Et şiş, tavuk şiş ve diğer ızgaralıklar.

valla humus yapsam yanına birkaç meze daha yapar ufaktan bir rakı sofrası kuarım. olmaz dersen, köfteyle iyi gidebilir.

pati +1

Meze takılın hocam alkol kullanıyorsanız. haydari, rus salatası, meyve, çiğ köfte, sarma vs

bunu yap, humusla servis et.

www.northmiznon.com

Az once humus yedim, yaninda da fava ve kasarli mantar vardi.

ben baalığın yanında yiyorum daha çok. ve birde humusu kuru domatesli yapmayı dene, efsane oluyo.

anaa evde kuru domates var kaç zamandır ne yapçam bunları diye düşünüyodum kara kara. sağolasın çok iyiymiş.

kuzu yaprak ciğer.

katlanır yerleri rahatsız edebiliyor, büyük not alın.

çok pahalı. küçük bir ilçede yaşıyorsanız daha ucuza uygun bir şey bulursunuz.

acayip terletir.

ne olur ne olmaz diye işkur üzerinden başvur. bak bakalım sonuca.

Basvur buyuk ihtimal çıkacaktır

işsizlik ödeneği aldıktan sonra en az 600 gün prim yatmış olmalı. yani çıkmaz.

ancak şöyle bi durum var. işverenin iyi niyetliyse ve firma tümüyle kapatılmıyosa ücretsiz izine çıkabilir, işverenin e-devlet üzerinden kısa çalışma ödeneğine başvurabilir ve kısa çalışma ödeneğinden faydalanabilirsin.

bu arada eğer işten mecburen ayrılmak durumundaysan her ihtimal karşın yine de e-devlet üzerine işsizlik ödeneğine başvur. yakın zamanda istifa ettikten sonra hak kazananı bile gördüm. normal şartlarda bu ileri tarihte anlaşıldığında faiziyle birlikte geri alınıyo ancak pandemi dolayısıyla hatalı ödemelerin geri alınmayacağına dair işkur yakın zamanda açıklama yaptı.

umarım faydası dokunur. saygılar.

“Son 120 gunum kesintisiz
Is cikis itibari ile geri 3 yil icinde 700 gunum var”

Hak edersiniz.

@johnnie w senin dedigin dogruymus.

Internete yazilacak dogru soruyu da ogrendim.

3 yil icinde 2.kez issizlik maasi alinabilir mi?

Cevap kisaca hayir.

dediğim gibi kısa çalışma ödeneğini dene. ücretsiz izine çıkacağın için bu durumun işverenine de bi maliyeti söz konusu değil. en kötü ihtimalle şimdiden başvuruyu yapın, sonrasında iş yerinin kapanışı verilsin.

arabalardan ve ekonomiden pek anlamam; ama bir vatandas olarak sunu rahatlikla soyleyebilirim. turkiye'de bu saatten sonra hicbirseyin fiyati dusmez. kaldi ki ortada kitlesel bir fiyatlandirma var. milyonlarca kisinin hadi fiyatlari dusurelim diyecegini sanmiyorum. hele ki bu isi gelir kapisi olarak goren ac insanlarla doluyken.

Bence önümüzdeki yaza kadar tekrar bir zıplama olmaz diye bekliyorum. Önümüzdeki aylarda şimdiye göre hafif bir düşme olabilir ama fiyat bazında %10 olmaz diye düşünüyorum.

Alacağınız aracın fiyatı yüksek değilse (300-400 bin filan), bence beklemeye değmez. Uygun aracı zaten bir iki günde bulacaksınız diye bir şey yok. Ben olsam aramaya başlardım, istediğiniz ve içinize yatan aracı bulursanız, 3-5 bin lira için beklemezdim.

Temiz ve kısa sürede masraf çıkartmayacak aracı bulmak çok daha önemli.

hani bir laf var alan yok satanı şey edeyim diye :) faizler düşükken peynir gibi araç satılıyor, satıcılar talep geldikçe ve sıfır km. otomobil olmadığı için fiyat arttırıyorlardı. misal bende aracımı satılığa koydum. aynı model ve benzer km ve özellikte araçların en yükseği 130 -135 bin tl ise ben 120 bin tl rakam yazdım. 2 aydır arayan kişi sayısı sadece 1. uzun zamandır favorilerime aldığım araçlar satılmadı ve satıcı götüm götüm 500 -300 tl fiyat indiriyor. yani piyasada son 1.5-2 aydır durgun. tekrar bir zıplama yaşanmaz ama fiyatlar çok da düşmez.

Döviz ve virüste kötüye gidiş olmadığı sürece seve seve düşmek zorunda.

100bin TL fiyat yazmış adam fiyatını 80bine 70bine çekmeyecek, kıyı kıyı 95e falan indiren olur belki. ama dolar ve/veya enflasyon oranında bir artış da olmaz. yani reelde inmiş olur. bu sene 100bin olan, seneye de 100bin olur.

@cos2s2 ben de bu düşünceyle bir sene beklesek mi diye düşünüyorum, şu ortamda fiyatın artmaması da düşüş demek aslında. ihtiyacımız da acil değil.

Yalnız favoriye eklediğim ilanların ikisi son bir ayda fiyatlarını parça parça toplam 10 bin TL düşürdü (190 bin - 210 bin TL civarındaki araçlar).. 15 ilan eklemişim, 3'ü satıldı. Geri kalan 10 ilanın da satma niyetlerinin olmadığını, ortamdan faydalanıp bu fiyatlardan satılıp satılmayacağını denediklerini düşünüyorum açıkçası.

türkiye'de fiyatlar düşmez. en iyi ihtimal sabit kalır. insanımızda katır inadı var. 2 sene sabit kalsa enflasyondan fiyatı %30 düşmüş olur zaten.

2020 başından beri bu fiyatlar düşer çok yüksek dedim. kesin düşer, düşecek diye araba değiştirmeyi erteledim. mart ayında sıfırı 170 bin civarında olan araç şu anda 300bin küsürlere satılıyor ve boş paket. Bu dolar kuru ve vergi mantığı ile sıfırların düşeceğini sanmam. İkinci elde kış ayları, kredi faizlerinin artması falan talep azalırsa biraz düşecektir, ama bu düşüş en fazla %20 civarlarında olur. Eğer paranız hazır ise ikinci elde fırsat araçlarını takip edip uygun bulduğunuzu alın derim ben.

mesleğinizi ya da ne iş yaptığınızı bilmeden konuşuyorum. bence şu anda araba alma zamanı değil, hele hele ihtiyaç değilse hiç değil. insanları işten çıkartmasalar da, maaşlar tam yatmıyor, kısa dönem ödeneği bilmemne.. sağlam dediğiniz sektörlerde bile millet batıveriyor. dolar altın borsa vadeli mevduat vs paranızı saklayın derim.

piyasada hareketlilik azaldı evet, bundan dolayı da elden çıkartmak isteyen vatandaş ilandaki fiyatı azar azar düşürüyor. fakat bu fiyatların düştüğü anlamına gelmez. yüzde on bile sayılmaz bu bahsettiğiniz düşüş, ki bu da piyasanın hareketsizliğinden.

kış ayları geldiğinde zaten piyasa durgunlaşır, en az şubat mart aylarına kadar da durağan geçer. havalar azıcık düzelmeye başladığında talep ve dolayısıyla fiyatlar artar.
yani bence almaya kararlıysanız çok fazla da beklemeyin, sadece almak istediğiniz/takip ettiğiniz araçların tüm artılarını eksilerini iyi incelemeye çalışın ki bunca çaba ve kafa patlatmanın sonucunda hayal kırıklığı yaşamayın.

otomobiller en yüksek fiyatındayken bu ülkede satış rekorları kırıldı ve çoğu bayide araç bulunmuyordu. buradan tahmin yürüt, sence düşer mi fiyatlar?

risk grubunda değilseniz ve eşinizin izole olabileceği ayrı bir oda varsa; işinizi oradan da yapabiliyorsanız bence gidin. olay kötü günde de yanında olmak değil mi :/ (evli değilim). bilemedim, uzaktan konuşuyoruz burada. bence cevabı en iyi siz bilirsiniz.

nickie +1 ama şartlar önemli sizi ve sağlık durumunuzu bilemiyoruz

Nein. Ne kadar ayrı oda da olsa, size de geçme ihtimali çok yüksek. Siz hasta olursanız da eminim kendisi daha çok üzülür, onun yüzünden olduğu için Bol bol teelfonla konuşun. Gece nefessiz kaldigınsa gorüntülü bir şekilde uzaktan yanında olun, arasin sizi. Telkin edin. Ama gitmeyin.

Bunu soruyor olman bile garip bence. ben bulaşacak olsa bile giderdim.

Hayır tabi ki. Sana da bulaşırsa ve sen ölürsen mesela o zaman eşini o vicdan azabından kim kurtaracak? Sen teklif etsen bile onun gelme sakın demesi lazım.

Şu bulaş işini allah rızası için ciddiye alınız. Evet sevdiklerimizden uzak kalmak, zor zamanlarında yanlarında olamamak kötü ama bu da olağanüstü bir durum. Herkesin kendi sağlığı söz konusu, herkesin görevi öncelikle kendisini korumak ve etrafı için risk yaratmamak. Her türlü giderim, ağzından bile öperim falan diyenleri anlayamıyorum.

Çevremde 14-84 yaş aralığında 20’den fazla enfekte oldu. Kimsenin öldüğünü görmedim. Evet korkutucu olabilir ama abartmaya gerek yok. Her türlü giderim. Bana gelmeyen eşime de artık başka gözle bakardım. Hastalıkta sağlıktaydı hani?

Durman hata.
Sen hasta olsan eşin 1500 km öteden çıkıp gelse sana moral vermez mi? Eğer hasta olmuşsa da bunu moralle yenebilirsiniz. ayrıca en başta "iyi günde kötü günde" diye söz vermediniz mi?
Sabah ilk iş yola çıkıyorsun.

Ben giderdim. Gitmezsem içim hiç rahat etmez oldukça da huzursuz olurdum. Evet riskli evet bulaşıcı evet kimi insan rahat atlatabiliyor ancak güçten düşen ihtiyacini gideremeyecek kadar kötü olan da var. Eşiniz de nefessiz kaldığını söylemiş üstelik.

Normal şartlarda sen gitmek istiyor olmalıydın o ise gelmenin riskli olacağını söyleyerek buna karşı çıkıyor olmalıydı. Burada durum tam tersi olmuş. Eşin bozulmuş, sen doğal olarak korkuyorsun. Bence topu eşine at, korktuğunu da söyle gerisini biraz da o düşünsün.

sormanız bile tuhaf, gitmelisiniz tabii ki.
aynı evin içinde disiplinli şekilde izole olan çok var tanıdığım ve bildiğim, evdekilere bulaştıran hiç olmadı şimdiye kadar.

ama aşırı dikkatli olmanız lazım.
evi sürekli havalandıracaksınız ve o bir odada izole şekilde yaşayacak, neredeyse birbirinizi görmeyeceksiniz.
kapısına tepsiyle yemeğini falan bırakacaksınız.
kullandığı tabağı, çanağı da o kapıya bırakacak, siz eldiven ve maskeyle alacaksınız.
kontaminasyona dikkat edip eldivenle her yere dokunmayacaksınız.

evde iki tuvalet varsa tuvaletleri ayıracaksınız, yoksa da peş peşe tuvaleti kullanmayacak, havalandıracak ve sürekli dezenfekte edeceksiniz.

çok bozulmakta haklı.

Mantıksız duygusallık mı yapıyorum bilmiyorum ama aynı durumda bulaşacağını da bilsem (risk grubunda değilsem elbette) giderdim. Eşim aynısını yapmazsa da bozulurdum. Hele kişisel korkudan dolayıysa... Şöyle düşünün, sizin size bulaşacak diye bu kadar korktuğunuz şeyi eşiniz yalnız geçiriyor? Bu nasıl hastalıkta sağlıkta?

edit: aynı şeyi catch the arrow yazmış, biraz göz ucuyla okumuştum cevapları sadece, ayıp olmasın diye şöyle iliştireyim bunu.

istege bagli sigortasiz +1

Hastalikta ve saglikta,

Isterse super bulastirici olsun girer yanina yatarim.dunyanin obur ucunda olsa kalkar giderim.

Kendi acimdan dusunursem hastalansam bile soylemem,geliyorum dese direk gelme derim.bu konularda sifir kapris birisiyim hatta yanimda birileri oldunda simaracagimi bildigim icin kimseyi istemem.

Giderim ama aynı evde kalmam korkuyorsam. (Ben korkmazdım çünkü ben aynı evde annemle babama bulaştırmamayı başardım mesela kendi odamda kalarak ama korkulmasını da anlıyorum.) Otelde, akrabada, tanıdıkta birinde kalırım bir hafta. Her gün sabah akşam yemeğini, vitaminini, ilacını götürürüm. Çiçek böcek alırım, dergi götürürüm. Böyle hoşluklar güzel olur bence.

hanımcılık önemlidir.gitmezsen yıllarca konuşur.

aynı evde farklı odalarda izole olup bulaştırmayan örnekler çok.

ben giderdim. Öleceğini düşünmüş diyorsunuz bir de.

en kötü inawen +1 farklı bir yerde kalırsınız.

gönlünü kırmadan önce gitmen lazımdı şimdi kırılan vazoyu tamire gidersin ancak

burada kriter iş olmalı, ayarlayabiliyorsan hafta sonuna doğru daha az aksar herhalde
gidemiyorsan da bahanen iş olsun
seviyorsan git, o da seni daha çok sevsin

Size "git" ya da "gitme" diyemem ama ben olsam kesinlikle giderdim. Aksini düşünemiyorum bile.

ilk otobüse ya da uçağa atlayıp giderdim ona bakmak ilgilenmek için.
ben hasta olsam o gelmese de bozulurdum. insanlar birbirinden izole olarak birbirine bakıyor, yemeği vs için.

arkadaşım hasta olmuştu, kız izole oldu, anasına babasına kardeşine bulaşmadı.

o an yanınızda olmanız uzaktan bile olsa yeter.

Arkadaşımın 18 yaşındaki kuzeni risk grubunda değildi. Kısa sürede durumu ağırlaştı ve kaybettiler. Cenazesinde de bütün mahalleye yaymışlar.

Arabeksleşmenin anlamı yok. Ben gitmem. Gitmediğim için surat yapanın da derdinin ilgi çekmek olduğunu düşünürüm. Boş yatak bulma ihtimalimin şansa bağlı olduğu bir durumda bile bile gitmek intihardan farksız olur.

himmet dayi+1

Ben olsam kesin giderdim, bazı durumlarda sadece duygusal olarak düşünürüm.

bahsettiğiniz şartlar altında ben olsam kesinlikle giderdim. sormazdım bile. burdan gitme size de bulaşır diyen insanlar bence fazla bencil düşünüyorlar. sonuç olarak o sizin eşiniz ve "hastalıkta sağlıkta" beraber olacağınızın sözünü verdiniz. ayrıca böyle bir durumda siz olsanız onun gelmesi sizi daha iyi hissettirmez miydi?

mümkünse beklemeyin gidin. risk grubunda değilseniz en fazla 1 hafta hasta yatarsınız

şu saatte kadar gitmemen boşanma sebebi ben olsam boşardım

hani kuzenin, dayın, arkadaşın, sevgilin falan olsa neyse de, eşim diyorsun. insan bunu sormamalı bile bence.

yani gerekli önlemler alınır elbette de öleceksek de beraber ölelim denmez mi böyle durumda? ben de evliyim şimdi eşim hasta olsa evi terk edip otelde mi kalayım?

ben hasta olsam aileme de bulaşmasın diye kendimi ayırırım, bu başka konu ama yardıma ihtiyacı olan ve tek başına da yapamayacağını açık açık söyleyen eşine de böyle davranmaz ki insan. tuhaf yani.

yani ölümcül bir şey olsa neyse de böyle bir durumda eşim ben korkuyorum gelmem dese duruma göre boşanırdım bile.

bilimsel olmasa da, ben duramazdım.

hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde diye edilen yemin işte bu yüzden hocam. bize sorman bile garip. git gitme senin bileceğin iş tabii. ama ben olsam muhtemelen böyle bir zamanda yanımda olmayan biriyle devam edemezdim.

ben bunu sormanıza bile şaşırdım açıkçası. hayat arkadaşı olmak böyle bir şey değil mi zaten? risk grubunda da değilmişsiniz üstelik.

covidim ateş yok öksürük yok boğazda yanma yok vs vs şeklinde sırt ağrısı ile doktora gittim tomogrofiler vsler salı günü bir yatağa düştüm(02.12.2020) hala yataktan çıkamıyorum(9.12.2020) eşim olmasa çoktan açlıktan ilaçsızlıktan falan ölmüştüm kesinlikle gitmelisin
öyle ayakta atlattım ben kesin yeaaaa diyen salaklara da inanma.

Böyle soru mu olur yahu? Covid bu alt tarafı, grip. Birisi de siz ölürseniz falan yazmış.

tabiki amazon

Migros daha çok işlerini görür bence

hepsiburada ya da trendyol gayet iyi olur bence.

@co2s2

ev hediyesini nerden alayım diye sormuyor arkadaş.

ee tamam hepsiburada'dan hediye çeki alsın işte?!?

Mudo concept veya İkea.

hepsiburada veya ikeanın internet üzerinden alınan hediye çekleri nasıl alınır peki?

@ co2s2

hepsiburada'da hediye çeki satılmıyor. bilerek mi cevap yazıyorsunuz ezbere mi?

@mr.goodcat : ezbere yazıyorum. kontrol ettim. satmıyormuş :D

neden ciddiye alıyorsunuz ki?
kafaya takmamak, en hızlı, en kolay, en basit ve en masrafsız yöntem.

internetteki zavallıları bu kadar ciddiye alırsan kanser olursun :D engelle geç.

burada aktif olan bir kullanıcı bana durup dururken küfretmişti ben de engellemiştim mesela. iyice hırslandı yeni hesaplar açıp tekrar küfürler yağdırdı yine engelledim. daha da hırslandı bu sefer ekşisözlük hesabından küfretmeye başladı yine yine yine engelledim. bu tarz zavallılar engellenmekle daha çok tetiklenen iqsu düşük yaratıklardan ibarettir. ciddiye alıp kendini hırpalamana değmez.

Suç duyurusunun masrafı yok, olayı anlatan kısa bir dilekçe yazın detaylı. Verin savcılığa. Gerisini o düşünsün, uzlaştırmada para istersiniz daha

savcılığa şikayet dilekçesi vermeniz gerekiyor ücretsiz zaten uygun görülürse dava açılıyor amma velakin ben daha geçenlerde savcılıkta sıra bana gelsin diye 4 saat sıra bekledim sonuç takipsizlik.
çok nadir sonuç alıyor o davalar.
20 gün uyuyamadım, sinirden kafayı yedim sonuç sıfır. onu takmamak en etkili ceza. masal gibi gelir belki size ama cidden elden başka şey gelmiyor adliyeler dolup taşarken öyle klavye delikanlılarının sana bana dediği çok dikkate alınmıyor.

ceza davaları için maddi imkana gerek yok. Para ödemeden şikayetçi olunabilir.

Online işlemlerden veya mobil uygulamadan yapılmıyor mu?

müşteri hizmetlerini arayın öyle ya da böyle size bir yol göstereceklerdir. şu anda arayabileceğiniz bir yöntem yoksa, skype üzerinden ya da benzeri bir "sip" üzerinden kredi alın ucuza arayın. ya da türkiye'de birisi sizin yerinize arasın

ekşi sözlük iş ağında çokça görüyorum. çoğu da iddialı.

derdinizi alayım. derman bulmaya çalışayım?
:-)

instagram ve facebookta pide dükkanımın tanıtımını yapmak ve yüksek sayıda kullanıcıya ulaşmak/görüntüleme almak istiyorum

Öncelikle hayırlı olsun umarım iyi bi meblağ kazanırsın,

Valla bence çalışma nerden soru gelceği belli değil çünkü, umarım 3 dil biliyorum ODTÜ mezunuyum, london school bitirdim diyip ilk soruda elenenlerden olmazsın :)

genel kültürü falan boşver. kısıtlı zamanını heyecanı yenme konusunda değerlendir. çok daha faydalı olur.

çalışılacak bir şey yok, jokerleri nerede nasıl kullanacaksın, emin olmadığında ne yapacaksın vs. onu düşünebilirsiniz.

kilit 2-3 kelime ile cevabı çıkacak konuda telefon jokerini kullan bence, bilgisayardan bakacak nasıl olsa aradığın kişi. onun haricinde seyirci jokerini genel kültür sorularında takılırsan kullan derim.

milliyet larousse bul çalış.

bence son 1-2 yılda çıkan ilginç haberlere bakabilirsiniz. Maymun neden hayvanat bahçesinden kovuldu gibi bir soru çıktı geçenlerde, denk gelip okumazsanız bilme ihtimaliniz yok. Onun dışında çalışarak işin içinden çıkamazsınız. Bol şans :)

Genelde Sabah'ta çıkan abuk subuk haberlerden soruyorlar. Bir de, telefon jokerlerinize söyleyin, önlerinde Google açık olsun. Siz de soruyu aramalarına yardımcı olacak şekilde okuyun. Ben olsam, eski Türk filmlerine , biraz da tarihe çalışırdım. Başarılar!

herhangi bir baraji gectikten sonra ve jokerlerin de varsa, soruyu bilmediginde cekilme ve mutlaka jokerini kullan, ya da jokerin kalmadiysa cevabi salla, cekiliyorum deme

bir de telefon jokerlerne mutlaka int. basinda olmalarini tembihle, soruyu kisa oku gereksiz ayrintilari es gec, A-B-c-d demeden direkt siklari soyle

hocam bence kumaş çeşitlerine bakın.

edit: dediğim yerden soru gelir ve bilirseniz 100 lira alırım

@purrp gelirse soru senden bahsedicem dhsha

yayin tarihinden bir gun once buraya yaz da biz de izleyelim. kim oldugunu soylersin

yarı yarıya ve %50 jokerin ikisini birden ikinci barajdan sonraya sakla. bunla elinde olduğu sürece 1 sorun garanti olmuş oluyor. ayrıca ikinci baraj sorusundan bir sonraki soruda risk al, doğruysa da yanlışsa da joker kullanma çünkü kazancın kaybından daha çok oluyor (risk yönetimi)
ayrıca telefon jokerlerinden birine beni yazabilirsin :) spor, genel kültür ve googledan bişey arama konusunda iyiyim.
ben izlemiyorum ama hangi gün yarışacaksan buradan bildir de izleyelim.

bilgi yarışmasından ziyade şov programı olduğu için adamına göre soruyorlar. ilginç bir tipin, seyircinin ilgisini çekecek bir hikayen yoksa bilgi sorusu olmayan bir soruyla elemeye çalışırlar. benim izlediğim bölümlerde dikkatimi çeken bir konu da şuydu. mesleğinle ilgili örneğin öğretmensen, çiftçiysen ya da bir müzisyensen ve bunu açıkladıysan 15 binden önceki kolay sorulardan biri mesleğine yakın bir soru oluyor.

seyirciye her zaman güvenmemek lazım. günlük hayattan bir soruysa yapıştır gitsin. ama direkt bir bilgiye dayalı sorusuysa güvenmemek gerekiyor.

bir de süreç hakkında bilgi verebilir misiniz? ne zaman başvurdunuz, mülakat sırası kaç ayda geldi, kaç tane görüşme oldu vs..

Öncelikle size yapılan haksızlığa karşı, daha iyi bir iş fırsatı yakalayıp daha iyi bir teklif almanız çok sevindirici.

Şirkete 9 yıl boyunca emek vermişsiniz. Üstelik anlattığınza göre diğer çalışanlara kıysla oldukça gayret etmişsiniz. Ama pandemi koşullarını öne sürerek yine de sizi mağdur etmişler. Şimdi ise iki katını teklif ediyorlar. Bence bu yeni rakam bu zamana kadar sizden kıstıkları, aslında bu zamana kadar almanız gereken miktardan başka bir şey değil.

9 yıllık kıdem tazminatı bile gözardı edip istfa kararı almışsınız. Ben yerinizde olsam yeni şirkette devam ederim.

Gidiş geliş dört saat mi???? 9 sene boşuna bile çekmissin. Cumartesi pazar dahi çalıştım diyorsun. Senin gibi kırbaç vurup çalıştıracak başka eleman bulamayız diye kosuyolardir peşinden. Geri dönmem çok manasız olur.

Her şey para değil. O cumartesi pazar çalışmaların, her gün 4 saat yol çekmen, vücudunda bir şeylere sebep olursa o zaman bunu anlarsın. Sağlık, dinlenme, kafa dinginliği filan aylık 1500 liradan daha değerli.

Biraz uzun yazacağım. Kusura bakmayın. O yüzden şunu aradan çıkartayım:
@elorelia 4 saat istanbul için çok da abartılı değil.

Soruya cevap: Şu anlanttığınız o kadar tipik bir durum ki. Mevcut durumdan daha iyi teklif aldığınızı okuduğumda ben rahatladım açıkçası.

Maalesef kurumsal olmayı beceremeyen neredeyse tüm firmalarda bu "ağlamayana meme yok" yaklaşımı söz konusu. Ne zaman istifa etseniz hemen kesenin ağzını açıyorlar. Ama firmaya bağlılığınızı gösterirseniz hemen kırbacı çıkarıp sırtınıza vurmaya başlarlar.

Ben de 4 yıl önce benzer durumu yaşadım. Ayrılmak istediğimi ve iş teklifi aldığımı bana çok yakın olan müdürüme söylediğimde "gitme, seni ekip lideri yaparız. maaşın da 7,5K olur." dedi. O zaman aldığım maaş da 4,5k idi ve aldığım iş teklifi de 5k idi. %50 daha fazla maaş ve ekip liderliği olduğu için kalmayı tercih ettim. Sonuçta ne mi oldu? Maaşımı 6,1K yaptılar. İtiraz edince 6,75K yaptılar. Ama söz verilen 7,5K hiç olmadı. Ben gelen teklifi de reddettiğim için bu şekilde 1 yıl daha çalıştım. Bu 1 yıl ekip liderliği süreciydi ve verilen diğer sözlerin hiçbiri tutulmadı.

Ekip lideri yaptıklarında diğer ekip liderleriyle aramızda iş paylaşımı yaptılar. Resmen bir arkadaşa 1 müşteri, bana 5 müşteri verildi ve gerekçe olarak o 1 müşteri için "ama o müşteriye ait işler çok yoğun biliyorsun" dendi. Halbuki ekip lideri olmadan önce o müşteri de bendeydi ve tam aksine bende kalan müşterilerden daha yoğun değildi. Neyse ben bu durumu "bu 5 müşteriyi kabul ederim ama o arkadaş işten ayrılırsa sakın bana gelip o müşteriye de sen bak demeyin." dedim. "Yok canım olur mu öyle şey." deyip paylaşımı yaptılar. O arkadaş 1 ay sonra istifa etti ve onun müşterisini de bana verdiler. Ben daha önce söylediğimi hatırlatınca "ya zaten o müşterinin işleri daha rahat biliyorsun sen çalıştın vs." dediler :) O işi de aldım ama daha bir sürü verilen söz tutulmadı. O sürecin sonunda ben yeni bir iş buldum. Maaşı 6K idi, yani daha düşük. İstifa ettim. İki tane patron var. İkisi ayrı ayrı konuştu. Biri ayrılmamam için 9K maaş teklif etti. Tesadüfen o da aldığım tekliften %50 fazlaydı. Ancak bu kez kabul etmedim. Aldığım en doğru kararlardan biriydi istifa.

Özetle: size o 10K maaşı verdiklerinde kırbacı da eline alacak amirlerin ve "o kadar maaş alıyorsun bu işi de yap." diye her şeyi sana kitleyecekler. Ben olsam diğer işi seçerdim.

yeni işinizde başarılar dilerim.

bu işlerden pek anlamam, maaş haricinde 'tazminatı yakmamak' beni cezbediyor.

değiştirin, 9 sene emeğinizi sömüren bir yer siz gitmeye karar verince mi emeğinizin karşılığını vermeye karar vermiş?

ayrıca gidiş geliş süresi baya fark ediyor, ben kesin değiştirirdim. zaten iş arkadaşlarınız da iş arıyormuş, sürekli artan bir iş yükünüz olacak.. kesin değiştirin.

Cok net yeni ise gecerim.

Tebdili mekanda ferahlık var. Hayırlı olsun yeni işiniz. Başarılar..

Umarım yeni iş teklifini değerlendirirsiniz. Beden ve ruh sağlığınız paradan çok daha önemli, kıymetli.

Yeni is cok daha iyi. 10K ile 8K arasinda fark var ama
1) Hem gunde 4 saat yol icin degmez
2) Hem de ben olsam o aradaki farki gereksiz harcamalardan sundan bundan kisarak tasarruf seklinde karsilarim. Bos zamaniniz artacagi icin harcamalarinizi daha zinde ve rahat bir sekilde planlayabilirsiniz. Yani onceki isinizin bir artisi yok.

Arkana bile bakma, öncelikle hem para herşey değil, mevcut tempoyla çalışmaya devam edersen sağlığından kaybedeceksin bir müddet sonra. Ayrıca benzer hikayeleri çok duydum, daha öncesinde sana insanca davranmayan şirket sonrasında da değişmeyecek, şu an muhtemelen paçaları tutuşmuş durumda ama seni yedekledikleri ve sana ihtiyaç kalmadığı anda direkt mobbing başlayacak. o duruma gelene kadar da günde 15 saat çalıştırmaya devam edecekler, itiraz edersen sana o kadar zam yaptık hala şikayet ediyorsun diye her seferinde aldığın parayı başına kakacaklar.

merhaba hayirli olsun

10k gercek olsa bile is gunu izin gunu ayrim yapmaksizin calisiyorsunuz. aradaki 2k (hatta 1,5) icin dusunmeye karar verdiyseniz yukardaki cevaplar gibi siz kabul ettiginiz anda sozunde durmamasi durumunda bir sey yapamazsinuz ve size su an cok kiymet veriyor gibi gorunseler de aninda degisecektir durum.

neyse diyecegim suydu aradaki fark sizi kiskirttiysa kalmak icin, haftasonu baska iste calisin o mesailerin yerine ek is bulsaniz inanin bin kat daha iyidir.

yukarıda belirtilenlerin hepsini geçseniz bile en önemlisi bence iş ahlakı bakımından etik değildir. yeni işinizde başarılar.

böyle durumlar dahil, iş hayatında duyguya yer yok. kin tutmayın, önünüze bakın. size şöyle yapmış, ee ben de böyle intikam alırım, demeyin.

burada zaten yeni işin şartları daha iyi. 4 saat yol, maaş farkıyla ödenmez. ya şirkete yakın yere taşınacaksın, ya da olmaz o iş.

bu arada, bu şekilde tehditle maaş artışı yapan yerler çok. kurumsal olanı da olmayanı da yapar. ben mesela geçen sene böyle yaptım. ben giderim demedim ama maaşlar çok düşük, işten ayrılmalar başlarsa ne yaparız, çok zorlanır şirket dedim :) kendim için, şurası şu kadar maaş teklif etti kabul etmedim dedim. herkese %x yapılan zam bana 2x yapıldı.

yani, to sum up; diğer şartlar aynı, maaş 8k vs 10k olsaydı olduğum yerde kalırdım. anlattığın şartlarda, yeni işe geçerdim.

10k maaş ile max 1 ay daha mutlu olursunuz. çekin gidin yeni işe. iş yükünüz yarı yarıya azalınca çok daha huzurlu mutlu olursunuz emin olun

benzeri sorulmuştu, cevapsa şuydu:
sana, vaktinde kötü davranan, iyi davranma vaadinde bulunursa inanır mısın

Ikilemde bulunacak bir sey yok. Cumartesi pazar calisma ve yolda gecen 4 saatin parasal karsiligi olamaz. HIc bir isinizde bunlari kabul etmeyin.Bunlari cekmek zorunda kalirsaniz da hemen kacin o isten. Kesinlikle yeni is.

Cevaplar için çok teşekkür ederim. Ist8fami verdim almadılar. Pazartesi noter üzerinden göndereceğim.

Ayrıl coco. Hayırlı olsun

Bu arada gider gosterecegim icin faturayi da almam lazim, ceza yetmez.

Kendisine söylesen "bak fatura kesmezsen şikayet ederim" diye, bir gün sonra gelir o fatura eline.

Havale ve kredi kartıyla yaptıysan zaten mecburen kesecek faturasını. E-arşiv kesecekse bi sıkıntıdan dolayı kesememiş olabilir.

5000 tl üzeri ise e-fatura düzenlemek zorunda. e ihbar için intvrg.gib.gov.tr veya 189. Ceza kesilsede o faturayı kesip gönderecek.

şimdi keser muhtemelen. aralık ayına atmaya çalışmıştır kdvsini devlete daha geç ödemek için.

Adamı Samuel Vanunu kendisi tuttu. Garip gelecek ama baron olmak için bunu kullandı.

Vanunu'nun kendi oyunu.

baron olmak için kullanmadı, laz ziya'yı konseyden ihraç ettirmek için kullandı.

kirve laz ziya'ya "samuel'in karısıyla sevgilisini sevişirken kaydedip şantaj yapalım, samuel adaylıktan çekilirse sen baron olursun" diye gaz verdi. oysa kirve samuel ile birlikte iş yapıyordu. adamı da samuel kendi tutup karısıyla birlikte olmasını sağladı. laz ziya (belki de kirve) sevişme görüntülerini kaydettiler, laz ziya samuel'e şantaj yaptı baron adaylığından çekil diye ama samuel de bu şantaj konuşmasını kaydetti. ertesi gün konseyde samuel dedi ki karımın sevgilisi varmış, bunu kaydettiler ve bana şantaj yaptılar, bu yüzden adaylıktan çekiliyorum. ama bunu yapan da laz ziya'dır, aha ses kaydı. öyle olunca laz ziya'yı konseyden attılar.

adam eksik olunca yeni üye lazım geldi, polat'ı konseye aldılar ve üzerinde ittifak sağlandı ve baron oldu.

aslında hepsini polat'ın baron olması için nizamettin, daha doğrusu tapınakçılar organize etti.

Kibrit suyu +1 oyunu tapınakçılar organize etti.
Polat baron olduktan sonra samuel çantasındakileri takdim etmişti ve şöyle bitirmişti, “bu çantadakiler babamdan bana, babam babasından, babamın babası da onun babasından beri bizde ve bu daha devam eder geriye doğru” minvalinde bir şeyler demişti. Polat sen neden çocuk yapmıyorsun diyince, samuel bundan sonra benim çantayı bırakmama gerek olmayacak şekline konuşmuştu. Yani samuelin ne eşe ne de çocuğa ihtiyacı vardı. Bu oyunu tapınakçılar yapmıştı ama Samuel’de bunu biliyordu, bir şekilde önüne çıkacağı anı beklemişti bence.

şubattan beri evdeyim, bir kere sordular dışarı göndersek problem olur mu diye olur dedim bi daha konusu açılmadı

işim hep dışarıda. ayda 6.000 km yapıyorum.

2 broke girls

seinfeld
curb your enthusiasm
veep
black books
it crowd
spaced

the it crowd
peep show
the inbetweeners

flight of the conchords

24

Keep up kardashians izliyorum acayip sardı.

Office’in tarzını sevdiyseniz parks and rec.’dan devam edebilirsiniz.

Community
Brooklyn nine nine
Modern family

teşekkürler arkadaşlar "parks and recreation" a başladım, brooklyn nine-nine'ı izlemiştim listeye yazmayı unutmuşum. sonra it crowd var aklımda

ben android kullanıyorum. bende böyle düşünüyordum ama uygulamadan uygulamaya değişiyor bende. mesela whatsappta çok iyi yazarken youtube'da çok kötü ve ikinci kelimeden sonra hiç yazmıyor. mesajlar'da daha çok yanlış yazıyor. anlamadım bende.

konumu açmak için varsayılan uygulama facebook olmuş galiba.
ayarlar-uygulamalar-varsayılan uygulamalar kısmından değiştirebiliyorsanız yapın, yoksa facebook'u silip, whatsapptan bir konum açıp sonra tekrar face yükleyebilirsiniz.

Yeni WhatsApp kurarken xyedekten yukleyeyim mı?" diye sorar ona evet dedin mi?

Erişime ve aktarıma tamam dedim. Aktarım yapılırken çat diye durdurdum. Whatsapp ı silip geri yükledim öyle de olmadı, sohbet geçmişi aynen duruyor. Medya gitti.

bütçe bu mertebelere çıktıktan sonra iphone.
üstelik android kullanmanı gerektirecek poweruser'lık bir durum da yok.
film, müzik, sosyal medya.
iphone en az 4-5 sene tık etmeden götürür seni.

ekran kalitesi, yazılımsal olarak kafana göre takılabilmek ve 3 gayet iyi kamera için s20,

pil ömrü, ileride iyi fiyata satılabilirlik, garantinin güvenilirliği açısından iphone 11. (kamerası da gayet iyi hatta videoda daha iyi. Samsung saçma sapan keskinleştirme filtreleri uygulayıp mahvediyor.)

Bir şeyler izlerken s20'nin ekranı daha fazla keyif verir ama s20'yi hiç görmesen ip11'e de kötü demezsin. Ben açıkçası Türkiye'nin şartlarını düşünerek (gönlüm biraz s20'lerde olsa bile) ileride satıp üst modele geçebilmek açısından ip11 diyorum.

İostan androide geçtim. Şüphesiz ki iphone 11. Hele s20 fiyatını ve cihazı baz alırsak iphone 11 tereddüt etmeden alın

Yılların Android kullanıcısı olarak iPhone'a 3 gün dayanabildim ancak. Android'de alışageldiğimiz kolaylıkların hiçbirisi iPhone'da yok o yüzden bana kullanım zorluğu yaşattı.

Aynı soruya ben de cevap arıyordum hatta az önce buradan paylaşmak aklımdan geçti. Takipteyim ve teşekkür ediyorum.
Cevaba gelecek olursak, evet ben de iphone'a yakınım ancak neden bilmiyorum samsung'ta, daha doğrusu android'te beni kendine çeken bir şeyler var. Daha özgür gibi hissediyorum nedense. Dediğim gibi takipteyim.

bütçe el veriyorsa hiç düşünmeden iphone.

iPhone alındı, tekrar teşekkürler herkese. Eğer zorlanırsam, beğenmezsem Zaten ikinci eli bile para eden telefon iPhone.

iphone 11 en overrated iphonelardan biri. ben olsam s20 alırdım. yıllardır ios kullanıyorum buna rağmen söylüyorum bunu. ama 11 pro alınabiliyorsa kesinlikle 11 pro!
11'in xr'dan pratikte büyük bir farkı yok çok satması bir pazarlama stratejisi. baktı apple tuttu bu düşünce 12'de de aynı stratejiyi izledi. bu değişmedikçe pro olmayan iphone benim gözümde tercih edilmemeli.

İphone alacak maddi güç varsa başka seçenek düşünmek manasız.

@debian, pro alacak para ben de yok :) uzun yıllar kullanacağım, çabuk sıkılan biri değilim diye bütçeyi bir miktar da zorlayarak 11 i aldım. Samsung'u seviyorum ama biraz zaman geçtikten sonra piyasası ölüyor. Bir de s20 için çok fazla ısınma sorunu var denmiş. Memnun kalmazsam bile sorun yok kolayca satılıyor :)

Haftaya salı olur mu?

beinsportta var şuan genelde 2 saat sonra koyuyorlar (tekrar derken özeti söylediğini varsayıyorum.)

Tam tekrar sormuştum 90 dk baştan sona.

Nolur canlı izleme bundan sonra :)

FB TV yendiği maçları veriyor bazen onu da ne zaman yayınladıkları belli olmuyor

Hahahaha :) teşekkürler. Youtubedan bulurum artık bu saatten sonra :)

eğer bu saati almak sizi zora sokmayacaksa alın gitsin derim. hayat, istediklerinizi gerçekleştirmek için kısıtlı zaman sunuyor. eğer paraya ihtiyacınız olursa değeri düşse de sonra satabilirsiniz hem.

Çok güzelmiş.
Şimdiden güle güle kullan.
sakın ücreti yönünden gelebilecek olan eleştrilere kulak asma.

Bence kendi keyfiniz hangisini istiyorsa onu alın. Çünkü saatte zevklerin birleşmesi cok zor. Longines saatlerde cok fazla ikinci el var, bir goz atin bence instagram sayfalarina

Saat güzel bu seviyede başka saatleriniz yoksa daha herşeye uyacak bir model düşünebilirim.

al abi çok şık saat. şimdi almasan seneye 16k olacak. bu paraya 6 ay çalışan var tepkisini de anlamıyorum. asgari ücretle geçinenlerin rızkından çalıp mı alıyor abi adam :)

Hocam iyi niyetiniz için teşekkür ederim ama kırk yılda bir kendime bir şey almaya niyetlendim, çalışıp kazandığım parayı harcarken bu para için 6 ay çalışanları ya da burs ihtiyacı olanları da ben düşünmeyeyim.

saat güzelmiş güle güle kullan.

benim mana veremediğim bir durum var mesela şu saate bakıyorum sade ve güzel tamam ama ne bileyim hiç bir özelliği olmayan bir saat için aşırı pahalı değil mi?

mesela bu saat bütçesiyle tissot t touch + casio smart watch alıyorum ve para da kalıyor

www.konyalisaat.com.tr

urun.n11.com

kalan parayla bir de bunu alırdım.

images-na.ssl-images-amazon.com

Mekanik saatlerin pahalı olmasını anlayabiliyorum, neticede ömürlük cihazlar ama 5 bin liraya quartz saat satılması bence de anlamsız, o da muhtemelen markadan dolayı pahalı.

Bunlar ömürlük evladiyelik saatler aynı marka aynı fiyat ama başka model saat var severek kullanıyorum tavsiye ederim

Taksitle de alsan pazarlık yapmayı ihmal etme dostum

Yaşım 50’den fazlaysa belki olur ama otomatik değilmiş o yüzden sırf markası için o parayı vermezdi.

Bu otomatik mekanizma.

www.longines.com

Yaşım 50 değil ama kırka yaklaştı.

şık. alınır.

Saatten anlamam. Bu saatin özelliği nedir ve neden yıllardır gözünüz var anlamadım. Bir saate 12 bin lira veriyorsam o saat 500 liraya da alınabilir gibi gözükmemeli. Markanın kalitesiyle ilgili bir fiyat farkı var da ben anlamıyorum tahminimce.

Hocam mekanik saatler pahalıdır, pilli saatler gibi iki tane telle çalışmazlar ortalama bir mekanik saat 200 minik parçadan oluşur bunlar tek tek elle yerleştirilir, akreple yelkovanı o 200 minik parça hareket ettirir, haliyle emek harcanır bu saatlere o nedenle pahalıdır, 500 liraya alınacak bir saat gibi gözüküyor demeni anlayabiliyorum, ben vintage modelleri seviyorum o nedenle bunları tercih ediyorum ama saatlere yönelik özel bir ilgisi olmayan birinin bunu anlamasını bekleyemem. Ha ama bu saat pahalı değil esasında, benzer görüntüde Patek Philippe var mesela 300 bin lira, onun için pahalı diyebiliriz.

fiziksel mağazası varsa gidip incelemeni tavsiye ederim.

2 gün sonra Black Friday indirimi başlıyor, bence 3-4 gün daha bekle fiyatı düşebilir.

Tissot visodate modellerine de benziyor bence. Yarı fiyatına aynı hazzı alırım diyorsanız onlara da bir bakın derim. Aynı hevesle almayacaksanız tissotu bu longines aşırı güzel. Güle güle kullanın.

Dün satışı bulunan bi mağazadan aldım saati, pazarlıkla 9000 liraya kadar indirdik fiyatını. Yardımcı olan değerli fikirlerini belirten herkese teşekkür ederim.

Türkiyedeki habitat toplantısı

van gölü canavarı

Maya takvimine göre 21 aralık 2012 de güya kıyamet kopacaktı. Daha dün gibi hatırlıyorum. 8 sene geçmiş üzerinden.

Çok eski değil ve biraz konseptin dışında ama Pokemon go vardi bi de. Boşluğa bakan kediler gibi elinde telefon kuytu köşede bişeyler avlayan garip gureba tipler vardı.

Sakallı bebek

süreyya ayhan
polifonik telefonlar
tv anten yükseltici
gazete kuponu / sertifikası
floppy disk
kahin ahtapot paul
gangnam style
bill clinton skandalı
robot asimo
ümraniye sapığı

The secret ismindeki salak kitap. Genelgeçer sayılacak kadar ün yapmıştı o dönem. İndirim yapıyor diye nurcu bir kitabevinden almıştım bi de.

Ytl

Ne aradigimdan ben de emin olmadigim icin izninizle secici olarak tikleyeyim. Boyle daha cok uzun donem, okullarda anlatilacak kadar kabul gormus ama sonra bitmis seyler ariyorum. Cevaplarin hepsi icin tesekkurler, akliniza gelirse yazin yine.

susurluk kazası, iski skandalı ve imar bankası olayı geldi benim aklıma.

Mannequin challenge

illuminati

scientology tarikatı diye tvlerde çok pompalanıyordu 15-20 yıl önce. aynı şey satanizm için de geçerli bence. bir ara bayağı uğraşılıyordu bu insanlarla. ikisinden birinin bir dönem üyesi olan biri bıraktığı için "ölüm fermanım yazıldı" falan diye röportaj vermişti tv'de hatta. hayal meyal hatırlıyorum.

Sarah ile Musa

Katıklı dolma

kabağın güzelini nasıl anlıyorsunuz alırken veya yerken? yüzde 60'ı su değil mi bu meretin? şimdiye kadar yediğim her kabak aynı geldi bana.

kabak dolması?

kabak spagetti deneyin süper bi şey. gerçi onun aleti vardı sanırım. eski kız arkadaşım yapmıştı.

Kabak spagetti demeye gelmiştim ben de. Aletini rossmandan aldım 2 hafta önce.

Rendele (rendenin kalın gözüyle)
Havuç rendele
Sonra bu ikisini kizart
Sonra bunların üstüne az sarımsaklı yoğurt azcık pul biber ve nane koyarak karıştır.
Sonra da gel bana teşekkür et.

kabakları halka halka dilimleyip yağlanmış fırın tepsisine dizin. kabak miktarına göre bir yumurta+1 kaşık un+yoğurt ekleyip krep hamuru kıvamında bir hamur elde edin. hamuru tepsiye dizdiğiniz kabakların üzerine homojen bir şekilde dökün. fırında pişirip afiyetle yiyin.

Sandal sefası

Sultanhisara kadar otoban zaten. Otobandan sonra Nazilli ve Denizli kısmında trafik çok olur onun haricinde yol güzel. Hava nasıl olursa olsun gidilir her türlü. Kar yağışı yoksa denizli'den sonraki rampada sıkıntı olmaz. Yağmur varsa yavaş sürmekte fayda var.

Karacasu tavas üzerinden gitme ya. Belki daha kestirme olur ama yol biraz kötü.

gia sertifikali, tektas, 0.4 karat. 16k tl tuttu.

zaten 0.3 alti sertifikaya giremiyor bildigim kadariyla.

bunlarin rengi ve kusur harfleri var. mesela d en temiziydi sanirim. e f g h devami oldukca renk degisiyor sariya dogru.

bir de lc kusursuz dan vvsi, ssi2 diye giden bir durum var bu da o tasin icindeki kusurlari ifade ediyor.

f den sonrasi pek iyi degil. olcu dediginiz sey baska, o parmakla ilgili. ama bu kistaslari soruyorsaniz bir de kusur olayini arastirin. hani su lc, vvs, ss1 dedigim olayi. fiyati etkiliyor.

Ben de gecen sene ekim ayında almıstım. Gia sertifikası isteyince fiyat yükseliyor haliyle. Karat meselesi tamamen buna ayıracağın bütçeyle alakalı ona yorum yapmıyorum. Fiyatlar dolar bazlı oldugu için o gün kur neyse ona göre fiyat biçerler. Ben forumdonanımdan Barış beyden almıstım, çok yardımcı oldu ve dışarıya göre oldukça uyguna denk geldi hatta o kadar detay vs anlattı ve paylaştı ki dışardaki mücevherciler yaşan dolan bilgiler veriyorlar yazık. mobile.donanimhaber.com
Bir konuyu incele oyle karar ver derim. Tebrikler şimdiden.

0.3 karat nedir allasen?
Sertifika önemli değil çünkü o yüzük satılmayacak. Renk de çok önemli değil çünkü o rengi ayırt edebilecek ışık ve anlayabilecek göz yok. Kızların gösterdiği tek şey yüzükteki taşın büyüklüğü belki de biraz tasarımı.
Bu söylediklerim tecrübelerle sabit. şu an kendini sertifikaya ve renge odaklamışsın ama yüzüğü aldıktan sonra bunun böyle olmadığını anlayacaksın.
2 ay önce Altınbaştan 1,63 karat tamtur aldım, 16.500 liraya.
Tebrikler bu arada, benim gibi sende zor bir yola girdin.

bu isin yurtdisinda raconu net aylik gelirin x 3.
O artik kac karata tekabul ediyor ise, hamama giren terler :)

Bir de tektas 1.5 karat ile tamtur 1.5karat arasinda baya fiyat farki olur, tek tas buyudukce, kalitesi de arttikca fiyati exponential olarak artiyor.

Selam, @cooperr'a,

geçen izlediğim bir belgeselden öğrendiğim kadarı ile 2 months salary deniyor imiş. 3 aylık fazla

@ conta

2 aylik burut olabilir net degildir. 3 aylik net ile ayni hesaba gelir.

4 ay net olmasi lazim diyeni ne duydum. Bir italyan arkadasin karisi mesela ben "tam sayi" istiyorum diye tutturmustu. Hatun 0.5 kabul etmiyor yani, min. 1.0 istiyor hahahah

www.zenpirlanta.com

Bana alınan yüzük bu yüzük. Birlikte seçtik, o zaman fiyatı 3700dü, altın zamlanınca arttı tabi fiyatı. Maaşının yarısıydı o zaman. Çok saçma bence maaşın üç katı, yok karatı şu olacak. Parmaklarım ince ve kısa olduğu için bu bile büyük geliyor bana. Bir yüzüğe 15 bin veriyorsanız geçmiş olsun sizin evlilik en az 200bine patlar. Zaten evlenince hep alyans takılıyor, kimsenin elinde sürekli tektaşla gezdiğini görmedim.

hrd sertifikalı 1carat vs f renk taşı ve montürü totalde 3000$ denk getirdim haziran ayında

walla bunlara para vermek büyük saçmalık
şu kadar tutuyor de
yüzük mü istersin doya doya gezelim mi

terkederse mesuliyet kabul etmem :)
altın yüzük üzeri tektaş 1800'e almıştık galiba

bence burada kriter maaş değil
vereceğin paranın seni rahatsız etmemesi, aldığın bi şeyin, niye buna bu kadar para harcadım diye düşündürtmemesi

Maaşın 2 3 katı banada saçma geldi.

vah kardeşim...

Yüzüğe verilen paralara hayret ettim bir kadın olarak. Kadınlar taşları yarıştırıyor. 3 maaş mı verilmesi gerekiyormuş? İçinden geçeni al bence, taşa takan yarın maaşına da takar.

3 sene önce gia sertifikalı 0.35 - D/VS1 almıştım. Gayet uygun bir ölçü bence. D olması aşırı farkettiriyor, ona dikkat et.

@cooperr, arkadaşının karısı bayağı güzel seçmiş :))

Bundan önce değil de sonra yapılan bir program vardı. Kafa Dengi, aralarında rusça bilen yoktu zannımca fakat rus sineması ve edebiyatı her programda konuşulurdu. Gökdemir İhsan, Tarık Tufan ve Selahattin Yusuf. Arada konuk da alıyorlardı, karıştırmış olabilir misiniz?

kafa dengi degil.
Gokdemir, Tarik, Selahattin, Ismail falan degil.
Konuk da degildi eleman saniyorum selahattin ile birlikte meksika siniri tarzi bir program yapiyorlardi. Bir ucuncu kisi daha vardi, yine konuk falan da aliyorlardi.

İsmail Kılıçarslan?

O halde Mehmet Çelik veya Yusuf Armağan olabilir

yok bunlar da degil.
genc zayif bir cocuktu yaw..
bulamadik bir turlu haha

O ekiple program yaptığını duymadım, fakat "genç zayıf bir çocuk" denilince, Rusça bilen Samed Karagöz aklıma geldi.

hocam tesekkurler bu eleman, ohh bee

programin ismi clark bu arada, murat mentes ile takiliyormus o zamanlar..

Clark meksika sınırından sonra cekipmedi mi ya? Ben defakto yazmaya gelmistim aslında... (Aradığınız kişi samed karagöz evet)

Şu ana kadar bununla karşılaşan birini duymadım, ben dahil. Başvurun siz aktif yapıp.

Kalmazsın. Hem mecbur yapacaksın.

malların bedeli ödendi mi? hangi şartlarda ödeme yapıldı? arada banka teminatı, akreditif falan yok muydu?

Maalesef peşin ödendi.

hocam
öncelikle
hindistan ticari müşavirliğini bir arayın
mail atın dosyayı kısaca özetleyin

oradan bir ararlar
gerekirse oradan bir avukatla görüşün ihtarname çekin

gelecek siparişinizde malın tartılacağını söyleyin

İhracat kalemine göre 10 ton küçük bir miktar mı? Tonajdan ziyade tutara bakmak lazım. BRC belgesi her işlemde yenilenen bir belge. Bankadan BRC belgesine ait limitleri gösteren bir yazı alsın göndersin.

Sorudan bağımsız ne malzemesi getiriyorsunuz?

Tahkim süreci mahkemeler gibi uzun sürmez ve muhtemel bir uyuşmazlık sürecinde eliniz güçlü hele hele yazılı bir ikrar durumu da söz konusuysa. Avukatım, mesaj atarsanız yardımcı olmaya çalışırım.

bir sonraki işinize olumsuz referans vermeyecek şekilde her türlü bahane olabilir.

benm calistigim şirkette epey ciddiye aliniyor bu cikis görüşmeleri.

Ben ik’nın yaşadıklarım konusunda özellikle çalışma koşullarından çok haberi olmadığını düşünüyordum. Baya saydırdım ama referans olarak yazmadım sonrasında.

Politik bakıyorum ben. Hiçbir görüşmede şartlar şöyle şirket böyle falan demedim. Bir şekilde eski çalışma arkadaşlarınız, eski yöneticileriniz karşınıza çıkabiliyor sonradan.

Hayat bu kimin ne olacağı belli olmuyor. Ben bugün işten ayrılsam, pek sövüp saymam.

Bu arada şunu unutmayın. Sorunların çözümünde. HR genelde pek etkili olamaz. Ellerindeki yetki belli.

HR ın görevi şirketin çıkarlarını korumak, çalışanın değil. gerçekleri söyleyeyim de bi faydam dokunsun demeyin. siz gittikten sonra ne halleri varsa görsünler. o fayda siz ordayken yapılamamış, zaten değişmeyeceğine inandığınız için ayrılıyorsunuz.

üstteki yorumlara katılıyorum.

söylediklerinizin herkesle paylaşılacağını farzedip konuşun.

Benim çalıştığım şirkette de çıkış görüşmeleri ciddiye alınır. Elbette bu sizin çıkacağınız gerçeğini değiştirmez ama özellikle yönetici veya grup çalışanı arkadaşlarla ilgili sıkıntınız yüzünden çıkıyorsanız tavsiyem sakin bir dille durumu kendilerine bildirmeniz. Tek bir şikayette olmaz belki ama birikmiş şikayetlerde gayet ciddiye alınıyor bu durum.

bizde yapıyoruz işten ayrılış kararı veren personeller ile istifa mülakatları , düzeltilemeyeceğinden emin isen politik davran geç fakat , birimde ki bir problemin gerçekten işyerine de zarar verdiğini ve düzeltilebilir bir şey olduğunu düşünüyorsan açık açık söyle .

personel bulmakta zorlandığımız bir alanda işe alım yaptığımız 2 kişi de 2 ay geçmeden işten ayrılmak isteyince çıkış mülakatı yapalım dedik kabul ettiler , yaptığımız görüşmeler sonrasında birim müdüründen savunma alındı ve birimde ki sorunun düzeltilmesi konusunda o arkadaşın ifadeleri çok etkili oldu.

ama yukarıda yazan bir arkadaş var kesinlikle katılıyorum insan kaynaklarının vizyonu asla işverenin vizyonunun ötesine geçemez.Türkiyenin en yetenekli ekibini toplamış ol işveren vurdumduymaz ise insan kaynaklarının yapacağı hiçbirşey kalmaz

öncelikle şu covid döneminde açık havadasınızdır umarım diyerek gireceğim (aklıma ilk gelen bu oldu)

afiyet olsun, çiğ köfte gereksiz görünüyor. yeterince karbonhidrat var zaten.

tatlı da sütlü bir şey olabilir tavuk göğsü gib.

ana yemek şinitzel ise çok hafif kalır. değilse ana yemek nerde?
makarna salatası ve püre yapmayın yerine protein ağırlıklı bi ana yemek yapın.

Ana yemek yok burada. Yemeklerin türü de hep meze tarzı. Anlıyorum ki alkol alınacak. Mercimek çorbası şinitzel ve makarna salatası yeterli.

Ama alkol odaklı bir toplanma değilse sadece yemek davetiyse bu biraz enteresan geldi bana. Daha oturaklı bir menü hazırlamak gerekebilir sanırım. Pilavı püresi varsa yanına bifteği veya işte etli bişeyi olur. Mütevazı bir menü olacaksa da bu liste mütevazılıktan çok uzak gibi. Özellikle de harcanacak zaman anlamında.

böyle saatler genelde rolex oluyor. belki içlerinden model bakıp eşleştirmenize yarar

forum.saatforumu.com
burada sorarsan mutlaka cevap bulursun.

Patek Philippe, Nautilus serisi, celik kasa.

www.patek.com

eywallah sertac kardes.

Amerika'da $50.000'dan basliyor anladigim kadariyla, yakisir Fatih Altayli abimize.

Patek

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

bu başlıklar fikir verebilir. kullanıcı tecrübeleri de var.

düşkün, düşmüş gibi bi şeydi sanırım.

bağımlı

Değerini kaybetmiş

bağımlı +1

keş

bakmadım :) bağımlı

her hangi bir madde kullanarak yüksek gezmeyi seven kimse.

kelime anlamından önce aklıma ezel’in müptezhel albümü geldi. ne güzel bulmuş ismi. :)

bir derde düşüp veya bir konu hakkında kafayı kırmış, bitmiş kül olmuş, çamura bulanmış
bende uyandırdığı düşünce bu

anlamını hatırlamıyorum ama bağımlı demek değil, onu hatırlıyorum. hatta madde bağımlıları için müptezel denmesinin yanlış olduğunu okumuştum.

bağımlı

müptela ile karıştıraln kelime. looser gibi bi anlamı vardı.

sıradan demek. çok bulmaca çözerim :)

Bağımlı, birine takıntılı

Bayağı

Ayuas, madde bagimlisi, dusmus insan

Bagimlisi olmus kisi

müptela kelimesiyle karıştırılıyor sanırım.
bağımlı değil de, ayağa düşmüş ve değersiz anlamında keş daha uygun.

Bağımlı demek değil. Bağımlının karşılığı müptela. Nedense bilgisiz kitle arasında bu yanlış bilgi çok yaygın. Böyle de bir müptezellik görmedim ben! Umarım son cümlem açıklayıcı olmuştur.

tabii ki stanley

einhel alman gözüken çakma bi çin malı ayarında bi marka. istisnasız kim ne aldıysa memnun kalmadı.

stanley'in dünya üzerinde oldukça kaliteli makinaları el aletleri var. stanley'in de çakması çıkmıştır dikkat et.

ayrıca titreşimli zımpara alacaksan bosch gibi markalar iyidir, bosch, dewalt, makita vb...

stanley üst sınıftır.
einhell ikinci sınıftır.
bosch'un servis olayı daha iyidir yalnız.

ya zaten alacağın titreşimli zımparaysa ne aldığının hiç bi önemi yok, çok dandik bi alet.

tank zımpara olmadığı sürece hiç birinden bi mucize bekleme. titreşimli zımparayı akşama kadar sürttür tank zımparanın 1 dakika çalışmasını yakalamaz ama mevbur kullanılıyor ufak yüzeylerde, dar yüzeylerde falan.

bosch al parana göre geç.

Ahşap yakma sanatı için alacağım ürünü. işin ustaları, titreşimli zımpara öneriyor. Kendisi Makita kullanıyor ama dolar uçtu. O yüzden ben Stanley alacağım sanırım. Teşekkürler.

endişelenmeyin, kızınız küçük olduğuna göre sizin de yaşınız genç demek ki. çok fazla kişiye bulaşıyor ve sizin yaşınızdakilere bir şey olma ihtimali çok düşük. zaten olsa bile kadınlarda erkeklere göre oran daha bile düşük. hiçbir belirti göstermeden bile atlatabilirsiniz. bu nefes darlığı falan sıklıkla psikolojik olabilen bir şey zaten.

geçmiş olsun şimdiden.

Yahu 60 yasinda gunluk 1500 kalori alan bunun yarisini kuru ekmekten alan insanlar iyilesiyor sikmayin caninizi. Hic duydunuz mu bi tane cok saglikliydi ama oldu seklinde birini?

1- Komik gelecek ama KORKMA
2- Ben temmuzu ayında pozitif oldum ve 1 hafta hastanede yatarak tedavi gördüm ( Mart ayından temmuz ayına kadar evden dışarı adım atmadım, kimse ile görüşmedim ve yalnız yaşıyorum ona rağmen oldum)
3- Nefes darlığı yaşamadım sadece yüksek ateş vardı ama bende psikolojik olarak -ulan acaba nefes alamıyormuyum- diyordum ama hersey normaldi aslında.
4- Ciğerlerimdeydi benim virüs ve doktorumun söylediği ciğerde var diye bulaştırma riskin çok düşük demişti
5- Sakin ol ve bol bol dinlen su iç, kötü düşünme mümkün mertebe her okuduğuna inanma haberlere karamsar yaklaşma. Ben hastaneye yatmadan önce her akşam fox ta görüyordum yok boru sokmuşlar ağzına, yok ventilatöre bağlamışlar vs doktor ilk covidsin dediğinde eyvah dedim kimbilir napıcaklar banada, sadece serum ve hap ile iğleştim.

Çok geçmiş olsun

Tedbir ayrı endişe ayrı.
Geçmiş olsun ama şu anda merak etmeyin. Çevremde o kadar çok kişi hafif ateşle atlattı ki bunu. Bir şekilde sayı arttı ama şiddeti azaldı gibi geliyor.
Yine tedbirli kalmalı tabi. Yanlış sonuç çıkarılmasın ama yakalandiysaniz da doktorlara uyun,icinizi fersk tutun. Çocuğunuzu siz buyuteceksiniz :)

Sen çok fazla korkuyorsun. Birilerinin istediği derecede korkuyorsun. Evet dedikodu kültürüyle yönetiliyoruz bunu fark edelim lütfen.

Sana şu kadar söylüyorum:

Salgın başlayalı 8 ay oldu. Bu süre içinde Türk halkının yarısının ölmüş olması, dünya nüfusunun cidden azalmış olması gerekmez miydi? Eğer gerçekten bahsedildiği kadar bulaşıcı ve öldürücüyse?

Kendin kaşınmışın gitmişin test mest bulaşmışın hastaneye. Keşke bulaşmasaydın, sadece temiz ve sağlıklı yaşasaydın güneş ışığı ve d vitamini c vitamini alsaydın sakin sakin geçer giderdi. Bebeğe filan da bişey olmaz aslında, kesinlikle eminim.

Yine de yapabileceğin, zeytini zeytinyağını sütü peyniri unu cevizi vs hep doğal olandan almak, tarladan halka şeklinde. Market ürünlerine olabildiğince el sürmemek. Ekmeğini kendin yapmak. Şekerden tatlıdan uzaklaşmak, yağ olarak sadece hakiki zeytinyağı ve tavsiyeyle filan bularak hakiki tereyağı kullanmak. Bebeğe de bu şekilde yedirmek. Gün ışığını ve temiz havayı olabildiğince almak. Takviye d ve c ve b vitamini almak. Magnezyum'a göz kırpmak, çinkoya göz süzmek.

Çok fazla korkmuşsun ya sen niye plasebo nosebo denen şeyleri bilmiyorsun anlamıyorum ki?

İki ablam, ablamın tüm ailesi ve annem korona oldu. Bir ablam ağır geçirdi ki astımı da vardı ve eklem ağrılarından ötürü uzun süre ayağa kalkamadı ve ödem oluştu, tüm vücudu şişti. Annem ise ilk beş gün çok kötü geçirdi ki kendisi 65+ yaş konumunda. Ben de geçen hafta doktora gittim ve doktor, herkeste koronanın aynı seyretmediğini, kişiden kişiye değiştiğini belirtti. Siz de panik yapmayın. Bakın bizimkilerin hepsi iyileşti ve ablamın astımı olmasına rağmen ve biraz zor olsa da 15-20 günde toparlandı. Hastaneye yatmadı. Diğer ablam ciğerlerinden ameliyatlı olmasına rağmen o da ağır geçirmedi. Dolayısı ile doktorun dediği gerçekten doğru. Kişiye göre farklılık gösteriyor. Siz de iyi düşünün, iyi olun. Geçmiş olsun. Atlatacağınıza inanıyorum. Güçlü durun. Bu arada hepimiz yakalanacağız büyük ihtimalle. Kaçmak yok galiba bu hastalıktan.

Çok abartmışsınız. Medya sağolsun ölüm fermanı gibi lanse ettiği için haliniz normal.

Bazı kullanıcıların yazdığı gibi bu hastalık basit, belirti gösteren kişilerde ilaçsız geçecek bir hastalık değil. Belirti göstermeyen kişilerin bile akciğerlerinde virüsün yarattığı izler görüldü. Pandeminin ne yazıkki etkileri birkaç yıl daha devam edecek. Siz aklı başında bir insan olarak pandeminin başından beri düzgün bir şekilde dikkat etmişsiniz. Şuan yaşadığınız endişeli ruh hali hele bir anne olarak çok normal. En hafif nezlede nasıl dinlenmeniz gerekiyorsa şuanda elinizden geldiğince dinlenmeniz lazım, bebekle çok zor biliyorum. Sadece yorgun, uykusuz gibisiniz.

Ciğerlerinize inmiş olsaydı doktorunuz fark ederdi. Bence şuan çok şanslısın. Zaten belirtileriniz azalmaya başlamış. Bu süreçte biraz kafanızı dinleyip, dinlenecek zaman bulabilirseniz çok daha iyi olacaksınızdır.

Pıhtı atması tehlikesi hastalığı riskli geçirip, tedavisi çok iyi takip edilemeyen hastalarda çok nadirde olsa var. Aşağıya link bırakıyorum konuyla ilgili göz atabilirsiniz.

twitter.com

Ablacım dünyada 48 milyon vaka olmuş, bunların sadece 1,22 milyonu ölmüş. Yüzde 2,5 civarı. Bunlardan da 40 yaşın altındakiler çok çok düşük. Yani virüs kapan herkes ölmüyor. Grip gibi düşün.
Yani istatistik olarak bile çok düşük bir risk altındasın. Ayrıca bu kadar evham yapıp bu kadar titiz olursan senin için daha sıkıntılı geçer. Sakınan göze çöp batar çünkü. Komple umursama demiyorum ama Sen tedbirini al takdiri Allah'a bırak bu yeterli. Hangi şehirdesin bilmiyorum ama elimizden bir şey gelirse de haber ver.

Yav korkma korkma. Şimdi haliyle garip geliyor ilaç getirmeler filan bir de basın ve çevre etkisi var. Yanlış anlaşılmasın virüs yok filan diyen tayfandan değilim ama şu an için sıradan bir durum olmadığı için "olağanüstü" bir durum gibi davranıyor herkes.

Eğer hastanede değil iseniz, yoğun bakımdan filan yazmıyorsanız bu satırları korkacak hiiiç bişey yok. Pıhtı ciğer filan bişey olmayacak.

Mis gibi tatil işte uzatınız ayaklarınızı en sevdiğiniz filmleri dizileri izleyiniz.

Yeme içmeye dikkat, yararlı vitaminli şeyler tüketin bol bol kendinize bir bebek gibi bakın.

(Hatta inanmıyorsanız bana iddiasına girelim -bebekle ilgili kısım hariç çünkü onunla ilgili tecrübem yok- gayet rahat bir şekilde atlatacaksınız.)

1-2 haftaya hastalık bitecek ve hayatınız gayet güzel devam edecek merak etmeyin.

Aklınıza bişey takılırsa bana yazabilirsiniz, çoook geçmiş olsun.

covidle ilgili bilgileri herkes vermiş ben kızınızla ilgili kısım için konuşayım. ben de başka bir ilaç nedeniyle oğluma bıraktırmak zorunda kaldım ve yatmadan önce annecim bak bu gece artık anneden süt yok, sana biberonla süt vereceğim. (o güne kadar inek sütü içmemişti) İstersen onu içebilirsin. Annenin sütü bitti dedim. ilk başta bi kaç dakika ağladı ama sonra kabullendi. Bi kaç gün biraz huysuzluk yapsada çabucak alıştı. seçenekler sunun ona. ve güzel bir şekilde anlatın sizi anlayacağına eminim

Türkiye de son deprem yönetmelikleriyle beraber, özellikle istanbulda yapılan binalar 8-8.5 şiddetine dayanıklı inşaa ediliyor. Zaten böyle nef vs gibi büyük projelerde bir hile hurda olduğunu da sanmıyorum içiniz rahat olabilir.

avatar +1

öğretim görevlisinin ve inşaat mühendisinin ismini bile vermişler. hile hurda olsaydı bu kadarını yapamazlardı.

İçinizin rahat olması için mevcut durumla ilgili bilgilendirme yapmışlar. Resmi bir geçerliliği olamaz böyle bir evrakın ama her madde kendi içerisinde resmi olarak ıspatlanabilirdir. Nef'ten bu bahsettiklerini yapmamasını beklemem.

Tek başına deprem hesabi diye birsey yoktur, binanin kendi ağırlığı, bir miktar insan yükü vs. İle kombine edilip hesap raporu olusturulur yuzlerce sayfalık birseydir. Bu bina depreme dayanir gibi birsey arıyorsanız öyle bir sonuç yazılmaz raporlara. Iciniz rahat etmeyecekse, Mevcut projeleri ve hesap raporlarını isteyebilirsiniz. Ruhsatin alındığı belediyede de bir nüshası vardir. Disardan bir expert İle anlaşıp incelemesini istersiniz. (Ki bence hiç gerek yok)
Danışmanlık aldıklari sektörde saygin kişiler, hile hurdaya girip isimlerini lekelemek istemezler.
Ve evet bence de detaylıca ve anlayacaginiz basitlikte yazmışlar..

valla hiç tekerleme falan söylemezdik. ladesse lades yani.
ahret mahret zaten çocukken hiç kullanmadığım bir kelime olabilir.

-ladesim lades olsun mu?
+ olsun.
-almayan gavur olsun mu?
+olsun..
- nesine?
+....
biz aile içinde oynardık sinemasına falan ama hiç kimse almazdı :D:D

sene 90lar tabii o zaman kafamız pek ince düşünceye çalışmıyor. kimse x yaptın ayrımcısın demiyor. şimdi olsa gavur olsun mu demezdik herhalde

Ladesim lades olsun mu?
Olsun
Vermeyen kâfir olsun mu?
Olsun
Neyine
1 hafta boyunca emretmesine

Kardeşimle böyle yapardık.
Emretme olayı da 1 hafta boyunca su getir, ayakkabımı temizle, ekmek almaya git şeklindeydi.

almayan eşek olsun mu?

- ladesim lades olsun mu?
- olsun!
- yerde ne var?
- çimen!
- gökte ne var?
- bulut!
- sen bunu hemen unut!

Tavuk kemiği yoksa küçük parmağımızla ladese tutuşurduk. Sıkça çorap için ladese tutuştuğumuzu hatırlıyorum. Biri diğerine bir şey verdiğinde alan taraf "aklımda" dedikten sonra almasında mahzur yoktu.
Lades borcu borçtu ama büyüklerle ladese girdiğimizde bizim kandırmamıza göz yumarlardı sanki. Anneme bir şey aldığımı hatırlamıyorum.
Babam anneme kızardı, hep sabahları tam ayılmadığı zamanlarda kandırıyormuş onu diye.
Good old days...

tekerlemeyi babamla oynarken söylüyodu babam ama tam halini hatırlamıyorum. Lisede bi arkadaşla çok oynardık ama tavuk falan da yok normal serçe parmakla. Onda tekerleme söylemiyoduk. Bi ara o kadar uzun süre ladeste kaldık ki bittikten iki ay sonra falan hala aklımda diyoduk birbirimize dshdsh

bi şeyine oynamıyoduk ya, ego tatmini genelde..

etna ile matilda'nın versiyonlarının karşımını söylerdik biz, "vermeyen gevvur olsun mu"

ben hiç zevk almazdım çünkü çok çabuk unutuyor, hep kaybediyordum, küçükken bıraktım o yüzden oynamayı. yıllaaar sonra ofisteki iş arkadaşımla yemekte çıkan lades kemiği üzerinden girdim bu topa. aynı günün akşamında tüm departman fıstıklı baklavasını kemirip bana sırıtıyordu.

DASK yeni evlerde geçerli değil mi? Sıfır ve krediyle ev alırsan banka sana zorla yaptırıyor da onun dışında bir mecburiyet var mı bilmiyorum. Tabi, kişi kendi evi için gidip yaptırabilir ama bunu yapan da zor.

Dask yeni aboneliklerde zorunlu, onun haricinde zorunlu değil. Yıkılan evlerin eski olduğuna ve çoğunun ev sahibi olduğuna bakarak, bir çoğunda dask yoktur sanırım.

Aslında bu mantıkla DASK'lı olmayan evlere yardım yapmaması lazım. DASK yaptırmayan adam da yardım alacaksa mecburiyet harici kim neden DASK yaptırsın. Eskiden konut sigortasının içinde deprem riski zaten vardı, devlet oradan da cebi doldurmak için DASK çıkardı şimdi de bizzat kendisi sallamıyor garip.

Zorunlu deprem sigortası bilinenin aksine sadece alım satımda değil her zaman zorunludur. Ama kim denetliyor? Anca alım satımda denetlendiği için alım satım sırasında yapıyorlar
Türkiye'nin sorunu bu, her türlü kural kanun var ama hiçbiri uygulanmıyor.

dask in da ust siniri var bu arada evin tamaminin bedelini odemiyor

DASK hep zorunlu ve mesela kiraci olarak bile ev tutup faturalari uzerine almak istediginde hep DASK police fotokopisi soruyorlar, ev sahibinden alip gosteriyorsun. Yoksa ne su gaz elektrik baglatabiliyorsun, ne de kendi uzerine alabiliyorsun kiralarken.

Yıkılan binalardaki çoğu kişi eskiden beri orada ikamet eden daire sahibi, ya da eski kiracı ise daskı yapmaları için bir mecburiyet önlerine çıkmamıştır.

Kiracı değişiminde (yeni aboneliklerde) daskın olmadığı aklımıza geliyor ve yaptırıyoruz.

Bir çoğunun daskı yoktur +1, olanlar da dairelerinin yeniden yapım bedeli kadar ödemeyi dasktan alırlar.

Dasktan ödeme almak şu demek değil, senin dairen 600 bin lira edebilir satarsan, ama yeni yapsan 200 bin maliyeti var. Dask sana 200 bin maliyeti öder, şişmiş piyasa bedelini değil.

Çünkü bina yıkılınca arsa değeri kaybolmuyor, sadece bina yapım maliyeti ve moloz kaldırma maliyeti çıkıyor ortaya, arsa hala orada.

bu yıkılan evlerin hiçbirinde dask yokmuş gibi bir şeyler denilmişti habertürk yayınında. yani kimse dask dan para alamayacak.

isterse 2-3 milyonluk daire olsun dask da zaten maksimum 240 bin lira veriyor.

Sektör 1 ; özel okulculuk, dershanecilik eğitim sektörü.


Bim mağazaları gibi kurumsallık ayağına mantar gibi türeyen, belirli bir geçmişe sahip olmayan, sadece kurumsallık??? vurgusu yapan orta kesime ve alt kesime hitap eden kurumlar batmak üzere. Hem yanlış planlama hem de covid. Orantısız büyümenin acısını çekecekler. Ultra lüks binalara milyonlar verip öğretmenlere asgarî ücret veren kurumlar batsa umrumda olur mu? Tabii ki olmaz. Ama asgari ücret alan insanlara çok üzülüyorum.

Geçen sene yumruk yemişlerdi. Muhtemelen bu sene nakavt olacaklar. Giderler çok fazla. Gelirler aynı. Orta kesim fakirlesiyor. Herkes dişinden tırnağından arttırıp koleje??? yollamaya çalışsa da pandemi süreci ve online eğitimden dolayı özellikle esnaf kesim öğrencileri okullarından aldı. Geçen seneki uzaktan eğitimden memnun olmayan kesim de öğrencileri okuldan alıp özel ders konseptine döndü.


Dershaneler de en çok bu durumdan nasiplenenlerden. Geçen seneye göre %50 azaldı öğrencileri. Yeni oluşumlar muhtemelen batacak. Krediler patladi sayılır.

Kısacası:
Özel okulculuk sektörü çok ağır darbe yedi. Öğretmenlerin özel ders sayıları arttı parçayı bir şekilde kurtarıyorlar ama kurumlar gidici.


Sektör 2: Psikoterapi. İnanılmaz bir yoğunluk var. Ücretler artmasına rağmen talep çok fazla. Maddi kaygılar başka problemleri tetikliyor şu an. Seanslar full. 2 hafta sonrasına randevular veriliyor.

Sektör: Otomotiv

Pandemi başında 1-2 ay bayağı sakindi. Sonrasındaki 4 ay i-na-nıl-maz bir yoğunluk. Son 2 aydır da normal seyrediyor inişler çıkışlar olsa da.

Sektör: Enerji ve Kimya. B2B

Mart-Haziran arası bazı sektörlerde, özellikle otomotiv sektöründeki düşüş bizi de etkiledi.

Son iki aydır satış rekoru kırıyoruz. Geçen senenin %70 fazlası satışlar. İnanamazsınız, talebe yetişemiyoruz.

Tahsilat sorunu sıfır. Şüpheli alacağımız toplamda 100 bin lira yoktur. Vademiz 38 gün. Eylül'de geçen seneki satışı yakaladık. Ekim'de yine satış rekoru kırdık, Kasım ve Aralık da böyle devam ederse, gelsin primler.

İşler Geçen seneye göre daha iyi. Ama ithalatçı firma olduğumuz için şu an ithal malları ülkeye sokmak çok sıkıntı. Mallar geldi gümrükte bekliyor ama çekemiyoruz. Cari açıktan dolayı yukarıdan bayağı baskı var anladığım kadarıyla. Şu an çoğu malı yok satıyoruz ama oldukça talep var.
Sektör; hırdavat

Sektör: Sigorta

Genele bakınca geçen seneden çok farklı değil. Bazı alanlarda satışlar patladı, bazılarında hiç iş yok. Dengeliyor.

Sektör: Turizm.

Yabancı turistlere İstanbul ve Türkiye Turu yapıyoruz. İşlerin nasıl olduğunu anlatmama gerek yok. İş yok. Cepten yiyoruz. Cepte kalmadı.

Otomotiv sektöründeyim. Mart-Nisan döneminde epey zorlamıştık ama Mayıs'tan sonra geçen seneden bile iyi hale geldik.Ağustos ayında geçen senenin cirosunu aşmıştık. Şu anda yeni siparişlere 4-5 ay termin vermek durumunda kalıyoruz yoğunluktan ben hayatımda böyle bir şey yaşamadım.

Sektör ; Kozmetik ( kullan at grubu ) , küçük işletmeyim.

Kuaförleri kapatma kararında , beklentim o yönde olduğundan masrafları kısıp , kira eleman ödemelerini yaparak ve bekleyerek atlattık. İzin verilip açılınca siparişe yetişemedik (hammadde kısıtlamasınında etkisi vardı). Bütün yıllık iznimi dükkanda geçirdim (sabah 8,30 gece en erken 23,00 ) , kurban bayramından beri ilk kez bu pazar evdeydik.

Pandeminin bize en büyük iyiliği vade,çek,senet işi ortadan kalktı, her sene bu aylarda elimde tahsilat gününü bekleyen en az 20 yaprak çek senet olurdu.

Her sene olduğu gibi kozmetikte kasım ayında işler %50 daralır , şu anda da öyle olmaya başladı.

Dolar kuru canımızı çok yakmaya başladı , zam demekten bıktık , şu reel piyasayı dolara endeksleyip tahsilatı tl'ye çevirseler bizde müşteride delirmese yeter.

Sektör : Yazılım - Canlı Skor Müsabakalarının Yayını

Çok yoğun, ocak şubat 60 70 maç civarında yapıyorduk 1 ayda
şimdi 90 ı buldu
nefes alamıyoruz

Sektör: güç yönetimi

Ikinci ceyrekte etkilendik ama alınan aksiyonlarla (zamlarin ertelenmesi, gelecek seneye sadece 5 gun izin birakmak, müdürlerin bonuslarda %75 düşüş, devletin karsiladigi kisa sureli issizlikleri kullanmak ve bazi yoneticilere de zorunlu ücretsiz izin aldirmak falan) maliyetler düştü+ikinci yarıda fiyatları artırdık. Satislar geçen seneye göre düşmüş olsa da sirketin sıkıntısı yok. Son iki ayda yüksek satış bekliyoruz. Bu sayede geçen seneye oranla daha az kâr olsa da zararla falan kapatmayiz.

Sektör pek etkilendi denemez, tüketici değil b2b bir sektör daha çok. Tek etkilendiği zamanlar ülkelerin lockdowna girmesi ile siparisleri teslim edecek yer olmamasi. Su siralar cok çok yogunuz. Kendi grubumun raporunu dun yaptim; agustos 5.4m euro, eylul 6.3m euro, ekim 8.2m Euro satis. Kısacası isler son ceyrekte düzelmiş gibi ve tahminler de böyle diyor.

sektör: bpo-customer care

işler çok iyi, hatta kapasiteyi aşan büyümeye ayak uydurulmaya çalışılıyor. rekabet çok yüksek pazarda, tepede kalmak için riskli hamleler var. pandemiden beri beklenmeyen talepleri karşılamaya çalışıyoruz, şimdilik sorun yok. bu karlılık çalışanlara da yansıyacak umarım 2021 itibariyle, beklenti içindeyiz.

sektör: sanat eğitimi + atölyeler filan.
2018 - 2018 zamanlarında ayda 8 - 10 atölye X 10 kişi eğitim atölyesi açarken,
2019 son ayları 1-2 atölye açmaya zorlandır. (ekonomik kriz yüzünden)
pandemi sonrası insanlar atölyede bir araya gelemeyecekleri için açamadık. internet üzeri eğitim de biz de mümkün değil. Mayıs ayında fiziksel olarak tüm yerleri kapattık.
Şimdi işsizim. Çalışanlar da öyle :-)

sektör: yazılım
yoğunluk namına değişen bir şey olmadı daha çok çalışıyom hatta, ofiste olsam geyik yapar günün yarısını boş geçirirdim şimdi öğle arasını kendime ayırmayı bile unutuyom çalışırken

teknoloji yatırımları danışmanı
sektör / otomotiv, makine, kimya, enerji, IT

kimse yeni teknoloji yatırımı yapmıyor. büyük firmalar dahil. herkes standart üretimini sürdürme derdinde o konuda yatırımlar yapılıyor.
bu sebeple bana çok gerek kalmıyor çünkü standart üretimle işim yok benim. o sebeple kötü. baya kötü.

Bavul vs alma derken aradaki fark 1 saate iner. Bekleyeceksin gibi duruyor.

202 nolu eshot otobüsü 04:00'te havalimanından kalkıyor.

www.eshot.gov.tr

yıllardır izmirin kanayan yarası 2 kere böle yurtdşı dönüşü mahsur kaldım. 3 de iniş gecikir eshotu beklersin geç gelir leşşş. taksi desen en az 100 yazar. izmir bunu düzeltmedi. gece 2 den sonra inen taksicilerin eline kalıyor.

nereye gitmek istiyorsun?

moov ile araç kiralayarak merkezi yerlere gidebilirsin. ancak Adnan Menderes’te hiç denk gelemedim desem yeridir.

03:40 da 204 numaralı otobüs ile bornova metroya kadar gelebilirsin. Bornovaya gelene kadar metro filan da başlar heralde, olmazsa küçükpark da üni-2 de kahvaltı yapana kadar hayat başlamış olur ufaktan

arkadaşlar geldim teşekkür ederim. hemen yolunuda söyleyim.

adnan menderesten moov ile araç kiraladım. izmir terminale geldim. 30 TL tutacak yola 15 TL ücret tahsil edildi. böylelikle hiç beklemeden 15 TL ye terminale geldim...

Reddi miras diyecektim ama amcalar mahvetmiş ortalığı.

Acaba soy reddi davası gibi bişey olabilir mi? Amcaları devreden çıakrabilmek için?

@1bir1bir1 burada uzatmamak için anlatmadım ama yasal olarak hiç bir çıkış yolumuz yok öyle söyleyeyim. Şimdi bir de bu varlık şirketleri dava açmasın diye ödeyeceğiz mecbur da nasıl güvenirim onu in derdindeyim. Aciz vesikası var diyorlar ama gerçek midir

Avukatlar olumsuz konuşmuşlar. Başka avukat mı bulmak lazım bilmiyorum ki... amcaları mahkemeye vermek lazım belki de. Yaptıkları pisliği hakimin insafına bırakmak iyi olabilir. Tabi hakim satın alma huylar yoksa.

evrakları, yapılan işlemleri inceleme sonunda vekalet görevinin kötüye kullanılmasına yönelik amcalarınıza karşı girişimde bulunulup bulunulamayacağı değerlendirilebilir.

Varlık yönetim firmalarındaki borcu temlik aldıklarına ilişkin evrakları görmeniz yerinde olacaktır. aciz vesikasını görün. aciz vesikasında zamanaşımı 20 senedir.

Geçmiş olsun. Biz de ailecek benzer bir durum içindeyiz. Benim babam hayatta ve ortağından kaynaklı üzerine kalmış borçlar var. Ödeyemiyor. Bazıları varlık şirketinde, bazıları da mahkemede. Varlık şirketleri -atıyorum- 100milyonluk borcu bankadan 500bin'e alıp yapabildikleri kadar tahsilat yapmaya çalışıyor. Banka zaten tahsil edemediği borçları vergiden mi düşüyor, yani bankaya giren çıkan yok günümüzdeki ekonomide. Bize de şu kadar ödeyin falan diyor ama durum yok ödeyemiyorum, olunca ödeyeceğiz varlık şirketine ve en azından babamın ölmeden önce sicili falan temizlenecek. Burada bence önemli olan olayı dava noktasına getirmemek. Varlıkçıların telefonunu mutlaka açın ve diyalog içinde olun. Dediğim gibi adamlar zaten tahsil edebilecekleri üzerine kurulu bir yatırım yapmış oluyorlar. Mafya falan değil, tefeci değil, faktörüng değil..

varlık şirketleri, kurumların (özellikle bankaların) alacaklarını, belirli bir ücret karşılığında satın alır. yani mesela bankanın, tahsil edemediği 100.000 tl alacağı var diyelim, bunu, atıyorum 1000 liraya varlık şirketlerine devredebiliyorlar. varlık şirketleri de bu satın aldıkları 1000 liranın üzerinde ne kadar tahsilat yapabilirse o kadar para kazanıyorlar.
şimdi diyelim sizin borcunuz 10.000 tl ise, biraz da ikna yeteneğinizi kullanıp "kardeş 500 liram var hemen ödeyeyim, başka da param yok, bu parayı kabul etmeyeceksen bunu da başka yere olan borcumu ödeyeceğim" gibi bir blöf yaparsan, borcunuzu çok çok cüzi miktarlara kapatabilirsin.
ben ne yapman gerektiğini bilmiyorum, sadece sana varlık şirketleriyle nasıl konuşulur, neler yapılır yolunu gösteriyorum.
10.000 borç karşılığı 500 tl ödeme oranını da dikkate al.
tabi borcu ödedikten sonra ibraname almayı unutma.

Papara'ya güveniyorsanız gönderin. Muhtemelen şifreniz zayıftır, birileri girmeye çalışmıştır vs onun için güvenlik amaçlı kapatmışlardır, siz olduğunuzu doğrulayınca açarlar.

Papara değil ama bir sürü şirkete gönderdim daha önce kimlikli fotoğraf, standart bi uygulama.

ben sırf bahis için kullanıyorum ve zaman zaman çok yoğun kullanıyorum buna rağmen hiç öyle bir şey olmadı. sizinki başka bir nedenden dolayıdır.

Börek yap. İçine başka sebze varsa onları da kat. Pazı iyi gider.

Mücver, kısır, mercimek köftesi. Bir de bunun omlet gibi bir yemeği var. Eskiden kahvaltıda yapardı annem. Yeşil soğanı kavurup üzerine baharatlı çırpılmış yumurta kırardı. Özel adı ne biliyorum ama tadı güzeldi.

Yeşil soğan
Maydanoz
Dere otu
Domates
Azıcık salatalık
Ceviz
Nar tanesi

Harika salata oluyor

Istiridye mantari ve yesil sogani beraber soteliyorum tavada az yagda. Benim cok hosuma gidiyor.

yesil sogan muhtesem bir sey, her elime aldigimda "why green onion is so good" derim.

kucuk kucuk kesip az zeytinyaginda biraz kavurup yumurta kirin. "ben yesil sogan yemem yeaa" diyen arkadasim bile parmaklarini yemisti.

zaten azaliyor biraz, birkac gun yerseniz bikmazsiniz.

tek sorun yikamasi kesmesi ama ona ragmen yesil sogan candir can!

saplari da topraga ustten batirir sularsaniz birkac gun sonra yenileri gelir :)

Ben şüphe duymam ama ziynet eşya, değerli elektronik vs de çok bırakmam ortada.

Yapabilir. Kamera sistemi caydırıcı olabilir.

200-300 tl bandında ip kameralar var onlardan monte et bir tane kayıt yapsın sürekli hareket algıladığında mesaj falan atıyor sana

Ben duyardim kesinlikle. Degerli seyleri kilitli bir yerde tutardım kasa yoksa kilitlenebilen valiz gibi.

Kasa alırdım sizin yerinizde olsam

hafif ama çok değerli şeyleri ortada bırakmayın yeterli. bir şey olmaz.

Sonuçta insan oğlu çiğ süt emmiş çok da güvenmemek lazım ama hor da görmemek gerek sonuçta her insan bir değil iyisinde var kötüsü de sizin yapmamız gereken elinizden geldiği kadar tedbirli olmak ve tedbir almak .

Ben olsam eve sokmam evde yokken. Özel eşyalarını karıştırabilir, hırsızlık yapabilir. Bir sürü risk var

Kendi çalıştığı iş yerini soyan müdürler, yöneticiler varken böyle şeyleri her daim alt tabakadan ya da işçilerden beklemek haksızlık.
Böyle durumlarda baştan önlemini almalısın.

şöyle düşün, daha önce bir müşteri "kolyem kayıp, temizlikçi mi aldı acaba" demiş olsa ve kolye bulunamasa, sen sorduğunda "geçen hafta bir müşteri kolyesini kaybetti ama İspat olmadığı için temizlikçiyi suçlamak istemedik" diye sana söyleyecekler miydi? bence yönetimin cevabı önemsiz.

ortada bir şey bırakırsan, onun yok olma ihtimalini de göze alırsın. çünkü neden almayasın? odada kaybolduğunda çok üzüleceğin ve para edecek şeyler bırakmayıp, para falan hiç tutma. değersiz eşyaların zaten çalışma riski yok. tavsiyem "bu kesin paralıdır ama paraları saklıyordur" da dedirtme kimseye. yanında hiç nakit yokmuş gibi davran. ütü vs yaptırdıysan, "bankada 100 liram olcaktı, çekip vereyim yarın, yanımda hiç nakit yok" falan demekten bahsediyorum.

böyle yerlerde fazla pimpirik olurum gerçi. istersen daha rahat ol sen.

Kasa yok mu? Odadaki kasayi kullanin.

Keşke zamanında böyle senet sepet işiyle uğraşan birinin evini tutmasaydınız...

Cevaba gelirsek elinde senet olduğu için hacize verir söke söke alır o parayı. Anlaşmaya çalışın en iyisi depozitoyu şimdiden isteyin alttan almayın sakın.

Avukatlar daha iyi bilir ama kontrat bitiminden 2 ay önce arayın, yenilemeyeceğinizi, çıkacağınızı söyleyin. Kira kontratında evin durumu yazar, olduğu gibi de yazıyor olabilir, boyalı vs de. Orada ne yazıyorsa o halde çıkarsanız 2 ay önceden yazılı bilgi vermek kaydıyla eşşek gibi verecek depozitonuzu. Bizim bir arkadaş da böyle bir deliye çatmıştı, en son araya 3-5 kişi girdi aldı parasını. Depozitoyu elden vermeyin, bankadan yatırın. Bilmemne dairenin depotosu yazın açıklamaya da bir dahaki sefere.

Birde ajitasyon yapın, hastalık, vafat bişi sallayın. Köprüyü geçene kadar. Yoksa çıkmak ister miyiz, taşınmak kaç para vs ağlayın biraz. Çok severek oturuyor ama durum bu vs

Son ayın kirasını ödeyip senedi alıp da eğer depozitoyu vermezse bir ay daha otursak evden çıkartabilir mi peki? bu daha mı mantıklı ki acaba :/

2 ay önceden bildirmezseniz o 2 ayı da ister. Bizim eski dükkan sahibi de aynı kış avukattı. Bu yolla kurtulduk kendisinde

kira sözleşmenize bakın. şu kdar ay önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla kiracı kira sözleşmesi sonunda evden çıkar tarzı bi şey yazar. o süreye uyarak önceden adama bildirin ve bunu -varsa mail adresi- mailine yazın yoksa whatsappten yapın. sonra kira süresi bitiminde çıkın.

sorunuza gelince yukarıda da yazılmış senedi icraya koyup parasını alır. siz ‘biz bunu kira ödemeleri için verdik’ şeklinde ispat edemezsiniz hukukumuz buna müsait değil.

kirayı vermeyelim depozitoyu kiraya saysın olmaz. herkes yapması gerekeni yapmak zorunda.

bir ay daha oturalım olayına gelince oturup sonra çıkarsanız bu yine o ayın kirası için de icra takibini başlatır ve haklı olur.

yapmanız gerekense ‘süresinde’ bildirimde bulunun. süre sonunda evden çıkın. senetlernizi vs aldıktan sonra depozitoyu vermezse onun için siz hukuki işlemler başlatın.

Ben kiracı olsam ve hakikaten kalbimden evde en ufak zarar verdiğime inanmasam ve ev sahibi depozito üzerine yatsa evden çıkarken depozito kadar zarar veririm eve.

senedin olduğu sürece her şey olur. hele avukatsa mutlaka olur. ayrıca depozitoyu vermeyeceğini nerden biliyorsun? kira sözleşmesi yapmadın mı? orada hangi hasarlarda depozitoyu kullandığın yazar.

o mesaj uygun olmaz çünkü depozitonun mantığına ters. depozito = sizin eve vermiş olabileceğiniz zararlar karşı güvence. depozitoyu vermemek gibi bir şansı yok. haklıysanız açarsınız davanızı alırsınız depozitonuzu. siz depozitonuzu elden verdiyseniz ve bunu kanıtlayamazsanız zaten avukatın insafına kalmıştır verip vermemek. bu ülkede hukuk sadece avukatlar içindir sanılıyor ve yazı/belge yerine söze güveniliyor maalesef. sonuç hep hüsran.

normal olan şudur: senetlerinizi almışsınız zaten. son senedinizi de alırsınız kiranızı ödeyince. ev sahibi eve bakar makul bir süre içinde ardından depozitoyu size verir.

Kapatıldı değil de kısıtlama ve kontrollü şekilde yapılıyormuş www.aa.com.tr

Ben de aynı soruyu sormak için gelmiştim.

Yarın Bodrum-İstanbul yolculuğuna çıkacağım İzmir-Aydın otobanını kullanabilirim değil mi? Şehir içine girişleri mi kapsıyor bu kısıtlamalar vs.?

Her yerde o kadar bilgi kirliliği var ki

Otobanda herhangi bir uygulama yok

Bodrum veya Aydın tarafından geliyorsanız otoban komple açık ve çok tenha. Tünel de açık.

Aydin izmir otobani ve tunel acik (biraz once tunelden gectim) narlidereye gitmeye calisacagim, bakalim nasil olacak

İzmir giris de acik

tüneller risk altında olduğu için otoban yerine eski izmir aydın yolunu kullanmanızı istiyorlar. karşıyaka tünneleri yerine şehir içi.