Okcupid ve tinderi arada oyle de kullaniyorum ben. Bi de couchsurfing i.

Millet yine tipe göre hareket edeceğinden öyle bir şey mümkün değil bence. Ama olsa iyi olurdu tabi

Burdan da tutturabilirsiniz.

Yani diyorum ki, biriyle tanıştığında onunla neler yapabileceğine sen karar verirsin.

Tanıştığın yer burası olur, Tinder olur, Facebook olur. Tanıştığın yerin pek önemi yok.

Kimisiyle arkadaş olursun, kimine derdini anlatırsın, kimiyle görüşmez sadece telefonda konuşursun falan. Bunu sen belirlersin ve buna net bir şey koyamazsın. Bu kişiyle şunu yapacağım diye.

Çünkü görülmüştür ki, arkadaşlıkla başlayan ilişkiler bile sevgililiğe gidiyor. Yani yine dediğime geliyoruz.

Konuş, tanış, görüş ve sonrasına sen karar ver.

tinder, facebook olunca hatta duyuru bile olunca iletişime geçme amacı %90 yürümek oluyor. Çok nadir çıkar böyle insanlar. Bunu kolaylaştırmak bahsettiğim şey. Ayrıca date kısmından ayıran şu olmalı tip değil karaktere göre seçim ön plana çıkmalı. Yani diyorum ki insanlar şu kızla arkadaş olayım da yarın yürürüm demesin, sevgilisi olan da gönül rahatlığıyla kullansın, bu app cidden arkadaşlık appi ben burdan kafama göre arkadaş bulacağım, güzel olması beni bağlamıyor desinler vs. Denk gelir anlaşırlar sonra sevgililik de doğabilir o bizi ilgilendirmez, bahsettiğim şey yaklaşım. Ama cruyff haklı, yine en önemli şey tip olacak ve kimse öyle yaklaşmaz.

Bunu sen kolaylaştıracaksın. Konuşmaların ve yaklaşımın öyle olacak.

Benim sinema arkadaşım vardı mesela. İnternetten tanışmıştım. Öyle sinemaya falan gidiyorduk.

pipo diye bi app vardi. bak istersen o tarz olmali.

fakat diğer applerde görme beğenme ve buluşma aşamasında bir iletişim oluyor kişiler arasında.
sizin dediğinizde sanki her şey otomatik bir sistemle ilerliyor gibi, ki isterse 100 kişi hashlesin (bakın hemen teriminizi de kullandım) kimyamın tutup tutmayacağını bilmediğim bir insanla buluşmazdım ben olsam.

istekli tarafın sevgili veya arkadaş bulmak isteyecek tarafın olduğunu düşünürsek tutmaz gibi. ben niye durup dururken milleti birbirinle eşleyeyim ki? bundan ne zevk alıcam?

@ mr.goodcat çünkü yalnız ve mutsuz arkadaşlarımızın yanında kendimizi iyi hissetmek yerine onları da manita sahibi yaparak HAYIR'lara vesile olmak istiyoruz.

@ sopiro ayarlardan kendimizi hash'lanmaya kapatmak mümkün. veya sadece gelen bildirime ilgilenmiyorum deyip geçebiliriz. bunlar sevgilisi olan veya ne gerek var böyle şeylere diye düşünen insanlar için değil. antisosyaller var, çekingenler var, katil olmayan sosyopatlar var (benim gibi xd). işin güzel tarafı kendin için bişey yapamıyorsun çünkü kendimizi pek tanımıyoruz. üçüncü kişiler bizi daha iyi yorumlayabilir, gözden kaçırdığımızı görebilir bizim için ilişkiler konusunda. gözlemci her zaman üçüncü şahıs olmalıdır. oy vererek gözlemci oluyor ve katkı sağlıyoruz. zorunda değiliz elbette. onedio anketi çözmeye devam eder, survivor izleriz.

Anladığım kadarıyla bi selam bile demeden buluşuluyor öyle mi? Çünkü konuşma durumları olsa yeri sen ayarlayamazsın :/ hiç konuşmadığım birisiyle buluşmak istemezdim ya. Her şey dış görünüş değil, hmmm fena değil diyorsun sonra 5 dk konuşunca konuşmanın akmadığını görebiliyorsun mesela.

kadınların facebook diğer mesaj klasörü doluysa eğer zaten böyle bişeye ihtiyacı yoktur. dünya çapında kullanılacak arkadaşlar bu(ya tutarsa). türkiye'de bırak blind date olayını , normal kahve için bile kırk takla atıyor çoğu erkek. kendi açımızdan bakmayalım. kimse kaslı erkek de sevmiyor zaten. böyle bi uygulamanın gerekliliğini konuşalım. size asılan onlarca erkek arasından, fotosunu beğendikleriniz ile konuşur, sohbetini beğendikleriniz ile kahve içersiniz. hedef kitle siz değilsiniz zaten. bunu yapmayı kesmesi gereken erkekler. evet.

Kadınlar kullanmayacaksa erkekler napacak?

İki şey daha var aslında, mesela kim yaptı anonim olacak demişsin ya ama ortak arkadaşları sadece bensem bu gayet açık olur :/ bi de 10 kişinin aynı iki kişiyi seçmesi baya düşük bi ihtimal 5 bile düşük hatta. Çok zor gelir hash. Tinder'ın blind date'lisini kursan daha çok iş yapar gibi.

Kadınlar kullanacak. Kimse göğüs dekolteli selfie çekip 500 beğeni alan kız arkadaşa ineğin birini hash'lamaz zaten demek istiyorum. Bu olayı arkadaşlarınız ayarlıyor siz değil. Arkadaşlara hiç güven yoksa zaten ayarlardan kapat. Yada daha kolayı captcha ile anlaşır "ben kezban değilim" güvenliği ekletirim uygulama girişinde xd

Seyrek hash'lanmak daha güzel zaten. Değerli ve denemeye değer yapacak olan bu zaten. Arkadaşlar tarafından uygun görülen bi eşleşme. Bi kahve içelim... Gibi

ya ben sevdim bu fikri. :)
yapılsa ilgilenirim.

Birden fazla tek gecelik ilişki yaşaması, birden fazla fuckbuddy'sinin olmuş olması rahatsız eder. Aslında 1 bile eder de hadi insan hata yapabilir, ona göre olup olmadığını merak etmiş olabilir vs. ama devamı gelmişse demek ki bundan keyif almıştır.

hiç umurumda olmaz

playing star again +1
benden öncekilere gösterdiği töleransı, ilgi alakayı göstermemesi. tabi bu seni çok seviyorum sen başkasın vb demesi durumunda.

Çok sevişmiş olması

@camussar+1 peki @camussar dallama kriterlerin ne?

Benden önceki sevgilileri hakkında aşağılayıcı küçük düşürücü saygısızca konuşması

para karsiligi seks yapmis olmasi
bukkake'ye dahil olmasi
kondomsuz iliskiye girmesi

Benim henüz yapmadığım ve sevgilimle yapmak istediğim şeyleri önceki sevgilisiyle yapmış olması rahatsız ediyor. Mesela önceden nişanlanmış olması, evlenmiş olması gibi. Nişanlanmadım, evlenmedim. Sanki önceden yaptığı için hevesini almıştır gibi geliyor. Normal bi düşünce değil, farkındayım.

Sadece seks icin biriyle beraber olmasi, onune gelenle yatmasi, iliskilerinin ahlaksizlik odakli olmasi ve asiri tutkulu bir iliski olmus olmasi beni rahatsiz eder. Neden, cunku gevsek diye dusunurum, onune gelene hayatinin tek aski gibi davraniyor davar derim.

Kalan seylerden mutlaka uzuleceklerim olur ama bunlar direkt rahatsizlik.

Rahatsız eder değil de, ne ilgilendirir diyeyim.
STD, HIV, vb. kapmış olması, tedavisinin bitmemiş olması ve bunu bana söylememesi rahatsız eder.
Geçmişindeki travmaları benimle paylaşmaması (ilişkinin en başında paylaşmasını beklemem de, zamanla) ve bu travmalardan taşıdığı izleri reddetmesi. Örneğin, ailesinden biri taciz etmiştir ve bazı davranışlar onu delirtiyordur. Bu ilişkiye engel değil ama yardım almak istememesi ve bununla ilgili acıları benden çıkarması engel olabilir ileride.
İnsanlara pislik yapmış olması, ahını aldığı çok kişi olması. Atıyorum, tefecilere bulaşmış olması, bunun sonucunda olaylı yaşamış olması, vb. Bu direkt engel.

Bunun dışında, bir arkadaş vardı bizim. Nişanlısından ayrıldığında, travma sonrası iki üç yıl tek gecelik ilişkilere verdi kendini. O dönemde kaç kişiyle yattı kalktı; bilmiyorum. Saymadım, bir noktadan sonra zaten koptum. Sonrasında duruldu, öyle bir duruldu ki karşı cinsle tek kelime konuşmadı. Sonrasında da kendine geldi, başka biri ile tanıştı ve iki yıl sonunda onunla evlendi. Bu tarz, belirli dönemlerde her önüne gelenle yattığı bir geçmiş rahatsız etmez ama bu alışkanlığı ise, ömründe kendini bildi bileli böyle ise ve bunu bilinçli bir seçim değil de, iradesizlik gereği yapıyorsa; bu rahatsız edebilir. Gerçi aradaki farkı bilemem bile. Yine benzetmek gibi olmasın, bir arkadaşın abisi evli. Karısını aldatmadığı kadın kalmamış. Tanışmadan önce de öyleydi, tanıştığında da, sevgiliyken de, nişanlıyken de, evliyken de. Kadının ruhu duymadı haliyle. Sonra haberi olmuş boşanmışlar. Yani, Don Juan bir geçmişi olsa nereden bileceğim, nereden anlayacağım. Ancak, kendisi itiraf edecek de, öyle haberim olacak da. Piii.

Üstteki cevaba ek olarak gebelik yaşının yükselmesi de etken.

Benim de 3 arkadaşım ilk gebeliklerinde düşük yaptılar, 2. ler doğumla sonuçlandı.

Arjantin en fazla tarim ilaci kullanilan ulkeymis ve en son orada dogum anomalileri patlak vermeye basladi. Tarim ilaclari ulkemizde de cok iyi denetlenmiyor, en son ulkemizde bir arastirma yapildi arastirma bolgesinde kuslarda hatta baliklarda bile tarim ilaci tespit edilmis. Yani suya karisinca onlar bile zehirleniyor, insanlara yag dokuda depolanip anne sutune de geciyor. Kisacasi vucuda girdi mi kurtulus yok resmen zehirliyor. Sadece su ile yikama tarim ilaclarindan arindirmaya yetmiyor sirkede bile bekletsek %80'i filan gidiyor. Gebeliklerde de tarim ilaci nedeniyle sorun yasandigi dusunuluyor hatta kisirlik orani gittikce artiyor. Organik tarim adi altinda bile tarim ilaci kullaniliyor. Yasakli listedeki ilaclari kullananlar bile var. Ustelik bunlarin hepsi avrupadan vs kabul gormedigi icin ic piyasaya suruluyor. Ornegin elma, portakal, limon en cok tarim ilaci kullanilanlar. Herkes su ile yikayip yiyip geciyor. Portakal ve limom hadi neyse kabugu soyuluyor. Yesil yaprakli sebzelerde de cok kullaniliyor.

Kisacasi ; tarim ilaci zehirlenmesi oldugunu dusunen cok doktor var.

Yüksek yaş +1
Evlilik yaşları artık 30'u zorlamaya başladı. Üniversite, askerlik, iş hayatı derken orta yaşlarda evlilikler yapılabiliyor. Bizimle birlikte hücrelerimiz de yaşlanıp deforme oluyor. 30'dan sonraki gebeliklerin sorunsuz olma ihtimali artık çok düşük. Sperm kalitesi, yumurta kalitesi, rahmin diriliği, stessiz hayat...vb o kadar çok parametre var ki artık.
20'li yaşların başında anne-baba olmak en sağlıklısı değil mi?

kullandığımız ve maruz kaldığımız kimyasallarla ilaçlardan kaynaklanıyor. bu sorunlara ek olarak bir o kadar da kısırlık artışı mevcut.

konuyla ilgili the human experiment isimli belgeseli izlemeni öneririm.

çevremdeki insanlar denemelerine rağmen yıllardır çocuk sahibi olmuyor. ama yurdun iç kesimlerine gitsen herkesin 4-5 çocuğu var. anlamıyorum ben de.

diğer nedenlerini bilemem ama yaşla ilgili benim çevremde de 41, 36,38, 35 ve 33 yaşlarındaki kişiler gayet güzel hamilelik süreci geçirip, normal yolla hamile kalıp kolay doğurdular, bazıları normal, bazıları sezaryan. hatta ben de bu yaşlarda bu kadar rahat geçirmelerine şaşırmıştım

şehirli modern kadının sigara, alkol, doğum kontrol hapı, ertesi gün hapı..gibi zımbırtılar kullanması da bence göz ardı edilen bir faktör.
(yukarıdakilerin hepsine ek olarak)
yine çok az spor yapıyor olmamız da faktör. köydeki teyzem de kilolu karşı apartmandaki Aysu da. Ama köydeki teyzem 6 ay tarlada çapa yapıyor, ilk doğumdan 35 gün sonra 2. bebeğe hamile kaldı. Aysu ise AVMde yürüyen merdivenin yeri uzak diye söyleniyor sonra annemin deyimiyle "şimdiki gelinler merdiven inerken çocuk düşürüyor" not: ailede doğurganlık tavan.
bir de zaten en çok düşük ilk 3 ayda olur -hep öyledi ama eskiden kaç kişi 3 aya kadar gebe olduğunu biliyordu? şimdi hemen doktor hemen test, biliniyor. sonra takipler kontroller...doktorlar da risk almıyor her olasılığı söylüyor. zaten 1 kere doğum yapacak kadın, her şeye titizleniyor.böylece sorun büyümüş görünüyor.

küçük oteller genelde daha iyi fiyat sunuyor büyük oteller booking den alın fiyatı esnetemeyiz diyordu.

sanırım yaptıkları anlaşma vs ile alakalı.

birde booking için ayırdıkları odalar oluyor demişti birisi beli oda sayısınca oda ayırıyorlar demişti.

sanırsam bookingden alıp orada yorum yapman daha fazla işlerine geliyor.

O zaman booking bizi sömürüyordu diye ağlamaları yersiz değil mi? Aslında alan razı satan razı olması lazım.

Yahu arkadaşlar, aynı ülkede yaşamıyor muyuz sizinle? Neyin mantığını arıyorsunuz hala? Birilerinin işine gelmemiş, çıkarına uymamış, böyle bir sonuç ortaya çıkmış işte. Mantık aramak son derece gereksiz. Her söylenene de inanmamak lazım.

@eka e tabi işine gelende vardır gelmeyende, genelde kimse hiçbir şeyden memnun olmuyor memlekette kime sorsan sömürülüyor hakkı yeniyor(doğru olsa da olmasa da hep aynı film) dolayısıyla hakkımız yeniyor geyiğine zaten inanmıyorum çoğu turizmci simsar adam memnun olsa da ağlıyor memnun olmasa da.

Oteller booking.com istemiyor diye bir durum yok. Acenteler, booking.com istemiyorlar. Çünkü; sattıkları uçak biletleri internetten satılır oldu, otel rezervasyonları internetten yapılır oldu, tur rehberleri ayarlamak yerine insanlar gönüllü rehberlerle iletişim kurmayı öğrendi. İnternet her şeyi geliştirip, hızlandırarak, acenteleri aradan çıkarıyor. Türsab ise, acentelerin bu rahatsızlığı sebebiyle doğal olarak dava açmıştır.

Aynı sorunlar farklı sektörde aracılık yapan sigorta acentelerinin de gündemindedir. keçili reklamlarıyla adını duyuran sigortam.net ve benzeri diğer siteler, sigorta acentelerinin büyük oranda satışlarını ele geçirmiş durumdalar. Bu yüzden sigorta acenteleri serbest piyasa ekonomisinin farkındalığı ile yeni yöntemler üretmekle meşguller. Kalkıp dava açabilirler mi? Hayır.

Türsab'ın davayı kazanmasının en önemli sebebi, yasal olarak acente olma zorunluluğu. Senin merkezin yurtdışında olabilir ama ilgili kanun maddesi ya da her neyse, türkiye'de acente olmanı zorunlu kılıyor. Bu da meslek örgütünün zaferidir. Ha bu kadar hızlı gelişen teknolojiler ile aracılık sektörlerinin geleceği olmayacaktır. Bu çok ayrı bir konu.

cliquot +1

artık herkes biletini kendisi alıyor, rezervasyonlarını kendisi yapıyor, yerel rehberlerle kendisi anlaşıyor. 50+ olmayan herkesin elinin altında her şey. tıpkı bir ürünü yurtiçinden %150 daha pahalıya almak yerine yurtdışından sipariş vermek gibi. cepler dolmayacak olunca her şeyi engelliyorlar; yurtdışı alışverişlerini (cep telefonu, yurtdışından araba getirme, geneli teknolojik ürünler, parfümler, makyaj vs) şimdi de sıra bunlara geliyor. daha yeni gümrük 30 dolara düşürülmedi mi?

booking olmasın ki adamlar daha fazla kazıklayabilsin. ağzı laf yapan adamı x liraya ağırlayacakken diğerini 3x'e bir başkasını 5x'e konaklattırsın. maksat kazıklamak.

Tabii ki booking olmalı aslında bunu sormak istemedim ben de, yanlış anlaşıldı heralde, şikayetçilerse booking'le neden aynı fiyatı vermiyorlar demeye çalışmıştım. Mesela yemeksepetinden adam geliyor, telefonla verseniz olur mu diyor olur diyoruz, oteller tanındıktan sonra kendilerinden rezervasyon yapılmasını istiyormuş, sözlüğe bakın bir sürü otel sahibi var yazan peki o zaman neden pahalı fiyat? Yoksa dns kullanıp yine booking'den rezervasyon yapacağım, yine fiyatlara bakacağım, benim için booking vazgeçilmez.

Oteller dediğiniz gibi aynı fiyatı vermeyebilirler. Bunun da sebebi booking anlaşmalarının ardından denetimlerle ilgili. booking ile anlaşmanızın bozulmasını istemediğiniz için, misafirlerinizi belirli telefonlarda istemeseniz bile siteye yönlendirmek zorunda kalabilirsiniz. gizli müşteri çalışmaları olur falan...

Oteller için, özellikle küçük ölçekli olanlar için, muhteşem bir reklam platformudur booking. siz reklam tanıtım masrafı yapmakla vakit kaybetmezsiniz. hizmetiniz iyidir, fiyatlarınız ucuz değil hakkı kadardır. kaliteniz yüksektir. başka bir şey yapmanıza gerek kalmaz. booking sayesinde müşteriler sizin reklamınızı yapar.

@cliquot booking bana verdiğin fiyat daha düşük olacak mı diyor peki? Anlaşmada böyle şeyler olabiliyor mu?

join.booking.com
Rezervasyonlar için ne kadar komisyon ödemem gerektiğini nasıl öğrenebilirim?
Tesisinizi Booking.com'a eklediğinizde her bir rezervasyon için komisyon ödersiniz. Komisyon yüzdesi, kayıt işlemlerinin 'Sözleşme' aşamasında gösterilecektir. Her ayın sonunda borçlanılan komisyon miktarını gösteren bir fatura göndereceğiz.
Sözleşmelerin içeriği gizlidir :) Bir otelci gelip açıklama yaparsa bu aşamadan sonra güzel olur.

Beklenen açıklama gelmiş TÜROFED'den;
www.turofed.org.tr

big fish var işte

With Honors

TS Spivet
Fried Green Tomatoes
Sing Street
Marvellous
Somers Town
Le Tout Nouveau Testament
Drole De Samedi( Cumartesi Cumartesi)

Groundhog day.

About time

Zehirli sarmaşık.

www.turkcealtyazi.org

Match point, closer

femme fatale denince aklıma anında lauren bacall geliyor. onun için örnek filmim de the big sleep.

Lost highway, patricia arquette :'(

youtu.be

The Last Seduction
China Moon
Palmetto
Bound
Goodbye lover
Head above water
Underneath(1995)

underworld

la bete humaine
flesh and the devil (bu sessiz film, o yüzden herkese göre değildir. ben de ilk kez izlediğimde çok beğenmemiştim, sessiz filmlere daha uzaktım o zamanlar)

femme fatale diye film var?

gone girl

Salome

Film ;
Basic Instinct (1992)
Casino (1995)
Heartbreakers (2001)
One Night at Mccools (2001)
Sin City: A Dame to Kill For

Dizi ;
Footballers Wives
Femme Fatales

Kitap ;
Budala
Salome

kimse de dememiş ki; sin city: a dame to kill for

yrd doç üniversite dışında kullanılmamalı. yrd doç = ders anlatan dr.

profluk bikere alındı mı her yerde kullanılabilir.

Ama bunun bir ingilizce karşılığı da var, bence kullanılabilir.

Disarida anlam bulan tek sey Dr. unvanidir. Bir konunum doktoru olursuniz ve her yerde gecerlidir.

Benim hocam prof. Dr. Olmasina ragmen disarida sadece Dr. Xxx Yyy olarak kullaniyor medyada vs.

Anlaşmaya bağlı yaparlar, bi tanıdığımın çamaşırlarını yıkayıp, kurutup, ütüleyen temizlikçisi var.

ortalığı toparlar ama dolap içlerine ve detaylara girmez. ekstradır bunlar, başta anlaşman gerekir.

Bize gelen ütü vs yapıyor da buzdolabı temizliği yapanı görmedim. Yapan vardır muhakkak rica ederseniz yapar fakat ufak da ekstra bir şeyler verseniz daha hoş olur.

Eğer ayni kisileri duzenli alirsan yapıyorlar. Atiyorum bir hafta once cam sildiyse oteki hafta silmesine gerek olmuyor, buzdolabini ve mutfak dolaplarinin icini düzeltip siliyor, gibi. Samimiyetle de alakalı yalniz bu, genelde birseyler kaybolursa veya yanlis bir yiyecegi atarsam gibi endiseleri olduğundan her yerde bu islere girismediklerini söylemişlerdi.

Bize gelen hepsini yapıyor

mac gmall'da kapalı havuz var.

enjoy sports club

İtü'nün havuzu.

Küp daha pratik ya. Ama misafirlere genelde toz koyuyorlar. Bana öyle denk geldi ya da.

biz toz şeker kullanıyoruz. misafire küp şeker veriyoruz.

çünkü küp daha pahalı :)

sağlık açısından ise: esmer > toz > küp

Toz

Sanirim eskiden kup seker pahaliydi, bu nedenle toz seker kullaniyorduk (tamamen salliyor olabilirim). Bizim evde de toz seker kullanilirdi, kup seker misafire ikram edilirdi. Oradan kalma aliskanlik oldugundan bizimkiler halen toz seker kullaniyorlar sanirim, son yillarda pek dikkat etmedim.

toz

toz şeker kullanıyoruz ama küp şeker de var duruma göre misafirlere küp şeker verdiğimiz oluyor bazen biz de kullanıyoruz.

Misafire toz şeker şöyle sakıncalı, mesela şekeri koydun, şekerden bi kaşık attı çayı karıştırdı, kaşığıyla bi kaşık içti kenara koydu. Sonra bi çay daha getirdin hop o kaşığı tekrar şekere soktu, noldu böylece onun ağzına giren kaşık herkesin ağzına girmiş gibi oldu lol. Ev ahalisi için de geçerli tabii bu, bence küp şeker daha hijyenik.

eskilerin kafa yapısı; küp şeker daha elit, toz şeker fakir işi düşüncesi. annem de öyle bize toz şeker misafire küp şeker. ayrıca genelde 1 küp şeker 1 çay bardağı çaya fazla geliyor bana toz şeker mis istediğin kadar ayarla hem artık kaşıkla atan falan da kalmadı herkesin evinde şu devirerek dökmeli aletten var. toz daha mantıklı her türlü üstelik küp şekeri küp halinde tutmak için ne kullandıklarını biliyor muyuz(aslında biliyoruz da hatırlayamadım, kötü bir şeydi)? bi torku doğal ürünler kullanıyoruz diye reklam yapmıştı ilk.

Ekaterina, sekerligin içinde ayrı kaşık var canım. Hiç öyle kendi kaşığıni daldıran görmedim.

Toz şeker alınırken dökülüyor annem ondan misafire küp şeker verir kimse dökmesin diye :d kendimize de toz şeker çıkarıyor bir çaya bir küp şeker fazla geldiği için.

Ben trde hep kup seker gordum ama yurtdisinda hic kup seker gormedim.

Isvicreliydin sanirim, ailen de oradaysa/orada yasadiysa ondandir o.

misafire küp şeker. neden? çünkü toz şeker kullanırken, şeker kaşığını şeker tabağına sokuyor ve ailecek sinirden kuduruyoruz. çocuk olsa gam yemem de koca koca adamlar, şeker kaşığını çay bardağına sokunca sinirleniyorum.

Valla 2 misafirin önünde bir şekerlik varken kaşık diğerinin elinde olunca olabiliyo böyle şeyler ben güvenmiyorum misafire xD

Evde toz şeker kullanırız. İşyerinde sadece küp kullanılıyor ve ben küp şekerin çayda yaptığı köpükten nefret ediyorum.
Benim de işyerinde cay icmeme nedenim bu.

biz şeker kullanmıyoruz da ikisi de var. duruma göre toz veya küp şeker veriliyor. misafirin samimiyetine göre. toz şekeri de şu çevirip dökülen zımbırtıya koyduk, böylece eliyle ayağıyla girmiyor kimse şekere

ikisi de var. misafir gelince çayına atması için küp şeker bulunduruyorum. pasta kek yapmadığım için aylardır toz şeker kullanılmıyor. hatta indirimdeyken lazım olur aldığım bi paket açılmamış haliyle duruyor.

Yanlıs anlamışım az önce de, ben koyu gri boyatıyordum platin olmadan boyuyorlardı, bundan bi tık daha açabilirler belki.

Tutma olayı değişiyordur saçın yapısına, boyaya göre.
Benimki tutmadı mesela 2 günde aktı.
Sizinki kadar sarı değildi benim saçım ama ombre vardı yine o sarı kısımları gri yaptık güzeldi de 2 gün sonra eski haline döndü.
Ben platin yaptırıp üzerine gri ile uğraşmak istemedim akarsa kötü görünür diye belki öyle yaptırsaydım bu kadar çabuk akmazdı, bilemiyorum.

Gri aktıktan sonra ombrem çıktı ortaya aynen devam ettim :)

Gri akıyor 15 günde bir tekrar boyatmak lazım.

Tutar mı tutmaz mi bilemem ama saçların ilk fotodaki gibiyse hic bozma bence

İki çeşit gri vardı en koyusunu aldım boyadım oldu bu arada <3

Caps atsana arkadan nasıl olmuş :)

Saçma olmuş adamın savunma. Belki hastalıklı biri yedi nereden bilecekler ki? Tipik üçkağıtçı esnaf olayı. Bir daha da yeme oradan.

şikayet edin. abarttığınız bir şey yok.

Bugun manitayla aynisini biz de dusunduk. Gormemis gibi serpme kahvalti denen naneyi soyledik cok lazimmis gibi. Iki cesit zeytin iki cesit recel ve acili ezmeye catal dahi surmedik. Tabi surup de bitiremediklerimiz oldu. "La bebe" dedim manitaya. "Kesin bunlar yenmeyenleri geri koyuyordur dolaba" o da "valla oyle" dedi. Bence kesin hepsi yapiyordur.

Herkes yapıyor, yapmak zorunda. Ünlü restoranlar, oteller falan. Yıllarca Kavak' da restoran işlettik, sonrasında otel. Biz de yaptık, yapmak zorundasın da zaten. Hele açık büfeli her şey dahil oteller. Öbür türlü olmaz o iş. Kimse kalkamaz altından. Yarısı yenmiş peyniri kimse koymaz tabi, ama mesela 5 yıldızlı otellerde o yarım peynirleri atıyorum salataya koyuyorlar falan. Bir şekilde tüketiliyor.

Edit: Hatta İsrailli turist taktiğidir, yarım bıraktıkları şeyleri paramparça ederler, tekrar kullanılmasın diye.

sokakta önünden geçtiğin her lokanta/restoran/cafe tarzı yer bunu yapıyor. normal. maalesef. yapmayan yerler, elbette vardır.

kasada oturan yavşağın size cevap veriş şekli, sizin ona karşı gelmenizi engelleyen nitelikte. tek anladığı dilden, yani dinini yaptığı ahlaksızlığa kılıf uydurarak cevap vermiş. cevap vermeniz, hakkınız aramız mümkün olmazdı.

olmaması gerek fakat malesef normal.

liriamer +1 diyorum. bir kaç sene önce ekşi'de bi entry okumuştum baya sükse yapmıştı, yıllarca lüks otellerde çalışmış bi adamın itirafları niteliğindeydi, bütün iğrençlikleri anlatmıştı ve yenebilecek en mantıklı şeyin o sırada pişirilen yemekler olduğunu söylemişti (canlı performans mı sallıyorum ne bi adı vardı unuttum).

pek çok aşçı ve açık büfe tecrübesi olan çalışan, tam olarak anlattığınız sebeplerden açık büfe yemeyi tercih etmezler (5 yıldızlı oteller dahil)

Mesela kahvenin yanına gelen lokuma kılıç falan saplamışlarsa o kılıcı kırıyorum ben, başkasına kullanamasınlar diye. Bence herkes böyle şeyler yapsa kullanamazlar. İsrailli turist taktiği+1

Mutfakta çalıştım biz de yapıyoruz. Yalnız bu göstere göstere yapılmaz. Her şeyin bi adabı var

ben bunun turk ve dogu toplumarina has bir tavir oldugunu dusunuyorum cunku en basitinden amerikadaki luks olmayan normal restoranlarda isterseniz tabaginizda kalan yemekleri dokebileceginiz, tabaginizi bardaginizi, catalinizi koyabileceginiz bir kirliler kismi vardir. zaten mcdonalds falan gibi yerlerde istege bagli bile degildir, yapmayani gormedim fakat orada bunu calisana saygidan yaparlar, cunku egitimli insanlar hizmet sektorunde uc otuz paraya calisana acirlar.
bir de orada resmi olarak yemek sektorunde calismak icin egitimlerden geciyorsun, misal hangi yemek ne kadar sure ne kadar sicaklikta saklanabilir veya bir calisan olarak ellerini nasil yikamalisin gibi...
birakin sadece artik yemekleri birlestirmeyi ellerini dogru dugun yikamayi bilmeyen, ayni zamanda toresi geregi eliyle bir tarafini temizleyen insanlar var hizmet sektorunde...
e simdi biz alistigimizdan hasta olmuyoruz ama genelde turkiye'ye gelen yabancilar ilk basta bir minik hasta olurlar veya bizdeki kadar hepatit a yaygin degildir.
off off, nereden akla getirdiniz yahu!

ben bu gibi durumları önleyebilmek adına yemeğin yanında ikram olarak gelen mezeleri yemesem bile içine kirli peçete,kürdab atıyorum.

kebabçı'nın adını yazar mısın. bursa'da yaşıyorum. bileyim.

Normal değil tabii.
Ben de masaya gelen ve çatal giren her şeyi mundar ederim bir daha kullanamazlar. Çatal banmadıysak garsona "buna dokunmadık" derim.
Yalnız bizimkiler de açık büfe kullanmayı bilmiyorlar, yiyemeyeceği kadar şeyi masaya alıyor sonra çoğu kalıyor. İşletmecinin hatası kadar müşterinin hatası da var bu işte.

@yons; millet mahallesi maydonoz kebap dürümcü.

Haklısın, abartmıyorsun. Şu yapılanın kabul edilebilir hiç bir tarafı yok. Ne dmek hepimiz müslümanız ya, ben değilim misal. Ayrıca müslümanlar hastalık bulaştırmıyor mu, ay sinir geldi. Helal belgesi bilmemneyini eksik etmezler ama.

Mecbur kalmadıkça dışarıda yememekle ne denli haklı olduğumu bir kez daha anlamış oldum. Daha çocukken vapurda satılan, yolcuların yarım bıraktığı sahlepleri sahlep kazanına tekrar döken garsonu görünce anlamıştım zaten bu memleketteki esnafa güvenilmeyeceğini. Maalesef bu böyle.

Sonra gelip bana takıntılı diyorlak bak. Off of.

Normal değil tabi ki ama hepsi yapıyor. Bir tanıdığımız da mutfakta çalışıyordu, onlar da yapıyorlarmış. Köy kahvaltısı falan almam ben mesela.

Bunlar hep bahardan.

5 lira bağışla hesap al?

nasıl olacak o? nereye bağış yapıp dekontu kime göstereceğiz?

Online veya telefondan mesajla löseve falan canının istediği bi kuruma bağış yapıyorsun, sonra da compumaster'a mail atıyorsun.

Kızılay'a boş mesaj at 10 lira keser. O ekran görüntüsünü at sana üyelik izni verirler.

Lösev falan faturalı hatlardan alıyor sadece.

bosch

@passion ben de öyle düşünüyordum ama kötü diyolar ya :/

bosch aldım ben tam 2 yıl olmadı ama gayet memnunum.

arçelik-beko

Bütçe nasıl? iyiyse ankastre+buzdolabını smeg al, veya ankastreleri smeg, buzdolabını liebherr al.

7 yıl oldu gık demedi kesinlikle boş al alman olan

Siemens/bosch, alternatif hotpoint.

Beko, bosch

Beko - Arçelik bunlar fiyat performans markaları. İkisi de aynı zaten. Arçelik sadece Türkiye içinde satılıyor Beko bütün ülkelere ihraç ediliyor.

Biraz fazla paran varsa Bosch ve Siemens alabilirsiniz.

Çok paranız varsa Miele ve Gaggenau alabilirsiniz

ben lg almistim buzdolabi camasir makinesi bulasik makinesini. 6 sene oldu. sorun yasamadim.
derin dondurucu ve ocakli firin siemens onlar da gayet guzel.

9 yıl bitti, hiçbir beyaz eşyada sıkıntı yok. bosch al.

olmazsa arçelik al. bu iki markanın dışına çıkma da ne alırsan al.

arçelik tek geçerim.

bütçe yeterliyse, özellikle çamaşır ve kurutma makinesi için miele.

her şeyin miele olması bütçeyi zorlayacaksa bulaşık makinesi siemens falan da olabilir.

ama buzdolabı westinghouse ya da GE olsa daha iyi.

Bu arada, iett'nin sitesinde Sabiha Gökçen'den 4. Levent'e giden otobüsün (E-3) varış süresi iki saat diyor, bilen var mı? Metroda da aktarmalarda hiç beklemesem bir buçuk saati geçer galiba? Toplu taşıma iptal o halde benim durumda?

@hellokopter, çok teşekkür ederim. evet, itü ayazağa durağı aslında gitmem gereken yer. o halde e-3'e binip 4. levent metroyla geçiyorum?

metro veya express olmayan hicbir seye binme metro metrobus arti otobusle 3 saate yakin surede gittim tam tersini o da otobusun express olmayisindan dolayi oldu

Havataş'a bin o otobüs çok geç geliyor bazen saati şaşıyor vs, havataş hiç şaşmaz. Leventten de taksiye bin 13 tl falan tutuyor üniversite.

çok teşekkürler, havataş o halde. oradan da taksi.

Kesinlikle havataş ve taksi.

Ben geçenlerde akşam 7 de bindim 8.30 da ordüada oldum. Gelirkende yine akşam 1 saatte geldi. İett

Sadece dalgalı ve kıvırcıklar için etkili boşa para verme. Maşa al

lcha+1 para ve zaman kaybı olur düz saça hiçbir etkisi yok, maşa veya ince düzleştiricilerden al.

+1 :)

hayır kapanmıyor o tünel. Metrobüsten indikten sonra zorluya geçiş var zaten.

adım 1) gitmek istediğiniz ülkelerin listesini yapın. çalışmak istediğiniz alanda başarılı olan okullara bakın (ranking falan diye aratabilirsiniz). ikisi nerede kesişiyor onu bulun. aşağı yukarı üç beş okula indirin seçenekleri.

adım 2) okulların başvuru takvimlerine dair bir tablo hazırlayın. hangisi hangi ayda/günde sona erecek, o zamana kadar neler yapmanız gerek vs gibi.

adım 3) bu okulların muhtemelen her biri farklı şeyler isteyeceklerdir, prosedürleri farklı olacaktır. Ama aşağı yukarı her branş, her bölüm vs için isteyecekleri bazı şeyler nettir: referans mektupları, bir takım standart sınavlar, portfolio, niyet mektupları.

adım 3) bu aşamada aylar öncesinden hazırlıkta bulunmuş olmanız önemli. referans isteyeceğiniz kişilerin yaklaşık bir ayı falan olsun, kimlerden isteyebilirsiniz falan onu düşünün. okulun istediği sınav var mı, varsa türkiyede yapılıyor mu, yapılıyorsa o sınava girecek dil beceriniz yeterli mi falan aşamaları zamanlamanızı büyük oranda etkileyecektir.

adım 4) başvuru koşullarınızı tamamladığınızda belgeleri hazırlamak gerekecek. transkripttir, mezuniyet belgesidir, banka girdisidir çıktısıdır gibi şeyler isteyebilirler. Bunlar eğer mezun olduğunuz okul uluslararası tanınan bir okul değilse akreditasyon şirketlerine gitmeleri gerekebilir. Atıyorum, boğaziçi mezunuysanız ne yabancı dil sınavına girmeniz ne de belgelerinizi akreditasyona göndermeniz gerekir çünkü tüm dünyaca eğitim standartları ve değerlendirmeleri bilinmektedir.

adım 5) kompozisyonlarınızı yazıp, portfolyonuzu hazırlayıp, belgelerinizi ekleyip başvurunuzu tamamlayacaksınız. bazırları burs ihtiyacınızı o sırada soracak, bazıları her koşulda başarı ya da ihtiyac bursu önerecek. bu detayları bilgi toplama aşamasında öğreneceksiniz zaten.

adım 6) başvurup sonucu bekleyeceksiniz.


Ya da

adım 1) bir danışmanlık şirketine gidip parası neyse verecek ve yardım alacak ya da nispeten dandik ama her gelen öğrenciyi kabul eden bir okula gideceksiniz.

böyle.

Dili ingilizce olan ülkelerde master çok pahalı bunu biliyor musun?

İngilizcem yok demişsin, dil bilmeden nasıl kabul almayı planlıyorsun? İngilizce konuşan çoğu ülke testlerle belgelenmiş ingilizce bilgisi ister başvuruda. Almanyada ise güzel sanatlar alanında ingilizce bölüm bulabileceğini sanmıyorum, diğer bölümler de Almanca yeterliliğin olmadan kabul almazlar. Yani pek orada halletme durumu yok bildiğim.

Arabam yok ama olsa yapabilirdim ben de. Manyaklık değil, niye olsun ki? Keyif alıyorsun neticede :)

Eskiden arkadaşlarla canımız sıkıldığında gidip bir yerlerde oturmak yerine yol yolculuğu yapardık. Akşam yol sohbeti çok güzel oluyordu, ama bir anda karar veriyorduk.

Bir keresinden sinemaya gidelim dedik, otoparkta yer bulamadık. Ankara'dan İstanbul'a gittik. Taksim, kadıköy gezdik ertesi gün geri döndük.

Bir keresinde akşam evlerimize dağılalım dediğimizde Bolu Abantta bulduk kendimizi. 1 dal sigara içip geri döndük. Aynı şekilde Eskişehir, Konya yapmışlığımız da var.

:) Tek gitmedim ama motosiklet alacağım yakında, o zaman senin dediğin gibi yapma planlarım var. Bence güzel oluyor. Motorla gezip bol bol fotoğraf çekmek istiyorum.

Evet :)

Ailecek yapiyoruz, hadi kofte yiyelim gidip tekirdag'a gitmisligimiz filan oluyor. Ya da random

-ayy sahile gidelim
-hangi sahil?
-birine gidelim iste, yalova sahil olsun bari ^^

Buna benzer diyaloglarla. Cok seviyorum ben:) keske bunu yapacak arkadaslarim da olsa. (Bir de araba kullanabilsem tabi :D)

@razvan rat nick iyiymiş fm oynarken bende çok severdim hey gidi :)

@denizgonen araç dizel hızı da 90-95 gibi sabitleyince baya az yakıyor. onu da önemsemiyorum artık başka yere de gitsem o kadar harcamam oluyor.

@arockm hocam benim de arkadaşlarla sırf çorba içmek için ankaradan eskişehire gitmişliğim var :) yada gece 2 de mangal yakmaya boluya felan giderdik. ama dagıldık öyle şeyler yapıcak kimse kalmadı ki :(

izmir'deki 90 dk uygulamasıyla gezen arkadaşlarım var bu sayede.

istanbul trafiğinden çıldırma noktasına gelmesem tekirdağa doğru süresim geliyor bazen ama sonra arabanın 12.5/100 km yaktığı aklıma gelip film açıorm kendime :F

bunu özellikle yapmama gerek kalmıyor. çok sık şehirler arası seyahat yapıyorum. beni kesinlikle çok rahatlatıyor. huzur buluyorum, hatta hayata karşı idrak seviyem yükseliyor.

Arada bir. Trafiğe girmeyeceğimi düşündüğüm zamanlarda ancak.

benzin 5.5 tl +1

çok istiyorum ama hala yalnız başıma trafiğe çıakcak kadar iyi araba kullanamıyorum :/

Yapasım geliyor fakat ehliyetim yok, arabam yok, vaktim de yok. Bazen işe giderken dolmustan inmek istemiyorum. Genelde en one otururum. Keşke şimdi burada inmesem de dağ bayır gezsem şu ön koltukta diyorum. Nasıl rahatlatıcı olurdu kim bilir.

bir an acaba ben türkiyede yaşamıyorum mu dedim. bu kadar rahat var mı yola çıkabileceğiniz gezebileceğiniz yerler? yollar öküz kaynıyor, sabitleyiciyi açıp etrafı izlemek abartı geldi biraz.

@eindaclub
hocam şehir içinde haklı olabilirsiniz ancak şehirler arası yollar gittiğim yerler. en az 3-4 şeritli yollar kenardan gidene kim neden bulaşsın ki. sabitliyorum 95-100 gibi bir hıza geçiyorum en sağa tıntın gidiyorum. daha bugune kadar uzun yolda öküzlük yapana da hiç denk gelmedim

sırf bunu yapmak için araba almak istiyorum ya. ama onun için de daha çok çalışmam lazım yani çok kararsızım o yüzden :D

şirket arabası sanırım :))

ben de yaparım bazen. şu aralar 250-300 km gibi mesafelere pek gitmiyoruz da 100 km bir yere gitmiştik geçen hafta. dondurma falan yedik, birkaç foto çektikten sonra döndük :)

Valla bunu yapmak önceden çok saçma gelirdi. Sonra bir baktım ki Ankarada bir haftasonu biryerlerde birşeyler yiyip içmeye kalksan abartı pahalı. Artık bende aynen dediğiniz gibi yapıyorum. Ankaradan sabahtan çıkıyorum Bolu, Bursa, Beypazarı, Afyon, Eskişehir vs. Neresi denk gelirse gidiyorum, oralara özgü birşeyler yiyip içip aynı gün akşam da dönüyorum. Ama her hafta yapmıyorum bunu tabii.

iş sebebiyle sık sık uçak kullanıyorum. son 4-5 aydır ankara-istanbul-izmir arasını otomobil gidip geliyorum, bir nevi psikolog seansı gibi gelmeye başladı.
etrafımdakiler buna pek bir anlam veremiyor tabi 50 dakika da gidip gelmek varken niye araba ile saatlerce gidiyorsun gibilerinden konuşuyorlar ama şu aralar umrumda değil.

güzel bir dinlenme şekli hocam, cafelere gidip elinden telefon ile sosyal olacağına denk gelen ilçede yemek yiyip çayını iç.

motosiklet ile yapıyorum dediğini

fikri motorcu arkadaşlardan çaldım zaten :)
motor yok arabayla deneyim dedim. güzel de oldu

yalnız değilsin. arabam olsa ben de yaparım deli gibi.
aslında bu hobinin bir ismi olmalı. acaba var da biz mi bilmiyoruz..

şu benim için efsanedir, bir tünele giriyor, tünel değil sanki yeraltı şehri:
www.youtube.com

youtu.be

benzin ucuzken yapardım :/

arabam yok ama yürüyerek yapıyorum. böyle bir hedefin olmadan boş boş yürümek bile kafa dağıtıyor.

Biz de yapıyoruz, uçak bileti almaya üşenip ankara'ya arabayla gittim, sonra senede 2 kere erkek arkadaşımla antep'e gidip geliyoruz bazen de hadi bi izmit'e gidelim köfteci yusuf'ta köfte yiyelim diyoruz, bence de çok güzel. Keşke kalabalık olsak daha eğlenceli olur tabii.

Çok fazla arabayla gezecek param olmuyor. Araba kapalı duruyor genelde.

özel üniversite insiyatifinde örneğin koç geçen sene 2500 veriyordu, devlettekiler 4000 alırken. Bu sene de çok farklı değildir.

Hayır memur maaşı değil çok daha düşük, 1800 alan da var 2000 de, en en en fazla 2500 filan

devlet memurluğunla alakası olmaz. istifa edersin, daha düşük maaşla özel üniversitenin çalışanı olursun.

Geçen sene 1400 öneren okul vardı, ismi bende kalsın.

mendille sildikten sonra hiç yıkandı mı peki? yıkandıktan sonra ıslak mendil lekesi çıkabiliyor çünkü.

bence kotu bütünüyle boyattırman gerekiyor

@uyusam iyi olur hayır yıkanmadı. Ancak bu ıslak mendil lekesi değil maalesef. Islak mendilin üstüne pantolonun siyahı bulaşmıştı. Yani o kısmın rengi kesin olarak attı. Aynı şey başka bir pantolonumun başına daha gelmişti geçmişte. Onu yıkamıştım ve beyazlık hala oradaydı. Hatalarımdan ders almıyorsam demek ki.. :(

@hicgudu nerede boyattırılır peki? Bir bilginiz var mı?

Bazı buyuk tuhafiyelerde kot boyaları oluyor toz halinde, kullanim tarzları degisiyor o tozlu suda bekletip kurutuyorsun sonra yıkıyorsun kotu..

Rich marka tekstil boyasından siyah ve beyaz boya alıp karıştırarak bu rengi elde ettikten sonra boya. Kuruduktan sonra makinaya at hiçbir şey olmaz, çıkmadığını göreceksin.

kuru temizlemeciler yapıyor bildiğim kadarıyla

tuhafiyeden toz kumaş boyası alıp leğen dolusu suyun içine dök, karıştır boyayı kotu içine sok 2 saat beklet çıkart, sık suyun altında yıka su duru olana kadar (siyah boya akmayacak yani) sonra makineye at TA DAA YEPİSYENİ

Adalara gidiyor diyecektim ki yazın evet. Eskiden deniz otobüsü vardı her pazartesi sabah 8 de kadıköy'e giderdi, cuma günü de akşam 6'da geri gelirdi ama kalkmış sanırım.

o vapuru ben de gördüm ama yanına gidip bakmadım sanki bir afiş vardı üzerinde cafe restoran gibi bir şey olduğunu düşünüp geçmiştim
avcılardan ada seferleri nisan sonu gibi başlıyor sanırım
bunun dışında yazın marmara adasına ve avşaya da seferler var
istanbul deniz ulaşımı açısından çok müsait keşke değerlendirilse

lütfen yap. önden ciddi anlamda itici duruyor.

yoo küçük değil. normal bence.

ama renk koyu geldi biraz. o da kendimde beğenmediğimden olabilir. ama onun dışında boyu iyi. yakışmış, güle güle kullan.

Bence gayet iyi olmus ya

Yandan çok iyi önden öyle durmasının sebebi de kafanı kaldırıp yanaklarını kameraya yaklaştırmışsın ondan bence, yanaklarını içten ısırıp hafif başını öne eğerek çeksene bi tane de eheh :)

güzel gözlük yakışmış bence.

güle güle kullan

@ekaterina'nin istegi üzerine:
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

Vazgeçtim gözlük küçük. :( ama yandan hakkaten çok güzel. Benim yanaklarım da top yanak olduğu için anlıyorum. Az daha aşağıya gelip kapatması lazım.

değiştireyim o zaman :/
peki bana kalite gözlük tavsiye eder misiniz? camları kaliteli olsun.
600tl

değiştir

bana normal göründü, hani sormasan takılmazdım hiç.

@ekaterina ya :DD eğlendim özür dilerim ama yanak ısır demişsin bence arkadaş yanaklı değil kemikli o yüzden şişkin duruyor.

evet önden küçük maalesef

Küçük değil, ama yakışmamış. Fazla yuvarlak hatlı olduğundan sanırım. Daha oval, cam yüksekliği daha az bir çerçeve olsa daha iyi olur.

i.hizliresim.com

bu nasil? wayfearer alayim mi?

önden küçük gözüküyor diğer açılardan normal geldi

yandan güzel +1

ama ben olsam değiştirirdim. persol 714 ve 649 u beğeniyorum yıllardır. denemediysen bir de onlara bak derim.

Feminen duruyor bu model yav. Senin tip de maskülen olunca uyumsuz olmuş. Kare gözlük falan bak.

Bu arada hiç anlamıyom böyle şeylerden

persol 2953 gibi modellere bak

Son fotoğraftaki çok iyi. O tarz bi gözlükle değiştir bence.

wayfarer daha iyi, onu al.

Ben olduğunu biliyorum birisi nikahtan 2 gün önce ayrılmıştı, sebep de kızın kına gecesine sizin taraftan kimse gelmese olur mu, ben ailem, arkadaşlarımla eğlenmek istiyorum demesi. Damat kızın, kendi ailesine hiçbir zaman değer vermeyeceğini düşünmüş sabaha kadar uyuyamamış sonra da ayrıldı.

Uzak bir tanıdık da düğün günü ayrılmıştı, kız tarafı normal bir aileyken erkek tarafı çok dindarmış, kızın ailesinin isteği üzerine düğün yapılmış erkek tarafı "düğün bize göre değil bu ne ya .s .s" diyormuş. Gece saat 11'de düğünün bitmesine yakın, damadın amcası bazı kişilerin alkol aldığını görünce sinirlenmiş, daha bu düğün bitmeyecek mi diye bağırıp sahneye sandalye fırlatmış, sonra kavga kıyamet ayrılmışlar öyle işte.

düğününde ayrilanları biliyorum. genelde anlayişsız taraflardan birisinin maddi konular üzerinde yanlış davranışları sebep oluyor.

Ekaterina'nin dediği gibi düğün günü ayrılan bir çift biliyorum ben de. Sebep de benzer. Erkek tarafı aşırı dindar; kızın giydiği gelinlikten, gelen misafirler icinde mini etek giyen kadınların olmasına rahat bir sürü şeye laf etmişler. Kızın babası da zaten gönüllü değilmiş. Düğünün ortasında kiyamet kopmuş. Damat da ailesini hiç uyarmayinca babası kızın kolundan tutup salondan cikarmış. 'Ben kızımı sokakta bulmadım' diye.

düğünden sadece 5 saat önce ayrılan bir çift biliyorum. kadın şu an antidepresanlarla yaşıyor. erkek tarafından biri hakaret etmiş sanırım öyle bir şey.

@konusma ben konusuyorum hiçbir şey anlamadım ya. Açıklar mısın, oğlu türkle evlenecekti demişsin sonra kız laz demişsin, kız tarafından birisi böyle oyun mu olur diyorsa sonra kız niye ağlıyor ben kültürümü veremicem diye, kendi tarafından birisi bozmuş zaten :/ anlamadım cidden.

Benim. 2 sene önce düğün gunu terkettim. Nikah memuruna sormustum cok sık olmuyordur degil mi diye, yoo oluyor demişti.

@kompisko sen neden terk ettin?

Benim bir arkadaşım liseden sevgilisi ile evleniyor. Resmi nikah kıyılmış düğünden önce. Düğüne birkaç gün kala adamın kendisini aldattığını öğreniyor. Gelinliği parça parça ediyor, evin eşyalarını dağıtıyor. Güç bela boşanıyor bu arada hala lise mezunu. Sonra ben bari açıktan üniversite okuyayim deyip sınava giriyor, ıstanbulda öğretmenliği kazanıyor. Ben de kendisi ile üniversitede tanıştım.
Şimdi başkası ile evli ama boşandığı adam ona evlenene kadar dahi haber yolluyormuş.

birkaç ay önce arkadaş grubunda konuşuluyordu. ben tanımıyorum ama kız bir çocukla evlenecek, çocuğun ailesi dindar kız onlar kadar dindar değil. düğün günü düğün yapılacak yere gidiyorlar kız gelinliğini giyiyor kayınvalide "kızım bu gelinlik fazla dar değil mi" diyor. kız da orada yüzüğü çıkartıp kadına fırlatıyor ve düğün iptal oluyor. kız hiç pişman değil.

bir başka olay da düğün günü değil öncesinde. erkeğin ailesi dindar, kız da dindar. nişanlarında müzik çaldırıyor kız ve çok ağır makyaj yapıyor süsleniyor. erkeğin ailesi de müzik istemediğini tembihle söylemiş kıza ama kız dinlemiyor. nişan gecesi "bu bizi yok sayıyor, umursamıyor" diye erkeğin ailesi nişanı attırıyor. kız sonra çok üzülüyor ama aile karar değiştirmiyor.

Benim daha önce ayrilmam gerekiyordu o gune kadar birikti birikti ve patladım. Neden cok fazla. Aileler birbirine girmedi ama anneler anlasamadi bu da kıza yansidi. Annemden hesap sormaya falan kalktı. Bunun uzerine bitmek bilmeyen kavgalar vs olunca öeehh başlarım böyle aşkın ızdırabına deyip yeter dedim

Uzaktan akrabamiz dugunden bir gun once ayrilmisti. Nedenini tam olarak bilmiyoruz ama kizin annesi cok dominant her seye karisan bir tipti, ailelerin ikisi de cok dindar olmasina ragmen aralarinda anlasmazlik olmus, erkek tarafi isi bozmus.

Ailelerin tanışma yemeğinde çıkan kavga nedeni ile ayrılan biliyorum.

dügünden üc gün önce damadın ben emin degilim dedigi bir olayi biliyorum. uzaktan akrabalar atlayip gelmisler, herkes dügün telasinda, son ayarlamalar yapiliyorken iptal edildi nikah ve dügün.

var öyle bir tanıdıgım bır hafta once ayrılan.
bir de evlendikten bir gun sonra pisman olan var 3 ay sonra bosanıp gerı geldı. sorular karısık bır suruydu

Çırağan sarayında yapılacak düğün iptal edildi, kişi başı 1000 tl den 1000 kişilik önceden ödenen bu düğünün davetiyelerini erkek tarafı 250₺ den eşe dosta "çırağanda akşam yemeği" diyerek satmaya çalıştılar.

Bir arkadasim, -ben kizin arkadasiyim- gelinlik bakmaya gidiliyor, cocugun annesinin istedigi gelinlik alinmadi diye erkek tarafi nisani atti. Kiz bir yila yakin cok kotu gunler gecirdi. Simdi baskasiyla evli, cocugu var. bence onun icin cok daha hayirlisi oldu. Erkek tarafinin da ayrilasi varmis ya da baya bildigin psikopatmis dedim ben de.

Cuma gelsin ne zararı var?

Cuma geç gelse, iki saat otursanız yatsanız, sabah kalkıp güzel bir kahvaltı yapıp erkenden çalışmaya başlasanız olmaz mı? Pazar günü için de sinemaya gideceğim de, evine yakın bir yer varsa da git bir film izle sahiden. yalan söylemiş de olmazsın. Sen evde yokken de evde kalabilen biri mi? Ya da de ki abi cuma günü geç geleceksen o iş yaş. ya erken gel ya hiç gelme de.

cuma geç gelmesi demek ders çalışma amacına tamamen ters ha bu sıkıntı değil tabii oturur takılırız falan ama ertesi günümü de o insana ayırmam gerekecek bu sefer ve ben bir insana 1 günden fazla tahammül edemiyorum içe kapanık biriyim. gün içinde en azından birkaç saat yalnız zaman geçiremezsem geriliyorum.

edit: hayır sadece benim arkadaşım. başka türlü gelebilen biri değil.

Cumartesi günü, ya iyi çalışalım bir tek bu günüm var, yarın sabah bilmem nereye gitmem lazım dersen pazar kalmaz belki. Bir akrabanın bir işi vardır gitmen gerekiyordur vs.

Yıllardır aynı bok. Bin kere imza filan toplandı, sırf benim yurdumda 8 kişi ısırıldı ama hiçbir şey yapılmıyor. Kütüphaneden yurda yürüyemem diye akşam erken dönüyorum çeteler yüzünden.

Bir de bunu savunan bir grup insan var, bizim onların yaşam alanını gasp ettiğimizi iddaa eden. O kadar hayvanseverler ki sahiplenmek yerine sokakta bakmak hoşlarına gidiyor.

İTÜ'ye sık sık işim düşer ve sık sık giderim.

Her gittiğimde de bu sorunla karşılaşırım. Çok sayıda köpek var. Ama insanlar bir şey yapmıyor.

Twitterdan ibb beyaz masa hesabına yaz bu durumu, onlar ilgilenebilir. Fazla köpekleri alıp hayvan barınağına götürebilirler, İBB'nin hayvan barınağı var. Umarım bir şey yapılır.

Arabayla defalarca kaza atlattım onlar yüzünden.

Bi arabanın etrafında dön bak diş izi vs var mı? Süleyman Demirel'in önünde bizim arabaya saldırmışlardı. Biz tabi 15- 20 km/sa ile gidebiliyoruz ki hayvanlara da bir şey olmasın diye, çünkü ön tarafta da tamponu ısırıp geri geri koşan bikaç mal vardı. 0 halde 8-10 köpek ve biz ilerlerken arabayı ısırdıklarını kafa falan attıklarını hissedebiliyordum içeriden, bildiğin sallanıyordu araba. Neyse durunca bi bakayim dedim, ne göreyim araçta diz seviyesinde çepe çevre diş ve pati izleri...

İşin ilginci kuryelere alıştıklarından mıdır nedir, motosikletle gece dahil çok girip çıkarım okula, hele ki o eşkiya köpeklerin olduğu etiler kapısının oradan bile, ama daha motordayken kovalamadılar hiç.

İnsan sayısı artınca sakinleşiyorlar. Karanlık saatlerde çıkma çok. Bir de yanında yiyecek bir kaç şey olursa bir süre sonra kanka olursunuz.

Küçük alanda çok köpek varsa gövde gösterisi gruplaşma ve saldırma her zaman olacaktır ben 17 yıldır öyle bir yerde oturuyorum her yanım orman. Şikayet edince değişeceğini sanmıyorum bi çeteyle arkadaş ol iki mama ver onlar seni diğer köpeklere karşı korur.

sorun çözülene kadar taktik vermiş olayım. köpeklere dik dik bakarsanız veya görünce donup kalıp korktuğunuzu belli ederseniz kovalar. normal insanmış gibi yanından geçip giderseniz bir şey yapmaz. en fazla birkaç kez havlar susar. bisiklet arkasından da kovalar ama siz durursanız o da durur. öyle mal mal koşuyorlar yani. bir de yemek çemek verirseniz de dost olursunuz hayvanlarla. herkes düşman gibi yaklaşıyorsa onlara, onlar da düşmanlaşmıştır zamanla muhtemelen.

köpekleri seviniz, sevdiriniz.

Yok bunlar tekken dünyanın en sakin köpekleri, hatta travmatize olmuş gibiler, korkup çekiniyolar tekken ama bi araya gelince de kafayı yemiş gibi oluyorlar. Yemek veremem çok yaklaşıyolar yemek verirken, erkek arkadaşım verirken kaç kere gördüm, o yüzden onu yapamam.

KUDURUN

şaka bi yana bizde zamanında çok çektik, forumlarda efsane tartışmalar döndü
rektörlüke her türlü bildirim yapıldı ama sonunda köpekler kazandı

Araba al gezersin. Şaka bir yana benim 45 bin liram vardı, kuzenimde de vardı birlikte arsa aldık, duruyor.

bence de bir arsaya hisseli olarak katılabilirsin.

araba al-sat

Güvenilir tefeciye ver aylık 2250 vermesi lazım aşağı yukarı sana.

faize koy, doların ne olacağı belli değil referandumdan sonra düşücek diyenler olduğu için faiz temiz çözüm bi çok banka %12 faiz veriyor
ps:bi yazar var adını hatırlamadığım pmden gelip değerlendirelim derse engelle

Zaten dolarda duruyor. Çanakkale köprüsünün orada 3 dönüm yer aldım, kalan para bu. Boşta duran para batıyor. Bir de yazarlar komple kriz geliyor diyor. Çok büyük fırsatlar olacak diye beklesem mi diyorum. Kaldım öyle

akraba ya da arkadaşla ortak iş yapma hem boşa yakınından hem parandan olursun.

hiç gerek yok.

sakın araba da alma. araba al sat ın da bir limiti var sonra vergi memurları damlar kapına sen bundan kazanç sağladın ama bizim payımız nerde diye.

tefeciye sakın verme, arkadaşımın tefeci müvekkili geçen iki ay önce istanbul da tarandı.

Genel olarak nakitte beklemek birkaç ay için en mantıklı seçenek mi dersiniz?

Enza'dan arkadaşım ve kuzenim aldı memnunlar, birisi 5 yıldır kullanıyor bi sıkıntısı yok. İstikball, bellona çok kötü oldu hakkaten tasarım açısından baya gerideler. Doğtaş'a da bakabilirsiniz benim evimde de doğtaş var ben de memnunum. Vivense'in mobilyalarında fazla işçilik yok diye duydum görerek almanız daha iyi bi de.

bayrampaşada çetin emeç stadının yanındaki cadde boyu mobilyacı, bi uğrayın derim

ikeadan şaşmayın. hem oldukça şıklar, hem ucuzlar, hem müşteri hizmetleri süper.

ikea diyenleri görünce şaşırıyorum :)
enza,fuga iyidir butce ile alakalı daa düşük bütçe istiyorsan ider İ ÖNERİRİM.

Enza iyi, daha once sormustum ben de burdan, hakkinda cok olumlu donus aldim ki yatasin zaten. Istikbal ve bellona dusunmeyin derim.


Turkiyede ikeayi pratik cozumler harici pek tavsiye etmem, l koltuk konusunda oldukca kotuler zaten bence.

fuga çok şık ama çok pahalı. biz tepehome'dan aldık. çok beğenerek severek aldık ama henüz kullanmadığım için kişisel yorumumu katamıyorum sağlamlık hakkında. genel olarak araştırdığıma göre kullananlar pek memnunlar. lazzoni de fena değil, çok güzel bir yatak odası vardı ama pahalı gelmişti biraz.

şunlara bakmadan evinize mobilya almayın;

classi ve loda. sitelerine bakın hak vereceksiniz

lazzoni

forum.donanimhaber.com

biz kelebekten aldık. memnunuz. ikea'ya sakın bulaşmayın.

sakın ikea dan almayın.

çok kaba çok hantal, iğrenç kumaşlar, insanın derisini yüzecek kadar sertler.

bence kendi üretim yapan yerlere bakabilirsiniz.

enza güzel ama biraz pahallı gelebilir.

Keşke tarzınızı söyleseydiniz daha iyi yardımcı olurduk.Yukarıdakilerden farklı Alfemo olabilir .Çevremde ucuz mobilya isteyenler ider aldı bu aralar.

@keditik şu tarz istiyoruz koltuk olarak mesela(hatta direk bu olabilir)

tarz olarak nası isimlendiriyolar bilmiyorum ama öyle çok süslü, gösterişli şeyler olmayacak. sade, zarif, şık, cancanlı olmayan şeyler istiyoruz.

www.enzahome.com.tr

polkanın mavisi cevahir enza da var. ben gördüm çok tatlı ama kumaşını sever misiniz bakın. dokunmanız lazım.

tarz olarak modern diyebiliriz bu tarza

alfemo almayin demeye geldim. koltuk dikisleri bir senede acildi. gardrobun surgusu bozuldu bi sure sonra.

daha sonra bakacak çiftlere yardımcı olması açısından yazıyorum :)

yukardakilere baktık hemen hemen hepsine. masko ve modoko'yu gezdik. modoko daha derli toplu gereksiz mağaza daha az, gezmesi bi nebzede olsa daha kolay gibi geldi.

vanessa'yı baya beğendik ama bizim bütçemizi aştı. loda ve ndesign diye 2 yer bulduk, fiyat ve tarz olarak bize en uygunları gibi geldi. muhtemelen loda'dan alacağız. bir de cck concept diye bi yer bulduk modoko'da. tarz olarak herşey tam istediğimiz gibi, ama kalitesinden emin olamadık, çok duyulmadık bi yer olduğu için. ordan da alabiliriz ama.

Modoko'da bir gezi. Classi'ye muhakkak uğrayın.

Ben diğeri yani mor olan diyorum.

Not:erkeğim

fotoğraftaki güllerin güzelliğinden emin olamadım.
gülün kötüsü de pek kötü oluyor.
bir de arkadaş olduğu için gül yerine diğeri daha hoş olabilir gibi geldi.
eğer fotoğraflardakiyle birebir olacaksa, daha dolu dolu duruyor.

edit:
kadınım.

Bak kötü oldum şimdi.

Ben dediğim olanı seçip çoktan gönderdim(Yarına gönderirler) Şu anda 2'de 0 benim yanımda olan var. Sizin beğendikleriniz lale. Şimdi baktım. Çiçeklerden anlamadığım ortaya çıkıyor. İlk sefer gönderdiğimi çok beğenmişti çünkü en çok neyi sevdiğini biliyordum. Şimdi farklı bir şey deneyeyim kendi kendime dedim ama pek olmadı galiba.

İkisinde sayı aynı bu arada. 15 gül, 15 lale.

Ben de sağdaki morlu çiçeği daha çok beğendim :(

Onu seçme nedenim, o pembe güller arasındaki beyaz şeyler(adını bile bilmiyorum) çok güzel geldi gözüme. Pembe ile güzel bir uyum içerisinde olmuş. Bir de bunun adı Strawberry-Vanilia olunca ''Çilek-Vanilya'yı kim sevmez! Adı da güzel'' dedim ama yorumlarınızdan sonra ''Aferin çok iyi düşünmüşsün'' diyorum kendime.

o beyaz şeylerin adını biliyordum da unuttum tüh, onlar gülle birleşince çiçeği biraz kırsal durdurmuş ya :( www.sarifrezya.com mesela burda çok göze batmazken senin aranjmanında çok göze batmış.

1 kişi bile çıkmadı beğenen. Vay be. Demek ki kafama göre seçmemek lazımmış.

sütyensiz tabi ki. ^^

beyaz spor gömlek ise siyah
beyaz klasik gömlek ise beyaz sutyen.

imza ivana sert/bugünne giysem?

diğer renklere de uyarlayabilirsin.
siyahın içine her türlü siyah giy zaten.

Ben siyah veya bordo büstiyer seviyorum bu tür gömleklerin içine.

evet evet evet

Siyahın altına beyaz sütyen giyme de, diğerleri olur.

çılgın mısın tabiki sütyensiz! sütyen kimmiş.

Duyuru acayim derken çığır açmak olmuş bu. Süper başlık. Elo +1 diyorum

tek sütyenle mi giyeceksin, içine siyah bi askılı bluz giy.

Artık 1000 tane mesaj gelir sana bu başlıkla :D

Transparan gömleklerle uyumlu giy. Siyah ise siyah, beyaz ise beyaz gibi.

Örnekler de şu :

www.modakentim.com

www.medyafaresi.com

www.akilsepeti.com

şu tarz şekilli braletler de olabilir.
fashiongum.com
cdn4.gurl.com

gündelik giyimdeü, bu tip gömleklerin altına ince askılı bluz giyilir. transparan gömleğin altına sadece sütyen giyip dışarı çıkmak aptallıktan başka bir şey değildir bence.

benim etrafımdaki bütün kadnlar da bahsettiğim şekilde giyiniyor. hiç direk sütyen üstüne gömlek giyen birini görmedim.

gece için sordun heralde, gündelik giyim kısmına @mahone'a katılmakla birlikte eğer sütyenle giymek istiyorsan, beyaz gömlek için daha masum dursun istiyorsan beyaz sütyen, vamp olmak istiyorsan siyah sütyen. Siyah gömlek içinse her zaman siyah sütyen, isteğe bağlı bazen bordo da olabilir @fotrsapka doğru söylemiş.

Devlet dairelerine gidiyosan, vatandaşla, memurla muhatap oluyorsan altına askılı giyersin. ince saran, sırtı kapatmayan nbb marka askılılar güzel oluyor.

Is ortamında giyilmez. Net.

göğüs ler iriyse sütyen omalı
ufak tefekse giyme.

Nerede giyecegine gore degisir. Ben de iş için transparan gomlek + sütyeni uygun bulmuyorum. Bunun icine süslü bralet giyip işe gitmezsin mesela. Işyerine gore de degisir tabi. İş dışında örnegin gece giyeceksen beyazın içine beyaz da olur ama siyah sütyen ya da siyah bralet daha hoş olur. Siyah gomlegi ise sadece siyah sütyenle giymek lazim.

Transparan gömlek + sütyen böyle giyilir.
Transparan şort ve tangayla harika bir uyum yakalayabilirsin.

meme bana çekici gelmiyor niyeyse. tek olayı gizlendirilmesi bence. ama seni sokakta sütyensiz görmek hoş olabilirdi

---anne mod on---
Üşürsün öyle, içine atlet giy!
---anne mod off---

bralet bence de.

İş yerinde gömleğin renginde bluzle giyilir. Mobilim anca linkteki örneği bulabildim.

m.n11.com

aramızda kalbi olanlar var, lütfen duyuru acarken bunu göz önünde bulundurun.

transparan icine siyah disinda giyilmesini uygun bulmuyorum. beyaz ya da kirmizi bordo tonları cok ucuz görünüyor.

Türkiye'de olduğunu hatırlatayım. Ne giyersen giy, farketmeyecek.

Ten rengi

bi yöntemi vardı bunun ama nasıl aratacağımı bilemeyip bulamadım. önce alt kısımdaki tüm saçları tepeden topluyorsunuz, kafanın ustundeki saçlar dışarda kalıyor. sonra ikinci bi tokayla o üsttekileri de at kuyrugunun ustune dahil ediyorsunuz. video bulursam ekleyecegim.

O yöntem de günlük pratik olmaz gibi çengelli toka neden kullanmıyorsun anlamadım, bence lastik kullandığın için bollaşıyor. Bi de istediğin sıkılık ayarını lastikle çok zor yakalarsın, çevirirken de kayıyor vs. Çözüm: çengelli tokaya geç.

encrypted-tbn0.gstatic.com

bundan kullanman lazım

@krem peynir Tel toka yapıyorum ama tutmuyor. Tel tokanın kenarlarından fışkırıtoe. çengelli toka kullandım, alttaki bombe biraz azaldı ama 0 yapmayı beceremedim. Toplamayı beceremiyorum herhalde, iki Youtube videosu izleyeyim bari.

belki de saci normalde topladigin noktanin bir tik yukarisindan toplamalisindir. yani kafatasinin bombesinin biraz gerisinden ki sacin agirligini kafatasi tasisin. boslukta kalmasin.

Lastik tokalar tutmaz zaten o kadar güçlü değil.
İki tarafı çengelli toka ile tarak yardımıyla çekik göz olana kadar sıkı bir şekilde topla.
Gün içinde salıyor kendini normal at kuyruğu oluyor.

Bende de aynı sorun var, bir de dalgali saçliyim. Ben toplamadan önce bir bakım ürünü ile yatistiriyorum. Sonrasinda hepsini önce öne atıp at kuyruğu şeklinde toplu hale getiriyorum. Kafamı kaldırdıktan sonra pürüzleri iyice düzeltiyorum ve mümkün olduğunca tepeden topluyorum. Baya gergin oluyor. En sonunda çengelli toka ile topluyorum. Başka toka kesinlikle tutmuyor. Üstünden yine hafifçe ıslak elimle geçiyorum.

İlk 1 saat çok gergin oluyor fakat sonrasında yavaşça iniyor. Gün boyu da idare ediyor beni.

çözümü buldum kızlar :)

www.youtube.com

Süper yöntem buldum, burada dursun diye ekliyorum. Toka lastik olsa bile işe yarıyor. Kafamızı arkaya yatırıyoruz yatırabildiğimiz kadar, neredeyse yere paralel. Kafamız öyleyken yere paralel bir at kuyruğu yapıyoruz. Ar kuyruğu yapmayı bitirip kafamızı kaldırınca havada güzel bir at kuyruğumuz olmuş oluyor. Tavsiye edilir ama çengelli toka ile daha da iyi olacak sanırım.

benim dedem sarı severdi, hiç de sanatçı bir ruhu yoktu, bu yüzden sana katılmıyorum.

dedemle teorini çürüttüm.

Philipsin sceneswitch urunu için böyle Bi testi vardı sayfasında. Hikayenin akısına göre yaptıgınız ışık tercihleriyle karakter tahlili yapıyor.

Sarı ışık seviyorum hiç öyle sanatçı bir ruhum yok tam bir odunum.

sarı ışık seviyorum varoluş sıkıntım var

Evlerde kesinlikle Sari isik seviyorum. Beyaz isik dogal degil, ruhum karariyor beyaz isik gorunce.

Sanatci ruhum var mi bilmiyorum ama bi dusunceli olma durumu vb mevcut. Asiri gercekcilik de var gerci. Bilemedim.

Beyaz ışık seviyorum, sanatçı ruhluyum. Yanlış tespit.

Pek duygusal sayılmam ama geçen seneye kadar sarı ışık ne yea, loş odada nasıl oturuyorsunuz olm derken geçen ampül patlayınca 20 w'lık ampulü taktım tavşan gibi kör oldum altında :/

Gözlerim acıyor artık beyaz ışık altında :(

Not: Mühendisim.

Karanlık sever olarak kendimi nereye koysam bilemedim

Sarı ışık seviyorum. Piyano çalıyorum. Mühendisim. Başak burcuyum.
Dik gelen bozuk para gibi hissediyorum şu an evet.

Beyaz ışık seviyorum, başak burcuyum, göbek adım mantik ve teorinize katılıyorum hahaj.

sarı ışıktan nefret ederim. sanatı toplum için severim. yeteneğim var ama amele olmak istedim. çırak olarak başlar usta olunca bizim de çıraklarımız olur.

Beyaz ışığı çok sever, sarı ışıktan nefret ederim. Ortalarda bir yerdeyim: sanatsal şeyleri severim. Mantıklı ve zeki bulduğum her insana da cinsiyet ayırt etmeksizin kendimi adayabilirim. Çok gerçekçiyimdir, duygusallıktan da ölebilirim zaman zaman Ama zeki değilim tabii. Kendimi pazarlıyormuş gibi oldum ama teori bir kez daha çöktü.

vurmayın öldüm tamam :D ya her şeyde olduğu gibi bu konuda da kesin ayırımlar yapamayız; ama sanki genel itibariyle doğru gibi gelmişti. neyse başka teorilere artık :)

Oturma odasında sarı, çalışma odasında beyaz, yatak odasında kırmızı *kıps*

Sarı ışıkçıyım. Ruhum görsel sanatlara elvermiş durumda.

Ama ruhum diyorum, hayatım bir mühendis kadar olmasa da analitik gibi.

beyaz ışık <3

sarı ışığı ise hiç sevmem

yani realistim diyebilirim bence biraz doğru önermen..

Ben de beyaz ışık seviyorum, piyano çalıyorum, mühendisim. Dik gelen 2. para olarak @vonkhar'a selam.

Beyaz ışık severim. On sene önce yaşadığım bir olay aklıma gelirse sabaha kadar ağlayabilirim.

sarı ışığa katlanamıyorum. fizikçiyim.

Oturup uzun uzun çalışacaksam daha fazla ışık olsun diye beyaz kullanıyorum ama eğer çalışmayacaksam, oturup odada keyif edeceksem loş sarı ışık seviyorum. Mühendisim. Çok sol beyin ağırlıklıyım, analitiğim; sağ beyin ona göre hafif ve beceriksiz kalıyor.

sarı ışık seviyorum hem sanatçıyım hem mühendis, duygusal sayılabilirim

Beyaz ışık severim. Grafik tasarımcıyım, duygusal değilim.

önermen doğru.
sarı

ben mühendisim, ama sanat ve duygusal yönüm daha ağır basıyor. her zaman sarı tercihimdir. beyaz gözlerimi deliyor resmen.

sarı ışıktan nefret ediyorum. bitsin artık şu lanet şeyin üretimi.

Sarı ışık kullanıyorum Ve seviyorum. Edebiyatçıyım :))

Mühendisim, ne sarı ışık ne de beyaz ışık, arada olan gün ışığıdır favorim. Ama ille ikisinden biri dersek beyaz ışık olur tercihim. Romantizmden, duygusal ağlaklıklardan iğrenirim.

tinyurl.com
pegasus'un evet.

www.imdb.com

@ekaterina teşekkür ederim ama değil maalesef.

demek ki buraya yazıp beyni çalıştırmak gerekiyormuş. film şu: www.imdb.com

izlemeyen varsa tavsiye etmiş olayım. spoiler olabilecek ibareyi de açıklamadan kaldırdım.

direk böyle filtreler var.

shop.tee-hoch-n.de

@kurnaz gördüm bunlarıda çayın tadını kaçırmazlar mı? yada ne bileyim süzgeç kadar etkili olurlar mı?

açıkçası nasıl sevdiğinize bağlı. dilerseniz alın bundan deneyin. daha kombosu, alın bunu baktınız tadını kaçırıyor gibi, mini mini delikler açın bir şiş yardımıyla her poşette 20 tane filan. o zaman tadı kaçırma olayı olmaz, 10 kağıdı bir seferde delebilirsiniz, hepsine 20-30 delik açmanız 10-15 dakkayı alır sadece. mantıklı geldi bana.hatta çok mantıklı geldiği için bunu yapabilirim bende.

www.pasabahcemagazalari.com

www.pasabahcemagazalari.com

www.pasabahcemagazalari.com

@kurnaz ben de bundan arıyordum Türkiye de alabilecegimiz bildigin bir yer var mı?

ben migrostan almıştım bi tane. ama inanılmaz kullanışsız. açıp kapamak inanılmaz zordu. ekaterina'nın attıkları daha kullanışlı gibi gözüküyor. özellikle yuvarlak olan.

@kurnaz deneyeceğim bakalım.

Arayan arkadaşlar gitti gidiyor a çay poşeti yazıp ararsalar bulunabiliyor. Bende deneyeceğim bakalım.

@ekaterina bunları gördüm. Plastik olanı içime sinmedi, çaypoşeti görünümlü metali temizlemesi zor olacak diye düşündüm. Yuvalarlağı açıkçası çokkk hoşuma gitti ama tek düşüncem acaba mataraya sığar mı? Çünkü o kadar para verip mataraya sığmazsa sorun ama her seferinde çay poşeti almaktan daha makul ve kullanışlı.

çay poşeti görünümlü olan metal çok kolay temizlenir. Suya tuttuğun an çaylar gider zaten. Matarayı götürüp dene bence, poşetler de sığmayabilir, termosların ağzı baya dar.

Amcam behçet hastası oldu, göz damarları kurumuş, artık görmüyor :(.

Şeker hastalığından babaannem görme kaybı yaşamıştı.

Gorme bozukluğu bi limiti aşınca körlük gibi olabiliyor diye biliyorum. Cemil Meriç böyle bi durumdaymış galiba.

Karanlıkta diyalog'a gitmiştik. Rehberimiz bir trafik kazası sonucu görme engelli olduğunu söylemişti. Olabiliyor yani. Yaygınlığını ve hangi bölgenin zarar gördüğünü bilmiyorum.

Kafa bölgesinde zona çıkaranlarda da görülen bir durum.

ileri derecede miyoplarda travma sonucu retinanın ayrılmasına yatkınlık oluşuyor mesela.genel olarak retina dekolmanı. yahut beyin kanaması göz sinirlerine bası yapar, olur.

bir tanadığım solunumu durup bir süre ölü kaldı ne kadar olduğunu hatırlamıyom iyileştikten sonra gözleri çok az görür oldu, doktorlar havasız kaldığında beynin görmeyle ilgili bir yeri arızalanmış demişlerdi.

Ben de Karanlıkta Diyalog'a gitmiştim. Bize rehberlik eden insan iş hayatındaki aşırı stres sonucunda kör olduğunu söylemişti.

Bizim renault fluence de vardi bu sistem. Öncelikle arabanin icine almadan anahtari çalışmıyor. Yani yuvaya takmaktan bahsetmiyorum. Arabanin icinde degilse anahtar düğmeye basinca çalışıyordu. Çalışırken uzaklasinca da motoru durdurup kitliyordu. O da 3 metre gibi bir mesafede oluyordu.

Renault megane da var. motoru kendiliginden durdurmuyor arabayi durdurmayi unutup giderseniz araba calismaya devam ediyor sadece kilitli kaliyor.
Uzaklastikca durmuyor -megane en azindan. Icine gidip kapatmazsaniz araba calismaya devam ediyor, esimin unuttugu rekor sureyi soylemek istemiyorum...

Hahahaha dogrudur. Fluence bizde 6-7 sene once vardı. Ben yanlış hatırlıyor olabilirim. Belki de sizinki gibi sadece kapilari kapatıyordu.

bu sanırım araba çalışırken anahtarı camdan atmaya ya da pilinin bitmesine karşı bir önlem. araba 130 ile giderken sinyal alamadı diye motorunun durmasını ister miydiniz? o yüzden otomatik kapanmamalı. tesla vb. daha akıllı araçlar hariç. onlar sağa çekip de kapatır muhtemelen.

galiba her markanın çalışma prensibi farklı, adını hatırlayamadığım bi markanın jipinde anahtar yakındayken çalıştıgında motor durana kadar gidiyordu. ikincisinde anahtar yakında olmadığında çalışmıyordu doğal olarak. menzilden çıkma bi durum söz konusu değildi onda.

Ford 30km/h altında anahtar araçtan uzaklaşınca MFD'de uyarı veriyor. Yüksek hızlarda uyarı vermiyor.

www.youtube.com

bu da bonus:
www.youtube.com

bmw'de 1 metre kadar.

araba çalışırken anahtar uzaklaşırsa sadece 1 kere bilgi ekranında uyarı veriyor o kadar. ama kendini kapatma falan yok.

Benimki ötüyor araba çalışırken arabadan inersen ama diyelim ki duymadın ve kapatmadan indin istersen 100 km uzaklaş çalışmaya devam ediyor ve kilitlenmiyor. İlk çalışmada içinde olmazsa çalışmıyor sadece.

start/stop'lu araçlarda zaten araç hareketsiz hale gelince motoru kapatıyor. yani vites manuelde boşta, otomatikte p'de araç dururken motor da kapanıyor, bu iki sistem birlikte motorun açık kalmasını önler.

peki start/stop yoksa veya kapalıysa bu sistemin kime ne faydası var? illa anahtar takıp çevirmiyorsan bile arabaya binince anahtar bir yere takılsa, inerken de almak zorunda kalacağın için alınca motor kapansa olmuyor mu? motor çalışırken anahtarı alıp gitmeyi mümkün kılmanın amacı nedir?

aklıma bir tek sıcak yaz günlerinde motoru ve klimayı açık bırakarak arabadan inip kilitleyebilmek geliyor. ki onu da yedek anahtarı olan herhangi bir arabayla da yaparsın. nedir amacı? sadece "bak ne kadar teknolojiğiz bir, anahtarı takmadan bile çalışabiliyoz" demek mi?

anahtarsız çalıştırma özelliği bir arabada ilk istediğim şeylerden biridir. inanılmaz bir rahatlık. anahtarı anca pantolon değiştirirken cepten cebe aktarırken görüyorum onun dışında sadece yanımda duruyor. ne anahtar arama derdi var ne kontağa sokup çıkarma derdi.

bende araba çalışırken alıp çıkarsanız araba ötmeye başlıyor ama duruyor mu durmuyor mu bilmiyorum. he giderken durması saçma olabilirdi gerçi yavaşlatıpta durdurabilir bilemedim.

Genel olarak pek bir şey olmuyor.
Çoğunlukla yaşanan şey, valenin arabayı park yerine götürmesi, orada stop etmesi ve anahtar üzerinizde olduğu için geri getirememesi oluyormuş.

varlığında o gibi dertler (valeye verip anahtarla birlikte indikten sonra valenin ebesinin nikahına park ettiği arabayı anahtar olmadığı için geri getirememesi gibi) olabilir de, varlığının sağladığı kolaylığı çözemedim. @biergarten demiş ki ilk aradığım özellik, ne kontağa sokma derdi, ne arama derdi, pantolon değiştirene kadar görmüyorum vsvs.

çok affedersiniz anahtarı kontağa, bir yere takmak ne kadar büyük bir dert olabilir ki? hem kilidi açmak veya inip giderken kilitlemek için illa anahtardaki butona basmak gerekmiyor mu (passat'ta gerekiyor). yani yaklaşınca kilidi otomatik açıp uzaklaşınca kilitleyen bir model değil ise illa o anahtarı arayıp elinize alacaksınız. bir yere takmak/koymak niye dert oluyor? üstelik motoru açık unutup gitmek gibi sakıncaları varken?

olsa olsa start/stop ile kombine çalışacaksa bir nebze iş görür. yani motor çalışırken mesela valeye vermek niyetiyle inmek için illa ya vitesi boşa alacaksınız, ya P'ye alacaksınız. start/stop'lu araba stop edecek. siz cebinizde anahtarla indiğiniz için de vale binince tekrar çalışmayacak. anca böyle mantıklı olmaz mı?

@kibritsuyu o dediğin de olmuyor mesela çünkü araba çalışırken dışardan anahtarla kilitlenmiyor. Bence bunun sebebi anahtar çıkınca arabaya kapan emrini veren sistemin pahalı olacağı falandır. Aman kapatsınlar işleri ne demişler. Bu arada anahtarsız sistem uzaklaşınca kilitlenip, yaklaşınca açılmıyorsa bence de saçma.

kilidi açmak için anahtarı arayıp bulmuyorum işte kolaylık orada zaten. arabanın yanına gidiyorum eğer anahtar üzerimdeyse kapı üzerinde küçük bir düğme var ona dokunuyorum kapılar açılıyor. yani normal kapı koluna elini atıp açmakla aynı şey. aynı şekilde bagajda da küçük bir düğme var ona dokun açılsın araba. bundan büyük kolaylık var mı?

elin doluyken vs anahtar aramakla uğraşmıyorsun hatta hiçbir zaman anahtarla uğraşmıyorsun. zaten bunun olayı o.

he motoru açık bırakıp giden varsa o bence ayrı bir mallık anahtarı takıp çıkarmakla yada anahtarsız çalıştırmakla alakası yok. böyle bir risk yok yani. he eğer buna risk dersek adam anahtarı kontakta bırakıpta gider bu da risk.

azına sıçmak için giderdim

Ben de ne için çağırdığını merak ederek giderdim.

Meramını öğrenmek için giderdim.

Çok daha azı için 4 yıldır babamla konuşmuyorum. Bırak konuşmayı gördüğümde yüzüne bile bakmıyorum ki ablamla arası gayet iyi.
Yüzsüz yüzsüz hiçbir zor zamanımda yanımda olmadığı halde mezuniyetime gelecekmiş, almam. O gelirse ben gitmem kendi mezuniyetime, çok da netim bu konuda.

Sonuç olarak gitmezdim, aramazdım, mesaj atmazdım, cevap vermezdim.
Önyargılı olduğumu düşünebilirsin, ama çok büyük olasılıkla işi düştü, ya paraya ya bi yardıma ihtiyacı var, yüz verme.

git bence. biyerlerde çay, kahve içersiniz. hesabı da sen öde. belki utandığını görürsün yüzünde.

gitmem, umrumda olmaz. bana ne ne isterse istesin. çok benzerini yaşadığımdan gönlüm rahat söylüyorum. kendisiyle konuşmam için kanser olması gerekti.

gitmezdim

gitmeyin siz de.

yanit dahi vermeyin bundan sonra.

Gitmezdim +1 O sizi yok sayıyorsa siz de onu yok sayın. Babalık maalesef kağıt üstünde olmuyor belki bir gün anlar.

giderdim. ne kaybedersin ki? en kötü lafını söyler dönersin. hele ki para pul için arıyorsa kafan daha net kalkarsın masadan. 10 yıl sonra niye gitmedim diye düşünmezsin böylelikle.

bir sey isteyecektir. bu kadar net.

ben gitmezdim. hatta bir ihtiyacı düştüğü için aradığını düşünürdüm.

Git bence, belki bir derdine çare olur & olursun.

Aynısı benim annemde başıma geldi. Onu bana mesaj attığına pişman ettim. Çok rahatladım inan bence git söylemek istediklerini söyle. Ben diyorum ki şimdi, keşke yazmasaydım da yüzüne karşı söyleseydim. Daha acımasız olurdu evet ama kendi çocuğunu terk etmek kadar acımasız da değil.

Ya hastadır ya da senden borç ister