m e b
varsa böyle düşünmenizin sebepleri nelerdir?okuduğunuz kitabın spoiler'ini vermeyin ama :)bir kız/kadın/hanımefendi/bayan/dişi kullanıcının sorusu kadar ilgi görmeyecek, biliyorum ama olsun.
varsa böyle düşünmenizin sebepleri nelerdir?
okuduğunuz kitabın spoiler'ini vermeyin ama :)
bir kız/kadın/hanımefendi/bayan/dişi kullanıcının sorusu kadar ilgi görmeyecek, biliyorum ama olsun.
okuduğunuz kitabın spoiler'ini vermeyin ama :)
bir kız/kadın/hanımefendi/bayan/dişi kullanıcının sorusu kadar ilgi görmeyecek, biliyorum ama olsun.
0
Sahilde kafka. Vakit kaybı demeyelim ama, başkalarına da tavsiye etmeyeceğim bi kitap.
0
Bilimum kişisel gelişim + çakmabilim kitapları. Secret olsun, dünyanın en zeki insanı olduğunu ilan eden denyonun kitapları olsun alayı aptal turnusolü.
Ha bir de yazmadan geçemeyeceğim, tüm Clive Cussler külliyatı.
Lisedeyken sınıfa getiren bir arkadaş sayesinde okudum, daha gereksiz bir yazar tanımadım.
Ha bir de yazmadan geçemeyeceğim, tüm Clive Cussler külliyatı.
Lisedeyken sınıfa getiren bir arkadaş sayesinde okudum, daha gereksiz bir yazar tanımadım.
0
Var. Mario Levi - İstanbul Bir Masaldı
Dili aşırı lirik ve olay örgüsünü takip etmeyi neredeyse imkansızlaştıracak kadar fazla karakter sayısı.
Ha belki çok güzel bir kitaptır bilmiyorum, yukarıda saydığımdan nedenlerden dolayı bitiremedim. Vakit kaybı görme sebebim de bu. O kadar zaman harcadım, bir türlü sonunu göremeyip pes ettim bıraktım kitabı.
Dili aşırı lirik ve olay örgüsünü takip etmeyi neredeyse imkansızlaştıracak kadar fazla karakter sayısı.
Ha belki çok güzel bir kitaptır bilmiyorum, yukarıda saydığımdan nedenlerden dolayı bitiremedim. Vakit kaybı görme sebebim de bu. O kadar zaman harcadım, bir türlü sonunu göremeyip pes ettim bıraktım kitabı.
0
Grinin Elli Tonu. Zaten o tarz okumam ben ama yine o tarz okumayan bi arkadaşımın çok hoşuna gitmiş, dedim ver, demez olaydım. Hayatımda ilk kez kitabı yarım bıraktım, bu kadar sığ ve saçma bir kitap olamaz. Erotizmi çok yanlış algılamış yazar abla...
0
Secret.
Edit: S*tir et denen kitap. Zaman kaybindan daha ote birseydide uygun kelime bulamadim.
Edit: S*tir et denen kitap. Zaman kaybindan daha ote birseydide uygun kelime bulamadim.
0
kişisel gelişim kitapları... çünkü hepsi aynı geçici gazı veriyor.
daima çok satanlarda yer alan rengarenk kitaplar... kapaklarından olsa gerek.
okumadım da gerçi ama o tarzı sevmiyorum bana bir şey katmıyor.
geçen bir kitap aldım arkadaş tavsiye etti de. emine şenlikoğlu'ymuş ilk kitapla öğrendim kim olduğunu. okunacak kitap değil ki, ilk on sayfadan sonra baktım kim bu diye zaten.
daima çok satanlarda yer alan rengarenk kitaplar... kapaklarından olsa gerek.
okumadım da gerçi ama o tarzı sevmiyorum bana bir şey katmıyor.
geçen bir kitap aldım arkadaş tavsiye etti de. emine şenlikoğlu'ymuş ilk kitapla öğrendim kim olduğunu. okunacak kitap değil ki, ilk on sayfadan sonra baktım kim bu diye zaten.
0
Siktir et diye bir kitap vardı bilmem hatırlar mısınız. Okuduğum en gereksiz kitaptı kesinlikle.
0
1984, 40 sayfa okudum ve bir bok anlamadım. Saçma salak bir kitap. Dili çok kötüydü.
0
Davıd Whitehouse - Yatak
J.M. Coetze - Barbarları Beklerken (sevenleri saldırmasın, bence böyledir.)
J.M. Coetze - Barbarları Beklerken (sevenleri saldırmasın, bence böyledir.)
0
Soner Yalçın'ın Efendi 2: Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı hayatımda yarım bıraktığım tek kitaptır. O kadar çok ismi o kadar saçma argümanlarla sebatayist çıkarmaya çalışmıştı ki kitabın yarısına gel(e)meden beyin kanaması tehlikesi geçirdiğim için bırakmak zorunda kalmıştım. Rus klasiklerinde bile o kadar çok karakter yoktu, aklıma gelince soğuk soğuk terlemeye başladım yine.
0
Teen fiction kitaplarından gece evi, sevimli küçük yalancılar; romanslardan harlequin kitapları ve günümüz temsilcilerinin %90ı.
0
migrosta satılan kitapların çoğu. kapakta parlak şeyler kocaman resimler falan varsa at çöbe.
0
@hobareyy +1
Anlamamış olabilir insan zira kümülatif bir olgu edebiyat. Anlamayıp da vakit kaybı demek ise komik gerçekten...
Anlamamış olabilir insan zira kümülatif bir olgu edebiyat. Anlamayıp da vakit kaybı demek ise komik gerçekten...
0
Sahilde Kafka ve 1984 en sevdiğim kitaplar arasında, çok pis ters köşe oldum vakit kaybı denince.
Bilcümle romantik, pembe dizi tarzı kitaplar, özellikle Maeve Binchy mi, öyle bir bacının kitapları çooook gereksiz geliyor bana. Zamanında arkadaş "Geri Döneceksin" diye bir kitap önermişti bu kadının yazdığı. Öyle bir yarım bıraktım ki geri döndü mü, hala bilmiyorum.
Bilcümle romantik, pembe dizi tarzı kitaplar, özellikle Maeve Binchy mi, öyle bir bacının kitapları çooook gereksiz geliyor bana. Zamanında arkadaş "Geri Döneceksin" diye bir kitap önermişti bu kadının yazdığı. Öyle bir yarım bıraktım ki geri döndü mü, hala bilmiyorum.
0
Elif Şafak kitapları, okuduklarım bana çok yapmacık geldi, doğuluları bilmeden ahkam kesmiş gibi, tarif edemiyorum ama hoşuma gitmedi.
Yine de okurum, bazen insan vakit kaybetmek de istiyor, akıcı olduktan sonra benim için sıkıntı yok.
Yine de okurum, bazen insan vakit kaybetmek de istiyor, akıcı olduktan sonra benim için sıkıntı yok.
0
@ hobarey
eminim ki beyin hücrelerimden bahsedecek kalitede biri değilsin. kitabı bitirdim, sadece can yayınlarınınkini 40. sayfada bıraktım. görüşüm değişmedi hala bok gibi bir kitap olduğunu düşünüyorum. bir harry potter bile değil. Sonuna kadar vakit kaybı.
eminim ki beyin hücrelerimden bahsedecek kalitede biri değilsin. kitabı bitirdim, sadece can yayınlarınınkini 40. sayfada bıraktım. görüşüm değişmedi hala bok gibi bir kitap olduğunu düşünüyorum. bir harry potter bile değil. Sonuna kadar vakit kaybı.
0
anonymice
1.Elektro gitarı jimi hendrix seviyesinde öğrenmek2.programlama dili öğrenmek3.ikinci bir yabancı dil öğrenmek4.Harley davidson ya da suzuki-kawasaki chopper tarzı bir motora sahip olmakGibi yapılmak istenenlere sahip bir liste benim için, ilk 3'u kasılsa yapılabilir ama motivasyon yok. 4.ise tama
1.Elektro gitarı jimi hendrix seviyesinde öğrenmek
2.programlama dili öğrenmek
3.ikinci bir yabancı dil öğrenmek
4.Harley davidson ya da suzuki-kawasaki chopper tarzı bir motora sahip olmak
Gibi yapılmak istenenlere sahip bir liste benim için, ilk 3'u kasılsa yapılabilir ama motivasyon yok. 4.ise tamamen para işi..
Siz hayatınızda ne yapmak istediniz, içinizde ukte olarak kaldı?
Saygılarımla
a
2.programlama dili öğrenmek
3.ikinci bir yabancı dil öğrenmek
4.Harley davidson ya da suzuki-kawasaki chopper tarzı bir motora sahip olmak
Gibi yapılmak istenenlere sahip bir liste benim için, ilk 3'u kasılsa yapılabilir ama motivasyon yok. 4.ise tamamen para işi..
Siz hayatınızda ne yapmak istediniz, içinizde ukte olarak kaldı?
Saygılarımla
a
0
balerin olmak istemiştim. çocukken hep söyledim anneme babama ama tınlamadılar. hatta gördüğüm figürleri yapmaya çalışırdım. misafir geldiğinde onlara da yapayım dedim düşüp kafayı masaya gömmüştüm :'(
0
ben dünyayı gezmek istiyorum motorla hep, motoru aldım 8 taksiti kaldı :) velakin sonrası nası gelecek onu düşünüyorum kara kara, benziniydi vizesiydi falan anca Türkiye içinde geziniyorum şimdilik bir de konservatuara gitmeme izin vermedikleri için kendi orkestramızı kurduk hırs yapıp aslında olmuyo değil oluyo zorlaya zorlaya ama bi yere kadar tabii
0
tamam tamam jimi hendrix değilde normal bir sanatçı diyelim. hem nevar olm bende çalabiliorum dişimlen.
0
Programlama öğretebilirim ;)
Mutlu olmak!
1-YAŞAMAK! tek başıma kendi doğrularımla bireysel!
2-gitar çalmak
3-ralli yapmak, karting falan
4-kendo-eskrim öğrenmek
5- minicoopers
6-dünyaturu
Mutlu olmak!
1-YAŞAMAK! tek başıma kendi doğrularımla bireysel!
2-gitar çalmak
3-ralli yapmak, karting falan
4-kendo-eskrim öğrenmek
5- minicoopers
6-dünyaturu
0
Tarla alip tamamen disariya bagimsiz, kendi elektrigini ureten ve suyunu kaynaklardan saglayan, yerli tohumlari caprazlamayla her yil guclendirecegim, tavsan ve tavuk, bilimum sebze ve meyve yetistirebilecegim bir sistem kurmak.
Bisikletle ege-akdeniz turu (az kaldi)
Christopher tolkien ile bir cay icmek ve edebiyat hakkinda konusmak.
Bisikletle ege-akdeniz turu (az kaldi)
Christopher tolkien ile bir cay icmek ve edebiyat hakkinda konusmak.
0
İşi mişi bırakıp güney sahillerinde bar açmak. Benim içimde kalmadı ama birçok kişinin ağzında.
0
anahaber
Uzun sureli iliskisi olmus bir kiz dusunun. 2-3 kere ayrilik da olmus ve toplamda 6 yil kadar surmus. Her ayrilikta, bu kiz ya birisyle cikmis ya da flort etmis. Sonra uzun iliskisine geri donmus. Uzun sureli iliskisini kesin olarak noktalidigi son ayriliktan 2-3 ay sonra da 1-2 ayligina birisyle t
Uzun sureli iliskisi olmus bir kiz dusunun. 2-3 kere ayrilik da olmus ve toplamda 6 yil kadar surmus. Her ayrilikta, bu kiz ya birisyle cikmis ya da flort etmis. Sonra uzun iliskisine geri donmus. Uzun sureli iliskisini kesin olarak noktalidigi son ayriliktan 2-3 ay sonra da 1-2 ayligina birisyle takilmis. O iliski de bitmis ve 1 senedir falan hayatinda kimse olmamis. En azindan bilindigi kadariyla. Bu arada terkeden taraf hep kendisi.
1- Sizce bu uzun iliskisi bir nevi takinti haline gelmis ve akli hala onda olabilir mi ?
2- Ahlak bekciligi yapmam ve kimseyi de yargilmam ama her ayrilikta birisyle olmasi, surekli gozu disarida olma ve yedekte adam tutma, lolay adam harcama gibi durumlari dusundurttu bana, siz ne dersiniz ?
Boyle bir profile karsi biraz temkinli yaklasmak gerekir diye dusunuyorum, siz ne dersiniz ?
1- Sizce bu uzun iliskisi bir nevi takinti haline gelmis ve akli hala onda olabilir mi ?
2- Ahlak bekciligi yapmam ve kimseyi de yargilmam ama her ayrilikta birisyle olmasi, surekli gozu disarida olma ve yedekte adam tutma, lolay adam harcama gibi durumlari dusundurttu bana, siz ne dersiniz ?
Boyle bir profile karsi biraz temkinli yaklasmak gerekir diye dusunuyorum, siz ne dersiniz ?
0
Yanlis anlasilmasin ben bagyanim zaten. :) Bahsettigim kisi aileden birinin sevgili adayi ve benim de eski isyerimden arkadasim.
0
1. kadın yalnız kalamıyor. ilgisiz yapamıyor.
2. uzun süreli ilişkinin erkek tarafı ağır saçmalamış. bir ilişki bir kere biter. geri dönen 1 aptal ise kabul eden 2 aptaldır, bir ilişki ayrıca bitiyorsa iki tarafın da suçu vardır.
3. 1 sene kimseyele birlikte olmadıysa yavaş yavaş yeni ilişkiye hazırlanacaktır.
4. ahlak bekçiliği yapıyorsnuz, verilen bilgiler ışığında kötü biri olup olmamadığına karar verme şansı yok.
2. uzun süreli ilişkinin erkek tarafı ağır saçmalamış. bir ilişki bir kere biter. geri dönen 1 aptal ise kabul eden 2 aptaldır, bir ilişki ayrıca bitiyorsa iki tarafın da suçu vardır.
3. 1 sene kimseyele birlikte olmadıysa yavaş yavaş yeni ilişkiye hazırlanacaktır.
4. ahlak bekçiliği yapıyorsnuz, verilen bilgiler ışığında kötü biri olup olmamadığına karar verme şansı yok.
0
Bence karakteri hakkında kesin bi şey denilemez. Sonuçta kimseyi aldatmış mı? Hayır. Ortada etik olmayan hiçbir şey yok. Ayrılık döneminde başkasıyla birlikte takılmış, evet. Ama adı üstünde ayrılık dönemi. Bence normal.
Belki de karşısındaki insanlarla uyuşamadı ve bitirdi. Bu da bi ihtimal. Uzun ilişki konusunda ise, bence takıntı yapmış gibi durmuyor.
Belki de karşısındaki insanlarla uyuşamadı ve bitirdi. Bu da bi ihtimal. Uzun ilişki konusunda ise, bence takıntı yapmış gibi durmuyor.
0
tamam işte ailenden olanı uzaklaştır o zaman. Derttir, sıkıntıdır, uğraşılmaz.
0
olmaz bence. insanlar kolay kolay değişmediği için muhtemelen yeni ilişkisinde de aynı hareketleri yapacaktır.
takılacaklarsa olur da, uzun ve ciddi ilişki zor.
takılacaklarsa olur da, uzun ve ciddi ilişki zor.
0
kızın işi hakikaten zor. internet'in bir köşesinde, ekşi duyuruda bile altı oyuluyor.
kendisi sözlük yazarı olsaydı uzun uzun alakası olmayan aile bireylerinin nasıl duygusal mobbing yaptığından bahseder ekşi sözlük'te, en beğenilenlere girerdi. şukular da sizden gelirdi. böyle dengesizsiniz olm siz.
kendisi sözlük yazarı olsaydı uzun uzun alakası olmayan aile bireylerinin nasıl duygusal mobbing yaptığından bahseder ekşi sözlük'te, en beğenilenlere girerdi. şukular da sizden gelirdi. böyle dengesizsiniz olm siz.
0
Aldatma şöyle var. Uzun ilişkisinde yaşadığı ayrılıklarda beraber olduğu kişilerle tekrar aynı kişiye dönemk için bitiriyor ilişkisini. Bence bu da aldatmadır, birisyle beraberken, öncekiyle tekrar görüşüp tamam sana geliyorum demek de aldatmadır benim nazarımda.
Kız kötü bir insan değil zaten, sadece ilişki davranışları açısından bence-bir kadın gözüyle-çabuk kapılan ve çabuk vazgeçen bir tip. O'na ciddi yaklaşan bağlanan birisini kolayca üzebilir. Olmayabilir de tabii ki. Bu profil erkek olsa ve bunları biliyor olsam, ben hep diken üstünde olurdum açıkçası. Tabi bu kızdan hoşlanan kişiye bunlardan bahsetmedim, doğru da bulmuyorum bahsetmeyi.
Kız kötü bir insan değil zaten, sadece ilişki davranışları açısından bence-bir kadın gözüyle-çabuk kapılan ve çabuk vazgeçen bir tip. O'na ciddi yaklaşan bağlanan birisini kolayca üzebilir. Olmayabilir de tabii ki. Bu profil erkek olsa ve bunları biliyor olsam, ben hep diken üstünde olurdum açıkçası. Tabi bu kızdan hoşlanan kişiye bunlardan bahsetmedim, doğru da bulmuyorum bahsetmeyi.
0
1. Uzun ilişki önceden takıntı halindeymiş. Terk etmesi gerektiğini biliyormuş ama her seferinde geri dönmüş. Onun yokluğunu gidermek için böyle bir şeyler yapmış. En sonunda da gücü toplayıp temelli bitirebilmiş. Seviyorlarmış demek ki birbirlerini bu kadar yapboz tahtasına çevirdiklerine göre.
Zaten diğerleri ile ayrıldıktan sonra birlikte imiş. Ayrıldıktan 10 dakika sonrası bile karşı tarafı ilgilendirmez.
Bir senedir hayatında kimse olmamışsa artık aklında değildir. Kabullenmiştir. Yeni bir ilişkiye hazır olmayabilir ama artık saplantı noktasında da değildir. Güven olur.
2. Kızamıyorum ben böyle şeylere. Şu ana kadar kötü addedilen birçok şeyi yapmadım, yapmak da istemiyorum şu an ama bu ileride gözümün dönmesi ve yapmayacağım anlamına gelmez. Hepimiz, birinin parmak şıklatmasıyla, duyduğumuz bir lafla, sevdiğimiz kişinin bir hareketiyle yıllar boyunca kınadığımız bir hareketi gözümüz dönüp düşünmeden yapma ve tükürdüğümüzü şapır şapır yalama potansiyeline sahibiz. İleride boyu aşabilecek sözler söylememek gerek.
Zaten diğerleri ile ayrıldıktan sonra birlikte imiş. Ayrıldıktan 10 dakika sonrası bile karşı tarafı ilgilendirmez.
Bir senedir hayatında kimse olmamışsa artık aklında değildir. Kabullenmiştir. Yeni bir ilişkiye hazır olmayabilir ama artık saplantı noktasında da değildir. Güven olur.
2. Kızamıyorum ben böyle şeylere. Şu ana kadar kötü addedilen birçok şeyi yapmadım, yapmak da istemiyorum şu an ama bu ileride gözümün dönmesi ve yapmayacağım anlamına gelmez. Hepimiz, birinin parmak şıklatmasıyla, duyduğumuz bir lafla, sevdiğimiz kişinin bir hareketiyle yıllar boyunca kınadığımız bir hareketi gözümüz dönüp düşünmeden yapma ve tükürdüğümüzü şapır şapır yalama potansiyeline sahibiz. İleride boyu aşabilecek sözler söylememek gerek.
0
ona ciddi yaklaşan birini üzerse üzer, bu ilişki tecrübesidir. birini elinden tutup karşıdan karsiya geçirmenize gerek yok.
bayıltıp böbrek çalan, kredi çektirip hayat karartan bir insan değil ise müdahele etmeyin. hem ahını alırsınız, hem kötü olan siz olursunuz.
bırakın yaşasınlar.
bayıltıp böbrek çalan, kredi çektirip hayat karartan bir insan değil ise müdahele etmeyin. hem ahını alırsınız, hem kötü olan siz olursunuz.
bırakın yaşasınlar.
0
Kizin gercek aski olan cocuk evlenene kadar guven olmaz. Evlendi diyelim bu seferde yine tetikte olmak gerek seks yapabilirler.
Kiza tokat atip kacin.
Kiza tokat atip kacin.
0
Bence de artık malum uzun ilişkisine dair bir şey yoktur. Diğer anlattıkların da çoğu insanın yaptığı şeyler, ayrılıkların nasıl gerçekleştiğini bilemeyiz. Belki de ayrılıkla, yalnızlıkla kolay baş edebilen biri değil ve bu süreçte hep bir yara bandıyla geçiyor. Yaşları yazmamaışsın ama tahminim 30 civarıdır, insanlar olgunlaşır da zamanla, beklentiler de değişebilir. Sonrası için çok bleirleyici şeyler değil bence anlattıkların.
0
öncelikle kız aldatmamış. gayet normal bir şey yaptığı. hele yaşı çok da büyük değilse arayışta olması çok normal.
ben de benzer bir dönemden geçtim. kızın yerinde olsam uzun süreli ilişkime geri dönmezdim (dönmedim). burada erkek tarafında var bir aklını çelme durumu belli ki. o boşlukta iken bir anda "ya aslında bu iyi miydi neydi?" diyorsun. aslında yanlış bir çıkarım tabi. neyse.
ve gerçekten erkek tarafı takmıyorsa durumu biz ve siz neden tartışıyorsunuz?
ben de benzer bir dönemden geçtim. kızın yerinde olsam uzun süreli ilişkime geri dönmezdim (dönmedim). burada erkek tarafında var bir aklını çelme durumu belli ki. o boşlukta iken bir anda "ya aslında bu iyi miydi neydi?" diyorsun. aslında yanlış bir çıkarım tabi. neyse.
ve gerçekten erkek tarafı takmıyorsa durumu biz ve siz neden tartışıyorsunuz?
0
Eski sevgilisi barzoymuş, çok daralmış kız. Ayrılıp başkasıyla takılmasının sebebi o.
Eski sevgilisi hala kızın aklında mı bilemem.
Eski sevgilisi hala kızın aklında mı bilemem.
0
kızı çok sevdim ya :) hiç aldatmamış. kendi anlattıysa bunları dobra birine de benziyo.
1. çok taksa kendi ayrılmazdı.
2. gözü dışarda demek çok ayıp. yedekte adam tuttuğunu da bilemeyiz. bekar kadına niye erkeklerlen takılıyon denmez.
muhtemelen eski sevgilisi manyağın biriydi. o da ayrıldı, hayatına devam etti. illa yas tutup kendini nadasa mı bırakacaktı? flört yaşla ve karakterle ilgilidir. kız flört etmeyi seviyomuş. sevgilisi barışmak isteyince de ilk zamanlardaki gibi keyif alıyomuş.
böyle bi insanın sevgilisi arada ilk günlerin heyecanını yaşatmak için elinden geleni yapmalı. yoksa kız sıkılır gider.
temkinli değil tedbirli yaklaşmak lazım. sıkılırsa gözü aşk meşk görmez. son 1 yılda bekarsa belki değişmiştir, küçük bi ihtimal.
burdan calzoncillosa sesleniyorum, bi insanı yaptığı hatalara hapsetmek çok acımasızca. sevgilin ona ağır gelen bi hareketini değiştirme şansı vermese, uzak dursa?
1. çok taksa kendi ayrılmazdı.
2. gözü dışarda demek çok ayıp. yedekte adam tuttuğunu da bilemeyiz. bekar kadına niye erkeklerlen takılıyon denmez.
muhtemelen eski sevgilisi manyağın biriydi. o da ayrıldı, hayatına devam etti. illa yas tutup kendini nadasa mı bırakacaktı? flört yaşla ve karakterle ilgilidir. kız flört etmeyi seviyomuş. sevgilisi barışmak isteyince de ilk zamanlardaki gibi keyif alıyomuş.
böyle bi insanın sevgilisi arada ilk günlerin heyecanını yaşatmak için elinden geleni yapmalı. yoksa kız sıkılır gider.
temkinli değil tedbirli yaklaşmak lazım. sıkılırsa gözü aşk meşk görmez. son 1 yılda bekarsa belki değişmiştir, küçük bi ihtimal.
burdan calzoncillosa sesleniyorum, bi insanı yaptığı hatalara hapsetmek çok acımasızca. sevgilin ona ağır gelen bi hareketini değiştirme şansı vermese, uzak dursa?
0
Kadın ilgisiz yapamıyor +1
İlişki bağımlısı olmuş, hayatında birisi olmazsa ölecek hastalığına yakalanmış. Büyük ihtimal cepleri çok doludur. Tabii bu sadece senin söylediklerinle yapılacak çıkarımlar, belki çok düzgün bir karakteri vardır, karşısına çıkan insanlar zamansız denk gelmiştir, sevgililerini çok sevmiştir, düzgün bir insandır, aradığın insan o olabilir v.s. Özetle tanımadan bilemezsin.
İlişki bağımlısı olmuş, hayatında birisi olmazsa ölecek hastalığına yakalanmış. Büyük ihtimal cepleri çok doludur. Tabii bu sadece senin söylediklerinle yapılacak çıkarımlar, belki çok düzgün bir karakteri vardır, karşısına çıkan insanlar zamansız denk gelmiştir, sevgililerini çok sevmiştir, düzgün bir insandır, aradığın insan o olabilir v.s. Özetle tanımadan bilemezsin.
0
pattern değişmiş ama, son 1 yıldır kendini toparlama sürecine girmiş anlaşılan, ha temkinli yaklaşırsınız elbet, bağlanma konusunda temkinli davranırsınız. ama bazen unutmak zordur elbette, siz de uğraşmak istemiyorsanız zaten sevmiyorsunuzdur uğraşmayın derim.
0
ben anlamadım ki ilişkiye başlarken kapora mı yatırılıyor, arkadaşın kaporası mı yanacak. takılsın baktı kıçı başı oynuyor ayrılır.
0
aşık olma takıl gitsin. zamana göre şekillenir zaten ona soralar sormak yerine hareketlerini davranışlarını görerek yaşayarak sendeki yerini alsın. biz ne desek boş.
0
Takilmak istiyorsan takil, belki iyi vakit gecirirsiniz ama ciddi iliski bekleme.
Baglanma yani.
Baglanma yani.
0
iki sey var. birincisi: kadinlar her zaman terkeden bendim der, aksi olsa dahi. gururlarina yediremezler. ikincisi: 3e bolme kurali vardir. bir kadin 3 kisiyle birlikte oldum diyorsa gercek rakam genelde 9 civaridir. aradaki birkac haftalik kacamaklari vsleri saymamistir.
ne yapmak lazim: zamana birakmak lazim. iste o zaman gercek kisiligi ortaya cikacaktir.
cheers!
ne yapmak lazim: zamana birakmak lazim. iste o zaman gercek kisiligi ortaya cikacaktir.
cheers!
0
Bence genelleme yapmak doğru olmayabilir. Aynen sizin hikayenizdeki gibi bir kız arkadaşım var. Şimdi evli ve çocuklu. Kocası ile de çok mutlular. En ufak bir göz kayması durumu yoktur diye de sanıyorum. Eski uzun ilişkisini kafasında bitiremediğinden diğer ilişkileri sonlanmıştı. Ama herkes unutuluyor. O da yeni ve mutlu bir hayata başladı.
0
bu durumda kız yerine erkek koysaydık kesinlikle böyle tepkiler toplamazdı. erkek adam, ne var normal filan denilirdi. bu yüzden bende diyorum ki gayet normal. kadın için de erkek için de.
1) takıntı haline getirmemiştir. sadece kendisini etkileyen biri çıkmadığı için karşına bekliyordur.
2) ayrıldıktan sonra napsaydı karalar mı bağlasaydı? herkesin karakteri farklı belki o da unutmak için her defasında kendisine yazan ilk erkeğe baktı ama sonra eski sevgilisiyle sorunları çözdüğü için geri döndü. neden yedekte adam tutsun, kolay adam harcasın anlamadım.
bu kızın durumunda olan bir sürü erkek var ve bu konu hiç sorun olmuyor. bir kız da neden olsun.
1) takıntı haline getirmemiştir. sadece kendisini etkileyen biri çıkmadığı için karşına bekliyordur.
2) ayrıldıktan sonra napsaydı karalar mı bağlasaydı? herkesin karakteri farklı belki o da unutmak için her defasında kendisine yazan ilk erkeğe baktı ama sonra eski sevgilisiyle sorunları çözdüğü için geri döndü. neden yedekte adam tutsun, kolay adam harcasın anlamadım.
bu kızın durumunda olan bir sürü erkek var ve bu konu hiç sorun olmuyor. bir kız da neden olsun.
0
Problemi anlamadım. Kız kimseyi aldatmamış, biriyle ilişkisini bitirince başkasıyla olmuş. Belki yalnız kalmaktan hoşlanmıyor, ilgi meraklısı da olabilir ama gerçekten problem göremedim ben. Biriyle ayrılınca ağlayıp sızlanması, yıllarca kimseyle olmaması filan mı gerekiyor?
0
iki yönlü bir cevap verebilirim. bu ilişki kız 20 yaşından sonra başlayıp 6 yıl sürmüş bir ilişkiyse 1, lisede başlayıp da 6 yıl sürmüş bir ilişkiyse 2 numaralı cevap.
1-
kız tam bir attention whore. kalıbımı basarım, babasıyla da sorunlu bir ilişkisi vardır. uzak durun. normal şartlar altında "ahlak bekçiliği" üzerine, "her insanın bir kar tanesi gibi eşsiz ve özgün olduğu (!)" üzerine, "insanları tanımadan yargılamamak gerektiği" üzerine, "etik" üzerine saçmalamak isterdim ama yeterince tecrübe ettim. u-z-a-k-d-u-r-s-u-n.
kendisine bir de şiir yazdım:
aman, eski sevgilisine dönmüş yüz kiloluk bir nazan,
üstelik sevişmiş her önüne gelenlen,
ben olsam utanırım, bu nasıl keziban,
hem ilgiye aç hem de midesi var genişten.
2-
kızın 6 yıl boyunca birlikte olduğu adam muhtemelen sevmediği bir adamdı. ki tahmin ediyorum, liseden sevgilisi. lisedeki birliktelikler de aşk motivasyonuyla değil de genelde özenti motivasyonuyla başlar. dolayısıyla o dönem başlamış bir ilişkinin uzun sürmesi daha olası. uzun sürmesinin nedeni de alışkanlık. sonra kız sevmediğine kanaat getirip birkaç kez gemileri yakmaya çalışmış ama alışkanlığın gücü gerçeklerin gücünü bastırmış ve kız geri dönmüş. 6 yılda 2-3 ayrılık pek de sevmeyen bir kız için hiçbir şey değil.
1-
kız tam bir attention whore. kalıbımı basarım, babasıyla da sorunlu bir ilişkisi vardır. uzak durun. normal şartlar altında "ahlak bekçiliği" üzerine, "her insanın bir kar tanesi gibi eşsiz ve özgün olduğu (!)" üzerine, "insanları tanımadan yargılamamak gerektiği" üzerine, "etik" üzerine saçmalamak isterdim ama yeterince tecrübe ettim. u-z-a-k-d-u-r-s-u-n.
kendisine bir de şiir yazdım:
aman, eski sevgilisine dönmüş yüz kiloluk bir nazan,
üstelik sevişmiş her önüne gelenlen,
ben olsam utanırım, bu nasıl keziban,
hem ilgiye aç hem de midesi var genişten.
2-
kızın 6 yıl boyunca birlikte olduğu adam muhtemelen sevmediği bir adamdı. ki tahmin ediyorum, liseden sevgilisi. lisedeki birliktelikler de aşk motivasyonuyla değil de genelde özenti motivasyonuyla başlar. dolayısıyla o dönem başlamış bir ilişkinin uzun sürmesi daha olası. uzun sürmesinin nedeni de alışkanlık. sonra kız sevmediğine kanaat getirip birkaç kez gemileri yakmaya çalışmış ama alışkanlığın gücü gerçeklerin gücünü bastırmış ve kız geri dönmüş. 6 yılda 2-3 ayrılık pek de sevmeyen bir kız için hiçbir şey değil.
0
ti ti ka ka bum bum
merhaba , sürekli uyku halindeyim gibi , kitap okuyamıyorum,film izleyemiyorum uyuya kalıyorum.uyandıktan sonra işe gidiyorum uyanamıyorum yüzümü buz gibi suyla defalarca çarpıyorum yine bir mahmurluk oluyor.unutkanım su içmeyi unutuyorumdalgınım geçen gün kolumda 10 cm'lik bir kesik vardı bir yere
merhaba , sürekli uyku halindeyim gibi , kitap okuyamıyorum,film izleyemiyorum uyuya kalıyorum.uyandıktan sonra işe gidiyorum uyanamıyorum yüzümü buz gibi suyla defalarca çarpıyorum yine bir mahmurluk oluyor.
unutkanım su içmeyi unutuyorum
dalgınım geçen gün kolumda 10 cm'lik bir kesik vardı bir yere çarpmışım
ve daha bir sürü şey.
NE YAPICAM LAN BEN
unutkanım su içmeyi unutuyorum
dalgınım geçen gün kolumda 10 cm'lik bir kesik vardı bir yere çarpmışım
ve daha bir sürü şey.
NE YAPICAM LAN BEN
0
Bir B12 ölçümü yaptırsanız. Yetkili biri falan değilim, aynı şikayetlerdeki arkadaşlarımın hepsinde B12 az çıktı, iğne ile takviye aldılar. Şu anda daha kaliteli bir hayat yaşıyorlar.
0
dahili meddah
bir bakındım da anlayamadım pek. ne oluyor bir özetleyen var mı? kotudurkötüyle ilgisi ne?
bir bakındım da anlayamadım pek. ne oluyor bir özetleyen var mı? kotudurkötüyle ilgisi ne?
0
bilemedim. madeleine elster bile nickaltına nefret kusuyorsa güzel bir kız sanki.
0
merak ettim okuyorum şimdi
kısa kızlar güzel olamaz, kısa beğenen erkekler maldır, ben çok güzelim demiş, boyum da 167 demiş
edit: bikaç sayfa sonra 168'im dedi
kısa kızlar güzel olamaz, kısa beğenen erkekler maldır, ben çok güzelim demiş, boyum da 167 demiş
edit: bikaç sayfa sonra 168'im dedi
0
askdjhaskhaka 1.67 boyla kendini uzun mu sanıyomuş :D Kısa boylu bi kız ile aldatıldıktan sonraki hezeyan olsa gerek. Neden bu kadar pirim veriliyor ki :D
0
@pandispanya lütfen, allahaşükür ortamda kısa boylu varken hep o seçilmiş, kısa boyluya kimseyi kaptırmamış falan filan
10 defa yazmış aynı şeyi beynim yandı sabah sabah
10 defa yazmış aynı şeyi beynim yandı sabah sabah
0
omggg. şimdi baktım da gördüm.
eksisozluk.com
resmen her entry'sinin sonuna imza gibi koymuş :D:D ahjshadkhaaha. bişeyi bu denli reddeden birisi varsa kesin başına gelmiştir. üzüldüm, ne diyeyim.
ayrıca gerçekten bu kadar ciddiyse, ondan kısa bir insan olarak kendisiyle kapışmak istiyorum, açık çağrımdır :D:D hahhahaha sabah sabah güzel güldüm :D
eksisozluk.com
resmen her entry'sinin sonuna imza gibi koymuş :D:D ahjshadkhaaha. bişeyi bu denli reddeden birisi varsa kesin başına gelmiştir. üzüldüm, ne diyeyim.
ayrıca gerçekten bu kadar ciddiyse, ondan kısa bir insan olarak kendisiyle kapışmak istiyorum, açık çağrımdır :D:D hahhahaha sabah sabah güzel güldüm :D
0
törpülenmişin erkek arkadaşı sözlükteydi, bi ara kızın başlığına abuk subuk şeyler yazmıştı, kötü ayrıldılar sanırım. diğeri de yeni sevgilisi olabilir.
0
bir insan neyi varsa onunla övünür. bu kızın da boyu varmış, bana sorarsanız o da yok ya ayrı konu, onunla övünüyor. başka da bir şeyi yok demek ki. kendi tercihidir üzerinde konuşmaya değmez.
sıkıntı olan altına yazan 200 kişi. arkadaş ne işsiz güçsüz insanlarsınız yahu. kız güzelim yazdı diye lan cidden güzeldir belki de cevap yazar düşer belki diye laf sokmaya çalışan ilgi çekmeye çalışan ne çok insan var.
sonra bi de bu tipler gidip kızlara dedikoducu diyor o da meselenin ayrı bir boyutu.
sıkıntı olan altına yazan 200 kişi. arkadaş ne işsiz güçsüz insanlarsınız yahu. kız güzelim yazdı diye lan cidden güzeldir belki de cevap yazar düşer belki diye laf sokmaya çalışan ilgi çekmeye çalışan ne çok insan var.
sonra bi de bu tipler gidip kızlara dedikoducu diyor o da meselenin ayrı bir boyutu.
0
0
olayı bilmiyorum da kısa boylu kadınların çirkin olduğundan bahsediyor sürekli. çok ciddiye almaya gerek yok bence.
0
aaa evet hatırladım, hatırladım.
sözlükten birisi, erkek arkadaşı mı fuckbuddysi mi bilmiyorum. entryler yazmıştı, onu nasıl kucağında hoplattığını vs anlatan. sonra iğrençleşti olaylar.
sözlükten birisi, erkek arkadaşı mı fuckbuddysi mi bilmiyorum. entryler yazmıştı, onu nasıl kucağında hoplattığını vs anlatan. sonra iğrençleşti olaylar.
0
denizzz
en çok sevdikleri türkçe parçalar neler? tşk.
en çok sevdikleri türkçe parçalar neler? tşk.
0
Yeni Türkü'yü çok değişik ve Türkiye'ye özgü buldular, onu sevdiler. Onun dışında birtakım Latinler hiç bir şeyi sevmeyip, durup durup Serdar Ortaç'ı sevdiler; "Bailable" diye diye dans ettiler.
0
sevgili sen masada değil yatakta güzelsin
Diyelimki olmuyor. Ne yaptıysanız, ne ettiyseniz olmadı. Buna rağmen belki olur diyerek ümit mi besliyorsunuz? Yoksa olmayacağını kabullendiniz mi? Konu her şey. İş, aşk, para, kariyer, yetenek...
Diyelimki olmuyor. Ne yaptıysanız, ne ettiyseniz olmadı. Buna rağmen belki olur diyerek ümit mi besliyorsunuz? Yoksa olmayacağını kabullendiniz mi?
Konu her şey. İş, aşk, para, kariyer, yetenek...
Konu her şey. İş, aşk, para, kariyer, yetenek...
0
Hırs yaparım. Oldururum. Bir şekilde olur, meğerki işin işinde başka bir insana bağlılık olmasın.
0
bir yere kadar elimden geleni yaparım ama çok da zorlamam. genelde çok zorladığım şeylerin elde edince hayrını görmedim. hani her işte bir hayır vardır ya olmayınca oluruna bırakıyorum.
0
"Belki olur" değil, "İlla ki olur" diyorum. Sonsuza kadar öyle gidecek değil ya, illa vardır bir kırılma noktası. Bu sefer de değilse başka zaman. Aradaki zamanın keyfini çıkarmak gerek.
0
kendini kandırmamak lazım. neden olmuyor diye dürüstçe ve acımasızca sorgulayıp sonra da elinden geldiğince oldurmaya uğraşacaksın. elinden gelecek bir şey değilse de başka arzulara odaklanmak lazım. dünya çok büyük, seçenek çok.
0
birşeyin olup olmayacağı az çok bellidir zaten, olabilitesi olan birşeyse mutlaka oldurururum.
0
nedenlerini sorgularım. değiştirebileceğim bir şeyler varsa elimden geleni yaparım ama bazen olmuyor diyerek bırakırım.
kariyerden örnek vereyim. yüksek lisans + mba yaptım. yani elimden geleni yaptım.
bir sürü iş başvurusu yaptım. ama yaş oldu 33 artık geç kaldığımı anlayıp vazgeçtim. yaşımı değiştirmem elimde değil çünkü.
kariyerden örnek vereyim. yüksek lisans + mba yaptım. yani elimden geleni yaptım.
bir sürü iş başvurusu yaptım. ama yaş oldu 33 artık geç kaldığımı anlayıp vazgeçtim. yaşımı değiştirmem elimde değil çünkü.
0
joeliton
dalgalı mı düz mü? hangisi size çekici geliyor hanımlar?
dalgalı mı düz mü? hangisi size çekici geliyor hanımlar?
0
türk kızları uzun saç sevmiyo olm. ne kadar marjinal hipster, gotik, vegan vs olsalar da kirli sakal ve kısa saçtan vazgeçmiyo bu kızlar.
0
yakıştıktan, yakıştırdıktan sonra ikisi de olur.
ama ergenlik zamanımdan kalan beynime kazınmış beline kadar kıvırcık saçlı bir adamın imajı var ki onun yerini sanırım pek bişey tutamaz.
ama ergenlik zamanımdan kalan beynime kazınmış beline kadar kıvırcık saçlı bir adamın imajı var ki onun yerini sanırım pek bişey tutamaz.
0
kimine dalgalı kimine düz yakışıyor ama uzun saçın yakışmadığı az erkek var :)
0
uzun saçlı biri olarak saçlarımı düz düşünemiyorum, dalgalı olması her halükarda iyi gibi. ha ama sarışınsa ve böyle nordic biriyse onlara elf misali yakışıyor denebilir. diğer türlü sırıtır sanki, esmer elf mi olur :D
0
0
dedim size erkekler, uzun saçlıysanız kızları unutun :D türk kızları böyle, kıro geldiler, kıro gidecekler.
0
Kısa saç severim, uzun olmak zorundaysa kıvırcıkları daha sempatik buluyorum. (Uzun derken bele kadar.) Ortalar hepsi olabilir ama yılan hikayesi kürşat gibi olmayın.
0
ay nov kung fu
Mecidiyekoy'de kart yuklerken bi' cocuk geldi yanima. 10-11 yaslarinda. Abla bi' pilav alabilir misin bana? Dedi. Ben bu tip seylerin mumkun mertebe son bulmasi icin isteklerini yapmamaya calisiyorum. Alamam dedim. Sonra guvenlik gelip uzaklastirdi cocugu zaten. Simdi cok uzuldum ama ya. Gercekten a
Mecidiyekoy'de kart yuklerken bi' cocuk geldi yanima. 10-11 yaslarinda. Abla bi' pilav alabilir misin bana? Dedi.
Ben bu tip seylerin mumkun mertebe son bulmasi icin isteklerini yapmamaya calisiyorum. Alamam dedim. Sonra guvenlik gelip uzaklastirdi cocugu zaten. Simdi cok uzuldum ama ya. Gercekten acsa ve benden istediyse ben cok ayip ettim. Bi' pilav ne ki 2 3 lira.
Alsa miydim ya?
Ben bu tip seylerin mumkun mertebe son bulmasi icin isteklerini yapmamaya calisiyorum. Alamam dedim. Sonra guvenlik gelip uzaklastirdi cocugu zaten. Simdi cok uzuldum ama ya. Gercekten acsa ve benden istediyse ben cok ayip ettim. Bi' pilav ne ki 2 3 lira.
Alsa miydim ya?
0
alman hem iyi hem de kötü olacaktı.
çocugun karnı doyacak bu iyi
ama ailesi de, sorumluluklarını başkasına yüklemeye devam edecek.
çocugun karnı doyacak bu iyi
ama ailesi de, sorumluluklarını başkasına yüklemeye devam edecek.
0
Başka biri almıştır merak etme, zaten yemek aldırıp arkada bir yerde aileleriyle birlikte yiyiyorlar yemeği. Bir çok kez denk geldim. Tabi boşa gitmiyor yemek ama ailelerinin bu şekilde çocukları alıştırmaları can sıkıcı.
0
Ben de paraya hayır ama yiyecek isteyene tamam diyenlerdenim, keşke geri çevirmeseydin..
0
alsaydın tabii ama çok büyük ihtimal para da isteyecekti. yeni numaraları bu.
0
Bana da "Tamam, yemek alayım" dedikten sonra "Parasını ver, biz alırız" diyen çocuklar düştü. Yine de çekingenim bu konuda. Sorumlusunun ben olduğunun farkındayım ama iyi mi yapıyorum, kötü mü yapıyorum; karar veremiyorum.
0
tamam deseydin para isterdi zaten. şu an bunu düşünmek gereksiz bi suçluluk ve üzüntüden başka bir şey de vermez, bombok ve üzücü bi durum ama aç kaldığını sanmıyorum çocuğun. Öyle umalım en azından.
0
anahtar cümle bu: "Gercekten acsa ve benden istediyse ben cok ayip ettim. Bi' pilav ne ki 2 3 lira."
bence çok doğru ve vicdanlıca edilmiş bu cümlenin üzerine ekonomi/sosyolojik paralamak çok manalı gelmiyor.
(çocuk aç kalmamıştır elbette)
bence çok doğru ve vicdanlıca edilmiş bu cümlenin üzerine ekonomi/sosyolojik paralamak çok manalı gelmiyor.
(çocuk aç kalmamıştır elbette)
0
Bi keresinde ben de hadi gel alayım dedim. "Şuraya gidelim" diyerek Nişantaşı'nda baya para harcayacağımın 1 km'den belli olduğu bi yere götürdü. Tamam, gittik :d içerideki adamlar bunun geldiğini görünce direkt hazırlamaya başladılar sofrayı:D Dedim nerden biliyosunuz? "Ohoo günde kaç kez geliyo" dediler askljahskjha :D Hayır, anlamıyorum, günde 8 kere orada yemekle eline ne geçecek? Benim kafam basmadı, ödedim gittim.
0
Sen bi tabak pilav alsan, başkasına ekmeğini aldırır başkasına çorbasını derken aile doyar. Hiç acıma. He git çikolata oyuncak al. O ailesine yaramaz ama kıyafet, yemek vs işlerine girme. Çok üzüldüysen mesela oturt lokantaya yanında yesin.
Geçen mağazadaydım çocuğunu biri geldi 'abi bana ayakkabı verir misin?' dedi gönderdim. Sonra yoldan adamın birini çevirmişler, adam kıyamadı soktu mağazaya ayakkabı denemeye başladı, bir şey demedim. Sonuçta adam kendi hayır yapacak. Neyse sonra hop kardeşi damladı. Adam hadi onu da kırmadı ona da aldı. Başta kaç numara giyiyorsun diyor adam 42(?) diyor ufacık çocuk. Neyse bizim personel baktı verdi ayağına göre.
Neyse sonra yanda ki ayakkabıcıdan çocuk gördü geldi yanımıza, meğer yoldan geçeni sıra sıra mağazalara sokup alışveriş yaptırtıyorlarmış. 10 dk önce de diğer mağazadan ayakkabı aldırtmışlar.
Geçen mağazadaydım çocuğunu biri geldi 'abi bana ayakkabı verir misin?' dedi gönderdim. Sonra yoldan adamın birini çevirmişler, adam kıyamadı soktu mağazaya ayakkabı denemeye başladı, bir şey demedim. Sonuçta adam kendi hayır yapacak. Neyse sonra hop kardeşi damladı. Adam hadi onu da kırmadı ona da aldı. Başta kaç numara giyiyorsun diyor adam 42(?) diyor ufacık çocuk. Neyse bizim personel baktı verdi ayağına göre.
Neyse sonra yanda ki ayakkabıcıdan çocuk gördü geldi yanımıza, meğer yoldan geçeni sıra sıra mağazalara sokup alışveriş yaptırtıyorlarmış. 10 dk önce de diğer mağazadan ayakkabı aldırtmışlar.
0
iftar çadırı yok mu sanki ya? aç insan iftar çadırına gider.
geçsinler bu ayakları. ramazanda dilenci popülasyonu birkaç kat arttı. insanların manevi duygularıyla oynuyorlar. oyuna gelmeyin.
dilencinin çocuk olması umrumda değil. o çocuğu dünyaya (her ne amaçla olursa olsun) getiren anne baba acımıyorsa ben hiç acımam. gözümün önünde ölse canım yanmaz.
geçsinler bu ayakları. ramazanda dilenci popülasyonu birkaç kat arttı. insanların manevi duygularıyla oynuyorlar. oyuna gelmeyin.
dilencinin çocuk olması umrumda değil. o çocuğu dünyaya (her ne amaçla olursa olsun) getiren anne baba acımıyorsa ben hiç acımam. gözümün önünde ölse canım yanmaz.
0
jesterdvine
Bugün birisiyle aşağıdaki gibi bir muhabbete girdim. Sizler ne düşünürsünüz?xxx: hepsi buradaya gir bır urun gez sepetine ekle sonra facebook a gir gezmeye basla o urun sayfanda cıkmaya baslayacak sence bu en dandik bir yapay zeka degıl mı ?14.07.2014 14:00jesterdvine -> xxx: bunu saglayan cookie'le
Bugün birisiyle aşağıdaki gibi bir muhabbete girdim. Sizler ne düşünürsünüz?
xxx: hepsi buradaya gir bır urun gez sepetine ekle sonra facebook a gir gezmeye basla o urun sayfanda cıkmaya baslayacak sence bu en dandik bir yapay zeka degıl mı ?
14.07.2014 14:00
jesterdvine -> xxx: bunu saglayan cookie'ler belirli bir algoritma veya neyse ona göre yazılmamış mıdır?
not: yapay zeka deyince insiyatif kullanmayı koyuyorum işin içine. cookie bunu kullanmazki.
14.07.2014 14:10
kullaniyo iste adam secip ona gore onune getiriyo senin cookie dedigin sey de bunu yapmasini sagliyo
14.07.2014 14:14
jesterdvine -> xxx: adam dediğin bildiğin insanken ve bir insanın yazdığı şey direkt olarak beni ona götürüyorsa, balıkçı ve balık yeminden farkı yokki bunun :)
14.07.2014 14:16
biz daha yapay zekanin zaten kullanildigini anlayamiyoruz bosver yorma kafani :) kolay gelsin
14.07.2014 14:24
jesterdvine -> xxx: eyvallah.
xxx: hepsi buradaya gir bır urun gez sepetine ekle sonra facebook a gir gezmeye basla o urun sayfanda cıkmaya baslayacak sence bu en dandik bir yapay zeka degıl mı ?
14.07.2014 14:00
jesterdvine -> xxx: bunu saglayan cookie'ler belirli bir algoritma veya neyse ona göre yazılmamış mıdır?
not: yapay zeka deyince insiyatif kullanmayı koyuyorum işin içine. cookie bunu kullanmazki.
14.07.2014 14:10
kullaniyo iste adam secip ona gore onune getiriyo senin cookie dedigin sey de bunu yapmasini sagliyo
14.07.2014 14:14
jesterdvine -> xxx: adam dediğin bildiğin insanken ve bir insanın yazdığı şey direkt olarak beni ona götürüyorsa, balıkçı ve balık yeminden farkı yokki bunun :)
14.07.2014 14:16
biz daha yapay zekanin zaten kullanildigini anlayamiyoruz bosver yorma kafani :) kolay gelsin
14.07.2014 14:24
jesterdvine -> xxx: eyvallah.
0
yapay zeka ve reklam işleriyle uğraşmış biri olarak söylüyorum basit düzeyde yapay zeka diyebiliriz evet.
edit: yapay zeka'da da kullanan çeşitli algoritmalar var. bunu baktıysa bunu getir gibi basit bi if'e yapay zeka diyemeyiz tabii ki. yapılan şey gezdiğiniz yerlere bakarak bir havuzda bulunan ürünlerden ilgilieneceklerinize karar vermek. bu da veri madenciliği dendiği gibi. ve bunda yapay zeka algoritmaları da kullanılır.
edit: yapay zeka'da da kullanan çeşitli algoritmalar var. bunu baktıysa bunu getir gibi basit bi if'e yapay zeka diyemeyiz tabii ki. yapılan şey gezdiğiniz yerlere bakarak bir havuzda bulunan ürünlerden ilgilieneceklerinize karar vermek. bu da veri madenciliği dendiği gibi. ve bunda yapay zeka algoritmaları da kullanılır.
0
0
yapay zeka olması için bence kendinden de bişeyler eklemeli işin içine, öngörüde bulunmalı, tahminler yürütmeli (tamamen kendi başına, başkalarının girdilerini dikkate almadan). bu senaryoda senin seçtiğin ürünü diğer sayfalarda da göstermesi onun zeka belirtisi değil, sadece programlananı yapması.
0
program ile yapay zekayı karıştırmamak gerekli. çok farklı şeyler. komut ile yorum unsurları var en başta.
0
ona tıklıyorsa bunu sun,
bunu tıklıyorsa şunu sun;
mantığında çalışan bir sisteme yapay zeka denmez. yapay zeka olması için çıkarım yapıyor olması gerekir.
mesela sen xperia z2 baktın. site bunu "akıllı telefon" olarak görecek. "akıllı telefon seçilirse karşısına cep telefonu aksesuarı sun" komutu varsa otomatikman kendi veritabanından kablosuz şarj cihazı önerileri çıkar. yani, her şey önceden planlanmıştır. yapay zeka olabilmesi için önceden programlanmamış bir komutu vermesi gerekir. "hmm, z2 almış bu, demek ki sony seviyor, kesin ps'i de vardır bunun. ne versek, hmm, yeni oyun almış mıdır acaba. indirimde watch dogs var, gösterelim bakalım bunu" derse yapay zekadır derim ben.
bunu tıklıyorsa şunu sun;
mantığında çalışan bir sisteme yapay zeka denmez. yapay zeka olması için çıkarım yapıyor olması gerekir.
mesela sen xperia z2 baktın. site bunu "akıllı telefon" olarak görecek. "akıllı telefon seçilirse karşısına cep telefonu aksesuarı sun" komutu varsa otomatikman kendi veritabanından kablosuz şarj cihazı önerileri çıkar. yani, her şey önceden planlanmıştır. yapay zeka olabilmesi için önceden programlanmamış bir komutu vermesi gerekir. "hmm, z2 almış bu, demek ki sony seviyor, kesin ps'i de vardır bunun. ne versek, hmm, yeni oyun almış mıdır acaba. indirimde watch dogs var, gösterelim bakalım bunu" derse yapay zekadır derim ben.
0
yapay zekanın temeli öğrenme ve sorun çözmedir. burada bir öğrenme prosesi yok.
0
Ortada bir öğrenme var mı? Atıyorum X marka ayakkabı incelediğinizde sadece X ayakkabıyı mı önünüze getiriyor, X ayakkabının satıldığı bir yeri mi önünüze getiriyor, "X ayakkabıyı seven, şunları da sevdi" diye bir katkıda bulunuyor mu? İlki pek yapay zeka sayılmaz, olanı önünüze sunuyor sadece, bir öğrenme yok. İkinci de Yapay Zeka'dan çok öğrenmeyen basit bir Veri Madenciliği işi, üçüncüsü ise Yapay Zeka'nın işi.
0
Eger programci bir deger X ise sonuc Y dir gibi bir algoritma yaziyorsa ve o isi algoritmanin kendisi yapiyorsa bu bildigimiz programlamadir. yapay zekada ise o isi yapan algoritma degil ögrenme algoritmasi yazilir. Bunu su sekilde basitlestirebiliriz. Basit bir program düsünelim, bilgisayara en sevdigin renk nedir diye soracaz ve bilgisayar bir renk söyleyecek. Temel olarak programlama algoritmasinda programci algoritma icinde ya o rengi verecektir, mesela cevap olarak "Mavi" diye cevap dön diyecektir, ya da rasgele bir renk dön diyecektir ama rasgele oldugu icin de dönülen renk nedensiz olacaktir. Ama yapay zekada programci bilgisayara deneyimleme algoritmasini yazacaktir, bilgisayar cesitli renkleri inceleyecek deneyimleyecek ve kendi zekasina göre degerlendirecektir. Buna karsilik bir renk dönecektir, rasgele olmayacak ve her bilgisayar farkli bir renk dönecektir. Yani kisaca bilgisayar ögretileni degil ögretilmedigi halde bilgi üretirse yapay zeka olur, programcinin etkisi sadece ögrenme yönteminin algortmasi ile limitli olur. Cookieler üzerinden yapilan reklam secimi yapay zekadan ziyade algoritmadir. programci tüm olasiliklari önceden kestirmisir ve sonucalari da belirlemistir.
0
Şuan dünyada tam anlamıyla yapay zeka adında birşey yok. Adına AI dediğimiz belli kuramlara ve disipline dayalı olarak olusturulmuş algoritmalar var sadece.
Yani şuan yapay zeka dediğimiz şey genelde hedeflenmiş veriyi yorumlama işleminden öte geçemiyor. Bu sebeple programcının önceden öngördüğü konulara,başlıklara veya amaçlar ilişkin sana bağıntılı gibiymiş gibi görünmesini sağlayan daha önceden hedeflenen ve yorumlanan içerikleri görüyorsun sadece.
Yapay zeka programcının inisiyatifi dışında enformasyon edinebilme ve bunu yorumlayabilme işlemidir aslında.
Yani şuan yapay zeka dediğimiz şey genelde hedeflenmiş veriyi yorumlama işleminden öte geçemiyor. Bu sebeple programcının önceden öngördüğü konulara,başlıklara veya amaçlar ilişkin sana bağıntılı gibiymiş gibi görünmesini sağlayan daha önceden hedeflenen ve yorumlanan içerikleri görüyorsun sadece.
Yapay zeka programcının inisiyatifi dışında enformasyon edinebilme ve bunu yorumlayabilme işlemidir aslında.
0
dediğin sistemi hepsiburada.com için yazmış birisi olarak söyleyim :) hiç yapay zeka ile ilgili değil :) çok basit bir algoritması var.Sadece reklamcılıktaki "retargeting" , "lead Pixel" i "Behaverol Targeting" konularına bakarsan işin yazılım tarafının kolay olduğunu göreceksin.kolay dediğime bakma mantık basit ama database tarafı bir hayli güçlüdür.
son olarak herşey cookie üzerinden gider.User'a ait bütün datalar cookie lerde.
son olarak herşey cookie üzerinden gider.User'a ait bütün datalar cookie lerde.
0
Kıllanıcı adı:
Özel bir şirkette 8 aydır çalışıyorum, bir insan işinden ne kadar nefret edebilirse o kadar nefret ediyorum. Ancak istifa edememe gibi bir çekingenliğim var, her şeye var gerçi. Dipteyim, sondayım, daha da dipteyim beş kere dipteyim.Mesela yarın işe gelmesem kimseye haber vermeden, telefonlara çıkma
Özel bir şirkette 8 aydır çalışıyorum, bir insan işinden ne kadar nefret edebilirse o kadar nefret ediyorum. Ancak istifa edememe gibi bir çekingenliğim var, her şeye var gerçi. Dipteyim, sondayım, daha da dipteyim beş kere dipteyim.
Mesela yarın işe gelmesem kimseye haber vermeden, telefonlara çıkmadan, hattımı falan değiştirsem, ne kadar kaçabilirsem kaçsam ne olur?
En kötü ne olur yani?
Mesela yarın işe gelmesem kimseye haber vermeden, telefonlara çıkmadan, hattımı falan değiştirsem, ne kadar kaçabilirsem kaçsam ne olur?
En kötü ne olur yani?
0
Şirket maaşını keser, seni işten çıkarır. Tazminatın / izinlerin hesaplanır, belki bir miktar borçlu çıkarsın şirkete.
0
iş sözleşmeleri;
...
b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,...
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.
...
b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,...
Feshedilmiş sayılır.
Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.
Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.
0
şirket sana başka masraflar yapmışsa, eğitim vs. onları alır, ihbar tazminatı ister. çok fazla bir şey yapamazlar.
mail atsan? ben artık gelmiyorum desen yeter aslında.
mail atsan? ben artık gelmiyorum desen yeter aslında.
0
İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı
Madde 24 - Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa.
b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.
8432
d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.
e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa.
III. Zorlayıcı sebepler:
İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.
Madde 24 - Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltırsa.
b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.
c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.
8432
d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.
e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa.
III. Zorlayıcı sebepler:
İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa.
0
@nereye bu gidis;
yani işi bırakmak istediğimi söylesem bir ay kalmak zorunda mıyım? bu derhal fesih haklarındaki maddelerin hiçbirini yaşamadım. Benim sorunum tamamen, delirdim psikolojim hiç iyi değil, tükendim.
yani işi bırakmak istediğimi söylesem bir ay kalmak zorunda mıyım? bu derhal fesih haklarındaki maddelerin hiçbirini yaşamadım. Benim sorunum tamamen, delirdim psikolojim hiç iyi değil, tükendim.
0
bir ay kalmak istemezseniz bir aylık maaşınızı şirkete tazminat olarak ödemeniz de yeterli olur.
psikolojinizin tükenmesi "İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa" şartına giriyor da olabilir. bunun için bi doktorla ve avukatla görüşmenizde fayda var.
psikolojinizin tükenmesi "İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya yaşayışı için tehlikeli olursa" şartına giriyor da olabilir. bunun için bi doktorla ve avukatla görüşmenizde fayda var.
0
İhbar tazminatını ödersen 1 ay kalmak zorunda değilsin.
Aksi takdirde seni bir ay daha çalıştırmak veya artık gelme demek firmanın inisiyatifinde.
Aksi takdirde seni bir ay daha çalıştırmak veya artık gelme demek firmanın inisiyatifinde.
0
yaz istifa dilekçeni i.k'ya bırak, sebep olarak da ailevi sebepler dersin kimse ses çıkartamaz. istifa iş hayatının en eğlenceli anı çalışmak istemiyorsan bas git karın ağrısı yaptığına değmez.
0
ben böyle durumlarda olaya tecrübe kazanmak olarak bakıyorum,
zaten senin istediğin veya istemediğin bir şekilde işten çıkacaksın diye anlıyorum, kendini bu kadar edilgen bir durumda bırakacağına topla cesaretini git konuş, tahmin edemeyeceğin kadar güzel hissedeceksin bence, net bir şekilde (tabii ki öküz gibi davranmadan) şu şu sebeplerden dolayı işimden ayrılmak istiyorum ve bundan sonraki süreçle ilgili beni bilgilendirebilir misiniz diye sor, belki sana başka bir şey önerecekler veya tamam x bey diyecekler,
bir de böyle şeyleri çok büyütmemek lazım, benim 2.5 senelik iş hayatımda gördüğüm bir şey varsa karşındaki insanın zerre umrunda olmayacak zaten, rahat ol, zamanını boşuna harcama, işi bırakıp sabah akşam film izlesen 1000 kat daha iyidir (tabii ekonomik bağımlılığınızı bilmiyorum)...
bir de ihbar sürenizde gitmek istemiyorum diye cebinizden boşuna para vermeyin, istifa etmiş adamla artık tüm bağlar kopmuştur (hele sadece 8 aylık tecrübe varken) kimse ona iş yaptıramayacağını bilir, git internette takıl para da cepte kalsın bence
zaten senin istediğin veya istemediğin bir şekilde işten çıkacaksın diye anlıyorum, kendini bu kadar edilgen bir durumda bırakacağına topla cesaretini git konuş, tahmin edemeyeceğin kadar güzel hissedeceksin bence, net bir şekilde (tabii ki öküz gibi davranmadan) şu şu sebeplerden dolayı işimden ayrılmak istiyorum ve bundan sonraki süreçle ilgili beni bilgilendirebilir misiniz diye sor, belki sana başka bir şey önerecekler veya tamam x bey diyecekler,
bir de böyle şeyleri çok büyütmemek lazım, benim 2.5 senelik iş hayatımda gördüğüm bir şey varsa karşındaki insanın zerre umrunda olmayacak zaten, rahat ol, zamanını boşuna harcama, işi bırakıp sabah akşam film izlesen 1000 kat daha iyidir (tabii ekonomik bağımlılığınızı bilmiyorum)...
bir de ihbar sürenizde gitmek istemiyorum diye cebinizden boşuna para vermeyin, istifa etmiş adamla artık tüm bağlar kopmuştur (hele sadece 8 aylık tecrübe varken) kimse ona iş yaptıramayacağını bilir, git internette takıl para da cepte kalsın bence
0
Şimdi hemen otur, istifa dilekçeni yaz. Hiç düşünme bile acaba diye, sen kararını vermişsin zaten. Sonra da iş yerinden çık git.
0
yeni işi ayarlamadan sakın çıkma çok pişman olursun. insanlar neler yaşıyor az dişini sık yenisini bul öyle bas istifayı.
0
@shiranai;
maddi bağlılığım tabii ki var, parasız kiramı bile ödeyemem. ancak şu var yeni bir iş falan istemiyorum, aslında doktoruma görünüp bir kliniğe yatmak benim için şu an maldivlerde herşey dahil tatil gibi.
telefonsuz, internetsiz, İNSANSIZ, sadece kendim, tedaviye ihtiyacım var.
maddi bağlılığım tabii ki var, parasız kiramı bile ödeyemem. ancak şu var yeni bir iş falan istemiyorum, aslında doktoruma görünüp bir kliniğe yatmak benim için şu an maldivlerde herşey dahil tatil gibi.
telefonsuz, internetsiz, İNSANSIZ, sadece kendim, tedaviye ihtiyacım var.
0
sen benim istifa edişimi görseydin gülmekten ölürdün. Müdüre bana oradan beyaz bir kağıt ve kalem verin,istifa ediyorum dedim. Sizinle çalışmak istemiyorum, profesyonel değilsiniz dedim. Haber vermezsen borçlu morçlu çıkarırlar belki. Yarın git hatta bugün istifa et, çekinecek ne var?
0
@rock n roll;
şu an klimanın soğukluğundan kolum beynim dondu ama patronun odasından gidip klima kumandasını isteyemiyorum. Kapıyı da açamıyorum karşılaşmak istemiyorum. Böyle bir hastalık içerisindeyim, ki istifa benim için muazzam zor.
şu an klimanın soğukluğundan kolum beynim dondu ama patronun odasından gidip klima kumandasını isteyemiyorum. Kapıyı da açamıyorum karşılaşmak istemiyorum. Böyle bir hastalık içerisindeyim, ki istifa benim için muazzam zor.
0
8 aylık çalışma nedir yahu! yarın izin al, git gönlünce gez eğlen. kafanı bir dağıt, ertesi gün de bas istifayı olsun bitsin.
yapma canım kardeşim. bunlar ufak işler, canını sıkma o kadar.
(Tabi bu dediklerimi hiç bir şekilde orada çalışmayı istememene bağlayarak söylüyorum)
Bas ulan git!
yapma canım kardeşim. bunlar ufak işler, canını sıkma o kadar.
(Tabi bu dediklerimi hiç bir şekilde orada çalışmayı istememene bağlayarak söylüyorum)
Bas ulan git!
0
yarına psikiyatrdan randevu aldım ama yarın doktora gidicem ben diye nasıl söylüycem şimdi, her saniye boka batıyorum. her saniye
0
niye bu kadar cesaretsizsin, bak özgüvensizliğin yüzünden hasta olmuşsun. müdür de insan sonuçta, rahat ol biraz. en kötü ne olabilir? kumandayı bile alamıyorsun,git çal kapıyı, klima kumandası lazım üşüyorum dersin. sana niye üşüdün mü diyecek adam? benim, toplantıda müdürü yerin dibine sokmuşluğum var. rahat bir tip ol biraz. o iş yeri seni mutsuz ediyorsa, ailevi sebeplerim var, çalışamıyorum burada artık de, bu kadar basit. neredeyse ben gelip konuşacağım müdürünle.
0
Şöyle düşünebilirsin, müdürün odasına gidip konuşmak yapacağın en son kötü ve zorlayıcı şey olacak. Bekledikçe sıkıntına sıkıntı katacaksın. Ama eğer gidip konuşursan, bundan sonra yapacağın tek şey özgürlüğüne kavuşmak için geri sayım yapmak. Ağzından derin derin nefesler alıp vererek, stresin gazını azıcık alabilirsin.
Gerçi insan istemiyormuşsun ama İstanbul'da isen ve konu hakkında strateji, plan, vb kurmak istersen gelebilirim.
Gerçi insan istemiyormuşsun ama İstanbul'da isen ve konu hakkında strateji, plan, vb kurmak istersen gelebilirim.
0
yarınki randevunuz için şimdiden izin almayın, akşam çıkarken son anda mail atıp çıkın. psikiyatri randevusu olduğu için istisnasız hiçbir yönetici "niye önceden haber vermedin" demez. "haaa, demek ki ciddi, psikiyatrik bi sorunu varmış, fazla üstüne gitmeyeyim" diye düşünür. dönerseniz eğer, dönünce de mail atıp "ben geldim, yerimdeyim" dersiniz. inanın ki bu olay hiç yaşanmamaış gibi olur patronunuzla aranızda.
0
Bir de yöneticin amirin olduğu için de psikolojik bir baskı hissediyor olabilirsin. Seninle daha eş olan bir IKcı ile işini halletmen daha kolay olacaktır.
0
@aychovsky;
izmirdeyim teşekkür ederim yine de
@nereye bu gidis;
çok küçük bir şirket, 25 kişiyiz, patronla odam karşı karşıya, her dakika karşılaşıyoruz, yani ben geldim yerimdeyim demek falan çok tuhaf.
izmirdeyim teşekkür ederim yine de
@nereye bu gidis;
çok küçük bir şirket, 25 kişiyiz, patronla odam karşı karşıya, her dakika karşılaşıyoruz, yani ben geldim yerimdeyim demek falan çok tuhaf.
0
ben ciddiydim telefonu ver derken tik atmamışın ama :/ yarın rapor al ben de telefon açıyım sabah "ben kardeşiyim rahatsız şu an uyuyor gelemicek 2 gün" diye.
0
tuhaf olmaz kuran çarpsın. "psikiyatriden geliyorum ulan!!!" edasıyla, hiçbir şey olmamış, yemekten geliyormuşsunuz gibi girin içeri; bırakın patronun, "ne ayaksın, nerdesin" bakışı atmasını -sizi temin ederim- sizden gözünü kaçırdığını göreceksiniz.
0
sana ne olacağını anlatıyım, gidiyorsun müdürün odasına. müsaitseniz birşey konuşmak istiyorum diceksin. otur diyecek. bazı sebeplerden dolayı işi bırakmak zorundayım diceksin. biraz sorgular. neden diye. ailevi sebepler var. bunu dediğin zaman diretemez zaten. şöyle düşün, bu kadar işsiz insan varken, kimse kimsenin peşinden koşmaz zaten. işinde çok iyisindir, o işi senden daha iyi yapacak birini zor bulacaklardır. o zaman da onlar stres olur zaten. iki türlü de stres yapacağın bir durum yok. ben kavga dövüş ayrıldım. iki tane müdürün karşısında istifa ettim, senin kadar stres olmadım.
0
pisuvardandumancikartanadam
ilk buluşmada ne olursa olursun kayıtsız sartsız yiyişilir mi? yiyişilmeli mi ?
ilk buluşmada ne olursa olursun kayıtsız sartsız yiyişilir mi? yiyişilmeli mi ?
0
İlla yiyişilecek diye bir şey yok. Daha önce böyle imalar olduysa yiyişin de, hiç bu tarz konuşmalara girilmediyse riske atmayın ve yavaş yavaş gidin.
0
Aychovsky nin dedigi gibi , oncesinde konusulmadiysa riske atma ama konusulduysa vs yiyis
0
Haha.sanki tek taraflı yapılan birşey gibi cevaplar gelmiş.buluşunca rakibine (sanki konu bir maç gibi görüldüğünden) "ben yiyişcem senle " de :)
0
öyle öküz gibi "yiyişelim mi" diye sorarsan yiyişilmez.
kibar ol.
"sivgilim yiyişilim mi" felan de.
kibar ol.
"sivgilim yiyişilim mi" felan de.
0
yiyişilmemeli.
ilk buluşma daha koklaşma odaklı olmalı.
yiyişmek 2 ya da 3 buluşma evresidir.
ilk buluşma daha koklaşma odaklı olmalı.
yiyişmek 2 ya da 3 buluşma evresidir.
0
seni tenzih ederim. ilk buluşmada sevişen hatun fakbadidir hacı. yada benim tecrübelerim hep bu yönde oldu.
0
barbarella
http://www.reddit.com/r/television/comments/1kbvb2/good_shows_revolving_around_a_strong_female_leads/Şurada aradığım dizilerin neredeyse toplu bir listesi var lakin içlerinden izleyip pek hayran kaldıklarınız varsa onlara öncelik vermek isterim.Fikir vermesi ve tekrara düşmemek adına severek izledik
www.reddit.com
Şurada aradığım dizilerin neredeyse toplu bir listesi var lakin içlerinden izleyip pek hayran kaldıklarınız varsa onlara öncelik vermek isterim.
Fikir vermesi ve tekrara düşmemek adına severek izlediklerimi de yazayım buraya.
The Bletchley Circle, Damages, The Good Wife, The Killing, Top of the Lake, Buffy the Vampire Slayer, Dead Like Me, Dollhouse, Orphan Black, Utopia.
Var mıdır önerebileceğiniz kadın protagonistler?
Şurada aradığım dizilerin neredeyse toplu bir listesi var lakin içlerinden izleyip pek hayran kaldıklarınız varsa onlara öncelik vermek isterim.
Fikir vermesi ve tekrara düşmemek adına severek izlediklerimi de yazayım buraya.
The Bletchley Circle, Damages, The Good Wife, The Killing, Top of the Lake, Buffy the Vampire Slayer, Dead Like Me, Dollhouse, Orphan Black, Utopia.
Var mıdır önerebileceğiniz kadın protagonistler?
0
Listede olanlardan Orange is the New Black çok sağlam dizidir.
2 Broke Girls'ü de ikinci sezonuna kadar izlemiştim yanılmıyorsam, komedi istersen o da güzeldir.
The L Word ve Lip Service ise eşcinsel içerikli olduklarından kendilerine özgü bir hayran kitlesine zaten sahipler ki TLW ilk gibidir bu anlamda. Ben ikisini de severek izledim ancak çok çok iyiler diyemem.
2 Broke Girls'ü de ikinci sezonuna kadar izlemiştim yanılmıyorsam, komedi istersen o da güzeldir.
The L Word ve Lip Service ise eşcinsel içerikli olduklarından kendilerine özgü bir hayran kitlesine zaten sahipler ki TLW ilk gibidir bu anlamda. Ben ikisini de severek izledim ancak çok çok iyiler diyemem.
0
@burasi ne garip bir yer, The L Word'ü ben de bir süre takip ettim ama çok çok iyi olmadığı konusunda sana katılıyorum, Lip Service'ı duymamıştım muhakkak bir bakacağım ona. Orange is the New Black de bir süredir aklımda, teşekkürler.
@akare, fringe nokta atışı gibi bir şey oldu. teşekkür ederim.
@rubiks cube, once upon a time'ı hiç içim almadı ya ama being human'a bir bakacağım mutlaka, teşekkürler.
@akare, fringe nokta atışı gibi bir şey oldu. teşekkür ederim.
@rubiks cube, once upon a time'ı hiç içim almadı ya ama being human'a bir bakacağım mutlaka, teşekkürler.
0
Ben de Lip Service'i L word'e tercih ederim.
Call the Midwife ve Nurse Jackie listeden yazılmamış olanlardan izleyip çok beğendiklerim.
Listede adlarını göremedim ama kadın protagonistli dizi olarak aklıma gelen The paradise ve Crimson Petal and The White de var.
Call the Midwife ve Nurse Jackie listeden yazılmamış olanlardan izleyip çok beğendiklerim.
Listede adlarını göremedim ama kadın protagonistli dizi olarak aklıma gelen The paradise ve Crimson Petal and The White de var.
0
Homeland tabii ki, Claire Danes iki tane Golden Globe'u boşa almadı.
0
irbat yazınca ben de ekleyeyim dedim, Lip Service niye tutunmadı da erken bitti bilmiyorum ama sözlükte de dediğim gibi TLW'den zaman zaman daha gerçek, zaman zaman daha komik bir diziydi. Çok gerçekçi karakterler vardı içinde. Yeri ayrıdır bende. İyi seyirler şimdiden.
0
polisiye/forenzik tarzi seyler seviyorsan ben Bones'u severek izliyorum.
komedi dalinda New Girl
drama dalinda Grey's anatomy
cheesy cerez modunda izlemelik hart of dixie
bunlar benim takip ettiklerim icinde kadin protagonistliler. the good wife favorim ama tabi ki.
komedi dalinda New Girl
drama dalinda Grey's anatomy
cheesy cerez modunda izlemelik hart of dixie
bunlar benim takip ettiklerim icinde kadin protagonistliler. the good wife favorim ama tabi ki.
0
isminivermekistemeyensuser
Merhaba,Kullandığım antibiyotik için günde 2 kere tok karına içilmesi söylendi.Simdi ben bünye olarak hafta içi ve hafta sonu birbirini tutmuyor.Hafta sonu 11 de kalkarken hafta içi 7 de uyanıyorum.Şimdi ilacın kullanımına yeni başladım. sabah 11 gece 11 de içtim.yarın sabah 7 de içip aksam 7 de içi
Merhaba,
Kullandığım antibiyotik için günde 2 kere tok karına içilmesi söylendi.
Simdi ben bünye olarak hafta içi ve hafta sonu birbirini tutmuyor.
Hafta sonu 11 de kalkarken hafta içi 7 de uyanıyorum.
Şimdi ilacın kullanımına yeni başladım. sabah 11 gece 11 de içtim.
yarın sabah 7 de içip aksam 7 de içip böyle devam etsem sorun olur mu ki?
Kullandığım antibiyotik için günde 2 kere tok karına içilmesi söylendi.
Simdi ben bünye olarak hafta içi ve hafta sonu birbirini tutmuyor.
Hafta sonu 11 de kalkarken hafta içi 7 de uyanıyorum.
Şimdi ilacın kullanımına yeni başladım. sabah 11 gece 11 de içtim.
yarın sabah 7 de içip aksam 7 de içip böyle devam etsem sorun olur mu ki?
0
Antibiyotiğin saatleri çok hassas olur. Basit bir farenjit için kullanıken doktor "20 dakika bile kaçırırsan, hiç kullanmamış say ve çöpe at" demişti. Öyle de hassas bir şey. İlk kez hangi saatte başladıysan o saatlerde tok (en azından pek aç değil) ve ilacı içmeye hazır olmak gerek.
0
nicki martin
camdan disari bakarken farkettim, once surekli bilgisayara bakmaktan gozlerim bana oyun yapiyor sandim ama degil galiba ya. ama sanki ates bocegi de degil gibi. sanki yerden bi 20-30 cm yukseklikte bi anlik, minicik bi kivilcim cakiyor ondan 1 salise sonra 1 metre ileride bi tane daha, sonra bi tane
camdan disari bakarken farkettim, once surekli bilgisayara bakmaktan gozlerim bana oyun yapiyor sandim ama degil galiba ya.
ama sanki ates bocegi de degil gibi. sanki yerden bi 20-30 cm yukseklikte bi anlik, minicik bi kivilcim cakiyor ondan 1 salise sonra 1 metre ileride bi tane daha, sonra bi tane daha, bi tane daha. sanki havada yanici bi gaz seridi varmis da kivilcim o hat uzerinde sicrayarak gidiyor gibi. ates bocegi mi bunlar?
ama sanki ates bocegi de degil gibi. sanki yerden bi 20-30 cm yukseklikte bi anlik, minicik bi kivilcim cakiyor ondan 1 salise sonra 1 metre ileride bi tane daha, sonra bi tane daha, bi tane daha. sanki havada yanici bi gaz seridi varmis da kivilcim o hat uzerinde sicrayarak gidiyor gibi. ates bocegi mi bunlar?
0
felina
Pembe domates diye aldık çıkana bakın. İlk defa bu sene böyle içi kabak gibi domatesler görüyorum. Odun mu kemiriyoruz domates mi yiyoruz belli değil. Karpuzlar gibi domatesleri de mi kabak aşılıyorlar yoksa??
Pembe domates diye aldık çıkana bakın. İlk defa bu sene böyle içi kabak gibi domatesler görüyorum. Odun mu kemiriyoruz domates mi yiyoruz belli değil. Karpuzlar gibi domatesleri de mi kabak aşılıyorlar yoksa??
0
bu sene ben de hiç güzel domatese denk gelemedim. içi normal olanların bile tadı yok.
0
ben şu salkım domateslerden alıyorm acayip güzel oluyor hep. hiç kötüye denk gelmedim.
0
tchuck + 1
Salkımlardan kötü hiç çıkmadı şu ana kadar. Çanakkale güzel ama riskli bir domates.
Salkımlardan kötü hiç çıkmadı şu ana kadar. Çanakkale güzel ama riskli bir domates.
0
beef denilen bir çeşit var, büyük domatesler, onları tavsiye ederim. fakat genel olarak domatesler tatlı, cherry ve salkımlar ekşi oluyorlar.
0
gurme manavlara gidin, en iyisini alın. daha kötü meyve sebze yemedim bu sene.
0
bunlar fenaymış. yapabileceğiniz tek şey bunları bekletmek olacak. domatesler rafta bekledikçe kendi kendilerine olgunlaşırlar.
0
En iyisini alalım da domatesin kilosuna da 5-6 lira verecek halimiz yok. Fakirler güzel domates yiyemesin mi?
Bunların bekletmekle adam olacağını sanmıyorum, çünkü problem hamlık değil bariz biçimde odunluk.
Bunların bekletmekle adam olacağını sanmıyorum, çünkü problem hamlık değil bariz biçimde odunluk.
0
weeping guitar
https://soundcloud.com/a-y/unknown-tune-1ıslıkla çalmaya çalıştığım kısım sanırım kanunla çalınıyordu bu eserde, istanbulla ya da ramazanla ilgili programlarda duyulurdu, çok bilindik bir melodisi var ama bilemedim bir türlü :/
soundcloud.com
ıslıkla çalmaya çalıştığım kısım sanırım kanunla çalınıyordu bu eserde, istanbulla ya da ramazanla ilgili programlarda duyulurdu, çok bilindik bir melodisi var ama bilemedim bir türlü :/
ıslıkla çalmaya çalıştığım kısım sanırım kanunla çalınıyordu bu eserde, istanbulla ya da ramazanla ilgili programlarda duyulurdu, çok bilindik bir melodisi var ama bilemedim bir türlü :/
0
lllllllllllllllllll
daha gündelik bir Türkçe. mesela aklıma şu geldi (bu arada arkadaşım bir hanımefendi) inş cnm ya'yı öğreteyim diye düşündüm ama sonra çok hoşuma gitmedi, sonrasında size sorayım dedim. böyle sadece Türkler'in anlayabileceği jest ve mimikler ve deyimler ya da çok kaba olmayan argo neler var, benim ak
daha gündelik bir Türkçe. mesela aklıma şu geldi (bu arada arkadaşım bir hanımefendi) inş cnm ya'yı öğreteyim diye düşündüm ama sonra çok hoşuma gitmedi, sonrasında size sorayım dedim. böyle sadece Türkler'in anlayabileceği jest ve mimikler ve deyimler ya da çok kaba olmayan argo neler var, benim aklıma gelmiyor şu anda (bu arada küfür öğretme niyetinde değilim), böyle nasıl söyleyeyim sizin bir yabancıdan duysanız ya da bir yabancı yapsa şaşıracağınız cinsten şeyler diyelim
0
arka planını öğrenmeden öyle şeyler havada kalabilir ve kullanıldığında tuhaf durur. ama türkçe temeli iyiyse sorun yok
0
@mistreated: arka planını dilim döndüğünce anlatırım, sorun olmaz, bu yönde bir isteği oldu arkadaşımın ben de o sebeple soruyorum
0
Ben tamamen yanlışlıkla yabancı iş arkadaşıma "Oha"yı öğretmiştim, onun kendini aşıp da yaptığı bir işe dayanamayıp "Oha" deyince merak etti. O ne diye sorunca da "Bir şey aşırı olunca deriz. Örneğin, aşırı iyi , aşırı kötü, aşırı pahalı, aşırı güzel, vb." demiştim ve hangi insanlara karşı kullanabileceğini açıklamıştım. O zamandan beri ne zaman bir işi bitirip bana gösterse "Oha olmuş mu, oha'ya layık mı" diye sordu. Çok eğlendik, kendi de eğlendi. Tavsiye ederiz.
0
icimdekibiri
türkçe...
türkçe...
0
Reflex - Sen hep benimsin şu anda yakın göründü ama emin de olamadım.
Cenk Eroğlu - Ben Yağmurda Doğdum olabilir.
Tüzmen - Son Rüya
Ballad beklentileri bu yönde ise editleye editleye eklerim.
Eklemeler: Demir Demirkan - Gümüş
Fatih Erdemci - Ben Ölmeden Önce
Cemali - Duymak İstiyorum
Bora Öztoprak - Son Bir Kez
Suat Suna - Son Bir Defa
Cenk Eroğlu - Ben Yağmurda Doğdum olabilir.
Tüzmen - Son Rüya
Ballad beklentileri bu yönde ise editleye editleye eklerim.
Eklemeler: Demir Demirkan - Gümüş
Fatih Erdemci - Ben Ölmeden Önce
Cemali - Duymak İstiyorum
Bora Öztoprak - Son Bir Kez
Suat Suna - Son Bir Defa
0
ketchup
Cok uzun yillardir kafayi yiyecek kadar takildim bu sarkiya. Google'da sarki sozleri ile aratarak kesinlikle ulasamiyorum.Sene 1999-2000 civari. Tas catlasin 2001. Sarki elektronik altyapili ama arada elektro gitar falan olabilir. Klibi de yalan olmasin, Melis Sökmen - Maçka klibine benziyordu sanki
Cok uzun yillardir kafayi yiyecek kadar takildim bu sarkiya. Google'da sarki sozleri ile aratarak kesinlikle ulasamiyorum.
Sene 1999-2000 civari. Tas catlasin 2001. Sarki elektronik altyapili ama arada elektro gitar falan olabilir. Klibi de yalan olmasin, Melis Sökmen - Maçka klibine benziyordu sanki.
Aklimda kalan sozleri şöyle (kesin yanlis hatirliyorumdur yoksa google'da cikardi heralde)
"Yapay dünya pür mekanik yaratığı. Tek farkın var bu sistem ve robotlardan. Dans et! İnadinaaa aaaa dans et!"
Biraz komik oldu tabi boyle yazinca. Gecen gun alkislarlayasiyorum'da "Dev - Dans Et" diye bi klip gordum. Bir an heycanlandim ama benim sarki degilmis.
Sene 1999-2000 civari. Tas catlasin 2001. Sarki elektronik altyapili ama arada elektro gitar falan olabilir. Klibi de yalan olmasin, Melis Sökmen - Maçka klibine benziyordu sanki.
Aklimda kalan sozleri şöyle (kesin yanlis hatirliyorumdur yoksa google'da cikardi heralde)
"Yapay dünya pür mekanik yaratığı. Tek farkın var bu sistem ve robotlardan. Dans et! İnadinaaa aaaa dans et!"
Biraz komik oldu tabi boyle yazinca. Gecen gun alkislarlayasiyorum'da "Dev - Dans Et" diye bi klip gordum. Bir an heycanlandim ama benim sarki degilmis.
0
Bir kadın mı söylüyordu bunu da. Sanki Tuğçe San şarkısı olabilirmiş gibi durdu.
Ya da bir erkek söylüyorsa, arada bir kadın giriyorsa şu olabilir mi?
eksisozluk.com
Ya da bir erkek söylüyorsa, arada bir kadın giriyorsa şu olabilir mi?
eksisozluk.com
0
Sozleri hic tanidik gelmedi. Sarkiyi da bulamadim internette. Bi bulsam. Ister misin bi de o sarki olsun? Acayip olurdu. Sarkinin ve klibin o zaman icin epey underground bi havasi vardi.
0
Ben "Şu bir yaklaşık sonuç olur en azından" diyorum.
www.zapkolik.com
Çok merak ettim, ne çıkacağını ilgiyle izliyorum.
www.zapkolik.com
Çok merak ettim, ne çıkacağını ilgiyle izliyorum.
0
Ben de yillardir donup dolasip bu sarkiya geliyorum ama bu degil i ih =) cok da umidim kalmadi aslinda. Uzun yillardir bikac ayda bir gaza gelip ararim ama yok =)
0
aklıma direkt mirkelam-terle geldi, dans et yerine terle diyor olabilir mi aradığınız şarkıda :)
0
ya ben lan neyse
neresi olduğu farketmiyor. her daldan bilim adamlarına şimdikinin binlerce katı kaynak ayrılsa önümüzdeki 10 sene içinde çok büyük icatlar-keşifler-ilerlemeler olur mu?
neresi olduğu farketmiyor. her daldan bilim adamlarına şimdikinin binlerce katı kaynak ayrılsa önümüzdeki 10 sene içinde çok büyük icatlar-keşifler-ilerlemeler olur mu?
0
"10 sene içinde ışınlanırız" diye bir kesinlik veya öyle bir şey yok ama olacak şeyi hızlandırır, büyük ivme kazandırır.
0
Bu gibi şeyler kaynağın büyüklüğünde ziyade kaynak planlaması ile oluyor. Zaten ar-ge konusunda başı çeken ülkelerde bilimsel çalışma yapan gruplara akla hayale gelmeyecek hibeler veriliyor ve imkanlar tanınıyor.
Plansız dağıtılan para, kaynak israfı olacağı gibi ihtiyaç fazlası para ihtiyaç fazlası istihdam doğuracağından personel niteliği de düşecektir. Hatta sonucunda beklenenin aksine bilgi kirliliği de getirecektir. Bir de tabi kaynak ayırmak kadar önemli diğer bir konu da bu kaynağı yönetecek ileri görüşlü kadrolara sahip olmak. Bu nedenle ben doğrusal bir bağlantı kuramıyorum, ama muhakkak ki bilimsel gelişmelerin ivmesi artar.
Bunun bir örneği de aslında Türkiye. Son 4-5 yıldaki ar-ge yatırımlarına ve sonuçlarına bakarsanız yukarıda söylediklerimin canlı bir örneğini görürsünüz.
Plansız dağıtılan para, kaynak israfı olacağı gibi ihtiyaç fazlası para ihtiyaç fazlası istihdam doğuracağından personel niteliği de düşecektir. Hatta sonucunda beklenenin aksine bilgi kirliliği de getirecektir. Bir de tabi kaynak ayırmak kadar önemli diğer bir konu da bu kaynağı yönetecek ileri görüşlü kadrolara sahip olmak. Bu nedenle ben doğrusal bir bağlantı kuramıyorum, ama muhakkak ki bilimsel gelişmelerin ivmesi artar.
Bunun bir örneği de aslında Türkiye. Son 4-5 yıldaki ar-ge yatırımlarına ve sonuçlarına bakarsanız yukarıda söylediklerimin canlı bir örneğini görürsünüz.
0
Johan +1,
Şu an türkiye ar-ge ve araştırma sektörüne deli gibi hibe veriyor. Son yıllarda verilen hibe muazzamn bir ivme içerisinde ve Şu an ülkede daha fazla hibe verilecek kalifiye araştırmacı bulunamıyor.
Çok kaynağın sonuçlarından birisi bu. Bilimadamlarına sınırsız para verileceğine, eğitimin kalitesi yükseltilip daha kalifiye araştırmacılar yetiştirilebilir.
Türkiye örneğinde de görüldüğü gibi parayı bastın mı adamlar süper bilim yapmıyorlar.
Şu an türkiye ar-ge ve araştırma sektörüne deli gibi hibe veriyor. Son yıllarda verilen hibe muazzamn bir ivme içerisinde ve Şu an ülkede daha fazla hibe verilecek kalifiye araştırmacı bulunamıyor.
Çok kaynağın sonuçlarından birisi bu. Bilimadamlarına sınırsız para verileceğine, eğitimin kalitesi yükseltilip daha kalifiye araştırmacılar yetiştirilebilir.
Türkiye örneğinde de görüldüğü gibi parayı bastın mı adamlar süper bilim yapmıyorlar.
0
La sen ne diyorsun bu memlekette o parlak beyinler var ki birçoğunu hali hazırda dünyanın en saygın üniversitelerinde ve önemli olayların geliştiği laboratuarlarda iyi pozisyonlarda bulabilirsin. Bir de bu adamların Türkiye'de olduğunu ve kaynaktan ziyade dertlerini anlatabilecek bir ortamın olduğunu düşün.
Çünkü icat yapmak için paraya gerek yok her zaman o icadın en temelinde mantığını kavrayabilecek kapasitede bir çoğunluğa ihtiyac var. Çünkü o zaman para sorununu zaten kolay çözüyorsun.
Çünkü icat yapmak için paraya gerek yok her zaman o icadın en temelinde mantığını kavrayabilecek kapasitede bir çoğunluğa ihtiyac var. Çünkü o zaman para sorununu zaten kolay çözüyorsun.
0
üniversitelerde pratik eğitime ağırlık verilmeli kaynak artırımıyla. Yoksa laboratuvarlar müze gibi gezilip mezun olunuyor.
her üniversitenin, her bölümün kısa ve uzun vadeli hedefleri olmalı ki planlı bir şekilde gelişme sağlansın. Şu anki durumda aynı anabilim dalında çok farklı konular üzerinde çalışan akademisyenler mevcut. herkes ayrı telden çalıyor yani. Birlik söz konusu değil.
her üniversitenin, her bölümün kısa ve uzun vadeli hedefleri olmalı ki planlı bir şekilde gelişme sağlansın. Şu anki durumda aynı anabilim dalında çok farklı konular üzerinde çalışan akademisyenler mevcut. herkes ayrı telden çalıyor yani. Birlik söz konusu değil.
0
kaynağım olsa üzerinde çalışmak istediğim çok uçuk konular var mesela. ha başarılı olunur, olunmaz orası ayrı ama bi şeyler değişeceği kesin.
0
eğer kaynağı araştırmaya verir araştırmacıya vermezsen bir bok gelişmez. tübitak araştırma projelerine destek oluyorum ayağına para veriyor projelere. maddi yardımın yanında araç-gereç yadrımı da yapıyor. millet araştırmadan para alamadığı için sırf bilgisayar vs. aldırabilmek için tübitak'a proje yapıyormuş gibi duruyor. dandik dandik projeler yapıyorlar. sonuçları falan belli değil. ama o projeden 4 tane apple bilgisayar alıyorlar.
araştırmaya kaynak vermek iyi de araştırmacı aç olduktan sonra araştırmaya kaynak vermenin mantığı yok. araştırmacılar aç aç araştırma yapmamak için özel sektöre kayıyor. özel sektörde de aç kalacak olan adamlar araştırma işini kabul ediyor. çünkü özel sektörde de yükselemeyecek nasıl olsa bari tübitaktan üç beş bilgisayar falan cukkalar.
araştırmaya özendirecek bir ortam yok. büyük icatları keşifleri bu işe büyük ilgisi olan adamlar yapar. araştırmaya ilgisi olan adamları biz yurt dışına kaçırıyoruz ya da türkiye'de özel sektöre kaptırıyoruz. çünkü adamlar araştırmayla aç kalmak istemiyor. ayda 2400 tl para verip adama bilimde çığır açacak bir şey yap diyorsun. herifin aklının %90ı ay sonunu nasıl getireceğini düşünmek için çalışıyor.
bir de ilginç bir örnek vereyim. geçen sene ekimde hollandada bir konferansa gittik. konferansta çalışmamızı sunduk. bizimle aynı çalışmayı yapmış bir de amerikalı bir grup vardı. bizim çalışma ekibimiz 2 kişi. veriyi 2 kişi topladık 2 kişi işledik makaleyi de 2 kişi yazdık.
adamlar para verip 100 kişiye veri toplatmışlar. aynı zamanda bir gsm operatöründen veri satın almışlar, 20 kişi de veriyi işlemiş. o adamlar 6 milyon dolarla bitirmişler projeyi. biz kendi cebimizden verdiğimiz 260tl ile aynı projeyi kapattık. tabii onların araştırmasının genişliği 100 birim ise bizimki 3-4 birim oldu.
bizde önce sunum yaptılar ve inan hiç hevesim kalmadı o an sunum yapmaya. çıkıp öylesine konuştum.
soruna bu örnek üzerinden cevap verirsem. para muhteşem keşifleri ilerlemeleri garanti etmez. fakat doğru yatırım mevcut araştırmaların kalitelerini çok üst seviyelere çıkarbilir.
araştırmaya kaynak vermek iyi de araştırmacı aç olduktan sonra araştırmaya kaynak vermenin mantığı yok. araştırmacılar aç aç araştırma yapmamak için özel sektöre kayıyor. özel sektörde de aç kalacak olan adamlar araştırma işini kabul ediyor. çünkü özel sektörde de yükselemeyecek nasıl olsa bari tübitaktan üç beş bilgisayar falan cukkalar.
araştırmaya özendirecek bir ortam yok. büyük icatları keşifleri bu işe büyük ilgisi olan adamlar yapar. araştırmaya ilgisi olan adamları biz yurt dışına kaçırıyoruz ya da türkiye'de özel sektöre kaptırıyoruz. çünkü adamlar araştırmayla aç kalmak istemiyor. ayda 2400 tl para verip adama bilimde çığır açacak bir şey yap diyorsun. herifin aklının %90ı ay sonunu nasıl getireceğini düşünmek için çalışıyor.
bir de ilginç bir örnek vereyim. geçen sene ekimde hollandada bir konferansa gittik. konferansta çalışmamızı sunduk. bizimle aynı çalışmayı yapmış bir de amerikalı bir grup vardı. bizim çalışma ekibimiz 2 kişi. veriyi 2 kişi topladık 2 kişi işledik makaleyi de 2 kişi yazdık.
adamlar para verip 100 kişiye veri toplatmışlar. aynı zamanda bir gsm operatöründen veri satın almışlar, 20 kişi de veriyi işlemiş. o adamlar 6 milyon dolarla bitirmişler projeyi. biz kendi cebimizden verdiğimiz 260tl ile aynı projeyi kapattık. tabii onların araştırmasının genişliği 100 birim ise bizimki 3-4 birim oldu.
bizde önce sunum yaptılar ve inan hiç hevesim kalmadı o an sunum yapmaya. çıkıp öylesine konuştum.
soruna bu örnek üzerinden cevap verirsem. para muhteşem keşifleri ilerlemeleri garanti etmez. fakat doğru yatırım mevcut araştırmaların kalitelerini çok üst seviyelere çıkarbilir.
0
Ben buna biraz kendi alanımdan yaklaşmak istiyorum, bu yüzden teknik konuşacağım. Olayın sadece para olmadığını anlatmaya çalışacağım. Sıkıcı veya anlaşılmaz olabilirim, uzun olacağım ise kesin. Optimizasyon çalışıyorum, yaptığım iş bir şeyin en iyisini bulmak. Bu da bir fonksiyonun en büyüğü veya en küçüğünü bulmak üzerine.
accp1.org
Örneğin, yukarıdaki şekilde en küçüğü bulmaya çalışalım. Diyelim ki hiç fonksiyonun şeklini de hiç bilmiyoruz. Bir arazi var ve o arazinin en alçak noktasında bir hazine gömülü ve biz de o hazineyi arıyoruz. Zamanımız da çok kısıtlı, öyle her yeri dolaşabilecek gibi değiliz. Biri de bizi C noktasına yukarıdan atıyor, orada bırakıyor. C noktasının yüksekliği dışında başka bir bilgimiz yok. Sağa doğru gidince dağ var, sola doğru gidersek vadi gibi bir yere iniyoruz. Doğal olarak biz de bölgedeki en alçak noktayı aradığımızdan vadiye inmeye meyilliyiz. “Şu dağı bir çıkayım” demiyoruz ama “Şu vadiye bir ineyim, bakalım daha ne kadar aşağı iniyor” demeye meyilliyiz.
Bu arada ortalıkta 3 kişi daha var hazineyi arayan, onlar da benim vadiye indiğim bilgisini aldılar, “aychovsky aşağıya iniyormuş her geçen saat” dediler, aşağıya doğru gittiğim için beni başarılı gördüler ve önüme geçmek için A, B ve D noktalarından aramaya başladılar. Hepimizin eninde sonunda varacağı yer x1 noktası ve hiçbirimiz hazineyi bulamayacağız. Çünkü o hazine dağın arkasındaki vadideki x2 noktasında saklı. Buna yerel optimum noktası diyoruz, Calculus almış olan herkesin bileceği bir şey. Türev al, sıfıra eşitle, noktayı bul, ikinci türevi al, konveksliği incele, ona göre karar ver.
Şimdi işi büyütelim ve 10 değişkenli şöyle bir fonksiyonda en küçük noktadaki hazineyi bulalım.
www.sfu.ca
Bu durumda, durum iyice fenalaştı. İyice körüz bu arazide. Üstelik görüş açımız çok az, çünkü her yanımız dağ tepe. Herhangi bir noktaya fırlatmışlar bizi sağımızı solumuzu zor görüyoruz. Sadece tepeyi inmeye çalışıyoruz. Nerede ne tepesi var, ondan da doğru düzgün haberimiz yok. Görebildiğimiz sadece 2 değişken için aşağıdaki şekil, 10 değişken için bunun çok çok kat fazlası.
deap.gel.ulaval.ca
Dolayısıyla tepeyi inmeyi başaran birini bekliyoruz. O başarılı olunca biz de onun hareketlerini taklit etmeye çalışıyoruz. Konduğumuz nokta önemli ama tepe sayısının çokluğundan zaten yokuş aşağı gittiğimizde %99.9’umuzdan fazlasının konacağı yer yerel minimum.
Bu noktada ise başka başka algoritmalar geliştiriyoruz. Birisi birimize “Sen bir şu yöne git”, diğerimize “Sen de tam tersi yöne git”, bir başkasına “Sen de şu tarafa dosdoğru git” gibi ama böyle rastgele değil de bir sistematiğe bağlı öneriler veriyor. Biz de onları takip ederek en alçak noktadaki hazineyi bulmayı umuyoruz. Elimizdeki en büyük risk “Burası en alçak nokta” diyerek hazinenin olmadığı bir yerel optimumda hazineyi aramak. Bu yüzden bazı algoritmalara “çılgınlık” operatörü eklenir. Hazineyi arayan elemanlardan birine “Şimdi seni bu noktadan alıp rastgele başka bir noktaya atıyorum, bakalım ne yapacaksın” deniverir, o eleman haritada hiç açılmamış bir alanı keşfetmeye çalışır.
Ar-Ge’yi buna benzetmiyorum. Çünkü yukarıda başarılı bir davranışım taklidi var, bu da Ar-Ge’nin tanımına ve doğasına ters düşen bir şey. Ancak, Ar- Ge harcama planlarını tamamen buna benzetiyorum. Eskaza güzel bir momentum yakalanıyor, sonra da herkes o momentumun peşine takılıyor ve aynı vadiyi iniyor. Çünkü, bilimin para dışında çok daha büyük bir baskısı var: Hızlı bilim. Amerika’nın başını çektiği “hızlı bilim” ekolü dağın ötesine geçmeye pek izin vermiyor. O kadar giderseniz, siz hızlılık kriterlerini karşılayamadığınız için projenize para da alamazsınız, işinizden de edilirsiniz. Dağın arkasında bir küresel optimum olup olmadığının garantisini veremez kimse ama keşfedilmedikçe o dağın arkası bizim için ayın görünmeyen yüzü gibi hiç görmeyeceğimiz bir şey olarak kalır.
Bu durumda Avrupa ne yapıyor. Avrupa kültürü gereği çılgınlığa daha yatkın. Hatta, Rönesans kültürünün getirisi ile geleneksel olarak böyle bir kültür vardır. Çılgınlık ise sabır gerektirir ve sonucu belirsizdir. Dolayısıyla çok büyük bir risk var elde ve siz avucunuzu açıp beklemek zorundasınız. Bu sırada dünyanın gözünde “Hiçbir şey yapamayan, bir şey beceremeyen bir araştırma bütünü” olarak kalıyorsunuz. Bir yandan da karşınızda sürekli “fast food” gibi “fast science” üreten bir Amerikan ekolü var. Çok üretken ve bu üretkenlik dünyanın dilinde. Siz ahesteliğiniz ile onlarla yarışmaya kalkıyorsunuz. Herkes de sizin bir şey bulup bulmayacağınızdan umudu kesmiş. Bu durumda ortaya Bologna Süreci çıkıyor ve Avrupa Kültürü’nü Amerikan Ekolü’nde dönüştürüyor. Avrupa’da da bir fast science kültürü oluşmaya başlıyor ama bir alışmadık götte don durmuyor; geneli yalpalıyor, yetişemiyor. Bu durumda, Avrupa çılgınlığı elden bırakmış durumda. Geri dönerse en baştan başlamak zorunda, çok zaman kaybetti. Kaybedilen zamanı kaldırmayı göze alamıyor. Dolayısıyla bir şekilde bu fast science’a adapte olmak zorunda hissediyor kendini.
Avrupa’nın şu anda yaşadığı duruma yönetimde yol bağımlılığı – path dependency deniyor. Path dependency de şu: Siz en başta bir seçenek seçerek, daha sonra seçebileceğiniz seçeneklerin bir kısmını elersiniz, çünkü seçeceğiniz şey ilk seçtiğiniz şey ile tutarlı olmalı. İkinci bir seçimle de aynı şekilde ilerideki seçeneklerinizi sınırlandırırsınız.
amr.aom.org
Yukarıdaki şekilde path dependency daha açık görünüyor. Oradaki noktaların/yıldızların hepsi birer seçenek. Siz seçenekleri seçtikçe, ilerisi için kendinizi kısıtlıyorsunuz. Bunun en son vardığı nokta ise, artık tek bir yoldan başka yolunuz kalmadığı, diğer yolların maliyetlerinin çok fazla olacağı. Bundan da vakit çok geç olmadan, birileri “Gittiğimiz yol, yol değil” demeden fark edip, o yoldan dönmek, başka seçeneklere sıçramak gerekiyor.
Bu yol bağımlılığını oluşturan en önemli etkenlerden biri de geçmiş başarıları kendine örnek almak ve bilgi körlüğü. Bir konunun ne kadar içine girerseniz, o kadar büyük resme bakamaz hale gelir ve ayrıntılara boğulursunuz. Ayrıntılara boğuldukça da çeşitli seçeneklerin varlığını fark edemeyebilirsiniz. Aynı şekilde, daha önceki başarılı çalışmaları “2 Hidrojen, 1 Oksijen her zaman su verir” mantığı ile takip etmek de insanı en sonunda tek seçeneğe mahkum eder, böylelikle dağın arkasında vadi mi var, cennet mi var; zamanla oraları da vahşi bitkiler sarar, iyice görülmez hale gelir.
Türkiye’deki üniversiteler için de konuşmak gerekirse çoğunun daha bir kimlik veya ekol oturtmadığını söyleyebiliriz. Boğaziçi ise her zaman Amerikan ekolü ile çalışmıştır. Diğer üniversiteler de artık rotalarını hızlı bilime doğru çevirmektedir. Örneğin, Şenol Pişkin adlı bir doktora öğrencisi açık kalp ameliyatını sıfır hata ile gerçekleştirme konusunda yaptığı doktora tezi ile büyük bir ödül kazanmışken; tezini 6 yılda bitiremediği, yani bilimi yeterince hızlı üretemediği için işinden araştırma görevliliğinden olmuştur.
www.sabah.com.tr
Kötü bir noktada mıyız dünyacak? Bilemeyiz, karşılaştıracağımız paralel evrenlerin hiç birini bilmiyoruz. Yine de bu kadar hızlı bilim için akademisyenlerin günü kurtarmak durumuna gelmesi ve paranın bilimi en hızlı üretene verilmesi ile, üstüne de bu yola artık bağımlı olunması ile, ilerideki bir cenneti kaçırdığımıza inanıyorum.
accp1.org
Örneğin, yukarıdaki şekilde en küçüğü bulmaya çalışalım. Diyelim ki hiç fonksiyonun şeklini de hiç bilmiyoruz. Bir arazi var ve o arazinin en alçak noktasında bir hazine gömülü ve biz de o hazineyi arıyoruz. Zamanımız da çok kısıtlı, öyle her yeri dolaşabilecek gibi değiliz. Biri de bizi C noktasına yukarıdan atıyor, orada bırakıyor. C noktasının yüksekliği dışında başka bir bilgimiz yok. Sağa doğru gidince dağ var, sola doğru gidersek vadi gibi bir yere iniyoruz. Doğal olarak biz de bölgedeki en alçak noktayı aradığımızdan vadiye inmeye meyilliyiz. “Şu dağı bir çıkayım” demiyoruz ama “Şu vadiye bir ineyim, bakalım daha ne kadar aşağı iniyor” demeye meyilliyiz.
Bu arada ortalıkta 3 kişi daha var hazineyi arayan, onlar da benim vadiye indiğim bilgisini aldılar, “aychovsky aşağıya iniyormuş her geçen saat” dediler, aşağıya doğru gittiğim için beni başarılı gördüler ve önüme geçmek için A, B ve D noktalarından aramaya başladılar. Hepimizin eninde sonunda varacağı yer x1 noktası ve hiçbirimiz hazineyi bulamayacağız. Çünkü o hazine dağın arkasındaki vadideki x2 noktasında saklı. Buna yerel optimum noktası diyoruz, Calculus almış olan herkesin bileceği bir şey. Türev al, sıfıra eşitle, noktayı bul, ikinci türevi al, konveksliği incele, ona göre karar ver.
Şimdi işi büyütelim ve 10 değişkenli şöyle bir fonksiyonda en küçük noktadaki hazineyi bulalım.
www.sfu.ca
Bu durumda, durum iyice fenalaştı. İyice körüz bu arazide. Üstelik görüş açımız çok az, çünkü her yanımız dağ tepe. Herhangi bir noktaya fırlatmışlar bizi sağımızı solumuzu zor görüyoruz. Sadece tepeyi inmeye çalışıyoruz. Nerede ne tepesi var, ondan da doğru düzgün haberimiz yok. Görebildiğimiz sadece 2 değişken için aşağıdaki şekil, 10 değişken için bunun çok çok kat fazlası.
deap.gel.ulaval.ca
Dolayısıyla tepeyi inmeyi başaran birini bekliyoruz. O başarılı olunca biz de onun hareketlerini taklit etmeye çalışıyoruz. Konduğumuz nokta önemli ama tepe sayısının çokluğundan zaten yokuş aşağı gittiğimizde %99.9’umuzdan fazlasının konacağı yer yerel minimum.
Bu noktada ise başka başka algoritmalar geliştiriyoruz. Birisi birimize “Sen bir şu yöne git”, diğerimize “Sen de tam tersi yöne git”, bir başkasına “Sen de şu tarafa dosdoğru git” gibi ama böyle rastgele değil de bir sistematiğe bağlı öneriler veriyor. Biz de onları takip ederek en alçak noktadaki hazineyi bulmayı umuyoruz. Elimizdeki en büyük risk “Burası en alçak nokta” diyerek hazinenin olmadığı bir yerel optimumda hazineyi aramak. Bu yüzden bazı algoritmalara “çılgınlık” operatörü eklenir. Hazineyi arayan elemanlardan birine “Şimdi seni bu noktadan alıp rastgele başka bir noktaya atıyorum, bakalım ne yapacaksın” deniverir, o eleman haritada hiç açılmamış bir alanı keşfetmeye çalışır.
Ar-Ge’yi buna benzetmiyorum. Çünkü yukarıda başarılı bir davranışım taklidi var, bu da Ar-Ge’nin tanımına ve doğasına ters düşen bir şey. Ancak, Ar- Ge harcama planlarını tamamen buna benzetiyorum. Eskaza güzel bir momentum yakalanıyor, sonra da herkes o momentumun peşine takılıyor ve aynı vadiyi iniyor. Çünkü, bilimin para dışında çok daha büyük bir baskısı var: Hızlı bilim. Amerika’nın başını çektiği “hızlı bilim” ekolü dağın ötesine geçmeye pek izin vermiyor. O kadar giderseniz, siz hızlılık kriterlerini karşılayamadığınız için projenize para da alamazsınız, işinizden de edilirsiniz. Dağın arkasında bir küresel optimum olup olmadığının garantisini veremez kimse ama keşfedilmedikçe o dağın arkası bizim için ayın görünmeyen yüzü gibi hiç görmeyeceğimiz bir şey olarak kalır.
Bu durumda Avrupa ne yapıyor. Avrupa kültürü gereği çılgınlığa daha yatkın. Hatta, Rönesans kültürünün getirisi ile geleneksel olarak böyle bir kültür vardır. Çılgınlık ise sabır gerektirir ve sonucu belirsizdir. Dolayısıyla çok büyük bir risk var elde ve siz avucunuzu açıp beklemek zorundasınız. Bu sırada dünyanın gözünde “Hiçbir şey yapamayan, bir şey beceremeyen bir araştırma bütünü” olarak kalıyorsunuz. Bir yandan da karşınızda sürekli “fast food” gibi “fast science” üreten bir Amerikan ekolü var. Çok üretken ve bu üretkenlik dünyanın dilinde. Siz ahesteliğiniz ile onlarla yarışmaya kalkıyorsunuz. Herkes de sizin bir şey bulup bulmayacağınızdan umudu kesmiş. Bu durumda ortaya Bologna Süreci çıkıyor ve Avrupa Kültürü’nü Amerikan Ekolü’nde dönüştürüyor. Avrupa’da da bir fast science kültürü oluşmaya başlıyor ama bir alışmadık götte don durmuyor; geneli yalpalıyor, yetişemiyor. Bu durumda, Avrupa çılgınlığı elden bırakmış durumda. Geri dönerse en baştan başlamak zorunda, çok zaman kaybetti. Kaybedilen zamanı kaldırmayı göze alamıyor. Dolayısıyla bir şekilde bu fast science’a adapte olmak zorunda hissediyor kendini.
Avrupa’nın şu anda yaşadığı duruma yönetimde yol bağımlılığı – path dependency deniyor. Path dependency de şu: Siz en başta bir seçenek seçerek, daha sonra seçebileceğiniz seçeneklerin bir kısmını elersiniz, çünkü seçeceğiniz şey ilk seçtiğiniz şey ile tutarlı olmalı. İkinci bir seçimle de aynı şekilde ilerideki seçeneklerinizi sınırlandırırsınız.
amr.aom.org
Yukarıdaki şekilde path dependency daha açık görünüyor. Oradaki noktaların/yıldızların hepsi birer seçenek. Siz seçenekleri seçtikçe, ilerisi için kendinizi kısıtlıyorsunuz. Bunun en son vardığı nokta ise, artık tek bir yoldan başka yolunuz kalmadığı, diğer yolların maliyetlerinin çok fazla olacağı. Bundan da vakit çok geç olmadan, birileri “Gittiğimiz yol, yol değil” demeden fark edip, o yoldan dönmek, başka seçeneklere sıçramak gerekiyor.
Bu yol bağımlılığını oluşturan en önemli etkenlerden biri de geçmiş başarıları kendine örnek almak ve bilgi körlüğü. Bir konunun ne kadar içine girerseniz, o kadar büyük resme bakamaz hale gelir ve ayrıntılara boğulursunuz. Ayrıntılara boğuldukça da çeşitli seçeneklerin varlığını fark edemeyebilirsiniz. Aynı şekilde, daha önceki başarılı çalışmaları “2 Hidrojen, 1 Oksijen her zaman su verir” mantığı ile takip etmek de insanı en sonunda tek seçeneğe mahkum eder, böylelikle dağın arkasında vadi mi var, cennet mi var; zamanla oraları da vahşi bitkiler sarar, iyice görülmez hale gelir.
Türkiye’deki üniversiteler için de konuşmak gerekirse çoğunun daha bir kimlik veya ekol oturtmadığını söyleyebiliriz. Boğaziçi ise her zaman Amerikan ekolü ile çalışmıştır. Diğer üniversiteler de artık rotalarını hızlı bilime doğru çevirmektedir. Örneğin, Şenol Pişkin adlı bir doktora öğrencisi açık kalp ameliyatını sıfır hata ile gerçekleştirme konusunda yaptığı doktora tezi ile büyük bir ödül kazanmışken; tezini 6 yılda bitiremediği, yani bilimi yeterince hızlı üretemediği için işinden araştırma görevliliğinden olmuştur.
www.sabah.com.tr
Kötü bir noktada mıyız dünyacak? Bilemeyiz, karşılaştıracağımız paralel evrenlerin hiç birini bilmiyoruz. Yine de bu kadar hızlı bilim için akademisyenlerin günü kurtarmak durumuna gelmesi ve paranın bilimi en hızlı üretene verilmesi ile, üstüne de bu yola artık bağımlı olunması ile, ilerideki bir cenneti kaçırdığımıza inanıyorum.
0
yine standart bir türk yaklaşımıyla pragmatizm üzerinden soru sormuşsunuz.
parayı bastırırsın bilim olur (veya olur mu?)
ama işte sıkıntı türk tipi pragmatizmde, bunu sözlükte de yazmıştım. bir makineye ihtiyacınız varsa, parayı bastırmanız onun geliştirilme sürecini hızlandırabilir.
ama aslında o makinenin çalışma ilkelerini tümüyle değiştirecek bir gelişme elde etmenizi sağlamaz.
bilim adamlarının da farklı disiplinden bilim adamlarıyla hatta fizikçilerin, mühendislerle, felsefecilerle bir arada bulunması gerekir böyle şeyler için.
perişan haldeki sosyal bilimleri geçin, bugün toplumumuz bir fizikçinin sonunun işsiz kalmak olduğunu düşünüyor. temel bilimler tamamen yük olarak görülüyor bu ülkede, bu şekilde davranırken, mühendislerin önüne ne kadar para, ne kadar malzeme yığarsanız yığın, sonuçta elde edeceğiniz sınırlı olur.
parayı bastırırsın bilim olur (veya olur mu?)
ama işte sıkıntı türk tipi pragmatizmde, bunu sözlükte de yazmıştım. bir makineye ihtiyacınız varsa, parayı bastırmanız onun geliştirilme sürecini hızlandırabilir.
ama aslında o makinenin çalışma ilkelerini tümüyle değiştirecek bir gelişme elde etmenizi sağlamaz.
bilim adamlarının da farklı disiplinden bilim adamlarıyla hatta fizikçilerin, mühendislerle, felsefecilerle bir arada bulunması gerekir böyle şeyler için.
perişan haldeki sosyal bilimleri geçin, bugün toplumumuz bir fizikçinin sonunun işsiz kalmak olduğunu düşünüyor. temel bilimler tamamen yük olarak görülüyor bu ülkede, bu şekilde davranırken, mühendislerin önüne ne kadar para, ne kadar malzeme yığarsanız yığın, sonuçta elde edeceğiniz sınırlı olur.
0
neresi olduğu farkediyor hocam.
yaratıcı düşünce, buluşcu düşünce, baskıcı ortamlarda serpilip gelişmez. kırbaç zoruyla falanca silahı buldurursun belki. ama deha sınırına yakın veya deha derecesindeki beyinlerin üzerindeki baskıyı kaldırdığında, onları demotive edecek faktörleri birer birer elimine edip, ''mümbit'' zemini oluşturduğunda, bir kaç 10 sene içinde beklenmedik gelişmeler yaşanabilir.
o beyinlere çocukluklarında, 'otur! icat çıkarma şimdi!' denmemiş olmalıdır.
tek eksik para değil. onyıllar içerisinde, yüksek potansiyel taşıyan beyinlerin bir araya toplanmaları, iyi yönlendirilmeleri, demotive edilmemeleri, nesillerden gelen bir yüceltme 'değer'iyle taltif edilmeleri ve iyi organize edilmeleri gerekir.
godsparticle hocam, ne kadar çarpıcı bi örnek vermişsin öyle!
yaratıcı düşünce, buluşcu düşünce, baskıcı ortamlarda serpilip gelişmez. kırbaç zoruyla falanca silahı buldurursun belki. ama deha sınırına yakın veya deha derecesindeki beyinlerin üzerindeki baskıyı kaldırdığında, onları demotive edecek faktörleri birer birer elimine edip, ''mümbit'' zemini oluşturduğunda, bir kaç 10 sene içinde beklenmedik gelişmeler yaşanabilir.
o beyinlere çocukluklarında, 'otur! icat çıkarma şimdi!' denmemiş olmalıdır.
tek eksik para değil. onyıllar içerisinde, yüksek potansiyel taşıyan beyinlerin bir araya toplanmaları, iyi yönlendirilmeleri, demotive edilmemeleri, nesillerden gelen bir yüceltme 'değer'iyle taltif edilmeleri ve iyi organize edilmeleri gerekir.
godsparticle hocam, ne kadar çarpıcı bi örnek vermişsin öyle!
0
aychovsky
Bu akşam bir arkadaşım bende kalıyor. Kızcağızın bir durumu var ki, ne yapsam, bir şey yapsam mı, karar veremiyorum. Duyuru'ya danışayım dedim. Bu kişi 30 yaşına yakın ve hastalığı nedeni ile de obez. Hayatında hiç erkek arkadaşı olmamış ve şuradaki özellikleri aynen sağlıyor. http://eksisozluk.com/
Bu akşam bir arkadaşım bende kalıyor. Kızcağızın bir durumu var ki, ne yapsam, bir şey yapsam mı, karar veremiyorum. Duyuru'ya danışayım dedim.
Bu kişi 30 yaşına yakın ve hastalığı nedeni ile de obez. Hayatında hiç erkek arkadaşı olmamış ve şuradaki özellikleri aynen sağlıyor.
eksisozluk.com
Çocuk gibi saf. İnsanlar çocuk gibi kandırıyorlar kızı. Bilcümle saadet zincirlerine üye. Ayrıca Amway'le de uğraşıyor. 2 haftada bir kişisel gelişim toplantıları yapıyorlar. Bu toplantılarda da zincirin başındaki başarılı olanlar "Evliliğim yıkılyordu, mutsuzdum, ruhumda bir olmamışlık vardı, param yoktu. Amway'e girdim, şu anda uçak alıyorum güzel karımla beraber" gibi "Verdim gazı" temalı toplantılar yapılıyor. Ama sorun şu ki arkadaşım birini kandıracak veya birilerine ürünü beğendirecek kapasitede değil. Dolayısıyla sisteme insan kazandıramadığı ve satışları çok az olduğu için sürekli para kaybediyor. Kendi çalıştığı bir işi de var bir yandan. Buna rağmen, işini bırakmayı hayal ediyor, "20 yıl sonra çok gelişip Amway zincirinde elmas üye, platin üye ve altın başkan olacağım. Ben o konuşmaları yapacağım kişisel gelişim toplantılarında" diye kendini kaptırdı son birkaç yıldır. Kızcağızı ciddi ciddi sömürüyorlar ama o da buna inanmıyor. Tekrar tekrar söylememize rağmen inanmıyor. O yüzden üzülüyorum onun adına.
Bu akşam film izliyorduk, romantikçe gibi bir filmdi. Filmdeki 15 yaşındaki kızla kendini özdeşleştirdi. Biz İstanbul'dayız, arkadaşımın İzmir'de hoşlandığı biri var ama hoşlanmak az gelir, arkadaşım ölüyor ona. Ve ona ölmesinin sebebi de şu, ona iyi davranan tek erkek. O da sevdiği için öyle davranmıyor, sadece gerçekten iyi bir insan. Arkadaşımın ilgisini fark ettiği zamandan beri de kaçmaya çalışıyor kalp kırmadan. Zaten bir süredir başka biri ile birlikte ama arkadaşım hayatına devam edemiyor. Bu akşamki filmde de kızı kendi yerine, oğlanı da İzmir'deki adam yerine koydu. "Şimdi o da buradaki oğlan gibi kaçıyor ama filmdeki gibi olursak seneye falan birleşiriz. Bu kış geldiğinde bana çiçek getirir. Eninde sonunda içimdeki güzelliği görecek, sonsuza kadar kaçamaz ya" diye hesaplar yapıyor.
Kaç kere gerçek durumu anlatmaya çalıştım ama rüyasından kalkmak istemiyor. Dolaylı yoldan anlatmayı denedim sonra. Daha gerçekçi filmler izlettim ama onları da romantik olmadığı için gerçeğe benzememesi ile suçladı, gerçek hayatın çok romantik olması gerektiğinde diretti. Sadece romantik komedi ve animasyon izliyor, gerçekçi hiç bir şeye gelemiyor. Çok üzülüyorum, bilmiyorum üzülmekte haksız mıyım. O kendi dünyasında rüyaları ve hayalleri ile çok mutlu, o mutluluğu bozmak gerekir mi? Nasıl yaklaşmam gerekir? Bırakayım o da özgürlüğünün yolunu böyle mi bulsun?
Bu kişi 30 yaşına yakın ve hastalığı nedeni ile de obez. Hayatında hiç erkek arkadaşı olmamış ve şuradaki özellikleri aynen sağlıyor.
eksisozluk.com
Çocuk gibi saf. İnsanlar çocuk gibi kandırıyorlar kızı. Bilcümle saadet zincirlerine üye. Ayrıca Amway'le de uğraşıyor. 2 haftada bir kişisel gelişim toplantıları yapıyorlar. Bu toplantılarda da zincirin başındaki başarılı olanlar "Evliliğim yıkılyordu, mutsuzdum, ruhumda bir olmamışlık vardı, param yoktu. Amway'e girdim, şu anda uçak alıyorum güzel karımla beraber" gibi "Verdim gazı" temalı toplantılar yapılıyor. Ama sorun şu ki arkadaşım birini kandıracak veya birilerine ürünü beğendirecek kapasitede değil. Dolayısıyla sisteme insan kazandıramadığı ve satışları çok az olduğu için sürekli para kaybediyor. Kendi çalıştığı bir işi de var bir yandan. Buna rağmen, işini bırakmayı hayal ediyor, "20 yıl sonra çok gelişip Amway zincirinde elmas üye, platin üye ve altın başkan olacağım. Ben o konuşmaları yapacağım kişisel gelişim toplantılarında" diye kendini kaptırdı son birkaç yıldır. Kızcağızı ciddi ciddi sömürüyorlar ama o da buna inanmıyor. Tekrar tekrar söylememize rağmen inanmıyor. O yüzden üzülüyorum onun adına.
Bu akşam film izliyorduk, romantikçe gibi bir filmdi. Filmdeki 15 yaşındaki kızla kendini özdeşleştirdi. Biz İstanbul'dayız, arkadaşımın İzmir'de hoşlandığı biri var ama hoşlanmak az gelir, arkadaşım ölüyor ona. Ve ona ölmesinin sebebi de şu, ona iyi davranan tek erkek. O da sevdiği için öyle davranmıyor, sadece gerçekten iyi bir insan. Arkadaşımın ilgisini fark ettiği zamandan beri de kaçmaya çalışıyor kalp kırmadan. Zaten bir süredir başka biri ile birlikte ama arkadaşım hayatına devam edemiyor. Bu akşamki filmde de kızı kendi yerine, oğlanı da İzmir'deki adam yerine koydu. "Şimdi o da buradaki oğlan gibi kaçıyor ama filmdeki gibi olursak seneye falan birleşiriz. Bu kış geldiğinde bana çiçek getirir. Eninde sonunda içimdeki güzelliği görecek, sonsuza kadar kaçamaz ya" diye hesaplar yapıyor.
Kaç kere gerçek durumu anlatmaya çalıştım ama rüyasından kalkmak istemiyor. Dolaylı yoldan anlatmayı denedim sonra. Daha gerçekçi filmler izlettim ama onları da romantik olmadığı için gerçeğe benzememesi ile suçladı, gerçek hayatın çok romantik olması gerektiğinde diretti. Sadece romantik komedi ve animasyon izliyor, gerçekçi hiç bir şeye gelemiyor. Çok üzülüyorum, bilmiyorum üzülmekte haksız mıyım. O kendi dünyasında rüyaları ve hayalleri ile çok mutlu, o mutluluğu bozmak gerekir mi? Nasıl yaklaşmam gerekir? Bırakayım o da özgürlüğünün yolunu böyle mi bulsun?
0
borç batağına saplanmadığı sürece kendi haline bırakın. ne kadar mudahele ederseniz sizden de o kadar uzaklaşır. başkalarının yardımı ile böyle bi psikolojiden çıkabilen insan görmedim ben. insan ne yaparsa kendi yapar yani. eğer böyle mutluysa bırakın mutlu olsun. hayal kursun.
0
bence profesyonel yardım gerekiyor. arkadaşının durum hafife alınacak bir durum değil. üzüldüm kendisi adına.
0
bence birakin ya ne guzel hayalleri var, ya onlar da olmasa ne etcek kızcağız. amway olayinda da para kaptirma durumu olmuyo bildigim kadariyla, bi girerken oduyosun o kadar
0
Acımasız olacaksın başka yolu yok.Mutluluğu bozacaksın. İleride daha çok sıkıntı çıkarır bu durum. Öncelikle her hastalığın tedavisi var, obezite problemini halledebilir.Bunun için yönlendirebilirsin. Zaten bu hayallerin çoğu bu fazla şişman olma durumundan kaynaklanıyor, gerçek hayatta bu tip ilişkilerde başarılı olamıyor bir çok insan, ondan sonra sürekli hayal dünyasında yaşamaya başlıyorlar. Yaşı baya ilerlemiş, gerçek dünya ile tanışması lazım. Kendine zırh yapmış kilolarını. Profesyonel yardım lazım.
0
Belki para kaybettiği başka bir saadet zinciridir de, Amway satmak için çok uğraşıyor, yırtınıyor. Bazı insanlar "Üff yine mi" diye konuşmak istemiyorlar.
0
böyle insanların ayakları yere asla basmıyor benim gördüğüm kadarıyla. Nasıl yaklaşırsan yaklaş uyarmaya çalıştığında ya onun kadar ileri görüşlü olamadığın için anlamıyor oluyorsun ya da kıskandığın için baltalamaya çalışıyor. Ve ne yazık ki musibetle falan giden bir şey de değil bu. Asla akıllanmıyorlar. 20 yaşında da var böyle tanıdığım 60a yaklaşan da. Profesyonel yardıma ikna edebilmekten başka bir şey yok yapabileceğin bence, üzgünüm.
0
hatta yardım vs konusunu açtığında da dediğim tepkileri alırsın muhtemelen ve ikna edemezsin. Bazı insanlar hakikaten mantıktan yoksun doğuyorlar sanırım, çok üzücü..
0
söyle o arkadaşına hep böyle saf ve temiz kalsın. yerim lan onu gece gece duygulandırdın şu öküzü bak.
kafa taksın ama takmasın. yani olayı düzeltmek için yapıcağı şeylere kafayı taksın. günümüz dünyasında iç güzellik palavraları yalan bunu artık biliyorz , herkes vücuda bakıyor maalesefki . beyin ve kalp sonradan geliyor kriterlerde. obezitede allah korusun tedavisiz hadtalıklardan biri değil. geçsin aynanın karşına ben bunu yenicen desin ve çbalasın. geçmişe değil geleceğe baksın .
kafa taksın ama takmasın. yani olayı düzeltmek için yapıcağı şeylere kafayı taksın. günümüz dünyasında iç güzellik palavraları yalan bunu artık biliyorz , herkes vücuda bakıyor maalesefki . beyin ve kalp sonradan geliyor kriterlerde. obezitede allah korusun tedavisiz hadtalıklardan biri değil. geçsin aynanın karşına ben bunu yenicen desin ve çbalasın. geçmişe değil geleceğe baksın .
0
sanki tüm duyuru arkadaşının zavallılığının vurgusu üzerine kurgulanmış, linklediğin entry de buna dahil. "kendi dünyasında rüyaları ve hayalleri ile çok mutlu" olsaydı gerçekten, herhalde bu kadar üzülmezdin ona, değil mi? kelimelerinin ifade ettiği his bir acıma.
asıl niyetini anlayamadım o yüzden. aynı şekilde: "ne yapsam, bir şeyler yapsam mı" dedikten sonra halihazırda bir şeyler yapmış olduğunu ifade etmiş, yaptığın ve sonuç alamadığın şeyleri sıralamışsın. daha ne soruyorsun o zaman? duyuru "evet bir şeyler yap" dese ne yapmayı düşünüyorsun, onu sorayım.
böyle bir insan için, senin tabirinle özgürlüğünün yolunu bulma ise hakikaten çok boktan bir olay. özgürlüğünün onu götürdüğü yol psikoza, gerçeklik algısının yitişine de çıkabilir. o noktadan itibaren böyle şirin sorular sormak için zaten fazla geç kalınmış olur, herkes ondan kopacağı gibi sen de kopar, uzaklaşırsın ondan.
bu kadar şey yazdım, tavsiyem de olsun o halde... bence öncelikli olarak rahatlama getirilmesi gereken şey, obezite durumu. gerçekten yardım etmek istiyorsan, buyur, buna ikna et önce.
asıl niyetini anlayamadım o yüzden. aynı şekilde: "ne yapsam, bir şeyler yapsam mı" dedikten sonra halihazırda bir şeyler yapmış olduğunu ifade etmiş, yaptığın ve sonuç alamadığın şeyleri sıralamışsın. daha ne soruyorsun o zaman? duyuru "evet bir şeyler yap" dese ne yapmayı düşünüyorsun, onu sorayım.
böyle bir insan için, senin tabirinle özgürlüğünün yolunu bulma ise hakikaten çok boktan bir olay. özgürlüğünün onu götürdüğü yol psikoza, gerçeklik algısının yitişine de çıkabilir. o noktadan itibaren böyle şirin sorular sormak için zaten fazla geç kalınmış olur, herkes ondan kopacağı gibi sen de kopar, uzaklaşırsın ondan.
bu kadar şey yazdım, tavsiyem de olsun o halde... bence öncelikli olarak rahatlama getirilmesi gereken şey, obezite durumu. gerçekten yardım etmek istiyorsan, buyur, buna ikna et önce.
0
@inscrutable Haklısın, asıl niyetimi ben de bilmiyorum. Bir yandan "Ya ne güzel işte, mutlu" diyorum, bir yandan "Ama yazık" diyorum. Evet, bir acıma duygum var. Çünkü o geldiğinde insanlar "Yine mi bu geldi" bakışı atıyorlar, öfleyip püflüyorlar ve o bu insanları da çok seviyor. Sadece acıma da değil; şaşkınlık, eli ayağına dolaşma, belki kıskançlık da vardır. Duyuru "Bir şey yap" dese yapacağım bir şey zaten yok, ama "şunu yap" dese "Acaba yapabilir miyim, ne olur ki sonu, yapsam nasıl yaparım ki" diye düşünebilirim. Bir şey yapsam mı, yapmasam mı, gerek var mı, yok mu; hadi yapılmasına gerek varsa benim öyle bir hakkım var mı, yok mu; ben dış kapının mandalı mıyım kısmında da gidip geliyorum ki normalde "Arkadaşsan bırak istediğini yapsın, senin görevin o üzgünken veya beladayken yanında olmak" insanıyımdır. Burada da kendimle çelişiyorum deli gibi, ve belki de bu yüzden bu kadar takıldı kafama. Asıl demek istediğim "Böyle bir durum var, bu nedir, üzüldüm ama neden ve ne yapmalıyım". Bir yandan, aslında çoğumuzun hayalleri var, çoğumuz bu hayallerle motive oluyoruz. Bunun sınırını da sorguluyorum; gerçeğe sarılma boyutumuz ne olmalı, bunun bir ideali var mı, bunu da öğrenmeye çalışıyorum. İçimden bu sorulara da somut bir yanıt bulmaya çalışıyorum. Aslında bir nevi benim de ruh halim, arkadaşım kadar.
Obezlik konusunda yardım edemiyorum, çünkü hastalık kaynaklı bir obezite ve uzun süredir tedavi görmesine rağmen bu konuda bir ilerleme yok. Yoksa, spor yapmıyor ve yediklerine dikkat etmiyor değil.
Obezlik konusunda yardım edemiyorum, çünkü hastalık kaynaklı bir obezite ve uzun süredir tedavi görmesine rağmen bu konuda bir ilerleme yok. Yoksa, spor yapmıyor ve yediklerine dikkat etmiyor değil.
0
bir akrabam var naiftir, parasını yerler falan, akıllanmadı hiç, akıllanmazda artık 45 olcak neredeyse. ben bu herifin halini görüp (bir yumurta kırayım çay demleyeyim yok, evine çay çay ocağından söyleyecek o derecede beceriksiz) babama ayrı eve çıkıcam dediğimde baya bir dırdır etti, dedim ki bana bişi olsa sen varsın, sen öldüğünde ben ne bok yiyeceğim, başıma bişi gelse nasıl çözeceğim, benim bunları öğrenmem lazım dedim hıı mıı etti razı geldi.
demem o ki, yanında ol ama müdahil olma, başına bişi geldiğinde destek ol vs. ama kendi öğrenecek bazı şeyleri, keşke öğrenmek zorunda kalmasa tabii o ayrı bir mesele.
demem o ki, yanında ol ama müdahil olma, başına bişi geldiğinde destek ol vs. ama kendi öğrenecek bazı şeyleri, keşke öğrenmek zorunda kalmasa tabii o ayrı bir mesele.
0
nalmes
Evet bu da dert oldu ya bana...ölsem gam yememGecenin bir vakti aklıma şu takıldı:Eskiden şekil itibariyle içli köfteye benzer bir sabun vardı.Mor, pembe ve beyaz renkli olanlarını hatırlıyorum. Peki sen markasını hatırlayabilecek misin?Sanki V harfiyle başlıyordu. Lüks güzel bir sabundu, ıslandığın
Evet bu da dert oldu ya bana...ölsem gam yemem
Gecenin bir vakti aklıma şu takıldı:
Eskiden şekil itibariyle içli köfteye benzer bir sabun vardı.
Mor, pembe ve beyaz renkli olanlarını hatırlıyorum. Peki sen markasını hatırlayabilecek misin?
Sanki V harfiyle başlıyordu. Lüks güzel bir sabundu, ıslandığında sürekli elden kayar uyuz ederdi.
Gecenin bir vakti aklıma şu takıldı:
Eskiden şekil itibariyle içli köfteye benzer bir sabun vardı.
Mor, pembe ve beyaz renkli olanlarını hatırlıyorum. Peki sen markasını hatırlayabilecek misin?
Sanki V harfiyle başlıyordu. Lüks güzel bir sabundu, ıslandığında sürekli elden kayar uyuz ederdi.
0
türkiye'de bu şekilde satılan bi tek lö sansi vardı arkadaşın da dediği gibi. hatta reklamı da nı nını nıı nııı nı nını nı nııı löö sansiiiiiii diye bir şarkıdan ibaretti
0
Yoo romalılar yoo, ne le sancy ne başka biri. Iş başa düştü aile meclisini toplayacağım.
0
Ablamı aradım, sabun dedim, neydi ismi dedim. Manyak dedi. Anladı ama neyden bahsettiğimi. Bu mu takıldı anca dedi. Şimdi kendi de arıyor.
Annem sonra...biraz hasbihalden sonra ana bi sandalyeye otur dedim. Endişelendi tabi. Böyle böyle sabun vardı bildin mi dedim, bildim oğul dedi.
Ya dedi hakkaten yıllardır görmüyorum ben o sabunu nereye gitti acaba, beyazı vardı pembesi vardı, iyi de temizliyordu aslında... Taam anne ya dedim, ne geyiğin varmış. Ismini hatırlayamadı. Biraz havaların sıcaklığından biraz ramazandan konuştuk. Babana sorarım dedi.
Şu an ailem ya oturmuş sabun ismi düşünüyor, ya da evlendirelim artık şunu diye iç geçiriyor.
Oldu mu ekşici, mutlu musun beni çevirdiğin şeyden?
Annem sonra...biraz hasbihalden sonra ana bi sandalyeye otur dedim. Endişelendi tabi. Böyle böyle sabun vardı bildin mi dedim, bildim oğul dedi.
Ya dedi hakkaten yıllardır görmüyorum ben o sabunu nereye gitti acaba, beyazı vardı pembesi vardı, iyi de temizliyordu aslında... Taam anne ya dedim, ne geyiğin varmış. Ismini hatırlayamadı. Biraz havaların sıcaklığından biraz ramazandan konuştuk. Babana sorarım dedi.
Şu an ailem ya oturmuş sabun ismi düşünüyor, ya da evlendirelim artık şunu diye iç geçiriyor.
Oldu mu ekşici, mutlu musun beni çevirdiğin şeyden?
0
letheavendangered
Gencler cok stresliyim. Resmen 20 yas erkenden olecegim bu gidisle. Hep birlikte bi el atsak da su temmuzu sona sardirsak, direkt agustostan devam etsek razi olur musunuz? Soyle bi gunu biriniz, diger gunu biriniz yiyiverseniz 20 kisiyle halledebiliriz bence. Karsi cikan olmasin lutfen, konu cok muh
Gencler cok stresliyim. Resmen 20 yas erkenden olecegim bu gidisle. Hep birlikte bi el atsak da su temmuzu sona sardirsak, direkt agustostan devam etsek razi olur musunuz? Soyle bi gunu biriniz, diger gunu biriniz yiyiverseniz 20 kisiyle halledebiliriz bence. Karsi cikan olmasin lutfen, konu cok muhim. Hem karsi cikan olursa benim temmuzlarimdan birini veririm gelecek yillarda. Yeter ki hemen agustos olsun. Sonrasinda da eylul icin bir seyler planlamam lazim tabii. Ama ona sonra deginiriz.
0
abi millet oruçlu. hadi ben yiyeyim dicem ama tüm temmuz'u nereme sığdırıcam. en iyisi biz daha sonra ağustos'u yiyelim.
0
Cuzi bi ucret karşılığı sizi hergün iğneyle uyutur, zaman kavramınızı yokedip, tenha saatlerde yemek vs işlerini halletmenizi sağlarım. Günlük ücret kişi başı 50 tl olur. Girişimci adamım vesselam
0
Hayiiiirrr agustosu yiyemeyiz, agustos bana lazim. Idareli kullanmam lazim hem agustosu, onu paylasamam.
0
yok, vallahi sardırmam bu temmuzu. en önemli zamanlarımdan biri olacak kendisi. mümkünü yok izin vermem.
0
Ben kalanın hepsini alır, kendime 20 gün fazladan Temmuz eklerim. Mis gibi bir tatil yaparım.
0
weeping guitar
https://soundcloud.com/a-y/unknown-tuneeski ve çok bilindik bir şarkı ama hatırlayamadım bir türlü..
0
lehim ve havya ile mikrocip yapan adam
Eylülde sevdicekle tatile çıkıcaz. Bu bütçeyle yurtdışı mümkün mü? mümkünse nasıl bir yol izlenmeli?ek:bütçe pasaport hariç. pasaport varek 2: bütçe 2 kişilik total 2bin
Eylülde sevdicekle tatile çıkıcaz. Bu bütçeyle yurtdışı mümkün mü? mümkünse nasıl bir yol izlenmeli?
ek:bütçe pasaport hariç. pasaport var
ek 2: bütçe 2 kişilik total 2bin
ek:bütçe pasaport hariç. pasaport var
ek 2: bütçe 2 kişilik total 2bin
0
Deniz istemiyorsanız Belgrad'a gidebilirsiniz. İstiyorsanız Karadağ diyeceğim ama oraya direkt uçuş yok sanırım ya da pahalıdır.
edit: pasaportunuz vardır diye düşünüyorum, diğer türlü bayağı zor o bütçe.
edit: pasaportunuz vardır diye düşünüyorum, diğer türlü bayağı zor o bütçe.
0
kişi başı olduğunu varsıyorum.
nisan ayında 2 kişi 12 gün ingiltere tatili yaptık ve 4800 liraya patladı toplam. ingiltereen pahalı ülkelerden bir de.
avrupada makul yerlere gidilerek kişi başı pasaport hariç 2000-2500 7-10 gün tatil yapılabilir.
nisan ayında 2 kişi 12 gün ingiltere tatili yaptık ve 4800 liraya patladı toplam. ingiltereen pahalı ülkelerden bir de.
avrupada makul yerlere gidilerek kişi başı pasaport hariç 2000-2500 7-10 gün tatil yapılabilir.
0
eylülde italya tatili planladık bir haftalık. uçak+trenler+konaklama 1000 liraya geldi kişi başı.
0
dandik havayolu firması + coachsurfing + geçiştirici yiyecekler (sandviç vs.) ile mümkün elbet.
kişi başı 2bin olursa daha bi rahat edersiniz tabii.
kişi başı 2bin olursa daha bi rahat edersiniz tabii.
0
Geçen kurban bayramında 4 gün amsterdam yapmıştık. Yol+konaklama+oradaki harcamalar dahil 3000'e falan çıktık. Eylül'e erken rezervasyon dahauygun konaklamyla gayet mümkün. Vizesiz bir yer tercih ederseniz daha da ekonomik olur.
0
10 yıllık pasaport dahil (yeniledim)
rodos 1 hafta tatilim 2bin lira tutuyor.
3 kişi dandik bir otelde kalıcaz araba kiralayacağız yani ön gördüğüm rakam bu
yol+vize 360 TL + pasaport 530 TL
Otel 300 TL gerisini de orada harcayacağım işte.
avusturya da öğrenciyken de 200€'ya budapeşte prag gezmiştim.
Belgrad olur karadağ da Kator var. bir sürü yer varyaa
rodos 1 hafta tatilim 2bin lira tutuyor.
3 kişi dandik bir otelde kalıcaz araba kiralayacağız yani ön gördüğüm rakam bu
yol+vize 360 TL + pasaport 530 TL
Otel 300 TL gerisini de orada harcayacağım işte.
avusturya da öğrenciyken de 200€'ya budapeşte prag gezmiştim.
Belgrad olur karadağ da Kator var. bir sürü yer varyaa
0
2000 tl zor ama imkansiz degil
ucuz ucak/tren/otobus bileti bulup, couchsurfing filan yaparsaniz, mumkun
tabi bir de gitmek istediginiz yer onemli
ucuz ucak/tren/otobus bileti bulup, couchsurfing filan yaparsaniz, mumkun
tabi bir de gitmek istediginiz yer onemli
0
wizz air ile budapeşte de bir hafta hostelde kalıp üstüne yer içersiniz bu paraya.
0
couchsurfing ya da hostel, sandvic vs, low cost airline uclusuyle vizesiz bir ulke bu paraya olabilir.
Kisibasi 2000 ile herturlu yaparsin erken planlayarak.
Buna karsilik, gecen sene prag+viyana+budapeste 7 gecelik gezi bana pasaport yenilemeyle birlikte tek kisi icin bana 3500'e patladi + yeme icme ve oradaki harcamalar. Toplamda 4000'i gecti.
BU sene biraz akillandim, haziranda italya planlamistim, bilet + konaklama 1600tl civarina maloluyordu vize geciktigi icin gidemedim.
Ramazan bayraminda Italya'ya gidiyorum yine single, 900 kusur gidis donus biletler. 800-900 civarida konaklama masrafim var suanki rezervasyonlarimla. Ek olarak oradaki tren muze girisi vs. masraflari olacak. 2500'u gecebilir toplam.
Ama benim gibi son anda planmak zorunda kalmazsan bilet ve konaklamayi ucuza kapatabilirsin.
Kisibasi 2000 ile herturlu yaparsin erken planlayarak.
Buna karsilik, gecen sene prag+viyana+budapeste 7 gecelik gezi bana pasaport yenilemeyle birlikte tek kisi icin bana 3500'e patladi + yeme icme ve oradaki harcamalar. Toplamda 4000'i gecti.
BU sene biraz akillandim, haziranda italya planlamistim, bilet + konaklama 1600tl civarina maloluyordu vize geciktigi icin gidemedim.
Ramazan bayraminda Italya'ya gidiyorum yine single, 900 kusur gidis donus biletler. 800-900 civarida konaklama masrafim var suanki rezervasyonlarimla. Ek olarak oradaki tren muze girisi vs. masraflari olacak. 2500'u gecebilir toplam.
Ama benim gibi son anda planmak zorunda kalmazsan bilet ve konaklamayi ucuza kapatabilirsin.
0
lllllllllllllllllll
ali sami yen'in yerine yapılan gökdelenleri ilk defa dün gördüm, sık sık oradan geçmeme rağmen sanki bir anda yapılmışlar gibi geldi bana, bunun dışında içerenköy tarafına yapılan gökdelenleri de aynı şekilde bir anda farkettim, algıda seçicilikten mi neden bilmiyorum, size de böyle oluyor mu?
ali sami yen'in yerine yapılan gökdelenleri ilk defa dün gördüm, sık sık oradan geçmeme rağmen sanki bir anda yapılmışlar gibi geldi bana, bunun dışında içerenköy tarafına yapılan gökdelenleri de aynı şekilde bir anda farkettim, algıda seçicilikten mi neden bilmiyorum, size de böyle oluyor mu?
0
Oluyor, yolda sürekli ağzım açık hayal kurduğum bir noktaya ya da insan gözlemlediğim bir noktaya denk geliyorsa binaların yapımı biliyor. Ben ise ancak "Aaa, ne çabuk yapmışlar. Asıl gecekondu bunlar" diyorum
0
5-6 metrelik şantiye bariyerleri vardı önlerinde. onlara gözünüz alıştığı için daha yukarısına bakmıyordunuz haliye. aynı bariyerler ortaköydeki şantiyede de var, devasalar.
0
you are my lethe
erasmusla ispanyaya gidecek ve uzun dönem kalıcak birinin vizesi için sağlık heyet raporu alınması lazım. hangi hastanelerden alınır? illa tam teşekküllü olmak zorunda mı yok kızılaydan alınan rapor da kabul edilir mi?
erasmusla ispanyaya gidecek ve uzun dönem kalıcak birinin vizesi için sağlık heyet raporu alınması lazım. hangi hastanelerden alınır? illa tam teşekküllü olmak zorunda mı yok kızılaydan alınan rapor da kabul edilir mi?
0
Aynı raporu almak için uğraştım birkaç sene önce. Bu rapor devlet hastanelerinden veya özel hastanelerden alınabiliyor. Tam teşekküllü bir yer olmak zorunda. Özel hastanelerde en az 800 TL falan. Ben devlet hastaneesinden almaya gittim, 4 gün sürdü. Aids'inden, ıvır zıvırına her türlü kan testi yapıldı. Raporfda bulaşıcı çocuk hastalıklarının da olmadığının yazması gerekiyor, doktor "Ben senin bunları geçirdiğini nereden bileyim" dedi, 27 yaşında bir ton çocuk hastalığı aşısını yeniden oldum. Ciğer ve beyin röntgenlerim çekildi. Özel hastanede biraz daha hafif şartlar ama orada da bir milyon test var.
0
Tam tesekkullu olmasi gerek. Ben toplam 8 bölümde muayene olmustum. Toplam 100 kusur lira vermiştim (sağlık güvencesi geçerli degildi) yil 2010.
Hatirladigim bolumler: dahiliye, bulaşıcı hastalıklar, ortopedi, göz kbb, psikiyatri.
Hatirladigim bolumler: dahiliye, bulaşıcı hastalıklar, ortopedi, göz kbb, psikiyatri.
0
Ben şunu imzalatmıştım ve noterli tercümesine Lahey Apostili vurdurmuştum.
Consulate General of Spain, İstanbul
At the end of the medical and laboratory examinations, it has been found out that Mr/Ms/Mrs Ad_Soyad has not any infectious/contagious diseases, including HIV, Hepatitis, B&C viruses, Syphilis, Tuberculosis, Pneumonia, Urinary tract infection, Varicella, Mealse, Mump and Rubella, etc.
Consulate General of Spain, İstanbul
At the end of the medical and laboratory examinations, it has been found out that Mr/Ms/Mrs Ad_Soyad has not any infectious/contagious diseases, including HIV, Hepatitis, B&C viruses, Syphilis, Tuberculosis, Pneumonia, Urinary tract infection, Varicella, Mealse, Mump and Rubella, etc.
0
n g u
ösym'nin aday başvuru sisteminde sonbahar dönemi sınavının ankara'da yapılacağına dair bir yazı var. ilk defa yds'ye gireceğim. sonbahar dönemi ankara'da, ilkbahar dönemi istanbul'da mı yapılıyor?
ösym'nin aday başvuru sisteminde sonbahar dönemi sınavının ankara'da yapılacağına dair bir yazı var.
ilk defa yds'ye gireceğim.
sonbahar dönemi ankara'da, ilkbahar dönemi istanbul'da mı yapılıyor?
ilk defa yds'ye gireceğim.
sonbahar dönemi ankara'da, ilkbahar dönemi istanbul'da mı yapılıyor?
0
sen hangi ildeysen o ilde de yapılıyor hocam öyle herkese toplanıp istanbula gidemez yani.
çok küçük bazı illerde yapmıyolar o kadar.
şimdi baktım da ankara yazıyor hakikaten. bi yanlışlık olmuştur bence.
çok küçük bazı illerde yapmıyolar o kadar.
şimdi baktım da ankara yazıyor hakikaten. bi yanlışlık olmuştur bence.
0
"2014 Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (Sonbahar Dönemi) 07 Eylül 2014 tarihinde Ankara'da yapılacaktır. Sınava başvurular, 10-22 Temmuz 2014 tarihleri arasında elektronik ortamda ÖSYM Başvuru Merkezleri (ÖSYM Sınav Koordinatörlükleri, Üniversite Rektörlükleri) ve Aday İşlemleri Sistemi (AİS) aracılığıyla alınacaktır."
hahaha, çok garip
hahaha, çok garip
0
lawist
keske şu yaşıma geri dönseydim dediğinz oluyor mu ?
keske şu yaşıma geri dönseydim dediğinz oluyor mu ?
0
hem de nasıl. insanın ergenlik çağı pişmanlık dönemidir dostum. yaşayarak pişersin. normaldir.
sonrasında da pişmanlıkların olabilir ama o çağdaki kadar olmaz.
sonrasında da pişmanlıkların olabilir ama o çağdaki kadar olmaz.
0
Şu yaşıma geri dönseydim demedim hiç, hele ki "Şu yaşa dön" gibi bir şeyi kesinlikle istemiyorum ama "Şunu yapsa mıydım", "Bunu yapmasa mıydım" dediğim çok oldu. Geçenlerde ise hayatımın en büyük ve en uzun süren pişmanlığı sayesinde çok büyük bir şansı yakaladığımı; seve seve yaptığım ve gram pişmanlık duymadığım şeyler yüzünden de birtakım şeyleri kaçırdığımı fark ettim.
0
ohooooo hele hayatın sıkıcı anlarına başladığın zaman daha çok diyorsun bunu
0
olmaz mı yav! bu soru ne zaman sorulsa futbolcu, basketbolcu falan olamadığım için ağlıyom oturup.
0
var gibi olsa da şu anki düşünce yapısına sahip olmamı sağlayan hatalarımdı ve yapmam gerekiyordu. şu an düşününce fark ettim.
misal 2,5 sene öncesine dönsem hiç ilk işime başlamasaydım diyemiyorum, o zamanki kafa yapım buna müsait değildi. yani deneyimleyerek ''neyi istemediğime'' karar vermem gerekiyormuş.
bunun yanında bir sürü hata getirdi ama geri dönsem gene yapardım, o zaman ki düşüncelerim ile şu anki çok farklı.
bu kafayla geri dönecek olsam döneyim tabi o teknoloji de şu an mevcut değil.
misal 2,5 sene öncesine dönsem hiç ilk işime başlamasaydım diyemiyorum, o zamanki kafa yapım buna müsait değildi. yani deneyimleyerek ''neyi istemediğime'' karar vermem gerekiyormuş.
bunun yanında bir sürü hata getirdi ama geri dönsem gene yapardım, o zaman ki düşüncelerim ile şu anki çok farklı.
bu kafayla geri dönecek olsam döneyim tabi o teknoloji de şu an mevcut değil.
0
yalnız değilsin. hatta hepimiz aynıyız. herkes aynı hayatta rahat olabilirsin ;) :)
0
Çok fazla pişmanlığım var.
Ama o pişmanlıkların çizdiği yolda şu noktaya geldiğim için hiçbirinden vazgeçmiyorum.
Bir pişmanlığı dahi silebilseydim belki şu anki hayatıma sahip olmayacaktım.
Herşey harika diyerek bunları söylemiyorum.
Bundan daha kötüsü olabilirdi diyerek söylüyorum.
Ama o pişmanlıkların çizdiği yolda şu noktaya geldiğim için hiçbirinden vazgeçmiyorum.
Bir pişmanlığı dahi silebilseydim belki şu anki hayatıma sahip olmayacaktım.
Herşey harika diyerek bunları söylemiyorum.
Bundan daha kötüsü olabilirdi diyerek söylüyorum.
0
pişmanlıklarım var ama hangi yaşıma dönersem döneyim, neticede yine aynı şeyleri yapardım o anki aklımla. onun için şu yaşıma döneyim demedim hiç, demem, dedirtemezsiniz.
0
hurma
Sinir bozucu degil mi? En azindan bi gulucuk koyaydi.
Sinir bozucu degil mi? En azindan bi gulucuk koyaydi.
0
ben de ''napiyon'' yazarim tam olarak mesajlaşırken. gülücük koymak samimiyetsizlik gibi gelir bana. ondandır. samimi demek ki hatun.
0
bence mesajlaşmaya takılmamalısın ne kadar ifade edebilir ki insan kendini? aramayı dene telefondaki ses tonundan falan biraz daha iyi çıkarım yapabilirsin. tabii yüzyüze görüşemediğinizi varsayarak yazıyorum bunu.
0
bence de samimiyet göstergesi. hatta ben de napıyon derim. illa ne yapıyorsunuz mu demesi gerek?
0
abi dememiş en azından. geyik bir yana belki nasıl yazacağını bilemedi, ifade edemiyor kendini falan... aklını daha çok karıştırır gerçi şu yazdıklarım.
0
asjjdhajhsa aychovsky +1 :D Hoşlanma aşamasında ışık hızıyla soğuyabildiğim için "nabıyon, geliyom, gidiyom" gibi konuşmalar beni direkt mahvediyo. Hadi kolay gelsin.
0
ben de napıyon diyom ne var ki bunda?
o da bana napıyon desin.
konuşma dili denen bişi var.
bir şey yazmadım genelde bişi yazarım, 30 saat imla kuralları ile uğraşmaktan nefret ederim sonuç odaklı insanımdır.
bu yüzden de sözelci, eşit ağırlıkçı insanlarla hiç anlaşamam.
o da bana napıyon desin.
konuşma dili denen bişi var.
bir şey yazmadım genelde bişi yazarım, 30 saat imla kuralları ile uğraşmaktan nefret ederim sonuç odaklı insanımdır.
bu yüzden de sözelci, eşit ağırlıkçı insanlarla hiç anlaşamam.
0
dogrupusula
bu durum bir çok kişi içinde yalnız kalmış gibi hissettiriyor. 30 yaş üstü yazarlar açık edin atık kendinizi.
bu durum bir çok kişi içinde yalnız kalmış gibi hissettiriyor. 30 yaş üstü yazarlar açık edin atık kendinizi.
0
Nasilsiniz 30 yaş üstüler. Ölüm korkusu nasıl bir duygu ??
Saka yapiyorum tabi. 30 yas ustu olmak suc degil. Elbet bizde taaaaaa taaaaa 10 yil sonra belki 30 yas ustu oluruz
Saka yapiyorum tabi. 30 yas ustu olmak suc degil. Elbet bizde taaaaaa taaaaa 10 yil sonra belki 30 yas ustu oluruz
0
Ben daha 30u bitirmememe rağmen 2-3 yıldır kendimi 30 üstü sayıyorum. Gayet de öyle davranıyorum.
0
Geçen sene 30 oldum, hala o yaşı doldurmaya çalışıyorum da çok keyifliymiş bu yaşlar. Hep 30, 30 diye korkuttular; hiç öyle değil valla. Bir genişlik, bir rahatlık, bir ferahlık var; boyu geçmiyormuş buralar, su da besberrak. Çok sevdim ben buraları.
0
Nabacaksın 30 yaş üstünü? Ben ihtiyarlardan uzak durmaya çalışıyorum mümkün mertebe.
0
30 yaştan sonra ölüm olsaydı şimdi ne güzel servi ağaçlarının gölgesinde gülleri seyredip bülbülleri dinlerdik bu ergen espirilerine maruz kalmazdık.
0
değerli 30 yaş üstü yazarlar. 30 ile 40 yaş arası yaşamın en tatlı ve anlamlı yaşandığı yıllar. görüyorum ki sözlükte daha çok bebelerin borusu ötüyor. bu gidişe dur demenin zamanı geldi. ramazan sonrası için 30 yaş üstü olgun, bilgin insanların katılacağı bir piknik düzenlemeyi planlıyorum. katkılarınız ile olaya yön verin lütfen.
0
microfiction
Yaptığınız alanlarla birlikte yazabilir misiniz? Öncesinde farklı alanlarda eğitim aldıysanız onu da belirtirseniz memnun olurum. Dileyenler hangi üniversitede yaptıklarını da yazabilir.
Yaptığınız alanlarla birlikte yazabilir misiniz? Öncesinde farklı alanlarda eğitim aldıysanız onu da belirtirseniz memnun olurum. Dileyenler hangi üniversitede yaptıklarını da yazabilir.
0
Lisans ODTÜ iktisat
yüksek lisans Boğaziçi tarih
doktora Boğaziçi tarih, devam ediyor
yüksek lisans Boğaziçi tarih
doktora Boğaziçi tarih, devam ediyor
0
earthangell
sb
sb
0
pescador
birim 731'den daha kötüsü var mı aklınıza gelen? atom bombası olabilir diye düşünüyorum hem doğaya verdiği zarar, hem ölü sayısı hem de geride çok çok sıkıntılı insanlar & nesiller bırakması nedeniyle ama ne bileyim benim gözümde hiçbiri birim 731'i geçemiyor.dünya tarihinde pek bilinmeyen, bundan d
birim 731'den daha kötüsü var mı aklınıza gelen? atom bombası olabilir diye düşünüyorum hem doğaya verdiği zarar, hem ölü sayısı hem de geride çok çok sıkıntılı insanlar & nesiller bırakması nedeniyle ama ne bileyim benim gözümde hiçbiri birim 731'i geçemiyor.
dünya tarihinde pek bilinmeyen, bundan daha feci şeyler var mı? gerçi daha ötesine nasıl geçilebilir onun bilmiyorum, insanın kaldırabileceği her şey yapılmış zaten.
***
tikler gecikecek, vay şerefsiz vermemiş demeyin.
dünya tarihinde pek bilinmeyen, bundan daha feci şeyler var mı? gerçi daha ötesine nasıl geçilebilir onun bilmiyorum, insanın kaldırabileceği her şey yapılmış zaten.
***
tikler gecikecek, vay şerefsiz vermemiş demeyin.
0
tam olarak sorunuzun cevabı değil ama Phil Zİmbardo'nun Lucifer Effect diye bir kitabı var ve yapılan deneylere vs göndermeler de yapıp, kaynak göstererek "kötülük" kavramını araştırıyor. Bir çok farklı örnek var.
0
Tek bir olay değil de, İngilizlerin Victoria çağında yaptıklarını toplarsak buradan Mars'a yol olur.
Aklıma bir de Rwanda Tutsi Soykırımı geldi.
Aklıma bir de Rwanda Tutsi Soykırımı geldi.
0
- homo sapiens'in avrupa'ya göçü ve neanderthalleri kah asimile edik, kah katletmesi
- roma - kartaca savaşı ve sonrası
- haçlı seferleri
- cengizhan moğol seferleri
- timur seferleri
- hernan cortes ve aztekler
- ingiliz kolonileri - amerika -> kızılderililer
- afrika kaçırma ve köleleştirme, kölelik
- I. Dünya Savaşı mısır, osmanlı askerlerine
- Dresden bombardımanı
- Katyn ormanı katliamı
- stlalin'in ukrayna, kırım vb. katliamları
- ingilizlerin hindistan'daki katliamları
- vietnam ve portakal gazı
- kanlı elmas - afrika
- kuzey afrika, orta-doğu ve afganistan-pakistan-azerbaycan ile çevresinde amerika-rusya-ingiltere-fransa-italya-almanya vs.
- el-nusra, el kaide, öso, ışid
şimdilik aklıma gelenler.
- roma - kartaca savaşı ve sonrası
- haçlı seferleri
- cengizhan moğol seferleri
- timur seferleri
- hernan cortes ve aztekler
- ingiliz kolonileri - amerika -> kızılderililer
- afrika kaçırma ve köleleştirme, kölelik
- I. Dünya Savaşı mısır, osmanlı askerlerine
- Dresden bombardımanı
- Katyn ormanı katliamı
- stlalin'in ukrayna, kırım vb. katliamları
- ingilizlerin hindistan'daki katliamları
- vietnam ve portakal gazı
- kanlı elmas - afrika
- kuzey afrika, orta-doğu ve afganistan-pakistan-azerbaycan ile çevresinde amerika-rusya-ingiltere-fransa-italya-almanya vs.
- el-nusra, el kaide, öso, ışid
şimdilik aklıma gelenler.
0
pandispanya
Uzun zamandır sormak istiyordum da bugün douchebag'i görünce ben de yazayım dedim. Geri dönüp hiçbirini okumamıştım. Şimdi size yazarken okuyorum. Hepsini sabah erkek arkadaşıma anlatıp caps alıyodum, şekillerdeki gibi.İlk aşırı uzun duyurum olucak :D Okuyamayabilirsiniz ama okursanız acayip heyecan
Uzun zamandır sormak istiyordum da bugün douchebag'i görünce ben de yazayım dedim. Geri dönüp hiçbirini okumamıştım. Şimdi size yazarken okuyorum. Hepsini sabah erkek arkadaşıma anlatıp caps alıyodum, şekillerdeki gibi.
İlk aşırı uzun duyurum olucak :D Okuyamayabilirsiniz ama okursanız acayip heyecanlı ve olay döngüsü güzel bağlantılarla bezeli rüyalarım olacak aslhdaksjha :D
Rüyaların tamamı son bikaç ay içinde görüldü ama arada bi ton anlatmadığım/unuttuğum buna benzer rüyalar da var. İşin daha enteresan yanı, yeni değiller. En az 5 yaşımdan beri tüm rüyalarımın bu şekilde olduğunu biliyorum. Yani benim için "bi üzüm ağacı gördüm, üzüm yedim" gibi bi rüya neredeyse hiç olmadı :)
Peşin not olarak: Aksiyon filmi pek izlemiyorum, zaten bu rüyalar en azından 15-20 senedir böyle. Günlük hayatta hayal de kurmam.
Mesajdan direkt yazdığım için "sen" diye bahsettiğim kişi hep erkek arkadaşım olacak.
BAŞTAN SÖYLÜYORUM, ÇOK UZUN OLACAK, BEYNİNİZ YANABİLİR, DURUMUNUZ YOKSA OKUMAYIN :)
Başlıyoruz.
RÜYA 1:
Underground bi yere gidiyoruz, basketbol oynayacakmışız. Ama saha dolu filan derken çıkıyoruz. O arada bi yarım dürüm alıyoruz, 40 lira mı ne tutuyo. Sonra otoparktan çıkarken de "giriş-çıkış 20 lira" yazıyo. Ben artık yeter diyorum. Sen ödüyosun parayı, boşver ya nolucak diye. Ben kavga ediyorum bi adamla. "Buradan çıkamazsınız" filan diyo pis köpek. Ben bağırıyorum baya; sonra başka bi adam geliyo. Onunla da kavga ediyorum. İkinci gelen adam geri vites yapıp paranın 50 lirasını iade ediyo, haklısınız biz haketmedik diyo. Sonra da gidiyo. Ben sana diyorum ki "canım çabuk gazla, diğer adamın niyeti iyi değil". Sen bu sefer "ne demek iyi değil ya ben adamı naparım" filan derken adam geliyo, sen sinirle camı açıyosun kavga etmek için. Bu arada şimdi farkettim, şoför koltuğu sağdaydı :D Neyse, adam camdan uzanıp konuşuyo seninle. Biliyorum sen de Kürtsün, ben de öyleyim diyo. Sen de "yav hele valla biji miji" bişeyler diyosun. "Hiç beceremedin ya bas şu gaza" diyorum. :D Derkeeeen adam bi iple senin ellerini arkadan bağlamaya başlıyo. Ben bu arada tehditler savuruyorum, adamı yumrukluyorum, pes etmiyo. Sonra sen misin benim sevgilimi bağlamaya kalkan. Alıyorum adamın kafasını kolumun arasına. Yumruk yumruk yumruk. Akıllanmıyo. Belinden sıkıştırıyorum arabanın camına. Gerisini ben çekiyorum kafasından. Bu arada çığlık kıyamet ortalık mahşer yeri. İnsanlar toplanıyo ama kimse yardım etmiyo. Ben de kafasını çeke çeke kopartıyorum. Kafasını atıyorum yere, sonra seni çözüyorum, gidiyoruz."
RÜYA 2:
Yeraltı panayırı gibi bi yerdeyiz. Orada tanıştığımız mı yoksa daha önceden tanıdığımız mı bilmiyorum bi arkadaş grubuylayız. Birden elektrikler kesiliyo. Herkes çığlık kıyamet bağırıyo kaçıyo filan bi kaos ortamı oluyo. Hepimiz cep telefonlarımıza sarılıyoruz. Çığlıklar geldiği için biz bulaşmayalım, yerimizde oturup bu durumun geçmesini bekleyelim bi köşede diyoruz. Gruptan bi kızın telefonu çalışmıyo. Bataryayla ilgili bi sorun var. Onun için grupça kalkıp batarya aramaya başlıyoruz. Her yer karanlık, yerler ıslak, yolumuzu zor buurken aramızdan birileri pıt pıt öldürülüp alınıp önümüze atılıyo. Şimdi hatırlamadığım bi şekilde katilin kendi içimizde olduğunu buluyoruz ama kim olduğunu bilmiyoruz. Herkes birbirinden şüpheleniyo ama yok yere adam da eksilmesin diye de kimse kimseyi öldüremiyo. Yolumuzu kaybetmişiz, iyice bi gerginlik ve kasvet ortamı hakimken sen ortadan bi kayboluyosun, bişeye bakıp gelicem diye. Resmen beynim yandı. Allah beni öyle bişeyle sınamasın. O esnada bi de katile yaklaşıyoruz. Benim çok yakınımda birisini öldürüyo. Ya seni de öldürürse ya da çoktan öldürmüşse diye aklım çıkıyo, o yüzden yeter artık ne olucaksa olsun diyorum. Sana bi mesaj atıyorum "sakın geri dönme, katil burada". Sonra tam ben hıaaaa diye atlayıp insanları kılıçtan geçirecekken tam aynı saniyede sen de karşımda aynı şekilde atlayıp savaşmaya başlıyosun. Hem ölmemişsin, hem artık senin de canına tak etmiş hem de beni kurtarmaya gelmişsin diye çok seviniyorum, gülüyorum :D Sonra beraber kıyıma başlıyoruz. Ortam hafif loş oluyo. Şu an hatırlayamadığım bi sürü olay daha var. Adamların bazılarını keserek, bazılarını da kafasına vura vura öldürüyorum. Her yerde büyük tutam tutam saçlar var. Bi adam kel kalıyo. Zaten bi hastalığı varmış. Onun da kafasına defalarca odunla vurarak öldürüyorum. Onu o şekilde yerde döverken uyandım. Etkisi daha geçmedi. Su içmeye filan gardımı alarak gittim amk."
RÜYA 3:
Rüyamda sinsice gelen bi renkli kapsülde gaz bulutu bilincimizi yitirmemize sebep oluyodu ve bizi istedikleri gibi kontrol edebiliyolardı. O gazı yediğimiz anda suçlu oluyoduk direkt çünkü bütün illegal işleri bize yaptırıyolardı. Ben de o şeyden daha geç etkilenmenin yolunu buluyorum. Elimizin başparmaklarını acıyıncaya kadar elimize bastırıyoruz. O anda da kaçtık kaçtık. Yoksa bizi iplerle yakalıyolar ve yine gg. İlk defasında kaçtık, peşimize düştüler. Hiç kimseye güvenemiyoruz. Bi bakıyoruz küçücük çocuk bize bomba atıyo filan. Onu da kontrol altına almışlar. En sonunda böyle biçok defa kaçtıktan sonra yakalandık. Seni bi eve kapattılar. Elebaşı kızla sevgili oldurdular. Beni de dışarıda pis işlere saldılar. Sonra ben bi şekilde kendi zihnimi tekrar kontrol edebilmeye başladım. Herkes beni hala kontrol altında sanıyo. Bu şekilde elebaşı kızla aramı yaptım. Beni eve getirdi. Orada seni buldum. Çok ince ipler sarıyo bizi. Onu bulup damarlarımızdan çıkardım. Sonra beraber kaçtık.
RÜYA 4:
Bi sürü şarkıcının gençlik hallerini gördüm rüyamda. Ama çocukları kaçırıp öldüren bi şebeke. Şebekenin başında da James Hetfield var. 23-25 yaşlarında ama. Ulan diyorum konserine monserine gitmiycem bi daha. Biz Avrupa'nın bi şehrindeyiz. Bunlar Amerika'dan gelmiş. Sene de 70'ler. Amerika'da bi sürü kıyım yapmışlar da Avrupa'ya gelmişler. Anneannemin evindeyiz. Her şey bi çocuğun bi odaya girip de bi daha çıkmamasıyla başlıyo. Baya karanlık bi parti gibi bişey var evde. Ben de odaya tam giremiyorum ve çocuğa bakamıyorum. Bikaç saat bekliyorum. Kapı açılırken arada içeri göz atıyorum filan çocuk kesinlikle yok. Ama dışarı çıkmadığına da eminim. Ulan nerde bu çocuk. Neyse sonra zaman geçiyo, insanlar sızmaya başlıyolar. Ben de gizlice odaya girip çocuğu aramaya başlıyorum. Bakmadığım delik yok; çocuklar da hala yok. Sonra perdeden ufak bi kıpırtı geliyo. Bakıyorum bu kaybolan çocuk orada saklanıyo. Yanında da kopuk bi kafa, aşağıda da yine öldürülmüş 3-5 yaşında bi bebek... Bu çocuğu da sırası gelince öldürecekler ama öldürene kadar kendi etkileri altına alıp, kendileri için çalıştırıp, istihbarat sağlıyolar, iş yaptırıyolar. Bu çocuk da o etki altında. Diğerlerine gizlice haber gönderiyo değişik bi ıslıkla. Adamlar tek tek uyanmaya başlıyo yavaştan. James biraz uzaktaymış, o henüz ortalıkta yok. Ben diğerleriyle uğraşmaya başlıyorum. Meğerse ben büyü yapabiliyomuşum, o anda farkediyorum. Ulan bilsem daha önce yapmaz mıyım. Ben büyüye başlayınca diğerleri de başlıyo. Ben diğer çocukları dışarı çıkarmak için kanat gönderiyorum. Ama kanat çocukları taşırken bi kanat kopuyo. Birisi ateş etti diye. Sonra onlara bi de kalkan koruma büyüsü gönderiyorum. Rahat rahat iniyolar aşağı. Kendime de bi tane dil büyüsü yapıyorum. Ufak bi dil alıp, elimde sallaya sallaya uzatıyorum ve kocaman bi dil oluyo, hortum gibi aksdhaha işte onunla insanların elini kolunu bağlıyorum fırlatıp. Bu arada James'ler geliyo. Benim de bi kız arkadaşım varmış benim tarafımda. Onu çağırıyorum ıslıkla. Kız geliyo ama o büyüleri tam bilmiyo. O yüzden çok işe yaramadı ama oyalıyo :D Sonra ben diğerlerini bırakıp James ve bii arkadaşıyla savaşmaya başlıyorum. Bunlar çocukları dışarı çıkardığımı bilmedikleri için beni apartmanın dışına çekmeye çalışıyolar. Neyse diyorum zaten işime gelir. Merdivenlerde savaşa devam ediyoruz ama benim büyülerim artık yetmiyo. Çünkü ben daha yeni başlamışım büyüye. Onlar baya gelişkin. Bildiğim tek bi büyü kalıyo. O da kendime altın koruma sağlamakn asgfhaha :D 3 top altın korumam var ama çok iyi kullanmam lazım. Neyse onları tam üstüme büyüler gelirken açıyorum. Bi 10 saniye koruma sağlıyo, ben ilerliyorum filan. En son apartmanın kapısında James'in üstünden uçup, dışarı çıkıp apartmanı patlattım ama Jamesle arkadaşı zaten çıkışa yakın oldukları için kurtuldular. Sonra da ben şehir merkezine doğru kaçarken onlar da peşimden koşuyolar. İngiltere'de olabiliriz çünkü kaşıda dönme dolap vardı :D bu arada onların konuşmalarını duydum işte "bizi ihbar ederse halk bizi öldürür. Buraya daha yeni geldik, saklanmamız lazım cart curt". Hee diyorum s.ktim belanızı, bekleyin. Neyse o arada seni uyandırmam lazım geç kaldım diye panikle uyandım. Bitti.
Rüyalar bunlar :D Şimdi yazınca farkettiğim çok saçma benzerlikler varmış aralarında. Sebeplerini bilmiyorum. Aslında bu rüyalardan çok da memnunum. Enerji atmamı sağlıyor gibiler. Sadece biraz değişikler yani hep film gibi olması, çok uzun ve çok ayrıntılı olması, devamlı savaş..
Of yoruldum. Okuyan varsa gözlerinden öperim. Tebrikler, teşekkürler.
İlk aşırı uzun duyurum olucak :D Okuyamayabilirsiniz ama okursanız acayip heyecanlı ve olay döngüsü güzel bağlantılarla bezeli rüyalarım olacak aslhdaksjha :D
Rüyaların tamamı son bikaç ay içinde görüldü ama arada bi ton anlatmadığım/unuttuğum buna benzer rüyalar da var. İşin daha enteresan yanı, yeni değiller. En az 5 yaşımdan beri tüm rüyalarımın bu şekilde olduğunu biliyorum. Yani benim için "bi üzüm ağacı gördüm, üzüm yedim" gibi bi rüya neredeyse hiç olmadı :)
Peşin not olarak: Aksiyon filmi pek izlemiyorum, zaten bu rüyalar en azından 15-20 senedir böyle. Günlük hayatta hayal de kurmam.
Mesajdan direkt yazdığım için "sen" diye bahsettiğim kişi hep erkek arkadaşım olacak.
BAŞTAN SÖYLÜYORUM, ÇOK UZUN OLACAK, BEYNİNİZ YANABİLİR, DURUMUNUZ YOKSA OKUMAYIN :)
Başlıyoruz.
RÜYA 1:
Underground bi yere gidiyoruz, basketbol oynayacakmışız. Ama saha dolu filan derken çıkıyoruz. O arada bi yarım dürüm alıyoruz, 40 lira mı ne tutuyo. Sonra otoparktan çıkarken de "giriş-çıkış 20 lira" yazıyo. Ben artık yeter diyorum. Sen ödüyosun parayı, boşver ya nolucak diye. Ben kavga ediyorum bi adamla. "Buradan çıkamazsınız" filan diyo pis köpek. Ben bağırıyorum baya; sonra başka bi adam geliyo. Onunla da kavga ediyorum. İkinci gelen adam geri vites yapıp paranın 50 lirasını iade ediyo, haklısınız biz haketmedik diyo. Sonra da gidiyo. Ben sana diyorum ki "canım çabuk gazla, diğer adamın niyeti iyi değil". Sen bu sefer "ne demek iyi değil ya ben adamı naparım" filan derken adam geliyo, sen sinirle camı açıyosun kavga etmek için. Bu arada şimdi farkettim, şoför koltuğu sağdaydı :D Neyse, adam camdan uzanıp konuşuyo seninle. Biliyorum sen de Kürtsün, ben de öyleyim diyo. Sen de "yav hele valla biji miji" bişeyler diyosun. "Hiç beceremedin ya bas şu gaza" diyorum. :D Derkeeeen adam bi iple senin ellerini arkadan bağlamaya başlıyo. Ben bu arada tehditler savuruyorum, adamı yumrukluyorum, pes etmiyo. Sonra sen misin benim sevgilimi bağlamaya kalkan. Alıyorum adamın kafasını kolumun arasına. Yumruk yumruk yumruk. Akıllanmıyo. Belinden sıkıştırıyorum arabanın camına. Gerisini ben çekiyorum kafasından. Bu arada çığlık kıyamet ortalık mahşer yeri. İnsanlar toplanıyo ama kimse yardım etmiyo. Ben de kafasını çeke çeke kopartıyorum. Kafasını atıyorum yere, sonra seni çözüyorum, gidiyoruz."
RÜYA 2:
Yeraltı panayırı gibi bi yerdeyiz. Orada tanıştığımız mı yoksa daha önceden tanıdığımız mı bilmiyorum bi arkadaş grubuylayız. Birden elektrikler kesiliyo. Herkes çığlık kıyamet bağırıyo kaçıyo filan bi kaos ortamı oluyo. Hepimiz cep telefonlarımıza sarılıyoruz. Çığlıklar geldiği için biz bulaşmayalım, yerimizde oturup bu durumun geçmesini bekleyelim bi köşede diyoruz. Gruptan bi kızın telefonu çalışmıyo. Bataryayla ilgili bi sorun var. Onun için grupça kalkıp batarya aramaya başlıyoruz. Her yer karanlık, yerler ıslak, yolumuzu zor buurken aramızdan birileri pıt pıt öldürülüp alınıp önümüze atılıyo. Şimdi hatırlamadığım bi şekilde katilin kendi içimizde olduğunu buluyoruz ama kim olduğunu bilmiyoruz. Herkes birbirinden şüpheleniyo ama yok yere adam da eksilmesin diye de kimse kimseyi öldüremiyo. Yolumuzu kaybetmişiz, iyice bi gerginlik ve kasvet ortamı hakimken sen ortadan bi kayboluyosun, bişeye bakıp gelicem diye. Resmen beynim yandı. Allah beni öyle bişeyle sınamasın. O esnada bi de katile yaklaşıyoruz. Benim çok yakınımda birisini öldürüyo. Ya seni de öldürürse ya da çoktan öldürmüşse diye aklım çıkıyo, o yüzden yeter artık ne olucaksa olsun diyorum. Sana bi mesaj atıyorum "sakın geri dönme, katil burada". Sonra tam ben hıaaaa diye atlayıp insanları kılıçtan geçirecekken tam aynı saniyede sen de karşımda aynı şekilde atlayıp savaşmaya başlıyosun. Hem ölmemişsin, hem artık senin de canına tak etmiş hem de beni kurtarmaya gelmişsin diye çok seviniyorum, gülüyorum :D Sonra beraber kıyıma başlıyoruz. Ortam hafif loş oluyo. Şu an hatırlayamadığım bi sürü olay daha var. Adamların bazılarını keserek, bazılarını da kafasına vura vura öldürüyorum. Her yerde büyük tutam tutam saçlar var. Bi adam kel kalıyo. Zaten bi hastalığı varmış. Onun da kafasına defalarca odunla vurarak öldürüyorum. Onu o şekilde yerde döverken uyandım. Etkisi daha geçmedi. Su içmeye filan gardımı alarak gittim amk."
RÜYA 3:
Rüyamda sinsice gelen bi renkli kapsülde gaz bulutu bilincimizi yitirmemize sebep oluyodu ve bizi istedikleri gibi kontrol edebiliyolardı. O gazı yediğimiz anda suçlu oluyoduk direkt çünkü bütün illegal işleri bize yaptırıyolardı. Ben de o şeyden daha geç etkilenmenin yolunu buluyorum. Elimizin başparmaklarını acıyıncaya kadar elimize bastırıyoruz. O anda da kaçtık kaçtık. Yoksa bizi iplerle yakalıyolar ve yine gg. İlk defasında kaçtık, peşimize düştüler. Hiç kimseye güvenemiyoruz. Bi bakıyoruz küçücük çocuk bize bomba atıyo filan. Onu da kontrol altına almışlar. En sonunda böyle biçok defa kaçtıktan sonra yakalandık. Seni bi eve kapattılar. Elebaşı kızla sevgili oldurdular. Beni de dışarıda pis işlere saldılar. Sonra ben bi şekilde kendi zihnimi tekrar kontrol edebilmeye başladım. Herkes beni hala kontrol altında sanıyo. Bu şekilde elebaşı kızla aramı yaptım. Beni eve getirdi. Orada seni buldum. Çok ince ipler sarıyo bizi. Onu bulup damarlarımızdan çıkardım. Sonra beraber kaçtık.
RÜYA 4:
Bi sürü şarkıcının gençlik hallerini gördüm rüyamda. Ama çocukları kaçırıp öldüren bi şebeke. Şebekenin başında da James Hetfield var. 23-25 yaşlarında ama. Ulan diyorum konserine monserine gitmiycem bi daha. Biz Avrupa'nın bi şehrindeyiz. Bunlar Amerika'dan gelmiş. Sene de 70'ler. Amerika'da bi sürü kıyım yapmışlar da Avrupa'ya gelmişler. Anneannemin evindeyiz. Her şey bi çocuğun bi odaya girip de bi daha çıkmamasıyla başlıyo. Baya karanlık bi parti gibi bişey var evde. Ben de odaya tam giremiyorum ve çocuğa bakamıyorum. Bikaç saat bekliyorum. Kapı açılırken arada içeri göz atıyorum filan çocuk kesinlikle yok. Ama dışarı çıkmadığına da eminim. Ulan nerde bu çocuk. Neyse sonra zaman geçiyo, insanlar sızmaya başlıyolar. Ben de gizlice odaya girip çocuğu aramaya başlıyorum. Bakmadığım delik yok; çocuklar da hala yok. Sonra perdeden ufak bi kıpırtı geliyo. Bakıyorum bu kaybolan çocuk orada saklanıyo. Yanında da kopuk bi kafa, aşağıda da yine öldürülmüş 3-5 yaşında bi bebek... Bu çocuğu da sırası gelince öldürecekler ama öldürene kadar kendi etkileri altına alıp, kendileri için çalıştırıp, istihbarat sağlıyolar, iş yaptırıyolar. Bu çocuk da o etki altında. Diğerlerine gizlice haber gönderiyo değişik bi ıslıkla. Adamlar tek tek uyanmaya başlıyo yavaştan. James biraz uzaktaymış, o henüz ortalıkta yok. Ben diğerleriyle uğraşmaya başlıyorum. Meğerse ben büyü yapabiliyomuşum, o anda farkediyorum. Ulan bilsem daha önce yapmaz mıyım. Ben büyüye başlayınca diğerleri de başlıyo. Ben diğer çocukları dışarı çıkarmak için kanat gönderiyorum. Ama kanat çocukları taşırken bi kanat kopuyo. Birisi ateş etti diye. Sonra onlara bi de kalkan koruma büyüsü gönderiyorum. Rahat rahat iniyolar aşağı. Kendime de bi tane dil büyüsü yapıyorum. Ufak bi dil alıp, elimde sallaya sallaya uzatıyorum ve kocaman bi dil oluyo, hortum gibi aksdhaha işte onunla insanların elini kolunu bağlıyorum fırlatıp. Bu arada James'ler geliyo. Benim de bi kız arkadaşım varmış benim tarafımda. Onu çağırıyorum ıslıkla. Kız geliyo ama o büyüleri tam bilmiyo. O yüzden çok işe yaramadı ama oyalıyo :D Sonra ben diğerlerini bırakıp James ve bii arkadaşıyla savaşmaya başlıyorum. Bunlar çocukları dışarı çıkardığımı bilmedikleri için beni apartmanın dışına çekmeye çalışıyolar. Neyse diyorum zaten işime gelir. Merdivenlerde savaşa devam ediyoruz ama benim büyülerim artık yetmiyo. Çünkü ben daha yeni başlamışım büyüye. Onlar baya gelişkin. Bildiğim tek bi büyü kalıyo. O da kendime altın koruma sağlamakn asgfhaha :D 3 top altın korumam var ama çok iyi kullanmam lazım. Neyse onları tam üstüme büyüler gelirken açıyorum. Bi 10 saniye koruma sağlıyo, ben ilerliyorum filan. En son apartmanın kapısında James'in üstünden uçup, dışarı çıkıp apartmanı patlattım ama Jamesle arkadaşı zaten çıkışa yakın oldukları için kurtuldular. Sonra da ben şehir merkezine doğru kaçarken onlar da peşimden koşuyolar. İngiltere'de olabiliriz çünkü kaşıda dönme dolap vardı :D bu arada onların konuşmalarını duydum işte "bizi ihbar ederse halk bizi öldürür. Buraya daha yeni geldik, saklanmamız lazım cart curt". Hee diyorum s.ktim belanızı, bekleyin. Neyse o arada seni uyandırmam lazım geç kaldım diye panikle uyandım. Bitti.
Rüyalar bunlar :D Şimdi yazınca farkettiğim çok saçma benzerlikler varmış aralarında. Sebeplerini bilmiyorum. Aslında bu rüyalardan çok da memnunum. Enerji atmamı sağlıyor gibiler. Sadece biraz değişikler yani hep film gibi olması, çok uzun ve çok ayrıntılı olması, devamlı savaş..
Of yoruldum. Okuyan varsa gözlerinden öperim. Tebrikler, teşekkürler.
0
ben okudum, gözlerim yoruldu valla, beynim de yamıstı ahahha. bi yorumum yok ama, öyle okudum sadece.
ne dicem ben boyle kosturmacalı ruyalar gorunce uyandıgımda da cok yorgun hıssedıyorum, bacaklarım agrıyo gıbı oluyo fılan, sana da oluyo mu hgfjka
ne dicem ben boyle kosturmacalı ruyalar gorunce uyandıgımda da cok yorgun hıssedıyorum, bacaklarım agrıyo gıbı oluyo fılan, sana da oluyo mu hgfjka
0
Pffs :D Buradaki bi ton aşk sorusundan daha kısa ve heyecanlı bi kere :D
Evet oluyo da diğer yandan da daha ayık oluyorum, bi değişik :D
Evet oluyo da diğer yandan da daha ayık oluyorum, bi değişik :D
0
hacı bunların neresi fantastik? parliament sinema kulubü'nde bi sürü film izlemişsin küçükken. arkada annen ütü yapıyormuş. yok pardon o bizim jenerasyondaydı.
gizli işid militanısın, dexter'ın türkiye branch'ısın. korkmalıyız senden.
ben küçükken ablamla ranzada yatardık. ben altta o üstte. uyumadığımda duvar tarafındaki boşluktan bana masal anlatırdı, onun da böyle gelişmiş hayal gücü vardı, sürekli devlerden kaçıyorduk, korsan gemiyle uzak yerlere macera yaşamaya gidiyorduk. ablam olabilir misin?
gizli işid militanısın, dexter'ın türkiye branch'ısın. korkmalıyız senden.
ben küçükken ablamla ranzada yatardık. ben altta o üstte. uyumadığımda duvar tarafındaki boşluktan bana masal anlatırdı, onun da böyle gelişmiş hayal gücü vardı, sürekli devlerden kaçıyorduk, korsan gemiyle uzak yerlere macera yaşamaya gidiyorduk. ablam olabilir misin?
0
Burada çok söylemişimdir ama yine aklıma geldi söyleyeyim. Geçen gün bir çalışma okudum, "Bir kere görülen bir rüyanın anlamı yoktur, çünkü uyurken nöronlar dinlenmeye geçer. Bu dinlenme sırasında nöronlar arası kontrol edilemez elektrik akımları olur ve bu akımlar bazen karışır. O da rüya olarak bize geri döner. Günlük hayatta başımıza gelen şrylerin saçmasapan şeylerle karışması dikkate değer değildir. Ancak, tekrarlı görülen rüya tipi bir şey anlatmaya çalışıyordur. Sen olayı çözene kadar da aynı şeyi görürsün"
İşte, buna dayanarak diyebileceğim şey her rüyada bir mücadele var; bazen doğrudan yumruklu mumruklu, bazen büyü ile dolaylı molaylı. Ama temelli bir kendine güven de var çünkü doğrudan inisiyatif alıp atlıyorsun olaya.
Nusret Kaya diye bir adam var, biraz Freudien, hatta Jung taraftarı. Bunu da biraz mistik bir şeylerle karıştırıp yorumluyor. Ona göre mücadele rüyaları sevişme kaynaklı bilinçlenme ile başlar (Freud demiş miydim?). Bilinçlendikçe insan doğruyu arama yolunda daha fazla mücadele gösterir ve bu rüyalara yansır. Doğru bulunduğunda dağlı, rüzgarlı, yağmurlu, çiçekli rüyalar görülür der. (Aslında bu kadar yüzeysel söylemiyor bunu, ben o kadar yüzeyselim)
Gillian Holloway diye bir kadın var, bu kadın biraz daha somut şeyler söylüyor. Diyor ki: Tekrar eden rüyalarda çok sık kavgalar ve savaşlar görülür. Bu da travmada olduğunuzu falan göstermez ama geçmişinizin şimdiki zamanı nasıl etkilediğini gösterir. Bir de yanında sürekli erkek arkadaş var ve o da sürekli aynı kavganın içinde. Yani bu geçmiş erkek arkadaşını da etkiliyor. Belki de yok saydığınız bir şeyler vardır, onları ortaya çıkarmaya bakın. Kavga ettiğine göre ortada bir güç var, ama ne olduğunu bilmediğin şeyle başa çıkılmaz, önce keşfet. (Kadın diyor tüm bunları) Bir de diyor ki çok hızlı yükselip doğrudan kavgaya geçilen rüyalarda içe sinmeyen bir eleştiriye karşı cevap verme isteği olabilir.
İşte, buna dayanarak diyebileceğim şey her rüyada bir mücadele var; bazen doğrudan yumruklu mumruklu, bazen büyü ile dolaylı molaylı. Ama temelli bir kendine güven de var çünkü doğrudan inisiyatif alıp atlıyorsun olaya.
Nusret Kaya diye bir adam var, biraz Freudien, hatta Jung taraftarı. Bunu da biraz mistik bir şeylerle karıştırıp yorumluyor. Ona göre mücadele rüyaları sevişme kaynaklı bilinçlenme ile başlar (Freud demiş miydim?). Bilinçlendikçe insan doğruyu arama yolunda daha fazla mücadele gösterir ve bu rüyalara yansır. Doğru bulunduğunda dağlı, rüzgarlı, yağmurlu, çiçekli rüyalar görülür der. (Aslında bu kadar yüzeysel söylemiyor bunu, ben o kadar yüzeyselim)
Gillian Holloway diye bir kadın var, bu kadın biraz daha somut şeyler söylüyor. Diyor ki: Tekrar eden rüyalarda çok sık kavgalar ve savaşlar görülür. Bu da travmada olduğunuzu falan göstermez ama geçmişinizin şimdiki zamanı nasıl etkilediğini gösterir. Bir de yanında sürekli erkek arkadaş var ve o da sürekli aynı kavganın içinde. Yani bu geçmiş erkek arkadaşını da etkiliyor. Belki de yok saydığınız bir şeyler vardır, onları ortaya çıkarmaya bakın. Kavga ettiğine göre ortada bir güç var, ama ne olduğunu bilmediğin şeyle başa çıkılmaz, önce keşfet. (Kadın diyor tüm bunları) Bir de diyor ki çok hızlı yükselip doğrudan kavgaya geçilen rüyalarda içe sinmeyen bir eleştiriye karşı cevap verme isteği olabilir.
0
Aychovsky, çok dolu bir yorum oldu, çok teşekkür ederim. Söylediğin insanları araştıracağım :)
Erkek arkadaşım konusunu ben de düşündüm ama o yokken de sevdiğim başka insanlar o konumda, onun yerinde oluyordu. Sanırım günlük hayatta kendisine güvendiğim için şimdi o da benimle savaşıyor. Önceki insanlar pek savaşmıyordu, hatta üst üste hatalar yapıyorlardı :)
Bu tarzda gördüğüm ilk rüyayı hatırlıyorum, onda da dövüşüyordum, 5 yaşındaydım.
Günlük hayatta da tipim hiç öyle göstermemesine rağmen fiziksel herhangi bir kavgaya çok bodoslama dalan bi insanım. Bilmiyorum, içimde şiddet ve güvensizlik var sanırım :) Du bakalım.
Erkek arkadaşım konusunu ben de düşündüm ama o yokken de sevdiğim başka insanlar o konumda, onun yerinde oluyordu. Sanırım günlük hayatta kendisine güvendiğim için şimdi o da benimle savaşıyor. Önceki insanlar pek savaşmıyordu, hatta üst üste hatalar yapıyorlardı :)
Bu tarzda gördüğüm ilk rüyayı hatırlıyorum, onda da dövüşüyordum, 5 yaşındaydım.
Günlük hayatta da tipim hiç öyle göstermemesine rağmen fiziksel herhangi bir kavgaya çok bodoslama dalan bi insanım. Bilmiyorum, içimde şiddet ve güvensizlik var sanırım :) Du bakalım.
0
At murattır.
En son söyleyeceğimi yine en başta söyledim neyse. Kişisel kanaatim şöyle ki;
Bu dört rüyanın da ana temalarını neredeyse aynı. Olayların farklılığı, çeşitliliği, fantastikliği, sadece aynı cümleyi farklı dillerde söylemeye benziyor. Aynı cümlenin etrafında dönüp duruyor. Peki ne söylüyor bu cümle?
Birden fazla şey söylüyor olabilir. Belki rüyalarında ortak olan şeyleri sıralamak gerekiyor önce. Rüyalarında hep bir sen ve onlar var. Kim oldukları pek belli olmayan birilerine karşı sürekli bir mücadele halindesin. Erkek arkadaşın rüyalarının hiç birinde seni koruyan kollayan, kurtaran değil. Hatta onu kurtaran, kollayan sen oluyorsun. Rüyalarının tamamında beladan kurtuluyorsun ve kurtaran da sen oluyorsun.
Bundan sonrası tamamen akıl yürütme olacak; Bazen kendini yalnız hissediyor olabilir misin? Yani üzerindeki sorumluluklar seni sıkmıyor boğmuyor olsa da etrafındakilerin bu sorumluluğu senin kadar almaması seni biraz sıkmış olabilir mi? peki küçüklükte sıkıntılı bir dönem geçirmiş olabilir misin? örneğin maddi sıkıntı, aileden birinin vefatı gibi. tüm rüyalarda ortak olan sıkıntıların üstesinden gelme, sorunu bertaraf etme durumu, çocukluktaki bir tramvayla gelen güçlü bir şartlanmışlık olabilir mi diye düşündüğüm için sordum. dediğim gibi tamamen akıl yürütüyorum, dolayısıyla saçmalıyor da olabilirim.
En son söyleyeceğimi yine en başta söyledim neyse. Kişisel kanaatim şöyle ki;
Bu dört rüyanın da ana temalarını neredeyse aynı. Olayların farklılığı, çeşitliliği, fantastikliği, sadece aynı cümleyi farklı dillerde söylemeye benziyor. Aynı cümlenin etrafında dönüp duruyor. Peki ne söylüyor bu cümle?
Birden fazla şey söylüyor olabilir. Belki rüyalarında ortak olan şeyleri sıralamak gerekiyor önce. Rüyalarında hep bir sen ve onlar var. Kim oldukları pek belli olmayan birilerine karşı sürekli bir mücadele halindesin. Erkek arkadaşın rüyalarının hiç birinde seni koruyan kollayan, kurtaran değil. Hatta onu kurtaran, kollayan sen oluyorsun. Rüyalarının tamamında beladan kurtuluyorsun ve kurtaran da sen oluyorsun.
Bundan sonrası tamamen akıl yürütme olacak; Bazen kendini yalnız hissediyor olabilir misin? Yani üzerindeki sorumluluklar seni sıkmıyor boğmuyor olsa da etrafındakilerin bu sorumluluğu senin kadar almaması seni biraz sıkmış olabilir mi? peki küçüklükte sıkıntılı bir dönem geçirmiş olabilir misin? örneğin maddi sıkıntı, aileden birinin vefatı gibi. tüm rüyalarda ortak olan sıkıntıların üstesinden gelme, sorunu bertaraf etme durumu, çocukluktaki bir tramvayla gelen güçlü bir şartlanmışlık olabilir mi diye düşündüğüm için sordum. dediğim gibi tamamen akıl yürütüyorum, dolayısıyla saçmalıyor da olabilirim.
0
Thracia, yorumların için çok teşekkür ederim. Hemen sorularını cevaplayayım: erkek arkadaşım durumu söylediğim gibi, güzel bir durum. Çünkü bundan öncesinde, yani yaklaşık 20 yıldır ya hep tek savaşıyodum bu rüyalarda, ya da sevdiklerim zor durumda kalıyor ve "yapmayın" diyip de yaptıkları yanlış işlerle benim planlarımı bozuyor, daha da tehlikeli durumlar yaratıyorlardı :) şimdiyse hayatımda ilk defa bu rüyalarda benimle birlikte savaşan, yanlış bi hareket yapmayan birisi var. Ben daha çok savaşıp hep ben kurtarıyorum çünkü günlük hayatta "kurtarılmayı" reddeden, bu konularda aşırı dominant ve korumacı bi yapım var. Yani bu rüyalarda yer alabilmek aslında erkek arkadaşımın büyük bir başarısı. Rüyaların birinde onu bizzat benimle aynı yetkinliğe ulaştırmışım. Geri kalan kısımlar benim kontrol sevdama ilgili diye düşünüyorum.
Estağfurullah, son paragrafta söylediğin şeylerin fazlası var, azı yok. Doğru söylüyorsun. Mümkün.
Estağfurullah, son paragrafta söylediğin şeylerin fazlası var, azı yok. Doğru söylüyorsun. Mümkün.
0
pandispanya'cım okudum ve deli gibi güldüm. süper rüyaların var. anlatım tarzına da bayıldım.
ben başkasına rüya tabiri yapmıyorum. ama bugün tam sen bu duyuruyu açtığında internetim gitti benim de haliyle aklımda kaldı. üstünde düşündüm biraz.
hayatında çok mu güçlüsün, sanki hep birşeylere karşı sen savaşmak zorunda kalıyorsun ve anaç bir tarafın var. ne kadar zamandır erkek arkadaşın rüyalarına giriyor bilmiyorum ama onu da kolunun kanadının altına almışsın. hep bir koruma kollama durumu var.. bir de sankihep bir yanlış anlaşılma kaygısı, kendini açıklama ihtiyacı var. rüyadaki panik hali de bana bunu çağrıştırdı..
ben başkasına rüya tabiri yapmıyorum. ama bugün tam sen bu duyuruyu açtığında internetim gitti benim de haliyle aklımda kaldı. üstünde düşündüm biraz.
hayatında çok mu güçlüsün, sanki hep birşeylere karşı sen savaşmak zorunda kalıyorsun ve anaç bir tarafın var. ne kadar zamandır erkek arkadaşın rüyalarına giriyor bilmiyorum ama onu da kolunun kanadının altına almışsın. hep bir koruma kollama durumu var.. bir de sankihep bir yanlış anlaşılma kaygısı, kendini açıklama ihtiyacı var. rüyadaki panik hali de bana bunu çağrıştırdı..
0
fuerteventura
şimdi kadınlara yönelik bir blog açıyorum ben. üst kısımda menüler için yer kalmadı menülerin yanında bir de anasayfa butonu var. logoya tıklayınca da anasayfaya gidiyor. acaba kadınlar akıl edebilirler mi logoya basmayı? anasayfa yazısını kaldırayım mı? bir de iletişim yazmıyor bir mektup işareti v
şimdi kadınlara yönelik bir blog açıyorum ben. üst kısımda menüler için yer kalmadı menülerin yanında bir de anasayfa butonu var. logoya tıklayınca da anasayfaya gidiyor. acaba kadınlar akıl edebilirler mi logoya basmayı? anasayfa yazısını kaldırayım mı? bir de iletişim yazmıyor bir mektup işareti var ona basıp iletişim sayfasına geliyorlar bu da sıkıntı çıkarmaz umarım? bulamayanlar olur mu?
lütfen yanlış anlaşılmasın bu yazıda kadınları aşağılama vs. yoktur.
lütfen yanlış anlaşılmasın bu yazıda kadınları aşağılama vs. yoktur.
0
Valla gayet aşağılama var gibi duruyo da neyse büyütemiycem. Şahsen ben .na bile koyarım diycem bu da olmiycak. Anlarız kardeş dert etme.
0
Derdimi anlatacak kadar internet kullanıyorum, o da derdim büyük değilse.
Mektup işareti daha kolay gibi. Logonun üstüne mouse'la gidince parmak çıkıyorsa "Aaa, parmak çıktı" diye sevinçten tıklayabilirim. Onu da ilkinde göremeyen 5-6.da görür artık.
Mektup işareti daha kolay gibi. Logonun üstüne mouse'la gidince parmak çıkıyorsa "Aaa, parmak çıktı" diye sevinçten tıklayabilirim. Onu da ilkinde göremeyen 5-6.da görür artık.
0
bir işimiz için web sitesi tasarlatmıstık,ana sayfa yazısı yazmadan logoya basarak yönlendirmede sorun olacagını düşünmedik.
bir erkek arkadasıma gönderdim site nasıl diye,bunun ana sayfa tusu nerde diye baya aramış.
not:kadınım.
benim için sorun olmaz ama erkek kadın farketmeksizin bazı insanlar için sorun olabiliyor sanıyorum.
bir erkek arkadasıma gönderdim site nasıl diye,bunun ana sayfa tusu nerde diye baya aramış.
not:kadınım.
benim için sorun olmaz ama erkek kadın farketmeksizin bazı insanlar için sorun olabiliyor sanıyorum.
0
Logo riskli, hedef kitlenizi bilmiyorum fakat mesela benim annem logoya basmazdi ama mektuba basardi muhtemelen. Onun disinde 18-35 arasi kitleyi hedef aliyorsaniz en az sizin kadar biliyor cogu.
0
çok iyi bir internet kullanıcısıyım ama dünyanın en iyi web tasarımı da olsa açık ve net sekme ismi yazmayan websitelerinden nefret ederim.
0
www.kadinlarkulubu.com
burayı kullanan 500 binden fazla aktif kadın var her sosyal kesimden. bi bak hesap et. bunu kullanan blogu mu kullanamayacak?
burayı kullanan 500 binden fazla aktif kadın var her sosyal kesimden. bi bak hesap et. bunu kullanan blogu mu kullanamayacak?
0
anasayfanıza giden görünür bir link bulunmasında fayda var sitenizde.
erkek - kadın fark etmez.
iletişim için mektup işareti yeterli.
erkek - kadın fark etmez.
iletişim için mektup işareti yeterli.
0
internet ne demek? bilmiyorum, ilk kez duyuyorum. bir de kullanmak demişsin, kullanılabilen bişey demek ki, nasıl kullanılıyor? bilen arkadaşlar anlatsın çok merak ettim. tarifine göre enteresan bişeye benziyor.
0
erkeğim.
duyurunun mobil şeysinde logoya tıklıyorum, ana sayfaya gitmiyor, bir türlü ana sayfaya dönemiyorum.
yardımcı olabilir misiniz?
duyurunun mobil şeysinde logoya tıklıyorum, ana sayfaya gitmiyor, bir türlü ana sayfaya dönemiyorum.
yardımcı olabilir misiniz?
0
baştan aşağı aşağılamışsın kadınları, bir de aşağılama yok demişsin. bi git allasen.
bir kadın olarak gayet de kullanabiliyorum interneti, torrent indirip format da atabiliyorum. böyle saçma sorulara da ya ben neyse....
bir kadın olarak gayet de kullanabiliyorum interneti, torrent indirip format da atabiliyorum. böyle saçma sorulara da ya ben neyse....
0
@Yalnux Duyurunun mobilinde uzun süre logoya basıp aç deyince oluyor.
Bak sorunları bile çözebiliyorum.
Bak sorunları bile çözebiliyorum.
0
enkolaykullaniciadi
harbiden organik midir?tanesi 1 liraya geliyor çünkü.
harbiden organik midir?
tanesi 1 liraya geliyor çünkü.
tanesi 1 liraya geliyor çünkü.
0
Biz alıyoruz ondan. En sevdiğimiz yumurta ailecek. Bir diğeri de Flotty'nin siyah kutulu, üstünde sport yazan yumurtaları. Başarılı tadı ama ne derece organik, hiç bilemeyeceğiz.
0
@want2die
ben anlayamam abi. yani yumurta işte. ben tadında değilim pek yani organikliğindeyim.
ben anlayamam abi. yani yumurta işte. ben tadında değilim pek yani organikliğindeyim.
0
fabrikasyon yumurtalarının hiçbiri doğal şartlar altında üretilmiyor bence. o tavuklar avuç içi kadar yerde patlayana kadar şişirilip, yumurtlamaları sağlanıyor. o yüzden hiçbirini almıyorum. köy yumurtası sattığını bildiğim bir iki küçük dükkan var evimin orada, yumurtaları oradan alıyorum.
0
daha böyle yumurta yumurta kokuyorsa organik oluyor. seri üretim olanlarda ağzın bile kokmuyor yedikten sonra. ama sonuçta market yumurtası. çok bir şey bekleme derim.
0
markayı bilmem de
genel olarak
tavuklara, koku ve renk verici özel katkı yedirildiğini duymuştum.
kapitalist dünya :)
genel olarak
tavuklara, koku ve renk verici özel katkı yedirildiğini duymuştum.
kapitalist dünya :)
0
organik yumurtanın kutusunun üzerinde Türkiye haritası olur. varsa organik.ama tavuklar antibiyotikle beslendikten sonra neyin organiği ?
hiç biri organik değil.
hiç biri organik değil.
0
ben yanlışlıkla aldım bundan sepete atıp. önümdeydi aa diyip koydum öyle. oha demek tanesine 1 lira verdim ha? oruçtan iyice kafa uçtu.
o kadar yedim normal bim yumurtasından hiç bi fark yoktu ya.
o kadar yedim normal bim yumurtasından hiç bi fark yoktu ya.
0
organik var organik var...
şu an penceremin altına kadar gelip eşelenen tavuk en bi organiktir. sabahtan akşama kadar dışarıda böcek eşeliyorlar, akşamdan akşama yatmaya evlerine gidiyorlar..
ama büyük firmaların organik yumurta diyebilmesi için gerekli olan avrupa standardı tavukların kapalı ortamdayken çıkıp hava alabilecekleri bir alana kapılarının olmasından ibaret. yani o ortamda hayvanlar rahat değiller, üst üste tıkış pıkış.. eğer organik sertifika logosu varsa bu logonun tavuk yumurtacılığı standardını öğrenmelisiniz. yani minicik bir avluya çıkıyorlar diye serbest gezen organik tavuk mu oldular hemen? yoksa kafaları antibiyotik dayamaktan başka birşeye basmayan veterinerlerin elinde ayakları azıcık toprağa değdi de geri kalan herşey aynı mı kaldı?
şu an penceremin altına kadar gelip eşelenen tavuk en bi organiktir. sabahtan akşama kadar dışarıda böcek eşeliyorlar, akşamdan akşama yatmaya evlerine gidiyorlar..
ama büyük firmaların organik yumurta diyebilmesi için gerekli olan avrupa standardı tavukların kapalı ortamdayken çıkıp hava alabilecekleri bir alana kapılarının olmasından ibaret. yani o ortamda hayvanlar rahat değiller, üst üste tıkış pıkış.. eğer organik sertifika logosu varsa bu logonun tavuk yumurtacılığı standardını öğrenmelisiniz. yani minicik bir avluya çıkıyorlar diye serbest gezen organik tavuk mu oldular hemen? yoksa kafaları antibiyotik dayamaktan başka birşeye basmayan veterinerlerin elinde ayakları azıcık toprağa değdi de geri kalan herşey aynı mı kaldı?
0
zaten organik olup olmaması da pek bir şey ifade etmiyor, zira fabrikada bir üretim sürecinden geçip de organik ya da organik olduğu iddia edilen besinlerin organik olmayanlardan daha sağlıklı olduğuna dair bilimsel bir bulgu bulunmuyor bildiğim kadarıyla. "e ama nasıl": pazarlama.
0
Türkiye'de, yumurtanın kenarına bir parça tavuk boku sürünce yumurtanın organik olduğu intibası uyandırılıyor ama öyle değil tabii. En basit örneğini vermek gerekirse; tavuğun yediği yemin yüzde yüz doğal olması gerekirken bizde belli bir orana kadar işlenmiş, genetiği değiştirilmiş katkı maddesinin kullanılmasına izin veriliyor. Organiklik bir durum yok yani.
0
bu arada @titiraprap yumurtanın rengiyle oynamak için birşeyler yediriyorlar demiş,
@zikardo'da mermer tozu yediriyorlar demiş
1- yumurtanın rengini değiştirmek zaten yedikleri ile ilgili, organik sebest gezen tavuklar kadife çiceği yerlerse (ki faydalı) daha turuncu olur sarıları..
2- mermer tozu ise tavuklar için şart! hele hele fabrika ortamında steril bir ortamdalarsa mermer tozu benzeri (granit vs. de olabilir) taşçıkları almazlarsa o tavuklar yemeklerini sindiremezler. doğal ortamda toprağı eşeledikleri için kümesinizde mermer tozu granit tozu falan bulundurmak zorunda değilsiniz tabii. Ama bu zararlı sağlıksız bir şey değil bir gereklilik..
@zikardo'da mermer tozu yediriyorlar demiş
1- yumurtanın rengini değiştirmek zaten yedikleri ile ilgili, organik sebest gezen tavuklar kadife çiceği yerlerse (ki faydalı) daha turuncu olur sarıları..
2- mermer tozu ise tavuklar için şart! hele hele fabrika ortamında steril bir ortamdalarsa mermer tozu benzeri (granit vs. de olabilir) taşçıkları almazlarsa o tavuklar yemeklerini sindiremezler. doğal ortamda toprağı eşeledikleri için kümesinizde mermer tozu granit tozu falan bulundurmak zorunda değilsiniz tabii. Ama bu zararlı sağlıksız bir şey değil bir gereklilik..
0
@inscrutable, o araştırmaları hangi firmaların finanse etiği üniversiteler yapıyor bi de ona bakmak lazım. bu yiyecek konularında ortada monsanto gibi canavar bir firma varken üniversitelerin (yurtdışında) bağışlarla ayakta durduğu bir sistemde bağımsız olduğunu düşünmek ve bu denli paranın döndüğü bir konuda bağışçıyı değilde halkın sağlığını koruyacaklarını düşünmek saflıktan öteye birşey değil.
son 20 senede bile nesildeki farklılık gözle görülür şekilde ortadayken organik pazarlama harikası demek safdilliktir.
evet tavuğun yumurtasında bir parça bok görse çamaşır suyuna yatıran, lafa geldimi sözde doğal organik beslenen ama yumurtanın tavuğun götünden çıktığı bilgisinin bile kendisinden çalındığı gerçeğinden habersiz olanları çok güzel yolan bir organik pazarı var doğru. ama bu organik gıda tüketiminin daha iyi olduğu gerçeğini değiştirmez.
son 20 senede bile nesildeki farklılık gözle görülür şekilde ortadayken organik pazarlama harikası demek safdilliktir.
evet tavuğun yumurtasında bir parça bok görse çamaşır suyuna yatıran, lafa geldimi sözde doğal organik beslenen ama yumurtanın tavuğun götünden çıktığı bilgisinin bile kendisinden çalındığı gerçeğinden habersiz olanları çok güzel yolan bir organik pazarı var doğru. ama bu organik gıda tüketiminin daha iyi olduğu gerçeğini değiştirmez.
0
@warrior princess, tam olarak nasıl benle ayrı düştüğünü anlayamadım bu konuda? aynı şeyleri söylüyoruz. kimse müşterinin sağlığını gözetmiyor evet, ama bak, bu duyuru dahi direk sağlık düşüncesiyle sorulmuş bir soruyu içeriyor. ve bu tek tük değil, toplumda organiğin daha sağlıklı olduğuna dair bir kanı var. yani evet, bir pazarlama harikası var ki insanlara böyle düşündürülüyor.
"daha iyi olduğu gerçeği"ni neyle temellendiriyorsun, zira sen dedin diye daha iyi olmuyor. o konuda daha sağlıklı bir dönüşü ancak bu şekilde sağlayabilirim sana.
ek: bu arada benim burada organik olarak referans verdiğim şey direk çiftçinin kendi üretip pazarda sattığı ürün değil de büyük firmaların organik olarak sunup sattığı ürünler. buna ilk cevabımda da referans vermiştim.
"daha iyi olduğu gerçeği"ni neyle temellendiriyorsun, zira sen dedin diye daha iyi olmuyor. o konuda daha sağlıklı bir dönüşü ancak bu şekilde sağlayabilirim sana.
ek: bu arada benim burada organik olarak referans verdiğim şey direk çiftçinin kendi üretip pazarda sattığı ürün değil de büyük firmaların organik olarak sunup sattığı ürünler. buna ilk cevabımda da referans vermiştim.
0
3003
arkadaşlar özet geçiyorum. bi kavgada iki kişiye biraz fazla hasar verdim. birinin elmacık kemiği ve kaşında yarılma vardı, diğerinin burnunun ve çenesinin kırıldığına eminim. ben olay yerinden ayrılırken ambulans çağırın diyorlardı durum vahim yani. yani sıkıntılı bi durum. adamın arkadaşı polisle
arkadaşlar özet geçiyorum. bi kavgada iki kişiye biraz fazla hasar verdim. birinin elmacık kemiği ve kaşında yarılma vardı, diğerinin burnunun ve çenesinin kırıldığına eminim. ben olay yerinden ayrılırken ambulans çağırın diyorlardı durum vahim yani. yani sıkıntılı bi durum. adamın arkadaşı polisle beraber çalıştığım yere gitmiş ama çalıştığım yer burda öyle biri çalışmıyo diyerek beni kollamışlar. (yaz için geçici iş, bar) bu adamlar beni bulabilir mi? bulurlarsa %100 suçlu ben miyim? önce saldıran onlardı ve ben tek kişiydim ve benim suçsuz olduğumu söyleyecek şahitler de var. eğer beni bulurlar ve şikayetçi olurlarsa boku yedim mi?
0
Olay kamu davasına dönüyor ama dövdüğün adamlar şikayetçi değilse kamu davasının sonucu kötü çıkmıyor.
0
earthangell
sb
sb
0
özel bir noktalarına dokunulduğunda düşmeyi öğretiyolar demişti bir arkadaşım. zamanı geldiğinde üzerindeki kişi o noktaya dokunuyormuş ve at kendini atıyormuş yere. uyuşturucu iğne kullandıklarını sanmıyorum.
0
soruyu okuyunca aklıma bir film geldi. filmin daha açılış sahnesinde at uçurumdan aşağıya yuvarlanıyordu. ölü at kullanılmıştı yanılmıyorsam. filmin adını hatırlayan biri çıkıp yazarsa, izlemediyseniz o sahneyi sizin için de iyi bir deneyim olur.
edit: çok yakın tarihli bir yazı buldum konuyla ilgili.
a horse falls off cliff movie yazınca ulaşılıyor google'da ilk link.
edit: çok yakın tarihli bir yazı buldum konuyla ilgili.
a horse falls off cliff movie yazınca ulaşılıyor google'da ilk link.
0
nasıl yapıyorlar bilmiyorum da çok üzülüyorum ben :/
bi de kaldırıma düşen sonra ezilen dutlara çok üzülüyorum.
bi de kaldırıma düşen sonra ezilen dutlara çok üzülüyorum.
0
bi an duyuruyu ben açtım sandım, az önce mongol filmini bitirdim aynı şeyi ben de düşündüm, adam atın üstünden takla atarak düşüyor noluyor o ata.. zarar görmüyor mu?
0
bir diger secenek: (bkz: cgi ) (bkz: computer generated image )
0
@babamasolim çok mantıklı. aklıma gelmemişti ciddi ciddi. ama hep öyle mi yapıyorlardır ki?
0
@naelektrisan Filmin orijinal adı katalanca, pa negre, bazen pan negro diye de geçiyor ben de tam onu anlatacaktım.
0
eğer yönetmen yılmaz güney gibi cani katilin tekiyse atı bir film için kafasından vuruyorsunuz. bu işi yapması için tarık akana söylediğinde bir film için at öldüremem cevabını alınca yılmaz güney çekip kendi vurmuş hayvanı. böylede çirkin ama kral olmayan bir yaratık işte.
0
mhmtt
böyle sevgilisiniz bildiğin... kız diyor ki şu kızlayım şu an, birazdan da öpüşücem onunla... ne dersiniz ne denir amk :D bu ne lan nası hayatlar dengem şaştı ne desem bilemedimnot daha önce bu kızla öpüşmüş bir kez
böyle sevgilisiniz bildiğin... kız diyor ki şu kızlayım şu an, birazdan da öpüşücem onunla... ne dersiniz ne denir amk :D bu ne lan nası hayatlar dengem şaştı ne desem bilemedim
not daha önce bu kızla öpüşmüş bir kez
not daha önce bu kızla öpüşmüş bir kez
0
ooouvvv buralar erkek dolacak şimdi..
duşa sokacan milleti gece gece :)
ben dert edinmezdim ama kadınım tabe. olabilir.
duşa sokacan milleti gece gece :)
ben dert edinmezdim ama kadınım tabe. olabilir.
0
sanırım alkollü ortamdalar :) sarhoşluk derecesini belirtmek için de demiş olabilir, dalga geçiyordur vs. vs.
he ama öpüşse de ben dert etmezdim.
he ama öpüşse de ben dert etmezdim.
0
mesaj mi atiyor bu sekilde anlamadim. videoya cekip atmazsa dert ederim tabi. yoo atarsa da ederim niye benim yanimda yapmiyon giz derim.
0
olum ben aynısını yaşadım. valla mal gibi hissetmiştim. hani daha önceleri düşününce takmam falan derdim de, başa gelince bi garip oluyor insan.
0
Sonuç olarak o öptüğünün kadın olması hiçbirşeyi değiştirmiyor. Arzulayıp öpüyorsa kısmen bi erkekle de öpüşebilirdi diye düşünebilirsin. Meraktansa da aynısı. Sorf marjinal bulduğu içinde kız sıkıntılı
0
sonuçta bu işte cinsel kimlikler önemli değil. sadece meraktan öpüşünce bir kerede kalır o iş ama arada çekim oluşmuşsa devamı geliyor.ki benim anladığım seyrek de olsa devamlı bir şey. cinsel kimliğini yeni yeni farkediyor olabilir. biseksüel olabilir, lezbiyen olabilir. kendini bu şekilde tanımlamasa bile zevk alıyor olabilir. kadın erkek farketmez yani benim için bu aldatmadır. tabi senin sınırlarını bilemem. garip olan bunu sana açıkca söylemesi. benim anladığım bu olayı senin aladatma olarak düşüneceğini düşünmüyor. konuşabilirsin onunla.
0
bu ülkenin erkeklerindeki mide mavi balinada yok. aldatma oluyor. aldatma deniyor yani. hazmedecek genişlikteysen devam aynen.
0
Sevgiliyseniz "ilgi delisi ırıspı" derdim, çünkü bunu istese bile böyle "başka kızla öpüşücem, haberin olsun" gibi bi cümle kurulamaz. Direkt tekmeyi basarım, umursamazlığı, emrivakisi ve aldatması yüzünden.
Sadece takılıyosanız, çok süper, negzel :D
Sadece takılıyosanız, çok süper, negzel :D
0
fakbadi'nin kralı olur ondan. uu beybi.
sevgili olmaz. you know nothing jon snow der, siktiri çekerim.
sevgili olmaz. you know nothing jon snow der, siktiri çekerim.
0
Hatun bir kişi olduğum için tersini düşündüm. Erkek arkadaşım bir erkeği öpmek istese ne tepki vereceğimi düşündüm. "Bir erkeği öpünce nasıl oluyor acaba" amaçlı, merak ettiği için öpmüş olsa ve "Haa, böyleymiş. İyi, peki" diyerek olayı kapasa hiç sallamazdım. Sırf eğlencesine öpüşüyor olsaydı, "La geçen sefer ne komikti, yine yapsak ya" temalı bir yaklaşım olsaydı, "Eğlen de tadında bırak" derdim ama ondan sonrasında "Öeh, yeter" derdim. Sanki sizin kız arkadaş da tamamen ciddiyetsiz bir şekilde, eğlence ve geyik olsun diye bir kızı öpüyor. Bir anlamı olduğunu, bir şey hissettiğini sanmıyorum. Hatta aldatmaya girdiğini bile düşünmüyorum. Ama sandığım şey şu: bu kızcağız ciddi bir ilişkiyi kaldırabilecek olgunlukta değil. Yaşını bilmem ama büyümemiş. Sonuç olarak sizin tepkiniz de bunu bilerek olmalı. Hoşunuza giderse arada kaynayın, araya kaynak yapın.
0
allstar
What is the scientific relevance of this paper?Elimde bir makale var bunu okuyup bikaç soru cevaplamam lazım.Şu şekilde bir soru var ne yapmam gerektiğini bilen var mı?çeviri olarak değilde tam olarak ne demek istiyor?
What is the scientific relevance of this paper?
Elimde bir makale var bunu okuyup bikaç soru cevaplamam lazım.Şu şekilde bir soru var ne yapmam gerektiğini bilen var mı?çeviri olarak değilde tam olarak ne demek istiyor?
Elimde bir makale var bunu okuyup bikaç soru cevaplamam lazım.Şu şekilde bir soru var ne yapmam gerektiğini bilen var mı?çeviri olarak değilde tam olarak ne demek istiyor?
0
Bilime ne katıyorsunuz? Bu çalışma neden bilimsel? Bazı proposal'lar için böyle.
Bazıları devamında şunları da istiyor:
State-of-the-art'a göre çalışmanız nerede ve hangi literatür boşluğunu dolduruyor? Motivasyonunuz ve orijinalliğiniz nedir? İleriki çalışmalar için ne gibi kapılar açıyor?
Bunların cevapları scientific relevance.
Bazıları devamında şunları da istiyor:
State-of-the-art'a göre çalışmanız nerede ve hangi literatür boşluğunu dolduruyor? Motivasyonunuz ve orijinalliğiniz nedir? İleriki çalışmalar için ne gibi kapılar açıyor?
Bunların cevapları scientific relevance.
0
neseranni
hiç yaptınız mı? nasıl bakıyorsunuz bu olaya?
hiç yaptınız mı? nasıl bakıyorsunuz bu olaya?
0
yapmadim. ne kadar caresiz olduguma bagli bakisim. arkadas ayarlamissa giderim yok obur turluyse yuzde 94 manyak cikma ihtimali var ama yuzde 6 icin denenebilir bilmiyorum.
0
yapmadım. ama yapılmasında sakınca bulmuyorum. güzel gidebilir. neden olmasın...
türkiye'de var mı ki bunun için siteler falan? sanmıyorum. bizim kültürde fazla rahatsız edici geldi nedense fikri. sanki referanssız (eheh) biriyle buluşunca hemen kesip parçalayacaklarmış gibi. halbuki bu konuda daha iyiyizdir bence abd'den falan.
türkiye'de var mı ki bunun için siteler falan? sanmıyorum. bizim kültürde fazla rahatsız edici geldi nedense fikri. sanki referanssız (eheh) biriyle buluşunca hemen kesip parçalayacaklarmış gibi. halbuki bu konuda daha iyiyizdir bence abd'den falan.
0
Yapmadım. "Bu senin kedin, bu benim kedim. Hadi çiftleştirelim" der gibi ve çok yapay geliyor. Yapacağımı sanmam.
Edit: Yalan söylemişim. 10 yıl kadar önce bir kere yaptırıldım. Sıkılmıştım biraz.
Edit: Yalan söylemişim. 10 yıl kadar önce bir kere yaptırıldım. Sıkılmıştım biraz.
0
blind date ne ola ki.
sözlükten bakıp öğrendim anlamını. tipini bilmediğim biriyle 1 kez buluştum. bok gibi bir durumdu. bir daha yapmam.
sözlükten bakıp öğrendim anlamını. tipini bilmediğim biriyle 1 kez buluştum. bok gibi bir durumdu. bir daha yapmam.
0
Ulkede date olayi yok ki, blind'i olsun, ilk bulusmada "adini koyup" aylarca sevismemek uzerine kurulu bizim kultur nadir durum disinda:)
0
olm tipini, şeklini bilmediğin bir şeyin ne "blind"i ne "date"inden bahsediyorsun. hatun diye gitmişsin, bir bakmışsın hüseyin abi karşında.
olabilir.
olabilir.
0
john
sevdiğiniz, mutlaka dinlerim dediğinizhttp://www.youtube.com/watch?v=T6dxTbP4_pk
0
''yazık günah bitmedi aşkımız'' diye sözleri olan bi şarkısı vardı ben onu severdim.
bi de esmerli bişi vardı bu vesile ile onu da bulursanız sevinirim dgfhgfj
bi de esmerli bişi vardı bu vesile ile onu da bulursanız sevinirim dgfhgfj
0
Benim Şarkılarım I ve II'deki şarkıları efsanedir benim için.
Hep Karanlık
ve Melankoli
Mor Menekşe
Esmer Günler
Üsküdar
Kar Taneleri
Geceler
Hep Karanlık
ve Melankoli
Mor Menekşe
Esmer Günler
Üsküdar
Kar Taneleri
Geceler
0
oraletarya
Hayatımın fikrine ulaştım. Gördüm, yaşadım, doyuma ulaştım mutluyum, bu kadar kâfi. Kalan ömrümde elimdekilerle mutlu olacağım. Bunu diyebileniniz var mı? Varsa da bunlar nelerdir? (Hayalinizdeki iş, eş vs neyse artık)sırf maddiyat ve nefsi şeylerden bahsetmiyorum. steve jobs'un apple bulması gibi ö
Hayatımın fikrine ulaştım. Gördüm, yaşadım, doyuma ulaştım mutluyum, bu kadar kâfi. Kalan ömrümde elimdekilerle mutlu olacağım. Bunu diyebileniniz var mı? Varsa da bunlar nelerdir? (Hayalinizdeki iş, eş vs neyse artık)
sırf maddiyat ve nefsi şeylerden bahsetmiyorum. steve jobs'un apple bulması gibi örneğin. sizin kendi küçük hedefleriniz, başarılarınız ve sonuçları.
sırf maddiyat ve nefsi şeylerden bahsetmiyorum. steve jobs'un apple bulması gibi örneğin. sizin kendi küçük hedefleriniz, başarılarınız ve sonuçları.
0
bunu kimsenin diyebileceğini sanmıyorum. insanoğlu hep daha fazlasını ister. diyen de kendini kandırıyordur. daha iyi bir araba teklif edersen bedavaya "ben tamamım" diyemez. ya da işte araba yerine ev, saat, bilgisayar, telefon vs vs...
...eski dönemlerde ise bunu yapan dindarlar, keşişler, rahipler falan vardı. özellikle uzakdoğu'da yaşayan keşişler bur tarz tiplerdi. belki hâlâ böylelerdir bilemiyorum.
...eski dönemlerde ise bunu yapan dindarlar, keşişler, rahipler falan vardı. özellikle uzakdoğu'da yaşayan keşişler bur tarz tiplerdi. belki hâlâ böylelerdir bilemiyorum.
0
Böyle düşünerek intihar eden bir kaç kişiyi haberlerde gördük. Zengin kesimden oluyor genellikle ancak şahsen ben öyle bir doygunluğa ulaşılabileceğini zannetmiyorum...
0
hep daha iyi bir ev, daha iyi bir araba hatta daha basit düşünürsek bilgisayar, telefon ya da kıyafet olacak. "ben tamamım" demenin insanı bunalıma sürükleyeceğini düşünüyorum.
0
"Ben tamamım" demedim, ama "Bu kadarı da iyiymiş, yeter. Devamı olsa da olur olmasa"yı sürekli diyorum. Yaşamaktan zevk almak için dürtüp duran, at gibi koşturtan bir amaca ihtiyaç duymuyorum. En büyük amacım zaten yaptığım şeyi zevk ile yapmak, onu da yapıyorum zaten; devamı çok umurumda da değil. Bu da çok tatmin edici bir şey.
0
Ben "Tamamım" demekten ziyade insan kanaatkar oluşunu, kanaat etmeyi artırabilir kanımca. Bundan fazlasına da gerek yok diyebilir insan.
Ama nereye kadar bilmiyorum tabi. Sonuç olarak kişiye göre değişir.
Ama nereye kadar bilmiyorum tabi. Sonuç olarak kişiye göre değişir.
0
tamamım demiyorum, ama benden olup olabilecek olan bu kadar diyorum, gerçi sonuç pek iç açıcı değil, ama ancak bu kadar oluyor işte:)
0
Ben tamamım diyemem, kafamda bazı planlar ve projeler var birkaç tane. onlar olursa da tamam ben oldum demem gene ama "olduğu kadar, bu da bişeydir" derim herhalde.
ayrıca böyle diyebilecek insanların akıl sağlıklarından şüphe ederim açıkçası.
ayrıca böyle diyebilecek insanların akıl sağlıklarından şüphe ederim açıkçası.
0
kariyeri işi gücü bırakıp hoşuma giden her şeyle uğraştığım bir dönemde bunu söylemiştim. mükemmeldi :)
kalan ömrümde bunu sürdürebileceğim şüpheliydi, sosyal baskı ve paraların suyunu çekmesinden mütevellit kürkçü dükkanına döndüm.
kalan ömrümde bunu sürdürebileceğim şüpheliydi, sosyal baskı ve paraların suyunu çekmesinden mütevellit kürkçü dükkanına döndüm.
0
Google01
http://link.springer.com/article/10.1007/BF02909074yardımcı olursanız çok sevinirim.şimdiden teşekkür ederim
0
all girls dream
yoksa işte bu ev oturucagımız ev mi dersiniz? merak ettim.
yoksa işte bu ev oturucagımız ev mi dersiniz? merak ettim.
0
sormazsa afedersin siktirsin kendi otursun yeni evinde. benim bütün hayatımı etkileyecek, yaşam alanımı değiştirecek bir kararı tek başına vermesi saygısızlık.
ha yatırım amaçlı alıyorsa, o eve taşınmamız sözkonusu değilse alsın tabi bana ne.
ha yatırım amaçlı alıyorsa, o eve taşınmamız sözkonusu değilse alsın tabi bana ne.
0
benim evli arkadaşlardan gördüğüm; değil yaşanılacak ev, buzdolabına girecek meyve suyuna bile hanım karar veriyor. oluru bu sanırım.
0
karına sormayacaksan niye evlendin? suriyeli köle satın alsaydın. ne biçim bi ortak yaşam tasavvurun var çözemedim. evet sorup alırım, sürpriiiz ev aldım diye akşam tapu mu getiricem hey allahım :D
0
Bir şey alırken kadına sorarsan sittin sene alamazsın.Usulden bir kere soracaksın sonra kendi bildiğini yapacaksın.
0
Haliyle eşe sorulması beklenmiyor mu? Eve "Hanıım, marketten istediklerini aldım, bir de ev aldım" diye giremeyeceğinize göre. Aynı şey kadın tarafı için de geçerli.
Bir arkadaşıma şimdiki eşi evlenme teklifi ederken "Al bu yüzüğü, sahibin olduğu belli olsun" demiş; "İşte, oturacağımız ev de bu ev"i de ona benzettim ben; aynı adamdan beklerim. Arkadaş bu teklifi romantik bulduğunu söyledi, ben hala oradayım.
Bir arkadaşıma şimdiki eşi evlenme teklifi ederken "Al bu yüzüğü, sahibin olduğu belli olsun" demiş; "İşte, oturacağımız ev de bu ev"i de ona benzettim ben; aynı adamdan beklerim. Arkadaş bu teklifi romantik bulduğunu söyledi, ben hala oradayım.
0
yani o zaman soyle sorayim mevcut bir eviniz var. bi eviniz var burda oturulucak mi denmeli yoksa evi satip ortak karar alınıp bir yere mi tasınlamlı?
0
Ona oturup konuşup anlaşarak karar verseler ya. Bir evde de kalabilirler, yeni eve de taşınabilirler. Evlerin artılarına ve eksilerine, onların alım güçlerine bağlı bu.
0
Eşime sorarım heralde. Ben daha öğle yemeğinde ne yiyeceğime tek başıma karar veremiyorum, ev alırken de kocama sorarım muhtemelen. (iç güveysi alcam ben şasdkaşld)
0
Fark etmez, yaşayanlar birlikte yaşıyor. Para kazanmayan taraf o evde yaşamıyor mu? İkna olur-olmaz kısmı ayrı bir konu. 1975 ve öncesinde evlenmedilerse, ilişkinin yapısı ve söz geçiren artık kemikleşmişse o çiftlere bir derece peki de, "Para bende, düdüğü ben çalarım" kalmasın artık; azalarak ve hatta birden bitsin. Hem erkek, hem kadın için. Böyle böyle erkeği ve kadını karşılıklı savaş yolları, yeni yeni cepheler açıyorlar. Biri parasını, öbürü dırdırını silah ediyor kendine; kaybeden erkenden kanser/ülser olup gidiyor, kazanan yalnız yaşıyor; yazıktır. Birbirine ömür katmak için evlenenler, 3-5 yıla birbirinin ömründen yemeye başlıyor.
Kendine bir şey alıyor olsa, sorması yersiz. Onun kendi zevkidir, tarzıdır da; ortak bir şey, hele ki bir ev, ortak konuşma ister.
Kendine bir şey alıyor olsa, sorması yersiz. Onun kendi zevkidir, tarzıdır da; ortak bir şey, hele ki bir ev, ortak konuşma ister.
0
Minder alır gibi al ev aldım burada otur mu denir? Trilyonlarımız yoksa, orada oturmamız şartsa, hele bir de rutubetine, karanlık odasına, kullanışlığına dikkat etmemişse kesin sorun çıkar. Sürpriz yapma niyetiyle almışsa değişir ama sen ne anlarsın, sana kalsa hiç alamayıza getirirse fena.
Bak bizimkilerin ne yaptigini yazıyorum. Ev almaya karar verdik. Başka bir ildeki evimizi sattık. Ailecek bir sürü yer gezdik. Bunda karı koca değil çocuklar da var. Evdeki herkese uyan bir semtten bir evi beğendik. Herkese tek tek tamam mi dedik. Anlaştık ve aldık. Bence doğrusu bu. Birlikte hareket edilmeli.
Bak bizimkilerin ne yaptigini yazıyorum. Ev almaya karar verdik. Başka bir ildeki evimizi sattık. Ailecek bir sürü yer gezdik. Bunda karı koca değil çocuklar da var. Evdeki herkese uyan bir semtten bir evi beğendik. Herkese tek tek tamam mi dedik. Anlaştık ve aldık. Bence doğrusu bu. Birlikte hareket edilmeli.
0
çok zenginsen süper güzel yerde süper bir evi sürpriz için alıyorsan neyse de üç kuruş biriktire biriktire alınan sittin sene oturulacak bir evde burası da bizim evimiz diyerek emri vaki yapımaz. hani evlenmeden önce varolan bir ev olsa neyse diycem ama onda bile beğenmeme durumunda kiraya verip kendin başka yerde oturma opsiyonu olmalı.
0
beynim infilak edicek
Sevgili duyuru,En değerli giysimiz cildimiz olayına el atmamın zamanı geldi.Siyah noktalarından bıkmış bu insan evladına gidip memnun kaldığınız ya da methini duyduğunuz yerlerin isimlerini paylaşır mısınız?Teşekkürler şimdiden.
Sevgili duyuru,
En değerli giysimiz cildimiz olayına el atmamın zamanı geldi.
Siyah noktalarından bıkmış bu insan evladına gidip memnun kaldığınız ya da methini duyduğunuz yerlerin isimlerini paylaşır mısınız?
Teşekkürler şimdiden.
En değerli giysimiz cildimiz olayına el atmamın zamanı geldi.
Siyah noktalarından bıkmış bu insan evladına gidip memnun kaldığınız ya da methini duyduğunuz yerlerin isimlerini paylaşır mısınız?
Teşekkürler şimdiden.
0
sorunuza cevap olmayacak ama, ben yaptirmistim cilt bakimini bir hafta suratim kipkirmizi gezdim. Ustelik hic memnun kalmadim belki yaptirdigim yerle alakalidir ama bence evde daha ucuz ve daha guzel cilt bakimi yapabilirsiniz.
0
lllllllllllllllllll
ve hangi tarafa tarıyorsunuz, merak ettim, ben soldan sağa doğru tarıyorum
ve hangi tarafa tarıyorsunuz, merak ettim, ben soldan sağa doğru tarıyorum
0
taramiyorum, gerekirse de kil ne yöne kendi dönüyorsa (yapisi geregi kök yönlü durur, dimdik degil) o yöne dogru.
0
artık ağırlıktan alışmış durumda kendisi yönünü buluyor. elim farketmeden öyle alıştırmış saçı. (soldan sağa eğilimli kendisi)
0
20 yaşıma kadar hep arkaya atıyordum. Kuaförler soruyordu "Ne tarafa" diye, ben de "Bir tarafa değil, arkaya" diyordum. 20 yaşında bir kuaföre gittim, klasik "Ne tarafa" sorusunu sordu, ben de klasik "Bir tarafa değil, arkaya"mı söyledim. Adam kendinden emin bir şekilde "Bundan sonra bu tarafa" diye bir tarafa attı. "Yürü be" dedim ve baktım, o taraf iyi oldu gerçekten. O zamandan beri o tarafa atıyorum. Şimdi alıştı zaten, saç kendini atıyor.
0
taramıyorum da, yönlendiriyorum. aynadan bakınca bi tarafa doğru olunca güzel olursa tam tersi yapıyorum ki ilk baktığım halini bana bakanlar görsün :)
0
ilk başta perçemlerim vardı sıkılınca el alışkanlığıyla sola atardım. şimdi perçem falan yok düz saç ama alışmış olduğundan sol tarafa gşdşyor yoğunluk.
0
Karar vermiyorum, sacim kendisi karar veriyor. Karari ona birakmak istemedigimde arkaya atiyorum.
0
saçım aynen şöyle: www.modabey.com
yanlar kısa, üstler 17-18 cm.
bazen sağdan sola, bazen soldan sağa, bazen de geriye doğru tarıyorum, waxlıyorum, spreyliyorum.
sağdan sola %40,
soldan sağa %35,
geriye %25.
yanlar kısa, üstler 17-18 cm.
bazen sağdan sola, bazen soldan sağa, bazen de geriye doğru tarıyorum, waxlıyorum, spreyliyorum.
sağdan sola %40,
soldan sağa %35,
geriye %25.
0
john
Yemekten sonra bir orta kahve içen, kahve içerken yanında puro yada sigara yakan Bi iki kitap sohbeti yapabilen, bir kadeh rakı bile içerken mutlaka bir türk sanat müziği dinleyen(Müzeyyen senar dinliyorsa tadından yenmez) insanlarımız var demi hala tükenmediler
Yemekten sonra bir orta kahve içen, kahve içerken yanında puro yada sigara yakan
Bi iki kitap sohbeti yapabilen, bir kadeh rakı bile içerken mutlaka bir türk sanat müziği dinleyen
(Müzeyyen senar dinliyorsa tadından yenmez) insanlarımız var demi hala tükenmediler
Bi iki kitap sohbeti yapabilen, bir kadeh rakı bile içerken mutlaka bir türk sanat müziği dinleyen
(Müzeyyen senar dinliyorsa tadından yenmez) insanlarımız var demi hala tükenmediler
0
plaza çalışanı tarifi olmuş. ilk cümleyi yapmayan plaza elemanı yok gibi(purosuz tabii ki). ikinci cümleyi de göstermelik olarak yapan çok. yoğun sağlam içerik manasında diyorsan, ben görmedim.
ev için diyorsan, onlar tükendi tükenecek.
ev için diyorsan, onlar tükendi tükenecek.
0
Ben varım galiba. Rakı içmiyor olsam da bazı insanlar için rakı neyse benim için de sigara o öneme sahip. 3-4 haftadır sağlık sorunlarımdan dolayı doğru düzgün sigara içemiyorum diye 1 kere bile açıp türkü dinlemedim. İlk tenha kafayla sigara içeceğim günü bekliyorum türkülere geri dönüş yapabilmek için.
Ayrıca çay olmadan da çok sigara içmem.
İşte ameliyattan sonra ara verdiğim sigara içimlerine de cuma günü iftar sonrası sigarasıyla başladım. Bunlar güzel şeyler.
Ayrıca çay olmadan da çok sigara içmem.
İşte ameliyattan sonra ara verdiğim sigara içimlerine de cuma günü iftar sonrası sigarasıyla başladım. Bunlar güzel şeyler.
0
yok, yemeği vedat milorumsu entel kuntel yeni yetme post modernist pasifist vegantrik gomonüstler gibi keyif için yemem. tamamen fiziksel ihtiyaç olduğu için yerim. o yüzden tuz biber miber de dökmem. üzerine de suyumu içerim o kadar.
0
ben varım. açlıktan gebersem sevmediğim yemeği yiyemem. tuzu, baharatı istediğim gibi değilse yiyemem. puro sevmem, nargile tercihimdir. türk sanat müziği demişsin, müzeyyen senar demişsin, bırak yemek sonrasını, gece yarısı öylesine açıp dinleyip kendi kendime efkarlandığım dahi oluyor mal mal. bir de rakıyı içmesini sevmem kokusunun hastasıyım.
0
puro sigara yok ama nargile olur mu? kabulünse buradayım.
ama bakma yaşım genç, orta yaş sanıp hayal kırıklığına uğrama.
ama bakma yaşım genç, orta yaş sanıp hayal kırıklığına uğrama.
0
sigara yok da hani kahve ille olsun denmez yapılırsa hayır denmez. ama çay isterse alakasız bi yemek olsun o çay illaki demlenir ve içilir hani bizde en ama en önemli olay çay.
ben kahveyi pek aramadığımdan olsa gerek.
nescafe varsa içerim ama kola varsa bayılırım.
ve söylediğin olaydan tükenmeyen insanlar cidden var. görmedim ama illaki kahve isteyen aile dostumuz var.
ben kahveyi pek aramadığımdan olsa gerek.
nescafe varsa içerim ama kola varsa bayılırım.
ve söylediğin olaydan tükenmeyen insanlar cidden var. görmedim ama illaki kahve isteyen aile dostumuz var.
0
Keyif için yediğim zamanlar da oluyor ama sigara içmem. Rakı-Kimseye Etmem Şikayet/Olmaz İlaç Sine-i Sad Pareme olur, bira-Mötley Crüe olur, viski-Celtas Cordos olur, şarap-Francisco Tárrega/Edith Piaf olur, şalgam-Hasan Dağı olur, kahve-Mahur Saz Semaisi olur, Absinth-Usher olur; içine kendimi de eklersem daha da süper olur.
0
