eft numarasıyla sorgulanması lazım, öncelikle arkadaşın hesabından para çıkmış mı bu bir, ikincisi nereye gitmiş bu para. bunlar eft sorgulama ile çıkar

hangi şubeye göndermiş? direkt şubeyi arayıp sorabilirsin.

hocam dikkat et eft dekontu attım deyip dolandıranlar cok
ben eft nin 2 gune sarktıgını gormedim hic

ay sonuna denk geldiğinde gönderilen para askıda kalabiliyor. başıma 1 kez fatura öderken gelmişti. gidip şubeye sorun o zaman.

İş bankasında hesabınız yoksa nereye göndermiş karşı taraf anlamadım?? Yanlış yazdınız sanırım.

İsminizi soyisminizi doğru yazmış mı? Ahmetçelik olarak yazsa bile geçemez arada boşluk olmadığı için mesela.

Yok her şey doğru yazılmışsa hesabınızın bağlı olduğu şubeye sorun havuzda takılı kalmış olabilir.

dedentörün fotosunu atar mısın?

fotoğraf ne yazık ki atamıyorum çünkü yanında değilim. bana ait değil.

şimdilik önemli olan bitmemiş tüp çıkarılır mı :D

Tüpün bittiğinden emin olun diye yazmalarının sebebi "bitmemiş tüpü değiştirmeyin boşuna" mantığıdır.

Sobayı kapatın, vanasını kapatın, dedantörün emniyet mandalı açıp tüpü çıkarın. Korkmayın hiç bir şey olmaz Allah'ın izniyle.

Çocuk oyuncağı iş yani.

parmakladım dedin ya saçı. parmakladıktan sonra makası diklemesine sür. aralara gir. iz kaybolur.

adım adım (parmak parmak) gitmen lazım, o yüzden ufak parçaları bir araya toplayıp kesersen o izin oluşma ihtimali azalır. el yordamıyla almak yerine tarak kullanmak da bir çözüm olabilir.

bir saç kökünün kafanda kapladığı alanı düşün, bir tanesi değil ama yirmi otuz tanesinden çıkan saçı bir arada kesmen başka; yüz tanesini bir arada kesmeye çalışman başka sonuç verir (sayıları salladım tabi^^)

@caletti, diklemesine nasıl süreyim hiç anlamadım?

@dafaisss ne kadar az teli tek seferde kesersem o kadar az iz kalır diyorsun galiba. O çok uzun sürer. Mesela baş ve işaret parmaklarıma kıstırıp kessem nasıl olur?

ihtiyacın olan berber makası değil mi? www.google.com.tr

evet onu diyorum. bir de doğrudan makasla dalmamak için, önce kabasını almak için kullanılan cinsten taraklar var, ya da kendi tarağınla jileti bir arada tutup tararken bir yandan da kesmiş oluyorsun saçını. uçları küt oluyor ama bu da bir seçenek.

katlı kesim yapıyorsun sanırım. tutamları kalın almazsan iz kalmaz. baş ve işaret parmağınla alma, işaret ve orta parmağın arasına alman lazım. tutuş şekli ve diklemesine sürme videoda var.
www.youtube.com

evet, böyle. adamın ve yazdığı türün olayı bu.

ben de tutunamayanları sizle aynı sebepten dolayı bıraktım :(

üsluba aşinalık kazanmak için "korkuyu beklerken"den başlayabilirsin. kısa öykülerinin olduğu bir kitap.

Oğuz Atay tarzına alışmak biraz zaman alıyor.
Ben Tutunamayanları 3 kere bırakıp 4.'de inada bindirip bitirebildim.
Biraz sabretmek gerekiyor.

Oradan oraya atlarken dediğiniz şey sanırım olay dizisinin kronolojik gitmemesi? Yazdığı tür derken herhalde postmodern anlatı demek istenmiş? Bence Atay okumak istiyorsanız ama postmodern romana aşina değilseniz, Bir Bilim Adamının Romanı'nı okuyun. Bir Bilim Adamının Romanı sizi diliyle ya da içeriğiyle zorlamaz.


Oğuz Atay iyi bir yazar. Sadece, postmodern yazını okumanın zorluğunu çekiyorsunuz ki, normal. Çünkü 'bildiğimiz' roman yani geleneksel romanın genelde kronolojik ilerleyen bir olay örgüsü ve keskin gerçeklik çizgileri oluyor. Okurken olay örgüsüne şaşırabiliyoruz, bir şeyler öğrenebiliyoruz. Postmodern romanda gerçeklik ve kurmaca arasında sürekli değişen dengeler olabiliyor, Oğuz Atay'da sıkça görüldüğü gibi zaman kronolojik ilerlemekten çıkıyor ya da bilinç akışı Atay okumayı zorlaştırıyor vs. Kısacası postmodern romanı okumak için, edebiyat kuramlarını bilmek, öyle okumak gerekiyor.

ben yazıcam birazdan, tostumu bitireyim.

başlığı okumadım ama yakın çevremde böyle bi kaç kişi oldu. ben bndan 6 7 sene öncesine kadar sağlam içerdim, sağlam içkiden kasıt, bira şarap değilde, viski votka, rom gibi sert içkiler tercih etmemdendi. 1.5 litre içmişimdir bi oturuşta belki 20 den fazladır. çok sarhoş olduğum da olmuştur sarhoşluğum etrafa sataşma, dağıtma gibi şeylere sebep olmadı hiç bi zaman, hatırlama sorunu da geçirmedim.

küçükken mahallede bi arkadaşım vardı, yıllar yılları kovaladı, bu çocuğun babası ve abisi alkolikdi, neyse 15 sene geçmiş üstünden başka bi şehirde denk geldik.

takılmaya başladık, lan arkadaş adam içiyor, miktar olark çok, mesela mangal yapıcaz ya, ben mangalı yakarken bi dönüyom arkayı 8 tane bira içmiş , derken tabi sarhoş oluyor, sarhoşluğu pis, etrafa sarar, saçma sapan konuşur, o kadar çok içtiği oldu ki, resmen halüsülasyon gördüğüne şahit oldum, bi gece beni tanımadı, yan yana oturuyoruz terasta, çocukluk arkadaşım, içiyoruz, sohbet mohabbet, derken bi çevirdim kafayı, baktım tam göğsüme ekmek bıçağı geliyor, bastım gittim.

derken korktum olm lan bu ölmesin mk, terastan düşer, merdivenlerden düşer gidip bakayım diye, bişey olmamış neyse, bi kaç böyle olay oldu.

bu adam hatırlamıyor abi ne yaptığını, yani hatırlaması 1 2 gün rahat alıyor. yalan desen, yalan atsa anlarım zaten.

sonra babası ile abisini hatırladım, her gece böyledi, adam içer içer sokakta ona buna saldırır, sabah olur akşam saldırdığı adama günaydın, nasılsın iyimisin, bu ara görüşemiyoruz, bi akşam beklerim der hal hatır sorar gider.

var böyle modeller, 2 3 gün sonra geliyor aklına benim dediklerimin.

lan akşam ne oldu tribi de var. adam sabah kalkıyor, şimdi geçmişteki yaşanmışlıklarından biliyor içince sapıttığını, hatılamıyor da, sabah uyanıyor nötr, hani sıcak ya da soğuk değil, milletin haraketlerini izliyor, izliyor çünkü soramıyor akşam ben ne bk yedim. diye

kim kızgınsa anlıyor ki dün gece onunla arasında bişey geçmiş.

bu arkadaşın babası içki masasında cinayetten gitti, abisi aşırı alkolden komadan gitti uyurken, bu çocukla da uzun süredir görüşmüyorum, çekilmez böyle tipler. ne oldu bilmiyorum ama az çok tahmin ediyorum.

2011 sonbaharı sanırım. o zaman yaşamımın dip noktasındaki, hala sövdüğüm işte çalışıyorum. nasıl bizim eve geldi ama biri limon kolonyası şişesine benzeyen bir şişede votka getirmiş eve. swarowski mi ne adı da. ucuzdu baya, şişe de büyüktü.

akşamüstü kolayla karıştırıp içmeye başladık. sonra diğer arkadaş içmeyi bıraktı galiba. ben de sözlükten bir yazarla mesajlaşıyorum. ingilterede okuyormuş, ben ebaydan bir şey alacağım da o gelirken getirecek falan. sonra bir bardak daha koydum.

hikaye sabah yatağımda normal, azıcık bir baş ağrısıyla uyanmamla başlıyor. çay yapıyorum, bilgisayarın ekranını leş gibi buluyorum. belli ki ekrana hapşurmuşum. sonra sözlük aklıma geliyor, açıp bakıyorum kıza saçma sapan bir şey yazmış mıyım diye. yazmamışım. aksine, yazım kurallarına uymayı da bırakmayarak oldukça düzgün bir dille yazmışım. sonra da getirdi zaten benim şeyleri. ben de doğumgününde ona hediye aldımdı. okuyor mu bilmem, okuyorsa selamlar. ha bu arada kola şişesi de dandik vodka şişesi de neredeyse boştu bulduğumda.

gördüğünüz gibi çok süper bir hikayem yok. şaşırtıcı kısım ise o durumda yazım kurallarını katletmemem olmuş.

bak benimle arkadaşın farklı bir durumunu kıyaslıyayım.

abi ben 6 tane bira içerim, milet 10 kere çişe gider benim çişim gelmez daha altıncıda.

mesela bu alkolik eleman, bi bira içer 2 defa işemeye gider, öyle ki, ya işeycek, ya altına işeycek böyle 10 dakka tutayım, yarım saat idare edeym muhabbeti yok.

adamın böbrekleri vücudu, sıvıyı işleyip alkolü kana karıştırmak için yaratılmış.

abisi de öyleydi.

hafta sonu. 3 şişe beyaz şarap içtim %11.5 alkol oranı var. üstüne 1 bira içtim. bu arada gazinoya gidiyoruz işyerindeki abilerle. en son hatırladığım giderken arabada eski kaşar yiyorduk. gece 2 de bir uyandım kusmuğumun üzerinde yatıyorum evde.

gazinoda 2 bira içmişim bayana içecek söylemişim vs. şişe kırmışım. hiçbişey hatırlamıyorum.

Cok fena ictigim hosafa dondugum gunler oldu. Cok fena dagittigim oldu bircok kez. Ama hicbirinde onceki geceyi hatirlamama durumu olmadi. Ufak detaylar dışında olan biteni hep hatirliyorum ben de.

Uzun uzun anlatacak süslü hikayem yok ama hafıza kaybı yaşamıştım.

geçen yaz 2 kişi stolichnaya elit içtikten sonrak kadıköy'e düşüp, 2-3 bira, 3-4 tekila içmiştik. Sabah uyandığımızda fotoğraf çekilmişiz ama o fotoğrafları ne ara çekildik, orası neresiydi hatırlamıyorduk :)

Herkesin bünye bir değil tabii ancak yazılanlara oranlara bakıyorum, ben her zaman ne içtim diye takip etmem ama bi sefer arkadaşla 1 litre olmeca bitirmiştik, 17 shot yapıyordu kişi başı. Gayet de hatırlıyorum neler olduğunu. Şu blackout olayına gelene kadar ne içmem gerekiyorsa artık... Bir de bu olay 6 sene önceydi daha gençken

engelleyemezsin.

onun bildirimleri kapattmış olması lazım üstad.

şu an annem de aynı şeyi yapıyor, vazgeçiremiyoruz. biraz da yapacak başka işleri olmamasından kaynaklanıyor sanırım. ananem de öyle. koltuğa yatsınlar 7/24 izleyebilirler. toplumumuz da biraz duygusal(diğer yönlerini hiç karıştırmadan böyle yazayım :) ) böyle programlar da kolay tutuyor,çoğalıyor.

bize de bir şeyler yapmak düşüyor. onların farklı şeyler keşfetmesini sağlamak hem onlara faydalı hem de eğlenceli. mesela anneme after eight çikolata verdim yüzünü ekşitti. ananeme verdim bağımlılık yaptı :D almaya giderken arkamdan bakıyordu :D

Üstüne düşünülmesi gereken bir noktadan girmişken "Onlar ne güzel, yaptıkları şarabın tadına bakıyorlar." demek çok komik. İlk paragrafa göre "Onlar ne güzel, okudukları kitaplar üzerine sohbet ediyorlar." diyecek sanmıştım.


Çevreyi, dünyayı algılama farklılığından olsa gerek. Benim de arkadaşlarımın annesi çeşitli konularda kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar ya da bir noktada bilgi sahibi insanlar. Ama annemde o fırsat veya değişime gidecek imkan olmamış. Ben şimdi niye annemden sırf bu yüzden utanayım?

sabahtan akşama boşsa napıcak. beyni yormayan saçma sapan şeyler izler bizim yaşlılar da.

sezonlukdizi

bıçakları kaymış olabilir. eskiyse vidası gevşemiş olabilir.

aralarına kıllar sıkışmıştır, talimatlara uygun bir bakım gerekiyor.

Ne kdr sıklıkta yagladin

Eski değil, fazla da kullanılmadı. 2 sene içinde 5-6 defa diyeyim.

dişler yerinden kaymıştır. sök yeniden tak dişleri.

takip aynı sorun bende de var. yeni bıçak aldım deneyince haber veririm.

Berber makinası, Moser klasiği dedik, yarı yolda bıraktı. 5-6 kullanımdan sonra niye böyle oldu çözemedim.

Daha öncesinde yağıyla bakım yapmış olan varsa nasıl halledildiğini açıklayabilir mi? Vidasını, herhangi bir mekanizmasını filan sökmemiz gerekiyor mu illa ki?

Beklemedeyim @gameofannen.

benim alet 10 yılın üzerinde bıcağını dün değiştirdim. sahte bıçak ama efsane kesmeye başladı.

sen az kullandığını söyledin. öncelikle makine orjinal mi?

ikinci arkadaki vidaları söke içindeki süngerde kıl birikmiştir. onları temizle bıçakların her ikisinide kolonya ile sil yagdan eser kalmasın. genelde o yag katılaşıp bıcağın kaymasını önlüyor. çok başıma geldi. her şeyi temizledikten sonra azcık makine yağı ile tekrar yagla ve vidaları tak. yalnız burda iyi ayar yapman lazım alt bıçağın dişi yarım mm dışarıda olsun ne eksik ne fazla. yoksa kesen bi tarafını. özellikle enseyi.

onun dışında bir şey yok.

Makine orijinal. Almanya'dan geldi.

Bir deneyeyim bakalım nasıl olacak. Yazarım buraya da sonuçları.

taa iphone 5 zamanı geçtim. pişman değilim. stabilite falan problemi de göremedim. android bence o meseleleri aştı ama flagship bir telefon alın. 1 gb ram, 8gb diskli android telefonlar kanser eder.

iphone x kimsede yok diye rahatsızlık niye duyuyorsun? :) geçmek istiyorsan geç. istemiyorsan geçme. alt tarafı telefon ve başka bir işletim sistemi. bu kadar sorgu suale gerek yok. gönlünden hangisi geçiyorsa onu yap, onu kullan.

valla hayat şartları ve telefonun fiyatını göz önünde bulundurunca, neden pek kimsenin geçemediği gün gibi ortada.

ben o paraya macbookpro alırım mesela ayfon neymiş?

sony'nin yeni çıkardığı telefon dehşet xz1 ama buna bu parayı verene kadar da gider dslr alırım kendime, çok fakirim lan, hayal bile kuramıyorum.

Samsung Note 8 güzel görünüyor.
ben de yeni iphone'u bekliyordum telefonu yenilemek için ama beklentilerimi karşılamadı. Yakın zamanda da iphone'dan ciddi bir yenilik beklemiyorum. O nedenle Samsung alacak gibiyim.

android telefon çok kapsayıcı. ios dışında her marka bunu kullanıyor neredeyse birkaç istisna dışında. iphone un eşdeğeri olabilecek bir şeye geçilebilir pek tabii. Samsung Galaxy Note 5 kullanıyorum gayet memnunum.

iphone'dan s7 ye geçyim. çok memnunum.

Nokia 8 diyorum. Saglam kasa, Carl Zeiss lensler, fiyati abarti degil, Snapdragon 835 zaten flagshiplerin hepsinde neredeyse bu islemci var.

balık bayatsa diye biliyorum

yiyorum ve hiçbir problem çıkmıyor

ipu.gov.tr

www.google.com.tr

Değil. İkisi de eskiden buzdolabı olmadığında çabuk bozulan gıdalar olduğu için, gıda zehirlenmesi riskini azaltmak için söylenegelmiş...

Fish fingerla yogurt yedim dun. Ki arada yerim.
Balikla da yiyorum ama rakiyla sadece.

ikisinden biri bayatsa sakatlik cikarir onun disinda sorun olmaz. ikisinden birinin bayat olup olmadigina emin degilsen yeme yine de ne olur ne olmaz.

değil, yiyebilirsin.

yunanistan'da balığı cacıkla servis ediyolar. teşekkürler.

hocam kaçma. hemen yüzleş. sorana durumu açıklarsın. durumu ne kadar çabuk içselleştirirsen o ruh sağlığına o derece olumlu katkısı olur. insanların ne dediğini umursama. iraden dışında gelişen bir durum bu.

kazıt hocam
kendin sonradan tras edersin
ama cok da utanma bosver olan olmus

saçla dolaşmaya alıştıysan ve kazıtmak işine gelmiyorsa..

protez gerçek saç tak bence, biraz masraflı ve zahmetli ama psikolojin yerinde olur.

protez saç falan takamam ya. kabullenme durumunu, caletti nin dediği gibi yüzleşmeyi erteliyorum aslında.

protezle falan uğraşılmaz. sıfırla kafayı yarın çık mahalleye git işine. güler yüzlü ol. ikinci sınıf insanlar dış görünüşe önem verirler. sıkma canını.

Toppik kullansan

Psikolojik destek alabilirsin bunların yanında.

gecmis olsun.

yillardir ben de kazitirim sacimi. ilk bir iki gun bazi tepkiler olmadi değil. ama insanlar alisiyorlar bir sure sonra.

üstelik bence cok buyuk bir rahatlık.

yalnız sinüzite dikkat etmeniz gerekebilir sacini kazittiktan sonra.

Min 16 sene okul okudun. Nasil gectigini anladin mi? Bu da oyle iste bi sekilde geciyor zaman. Is hayatini bir zaman sonra icsellestiriyorsun zaten ve rutinin oluyor.

sigorta prim günlerin dolduğunda biraz ara vermek ya da kendi işine odaklanmak gerek yoksa yıpratır ara vermeden o kadar yıl çalışmak..

Her gün erken kalkacak olmak bana inanılmaz geliyor, umarım o kadar uzun yaşamam.

Çözüm erken emeklilik.

SSK emekliliği için gereken gün sayısı zaten çok hızlı doluyor, sadece yaşını beklemeye başlıyorsun.

Erken emeklilikte amaç klasik beyaz yaka tuzaklarına düşmeyip para biriktirmek, bu parayı uzun vadeli az-orta riskli yatırımlar ile (Borsa, fon vs..) değerlendirmek. Bileşik faiz'in gücüne inanmak. Biriktirdğin para hedeflediğin noktaya geldiğinde kendini emekli ediyorsun. Abartı olmayan bir yaşam tarzı ile 90+ yaşlara kadar yaşayabiliyorsun (Eğer her şeyi doğru yapmışsan biriktirdiğin para arkada artmaya devam ediyor)

www.reddit.com

para biriktirme konusunda bir sıkıntım yok, hala ailemle yaşıyorum ve geçen ay sadece 600 lira harcadım. ileride yurt dışında yaşama mevzuları falan olur diye takıntı derecesinde para biriktiriyorum. döviz işine girmedim daha pek çakmıyorum bu işlerden :(

7.seneye giriyorum iş hayatımda. artık bi hafta tatil yapıp geç kalktığımda kendimi garip hissediyorum. tatilde bile erken kalkıyorum daha sonra tekrar uyumaya çalışıyorum. boş durunca da zaman geçiremiyorum. ha param olsa çalışmasam zamanımı boş geçirmem illa ki bi aktivite olur ama çalışmayınca da para yok malesef.

15-20 senelik çalışanlar daha fazla alışmıştır artık diye düşünüyorum.

evlenmek de çözüm :) belki erken kalkmana gerek kalmaz ve geliriniz iki katına çıkar..

ve bir süre sonra para biriktirip dünyayı dolaşmaya vakit ayırırsınız, örneklerini çok duymaya başladık.

İnsan bir şeyler ile uğraşmak ister her zaman, oyalanmak ister. Bu yüzden belki de katlanıyoruz çalışmaya, işinde mutlu olanlar emekli olsalar da bırakmıyorlar.

Mutsuz olanlar da emekli olsalar bile sabah erken kalkmaya ve mutlu oldukları başka bir şeyler ile uğraşmaya devam ederler.

İhtiyacımız olan barınma, ısınma, yemek. Aslında temele indiğinizde çok basit ve kolay karşılanabilir şeyler.

Ama bizler önce kendimize ihtiyaç uydurup sonra o ihtiyaçları karşılamak için hayatımızı harcıyoruz.

İnsana temel ihtiyaçları için bir kulube, bir kaç tavuk, bir koyun/keçi, biraz da ekilecek toprak fazlasıyla yeter aslında.

40 yıl biraz çok değil mi ?
emekli olabilmek için sigortalılık süresi 25-30 yıl diye biliyorum.

Sayın @devilone, bahsettiğiniz süre prim ödeme süresi. Emekli olabilmek için belli bir yaşı beklmeniz gerekiyor.

65 yaş civarında emekli olacağız.

ben de 4 ay oldu iş hayatına gireli. kısır döngüye girdim. hayatın anlamsızlığı her sabah kalktığımda yüzüme tokat gibi çarpıyor. eğer hayat böyleyse cidden hiç gerek yok.

İş arayan işsizler var. Onları düşün.

Emekli olabilmek ayrı bir sorum, bunu kabul ediyorum. Önceki dönemlerden gelen erken emeklilerin maddi yükü sebebiyle 60-65 yaş aralığında emeklilik özellikle kadın için çok yıpratıcı, bunu da kabul ediyorum. Kadın için özellikle diyorum çünkü çoğunlukla iki işte birden çalışır gibi yoruluyoruz.
Ama arkadaş 3 aydır çalışıp bu emeklilik stresine girmek için de erken biraz. Okula giderken de erken kalkmıyor muydunuz? Burada genellikle sıkıntı sevmediğin işte çalışmak oluyor. O zaman insanın ayakları geri geri gidiyor vs. İşle ilgili sıkıntım yok demişsiniz ama bence sıkıntı vermese bile iş sizin için para kazanmanın dışında bir şey ifade etmiyor olabilir. 25 senedir çalışıyorum. Bazı yerlerde sadece para kazanayım diye çalıştım. Ama bu 25 senenin 20 senesinde genellikle işe böyle bir işim olduğundan dolayı şükrederek gittim. Genellikle mesai kaldım, işi takip ettim. 18 yaşından bu yana sigortalı olduğum için önceki dönemin yaş skalasına göre çoktaaan emekli olabilir haldeyim ama olmuyorum, çünkü işimi seviyorum. Emekli olsam bu işin danışmanlığını yapar yine çalışırım.
Olay işi sevmekte. Eğer sabah 4'te kalkmayacaksanız 8-8,5 gibi yatmak bence depresyon belirtisidir.

@SiyamkedisiZorro hayatım boyunca (yani ortaokuldayken öğlenciydim mesela ders 12.30da başlıyorsa 11.40da uyanırdım) ters yaşadım. sabaha kadar (cidden işe başlamadan 3 4 hafta öncesine kadar sabah ezanına kadar dizi izliyordum) oturup ertesi gün 3-4 gibi uyanıyordum. istediğiniz kadar aksini iddia edin ama benim biyolojik saatim bu şekilde. iş yerimin şartları falan iyi, 7.45 mesai başlangıcı ama tabii ki 8.30u buluyor. çıkış 17.15 ama millet 16.50 gibi ayaklanıyor. evde 6da oluyorum, çalıştığım insanlar da düzgün. dediğim gibi beni erken kalkmak VE HAYATIMIN GERİ KALAN HER GÜNÜNDE BUNU YAPACAK OLMAK yoruyor. okula da erken kalkıyordum tabii ki ama üniversitede "yatam yavvv" deme lüksümüz var. en son lisede arka arkaya erken kalkıyordum ki meslek liseliyim son senem yetenek kursu, sınav, stajla falan geçti onu da saymazsak ben en son 2010 yılında düzenli olarak erken kalkıyormuşum. bünyem şaştı, alışırım diyordum ama 3 ayda alışamadıysam herhalde hiç alışamayacağım

2010 temmuzdan beridir çalışıyorum, ilk zamanlar oluyordu bu his ama zamanla geçiyor.

çok maceracıyım vuhuuu modundaysan eğer bir süre çalışmaz gezersin ama bu işler için de para gerektiğini unutma. ailenin parası varsa zaten derdin yok demektir, kendi işini de kurabilirsin, tatil de yaparsın, gezip tozabilirsin de.

eski alışkanlıkları tamamen unutman gerek, kendi işini de kursan iş yapabilmen için belli bir düzenin olmalı. yoksa kimse sana iş vermez / seninle çalışmaz. uyuşturucu bile pazarlasan bu işin saati yeri vardır. ben uyuyom diyemezsin yani :)

ya bir de şu an millette şey kafası var "işime girdim, düzgün bir yer, maaşı belli, saati belli, yemeği servisi var ohhh 2 seneye yükselsem şahane. ben emekli olurum buradan" ama ben bu ülkede kalmak istemiyorum. "sie go" da demeyiniz çünkü deneyim lazım yani bu şekilde iş bulabilmek için. istediğin kadar eğitim al, sektöre girmeden olmuyor böyle şeyler. belki de bu yüzden geri geri gidiyor ayaklarım. çünkü geçtiğimiz yaz yurt dışında staj yaptım orada da erken kalkıyordum hem de yaz tatilim olması gerekirken ama yine de mis gibi gidip geliyordum.

bence haklısın ama yorumlardan iş hayatının çok ciks olduğu izlenimine kapıldım. herkes methiyeler düzmüş sanki:)

Bir insan isinin 3uncu ayinda kendisini mutsuz hissediyorsa alternatif aramaya baslar.zamanini istedigi insiyatifte kullanacagi bir isi dusunur.oyle bir is yoksa kurar.kuracak gucu yoksa o gucu kazanmaya calisir.oyle bir kabiliyeti yoksa o kabiliyeti kazanmanin pesine duser.daha bastan 40 yil o iskenceyi cekecegini kabulleniyorsa o yasayan bir oludur ve yasayacaklari seciminin ve secimindeki israrinin korkakca bir sonucudur.25 yil cezaevinde kalacak olan ama kazmasi 24 yil surecek bir tuneli yine de kazan insana saygim var.ya da o cezaevindeki gunlerini disardan daha verimli geciren insana.ama madem burdayim yapacak bisey yok diyip 3 ogun yemegini yiyip gece kogusunda uyuyan baska da bisey yapmayan mahkuma saygi da duyamam uzulemem de.ben de universite mezunuyum.varlikli bir ailenin cocuguyum.ihtiyacim olmadigi halde daha ogrenciyken garsonluk isportacilik yaptim sirf insanlarla iletisimim artsin bir donanimim olsun diye. Mezun olup goreve basladim sevemedim isimi.gittim borc parayla is kurdum memuriyete devam ederken.6 ay cok zor gecti ticarette ama adim adim guzellesti.bir sene sonra istifa ettim.yillardir da ticaret yapiyor mutlu mesut yasiyorum.ticaret yapin demiyorum.ama bir sekilde tunel kazin diyorum.simdiden durumunuzu kabullenmenini kabullenemem.gencecik insansiniz belli ki.cesur enerjik isyankar olmaniz lazim.daha bu yasta memur zihniyetine girmeyin

@a summer day zaten memur zihniyetli olsaydım bu durum benim canımı sıkmazdı diye düşünüyorum? benim durumum yoktu, ailemin de yoktu ve 2010 yılında (yani lise 3de) bir dergide (bayağı bilindik) yazılar yazmaya, röportajlar yapmaya ve kendi paramı kendim kazanmaya başladım. üniversiteye geçtiğimde de ben de aynı şekilde garsonluk yaparak hem ihtiyaçlarımı karşıladım, hem birikim yaptım, sonrasında o parayla erasmus yaptım vs. çalışmaktan gocunmuyorum ben ya da dediğim gibi "böyle bu kabulleneyim" de demiyorum. şu an kendime yatırım yapmakla meşgulum, hani şuna da bakayım, bunu da deneyeyim (alanım moda/tekstil/tasarım o nedenle bakıp denediklerim çizim teknikleri, sanatsal zımbırtılar) şu programı da çözeyim, portfolyoma şunu da koyayım şeklinde. kendimi "yetiştirince" de kendi yerimi açmasam da risk alacağımı düşünüyorum. çünkü türkiye içerisindeki(alanımda) en şahane ve çalışanına değer veren, piyasanın üstünde veren ve insancıl çalışma şartlarına sahip bir yerdeyim. en kolayı durumu kabullenip sabah 7 akşam 5 yapmak olurdu benim için. sadece bu durumun bu şekilde geçici olduğunu düşündüğümde çıldıracak gibi olmuyorum. bu nedenle bu şekilde düşünen birisi için biraz manasız bir yorum olmuş.

40 yıl çalışmak bence iyimser yaklaşım. bu nufus yapısı bu ekonomi ile, şu an çalışan nesil 45 50 yaşlarını geçtikten sonra işsiz kalacaklar bence. bu konuyla ilgili bir şey yapıyor muyum diye sorarsanız hayır.

ayçiçek yağı, french toast diyor ecnebi frankıslar.

şimdi şöyle yap, geniş bir tava al, çok az miktar yarım santimden az yağ koy.

iyice kızdır, başında bekle, çevire çevire pişir, piştikten sonra kağıt havlu üstüne al.

yağ miktarı az olursa, daha yühseh ısılara çıkartabilirsin.

sık sık çevir olur o, başında beklemeden olmuyor bu işler.

youtube'a bak güzel tarifler var. başka şeyler de katabilirsin leziz olur. keyfine göre artık.

youtube'dakilerden çok bi farkı yok benim yapış şeklimin ama belki onlar da yağlı oluyor kim bilir, bu sorunuma çare olan bir video yok benim gördüğüm kadarıyla :)

Ekmekler yumuşak olunca daha fazla yağ çekiyor bence, kıtır kıtır da olmuyor. Ben tost makinesinde ekmekleri kızartıyorum öncesinde, daha az yağlı ve kıtır oluyor. Pofuduk seviyorsanız bilemeyeceğim.

yağ kızmadan ekmeği tavaya koyarsan ekmek yağı çeker. yağı iyice kızdır

dostum selenyum sülfat içeren şampuanı hergün kullanan insan var bir sürü. ama kullanırken fındık kadar sürüp o şekilde köpürtüyorlar. çok az bir miktarda yani. ben kullanmıştım ama saçlarım beyazlamaya başlayınca bıraktım.

eğer güzel kombine edebilirsen kullanılabilir. kombine edeiblirsen derken saç derine uygun şampuanı bulabilirsen. benim sana önerim organicum. saçın yağlı mı yağsız mı bilmiyorum 2 çeşidi var. al bi kullan. ben 5 6 yıldır kullanıyorum. saçlı derimi çok iyi yatıştırıyor. kepeği kesiyor.

bende de aynı sorun var. saçımı bir head and shoulders bir de başka bitkisel bi şampuanla yıkıyorum(bioblas). sorun olmuyor. ama haftada 1 h&s ile yıkamak az olabilir.

@caletti aslında ikinci şampuanım kepek şampuanı olmasın diyorum. sadece besleyici olsun diyorum. head and shoulders zaten yeterince etkili. ne dersiniz?

dene, gör dostum. şampuanın saçı beslediğine inanmıyorum.

Cosmo marketlerin herhangi birinden sls,paraben,silicone içermeyen bir şampuan alıyorsun. Rossman, Gratis gibi marketlerde var bu tur şampuanlar markası önemli değil. Sonra da Rosmann'da satılan Altapharma tea tree oil (çay ağacı yağı) alıp şampuanın içine 15-20 damla kadar damlatiyosun. Head and shoulders kullanmadigin zaman bunu kullanıyorsun. Bende de kaşıntı kabuklanma hatta sackiran vardı. Bu çözüm oldu.

şampuan saç dökmez döküleceği varmış, egzamada dökmez , bende de var amk asla geçmez sadece dönem dönem ortadan kaybolur ama bu ara çok yoğun iğrenç birşey ya

memurun dediği doğru. kayıt yaptırmazsan keserler ilişiği.

harcı ödeyip ders kaydı yaparsan öğrencisindir. yoksa öğrenci değilsindir. öğrenci olmadığını da bildirmek zorundalar.

Benim bildiğim ve evvelinde yaşadığım süreç ilk dönem ders kaydı yaptırıp diger iki dönem ödemesen bile kaydın kalıyor. İlişiğin kesilirse askeriyeye bildiriyorlar.

Baktılar herkes ilk dönem para yatırıp kaçıyor onlarda böyle yapıyor haklılar.
Ayrıca mesela tezsizde 1 dersten kalırsan kaydın siliniyor.

@imfer:Dostum 1 dersten kalırsan kaydın silinir diye bir hüküm göremedim ben yönetmelikte. Ha özel üniversitedir bilemem. Ilisiginin kesilmesi 2 dönem üstüste kayıt yapmadığın takdirde veya tezsiz süresinde(3dönem) sonunda başarısız olduğunda kesilir. Tek dersten başarısız olunca kayıt silinmesi olayı yok.

youtube'da japonic diye bir kanal var. o orada yaşıyor ailece uzun zamandır bilse bilse o bilir diye düşünüyorum. sosyal medya hesaplarında ulaşabilirisiniz gibi.

soruna cvp değil ama bizim kanunumuzda da
"manzara kapatmama hakkı" vardır. zannederim ki aynı hakları savunuyor.

O zaman yazın da üzerine gölge düşen evler daha az klima çalıştıracakları için, gökdelenin elektrik faturasının bir bölümünü ödesinler.

Bahsettiğiniz konular 1900'lerin ortalarına kadar olan mimari akımdan kalma şeyler. Teknoloji geliştiği için ısıtma-soğutma, aydınlatma, asansör vb. sistemler de çok gelişti ve mimari akımlar da ona göre şekillendi.

bizde de şu olay var
image5.sahibinden.com

manzara deniş güneş rüzgar ne varsa adamla yumruk gibi indirmiş binayı

Osmanlı dönemi hukuk kitaplarında odaya gelen ışığın tamamen engellenmesi zarar-ı fahiş olarak nitelendiriliyor. Yani kimsenin buna hakkı yok.

kekik kaynat iç. acıtma ama kekiği. kekik direk indirir bademcik şişliğini.

bence yazı beklemeden acilen muayene olup bu durumu doktoruna söylemelisin.

kullandığın her ağrı kesici, kullandığın her antibiyotik zarar olarak geri dönüyor sana.

belki doktor durumu değerlendirip yazı beklemeyebilir, hem sen de yaza kadar çile çekmek zorunda kalmazsın.

6 kutu antibiyotik ne demek arkadaş, çok aşırı bir miktar

boyunlukla takil hep.

doktora ne bakıyorsun ya, doktor dediğin antibiyotik yazar. işi o. (bağzı doktorları tenzih ederim ^^) senin bir türk hastası olarak görevin o antibiyotiğe gerçekten ihtiyacın olup olmadığını araştırmak.

maalesef şahsi fikrim, 6 ayda 6 kutu antibiyotik içtiğin için iyileşemiyorsun. çünkü antibiyotik bağışıklığı düşürür. (sürpriiz!) bağışıklığını yükseltmeye bak. bol vitamin, her gün limon suyu, sarımsak, karabiberli limonlu "doğal" bal (bu favorim) vs. bir de boğaz kültürüne baktılar mı? kesin bakmadan ilaçları dayamışlardır. ona baktır. bir de antibiyotik şu an bağırsaklarındaki bütün bakterileri öldürdü. yararlı olanlar da zararlı olanlarla birlikte gitti. oysa onlara ihtiyacın vardı. onları yenilemek için bol bol probiyotikli gıdalar ye. turşu suyu, kefir, ev yoğurdu vs. aslında antibiyoik yazan HER doktorun hastasına bu tavsiyeyi vermesi gerekiyor.

alıntıdır:
<Louis Pasteur 1877'de ilk antibiyotik ilaç olan Penisilin'i keşfettiğinde "Bu ilaçla birçok hastalığın üstesinden geleceğiz. Ancak iyi huylu bakterilerin insan vücudu için hayati öneme sahip olduğunu unutmamamız gerekiyor" demiş>

geçmiş olsun. böyle antibiyotik alarak çok ama çok zararlı bir şey yapıyorsun. ileride geri dönüşü olmayan ve sebebinin antibiyotik olduğunu hiç aklından bile geçirmeyeceğin sağlık problemleri yaşayabilirsin.

@istanbul...+1

ben de bir kaç sene önce sürekli idar yolu ve boğaz iltihabı döngüsü yaşadığım yaklasik 5 aylik bir dönem geçirdim. bol antibiyotik...

en sonunda ateşim günlerce 39dan düşmedi. sabah ayrı akşam ayrı doktora gittim. aynı gun içinde hem sinüzit hem faranjit hem idrar yolu teşhisi koyup 3 ayrı recete bile yazdılar.. .her doktor da bir öncekini kesinlikle reddediyordu.

en sonunda enfeksiyon hast. polikliniğine gittim. meğer beta geçiriyormuşum. abartılar yatırdılar. 6 gün hastanede yattım. antibiyotik direnç testi yaptılar. pek çoğu antibiyotik içeren toplam 36 serumdan sonra toparlayabildim...

bence enfeksiyon hastalıklarına gidin. ve vücudu antibiyotikten temizlemeye bakın.

ben geçmişte kestane her sabah balı yemiştim 4-5 senedir öksürük nedir bilmem amaa bu aralar yine boğazım ağrıyor. bulsam yine yiyeceğim.

Head&Shoulders
Saç derisinde kabuklanma bende de olan bir durum. Strese bağlı olarak artıyor. Stressiz ortamda hiç kalmıyor. Bu aralar azdı mesela.

Ben alirsam Head&Shoulders, onun disinda kiz kardesim ne aldiysa onu kullaniyorum marka model ayirt etmeksizin.

headShoulders clinical strenght. Normalde seboreik dermatit yüzünden saç derim pul pul dökülüyor (kepek ötesi). Bu şampuanla geçti sorunum.

Ben Clear kullanıyorum da hiç mi Clear kullanan yok?

Clear yeşil çay & limon özlü yeni bir şampuan aldım. Saçım normalde kabarır, bunda öyle olmuyor. Bir gariplik var

nevrochaotica +1

clinical strenght acayip iyi.

Hacı Şakir banyo sabunu.

Doğal zeytinyağlı sabun.

Saçın sabuna adapte olması biraz zaman alıyor, ama pes etmezseniz bir süre sonra şampuan etkisi yaratıyor. Ayrıca arada bir hindistan cevizi yağı ile saçlarımı yağlıyorum.

www.otaci.com

Bunu.

elseve ve gliss marka kullanıyordum
geçen sene iş arkadaşımın önerisi ile eczaneden revigen şampuan aldım denedim
çok beğendim artık başka marka almıyorum

organicum.

Otacı argan yağlı şampuan. Arada içine gül suyu katıyorum.

nevrochaotica +1

seboreik dermatit var bende de. O yüzden kullanıyorum. Bu hastalıktan muzdarip olmayanlara önermiyorum. Sıradan bir şampuan değil.

Bioblas. Uzun vadede dökülüp dökülüp yeniden çıkan saçları güçlendiriyor.

Mehmet Aydın zeytinyağlı defne sabunu.

i m cool with that'in söylediği sabunu kullandım uzun süre, 1-2 ay önce dalin'e geçtim.

İnsight yağlı saçları dengeleyici - organik
Tresan ısırgan otlu
T&g kepeğe karşı

3'ünü dönüşümlü kullanıyorum.özellikle ilkini öneriyorum. İkiyi zaten kullanıyorsunuz.

S8 ile S9 arasında tasarım olarak pek fark yok. Sadece Plus olanında çift kamera olacak büyük ihtimal. Onun dışında yüz tanıma teknolojisi gelebilir, zaten var ama Apple'ın yaptığı gibi FaceID olandan bahsediyorum. Kamera'da ufak tefek iyileştirmeler var.

İşin aslına bakarsan bir zamandan sonra artık nereye kadar yenilik olabilir ki diyorsun daha ne koyabilirler falan ama her defasında'da koyuyorlar. Önümüzde ki 2-3 yıl daha çok büyük değişiklikler olacağını zannetmiyorum ben. Ama Android eski Android değil. Büyük gelişmeler var hatta iOS eski Android oluyor, Android de eski iOS olma yolunda ilerliyor bence.

Şunu'da eklemek istiyorum, S8 ya da S9 alırsan bir kere düşürdünmü telefon pert olur haberin olsun. Kılıfla kullanmak şart yani. Ekran koruyucu falan da bulamazsın, piyasadekilerin hepsi kalitesiz ve ekran hassasiyetini bozuyor.

S8 hala alınır, S9 çıktığı zaman biraz ucuzlar diye düşünüyorum (özellikle 2.el piyasası). Param var diyorsan S9 da alabilirsin daha yeni model.

Son bir tavsiye, S9 almaya karar kılarsan sakın çıkar çıkmaz alma. Çünkü 1 max 2 ay sonra 300-500 lira daha ucuza satılıyor. Daha önce örneklerini gördük Note8 ve S8 de.

Eyyorlamam bu kadar.

Yaklaşık 2 ay önce artık üç senede bir iphonea verdiğim paralara üzülerek androide geçme kararı aldım. Aradım taradım en aklıma yatan galaxy note fan edition oldu. Şu ana kadar aşırı memnunum. Gerçekten android eski android kesinlikle değil. Ayrıca bu telefonu da en az iki buçuk sene kullanacağımı düşünüyorum, o zaman neden iki kat para vereyim? Böyle düşününce çok mantıklı. Bence direk geçin ama daha uygun seçeneklere bakabilirsiniz.

üstad sizin hesap iphone fanıydım. sonra bir arkdaşta s7 gördüm. zati telefonumu değiştirecektim direk s7 aldım. mükemmel telefon. bazen s7 edge mi alsam diyordum ama bence müthiş telefon. android eskisi gibi değil. ben bir takılma vs yaşamadım. çok hoş geliyor bana. s7 için konuştum. düşürüp şaşırmassam beni baya götürür bu. kırarsam da gider edgesini alırım.

samsung rehber açınca bile kasan touchwiz'i s6'da bıraktığından beri yazılımsal olarak kendini buldu, alınabilecek en "komple" android'leri üretmeye başladı. alınmaz denecek bir kronik ve yaygın sorunu yok, alabilirsin.

s9 20 güne çıkacak, piyasaya girmesi nisanı bulur muhtemelen. yine muhtemelen ayarlanabilir diyaframlı, yenilikçi bir yaklaşımla gelecek ancak fiyatının 5bin üzeri olacağını tahmin etmek zor değil. en son çıkan bende olsun gibi dertlerin yoksa al geç s8'i.

Samsung gayet stabil su anda, s7 kullaniyorum paranız kıymetli ise yapistirin geçin pişman olmayacaksınız.

yanıtlarınız için teşekkür ederim. genel görüş pişman etmeyeceği yönünde.

Mercimek yap beni de çağır

Ezogelin ya da süzme mercimek

Şehriye çorbası
Olsa da içsek.

İşkembe

tarhana

balkabağı çorbası

Süt çorbası.

Pırasa veya balkabağı

yoğurtlu çorba vardı ya içine nane atılan, ismini unuttum şimdi. içinde ufak hamur parçaları da olurdu hatta

Domates, kaşar peyniri de rendele mutlaka.

işkembe.

Pancar, balkabağı, tavuklu, mantar bu dördünden biri güzel gider bence

yayla çorbası <3 en sevdiğimden <3

yayla +1
hem doyurucu, hem de çok kolay

klasik tarifi pirinç yerine bulgurla da yapabilirsin daha sağlıklı olur. bir de içine önceden haşlanmış tavuk eti, sarımsak, sirke ve karabiber eklersen tadı aynı işkembe çorbasına benziyor. üstelik hastalıklara karşı birebir.

kremalı mantar yap geç

buğdaylı mısır çorbası
www.nepisirsem.com

Kremali mantar +1

arabaşı

Soğan, domates(domates, sarımsak ve sütle sadece) ya da yayla ama pirinç yerine aşuredeki buğdayla.

tarhana

merkez bankasının temel hedefi fiyat istikrarıdır. hedeflemeleri arasında tam istihdam gibi bir hedefleme yok. enflasyon, kısa vadeli faiz oranları, döviz kurları vs gibi değişkenlerle yatırımı cazip hale getirip dolaylı yoldan tam istihdamı arttırmaya çalışabilir. yani bu doğrudan bir etki değil de dolaylı-motive edici olur. maliye politikasıyla birlikte politika karması yapılırsa başarı şansı artar.

buna cevap verebilmek için kurumların özerk olması gerekir,. jöleliye bağlı değil...

korkmuyorum. bu huysuzlukla sanırım yanlız ölücem.

ya yalnız veya kalabalıklar içinde çok birşey farketmiyor aslında. insanoğlu hep yalnız.
ölümden de korkmuyorum.
benim korkum yaşlanmak üzerine. istemiyorum.

ne kadar büyük bir kalabalığın içinde de olsak yalnız öleceğiz. ben fiziksel olarak da yalnız ölmeyi tercih ederim.

herkes yalnız ölür zaten, rahip janick'in dediği gibi.

dieis +1

başkalarını düşünmek değil de ben utanıyorum, evden kokum gelir de bulurlarsa diye. müstakbel cesedimin kokusundan utanıyorum yani. bir de evim dağınık pis olur da öyle ölürsem diye korkuyorum.

ne fark eder. oluyorum sonuç olarak

yalnız ölmekten ziyade yalnız yaşamaktan daha çok korkarım.

Yaşlanıp vücudum tükendiği için uykumda vs ölmek dışındaki bütün alternatifler çok korkunç geliyor. Yalnız ya da değil.

yalnız ölmek dedin de, hala içinden çıkamadığım taze bir olayı paylaşayım;
Geçen hafta, annemin çok eski bir tanıdığı vefat etmiş. yalnız bir kadın, vasiyeti üzerine evine gittik. Annemin anlattığına göre kadın hiç evlenmemiş, yani sürekli bir terk edilme durumu ve 3 defa düşük yapmış. Evin içerisi oyuncak bebeklerle dolu, hepsini giydirmiş, altını bağlamış.temizlemiş.
Çok ağır bir yalnızlık içinde vefat etmiş. gözlerimle gördükten sonra yalnız ölmekten korkmaya başladım.

Öyle ya da böyle bu olacak, ölünecek.

Yalnızlık kabullendiğim bir şey. O yüzden yalnız ölmek korkutmuyor.
Ölmek korkutmuyor öyle. Başlangıçlar ve bitişler korkutmuyor çünkü net bir oluş/yok oluş var.
Arada kalmak daha korkutucu geliyor, çünkü muallak. Muallak olan korkutur.
Nasıl ve ne şekilde ölümün geleceği düşüncesi üstüne düşününce inceden korkutmuyor değil. Düşünsene ; tam ölmeden beş dakika öncesi nasıl olacak? Hatta, acaba öyle bir beş dakika olacak mı? Yoksa saniyesinde kavuşacak mısın ölüme?

Ölmek değil ama muallak olan korkutuyor beni.

birilerinin beni ölürken seyretmesindense o sırada yalnız olmayı tercih ederim .

Direkt olumden korkarim, yalniz ya da grup halinde farketmez.

Eğer sağlıklı bir yalnızlığa sahipsem-yukarıda bahsi geçen kadın gibi değil-, muhtaç değilsem ve acı çekmiyorsam, yalnız ölmeyi tercih ederim. Geride sevgi dolu bir yaşamı ve sevdiklerini bırakma fikri daha acı verici geliyor.

tankının modelini, kalibresini ve kullanım amacını yazarsan belki yardımcı olan çıkabilir.

eğitim için mi kullanacaksın? alana yönelik mi? noktaya yönelik mi?

leopard 2a4 120 mm mermi mesela. merak

(((merminin ağırlığı*paslanmaz çelik kg fiyatı*1,5)*1,4)*1,3)*0,4
10k'lık siparişte. 3-5 oynar tabi.

levrek somon çupra hangisini isterseniz :)

norveç somonu

çipura fırına çok yakışıyor. arasına defne yaprağı koyun bir adet.

Levrek.

fırında yağlı balıklar pişirilir. bence paraya kıyıp çinekop/sarı kanat/lüfer pişirebilirsin. mevsimi zaten. levrek, çupra bunlar çiftlik balığı. deniz levreği dediklerine de bakma. onlar da basbaya çiftlik balığı.

Sogan patates eşliğinde somon diyorum

levrek

içine bol sarımsak-maydonoz
güzelce zeytin yağı ile iç dış sıvazlama
tane kara biber

yeaah

valla haftada 1 gün balık fırınlıyorum ama hepsinin de tadı aynı geliyor bana. çiftlik balığı diye sanırım.

sadece palamutun eti daha bir sert oluyor gibi geliyor bana.

levrek, çupra.

patates-soğan-kapya biber-sarımsak ile marine edersen yanına garnitürü de hazır olmuş olur.

alabalık

Eğer tek tek temizlemeye uğraşırsan sardalya. Yaprak şeklinde açıp sırtı yukarı gelecek şekilde tek kat dizip üzerine çok az zeytinyağı damlatıp ve tuz serpip çıldırtan bir lezzet elde edebilirsin
K

somon.

minakop.

Vatan bence yerli sermaye iyidir.

Sabancı o kadar parayla perakendecilik yapacağına fabrika açsın çöp almam.


Telefonda sıkıntı olursa teknik servis ilgileniyor. Asus örneğin doğrudan ups ile anlaşmalı. Ücret ödemeden veriyorsun kargoya yapıp gönderiyorlar.


Mediamarktın servis, teknik destek kısmı var ama onların da yaptığı aynı şey. Senden alıp yetkili teknik servise ulaştırıyorlar. Gereksiz bekleme süresi. Mediamarkt ile muhatap olacağıma asus ile olurum. Tabi apple ürünlerinde başka markalarda nasıl işliyor bilmiyorum.

telefonu vatan'dan alınca bozulduğu zaman vatan'a gitmiyorsun ki.
hepsiburada iyidir.

3 seçenek içinde Vatan derim. Fakat telefon alacak olsam Hepsiburada'dan alırdım. Ama satıcı olarak onu seçerdim.

hepsiburada. telefon için çok net.

hepsiburada dikkat etmen gereken telefonun nereden garantili olduğu. bazen ihracatçı garantili oluyor bu durum sıkıntı yaratabilir. vatanda media marktda aynı kafada. ben media markt tercih ederdim.

Teknosa değil. Mediamarkt'tan telefon aldım, memnun kalmıştım. Vatan'dan büyük çapta bir alışveriş yapmadım.

cevizlibağ vatan'dan kulaklık aldım bikaç kez. bozulduğunda servisi hemen ya taraftaydı götürüp veriyordum kafam ağrımıyordu. sıkıntısız değiştirdiler. bana en samimi vatan geliyor.

Takip.

Ben yargı yayınlarının kitaplarını aldım, çok övülmüştü. Bir de sette benim hocam diye test kitapları da var.

İnstagramdan kpss yazınca çıkan sayfaları tek tek ekledim, ama ne kadar etkililer bir fikrim yok, alayı reklam peşinde

alan mı?

Alan değil sadece genel kültür ve genel yetenek kısmı için

kayıt yaptırırsan atılmazsın.

3 sene mi 4 sene mi ne limit koymuşlardı bir ara. her iki durumda da ilk dönemin sonunda atılmazsın. ikinci sene sonunda sıkıntı olur ama bence. dersler 1-1.5 sene sürüyor, bizim hocalar da cins olduğundan 2 ayda yazılacak şeyi 12 ayda yazmanı istiyor. ona göre planla programla sonrasını.

Tezsizde 3 dönem, tezlide 6 dönemi aşmadığın sürece sıkıntı yok diye biliyorum. Ama her dönem kayıt yaptırmak lazım.

Sabunla takıldıysan yakar. Zamanla geçiyor.

Bi ürologa görünseniz iyi olur. İdrar kültürü ve Tit bakıp enfeksıyon oluşmuşsa antibiyotik yazar.

idrar yolı enfeksiyonu olabilir

@cloudybloody
Yok yok sandığın gibi değil :) Çok soğukta kaldıktan sonra ortaya çıktı bu durum


@Cesario
"elorelia"nın dediği gibi idrar yolu enfeksiyonundan şüpheleniyorum ben de.

Enfeksiyon.net :) daktır yolu göründü

Kum dökme olabilir, bol bol su :)

sistitse de antibiyotik kullanma bence. bol su ic, hijyene dikkat et. birkaç güne geçmezse gidersin doktora.

bende üşüyünce oluyo ama bikaç günde geçmezse doktora görünn çünkü ilerlerse hoş olmyan şeylere dönüşebilir

maydonozu kaynat suyunu iç. idrat yollarına çok iyi gelir.

hocam doktor. antibiyotikle geçer. kendi geçsin diye bekleme geçmesi uzun sürer. işerken iyi de diğer türlüsü işkence.

şunu biliyorum. merkez bankası nın ismi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. sebebini bilmiyorum

Mac izlemedigim icin bilemiyorum ama oyleyse ayip ediyorlar(gerekziz duyar bence)

Hayir degil. Bagimsiz bir kurulus oldugu icin turkiye cumhuriyet merkez bankasi deniyor.

Onu da bilmiyorum. Abv benim.

Birçok ülkede böyle kullanılıyor Türkiye'ye özgü değil. Misal Almanya'nın ismi de Almanya Federal Cumhuriyeti ama kimse böyle kullanmıyor bunlar resmi isimleri, her ortamda resmi adı kullanmak şart değil.

Acaba "Türkiye Cumhuriyet Bankası" anlamında mı kullanıyorlar o ifadeyi? O zaman merkez kelimesi fazla olmuyor mu? Hani Türkiye Cumhuriyeti'nin devlete ait bankası der gibi. Bilemedim ben onu. Acaip.

Merkez Bankası'nın ismi, Cumhuriyet döneminde kurulduğu için böyle, bunu belirtmek için bu isim verilmiş. "Cumhuriyetin Bankası" gibi ama o dönem devletin resmi bankası değildi; çok ortaklı bir şirketti. Para basan resmi banka Osmanlı Bankası'ydı.

1924 anayasası Türkiye Devleti olarak başlıyor fakat Türkiye Cumhuriyeti ifadesi de bulunuyor. 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda Türkiye Devleti ibaresi var bildiğim kadarıyla.

Ayrıca angelus +1 diyorum naçizane.

Fakat, Çek Cumhuriyeti resmen ismini Çekya olarak değiştirdi yakın zamanda. Adı tam olarak değişti yani. Sadece bu geçiş sürecinde, uluslararası toplantılarda hemen kullanılmayacağını açıkladılar. Yani karışıklık olmasın diye bunu direkt olarak dayatmadılar. Kullanım zorunluğu henüz yok ama süreç içerisinde olacaktır.

Resmi adı Türkiye cumhuriyeti ama ortamlarda Türkiye diyoruz. Fransa da aynı şekilde bir cumhuriyettir ama Fransa deyip geçiyoruz.

Merkez Bankası bağımsız bir kuruluş bildiğiniz banka olduğu için öyle.

tcmb'de cumhuriyet ibaresinin kullanılması bağımsızlığa vurgudur.

Merkez bankasında i takısının olmamasının sebebi bankanın para piyasasını etkilemedeki bağımsızlığını vurgulamak için düşünülmüş.

www.mahfiegilmez.com

de 89 aldın sanırım. ilk başlarda tam almaz açıyı tutturamadığın için. peyderpey alışırsın. 15 derecelik açıyla tıraş etmeye çalış.

alınır kesinlikle, geçerliliğini koruyor, daha korur da.

cihazda ciddi bir pembe çizgi problemi var.
ben olsam almakta tereddüt ederdim açıkçası.
şu an ne kadar ediyor bu telefon?
farklı alternatifler düşünmez misin?
bu arada cihazı gerçekten çok severim çok hoş bir cihaz. ki bence halen rahatlıkla kullanılabilir bir cihaz. ama problem yaşatma olasılığı az değil.

alacaksan mavi rengini al. en son o sürüldü. pembe çizgi problemi onda yok sanırım.

samsungdan hiç bişey alınmaz? akıllanmadınız mı kuzum siz hala?

her çıkardığı telefonda bir arıza, her çıkardığı telefonda bir problem? iki elle bir telefon yapamıyor adamlar.

s7 pembeçizgi, onu geçtim s6 da da var bu sorun. galaxy note 7, galaxy s6 active ise patlıyor, bundan önce de bi ton modelinde sorun çıkmıştı ama hatırlayamadım tam.

1 ay önce aldım Silver rengini. Şu an için herhangi bir problemi yok. Telefona gelecek olursak, ben tasarımını çok beğeniyordum ve fiziksel home butonu benim için çok önemli olduğu için S7 edge'e yöneldim. S8 alacak bütçem de vardı (gerçi donanım olarak çok fark yok) ama fiziksel buton dediğim gibi. Ve S serisinde fiziksel butonlu son telefon büyük ihtimal. Özellikleri saymama gerek yok zaten biliyorsundur. Bilmiyorsanda bkz; Google.

Şarj konusuna değinmek istiyorum biraz. Bu telefonu kullanınca şarj etmek kavramını unutuyorsunuz. 2 gün normal kullanımda çok rahat götürüyor. Ben full abanıyorum 1 gün gidiyor. Mobil veri, konum sürekli açık olarak çok rahat 5 saat ekran süresi alıyorum. Evde olduğum zamanlar Wifi'da aynı şekilde kullanarak 7-7 buçuk saati görüyorum (Dikkat, ekran süresi diyorum bak he normal kullanım değil) iPhone'da şarj dan çıkardığım zaman 4-5 saat zor kullanıyordum. Bun da çıkarıyorum ve ya ertesi gün takıyorum ya da sonra ki gün.

Hızlı şarj özelliği, %15 de takıyorum tam 1 saat 30 dk %100 oluyor. iPhone'da 3 saat de doluyordu, sadece %90 dan %100 olması 1 saat sürüyordu. iPhone kullananlar bilir.
Onun dışında kablosuz şarj özelliği falan var çok kullanışlı ofis tarzı bir ortamdaysan hele.

Bu telefon da tek beğenmediğim nokta Kamera. Kamerayı açar açmaz odaklaması, netliği, kalitesi falan çok iyi. Bin türlü de ayar özellik falan var ama gel gelelim ki o renkler... Afedersin renklerin .mına koyuyor. Gözle gördüğüm farklı kameranın çektiği farklı. Ayakkabı resmi çektim geçen siyah gözükmüyor kap kara, kahverengi de öyle açık çıkmış ki.. Işık, açı vs kesinlikle önemli ama iPhone'da çektiğimde fark bariz ortada. iPhone bu konu da çok iyi nasıl görüyorsan öyle çekiyor. O da yazılımla halledilebilecek bir şey ama Samsung ların çoğu böyle zaten. Bilmiyorum en azından benim gördüğüm bu şekilde.

Özetleyecek olursak bu telefon hala alınır kardeşim. Çok rahat 2 sene götürür. Sonrasında da bir Custom Rom çakar yoluna devam edersin. Valla yardıra yardıra kullanırsın abartmıyorum.

Neyse böyle işte, hayırlı forumlar.

Edit: Teknolojik aletler şans işi unutmayalım.
Edit2: Görebildiğim kadar imla.

milyon tane satan telefonda 10-15 kişide çizgi çıkmış diye genel arıza ilan ediyorlar... 2015 yazında ilk çıktığında almıştım. sonra bu yıl telefon öldü yenisini almam gerekti. S8 mi diye düşünürken baktım aradaki farka değecek bir şeyi yok. yine s7 edge aldım.

S7 ile s8 kamerası ayni. Telefon gayet stabil tavsiye ederim.

cihazda genel arıza var. kullanmanın verdiği duygusallığa kapılıp gereksiz konuşup saçmalayanlara bakma sen. çoluk çocuk muhabbetine dalacak değilim şu an ama söylediğim gibi cihaz için burada yazılmış olan tüm olumlu yorumlara katılıyorum. cihaza ekranı haricinde sonuna kadar güveniyorum. ama alırken de böyle bir risk olduğunu göz önünde bulundur. özelden zaten alternatif yazdım. hayırlı olsun şimdiden.

Xiaomi mi mix 2

bu saydıklarının içerisindeki telefonların sıralanışı bana ve bir çok yorumcuya göre şu şekilde

galaxy s8 (bana kalırsa birinci olmasında yalnızca ve yalnızca fazla reklamının yapılmasının bıraktığı etki var. diğer telefonlara göre fazla bir artısı yok. en büyük artısı huawei de bulunmayan (yanlış hatırlamıyorsam) 3.5mm jack bunda bulunuyor. görünüşe göre samsung s9da da bu desteğini sürdürecek. ekran yanma problemleri var arada sırada. bu telefon hakkında söyleyeceklerim bu kadar.)
huawei mate 10 pro (kamera konusunda buradaki tüm cihazlara açık ara basar. işlemcisi yapay zekaya ayrılmış farklı bir ksıım içeriyor ve bu konuda her ne kadar günümüzde etkilerini fazla göremiyor olsak da faydalı olacağını düşünüyorum. benim tercihim bu telefondan yana olurdu)
oneplus 5t(batarya süreleri ve şarj süreleri açısından piyasadaki tüm telefonları tokatlıyorlar kardeşi 5 ile. 5t nin tek farkı önde tuş olmaması ve parmak izinin de arkaya taşınarak full screene evrilmesi. bir de sanırım 5 de görülen ekran problemi bunda görülmüyor jelly bilmemneydi.)

ben söylediğin gibi bu telefonlar arasından huawei mate 10 pro yu seçerdim. ama fiyatların senin bahsettiğin bantta olup olmadığına emin değilim.

iphone 8 i bilerek sıralamaya sokmadım çünkü farklı deneyimler. karşılaştırılmaları bana çok doğru gelmiyor. bana kalsa power userın ios ile işi olmaz. ios veya android hangisini kullanmak istediğine sen karar ver.

benden bu kadar.

oneplus 5t. üzerine paran da artıyor.

biraz daha bekler, s9 ya da s9 mini alırdım.

İphone 8 tabii ki

mr=mc üretim düzeyin firma maksimum kâr sağlar. aklıselim tüm firmalar bu şekilde yaparlar. kısaca olay bu.

marjinal dendiği zaman biliyorsun ki n tane şey varsa, n+1'in durumu inceliyoruz. faydası, maliyeti, geliri vs.

mr=mc eşitlenene kadar sabit ve değişken maliyetler dolayısı ile marjinal maliyet gitgide artıyor. o noktaya kadar üretilen her bir ürün kâr sağlarken, eşitlendiği noktadan sonra zarara geçiyor. ötesinde üretim sadece zarar demek.

ama sabit maliyet dolayısı ile de zarar ederken üretime devam edebiliyor. çünkü bir noktadan sonra mr>mc olacak economies of scale olayı ile. yani baştaki sabit maliyeti dolayısı ile zarar etse bile devam edecek, ileride kâr var çünkü. taa ki mr=mc olana kadar.

tabi tam rekabet ve kısa dönem. uzun dönemde girdi değişebiliyor vs.

şunu taramak yerine fotoğrafını çekmişler ama olay bu. üstteki bu durumun grafiksel gösterimi iken alttaki kısım altında yatan mantık: www.ekodialog.com

Annemi öldürdüm.

limonata
manchester by the sea
we need to talk about kevin
children of heaven

a seperation. iran sineması.

Kramer kramere karsi.

american beauty
what's eating gilbert grape
royal tenenbaums
before the devil knows you're dead

Sevgisiz.

The Godfather 1-2-3 aile dramı olarak 2-3 daha baskın ama 1'i izlemeden olmaz tabi.

Witness protection

mon roi

the return

Rachel getting married

A separation +1

Bir de en hayatimda en fazla etkilendiğim filmlerden biri olan: the stoning of Soraya m.

c.r.a.z.y

juste la fin du monde

Squid and the whale

kefir demeye geldim

propolis.

Düzenli uyku, spor, para ile satılan şeyler pazarlama taktiği. Omega3 ve imuneks Q10 iyidir.

hiç hasta olmadım diyemem ama d vitamini ve çinkonun bağışıklık güçlendirdiğini duymuştum.

d vitamini.

3 yıldır hiç nezle,grip gibi hastalıklara yakalanmadım. Düzenli spor ve iyi beslenme ve özellikle kaliteli uykunun yanı sıra bahsettiğin şekilde takviye anlamında D Vitamini, Omega3, ev yapımı ya da kaliteli turşunun falan yararını görmüşümdür diye düşünüyorum. Kefiri nadiren tüketiyorum ama çalışmalarla özellikle bağırsak florasını güçlendirme-zenginleştirme anlamında yararı olduğu açık. Son olarak ev yapımı ilikli kemik suyu da tavsiye ederim.

Multivitaminlere genel olarak karşıyım ama 3-4 aydır ZMA kullanıyorum, rahat uyanmamda biraz etkili olduğunu söyleyebilirim.

Fiziksel olarak canım yanıyor, iki güne geçer ama şu an derdim bu.

Kısa vadede aşağılık kompleksi, uzun vadede varoluş.

bitmek bilmeyen borçlar.

üzülen ve değer verilen birinin yaninda olamamak..

hayatımda ilerleyemiyor olmak.

insanları anlayamamak.

Para.

tamamen estetik.

Yurtdışında kalıp dövizli askerlik süresini doldurmaya çalışmak. Öyle olmasaydı daha iyi olabilirdi sanırım.

Para

Köleyim. Hayatımın %5'lik diliminde yapmak istediğim şeylerin %5'ini yapabilmek için hayatımın %65'ini milyon dolarlık bir şirkete daha fazla para kazandırmak için çalışarak ve strese girerek geçiriyorum. Geri kalan %30'da da uyuyoruz zaten.

15 ay askerlikten sonra hissizleştim eskisi gibi değildim artık, sevdiğim nişanlım terk etti sonra da,

akabinde babamı kaybettim, ekonomik sorunlarla cebelleşiyorduk o dönemde ailece,

şimdi de annem kanser tedavisi görmekte doktor ömrü az kaldı, hazırlıklı olun falan dedi..

6 kardeşiz en küçükleriyim ben, dört abim ablam işsiz boşanmış falan yükleri üzerimde.

*gelişen teknolojiyle daha da geriye giden, hissizleşen insanların durumu da ayrı bir konu.

iş ve dolayısıyla para.

@redeath, başın sağolsun. annene şifalar diliyorum.
dört abinin ve ablanın yüklerini yüklenme. sen yüklenirsen onlar kendi yüklerini alamazlar, bırak kendi yükerini taşısınlar. bu hem senin hem onlar için en iyisi, en doğrusu.

geldim cevaplamadan gitmek olmaz
benim şimdiki derdim "bir derdim var dünyalara değişmem" durumu. sıkıntılı zor bir sürece girdim ama bu sürece girdiğim için çok iyi hissediyorum.

Yorumların solundaki dolu kutucuk.

-Babam kanser.
-annem ise iyice yaşlandı ve anksiyete hastası.
-kardeşim işsiz.
-bana aşık olan bir kimse yok.

okul.

sözlükte ülkücü yok sanırım

lisede takılırdım. sancak devri, reisliğin el değiştirmesi. kendilerince ritüel yapıyorlar.

Saçma değil mi ? Biz de adaylıknkoyalım o zaman :D

bence anneniz yalnızlıktan çok bunalıyor, zaten boşanmadan sonra anladığım kadarıyla da travmayı atlatamamış.
hobi edinmesini sağlayın, ismek kursları var istanbul'da. yeni insanlarla tanışsın en azından.

bunu söylemek çok acımasız gelebilir ama ölüm korkusu gerekiyor biraz sanırım. insan bunun farkında olmadan yaşayıp gidiyor çünkü.


ben 32 yaşındayım, annemi temmuz 2017'de kaybettim, ölümden sonra bütün bunların hiç önemi kalmıyor inanın, bizler biraz kaprisleri yutmak zorundayız, sonrasında pişman olmamak için, onlar yaşlandıkça çocuğa dönüyor çünkü.

aynısından bende de var. anne, baba, kardeşler, akrabalar bunlar seçemediğimiz sosyal çevremizdir ama bize verdikleri zarara rağmen yanımızda tutmak bence kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük. insan herkese karşı adil olmalı. nasıl ki bir arkadaşının sana bunları yapmaya hakkı yoksa bir annenin de yok.

anneler kendilerineatfedilen kutsallığı suistimal etmekte çok başarılılardır. sizinki gibi bazıları bunu en üst seviyede sürdürür. bence bu tip bir durumda yapılması gereken ilişkiyi yüksek bir ivmeyle azaltmak. ilk başlarda zorlayıcı oluyor fakat sonra gerçekten insanın hayatından sürekli kafayı meşgul eden ve içini daraltan bu olgu çıkınca neden daha önce yapmadım diyor.

profesyonel bir yardım alsın diyeceğim ama kendisinin çok mükemmel olduğunu kabul ettiği için tedaviyi bile kabul etmeyecektir, keza benimki öyle yaptı.

benim şu an ilişkim minimum seviyede seyrediyor. ne bana dert anlatmasına izin veriyorum ne de sık sık aramasına. sürekli prblem yaşadığım dönemlere göre çok daha rahatım.

kim olursa olsun size zarar vermesine izin vermeyin.

Basiniz sagolsun... Sizin oldugunuz yerden bu sikayetlerim elbet anlamsiz geliyordur...
Annem calisiyor zaten, cevresi de var. Derdi bizimle..
Simdi aradim, 15 dakika ikna konusmasi sonrasi dogumgununu kutlamamiza izin verdi allah razi olsun. Resmen fiziksel olarak yoruldum, kaslarim agriyor...

@sos fistik olsun mu, o zaman da vicdan azabi cekiyorum sanirim. Anne baba ayri olmasi da bu anlamda sorun. Yalniz yasiyor ve artik yaslaniyor, o kadar kopuk olmamiz imkansiz. 20li yaslarimda uzun donemler konusmadigim olmustu.. Simdi yapamam.

@honfleur

o zaman bu böyle sürer bir çaresi yok ne yazık ki.

ya, bence yaslanan anne babayi nasil ele almaliyiz, diye dersler almaliyiz.

bizimkiler de cok degisti: cok ilgi bekliyorlar.

gecmise gelince, hepsini unuttular; yapacak birsey yok.

he, deyip gecmek zorundayiz.

kolayliklar...

heheh analar ya.. benim annem de tıpkı böyle. hayatı duygu sömürüsü yapmak.

ben 8-9 yaşındayken bir sabah annem beni uyandırmaya gelmiş, ben de itmişim uyku sersemi. "sen beni sevmiyorsun galiba" demiş. "sevmiyorum git" demişim. ama bir yandan manda yavrusu gibi uyuyorum yani. 27 yaşıma geldim, hala en alakasız konuda bile tartıştığımızda "sen zaten beni sevmiyorsun, kendin söylemiştin" der. komikliğine de değil yani ciddi ciddi hala bunu söylüyor. işin yoksa 1 saat "iyi de anne o iş 20 sene önceydi ve onu söylerken uyuyordum" u anlat.

aynısını ben yapınca üste çıkıyor ama. ben lisede ailemden başka şehre geldim okumaya. komikliğine bile olsa bunun duygu sömürüsünü yapmaya çalışsam, "14 yaşında beni bir başıma ellere gönderdiniz" falan desem her şeyi bizim iyiliğimiz ve geleceğimiz için yaptığını ve madem o zamanlarda onlardan uzak yaşamak istemiyorduysam gitmeyebileceğimi falan anlatır. sonra ağlar.

aylardır görüşmüyorduk, geçen gün babamla geldiler İstanbul'a. gelmeden aradı, "müsait değilsen ya da yerin yoksa otel odası tutalım" diyor. neyse yalvar yakar bende kalabileceğini otel tutarsa asla gidip görmeyeceğimi falan anlattım zorla kabul etti kalmayı. ertesi sabah kahvaltıyı toplarken "sen elleme ya ben yaparım" dememe sinirlendi, "sen bizi burada istemiyorsun, ben anladım zaten istemeye istemeye burada kalmamızı söyledin, keşke otelde kalsaydık" dedi.

ay ne yapiim yani kaç yaşında kadın ama bir yanı hep çocuk işte ilgi şımarıklık falan istiyor bence. "hayır anne, aslında biz seni seviyoruz ve yanımızda istiyoruz" u sık sık duymak istiyor, o yüzden böyle yapıyor. biraz şeye bağlıyorum, gerçekten çocukluğunu yaşayamamış, üniversiteye göndermemişler, çok erken yaşta anne olmuş falan. belki ondandır.

anne ikizler burcumu? benimkine benzer hareketleri var. kesinlikle tatmin olma yok.

@istanbul kanatlarimin altinda, ay bak sizinkini okurken de darlandim:))) iddialiymis sizin anne de. 7 yasindaki cocugun dedigini 27 yasinda basina kakmasi bayagi basari. Karsilastirip carpistiralim bence, bizimkinin de benzer hikayeleri mevcut.
@mikahakkinen, astroloji pek bilmem ama annem oglak burcu, seneler once ekside oglak burcu annesiyle ilgili "cocuk gelisim kitabini cocugun kafasina atar" gibi bir cumle okumustum ve neredeyse inaniyordum burclara falan:))

maalesef ebveynler yaşlandıkça huyu değişiyor, çocuklaşıyorlar. bir şekilde görmezdebn gelmek, idare etmek lazım.

KValidem bahsettiğiniz insan tipi. Bir gün önce iyisinizdir, ertesi gün telefon açarsınız - cevap vermez. Merak edersiniz, bir bakarsınız eşinizle konuşmuş, neden torunum aramadı diye bana surat yapmış. Böyle heyheyleri geldiği zaman üzerine düşmüyorum. Eşim şükür biliyor annesini, idare ediyoruz öyle böyle. Tüm olay kendi fedakarlıklarının bilinip görülmesi, takdir edilmesi. 15 senedir evliyim, o fedakarlıklar neymiş, ben göremedim. Eşime yazdığı bir mektup var, senelerce önce, "sen okuldayken de bizim evde kaldın, o yüzden sana hakkım daha fazladır". Bakın bir anne böyle diyebiliyor. O yüzden de büttün çevresinden hizmet, takdir, ilgi alaka bekliyor. Bu da istediği düzeyde olmazsa terör estiriyor.

Temelde mutsuz insanlar bunlar, kendi üzerinize alınmayın. cevabım uzun oldu ama, bugün benim de annemin doğum günü(ydü). Geçen sene kaybettik onu. Allah rahmet eylsein, hakikaten çok çok fedakar biriydi. Deme o ki, anne ne olursa olsun bir tane. Öpün koklayın onu. Yaraları var, sizden değil ama yine de acıtıyor. Öpün sıkı sıkı. Sonra çok özlüyor insan...

Benim gözlemim acımasız olup süründürmek tarafında. 1 ay 2 ay atarlanıyorlar sonra ellerinden kaçtığınızı görüp panikleyip şartlarınızın yarısını kabul edip çeyreğini uyguluyorlar. (ahahaha sözlerini tutmalarını mı bekliyordunuz, manyak bunların hepsi)

Not: Bunlar sadece yurdum annesinde oluyor sanırdım ama genel olarak balkanlardan ortadoğuya bir problem var.

aa bu benim annem! ben ağzımla kuş tutsam annemi memnun ve mutlu edemeyeceğimi ve onun mutluluğunun benim görevim olmadığını kabullenmeye çalışıyorum kendi ruh sağlığım için. tavsiye ederim.

yanlış olmasın, ilk yardımcı kimliği-kartı olmayan yapamaz diye biliyorum. yani sertifika, sınav vs gerekli, diploma olur mu bilmiyorum.

daha geçen il sağlık müdürlüğü yada afad tam hatırlayamadım bize ilk yardım eğitimi verdi. fotoğraf istediler. ilk yardım yapabileceğimize dair kimlik belgesi-kartvizit gibi birşey düzenlenecekmiş. ama 3 yıl geçerli. ömür boyu değil.

bildiğim kadarıyla sertifika sahibi olmanız gerekiyor ve 3 yıl geçerli evet. eczacılık okuyorum bizim de müfredatımızda mevcut ancak eczanede pansuman yapmaya dahi yetkimiz yok sertifika olmaksızın.

hastanede misafirhane var mı o da bir çözüm olabilir

abi beyazıt da ev mi var ki? kocamustafa paşa ya da cerrahpaşa civarlarına baksana.

Airbnb en güvenli yöntem olacaktır

bağlanır. hem pcye hem iphone kurulan program vardı. unuttum ama ismini.

nope. caletti'nin dediği pc yi iphone üzerinden kontrol için. iphone'u fare niyetine kullanıyorsun.

malesef

iPhone'da imleç var mı? Yok. Yani hayır.

Edit: İlginçmiş ama bildiğin gibi Android rahatça modifiye edilebiliyor, iOS'da mümkün değil.

@i was made for you, Android’de de yok ama mouse bağlanabiliyor.

Evet var.
Ayrıca en sevdiğim düetlerden.
www.youtube.com

daha ilk bolumde schillinger basliyor zaten munasebete

@pide sanki kıçına dövme yapmıştı.

sifir iphone se alin daha rahat edersiniz

Ben aldım, memnunum. 5s’ten geçmiştim.

no artık 6 eski sayılır. 6s alın alıyorsanız.

Çare sıfır iphone se

1350 liraya pahalı.

2 saat 47 dakika boyunca sürekli oyun oynadıysanız normal. yoksa anormal.

facebooku sil -)

bluetooth, konum servisi vs bunları kullanıcakken aç. devamlı açık olması şarjı sömürür.

en iyi çözücü, temizleyici şey tinerdir. bildiğimiz tiner. sanayide ustalar ellerindeki boyaları tinerle çıkartırlar.

tiner ise yarayabilir belki?

caletti benden once davranmis.

bezin ufak bir bölümünü tinerle ıslatın ayakkabının altına sürtün. sanki inatçı lekeleri temizliyor gibi. kirlendimi diğer tarafını tinerleyip devam edin.

Boya çıktı aslında ama tiner kokuyu çıkarır mı? Ev bile boya kokuyor şu an deli gibi, ayakkabı da balkonu kokutuyor şu an :(

Kokuda en ufak bir azalma yok, tiner de ayakkabının altını eritir diyorlar, zaten tiner boyayrı geçiriyor tamam ama ayakknıda boya kalmadı, koku kaldı.

özel mesajdan adresimi yazıyorum, 1 kg baklavamı isterim.
nasıl olduğunu anlatırsan sevinirim. bakaya mıydın mesela?

ek- baklavanın yanına kaymak da ekleyelim.

nasıl muaf oldunuz?

göz ya da kilodur muhtemelen :) hayırlı olsun.

Göz + skolyoz. Bakaya değildim yüksek lisansla tecil ettiriyodum.

Bence herkes askere alma sağlık yönetmeliğini iyice okumalı. Muhakkak size uyan bir hastalık çıkabilir.

skolyoz dereceniz kaçtı?

45 derece. Ama dışardan bakınca dim dik duruyorum.

askerde sağlık kurulunda çalıştım omurilik eğrilikleri göz ve kulak hassasiyetleri askere alınmıyor. ankilizod spondolitte çürük alıyor. bir arkadaşım tek kontrolde çürük aldı.

Sen çürük almışsın, bu hayatın boyunca hep sorun olacak.

@MaNOfTheYear
3 tür var: Askerliğini yaptı, Tecilli, Muaf. Arkadaş çürük çıkarak muaf olmuş işte.

Ortalama insan ömrü 70 yıl dersek sadece bunun bir yılını vatani hizmete sarfetmekten yırtan birinin sevincini acı bir şekilde buradan görmek ne ile ifade edilebilirki?
Bak inan ki o 25.000tl sana fayda yerine aksine zarar getirebilir.
Bu şekilde askere gidenleri de küçümsemiş oluyorsun.

insan ömrü isterse 10 bin yıl olsun. bunun 1 gününü bile silah altına alınmış olarak geçirmek istememek en doğal insan haklarından biri. ileride de bi halt olmaz bedelli yapan ya da 12 ay sürünen ile bir farkı olmaz günlük hayatta.

tartışmasız s8. karizması, ekranın görüntü kalitesi, edge'si, kamerası yeter.

bikaç ay daha bekler s9 ya da s9 mini alırdım.

Hangi işletim sistemi yakın geliyorsa. Bildiğin üzere ios sınırlar ama stabildir, kullanımı kolaydır. Android ise açık deniz. Ancak son yillarda samsung da stabilitede büyük adımlar attı bence, s7 kullanıyorum ve en ufak bir donma kasma vs. yaşamadım.

eski telefonun androidse s8 apple sa iphone 7.

sec guard'ın deneyimine ek olarak; bi akrabamın akrabası akasya'yı gezerken kafası esip apple store'a giriyor ve aklına esip bunun speaker'dan ses az geliyor diye öylesine destek istiyor. yeni telefonla çıkıyor.

samsung'da böyle bir şey göremezsin. iphone 4s, 6s ve şu an 7 plus kullanıyorum. 4s'i ilk 3-5 ay kılıfla kullandım sonra bi daha kılıf kullanmadım. sec guard'ın durumu için apple'ı haklı görüyorum. bu da benim kendi görüşüm.

@raydingoz evet kütüphane var fakülteinin dönem 450 kişi kütüphane 50 kişilik 6 dönem var. kardeşim ben müzik dinlemeden söz etmiyorum adam gitarıyla davuluyla mesken apartmanda özel ders veriyor diyorum anlatabildim mi? ev sahibi biziz adam alt komşunun kiracısı.

acaba yasal bir çözümü var mı barlarda bile(apartman olmamasına rağmen) ses yalıtımı zorunlu kat mülkiyetinde yok mudur bunun sınırı ? ev sahibibne belge versek ya müzik çalmayakacak ya da 1500 e yalıtım yaptıracaksın desek illa ki ses çıkartmaz ya da kiracıyı çıkartır.

@raydingoz herkes kütüphanede de çalışmak zorunda değil dostum hadi benim hastam yok bişey yok ailesinde hasta yatalak biri de olabilirdi.apartmanlar toplu yaşam yerleri köylü gibi her istediğini yapamazsın uyman gereken kurallar var.eğer ders verecekse biri tutar stüdyosunu verir.

özel ders verdiğine eminsen vergi dairesine şikayet et misilleme olarak. ya da apartmandaki diğer komşular da durumdan şikayetçiyse kolayca susturursunuz, lobi faaliyetlerine başla.

@papazi dovdurmeyecektik verdiğine eminim hatta bizimkiler de inanmamıştı 10 dk sonra zillimiz çaldı zenci bir kız aşağıdaan zile basmış music course dedi.haftanın çoğu günü veriyor 3-4 saat

kulak tıkacı kullanmaya bak.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim nasıl mantk ya elalemin kazanacağı 3 kuruş.kardeş elalem 3 kuruş kazanacak diye biz sinir hastası mı olalım.tutsun stüdyosunu kazansın parasını laf eden mi var.ev bu ev özel ders vermek nedir?

google'a güncel dns veya 2017 dns yaz. değiştir dns'ini.

Dünden beri yaklaşık 20 farklı DNS denedim fakat içlerinde çalışan yok maalesef. Denediklerimin bazıları da şunlardı: www.lifewire.com

Yandex DNS dene.

DNS çalışmıyor diye bir şey yok. DNS adreslerinin ne işe yaradığını Google’dan öğrenebilirsin. DNS Serverı çalışmazsa hiçbir siteyi açamazsın. DNSin ne olduğunu anladıktan sonra da neden artık o sitelere giremediğini de kendin çözersin diye düşünüyorum.

samuray, bu sorun sende de mi yeni meydana geldi?

Ben de ayni sorundam muzdaripim son gunlerde biseler oldu

Ben de. Chrome'a VPN eklentileri kurunca siteler açılsa da ya bütün özellikleri kullanamıyorum, ya da yasak olmayan alakasız sitelere girerken sorun yaşıyorum dünden beri.

servis sağlayıcınızla alakası olabilir mi?

o sorun bende de var.
şöyle ki:
dükkanımızda kullandığımız isp superonline ve google dns ile misal, imgur'a giriş yapabiliyorken, evdeki türk tekelom isp'li pc de aynı dns'le giremiyorum .
garip.

bende de sıkıntı var, VPN siteleri de ve uygulamaları da çalışmıyor. Opera da işlemiyor.

ticklenmedim ama yine diyorum. oturup DNS nedir, ne işe yarar biriniz bile bakmıyorsunuz baksanız da anlamıyorsunuz belli ki, ben yine yazayım belki anlayan çıkar.

DNS sana adres çubuğuna yazdığın sitenin IP adresini söyler sadece. sana da değil bilgisayarına. niye? çünkü bilgisayarın için sitenin adı yani misal eksiduyuru.com anlamsızdır. bilgisayarın 0 ve 1 lerden anlar. sen duyuruyu açmaya çalıştığında bilgisayarın oraya yazdığın DNS server'ına "kardeş ben eksiduyuru'a gidicem bu sitenin IP adresi ne?" der DNS serverı da; "31.192.213.125" IP'si der senin bilgisayarın da artık siteyi açmak için bu IP ile iletişime geçer. DNS'in işi artık bitmiştir.

kullandığın ISP o IP'ye erişimi engellediyse ya da herhangi bir başka sebeple sen o "31.192.213.125" adresine erişemiyorsan siteyi açamazsın. ama DNS kendine düşeni yapmıştır yani ÇALIŞIYORDUR.

eskiden yani DNS değiştirmeden önce ISP'nin DNS serverını kullanıyordunuz, duyurunun IP adresini o ISP'nin DNS server'ı yanlış söylüyordu ya da söylemiyordu. yanlış daha doğrusu farklı söyleyince sizi o malum engellendi sayfasına yönlendiriyordu. hiç söylemediğinde de tarayıcı bağlanıyor diye bi süre bekleyip sonra o malum 404 hatasını veriyordu. DNS'ini değiştirince doğru IP'yi alıyordu bilgisayarınız siz de erişebiliyordunuz.