Mumkun .

Vizeyi neye göre verdikleri belli olmuyor ki. İş icabı sürekli İtalya'ya gitmem gerekiyor. İbneler oturma izinli pasaportuma 1 ay vize verdiler en son. Ondan önce 1 yıl vermişlerdi.

ilk başvurumda 1 ay
ikincide 6 ay
üçüncüde 1 yıl
ve dördüncü başvurumda 2 yıl schengen vizesi aldım.

evet mümkün.

Mumkun yazinca guduk kalmis,aynen dedigin gibi perriyodlarla artiyor.benim son geldigim sure 2 seneydi,sonra yunan konsolosluguyla kapistim ve 2 aya 20 gune dusurduler.20 kere yunanistan girisi yapip gittim,duzeltme 6 ay oldu,en son baska konsolosluktan bir yil aldim.

Maksimum 5 sene gordum ben.

İlk alışım 1 yıl. İtalyadan ve turistik

Bir de temiz pasaporta aldım.

Çok farklı tecrübeler var bu konuda.
Eşime Almanya'da 2 senelik oturma izni bittikten sonra iş için başvurduğunda yine Alman Konsolosluğu'ndan 3 (üç) gün vermişlerdi.

Bana iş için başvurduğum ilk seferinde bir sene verdiler, bitince tekrar başvurdum üç sene verdiler.

ben de neye göre verdiklerini çözemedim..

Bir kaç gün önce İtalya'dan 1 aylık vize aldım.

Daha önce schengen, ulusal vize ve oturum iznim olmasına rağmen..
Amerika vizem de vardı.

çok mutsuzum.

mümkün, kesin bilgi yayalım
benim sırasıyla;
3 gün -@burfak bu 3 günlük vizeyi de almanya verdi.
1 hafta
1 yıl
5 yıl

şeklinde oldu, şu anda sülalem raad.

İlk: 3 ay
ikinci: 6 ay
üçüncü: 1 sene

(Yunanistan)

Fransa'da yeni pasaporta 2. seferde 1 senelik vermişti.

Ne hızla içtiğine bağlı. Yavaş içersen ölmezsin.

Bi kere oyle bi hataya dusmustum onun sabahindada inancsiz biri olarak cami kenarindaki banklardan birinde uyandim tavsiye etmem

5-6 kez yapmışlığım var ama o ara bünyem votkaya çok alışıktı. hatta bi kez 1 şişeyi bitirip sadece çakır olmuştum. bitirmen de zorunlu değildir sanki :)

Alisik degilseniz alkol komasina girebilirsiniz cok hizli icerseniz.

Antitez: www.youtube.com

Surada da ayni manyagin viskiyi fondiplemesi var: www.youtube.com

benim içeceğim zaman alkol tercihim votka oluyor genelde çünkü fiyat performans olarak en iyisi o ve 70lik alıyorum hep. ben erken başlıyorum ama. öğleden sonra 2-3 gibi başlıyorum, geceye kadar içiyorum, bitene kadar yani. sağlam sarhoş oluyorum ama ölmedim henüz. tabii bünyeye göre değişir, benim yaptığımı yapın direk demeyeyim o yüzden.

not: akşam saat 8 gibi işler epey eğlenceli bir hal almaya başlıyor.

Ne kadar sürede içiliyor? Sabahtan akşama kadarsa koymaz mesela.

votkayı bilmem de 3 birada kıvama gelip 4'ten sonra dans etmeye başlayan bir vitaminsiz olarak büyük jager şişesini devirmiştim ben. geç vuruyormuş, bilmiyordum. sarhoş ve yalnızdım. kendimde olsam zaten koca şişeyi içmem. neyse, ertesi gün kendi kusmuğumun içinde uyandım. bilgisayara da kusmuşum, tamir edilemedi tabii. o gece ne olduğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum. içmeye başladığım kısmı hatırlıyorum sadece. içip kendimi kaybettiğim ve geceye dair hiçbir şey hatırlamadığım tek gün odur. yoksa 6-7 bira içip (benim için çok çok fazla bir rakam) yerlere düşe düşe eve geldiğimi de biliyorum ama hatırlıyorum hepsini. o kadar alkolle komaya girilir mi bilmiyorum ama girilebiliyorsa şanslıymışım, ya komadan ya da kendi bokumda boğulup ölebilirdim herhalde.

Bi sene ODTÜ şenliklerinde arka cebime 70lik İstanblue'yu koymuş, arkadaşlar sağ olsun kimde ne bulduysam viski, jager birlikte içmiştim.

Hastanedeydim uyandığımda. Yoğun bakıma almışlar.

Alkolün sonu yok sanıyordum. Kusar, uyurum sanıyordum.
Öğrendim ki ölünebilir.

hep 35lik içip sallanıp yamulurum. daha fazlasını içip daha fazla yamulmuşluğum da var ama blackout falan yok. nolurum lan acaba 70lik içtiğimde, deneyeceğim bi ara.

cevap: hiç içmedim, muhtemelen kusma vs vs.

ben deviriyordum zamanında ama artık içmiyorum, kötü bir içki benim için.

insandan insana değişir yani.

Gidebilecegimizi kimse soylemedi ki?

AB dedi ki su su sartlari saglarsaniz vizesiz serbest dolasimi degerlendiririz. AKP'nin de isine gelmiyordu o sartlar.

Temelde problem cikartan teror taniminin netlesmesi idi. Su anda terorun tanimi olmadigindan AKP Facebook'da hukumeti elestireni bile teror sebebiyle mahkemeye gonderebiliyor.

Itiraz ettiğimiz maddeler arasında yolsuzlukla mücadele de var. Anladın sen onu.

Gmail sayfasının en altında son hesap etkinliği yazısının altında ayrıntılar butonu var ona basınca bir sayfa açılıyor. Orada açık olan yerleri görebiliyor ve tüm oturumları kapat diyebiliyorsun.

Bilgisayarda soyle:

Gmail'e girin, sag alt kosede "Last account activity: 27 minutes ago: Details" bolumu var. Details'a tiklayinca tum hesap hareketleri gozukuyor. Bir de ustte "signout all other web sessions" butonu var. Ona basarsaniz kullandiginiz cihaz haric geri kalan bilgisayarlarda oturumu kapatir.

Kuzeniniz de ona "ben de senin numarani dagitacagim" desin madem.

Adamin en cok korktugu sey bu ki bununla tehdit ediyor aklinca.

İfşa ifşa ifşa. Maalesef sindikçe, "ya öyle yapmasan mı acaba" dedikçe, taviz verdikçe bu itler daha da üste çıkarlar. "Kimi ifşa ediyorsun lan sen ben de senin tüm yazdıklarını veririm internette dolaşmaya başlar" derse sorun çözülür gibi.

Hatta en güzeli, fotoğraf filan isteyip, ad soyad öğrenip işi sonrasında o kıvama getirmek.

Mesela tam olarak bu: onedio.com

4000 TL degerlenmez zaten, degerini korur en iyi ihtimalle. Enpara sube masraflari olmadigi icin subeli bankalara gore daha yuksek faiz veren bir banka sistemi. ORada vadeli hesap acabilirsiniz, ilk ay 32 TL faiz getirir yaklasik.

kuyumcudan altın al, yastık altına bırak.

altin al sakla zamani gelince satarsin

1 hafta tatile çık, gitmediğin bir ülkeyi gör. Kendine yatırım yap.

Meksika semenderi ya da bilinen ismiyle axolotl.

Renk renk oluyorlar, hepsi beyaz degil. Getiren bir pet shop varsa belki bulunur Turkiye'de.

hiç yazma. olmaz mı ?

Work Experience

Anonymice Ltd, Neverland, 2014-2016
Co-Founder

girişim deneyimleri

500 entry'yi geçince veriliyor olması lazım, doğru anladıysam.

1000 entry girenlere "azimli";
uçurulanlara "leyla";
site yönetiminde yer alanlara "karagöz, hacivat, kondüktör" gibi ünvanlar yazar.
karma puanının yanındaki parantez içi benzetmeler de belirli aralıktaki karma puanlarına göre çıkıyor. misal, 450-500 arası karması olan birinin parantez içi benzetmesi "mangal yürekli rişar" gibi...

+
komşu'nun dediği gibi de 500 entry girenlerde karma puanı görünür. bunun dışında, 500 entry'den fazla entry'si olduğu halde karması görünmeyenler var(benim gibi). bunların karma puanı ekside olduğu için görünmüyor.

Eskiden veriliyordu boyle unvanlar. Ilgili unvanin basligina bakip neye gore verildigini okuyabilirsiniz.

Aklima gelenler; cpu, emekli, hayvan, azimli, 64-bit, tasnifci (kesin tum listesinin oldugu bir baslik vardir)

Karma listesi ise surada var: eksisozluk.com

2 gun budapeste 2 gun prag.

Prag'a gitmiştim de hocam o yüzden bu ikisini belirttim.

ikisi de guzel sehir.. iki sehri de begenirsin..

secemedim o vakit ikisi de guzel ama ikisine de 4 gun cok sanki ya.

Krakow'da 1 gun Auschwitz'e, 1 gun de Salt Mines'a ayirin mutlaka. 1 gunde de sehri, kalesini vs gezseniz 3 gun gider zaten.

Budapeşte 2 gün krakow 2 gün

krakow güzeldir. budapeşte de güzeldir 2 2 bölüştürün.

kıyaslanamaz diyenlere bakma sen.

Budapeşte'yi çok beğendim ben.

krakow
salt mine, auschwitz ve Forum Przestrzenie

Tıraş makineleri yeni çıkan kıllar için yetersiz kalıyor. Benim yüzüm beyaz tenli, tıraş olduktan bir iki gün sonra siyah siyah sakal kökleri belli olmaya başlıyor. O kısalıktaki sakalları makineyle almanız zor. Her gün tıraş olmanız gerekiyorsa tek mantıklı yöntem üç bıçaklı jiletler. Biraz yeteneğiniz varsa usturayla da olabilirsiniz. Ama hafif sakala izin veriyorlarsa dört beş günlük sakallar makineyle alınabilir.

Gilette blue 3 kullan at çok iyi. Tabii ki ben kullanıp atmıyorum 1 hafta rahat keser günlük kullanımda. He bi de traş olduktan sonra kolonya sürme. Nivea nın tıraş sonrası balsam ını kullan.

Tirak olmam gereken bir sirkette calismiyorum ama hemen her gun tiras oluyorum makineyle. Gayet sinekkaydi tiras ediyorlar, kesmiyor diyenler Cruzer ile falan deniyor sanirim.

Braun 7 Serisine bakin, cillop gibi tahris etmeden tiras eder.

Braun 7 series electric shaver+1 ama bayağı pahalı. 700tl civarinda

haftanin ilk gunu vur jileti diger gunler iyi bi markanin yanar donerli maknasiyla devam et.. suratini eline falan almazsin abartiyorlar.

Öncelikle makineyle sinekkaydı olmaz. Olur diyenler ya sinekkaydı nedir bilmiyorlar yada ne dediklerini bilmiyorlar. Sadece sinekkaydıya yakın traş eden makineler var.

15 seneden uzun süredir makineyle traş olan biri olarak Panasonic bu işte tektir, diğerleri kendi aralarında çekişir diyorum.

Sakallarım çok sık ve gür. Vaktim ve keyfim olursa ustura ile tras oluyorum, yoksa makine ile. ağabeyim asker ve bazen günde iki defa traş oluyor. İkimiz de makine ile jiletten daha iyi traş olduğunu düşünüyoruz. Braun marka kendi temizleme istasyonu olan makinelerden kullanıyoruz.

www.geltir.com
bu abilerden yardım iste.

o olmadan olmuyor.

Google Cast (eski adiyla Chrome Cast) ile bir yere kadar oluyor. Masaustuni aktarmak su an herkese acik degil ama Chrome tarayiciyi aktarabilirsiniz.

Anladım. Cevap yine kapitalizm

Bir yere kadar. Ben zaten kısa olduğum için hobbit ailesi gibi görünmek istemem, min 170-175 cm arası olsa yeter. Fazlasina da yarabbi şükür.

önemli değil demek isterdim ama önemliymiş. hepsi 180 üzeriydi.

Evet, oldukça önemli.

Şimdi biri gelip "pis ortadoğulu bodur erkekler 155 boyundalar ve ölmeliler, ben şahsen 2.10'dan aşağısını kabul etmiyorum ve viking fakbadilerimle çok mutluyum" falan diyecek :D

Ben 1,63 olduğumdan sevgilim 1,40'tan kısa olmamalı. Şaka bi yana çok uzun ya da çok kısa olmadığı sürece sorun olmaz herhalde. Her detaya baktık bir boyu kaldı:)

Valla benim öküz on santim daha uzun olsan diye diye delirtti beni
Ben ona sen sulak yerde büyümüşsün diyo muyum???

Kendinden kısa beylerle sevgili olamam ya. En azından aynı boyda olalım.

Evet biraz önemli.

Sekilcilik evet ama bende de var bu. Kısa boylu adamlarla baş edemem bi de. Uzun boylular daha çocuksu gibi geliyor. Kisalar fena, kişilikleri daha karmaşık (gtu yere yakın olandan...). Uzun boylular böyle düz erkek, sürprizi yok. Kafan rahat. Tabii bunlar kılıf: uzun boylu erkek daha çekici geliyor kısaca. Kisalar alınmasın.

1-2 kisi haric sevgili oldugum ya da sadece karsilikli keyif aldigim kizlarin tamami 1.70 ustuydu.

Boyu kisa olmasin diye bir kriter belirlemiyorum ama dogal bir sekilde boyle gelisti.

Ne yapsin adam topuklu ayakkabı giyecek hali yok :)) 175 boy var bende simdi 180 lik hatun da olur.ama 190 ve uzeri icinse dugunde topukluyu ben giyerim sıkıntı yok.olmadi merdivene filan cikariz opmek icin:) parkta bank'a cikariz olmadi babos bi el atta sunu bi öpeyim be denebilir.

şu anki sevgilim 1.77, bir önceki 1.93'tü. Benden uzun olduğu sürece boyları çok farketmiyor.

öte yandan tipi ve karakteri tıpatıp aynı iki kişi arasında seçim yapmam gerekirse daha uzun olanı seçerim.

hayır. ilişkide her şeyi boya indirgeyen net gerizekalıdır benim gözümde.

Benim için önemli değil ama uzun boylu kadınlar yerine minyon kadınlar daha çekici geliyor.

Önemli değil tabii. Aşırıya kaçmadıkça öyle bi takıntım olmaz.

Normal sinirlar icerisinde onemli degil.

Çok belirleyici değil ama, uzun boylu erkekler dikkatimi daha çok çekiyor sanki.

Önemli bence, ben kısayım zaten, karşı taraf uzun olsun. Ama takıntı boyutunda değil.

son sevgilim 172 cm'di ve bence uzundu. (ben ondan on cm daha uzunum.) bir kadın için bence en ideal boy 165 cm.

ha sorun yapmadım tabii. çok kısa ya da benden uzun olmadığı sürece sorun yapmam.

1.78 boyunda elit bir beyefendiyim. kız 1.50 ya da 1.95 olmadığı sürece benim için çok fark etmez. şöyle 1.75'lik efendime söyleyeyim 1.80'lik at gibi hatunları daha çekici buluyorum ama çok kısa ya da uzun olmadığı sürece şu olmaz bu olmaz diye kesin bir kriterim yok. 1.60 olur 1.65 olur 1.58 olur, olur yani çok fark etmez aşırı kısa değilse. benden uzun olmasını da önemsemem, bana ne.

70/75 olsa yanyana iyi dururuz ama seçemiyorsun ki, denk gelecek

Boyum 1.85 olduğundan 1.70 üstü bir adım önde ama 1.60 üstü olsa sorun etmem. Ama boydan ziyade fit olması şart. Ben fit olmaya çok dikkat ettiğimden, bu daha önemli.

1.83'üm. En azından 1.65 olmalı ya.

Eh, nispeten. Kısa boy faşisti olarak çok uzun istemem. Ama tam anlamıyla kafa yapısıyla, fikirleriyle bana uyumlu bir kadını boyu 175 diye reddedeceğimi de zannetmiyorum. 150'nin altı olmadıkça sorun yok. Kilo çok daha önemli ve belirleyici bu konuda. Her şey tamam, ama şişmansa olmaz mesela.

önemli sanırım ama içgüdüsel olarak. sevgililerim hep birkaç santim uzundu benden. hatta biri basketbolcuydu, hafif kısa kalıyordum yanında.

Hiç önemli değil çünkü okulda hoşlandığım bir kız 1,55 falan ama çok tatlı. Çıtı pıtı biriyse her türlü olur.

Surada var bi kac ornek:

www.youtube.com

Var , ben falcılık yaptım ama söylenmez. Meslek sırrı.

Quora ya google interview yazin

Buraya da goz atin bana cok yardimi dokunmusutu: www.glassdoor.com

Recruiter'in size gonderdigi mail'de en sonda bazi kaynaklar onerir, dikkat etmeniz gereken ipuclari verilir.

Onun disinda departmana gore degisir tabi sorular ama follow up sorulari mutlaka gelir, verdiginiz cevaplarin ustunden sorular uretilir.

"How Would You Move Mount Fuji?" kitabindaki gibi bir buzdolabina kac pinpon topu sigar tarzi guya analitik sorular artik sorulmuyor.

Koysunlar hava atmak çok normal bir şey bence, ki öyle bir niyetleri bile olmayabilir.

Bunlar seni mutsuz ediyorsa öyle platformlarda çok vakit geçirme.

Hayatinda bir kere dalmaya gidip 100 tane fotograf cekip her hafta birisini koyan itici.

Ama adamin hayat tarzi bu olmustur, bi hafta dalista, bi hafta kite surfing'de, bi hafta kayakta. Mis gibi, helal olsun diyorum.

degil.

Duyuru özelinde konuşup beni kastediyorsun sandım, çemkirmeye gelmiştim. :)

Hayır, aynısını hatta daha iticisini kadınlar sürekli yapıyor. Eğer bunu "self promoting" olarak kabul edersek, okuduğu bir kitap hakkında yorum yapan bir adamı bile itici Bulmamız gerekir ki bu yanlış olurdu. Sanırım burada kişinin itici olup olmaması, karakteri önemli. Herkesin yap(a)madığı şeylerle kendini ön plana çıkarması değil.

Her ulkeye gore degisir. Google'dan ulke adi + tax free diye aratip bakabilirsiniz.

Turkiye'ye gelince de IMEI kaydi yaptirmaniz lazim.

Balkan ülkeleri diyeyim o zaman, hangisinden daha kolaysa?

1- Cameron kalmayi savunuyordu. Hatta ayrilmak isteyenler "Olm Turkler AB'ye girip Ingiltere'ye gelerek ulkenin icine edecekler, ayrilalim hemen!11!" derken o "Korkmayin lan, ayrilmamiza gerek yok. Turkiye 3000'den once AB'ye giremez zaten :'(" diyordu. Ancak isler onun yonlendirmek istedigi gibi olmayinca her ahlakli siyasetci gibi istifa etti.

Boris Johnson için de, eski Londra belediye başkanı. Haliyle tahmin edersiniz İngiltere siyasetinin önemli bir ismi. Brexit'i destekledi ve Brexit'in büyümesinde çok önemli bir rol oynadı.

1) hayır, cameron tam aksine birlik yanlısıydı. aslında bu brexit ateşini kendisi için o harlamıştı. "alın amk referandum" diyecekti, britanya birlikte kalmak isteyecekti ve cameron da herkese şu bakışı atıp gavatların ifadesiyle gücünü konsolide edecekti,

galeri4.uludagsozluk.com

2) johnson da tıpkı farage denen barzo gibi "çıkalım", efendime söyleyeyim "avrupa'ya kafam girsin" gibi söylemlerle piyasaya çıktı ama cameron istifa ettikten sonra başbakan olması beklenirken "ya ben yapamam ki öyle şeyler :S" diyerek geri vites yaptı. yani başından beri (aslında başından beri değil, bir ara sessizdi, sonra baktı millet coşuyo bu da verdi gazı) brexit'i destekleyen adam, brexit gerçekleştikten sonra cameron'dan boşalan ve büyük sorunları çözmesi gereken koltuğu kendi yetersizliği ve eşekliği yüzünden reddetti. bu sancılı süreç için birilerinin öne çıkması gerekiyordu ve bu isimlerin en başında johnson vardı. bu açıdan, geri vites yapması onu bir numaralı suçlu haline getirdi. farage'ın "avrupa birliği'ne verdiğimiz 350 milyonu nhs'ye verelim" deyip "qandırdım xd" diye yan çizmesini bir üst boyuta taşıdı gibi bi şey.

ayrıca sadece saçı bile bu herifi sevmemek için yeterli bir neden bence.

ps: maalesef pek çok ekşicinin aksine ben uzman neyin değilim, sadece sabah akşam haber okumayı seven ve evropa-kafkaslar-rasiya politiğiyle ilgili bir vatandaşım. o açıdan hatalar, eksiklikler, sığlıklar ve sığırlıklar olabilir. varsa düzeltiniz, vatana millete hayırlı olunuz, oldurunuz.

Nasılsa o paranın neredeyse yarısını başka birinin evine vereceksiniz. 10 sene sonunda sizin olmayacak bir eve 1400 vermektense bütçeniz zorlanmayacaksa diğeri daha mantıklı geliyor kulağa.

Önündeki 10 yılı öngörüyorsan evi al, yok 6 al sonra ne olur belli olmaz diyorsan kiralık iyidir.

Kiralamak istediginiz eve tasinin.

Diger evi de alip kiralayin, kirasinin ustune ekleyip kredisini odersiniz.

Şu aralar duyduğum abartılı kiralarda hep ailen gibi düşünüyorum. Kendi evini al bence. Kiranın sonu yok, sana asla dönüşü olmayacak bi para kira. Gidiyor öylece... Ama ev almak birikim yapmak demek çok daha mantıklı. "Almanyadan torunum geliyor" da diyemez kimse :)

o bokun altına girmiş biri olarak anlatayım. 300.000 tl nin altına 1+1 ev yok, sıfır (yeni), yerin altında olmayan evi 300 den aşağı bulman zor, istanbul anadolu yakasında böyle, ha uzaklara gidersen ucuza bulursun ama lanet olsun dersin. neyse 250 ye ev bulman zor kısaca. ben bu yola 270 diye çıktım, 320 de bitirdim, o da evin kusurları olduğundan dolayı.

kentsel dönüşüm vs ile bitmemiş ev bulursan daha ucuza getirebilirsin, ama onda da mütahit ile ödemede anlaşman lazım. benimki direk paranın yarısını istemişti 3 ay sonrası için, kalanı da 2 taksit yaptı.

paranın tamamını kredi çekemezsin, köşede paran olması lazım. banka %70 e kadar mı ne kredi veriyordu sanırım, yani bankaya gidip 300 lük ev için 300 lira kredi çekemezsin.

ondan sonra, ucuz bütçeyle bulacağın evler bok gibi olacak, çünkü o evlerin ucuz olmasının sebebi bi bokluğunun olması. giriş katı falan bulabilirsin ya da kötü bir 1. kat olur o paraya (ben girişteyim). çok ev gezmedim ama genelde ya evin kullanılabilir alanı azdı (adam üçgen yapmış odaları) ya da salonun ortasından kiriş geçirmiş vs vs.

yani elinde az para olunca, o kafandaki süper evi bulamıyorsun, bolca bakman gerekiyor, kesin şartların olması lazım (ki vakit kaybetme) ve en önemlisi paran olması lazım. hazır paran olacak ki bu işe girebileceksin. ben 120 bin lira kredi çekecektim, 120 bin için banka senden her artan vade senesi için 10 bin tl alıyor. 5 seneden uzun kredi mantıklı değil, gir bi çekmeyi düşündüğün krediyi yaz, ödemen gereken tutarı gör.

evi alırken da ufak masraflar oluyor, onlar için de 2-3 bişeyler gerekir.

ha en önemlisi, benim başıma geldi, bu bokun altına girdiğin zaman işini falan kaybedersen sağlam sıçışlara geliyorsun.

Bunları düşünerek karar ver. Ben eeeh si... diyerek evet dedim, ailem destek oldu. ama kolay değil dediğim gibi.

ha bi de, sosyal hayatın da bu karardan etkilenecek, çünkü her ay kredi ödemek için para ayırman gerekecek, ya da para biriktirmek için daha az ortamlarda olman gerekecek. (bu da başıma geldi)

işimi kaybedince aldığım tüm tazminatı da ev parasına yatırdım mesela

10 yıl göz açıp kapayana kadar geçiyor sonra iyi ki almışım diyorsun. aileni dinle.
bonjurkes'e de kulak ver zira zorlu dönemler olabileceğini bilmende yarar var.

Çok istiyorsan emlak finansı bilen bir arkadaşına küçük bir analiz yaptırabilirsin.

250ye evi nerden bulmuslar cidden merak ettim.

kira ile kredi faizleri arasinda bi denge var hemen hemen.hazirda paran yoksa kredi cekince bi dunya faiz parasi oduyorsun, bu faize giden de tipki kira gibi bosa giden bi para. ev fiyatlari sen aldiktan sonra artarsa kara gecersin, ya da yurt geneli faizler artarsa falan. karisik bir durum anlayacagin. yasamak zorlasiyor ber gecen gun. modern koleleriz kira ve karin tokluguna calisan. e kacari da yok bi gun bi ev alinacak sonucta ama durumunu gozden gecirip analizi yapman lazim.

Bizim kadar misafirperverler iste, "Are you Kola", "Do you hotel?" :)

Biz yapinca sapik adamlar yapinca kultur,teessuf ederiz teessuf

yahu mis gibi gürcü kızlar varken sizi napsınlar , teyzeleri gibi saygı göstermişler işte.

@duptıs

deme öyle. kızacak devilred :(

Silelim o zaman ama hemen bize gore sut onlara gore dondurma muamelesi gormeyi protesto etmek lazim,biz gidecegin yere gotureyim giderkende bira icelim desek nyedi burada bi kiz vardi atarli ozelden tehdit ediyodu falan onun gibi o,uyolar hep,adamlar diyince ne kibarlar:)bu ayrimcilik.

Sadece erkekler dediyse kültürle alakası yoktur.

ne kulturu yahu, Adam bosu boşuna tanımadığı kişi için neden para harcasın, Salak mi? diğer arkadaşların da dediği gibi amaç cinsellik, yanınızda erkek arkadaşınız olsa bile amaç aynı. isterseniz 2-3 tekliflerini kabul edin de, konunun nasıl da hemen cinselliğe geldiğini görün .

bir kac tane vardi.
bir yil oncesine kadar gorusuyordum, son bir yildir bulusmuslugumuz/gorusmuslugumuz yok.

istanbul'da tanıştığım badimle şimdi yaşadığım şehirde karşılaştım. yine sözlükten başka bir abimizi de alıp üçlü rakı geceleri yapıyoruz.

Yok.

Duyurudan az, sozlukten cok var.

bir kaç kişi dışında kimsesizim :) görüşmüşlüğümüz yok.böyle iyi.

Var. Hem duyuru hem sozluk. En sık konustugumla her gun watsaptan cilginlar gibi konusuyoz. Baska ulkeye gitti malesef.

Olmaz mı? Sevmeyenim kadar sevenim ve sevdiğim var. :)

bir sevgili,
üç kadın arkadaşla buluşma,
iki kadın arkadaştan da buluşma sözü aldım. :p

Buluştum, sevgilim de oldu. Muhabbet için hala görüştüğüm bir insan var.

Hayır, buralarda yok.

Tanıştıklarım ya şişman yada deli çıktı, erkek arkadaş alımları da kapalı bende. Kimse yok yani.

sözlükten oldu da buradan yok pek. burada muhabbet ediyorum yani, dışarda buluştuğum olmadı pek. buluşmuşsak da bir kere olmuştur, samimi değilizdir vs. hatırlamıyom çünkü. samimi olsak hatırlarım.

Var

sözlükten yok, buradan var

anket duyuruya cevap beğenmeme egosu da yeni moda sanırım. nerede benim tik'im. sende mi şişmansın neyini beğenmedin cevabın?

Buradan yok, eskiden sözlükten vardı. Muhabbet azalsa da hala hal hatır sorariz, 6-7 senedir tanıyorum hepsini. Yüz yüze görüşmedik hiç, yolda karşılaştığım oldu ama ne bileyim büyüyü bozmamak için selam vermedim. :)

Sevgilim de sözlükten.
Şimdi hicbir mecradan arkadaş edinemiyorum, bu saatten sonra da zor heralde.

var, sözlükte daha fazla. daha doğrusu duyuruya 3 sene falan girmeyip o zamanlar kullandığım nicki de bıraktığım için burada öyle çok muhabbet ettiğim insan kalmadı.

sözlükten var burdan buluşmadığım ama sık sık konuştuğum biri var

en yakın arkadaşım olarak kız arkadaşım vardı.

nayır.

onlarca var. biri de sensin.

Evet. Bu yine neyse, eskiden "news" diye bir kültür vardı ve oradan koca bir arkadaş ordusu sahibi olduk, etkinlikler şunlar bunlar.

Tüm sevgililerimi de internet üzerinden edindim.

Kısaca internet en temizi. Direkt frekans odaklı bağlantılar kazanılabiliniyor. ;İşin püf noktası "kendiniz olmak."

business candır. şımart kendini.

Kisa ucuslarda business anlamsiz ama uzun ucuslarda guzel oluyor. Farki ne derseniz servis kalitesi, ikramlar ve yiyecek/icecek farkli. Ayrica koltuk daha genis, diz mesafesi daha fazla.

Ayrica yanina oturan insanlarin sinifi da degisiyor. En son yanima bayagi matrak, Urdunlu bir avukat oturmustu. 5 saatlik ucusun herhalde 2 saatini sohbet ederek gecirmistik.

şehirlerarası uçsan ya da ne bileyim avrupa'ya uçsan değmezdi, ama ist-ny arası bayağı bir sürüyor, o yüzden business'a değer. ben ekonomi ile ist-washington uçmuştum, sonsuz bir otobüs yolculuğunda gibi hissediyordum kendimi. bir kere rahat rahat oturuyorsun. yiyecek içecek kalitesi daha iyi oluyor. uçağa inme-binme önceliğin oluyor, bagaj önceliğin oluyor. havayoluna göre değişiyor hizmetler tabi, thy'nin bunlar diye biliyorum ben. millere değer bence.

25 k mil avrupa gidis donus business mili tam ama ny u business yapmaya yetiyorsa kesin yap neler var.

Tam yatar koltuklar,uyku seti,gazete dergi,daha iyi kulaklik,relax setleri jaguar marka cantasi cok guzel,ilk icki ve cerez soguk sicak aperatif,arkasindan 7 cesit ordovr tabagi secip almali,uc secenekli sicak yemek ,corba,peynir meyve tatli,dondurma tabaklari,cay,kahve cesitleri.entertainment,arada acikirsan cipsler pringleslar,sinirsiz ucretsiz internet,daha genis koltuk.insan gibi gidiyorsun.

Ben olsam yükseltmezdim. 25K mille başka yere gider, gelir, gezerdim. Business'da verecekleri ikram, yiyecek, içecek gibi şeyler taş çatlasın 100 lira. Otur evinde ye nolcak.

daha once ist-ny uctum hep ekonomide. orda da alkol-yemek sınırsız gibi bi seydi yani sürekli bi ikram durumu. ucus kiti onda da var corabından gozbandına disfırcasına kadar. aradım 40k mil gerekiyormus ve yer yokmus yedek yazdırdım check-in esnasında yer varsa upgrade olcak. bu 25k in 12k si zaten ucak biletlerinden gelmişti. biraz birikince hemen bilet alıyorum cunku bi bırakmadım ki 100k ları goreyim yıllardır.. bi kaç yere daha bilet almam gerekiyor aslında onumuzdeki aylar icin. şimdiden alıp 40k mil yapabilirim cok rahat ama bilemedim 40k cokmus sanki.

Yukseltirsen eger havalimanina cook onceden gidip thy lounge a gir. 2 saat kala gitme, baya 5-6 saat onceden git :D

Ben de millerle yukseltmistim (millerimin suresi doluyordu ve gidis donuse yetecek kadar milim de yoktu. Ucak ici experience icin degil de lounge icin yukselttim. Zaten viyana'ya gidiyodum, 2 saat)


Neyse hayatinda ilk defa business'a binmis biri olarak lounge harikaydi, ozellikle ucusumdan 6 saat once havalimanina gitmeme degdi.

Bir de uzun ucacakmissin, annem nyc ucusunda business ucup asiri memnun kalmisti. Bence deger.

Eger onumuzdeki sure zarfinda ydisi ucma planin yoksa olur ki thy oyle bu vergi aliyo ki onceden satin alinan biletler vergi fiyatindan ucuZa oluyo zaten.

internette mil satanlara bi bakim dedim 30k mile 1000lira diyolar ben şok :o 1000 liraya deger mi ya ucmicam biznıs cizıs krayz asjhdas

Ben ekonomiyi business e upgrade yapmistim, direk millerle business almadim.

Artik thy cok az mil veriyor, 25k yi eskisi kadar hizli toplayamayabilirsin.
Dedigim gibi benimkilerin suresi doluyordu, o yuzden kiydim millere :D

yılda en az 10 kere avrupaya ucuyorum yeri geliyo vergileri de milden ödüyorum o zaman cok iyi oluyo. ist-ny 10 saat yani yeterince uzun diye bu sefercik prensescilik oynim dedim ama oynamicam sanırım :D

iki ist-ny gidiş dönüşten (5600 lira) 12k mil geldi shop n miles karta. ucus mili degil alısveris mili yani. ucunca da ucus mili gelcek ekstra olarak. ucus mili az verio cidden. ama dogru yerden alısveris yapınca guzel alısveris mili geliyo.

Herkes Business için ikram yiyecek olarak görür olayı ama business'ın esas olayı firmanın size uçakta ayırdığı alandır. bu ekonomi sınıfına göre daha fazladır. Yani esas o kadar pahalı olmasının sebebi yiyecek, içeçek, servis vs den öte size uçakta ayırdığı alanın ekonomi sınıfına göre daha fazla olmasıdır.

Ayrıca 25.000 mil ile New York'a Ekonomi-Business upgrade'i yapamazsınız. Yetmez.

Şimdi yeter diyenler vs çıkacaktır. Şöyle bırakayım

www.turkishairlines.com

Cok fazla yok sanirim ama aklima gelen bir ornek bizim buralardan Galway Girl (Galway, Irlanda'nin batisinda bir sehir):

www.youtube.com

Gene Irlanda yoresinden aklima gelenler:

Clare to Here: www.youtube.com

Leaving of Liverpool: www.youtube.com

Rocky Road to Dublin: www.youtube.com

Raglan Road: www.youtube.com

Var, avusturya'da filan var.

@crown
tabi ki yer adları oluyor da, bizim parçalarda ise nasıl desem, böyle derininden hemşehrilik duygusu, ortak geleneklere/kültüre sahip belli bölgenin illerini sözlerde sırasıyla bir araya getirme hissi çok belli ediyor kendini.

Bati Avrupa'da yasiyorum, hic boyle bir olayla karsilasmadim.

Sayilari degismekle birlikte Turkiye dahil her ulkede asiri sagcilar ve yobazlar var, Turkiye'de kalmak daha buyuk dert bence.

Onemli olan devletin ve toplumun genelinin bu yobazlara arka cikip cikmamasi. Eger Avrupa'da birileri ayrimcilik yaparak kendileri gibi dusunmeyene zarar verirse o kisiden kan alirlar.

Turkiye'de ise bu tarz olaylarda suclulara hep arka cikildi, cikiliyor. Gunun anlam ve onemine dair olarak Sivas'ta Madimak olaylarini arastirip kim ne ceza almis (ya da daha dogrusu almamis), kimler nasil korunmus, hatta odullendirilmis bakabilirsiniz.

Vapurcum sen cok yanlis yanasmissin.bunlar bi kac ingiliz fanatik,ayni kiyikoy comarlari muhtari gibi derede ciplak yuzen insanlar istemiyorlar.oysaki alanya muhtari cibil cibil gezebilirsiniz diyor.kisacasi yes we know very well but you have to visit before.

Bak bizim italya da sabah kahvesi ictigim barmaid franceska once italyanca anlattigi hikayeyi bu turkoda anlasin diye pesine ingilizce anlatiyor,henuz kimse asansorde pislik turk die ustume tukurmedi,bide yemiyor sanirim 110 kilo hayvan olunca.sonra kac sene uzakdoguda yasadim,en fenasi hongkongta ,senelerim gecelerim the joe banana da gecti.bir ingiliz,bir cinli bir tibetliden tepki gormedim.o kadar cirkin para harcayip o kadar hizli gunah isledim,bir kisiyle bile problem yasamadim.

Once insana saygiyla baslayacak her sey,kimseyi siz diye ayirmayacaksin,gulumseyeceksin sadece.

Senin icin uzuluyorum.

onlar beni istemiyor, arkadaş olmuyor en fazla. siz öldürüyosunuz, dövüyosunuz. bence mantıklı oraya gitmek.

Gören de bizimkilerin Tayland Konsolosluğu'nu yağmalamadığını, Çinli dövmediğini, Çinli diye 72 milletten insanı linç etmediğini sanır. He canım siz herkese süper saygılı davranırken, herkes sizden ölümüne nefret ediyor. Neyse ki millet sizin gibi embesil değil de biz buralarda yaşarken ancak halimize üzülüyorlar.

Vapur çok tatlısın, sevişelim mi?

her ülkenin fanatik bir kesimi olduğu doğru da kriz aslında devam ediyor. muhtemelen yaşayan her ülkede milliyetçi bir dalga artarak devam edecek ve bu her zaman ırkçı tarzda olmayacak, gayet haklı gerekçelere dayanacak, istihdam en önemlisi olmak üzere.

yani bizde de bunun yaşanması gerekiyor mesela. işsizliğin boyutu belliyken bir de yabancılara hem de yasada ayrıcalık sağlar gibi iş verilmesi büyük sorun.

bu acayip bir şey değil. doğal. insan kendi vatanında kendi yapabileceği işin bir yabancıya verildiğini görürse, hele ki kendisi için benzer olanaklar dışarıda arz-talep farklılığı kaynaklı çok daha azsa ve vatandaşlara tanınan öncelik bizdekinden fazlaysa, bu bence bir insan hakkı ihlali. Kimse doğduğu yeri seçemiyor zira.

e 3 milyon Suriyelinin kimi bedavadan üniversitelere yerleştirildi. sınavsız falan. e yabancıların işsizleri buraya akın edecek. insanlar çıkmaza sürükleniyor.

kısacası giden için de kalan için de sıkıntı var.

Sadece boyle yazilar koyacaksaniz programa bile ihtiyaciniz yok, YouTube'un video editoru isinizi gorur.

Ama biraz daha sekilli olsun, rahat montaj yapayim derseniz en basitinden Camtasia kullanin. Adobe falan ozel efektler kasmayacaksaniz pek gerekli degil.

Booking.com ya da Airbnb.com'dan ayarlıyorum ben hep.

otelde kalınacaksa Booking.com'dan başka bir şey lazım değil. airbnb denemedim ama ev tarzı yerlerde işe yarıyordur eminim.

google'a hotel, hostel yazarak başlayabilirsiniz.

gerçek bu. valla dalga geçmiyorum.

booking'den ayarlıyorum, sonra welcome to bilmemnere gibi bir mail atıyor booking.com, oradaki haritaları, to doları filan inceliyorum. what is going on demiyorum, en fazla how can i go to main station diyorum, olay kapanıyor :)

Her turlu yerde kalmis biri olarak airbn'yi tavsiye ediyorum. Mesela londranin en merkezine 10dskika mesafede bir evde gunu 50dolara kadim. Ayni yerdeki otel fiyatlari geceligi 300pounddan basliyordu. Cok yol gidip gelmekle ugrasmak istemiyorsaniz kesinlikle airbnb

Proje bazli calisarak bir kac ayda bir ulke degistiren bir arkadasimin sahip oldugu tum esyalari bir valize sigiyordu.

Kisiye gore degisir. Bence dogru soru insanin esyalarindan kopmasi zor mu degil, insanin azla yetinmesi zor mu tarzi bir sey olmaliydi.
Benim bilerek yaptigim bir sey degil mesela ama cogunlukla boyle bir insan oldugumu dusunuyorum.

Benim de cok az esyam var. Hani, gocebe yasamadigim icin elbet yatagim dolabim var; ama mesela bugun yurtdisina yerlesecek olsam yanimda goturecegim her sey orta boy bi valize sigar, kalanlara donup bakmam bile.

Ama tek sorun kitaplar. Cok fazla degil yaklasik 200 kitabim var, ama onlari elden cikarmaya icim el vermiyor. Cocuklarima, torunlarima kalsin istiyorum onlar.

Tek kadına sahip olayım yeter.
Vallaha fazlasında gözüm yok.

Ben de bunu çok istiyorum. Evden baya gereksiz eşya attım. Kitapları oraya buraya bıraktım. Sıra kıyafetlerde. Boş olduğum bir an yarısı gidecek.

Ben eşya attıkça huzur buldum ya. Kafam rahatladı.

ben de böyle yaşıyorum, evde az eşya var ama ona rağmen daha da sadeleşmeyi düşünüyorum. Hatta koltuğu atıp yerine minder koymayı bile düşündüm, şu misafirler olmasa bu tarz hamleler daha kolay yapacağım.

Bu dünyada herşeyi yapmak mümkün, asıl sorun mentaliteni ve düşünce yapını değiştirmekte yatıyor ki, asıl zor görülen nokta bu olabilir. Bence günümüz dijital dünyasında doğru seçilmiz, işlevsel cihazlar ile minimalist yaşamak çok mümkün. Amacın kullandığın eşyaları 122'e filan düşürmek yerine gereksinim duymadığın şeyleri hayatından çıkartmak ki zamanla göreceksin ki aslında etrafımızı dolduran pek çok şey aslında tüketimden başka birşey değil. Kendim ne yapıyorum ve sen ne yapabilirsin dersek birkaç madde yazabilirim, izninle :

Ben ne yapıyorum, neye ihtiyacım var :

1. Giysiler (Herkesin bir şeyler giymesi gerekli)
2. Kişisel bakım (Tıraş olmalı, temizlenmeliyiz. Temiz bir sabun, diş fırçası vb. 3-5 birşey. Kuaför gibi dopdolu banyo dolaplarına ihtiyacımız yok.)
3. Cep telefonu, bir dizüstü bilgisayar ve belki monitör,ekran (internet erişimi, iletişim, iş/günlük hayat yönetimi için fazla bile.)
4. Kitap/müzik/film vb. materyalleri artık internet aracılığıyla zaten karşılayabiliyoruz. 1-2 kaliteli film, müzik hizmeti üyeliği yeter de artar bile. Kitaplar,dergiler için de dijital çözümler bulunabilir, hem daha uygun ücrete, hem yerden kazanırsınız, kağıt harcanmamış olur. Bir sürü faydası var.
5. Dekorasyon, etrafımda güzel tablolar, resim ve fotoğraflar görmeyi seviyorum. Ama bunlara tutkuyla bağlı değilim. Şayet geride bırakmam gerekse insanlara armağan eder ve ayrılırım. Benim için önemli olan bana yaşattıkları haz ve ruhumu doyurmalarıdır. Yerlerini birbaşkasıyla doldurabilirim.
6. Aklıma başka birşey gelmedi ki, maalesef (ve felsefemin güzelliği doğrultusunda) size bir yeni sunacak madde bile bulamıyorum :)

Siz ne yapıyorsunuz, ihtiyaçlarınızı nasıl belirleyebilirsiniz :

1. Etrafınıza bakın, nelere gerçekten ihtiyaç duyuyorsunuz bunları belirleyin.
2. Satın aldığınız, neredeyse yepyeni, belki paketinden çıkardığınız gibi duran, belki hiç kullanmadığınız şeyleri saptayın. Bunu neden, nasıl satın aldığınızı düşünün ve bir daha bu şekilde alışveriş yapmayın. Demek ki gereksiz bir alışveriş yapmışsınız :)
3. Az ama öz olsun. Kaliteli, işe yarayan şeyler seçmeye çalışın. Bu size para ve zaman kazandıracaktır. Kullandıklarınız işinizi görmeli.
4. Hiçbirşey vazgeçilmez değildir. Farzedin ki şimdi olan eşyalar yok, nasıl idame ettirirdiniz bunu düşünün. Bence çok da zor değil :)

Kendinize iyi bakın, izninizle.

kıyafetler konusunda bu rahatlıkla yapılabilir. her gün aynı şeyi giysem (yani aynı modelden bir kaç tanesine sahip olsam) rahatsız olmam. süper kahraman kıyafet anlayışı iyidir yani. eşyalar, kitaplar gibi konularda henüz o iradeye sahip değilim. bir daha okumayacağımı bildiğim halde dahi kitapları elimden çıkaramıyorum. retro sever bir insanım. onlarca teknolojik cihaza sahibim. (nintendo'lar, gameboy'lar, commodore64'ler falan.. evde tür farkından dolayı 8-9 tane monitöre sahibim mesela) oyuncak-sever olduğumdan 2-3 koca kutuyu dolduracak zamazingolara sahibim. bir sürü kalemim, defterim var. gibi gibi. yine de çok özenirim böyle 1 tane sırt çantası olan, minimal bir odası olan, bir yere giderken en minimal şekilde gidebilenler ve gözü arkada kalmayanlara...

Telif hakki sahibi sirket dava acabilir.

Daha önce 4 kez bu şekilde video yükledim. En sonunda video dünya genelinde yasaklandı. Audio Pitch kullanarak düzeltebilirsiniz.

dava acilir, hak talebinde bulunur.

ya video kalir ve gelir orjinal haklari kiminse ona para gider

ya da videon vs. her sey silinir

normal rakıdan karafakiye bölmesi gerek 20liği. yapmıyorsa gitmemek lazım

marketlerde yok satışı kalktı ancak mekanlarda yok demeleri çok saçma, ufak sürahi tarzı şişelerde servis ediyorlar genelde
*karafaki imiş sürahi tarzı şişe dediğim

Eger hep ayni mekanlara gidiliyorsa 70'lik actirip siseyi isaretleyerek saklatilir genelde.

6s düşmez
7 ne zaman çıkıyor bilmiyorum
google bilir ama.

Eylul 2016 deniyor, senin icin googleladim.
6sin dusme ihtimali de bulunuyor.

yeni modeller hep eylulde cikiyor.

Eylul'de cikar, ciktigi zaman 6S ile ayni fiyattan cikar ama 6 ay sonra falan 6S'in fiyati duser.

7, 2017'ye kaldi diyorlar. www.dunyahalleri.com

Alamadin gitti su telefonu :(

Yarın.
DÜşer elbet.

Hp elitebook serilerini kullanıyorum yaklaşık 10 yıldır. Eskidikçe yeni modellere geçiyorum. En son i7 olanını aldım. Memnunum

Markadan ziyade model önemli. Hp nin pavilionları tırt mesela

1- dell n5110
2- 5
3- plastik olduğu için kasada kırıklar oluştu. herhangi bir sebepten dolayı servise göndermedim.
5- 9/10
6- öneririm.

1- macbook pro
2- 2 sene
3- bir sıkıntı yaşamadım
4- ///
5- 9/10
6- öneririm

1. asus'un k52f modelini kullanıyorum. (800 liraya almıştım. orta sınıf).

2. 2010'nun sonundan beri.

3. hiçbir sıkıntı yaşamadım. hiç servise gitmedi.

5. 10.

6. evet.

1. SAMSUNG NP300E5A

2. 5 yada 6. senesi bu. o zamanlar 1000tl ye almıştım.

4. hiç göndermedim. bir kere sarj kablosu bozuldu. laptop ile samsunga gittim yenisini aldım. servislik işim olmadığı için puan veremiyorum.

5. fena değil. 7 veririm.

6. f/p olarak fena değil fakat önerecek olsam msi, monster, asus öneririm.

1- asus. tam markasını bilmiyorum :( aldığım zaman pahalı sınıfındaydı.
2- 4 sene oldu
3- bir kere internette sakıncalı kullanımım nedeniyle çöker gibi oldu, format attım :( servise yollamalık bir durum olmadı.
5- 9/10. sorunsuz.
6- öneririm.

1. Monster (modelini tam hatırlayamadım ama aldığımda orta-pahalı sınıftandı)
2. Bu ay 7. senesini doldurdu, hala taş gibi maşallah
3. İlk aldığım sene harddiskinde sıkıntı vardı servise gönderdim yenisini taktılar bi sıkıntı olmadı. Onun haricinde geçen sene harddisk öldü kendim yenisini aldım taktım sıkıntı yok.
4. Serviste bi sıkıntı yoktu gayet iyi ilgilendiler 9 diyorum.
5. Markadan memnunum yine olsa yine alırım ama bu aralar biraz pahalı sanırım :D 10 üzerinden 8 diyorum.
6. Öneririm hatta şunu da söyliyim ben aldığımda aynı gün yerine 3 gün sonra kargoya verebilecekleri için özür dileyip bi üst modelini(full hd versiyonunu) yollamışlardı, biraz tav oldum açıkcası :D

macbook pro retina
2 sene
9-9.5/10
öneririm

Is ve kisisel olarak 2 laptop kullaniyorum. Is <> Kisisel seklinde cevapliyorum:

1- MacBook Pro Retina <> MacBook Air

2- Modelleri surekli yenilenmekle birlikte yaklasik 6-7 senedir

3- Hic sikinti yasamadim

4- Servise gerek olmadi hic

5- 10/10

6- Oneririm

1) şu an samsung kullanıyorum. ondan önce yine samsung, daha önce dell kullanmıştım. fiyat olarak şöyle söyliyim aldığım bilgisayarlar insan olsaydı kesin memur olurdu. tam orta yolcu hepsi.

2) şimdiki bilgisayarım 3 yıla yaklaşıyor sanırım, o civarda bir şey.

3) önceki samsung'da bir haller vardı. 2-3 kez gönderdim. bunu da bir kez gönderdim.

4) 9 diyebilirim. şu anki bilgisayarım için samsung seçmemin sebebi, öncekinde çok memnun olmamdı. ne sorun yaşadıysam götürdüm ve en geç bir hafta içinde tertemiz ve ücretsiz verdiler bilgisayarı. yalnız artık laptop yapmıyormuş galiba samsung... şu anki bilgisayarım geçen bozuldu, servise götürdük 1900 lira fiyat çektiler. meğer ram'lerden biri bozulmuş. onu çıkardık, yerine 120 liraya 8gb'lık hyperx taktık. hem bilgisayar mis gibi oldu hemi de 4 cigorayt ekstra ram.

5) son olay nedeniyle sana puanım 7 kankam. servise gidince 2 bin lira fiyat çekmeyeceklerini bilsem ömür boyu samsung kullanabilirim, ben memnunum ve seviyorum.

6) sanırım şu an için önermem. bizim zamanımızda bi şey olunca muhatap buluyodun, hey gidi. şimdi öyle değil. kaçmış hepsi. diyorum ya normalde yüzsüz gibi format için bile götürdüğüm servis şimdi 5 dakikalık bir ram çıkarma işlemi için bile dalga geçer gibi 1900 lira istiyor. eeey semsüng sen kimsin ya?

hp 7 yıl
sony 4 yıl
dell yeni

hp bazı problemler çıkardı ilk 3-4 yılda
sony hayatımda gördüğüm en taş laptop'tı. ses bile yapmadı. gerçekten inanılmaz.

1- Acer kullandım talebeyken. Orta halli birşeydi. Anakartı yandığında yaşamını tamamlamıştı.
2- 3 sene boyunca kullandım.
3- Çok, çok fazla ısınırdı.O kadar ki, altında ki masa alev alacak diye korkardım. Garantisi dolduğu için göndermedim.
5-6.
6- Ekonomik bir ürün almak isteyenlere önerebilir; ama iyi bir ürün almak isteyencelere önermem Acer'ı. Windows işletim sistemli laptoplarda her zaman Sony'i öneririm.

ülkeden ülkeye tamamen değişken.

arkadaşımdan bildiğim kadarıyla Almanya'da mezun olduktan sonra 1 sene içerisinde bölümünle ilgili bir iş bulman gerekiyor çalışma izni alman ve kalabilmen için.

@kurnaz bu ulkelerin listesini bulabilir miyim bir yerden?

ingiltere'de eskiden vardı, kaldırdı 2011 yılında o olayı.

hollanda ve almanya veriyor. belçika vermiyor.

Irlanda 1 senelik oturma/calisma izni veriyor mezun olunca.

@dunden

bu ülkelerin listesi filan olmaz, azıcık araştırmanız gerekli, oralarda yaşayıp çalışmak isteyen biri de az baksın bir zahmet.

bu kurallar her gün değişebilir. sallıyorum ingiltereye çalışma izni veriyor diye gidersiniz, adamlar ab den çıkabilir.

Çünkü türkçe karakter desteği yoktu.

Hayir, turkce karakter destegi hep vardi. Turkce karakter ile bir ilgisi yok. Bir donem yurtdisinda olan bazi sozluk yazarlari -ki basta ssg geliyor- yurtdisinda kullandiklari bilgisayar yada klavyelerde turkce karakterler olmadigi icin $ isareti kullanmaya baslamislardi. Sonra da nedense diger sozluk kullanicilari icin eksi sozlukte yazarken bir adet, bir sozluk jargonu olarak benimsendi gereksizce. smiley :) yapmak yerine swh yazmak gibi birsey oldu. neyse ki azalarak bitti.

Baslikta yoktu ama entry'de vardi turkce.

Acemi'nin dedigi gibi bi' ara modaydi iyle yazmalar. Internette genel olarak oyle yazilirdi yazilar.

Sözlüğü CIA kurdurduğu için türk halkının beynine kapitolizm zehrini zerketmek adına böyle bir sübliminel mesaj verdiler

Pek cok insanin, ben dahil, klavyesinde noktali s harfi yoktu (hala yok kimisinde :').

Dolayisiyla okunurlugu artirmak icin $ yapiyorduk. Sonra millet ihtiyactan degil, Turkce klavye kullansa bile ozendigi icin $ yapmaya basladi.

Hatta "ba$ladi" :)

tc'mi verdim. birşey olmadı.

Burada (ya da baska bir dijital mecrada) gercekte olmadigim birisi gibi davranmadigim icin urkutucu degil.

haklisin. oyle oldugunu dusunerek bu hesabimi anonim gibi kullanmiyorum zaten, o yuzden urkmuyorum.

Benim cevremdeki kimse duyuru okumuyor. Ama burada çoğu insan neye benzediğimi biliyordur az çok. Yine de amansız stalkerlarim olduğunu düşünmüyorum. O kadar sansasyonel bir kişilik değilim diye dusunuyorum.

yok, ben anonim olmadığımın farkındayım. niyeti olan birisi şimdi kahvesini alıp geçmiş duyurularımı incelemeye başlasa, yarın sabah içtiğim suyu zehirleyebilir. gerçi "duyuru hafızası" konusunda herkes benim kadar manyak değil, o yüzden belki sandığım kadar dikkat çekmiyorumdur ama ben duyuru'da kendimle ilgili şeyleri paylaşırken ne yaptığımın farkındayım şahsen.

kaldı ki hep anlattığım şöyle efsanevi bir anım vardır: okuldaki daha ikinci haftamda mı ne bir duyurucu ders çıkışında gelip "der meister?" demişti de sarılıp öbüşmüştük, çok acayipti.

ben bu cevabı yazarken normalde tanıdıklarımın beni burada görmesini değil de, duyurudakilerin benim hakkımda çok şey öğrenmesini esas aldım. internet dışında tanıdığım insan sayısı bir elin parmaklarını zaten geçmiyor, onlar görse ne olur görmese ne olur.

ben ürküyorum, bi yanlısım oldugundan degil ama dışarda cizdigim profil daha farklı. arkadaslarıma ailevi ya da psikolojik sıkıntılarımdan bahsedemiyorum, burada ise cokca detay verdigim oluyor.

yoo anonim falan değilim, ben bayağı ifşa oldum. kafadan en az bi 5-6 kişi tanıyordur bence beni. hatta daha bile fazla. ben bunu kafaya çok takmıyorum ama, normal hayatta da aynı buradaki gibi bir insanım, kendimi farklı tanıtmaya çalışmıyorum.

yalnız bilhassa dini ve siyasi konularda yazarken cümlelerimi biraz daha filtreden geçirmem gerekiyor, bu üzücü :/

değiliz, ürkütücü. anonim kalmaya çalışarak yazıyorum duyuru ve cevaplarımı.

Bedenimi verdim, ruhum can çekişiyor.

En son yazdığın ürkütücüden ziyade alçakça.

Anonimim ben. Diğer hesap ifşa oldu.

Hiç bir şeyi umursamadığım gibi bunuda umursamıyorum.
Burasıda diğer sanal mekanlar gibi.kafaya takmaya bile değmez. takip etmek isteyen 7/24 izlesin farketmez :)

Buranin yarisi taniyor zaten beni. O yuzden kasmiyorum.

Yani buradakilere ifşa olmak pek önemli değil. Ama düşünsene sevgilin hesabını biliyor ve seni sürekli takip ediyor. Sen de gelip onunla ilgili sorunları burada anlatıyorsun. Ne bileyim kötü geliyor bana.

Burada nasılsam hayatın kalanında da oyum. O sebepten fevkalade rahatım. Buradan 4-5 kişiyle irtibatım oldu, tanıyan çıktı, birkaç kişiye de maalesef keleğim oldu, ama şükür anlayışlı insanlar.

ikinci hesaplar anonim olmak için var :D sözlük hesabımı o tür gizlice/anonim şekilde soracağım şeyler için kullandığım oldu.

dediğin şey de oldu, bir arkadaşım buradan mesaj atıp "sen şu kişi misin" demişti ve oydum :) cevap verdiğim şeylerden de bir şekilde bulunurum yani insan kendini ele veriyor. Sessizce takip eden bi açıdan ürkütücü, sevgilin olacak da onunla bir problemin olacak da sonra onu buraya soracaksın falan... ohoo olmaz o iş :P

aman ya hangi devirdeyiz herkesın her bilgisi internette kimse kimseyi stalklamıyor cunku ihtiyacı yok herkes için yüzlerce seçenek var büyük şehrin olayı bu.

elini sallasan insana carpıyor buradakı insanları merak etmek cok sacma bence

Bile isteye ifsa ettim kendimi, cok sikintim yok.

Onun disinda beraber oldugum biri cevaplarimi takip ediyormus, ona bahsetmedigim bir seyi sorunca sok olmustum. Benim bile yazdigimi hatirlamadigim bi cevap

Gerçek hayatta da açık biriyim, gizli sorum pek yok. Burada neysem dışarıda da oyum. Ondan biri öğrense umursamam. Kimsenin merak edeceği biri olduğumu da sanmıyorum. Buradakilerin çoğu gibi hasta hasta sorular sormadığımdan kafam da rahat zaten :)

ben çok gizli şeyler anlatıp sormuyorum ki burda. günlük ihtiyaçlar, pratik fikir alıp vermeler... beni tanıyıp da ses çıkarmayan birilerinin yazdıklarımı okuyup da "hmmm bak seeen, demek böyleymiş" diyebileceği bişey yok. bazen yakın geleceğim hakkında fikir verebilecek duyurular olabiliyor onları da siliyorum evet. ama tanıyan olursa ses çıkarsın yaa duyuru sohbeti de zevkli oluyo.tanıdığım da 1 veya 2 kişi var sadece.

Düşünmüyorum. Duyurudan kimliğimi bilen arkadaşlar var. Çevremde de vardır henüz görmesem de. Ürkütücü değil. Ben buyum.

Ya bi de şöyle bi şey var. Bu interaktif sözlüklerde bi yerden sonra insanlar birbirini az çok tanımaya basliyor. selami sabahı olmasa da birbirine aşina oluyorlar yıllar içinde. Ben mesela itusozluktede aynı nicki kullanıyordum, buradaki insanlar da soruyor haliyle "Sen o damdanakan misin?" diye. Oyum deyince bazen benim bile unuttuğum detaylarla geliyorlar, tabii ben şok. Herkesin hafızası benim gibi altı saniyede bir sifirlanmiyor. :) Bi de şimdi bunu söylersem başıma iş alabilirim aslında ama bi arkadaşımın sevgilisi burada kız hakkında kızı aslinda sevmediğine ama ayrılmadigina dair bi şeyler yazmıştı. Normalde hiç umrunda olmaz da kız çok üzülüyordu bu çocuk bana niye böyle garip davranıyor diye. Ben de dayanamadım duyurusunun linkini verdim. :/ O olaydan sonra ayrıldılar falan ama şimdi çok mutlular. Bunu okuyorsaniz selamlar, saygılar. O cibanin başı bendim. :/

hemen hemen cogu arkadasim nickimi biliyor, steam'de filan da ayni nickleyim. cok fazla sey yapmamak lazim anonimligi. normal hayatta soylediklerimi burada da soyledigim icin sikinti olmuyor.

anonim değiliz. gerçek kimliğimi buradan tanıştığım 3-4 kişi biliyor (biri kız arkadaşım). çok da özel şeyler paylaşmadığım için ürkütücü gelmiyor

benim hiçbir arkadaşım ne ekşi duyuru ne sözlüğü biliyor.

valla ben anonimim, sizi bilemem. yoksa siz buraya gerçek bilgilerinizi mi yazıyorsunuz? ısısısısıs....

bir de burada tanıdık görürsem söylemem, sonuçta söyleyince benim de anonimliğim bozulacak. ama yakın takibe alırım. öyle de takıntılı bi stalkerım.

Ben dedigin sekilde taniyan cikmasi seklindeyse daima anonimim. O kadar dengesiz yaziyorum ki ben kendi yanitlarima geldigimde bazen ben oldugumu farketmiyorum. Ov yea.

Kisilik botuklugunuz var gibi spontan bir dil kullaniyorsaniz, her yerde anonimsiniz. Yasasin dengesizlik kücüktür üc.

Ha ipden beni bulacak arastiracak sapigim varsa, helal olsun. Bana da ögretsin böyle trickleri. Ama gercek hayat öyle bir yer de degil simdi. media.giphy.com

çevremde kimse duyuru okumuyor. okusa kaç yazar ayrıca. onlara söyleyemeyeceğim neyi buraya yazıyor olabilirim ki. herkese aynı olun, kafanız rahat etsin.

insanlar burada yeri geliyor zirve yapıp buluşuyorlar zaten. :) yeri geliyor özele, facebook'a falan geçiyorlar. her şekilde fişlendiğimiz bir çağda bu kadar kasmayın, salın gitsin.

Çok anonim değil ama o kadar da ürkütmüyor. Bir kere "Seni bulur, yakarım" diyen o oldu, o zaman bir çekindim. Amacım burada tanınmamak değil, iki hayatımı ayırmak. Arkadaşlarıma söyleyemeyeceğim bir şey söylemiyorum burada ama tek çevrem de burası değil. Öğrencilerim ve hocalarım var; buraya da +18 şeyler yazıyorum. Onların öğrenci kulağına gitmesi hoş olmaz. Dedikodu büyür ve kulaktan kulağayla "aychovsky Hoca genelev işletiyormuş"a kadar gider. Önü alınmaz onun. O yüzden, onların aychovsky'yi bilmemeleri önemli; buradakilerin kim olduğunu bilmesi önemli değil.

Anonim olup olmamayı önemsemiyorum.

Anonimligi korumak cok zor, is arkadasim biliyor mesela. Cok uç sorulara cevap vermiyorum, gunluk hayatimda nasil cevap veriyorsam oyle cevap yaziyorum o yuzden urkutmuyor.

Buradan haberdar olan arkadaşlarım var ama takip etmiyorlar. Etseler de bir şey olmaz zaten. Normalde konuştuğum şeyleri, normalde konuştuğum tarzda yazıyorum. Yazılı olunca biraz daha ciddi gibi oluyorum gerçi. Neyse yeterince anonimim, evet ama çok da takıldığım, aman bozulmasın diye düşündüğüm bir şey değil anonimlik.

Anonim oldugumu düşünüyorum ve istiyorum. Aychovsky'yle hemen hemen ayni sebepler ama ben burdakilerin kim oldugunu bilmedigim için, is arkadasi ve öğrenci olabilir, cok detay vermemeye dikkat ediyorum. Verdigim ozel hayatla ilgili bilgiler zaten bilinmiyor, o yuzden rahatca konusabiliyorum. Erkek arakdasim da birilerine bir seyler sorup cevaplar aldigimi biliyor ama duyuru diye bir seyden haberi yok.

Buradan cok iyi anlastigim ve mesajlarla inanilmaz eglendigim birisiyle tanismak uzereydim. Sonra olmadi. Galiba anonimligin bozulmasina en yaklaştığım andi. Bir daha olacagini sanmam.

Anonim olduğumu düşünmüyorum, zaten beni tanıyan biri buradaki cevaplarımı-duyurularımı takip etse kim olduğumu kolaylıkla bulur. Çok da kasmıyorum anonim olmak için, pek umrumda değil.

''Burada söyleyip de gerçek hayatta söyleyemeyeceğim bir şey yok.'' +1
İki sene önce kendimi ifşa da ettim, 3 zirveye de gittim. Anonimlik gibi bir derdim yok. Özel olarak anonim olmaya da çalışmıyorum, olmamaya da.

anonimliğe neden ihtiyaç duyuluyor ki?

beni tanıyan insanların bana denk gelmesi zerre umurumda olmaz.

ekşi sözlük ve duyuruda en az 200 kişide telefon numaram var muhtemelen ( ama hangi hat meçhul )

100+ kişiyi yüz yüze görmüşümdür. bütün fotoğraflarımı da herkes gördü.

sorduğum sorular da bazılarının soramayacağı türden.

--

bunları çok umursamayın bence.

@Mermize ve @turkuaz'ın söylediği olayları kast ediyorum ben.

@disardayim maalesef senin söylediğinle de bir ilgisi yok.
Burada anonim takılmaya çalışanlar ve özel hayatlarını anlatanlar var. Sen bütün yaşantını paylaşmaktan çekinmiyorsun dediğin gibi, benim dediğim bu değil.

Elbetteki anonim değilsiniz.

Gerçek hayatta başınızı, ilişkilerinizi zora sokabilecek olayları burada paylaşmayın. Tek yol bu...

anonim değilim ben beni tanıyan benim tanıdığım bi çok kişi var burada adımı soyadımı hayatımı biliyorlar.
Sıkıntı değil bence.

beni kim niye bulsun? en fazla bulur gelir bi çayımı içer. kim niye ne yapsın bana?

tanıdığım insanlar burada yazdıklarımı bilebilir, ona göre yazıyorum.

paraşütle atlamak. fırsat olmadı daha :/

Keske sporcu olsaydim. Voleybol veya basketbolcu olmayi takip kafama lisedeyken beceremeyince hemen birakmasaydim. 1.82 boyla her goren basketci misin dediginde yok degilim demezdim en azindan

Şimdiki aklım olsa bir sene bekleyip yeniden ÖSS'ye girerek daha iyi bir üniversitede okumak isterdim. Okuduğum bölümden memnunum ama okuldan memnun değilim. İş hayatında kendimi müzmin sakat futbolcu gibi hissediyorum. Ama ilerde ne olur bilemem. Belki işler değişir. Şu an için en büyük pişmanlığım bu diyebilirim.

Savas jetiyle seyahat etmek ve F1 aracina binmek.

Pismanlik seviyesinde degil, denk gelince yapacagim.

zamanında sevdiğim ve üzüldüğüm biri için pişmanlığım var. tarihi değiştirsem o güne gider yolumu değiştirirdim. onun hakkındaki öğrendiklerim o kadar mide bulandırıcı ki. ücretsiz escort hayatı yaşayan biri ile az daha.. neyse ki kurtulmuşum diye seviniyorum. ama kendimi bir HİÇ için üzdüğüme yanıyorum o kadar.

Daha çok gezebilmek (yurtdışı) ve workaway.info sitesindeki işlerden birinde (tercihen çiftlikler) çalışabilmek isterdim.
Evden çalışmaya müsade eden bir iş sahibi olamamak cok kötü, zamanımı ve hayatımı kapitalist sistem sömürüyor resmen.
Çocukluktan itibaren bir enstürman çalıyor olmak veya spor dalıyla uğraşıyor olmak isterdim.
Daha geniş ve rahat yetiştirilmiş olmak isterdim, rahatca iletişim kurmak ve istediklerimle yatıp kalkmak (evliliği ilk tercih&zorunluluk olarak düşünmemek için)
Daha 30a gelmedim ama çok pişmanlık birikti sanki...

ve imkanım var iken avrupa seyahati yapmamış olmak.

çocukken akülü arabam olmadı :( geri kalan her şeyi ya yaptım, ya da fırsatım var.

Lisede kürek takımına çağırmışlardı, istemem diyip gitmedim. Üniversitede rüzgar sörfüne başlamıştım onu da bıraktım. Keşke ilgilenseydim, kürek geçti belki sörfe dönebilirim.

- akülü araba (çocukluk hayalimdi, hâlâ buna binen çocuk görünce içim cız eder),
- yazları tatil (8 yaşında mı ne bir kere ailecek gitmiştik. ondan sonraki tüm yazlarım evde oturarak geçti. bu saatten sonra da tatil falan istemiyorum. geçen yıllar için içimde uktedir),
- tek başıma yaşamak (ailem kuyruk gibi peşimde. gitmiyorlar. en sonunda allah kahretsin ne hâliniz varsa görün dedim. yalnız yaşayamadım, bu saatten sonra da skimde değil),
- türkiye'den siktir olup gitmek,
- eli yüzü düzgün bir araba sahibi olmak (ehliyeti geçtim, taksim'e çıkacak param yok),

daha uzar gider bu. bi de hoşlandığım hatun vardı, taa 2014'te kalan. onunla olsa güzel olacaktı. olmadı.

insanları çok kolay harcamasaydım, arkadaslarima karsi biraz vefali olsaydım, arayıp sorsaydım daha iyi olurdu. bunun disinda "keşke" dediğim hiçbi şey yok.

Cocukken paten istemiştim, almamışlardı. O bayağı sarstı. Onun dışında çok tutkulu isteklerim olmuyor.

Ambrosia+1

üniversitede not ortalamam düşmesin diye erasmus yapmamıştım. salaklığa bakar mısın!? o sıralar akademik kariyer düşünüyordum, şimdi oralara gidip diploma notumu düşürmeyeyim demiştim. mezun olduktan sonra bambaşka bir yola yöneldim halbuki, not ortalamamın bana hiçbir katkısı olmadı. en büyük pişmanlıklarımdan biridir bu.

üniversiteden mezun olunca b.k varmış gibi hemen küçücük bir köye atandım öğretmen olarak. dört koca yılımı harcadım orada. en güzel yıllarımı heba ettim dağ başında. şimdiki aklım olsa üniversiteyi bitirdiğim yıl hazır yaş da müsaitken interrail yapardım tek başıma. gelince de yüksek lisans kasardım. hayatımın baharındayken mahrumiyet hayatı yaşamazdım.

bir de yüzmeye devam etseydim keşke. lise sonda öss'ye hazırlanacağım derken bırakmasaydım. boyum şimdi daha uzun olurdu (kısa değilim ama olsun, bi 5-6 cm daha uzun olsaydım uzun boylu kategorisine girerdim direkt).

Pirinç.
Ben küçükken annemler pirinç ayıklarken bir yaramazlık yapıp pirinci üstüme döktürmüştüm. Kulağıma kaçan olmuştu süpürgeyle çekmeye çalışmışlardı. Hala beynimde pirinç olduğunu düşünüyorum.

Paten. Kucuklugumdr cok istemistim ama cok pahalı birşey olduğunu düşündüğüm için isteyememiştim ki aslında istesem alırlardı galiba.
30 yasima geldim iki aydır eşimle kavga ediyoruz bu mevzudan dolayı. Paten alıp kaymayı ögrenicem diyorum, koca kadın oldun düşersen biyerini kırarsın diyor, ben de düşersem düşerim noolacak kafasındayım.
Yarın gidip kendime bir çift paten alıcam ve parkta alıştırmalara başlıycam. Şans dileyin düşüp biryerlerimi kırmayayım.

bisiklete binmek :(

Herkese samimi cevaplari icin tesekkur ederim, gulumsettiniz beni. @köstebek kurabiye sana uzuldum ama.

keşke öss'ye tekrar hazırlansaydım, ilk sene tercih yapıp hayatımı karartmasaydım diyorum.

okulu okuduktan sonra da bu yüksek lisans bokuna bulaşmasaydım diyorum.

işte çalışmak yerine çok daha güzel bir üniversitede okumak.
siktiri boktan bir okuldan mezun olduk şimdi yaptığım işle alakası bile yok.

küçüklükten bu yana bir spor dalını yapıp onda ne kadar ilerleyebileceğimi görmek isterdim.

köstebek kurabiye +1 hangi akla hizmet not ortalaman iyiyken sırf aptalca saptal şeyleri bahane ederek gitmeye hak kazandığım yere gitmekten vazgeçtim anlamıyorum. Mallığın dip alasıydı erasmusa gitmekten vazgeçmek, içime yumruk gibi oturdu gitmiyor:(

akülü araba +1 ve sallanan at. akülü araba biraz daha ulaşılamazdı o yüzden çok kötü hissetmezdim kendimi ama bi sallanan atım olmadı diye bi süre sallanan at gördükçe hüzünlendiğim doğrudur. onun yerine sallanan sandalye alıcam kendime güzel bi tane.

Üniversite zamanı yurtdışında kısa bir dönem de olsa okumuş olmak isterdim.

İstanbul'dan uçakla 1 saatte Bodrum'dasınız. Yakından kastınız kilometre olarak yakınlık mı süre olarak yakınlık mı?

@crown; km olarak yakınlık, araba ile gidip gelebileceğimiz bir yer

Aylık 1,99$ karşılığında 100GB alan sunuyor. Ödediğin sürece 100GB alanın olur, ödemediğin an ücretsiz verilen disk alanına geri düşer.

100 GB dolsun dolmasın ayda 1,99 USD ödeyeceksiniz. Yani 100 GB alan veriyor 1,99 USD karşılığında size Google, kullanıp kullanmamak sizin keyfinize kalmış.

Ödemeyi keserseniz alan sizde kalıyor bir süre daha ama yeni dosya yükleyemiyorsunuz.

what to eat in bla bla diye aratıyorum.
yürürken sağa sola bakıyorum. menüler zaten dışarda asılı oluyor.

londra'da garlic n shots', wagamama, belgo,

öğlen yemekleri için : wasabi

Zomato

zomato/4sq gibi uygulamalari referans aliyorum.

İste hayatimdaki en buyuk problem bu benim. Bunun disinda pek bir problemim yok. Gittigim ulkelerde karnim acikmaya baslayinca korkmaya basliyorum "iste yine basliyoruz" diye. Siz normal insanlar ne yiyeceginize nasil karar veriyorsunuz bilmiyorum.

ben once tripadvisor'dan butceme gore arama yapiyorum, gozume kestirdigim 3-5 yeri daha sonra facebook'tan inceliyorum. su ana kadar hic pisman olmadim yaptigim secimlerden.

ben londraya hic gitmedim ama bir odev icin asiri detayli bir mekan arastirmasi yaptigimda bir gun gidersem kesin suralara giderim dedigim yerler:

camden town'da Honest Burgers, The Blues Kitchen
clapham'da Dip & Flip, King & Co

Ben önüme gelen yere girerdim. İçi, bahçesi vs hoşsa dalıyorum içeri. Bir yemek ne kadar kötü olabilir ki

Ne yiyeceğimi de garsona soruyordum işte acı sevmem ekşi sevmem şunun gibi bir şey var mı vs diye. Emin olamadıysam klasik pizza makarna falan yerim

Şurada yazmıştım: eksisozluk.com

@jazzabel
Bir yemek, yenemeyecek kadar kotu olabilir. Yani bana sorarsan:)

jazzabel + 1
Dolaşa dolaşa gezerken gözümün hoşuna giden bir yer bulup dalıyorum. Aç kalıp 5 günde 3 kalıcı kilo verdiğim yerler de oldu, 'Offf, nefis' deyip üç gün aynı yere gittiğim de.

Cok spesifik bisey aramiyorsam neresi kalabaliksa oraya giriyorum. %100 tutuyor. Daha bos olup da 10 numara yemegi icecegi olan yer gormedim

Benim günlük hayatımdaki en büyük sorunum dışarda yemek yemek. Sadece yurtdışında değil bildiğim, tanıdığım yerlerde bile sorun hatta evime siparis verirken bile sorun. Et yemiyorum, dolayısıyla yemeklerin yarısını eliyorum. Dışarda salata yemiyorum hijyeninden emin olmadığım için vs derken zaten benim için işkence bu durum.


Tüm bu sebeplerden yurtdışında bir yerde yemek yiyeceksem genelde makarna, pizza gibi kötü olma ihtimali en düşük olan şeyleri seçiyorum. Bazen de ortamını beğenip girdiğim oluyor. Kimi zaman çok seveceğim şeyler bulabiliyorum kimi zaman patates kızartması kemirip kalkıyorum. Düşününce içim daraldı yine.

yelp kullaniyorum. fiyat skalasi da var.

ilk kez gittigim yerlerde hostelde, hotelde veya airbnb de kaliyorsam ev sahibi veya resepsiyona soruyorum. en iyi tavsiyeler onlardan geliyor. haritaya not ediyorum.

hic olmadi kebapci dunyanin her yerinde var. emergency yemegi. lokal bisi yiyeyim dersem menuleri disarida asili restoranlarin fiyatlarini inceliyorum.

YouTube copyright vermez. Eğer eserin copyright'ı sizdeyse YouTube bildirirsiniz sadece, YouTube da eserinizin izinsiz kullanımını engeller.

www.youtube.com

şehir, hatta ilçe de önemli???

Ben İstanbul dışında küçük bir ilçede randevusuz, çat kapı gidip halletmiştim işimi.

Sıfırdan başvuru değildi ama, kaybolan pasaportu yeniden çıkarttırmıştım.

bu aralsr çok soruluyor. sabah erkenden gidenler randevusuz aradan halletmişler hep. üsküdar emniyet de özellikle

benim duyurularım arasında vardı bu soru bak istersen :)

Geçen hafta randevusuz üsküdar emniyete gittim toplamda 5 dakika bile beklemedim. Bi sürü insan bekliyodu ama direkt benle ilgilendiler nedense.

Ben hep 20'ye denk geldim. Bilet alirken ekstra bagaj ekleyince ucuz oluyor. Ona bakin bence.

atlasjet 30 kg. kesin bilgi

thy'de de 30 kilo. şimdi fransa'ya bilet alır gibi yaptım ekonomi promosyon. bagaj hakkı 30 kg yazıyo.

Ben atlasjet ile kırgızistan'a gittim.Sorduğumda 40 kg bagaj hakkınız var demişlerdi.

Atlasjet'e bir bakınayım o zaman.

@spirit crusher, şurada www.turkishairlines.com thy 20 diyor vallahi :(

THY Almanya uçuşlarında 30 galiba, diğer türlü 23.

Atlasjet İngiltere'ye 25kg idi, 28 olunca da ses etmemişlerdi ^_^

Gidilen ülkeye göre de değişiyor işte.

edit: THY'de kabin bagajı + laptop çantası yani 2 el bagajı alabilirsin. Ağır şeyleri ona doldurursan baya bişey hallolur.

THY gittiği ülkeye göre değişiyor, 30 da var 20 de var.

Business uçtuğunuzda +10kg oluyor.

Sunexpress Almanya-İsviçre uçuşları genelde 30.

iban ve bic ile bedava olması gerek. çoğu internet bankacılığında bedava, kasadan ise miktara göre alırlar bişiler.

Ben farklı ülkeler arasında bedavaya gönderiyorum.

Sepa denilen muhabbet var, bedava olmali ab ici. Online bankingden yap ama.

- Bilgisayarınız varsa HDMI kablo ile bağlayabilirsiniz
- Chromecast alırsanız telefon, tablet ya da bilgisayardan kablosuz olarak aktarabilirsiniz (evde hızlı bir WiFi olması lazım)

ikinci el 3 nesil apple tv 160-180 liraya alıp tvnize bağlayabilirsiniz. apple tv üzerinden netflixe girebilirsiniz

sesli sözlük var, birçok dil seçilebiliyor.

Google Translate?

Wordreference

kart veya not kagidi filan takmak icin olabilir.

Disari dogru mu

Diger kapakta da bunlarin karsiligi bar (ustte kavisli, altta duz olacak sekilde).

Kapagini kapatinca kanca gibi geciyorlar, kapali tutuyorlar kitabi.

Yoo arka kapakta bunlardan yok

O kavisli kesik bir sayfa sikistirmak icin ters ama

Dilek fenerine benziyor.

ben de ona benzettim ama daha farklı bir şey sanki.

dilek feneri işte. tasarımı değişik biraz. gökkuşaklı falan.

lamba. şekil yapmışlar sadece.

dilek feneri degil onlar. kumas gibi duruyor disi, kagit degil.

lamba iste nerede satildigini bulmak lazim yada elle yapican

ben ikna olmadim. nerden biliyoruz belki orijinal olani miknatis cekiyor.

ray ban bu sekilde aciklama yaparsa ikna olabilirim. yetkililer goreve...

Replikanın camındaki yazı kalıcı olmuyor. Bi de fiyatı da, aldığın yer de bi faktör. Güvenilir yerden almaya çalış, 50 tl ucuz diye saçma sapan bi yerden alma sorun çıkmaz.

@exlibris: Denedim, orijinali miknatis cekmiyor.

miknatisin adini soyleyebilseymis keske.

niyumniyum

@evimin paspasi doğrusu ne :))

bi de diğer camda kazınmış rb harfleri var

gitarı alıp normal taşıma çantasına koysun. kendi gitarı gibi getirsin hiç sorun olmaz. Her ihtimale karşı faturasını da yanında bulundursun yeter.

Bazı havayolları artık gitarı kabine almıyor, bagaja vermesi gerekiyor. O yüzden soft değil hard case alsın gitarla birlikte. Ayrıca bagaj bölümü soğuk olacağından teller gerilecek ve sapı eğme riski doğacaktır. O sebeple telleri mutlaka gevşetsin.

Acilin, ben getirdim :)

1- hayir
2- hayir
3- hard case'e koymasin, ben hosteslere rica minnet dolaplarina koydurmustum, bir de hard caseti. Bir seferinde hostes ille de para dedi o arada pilot gordu aa ne guzelmis filan diyip aldirdi.
4- aradaki fark cok fazla ama arkadasinin ustlenecegi dert de fazla. Ben kendim haric baskasina almis olsam ugrasmazdim.

Ben daha geçen gün akustik getirdim THY ile, kabin bagajına koydum, kimse bir şey demedi. İlk iki ve son sorunun cevabı hayır. Ben 1700'e aldım mesela, Türkiye'de bir alt modeli 3500, benimki satılmıyor bile.

Gitarın çantası da bu, kılıf falan değil yani.

i1042.photobucket.com
i1042.photobucket.com

Mini yazdığına bakmayın, herhangi bir elektrodan daha büyük.

Akşam yemeği yiyeli 6 saat olacak nerdeyse, otellerdeki şu müşteriti gece aç bırakma bugu çözülmesi gerekiyor.

yemeksepetinden söylenir, 0 ile resepsiyon aranır, söyledim de izin verirseniz getirsin denir. keyfine göre yenir yani raad ol.

buzdolabında varsa bisiler ye. Yarın gündüz alırsın marketten yerine koyarsın.

Masanin ustunde menu olur, oradan secip odaya yemek soylersiniz normalde.

Her yemek her saat olmaz ama en basitinden pizza, hamburger vb 24 saat olur.

Otel dedigin yerde gece hamburger soylenir.guzel buyuk bir hamburger cips ve 2 sise kola.hizli hizli yersin ,nefes almadan,boyle siser gibi oldugun yerde kolayi dikersin,sana geliyorum tanrim modunu yakalarsin.

Bazi oteller siz cikar cikmaz minibari kontrol eder. 2 kisi degilseniz cok guvenmeyin. Resepsiyonu arayip yemek olup olmadigini hatta o an yapamayacaklari bi yemegi sorup yemeksepetinden veya disaridan siparis vermelerini soyleyin kartla oderken zaten gorevliyi kapiya bellboy ya da gorevli cikartir. Yemeksepetindeki ayni fiyati oder yer gecersiniz.

türkiye için geçerliliği ve etkisi olabilecek bilgiler bunlar, bence yazılmasında sakınca yok. ha belki avrupa ik'sı bu tip şeylere tuhaf bakıyordur bilemem ama öyle olsa oradakiler de yaz demezdi zaten.

cv'yi inceleyenin bir şekilde bağlantı bulabilmesi için ekstra seçenek sağlar; o yüzden bence var.

Hangi ulkeye basvuracaksiniz.

Normal bir ulkede CV'de sadece ise yetkinliginizle ilgili seyler olur.

Cinsiyet, cinsel yonelim, medeni durum, coluk cocuk vb seyler olmaz.

İk'ci degilim ama bekar ve cocuksuz kisi daha az sorumluluk sahibi ve daha rahat is degistirebilir anlamina gelmez mi? Ne bileyim patron olsam kalici eleman gozuyle bakinca evliler daha mantikli gibi.

crown, ulke almanya. teoride zaten o kadar kisisel bilgiyle gelmis cv'yi kabul etmiyorlarmis ama pratikte o yokmus. basvurular arasindan en kolay secilebilmek icin yazmak gerekliymis. bana boyle dedi o kiz.

biz ki derslerde bazi ulkelerin cv'deki fotolari kapatip da degerlendirdiklerini gormustuk ayrimcilikolmasin diye. bu kadar detaya girmek sacma geliyor.

yons,staj icin basvuruyorum, kalici olmam kesin degil. dedigin yaklasim belki full time pozisyon icin mantikli ama staj icin cok fazla bir onemi yok sanki.

Çocuğum yok evli değilim yazınca zırt pırt erken çıkma veya geç gelme gibi durumların önüne geçiliyor. Çocuğunu kreşten almayacak, doktora götürmeyeceksin. Eşinin bıdısının düğünü olmayacak falan. Tek başına olduğun için daha az sorumluluğun daha az izin alma, işin çıkma ihtimali var.
İk cı değilim çevreden biliyorum

ben işveren olsam single no kids'e iş vermem. zaten kadınlar başlı başına iş kaybı, bir de bekarlar daha fena. yarın bu evlenir, sonra çocuk doğurma faslı başlar, 1 sene sen o kişiyi unut. çocuğu varsa en azından o faslı atlatmış olur. doktora moktora götürsün ne olacak ondan. 1 sene işe gelmemekten iyidir.

türkiye'deki ik'cılar maldır bu arada onların ipiyle kuyuya inme

yahu zaten benim basvurdugum pozisyonlarda kimse kalicilik aramiyor. kimse bu kadin 1 sene sonra ayrilir diye dusunmuyor. 6 ay surecek bir staj sonucta. hepimiz ogrenciyiz. tamam ben digerlerinden bi 8-9 yas daha yasliyim ama benim de bitirmem "gereken" bir okul var sonucta.

single no kids yazmak ne kadar "flexible" oldugumu gostermek icin iyi. (plaza dili simdiden mevcut bende)
yazmazsam da bir kaybim olur mu bilmiyorum, cunku bana yazmak normal gelmiyor. o yuzden normal basvurularda nasil oldugunu merak ediyorum.

Ben asla yazmazdım. Staj pozisyonuna çocuklu birinin başvurması beklemiyorlardir zaten.

Yazma.