2 olabilir

değişik bişiler yaz..

hedef 2023 gibi.. neblim hedef yılı tabi değiştirebilirsin..

klasik olacak ama:
-birlikte yaşlanmak dileğiyle
-2. evlilik yıldönümümüz kutlu olsun.
-birlikte nice mutlu yıllara
-2. yılımız kutlu olsun.
-iyi ki benimlesin.
-2. yıl

pastacı seçenek sunar zaten, hem en güzeli buradaki tavsiyelerden ziyade sizin gönlünüzden geçen olmaz mı?

sonsuz işareti yazdır.

2 tek ve büyük olacak, 2 kalp 2 sene.

Tam anlatamadım ama anladınız siz.

mouse?

Klavyeden de olabilir. Google'da doğru bilgisayar kullanma oturuşu diye aratırsanız klavye kullanma biçimlerini gösteren görseller çıkar. İnanın ağrı sızı olayını çok etkiliyor oturuş.

Çok az bir ihtimal olarak da boyun fıtığı olabilir. Ağrılarınız sürekli olursa bir görünün doktora derim.

agzi kapaliysa 10 yil bile durur.

Geçen gün 4 yıldır duran viskiyi içtik, hala yaşıyoruz =)

Viski sisesi acilinca tuketilen bir icki degil ki, hatta viski karafina koyarsiniz ara ara icersiniz. Direkt guneste birakmayin ve hava almasin kafi.

soruya yanlamak istiyorum kapagı olmayan jameson kaç gun yaşar? arkadasım alkolu ucmustur onun dedi diye yarım şişe viskim heba oldu 4 gunde.

sonsuza dek.

Manisa, Akhisar, Balıkesir, Susurluk, Bursa, Yalova, Feribot. Feribot istemezseniz körfezi dolaşabilirsiniz.

feribotları çok önceden olursa karli olur, hem para bazinda, hem de rahatlik bazinda. ama ben haftaya icin feribot bakiyim vs. derseniz o is pahali.

balikesir üzerinden giderseniz daha kisa olur sanirim kütahyadan. ben o yoldan gitmistim.

www.yolharitalari.com


ve pek tabii susurluk ilk akla gelen yer. hatta sususlukta "yasa" adli yerdeki tostlar ve gözlemeler ve yemekler cok basarili. ve dehset porsiyonlar (gözleme istiyosun bi tane, 3 tane kocaman gözleme geliyor misal)

not: yasa, istanbuldan izmire gidis yolunun üstünde. ama izmirden dönerken karsi tarafta kaliyor. onun karsi caddesinde arabanizi birakmaniz ve yaya olarak gecmeniz gerekir.

telefona yandex navi kur gerisi gelir.

Kütahya kim demişse ii sallamış.

izmire gitmeniz 3 yolu var

1) TEM ankara yoluna girip 90 - 110 KM arasında sağdan Yalova bursa tabelası var.. oraya girip körfez kenarından alova bursa izmir Akhisar manisa izmir

bunun bir de eskihar - topçular motorlusu var.. İstanbul cıkısından feribota binip 50 tl ile yalovaya yakın bir kısma geçip gidebilirsin.. araba kullanmayı seviyrsan körfezi dolaş araba 1.6 ve üzeri ise yine feribot daha mantıklı

2) yenikapıdan bandırmaya feribotla gidip ordan izmir yaklaşık 2.5 - 3 saat

3) gerçekten vaktiniz çoksa ve gezerej gitmek isterseniz Çanakkale üzerinden sahil şeridinden gidersiniz.. bu yol 1. maddeki yola göre yaklaşık 2 saat daha uzun

yemek içinse; ben gittiğimde Susurluk ta yörsan veya Susurluk dinlenmesi tesisleri var trafil ışıkları var önünde sağda kocaman bi tesis.
genelde aynı tür yiyecekler var

alkhisarda ise kocaman bi köfteci ramiz var.. onun dışında pek orijinal bir şey yok

@monreve tam ters istikamet izmir den çıkıcaz yola :)




Feribotsuz gidiş yok mu ki giden var mı ki

şu ana kadar hiç erasmuslu ev arkadaşım olmadı, böyle bir istek içine de girmedim ama farklı bir kültürü tanımak ya da dil pratiği yapmak olabilir belki. fazla mı iyimserim ne?

büyük ihtimal kültürel farklılık ve zenginlik için.


ben böyle düşünmek istiyorum. bari bu konuda temiz olsun insanlar.

ya bu bize has bir pislik değil, dünyanın her yerinde yabancı skiliyor affedersiniz ama bilmiyorum yine de bana çok terbiyesizce geliyor. türkiye yeterince zengin bir ülke bence. yani hataylı bir ev arkadaşı da size bissürü şey öğretebilir örneğin. üniversite öğrencisinin dil ya da kültür tanımak için ev arkadaşına ihtiyacı olduğunu sanmıyorum, tonla imkanı var. sonuçta o şehirde okuyan, ev arkadaşı olacak erasmuslu çocuk berlin-istanbul yapmıyor otobüsle sabah akşam, onunla aynı okulda okuyor.

ne bileyim ben erasmuslu ev arkadaşı arasam en azından ulu orta yazmaktan çekinirdim herhalde. tabii belki sadece ben kötü niyetliyimdir, gerçekten tek dertleri kültürdür bilemiyorum.

vay anasını 400 liralık kira payını 300 euro olarak almak... süper fikirmiş ben de hemen bir erasmuslu bulayım evime. her yer türk biz zaten doymuşuz türke ve yeni yeni dışarı açılan bir milletiz insanlar da o yüzden yabancı birileriyle yaşamak istiyor olabilirler bir nevi dışarı açılma olarak. ama illa sadece erasmus olayı saçma ben ev arkadaşı ararım sadece erasmus öğrencisi nispeten avantajlı olur. tabii bu demek değil ki öküzse kafası bana uymuyorsa evime alırım.

eve erasmus öğrencisi alacak kadar genç değilim ama geçen yıl maddi bir sıkışıklık sebebiyle ev arkadaşı edinmek zorunda kaldım, önce türk biri geldi, 2 ay zar zor dayandım. ev böcekleniyordu neredeyse onun odasında günlerce küflenene kadar tuttuğu yiyeceklerden. genel alan temizliği falan hak getireydi zaten. ama dışardan baktığında gayet kokoş, süslü püslü bir arkadaştı. yani hayatta demezsin bu kadın bu kadar pis olabilir diye. sonra couchsurfingten avustralyalı bir kadın geldi. 1 yıl kaldık, sıfır problem yaşadık, hatta çok iyi arkadaş olduk ve birbirimize kısa sürede çok şey kattık. insan eşyalarıma bu kadar mı özenli davranır, mevcut ev düzenine bu kadar mı saygı duyar. ağlaştık karşılıklı kadın başka ülkeye taşınırken. gayet normal paylaştık masrafları falan. şimdi ev arkadaşına ihtiyacım kalmadı ama yine de yabancı biriyle evi paylaşmayı düşünüyorum. tabii bu örnek demek değil ki türklerin tamamı o kız gibi, yabancıların hepsi de eski ev arkadaşım gibi.

Hiç eve Erasmuslu almadım, öyle bir uğraşı içinde de değilim ama daha önce yurtdışında 7 ay ev paylaştım, oradan bir şeyler bulabilirim. Herkesin dediği gibi dil geliştirme ve kültür tanıma çalışmaları dışında Erasmus demek aslında 6 ayda bir değişen ev arkadaşı demek. Bu da ev arkadaşlığına daha az sorumluluk getiriyor. Ev arkadaşlığının eğlence kısmı bitip sorumluluk kısmı başladığında ev arkadaşı hemen değişiyor ve eve taze kan geliyor. Beğenmediğin bir ev arkadaşı ile en fazla 6 ay bir aradasın, beğendiğin bir ev arkadaşı ile ülkesine gittiğinde iletişim içinde olabilirsin. Hem de belki bir gün onun ülkesine de gidebilirsin. Aslında biraz daha fazla sosyallik getiriyor yani.

Ayrıca, bildiğim birtakım öğrenciler Erasmus ile gelenlerle ev kirasını paylaşmıyor, onlara oda kiralıyor. Yani, diyelim ki evin kirası 700 TL. Onu 3 kişi paylaşmıyorlar da evdeki Türk her şeyi ödeyip, her şey dahil ayda 500-600 gibi bir fiyat çekiyor gelenler için, o da insaflıysa. Normalde bir Türk öğrenci için bu para pahalı olabilecekken ve ödemeler aksayabilecekken Erasmus ile gelen 170-200 Euro civarı bir şey bozduruyor, onun için hiç bir şey değil. Yabancı ve ucuz bir ülkede bizim ayda 200 TL kira vermemiz gibi bir şey. Bu yüzden ödeme sıkıntılı olmuyor, bazıları da fiyatı biraz daha büyütebiliyorlar.

Bir de Erasmus ile gelenler eve kız-erkek atma konusunda daha rahat olabiliyorlar, bu da evdeki Türk için "Komşuda pişer, bize de düşer" durumu oluşturabiliyor.

400 lira olan kirayı 300 euro olarak almak için genelde.

kısa süreli oldugu için erasmuslu tercih ettim ben. cok dayanılamaz olursa bi kaç ay idare ederim nasıl olsa diye.

Evdeki tek Türk sizseniz, onlar yolcu siz hancı oluyorsunuz. Yani evde sizin kurallarınız geçerli oluyor. Onlar zaten 6 aya gidecekleri için size uyuyorlar. Güzel güzel geçiniyorsunuz.

maddi bir beklentiyle ya da fırsatçılık yapmak için değil. kız ev arkadaşı bulmak, aramak çok zor, yok efendim erkek arkadaşın gelmesin o evdeyken duş alamam?!?! yok efendim kahvaltıda benim peynirimden yenmiş bıkbık. SANANE!! desen de anlamıyor milletimiz, o yüzden erasmuslu tercih ederim, istiyorum da.

Ben yapmadım ama yeni kültür tanımak, dil öğrenmek veya pratik yapmak, ortamlara akmak, yurtdışından çevre edinmek falan filan

Bir arkadasim hem speaking pratigi icin istiyor, hem de gelip gecici olduklari icin. Oyle 1-2 yil ayni kisiyle kalsa bunalirmis.

özellikle ilk 2 soruyu ben de çok merak ediyorum

celal şengör ile yabancı bir jeologun kısa bir söyleşisi vardı. youtube'da arat bazı sorularının cevabı var sanırım.

7- insanlar yaşayacaktır, istanbulda saçma sapan evlerin yüz binlerce liraya gittiği düşünülürse burada hayli hayli yaşarlar, üstüne manzarada olacak ama açıkçası o gün gelirse o evlerin fiyatları bugünkü lüks semtlerindeki evlerin fiyatlarıyla denk olur, bu da kalburüstü dediğimiz zenginler olur, yani öyle fabrika işçileri için falan değil.
Yine kanal istanbul projesi nerden geçecek bilmiyoruz ama genel olarak hadımkköy ve arnavutköy'e yakın özellikle hadımköy sanayi yönünden kendini doyuran bir bölge bence, bu yönden bu bölgenin sanayisi gelişecektir, eğer bir bölgede nüfus artışı olursa (ve bu nüfus fakir değilse) sanayi olmasa dahi özellikle eğitim, tüketim malzemeleri satımı, hizmet sektörü ve lojistik artacaktır.
8-Evlerinin önünde su kanalı olmasının söylentisi buradaki arsaların değerini 15-20 katına çıkarmıştır.
Evet boğaza nazır yaşam çekicidir benim için ama dersen ki belki de hiçbir zaman yaşayamayacaklar için çekici yanı ne onu ben de bilmiyorum.

Şahsi görüşüm yapılmayacaktır ama yapılırsa da pek umrumda değil, eğer tayyip bölgedeki arsalara ucuzdan el koymazsa (ki bunun yasaları geçti aslında) gelecek parayla sülalecek krallar gibi yaşarız durumu var. Ha benim hayalimde avrupanın kapılarının açılması var.

3 - boğaz çok dönemeçli bir yol. düz ve her yeri aynı genilişlikte olan bir yer değil. risk azalma kısmı burada gerçekleşiyor. patlama vs önlenmiyor tabi, kaza riski azalıyor.

6 - o kadar kanal açma masrafının yanında köprü yapma kısmı şeker parası gibi bir şey.

7 - yapay bir şehir kurulacak

freekara +1
atom karıncanın torunu +1

1. Boğazda gemi trafiği çok fazla. Ondan günlerce sıra bekleyebiliyor gemiler geçebilmek için. Sıra beklemek istemeyen parasını verip Kanal'dan geçecek.
7. Sen ben yaşamayabiliriz de, Araplara zenginlere falan itelemeyi düşünüyorlar.
8. Suyun olduğu yer her zaman çekicidir. Genelde gelişmiş ve turist çeken kentler su etrafında kuruludur. Ama onlar doğal kaynaklar. Sonradan açılmış bir kanal ne kadar çekici olabilir bilmiyorum.

Diğer maddeler için de: "Doğanın işine karışmamak lazım."

mimarlık dışarıdan okunmaz. diğer dersleri bırak; haftada iki gün proje dersin var. proje hocanla yüzyüze, hazırladığın projenin üstüne konuştuğun. birine girmesen sonrakine girmen lazım.

-Tekrar ÖSS'ye girmeniz lazım.
-Dışarıdan okunmaz, ikinci öğretimi bile yok mimarlığın.
-Bir mimar olarak şu yaşımda okusam katlanamam nasıl katlanmışım diyorum. Yirmili yaşların başında katlanabiliyormuş ama insan.
-Özel okullar olabilir pek tabi, daha az kasıyorlar, zaten tasarımcı olduğunuz için dersleri sektirseniz de bir şekilde halledersiniz.
-Mimarlık yüksek lisansı yapıp grafik tasarım ve mimarlığı iç içe geçirip bir şey yapmayı düşünmez misiniz? İlla mimar ünvanı mı almak istiyorsunuz?

tekrar öss'ye girip iyi bir puan alıp sonra zorlu bir üniversite hayatını atlatmak gerekir. hevesini kırmak istemem ama liseyi yeni bitirmiş nice hevesli genç yiğitler altı yılda, yedi yılda bitiremiyolar mimarlık fakültesini. bir yandan çalışmak vb. planların varsa çok zor olur okul hayatın. zor bölüm yani. teknik olarak mümkün tabii, böyle bi hakkın var. ama bence gerek yok. üniversitelerin enformatik bölümlerinde bilgisayarlı tasarım şeyleri var, mimarlık çıkışlılar da tercih edebiliyo onları, oradan belki mimari tasarıma biraz yakınsayabilirsin. ben kimseye ikinci üniversite için önermem ya mim. fak. içim karardı şu an.

çocuğum mimar olucam derse terlikle döverim, o derece tavsiye ediyorum yani.

evet mimarım.

2- yürünerek gezilemez. oldukça geniş bir coğrafya.
3- kadırga koyuna behramkale'den minibüsler var.
4- çamlıbel köyü, tahtakuşlar köyü, adatepe,zeus altarı.ayvalık,cunda.

1 - borajet ile geliyorsanız ayvacık'a servisi varmış. oradan assosa minibüs vs bulunur belki.

3 - bildiğim kadarıyla yok ama ayvacıktan geçen çanakkale edremit arası dolmuş taksiler var. onlarla gidebilirsiniz. (bkz: çanakkale egeli turizm)

1. Öncelikle Edremit'e ulaşmanız lazım. Ancak ulaşım sıkıntılı. Ya otostop çekip gidebilirsiniz ya da anayola çıkıp Edremit araçlarına bineceksiniz. (20 dk falan, 2 Lira gibi bir şey galiba)
Oradan Küçükkuyu dolmuşlarını sorun. Küçükkuyu'ya kadar gidin. (50 dk sürer, 5 Lira kadar da bu tutuyor.)
Son durakta inince aynı yerden Assos dolmuşları kalkıyor. Sorarsanız hemen gösterirler. O da 6,5 Lira gibi bir şeydi sanırım. Bu da 50 dk kadar sürer.
Borajet'le giderseniz Küçükkuyu'ya kadar servisle gidebilirsiniz.

2. Behram'da inip yürüyerek Assos'a inebilirsiniz. Ama Kadırga'ya dolmuş lazım. O da emin değilim ama 2 Lira falandır.

3. Kadırga -> Küçükkuyu -> Akçay olur. Son araç Assos'tan 18.30-19.00 gibiydi.

4. Hasanboğuldu Akçay'da değil Zeytinli'de bu arada. Toplu ulaşım da sıkıntı. Otostop daha rahat olur. Buralarda gezmek için en ideali araba kiralamak.

çok teşekkür ederim. adatepe köyü ve zeus altarı çok güzel yerlermiş. oraları da aldım gezi planıma

pegasus ile gidiyorum. servis olanağı yokmuş.

bazilika çok detaylı bilgi vermişsin eyvallah assosa ulaşımda sıkıntı yaşamam bu yolla. araştırınca gördüm limandan kadırgaya patika yol varmış kıyıdan 30-40 dakika yürüyüşle ulaşılıyormuş.

son bir sorum var küçükkuyudan akçaya son araçlar saat kaçta.

Yazın gece yarısına kadar var. 00.30-01.00'e kadar olması lazım. Havalimanından Küçükkuyu'ya giderken şoföre sorarsanız tam saat verecektir.

Çok doğru bir karar, tebrikler.

umarım iyi bir üniversitede, liyakatin ön planda tutulduğu, ahbap-çavuş-akraba ilişkisinin olmadığı bir bölümde başlamışsınızdır akademik kariyere. bunun yanında toplumun büyük kısmının okumuş kesime olan ön yargısı ve bunun sonucu olarak ta akademisyenlerin son on yıldır çektiği büyük maddi sorunları da göz ardı ederim ben diyorsanız Türkiye'de akademik kariyere hoşgeldiniz.

cesaretinden dolayı seni kutlarım.
doğru karar bence.

Karar doğru yer yanlış. Turkiyede akademik kariyer diye bir sey yoktur. Bürokrasi vardir memurluk vardir liyakatsizlik vardir. Tabi nispeten bazi seyleri duzeltmek sizin elinizde.

Bu arada gerçekten cesaretinizden dolayi sizi kutlarim. Yaptığınız seyi 3 yildir yapamıyorum. Afedersiniz yemiyor.

vallahi tebrik ederim. darısı başıma:)

Doktora için yurtdışı kassaydın bence. Türkiye'deki akademik ortam zaten bok gibi. Bir de çok iyi üniversitelerde de olsa doktoranı Türkiye'de yaptıysan yurtdışında yapıp gelenlere göre biraz üvey evlat muamelesi görüyosun. Ama what do I know

Doktora yaparsin iyi guzelde turkiyede problem akademik kadro bulabilmekte. O zamana dek seni götürecek paran var mi?

hophophoba + 1

"İyi üniversite" diye bir şey yok Türkiye'de. Doktoranızı Amerika'da yapmazsanız üvey evlat muamelesi görür ve sürekli kendinizi kanıtlama çalışması içine girersiniz. Şu anki aklım olsaydı, yurtdışında doktora yapardım. Türkiye'de ne kadar iyi bir üniversiteden mezun olursanız olun, ortalama bir şey olmaya mahkumsunuz.

Helal olsun doğru karar ve sonuç başarı.

+1 keske yurtdısı icin ugrassan

Süper bir hareket olmuş..
Hayallerini takip edebilmek bu ülkede çok zor..
En azından bazılarımız deneyip başarıyor..

Yurt dışı konusunda fikir veren arkadaşlara katılıyorum.
Denenebilir, ama herkesin algısı farklıdır tabii.. Aile, maddiyat vs. bilemeyiz..

En iyisi olsun diyelim..
Tebrikler..

akademik kariyer kararı almakla akademisyen olunmuyor bu ülkede, önce o konuda bir anlaşalım. doktoraya başlamak, unvanı dışında hiçbir şekilde akademik kariyer garantisi değildir. dersen ki "çok param var, 4-5 sene beni götürür, sonrasına da bakarız", e hayırlı uğurlu olsun derim.

Herkese yorumlari icin cok tesekkur ederim.. Biriktirdigim parayla bir sekilde idare etmek niyetim, cok dusuk olsa da okulda asisran olacagimdan oradan da kazanacagim bir para var.
Yurt disi konusuna gelince cok haklisiniz, ben de yurtdisindaki dokttoranim daha etkili oldugu kanisindayim ama maalesef ailevi sebeplerden dolayi su anda yurtdisinda doktora yapma imkanim yok. Daha sonra post-doc gibi bir imkanla yurtdisina gitmeye calisacagim.. Yine de bu sekilde iyi universitelerde kendime yer edinme imkanim olur mu?

Ben de 5 sene çalıştıktan sonra işi gücü bırakıp yüksek lisansa başlıyorum. En olmadı piyasanın bana bıraktığı zehiri atarım diyorum. Hiç de pişman değilim.

Tesekkurler yine de.. birseyler yapmaya calisacagim simdi amacim doktoraya yonelmek ve gercekten iyi bir sekilde tamamlamak.. Sonra olacaklara da bakacagiz bir sekilde..

n1311.hizliresim.com

Afiyet olsun abilere de ciddi bir sey soruyoruz kardes

tavşanı eğitebilir misin bilemem ama balkonun kapısına şöyle bi şey takabilirsin bence. masraf olmaz dersen ;

www.pilelisineklik.org

Bazı hayvanlarda sabah namazı vakti insanı uyandırma gibi bir huyu var. Yani güneş doğmadan 1-2 saat önce uyandırıyorlar. Mesela bizim kedi.

(Tabi çok yanlış bir bakış açısı da olabilir)

Eğitilebileceğini sanmıyorum. Kedi ve köpek gibi değil diyorlar tavşanlar için.

Benim de tavşanım vardı, kesinlikle eğitim gibi bir kavramı yok. Kafasına göre takılıyor, en sonunda bahçeli bir yere verdik. Ama sineklik çözüm olabilir. Ya da zıplayamayacağı kadar bir yükseklikte sert cisimlerle engel yapabilirsiniz kapının önüne.

staj yaptığın yere bağlı ama bence staj yaptığın yeri pek etkilemez.

Yaptığınız işe puan gözüyle değil de, gurur duyacağınız bir iş olarak bakmanız hayatınızın her döneminde size maddi manevi kazandıracaktır.

Çalıştığınız yerdeki kişiler staj zorunluluktan değil de, gerçekten öğrenmek için yaptığınızı farkederlerse dikkatlerini çekecektir. Ha çekmiyorsa da onlar da stajyerlere zorunluluk gözüyle bakıyorlar demektir, üstünde durmaya değmez demektir.

staj defteri cogu is yeri icin angarya bir is. zaten ustunkoru bakip imzalayacaklar muhtemelen. staja not gelemese de "git satji tekrar yap" ya da "staj defterini bastan yaz" dendigine sahit olmuslugum var.

Maçtan önce koltuklara bırakılıyor diye biliyorum tişörtler.

iç saha dış saha forması belli zaten. koyu yada açık forma.

o genelde play-off'lara ozgu bir uygulama ve denildigi gibi t-shirt'ler iceride dagitiliyor (cogunlukla bileti okuturken). normalde oyle bir organize olma durumu yok, herkes kafasina gore.

hamama temizlenmek ve rahatlamak için gidersen bi sıkıntı yaşamazsın. Plajda sorun olmuyo da hamamda mı sorun oluyo? Ben acayip rahatlıyorum hamama gidince. kendimi temiz hissediyorum.

ben bayılıyorum valla. 20 yaşından beri fırsatım oldukça giderim. genelde termal otel tercih ederim. şehir hamamına bir kere gittim, sıkıntı yaşamadım. bizim yaptığımız banyo, banyo değil. anca kir kabartmak. bunu da hep söylerim. günde 2 kere de duş alsan, hamama gidip keselendiğinde kendinden tiksinirsin. işini bilen natıra da denk gelirsen pamuk gibi çıkarsın.

50 adamın içiçe oldugu yerlere gitme, mümkünse hafta içi erken saatlerde git 3 5 kişi oluyor. (bursa için konuşuyorum)
ayrıca biskolata erkeği göbekli kıllı erkek falan ne alaka fit erkekler olsa senin için hoş bi görüntü/ortam mı olucak yani ? töbe töbe :))

rahatsız oluyorsan kese yaptırmak zorunda değilsin. hamama pekale sadece sauna buhar banyosu havuz vs. içinde gidilebilir. çıplaklık olgusuda kişiden kişiye değişiyor sanırım şort olduğu sürece bence biz erkekler çıplak değiliz olağan geliyor ki ben zaten hamamdada deniz şortu falan giyiyorum öyle hiç kimsede anadan üryan bi şekilde hamamda durmuyor.

hamam kadar rahatlatıcı bir sey var mı ya. hayret bir şeysiniz.

Öncelikle kadınım. Küçükken bir-iki defa hamama gitmiştim ama ayrı oda şeklinde idi teki, diğerinde de hamam boştu.

Birkaç yıl önce kaplıca hamamına gidelim dedik, o günün travması kadın halimle ki yaş olarak da 20'yi aşkındım, hala aklımdadır.

Beyaz iç çamaşırlarıyla havuza atlayan kocaman memeli-göbekli kadınlar, suyu gören beyaz donun şeffaflaşması, o terle karışık beyaz sabun kokulu buhar, çığlıklar, musluk kapma yarışı.

Peştemal filan ohooo hak getire, en giyinik bendim orada bikinili halimle.

Hiçbir yere dokunmadan, ayağımı suya sokmadan (hastalık dolanıyordur orada) koşar adımlarla çıkmıştım, travmamı saymıyorum.

çok güzel be hamam. mis gibi hafifleyip çıkıyosun. otellerinkine git normalini beğenmiyorsan, kimilerinde saunaya giriyorsun sonra direk seni ayrı bir odaya göbektaşına alıyorlar ayrıca girip çıktıktan sonra bir güzel yıkıyorlar orayı da.

farkli bir mekan bulmani tavsiye ederim.

en son bir kac sene once arkadaslarla gitmistik cok eglenmistim. cikinca cay/ayran/soda icmesi de mis ohhh

valla ben de bay arkadaslar durumu netlestireyim. kadinlar hamaminda da bi kurnada adriana lima, bi kurna da giselle bundchen, gobek tasinda rihanna yok. cik sokaga, orada nasil kadinlar varsa ayse abla, neriman teyze, kadinlar hamaminda da o tipler sonucta. yani biz de ok meraklisi degil, selulitli bacaklara,gobege sarkmis memelere ama kimse de ciplak insan gormek icin gitmiyor zaten hamama.

bi kere inanilmaz bir temizlik duygusu oluyor hamamda. sanki yillardan sonra ilk kez yikanmissin da pur-u pak olmussun gibi. resmen kirlerinden arinip hafifliyorsun. ayrica mental olarak da cok dinlendiriyor.terapi gibi bisey.

sen sevmiyosan tellak amcalari, yaptirtmak zorunda degilsin. ama hamamin keyfi oyle cikiyor. yat gobektasina, bebekmissin gibi seni yikasinlar, kopuklesinler, masaj yapsinlar.

Hayatta gitmem. Mahremiyeti, şunu bunu geçsen hijyen meselesi var. Umumi banyo işte, umumi tuvaletten hallice...

erkek taşa oturunca, o taşa neresi değiyo? kadın taşa oturunca o taşa neresi değiyo?
erkekin üretrası kaç santim? kadının üretrası kaç santim?

dolayısınnan kadın aleyhine açık bir hijyenik tehdit var. hamama gitmek istemeyen kadını kınamayın.

ben bi kere gittim geçen yarıyıl tatilinde o da kötüydü. haftaiçi sabahın köründe gittik 3 arkadaş ben ve bi de bi dayı vardı. benim de hiç hoşuma gitmedi.

Git ama masaj falan yaptırma.
Bir hevesle gitmiştim, adam omuruma omuruma çalıştı, felç kalacaktım neredeyse.
Ayrıca neyden çekiniyorsunuz ki? Hiç mi 20 erkek bir soyunma odasında soyunmadınız? Ya da askerde 50 kişiyle bir arada uyumadınız?

erkeğim ve çocukluğudan beri giderim. evet genelde yaşlı veya orta yaşlı amcalar var ama genç ve fit erkekler olsa banane. hastalık kapma konusu biraz görüceli. 7/24 su akan bir yer ve işeyeni sıçanı görmedim şimdiye kadar. sıcak suya doyup rahatlıyorum tüm erkeklere tavsiye ederim.

şişman teyzeleri eleştirenlere de çok kızıyorum. vücudu çirkin olan insanlar insan içine çıkmasın mı bunu mu istiyorsunuz?

binlerce insanın ellediği kollukları-kapı kollarını tutmak, işedikten sonra ellerini yıkamayan insanlarla tokalaşmak, genel kullanımda olan para gibi eşyalara dokunmak, havuza girmek, denize girmek falan ne kadar hijyensiz ise hamamlar da o kadar hijyensiz. hatta hijyen hamamda daha fazla çünkü kaynayarak yükselen (termal olanlar) sular var, ziyadesiyle sıcak. direkt giremezsin, o derece sıcak. hamama gidip bakirliğini kaybeden de duymadım henüz. küskü korkusu varsa herhangi bir topluluktan da korkman lazım. hülasa, küçüklüğümden beri giderim ve hala hayattayım. ama bazen hamama gidenler olarak oturup konuşuyoruz, niye gelmiyorlar keşke gelseler diyoruz sizin için. şaka şaka, umurumuzda değil

Senede bir iki.

kardeş askerlik de mi yapmadın. hayır şatoda büyüdüyseniz normal tabi ama burası türkiye hacı. hamamdaki kese gibisi yoktur. soğuk havuzu olanlar var, sonrasında yüzmesi güzel oluyor.

ayda en az 1 kere hiç olmazsa 2 ayda bir kere muhakkak giderim. tanıdığım bildiğim temiz hamamları tercih ederim ve hangi gün hangi saatte tenha olduğunu bildiğim zamanlarda giderim.
buhar odasıyla, saunasıyla, masajıyla ve kesesiyle güzel bir deşarj olur çıkarım.
çıktıktan sonrada kendimi kuş kadar hafiflemiş, bütün maddi vemanevi pisliklerden arınmış hissederim.
hamam iyidir.

Senede 3-4 kez giderim. Arada lazım iyidir. Hijyen anlamında da erken saatlerde ve sakin olduğu zamanlarda gitmek lazım.

Ben hayatımda beş altı kez filan gitmişimdir. Unisex olanlar da vardı içlerinde. Kese, köpük masajı filan güzel de ya o sıcaklık, o buhar, o nefes alamama durumu bana göre değil. Bundan sonra da birileri zorlamazsa gitmem.

www.eksiduyuru.com

hani iyidir kötüdür çok yorum yapmayacağım da hijyen meselesi biraz saçma geldi bana:
let me think about it:
-plajda da aşağı yukarı hamamdaki kadar bozuk bedenlere sahibiz.
-plajda da aşağı yukarı hamamdaki kadar çıplağız.
-plajda da aşağı yukarı hamamdaki kadar terliyiz.
-plajda da aşağı yukarı hamamdaki kadar göbekliyiz.
-umumi tuvaletlerde de aşağı yukarı aynı yere götümüzü koyuyoruz.
-herhangi bir havuzda da aynı suya giriyoruz. (denizde de giriyoruz da o steril diyelim hadi)

ortalama bir insan şu yukarıda saydıklarımın hepsini yapıyor. hamam keyif meselesi. keyif alıyorsan steril değil diye gitmek bana kalırsa saçma. ha sevmezsin gitmezsin o ayrı. kese-masaj olayı zaten başlı başına fiyasko. onu yaptırmayacaksan hamama gitmenin ne manası var ? şöyle hamur gibi yoğuracak adam seni ki iyiden iyiye gevşeyeceksin. çıktığın zaman soyunma odasında yataklar olur peştemali çıkarmadan soda eşliğinde bi yarım saat kestireceksin.

Hamamına göre değişir bence bunlar.
Bir bayan olarak temiz hamam ve fırsat buldum mu severim, sevinirim.
İnsanın içi açılıyor, cildi temizleniyor, kemikleri ısınıyor yahu.

Daha dün hamamdaydım. :)

Neyse konumuza gelelim. Saat 19:00 civarı gittiğim için bir Allah'ın kulu yoktu. :)

Önce ortam sterildi ama yine ben kendim için kullanacağım yerleri temizledim. 40 dakika kadar içeride sadece terledim. Sonra yıkandım falan. Dünden beri hâla pamuk gibiyim. Ohhh dünya varmış be.

Kısacası temiz olan yere gidin arkadaş. Evdeki banyodan çıktıktan sonra oluşan haz ve hafifleme hissi x 10'dur hamam. Bir de herkes soda içer ben çıktıktan sonra hemen bir redbull çakarım. Deneyin.

mümkün, zaten değişim olacak, sıfırdan başvuru gibi değil. ben 4 gün içinde almıştım yeşil sonrası bordoyu.

Başka bir tavsiye. Bordoyu 10 yıllık alın. Çünkü süre uzatımı yok. Bir daha bir daha defter parası vermek zorunda kalmayın.

Bir de ingilizce gerekiyor. Enstitünün sitesinde kabul edilecek puanlar yazar.

yds'ye girmek lazım bir de.

Dokuz Eylül Üniversitesi'nin internet sitesi ile bit pazarı arasında çok fark olmadığı için bulamamanız normal. Şu linke bakabilirsiniz. www.sbe.deu.edu.tr

eğer erkeksen -nickten ben anlayamıyorum karşımdakinin cinsiyetini , kusura bakma :( - askerlik belgesi falan da edinmek gerekiyor, ben pek bilmiyorum ama, hani tecil ettirme falan sanırım -yani erteletme işte, tecil deniyor dimi ona? kardeşim de yaptırdı sanırım liseden mezun olunca da-

yanısıra, ales şart. yds yerine, toefl, ielts ya da üniversitenin kendi proficiency sınavı oluyor, onlardan birine de girebilirsin. kısa vade için, üniversitenin kendi sınavı, uzun vade için, toefl-ielts daha iyidir, başka yerlerde de işine yarar.

9 eylül hukukta gelecek cuma bir bilgilendirme toplantısı yapılacak 15:30'da atayım linkini : web.deu.edu.tr

bazı üniversiteler yazılı sınav ve mülakat yaparlar. bazı üniversiteler veya bölümler ingilizce ister. diploma transkript ales sonuç belgesi yabancı dil sınav sonuç belgesi istenir genelde. ilanlar ise anasayfa yerine genelde enstitülerden yapılır. her üniversite kendi belirlediği tarihte açar başvuruları. iyi takip etmezseniz kaçırırsınız. ben de genelde bulamamıştım duyuruları. üniversite siteleri çok karışık ve kullanışsız.

1- piyasada 1 kurus var ama buyuk marketler kullaniyor genelde. kucuk esnafta yok.
banka karti ile alisveris yaparsan kurusu kurusuna odemis oluyorsun.
duz olmamasinin sebebi de 5 tl yerine 4,99 demek daha ucuz algisi yaratiyor. ondan oturu

1 kuruş tedavülde. Piyasada az var. 5 tl yerine 4.99 demek algı yanıltmaca. Ve kredi kartıyla ödersen kuruşuna kadar ödüyorsun

1. 4,99 görünce 99 kuruşu gözardı edip 4 liraya odaklanıyorsun bilinç altında. yani 5 lira "vermiyorsun" o ürüne.

Tedavülde 1 kuruş var ayrıca.

2. Metrobüsle karşıya geçip Sarıyer dolmuşlarına binersin. FMV okulları önünde ışıklardan veya az ilerideki üst geçitten karşıya geçip 5 dk yürürsün.

1 Kuruş'un üretimi değerinden daha pahalı olduğu için artık üretilmiyor diye biliyorum. Ama daha önceden kalan 1 Kuruşlar dönüyorsa piyasada başka tabi.

X.99 olayı ise, tamamen bir alt rakama yoğunlaştırıp algıda ucuz hissiyatı yaratmak için. Bazen marketten çıkınca "Allah Allah? Nasıl o kadar tuttu?" diye fişi bir topluyorum. O küsüratlardan ne dağlar çıkıyor.

Psikolojik fiyatlandirma o islemin adi.1 kurus uretilmeye devam ediyor ama kullanimi cok az.

biz ona çingene hesabı diyoruz sirkülasyonun babasını o paraları piyasadan çukkalayanlara sormak lazım nerde bu kuruşlar neyse tamam sakinim.

2. karşıdan metrobüsle zincirlikuyuya geç, oradan metroya aktarma yapıp maslak'ta in. işkuleleri tarafından çık, üç dakika bile sürmez yürümen, doğuş power center. kime sorsan gösterir. (porsche filan satılan yer dersen de gösterirler.)

osmanlı'dan beri ezildiler, ezilmek istemedikleri için de hep baş kaldırdılar. bu.

neden ezildiler ama mesela? gerçekten, bir insanın alevi olması neden problem, bunu merak ediyorum. basit cevap vermenize gerek yok, "al oku amk" deyip kitap önerirseniz onu da okuyabilirim.

yani bilmiyorum, bana çok garip geliyor ya. tepkiden çekinmeyin, gerçekten alevileri sevmiyorsanız söyleyin mesela. "zamanında cumhuriyeti yıkmaya çalıştılar, sünnileri kestiler o yüzden" falan deyin örneğin varsa öyle bir şey.

olm bi insandan alevi diye nefret etmek manava saldırıp elmaları yere atmak gibi bi şey olmuyo mu? ben mi çok cahil kaldım?

Muhtemelen insanimiz hakkindaki fikirlerinin degisecegi bir dusun yolundasin. Cevabim: kara bir cahillik, baska bir sey degil.

ek: o da olur, guzel ifade etmis.
ek2: tescilli, gozumuzun icine baka baka inkar etmissin, tebrikler. bir sorunun cozumu icin once sorunun tespiti gereklidir. seni suraya alalim: (bkz: biliyorsunuz alevi)

sosyal medyaya takilmamak lazim baba tarafim asiri milliyetci anne tarafim muhafazakar bir kere bile kurtlerlerle ya da alevilerle ilgili agizlarindan kotu bir laf duymadim. Arkadas cevremde de onu bunu siniflayan insanlarla da uzak durdum.
ha belki bu yasanan sorunlara cozum bulmuyor ama en azindan iste o alevidir evlenmeyin o kurttur uzak durun gibi laflar eden insanlari yanima yaklastirmadim
Ayni seyi sizede oneririm. Sosyal medyada engelleyebilirsiniz iki tik. Gercek hayatta siktir cekebilirsiniz 30 saniye.

Kimsenin de kimseden nefret ettigi yok. bizim inancimizda peygamber yahudi cenazesi gecerken ayaga kalkiyor insandir diye. ne olursa olsun nefret edemezsin edende inanclarini sorgulasin.
Ayrica tarihten verilen orneklerde "almanya yenilince biz de yenildik" kafasinda itibar etmeyin.

platon'un magara var, bilir misin, meister? bazilari magaranin disinda da varolunabilecegi ihtimalini dusunduren herseyden nefret ederler...

bi derdi yok. saçma sapan propaganda işte. yukarda da bak bi mal atlamış hemen. herkesten nefret ettiği düşünülen orta anadoluda yetiştim, kimse de kimseyi alevi diye ayırt etmiyordu. bir kere bile böyle bir şeye tanık olmadım. ama işte yok yavuz alevi katletmiş yok sünniler herkesten nefret ediyor diye diye böyle bir ayrım oluştu insanlarımız arasında malesef.

Ne ortaanadoluymus be?

Yansa, yikilsa.

Aleviler kültür düzeyi yüksek, okuyan, sorgulayan, saygılı insanlardır. Şimdi çıkıp garip gurup örnekler verilmesin, ortalamadan bahsediyorum. Her toplumda çürük elmalar mutlaka vardır.

Bu bilinçlilik ve eğitim düzeyi muhtemelen tarih boyunca Müslüman toplumların iktidar sahiplerini rahatsız edici seviyede olmuştur. Çünkü Orta Doğu'da genelde sorgulamasın, başkaldırmasın, birbirini yiyip dursun mantığı hakimdir. Nasıl ki 6-7 Eylül'de "Atatürk'ün evini bombalamışlar" diyip insanları linç ettirdilerse, Aleviler için de "bunlar komünist, bunlar Müslüman değil, mum söndü oynuyorlar" vs. gibi sebeplerle sürekli Sünni kesim Alevi kesime karşı dolduruluşa getirtiliyor.

Tabi bir etken de Alevi kültürününün içeriğindeki şeyler daha çok şaman ve hristyan kültürünü anımsatmaktadır. 12 İmam, 3'lü inanç (Allah, Muhammed, Ali), vs. Ama öte yandan detaylı incelendiğinde bütün dinlerin içerikleri birbirine benzemektedir. Ancak özellikle Sünni Müslüman toplumlardaki "bizim istediğimiz gibi yaşaycaksın ulan!" baskısı yüzünden namazlardaki rekat sayısı, orucun daha gevşek olması, namaz yerine cem olması gibi olaylar Sünni kesime acayip batmaktadır.

Sünni bir kültürde yetişmiş bir birey olarak, ortalama bir Alevi'yi ortalama bir Sünni'ye 20 kere tercih ederim.

çoğunlukla bilinçsiz bir "biz babadan şundan bundan böyle duyduk" sonucu, öcüleştirilmişler yani çeşitli şekillerde ve çeşitli dayanaklar oluşturularak. Görece dışa kapalı olmaları da bunu yapanların ekmeğine yağ sürmüş. Bilmemek ve öğrenmeye/tanımaya kendini kapatmak denebilir.
Bir de önceden beri aleviler itikadları sebebiyle içlerine ajanıdır şusudur busudur kötü niyetlilerin sızmasına daha müsait bir konumda olmuşlar. Yavuz selim dönemindeki olayların da sebeblerinden biri bu mesela. Hoşgörüleri tampon olarak kullanılmalarına sebep olmuş, içlerine sızanların faaliyetleri de onların yanlış tanınmasıyla sonuçlanmış.

Yine (herhalde oranlarsak küçük bir azınlığa tekabül eder) ajitasyonu propaganda nesnesi haline getirenlerin de etkisi var. Yani adam ezilmişliği o kadar hastalıklı boyutta içselleştirmiş ki yürürken ayağına taş takılsa "alevi olduğum için biri bunu buraya koymuş" diyecek. Bu da bir "öehhh" algısı oluşturmuş kimisinde vb.

açık bir şekilde söyleyebilirim ki tarihten geliyor.

alevinin kestiği et yenmez diye sünni inançı var bu sebebten alevilerin yaptığı hayırlar dökülür artık buradan çıkar ne kadar bir nefrettin olduğuna.

kusura bakmayın da burada yorum yapan insanların olayı medyadan görüp ona göre sentezlediği çok açık. medyada alevi sünni kavgası varmışcasına bir algı yaratılmaya çalışılıyor. üzülerek görüyorum ki siz de buna alet oluyorsunuz.

mesleğim gereği insanlarla iç içeyim. orman köylüsünden tutun da bir kaymakama, genel müdüre varıncaya kadar gün içerisinde muhatap oluyorum. öyle üç beş kişiyle de sınırlı değil. görev alanım içerisinde koca bir ilçe ve 62 tane köy var. dahası mı? çalıştığım mesai arkadaşım alevi. müdürüm alevi. ben ise sünniyim ve elimden geldiğince elhamdülillah dini vecibelerimi yerine getirmeye gayret ediyorum. ancak; dediğiniz manada bir nefret görmedim. yememiz içmemiz ayrı gitmez. müdürüm aynı zamanda karşı komşumdur ve evlerinde ne pişerse bi tabak da ben nasiplenirim. hadi biraz daha koyayım üzerine. babam müftülük de yaptı ve şu an diyanette üst düzey bir yönetici. ben bugüne kadar ondan herhangi bi nefret söylemi duymadım dostlar.

dediğim gibi bu sadece algı yönetiminden başka bişey değil. insanlara sürekli bişeyler empoze edilmeye çalışılıyor. allah aşkına buna izin vermeyin. biraz insanlara karışın. bi bakın etrafınıza kimsenin bir biriyle derdi olmadığını siz de göreceksiniz.

@dafaiss;

ahah! ahahaha!

"... önceden beri aleviler itikadları sebebiyle içlerine ajanıdır şusudur busudur kötü niyetlilerin sızmasına daha müsait bir konumda olmuşlar."

kim dedi, abi bunu sana? cok kucukken berberde mi duydun?

"... yürürken ayağına taş takılsa 'alevi olduğum için biri bunu buraya koymuş' diyecek."

bunu orneklendirebilir misin?

@kumlupara, oldukça yakınımda, beklemediğim birinden duydum ben bunu. devletin alevi nefretini görüyorum ve bu nefretin sorumlusu olarak sünnileri falan suçlamadım hiçbir yerde. "e ona sor o zaman aq" diyecek olursan, muhatap olmak istediğim birisi değil. niye aleviler hakkında kötü konuşuyorsun demem ona, allahından bulsun.

burada söylenenlere göre aleviler hakkında görüş edinecek de değilim. sadece duyurucular ne biliyor, ne söylüyor, ne anlatıyor onu merak ettiğim için sordum.

@kumlupara Medyayla veya algı yönetimi ile alakası olduğunu çok düşünmüyorum. Siz Alevilerin yoğun olduğu yerde yaşıyorsanız bu durumu pek hissetmemiş olabilirsiniz. Ama hikayelerin biraz derinlerine inince bütün yeterlilikleri sağladıkları halde sırf nüfus cüzdanındaki kütüğü Alevi memleketi olduğu için devletten kadro alamayanlarla dolu olduğunu görebilirsiniz bu ülkenin.

Bir arkadaşım ısrarla Divriğili olduğunu gizliyorsa, sonunda da "söyleyince insanların söylemleri değişiyor" diyorsa bu sosyal medyadan değil toplumun kendisinden kaynaklıdır bence.

tescillimarka ile aynı şehirden bahsediyoruz sanırım, insanlarda genel olarak bi problem yok ama alevileri yakanlar da aynı şehirden.

asıl soruna gelirsek cevap 'ötekileştirme'. bizden(biz kimsek?) olmayanı aşağılama dışlama insanoğlunun fıtratında var. çocuklarda bile görüyosun :/ büyüdükçe empati yapmayı öğreniriz ama bazı dallamalar kendini beğenmişliklerinden her şeyi yapma hakkı buluyolar.

neymiş efendim niye Hz. Muhammed'e inanmıyolarmış, cem evlerinde saz çalıp sevişiyolarmış, biz sıcağın alnında oruç tutarken onlar kana kana su içiyolarmış mış mış..

adamlar yine iyi sabrediyo bence. altı üstü bi cem evi istediler be. dinimize bok atmayın bile demediler. yüzlerce müslümanım diye ortada gezen dallama bi tane itikadlı alevi teyze etmez..

ha bi de 'biz de müslümanız lan' diye diretenler var ama çok değil.

ha bi de dedem anlatırdı; şimdi öldü diye çok sevilen biz zatın vakt-i zamanında alevileri boğdurduğunu. sonra o şehirden o adamın partisi akp'den çok oy almıştı.
o adamı ben de severdim, hala boğdurduğuna inanma konusunda araftayım.

@o da olur:

"... önceden beri aleviler itikadları sebebiyle içlerine ajanıdır şusudur busudur kötü niyetlilerin sızmasına daha müsait bir konumda olmuşlar." itikadları sebebiyleden kastım daha safça, iyi niyetli ve zaman zaman şartların gerektirdiğinin haddinden fazla hoşgörülü olmaları.
yavuz dönemindeki olayların bir sebebi de bu, şah ismail böyle bir politika gütmüş ve sonuçlarında olanları biliyoruz. dönemi kabaca değil de ayrıntısıyla anlatan herhangi bir kitapta bulabilirsin.
küçümsemekten başka yapabileceğin bişey de yok, çünkü aksinin olduğunu söyleyemezsin. o zaman da ikinci dediğime geleceksin "yavuz alevileri sadece alevi oldukları için ne yaptıysa yaptı." yani şu diğer cümlenin bir türevini söylemiş olacaksın:

"... yürürken ayağına taş takılsa 'alevi olduğum için biri bunu buraya koymuş' diyecek."

böyleleri hdp bünyesinde bolca mevcutlar, gidip görebilirsin bolca. ama dediğim gibi "bütün aleviler" üzerinden düşünürsek herhalde küçük bir azınlığa tekabül ederler, lakin ön planda olanlar da genelde onlar.

soruya cevaben, ek:
alevilerin kendilerinin yaptıklarına şahid olmadım da, kimisinin "biz ezilenin yanındayız" ayağına "aleviler kültür düzeyi yüksek sorgulayan okuyan, ötekilerse öyle değil" yaklaşımı. halbuki neye göre söylüyor belli değil, ortaya böyle bişy sallıyor ama tekabül ettiği bir gerçeklik yok. adam olana bu bir sebep teşkil etmez de, düşmanlık devşirmek isteyenlere böyle bir malzeme verilmiş oluyor.

@dafaiss;

kitap ismi alabilir miyim? makale, tez, vesaire de olur.

serh: dm ile gelmeyin.

Çok uykum olduğu için yazılanları okuyamadım. Tekrar eden bir şey yazarsam affola.

Öncelikle bu durumlar aslında dini değil, tamamen siyasi. Halklar, ırklar, inançlar durduk yere düşman olmazlar; kendi hallerine bırakılsalar kimse kimseden nefret etmez, birbirini öldürmek istemez. Bir top bulup, anında peşinden koşup oynayıp kardeş olurlar. Ama işin içine fillerin çıkarları, egoları, doyumsuzlukları girince halkları birbirine kırdırır, yeri gelir kardeşi bile kardeşe vurdururlar.

Bir hükümdar, komşusu olan başka bir hükümdarla rekabete girerse, ve rekabet ettiği adamı destekleyen x kişiler varsa örneğin; mevzu bahis bu kral, kendisini destekleyen y kesime diğerlerini kötüler. Insanları dolduruşa getirmek ona çıkar sağlar. Bunu yaparken de milletinin en hassas noktalarından girer konuya. Bunlar dinsiz der, bunlar mum söndü yapıp dedeli torunlu birbirleriyle yiyişiyolar der. Bunu duyan cahil y halkı, bahsi geçen x halkına zulmetmeye, onları dışlamaya başlar. Derken döneme uygun ambargolar konur. Onlardan kız alınmaz, onlarla alışveriş yapılmaz, yemekleri yenmez. Falan filan olaylar gelişir.

Alevilik, Müslümanlık içinde diğer mezheplerden biraz daha farklı olarak, daha muhalif. Daha çok sorgulamaya ve mantığa dayalı. Ayrıca köklü de bir kültür. Bu yüzden ekonomik geliri ne olursa olsun büyük çoğunluğu Aydın, Atatürkçü, Sadık insanlar. Bunca sene in verdiği ezilmişlikle daha muhalifler. Benim görüşlerim bunlar.

Aradan kim bilir kaç yüzyıl geçmiş, bugün olan ve gelecekte olan tüm olaylar da yine siyasi. Her şeye rağmen Olgun ve mağrur duruşunu bozmayan, isyan etmeye kalkışmayan bu insanlar galeyana getirilmek, isyan ettirilmek isteniyor. Ben inanıyorum ki onlar bu rasyonalist duruşlarını koruyacaklar.

Not: telefonda yazdım, abuk subuk kelimeler büyük harfle başlamış olabilir. Ve Alevi değilim ama Alevi kardeşlerimiz yanlarında olduğumuzu bilsinler.

alevilerin bir sey yapmasina gerek yok. adalet olmayan her yerde azinliklar ezilir, dislanir, horlanir.

Daha yeni bikaç aylık haberdi. Şimdi bulamayacağım ama bi sınavda insanların neden mülakatta elendiği kodlanmıştı. Solcu babası solcu vs gibi şeylerin yanısıra sadece alevi olduğu için işe direk elenen onlarca insan görmüştüm orada. (ayrımcılım yok diyenler için)

yakin tarihte yedigimin topraklarinda hic alevi katliami olmamis gibi hala "yavuz" deniliyor... rivayetle tarih anlatiliyor; anekdot kanuna kivriliyor... kendilerini yazarak ifade edebilecek kadar "okumus", ortaya yazili iddialar sallayabilecek kadar vakur insanlariz! dusunebiliyorsaniz "digerleri"nin derinligini dusunun, bir de!

O ailelerin maddi kaynağı ölen madencilerdi. Şimdi babasız, eşsiz kaldılar. Eğitimli, kariyerli insanlar değiller, bir çoğu ev hanımı. Çocuklarını büyütmek yetiştirmek için maddi desteğe ihtiyaçları var tabi ki.

çocukların 5 sene okutulması iyi bişey. buna da karşı çıkmak büyük eşşeklik olur.

ama tutup kuru bakliyat göndermek saçma. hatta direk para göndermek de saçma. eğtim masraflarını karşılamak, dava açılacaksa avukat masrafını karşılamak, belki ev almak olabilir.

başbakanlık yardım kampanyası başlatmış sanırım, işte bu çok saçma. devlet 300 kişinin ailesine bakamayacak durumda mı ki yardım toplayacak.

insanların maddi kaynaklarını kaybetmedikleri sonucuna nerden vardın onu anlamadım. aileye gelir getiren kişi hayatını kaybetmiş sonuçta. sadece can kaybı var ama bi evde çalışan baba vefat ettiyse maddi olarak zor durumda kalıcaklar tabi ki. yardım edilmeli.

maddi ihtiaç bu olaydan önce de vardı tabi ki. bu işçiler 1500-1800 arası bi para aldıklarını söylediler. bunun daha azı ile geçinen milyonlarca aile var. sonuçta herkesi tek tek tespit edip yardım edemez millet. bu şekilde haberleri olunca yardım edilmesi gayet doğal.

@fortisvita, halk arenası programında konuşan madencilerden biri söylemişti. net 1500, primlerle 1800 oluyo diye. ona dayanarak söyledim ben. belki işe göre falan değişiyodur. bişey diyemiycem ona.

madencilerin aileleri, bu facia ile bir anda "yoksul"dan '"aclik"a dustu cunku eve ekmek getiren adam yok. Hayat sigortalari var mi bilmiyorum ama sanmiyorum oldugunu. maddi ihtiyac diyorsak, istanbul'da calisan bir stajyer avukat daha yoksuldur. tabii ki yaptigi is nispeten daha guvenli (gozu donmus palali manyaklar, iskenceci polisler vs gibi tehlikeleri var o isin de) ama sonucta cok daha pahali bir sehirde asagi yukari ayni parayi alarak calisiyorlar.

edit: elorelia 1500-1800 gibi bir rakam vermis, ne kadar dogru bilmiyorum. benim verdigim ornek (stajyer avukat) kesinlikle bundan cok daha az kazanir.

Burs desteği dışındaki destekleri açıkçası gereksiz buluyorum.

Dün bir caminin duvarında son cuma namazında Soma için 40bin Lira para toplandığını okudum. Sadece 1 adet camiden. Bunu Türkiye çapına vurursak müthiş rakamlar ortaya çıkacaktır. Geride kalan işçilerin ve ailelerinin en büyük korkuları borçları. Borçları olmasa bir çoğu başka işe kalkışır ve hatta tazminat davaları açar. Bu toplanan paraların o ailelere gideceğini pek sanmıyorum ne yazık ki. E herkes de tek tek "benim 100 Lira noldu hacı?" diye soramayacağına göre. En azından o paralarla bir vakıf kurulsaydı da Türkiye'de adam gibi iş güvenliği sağlanmasını sağlamak için yatırım yapsaydık.

Onun dışında bakliyatmış, kıyafetmiş, bunlar ne alaka? Dediğiniz gibi bu insanlar evlerinden ve eşyalarından olmadılar. Babalarından oldular! Kuru fasulye mi yani bu insanların ihtiyacı?

Öte taraftan da bankalar "kredi faizi borçlarını sildik." diye şov yapıyor. Kredi sömürüsü yüzünden öldü zaten bu insanlar. "Krediyi geri almıyoruz, komple sıfırladık." desinler de, o zaman inanalım samimiyetlerine.

Dediğim gibi, çocuklara burs, hanımlara veya evin büyük çocuklarına "sağlıklı" iş, kreş ve okul imkanları sunulması gerekiyor. Anlık ve günlük yardımlarla vicdan rahatlatması yapıp, bir sene sonra unutmamızın kimseye bir faydası yok.

Efes-Selçuk-Şirince üçlemesi güzel olur. Ha illa Çeşme diyorsa, Çeşme'ye götürüyormuş gibi yapıp Alaçatı'ya götürün.

hangisine gidilmeli bilmiyorum ama hava kötü cidden o yüzden şirince, efesi unutun derim. geçen hafta balık gibi olup döndük çünkü.

ayvalık ve çeşmeyi de geçiniz yapılacak bir şey yok gördüğüm kadarıyla. 5-6-7. seçenekleri bilemiyorum. kuşadası diyeceğim :p

Seçenekler bu kadarsa Eski foça derim.
Ek olarak
8.Sığacık. Pazar günü çok orjinal bir pazarı var, sabahtan akşama açık, teyzeler evlerinin önünde tezgah açıp yaptığı şeyleri satıyor , oturup yiyecek yerler de var, marinası, limanı var.

Başına sonuna + koyuyolar.

Kendi tweetinize "reply" yaparsanız bağlanıyor.

Kendi tweetinize reply yapıp kullanıcı adınızı silip ikinci tweeti yazın.

cok tutar.

otogardan taksi ile halkapinar metroya gidin, ordan da havaalani. ama kentkart lazim. halledersiniz bi sekilde.

hic binmedim 45-50 dk surer diye destekli salliyorum.

iki konum arası mesafe yaklaşık 30 kilometre. trafiğe göre yaklaşık olarak yarım saatte varırsınız. taksi masrafını tam söyleyemem ama 80 lira civarında olur diye düşünüyorum. 2012 zammına göre 66 lira çıkıyor.

edit: she was my baby'nin tavsiyesine uyarsanız süre olarak çok fazla sürer ama fiyat olarak çok ucuza gelir. otogar-halkapınar arası 6 kilometre - 10-15 dakika. ama oradan izban'a binip havalimanına gitmek yaklaşık 40 dakika.

otogarın önünden ışıkkent-uzundere minibüsüne binip halkapınar metroya gidin oradan izban ile hava alanına gidebilirsiniz. metro durağında 3 5 kart alabilirsiniz yok ben almayacağım diyorsan oradan birine rica edin kentkart basan birileri basar siz parasını verirsiniz. kahramanlar dolmuşu da gidiyor ama binmeyin çok gezersiniz.

edit: she was my baby'nin tavsiyesiyle birebir aynı olmuş ya. sadece minibüs bir alternatif olabilir diye dedim.

taksiden başka alternatifim yok gibi görünüyo. oralarda yanıma birini bulmaya çalışayım ben en iyisi.

Yanınıza birini bulamazsanız basın pazarlığı.

arabayla 30 dk sürer ve ortalama, ben geçen hafta pazarlıkla 60 tl ye gittim. siz de pazarlık yapın.

Artur, Cunda, Akçay tabi.

ayvalık ve edremit'te o fiyata bahçeli ev zor bence. Bilgiğim yerleyi yazayım.

1) burhaniye iskele mahallesi, yaz kış pazarı oluyor ama yazın daha kalabalıktır.
2) Gömeç, kendi halinde bir ilçe. Ayvalık'a 11 km, banka (ziraat), ptt, belediyesi, kaymakamlığı vs var. boş kalmaz yani. Ama profili diğer ilçelerden daha geri.
3) Uzmanı değilim ama sarımsaklı Ayvalık'tan daha ucuzdur, alan da daha bol, ucuza ev bulma ihtimali var.

Bahçeli villa için Altınoluk Güre tarafına bakmaları lazım, ama 130bin TL az. Akçay Zeytinli tarafından daire var o fiyatlara. Ha giriş katı bir daire alıp bahçe ile ilgilenebilirler. Genelde öyle oluyor.

bir ayvalıklı olarak yardımcı olayım;

ayvalık için 130 bin liraya ev bulmaları imkansız.ancak sarımsaklıda falan bulurlar o evden de hayır gelmez.kışın evleri su basıyor.

gömeç falan küçük yerler.canları sıkılır kesinlikle.ama ayvalıkta armutçuk taraflarından apartman dairesi bakabilirler.

iyi akşamlar. ayvalık tarafı kışın o tarafta en çok tenhalaşan yer. o tarafta bakacakları yerleri sayayım

ayvalık
ören (burhaniye)
edremit
akçay
güre
altınoluk
küçükkuyu

şimdi de biraz buralardan bahsedeyim. az önce de dediğim gibi ayvalık yazın çok kalabalık kışın ise ölü şehir gibi oluyor. ören de ayvalık gibi fakat ören yazın çok rüzgarlı oluyor. sahili tamamen kumlu ve rüzgarda hepsi denize uçuyor,deniz çamur oluyor. edremit ise bildiğiniz kocaman ilçe. özel hastaneleri,devlet hastaneleri, kafeleri,parkları, mağazaları. düzenlidir. iyidir. edremitte evler 100bintl civarı (5-10) yıllık evler. yeni evler ise lüks daire diye geçiyor hepsi ve 150bin tl civarında. edremit'in merkezi veya dışı gibi bir yeri yok her yere yürüyerek gidiyorsunuz. kazdağı devlet hastanesi hariç. bu arada edremit en yakın denize 15 km uzaklıkta orası da akçay.akçaya gelince kış için tavsiye edebilirim yani denize girilmeyen zamanlarda. çünkü akçayın denizine otellerin arıtması karışıyor. bakın karışmıyor diyen yalan söyler. inanmayın. pis oranın denizi hasta olmasın anneciğiniz babacığınız. ama akçayda da alışveriş merkezi var çok büyük olmayan. sinema var. sosyal tesisler var. bir sürü mağaza var. o civardaki en buyuk market olan kipa var ayrıca bütün yapı marketler akçayda. altınoluga gelince edremite 40 km uzaklıkta. plajı mavi bayraklı. çok temiz. altınolukta 130-150 tl arasında rahat ev bulurlar hem de ters dubleks. yani birinci ve ikinci kat size ait. 3. kat baskasına. ustelık bahce de size ait olacak haliyle. ekip biçebilirler de. yazlık siteler kışın genelde boş oluyor ve bu buyuk avantaj. altınoluk'un da küçük bir çarşısı var. 1 tane tıp merkezi var. üstelik amfi tiyatrosu var. altınoktaki çoğu ev yazlık amaçlı yapıldığından evlerde kalorifer sistemi yok. bu arada ısınma demişken edremit ve güre'de jeotermal enerji kullanılıyor bu çok büyük avantaj.

araba varsa kışın edremit'de oturup denize altınoluk'a gidilebilir. ama 40 dakikanın yolda geçmesi demek. ayrıca edremit'de müstakil ev yok. ben oyumu altınoluk'tan yana kullanıyorum. size mevkii de önerebilirim.

Akcay zeytinliye bakabilirler.

Küçükkuyu

Sık içmiyorsan baş döndürür. Ben de ayda yılda bir içerken başım dönerdi fakat eve nargile alıp gün aşırı içmeye başlayınca öyle bir problem kalmadı

aslında her hafta içiyorum, son 1 yıl içinde çok sık yani

devamlı içince bir şey olmaz. ara veriyosan ya da nadir içiyorsan öyle yapar. bi de bazılarında anason falan oluyor, onlar da öyle yapabilir ekstradan.

Çok hızlı içiyorsanız baş dönmesi yapabilir. Nargile harici bile çok hızlı nefes alıp verirseniz başınız dönebilir. Duman aralıklarınızdaki nefesleri arttırın derim.

tütün ve kullanılan kömürle alakalı. e tabi sık sık çekme ile alakalı. hızlı hızlı içmez ve güzel tütün ve kömür kullanan bir yerde içerseniz sıkıntı yaşamazsınız.

bir mekanda iki farklı nargile içince de sadece birisinde yaşayabiliyorum, birisi karışık oluyor, birisi nane limon falan oluyor, ondan da olabilir diye tahmin ediyorum

Tiflis'e bilet al, istanbulda in. Oluyor öyle fiyatlandırmalar, normal yani.

Edit: Amacın istanbul'a gitmekse tabi?
Soru sormamışsın :(

Evet, Istanbul'a gelmek amacim. Garip geldi boyle bir durum, sans eseri karsilastim ama bilemedim nedeni. Tesekkurler cok.

paris'te check in yaptırırken tiflis'e kadar değil istanbul'a kadar check in yaptırın hiç bir sorun çıkmaz. alın 140€ ya

Çantanızı bagaja vermeyin ama. Tiflis'ten almak zorunda kalırsınız valla.

parayı bana göndersin. 1 sene sonra 2 katı olarak alsın. en mantıklı iş böyle. şaka bir yana iş deneyemi var mı? müşteri ilişkileri nasıl? patronluk yapabilecek mi? iş kuracağı alanda piyasa yapabilecek donanımı var mı? çok güzel bir rakam elindeki. ama bilmediği sularda kulaç atmaya kalkıp hepsini batırabilir de. hangi alanda çalışmak istiyorsa önce bu alanda çalışan bir firmaya 50 binlirayla falan küçük ortak olsun. küçük bir şubesi olur o firmanın başlangıç olarak. sonra piyasayı öğrenir 1-2 sene içerisinde. baktı ki yapabiliyor ondan sonra tüm parayı işe aktarır. bence hiç bilmediği bir alanda birden bu denli oynaması onun için çok kötü sonuçlanır.

açın bi büfe işlek bi yere, temiz para akarı yok kokarı yok.

250 bin liranın aylık faizi 1700 falan olması lazım. kira derdi de yokmuş. ayda 1700 lira ile iktisat diplomasına baka baka güle oynaya geçinsin.

Faize yatirdim ben ne iş yapcam diyor ;)

Bizim şuanda amacımız mesela bufeyi nerde açmak? Ankara'da yasiyoruz.

50 binlik hangi işe yonelmek?

Patronluk deneyimi yok ama az çok esnafliktan anlar. Yani kucuk bir isletmeyi cevirip yonetirm

aslında bende o para olsa büyük bahçesi olan bir mekan alır ve kahvaltı bahçesi olarak işletirdim. edirnede vardı öyle bir bahçe. şehrin hemen dışında güzel bir yer. tabi onlar tüm geliri bir vakfa bağışlıyorlardı. neyse kahvaltı masaya geliyordu 8-10 çeşit. yeni ısıtılmış ekmek veriyorlardı. demlikte çay veriyorlardı istediğimiz kadar içiyorduk. çeşit olarak da 2 çeşit peynir, zeytin, bal, pekmez, reçel, domates, hıyar falan oluyordu. hepsini bitiremeden doyuyorduk. mekan da çok sadece hoş bir yerdi. benzer bir fikri hayata geçirebilir bu paranın sahibi. bu fikir tutarsa yönlendiren olarak bizi de görür değil mi? :))

ticaret farklıdır. adamı yerler yer. cidden 100 kere düşünüp 1 kere hareket etsin. ithalat işine girebilir.

Rent a car olabilir tatil beldelerinde tam mevsimi şu an. Eylüle kadar boş durmaz araçlar. Netten de ingilizce/türkçe bir site yaptın mı tamamdır.

2 tavsiyem var nacizane.

1. Hiçbir zaman paranın tamamını tek yere aktarmayın. Yarıya bölün, ya da kendinizi idare edecek kadar (50bin mesela) kenarda, vadede falan dursun hep.

2. Bilmediğiniz işe girmeyin. Her şey parayı basıp olmuyor, işi bilmezseniz 1 senede sizi alaşağı ederler farkında olmazsınız valla. Bir sektöre girmeden önce birkaç ay da olsa dersinizi iyi çalışın.

Kolay gelsin.

ofisine bağlı. benim eski işyerinde giyemezdin ama şimdiki işyerinde rahat giyersin.

genel olarak IT'ci değilsen giyemezsin.

Eğer takım elbise falan giymiyorsanız gayet güzel gider.

gömlek kravat çılgınlığı falan yoksa tabii ki giyilir. çok güzel ayakkabıymış.

Yurda geç girdiğiniz geceler dahil her şey diplomada görünüyor.

Gözükmüyor.

diploma affı, ilk kez duydum :)

arkadas 6 ay uzaklastirma almisti, sonradan arastirdi etti "bir problem olmuyormus yaa" dediydi bize.

trankriptte görünür.

genel seçimlerde öyle bir şey var. 2-3 ay öncesinden konuyor kabinler ve kullanabiliyorsun oyunu ama yerel seçimlerde öyle bir seçenek var mı bilmiyorum. şöyle bir mantık yürütebilirim ama:
genel seçimlerde yurtdışında yaşayan insanlar da oy kullanıyor ama yerel seçimlerde bu şansları yok çünkü herkes yaşadığı yerin seçimini yapıyor. bu yüzden gümrüklerde sadece genel seçimlerde oy kullanılabildiğini öngörebiliriz. fakat, belki böyle bir hakkı kullanman gerektiği için büyükelçiliklerde, konsolosluklarda oy kullanabilirsin.

Kullanılamıyor.

Şöyle ki, ben kullanamadım. Yurtdışına çıkarken havalimanındaki sandığa gitmiştim. Oradaki görevliler "yurtdışı seçmen kütüğü"ne kayıtlı olmam gerektiğini söylediler. Yani yurtdışında ikamet ediyor olmanız lazım bunun için.

@duskspiper ın yaklaşımı muhtemelen doğrudur, sonuçta sana faydası olmayacak bir belediyeyi/muhtarı neden seçmen gereksin.(yurtdışında ikamet edenler için.)

yerel seçimlerde olmuyor diye biliyorum.

ben öğrenciyim yani öğrenciliğim bittikten sonra döneceğim dolayısıyla 'bana faydası olmayan bir belediyeyi seçmek' mantığı sanırım anlamsız kalıyor. yurtdışı seçmen kütüğüne kaydolup yurtdışındaki sandıklarda konsolosluklarda oy kullanılıyor bununla ilgili açıklamayı okumuştum ancak ben sonuçta hala buranın vatandaşıyım almanyadan sadece geçici oturum iznim var yani bir vatandaşlık vs. yok. benim mantığıma göre kullanmam lazım ama bilemedim ya

kullanılmıyor. bu seçimlerde böyle bi şey yok.

kendi sandığımdan başka ilçede görevli olacağım için ben bile sadece büyükşehir belediyesi için oy kullanabileceğim mesela.

mantıksız kalıyor da zaten yazdım,"(yurtdışında ikamet edenler için.)" eğer böyle bir şey olsa sen de bundan faydalanıp kullanacaktın. adamlar senin gibi üç beş kişi için sandık mı açsınlar.

kasko ödüyo. kasko yoksa talep edebilirler. çoğu zaman da talep etmezler ama.

Sıkıntıya gerek yok, hafif kazalarda kasko ödüyor. Ağır kazalarda yeni araç veriyorlar.

şiddet görmüş bir röportaj:)

* hissettiklerinizden birz bahsedebilir misiniz?
* nasıl başladı?

İmkanınız olsa size şiddet gösteren kişiye şiddet gösterir miydiniz? Öcünüzü alır mıydınız?

-niçin katlanıyorsunuz?

çeşitli kuruluşlara yardım alabilmek için başvuru yapıp yapmadığı, eğer yaptıysa hangi kuruluşlar ve aldığı yanıtlar; yapmadıysa neden yap(a)madığı sorulabilir.

cinsel isteğinizde azalma oldu mu?
ağlama krizlerine girdiniz mi?
şiddet ne kadar sürdü? ne kadar zamandır sürüyor?
tek kişiden mi şiddet gördünüz/görüyorsunuz?
şiddet gördüğünüz kişi içki içiyor mu?
kaçıp kurtulmayı, bir yere sığınmayı düşündünüz mü?
vücudunuzda ne gibi değişiklikler oldu?
ruh sağlığınızda ne gibi değişiklikler oldu?
çözüm yolları düşündünüz mü? düşündünüzse neler?
şiddet uygulayan kişiye karşı ne hissediyorsunuz?
çocuklarınız varsa, çocuklarınız bu şiddete tanık oluyor mu? tanık olmuyorsa, haberleri var mı?
tanık oluyorlar veya haberleri varsa, onlar üzerinde ne gibi değişiklikler oldu?
daha uzun süre öğrenim görmüş olmayı ister miydiniz?
ekonomik bağımsızlığınız var mı?
evinizin geçmini şiddet gördüğünüz kişi mi sağlıyor?
ekonomik bağımsızlığınız yoksa, olsun ister miydiniz?
olsaydı, neler yapmak isterdiniz?
vücudunuzda sağlık sorunlarınız var mı?
varsa, bu sorunlarla, gördüğünüz şiddet arasında bir bağ olduğunu düşünüyor musunuz?

gugıla questionnaire for domestic violence victims yazın. çıkan sonuçlara bakın. bissürü bişey geliyo (benim yeni aklıma geldi, eheh).

ben 2012'de hiç çalışmadan girip sözelden 85 ea'dan 75 aldım. sonraki dönem dersaneye gidip 3-4 puan düşürdüm.

bence deneyebilisin şansını.

edit: yaklaşık 5 sene hiç matematik görmeden girdim o sınavlara da.

tamamen test çözme alışkanlığına ve zekaya bağlı. ben mezuniyetten iki sene sonra elimi kolumu sallaya sallaya girip sayısaldan 90 aldım. mümkün yani

Sayısal öğrencisiyseniz veya kitap okuyan biriyseniz en kötü 60-70 arası alabilirsiniz.

Matematik altyapınız iyiyse, hızlı okuyup yorumlayabiliyorsanız bu baraj 85'e kadar çıkar.

Bunların da üzerine, sınavdan önce 2-3 gün, sınav saatinde sanki sınavdaymışçasına önceki senenin sorularını çözerseniz 90 üstünü rahatlıkla görebilirsiniz.

çok az baktım 85 aldım, 2 sene sonra girdim 80 aldım. mühendisim ve bu sınava çalışmayı reddettiğim için arkadaşlarım 90 95 alıyorken ben bunları alıyorum ve pişman değilim. konuları hatırlama ile çok alakalı, bir de hızınızla. iki sene sonra dediğimde yetiştirememiştim türkçeyi falan.

mühendislik bitirdim ama bayağı uzun sürdü. yani en son sınava gireli 8-9 sene olmuştur, hiç çalışmadan 68 aldım. bence yapılır.

yalan 1/4 fiyatlı ise yalandır burdaki s4 ü 200 tl ye satanlarla aynısıdır.
Ha 300-400 tl daha ucuz oluyo orası gerçek

Note 3 alındı yurtdışından gelen, 1500 Lira. Pasaport işletme 120 Lira tuttu (tanıdık olursa, bazıları hakkını satıyor 50-100 Lira'ya) Toplamda 1620 Lira'ya geldi.

Şu anda mağazalarda da 2000-2200 Lira arası satılıyor. Yani "bir miktar" ucuz. Eğer dörtte biri fiyat diyorlarsa hemen kaçın derim oradan. Kesinlikle replika üründür.

Bir de Note 3 özelinde Türkiye'de satılan modeller N9000, yurtdışından gelenler N9005 bu da aklınızda olsun.

yurtdışı sonuçta vergi yüzünden ucuz. euro arttığı için ama deli fark olmuyor artık. belki abd biraz daha mantıklı fiyata geliyordur. oyle 4te1 fiyatı denen yerlerden kaçmak lazım

N9005 in N9000 den farki ne?

450 TL kadar bir destek alıyorlar. Bir de evrak başı para alıyorlar. Yani devletten gelen maaştan ziyade kağıt parası ise. Genelde evrak başı 5 TL alıyorlar. Büyük mahallelerde yanında 2-3 kişi çalıştıran muhtarlar gördüm.

Köylerde ise muhtarlık daha önemli, siyasi olarak hükümleri oluyor muhtarların. O ne derse köy ona göre hareket ediyor falan. Ondan siyasiler giderler köylerde muhtarı ikna etmeye çalışırlar ilk.

maaşı geç. adam bi belgeden 5 lira alıyor. görmedin mi kaç tane personeli var adamların.

maaşları bu ay 871 liraya yükseltildi. zaten neredeyse hepsinin işi olduğundan iyi bir ek gelir sahibi olacaklar anlamına geliyor. büyük mahallelerde bir hayli de kazançları var. bütün işleri bilgisayar üzerinden gerçekleştiriyorlar. rahat iş..

asgari ücret oldu diye duydum. bunun dışında istenen her şeye de 3 5 lira alıyorlar zaten.

Ulaşım berbat değilse ikinciyi.

Ulaşım sorun değilse ikinci..

Ulaşım çok sıkıntı değilse ve şehir o tarafa kayıyorsa 2.. İleride iyi bir yatırımda olur.

2

Muhit iyiyse, apaçi, kro, yobaz, torbacı mahallesi değilse ve ulaşım rahatsa 2.yi seçerdim.

bence direkt semt isimlerini ver. bu şekilde yorum yapılması pek sağlıklı değil.

ben 1 diyorum şu haliyle.

oturmalık, 10 sene sonra başka bir yere taşınacam diyorsanız, gününü gün etmelik ev bakıyorsanız 1.

yatırım amaçlı ev bakıyorsanız 2.

ben her türlü birinciyi seçerdim eğer bu satın almak içinse..

Kesinlikle 1. Ev ne kadar guzel olursa olsun insan bazen cikip hemen bir iki arkadasiyla laflamak istiyor. Merkezden uzak olunca sıkınti olur.

şehir: adana
birinci evin semti: mavi bulvar
ikinci evin semtleri: pınar mahallesi ve gürselpaşa

ulaşım olarak çok fark yok. arkadaşlarla konuşmak istediğinde çıkıp konuşabilirsiniz yani. çok uzak yerler değil.

evlenince oturmak için almak istiyorum. yatırım sayılmaz pek.

Satın mı alacaksınız kiralayacak mısınız anlamadım ama satın alacaksanız 2. KEsinlikle 2

gürselpaşada oturulmaz bilader naptın sen, yukarılara doğru çık ozal kenan evren suleyman demirel vs vs

satın alcam.

@matematik
o taraflara en son ne zaman gittin bilmiyorum ama çok başka bi yer olmuş ve sürekli yeni binalar yapılıyor.

bence merkezi yer 1.

Eğer 10bin Lira'ya adam olacaksa, birinci ev. (Not: Adana'yı hiç bilmem)

eski ev her türlü sorun çıkarır bence, sıkıntısı bitmez.
ben olsam 2.'yi alırdım.

önceden gerçekten çok kötü durumda olan ama merkezde bir evimiz vardı (barajyolu) daha sonra güreselpaşa'dan ev alıp oraya taşındı ailem. senede 1 2 ay gidiyordum, resmen illallah etmiştim. ulaşımı nerede iyi oranın abi ya? yaz sıcağında 45 dakika belediye otobüsü beklediğimi bilirim. zaten 50 kiloydum kilomun yarısını verip döndüm ankara'ya. tabi ki mavi bulvar. gürselpaşa'da ulaşım öyle sıkıntılı ki, hiç sosyal insanlar olmayan anne babam bile "burayı satıp da özal tarafına mı geçsek" der oldu.

GÜRSELPAŞA SUCKS.

bir de muhit de bokum gibi afedersin. apartman yapılıyor yapılmasına, site kaynıyor ortalık da, evlerini asla satmayan müstakiller var mesela, kavgaları eksik olmuyor. (en azından bizim evin orda)

her halukarda birinci ev.

olimpiyat köyü binalari cok kötü, yeri de cok kötü. bütceni de söylersen ona göre bir sey söylenir ama ortamlara uzak olmasin, konu komsu karismasin diyorsan, bornova bostanli derim. bornova'da manavkuyu camkiran degil, merkeze yakin, bostanli'da demirköprü cigli'ye degil denize yakin mahalleleri tercih et.

hangi semtte çalışacağını söylersen ona göre tavsiye verelim.

hocam alsancakta çalışıcam ama ofise gitmek zorunda değilim servis mühendisi olucam ayrıca bütçem 600-650 yi geçmesin istiyorum para biriktirmek lazım

maddi zorluk yoksa k.yaka-bostanlı sahil şeridi ya da sahile paralel caddeler,
bostanlı, atakent dolayları,
yine karşıyakada aksoy dolayları,
bornovada özkanlar dolayları.

edit: bütçe bilgisinden sonra,
karşıyaka nergis dolayları
karşıyaka girne caddesine paralel sokaklar

Olimpiyat Köyü'nü falan boşverin öncelikle.

Karşıyaka-Bostanlı sizin için en ideali gibi. Kıyı şeridinde değil de, biraz içerilerde nispeten ucuza evler bulabilirsiniz. Hem ofise giderken arabanızı bırakıp vapurla da gidebilirsiniz.

Ortamlara yakınlık ✔
Bekara uygunluk, arızasız komşular ✔
Nezihlik ✔
Bütçenin 600-650'yi geçmemesi, işte burada biraz sıkıntı olabilir. Ama evi paylaşabilirim sorun olmaz derseniz kesinlikle geçmez.

hatay taraflarını da düşünebilirsiniz. sahil tarafına inip küçükyalı güzelyalı tarafları da olabilir. bostanlı ve karşıyakaya göre alsancağa da daha yakın. olimpiyat köyünü düşünmeyin bile.

karşıyaka bostanlı nergis bölgesi, ofise gideceğin zaman vapuru kullanırsın, 600 650 tl standart evlerden birilerini bulabiirsin 2+1 v.s şeklinde izmire yeni taşınan tüm arkadaşlarıma burayı tavsiye ettim herkes memnun.

karşı olmazsa balçova, güzelbahçe de iyidir.

650 aradığın standartlarda çok zor, anca üçyol-hatay civarında bulabilirsin..(İyi bir ev bulmak çok zor)

karşıyaka candır. 600 - 650 civarı ancak tersane mahallesinde giriş kat ev bulunur.
650ye full dayalı doseli studyo tarz ev tutarsınız alsancakta.

www.hurriyetemlak.com

2. üni tecil etmez. Lisans için tek tecil hakkın var onu da diplomayı almış olduğun üni. ile kullanacaksın.. Geçici mezuniyet belgesi de tecil için iş görür

o kadar uzağım ki bu olaylara. arkadaşım 2 yıllık mezunu, yaklaşık 4-5 sene oldu mezun olalı. aö kendisininkini tecil ediyormuş. 2 yıllık olmasıyla mı alakalı?

tecil işlemleri için başka bir belge gerekli mi ve herhangi bir yerde tecil ettirebiliyor muyum? yoksa illa ikamet ettiğim yere bağlı mı olmalı?

2 yıllık programlar lisans sayılmadığı için aöf lisans kategorisine girmiş arkadaşınızın durumunda. Ben herhangi bir askerlik şubesinden olur diye biliyorum ama yine de bi telefonla arayıp sormanızda fayda var.

Daha yeni yaşanmış olay olarak; 2013'te mezun olan arkadaşım askerlik şubesine gitti. Oradaki görevliler AÖF tarafından (4 yıllık işletme) 2016'ya kadar tecil olduğunu bildirdiler. Bizimki de güle oynaya geri döndü tabi.

Ama siz yine de herhangi bir askerlik şubesine tecil tarihinizi sorun, hata olduğunu düşünüyorsanız AÖF Öğrenci İşleri ile görüşün ya da mevcut çıkış belgeniz ile şubeye başvurun.

Böbrek şu sıralar kaç tl den satılıyor ? ona göre çıkın geziye .

pegasus atlayıp gitsem kampanyaları yapıyor haftaiçi biletleri genelde çook ucuz oluyor. dün bir arkadaşım antepe gitti misal gidiş dönüş 100 tl altına geldi.
arabayla falan hem zahmetli hem zor hem benzin pahalı. araç 4 kişiyle falan ekonomik olur ama zaman maliyetini de unutmamak lazım.

öyle bir kural yok. biz öyle rahata düşkün tipler değiliz. kafaya koyuldu mu zor şartlarda dahi o tur yapılır. ama bile bile de lades yapmak istemiyoruz. bi yerden başlamak, planlamak gerek. böbrek möbrek ne lan. süt çocuğu muyuz biz. illa bir böbrek alınacaksa o'nu almayı da biz biliriz:)

benzin sanki çok mu ucuz gideceğiniz şehre uçakla gidin gezip dönersiniz, gitmeden önce araştırırsınız nerelere gideceğinizi falan sıkıntı olmaz. Türkiye'nin her yerinde sizi öldürmek için beklemiyorlar ya abartmayalım :) Otostop falan desen tamam da uçakla gidip geldikten sonra hiçbir şey olmaz. Ben Gaziantep'te yaşıyorum gerçekten de reklamlardaki gibi günübirlik gelip gidenler çok fazla.

otostopla gezin abi en güzeli.

ulan millet at sırtında kıtalar aşmış siz bana şartlardan bahsediyorsunuz.

Otostop iyidir. Böbrek avi riski de Doğu Avrupa'dakinden daha azdır. Millet dünyanın öbür ucundan gelip Türkiye'nin dört yanını otostopla dolaşıyor, biz hala kendi halkımızdan korkuyoruz.

sen milleti dinleme panpa. bunlara kalırsa bi yere gidemezsin. yanlayabilirseniz bulun biri arabayla gidi. yoksa otostop. bişi olmaz merak etme.

Otostop tamam ama cok uzun surer haftasonu icin.

Ulan bunu kafasına koymuş bi adamı kim tutar yardır mürsel bişicik olmaz çok uzak yerlere otobus araba yakın yerlere bisiklette güzel olur

size 1 doz www.flypgs.com öneriyorum.

otostopla gezmeyin.

@freekara +1. Para yoksa ne turu?

Hoca kaldır derse kusura bakmayın hocam der kaldırırsınız.

ne kadar güzel bir insanmışsın, notumu sakın fotokopi çektirmeyin diye sınıf arkadaşlarına çemkiren insanlar var artık :((( isim falan vermeyecek şekilde paylaş sıkıntı olmaz bence. Hoca görene kadar sen mezun olursun. Ya da şöyle yap kapalı bi facebook grubunuz yok mu? orda paylaş.

Facebook'ta grup açarsak kimin açtığı belli olacak,gizlilik istediğim için blog açacağım bu gidişle,ne olursa olsun artık.

Bunu hangi sınıfın yaptığını çabuk bulur ama kimin yaptığını bulması mesele, bir kaç kişinin notlarından faydalan bunu yaparken, hatta diğer sınıflardan falan

plot penceresinde sag ustte dropdown menude monochrome'u sececeksin. muhtemelen grayscale secili.

Bak burda resimle anlatmaya çalıştım , ilk önce tüm renkleri seç , sonra hepsini siyah yap i.hizliresim.com

Monochrome'da da, bütün renkleri siyah yapınca da olmadı :/

Çizimlerin bir kısmı İdeCad'den geldi, bunla alakalı olabilir mi acaba?

Ek olarak, çizgilerini hepsini tek layer, tek renk, tek kalınlık yaptım, yine grili siyahlı çıkıyor.

O zaman o pdfi illustratorda aciyorsun ve cizgileri secip siyah yapiyorsun.

ben pdf creator programını kullanıyorum. gerçek çıktı kalınlıklarının aynısı çıkıyor her zaman hiç sorun yaşamadım tavsiye ederim.

programı indirip kur, autocad'e gelip plot sayfasından yazıcı olarak pdfcreator'ü seçiyorsun, çıktı ayarlarını yapıp yazdıra tıklıyorsun bu kadar.

Geleceği olmayan bir bölge.
Kundu ve hurma tarafı gelişmeye açık bölgeler.
Kepezin önü tıkalı

Kepez yıllar yılıdır ucuzdur. Yani öyle bir uçup gitme durumu olmadı. Çünkü denize daha yakın olan yerler daha cazip. Ayrıca Konyaaltı, Kalekapısı ve Lara gibi merkezlere mesafe olarak uzak. Zaten o yüzden sıfır binalar bile ucuz. Yatırım amaçlı arsa alacaksanız düşünülebilir, ama yaşamalık ev için başka bölgeleri tercih edin derim. Eğer nakit paranız varsa, daha merkezi bir yerden kelepir evler denk getirebilirsiniz.

lara bölgesinde fener mahallesi dışında ki bölgeler popüleritesini yitirmektedir.
Rain'in söylediği gibi barınaklardan falan ev almaya kalkarsanız emlak değerinden fazla değer göremeyeceksiniz, bunu Örnekköy'ün( denize 100 metre) değer kaybetmesinden de anlayabilirler bir nevi.

Kundu dedim zira o bölge de alman bir kaç şirket almanlara büyük siteler kurmakta, geçenlerde almadığım arazi şu an milyonlirayı aşmış durumda.

(bkz: düğünde ilk dans için en nefis şarkılar)

şu başlıktan faydalanabilirsin, ben öyle yapmıştım yapmaya da devam ediyorum :)

biz esin engin'den bana ellerini ver çalmıştık dans için. ertesi gün fatmagülün suçu ne özdemir erdoğan versiyonunu kullandı. esin engin daha güzel bence.

(bkz: yann tiersen)

Üzgünüm ama Angara'nın Bağları'ndan kaçış olmuyor. Bizim ailedeki düğünde de orkestra vardı, 30-40 kişilik bir ekip eğleniyordu. Ne zaman ki banttan halay havası girdi, düğün kendinden geçti bir anda =)

biri 4+4 işlemcili, diğeri (9005) s800 işlemcili. s800 türkiye'de satılmıyor resmi olarak. region lock olayı vardı araştır elinde patlamasın 9005. bir de deri görünümlü plastik olması, malzeme kalitesinin düşük olması, system app'lerinin rami doldurması var.

Farklar için kiyas.la

"Bugüne kadar hangi cihazımın garantisini kullandım ki?" düşüncesi ile ben de garantisiz cihaz aldım. Bir sıkıntı yok şimdilik. Ama görmeden veya referansı sağlam olmayan yerlerden de almayın derim.

Telefonun en büyük eksisi cebe sokup çıkarmak zor oluyor, onun dışında kötü bir yanı yok.

diline ciddi bir anlamda etkisi olsun istiyorsan londra tabi ki. ayrıca burda sıkılırsan nerde yasayacaksın?

diyorsan kı gezeyım yenı yerler goreyım interrail.

yerleşik bir hayat için tabi ki londra yaşanacak bir yer ama ne bileyim 2-3 ay için sanki bir süre sonra durağan bir hal alır diye düşünüyorum sonuçta pahalı bir yer ve alışmak gerekecek daha sonra alışıp orayı bırakmak gerekecek.

iletişim yeteneğine göre karar ver. hızlı aktif bir insansan çok gez. avrupada takıl. bol bol gez.
ama ağırkanlı ve uzun süreli iletişim yetenği olan derin bir insansan ve içine kapanıksan londra derim.

süreyi hiç söylememişsin?
ingiltere'de ne kadarı bedavaya gelecek? londra çok güzel bir şehir , gittiğine değer.
gezmeye yine gidersin avrupanın diğer şehirlerine. ayrıca londradayken de gidersin; rynair'le falan.

londra sıkıcı olmaz; dil okulu yap.

shengen'i de bir zahmet alıverir diye düşündüm : ) 6000'ni bana mı harcayacak

İngiltere'de çok güzel bir ulaşım ağı var. Her haftasonu İngiltere'nin bir kentini ziyaret edebilirsin. Bonus olarak Galler'i, İskoçya'yı falan da gezebilirsin. Öte yandan yaz demek İngiltere'de festival mevsimi demektir, Reading'e, Glastonbury'ye falan katılabilirsiniz. Eğer maddi olarak zorlanmazsan ve vize ayarlarsan Londra-Paris trenleri de var (Manş'ın altından). Londra'ya önyargılı yaklaşmayın derim.

@jimjim süreyi yazmıştım 2-3 ay, para suyunu çekene kadar.
kalacak uygun fiyatlı bir oda var ayrıca bir akraba var fakat çok samimi olmadığım için düşünmüyorum. konaklamadan bir miktar tasarruf ederim bu şekilde.

ayrıca öğrenci olduğum için şengen alamam galiba o yüzden böyle ikili bir ayrım oldu.

@bazilika festivalleri tamamen unutmuşum sırf ikisinden birisi için bile gidilebilir.

Bence de Londra'da dil okulu yap. Ayrıca tam aksi öğrenci olduğun için Schengen vizesini daha kolay alırsın önemli olan Türkiye'ye tekrar gideceğini garanti edebilmek vize alırken. Hali hazırda devam eden okulunun yanında bir miktar da bankada para gösterirsen sana ya da ailene ait, çok rahat alırsın Schengen vizesini.

pardon ben görmemişim :/
shengen'i öğrenci olduğun için daha kolay alırsın.
ayrıca yine söylüyorum her şekilde londra ;) istediğin yerleri yine gez ama hobi olarak gez.
pişman olmayacaksın.

*bir yerde turist olmakla öğrenci olmak arasında çok fark var. özellikle vize alman gereken bir yerde.
**ayrıca küçük de olsa bir detay var; cv'n bilmem ne okulunda şu kadar süre dil eğitimi aldım yazabilirsin. öte yandan interraille it gibi gezdim yazmak pek olmaz.

Birebir aynı olduğu durumlara şahidim. Önemli olan yapacağı iş, yapacağı işin o 'master'ı gerektirmesi. O qualification'lar direkt maaşı değil, işe girip girememe şansını değiştirir, master'ı olan adam tercih edildi ama aynı maaş aralığı tavsiye edildi mesela, sonuçta yine karlısın.

tecrübe yoksa cok fark etmez ayrica bitirilen üni.ler de önemli

üniversite, beceriklilik, tecrübe ve iş bilirlik önemli.

ikisi de ayni isi yapacaksa/yapabilecekse maas farki falan olmaz, mulakatta iki taraftan biri buyu yapmazsa.

aynı pozisyonda maaşlar aşağı yukarı aynıdır.
4 dil bilen* 35 yaşındaki iş arkadaşımla aramda çok az bir maaş farkı var.

İlan aynıysa maaş teklifi de aynı olur. İşveren için neler yaptığınızdan çok onların işine ne kadar yarayacağınız önemlidir. Hele kurumsal firmalarda maaş baremi bulunduğunuz pozisyona göre olur. Lisans mezunu olup aynı şirkette şef pozisyonunda biri, doktora mezunu olup iş hayatına yeni başlamış birinden fazla alabilir.

bu işler kendini pazarlamakla alakalı biraz. sonuçta nitelikler açısından sıkıntı yoksa sizin maaş talebinize göre bir teklif sunulur size..

Kurumsal firmada kisiye degil pozisyona maas verilir. Fakat bu maas araliklidir yani 3000 ila 3500 diyelim. Senin ozelliklerin daha iyiyse ve 3500 sana verirler ama istemezsen vermezler tabi :).

Büyütülür neden olmasın. Ama müteahhitlik kısmı için, inşaatta amelelerle muhattap olacağınızı ve mühendislik öğrencileri dahil dünyanın en abazan kesimlerinden biri olduklarını hatırlatmak isterim.

Emlakcilik oluyor soyledigin is gayet yapabilirsin.

alıp satmadan kastın ev alıp satmaksa o biraz daha emlağa giriyor. ben yapar satarım dersen müteahhitlik oluyor ve çok kolay değildir özellikle bir kadın için. bazen riskli bile oluyor, kavgası gürültüsü eksik olmaz.

edit: kesinlikle kar elde edersin. ama araba alman gerekir, bu çok önemli bir detay. o evleri satmak istiyorsan altındaki arabayla bütçeni belli edeceksin.

Eğer direkt olarak alıp satacaksanız o müteahhitlik değil emlakçılık oluyor.

Ha alıp, tadilat yaptırıp, yüksek fiyatla satacaksanız, tabi ki yapabilirsiniz. "Ek iş" olarak böyle şeyler yapan kadınlar biliyorum.

Istedikten sonra yapsatci da olursun alsatci da.kesinlikle iyi bildigin bir bolge olmali.bir kac ay sonra ne olacagini ongorebilmelisin,ancak soyle bir durum var.aldigin emlagi evvelden 4 yildi simdi sanirim 5 yil oldu elinde tutmadan satarsan gelir vergisi odemen gerekecek,maliye bu konuda fenadir once arayip sormaz alim satimin uzerinden 5 yil gecince sana tebligat gonderir.faiziyle beraber ode diye.yil icinde birden fazla alim satim yaparsan direk cagirirlar maliyeye.kotu olanda su olur.sen evi 50000 lira gosterirsin rayici budur tapuda kabul eder az vergi odersin.adam gelir senden krediyle 100000 e alir evi.tapu kaydinida bu sekilde girer sen bu durumda aradaki 50000 i kazandi kabul edilirsin.gocersin alimallah

Bizim unide saü'de en az 2 gerekliydi.

Coook eski yillarda giris yaptiysan 1.8 de yeterli olabilir. Kac girislisin??

allahtan eğitim öğretim yönetmeliği diye birşey var.
bir de üni.öğrencisi ve heralde mezun olacak..

2.0

bizde 2.5. üniversitelerin tümü aynı olmuyor. ama 2'nin altını duymamıştım.

birinci dönem 1.8 yetiyor, iki dönem ortalaması 2.0 olmak zorunda sınıf geçmek için

1.80 sınıf geçme, 2.00 mezuniyet ortalaması olur genelde. 2.00'ı tutturana kadar devam yani.

burning heart, no easy way out

It's my life

Metallica - Fuel
Quenn - No easy way out

Arctic Monkeys - R U Mine?

Hell March

Queen - I Want To Break Free

www.youtube.com

www.youtube.com

dio - holy diver

invaders must die www.youtube.com

rammstein - links 2 3 4

digitalism- miami showdown

www.youtube.com

Öncelikle, bu tür paraların garantisi "sıfır"dır. Bu aklınızda olsun. Bunu alacağınız para kaybettiğiniz zaman üzülmeyeceğiniz, kazandığınız zaman sevineceğiniz bir para olmalıdır.

Öte yandan geleceği var mı yok mu sorusu yine insanlara bağlı. Talep oldukça fiyatları yükseliyor. Talep için de, yiyilen içilen bir şey olmadığı için popülaritesinin arttığı dönemlerde fiyatları da artıyor. O yüzdendir ki tavsiyem bir süre bekleyin, fiyatları not alın. Seyir aşağı giderse alın. Daha geçen ay bitcoin 2800 Lira'ydı, sonra 1000 Lira'nın altına düştü, şimdi 1800'lerde. Litecoin de ha keza 40 Dolar'a yaklaştı, 20 Dolar'ın altına düştü, şimdi de 25 dolarlarda. Bu işin mesneti yok.

Alım satımı borsadaki gibi bir klikle yapabiliyorsunuz, anında işlem oluyor. Ancak cüzdandan cüzdana coin gönderirken biraz bekleme oluyor. 3 adet madencinin onayından geçmeden coinler aktarılmıyor.

Litecoin yaygınlaşma sürecinde olduğu için kesinlikle fiyatı artacaktır. Elbette ani fiyat düşüşleri yaşayacak ama toparlayarak 1 yıl sonra en azından 150$ olmasını bekliyorum. Yatırımı yap, sonra coinleri bir paper wallet'a gönder ve sakla.

litecoin bitcoinle çok paralel gidiyor.
yani beraber düşüp beraber çıkıyorlar.
LTC/BTC oranı neredeyse hiç değişmiyor. ve büyük düşüşler ve çıkışlar yaşadı ikisi de son dönemde. bu yüzden kısa vadeli al-sat ile para yapılabilir.
uzun vadede hangi alt coin bitcoinden sonraki en kıymetlisi olacak bu biraz muallak.

yanisi: bitcoinde potansiyel olduğuna inanıyorsanız litecoinde de var diye düşünebilirsiniz.

al tabii ki canım.sen almazsan nasıl para kazanacağız :))hatta herkese tavsiyem alın verin ekonomiye can verin.

umarım açıklayıcı olmuştur.

15-30 günde mi satıyorsun? arkadaş sen hayatında hiç bu işi yaptın mı?

btcturk gün içinde parayı hesabına yatırıyor. koinim hiç kullanmadım bilmiyorum ama onlar da en fazla 1-2 güne yatırıyordur. ne 15-30 günü? kimin ne hikayesini okudun da bu kanıya vardın?

hiç girme bu işlere. kumardan farkı yok. ben hala paçayı kurtaramadım.

5 ayda yüzde 250 değer kaybetmiş litecoin (bu duyurunun yazılış tarihinde 57 kusurmus), asıl şimdi almanın zamanı. 20 tl civarı.

2 gün.
40 saat.

cumaretsi pazar tatil normalde
6 haftada bir cumartesi nöbetçiyim yani 6 haftada bir cumartesi çalışıyorum,

Molalar dahil günde 8 saat haftada 40 saat.
Günde 1,5 saat mola 6.5 saat çalışma.

Her fazladan çalıştığım saatin parasını alıyorum.

5 gün 9'ar saat çalışıyorum. Bazı hafta sonları evden çalıştığım oluyor.

www.eksiduyuru.com

aynısı değil ama benzeri bilgi toplama amaçlı ise bunlarda işini görebilir belki.

5 gün, 9.00-17.00

2 gün. Çalışmam 45 saat ama daha çok olduğu oluyor. Bu haftasonu çalışıyorum, bazen hafta içleri evden çalışabiliyorum. Bir sorun olmadığı sürece esnek. Eve işle giderim. Çalıştığım için mesai almıyorum ama bazen sürpriz ödemeler olabiliyor.

42 saat, ne zaman istersen o zaman tatil. esnek mesai.

normalde pazar gunleri tatil sadece. cumartesi geç gidip erken çıkıyorum.

ama mesai saati kavramının olmadığı bir sektörde çalışıyorum. pazar günleri de çalıştığım oluyor iş durumuna göre . pazar günleri gece 12-1 de çıktığım çoktur. işyerinde yattığımda olmuştur.

ekstra bir mesai ücreti almıyorum. saatlik prim üzerinden çalıştığım için haftaiçi mesai saati de olsa pazar gece 12leri de bulsam çalıştığım saat başına prim alıyorum.

2 gün.
45-50 saat.

Bilgi olsun diye söylüyorum.
Haftalık izin 1 gündür. Sadece kamuda 2 gündür.

Eğer günde 11 saati veya haftada toplam 45 saati geçerseniz ekstra mesai almaya hak kazanırsınız.

Eğer hiç anlamam borsadan derseniz, bankaların borsaya dayalı fonları var. Hani 60bine düştü 80bine çıktı diyor ya. Hah işte ona dayalı olan fonlar. Çok kafa yormadan yatırım yapabilirsiniz. Şu an mayıs ayına göre %30 düşmüş durumda. Uygun bir dönem diyebiliriz, ama daha da düşerse benden bilmeyin :D

bence girme. borsaya girdiğin parayı kaybetmişsin sayacaksın en baştan.
isctr al azr azar o illa birikir. ama bence girme, cidden.

ilk başlarda kesin zarar edeceksin. borsaya gireceğin para senin için önemliyse girme.
Şu an borsa düşük değerde alınabilir, ama seneye bundan daha beter bir durum olmayacağının garantisi yok, burası türkiye, daha düşebilir de.
işte borsanın riski de bu.
bir hisse alma, a tipi fon al derim ben.