Giriş
(2)

Burdaki espri ne?

nundu
https://twitter.com/jeandpardaillan/status/1749941828785156373sabah bu tweeti gördüğümden beri alakayı düşünüyorum ama anlamadım :((
twitter.com

sabah bu tweeti gördüğümden beri alakayı düşünüyorum ama anlamadım :((
0
nundu
(24.01.24)
konar göçer ile bir alakası var sanırım ama ben de çözemedim.
0
inheritance
(24.01.24)
Bkz.fr. connasse

İngilizcedeki hoe eşdeğeri.
0
akhenaten
(24.01.24)
(14)

Kredi kartı meselesi

adwokat
Merhaba hayatımda hiç kredi kartı kullanmadım. Bunu duyan arkadaşlarım çok şaşırıyor ve kredi kartı çıkartmam için beni ikna etmeye çalışıyor.Ben her şeyi nakit almayı seven bir insanım. Ancak yatırım kafası olan arkadaşlar onun yanlış olduğunu söylüyor. Hatta bir arkadaşım internetten üç taksitle a
Merhaba hayatımda hiç kredi kartı kullanmadım. Bunu duyan arkadaşlarım çok şaşırıyor ve kredi kartı çıkartmam için beni ikna etmeye çalışıyor.

Ben her şeyi nakit almayı seven bir insanım. Ancak yatırım kafası olan arkadaşlar onun yanlış olduğunu söylüyor.

Hatta bir arkadaşım internetten üç taksitle altın bilezik alıp kenara atmanın çok mantıklı olduğunu söylüyor. Ben ise hayatım boyunca altınımı vakıfbanktan alıp Biriktirmiş bir insanım :)

Siz ne düşünüyorsunuz? Kredi kartı yatırımcı için olmazsa olmaz mıdır...
0
adwokat
(24.01.24)
Nakitle alışveriş mi yapılır ya enflasyon ortamında? Mesela aralık ayında vade farksız 9 taksitle spor ayakkabı aldım, hiç enflasyon olmasa bile ocakta ve temmuzda maaşıma iki kez zam geleceğini düşünürsek yine kârdayım. Ben yanımda 100 liradan fazla nakit taşımıyorum bile, herhangi bir alışverişimi maaş kartıyla yapalı da birkaç yıl olmuştur. Kârlı olmasını geçtim, sadece kolaylığı bile apayrı.

Ha hiç taksitle altın falan almadım. Alınır tabii de ben altını fiziksel olarak sevmiyorum, yapacaksam sizin gibi banka üzerinden alırım. Ama onun dışındaki her şey için kredi kartı. Faturalardan, market alışverişine, kılık kıyafetten, kişisel harcamalara her şeyi kredi kartıyla yapıyorum. Ödeyebilsem kiramı bile kredi kartıyla öderim dsjdsj
0
nundu
(24.01.24)
Kart ile yatırımın doğrudan bağlantısı yok fakat şu an olduğu gibi yüksek enflasyon dönemlerinde peşin fiyatına taksitle alışveriş yapmak finansal açıdan daha doğru. Örneğin 10 lirayı 5 taksitle ödemek varken neden peşinen veresiniz?

Altın konusu ayrı mesele, bireysel kartlara altında taksit yapılmaz, ticari kart olması lazım ama aldıktan sonra taksitlendirme seçeneği varsa onu bilemem. Taksit olsa bile peşin fiyatına yapmazlar, kredi kartıyla taksitsiz alımda bile fark koyar kuyumcular. Dolayısıyla ilk golü en başta yiyorsunuz, borç ödenene kadar altının değeri ödediğiniz toplam bedelin üstüne çıkıyorsa (enflasyonu da ekledikten sonra) kardasınız ama altının artacağının garantisini kimse veremeyeceği için o riski almış oluyorsunuz.
0
orient blue
(24.01.24)
Kredi kartı kullanmamak ve avret yerini incir yaprağı ile örtmek hemen hemen aynı şeyler.
0
allah yazdiysa bozsun
(24.01.24)
Bu biraz gelirle de alakalı. Kredi kartının 2 büyük faydası var:
1. peşin almaya paranız yetmeyen ürünleri taksitle aldırabilmesi.
2. internetten alış veriş. Bunun için sanal kart çıkartabilirsiniz.

Evet bir dönem Kredi kartı faizleri çok düşüktü ve güzel avantajları vardı ama şu an o kadar da yok. 3 taksitle altın alan arkadaşınız, %4-%8 komisyon ödüyor.

Eğer paranız yetiyorsa, hiç bulaşmayın kredi kartına.


.
0
kartallar yuksek ucar
(24.01.24)
benim şaşırdığım kısım hiç mi pahalı istediğiniz bişey olmadı, atıyorum bir beyaz eşyadır ne bileyim yemek yiyorsun dışarda en az 2000 tl, kim yanında 1000-2000 tl taşırda nakit verir belki dedem yapar bunu.
0
eja
(24.01.24)
Ben de çok çok nadiren taksitli alışveriş yapıyorum genelde sadece bilgisayar, telefon gibi ürünler alırken taksit yapıyorum onlar da 3-6 taksit arası oluyor.

Ancak sakıza kadar tüm harcamalarımı sadece kredi kartından yapıyorum. Bunun bence faydası büyük.

Tüm harcamalarınızı görüp bütçenizi buna göre ayarlamak çok daha kolay. Nerelerde gereksiz harcama yapmışsınız, maaşınızın tam olarak ne kadarını harcamışsınız gibi istatistiki şeyleri rahatça görüp plan yapabiliyorsunuz. Ödeme günü geldiğinde de o aya ait tüm harcamalarınızı tek seferde ödediğiniz için harcama konusunda daha farklı bir bilinç gelişiyor. Tüm harcamalarınızı tek bir yerde görmek sandığınızdan daha ufuk açıcı bir durum.

2.si para taşımamak büyük rahatlık. Pandemi başından beri nadiren elime para değmiştir. Önceden sadece otobüs kartı yüklemesi için para kullanıyordum ancak artık o da uygulamadan yapılıyor. Nakit paraya uzun zamandır dokunmadım. Kredi kartımı unutsam bile telefondan karta ait tüm özellikleri kullanabiliyorum.

3.sü nakitle sadece yüz yüze alışveriş yapabilirsiniz ancak kredi kartları dijital ortamın tek ödeme yöntemi olmasa da en genel-geçer hali. Her türlü ürün satış sistemi başka diğer yöntemlerin yanında kredi kartlarına da tamamen entegre edilmiş halde olduğu için herhangi bir yöntem düşünmenize gerek kalmıyor.
0
akhenaten
(24.01.24)
kredi kartı matematiksel olarak çok mantıklı, enflasyon ortamında her türlü kara giriyorsun, taksit yapmasan şimdi alıp ay sonu ödeyince bile kara geçiyorsun artı bonuslar kampanyalar vs. tek kötü yanı psikolojik, cebinden para çıkıyor gibi olmadığından ayarsız harcayabiliyorsun.
0
hobarey
(24.01.24)
Şu an çok farkında değilsiniz belki ama herkes kredi kartına fark koymaya başladı, ya da yakında koyacak. Peşine ne olur dediğiniz zaman daha düşük fiyat teklif edecekler.


.
0
kartallar yuksek ucar
(24.01.24)
mesela arkadaşlarınla bulustunuz yemek yediniz, kahve içtiniz, mağazada uzun zamandır ihtiyacınız olan bir eşya /giysi gördünüz ve indirimde almaya karar verdiniz. 10 bin lira harcadınız. bu kadar nakit mi taşıyorsunuz her defasında?

cep telefonu almaya karar verdiniz 40bin lira. bankadan 40bin lira çekip telefoncuya mı gidiyorsunuz?

hiç internetten alışveriş yapmadınız mı?

çamaşır makinesi, buzdolabı nasıl alıyorsunuz?

ve son soru aileniz memur mu?

hiç kredi kartı kullanmamış olmak için 18 yaşında olmak veya memur çocugu olmak lazım

kredi kartı kullanmak hem pratik hem de enflasyonist ortamda karlı.

insanlar kredi kartı ile geçtiğimiz sene motorsiklet falan alıyordu sırf yatırım olsun diye
0
abelardo
(24.01.24)
-kredi kartı harcamaya çok seven, iç kontrol mekanizması zayıf kişiler için büyük tehlikelidir.
-Bilinçli olup, gerektiği kadar harcama ve yatırım yapan kişeler için ise türkiye gibi enflasyonist ülkelerde kullanılması avantajdır.

alışveriş yapacağınız yer nakite yeterli indirimi yapıyorsa k.kartı kullanılmayabilir. Çünkü bir çok işyeri k.kartı pos masraflarını ürün fiyatına yedirdikleri için nakitte özel bir indirim yoksa k.kartı kullanmak yerinde olur.
0
Rao
(24.01.24)
bu kadar enflasyonun oldugu bir ulkede KK kullanmamayi aklim almiyor ne yazik ki, benim 4 tane kartim var 3'unun hesap kesimleri 1-10-20 olacak sekilde her ay. kesileni kullaniyorum ki boylece her odemem min 30 max 40 gun vade ile odemis oluyorum. piyasada hicbir tuccar pesin parayla calismaz mumkun mertebe vadeli alir her seyi. sizi ticaret yapanlardan farkli kilan ne o zaman? pesin fiyatina taksit firsatlari da cabasi.
0
bay b
(24.01.24)
(bkz: kredi puanı)
sırf şunun için bile gerekirse az limitli bi kart alıp kullanmak lazım. İleride kredi alman gerekse bu yüzden alamayabilirsin.

www.hangikredi.com
0
nhk ni youkosu
(24.01.24)
Arkadaşlar banka kartım var tabii ki. Kredi kartım yok :)
0
🌸adwokat
(24.01.24)
Eğer banka kartı ile döndürebiliyorsan harika.
Sayısal olarak kredi kartı avantajlı gibi duruyor (taksitle geç ödeme enflasyonist ortamda daha ucuza ürün almak demek oluyor, bunun yanında ek bonuslar, ki bonuslar bence kara sokmuyor, daha çok harcamaya itiyor), ancak bence kredi kartı kesinlikle tüketimi körüklüyor.

Kredi kartı, eğer bugünkü tüketim alışkanlıklarını koruyacaksan senin için de faydalı olacaktır, ama ben alışkanlıkları değişmeyip, nakit olarak almayacağı şeyi kredi kartıyla da almayan kimse görmedim.
0
burfak
(25.01.24)
(4)

fal tarot ve benzeri şeyler baktıran var mı?

tabudeviren
bu gibi şeylere baktırdığınızda hiç bildikleri oldu mu?"yakında güzel bir haber alacaksın" gibi muallak şeyler değil, şu şu şu olacak gibisinden şeyler...baktıracağımdan değil merakımdan soruyorum..
bu gibi şeylere baktırdığınızda hiç bildikleri oldu mu?
"yakında güzel bir haber alacaksın" gibi muallak şeyler değil, şu şu şu olacak gibisinden şeyler...

baktıracağımdan değil merakımdan soruyorum..
0
tabudeviren
(23.01.24)
ben tarot baktırmıştım, theta healing de yapıyordu. doğum haritamla birlikte evlerimi gözden geçirip üzerine konuşmuştuk, çok garipti. anlatamıyorum bile. hala söylediği birkaç şey aklımda ama geleceğe yönelik şu şu olacak tarzı şeyler söylemedi. desteklendiğim alanlarla ilgili "bunlara yönelirsen böyle güzel şeylere yol açabilir" gibi cümleler kurmuştu.
0
penceredengorunenmorbina
(23.01.24)
Onlar işini bilir: (bkz: barnum etkisi)
0
salihdt
(24.01.24)
ben baktırmadım ama binnaz com dan baktım bisüre :) inanılmaz sallıyordum ona rağmen insanlar hastaydı bana çok iyi bakıyor falan diye yorumlar geilyodu. yani evet bilirler biliriz :)
0
hobarey
(24.01.24)
Baktırdım, bildikleri oldu çünkü zaten genelde bu insanlar sizi görür görmez karakteriniz hakkında çıkarımlarda bulunabiliyor. Bunun için metafizik bir yeteneğe ihtiyacınız yok.

Bence faydalı bir şey. Falcılar sizin karakteriniz ve dışardan nasıl göründüğünüzle ilgili fikrinizi genişletir. İnsanlar size gelip durduk yere çok safsın, o kadar pasif bir karakterin var ki birçok kişi tarafından kandırılma potansiyelin var hatta kesin çok defa kandırılmışsındır gibi şeyler söylemezler. Psikologlar da bu tip şeyler söylemez.

Ancak falcılar söyler :D Sadece bunu doğrudan sizin karakterinizi yorumluyor gibi yapmazlar, ancak siz mesajı bu şekilde almak üzerine dinlerseniz baya bir faydası olur.

"Ben geleceğimi göreceğim" amacıyla değil de "acaba dışardan ilk bakışta nasıl görünüyorum" gibi bir düşünceyle gittiğinizde falcıların ufkunuzu baya açabildiğini fark ettim :D
0
akhenaten
(24.01.24)
(1)

chatgpt'de premium alınca

vss
neler oluyor ekstradan acaba?en basitinden şu continue yazısı kalkıyor mu? bütün yazı tek seferde geliyor mu yani? basmaktan helak oldum valla :/
neler oluyor ekstradan acaba?

en basitinden şu continue yazısı kalkıyor mu? bütün yazı tek seferde geliyor mu yani? basmaktan helak oldum valla :/
0
vss
(23.01.24)
AI modeli değişiyor. Ücretsiz versiyonu chatgpt 3.5; ücretli versiyonu chatgpt 4. Buradaki teknolojik altyapı değişikliklerine bakabilirsiniz ancak özetle daha "doğal" bir yapay zeka haline geliyor. Konuşmaları daha anlamlı, vardığı sonuçlar görece daha tutarlı.

Veritabanı güncelleniyor, chat gpt 4 günümüze daha yakın tarihlerdeki verileri de içeriyor dolayısıyla size verdiği cevaplar daha güncel. Buna ek olarak webde aramaya yapıp sorularına bu aramalara dayalı cevaplar verebiliyor. Örneğin gpt 3.5'a "xyz.com dan şununla ilgili yazılanları bul" dediğinizde ya cevap veremiyor ya da sallıyor ama gpt4 verdiğiniz linke gidip bakıyor.

PDF upload edip onunla alakalı sorular sorabiliyorsunuz.

Chat ekranından ai görel oluşturucu kullanıp görseller üretebiliyorsunuz

Evet, gpt-4 size daha uzun cevaplar veriyor ancak bazen sorun oluyor ve yine continue demeniz gerekebilir ancak daha az gerekeceği kesin.

Neticede gpt4 daha yeni bive kapsamlı bir teknoloji.

Ben denemek için aldım ancak 3 saatte 40 soru kısıtlaması olduğunu bilmiyorsum, bu baya kısıtlayıcı geldi ve değmediğine kanaat getirip iade ettim.
0
akhenaten
(23.01.24)
(5)

Spor disiplini sağlamak için ne yapıyorsunuz?

psmstc
Spor konusunda sürekliliği bir türlü sağlayamıyorum. Ehli keyf tembel bir yapım var. Bu konuda tavsiyeniz neler olur?
Spor konusunda sürekliliği bir türlü sağlayamıyorum. Ehli keyf tembel bir yapım var. Bu konuda tavsiyeniz neler olur?
0
psmstc
(23.01.24)
senin gibi biriydim spor konusunda. Evime en yakın salona gittim ve şans eseri orası sadece PT ile çalışılan bir salonmuş. Salonda aynı anda 4 kişi çalışıyor ufak bir yer, direkt antrenör ile çalışılıyor. Üyelik de 10-20-30 ders üzerinden satın alınıyor ve hep aynı gün aynı saatte, son anda cayma şansı da yok en azından bir gün önceden haber vermek gerekiyor. Böyle bi sistem olunca dünyanın en üşengeç ve hımbıl insanı olarak baya iyi bir spor disiplini edindim. Hem görece pahalı standart bir spor salonuna göre. Hem de bireysel antrenörle çalıştığım için kaytarma şansı azalıyor.

Etrafınızda (mümkünse yakınınızda) böyle bir salon varsa bakabilirsiniz bende baya etkili oldu 3 aydır zorunlu durumlar hariç (il dışında olduğum) gitmediğim olmadı hiç. Haftada üç kez düzenli gidiyorum
0
nundu
(23.01.24)
Sevdiginiz sporla ugrasin baska hicbirsey. Defalarca fitnessa yazildim hep yarim biraktim. Para da motive etmiyor ancak yuzmeyi com seviyorum. Hic bir motivasyon gerektirmeden gidiyorum
0
dogredsector
(23.01.24)
Strength training.

Sporu spor için değil daha fazla ağır kaldirmak için yapıyorum ve bana bir amaç kattı. Ilk basladigimda 60kg deadlift squat ile öğrenerek başladım. Su an 10 yıl sonra squat 205 deadlift 230. Haftada 3-4 gün sürekli gidiyorum.

Yani spora iki makine bir bisiklet diye gidince insan sıkılıyor. Beni bağlayan bu oldu.
0
logisticsmanager
(23.01.24)
kesin bir formulu yok ne yazik, neden spor yapmak istedigine dair kendine esasli bir sebep bulup onun pesinden gitmen gerekiyor. bunu yaptiktan sonra spor yapmak isin en onemsiz kismi oluyor inan bana.

siskosun ve aynada gordugun goruntu hosuna gitmiyor, zayif celimsiz vitaminsizsin ve bu goruntu hosuna gitmiyor. aslinda fena degilsin ama daha atletik, aktif vs olmak istiyorsun gibi.

bir de yaptigin spora hakim olmayi ogren, agirliksa salondaki hocalardan daha iyi ogren, kosuysa internetten okudugun kaynaklari kendince yorumla ve kendine adapte et gibi. ama zoraki salaona yazildim, hoca program verdi 3 st 10 tekrar bench verdi meeh dersen olmaz.
0
bay b
(23.01.24)
Her türlü disiplini sağlamak için kullandığım tek yöntem zorla yapmak.

Önceden bunun bir seçenek olduğunu bilmiyordum. İnsanlar bir şeyleri düzene koymanın yolunu bulmak için çok fazla detay düşünüyor. İstemediğim bir şeyi kendime zorla yaptırmanın iyi bir şey olmadığını düşünüyordum. Ancak sonra kendimi istemediğim bir şeye zorlamadığımı fark edip aydınlandım. İstediğim şeyi yapmaya zorluyordum; evet böyle bir kavram olduğunu da bilmiyordum.

Neden düzenli spor yapmak istiyorsunuz sorusuna bir cevabınız varsa bunu yapmayı istiyor ve gerekli görüyorsunuzdur. ancak düzenli olarak spora gitmek sizin için zorsa, siz de istemeseniz de zorla gidersiniz. Basit.

Zamanla kendi kendine oturuyor, özellikle sonuç almaya başladıktan sonra.

Bazı şeyler emek istiyor ve genelde emek vermek zor bir iş. Haliyle her zaman istekle yapmanız gerekmiyor, ancak bir sonuca ulaşmak için yapmanız zorunlu. O halde yapılacak. Bunu kabul ettiğinizde ayağınızı sürüyerek de olsa evden çıkabiliyorsunuz.
0
akhenaten
(23.01.24)
(3)

ingilizce gurmelerine soru

kozm
Merhaba, Aşağıdaki iki cümle arasındaki grammaticaly olarak fark nedir? There is pretty an old house.There is a quite old house. İddia 1;İki cümle arasındaki gramatik fark; pretty old ve quite old adjective olduğu için a ve an 'pretty' ve 'quite' dan önce gelmelidir. İddia 2;pretty ve quite adjectiv
Merhaba,

Aşağıdaki iki cümle arasındaki grammaticaly olarak fark nedir?

There is pretty an old house.
There is a quite old house.


İddia 1;
İki cümle arasındaki gramatik fark; pretty old ve quite old adjective olduğu için a ve an 'pretty' ve 'quite' dan önce gelmelidir.

İddia 2;
pretty ve quite adjective değil adverb olarak kullanılmıştır. Adjective olan old ve 'pretty' ve 'quite' onu nitelediği için adverb'dir.

Ne dersiniz?
0
kozm
(22.01.24)
Gramer olarak doğru olsa da "this is pretty an old house" gibi bir kullanımı tercih etmemelisiniz. Çünkü doğal durmuyor. Ancak "quite an old house" kullanılabilir. "I saw quite an old house there"

İddia 2 dediğiniz şey doğru. Burada pretty de quite da old sıfatını destekleyici, anlamını güçlendirici bir zarf olarak kullanılmış.

Bir yapının gramer olarak doğru olması doğal olduğu anlamına asla gelmez.

Her dilde böyle bu. Örneğin Türkçede yapısal olarak doğru olmasına rağmen özne kullanmaktan kaçınıyoruz. Ben geliyorum, sen gideceksin demiyoruz gerekli olmadıkça.
0
akhenaten
(22.01.24)
Ilk cümle gramer olarak doğru değil. A/an prettyden sonra gelemez, önce gelir.

There is a pretty old house.

Quite adverb olarak kullanırsan tam tersi;
There is quite an old house.

Kısacası iki cümlede de gramer doğru değil.
0
logisticsmanager
(23.01.24)
Kaynak da birakayim;
Quite adverb
www.oxfordlearnersdictionaries.com:~:text=In%20this%20meaning%2C%20when%20quite,children%20are%20still%20quite%20young.

Pretty adverb (bunun kaynağı daha az ama ben de hayatımda pretty an old house duymadım gormedim demedim)
test-english.com
0
logisticsmanager
(23.01.24)
(6)

ekşi'de sol frame sizde de göçtü mü?

mark greg sputnik
yasak kaldırıldıktan sonra eksisozluk111.com adresinden girdiğimde hesaptan çıkmış gösteriyordu. öyle olunca eksisozluk.com aracılığıyla girdim. hesapta sorun yok ama sol frame görünmüyor. gündem, debe vs. de çıkmıyor haliyle. sol taraf boş.sizde de aynı mı?
yasak kaldırıldıktan sonra eksisozluk111.com adresinden girdiğimde hesaptan çıkmış gösteriyordu. öyle olunca eksisozluk.com aracılığıyla girdim. hesapta sorun yok ama sol frame görünmüyor. gündem, debe vs. de çıkmıyor haliyle. sol taraf boş.

sizde de aynı mı?
0
mark greg sputnik
(22.01.24)
111 de çalışıyor, sol frame de sağlam
0
akhenaten
(22.01.24)
eksisozluk111, eksisozluk'e yönlenip hiç açılmıyor bende. gizli sekmede de aynı şekilde.
0
tepedeki psychedelic adam
(22.01.24)
ben siteye bile giremiyorum :/ (uygulamada sorun yok)
0
dilhun
(23.01.24)
yurtdisina acik sikinti yok
0
cooperr
(23.01.24)
Ben de siteye giremiyordum. Bilgisayarda VPN açıp girdim bir kere ve şimdi VPN'i kapatmama rağmen girebiliyorum. Ama telefonda giremiyorum hala. Neden anlayamadım.
0
peki madem
(23.01.24)
eskisozluk111.com'uorijinal domain'e geri yönlendirdiklerinden beri firefox'tan vpn'siz siteye girilemiyor. opera ile bir kez vpn açıp girince normale döndü fakat firefox'ta vpn'i kapatınca giriş yok. cache'leri ve cookie'leri temizledim, dns flush yaptım, modem konsolundan dns'i değiştirdim, bana mısın demiyor. çözebilen varsa beri gelsin.
0
massayidonatello
(26.01.24)
(6)

Haci sakirle yuz yikaninca ne olur

Kittie
3 hafta falan once markette kasada haci sakirler indirimdeydi. Beyaz sabun kokusuna bayildigim icin direkt aldim bi paket.Yuz yikama jelim de bitmisti. Kullanayim dedim. Cildim hic olmadigi kadar iyi. Bunun disinda sadece nemlendirici kullaniyorum yillardir kullandigim bi sey o da. Yani farkliligi y
3 hafta falan once markette kasada haci sakirler indirimdeydi. Beyaz sabun kokusuna bayildigim icin direkt aldim bi paket.
Yuz yikama jelim de bitmisti. Kullanayim dedim. Cildim hic olmadigi kadar iyi. Bunun disinda sadece nemlendirici kullaniyorum yillardir kullandigim bi sey o da. Yani farkliligi yaratan baya haci sakir. Uzun vadede sorun olur mu, birakip la roche jelime mi gecsem tekrar sizce?
0
Kittie
(22.01.24)
Bir şey olmaz.
Ama yüzü bu sabunla yıkadıktan sonra kuru ve soğuk havalarda dudaklarda çatlama olma ihtimali akla geliyor.
0
diyecevaplandı
(22.01.24)
3 - 4 yıldır saçımı, yüzümü ve vücudumu sabunla yıkıyorum. Saçlarım gayet sağlıklı, cildim de öyle. Kozmetik ürünlere tonla para döken arkadaşlarımdan daha iyi durumdayım. 30/Erkek olmamın bir etkisi var mı bilmiyorum, ama sanırım içinde 150 içerik olan temizleme ürünleri biraz yalan geliyor. Yanıldığım konusunda bilimsel temelli bir argüman sunanları dinlerim, gerekirse yaptığımdan vazgeçerim. Durum bu.
0
dejame
(22.01.24)
Kurutur. Yüze kullanmayin, yüz çok hassas.
0
logisticsmanager
(22.01.24)
Herkesin cildi farklı. Sizinki güzel tepki vermiş devam edin bence. Çok kurursa nemlendirirsiniz. Jel mel aha bha ıvır zıvır hepsi yalan dolan bence :D
0
glamdr1ng
(22.01.24)
Bende de kuruluk yapıyor sabun.

Sizin cildiniz yağlanıyorsa belki o etkiyi sert şekilde ortadan kaldırdığı için iyi gelmiş gibi hissettirebilir ancak düzenli kullanıp kuruluk fark etmeye başlarsanız bırakırsınız.
0
akhenaten
(23.01.24)
erkek kişisiyim.
normalde yüzüm -sanırım çok terleyen bir birey olmamın da etkisiyle- aşırı yağlı bir yapıya sahip. t bölgesi, alın kısmı ve göz altı/burun yanı kısımlarım resmen ışıkta parlar.

hacı şakir kalıp sabun bende yağlanmanın miktarını azaltmadı ama, zamanını uzattı.

şöyle açıklayayım;
normalde yüzümü yıkadıktan sonra veya banyo/duş sonrası kurulandıktan sonra diyelim ki ilk paragrafta yazdığım parlama noktasına kadar diyelim ki 2,5-3 saat geçiyor.
hacı şakir bu süreyi 4,5-5 saate kadar uzatıyor.

dediğim gibi, finalde gene vıcık vıcık yağlı yüze ulaşıyorum ama 2,5-3 saatten ziyade 5 saate yakın bir süre rahat ettirmesi benim için önemli bir avantaj.
nereden baksam 2 katı daha yavaş yağlanıyor diyebilirim.

kışın ara veriyorum ama. kışın hem daha az terlediğim için, hem de yağlanmam daha kabul edilebilir olduğu için.
0
thedepressed
(23.01.24)
(5)

Antik çağ duvar kabartmasına ne deniyordu

photo85
Mitolojik duvar kabartmalarına ne ad veriliyorduHiyeroglif değil rölyef de değilBulamadım aklıma takıldı
Mitolojik duvar kabartmalarına ne ad veriliyordu
Hiyeroglif değil rölyef de değil
Bulamadım aklıma takıldı
0
photo85
(22.01.24)
fresk mi?
0
exlibris
(22.01.24)
Yok fresh de değil, boyasız sadece taşın oyulmasından olanlar
Hitit duvar kabartmaları gibi
0
🌸photo85
(22.01.24)
Gravür mü
0
Sumashi
(22.01.24)
Ortostatmış tam karşılıyo mu anlamı bilemesem de
0
🌸photo85
(22.01.24)
Kabartmalara kabartma deniyor, bir sıva üstüne çizilmiş duvar resimleri fresk. Ortostat bir yapı elemanı; üzerinde kabartma olabilir de olmayabilir de. Gravür kabartmanın tam tersi olarak kazımadır daha çok metal işçiliğinde kullanılır.

Makalelerde de kabartma yazar, her yerde de kabartma yazar. Rölyef (relief) veya carving ingilizce literatürde kabartma için kullanılıyor.

Eğer okuduğunuz kaynaklarda ortostatların üzerlerindeki kabartmalardan bahsediyorsa doğrudan ortostat denmiştir, ancak ortostat kabartma anlamına gelmiyor. Örneğin stellerin üzerindeki kabartmalardan bahsediyor olsa doğrudan stel denirdi.
0
akhenaten
(22.01.24)
(13)

ucaklarda telefonu ucak moduna almak

in vino veritas
hic dikkat etmemistim kimse kapatmiyormus (ucak moduna da almiyormus tabii ki) ya ucaklarda telefonlarini. aklima takildi sonra, bi zamanlar otobuslerde de yasakti artik degil, acaba ucaklarda kapatmak/ucak moduna almak da aslinda gereksiz de yine de ucak moduna alin veya kapatin mi deniyor? kapanma
hic dikkat etmemistim kimse kapatmiyormus (ucak moduna da almiyormus tabii ki) ya ucaklarda telefonlarini. aklima takildi sonra, bi zamanlar otobuslerde de yasakti artik degil, acaba ucaklarda kapatmak/ucak moduna almak da aslinda gereksiz de yine de ucak moduna alin veya kapatin mi deniyor? kapanmazsa/ucak moduna alinmazsa ne olur, bu sebepten kaza yasanmis bir ucus var mi gecmiste? zaten ucak havadayken telefon herhangi bir sinyal alamayacak otomatik kapanmis gibi olmuyor mu? gercekten riskli bir durumsa da kanla yazilmis havacilik kurallari bu kadar kritik bir konuyu insanlarin keyfine nasil birakabilmis? kafamda deli sorular.

bonus soru 1: siz kapatiyor/ucak moduna aliyor musunuz telefonlarinizi?
bonus soru 2: kapatmayanlari/ucak moduna almayanlari uyariyor musunuz?
0
in vino veritas
(22.01.24)
ben uçak moduna alıyorum hatta biraz yanımdakine göstere göstere alıyorum haha.

Çok ölümcül olsa tek tek kontrol eder veya girişte toplarlardı, fakat geçmişte uçağın bazı sistemlerini karıştırmış gibi bişey izlemiştim. Sanırım dijital sistemlerde çok gariplik varsa pilot "telefonu açık olan var mı bi kontrol edin" diyor.

Yanımda almayan mesajlaşan vs. görürsem uyarırım. Fakat uzun mesafe uçan uçaklarda direkt wifi falan var artık, o sayede havadayken whatsapp kullandığım da oldu mesela. (ama mobil veri kapalıydı)
0
nhk ni youkosu
(22.01.24)
Direkt kapatırım. Göstere göstere :d
0
ruhen hastayim ben
(22.01.24)
1) Uçak moduna alıyorum.
2) Kimseyi uyarmam.

Telsiz iletişimine etkisi olabilir diyorlar. Çok önemli bir şey olsaydı doğru düzgün kontrol ederlerdi.
0
pispinti
(22.01.24)
Öyle aman aman bi sorun olacağını sanmıyorum ki olsaydı yanımıza almamıza izin vermezlerdi
0
olaylar olaylar
(22.01.24)
1. ucak moduna aliyorum.
2. uyarmam, ozellikle turkiyede hic girmem oyle seylere. genel olarak hicbir seyi uyarmam, cok maganda var.
0
hot potato
(22.01.24)
90larda boyle bir sikinti vardi, hatta birkac kaza telefonla iliskilendirildi de artik herkesde telefon var, mutlaka her ucakta birkac tane tel acik unutuluyordur. Buyuk ihtimal bir cozum bulundu ki pek kimse iplemiyor, yoksa her gun 5-10 ucak duserdi.

ucak moduna aliyorum devam ediyorum, artik ucaklarda wifi da oldugu icin yanimdaki telefonla bile konussa iplemem, buyuk ihtimal wifi ustunden konusuyordur derim gecerim.
0
cooperr
(22.01.24)
Bildiğim kadarıyla telsiz iletişiminde ve kulaklık ekipmanlarında parazite yol açıp anlaşılabilirliği etkilediği için sorun oluyor. Zamanında bu alanda çalışan birinin entrysini görmüştüm, detaylı yazmıştı ancak hatırlayamadım hiç kimdi diye.
0
akhenaten
(23.01.24)
1. ucak moduna aliyorum. en azindan pil harcamaz bosu bosuna.
2. uyarmam sanirim.
0
sanal uyku
(23.01.24)
Hocam pil harcamasın diye alabilirsiniz ama tam olarak öyle bir etkisi yok. Vakti zamanında belki olabilirdi. O da belki ama o konuda da önlemler zaten var. Yaşlılar bilirler :D eskiden evlerimizde bile cep telefonu çalsa televizyonun radyonun vs. hoparlörü parazite başlar bir sürü ses duyardınız. Günümüzde ise bu durumla karşılaşan birisi kaldığını pek sanmıyorum. Ki kural olarak da sadece iniş ve kalkışlarda telefon ile ilgili uyarılar yapılıyor. O da sadece uçak modu ile ilgili değil, telefon vs. hiç bir şeyin iniş ve kalkışlarda kullanılmaması ile ilgili oluyor.

Ayrıca artık uçaklarda wi-fi bile var. Geçtiğimiz yıldan beri THY ile uçarken bir yandan mesajlaşabiliyor veya paket alırsanız internette işlerinizi yapabiliyorsunuz. 10'dan fazla uçuşumda wi-fi'a sahip bir uçağa denk geldim.
0
yeninesiltupcu
(23.01.24)
eskiden cep telefonu şebekeden sinyal alırken hoparlörü monitörü falan zıttırı zıttırı zıttırı diye etkilerdi, parazit yapardı hatırlarsanız. liseliler bilmez, tüplü monitör kafayı yerdi.

bir uçak dolusu telefonun havada şebeke aramak/değiştirmek için pilotların kulaklığına, ekranına zıttırı zıttırı zıttırı yaptırdığını bir düşünsenize.

artık cep telefonları sinyal alırken pek parazit yapmıyor.
0
kibritsuyu
(23.01.24)
1-uçuş moduna alıyorum
2-kimseyi uyarmıyorum
0
paintov
(23.01.24)
Uçuş moduna almıyorum. Genel olarak thy ile uçtuğum için uçakta da wifi hizmeti vs var zaten kullanıyorum. Eğer bu bi problem olsaydı wifi hizmeti bile olmazdı uçuşlarda diye düşünüyorum…
0
Boris
(23.01.24)
1-uçuş moduna alıyorum
2-kimseyi uyarmıyorum

günümüz telefonlarının düşük sar değerleri ve standartlaşmış veri iletim teknolojileri sayesinde bunların uçuş güvenliğine herhangi bir zararı yok.
tahminimce yolcular telefonla oynarken birbirini rahatsız etmesin diye devam eden bir kuraldır.
0
durbidakka
(23.01.24)
(11)

Mitolojiden anlayanlara soru: bu abla medusa mı

photo85
Bu linkteki abla medusa mı, yoksa ondan bundan esinlenilmiş bi figür müBi de ablayı tanımayanlar bakınca aaa yılan saçlıı kadın resmii bu, der mi, yoksa işte kanatlı meleksi bi antik abla mı dersinizhttps://images.app.goo.gl/MbcHqXtnGE4MEoLF6Aha da linkTeşekkürler
Bu linkteki abla medusa mı, yoksa ondan bundan esinlenilmiş bi figür mü

Bi de ablayı tanımayanlar bakınca aaa yılan saçlıı kadın resmii bu, der mi, yoksa işte kanatlı meleksi bi antik abla mı dersiniz

images.app.goo.gl

Aha da link
Teşekkürler
0
photo85
(22.01.24)
Medusa'ya hic benzetemedim. Kanat oldugu bariz gibi, yilanla alakasi yok arkasindakilerin.
0
sertac akin
(22.01.24)
Hayır değil. Medusa'nın saç telleri yılan.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(22.01.24)
Bu arada medusanın da kanatları varmış. Tabi saçları yılan. Bu arkadaş medusa çağrışımı yapmıyor son kararımız di mi :)
Medusa ise almak istemem :)
0
🌸photo85
(22.01.24)
medusa yerebatan sarnıcındaki gibi. bununla alakası yok.
0
candide
(22.01.24)
Şu çocuğun abisinin resmi o

pixabay.com
0
Mirket
(22.01.24)
Bu resmen, kısa saçlı, kanatlı bir cupid bence. Medusa'yla alakası yok.
0
PhoenixRising
(22.01.24)
medusa'yı ötekileştirmen hiç hoş değil :)) küllük güzelmiş bu arada medusa da olsa alırdım ben ama bütçe sorun.

bence de medusa değil melek figürü sadece
0
exlibris
(22.01.24)
Medusa müthiş bi karakter bence. Günümüzde feminizmin de sembollerinden biri. Gayet takdir ederdim medusa olsa ama değil bu
0
nundu
(22.01.24)
Figürün çevresindeki meander motifi antik yunan sanatının ikonik bir simgesi olduğu için figürün melek değil de yunan mitolojisine ait olması muhtemel, en azından tasarımı yapan kişi bunu arzulamış.

Ancak çizim tekniği dolayısıyla kimliğini sadece tasarlayan bilir :D gerçekten bu şudur diyemeyiz. Çünkü modern bir üretim bu. Tespit için gerekli atribütler de çok iç içe geçmiş.

Örneğin kanatlar ve genç yüz hatları mö4.yy sonrası bebek erosu çağrıştırıyor ancak bebek eros buradakinden çok daha "bebek" olmalıydı. Eros arkaik dönemde yaşlı birisi olarak tasvir ediliyor, hellenistikten sonra gençleşiyor ancak hiçbir zaman ilkokul çoğu olarak tasvir edilmiyor swh

Ancak en büyük ihtimal eros olması yine de. Saçlarındaki kalın bukleler zannedersem yine bebek erosların ortaya çıktığı dönemdeki genel barok üslubun taklidi.

Ancak kesinlikle medusa değil.
0
akhenaten
(22.01.24)
Versace’nin eski logosu derdim :) kanatları da telife girmemek için yapılmış desen sayardım.
0
ya volna
(23.01.24)
kesinlikle medusa değil, buna medusa diyen göz doktoruna gitsin.

ben kanatlı abla değil, kanatlı oğlan çocuğusu olarak stilize bebek eros diyorum. kanatlar ve yay-ok eros'un atribütleri zaten, kanat var yay-ok yok ama kanatlara kalp formu verilmiş olması aşkı çağrıştırıyor.
0
halanne
(23.01.24)
(5)

İcloud problemi

sacrilegious
Telefonumda 30bin foto vardı. 20bin tanesini sildim. İcloudla eşzamanlama açık ancak şu an hala icloudta 30bin foto görünüyor. Ayrıca icloud hesabıma erişip ordan da mı tek tek silmem gerekiyor?daha kolay bir yolu yok mu?
Telefonumda 30bin foto vardı. 20bin tanesini sildim. İcloudla eşzamanlama açık ancak şu an hala icloudta 30bin foto görünüyor. Ayrıca icloud hesabıma erişip ordan da mı tek tek silmem gerekiyor?daha kolay bir yolu yok mu?
0
sacrilegious
(22.01.24)
Çünkü yeni telefona geçeceğim icloud hesabımı yeni telde kullanacağım ve orada sildiğim fotolar olsun istemiyorum.
0
🌸sacrilegious
(22.01.24)
Syncte bir sorun olabilir.
- Photos uygulamasını açınca altta syncing yazıyor mu? (Ya da türkçesi)
- Wifi'a bağlı mısınız?
- iCloud synci devre dışı bırakıp sonra yeniden etkinleştirin.
- üstteki olmadıysa. Telefona soft reset atın
- Bu maddeye geldiyseniz artık iclouddan da silmeniz lazım fotoları :D
0
nuevo
(22.01.24)
I cloud kullanıyorum ama bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum.
Sadece mantık yürütebilirim, icloud telefonun kaybolmasına veya yanlışlıkla silinmesine karşı yedekleme gibi değil mi? Yani ben bu mantıkla kullanıyorum.
Telefondan silince ordan silinmiyor olması gerekiyor bana göre.
0
artci sarsinti
(22.01.24)
Yanıltmış olmayayım ama ben iphone kullanırken hatırladığım kadarıyla icloud yedeklemesini kapatmaya çalışınca verileriniz silinecek diye bir uyarı veriyordu. Sonra tekrar açınca baştan senkronizasyona başlıyordu.

Bu çerçevede bir şeyler bulmaya çalışabilirsiniz belki bu işi yapmaya çalışmadan önce.
0
akhenaten
(22.01.24)
Fotolar iphoneden silindiyse ayarlardan icloud a tiklayip fotolari kapatin. Bu özellik sadece cihazlariniz arasinda fotolarin senkron olmasini saglar.

Telefonu degistirmeden öncede yine ayarlardan gidip yedeklemeyi yapin.

yeni telefona gecince zaten son yedekten telefonu kurayim mi diye soracak.
0
VIPCH
(22.01.24)
(9)

Kırmadan dökmeden ayrılmak

eternal_soul
Selamlar,Aralık başında tanışıp aralık sonuna doğru sevgili olduk. Sevgili olmadan önce o beni instagram'dan ekledi, sonrasında görüşmeye başladık. Uzun süredir öğlenleri gittiğim bir yerde zaten birbirimiz görüyorduk.Tüm bu süreçte geçtiğimiz hafta başına kadar hiç yaş konusu açılmadı. Her şey o ka
Selamlar,
Aralık başında tanışıp aralık sonuna doğru sevgili olduk. Sevgili olmadan önce o beni instagram'dan ekledi, sonrasında görüşmeye başladık. Uzun süredir öğlenleri gittiğim bir yerde zaten birbirimiz görüyorduk.

Tüm bu süreçte geçtiğimiz hafta başına kadar hiç yaş konusu açılmadı. Her şey o kadar güzeldi ki ne o ne de ben yaşlarımızı sormadık bile. Kendi çevremdekiler, bende olumlu bir değişiklik sezince konusu açıldı anlattım. Kaç yaşında diye sorduklarında cevap veremedim ki o anda içime bir kurt düştü. Onların da gördüğü birisiydi. Yaklaşık 24-25 yaşında düşünmüştüm.

Kendisine yaş konusunu açınca ilk o sordu, 35 yaşında olduğumu söyledim. Yaklaşık 28 yaşındayım gibi düşünmüş. Kendisine sorduğumda 18 dedi. evet 18. O anda kafamda yüzlerce soru işareti oluştu. Kendime çok kızdım nasıl daha önce yaşını sormam diye. Birisiyle tanışıldığında ilk sorulacak soruların başında geliyor... Yapım gereği de hiç bir zaman laylaylom ilişki içinde olmadım olamıyorum. Dolayısıyla nedense çok fazla vicdan yapıyorum.

Aslında yaşa takılan biri değilim, fakat 17 yaş gerçekten çok fazla. Özellikle evlilik vs düşündüğümde (Her ne kadar daha 1 -1.5 ay olsa da insan ilerisini düşünüyor, ne olacağını bilemese bile). En temelinde ben 50yaşına geldiğimde o 33 olacak, 60ımdayken 43 olaacak vs.. Onun arkadaş çevresinde yaş konusu geçtiğinde garip olacak vs. bilemiyorum.

Muhabbeti gayet sarıyor. O yönden hiç bir sıkıntı yok. Yaşlıyla yaşlı, küçükle küçük olabiliyorum. Fakat dediğim gibi ilerisini ciddi anlamda düşündüğümde kendisiyle bu durumun içinde olmak beni çok düşündürüyor. Sebebi de aşırı derecede bağlanmış durumda bana. Geçtiğimiz hafta 3 kez görüştük ve hepsinde de nutkum tutuldu açamadım konuyu.

Ona durumu nasıl anlatmam gerekiyor? Üzülmesini istemiyorum, ancak illa üzülecek. Üzüldüğünü görmekte beni çok üzecek. Yüz yüze mi yoksa telefonla konuşarak mı anlatmam uygun olur?
0
eternal_soul
(21.01.24)
Ben de bunu bu kadar düşünmene çok şaşırdım, sen 18 yaşında çocukla ne konuşuyorsun ki muhabbeti sarıyor diyorsun? Ben 28 yaşındayım ve ofiste 22 yaşındaki stajyelerin muhabbeti bile bayıyor beni. 18 yaşında çocuk nesine bağlanacak 1 aylık ilişkinin. Abartılı bi şekilde 2 gün babası ölmüş gibi ağlar sonra unutur ne kasıyosun. Birbirinizi acilen salın.
0
turuncu tonlarda
(21.01.24)
Üzülmeden ayrılık olmuyor ancak gerçek sebebi söylerseniz en azından karşınızdaki kişiye anlayıp zamanla sindirebileceği bir imkan vermiş olursunuz. Önür türlü sorularla boğuşur durur, süreç daha uzun geçer.

Arkadaş çevreniz muhtemelen uyuşmayacak, büyük ihtimalle çocuk vs. gibi konularda aynı zamanda aynı hevesi hissetmiyor olacaksınız. Onun mesleki açıdan şu an potansiyeli çok fazla ilerleyen yıllarda çok başka pozisyonlara doğru yolu açılıp çok başka yerlere gidebilme ihtimali var. Henüz çok genç ve hayattan beklentileri marjinal şekilde değişebilir. Şu anda hayatına birini alıp sonuna kadar onla mutlu kalmak gibi bir isteği vardır, bunda samimidir ancak o yaşta birisi böyle sözler veremez, bence vermemeli de zaten. Verse de güvenebilecek misiniz? Siz 18 yaşınızdaki gibi misiniz?

Çok fazla potansiyel sorun var.

Yani bu ayrılık kararını açıklarken bence sadece "ben seni düşünüyorum" gibi ıssız adam rolüne girmemelisiniz. Somut, gerçek sebepleri göstermelisiniz. Yaşı dolayısıyla yine de anlamayabilir ancak anlayacaktır.
0
akhenaten
(21.01.24)
Turuncu+1
Bir de 35 yasinda biri ile 18 yasinda biri ayni ortamda nasil bu kadar uzun sure birlikte olur anlamadim, lise terk filan mi? Mantiken kizin universitede filan okuyor olmasi lazim, sizin de isinizde gucunuzde olmaniz lazim. Yani hic mi hayatlariniza iliskin muhabbet gecmedi? Bir de nasil 17 yas kucuk biri ile, ki bu yaslarda bu kadar yas farki kesinlikle bir 20 sene sonrakinden cok daha acik hissediliyor, ayni muhabbet yapabiliyorsunuz? 33-50arasi, 35-18gibi hissedilmiyor.
18 yasindaki birinin cok uzulecegini sanmiyorum acikcasi, daha herhangi bir iliski bile dusunmeden deneyimleyecegi muazzam bir hayat var onunde, siz kafanizda buyutuyorsunuz sanki ama boyle diyince daha cok kucuk bir yerde liseyi bitirmis evlenmek isteyen bir kiz geldi gozumun onune, oyle ise uzulebilir tabii.
0
kassiopeia
(21.01.24)
Ya tamamen kendi fesatlığım da olabilir ama bana 1 aydır 18 yaşında olduğunu farketmemeniz çok inandırıcı gelmedi.

Hiç mi ne mezunusun diye sormadın? Hiç mi nerde okudun üniyi muhabbeti olmadı? Ne bileyim ne iş yapıyorsun demedin mi mesela? 35 yaşındaki birisi 25 im diyebilir ama 18 yaş ile 22 arasında bile uçurum var. Lütfen yani ya. Çocuk daha o geçen sene reşit değildi.
0
yenibirgüzelnick
(22.01.24)
yaşını bilmediğin biriyle nasıl sevgili oluyorsun yahu.

yaş farkı de geç. uzun uzun anlatılcak bi şey yok. onun için de iyi olur. yüz yüze yap.
0
jelly bear
(22.01.24)
3 görüşmede size bağlanması bile yeterince olgun olmadığının bir göstergesi; Sizin de bunu mantıklı bulup, kabullenmiş olmanız de fena. Yaşı kaç olursa olsun 1 ayda size birinin bağlanabilmesi size çok mantıklı geliyor mu gerçekten?
Eğer gerçek bir yetişkinse hayal kırıklıkları ile başedebilme becerisini kazanmıştır. Burada yılların emeğinden değil, 1 ayda yapılan bir kaç görüşmeden bahsediyoruz.
Dramatize etmeye, olayı arabesk melodram haline getirmeye gerek yok. Ne siz böyle davranın, ne de karşı tarafın davranmasına izin verin. Anlaşıldığını umuyorum ama aksi bir durum olmasın diye altını çizeyim. Sadece olayı drama çevirmeyin. Tabii ki kızla yapacağınız konuşma nezaket içermeli.
Bu arada yaş farkını farketmemiş olmanız benim de dikkatimi çekti. Mahremiyet çizgisini aşıp çok kişisel sorulara girmeye gerek yok ama o kadar saat konuşurken nasıl Farketmezsiniz?
0
strawberry first
(23.01.24)
Uzun uzun cevap vermek isterim tabii, verdiğiniz cevaplar ve fikirleriniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.

Bu sefer nasıl olduysa hep ondan soru bekledim, nedense o sormayınca ben de bir şey sormadım. Yakın arkadaşlarım kaç yaşında diye sorana kadar da aklımın ucuna gelmedi. 24-25 gibi düşünüp hayal edip kabul ettim belki de. Birisiyle tanışıldığında en temel soruların başında gelir, nasıl böyle bir amatörlük yaptım inanın fikrim yok. Belki de yıllardır sevgi duygusunun sarhoşluğunda olmamdan ötürü olabilir. Yıllardır duymadığım cümleleri duyduğumdandır. Çok uzatmak istemiyorum, lakin kendimi savunmak istedim.

Sonuç; 1ay önce telefonda güzelce konuşarak ve sebebini de belirterek ayrılmak istediğimi söyledim ve ayrıldık. Kendisi de beni haklı buldu ya da bulmak zorunda kaldı bilmiyorum. Geçen sürede arada bir yazdı, bazen de aradı. Normal şekilde konuştuk hep, ama en sonuncusunda bunun bir sonu olması gerektiğini belirttim.
0
🌸eternal_soul
(24.02.24)
sadece gelecek varsayımlarıyla vazgeçirmişler. şöyle olur da böyle olur.
şu anki BÜYÜK sakıncaya dair tek geçerli söz yok
tam aksini varsaymak kimsenin aklına gelmemiş nedense. ki sahada örnekleri var, çalışıyor, bu yaş farkıyla evli barklı insanlar var. eskiden sorulan benzer sorulara verilen örnekler var bu sitede bile.
görseydim yazardım
0
lambırcek
(25.02.24)
kardeşim sen nasıl 35 yaşındasın ya :)
kızın yaşını anlayamamış olman, bu zamana kadar sormamış olman, nasıl anlatacağım demen garip ve yaşına göre çocuksu oldugunu gösteriyor. o yüzden iyi anlaştınız bence
"ya ben seni daha büyük sanıyordum :)" diye giriş yapacaksın.
korkma üzülmez :) kendini bu kadar vazgeçilmez sanman da yine çocukça
0
benarrivo
(25.02.24)
(2)

bekarım demedim evliyim de demedim

tabudeviren
evli olduğu ortaya çıkan bir sözlükçü kendini böyle savunmuştu. çok gülmüştüm.hatırlayan var mı, hangi başlıktı, kimdi?
evli olduğu ortaya çıkan bir sözlükçü kendini böyle savunmuştu. çok gülmüştüm.
hatırlayan var mı, hangi başlıktı, kimdi?
0
tabudeviren
(21.01.24)
Kaynak yapmış olacağım ama geçenlerde iki yazarın evli olduklarını birbirlerinden saklayıp flörtleştikleri ortaya çıkmıştı. O olay mı acaba? Ben de o başlığı arıyorum:(
0
gnosis
(21.01.24)
Başlık sevgilisi evli çıkan sözlük yazarı

Bu başlığı bu kişinin evli olduğunu keşfeden taraf açmış. Sonra sizin dediğiniz cümleyi kuran diğer taraf "bir de benden dinleyin" diyerek olayı kendi tarafından anlatmış.

Neticede iki taraf da entrylerini silmiş.

Ancak başlık içinde dolanırsanız iki tarafın entrylerinin ss'leri duruyor. Şükela modunda bakın.

Ben olayı bilmiyordum, ilginçmiş.
0
akhenaten
(21.01.24)
(12)

Türkiye'deki fiyatları maaşlara göre normal buluyor musunuz?

fraise
1.5 senedir Türkiye'de yaşamıyorum, Türkiye'de en son maaş aldığım zaman da Ağustos 2022. Geçen hafta İstanbul'daydim ve resmen soyuluyormusum gibi hissettim. Bazı ürünler döviz bazında da oldukça pahalı bence ama en çok yeme-icme kısmına takıldım. Basit bir Americano 195 liraya (Starbucks, nero gi
1.5 senedir Türkiye'de yaşamıyorum, Türkiye'de en son maaş aldığım zaman da Ağustos 2022. Geçen hafta İstanbul'daydim ve resmen soyuluyormusum gibi hissettim. Bazı ürünler döviz bazında da oldukça pahalı bence ama en çok yeme-icme kısmına takıldım. Basit bir Americano 195 liraya (Starbucks, nero gibi zincir yerlerden bahsetmiyorum) satılıyor ve bayağı da tıklım tıklım içerisi. Biz herhangi bir mekandan 1500 lira altında hesap ödemeden cikamadik mesela.

Ama bir yandan da Türkiye'de maaş almadığım için kıyaslayamiyorum. Sözlük'te uçan, kaçan tayfa haricindeki gruba göre bu fiyatlar normal mi? Ben mesela şu anda dönsem ne kadar maaş isteyeceğimi bilemem, fiyat algim yok olmuş. Arkadaşlarımıza sorduğumuzda kimse net bir şey söyleyemiyor, alıştık artık diyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz?


Cumartesi günü beyin akışına hoşgeldiniz.
0
fraise
(20.01.24)
Bulmuyoruz tabii ki ustelik turkiye yeme-icme konusunda ucuz bir yerken. barinma da hakeza. Hesap yapmak cok zor bu kosullarda bu yuzden gunluk yasamaya yatkinlik oluyor
0
ala09
(20.01.24)
Tıklım tıklım içerisi; normal çünkü ülkede oralari dolduracak kadar parası olan insan var. Buna ek olarak ülkede hobi ve aktivite yapmak çok pahalı. Insanlar da kafe, avm geziyor anca. Nero'da bir kahveye saatlerce oturabilirsin.

Ben burada zamanında Güzelbahçe'de villanin nice fiyatina geldiğini soyledigimde bile normal bulunuyordu, o yüzden fiyatlari normal bulan cikacaktir ama değil. Türkiye'ye gittiğimde ben de soyuluyor gibi hissediyorum. Buna ek olarak ne kaliteli ne dandik anlasilmiyor artik, eskiden daha kolaydi.

Misal ben son gittigimde Fransa'da dışarıda restoranda yemek ile Türkiye'de yemek arasında yüzde 30 civari fark vardi. Eskiden çok daha fazlaydı. Hatta su an baktım İzmir'de alsancakta pizza restoran ile yaşadığım yerde pizza restoranı fiyatlari arasinda 1-2 euro oynuyor. Ama maaş olarak uçurum var.
0
logisticsmanager
(20.01.24)
Tabi ki de normal değil, zaten o yüzden enflasyon ve kriz var ülkede.
1 yıl önce ortalama bir mekanda 100 liraya doyup kalkıyorken bugün 300 liranın altına çıkamazsın. 2 yıl önce bu 70 lira falandı.
Fiyatlar 5-6 kaat arttı ama maaşlar o kadar artmadı. Üstüne 2 yıl önce 3000 liraya kiraya verilen ev şu an minimum 20.000 liraya veriliyor. Bunlar sadece gıda ve barınma masrafları.
0
pianeta
(20.01.24)
ocak 2021den beri yurtdisindayim, her gittigimde sok olarak donuyorum bence turkiye doviz bazinda da pahali. gecen gittigimizde canakkalede bir italyan restaurantina gittik 4 kisi 3000 tl hesap odedik, en dandik pizza 500 tlydi. ben sahsen ac kalktim masadan guzel de degildi. gece konaklamaya gayet siradan bir otelde 2800 tl odedik, italyada michelin yildizli yerde pizza 5 euro, luksunu ararsan max 15 euro. trde nasil bir pizza 500 tl olabiliyor?
vatikan manzarali kaldigimiz yerin gecelik fiyati 50 euro idi, canakkalede dandik bir yerin geceligi nasil 2800 olabiliyor?
gecen sozlukte de biri yazmisti bunu, %100 dogru. turkiyede herkes birbirine gecirme mantiginda ama bu fiyatlar asla normal gelmiyor bana.
0
tuborg yesili
(20.01.24)
işin ilginç kısmı, dediğin gibi 195 liraya kahve veya tatlı alabilirken, 300 liraya iskender yiyebiliyorsun. (ve düzgünce bir yer)

Ne bileyim 150 liraya kahve içip Welldone'da 250 liraya tavuklu yemek yedim yine kafam karıştı. Denge şaşmış ve birileri fena geçiriyor gerçekten. Enflasyon veya kur ile ilgili değil artık, eskiden öyleydi ama artık alışkanlıktan %100 zamlar geliyor. Geçen arkadaşım bir şey attı, geçen yıl başı 60 liraya aldığı ürün 300 lira olmuş. 5x yapacak ne oldu ülkede bilmiyorum.
0
nhk ni youkosu
(20.01.24)
normal değil. ama insanlar inatla "enflasyonun olduğu yerde normal" diyor. saçma sapan bir hale geldi. bunun haricinde insanların tüketim bağımlılığı ve çılgınlığı da zıvanadan çıkmış durumda. geçen iki üniversiteli genç konuşurken "abi iphone bile olmuş 100-150bin" falan dedi. dedikleri de pro max'inin en full hali bile o kadar değildi sanırım. başka bir arkadaşım laptop alacak diyor ki ofise atacam sadece word mail falan takılırım bu pc iyi mi, bakıyorum attığı pc 16gb ram'li ryzen 5'in baya iyi ve güncel işlemcili bilmem ne baya üst seviyesi. herkes yarın pahalanacak diyor ama anlamadıkları şey yarın tl olarak yükselirken dolar olarak düşmüyorlar, kar etmiyorsunuz. tv bakıyorum mesela, forumlarda öneri istiyorum kimse uygun model önermiyor herkes 60-70bin liralık en tepe modelleri söylüyor. onları araştırıyorum hb, trendyol yorumlarına bakıyorum deli gibi satılmış. hepsi kanal d'de dizi izlemek için almış heralde çünkü ya kanal d ya show falan açık :) ingiltere'de almanya'da 2 ingilizin almanın evini gezse bizimkiler inanamazlar.

işte bunlar birleşince de fiyatlar da enflasyon da 1 artacağına 3 artıyor. şimdi de özel okul fiyatları mevzusu çıktı, 3 yorum bakayım diyorsun o paranın çeyreği birikimi olmayanlar bile 600k'nın ne kadar normal olduğundan, devlet okullarına gidenlerin kötülüğünden falan dem vurmaya başlıyor. sadece şunu bil, tr gibi iyi yönetilmeyen yüzbinlerce esnaf dükkanı olmasına rağmen bu süreçte senede bir araç yenileyecek hale gelen, 1 senelik karıyla ev alabilen yerler oluşmaya başladı.
0
avatar is back
(20.01.24)
Türkiyedeki fiyatları maaşlara göre normal bulmamak matematiksel ispatı olan bir şey. Bir taştışma konusu olduğunu sanmıyorum.

İnsanların azımsanmayacak bir kısmı bundan 4-5 yıl önce yapılabildikleri şeyleri artık ya yapamıyor ya da o zamana göre daha kısıtlı bir şekilde yapıyor. Maaşlarda asgari ücretin payının arttığını, emekliler içinde de asgariden yüksek maaş alanların ele avuca gelir bir kısmının taban maaşa yapılan zamlarla artık asgari maaş alan duruma geldiklerini görüyoruz.

Yani alım gücünün düştüğü objektif bir durum. Hiçbir siyasi dahi bunun aksini söylemiyor zaten.

Ortada karmaşık ve belirsiz bir durum göremiyorum ben.
0
akhenaten
(20.01.24)
çünkü esnaf geleceği fiyatlıyor. gelecek belirsiz olunca, ucu açık fiyatlamanın. enflasyonun seneye %200 olmayacağının garantisi var mı? yok. sözlük'teki uçan kaçan tayfadanım maaş konusunda, bana hava hoş ama gerçekten de gelire göre ve dolar bazında fiyatlar fazla.
0
gabe h coud
(20.01.24)
bir mali 1 liraya alip 2'ye sattin. 2 liran oldu. bu mali tekrardan 1 liraya alamadan 2 lira olmus oluyor. o zaman bir yol kat etmemis oluyorsun. ben de bu mali 1 liraya alip 3 liraya satarim cunku bu enflasyon bana bir dahaki sefere 2'ye alacagimi dusunduruyor. ben kar edemeyeceksem neden ticaret yapayim ki?

hukumet disinda kimsenin sucu yok. bu insanlar yuzlerce yildir iyiydi de son 5 yilda mi seytan oldu? olay yonetilemeyen ekonomi baska bir sey degil.

@gabe +1 yani.
0
bohr atom modeli
(20.01.24)
Tabii ki hayir, zaten normal olsa fakir ulke kategorisinde gorulmez.
0
hot potato
(20.01.24)
Normal çünkü 2024'de polis memuru veya öğretmen bir çiftin evine 90.000-100.000 tl para giriyor. Veteriner'de 2 dolarlık aşı 800 tl. Kendi işini yapan meslek okulu mezunlarının aylık gelirleri 100.000-150.000 tl. Esnaf krizi fırsata çevirmek için ahlaksızlık yapıp ederinin 3-4 katını kazanıyor. İstanbul'da eskaza ikinci bir ev almış olsan veya aileden kalma ev olsa ki ortalama konut değeri 5 milyon, onu satıp aylık 200.000 tl faiz alabiliyorsun. Evet enflasyon karşısında eriyecek ama onu dert etmeyenler var.
0
things
(20.01.24)
Yurtdisi fiyat karsilastirmalarini dikkatli yapmak lazim. Luks tuketim, sezon, yerel etkiler gibi bircok etken karsilastirmalari bozuyor.
Ornegin bir yerdeki kalburustu sehir ve normal mekan ile baska yerdeki en zengin sehir ve en gitmek istediginiz mekan arasinda karsilastirma hatali oluyor. Ek olarak son zamanlarda yabanci para enflasyonu da goze carpar oldu. Yani y.disinda yasayanlar bulunduklari ulkelerde yasadiklari alim gucu dusmesini goz ardi etmesinler. Ve yeni yilla birlikte Turkiye'de zamlar yapildi fakat yeni maaslar henuz herkesin eline gecmedi ki bu da yeni alim gucune henuz tam olarak asina olmamayi getirir. Butun bunlar disinda eskiye gore yine fark kalacagini, bunun da doviz kuru yonetimi sonucu oldugunu dusunuyorum. Denge gozeterek yaptiginiz ydisi karsilastirmalarinizdaki hesaplarinizda eskiye gore turkiye fiyatlarindaki artis yonunde kabaca minimum %20 bir fark olacagini tahmin ediyorum. Yani maaslara gore normal bulmakla birlikte surdurubilir bulmuyorum.
0
dunal
(21.01.24)
(5)

Şarap Tavsiyesi

jorah the andal
selamlar, bira seven birisi değilim ekşiliği hoşuma gitmiyor, 1 2 kötü olan şaraplardan deneyip sevmediğim de olmuştu, sevebileceğim içimi yumuşak veya başka bir öneriniz var mıdır migrosta satılanlardan olursa daha iyi olur. bira srvmeyen biri şarap da hiç sevemez mi yoksa
selamlar, bira seven birisi değilim ekşiliği hoşuma gitmiyor, 1 2 kötü olan şaraplardan deneyip sevmediğim de olmuştu, sevebileceğim içimi yumuşak veya başka bir öneriniz var mıdır migrosta satılanlardan olursa daha iyi olur. bira srvmeyen biri şarap da hiç sevemez mi yoksa
0
jorah the andal
(19.01.24)
Şarap genel manada biraya göre ekşi tatların daha fazla görüldüğü bir içecek. Yani insanlar haklı olarak tüm şarapların ekşi olmadığını söyleyip tatlı ve daha keskin tonlu şaraplar önerecektir ancak biradaki ekşilikten şikayetçi olan biriyseniz (çünkü daha önce biradaki ekşilikten bahseden birini ben şahsen hiç görmedim) muhtemelen en tatlı şaraplar bile size ekşi gelecektir.

Yine de leona blush deneyebilirsiniz.

Ama benim önerim bira ve şarap gibi doğrudan fermantasyon sürecinden geçmeden üretilen içeceklere yönelmeniz olur. Örneğin keskin tatları seviyorsanız viski türevi içecekler (ki bu da fermante ancak en azından bira ve şarap gibi doğrudan içeceğin kendisi fermante edilmiyor) ya da tatlı seviyorsanız likör türevi içecekler daha iyi bir seçim olur.
0
akhenaten
(19.01.24)
yakın zamanda tersus diye bir moldova şarabı denedim, içimi çok hoşuma gitti. büyük migros'larda olması lazım, yoksa macrocenter'larda kesin oluyor.
0
phoarbix
(19.01.24)
Geçen vincent böğürtlen şarabı götürdüm bir yere meyve suyu gibi gitti. Hiç içemiyorsanız bunu rahatlıkla deneyebilirsiniz.
0
ruhen hastayim ben
(19.01.24)
prosecco içemeyen cindir
0
ala09
(20.01.24)
beyaz ic. sav blanc falan. kirmizi bana da cok eksi geliyor merlot vs. olmadigi surece. hatta hafif tatlimsi beyazlar enfes.
0
bohr atom modeli
(20.01.24)
(5)

''direct'' kelimesini bize nasıl kanalize oldu yaw

OgutucuRecep
ingilizce direct yani türkçe karşılığı doğrudan kelimesini bizim türk halkı zaten yazarken ''direk'' olarak yazıyor. kafasında ne canlanıyor ama bu ingilizce direct kelimesi.anlamadığım anadolunu en ücra köşesine kadar yıllarca nasıl kullanılmış hayret ediyor insan böyle kelimelere.
ingilizce direct yani türkçe karşılığı doğrudan kelimesini bizim türk halkı zaten yazarken ''direk'' olarak yazıyor. kafasında ne canlanıyor ama bu ingilizce direct kelimesi.

anlamadığım anadolunu en ücra köşesine kadar yıllarca nasıl kullanılmış hayret ediyor insan böyle kelimelere.
0
OgutucuRecep
(19.01.24)
türk halkı kelimeyi kullanırken nereden alınmış, alınan dilde nasılmış diye bakmıyor. zaten de bilmiyor. direkt kelimesindeki -t'nin telaffuzu "meşakaatli" olduğu için zamanla kullanılmamaya başlamış, direk olmuştur (tahminim).
0
kojonotsuki
(19.01.24)
sokaktan 100 kişi çevirip sorsan, 95 tanesi o kelimenin "direct"ten gelmiş olduğunu bilmiyordur, hatta dilimizde kullanılan halinin "direkt" olduğunu da bilmiyordur, "direk" zannediyorlardır. "niye direk demişler peki?" diye sorsan, "işte direk gibi böyle dümdüz olduğu için" diye cevap alırsın.
0
kibritsuyu
(19.01.24)
Futbol bu kelimeyi dilimize sokmuş olabilir. Hala öyle mi bilmiyorum ama spikerler, serbest vuruşları; direkt ve endirekt diye ayırırdı. Dinleyici de son t yi anlamamış ve en ücra köşeye kadar böyle yayılmış olabilir.
0
allah yazdiysa bozsun
(19.01.24)
Hocam heyecanınızı baltalamak istemem ama diller arası etkileşim insanlığın başından beri var. Bu olay böyle çalışıyor.

Bugün de bizzat dile yeni giren sözcüklerin nasıl yayıldığını aşamalarıyla görebilirsiniz. Örneğin "internet".

Anadolunun en ücre köşesindeki kişi de internetin ne olduğunu bilir. Ancak etimolojisiyle ilgilenmez. Orada bir şey vardır ve insanlar ona bu adı vermiştir, bu kişi de bu adı öğrenir.

Komple bir dili öğrenmekle kökeni bir dilden gelen bir sözcüğü öğrenmek arasında büyük fark var.

İnternet bir ürün. Ürün olmayan sözcükler de böyle yayılıyor, örneğin bir gazeteci veya gazeteci grubu, bir politikacı ya da politikacılar grubu veya başka bilinir kimseler bir sözcüğü alıp belli başlı konuları tanımlamak için sıkça kullandıklarında bunlar da dile yerleşiyor. Son yıllarda dilimize yeni giren veya artık kullanılmadığı halde yeniden canlanan Arapça-Farsça sözcükler var.

Örneğin bugün özentilik olarak görülen "plaza türkçesi" yarın dile çok daha fazla nüfuz etmiş olacak büyük ihtimalle.
0
akhenaten
(19.01.24)
yedigimiztavuk +1
0
kesmekes laleler
(19.01.24)
(16)

türkiyede jeneratör kullanımı neden yaygın değil ve garipseniyor?

konetsu
avrupadan amerikadan daha sık kesinti yaşanıyor, altyapı kötü ve rüzgardan bile kesinti olabiliyor bazen... bu durumda jeneratör kullanımının daha yaygın olması beklenmez miydi türkiye gibi bir ülkede? apartmanlara ortak jeneratör konsa hem daire başı maliyet çok çok büyük olmazdı hem otomatik devre
avrupadan amerikadan daha sık kesinti yaşanıyor, altyapı kötü ve rüzgardan bile kesinti olabiliyor bazen... bu durumda jeneratör kullanımının daha yaygın olması beklenmez miydi türkiye gibi bir ülkede? apartmanlara ortak jeneratör konsa hem daire başı maliyet çok çok büyük olmazdı hem otomatik devreye girecek bir sistem yapılabilirdi mesela. ayrıca çoğu büyük yerleşim yerinde doğalgaz var, doğalgazlı bir jeneratör ile yakıt maliyeti de çok olmazdı.

hadi ortağı geçtim, bireysel olarak da neredeyse kimsede jeneratör yok. onu da geçtim alanlara şaşırılıyor. yeni jeneratör aldım mesela, alacağımı söyleyince annem de garipsedi :D benzinlikten jeneratöre benzin alırken pompacı bile şaşırdı. kampta filan mı kullanacaksın diyor, evde kullanmak için jeneratör almak sanki çok değişik bir olaymış gibi...

sizde veya çevrenizde evinde jeneratörü olan var mı merak ettim? varsa size verilen tepkiler de bu yönde mi? sizde jeneratör yoksa da evde jeneratör kullanmak o kadar garip mi sizce? kapalı alanda çalıştırılamıyor evet egzos dumanı zehirli ama balkon var sonuçta. bugün ilk kez cihazı test etmek için çalıştırdım 4-5 saat kullandım bi sıkıntı olmadı. hatta üst komşuya da sordum sesi rahatsız ediyor mu diye, duymamışlar bile. öyle çevreye çok gürültü yapacak kadar yüksek ses çıkarmıyor bu aletler eğer kabinli inverter bi jeneratörse.
0
konetsu
(18.01.24)
Bence kullanmak garip evet. Ve aşırı gereksiz. Yani solunum cihazına bağlı ve her an elektriğe muhtaç değilsen tabi ki.

Elektrik kesintisi dediğin şey 3 4 ayda bir max yarım saat bir saat olan şey. Benzinlikten benzin taşımaya üşenir insan. İki dakika otur evde gelir elektrik.
Ankara’da yaşıyorum en son 8 9 ay önce kesilmişti 15 dakikalık.
0
Gradient_tabanlı_mor
(18.01.24)
Jeneratöre ihtiyaç duyuracak kadar uzun bir kesinti hatırlamıyorum. Maliyet hesabı yapınca bu yüzden gereksiz geliyor olabilir. Çevremde kimsede yok, bahsi de hiç geçmedi açıkçası. Evde kullanmak için jeneratör almak bana ‘değişik’ geldi :)

Hadi plansız bir kesinti oldu diyelim, 5 saat. Buzdolabı hala soğuk kalır, ev de soğumaz 5 saatte, evin içinde ışık lazım desek her evde birçok akıllı telefon var (flaş), cep telefonu varsa çok yüksek ihtimalle birden fazla powerbank vardır, şarj ve iletişim/internet/eğlence sorunu da yok. Ha anormal bir durum olur, 15 saat elektrik gelmez anlarım da, hiç hatırlamıyorum böyle bir durum.

Jeneratörün bulunmasının bir zararı yok elbette ama dediğim gibi, kırk yılda bir ihtiyaç duyma olasılığı için o maliyete, yakıt bulundurmaya, dumana, gürültüye değer mi, bilemedim.

Taşınabilir kocaman güç kaynakları var, o daha basit ve verimli olabilir. Örnek;
www.anker.com
0
orient blue
(19.01.24)
@gradient kesinti sıklığı bölgeden bölgeye değişiyor ya burada sizin söylediğinizden daha sık yaşanıyor. 3-4 ayda 1 demişsin burada kış dönemi haftada 3-4 kere kesildiği oluyor. kesintiler tamam çok uzun değil 1-1.5 saat kadar ama can sıkıyor bıktırıyor. annemler de aynı şehirde ama farklı mahallede, bende elektrik yok arayıp soruyorum onlarda var. sokakta bakıyorum ön caddede aydınlatmalar gitmiş, arka sokakta var. karşı binaya bakıyorum kesilmiş, yan blokta var. farklı bi trafoya bağlı galiba bizim blok ve aynı bölgedeki diğer bloklardan bile daha sık kesiliyor.

kalkmışım kahvemi yapmışım dizi film keyfi yapacağım hop elektrik gidiyor mesela. veya oyun oynuyorum dereceli maçtayım vs.
bazen planlı kesinti oluyor hop 4-5 saat yapacak hiçbir şey yok.

yakıt taşımaya üşenme kısmı kesinti sıklığıyla ters orantılı. az kesilirse az alman gerekiyor sonuçta :D ha çok kesiliyorsa da ihtiyaç oluyor o zaman yakıt taşıma zahmetine değiyor jeneratör sahibi olmak? ha alternatif olarak ileride yurtdışından kit getirtip doğalgaz veya tüp dönüşümü yapabilirim illaki benzinle çalışacak diye bi şart yok. daha yeni aldım ama benzin olayı çok can sıkarsa seçenek var.

@orient kesintisiz güç kaynağı var bende de 2 tane. ama yetmiyor sistemin güç tüketimi yüksek olunca. 7900xtx'li sistem. 2 tane monitor vs. laptop kullanmıyorum ki :D telefonla filan da oyalanamam. küçük ekranda içerik tüketmeyi hiç sevemedim. sadece bilgisayarda izliyorum izlediğimi. sadece büyük ekran da değil tabi mesele, ses kalitesi de bi o kadar önemli.


ben üniversitede 4 yıl otelde kaldım orada alıştım biraz sanırım :D eve geçtiğimden beri özlüyordum elektrik kesintisi yaşamamayı. jeneratör vardı otelde :) hiç kesinti yaşamadığın ortamdan çevredeki diğer bloklardan bile sık kesinti yaşanan bir yere geçince ekstra etkiledi galiba.

maliyet dediğin $400 filan bi alet. yakıt taşımak dediğin birkaç ayda bir yapabileceğin iş(benzin birkaç ay sonra bayatladığından yıllık filan depolayamıyorsun) ama dönüştürürsen gazla çalıştırırsan o sıkıntı da yok. dumanı sesi balkonda kalıyor içeride sıkıntı olmuyor.

jeneratörü çalıştırdığım balkona bitişik salonda jeneratörün sesini neredeyse hiç duyamıyorum. pcnin sesini tamamen kapatıp odaklanırsam duyuluyor biraz.
0
🌸konetsu
(19.01.24)
Bildim bileli babamin evinde jenerator var. Is yerinde de hem jenerator hem de batarya sistemi var. Bence olmamasi anormal, Turkiye'de yasasam eve hem batarya hem jenerator takardim, bataryayi da ekstradan gunes enerjisine de baglardim.
0
sertac akin
(19.01.24)
Apartmanda bireysel jeneratör fikri garip geliyor, müstakil ev olsa daha normal gelir bence. Apartmana ortak jeneratör takılsa, tüm apartmana yeten baya büyük bişeydir herhalde. Ben bireysel olarak UPS aldım o bence şart, o bile çoğu kişinin kullanmadığı bir şey.

Mesela bir ara İstanbul'da gece 2-3 gibi hep elektrik gidiyordu, en fazla yarım saat bi saat gidiyordu ama UPS beni o sırada kurtarıyordu.

7900xtx ne kadar tüketiyor bilmem ama elektrik gittiğinde ekran kartına yüklenecek iş yapmak lüks bence :D Ha tam iş yaparken render alırken elektrik giderse yetmeyebilir tabii. Ama 1KVA'lık UPS bile i7 8700k ve gtx1080'li sistemi 40-50dk idare ediyordu. (tek 27" ekran, ama zaten led IPS'ler o kadar tüketmiyor)
0
nhk ni youkosu
(19.01.24)
@nhk 2000va ups sadece kasa için 850va ups de diğer ekipman için. yükte değilken kısa kesintilerde iş görüyor ama oyunda yakalanırsan gg :D şuanki halinde ama atıyorum lol filan oynuyorum, öldüğümde respawn olana kadar gidip jeneratörü çalıştırıp dönebilirim.

ben mi zamanın ötesindeyim acaba? 2006 yılında başlamıştım ups kullanmaya o zaman ups de neredeyse kimsede yoktu garipseniyordu şimdi o biraz normalleşmeye başladı.

klasik open frame jeneratörler evet çok sesliler hele 2 zamanlı motoru olanlar... ama kabinli inverterler bence apartmanda bireysel kullanıma uygun. dediğim gibi bitişik duvarlı salonda neredeyse hiç duymuyorum, üst komşu da hiç duymamış... mutfak balkonunda jeneratör çalışırken mutfakta telefon görüşmesi yapıyorum karşı tarafa sesi gitmiyor mesela arada sadece bi pvc kapı var. ha mutfakta kendim duyabiliyorum tabi ama sesimi bastıracak kadar değil.

@aman çok büyük bişey değil yer kaplıyor denmez ya. 3+1 evde tek yaşıyorum bir de yer problemim yok benim :P ama gerçekten küçük bence
alet bu i.imgur.com çanta tipi

ilk deneme için 4-5 saat çalıştırırken yarım depodan az yaktı. yani 10 saat gideri var. bidonda ekstra benzin varsa biraz soğumasını beklerken upsden idare edip tekrar benzin doldurup devam da edebilirsin. ama tek seferde 10 saat üzeri kesinti zaten düşük ihtimal. her kesintiye yeter gibi deposu
0
🌸konetsu
(19.01.24)
Bizim burada benim hatırladığım 5 yılda yani evet bir defa kesilmişti uzun. 4 saat felan sürmüştü Sinir olmuştum internet bağlantısı felan sorun olmuştu. Evet yani alınabilir.
0
Tina
(19.01.24)
eskiden sık sık kesinti olurdu ama son yıllarda ayda yılda bir oluyor. olan da uzun süreli olmuyor. yani şehir merkezinde, apartmanda yaşayan biri için gereksiz buluyorum bende. üstelik elektriğe bağlı bir cihazın sürekli açık kalmasını gerektirir bir faaliyet de yok evde.
0
paintov
(19.01.24)
bazı yorumlar daha çok "olmasa da olur" modunda gibi algıladım ama asıl soru saçma/garip mi?

mesela thetruenorthstrongandfree 15k usd vermiş kendi ihtiyaçları için ve onun için mantıklı. benim daha az ihtiyacım var ve "olmasa da olur" denebilir belki. ama benim verdiğim para $400
yani 3%'ünden bile az bir masraf etmişim. bana sağlayacağı yarar thetruenorthstrongandfree'ye sağlayacağı yararın 3%'ü bile değil mi? imkan varsa kenarda durması ihtiyaç olmasa bile insanın kafasını rahatlatır yani.

"olmasa da olur" olduğunu biliyorum yıllardır bende de yoktu ve jeneratörsüz yaşadım sonuçta da $400 çok büyük bi para mı? genelde maliyete odaklanılmış. ses desen dediğim gibi ne beni ne komşuları rahatsız edecek seviyede değil. küçük sadece bilgisayarı ve aydınlatmayı çalıştıracak bi cihaz. yer de kaplamıyor çanta tipi taşınabilir bi model.

ha dolaptaki et meselesine gelirsek de carnivore diet uygulayan biriyim ve dolabımda her zaman bol bol et bulunur. dolabın yalıtımının yetmeyeceği kadar uzun kesintiler pek sık görülmese de bir kez bile öyle bir kesinti yaşansa zaten jeneratör parasını çıkaracak. o riski elimine etmesi bile verilen paraya değmez mi?
0
🌸konetsu
(19.01.24)
@thetruenorthstrongandfree birkaç cevap önce fotoğrafını atmıştım zaten. çanta tipi 2. fotoğraftaki gibi. 3kva
i.imgur.com
0
🌸konetsu
(19.01.24)
"inverter generator" deniyor da sadece "inverter" denmez o ayrı bişey. bu jeneratörlerde önce üretilen ac elektrik dc'ye sonra o dc tekrar ac'ye çevriliyor işte. inverter sistemi bu dc'den ac'ye dönüşümü yapan kısım sadece. güneş panelli sistemlerde vs. mesela aküye enerji depolarsın, o aküdeki dc akımı ac'ye çeviren sistem de inverter.

dediğim gibi temel olarak da bilgisayar için kullanma amacıyla aldım. ama öyle çoook uzun kesinti olursa buzdolabını da bağlarım yani etler bozulmasın diye.

cevapları geçtim duyurunun sonunda bile belirttim inverter olduğunu :D

"öyle çevreye çok gürültü yapacak kadar yüksek ses çıkarmıyor bu aletler eğer kabinli inverter bi jeneratörse" diye


ethanollü benzin karbüratörün düşmanı ama türkiyede etanolsüz benzin yok. ben de bu durumda önerildiği gibi motoru direkt durdurmak yerine benzini kesip motorun kendi kendine durmasını sağlayarak kullanacağım. yani karbüratörde benzin kalmayacak kullanım sonrası.

yağ değişimi de genelde 50-100 saat arası öneriliyor, kaynaktan kaynağa değişiyor. ama genel olarak kesintiler daha kısa kısa olduğundan aralıksız uzun süre çalışmayacak, yağ çok ısınıp ömrünü kısaltmayacaktır. bir de full synthetic yağ kullanıyorum. 100 saatte bir değişim yeter diye düşünüyorum.
0
🌸konetsu
(19.01.24)
beylikdüzündeyiz ve jenaratörlü burdaki çoğu ev, geçen hafta 2 tam gün bakım için elektrik kesildi. random günlerde de çokça kesiliyor.

ayrıca şişlide çalışıyorum burada da her hafta en az 1 kere elektrik kesiliyor.

banada jenaratörsüz apartman garip geldi, herkes ev içinden bahsetmiş ama bunun asansörü var 10 katlı binada olan adam ne yapacak daha öncede farklı semtte sitedeydim onda da jeneratör vardı. yaşam şartları ile alakalı sanırım garip gelip gelmemesi.
0
eja
(19.01.24)
Garip bulur muyum? Yani sürekli kesiliyorsa anlarım da hayatımda öyle bir yerde ulaşamadığım için garip bulurum.

Buna ek olarak apartmanda full olmaması normal. Üç kuruş aidati ödemiyor insanlar. Kimse bilmem kaç yüz bin liraya 10 katlı apartmana enerji sağlayacak jeneratör alıp bir de onun yakiti tamiriyle uğraşmaz. Bundan ancak bireysel olur.
0
logisticsmanager
(19.01.24)
Kullanım sıklığıyla çok ilişkili sanırım. Ben jeneratör alsam gerçekten lazım olduğu zaman muhtemelen boş boş durmaktan bir eksik, gedik, arıza çıkarmış olur. Kullanım dışı periyotlarda da onun bakımıyla, yakıtıyla vs uğraşmak istemem sanırım.

Dertsiz başa dert resmen düşününce. :D Ancak hayatı etkileyecek kadar sık ve yoğun kesintiler olsa ve mecburi bir ihtiyaç haline gelse alınır tabi.
0
akhenaten
(19.01.24)
@akhenaten uzun süre kullanmayınca sıkıntı yaşatabilecek temel problemler benzinin bayatlıyor oluşu ve benzindeki etanolün karbüratöre zarar vermesi. yoksa cihazın kalan kısmında bi sorun olmaz sadece yattığı için. motor yağı da yıllarca dayanabilir kullanılmadığı sürece sanırım. o yüzden önceki cevaplarda da bahsettiğim gibi doğalgaz veya tüp ile çalışacak şekilde dönüşüm yapmak mantıklı olabilir. yurtdışında direkt dual fuel veya tri fuel jeneratörler de var fabrika çıkışlı. bunları al koy kenara istediği kadar yatsın(depoda benzin bırakmadığın sürece) ihtiyacın olunca bağla gazı veya tüpü çalıştır.

ben garanti süresinde dokunmama niyetindeyim şimdilik ama sonrasında doğalgaza çeviririm herhalde. yani şuan bile istesem redneck şekilde doğalgazla çalıştırabilirim ama güvenli olmaz regülatör filan kullanmadan, hiç bulaşmam o işlere :D youtube'da var yapanlar :D

şuan haftada 1 gibi birkaç dk çalıştırmayı planlıyorum. zaten taşınabilir jeneratör olduğundan balkona götürüp bi çalıştırmam birkaç saniyelik iş. birkaç dk çalıştırıp kapatsam haftada 5dk zamanımı alır kesinti olmadığında.

denerken baktım artık kolay çalışmıyor veya çalışsa da motorun tepkisi normal değil, benzin bayatlamaya başlamış vs. benzini boşaltıp yeni benzin alma zamanı derim. bu da 5-6 ayda 1 yaşanabilecek bi olay herhalde. yurtdışında bunun için de kolay bulunan bi çözüm var. sta-bil diye bi ürün benzinin bayatlamasını yavaşlatıyor ama türkiyede o da pek bulunmuyor :D jeneratör kullanımı ülke genelinde yaygın olsa hem dönüşüm kitleri hem bu benzin stabilizatörleri vs. kolayca bulunurdu temel zorlukları çözmek de basit olurdu.

@logisticsmanager otelde kalırken bi kez neredeyse tüm gün elektrik kesilmişti, 20 saatten uzundu sanırım kesinti. o süreçte camdan bakınca dışarısı kapkaranlıkken hayatına aynen devam edebilmek çok güzeldi :D otelin spor salonunu bile kullanabiliyordum bütün şehir karanlıktayken. dediğim gibi belki de beni jeneratör almaya iten sebep 4 yıl boyunca jeneratörlü bir yerde yaşamam sonucu o konfora alışmamdı. ama çok büyük bir lüks veya abartı derecede bir masraf yok gibi. $400 bi yatırım sadece aldığım cihaz. ki bir doğal afet durumunda da jeneratörün ne kadar önemli olabildiğini gördük ülkecek aslında... benim bina sağlam, tünel kalıp vs. ama şehir geneli uzun süreli kesintiler yaşanabilir bir deprem ile. bu tarz ihtimallere karşı da hazırlıklı olmak bence verdiğim paraya değer.
0
🌸konetsu
(19.01.24)
yine elektrikler kesildi ve şuan jeneratör çalışıyor ^^
0
🌸konetsu
(21.01.24)
(4)

Kulakta durmayan air buds kulaklık?

mikahakkinen
Bu 3. Kablosuz kulaklığım. Hiç biri kulakta durmayınca yani düşüyor sürekli, air buds 2 kalitesini aldım ama bu da düşüyor kulaktan. Kulak deliğim çok büyük galiba var mı bir çözüm? Yoksa kulaklıklar çöp mü?
Bu 3. Kablosuz kulaklığım. Hiç biri kulakta durmayınca yani düşüyor sürekli, air buds 2 kalitesini aldım ama bu da düşüyor kulaktan. Kulak deliğim çok büyük galiba var mı bir çözüm? Yoksa kulaklıklar çöp mü?
0
mikahakkinen
(18.01.24)
Ben onlarla koşuya çıkıyorum düşmüyor valla :D

Çöp olmaz neden çöp olsun, internette çeşitli maddelerden yapılan (sünger, silikon) kulaklık uçları satılıyor. Kendinize uygun bir tane bulup kulaklık uçlarını onunla değiştirin. Tabi kulaklığın kendi uçlarını denediğinizi varsayıyorum.

Bir de unutmamakta fayda var siz "benim kulağım büyük" konusuna çok kafayı takıp aslında kulaklarınızın küçük olduğunu gözardı etmiş olabilirsiniz (ya da tam tersi) ayrıca kulak kanalı genişlikleriniz birbirlerinden farklı olabilir. Sadece büyük uçları ya da küçük uçları değil hepsini deneyin ve her kulağınız için ayrı deneyin.
0
akhenaten
(18.01.24)
çözümü kulaklık kancası, kullanmadım ama şöyle www.amazon.com.tr
0
Improbable
(18.01.24)
kanca çözüm olabiliyor ama estetik açıdan kötü duruyor. Linkteki gibi bir ürün bulursanız (ben aynısı ile denemiştim, işe yarıyor) bit kadar bir parça kesip kulaklığın kulak kanalına denk gelen bir tarafına yapıştırarak kullanabilirsiniz. Cilde çok güzel tutunuyor ve dışardan görünmüyor.

www.nexcare.com
0
orient blue
(18.01.24)
Ucunda silikon olup tıpa gibi takılanlar pek güzel sıkışıyor ve düşmüyor. Düşsün diye headbang yapıyorum mesela şimdi, oynamıyor bile. Çıkarırken de pıt diye gelmiyor, kulak tıkacı söker gibi tutunuyor.
0
kibritsuyu
(18.01.24)
(4)

Yeni şarkıları/müzikleri/sanatçıları nasıl keşfediyorsunuz?

pianeta
Bir müziğe taktım mı günlerce, haftalarca dinliyorum. Sonra sıkılıp bırakıyorum tabi. Sonra tesadüf eseri yine karşıma beğendiğim bir müzik çıkıyor aynı şey başa sarıyor.Bakıyorum insanlar farklı farklı müzikler/sanatçılar keşfedip dinliyorlar. Nasıl yapılıyor bu tam olarak?Mesela Spotify'da 3 farkl
Bir müziğe taktım mı günlerce, haftalarca dinliyorum. Sonra sıkılıp bırakıyorum tabi. Sonra tesadüf eseri yine karşıma beğendiğim bir müzik çıkıyor aynı şey başa sarıyor.
Bakıyorum insanlar farklı farklı müzikler/sanatçılar keşfedip dinliyorlar. Nasıl yapılıyor bu tam olarak?

Mesela Spotify'da 3 farklı tarzdan 3 çalma listem var. En az 8 yıldır listelerdeki şarkıların %90'ı aynı. Açıp dinleyeyim diyorum bazen, ama sürekli aynı şeyleri dinlediğim ve hepsini bildiğim için hemen sıkılıyorum.

Ayrıca Spotify'ın "Çalma Listesi Radyosu" ve "Şarkı Radyosu" özelliklerini kullanıyorum tabi ki. Ama beğendiğim bir müziğin ya da listenin radyosundaki hoşuma giden müzikler de genelde listemde zaten var olan bir müzik oluyor.

Siz nasıl keşfediyorsunuz yeni müzikleri ve sanatçıları?


Dip: Elektronik, Deep House dinliyorum.
0
pianeta
(18.01.24)
cuma gunleri tiesto club life yayinliyor, oradan bir parcaya takilinca artistinden basliyorum derinine gidiyorum ft. yaptiklariyla sonu gelmiyor.
0
gule gule
(18.01.24)
spotify haftalık keşif her hafta yeni şarkılarla geliyor.
0
gabe h coud
(18.01.24)
Tematik müzik dinlerken keşfediyorum ben genelde.

Örneğin spor yaparken uygun hazır playlistler açıyorum. Bu aşamada önemli olan parçanın kendisi değil, ritmik amaçla bir liste açıyorum. Antrenman boyunca liste çalarken bazen hoşuma giden bir şarkı denk geliyor ekliyorum kütüphaneye.

Aynı şekilde mood listelerini de kullanıyorum. Atıyorum keyfim yerindedir haftasonu bir kahve koymuşumdur açıyorum bir liste. Temizlik yaparken başka bir tane...

Bir yerden denk geliyor.

Üniversite yıllarında daha çok mekanlarda duyarak ve arkadaş çevresinden yeni şarkı buluyordum.
0
akhenaten
(18.01.24)
Spotify'da müzik zevki benden farklı olan arkadaşlarımın listelerini dinliyorum.
0
black holes in the sky
(18.01.24)
(5)

Antidepresanların etki süresi nedir?

kukuleta
Psikiyatristimin tavsiyesiyle Lustral'e (100mg) başladım.Henüz 11. gün. Depresif durumumda herhangi bir değişiklik gözlemlemedim.Siz kaçıncı günde etki hissettiniz?
Psikiyatristimin tavsiyesiyle Lustral'e (100mg) başladım.

Henüz 11. gün. Depresif durumumda herhangi bir değişiklik gözlemlemedim.

Siz kaçıncı günde etki hissettiniz?
0
kukuleta
(16.01.24)
2 hafta der doktorlar oturması.
0
veritaslibertas
(16.01.24)
15. gün itibarıyla hissetmeye başlarsınız
0
summerjam0306
(16.01.24)
Yalnız paradoksal bir durum var burada. Antidepresanların etkilerini gösterdiği ve ruh halinizde değişiklikler yaşanmaya başladığı zaman aralığında antidepranın etki göstereceği tarihi merak etmeyen bir ruh halinde olacaksınız. Dolayısıyla üstünden belli bir süre geçip arkanıza dönüp bakmak aklınıza gelene kadar etkiyi fark etmek zor.

Siz bunları düşünmeden devam edin en iyisi.
0
akhenaten
(16.01.24)
Ben de süreden ziyade en yüksek dozla başlamasına şaşırdım. 25-50 ve 100 mglik formları var
0
marvellous someone
(16.01.24)
@marvellous ilk hafta 50 mg kullandım, sonra 100'e cıktım.
0
🌸kukuleta
(17.01.24)
(2)

Bazı mekanlar ve bazı insanlar sizin de ruhunuzu basıyor mu?

psmstc
Bunu yeni farkediyorum. Bazı insanlar ve bazı mekanlar her görmem her gitmemde ruhuma kasvet veriyor. Size de oluyor mu ve neyle ilgilidir bu?
Bunu yeni farkediyorum. Bazı insanlar ve bazı mekanlar her görmem her gitmemde ruhuma kasvet veriyor. Size de oluyor mu ve neyle ilgilidir bu?
0
psmstc
(16.01.24)
Herkese olur, hafızanın çeşitli türleri var. Gördüğünüz şeyler size doğrudan sıkıntı versiyese ya da sizin yaşadığınız sıkıntılı süreçlerde siz o zaman farkında olmasanız bile dolaylı yoldan oradalarsa size kötü çağrışım yapar.

Örneğin ben beyaz ışıktan bunalırım, lavantalı oda kokusundan aşırı rahatsız olurum. Dağınık öğrenci evi tarzı bir yer görürsem içim sıkılır.
0
akhenaten
(16.01.24)
Havalandırılmayan muhafazakar insan evlerinde oluyor bana. Asla cam açmıyorlar ve evde ağır bir yemek kokusu oluyor. Yanık salça gibi
0
ferenc
(16.01.24)
(9)

Fiziki Olmayan Altın Almak??

eisberg
Altına yatırımı seviyorum. Alış/satış rahatlığı ve saklama derdinin olmamasından dolayı fiziki olmayan altını tercih ediyorum (yatırım fonları ile). Ama büyükler hep "devletin ne yapacağı belli olmaz, bir bakarsın el koymuşlar bir bakarsın vergi gelmiş bir bakarsın uçmuş gitmiş" vs. telkinlerde bulu
Altına yatırımı seviyorum. Alış/satış rahatlığı ve saklama derdinin olmamasından dolayı fiziki olmayan altını tercih ediyorum (yatırım fonları ile). Ama büyükler hep "devletin ne yapacağı belli olmaz, bir bakarsın el koymuşlar bir bakarsın vergi gelmiş bir bakarsın uçmuş gitmiş" vs. telkinlerde bulunuyorlar. E onlarınki de tecrübe neticede, o da değerli.

E fiziki alsam bu sefer de alıp/satması ve saklaması dert. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sanaldan devam mı :)?
0
eisberg
(16.01.24)
Ben sanalcıyım. Ama etrafımdakiler de genelde fiziki almamı söylüyorlar aynı sebepten ve makas durumundan dolayı. Eğer uzun vadeli alıyorsam makası çok dert etmiyorum zaten. Eğer devlet hesaptaki altına el koyacak duruma gelirse, esnaf altıncılar s.sen de alış satış yapmazlar gibime geliyor. Yaparsa da o durumda sakız fiyatından alırlar heralde. Yani o el koyma mevzusu bence de hikaye. Üç beş kuruşluk makası da dert etmiyorsanız sanaldan devam derdim ben de.
0
pianeta
(16.01.24)
fiziki alırsan altın arzını piyasadan eksilteceğin için fiyatın yükselmesine neden olursun. tek başına belki etki edemezsin ama herkes senin gibi yaparsa etkili olur. oy vermek gibi bir şey.

bak zamanında hunt kardeşler nasıl toptan gümüş alarak piyasada gümüş sıkıntısı çıkartmış ve fiyatları uçurmuşlar.

globalbullionsuppliers.com
0
gabe h coud
(16.01.24)
Devletin sebepsiz yere yatırıma el koymasından bahsedenler aslında risk alıyorlar. Bu ortalığı karışmak manasına gelir. Yabancı ülkelerde dahil böyle art niyetli bir telkin herhalde hiçbirinde görülmez. Ceza yaptırımı vardır.

Yatırım konusunda arada aracı kurum olmadan devam edin derim.
5- 10 kilo kadar değil de bir kaç yüz gram fiziki altını çevrenize haber vermeden muhakkak saklayabileceğiniz bir yerler vardır olmalı. Ama taksim ederek saklayın.
0
diyecevaplandı
(16.01.24)
diğer birikimlerinizle birlikte banka kasasında saklayabilirsiniz
0
noxie
(16.01.24)
Bu söylenti uzun zamandır var.
Bu yüzden para yastık altına kaçıyor. Mehmet Şimşek'in çıkıp böyle bir durumun olmayacağının garantisini vermesi lazım. Ha inanılır mı? Orasını bilmem.
0
parka
(16.01.24)
Altının gramına el koyma gibi bir durum olmuyor. Ancak değeri düşürülüyor.

Arjantin örneği var elimizde. Altın fiyatı diyelim 4.000 TL/gram oldu. Banka size "4.100 TL'den gramını satarım" diyor. Peki ben altınımı bozacağım dediğiniz zaman "resmi kur 2.000 TL" diyor. "altınımı ver" diyorsunuz, vermiyor.

Yani elinizde olsa dışarıda 4.000 TL'ye satacağınız altını yarısına bozdurabiliyorsunuz.


NOT: Yatırım tavsiyesi değildir.


.
0
kartallar yuksek ucar
(16.01.24)
Alıp satması neden sıkıntı olsun ki? Yani tabi telefondan birkaç dokunuşla satmak kadar kolay değil ancak bence konusunu açacak kadar da büyük bir olay değil.

Evde saklama derdine de çok katılmıyorum açıkçası. Risk açısından bakarsak bence bankaların makasta hızlı bir ayarlamaya gitme ihtimali eve hırsız girmesi ihtimalinden daha fazla.

Yani hep bir eve hırsız falan girerse konusu açılır bu durumlarda ama en azından ben evine hırsız giren kimseyle karşılaşmadım henüz, illa ki oluyordur haberlerde görüyoruz. Ancak bankaların tuhaf karşılanan makaslar koyduklarıyla son yıllarda defalarca kere karşılaştık.
0
akhenaten
(16.01.24)
Kağıdın üstündeki altını devlet istediği kadar törpüler. Kağıt ile gerçek altın arasında fiyat farkı çok açılıyor. Fiziki altın "daha fazla dertlerimiz" olduğunda hayat kurtarır. Yoksa niye devletler kasalara altın yığmak için savaşırken sana bana kağıt satmaya çalışsın.
0
onepointzero
(17.01.24)
cozum; ALTIN.S1
0
foster
(17.01.24)
(9)

zencefil tozunu nasıl tüketmek lazım

duyuru
kullanan var mı, nasıl tüketiyorsunuz? doğrudan sıcak su ya da süte katıp karıştararak tüketilir mi mesela? ya da pişirme işlemi olmadan başka bişeylerle karıştırılıp yenir mi vs.
kullanan var mı, nasıl tüketiyorsunuz? doğrudan sıcak su ya da süte katıp karıştararak tüketilir mi mesela? ya da pişirme işlemi olmadan başka bişeylerle karıştırılıp yenir mi vs.
0
duyuru
(13.01.24)
sıcak şarabın içine ekliyorum tarçınla birlikte
0
freebird5406_2
(13.01.24)
Bir bütün limonu yıkayıp kabuğuyla falan blenderda çekiyorum. sonra bir kavanoza koyup üstüne zencefil tozu ve bal.
Her gün bir kaşık.
Ben yiyorum ama çayını yapanda var. bal sıcak olmaz halbuki yani.
0
Tina
(13.01.24)
geçen sene yapmıştım. balla karıştırarak tüketiyordum.

ama sadece zencefil tozu değil zerdeçal tozu ve bir şeyler daha vardı hatırlayamadım.
0
tabudeviren
(13.01.24)
balla karıştırıp azıcık limon sıkıyorum. karıştırıp macun kıvamına getirdikten sonra yüzümü ekşiterek tek seferde yutuyorum.
0
a7x
(13.01.24)
Zencefil tozunu ben kabak çorbası ve elma dilim patates gibi şeylerde baharat olarak kullanıyorum ben.

Siz öksürük için vs kullanacaksanız taze zencefili rendeleyip kullanmak daha mantıklı bence.
0
akhenaten
(13.01.24)
Tozu çay gibi kaynatıp içebiliyorsunuz. Ama taze olmadı kuru zencefil alıp kaynatıp içseniz daha iyi olur gibi geliyor bana.
0
hedep
(13.01.24)
zencefil tozu, bal, karabiber, kuru cin biber tozu(çay kaşığı ucuyla), polen ve çörek otuyla kafama göre oranlarla karıştırıp kaşıklıyorum. gripken veya başlangıcında çok iyi geliyor. soğuktan dolayı boğazda da sorun varsa yakıp çabuk iyileştiriyor. sıcak çayla öneririm. ama midenize de dikkat edin, yanma yapabilir.
0
MtKrt
(13.01.24)
Toz zencefilin özel bir kullanım koşulu yok. Halk arasında yaygın bala karıştırmak. Yutabildiğiniz her şekilde tüketebilirsiniz. Günde 2-4 gr arası tedavi edici özelliğe sahip. Toksisite durumu yok. Yalnız safra taşı sorunu olanlar doktora danışmadan kullanmasın. Gebelik ve emzirme döneminde kullanmayın.
0
beetlejuice
(13.01.24)
Zencefili ben yemeklere de katıyorum özellikle çorbalara, ama kaynatmıyorum, kaynatmanın zararlı olduğunu duydum en son baharat gibi ekliyorum. Balın içine, sütün içine direkt karıstırabilirsiniz. Hastalıkta limonla kardeş olurlar
0
Semi
(14.01.24)
(3)

İngilizcede tren, metro kelimelerinin kullanım farklılığı

Unde bach canim
Train, subway, metro kelimeleri farklılığı nedir. Hangisinde ne kullanılır? Mesela marmaray, aksaray metrosu veya tramvay için uygun kelimeler neler?
Train, subway, metro kelimeleri farklılığı nedir. Hangisinde ne kullanılır? Mesela marmaray, aksaray metrosu veya tramvay için uygun kelimeler neler?
0
Unde bach canim
(10.01.24)
Subway ve metro aynı şey kişinin nerede yaşadığına göre hangisini kullandığı da değişiyor.

Train ise bildiğiniz tren. Taşıtın adı yani, metro istasyonuna 10 vagonlu tren yanaşacak derken kullanırsınız.

Tramvay hattı için tram line dersiniz.
0
akhenaten
(10.01.24)
bunlar ülkeye göre değişiyor, çok karmaşık bir konu.

ingilterede yaşıyorsanız train dediğinizde anlaşılacak şey şehirler arası veya diğer ülkelere giden ve merkez istasyonlardan kalkan büyük trenlerdir. subway derseniz yer altı yaya gecidi anlarlar. metro pek kullanılmaz ama bizdeki metroyu kastettiğinizi anlarlar. şehir içinde yeraltından giden istanbul metrosu tarzı metroya ise "underground" veya "tube" derler.

amerika'da yaşıyorsanız tüm bu dediklerimi unutun. orada metroya train veya subway diyorlar sanırım.

valla yazarken yoruldum, ingilizce dünyanın 4 bir yanında farklı biçimlerde konuşulan bir dil. mesela iskoçya-londra arasında da bunlar tamamen değişiyor. o sebeple bu sorunuzun spesifik bir cevabı yok, yerine göre bakmanız lazım.
0
kent sakini
(10.01.24)
spesifik olarak london metrosuna "tube" diyorlar. halkin taktigi bi lakap ama kalici olmus
0
aguen
(11.01.24)
(4)

21 gün şeker tüketmemek

stationary traveller
selamlar, daha önce 21 gün veya benzeri sürelerde şeker tüketmeme kararı alanların görüşlerini merak ediyorum. birkaç sorum var. tecrübelerinizi aktarabilirseniz sevinirim, teşekkür ederim. amacım 21 gün sonunda paket gıda, abur cubur, gazlı içecekleri en minimize edecek şekilde hayatımda sınır koym
selamlar, daha önce 21 gün veya benzeri sürelerde şeker tüketmeme kararı alanların görüşlerini merak ediyorum. birkaç sorum var. tecrübelerinizi aktarabilirseniz sevinirim, teşekkür ederim. amacım 21 gün sonunda paket gıda, abur cubur, gazlı içecekleri en minimize edecek şekilde hayatımda sınır koymak. tamamen çıkarmak imkansız çünkü tatlıları seviyorum. bunu kabul ederek başladım. temel amaç kilo vermek değil, ideal kilomdayım göbeğim bile yok. vücudumu şekerden uzak tutmaya alıştırmak

1) ilk olarak çok su kaybı ardından 2. hafta yağ kaybı oluyormuş doğru mu?
2) meyvelerdeki şekerleri şeker olarak sayıyor muyuz? her gün bir porsiyon meyve tüketmek bu olaya zarar verir mi?
3) 2. gündeyim henüz kriz geçirmedim. sizce en zorlu dönemi hangi günler ve nasıl o krizle başa çıktınız? önerileriniz var mı?
0
stationary traveller
(10.01.24)
"Tatlı seviyorum" diyen biriyseniz size önerim meyvelerdeki şekerleri falan bir kenara bırakarak sadece çay şekeri ve tatlılar gibi dışardan takviye olarak aldığınız şekeri "azaltarak" başlamanız.

Zaten "tamamen bırakamam, tatlıları seviyorum" diyorken bence çok da detaya inmemelisiniz.

21 gün şeker tüketmemektense en gereksiz kategorilerdeki şekerli tek bir şeyi hayatınızdan tamamen çıkarmak ve böyle devam etmek uzun vadede 21 gün hiç şeker tüketmeyip eski alışkanlıklarınıza dönmekten çok daha faydalı olur sanırım. Bunu söylüyorum çünkü söylediğinize göre şekerden uzaklaşmak gibi bir arzunuz var. Gerçekçi olmak gerekirse 21 gün boyunca tüm şekeri keserseniz "bu iş bana göre değilmiş" diye eski hayatınıza dönüp bu konuyu da aklınızdan tamamen çıkarmanız çok olası.

Gereksiz kategori denince ilk akla gelen şey çay ve kahve gibi içeceklerden şekeri çıkarmak.

21 gün şeker tüketmeyerek nasıl bir kazanım sağlamayı umuyorsunuz ki? Merak ettiğimden soruyorum, böyle bir diyet varsa hiç duymadım. Kim söylemiş, ne zaman çıkmış nereye varmayı amaçlamış merak ettim açıkçası.

Ancak 21 gün konusunda ısrarcıysanız da evet meyveler oldukça şekerli gıdalar. Sağlığa etkisi nedir çok detaylı bilemiyorum ancak 21 gün gibi kısa bir sürede hiç şeker almayacağım deyip meyve yerseniz kendinizi kandırmış olursunuz denebilecek kadar şekerli şeyler meyveler. Hayat boyu yemeyeyim demek yanlış olur büyük ihtimalle, ancak 21 günlük kısa bir maraton için meyve tüketmemek daha tutarlı bir davranış olur.
0
akhenaten
(10.01.24)
eksisozluk111.com

öncelikle filmi mutlaka izlemelisin.

1- bu her diyette geçerli zaten. önce su gider sonra yağ. bunun önemi yok yeter ki kas kaybetme.

2- evet meyve de şeker. doğal moğal diye kanma. meyve de komple şekerdir. meyve yersen diyetini bozmuş olacaksın.

3- her gün (21 gün) zor geçiyor ve gerçekten de 3. haftadan itibaren psikolojik midir neyse artık şeker aramıyorsun.

ama bu iş sürdürülebilir bir şey değil. insansın sonuçta o şekeri illa ki yiyeceksin. çok kafaya takma.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(10.01.24)
Hayatımdan şekeri çıkardım. 2 seneden fazla şeker ve şeker türevi hiçbir şey yemedim. Paketli gıda tüketmedim. Hayatımda hiçbir şey değişmedi. Ne daha sağlıklı hissettim ne başka bir şey.

Ancak deli gibi spor da yapmama rağmen kolesterolüm hep yüksekti. Bir rahatsızlığım nedeniyle doktor kontrolünde ilaçla düşürebiliyorduk. Şekeri bırakınca kendiliğinden düştü.

İki senenin sonunda o kadar kasmamam gerektiğini düşündüm. Ev gezmesine gittiğimde önüme sütlaç konursa Ya da arkadaşım hadi dondurma alalım ya da ekler yiyelim derse hayır demiyorum.

Ben size şöyle bir tavsiyede bulunayım. Vücut daha tam anlamıyla bilimin çözemediği bir makine. Bu makinenin dengeleri genler sayesinde yüzyıllar içinde kurulmuş. Hayatınızdan herhangi bir şeyi geçici sürelerde çıkarıp koyup bu dengelerle oynamayın. O an görünmez, hissedilmez bir şeyin ayarını bozar yıllar sonra acısını çekersiniz.Yaşam tarzı olarak seçecekseniz yapın ama geçici süreler için yapmayın böyle şeyler.

Meyve şekeri de fruktozdur. Normal şekere nazaran daha sevimsiz bir ürün olduğuna dair yüzlerce kaynak bulabilirsiniz internette.
0
Mirket
(10.01.24)
Ben dönem dönem şekeri hayatımdan çıkarıyorum. Tatlı, çikolata, patates, unlu gıdalar, gazlı içecekleri çıkarıyorum. Sadece meyveyi çıkarmıyorum ama porsiyonuna dikkat ediyorum örneğin en fazla yarım elma tüketiyorum.

Günlük olarak ekmek tüketmediğim için yumurtaya abanıyorum. Pirinç yiyeceksem basmati kullanıyorum. Genellikle et, tavuk yanına baklagillerden koymaya özen gösteriyorum. Spor yapacağım günler bir miktar daha fazla karbonhidrat alıyorum.

1. haftanız çok zor geçecek. Ama sonra canınız hiç çekmeyecek. Bence uzun ömürlü uygulanacak bir şey değil. Ben birkaç hafta yapıp bir hafta özlediğim gıdaları tüketiyorum sonra tekrar çıkarıyorum. Hem alıştığım için zorlanmıyorum hem de devamlılık oluyor. Ha o şeker yediğim bir haftayı da abartmıyorum yine en fazla iki öğün besleniyorum ve en geç 6’da yiyorum.

Şeker tüketmediğinizde kendi bedeninize söz geçirebilmenin hazzını yaşıyorsunuz. Bu dönemlerde daha sabırlı ve güçlü olduğumu hissediyorum. İradem ile gurur duyuyorum.
0
ruhen hastayim ben
(10.01.24)
(5)

tek yaşayan kişi için uzaktan market alışverişi?

islergucler
kişi ileri yaşta ve maddi olarak kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. fakat tasarruf etme çabasıyla market alışverişlerinde bazı ürünlerden feragat ettiğini gözlemliyoruz.kırmızı et türevleri gibi nispeten yüksek fiyatlı ürünlerden bir sepet yapıp ayda bir uzaktan göndermek istiyoruz.sizce alışver
kişi ileri yaşta ve maddi olarak kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. fakat tasarruf etme çabasıyla market alışverişlerinde bazı ürünlerden feragat ettiğini gözlemliyoruz.

kırmızı et türevleri gibi nispeten yüksek fiyatlı ürünlerden bir sepet yapıp ayda bir uzaktan göndermek istiyoruz.

sizce alışveriş sepetine neler eklemeliyiz?
0
islergucler
(09.01.24)
Kıyma her zaman lazım olur, her türlü yağ,
0
sanguine
(09.01.24)
Kankacim sindiremedigi için tercih etmiyor olmasın. Misal annemin çok da yaşı yok ama kırmızı et yemekten uzak duruyor.
0
allah yazdiysa bozsun
(09.01.24)
Vakumlanmış kalıplar halinde beyaz peynirler eklenebilir. Birçok peynirci vakumlu satış yapıyor istediğinizde. Peynir fiyatları baya yükseldi uzun zamandır.
0
akhenaten
(09.01.24)
sarkuteri ürünleri
0
ala09
(09.01.24)
Et
Tavuk
Peynir
Zeytinyagi
Tereyagi
Kahvaltilik
Cay
0
brkylmz
(10.01.24)
(4)

bir yabancı dilin kaç kuralı olmalı ?

WithWorth
örneğin iyi seviyede italyancan standart günlük konuşma için bilinmesi gereken toplam 250 gramer kuralı var diyelim,farsçanın ise 800 olsun.bir dil için böyle bir sayıdan söz etmek mümkün mü ?ona göre "zor" olarak nitelemek uygun olur mu ?
örneğin iyi seviyede italyancan standart günlük konuşma için bilinmesi gereken toplam 250 gramer kuralı var diyelim,
farsçanın ise 800 olsun.

bir dil için böyle bir sayıdan söz etmek mümkün mü ?
ona göre "zor" olarak nitelemek uygun olur mu ?
0
WithWorth
(09.01.24)
bir dilde zorluk/kolaylik nitelemesini dil bilgisi kurali uzerinden yapmak biraz yaniltici olabilir. Cunku bazi kural var ki nerdeyse her cumlede uygulanir, bazi kuralsa cok istisna durumlarda kullanilir. ya da her kural gunluk konusmada karsilik bulamayabilir. Bazi kurallarsa uyulmadiginda iletisimi cok etkileyemeyebilir.

ornegin almancada artikeller der/die/das dilin cok onemli unsuru ve nerdeyse her cumlede ihtiyac oldugu gibi cumlenin -i hali veya -e haline gore farkli sekilde kullanilmasi dili zorlastiriyor. bununla birlikte bu artikellerin net bir kurali olmadigi gibi bircok da istisna icermesi dili zor hale getiriyor.

ama buna karsilik italyancada da artikeller var, hatta almancaya gore daha fazla il,i,l',lo,gli,la,le'. ama bu artikeller daha kuralli, "almanca ile karsilastirildiginda" yanlis kullanilmasi anlami cok ayri yerlere goturmuyor. hatta bircok durumda siir gibi cumledeki diger ogelere gore kafiyeli.

yani kisaca almancada da italyancada da benzer kural var ama nitelik bakimindan almancadaki kural agir basiyor, italyancadaki nispeten hafif kaliyor. o nedenle kural adedi olarak esit olan durum kuralin uygulanmasinin zorlugu hesaba katilinca daha karmasik hale geliyor.

tum bunlara ek olarak bazi dillerin telaffuzu kimi kisiyi zorlayabilir. bu zorluk da kisiden kisiye, ve o kisinin anadiline gore degisir. ornegin biz turkler icin almancadaki "r" harfine gelen sesi veya ingilizcedeki "th" kasiligi olan sesi cikarmak genelde zorlar. italyancada ise sesleri cikarabilsek de tonlamayi ve kelime uzerinde vurguyu yapmak zorlar.

ozetle cok fazla faktor var, sirf kural sayisindan bir degerlendirme yapmak yaniltici olabilir.
0
emrahday
(09.01.24)
emrahday' a genel anlamda katılmakla birlikte günlük konuşma dediğiniz için eklemek istiyorum;
günlük konuşmada kurallar esnetilir çoğu dilde, buna Türkçe de dahil.
0
kumandanim
(09.01.24)
Rakam bilemiyorum, ancak sorduğunuz konuyu Linguistic Semantics başlığı ile araştırïn.

Gramerden ve cümle dizilişi ile anlam belirlenemiyor. Konuşma dili de dahil olmak üzere semantik kurallar ile anlam elde edebilirsiniz. Bu kurallar yüzbinlerce olabilir (attım, ama öyle).
0
alfired
(09.01.24)
Diller arası yakınlık-uzaklık zorluğu belirlemede çok daha büyük bir etken. Azerice öğrenmek isteseniz kaç gramer kuralı olduğunun çok bir etkisi olmasa gerek, çünkü kafadan büyük bir kısmını hiç öğrenmeniz gerekmiyor, büyük bir kısmı da hazmetmetmesi kolay. Aynı şekilde daha önce bildiğiniz yabancı diller de etkili. Neticede yeni bir dil öğrenmek sadece gramer kuralı öğrenmekle ilgili değil. Hatta dili konuşmak için bilinçli şekilde hiçbir gramer kuralı bilmenize gerek yok, işi gerçeği çoğunlukla gramer bilmeden dil öğreniliyor.

Bir de bir dilde kaç gramer kuralı var diye bir ayrım yapmak çok güç. Kostaslarınız neler olacak en başta ki? Peki bu kıstaslar karşılaştırma yaparken mantıklı bir sonuç çıkaracak şekilde her dil için örtüşecek mi?
0
akhenaten
(09.01.24)
(15)

Baş Ağrısı ne sıklılıkta yaşarsınız?

magni
Geçenlerde bir arkadaşım "Benim hiç başım ağrımaz, en son ne zaman başımın ağrıdığını hatırlamıyorum bile" deyince aşırı imrendim, meğer böyle şanslı insanlar da varmış dedim. Zira benim sık sık can sıkıcı baş ağrılarım oluyor. Hayatımda stres unsuru eksik olmadığı için öyle de şahane bir tetkileyic
Geçenlerde bir arkadaşım "Benim hiç başım ağrımaz, en son ne zaman başımın ağrıdığını hatırlamıyorum bile" deyince aşırı imrendim, meğer böyle şanslı insanlar da varmış dedim. Zira benim sık sık can sıkıcı baş ağrılarım oluyor. Hayatımda stres unsuru eksik olmadığı için öyle de şahane bir tetkileyicim de mevcut tabii.

Peki sizde durumlar nasıl? Ne sıklıkta baş ağrısı yaşarsınız? (Örneğin ayda 1-2 kez gibi)
0
magni
(04.01.24)
aynı arkadaşınız gibiyim, 3 ayda max 1-2.
0
kojonotsuki
(04.01.24)
arkadaşın gibiyim, vurunca çok kötü vuruyor ama kırk yılda bir.
0
penceredengorunenmorbina
(04.01.24)
Benim de başım ağrımaz. Yılda bir belki.
0
ruhen hastayim ben
(04.01.24)
sadece sigarayı fazla kaçırdığım zaman ağrır. onun dışında pek ağrıdığını hatırlamıyorum.
0
mustafakesekci
(04.01.24)
işim gereği ben de sürekli bi stres içerisindeyim ama benim de öyle sık sık başım ağrımaz. en net çok içtikten sonraki gün gün boyu süren baş ağrısı oluyo o kadar.
0
chanandler bong
(04.01.24)
Başım dışında her yerim ağrır. :)
0
auroraaurora
(04.01.24)
Ayda 2-3 migren atağıyla merhaba. Utanmadan bir de 2-3 gün sürüyor her biri.
0
kobuzchu kiz
(04.01.24)
çok çok nadir, 2-3 ayda 1 belki
0
delidiyorum
(04.01.24)
en son migren atağının tamamen geçmesi nerdeyse 7 gün sürdü :(, kocaman kadın gece yatakta oturdum ağladım ağrıdan. çok uzun yıllardır özellikle kış aylarında hava durumu/basınç değişiklikleri nedeniyle sık atak gelebiliyor. vitamin, beslenme vb. dikkat edip hafifletmeye çalışıyorum.

migren ilacı relpax'ın da fiyatı aldı başını gitti, başı ağrımayanlar bu açıdan da şanslı.
0
Phoebe
(04.01.24)
7/24. Başım ağrımıyor dediğim zamanda bile aslında 2/10'luk bir baş ağrısı arkaplanda sürüyor.
0
akhenaten
(04.01.24)
migren var bende. ayda 1 kez gelir. bazen cok kotu olup uyuyup uyaninca da devam ediyor.
0
antikadimag
(04.01.24)
Migren var bende de ayda en az 1 kez gelir+1 özellikle pms döneminde. Onun dışında uzun süreli açlık, ekran süresi ve ağır kokuya maruz kalınca da tetikleniyor.
0
Amaranta ursula
(04.01.24)
Her hafta. Migren. mesela şu anda da var. Sevgiler.
0
invictae
(04.01.24)
3-4 ayda bir.
0
cooperr
(04.01.24)
grip olunca (senede iki uc) veya uyku duzenimi bozarsam
0
sttc
(05.01.24)
(3)

Teşhir ürünü kulaklık

blue_heart
Şu ürün alınır mı ptt avm den ? Yoksa risk almayıp diğer yerlerden mi alayım ?https://www.pttavm.com/qcy-melobuds-t18-tws-kulak-i%C3%A7i-bluetooth-kulakl%C4%B1k-te%C5%9Fhir-p-746761687?gad_source=4&gclid=CjwKCAiA4smsBhAEEiwAO6DEjfxGkVJ85YEYpgzBYyhYkmviKII8EXiPDsEb8mELwZLTSgjNY872ThoCYQMQAvD_BwE
Şu ürün alınır mı ptt avm den ? Yoksa risk almayıp diğer yerlerden mi alayım ?

www.pttavm.com
0
blue_heart
(01.01.24)
150 lira fazla ver temizini al
0
freebird5406_2
(01.01.24)
Kulaklıkları fiziki mağazadan aldığınızda çoğu yer iadesni kabul etmiyor hijyenik sebeplerle. Tutup satmaları çok şaşırtıcıymış.

Ben tercih etmem. Arkadaşlarımın kulak içi kulaklığını bile takamayan biriyim ben :D
0
akhenaten
(01.01.24)
pttavm'den hiç bi şey alma
0
carisch
(01.01.24)
(6)

antidepresan neden aliniyor ve ne ise yariyor

antikadimag
hayatimda mutsuzluktan duvarlara baktigim donemler de oldu, ciddi anskiyete gecirdigim surecler de ama hic antidepresan kullanmadim. insanlar neden antidepresan kullaniyor? surekli ve aylarca suren ciddi bunalimlar yasadigim bir donem oldu mesela ama antidepresan kullanmadim. cunku cevresel sartlard
hayatimda mutsuzluktan duvarlara baktigim donemler de oldu, ciddi anskiyete gecirdigim surecler de ama hic antidepresan kullanmadim.

insanlar neden antidepresan kullaniyor? surekli ve aylarca suren ciddi bunalimlar yasadigim bir donem oldu mesela ama antidepresan kullanmadim. cunku cevresel sartlardan dolayiydi bence ve o sartlar duzelince ben de duzeldim.

antidepresan alinca mutlu mu olunuyor? anskiyete duyulmayan bir gevseme/uyusma hali mi oluyor? diger bilissel ozelliklerde bir degisiklik oluyor mu? (hizli dusunme, hafiza vs)
0
antikadimag
(31.12.23)
Depresyon gibi hastalıkların da bunlar için üretilen ilaçların da çeşitli türleri var. Ne hastalık tek tür, ne de ilaçlar. Haliyle sorunuzun en kısa cevabı "öyle gerektiği için."

Basitleştrerek birini örnekleyelim, bazı insanlarda çeşitli nedenlerle salgılanan serotonin ya yetersiz oluyor ya da hızlıca geri emildiği için verimsiz kalıyor. Ssri grubu ilaçlar bu geri emilim sürecini yavaşlatarak daha uzun süre verim alınmasını sağlıyor.

Mutluluk-mutsuzluk kompleks konular. Antidepresan alarak mutlu olmazsınız. Almayarak da mutlu olmazsınız. Zaten depresyonda değilseniz mutlusunuzdur gibi bir şey de söz konusu değil.

Psikiyatrik rahatsızlıklar kişinin yaşam kalitesini birçok yönden etkiliyor. Eğer sorununuz ilaç yardımıyla çözülüyorsa ilaç kullanırsınız. Terapiyse terapi, bunlara gerek kalmadan başka bir yolu varsa bu yolla.

Ancak her yöntem herkeste işe yaramıyor tahmin edeceğiniz gibi.
0
akhenaten
(31.12.23)
Johann Hari- kaybolan bağlar kitabı belki bu konuda aradığınız cevapları detaylıca sunabilir size. Tavsiye ederim
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(31.12.23)
Değiştiremeyeceği çevre koşulları olanlar ve endojen ağır depresyona sahip kişiler kullanıyor.
Başka türlü yaşam sürdürülemiyor.
0
pro9it9is9
(31.12.23)
Öncelikle antidepresanların herkese şeker gibi dağıtılmasını doğru bulmadığımi söylemeliyim. Ancak bu "kimse antidepresan kullanmasın, gerek yok" anlamına gelmiyor asla. Antidepresan dediğiniz ilaçlar temelde vücudun ve beynin kimyasını düzenleyen medikal ürünler ve yukarıda söylenildiği gibi tek tip de değiller. Halk arasında hepsine antidepresan denilse de okbsi olan, şizofreni hastası olan, depresyon hastası olanların hepsi aynı ilacı kullanmıyor.

Depresyon ya da kaygi bozukluğu dediğiniz şeyler son yillarda oldukça popüler kültür malzemesi olsa da sandığınız kadar basit hastalıklar değiller. Kişiler bazen öyle ağır depresyon geçiriyorlar ki yataktan kalkıp banyoya gidecek gücü bulamıyorlar kendilerinde, bu durumda ne yapılacak? Mecburen ilaç kullanılarak düzenlemeye gidilecek. Psikotik vakalarda da ilaçtan başka şansınız yok mesela.


Tüm bunların haricinde terapiyle cozumlenemeyen durumlarda ya da terapiye destek olması açısından da psikiyatrik ilaçlar oldukça önemlidir.

Türkiye'deki durum ise biraz daha farklı. Terapiye erişim çoğu kişi açısından güç, bazıları ise terapideki o uzun süreli gelişim sürecindeki sabri kendisinde bulamıyor; bu durumda psikiyatrik ilaçlar da hemen bir sonraki tercih oluyor. Kişinin aylarca, yıllarca kendisini kötü hissetmesindense en azından bazı yaşamsal işlevlerini normallestirmesine destek oluyor.


Mutluluk ise bambaşka bir olgu; yüzyıllardır felsefe, psikoloji bu konu hakkında sayısız teori ortaya attı. Bir hap aldık, hop mutlu olduk diye bir şey yok tabii ki.
0
fraise
(31.12.23)
depresyon sırasında beynin kimyası değişiyor (hormonlar), bazı kimyasallar az salınıyor bazıları çok salınıyor ilaçlar bu beyin kimyasını tekrar düzenleme üzerine kurulu, düşünceleri, duyguları değiştirmiyor ancak beynin normal çalışmasını sağlıyor. beyin normal çalışmaya başlayınca kişi kendini daha iyi hissedip gündelik işlerini yapabilir hale geliyor.

Bu tür ilaçlar öyle sevgiliden ayrıldım, sevdiğim birini kaybettim çok üzgünüm gibi şeyler için değil.

o tür durumlarda verdiklerinde zaten kısıtlı süre kullanıyorsun.
0
selam
(31.12.23)
belki de yaşanan sorunun şiddetiyle alakalıdır. sizin yaşadığınız şeyin kendi yorumunuzun ötesinde hangi kriterleri sağladığını bilmiyoruz. bu anlamda tecrübeniz de bir referans noktası değil. diğer gerekli açıklamalar da yapılmış kabaca.
üstteki arkadaşa mesaj da gönderdim ama buraya girmeyi unutacağım için bir de buradan yazmak istedim belki okuyup da yanlış bilgi edinen olur diye: yas, melankoliyle ve depresyonla iç içe geçebilen bir mevhum. patolojik yas, karmaşık yas tanımlamalarıyla klinik düzeyde tedaviyi gerektirebiliyor. bu yuzden, sevilen birini kaybetme durumu tırnağım kırıldı gibi, sevgilimden ayrıldım gibi olayların da çok ötesinde.
0
dilhun
(06.01.24)
(6)

ehliyet dilemması manuel mi otomatik mi?

ezkaza
ehliyet kursuna yazıldım manuel ehliyet. yaş 27 erkek.derslerim henüz başlamadı ve şuan istersem ehliyet türünü otomatik olarak değiştirebilirim. ve bu konuda kararsızım. manuel araba almak gibi bir düşüncem asla yok. yani alırsam bu kesin otomatik olur. açıkçası araba konusunda hiç hevesli ve merak
ehliyet kursuna yazıldım manuel ehliyet. yaş 27 erkek.
derslerim henüz başlamadı ve şuan istersem ehliyet türünü otomatik olarak değiştirebilirim. ve bu konuda kararsızım. manuel araba almak gibi bir düşüncem asla yok. yani alırsam bu kesin otomatik olur. açıkçası araba konusunda hiç hevesli ve meraklı bir kişi de olmadım. otomatik araç vardı ailemde ama hiç kullanmayı bilmiyorum. direksiyona bile oturmuşluğum yok. sıfırdan ve yalnızca kurstaki gösterilenle öğreneceğim yani. durumum böyle.

hal böyle olunca sanki kurstaki az olan direksiyon dersi ile manuel araba öğrenebilme konusunda ciddi tereddütlerim var. geçen hatta benimle hemen hemen aynı durumda olan bir arkadaşım da bu ay içinde ilk denemesinde kaldı ehliyet direksiyon sınavında ve keşke otomatiğe yazılsaydım beklediğimden daha zormuş dedi.

sadece kursta gösterilenle manuel ehliyeti alabilen oldu mu? çoğu kişi zaten kurs öncesinde bilip alıyor gördüğüm kadarıyla. otomatiğe geçme konusunda ne dersiniz?
0
ezkaza
(28.12.23)
Valla ben olur da manuel kullanmak durumunda kalırsam diye manuel aldım. Mesela iş yeri araçları gibi. Sizde böyle bir ihtimal yoksa otomatik alın. Etrafımdakiler 10 sene sonra manuel araç kalmayacak diyor ama tabii belli olmaz.

Daha önce sürücü koltuğuna oturmamış biri olarak kurstaki bilgi ile manuel ehliyet alabildim ama çok mucizeydi benim sınavım. Özel ders gerekebilir yani.
0
Amaranta ursula
(28.12.23)
Hayatımda ilk kez sürücü koltuğuna ilk direksiyon dersinde oturdum. Hiiiçbir bilgim de yoktu, sıfır. Bu sene aldım zaten, yaş 30. 7 ders vardı, hepsine gittim. Onun dışında pratik de yapmadım. Derslerin öncesinde parkuru hayal edip sanki araba sürüyor gibi yaptım oturduğum yerde. Sınav öncesinde de sadece parkuru zihnimde canlandırıp durdum, nerede ne yapıyorduk. Bu. Bu kadar. Nitekim manuel ehliyeti ilk denemede aldım. Sakin kalırsanız yaparsınız, anlama kabiliyeti olan herkesin geçebileceği bi sınav. Kafanızda büyütmeyin.
0
nic cage
(28.12.23)
ben de hiç araba kullanmadan gittim kursa. sıfırdı yani. tabi aldığım zaman manuel-otomatik ayrımı yoktu. kursta öğrendim. ilk başlarda tek tük manuel kullandıktan sonra hep otomatik kullandım. ama manuel biliyorum. mecbur kalırsam kullanırım. manuelden devam et öğren bence. atla deve değil.
0
paintov
(28.12.23)
Ben 2020'de kurstan önce hayatımda hiç sürücü koltuğuna oturmadan ilk seferde aldım manuel ehliyetimi.

Manuel araç sayısı türkiyede hala çok fazla. Her zaman kullanmak gereken bir durum oluşabilir. Şirket aracı olur, ne bileyim acil hastanelik bir durum olur tek bulabildiğiniz manuel araçtır vs.

Bilmek bilmemekten daha iyi mi? Daha iyi. Hal böyleyken bence çok da irdelememek lazım ne kadar gereklidir ne kadar gereksizdir diye.
0
akhenaten
(29.12.23)
Manuel araç kullanmak hamallık. Otomatik alın, geçin.

İş yerleri de artık otomatik araç veriyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(29.12.23)
Tam 20 sene oldu ehliyetimi alalı. Bu süre zarfında sadece otomatik araç kullandım. Manuel araca binsem kullanamam, kullanmak da istemem, hiç ihtiyacım da olmadı. Gel 1 saatte öğreteceğim deseler ne gerek var derim. O kadar işim düşmedi 20 yılda anla.
Kendi aracım otomatik, kaskonun verdiği ikame araç otomatikti, şirket araçları da artık otomatik vitesli oluyor.
Geçtiğimiz ay şehir dışında araç kiralarken, adama otomatik vites olsun dedim, artık bütün araçlarımız otomatik zaten abi dedi.
Bir gün lazım olur muhabbeti bana zorlama geliyor. Nasıl rahat edeceksen öyle yap.
0
Aslan damat
(29.12.23)
(4)

sınır koymak hk.-iş

wishmaythşngs
Bir arkadasim var, iyi birisi, bir sorunumuz da olmadi ama red flag denir ya o konusurken cok rahatsiz oluyorum. Iki cumlesinden biri "biz ayni konumda calisan insanlariz" ya da benzer imalar. Biz ayni konumda degiliz ben ustuyum. bu ast ust iliskisinden bagimsiz olarak o benim patronum da olsa konu
Bir arkadasim var, iyi birisi, bir sorunumuz da olmadi ama red flag denir ya o konusurken cok rahatsiz oluyorum.
Iki cumlesinden biri "biz ayni konumda calisan insanlariz" ya da benzer imalar.
Biz ayni konumda degiliz ben ustuyum. bu ast ust iliskisinden bagimsiz olarak o benim patronum da olsa konu hakkinda bilgisi yok, getir gotur yapiyor. yeni mezun ama ondan daha iyi olanlar var.

bunun "ayni konum, esitiz" gibi laflari benim canimi cok sikti, esit falan degiliz, ben oldugum yere gelmek icin kopek gibi calistim.

hirsli biri ama o hirs orada kalmis, isinde ilerlemek icin bir cabasi yok. okuldan sevdigim bir arkadasim olmasaydi coktan terslerdim. Sanirim yakinda tersleyecegim. Fakat bu sefer ben "kendini birsey saniyor" olacagim yani alttan alsam sinir oluyorum, almasam yine bana negatif donusu olacak. ben hicbir is arkadasima ayni konumdayiz, degiliz muhabbeti yapmadim. bana mi tuhaf geliyor, anlamadim.

bu gibi durumlarda ne yapmak lazim?
0
wishmaythşngs
(28.12.23)
Valla belki "ben oldugum yere gelmek icin kopek gibi calistim." bunu vurgulamak iyi olabilir. En azından kendi içinde bir mukayese yapmasına sebep olabilir.
0
Amaranta ursula
(28.12.23)
Ben yerinizde olsam böyle bir şeyi doğrudan konuşmazdım.

Pozisyonlarınız farklıysa zaten çalışma sürecinde bu kişiye bazı işleri yönlendirmeniz gerekiyordur ya da beraber yaptığınız işleri son kez sizin gözden geçirmeniz gerekiyordur vs. Bu gibi durumlarda siz kendi pozisyonunuzun gerektirdiği role girerseniz o da anlayacaktır.

Benim gördüğüm kadarıyla bu gibi durumlar genelde üstün hatasından kaynaklı oluyor.
0
akhenaten
(28.12.23)
"biz ayni konumda calisan insanlariz"
zaten kompleks yaptığını bu şekilde belirtiyor
gayet farkında yani kurduğu cümlenin içi dolu olmadığının

kendini geliştirmesi açısından yönlendirme yapabilecek bir konumdaysan bir şans verebilirsin

arada kıskançlık varsa sağlıklı arkadaşlık yürümez zaten
0
mantık
(28.12.23)
İki cümlesinden biri öyleyse sizin de: aynı konumda değil aynı iş yerindeyiz sadece ve farklı yetenekleri, farklı birikimleri olan insanlarız.. diye arayı hafiften açın.

Onun hırslılığı aslında olduğu yerde kalmamış, biraz şekil değiştirerek sadece sizi çekememezliğe dönüşmüş gibi. Düşüncesine bakılırsa:
- Benden bir iş yapmamı isteme, bana üstlük taslama.. manası sezdim.

İş yerinde ne olursa olsun resmiyet esastır.
0
diyecevaplandı
(28.12.23)
(13)

İş yerlerinde samimiyetsizce kutlanan doğum günü seromonisi hk

dedeminhirkasi
Ne düşünüyorsunuz? Girdap gibi kurtulamiyorsun da. Katılsan samimiyetsiz mide bulandırıcı, katılmasan ayrı dert.
Ne düşünüyorsunuz? Girdap gibi kurtulamiyorsun da. Katılsan samimiyetsiz mide bulandırıcı, katılmasan ayrı dert.
0
dedeminhirkasi
(24.12.23)
Biri kendini feda edecek ve dogum gunu kutlanmayacak. Sonrasindakiler de boylece iptal. Biz oyle yaptik. Su an cit cikmiyor. Nazar degmesin ins
0
nic cage
(24.12.23)
Ben çok düşünmüyorum ya, iyiki doğdun diye iki şakşak yapıp pastamı gömüp devam ediyorum. Bence çok da büyütülecek bir olay değil :D Ancak insanlar gitgide irkilmeye başlıyor bu tip şeylerden onu fark ediyorum. Bakınca herkesin üstünde bir tedirginlik, ne yapsam ki şimdi bakışı, irileşmiş gözbebekleri, çaresiz espri denemeleri :D "Acaba hazırlıklara yardım etsem" mi gerginliği... Bu olaylar da ayrıca hoşuma gidiyor aslında. O anda birilerine bir şey kabul ettirmek daha kolay :D
0
akhenaten
(24.12.23)
Bizim yönetici pastayı alıyor. İki dakika mum, kutlama, 1-2 foto çekilip dağılıyoruz. Hediye işine girmedik. OLmasa da olur ama kimisi seviyor:/
0
Amaranta ursula
(24.12.23)
valla ayağıma kadar gelmiş beleş yaş pasta :D ki çok severim, her defasında uçarak katılırım.. para toplansa veririm.. doğan kişinin doğmuş olması pek umrumda olmuyor, "iyi ki doğdun" der geçer ve pastaya yumulurum.. yaşasın yaş pasta :D

hediye yok ama bizim buralarda. hediye olması itici olurdu.
0
tabudeviren
(24.12.23)
Oo beleş pasta diyip kutluyorum valla. Üzerine bu kadar düşünmedim hiç.

Bir de, iş yerinin zaten süper samimiyet içeren anlamlı bağlar kurulan yer olması gerekmiyor. Beklentileri düşük tutmak lazım
0
jazzabel
(24.12.23)
Aşırı rahatsız oluyom, geçende bı duyuru da acmistim bu konuya deginen....
0
abuzer
(24.12.23)
tek rahatsız olan ben miyim derdim a dostlar. aşırı samimiyetsizce, güya sosyalleşiyoruz muhabbeti, saçma sapan selfieler, pasta yerken gereksiz muhabbetler... işyeri burası, işini yap çık.
0
babemsi
(24.12.23)
Yapmayın arkadaşlar, aynı işyerinde mesai yaptığınız kişiye bir "doğum günün kutlu olsun" demek bu kadar zor olmasa gerek. Pasta şirketten oluyor bizde, acil işi olan doğum günü "çocuğunu" kutlayıp pastasını alıp gidiyor. Bu kadar.
0
SiyamkedisiZorro
(25.12.23)
Ben de sevmiyorum genelde ama pandemiden beri patronlar ofise gelmiyor biz de dönüşümlü çalışıyoruz ve ofiste çok az kişi oluyor. Biz de beleş pasta yemek için kullanıyoruz ve kalanları da ertesi gün gelen arkadaşlar yiyor. Bu hali sıkıntı değil bence.
0
peki madem
(25.12.23)
Öncekine ilaveten, "hadi arkadaşa hediye alalım" diye para toplamak itici ama. Pasta şirketten olmasaydı da pasta için ortak olurdum, ama hediye "cuk"
0
SiyamkedisiZorro
(25.12.23)
Fransa'da şöyle bir kültür var;
Doğum günü ya da özel bir kutlamasi olan kendi yiyecek getiriyor.
Hediye vs gibi şeyler sadece yeni çocuk dogumunda ya da işten ayrilirken.

O yüzden çok mutluyum. Ben de saçma bulurdum.
0
logisticsmanager
(25.12.23)
haftada 2 sabit olmayan gün ofise geliyorum. onda da şansıma doğum günü kutlaması denk gelirse, pastamı alıp kenara çekiliyorum. fazla düşünme derim. pastayı fazla kaçırma :)
0
gabe h coud
(25.12.23)
valla ben de devlet dairesindeyim, hani böyle olunca da bir nevi aynı insanlarla emekli olacaksın ortam iyicene samimiyetsizleşiyor sıkıcılaşıyor, özellikle kadın tayfanın beleşe pasta ve instagram paylaşımı etkinliğinden öteye gitmemeye başlıyor. Bir de 20 kişi var her ay istemsiz kutlanıyordu iyicene kabak tadı verip gereksiz bir masrafa da dönüyordu.

En son buna dahil olmak istemeyenler bunu net bir şekilde dile getirse de bu gösterişçi tayfa tarafından ciddiye alınmayınca da bu istemeyenler doğum günlerinde yıllık izin almaya başlayıp pasta parası toplanırken ben katılmadım deyip vermemeye başlayınca neyse ki bu saçmalık bitmeye yüz tuttu.
0
denizgonen
(31.12.23)
(9)

Okuldaki yilbasi yemegine ne yapayim?

balpolen
Gün gibi oluyor, ogretmenler odasinda. Kisir, borek falan.Kisir yapacaktim, 2 kisi yapiyor zaten. Mercimek koftesi ve patates salatasi da oyle ve kek de ve borek de ve kurabiye de.Bunlardan cifter cifter yapiliyor.Ben ne yapsam bilemedim, thank youuUn helvasi yapayim mi ya da irmik. Guzel yaparim ik
Gün gibi oluyor, ogretmenler odasinda. Kisir, borek falan.
Kisir yapacaktim, 2 kisi yapiyor zaten. Mercimek koftesi ve patates salatasi da oyle ve kek de ve borek de ve kurabiye de.
Bunlardan cifter cifter yapiliyor.

Ben ne yapsam bilemedim, thank youu

Un helvasi yapayim mi ya da irmik. Guzel yaparim ikisini de.
0
balpolen
(21.12.23)
Irmik helvasi guzelmis. makarna salatasi, zeytinyagli patlican, havuc ve mor lahana salatasi yapabilirsiniz
0
ala09
(21.12.23)
youtube.com
buradaki gibi bir irmik helvası yap nefis.
üstüne de biraz tarçın.
0
etna
(21.12.23)
Bugün canım şöyle %50 süzme yoğurt %50 normal yoğurtlu makarna salatası isteyip durdu.

O yüzden size de önerim makarna salatası :D

Makarnayı haşlayıp saklama kabında tutun. Garnitür ve yoğurdu sabah olunca okula götürmeden karıştırırsınız.

Bir de yanınızda kuru nane görürün, onu da okula varınca hemen kapağı açıp dökersiniz kokusu taze kalır.

Olsa da yesem :(
0
akhenaten
(21.12.23)
Aa hic aklima gelmemisti. Bizim oralarda ölü evinde un helvasi yapilir, irmikten ziyade. Burada herkes irmik demis ama sanirim ben un helvasi yapicam cunku onu daha cok seviyorum. Sarma dolmayi da artik ölü evine mi geldik diye dusunenler yapsin, biz yeriz.
0
🌸balpolen
(21.12.23)
Elmalı turtaa
0
Semi
(21.12.23)
mısır unlu zerdeçallı tuzlu kek, yapıp da övgü almadığım, tarif istenmeyen, kapış kapış gitmediği tek bir sefer bile olmadı.
youtu.be
0
Phoebe
(21.12.23)
Gozleme yap, olmadi pogaca yap. Ozellikle pogaca super olur. En kotu durumda kimse yemese bile alir evine goturur canin istedikce yersin.
0
j r r tolkien hayrani
(21.12.23)
Kuskuslu mor lahana salatası. Tam da mevsimi ve iyi bir nar ekşisi ve ekşili sos ile müthiş bir yancı olur...
0
silverleaf
(22.12.23)
Bir tatlı bir tuzlu yap, tatlı olarak çikolatalı brownie tuzlu olarak da mini pizza.
0
iwasbornonamountainside
(22.12.23)
(6)

"o seni sevdigi icin sana satasiyor"

ahm1
Eski gunleri huzunlu bir sekilde dusunurken annemin, abim bana satastigi zaman bunu soyledigi aklima geldi. Bazen ciddi kavga ederdik, o zaman da bunu soyluyor muydu bilmiyorum ama bu laf mantikli mi sizce? Bu laf size de soyleniyor muydu?"İnsan, sevdigiyle ugrasirmis" lafi da var ama bu baska, bu r
Eski gunleri huzunlu bir sekilde dusunurken annemin, abim bana satastigi zaman bunu soyledigi aklima geldi.

Bazen ciddi kavga ederdik, o zaman da bunu soyluyor muydu bilmiyorum ama bu laf mantikli mi sizce? Bu laf size de soyleniyor muydu?

"İnsan, sevdigiyle ugrasirmis" lafi da var ama bu baska, bu romantik seyler icin soyleniyordu.
0
ahm1
(20.12.23)
40 yaşında adamım. bunu genelde yeğenlere yapıyorum. (yeğenim yok. kuzen çocukları.) küçük bir ilçede baba tarafı sülale (yörüğüz) bir arada yaşıyoruz. 4-5 sokak olduğu gibi aynı soydan.

ben kız kardeşimle 10 seneden fazla konuşmuyorum. babam vefat ettiğinden beri mal-miras mevzuları haricinde de konuşmadım. borç isterse veriyorum. vakti gelince ödüyor.

bana ciddi bir konuda yalan söylemişti. kendisine "bana herkes yalan söyleyip kandırabilir ama ailem bunu yapmamalı. ne kadar kızsam da sövsem de bunu yapmamalı" demiştim.

birkaç yıl sonra duyduğu ve yanlış anlamış olduğu bir konu hakkında kendisi bana ağır sözler söylemişti. duyduklarının doğru olmadığını evrakla ispatlayınca özür dilemişti.

zamanla ona karşı olan kızgınlığım geçti. artık kırgın da değilim. benim için sokaktaki herhangi bir insan.

nazını çeken insanın sınırı zorlamak her daim tatlı bir uğraşıdır.
0
phonex
(21.12.23)
Normal değil, sevgisinden olduğunu varsayaak bile insan sevgisini sevgi dolu şekilde göstermeli. Bunu sağlamak da yetişme çağında ailenin görevi.

Ne yazık ki birçok anne baba bu konuda çok da başarılı sayılmaz. Kendinizi yormayın, istemediğiniz sevmediğiniz şeyleri söyleyin. Bazen insanların değişmesi gerekir; normal olan bu.
0
akhenaten
(21.12.23)
"Abinin seninle sataşması sorunu ile ilgilenecek vaktimiz/takatimiz yok veya ilgilenmek istemiyoruz bu nedenle seni sataşılmanın aslında iyi bir şey olduğuna ikna ederek aradan çıkıyoruz" anlamına geliyor bence.
0
peki madem
(21.12.23)
"sevdiği için sana sataşıyor" lafı sataşılan kişiyi idare etmek içindir ve çoğu zaman şu anlama gelir
"onun nazını çekeceğini bildiği için sana sataşmakta sorun görmüyor veya biz sana gıcık oldugu için sataştığı ihtimalini düşünmek istemiyoruz"
0
abelardo
(21.12.23)
@abelardo: heh aynen, cevap bu sanirim. "nazini cekecegini bildigi icin sana satasiyor"
0
🌸ahm1
(21.12.23)
aslında alıp karşılarına konuşmaları ve çözülmez bir sorunsa profesyonel yardım almaları gerekir ama bir taraf diğer tarafa kin gütmesin diye anne-babalar böyle şeyler söyleyebiliyor. bu gerekçe tabii ki kabul edilemez ama çocuğun çözemediği bu sorunu aileler de çözemeyecek kadar bilinçsiz genelde.
0
anna sun
(22.12.23)
(7)

insanların dertlerini paylaşmaması

denizzz
bu çok yaygın bir durum, değil mi? birebir sohbetlerde herkes halinden memnun gibi görünüyor, derdini tasasını pek anlatmıyor. ama yapılan araştırmalara baktığında nüfusun ciddi bir kısmı yaşamından memnun değil. bir de bu memnuniyetsizlik hali sadece ekonomik güçlük yaşayan insanlarla sınırlı bir ş
bu çok yaygın bir durum, değil mi? birebir sohbetlerde herkes halinden memnun gibi görünüyor, derdini tasasını pek anlatmıyor. ama yapılan araştırmalara baktığında nüfusun ciddi bir kısmı yaşamından memnun değil. bir de bu memnuniyetsizlik hali sadece ekonomik güçlük yaşayan insanlarla sınırlı bir şey değil, hali vakti yerinde olanlar da genel olarak bir tatminsizlik içerisinde. ama bu durum ne sosyal medya paylaşımlarına ne de arkadaş sohbetlerine yansıyor. bunu siz de gözlemliyor musunuz? "güçlü görünme arzusu" mu sizce bunun nedeni?
0
denizzz
(20.12.23)
Herkesin zaten milyonlarca derdi var, dert anlatıp kendi derdimi de yüklemek bana mantıklı gelmiyor sadece, güçlü görünme aezusu değil yani. Bir de aynı nedenle kimse dert dinlemek de ister mi çok emin değilim.
0
Bir ben var benden şurada
(20.12.23)
Ben gelip sana saatlerce dertlerimi anlatabilirim ama sen yarim-bir saatten sonra illallah dersin. Neden bu kadar derdi dinlemek isteyesin? Her gorusmede dert anlatirsan insanlar bir hafta sonra senden kose bucak kacar. Karsi taraf dunyanin en mutlu insani degil ki hayatini senin dertlerini cozmeye veya dinlemeye adasin.
0
ahm1
(20.12.23)
Valla bence olay insanlarin cogunun diger kisilere pek guvenememesinde ve onlari yakin kisi olarak gormemesinden kaynakliyor. Yani gunumuzde neredeyse her iliski bir cikar iliskisine donustugu icin kimse gidip de sikintilarini her gordugu kisiyle paylasamiyor. Kafasinda surekli 'bunu bana karsi koz olarak kullanir mi?' dusuncesi olusuyor insanlarda.

Yani mesele guclu gorunmek degil esasinda, gucsuz gorunmemek. Ikisi arasinda da cok buyuk fark var. Gucsuz oldugunu dusundugunde kendine karsi olan tum guveni kaybedebilirsin. Guclu olmadigini dusundugunde ise direkt gucsuz oldugunu dusunmez, guclu gorunmek icin caba sarfetmeye cabalarsin cunku ortada bir yerlerde oldugunu dusunursun.
0
j r r tolkien hayrani
(20.12.23)
Yukardakiler +1 insan dertlerini gerektiğinde samimi olduğu kişilerle paylaşır.

Bunu yapmayan insanlar da var, herkes hayatının bir döneminde karşılaşmıştır. Özellikle üst üste tekrarlandığında insanlar sizden haklı olarak uzaklaşır.

Yetişme sürecinde çoğu insan bunun dozunu öğreniyor deneye yanıla.

Zayıf görünmeme kaygısı olan da vardır tabi ama genellemeler üzerinden konuşuyoruz zaten.
0
akhenaten
(20.12.23)
her şeyi çok güzel göstermeye çalışarak karşı tarafı kıskandırmak, asıl kendileri kıskandığı için güzel şeylere sahip insanları. dürüst ve düzgün insanlar hayatının tüm gerçekliğini apaçık ortaya koyar iyisiyle kötüsüyle, çünkü kimsenin hayatı ne çok kötü veya çok iyidir, dünyanın kuralı budur. aksini iddia eden kendisiyle barışık değildir ve sahtedir. günümüzde insanların çoğunluğu bu. bir kısım da karşı tarafa güvenmediği için ve hayatındaki dertlerini paylaşırsa diğer insanların hassas noktalarından vurabileceği için bunları paylaşmıyor ki, bu konuda onları haklı buluyorum.
0
babemsi
(20.12.23)
sürekli olarak dert antalan biri sosyal olarak başarıya ulaşması çok zor, negatif bir etki verir , siz kendiniz dert paylaşan bir insanı dinelemeye ne kadar sabır gösterebilirsiniz, çünkü herkesin kendine göre derdi var yeterince .
O nedenle , dert üstüne dert dinlemek yorduğu için bir kaçınma söz konusu da olabiliyor.

Artı maalesef bizim toplumumuzda , insanlar zayıf noktalarını ve sıkıntılarını paylaşmak istemiyor, çünkü gün geliyor, bu durumlar kişinin aleyhine de kullanılabiliyor.
0
Rao
(20.12.23)
Guvenmek icin saglam bi zemin olmayan kimseye dert anlatmamak en sagliklisi. Insanlara dert anlatinca, yanlisinizi dogrunuzu, zayif yonlerinizi vs anlatinca anlattiginiz kisilerin islerine gelmeyen durumlarda tam da oralardan vurulmak icin muthis kozlar vermis oluyorsunuz. Dertlerinizi daha da buyutmemek icin aile disinda pek de konusmamak en iyisi. Yani illa da guclu gorunmek degil, korunmak istiyor da olabilirler.
0
nic cage
(21.12.23)
(4)

okuduğunu anlama (prospektüs)

kibritsuyu
"5 ml'lik 3 ölçek, günde 3 kere yemeklerden sonra kullanılır"sabah 3 ölçek, öğlen 3 ölçek, akşam 3 ölçek, yani günde 3 kere 3'er ölçek mi?yoksa sabah 1 ölçek, öğlen 1 ölçek, akşam 1 ölçek, yani günde 3 ölçek mi?
"5 ml'lik 3 ölçek, günde 3 kere yemeklerden sonra kullanılır"

sabah 3 ölçek, öğlen 3 ölçek, akşam 3 ölçek, yani günde 3 kere 3'er ölçek mi?

yoksa sabah 1 ölçek, öğlen 1 ölçek, akşam 1 ölçek, yani günde 3 ölçek mi?
0
kibritsuyu
(20.12.23)
ilki bence
0
jelly bear
(20.12.23)
Şu haliyle ikisi de olur çünkü anlam kapalı. Yazının genelinde anlamı açık eden bir nokta olabilir. Prospektüsü önlü arkalı çekip bir yere upload edebilirsiniz ya da ilacın adını verirseniz daha önce ilacı kullanmış birileri kendisinin nasıl kullandığını yazabilir.

Ancak en temizi kapanmadan en yakın eczacıya gidin. Sonuçta doktor belli bir kullanım önerisi vermemiş, prospektüsteki bilgiyi soruyorsunuz. Bunu da eczacı bilir.

Yazı doğrudan okununca günde üç kere üç ölçekten 9 ölçek içilmesi gerektiği anlamı çıkıyor ama bu alışılmadık bir miktar. Böyle olsa daha açık olmaları gerekirdi bence.
0
akhenaten
(20.12.23)
benzer bir prospektüste şöyle demiş;

Yetişkinlerde, 5 ml’lik 3 ölçek; 6 yaşından büyük çocuklarda ise 5 ml’lik 1-2 ölçek günde 4 kere yemekten sonra kullanılır.

1-2 ölçek 4'e bölünemeyeceğine göre sizin durumda 3x3 günde 9 ölçek gibi anlaşılıyor. yine de eczacı veya doktora danışmakta fayda var.
0
faberkastelli
(20.12.23)
evet arada "6 yaşından büyük çocuklarda ise 5 ml’lik 1-2 ölçek" de yazıyor, ben 6 yaşından büyük çocuk olmadığım için orasını yazma gereği duymadım. cümle bütünlüğünü bozmadan kısalttım.

yani ayırıcı noktamız matematik mi? "çocuklardaki 1-2 ölçeği üçe bölemeyeceğimize göre" diye düşünerek mi doz ayarlayacakmışız?
0
🌸kibritsuyu
(20.12.23)
(8)

Esler arasi maas farki max % kac olmali?

lapaz
Var mi boyle bi olay?
Var mi boyle bi olay?
0
lapaz
(19.12.23)
yok.
0
jelly bear
(19.12.23)
%50nin üstü nikahı düşürür :) şaka şaka. Yok böyle bir olay. Çalışmayan eş de olabilir nitekim.
0
Tisatiaşer
(19.12.23)
birinin maaşı "kendine harçlık yaparsın" kadar olmasın, yeter.
0
gabe h coud
(20.12.23)
İnsanlar nitelikten çok niceliğe yönelik bakıyor bu konuya, bence toplam hane geliri yeterli düzeydeyse maaş farkının çok bir önemi yok.

Evli çiftlerin kendilerinden ziyade yetiştikleri ailelerin sosyal statüsü geçmiş yaşantılarını ve hayat tarzlarını etkilediği için ister istemez yaşam tarzlarında uyuşmazlıklar ve gerilimler olabiliyor.

Her ikisi de aynı tarzda ailelerden gelen iki kişinin maaşları arasındaki uyumsuzluk nispeten daha az etkili olan bir şey.

Yani bu maaş ve maddi durum konuları konuşulurken esas bahsedilen şey aslında yaşam tarzındaki farklılık ve bunun yol açtığı sorunlar.

Bunun dışında ele geçen toplam hane geliri insani bir hayat kurmaya yetiyorsa aynı tip ailelerden gelen insanlar arasında "maddi statüden kaynaklı" sorun yaşanma olasılığı düşük.
0
akhenaten
(20.12.23)
şahsen şimdiye kadar hiç böyle bir şeye takılmadım. eşimin maaşı benden yüksek de olabilir, olsun da. kasa bir, beraber bir hayat sürüyoruz sonuçta
0
kondansator
(20.12.23)
kendi standardımı yaşayabileceğim gelirim olduktan sonra eşim isterse %1000 fazla kazansın bu niye sorun olsun ki mis gibi yaşarız, her meslek aynı kazanmıyor ki
0
freebird5406_2
(20.12.23)
Toplam hane düzeyi bir miktarın üzerindeyse sorun olmaz +1
Asıl sorduğunuz sanırım "kadın erkekten ne kadar fazla kazanırsa sorun olmaz?" Bunun da belli bir cevabı yok, kadının ve erkeğin ilişkilerinin tek belirleyicisi aldıkları maaş değil. Senelerce eşimden 2-3 kat kazanmış bir kadın olarak söylüyorum bunu. Hep şunu düşündüm "ben onun yerinde olsaydım bana nasıl davranmasını beklerdim".
0
SiyamkedisiZorro
(20.12.23)
Valla eslerden biri digerinin gelirinin cok ustunde kazaniyorsa ve yasadiklari hayat da o fazla kazanan kisinin cebinden cikiyor gibi gozukuyorsa bence sikinti olusur muhakkak. Atiyorum bir taraf 50 bin kazanirken diger taraf 150 bin kazanip gidip de 70 bin liralik bir evde kiralik olarak kaliyorlarsa, bir yerden sonra fazla kazanan taraf 'ben olmasam evin kirasi bile odenemez' diye dusunup ya digeriyle arasini bozabilir ya da bunu stres yapip hayatini cok daha zora sokabilecek durumlara kendisini ister istemez sokabilir.

Dolayisiyla her iki tarafin calistigini varsaydigimda -ki soru bence direkt ona yonelik- hemen hemen esit kazanmak en iyisi. Esit kazanma gibi bir durum ortada yoksa da temel giderleri birisinin karsilayamacagi, digerinin de gozu kapali sekilde karsilayabilecegi sekilde olmamamasi gerekir bence.
0
j r r tolkien hayrani
(20.12.23)
(22)

Kayinvalidenin pilot ogluyla yatilarda gidip gezmek istemesi

screwedup2
Merhaba,Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel
Merhaba,

Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel odasinda kalarak en azindan otel parasindan kurtarma gibi bir durum var ortada.

Gezmeyi gercekten cok seviyor ve ben bu durumdan rahatsiz olarak engel olmasam gidebildigi her yatiya esimle gitmek ister.
Ben gelin olarak bu durumdan rahatsizlik duyuyorum. Olabildigince nesnel anlatiyorum ki olabildigince nesnel yorum almak istiyorum. Bir gelinin bu durumdan rahatsiz olmasi sizce normal midir?

Bu arada meslege yeni basladigimiz icin borc icindeyiz ve maddi durumumuz o kadar da iyi degil. Neden ayri otel odasinda kalmiyor diye soranlari icin soyluyorum. Daha yeni ikimizin ilk arabasini alabildigimiz icin elimizde para bile yok. Ki olsa bile ben deli gibi gunde 13 saat calisip kendi paramin sefasini suremezken bizim paramizla tatillere cikmasi gezmesi bana batiyor.

Ilk evlenecegimizi soyledigimizde evlenmemizi istememisti tek ogluna biraz duskun.

Bu gezme olayindan rahatsizligimi esim anlamiyor. Sizce durum normal mi?
0
screwedup2
(18.12.23)
Bence çok haklısın. İzaha bile gerek duymadım her yatıya gitmek çok manitacılık işi evli oğlunu salabilmeli. Bütün enerjisini oğluyla atması kötü fikir
0
ala09
(18.12.23)
her şeyin bir ölçüsü var. sürekli sürekli olacak iş değil. insanlar anlayışsız ve vurdumduymaz olunca böyle sonuçlar ortaya çıkıyor. yaşanan durum normal değil. buna bir şekilde çözüm bulunması gerekiyor.
0
dedeminhirkasi
(18.12.23)
Maddi boyut haricinde ve sizin de bu seyahatlerde onlarla birlikte olmadığınızı varsayarak büyük bir problem göremedim ben.
0
elorelia
(18.12.23)
bence bu durum eşinizle alakalı, iki tarafın da gönlünü alıp orta yolu bulması gerekir
0
babemsi
(18.12.23)
Her seferinde değil de yüzde elli olduğu durumda bence normal. Hatta çok zorlarsam her seferinde bile normal karşılayacak sebepler bulabilirim.

Niye rahatsız olduğunuzu anlamadım. Ana oğul gezsin işte sizinle ne alakası var bu durumun? Kaynanam kocamla takılınca be güzel ana oğul hasret gideriyor diye düşünüyorum ben aklıma bile gelmez kıskanmak.
0
yenibirgüzelnick
(18.12.23)
Pilot oğlunun pilot gelinle evlenmesine itiraz eden annede ben bir çentik ararım.
0
onepointzero
(18.12.23)
Maddi durumunuza etkisi tam olarak nasıl oluyor, ben o kısmını anlayamadım. Sonuç itibariyle eşiniz otel ücretini tek de kalsa, annesiyle de kalsa ödemiş olmayacak mı? Uçak biletini mi siz alıyorsunuz? Yoksa komple tatildeki her şeyi mi siz ödüyorsunuz?

Bu durum haricinde birlikte gidiyor olmalarından eşiniz bir rahatsızlik duymuyorsa, siz de orada olmadığınız için ben de bir sorun göremedim. Eşiniz ile annesi arasındaki bir mesele bu bence.
0
fraise
(18.12.23)
siz bu yatılarda yanlarında değilseniz ve arkanızdan eşinizi size karşı doldurma gibi olaylar yoksa, yani siz eşinizle baş başayken her şey yolundaysa bırakın takılsınlar ana oğul derim normal şartlarda ama eşiniz bu durumdan kendisi hiç rahatsız olmuyorsa uzun vadede rahatsız olmakta haklısınız. böyle anneci adamlar ilişkilerinde dengeyi sağlayamıyor çünkü. eninde sonunda bir yerde ilişkiyi etkiliyor bu durum mutlaka.

üçünüz aynı odada kalıyorsanız çarşı karışır tabi.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(18.12.23)
Burada ne sorun var anlayamadım. Oğlu normalde tek gidecekken anne olarak oğluna eşlik etmesi, eşinden yeni ayrılmış bir kadın için güzel bir kafa dağıtma yöntemi.

Bu durumdan rahatsız olup engel olmak iyi niyetli birisinin yapacağı bir hareket değil bence. Bence gereksiz yere sorun çıkarıyorsunuz.
0
but that was just a dream
(18.12.23)
but that was just a dream +1

oyle bir yazmissiniz ki sanki ikisi birden surekli tatile gidiyor, sizi ozellikle yanlarina almiyorlar :D

Hatun bosanmis, dunyayi gezmek istiyor. Bu sirada oteli bedavaya getirmek istiyor, eger kocaniz bunu dert etmiyorsa problem ne anlamadim. Kocaniz zaten tahminen sabah annenizden once kalkip ucaga gidiyordur. Adam calisiyor yani, tatilde degil :)
0
cooperr
(18.12.23)
Şimdi öncelikle sebebini bilmesek de istenmeyen gelin olarak bi kalp kırıklığınız var. Bu, kayinvalideye karşı negatiflik tohumu atmış. Bu yüzden onların beraber bu kadar çok vakit geçirmesi sizi korkutmuş olabilir. Çok vakit geçirdikçe sizin çekirdek aileniz içindeki olumlu-olumsuz bilgiye sahip olacak validanım, eşiniz ne kadarına izin verirse tabi. Bu kaygı anlaşılabilir.

Diğer bir konu da eşini kaybetmiş ya da boşanmış annelerin koca misyonunu oğullarına yükleme eğilimi var eskilerde. Çoğunlukla bağımsız bir hayat yasayamadiklari icin olsa gerek. (aslan gibi oğlum var benim!) Zaten maddi anlamda böyle olduğunu söylediniz. Aile içi dengeyi bozan bi şey bu. Bu da kaygı verici.

Kadınların eşlerinin aile bağını koparması da doğumda annelerin oğullarıyla kesemediği göbek bağını gelinin kesmesi aslında. Duygusal olgunluğa erişmiş erkeklerde bu zaten yaşanmıyor, gayet güzel yönetiyorlar durumu.

Mesela bu söylediklerim soz konusu olmasaydı, borcunuza harcınıza rağmen rahatsız olur muydunuz aynı durumda?
0
beetlejuice
(19.12.23)
Ne kadin ne erkek hic kimsenin annesiyle bahsettiginiz siklikta ve yakinlikta vakit gecirmesini normal bulmam. Ustelik is seyahatinde surekli annesiyle beraber koca adam... Belki ben esimle bir sey konusacak, planlayacak, yapacagim, ergen gibi annen yaninda mi diye mi soracagim kocama hep? Yilda birkac kez normal. Fazlasi garip.
0
nic cage
(19.12.23)
Ailenin geçmişine ve gelişim sürecine bakmak gerekir. Ben pilot olsam annem istediği her yatıya benimle gelebilirdi. Bu konuda eşime karşı bir ihmalim olmazdı ama maddi olarak hiçbir şeyden kaçınmazdım.

Ama her insan pekala aynı değil, anne olmak kişinin kötü yönlerini alıp götürmüyor. Karşı taraftan bakıldığında tasvip edilmeyecek tavır ve tutumlar, çıkarcılık, fırsatçılık, işgüzarlık vb. çoğaltılabilecek durumlar varsa ben de hazzetmezdim.
0
Nature Works
(19.12.23)
Anne evliliği istememiş.

İşleri maddi olarak rayına oturtmaya çalıştığınız bir dönemdeymişsiniz.

Eşinizle yeni evli olduğunuz için ve annesinin de bu davranışı eskiden beri süregelen bir şey olmayıp görece yeni başlayan bir şey olduğu için eşinizle ilişkinizi nasıl etkileyeceğini anlamamışsınız.

Bu üç konu bu meselede canınızı sıkıyor anladığım kadarıyla.

Ben yerinizde olsam gözlemlerdim olayı. Annenin davranışı normal değil evet, sonuçta gezmeyi çok seviyor diye oğluyla "ayda yılda bir" sıklığından daha fazla seyahat etmesi absürt. Orası iş ortamı sonuçta. Anne-oğul hayatı bu denli iç içe geçmemeli. Bazı sınırlar var.

Diğer taraftan anladığım kadarıyla ortada zaten ailevi bir sorun var. Anne boşanmış. Bu birçok açıdan insanları etkiler. Siz böyle bir aileye girmişsiniz. Yani evde yangın varken gelip her şey normal gibi yaşamayı beklememelisiniz. Önce bu sıkıntılar atlatılmalı.

Ben yerinizde olsam bu durumu anneyle aramı düzeltmek için fırsata çeviririm. Hatta anneyi bir kere de siz yanınıza alın mesela?

Sonra bu olaylar yatıştıktan sonra eşim hala bunu sürdürmeye devam ediyorsa oturur konuşurum nasıl iş bu böyle diye.
0
akhenaten
(19.12.23)
ben anlayamadım sıkıntının ne oldugunu. anladıgım kadarıyla oğlu zaten yalnız oluyor bu seyahatlerde. annesi de onunla aynı odada kalıyor. annesi olsa da olmasa da sen bu zaten olmayacaksın. o zaman annesinin olmasında sıkıntı nerede anlayamadım.
sen eşinle beraber gitmek istiyorsan anlarım ancak oğlu tek olacak ise anne oğul neden bir olamasınlar.
maddi olarak da bir yük olmuyor anladıgım kadarıyla. uçak bileti ve otel parası da ekstra yük olmuyorsa sorun nedir?
sizin paranızla nasıl tatile çıkıyor? yemek yiyor en fazla. annenin yediği yemeği mi sorun ediyorsun
0
abelardo
(19.12.23)
Annesine aylik bazda ne kadarlik masraf yapiyor bu seyahatler dolayisiyla?

Iyi tarafindan bakin. EN azindan kiminle ne yaptigini biliyorsunuz.
0
turkuaz
(19.12.23)
Bu duruma bakılacak birden çok taraf var.

Maddi açıdan başlarsak,
- Bildiğim kadarıyla kayınvalideniz pas uçacak, pas uçarken pilotlara ek bir farklılık yok ise sadece vergiler ödenerek uçuyor yolcular. Bu ödenen ücret mi sizi rahatsız ediyor?
- Eşiniz otelde double kaldığı zaman ikinci kişi farkı oluyor ve onu da sizin bütçeden ödüyor ise bu mu sizi rahatsız ediyor?
- Sonuçta eşinizin yaptığı seyahat bir iş seyahati. Şirketin yatı sırasında çalışanlardan belirli beklentileri var ve kayınvalideniz olunca eşiniz bu beklentileri yerine getiremediği için iş kaygısı mı yaşıyorsunuz?

Manevi olarak:
- Eşiniz annesiyle fazla zaman geçirince sizden uzaklaşıyor mu? Kayınvalidenin düzenli bir eşi doldurma durumu mu var?
- Eşiniz ailesiyle sık görüşmeye devam ettiği için kıskançlık yapıyor olabilir misiniz?

Tüm bu soruları kendinize sormanız gerçek sebebi bulmanıza yardımcı olabilir.

Ha ben olsam belki bazı yatılara annemi götürürdüm ama artık benim de bir hayatım var, yalnız olmam gereken zamanlar var mesajını da verirdim.
0
en bi orijinal
(19.12.23)
bir iki kere merak ettigi yere gider de, ben hic normal bulmadim, koca adam niye annesiyle ayni odada kaliyor, bence rahatsiz edici, anne sonradan görme heralde.
sen de kendi anneni götür, ama kaynanan varken biz sonradan görme degiliz ayri odalarda kaliriz diye laf sok. masraflari da ortak hesaptan düs.
0
durgunfoton
(20.12.23)
Durumun normal olup olmaması işin sıklığına bağlı. Senede 2 veya 3 defadan fazla böylesi beraber seyahatler ilişkileri bozar. Şöyle söyleyeyim (ki olayın sadece maddi boyutu olmadığını gösterebileyim) kvalide sizden maddi destek almasa bile eşinizle senede 20 geziye çıkması sizi mutsuz eder miydi? Beni ederdi, çünkü yoğun iş temposu içinde muhtemelen ben bu kadar eşimle beraber olmazken onların birlikte olması bizim evlilik birliğini kurmamızı (evliliğin erken dönemlerinde) etkilerdi.
Bir de seyahat muhtemelen sadece konaklama ve uçak bileti masrafından ibaret değil. Orada gezecek, yemek yiyecek, ıvır zıvır bir şeyler alacak, günün sonunda geçimi için biz destek oluyorsak gözüme batar benim de. Bütün bu olayların üstüne bir de evlenmemi baştan istememişse... Neyse sakin...
Eşinizle annenin bu gezi çerçevesini çizin ama konuşmayı eşinizin yapması lazım, bunun için de ikna olması lazım. Yoksa bir seyahat sonunda eşinizle yollarınız ayrılabilir.
0
SiyamkedisiZorro
(20.12.23)
ufukta boşanma var maalesef.
0
tantunisultansuleyman
(21.12.23)
anne oğluna aşırı düşkün hastalıklı bir kadınsa ayrı, oğlunu tüm bu geziler için maddi manevi bir araç olarak kullanıyorsa ayrı.
ilki zaten evlerden ırak bir durum. yorum bile yapmama gerek yok, ama ikincinin neden rahatsızlık verebileceğini anlıyorum. sonuçta maddi olarak siz de sıkıntıda olduğunuzdan bahsetmişsiniz, geçimine yardım sağladığınız birinin sürekli olarak gezmesi herkesi huzursuz eder. ben mesela evladım dahi olsa, destek aldığım biri varken kendim kişisel harcamalarımı kısmaya özen gösteririm.
ayrıca yeni evli eşek kadar bir insanın kendi annesiyle bu denli çok zaman geçirmesi de sıkıntı. emin olun kadın tarafı olsa da aynısını derdim. insanların ailelerinden uzaklaşıp biraz kendi ailelerinin bilincinde olmaya başlaması gerekiyor.

uzun lafın kısası. madem geçinemeyecek derecede sıkıntısı var, yeni evli çiftin her şeyinden yararlanıp gezmeyiversin.

tşk
0
wild honey suckle
(21.12.23)
merhaba,

bir psikolog ve bir evin bir oğlu ile evli bir kadın olarak cevap vermek istiyorum:

''annenin ilk başlarda kafa dağıtmak için böyle seyahatlere çıkması normal'' diye yorumlar gelmiş, buraya bir nebzeye kadar hak verebiliriz, diyelim ki bu durum geçici, diyelim ki her seyahatine değil de bazı seyahatlere gidiyor anne.

yine de, başta evlenmenizi istemeyen ve sizin maddi gücünüzden alıp, başkasına ''keyfi'' olarak verilen paranın, sizi rahatsız etmesi bence çok normal. burada hissettiğiniz kıskançlık olabilir, öfke olabilir, değersizlik olabilir sizinle alakalı. ama dikkat, sizinle alakalı diye eşinizle alakalı değil, diyemeyiz. siz bir çiftsiniz, evlisiniz, sizinle ilgili olanlar eşinizi de ilgilendirir.

ben eminim ki tüm bu zor şartlar altında, kayınvalideniz zor durumda olsa, Allah korusun bir sağlık gideriz olsa ve yüklü miktarda ona para ayırmanız gerekse, bundan o kadar da rahatsız olmazsınız. ama söz konusu gezmek, tozmak ve ekstra olan bir şey. bunun yanında eğer başta evlenmenizi istemediyse ve oğlu işe girdiğinde kocasından boşandıysa, orada oğlu ile kurduğu sıkıntılı bir bağ olabilir, bunu eşiniz de kayınvalideniz de fark etmiyor olabilir. mesela, tamam artık oğlum güçlü, bana bakar diye bile boşandıysa, bu durum sıkıntılı. sizi de rahatsız eder. valideyi suçmalak doğru değil, bilerek yaptığını hiç düşünmüyorum, Anadolu'da erkekler sınır koymasa bir çok kayınvalidede bunu yapma potansiyeli ne yazık ki var, özellikle kocasıyla sağlıklı bir ilişkisi olmayan kayınvalidelerde.

eşinizin sizi anlamadığını düşünüyorsanız, ona duygularınızdan bahsedin, ve onu suçlamadan kendinizi ifade etmeye çalışın, sizin için de zordur eminim. ''kendimi şu şu duygular içinde buluyorum, ve ancak senin yardım edeceğini düşünüyorum. benim için evlilik birlik beraberlik ve huzur demek; bu yaşananlar benim huzurumu etkiliyor, acaba bana destek olmaya çalışsan, biraz daha empati kurmaya çalışsan, gerçekten buna çok ihtiyacım var.'' gibi cümlelerle yaklaşabilirsiniz.

ve bence mutlaka, evlilik terapisine gidin. ve sakın siz, annen seninle sağlıklı bir ilişki kuramıyor vs demeyin, dememeye çalışın. sizi anlamayacaktır, anlamadığı gibi size tepki de verir. siz üzülürsünüz. bunu uygun bir yolla evlilik terapistinden duyar zaten. ve aslında sizin neden ve ne için rahatsız olduğunuzu, yine aranızdaki hakem, yani terapist anlatır sağlıklıca diye umut ediyorum.

çok geçmiş olsun, sıkıntılı bir durum herkes için bence. ama hayat biraz böyle bir yer, ve evlilik de bazen strateji gerektiren bir ilişki süreci. kolaylıklar.
0
damba
(21.12.23)
(4)

Windows icin pdf okuyucu

tantamount_to_equivalent
Asiri duz kullaniciyim. Tek beklentim sadece sorunsuz pdf acsin, parasiz olsun, az yer kaplasin hafif olsun. 2-3 yildir Expert Pdf Reader kullaniyordum bugun mailimdeki onemli bir pdf'i acmak istedigimde hata verdi: https://hizliresim.com/r2lljta diger pdf'leri sorunsuz aciyordu oysa ki, dosya sorun
Asiri duz kullaniciyim. Tek beklentim sadece sorunsuz pdf acsin, parasiz olsun, az yer kaplasin hafif olsun. 2-3 yildir Expert Pdf Reader kullaniyordum bugun mailimdeki onemli bir pdf'i acmak istedigimde hata verdi: hizliresim.com diger pdf'leri sorunsuz aciyordu oysa ki, dosya sorunlu olsa chrome acmaz. Ne var simdi guncel iyi okuyucu? Tesekkurler
0
tantamount_to_equivalent
(18.12.23)
Adobe reader kullanmamanızın özel bir sebebi var mı ki? Ücretsiz kendisi.

www.adobe.com

Bunun ücretli versiyonu da olduğu için karıştırıyor bazı insanlar. İkisi farklı uygulamalar.

Hatta o kadar düz kullanıcıyım diyorsanız doğrudan web tarayıcıdan da bakabilirsiniz, bende adobe acrobat pro var ücretli versiyon olmasına rağmen genelde tarayıcıdan bakıyorum :D
0
akhenaten
(18.12.23)
@akhenaten senelerdir herkes adobe'a sovuyordu cok kasiyor, cok yer kapliyor diye o yuzden istemiyorum. Tarayicidan da zorunlu durumlar disinda pdf acmayi sevmiyorum, tarayicimda cok sekme actigim icin nerdeydi bizim pdf durumu oluyor
0
🌸tantamount_to_equivalent
(18.12.23)
Ben de o sövenlerden biriydim aslında ama eskisi gibi değil artık.
0
akhenaten
(18.12.23)
Sumatra ya bakınız. Ücretsiz.Oldukça az yer kaplıyor. Tarayıcı içinden PDF açıyor mu onu hatırlayamadım ama dosyayı indirdikten sonra da açılabilir.
Flash bellekte bulundurmak her zaman lazım.
0
diyecevaplandı
(18.12.23)
(8)

Doktora yapmanın zorlukları neler olabilir?

fraise
Ağustos sonunda yüksek lisansımi tamamladım ve bittiği güne kadar her gün "şu savunmayi yapayım; bir daha asla okul, sınav, tez yüzü görmek istemiyorum" deyip durdum (bunda danışman hocamın da etkisi olabilir, çok zorladı ve iletişim kurması çok zor biriydi.). Fakat son bir haftadır sürekli üniversi
Ağustos sonunda yüksek lisansımi tamamladım ve bittiği güne kadar her gün "şu savunmayi yapayım; bir daha asla okul, sınav, tez yüzü görmek istemiyorum" deyip durdum (bunda danışman hocamın da etkisi olabilir, çok zorladı ve iletişim kurması çok zor biriydi.). Fakat son bir haftadır sürekli üniversitelerin doktora başvuru sayfalarını açıp açıp kapatıyorum.

Biliyorum ki doktoraya başlarsam ders döneminden sonra yine çok zorlanacağım ve sürekli soylenecegim ama bitirdikten sonraki o başarmış olma hissini seviyorum galiba. Ayrıca ders çalışmayı ve yeni şeyler öğrenmeyi de seviyorum.

Alanım da sosyal bilimler ve üniversite sonrası hem akademik hem de mesleki eğitimlerin çok çok önemli olduğu bir bölüm. Bir ara da ikinci bir yüksek lisansa başlamayı düşünmüştüm.

Hem çalışıp hem doktora yapmanın zorlukları neler olabilir? Başlayıp pişman olan var mi? Birileri olumsuz bir şeyler söylemezse bu işin sonunda kendimi doktoraya başvuru yaparken bulabilirim sanırım.

Herkese şimdiden teşekkürler.
0
fraise
(12.12.23)
çevrem öğretim/araştırma görevlisiyken bile doktorasını yıllarca bitiremeyenlerle dolu. Ben ders dönemi + tez önerisi + 2 tez izleme sonrası bıraktım :D Doktora-terkim.

Gerçekten isteyip yüzde yüz asılabileceksen yaparsın. Birazcık bile içinden gelmiyorsa zulüm olur diyorum ben. "illa biter" diye de bişey yok, doktora bu. Ha sağda solda çok kötü tezlerle mezun olanları görüyoruz ama bilmiyorum benim hocalarım ve jüri üyeleri gayet sert ciddi tiplerdi.

Yani şöyle diyim, tüm hayatı akademi olanlar bile tezin sonlarına doğru deliriyor. Fakat doğal yetenek gibi hep makale ve tez yazmak için doğmuş tipler var, onlar çok rahat şekilde bitiriyor. Öyle biri misin bilmiyorum.
0
nhk ni youkosu
(12.12.23)
2022'de doktoramı bitirdim alanım sosyal bilimler. Dr. Öğr üyesi olarak çalışıyorum. Mesleğimi çok seviyorum ama bir kere daha doktora yapmak ister misin deseler elli kere düşünürüm. Sanırım yapmam. Başladığımda 30 yaşındaydım 5 yılda bitirdim. Hem çalışıp hem derslere yetişmek hem mental ve fiziksel anlamda zorluyor. Ama değmez mi vs diye düşünürseniz bitirdiğiniz anda daha fazlasını hedef koyuyorsunuz. Bu kaçınılmaz bence. Ancak bu öğrenme hırsı ve merakı olan biri zaten bu sürece sabredebilir. Sadece sizin değil sizi sevenlerin de hazır olması gerekiyor bence çünkü onlara ayıracağınız zamanı makaleler, yayınlar, dersleriniz çalacak. Ben evliliği erteledim mesela. İyi ki de öyle yapmışım çünkü evlilik hazırlıklarıyla tik vs veremezdim. Fikir vermesi açısından doktora tezlerinin ön sözlerine bakabilirsiniz diye düşünüyorum. Danışman-öğrenci dengesini kurmak, veri toplamak, ağır makaleler ve dersler, yeterlilik, tez izlemeler bunlara girmiyorum.

Bana göre zorluk seviyesi kabaca şu şekilde:
Doktora yeterlilik>doktoraya kabul almak>yüksek lisans tezi yazmak>lisansı bitirmek
Ben şu an post doc ve doçentlik kriterleri ile kafayı bozdum mecburen. Bitirince rahatlamıyorsunuz, her mertebe yeni sorumluluklar yeni dertler ekliyor.

Sonuç olarak ömrünüz boyunca keşke deneseydim demek istemiyorsanız elbette bu yola girin derim. Ama zor olduğunu ve fedakarlıklar gerektirdiğini bilerek girin. Her şey gönlünüzce olsun.
0
buzbebek
(12.12.23)
Akademide devam etmeyi düşünmüyorsanız pratikte doktoradan hiçbir kazancınız olmayacak zaten. Ayrıca işiniz nedir bilmiyorum ama overqualified görülme tehlikesi de taşır bunun sonu.

Doktora cidden yıpratıcı ve uzun da bir süreç. Sadece cv'ye eklemek için doktora yapmak bence çok anlamlı değil. Akademi dışında gerçek karşılığını bulamıyor hem.

Bunun yerine kendi yüksek yaptığınız alanı tamamlayıcı, benzer bir alanda ikinci bir yüksek yaparsanız aynı konuda sektör için muhtemelen gereksiz dozda bir dikey uzmanlaşma yerine sektördeki bilginizi yatay olarak genişletip göze çarpabilirsiniz. Ayrıca çok daha kolay olur.

Aynı zamanda tezli yüksek lisans yapmanıza da gerek yok bence. Zaten bir yüksek lisans teziniz ve ana uzmanlığınız var.
0
akhenaten
(12.12.23)
Tez yüzü görmek istemiyorsan doktora yapma. Master'da yaptığın tez tez falan değil. Buradan paylaşılan anketlerle yapılan tezler sadece bir training. Bu bir çaba bile değil doktora için.
0
ferenc
(12.12.23)
1 ay sonra yeterlilik sınavım var. Ama tek bir sayfa okumuşluğum yok hala. Bu sizin iş temponuz ve yaşam stilinizin ne ölçüde imkan verdiği ile alakalı. Ben çalışırken hazırlanamıyorum yeterliliğe. Ama benim yaşadığım yer ve koşulların buna imkan veremediği bir gerçeklik var.
0
Amaranta ursula
(12.12.23)
biraz senle biraz eşinle alakalı bir durum (destek anlamında) eşim bitirdi çok oldu doçent ünvanı aldı ama geçtiği seviyeler çok zorlayıcı. akademiden yürümek isterim dersen yayın yayınlamak hazırlamak vs bildiğin gibi zor işler(sosyal bilimlerde daha zor) ama imkansız değil.
tabi hocanın burada etkisi büyük.
yurtdışında yayın yapmak senin açından biraz daha kolay o anlamda türkiyedekiler kadar zorlanacağını düşünmüyorum.

özetle doktora sonrası yürüyecem dersen(ki bence kesin öyle olacak) zor yol ama senin için minik bir tık daha kolay.

ha sadece doktora yapar daha bakmam dersen yapma attığın taş ürküttüğün kuşa değmez.
detay için iletişimi biliyorusun :)
0
basond
(13.12.23)
Yüksek lisans süreci sonunda tövbe etme aşamasına geldiyseniz ve doktora yapacağınız yer, hoca benzer olacaksa eziyet olur.

İyi bir hocanın yanında, sağlam bir doktora yapacağım derseniz hayatınız doktora çalışmaları olacak, işiniz hobi gibi kalacak. Böyle olamayacaksa yine çok büyük eziyet olur.

Doktora sizi tek başınıza veya birilerine danışmanlık yaparak orijinal işler yapabilecek duruma getiren son aşama. Zor gelmezse ya uyduruk biriyle, pek bir şey öğrenmeden doktora yapıyorsunuz ya da siz aşmış bir insansınız demektir (master tezi zor geldiyse siz de çoğumuz gibi normalisiniz büyük ihtimalle).

Ders çalışmayı seviyorum demişsiniz. Belki dersleri (ve acı çekmekten keyif alıyorsanız yeterliliği) seversiniz ama tez ders çalışma gibi değil. Araştırma yapacaksınız, ortaya orijinal işler koyacaksınız. Bazen hiç bir yere gitmeyecek, bazen aylarca boşa çalışmış olacaksınız. Bunu kaldırabilecek misiniz?

Sosyal bilimlerde de, fen bilimlerinde de doktora yapan, yapmış birçok insan var çevremde. Sosyal bilimler çok daha zor çünkü çoğu zaman bir tek doğru yok ve herkes kendi doğrusunu çılgınca savunabiliyor. Bulgularınız, çıkarımlarınız, danışmanınızla ve tez jürinizle çakıştığında zorlanabilirsiniz. Bazen danışmanla jüri saçma sapan sebeplerle çekişir, sizin işiniz sekteye uğrar. Yeterlilikte hocanıza kıl olan birileri zor sorup bırakır. Hep olan şeyler.

Yukarıda yazılan "overqualified" olma durumu da çok ciddi. alanınızdaki durumu siz daha iyi bilirsiniz ama düşünmeniz gereken en önemli konulardan biri bu.
0
cosmicstring
(13.12.23)
Burada belirleyici soru "doktora yapmayı ne kadar çok istiyorsunuz?" İstemeden yapılan en basit işler bile zor gelir insana. Doktora ise istemeden yapılacak bir iş değil.

Doktora elbette kolay değil ama anlatıldığı kadar zor da değil. Zor diyenlerin büyük kısmı ya planlı çalışmıyor, ya danışman problemleri yaşıyor ya da sevmediği bir konu çalışıyor. Bu üç durumu yaşamıyorsanız çok zorlanmazsınız doktora yaparken.

Bunun dışında doktora yapmanın doğası gereği bazı zorluklar var.

Başta süre çok uzun. En erken 4 yılda bitirebiliyorsunuz (bunun bazı istisnaları var tabi).

Danışmanınızı mutlaka çok iyi seçmelisiniz (aynı konuya ilgi duymalı, sürekli iletişimde bulunabilmelisiniz). Danışman iyi değilse en baştan ya danışmanı değiştirin ya da başka üniversiteye geçin.

Doktorada en çok zaman alan dönem ders dönemi. Çalışırken dersleri takip etmek, sunum yapmak, her ders için makale çıkarmak (bu zorunlu değil ama beklenir) oldukça zaman alıyor.

Kırılma noktası yeterlik sınavıdır. Alanınızda tüm temel kavramlara, kişilere ve konulara hakimiyetiniz ölçülüyor bu sınavda. Çok iyi hazırlanmalısınız.

Tez dönemi ise en az zorlanacağınız dönem olacak. 6 ayda bir tez izleme komitelerinde tezinizin gelişimini sunacaksınız. 6 aylık dönemler planlı çalışan biri için çok uzun süreler. Yorulmazsınız.

Son aşama savunma aşaması. TİK'ler sağlıklı geçerse bu kısım da sizi zorlamayacaktır.

İlk etapta aklıma gelenler bunlar. Sormak istedikleriniz olursa yazabilirsiniz.
0
unuttum konu neydi
(13.12.23)
(9)

Ayrıldım pişmanım

FreSh
8 aylik bir ilişkim vardı ve son zamanlarda heyecanımı kaybettiğim, hiçbir şey hissetmedigim için 2 gün önce ondan ayrıldım. Işin garip tarafı ayrılırken sürekli ağladim ve şimdi de pişmanım. Onu aslında seviyor olduğumu fark ettim. Nasıl bir aptalliga düşüp de böyle davrandığımı inanın bilmiyorum.
8 aylik bir ilişkim vardı ve son zamanlarda heyecanımı kaybettiğim, hiçbir şey hissetmedigim için 2 gün önce ondan ayrıldım. Işin garip tarafı ayrılırken sürekli ağladim ve şimdi de pişmanım. Onu aslında seviyor olduğumu fark ettim. Nasıl bir aptalliga düşüp de böyle davrandığımı inanın bilmiyorum. Kendimi çözemiyorum, ne istediğimi bilmeyen biriydim hep zaten. Ama bu kez çok iyi, yanında huzurlu hissettigim, mutlu olduğum birini bulmuşken onu bırakarak gerçekten salakça davrandığımı kanıtlamış oldum. 2 gündür durmaksızın ağlıyorum, onu çok özlüyorum şimdi geri dönsem büyük bir hata yaptım desem dalga geçiyor gibi mi olur? Böyle bişey yaşayan oldu mu hiç bunu yapan ve karşı tarafın yaptığı?
0
FreSh
(11.12.23)
Çok fazla zaman geçmeden bu duygularınızı onunla da paylaşın, 2-3 gün içinde ağlayarak hata yaptığını söyleyen eski sevgiliye hemen hemen herkes inanır, hak verir, barışır.

Ama uzun süre ara verdikten sonra geri dönüş sinyali verilirse "benden daha iyisini bulamadı, denedi başkalarıyla, şimdi de bana geri dönüyor" sanar herkes.

Ben olsam gurur yapmam ve dayanırım kapısına.
0
John Bloor
(11.12.23)
+1 John Bloor.

Ne kadar süre geçtiği en önemli belirleyicilerden biri olur.
Sizi seviyorsa kabul eder.
0
crinix
(11.12.23)
Tavrınız çok güven verici olmasa da böyle konuşmaları sıcağı sıcağına yapmak en iyisi +1
0
akhenaten
(11.12.23)
Bence kafanız karışıkken daha da belirsizlik yaratmayın karşı tarafta. Önce kendi içinizdeki bu duygudurum değişikliğini çözmeye odaklanın, sonra karar verin.
0
lüzumsuz adam
(11.12.23)
lüzumsuz adam +1

kabul etse bile, daha sonra yine aynı şeyi yapıp bu sefer karşı tarafa da hasar vereceksiniz. bence şu anki durumunu kabullenmeye ve alışmaya çalışın.
0
MtKrt
(11.12.23)
pat diye ayrıldın yani öyle mi? bir süredir soğuk yapıyorsan ve sonrasında ayrıldıysan karşı taraf ta sogumus olabilir.
ama 2 gün önce pat diye "ben artık bir şey hissetmiyorum" deyip ayrıldıysa o zaman da dengesiz birisi gibi gözüküyorsun.
duygularından emin olmayan birisi hiç güven vermez. bence de bir an önce konuş ama yukarıda yazdıklarım önemli.
0
abelardo
(11.12.23)
@abelardo Bir süredir soğuk yapıyordum ve nedenini de bilmiyordum onun yanlış yaptığı bişey olmamasına rağmen. Ama insan bir insanın değerini kaybedince anlıyor ya o oldu bende ve belki de duygularimdan emin olmam için bunu yapmam gerekiyordu. En azından bırakmayıp ara vermeliydim maalesef akıl edemedim :(
Soguduysa ve affetmezse de hata yaptım dönüşü yok deyip kabullenecegim kendi düşen ağlamaz sonuçta

@akhenaten evet pek güven verici değil yaptıklarım haklısınız. Umarım güvenini tammaen kirmadan duzeltebilirim çok da geçmeden.
0
🌸FreSh
(11.12.23)
hiçbir şey demeden sadece seni özledim de yeter. başka açıklamaya gerek bile kalmaz.
0
OgutucuRecep
(11.12.23)
Rahat bırak sebepsiz soğuk yapıp dünyasını zindan etmişsin kafasından kim bilir neler geçti neler kurdu sonra anlamsızca ayrılmışsın şimdi pişmanım deme, gene darlayacaksın zindan edeceksin bir süre sonra hayatı.
Bırak ikinizde uzak durun birbirinizden
0
basond
(12.12.23)
(5)

erkekler için yüz temizliği

abelardo
erkekler için yüz temizliği nasıl olmalı?yüzümün yeterince temiz olmadıgını düşünüyorum. siz nasıl temizlik yapıyorsunuz? düz sabun mu? kese mi? yoksa jel mi? ne önerirsiniz?
erkekler için yüz temizliği nasıl olmalı?
yüzümün yeterince temiz olmadıgını düşünüyorum. siz nasıl temizlik yapıyorsunuz? düz sabun mu? kese mi? yoksa jel mi? ne önerirsiniz?
0
abelardo
(10.12.23)
La Roche Posay Effaclar serisi
kışın the ordinary ürünleri retinol vs.
yine the ordinary günlük ürünleri
0
gabe h coud
(10.12.23)
Yanakların pembiş pembiş olmasına sebebiyet verdiği için yüz için kese kullanmak uygun değil diye düşünüyorum. Yüzdeki cilt ile beden genelindeki cilt arasında fark var.
Daha hassas.

Sadece yüzde yağlanma hissettiğimde sabun kullanmak yeterli. Ayrıca jel vb. gerek yok
0
diyecevaplandı
(10.12.23)
şöyle olmalı diye bir şey yok bence kişinin kendiyle ilgili hissiyatına ve isteğine göre değişir duştan duşa şampuanla yıkar isteyen veya bir sorun görmüyorsa cildinde sadece suyla. bu cilt işlerinde kişinin kendi gözlemi önemli bir yöntem bazısına yeterli gelir birine az birine fazla. sana madem böyle bir yüz temizleme isteği geliyor çok düzenli değil de ara ara geliyorsa bu yüzü temizleme ihtiyacı bence sabun yeterli. düzenli olarak temizlemek istiyorsan da cilt tipine uygun bir yüz temizleme jeli al. bioderma güzel marka, la roche posay güzel marka, o kadarına gerek yok diyosan nivea falan al o da iş görür.
0
pietro crespi
(10.12.23)
Yüz temizleme jeli ile sabah ve akşam yüz temizlenir. Cilt tipinize göre Celenes seçebilirsiniz. Akşamları tonikle de üstüne pamuk yardımıyla temizlik yapılır.
0
psipsipsi
(10.12.23)
Birkaç ayda bir siyah nokta bandı kullanıyorum. Bir de peeling rutinini bozmadan devam ettirmeye çalışıyorum. Gayet işe yarıyor gibi.
0
akhenaten
(10.12.23)
(1)

sıcak şarap ne kadar süre dayanır?

helios
merhaba,içinden meyveleri vs çıkartılıp buzdolabında kapalı muhafaza edilen sıcak şarabın ömrü nedir? Ne kadar süre daha tüketilebilir? 2 hafta önce sıcak şarap yapmıştık, biraz bol oldu bitiremedik. buzdolabına ağzını kapatıp bir kap içinde saklamıştım en geç bir gün içinde içerim diye. unutmuşum ö
merhaba,
içinden meyveleri vs çıkartılıp buzdolabında kapalı muhafaza edilen sıcak şarabın ömrü nedir? Ne kadar süre daha tüketilebilir? 2 hafta önce sıcak şarap yapmıştık, biraz bol oldu bitiremedik. buzdolabına ağzını kapatıp bir kap içinde saklamıştım en geç bir gün içinde içerim diye. unutmuşum öyle. çöp mü oldu dersiniz?
0
helios
(10.12.23)
Meyveleri çıkarsanız da çok sayıda tortu şeklinde posa parçacığı kalır ve onlar tadını bozar. Sıcak şarapta alkol de büyük oranda azaldığı için ağzını kapatsanız da çok bir esprisi olmaz.

Küf yapmadıysa içmeye içersiniz ama içerken ya ben bunu neden içiyorum diye düşünürsünüz.

Normal şartlarda sıcak şarabın ömrü soğuyana kadar, ancak ertesi gün de içilebilir.
0
akhenaten
(10.12.23)
(8)

Batı'da beyaz insan ne demek?

ya ben lan neyse
renkle alakalı değil sanırım. çünkü Türkleri beyaz kabul etmeyip yahudileri beyaz kabul ediyorlar.bu kavram bizim millete bir şey ifade etmiyor. bana da çok bir şey ifade etmiyor. batıdakiler beyaz derken neyi kastediyor?
renkle alakalı değil sanırım. çünkü Türkleri beyaz kabul etmeyip yahudileri beyaz kabul ediyorlar.

bu kavram bizim millete bir şey ifade etmiyor. bana da çok bir şey ifade etmiyor. batıdakiler beyaz derken neyi kastediyor?
0
ya ben lan neyse
(09.12.23)
Beyazlar var (asiller, aristokratlar tüccarlar), eskiden kalenin içinde yaşayanlar. Kalenin içinde saray var vs.

Yabaniler var (köylüler, piyade askerler filan), eskiden kalenin dışında yaşayanlar.

Vahşiler var (kabileler, doğulular mesela asyalılar filan), eskiden kale bile kuramamış boşta gezen, eşkiyalık filan yapan topluluklar.
0
alfired
(09.12.23)
Kavram 11 eylulden sonra cok degisti. Elbette ki sadece renkle alkali degil. Bir de akp sonrasi turkiye ve "eksen kaymasi" fenomeni var tabii.
0
hot potato
(10.12.23)
bu kavram bizim millete bir şey ifade etmiyor +1

Türk beyaz değilse ne? Valla İngiltere'de iş başvurularında sürekli soruyorlar, "White-other" diyorum zaten diğer seçenekler Asyalı Afrikalı vs. ama aslında trollük olarak "White-Roma" diyesim geliyor çünkü harbiden Roma'nın varolduğu topraklarda doğdum büyüdüm yalan değil :D

White-Asian mixed gibi seçenekler var, mesela kendini orta asyadaki Türklere bağlı hisseden de bunu mu seçecek? Zaten hepten saçma bu.

ayrıca "beyaz" diyince kastedilen şu galiba :D
www.youtube.com
0
nhk ni youkosu
(10.12.23)
Tam olarak renk ve tiple alakalı. Bizdeki çekik, arap, sarı tanımlarının kurumsal formlardaki halleri bunlar. Göçmenlerin sayı ve çeşitliliği artıkça bizim de resmi formlarda Türk, rus, arap diye görürüz. Ben iranlıyım ama arap değilim ya da ben ukraynalıyım rus değilim gibi bir durum değil bu. T.C vatandaşıyım ve diğer olarak ayrılan formlar görmüşsünüzdür. Hiç bilmeyen birisi ilk gördüğü zaman seni neye benzetiyor önemli olan o.

Amerikalılar zenci misin, meksika ya da çevresinden misin onu öğrenmek için bunu seçtiriyorlar. Irkçı görünmesin diye de diğerlerini eklemişler. :) Yani Amerika’da siyah, Asyalı, hispanic ya da Hawaiili değilsen beyazsın.

Serdar ortaç’a benziyorum asian mı seçmeliyim durumu da yok.Türkseniz ve white seçeneği varsa onu seçeceksiniz.

Türkleri beyaz kabul etmeyenler daha spesifik bir tanım yaptığı için kabul etmiyordur.
İngilterede white roma balkanlar için ya da gypsler için galiba.
0
nickini vermek istemeyen uye
(10.12.23)
bu hem coğrafi hem kültürel bir ayrım, iş başvurulurarındaki nerelisin kısmı da bunu hem kapsıyor hem kapsamıyor

özetle statü olarak

beyaz avrupalı aristokrat > beyaz avrupalı avam ve işçi > esmer / asyalı zengin > esmer asyalı avam işçi
0
freebird5406_2
(10.12.23)
Renkle alakası yok evet. Çıkış noktası köle ticaretinin yaygınlaşması. Köleler siyahi haliyle, sahipleri beyaz.

Sonraları kölelik kalkınca ve siyahiler haklar elde etmeye başlayınca diğer azınlık gruplar da yaygın olarak tanımlanmaya başlıyor. Siyah ve beyaz değişmeden kalıyor.

Beyaz sözcüğü avrupa kültürlerini ya da avrupadan köken alan abd, kanada, avustralya'da yaşayan avrupa kökenli insanları tanımlıyor.

Siyahsa sahraaltı afrika kültürlerini tanımlıyor.

Hispanik, asyalı, latin, ortadoğulu gibi farklı tanımlar ortaya çıkıyor. Zamanla politik ortama göre değişiyor vs.

Türklerinse azınlık olarak, göçle yerleşip belli başlı bir topluluk haline geldiği tek Ülke Almanya. Haliyle azınlık olarak uluslararası bir bilinirliğimiz yok. Böyle bir kategorizasyon da bizde olmadığı için net bir ırk ayrımımız yok. Olursa ya ortadoğulu denir ya da özbek ve türkmenlerle falan topluca (hispanik gibi) türkik denir.

Yahudiler yüzyıllarca Avrupa içlerinde yaşadıkları ve orada büyük oranda asimile oldukları için beyaz görülüyorlar, ancak yahudilerin durumu avustralya ya da kanada, abd gibi ülkelerden farklı. İsrail'deki yahudiler birkaç nesil sonra artık beyaz olarak görülmeyecektir sanırım.
0
akhenaten
(10.12.23)
Amerikan nüfus sayımında semitik milletlerde white diye geçiyor, Türkler ve İranlılarda.
0
thor44
(10.12.23)
turkler beyaz kabul edilmiyor diye bir sey yok. ortadogulular beyaz kabul edilir. turkler, yahudiler, araplar, berberiler dahil. her form doldurdugumda white olarak isaretliyorum cunku MENA bolgesi white olarak kabul ediliyor.

kabaca soyle ayriliyor amerika'da.

white - avrupali, ortadogulu, kuzey afrikali
latino - latin amerikalidir ama amerika censuslarinda white'lar latino ve non-latino diye ayrilir. yani whitelar ile ayni degerlendirildikleri de oluyor.
black - siyahlar
asian - cin, japon, hintli

daha kucukleri de var indian (kizilderili), pacific (malinezya, mikronezya vs)
0
antikadimag
(10.12.23)
(8)

hediye yerine hediye kartı almak

denizzz
alıcı olarak bunu hoş karşılıyor musunuz yoksa kaba mı buluyorsunuz?
alıcı olarak bunu hoş karşılıyor musunuz yoksa kaba mı buluyorsunuz?
0
denizzz
(08.12.23)
"Hediyeyi hediye yapan şey, maddi değeri değil, anlamıdır." (bir önceki yorumda denmişti, şimdi silinmiş) bakışını bir nedenle doğru bulmuyorum: yanlış hediye olma ihtimali. Bu da hediye verilen kişi üzerinde "ne yapıcam şimdi ben bunu; tutsam bir dert, atsam başka bir dert" diye gerilmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra (hatta belki bundan önce) gereksiz üretim/tüketim, çevre kirliliği gibi sorun yaratacaktır muhtemelen.

Belki de en iyisi "değiştirilebilir hediye" almak. Veya kendisine sorarak almak. Adetleri yaşatmak zorunda değiliz. Bazı adetler gerçekten tamamen saçmalık.

Hediye kartı almak ister miydim diye düşündüm. Sonuç:
Çalıştığım şirket alıyorsa hoş, ama yakın arkadaşım alıyorsa nahoş/gereksiz/tuhaf. Arkadaşım bir gün bana içki ısmarlasın, yeter. Hatta o da gereksiz. Hatırlaması yeter.

Not: Hediye beklemek tuhaf geliyor bana. Belli günlerde hatırla(n)mak da tuhaf geliyor. Samimiyetsiz bir yandan. Ara sıra "kendime şunu alıyordum, sana da aldım", "seveceğini düşündüm. beğenmezsen başkasına veririm/kendim kullanırım" gibi tutumlar daha akılcı bence.
0
pantepember
(08.12.23)
karaktere göre değişiyor sanıyorum bu. ben mesela zor beğenirim, kendime alacağım şeyleri günlerce düşünürüm. benim için baya iyi bi hediye hediye kartı.
0
a7x
(08.12.23)
Belirli durumlarda mantıklı,iş yerinde,öğretmenler gününde vs. O kadar kişinin düşünüp bir hediyede karar kılması zor. Birebir alınan hediyelerde ise kaba,özensiz geliyor. Bana hediye edilmesini istemem.
0
asteriks
(08.12.23)
saçma sapan alıp bir köşeye atacağım bir şey verilmesindense hediye kartı verilmesi bence daha mantıklı.
0
my fault
(08.12.23)
hediye kartı tercih ederim. çünkü bana verilen hediyeler genelde hiç kullanmadıgım hoşuma gitmeyen bir kenarda bekleyen şeyler oluyor. hediye kartı ile kendi begendiğim şeyi alırım daha iyi.
0
abelardo
(08.12.23)
Arkadaştan geliyorsa daha bile çok hoşuma gider, sevgiliden geliyorsa hoş karşılamam. Püh yazıklar olsun derim :D
0
akhenaten
(08.12.23)
Geçen yıllardan birinde doğum günümde 3-4 arkadaş birleşip kitapyurdu'ndan hediye kartı almışlardı ve aldığım en iş yarar hediyelerden biriydi. Çünkü hepsi de hayatımda neye tam olarak ihtiyacım olduğunu bilecek kadar yakın olmayan, ama işimi neyin göreceğini bilecek kadar yakın olan insanlardı.
0
pianeta
(09.12.23)
Ben hediye kartı istiyorum. Özel anlamlar yüklemeyi ve sürprizleri sevmem finalde benim istediğim olsun isterim. Hatta aileme, sevgilime ve samimi arkadaşlarıma trendyol/hepsiburada hediye listesi hazırlayıp atarım. Bunlardan birini hediye olarak alabilirsin derim. Ucuzdan pahalıya baya bir çeşit olur, herkes mutlu.

Mesela birine ev hediyesi vs alınacaksa bu sefer ben liste talep ederim. Nelere ihtiyacın var yaz, link gönder öyle alayım derim. Yine herkes mutlu.
0
jazzabel
(09.12.23)
(3)

uzaktan tanışma - 2. görüşme

erbium
merhaba gençlerben abd'de yaşıyorum, tr'den bi kızla bi kere görüştük arkadaşlar aracılığı ile online. azıcık görüntülü konuştuk, sonra ne ben ne o yazdı iki haftadır. şimdi yazasım var da ne yazsam? şey desem nasıl mesela, "gene konuşmak ister misin bilmiyorum, istersen ayarlayalım yoksa da anlarım
merhaba gençler
ben abd'de yaşıyorum, tr'den bi kızla bi kere görüştük arkadaşlar aracılığı ile online. azıcık görüntülü konuştuk, sonra ne ben ne o yazdı iki haftadır. şimdi yazasım var da ne yazsam?
şey desem nasıl mesela, "gene konuşmak ister misin bilmiyorum, istersen ayarlayalım yoksa da anlarım" vs.
thnx
0
erbium
(07.12.23)
Aramızda saat farkı mi var gun farkı mi anlamadim 2 haftadir konusamadik diye girerdim ben.
0
duster
(07.12.23)
"Selam X, hiç konuşamadık ama benden taraf bir soğukluk olduğunu düşünmeni istemem. Eğer senin için de yoksa arayı kapatmayı isterim :)"

Kopyala, yapıştır, enter.
0
akhenaten
(07.12.23)
aradaki boşlukla ilgili açıklama yapmaya gerek yok, dün görüşmüşsün gibi devam et.
0
tabudeviren
(08.12.23)
(6)

Şikayet etmeli miyim?

top_secret
Bugün bir şahıs bana ait bir şeye bilerek zarar verdi. Büyük bir şey değil ama tavrı çok sinir etti beni. Şikayet edip sürüm sürüm süründürmek, onu hukuki açıdan mahvetmek istiyorum. Elimde delillerim var.Hangisini yapmak lazım?1-Şikayet et peşini bırakma / için soğur rahatlarsın.2- Uğraşmaya değmez
Bugün bir şahıs bana ait bir şeye bilerek zarar verdi. Büyük bir şey değil ama tavrı çok sinir etti beni. Şikayet edip sürüm sürüm süründürmek, onu hukuki açıdan mahvetmek istiyorum.

Elimde delillerim var.

Hangisini yapmak lazım?

1-Şikayet et peşini bırakma / için soğur rahatlarsın.

2- Uğraşmaya değmez belki bir daha görmezsin bile sal gitsin / sürekli kafamda kurup sinir oluyorum.
0
top_secret
(07.12.23)
Belalı biriyse uzak dur. Maddi/manevi zararını tazmin edeyim derken daha büyük belaya bulaşma bence
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(07.12.23)
Bunun cevabı birazda yaşla alakalı. 34 yaşında birisi olarak sal gitsin diyorum, ama 24 olsaydım uğraş derdim. Yaş kemale erince takmıyorsun bu tip şeyleri.
0
el conquerador
(07.12.23)
onu hukuki açıdan mahvetmen birkaç sene sürer. o zamana bırak sinirinin geçmesini, konu neydi onu bile unutursun. sal gitsin.
0
sir gawain
(07.12.23)
Deli popülasyonu çok arttı, birinin işi bitmeden başkası çıkar. Hangi birine yetişeceksiniz? Önemli olaylara saklayın enerjinizi.
0
akhenaten
(07.12.23)
Deliller şüpheye yer vermeyecek derecede netse mala zarar verme suçundan şikayetçi olun. Savcılık aşamasında uzlaşmayı da kabul etmeyin. Dava sonu HAGB alsa bile 5 sene süt dökmüş kedi gibi dolaşır ortalarda. Bir avukatla anlaşıp masrafları da üstüne yıkmış olursun. Bunlar içini hayli hayli soğutur.
0
Improbable
(08.12.23)
Birkac hafta once istanbulda aracla bir yere giderken sol taraftan bir arac hizla onume gecti ve gecerken de henuz bir yasinda neredeyse hic kullanmadigim aracima surterek gecti ve biraz boya tahribati ve minik bir gocuk olusturdu aracta.

Hava cok yagmurluydu, kadin da ben hic anlamiyorum falan dedi, ben de dedim ki fotograflari cekelim, numaranizi da verin ben sizi arayayim konusalim halledelim.

Sonra kadini aradim, kadin hatanin bende oldugunu, kendisinin bir hatasinin olmadigini soyledi. Tesaduftur ki benim de sabah yurtdisi ucusum var, zaten tatile gelmisim.

Kadina tamam anlasildi iyi gunler deyip kapattim, biraz da uzuldum. Yani bazen basimiza bunlar geliyor, insanlarin bu tavirlari da uzuyor ama yapacak birsey yok.

Siz de bosverin, kabullenin rahatlayin.
0
va
(08.12.23)
(3)

oda kokusu nerden alinir? begendikleriniz?

buenosdias
s/b
s/b
0
buenosdias
(07.12.23)
rebull, zara home olabilir.
0
orient blue
(07.12.23)
Miniso'da güzel kokular vardı en son baktığımda.
0
akhenaten
(07.12.23)
zara home'unkiler güzel ama tabi hepsi çok zararlı.
0
sta
(09.12.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.