kum kabının yerinin değişmesini pek sevmiyor kediler, bence bir yere al ve hep orada kalsın.

kalın taneli kum kullanabilirsin. illa ince taneli olsun diyorsan da kum kabının önüne paspas koyabilirsin. patilere yapışan kumları topluyor baya.şöyle bir şey: (git: www.zooplus.com.tr)

www.petburada.com

kedi kapısı yaptırın

kedinin maması ile kumu yan yana olmamalı. öncelikle onu uzaklaştırmalısın birbirinden.
kapalı kum kapları satın almalısın
arkadaşın önerisi gibi kedi kapısı yapabilirsin.
iri taneli bentonit kum almalısın ancak yine de patilerine yapışacaktır.

ben banyoya kapalı kedi tuvaleti koydum her sabah beraber uyanıp aynı anda tuvalete gidiyoruz kedimle . onun kakasını da hemen alıp tuvalete atıyor sifonu çekiyorum hiç koku olmuyor .salonda falan zor olur en iyisi banyo

kum kabının mama ve sudan olabildiğince ayrı olması gerek evet.
kapalı kum kabı almanızı tavsiye edeyim. daha az kum sıçratır dışarı. hem de daha mahrem alan, kendini daha rahat hisseder. topaklanan kum alın bi de. ve kum kabının önüne paspas havlu gibi bir şey serin.

C. kedileri anlamaya çalışma beyinleri ayrı bir gezegenden gelmiş gibi çalışıyor.

bence de kediyi anlamaya çalışma.

bir kedi = 100 kadın

ilk beslediğim siyam kedime kedi tasması takıp yorulunca girip oturabileceği sırt çantam ile taksime bile gidiyordum gezmeye . biraz yürüyordu köpek gibi tasmayla biraz çantaya atıyordum kafasını çıkarıp bebek gibi etrafı seyredip dinleniyordu. nereye gitsem gelmek istiyordu markete bakkala bile gitsem götürüyordum parklarda oynuyor köpekleri korkutuyordu.
ikinci kedim himalayan cinsiydi bir defa parka götürdüm nefret etti kucağıma atladı patileri yere değecek diye aklı gitti saatlerce yalandı.
@kobuzchu kiz dediği gibi huyları farklı oluyor .

aklıma ilk salak saçma ilaçlar kullanmış olmaları geliyor.

90dan 60 a hiç bir şekilde inemez bir haftada.

yemeği kesse, spora başlasa(yemeği keserek kilo verecek şekilde spor yapamaz, yıkılır), haftada maksimum 3-4 kg verebilir. o da cidden kilolu ve çok azimliyse.

sadece göbekten değil. yüzden de inanılmaz zayıflıyorlar. 30 kg abartı değil bu arada.

@want2die ; yok hocam yıllardır şişman olan insanlardan bahsediyorum. ve dediğim gibi bu şekilde zayıflayan en az 5-6 kişi var. merak eden çok ama söylemiyorlar.

özel bir yöntemleri olsa hala o şirkette çalışıyor olmazlardı. :)

@tantun
bir haftada 30 kg verdiyse çocuk filan doğurmuştur. yoksa imkansız. aklıma bir kaç toz veya haptan başka bir şey gelmiyor radikal kilo vermelerde.

@kfk : operasyon gibi bir şey geçirmiş olabilirler diye düşünüyoruz.

@kurnaz : erkekler de var bu şekilde :)

30'u abartı olarak alıyorum. çok kilolu insanlar bir diyetisyen eşliğinde rejime başlar başlamaz çok hızlı kilo vermeye başlıyorlar. bu çok kısadan kastım 1 hafta değil ama 1-2 ay gibi bir süre. iş yerinde bir arkadaşım 2 ayda 20 kilo verdi ve inanılmaz değişti yüz ve vücut yapısı.

bi hafta imkansız bi süre,

ben askerdeyken 3 hafta hiç bişey yiyemediğim , günde 12 saat en az dağ tepe koştuğum ve aşırı hasta olup ölümün eşiğinden döndüğümde bile 2 haftada 15 kilo vermiştim

ha sonra tepe taklak yığıldım kalkamadım bayağı bi hastanede yattıydım.

liposakşındır.

size öyle geliyo yüz olayı, göbek gidince algı değişiyo

@douchebag kaç günde düştü abi? benim kuzenim de taktırdı da adam kelepçeden sonra yemeyi kesti, kaç hafta sonra başladı kiloları düşmeye.

@killerbee yemek kesmekle olmayacağı belli zaten. yüksek ihtimalle bir operasyon geçiriyorlar. ama ağır bir şey olmadığı da belli çünkü bir hafta sonra işe geliyorlar.

Şirketçe göz doktoruna gidin.

liposakşın abi parmak kadar delikaçıp içerde ne varsa emiyolar , bi seansta 10 kiloya kadar alanlar gördüm, 3 seans yaptırsa bitti gitti, oda sağ sol ve karın.

söylemiyorlarsa muhtemelen cerrahi müdahale. kelepçe, liposuction vs.

ayrıca bende şişmanım, bu konu ile ilgili takıntım yok, takıntım olsaydı 1 hafta ile 1 ay içinde çok cüzi paralar harcayarayk(estetik pahalıdır ve bu lipodur yağ almalar, işte göğüs ufaltmalar falan çok çok ucuz estetik operasyonlara göre) total 4 5 lira gibi bi paralara taş gibi olabilirim.

yani bu işler artık bu kadar ucuzladı.ama ben sahtekarlık olarak görüyorum, ben böyleyim ve böyle olacağım.

@killerbee

kaş aldırma, saç yaptırma, tırnak kestirme, manikür, pedikür, ağda, korse, topuklu ayakkabı etc

bunlarda mı sahtekarlık o zaman?

ben de fazla kiloluydum, yavaş yavaş veriyorum. ama gidip liposuction yaptırana laf etmek garip. ben yaptırmam. düzgün kilo vermek daha güzel. ama ben böyleyim böyle kalacağım da saçmalık, düzgün kilo verin o zaman.

göz doktoru +1

liposuction: kilo kaybından öte,vücut şekillendirme için yapıldığından zaten o kadar kilo kaybı mümkün değil sanırım.(5 lt yağ alıp max. 11 pound kilo verildiğiyle ilgili yazılar var.araştırmak lazım.)
Ama görüntü itibariyle o kadar vermiş gibi görünebilir belki.1 hafta içinde iş hayatına dönmekte sıkıntı olmuyormuş ama ilk 3-4 gün ameliyat oldugun için yatıyorsun vs.

bunun haricinde belki çok kiloluysalar, haftada 10 kilo fln verip,korse vs ile bir anda çok zayıflamış gibi geliyor olabilir,siz abartıyorsunuzdur 30 kg diye.

bir haftada gerçek anlamda 30 kilo imkansızdır diye tahmin ediyorum.

@demoniclewinsky bütün şirketin gözleri bozuk değil ya :) before after fotoğrafını koyabilsem keşke. ama abartı yok bu konuda.

imkaaaansız

kurnaz neden üçkağıt biliyomusun?

ben neden kiloluyum? beslenme şekilm,hayat şeklim , yaşam tarzımdan dolayı, istediğin kadar kilo ver, bunları değiştirmedikten sonra aynı şekle geri döneceksin. yani en kötü şeyde insanın kendini kandırmasıdır biliyosun. dışardakileri zaten umursamıyorum ben.

3 şişe 5 şişe daha az içseydim, yeseydim yada biraz daha fazla haraket etseydim, gece yemek yiyip yatmasaydım böyle olmazdım. bu böyle olduğu sürece de hiç bişey değişmez.

ben başkalarının yaptıklarına üçkağıt falan demiyorum yanlış anlama

1 haftada 30 kilo kaybeden bir insan ölür bence.

Liposuction, diyet, korse, zayıf gösteren kıyafet vs birleşimiyle öyle görünüyordur.

yemiyorlardır (ekmek, makarna,pilav ve şekeri kesmiştir) ve tavşan gibi spor yapıyorlardır..

@demoniclewinsky nolmuş o ablaya öyle tövbeestafurullah

o öldüren haplardan kullanıyor olabilirler.

benim eski işyerimde iri yarı kilolu biri fx-15 ilacını kullanmıştı gözümüzün önünde zayıfladı bütün çalışanlar onu izliyorduk . sabah akşam 2 şer tane içiyordu. iştahı kesildi sürekli su içiyordu .
ben de bir ara kullanmıştım bayağı kilo verdim ve ölmedim de . bırakınca da eski kiloma dönmedim az yemeye alıştı bünyem herhalde . sadece sabah 2 tane içiyordum akşam içince gece uyutmuyordu .

Operasyon +1
Tüp mide ameliyatı olabilir, başta sıvı falan beslenip alıştırıyorlar mideyi o arada da gözle görülür zayıflama oluyordur.
Sırrı ve fiyatını öğrenirseniz sevabına yeşillendirin. :D

Sirrini ben de istiyorum. 30 kilo vermesi gereken bi şüşkoyum. Bi ay olacak nerdeyse it gibi yuruyo yemek yemiom verdigim kilo 1:(

@kizkurusu

yürüme ile kilo verilmez, sizin durumunuzda spor salonunda kondüsyon bisikleti yapacaksınız, ardından tüm vücudu çalıştıracak egzersizler.

bisiklette sabit hız bulacaksınız bence sizin için başta 20 km sabit hız olabilir. bu şekilde 1 saat her gün kan ter içinde kalana kadar binin. sonra gelin. yemeyi kesip yürüme ile olmaz.

Ahmet Mithat Efendi-Beşir Fuad

(bkz: tehlikeli oyunlar)

--spoiler--

yazar intihar etmedi de kitabın ana karakteri - yazar da diyebiliriz bence - intihar ediyor diyelim.

aradığınız kitap yaşama uğraşı - cesare pavese
bi de "insanlığımı yitirirken" japon bi herifçi adını unuttum

richard brautigan kitapları çok güzel tavsiye ederim

martin eden - jack london

virginia woolf

stefan zweig - bilinmeyen bir kadının mektubu

"yalnızca seninle konuşmak istiyorum. sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ve sen onu asla bilmedin. fakat benim sırrımı ancak öldüğümde, artık bana cevap vermek zorunda kalmadığında, uzuvlarımı şimdi bunca buz gibi ve bunca ateşle sarsmakta olan şey gerçekten son bulduğunda öğrenmelisin. hayata devam etmek zorunda kalırsam eğer, o zaman bu mektubu yırtacağım ve hep sustuğum gibi, bundan sonra da susmayı sürdüreceğim. fakat mektubum ellerinde ise eğer, o zaman bil ki, burada artık ölmüş olan biri sana hayatını, ilk dakikasından son nefesine kadar hep senin olmuş olan hayatını anlatmaktadır. kelimelerim seni korkutmasın; ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez. senden tek istediğim, şu anda sana kaçmakta olan acımın hakkımda ele verdiği her şeye inanmandır."

www.edebiyathaber.net
Kitap değil ama not

www.edebiyathaber.net

yorumokuyorum.blogcu.com

nice tnetennba'ya tezahürat için geldim. kesinlikle yaşama uğraşı +1 diyorum. onu okumasan bile cesare pavese'nin herhangi bir romanını oku, o acı tadı her şekilde alırsın. ben ne zaman okusam kitabı okşayıp "abi niye böyle bi şey yaptın ki sen ne ya koskoca edebiyatçı adamsın sana karı mı yok be :(" diyorum ister istemez.

Yaşamak için motivasyonunu kaybetmiş... "Tutunamayanlar"

Ayrıca Oğuz Atay'ın aslında intihar ettiğine dair birkaç şey okumuştum.

Stefan Zweif esiyle birlikte intihar etmis bir yazardir ve kitaplari tavsiye edilir. Yukaridaki arkadasin cevabinin ustune amok kosucusu diyorum. Aslinda sadece amok kosucusu degil tum kitaplari okunmali zweig'in.

Jack london ub martin eden i yari otobuyografik bi romandir. Ana karakteri intihar eder. Sonrasinda jack london da intihar etmisti. Bi bakabilirsiniz.

en.wikipedia.org

bu da kitap: www.idefix.com

gunluklerinin derlenmis haliydi galiba.

Sergei Yesenin ve Vladimir Mayakovski; ikisi de şair ve hikayeleri çok acıklı.

Sylvia Plath etkisiyle Nilgün Marmara.

4 ya da 7
en önde şöförün çok sesi geliyor rahatsız eder .bir de gözün yolda kalıyor .

28

2-3u alirim. Cunku yolu izlemeyi seviyorum. 4 otobus modeline gore tercih ederim cunku bazi otobuslerde 4e oturunca yolu gormek zor oluyor.


Bunlar doluysa 21-22, yine onumde orta kapi sebepli bosluk olustugundan gorus acim genis oluyor. Ha tuvalete girip cikan oluyo ama muzik dinledigimden ve yola baktigimdan pek farketmiyorum.

13

1 numara oldugunu gormemisim, 2den basliyo sandim.

4 yerine 1 diyecektim.

niye bilmiyorum ama ben de 13ü alırım.

29 ya da 32

7

Orta kapı açıldığında soğuk geliyor, arka taraflar da çok havasız oluyor.
10 veya 13'ü seçerdim.

1-2-3-21-22

1 ya da 4.

her zaman sağ orta kısım, kalmamışsa şoför arkası alırım.
linkteki düzende 22. koltuk tam benlik.

imkan varsa her zaman tekli. çift kişiyken orta kapı arkası(örnekte 21-22) öncelikli ama fark etmez.

18. Cam kenarı ve arkası boş, koltuğu istediğim kadar yatırırım.

7-10
kaza anında şoför refleks olarak kendini koruyormuş, mesela;
sola kırarsa karşıdan gelen araç otobüsün sağ önüne vuruyor
sağa kırarsa karşıdan gelen araç otobüsün sol arkasına vuruyor

1 ve 4 şoföre çok yakın, 13 ve 16 kapıya çok yakın

iki kişiysek ve dizilim buysa 30-31 en güzeli. hem topkeklere yakın hem orta kapıdan uzak hem de çok arkada sıkışık değil.

5 nomra tekli koltuk. 1'e sigsam onu alicam da sigilmiyor.

19

3.

Her zaman en önde oturmayı tercih ederim ama şoförün tam arkası değil, direkt yola bakan diğer taraf cam kenarı.

23 - 25. savrulmalar ve kasislerden minimum etkilenen yer olduğunu düşünüyorum. ayrıca çıkışa yakın ve kafadan & arkadan çarpmalara göre daha güvenli.

en konforlu yer iki dingil arasıdır. yani ön ve arka değil. dingil üzerinde titreşim ve sarsıntılardan etkilenirsiniz.

wc yok ise ortada olurum. tek isem solda 16*19*20, çift isem sağdan 24*25 falan.

21*22 yi almayın, diz mesafesi kısa olur, ayakları uzatamazsın.
17 köşede. gelen geçen koltuğunuzdan tutunur, kafanıza çarpar.
en arka motordan dolayı sıcak ve gürültülü olur. ayrıca sıcaklığı ön taraftan farklı olur. çok sıcak veya çok soğuk olabilir.

23

7-10-13'un oldugu siralar en sukelalari.

7 alırım. 7 alıyorum varsa. yoksa bi arkası. orta kapıya da fazla yaklaşmam.

Her yolculukta 17-18 den birini almayı tercih ederim. Koltugun arkaya yatma payi biraz daha fazla. Bu nedenle arkanda kimse olmadigi için tantana olmuyor. Rahat rahat yolculuğunu yapıyorsun. Suya ulaşmak, muavinden ekstra cay kahve istemek oldukça kolaydır. Hele 2+1 otobusse tadindan yenmez.

Yan etkilerden cok rahatsiz oluyorsaniz doktorunuzla konusun. Daha hafif haplar da var. degistirsin.

10 sene civarı yasmin kullandım. polikistik over sendromum vardı. bende yan etki sadece kilo alımı oldu ama bunu ilaca bağlamamak lazım çok yiyordum ve sağlıksız yiyordum. hapı kışın kullanıp yazın kullanmıyordum ben yazın regl olmamak için. hapı bıraktıktan sonra ufak bir ilaç tedavisi gördüm ve 2. ayda hamile kaldım.

Qlairista kullanıyorum ben. Yenice bir hap. Onu sorabilirsiniz doktorunuza.

qlairista +1. yasminde 1 sene depresyondayım sandım meğer hormonlarım çıldırmış. qlairista pamuk gibi, saçlarımı dökmese hiç ara vermeden kullanırım, şimdi 3-4 ay ara veriyorum. ama yine de her ilaç her kişide farklı yan etki yapıyor.

yasminde bana olanlar, kilo aldım, göğüslerim inanılmaz büyüdü, her gün en az 1 kez ağlıyordun sürekli sinir stres, normalde sivilcem yoktu - kullanırken de çıkmadı. reglim de zaten düzenliydi aynı kaldı. ilk bir ay deli gibi mide bulantısı yaptı. libidom bitti.

qlairistada olanlar, ilk bir ay sivilce yaptı sonra sıfır etki. yine ilk iki ay halsizlik yaptı biraz. sıfır bulantı. reglim normalde vefat seviyesinde oluyor onu baya azalttı, ama normal olan bir arkadaşım da hiç olamadı mesela. en kötüsü saçlarımı çok döktü deli gibi döktü. kiloyla ilgili bir değişiklik olmadı. libidomda değişiklik olmadı.

Edit: qlairistayı iki yıl önce 1 aylığına kullanmıştım migren yaptı resmen 1 ay gözümü açamadım. iki sene sonra hiç böyle bir yan etkisi olmadı. aynı kişide bile yıllar içinde başka yan etkileri oluyor.

yaz 24+4 kullanın , ben hamilelik için değil başka hormonal nedenlerden kullanıyorum hiçbir yan etkisini görmedim .tavsiye ederim.

rahim içi araç öneririm
kesinlikle yan etkisi daha az. gebelik riski daha az
hapı unutursanız direkt risk var çünkü

sıcak hava üfleyen, küçük vantilatör benzeri ısıtıcılar çok iyi performans sergiliyor.
ufolar gibi ışığının geldiği yeri ısıtıp, sonra da etkisini kaybetmiyor.
bir süre çalıştırıp kapattığınızda idare ediyor verdiği sıcaklık.

edit: bir de sırf salonun radyatörünü açık bırakmak seçeneği var hosein'in dediği gibi, ki daha mantıklı. ben kombi seçebeği olduğunu atlamışım okurken.

diğer odaları kapat kombiyi sadece ve sadece salon için aç.

diğer seçenek de giy kazağını, çek battaniyeni, bir de sıcak çikolata oldu mu oh misss :))

Yağlı radyatör kapatınca da sıcaklık kalıyor geçen senelerde kullandım ben akşamdan akşama olduğu için çok çılgın fatura gelmedi . benim kullandığım ürün ısınınca otomatik duruyordu oda soğumaya başlarsa tekrar kendi başlıyordu çalışmaya . saat ayarı falan da vardı . bütün gün evde değilsen sorun olmaz . tüplü katalitik soba da kullanabilirsin .

ya biraz üşengeçlik var aslında sanırım bende de düşünemedim sırf salonu açmayı :)
yine de pratik olması açısından şu üfleyenler ile yağlı radyatörlere bir bakayım. yağlılar da çok pahalı ya :/

en mantıklısı ve güvenlisi yağlı radyatör. sırtını ayağını dayayabiliyorsun en azından :)
diğerleriyle ısıtma hızı değişir belki ama masraf çok değişmez muhtemelen.
çalışma prensipleri benzer çünkü.

kombi bence uğraşma radyatörle falan ona yapacağın masrafı kombiye verirsin. diğer bütün petekleri kapat sadece salonu ısıtsın. ben olsam banyoyu da açardım.

ufo çok sıkıntılı "güneş gibi ısıtıyo güneş gibi ısıtıyo" lan güneş gören yerin ısınıyo, görmeyen yere kar yağıyo böyle bi ısınma şekli mi var? yağlı radyatörler pahalı evet, uzun süre 3 5 sene kullanmıycaksan hiç alma

uygun bi fanlı ısıtıcı bak.

kombinin tek oda için açık olması bence çokta ekonomik olmayacak, petekleri kapatsanda o sıcak su dönecek sürekli devrede, burdan bi gereksiz pompalama masrafı çıkar, ikincisi su boruları plastikte olsa, ne kadar ısı yalıtımlıda olsa, duvar içlerine ısı verecek bu yüzden suyun ısısı düşücek, buda etti sana 2

ama banyo falanda yapıyom ben sürekli benim kombim süper otomatik manyak bişi, ayarlarım saatini istediğim saatte çalışır ben işten gelmeden falan diyosan orası başka.

ikinci stratejik plan ise daha ufak bir odaya temel ihtiyaç maddeleri ile taşınmak, örnek tv çekyat, bilg, bilg masası gibi.

en en en önemli şey sigara içip içmiyor olman. en büyük tasarrufu sigara içmeyip dolayısıyla günde zibilyon kere cam pencere açmayarak kazanacaksın.

geçen kış duyurudanda araştırıp bunu almıştım. yaşadığım konfor ve rahatlığı size anlatamam. eve her gelen sarılıp götürmek istiyor o derece. faturayıda şişirmedi hiç.

vigotr.com

alem çok ucuz. alemlerden uzak dursun.

kıbrısın telsim hattı var ya da turkcell in kıbrıs olanı . ucuza gelir . casinolardan uzak dursun tabi ki . çalışkan arkadaşlar edinirse problem olmaz benim kuzenim de kıbrıs ta hukuk okuyor mis gibi de ders çalışıyor boş zamanlarında geçici işlerde çalışıyor ve güzel bir çevresi var .

akıllı adamsa çok güzel kullanır bunu. en başta güneş kum rüzgar mis gibi. ben çok sıcak sevmesemde güneşe hayır demem.

spor yapsın.
içkinin bokunu çıkarmasın.
kumara bulaşmasın.
iyi arkadaş seçsin.
alemlere dalmasın.
derslerine çalışsın.
kütüphaneyi kullansın.
her iki-2 ayda bir gitsin gelsin. biletler ucuz zaten.
öğrenci profili kötü olduğundan hocalarla daha rahat ilişki kurar. bunu kullansın.

hepsiburada dan alsana çok ucuz

Venediğin cam eşyaları meşhur.

limoncello ve şarap (Chianti).

limoncello istemeyin bence :) ben ve deneyen kimse hic ama hic begenmedi; deli gibi icen bir grubuz ama limoncello bitmek bilmedi bi turlu :D

aklınızda net bir şey yoksa hiç bir şey istemeyin.
bırakın rahat rahat gezsin / işini yapsın. Strese sokmayın insanları bu şekilde.

parmesan istenir tabi, gitmişken yarım kilo getirsin.

limoncello afedersiniz ama bokum gibi. şarap getirsin

magnet isteyin , benden isteyen herkese severek getiriyorum diğer istekleri sallıyorum getirmiyorum .
kişi kendinden bilir işi :)

limoncello olmazsa grappa da olabilir.

ben olsam zeytinyağı ve şarap isterdim. tabii arkadaşının nerelere gideceği de önemli.

makarna da getirsin $

tabi ki balzamik sirke, böyle en koyu kıvamlı olanlardan. Antep fıstığı seviyorsan fıstık ezmeleri harika.

Yemek yap :)

Ona güzel bir koşu parkuru ayarla :D
Hayır bu kadar az bilgiye boyle bir cevap olabiliyor. Kendi hissimize göre.

Evde yapabileceğim bişeyler arıyorum aslında

yas, cinsiyetler, ilgi alanlari belirtirsen daha iyi cevap gelir. bir de bulunulacak sehir mesela. mersin'deysen sana oyuncak muzesini tavsiye etmeyelim.

İlginç bir şekilde çiçek hiç aklıma gelmemişti teşekkürler:) İstanbulda olunacak. Ben erkeğim.

sen erkek misin ? öyleyse değişik çikolatalardan al masaya koy eve gelince görsün .konuşurken laf arasında geçen bir film dvd si ya da bahsettiği bir kitap varsa al şaşırt sevindir .

Portoda francesinha yiyin.
Lizbonda pastel de nata (belem deki yerden ya da praca luis camoes teki yerden) bi de bacalhau espiritual yiyin.

Gorulecek yerler icin tripadvisora filan bakarsiniz. Neler ilginizi cekiyor bilmeden bisey diyemem.

Cok tesekkür ederim. Sehirde turlariz heralde bir iki de sehir disinda yer varmis diye duydum.

porto'da porto sarabini yapan ailelerin mahzenlerini gezi turlari vs. oluyor, oralarda tadim yapabilirsiniz. ayrica porto'da Livraria Lello & Irmão 'ya ugramanizi tavsiye ederim. Rio Douro'nun kenarinda oturun, cafeler var, bir seyler icin.
lizbon'da eger isterseniz ve vaktiniz olursa sintra'ya ve cabo de roca'ya gidin bence. lizbon'da fado dinlemeye gidersiniz. ayrica cafe a brasileria'ya veya cafe nicola'ya ugrayabilirsiniz.
denemeniz gereken yiyecek/icecekler: porto sarabi, muscatel/ muscat, liqueur de beirao, aguardente, sagres ve super bock (bira). ayrica restoranlarda vinho da casa soyleyebilirsiniz, ucuzudur ve cok guzeldir. yemek olarak; bacalhau (balik), her gune bir bacalhau cesidi oldugu soylenir, o kadar farkli cesidini yemedim ama onlarca sekilde yapiliyor, bazilarini deneyin iste. sardinha / sardinhada guzel olur, eger denk gelirseniz yiyin. sopa alentejana /sopa de alentejo bu corba alentejo bolgesine ozgudur, diger bolgelerde bulamayabilirsiniz, eger bulursaniz deneyin, agir bir corba ama degisik. pastel de nata / pastel de belem.

edit 1: bir de unutmusum lizbon 28 no'lu tramwaya binersiniz onu seviyor turistler.
edit 2: lizbon'da ginja da icin

Lizbon tarafinda sintra'ya gidersiniz. Pena palace, quinta da regalaria var. cabo da roca var bi de isterseniz.

Cascais e de ugrayabilirsiniz pek tabi. Ama bir gune sigmasi icin harala gurele gezmeniz lazim. Ve otobus saatininfilan cok cok iyi ayarlamaniz lazim.

Onun disinda portoda sarap mahzenlerine gidebilirsiniz. Nehir kiyisinda oturursunuz filan.
Ha porto'da livreria lello ya ugrarsiniz.

Kassiopeia ya ek olarak

Ginjinha (ginja) icin mutlaka. Visneli-tarcinli bir likor. Shot yapilmiyor ama. Asil yeri obidos ama oraya gidemezsiniz, cok az vaktiniz varmis. Ginja guzeldir. Candir.

Vino verde var, yesil sarap. Aslinda bildigimiz beyaz sarap da biraz kopuklu. Ama sampanya ya da prosecco gibi degil.

Porto'da super bock daha fazladir, lizbondaysa sagres. Sagres bence daha lezzetli eheh.

Marques de pombal parki var lizbonda orasi da guzel baya. Alameda'da sokaklarda kaybolabilirsiniz, hos baya. Neyse oyle.

edit: google maps ile sokak görünümü linkleri vereyim dedim elime yüzüme bulaştırdım. sildim linkleri kusura bakma.

Porto'da şarap mahzenleri var. İçersiniz içmezsiniz o başka bir şey ama gezmesi zevkli oluyor.
Ben şuraya gitmiştim.



Porto'dan 1 saatlik tren yolculuğu ile "Guimaraes" e gidebilirsiniz. 2012'de Avrupa Kültür Başkenti idi. Portekiz'in doğduğu yer olarak geçer.

Tren istasyonu Sao Bento.



Hemen Sao Bento nun çaprazındaki meydan.



Gelelim Guimaraes'e.

Burada "Portekiz Burada Doğdu" yazıyor.



Guimaraes'teki kale. Portekiz bayrağındaki kalelerden biridir.


Afonso Henriques amca.




Porto'da bot turlarının yapıldığı yerde oturup manzaranın tadını da çıkartabilirsiniz. (Douro Nehri ve Luis 1 Köprüsü)



Porto Stadyumunu da merak ederseniz gezebilirsiniz.


Lisbon bence daha güzel. Daha büyük ve daha ferah Porto'ya göre.

Belem kulesi



Adını unuttum bunun.


Jeronimos Manastırı. (Vasco da Gama buradaydı diye hatırlıyorum)



Bahsedilen Pastel de Nata yı da şurada yiyebilirsiniz. Jeronimos'a çok yakın zaten.




Zamanında denizcileri buradan uğurlarlarmış. Bilmiyorum bize öyle anlatmışlardı.




Çok kıskandım şimdi gidip gezeceğiniz için. Çok özledim oraları.

hiç merak etmeyin çok güzel memlekettir portekiz. Hiç bir şey yapmasanız bile kalabalığa karışın yürüyün.

Arkadaslar coookkk tesekkür ederim. Hepsini word a attim bile. Iyi ki varsiniz..

arkadaşlar heryeri yazmışlar ek olarak Lizbon Belem 'de Jerónimos manastırını gezin derim . tam karşısında kaşifler anıtı var asansörle en tepesine çıkabiliyorsunuz güzel fotolar çekersiniz . belem kalesi de var deniz kenarında az ileride. ben o çevrede 1 günümü geçirmiştim muhteşem müzeler var .
bir de yine lizbon da gulbenkian kolleksiyonu var gulbenkian.pt - unutmamak lazım .


Kalust Sarkis Gulbenkian, uluslararası petrol sanayiinin doğmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamış ve bu arada uluslararası siyasi ilişkilerde de etkili olmuş Ermeni asıllı Osmanlı Devleti vatandaşı bir işadamıdır. 29 Mart 1869'da Üsküdar'da doğmuş, 20 Temmuz 1955'de hayatının son yıllarını geçirdiği Lizbon'da ölmüştür. İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa'yı kasıp kavurduğu dönemlerde, 1942'de Portekiz'e gelmiş ve hayatının geri kalan kısmını Lizbon'da geçirmiş. 1955 yılında 86 yaşındayken hayata veda ettikten sonra ardında yaklaşık 6,000 eserden oluşan bir koleksiyon bırakmış. Dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden biri olan Gulbenkian’ın koleksiyonunun büyük bir kısmı, Türk ve İslam eserlerinden oluşuyor. Gulbenkian, aslında muhteşem halılar, ipek kumaşlar, çini vazolar, antik mobilyalar, tablolar, takılar, Mısır, Roma ve Antik Yunan eserleri, el yazmaları gibi değerli eserlerden oluşan bu koleksiyonunu Türkiye’de kurulacak bir müzeye bağışlamak istemiş. Ama nedense (!) bu zengin Ermeni iş adamının talebi bizler tarafından duyulmamış! Türkiye’den umduğu cevabı alamayan Gulbenkian, vasiyetinde son yıllarını geçirdiği Lizbon’da kendi adına bir vakıf ve müze kurulmasını, bütün servetinin ve koleksiyonunun da buraya bağışlanmasını istemiş.

yeldeğirmeninde MEGA MARKET var sdkfsjdfms

bim, şok, migros falan var ya hani, onların tam karşısında.
kadir var orada çalışan, gevşek bir adam baya geyik yaparsın. indirim falan da yapar, tırmala.

çarşıda tam makarnacının sol çaprazında vardı bir tane bir milyoncu.
bi de halitağa caddesinde garantinin aradan girince solda bir tane bir milyoncu var.

Mega merket şurada mı?
yandex.com.tr

Makarnacı dediğiniz de Zalatta mı ne öyle bir yer var, orası mı?

Kadıköy'ü çok bilmiyorum :(

evet aynen orada. o şokun yanına git, sokağın karşı tarafında görürsün zaten. çok şatafatlı bir müessese smhdftsjdnkf

edit: yalnız ne alırsan al, tirbüşon alma. bizim arkadaş almış, şarap açarken altı, bira açarken üstü kırıldı. iki kullanımda 3 parçaya ayrıldı malzeme. sabahına "olum parçalandı lan o" dedik, getir yerisini veririz ya ehehheheh dedi kadir. kadir tam bir ölü yiyici.

makarnacı dediğim yer simit sarayının sırasında. tam karşıda vakıfbank var. simir sarayınnın yanında vodafane, hosta piknik yky kitabevi vs var hatta. tam kadıköy çarşıdan bahsediyorum yani.

bahsettikleri yer orası mı bilmiyorum ama yel değirmenindeki çeşmeye sırtını verip acıbadem yönüne doğru yürü, 15-20 saniye sonra sol tarafta var o marketlerden bi tane.

mega market değil mega çarşıymış :D teessüf ederim
18 lira tuttu aldıklarım, 15 yap abi öğrenciyim bak ben arkadaş tavsiyesiyle geldim, kerim bey di mi? dedim. adam bi şaşırdı. o kadar ünlü olduk mu yav dedi. arkadaşın kim? dedi ahahahshasfh. arkadaşımın arkadaşı, adını bilmiyorum dedim :D

moda caddesinde tedi ye bir git derim . sorduğun her şey var

Alkdskjfshdf çok pardon isim karışmış
kerim değildi ama kadir kadir sdkjfsdf

Tirbüşon alma hatasına düşmediysen bir problem olmaz ya jsdkhfjsdf güle güle kullan
Akşama uğrarım, o kadar müşteri gönderdik, sağlam tirbüşon ver artık derim jsdkhf

ah kadir dedim ya :D adama doğru söyledim, şimdi karıştı.
ayna var mı diyorum, yapışkanlı boy aynası filan. hee öyle bi şeyim yok dedi. o zaman tuvalete konan banyo aynası tarzında bir şey de olur dedim.
banyo aynası mı? yani var da... napcaksınız ki çirkin onlar, odaya gonmaz diyo :D
çok komik adamdı ya

Adam süper komik ya.
Senin yapacağın alışveriş onun da aklına yatsın istiyor garip bir şekilde. Aynayı falan sorgular yani ajsdgs
Bir şeyi alıyorum elime mesela, ne kadar bu diyorum, atıyorum 5 lira diyo. Ha 1 lira yani diyorum, güzel fiyatmış ha alırım bunu falan diyorum sjdfsdf boş boş bakıp bişey diyemiyo adam
işinizi biliyosunuz siz de haa diyo en sonunda ajsygsfd

Olabildiğince yakın bir yerde yaşayıp bisikletle ya da yürüyerek gitmek varken, ortalığa zehir saçan taşıtları kullanmak katilliktir. Karbon ayak izinizi ufaltın.

İmkanlar el verdiğince yakın yaşamak tercih edilesi. Her gün iki saati vermek yola cidden yorucu.

Sabah degil ama aksam eve donmesi 1 saati biraz geciyor.

6:45'te binip 8 gibi işte oluyorum; benim yolum da seninkinden farklı değil (Pendik - Levent) ancak ben evimden servisle alındığım için yol boyunca uyuyabiliyorum. Sadece akşam biraz daha sürüyor yol.

Aynı ya da daha iyi şartlarla, daha yakında iş bulsam tabii ki düşünmem ama, kam oon.

motor alıncaya kadar 2 saate çıkıyordu ulaşım sürem şimdi, 35 dakika, motorum yavaş bir motor birde.

aile evine gidişim 2 vasıta ile yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. bi o kadar da dönüş yolu. kendi evime gidişim ise başka 2 vasıta ile 4 saat sürüyor. ömrüm yollarda geçti bu son sene.

9-6 çalışsam 2 saat gidiş, 2+ saat de dönüş rahat sürer. 7-4 çalıştığım için bazen dönüşler 1 saati geçiyor. İşe yakın ev nimet.

1 saat 5 dakika.
3 vasıta.
15 ay gittim.

araç aldım 25 dk oldu :S

işe gidiş 1 saat 30 dk, dönüş 2 saati bulabiliyor. eve çıkmayı düşünüyorum hayatım benden çalınmış gibi sanki böyle :( akşam duş muş alayım derken gün bitiyor.
bu arada ben deniz yolu kullanıyorum o metrobüs kadar kötü hissetmiyor. güzergah da önemli.

Hayatım boyunca bir yere gitmem bir saatten fazla sürdü çünkü evim şehir merkezine oldukça uzak. İşe arabayla gelirsem 1 saat, toplu taşımayla 1 saat 15 dk.da varıyorum. Okula 2 saatte varıyorum.

2 vasıtayla 1 saat 40 dakika sürüyor. Haftada bir gün daha uzak bir yere gidiyorum, o zaman da 3 vasıta ile 2.5 saati geçiyor.

sabah 1,5 saat akşam 1,5 saat . yol boyunca kitap okuyorum .oturarak gidip geldiğim için şanslıyım

ekşi duyuru, 4chan, reddit, twitre, youtüb.

onedio

duyuru

Duyuru,sözlük,9gag,reddit,boredpanda, pinterest, diy blogları,youtube,facede bikac sayfa ve bazen de instela

Artful living, izmirmag, listelist, ekşi duyuru, t24.

turna,flypgs,thy,booking
değişik tarihlere uçak bileti bakmayı almayı otel seçmeyi severim

soslu mısır bu aralar nedense evden eksik etmiyorum

findux vardı eskiden onun acılısı çok iyiydi

Badem.

çekirdek
edit:www.eksiduyuru.com

kaju+antep fıstığı

çocukken tuzlu leblebi+kuru üzüm ikilisine bayılırdım

Badem.

badem, kaju

emin olamıyorum ama badem sanırım.

antep fıstığı ve kaju.

Antep Fıstığı

kaju, antep fıstığı ve fındık.

çiğ badem
kavrulmuş fındık

ceviz-çiğ badem-çiğ kaju.
Ayrıca, literatürde baklagiller sınıfına girse de fırında kendim kavurduğum kabuklu yer fıstığı sıcak haliyle ayrı bir boyut.

çiğ badem çiğ fındık <3

kuru incir

şeker krizine bire bir

pekan cevizi ve kaju

Oha kimse dememis ya.

Kabuklu yer fistigi. Ama kavrulmus tuzlanmis kabuklu olanlarindan degil. Aramizda derin bir ask var kendisiyle. <3

Antep fıstığı.

kaju, soya soslu fıstık, tuzlu fıstık, kabak çekirdeği, antep fıstığı, badem. benimki pek en sevdiğiniz olmadı ama olsun :)

Malatya Pazarı orgazmik bir şey yapıyor. Günkurusunun arasına ya iki kayısı çekirdeği ya da iki soyulmuş beyaz badem koyuyor. Şu
www.malatyapazari.com.tr
Maalesef bunu ayrı ayrı satmıyorlar. Karma paketlerin içinde başka şeylerle birlikte oluyor. Şu paket gibi mesela
idptedarik.com
Özel sipariş verdim bundan. Getireceğiz dediler. Unutacağımı sandılar ama unutmadım. Özetle getirmediler.
Bu arada paketteki antep fıstıklı şey de çılgın.

Çiğ badem, çiğ fındık, kuru yabanmersini, antep fıstığı ve soya soslu çıtır leblebi.

finduk

Şehir içinde öyle gezilip görülecek pek fazla yer yok benim bildiğim. "Asansör" size uygun gibi. Restoranı var, manzarası var.

Konak - Karşıyaka arası bir vapur keyfi yapabilirsiniz.
Kordon'da gezip Kıbrıs Şehitleri Caddesini turlayabilirsiniz.
Tarihi yerleri seviyorsanız "Agora"ya gidebilirsiniz.
Kalabalık severseniz "Kemeraltı"nı gezebilirsiniz.

www.zomato.com

manzarası güzeldir yukarıdan şehri seyrederken yemek yer birşeyler içersiniz .

ginseng li olanı işe yaramıştı benim için. biraz plasebo etkisi de var ama vitamin eksikliği bu tür seylere sebep oluyor

bir süre kullanmıştım hiçbir fark göremedim .çok uyuyorum diye almıştım eczaneden .1 şişe bitirdim hala çok uyuyorum

her iki baharda birer kutu alıp kullanırım, bende işe yarıyor sanırım.

Solgar nero nutriens. Al ama sihir bekleme.

Pharmaton, Solgar nero nutrients, vs vs hepsini denedim. Bende işe yaramadı, çünkü uyku düzenim zaten bozuk. Hiçbir etkisi olmadı gün içindeki uyku ihtiyacıma.

Ancak etkisini görenler de var. Demek ki kişiden kişiye değişiyor.

Servet değerinde değil, alıp deneyebilirsin. Pharmaton etki etmezse Solgar da etki etmez muhtemelen. Birini al dene.

solgar nerü nutrients, medigard, supradyn ve en son pharmaton olmak üzere bir çok takviye denedim farklı zamanlarda.

sanırım bende en çok işe yarayan pharmaton oldu. ama ben gündüz uyuklamaları için değil gece sabahlarken daha dinç olabilmek adına almıştım. fena değildi. eczacı ginsengden dolayı demişti.

Eğer acele değilse bankalar mirasçılara ulaşıyor bir süre sonra.

bu konuyu ben de merak ediyorum , yanıtları takip edeceğim.
toptan bilgisayar satışı yapan bir firmada yönetici olarak çalışıyorum 16 yıl oldu. şimdiye kadar başımıza gelmedi ama patronum 15 temmuz olaylarını konuşurken dedi ki : " açık hesap mal gönderiyoruz bayilere , adam ölse ne yapacağız ? " Ltd olanlar dışında şahıs firmaları da var.
cidden ne oluyor ölen kişinin borçları ?

aynı durum bende de var, takip etmek icin geldim upp!

yok ne yazık ki.

böyle işlerle uğraşanın zaten köpek gibi parası vardır, biraz da biz yolalım mantığı. gayet mantıklı bence.

böyle işlerle uğraşmayan hangi işlerle uğraşabilir?

www.fethiyeoludenizyamacparasutu.com benim izmir'den birkaç arkadaşım bu siteden yeni gittiler . yamaç paraşütü hocalarından biri de arkadaşımın eşi . çok profesyoneller. ödemeler kredi kartına 4 taksit olarak yapılabiliyor ve yamaç paraşütü 180 tl fotoğraf ve videolar için telefonla da sorup öğrenebilirsiniz.
5'i 1 Yerde Paket - Yamaç Paraşütü, Jeep Safari, Tüplü Dalış, Rafting + TEKNE TURU HEDİYE.... 450 tl mesela bence bir gidişte herşeyi yapın gelin

@devilone gayet iyiymiş. ama 5 gece kalamayacağımız için o paket sıkıntı da safari + yamaç paraşütü + tekne turu paketi gayet güzelmiş. sitesinde fotoğraf ve video için 130 tl istemişler

nesi mantıklı amk? ölüdenize her giden gördüğü anda bunu yapmak istiyor zaten, ne köpek gibi parası..

ben sildim aslanım, hayırdır?

ilk defa cevabım silindi 99 dan beri sözlükte yazarım . kısmet bugüneymiş .

O sirada vaktim yoktu oyle yazdim gectim. Duyuru sahibi insan gibi sorsa neden vs gibi aciklardim pc basina gecince ama babam da oyle dedi aq temali bir cevap yazdi. Zaten hicbir sey yazma demem de cevap olarak puanin dusuk bu puanla bir sey yazmaman senin icin daha iyi olur demeye geliyor. Ben tatmin olamadim yani.

Teşekkür gerçekten tartışılan bir şey. Bu bizim bir kararımız değil, delicesine "Teşekkür etmiş, kill him!" diye dolanmıyoruz. compumaster'Duyuru ve cevap kaldırılma sebepleri'ne "Sorunun cevabı olmayan ve "teşekkür ederim" gibi alakasız cevapların tamamı" diye bir madde belirtmiş; ispiyonlandıkça ve denk geldikçe siliyoruz. Bu da uzun süre tartışılmış ve bir yere bağlanmamış bir şey; tahminimiz compumaster'ın burayı oluştururken Quora, Yahoo Answers ayarında sadece cevaplardan oluşan, kişisel konuşmaların dönmediği, sosyalleşme ortamından uzak kullanıldığı bir yer olarak kurgulaması.

Bu arada, üst örnekte soruyu ve cevabı komple okumadım ama teşekkür yanında cevaba katkı yapıcı bir şey bildirirsen, teşekkür cevap kategorisine girer ve silinmez. Örneğin, bir film sorduğunda ve bir milyon cevap geldiğinde ve sadece X kişisi bildiğinde, en son olarak "Dediğim film X'in dediği filmdi, teşekkür ederim" dersen cevap silinmez. Çünkü senin teşekkürünün yanına yazdıkların cevabın bir parçası haline gelir. Benzer olarak "Çevre kirlililği hakkında ne düşünüyorsunuz" sorularına görüş aldıktan sonra "Teşekkürler fikirleriniz için. Benim görüşüm de şöyle şöyle" diye anlattığında yine kendi soruna cevapla katkı yapmış olduğun için teşekkür olarak silinmez.

E, fotoğraf çekinceye kadar ispiyonlasana dostum! Gözden kaçmış işte. İspiyonlansa tak diye silinir. Arama fasilitesi de resmi verilen duyuruları arayacak kadar iyi çalışmıyor. Örneğin, şu an aradım ama bir milyon tane apayrı sonuç geldi. Müzik kategorisinde ilk sayfada değil, kimbilir hangisi sayfada.

Seninkinde cevaba katkı yok ki. Dediğini değerlendireceğim, nokta atışı "Şu film" anlamına ya da bir yorum sorusunda "Benim görüşüm bu yönde" demiyor. Yani teşekkür edip tüm yazanlara tek tek cevap verdiğinde, eğer senin soruna cevap içermiyorsa siliniyor. Önemli olan kendi soruna cevap içermesi. Birine katılman değil.

Edit: Müzik kategorisinin 3. sayfasında buldum.

Örneklerle açıklayayım.

Soru: İki kişinin boks yaptığı film hangisi?
X'in cevabı: Çiçek Abbas
Y'nin cevabı: Geleceğe Dönüş
Z'nin cevabı: Rocky
Senin cevabın: Teşekkürler, doğru cevap Z'ninki çıktı.

Böylece, doğru cevabın hangisi olduğunu belirterek kendi soruna cevap vermiş oluyorsun. Önemli olan duyurusu açılmış sorunun cevabının olması, yani "Şu film hangisi" sorusu, senin cevabın da diyor ki "Bu film, Z'nin dediği film". Kendine cevap veriyorsun yani. Bu, bilgi soruları için geçerli. Yorum örneğine bakalım.

Soru: Küresel ısınma hakkında ne düşünüyorsunuz?
X'in cevabı: Bence balon.
Y'nn cevabı: Hepimizi öldürecek.
Z'nin cevabı: Önlem almalıyız.
Senin cevabın: Herkese teşekkürler. Benim görüşüme göre küresel ısınma ciddi bir sorundur.

Böylece sen de "Ne düşünüyorsunuz" sorusuna kendi cevabını vermiş oluyorsun.

Yanlış örneğe geçelim.

Soru: Sırtım ağrıyor, doktora gideyim mi?
X'in cevabı: Gitme.
Y'nin cevabı: git
Z'nin cevabı: Kulunçların ağrıyorsa git, yoksa gitme.
Senin cevabın: Teşekkürler, galiba gideceğim.

Burada "Doktora gideyim mi"ye cevap yok, gelen cevaplara göre senin kararın var. Orijinal soruya cevap değil bu. Şu şekilde olsa silinmez:
Senin cevabın: Teşekkür ederim. Ben de araştırdım ve omurga ağrırsa ciddi bir sorun olduğunu öğrendim. Benim omurgam ağrımıyor, o zaman gitmeyeceğim.

Bu sefer de kendi soruna kendi araştırmanı ekleyerek cevap vermiş oluyorsun. Bu da silinmez.

Edit: Kuralın saçmalığını biz de çok tartışıyoruz. Kural kalktığı gün seve seve dokunmayız, biz de bayram ederiz ama ispiyonlamayacaksanız da "Benimki silindi, onunki silinmedi" demeyin. Hatta, daha da yapıcı olmak isterseniz compumaster'a kuralı şikayet edin topluca ve kaldırsın ya da nedenini açıklasın.

@aychovsky

verdiğin ilk örnek yanlış olmuyor mu? o durumda doğru cevaba tik atılması lazım, ayrıca bir belirtmeye gerek yok ki.

Normalde tik o işe yarıyor ama kullanıcılra sadece doğru cevabı tiklemiyor. Teşekkür anlamında hepsini tikleyip bu şekilde doğru olduğunu da belirtebiliyor. O yüzden de kararla 7-8 aydır bu şekilde kabul ediyoruz. O durumda tikleri kaldırma isyana neden oluyor, bu yüzden bu şekilde söylemeyi de kabul etmeye başladık. Tik kaldırma ve ekleme işlemi teoride mümkün, pratikte yasak.

bazıları genetik olarak şanssız oluyor, boyatsın.

Rahatsız oluyorsan boyat, olmuyorsan boyatma.

kendin boya , kuaförlerden çok daha güzel oluyor . ben yıllardır kendim boyuyorum ayda 1 ya da 2 defa yetiyor o kadar da seni yoracak bir dert değil .akşam tv izlerken sür 40 dk bekle sonra yıka ne olacak .

bir erkek olarak; bence beyazlardan sıkılana kadar boyatma derim. benim hoşuma gidiyor, kadına olgunluk veriyor bazı durumlarda. ama bazı kadınlar da yaşlılığı zayıflık olarak görüyorlar heralde, bağlasan yine de boyatıyorlar. senin ne düşündüğünle daha çok alakalı esasen yani :)

boyamanın sonu yok. boyamayı bıraktığın an dip boyası gelmiş bakımsız kadın oluyosun.

beyaz saç güzel. benim de liseden beri beyaz. seviyorum.
geçen sene bir boyadım. PİŞMAN oldum.

ay saçların bembeyaz ıyy diyenler yok mu? var. boşver onları.

bana da genetik gibi geliyor. boyatmasan da artacak beyazlar. beyazları sorun etmiyorsan kalsın. daha da artınca boyatırsın.

Gerek yok, ben de kendim için gerek görmüyorum. Vakit, para, sağlık kaybı. Dip boyası gelecek hep, uğraş dur sonra. Vücuda giren kimyasallar da cabası.

boyat/boya

şimdi öyle poposu olan bunu giymesin böyle saçı olan şunu yapmasın tarzı bir yorum olacak diye korkuyorum ama düşüncem şöyledir; eğer çok kalın telli dümdüz ve çok koyu renk saçın varsa, evet biraz kötü duruyor beyazlar. kontrast o kadar yüksek değilse, ince telli daha açık tonlarda saçlarda bence çok göze batmıyor.

ama bakımsızlık değil seçim sonuçta, boya kızıl falan değilse çok zorlayıcı bir süreç de değil.

kendi adıma konuşayım, ben çıkan beyazlarımdan rahatsız olmaya başladıktan sonra boyatma kararı aldım fakat sürekli tüm saçı boyatmakla ya da her ay dip boyası yaptırmakla uğraşmayı da istemiyordum. çözüm olarak gölge yaptırmayı seçtim. kendi saç renginden memnunsan, güzel bir kahveyse aralara daha açık tonlarda gölge yaptırdığında hem arada beyazlar da boyanmış oluyor, boyanmayanlar da dikkat çekmeyecek hale geliyor. dip boya derdi de yok, senede 2, maksimum 3 kez dip gölge yaptırmak yetiyor. doğal saç görüntüsünden de uzaklaşmıyorsun. kısacası aşırı rahatım ve memnunum.

imza: çok uzun yıllar komple saç boyatıp bıkan ve doğal saç rengine dönen, bu sefer de beyazlar yüzünden çözüm üretmek durumunda kalan bağyan.

beyaz/gri saçlar çok moda, çok sevimli

Kötü bir görüntü oluşturmadıktan sonra arada biraz beyaz olması sıkıntı değil, boyatmayın. Ancak kötü bir görüntü oluşturuyora boyamak daha uygun.


.

Kalsın bence. Güzelsen yakışır. Çirkinsen boyatınca da çirkin olacaksın hala hiç kasma yani boşuna. Evet

geçenlerde saçlarının arasında beyazlar olan uzun saçlı bir kız adres sordu bana. hala ara sıra aklıma gelir ne güzel özgüven diye. boyatma derim. dayatılmış güzellik algısına bireysel olarak karşı koyabilen çok az insan var.

foto da koysan iyi olur

bir ucundan bir ucuna 150km lik şehirde istanbul diye belirtmen pek yeterli gelmedi bana, biraz daha konum belirtirsen birileri çıkar sanırsam.

@Big bada bum bum, kedi tipsizse kese kağıdı geçirip mi bakacaksınız anlamadım. ama şurda bi fotosu var, www.dropbox.com

@Selam, Sarıyer'de yaşıyorum ama bu o kadar önemli bir konu değil aslında, düzgün bir yer bulabilirsem uzak da olsa gidip geçici ev sahibine bırakacağım elbette.

Benim kısır siyam erkek kedim var evde 3 yaşında ve kuşlardan bile korkuyor.bütün aşıları tam sorunsuz ama biraz huysuz dede havasında yemeğini yer kendi yerlerinden birinde uyur , kimseye kendini sevdirmez . ısırmaz tırmalamaz ama kaçar . sadece kaçıp saklanmayı biliyor. pencerelerin hepsinde sabit sineklik var .daha yakın yer bulamazsanız bana getirebilirsiniz kedinizi . seve seve bakarım .moda'da oturuyorum .

müze gezmediniz ise müzeleri gezin.

istanbuldada yapacak şey bulamıyosan :D

istanbul'da yapacak şey bulamıyor değilim. sadece bilmediğim bir şey çıkar mı diye sordum. "ilgi alanlarımdan bağımsız"

müze gez demekten ziyade şurada öyle herkesin bilmediği bilmem ne müzesi var orayı denedin mi gibi bir cevap bekliyorum. gezmediğim bir iki müze çıksa bayram edeceğim.

gitmediyseniz Harbiye Askeri Müzesi'ne gidin. Mehter dinleyin orda 15.00'da. Ben hala mehter şarkıları söylüyorum Cumartesiden beri. Ayasofya'ya gidin, Deniz Müzesi, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe, mutlaka Oyuncak Müzesi, eğer seviyorsanız Barış Manço'nun evine gidin (sevmiyosanız da gidin 90'ları yaşayın) yazmayı unuttum bir de Rahmi Koç müzesi de çok güzel.

Klasik Otomobil Müzesi?

Ayın dördünde Kıyıya Oturmanın Böylesi isimli bir tiyatro oyunu var, ben de ilk kez gideceğim ama yorumlara bakılırsa güzel bir oyunmuş.

aşiyana çık. tevfik fikretin evini gör.

edit: ulus parkı manzarasını da izle izlemediysen. sonra oradan ortaköy'e yürü. kumru ya da kumpir ye. acıktım. ben olsam böyle yapardım :(

verilen fikirler istanbul'a ilk kez giden adama verilecek fikirler hep :/

6 yıl dolu dolu yaşadım istanbul'da. bana herkesin bilmediği şeyleri söylemeniz lazımdı.

1 yılda istanbul pek değişmemiştir. 6 yılda en çok neyi sevdiyseniz ve özlediyseniz onu yapın bence . verilen fikirleri ben aklıma yazdım özellikle aşiyan ve ulus parkı süper fikir.

aşiyan müzesi güzel fikir. boğaziçi kampüsünden girip aşağı yürüyerek geçin, içiniz açılsın. müzeden sonra sahile inip yürüyebilirsiniz, emirgan korusuna geçip köşkte çay içilebilir, sakıp sabancı müzesi gezilebilir. girme imkanınız varsa boğaziçinin havuzuna gidip serinleyebilirsiniz.

diğer müze olarak arkeoloji müzesi koca bir günü alır. masumiyet müzesi de olabilir, gitmedim gerçi.

salt galata'da etkinlik, sergi varsa gidilebilir, olmadı oturup bir şeyler okuyabilirsiniz.

Kızılay Giyim Bağış Kutularına bağışlayabilirsiniz.

Edit : şimdi biraz araştırdım da sanırım sadece İzmir'de var bu kutulardan, ancak emin olamadım. www.kizilaykonak.org.tr

instagramda temsili ücretlere satabilirsin, alan kargo parası + 5 tlye almış olur mesela, sonra o 5 tllerle mama alır sokak hayvanlarına dağıtırsın, bunu da instagramdan yayınlarsın ne güzel olur :') istifçilik çok fena üç ay içinde iki kere taşındım ikisinde de torba torba kıyafet verdim, iki ay sonra yazlık kışlık yaparken daha torbalar çıktı. içim ağlıyor bi yandan ama kullanmayacağım belli şeyleri tutmamayı başardım bu sene :')

en kötü ihtimalle çöp kutusunun yakınlarına güzel ve ağzı açık bir torbayla bırakırsanız bence sahibini bulur.

kadın koordinasyon merkezi

444 00 93 ara bağışlamak istiyorum de

Guneydoguda bir ildeyim arkadaslar. Burda kiz yurdu disinda topluca verebilecegim bir yer yok. Oraya goturmek icin de arabamiz yok.
@freya yikayip utuleyip gondermek lazim onu da degil mi? Ceketler falan kuru temizleme gerekir o zaman. Offf patladi bunlar elimde :) Sokak hayvanlari icin mama fikri cok guzel bu arada.

beyaz masa'yı arayabilirsin. gelip alıyorlar.

ben hepsini askılara koyup çöpün tutamağına asmıştım.

Lokman Hekim Vakfı ile çalışıyoruz biz. Şirkette belli noktalarda "iyiliğe dönüştür" kolileri var. herkes kıyafetlerini atıyor kolilere. doldukça vakfa gönderiyoruz. İhtiyaç sahiplerine veriyorlar. dilersen Lokman Hekim Vakfına gönderebilirsin.

benim de aynı şekilde giymediğim iyi durumda ve bazıları da hiç giyilmemiş kıyafetlerim için ne yapacağımı bilmiyorum bu başlığı takip edeceğim .

103 yaşında ölmeyeceği halde yanlışlıkla ölen bir babanem vardı. her gün et balık yiyip sürekli sağlıklı kalmaya kasıyordu. senin babanenin yaşında amcamı dövüyordu kadın. kimse sevmiyordu. sanırım herkes ölmesini istedikçe ölmüyorlar. cenazede bir tek ben ağladım. herkes mutlu mesut miras kavgasına başlamıştı.

o yaşta bir insan neler düşünüyor istiyor bilemeyiz. bırakın kadını ne istiyorsa yapsın.

özlersin , üzülürsün .. şimdi hep gözünün önünde ya anlamazsın .

Dedem akciğer kanseriydi, rahmetli çok çekti bize de çektirdi tabi. öldüğünde 11 yaşındaydım ve ölüm haberi geldiğinde oh demiştim çok net hatırlarım. bazen o bile dert olur içime keşke öyle demeseydim diye. ahlaksızlıktan ziyade ilerde böyle düşündüğün için pişman olabilirsin

Alzheimer olabilir mi acaba? Bizim ailede de bir adet var, nispeten genç yaşında da cok zor bir insandı tripli, kıskanç vs. Ama alzheimer eklenince hayal ve paranoya da eklendi (eşyalarımı çaldınız, beni öldüreceksiniz, evde birileri var, içeride 5-6 kadın gelmiş oturuyorlar vs vs).
Yaşama konusunda birsey diyemem ama insanın aklına ister istemez geliyor. Alzheimer ilerleme gösteren bir hastalık ne yazik ki, su an bakıma mahkum yatakta, yemeğini destekle yiyor ve altı besleniyor. Zor durumlar...

yapacak pek bir şey yok. bir tür bunama.
ölene kadar böyle devam edecek.

@Sulfoxaflor o dediğin imkansız, ilaçlarını dakika dakikasına alan, her şeyi aklında tutan hiçbir şeyi unutmayan bir kadın. yani imkansız

Allah sabır versin, genel karakteri o şekilde demek ki :( belli bir yaştan sonra yaşamamamız gerektiğini düşünmeye başladim ailede yaşlılar arttıkça.

birini doktor kontrolune gitmek istedigi icin suclayamayiz da, belli bir yastan sonra insanlar giderek daha bencil ve memnuniyetsiz oluyor buna katiliyorum en azindan benim etrafimdaki 70+ yasindakiler biraz boyle.

Oooo daha gençmis eşimin annanesi 90 yaşında bel fıtığindan başka hiç bi hastalığı yok, Tüm gün dedikodu fitne fesatlık peşinde. Kaç Kere eşimin annesiyle dedikodumu yaparken yakaladım.

assos.

gökçeada
bozcaada

çanakkale :D

kendi aracınız ile gidecekseniz 5 saat ya da daha az sürer . Amasra diyorum . denizi süper .ince kum ve durgun deniz severseniz bayılırsınız.çok temiz ve sakin bir yer. meşhur salatası ve balıkçıları da var.bütün sahil şeridi otellerle dolu normal zamanda ucuz oluyor ve yer oluyor. bayramlarda bayağı doluydu geçen sene gidemedik.

bozcaada gerçekten şirin bir yerdi.
assos da düşünülebilir.

Cevaplar icin tesekkur ederim kamuda tum izinlerin iptal oldugunu ogrendik tatil yalan oldu:(

ben de acayip ümitsizim. iç savaşın ne zaman çıkacağını düşünmeye başladım

hayır, değişmedi. yıllardır aynı. herhangi bir fark yok.

benim değişmedi, zaten nefret ediyordum ülkeden ama sinirlerim biraz daha oynadı.
Mutluluk verici şekilde eşim biraz değişti, genelde benim gibi düşünse de yurtdışına yerleşmeye mırın kırın ediyordu, şimdi kendi araştırıyor.

hayatım bitti.

Mutsuzduk, ümidimiz azdı, travma üzerine travma yaşadığımız için zaten ülke hakkında iç açıcı düşüncelere ve hislere sahip değildik ancak cuma akşamını unutamıyorum. Sonrasında yaşananları unutamıyorum. Tek yatamıyorum mesela. Ölümden korkmuyorum ama o sesler, o patlamalar, silah sesleri. Doğu'da o çocuklar bu seslerle nasıl yaşamayı başarıyor diye soruyorum kendime. Beyin algılamadığı şeyi garipsiyor. Yanlışlıkla görmek durumunda kaldığım +18'lik görüntüleri silemiyorum aklımdan. Uzun zamandır panik bozukluk tedavimi sonlandırmıştık, artık anksiyete önleyici ilaçlar almıyordum, ruhen inanılmaz dengedeydim ancak cuma akşamı sonrası ruh halinden ziyade beyinde algılar değişti. Dilim çok uyuştu mesela iki günde. Sigara içtim. Ağlama nöbetlerim oldu. Konuşurken toparlayamıyorum mesela ifade etmek istediklerimi. Kopuk kopuk anlattığımı fark ettim. Dün akşam Kadıköy'de alalen tacize uğradım. Yardım çığlığıma kimse tepki vermedi. İnsan olarak nasıl bu kadar kaybettik sorusunu çözümleyemiyor beynim. Kalbim acıyor. Belki bu cevabımı sonrasında silerim. Şu an sadece paylaşmak istedim. Bilmiyorum bu toplumsal travmayı nasıl atlatırız. Zihinlerden o görüntüleri nasıl sileriz.

hemen hemen aynı durumlar.
ülkeyi belirledik şu an gitmek için nasıl bir yol izlenmeli diye düşünüyoruz.
mesele şu ki umudumuzu kaybettik.
pembe tablo çizenlerin bu ülkede kalarak o pembeliği yaşamalarında sakınca görmüyorum.
böyle bozuk bir düzen olamaz.
tarakkürek konuşan kimseye cevap verme hissi ve onların anlattıklarından rahatsız olma hissi artık kayboldu.
şimdi millet; he oralarda sizi bekliyordu diyecekler, ama son yıllarda çevremdeki insanlarda yurtdışına gidenlerin oranı ciddi sayılara geldi. on yıl sonra akrabalarım yurt dışında daha kalabalık olacak bu gidişle.
babam ve annem bile gitmeye hazır.
kimse de ne huzur ne yatırım/çalışma isteği ne de sağlıklı bir psikoloji kalmadı.
bu arada ailece eğitim düzeyi ve geliri iyi, yurtdışını özellikle avrupayı gezmiş görmüş insanlarız. gitmeyi herkes buruk bir şekilde istemekte.
ülkenin şu durumunda fakir olup mutlu olanları anlayamıyorum.

Korkuyorum. Onun dışında olayla ilgili yapılan yorumları okurken kendimi keseck kıvama geldim. Gezide kendimi çok yakın hissettiğim "aydın" kesimin akp'li "çomar" tayfayla beyinsizlikte yarışacak düzeyde olduğunu gördüm. Ülkeyi terk etmeme 2-3 sene var. Bu süre içinde iç savaş çıkmasından korkuyorum.

evimin önünden 3 gün boyunca tekbir getirip silah atarak sabahlara kadar korna çalan tipler tüm yaşam enerjimi sömürdü bitirdi. ek olarak umutsuzluk, korku, karamsarlık ve isteksizlik duyuyorum. bu ülkede gelecek planı yapmalık ortam yok, yurtdışına gitmek için çabalamak ise enerji, umut ve istek gerektiriyor.

Hep bir umudum vardı, kitabı kapatmayalım, hallolacak, düzelecek, güzel günler ileride diyebilecek bir şey bulabiliyordum. Bu iki gün o umut kırıntılarını aldı götürdü. Dipten gelen bir mutsuzluk dahası umutsuzluk içindeyim. Ne yapacağımı bilmiyorum.

keşke değişse, hayatımın değişime o kadar çok ihtiyacı var ki. öyle ki; değişimin nerden nasıl geleceğini bile önemseyesim olmuyor bazen. şaka bir yana bence darbeyi fazla abartıyorlar, biz sıradan insanlara pek bir şey olmaz. bir sosyoloji kitabında okumuştum en büyük dünya savaşlarında bile halkın hayatı rutin devam etmiş, yemiş, içmiş sevişmiş, üremişler. önceden bin türlü zorluklarla baş ederek işten eve evden işe gidiyorduk, yine öyle olacağız.

Benim kafam çok karıştı, hiç güvende hissetmiyorum kendimi.
Belki ben biraz abartıyorum ama ulan sen açıksın, vay bu kıyafet ne diye kuytu bi yere çekilip önce tecavüze uğrayıp sonra öldürüleceğim günler çok uzak değilmiş gibi geliyor.

Ankara'dayım, buradan ayrılmak istiyorum. Kendimi hiç güvende hissetmiyorum. Markete bile giderken tedirginim. Böyle yaşanmaz. Yaşadığım hayatı, yaşadığım yeri, işimi toptan sorgulamaya başladım. Yurt dışına asla gitmek istemeyen biriyim acaba mı demeye başladım.

Onun ötesinde bütün memleketin akıbeti ne olacak endişe içerisindeyim. Dev bir bilinmezlik ortamının içerisindeyiz. Çok korkunç her şey.

Yine de olan bitenden hemen sıyrılıp normal hayatına dönemeyen siz gibi insanların olduğunu görmek beni nedense sevindiriyor.

Şu işidçi tiplerden daha fazla korkmaya başladım. Bu ülkede iyi bir şeyler olabileceğine dair umutlarım tükendi. Daha kötüsünün geleceğini düşünüyorum, bunlar iyi günlerimiz.
Kısa etek giydiğimiz için, sevgilimizin elini tuttuğumuz için, alkol aldığımız için dövüleceğimiz günleri bekliyorum.
Şimdiye kadar 2 kere başka bir ülkede yaşama fırsatım oldu. Cesaret edemedim, buralardan kopamadım. Şimdi çok pişmanım.

bir gecede herşeyin değişebileceğini öğrendik. Cuma gece o uçak ve silah sesleri bomba sesleri çok fenaydı. suriyelilere her zaman karşı olan biriydim ama bir an düşündüm savaş çıksa ne yaparız ? suriye'de herkes dilenci değildi sonuçta işi gücü kariyeri parası eşyaları evi olan insanlardı.
savaş olsa benim işimin paramın eşyalarımın evimin ne kadar anlamsız olacağını düşündüm. neyse ki olmadı herkesin herşeyini kaybetme noktasına yaklaştığı bir gece geçirdik .tanıdığım herkes mutsuz ve bezgin bıkkın. tatil planları konuşmaları yok bugün işyerimde .kolay unutulmaz ve etkisi silinmez gibi geliyor bana .

nefretim ve tepkim bakiydi zaten de kafam çok karıştı. bu kitleye karşı dikbaşlılık yapabiliyordum, düşündüğümü söylüyordum ama artık söyleyemem galiba. askerin kafasını kesen beni keser bir kuytuya atar, nasılsa hiçbir şey olmuyor. adamların cinayet videosu var ya, ötesi yok yani.

bir kez daha akıllara (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek) geldi.

biz arkadaşlarım ile dışarıdaydık, darbeler konusunda bilgi sahibi olduğumuzdan saçma gelmişti ilk başta, kısa sürede biteceğini düşündük ama barbar sürüsünü hesaba bile katmamıştık. kolay kolay umudunu kaybeden bir insan değilim, güleçliğimden ödün vermeyeceğim de, ama başta da dediğim gibi sürekli akıllara gelen başıma gelecek galiba, ilk defa bir araştırmaya girdim, ecnebistanda yaşamayı bırak vatandaşı olmak için direkt, önümüzdeki bir kaç yıla aslıma döneceğim gibi duruyor.

kötü görüntülere bakmıyorum, genelde haber okumuyorum, sosyal medya hesabım yok, pervasız bir insan değilim, bu olanlar takmıyor hiç değilim, sadece bana etkilerini minimize ediyorum. (öneririm)

Artık umut olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de ne oluyorsa "iki ucu bokluk değnek" usulü oluyor her şartta bize kötü oluyor. Bundan sonra İslam Cumhuriyeti mi kurulur, bu şekilde devam ederiz ama yabancı ülkelerden boykot mu yeriz(yayınlanacak wikileaks belgeleri), insanlar daha da kutuplaşır ve iç savaş mı çıkar(Allah korusun) bilemiyorum. Yurtdışındaki arkadaşlarıma bakıyorum zaten pek politikayla ilgileri yok, şu an tek dertleri pokemon go ve kültür aktiviteleri vs vs. Biz çok saçma şeylerle hayatımızı mahvediyoruz/geçiriyoruz. Ha tüm bunlar olmasa bile sırf iş bulmak iş hayatı, aşk hayatı evlilik durumları falan yeterince zor onlarda bile çok geriden geliyoruz. İngiltere'de asgari ücretle çalışan bir baristonun alım gücü burada "başlangıç için iyi para ya" dediğin maaştan daha iyi belki de.

Zaten akademik kariyer gibi bir yola girdim, yurtdışını deneyebilirim ki geçen yıl ingiltere'de master yapıp döndüm. Ortam böyle olsaydı belki dönmemek için deli gibi uğraşırım. Orada da aile faktörü işin içine giriyor. Ailemi de yanımda götüremezsem yine aklım burada kalacak. Yavaş yavaş Suriyeli modunda giriyoruz hazır olun tek farkımız dil bilmemiz biraz daha eğitimli olmamız belki.

benim için değişen bir şey olmadı.

hayır değişmedi.

ülkeden %91 tiksiniyosam, artık %93 tiksiniyorum. ufak bi artış oldu yani sadece. ümidimi kaybedeli yıllar olduğu için artık öyle büyük yıkımlar yaşamıyorum, geyiğe vuruyorum hatta.

@buff +1 ben de giyimimden ötürü korkmaya başladım. kalkıp da bikiniyle çıkmıyorum halbuki sokağa. sırf başım açık diye ötekileştirileceğimi düşünüyorum. en çok ağrıma giden de hayatlarında hiçbir başarısı olmayan, bilimi bırak iki satır takvim yaprağı okumamış adamların kendilerini bir halt zannetmesi. bu insanlara baştakilerden daha çok kızıyorum. ama en büyük küfürleri bizi bu hale sokan, bu din bozuntusunu ortaya atan araplara ediyorum. benim de cumadan beri hayatımda çok şey değişti. artık kendi aileme bile tahammül edemediğimi fark ettim.

Evet bazı konulardaki düşüncelerim ve değer yargılarım değişti.

2002 yılından beri vicdani retçiyim, Türkiye'de o dönemde bunu deklare etmiş çok az sayıdaki kadınlardan biriyim,evliyim, anneyim, ateistim, analitik, seküler düşünce tarzına sahip ve başkalarının siyasi ve dini görüşlerine saygısı olan biriyim.

Çocuklarımı herhangi bir dinin öğretilerine göre yetiştirmiyorum, yarın öbür gün biri anne ben Budist oldum, bir diğeri ben gayim derse asla yadırgamam, hayatlarına müdahale etmeden, desteğimi ve sevgimi olabildiğince hissettiririm.

Gel gelelim ayın 15 inden beri bende nelerin değiştiğine, her tür siyasi düşünceden buna Akp liler de dahil olmak üsere pek çok arkadaşım ve eşim dostum vardı (dostum zannettiklerim) ama bu süreçte gördüm ki, ellerine fırsat geçtiğinde, ben benim gibileri bozuk para gibi harcayacak potansiyele sahipler.

Hepsini hayatımdan çıkardım. Eşimle birlikte bir takım radikal kararlar aldık ve iş yaptığımız Akp liler de dahil olmak üzere ve eş dost akraba tanıdık hepsiyle iletişimimizi kestik. Anladık ki bu karakterdeki insanlar, bizim yaşam tarzımıza tahammül ediyorlarmış sadece.

Ohhh be rahatladım.

hayır.
bugüne kadar nasıldılarsa cuma gününden sonra da aynı. bizim gibi düşünmeyen %52 değişmedi. bugüne kadar onlar nasıldıysa cuma akşamından beri de aynılar.
kendilerini bir yalana inandırıp doyasıya eğleniyorlar ve bize de hayatı zehir ediyorlar.

Bir de konuşasım, paylaşasım var :( Sanırım içimdekileri paylaşmak istiyorum ancak herkesin derdi başından aşkın. Omuzlarına yük bindireceğim diye de anlatamıyorum.

hayata bakış açım, hislerim olumsuz yönde etkilendi. pek olumlu biri olmamama rağmen hem de. aklımdan selalar, tekbirler çıkmıyor. bunları dinlerken bu adamlar istese beni kıtır kıtır keser dedim. buna hayatımda ilk defa inandım. inancı ne olursa olsun bugüne dek inandığım güvendiğim herkese karşı artık temkinliyim. artık akşamları sokağa çıkmam mümkün değil, canım ne isterse onu giyiyordum, artık giymem. ortalıkta fikrimi özgürce ifade edemem. bunlar değişti yani. daha doğrudüzgün bilgi yokken etrafta sokağa çıkın dedi tayyip, çıktılar abi. evlerine girin derse bir gün, girerler. kapımı kapayınca huzurum vardı, artık yok.

hayır. o duruma çok evvel gelmiştim. özel hayatım da iyi gitmediğinden devreleri o zaman yaktıydım. daha yanacak devre var da... hayatla "başladın, bitirdim" noktasında uzlaşınca çok şey olmuyor...


beni durumu yorumlayan insanlar ve yorumları bunalttı hep. kendimi asıl onlardan korumaya çalışıyorum

-falan filan olacak
- ahaha komplocu seni gıdıaa
(oluyor tıs yok)

bu durum x 1 milyon

bu ülke kontrol edilmeyen conjecture'lar diyarı. yüz kere yanlış konuşma hakkı var insanların. olacaklar -onlar her ne ise her karar aşamasında yeni patikalar açılıyor veya olasılıklar değişiyor- yine olacak ve bu gerçek -sonsuz yanlış yapma ve hiç dinlememe, umursamama hakkı- sabit olduğu için olacak.

o adamların zaten farkındaydım, anlıyor musun. mayınlar kaldırıldığından beri farkındaydım. etnikçi iyi polislerle bu kötü polisler o zamandan beri vardı, kuklalar hep vardı. hatta 11 eylülden sonra ismi değişeduran aynı terörist örgütlerin, besleme lejyonerlerin, berserkerların farkına varmamak için kör olmak gerekiyordu. bunları bırakalım gömme olduğu kanıtlanmış kanıtla uluorta ömür çürütüp insanları hasta ettiler cezaevlerinde. umursayan var mı? yok. o askerler 1980'dekiler ya, ondan o zaman umursamadı duyarlı millet. o kadar kolay mı? babamızın çiftliği mi? ulan, onu yapabilen bunu neden yapamasın a be kazkafa, ne engelliyor, orada adam ölmedi mi sanıyorsun? ya da o iki kesimin birbirinden farkı mı var sanıyorsun? dünyanın onca yerind ebunlar olurken masal mı sanıyordu insanlar? libya'da kaddafi'yi kazığa oturtanlar? onları da mı görmediniz? kadınların okuyabildiği falan şeriatla alakası olmayan ülkeye "arap baharı" ile neler oldu? havalı havalı herifler sniperlarına susturucu takarlerken pek yakışıklı, öldürüşleri çok estetik, bu mu fark? onlar bu bokları sıçıyorlar biz de o sıçtıklarının pembe olmasını mı bekliyoruz?

-anti abdci gafa sken komplocu seni.

ulan... ah ulan yemin ederim bıktım. eh dövünsün herkes, hepimiz ne halimiz varsa görelim.

Ben şunu düşünüyorum, evet %52 lik kesim değişmedi, evet perşembenin gelişi çarşambadan belliydi belki ama bu kesim artık şundan iyice emin oldu, biz ve bizim gibileri yarın öbür gün, bir mekanda alkol alırken görünce istediği gibi linç edebilecek bu zaten zındıktı, allahsızdı deyip kesip doğrayabilecek ve karısına kızına bunlar mürted, karısı kızı bize helaldir deyip tacavüz edebilecek o gümbürtüde bizler kim vurduya gideceğiz. Onlara hiç bir şey olamayacak.

Çok mu ütopik ta da distopik mi demeliyim?

Ben yurtdışındayım. Belki fark edenler olmuştur ama şu birkaç gündür daha önce hiç olmadığı kadar sık yazıyorum buraya. Yurtdışında olmak insanı epey etkiliyormuş, onu anladım. İçini dökmek istiyorsun, çevrendekiler haftasonu etkinliklere gitmiş, keyfine bakmış...vs. Acır bir ifadeyle "ne oluyor Türkiye'de" diye sorular geliyor, anlatıyorsun. E çok iyi anlayamıyorlar da ortamı tabii. Hayatlarının hiçbir döneminde Türkiye'deki ortama benzer bir ortamda bulunmamış insanlar bunlar. Bisiklet yolunun geliştirilmesine dair imza toplayan gönüllüler konuşuluyordu düne kadar. Ya da en fazla kira fiyatlarının gün geçtikçe artması gündem oluyor. Böyle bir ortamdasın ama senin içinde ciddi bir öfke var ve bu öfkeni boşaltamıyorsun. Ciddi bir problem bu benim için, daha önce yaşamamıştım. Yani şu anda yurtdışında yaşamamın tek avantajı güvende olmam, onun dışında psikolojik olarak çökmüş durumdayım. Tabii gidişatın varacağı noktayı iki sene önceden görüp bir sene boyunca ülkeden gitmek için çok çabaladım. Bu çabamın boşa olmadığını görmek de üzdü esasında. "Oh iyi ki zamanında gitmişim şu ülkeden" gibi bir tepki veremiyor insan, inan bana. Bundan sonraki süreçte de keşke diyorum tüm sevdiklerim Türkiye'yi terk edebilse. Ha ya da diyorum dönsem mi Türkiye'ye. Çünkü bu şartlarda yurtdışında yaşamanın da pek anlamı yok gibi geliyor bana. Gerçekten bilmiyorum. Yalnızlığı yaşam biçimi olarak görmüş bir insanım ben. Türk insanının Asya soğukluğunu bünyesine almış birisiyim. Ancak bu olanlardan sonra hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim kendimi. Tuhaf duygular.

Lütfen dikkatli olun. Karşı karşıya olduğunuz kitle mantıktan, anlayıştan ve insanlıktan nasibini almamış insanları barındırıyor. Şu kökten dinci, baş belası terör örgütünün bu darbe girişimini önleyen islamcılar sizi baş düşman olarak görüyor ve elbette ki sokağa alışmanın verdiği duyguyla sizin başınızı sık sık ağrıtacak.

beni pek etkilemedi açıkçası
bu kalabalığı biliyordum bunlar vardı hala varlar, biraz gaza geldiler ancak yavaş yavaş normal boktanlığa dönmeye başlar hayat.

öküz oturdu içime, 3 gündür çok huzursuzum. cuma günü öncesinde AKP yi istediğim şekilde eleştiriyordum, artık eleştiremem herhalde. Çünkü beni kıtır kıtır kesecek potansiyeli gördüm çok yakın çevremde, daha kötüsü onlarda kendilerini engelleyecek birşey olmadığını gördüler, bugün beni Tayyibe küfür etti bu diye linç etseler hiç bir yaptırımla karşılaşmazlar ve bunu da çok ii biliyorlar artık.

İş dışında şort-tişört-terlikle dolaşırım genelde, hem hava sıcak hem de çok rahatlık.
2 gündür hiç olmadığı şekilde bir sürü laf yedim şakayla karışık, üstelik erkeğim :(

Acayip tırsmış durumdayım ben.
Şu "karıları ganimetimizdir " düşüncesi, askere "kızın var mı" diyen polis, bebekliğini bildiğim akrabamın oğlunun facebook yazıları ( facebook arkadaşlarına ana avrat düz gitmesi, reis emretsin kardeşimi keserim demesi, edepsiz, saygısız lafları...), emniyetin "darbeci" ihbarı yapana prim vereceği söylentisi (gerçek mi bilmiyorum, gerçektir zannımca), silahlanmanın serbest bırakılacak olması...
Kendim için değil, kızlarım için endişeliyim. Bu adamların akılları fikirleri pipilerinde. Kafasının üzerinde helikopter uçuyor adamın ilk aklına gelen pilotun karısına hallenmek.

önleminizi alın notu:
emniyetin darbeci ihbarı için prim şeysi doğruysa kötüye kullanımları olacaktır. 80'de aynı şeyi yapıldı, komşusuna kızan, işyerindeki arkadaşını devre dışı bırakmak isteyen, tarlasında gözü olan vs " bu koministir" diye ihbar etti, adamlar içerde bişey kanıtlayamadı. zira içersi çok kalabalıktı kimsenin de gerçekleri araştırma gibi bi niyeti yoktu, ne kadar çok suçlu o kadar başarı...

paran varsa her yer cennet. yoksa her yer cehennem. izmir istanbul çok farketmiyor. istanbulun küçüğü işte.

hele ki çocuk yapma fikriniz varsa, düşünmeyin taşının :') izmirden istanbula alışmak zor da, istanbuldan izmire alışmakta hiiç sıkıntı yaşamazsınız. tek eksiği var, sosyal etkinlik, konser vs. ona da değer.

@kelepir bir yeri cennet edecek para yok. normal maaş + ofis geliri ve az biraz da birikmiş var.

@freya bizim pek etkinlik kafamız yok ya. malız biraz bu konularda.

Ben sırf istanbul'daki trafikten, kalabalıktan kurtulmak için yine giderim izmir'e. Ayrıca canın mi sıkıldı? Atla arabaya, otobüse; haftasonu pansiyon kirala denize git. Istanbul'u mu özledin? Al bileti uygun saat ve güne git, gez gel.

Her şekilde izmir derim ben.

Ben izmir'den istanbul'a yeni gelmiş biri olarak şöyle söyleyeyim, buradaki arkadaş çevrem ve aldığım maaşı izmir'de bulsaydım kesinlikle gelmezdim. İstanbul benim için sosyal ve maddi açıdan daha iyi olduğu için geldim.

Sıcak faktörünü gözardı etmeyin.

kesinlikle izmir, istanbul'dan kaçmak için yer arıyor herkes. istanbulluyum doğma büyüme ama çalışan için bu kadar yıpratıcı bir şehir bilmiyorum. izmir'den gelen her arkadaşım geri dönmek istediğini ama iş olmadığı için dönemediklerini söylüyor.

İzmir metro bile olmayan bir köy (metro yer altından gider, hızlı gider). Ama sosyal tip değilsen fark etmez hatta İzmir daha iyi, nasılsa evden çıkmıyormuşsunuz.

her türlü İzmir hocam. Burası candır. Ulaşım olarak en fazla 1 saat yolda zamanın gider. Ben evden çıkıp işe metroyla 15 dakikada geliyorum. Sessiz sakin muhitlerimiz var oralardan tavsiyelerde bulunuruz.

izmirde buyuyup istanbula univ. icin gelip kalmis biri olarak; Izmir guzel ya. isin varsa yani. izmirle ilgili sonradan gelenlerin en sinir oldugu sey Izmir rahatligi, hallederiz yeeaa'cilik. o cok rahatsiz etmezse yasanir.

biraz gevşeklik var evet, onun haricinde ulaşım sıkıntı değil heryere bağlantısı olan izban ağı var. çok sessiz sakin güzel yerler var. her türlü izmir.

Tabii ki İzmir. Böyle bir fırsatıniz varsa değerlendirin derim. İzmir in ' güzelliklerinden' bahsetmeye bile lüzum yok. İstanbul' un stresi, her anlamda risk altında oluşu, kalabalığı vsvs bir ton negatif şey sayabiliriz.

Nasıl bir huzurdan bahsediyorsunuz?

Çamlıca'nın neresi? Aynı huzuru izmirde bulabilmeniz için semtleri iyi araştırmanız gerekiyor. Buradaki arkadaşlar da Çamlıca ve İzmirdeki semtlerini karşılaştırarak tavsiyede bulunmalı.

İstanbulda köprü geçmiyorsanız dramatik bir trafik olmuyor genelde, hatta belki de çok yakınsınız iş yerinize. İzmirde çamlıca ortamını yakaladığınız yerle, çalıştığınız yerin mesafesi önemli.

Yaz aylarındaki sıcağı da göz önünde bulundurun. Verdiğiniz bilgiler çok kısıtlı, şehir değiştirme için bir sürü kriter olabilir.

Son olarak keşke bu araştırmayı tercihlerden önce yapsaydınız, şimdi bir insanın hayallerini karartmaktan bahsediyorsunuz. Yazık oluyor böyle.

istanbul'a ozellikle baglayan bir sey yoksa kesinlikle izmir.

izmir çok sıkıcı geliyor bana. bunda biz izmirliyiz diye hava atan izmirlilerin payı çok fazla. şişirilmiş bir balon, içi boş yani.
hem zaten otobüsle uçakla gideceksek bi yerlere mardin'de kars'ta çalışalım. oradan da uçak var nasılsa istanbula. teallam

bu arada çamlıcada çalışacaksa anadolu yakasında oturursanız gayet de güzel olur. karşıyla işiniz de olmaz. istanbulun en mis yeri anadolu yakası bence.

E tabii biz genel olarak istanbul'da kanatlarımizi takarak seyahat ettiğimiz için otobüs, uçak kullanmak abes geliyor.

Benim anlatmaya çalıştığım şey istanbul'un çok uzak olmamasıydi. Ozlenirse ucakla 15 saat yol gitmeye gerek yok. Ayrıca izmir de kars olmadığı için, plajlara, doğal güzelliklere yakın sayıldığı için, istanbul'un gerekdiz kalabaligindan uzak, sakin ve büyükşehir statüsünde olduğu için gayet tercih edebilebilir.

Öncelikle şunu şöylemek isterim; İzmirde doğup büyüdüm ve üniversiteden mezun olana kadar izmirdeydim, 22 yaşıma kadar, sonrasında da 7 yıldır İstanbulda çalışıyorum.

Soruna gelince; bu tercih kişiden kişiye oldukça değişir, kişiye bağlıdır, bence izmirin en büyük avantajları;
-İstanbul'a kıyasla daha az kalabalık,
-Trafikte vakit geçirme süren daha az,
-İstanbul'a kıyasla çok abartılı olmasa da daha uygun fiyatlarla yaşarsın, bunu kiralık evde hissetmen daha kolay,
-Oturduğun semte göre değişmekle birlikte genel itibariyle daha güvenilir,
-İnsanlarla iletişime geçmekte sorun yaşamazsın, insanları gayet rahattır,
-Yaz aylarında her haftasonu sana bir deniz tatili olarak gelebilir, tatil ihtiyacı muhtemelen hissetmezsin, bilimum tatil yerlerine yakın,
-Doğa sever bir insansan yine lokasyon nedeniyle birçok alternatife sahipsin

Bence İstanbul'un avantajı;
-Herşey burada, aklına gelebilecek herşey, sportif, kültürel vb. tüm organizasyonlar burada,
-Yurtdışına vs gideceksen yolun bir kere İstanbul'dan geçer..

Sanırım İzmir'e gitmeniz mantıklı olur, bu da şahsi düşüncem, mutsuz olacağınızı hiç zannetmiyorum.

ben de izmirliyim 16 yıldır istanbul'da yaşıyorum . ailem izmir'de olduğundan sürekli gidip geliyorum. bence istanbul'dan izmir'e gitmenin hiçbir eksisi olmayacaktır . hatta dönmek istemezsiniz . benim köyüm diye demiyorum arkadaşlarımdan gören aşık oluyor izmirime .

Hangi bocek olduguna bagli olarak, evet :/

Ucan bocekleri sevmiyorum. Ve kabuklulari.
Kabuklu ve ucan seyler korkunc bence.

örümcek, akrep vs bunlardan pek korkmuyorum ama uçanlar (kelebek de dahil olmak üzere) ve karafatma benzeri olanları beni en çok korkutan canlılar olabilir. otobüste küfrederek kaçmışlığım, insanları ezerek mekanı terk edişim, bina içinde görünce eve girmeyip öldürebilecek birini beklemişliğim çok.

doktorla konuşmuştum zamanında olur öyle yae ayarında bir cevap vermişti.

Gece gece açılacak konu mu bu :(

korkmak denir mi bilmiyorum ancak huzurumu kaçırdığı bir gerçek. eskiden biraz seksist bir yaklaşımla ''yau erkeğim o kadar korkmamam lazım'' derdim ama artık bunu kabullendim.

görünce irkilerim, mümkünse elleşmem. atmam gerekirse bilimum kürek ve benzeri alet edavatı kullanmayı tercih ederim. yapabileceğim bir şey, herkesin kendince uzak durduğu bir şey var. yablış bildiğin günah çıkardım :D

bu arada üzgünüm ama o dediğin böceklere ilaç pek işlemez :/ radyasyonda hayatta kalan, kafasız bilmemnekaç hafta yaşayan canlılar. o tabletlere hiç güvenmem ben. bir de bunlarla ilgili hiç everimleşmedikleri filan söyleniyor. düşün artık nasıl bir gerekmediyse yeni şartlara uyum, herifler evrilmemişler :D en etkili çözüm sert bir cisim ancak ölünce çıkan ses uzun süre kulağımdan gitmez. mümkün mertebe öldürmeden uzaklaştırmaya gayret ederim.

bu arada ben de sıralamamı vereyim;

bu bahsettiğin canlılar özellikle uçanları en başta geliyor.
sonra örümcekler irkilmeme sebep olur.
bunların ardından diğerleri gelir ancak şöyle bir şey var; zararlı, zehirli olmadıkça böcekleri öldürmemeye gayret ederim. öldürme işlemini de eğer evimin içindeyse yaparım (özel mülküyetin ihlali :P ). yoksa yolda akrep görsem öldürme gayretinde bulunmam

evimin içinde gördüğüm zararlılar yakalayıp dışarı atamayacağım özellikteyse öldürürüm. öbür türlü atabiliyorsam ya da zehirli değilse münkün oldukça öldürmeden atmaya çalışırım.

bu arada gözden kaybolmasına izin verme, çabuk yumurtlayıp ürüyorlar. ya evden çıkmasına neden ol ya da öldür.

@sutlu nescafe

üzgünüm ama gece gece gördüm :/

@air

öldürmek ya da evden atmak olasılık dahilinde değil, olasılık dahilinde olsa bile onları yapabilecek kişi ben değilim.

@j r r tolkien hayrani

kendi hareket alanımı kısıtladım :(

eskiden öyleydim. sonra abi hayvan benden korkuyordur asıl, dedim. sonra biraz da tiksindiğimi fark ettim. korkuyu yendim de bazı böceklere duyduğum tiksintiyi yenemedim. sonra bu ikisinin evrimsel olarak bize gerekli önyargılar hatta önbilgiler olduğunu kavrayınca makul bir seviyeye gelene kadar biraz aktif çaba gösterdim.

böcekleri sevmeye arılardan başladım, tavsiye ederim. o sarı siyah göbekleri, çalışkanlıkları vs ile çok şirin hayvanlar. sınıfta kalemkutuma konduydu. aldım kalem kutuyu, pencereden hafifçe silkeledim arı kardeşimizi. bız bız diye gitti o da. daha sonra kahvaltımıza gelen arılar için tabak kenarlarına peynir kırıntıları koymaya kadar vardırdım olayı.

sonra eve dadanan wasp türü olan sarıcalar geldi. ya bunların uzun bacakları falan... tırsıyordum, bir de böyle kıçı başı belli değil, bir topu ortasından sıkmışsın gibiydi. aa dedim ne ince belli.sonra sarhoş gibi uçtuklarını düşündüm, çünkü bazen öyle görünüyorlar (kaldıramıyom kolları) anne sarıca çocuklarına bizim perde üzerinde kibrit kutusu gibi koza örmüştü. nasıl uğraşıyor bütün gün görsen, saygı duyuyorsun.

osuruk böceklerine hep sempatim vardı, uğur böceklerine olduğu gibi. sanki yaprağı koymuş kafasının üstüne uçuyor. bir de hep ışık etrafında bitap düşüyor zavallım. biraz acıtır ısırdığında.

böyle tipli böceklere ısındım. eh ırkçılık yapmış oldum. ama rahatsızlık azaldı.

sonra uzun atlama çılgını toprak örümcekleri. onları ev dışına kovalarım. kedilerimin getirdikleri çekirgelerden yaşar halde olanları alır elimle doğaya salarım falan derken iş ilerledi. yusufçuktan da korkardım çocukken, şimdi pek bir narin pek bir şirin geliyor.

kalorifer böcekleri, hamam böcekleri(hamama git arkadaş, neme git, habitasyonumu işgal etme di mi) vs şeylere alışamadım. bunlara gelince gerekirse maalesef katliam yapıyorum, yoksa dediğin gibi rahatsız moddan çıkamayacağım çünkü. bahçeden çeşitli şeyler geliyor. bu tarz şeyler geldiğinde ya selpakla alıp bayağı uzağa fırlatıyorum, ya tuvalete falan gidiyorlar. terliği çıkardım hayatımdan o açıdan. uçanları gazeteyle dışarı şutluyorum çoğumuz gibi.

uzun oldu devilred. demem o ki bunların tipine, huylarına falan bakınca tiksintiyi garantileyemeyeceğim de korku gidiyor. bilinmeyen korkusu yine yani o. bir de kafanda rol giydirmeyi dene bence. mesela şişko olduğu için yavaş uçan gözlüklü bir arı düşün ne bileyim :) valla oluyor bak.


not: bir bardak veya kova alıp üzerine koyuverebilirsin ilk gördüğünde.sonra alttan hafif kaldırarak bloknot kağıdı falan geçirip bardağı kaldırarak dışarı şutlamaca. kocamansa hamile bir dişi olabilir o, onu şutlaman elzem. her şeyin bir ilki vardır. evet sen kocamansın. kendini attack of the titans'daki taytınlar gibi düşünür müsün, zavallının duygularını düşün sonra :)

Şu an uyanık olma sebebim. 10 dakika önce hangi nedenle uyandım bilmiyorum, gözlerimi açar açmaz duvarda kafam kadar hamamböceğiyle karşılaştım. Şu an mutfakta sabah olmasını bekliyorum. Huylandığımdan kaşınmam da cabası

hareketleri öngörülemez olanlardan korkuyorum diyemem de çekiniyorum. birkaç ay önce eve girmiş bir tane, şu çok hızlı yürüyen, halı saçakları gibi olan büyük kahverengi olanlardandı. hayvanı yakalayamadım, o küçücük şey nasıl benden hızlı hareket edebilir ya? :((

karafatma, uğurböceği, çekirge ve kelebeklerle sorunum yok (ehe, elime alırım) ama örümcekler için aynı şeyi diyemem. ağları var, sallanıyorlar filan, öngörülemez hayvanlar. bunların da ince bacaklıları için geçerli sadece, yoksa minicik siyah olanlarla da sorunum yok.

arkadaşlar, yoldaşlar! inanmayın! godoşu beklerken böceksel emperyalist kapitalist düzenin bize oyunu, o bir ajan sadfgh anlattıklarını okurken ben bile ''harbiden yaa'' dedim bir an ama sonra büyük oyunu gördüm :D

bak aklıma geldi, eskiden ben uğur büceklerini severdim ladybug'lar :D ama tersini çevirdim bir baktım, o da ne! hiç de üstten göründükleri gibi narin bir lady değiller. bir de geçen gün elime konup pisledi bir tanesi asdfgasd o gün sınırı geçtikleri gündü

karınca hariç hiçbirine dokunamam, karıncaların da büyüklerine dokunamam. uğru böceği, kelebeği eksik kalsın :/

birkaç gün önce kelebek yüzünden elimdeki kahveyi masaya döktüm, allahtan zarar görebilecek bir şeye gelmedi kahve. lisedeyken üstüme üstüme gelen kara sinek sebebiyle çığlığı basıverdiğim için alay konusu olmuştum. daha gider bu hikayeler...

Korku kısmını bilmiyorum ancak tabletin herhangi bir böceğe etki ettiğini görmedim şimdiye kadar.

Raid'in ucunda çubuk olan, sıkınca köpük çıkartan çeşidi işe yarıyor. Köşelere, Duvar diplerine, kapı eşiklerine , kısaca yürüdükleri yere sıkınca etkili oluyor.

Korkuyorum. Çok korkuyorum. Hamam böceğinden özellikle ölesiye korkuyorum.

Yaklaşık bir ay önce iki tanesini aynı anda görmem ve ağlamaklı olmamla savaş başlattım. Raid'in kırmızı, köpük olanından aldım. Böceklerin geçebileceği her yere sıktım. Ondan sonra ölülerini toplamaya başladım. Bir de o tabletlerle takviye ettim. Bir hafta kadar her gün hareketsiz duran böcek topladım. En son birkaç hafta önce iki tane gördüm yine hareketsiz halde. O zamandan beri görmüyorum. Yani demem o ki ya o Raid'in köpüklüsünden ya da daha ağır bir ilaç kullanmak istiyorsan K-othrine al.

o saatte cam açıktı ve gayri ihtiyari kafamı çevirip baktım böcek vs var mı diye. uçanlardan korkuyorum. arı vb. böceklerden favorim. gelip beni bulurlar niyeyse.

hepsinden ayrı ayrı korkarım, sineğinden karafatmasına kadar.

çığlık atarım , böcek gördüğüm gün akşama kadar kendime gelemem.eski işyerimde iş arkadaşım bana göya şaka yapmak için oyuncak hamamböceği almış gelmiş telefonu uzatırken elime koyuverdi. bağırmaktan boğazım patlayacaktı iş yeri bir iş merkezinin 9. katındaydı bütün güvenlik görevlileri bizim kata koştu ofisten kaçıp aynı şekilde bağırarak koşmaya devam ettiğim için alt katlar da bizim kata doluştu. kendime hakim olamıyorum sadece bağırıp kaçıyorum bir böceği öldürebilmişliğim yoktur şimdiye kadar.evi her yıl ilaçlarım bütün camlarda sineklik var ve apartumanı da ilaçlarım arada.benden uzak olmalarına dikkat ediyorum başka bir şey yapamıyorum .

Ben çok korkarım. Geçen yıl evi onlara bırakıp ben arkadaşımda kalıyordum. Sonra ilaçlandı, bir şey çıkmadı. Bu yıl görmedim apartman iki kere dairem bir kere ilaçlandı. İkinci ilaçlamayı yaptırmadım, içim içimi yiyor.

Arkadaşım patatesli zehirli bir şeyler yapmış bir daha gelmemiş. İstersen tarihi ayrıntılı bulup yazarım.

Ölümüne korkuyorum!
Karşıma aslan çıksın, ayı çıksın o kadar paniklemem ama bu uçan şeyleri kontrol edemediğim için, ne yapacağını asla kestiremiceğim için deli gibi korkuyorum.

Geçen gün yemek yerken masaya geldi, son çığlık masayı terkettim, arkamdan ayranlar sular dökülmüş ama ışık hızıyla kaçtığım için farketmedim tabi.
Evin bi odasına arı girse o oda iptal, çıkar kapıyı üstünden kilitlerim.

bazı böceklere karşı korkuyla tiksinti arası hisler besliyorum. görsem yolumu değiştiririm, elimde olsa alayını gaz odasına tıkarım. türcülükse dibine kadar icabında :(

misal godoşu beklerken'in yazdıklarını okudum. bol bahçeli, doğanın içinde bir yerde yaşarken ben de aynen onun dediği gibi yapıyordum. örümceklerden hiç korkmuyordum mesela, normalde ürkmeme rağmen. kafamın tepesinde zıplangoç tiplerinden takılırken şapşal yolunu kaybetti herhalde diye düşünüp gülümsüyordum. ulan uyanmışsın, suratından yirmi santim yüksekte bi' tanesi sallanıyo. normal şartlar altında aklımı kaçırmam lazım. yandan sıyrılarak kalkıp bardakla kağıtla alıp bahçeye bırakıyordum.

şehir böceklerini hiç sevmiyorum, korkuyorum ve tiksiniyorum. karafatma mesela. ya senin varoluş amacını karadelikler yutsun, piç. her yerden çıkıyorsun. etrafı sardın mı yok olmak bilmiyorsun. kafanı koparsak 9 gün yaşarsın, radyasyon atsak kafası sonradan geliyo filan dersin herhalde. yavşak. biraz ağzımı bozdum özür dilerim. uçanı da var. allahım. suratıma doğru uçsa herhalde altıma mecazi anlamda değil, gerçekten, sıçarım. sineklerden de ölümüne tiksiniyorum, sanki az evvel vıcık vıcık, mikrop dolu bir boktan kalkmış da benim perdeme, masama, bacağıma konuyor gibi hissediyorum. içinde sinek gördüğüm hiçbir müesseseye girmem, piknik yaptık diyelim, sinek musallat oldu, geçmiş olsun. ben masadaki hiçbi' şeyi yemem. evime yanlışlıkla sinek girince üç gün bunalıma giriyorum, her şeye ıslak mendille dokunuyorum.

bu kadar hunharca tiksiniyor olsam da hiçbir canlıyı direkt yollarla öldürmem, kapı pencere pervazlarına böcek kovucu köpük sıkıyoruz her ihtimale karşın, camlarda sineklik ezelden var. sinek bir şekilde girerse biz de başka şekilde çıkarıyoruz. çıkaramadığımız oluyor, o zaman da evde kediler var, onlar hallediyor ama beş gün ağızdan öbüşmüyoruz.

kedi seviyorsan evine alsana, ben hiçbi' kedili evde böceğe rastlamadım henüz. kedisiz arkadaşlarımın evlerine giderken yüz kere düşünüyorum :)

Bazılarından sadece tiksiniyorum, bazılarından hem korkup hem tiksiniyorum. Bir de korkup korkmamam yanımdaki kişiye ve yalnız olmama göre değişiyor. Yanımda benden çok korkan biri varsa korkmayabiliyorum, yanımda benden az korkan biri varsa korkabiliyorum. Yalnızken bazen korkuyorum, bazen korkamıyorum, bazen tiksiniyorum, bazen öğürüyorum.

Sabahları abimle hemen hemen aynı saatte kalkıyoruz işe gitmek için. Geçen gün hazırlanırken 'aycho çabuk gel! Çabuk!' diye bir ses duydum ama nasıl canhıraş, çaresiz ve kötü durumda olduğu belli bir ses. Kahvaltı hazırlıyordu 'Eyvah, kendini kesti ya da bıçakladı galiba uyku sersemi' diye aklımdan geçti. Çok korktum, elimde de telefon vardı. Her an ambulansı arayacak şekilde mutfağa girdim. Abimi mutfağın köşesine büyük bir böcek tarafından mutfağın kıstırılmış olarak buldum. Sakince böceği bir kağıda aldım ve balkondan aşağı salladım. Ama benzer büyüklükteki bir böcek için geçen sene koşarak odadan uzaklaşmıştım.

Ofiste bir arkadaşım var, geçen sene odaya böcek girmişti. Öylece duruyordu. Ben korkudan kaçtım, o böceği aldı attı. Bu sene onun odasına giren uçan bir böcekten o bizim odaya kaçtı. Elimde bir tomar kağıtla ben böceği kovdum.

Benim derdim daha çok tiksinti. Büyük böcekleri ve tırıl tırıl hızlı hareket etmeyenleri alabiliyorum da, daha hızlı mobil olan böceklerden korkuyorum. Üstüme çıkacakmış gibi geliyor. Bir de bizim evde bu mevsimde çıkan Temmuz'da biten küçük böcekler var. Onları öldüremiyorum, çünkü ezip de cıvığı çıkınca iğrenip kusuyorum. Onlar kağıda alınıp aşağı da atılmıyor. Onları şarjlı el süpürgesine çekiyorum ama çok fena içim kalkıyor. Mesela abim de onlardan korkmuyor ve iğrenmiyor ama benim çok fena midem bulanıyor.

Bir kere fırının arkasından çıkan bir böcek görmüştük. Abimle çekip arkaya bakalım dedim. Açtık ve şu tepkiyi verdik: Kapa, geri kapa, çabuk kapa, it, it, it! Ertesi gün eve ilaçlama servisi geldi zaten.

Bu arada, geçen sene doğa ile iç içe ve böceklerin dibinde zaman geçirmek zorunda kalmış biri olarak, ağır böcek yemlerini öneriririm. Çoook işe yarıyorlar. Bauhaus gibi yapı marketlerde var onlardan.

Daha geçen hafta mangalda karides yedim. Korkmuyorum yani o da böcek bir kardeşimiz. Kımıl kımıl şerefsiz.

araknidlere ve çıyanlara karşı kaçınma refleksi gösteririm tabii ama diğer böceklerle ilkokuldan beri içli dışlıyım. otopsi yapmışlığım, beslemişliğim, koleksiyon yapmışlığım falan çoktur.

@evde liyakat kalmamis aynen bende de kedi var ,gerçi kedim çok korkak ve tembel ama duyduğuma göre kedi olan evde böcek örümcek vs olmuyormuş.

Kucuklugumden beri korkmam. Hemen hepsine dokunabilirim. Kocaman devasa bir orumcek falansa dokunamam ama gorunce de korkmam.

bazısından korkarım
bazısından korkmam

birde kamp falan kalacaksam tedirgin olurum aşırı böcek popülasyonundan

Etamin işle.

bisiklete bin.

birşeyler boyamayı severim ben mesela .güven sanat merkezi gibi yerlerde boyalar da boyanacak şeyler de tonla var. seç al boya en güzel hobi.

boyama mantıklı olabilir.

spor ve benzeri faaliyetleri kastetmemiştim.

harika!

çok güzel ama biraz hareketli mi?

zaten beni düşündüren dans temposunu uydurabilir miyiz kısmı. çok slow bişey istemiyoruz bu arada.

yeğenim yeni evlendi beyaz ın eşlik ettiği bağdat şarkısında dans ettiler çok tatlı oldu. ben çok net bilmiyorum şarkıyı ama güzel uydu . tavsiye ederim .

çokzel! siz de yavaş yavaş değil biraz hareketli sempatik dans edersiniz ya, ne olucak.

edit: bu arada ilk dans bayağı hoplaya zıplaya gibi, el ele, döndürgeçli filan olsa daha tatlı olmaz mı zaten? siz de böyle kutlama yapar gibi dans edin neşeli neşeli. bu şarkı olsa dans temposunu uydurabilir miyiz diye hiç düşünmeyin :)

Güzelmiş ama evet hareketli, önce bir deneyin:)

Ben şunu da seviyorum: www.youtube.com

Biz farklı bir dans yapmaya karar verdik, yoksa ben bunu düşünücektim:)

5 saniye dinleyip kapattım.

çok hoş bence.

benim fikrime göre sözlerinin anlamlı olması çok mühim ilk dans şarkısının. bizimkini çok düşünmüştük, düet şeklindeydi, ezberlemeye falan uğraşmıştık biz de söyleyelim o esnada diye. o heyecanla biraz karıştırsam da fena olmamıştı :)

casinolarda kur daha yüksek oluyor . bende döviz varsa asla dışarıda bozdurmam casinoda bozdur derim. hele havaalanları çok vicdansızlar kurlarda

havaalanı da otel de karaborsa fiyat yapacaktır. döviz olarak oyna kazanırsan paranı döviz olarak al.

tl olarak da oynayabiliyorsun

22 derece gösteriyor wikipedia da güney taraf icin. güneyle kuzey arasinda cok da fark olmaz. rahat girilir ama hava yavastan da rüzgarli olmaya baslar.

Her ay kıbrıs'a giden biri olarak bence girilmez.kasım serin olur denize girilecek kadar sıcak olmaz

Ben Magosa'da bir kaç kez yaptım bunu. Oluyor.

3 Kasım tarihinde girmiştim.

10-15'inden sonra girilmez ama bence. Hoş bizim komşu Aralık-Ocak ayında akdenizde giriyor o ayrı konu. Ben normal bünyeden bahsediyorum.

antalya da girdiysem kıbrısda hayli hayli.
29 ekim de girmişliğim vardır gayet güzel di.

1 Ocak sabahı denize girdim ben :) soğuktu evet ama ölümcül değildi. Kasım da hayli hayli girilir.

Bu arada usumeden rahatlikla girebilmekten bahsediyorum.

@stavro sen bakma onlara üşürsün giremezsin.
eylül desen hemen ok derim süper oluyor kıbrıs hadi ekim de olabilir ama kasım ıı ıhhh

tanınmadığı için kktc'den başvuru yapma şansın olduğunu sanmıyorum. zaten t.c. vatandaşı isen türkiye'den başvurmak zorundasın. yunanistan kolay verir ama kıbrıs ile ilişkin olduğu için onu mecbur ele ya da ikinci pasaporta başvurabilirsin. onun dışında italya kolay veriyor. önceki vizelerin süreci kolaylaştırır mutlaka, aynı ülkeden alırsan da vizeyi daha uzun süreli verirler..

kktc'de konsolosluk yoktur başvuramazsın.
yunanistan'a başvurma. italyaya başvur derim. ankara'ya gelmen gerekebilir. vfs global denen kan emicilere sorabilirsin.

Italya +1

ispanya

1- kktc'de alman konsolosluğu var, başvuru yapılabiliyor. daha doğrusu güneydeki konsolosluğun ofisi var ama 4 haftada veriyorlar vizeyi.

2- şimdi gidip idata denen kan emicilere sordum, gitmem gerekti çünkü yardım hatlarını ne zaman arasam yarım saatten uzun süre beklememe rağmen cevap vermiyorlar. kktc'den bşvurmam gerektiğini söylediler.

3- portekiz'de oturma iznim vardı, sanıyorum turist vizesini de daha kolay veriyorlar, yakın zamanda almış olan var mı?

Bir soru daha. Diyelim Portekiz'den başvurdum, Almanya'dan dönüş bileti almış olsam, Almanya'ya seyahat planımı göstersem vize vermezlik ederler mi?

portekiz için macaristan konsolosluğundan vize alabilirsin , ben birkaç defa aldım hiç sıkıntı yaratmadılar.

Ahahaha bana gönder birkaçını bastırıp eve poster niyetine asalimmm :) facebookta, instagramda birer tane paylaş ama tüm sayfayi doldurma. Bizde bu stilde birkaç tane anne var; kusacagiz yakında.

Oğlan da maşallah, kaka yaparken bile guzel gözükecek bebe maşallah. rica ediciim kararın yayın yönünde olsun, milletin gözü bebek görsün :)

Paylaş yahu nolacak? 102 tane değil de 5-10 tane seç koy işte. Sürekli yaptığın bi şey değilse sorun yok.

Bizi niye çağırmadın doğum gününe :/

Dogum gunu kutlu olsun birlikte nice seneler gecir evlatcagizinla. Icinden gelmis, paylas gitsin ama oyle 6384683 tane atma bence.

Yaa bi dikka sizin yavrunuz mu oldu? Eğer öyle bişeyse çok tebrikler :))) kesinlikle ekleyin, tagleyin! :) altına yazılanlar çok geleneksel klişe şeyler yerine gerçek bir "yeni nesil anne" tarzında olursa tadından yenmez :)

NAZAR ISSUES!!

benim öyle bebem olacak çuvala koyar öyle gezdiririm. KOYMA.

;_;

@shotgun zaten pazar gunu bi sekilde kafasini koltugun ALTINDAKI metale carpti simdi tek gozu mor geziyor :p

bu duyuruyu açarak tatmin etmiş oldun o yeni nesil anneyi, daha fazla şeetme bence.

serseri ya..

kendine gel sakın resim falan koyma sağa sola. ;_;

Koy gitsin,millet erkek gorsun,pipili fotosu varsa onu da koy altinada qusel qizlar eqlesin yaz.

Bir tane seçip koyarsan kimseyi baymazsın, hatta bak bu benim yavrum demek yerine birlikte bir fotoğrafınız varsa güzel olur :)

ya yap nolcak kaç kere gelicen dünyaya.

Yapma ya. Bilmiyorum cocuk sahibi degilim, olunca belki ben de massallahli fotograf koymak isterim, yüksekten atmayayim simdi ama su anki kafamla cocukların/bebeklerin resimlerinin sosyal medyada paylasilmasina karsiyim. Onun söz söyleme hakkı yok ki, istemeyecek belki?
Binbir türlü manyak var bir de etrafimizda. Herkes sizin baktiginiz gozle bakmaz nazarından tut kıskananına sapıgina binbir turlu insan var. Belki de bu kadar manyak manyak haberlerin icinde ben paranoyakca dusunuyorumdur.

Paylaş, bıkan olursa paylaşımlarını engelleyip gizliyor zaten. Arada timelineda temizlik yapıp rahat ediyorum, hormonal durumları tavan yapmış anne paylaşımları da gizlediğim oldu, on yıldır düğün fotosu paylaşan hevesli gelin de.

azcık eklesene görelim :)

Koy canım, çocuk fotoğrafı koymanın bir sıkıntısı yok ki! Ama üç milyon tane olunca fenalık basabiliyor. Hatta bence altına bu hissettiklerini de yazarak koy :)

yapıştır. bi tane de buraya gönder de yağuşuklu görelim :)

Alin gencolar

hizliresim.com

Aksama album yapcam valla gaza geldim :p

Masallahi unutmuyoruz ;) (aminli emoticon)

bu ne tatlılık ya. maşallah.

p.s. sosyal medya bunun için var; rahat ol bacım afedersin.

oh oh maşallah:D büyümüş mü ya bu şeker?:)
birkaç tane koy gitsin:)

Öncelikle ALLAH Bağışlasın.Analı-Babalı sağlıklı, huzurlu bir hayatı olsun. Başarıyı kendisi elde edecektir.41 kere maşallah.

Benim fikrim ; bir şey olmaz.paylaşabilirsiniz.
Bursa'da çocuklarının yüzlerini gizleyip ,resim çeken bir ailemizin küçük çocukları çok kötü bir şekilde hayatını kaybettiğini dün akşam haberlerde gördüm. :( her anı yaşamak daha güzelidir fotoğraflarla ölümsüzleşir.. :( kahretti akşam haberleri.

çok şeker maşallah , böyle fotolar paylaşılmazsa yazık olur .ben hep şöyle düşünürüm facebook ve instagram da arkadaşlarım ailem sevdiğim kişiler var ve gönderilerim herkese açık değil sadece onlar görüyor ne problem olur ki sevdiğim kişiler sonuçta.çocuklar çabuk büyüyorlar ,bu şirin zamanları geçiyor kocaman insan oluyorlar .içindeki yeni nesil anneyi sal gitsin istediğini yap derim .

Benim bile paylaşasım geldi :) Maşallah pek güzel bi bebek. Koy hatta beni ekle ben de altına 'cnm çok güzel bebek yapmışsınız tbrklr' falan yazayım :D

içine ne kattığınızı da paylaşacak mısınız? :)

@gameover
içim parçalandı yüzüm düştü :/ allah sabır versin

eheh bakışlara bak ya çirkin maaşallah:) paylaş yahu bu bebek paylaşılmaz mı