bu en çok ben seviyorum hırsı değil.
bu aç gözlülüğe ve ayrımcılığa olan nefret. 10-15 yılın beraber geçirileceği bir evcil hayvanın tabi belli kriterlere sahip olmasını isteyebilirsin. ama kriterleri dağ gibi serip bana bunu bulun, varsa verin demek itici.

nereden alacağını ya da nasıl bulacağını bilmeyebilirsin ama her şeyden önce bunun bir uslubu var. karşındakine güven vermeyince yardım edesi gelmiyor insanların. son derece haklılarda.
her kedi-köpek seven bakacak diye bir şey yok. ekonomik yeterlilik ayrı, mental yeterlilik ayrı haliyle, sevgi ayrı, sorumluluk farklı.
sonra sözlükte köpek havladı/ısırdı, kedim 10. kattan aşağı uçtu başlıkları türüyor. ulan sıcaksa cam açmayacaksın, açacağım diyorsan tel gereceksin falan filan.

işin kökünde düşüncesizlik yatıyor. sözlük ve duyuru timleri kolay kolay beğenmez, hevesli olman da yetmez önce kendini kanıtlayacaksın.

şimdi, verdiğin örneklerde ki durumlar olabilir tabii; ama bunların oranı yüzde kaçtır ki?
böyle, kedinin tüyü şu renk olsun, gözleri bu renk olsun diyen tipler genellikle kedilere peluş oyuncak mantığıyla yaklaşan tipler. eh, kediler de görünüşü itibariyle andırmıyor değil! yine de görünüşe aldanmamak lazım. netice de bir canlıdan bahsediyoruz; psikolojisi var, ihtiyaçları var, iletişimi var... var da var!
işte, bu renk belirtenler, genellikle düşünüp, taşınmadan iki kalas bir heves kedileri alıp, bakımının da zor olduğunun farkına varınca direk sokağa ya da en yakın barınağa salıyorlar. insanlar, bu tiplere bu yüzden tepki gösteriyor.
ben de mesela severim kedileri. öyle, sokakta görürsem okşarım,beslerim. evimin balkonunda da var 3 tane; besliyorum arada petshop'tan mama alıp; ama evime almam arkadaş.
öyle az, buz zaman değil ki beraber yaşayacağımız zaman! minimum 15 yıl diyorlar. gözüm kesmiyor.

ben bir insanın gerçekten kedi sever olup olmadığını ona tasma takıp süslemesi ile ölçüyorum. Tespitlerimde yanılmadım şimdiye kadar, kim yüklü miktarda paralar verip kıvrık kulaklı bir scottish yavru alıp onu ilk haftadan renkli tasmalarla, renkli objelerle süsleyip instasına atıyorsa o kişi gerçek bir hayvansever değil, ilgi severdir.

konunuza gelecek olursak, hayvan bir eşya değildir. onu sevmek aslında bir şart ve yükümlülük de değildir bu arada. sevmeyebilirsin ama seviyormuş kılıfına girmek itici ötesi. bu sevgi bağı geçmiş yaşanmışlıklarla (çocukluk, aile vs.) harmanlandığında insanda empati duygusunu körükler ve salt bir varlığın kayıtsız şartsız size bağımlı olduğu, ve bu bağlılığın ufak bir zaafiyete uğramaması gerektiği gerçeği ile harmanlanırsa gerçek hayvansever olunur. nasıl bir insan bebeği için “ ben uyurken çok ağlıyor, kapıyı mı kapatsam” diyemiyor ise, aynı şeyi sınırlı hayat yolculuğunda vagona dahil ettiği bu günahsız ve habersiz yolcu için de yapmamalı diye düşünüyorum.

Ben ona her baktığımda O’nun her nasılsa beni anladığını ve sevdiğini gözlerinden görüyorum ve içten içe ara sıra ölüm gününü düşünüp kederleniyorum. Çünkü kader birlikteliğimiz var.

Başka bir örnek, 6 ay önce taşındığım mahallede fırsat buldukça beslediğim, Bakışları ile beni her zaman selamlayan, beni işe uğurlayan, En basitinden sadece selamlaştığımız, kara kışta geceleri büzüşmüş, betonda titrerken son paramla üç beş parça besin alıp gecenin köründe verdiğim zeytin adını verdiğim sokak köpeğini her gün hatırlıyorum, Üzülüyorum kendimce acaba 6 ay geçti napıyordur diye.

Dediğim gibi hayvanseverlik çaba ile kazanılabilecek bir özellikten öte yaşanmışlıklarla harmanlanan empatik, vicdani ve en içten duyguların aidiyetinin temsilidir.

kalktı... eczaneye gidip TC numaranızı veriyorsunuz 5 adet maske veriyor.

satış başladı, gittigidiyor trendyol vb. yerden sipariş verin en iyisi. Pazar günü verdim halen gelmedi tabii.

Eczaneden de alamadık biz, sonra işveren verecek falan dediler o da yok.(kapalı)

valla bana da bir ay önce şifre kendiliğinden gelmişti, 3-4 kez farklı eczanelere sordum ama maske alamadım, bugün bimden aldım 50lik maske, 50 lira beni uzun bir süre idare eder.

niye olmasın ki? sonuçta hammadde ve malzeme alıyolar, elektronik component alıyolar, klima gazı alıyolar, enjeksiyon üretimi için, plastik alıyolar.

ayrıca yazın klima fiyatlarının yükseldiğini, kışın düştüğünü hepimiz biliyoruz. böyle bir ticari pazarlama stratejisi de var.

kalkıp 10 yabancı marka yüzde 30 zam yaptıktan sonra , yerli firmaların yapmamasının bir mantığı da yok.

Demirdöküm için konuşmak gerekirse klima üretimi türkiyede yok. tüm klimalar çinden geliyor.

Gecerli olmayacak ayrica kullanilan malzeme ile urunun gumruk vergisi arasinda hicbir baglanti yok gumruk vergisi urun cinsinden alinir klima basli basina farkli bir urundur klimada kullanilan motor filtre fan ivir zivir baska urunler her biri. Yabanci marka zam yapti arcelik de yapar gibi bi durum da olmaz uzun uzadiya yazamiycam ama oyle iste

hammadde ya da skd denen yarı mamul için vergiyi öyle abartamazlar. bu durumda yerli imalatı sakatlamış olurlar. amaç hem vergi toplamak hem de ithal ürüne talebi azaltmak. yani en son ayfon 20 bin liradan gelir artık.

bir hafta önce vestel kurutma makinesi aldım 2700’e, şimdi fiyatı 2900. durduğu yerde yerli de olsa zamlandı. kim diyorsa ki bu saatten sonra zam gelmez, ülke gerçekleni bilmiyordur.

kanıt isteyen olursa resmini atabilirim buraya.

yenmiyorsa sıkıntı büyük, ben hep böyle yiyorum :/

genelde 3 kilo alıp 1 ay idare ediyor 2. haftadan sonra çimlenme belirgin oluyor, son hafta da işte suyu birazcık gitmiş oluyor.

ama sağlığa zararlı olabilir

edit: (bkz: solanin) denen nane oluşuyormuş bayat ve çimlenmiş patateste, belli dozun üstü toksik etki gösteriyormuş

Ben bugün kullandım yemekte tavuğun yanına. Bence yenir ya, henüz patatesi yemedim ama bilginize :))

temizleyip kabuklarını normalden daha kalın soyup kullanabilirsin

Haftalardır bu şekilde patates yiyoruz. Ben de çimlenmiş patates yenmez diye duymuştum ama henüz ölmedik. İnternetten baktım, tüketmeyin demişler. Risk senin bu durumda.

patates bitkisi zehirlidir. o yüzden kökünü yeriz. yeşillenen patates yenmez, zehirlenirsin ama kalın soyarsan yenir:)

oraları kes gerisini göm. bir arkadaşım salçadaki 2 parmak küf tabakasını sıyırıp yiyor. henüz zehirlenmedi. kendisini yakinen tanırım.

Salçadaki küfü sıyırıp yiyorum ben de :) patatesi de az önce yedim gayet güzel valla. Ama ytd değil demek boynumun borcu sanırım

Niye kaybetmek istemiyorsun ben onu anlamadım. Rahatsız edici sapık hareketi bunlar altındaki niyet ne olursa olsun, çıkar hayatından gitsin. Ne saçma şeymiş ya, bunlara katlanmanı gerektirecek nasıl bir pozisyonu olabilir ki hayatında. Ne söylesen değişmeyecek derecede bir ruh hastalığı bu, iyiliğini istemesi de değiştirmez bu durumu.

Karakteri senden farklı tek problem bu gibi duruyor. Bazı tipler bütün aktivitelerini yakın bulduğu kişilerle yapmak zorunda gibi hissediyor. Bi de baskın karakterse böyle zorlamalar ona normal geliyordur. Bi süre sonra kendin soğuyacaksın bana kalırsa. Kesin aslan burcu ya bu :D

Arkadaşınız size aşırı şekilde anneniz, ablanız gibi davranıyor. Sizi istediği kalıba sokmaya, sizi değiştirmeye çalışıyor. Bunun sizim için kendi gözünden daha iyi olacağına karar vermiş. Olayın iyi yanı sizi iyi niyetle düşünüyor, belli ki kıskançlık yapmıyor. Kendi gözünde sizin yetersiz, yanlış yanlarınızı kendince iyileştirmeye çalışıyor. Sizinle olan arkadaşlığını kendisi yönetiyor.

Ama şöyle bir sorun var. Bu kişi sizi pek tanımıyor. Ne seversiniz, ne sevmezsiniz bilmiyor. Bence bu daha rahatsız edici.

Belki araya mesafe koyabilirseniz sizin için iyi olur. Ama kesinlikle zıtlaşıp, yaptıklarını yüzüne vurmayın. Ne olur ne olmaz cidden kötü yüzünü görüp, başınıza bela alabilirsiniz.

Ben bu gibi durumlarda ayni davranisi yapiyorum. Ya azalarak bitiyor ya da kalıcı oluyorlar. Ama daha boyle davranipta iyi niyetli olan birisini gormedim.

Sorun onda değil sizde. Bu kadar uyuşmadığınız, dünya görüşlerinizin farklı olduğu biriyle arkadaşlığı sürdürmeye çalışmak manasız. İyi bir insan olması doğru bir arkadaş/insan olduğu anlamına gelmez. Bu iletişime devam etmenizin sizde karşılık geldiği duyguyu bulmaya çalışmalısınız bence. Özgüven sorunu, yalnızlık, onaylanma ihtiyacı gibi gibi.

bana da arkadaşınız gayet hayat dolu ve çevresine pozitif enerji saçan biri gibi geldi. siz de bizim gibi içe kapanık sıkıcı birisiniz. keşke benim öyle bir arkadaşım olsaydı dedim, yeri gelecek seni kolundan tutup zincirlerinden kurtulmanı sağlayacak, yeri gelecek ısrarla seni o sıkıcı hayatından biraz olsun çıkartacak ve tabi yeri gelecek derdine karşılık beklemeden ortak olacak, bu sonuncuyu yapıyorsa bence bu arkadaşın kıymetini bilin.

Bence kötü bir niyeti yok gibi. Saf olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz. Bence bir süre gözlemleyin onu. O konuşursa sürekli soru sora bilirsiniz, niyetini az çok anlarsınız.

çok fazla kafaya takan hassas birisin sanırım. kızın bu söylediklerinde kafaya takacak bir şey yok. kafa dengi birisine benziyor hatta.

derece uygun, öncelikle dolap gerçekten 5 derecede mi soğutuyor? belki soğutma ünitesinde bir problem vardır. 5 yazar ama soğutamaz vs. bir termometre ile ölçebilirsin. ya da dolabın içi yeteri kadar hijyenik değildir. poşetli duran özellikle limon gibi ya da üstüste konmuş sebzeler çok hızlı küflenir, bu da peynirlere yansır. ağzı açık bırakılan, hava alan her şey er veya geç küflenir. havadan izole olması gerekir peynirlerin de. aklıma gelenler bunlar,
her şey yolundaysa bile ben dolabın içini boşaltıp, fişi çekip rafları da çıkarıp tek tek her şeyi tertemiz silip yeniden çalıştırmayı denerdim.

Virus sebepli doldurduysaniz dereceyi biraz dusurun biz 3 derecede kullaniyoruz

Normali 4/ -18’dir

Peynirin cinsi de çok farkediyor. Tuzlu bir salamura keçi peyniri hiç küflenmiyor ama taze kaşar küfleniyor. Genelde havlu peçeteye sarıyorum poşet içinde nemi alıyor.

bir ara buzdolabını boşaltıp çamaşır suyu ile iyice temizleyin, içinde küf'e neden olan şeylerden kalmış olabilir. ben temizledim biraz rahatladım, salça falan dayanmıyordu şimdi iyi gibi.

beyaz eşya varsa ve vergiler ile normal.

vergi cennetinde yaşadığımızı biliyorsunuz. faturaya bakarsanız tüketim bedelinizin muhtemelen 40-50 tl olduğunu göreceksiniz.

Ocak 15'den beri Istanbuldaki evim bos.Kimse yasamiyor.Her ay 50-60 TL fatura gelmeye devam ediyor 3 aydir.Ben de anlamadim :)

1 ay buzdolabı olmadan yaşadım. Buzdolabı gelince 20 tl olan fatura 60-70 tl oldu. Yani o faturanın;

20 tl si ampul modem ve bilgisayar, telefon şarjı, tv
30-40 tl si buzdolabı
Geri kalanlar da çamaşır bulaşık kettle vs.
Normal yani bu vergilerle

@respect ev nası boş komple mi? makineler fişe takılı mı değil mi? geçen sene yaz tatilinde boş kalan yalnızca buzdolabının fişe takılı olduğu eve 35 lira elektrik faturası geldi 3 ay boyunca.

kettle buzdolabi gibi şeyler elektrik harcıyor. günde 1 saat çalışan televizyon faturaya etki etmez.

özetle minimum 90 lira elektrik faturası ödemek sıradan bir şey. bunun 30 lirası filanda vergi oluyor. işte ne kadar kettle, saç kurutma makinesi, fırın vs. kullanırsan ona göre artıyor. birde buzdolabının sınıfı ve büyüklüğü çok önemli. evde en çok elektrik harcayan alet o oluyor.

birazcık ülke gündeminden uzak kalmış olarak gözlemliyorum sizi. vergiler de cidden çok yüksek. yoksa sizin tüketim alışkanlıklarınızda bir sorun görünmüyor. :)

“kettle 2-3 kere çalışıyor”

Hocam kettle, fırın, ütü, saç kurutma makinesi ve elektrikli sobalar elektriği su gibi içerler. bana az bile geldi o kadar saydığınız elektrikli üründen sonra.

yanlış olmasın savunmuyorum bu durumu, malesef zam geldi her şeye elektrik de buna dahil. sanırım size garip gelen bu oldu. ben 200e yakın ödüyorum sizden çok farklı sayılmaz kullanımlarım.

Acilen baska veterinere git. Fip (gençlik hastalığı) degildir umarım.

Acilen veteriner +1

bana ayak sıkıntısı gibi gelmedi sanki karın bölgesinde bir acıdan dolayı yürüyemiyor gibi geldi, ayrıca enfeksiyon da var dediniz direk acil veterinerlik bir durum. fib olma ihtimali de var tabi :(

Kedi ben normal değilim diye bağırıyor resmen. Ortopedik bir şey olmadığı belli. Başka bir veterinere götürün.

Eve ilk aldığım zamanlarda hiçbir sorunu yoktu koşup oynuyordu. İki gün önce nasıl oldu bilmiyorum ön ayağına basmamaya başladı. Ayağının bir noktasına dokunduğumda tepki verdi miyavladı. Gençlik hastalığı yoktur umarım, kusma ishal vb de yok. Sadece çok uykulu ve yürümek istemiyor. Kullandığı ilacın uyku yaptığı yazıyor prospektüste.

vakit kaybetmeden yarın ilk iş veterinere gidin umarım FIP değildir

bi yerden düşmüş ve kafasını vurmuş da olabilir bi ihtimal. çok acil veteriner.

Veterinere götürdükten sonra sonucu da bildirir misiniz? Çok geçmiş olsun bu arada.

ya bi veteriner şuna nasıl normal diyebilir? acil başka bir veteriner +1

vakit kaybetmeden veterinerinize götürün. ben de bir akşam eve geldiğimde benzer manzarayla karşılaşmıştım. arka ayaklarının üzerine basamıyor olduğu yerde bekliyordu... yine bir yerden atladı sanmıştım. röntgen, tahlil vs sonucunda sadece biraz şekeri yüksek ve kiloluydu. mamasını dğeiştirip biraz da zayıflattık. şimdi ok gibi fırlıyor.

Arkadaşlar merhaba. Bugün biraz hareketlerini kontrol edip öyle veterinere götürmek istedim. Şu an çok çok daha iyi, ayaklarına basabiliyor, sadece biraz ürkek o kadar. Ayaklarına dokunduğumda tepki de vermiyor miyavlamıyor önceden olduğu gibi. Kanepeye zıplayabiliyor kanepeden inebiliyor. Bugün güzel yemek yiyip su içti çişini yaptı. İyiye gittiğini gördüğüm için veterinere götürmedim. Nerdeyse normale döndü, biraz oyun bile oynadı :) çok büyük ihtimalle düştüğü için böyle oldu. Siz fip deyince çok ama çok korktum fakat belirtilerini okuduğumda pek fip gibi gelmedi bana.

Geçmiş olsun. Birisi Fİp yazıp parantez içerisine gençlik hastalığı demiş. Fip başka bir hastalık Gençlik hastalığı başka önce bunu bir düzelteyim istedim.
Fip'te ayakları tutamama gibi birşey ben duymadım, genelde burunu ve salyaları akar. Fip olmadığını düşünüyorum/umuyorum.

Siz lütfenbaşka bir veterinere götürün. Ayrıca verilen ilaçların bazı yan etkileri oluyor ve kediler bazen bir iki gün sersem gibi gezebiliyorlar. Yalnız kedilerin acı eşiği çok yüksektir, sokakta kuyruğu yeni kopmuş kedilerin bile gayet rahat hareket edebildiklerini görmeniz bu sebeptendir. Yani bir hastalığı varsa bile hiç bir şeyi yokmuş gibi davranabilir. Üşenmeyin, veterinere gidin. Sokağa çıkma yasağında da veterinerler açık.

kuru tip fip'te nörolojik semptomlar görülebilir. ender bir durum değil.

geçen ay yaptığım sipariş 11 günde gelmişti.

@bugisme peki türkiyeye girince takip edebiliyor muyuz?

Evet edebiliyorsunuz. Gümrükten çıktıktan sonra yurtiçi kargoya veriliyor. Dolayısıyla takip numarasını yurtiçi kargo mesaj atıyor. Banggood'un kendi uygulamasından da takip ediliyor aslında ama bilgiler hemen güncellenmiyor.

hocam kendi adıma söyleyim, benim kargo aras ile geldi, ve gümrük işlemleri completed bildiriminden sonra yeni bildirim almadım , takriben 3 gün sonra elime ulaştı. lokasyon kocaeli.

Elektrik, su, doğalgaz borcu var mı?
Duvardaki boya ne durumda? Ev sahibi boyalı olarak teslim istiyorsa duvarların yeni boyanmış, iyi durumda olması gerekir.
Evin demirbaşlarında fayanslarında, parkelerinde vs. hasar var mı?
Eşyalarda hasar var mı? Bu hasarların kontratta belirtilmesi gerekir.
Duvarlarda rutubet var mı?
Apartman aidat borcu var mı?
Evde klima ve kombi varsa bakımları yeni yapılmış mı?

eşyalı ev ise koltukların yıpranmasından, ayaklarının sağlamlığına kadar kontrol etmelisin.

panjur varsa calisiyor mu, butun pencereler acilip kapaniyor mu ona da bakin.

en çok duyduğum şeylerden biri de camiiye yakınlığı. bunun dindar olmakla da bi alakası yok cidden camii yakın olunca çok ses oluyor evin içinde de. bizzat yaşadım bunu.

Ev sahibi!
Manyagına psikopatına denk geldiysen hayattan zevk almazsın.

Ev içi eşya kontrollerini yapıp arıza, kırık, çıkık, çalışmayan aksam varsa not düşmen lazım. Ama en önemlisi ev sahibi. Emlakçıyla azıcık muhabbet edip ağzını yoklaman lazım, ne iş yapar, nasıl birisidir, önceki kiracı neden çıkmış vs vs...

Alt komsu, ust komsu ve yan komsuyla tanisin tutmadan evvel mumkumse. Daha onceki.kiraci varsa tabi onla konusmak daha makul. Evde krobik bir sorun yoksa hersey cozulur ama gece 3 te surekli.esya ceken tv yi bagir bagir bagirtan niriyle komsu olmak istemezsiniz.

muhit eve gelebilecek misafirlerin için uygun mu? üst- alt-yan konşuların tipi- durumu- çocuk sayısı. evin önceki yıllarda gelen doğalgaz faturası, yalıtım durumu, mantolaması var mı yok mu? ısınıyor mu? cephesi nasıl, duvarlarda kabarma çatlak var mı? nem ve rutubet çekiyor mu? tavanda izler var mı? akıtıyor mu? kapı anahtarı kaç tane? kendiniz göbek alıp değiştirin. otopark ve güvenliği var mı? ev sahibi nasıl birisi. pimpirikli mi? depozitoyandahil ve hariç olan ne var. duvarlar badanalı mı? geri teslim de badanalı mı istiyorlar? beyaz eşyalar stabil çalışıyor mu? buzdolabı soğutması nasıl? evde böcek var mı? vs vs.

alt üst yan dairelerin sesi geliyor mu? tavan, duvarlar ses geçiriyor mu?

Umarım evi böyle düzenleyen insan duyuruda değildir de görüp üzülmez :(

- Ev değil de bekleme salonu gibi, özel doktor muayenehanesi falan.
- Halı çok fena. Halının yeri çok rahatsız etti. Daha küçük bir halıyı sehpanın altında ve ortada olsa daha güzel. Böyle: imgur.com
- Televizyon çok yüksek, bekleme salonu hissini pekiştiriyor.
- Koltuğun tek yanda kolçağı var ve çok alçak, yayılıp televizyon izlemeye kitap okumaya uygun değil, bekleme salonu hissini pekiştiriyor.
- Duvardaki sıra sıra küçük çerçeve, dekor diye konan şeyler, pencerede jaluzi... Hep kişiliksiz ve bekleme salonu hissini pekiştiriyor.

ilk bakışta bana da bekleme salonu gibi geldi.

bekleme salonu +1
ev sıcaklığı yok.

la mis gibi oda iste. Renk uyumunu harika tutturmus adam, boyasi parkesi, perdesi, koltugu, halisi. Renkli yastiklari da bilincli olarak secti, biraz fantazi yapayim, zitlik yaratayim diye dusundu buyuk ihtimal. Ben yastik renklerini de odaya uydururdum. Tv Kablosu cirkin duruyor, Tvyi asagiya indirilip kamufle edilenebilinir. Onun disinda sikinti yok.

ortalama türk evine göre gayet başarılı. böyle bir odaya girdiğimde aklıma asla söylediğin detaylar gelmezdi. bitek tv alakasız duruyor, onun da yukarıda olması isteniyorsa duvardan geçirmek lazım kabloyu sistemi, çok zor. ama tv'nin göz hizasında olması lazım zaten, gereksiz yukardaı.

kendi kişisel tercihlerine göre kötü demişsin gibi geldi bana. yani kişi belki küçük taneli şeyler yemiyor veya çok güçlü makinesi olduğu için temizlemesi zor değil, belki de başkasına temizletiyor.

bekleme odasına katılabilirim ama bekleme odası gibi bir yaşam alanını bilerek tercih etmişse ve bu hoşuna gidiyorsa bu da dizaynı kötü yapmaz bence. renk tonları uydurulmuş sade ve şık bir oda olduğunu düşünüyorum.

ha, ben asssla böyle bir oturma odasında yaşayamam; orası ayrı. deri koltuk almazdım oturma odama.

kobuchu kiz+1

halının boyu yanlış (çok büyük), perdelerin boyu kısa (hafif yeri süpürmeli), koltuğun ayakları çok kötü (yere direkt oturan bir kanepe olmalıydı, yatak bazası gibi durması pek iyi olmamış), duvarda asılı olan çerçeveler çok küçük ve yetersiz.

modern derken soğuk, sade derken eksik olmuş.

televizyon kablosu çok kötü.
duvara gömülmeli, gömülemiyorsa bir şekilde kamufle edilmeli, yine olmuyorsa tv duvara monte edilmemeli, tv sehpası tarzı bir şeye koyulmalı.

zemin ve duvar rengi de çok soğuk.
gri zemine siyah-gri bir dekorasyon daha da soğutmuş.

mesela kanepenin karşı köşesine benjamin ya da japon şemsiyesi tarzı büyükçe bir bitki, yan sehpa üzerine güzel bir abajur ya da benzer bir şey, duvara daha büyük 2-3 çerçeve ya da daha fazla yer kaplayan herhangi bir şey, daha uzun ve daha dökümlü bir perde, koltuk üzerine biraz daha dolu dolu duran ve daha büyükçe minderler biraz toparlardı.

Ben simetrik, minimal ama soğuk buldum.

Ruhsuz. Mobilyaciya gidilmiş, hangisi nasıl birbirine uyar seçilmiş ve duvardaki çerçeveler dahil hepsi birden aynı yerden alınıp çıkılmış.

Hiç kimse nasıl bir kanepede oturmak istediğini hayal edip pintereste dolaşmamış günlerce.. Duvara aşmak için küçük eserler biriktirmemisler. Bir seyahatten dönerken bir güzel şey getirmemişler. Hiç en yakınları ile evi nasıl dekore edeceklerini konuşmamışlar heyecanlı heyecanlı. Bir kitaplığın tam a nasıl olması gerektiği ile ilgili bir hülyaya dalmamışlar.

Yazık olmuş.

televizyonun yüksekte olması dışında hiçbir sorun yok. halı da güzel kanepe de.

Bu tip yerleşimi sevsem de beğenmedim. Koltuk, perde, tv hepsi ucube gibi.

arkadaşlara katılıyorum. tv çok yüksek, stand üstünde olmalıydı. köşede büyükçe bir yeşillik\ ağaç olmalıydı. duvara daha kişisel ve büyük tek veya asimetrik minimalist foto/resim olmalıydı, bir de güzel bir abajur olmalıydı, halı daha küçük olmalı ve koltuğa yapıştırılmamalıydı.

ikisi de normal. genelde hepsini bitirmezler, bırakırlar. daha sonra da o kalanları bayatlamış oldukları için yemek istemiyorlar. kapta kalanların üstüne yeni mama ekleyip karıştırmak lazım ama kedi fazla şımarıksa o karışımı da yemeyebilir.
sen yine de çok şımartma sonra başedemezsin.

Kediler önüne konan tüm mamaları bitirmezler. Ben zamanında tepeleme yapar azalırsa üstüne eklerdim. Mama kabında az kalırsa üstüne ekleme yapın.

Kediler doyunca yaş mamayı bile bırakıyorlar. Yaş mama.. Dikkatinizi çekerim :D Köpekler gibi şuursuzca yemiyorlar neyseki :)

Mama kabında az kalmışsa ve miyavlıyosa başka derdi olabilir. Benimki 3-5 lokma da görse açım diye miyavlamaz. Genelde kendilerini sevdirip sonra tekrar yemeye devam ediyorlar, belki öyle bi durum mu ki sizinkisi de?

@superfluid, gözlemlediğim kadarı ile mama kabının dolu olmasını istiyor..doldurunca susuyor. valla çok akıllıca ya hayat ona güzel. :)

Bizimki yavruyken ne koyarsak anında yiyordu. Gerçi hala yavru sayılır, 1 yaşında bile değil ama zaman geçtikçe doydugunda mamayı bırakmaya başladı. Acıkınca gidip yiyor. İkinci öğün geldiginde hala önceki öğünden mama kaldığı da oluyor.

Yine de kediden kediye degisiyodur, bana normal geldi.

Ölçülü vermeye dikkat edin.

2. O kadar normal ki hakkında karikatürler var :)
theoatmeal.com

2. si gerçekten çok normal ya. psikopatlar dibini görünce mav mav bağırmaya başlıyo.

bazı kediler baya seçici olabiliyor. özellikle mama hava alınca tıpkı bizim hava alan bisküvi ya da cipsi yemediğimiz gibi onların da hoşuna gitmiyor. o yüzden azar azar öğünlük vermeye, olmuyorsa da en azından bir günü tam çıkarabilecek kadar mama vermeye çalışın, tepeleme aşırı mamalama kedi ve sağlığı için iyi değil. bir de mama kabını sık sık yıkayın-silin-kurulayın. bazı kediler tahmin edemeyeceğiniz kadar titiz. kedi tuvaleti biraz dolunca bizimki muhakkak uyarır mesela, her gün az çok demeden temizlerim ben. wc ve mama kabının aynı odada olmaması da önemli.

tüm ortaöğretim kurumlarına eşit şekilde atama yapılıyor. Tek istisna proje okulları. Onlarda da müdür istediğini seçiyor. Fen liseleri, meslek liseleri gibi puan sistemine göre atama takvimine göre yapılıyor.Herhangi bir sınav olmuyor.

Kalktı.

bizim kısır kediye 2 yıldır normal proplan veya royal canin yediriyoruz. ara sıra kilo aldığı zaman aynı mamaların sterilize kısır mamalarına geçiyor ve spor yaptırıyoruz. Şimdilik bir problem olmadı.

kedimiz 3 yaşında.

sevdiği mamayı yesin bence, zaten yeni toparlamış, iştahlı da değilse gereksiz.

benimkilerin hepsi kısır ve biri de senior, ama normal yetişkin tahılsız n&d balkabaklı bıldırcınlı/balıklı yiyorlar.
bir kere kısırlaştırılmış alayım dedim, doymadılar, aldığıma alacağıma pişman oldum.
hepsinin sağlığı da yerinde.

denemediyseniz n&d deneyin ve mümkün olabildiğince tahılsız mamayla besleyin.

ekşi sözlük

sikayetvar.com

eksi sozluk +1

urunun ne olduguna gore degisir. hepsiburada gibi sitelerde genelde "urun elime cok hizli ulasti tesekkurler" tarzi ise yaramaz yorumlar oluyor

pahali bir seyse google'da arayabilir hatta burada sorabilirim.

hepsiburada'daki yorumlarda alıcının ürünü oradan aldığını belirtir yorumlar var. (mavi tikli) onları dikkate alıyorum. diğerleri umrumda değil. sözlükteki yorumlara bakarsan bir şey alamazsın zaten. hiçbir markanın hiçbir ürünü işe yaramıyordur, illaki bi b.k atılmıştır.

tabiki donanımhaber forumlarında ilgili konu başlığını en az bir hafta takibe alıyorum, sorular soruyorum. yazılmaması şaşırttı beni.

youtube

Eksisozluk, sikayetvar, suslu sozluk, youtube, bloglar alicagim urunle ilgili degisir. Ama kendi sitesindeki yorumlari saglikli bulmuyorum cogu site olumsuz yorumu yayinlamiyor.

Arkada kalıyor.. Silikon ile ufak ufak olur
Ya da zımba teli cakilabilir ama Ugrastirir. Önce kesilmiş çift taraflı bant olabilir

Soru kabloyu yapıştırmak mı? Led şeriti yapıştırmak mı?

Led şerit ise bahsettiğiniz, kendinden yapışkanlı oluyor onlar. Yapışacağı zemini temizleyip yapıştırabilirsiniz, ama yüzey pütürlü/pürüzlü ise tutmayabilir.

sorunuz anlaması biraz güç. attığınız resimde zaten raflarda ışık var. neresine uzun led çekeceksiniz? ledin yapışkanı oluyor kendinden zaten.

hocam çok şanslısın çünkü bir aydır deli gibi kurutma makinası araştırmış ve bir hafta önce almış birisiyim :) öncelikle ihtiyaç ve maddi imkanınıza göre alın. Muhakkak ısı pompalı ove enerji tasarruflu bir model olmalı. en az a++ olsun daha aşağısı elektrik açısından çok verimsiz. ikinci öncelik eğer üstüste koyacaksanız alttaki çamaşır makinenizin yüzey ölçüleri çok önemli. sırf bu sebeple lgnin çok güzel bir kurutma makinesi vardı, zaten tek modeli var araştırın bulursunuz, piyasadaki kendi kendini temizleyen ve en az elektrik harcayan model. benim çamaşır makinem de LG olduğu için ve memnun olduğum için alacaktım (5000tl civarı) ama son anda boyutuna baktım ve büyük olduğunu gördüm. servisi aradım ve pek olumlu konuşmadılar ve vazgeçtim. onun yerine çok daha ekonomik bir model almaya karar verdim, ürün ölçüleri çamaşır makinemle uyumlu, fiyatı çok çok uygun ve servis ağı, yedek parça problemş yok. aldığım ürün vestel km9711 9kg 2780ye aldım. ürün daha gelmedi ama bu şartlarda bir plus eksik enerji tüketimi için 2 bin lira fazla vermek çok ama çok saçma geldi bana. ek olarak kazanı galvanizli değil çelik. bu da paslanmaması için önemli. son dipnot, kondanserin kendisini temizleyeni ya da çift filtre sistemli olanları ilerisi için servis çağırmamanızı sağlayacaktır,

kısacası param var kardeşim diyorsan LG, Bosh,Siemens,Miele al

ekonomik olsun diyorsan arçelik, vestel, beko al enerji, ses, boyut kısmına dikkat et.

@bugisme:
detaylı olarak yazmışsınız teşekkür ederim. bir ek sorum olacak. çift filtre dediğimiz hem bu tamburun önünde filtre oluyor (ki hepsinde var), bir de ek olarak eşanjörün önünde bir filtre daha var o mu oluyor? teşekkürler tekrar.

evet ikinci dediğiniz hocam benim bahsettiğim. bazı makineler burası için iyi çözüm üretmiş ve hiç toz ve kir dolmuyormuş, kimisi sadece çift katmanlı filtreler ile yaprken, az önce bahsettiğim LG orayı yıkama teknolojisi ile (self-cleaning) çözmüş. kastettiğim yer orası. çünkü alırken kimse söylemiyor fakat insanlar bir yıl sonra orayı temizletmek için rutin olarak servis çağırmaları gerekiyormuş. Bu da ekstra servis ücreti demek. ben kendimce göze aldım bu durumu bu arada, bana ucuz geldi ve vestel aldım. siz donanımhaber forumlarına da bir göz atın derim. Ama yerinizde olsam LG alırdım.

Yoğuşturucunun oradaki filtreden mi bahsediyorsunuz sanırım. Hani 30 kurutmada bir temizlenmesi gereken? o filtre ise binlerce lira fark ödemeye değmez. Elinizle çıkarıp Bahçede bir musluğun altında yıkamanız yeterli. Ya da hiç bir yerde musluk yok derseniz servise götürün onlar bile yıkar. 2 dakika sürmüyor.

Daha önce samsunun yün kurutma dahil programı olan bir modelini kullandım. Şimdi de beko kt70 kullanıyorum, en standart makinalardan biri. Elektrik sarfiyatı açısından pek bir fark olmadı faturada. Kurutma süresi de gayet makul. Elimdeki Makina 5 yıllık daha servis görmedi. O zaman 650 liraya almıştım. Neredeyse gün aşırı, pek çok zaman günde 2 _3 kullanımım okuyor. Evde çamaşırhane işletsem aynı miktarda kullanırdım. Üstelik çamaşır Makinam ufak geldi, üzerine öylece oturttuk.

Eski bir yetkili servis çalışanıyım. Maddi olarak zorlanacaksanız beko kt70 diyorum. Çünkü temel standart teknolojiye sahip. Üstü biraz makyaj oluyor.
Mesela marketlerde satılan alt segment çamaşır makinalarını (seg/keysmart) gibi öneririm şiddetle. Çünkü arıza yaptığında takılan parçalar ana marka ile aynı. Kozmetik parçaları değişir bir tek örneğin pahalı Makinada metal düğme kullanır, alt segmentte plastik vb.

Bütçen gerçekten düşükse Hoover'in 10 kg.'lık makinesini alabilirsin. 1 yıldır falan kullanıyorum. Elbette diğer markalara göre dezavantajları var.

Örneğin enerji sınıfı B. Ama çok yoğun kullanmadığım için faturada çok fark etmedi.
Biraz gürültülü çalışıyor. Lambur lumbur ses geliyor çalışırken.

Avantajları da fiyatı tabii ki. Fiyatına göre performansı çok iyi diyebilirim. Yaz aylarında bol tüy döken bir kedim var ve Tüyleri kabaca %95 oranla topluyor.

mürekkepliler uzun vadede daha masraflı olur. lazer alın rahat edersiniz. mürekkeplilerde sık sık kartuş doldurmak gerekiyor ve o da bi süre sonra bozuluyor. yeni kartuşlar da yazıcıyla aynı paraya geliyor nerdeyse.

İşyerinde herkes tonerden illallah dediği için lazer yazıcıların tonerleri çok pahalı diye düşünmüştüm :) Evde çok fazla baskı yapmadığım için tanklıların mürekkeplerinin fiyatı bana daha makul göründü.

Tanklı yazıcı şirkette kullanıyoruz ilk masraf açısından pahalı ama uzun vadede iyiler hem kaliteli baskı hem kartuşlular gibi sürekli doldurmaya gerek olmuyor.

lazer yazıcılar soluk basıyor gibi geliyor bana.

evde kartuşlu kullanıyorum tanklıya geçmek istiyorum da çok pahalılar.

yolladığın modeller güzel HP markasını ben tercih ederim servislerde anlayan daha kolay bulunuyor.

ben kartuşlu da tanklı da kullandım sonunda bıkıp lazer aldım. ben evde kullandığım için tanklılar bile bir hafta kullanılmasa kuruyor. sonra bir türlü randıman vermiyor.

elinizdeki yazıcının tarayıcısını kullanırsınız, yanına da lazer yazıcı alın. 1 kg toner alsanız 15-20 kez doldurursunuz. 90 tl tonerin kilosu. her dolum 800 sayfa civarında çıktı veriyor.

lazer yazıcı olarak brother hl-1211w tavsiye ederim. doldurması falan en kolay wifi yazıcı.

merhaba, sizin beklentiniz bir yazıcıdan nedir? bütçeniz nedir? kaliteli baskı mı? renkli mi? seri baskı mı? ucuz olması mı? bütün bu değişkenlere göre tavsiyeler değişir.

bir öğretmen olarak yazıcılar ve fotokopi makinaları ile epey içli dışlı oldum ve şunu diyebilirim tanklı modeller tek kullanımda size daha fazla çıktı verebilir. bu size ekonomik de gelebilir, ancak çok önemli bazı eksiklikleri hasıl oluyor, birincisi sıvı mürekkep tankının veya hortumlarının kuruma ve arıza verme ihtimali daha yüksek. ikinci en büyük sıkıntı (ki ben bu yüzden vazgeçtim almaktan) dakika başına alabileceğiniz çıktı sayısı çok düşüktür. yavaş yazdırır. hele ki benim gibi sayıca çok sınav- evrak çıktısını tek seferde almak istiyorsanız bu sizi üzer.

bu bilgiler ışığında kendi aldığım canon mf237w modelini tavsiye ediyorum. bu modeli alma sebebim kartuşunun çok ucuza (30tl) dolması, az sorun çıkarması, internetten çok uygun fiyata kartuş siparişi veriyorum, 5'er tane mesela, masraf çok olmuyor. hem seri yazdırıyor, tabi ben bu cihazı uygun fiyata almıştım (1500) şimdi ne durumdadır bilmiyorum ama tavsiye ederim.
www.hepsiburada.com

edit: az önce sizin gönderdiğiniz ürünle benim aldığımı karşılaştırdım. Brother marka olanın yazdırma hızı iyiymiş. bu açıdan beğendim ancak Wifi yok sanırım onda da. bunu da dikkate alın bence.

Herkese cevapları için çok teşekkür ederim. İki cihaz koyacak yerim olmadığı için eskiyi atıp tarayıcısı da olan bir model almayı planlıyorum. Lazer yazıcıların düşündüğüm kadar korkunç olmadığını anladım sayenizde, ancak fiyat olarak 1000 liranın üzerine pek çıkmak ve çok büyük bir alet almak istemediğim için lazerler pek bana uymadı sanki. Bütçem dahilindekilerin tarayıcısı yok ve tarayıcıyı da yazıcı kadar kullanıyorum. Evde çok fazla çıktı almayacağım için tanklıların kuruma olasılığı üzdü açıkçası ama mürekkepliler tek seçeneğim olarak görünüyor :(

TR-3200 powertec

şarjlı kendisi. 8 ayrı başlığı var numara. ben 210 tl'ye aldım.

POWERTEC TR-658

daha bu sabah biri burada baya seveni olduğunu söylüyordu bu makinenin.

www.trendyol.com

kullanıyorum her türlü kılı tüyü istediğin ölçüde (VAKUM SAYESİNDE ORTALIĞA DÖKMEDEN) alıyor. her işini görür bu hocam 1 yıldır sıfır sıkıntı.

model olarak bilemiyorum da

sac icinse
sarjli alma derim. olur olmadik zamanda sarji bitebiliyo.
sakal trasi icin olan traj makinalariyla sacini kesme > kesim boyutunu ayalarlayan uclar goreceli yumusak. yani biraz fazla bastirirsan uc hareket ediyo ve o kismi saci daha kisa kesiyo. o yuzden sacini ucu sabit ve kalin plastik olan bi cihazla kes derim.

tut şunun ucunu döşeyelim abi

www.youtube.com

akbank reklamı
www.youtube.com

nil karaibrahimgilli hazırkart reklamı
www.youtube.com

son dönemlerden, peak
www.youtube.com

cem yılmaz opet reklamı
www.youtube.com

cem yılmaz alaturka reklamı
www.youtube.com

25 yaşındayım, ilk bunlar geldi aklıma.

hakem golumuzu yedi Evin ana, gelin, gelin evin ananizin corbasindan icin
bir bilmecem var cocuklar cayda kahvaltida yenir ......
onlarin anlayisi forklii, kulturu forklii
macips her maca gidiyor her macta yeniyor

Cok vardi da bunlar aklima geldi bir cirpida olumlu olarak
7-8 yildir tv izlemiyorum, yeni donem yok hic aklimda

On yüz bin milyon baloncuk (ilk hali)

cola turka reklamı www.youtube.com

cem yılmaz telsim reklamı www.youtube.com

kemal sunal ekolay reklamı www.youtube.com

sheer driving pleasure www.youtube.com bu reklami cok basarili bulmustum zamaninda

babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

alo garanti
www.youtube.com

cep bank
www.youtube.com

cola turka
www.youtube.com

nil karaibrahimgil - özgür kız reklamları

Fiat palio
youtu.be

(Bisikletli efsane reklam:))

Anadolu Sigorta-Street Fighter reklamı

www.youtube.com

aganiginaganigi

:)

kemal sunal'lı e-kolay reklamları.

Macar dansı eşliğinde, arabadan robota dönüşen (ya da tersi) Citroen reklamı.

çok teşekkürker peki neden böylesine küçük, portatif ve efektif msata güncel laptoplarda bulunmuyor? m.2 dediğiniz “nvme” dye geçenlerden mi? o daha büyük geldi gözüme.

evet konetsu belirtmiş bu msata ama senin laptop da dvd bölümü yok ama tavsiyesini harddisk bölümüne ssd takarak uygulayabilirsiniz. m.2 nvme bulunuyor güncel laptoplarda bendeki msi'da örneğin 2 tane m.2 nvme bir tane m2.sata bir tane de 2.5" slot var. yalnız samsung 860 evo tavsiyesi verilmiş bu iyidir hoştur ama tuzludur 500 gb da rakipleriyle 150-200 tl 1 tb'da 400-500 tl fiyat farkı vardır.

dvd var hocam benimkinde onu söktüm hatta normal ssd almaya karar verdim teşekkür ederim

crucial bx500e ne dersiniz hocam?

Crucial BX500 240GB 3D NAND 540MB-500MB/s Sata 3 2.5'' SSD CT240BX500SS1

crucial mx500 alıyorum öyleyse hocam. bu dramless özelliği sitelerde yazmıyor hiç. yani hangisi dramlı hangisi değil bilemiyoruz. hepsiburadadan sata dramlı ucuz model olsa alacağım. ama sizin dediğiniz için paraya kıyıyorum o zaman :)

Samsung 860 Evo

www.hepsiburada.com

bu ürün dramlı değil mi hocam alayım mı :D yorumlar da iyi

hocam çok sağol aldım valla. siparişe macunu ve rami de dahil ettim :D bir de bu ssd'yi dvdroma takarsan yavaşlar sata2 çeviriciye girdiği için diyorlar, bunu hddnin olduğu yere tak, hddyi dvdroma tak diyorlar. seni çok yordum normalde özel mesajlık sorular farkındayım ama ileride belki birisinin işine yarar bu topic, tekrar çok sağol :)

robot süpürge tavsiye ederim. kedili ev için bire bir. xiaomi stym mop pro modelini aldım. süpürge kullanmayı unuttum o derece faydalı.

Kesinlikle pratiklik açısından kablosuz olsun, v8 gayet iş görür.

big ball animals pro kullanıyoruz biz, çok memnunum, 2 kedimiz var.
yine de şarjlılar çok daha kullanışlı geliyor bana, ama onlar da yatak ya da koltuk altına girmiyor eksi olarak.

Burayı sondan başa yeterince okuyun

forum.donanimhaber.com

hocam orada da aktif üyeyim, hatta son mesajlarıma cevap gelmediği için bir de şansımı ekşi ses gurularından yana kullanayım demiştim. teşekkür ederim

firinda somon veya levrek guzel oluyor. alabalik da iyi olur.

Çipura/levrek. Ama bugünlerde somonda kampanya var galiba. Somon da güzel olur.

Çocuk varsa kesinlikle çipura. En lezzetli kültür balıklarından biri bence. Somon için mesela bir alışma evresi gerekiyor.

Lezzeti daha çok mevsiminde olup yağlanması ve deniz balığı olması etkiler. Mesela piyasada 3 çeşit levrek görürsün: kültür, deniz çevresinde yetiştirilen deniz levreği ve doğrudan balıkçının denizden çıkardığı olta levreği. Hangisinin daha lezzetli olduğunu soylememe gerek yok fiyatları da ayni sekilde katlanarak gider bunların. Mevsime özgü iyi bir f/p sahip balık bulamaz ya da tereddüte düşersen levrek cupra ve somon joker olarak değerlendirilebilir.

Sirf levrek demek icin duyuruya giris yaptim. Ben kacar bye.

baldur2 kankama harfiyen katılıyorum demeye geldim ve gidiyorum.

kaya levreği kesinlikle. şöyle bol baharatlı, zeytinyağlı. oy :)

levrek.
fileto yapın, sadece tuz ve karabiberleyip çok az yağlayarak fırına atın.
çıkardıktan sonra üstüne bol dereotlu, sarımsaklı, limon suyu ve zeytinyağından (ağır gelmez derseniz tereyağ da olabilir) oluşan bir sos yapın.
sonra bana teşekkür edin.

Çipura <3

Firin posetinde levrek. Arasina limon dilimi defne yapragi sogan sarimsak sikistirin birazda yaglayin. Misss.

levrek. yorumları okudum yine de yazıyorum.

Kimse yazmamış ama levrek de güzel olur.

levrek güzel olur kimse yazmayınca yazayım dedim

mail adresi hemen.

hocam bana da çok lazım atarsanız sevinirim [email protected]

we.tl

xiaomi STYJ02YM modelini sipariş verdim, gelmesini bekliyorum. çok araştırdım, alma sebebim batarya kapasitesi, emiş gücü, akıllı haritalama özelliği ve yeni çıkmış olmasıydı. linkten inceleyebilirsin, bu arada donanımhaberde foruma takılmanı öneririm. zamanım yok diyorsan ve daha ucuz ve yeni çıkan bir ürün öner diyorsan xiaomi 1c sana göre tam.
benim aldığım

www.youtube.com

1c bu da (tek farkı bataryası küçük)
www.youtube.com

Tesvor da guzel duruyor ona ne diyorsunuz?

Bence bir hafta geçmesini bekleyin. Belki hastadir, belki maaşı gecikmistir vs. Daha 3 gun olmus. Biz kendi kiracımiza da böyle yaklaşıyoruz. Gerçi aramamız gerektiren bir durum olmadı şimdiye kadar ama 3 gün gecikti diye aramazdik. 1 hafta kadar beklerdik.

Bir de genelde gün değil de aralık belirlenir; en azından 1-5 arası filan deseydiniz; gün çok kısıtlayıcı bence. Biz kendi kiramizi da öderken o aralık içinde ödüyoruz.

haber verilmeden yapılması büyük ayıp. yani tüm dünyada para geçerliliğini yitirse bile insan nezaketen sorar hocam yatırmasam olur mu diye. arayın bence. biz kiracılar korkuyoruz hadi siz mülk sahipleri nasıl bu kadar çekingen oluyor anlamıyorum he.

Biraz daha bekle ara bence.

@fraise, sözleşme şirket tarafından otomatik yapılıyor, 1-3 arasını onlar belirlemiş. dediğim gibi ben uyardıktan sonra sektirmedi, hep 3'ünde ödedi. fakat usulen bir haber verse idi, ben de söyleyeceği bir tarihi beklerdim ya da başka bi çare bakardım diye düşünüyorum. biraz daha beklersem de sinirleneceğim sanırım. olmadı arayıp kibar bi şekilde sorayım :D

@purrp, daha önce gecikeceği durumlarda haber verin, idare ederim demiştim.

bizim insanımızda sorun olsa arardı demek ki sıkıntı yapmıyor şeklinde bir kanaat var genelde. Siz görevinizi yapıp hatırlatın en azından beklediğinizi bilir. öbür türlü ses edip aklına düşürmeyim der

3'u Cuma idi. belki unuttu (malum takvimi sasirdik) sonra aksama kalinca da gondermedi haftasonu girecek diye. bellki bugun atti yarin gelecek. yani bu durumda mesaj atmasi hos olurdu ama bilemeyecegim.

bence yarin oburgun "su sikntili gunlerde kirayi keske hic almamak gibi bir sansim olsaydi ama ben de kirami bu sekilde odeyebliyorum, en yakin zamanda gonderirsen sevinirim." gibi bir seyler yazin (ev sahibi olarak daha iyisini dusunrsunuz belkm :))

iste bu sebeplerden sadece kiraya vermek icin evim olsun istemiyorum hic. oturmak icin de evim yok gerci :((

"kiracı bulma ve diğer ilişkileri bir yönetim firması yürütüyor" demişsiniz...

@malheiros, onları arasam direkt sıkıştıracaklar. iletişimimiz varken sıkıntılı bir durum varsa çözeriz diye düşünmüştüm.

Bence arayin.Eger odeme zorlugu cetigini soyleyip bir kolaylik isteseydi anlayis gosterin, erteleyin,yarisini alin yada hic almayin vb. bir sey yazardim ama olu numarasi yapmak terbiye yoksunu bir hareket.O terbiyesizlik yapmaktan cekinmiyorsa siz de cekinmeyin.Tabi aramadan once en az 10 gun gecmesini bekleyin bence

hocam biraz zaman tanıyın, yıllardır bu mecrada kızmıyor muyuz ev sahiplerine, öğrenciyken biz de çekmedik mi ev sahiplerinden. belki hasta, belki yakınını kaybetti, belki baya müşkül durumdaki bir öğrenci- işsiz. yani birbirimize gerçekten ihtiyaç duyduğumuz-duyacağımız günlerden geçiyoruz. bence bir kaç gün sizi bitirmez, biraz daha bekleyin, sonra uygun bir şekilde arayın bence.

Siz bir firmada hizmet alıyorsunuz. Herhalde "diğer ilişkiler" dediğinize göre aylık veya yıllık ödemeleriniz var o firmaya. Bu durumda ben olsam firmaya söyler biraz zaman tanıyalım sonra arayın derim. siz ararsanız firma ile kiracı arasına gireceksiniz ve eğer kiracı hiç ödemeye de yapmazsa, firmayı aradığınızda topu size atacaklar. Dediğim gibi firma düzenli bir hizmet bedeli alıyorsa sizden, karışmayın.

arkadaşa öncelikle mobil cihazların ekran kartının upgrade edilemeyeceği bilgisini önerelim.

h264 hocam kesin bilgi yayalım mı ?

alienware'ların spesifik laptoplarından değilse değişmiyor. Değişse de servet verirsiniz. Ssd'den başka yapacak bir şey kalmamış pcde. Macunları yenilesin.

www.google.com

denemedim / kullanmadım / sadece duydum. tek çareniz bu.

Atonement ve Aile Arasında

scarface - pardon

Schindler’s list - Mustafa hakkında her şey

Life is beatiful/ babam ve oğlum
Ben baya dram seviyormuşum şimdi farkettim sndn

Canım Kardeşim ve Baba 2

Whiplash/Neredesin Firuze

Olağan Şüpheliler - Züğürt Ağa

Braveheart - Eşkıya

prestige - kaç para kaç

Braveheart-sari mercedes(fikrimin ince gülü)

yuzuklerin efendisi
yerli bilemedim. eskiya derim herhalde.

Su kabını değiştirmeyi denediniz mi? Bizimki metal su kabı kullanınca her tarafı su yapıyordu, kendi yansımasından sinirleniyor galiba diye seramik kâseye geçtik, artık pek yapmıyor. Bir de kabın kenarına bıyıkları değiyorsa rahatsız olabiliyorlarmış, sığ, geniş ve kolay deviremeyeceği kadar ağır bir kap kullanmayı deneyin.

catbeep.com

su kabı temiz değildir, zamanla dibi kayganlaşıyor, sürekli temiz tutup suyu günlük değiştirmek lazım. bizimki su bayatsa ya da kirliyse yapıyor.

Aynı sorun vardı sığ ve geniş kap kullanınca çözüldü.

yaklaşmak için kenarına basıyorsa kap yerinden oynayıp devriliyor olabilir

Kaplarin da bir kullanma suresi varmis.
Benimki plastik kabindan icmiyor. Cam kaseye koydum suyu, seramikten de icmiyor.

Parayı da bir mal gibi düşün. Arzı arttıkça değeri düşecektir.

dolar karşısında pula döner. tüm ticari faaliyetleri etkileyen dolar kuru yükseldikçe malların fiyatı artar. pula döndüğü için yatırımcılar da tl'ye yatırım yapmaz ve ırak oluruz.

yarini dusunmesek dahi turkiye gibi ekonimisi guvensiz bir ulkede doviz bu gibi durumlara cok hizli tepkiler verebiliyor, o yuzden para is gormeden deger kaybi yasar muhtemelen.

para ile satın alınan her şeyin fiyatı basılan (çoğaldığı için değersizleşen) para miktarı ORANINDA artar, dışa bağımlı olduğun için döviz doğal olarak ARTAR. bu bir çözümden ziyade kötü bir etki yaratır daha çok.

her şeyin fiyatı 3-4 e katlanır, başka bir şey olmaz. Durup dururken paraya sıfır eklemiş oluruz.

Söylendiğine göre ABD 1970lerden beri bunu yapmıştır ve bu dolarlar dünyada dolaşımda. Bu paranın onlara geri gelmesi ise onlar için çöküş demek.

150-200 milyar lira tl'yi pul yapmaz. kişi başı 2 bin liraya falan denk gelir, kişi başına düşen milli gelir 60 bin lira civarıyken etkisinin öyle dağlar tepeler olacağını düşünmek gerçekçi olmaz ama bir etkisi olur elbette.

90'lı yıllarda buna benzer bir durum vardı mesela bir market alışverişi balya balya 6 sıfırlı paralarla yapılırdı enflasyon yüzünden ürünlerin fiyatları haftalık olarak değişirdi. TL'ye güven olmadığı için ülkede dolarizasyon vardı herkes parasını çoğunlukla dövize yatırım yapardı döviz bürolarının önünde kuyruklar oluşurdu yüksek enflasyon ve faizden dolayı ülkeye yatırım yapılmıyordu

(bkz: emisyon hacmi)

fiyatlar, talep azalmaya baslayincaya kadar artar, orada da yeni arz-talep dengesi, yani yeni bir fiyat duzeyi olusur.

kendine has bi seven kitlesi vardır, saygı duyulası insanlardır. biraz fazla yakar, elden çıkarması diğerlerine nazaran zordur. iyi giden sağlam bi markadır.

İtibarlı ve keyiflidir. Sorunsuzdur. İkinci elde çok değer kaybeder. İkinci elini almak daha mantıklı.

ikinci elini dusunmeden alabilirsin.

İkinci elini almalısın ki hastaları son sahibi olmasın. ;)

Kötü distro, kötü servis ama iyi ürün. Ülkemizin anlamadığım ve değişik bulduğum gerçeklerinden biri sadece.

Toyota al yok yakınken.

edit : bak hastaları(!) buraya yazmış. madem hastasısın niye satıyorsun kırmızı mazda satılır mı :) ben corolla'mı dünyalar verseler satmazdım herhalde herkes yurt dışına taşındı :)

süper bilirim. ayrıca her gün yolda göremezsin tipi de eskimez.

Yeni alacaksan çok iyi bir seçim olur.

İkinci el alacaksan da, ikinci elde mazdaymış, opelmiş, mercedesmiş farketmez. İkinci elde ilk sahip önemli. İlk sahip arabanın ağzına sıçmışsa araba sende patlar.

Bir de küçük anektod, bir arkadaşım aldı 626 mazda. Adam hatay'da kullanmış. Orası sıcak diye ömrübillah antifiriz koymamış. Biz koyduk antifriz, motor her yerinden patladı. Tüm blok korozyondan incelmiş.

Yani tekrar edeyim, ikinci elde marka model birsey ifadw etmez. Eski sahip önemli.

Pazara tekrar giriş yapmaya çalışıyorlar. Önceki ithalatçısı oldukça kötüydü ve Türkiye pazarını kaçırdılar. Su an tekrar geldiler ve pazarda yer almak istiyorlar. Araçlar sağlam. Japon sonuçta. Sadece 2. Eli, servisi de kötü dedikleri gibi. İyi bir usta bulursan sanayide taş gibi araba kısacası.

türkiye şartlarında alınması mantıksız nedeni piyasası yok. ancak japonların en güvenilir araç markalarından biri ve sağlam olduğunu biliyorum. alt komşumuz 5 sene önceye kadar mazda bayiisiydi 20 senedir 0 aldığı mazdaya biniyor tık yok.

“Piyasası yok” diyenlerin de hastasıyım.
Tüm arabalarım mazda’ydı.
Hepsini de “tok kapı” süresinde sattım.
Bu arabaları alabilmek için millet aportta bekliyor, ben ateş kırmızısı 3. Nesil mazda için aylarca bekledim.
Eğer istabul’dysan servis konusunda 1 kez bile sorun yaşamazsın. Hem özel servis hem yetkili servis. Hepsi var ve çok iyiler.
Sürüşü çok keyiflidir. Servisi masrafsızdır.
Yağını suyunu koy yürü.
Eğer araban pert değilse elinde kalmaz.
Ama ederine satarsın.
Bakma zarar edersin diyenlere, ben tüm arabalarımı ederine sattım.
Daha detaylı sormak istersen özeldeb yazabilirsin.

Tas gibi araba olduklarini biliyorum. Araba defistirirsem mazdaya gecmeyi dusunurum sahsen.
Piyasasi cok hareketli degil ama biniciysen bunu takmana gerek yok. En nihayetinde satılıyor her turlu araba.

ya bu sözlüğün mazda fetişine hastayım. 3 sene son jenerasyon mazda 3 otomatik soul red kullandım. satamazsın kısmı tamamen hurafe tam 7 günde sattım aracı, 200 civarı fav vardı hatta. öyle nazlı satarsın falan değil.

ama servisi leş, çevirim maliyeti çok, motor turbosuz, çekiş vasat, yakıt benzinse üzer. parça bulmak taktırmak pahalı vs vs

korkacaksan bunlardan kork. herkes çevreden duyduğunu söylemiş ama gerçek kullanıcıları dinlemek lazım.

bi tık daha zorlarsan 1450-1500'e huawei gt2 alabilirsin ya da sesli görüşmeyi boşverip miband al geç.

1-2 haftaya o saati sarj etmekten bikip kenara aticak. Tecrubeyle sabit. Saatle sesli gorusme yapmanin sacma bi sey oldugunu soylemiyorum bile.

Mi band en mantiklisin.

Yanina onun tarzina gorede bi kac kordon alirsin metal vs, mis.

beğendiği bir model varken farklı bir model almak er kişi için ciddi hayal kırıklığıdır. kendinden yola çıkıyorum. elektronikte “şunla idare et” kavramı er kişi için çok da geçerli değildir. geç olsun ama istediği saati alın.

samsung apple gibi akıllı saatler her gece şarj ister bu yüzden hiç ama hiç tavsiye etmiyorum.
fitbit modellerine bakabilirsiniz ben çok memnunum, yurtdışından gelen kimse olursa çok uygun fiyata getirtirsiniz.

her gece kolundan çıkarıp yatağının yanındaki şarj istasyonuna bırakacak saati, gören de çok zor bir iş sanır. tek falsosu, gece uyku takibi yapamaz, o da çok önem verilen bir şey değildir diye tahmin ediyorum.

biraz daha zorlayıp samsung almak mantıklı. s3 frontier kullandım yıllarca, bir kere şarjından şikayet etmedim. galaxy watch beğenen adama mi band falan almak, audi a4 hayranı birine "fiat egea da canavar heee." demekle eşdeğer.

ek: adı geçen huawei saatin şarjı çok gidiyor ama yavaşlıktan ölüyor o saat. samsung watch'un eline su dökemez malesef.

Bugisme +1

Eğer bütçe o kadarsa ve er kişinin istediğini alamıyorsan, sevgili ya da yakın arkadaş olduğunuzu varsayarak er kişiye şunu demeni tavsiye ederim. Ben sana beğendiğin saati almak istedim ama bütçem yetmiyor. Şu kadarını ben vereyim üstünü sen al. Çünkü eğer teknolojik oyuncakları seviyorsa istediği alınmazsa bir hayal kırıklığı yaşayabilir.

Sevgililer gününde denk gelseydin keşke, galaxy watchu 1350 liraya aldık biz arkadaşla.
(42mm)
Samsung 2.ye %50 indirim yapıyordu.

Bu arada birkaç hafta sonra bırakır diyenler kendisi öyle yapıyor olabilir ama ben sevdim saat işini. Mesela ipad de alma kenara atarsın diyorlardı ben çok iyi kullanıyorum, saat de öyle:D 2-3 gün gidiyor şarjı bana. Birkaç günde bir eve gelince şarja takıp yatarken koluma takıyorum.

Yani dümdüz kullanacaksa belki ileride kenara atar ama mesela müzisyense kolunda titreyen bi metronom olması kayıt vs yaparken prova yaparken güzel bence :)

Ben öğretim görevlisiyim, bilgisayara bağlayıp gerektiğinde slayt geçmek için uzaktan kumanda olarak kullanıyorum.

Evdeyken saat üzerinden sesli görüşme de yaptım.

Yani kime göre neye göre. Ben sevdim ve kullanıyorum, başkası bu özellikleri kullanmayıp anlamsız bulabilir.

Xioami amazfit GTS versiyonu. Hem telefonla uyumlu hem sarji iyi hem butceye cok daha uygun

galaxy watch 46 mm kullaniyorum yaklasik bir bucuk yildir. sarji cok kurcalarsam 4 gun, yoksa 5.5-6 gune kadar gidiyor. oyle her gece sarja takma gibi bir durum soz konusu degil.

xiaomi kullanıcısı olarak "Xiaomi Amazfit Stratos 2" modelini tavsiye ederim ama sporcu saatidir.. bataryası 5 gün dayanır çünkü ekran kalitesi bir tık düşüktür yani apple samsung gibi değildir.. sesli görüşme yaptırmaz ama arayanı gösterir.. ayrıca bir saatte aradığın ne varsa hepsi var işte..

not: bir tane olumlu enerjini alırım :)

Pebble 2 al. E-paper ekran sebebi ile uzun şarjı var. Arama yapma karşılama (sesli konuşma değil), müzik yönetimi, harita, mesaj yazma, bildirim görme vb var

clio rs

Mazda 3

Ikisinide almam normalde ama illa olacaksa mazda3

Bu arada ilandaki mazda 3 de en dolu paket
Clio rs ile klasmanları Farklı
Mazda 3’e herkes döner bakar
Eğer diğer bahsettiğin araç buysa bu kıyasa sadece gülerim.

www.sahibinden.com

Sen kaliteye, güvenliğe mi önem veriyorsun yoksa “sıfır” olsun benim olsun” mu diyorsun?

İki araba çokk farklı klasmanlarda

En basiti clio b segment mazda 3 c segment

Mazda 3. Ama kiyaslama sinifi farkli. Biri b+ digeri c

Burda alinirken ki kriterler onemli;

Servisi makul, parcasi bol, alis satisi kolay, az yaksin(yilda 20binden fazla yapilacaksa dizel) deniyosa clio.

Servisi daha az, parca fiyatlari alman markalarina yakin, daha konforlu ama daha cok yakan, ic hacmi daha genis, donanimli deniyosa mazda 3.

Yeni clioyu cok ovuyolar bende yakin zamanda denk getirip denicem. Ama ikside sahibini uzmez. Artik kotu araba isteselerde yapamiyo firmalar

sınıfları farklı olduğu için mazda diyeceğim.
çünkü c büyüktür b..

öte yandan mazda sevici çoktur ama alırsan son sahibi sen olursun. servisi faciaü yetkili bayileri facia. macera arayanlara önerilir.

clio ise iyidir güzeldir. 2006 model sıfır almıştım. 6 sene sorun çıkarmadı sonra direksiyonu bile değişti o sene sattım. direksiyonunda kronik arıza olan araç mı olur..
bir de b sınıfı işte çocuk yaptın diyelim puseti gel de o bagaja sığdır. ya da git tatile çık puset ve bavullarla.

güzel bir giriş seviyesi arabasıdır.

ben yine klasik önerimi yapayım.

corolla alacaksın. huzur toyota'da.

ikisini de tercih etmem. ama alınacaksa mazda 3 alırım. aynı fiyata cx3 var 0.

illa ikisi olacaksa amasız fakatsız direkt mazda 3.
diğeri alışveriş sepeti.

mazda 3ün bu kasasına 3 yıl sahip olup satan bir insan olarak mazdayı tavsiye etmiyorum,

motor atmosferik, çekişi güçlü değil. benzini 8den aşağı görmen zor, yakıtı üzer. hepsinden öte benim satmama sebep olan şeye gelecek olursam, servis ücretleri/ parça maliyetleri çok uçuk. basit bir yan ayna otomatiği bozuldu diye 2k para ödedim. dışarıda yapan bilen usta yok. klima kayışı ses çıkardı 7k para istedi servis. dışarıda bilen yapan yok. ekran donmaya başladı, servis 10k değişim bedeli dedi. dışarıda bilen yapan yok. yani param çok kardeşim marjinal olacağım diyorsan alabilirsin. ayrıca arka koltuk mesafesi de baya dar. bunları deneyimleyip kendin de test edebilirsin.

Once yoneticiyle ozel gorus. Yanasmazsa bir dahaki toplantida durumu belirt. Dava acacagini aktar.

yönetim planına yazılıysa bir şey yapamazsınız.

yönetim planınızı tapudan öğrenebilirsiniz. eğer yerler belirtildiyse bir şey yapamazsınız. fakat yerler yönetim planına işlenmediyse gidip yöneticinin park yerine el koyabilirsiniz.

kolay gelsin.
not: bu arada açık otopark her zaman daha avantajlı oluyor. tabi yerleşimi iyiyse. bizim sitede güvenlik zoruyla çocukların otoparkta oynaması falan yasak zira bunun için çocuk parkı var. açıkçası açık otoparktaki yerlerimiz kapalı otoparktan kat kat daha iyi.

yönetim planı dediğiniz şey için tapuya gidip sorsam mı nasıl çıkar ortaya ki?bana kendi aralarında paylaşmışlar gibi geliyor. dava etsem bir şey çıkar mı işin orasındayım ben

Avukat olmadan zor. Emsal kararlara bakip isi cozucek pratik zekali bi avukat lazim.

Evi alırken gormedin mi park yerini,bilerek aldıysan takılman anlamsız.yoneticiyle konus araç kullanmayan birisi vardır mutlaka onun yerini kullan.

bence bir orta yol bulun mesela: 6 aylık süreçler halinde her daire açık otoparka otomatik geçsin, çok daire varsa 5-6 yılda bir 6 ay dışarıya park etmeye kimse bir şey demez herhalde.

bizim apartmanda 32 daire vardi. 16 acik 16 kapali. 6 ay da bir degisiyordu, kapalilar aciga, aciktakiler kapaliya

Bunlara ek olarak çocuklar araç park yerinde uzaklaştırılabilir. Otoparkı izleyen kamera varsa, zarar verecek şahıs ya da şahısları mahkemeye verebileceğinizden bu konuda işleyiş başlatılabilir.

Gönderme.

Ne yapayım mı ? Tabii ki göndermeyin , ha 500 tl mühim değil sokağa atılacak param var der iseniz verin gitsin.

bir daha muhattap olmayacaksan borç verme. güveniyorsan ve görüşmeye devam ediceksen ver
üçkağıt kokusu alıyorum ama ben olsam vermezdim.

en başta net olsaydın keşke böyle sürekli karar değiştirmen hoş değil tabi

Durumu ailenizin öğrendiğinden, sizinle kavga ettiklerinden, ailenizi kıramadığınzdan bahsedin. Bir daha da konuyu açmayın. Hatta mümkünse bir daha görüşmeyin. Ne olursa olsun parayı vermeyin.

tabi ki gönderme. o para büyük ihtimal geri gelmez ama yeni bir direksiyon hocası bulabilirsin.

illa vermek için deliriyorsan elden ver ve unut ama verme.

Sakın verme. Galiba tek kadınsınız başınıza bela olur. Ders bile alma.

bu soruyu sorman bile hata.
kesinlikle verme o parayı.

Sakinnnn sakin

vermemeni önerir, bir daha da iletişime dahi girmemen gerektiğini hatırlatırım.

ben direksiyon hocası olsam, çok sıkışsam, öncelikle şunlardan borç isterim: annem, babam, kardeşim, yıllanmış dostlarım, sevgilim, işyerim, işyerimden samimi dostum, babanne-anneanne-hala-dayı-teyze gibi en az on akrabam, kuzenlerim, olmadı banka. normal bir kişi aşağı yukarı böyle bir liste çıkarır. ki bu liste en az 50 kişiliktir. sonda da banka var. bu kişi demek ki bütün bu seçenekleri tüketti, sana kadar gelmiş. internet sitesinden tesadüfen tanışıp ders verdiği kişiye kadar borç istiyor. yani, senden daha çok samimi olduğu herkesten istedi ve yetmedi.

bunlar da demek oluyor ki, o parayı ya sana göndermeyecek, ya da tosuncuk taktiği ile önce verip, sonra çok daha fazlasını alıp onu vermeyecek. sen de kendini enayi gibi hissedeceksin. birkaç defa hesap kitap yapıp istesem mi diye düşündükten sonra rica edecek, sonra artık sormaya bile çekineceksin. çok üzecek bu olay seni.

hayatta hiç kimsesi yoksa ve senden istecek kadar kötü duruma düştüyse bırak da "benim hayatımda 500 daha isteyecek neden kimsem olmadı" diye düşünsün.
o 500 lirayı da git yakınındaki bir öğrenci evine ver, doğalgaz faturalarını ödesinler. geri gelecek mi sıkıntısı yaşamadan, mis gibi sevap.

Kesinlikle gondermeyin

direksiyon hocasıyla nasıl borç para istenecek kadar ortam olabiliyor. özellikle internetten bulduğunuz hizmetlerde resmi takılıp işinizi profesyonelce halledin.

borç vermeyin. 2000 isteyip 500 e razı olduysa ne koparırsam kardır diyordur.
özel dersini al paranı öde geç. çok yapışkan biriyse özel dersi de alma

gönderme +1. parayı fener-gs maçına bastım kaybettim dersiniz.

gönderip kötü olacağına göndermeden kötü ol. 500 kardasın.

Fazla dallı budaklı bir konu olmuş.
Haciz diyorsa farklı yerlere de borcunun olması ihtimali yüksek. Böyleleri: sonraki aylarda bana bir yerden para gelecek, demeyi de ihmal etmezler.
Crack/patch dosyasının kullanım açıklamasında ki gibi olsun tabsiyemiz :
don't give & enjoy

:))) göndermeyin üzülürsünüz. 500 lira yi çöpe atmayı kafaya koyduysanız gidin lüks bir yerde yemek yiyin :))

"hocam sizi yeterince tanımıyorum, borcu ödemeyeceğinizi düşündüğüm anlamına gelmesin ama tanımadığım birine bu parayı verirsem için rahat etmeyecek; belki sizi de üzeceğim. o yüzden kusuruma bakmayın lütfen."

vermemen için iki mantıklı sebebim var,

1- buraya danışmayı düşünecek kadar şüphe duyduğun bir durum olduğu için verme,

2- öğrencisinden 2000 tl isteyecek kadar ...... (içini sen doldur ( ezik, kurnaz, üçkağıtçı, densiz vs vs) bir adamla muhatap olduğun için verme...

hatta böyle bir adamla ciddi ciddi iletişime devam ediyorsan senden de şüphe ederim. fair enough...

Elimizde resmi kayıt olmadan borçlanmak istemiyorum deyin. Eğer siz de hocanın sizinle dalga geçtiği gibi dalga geçmek istiyorsanız icra işlerinden çok iyi anlayan avukat biliyorum deyin, biraz işletin kendisini hatta :) Bunu hak ediyor gibi geldi.

sakın gönderme hocam, direksiyon hocası sana kadar geldiyse kimlerden aldı kim bilir

evet fluence olur ama baya eski model olur

2012 civari astra sedan alabilirsin. dizeli manueli 60 bin civarinda. kendim sattim oradan biliyorum. :)

c-elysee 1.6 hdi 2013<

50-60k arası fiyatı yakıtı parçası üzmez

periyodik bakımlarını yaptırdıysanız ev sahibi öder, yaptırmadıysanız size kalabilir ama zaten kombi bakım periyodu 2-3 yılda birdir, kombi de sıfır alındıysa tam bakım döneminde olmuş, ben hiç ellemezdim gerekirse emrivaki şekilde "haber veriyorum böyle böyle oldu, yaptırıp kiradan düşüyorum" moduna girerdim.

işin kötüsü 15 gün içinde taşınacağım. :(

ev sahibine haber verin usta yollasın.

ya da kendisi yaptırın faturasını alın diyebilir size. fatura tutarını kiradan düşersin.

hacizden aldım, ihaleden aldım, çok yakın arkadaşımdan aldım, çok zor durumdaki birinden aldım, arabadan anlamayan birisinden aldım, iş karşılığı aldım...

icradan aldım de.

Arkadaşıma yurt dışına çıkması için çok yardım ettim arabasını bana ucuza satarak teşekkür etti, aradaki fark oradaki 1 aylık maaşı zaten de.

mütayitten aldım de. çekleri varmış batmak üzereymiş elinden çıkarmak istiyordu. çöktüm aldım.

icradan alınan araçlar düşük fiyatlı mı oluyor bilmiyorum. konuya vakıf birisi bu aracı bu fiyata satmazlar diyebilir. bence riskli.

aldığım kişiye 3 gün içinde bu meblağ lazımmış mecburiyetten satmış temalı bi açıklama daha garantili. kimse kalkıp bu bahanenin sağlamasını yapamaz.

acil ev alması lazımmış o yüzden satıyomuş. acil yurtdışına gidiyomuş elden çıkarması gerekiyormuş vs.

Agir kazasi var kelepire aldim de.

Valla bu cevapları baban görse bi tane de kendine almanı ister :)

icradan aldım deme sakın, "ağlayanın malı gülene fayda etmez" tarzı cümlelerle bunaltıyorlar insanı.

gümrükten aldım diyebilirsin, gümrük ihaleleri oluyor.
açık arttırmalı araba satış sitesi vardı bir ara, oradan aldım diyebilirsin.
bir arkadaşım sattı, kendisi engelli indirimiyle almış o yüzden ucuza bıraktı bana diyebilirsin.

@trajikomix en guzel cevabi siz verdiniz hocam. tam olarak bu zihniyet hakim, gumruk bakanligi ihalesinden vs aldim seklinde bir bahane en makulu gibi geliyor.

muhit, evin durumu, apartmandaki diğer kiracıların ödediği miktar gibi kriterler geldi aklıma.

120 kira bedelini geçen ev pahalı kabul görür. tabi bu çook fazla değişken sebebiyle rahatlıkla çürütülebilen güvensiz bir hesap.

ev bedeli nedir mesela? gidip kuyumcuya ya da bankaya götürdüğümüzde o evi 600 bine verebiliyor muyuz? Böyle bir şey midir?

Ya da piyasadaki alım gücü ve algıyla alakalı bir durum mudur?

Kira da aynı şekilde.

120 kira bedeli biraz ütopik olmuş o genelde iş yerleri için söylenirdi.
Ev için 20 yılda amaorti etmesi beklenir yani 240 kira çarpanına kadar normaldir. Ama son yıllardaki konut balonu sayesinde sizin örnekteki gibi 300-400 çarpanlar normalleşti. benim oturduğum ev de 300-400 civarı bir çarpana sahip mesela. nedeni ise aynı bölgede çok fazla yeni ev olması. 5 sene sonra normale döner ama o zaman da yeni kiracı eski kiracı hikayesi döner.

Eskiden dükkan için 15 ev için 10 seneydi bu kira oranları, ama son on yılda filan ortalama 20 yıl oldu evler için.

Bir evin fiyatı 20 yıllık kira bedelinden yüksek ise ekonomik olarak balondur.

Barınmak için alıyorsanız bu hesaba uymak zorunda değilsiniz, paranız varsa villa alın oturun.

Ama oturmak için değil de yatırım için alıyorsanız 20 yıldan fazla olan ev alınmaz.

200-250 ay arasıdır kira/ev fiyatı oranı

öncelikle bunun hayvan gibi değişkenleri var. bu sebeple net bir şey uzaktan söylemek zor.
ama şöyle bir şey yapabilirsin.

sahibinden.com'da aynı muhitteki benzer nitelkli kiralık ve satılık evleri bul.
bunların birim değerlerine ulaş. (kira veya satış bedeli / m2). çıkan birim değerleri birbirine oranla.

örnek.
satılık ev: 500.000 TL, 100 m2. birim değeri 5.000TL/m2.
kiralık ev: 2500 TL, 100 m2. birim kira değeri 25TL/m2.

5000TL/25TL/12ay= 16 yıl.

Çok teşekkürler çok faydalı oldu tüm cevaplar.

Ebeveyn banyosu.

evin teknolojikliğini bir kenara bırakarak diyorum ki; evden kastımız apartman dairesi ise, bence büyük salon kesin lüks ya. bazı evler var salonuna bizim ev sığar.

jakuzi

(bkz: bide)

bi de (komik oldu) miele marka beyaz eşya olan ev lüks evdir gibi geliyor bana.

banyoda çift lavabo

buzdolabı

(bkz: her eve buzdolabı giriyorsa demek ki refah var)

Yüzme havuzu, helikopter pisti (üzerinde helikopteri de olacak), spor aletlerinin olduğu geniş oda, ünlü ressamların tablolarının asılı olduğu geniş oda ve koridorlar.

apartman dairesi ise tugla degil de 20 cm tas yunu iceren kuru duvar ahsap iskeletli ic duvarlar lukstur. o luksu de yasatir. baska hicbir seyin getirisi bu kadar degil.

açılın meslek erbabı geldi. detay olarak girmeyeceğim, yapımından başlayıp küçük küçük kullanıcı düzenlemelerine doğru en lüksten düşüğe göre sıralayacağım. not alın.


tavan yüksekliği: yeni yapılarda tavan yüksekliği fazlaysa o ev lükstür.

ankastrelerin arasında bulunan şarap dolabı: bunu açıklamaya gerek duymuyorum

cam beton: şatafata gel Allah'ım şatafata. cam betonla imal edilmiş bir duvar varsa, damgalayın geçin. lükstür.

binanın dış cephesine banyo: banyonuz cam'ın veya balkonun önündeyse

kapı - kapı kolları ve tesisat grubu markaları: lan bi' kapı kolu ne kadar pahalı olabilir demeyin.

yüzey işçiliği: alçı- sıva -boyası, seramik, mutfak dolapları - tezgah v.s ; duvar kağıdı ve yağlı boya kullanılmadan pürüzsüz yani elinizin yağ gibi kaydığı bir imalat varsa lükstür, aradaki işçilik fiyatlarının farkları çok fazla çünkü. italyan ya da alman mutfak dolapları varsa lükstür ekipleri bile özel geliyor.

halı: evi gösteren halıdır derdi bizimkiler. halılar pahalıysa o ev lükstür.



şimdi de görece alternatiflere geçiyoruz.

dairelere açılan asansörler ve markaları: ben böyle bir projede hiç çalışmadım, ama teklif ettim asansör firmasıyla oturduk konuştuk kendileri fiyat çıkarttılar ama patron onaylamadı. güvenlik sistemi v.s problem olur dedi(türk tipi patron) bunun dışında asansör markası da önemli, hatta evin içinde kullanılan prizler anahtarlar bunlar da maliyette toplu girdiği için rakamları çok değiştiriyor.

mutfaklarda ada olması: sanırım artık yeni yapılarda y.odası ve giyinme odası yapmayanı dövüyorlar ben 2016dan beri hiç alternatifini görmedim, eskiden salomanje diyorlardı galiba bizim zengin komşular, şimdi onun yerine daha kapalı kış bahçesi tadında manzaraya sahip yemek odası yapılıyor, hah işte bu varsa eğer mutfağın ortasındaki ada lüks oluyor, bu olmadan mutfak adası varsa eğer o zaman görmemiş olunuyor, başa çok bela açar.

şimdi de lüksmüş gibi gösteren yanılgılara geçiyoruz yavaştan. mesela yukarıda mutfak adasından bahsettik hafif girişi yaptık.

alçıpan detaylar: bu da bir diğer yanılgı. Eğer fazlasıyla alçıpan detay özellikle tavan bağlantılı alçıpan imalatı varsa geçmiş olsun. evi satarken biraz hırpalamışlar. hele hele alçıpan görünümlü sertleştirilmiş polistren varsa oooOO, kurnaz mütahite başvermişsiniz demek oluyor. alçı ve buna benzer malzemelerle sertleştirilmiş basit görsel şovlardan uzak duruyoruz. ışık bantları spotlar hepsi dahil bunlara. illallah ettirir. lüks görünümlü gundi mekanlarıdır. lüks değildir.

pahalı(!) beyaz eşya: bu da bir başka yanılgı. bir evde kırmızı tek kapılı dolap varsa kaçın. ya öğrenci ya da beyaz yakalı kredi kartı borcunu ödemekten yılmış bir evsahibiyle başbaşasınız. tuhaf markalarla donatılmış ankastre varsa kaçın 10 kuruşun hesabını yapan ama gösteriş meraklısı bir cimriyle berabersiniz. o gördüğünüz buz düğmesi hiç kullanılmadı, kullanılmayacak demek oluyor bu, vitrin oğlum o.

ebeveyn banyosunun duş olması: en sevdiğim kısmı bu benim. adam ebeveyn banyosu yapmış ama pek bi' gönülsüz yapmış. kız alıp vermeyin.

bitti.

evde kullanilan malzemelerdir. mesela akrilik tezgah.

doğramalar rehaus marka ise, balkona açılan pvc kapı volkswagen dediğimiz kapılardan ise, yatak odasında ebeveyn banyo + giyinme odası varsa;

mutfak tezgahları akrilik + ankastre tüm mutfak franke olmalı. artı olarak ada mutfak da varsa daha iyi olur.

armatürler tuvalet banyo lavabolar, eviyeler, duş bataryaları; mutfak bataryaları vs a'dan z'ye hans grohe olmalı.

falan filan. kullanılan malzemeler, işçilik + mimari açıdan düşünülmüş tüm detaylar ve manzara.

benim lüx algım böyle.

mutfakta corian tezgah
miele ya da gaggenau markali beyaz esyalar
10 cm. supurgelikler
schneider elektrik anahtarlari
lamine parke
islak zeminde karo degil mermer

ya çok güzel anlatmışsınız ama kendimi baya bi fakir hissettim bahsettiklerinizi inceleyince :(

Boydan boya cam. Büyük pencereler pahalı olduğu için türkiyede bir çok konut projesinde el kadar pencere kullanıyorlar. Gavurlar boydan boya cam koyuyor bir çok projede. istanbulda bile çok sayılı bu tarz bina.

1-sirke ile gargara yapıyorum
2-kalın giyiniyorum
3-güzel bi kahvaltının üzerine portakal bal limon ne bulursam
4-parmağımı kımıldatmadan yatmaya çalışıyorum

tadı iğrenç ve evden çıkılacak bi gün yapılmaz (sarımsak kokusu) ama beni mutlaka iyileştiren bir tarif var: 3 yk yoğurda 1 çk zencefil, 1 çk zerdeçal, 1/2 çk karabiber, 2-3 diş sarımsak rendesi, biraz kuru nane karıştırıp yedikten sonra uyumak iyi geliyor. genelde yatmadan önce yapıyorum. sabaha iyileşmiş oluyorum.

balın içine tarçın, zencefil ve karabiber karıştırıp yiyorum. tavuk suyu çorba içiyorum, limonlu ve karabiberli. akşam da bitki çayı içiyorum. tarçın, karanfil, havlıcan ve varsa taze zencefili kaynnatıyorum, onun suyuyla ıhlamur, adaçayı, hatmi vs ne denk gelirse demliyorum. biraz ılınınca bal da koyulabilir ama gün içinde şu ballı karışımı çok yediysem koymuyorum. sağlıklı şeyler yemeye devam ediyorum.

onun dışında vicks sürüyorum, burnum tıkalıysa vicks buharı da bazen işe yarıyor.

Bu konuda diyeceğim tek şey bol su icmek ama asıl diyecegim şu.

Yılda 4 defa düşündüren cinsten grip olan biriydim.son 10 yılda ise sadece bir defa oldum. Haftada bir gün ev yoğurdu yiyorum iki diş de çiğ sarimsak yiyorum.yasadigim kronik 10 sağlık sorunundan 9 u bana hiç uğramıyor.siddetle öneririm.

Ihlamur içiyorum bol bol.

Ayaginin altina viks sur, corap giy ustune. (Bunu denemedim, hep unutuyorum, biri soyledi, cok iddialiydi ise yaradigi konusunda)
Onun disinda ben hemen ihlamur vs bilimum cay iciyorum.
Bol su +1
Vitamin (supradin vs)
Corba (tavuk suyu ya da acili bi corba)
Sicak dus sonrasi yatak
Gecmezse dr tabii

Bol bol su tüketirim. Çörek otu ve yağı yerim. Bilya kekik suyunu sulandırıp içerim. En çok bundan fayda gördüm. Hatta iyi hissettiğimde bile ara ara içerim. Yemeğimi sıkı tutarım. Tavuk sulu çorba +1. C vitamini ihtiva eden meyvelerden tüketirim. Giyinmeme dikkat ederim.

bana ıhlamur gerçekten iyi geliyor. ama şeker falan katmadan içeceksin. tabi rapor almak istemediğim için direk evde bulunan eski ilaçlarıma başlıyorum ki yatak döşek etmesin beni. bir de burun spreyine başlıyorum o da konfor sağlıyor baya.

gençlik hastalığı? dikkat edin ölümcüldür.

doug demuro

Otopark

otoseyir tek geçerim.

Carfection

Otoseyir-can akbulut. Ama adamlara her firma araba göndermiyor. Hiç alakam olmayan arabaların incelemelerini bile izliyorum.

Tamirat tadilat :)

autoclub

autoclub +1

hayatımda halit abi kadar otomobilden ve otomobil teknolojisinden anlayan başka bi adam görmedim. hastasıyım :)

motor1 turkiye, otopark.com, sekiz silindir, carviser, doğan kabak, otomobil dünyam, savagegeese

hepsi takibe değer hepsinin kendine göre + ve -leri var tabii ki

Dough demuro aşırı eğlenceli sırf keyfine dinliyorum bazen ekranı açmadan. Ilginç araçlar inceliyor ama genelde egzotik süper race car ya da usa pazarına ait araçlar. Arada normal araba da var. Otomobilden aşırı anlayan biri değil bence ama modellere ve yıllara hakim. Seviyor baya.

Tr de ise motor1 favorim. Bence süreci en standart ve profesyonel götüren onlar.
Diğerlerini bilmiyordum deneyecegim.

Türk kanallarının nerdeyse hepsini seviyorum baya samimi geliyorlar açıkçası. Otopark başlangıç hikayesine videolarla tanık olduğum için ve ilk gözdem olduğu için ayrı özel ve güzel. Bunun harici sekizsilindir mükemmel yine; samimi, ürettiği yeni tarz içerikler var ve ankaralı olduğu için +1 puan. 2cr serhat var, Ankaralı yine muhabbeti sarar temiz de insan. Bir de noyan var, yine kendi şehrimden olduğu için severim :D doktor kendisi, kendi özel arabalarını çekiyor. Araba inceleme videoları genelde yan koltukta sen oturuyormuşsun da sohbet ediyormuşsun havasında oluyor bu cazip kılıyor eğer arabalara da ilgin varsa.

oohoohh bi dunya. bu arada motor1 deki eleman ekside yazardi eskiden. yukarida yazilanlarin hepsini takip ediyorum ama iclerinde yazilmayan birkan var iclerinde en geyik olan birkandir yakinda kendi arabamizi da vermeyi dusunuyoruz incele.panpa diye. aziz yazilmamis aziz de iyidir.

birkan demir çalışkan

Tarcanlar expertiz bağımlılık yapar :))

kremali mantarli parmesanli

beşamel soslu kıymalı makarna ama rejim yaptığım için yiyemiyorum.

domates & fesleğen

Krema mantar permesan.

Marinara

Bolonez (kıyma) ise de bazen çocukluk-ergenlik döneminin ketçap sıkılmış çubuk makarnası dünyadaki her yemekten güzel gelebilir.

Tabiki sarımsak ve kıymalı olan.

Alfredo galb ben <3

spaghetti bolognese, spaghetti carbonara ve fettucini alfredo top three’m

sarimsakli yogurt + salca sosu

parmesan ve kremalı bilumum sos

sanırım "this is how it looks" yazıyor. son kısmı tam belli belirsiz ama anlamı

"işte bu şekilde görünüyor"
"görünen bu"
tarzında birşey

zamanında arapça bişey yaptırmak çok istedim, dövmeciye gittim dedim ki bana bişey yaz arapça, dedi ne yazılmasını istiyosan git getir ben onu yaparım dedi, çıktım az ötedeki internet kafeye girip google görsellere "arapça" yazıp arattım, ilk çıkan resimlerden birinin hemen çıktısını alıp geldim dedim aha bunu bana yaz, neyse yazdı iyi hoş da oldu
bir gün bizim dayı getir bakim ne yazdın olum o koluna dedi bi baktı "arabiyet" yani türkçesi arapçaymış yazdırdığım şeyin, az gülmedi ondan sonra
aklıma o geldi

mercedes öyle köşeli dikiz aynalar kullanıyor, mercedes olabilir sanki. çok yeni bir araba değil belli ki ama kapıda o düğmemsi şeyden olduğuna göre.

%90 mercedes, 2010 gibi modellerden.

C180 2008_2013 arasi

bence 2011-2014 mercedes cls serisi.

w2014 c180 olabilir.

2010 C180

c180 demeye gelmiştim denmiş. merso

iki kişilik olan sanırım biraz büyük olursa en rahatı o

armut koltuk 2004 civarı ps2 cafelerde vardı hocam kalmadı artık.
kanepe bence büyük gelir salona nasıl yaparsınız bilmem.
en iyisi dediğiniz poang tarzı. kol dayama açısından da oyuncuya iyi gelir. arada gittiğimiz cafe var onlarda bunun benzeri koltuk var.

@deranzo1 poang koltuğun tanesi 450 lira. İkili kanepeyi 400 liraya alabiliyorum. Yer açısından sorun yok.

2 kişilik kanepe hocam kesinlikle. tekli koltuk çok yapay olur XD iceaya falan da gerek yok. çok pahalıymış o alet. ucuza rahat bir şeyler bulursunuz bence. ön tarafa büyükçe puf ayağını uzatıp oynayanlar için.

iki kişilik rahat koltuklar daha iyi

sandalye olursa ps salonu ruhu olmaz

sandalyeden uzak dur. ps cafe ruhuna aykırı. iki kişilik yere yakın koltuklar ideal, hatta benim tavsiyem ayak uzatma yerleri de olsun. en çok aradığım özellik ayaklarımın rahat etmesi.

Poang

Ne var renginde anlamadım ki ben.
Çok baharat koymamış, rengi açık biraz onu mu diyorsun?

fazla karıştırmış heralde sakatat felan

@cay koy geliyorum

evet rengi çok açık geldi ikinci resimde...
baharat yoktu hiç
ben mangalda yaparkende hiç baharat yapmıyorum, et kıpkırmızı oluyor buna göre onu soruyorum

muhtemelen çok yağlı, %30-35 civarı kıymadan, mangalda lezzetli gelir, sağlık açısından biraz daha az yağlı, diğer bir ifadeyle orta yağlı kıyma tercih etmekte fayda var.

normal falan değil hocam bu renk. atıp tutanlara bakma, domuz eti rengi resmen. köfteye yağı ekmeği basmış. tad olarak iyi olabilir ama kalite yerlerde görünen o ki.

bolca ic yagi iceriyor

çok yağlı, pişince azıcık bişe kalır bunlardan.

Yağlı kıyma ile yapmış ve iç yağı ya da kuyruk yağı var. Lezzeti de oradan geliyor.
Sizin evde yaptiklariniz büyük ihtimalle yağsız kıyma.