valla benim arkadaşlarımda da hep "beyaz tenli kalalım! 50 koruma faktörüm nerede?!" düşüncesi ve sözü var. yanmak isteyen çok az arkadaşım var ve onlar da hafif bronzluğu tercih ediyorlar, onun dışında çoğu 50 faktör ve parasol ve/veya kocaman hasır şapkalarla dolaşıyorlar.
ben kendi açımdan neden sevdiğimi ve sevmediğimi söyleyeyim. kumral, yeşil ela gözlü, beyaz tenliyim. (yiğit özgürsel seks hikayeleri gibi oldu :) )
bronzluk tatlı ve sevimli duruyor, saçlarım da turunculaşıyor yanınca, iyice sevimli duruyor, gözlerim açığa çıkıyor falan. millet yanağımı sıkıp duruyor ondan sonra :( (30 yaşıma geldim de)
ama güneş yüzünden çok lekelenebiliyorum, çillenebiliyorum, çil sorun değil ama kalıcı ve büyük lekeler sorun, ayrıca gerçekten de cilt çok yaşlanıyor aşırı bronzlaşayım dersen.
beyaz teni de seviyorum, çünkü vintage bir makyajla hoş duruyor: kalın çekilmiş eyeliner, siyah maskara, kırmızı ruj, beyaz ten, çok hoş bir görüntü oluyor, hem pratik, hem şık, hem zarif, hem sade, hafiften de dita von teese havası, tamamdır!
ama beyaz tende de her türlü yara, sivilce izi, feci derecede belli oluyor. geçenlerde temizlik yaparken merdivene bacağımız geçirdim, sonuç: scarfacesel boydan boya bir yara! bembeyaz bacakta kıpkırmızı bir yara izi, scarleg oldum resmen! işte o zaman da çok kötü duruyor.
kararında bir bronzluk ya da güneş alarak ancak yüksek koruma faktörüyle gezme en iyisi, çünkü güneşe de ihtiyacımız var. ama bunun sonu marsık gibi yanmaksa, ben almayayım, kalsın. sosyetik güzellerimiz, bir on sene sonra 30 yaş fazla gösterecekler misal. öyle olmaktansa teleme peyniri olmayı tercih ederim. ya da benim durumumda vampir olmayı, zira şu anda göz altlarım da mor bayağı aslında.
0