android için konuşuyorum, sohbetler kısmındayken sağ üstten yeni toplu mesajı seçersen listeye tek tek müşterileri ekleyip mesaj atabilirsin. onlara tıpkı mesaj atmışsın gibi gidecek birbirlerinden haberi olmayacak.

Üstteki mesaja ekleme: Onların rehberinde sizin numaranız kayıtlı olmalı, yoksa iletilmez.

birinci sorum?

tavsiye veremeyeceğim ama bu sitede güzel yazılar oluyor: uzuncorap.com

burada da bazı kitaplar var: cicicee.com

Düşe Kalka Büyümek - Yankı Yazgan - Doğan
Baba Olmak - Oya Güngörmüş Özkardeş - Remzi

@want2die bende zamandan başka bir şey yok. Bütün gün benimle çocuk.

Benim yukarıda yazdığım kitaplardan özellikle Yankı YAZGAN'ın olanı, öyle "şunu yapın bunu yapın, bu olmadıysa bir de bunu deneyin" tarzı "10 adımda kız tavlama yöntemleri" kitaplarından değil. Zaten her çocuk farklıdır, önemli olan çocuğu tanımak. İlk başlarda doğru yaklaşımı da anne-baba değil, çocuğun mizacı belirler. Bir süre sonra karşılıklı etkileşim de başlarsa iki taraf da birbirine uyum sağlar ve mutlu mesut çocuklar ve ebeveynler olursunuz. Ben Yankı Yazgan'ın kitabını şiddetle tavsiye ediyorum.

Bebeklerde ve Çocuklarda Sağlıklı Ruhsal Gelişim- Stanley I. Greenspan
meydan okuyan çocuk- Stanley I. Greenspan
senkronize olamayan çocuk- carol stock kranowitz

Harbi o niye sinirlendi o kadar? Kalp krizi geçirecek canlı yayında.

Türkiye bi Latin Amerika ülkesi değil!!!!! He Türkiye çok büyük bok

kendisi de yargılanacak ondandır. En komiği beyaz tvde melihin oğlu. Bu canlı performans kaçmaz

ben bunun tezgah olmadığına kani oldum, bu adam böyle delirmişse ya tom hanks'ten daha iyi oyuncudur ya da cidden çok pis bi şey vardır.

Adamın duyguları varmış, sinirlenebiliyormus. Bunu gördük de niye sinirlendiğini cidden anlamadım. Demokrasi aşkı mı? Cidden bi tezgah dönüyo, oturmuş izliyoruz bu saatte.

Ya yuzu unutuldu ya ondan firsat kolluyor bu da buna ne yani sen kimsin emine de baglanir birazdan feystimedan

Tüm gün çocuklar gibi, çılgınlar gibi eğlenmek istiyoesanız Fethiye'ye gidin. Türkiye'ninnerdeyse tüm tatil bölgelerine gittim fethiye'yi tek geçerim. Kesin gideceksen neler yapabileceğini yazarım gitmeyeceksen uğraşmayayım boşuna :)

sessiz sakin bir yer arıyorsanız çıralıya gidin. Olimpos yürüme mesafesinde zaten.

sakin sessiz bir yer isterseniz, datça palamutbükünde ada pansiyona gidin. apart tipi odaları var. bütün yarımada bir harika.

adrasan derim.

sudo (ini kullanan program) diye baslatsan? beholder iken.

yok olmuyor, ini editlemek için beholder çalıştırmak için iniyi roota almam gerekiyor.

sudo monit
monit: The control file '/etc/monit/monitrc' must be owned by you

A kullanıcısı B kullanıcısının dosyalarını düzenleyemez, göremez en önemlisi de root kullanıcısının dosyalarının kimse tarafından görülemez ve düzenlemez olması gerektiğidir. yani bunlara dikkat etmezsen gün gelir sistemi kaybedersin aklın gider.

putty ile root olarak giriş yapıp su username - diyerek o kullanıcıya geçebilirsin, yine kullanıcı olarak giriş yapıp sudo su ile root olur root'a ait veya sistem ayarlarına ait dosyaları düzenleyebilirsin. öyle chmod chown vs. de uğraşmazsın ve uğraşmamalısın, eğer böyle bir iş yapıyorsan anla ki yanlış bir şey yapıyorsun.

peki ubuntu ile nasil winscpden root giris yapacagim. kurarken root hesap actirmiyor illaki baska bir isim istiyor. o isimle de winscpye girince home dizini disinda hic bir sey yapamiyorsun

ffmpeg çıktısı text ise yazdığınız grep çalışır. Çıktıda binary içerik varsa grep -a ile deneyin.

text çıktı ama adresten sonra şu hatayı veriyor: Invalid data found when processing input

O hata ffmpeg'in hatasıdır, grep komutunun değil. Burada grep kendisinden önce gelen text üzerinde arama yapar. Doğal olarak sizin komutunuzda grep o verdiği çıktı mesajı içerisinde arama yapıyor.

komutu biraz değiştirdim:

find microsoft.com | xargs -r -L 1 ffmpeg -i | grep -F "aac"
find: `microsoft.com': No such file or directory

yani linki bir şekilde find formatına uyarlayabilirsem olacak gibi. Ne dersiniz?

Ben ffmpeg'in ne yaptığını bilmiyorum. Yani ffmpeg -i link komutuyla nasıl bir çıktı alıyorsunuz, önce bunu görmek lazım. Sonra içerisinden gerekli aramayı yaparsınız. Find komutu ise farklı bir komut, sizin aradığınızla pek ilgisi yok.

Program 1
Metadata:
service_name : Service01
service_provider: FFmpeg
Stream #0:0[0x100]: Video: h264 (High) ([27][0][0][0] / 0x001B), yuv420p, 720x576 [SAR 64:45 DAR 16:9], 25 fps, 25 tbr, 90k tbn, 50 tbc
Stream #0:1[0x101]: Audio: aac (LC) ([15][0][0][0] / 0x000F), 48000 Hz, stereo, fltp, 106 kb/s

şöyle bir çıktısı var. Bunu kontrol etmem lazım Audio:aac kısmı geliyorsa sorun yok. Ses kaybolduğunda bu aac de kayboluyor. Onu kontrol etmem lazım periyodik zamanlarda

Sizin verdiğiniz komut bu çıktıyı vermiyor işte. Neden vermiyor bunu çözelim önce, sonra bunun içerisinde aac olup olmadığını arayalım. Eğer bu çıktıyı veriyorsa sizin ilk mesajınızda verdiğiniz komut zaten çalışırdı.

Bu komut direkt olarak bu çıktıyı verip işlemi bitiriyor mu, yoksa sürekli olarak çalışır vaziyette güncelleniyor mu? Eğer son söylediğim gibiyse grep komutuna devam etmesi için ilk aşamayı geçmesi yani komutun tamamlanması gerekir.

bu çıktıyı ffmpeg -i link deyince alabiliyorum

root@ca:~# cat test
Program 1
Metadata:
service_name : Service01
service_provider: FFmpeg
Stream #0:0[0x100]: Video: h264 (High) ([27][0][0][0] / 0x001B), yuv420p, 720x576 [SAR 64:45 DAR 16:9], 25 fps, 25 tbr, 90k tbn, 50 tbc
Stream #0:1[0x101]: Audio: aac (LC) ([15][0][0][0] / 0x000F), 48000 Hz, stereo, fltp, 106 kb/s

root@ca:~# cat test | grep aac
Stream #0:1[0x101]: Audio: aac (LC) ([15][0][0][0] / 0x000F), 48000 Hz, stereo, fltp, 106 kb/s

Yani çıktı bu olduğu zaman grep işinizi görür.

Ffmpeg komutunu şu şekilde düzeltip deneyin bir de:

ffmpeg -i link 2>&1 | grep aac

evet çok teşekkür ederim. Sizin verdiğiniz komut aacli satırı çıkartıyor. Süper oldu bu. Tekrar teşekkürler

mutlaka demiyorum ama universite cagindaysan zürich univetsitesini gör. maksat oradaki havayi bi teneffus et. kantin duvarini boydan boyda cevreleyen helenistik donem heykel replikalari bence cok guzel.

bahnhofta (merkez tren istasyonunda) in arkanı istasyona ver ve sola dön. 5 dakika sonra zentrum durağındasın. Ordan ileriye doğru (suyun yanından yürü) çok güzel eski binalar ve büyükçe bir kilise göreceksin. 5-10 dk sonra soldan altstadt'a gir. Oraları bir teneffüs et. Oradan Bellevue'ye (İstanbulun nişantaşı gibi bir yer) çıkacaksın. Oralarda dolaş sonra göl kenarından bahnofstrasse'ye girip tekrar yukarı doğru yürüyerek istasyona var. Bellevueden sonra China Garten'e gidebilirsin, güzel yerdir. Bir de Bellevuede tam merkezde bir cafe var tarihi orada pasta ye kahve iç. İsmi aklıma gelmedi. Bu dediklerim 3-4 saat tutar.

edit: Bavul için istasyonda schlissfächer denen emanetler var 24 saati 6chf oraya bırakabilirsin
edit 2: cafe şu: cafefelix.ch

abi universiteyi de görsün be

bencede sen destekleme gerek yok

Sen destekleme zaten tamam da niye yanına yancı aradığını anlamadım.

başarısız olsun istemiyorum tabii ki ama fatih terim'i de sevmiyorum. kurulan kadroya baksana. öyle bir kuruyor ki kadroyu sanki anayasamızda milli futbol takımında, fenerbahçe ve galatasaray'dan en az 5'er oyuncu olacak diye bir madde varmış gibi.

bunlar küme düşseler yine aynı adamları alacak. anadolu kulüplerinde çatır çatır top oynayan adamlar var. gençler var. onlardan al.

milli takimi ben de sevmiyorum. primler, kendi capinda mafyacilik oynamalar, siyasetler... buna ragmen turnuvada destekleyecegim cunku ulkemin adinin guzel bir seyle, bir basariyla anilmasini istiyorum. evet fatih terim ve yancilarinin kendini allah bellemesi, futbolculara bol keseden prim dagitilmasi, comarlarin sevinmesi falan bunlar bana da koyuyor ama bu bizim ic sorunumuz. elemelerde skimde degildi bu takim. artik sahnedeler ve bundan sonra ben de destekliyorum. derdimi anlatabildim umarim.

seni anliyorum. sen de kotulugunden istemiyorsun yenilmelerini. aksine, turkiye'nin iyiligi icin bir cesit refleks bu. senin gibilere kizmiyorum cunku ben de sizden sayilirim bir yerde. ama su turk isminin basarisiz olmasini her seyden cok isteyenler, hah onlara aciyorum.

yok yok, başarılı olalım ya.
yenelim hepsini.

Kurt veya vatan haini degilim. Troll olmadiginizi dusunerek soyle diyeyim.
Netice itibari ile adinda turk gecen herseyin basarili olmasini istiyorum. Ancak teknik direktorunden ucuncu kalecisine turk milli futbol takimina sinir oluyorum. Bu kadronun basarili olmasini istemiyorum. Herseyden ote sinir bozucu tipler olduklarini dusunuyorum. Emre b. Ve volkan d. Gitti. Terim e de sinir oluyorum. B. Yilmaz'a da sinir oluyorum.

ben de desteklemiyorum yarın ozi ve cenk ilk 11 de olmazsa bir de he heyttt. gör bak ne küfürler dolaşacak twitterda.

Anlarım şahısları sevmezsin eyvallah. Ama şahısları bahane ederek ülkenin kötü hatta en kötü duruma düşmesini istemek açık ve net vatan hainliğidir. İçimizdeki irlandalılar bununla ilgili değil miydi?

senin kafanda olan insanların varlığı bu ülke için gerçekten büyük sıkıntı. bi de seçimlerde gidip oy kullanıp ülke geleceği hakkında söz sahibi olmanız gerçekten sıkıntı. bireysel meseleler yüzünden milli değerleri görmezden gelmeniz kadar salakça bi tutum olamaz.( türkoğlu türküm ! ) ha bi de neden kürt değilim diyosun neden ermeni yunan ya da herhangi vatan haini bir insanım demiyosun.

git şu kafanı bi değiştir ya !

Açıkcası ben Türkiye'den çok İtalya'nın kazanmasını istiyorum. Finalde İtalya-Türkiye karşılaşsa İtalya'yı desteklerim.

Ben basarisiz olsunlar istiyorum cunku basarili olunca sevinmeyi bilmiyoruz, birileri ates atip sekrn kursunla masum birinin hayatını gayet alabilir bu ulkede.

ben basarili olmalarini istiyorum. ulkemizin takimi.
basarisiz olmasini isteyenleri anlayamiyorum. bir fenerbahcelinin avrupada galatasarayin basarini istememesi gibi geliyor.

"Milli değer" denen şey götten uydurma hayali bir şey. "Ülke" denen şey de soyut kavram, ideal dünya düzeninde ülke de olmaz milli değer de. İnsanlar bireysel olarak değerlendirilir. Tesadüf eseri içinde doğduğun topluluğu sevmek zorunda değilsin.

Bireysel olarak sevmediğin insanlardan oluşan bir takımı, sadece adında milliyetçi bir kavram taşıyor diye desteklemek zorunda değilsin.

Takımlarda futbolculardan hangilerini seviyorsan onların takımını tutabilirsin.

aynen. tüm söylediktlerine katılıyorum tam da bu sebeplerden 5-10 yesin de hezimetle dönsün istiyorum. yanlışlıkla başarılı olunursa ülke de sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi gerçeklerden kopup gidecek bir sürü mal var aramızda yaşıyorlar.

başarısız olsunlar hayatta bir topu tekmeleyip hızlı koşmaktan başka hiçbir vasfı olmayan insanlar milyon dolarlar kazanmasın. Gerçi gene kazanacaklar da gene de başarısız olsunlar.

advocatusdiaboli +1000 ajhdgasjkfsla

Tam olarak aynı nedenden dolayı gönülden 'Başarısız olsak keşke' demiyorum ama bu alanda bizi temsil edenlerden utanç duyuyorum. Ülke için ara ara depreşen 'İyice bir batalım, ülkecek daha da rezil hale gelelim. Böyle böyle en dibe vuralım. Belki anca o zaman düzgün bir şey olur' hissi burada da depreşiyor. Sevinmemizi içim kaldırmadığı gibi, üzülmemizi de içim kaldırmıyor. Bu ekibe bağlılık hissetmiyorum; bu konuda hissettiğim şey öfke ve üzüntü. 'Kırk katır mı, kırk satır mı' hissi.

Verdiğin 3 maddeyi de anlıyorum, hatta maça giden taraftar grubunun önemli kısmını ve mafya kafaları da ekle bence de desteklememek ya da destekleme konusunda eskisi kadar hevesli olmamak anlaşılıyor. O modda zaten birçok kişi. Öte yandan 5-10 yiyelim, rezil olalım başka bir bakış açısı tabii ki.

Ha genel resimde başarılı olalım isterdim ama ülke puanı çok önemli tabii ki.

hahaha 1-0 yenildik. Direkler olmasa 3-o olup rezil olacaktık. Bakıyorum kadroya selçuk, kocakafa, ozan vs. Bir tane kendini imparator sanan bir adamın elind eoyuncak olmuş bir milli takım. Şampiyon olmuş takımdan lütfen 2 kişi oynatıyor onları da ilk fırsatta çıkaran bir beşiktaş düşmanı. Neyse umarım ikinci maçta iyice rezil oluruz.

Futbolla hic ilgim alakam yoktur da basarisiz olmasini falan istemiyorum. Ama yenildik diye uzulmem.

bi insanın yaşadığı ülkedeki milli takımı desteklememesi ve bunu şahıslara indirgemesi ne kadar üzücü...birde notlar bırakarak kendini haklı durumuna getirmeye çalışması acizietin başka bi boyutu...yenilsede yensede destekleyecek milyonlar varken mümkünse sen destekleme

Destekleyenlerin de neredeyse tamamı futbol ve basketbol hariç hiçbir spor organizasyonunda Türkiye'nin karşılaşmalarını takip etmiyor o yüzden çok da şey yapmamak lazım. Ayrıca çok isterdim bu ülkenin vatandaşlarının bir parça spor kültürü olsun. Rakip takımın oyuncularının kafaları yarıldığında yuhalamayacak kadar insanlıktan nasiplerini almış olsun.

olsun diye özellikle istemiyorum.
başarılı olsun da isterim.
ama başarısız olursa zerre üzülmem.

4 yıldır futbol maçı izlemedim. müsebbibi siyaseti futbolun orta sahasına getirip koyanlardır.

hahaha. İspanyollar acımasa maç 6-0 7-0 filan biterdi. Beter olsunlar.

ppa'si vardir belki ona bak. bazen build islemleri uzun surebiliyor. Makefile'in ici nasil?

ppa nedir tam bilmiyorum. makefile.am diye bir dosya var içeriği şu şekilde:

AUTOMAKE_OPTIONS = foreign
SUBDIRS = src doc

doc:
cd doc && $(MAKE) $(AM_MAKEFLAGS) doc

.PHONY: $(SUBDIRS)

burada debian için bir şey anlatmışlar ama ubuntu da olur mu pek bilemedim:

www.mumudvb.net

debiana olan sey ubuntuya da olur.

Programı söylersen ben de deneyebilirim

yukardaki linkte olan mumudvb. Hala yükleyemedim

neyse gerek kalmadı halletim

o ip adresi kısmına sunucunun ip adresini yazıyorsun değil mi? 192.168.3.10 örnek olsun diye orada çünkü, direk bunu kopyaladıysan olmaz.

evet, tabiki

Ne uzerine çalışıyorsun, ne is yapıyorsun?

iptv, yasal platform. Türk kanalları var

soyle bir sey deneyebilirsin:

0 */2 * * * komut1 && tar cvzf guide.tar.gz /path/guide.xml && cp guide.tar.gz /home/user/hede

Teşekkür ederim. Şöyle bir sorun var komutu şu şekilde çalıştıtrabiliyorsun:
0 */2 * * * mono /home/bh/WebGrab/WebGrab+Plus.exe "$(pwd)"

bu şekilde sadece /home/bh/Webgrab dizininde ise çalışıyor başka bir dizinde bu komut saçma hatalar veriyor. Dolayısıyla crontab'la da çalışmadı malesef. Nasıl düzeltebilirim

Cihaz ne? Local sabit ip verilip nat yapılabilir sanki.

cihaz bir iptv streamer. Üzerinde 2 tane etherne var biri giriş için diğeri çıkış için. Uydu anteninden gelen sinayli dijital hale getirip eth2 üzerinden servere yolluyor.

evet cihaza 80'den erişmek istiyorum ama serverda da 80 portu var. Port no değiştirmek istemiyorum he riki cihaz için de. 80 sadece cihaza erişsin.

Kaçak göçek bir durum ne olabilir ki? Benim kendi cihazlarım bunlar. Sadece linux konusunda kafam pek basmıyor.

edit: serverdaki 80 special bir programın çalışması için gerekli.

ben bu işin içinden nasıl çıkacam bilmiyorum. Konu taa iptableslara gelmiş zira. Her neyse bari şunu sorayım. Benim server etc/interfaces içinde:

auto em1
iface em1 inet static
address 172.30.14.6
gateway 172.30.14.1
netmask 255.255.255.0
network 172.30.14.0
broadcast 172.30.14.255
dns-nameservers 62.2.17.60
dns-nameservers 62.2.24.158

fakat nameservelerı dikkate almıyor. Her boottan sonra elle girmek gerekiyor. Sistem ubuntu 12.04 LTS Server

ikinci tablonun öncesinde <br> koyabilirsin. bir alt satıra geçer.

ya da ikinci tablonun stiline width:100% ekleyince de oluyormuş galiba

www.google.com.tr

width olayı çözdü teşekkürler

I certainly would like everything to be done in proper way. But on the other hand, Mr Blanka came up with an offer, more than I could afford. I do not know how to handle this problem. If there will not be anything so spesific like piercing the wall, I would like to work with another company.

Çok teşekkür ederim

açıkçası ne dediğinizi ben anlayamadım.

olay çok karmaşık yazılmış, ayrıca anladığım kadarıyla siz de isviçredesiniz. bu bağlamda isviçreli bir avukata danışmak daha doğru olur sonuçta bir uyuşmazlıkta oranın hukuku uygulanacak.

kanunları isvşcreden almadık mı?

aslında karışık değil pek.

Bir datacentere gidihyorum diyorum ki hacı abi benim bir çanak anten ve server var bunu sizin oraya kuralım. Sen bana internet ver çanak anteni de senin çatıya takalım.

DC diyor ki benim söleşme server için. 2 tane sözleşme yapalım ben sana 2.ciyide ek olarak hazırlatayım zira çanak anten standart bir uygulama değil. Madem sen çanak anten takıp yayınları IPTV yapıp dağıtacan ben sana yardımcı olurum diyor.

Birinci sözleşme diyor ki 900 chf servere elektrik verecez internet verecez
ek sözleşme diyor ki bu abiye biz çatıda çanak anten kurup kablosunu aşağı çekeecz bu da 100 chf.

birici eywallah, ikinci yaparken adam kafasına göre kablo çekme ücreti koyuyor ve aylık ödemeyi arttırıyor
ben de kabul etmiyorum.

Soru şu: ben bu ek sözleşmeyi imzalamadığım için birinci sözleşmeden çıkabiliyor muyum yoksa ikisi alakasız mı

genelde her sözleşmede fesih hükümleri olur. aradığınız olay feshe ilişkin hükümlerde gizli. bu olay ile ilgili olmamakla birlikte genelde hizmet sağlanmasına ilişkin sözleşmelerde, hizmetin sağlandığının kanıtlanamaması halinde sözleşmenin feshi kolaylaşıyor; ama bu sözleşmenin hükümlerini görmeden kimse bir şey diyemez.

avukatın da 500 chf istemesi normal; zira hukuki bir mütalaa talep ediyorsunuz. bana kalırsa soracağınız soruları etraflıca ve kapsamlı bir şekilde yazıp hukuki danışmanlık hizmeti alın; çünkü söz konusu olan isviçre hukuku. orada bu ücretin tahsili için yasal mercilere başvurma hakları var. iş o noktaya geldiğinde avukatlık ücreti katlanarak artacaktır. o yüzden eğer böyle bir şeyin önlenme şansı olduğunu düşünüyorsanız 500 chf vermeniz mantıklı.

zaten insanlar avukatin emeginin karsiligini vermek istemedikleri, aman alti ustu bir cevap verecek, 500 chf niye veriyim ki gibi dusundukleri icin dogru duzgun hukuki destek almiyorlar ve bu yuzden yaptiklari islerden cok daha ciddi zararlara ugruyorlar.

Sizin sordugunuz bu soruya cevap verebilmek icin o avukat aslinda kac senesini feda etti biliyor musunuz? ama hasta olsaniz doktora para verirken hic gocunmazsiniz.

he ya 10 dk sözleşme okuyacak, (o kadar sürmez), 20 dk'da email yazışmaları ne yaptı yarım saat hoop 500 chf. Biz parayı sıçıyoruz zaten.

(onca sene okumuş, cart curt. Ben de onca sene okudum, hala Bilg. müh. masteri yapıyorum yurtdışında. Yarım saat webcam install edeyim 500 chf alayım, oldu). Bu işin oluru, 50 bilemedin 100 chf'dir İsviçre şartlarında. Zaten yarım saatlik danışma için Avukatlar Derneğine gidersen 60 chf ödersin bu işleme. Ee gitsene, gidecem zaten. Gitmeden bir fikir edinmek istedim.

o avukat danışmanlık ücreti için bu parayı belirlemiş olabilir, yapacağı alt tarafı 10 dakika sözleşme okuyup 20 dakika maillere bakmak diye indirgememek gerekiyor.

otelde de kalınırken alt tarafı uyunacak ama 50 liraya otel odası da var 20 bin liraya da.

kış uykusu deyince küfür yer miyim acaba?

kolpaçino 1 dışında film aklıma gelmiyor. Belki biraz da itirazım var. Son dönem türk filmleri içler acısı halde. En son Burak Aksak filmlerine sardım ikisi de rezaletti.

limonata, itirazım var

Limonata ve itirazim var izledim guzellerdi

sen aydınlatırsın geceyi, 40, bana masal anlatma

vavien
kosmos
kış uykusu

karlı günde izleyeyim diyosan en güzel seçim "kosmos" olur herhalde. açık ara en iyi türk filmlerinden biridir.

sinemaya giderim diyosan "sarmaşık" izle.

vavien'i unutmuşuz bak

Kış uykusu + 1

bir zamanlar anadolu'da.

Kosmos.

Mustang

echo'lardan sonra değişkenin @ işaretini kaldırırsan hatayı ekrana yazacaktır. @ hata oluştuğunda hatanın görülmesini engeller. kaldırıp tekrar aç sayfayı hatayı buraya yapıştırıver.

şöyle hatalar vermeye başladı

i.imgur.com

Bundan sonrası kolay. Hatanın çözümü aşağıda anlatılmış:

stackoverflow.com

da benim php bilgim yok. declare your variables demiş. Hiç bir fikrim yok nasıl halledileceği hakkında

3 yaşındaki çocuk örneğini şöyle ilerleteyim. Ana baba ya da daha büyükleri zamanında günah olan yasakları çiğnedi ise, bi şekilde çıkış yolu olarak onlara geri dönmesi için. Ha çocuk için üzücü bişey.

Sanırım yeterli de değilim cevaplamada. Bence böyle

adem ve havva cennetten kovulduktan sonra tanrı dünya işlerine direkt müdahil olmadı. peygamberler tayin ederek insanları doğruluğa davet ettirdi. kimine inanmadılar kimini öldürdüler. o da kendi oğlu isa mesih'i gönderdi son olarak. onu da çarmıha gerdiler. benim yasalarım bunlar uyarsanız her şey dört dörtlük olur uymazsanız sonuçlarına katlanın dedi. sonuçta tanrı'nın yöntemi böyle.

Tabi inanlar icin biraz tehlikeli soru bu. Benim için de yani. Ama şöyle bir olay var, dünya maddiyata dayalı ve sonu var. Ölümden sonrasında sonsuz bir yaşam var. Ve bu dünyada çekilen acilara aslında diğer taraf için bir sınav ve ne kişinin bir yerde derecesini ortaya koyuyor gibi. Yani bolluk içinde bu dünyaya gelse pislik olabilecek ama özünde çok iyi olan bir kimseye negatif bir yük verilerek aslında ona fayda sağlanıyor gibi.

Düşünsene şu dünyada kalbur üstü bir sürü insan var ama yaptıkları en iyi şey parayı faize yatırmak ve acıklı bir durum gördüklerinde ah, vah demek. Kimsenin kimseye faydası yok.

Son sorun için de ; fani dünya diyorum

ana baba şunu yaptı acısını çocuk üzerinden çıkaralım cevabı var nette. Bence inanılmaz saçma bir sebep. Çocuğun günahı ne? Zaten sorum dikkat edersen bambaşka. Elinizde o kudret varsa merhamet etmez miydiniz? Allah elinde bu imkan varken, küçücük bir masumun açlıktan ölmesine, korkunç acılar çekmesine nasıl izleyici kalabiliyor?

öyle bir dünya yok behol, o zaman yaşamanın bir anlamı olmaz.

@nucleon,

bu dünyada tecavüz edilerek, cinsel organı parçalanarak ölen 6 aylık bebekler var. Sence sonsuz mutluluğu haketmek için bu kadar büyük bedel verilir mi? O bebek isalmiyete göre müslüman olarak öldüğü takdirde (intahar etmezse) bir şekilde zaten sonsuz mutluluğa erişecek, gümahkar bile olsa

tavukları oraya allah koymuyor ki. allah adem ve havvayı koymuş. onlara demiş ki dürüst olun hatam yemeyin. canlılara iyi davranın şöyle yapın böyle yapın. onlar da yaşamaya başlamış.

şimdi allah ağaçları kesin mi demiş. allah çocuklara tecavüz mü edin demiş.

eskiden insanların bilmem kaç yıl sağlıklı yaşadığı söylenir. insanlar yaşam tarzı sebebiyle hep fitmiş sağlıklıymış.

şimdi allah mı dedi ofise öasa at pc başında otur. göt büyüt.

bakın anne gençliğinde sigara içiyor hatta hamileyken sigara içiyor çocuk ya sakat doğuyo yanda sağlıklı zannediliyor ama 40 yaşına gelince akciğer kanseri oluyor.

Yeme içme desen kimyasal. bunları allah koymadı ki biz koyduk bizim kurallarımız.

allah her şeyi çalışır vaziyette vermiş sana. dünya temiz denge halinde. kuralları koymuş. ama sen bunlara uymadıysan allah ne yapsın. Peygamber yollamış kaç kere.

hayat bi kelebek etkisidir. herkesin yaptığı herkesin hayatını etkiliyor. hasta bebeklerin ölen insanların satılan kadınların varlığında herkesin bi payı vardır. aç çocukların olması yine hepimizin sayesinde.

allah kimseyi aç koymamış. ama senin insan olarak kurduğun düzende açlıktan ölen var. bunu düzeltmek için peygamber yollamış. yine olmamış.

şimdi de planlandığı gibi sona kadar gidecez. ha neden böyle neden müdahale yok yaratırken mi kusurlu yaratıldık hepsini zamanı gelince görecez.

bana kalırsa 2 sebep olabilir.

1. geçekten kusurluyuz. tasarım hatası

2. allah birilerini yarattı. birileri de bizi oluşturdu. tıpkı bizim de ilerde başka canlı türleri oluşturacağımız gibi. yani zaten kul yapısı da olabiliriz.

şimdilik eyyorlamam bu kadar :)

m.youtube.com

herhangi bir yargı sistemi oldugunu dusunmedigimden/inanmadıgımdan aklıma bunlar geldikce olmayan adalete sövüp duruyorum.

sorularla islamiyette verilen cevap benim sorumu karşılamıyor.
@ergenpezeveng,
tamam insanoğlu olarak biraz abarttık eywallah da, ufacık bir çocuğun benim yaptığım dangozlukların sonuçlarını acılarla çekmesi adalet mevhumunu yaralıyor. O değil de hepimzi sapıkmışız gibi yazmışsın. Hiç mi iyi adam kalmadı. Sorun bir bakış açısı veriyor ama tam karşılamıyor düşününce.

cevabı kuran'da var.

ilgili ayetler hangisi?

@beholderrulez,

Bana yonelttigin cevap/sorun hiç konuya hakim olmadığını düşündürttu bana. Sanki bu soruyu hiç dusunmemissin de, direkt buraya yazmışsın gibi. O sebepten biraz düşün/arastir bence.

Onun dışında o bebeklerin başına gelenler insan odaklı. Yüce bir varlık birilerine kasıtlı olarak yaptırmıyor bunları. Matrix te de değiliz. Ha yaptirmasin o zaman dersen de konu çok uzar.

@nucleon

sakin. Sana bir şey demiyorum. Bu sorunun yanıtını bize dikte ettirilmiş ve senin de tekrarladığın mantıkla yıllardır açıklamaya çalışıyorum ama düşündükçe daha da uzak gelmeye başlıyor. Kimin yaptığı değil önemli olan, Allah, yani sonsuz merhamet sahibi bir varlık 6 aylık bir çocuğa yapılan işkencelere nasıl "kötülüğü geiren sizsiniz, bebek de olsan sen de sorumslusun, çekeceksin" diyebilir.

ki yıllardır bu gerçeği kendi içimde halledemediğimden bir savunma mekanizması olan onlar aslında acı çekmiyor, biz acı çekiyoruz gibi algılıyoruz. Allah buna izin vermez" gibi aslında saçma bir düşünceyle kandırdım kendimi. Yaş ilerledikçe bu düşüncenin imkansız olduğunu kabullenebildim.

@ergenpezeveng'in yazdığıyla bağlantılı bir örnek vereceğim.
bir çocuğun var ve çocuk yolun kenarında oynuyor. sen de uyarıyorsun bak evladım orada araba çarpar bu tarafa gel diye. bir uyardın iki uyardın, azarladın, ceza verdin vs. çocuk yine gitti orada oynadı ve araba çarptı. sen suçlu musun?

inanalar olarak bizler bu dünyanın gelip geçici olduğuna ve ahiret yani sonsuz hayatın daha önemli olduğuna inanıyoruz
Allah Kuran'da şöyle diyor
müminun ayetinde
112. Allah (inkarcılara) "Yeryüzünde kaç sene kaldınız?" diye sorar.
113. Onlar, "Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor" derler.
114. Allah şöyle der: "Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız."

işte o yüzden bu dünyada yaşanan sıkıntılar ahiret hayatına bakarak çok kısa bir süre kadardır
bu dünyada sabrederek Allah'ın ahirette bizi mükafatlandıracağına inanarak yaşıyoruz.
küçük bebeklere gelince Allah'ın sonsuz yaşamda ona ne vereceğini bilemeyiz hüküm Allah'ındır ancak biz Allah'ın insanları hiçbir şekilde adaletsizliğe uğratmayacağını biliyoruz bu Allah'ın bize verdiği sözdür
insanların kötü ve özgür iradesinin olması dinin kötü ya da Allah'ın kötülüklere izin veriyor onaylıyor olduğunu göstermez.
ayrıca Kuran'da Musa Peygamber'in hikayesini (kehf suresi) okumalısın. o da güzel bir cevap olur.

hep kötülüğü yazdım çünkü kötülüğü sormuşsun. adam dağda bayırda geziyo bitkilere bakıyor hayvanlara bakıyor senin bi derdine çare olacak ilacı buluyor. o şeyler yaratılmasa senin sorunun çözülmeyecekti. o ilacı yapan adam iyilik tarafına bi örnektir. ama aynı şeyleri kullanıp belki de bi kadını bayıltıp tecavüz de edebilirsin. görüldüğü gibi iyilik de kötülük de var bu dünyada. yaptığımız şeyler diğerini etkiliyor.

adamın sülalesi komple kalp hastası kendi kalp hastası eşinin tarafında var. çocuk yapıyo 25 yaşında bi anda kalpten gidiyo ya da 17 18 yaşında top oynarken gidiyo. sonra da allah niye böyle yaptı. bu çocuk doğunca sen çocuğunu ona göre yetiştirecektin. gerekli önlemleri alacaktın. hastalığın beslenme vitamin aşı boyutu varsa ona göre önlem alacaktın.

mesela tek kollu insanlar doğuyor. 2 kolu olmayan inanlar bile hayata adapte oluyo. normal insanın yapamayacağı şeyler yapıyor. ama bi yandan da birileri bunlara el kol geliştiriyor. işte o adam iyidir. elektriği bulan adam iyidir. bazen de dünyada iyilik olması için bazı eksikler çıkabiliyordur belki.

bi oyun yaptın mesela araba yarışı. şimdi oyunda benzin olayı varsa parkura benzin bidonu koyarsın oyunu oynayan onu alırsa oyunu bitirir yoksa kalır.

sevap işlemek için de fırsatlarımızın olması lazım. bi kahveye 15 tl bi biraya 15 tl verirken. aynı birayı 7 tl ye marketten alıp evde içmek kalan parayı birine verip karnını doyurmasını sağlamak bi seçimdir mesela. ya da gider birayı içersin.

kelebek etkisi işte.

özetle; ortada bir çocuk var. geçmişte kendisinden bağımsız yaşananlardan ötürü cezalandırılıyor. doğru mu anladım? sanırım doğru anladım. bununsa ahirete göre pek önemsiz bir zaman dilimine denk düştüğü söyleniyor. yani sonuç olarak, allah bir çocuğun o anda acı çektiğini biliyor fakat kesinlikle müdahalede bulunmuyor, zaten önemsiz de bir zaman dilimi. üstüne de tecavüzcü ya da işkenceci tövbe ederse cennet kapıları ona gayet açılabilir. dolayısıyla geç de olsa, cehennemde biraz zaman da geçirse öyle ya da böyle işkence gören çocukla aynı klasmanda değerlendirilebilir, zira imana sahiptir. özünde allah için en başta önemli olan da budur. gerisi tövbeyle halledilebilir. ha mesela tecavüze uğrayan o çocuk büyüdü ve kalbindeki iman yok oldu gitti diyelim. tecavüzcüsü cehennemden çıkarken o çocuk cehennemde acı çekmeye devam edecek. bu da ayrı bir konu tabii.

dinde mantik, sorgulama, akil yok kanka. biraz dusunursen zaten bu ne sacmalik diyip ateist oluyorsun.

o işler öyle olmuyo işte. kul hakkı yediğin zaman bunun tövbesi yok. tecavüz de kul hakkına girer.

böyle düşününce de cennete girmek çok zor oluyor. kul hakkı yemeyen kaç adam var acaba. hayatımı gözümün önünden geçiriyorum. bi kere otobüs sırasında bi kaç kişinin önüne geçtim mesela. iş için araya tanıdık koydum. ne olacak şimdi. boku yedim.

Maide 37
Ateşten çıkmak isterler ve onlar oradan çıkacak değillerdir. Ve, onlar için “daimî azap” vardır
Bakara 81
Hayır (sandığınız gibi değil), kim, günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa, işte onlar artık ateş ehlidir ve orada devamlı kalacak olanlardır.


bunun gibi bir sürü ayet var.

bazıları cehennemi hapishaneyle bir tutuyor çok ilginç.

Allahtan bir bildiri mi geldi tecavüz edilen çocuk cehennemde ebedi kalacakmış da diğeri çıkacakmış falan.. ne tuhafsınız.

ergenpezeveng; allah hakkı yönünden bir sıkıntı yaşamayacaktır ancak kul hakkı dediğin konuda haklısın tabii, tecavüz kul hakkına müdahaleye girer de helallik alındığında yine başa dönüyoruz tabii. tecavüze uğrayanın tecavüzcüsüyle evlendirildiği bir kültürde ufak bir helallik de alınabilir belki, bilemiyorum onu.

duhan; kime cevap vermeye çalışmışsın anlamadım ama eğer banaysa cevap, tecavüze uğrayan çocuğun büyüyünce imansız olmasıyla alakalı yazıyorum. kendinde de zaten gerekli ayetleri göndermişsin işte. maide'de tam da dediğim şey yazmıyor mu işte? dolayısıyla evet, teorik olarak allah'tan bildiri gelmiş oluyor :)

@soso anlamama problemin var evet ama bunu anladığın ve farkında olduğun için olmaya da bilir :)

allah'in var oldugunu iddia etmek buyuk bir ozguven. gercekten, neye dayanarak?
bu kadar tartisilmis olmasi bile elektrik israfi.
allah'in var olduguna inanan arkadaslar, var olmadigi durumda dunyanin bugunkunden farkinin ne olacagini bir soyleseler de biz de bilsek.

cocuklarin olmesini engellemiyorsa neye yariyor bu tanrilar sahi?
cok ofkeliyim. inancli arkadaslari incittiysem ozur dilerim.

öncelikle bu tür soruları soranların iki çelişkisi var. birincisi zaten tanrıya inanmıyorlar ama sanki varmış ya da inanıyorlarmış gibi "niye izin veriyor" gibi bir soru sorabiliyorlar, aslında dertleri suçu başkasına atmak. ve herşey için birilerini suçlamak istediklerinde bile güyya o inanmadıkları tanrıya en azından kavramsal olarak ihtiyaçları var. ikincisi, sanki dünyada olup biten kötülüklerde insanın hiçbir payı yokmuş, tamamen pasif bir öğeymiş de hepsi tanrının yapıp ettikleriymiş gibi düşünüyorlar. bir de bu zihniyetteki insanlar insanın hayat üzerinde kendi iradesi olduğuna, aslında herşeyin insanın elinde olduğuna, bir tanrı ya da tanrısal bir varlığa gerek olmadığına inanan tipler. burda mesele gerçekten kötülüğün neden gerçekleştiğini anlamak ve bilmek mi, yoksa tanrının var olmadığı görüşünü doğrulamak, hatta biraz daha perçinlemek mi? ikiyüzlülük bu sadece. bu da yetmezmiş gibi etrafa gereksiz bir pesimizm ve ümitsizlik yayıyorlar.

dinlerle ilgili genel öğretilerin içerisinde fazla yer almayan ama bütün dinleri incelediğinizde en öz kısmında bulabileceğiniz şey şudur, insan tanrısal bir varlık yani tanrı insana kendi ruhundan üflemiş, onu kendi suretinde yaratmış. ve bunun en doğal getirisi de insanın özgür oluşu, bundan başkası da zaten düşünülemez. şu halde insan tanrıya inanıp inanmama özgürlüğüne de, muazzam iyiikler ya da muazzam kötülükler yapma gücüne de sahip. fakat şu da bir gerçek ki yaptığımız herşey bize geri döner ve biz kötülüğü beslemeye devam ediyoruz insanlık olarak. cehaleti, sorumsuzluğu, vahşeti, acımasızlığı.. ve bu bir momentum halinde büyümeye devam ediyor. tanrı bize hiçbir özgürlük vermeseydi ne anlamı olurdu ki, zaten insanlık genel olarak tanrının müdahelesini de istemedi, bundan nefret etti ve şu anki durum bu. ama tanrı hiçbir zaman insanı zorlamadı aslında, dedi ki "siz bilirsiniz" ama uyardı "bakın dikkat etmezseniz çok sakat bir yere gidebilirsiniz ve sizi ben bile kurtaramam"

şu da var, aslında kötülük ve acılar şeklinde genellediğimiz şeyler illa kötü olmak zorunda değil. en büyük kötülükleri görmüş insanlara bakın, onların içinden ya muazzam olgunlukta ve şefkat sahibi insanlar çıkar ya da ağır psikopatlar. özgürlüğün bedeli belki de bu, ama insanın gerçek anlamda gelişmek için başka şansı da yok. gerçi çok gereksiz acılar da var dünyada, hiçbir şekilde insanı geliştirmeyen. bu da tamamen bizim kendimizden kaynaklanıyor, tanrıyla bir ilgisi yok. bize verdiği aklı kullanamamaktan ya da hep kötü yerlere kullanmaktan.

birçok farklı açıdan bakılabilir bu konuya, mesela karma yasası diye birşey de var.. belki bu dünyanın bu kadar kötü bir yer haline gelmesine neden olan insanlar sonraki hayatlarında bunun karşılığını alıyorlar ve yaptıkları kötülükler onların da başına geliyor. bu durum gitgide daha kötüye giden sonsuz bir döngüye de işaret ediyor gibi, belki bir nedeni de bu bütün rezaletin.

çok temel bir sorun da şu, tanrıyı insandan ayrı düşünmek. hayır arkadaşım, tanrı senin dışında bir yerde değil en derininde, o sensin. tanrıyı suçlarken aslında kendini suçluyorsun. hatta şeytan da sensin melek de, mesele hangisi olmayı seçtiğin.

acıyı çekenler, acı çektirenlerin sınav sorusu aslında. sen görme engelli/zihinsel engelli birini görür yardım edersin, başkası tecavüz eder. soru aynı çoktan seçmeli soru. o kişinin sınav sorusu ise sebat ve doğruluk olur.

yani allah bizde okullarda yaptıkları gibi aynı şeyi söyleyip aynı soruları sormaz, aynı şeyi söyler farklı sorular sorar.

haa niye böyle onu bilemem, gidince sorarız bizde, hep o soracak değil ya.

oncelikle, allah yoksa butun bu camileri kim yaratti?

dunya sinama yeri demeyin demissin ama dunya sinama yeri. 10 aylik bir cocuk icin degil, onun anne babasi icin bir sinama. allah-u te'ala tum acilari yok etse kimin iyi kimin kotu oldugunu nasil anlayacak?

@nawres

burda da şöyle bir kısırdöngüye giriyorsun; allah nasıl bilemez kimin iyi kimin kötü olduğunu? burda kaderden, insanların yönelimlerinden bahsetmeyelim. ben bir inanan olarak diyorum ki; insanlar kaderini kendi belirlese bile, bunun sonucunda Allah'ın kimin iyi/kötü olacağını bilmemesi gibi bir durum yok. tabii bunlar tehlikeli sorgulamalar, o yüzden daha ileri gitmiyorum.

duyuruya gelirsek, bu konuyu ben de çok düşündüm. hala tatmin olmuyorum. tanrının varlığına inanıyorum; fakat yıllar geçtikçe, derin düşündükçe dindeki saçmalıkları daha iyi görebiliyorum. bakın bu saçmalıklar allah yüzünden demiyorum, neyin insan yapımı olduğunu hiçbirimiz bilmiyoruz. bilemeyiz.

@piremses

kimin iyi kimin kotu olduugnu biliyor, oyleyse hic bizi dunyaya gondermeden direkt hak edenleri cennete, etmeyenleri cehenneme gonderseydi?

kabul eder miydi insanoglu? hic sanmiyorum, gene baslardi allah'i sorgulamaya. oyle de yapsa boyle de yapsa sorgulaniyor, kimseye yaranamiyor adam.

zaten halihazırda "neden yaşıyoruz?" gibi felsefi bir soru dönüp duruyor milyonlarca akılda. değindiğin nokta da bu. bence yaşamasak da olurdu :)

bütün sorular birbirine bağlı ve verilen cevaplar benim için felsefeden öteye geçemiyor.

insanlar yüzünden. herşeyi bok ettik.

hala evrim deyip ufkunuz açılsın diyen kamiller var.
bi bitmediniz.

yoktan varolmaaya inanmak mı daha aptalca olanı yoksa nasıl varolduğumuzun cevabını bulamayıp inkar etmek mi daha aptalca?

Allah, kuran'da bildirmiş zaten ayetlerinde. Benim, hiç aklımdan çıkmayan Bakara Suresi 155. ayet şöyle der ;

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Herşeyin bi imtihan olduğuna vakıf olabilmek, hayatı huzurlu kılıyor.

@true blond

adam burda gelmiş "elimde yeşil ve kırmızı elma var sadece. hangisini yiyeyim?" diyor. sen "elmayı siktir et, portakal ye" diyorsun. saçmalıyorsun yani. üstelik bunu yaparkenki üslubun oldukça çiğ.

Dünya insanın etkin olduğu bir yer. Yaratan hakimiyeti insana bırakmış ki ona sorumluluk yükleyip hesap sorabilsin. Hayat zıtlıklar üzerine kurulu. Kötülük olmasaydı iyilik de olmazdı. Tamamen masum bir insan çok kötü şeylerle karşılaşabilir, bunun olması değil olmaması saçma olur. Kötünün kötülüğü ortaya çıkacak ki cezalandırılabilir olsun.

konu nerelere gelmiş. Ateizm vs din değil, verilen cevaplar da malesef hiç doyurucu değil.

çocuğa acı veriliyor çünkü dünayada zaman çok kısa. Ahiretteki sonsuz mutluluk için o kadar olacak. 6 aylık bir kız çocuğu tecavüz, cinsel organının parçalanması. Ufacık bebeğin acılar içinde ölmesi.

Ciddi ciddi bu mudur yani. Şu cevabı kendi içinizde kabul edip vicdanen rahatlayabiliyor musunuz? Ben değil. ki daha hayvanlara yapılan eziyetler var, bak onlara hiç girmedim.

edit: ateist değilim. AKP'yi gördükten sonra sorgulamaya başladım müslümanlığı. Hadi onlar hırsız, kul hakkı en büyük günah diyen bir dine inanan milyonlrac insanın kul hakkına sonuna kadar giren bir partiyi desteklemesi işin tuzu biberi oldu

aga 3 yasindaki suriyeli bebegin bogularak kiyiya vurmasini aciklayin, 5 vakit namaza baslayacagim, biri de demis annesi babasi gunahkardir ondan oluyor. bu ne lan?

@cekilmis gayfe'nin yazdigi hristiyan inancina gore. islamiyette baba ve ogul iliskisi/bagi kesinlikle yok.

@soso'nun dedigi benim de aklimi karistirir. tecavuze ugrayan cocuk ateist olursa ne olur?

iman biraz da bununla alakali. allah'a ve onun adaletine inanmak, gucun yetmediginde tevekkul etmek.

yani tecavuze ugrayan cocuk olayinda allah en adaletli olandir diyip cikiyoruz isin icinden.

anne babanin gunahi yuzunden cocuklar boyle oluyo olayi da sacma geliyor bana. cocugun sakatligi falan hem cocugun hem de ayrica anne babasinin hatta kardeslerinin cevresindekilerin imtihanin parcasi olabilir.

3 yaşındaki çocuğun boğulması:

ortadoğu karışırken birileri oraya silah yardımı yaparken hergün onca bombalama olurken. o insanlar oradan göç ederken. ve o insanların memleketini bombalayanlar o insanları kabul etmezken insanlar nerede.

bunca yanlışın içinde başka bi yanlış daha onları güvensiz olarak o teknelere istifleyen yapı. bunlara da kimse ses çıkarmıyor.

savaş olurken 3 çocuğu olan adamın bugün 5 çocuğu var ve hala yapmaya devam ediyor. üstelik ailesinin güvenliğini hiçe sayıyor.

bakın daha yazsam neler çıkar. şimdi bunların allahla dinle alakası yok. hepsi birbirine bağlı. alkah tutup da elini uzatıp o çocuğu ordan çıkaramaz.

ama sen bugün ukraynaya işgal güçleri gidince ıraka teröristlere silah yardımı yapılınca yardım parası diye toplanan paralar iç edilince sesini çıkarmazsan o boğulan çocuğun ölümünde payın var demektir.

ses çıkarmak böyle buradan yazmakla olmuyor. protestolar yapılmalı. yetkililerden gür çıkmalı sesimiz.

var mı böyle bi şey. yok. allah kurtarsın. oldu canım. allah sana beyin vermiş ağız vermiş. el kol ayak bacak vermiş. koşacaksın sesini çıkaracaksın.

bunları yaparken de yine başkalarına zarar vermeyeceksin.

sen insan olarak hangisini yaptın. pc den fotoğraflara bak. allah yok de. çok kolay :)

ergenpezeveng? sen ne yaptinki?? kader kismet, allah kimsenin basina vermesin demekten baska? allah var diyince o cocuk kurtuldu mu? veya allah var, allah boyle istedi diyip, aslinda bir nevi sucu allaha atip isin icinden kurtulmak daha mi kolay?

ben çözemedim daha ve hiçbir zaman dogmatik düşünce yapısına sahip olamadım sonuç olarak inanmada sıkıntı yaşayan ve sonrasında hiiiç dinle alakası olmayan birine evrildim. Sadece yaşıyorum vicdan muhasebesi yapmak inan yeterli iyi bir insan olmak için dine ihtiyaç yok, ha ama ihtiyacı olann için din lazım bilmem anlatabildim mi öyle adamları frenliyor günah kaidesi olmasa adam neler yapıcak kim bilir....
bizi oyun niyetinde gören iyi mi olacak-kötü mü olacak mantığında bir iddia mantığıyla gütmeye çalışan bir yaratıcıyı kabul etmiyorum.... panteizm ilaç olacaktır sana bak bence biraz

sorun orda işte. ben de hiç bi şey yapmadım. ama buna karşılık şunlar şunlar oluyor allah yardım etmiyor hatta allah yoktur o zaman demiyorum.

şimdi insan olarak hepimizin görevi var sorumluluğu var. eğer kimse sorumluluğunu yapmazsa görevini yerine getirmezse insanlar kötüye ve olumsuzluğa sürüklenir. bunun içinde hiç bi şeyi suçlayamazsın.

şunca cevap veren içinde konunun özünü anlayan çok az insan çıktı.

1. İnsanoğlu aklını kullanmadı ondan oluyo o
2. burası sınav yeri hacı dayı, çekecek o çocuk ızdırapları
3. dünya hayatı çok kısa be müdür, bişi olmaz takma, gel su çok güzel vs

yani bir yere varamadık.

ama belki paypal e otomatik bir sınır konmuştur güvenlik için. atıyorum 5000 lira limitin var ama paypalle aylık sadece 100 lira alış veriş yapılsın gibi.
aklıma bu geldi.

Yok hocam öyle bir limit

İngilizcesi kötü belli ki, o yüzden ayar verdi çıkarımını yapmak doğru olmaz. "Tam olarak demek istediğinizi anlamadım" demeye çalışmış ama "ne diyon lan dümbük" demiş gibi olmuş bence kötü dilinden dolayı.

İngilizcesi kötü olanların cümlesi net olarak hakaret falan değilse, ayar verdi çıkarımı yapmam ben. Söylemeyi beceremedi varsayarım.

Adam Londra'da yaşayan biri. İngilizce seviyesi baya iyi

"Mailiniz için teşekkürler. Ne tarz bir müsamahadan (veya kolaylıktan) bahsediyorsunuz? Sizi anlayamıyorum" gibi bir şey söylemiş.

Konuyla ilgili "Bir güzellik yapın" şeklinde bir talepte bulunmuş muydunuz?

13 milletvekili bulunacak. MHP destek verebilir eger MHP'nin de istedigi birden fazla madde referenduma sunulursa.

cia partisi mhp tabii ki destekleyecek. bahçeli neden hala koltuğunda sanıyorsun? herkesin işine geliyor.

Nasıl çok zor arkadaşlar referandum? Bu milletin önüne ne koysalar istediklerini alırlar.

mhp yine koltuk değneği olacak. Bahçeli denen zerzavatın mit ajanı olduğuna hiç şüphem kalmadı

mhp'yi o zaman geldiğinde devlet bahçeli bile yönetiyor olsa buna evet demez. milletvekilleri de demez. başkanlık olursa mhp diye bir parti kalmaz.

ben hdp ile anlaşılacağını düşünüyorum. kafalarındakini müzakere ederler, ne koparalbilirlerse artık.

ne kadar karamsarsınız arkadaşlar ya. kendimize gelelim.

abi bilerek mi yapıyorsunuz yoksa gündem mi takip etmiyorsunuz? ikincisi ise eğer ben buradan, sizden daha iyi takip ediyorum gündeminizi. hdp 'başkanlık dahil her sistemi tartışırız', 'amerika veya meksika örneği' gibi cümleler kurduğu bir yerde kalkıp 'mhp rererö' demenizde sadece art niyet görüyorum. he mhp destek vermeyecek mi? elbette mhp'nin destek olması çok yüksek bir ihtimal ancak bu konuda bir cümle kurulacaksa eğer hdp'nin de adı geçmeyen bir cümle kurmak saçma olur.

btw, rte ülkenizin ilk başkanı olacak.

@air: sonra farklı şeyler söyledi hdp'liler. yani kısaca şöyle dediler: "tayyip'i padişah yaptırmayız. başkanlık da bir sistemdir, oturup tartışırız ama tayyip'in istediği şekliyle ASLA kabul etmeyiz"

hdp'nin belli bir tutumu ve belli bir amacı var. ister tek adam yaptırmayız seni desin ister başka bir şey, desteklememesi absürd olur.
ülkede üstünden gelinmesi gereken onca konu varken başkanlık sisteminin uymayacağı gibi, tek adam yaptırmayacağız dense bile işler pek öyle gelişecek gibi durmuyor.

ayrıca şöyle söyleyeyim; seçimlerden sonra mhp'de ''farklı'' şeyler söyledi. bu mantıkla mhp'ye de güvenmek gerekiyor ama güvenmiyoruz değil mi? aynısı işte..

hdp'nin asıl amacı demokratik bölgeler, yerinden yönetim vs vs adları ile süsledikleri yeni bir eyaletimsi sistemdir. ondan sonra başkan kim olmuş olmamış çok da tın onlara. ha, tayyip kafasındakinin yüzde yüzünü vermez hdp de yüzde seksenini verir. vesaire vesaire.

@air +1

85mm alirsan aciyi daha da daraltmis olursun. Senin genis aci zoom bir lens alman lazim. Sabit diyaframli Tamron 17-50 yi oneririm.

Tamron for Canon AF
Aspherical LD XR DiII SP
AF 17-50mm 1:2.8 (IF) ø 67 A16

Bu lens hakkındaki görüşler neler? Titreşim önleyici var mı mesela. 50mm 1.8f II ile karşılaştırırsak ek olarak ne söyleyebiliriz?

Merhaba. Manzara fotoğrafı için holydreamer ın söylediği gibi geniş açı bir lense ihtiyacınız var. Fakat anladığım kadarıyla makineyi amatör olarak anı mahiyetinde fotoğraflar çekmek için kullanıyorsunuz. Tamron 17-50 sizin elinizdeki kit lensi olan Canon 18-55mm ile aralık olarak aynıdır. Daha keskindir, daha hızlıdır, daha açık diyaframa avantajı vardır, bu da daha düşük ışık koşullarında daha rahat çalışmanızı sağlar
Fakat ben portre için 50mm 1.8 i manzara dağ deniz vb için elinizdeki 18-55mm i kullanmanızı öneririm

50 mm diğer sorunu otomatik netlemeyi tam yapamaması. Bu yüzden netlemeyi elle lcdden zoom yaparak halletmek gerektiği yazıyor ki bu da kullanımda sıkıntı yapıyor. Bu bilgiye daha önce ulaşmış olsaydım 50mm almazdım. Kit lensin de keskinliğini sevmiyorum. Bana çekilen fotolar hep biraz blur izlenimi veriyor.

Geniş açı için 18mm ile 28 mm arasında bir prime lens alırsan pişman olmazsın.

50 mm'nin netleme sıkıntısı çocuğun sürekli hareketli olmasından kaynaklı olabilir mi? Belki motor hızı yetişemiyordur. AI Servo modunda denedin mi? Sabit duran objelerde de aynı sorun var mı? Micro adjustment 600D'de var mı bilmiyorum, varsa o şekilde de hallolabilir.

Hareketle alakası yok. Canon forumlarında yaygın bir sorun. Önceleri ben de neden net değil bu fotoğraflar derken kazara çözümünü bulmuştum. Otomatik netleme sorunlu bu lensde. Manuel de de ayar yapacam derken sahneyi kaçırıyorsunuz. Ma sanırım yok.

18-55mm ve 50mm 1.8 piyasadaki en ucuz 2 af lenstir, yapıları basittir. Bu lensler özellikle 50mm düşük ışık koşullarında netleme problemi yaşarlar. Hızlı netleme kabiliyeti olan lensler canon için konuşursak usm lenslerdir. bu lensler sessiz ve hızlıdırlar. örneğin 50mm 1.4 usm ile aynı problemi yaşamazsınız, ama fiyatı 50mm 1.8in 4-5 katıdır.
fotoğrafçılığınızı geliştirmek, elinizdeki ekipmandan maksimum verimi sağlamak için teknik bilginizi, ekipman bilginizi arttırmanızı tavsiye ederim

bir adet lens almayı kafama koydum. Uygun fiyata ikinc el tamron 17-50 buldum ama beni soğuttunuz lensden, zaten image stabilizatör VC yokmuş. Sanırım 200 USD'ye verecekti biraz pazarlık yapsam. Peki şu özellikte bir lens aradığımı söylesem:

%20 Manzara
%80 portre (daha çok 1 yaşında çocuk)
Hızlı netleme yapabilen
netlemeyi düzgün yapabilen (50 mm f1.8 bu konuda hayli kötü
çok pahalı olmayan ne önerirsiniz?

eee?

Yeteri kadar su içiyor musun gün içinde? Çay kahve değil, si içmek gerekiyor.

Bir de spor yap, bağırsaklarını hareket ettirecek şekilde jimnastik ya da yoga tarzı gibi olan hareketler.

Denemekten zarar gelmez. Yediğin şeyler ile alakalı olduğunu düşünüyorum.

Sürekli bu durumu düşünme

teşekkürler arkadaşlar, suya ağırlık vereyim. Günde 10 saat çocuk bakıyorum spor için hiç enerjim kalmıyor.

çocuk bakıyorsan eğilme kalkma hareketlerin oluyordur sanırım. çocuk kaç yaşında bilmiyorum gerçi. büyük çocuksa diye ben yazayım yine de, yerden bir şeyler toplamak bağırsakları çalıştıran hareketlerden biridir. leğende çamaşır yıkar gibi çömelip kalkmak, karın bölgesine sağdan sola dairesel hafif masajlar yapmak da bağırsakları harekete geçirir.
bol su +1

bir de lifli şeyler tüket.

muhtemelen (o))) yaparlar. içerden birini bulup arkadaşlık kurman sonra ondan bilgi alman en olası ya da eski çalışan-ortak vs. bulucan. bi ihtimal de müşteri gibi yanaşıp sistemi öğrendikten sonra hoşuma gitmedi dicen. bu sonuncusu sayesinde istanbul'da her sokakta odadan kaçış oyunu var aq.

valla çalışan bulamadım. Bulsam bir şeyler sıkıştıracam eline

müşterilerine sar o zaman ya da müşterisi ol başka bişey gelmedi aklıma.

İzlemeye devam et çok seveceksin senaryo olarak en favori dizimdir açık ara

en favori dizim + 1

keske unutabilsem de bastan bos sayfa olarak baslasam :(
birinci sezonun ortalarinda hizlanip bir daha asla yavaslamiyor.

Batte stardan önce caprica izlenmeli mutlaka sonra battle star belki araya mini seriler alınabilir.

izlme sırası ilk bu iki mini diziymiş. İlla lazım mı bunu izlemek. Dedim ya yarım saat zor katlandım, her 5 dkda bir biri sevişiyor.

mehmet lutfi Caprica BSG serisinden sonra onun adından ününden hayranından vs. yararlanmayı da amaç edinerek çıkarılmış prequel. izlemek şart değil, BSG'yi zamanında izlemiş kimse izlememişti zaten, Caprica yoktu daha...

adam Caprica'dan başlayıp Caprica'da sıkılabilir de... ben BSG sonrası izledim, pişman olmadım yani.


mini diziyi izle ya, o güzeldi. iki filmlik seri üstüne diziye başlamak gibi işte.
extended bölümleri de uzun zaten. ama pek sıkmaz BSG bence. her bölümü aksiyon filmi gibi sahneler içerebiliyor. efektleri vs. zaten film ayarında.

flaşınız var mı? sizin gönderdikleriniz hep flash için ve bence gerek yok. Bence flash yerine şu ampüllü olanlardan almak daha mantıklı gerekirse videoda da kullanırsınız. 2 tane tasarruf ampülü takarsınız gayet iyi olur (4 bile takabilirsiniz)

www.dx.com

edit: ebay'de yarı fiyatına
www.ebay.co.uk

Flaşım yok ilk fırsatta Yongnua GL 560 almak istiyorum. Sanıyorum benim durumda en mantıklısı sizin gönderdiğiniz ürün. 77 USD olan.

edit: Bu üürn için ekstra Tripod almak gerekiyor mu?

flaş alırsanız pixel mago çok öneriliyor. deli gibi de ucuz.

tripod veya ışık ayağı gerekli. ışık ayakları tripoddan daha ucuz. ama dandik tripodlar da iş görür.

bi de düffuser ve reflektör şemsiyeler var. 20-30 lira falan. onları da düşünebilirsiniz softbox yerine.

modern family

aynı bölümleri tekrar izletsin = seinfeld, coupling
çerezlik gülersin = broklyn nine nine
modern family
it is always sunny in philedelphia

Testees
Spaced

silicon valley

broad city

flight of the conchords

Community,
Futurama

scrubs

komedi dizisi olmasa da house md'nin birçok sahnesinde sesli gülmüşlüğüm var.

sıkıldım tavsiye etmekten ama mecburum. Herkes izlemeli bu diziyi

eksisozluk.com

izlenir. arada bir cıbıl sahneler var ama oyle spartacus, game of thrones gibi degil.

İlk sezonda 2-3 bölümde sağlam sahneler vardı.

aileden kasıt standart türk ailesi tipiyse izlenmez.

izlenmez. zorlamayalım.

geniş olması lazım izleyecek ailenin. yani nicelik olarak değil, nitelik olarak.

o zaman kalsın. Teşekkürler herkese. Blacklistte o konuda iyi ama sezon arasına girdi

1.sezon jeneriğinde göt var daha ne olsun...

araya kaynayayım, house of card izlenir mi?

valla bak soru güzel he izlenir mi HoC

I am confident that i would be a perfect fit for this position as my experience and abilities gained through my Finance Education match your requirements. diyebilirsin.

Cok tesekkür ediyorum.

yas: 21
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım

yaş 26
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım.

yaş : 28
cinsiyet : erkek
durum : kullanmadım

yaş: 36
cinsiyet: kadın
durum: kullanmadım.

30 yaşında bir erkekim ve hiç kullanmadım..

aslında kimse DELİ değil bu memlekette :D

toplasan agri kesiciyi bile on nere kullanmisimdir. yas 30.

yaş 26
cinsiyet: erkek
durum: küfür ediyorum onun yerine

33m izm, kullanmadim.

24
erkek
kullanmadım.

29e kullanmadım.

31/ kadın/ 10 sene kullandım

yaş: 28
cinsiyet: erkek
durum: kullanmadım

35+/m/kullanmadim. Bir kere bile

27
kadın
19 yaşından beri düzenli aralıklarla kullanıyorum

yaş: 24
cinsiyet: kadın
durum: bir dönem yaşadığım kötü olaylar sebebiyle anksiyete sendromu çıkmıştı. doktor antidepresan yazmıştı fakat yine de kullanmadım. antidepresanların bağımlılık yaptığına inanıyorum. sarı kantaron denen bitkiden kullandım 1 ay. antidepresanlar vücuda yapay mutluluk hormonu takviye ederken sarı kantaron bitkisi vücudun hücrelerini mutluluk hormonu üretmesi için uyarıyor. daha uzun sürede etki ediyor tabi ki, etkisi de antidepresanlar kadar kuvvetli değil ama benim durumumda biri için yeterli olmuştu ve o dönemi aştıktan sonra da bir daha bu tarz şeylere ihtiyacım olan bi durum yaşamadım.

yaş 20:
cinsiyet: kadın
kullanmadım

29-e
kulanmadım

yaş 27
cinsiyet: kadın
kullandım

28 erkek kullanmadım

arada passifolara içmişliğim oluyor he bir de askerde çok bunalmıştım bi ara bi tane lustral içmiştim(revirciydim) rahatlamış hissetmiştim de o tarz ilaçlar düzenli kullanınca etkili oluyormuş :) placebo olmuşum bildiğin.

26
kadın
kullanmadım.

45/kadın/kullanmadım

Kullanmaya çok yakın olduğum bir dönem oldu ama - süt veriyorum diye kullanmamıştım.

24
k
2 yıldır kullanıyorum.

25
erkek
kullanmadım

21/e/kullanmadim. bilincinde oldugum sürece de kullanmayacagim.

yaş:26
cinsiyet:kadın
durum:kullanmadım

tencereyi kızdır. Sağlam ısınsın yani. Etleri at direkt, Hızlı hızlı çevirmeye başla. Dışları pişicek. Böylece etin suyunu içine hapsetmiş olacaksın. Sonra ateşi biraz kıs. Çevirmeye devam et. Et suyunu salmaya başlarsa ateşi biraz daha aç. Bir kaç dakika sonra soğanları at. sonra biber. en son domates. sonra tuzunu at ve ye.

@alperz 'e ek olarak...

varsa hayvanın kendi yağını tencereye koyup bir-iki çevirdikten sonra kuşbaşıları eklerseniz daha lezzetli olur.

bir de sakın su ekleme, etin kendi suyu yeterli olur.

önceden yag koyuyoruz ama di mi yani kizan yaga atiyoruz eti? Bu arada et oldukca yagsiz, neredeyse sifir.

yagsiz da guzel. teknik olarak bir beis olmaz yag kullanmazsan.

yag istiyorsan biraz kusbasi kuyrukyagi atip onu kavur. sonra etleri at.

bahsettiğiniz et sote yalnız, kavurma değil. kavurma, tek başına etin biraz yağ ile kavrulması ile yapılır, ek malzeme konmaz (hani şu kurban bayramlarında yenilen..)

alperz arkadaşın yazdığı üzerine; o etleri kızdırma olayı mühürleme değil mi? mühürlemede etin bir tarafı mühürlenmeden hiçbir şekilde dokunulmaması/çevrilmemesi gerekmez mi?

beceremedim, kayis gibi oldu. Hatta suyunu cekti ve ekstra su eklemistim. Yenilecek durumu yok, ben sanirim bunu beceremiyorum.

Eti aldıın kasaba sor ya da apartamanda komşu teyzelere sor, en garantisi.

Et suyunu salıp sonra suyunu çektiyse yanlış yapmışsın demektir. Amaç etin suyunu salmaması. O yüzden çok yüksek ateşte pişirmen lazım. Hızlı pişmeli. Yapışmaması için de sürekli karıştırmalısın.

@alperz,

evet et suyunu saldi önce corba gibi oldu. Aslinda belki de tava daha kizginken atmaliydim eti ama birincisi seramik tava disinda tavam yok, bunlar da yüksek isiya gelemiyorlar. Ikincisi tereyagi birden renk degistirmye basladi lan yanacak galiba deyip etleri attim. WOK filan mi bulmak lazim. Onun disinda etler sanki biraz büyüktü. Böyle 1.5 okey zari büyüklügündeydiler. Zira ufak parcalar daha yumusakti ama büyükler katir kuturdu resmen. bir de baya pisirdim, 1 saat kadar.

Tereyağı çabuk yanar. Abi et dediğin şey yağsız pişer. Öteki türlü çok saçma bir iş oluyor. Tereyağı kullanacaksan, kızgın tavaya tereyağını atıcan. Erir erimez (3-5 saniye sürer) etleri atıcan. Yoksa öyle saçmalık oluyor.

herkes yanlış söylüyor. kusura bakmayın ama tutturmuşsunuz bir kural gidiyorsunuz. daha önce de hicvetmek için duyuru açmıştım.

abicim şu "eti mühürleyecen, suyunu salarsa olmaz, hızlı ateşte çeviricen" kuralını bi unutun. bunu nereden çıkarıyorsunuz? o dediğiniz biftek (gavurun steak dediği dilim et) için geçerli. o da dananın komplesi için değil ha. bunu yapabileceğiniz et sayısı bile sınırlı. antrikot olacak, bonfile olacak, vesaire olacak. kısacası sırttan olacak. buttan çıkarılmış biftek de olmaz. yoksa kayış olur.

etin suyunu saldırıp tekrar çektirmek de bir pişirme yöntemidir. tutturmuşsunuz mühür de mühür, suyu içinde kalacak bilmemne. koca kuzuyu suyunu saldıra saldıra çevirirsin, lokkum gibi de olur. tandır yaparsın, ne mühürü, eti ağır ateşte dört saat bişirirsin, lokum olur. alırsın bütün bir kolu, kaburgayı taş fırına atarsın lokum olur. suyunu da salar, o suya da pilav yaparsın hatta. her gördüğünüz eti mühürlemeye çalışmayın. et pişerken su katılmazmış. haşlama ne ya peki? direkt eti suya atar haşlarsın, o da bir pişirme yöntemi. lokum gibi de olur. her et aynı pişmez ki.

şimdi soruya cevap vereyim. öncelikle sizin kavurma için etiniz yanlış. muhtemelen sote olmak için bile uygun olmayan bir et almışsınız. o et andak kıyma olarak çekilip kullanılabilir gibi geldi bana. o da köfteye falan değil, yemeğe katmak için. yağsız kıymadan köfte de olamz çünkü, kurur.

et azıcık yağlı olacak. bu yüzden kuzu eti öneririm. suyunu saldırmaacam diye de uğraşmayın, salsın suyunu, altını kısıp yumuşayana kadar pişirin. 1 saat çok gelmiş bir arkadaşa, bence az bile. uygun bir eti (kuzunun kolundan veya butundan çıkarılmış kuşbaşı) kısık ateşte ağır ağır pişirirseniz lokum gibi kavurma olur. içine de istediğiniz malzemeyi atarsınız.

illa dana olacaksa markette kuşbaşı doğranmış rastgele etlerden almak yerine kasaba tarif edin, uygun eti verecektir.

eti yumuşatan soğandır. önden soğan kavuracaksınız. normal yemeklik doğrayıp yağda öldüreceksiniz. mesela yarım kilo ete orta boy bir adet soğan. üzerine eti ekleyip harlı ateşte suyunu bırakıp çekene kadar kavuracaksınız. sonra altını en düşük ocakta en kısık ateşe alıp mümkün olduğunca bekleteceksiniz. vaktiniz varsa 2-3 saat kadar tıkırdayacak. o koca soğan içinde eriyip gidecek ve hiç ağzınıza gelmeyecek. indirmeye yakın tuzunu da eklediniz mi dağılması lazım :)

Bumbo, Eti portakallı bisküvi ve cino diyerek portakal aromalalıları geçeyim ben bir kerede :)

Cino bence de rezalet ufakken de sevmezdim, geçen bulmuş bir arkadaşım şimdi iyice rezil geldi ama efsane mi efsane :D

Eti Turti

sulugöz hala var diye biliyorum. hatta geçen gün gördüm.

ben en çok tasoları özlüyorum.
bir de algidanın ürettiği horoz şeklinde dondurması vardı. vişne ve vanilyalı.

eti'nin sprint denilen bir bisküvi-çikolata tarzı bir şeyi vardı. o artık yok.
eski cino on numaraydı, şimdi kötü olmuş.

Şu cino'yu bir ben sevmedim sanırım. Bayat bir tadı vardı :)

Aquaballs vardı mesela, apabos. Gayet güzel bir koleksiyona sahip olmama rağmen o dönem; nasıl olduysa, hepsi kayıp..

tofita, minimilk (ikisi de tedavulde sanirim ama ben rastgelemiyorum pek)

tombi iyiydi ya la.
bide mantar tabancası vardı.
kaynana şekeri vardı.
9999 in 1 atari vardı.

Biskrem Elmalı, Eti Portakallı

su fışkırtan yüzük.
(git: s-media-cache-ak0.pinimg.com )

patlayan şeker.

(bkz: karamelli çay) çok özlüyorum.

pandanın kırmızı şapkalı, çubukla ittirilerek yenen vanilyalı silindir dondurması.

tombi
yumuyum

Gofredo

cino hala var

bumboyu severdim, turti iyiydi,tombiye katılıyorum, algidanın feast dondurması

kokoşale

Leblebi tozu
patlayan şeker - tekrar var bu
emzik şeker
horoz şekeri
turbo
keloğlan sakızı - çok bozdu şimdi
susamlı halka bisküvi (halk marka çıktı bir ara ama tadı tırttı) [piknik bisküvi imiş google sağolsun]
tüpte çikolata
tipitip ve fatoş
calippo
kesi - kestane şekerli algida dondurma
algida ceviz sultanı, 5-6 sene önce vardı algida'nın kaldırdı, cevizli ve karamelli şahane bir kiloluk dondurma idi.
ülker sütlü çikolata (kutuda ufak ufak)
vita :P
naylon kapta jel bulaşık sabunu
yumiyum
badem kraker
tombi
elvan gazoz
çamlıca gazoz
gündöndü (çay bardağıyla alırdık, kağıdı külah yapıp içine doldururdu bakkal)
susam helvası
portakallı cino (bu var yine ama zor bulunuyor)
altın para çikoalta
ve elbette çokomel !

(bkz: üretimi durdurulan lezzetli yiyecekler)

90 lı yılların yılların başında
- gool - sakızı vardı . içinden futbolcuların fotoğrafları olurdu . tadı çok güzeldi .

haydarili cips. Lays markaydi sanirim

Pandanin panda seklinde olan dondurmasi

jurassic park cipsi,
gofy gofret,
luna,

(bkz: yuzmeyi cabuk ogrensin diye cocugu denize atmak) :)

Ayaklarının toprağa, taşa değdiği yerde ayaklarını yerden keserek.

merak etmeyin suyun üstünde kalmakta bir şey yok. daha doğrusu yüzmeyi öğrenince üste kalmayı bile istemeyeceksin :)

ben ankara'da yaşıyorum kurs önerisi veremeyeceğim ama havuzu olan coğu spor salonun hocası ders veriyor. bunlar genelde 7-10 saatlik kurslar oluyor 7.den sonrada yüzmeyi sıfır bile bilsen yüzde yüz olmasa da serbest stile en yakın şekilde öğreniyorsun.

altinkulac.com.tr
yetişkinler için birebir ya da grup dersleri var

tam da leventte "spor yazarları derneği" var. havuzları güzel, açıklı kapalılı ve yetişkin kursları var. iş çıkışı dersleri var özellikle. onlara bir bakın

35+ yim, bana yüzme ögretmeye kalkanlari siralasam fizana yol alirim. EN son hanim beni yüzme kursuna yazdirdi. Yüzme hocamiz da yaslica bir Isvicre'li hanimdi.Olimpiyatlarda dereceye girmis, madalyali filan. Kurs bitti ama ben hala ögremedim. Olmuyunca olmuyor demekki,fazla kasmamak lazim

hata yok.

tekrar baktım da "is" yerine "has" olması lazım gibi.

Ben olsam şöyle kurardım cümleyi:

Your company hasn't helped me to solve the problem yet.

cinsi kisi+1

is yerine has mi arkadaşlar bi kaç kişi daha bakabilir mi

"your company hasn't helped me to solve this problem yet." diyen arkadaş doğrudur

has yaz, bas geç.

is yerine has yazdım inşallah doğrudur.

has değil is miş arkadaşlar ayrı bi kalıpmış o

bu niye dogru degil:

Your company didn't help me yet to fix the problem.

vcp5 için eğitim şart. yani sınava giremiyorsun eğitimi almadan. resmi eğitim olarak bilge adam vs.

materyalleri internetten bulabilirsin. soru havuzu mevcut.

eğitim 3000 dolar falandı sanırım ya da 3000 tl emin olamadın.

sınavda 400 tl gibi bişi olsa gerek

aboww, cok tuzluymus ama tesekkürler bilgi icin. Ben ne iyisi önce ITIL e gireyim

vegan olabilecegimi sanmiyorum. Yani hayat boyu cikolata, dondurma, peynir, yogurt, bal, yumurta yiyememek fikri bana uzak geliyor. Vejeteryanliksa konus evet hazir oldugumda ben de deneyecegim. Ama suan degil

@minik donut canavarı
veganları değil de, veganizm düşüncesini sordum ben aslında. o saldırganlardan bağımsız olarak hayvansal ürünleri kullanmamakla ilgili ne düşünüyorsunuz?

tutarlılık açısından bakarsak sadece yeme - içme değil, teknolojiyi kullanma ve büyük şehirlerde yaşama konularında da belli bir duruş sergilemeleri gerektiğini düşünüyorum (veganizm bunları da kapsamalı). ek olarak vegan beslenme şeklinin sağlıklı olduğunu iddia etmelerine de ihtiyaçları yok, çünkü değil. onun dışında saygı duyuyorum.

vejeteryan olmak istiyorum. ileride olabilirim de. ama veganlık saçma ve zorlama geliyor. her şeyden önce sağlıksız. insan vücudu süt olmadan yumurta olmadan beslenemez sanki.

is arkadasim hintli bir vegan ve gayet iyi geciniyoruz. Tek problem beraber ögle yemegine giderken gidecegimiz yeri kararlastirmak zorlasiyor, o kadar da saygi gösterecez artik.

Aslinda her türlü düsünceden/inanctan birsürü sinir bozucu insan var. Bunun veganlikla ilgisi yok, önyargi olusturacak kadar vegan tanimadik, birilerinin yaptigi yanlislari herkese yüklemek iyi olmaz. Belki de biz de yapiyoruz ayni sinir bozucu davranislari ama farkina varmiyoruz.

mdc +1

veganizm düşüncesini de dayanakları itibariyle antipatik bir hassasiyet olarak görüyorum. sırf canı istemediği için yemiyorsa bir şey demenin manası yok ama bunu ahlaki ve ideolojik bir boyuta taşıdığında tartışmaya açık hale geliyor.

Cesaret isteyen bir şey, Türkiye'de çok daha zor olmalı. Olmayı isterdim ama, yemek yapmayı bilmeyen orta gelirli bir bekar için imkansız gibi, aç kalırım.

Romantik fakat sağlıksız bir akım. İnsan yaşamı için uygun değil. Bu şekilde beslenen insanların da hem fiziken hem de ruhen oldukça sağlıksız kişiler oldukları su götürmez bir gerçek. Ben bugüne kadar bir veganın derdini hiçbir zaman bilimsel ya da akılcı bir şekilde anlattığını görmedim, geneli "Siz ceset yiyen vahşilersiniz!!!" mantığında konuşan gayet saldırgan ve tehlikeli insanlar. Bu bile ne kadar sağlıksız olduğunun bir kanıtı. Hayvan eti yemeyi vahşilik olarak gören ve bunu engellemek için şiddete başvuran bir akım ne kadar sağlıklı olabilir ki.

Niyetleri gercekten iyi, iyi niyetliler fakat realiteden cok uzak olup anlamsiz davalar guttuklerini, mantiksiz ve tutarsiz olduklarini dusunuyorum. Akli basinda bir hareket degil veganlik.
Hepsini gectim, bunun saglikli beslenme sekli oldugu argumani beni gulmekten mahvediyor.

Birazdan burasi karisacak.
Bir de @konusma.. +1

iktisadi olarak mantıklı
vicdan-eylem hususunda tutarlı
sağlık açısından vasatın üstünde
propaganda olarak boqtan

richard leakey'in göl insanları kitabındaki toplayıcı avcı medeniyet hipotezlerini de hesaba katarsak ancak kısmen uygulayabileceğim bir dünya görüşü.
mesela yumurtalarını dökmüş, pınarın başında can çekişen kırmızı balıkları toplar kurutur yerim, yenecek her cins böceği, çekirgeyi toplayıp yemek isterim, görevini tamamlamış ya da dünyada dehşet boyutlarda yer işgal eden küçük biyokütlelerin topluca avlanmasına karşı değilim. ya da mukavemet koşusu, mızrak, bok püsür ile yakaladığım hayvanı da gururla yerim ama kapitalizmin getirisi ağıl üretimi, trol ağları ve haksız rekabete yol açan diğer modern silahlarla öldürülmüş hayvanları yerken orspu çocuğu gibi hissederim kendimi bazen.

kargn sana bin kere tik atmak istedim. tam olarak bu sebeple ben hayvansal ürün tüketmiyorum şu an. keşke et tüketimi konusunda avlanma seviyesinde kalsaymışız, onurlu yaşarmışız.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
Düzgün kesim dediğiniz ne bu arada? Şu silahları:( en.wikipedia.org ) filmlerde falan görmüşsünüzdür, kesim sırasında bu kullanılsa bile hayvan daha canlıyken boğazı kesiliyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa'da kesimlerde bu kullanılıyor. En az canice olanı bu yani, helal kesim olayına hiç girmiyorum.

ben et yemeden yaşayabilirim o yüzden onları anlıyorum. saldırgan tutumlarını ise hiç anlamıyorum. yoksa sadece bitki yiyerek yaşayan çok sağlıklı sporcular hatta şampiyonlar var.

Et yeme o hayvanlar acı çekiyor demedikleri, hayvanlarla bir gıda ürün yerken kullanırken acır ya da nefretle bakmadıkları sürece sıkıntı yok. Istediklerini yemekte ve yememekte özgürler.

avcı bir toplum dünyayı kaplasa 20 milyon insana yetecek hayvansal besin var diye bir hesap okumuştum, kaynağı hatırlamıyorum. o biraz can sıkıcı. evcilleştirme olmasa bu kadar artamazdık. artmamız da lazım değil tabii ama işte. gerçi dodolar gibi sakin barışçıl canlılarda bizim bu onur kuralı da batağa saplanıyor. aptal kuşlar kaçmıyor, nasıl bir rekabet ki bizimki . galapagos kaplumbağaları, öyle yavaş metabolizma ki, bir yıl yemeden yaşayabildikleri rivayet ediliyor. canlı konserve gibi. bu hayvanları koruyacak etik kural da yok aslında. gemilere doldurulup canlı halde depolanır, aylar sonra yenirlermiş. romantik olmayan hangi ahak koruyabilir bu zavallıları kıyımdan?
düşündükçe sıkıntı.

büyük saygı duyuyorum, sağlam bir disiplin gerektiriyor yaptıkları.
düşününce yaptıkları mantıklı. vegan agresyonu diye birşey var ama bunu etki tepkiden dolayı olduğuna inanıyorum. vegan biriyle yemeye çıkıldığında "olm/kızm la manyak mısın şu et yenmez mi, lohkummm mubarek?" diyenler ve "et yemiyor bak aptal saptal konuşuyor,iki lokma et yese kendine gelecek, muahhaha zalaaaak" diyenler yüzünden bu hale gelindiğini düşünüyorum. her koşulda kendilerini savunmak zorunda kalıyorlar bir yerden sonra agresif oluyorlar ki haklılar.

donanımlı bir vegan arkadaşım var, donanımlı dediğimden kastım, etin besin değerinden de haberdar, üretim süreçlerinden de. biyoloji de bilir. avcı hayvanlar besin zincirinin üstünde, otçullara baskı kurarak ekolojik bir rol üstlenir. bir ototrofun, bir otçulun, bir etçilin, bir leşçinin, bir mantarın bu sistemde diğerlerine üstünlüğü yok. evrimin bizim gibi hepobur, muhtemelen leşçi bir geçmişe sahip, aşırı yetenekli ve adaptasyon kabiliyeti muazzam kuyruksuz maymunları kayırması kaçınılmaz. geldiğimiz noktada üstünlüğümüzü bilmesine rağmen benim bu arkadaş bu rolden kayaklanan istismarı reddediyor. yemem diyor ve yemiyor. hiçbir agresyonu yok, çünkü adamda ben dünyayı kurtarıyorum egosu yok. yani velhasılı, kral adam. bütün veganlar onun gibi olsa bu düzen belki bir gün değişir bile.

Mdc ve konuşma +1

bireysel bağlamda tutarlı buluyorum, insan hayvansal ürün tüketmekten rahatsız olup tüketmemeyi tercih edebilir. ama ben de birçok kişi gibi bu olayın veganizmle sınırlı kalmayıp endüstriyel hayvansal üretimle mücadele verilmesi gerektiğini düşünüyorum, zira veganizm (ve çeşitli söylemlerle veganizmi yaymaya çalışmak) uzun vadeli ve sürdürülebilir bir çözüm değil. Türkiye'deki veganlarınsa daha ılımlı ve anlayışlı olmaları gerektiğini düşünüyorum, toplumsal bir yemek kültürü var yıllardır oturmuş, bunun bir anda bireysel hareketlerle değişmesini beklemek çok büyük romantiklik. asıl üzerine gidilmesi gereken şey endüstriyel et üretimi. hayvanlara zulüm olmasının yanında zaten insanlar için de sağlıklı besin sağlamıyor bu sistem aslında, bu konuşulmalı.

düşüncelerine ve hassasiyetlerine saygım var, kimin ne yediğiyle ilgilenmiyorum. ne zaman bana katil deyip duvarlara falan "GO VEGAN" yazmaya başlıyorlar o zaman deliriyorum. kendi düşüncelerini ve yaşam tarzlarını başkalarına empoze etmeye çalışıp kendilerini nimetten saymıyorlarsa problem yok. bu dediğimi yapıyorlarsa mal olduklarını düşünüyorum.

kişiden kişiye değişiyor bu tabii, kimisi veganım diyor "eyvallah" diyorsun, kimisi de işte veganlık hakkında oturup edebiyat falan kasıyor. et yiyenler kötüdür, et yemeyenler iyi insandır gibi akıllara zarar sonuçlara varıyor.

veganlar hakkında bi' laf var ya zaten farklı şeylere de uyarlıyorlar, çok güzel: birinin vegan olduğunu nasıl anlarsınız? anlamanıza gerek yok, onlar zaten söyleyecektir.

vegan olmayı isterim ama beholderrulez'in dediği gibi, baya baya bişeyden feragat etmek gerekiyor. vegan olsam dışarı çıktığımda aç kalırım. vejetaryenim ama. yemek alırken çorba varsa mesela soruyorum içinde hayvansal bir şey var mı diye, varsa almıyorum.

insanın insana ve insan olmayana dayattığı bu düzene katkı sağlamak rahatız ediyor beni (google'ı da sevmem mesela, scholar dışında kullanmamaya çalışırım. bi kere bir mail servisi aldım ama napayım. zaten çok konuyla alakası yok.). ha memlekette herkes beslenme uzmanı, doktor, evrim biyoloğu, filozof, gurme gibi ünvanları doğuştan aldığından söylememeye çalışıyorum ama keko arkadaşlarım yeni biri ortama girdiğinde "ron et yemiyoğğ" diyorlar ve o zaman "sevmiyorum" diye geçiştirmeye çalışıyorum. yine de "eabi dürüm yenmez mi yeaa" diyorlar bana. türkiyede hiç tanışmadım ama yurtdışında veganlar da buna, hatta daha fazlasına, maruz kalıyor.

Saygı duyuyorum çünkü çok zor bişey.
Üzülüyorum et, balık, peynir güzel bişey.

Değer verdiğiniz birileri, kardeşiniz çocuğunuz her dakika kaçırlıyor, hapsediliyor vs vs olsa ve hala gelip sağlıktan, yok insanın doğası şöyleymiş gibi şeylerden bahsediliyor olsa, o tür hareketleri bir tepki olarak normal görmek lazım . Empati yaparak otepkileri verenlere, anlayabilirsiniz.

Vegan olmayanlara empati yapıyorum, çünkü ben de değildim eskiden ve anlayabiliyorum benimsetilmiş, normal kabul ettirilmiş o doğrulardan, senin iradenmiş gibi verilmiş o güzelden senin kendi zevkinmiş gibi o alınan lezzetten sıyrılabilmenin zorluğunu.


Veganların saygı duyulmaya ihtiyacı yok. Hayvanların yaşam haklarına saygıya ihtiyaç var. Veganlara, hayvan özgürlükçülerine karşı tavırlarınız kimsenin umurunda değil, ama bir bireye, bir canlıya karşı bu tutumlar, bayağı bir umursanmakta ve her şey bundan zaten.

Kısaca 20 dakikalık zevk, tamamlanamayan 20 yıllık yaşamlardan daha önemli. Ve etin, sütün tadı bitkilerle yapılan çoğu şeyde fazlasıyla var artık. Vegan lahmacun, kokoreç bile var.

Hayvansal gıdaların (özellikle peynir) tadını vegan olamayacak kadar çok seviyorum. "Adana'yı gördüm mü gömerim" demiyorum ama yemek olarak da hoşuma gidiyor. Demek ki o kadar da iradeli değilim. Yemeğin tadından aldığım haz ideallerimin verdiği tatminden fazla. Demek ki veganlarda da bu ideolojinin verdiği tatminin hazzı, yemeğin tadından daha fazla. Tat da tatmin de göreceli konular, dolayısıyla çok da bir şey düşünmüyorum.

Özetle, "Sen şimdi bir Adana olsa yemez misin"i süslü yazdım, o kadar.

naz yapıyor naz. koalisyon pazarlığında koz elde etme peşinde.

boyle guzel bir firsatin icine sicacaklar gibi gorunuyor.

ortami bulandirmaya basladilar daha ilk gunden, akp bunu iyi kullanir.

chp ile niye yapmak istemiyo onu anlamadim. sonucta gecen sene yapmislardi.

bu sonuçlara göre MHP kilit partidir, bu parti olmadan koalisyon imkansızdır. MHP'nin rol alacağı her türlü senaryo ileride başına iş açabilir. o nedenle erken seçim isteyebilir. doğaldır.

akp+hdp birlikteliği seçim öncesi iki taraftan da imkansız görülmüştü.

hdp'nin barajı geçmesi için gereken oylar akp'den geldi bunu da yazın bir kenara.

ya ne diyecekti adam, hdp ile koalisyon mu yapacaktı bir de?
ya akp+mhp ya da erken seçim. başka ihtimal yok.

olası bir mhp+chp koalisyonu dışarıdan teröristlerin desteğiyle hükümet kurabiliyor.
bu süre içinde gerekli yargılanmalar yapılabilir. hatta akp bitirilebilir. peki ne değişir. yüzde 40 olan akp tabanı yüzde 39.9 a düşer mi sence. bir sonraki seçimler peki?
tayyor'bak bunlar hdp ile koalisyon yaptı' diyip o kadnırılmaya müsait seçmenlerini doldurursa? mhpnin 16lik oyunu kim alır ? chp mi? hdp mi? yoksa akp mi ? bence akp.

daha sorulacak yüzlerce soru binlerce senaryo var. sen hepsini düşünüp cevaplarını verdiğinde meseleyı kişisel hesaplara bağlamıssın. tebrik ederim. zehir gibi bir zeka.

eğer yanlış bir adım atılırsa bu mhpnin sonu ve daha da güçlenmiş bir akp demek. bunu da bahçeli danışmanları ve diğer yakınlarıyla uzun uzun görüşmüştür. o konuşması milleti gaza getirmek için değil uzun uzun düşünülüp yapılmış bir konuşma. o konuda rahat olun.

mhp bu seçimlerde üstüne düşeni fazlası ile yapmıştır. konuşmayı ırkcılığa bağlamakta yüksek ihtimal beyin iltihabıdır.

koalisyona yanaşmazsa bir daha bu you bulamaz. %50 ile akp birinci parti olur. 2002 seçimi gibi muhtemelen barajın altında kalır.

mhp'li gibi düsünemiyorum zira benim vatan sevgisini olusturan denklemin icinde irkcilik yok ama hdpnin güvenoyu verdigi bir chp+mhp niye secenek disina itildi. Yap abi 1 sene bunu, indir secim barajini. Bu bir senede egeboyu, boyunsuzu yargila. Bunla ötsün, medya özgürlessin. Kafasi basmayan anadolu comarlari akpnin gercek yüzünü görsün. Akp bitsin unufak olsun. Sonra akpden dönen sag secmenin oylarini al, güclen. eywallah da, sen simdiden hdp bizim yolda kalmis arabayi ittirmesin hele o arabaya dokunmasin bile adamlardna vebali gibi kacarsan aha akp kandiracak %49 Akp ile gelecek. Ne bu kezban tripleri Allahaskina

dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak istemiyor.

başlık ve ilk cümleyi okuyarak cevabımı yazıyorum.

öksürürken içim acıdı :( mutluluktan da gözlerim doldu.

dışarıdan bile destek olsa pekekeyi asla kabul etmeyeceğiz işte biz. anlamsız bir kutlama mı yapsaydı kılıçdaroğlu ve ahmet gibi. puhaha.

bizim, yani ona oy veren insanların istediklerini söyledi adam. bazen kendi görüşünde; ne olursa olsun sabit durmak gerekir.

bu adam cumhurbaşkanlığı seçiminde zaten chp ile birlikte olmadı mı? katı bir kimseyle birlik olmam durumu yok aslında. daha bir sene önceydi.

ancak ortada tayyip'i başkan yapmicaz diyip bebek katiline başkan diyen insanlar ve bunu umursamayan elit kesim ve pkk.

çok iyi oldu çok da güzel oldu.

ancak herkes çok farklı şeyler anlamış konuşmasından sanırım.

özet geçiyorum ben:
*kağıttan okumak ve öksürükle geçen başlangıç
*tayyipe küfür
*tayyip sen akp ile alakanı kes ya da istifa et
*akp sen bittin
*hdp akp siz osloda sevişmediniz mi? hadi birleşin
*ya da siz hepiniz ben tek
*2002 yi en acı o hatırlıyordur ama olacaksa erken seçim olsun

chp+mhp+hdp koalisyonunu tek isteyenler de hdpliler.

bi de tayyip neden konuşmadı hiç :( onun sesini duymadığımız tek gün. ilginç

aynen bence de. baraj insin. tüm yargılanmalar yapılsın. tüm kadrolara yeniden düzeltisin. havuz medyası hesabını ödesin. ama bunu 6 ay da yapsın diyorsun. akpnin 12 yılda cemaat-tsk -polis-yargı ile yaptığı bu kadrolaşmayı 6 ayda bitirsinler öyle mi ?

aynı şeyi istiyoruz. o konuda şüpheniz olmasın. tek söylemek istediğim kendisi bir anlık gazla konuşmuyor. bir anlık karar değil. belki koalisyon pazarlığı. belki bir sonraki seçim için elinde bu olasılığın anketleri belki diğer risk değerlendirmeleri hepsi gözden geçirilip bu yol çiliyor.

kendiniz söylüyorsunuz bu kadar aptal ve kaldırlmaya müsait bir seçmen var. bu seçmeni 6 ayda düzeltmeye çalışmak mümkün mü? hırsızlıklar yolsuzluklar tapeler çift taraflı siyaset bu adamlar hepsini görüp yine akp dedi. oldukça tehlikeliler. bu aşamada mhp ya seçimlerin kilit partisi olur en az 10 15 yıl seçimleri domine eder. ya da baraj altında kalır.

ama bu olasıklar sözlükte ki 'abi bahçeli siyaset bilmiyor ya' 'abi 2002 de böyle yaptı bu yea' gibi tiplerin hesaplaması mümkün olmayan olasılıklar.

Amerikalilarin bir atasözü vardir cok severim: Bazen hersey göründügü kadar basittir der. Millete AKP'nin aslinda ne oldugunu anlatilabilecek ve yargilamalarin yapilabilecegi mükemmel bir firsat heba oluyor bence suan. HDP ile koalison kurmazsan kurma da adamlar ben destek olurum abi disardan diyorlar. Su aptal irkciligini birak artik yahu. Lafa gelince en cok sizler kafa aciyorsunuz vatanimizi cok seviyoruz ebele gübele diye. Bu sans bir daha yakalanmaz, heleki akp nurtopu gibi krizi kucaga birakmisken

bence herşey daha çok taze olduğundan bu celallenmeler. bi sular durulsun çamurlar dibe çöksün bakalım. o su akar yolunu bulur. tarihi fırsatı kaçırmayıp hemen gerekli düzenlemeleri yapmaları lazım sonrasında yine erken seçime gidilecek zaten. 1,5-2 yıl içerisinde.

Reis elindeki dolarları bozdurup "şaka şaka koalisyon yapacaz hehe" mi diyecek acaba.

Şaka bir yana, HDP bile şartlı/ilkeli birlikteliğe evet demişken yapılan ülkeyi çok ciddi sıkıntıya sokmak.

yahu adam devletin elemanı. devletin sahibisi de malum :)
bahceli mhp oyları arttığı için bozulmuştur bile :)

geçici de olsa bir ittifak yapılması şart sonra naparlarsa yapsınlar bu tarihi fırsatı kaçırmamalılar. Her tülü mhpnin intiharı olur bu. Sen koalisyon yapmıyorsan ki diğerleri de yapmayacak kimse de akpyle koalisyonu en başta istemez, demek tek parti olsun istiyorsun. Peki mhpnin tek başına iktidar ola şansı var mı? Hadi o yok chp ya da hdpnin var mı o da yok. Yani her şeyi yine akpnin ellerine mi bırakmak istiyorlar, sonra başkan da yaparlar. MHP burda uzlaşmacı bir yol izlemelidir hem kendi hem ülkenin selameti için. Yok ben oynamıyorum diyip mızıkçılık yapmak olmaz, herkes elini taşın altına koymalı MHP de dahil. MHP kendini ömür boyu muhalefet olarak mı görüyor. Olası bir erken seçimde baraj altı kalması büyük ihtimal bu şekilde hdp mecliste ve MHP dışarda olabilecek bir ihtimal daha mı hoşlarına gider.
Yıl olmuş 2015 artık sadece milliyetçilik üstünden siyaset yapılmamalı diye düşünüyorum, maalesef istesek de istemesek de hdp bu ülkenin gerçeği ve şu an milletvekili sayısı mhpyle eşit. Bahçeli bence önce şapkasını önüne koyup bunu düşünmeli ve artık akpye dolaylı ya da doğrudan koltuk değneği olmaktan vazgeçmelidir. Bu adamların varlığını kabul etmek zorundasın, dağa çıkmasınlar istiyorsan mecliste kıran kırana tartışmalara girmelisin, bu taviz vermek değildir.

adam çözüm süreci denen nanenin başından beri duruşunu hiç bozmadı. akp'ye de hdp'ye de aynı şekilde mesafeli. diğer partiler gibi omurgasız olmadığı için tuhaf geliyor insanlara.

içerideki partilerden akp'ye yanaşan yanar. üçü de bunu biliyor.

WAS ensures (?) durability in every layer by built-in hardware failure management (system) even in the case of a cluster-wide power failure. WAS have (has?) to be sure that when client requests its storage data back, it should be consistent with the original data sent (to the server/to WAS) at first place.

tesekkür ediyorum

bebek psikolojisi uzmanı olduğumdan değil ama ben de 6 aylık el kadar bebeyken babam işe-nöbete-çarşıya- öğlen yemeğinden geri işe giderken kıyameti kopartıyormuşum, annemi takmıyormuşum. ama ciddi kıyameti kopartıyormuşum.
Annem, babamın yemeğini masaya koyup benle yan komşuya gidiyormuş, babamı görmeyeyim diye.
fikir versin diye söyledim, benzer şeyler de duydum, bi şekilde biliyor bebekler demek -normal mi değil mi onu hiç bilmiyorum, olduğunu biliyorum sadece.
TV konusunda haklısın evde TV olmaması daha iyi gibi geliyor bana

hiç işe başlamamış/ayrılmamış gibi mıçmıç anneye direkt atlasa anormal olurdu. şu haliyle trip de atar, yaygarayı da koparır. bebek küçük diye trip atmaz zannetmeyin, en çok onlar atar, istediklerini de elde ederler ;)

alışacaktır bu döneme. yine de istikrar önemli.

Bağlanma Kuramında Bebek deneyi geldi aklıma ahahah :D

Bebekten ayrılırken onla konuşun, yanında bırakacağınız insanı gösterin.
Bebekler sandığımız kadar dünyadan ve duygulardan kopuk değiller.
Çocuum yok ama o kuram deneyindeki bebeklerden bir grubu aynı sizinki gibi davranıyor :D

bi de tv evet, ben bile rahatsız oluyorum yüksek sesle tv izleyen insandan/çocuktan.
bence direkt tvyi bloke et. (sadistçe)

tv ile ilgili bir şey söyleyeceğim sadece ben. belki çocuklar için yararlı olacağını düşündüğünüz bir serinin dvdsini falan alıp bebeğinizle ilgilenenlere bir şey izleteceklerse onu izletmelerini söyleyebilirsiniz.

şu an televizyonda dönen çizgifilmler konusunda haklısınız ama çocuğun eğitimine yardımcı olacak, severek izleyebilecekleri seriler illa ki vardir.

2 yaş öncesi televizyon nasıl eğtiime katkıda bulunabilir ki?
çocuğun elle kavrayarak ağzına götürerek öğrendiği bir dönem? @mütevazi

çocuk gelişimci/eğitimci falan değilsek önermeyelim bence :D
ben de değilim.

sizin gündüz gidip gece gelmeniz onun için alışılagelmiş bir şey, annesinin ise ilk kez tepki vermesi normal.
benim cevabım daha çok mesaj modu için siz ve eşiniz çalıştığı için çocuğa başkası bakıyor, ilgileniyor, siz ilgilenmeyecekseniz neden yaptınız o çocuğu?

2 yada belki de 3 yasina kadar tv seyrettirmek istemiyoruz. Zira tv izlerken cocugun beynini kullanmadigini artik sagir sultan bile duydu. onun yerine cocukla ilgilenmek, hava güzelse disari cikmak, beraber etkinliklerde bulunmak, hatta hayal gücünü arttirici basit ve belkide tahtadan oyuncaklarla cocukla ilgilenmek en güzeli bence. Bizimkisi daha 3 aylikken, aldigimiz renkli orman hayvanlari kitabina ayila bayila bakiyordu. Simdi de yeni yeni sert kapli bol renkli kitaplarla uydurmasyon masallar anlatiyoruz. SIkInTIsI yoksa merakla dinliyor. Tabi bu 5 dk yi pek gecmiyor ama ilerde anne ve baba ile yapilacak kitap okuma seanslari icin altyapi olusturuyor (diye düsünüyorum). Bizler de bu isin altyapisini almadik ama cocuk icin TV nin en ufak bir yarari olmadigini, hatta anne ve baba ile gecirilecek zamandan caldigi icinde son derece zararli oldugunu düsünüyorum.

Bu arada bizim bebek 3. gün olmasina ragmen anne ile göz temasi kurmuyor. Artik cok eminiz trip attigina. Daha bir hafta öncesine kadar anneden gözünü alamayan bebe, anneyi hic sallamiyor. Benimle bir sorunu yok ama. Ilginc gercekten

@kuzey li,

planimiz annenin evde kalmasi benim de normal olarak ise gitmemdi ama cok uzun zamandir issizim ve yakin zamanda is bulabilecegimin garantisi yok. O yüzden anne ise devam etmek zorunda kaldi. Zaten bu duurm devam ederse ben evde bebek bakarken is aramaya devam edecegim.

bunu giris bileti olarak kullan, firsat olarak kullan gibi bir sey galiba.

devamı yok mu? sanki devamı olması gerekiyormuş gibi.. "get in" sonrasında kullanılan kısma göre şekilleniyor biraz.

adam sunu demis, senin yerinde olsam su su olaya dahil olurdum. Sonrada bunu demis. Gerisi yok.

nawres doğru diyo

aşağıda 10 numaraya uyuyor gibi geldi..

get in
vb (mainly adverb)
1. (intr) to enter a car, train, etc
2. (intr) to arrive, esp at one's home or place of work: I got in at midnight.
3. (tr) to bring in or inside: get the milk in.
4. (tr) to insert or slip in: he got his suggestion in before anyone else.
5. (tr) to gather or collect (crops, debts, etc)
6. (tr) to ask (a person, esp a specialist) to give a service: shall I get the doctor in?.
7. to be elected or cause to be elected: he got in by 400 votes.
8. (tr) to succeed in doing (something), esp during a specified period: I doubt if I can get this task in today.
9. (intr) to obtain a place at university, college, etc
10. (foll by on) to join or cause to join (an activity or organization)
11. get in with to be or cause to be on friendly terms with (a person)
12. (preposition) See get into
n
13. (Theatre) theatre the process of moving into a theatre the scenery, props, and costumes for a production

www.thefreedictionary.com

bir de şu var;
www.macmillandictionary.com

eski notebook'umda touchpad kullanıyordum ama yenisininki çok kullanışsız. mouse şu an.

Mouse. 10 senelik laptop kullanıcısıyım, touchpadle hiç rahat edemedim.

Evdeysem tabi ki mouse. Ama dışarıdaysam mousela falan uğraşmam.

yatakta taçpet masada fare...

trackpad rules

tocuhpad is too mainstream.

pc'de evde, dışarıda, ofiste, her zaman her yerde fare.

mac'de trackpad.

fare ama taçpedi de zaman zaman kullanırım. fare tabii ki önceliğim.

ikisinide cok rahat kullanabiliyorum. mouse yoksa aramam.

notebook hic sevmiyorum. Evde high end bir Hackintosh var. NTB kullanmam gerektiginde eger uzun süre kullanacaksam Mouse, yoksa birseye bakip cikacaksdam touchpad.

mouse mu yorucu? ben 15 dakika touchpad kullanmak zorunda kalinca bileklerimi kesesim geliyor.

mouse bana da yorucu geliyor. touchpadciyim ben de. evde mouse nerde onu bile hatırlamıyorum kullanmayalı yıllar oldu.

1) WAS is the storage side of the AZURE cloud system, which is developped, managed and hosted by microsoft.
2) this storage system has brought a new understanding to the cloud storage
3) data are kept and processed in 3 different layers called Storage Stamps
4) these layers serve for continuous, performant and secure access of the users.
5) at least 2 copies of the data are kept on different continents and therefore any data loss risks that could happen is eliminated by the partition layer via replication.
6) cloud users can access their data using a single global namespace from anywhere with internet connection easily and continuously.

ps: bu yazı zaten ingilizce olan bir metnin türkçeye çevrilmesi ile oluşturulmuş gibi geldi bana...

ps2: data kelimesi çoğul kelimedir. tekil hali datum'dur.

valla nasıl teşekkür etsem bilemedim. Sağolun, varolun