her ay sorulan bir soru bu. gerektiği kadar kullanıldığında, dandik bir marka kullanılmadığında, böbreklere yüklenilmediğinde bir zararı yok ama protein tozu kullanmaya ihtiyacınız olup olmadığı günlük aldığınız protein miktarına ve günlük ihtiyacınız olan protein miktarına göre değişiyor. protein tozunun da çeşitleri var bu arada. bazısı spor sonrası çabuk etki ettiği için tercih ediliyor, bazısı sabah ve yatarken içiliyor yavaş yavaş etki ettiği için. detayları arkadaşlar yazar diye düşünüyorum.

bir de aramayı kullanmak iyi oluyor: www.eksiduyuru.com

bir arkadaşım kullandı 3 ay sonra sol tarafı kalıcı felç oldu.

Çükün düşer.

penis büyütme etkisi varmış sadece o yüzden kullanan arkadaşlarım var. demek ki yararlı.

www.evrimagaci.org

tam bugun evrim agacinda gordum diyordum link vermis arkadas

ben de evrim ağacından geldim :) baya övmüşler, ama katılasım gelmiyor görüşlerine

Biri tamamen doğal diyodu lan burda geçen :d peynir altı suyundan yapılıyo eyw (büyük çoğunluğu) ama o su toz haline getirilirken içine envai çeşit kimyasal basılıyo, malatya kayısısı gibi gün kurusu usulü çatıda kurutmuyolar yani.

Silikonlu olduğu belli olmayan, yani doğal yapılan estetik eksikliği gideriyor ve güzel oluyor genelde. Ama porno yıldızlarının o aşırı derecede belli olan halleri gibi yapılan estetikler bence çirkin. Hayallerde doğal güzellik var ama o da çok nadir bulunuyor. Aynı şey erkekler için de geçerli.

Ben estetiği yerinde kullanılması taraftarıyım. Atıyorum adam kaza geçirmiştir, yüzünde yaralar vardır, zaruridir, yaptırsın. Ama memeye, dudağa vs. aşırı kötü görünüyor, hiç de haz vermiyor. Mesela memede var, ben o memeyi nasıl sıkıcam?

geniş kalçanın neresi cyborgluk? kavramları karıştırmayın rica ederim.

Geniş kalça doğurganlık sembolüdür. Silikonlu meme, silikonlu dudak, estetikli burun da hali hazırda doğalı olanların taklidiyle yapılıyor.

Yani taş gibi memeleri olan, yumuş yumuş dudakları olan, hokka gibi burnu olan, geniş kalçalı olan (bu özelliklerin birkaçını bir arada barındıran) kadınlar var. Onlar çekici bulunuyor haliyle. Diğer kadınlar da onlara özeniyorlar.

Halbuki erkekler yapaylığı itici buluyorlar. En azından benim tanıdıklarım itici buluyorlar. Doğalı olunca öpüp başına koyarsın tabi ki. Yapayı sadece doğalının kopyası oluyor.

Ek: İnce belli minyon kadınlarda da büyük meme, dolgun dudak, güzel burun, geniş kalça olabilir. Kum saati şeklinde vücut ve güzel bir yüz bir araya gelebiliyor minyon kadınlarda da.

"Doğal duran estetikle yapay duran estetiğin farkı" diye bir şey de var kesinlikle. neferkitty ve april12th +1

salma hayek, scarlet johansson, katy perry gibi memeleri de ünlü olan kadınların önce sonra fotoğraflarına bakarsan herkesin doğal sanmasına rağmen estekilki olduklarını göreceksin. Aynı şekilde megan fox, kim kardashian, nicki minaj suratlarında ve vücutlarında çeşitli estekiller olan insanlar. (meme, bel, pop, burun, kaş, yanak çene vs vs) Bunlarınki çok iyi ellerden çıktıklarından sanırım doğal duruyorlar.

Bir de adnan oktarın kedicikelri gibi olanlar var, bunların bir kısmı bence beceriksiz doktor işi ama bir kısmı da o fake görüntüyü sevdiğinden/sevenleri olduğundan böyle. Baya bildiğin iğrenç silikonlu balon meme görüntüsünü seven insan var.

Ayrıca çoğu erkeğin ne silikonu, ne dolguları anlamadığını düşünüyorum bariz olmayınca.

beğeni olarak doğal gibi duran estetik ameliyatlı memeler falan hoş ama, sevgili olarak düşününce böyle her tarafı estetikli bi insan ne biliyim güzellik takıntılı imajı uyandırır bende. pek hoş değil bence.

doğal, abartılı olmayan estetik hoşlarına gidiyordur belki

İstatistiksel olarak çoğunluğu demem adil olmaz belki ama farkına varamadıkları yada azcık çaksalar da emin olamadıkları ölçüde yapılan her türlü "çağımız güzellik klişesi"nden ciddi oranda etkileniyorlar. Doğallığı severim diyen için bile tercih sebebi sayılabilir yani eğer var olan estetiği anlamamışsa bir de üstüne karşılaştırdığı diğer karşı cins makyajsızsa "aa ama öbürü doğal ona da bunun kadar estetik yapsan yada az bi parlatsan uuu huuu sollar geçer" demez yani oturup. O kadar kafa yormaz gördüğünü bilir.

hayir

Erkeklere sormuştum aslında ama kızlar akın etmiş. Bunda da bir hikmet vardır herhalde Devilred sen her şeyi cevabında da bahsettiğin koca şeyden anlıyosun, seni sevmiyorum. Hep kıllık hep çıkıntılık. Nikimi görürsen boş geçiver bundan sonra.

Sanırım kadınlar erkekler neyi beğeniyor diye düşünüp durmaktan beyni yakmışlar

şahsen abartılı ve şişkin görünen her şeyden nefret ediyorum kadında. en meşhur kediciklerden sanırım şu mesela,

www.hurhaber.com

affedersin ama erekte bile olmam ben bununla. kafamda dişilik ya da cinsellikle ilgili hiçbir şey çağrıştırmıyor çünkü. bundan tahrik olsam aynı zamanda balonlara falan hallenirdim.

ha bu demek değil ki göze çarpan, dikkat çeken kimseyi sevmiyorum. kimde silikon var kimin neresi gerçek onu 500 metreden anlayacak kabiliyetim yok sonuçta makina değilim ama doğallıktan uzaklaştıkça çirkinleşiyor kadın bence. aksesuar olsun makyaj olsun bu farklı bi' şey. yani jartiyerli bi kadına "ama bu hiç doğal değil, jartiyer fabrikada üretiliyür" deyip sırtımı dönmem. bu farklı. ama dudağını şişiren, aşırı makyaj yapan, "acayip" görünen kadınlar hiç mi hiç ilgimi çekmiyor.

Adnan hocanın kedicikleri gibi diyorsan itici. April12th'in örneklerdeki gibiler başarılı. Ona bir +1 diyorum. Bir +1 de whimsical'a.

Doğal gibi görünüp, doğal gibi hissettiriyorsa doğaldır bizim için. Konuda uzman değilim. Zaten erkek olarak bu tip aldatmacalara çok kolay kanıyoruz. Örneğin makyaj ve destekli sütyen konuları.

Soru kedicikler ve benzerleri ile ilgili ama sanırım. Onlara hayır. Çekici değil.

alakası yok.

abartıya gerek yok

doğal olması taraftarıyım

kompleks mi yaptın? neyse. açayım..
erkeklerin kısa süreli ilişki-uzun süreli ilişki tercihleri arasında dağlar kadar farklar vardır. erkeklerin ergenlik seviyesine, güven ihtiyacına, maddi durumuna göre değişen zevkleri bile vardır.
netice itibariyle erkeklerin kafasındakini anlama çabanda vardığın her genelleme seni biraz daha dönderilmiş, az daha kalınlaşmış bir kompleks yumağına çevirecektir. dert etme böyle konuları.

youtube'tan bir ssite aacılığıyla, youtupe mp3 downloader yaz google'a.

www.youtube-mp3.org

Youtube amcadan ödünç alıyorum, sonra zaten ses altı üstü, salıyorum gökyüzüne, dönerse onundur, dönmezse zaten hiç onun olmamıştır :)

diskografi için torrent, tek tek şarkı indireceksem mp3 rocket'ı kullanıyorum. youtube'daki videolardan falan alıyor o da zaten çevirmeyle falan hiç uğraşmıyorum. yazıyorum hoop iniyor. akp'den önce yoktu.

Ulozto.net

Ne ararsan var. tek tikla yuksek hizda indirirsin. Filmleri falan buradan indiriyorum artik torrenti biraktim.

valla ben takıntı sahibi insanım diskografi hariç indirmiyorum. ondan torrent yetiyor bana.

iTunes'dan satın alıyorum. Lütfen torrent indirip hırsızlığa karışmayın. iTunes'da, benzer sitelerde sadece şarkı satın alabiliyorsunuz, albümün hepsini almak zorunda değilsiniz. Spotify falan ile satın almadan da dinleyebiliyorsunuz malum. Ne gereği var torrent'a.

ayda 10 liraya spotify butun bu dertlerden kurtariyor

oluyor.

Evet.

bana cevap yazarken çok oluyor, hatta yazdığımdan cevaplardan daha çok göndermeden sildiğim cevaplar vardır. hatta uzun uzun açıkladığım cevapları bile "amaan siktir et" deyip siliyorum. sebebini bilmiyorum ama özgüven eksikliğinden olabilir belki.

Oluyor cok fazla silerim

Yok olmuyor bana. Hatta burada sorulan soruların %70'i daha önce binlerce kez sorulmuş oluyor aslında, onları bulup okumaktan merak ettiğim herhangi bir şeyi sormaya, sonra da vazgeçip silmeye fırsat bulamadım hiç.

her gun defalarca yasiyorum bunu hem sorarken hem cevaplarken. dusunerek, silerek yazan halim bu yani bir de bodoslama girsem ne olacakmis siz dusunun.

entry, cevap, soru yazdığımdan çok sildiğim var.
attığım mesajdan çok atmadığım var :D
zaten bizi gerçekten anlatanlar da muhtemelen o yazıp yazıp sildiklerimizdir.

muntazaman

Soru silmedim de uzun uzun yazip cvp sildigim cok oldu. Sebebi de onyargilara maruz kalmak istememem genelde.

keşke bunu da yazmasaydın .

Özgüven eksikligi ve kendinden cok baskalarini onemsemenden kaynaklanıyor.

bilgisayarında bir antivirüs programı kuruluysa zaten problem olmayacaktır..içindekilerden yedeklemek istediğin bişey yoksa tak bilgisayara uzun şekilde biçimlendir sonra gönül rahatlığıyla kullan

usb disk security, bilimum virüs programları usbyi bilgisayara bağladıktan sonra hemen otomatik tarama yapar.

shift ve control tuşlarına aynı anda basılı tut ve bu sırada usb'yi tak. autorun iptal olacak. eğer gözükmeyen klasör vs varsa, winrar'ı aç ve winrarı bir klasörmüş gibi kullanarak usb'nin içine gir. winrar bütün gizli dosyaları gösterir. winrar yardımı ile istediğin dosyayı al. fakat dosyaların bizzat içine virüs işlediyse (özellikle .exe uzantılarına), almamanı tavsiye ederim. ama doc, xml gibi dosyaları alabilirsin bu yöntem ile.

ben genelde önce android tablete/telefona bağlıyorum virüslü olma ihtimali olan usbleri. orda kontrol ediyorum olmaması gereken bi dosya var mı diye.

eğer usb'nin içinde önemli birşey yoksa biçimlendir de, komple sıfırla.

sen her ihtimale karşı bir sistem geri yükleme noktası oluştur, sisteme bulaşırsa geri alınca düzeliyor genelde, bende her seferinde işe yaramıştır. Onun dışında avira kullanmaya başladığımdan beri virüs girmedi bilgisayarıma. Ücretsiz çok güzel bir antivirüs.

bilgisayarım'a girip, oradan usb'ye çift tıklayıp açarsan, autorun dosyası aktifleşeceğinden virüs işlemez.

eğer usb belleği açmadan direkt dosyayı sağ tıklayıp usb'ye gönderirsen yine virüs bulaşmadan istediğin dosyayı atmış olursun.

eğer komut satırından flash belleği yönetirsen yine bulaşmaz.

yok inanmıyorum. eski yakın arkadaşım hep ben paganım büyü yapıyorum vs derdi ben de yakın arkadasım olduğu için bozuntuya vermezdim yap da görelim falan demezdim o da öyle mutlu demek ki der geçerdim. en sonunda zaten arkadaş olmaktan da vazgeçtim kafayı tırlatmıştı resmen.

büyü denen şey olsa var ya off ilk işim şişmanlatmayan twix yapmak :P bazen gözünle görsen de inanmazsın bak dayvid kapırfiyılda :()

Bilime inanıyorum.

Sağlam olmasa da bi inancın varmış. Eğer o inanca gore cevap vermemiz gerekirse evet buyu var. Ben de yaratıcı izin vermez ki onun iradesi dışında işlere, yok yeeeaaaa falan diyodum ama öyle değilmiş. Varmış buyu.

Bilime inanıyorum bir denerde o eski buyuculer. Hemen hemen her seyin mantikli bir aciklamasi oldugu icin artik buyu denmiyor cogu şeye.

Islama gore var ancak yapilmasi buyuk gunah diye gecer.

Bana goreyse enerji olayi var. evrende negatif ve pozitif enerjilerin varligina inaniyor ve bunlarin insanlar uzerinde etkili oldugunu dusunuyorum. Kursun dokturme de buradan gelir zaten. Isin ritueli falan var ama onlar hikaye. Isin ozu kursun maddesinin vucuttaki negatif enerjiyi cektigi yonunde.

Bu acidan bakarsak buyu de insanin enerjiyi manipule edip etkin olarak kullanabilmesi olarak gorulebilir.

aiıoo wolololooo. Tek inandığım büyücü imam. Q

İnançlı biri olarak psikolojik etkisi disinda büyünün olmadığına inaniyorum. Yani tamamen psikolojik artı algida secicilik.

tamamen hayal urunudur +1

buyu dedigimiz seyi tanimlamamiz gerekiyor oncelikle. mesela, ben diyorum ki bir insan digerine fiziksel olarak zarar verebiliyorsa, zihinsel olarak neden veremesin?

ama su da var, buyu yapiyorum diyen sizofrenler de olabilir pekala.

"atom bombasının varlığına inanmıyorum. varsa hadi bi patlat da göreyim. o patlama videoları resimleri falan da hepsi montaj. ayrıca bak şöyle şöyle yapılıp patlatılır diye yazan kitaplara inanma. eğer öyle olsaydı herkes kafasına göre yapıp patlatırdı, saf olmayın inanmayın öyle görmediğinize" diyenlerle büyü hakkında "yok yea öyle şeyler, yıl olmuş 2015" diyenler arasında bi fark görmüyorum.

ama onlara da hak vermiyor değilim. büyü işiyle ilgilendiğini söyleyen her 10 milyonda 1 kişi bu işin ehlidir. geri kalanı, ya psikolojik rahatsızlığı vardır, ya yalancıdır, yada eksik bilgileriyle hem kendini hem ona inananları gülünç ve acınacak duruma düşürmektedir. ha o 1 kişiyi ve yaptıklarını da bilmemeniz çok normal.

@yemrem trollüyosun dimi? :D

inanıyorum. bizzat çok yakın tanıdıklarımın başına gelen bu tür hadiseler var.

scontent-fra3-1.xx.fbcdn.net

böyle olunca hiç inandırıcı olmuyo :P

hayır benim tikim niye vedrilmedi acaba

İnanmıyorum.

İletişim kurmaktan kaçan, gerçekleri kabullenemeyen, kendini kandırmak isteyen ve insan iradesini reddeden kişiler inanıyor büyüye.

neye inaniyorsan o vardir. olduguna inanmaya baslamissin bile. o halde artik senin icin buyu var.

yok.
olmasını isterdim lakin.
çok heyecanlı olurdu hayat. :)

cizgi roman karakterleri ne kadar gercekse buyu de o kadar gercektir.

Tabi ki büyü var, cinler de aynı şekilde. Hayatıma yansıtamasam da inançlı birisiyim.
Konuyla alakasız olarak uzaylıların olduğunu da düşünüyorum, koca evren sadece bizim için olmamalı.

Modern Cagdash İngiliz Buyusu'ne inaniyorum. cagirin Mister Norrel'i gelsin..

Camları aç odanın serin olması lazım, üşürsen hırka/kazak vs giy ama ortam soğuk olacak. Fizyoloji hocamızdan kesin bilgi.

Temiz hava, arada bir kalkıp dolaşma, cafe crown action veya bulabilirsen bu kahveler. sabaha kadar uyumak isteyip uyuyamamıştık öyle acayip bir şeydi. www.teakolik.com

reklam olacak ama 2 kutu nescafe ekspress üzerine bir kutu enerji içeceği. sabaha kadar rahat götürür.

su iç bol bol çişin gelir işemeye gidersin. kahve redbull yeşil elma. gripin. gripini kamyoncular çok içer sodayla

5 dk uyu

Oturdugun koltukta uyukla. Icim gecmis durumu yani. Bunu yap sana min. 3-4 saat kazandirir. Icin gecince kalkip yuzunu yika ama.

soğuk duş
kahve + kola (ama bu kalp ritmini bozuyo zararlı falan diyorlar, ben de sadece uykumu açtı yani yine de sen bilirsin :D)

(bkz: topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki )

@ucan spagetticanavari bunu mu anladın yani üstteki 3 paragraftan?

(bkz: disaster area)
bu olacak o gün geldiğinde.

müzik dediğin sonsuz sayıda kombinasyon içeriyor, örneğin:

2/4 lük düz ölçüde, 16'lama yani bir 4'lükde 16 vuruş için 2^16 adet kombinasyon var bu tek ses için geçerli, standart davul 8 parça, 8*2^16 (sanırsam olasılık hesabını unuttum) 524288 adet olasılık var, bu sadece ilk mezurda ikinci mezurda da bu kadar var, üçüncü mezurdada bu kadar var, gördüğün gibi her mezurda ihtimal sayısı artıyor, sen standardın dışına çıkıp 8 yerine 12 parça kullanırsan ihtimal daha da büyüyor, örn: 786432, bir parçanın kaç mezur olabileceği belli değil, ihtimaller artmaya devam ediyor.

Bu sadece ihtimaller, birde aynı ihtimallerin (aynı sayıda ki davul setinden bahsediyoruz) farklı boyutlarda ki trampet zil vs. gibi ses çeşitliliğini arttırarak çalındığını düşünürsen, her birinin de hissettirdikleri farklı olacağını düşünürsen ihtimallerin arttığını göreceksin.

Tabii bu davul, gitar gibi şeyler için geçerli, keman, viyola gibi perde demiri olmayan aletlerde do ile re arasında teorik olarak sonsuz sayıda ses var, teorisini boş verirsen ve her bir sesi ikiye değil de 5'e bölersen bambaşka desenler elde edebilirsin (misal kanun denen alet, 5 yada 7 koma var bir telde)

yani müzik sonsuz.

60 metronomluk, (her saniye) ve tek ses için (yani sadece tık sesi var yada yok) her saniyede 16 vuruş için 28211099074560000000000000000 adet ihtimal var diyo python, tabii benim olasılık hesabım yanlış olabilir, 60 üzeri 16 dedim.
bu bir dakikalık ihtimal sadece.

Edit: olasılıkları yanlış hesaplamışım düzelttim.
Büdüt: matematiğim çok zayıftır yanlışım varsa düzeltin lütfen

@selam hocam ona bakılırsa 29 harfle de sınırsız sayıda kombinasyon oluşturabilirsin ama anlamlı anlamsız hepsi birlikte. biz burda anlamlı, güzel şeylerden bahsediyoruz, yoksa sallaya sallaya sonsuz olasılık var tabi. dediğim şey serdar ortaç misali "topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki" değil yani.

örneğin bundan 3 yıl önce selfie diye bi kelime yoktu. ama artık anlamlı. yada önceden thou varmış. ama artık kullanan pek yok. dil nasıl ki değişkense ve evrim geçiriyorsa, insanların sanatsal anlayışları da değişir. beğeni kavramı da değişir. bu da sanatın(bu konuda müziğin) kendisinin evrimleşmesine yol açar.

ya o değil de, gerçekten çok çok eski bir üflemeli çalgıda, en çok aşınan deliklere bakıp genelde blues benzeri bir müzik üflediklerini çıkarmışlardı. kaynak bilim teknikte 10 satır bir habercik. ama henüz gerçekten müziği tüketemedik. bitmez de. tonlar, blok notalar, vokallerin ses renkleri vs derken gerçekten müzik sınırsızlık vaat ediyor gibi.

teoride, her oyunun bir kazanan kombinasyonu vardır. xox, dama, satranç bile hatta. ama bulunamıyor.onun gibi ama daha değişik.

elektrik gitar kaç senelik? akustik davul kaç senelik? metal müzik "müzik"in kaç senesi?

cihazlar da, eserler de herşeyle beraber değişiyor, çeşitleniyor. tabii olan bu değil mi?

Ağırlık çalışmak+düşük karb. diyeti.

hiit(high intensity interval training) -> kilo vermek(yağ yakmak)
vücut ağırlığıyla yapılan sporlarda bence isteğiniz sıkılaşmaksa yeterli.

hafif kilo ile çok tekrar yapmak.

fitness öneririm.Zaten fitnessın olayı istediğin şekilde fit olabilmek .En yakın spor salonuna gidip isteklerini hocaya söylersen gerekli program yapılır.Koşmak yararlı olur ama sıkılaşmanı yeterli oranda sağlamayabilir.

Bir allahın kulunun yüzme dememesi çok enteresan. Devir ağırlık kaldırma devri olmuş şaka maka.

Şiddetle yüzme diyorum ben. Bahsi geçen tüm sporlardan daha sağlıklı ve etkisini oldukça hızlı bi' şekilde görebilirsin.

zorluk ve fayda sırasına göre; yüzme, koşma, eliptik bisiklet.

bir erkek olarak bazen giymeyip çıkıyorum ama organ biraz büyük olduğu için sıkıntı oluyor işte. belli oluyor.

bu yüzden gerekli maalesef ic camasiri

nasıl rahat ediyorsan öyle takıl, dışarıdayken insanlar iç çamaşırı giymiş mi diye kontrol etmiyorum şahsen

edit; pardon bu duyuru altında malafatın büyüklüğünden bahsediyormuşuz:

kardeş 40 cm malafat olunca zoraki giyiyorsun elmahkum :(

organ büyük olunca gerekli oluyor

sacmalamayin arkadaslar, organ buyuk olmasa da gerekli.

iç çamaşırının olayı, yıkaması temizlemesi pantolondan daha kolay olduğundan kaynaklı, pantolunu yıkamak daha zor + pantolon pahalı, iç çamaşırı ise nispeten daha ucuz yıkaması daha kolay bu nedenle tercih ediliyor amma şart değil giymeyeni dövmüyorlar ki bende zaman zaman giymiyorum.

benim bir kere fermuara sıkışmıştı, çok acıdı...

şaka la şaka. giyin çamaşır.

selam arti 1. bu sabah sicarken aklima geldi bu soru. diger turlu devamli kirli pantolonla, gomlekle gezmek zorunda kaliriz aga.

sizin bıngıllar yüzünden kızlar cevap vermeyecek :(

donsuz çıkmam abi. zorunluluk değil elbette ama ben giyiyorum. organ büyük olunca sorun oluyor :))))))))

bakın size donla ilgili çok ilginç bi anımı anlatçam şimdi,

ortaokuldayım, beden dersine eşofmanla gitmeye yeni başladığımız dönemler ilkokuldan sonra. formata yeni yeni alışıyoruz. her beden dersinde en az 5 kişi eşofmanlarını evde unutmuş oluyor falan. ben de çantamı hep sabah hazırlarım, akşamdan hiçbi şey yapmam. o gün yine öyle yaptım, annem akşamdan eşofmanımı koymuş poşete bırakmış yatağın başına. lan yalnız bi sıkıntı var, hiç don yok çekmecede. hepsi kirli sepetinde. yıkanmış tek bi tane bile yok. annem de uyuyor. hay amk dedim giydim pantolonu çıktım.

sonra işte tabii an gelip çattı, kızlar sınıfı terk etti biz giyincez. soyunma odamız yok. önce biz giyiniyoz, sonra biz çıkıyoz kızlar giyiniyo sınıfta. ben geçtim mümkün olduğunca az görülebileceğim bi yere ama üç kişi oturuyoz bi sırada, 30-40 tane erkek var sınıfta, hangi birinden kaçıcan. ip kuşak komple meydanda, hepsi krize girdi nasıl gülüyolar DONUN YOK MU LAN HUAUHA diye.

öyle bi tavır ve tepki beklemiyodum açıkçası, "ne var bunda bu kadar abartılacak amk, sabah akşam birbirinize çektiğiniz otuzbiri anlatmıyo musunuz mal değnekleri" dedim ve protest tavrımı sonraki günlerde de don giymeyerek sürdürdüm. hiç unutmuyorum, bi keresinde faruk'la tenefüste çıktık işte bahçede dolaşıyoz. "donun var mı lan" diye sordu bi anda. "yok ya ne giyicem amına koyim" dedim. herif öyle bi tiksintiyle baktı ki üzerinden 8-10 sene geçti hala unutamıyom.

velhasıl iç çamaşırı giyin arkadaşlar, toplum henüz buna hazır değil. biz türk milletine sövüp ediyoruz ama bizim çocuklar yine iyi ya. amariga'da okuyo olsaydım çok bully'ye maruz kalırdım, ya intihar eder ya okulu bombalardım herhalde. bizim çocuklar o gün taşaklarını geçtiler bi daha da ilişmediler. amariga'da olsa bütün okula rezil olursun, herkes alay eder. çünkü onlarda allah falan yok insanlık yok oralarda. yaşasın türküye

böyle sürekli iç kısımdaki cep/fermuar/düğme yerlerine sürtünmesinden rahatsız ediyor.

ev halimin dışında donsuz hayatım boyunca gezmedim, yukarda belirtildiği gibi götlek arkadaş ortamında donu indirme mevzuları yüzünden gençliğim tedirgin geçmişti. bi de aniden altına sıçma olaylarına şahit olmuştum, özellikle lisede tuvalet kabininde gizli gizli arkadaşla sigara içerken tam karşımda altına sıçmış olması büyük etken.
don = dış dünyanın gerçekleri ile aradaki tampon bölge

hayır değil

Baya testesteron kokutmuşunuz ortalığı

Tabii ki zorunluluk değil, nasıl rahat hissediyorsanız en güzeli öyledir.

Ben giymezsem rahatsız oluyorum, pantullar şortlar falan sert gibi geliyor ve rahat edemiyorum. Psikolojiktir belki bilemedim. Öyle 47 cm falan da değil standart.

Asapscience'ın bir bölümünde kıyafetlerin üretilmesi ile insan ömrünün uzaması arasındaki ilişkiden bahsediyordu.

-- buralar hafiften iğrenç ---

ilk insanlar cıbıl cıbıl dolaşıyorlarmış ya, bu insanlar osurduğunda (ya da hepimiz için geçerli bu) dışkı partiküllerini havaya serpiyormuş. Tabii esvap da olmadığı için bu partiküller havaya karışıyormuş. Oradan da insanlara çeşitli hastalıklar bulaşıyormuş. Bir seferde olan bir şey değilmiş ama yavaş yavaş mikrop püskürttüğünü düşün birinin.

-- buralar hafiften iğrenç ---

Sonuç olarak kıyafetlerle birlikte bu hastalıklar önlenmiş olmuş. İç çamaşırı ile kıyafet ayrımına şimdi gelebiliriz. İç çamaşırı ve pantolonlar (etekler) aynı hızla kirlenmiyor. Örneğin, "Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla"yı ele alalım. Don olmayınca kota düşüyor o damla. Daha bacakları kirlenmemiş kotun ağını bir saatte bakteri kaynatıyoruz. Hem de dış ortamla iletişime daha açık bir şekilde. Ki donlu halle bile ağın kirlenme hızı ile geri kalanın kirlenme hızı aynı değil. Haliyle pek çevreci bir yaklaşım değil. Dolayısıyla don (özellikle pamuklu don) çok sağlıklı bir şeydir. Diğer donlar da gereklidir, neşemize neşe katar.

Sutyene gelince eskiden şöyle şeyler varmış.
www.youtube.com
1500'lülerinkini sevdim ben.
Çok çok gerekli bir şey değil sağlık açısından. Ama kocaman memeleri olanlar için bir destek gerekiyor, yoksa ağrı yapıyor. Bu nedenle gerekli. Onun dışında, toplumsal nedenleri çıkardığımda sağlık için o kadar gerekli olmadığı gibi yanlış seçilen sutyen meme kanserine de davetiye çıkarabiliyor.

Eğitim ve öğretim verebilme teknolojisi olursa çok iyi olur. Şu an yapılanın aksine.

bence simülasyon ve interaktif sunumlar yeterli. yani akıllı tahta olsa yeter gibi. ama içerik lazım işte onu nerden sağlarsınız bilmiyorum.

Sifteo küpleri

özgür olan her şeye varım

Ben deneycilikten yanayım.

Bir öğrenci kimya dersinde bol bol deney yapmalı, tehlikeli gibi olanları öğretmeninin elinden seyretmeli. Fizik dersinde sürtünmesiz ortamı elde edemese bile ışığın çift yarıktan geçişini görmeli. Diğer dersler için de en azından bir simülasyon veya bir görsel ile o konunun mantığını oturtmalı.

Öteki türlü sürekli teorik bilgi bombardımanıyla onları sadece ezberlemeye zorluyor ve sınavı geçtikten sonra unutacak kadar öğretiyoruz.

tesellisi yok o işin. yanında olacaksın. işlerine koşturacaksın. bir kaç ay sonra belki sana teşekkür eder. o kadar.

başın saolsun de benim gibi mala bağlayıp hayırlısı olsun deme sakın

@alperz cenaze oldu köye götürdüler. Eve kimse gelmesin diyor ne yapabilirim yarın basıp evine gideyim diyorum

bir şey söyleme. yanında, yakınında ol, yeter.

adam kimse gelmesin diyosa gitme. adamın isteğine saygı duy. ama aynı zamanda istediği anda orda olacağını da anlat o yeter. ara bi konuş.

başı kalabalık olmasın istiyor demek ki. o da normal. sen ara, yapılacak işin var mı diye sor.

böyle bir durumda aşırı ilgi ona babasının vefatı ne hissettirdiyse onu şiddetlendirmekten başka bir işe yaramaz. çoğunlukla napıyorsan onu yap, tabii adamı eğlenmeye içmeye vs. de çağırma o kadar da değil.

ne diyeceğinizi bilemediğinizi söylerseniz anlayacaktır. yanına gitmek istediğinizi de söylersiniz...

gelme diyorsa gitmeyin kafasını dinlesin, bi de yanındaki insanda olmasın aklı.

babasını kaybetmiş biri olarak söylüyorum. ablalarım yanlarında acısını paylaşacak birilerini ararken ben olabildiğince konudan olaydan uzaklaşma çabası içerisindeydim. sanırım cinsiyete göre değişiyor bu durum. ben kesinlikle yalnız kalmayı istedim. durumu hatırlatacak her şeyden uzak durduğum için süreci ablalarıma göre çok daha sağlıklı atlattım. sadece ne zaman ihtiyacı olduğunda yanında olacağını ve halletmesi gereken işleri onun yerine yapabileceğini belirt yeter. elinden daha iyisi gelmez zaten.

ghilleinthemist +1

toplar geri koyuluyor mu yoksa dışardamı kalıyor, soru yanlış, devam et bekleme yapma

En az 1 siyah olma olasılığı = hepsinin beyaz olmaMA olasılığı

yani 1-(hepsinin beyaz olma olasılığı)
1-(6/9 * 5/8 * 4/7) = 16/21

Hocam senin yoldan 5/21 cikiyor !!!

1'den çıkarmayı unutma o 5/21 hepsinin beyaz olma olasılığı. Aradığın hepsinin beyaz olmaMA olasılığı.

Power tuşunun kablosunu yanlışlıkla çıkarıp takmamış olabilir misiniz?
lh4.googleusercontent.com

Şase yapıyodur belki ama neyin sebep olduğunu bilemiycem.

sen radyocu deli emin misin bilader?

power soketinin flex kablosunu takmamışsınızdır.

power tuşu teorisi en yakın galiba. hallettim sağ olun hepiniz. hayatımda ilk kez para vermek yerine bir şeyi tamir etmeyi becerdim deli emin gibi dolaşıyom İHİ İHİ

asus zenfone 5.....

donanimhaber ikinci el kisminda biraz dolas. kafana gore bir alet bulursan yapistir

onların SAR değeri bildiğim kadarıyla yasal sınırın çok üstünde oluyor ondan bulaşmayın bence. kutuda düşük yazsa bile denetim olmadığı için çok daha yüksekçıkabilir.

Karma olabilir.

çünkü eşeğin dilinden dolayı

çünkü hayat böyle.işine geliyorsa.

üzülme..geçecek..

kocanın mafya babası olması mı ne niye?

çünkü eşeğin toynağından dolayı

Merhaba,
Siz sorun diye.
İyi geceler.

maalesef hayatın gerçekleri bu :\

Çünkü sorun sizde değil onda.

onlar türkiye'de engellenmiş subredditler. alan adına göre engelliler. ondan girmek basit,
reddit.com/r/[subreddit] yerine
reddit.com/r/+[subreddit] yazın.

çok sağol dostum

baştaki http olan yeri https yaparsan açılıyor mesela gonewild engelli başına https ekleyince açılıyor

portal (1-2)

vice city olabilir (nostalji)
cs belki

world of warcraft

Quake

cok zor soru konsol icin fifa 15. pc icin HOMM serisi diyeyim

Warcraft 3. Campaign modunu tekrar tekrar bitirir, sikildikca da arada tower defense, dota, footman frenzy vs gibi custom haritalari oynardim.

Warcraft 3 +1

en güzel günlerindeki gibi olacak ve hep öyle kalacaksa silkroad online
şimdiye dek oynarken en fazla eğlendiğim, en sevdiğim ve toplamda en fazla zamanımı/paramı almış olan oyun bu. ama çok bozdu, bıraktım.

max payne

diablo 1

river raid
:)
ilk aşk unutulur mu ?

Vampire the Masquerade: Bloodlines

Benim gönlümde borderlands 2 yatar ama seçecek olsam bi ömrümü lol oynayarak geçirmeyi tercih ederdim sanırım. Çünkü tekrar edilebilir bi sistemi var hani sıkılmam etmem galiba. Bak bilemedim şimdi.

dota

Quake III Arena!
Ve sadece kalabalık multiplayer bir DM-17 MAP.
www.thule.it
Elimde de sadece roket.
files.gamebanana.com

Ömrümün sonun kadar bıkmayacağım tek oyun.

ne zor soru la bu
max payne 2 belki.

call of duty 2.

ilk kez ne zaman oynadığımı hatırlamıyorum ama hala oynarım, hatta az önce çıktım oyundan. bu tip oyunlarda inanılmaz beceriksiz ve yavaşımdır. dolayısıyla kolay ve kısa bir oyun olmasına rağmen bana yetiyor da artıyor. artık repliklerine kadar ezberledim ama her oynayışımda aynı tadı alıyorum. yanımdaki arkadaşım ölünce moralim bozuluyor, 500 mermi yesem de ölmeyeceğimi bildiğim halde siperi terk ederken hafiften ürküyorum. dediğim gibi bu tip oyunlarda kötüyümdür ve pek aram yoktur, belki cod 2'den çok daha sağlam oyunlar vardır ama bunun kadar içinde hissedebileceğim bir oyun "benim için" yoktur sanırım. oynayınca psikolojim bozuluyor :(

sadece o oyunu oynayıp başka bi oyunu oynamıcaksam online bi oyun olur. mesela crowfall falan çıkıcak o tarz bişey olabilir. dota 2, lol falan da olabilir.
ha eğer favori oyun olaraksa hotline miami / stanley parable / this war of mine / portal / mark of the ninja / magicka / half life / dragon age origins / witcher 2 arasından seçim yapmam gerekir ama şuan yapamadım :D

cm 01-02

All in one olsun diyerek GTA serisinin en son oyunu, şu an GTA 5 :)

Şişe çevirmece.

CS 1.6 :)

Allah belanı vermesin cm 01-02.

ardından fifa 99, doom 95, sensible soccer 1.

iddaa oynardım

tabiki sayısal, iddaa falan filan.

Para kasmak falan klasik şeyleri geçersem, sonucundan emin olmadigim için yapmadigim şeyleri yapıp yapıp sonuca göre geri alırım. Yada sonucundan korkup yapmadigim seyleri bi sefer yapıp geri alirdim böyle adam öldürmek falan

Uzunu indiririm.

elbette sayısal, ayda bir.
bir de sonuçta aynı yaşta kalmak mühim ayda 10 kere mutlaka normalde yapmaya vaktimin olmayacağı şeyleri yapar sonra geri dönüp devam ederim. çok güzel yaşadığım günleri net tekrarlarım.

Rock n roll nickli teyze

u, j, recep tayyip erdoğan, rock n roll, Frederick Co

ayrıl coco +1 her gördüğümde gülüyorum

en sevdiğim de minik donut canavarı çok şirin

vincent en nefret ettiğim isim. tanımıyorum sizi ama bana birini hatırlatıyo görünce iğreti geliyo söylemeden edemedim.

şu ayrıl coco olayını bir tek ben mi bilmiyorum :D

Vedat chili peppers

sağolun arkadaşlar ben de kendi nickimi çok beğeniyorum :)

teoridefeminist pratiktegeysa güzel. Bir de karacigerim vur kadehlere var, sanırım gördüğüm en yaratıcı nicklerden. :)

En çok minik donut canavarı ile senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin'ı seviyorum. Donut şirin, diğeri çok komik.

ben niye kimsenin nickini bilmiyorum lan! Nicklere bakıp da aklında tutan varmış. Respect hepinize.

ben sade ve güzel kombinasyonu olan nickleri seviyorum:

tuborg yeşili, yapma volkan, sacmalama istersen gibi.

bunların dışında "mea maxima culpa" var bi de.

proletarier aller lander vereinigt euch
kominist değilim ama seviyorum yine de

fraise

neferkitty

minik donut canavarı (böyle 3 4 yaşında tatlı kız kardeş/kuzen geliyo gözümün önüne tatlı tatlı böyle)
neferkitty
himmet dayi

Ayrıl coco komikti

Fuck. Nereden aklına gelmişse artık

En güzeli ayrıl coco...

cok guzelsin gitme dur vardi, onun nicki gorunce cok hosuma gitmisti, kitabı bilmiyordum (bkz: cahillik rulez)

hope ender'i de seviyorum nedensiz bir sekilde, sanki iki kelime birbirine bu kadar uyabilirmis gibi.
celeron 300a'yı da seviyorum aklima gelse ben alirdim, bu da hope ender nickini sevmemin sebebi gibi :d
devorgilla the gunslinger'da cok guzel, farkli bir havasi var.
son olarak da bryan fury ve cosmicstring

@6 yasimdan beri metal dinliyorum
---------------vs----------------
@gencliginde metalci dovmus hikmet amca

@high hopes of the sozluk
@tepedeki psychedelic adam

cosmicstring +1
:)

minik donut canavari, her gördüğümde şöyle oluyorum : ^.^

bunun okul bölüm ile ilgili olanı da vardır muhtemelen. zamanla asosyalleşmek mümkün. kendi adıma insanlardan hiç hoşlanmıyorum. hiç bir zaman da pek hoşlanmadım.

yalnız olmayı sevenler var yani bir de.

onların da kendi aralarında arkadaş gurupları var.

asosyal diye genelde kalabalık ortamlardan kaçan ve kendi başına kalmayı seven insanları kastediyoruz. belki kaygı seviyesi artabilir kalabalık ortamlarda vs.

asosyal olmanın sebebi bence tamamen para. okulmuş, sınavlarmış yok arkadaş çevresi yokmuş sadece bahanesi.

kakao yanılıyor.
param olsa da vize final dönemleri çok yaklaşık olunca kitleniyorsun.quiz ödev eklersen buna komple ölü vaziyetteyiz.

utangaç olmak

benim bir arkadaşım var tasvir edeyim:

öss'de ilk 100'e girdi EA2 puanıyla. GSÜ Hukuk kazandı, uzatmadan bitirdi. King's College'da yüksek lisans yaptı, uzatmadan bitirdi.

Tanıdığım en donanımlı, ve en olmasa da orta düzeyde sosyal insanlardan biridir. Asosyallik tanımının yakınından geçmez özetle.

Burayı okuyorsa: "Naber lan yarram?"

üniversiteyle alakası yok bence. ablam tıp okuyor mesela benden kat kat sosyal. ders falan pek çalışmam. ama asosyal derecesindeyim. genel olarak neden şu en azından benimiçin cdn.iwastesomuchtime.com

@kakao'nun kafası neyse bende ondan istiyorum.

bir insan arkadaş çevresi/ortamı yapamdıysa parasının olup olmaması bir şeyi değiştirmiyor. kendimden biliyorum.

Bazı insanlarda çocukluktan itibaren varolan çekingenlik ilerleyen dönemde sosyal çevreden tamamen geri çekilme olarak gelişebiliyor.
Bazılarında aradıkları sosyal çevreyi bulamamak sosyal olarak geri çekilmeyle sonuçlanıyor.
Bir diğerinde insanlardan ya da farklı bir deyişle toplumdan nefret etme olarak baş gösteriyor.
Bunlar aklıma gelen örnekler sadece. Asosyallik için belirli bi nedeni vardır diyebileceğimizi sanmıyorum şahsi olarak. Pek çok farklı etken mevcut.

öncelikle insanın kişiliği etkiler.
üniversite ortamı bunu azaltıp, çoğaltabilir.

asosyallik baska bir sey. kisi istedigi halde firsat bulamadigindan sosyal olmuyorsa bu asosyallik midir?
kendi adima, asiri sosyallikten uzmanlik sinavina calisamiyorum. ama 2.derece arkadaslarim calistiklari icin disari cikmayan kimseler ve bu onlari asosyal yapmaz

gercek asosyal hic gormedim. o kim ise harbi asosyalmis

örneğin ben güzel sanatlarda okuyorum yani öyle teknik ya da çok zor bir bölüm değil. aksine en rahat, sosyal ortama sahip fakültelerden :D buna rağmen asosyalim

Kişiliği asosyal olabileceği gibi dönemsel asosyal de olunabilir. Asosyalliği de önce bir düzgün tanımlamak gerek, burada okuduklarımdan tanımın ikiye ayrıldığını düşünüyorum. Asosyal dediğimiz insanlarla konuşmaktan çekinmek veya insanlarla iletişim kurmayı istememek midir, dışarı çıkmak veya dışarıda eğlenmek istememek midir? Asosyal kelimesinin tanımı, çevresi ile yeterince kaliteli iletişimde bulunmama olarak geçiyor, ben de bundan sonrasında tanımı böyle ele aldım. Dolayısıyla iki grup da asosyalliğe girebilir.

Bu karakter özelliği olabilir, insanlarla konuşmayı sevmeyen ve içine kapanan bir kişi asosyal olabilir. Bu grubun para ve pulla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Ya da bu iletişmeme isteği dönemsel olabilir, bir kötü olay sonrası kimseyle konuşmayabilir insan. Zamanla da değişebilir. Gençken fıkır fıkır olan insanlar, yaşlandıklarında durulup insan görmek istemez hale de gelebiliyor. Burada uç durumda antisosyalliğe gidebilecek bir kişilik özelliği olabilir.

Bir de "durumu olmayanlar" var. İşsiz insan kiminle buluşsun, kiminle gezsin ve bir gezişinde 30-40 TL'lik bütçe ayırabilsin. Kişi asosyal falan değil ama mecburen asosyal. Sınavlar veya iş de dönemsel asosyal yapabilir insanı. Çoğunlukla benim asosyal olduğum dönemler de işin yoğun olduğu, programımı bir türlü yetiştiremediğim, "Keşke gün 30 saat olsa, iş saatlerinden de uzasa bile razıyım" dediğim dönemler. Ki o zamanlar bile iş arkadaşlarınla sosyalleşebiliyorsun, birlikte yemeğe gidebiliyorsun, aciz durumunuzla dalga geçebiliyor ve stresini atabiliyorsun. Final döneminde kişinin dibi tutmuş, "Anam da anam" diye çalışırken nereye gezmeye vakti geçirmeye gitsin. Bu da kimseyle yeterince iletişmiyor anlamına gelebilir, grup halinde çalışıyor olabilir birileriyle, yeterince iletişimsiz olduğu anlamına gelmez her zaman. Sosyal olmak için dışarıya çıkılmak zorunda değil her zaman.

"Hadi, gel çıkalım" dediğinde, "Olmaz, çalışacağım" demek gerçek bir asosyallik değil. Geçici ve dönemsel bir asosyallik. Asosyal bir kişilik ile durumsal nedenlerle asosyallik arasında fark var.

Üniversiteyi bir enstrüman üzerine okumuştum, dolayısıyla istemesem de insanlarla görüşme sürem kısıtlandı. Lise de öyleydi gerçi. Böyle böyle baktım ki yalnızlığı seven biri olmuşum. Ama asosyal demek istemiyorum. Çünkü onda bir isteyip de yapamamazlık var gibi geliyor. İşim olmadığı zamanlarda tek başıma olmayı severim ya da 1 kişi olabilir yanımda. Tercih meselesi.
Asosyal insanlar bir şeyle çok fazla meşgul olan insanlardır. Tam tersi hiçbir şey yapmayanlar da asosyal olabilir. Bazıları toplum tarafından itilir, bazıları da bahsettiğim gibi mesleki durumundan dolayı. Ama kafa adamlardır -kihkih-

4 5 tane oyun aldım steamden. 2sinin orjinal alınması gerekiyordu multiplayer için. diğerlerini önceden torrentten indirip çok beğendim. yapımcılara hakkını teslim edeyim diye aldım :D fakirim. zengin olsam torrent falan uğraşmam direkt steamden alırım. pek oynamasam da torrentten indiriyorum oyunları.

Biri hırsızlık, diğeri parasını verip almak.
Hırsızlık yapmak isteyen torrent kullanabilir.
Zevkin bu tip muhabbeti olmaz. Parasını verirsin, oynarsın. Paran yoksa oynamazsın.

denen şeylere ek olarak bir süre sonra alışkanlık oluyor. şöyle ki; korsan oyun oynayasın gelmiyor kendini kötü hissediyorsun. hırsız gibi.

1- Torrentten indirdigin oyunla online oynayamiyorsun.
2- Crack-guncelleme filan ugrasmak zor geliyor.
3- Steam/benzerleri sayesinde oyunlara cok rahat erisebiliyorsun, eskiden erisim cok zordu.

çünkü %75 indirim ve enpara iadesiyle 3-4 liraya çoğu oyunu çıktıktan 1-2 sene sonra alabiliyorum. parayla oyun alabilecek durumum var. oyun firmalarının da para kazanması gerekiyor. türkiyede oyun sektörünün gelişmesi gerek. orjinal alınan fmler sayesinde artık adamlar türkçe dil desteği ekledi oyuna. korsan fm oynayıp 2 sezon sonra bug ve hatalar yüzünden oyuna devam edemeyenleri görüp götümle gülüyorum. bunlaın dışında oyun arşivi yapmak hoşuam gidiyor. cloud olayı çok güzel, farklı şehirlere seyahat durumum olduğu için masaüstü bilgisayarımdaki saveime laptopumda devam edebiliyorum.

ea ve ubisoft oyunlarını oynamak isteyince steamden alacağıma korsan indiriyorum ama kıllığına.

öncelikle korsan da kullanıyorum steam de. ama korsan kullanacak olursam bundan birilerine para kazandırmam. torrentten indiririm. neden steam olayına gelirsek, tüm oyunlar elimin altında güncellemeleriyle uğraştırmıyor falan. zaten şu sıralar oyunlr buglı çıkıp ilk gün güncellemesiyle yada sonraki güncellemelerle adam oluyor. patch/update takip etmek zor.

steam hesabımda 150 civarında oyun var, nerdeyse hiç korsan oyunum yok, oradan alıyorum iniyor ve direk oynamaya başlıyorum. crack patch ıvır zıvır uğraşmıyorum. ayrıca multiplayer ve steam workshop gibi artılarıda cabası. oyunu kaybettim derdin yok, hepsi kütüphanende. screenshot arşivin, kaç saat oynadığın, communityler vs. hoşuma gidiyor. Bunlar gibi nedenler ve korsanın multiplayer seçeneği olmaması ayrıca virüs tehtidinden dolayı 7-8 yıldır hiç korsana başvurmadım...

korsan alıp oynanacak oyun neredeyse kalmadı. oyunlar çok büyük oranda online özellikler içeriyor. Bu özellikler crack ile çalışmıyor. dolayısıyla pek çok güzellikten mahrum kalıyorsunuz. Bir de örneğin server a bağlanacaksınız crackli oyun bağlanmıyor. abuk subuk yerlerden saçma sapan ve güvensiz bağlantılar yaparak oyun oynayacam diye uğraşıyorsunuz.

Crack olayı ayrı bir dert. çoğunun içinde artık trojan yüklü.

Peki neden steam. Steam bütün oyunları tek çatı altında topluyor. Oyunu indirdim kurdum crackledim derdi yok. Install a bas. yüklenmesi bitince play a bas oyna. Hepsi bu. Orjinal olduğu için hiç bir noktada sıkıntı çıkmıyor. stabil, güvenli, derli toplu ve de pahalı değil.

Biz ülkece korsana o kadar aşinayız ki 10 lira bi yazılım için pahalı geliyor. Buna pahalı diyen adama baksan günde 10 liralık sigara içiyordur. Bir yazılım alıyosun o fiyata aylarca yıllarca kullanıyorsun. Hiç de pahalı değil esasen. ben steam i kullanmaya başladığımdan beri bilgisayarın içerisinde korsan başka bir yazılım bulundurmuyorum. Diğer yazılımları bile parasını verip satın almaya başladım ki işletim sistemim de lisanslı. Bu korsan işinden kurtulunca muazzam rahat ve işlevsel oluyor yazılımlar.

vardir. youtube'da bi video izlemistim. adam dolari katliyor baya, sonra yutuyor, parayi butun vucudundan gecirip diskiliyordu. sonra da evsizin birine vermisti.

bence asil sorgulanmasi gereken varlik, bile bile boklu 100 lira'yi yerden alanlardir:)

social experiment! videoya çekmiş olabilirler. yakında izlersin.

evet, muhtemelen videoya çekilecektiniz veya çekildiniz. yoksa durup dururken boklu para ne arar yerde.

videoya çekildiysen de utanma sakıp ağa bile yaşasaydı alırdı o parayı.

discovery channel yada nat geo'da izlemiştim aynısını.

adam ünlü oldu lan :D

Bakan biri olsun olmasin alinmaz o para... sorgulamaya da gerek yok bence binbir turlu insan var.
Gerci kendi tuvaletime dusursem parayi evde, dusunmeden alirim.
Param sokakta boka dusse de alirim belki kararsiz kaldim. Miktarina bagli ya da o paraya ne kadar ihtiyacim olduguna.

o diil de böyle böyle ne paralar geçiyor her gün elimizden. ıyyh!

Ben de havada uçuşan 200 tl buldum ve aldım. Etrafta kimse yoktu, sabahın köründe. Cebe attım valla yalan yok.

Havada ucusuyorsa havada karada kaparim o ayri :)

ben altunizade'de 50 lira bulduydum yağmurlu günde çamur doluydu üstü, önce almayacaktım video falan diye, sonra aldım ama etrafa bakıp para sizin mi demek için. sonra napıyorum lan ben kime sorsam para benim der deyip aldım gittim. bir yerde videom çıkarsa videoyu çekenin önüne 200 lira atmayı düşünüyorum, ne yapardı acaba.

Hayatım boyunca yerde 5 lira bulmak dışında hiç para bulamadım lan :(. Ne şanslı tipler varmış meğer. 50-100 lira bulsam sayısal çıkmış gibi sevinirim herhalde, ne yapacağımı şaşırırım o parayla. İlginç bir psikoloji.

www.comodo.com

www.opennicproject.org
www.neustar.biz

"f2 + ctrl C + esc + sağ(duruma göre yön tuşu sol aşağı yukarı olarak değişebilir) ok tuşu + f2 + ctrl V + enter"
sonra yine en başa.

bulduğum en kısa yöntem buydu, ama sorsan detaylı aradın mı diye cevabım hayır olurdu. çünkü başka bir çözüm olduğunu nedense düşünmüyorum.

altyazılar direk 97945641.srt tarzı değil de film ismini içeriyorsa herhangi bi dili biraz bilen biri(arkadaşınız falan) bu işi yapıcak bi program yapabilir bence.

altyazılar dediğiniz gibi fakat yapabilecek birini tanımıyorum.