paket servis ağırlıklı işyerim var. Bir "teşekkür ederim" bile yeterlidir aslında. Ama minimum 1.5 tl olmak üzere, yaklaşık %10 üzerinden hesaplamak doğru olanıdır. Bundan aşağı başiş vereceğinize, vermemek daha doğru olur.

ben toptan veriyorum, genelde aynı çocuk geliyor
4-5 seferde bir 10 TL bırakıyorum

bozuk neyse onu veriyorum , 5 liraya kadar üstü kalsın derim.

ben bahşiş vermiyorum.

ingilizceyi çok iyi bir seviyeye getirirseniz en faydalısı olur. hani belki zaten çok iyi bir seviyededir ama yine de söyliyeyim dedim.

almanca

ikinci dil sevdasindan ve yanlisindan vazgecip ingilizceye abanirsaniz sizin icin en faydalisi olur.

fayda derken ne için? iş amaçlı mı genel mi?
mesela ileride amerikaya yerleşirim diyorsan ispanyolca,
almanyada çalışırım diyorsan almanca,
patent vs işleri ile uğraşırım diyorsan fransızca,
rusyaya giderim gezerim diyorsan rusça vs...

hoşuna giden neyse onu öğren bence. ingilizce zaten işini görür her türlü, bunun dışında latin dillerine merakın varsa ispanyolca, fransızca öğrenebilirsin, belki işine yarar, hem ispanyolca ingilizce'den daha fazla konuşulan bir dil mesela. Rusça da öğrenebilrsin. sana kalmış, illa ki bölüm için öğrenme, ileride farklı ülkelerde çalışabilrsin bu senin elinde olan birşey değil sonuçta.

uzakdoğuya gideceksen japonca, korece, ya da çince öğren.
ingilizce bilmen bir işe pek yaramıyor buralarda.

ben de ingilizceyi ilerletmekten yanayım. ikinci dil öğrenmek kolay değil. yıllarını alır bu saatten sonra. gidip de japonyada yaşamayacaksan çok zor japonca öğrenmem veya herhangi bi dili.. ingilizceyi herkes bildiğini söylüyor ama muhakkak eksikleri oluyor. aşırı kelime var ingilizcede, gerçekten bi filmi izlediğinizde ya da gazete okuyunca anlıyo musunuz her şeyi? tamam her şeyi anlamak zor ama bu rahat rahat "biliyorum" demenizi engelleyen bi şey. ingilizcede yeni kelimenin sonu yok. hadi diyelim çok iyi kelime bilginiz var, bu sefer de telaffuz/aksan sorunu oluyor. bunları düzeltebilirsiniz sorunluysa. ben "böört" diyen türk adam gördüm ingiltere'de, kimse anlamadı ne demek istediğini, ben dahil; "kuş" diyor sandık. meğersem "birth" diyomuş. olmuyor yani kötü aksanlı ingilizceyle, anlaşılır olmak lazım.

ikinci yabanci dil işi tamamen fantezi ve görgüsüzlük. başka bir şey değil. ha bilingualsındır, yetiştiğin çevreden dolayı 2 dil biliyorsundur eyvallah. ama daha ingilizce olarak "ingilizcem idare ediyor" diyemeyecek tiplerin 2. dil öğrenmesi net olarak gösteriş budalalığı.