oha yani kaç defa olmuş ve doktora gitmedin mi? bu ne rahatlık
koş doktora git

endişelenmelisin.

Koltuk altını jiletle, makineyle neyle alıyorsan onun hijyenine dikkat et. Kullandığın jiletin düzgünce kuruduğundan emin ol vs.

Orada bir kıl dönmüş olabilir mi? Hep aynı yerde mi çıkıyor? Öyleyse eğer, samimi olduğun bir yaşlı berber varsa ona bir göster.

Bir dermatoloğa git. Randevu bulamama ihtimali çok yüksek. İlgili bir aile hekimin varsa öncelikle bir onu görmende de uygun olabilir.

İhmal etme.

okurken ödüm koptu. hiç geciktirmeden gidin doktora.

Üst komşumuzda da olmuştu böyle. Koltuk altındaki lenf bezlerinde kanser tespit edildi. 1 yıl içinde de öldü adam. Pankreasa falan sıçramış.

Bu kadar fazla olması zaten bir şeylerde geciktiğiniz anlamına geliyor, umarım bir şey çıkmaz, acilen doktora gitmeniz lazım

Benzer bir şikayet ile dün genel cerrahiye gittim ben. 1 haftadır geçmeyen, ele gelen hafif sert kitle vardı. Dışardan bakılınca hafif kızarık duruyordu ve ağrı yapıyordu. Koku şikayetim yoktu ama. Doktor daha görür görmez apse yapmış yağ bezesi dedi ve antibiyotik verdi. Kullan geçmezse gel boşaltalım dedi. Bence ciddiye alın çok ciddi bir şey de olabilir benimki gibiyse basit bir tedavi ile de geçebilir.

Antibiyotik verdi arkadaşlar sıkıntı yok.

Dogru, memurlar daha otesini de goruyor bankaci sadece kendi bankasindakileri gorur.
Vergi memuru arabana evine kadar gidiyor, maas zaten en basiti.
Sgk memuru maasini, degistirdigin isleri haliyle zamlarini vs..

bankadaki o işi yapar da yakalanırsa sittin sene iş bulamaz sektörde bir daha.

her bankada var mi bilmiyorum, is bankasinda ihtiyac harici bu bilgileri goruntulemek kovulma sebebi. keyfi baktigin tespit edilirse koyuyorlar kapinin onune.

doğru. arkadaşımdan biliyorum.

ama yakalandıkları an kariyerleri bitiyor.

Keyfi olarak müşteri datasına ulaşmak suçtur. Bir iki yapar da sayısı belli bi patternin üstüne çıkarsa yakalarlar, kovarlar. Ayrıca veri sızdırmayı engellemek için de çok ciddi yazılımlar kulllanıyorlar.

Bazi memurlar butun soyunu sopunu gorebiliyorlar. Ve hatta bos vakitlerini en guzel degerlendirme aktivitelerinden biri.

doğru. tinder'dan buluşmaya gitmeden önce her şeyine bakan bankacı tanıyorum. babanın kime kefil olduğunu bile görebiliyor tek bir aramada. bu arada sadece telefon numaran yetiyor. isim ve soyisim bilgisine bile gerek yok.

yakalandıkları an kariyerleri bitiyor gibi bi durum da yok bu arada. öyle bi sistem yok yani :) norvec mi bura aminyum.

bilen arkadaşlar için soruyorum, yakalanmaları nasıl oluyor?

sonuçta o kişi, o gün, orada olabilir ve hesabını sorgulatabilir. banka ve çevre güvenlik kameraları ve cep telefonu sinyalleri ile doğrulamak gerekecektir. ciddi bir durum olmadıkça uğraşıyor mu böyle?

Mağduriyet ve şikayet söz konusu olmalı. Aksi taktirde tespiti zor. Tabi gidip devlet büyüklerininkine bakmazsan.

Maaşını, hesabındaki parayı sadece ilgili banka çalışanı görür diğer banka çalışanları göremez, kredi bilgilerini evet her banka için görebilir. 1 kişi için yapılan sorgunun tespiti kolay değil, atılmaya da sebep olmaz çoğu banka için.

Atilman icin unlu sarkiciyi falan sorgulaman lazim.
Rte'ye bakip atilan memurlar olmustu.

Rok canli yayinda gbt yapiyordu :)

Nisanlisina falan bakmayan yoktur zaten.

Yakalanması için denetim birimine yakalanması gerek, nasıl yakalanır dersen, sen gider ankarada atmden şubeden işlem yaparsın o sırada istanbuldan bilgilerin sorgulanır denetime yakalanabilir, normal bir çalışandan daha fazla işlem yapıyordur yakalanabilir, başka sebeple bir denetimde ortaya çıkabilir ama evet bir kere yaptığının yakalanması zor, bilgileri sorgulanan anca şikâyet ederse olur ve evet kariyeri biter genelde.

kiralayacagim evin sahibi bankaciydi. emlakciya dusuneyim bugun demistim ama kendisi ben simdiden kimlik fotokopinizi alayim da ev sahibi bankaci sizin kayitlariniza bakacak demisti. baya baya sanki normal bi seymis gibi soylemisti bunu. vermedim, evi de tutamadim tabi.

nasil yakalandiklarina gelince bu ahlaksizi mesela sikayet edebilirdim. bankasini arayip personelinizin evi var, bu sartla kiraliyor haberiniz olsun bile desem en azindan mimlenirdi. bankalar cok siki tutuyor bu olayi. acimiyorlar yani. linkedin'den hangi bankada calistigini da bulmustum terbiyesizin ama ugrasmadim.

kendini bilen duzgun bankacilar bu islere girmiyordur ama.

Valla bankayı bilemem ama 18 yıl önce bir gsm operatöründe çalışırken bile bir numara sorguladığımızda bizim kullanıcı adımız o numaranın geçmişinde görünüyordu. Bakın 18 yıl diyorum. Gereksiz kimseyi sorgulayamazdık. Herhangi bir şikayette hemen atılırdık. Seneler önce böyle bir teknoloji kim bilir şimdi nasılda ilerlemiştir. Tabiki gereksiz sorgulama yapanlar işten atılır.
Benim çalıştığım yer için o gün sorgulama yaptığın kişiyle konuştun mu telefon kaydı var mı yada herhangi bir bayiye gitti mi o bakılırdı.
Eski sevgilisinin şikayetiyle atılanda olmuştu.

bu suç yalnız, şikayet üzerine araştırılırsa işten tazminatsız fesihle gönderebilirler.

Her şeyi geçtim böyle bir teknoloji yok diyen arkadaşlara tıkladığın sayıya saate dakikaya saniyeye kadar görebilecek teknoloji var bankalarda çocuk oyuncağı mı bu ?

musteri herhangi bir sebepten tespit edilmesi icin bankaya talepte bulunursa tespit edilir. bir ikiden evet bir sey olmaz ama aliskanlik haline getirdiyse mutlaka tespit edilir. kariyeri bitmesi ne alaka norvec mi burasi diyen arkadasi kvkk'yi bir gozden gecirmeye davet ediyorum.

(bkz: Tbilisi)

Geçen sene aynısını aynısını yaptım.
Amasra - bayıldık.
Safranbolu - benlik değildi.
Bafra - benlik değildi.
Sinop - güzeldi
Trabzon - sevmedim
Uzun göl - cennet
Ordu - güzeldi
Çamlıhemşin - cennet-ul ala

gelirinizi ne kadar gösterebiliyorsunuz bu önemli. üzerinize ev bağ bahçe varsa bunların da kira sözleşmelerini gösterirseniz gelirden sayıyolar bu arada.

Topluca satacaksanız sahaflar, tek tek satacaksanız dolap, sahibinden, burası vs.
Tek tek satacaksanız sanat kitaplarına bakmak isterim :)

buraya fotograflarini ya da listesini koy, alicisi cikar. ben ilgilenirim mesela kitaplarla.

NadirKitap?

@kaptankedi

Orada herkes satış yapabiliyor mu? Yoksa şirket mi olmak gerek?

Yeni öğrendim: Yapamıyormusuz

mimarlık ve güzel sanatlar fakültesi öğrenci ve öğretim üyeleri ile temasa geçmek işe yarayabilir.

www.instagram.com

bu sahaf her haftasonu mezat yapıyor. kendi kitaplarını değil, müşterilerden altığı kitapları satıyor genelde mezatta. oraya bi sorabilirsin. bi kısmını kendi alır bi kısmını mezatta satıp komisyon alır vs.

peramezat'a foto atın. iletişim bilgileri sitelerinde var.

Çocukluk travmalarımdan biri bu film.

Bunu ben de merak ediyorum.

merak ettim fragmani izledim. 99 yilinda oyle el kamerasi karinca cekse falan gibi bir durum yok oncelikle. devil's advocate, deep impact mesela hala iyi olan ve o donemin filmleri.
bu film bana 80ler gibi geldi cekim kalitesi, sahneleriyle..

bence o zaman da seviye olarak kotu bulunmus olmali

VCD'de evde izlemiştim. o dönem izleyip de aklımda kalan ender filmlerden. bence çok başarılı.

ben izlemedim filmi şimdi trailer'a baktım. bence gayet tırt görünüyor. 99 yılında matrix çekilmişti ya. onu geç 25 yıl öncesinde star wars çekilmişti görselse aradığınız.

sıradan bir thriller işte. öyle olmasa zaten bugün unutulmazdı. kişisel hatıralarınızda yer etmesine saygı duyarak tırt diyorum. :D

Abi 99'da Matrix çıkmıştı. Senaryo şu bu geçiyorum, bi onun efektlerine bak bi de buna. Tutmaması baya normal gibi görünüyor.

99 yılında öyle filmler vizyona girdi ki,tutmaması normal,mesela titanic vizyona girdigi sene neredeyse tüm filmler zarar etti,viruse filmine benzer deep rising diye bir film vardi o da tutmadi,başarısızligin en buyuk sebebi yanlis yilda gosterime girmesi virusun

talihsiz bir yılda çıkmış. 1999 yılı sinemanın altın zirvesi sayılan bir yıl/tarih.

ayrıca bazen güzel filmler yanlış pazarlama, tanıtım eksikliği, dağıtım sorunları vs derken underrated kalabiliyor. böyle çok film var.

Türkiye ekonomisinde altın ve dolar artık aynı hesaba geliyor. sonuç olarak altın da kısmen dolara endeksli olduğu için ve hükümetin ne yapacağı belli olmadığı için eğer altında önceden paranız yoksa girmek çokta mantıklı gelmiyor. yarın seçim yaklaşıyor diye , biz bir hata yaptık politika faizini yükseltiyoruz derlerse şuan dolar ve altın alan herkesin elinde patlar. seçim olur ve hükümet değişirse yine elinde patlar.

Enflasyon ortamında paranın erimeyeceği, risk içermeyen bir şey varsa biz de yatıralım:)

enflasyonu belki bir ihtimal yakalayabileceğin tek şey hisse senedi ama o da yüksek riskli sana uymaz.

araba al gez toz, dolaş bir de. yılbaşında 600.000 olur %50 koyar üstüne en az.

arsa satışı mecburi miydi?
ben olsam arsa alırdım diyeceğim de orada dönen katakullinin haddi hesabı yok.
çok daha fazla para gömüp ev aldım ama benimki yatırımdan ziyade ihtiyaca yönelikti.

Kur korumalıya koyun geçin. Sıfır risk. Dolar artarsa da yüzde 1-2 kayıpla kur farkı kadar para alıyorsunuz.

biraz altın mantıklı, yakında ons bazında bir yükseliş olacak ama tarla varsa en güzeli onu değerlendirmek olur, ne ekiliyorsa ya kendisi ilgilense ya da kiralasa veya birilerini kiralayıp ektirip biçtirsin, en mantıklısı.

fiziksel altın

65 yaş için en güzeli fiziki altın. güvenli bi yerde saklanacağından emin olun ama.

Riski farklı dağıtabilirsin. Örneğin Kendine alsan yüzde 60 hisse yuzde 15 altındolar yuzde 25 kripto diyelim ; babaya Yüzde 30 hisse Yuzde 20 fon , yuzde 50altındolar kripto0 gibi gibi

Peki ek bir sorum olacak, arabayı yenilemek mantıklı bir seçenek olabilir mi?

Babam arabadan hiç anlamaz, yılların bürokratı olmasına rağmen (kendisi bir büyükşehir belediyesinde daire başkanı) 35 yıldır Renault'nun en ucuz 10 yıllık modelini alır, 10 yıl sonra satıp tekrar aşağı yukarı 10 yıllık ucuz bir modelini alarak tırnak içinde aracını yeniler. Ama artık bu şartlarda aracını tekrar yenileyebileceği bir fırsat olur mu bilmiyorum. Emekli olacağı için maaşı da düşüyor, başka geliri yok.

Bu durumda (2014 Symbol) 4 - 5 yıllık bir Megane alsa mantıklı bir tercih olur mu? Kendisinin bir borcu yok, artık yazlığa gider gelir, bahçeye bir şeyler eker. Böyle bir hayat tarzı olacak.

Yarısı dolar yarısı altın yukarda da söylenen nedenle çok mantıklı değil. Altın dövize endeksli, dolarla birlikte düşüp yükseliyor.

Farklı farklı bankaları arayıp düşük riskli fonları hakkında bilgi alabilirsiniz.

Ama gerçek şu ki yüksek riskli yatırımları saymazsak en iyi yatırım tarlanın kendisiymiş zaten. Gelecek parayı yatırım için kullanmayı düşünmenizden kısa vadede bu parayı kullanmak gibi bir planınız yok gibi anladım, keşke satmasaymışsınız tarlayı aslında.

Aktif kullanımda olan bir araç yatırım değildir. hatta aracın kendisi bir yatırım değildir :)

yıllık mtv 1200
yıllık kasko 2000
sigorta 1300
bakım 500
muyane yıllık 300 (2 yılda bir 600)
en kötü ayda 300 km yapsa aylık 1000 lira yakıt.yıllık 12.000 tl

toplam yıllık 17.300 tl masraf :)

araç her yıl değerine 17.000 tl katar diyorsanız ancak yatırdığınız parayı kurtarırsınız. Enflasyondan bahsetmiyorum. olurda kaza veya bir şekilde değer kaybında geçmiş olsun.

Neden seninle bir sozlesme yapsin ki?
Hicbir cikari yok :)

Yasal olarak da en fazla cik dersin o da yasal suresini kullanir, sonra cikmazsa mahkemelerle ugrasiyorsun.

Kiraciyi cikartmak istiyordan ihtar gonder direkt, 6 ay icinde bosaltir. Bosaltmazsa dava filan ugrasip bosaltir. Evi kiraya vercem deme bana kalirsa

@divit sözleşme yapmasının ona ne zararı var ki:) Daha yüksek bir kiradan sözleşme de yapmayacağım. İşi yokuşa sürerse ihtar çekme hakkım var sonuçta. Olduda işi uzarsa kendi aleyhine bir kararda düzeni bozulacak. Dediğim gibi kiracı illa boşaltsın diye bir talebimde yok. Kısa süreli kalacağım dediği için soruyorum. Bu durumda bir sözleşme gerekli mi diye?

ihtar çekecekseniz ilk 30 gün yapabiliyorsunuz sanırım. O işe biraz daha detaylı bakın.
O ihtarın bir geçerliliği yok diyen de var.

Sözleşme yapmanıza gerek yok. Siz evi alınca o sözleşmeye de taraf olmuş oluyorsunuz. Böyle diyen bir kanun vardı bir yerde.

Ayni fiyattan yaparsan tabi lehine olur ama ayni fiyattan yapmazsin diye dusundum.
Hayatin olagan akisina aykiri.

tahliye taahhütnamesi.

Ev aldığımda 1 aya çıkacak olan kiracı 3 ay sonra 1 aylık kirayı vererek zorla çıktı. Kurtulduk diye ses etmemiştim. İsterse süründürebiliyor ev sahibini.

Mutlaka ihtar çekin. İlk 30 gün geçerse 10 yıl beraber olabilirsiniz.. Üstelik mevcut sözleşmeyi kabul etmiş oluyorsunuz.

ihtar çekin +1

sonra dua edersiniz.

Sözleşme yaparsanız ve yanında tahliye taahhüdü olmazsa çıkartamazsınız.

6 ay içinde ihtar hakkınız mevcut.

Not:hukukçu değilim tecrübelerimden çıkarımlarımı paylaştım.

Prosüdürü ve hakkınızı kaçırmamak için 30 gün içinde ihtar çekin, adama da haber verin "ya sizle konuştuk 4-5 aya çıkacağım dediniz ama prosüdür için ihtarı çekmek zorundayız yanlış anlama" da diyebilirsin kibarlık olsun diye.

Yeni bir sözleşme yapma, eskisi geçerli zaten, eski ev sahibi ile yaptığı. Siz yeni yaparsanız 10 yıllık hak vermiş olursunuz kiracıya, hem de eski fiyattan diyorsunuz, aman ha.

kalmadi

bozcaada bu hiperenflasyondan önce de çok pahalıydı, az konut/çok talep. şimdi daha bi kat kat katlandı.

o iki yer pahalı geliyorsa, o bütçeyle uygun bir yer yok. belki geçen senenin kaş fiyatına şimdi mersin tarafı vardır, o kadar. :/

allaha emanet gözü karartıp yiyip içme kararı almadıkça keyifli bi tatil zor.

trenle, flixbusle, rynairler falan italya ayarladık biz.
daha mantıklı geldi.
*mantıklı dediğim, yurt dışı zaten hep biraz daha pahalı oluyor. türkiyedeki bu fiyatlarla, dışarısı daha cezbedici geldi.

midilli adasına falan da bakabilirsiniz.

fethiye, datça, ispanya

(bkz: costa del sol)

tr'deki çakal esnafa yolunmaktansa milano-nice-napoli-roma-floransa-pisa-venedik tatili yapıyoruz.

ben de ziraat ile görüşmüştüm nisan ayında, aynen dediğin gibi demişlerdi.

Ben de şaşırıyorum bu duruma. Gerçekten 10-20 milyonluk evleri millet bu komik kredilerle ya da hep trink para mı alıyor ya, kesin olarak atladığım ya da bilmediğim bir şey olmalı diye düşünüyorum bu yüzden.

Tek kişinin çekebileceği krediyi en fazla 1,3'e filan getirirlermiş. Ortak kredide Ziraat ile 2 milyona yaklaşmak (1,7 civarı olabilir demişti şubedeki arkadaş) mümkün galiba. Halk ve Vakıf'ı pas geç diyorlar kredi verirken gereğinden fazla ince eleyip sık dokudukları için.

700bin demişti vakıfbank bana en iyi koşullarda ama daha yukarısı olur gibiydi bence.

1 milyon üstünü veren şubeler vardır tahminim ama bunlar etilerde olan özel bankacılık müşterilerine sunula imkan olabilir belki.

Konunun şubeyle ilgili olduğunu pek sanmıyorum. Mevcut kredi oranlarıyla bol kişiye, az kredi vermek banka için daha makul ve sürdürülebilir olduğundan 1 milyonun etrafından pek şaşmıyorlar.

@jack of hearts, son bir senede satılan evlerin çok çok büyük bir kısmı peşin satılmış (kredisiz yani) o yüzden şaşırmıyorum ben artık bu duruma.

bu tamamen gelir olarak gösterdiğiniz rakama bağlı. üzerinize evler dükkanlar varsa fake kira sözleşmeleri ile bile limiti yükseltirsiniz. ya da çok yüksek bi maaşınız varsa. kirayı gelirden sayıyolar ama kira sözleşmelerini görmek istiyolar. ama eurobond u hisse senetlerini ya da altınınızı gelir olarak saymıyolar mesela. aşırı saçma. 100 kilo altını olan adama geliri yok diye kredi vermiyolar mesela.

:)

"bu tamamen gelir olarak gösterdiğiniz rakama bağlı."
Değil. Mevzumuz o zaten. Kredi ödemenin aylık gelirinizin yarısını aşmaması gerek ama aylık gelirinin yarısı kadar kredi çekmeniz pratikte mümkün değil. Eskiden olabilirdi ama bu sene itibarıyla bankalar kredide 1 milyonu fazla aştırmıyor. Aylık gelirimin yarısına denk düşecek krediyi verebilseler zaten hiçbir problem yok.

@jack of hearts

bankalar 1 milyon max kredi limiti koymuş. geliriniz önemli değil mi diyosunuz yani? ilk defa duydum. sizi geri mi çevirdiler? öyleyse, açıklamaları ne oldu?

@ehti
Birkaç şube çalışanı ile görüştüm farklı kamu bankalarında. Bir kısmı telefon vasıtasıyla görüştüğüm tanıdıklardı, diğerleri ise direkt İstanbul Maslak ve Ankara Oran şubelerine gidip görüştüğüm kişilerdi. Halkbank ve Vakıfbank'takiler direkt 1 milyon üstü kredinin şu anki kredi faizi oranlarıyla en üst rakam olduğunu söyledi. Daha üstü rakamlar için emsal dahi görmediklerinden bahsettiler son üç ay içnide. Ziraat'te görüştüğüm çalışanlardan biri ise ortak kredi kullandığım takdirde 2 milyona yakın bir kredi verebileceklerini söyledi. Gelirimden bağımsızdı bu yorumları. Aylık ödeyebileceğiniz x,y ama biz z*x,y'yi anca verebiliriz gibi bir şey demediler yani. Kesin limit olarak belirttikleri rakamalardı bunlar.

Philips hue herhalde alınabilecek en güzel ampul.

@ob

doğrudur, ama ben lm değerini göremiyorum o serinin, bahsettiğim lümen aralığındakilerin linki varsa atabilir misiniz?

www.bauhaus.com.tr

4500 lümen tek lamba bulman çok zor. geneli 1500 falan. ben de o yüzden üçlü armatür kullanıyorum.

gatherer senin attığın da 1000 lümen bu arada.

Lümen derken kelvin (sıcaklık) değerini kastediyor olabilir misiniz? 100 wattlık led ampuller 1500 lümen falan oluyor.

@ob

Hayır, kelvinden bahsetmiyorum.

anladım. şöyle bir ürünü var mesela philips’in;

www.amazon.com

Osram Led Jumbo E27 45W/4300Lm Beyaz Işık www.amazon.com.tr

Kullanmadım kefil olmam.

mantıklı çünkü enflasyondan iyi kötü koruyor uzun vadede. cds 800 e dayanacak fiziki candır böyle dönemlerde.

Mantiksiz kismi, kuyumcuda grami 950 iken kredi kartiyla 980e aliyorsun. Olasi bir 40 50tl'lik artista karin olmuyor.

1 yil 2 yil dokunmam, baska da alma sansim yok diyorsan mantikli.

@burak, Kuyumcu taksit yapmıyor ama?

valla hocam bi arkadaş yıllardır trendyoldan para oldukça çeyrek aldı. çeyreklerin hepsi sahteymiş. bu olaya da dikkat et.

ben puanlarla altungold dan alıp havale yapıyorum. kayıp çok fazla olmuyor.
bu işin pirleri donanımhaber forumlarında en uygun nerede o nerede kampanya vs var o konuyu bul takip et derim.

Ben sahte olur diye kuyumcuya bile güvenmezken, internetten asla almam. Ki bakın yukarıda bir arkadaş sahte alınan altından bahsetmiş.

Yanlış anlaşılmasın, kuyumcu bana sahte satar demiyorum, kuyumcunun bile anlayamadığı sahte altın dolu piyasada. Kuyumcu bile sahte olduğunu anlamadan alıp da bize satabilir.

Google araması yapın, sahte altın satılan bir sürü mağdur kuyumcu var. Yani sahte altını kuyumcuya satmışlar, o da anlamamış test ettiği halde, o kadar kaliteli sahteler var.

Arkadaşlar internetten satış yapan bildiğimiz normal kuyumcular var. Elbette işin sahtekarları da vardır ama fişiyle faturasıyla satan yerlerden bahsediyorum.

Sahte riskini azaltabiliyorsanız gayet mantıklı. Tl borçalanıp ne alırsanız alın mantıklı olacaktır zaten.

Yukarıdaki yorumlara ek; yıllarca internetten altın alacaksanız sonsuz güvenmemeniz lazım zaten, bir zahmet arada bir kontrol ettirin.
Ayrıca kuyumcuların kendi bile anlamıyorsa zaten sorun nedir? El değiştiren bir emtia değil mi bu? Son olarak kuyumcular -veya taksitle altın satmayan kuyumcular diyelim- ekstradan böyle karalama söylemlerinde de bulunabilir.

1- Ödeyeceğiniz komisyon anlamında elbette aracı kurumlarla çalışmak daha mantıklı olacaktır. Çalıştığınız bankanın yatırım tarafıyla görüşüp onlardan da komisyon ile alakalı teklif isteyebilirsiniz.

2- Bes belki görece daha risksiz görünebilir ama temettü emekliliği amacıyla yola çıktığınızda seçeceğiniz hisse senetleri üç aşağı beş yukarı belli. Elbette borsa içinde risk barındıran bir yatırım platformu ama buna karşılık da risk primi, yani ekstra kazanç elde edebileceğiniz bir ortam. Borsa ne kadar riskli bir ortam olsa da sizin yöneleceğiniz şirketler yüksek güven duyulan şirketler olacaktır.

3- Çoğu şirket için temettü yılda 1 kez, önceden duyurulan tarihte ve tutarda ortakların hesaplarına yatırılır. Bazen bazı şirketler birden fazla ödeme halinde de dağıtabiliyor. Şirketin açıkladığı "hak kullanım tarihi"nde ilgili hisse senedinden elinizde olması yeterli.
Uygulamak istediğiniz yatırım stratejisinin temeli, "emeklilik" gerçekleşene kadar aldığınız temettüleri tekrar hisseye çevirmek. Bu sayede her aldığınız temettü ile elinizdeki lot sayısını arttırıp, bir sonraki sene alacağınız temettüyü maksimum yapmak. Bu sırada tabii ki maliyetinizi de düşüreceksiniz.

2. Bence öyle. Temettü muhabbeti bi süredir çok parlatılıyor. Bence tamamen scam. TR’de neye güveniyosun ki borsaya güvenesin? Her ay altın alırsanız çok daha karlı çıkacağınıza eminim.

Hocam borsa 40 yildir acik ve temettu veriyor cogu hisse.
Bu temettu emekliligi lafini 5 senedir uydurdular.
Temettu ile emekli olamazsin.
Basligini da 2017de acmislar zaten.

Su an alin dedikleri hisselerden birisi beni 5 sene once batirdi, diger tavsiye ettikleri hisselerden de batan arkadaslarim oldu.

Ben amerikan fonlari aliyorum dolardan etkilenmeyim diye, onlar bile taklaya geldi su an.

Muhtemelen ellerindeki hisseleri yukseltmek icin bu tarz bir scam uydurdular.

bence bu kavrami biraz desmek lazim. normal sartlar altinda borsaya yatirim yapmadan emekli olamayacak biri temettu veren hisse alsa da emekli olamaz. yani her kosulda yuksek aylik kazanc gerekiyor o parayi kenara koymak icin. bu dunyanin her yerinde boyle.

temettu veren hisse sihirli degnek degil erken emeklilik icin. sanirim insanlara "her uc ayda bir bedava para geliyor haci, ana paraya dokunmuyorsun, gelenden yasiyorsun" konsepti anlamasi basit oldugu icin bu kadar populerlesti. dedigim gibi halkin %95'i temettu geliriyle idare edebilecek, astronomik boyutlarda yatirim yapamaz cunku oyle bir kazanc yok. ikincil olarak bu yaklasimin tum kazancini ve enerjisini gayrimenkule yatirmak (mesela) secenegine gore net bir sekilde ustun bir durumu yok. haliyle bu kadar populerlesmesi kafa karistirici.

son olarak, sirf olmus olmak icin erken emekli olma olayini anlamiyorum. gencliginde disini sik para biriktir, emekliliginde disini daha da sik cunku erken emekli oldun ve belki 50-60 sene daha yasayacaksin, paranin bitmemesi lazim. bu cekilir dert degil acikcasi. erken emekli olmayiver gitsin. ben de cok tutumlu ve planliyim ama emekli olmak icin herhangi bir acelem yok. onun yerine mevcut hayatimi duzenli ve surdurulebilir bir sekilde kaliteli tutmaya calisiyorum.

en popüler olanı eregli, onda bile dolarda %9,2 zarar diye gördüm.

temettuhisseleri.com

bunun yerine amerika'nın turkcell'i gibi at&t mobile firması %5,44 veriyor senelik.

www.nasdaq.com

Ben gafam hisseleri aldım, şimdi zarardayım ama amacım 5 senelik tutmaktı. 1'i geçti bakalım 4 yıldagüzel bir şeyler kazanırız umarım.

1-bankalarda komisyon daha fazladir, ama zaten butun hisseler MKK nezdinde saklaniyor. siz en cok hosunuza giden banka ya da araci kurumu secin bence (komisyon, kullanim, sorun olunca ulasim vb anlamda artik hangisi sizin icin onemliyse) yani araci kurum batsa bile sizin hisseler MKK'da kayitli merak etmeyin.

2-risk alginiza bagli, evet daha az riskli gorunebilir ama BES'in sartlari cok daha farkli uzun vade hisse yonetimi icin tercih etmezdim. ama sirket BES yapip katki sagliyor olsa bi kismini hissede tutardim ama o ayri konu.

3-temettu odeme tarihi 25 mayissa 27 mayista brut-10% vergi dusup net olarak hesabina yatar. temettuleri tercihen ayni hisse ya da farkli bir hisseye tekrar yatirmak ideal olandir portfoy buyuyune kadar. bu da sizin vade alginiz ve hedeflerinize bagli tabi.

Hayır. Parasını verip kalıyorsun, adam seni misafir etmiyor ki. Couchsurfing olsa neyse.

hayir. kaldigim hicbir airbnb'de ev sahibini gormedim. zaten bazilarinin gercek bir ev sahibi bile yok isletmecisi var.
bir de evet yani zaten dunyanin parasini oduyorum, ne goturucem.

hayır. götürmemek için airbnb yapıyorum, götürmek istesem couchsurfing yaparım.

Bu çılgın fikir nerden aklına geldi? Tabii ki götürmüyorum, götürmek aklıma bile gelmiyor. Sağa sola iki boncuk iki resim koyduğu için parasını zaten fazlasıyla verdiğim bir evin sahibine ne borçluyum ki ne götüreyim.

ben hepsine lokum götürdüm, özellikle bir tanesi epey sevinmişti. ev sahibini göreceğimi bildiğim ve ortak alan paylaşacağımız için götürdüm. evinde para verip kalıyorum evet ama geriye kalan sohbeti, yardımı, hizmeti vs sosyal ilişki neticede. karşılığında onlar da genelde bir şeyler ısmarlamışlardı.

otele giderken otelin resepsiyonuna pişmaniye, lokum götürmüyorsan airbnb sahibine hediye vermek de saçma. ilk kez senden duydum.

ha gerçi ev değil oda tutarsın, ev sahibiyle haftalarca ev arkadaşı gibi yaşarsın, sana yakınlık gösterir. belki o zaman olabilir.

bilakis birkaç kere ev sahipleri bana hediye verdi. uzo, çikolata vb

booking'ten yunanistanda kiraladığım ev sahibine lokum götürmüştüm. (kendisi de üst katta kalıyordu)

dönüşte kendisi bize oranın ballarından bir kavanoz hediye vermişti.

yurtdışına giderken yanımda türk kahvesi veya nazar boncuğu götürüyorum tanıştığım insanlara veriyorum. ikisi de hikayesi olan şeyler.
sıcak kanlılarsa airbnb ev sahiplerine de veriyorum.
yani öyle yuh oha delirme diyecek kadar bir şey yok bence :)

ben hep ufak tefek bir seyler goturdum ev sahiplerine bu zamana kadar. yani zaten konaklamaya para oduyorum bi de ona masraf ettim gibi dusunerek degil de sonucta iletisim kurdugum bir insan ne bileyim bana cok mantiksiz gelmiyordu. otel baska bir nokta, bilmiyorum belki ben farkli dusunuyorum. cevaplar icin tesekkurler herkese.

Naptın % 200-% 300 :) maxiumum verecekleri oran tüik in açıkladığı yıllık enflasyon oranında olur.

Bono vadesi 1 yıldan kısadır. Tahvilde bu 1 yıldan fazla olur.

Süper bono muhabbeti şu,
Şu an memlekette reel faiz yok. Piyasadaki faiz oranı, enflasyon oranından daha düşük. Bu da tasarruf sahiplerinin yani cebinde parası olan vatandaşın parasının kademeli olarak değer kaybetmeye mahkum olması demek. Bu noktadaki vatandaş da doğal olarak "duran paranın değeri eriyor, bir şeyler alayım" diye düşünüyor. Gidip parasını gayrimenkule, arabaya falan yatırıyor ve enflasyon ortamını dolaylı olarak besliyor.

Tıpkı kur korumalı mevduat ile vatandaşın parasını dövizde değil, lirada tutarak dövizin yükselişiyle katlanacağı değer kaybını kompanse ettikleri gibi, şimdi de reel faizin olmayışından kaynaklanan enflasyon karşısındaki değer erimesini "süper bono" ya da artık adı ne olacaksa, böyle bir ürün çıkartarak kompanse etmek planlanıyor. Bu şekilde yüksek enflasyon ortamında insanları bir çeşit tasarrufa ikna ederek, enflasyonun beslenmesini de engellemeyi umuyorlar diye düşünüyorum.

Yani %200 %300 gibi bir şey yok. Açıklanan enflasyon rakamlarına endeksli olacaktır.

aslında sormak istediğim geçmişte nasıl olduğuydu. daha önce uygulanmış bir şey değil mi bu?

Kredi ile alırdım, nakiti çevirir (orta-yüksek risk/getirili araçlarla) konut kredisi taksitlerini nakitten elde ettiğim gelirle öderdim.

kredi çekmek mantıklı.
10 yıl çekseniz ödeyeceğiniz miktar 2 milyon olur yaklaşık. ama elinizdeki 1 milyonu dolar, altın vb. araçlara koysanız 10 sene sonunda çok daha fazla olacağını düşünüyorum.

Conta
+1

www.reddit.com

buradan sor. tr'de bunu bilecek adam çok zor çıkar.

Lumeni yüksek olan en parlak herhalde.

Baal+1

enerji tasarruf ampüllerinde 20 watt yazar 4le 5le falan çarpılır. genelde watta bakılır. ama şunu da düşünmek lazım led ampüller zamanla güç kaybı yaşıyor. yani lümenli 200 watt ampüller daha çok ışık verir. projektör ampülleri genelde yüksek wattlıdır.
halojen ampüller yüksek waatlıdır.
www.hepsiburada.com

halı sahalarda kullanılan ampüllerde ısındıktan sonra yanan yüksek wattlı ampüllerdir.

lümene bakacaksın. en yükseği bi odaya fazla gelir baya. önerim 1500 lümen iyidir. www.amazon.com.tr

şu bile yüksek yani. kelvin ışık sıcaklığı. watt harcadığı güç, ışık şiddetiyle de doğru orantılı tabi ama senin aradığın değer lümen.

ama sana önerim şunlardan al. www.hepsiburada.com

14w 1500 lümen. hele bi odaya 2-3 tane taksan bile baya aydınlık oluyor.

@jelly

2. Ürünün lümen değeri nerede yazıyor? Sayfada bulamadım.

Ha tamam buldum

lümen parlaklık.
kelvin ışığın rengi. güneş gibi göz yormadan aydınlatsın derseniz 3000k tavsiye ederim.

Maaşın ve enflasyon karşısında erimeyecegi garantiyse krediyi uzatmak mantıklı.
Fakat yine de bu her ay kredi ödemenin psikolojik etkisini yok saymaya yeter mi onu siz bilirsiniz

Ben olsam max kredi kullanırım. Enflasyonun tuik'te bile senelik hesabi belliyken 1,2 alabiliyorsanız kendi paranızı kullanmayın bankanın parasını alın.

gelirin yeterliyse max kredi çekmek mantıklı tabii. ama tüm maaşını krediye gömüp hazır paradan yiyeceksen o insan psikolojisini biraz etkileyen bir şey bence de.

maksimum kredi kullanın tabii. delirdiniz mi? bedava para dağıtıyo bankalar. paranızı da değerlendirin bi şekilde.

hocam şöyle bir durum var. kredide banka tarafında sorun yaşamazsın. Ama satıcı ve tapu dairesi tarafında sorunlar oluşuyor.

Birincisi satiş sırasında tapu dairesinde satiş miktarını soruyorlar. En az banka kredisinden 5.000 TL fazla söylemen gerekiyor ki maliye ile sorun yaşama. Öyle olunca tapu harcı %4 biraz şişiyor havaya devlete haraç vermiş gibi oluyorsun.

Diğer taraftan mülk sahibi o kadar fazla satış göstermene engel oluyor çünkü ona vergi cikiyor.

Sonuç olarak bu soruyu sormandaki sebepi çok iyi anlıyorum cebindeki parayı mütayite vermekten se faize dolarak koyup hiç değilse kredinin faydalarından faydalanmak ama olay sende bitmimiyor.

Mesela 850 kredi 370 nakit konuşursak.

34k direk tapu harcı çıkıyor.
Döner sermayede 2k civarı

Toplam 36.000 TL

Ama 370 kredi 850 Nakit Konuşursak

14.8k tapu harcı
Döner Sermaye 0.6k civarı

Toplam 15.400 TL

Arada 20.600 TL fark var. Sadece bu hareketle nakit çıkıyor elinizden.

Geliriniz enflasyona uygun artacaksa cok kredi cekmek isinize gelebilir.

Demir korkuluk mu? Kaçıncı kat? Kiracının korkuluk istemesi normal, ev sahibinin yaptırıp ödemesi de normal ama çocuk daha dün doğmadıysa kiracının eve girmeden bunu belirtmesi daha uygun olurdu.

valla bizim giriş katta zaten korkulukları olan(hırsız girmesin diye) eve içinde kiracı varken korkulukları kesip hırsız girdiği için komple korkulukları yeniden yaptırmıştık ama ne bileyim hani giriş katı değilse ben olsam yaptırmam.

hani çocuğum aşağa düşmesin dedi diye 3. kata 5. kata korkuluk yaptırılmaz. hatta kendisi yaptırmak istese bile kabul etmeyebilirsiniz evime zarar vermeyin vb diyerek.

5. Kata korkuluk yaptırmayın yarın gelen kiracı söküp atmak isteyecek. Kendisi yaptırmak istiyorsa yaptırsın 5. Kattaki evde korkuluk olmaz.

Hocam 5. Kata korkuluk yaptırmak isteyeni ilk kez duyuyorum. Çocuklar için pencere kilitleri var çeşit çeşit. Onlardan alıp taktırabilirler. Daha mantıklı olur.

5. katta korkuluk mu olur yahu saçmalamış. Çocuk da böyle bakılmaz.

Uç bir fikir ama kediler için çok sağlam metalli ve kilitli sineklikler var, çocuk düşmesi de mümkün değil, hem de sinekten koruyor. Kalıcı bir ürün, sinek problemi varsa onu düşünebilirsiniz.

winblock.

Pencere kilidi almalı.
Beşinci kat için gereksiz olur korkuluk.

Yaptırmayın. Mecbur da değilsiniz, mantıklı da değil, eve değer de katmaz. Hatta değerinden götürür bile bence.
Canınız isterse kendisinin yaptırmasına izin verin. Ama giderken hem sökecek hem de söküp taktığı yerleri düzelttirmek, boyatmak şartıyla.

çok keyfi bir şey. bence yaptırmayın.

hani eve katma değer katmayı bırak, bence kötülük resmen eve.

5. Kattaki eve taşınacak olsam korkuluk olmasını yadırgarım. Mümkünse de ev sahibine sökülüp sökülmeyeceğini sorarım. Bunu anlatıp bu eklemenin evi olumsuz etkileyeceğini, çok isteniyorsa kendilerinin yaptırabileceğini söyleyebilirsin.

Çocuk mocuk diye uzatırsa yukarıda bahsedilen koruma yöntemlerini önerebilirsin.

Sakın. Elinizi verir kolunuzu kaptırırsınız. Evi tutarken 5. Kat olduğunu bilmiyo muydu?

kucuk cocugum var 5. katta ev tutmayayim diye kendi dusunecekti ya da tasinmadan size soracakti. cocuk 1 ayda olmadi heralde.

1 ve 2inci kat olsa neyse de o kadar yüksek katta olmaz.

Daha sonra sökmek ve ilgili yerleri tadil etmek şartıyla kendi yapabilir istiyorsa. Ya da sağlam bir sineklik takabilir isterse.

besinci katta korkuluk mu olur allah askina adama gulerler. besinci korkuluk da nasil yaparlar bilmiyorum. cok zor imalat olur o.


iceriden alinan cocuk ve hayvanlar icin onlemler var onlarda alacak kiraci ag pencere kilidi vs ya da 20 cm e kadar acilan cam anahtarlari var vs.
biz hastane yaparke psikiyatri bolumundeki camlari 20 cmden fazla acilmayacak sekilde takariz. atlayanlar oluyor cunku

eve deger katmaz hatta degerinden goturur +1
5. kattaki evde korkuluk gorsem yadirgarim +1 (demek ki bolge guvebli degil hirsiz giriyor vb)
cok keyfi bi sey +1
yapmasi zor ve pahali olur +1
cocuk dun dogmadiysa girmeden niye konusmadi +1
cocuk boyle bakilmaz +1

sanirim bir tek kiraciniza mantikli geliyor bu olay. kapiyi pencereyi acip cocugu gozetimsiz salmak istiyor herhalde.

bence kendi yaptirmasina da izin vermeyin. sineklik belki ama onu da yapiyorsa kendi yapsin (hic ev sahibi olmadim ama bunlar ekstra seyler ev sahibinden istemek mantikli degil)

doğuş çay'ın export'unu tavsiye edebilirim.

edit: çok pardon, poşet demişsin. exportun poşeti yok.

Demlik için poşet çayı var mı emin olmamakla birlikte Halep çay demek istiyorum.

Mahbubayi deneyebilirsiniz hocam, ben severek iciyorum.

Twinings in earl greyini seviyoruz biz. Ahmadtan guzel.

Ahmad tea kalp ben resmen fakat bütçe artık elvermiyor almaya. Hele extra special ı var onun mmm.

Ben şu an lipton Doğu Karadeniz kullanıyorum. Aynı tadı vermese de çaylar içinde en dolgun tada bu sahip bence.

Gurieli var, gürcü markası. Ben daha iyisini içmedim.

Ahmad gerçekten en iyisi. Dünya çapında da Ahmad çok iyi bir seviyede zaten. Çaykur Altınbaş da güzel ama aynı kalitede değil.

kloof.com.tr

yokuşlarda parkederken yük şanzımana binmesin diye ilk olarak n'ye alınır, el freni çekilir sonra p'ye alınır. çift kavramalı yarı otomatik orta sınıf araçlarda dikkat edilirse kullanım ömrünü uzatır bu yöntem. milyonluk mercedeslerde durum farklı olabilir.

evet. şanzıman üzerindeki yükü alıyorsun. mesela rampa yukarı park ettin aracı. eğer direkt P'ye basarsan şanzımandaki dişlileri yersin, araç vites geçişlerinde vuruntu yapar, tak tuk sesler duymaya başlayabilirsin. en sağlıklısı aracı parkettikten sonra ayağını frendeyken vitesi boşa (N'ye) alıp, sonra ayağı frenden çekerek yada çekmeden tüm yükü el frenine verip, sonrasında P'ye basmak.

eskisi yenisi yok bunun. benim aracım 1 yaşında, kitapçığında "önemli" ibaresiyle yazıyor bu. mesela 20 saniyeden uzun duraklamalarda da n'ye alın diyor.

p'ye aldıktan sonra el frenini çekerseniz, meyilli yerlerde arabanın ağırlığı şanzımana biner.

önce n'ye alıp el frenini çekip yükü el frenine bindirdikten sonra p'ye alırsanız yük el frenine biner. el freni de yapması gerekeni yapıyor olur.

bu tür şeyler önemsiz gibi görünür ama orta ve uzun vadede şanzıman problemlerinin önüne geçer.

Evet var, 10 yıldır böyle kullanıyorum ben mesela.

evet gerekli. siralama soyle

dur.
ayak frendeyken n’ye al.
el frenini cek.
frenden ayagini cek. araba biraz yuruyecekmis gibi olabilir. el frenine oturdugunun gostergesidir.
vitesi p’ye al.
motoru kapat.

Tam otomatikler için de bu şekilde mi yapmak lazım. Cvr şanzıman xtronic

düzlüklerde, yani aracın yükü bir yöne öne arkaya doğru değil de yere doğru iken cart diye p'ye alabilirsiniz, bunun bir zararı olmaz.

ama yokuşlarda söylendiği gibi yükü şanzımana değil frenlere verirseniz şanzımanı daha uzun süre sıkıntısız kullanırsınız.

sadece otomatik vites için değil, manuel vitesliler için de yapın aynısını. o kadar pahalı olmasa da onunki de şanzıman.

otomatikte vitesi n'ye alın, el frenini veya elektronik park frenini çekin, elektronik park freninin devreye girdiğine emin olun. freni bırakınca araba bi lönk diye oturacak. yani şanzıman boştayken arabayı frenler tutuyor olacak. ondan sonra tekrar frene basıp p'ye alın.

manuelde de yapın aynısını. vitesi boşa alın. el frenini çekip freni bırakın, lönk diye oturunca yokuş yukarı ise 1'e, yokuş aşağı ise geriye takın.

@condom kurşunu

manuellerde bile böyle yapmak lazım.

Bizden daha kuzeydeki pek çok ülkede (Belçika, Hollanda vb) çok dik yokuş olmadıkça elfreni hiç kullanmayıp, direk P'ye emanet bırakıyorlar.

Onlar pek bilmiyor anlaşılan bu işleri ;)

@kaptankedi

bilseler de vasat bir arabanın şanzıman tamirine 30bin birim para vermedikleri için pek umurlarında olmuyordur. zira bizim tamirine verdiğimiz paraya o arabadan 2-3 tane alıyorlar. arabamı sıfır alıp 3 yaşında değiştirebilecek olsam ben de sallamam uzun vadede olacakları.

senin mantıkla otomobilin kitapçığına bile yazdıklarına göre üreten mühendis, kuzeyli arkadaşlar kadar yetkin değil demek ki.

Konu aslında sadece yokuşta ve eğimli parklarda gerekli, düz yolda buna ihtiyaç yok.

Dikkat edilmediğinde de öyle şanzımanı komple bozup atan bir durum değil ama yine de masraflı bir sorun olur, park kilidini kırar ya da yalama yaparsanız şanzımanın açılıp bunun değişmesi gerekir ki ne gerek var!

Konunun müsebbibi zımbırtı şu;

www.google.com

Sıralamayı en güzel @alperz yazmış, çünkü bunu tarif edenler genelde el freni çektikten sonra ayak freni pedalını bırakmayı yazmayı/söylemeyi atlıyorlar. Bu seferde bir işe yaramıyor bu işlem.

dur.
ayak frendeyken n’ye al.
el frenini cek.
frenden ayagini cek. araba biraz yuruyecekmis gibi olabilir. el frenine oturdugunun gostergesidir.
vitesi p’ye al.
motoru kapat.

oda kahvaltı fiyatları ordan başlıyor pansiyonlarda, herşey dahil zor.

bu yıl mümkün olmaz ama 2023 tatili için 2022nin eylül-ekiminde erken rezervasyonlar açıldığında güzel fiyatlar yakalayabilirsiniz.

bölge belirtmeden zor. çanakkaleden başla mersine kadar deniz kum güneş tatil bölgesi.

Grand Miramor Hotel
kemer.

sadece tablet kullanırım hiç tuz koymadım

istanbul'dayken bazen koyardım, sonra da ışık falan yansa da önemsemezdim.
ankara'ya taşınınca ilk yaptığım şey makineye tuz koymak oldu.

su acayip kireçli, tuz koymadan bulaşık yıkayınca bardakların üzerindeki yazılar vs. anında silindi ve her şey çok mat çıktı makineden.
mecburen kullanıyorum artık.

Ben kullanıyordum ama birkaç gün önce bize de servisten gelen biri İstanbul’da Anadolu Yakası’nda tuz kullanılmaması gerektiğini söyledi.

Kullanmıyoruz.
Tuz ışığının yanmaması için bir ayar oluyor makinelerde, kullanım kılavuzunda yazar

Tamamen bullshit.

Bardaklarınız çizik çizik olur ve mat çıkar. Koyup unutuyorsunuz zaten, para desen para değil yani niye koymayalım?

@arthur Dayne
Tamamen eşyalarınızın sağlığı için...

Özellikle son dönemde, 3ü 1arada tablet deterjanların kullanımının yaygınlaşması ile birlikte artık Bulaşık makinalarında tuz ve parlatıcı kullanmaya gerek kalmadı. Çünkü tuzun fazlası suyu olması gerektiğinden daha yumuşak yapar. Yumuşak su deterjanı aktive etmez, dolayısıyla makineden sürekli kirli kalmış, temizlenmemiş eşya almak zorunda kalırsınız.
Mantık basit; tuzu, parlatıcıyı,deterjanı ayrı kullanıyorsanız makineye yeteri kadar ekleyin. Semtinizdeki suyun yumuşaklığı yeterliyse tuzu kullanmayın.

İkisi bir arada tablet kullanıyorsanız makinaya sadece tuz ekleyin. Yine eğer su yumuşaksa tuz kullanmayın.

Üçü bir arada tablet kullanıyorsanız makinaya hiç bir şey ilave etmeyin. Eğer suyunuz yumuşaksa, gerekirse ikisi bir arada tablete dönün.

(eski bir yetkili servis çalışanı)

İstanbulda kullanmıyorduk ama bir süredir didimdeyiz, burada sular aşırı kireçli. tablet kullanıyoruz ama yine de tüm bulaşıklar benek benek su lekeli halde çıkıyor. Tuz koyunca da dedikleri gibi deterjanın etkilerini azaltıyor sanırım, bazen tam yıkamıyor. Nasıl yapıcaz bilemedim. Tuz ekleyince su lekeleri falan gidiyor çünkü.

Tuz koymamıza rağmen bardakların rengi bozulmuştu servisi çağırdık suyun kirecini ölçüp ona göre makinenin tuz alma ayarını yaptı düzeldi.
Kirecini ölçtürecek bir servis bulursan daha iyi olur

Kullanıyorum, İstanbul'dayım. Kullanmayınca bariz gözle görülür bir fark oluyor, bulaşıklar sanki kurumuş ahşap gibi çıkıyor. Nasıl olur demeyin, oluyor.

Kullanınca ıslak mermer gibi sert bir yumuşaklık ve pürüzsüzlük oluyor üzerinde.

Zaten tuz uzun süre gidiyor ve çok bir masrafı da yok. Bence kullanmamaya değmez.

arabaya yağ neyse, makine için tuz o . 2-3 sene sonra anlarsın hatanı.

elbette ki kullanıyoruz. parlatıcı da.

Ben olsam içime sinen evi bulunca vakit kaybetmeden alırdım.

"içime sinen evi bulunca vakit kaybetmeden alırdım." +1

alırdım çünkü insanlar maximum tl borçlanarak kendilerini enflasyondan korumak için ev alıyorlar bir süredir. ev ihtiyacı olmayan bile ev alıyor, ev alamıyosa araba alıyor. sizin ihtiyacınız da varmış. hiç beklemem alırdım ben de. yalnız ben olsam, 35k euroyu direk eve götürüp vermem, onun yerine kredi çekerek maximum tl borçlanırım, kalan parayı da eurobond ya da tarım emtia fonlarında değerlendiririm. hiçbişe yapamıyosam altın alırdım. eskişehir biraz geriden geliyor, 2k tl ye kümes yok büyük şehirlerde.

elinizi çabuk tutun derim.

Aklıma annem geldi. 7-8 ay önce Antalya'daki evini sattı. Parayı euro ve dolara çevirdi. Euro ve dolar artacaktı, daha iyisini alacaktı. Uyardım kendisini ama dinlemedi. Euro ve dolar arttı ama maalesef ev fiyatları daha çok arttı. Antalya'dan daire alamadı bir daha. Kütahya'dan alabildi ancak.

Aynı duruma düşmemeniz için hemen almanızı öneririm.

hemen alin

Ev almak zarar ettirmez. Sizin ihtiyacınız da varmış zaten.

evler dövize karşı pahalı şu an..
ev ihtiyacı varsa gider 1.29 ile %80 konut kredisi kullanırım. gerekirse taksitleri kenardaki euro ile öderdim. gelecek yıllarda euro/tl artacağı için taksitler kuşa dönecektir.

kredi de çekilebilir. tl enflasyon karşısında pul olduğu için karlı da olabilir.

Ben de alırdım, ki aldık da yatırım amaçlı. Ev fiyatları dövize endeksli artıp duruyor. Hatta, döviz aylardır yatayda iken bile pek düşen fiyat yok. Ev de çok. Beğendiğiniz bir ev bulduğunuzda üçe beşe bakmak da fırsatı kaçırmak olabilir.

Ekonomik bilgisi ve hayat tecrübesi son 10 sene ile kıstlı herkesin tekrar ettiği cümle:

"ev kaybettirmez"

Oysa 2001 ve 1994 krizlerinde, reel efektif döviz kurunun tepesinden ev alanların kriz geçtikten sonra ettiği zararları bilmezler.

Benim görüşüm; kira çarpanı 200-250 katından fazlaysa o ev alınmaz kirada oturulur. Özellikle peşin parayla hiç alınmaz. Sorunuz eskişehir olduğu için orada uyguna bulabileceğinizi düşünüyorum ev fiyatları sahil kentleri kadar artmamıştır.

bence vakit kaybetmeden alın hatta makul oranda bir kısmını kredi çekin çünkü bu enflasyonda borcunuzu sabitlemeniz çok daha mantıklı olur.

ayrıca ekonomistlerin önerileri genelde yatırımlık daireler içindir. kendi oturacağınız ev için hiç sorgulamanıza gerek yok uzun vadede kaybedersiniz; çünkü biriktirip daha iyisini alabilmek için paranın zaman değerini koruyup üstüne de kar elde edebilecek finansal değerlerden çok iyi anlıyor olmalısınız.

öte yandan ev sahibi-kiracı ilişkisi de uzun vadede sürdürmek zordur yarın öbür gün allah korusun anneniz zor durumda kalsa ev sahibi çıkın dese napabilirsiniz. kar etme olarak bakmayın geleceği garanti olsun. hem işin bir de mülkiyet yönü var miras olarak da bırakabileceği bir yatırım olarak düşünmek gerek.

ev fiyatlarınıın bu ülkede ne olacağını kimse bilemez.
tam fiyatlar duruluyor gibi oluyor suriyeli akını başlıyor, o bitiyor afgan, o bitse rus- ukraynalı. bu yönetim oldukça ev fıyatları düşmeyecek gibi. Ama onların da seneye gitme ihtimali var.

her 6 ayda bir 30 dolar

trt girişi kapalıydı en son 1 ay önce falan. gölbaşı girişi en rahatı, tavsiye ederim. yolun yarısı yol çalışması sebebiyle kapalı olduğu için trt yolunun az ilerisinde sinpaşın oraya tırmanan başka bir yol var ve aşırı yokuş, oradaki çıkış tek zorunlu rota.

millet bisikletle çıkıyo o yokuşları. bişe yok yolda. yürüyüş + bisiklet + piknik + cafe ve restaurantlar var içerde. bi de yürüyüş yapacaksanız ters güzergah yapın, yani çıkıştan girin. oranın manzarası daha iyi.

TRT tarafı yokuş diğer taraf düz

sunmuyolar, en yakın hangisiyse ona gidin.

kredi miktarına göre değişebiliyor. Birebir görüşmelerde şube yönetiminin bazı insiyatifleri olabiliyor kısıtlı da olsa.

İpotek dedigin ev kredisi çekmekten kastediyorsan şu şekilde yapmıştı bir tanıdıgım.

Evi 1 milyona aldık diyelim. Adamın da bankaya 400.000 TL kredi borcu var.

Sabah bankaya gidersin krediyi bugun kapayacagız ne kadar ödeme yapmamız gerekiyor diye sorarsın. O sana bir tutar söyleyek, 420.000 TL diyelim, masraflar da olsun.

Aynı bankaya bir hesap açacaksın 580.000 TL yatırıp bloke çek isteyeceksin.

Tapuya gidip evi alacaksın, tapu sırasında bloke çeki vereceksin. Sonrasında şubeye gidip krediyi kapatacaksın.

Buna yanaşmayan kişiden ev alma derim.

İpotek banka kredisi ise, aynı bankadan hatta aynı şubeden kredi alarak işlem yapmanız işinizi çok kolaylaştırır.

Farklı bankalar arasında da işlem olur ama çok yorar, dikkat ister. Banka kredisi ipoteği değilse hiç bulaşmayın zaten.

Ama kaçırmamanız gereken bir nokta var;

Banka kredi ipoteği de olsa krediyi/borcu kapatmadan satış yapılabilir, satışı yaparsınız, satıcıya evin parasını verirsiniz, ama satıcı gidip krediyi kapatmazsa banka evinize el koyar.

Kredi ile alıyosanız krediyi kullanacağınız bankadaki personel hallediyo bu işleri. Basit bişe. Satıcı taraf kredi kullandığı bankadan imzalı kağıt alıp sizin bankaya veriyo. Satıştan 10 gün sonra da ilk ipotek kalkıyo. Ha siz kredi çekmeden alıyosanız onu bilemiyorum.

Öyle bi şey yok iptal edebilirsin. Şube göz korkutmak için yalan söylemiş. 1.29u sıfır daire için mi aldınız?

2. el

Hayat sigortası, dask, yangın gibi bazı şeyleri mecbur yaptırmak gerekiyordu. Bunun dışında bir de bes zorunluydu ama iptal edersiniz demişlerdi bize. Diğer kredi kartı, ödeme talimatı vs bankanızın işgüzarlığı, krediyle ilgili şeyler değil.

Zorunlu değil ama kamu bankaları 1,29dan vermiyorlar istemezseniz 1,38 miydi 1,40 miydi neydi zaten açıkça yazıyor internet sitelerinde. Eşim de bankacı vakifta doğruladı.

hayat sigortası, konut ve dask hariç her şeyi iptal ettirebiliyorsunuz ama süreçte yokuş yapacaklardır.

halkbank sitesinden;

"Kredi faiz oranları; Bankamızdan en az kredi taksit tutarı kadar Açık Hesap açtırmayı, kredi kartı başvurusu yapmayı ve onaylanmış kredi kartı olması, en az üç adet otomatik ödeme talimatı vermeyi, Bankamızdan Hayat Sigortası, Zorunlu Deprem Sigortası ve Konut Sigortası yaptırmayı ve İnternet/Mobil/Dialog şube üyeliklerinden en az bir tanesini yaptırmayı talep eden müşterilerimiz için geçerlidir."

Ben Ziraatten çekmiştim. 2 ay sonra otomatik faturaları ve bir adet sigortayı iptal ettirmiştim. Hayat sigortası zorunlu olarak devam ediyor.

Evi kiracılı satın alınca önceki sözleşme otomatik devam ediyor yanlış bilmiyorsam.

Kiracı niye imzalasın.

Hadi diyelim imzalayacak, önceki ev sahibi ile imzalarsa ev satıldıktan sonra artık önceki ev sahibinin geçerliliği olacak mıdır ? O kişi ev sahibi değil artık.

Seninle ilgisi yok, kiraya verilirken yapılması gerekir.

Bi de aman diyim, kiracılı ev no no

Kendin oturacaksan once kiraci ciksin sonra satisi yap derim. Aylarca surunebilirsin diger turlu.

kendin oturacaksan taahhütnameye falan gerek yok. evi satın alınca 1 ay içinde noterden eve taşınacağını ve tahliyesini istediğini belirten bir ihtar çekeceksin ve en geç 6 ay içerisinde boşaltmak zorunda kalacak evi.

ama derdin bu kiracıyı çıkarayım yerine yüksekten başka kiracı alayım ise bu yolu denersen ve çıkardığın adam takipçisi olursa yanarsın. zira bahsettiğim yöntem sadece kendin veya 1.derece yakının taşınacaksa geçerli, eğer ihtardan sonra 3 sene içinde taşınmaz da kiraya verdiğin ispatlanırsa sıkıntı olur.

Onu taa kiracı alırken ev sahibinin ayarlaması gerekiyor. Ki satış durumunda veya evi boşaltması gerektiğinde falan sorun çıkmasın.

O yüzden o tahliye olayı varmış sanırım ama dedikleri gibi kiracının hemen bulabileceği bir çözümü yoksa durabildiği kadar durmak isteyebilir ve imzalamaz bir şey. Ne kadar çok durursam ilerde o kadar pahalıya ev bulurum diyerek erken de davranabilir. Ama bir şeyleri netleştirmeden yazılı bir söz veremez bence.

Biz da kiracılı aldık, bilmiyorduk durumları. 6 ay bekliycez bakalım. Kirada oturuyoruz mal mal. Başka evimiz de yok. Umarım 6 ay sonrasında da sıkıntı çıkarmaz.

İstanbulda ikamet edebilecegim baska bi ev olmaması durumunda belli bir süre zarfında cıkması gerek diye biliyorum ama prosedür nasıl işliyor? Kendim oturacagım.
Kiracısız boş ev bulmak şu an çok zor :(

Şu durum var.

Şimdi ev sahibi ile yapılan kira kontraı nasıl ev satılınca yeni ev sahibiyle devam ediyorsa demek ki ev satılmadan eski ev sahibi ile kiracı arasında tahliye taahüdü imzalansa bu sizi de baglayacak durumda olabilir, nasıl kira kontratosu geçerli ise bu da geçerli olacaktır.

Not: tahliye taahüüdü zaten kiracı ile ev sahibi arasında kiracı ev sahibi ilişkisi varken ve kiralamadan en az bir ay sonra olur.

Sizin yerinizde olsam kiracı ile konuşurum çıkacaksan beni yormayacaksan bu daireyi alacagım de, kiracıdan da 6 ay sonrası için tahliye taahhüdü al yanında dursun.

Dedikleri gibi sen kendin oturacaksan zaten tapu sonrası 30 gün içinde ihtar gönder 6. ay çıkması lazım.

Avukata danış.

yukarda açıklandığı üzere genel hatlarıyla toparlarsak eğer;
- tahliye taahhütnamesi mevcut ev sahibi ve kiracı arasında imzalanabilir ve de noterde imzalanmazsa hukuksal olarak ispatı zor olacağından buna dayalı tahliye davası açmak zordur.
-evde kendiniz oturacaksanız iki yol var;
1. kira sözleşmesi 6 aydan önce sona erecekse sözleşme yenilenmeyeceği ve evin boşaltılması talebiyle ihtarname gönderirsiniz.
2. eğer kira sözleşmesinin bitmesine daha uzun süre varsa evi aldığınız andan itibaren 1 ay içerisinde ihtarname gönderip 6 ay içinde evin boşaltılmasını talep edin.

kiracıyı evden çıkarmak zordur diğer yandan kiracının kim olduğu da önemli yani kurumsal bir yerde çalışıyorsa, takibi mümkün biriyse çok zorlanmazsınız.
ne kadar iyi olursa olsun sizden ek süreler talep edilirse kesinlikle kabul etmeyin çünkü siz vicdan yapıp süre verirseniz ve çıkmazsa o arada bu sefer süreleri de kaçırırsanız çok zorlanırsınız.

-mümkünse bir avukata danışın her şeyi baştan kuralına uygun yürütürseniz sorun olmaz ama tabi dava açılırsa sürelerin uzayabileceğini unutmayın.

Eurbond'u aldığın zaman önemli, yani ucuzken almak önemli, tabi sen diyorsan ki ben vade sonunu beklerim o zaman yatırımı istediğin zaman yapabilirsin. Eurbond fiyatlarını belirleyen şey asllında ülke CDS puanı ve ülke faizi işliyor diye biliyorum.
Örnek verecek olursak faiz şu şeklide hesaplanıyor; (tam emin olmamakla birlikte)
5 yıllık Eurbond faizi;
Türkiye için CDS ppuanı bugün 590 dersek (5,9) faiz ise %14 ise (1.4) toplayınca (5.9+1,4=7,3) yani yıllık 7.3 faiz olarak düşünübelirsiniz. Ayrıca yılda iki defa da kupon ödemesi alabilirsiniz.
Son olarakta, vade sonunda alınacak değer nominal değerdir ve 1000 doların katlarıdır.
Ama ben sizin yerinizde olsam o kadar paranın bir kısmı ile eurobond dnerdim ama (vergiye dikkat edin)

güzel bir miktar var elinde, bir yatırım danışmanı ile çalış bence.
güzel bir portföy yap, belki 10-15% kadarı eurobond olabilir, usd tutmaya göre çok avantajlı tabi.
önümüzdeki aylarda elinde para olan için çok güzel yatırım fırsatları oluşacak.
eurobond iyidir hoştur ama dezavantajları da var, eurobond fonu da alabilirsin bu arada, ben şahsen tercih ederim ama senin nasıl bir yatırımcı olduğunla alakalı.
bir sürü yatırım aracı var, tek bir enstrümana bağlama tüm yatırımını.

bankada yatırım hesabı açıp alıyosun. mesela iş bankası. çok basit.

o kadar paran var ve evin yoksa biraz problem var bence. ben olsam max tl borçlanıp ev alırım krediyle, parayı da çalıştırırım. 2-3 sene sonra 5 milyon ile 1 ev ve araba alamazsın gibi dünyada enflasyon böyle giderse. o yüzden alabiliyoken alın. beni ilgilendirmez ama just sayin

İstanbul’da ev alamam artık ya. Memleketten mi alsam diye düşündüm. Ben de evi düşündüm ama emin değilim.

Twitter'da akış vardı 507'nin sözlükte var mıydı pek hatırlamıyorum, eurobond vergi tarafından kazancınızı ciddi törpüleyebilir hesabınızı iyi yapmanız faydalı olur, ev tarafında acele etmezdim ben olsam, yapacağınız en iyi yatırım kendinizi ekonomi/finans alanında geliştirmek olur. 507 sözlük yazarı bu arada, son olarak %50 uzun vadeli, %50 ile kısa/orta vadeli "al-sat/trade" öneririm vaktiniz varsa tabi.

bankadan arayıp eurobond alalım şöyle karlı, böyle karlı diyorlar am ben de anlamıyorum pek.

@spacevan,

Atiyorum 2030 vadeli 100 bin dolar yatirdik, kupon odemelerini aldik harcadik diyelim, 2030 yilinda o parayi gene 100 bin dolarak aliyoruz sanirim? Yani kupon odemesi alip almamak opsiyonel mi?

sağlam dediğine göre şirkete güvenmek istiyorsun, o zaman merkezi borsalara bakacaksın.

Yok ben koda güvenirim defi ürünü de olur dersen: (bkz: anchor protocol)
app.anchorprotocol.com
terra üzerindeki stablecoin UST'ye yıllık %19.5 Benim param bir süredir burada. Dokümanlarına girip Audit raporuna vs. bak istersen. (fakat kasadan yiyor şu an, normalde %11'e falan çekmeleri lazım bir noktada o oranlara gelecektir)

anchor +1,

borsa ve şirketlerden uzak dur. onlar da anchor'da stakeleyip senden komisyon alacak. mantığı bu yani merkezilerin. yok ben luna'ya güvenmiyorum dersen o zaman bancor ya da curve'e bakacaksın.

Bu insanlara care bulunamadi ama change.org da evsel gurultu icin kampanya var. Siz de imzalayin.

böyle insanlarla insanca bir çözüm bulunmaz maalesef

Sanırım kapıların gürültülü kapatıldığının farkında değiller bu nottan da bunu anlamamış olabilirler. Bazı insanların hareketleri sert oluyor, kapıyı sert çarpar, masaya bişey bırakacaksa sert bırakır, oturması kalkması bile hep sesli gürültülü olur ancak ona normal geldiği için farkında bile olmaz rahatsız edici bir durum olduğundan.

Bence özellikle de gece olunca apartmanda küçük bir ses bile yankı yapıp büyüyor, kapı sesi çok şiddetli duyuluyor falan diye farkındalığına yönelik konuşma yapmak daha iyi olabilir

Yıllarca türlü türlü gürültü probleminden muzdarip olup şu an kendi evimde (sıfır bina. bunu açıklayacağım) muhtemelen tam tersi duruma düşmüş biri olarak cevap veriyorum; eğer tam böyle bir durumsa pek bir şey yapamayabilirsiniz çünkü apartman.

Şimdi, magandalığı özendirdiğim sanılmasın. Kendi durumumu özetleyeyim, apartman bu kentsel dönüşüm rantında yapılmış, ısı yalıtımı vs gayet güzel olmasına rağmen ses yalıtımı epey kötü, duvarları oldukça net ses geçiren bir bina. Hele bir de karanlık odası olan, banyosu falan apartman boşluğuna bakınca her şey daha da direkt yankılanıyor. Evde halı kullanan biri değilim, kaba saba biri de değilim fakat kimi zaman 05:30 veya 06:00 gibi alarmla uyanıyorum; hatta zor uyanıyorum. Sonuçta o saatte - gecenin sessizliğinde- kalkıp evde tıkır tıkır sakince takılsam da çıt çıkmayan bir atmosferde “fazla” kaçabiliyor. Yani sizin için normal olan 3 birimlik bir sestir ama gece o saatte 1 birimlik ses çıksa 5lik gibi oluyor bazen. Bam güm kapı çarpmasam da alt katta adeta deli biri yaşıyor. Henüz sizin gibi nazik bir uyarı vs almamışken hatta merabam bile yokken sabah veya gece (ilkini şimdi hatırlamıyorum) “hayvaaann! Yeteeerrr!” falan diye bağrışlar duydum, muhtemelen bana veya rahatsız olduğu başkasına sesleniyordu. Bu hakaretli ikazların devamı da geldi/geliyor. Mesela geçen hafta böyle bi sesle uykumdan uyandım 4 gibi, muhtemelen bana yönelik fakat yan apartmanda sahura kalkan ailenin sesi yüzünden rahatsız oldu. Benim anlamadığımsa o saatte uykusundan rahatsız olup uyanan biri bu bağırış performansından sonra nasıl konforluca hayatına devam edebiliyor?!

Anyway, sizin durumun bambaşka olduğunun farkındayım ama devam edeceğim, aynı şahsın 0-5 yaş arası bir çocuğu var, benzer şekilde bizim katta da bu yaş grubun başka bir ferdi mevcut. Her iki dairede de gümbür gümbür koşturmalar çocuk bağırışları gece anne-babayla oyanan oyun gürültüleri eksik olmuyor. Tek temennim kendileri gibi birileri taşınsın benden sonra.

Ancak ben kendi adıma evinde tv bulunmayan hatta evi uyumadan uyumaya ve +/- 2 saat vakit geçirmek için kullanan biriyim. Duş alıp, saç kurutma makinesini açmam gerek, yapmıyorum ama başka ülkedeki veya yan sokaktaki biriyle telefonda konuşabilirim, açıp tvda veya işte başka bi cihazda bişeyelr seyretmek isteyebilirim. Demek istediğim özen göstermek şart elbette (insan olan bi zahmet dikkat etsin) fakat konuşmaları olduğu gibi aktaran duvarlı evimde hele bir de gece sessizliği başladığında her şey daha dikkat çekici şekilde duyuluyor. Ne yapayım?
Dangul dungul koşturan çocukları ne yapayım? Mesela ben de bazı günler gündüz uyumak istiyorum yani vardiyam gereği böyle belki, yan daireye gelen 7-8 kişilik grubu ne yapayım?

Özetle kendinizi harap etmemenizi, komşunuzla daha samimi bir diyalog geliştirip en azından kapıları ellerinden geldiğince yavaş kapatmalarını rica etmenizi öneririm. Ancak bunu yapsalar bile size iyi gelmeyebilir bu yüzden de uyku hassasiyeti nedeniyle slikon kulak tıkaçlarından alabilirsiniz.

Hepimiz müstakil eve çıkamadığımız fakirlikte ve hayat/iş koşullarında olduğumuz için apartmanda yaşıyoruz. Dolayısıyla katlanılabilir olduğu müddetçe bazı eksileri var diye düşünüyorum.

hangi kapı bu
apartman kapısı değil heralde
evlerinin dış demir kapısı mı, öyleyse onlara çaktırmadan kapıları tam oturuyor mu diye bakardım, kapalıyken aralık varsa bi yapışkan keçe sokuştururdum kapı çerçevesiyle kapı arasına. evet

Valla ben hiç umursamızdım. Özellikle kapıyı dan dun diye hani kavga olup çarpılmadıysa, bi ekstra organizasyon olup da çarpılmadıysa evimde açılıp kapanan kapıya ses eden bir komşum oldugunda güler geçerim. Tüm günün koşturmacası, kaos, sinir stres bitmiş evime gelmişim ve belki o stresi beraberinde getirmiş bi rahat edecem. Yani artık özel sınırlarım dahilinde kendimle başbaşa kaldıgım yerde "aman komşum" diyeceksem ne konforu kalacak bu işin. Kaldı ki cidden wc'den komşunun osorugunu duydugumuz nazik yalıtımlı evlerde ne hakka adamın konforuna rahatına limon sıkabilirim. Banane, ona ne. Rahatsız oluyorsa kulaklık taksın. Süpürge açmadıysam, özel bi gürültü çıkar adıysam hayvan mı terbiye ediyor, kapıyı dan-dun çarpmadım, nazik kulaklarına bu ses fazla geldi diye oldu paşam bunu düşüneyim. Ve evet, sizin için gün sonu ise, belki başkaları için gün yeni başlıyordur. Kime ne? Ben bi ara işimden dolayı gece 12 gibi telefonla konuşmak zorunda kalıyordum. Uyarıldım. Abicim, banane. Abicim size ne? En özel alanımda naptıgımdan size ne? Sen uyuyosun diye napayım? Bağırmadıgım sürece bence sorun yok. Sorun olan bu sese katlanamaman. O da beni zerrece alakadar etmez. Okul yurdu mu orası 12'den sonra telefonla konuşmak yasak desinler. Sizin de o misal, yurt mu orası, adamın evindeki kapılara karışıyorsunuz. Kavga gürültü yoksa sizi alakadar etmez. Bizim eski evdir, kapılarsa eski ahşap tip. Camlar illa en azından biri açıktır ve kapıyı hafifçene itsem bile çat siye kapanıyor. Evin içinde hane halkım rahatsız olup uyarmıştı. İyi de dedim ben nazikçe kapadım. Eski kapı, vurması bile o sesi çıkarıyor. Yani alalade doğal şekilde elimi vurup kapatıyorum. Osmanlı tokadı atar gibi kapıyı itmedim ya. Ama o ses çıkıyor. Kapıya yaklaşınca uçurumun kenarına gelmişim gibi bünyesel olarak bilinçsel uyarı vermek istemiyorum. Hayat yeterince zor, bi de bunu düşünemem, kusura bakmasınlar. Rahat edeceğim tek yer evim ve mezarım. Rahat bırakın la.

Siz haklısınız ama bir noktaya kadar. Şeytanın avukatlığını yapmış gibi olacağım ama yukarıdaki cevaplar biraz doğru. Sesler eğer sistematik ve sürekli şekildeyse kavgada çarpılan kapılar gibi, veya kapı sesi harici bam güm kaba saba biriyse ikazınızda ısrar edilebilir. Ama gece geç saatte kapı kapatma sesiyle uyanıyorum diyorsanız kulak içi tıkaç falan takın. Komşunuzun gerçekten iş/yaşam düzeni bu olabilir.
Eve gelince 1 dakikalığına blender açabilir, sabah bulaşık makinesini dizebilir, dedikleri gibi duştan sonra saçını kurutabilir ve sadece 1-2 dakika süren bu seslerden de rahatsız olabilirsiniz o zaman. Hatta kıyaslayınca kapı çarpa sesi saniyelik bişey. Veya kısık sesle bişeyler seyredebilir ama gece dedikleri gibi her şey daha fazla çınlıyor, sokak sesleri falan kesildiği için. Tabii burada daha elzem ve kısa süreli şeylerden bahsediyorum. Ev süpürmek veya gece 3 te eve kalabalık misafir çağırmak gibi şeyler değil.
Bir de işim gereği çok fazla evde kısa/uzun süreli yaşadım. Yeni evlerin ses yalıtımları ayrı kötü eski binaların ayrı. İlla apartman tipi ortak yaşam alanı olacaksa sadece ultra lüks dap yapının iyi evleri veya varyap meridyen gibi ses yalıtımına ayrıca özen gösteren daireler farklıydı.
Dairelerin odaları arası düz örme duvar olan binalar var, bir de aradaki dış kapı alanındaki akustik eklenince aynı evdeki iki odadan daha fazla ve net ses geçiriyor, falan filan.
Komşunuzun uygun ve düzgün bi cevap verdiği için aşırı kaba ve kötü biri olmadığı fikrine kapıldım, kendince de haklı kulak tıkacı alıp rahat edin. Veya yukarıda saydığım gibi bir yere, olmadı müstakil evli sitelere falan taşının imkan olduğunda. Ha eğer komşu aşırı hödük biriyse zaten laftan anlamaz, bu yaştan sonra eğitilemeyecek. Sonuç olarak elden bişey gelmez.

tüm yorumlar için teşekkürler. özellikle yapıcı olanlara alkış ama burası benim özel alanım istediğim gibi davranırım demeyi kendinde hak gören komşu sorunsalı ülkemizde bu mantalite ile asla bitmez... apartman gürültü yönetmeliği 19:00-07:00 saatleri arasında gürültülü hareketler yapılamaz der. nokta.

kapıyı bam güm çarpıyorlar diye yazmışım, biriniz çıkıp dan dun kapatmıyorsa sorun yok diye yazmış, güldüm. dan dun ile bam gün arasında bir fark var galiba, ben bilmiyorum. bildiğin birisiyle kavga edip de kapıyı çarpar gibi kapatıyor kapıyı daha nasıl tarif edeyim bilemedim. ve sürekli bu şekilde, sistematik yani.

gece seslerin daha çok gelmesi, binalarda ses yalıtımı, hareketlerinin gürültülü olduğunun farkında olmamak konularında da hepinize sonuna kadar katılıyorum, haklısınız. biz uyarı notunu koyarken kimseden 'yardımcı olmasını' istemedik aslında. bkz. apartman gürültü yönetmeliği.

olay kim daha haklı da değil, çünkü o yolun sonu yok. bkz. burası benim özel alanım, rahat edeceğim tek yer, aman komşumun 'nazik' kulakları rahatsız olmasın kafasını aynı mantıkla burası benim özel alanım ve rahat uyumak istiyorum noktasında buluşturmak çok mümkün. neyse uzatmaya gerek yok, notu yazan komşunun hangi daire olduğunu bilsem düzgünce gidip konuşacağım ama apartman toplantısına kaldı. bakalım.

kulaklık takın

Bu olay bireysellikten çıkıyor bir noktada. Sen patron da olsan şirket büyüdüğü için senden bağımsız ilerlemeye başlıyor. Sen istemesen de kâr edebiliyorsun.

amac satin almak, iphone yenilemek, avm turlamak degil. basari. rakiplerinden daha basarili olmak istiyor. politikacilar onunde ceketini iliklesin istiyor. tum gazeteler onu konussun istiyor. dunyayi ele gecirmek istiyor vs vs

çünkü adamın bir limiti yok yani senin için 1 milyon dolar çok olabilir ama benim için değildir.

aynı şey 100milyon dolar ve 1 milyar dolar içinde geçerli.

elon musk'ın 280 milyar doları var adam hala fabrika açıyor.

motivasyon en iyisi, en zengini olmak. diğerini geçmek.

çalışmak var çalışmak var. herkesin çalışması, çalışma şartları aynı değil ki. mesela o kadar büyük bir şirketin sahibi ya da genel müdürünün çalışma ortamı, ofisi çok lükstür mesela. senin, benim evimdeki olmayan bir lüks. şu ortamda çalışmak mı istersin yoksa 2+1 evinde oturmak mı?

img.archiexpo.com

o noktadaki bir insan kalkıp alt sınıfın yaşadığı bir çok zorluğu yaşamayacak zaten çalışmak için. yani aslında rahat ve lüks hayatına devam edecek ve enerjisini de bir alana kanalize ederek para kazanacak.

diğer taraftan akış teorisini araştırabilirsin. çalışmak da insana akış deneyimi yaşatıyor ve motive ediyor. mesela acun ılıcalı takım aldı. adama gidip desen ki o takımdan kazanacağın parayı biz sana verelim sen git tatil yap. kabul etmez. çünkü paradan ziyade o takımı alıp ayağa kaldırmak onu motive ediyor. onun peşinde aslında adam.

yine aynı şekilde doğru işi yapıyorsan iş de seni çok mutlu ettiği için çalışıyorsun. yani çalışmasa ne yapacak? maldivler'de 7-24 tatil mi yapacak? e onu da yapıyor birçoğu zaten. aşağı kalır bir hayat da yaşamıyor aslında.

benim rahatsız olduğum şöyle bir durum var. çalışmakta sorun yok ama sadece parayı düşünmeleri sıkıntı. bazıları gerçekten doymak bilmiyor. milyonlarca lira kazanıp da 200 liranın pazarlığını yapan müteahhit, ayda yüzbinlerce lira kazanıp 100 liranın muhabbetini yapan doktor gördüm. bu insanları anlayamıyorum. o para hayatında bir şey değiştirmeyecek ama hala ufak hesaplar peşinde.

ya da hayatında para kazanma ve harcama dışında bir motivasyon yok. bu da sıkıntı. zaten kazanmışsın mesela daha farklı motivasyonlar peşinde koşabilirsin.

peki sizin tavsiyeniz ne olurdu? sıkıntıdan ölsün mü bu adam? çalışmak, sevdiğin bir işi yapmak insanı hayata bağlayan bir şey. bahsettiğiniz adama da bir amaç lazım her gün uyanması için. işini seviyosa ve işinde iyiyse neden çalışmasın? motivasyonları hayata tutunmak bence.

para cidden motivasyon için pek belirleyici ya da büyük bir etken değil.
başarı en önemlisi.

başarı, saygınlık ve güç.

bi de her şeye sahip olabilmek, hedefin olmaması sıkıcı şeyler. 365 gezsen tozsan her istediğini sınırsız yapsan bir süre sonra zevk vermemeye başlar.

Patronlar insan yonetmeyi sevdigi icin patron olur.
2 kat para ver butun calisanlari robot yapalim de kabul etmezler.

Kapida maraba olsun agalik yapayim istiyorlar.

Ha para da yetmiyor o da ayri.
Atiyorum adam banka almak istiyor ama alamiyor.

adam senede 100 milyonluk yasiyor da ondan.
her sene 2-3 koleksiyonluk araba alsa 3-5 milyon harcar.
bunun yati var, ucagi var, var oglu var.

her zaman bir üst hedef vardır.
diğer yandan ohoo bu para yedi sülaleme yeter ne çalışacağım be kafasındaki adam zaten o yerlere gelemez.

otel, tarihi odunpazarı evleri bölgesinde. O yüzden, o bölgeyi rahatlıkla ve doya doya gezebilirsiniz. Modern müze, balmumu heykeller müzesi, istiklal müzesi, kurşunlu külliyesi, ve daha adını bilmediğim bir çok seçenek var orada. Hava güzel olursa, sazova parkı, bilim merkezi, kent park gezilebilir. Haller gençlik merkezi gezilebilir.

Eti Arkeoloji Müzesi de güzel bu arada. konaklayacağınız yere çok uzak değil. omm'a kesin gidin zaten. akşam etkinlikleri için cassaba modern'deki mekanların etkinliklerine bakın.

edit: çiftelere gitme

önce şuu kardeşinin yaptığı fabrikayı bi git de gör. çiftelerde kendisi. :) 250 cm e 120 cm seramik üretiliyor ahaha.
şaka bi yana çiftelere git. kuşbaşı kaşarlı ya da kuzu kesin ye. bakalım başka yerde öyle kuzu yedin mi? mekanın adı petek kebap.
eşekkulaklı midası duydun mu bilmem. oraya da git, han yazılıkaya diye arat. emirdağ ile çifteler komşu çiftelere gidersen kesin amorium'a uğra. dönerken de zaten yazılıkaya ve gerdekkayasına geçersin. bu arada cassaba modern'e de gidebilirsin orayı da kardeşin yaptı eheue.

herkese çok teşekkürler :) ehti ve turbonun ikilemi kurcalıyor kafamı ahsha bakacağım artık noktalara ve süreye göre.
ancak @turbo için şunu eklemek isterim,çok yerde yedim kuzu ama benim için hiç unutamadığım artvin'in çıkışında, ardahan yolunda bir yer. ismini bile bilmiyorum :D

www.evernote.com

bunu da ekleyeyim, sanırım kobhuzcu kiz in listesi, eski postlardan buldum.

Kobhuzcu kiz postuna itirazım:
tahin helvası Tanınmış Helvacı'dan (hamamyolu civarı); met helvası Meşhur Helvacı'dan (belediye aşevi karşısı) alınır. Tanınmış helvacıda cumartesi kuyruk oluyor ve saat 15.00-16.00 gibi bitince kapatıyor da diğer satıcılar öyle iş yapmaya başlıyor. Pazar kapalı Tanınmış H.

23.05te kalkan tren için gardan ayakta bilet satılıyor olabilir mi? Geçen göller ekspresine bindim izmirden. Normalde biletli yolculuk ama ayakta giden de vardı baya hatta bileti trende alanlar da oldu. Garı arayıp bilgi alabilirsiniz belki.

Geçenlerde "Yarına Tek Bilet" filmini izledikten sonra bi İzmir'e çıkartma yapalım diye Mavi Tren biletlerine bakmaya başladık, TCDD sitesi üzerinden pulman veya yataklı olarak bilet alabiliyorsunuz sadece... Tek aklıma gelen bineceğiniz garda tren öncesinde bilet kontrolü yoksa kaçak olarak binip, tren içinde cezalı olarak bilet almanız olabilir heralde...

bilet almamaktan bahsediyorsanız platforma geçemiyosunuz zaten biletsiz. trene nasıl binmeyi düşünüyosunuz?

bilet almada sıkıntı yok alacağım elbet; mesele koltuk satışı tamamlanmış bir sefer için bilet alabilecek miyim? ööğrenmek isteğim; eskişehir-ankara yht'de kontenjan tamamsa bitmiştir ayakta filan mümkün değildir, işte bu hatta da aynı ciddiyet var mı yok mu?

@ehti

bu arada, 2 saat sonraki sefere aldım bileti, konu kilit:)

Siz oturacaksanız çıkarabilirsiniz. Karşı tarafı mağdur etmemek için bir an önce haber vermelisiniz.

Kiracı tahliye süresi, kiracının kira kontratının bitimine 15 gün kala evi boşaltacağını bildirmesi ile başlar. Kiracının gayrimenkul sahibine evi boşaltacağını belirttiği tarihe uyması gerekir.

@nivoan ben ev sahibiyim? Bu kural benim için geçerli değil değil mi?

@nvdia kanunen bunun haklılığını sormuştum aslında, uyumlu bi insan değil çünkü kiracı.

youtube'da avukat videoları var. bu tür popüler konularda çok detaylı bilgi alabiliyorsunuz.

www.youtube.com
www.youtube.com

ayrıca afrikada ormanda vahşi hayvanlara bile iyi niyet gösterin, hiçbir insana göstermeyin.

dipnot: tahliye taahütnamesi almadan evi babanızın oğluna kiraya vermeyin.

kiracının ilk yılıysa, ve 6 haizranda sözleşme bitiyorsa çıkarabilirisniz. ama tebligat göndermeniz gerekiyor şimdiden. o kısmı avukata sorabilirsiniz.

çıkartma şansınız olabilir. Yalnız her meslek ve her daire home ofis için kullanılamıyor.

Ticari olmayan bir mekanda sizin mesleğiniz özelinde bir ofis açma imkanı ve bulduğunuz apartmanda bunu engelleyecek bir karar olup olmadığına da baştan bakın derim.

Üzerinize başka eviniz yoksa ben oturacağım diye çıkarabilirsiniz. Ama noterden ihtarname çektirin önce.

İhtarname karşı tarafın olayın ciddiyetini anlaması için önemli. 200 -300 lira gibi bi masrafı var. İhtarname çektikten sonra sözleşmeninizin bittiği tarihte çıkmazsa şunu uygulayabilirsiniz:

eksisozluk.com

Bu aşamada karşı tarafın eli kolu bağlanıyor. Aynısı başımıza geldi ve tıpış tıpş çıktı. Avukata ve karakola da gitti hatta ama bir sonuç alamadı.

noterden ihtarname çekmeniz şart.

eğer kiracı çıkmaz ve mesele uzarsa "ben çıkması için bildirimde bulunmuştum" diyebilmenizin tek yolu.

Noter yerine avukat çekebiliyor mu ihtarnameyi?

Noter zaten ihtarname yazmaz, avukatın yazdıgı ihtarnameyi sadecwe postaneye iletmek üzere alır. 233 tl masrafı olur.


Avukata para vermeyip kendin de ihtarname yazıp notere götürebilirsin.

eksisozluk.com

Ayrıca ihtarname çekince de peşine düşmelisiniz, karşı tarafa ulaşmadıysa sıkıntı olabilir. İhtarnameden bir hafta sonra notere gidip gidip gitmediğine dair yazı alın.

eğer kirayı zamanında ödemiyor veya 1 kuruş bile eksik ödüyorsa onun içinde ihtarname çekin ilerde zorluk çıkartırsa, evden çıkarmak için elinizde haklı bir sebep olur. yanlış biliyor olabilirim ama aynı kira dönemi içinde 2 kere ihtar çekilirse çıkartma hakkınız doğuyor.

ihtarname için avukata gerek yok. noter hallediyo. 5-6 ay önce biz öyle yaptık en azından.

Arkadaşlar merhaba bugün “tahliye talepli icra” başlattık kendisine, aynı zamanda dayanamayıp bu çift kirayı öder, iki kişi çalışıyor diye diye bize kiracıları öven emlakçıyı arayıp bir güzel fırçaladım, üzerine emlakçının Google Hesabı’na yorumlarda durumu anlattım. Emlakçıyı fırçalarken emlakçı bana “ne bileyim insanlar çeşit çeşit; ben bir şey yapamam avukatla halledin dedi, ben de o zaman neden övdün bu kiracıyı bana arkasında durmuyorsun diye çıkıştım.” Neyse emlakçı kiracıyı arayıp sitem etmiş -arkadaşlar- sonra benim kiracı babamı arayarak, bana söyleyebilirlerdi, neden emlakçıya söylediler diye sitemini belirtmiş. Kiracı iki saat içinde arkadaşının ibanından kirayı attı bu arada, demek ki istese ödeyebiliyor.

Hayır adamın her ay arkasından koşuyorum, yine de hala neden bana söylemediler emlakçıya şikayet ettiler diyor. Bir de babama hacizlerim var demiş; halbuki bana hastane işlerim var diye başka şeyler söylüyordu :’)

Neyse icra henüz eline ulaşmadı, ama bir sonraki ay yine geciktirirse haklı sebeple çıkartabilirim. Bunun yanında haziranda yine de çıkması için ihtar çekip, sonra telefonda söyleyeceğim düzgün bir şekilde.

2020'de aylığına 50bin veren tanıdığım vardı. biz de aynı sene 7 bin 500'e kiralamıştık. Bu sene bizim kiraladığımız yerler 30-40 bin oldu.

Ha kiralayan var mıdır, belki bir aylığına evet. ama sezonuna 400 bin veren insan ya yabancıdır ve iyi kazanıyordur; ya da Türk ise çalışarak kazanmıyordur.

Gerçekten saçma rakamlar, ama Bodrum ne yazık ki öyle. Diğer tatil yörelerinden Bodrum'u ayıran en önemli özellik, İstanbul gibi bir metropolün her imkanının olması + cennet gibi tatil imkanı sunması. Başka güzel yerler de var ama alışveriş, hastane, postane imkanları çok sınırlı...

airbnb vs. ile millete kiralıyor da olabilir. 4-5 ay 400 bin tl dediğin 25 bin euro. Aylık verdiği para 6250 veya 5000 euro. Lüks vs. diye daha yükseğe kiralayabilirse baya kar bile edebilir bir ihtimal. Tabii elinde de patlayabilir.

Kendi için kiraladıysa, parası var ve böyle tipler var ki evler de o fiyata çıkmış. Bence herkes kafayı yedi bu arada evet ama millet fakirleştikçe birileri daha fena zengin oluyor işte.

son 2 senede yazlık kiraları inanılmaz arttı. gelen çok ciddi bir digital nomad kitlesi de var. aylık 80 bin dediğin 5bin euro yapıyor, ucuz değil ama ulaşılamaz bir rakam da değil.

sahibinden’de çeşmedeki ilanlara falan bak dudağın uçuklar.

Gecensene gittigim tatile 1 ay once baktigimda 30bin liraydi.
5 gecesi 30 olunca sezonluk 400bin normal.

Bizim aklimiz yetmiyor ama onu 400e alip parca parca 2 milyona bile kiralar biraz cevresi varsa

fiyat uygun.

Oldtown da kalın, her yere yürüyerek gidersiniz. Airbnb de çok var oldtown evleri. Maspindzelo’da yiyin için. Uber ya da bolt ile ulaşım çok kolay. Bol bol yürüyün. Tbilisi Free Walking Tourlara katılın, pandemi öncesi çok vardı. Varsa kaçırmayın.

Geçtiğimiz yıl defalarca bu işlemi yaptım paribu ve binance üzerinden hiç sorun yaşamadım. o dönemlerde tek seferde çektiğim en yüksek rakam o zaman için 30k dolara denk gelen 250 bin civarını bozdurup 10 - 15 dakika içinde hesabıma geçmiştim.
Hesabınızı daha bir kaç gün önce açıp hiç işlem yapmayıp para ekme talebinde bulunursanız nasılolur bilmiyorum. Benim hesaplarım 2016'dan bu yana aktif.

foolrules

+1

Healthdemic
Healistic
Tourisma
Medicia
Healtophia
Healthera
Mediatric
Healinic

Meditopia

olay saç ekimiyse; Turkish Hairlines

THY dava açabilir, dikkat.

Helltrip sourlines

10 daireden az ise yönetim ve karar defteri vs mecburiyeti yoktu değişmediyse.

@John Bloor

10 daireden fazla, en az 30 daire var.

O zaman bir defter hazırlanmalı, noterde onaylatılmalı, yönetici seçilmeli vs.

Ama yıllardır böyle yapıyorlarsa, toplanan para da tırtıklanacak bir miktar değilse karışmam ben olsam.

Hocam o işler normalde öyle yapılmıyor. @John Bloor'un dediği gibi her sene defter notere onaylatılmalı, yönetici seçilmeli vs. Ama çoğu bina yönetimi defteri notere onaylatmaz. Bir süre 24 dairelik bir blokta yöneticilik yaptım.

Sen yeni taşınan biri olarak yöneticiden gelir-giderleri gösteren bir açıklama isteyebilirsin. Dersin ki böyle yapıyor olabiirsiniz ama ben her ay ne kadar para verdim bu paralar nereye harcandı ne kadar kaldı görmek istiyorum. Buna itiraz ederse para vs verme bence. Yok itiraz etmezse ver parayı derim ben.

en azından makbuz al. (bankadan göndermek daha iyi tabii ama)

Çok eski bi apartmanda böyle elden verirken (kapıcının kızı topluyordu saçma şekilde) verdiğimiz aidatı vermediğimiz iddia edilmişti. O günden beri en azından makbuzsuz iş yapmam.

makbuz mutlaka iste.

eski oturuduğum yerde 2 aylık aidatım, verdim - vermedin muhabbetinden yalan oldu. bıraktım parasını pulunu gerizekalı veya yalancı muamelesi kızdırdı beni. o gün bugündür apatmanın hesabına eft yaparım, dekontu saklarım.

Abi adam yapıyor bunu bedavaya. Ben yaparım diyorsanız uğraşın adamın bırakma ihtimaline karşı.

Ben olsam kafamda gelir ve giderleri aşağı yukarı toplar çıkarırım. Çok para artmıyorsa sorun yok demektir.

Ayrıca yöneticiden sen gelir gideri gösteren bir açıklama isteyemezsin. Hesapları aç bakayım diyemezsin. Kat malikleri kurulu bunu isteyebilir veya olağanüstü toplantı için yüzde otuz çoğunluğun imzasını alıp isteyebilirsin. Tozdan nem kapan bir yapınız var gibi. Dertsiz başınıza dert arıyor gibi gibisiniz. Toplama çıkarma yönetimini uygulamanız bence sizin için daha huzurlu olacaktır. Boşuna düşman kazanmayın.

Bu işi profesyonel yaptım özelden de gelebilirsiniz.

işler yürüyorsa bulaşmayın.

hesap numarası isteyin sonrasında açıklama kısmına şu ay aidati diye belirtin.

ben yöneticiyim ben de böyle yapıyorum. aidatla zar zor toplanan parayı bir de notere bayılmayalım diye.

(bkz: Cassaba Modern)

3 ay sonunda dolar sana vaadedilen faiz oranından daha fazla yükseldi ise aradaki fark hazine tarafından sana ödeniyor.

Yani atıyorum senin 1.000 liran var KKM'ye yatırdın ve 3 ay sonunda 1.034 lira olarak almayı bekliyorsun. Bu 1.000 lirayı dolara yatırsaydın 3 ay sonra 1.040 lira olacaktı ise aradaki 6 liralık farkı devlet ödüyor. 34 lirayı da banka.

@himmet dayi

bu senaryoyu anladım. tl den geçen adam dolar almış gibi olacak bu durumda. ama şunu soruyorum, zaten dolarını bozup buna giren adamın kazancı ne bu işten? yani dolarını normal faize koysa daha fazla kazanacak sonuçta. dolarını 3 ay buna kitlemesinin avantajı kalmıyor doların artması durumunda. doğru mu anladım?

Kazanç; riski dövize göre az. Dolar düşebilirdi o dönem. Düşerse zararın yok, yükselirse zararini karşılıyor.

Risk; acil paraya ihtiyaç varsa ve vade öncesi para çekerse parası o günkü kurdan dönüşüyor.
Örnek; dolar 10 lira iken 10bin lira ile girdin. Çıkman gerekti dolar 9 lira, sana 9bin lira veriyorlar.

Onun dışında daha farklı riskleri var tabi. Devlet o gün dolara müdahale ederse ve dolar bir şekilde düşerse ama sonra yükselirse senin zararın oluyor falan

Düşme ihtimaline karşı güvencen oluyor işte. Dolarda kalsan zarar edecektin düştüğünde ama kkm'da kaldığın için üzerine bir de faiz alacaksın.

faiz ile kur değerinin farkının bir kısmını banka bir kısmını devlet ödüyor. tamamını devlet karşılamıyor.

@ehti

doğru anlamışsın. Bunun avantajı sana minimim taahhüt edilen faiz kadar kazanç sağlaması. Döviz sabit kalır ya da düşerse faiz oranı kadar para kazanıyorsun. Dolar faiz oranından fazla artarsa farkını da karşılıyorlar. Bir kısmını banka karşılıyormuş ama kimin karşıladığının önemi yok. Doların düştüğü ya da faiz oranından daha az arttığı durumda avantajı ortaya çıkıyor. Eğer paran dolarda olsaydı o kadar kazanamayacaktın.

Bu olayın tek dezavantajı paranı 3 ay kilitliyorsun. Dolara yatırmış olsan istediğin an al/sat yaparak elindeki doları artırabilirsin.

@himmet dayi

Tek dezavantaj o değil bu durumda, ben dolarımı 1 aylık mevduat faizime koyduğumda %75 faiz alıyorum enparada. Bu kazançtan da feragat etmiş oluyorum kkm’ye koyduğumda.

Dolara 1 ayda %75 faiz veren bir sistem dünyada yok.

Yatırımı karmaşıklaştıracaksan "o parayı faize değil de atıyorum NASDAQ'ta MSFT'ye yatırsan şu kadar kazanırdın" da diyebiliriz.

Bahsettiğin faiz muhtemelen %0,075. 100 bin doları 1 ay faize yatırsan sana vereceği para 75 dolar. 100 bin doları olan adam ayda 75 dolarlık kaybı dezavantaj olarak görmez. TL karşısında günde %1 değer kazanan bir kalemden bahsediyoruz. 0,01 nerede 0,00075 nerede.

%0.75, yanlış yazdım.

bir kaç hafta önce bu sistemi globale anlattım. ciddi nakdi olan bir şirketiz. paranın çok büyük kısmı yurtdışında eksi faizle dövizde duruyor, türkiye'deki bankada dövizde değil. globaldeki adamlar kabul etmedi. türkiye'nin temerrüt riski çok yüksek, tl kazanmak için dövizimizi buraya getirip de geri alamama riskini göze alamayız dediler. yurtdışında eksi faizde kalması, buradan alacağımız kur korumalı mevduat kazancından daha güvenli geliyor adamlara.

amazonun kendi ürünlerine baktınız mı? tr de olmayabilir ama.

Marka bilmem ama o dedigin sureyi alarm sistemleri veriyor.
Bizim ofisteki kapiyi acinca dit dit otmeye basliyor, kosup sifreyi girmezsen bagiriyor. Zaten sifre girme yeri hemen yanda oldugu icin hallediyorsun.

Cikarken de sifre giriyorsun kacman icin 5-10 saniye falan veriyor.

Sayominin de kendi alarm sistemi var, gercekte gormedim ama videosu guzeldi.
Merakli bir elektronik/bilgisayar ogrencisine para verip sifirdan da yaptirabilirsin artik cok basit bu isler.

www.hepsiburada.com

@Mirket

akıllı sistemleri de düşündüm ama sanki eski usul daha iyiymiş gibi geliyor dışarıda ışıklı bir ünitenin olması caydırıcılık yaratır diye düşünüyorum

Bir sabah yatağımda uyanıp hırsızla gözgöze gelince uyku düzenim bozuldu.
Bu akıllı sistemi sensörlü kamerayla destekleyip iki sene kullandım. Çok rahat ettim.
Ama caydırıcılık konusunda söylediğinde haklısın.

biz çin malı digoo marka uyduruk birşey kullanıyoruz o bile iş görüyor. ben olsam desi yerine xiaomi kablosuz alarm alırdım. genişlemeye çok açık.

Desi alarm vardı bizim eski evde. Elbette çok çeşidi vardır ama bizdekinde bekleme süresini artırabiliyorsunuz. Kumandası olmayan kişi içeri giriyor, şifreyi giriyor ve alarm çalmadan kapanmış oluyor.

Onun tus takimi da ayrica satiliyordu diye hatirliyorum. Ek maliyet olmasin derseniz, kapiya yakin bir yere ek kumanda saklayin, kumandasiz biri girmek isterse yerini soylersiniz kapatir.

spydrop chrome eklentisi ile görebilirsiniz

İkinci eli düşürmez.

Sıfırı zaten düşürmez de ikinci eli anca artık millet bu arabayı kullanmak bana lüks diyip satmaya başlar da piyasada bolluk oluşursa ufak bi kırılma bekleyebiliriz. Esasen durum büyük bir kırılmaya gebe olsa da araba yatırım aracına dönüştüğü için senden 10 lira aşağıya alıp yine ilana koymayı planlayanlar da var piyasada. Bu doğrudan fiyat düşüşü olmaz belki ama sıfırdaki fiyat artışlarına paralel bir artış olmaz o aşamadan sonra.

Açıkçası ben de bu kırılmayı öngörerek şimdiden arabamı satmayı düşünüyorum.

evet ikinci elde fırsatlar olur, sırf yakıt fiyatları nedeniyle aracını satan birini tanıyorum mesela.

Çok yakan muhtemelen eski otomobillerin fiyatını düşürebilir. Mesela bu saatten sonra grand cherokee gibi eski ve aşırı yakan araçları hobi olarak kenarda tutmak bile ciddi bir maliyet haline geldi. ama atıyorum bir passat, golf alabilen hiç kimse yakıt maliyeti arttı diye satmaz diye düşünüyorum.

türkiye'de araba fiyatlarının düşük olduğu görülmüştür ama fiyatların gördüğü yerin altına indiği görülmemiştir. araba fiyatları mevcudun altına inmez artık.

Millet bi daha alamam diye satmaz antika diye kapıda tutar yine de satmaz

düşürmez
artırır tam tersi.

2. El Türkiye için yatırım aracıdır. Hayatta düşmez. Adam kapının önünde yatan malını niye satsın.

Yüksek yağ oranına sahip olduğun kadar sıcak hissetmezsin ama düşük yağ-kas oranına göre yine avantajlı sayılırsın.

Kas oranını artırmak üşümeyi azaltır. Kas aynı zamanda vücudu ısıtan da bir şey. Yağ sadece ısıyı tutar, kendi ekstra ısı sağlamaz. Hatta kilolu ama kasları zayıf kişiler daha çok üşürler.

ben düzenli omega 3 kullanmaya başladıktan sonra üşümedim hiç. ne alaka bilmiyorum ama öyle bi etkisi oldu bende.

@crimson +1

kaslı kişilerin metabolizması daha fazla çalıştığı gerçeğinden yola çıkarak kaslı kişiler daha az üşür diyebiliriz. ne kadar çok kan akışı = o kadar sıcak vücut.

biz ayı değiliz, yağ oranı ve üşüme ilişkisi bizde pek geçerli değil. insanoğlunda ekseriyetle beyaz yağ hücreleri bulunur. soğuk duş yöntemiyle vücudumuzdaki kahverengi yağ oranını bir miktar arttırırsak daha az üşürüz ve bağışıklığımız güçlenir. tabii kahverengi yağ oranını arttırmak ekstra yağlanmak anlamına gelmiyor.

kulak çınlaması deyip geçmeyin, bir sürü sebebi var ve bazılar herşeye rağmen teşhis bile edilemiyor.

siz soğan moğan çınlatmayın, mümkünse üniversite hastanesi gibi herşeye baktıkları bir yere görünün.

Bişey damlatmayın. Bende bir ara kronik buşon sorunu vardı. Nerden okuduysam kir yumuşasın diye bebe yağı damlattım. Bu sefer çok daha kötü ağrımaya başladı. Bu kez de mantar oluşmuş meğerse. Başka doktora gidin, artık temizler mi, başka bir şekilde mi halleder o ona kalmış.

Boyun fıtığı gibi alakasız görünen başka bir rahatsızlık bile olabilir. Farklı farklı doktorlara gidin +1 kafanıza göre soğan suyu falan damlatmayın.

Kulağın kendisinde problem yoksa tiroid hastalıkları da çınlamaya neden olabiliyor.

İki doktora gittim. İkisi de onunla yaşamayı öğreneceksin dedi.

Doktorlardan biri de, kulak içi kulaklık kullanma alışkanlığı olan herkes de ilerde onunla yaşamayı öğrenecek dedi.

Çare konusunda umutlanmayın.

Geçmiş olsun.

(bkz: tinnitus) araştırmanızı öneririm.

Bende de var geçmedi hiç artık alıştım duymuyorum

geçmeyebilir. beraber yaşamaya alışmaya çalışsın derim

son dönemde kinolon içeren bi antibiyotik kullandıysa zehirlenmiş olabilir. çok yaygın.

eksisozluk.com

düzenli magnezyum alarak bendeki kulak çınlaması sorunu geçti. anneizde olası vitamin-mineral eksiklikleri varsa telafi etmeyi deneyin.

Merhaba, geçenlerde okuduğum bu duyuru aklımda kaldı, sağlıkla ilgili uzun zamandır takip ettiğim doktorun size iyi gelebilecek bir videosuna denk geldim.

www.youtube.com

İngilizce bilmiyorsanız çeviride yardımcı olabilirim.
Yorumlarda insanlar faydasını gördüklerini yazmışlar. Geçmiş olsun.