hicyen.

temizlik
yeterli sayıda alet
yeterli sayıda ve nitelikli hoca
düzgün insanların gelip gitmesi
havuz
dinlenme odası

Bol bol olimpik bar, flanş ve zemini tahta olan adam akıllı bir rack.

Temizlik
Çok kalabalık olmaması (pazartesi akşam üzeri kayıt olmadan önce ziyaret edin spor salonunu bir bakın nasıl diye)
Aletlerin yeterliliği
Aletlerin sürekli bozuk olmaması (MacFit'te çoğu alet bozuk oluyor ve 1 haftadan önce tamir edilmiyor)
Duşların yeterliliği ve temizliği
Kullanıcı profili


Ben Polonya'da yaşıyorum orada bir spor salonuna gidiyorum acayip ferah ve her aletten minimum 3 tane var. Bir de özel dersler şöyle oluyor, hoca yok! Odalarda bir ekran var hangi dersin kaçta olduğu yazıyor. Giriyorsun ve kocaman bir ekranda o dersin içeriği neyse dijital ortamda sana spor yaptırıyor.

Ha bir de orada yine şöyle bir şey var; diyelim çok aceleniz var ama spor yapmak istiyorsunuz. Bir oda var 15 dakikada tüm kaslarınızı çalıştıracak aletler yer alıyor. 1'den 15'e kadar numaralanmış aletlere 1'er dakika ayırıyorsunuz ve zaten karşınızda sayaç oluyor.

Son olarak :) 24 saat açık bu dediğim spor salonu. Bu da artı bir etken bence :)

Eyyorrumlamam bu kadar :)

soyunma dolaplarının geniş ve kullanışlı olması.
yeterli derece duşluk ve yeterli su.

squat rack, sıra beklemeye sebep olmayacak yeterli miktarda sehpa ve ağırlık.

Temizlik
Genis alan ve isikli
Aletlerin yeterliligi
En az yari olimpik havuz
24 saat acik olmasi ya da en azindan 6-24 arasi acik olmasi
Havlu, sampuan vs spor salonunda olmasi

Bu ozelliklerin hepsi olsa su anda verdigimin 1.5-2 katini verebilirim

geniş, havalandırması iyi, mümkünse her aletten en az 2 adet olan, ve yine mümkünse 24 saat açık. (İngilterede gittiğim salon öyleydi, şimdi vazgeçilmezim 24 saat açık olması ne güzel kafana göre gidebiliyorsun. İstanbulda Avrupa yakasında öyle salon varsa yazın lütfen direkt gidip bakayım)

Squat Rack/Power Rack. Onun dışındaki beklentiler biraz kezbanlığa giriyor. Adam bench'te ayı gibi terleyip kalktığı yeri silmiyor, ondan sonra işletmeden hijyen bekliyor. Bu tür şeylere çok takılmamak gerekiyor. Antrenman yapmak için gidilen yerden 5 yıldızlı otel konforu beklemek saçmalık.

im.haberturk.com

temiz hava (taşşak kuku veya ter kokmasın)

yukarıdakilere ekleyebileceğim şeyler: tırmanma duvarı ve de ring (hatta kafes de olsun olmuşken) ve de devasa lastik (onu döndürmek suretiyle squat yapardım güzel olurdu)

yalnız polonya'daki salon çok şahaneymiş.

çoğu yazıldığı için tekrar olsun istemedim ama İngiltere'de gördüğüm bir sistemin hoşuma giden bir kaç yönünü yazayım. 24 saat hizmet sistemi gerçekten süper, umarım zamanla Türkiye'de de bu sisteme geçiş olur. İkincisi 1-2-3 yıl gibi uzun sürelerle bağlı kalmadan aylık kredi kartımdan cüzi bir miktarın çekilmesi olayı -13-14 Pound civarı bir şeydi- ve istediğin zaman sistemden çıkabilmek. Ve bir salona gitme kararı aldığında kimseyle muhatap olmadan internet üzerinden sisteme kayıt ve aldığın şifre ile salona girmek. Bu bahsettiğim sistemi ülkenin çoğu kentine uyarlamışlar ve diyelim Londra'da yaşıyorsun ama iş sebebiyle haftalarca Manchester'da bulunacaksın, orada bulunan şubeye gidip sporunu yapabiliyorsun, bu belki çok az bir kesime hitap edecektir bizim memlekette ama kesin böyle bir sisteme ihtiyacı olanlar da vardır.

buyuk ve temiz bir havuz

@ekimbebesi saçmalamış. disko diye bir şey mi kaldı?

hakkında tutanak tutup disipline veriyorlar. disiplin cezası olarak askerliğin uzatılabilir. kavga eden şöforümüzü hem başka ilçeye yolladılar hem de 1 hafta askerliğini uzattılar.

askerliğin uzaması diye bir ceza yok. yapabileceği şey tutanak tutup disipline sevke etmesi ve sıralı amirler yoluyla askeri mahkemeye göndermesi. eğer askeri mahkeme oda hapsini gerekli görürse, oda hapsinde geçen günleriniz askerlikten sayılmayacağı için o kadar süreyle askerliğiniz uzamış olur.

bu kararı bölük komutanı tek başına veremez.

bir yazıya bakar, ne demek uzatamaz. bizim bölükte nöbette uyuyanı da telefon kaptıranı da affetmediler. ekimbebesi askerliğini nerde yaptı bilmiyorum da saçmalamış,bölük komutanı askerlik uzatamayacak ama siktiri boktan bir yazıcı askerliği uzatacak öyle mi, askerde mantık aranmaz derler de bu kadar da mantıksızlık fazla tabi.
dahili meddahın dediği gibi kendi başına veremez ama uzaması yönünde düşüncesi varsa bir üst makam da aynı kararı verir zaten

beni nöbette yakalamıstıda:) uzatma yetkim var biliosn dimi fln demişşti . bendde he biliyom demiştim ama bişi bildiğim yoktu.

Ulusal vize ise giremez, o vize Hollanda içindir sadece. Oturma izni varsa girebilir diye biliyorum.

ulusal vize olsa dahi Multiple ise girebilir. benim ulusal vize oradan biliyorum.

Multiple değilse de girebilir. Her türlü girer. Sıkıntı olmaz.

hangisi doğru :(

Multiple değilse de girebilir. Her türlü girer. Sıkıntı olmaz.

ben de böyle biliyorum

Multiple(çoklu giriş) olmasa bile, AB ülkeleri arasında hareket ettiğinden istediği gibi girebilir.

kırmızı pasaport değildir o eğer arkadaşın hollanda büyükelçisi falan değilse bordo pasaporttur:)

hollandaya gittiğine göre schengen vizesi var demektir vize süresi boyunca schengen bölgesindeki her yere girebilir İsviçre de buna dahil. multiple olması gerekmez. multiple, schengenden çıkıp geri girme durumlarında gerekir senin durumun böyle değil.

schengen de isvicre o yuzden sorun yok.

Shengen üklkeleri arasında sınırlarda vs. ekstrem durumlar dışında pasaport vize kontrolü olmaz zaten. Bir sokağın bir tarafı bir ülke diğer tarafı bir ülke olabiliyor bu yüzden sıkıntı yaşamaz. Rahat rahat geçer.

Her turlu girer. Vizenin ne oldugu nasil oldugu onemli degil. Kesin bilgi.
Kafa karistirici yanlis bilgiler vermeyelim. Ab ulkelerinin herhangi bir noktasina yasal yollardan ayak bastigin andan itibaren istedigin ab ulkesine gecebilirsin. Nereden cikariyorsunuz boyle alakasiz seyleri anlamiyorum ki.
Pasaport bile sorulmuyor ki ab icerisinde dolasirken, nasil giremeyeceksin?

Edit: Schengen bolgesinde olan ab ulkeleri.

Sigara kullanıyor musunuz? Eğer yanıtınız evet ise tat algınız içmeyenlere göre (neredeyse) yarı yarıya azalıyor.

ekstra bir çaba harcamıyorum, kendiliğinden oluyor.

yok kullanmıyorum, hatta tat duygum kuvvetli bile diyebilirim. yemeğin içinde en ufak bir farklı madde olsun herkesten önce ben farkederim ama su da durum farklı işte.

biraz da konunun hayatınızdaki önemiyle alakalı. ben su içmeyi çok sevmeyen, bardaktan içerken koktuğu için içemeyen bir insan olarak çocukluğumdan beri suyun kokusunu tadını önemsemişimdir. şimdi de içerken markasını söyleyemem görmesem ama ayırt edebilirim kalitelerini.

Uzun süre güzel su içersen kötü suyu farkediyorsun.

İcmeden kokusundan bile anliyorum. Ama bu kadar ayrintili takan biri olmaya da gerek yok su buldun göm gitsin

Ben genellikle erikli tercih ediyorum. Suyu yumuşak hatta biraz tatlımsı geliyor. Bir ara o tadı bozdular. Ciddi ciddi musluk suyuna benzettiler. O dönemden sonra suların tadlarının farklı olduğunu fark ettim. Yine de öyle marka marka söylenebileceğini sanmıyorum. Sonuçta bir marka bile sularını değiştirebiliyor veya farklı şehirlerde farklı olabiliyor.(şehir açısında da fark ediyor. iki üç kere denemişliğim var.)

@mornie; işte tam olarak bahsettiğim kişi sensin, alkışlarla sahneye alıyoruz.

tadının değiştiğinden tut farklı şehirlerde farklı tatları aldığına kadar hepsini farkedebilmişsin, helal olsun gerçekten.

ben suyun ne zaman siselendigini falan da anlayabiliyorum?

@tolga asp güldürdün beni.

dediğim gibi sürekli erikli içiyorum. bulunduğum mekanda erikli yoksa ancak o zaman başka bir markayı denerim. yıllarca aynı şeyi içtiğim için suyu bozdukları zaman aa bu farklı diyebiliyorum. kaldı ki sana getirsem sen de anlarsın çünkü gerçekten musluk suyunda olan bir özellik vardı. bunun dışında öyle şu şu marka falan çok zor yapamam onu.

tatlarını ayırt edebiliyorum ancak markalarını anlamıyorum. ancak tadı sert mi, kokuyor mu vs. çok fark ediyor. musluk suyuyla yapılan çayı da içemem mesela. o yüzden işyerinde çay içmekten nefret ediyorum.

hassasiyet işte. genetik. 10 çeşit su koysunlar 9'unu ayırt ederim. biraz bildiklerimi yazayım (bayaa sallamasyon yalnız):

damla: ne tatlı ne tuzlu. sert değil ama doygun bir tadı var. sevmiyorum
hayat: çok az tatlı bi tadı var. damla gibi yoğun değil, almaya gerek yok
erikli: az tatlı bi tadı var, içimi rahat. önceden beri herkes beğenir
aytaç: en iyi su. ph 8 zaten. iç iç doyum olmuyor. çok hafif geliyor
saka: 8.15 ph var ama aytaç'tan daha kötü tadı. acımsı
fatsu: eskiden çok çok ideal bir su idi. şimdi içilmiyor. nötr bi tadı vardı.
bizim köyün suyu: otur 10 litre iç. çok çok yumuşak bir su. belki de minerali az diye

falan filan

aile hekimine veya herhangi bir doktora gidilir. rapor alınır, o müdürün uygun bir yerine monte edilir. hiç birşey olmaz.

Sorudan alakasız da o nasıl bir şerefsizdir ki adamın yüzüne bakarak gidemezsin diyebiliyor. Nasıl yapabiliyor insan bunu yahu?
Özür dilerim alakasız cevap için, sinirlendim.

olayın ironisini de yazayım; eşi ağır hasta, öldü ölecek, sürekli yanına gidip geliyor. kendisine bir şey diyen yok. neyse sakinim

Ücretsiz mazeret izni bu durumlar için var. İşçi mantıklı sebepler sunduktan sonra işveren işi yokuşa süremez diye biliyorum. Keyfi bir sebep yok çünkü.

madde 13 değil, 25'tir o. madde 13 konuyla ilgisiz zaten.

25'e göre; "İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi." halinde işveren iş sözleşmesini (süresi belirli olsun veya olmasın) sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir.

şimdi, işverene kanun böyle bir hak tanımış. işçinin bunlara dikkat etmesi lazım.

işverenin eşi yoğun bakımda olan biriyle (hele kendi eşi de ölüm döşeğindeyken empati kurmayıp) bu şekilde konuşması hiç hoş ve insancıl değil ama öte yandan işyerindeki öncelik iş olduğu için kanunda böyle süre kısıtları var zaten. o sürelere uygun davranmaya çalışsın işçi. rapor alabiliyorsa mutlaka rapor alsın. tabi devlet hastanesinden alması gerekiyor.

sand surfing diye geçiyormuş.
www.youtube.com

en.wikipedia.org

leziz, ozgun, kiskirtici

orgazmik

cock-tail geldi aklıma.

Renkli

silinmedi aga. yedek almıştım silinir diye ama silinmedi.

wipe data da yapmıştım yanlış hatırlamıyorsam. şimdi wipe data'lı deneyip sonucunu yazayım

evet fotoğraflar, müzikler, downloads silinmiyor.

Wipe data ile silinmedi. Internal memory var. O silinince gider sanirim.

stock kernelde ne kadar basarili bilmiyorum ama trickster mod dene.

set on boot isaretlersen kapanmadan sonra da ayarladigin sekilde acilir.

ocz miydii programın adı vardı bi program ya.

custom kernel yuklemen lazim benim bildigim sonra trickstermod benzeri bir uygulama

trickers mod var ama kalıcı yapamıyorum :/

Kucuk sehirlerde 1500 lira maas almak icin insanlar ugrasiyor. Genc nufus ne okuyor ne de calisiyor. Kizlar evlilik bekliyor erkekler is bulamiyor. Yuzde 10 issizlik yalnizca ISKUR'a basvuranlar. ISKUR'a basvurmadan issiz olan da milyonlarca insan var.

Kalacak yer+yemek ver yaninda baslayacak adam taniyorum.

traveller güzel açıklamış, istatistiklere göre genç işsizliği artıyor www.diken.com.tr

son 6 ay içinde işkura başvuran kişiler istatistiklere işsiz olarak geçiyor. Başvurmamış, iş aramayı bırakmış, ne yaptığı belli olmayan kişilerle birlikte gerçek işsiz sayısı çok daha fazla

1500 TL'ye dünden razı olduğu halde iş bulamayıp tüm ailesinin,çevresinin yaşadığı şehirden başka şehre taşınmayı düşünen 4 yıllık üniversite mezunu tanıyorum. Gittiği şehirde de 1500 TL'ye razı.Durum iç açıcı değil

turizm bölgeleri için konuşuyorum

15 yaşında çocuk bile yaz aylarında 1000 liraya çok rahat iş bulabilir

@eksimeksi

4 ay 1000 liradan çalışıldı. Sonra?

4000/12=333 lira.

tanıdığım en yeteneksiz, en tembel adamım. ben bile gebze'de elektronik sektöründeki kurumsal bi firmada 1500 tl başlangıç maaşıyla iş buldum. gerçi benim sözlükler aleminden edindiğim edebi birikimin çok faydası oldu ama öyle yandım bittimlik bi işsizlik durumu olduğuna inanmıyorum. iş beğenmeyen çok ama.

öte yandan bu durum ülkede yaptığı işe oranla yok pahasına çalışan garibanlar olmadığı anlamına da gelmiyor. o başka mesele.

edit: lokasyon.

@scent of a pastrami

15 yaşındaki çocuklar için konuşmuyorum ama birçok restoran ve bar ana kadrosuna kışın maaş ödemeye devam ediyor , ki 1000 lira gibi bir rakama iş bulmak o kadar zor değil bence fazla abartıyorsunuz . Asıl sorun insanlar eskisi kadar tamahkar değil, gençler kolay para kazanma derdinde istisnalar elbette vardır ama kimse 1000 lira maaşa bayıla bayıla çalışmıyor

o işsizlerin yarısı iş beğenmeme kaynaklı.

bi de millet yurtdışında iş için memleket değiştiriyor. bizim burada iş gücünün mobilitesi az. onun da etkisi var bence.

İşsizliği farklı gruplara göre incelemek lazım.

Nitelikli işler için çok açık pozisyon var ama dolmuyor. İş yaptığım çoğu firma iş bilen, iyi mühendis arıyor, büyük paralar vermeye de razılar. Fakat çoğunlukla aradıklarını bulamıyorlar.

Kamuda çalışacak nitelikli elemanlar ise açıkta, çünkü devlette çok torpil dönüyor. Bu insanlar da akademik kariyer yapmaya yöneliyor, ne yazık ki oralar da tutulmuş.

Niteliksiz olup da üniversite bitirenlerin sayısı çok fazla. Bu atanamayan öğretmen hikayesi falan buradan çıkıyor. Niteliksiz olduklarının farkında değiller. Devlet dışında herhangi bir yerde çalışamayacaklarının farkındalar, değillerse bile diğer işlere burun kıvırıyorlar. Başka bir yolu denemek gibi bir şeyi düşünmüyorlar bile. Bu nedenle yıllarca kpss'ye girip duran adamlar var. Eğitim fakültesi, fen fakültesi çıkışlıların zaten yapacak bir şeyi yok. Dandik mühendislik çıkışlılar da kendilerini mühendis sanıp maaş beğenmiyorlar. Daha kötüsü bu güruhun sayısı gitgide şişiyor. Milyon tane eğitim fakültesi, mühendislik fakültesi oldu ülkede. Buralardan çıkanlar çoğunlukla buraya dahil oluyor.

Niteliksiz işler için ise koşullar çok kötü, sirkülasyon çok fazla. Sigorta yapan yer çok az. 12-13 saate varan mesai saatleri var (20 saat çalışması istenen kişi gördüm). Kasiyerlik, tezgahtarlık gibi işlerde çalışmak ağır sanayi ortamında çalışmaktan çok daha zor. Asgari ücret düşük olduğu için çalışanlar sigorta piriminin bir kısmını da maaş olarak alıp kayıt dışı çalışmaya mecbur kalıyorlar, bu nedenle tazminat falan almadıkları için işte çıkarılmaları da çok kolay oluyor. Tüm bunlara rağmen bırakın 1500 lirayı, 700-800 liraya çalışan insanlar var. Fakat bu gibi işlerde uzun süre çalışmak bir insan için çok zor. Bu nedenle çoğu zaman insanlar pes ediyor.

Bir de doğu illerinde yaşayanlar, yahut gidip görenler bilir. Oralarda gençler zombi gibi dolanıyor bütün gün. İşi geçtim, yapacak hiçbir şey yok. Bu saatten sonra iş olsa da zaten çalışmazlar; internet kafelerde pineklemek, madde kullanmak artık alışkanlık olmuş.

İşsizlik var mutlaka, ama en az işsizlik kadar iş arayan insan ile işveren arasındaki bağın kopukluğu ve iş beğenmeme durumlarıda var. İş arayan adam iş bulamıyor, işveren adam çalışacak adam bulamıyor, garip. Bir kopukluk var yani.

Hak ve hukukun işlediği, ülke geneline bakarsak iyi denilebilecek işlere bile burun kıvıran bir sürü işsiz var tanıdığım.

Tecrübe sıfır, verilen paraya çok takılmadan, en azından bir başlangıç yapayım, bir şeyler öğreneyim mantığı yok kimsede sanki.

Bunun tam terside var tabi, deli gibi çalıştırıp asgari ücret veren.

1100 + yemek + servis
Bu ucrete çalışacak isci bulamıyoruz. Hem de aylardır. Begenmiyorlar

is begenmiyorlar diyenlere cok pis kufurler edesim var ve ettim (icimden) ulan 1000-1500 lira para mi? adam tek basina yasasa bile ayda en az 1000 lira ev gideri oluyo kira+faturalar(asgarisini soluyorum) e bu adam hic mi yemek yemeyecek? ayda 500 liraya kendi karnini bile zor doyurursun (buyuk sehirlerde) bu adam sadece hayatta kalmak icin mi calisacai? Karin tokluguna? Hsonu disari cikmasin, tatile zaten gidemez...
Ot gibi yasasin ve ot gibi olsun di mi?
Ne cabuk kapitalizme ayak uydurdunuz ve "is begenmiyolar yieaaaaa" yavsakligina basladiniz.
Insan hayati para karsiligi satin aliniyor ve siz de ayda 1000 e 1500 e insanlar hayatlarini satmak istemedigi icin onlari kiniyorsunuz. Bi kendinize gelin amk.

işsizlik falan yok. iş beğenmemek var. 1000 liraya kölelik mi yapacağım. bu paraya ev otururum daha iyi zihniyeti var. biz sanayi de 1250 tl+ mesai+ssk+ tum yasal haklar la adam bulamıyoruz. ilk geliyorlar 3 gün sonra çalışmıyorum deyip kaçıyorlar.

bugun kargocuların hepsi adam arıyor. Askari ücret ama iş belli bildiginiz kargocu ama millet çalışmıyor. millet olarak tembelleştik.

boşuna buraya gelip aglanmasın kimse cıksın iş arasınlar heryer işçi ariyor.

vay amk tayyar gelmiş duyuru'ya, bir burada eksikti tayyar başkan.
adam "iş beğenmiyorlar" demiş.

ben bu zihniyeti sikeyim işte. sen adama 1.250 TL para ver, sonra "iş beğenmiyorlar". bir de çok büyük bir paraymış gibi böbürlene böbürlene yaz. 1.250 TL ile adam nasıl geçinsin genç arkadaşım? 1.250 TL ile işe girecek bir adamın yapabileceği tek şey borçlanmak. işsizken olduğundan daha da fazla borçlanmak hem de.

gelmiş burada bık bık konuşuyor.

soruya cevap, 1000-1500 liraya iş var evet ama insanlar tercih etmiyor, belki daha iyisini bulabilirim düşüncesi ile.

bu arada "iş beğenmiyorlar yeeaaa" diyen hırtlara hatırlatmak isterim. 1000 lira dediğiniz şey 340 dolar amk.

1500 tl ne işini görebilir insanın? (hiç yoktan iyidir elbet ama yaşamını idame ettirmek için yetersiz) işsizlik yok diyeleri anlamak da mümkün değil. işsizlik var. özellikle eğitimli kesim için işsizlik oranı daha yüksek. iş bulanın da emek değer kaybı yüksek.

15 yaşındaki çocuğun yazlık emek sömürüsüyle işsizlik yok diyenlere kendi örneğimi vereyim de belki anlaşılır olur. öğrenciyken (iş konusunda bilgi ve beceri sorunu olmayan) 2010 eylülünde 1750 tl maaşla işe başladım. $ 1.5 tl, aylık kazancım 1140 $'dı. şu an daha tecrübeli olmama rağmen 3000 tl'ye çalışıyorum. $ 2.94 tl, aylık gelirim 1020 $.
1100 tl'yi beğenmiyorlar diyenleri de anlayamıyorum. 1100 tl hangi derde deva olacak. yahu ekmek bile 1.25 tl! istanbul'da en ucuz kira+ aidat+ulaşım 1000 tl masraf demek.

her yerde iş yok, insanlıktan çıkıp 3 kuruş için bedenini ve ruhunu telim edecek robot arayanlar var!

İşsizlikten çok nitelikli eleman yok piyasada çünkü devletimiz sağolsun her ile bir üniversite açarsan insanlar buralardan mezun olduğunda seçici oluyor ve buna göre iş arıyor.Bu insana denildiği gibi 1000-1500 tl civarında iş önerip işçi vb. olarak çalıştırmak istediğinizde reddediyorlar.

"iş beğenmiyorlar yieaaa" diyip daha asgari ücret yazamayan cahillere laf anlatmaya çalışıyoruz.
ki daha önce de iş beğenmiyolar diyenlere cevaben
eksisozluk.com
böyle bir entry yazmıştım.

iş beğenmeme mevzusu: 1100 liraya iş beğenmiyorlar demiştim. bence de beğenmemekte haklılar. masabaşında bi iş ya da çaycılık vs temiz bi sektörde aynı parayı alabilirler.

ama aklıma 4 yıllık mekatronik mühendisliği mezunu yakın arkadaşlarım 1250 lira ile işe başladı. ingilizce falan da var.. bir yandan da aklıma bu geliyor.

burada sorulan soru 1000-1500 liraya iş bulunabilir mi?

güzel kardeşlerim soruyu okuyun öyle cevap yazın .

hiçkimse 1500 lira harika bir maaş demiyor sadece her insan 1000-1500 arası normal bir iş bulabilir deniyor .

Dediğiniz aralıkta iş bulmak kolay örnek veriyorum kamil koça girin host olarak yemek onlardan 1500 tl veriyorlar en az gittiğiniz sefere göre değişiyor


Ama ben 1000-1500tlye çalışmam cidden üniversiteye yeni başladım kendim para kazanma yolunu buldum rahat rahat-yata yata- kazanıyorum . yaşıtlarım 30 gün boyunca rezil oluyorlar basit işlerde çalışarak hiç masrafım olmasa bile 1000 tl gidiyor aylık . allahım asgari ücretle geçinenlere yardım etsin..

reklamı sağlam tadı da güzel
diyet yapanlar yemesin

diyet yapanlar da yemesin, endrüstiyel gıdanın iyisi. yani kötünün iyisi yani kötü.

torku diye bir ürün yok. binbir çeşit şey üreten koskoca bir markadan bahsediyosun. "diyet yapanlar da yesin mi" derken neyden bahsediyosun?

Torku 10 ürününden birinde pancar şekeri kullanıyor, diğerleri yine glikoz şurubu ama reklamlarında pancar şekeri kullandığı ürünleri tanıtıp tüm ürünleri bu şekilde hazırlanıyormuş gibi bir algı oluşturuyor. Halbuki ürünleri diğer markaların ürünleri gibi leş. Bir farkı yok.

@cthulhu,Mobilden girdiğim için editleyemedim, çikolata ve bisküvilerinden bahsediyorum

Valla tadı iyi
Glikoz da yoksa cidden on numara
Ama diyettekiler yemesin

şeker veya glikozun çok bir farkı yok ki diyet için. şekerden uzak dıracaksan her türlüsünden mümkün olduğunca uzak durman gerek. buna bal, pekmez vs de dahil. bence sadece tadı biraz fark ediyor şeker ve glikozun o da her üründ ebelli olmuyor. şuruplu tatlılarda vs kendini belli ediyor daha çok.

Diyet icin hicbir fabrika urunu kullanmamali zaten. Seker yav bu.

Paketlenmiş hiçbir ürünü tüketmemek en güzeli.

Fantastik edebiyattan Furious 7

Mission imp

John Wick, Kingsman.

kingsman önerilmiş çoğu yerde, açıyorum onu

impossible five

hiçbir şey anlamadım. hangisine benziyor?
www.google.com.tr

Hatayın o zeytin bildiğim kadarıyla. diyarbakırda da yemiştim ama sanırım doğudan bir yerlerden.

Edit: www.hatayyoresellezzet.com

Öyle galiba, ben de Hatay'ınkine benzettim görsellerde.

@kaputt, tebrik ederim Google'ı keşfetmişsin. Yeşil zeytin diye aratmasını ben de biliyorum, anlaşılmayacak ne yazdım allah aşkına?

edit: @Aman Sen de, evet evet kesin bu! Çok teşekkür ettim.

Köy kırması diye geciyor kasımdan sonra pazarlardan yeni mahsulü alabilirsiniz:)

Kırma zeytin büyük ihtimalle.

Disi asindirabilir. 2-3 iyi.

Macunun fazlasinin disleri erittigini okumustum. Bir de flueridsiz macun kullanin fluerid bir zehirdir. Arastirabilirsinjz

tabii ki var dişlerini aşındırırsın. günde 2 ya da 3 kere yeterli

fırça önemli, macun da elbette önemli ama asıl iş "fırçalama" eyleminde. akşam 6'da değil de yatmadan evvel fırçalayın, ağzınız temiz uyuyun. bir de sabah kahvaltıdan sonra fırçalasanız yeter. elbette öglen yemekten sonra da fırçalanabilir. 3'den fazla fırçalamak gereksiz gibi. fazla fırçalamak diş minesine ve diş etlerine zararlı olsa gerek, aşındırıyorsunuz sürekli.

fakat hiçbirisi çürük çarık dişi kurtarmaz. sararmayı bir nebze kurtarabilir. çare diş doktoru.

3 ten fazlasi gereksiz. Ana Ogunlerden sonra fircala gitsin

çok sarı ise her seferinde kullanmamak kaydıyla sert kıllı fırça kullanabilirsin. yumuşak kıllı da alabilirsin mesela ne bileyim sabahları onunla fırçalarsın.

şahsen yemekten sonra fırçalamıyorum. sabah kalkınca, gece yatarken. bazen arada birini kaçırabiliyorum bile.

sıklık kadar zamanı da önemli.
yemekten hemen sonra fırçalamak, mineleri aşındırır.

en az 20-30dk sonra fırçalanabilir.
ağız hijyeni amaç ise, diş ipi şart. çürük var ise, zaten dişler çarpıktır %94. diş teli ile düzelttirin.

bol su.

Deve daha iyi olur bence, hem susuz kalabiliyor uzun süre, hemde malum sıcaklar. Kış olunca da kurban niyetine kesersin. Bir taşla iki kuş.

at bakımından anlıyor musun?
Bence sen bir bisikleti dene.

Asfaltta gidisi nasil? Yol sesini cok veriyor mu semere?

bravo valla, nasıl bir işse. atla gidip gelmek çok fantastik. bir o kadar karizmatik.

allah seni ne etmeye :D:D:D yarildim :D :D :D :D

bence de bisikleti dene. At garip olabilir :D

çalıştığın yer orman içinde, ata bakacak yer var da, şehirde oturduğun yerde de ahırın var mı?

Ati park ettikten sonra birilerinin onu kesip sucuk yapmayacagindan emin ol, yazin yulaf ezmesi kisin da yulaf ezmesi vermeni tavsiye ederim.

Bol sans.

Sonuçta tek beygirlik bir araç, çok yakıcağını sanmam. Yaz kış farkı olmaz o yüzden için ferah olsun.

HAHAHAHAHAHA ya bu ciddi bi soru mu okuduğumdan beri gülüyorum :D

yazın suyunu falan eksik etme kışın da KIŞ NALI taktırman lazım.

Deve fikri de iyiymiş değerlendirmeni öneririm.

süperimsi olur fakat beslemesi felan var. arpayla besleniyor galiba.

Elbette atla gidilir ancak atın sıcaktan kavrulmayacağı bir de güvende olacağı bir hangarınız yahut işyerinize yakın böyle bir mekanınız varsa, oldukça güzel olabilir.

Hah nal işini soracaktim. Lastik caktirmam gerekiyor di mi? Lastigin markasi fark eder mi? Kış lastiginden kestirip mi yaptirilir?

o 5km asfalt veya betonsa hayvan için zor olur , toprak veya patika bir yol çiz kendine.

ispark atlara 2 kat park ücreti alıyor bisikleti dene

Edit:park sorunu ve ücreti yüzünden atımı satmak zorunda kaldım dayanamadım kahrolsun ispark

gidilir de bakımları arabadan motosikletten daha zor. arabada motosiklette 5-10bin km kullanırsın aynı yağla mesela ama atın her gün suyunu yemini değiştirmen lazım.

Abi yağ değişimi zor oluyor haberin olsun. Ikinci eline güven olmuyor üstelik

Bence gayet güzel fikir hemde Tchibo'da at bakım seti 15 Liraya düşmüşken sıcak fırsat olabilir

www.tchibo.com.tr

@nothern atım yok ama bi cift siparis ediyorum o zaman. Bayaa baya ucuz ya

ben de 4 sene önce yapmayı istemiştim.
ama atın bakımı çok pahalı. barındırması, tımarı, nalı, samanı...
atv al.

Eğer uygun bi fiyata almak istersen elimde muayyen temiz bir at var, kilometre falan göstermiyor, yağ göstergesi yok, olsun zaten yağ da yakmıyor. Eksoz muayenesi falan da yok, düşündükçe çok mantıklı gelmeye başladı, ben de şehiriçinde atla gidicem!

uzun zamandır hayalimdir. bir gün istifa ettiğimde şirketin genel merkezinin önüne atla gidip atı şaha kaldırarak hafiften bir kişnettikten sonra "hadi eyvallah" deyip çekip gitmek istiyorum.

bence dolandırıcılık
telefonu açabilmen için yurt dışına çıkman gerekiyor ve sadece 2 senede 1 hak tanınıyor millet genelde o hakkını 150 liraya falan satıyor.

Telefon Iphone harici bir marka ise büyük ihtimalle telefonun imei numarasını eski bir telefonunki ile değiştirecekler. Telefon böylece kayıtlı hale gelecek.

turkcell vodafone falan yasal bir şekilde kayıt altına alıyor. artık pasaport mu buluyor, başka yolu mu var bilmiyorum.

ama o diyenler eski, çıkma, bozuk, hurda vs. telefonların imei numarasını alıp yurtdışı cihaza kopyalıyorlar. sizin aslında atıyorum samsung galaxy s6 olan yurtdışı cihaz kayıtlarda bir anda oluyor zamanında normal yollarla ülkeye girmiş 1999 model nokia 3310.

o imei numarası btk'nın kayıtlarında yasal ve kullanılabilir gözüktüğü için kapanmıyor.

imei değişikliği yapacaklar. yani kayıt yapmayacaklar. eğer telefona çaktıkları(bu işin tabiri bu) imei, kopyalanmadıysa temizse sıkıntısız yıllarca kullanırsınız.

@faithless
@kibritsuyu
@prodeq

Ee bu iş imei değiştirme ile oluyorsa ben telefonu bilgisayara bağlayıp imei'sini değiştireyim...
Xda developers forumlarında dünya kadar imei değiştirme yöntemi anlatılıyor...

Çekmecede 10 yıldır duran yeşil dijital ekranlı nokia-bilmem-kaç'ın imei'sini yazarım

Keşke telefonun marka/modelini yazsaydınız.

Samsung galaxy s2
Android 4.1.2 var içinde.
Zaten ederi 150 lira olan telefona 150 lira kayıt ücreti vermek saçma geliyor kulağa...
Xda'da anlatılan yöntemler ile imei değiştirsem sorun hallolur mu acaba...

babam samsung star kullaniyodu uc dort sene once. sihhiyede bi telefoncuya verdik kasasini degistirmek icin. aldik telefonu. bi hafta sonra bilmemne kurumundan babama mesaj geldi. imei numarasiyla ilgili. orospu cocugu telefoncu telefonun imei numarasini almis. babamda biseyler yapti etti cok bilgim olmadigi icin bu konularda fikrim yok. yasal yoldan hallettik ama yaptigin sey yasa disi. ve telefonculara da guvenme.

yapabilirsin zaten. dediğin şekilde yap.

Samsunglar için (hepsi değil) box denilen bir cihaz yardımı ile imei atılıyor. Bu box da sadece telefon tamircilerinde var. Tavsiyem sizdeki eski telefon imeisi ile bir telefoncuya gidip imei attırmanız. Diğer türlü adam kendindeki imei numarasını bir kaç ay sonra başka bir telefona girip sizin telefonun yine kapanmasına sebeb olabilir.

imei değiştirebilirsin. ama o telefonda 3g olduğu için ve 99 model telefon imei'si ile değiştirdiğinde o telefonun 3g özelliği olmadığı için sıkıntı çıkabiliyor'muş' diye duydum. o yüzden 3g'li bir telefon imei'si atabilirsiniz. 40-50 lira vermeye gerek yok. gerçi imei'ler 20 liraya falan satılıyor 20-30 da kabloyu sök-tak için istemiş.

not: yasal bir işlem değil.

Imei degistirmenin 3g ye bir etkisi yok. Sadece guncelleme alamazsiniz. O da telefonunuz baska midel eski telefon olarak gorundugu icin samsung sisteminden.

android tlefon kullandim 3 yil korsan imei ile, herhangi bi sorun yoktu guncelleme ya da 3g'de.

b- başkalarının sorunlarına duyarlılık
d- empati

d - pragmatistlik.

baskasina iyilik yaparken dahi kendimizi dusunuruz.

ya daha iyi bir iyilik icin kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez deriz

ya da vicdanimizi rahatlatmak icin iyilik yapariz. her turlu pragmatistliktir yani.

ego

Hepsi kisiden kisiye degisir

c- kendini iyi hissetmek
d- evrenin döngüselliğine inanmak

b
+
d. empati. ben aynı durumda olsaydım, karşımdakinden yardım isterdim, yapmaz ise üzülürdüm gibisinden.

@jam +1500

bana göre b olmadan olmaz; ancak d: empati + adalet duygusu ve yerine göre cesaret de bulunması gerekir.

c ise netice oluyor ve o da bir etken oluyor netice öngörüldüğü için. a da sanırım "cemiyet hayatı"nda öne çıkan bir etken.

edit: bir cümleyi düzelttim.

d.empati

a- iyilik yapan biri olarak görünme arzusu

d- kendini başkalarına kabul ettirme/sevdirme isteği.

Daha fazla bilgi almak istersen Gelisim Psikolijisi arastir. Piaget Kohlberg Maslow ve bu kisilere karsi olanlarin dusuncelerini oku. O kadar basit olmadigini anlayacaksin.

önce onun için sonra kendim için.

d-iyilik yapabilme imkanın olduğunu bildiğinde buna hayır deyip vicdan azabı çekme riskini almamak için
e-senin için küçük bedellerin başkalarında büyük değişiklikler yapabileceğini bilmen ve bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için küçük bir adım da senin atman

şu ara otomatik portakal'ı okuyorum, iyi geldi soru.

ben ergenken bu konuda belki tam "ergen işi" ama şöyle düşünüyordum: işin temelinde tamamen kendimizi iyi ve yüce hissetme ihtiyacımız yatıyor. böyle bir düşüncem ve inancım var. iyiliği, doğruluğu reddeden veya bu kavramların göreceli olduğunu düşünen insanlar dahi kendi yollarınca "yüce" ve "doğru" olanı arıyorlar. isme ihtiyaç yok, insana iyi hissettiren, iyidir. bu kimisi için bir sokak çocuğuna ayakkabı almak, kimisi için adam öldürmektir. herkesin bir çeşit varoluş tamamlayıcı erdem peşinde olduğuna inanıyorum, öyle ya da böyle.

bu yüzden, eskiden olduğu kadar keskin olmamak kaydıyla, hala iyiliğin tek sebebinin ego olduğunu ve egonun belli bir noktaya kadar gerekli olduğunu düşünüyorum. belki çok tırt bir bakış açısı benimkisi ama o "kutsal değer" sayılan anne sevgisi bile karşılıksız değil düşününce. anneye ve çevrene verdiklerine bağlı genel olarak. insan aynadır. iyiliği ve kötülüğü, karşısındakinden gelen ve ona geri yansıttığıyla ölçülür eğer ölçülüyorsa. örneğin acı çeken bir hayvanı daha fazla acı çekmemesi için vuran birisi, birine göre "iyi"yken diğerine göre "cani" olabilir. bu, kişilerin iyi veya cani olduğu değil; aynadan "iyi" ve "cani" ışığını yansıttıkları nlamına gelir bence. bunu da tanımlamış olduğumuz iyiliği veya caniliği yapan değil, bunu yorumlayan yaratır. özünde, tepki ve karşılıklı alışveriş olmadığı sürece yaptığımız her şey anlamsızdır.

eyyorlamam bu şekilde.

B

Aslında başkalarının sorunlarına duyarlılık ibaresini empati diye genişletebiliriz. Birisi sizden yardım istiyor. Onun sıkıntısını çözebilecek şey bende varsa ve o arkadaşı geri çevirirsem ya da görmezden gelirsem, kendimi o durumun ilerlemesinden ya da daha kötü şeylere yol açmasından sorumlu tutarım. Yani bu açıdan bakacak olursak işin içine pragmatistliği de gönül rahatlığıyla koyabiliriz.

Ama bazı orospu çocukları da var ki, insanı iyilik yaptığına yapacağına pişman ediyor. O da ayrı mesele.

karşılıklılık için, ileride lazım olur düşüncesi oluyor çevremdeki çoğu gözlemimde. ben hristiyanım ve biz iyiliklerimizi tanrı için yapıyoruz. o bizim için çok büyük bir iyilik yaptı çünkü. yani iyiliklerimizin bizi kurtarmadığına inandığımız için, tanrının bize verdiğini biz de başkalarına veriyoruz-onun bize yaptığı gibi...

cevap evrimde.

insanlar topluluk halinde yasamaya basladiklarindan beri is bolumu var. birisi meyve toplarken, birisi avcilik yapiyor gibi. topluluk olunca toplulugun tamamina yararli olan isleri bireyler yapiyor. topluluk ayni zamanda turun devamini saglamak icin yeni doganlara ya da hasta olanlara bakiyor. bir tur sosyal kontrat. seninle ayni toplulukta olan birine iyilik yapiyorsun ki bu kisi sen yardima ihtiyac duyarsan yardim etsin. bu duzen binlerce yildir beynimize islemis durumda. birisine iyilik yaptigimizda beynimiz de mutluluk hormonlari salgilatarak bizi odullendiriyor, iyi hissettiriyor.

her eylemin temelinde kendini iyi hissetme arzusu vardır.

istersen beşikdüzü veya akçaabatta tut daha yaşanabilir ilçeler minibüsle gider gelirsin. beşikdüzünden 5, akçaabattan 20 dakika. veya trabzon merkez (ortahisarda)dan da gidebilirsin, 30 dakika minibüsle sahilden.
günlük 1 saatlik yol sorun olmazsa trabzon merkezden ev tut. ayasofya, fatih, beşirliden.

tam şimdi oraları araştırıyorum. trabzon merkez için yaşanabilecek semt ve mahalle önerilerine açığım..

beşirli (trabzon merkez ilçenin batısındaki mahallelerden), söğütlü (ktü eğitim fakültesinin olduğu mahalle), veya ayasofya, fatih de olabilir. sahile yakın mahalleler. dolmuş veya otobüsle gidip gelebilirsin. kötü mahalleler değil. 20 küsür senem oralarda geçti.

sakin ama huzurlu bi hayatın olur o kadar panik yapma. ha insanları biraz birazdan da fazla tutucudur.

edit: giresun menşeiliyim :)

ben de giresunluyum hatta keşap :/
hatta gidip gelsem mi diye baktım 90 kilometre diyor :/

Uyanir uyanmaz kahve icmek biyolojik sirkulasyonu saglayan hormon seviyelerini olumsuz etkiliyor o yuzden uyandiktan en az 1 saat sonra kahve icmek lazim. Eger gec kahvalti yapiyorsan ic ama paket nescafe biseye benzemiyor zaten

ac karnina ya da kahvaltida kahve icmek beni circir yapiyor :(
pogaca ile tadi kotu olur diye dusunuyorum.

çay iç. olmadı meyva suyu o da olmadı su iç.

@sutlu nescafe

entry nick uyumu. kahvaltıda su icemem ben ya:)

ben denedim güzel gidiyor bence

afedersiniz ama dünyanın en leş kombinasyonu

yıllar yılı kahvaltıda nescafe içen birisi olarak berbat bi durum. kahve içmekten kahvaltı yapmaz oldum. tavsiye etmem

kahvaltıda kahve içilebilir. dolayısıyla nescafe de içilebilir düzgün kahveye erişiminiz yoksa. ama açma poğaça ile falan kötü olabilir. gerçi bütün avrupa kahve kruvasan muhabbetiyle gayet de kahvaltı yapıyor. ben de kahvaltıda kahve içiyorum ama hamur işi tüketmiyorum o yüzden bilemedim. avrupadayken kruvasan vb. hamur işleriyle tüketiyordum gerçi gayet güzel oluyor.
not: türkiye'de kahvaltıda kahve içmek mahalle baskısını göğüslemektir. herkes oo olur mu öyle bu ne be falan diyecektir. bunu göğüsleyemeyecekseniz vazgeçin.
not2: bir de bir açma 1 tl bir kahve 1 tl deseniz sabah alın bir deneyin. beğenirseniz devam edersiniz :)

kantinimizin çayı çok kötü olduğu için koca bir üniversite eğitim hayatını ben ve benim gibi yüzlerce öğrenci poğaça ve nescafe ikilisi ile geçirdik, ölmedik. hatta alışkanlık olmuş, hala arada canım poğaça nescafe ikilisi çeker.

Neskafe başlı başına gereksiz bir şey zaten. Filtre kahve içebilirsin onun yerine, gider. Ama en iyisi beyaz ya da yeşil çay fikrimce.

Kahve iyi de granül kahve dandik. Ha eldeki imkan buysa bir şey diyemem tabii. Gerçi ülkemizdeki köylülük düzeyi kahvaltıda kahve içmeye olanak vermiyor ama güne biraz enerjik başlamak için ideal. Tabii bununla birlikte, yanında poğaça yemek de granül kahve içmek kadar dandik bir olay.

olm iş yerınde nerden bulayim lan filtre kahveyi. cay var icersen. bide neskafe.

iç gitsin ne olacak ya. ona gelene kadar...

ama evet, nescafe kötü. normal filtre takılmaya çalış.

Hömm pardon hocam iş yerinde olduğunu okumadı ben. Ama bir ihtimal küçük termos ile götürebilirsin evde yapıp, ben öyle yapıyordum bir ara. Neskafe içmeyin, içtirtmeyin be :/

Harika bir sey. Uyanmaya bire bir. Hatta ben koyu kahve severim. Her sabah makinede yaparim is yerinde ofiste.

makarnadan ucuz ne olabilir?

alternatif istersen; menemen olabilir. sucuklu yumurta olur.

BIM'de barbunya, fasulye al iki tane bi tane ekmek. her türlü doyarsın.

bulgur+patlican+domates+biber.

Bulgur pilavi. Uuu beybi.

a101'de tavuk köfte var 3,5 tl filan. ekmek de 60kr. bi de içecek alırsın en fazla 7-8 tl'ye çıkar. bim'de de benzer fiyatta ürünler vardır.

yumurta çok doyurucudur ve besin değeri de yüksektir.
patatesli yumurta ve salçalı makarna.

yumurta haşla(kaynadıktan 3dk sonra ateşi söndür, kayısı olsun)
domates+hıyar al küçük küçük kes
lor al varsa zeytinyağı(yatağanlısın sanki, öyleyse vardır illa ki) ile karıştır bunları

sana süper kaliteli bi yemek işte

Barbunya pilaki, tursu, ayran, dilim salam, ekmek. 10 lira etmez

KESİNLİKLE bim yurdum barbunya pilaki

tavuk ciğeri. dondurulmuş değil ama pişmeye hazır olandan. bi tabak al. 5 tl bile tutmaz. az yağda pişir, of mis. hatta kekik baharat falan da atabilirsin.

1 kilo patates al. kızartacakmış gibi dilimle. sonra bi kaba zeytinyağı bol salça ve bulabildiğin tüm baharatları döküp, patatesleri bunlara iyice yedir. fırın kağıdının üzerine yayıp fırına ver. ucuz, doyurucu, pratik ve çok lezzetli.

hediye çeki iptal olur yamulmuyorsam. eğer hediye çekini de kullanmış olsaydınız 500 tl yerine 400 tl'lik ürünle değiştirebilirdiniz.

o zaman 50000 tl lik ürün alıp 2500 tl lik çek alalım. çeki kullanıp 50 binlik ürünü iade edelim?

tabi; çeki de ürünü de iade ettiysen sorun yok.

Kullanmış olsaydınız 100 TL düşebilirlerdi iade bedelinden.
Bir malın iadesini yaparken o mala dair kazandığınız tüm haklarla beraber iade etmeniz gerek.

Aynı mantıklı 1.000 TL harca, 10.000 mil kazan gibi bir kampanyadan mil kazandığınızı varsayalım. Alışverişin ertesi günü milleri kullanmış olsanız bile, satın aldığınız ürünü iade ederseniz hesabınıza eksi mil olarak yansıtılır.

Hediye çeki kullanım şartları ve kurallarında yazıyordur buna ilişkin bir madde.

neyse adamlar haklıymış demek ki :))
ama ben yine de istediğimi aldım sorun yok :))

böyle ucuz ama önemli eşyalar var mesela bahçe sulama hortumu var şu yılan mı diyorlar ne o baya sattı bildiğim kadarıyla çin ürünü. kimyasal için bir yerlerden izin alman falan gerekmez mi sanki ? mini setler oluyor bahçe için. çapa vs içinde bulunduran. ha çok satar satmaz bilmem. ama inşaattan çok bireysel kişilerin kullanabileceği şeylere yönelebilirsin.

cep telefonu? türkiye'ye getirilmemiş bir markayı getirebilirsin. 500 bin dolar yeterli diye öngörüyorum.

500 bin dolar sermayeli bir şirket sahibisin ve yapacağın işi gelip burada soruyorsun.. benim naçizane tavsiyem kapa şirketi, parayı da ya faize yatır ya da 2 tane ev al birini kiraya ver diğerine sen otur. gül gibi geçinir gidersin.

halihazırda yaptığınız bir ticaret var mı? oraya destek bir ürün getirmeniz uygun olur. plastik hammadde ticareti yapın diyeceğim de, işi bilmediğiniz için sizi muhtemelen öperler.

ben biraz milliyetci ve inovatif dusunuyorum. kalkip 500.000 dolarini cin'e yatirip asalak gibi hicbirsey uretmeden satmak, ithalat acigini arttirip bu ulkenin ekonomisine balta vurmaktir. herkes cinden biseyler getirip satsa bu ulkeden bi bok olmaz.

@mayeskuel : o şekilde düşünmek bence pek doğru değil. evet üzerine katma değer yaratılmadan satılan nihai ürün getirtiyorsanız sıkıntı. ama mesela çip, kondansatör, direnç, diyot, mosfet vs. getirip burada tv yapıyorsanız ithalat faydalıdır. (hilmi mode on) bi de böyle düşün.

Silah için toptan sarjör getir. Av bayileri deli gibi şarşör arıyor satın almak için.

Xiaomi diatribitoru olunuz. Telefon, harici sarj aleti, kulaklik, aksiyon kamerasi gibi urunlerini anlasmali olarak getirip satin. 1 sehirde 1 subeniz olsun. Geri kalan tum islemleri internet uzerinden halledin. Stok daima bulunsun. Calisan ve dukkan masraflarinin az olmasini musteri iliskilerine yatirin. Teknik servisiniz kuvvetli olsun.

Tabi buradaki kritik nokta musteriye kazigi dibine kadar sokmamak. 7 dolara aldigim eldiveni 50 60 liraya satiyorlar, boyle yapmayin. Insan gibi kar koyun, bir suru urun satin. Inanin ki satarsiniz. Xiaomi, apple gibi bir markaya donusuyor. Urunleri cok kaliteli.

Abi nasıl yetsin allasen

mumkun degil yetmez. hele ki almanya etabinda kesinlikle ac kalirsin.

Kalacak yerler ve şehirlerarası ulaşım da ödendiyse hayli hayli yeter bence. Şimdi düşündüm de bu bana göre.
Öyle her müzeye giricem (bazı müzeler baya pahalı, ben genelde her şehirde pahalı müzelerin arasından 1 tane en istediğimi seçip giriyorum), her yemeği restoranda yiycem, her yerden hediye alcam derseniz sıkıntı olabilir.
Müze konusunda dikkatli olursanız, yemeklerinizi marketten alınan peynir ekmekle geçiştirmeyi bilirseniz, yol yürürseniz, hediyelik alacağınız zaman dikkatli olursanız yeter.
Zaten yürüyün ya. Şehirler en güzel yürünerek tanınıyor.

Bence yeter ama bir miktar daha fazla olsaydı daha rahat ederdiniz, en azından yiyecek konusunda.

hiç umut yok mu ya. çok tutumluyumdur. amsterdamdaki bi marketin fiyatlarına baktım uygun geldi. sürekli marketten alınıp yense yetmez mi? bide baktığım yer amsterdam yani diğerleri daha ucuzdur diye tahmin ediyorum

Krakowla prag zaten ucuz. Krakowdan daha yeni geldim yani, hiç toplu taşıma kullanmadım. Pragta da bir kere tramvay biletine para verdim o da zaten 1 lira civarıydı ve aceledendi, vakit olsa yine yürürdüm. Berlinde günlük bilet 6 ya da 9 euro gibi bir şeydi, o gerekli gibi gibi. Uzak görülcek yerleri bir gün için planlayıp, iyi ayarlarsanız 3 gün almazsınız günlük bilet.
Viyana pahalı dedikleri için yanaşmadım bile gitmeye ama 1 gün zaten.
Tutumluysanız olur o iş raad olun.
Krakow ve pragta elinizden geldiğince az harcayın. Sonra para artarsa berlin amsterdamda keyif yaparsınız oh.

gideceğin müze, aktivite vs önceden seç. ekstra harcama yapma. bence para artar bile.
uçak ve konaklama dahil bu paradan azına 10 gün 3 ülke gezmiştim.
krakow ve prag ucuz, ordan biraz kar yapıp diğer şehirlerde de tutumlu olur, restoran yerine öğrencilerin tercih ettiği yerleri bulursan mantıklı olur.

yelp app ini yükle. etraftaki restoranları fiyata göre sıralayabiliyor. yemek için faydalı olur. kaldığın hostelin resepsiyonundan da yardım al, en ucuz yerleri onlar bilir.

Daha once 1100 euroyla 25 gun gezdim. Sokakta yatmadigim gunler de hostel paralarini 1100'un icinden verdim. Yemek isini marketten halledersin. 1-2 euroya sandvicler var neredeyse her supermarkette. Birayi falan da marketten icersin hatta.

Süpermarketten beslenir ekmek içine konserve balık domates falan doğrarsan yeter. Yine de 3 gün kalacağın şehirlerde aynı şeyleri yemekten cinnet geçirmekten kaçın. Çük kadar şehirlerde 3 gün çok yav.

Bence hayli hayli yeter.

Ama viyanaya ladar 1 gun icin inmeye ne gerek var ki? Viyanada yasiyorum ve viyanayi seviyorum ama sonrasinda taaa yine kuzeye berline cikacaksaniz anlami yok sanki?!

Bir de sehirlerarasi ulasiminizi ayarladiniz mi? Trenlerden uzak durun.

Krakow-prag icin polskibus ve/veya studentagencybus a bakin, eurolines pahali.

Illa viyanaya gecicez derseniz, prag-viyana icin studentagencybus. Eurolines pahali.

Viyana-berlin icin meinfernbus ve yanilmiyosam megabus var. (tam bilemedim simdi)

Berlin - amsterdam arasina da meinfernbus ve diger alman sirketleri gidiyor.


Simdi gelelim butceye. Bu butcenin tek kisi oldugundan yola cikarsam, evet yeter. Her yerde yemek yemene de yeter muzeye girmene de yeter. Gece hayatina da 1-2 kez yetebilir.

Prag ve krakowda her yere yurursun, toplu tasima kullanmana hic gerek yok. Konaklama da ucuz bu iki sehirde

Viyanada da schönbrunn sarayi haric yine her yer yurume mesafesi sayilir, kaldigin yere gore degismekle birlikte gunluk bilet almadan 2 tek biletle halledebilirsin gunu. Westbahnhof taraflarinda kalirsan ona da gerek kalmaz. Ama bildigim kadariyla hostel fiyatlari biraz tuzlu viyanada. Bide otobus terminaline gidip gelmek icin bilet lazim, cogu avrupa sehrinin aksine otobus terminali tren garina yakin degil. 1 biletle 90 dk icinde tek yone gitmek ve duraklama yapmamak sartiyla istediginiz kadar aktarma yapabiliyosunuz. Tek bilet 2.20€
Gunluk 7.10€
Hesabinizi yapin :) gunluk daha ekonomik oldu sanki ehehe

Berlinde yurumeniz imkansiz, cok genis alana yayilmis bi sehir, o yuzden gunluk ya da haftalik bilet almaniz gerekecek. Ayrica berlin en ucuz alman sehri, yemek vs dert etmeyin.

Amsterdamda da hic toplu ulasim kullanmaniza gerek yok. Ama yemek acisindan bana biraz daha pahali gelmisti amsterdam.

Simdi genel olarak yemek olayina gelirsek.

Polonya ucuZ, hele krakowdayken zapiekanki yemeyi ihmal etmeyin, kocaman, baya doyuruyo ve ucuz! Onun disinda asiri turistik bolgeden cikarsaniz baya uygun fiyatli restoranlar var. marketler de var tabi ya da bakery ler filan.

Prag cok degisken, turistik bolge baya kazik, ben marketten crocodile sandvic aliuodum, 1.5-2€ gibiydi tanesi. Aksamlari da normal yiyodum.

Viyana pahali. Yine de luks bi restoranla daha orta halli restoran fiyatlari arasinda daglar kadar fark yok. 8€dan asagi porsiyon yemek bulmaniz mumkun degil restoranlarda. ama bufe kulturu asiri gelismis bi sehir. Doner durum, tombik doner, sosis ve noodle i her yerde bulabilirsiniz, 3-5€ Arasi bunlar. Schwedenplatzda happy noodles vardir, mutlakaaaaaa gidip orda yiyin. Mcdonalds da 6.29€ menu. Onun disinda her yerde adim basi bakery var, oralardan sandvic vs satin alabilirsiniz. Ayrica supermarketlerin sarkuteri reyonunda "iki dilim fume tavuk gogsu, iki dilim peynir" diye ekmek arasi yaptirabilirsiniz. Tum billalarda yapilir, bi sandvic 1.5-2.5€ arasina denk geliyo malZemesine ve ne kadar koydurdugunuza gore. Ingilizce anlasirsiniz.

Berlinde de acayip cok doner var ve oksuz doyuran masallah, resmen bi durumu iki ogun yiyebilirsiniz, 4€ya oyle kocaman bisi geliyo onunuze. Berlinde bide lahmacun arasinda durum doner var ki tam bi oha. Marketler de uygun ve biraz etrafa bakinirsaniz da 5€ya gayet guzel
Seylwr yiyebilirsiniz.

Amsterdamda malum sebepten surekli tatli yemek zorunda kalmistim ama turistik bolgenin disina cikin biraz yoksa pahali bence ama supermarketlerin cok pahali olacagini zannetmiyorum.

Muzeler konusuna gelince... Tum muzelere girmek zorunda degilsiniz sonucta, en cok istediginizi secmeniz parayi harcamamak adina iyi. Bir de arada bazi kampanyalar, ozel gunler varsa istediginiz muze bedava bile olabilir, kovalayin bi.

Rahat halledilir.

bahsi geçen şehirlerinden dördünde kalmış birisi olarak ben yeter diyorum. hele de berlin-viyana-amsterdam'da couchsurfing ayarlayabilirsen oralarda kızların göğüs aralarından tekila shotlar atıp göbeklerinden tony montana gibi kokain çekebilirsin :)

istersen krakow için birkaç arkadaşla konuşabilirim kalacak yer için. epey tanıdık var.

bilgiler için teşekkürler herkese

Berlin hollandaya gore daha uc bi ortam, hele de gidilecek dogru yerleri bilirsen.
Hollanda acikcasi coffeeshoplar haric (eglence acisindan diyorum, kulturel mimari acidan ayri bi yer) cok promising bi gece hayati yok gibi geldi. Ya da ben tripten tribe gectigimden dolayi algilayamadim, olabilir. Dans ve wasted olmak icin berlin diyorum. Viyananin da gece hayati guzeldir ama turistler bilmez. Yerel insanlarin gittigi barlar turistik merkezde
Degil cunku kesinlikle.

gittiğin yerlerde subway'i buluyorsun ve 2.90 euro'luk sandviçlerinden alıyorsun, 12 gün boyunca onlarla idare edersen yeter :)

yeter hatta artar bile. bakma yetmez diyenlere. ben 200 euroyla 15 gün kaldım amsterdamda.

yaw(yav) AMK (amk) ADAM 100 LİRA İLE 20 GÜN RUSYA GEZİYOR.

bu adamı okuduktan sonra artık eskisi gibi değilim :)

alpersem35.blogspot.com.tr

ben de yetmez derdim de, facebook'ta couchrail, interrail turkiye, interrail otostop sayfalarını okudukça edindiğim izlenimlere göre gayeeet yeterli diyorum.

başka adamın teki de 20 gün isveç-norveç-danimarka'yı 350€'ya gezmiş.

Her güne yaklaşık 40 Euro düşüyor. Fazlasıyla yeter bence de.

tereyağlı sucuklu yumurta:

köy tereyağı + orjinal ev yapımı sucuk + köy yumurtası

tarif: tereyağını tavada biraz erit düşük sıcaklıkta, üstüne sucukları at, çevir, pişir. sonra üstüne isteğe bağlı 2 ya da 3 yumurta kır, tuz pul biber ve karabiber ekle mutlaka. güzelcene pişir. ondan sonra 3-5 dakika kokla. köy veya trabzon ekmeğini bana bana mideye göm.

bir sürü versiyonu var ama tecrübeyle sabit en güzeli şudur;

www.nefisyemektarifleri.com

verev kesilmiş ince ekmek dilimleri üstüne bol tereyağ sürüp onun da üzerine peynir ve pastırma koyup 10 dakika fırınlayarak çok güzel kızarmış ekmek dilimleri yapıp afiyet gömebilirsiniz :)

firindan alacagin bir ekmek hamurunu top top yapip yagi kizdirilmis tavaya at. bazi hamurlarin icine maydonoz peynir fln da konabilir.

bir simit halka halka kesilir, uzerine kasar dilimleri konup firinlanir

ayni simit baharatli zeytinyagina bulanarak da firinlanabilirdi.

daha önce duyuruda başka bir soru için önermiştim, yine önereyim: İspanyol omleti paleocafe.org ben bu tarifi baz alarak yapıyorum ve şahane oluyor, umarım bir gün bir İspanya kentinde orijinalini de yerim, bakalım fark var mı?

tereyağ + kırmızı biber + domates + yumurta + en üste de izmir tulumu

krep yapabilirsiniz.

Aaa kimse menemen dememiş, halbuki tam vakti. Önce tereğaı ile biberleri iyice kızdır, akabinde kabukları soyulmuş bolca domates koy, biberler pişene kadar dokunma. Sonra içine yumurtaları kır. İster karıştır, ister göz göz olsun. Yumurtanın akı pişer gibi olduğu zaman altını kapat. İsteğe bağlı olarak kaşar peynirini üzerine rendele kapağı kapat. Yumurtanın akı pişecek sarısı sulu kalacak. Off, sözüm ona kahvaltı yapmıştım ben...

yumurtalı ekmek yapabilirsiniz, ekmekleri yumurtaya bulayarak kızartırsanız ağır olur ama dilimlenmiş ekmek üzerine çok az tereyağ (yağsız da çok güzel oluyor)yumurtalı karışım sürüp ( çırpılmış yumurta, baharat, peynir karışımı) onun üzerine de dilimlenmiş domates biber koyarak fırınlayın. ya da mantarlı omlet yapabilirsiniz(içine kırmızı ve yeşil biber eklenebilir) ya da sadece kaşarlı mantar yapabilirsiniz ( mantarları ince dilimleyip, kendi suyunda pisirin, suyu çekilince üzerine rendelenmiş kaşar ve ince doğranmış maydanozla biraz daha pişirin)

bana uyar. az kişi var izmit'te zaten.

kimler var işte olanlar parmak kaldırsın :)

Counting Sheep Coffee mi? Amazonda satılıyor oradan kıyasla.

kendim için değil ama sevdiğim biri için alırım.

almam

evet o @arockme

kilosu 26 dolares gözüküyor orda şimdi mail ile pazarlık yapıyorum.

ya sen benim bilgisayarımı mı hekledin nasıl şak diye cevap verdin. @aroq

O kadar para verdikten sonra uyku yalan olur zaten.

Uykumu getirsin diye kahve almam.

bitki çayi icerim. daha hesapli:)

Bir ara ilaç kullanmamak için bu çay ıvır zıvırını çok denemiştim. Hiçbiri bana yaramamıştı ama. Bu çay gerçekten uykunu getirecekse almalısın. Hatta kullandıktan sonra gerçekten uyku getiriyorsa yazarsan sevinirim. Ona göre ben de alabilirim.

Melisa cayini denedin mi?

unroot yaparak garantiye gönderebilirsin sorun olmaz, root yaptığın anlaşılmaz da zaten.

samsunglarda unroot yapsan da izi kalıyor. root sayacını da sıfırlamayı öğren. o zaman sorun olmaz.

rootlu halde garantiye yolladım iki kez, herhangi bir sorun çıkmadı bende.

Root yapınca silinen fotoğrafları geri alabilirim dimi ya

Akşam deneyeceğim işte. Yapacak bişey yok dönmezse dönmez. :/

android cihazlarda geri getirme olayı çok zor. çünkü sürekli yeni dosyalar yazdığı için silinen dosyaları getirmek hayli zor. ayrıca root atarken tüm programları tararken rastgele veriler yazıp sileceği için geri getirme ihtimalini daha da düşürecek.

felaket tellalı gibi oldum, fakat durum böyle.

ben telefondan sildim instagramı

Bu kafayla Dan Bilzerian'ı görürsen etrafındaki bütün elektronik aletleri benzinle yakarsın sen.

@arnold
yok benim moralimi bozanlar çevremde birebir tanıdığım insanlar. yoksa elin zengin piji ne yapmış onlarla bi ilgim yok.

ben genelde fotoğrafçılık ile uğraşanları takip ediyorum, yiyip içip gezenleri değil. bi de cezmikalorifer gibi geyik hesaplar var takip ettiğim. bu durumda da moralim bozulmuyor. güzel ve komik fotoğraflar/resimler görünce içim açılıyor tam aksine.

Kimse o kadar sosyal değil, kimse de o kadar lüks yaşamıyor, kimse birbirinden farklı aktiviteler de yapmıyor. Sanatçıları, sporcular, zengin kısımı hariç tutuyorum.

Yan masamda oturan benden düşük maaş alan adam, 3 gün tatile gidip 3 ay fotoğraf paylaşıyor. Neyine mutsuz olayım.

dude de yazmış yukarıda işte, moraliniz bozulmasın.

Gereksiz ve banal bulduğum için kullanmıyorum. Asosyal değilim.

asosyal değilim sadece ünlülerin ve dizilerin istagramlarını takip etmek için açtım hesap, gören arkadaş takip etti bende onları eklemek zorunda kaldım. onların resimlerini görünce ne güzel buraya gitmiş diyorum hiç moralimi bozmadım. Ne güzel gezmiş eğlenmiş derim hatta resimdeki yer hoşuma giderse ararım nasıldi beğendin mi diye güzelse, maddi durumum el verirse bende giderim, maddi durmumum yetmezse de umrumda olmaz.

ben gitmiyorum bana resmini paylaşıyor ben gidemiyorum diyip kıskanmak bana resimleri paylaşmaktan daha saçma geliyor.

not: instagram hesabımda nereye gittiğimin ifşasını yapmıyorum, 2 yıldır sıfır fotoğrafım var.

o sosyal ortamlarda instagram için fotoğraf çekme, foto seçme, filtreleme işi falan insanların vaktinin %60'ını alıyor. insanlar yediği yemekten, gördüğü manzaradan keyif almak yerine instagramda nasıl duracağına kafa yoruyor.

onun için moralinizi diri tutun bence. 4-5 fotomla rahatım ben. takip ettiklerim de sinirimi bozmuyor.

instagram kullanmayın hayatınıza renk gelecek

instagram kullanmıyorum da facebook da bazen benzer bir etki yapıyor bende. bir hocamız bir olay anlatmıştı, öyle anlarda geçiyo bu his:) dude'ün dediğine benzer aslında.
eşiyle 10. yıl yıldönümlerinde çok lüks, güzel bir otelin restoranında romantik bir yemek yiyorlar, keman meman eşliğinde ve fotorafını da facebooka koyuyorlar. ama yemeğin sonunda tartışıyorlar ve otel odasında götlerini dönüp yatıyorlar:) sonra hocam demiş ki, asıl facebooka bu anı koymalıyız. yani gerçek hayatın fotoğraflarla pek ilgisi yok genç irisi, rahat ol:)

bi de ilgili bir şey olabilir, ben çok mutlu eğlenirken hayatta fotoğraf da çekeyip de facebooka yükleyeyim diye aklıma gelmiyor, sanki anı yaşamayan, bulunduğu andan çok anın nasıl göründüğünü önemseyen insan işi gibi geliyor bu fotolar bana.

aşırı lüks hayat yaşayanların, milyon dolarlık araba ve saatlerin olduğu sayfaları takip ediyorum, moralim bozulmuyor. çünkü tekdüze bir hayatları var. ekstrem işlerle ilgilenmeye paraları kat ve kat yetmesine rağmen kafaları yetmiyor. patek filip'in aşırı güzel saatleri var, rolex'ler havada uçuşuyor. saatleri sevdiğimden dolayı canım çekebiliyor bazen. bazılarının da çakmasını alıyorum.

aksine parası olmayıp da ülke ülke gezenleri, otostopçuları, çadırdıcıları gördükçe moralim bozuluyor.

yeme içmeye zaten yorumum yok. bence "aşırı" eleştirilmesi mantıksız.

instagram'da gördükleriniz takip ettiğiniz ve onların takip ettiği kişilerle ilgilidir. takip edilecek gayet güzel hesaplar var. uygulamanın amacı zaten fotoğraf paylaşımı ve bir çok insan bunu çok güzel kullanıyor.

dünyadan manzaralar paylaşan, farklı objeleri çeken ve paylaşan veya yaratıcı fikirlerini paylaşan binlerce hesap var. şahsne ben arkadaş veya akrabalarımdan çok onları takip ediyorum.

bende hiçbiri yok :)

instagram , facebook , twitter kullanmıyorum bu 3 ünüde aramıyorum yokluğunu

sosyal yada asosyallik bununla eş değer olmamalı

@sadakatsiz

bu netliği seviyorum işte buradaki.

eksisozluk.com

Kanadiysa asi olacaksin. Kacari yok

www.youtube.com

gene de aşı yaptirin sokak kedisi sonuçta.

Bilmeden yorum yapmayın, yapanlara inanmayın. Herkes her şeyi biliyor. Kuduzun kanamayla falan hiçbir ilgisi yok. "Kedi tırmaladığında kanamazsa sorun yok, kanarsa aşı şart" tamamiyle uydurma ve saçma bir bilgi. Bence aşı olmalısınız. En yakın hastanedeki Enfeksiyon Hastalıkları polikliniğine (İntaniye olarak da bilinir) başvurun, oradaki hiçbir doktor da size "bişey olmaz" diyemez, emin olun.

yıllardır tırmalanıyorum bi'şey olmadı, senin yerinde olsam aşı olmam ama sen yine git ol, duyurudakiler de beni linç etmesin

Büyük devlet hastanelerinde ücretsiz olarak yapılıyor aşı, 3 toz, hayvan yaşıyorsa ve etrafta görüyorsan son 2 aşıyı olmana gerek yok, zaten yazmışlar.

Hayvanın kuduz olma ihtimali milyonda bir belki ama bu ülkede hala kuduzdan ölen insanlar var. Avustralya dışında tüm kıtalarda kuduz var, bu riske değer mi sen bilirsin.

olmaz. fakat garanti olsun diyorsanız, önce kanayan bölgeyi mümkünse beyaz sabunla iyice yıkayın. sonra git kuduz ve tetanos aşılarını olun.

ama olmaz. rahat olun :)

bosuna nankör kedi dememisler. sen besle, namussuz seni tirmalasin...

kanın ne kadar olduğunun bir önemi yok. tırmıktan kuduz bulaşması düşük bir ihtimal olsa dahi var. sokak hayvanları tetanos riski de taşır. yaptıracağın şey çok basit. tam teşekküllü bir devlet hastanesine başvuracaksın (istanbul anadolu yakasında haydarpaşa numune var). kayıt açacaklar ve gidip aşını olacaksın. ben gittiğimde (2014 ortaları) bu aşılar ücretsizdi (hala öyle olmalı).
koldan 5 adet aşı yapacaklar o kadar.

(bkz: blue balls)

osbir gerekli yani arada. yoksa ağrıdan hastanelik bile olabilirsin.

mastürbatif eylemlerde bulun ;_;

testis torsiyonu olabilir. böyle iki büklüm edecek kadar şiddetliyse ağrın bi doktora git. yok eğer değilse de bileğine kuvvet ;_;

Ayakları yukarı uzatarak yat.. ağrın azalırsa doktora koş. Varikosel olabilirsn

Varikosel olabilir veya blue balls
Çek desek de cekmeyecegegin icin doktora git bence

porno izleyip yatmak nedir abi... sanırım dini bir durum, ben yine de çare mastürbasyon diyorum.

ha şu an feci ağrı varsa yine bi doktora gitmek iyi olabilir.

şu sorun için bir insan neden travestiye git desin ki? istiyorsan git tabi ama bizi bahane etmeye çalışma

Bir ilaç olarak 31

mastürbasyon yap bence. bir de ilk defa yapacaksın, var ya efsane olur şimdi. kova falan ayarla :D geçmiş olsun.

Bunu kendine neden yapıyorsun dostum bilmiyorum ama; boşalman gerek..
Arkadaşların Varikolsel demesine katılıyorum.. İhtimal dahilinde.. Ama öncesinde içindeki şu cerahatten bi kurtul..

asılma. mastürbasyon zararlı

biran önce doktora git

kendimden biliyorum, boşalman lazım. teknik terimleri bilmiyorum ama erekte olup boşalmazsan testislerde inanılmaz bir ağrı yapıyor. senin de porno izleyip yatman bu sonucu doğurmuş. o acı düşündüğüm gibiyse bildiğin yürüyemiyorsun bile. boşalınca geçiyor, doktora gitmene gerek yok.

Oha supermis hakkaten deli masturbasyon olur, valla ozendim.

yalnız blue balls durumunda da bacaklar açık bir şekilde yukarı kaldırıldığında ağrı azalıyor. yanlış yönlendirmiş olmayalım. çek +1 diyorum ben de. ilk osbirim geldi aklıma hey gidi asdfg

bu durumda git tuvalete 31 çek. başka yapacağın hiçbir şey yok.

rüyada boşalmayı tercih ediyorum ne demek ya asdafh son zamanlarda okuduğum en acayip cümle. RÜYAMDA BOŞALMAYI TERCİH EDİYORUM. başka evde elalemin yatağına kanepesine boşaldığında ne yapmayı planlıyorsun?

herkesin yaptığını yapmıyo diye birileri yine nasıl dışlanmış. çekmiyorsa çekmiyor lan size ne?

porno izlemeyip uyumayı bırak, erekte olup boşalamadığın için var o ağrı. ağrın biraz azalır ama doktora da git, o rüyalar zaten vücudun ihtiyacı dolayısıyla görülüyor, bi sorun olabilir.

yalniz ruyanda carsafa (hatta carsafi deler yataga kadar gecer) bosalinca annen kizmiyor mu oglum bu ne sular seller goturmus diye? bence kontrolsuz guc guc degildir.

şimdi bir ağrı var bunu teşhis etmişsin,boşalınca geçtiğini düşünüyorsun,söylüyorsun, boşalman gerektiğinin farkındasın o zaman.boşalmak içinde rüya yöntemini uyguluyorsun ama bu istenilen sıklıklarda olmadığı için testislerinde baskı hissediyorsun.demek ki boşalma yöntemini değiştirmelisin arkadaşım.yöntemlerde belli; masturbasyon ya da düzenli bir seks hayatı,yazdıklarına göre ikinci seçeneği eliyoruz.evraka diyerek çare masturbasyon.çek kurtul kardeş...

Ergenlik dönemine sonrası bir erkekte sperm üretimi başlar, devamlıdır hiç durmaz.

Bu üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir kapasitesi, bir hacmi vardır bu kapasite dolunca kasıklarda dolgunluk hissi artar ve tabiî ki cinsel istekte artar ve yoğunlaşır eğer boşalma ilişki veya mastürbasyonla gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar..

şeklinde açıklamalar var internette. Sen o spermi testislerinden uzaklaştırıp rahatlatmaya bak.

img.bugun.com.tr

hey maşallah :D

o ortadaki çökük bilerek yapılan bir şey. hatta diğerlerinden daha makbül.

evet özel bir bağlama şekli, "four-in-hand knot" deniyormuş.

Gayet şık?

100'den fazla bağlama şekli var. bu da çok şıklarından birisi.

ne güzel işte memur kravatı gibi değil işte.

Herkesin begendigi bir baglama modeli vardir elbet, ben tayyibin modelinden bagliyorum. Dağıniklik degil barrak'in ki

barrack'ın modelini ben de beğenmiyorum. böyle, acele biçimde, özensiz bir şekilde bağlanılmış izlenimi uyandırıyor ben de.
@hasansabbah ın gönderdiği fotoda, bizimkinin bağlama şekli bence de daha hoş duruyor.

karşıdaki adama(!) göre muamele...

asus zenfone 5

kampanya ile lg g2

Lenovo vibe x2

O fiyata LG G2 bulabilirsen en güzeli tabi. Bulamazsan 850'ye Samsung E5 var, bazen 800'e düştüğü görülmüştür.

kesinlikle zenfone.

www.mediamarkt.com.tr şu nasıl?

g2, vibe x2 çok pahalı. zenfone 5'in bataryası ve ön kamerası pek hoşuma gitmedi.

Aynısını halk bank adını kullanarak bana yaptılar. Arayan herif "abicim"li konuşmaya başlayınca anladım dolandırıcı olduğunu. adamın adını sordum cem yılmaz dedi. karşılığında bir yaptırım olmadıkça böyle şeyleri daha çok yaşarız bu ülkede.

ko gitsin.

beni de aradılar, dikkate almayınız. keşke başka bir firma daha arasa ağzımın tadıyla dalga geçsem. üff çok istiyorum bunu.

dolandırıcı

hahaha salağa bak. kredi kartından para çekebilecek bilgi elinde var ama icraya mı verecekmiş?

telefon parasına yazık. bilgi vermeye falan gerek yok. para falan çekemezler.

ha icraya verebilir, yeni bir dolandırıcılık türü diye okudum birkaç sefer. ilamsız icra takibi için herhangi bir belge, kanıt sunmaya gerek yok. doğrudan icra dairesine dosya açtırıp kafadan "şu kişiden şu kadar alacağım var" diyip icra takibi başlatabiliyorsunuz. normal prosedürü, tebligat geldikten sonra 7 gün içinde borca itiraz edeceksiniz. etmezseniz borcu kabul etmiş sayılıyorsunuz, sonra mahkemede uğraş dur. gıcıklığına icraya verip sizi uğraştırabilir. uyanık olun. icra tebligatı falan gelirse 7 gün içinde itiraz edin. eğer karşı taraf ısrar ederse dava açabilir. o zaman kanıtlar konuşmaya başlar. kanıt falan da olmadığı için dava açmayacaktır ve dosya rafa kalkacaktır. o yüzden icra konusunda dikkatli olun.

Hiçbir müşteri hizmeti telefonu sen kapatmadan kapatamaz.

birler yazıyla yazılır "1 şekilde" diye yazılmaz.
ko gitsin evet.

aynısı başıma geldi; her ihtimale karşı kartınızı iptal ettirip yeni kart gönderimi sağlatmanızı tavsiye ederim.

böyle durumlar için kartına sigorts yaptır

Amerikadaniste vb siteden aldiysan 70 usd gostereceklerdir.

avrupadanmış sanırım ama sadece gümrükle bitmez diye düşünüyorum adamlar bakacak aaa teleskop dicek çakıcaklar 500 lira

amerikapostam.com buradan sipariş geçersen onlar gümrük işini hallediyorlar fakat amazon da hallediyordu galiba. 25% diye biliyorum.

Amazon'dan alirsan gumruk sorun olmuyor.
Oteki turlu 1500 eurocya kadar %20 vergi diye biliyorum

avustralyadan 140 dolara bisi almıstım da hem 60 lira gümrük hem de 65 lira fedex konsimentosu ödemistim. niye öyle bisi çıkmasın?

AB ülkeleri %18, diğerleri %20 + 3.60 ₺ PTT ile gelirse.

Modada bir tükkan var, adını bilen yazarsa...
Milli piyangonun çaprazı oluyor.

Ahah modada buldum büfede :)

nereden bilecen la kaç kişinin oruç tuttuğunu?

Koordinatlarına göre değişir

Nereye göre cevap verem?

Genel Türkiye rakamları Lazım. Tahmin de olur

Büyük oranda azaldı. Çok büyük hem de
AKP nin %60 oy üstü aldığı yerler hariç

en uzun saatlere ve yaza denk geldiği için böyle. nüfus arttığı için dışarıda yiyen çok gibi görünüyor. resmi bir anket yok bildiğim kadarıyla. fakat kışa doğru oruç tutanların sayısı artar...

Başka birinin daha ayakkabısı için yüksek tutarlı gümrük ücreti çıktığını okumuştum. Kesin şu çin malı zehirli ayakkabılar davası için böyle bir karar alınmış. Başka bir açıklaması olacağını sanmıyorum. İnsanlar kendilerine ayakkabı almasın diye bütün ayakkabılara vergi koyalım demiştir sivri zekalının biri.

evet ayakkabı tarzı ürünler takılıyor. emin olmasam da ürünü geri gönderseniz para iade alırdınız. şansınızı deneseydiniz

1 hazirandan itibaren ayakkabılardaki serbestlik kalktı
1 dolarlık ayakkabıya da 100 dolarlık ayakkabıya da 77 lira falan vergi kesmeye başladılar
sözde bunun ticaretini yapanları caydıracaklar ama sizler gibi tek ürün alanlara da yapıştırıyorlar vergiyi
ukim bu ara coştu zaten ne var ne yok gümrüğe sokup en az 2.6 lira ücreti yapıştırıyorlar
elektroniğe gelecek ek vergiyi kendilerince yorumlayıp powerbank gibi ürünlere de vergi sokmalarından korkuyorum bir de

artık ayakkabılara 77 lira sabit vergi var...

Kaçtır alışveriş yapıyorum bana bi pul bile vermediler :(

selam, bu 1 yuan değil yuan'ın onda biri. bizim 10 kuruş gibi bişey.

iyi düşünmüşler yine de.

yuan değil o kuruş seviyesinde yuanın onda biri.

Anı parası gibi bir şey mi yapmışlar o zaman? :D Rastlanılan bir şey mi bu? Haha :D

100 tanesi 3-5 dolara satılıyor bunun :) geçmiyor desek yeri :)
jest yapmışlar.

Vay canına, beni etkilemeyi başardılar yine de :D Enteresan millet ajsaha :D

Belki ürünün fiyatı düşmüştür hak geçmesin diye koymuşlardır bunu da :D

Yakinda dügünlerimizde Yijiaolar sacilmaya baslar. 100 tane 3 dolara iyimis.

tbox ın sıkıştırılmış ürün paketlerinin içinde olurdu eskiden, hala var mı bilmiyorum ama adamlar da güzel düşünmüş.

bir de mektup yazıp "nolur bir sorun olursa bize yazın, dispute açmayın" diyorlar :D

bileklik, küpe, anahtarlık falan bana da çok geldi de bu baya enteresanmış :D

arada sırada gönderiyorlar 1 yuan :D

yanlış yapıyorsun bence. hayat bu yaptığın için çok kısa. güzel yaşamak için çalışmıyor musun? e bu güzel yaşamak falan değil ki. insan arada kendini şımartmalı diye düşünüyorum.

belki de senin yaptığın doğrusu olan ama insanlar isteklerini gerçekleştirmek için her şeyi yapabiliyor. hele ki bu lüks diye tabir ettiğimiz ürünlere giriyosa borcun altına girmekten korkmuyor. onun ona verdiği hazzı, borca tercih ediyor.

ama borca girmeden alınmıyo malesef. ben de şu an araba taksidimi ödüyorum. bitince yeni kredi çekip arabayı değiştirmeyi düşünüyorum mesela :)

Doğrusun dostum. Kredi çekip ödeyemeyeceğini düşünüyorsan öyle olur muhtemelen.Çorbayı kaynatacak parayı zor buluyoruz demişsin, buradan gereksiz harcama yapmadığın sonucunu çıkarıyorum. Bi delilik yapıp ödeyemeyeceğin borcun altına filan girme.Allah kolaylık versin.

ne kadar kazandığına bağlı. kendimi şımartacağım diye üç kuruş parayla aile faciası yaşanmasını kimse istemez. olduğu halde yapıyorsan bunu yanlış o zaman. ama yoksa, elden bir şey gelmez. arabasız ve tatilsiz yaşayan binlerce insan var

Dibini bilmedigin denize girme hocam, dogrusun.

Doğru yapıyorsun. Çünkü borçlanıp yaptığın şeylerle kısa vadede mutlu olsan bile ileride bu borçlarla uğraşırken tam tersi kat kat daha fazla mutsuz olacaksın. Ayrıca çocuğun var, bekar olsan yine neyse, sadece kendini yer bitirirsin. Ama çocuğunun geleceğine yük bindirmeye hakkın yok.

Sonuç olarak kazandığın kadar harca, ciddi borçlanmalardan kaçın. Ama cimriliğin de lüzumu yok, ihtiyaçlar ve zevkler dahilinde ufak kaçamaklar sıkıntı yaratmaz. Genelde bu kaçamakları da çocuğun için kullan, istekleri bitmiyor çünkü :D.

Huzurlu olmak o elektronik aleti almanızdan ya da arabayı yenilemenizden çok daha önemli. Bence yanlış değil.

Ancak yine de tüm ekonomi kurallarını çiğneyerek şunu önerebilirim: burada birkaç gün önce bir arkadaş kredi çekip dolar alıp vadeliye atmayı, ancak böyle birikim yapabileceğini düşündüğünü söylemişti. Bunu önermeyeceğim elbette :) ama birkaç ay bütçenizi zorlayarak bir güvenlik marjı oluşturacak kadar parayı bankaya koyabilirseniz eğer, sonrasında uzun vadeli kredi çekerek ev ya da araba alma işlerine girişebilirsiniz belki. Ola ki birkaç ay yalpaladınız, zorluk çıkmaya başladı, o zaman bankadaki paradan harcayarak durumu toparlayacak zaman/seçenek yaratmaya, bu olamadıysa eğer en azından evi-arabayı ederinden satıp krediyi kapatmaya çalışmaya da vaktiniz olacaktır.

Altını yastık altı yapan bir ülkenin evlatlarıyız. Bir düşünün derim :)

her ay elinde kalan paranın bir miktar fazlasını hesaplayarak kredi çekebilirsin bence.

atıyorum her ay elinde 300 tl kalıyor, aylık 350-400 liraya denk gelecek şekilde kredi çekebilirsin. arabanı etrafta tanıdığın kişilere satacağım diye bildir, galerici bir arkadaş edin ve piyasa üstü fiyata satmaya çalış. yine bu arkadaşlar aracılığıyla biraz daha geniş bir araba edinmeye çalış. takas edeceksen 2000-3000 lira kredi çek gitsin.

aylık gelirin 20000 liraysa bu rakamları 10 ile çarp işte..

kredi kartı-alışveriş siteleri kampanyalarını takip et, mağazadan beğendiğin bir şeyi internetten satın al. (donanımhaber sıcak fırsatlar ölücüsü geldi hanım)
trendyol, markafoni gibi mağazalarda belki çok beğendiğin şeyi daha ucuz fiyata alabilirsin. tabi buna vaktin yoktur, o da ayrı bir mesele.

internetten bütçe programı indirebilirsin. basit excel dosyaları. nereye ne kadar harcadığını yazarsın, elinde kalan parayı söyler sana. nerelerden kısabildiğine bakarsın, ona göre harcamalarını tekrar düzenlersin. elinde kalan para kadar ödeyecek şekilde kredi çekebilirsin ya da biriktirebilirsin.
borç olmadan birikim olmuyor genel olarak. değerlendirmeni öneririm

bence ufat tefek şeyler haklısınız ama ev araba konusunda pek haklı bulmadım açıkçası. kredi çekenlerin büyük ksımı sizin gibi sadece çorbayı kaynatacak para kazanıyor, bazı lüxlerinden fedakarlık hatta bazen temel ihtiyaçlarından fadakarlık yapıyor.

araba konusunda fazla bir şey demeyeceğim ama sıfırını almadan 2-3 bin ekleyerek daha büyük bir araç alabilirsiniz.

bence insanın evi olmalı, emekli olunca şimdiki kazandığınızı kazanamayacaksınız hatta oturduğunuz yere göre belki de sadece kira kadar maaşınız olacak. kredi çekenlerin çoğu o sıkıntıları emekliliğinde rahat bir hayat için çekiyor.

ayağını yorganına göre uzat.

kazandığım sadece evi geçindirmeye yetiyor demişsin.
bu da ucu ucuna bir hayat yaşıyorsun demektir.

bir kredi çeksen ona ayıracağın bir kaynağın yok, o yüzden doğru olanı yapıyorsun.

eviniz kira mı bilmiyorum ama
ev için krediye girin derim, en azından kiraya vereceğiniz parayı kendi eviniz için krediye verirsiniz.

böcek ısırığı bence

böcek ısırmış

böcek öpücüğü

sakın girme derim. kaç tl vereceksin? sürekli akü biter değiştirmek zorunda kalırsın. honda pcx falan alsan ufak bişey? otobana gidip sağdan sağdan yavaş gitmek de tehlikeli, dediğin gibi.

100 km/h yapan elektrikli motor mu varmış? ilk defa duydum :s

250 watt üstü ehliyet gerekiyormuş :( vazgeçtim :/

(bkz: children of men)

fahrenheit 451
logan's run
la jetee

aksiyondan çok distopik içeriğe önem veriyorsan bunlar eski ama güzel filmler.

aksiyonu bol olan distopya isterim dersen ilk aklıma gelen equilbrium oldu.

bir de post-apokaliptik mi, yoksa distopik mi istiyorsun onu tam anlamadım.

Brazil.

Aslinda aksiyonu bol post-akopalitiklerin buyuk kismini izledim. Simdi distopik aksiyon ariyorum

madem aksiyonlu distopya o zamaaaan
equilibrium
deathrace 2000
the running man
judge dredd
repoman
escape from ny
escape from la
battle royale
doomsday
they live
daybreakers =)

1984

direkt gidip bir teknomarkete alıp geleceğim muhtemelen. internetten sipariş pek olası değil. ge72'de benim de gözüm kaldı ama hem 4000 tl'nin üstünde kalıyor, hem de canlı olarak bir yerde göremedim henüz.

ASUS G550JK olabilir.

6 mb cache, i7 2.4-3.4 ghz 4700HQ işlemci, 4 gb nvidia GTX850M, 1 tb hdd, full hd.

tasarımı beğenmezsen aynı parçaların N550 kasalı modeli de olması lazım.

freedos 4200'e falan bulursun.

notebook'ta işin içine oyun giriyorsa asus'tan şaşma bence. ne kadar baba da olsa, kasa malzemesi ne kadar iyi de olsa, asus'un soğutma sisteminin yanına yaklaşabilen marka yok şuan.

Msi veya monster bak. Diğerlerine bulaşma. Ve son olarak, alacağın bilgisayarın ekran kartı en az gtx 900 serisi olsun. Geleceğe dönük iyi bir yatırım olur. Dx12 için.

www.vatanbilgisayar.com

hayırlı olsun kardeş.

edit: asus n56v serisi kullanıyorum. bi önceki modellerde olan icecool teknolojisini kaldırmışlar. yani ısınma artık asusun iyi olduğu bir konu değil. yeniden koydularsa bilemeyeceğim.

vincent o fiyata GTX 850M ekran kartlı bir model hiç de iyi durmuyor bana kalırsa.
bugün 1800 liraya alacağın asus x550jk aynı ekran kartına sahip ki amaç oyunsa en büyük etkiye sahip parçadır. alacağın performans gerçekten çok çok azdır oyunda. iki katı para veriyorsun.

msi marka olarak monster'dan iyi bence de tamam ama bu fiyata gtx 970m veriyor.
www.hepsiburada.com

daha sonra istediğinde ssd takması, ram eklemesi kolaydır. ama ekran kartını değiştiremeyecek o msi'ı alınca. çok yanlış bir seçim olur.

mci'lar arasında bir sıralama yapıp kısaca hangisi, neden daha tercih edilmesi gereken bir makinedir birisi değinse sevinirim.