Bilim tekniğin genel görelilik ve özel görelilik sayılarını bul. Çok yaralı. 2002 falandı sanırım.

Rölativitenin abc si - bertrand russell
Zamanın kısa tarihi - hawking

Ayrıca einstein ın çok eski bi kitabı var izafiyet teorisi diye. Onu da bulmaya çalış.

görelilik konusunda einstein'in kendi kitabi var

urun.n11.com

kuantum mekanigi konusunda ders kitabı var

www.idefix.com

bu iki konu özelinde başlangıç seviyesi iki kitap var:

Einstein'in Köpeği - Köpeğinize Görelilik Kuramını Nasıl Öğretirsiniz? - chad orzel
Köpeğinize Kuantum Fiziğini Nasıl Öğretirsiniz? - Chad Orzel

Ben ilk itabı bitirmek üzereyim. görelilik konusunu en başından alıyor, detaylı ve anlaşılır şekilde anlayıtor. 2. sini henüz okumadım. Bunların öncesinde iki türk yazarın yine genel okuyucuya hitap eden şu kitaplarını da öneririm. Benim fizikte yola çıkış kitaplarım bunlar olmuştu:

Fiziğin F'si - Cağlar Tuncay
Oyunun Kurallarını Fizik Söyler - Eren Veysel Ersoy

fizik altyapınız yoksa uzay fiziğini kitaptan anlamanız zor, bence siz belgesellere yönelin.

İki konu dediginiz neler arkadaslar. Ben ogrenmek istiyorum.

henüz ihtiyati tedbir konduğu için satış şu aşamada söz konusu değil. bir kısmı tmsf tarafından el konanlar, bunlar genelde bank asya vb. şirketlerin varlıkları. bunlar ihale ile satılır. ama mahkemelerin ihtiyati tedbir koyduğu mallar için satış genelde yapılmaz, bunlar bedelleri tayin edilerek ilgili kurumlara/kişilere devredilir. eğer satılırsa da mahkeme icra dairesi mezt salonunda artırma ile satar, onu da gazete ilanı ile duyurur.

ek olarak kamu ilan kurumu diye bir kurum var, ilanları o verir, kendi sitesinde de yayınlar. 30 farklı gazete yerine kik sitesini de takip edebilirsin.

konuşmadığımız 8 gün boyunca ne yaptın, neler yaptın anlatsana biraz de.
hesap sorar gibi değil de, merak etmiş gibi.
falan.

seni aldatmadığını nereden anladığını anlamadım, ama bence çok üstüne gitme. zaten ne varsa çıkar ortaya zamanla. fazla üstüne düşme, sen de fazla arayıp sorma. ben yerinde olsam bozuk atma gibi aksiyonlara girmez, aramamasını sallamıyor bir götüntü çizerdim. işine gücüne hayatına bak, vardır elbet bir sebebi, çıkar ortaya...

ne kadar zamandır sevgilisiniz ?
bence sıkıntı bu durum. yani insan en azından özler. sizin de buna bozulmaya hakkınız var.

"Konuşmamız lazım" konuşmasına hazır ol. Aldatmaz, onu bunu yapmaz diye de emin olma bence, hiç belli olmaz.

Ayrıca bu konuda hesap sormayıp ne zaman soracaksın? Açık açık ve sakin bir şekilde sor yani; neden yazmadın de.

Bir konu da şu ki; o yazmadıysa sen neden yazmadın anlamadım. Öyle bir durumda bile, onun bir sorması lazımdı "hayırdır" diye.

Bu kadar gururlu olmayın yahu, içinize ata ata hasta olursunuz.

Kız için fazla iyimsersin.

@interview İki seneye yakınız.
@piremses Tabii ki, yapmış olabilir o ayrı. Sadece böyle bir ihtimal üzerinde durmadığım için böyle dedim. Bir süredir zaten onun ilgisizliği ve "beni istemediği" şüphesine yakalandığım için yazmadım. Bu durumdan da şikayetçi olduğumu ve kafamdaki şüpheleri zaten kendisine bizzat düzgün bir şekilde açıklamışlığım da var.

o zaman piremses in dediği gibi, konuşmanız gerekiyor. belli ki araya baya baya mesafe koymak istemiş ve koymuş. siz de bunun farkındaymışsınız zaten o yüzden yazmamışsınız. direkt sorun bence. neler oluyor diye.

yolun sonuna gelmişiniz hatta muhtemelen aldatılıyorsundur.

Ben de öyle sık sık mesaj atıp arayan bi tip değilim ama 8 gün boyunca da yazmamazlık etmezdim herhalde.
Siz de yazmamışsınız onu anlamadım, madem mesaj beklediniz siz yazsaydınız ya bir şey.
Belki o da şimdi tatile gittim bak 8 gün boyunca yazmadı diye düşünüyor olabilir.
Çok aptal bir durum evet ama hala karşı taraftan mesaj bekleyen insanlar var, böyle bir durum olabilir mi?

Oturup sakin sakin konuşun ya mesaj beklemekten ziyade altından başka bir şey çıkabilir bunun, olmaması gereken bir durum en azından 2 günde bir kısa da bir iki şey yazar insan.
Arkadaşımla bile 5 gün iletişimsiz kalamıyoruz biz.

"Konuşmamız lazım" konuşmasına bizzat hazırım. Gelip de buluştuğumuzda zaten ortada çok büyük bir yanlış anlaşılma yok ise zaten ayrılmayı düşünüyorum.

başkasıyla yazıştı, onun için fotolar koydu.

öncesinde bir tartışma mı oldu ? çünkü bu kadar sosyal ise diğer hesaplarında size gösteriş yapıyor olabilir, bence gurur yapıyorsunuz karşılıklı sebebi kim bilir artık.

[ergen olmadiginizi, 25+ oldugunuzu varsayarak yaziyorum] kendin yazmissin zaten s.im senin kuzunu +1
kadin kisisiyim, oyle telefonla konusmayi falan hic sevmem ama deger verdigim adama 8 gun yazmamazlik asla yapmam. gercekten sevdiginiz insanla yasadiklarinizi paylasmak istiyorsunuz zaten. uzun uzun yazmaktan da bahsetmiyorum, en azindan nasilsin, ne yaptin, vs. kisa kisa.
de ki bir sey oldu yazmadim/yazamadim, sosyal medyada zaten bir paylasim yapmam. sosyal medyaya girecek kadar vaktim var ise ve kendimi iyi hissediyorsam 2 yildir birlikte oldugum adama yazmamak cok cirkin bir sey. o bakimdan da yue +1 diyorum.

@kassi evet 27 yaşındayım. kendisi de 31 yaşında. çocuk değiliz.
Kenndisi günde en az 15 saat çalışıyor bunu biliyorum. O yüzden telefonda flörtleşelim koklaşalım demiyorum. Benim de beklentilerim (bir önceki şehir dışı işlerindekilerinin tamamında) sohbetlerimiz zaten tam olarak senin yazdıkların kadar. Fazlasını zaten beklemiyorum/istemiyorum.

@burchak tartışma olmadı ama ben onun ilgisizliğinden şikayetçi odluğumu zaten kendisine bizzat söylemiştim yakın zamanda.
Ve bir süredir bu yüzden limoni gidiyordu.

Aldatan kişi, belli etmemek için günlük olarak mesaj atardı bence. Kendinizi kadının yerine koyun, aldatıyor olsanız instagtam fotoğrafları yükleyip 8 gün boyunca mesaj atmazlık mı ederdiniz, yoksa tam tersi, sosyal medyada sessiz kalıp her gece "aşkım ben yatıyorum" mesajı mı atardınız şüphe çekmemek için?

Aldatmaktan çok, ayrılmaya hazır olmak gibi bu. 2 yıllık ilişkide 8 gün boyunca özlemiyorsa, bıkmış demektir. Bir gün kafa dinlenir, hadi iki gün mesaj atmak unutulur, ama 8 gün atmadıysa aklına geldikçe "amaan konusasım yok" demişir. Sıkılmış, yeni maceralara hazır, ama henüz yeni maceralara atılmamış gibi geldi bana.

"8 gün neden mesaj atmadın?" kavgası yerine "sen benden sıkıldın sanırım, bir süre kafa dinleyelim ayrı ayrı" gibi bişey diyerek bitirmek uygundur.

Ya bu nası ilişki allasen?! 15 gün şehir dışına çıkar çıkmaz satışı yiyorsan, salla gitsin.

"Beni aldatmadigini biliyorum" sesli guldum.

Seni aldatmadıysa eğer adam yerine de koymamış demek ki geleceği güne kadar iletişim kurmadıysa, hangisi senin için daha kötü sen karar verirsin artık.

Sevgilim değil 8 gün 1 gün hiç yazmasa, mantıklı ve makul bi sebebi yoksa ayrılırım. Çok net.

angelus aşırı haklı, aldatması gerekmiyor illa tabi ki de 8 gün boyunca konuşmadıysanız pek adam yerine konulmuş sayılmazsın.

Şöyle söyleyeyim; erkek arkadaşım çin'de ben İsviçre'deyken, kendisinin interneti, telefonu çalışmaz benim internetim sadece evde çalışırken, 1 hafta boyunca günde 5 dakika da olsa bir şekilde konuştuk, konusamasak bile en azından mesaj attık. Aradakı saat farkını saymıyorum hiç.

Kısacası ulaşmak, görüşmek istese, ozlese bir yolunu bulurdu sanki.

Sen de mi yazmadın? Cevap vermiyor mu?
Belki o da aynı şeyi düşünüyordur.

8 gün boyunca senin yazmama nedenin neydi?

@matrix ve @bigbada: ben de yazmadım, çünkü çalışırken yazmıyorum, o fırsat buldukça zaten yazıyordu/arıyordu bundan öncekilerde.
ve bir de yukarıyı okumadığını varsayarak yazıyorum, ilgisizliği davrandığı ile ilgili şehir dışına çıkmadan önce de kendisiyle konuşmuştum. O yüzden direkt olarak kendisinden bekledim.

Ben olsam ağzına sıçardım. Konuşacak falan bir şey yok yani.

aklına bile gelmemişsin. demek ki sensiz keyifli güzel vakit geçirmiş. artık kimle geçirdiyse, gerçi çok da bir önemi yok.

hadi günün her saati konuşma olmaz da bi iyi geceler konuşması da mı olmaz hiç. 8 gün lan. 3 gün yazmasa öldü mü falan derim. 8 gün çok. bitmiş sizin ilişki kusura bakmayın.

harzem'e katılıyorum ben.
ortada bir inatlaşma var gibi de duruyor. o yazacak mı diyor olabilir iki tarafta. biz de çift olarak çok inatçı insanlarız ama bir taraf illa dayanamaz yazar böyle bir durumda. ayrılığa hazırlanıyor gibi bence de. illa aldatıyor demek değil.

dalga mı geçiyorsun birader? ayrıl. bas kıçına tekmeyi.

herkese teşekkür ederim cevaplar/yorumlar için.
buluşup konuştuk, ayrıldık.

aldatti ya da aldatmadi gibi iddaalarda bulunmayacagim; lakin kanimca en uzun sure 1 gun olmali. msn'le mesajlastigimiz yillarda olsaydi, interneti yoktur derdik, bir bahane bulurduk. oyle bir zamanda bile olsaydik, isteyen gider telefon kulubesinden bile arayip sana ulasabilirdi. kisacasi, karsindaki kisinin onceligi degilsin. yerinde olsam uzerine gitmezdim, baska denizlere yelken acardim.

geçen hafta çok benzer bir durum bana oldu. en son sinir krizi geçirip bağırdım telefonda, bitti dedim. peşinden de anlaşamadık, çok yıpranmış, çok gururu kırılmış. ben de artık yoruldum uğraşmaktan. gün içinde bol bol aklıma geliyor ama unutmaya çabalıyorum. sinir krizi geçirmesen iyi olur bence, sakin kal :)

@yanginmerdiveni doğru olanı yapmışsınız, tereddüt etme hiç.

geçmiş olsun. bence de doğru olanı yapmışsınız. ama ne açıklama yaptı acaba onu merak ediyorum ben çok özel bi soru oldu farkındayım ama.

yok önemli değil.
o da beni pek özlememiş, yoğun çalıştığı için ve beni de özlememiş olduğu için aklına gelmemişim. zaten ittire ittire gidiyorduk ilişkiyi. araya zamanın girmesi özlemekten çok inceldiği yerden kopmak oldu her ikimiz için de.

senin için iyi olmuş o halde. yakında alışırsın. çok üzülmemeye çalış.

acısı geçtiğinde ve hayatına yenileri girdiğinde (aynı hataları yapmamayı öğrendiysen) çok daha mutlu olacaksın merak etme.

sağ olun var olun.

1 yaşında kızım var, bütün tecrübemi aktarayım.

1. beşik almayın. park yatak alın. muazzam rahat edersiniz, gittiğiniz yere de götürürsünüz.
2. bebek arabası hemen alın. ben şundan aldım çok da rahat kullanıyoruz.www.hepsiburada.com

2 çocuk büyüttük, ben de tecrüelerimi yazayım

1. beşik almayın +1, hele ki mobilya beşik sakın almayın. çok kullanışsız. park yatak çok pratik
2. bebek arabasının katlanabilir ve kolay taşınabilir olmasına dikkat edin. bir de ilk 6-7 ay çocuk oturur pozisyonda duramayacağı için ya iyice geriye doğru yatanlardan alın ya da içinde puseti olandan alın. baston tipi modeller taşıma açısından çok rahat.

Tam da bebek arabası tavsiyesi için duyuru açacakken böyle bir duyuruya denk gelmem güzel oldu.

Bir arkadaşa hediye olarak alacağım.

@teritori, araba çok güzel de daha uygun fiyatlı olsaydı keşke :)

İkinci bebeğini bekleyen bir anne olarak tecrübelerimi aktarayım:

İlk 6/7 ay için sallanabilir bir sepet beşik alacağım. Sallanması çok önemli. 200 tl max vereceğim. Sonra ikinci el olarak satarım. Sonrası için kızımdan kalan park yatak var onu kullanır.

Puset olarak kesinlikle fazla para vermeyin bir yaşından sonra en hafif bastona geçiliyor. Geçen sefer bir sürü para vermiştim, sonra 1 taşında onu satıp .Maclaren volo almıştım, 3.5 kg luk çok hafif bir puset. Yatmıyor ams bizim kız zaten asla pusette uyumaz, Etrafı izlerdi. Şimdi n11 de gördüm brion mira travel sistem gördüm onu almaya karar verdim. Hafif, kullanışlı, ilk 8-9 ay gayet işimizi görür. Sonra onu da elden çıkarır, emektar maclaren imize döneriz. Size tavsiyem ilk 1 yıl kullanılacak şeylere çok para vermeyin, mümkünse 2. El bakın. Kolay gelsin..

daha dun doguracak arkadasimla gorustum, dedi ki; (bayagi da arastirdi bu isleri)

*ilk dogunca bi araba aliniyor, sonra cocuk sigmiyo ona, bi tane daha aliniyor dedi. ilk alinan araba essek kadar oluyor genelde ama hicbir yere sigmiyor, tasinmiyor, katlanmiyor vs. bunlar da pahali segmentten araba koltuklu hem ilk dogdugunda hem daha sonra kullanabilecegi bisey almislar. hasim iscan gecidinden almislar 2.5tl fln. avm'lerde cok daha pahaliymis aynisi. istersen sorayim bir daha markayi.

*bebek hastaneden cikarken pusetle tasinmak zorunluymus. bunu da ilk defa duydum.

selamlar. kızım 20 aylık.

bebeğin sürekli yatması için ikea'nın bebek yataklarından en ucuzunu (adını hatırlamıyorum) alırsanız çocuğunuz bunu 2 sene kullanır. en ucuzunu önermemin sebebi sadece ucuz olması değil, aynı zamanda boyasız masif malzeme olması. yarın bebek bunu dişlediğinde sıkıntı olmasın.

Bebek arabasında kraft'ın travel system olarak sattığı arabaların herhangi birini alırsanız işinizi rahat rahat görür. biz bebek yürümeye başladıktan sonra bebek arabasını çok nadir kullanıyoruz, bu yüzden değiştirmeye falan ihtiyaç duymadık.

bebek arabası ve ana kucağını takım halinde alırsanız birbirine kolay kilitleneceği için daha güvenli olur.

ev tipi ana kucağı, sallanan şeylere falan girmenize gerek yok.

bir de bebek arabası alırken arabanızın bagajına sığdığından emin olun.

zaten bir bebek arabası birden fazla bebeği rahatlıkla büyütüyor, hangisini aldığınızın çok da bir önemi yok.

p.s. sağlıkla kucağınıza almanızı dilerim, kolay gelsin.

14 aylik oglan sahibiyim

Besik yok. Direkt ikea'dan bebek karyolasi aldik. Ozellikle sallama karsitiyim. Ilk gunden itibaren karyolasinda yatiyor. Birkac ay icerisinde yataga geciricez

2 bebek arabamiz var. biri jane rider biri maclaren globetrotter. Jane'yi ilk 6 ay yogun kullandik. Cok memnundum. Sonra agir diye maclaren'a gectik. Jane inanilmaz konforlu ama. Butceyi zorlayabilir yalniz. Yaninda matrix oto koltugu da vardi. Oglan matrix'e sigmamaya basladiginda recaro young sport aldik. Hayatimda oglan icin harcadigim en iyi para olabilir

Chicco'nun fln hem daha hafif hem daha butcesel modelleri var. bebek magazalarinin indirimlerini takip edin. Mesela subatta inanilmaz indirimler oluyor. Ya da 500 lira harca 250lira hediye ceki falan oluyor. Donanimhaber'de alakali basliklar var, takip edin

5 aylik oldu oğlum.

Ben de besige gerek yok diyorum. Ayrıca sallamaya da karşıyım. Sallamadim, emzik de vermedim.

Ikeadan şunu

m.ikea.com.tr

Içine de şunu

www.evidea.com

Aldım. Çok memnunum. Park yatak da var, hediye geldi.salonda duruyor. Sürekli seyahat etmiyorsaniz veya başka birinin evinde kalmiyorsaniz şart değil. Ben 1 ay ailemin yanına gittiğimde götürüp gittim, iyi oldu. dediğim gibi ama hem bana hediye gelmişti hem de çok portatif bir hayatınız yoksa şart değil. Ikinci el bakabilrsiniz.

bebek arabası olarak bunu aldım. Ana kucağını dışa dönük olarak da yerlestirebiliyorsunuz. Ayrıca araba halinde de ister tam ister eğimli bir kaç kademede yatirabiliyorsunuz .

Arabada önemli olan hafif olması ve kolay kapanması. Bu iki hamlede kapanıyor -ki otobüse binerken kapalı araba zorunluluğu olan bir yerde yaşadığım için hayat kurtarıyor.- Tek başıma otobüse binebiliyorum.
Bir de baston olması sebebiyle aradaki boşluktan bebegime rahatça erisebiliyorum. Diğer arabalardan tutma barı engel oluyor bana.160 boyumla rahat uzanamiyorum bebeğe.

Üstelik çok ağır olmaması iyi bir avantaj. Tek basima hem bebeği a nakucaginda (sol el) ve arabanın gövdesini (sag elimde) sezeryanli halimle 1 kat indirip cikarabildim.

Ana kucağını arabada iyi koltuğu yerine kullanıyorsunuz. Bebek oturup da oto koltuğu alana kadar bunda getirip getireceksiniz zaten.

Arabaya ana kucağını koyarken fotodaki gibi araba kismini sokmenize gerek yok. Böylece istediğiniz şekilde kullanabiliyor olmanız da bir artısı.

Bir de ergonomik kanguru E dinmenizi tavsiye ederim. Yenidogan aparati olsun. Çok seveceksiniz. Ben yaz memelektinde yaşamama rağmen sürekli bebeği içine koyup çıkıyorum. Çünkü arabayla da kanguruyla da terliyor. Farketmiyor. Yanimda yedek body oluyor. Çıkarınca üstünü değiştiriyorum.

Ikinci el boba 4g aldım. 250 liraya. Tertemiz geldi.

Facebookta babywearing grubunu takip edin. Hem konuya hakim olup ihtiyacınızı belirler, hem de çok temiz ikinci el ergonomik kangurular (ya da slingler) bulabilirsiniz.



www.hepsiburada.com

yarın arabana birisi geçerken sürtse kapıyı vs. göçertse, daha fazla masraf çıktığında ne yapacaksın? olmaz deme olur illa ki hatta çocuğun birisi çiviyle çizerse nolcak? götür aylık bırak bi yere.

eşyaya bu kadar değer vermemek gerekiyor. belki çizilir diye aylık 140 lira vermek bence de saçma olur.

otoparkta arkadaşım kapıyı açarken mercedes s320'nin kapısına gömdü benim kapıyı. Arabanın çizileceği, göçeceği varsa her yerde olur.

Bence çok ve gereksiz bir masraf. At üstüne bir örtü yeter.

seninle aynı sebeple adam gidip isparkın otoparkına bıraktı. sonra otoparkta çalışma olmuş. bir gelip bakmış ön tamponda kalekim, çimento izi. adama haber vermeden çalışma yapmışlar. falan filan işte... adam temizletti parasını aldı.

Düz yolda birinin sana gelip sürtmesinin ihtimali otoparka göre daha düşük bence.

Acemi şoforün biri gelir, senin yanına bırakacağım diye gömçürtür arabanın kapısına.

Hafta içi bana ver, hafta sonu kapında olsun. Kıyak yapar arada fazladan yakıt da atarım.

yılda 1500 otoparka vereceğine kasko yaptır

iki araba var, biri yaz boyu yol kenarında durdu. hiçbir sıkıntı yok. otopark daha sıkıntılı oluyor, girip çıkarken sürtenler, kapıyı gömenler falan filan.

kaskoya 750 lira vermiş adamım, 1500 otoparka hayatta vermem.

yakin akraba degil de tanidigimiz bir abi var. adam sapigin teki, sürekli baska kadinlarla konusur evli ve cocuklu olmasına ragmen. cocuk dediğimde 20-21 yasinda genc. neyse, bu adan ortalikta boyle capkin diye taniniyor da işin aslı öyle değilmiş. bunun kuzeni var, o abiyle de tanisigiz. ona dediler neden akrabanla (bastaki adam yani) gorusmuyorsun. o da dedi ki karisini dudukleten adamla ne işim olur. buna benzer soylentiler vardi ama yakinindan duyunca sasirdim. direkt swingerlik var mi bilmiyorum ama acik iliski yasiyorlar iste.

ya ne olacağdı? swinger olayına giren insanlar evli barklı çoluk çocuk sahibi insanlar (genelde). katılımcıların röportajları internette dolanıyor.

"hani majinal bizdik" olayı o kadar doğru ki...

İlk görüldüğü anda garip tabii ki. Kafanda o kişiyi seksle bağdaşmadığı için ilk anda değişik bir durum. Anneyle babanın seks yaptığını fark etmek gibi. Yine de istek dışı biriyle swing etmedikçe ya da başları belaya girmedikçe üstünde durmam. Kendileri kocaman insanlar, neden zevk aldıklarını onlar biliyorlar. Destekliyorum onları.

adanaliyim ve degil abi, "haci amca" dedigim adamin bile yaptigini ogrenince saldim ipleri ben de.

yanlız bir şey soylıcem kımı ınsanlar baskalarının resmını kullanıyor boyle seylere de sahıt oldum yanı belkı de ruhları duymuyor zavallıların

bence bağladığın hiçbi argüman ile ilgili değil. sadece saflık. iyimserlik. kötülük ile karşılaşmayacaklarını düşünüyorlar.

sonunu çok güzel bağlamışsın karşim. dgfh

Özel bir seyler yasamak mi kötü yoksa bunu internet ortaminda yaymak mi?
Herkes icinden geldiği gibi ozel hayatini yasayabilir. Ama bunu yaymak ifşa etmek iste ..........

Anladiniz siz.

@keskulpesent bırakalım şimdi bu hala mı köylü zihniyet ayaklarını. sizde biliyorsunuz ki bu toplumun geçmişinde ve bugününde kadınların çok eşli olması durumu hoşgörülebilir değil ne yazık ki.

sizinde benimde birlikte olduğumuz kadınların çoğunun ailesinin bu durumdan haberi olsa hoş şeyler yaşanmaz zannediyorum ki. ha keza bahsettiklerim kız çocukları varın durumu siz düşünün.

bu toplumun gerçekleri bunlar.

bu ne iğrenç bir duyuru. benle ' bu tarz bir yakınlaşma şansı yakalayıp' bu sebeple ' ciddi düşünmeyecek' sizin gibi biriyle bir münasebetim olmaz umarım. biz de böyle yaşamaya calısıyoruz, sizlerden kaçarak.

Gizlilik söz konusuysa bir sorun yok. O ifşa fotoğraflarını ayrıldıktan sonra eski sevgilisine kazık atmak için çabalayan erkek müsveddesi kişiler yapıyor. Sevgilim bana çıplak fotoğrafını yollasa bir gün ayrıldığımda fotoğrafını hiçbir şekilde kimseyle paylaşmam. Burada sorun kadınların güven duymasından çok erkeklerin işi p.çliğe dökmesinde. Bir erkek olarak bu işi güven meselesinden çok umursamama olayına bağlıyorum.

burada sorun kadınların fotoğraflarını sevgililerine göndermeleri değil erkeklerin bunları farklı mecralarda yayması ya da üçüncü kişilere göstermesi sorun.

karşısındakinin güvenini kullanıp suistimal edenlere de insan diyoruz işte, bence insan ziyanlığı diyelim.

@yuvarlanantencereninkapagi beni araya nasıl eklediniz pes doğrusu. kaçın siz tabi şu tarafa doğru hem de.

Bu yuzden hanimlarimizi meme ve popodan ziyade ayak capslerini yollamalari icin tesvik etmeliyiz iste.

Geçen gün burada bir duyuru vardı. 'Bu kız çok güzel değil mi ya' gibisinden bir duyuruydu ve linke tıklayınca amatörce çekilmiş bir çıplak selfie gördüm. Kız kesinlikle bir şekilde güvenip (eski sevgili-fuck buddy, artık neyse) o kişiye atmış ve o da burada insanların dikkatini çekebilecek bir başlık açıp kızı teşhir ediyordu. Gördüğüm an ispiyonladım ve dakikasında da hangi mod sildiyse, daha fazla kişi görmeden sildi sağ olsun. O duyurunun bir pislik tarafından açılmış olduğundan ve o fotoğrafını paylaştığı kişiye (duyuruda iddia ettiği gibi) internette denk gelmediğinden eminim.

O yüzden evet; etraf bu kadar kötü insan kaynıyorken kızlar hala nasıl erkeklere güvenip de çıplak fotoğraflarını atıyorlar, ben de anlamıyorum. Kimseye güven olmuyor ve olmamalı da zaten.

>böyle fotoğraflarla yüz yüze geldikten sonra kadınların akıllı olduğuna dair tüm düşüncelerim yıkıldı gerçekten.


pire için yorgan yakmak olmuş bu da. yani pek akıllı bir karar olmamış bence :)

Yüz görünüyorsa sıkıntı büyük. Bir anda yayılır, tacizden, tecavüzden kurtaramaz artık hanım(!) kızımız...

Erkeğe bir şey olmaz...


.

Kız cıbıl fotoğraf attıysa büyük ihtimalle fake account sahibidir zaten, sıkıntı yok.

geçmişte sevgililerimden çok sayıda cıbıl fotoğraf aldım. hiçbiri de eğer hesaplarım falan hack'lenmediyse başkasının eline düşmedi, ben silmesem bile formatta mormatta bi şekilde silindi gitti zaten. halihazırda sevgilim oldukları, belli bir seviyenin ötesinde olduğumuz için "aa bununla ciddi düşünülmez" gibi saçmasapan bir düşünceye kapılmadım.

bu yavşaklığı da anlamıyorum açıkçası. sevgilin senin için fotoğraf gönderince niye "ciddi düşünmeye değmeyecek" biri oluyor? ondan sonra mal mal yok kezo, yok barzoyla birlikte, yok şu, yok bu diye ağlıyorsunuz. demek ki kız hasbelkader sevişelim dese orospu olacak. ondan sonra yatakta ölü gibi yatan türk kızı bilmem ne. eyvallah kızımız hafif şey de erkeğimiz? sen bu zihniyetteyken kızdan ne bekliyorsun?

mal olan sensin bence.

der meister +1.

bu hikayede bir mal varsa, o da sensin. sana ne kardeşim elalemin popusundan memesinden?

hem, kapı kilitli değil diye ne zamandan beri hırsızlar suçsuz oldu. anlattığın senaryo içinde bir başka mal arayacaksak; o da (eski)sevdiğinin özel fotoğraflarını ifşa etme zavallılığına düşendir.

erkekler kadınlarla bazen tek gecelik ilişki benzeri aksiyonlar yaşamak istiyorlar. önce bunu anlamaya çalış.

sonra bunun tam tersinin mümkün olduğunu anla. kadınlar da bazen erkeklerle sevişme isteklerini karşılamak için kısa süreli ilişkiler isteyebiliyorlar.

ve artık, kadının güçlendiği ve anonim olabildiği dünyada tıpkı erkekler gibi bunu ifade edip istediklerini alıp hayatlaarına devam edebiliyorlar.

insanlar (her iki cinsiyet için de) süreki uzun vadeli ilişkiler istemeyebiliyor, farklı istekleri olabiliyor. buna alışsan iyi olur.

kadınlar kime ne gönderilip gönderilmeyeceğini iyi bilirler merak etme. Ayrıca senin tabirinle gerçekten de bu kızlarla evlilik düşünüyoruz baya baya ciddi ciddi, aaa penisimin resmini gördü, sevdiğim kız kirlendi(!) artık onunla ciddi(!) düşünemem demiyoruz. Her kadını ve erkeği kendi çevrenizdeki gibi zannetmeyin artık.
meister+1

saçma. sevgilinin sana güvendiğini gösterir. sevgililer arasındaki özel paylaşımlar sevgililer arasında kalır. bunu dışarıyla paylaşan kişidir karaktersiz olan. kız karaktersiz birine güvenme hatasına düşmüştür o kadar.

oğlan kıza cıbıl resmini yollasa kız bunu ifşa etse. ağır malum anne çocuğudur. tersi de aynı. burda saflık söz konusu değil. kız-erkek güzel anlarında birbirlerine elbet güvenecekler. bu saflık mıdır. aşık olup, seviştiğin insana güvenmeyeceksin de kime güveneceksin. bir şeyler bitip ayrıldıktan sonra bunun acısını böyle bayağılıklarla çıkarmaya çalışan saftır, maldır, sümüklüdür. kız hayatına devam eder de asıl o bu piçliğiyle daha başına çok belalar alır.

herkes birbiriyle ciddi düşünmek zorunda mı? ben karşımdaki insanla birbirimize sadece seks yapalım-ilişki olaylarına girmeyelim gözüyle de bakabilirim, ne var bunda? bu sadece beni ilgilendirir. ciddi baktığım adama da yollarım. sadece sevişmek istediğim adama da yollarım. bunun genel geçer bir kuralı yok ki "sadece ciddi düşündüklerinize cıbıl fotoğraf yollayığğnız." diye. her iki tarafa da yollanmasının ortak noktası güvendir, o kadar. tşklarını gördüm, o halde evlenmeliyiz artık.... sana başka gözle bakamam....

İnternette çok defa "Doğrucu Davut" dediğimiz insanları görüyorum. Bunlar Türkiye'de yaşamanın ne demek olduğunu bilmiyorlar sanırım.

Bir işin doğrusu vardır, bir de pratikte olanı. Elbetteki gönderilen fotoyu erkeğin paylaşması şerefsizlik. Ancak diyelim ki erkek şerefsiz çıktı ve fotodan seni tanıdılar. Ne yapacaksın? Karşına ondan daha büyük şerefsizler çıkıp "şu memeleri bir de bize göster" diyecekler ve derler...

Erkeğin fotosu paylaşılsa hiç bir şey olmaz. En fazla arkadaşları boyuyla dalga geçer. Helal koça derler.

Bu işin pratiği bu. Bir fotoğrafı internete, maile, whatsapp'a vs. girdikten sonra herkesin görmesini göze alacaksanız gönderin...


.

kızlar yüzlerini göstermeden foto göndersinler bence. böylece uzlaşmış olalım :)

cıbıl fotosunu gönderen kızla ciddi düşünülmez düşüncesi de köylülük ayrıca. bir sürü kızdan cıbıl foto aldım ve kendileri hakkında hiç kötü düşüncem olmadı. rahatlıkla bana gönderebilirsiniz :)

islergucler2 +1

köylülükse de köylü milletin efendisidir

var.

yeni değil hem de test yayınlarıyla birlikte neredeyse 2 yılı geçti yayına başlaması.

spikerler komple transfer yalnız. çalışanların çoğuda öyle bir miktarda türk mevcut tabi içlerinde.

bbc gibi dunyaya malolacak bi kanal olmasi icin yapildi. olur mu? bence kesinlikle olur. gorseller, markalasma, sunum hersey bbc'nin cok cok onunde.

ben de izliyorum baya güzel valla. nerden bulmuslar spikerleri anlamadım. stüdyoları falan nerde merak ediyorum.

@littlejack merkez stüdyo ve haber merkezi istanbul trt kampüsünün içerisinde.

yurt dışında bazı başkentlerde haber daireleri var zaman zaman bağlantı kurdukları onun haricinde çoğu ülkede muhabir bulunduruyorlar.

amaç trt yayınlarını dünya çapına yaymak. kesenin ağzı da bunun için açıldı.

ama türkiye haberleri hariç haber dairesi tırt. rakipleri yanında (cnn int, bbc, el-cezire,...) yavaş. haberler geç giriyor ve dilleri vasat. ahaber gibi bir perspektifi var.

yalnız grafikleri falan şahane. yorumcuları da güzel buluyorlar. ama tabi türkiye çoğu sorunda taraf olduğu için genelde bazı kurumlar trt'ye konuşmak istemiyor gibi görünüyor. bu yüzden doğrudan taraflarla konuşamıyorlar.

Belli bir yasa kadar oyle evet. Istatistikler oyle diyormus.

bu kişilerin sekse bakış açısı ile alakalı bir durum.

Seks neden biter? Eğer biyolojik bir sorun yoksa karşılıklı güvenin, saygının ve sevginin yıpranmasından ötürü biter. Seksi bitiren etkenler güven saygı ve sevgiyse, onları bitiren etkenler de seksi bitiriyor demektir. Evet seks bittiyse evlilik bitmiş demektir. Ama seks bitmeden de bitebiliyor evlilikler.

evlilik bağı sadece kadın ile erkek arasındaki şehvet ile kurulmusa biter ama bir erkek ile kadın arasındaki ilişki ne tvlerdeki üstüme ev yap ne de sadece şehvet ile kurulmamalı.

çünkü parada biter seks de biter.

eğer bir birinin yanında olmayı sevmiyorsanız ne kadar para çok olursa olsun ne kadar iyi seks yapıyor olursa olsun karşı cins ile evlenmeyin.

para biter, şehvet biter ama özlem bitmez

Bu konu biraz farklı.

Evlilik değil de ilişki olarak ele alacağım.

İlişkinin başında erkek aç olur, sürekli sevişmek ister. Bir süre sonra doyar ama aslında kadın daha yeni açılmış olur. Bu sefer kadın ister ama erkeğe çekici gelmez. Bu noktadan sonra fantezi, sürprizler vb. şeyler devreye girmezse sıkıntı. İlk çatırdamalar görülür. Kusura bakmayın ama erkek her zaman karşısında çekici, kendine bakan, ilgilenen bir kadın görmek istiyor. Bu zamanda o da zor. Kadın 10 saat çalışıp o yorgunlukla eve gelip, bir de onlar uğraşacak vakit bulamaz.
Sonra diyorlar ki bi çocuk yapalım evde onunla ilgilenip vakit geçirelim. HAH! o ilişkiden doğan çocuk sorunlu ve güvensiz bir birey oluyor. Yapmayın abi.
Böyle anlatınca ucu bir yere çıkmıyor, düğüm olup kalıyor ama ilişkisini yaşatmayı bilen insanlar var.

Biraz ergence olacak ama "bir kadın tüm ihtiyaçlarını giderecek bir erkek arar." YEri gelecek anne, baba, kardeş, dost, sırdaş, arkadaş, sevgili, eş, koca, psikolog, yaşam koçu olacaksın yeri gelecek susmasını (saygı duymayı) bileceksin.

evliliğin temeli sevgi, saygı ve sadakat denilen 3s'den oluşmakta bana göre. yani seks elbet bitecek, vücudun yapabileceği şeyler belli bir yaşa kadar. dediğin gibi bir durumda evlilik kalmazdı dünyada.

elbet alakası vardır ama temeli değil bence. yani olmamalı.

net biter.

yaren +1500.

eğer bir sağlık sorunu falan yoksa seksi bitiren her neyse o evliliği bitirmeye de yeter.

seks bitmez evlilik biter.
yaren doğru söylüyor. seksi bitiren nedenler evliliği bitiren nedenlerdir. evlilik önce kafada sonra yatak odasında en son mahkemede biter çoğunluk.

@ravenciav; istatistikler başka konuşuyor yalnız. türkiye için 56-65 yaş arası aktif olanların oranı %78 . yaşlı bakım evleriyle ilişkili olan arkadaşlarım sayesinde öğrendiğim kadarıyla 65'in üzerindekilerde de oran pek az değil.

biter mecburen. bir de kaç yaşında bittiğine bağlı tabii; seks 80 yaşında biterse evlilik bitmez yani o yaştan sonra.

Baykuş içgüdü ile avlanıp yiyor, senin aklın ve seçme şansın var. Et yememeyi seçebilirsin, alternatif beslenme yöntemlerini araştırabilirsin. Etten gelecek proteini, aminoasitleri falan farklı yollardan elde edebilirsin vs vs. Et yemeden sağlıklı olacağını düşünen insanlar bi yere kadar iddiası biraz yalan oldu artık. Et yemeden de gayet oluyor, hiç merak etmeyin.
İkincisi ve aslında bence insanları vejetaryenlik ve veganlığa iten en önemli sebep hayvansal ürünlerin elde edilmesi esnasında kullanılan acımasız, işkenceye varan yöntemler, hayvansal ürünlerin endüstriyelleşmesi, hayvana canlı değil mal gibi davranılması. İlla ki bir yerlerde denk gelip izlemiştir herkes et fabrikalarında, süt fabrikalarında, yumurta fabrikalarında hayvanlara nasıl davranıldığını, hayvan çiftliklerinde ne koşullar altında olduğunu canlıların. Buna göz yummak kolay değil; kolay olmamasının ötesinde etik değil. Dediğim gibi ana sebep de bu bence. Bitkilerde durum daha farklı. Acı çekme konusu tartışmalı olabilir ancak bir bitkinin yetiştirilme ortamı ve bitkiye davranış şekli nispeten bellidir, onu bir hayvanı zorladığın gibi zorlayamazsın. İneğe süt versin diye tecavüz eden makineler var, bitkiye bunu yapamazsın mesela. Bir de kusura kalma ya, bu veganlık konusu mevzu bahis olduğunda bitkiler de acı çekiyor argümanı biraz kötücül bir niyet hissiyatı vermeye başladı artık herkese.

Son olarak Cursed Chico her duyuru açtığında da birisi karşı bi şey yazmasa keşkem.

Sevgiler.

İnsan = Beyin
Beyin = Çok yüksek miktarda yağ ve poroteyin.
Çok yüksek miktarda yağ ve poroteyin = Kas ve yumuşak doku kitlesi
Kas ve yumuşak doku kitlesi = Benden güçsüz ve idaresi kolay hayvanlar

Ne zaman ki saksıda kas yetişir, o zaman ilk tohumu ben ekerim.
O zamana kadar çayırda bir yaşını henüz doldurmuş özgürce koşan bir dana, sütten ayrılmış, yeni kırpılmış neşeyle zıplayan bir kuzu düşündükçe gözlerim yaşarır, tabağıma gelecekleri günü beklerim.

Cursed chico da spam yapip devamli ayni duyuruyu acmasa keskem. Ya da acsin ozgur herkes. Ben de gorunce aklima geldi sordum buna laf etmekte de iyi niyet yok.

Cevabiniz icin tesekkur ederim. Tartismaya acik bir konu, yazdiklarinizda da aklima sorular geliyor haliyle ama istedigim genel bir bilgiydi, onu da verdiginiz icin uzatmak istemiyorum. Tekrar tesekkur ederim.

Niyetim kotucul neden geldi onu da anlamadim ama caniniz sagolsun. Edit ile bir soru ekleyecegim.

cursed zaman zaman aynı duyuruyu açıyor çünkü sağlam argümanları var ama karşı argümanlar çok zayıf, anlamaya çalışmaktan uzak

hayır yok. bir tavuğun yumurtası neyse, bir buğday tanesi de tam olarak o. ikisi de bir canlının (tavuk/buğday) üremek için ürettiği bir yavru. ikisini yemenin ahlaki değerini ayıran hiçbir şey yok.

ağaçtan dökülen elmalar sığırın biri gelip yesin diye değil, her birinden bir elma ağacı olsun diye dökülür. bir embriyodur ve canlıdır.

buğdayı tarlada sıkışık tepişik yetiştirmekle tavukları kümeste sıkışık tepişik yetiştirmek tam olarak aynı şey.

delikanlıysan fotosentez/kemosentez ile beslen, yok canlı embriyosu yiyorsan canlılar arasında saçma sapan temelsiz ayrımlar yapma.

ben de çok bilgili değilim fakat ablamlar hem bebek arabası hem puset olabilen şeyden aldılar. sanıyorum o puset bebek koltuğu görevi de görüyor, emin değilim ama. bu konuda kadınlar kulübü gibi sitelerde istemediğiniz kadar bilgi bulabilirsiniz. benim tavsiyem birkaç dükkan gezip bilgi aldıktan sonra (marka, fiyat, özellikler vs) internetten fiyat araştırması yapmak.

Genelde travel system aliniyor once. Sonra bebe agirlasinca buyuyunce falan baston model almak sart oluyor

Ilk 2 ay dumduz yatmak zorunda. Aile onceliginin ne olduguna karar versin. Genelde ust modeller agir oluyor ve araba bagajina rahat sigmayabiliyor

En ust modeller inglesina, concord, jane, maclaren. Maclaren hafif baston. Sanirim sadece 1 modeli duz yatiyor.

Mutlaka magazaya gidip gormek de lazim. Tek elle acilip kapanabilme, rahat surus onemli. Anne bir sure agir kaldiramayacagi icin turkiye sartlarindaki yollarda rahat gitmesi lazim oyle dangur dungur degil

bütçeye göre değişiyor. bütçeyi söyle bulalım :)

@babilbaligi

bütçe 500 civarı.

500 bebek arabası ve bebek koltuğu için biraz kısıtlı. büyük markalar (chicco, kraft) ile la noix'in dedikleri neredeyse 2 katı civarında.

ama bu fiyata şunlar var, kullanıp memnun olan arkadaşım var;

urun.gittigidiyor.com

şahsi önerim ne alırsanız alın gidip görmeniz yönünde. açıp kapatın, kumaşına falan bakın. en önemlisi arabayla kullanacaksanız bagaja rahat sığması. sığıyorsa sorun yok.

Atatürk'ün uşağı var. www.kitapyurdu.com

Yükselen Bir Deniz-Can Dündar
Latife Hanım'ın Kağıtları-Fatih Bayhan
Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor-Can Dündar
bu 3 kitabı da sıkılmadan okumuştum.

Konuyla ilgili okuduklarim arasindan en sevdigim.
Atatürk , Okyar ve Çok Partili Türkiye , Fethi Okyar'ın Anıları. www.dr.com.tr

fikrimizin rehberi

onlar aslında siren çalmak için. mikrofonu sonradan takınca o kadar oluyor.

turkiye'de isini dogru yapan insanlar nadir. bir oneri sunarsin soyle yapalim diye, begenmezler. yillardir kullanilagelen uydurma bir yontemle islerini goturuyorlar. akli basinda biri cikacak ve bundan boyle su yonteme geciyoruz diye uygulamaya konacak... uzun is, zaten karar verecek hicbir makamda liyakatli adam yok. ondan oluyor.

ve tabi bazilarimiz bu kucuk gibi gorunen ama toplamda buyuk israf ve zararlara sebep olan bu tarz uydurukluklari yadirgiyor. yalniz derdinizi anlatabileceginiz pek insan yok.

edit: yoksa teknoloji kucucuk telefon hoparlorunden iyi kalitede muzik dinletiyorsa neden adam gibi anlasilir anons sistemi olmasin?

dikkat ederseniz secimlerde de desibel ayari yapan yok. "son ses" aciyorlar. yine anlasilmaz ve rahatsiz edici oluyor.

En kaliteli anons sistemi de kurulsa kullanan kişinin o aleti nasıl kullanacağını bilmesi lazım. Her ses sisteminin bir çıkış kapasitesi olur, eğer ses ayarı fazla açılır veya mikrofona gereğinden fazla bağırılırsa o sınır aşılır ve ses sinyali bozulur ve konuşma anlaşılmaz hale gelir, müzik rahatsız edici bir gürültüye dönüşür. Bu durumun ses sisteminin kalitesiyle hiçbir ilgisi yok. Malesef bu cahilce harekete düğün, eğlence vs. gibi pekçok ortamda da rastlıyoruz.

gücümüz yetmez.

olur aslında benim aklıma yattı
gemilerde artık karadan geçiverir bize gişede para öder.

üzerine evleri yapmadan önce deneseydik belki ama, şimdi eylemsizlik yüzünden birsürü depremlere sebep oluruz.


Eylemsizlik; cisimlerin hareket durumlarını koruma eğilimleridir. Burada "hareket durumu" ile anlatılmak istenen, cismin diğer bir cisme göre sabit hızla hareket etmesi veya durağan halde bulunmasıdır. Maddeler için ortak özelliktir. Newton tarafından 1. hareket yasası olarak ifade edilmiştir.
kaynak vikipedi

bence boğaza komple asfalt dökelim. tek tek köprüyle olacak iş değil bu.

ben hergün internete yeni katılan birey sayısını çok merak edemiyorum. yoksa bu 500 senelik geyiklerin tekrar tekrar ısıtılıp yapılmasını başka türlü açıklamıyorum.

muhakkak yeni insanlar geliyor ve bu geyikleri ilk defa (bizim için tekrar) yapıyorlar, diğer türlüsü vahim..

bence deniz suyunu şırınga ile çekip karayı görmek lazım alfred wegener'e inanmıyoruz.

boğaza asfalt dökmeye gerek yok arkadaşlar saçmalamayalım. sadece çimento döksek yeterli. deniz zaten ıslak olduğu için çimento donar ne güzel mis gibi, kaymak gibi beton yol olur duble duble kullanırız.

sadece çimentoyla olmaz, öyle olsaydı yol yapmaz dere yataklarına çimento dökerdik. asfalt şart. ha şu olabilir, o kadar asfalt bulamazsak yerçekimini kaldırır suyun uzaya gitmesini de sağlarız, sonra kalan yerlere asfalt dökeriz. ama asfalt şart. arabalar nereden gidecek lan yoksa ?

arkadaş aklın yerinde mi neyin kafasını yaşıyorsun

Baran 14 Yaşında Arkdaşları Ona Einstein Diyor

www.youtube.com

artı

Beyin bedava!

www.youtube.com

@dellamorte

sen olayı anlamamıssın hacı :)

Ankarada bilmiyorum ama bir arkadasimin firmasi var, istenilen sehire egitimci gonderiyorlar.

Hepsi birbirinden gereksiz alma parana yazık.

mümkünde tse'nin kendisinden al.

www.tse.org.tr

Manyaklık bence.

Hayvan mı bu onu yapmazsa aç bırakın. İnsan eğitiliyor ya. Pedagog'a da yazıklar olsun.

mama sandalyesinde yemediğinde cazalandırmak doğru değil, mama sandalyesinde yediğinde çok abartmadan annenin veya mamayı yedirenin memnun olması onun o davranışa yönelmesini sağlar zaten.

pedagog bitirme tezini maymunlar üzerinde mi yapmış.

13 aylık bebek için elinde kaşık evin içinde yedirmek için dolaşacaksın. biz böyle gördük. yemişim pedagogu.

@zugas, elinde kaşıkla dolaşmak da hatalı yalnız.

çocuk sandalyeyle ilgili sıkıntı yaşıyor olabilir. başka bir çocuk varsa çevrede falan o davet edilir sandalyeye oturtulur veya sandalyede yeme alışkanlığı edinmiş bir bebeğin evine gidilir...
çeşitli yöntemler uygulanabilir ama ceza, hele de aç aç bırakmak çok daha kötü sonuçlar doğurabilir.

@hayat valla o çocuklara karşı hal ve hareketlerde bu kadar bilimsel davranılmasına karşıyım. böyle büyütülen çocuklar ileride samimi olmuyorlar, yapmacık bir karakterleri oluyor. meriç oluyorlar, taylan oluyorlar

pedagogu değiştirin. o ne lan öyle. başka yöntemleri var o işin, yazılmış. aç bırakmak nedir allassen...

13 aylık bir bebekte pozitif pekiştireçlerin kullanılmasından yanayım. bunlar da tam olarak @hayat aklini konusacak bir filozof uret'in bahsettiği gibi sandalye de yediğinde olumlu tepkiler vermek, sandalyede yiyen bir bebeğin yanında misafir olup izleyip denemek gibi şeyler. bunların dışında çok sevdiği, bağlandığı bir oyuncak bebek, ayı vs. sandalyeye oturtulup yemek yeme oyunları oynanabilir. çocuklar en kolay oyunla öğrenirler. oyunda gördüklerini de günlük hayatta taklit ederler. çok çok büyük davranış problemleri olmadığı müddetçe bahsedilen pedagogun yöntemleri bence mantıklı değil. sonra bir de yeme ile ilgili travma yaşayıp yeme bozukluğuna sebep olmak var böyle cezalandırmalarla. bu arada evde kaşıkla peşinde koşturmak da yeme bozukluklarına yol açıyor, biz öyle büyüdük birşey olmaz diyenlere kulak asmayınız, klinikte bu çocukları görmedikleri için bişey olmaz diyip geçmek çok kolay.

@zugas, meriç taylan kalıbı nedir bilmiyorum. sanırım yapmacık ve samimi olmayanları tanımlyor. adım meriç veya taylan olaydı toplumun bir kısmının bile olsa olumsuzluk addettiği bir ismi taşıyor olmaktan rahatsızlık duyardım...

neyse, çocuğun peşinden koşturup yemek yedirmeye çalışmanın çocuğun sağlam karakter geliştirmesinde olumsuz etkileri var. çocuk başlarda yemek yemesi için istediklerini yaptırabidiğini öğreniyor. anneyi veya yemek yedireni kendi istediği gibi davrandırabildiğini gözlemliyor. yani hem sağlıklı iletişim kurabilmesi hem de kendi olaylarına sahip olabilmesi, kendi sorumluluğunu alabilmesi açısından daha başlangıçta yanlış çizgiye geçiyor. mızmızlık, tutturmalar, uyku ritüelleri, arkadaş, akran geçimsizlikleri... çocuk üzülüyor, kendini nasıl değiştireceğini de bilemiyor. çünkü ergenlik çağına kadar bu yönde düşünme yetisi henüz gelişmemiş oluyor. ergenlik çağında bu yönde gelişmeye başlıyor ama çoğunlukla çevresel koşullarda değişiklik olmadığı için çocuğun çevresiyle iletişimi, kendine yönelik tutumu bu yönde kemikleşmeye başlıyor. ancak yatılı okul, misafir gezmeleri, yatılı akraba gezmeleri gibi başka yaşamları gözlemleme olanağı olursa çocuk için bir şans doğuyor. o noktada da çocuğun algı düzeyi, değişen çevre koşullarının niteliği filan devreye giriyor.

bilimsel büyütmek; sevgisiz, gestopo mantığıyla büyütmek değil ki. bilim gözleme dayanır. koşullara bakar yinelendiğinde aynı sonuçları verip vermediğine bakar... ölçer biçer bi sonuca varır, böyle olunca böyle oluyor der. bilim iyidir, bilime laf yok :)

şaşırtmalı soru. yakaladım. biz benzin parası ödemiyoruz.

800-900 km yol yapıyoruz. Ortalama 45 lt yakıt harcıyoruz. 160-180 ₺ arası para ödüyoruz. Ama benzin parası ödemiyoruz.

@hayde bre 900 km yol yapıyorsunuz ve 180 tl mi ödüyorsunuz ayda? çok az değil mi?

1200 km civarı yol gidiyorum , 225-250 arası gidiyordur para olarak

1500 km yapıyorum yaklaşık 300-350 lira arası birşey veriyorum.

bir yılda 26bin km yapmışım. km başına 22 kuruş.

Ayda bi depo; 60 litre. En son baktigimda şehir ici ara ara oynasmali ortalamam 5 buçuktu. Mazot fiyatini ve km ye bakmiyorum pek :/

ayda ~1.500 km. 10 günde bir 100 tl şeklinde otomatiğe bağladım.

@xu Araç 1.7 lt motor hacmine sahip. Çoğunlukla şehir içinde kullanılıyor. Az değil bence.

dizel aracın avantajını görmen için çalıştırdıktan sonra en az 10-15 km yol yapman lazım

yılda 12-13 bin km.

21 kr/km.

180-220 TL arası değişir. Uzun yol çıkmadıkça 1000 km civarı

cevap 1: marka veya ünvan patenti almış isen tabiki alırsın ki com.tr patent belgesi olmadan alınabilecek bir şey değil.

cevap 2: yanılmıyorsam maalesef:(

Not: aslında 2 durum var sanırım burada senin bir marka adın var ve seninmarkaadın.com ise bunu alabilirsin. Ancak senin bir marka adın var ancak yine de gidip xxx.com'u almak istersen bu olmaz.

com.tr almak için ille de patent sahibi olmak gerekmiyor. o isim altında faaliyet gösteren herhangi bir firma gerekli belgeleri ileterek domain'e sahip olabilir. vaktiyle com.tr'yi alan firma gerekli şartları sağladığı için o domain'i vermişlerdir zaten. o yüzden onlardan alıp size verebileceklerini sanmıyorum. com domain'ler ise kapanın elinde kalıyor bildiğim kadarıyla. herhangi bir kişinin öncelik hakkı olmuyor. domain sahibiyle görüşüp almayı deneyebilirsiniz.

com.tr domaini önüne gelene vermiyorlar zaten. Muhtemelen aynı isimde bir firma almıştır. Bence en güzeli nic.tr'ye bir sorun.

Örneğin siz istanbul'da "abc mobilya" sınız, kayseri'de de "abc mobilya" varsa, vergi levhası vs. başvurup sizden önce "abcmobilya.com.tr" adresini alabilir. Ancak patent alınca, o adresi onlardan alıp size verirler mi bilmiyorum. Bu tarz şeylerde genelde ilk başvuran alır.


.

com.tr ya da com uzantılı alan adlarının süresi dolmadan alamazsınız.

önce patent değil, marka tescili.

1- hayır. sizden önceki firma da marka tescili ile aldığı için o markanın geçersiz hale gelmesi, sonrasında sizin onu tescil etmeniz, daha sonra da alan adını satın almanız gerekir.

2- hayır. sizden önceki firma da alan adı tescili ile aldığı için o alan adının geçersiz hale gelmesi, sonrasında sizin onu satın almanız gerekir.

www.polatlaw.com

www.delawareinc.com

ağaç ömrünü tamamlamış olabilir. mobilyacıya verin kereste olarak.

ağaçlar ayakta ölür.
bir ziraat mühendisi daha iyi bilgi verir, tahminimce ağacın işi bitmiş.
yeni bir fide alın dikin, 4-5 yıla ürün verir.

ağacı yerden bir metre yüksekten kesin, uygun cins bir kalem ile aşı yapın. mis gibi büyür.

atamizin huzuruna cikmak , onun ideallerini benimsemiş hickimse için pişmanlık getirmez.
tam aksine, içinden geçtiğimiz su karanlık donemde, onun huzurunda olmak, bir nebze de olsa umut verir.

gidin.

hafta içi gündüz boş olur. öğleden önce gidersen sıcağa da kalmaz rahat rahat gezersin.

Yarın 30 Ağustos olduğunu düşünürsek kalabalık olur, ama pişman olacağın bir durum olacağını düşünmüyorum.

Ah keske gidebilsem de saatlerce beklesem. Hic pisman olmazsiniz.

yaw ne işin var yat.

yani bu sene törenler iptal edildi tam detayını bilemeyeceğim ama zamanında bizi 10 kasım'da götürmüşlerdi. 2 saat falan protokolu beklemiştik. bizden önce subaylar girmişti. cok fazla bekleyeceğini sanmıyorum ama ziyaret saatleri 9'da başlıyor gozukuyor bu arada.

kalabalık olur olmasına ama güzel olur.

Kalabalık olur büyük olasılıkla. Ama pırıl pırıl bir kalabalık.

@üğpoıuy abi ucuz bile geldi bana bu genel fiyatlar 32 35 bandında

Arka tampon ya degismis ya da boyanmis. Arada renk farkliligi var.
Arabanin yandan tum fotolari ya filtreli ya da kopuklu. Filtreli fotografta on tampon da hafif cikinti var. Degismis ya da kaza ile onarilmis olabilir. Keza ayni sekilde, kaputn rengi ile tamponun rengi farkli.
Ben bir yere goturemem vs demesi de supheli.
Siz plakada hasarsiz olduguna bakmayin. Mutlaka sase numarasi ile bir sigortacidan sorgulatin. Plaka degisikligi vs olmus olabilir. Km mutlaka sorgulayin. Direksiyon bana biraz yipranmis geldi.
Bunlar benim goruslerim. Fotograftan vs boyle renk farklılıkları da gozukebilir. Bence siz kendinizi suprizlere alistirin . teklif olarak sunu soyleyin. Bu araca ekspertiz yaptiralim. Sizin dediginizden farkli bir sey cikarsa parasini siz odersiniz ,diger turlu ben direk alacagim arabayi diye. Arabasina guveniyorsa teklifi kabul eder zaten.

ben almam
1. pejo olduğu için
2. ilanın açıklamasını andonca yazdığı için

sürüşü keyifsiz bir araba, daha önce kullanmadıysan önce bir sürüş testi yap derim.

Ben almazdım, aracını ekspertize sokmayan adamdan araç alınmaz bence.
Arabanın ya bir yamuğu var ya da adam çok kıl birisi.

bu araba psg grubunun yaptığı en kötü araba. küçük, işlevsiz, ağır ve hantal. çok yakıyor, az kaçıyor. ayrıca kronik sorunları var. 206 al daha iyi.

şemsiye bulundurmak gerek dışarı çıkarken

Hilye-i şerif

besmele çekerek.

muska takarak

kasayı yan yatır

Çekilme yöntemi korunma değildir. Prezervatif kullanınız.

retro müziğe ver kendini. koruyuculuğu kanıtlanmış.

dostum, piyasada nakit altın değerindedir. Nakitle daha fazla ıs yaptırır, daha az para verirsin.

Atıyorum 10 bin liralık bir is yaptırdın. nakitle 9 a ayarlayabilirsin.

Çekler vade yapmayı sağlar, evet patlayabilir, o yuzden bir esnaf arkası birden fazla kisi tarafından imzalanmıs, fazla ciro edilmiş çekleri tercih eder, şekil şartlarına bakar, nerede kesildiğine bakar, mesela bu aralar doğudaki cekler patlamakta ... gibi daha bircok parametre var aslında, aldıgın kisinin piyasadaki reputasyonu da bunlardan biri... yani cekin arkasında olacak adam. değilse ceki bankada yazdırıp diğer ciroya muracat edeceksin .. falan filan.
ayrıca ceklerde 1200 liraya kadar koruma vardır banka tarafından ödenmezse 1200 lirasını banka öder.
Savaş zamanında önceliğin para olmayacak zaten, korkma.

Çeki bankaya verirsin gününü bekler ya da kırdırırsın ama nakit parayı işletebilirsin. Dolar'a Euro'ya çevirir, altın alırsın, katılım hesabına, kar payına vs ortak olursun. Çek genelde büyük işletmeden küçüğe doğru akar. Küçük işletmeler de kendi arasında "dört aydan fazla vadeli çek almıyoruz abi" şeklinde kendi güvenlik önlemlerini alırlar... Perşembe'nin gelişi de Çarşamba'dan bellidir. Savaş zamanı benim vatandaşım işini bilir...

iste bu nedenlerden ticaret = risk = cok paradir.

bu riski almak istemeyen adam da memur olur alir maasini, sonra yolda gordugun o arabalari evleri kim aliyor yahu muhabbeti doner :)

ticaret zordur, vadeli ticaret çok daha zordur. çek almadan bankalardan vs istihbarat alır genelde esnaf. kafam rahat olsun diyenler (bkz: coface) kullanır.

hayır olmaz.

savaş veya kriz durumunda senin çeklerin ödenmezse, sen de çeklerini ödemezsin olur biter. sonuçta bi sana kriz/savaş yok ya.

dolandırıcı mevzuu çok oluyor piyasada. ona göre risk primi koyuyorlar çeklere. ya da birden fazla ciro edilmiş çeklere yöneliyor herkes.

devlet kendi nakitle çalışsın önce. çek bile vermeyen tuhaf bişey devlet.

Duyuruya uygun cevap olamayacak belki ama kopruleri de korelilere filan yaptirmiyor muyuz, bastan sona biz yapmis olsak belki gurur duymak komiklikten biraz olsun kurtulabilirdi.

Gurur duyacak başka ne var ki?
Bilim, teknoloji, spor, uluslararası siyaset, sanat alanlarında esamesi okunmuyor. Bu milletin gazı nasıl alınacak?

Ya bir başka ülkenin köyüne Amerikan yapımı tanklarını sokmakla gururlanacaksın ya da Japona, Koreliye, İspanyola yaptırdığın yapıları "yerli" diye maskeleyip onlarla.

evet,bizim gibi 8.dünya ülkelerinde evet.

Koprunun gurur duyulacak bir tarafi yok. Dunya'da tek falan olsa tamam da kopru yani.
Kopru yapilmasi gerekiyorsa yapilir, e nesiyle gurur duyalim?

bu köprü değil ama bence gurur duyulacak köprüler yok değil. tasarım olarak özgün/bize ait, mühendislik olarak son teknolojiyi, yöntemleri kullanarak üretilmiş ve büyük sorunları çözmüş bi köprüyü bizim mühendislerimiz yapmış olsa ben gurur duyardım.

bence yapmak" fiilinde bitiyor her şey. yapmak, vermek, insanlarımızın lügatlarında olumlu kelimeler. kömür verecek, toki'den ev yapacak, para verecek, aş verecek, iş verecek. picasso gibi resim yapmayı öğretecek desen ne yaparlar ki? ama picasso gibi resim yapmayı öğrendikten sonra iyi para kazanacaksın deseler o zaman da olur bak. ne yapsınlar ömür kısa. en faydalı gördükleri şey şimdilik bunlar. bilimsel bir buluşun temellerini atacaksın ilerde insanlığa çok yararın dokunacak, namın yürüyecek deseler, tüküreyim namına der miyim bilmiyorum. kafam karşık.

mesele köprü yapmak değil, bu organizasyonu başarabiliyorum demektir. önceki hükümetler de para ve sermaye girişi yoktu. düzgün iç kontrolü ve denetimden yoksundular bolu dağı tüneli yeterli denetim ve ödeme olmadığından seneler boyu sürdü durdu. aynı şekil
MHp'li Eski Ulaştırma Bakanı Oktay Vural "Bırakın Türkiye’yi Avrupanın bütçesini getirseniz Antalya-Mersin yolunu yapamayız" diyeli 15 yıl oldu bu ülkede. Kısaca adamlar övünmekle haklı

değil.
üstelik kendimiz de yapmıyoruz zaten.

aslında değil. ama yaptığın başka bişey olmayınca elde ne varsa onunla gurur duymalısın.

bundan 500 sene önce köprü yapmak gurur duyulacak birşeydi, mesela mimar sinan'ın yağtığı köprülerle hepimiz gurur duyarız. ama üzerinden 500 sene geçince artık uzaya insan göndermekle, yeni nesil elektrikli arabalar yapabilmekle, bir yazılım devi olmakla falan gurur duymamız lazım.

kuantum yöntemleri ile haberleşme sağlayacak uydunun uzaya gönderildiği ay beton asma köprü ile gurur duymak bildiğin vizyonsuzluk, aptallık ve geri kalmışlık.

pamukkale. o kadar da bozmadı.

otobusle bir yere gitmeyeli birkac yil olmustur, ulusoy fena degildi.

Pamukkale.

Pamukkale kamilkoc

Anadolu ve suha gidecegim yere suha gidiyorsa kesinlikle suhadir ozellikle 2+1 otobusleri.

blablacar.

Geçtiğimiz yıla kadar olunuyordu. Ben lisans ogrencisi olduğum bölümde ayni zamanda yuksek lisans ogrencisi idim. Universite sinavina girip ikinci universite olarak basladim, yeni bir bolumdu yuksek lisans acinca ona da basvurup kabul edilmistim. Ama bu sürcte bu değişti mi bilemiyorum.

Mumkun. Bir arkadasim bogazici fizikteb mezun olduktan sonra bir sure calisti. Bu sene ise mersin universitesinde tip lisansini ve biyofizik yuksek lisansini ayni anda yapacak.

Olunur

evet.

olunur. sadece aynı anda iki yüksek lisansa ve iki lisansa izin yok. ha bir de aynı anda doktora ve yüksek lisansa.

kalsiyum sandoz al nöbetçi eczaneden, günde 1 tane iç suya atılanlardan, bağışıklığa iyi gelir.

ezbere ilaç kullanmaktan çekinmezsen akıntı kesici, ağrı kesici, ateş düşürücü olarak theraflu tavsiye ederim. akşam alırsan güzel de uyku getirir daha rahat uyursun.

Umca al. Gunde uc kere, 1 bardak suya 30 damla damlat.

Keçiboynuzu pekmezine yumul. bişeyciğin kalmaz sabaha.

sarımsak ye. bir de akşam terle bi güzel.
(bkz: limonlu aspirin)

sauna bul gir ve delicesine terle. mümkünse bir yandan da bol su iç.

Bence yine de hizindan oturu o sekilde altina alir ki ice treni filan vardir almanyads, burnu bu bahsettiginiz gibi sanirsam.

Hiziyla alakali bence. Kar kureme aracini dusunelim. Saga sola kar itiyor ama hizli sekilde bize gelirse ya da karlara girerse onlara carpmis olur.

bence o daha tehlikeli, önüne çıkan örneğin bir arabayı çarpıp sürüklemek yerine ortadan ikiye bölmez mi?

normalde zaten bir çoğu öyle. ancak yenilerde ağırlıklı sebebi zaten o tasarımın aerodinamik olarak da daha iyi olması.

www.bektobacco.com

www.modeltrenciler.com

www.raileurope.com

www.railteam.eu

www.smh.com.au

s3-media1.fl.yelpcdn.com


bunun dışında;

doğru tasarlanmış bir tren yolunda hızlı trenler zaten kimseye çarpamaz zira kimse giremez yola.

Yeni trenler oyle ki zaten. Nedeni de hava direncini dusurmek.

Hizli giden bir trenin ucu nasil olursa olsun carptigi yeri mahveder.

Eger trenin ucunda raylara yakin metal bir onlemi kastediyorsaniz o da var. Bunlar yavas hizlarda ise yarar.

yeni dizayn trenler zaten o şekil.
aerodinamik açıdan en verimli şekil >
raylara hayvanların, insanların girebildiği yerlerde önlem açısından diğer türlü yapılabilir. insan ve hayvandan daha çok trenin raydan çıkmaması düşünülerek.
www.sozcu.com.tr

Önünü nasıl yaparsan yap, trenin hızından dolayı ortaya çıkan bir enerji var. Bir çarpma anında bu enerjinin zarar vermemesi için onu soğuracak bir düzen olması lazım. Bu da trenin şekliyle şemaliyle değil daha başka şekillerde olabilir ama mevcut teknolojiyle bu mümkün değil sanırım şöyle yolda çıkmış treninin önüne yüksek yoğunlukla bi plazma oluşturulup trenin tüm enerjisi ona aktarılabilir ama zamanla artık.

hayır. tren çarpmasında sorun darbenin aktarıldığı yüzeyin açısı değil; o yüzey mecburen yüksek olduğu için trenin çarptığı şeyi altına alması ve tekerleklere kadar getirerek ezmesi.

bu fikir 1930'larda yapılan bazı trenlerde denendi, ama düz mantıkla böyle bişey koyunca yüksek hızla vurunca çarptığın şey hafifse (ör.araba) havalanıp tekrar düşmeye başladığı için vazgeçildi.

güncel önlem, tren yoluna kimsenin giremeyeceği düzenlemeler yapmak.

Öyle bir parça var ve adı da İngilizce cow catcher. Türkçe davar kovar deniyor. Google'da cow catcher diye aratırsan görebilirsin.

ne güzel bir hayal dünyan var güzel kardeşim. hiç hırsızlı aksiyonlu amerikan filmi izlemedin mi ya :)) bankaların arabaları var, bu mobil ekipler atmlerin para dolumu ve hasılat işlerini hallediyor.

kendi basıyor tabikide!!!

@antepaunovic bu ekipler nereden dolduruyor parayı? para giriş bölümünden tomar tomar koysalar bile çok uzun sürer. makineyi açmaları lâzım... e onların açtığını başkaları da açabilir?

ya kardeşim kaç yaşındasın sen.

düzenli olarak sokağa çıkan bir insan 2 ay içinde muhakkak doldurulmakta olan bir bankamatiğe denk gelmiştir, sen nasıl denk gelmiyorsun. şaka mısın?

Niye saldırıyosunuz abi adama. İnsan gibi soru bile sorulamıyor artık cevaplars gel. %90 gece yapılıyor nakil işlemi görmemiş olması çok normal bence.

Cevap; 1-2 güvenlikle beraber bi banka çalışanı makinayı açıp deste halinde koyuyor paraları. Açılması birkaç farklı anahtarla yapılıyordur herhalde o kadar kolay değildir :)

bankaların nakit saklama birimleri para kasetlerindeki para eksildiğinde izleme merkezine gelen sinyaller ışığında gidip para kasetlerinin boşlarını alıp, yerine dolu olanları koyar ama dersen ki tünelle daha iyi olurdu. onu da yaparlar merak etme şimdi üstünü ört uyu!

adam bir soru sormuş yok hayal dünyan ne güzel, yok senin yaşın kaç.ulan soruyu beğenmiyorsan niye cevap veriyorsun.adam gibi oku geç, artislik yapmanın anlamı yok burda.

Dostum para nakli gece yapılıyor o yüzden görmemişsindir, çok nadir durumlarda gündüz para nakil işlemi yapılıyor bankamatiklere.

Cevaplar için teşekkürler.

Cevap vermek yerine allame-i cihan kesilenleri şöyle alalım: galeri13.uludagsozluk.com

öncelikle artık yeni atm'lerde tek kasa var; yani yatırılan para direk kasaya giriyor ve sen aynı kağıt parayı çekebiliyorsun. dolayısıyla banka sadece çekilen-yatırılan farkını tamamlıyor.

anasının nikahındaki benzin istasyonunda market kasası, pompacılara nakit verilen para falan derken bütün para atm'den yatırıldığı için pek tamamlamaya gerek kalmıyor.

gerek kaldığı durumlarda da para taşıma arabası banka operasyon merkezinden veya merkez bankası şubesinden aldığı paraları atm'ye götürüyor, kasayı açıyor ve içine düzgünce istifliyor.

evet, atm'yi bir başkası da açabilir. açmak çok da zor değil. ama açtıktan sonra izini kaybettirmek zor. onun için de pek atm soygunu olmaz.

tünel güzel fikirmiş, ama biraz pahalı :D

arkadaşlar, "ebesinin bilmemnesindeki atm'lerin içine para nereden geliyor, bitince ne oluyor" sorusu gayet normal de, kusura bakmazsanız "atm'nin altında tünel mi var" diye soran adama "hayal dünyan ne kadar geniş, kaç yaşındasın" diye ben de olsam sorarım.

şubeye bağlı olmayan bütün atm'ler genel müdürlüğe bağlı. hatta alışveriş merkezlerindeki atm'ler, aynı bankanın aynı alışveriş merkezi içinde şubesi olsa dahi genel müdürlüğe bağlı. para azaldığı zaman gelip ikmal yapıyorlar. öyle dandik anahtarla açılacak bir kutu değil bildiğin çelik kasa var atm'nin içinde. iki anahtarlı, şifreli falan. bombayla patlatmadan veya oksijen kaynağıyla kesmeden maymuncukla açılacak gibi değil. o yüzden başkası kolay kolay açamaz.

niye?
cunku burasi turkiye. biz burada bu isleri boyle yapariz.

atatürk'ün konumu itibariyle pist sayisi artirilamiyor.şu an da bilindiği üzere atatürk yetersiz bir havalimani.hele ki önümüzdeki bir kaç senede gerçekten o yükü kaldırması zor.evet bence de 3 havalimani da ayni anda çalışmalı isteyen istediği yere inmeli ama atatürk'ün bulunduğu konum baya değerli bir arazi oradan rant almak istiyorlar.havalimani çevresinde yapılabilecek binalari düşününce(havalimanından dolayi kat sınırı da olmayacak artık)orası baya milyar dolarlık yatırım yapılacak bir alan olacak.dediğin gibi metrosu da hazır;)

kervan yolda düzülür.

şimdi sen rantı bi geç diyince sana yazacak cevap kalmıyor ne yazık ki

Cunku yapilmazsa 10-15 sene sonra bu sefer neden yapilmadi diyeceksin. Ataturk yetmiyor arkadasim. Sen avrupa'yi gectim dunya'da kafaya oynayacaksan paralel inis kalkis yapamadigin, dedicated terminali bile olmayan ataturk ile olmaz o is.

@zoghurt,

abi yazımı daha dikkatli okur musun?
ben niye 3. havalimanı yapılıyor demiyorum.

niye 3. havalimanı yapılırken, ulaşımı sıkıntısız tek havalimanı kapatılıyor diyorum.

3. havalimanını hapan şirketle sözleşme bu şekilde. siz havalimanını bitirin ben de atatürk havalimanını kapatıcsm diye snlaşma yapıldı. peki neden böyle yapıldı ; çünkü adamlar 22 milyar euro evet yanlış okumadın 22 milyar euro harcıyorlar dolayısıyla da uçuşlsrın bölünmesini istemiyorlar. ha anlaşma havalimanını ve metro bağlantıları yapılınca atatürki kapatırım şeklinde yapılsa daha iyiydi ancak onda da metroyu belediyeler ihale ile yaptırdığından süre sorunu çıktı.

www.istanbulunmetrosu.com

Buraya göre 2019'a kadar tamamlanacak yazılmış, ihalesi de galiba mayısta olmuş. Şimdi bu metro hattına göre kadıköyde oturan bir kişi 20-25 dakika kazançlı olacaktır fakat beylikdüzünde oturan birisi için veya avcılarda oturan birisi için 50 dakika uzayacak belkide.
Atatürk Havalimanı metrosunun bir çok durağı yer yüzüne yakın, metrobüsten inen şirinevlerde veya yenibosna garajda çok az yürüyerek metroya ulaşılabilir durumda ve istanbul otogarından bu havalimanına metro ile direkt ulaşım da var.
Fakat 3. havalimanı metrosuna gayrettepe aktarma yaparsak ne kadar yürüyeceğimiz haddii hesabı yok bence,
im.haberturk.com
Metrobüsten inip gayrettepe metrosuna aktarmak uzun sürerken yeni havalimanınınki daha uzak görünüyor ve bavulla yolculuk yapanlar için üzücü olacaktır.

Yani yine de bilmiyorum bitip görmeden yorum yapmak saçma olabilir fakat dediğiniz gibi Atatürk Havalimanının kapatılması gereksizdir, gayet yurt içi uçuşlar oradan yapılabilirdi bence, yani açıkçası 3. havalimanı yurt için uçuş yapacaklar için zaman kaybına sebebiyet verecek genel olarak sanırım.
Benim diğer bir merak ettiğim ülkemiz için ne zaman karlı bir proje haline geleceği?
Yani milyarlarca dolar para akıtılıyor buraya ve bu havalimanı bu kadar dövizi ne kadar sürede kazanacaktır merak ediyorum.

Yine de hayırlısı olsun açıkçası, istanbulun nüfus artışını duraklatlama üzerine kafa yorsalar biraz da eminim her şey çok daha güzel olacaktır.
Ama iyi rantını yediler buranın ve yemeye devam edeceklerdir, üstüne bir de yaşam alanları kurulacakmış, yani kim bilir nasıl rezil bir bölgeye çevirecekler. Her yeri beton yaparlar.

evet mantıksız.

mantıksız olan iki şey var; birincisi sabiha'nın yapılırken yetersiz yapılmış olması. uluslararası uçuşların çoğunluğunu kaydırmayacaksan, neden 2. havaalanı gibi dev bir yatırıma giriyorsun.

ikincisi, atatürk kaldırmıyor, çünkü trafik anormal. peki bu trafik dağıtılamaz mı? dağıtılır. yani uçakların bir bölümü izmir, ankara, eskişehir gibi alanlara gelse, buradan çıkış yapsa da milyarlarca dolar cebimizde kalsa olmaz mı? olur elbette.

tabi yeni havaalanının ne metrosu var, ne bişeyi. bu gayet saçma sapan, ama öyle.

burada maksat vatandaşların işini kolaylaştırmak, daha geniş bir alanda daha rahat uçmalarını sağlamak değil ki. baktılar kurtköy'de bir daire 1.000.000 lirettoya satılabiliyor, dediler ki "e biz saçma sapan bir yer bulur havaalanı yaparız. inşaat falan derken allah ne verdiyse yeriz.

öyle senin uçağa yetişmen, rahat gitmen falan kimsenin umrunda değil.

sivil itaatsizlik

Reaksiyon? Karşılık? Mukabele? Tavır? Duruş?

belki kara mizah

Pasif direniş.

absürd komedi.

sivil itaatsizlik idi aradığımız, diğerleri de biraz olabiliyor. teşekkürler cevap verenlere.

Ortalama, bir matbaacının size kârı ile söyleyebileceği en yüksek fiyat 2300 TL olacaktır. Bunun üzerine çıkmaz. Birkaç matbaacıdan fiyat almadan kesinlikle baskı yaptırmayın. Kolay gelsin, sevgiler...

kağıt ne? ona göre çok değişir.
bir de tasarım dahil mi?

80gr a4 için kargo ve tasarım hariç kdv dahil 410 lira. kendimatbaam.com

allahsızlık yapıyosun..ayrıca bana 1500 demiştin..

ben sony xperia z ultra kullanıyordum. o kadar memnundum ki anlatamam. canım telefonum bozuldu, serviste yedek parça bekliyor.

Bende 3 senedir sony xperia z2 var. Camına jelatin, koruyucu gibi bir şey hiç takmadım. Daha ciddi bir sorun yaşamadım.

Cumhurbaşkanı öldürülür mü ya? Sadece rehin alırlardı. Böyle bir güce sahip birini öldürmek efsane saçma bir hareket olurdu.

oluşan havaya bakarsak öldürmek istemişler ama öldürememişler gibi görünüyor. imkanları olsa kesinlikle öldürürlerdi ve başarsalardı darbenin başarılı olma ihtimali yüksekti. otele yapılan baskında geç kalmışlar belli ki, hava operasyonunda da bin türlü şey söylendi pek fikrim yok.

yuzde 50 den fazla nerdeyse oyu olan bir adami oldurursen sittin sene halka bunu izah edemezsin.
darbeci bile olsan halka karsi bi sekilde sorumlulugun var, darbeciler "biz daha iyi yonetiriz, bunlar beceremiyor" dusturuyla gelir.
oyle bi cinayet islenirse daha baslamadan kendilerini bitirmis olurlar.
yakalayip siki yonetim mahkemesine cikaricak ardindan da zindanlar da curuteceklerdi.
idam edemezler cunku uluslararasi anlasmalara aykiri davranmak istemez darbeciler.
ayrica idamdan da daha zevkli olurdu onlar icin cani ceken hapishaneye gider istedigi iskenceyi istedigi adama yapardi

@acemi sağol esasında şu kitlenme olayını merak ediyordum. gündemi hiç takip etmedim. öldürmediler kendileri ölecekler muhtemelen. bu mantıkla öldürmeleri ihtimali yok diyemeyiz.

iki olasılık üzerinde duruluyor;

1- nasıl olsa inince alırız rahatlığı. erdoğan'ın uçağı indiğinde henüz havaalanı askerlerin elindeydi. nasıl olsa uçaktan çıkacağı, sonrasında da alınacağı düşünülmüş olabilir.

2- tc ana uçağını kullanmamış olması. otelden helikopter ile ayrıldıktan sonra her zaman kullandığı cumhurbaşkanlığı uçağını değil, daha ufak bir uçağı tercih ediyor. ve kimilerine göre her zaman kullandığı uçağı da farklı bir alana yönlendiriyor. dolayısıyla inmesi beklenen taraftan değil, diğer taraftan yanaşıp küçük piste iniyor.

ama bunlar tatmin edici açıklamalar değil. darbe girişiminde bulunan ve hava kuvvetlerinin ciddi bir bölümünü elinde bulunduran bir çetenin, dalaman'dan tc kodlu herhangi bir uçağı kaldırması dahi aptallık.

Konya

Konya'da etli ekmek falan var. En kötü yemek yersin.

Yemeği iyi olanı seçerim sanırım malatya tokatlayabilir

istifa da bir hizmettir.

Malatya... Ciddi aktif bir havaalanı var İstanbul - Ankara - İzmir'e göçmüş zibilyon etnik kökenden hemşerileri olduğu için. Şehir içi ise yeşillik.

2 şehir için de verdiğin sürede sıkılacağına emin ol. bu yüzden ikisinede bak internetten hangisi daha cazip gelirse seç derim.

konya'da şehir içinde gezebileceğin yerler var malatya'da şehir dışında bulursun. 1-2 hafta uzun bir süre, malatya'da sıkılırsın.

nereden gideceğin önemli. uzak mesafeyse malatya'ya hava yoluyla gidersin, ulaşım kolaylaşır.

Konyayı bilen bir malatyalı olarak söylüyorum, konya.

konya

Konyada okumus biri olarak soyluyorum iki hafta rahat gecer.

İnternetten bak hangisi cazip gelirse falan denmiş :)
Tabii ki Konya. Çoğu açıdan Malatya ile kıyaslanmaz.

Malatya'yı görmüş bir Konyalı olarak söylüyorum, Konya.

konya'ya her zaman gidersin. malatya'ya git, kağıt kebabı ye. biraz sıkılırsın, ama entersan bir tecrübe olur. bi daha nerde yolun düşecek malatya'ya da gidecen...

küçükken ikisinde de yaşadım. o kafamla hatırladığım kadarıyla konya diyorum.

daha fazla malatya cevabı bekliyordum, konya hakkında çok az fikrim var ama bu cevaplardan sonra iyi bir araştırmayı hak ediyor :)

Kızılay'da markaların kendi mağazaları var. onun dışında tunalı, demetevler, etimesgut, gölbaşı gibi nazaran kendi merkezi caddelerini oluştumuş yerlerde de tuhafiye mi diyorlar artık ne diyorlarsa bu tür mağazalar da var.

avm dışı şartsa,

ayakkabıyı tunalı erol kundura'dan, kıyafeti kızılay ykm'den alabilirsin. hatta izmir caddesinde terzi bulup takım elbiseni kendin diktirebilirsin.

1. Ne zaman başladığınız tespit edilip o süreçten bu yana olan beyannameleri vermeniz istenebilir. yıllık 21 beyanname her beyannamenin cezası galiba 500-600 tl sen hesapla
2-faturasız ürün satımında aşağı yukarı 150-200 tl gibi bir cezası var işlem başına.
(sicil sıkıntısı yok)
3-tabii ödediğiniz maaşın ve ssk masrafının bir kısmı(bir kısmı işçinin ödediği olur) vergiden düşülür.
4-şirketlerde dilim yok. sabit %15

@skyangel,

bildiğim kadarıyla şahıs şirketlerinde dilim var aslında?

yıllık 15bin tl'ye kadar %15, 30bin tl'ye kadar %20 falan diye gidiyordu bir ara? emin de değilim gerçi ama

vergi dilimi g.v.k. 103 maddesindekiler (ücretliler) için geçerli.

www.muhasebedersleri.com

1- cezadan ziyade şimdiye kadar yaptığın tüm işlemlerin kdv'sini faizi ile beraber ödüyorsun. gelir vergisini de aynı şekilde.
2- kesmediğin her bir fatura için 200 lira, ilave olarak faturadan kaynaklı gelir vergisi ve kdv'nin aslı, gecikme faizi. giderleri kayıt imkanı olmadığı için normalde ödeyeceğinin kat kat vergi ödeme zevki de cabası. dahası direk kara listeye alır maliye seni, senden mal alan bütün firmalara bakar, bir kısmını inceler.
3- evet.
4- şirketlerde gelir vergisi olmaz, kurumlar vergisi olur. şahıslarda gelir vergisinde sabit %20. şahıslarda şöyle; www.gib.gov.tr

Ailesinden öyle görüyordur. Evdeki ortam öyledir.

erken baslamis yegeniniz. bagirmalar, vurmalar kendilerini ifade edememelerin sonucu. buyuyunce gecer. tepki vermemek lazim. ses tonuna dikkat etmek lazim. sakin sakin anlatmak lazim.

Öyle değil mahone.

Mobilim, şunu da ekleyeyim; evet bu normal de olabilir bilmiyorum, normal mi? Ya da bir sendrom falan mı?

ailede görüyordur.

yeğeniniz olsa da ailede içeride olanı bilemezsiniz.

konuşamadığı için kendisini bu şekilde ifade etmeye çalışıyor. Engellenmişlik yaşıyor. O davranışın sönmesini istiyorsan pekiştirmeyeceksin; ne demek bu: bunu yaptığında ilgi alaka göstererek (yapmaması yönünde de olabilir) gelecekte tekrarlasam yeniden ilgi alırım algısını yaratmayacaksın.
ikincisi dikkati farklı yöne çevirmek. dikkat uzamı zaten oldukça sınırlı. sinirlendiren olgudan oyuna vb yönlendirilebilir.

1 yaş çocuğun temel ihtiyaçları belirlidir. 1. uyku (en önemli)2. beslenme(su ihtiyacı sıcak gözetilecek sık sık ikram edilecek) 3.sevgi/oyun bunlar karşılanmıyorsa hoşnutsuzluk artacaktır.
tüm bunlar kâr etmiyorsa gelişimsel bir bozukluk olabilir. Varsa çocuk psikiyatri yoksa işinin ehli bir çocuk hastalıkları uzmanı görmeli.

benim yeğen de yapıyordu. istediği bir şeyi yapmazsak kendini yere atmalar, kendine tokat atmalar falan. evde kimseden de görmedi böyle bir şey.

bir pedagog yardımı almanız yerinde olur. böyle hassas durumlarda çocuk psikolojisi hakkında eğitimsiz birinin çocuğa herhangi bir yaklaşımı farklı travmatik sonuçlara yol açabilir.

@margi kleinjan'ın dediklerini demeye geldim.

böyle davranışlar gayet normal. vücudunu, sesini, elini kolunu tanımaya çalışan bebek başlangıçta bunları tanımaya başlarken böyle şeyler yapar. ama etrafındakiler bunlara abartılı tepkiler verirse (bakışlar, duruşlar, vb.) bunları alışkanlık haline getirir ve sürdürür.

öyle tıbbi yardımlık bir durum yok gibi, sakin olmanızda fayda var.

ama alışkanlıkla ilgili bir durum olduğu için sizin çözmeniz zor; sürekli yanında kim varsa, onların tepkilerini değiştirmeleri lazım.

bir de etrafından görüyor olabilir; bu durumda taklit etmesi muhtemel.

bebeği kendini ifade etmek için sesler çıkarmaya, el-kol hareketleri yapmaya; kendini böyle ifade etmeye yönlendirmelisiniz. vurmaya başladığı anda görmezden gelebilir ya da doğrudan dikkatini dağıtabilirsiniz (aaa oyuncak mı o?).

1 yaşında bir bebek herşeyi anlar. gergin insanları, siniri, bağırmayı, kızmayı, öfkeyi, ... bu yüzden bebeğin bulunduğu ortamı ve ortamdaki insanları rahat ve mutlu tutmak önemli olabilir.

hiç alakası olmayabilir ama geçen gün 1 yaşında çocuğu olan bir arkadaşımla sohbet ederken işitince çok ilginç gelmişti, "high need baby" diye bir kavram varmış. bir araştırın belki işinize yarar.

1- "bebeğinizi beklerken sizi ne bekler?" www.idefix.com bebek sahibi olacak aileler için ay ay açıklamalı yönergeler. bakım, yemek, yıkama ve benzeri konularda bizim her sorumuza cevap olan kitaplardan.

2- çocuk bakımı, for dummies. www.hepsiburada.com bebek doğduğu andan itibaren neden ağlar? neleri ne zaman anlar? bebek çığlık attığında nasıl davranmalı?

3- mahallenin en mutlu bebeği. www.dr.com.tr bebekle nasıl muhabbet edilir? nasıl davranmalıyız? mutlu bir bebek nasıl yetiştirilir? uyku eğitiminden yemek yedirmeye kadar binbir konu.

4- çocuk ruh sağlığı, atalay yörükoğlu. www.dr.com.tr bebek nasıl görür, nasıl düşünür, neden korkar, neden annesini ister, annesinden ne ister, nasıl büyütülür. neden mükemmeliyetçi olmamalıyız, ruhen sağlıklı bir bebek kime denir, vb.

ilaveleri de elbette var, ama bu dört kitap ilk 2 yıl için benim bütün sorularımı yanıtladı. umarım sizin de yanıtlar.

p.s. sıralama benim okuduğum sıralama. fiziki bakımdan davranışlara doğru gidiyor. ihtiyaç da öyle olduğu için bu sırayla okumuştum.

dr harvey karp - mahallenin en mutlu bebeği
dr harvey karp - mahallenin en mutlu yumurcağı
tracy hogg & melinda blau - bebek bakım sorunlarına mucize çözümler
trach hogg & melinda blau - yeni annelere mucize çözümler

özellikle harvey karpın kitaplarını tavsiye ederim.

Yazilanlara ek olarak:
Merhaba bebek

kasa her zaman kazanır

o sebep kısa vadeli vurgunlar daha iyidir her zaman.

@üğpoıuy At yarışı iddaadan farksız onda her zaman kasa kazanır kara geçmen çok zor

@hosein Doğru kasa yönetimi ile uzun vadede poker asla kaybettirmez

Kumar uzun vadede her zaman kayıp ettirir. Aksini düşünen varsa yerleşsin Kıbrıs a babalar gibi yaşasın.

poker asla kaybettirmiyorsa neden hala arayış içindesin? çünkü kendini inandırmak istiyorsun sadece.

cevap: asla kazanamazsın öyle bir oyun yok.

@yazar yazmaz yazan yazar Arayış içinde değilim oyuncu da değilim ben merak ettiğim için soruyorum. Çok üstün körü ve bilgisizce olduğu o kadar belli ki cevabının ben senin mahallende ki dayıların gece yarısı kıraathanelerde oynadığı pokerden bahsetmiyorum.

10 yıldır bahis-casino işilerindeyim her türlü yöntemi denedim sen rahat ol. oturduğun yerden sallamak ne kadar kolay.

o mantıktaki her oyun, tıpkı poker gibi kazandıracaktır. her seferinde paranızı katlayarak yatırmaktan bahsediyorsunuz sanırım, o zaman rulet'in ya da blackjack'in de bunlardan farkı yok. hilesiz ortam için konuşursak. kumarhanelerde sonsuzda kazanamama sebebi hilenin bir değişken olarak kabul edilmemesi bence.

Kisa vade icerisinde sadece ruletten vurgun yapabilirsin %50 sansin var. sansliysan yuksek miktarda kazanirsin. Az ama oz kazanmak istersen internetten basketbol maci icin canli bahis yap. Kazanamama ihtimalin cok dusuktur. Iyi bir takiple surekli kazanabilirsin.

bunun kesin cevabı yok.

risk yönetimi aslında bu bahsettiğin.

ben daha önce uzun uzun yazmıştım. tekrar yazmaya üşendim ama 4-5 ay süresince ort. %10 haftalık kazançla bahis yaptım. bazı haftalarda kaybettiğimde oldu.

4-5 ay sonunda %1200 arttırdım paramı. ama ciddi bağımlılık haline geldiği için bıraktım.

bunun sırrı, gözün aç olmayacak, yatırım yapar gibi risk dağıtıp yöneteceksin.

alt-üst, gol, 1 e 100 gibi salak saçma oranlar kaybettirir. 1 e 2 maksimum oynanacak orandır. 3 maç yapsan 1 er liralık 2 si tutunca 4 lira alırsın. yatırdığından fazla.

bak son iki günde şurada yaptığım iki kupon var, örnekler mesela.
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

kısaca tekrar vurgulamak lazım garanti ve düşük oranları dağıtarak gideceksin. yapabildiğin her maça çifte şans yapıp 2, maksimum 3maçtan fazla oyanamayacaksın. salak saçma liglerden uzak duracaksın etc.

ama bu işin garantisi yok.

arkadaş kendini 21filminde sanıyor sanırım.
idik yarıştırmak mı?
git oyna kumarını ne diyim genç. sonra gelip buraya "kumar illetinden nasıl kurtulacam ühühüh" diye ağlama ama.
onca kumarhanenin nasıl ayakta kaldığını sanıyorsun onu da merak ediyorum ayrıca.
neyse sen kendini filmlerde sanmaya devam et...

bu arada hosein doğru demiş.

bunlardan tamamen bağımsız, düzenli kazançta banlanırsın.

iddaa, yasal bahisler gibi yerlerin hepsinde oyun kurallarında amaç para kazanmaya dönrese seni banlama haklarına sahipler.

ve kumar, iddaa, poler her türlü oyun bağımlılık yapar. akıllı ol sadece eğlencesine oyna.

Aşk ta kaybe dersen kumar da kazanırsın :s

Kumarda uzun vadede sadece mekan/olayı işleten kazanır. Bu ister poker olsun, ister yanık, ister çayına oynanan tavla.

kumarhanelerde matematiksel olarak sürekli kazandıran bir yöntem yok, olamaz. sonsuz kasa ve sonsuz para varsayımıyla kazanan bir-iki metot var, ama ne sende öyle bir para var, ne sonsuz kasa ile oynayan kumarhane var.

kumar eldeki paranın feda edilmesidir. feda edilen paranın yarısı kazanılıyorsa, kumarbaz başarılıdır.

gerisi hikaye.

kumardan para bekleyen anasından öpücük beklesin :)

simit sarayı ile görüşün. en çok onlar tüketiyodur.

Simit Sarayı'nın Afganistan'dan gelen ne olduğu belirsiz susamı alacağını sanmıyorum.

Ürünü kendiniz fırınları gezerek pazarlayabilirsiniz belki.

tahin ve helva üreticileri ile görüşün.

daha yüklü miktarı tüketen olduğunu sanmıyorum.

ne olduğu belirsiz dememiş ki. zaten ne olduğu belirsiz gıda malzemesini tr'ye sokup satamazsın. gerekli kalite kontrollerini vs yapar ve işine gelirse gayet de alır.

en yüksek marjı her zaman fırınlar bırakır. ama dolaşması zor ve zahmetli.

diğerleri toptan aldığı için fiyat kırar, ama uğraştırmaz.

en yüklü susamı her zaman tahinciler alır...

Bu video kullanılamıyor mesajı çıkıyor. Gizlilik ayarlarından kaynaklı olabilir.

Linki düzelttik @animalman

bence gayet net, bilale anlatır gibi anlatılmış. elinize sağlık. özellikle yeni fotoğraf çekmeye başlayanların çok heveslendiği konularla ilgili buna benzer videolar çekebilirsiniz. örneğin yıldız pozlama nasıl yapılır? timelapse nasıl yapılır? daha teknik konular olsun, profesyonel olmak isteyene hitap etsin derseniz açık havada flaşlı çekim (düğün çekimleri gibi) nasıl yapılır? gibi konulara değinebilirsiniz. takibe alıyorum.

süper olmuş. ben gayet beğendim. hakkaten bilale anlatır gibi anlatmış.

yalnız anlatan arkadaşın diksiyonu pek iyi değil, biraz düzeltse tadından yenmez.

takip ediyorum ulan sizi :)

p.s. videonun sonundaki "ben fotografium'dan ömer" ile biten kapanışı değiştirebilirsiniz. bitirirken biraz fazla uzatmışsınız, daha çarpıcı bir bitiriş daha güzel olabilir. ama bu haliyle de abone oldum, onu da söyleyeyim.

çok ağır olmamak kaydıyla yap bence iyi gelir.

Salonda sauna varsa kesin git, iyi geliyor.
Ayrıca hareket iyidir canlandırır ama kendini yorma normalin yarısı kadar yapsan yeter.

git git. çok yüklenmeden iyice bir ter at. üşümemeye dikkat et.

olm ben gitme diyin de kendime kızmıyım diye sordum, niye git diyonuz :(

buhar odası varsa mutlaka ona gir. hele mentol de koyulmuşsa; sinüsleri, tüm solunum yollarını feci açıyor..

halsizlikten ölmüyorsan git. iyi geliyor +1

şifa bile olur git git.
çok yüklenme yeter.

tamam olm gitme. sakin ol o dambılları yavaşça yere bırak. evde üstünü hafif ört, bi iki bölüm dizi falan izle. dinlen. ılık ıhmalur iç.

eh, madem gitme diyorsunuz, üst akılları dinlemek lazım dimi...

Ya belki iyi gelir ona bir şey demiyorum ama ben hastayken gitmemeyi tercih ediyorum zira kapalı ortamda spor yapıyorsunuz. Başka insanlara bulasabilecek bir hastalıksa hoş bir durum oluşmuyor. E aynı spor aletleri kullanılıyor; benden önce oksüren, burnu akan birinin kullandığını görünce ister istemez es geçiyorum o aleti.

git, terleyince üşütmemeye dikkat et.

@fraise, bu dediğin konusunda çok haklısın, kimsenin aklına gelmemiş olsa gerek halbuki önemli bi detay.

Yurt dışında 5.5 milyonu aşkın türkün 4.6 milyonu avrupadaymış. Ben de yeni öğrendim google vasıtasıyla :)
www.mfa.gov.tr

her kıtada türk en abuk subuk yerlerde bile var sayıları bilmiyorum

Var. Afrika'dan Avusturalya'ya kadar her yerde var. En çok Türkiye'de elbette, sonra Almanya'da.

Ama saçma sapan yerlerde Türk bulmak mümkün. Yeni Zellanda'dan Uruguay'a, Sibirya steplerinden Kore yaylalarına her yerdeyiz.

Bizi bu kadar yaygın yapan bana kalırsa uyum yeteneğimiz. Türkiye'de hayatta kalmayı başarabilen bir insan, herhangi bir yerde yaşayabiliyor.

Seçim sonuç sayfalarından bunu analiz edebilirsiniz aslında: www.milliyet.com.tr

Cok sacma yerlerde bile variz.

2007de kuala lumpur'un en islek caddesinde fesiyle filan maras dondurmasi satan amca vardi ^^ mangolu maras dondurmasi cesidi de vardi hatta.
Yaaa ya.

balgat-100 yıl-öveçler

o paraya ev varsa anca sincan taraflarında filan vardır. ama aramaya inan tabi ki.

190-220 bin aralığında başkent üniversitesi karşısı ve yaşamkent'te 1+1'lere bakabilirsiniz.

edit: eryaman'da 2 ev satmış biri olarak sakın diyorum. sincan/fatih gibi getto bölgelerle komşu olması bile başlı başına eryaman'da oturmamak için bir sebep, ayrıca kiralar düşük. satmak istediğiniz zaman da öldüm fiyatına gidiyor (bir tane lüks 4+1 bir tane müstakil, başka semtte olsa 1 milyon liradan aşağı olmayacak evi sattık oradan). açıkçası üzerine para verseler yenimahalle'nin çoğu yerinde ya da eryamanda oturmak istemem. incek/oran/çayyolu/yaşamkent/bağlıca ankara'da ev alınabilecek en makul yerler bence nezih bir yerde oturayım isteniyorsa.

degerlenme ihtimalini bilmiyorum da o paraya yenimahlle'de oturulacak ici falan yapilmis adam gibi ev alirsiniz, hatta ustune ev bile alabilirsiniz. 220 bin lirayi gidip de yasam kentteki evlere yatirmayin

hemen bağlıcaya bak. hemen ama cok degerlenıyor.

o fiyata eryaman'dan 120 metrekare 3+1 alırsın.

bir diğer sorum da muhtemelen imkansızdır ama:

dikilmiş keselerin içine, yastık silikonu doldurup ağzını büzecek otomatik bişeyler var mıdır? varsa nerden bulunur?

not: iki konuda da fiyat önemsizdir.

herhangi bir konfeksiyon atölyesinde pres bulunur. kalıp bıçağı da vardır. sezon dışında gidersen belki yardımcı olurlar.

ama keçe 50 kat koyunca yüksek kalacağı için bana zor geldi.

@babilbaligi,

50 tane örnekti ya derdimi anlatmak için dedim :))

peki ben presine kadar hepsini satın almak istiyorum öyle düşünelim.

tek seferlik bişi değil yani.

eğer lazer kesim senin işini görürse, 1-2 bin liraya masaüstü lazer tezgahlar var. altına 50 kat kumaşı serer tek seferde kesersin.

keseceğin parça daha büyükse büyük tezgahlar da o kadar pahalı değil.

pres falan çok pahalı değil. seri üretim atölyesini (kesim sadece) 10 bine falan toplarsın.

kumaş, keçe kesimi için tekstil kesim motoru da oldukça kullanışlı.
doldurmak için silikon oyuncak doldurma makineleri var küçük parçaları doldurur mu bilmiyorum.

bu arada keseceğim şeylerin en büyüğü 1 karış kadardır.

normalde daha minik şeylerle çalışıcam. 1 lira boyunda veya 1.5 2 katı boyunda.

Keselere elyaf deyince parçaların ufak olduğunu tahmin ettim. 1 lira boyutu için makine satıcılarına sor ya da makinelerin klavuzunda vardır, internetten bulabilirsin. Bi keresinde hayvan kostümü dikerken kullanmıştım 20-25 cm kadar katı, kulak, kuyruk gibi ufak parçaları dahil çok rahat kestim. 1 lira boyutu da kesebilmesi lazım.