Giriş
(4)

Kredi kartı limit problemi

webbrowser
Selamlar, a bankasında limitim 250.000 tl idi 80kya düşürdüm ve b bankasındaki limitimi 65k’dan 85kya çıkarmak istedim b bankası yasal sınır gereği artıramıyoruz diğer bankadaki limitinizi düşürün dedi. Zaten 250kdan 80’e düşürdüm burda bir yanlışlık yok mu? B bankası diyor ki kredi kartı limitinizi
Selamlar, a bankasında limitim 250.000 tl idi 80kya düşürdüm ve b bankasındaki limitimi 65k’dan 85kya çıkarmak istedim b bankası yasal sınır gereği artıramıyoruz diğer bankadaki limitinizi düşürün dedi. Zaten 250kdan 80’e düşürdüm burda bir yanlışlık yok mu? B bankası diyor ki kredi kartı limitinizi düşürdünüz ama müşteri limitinizi düşürmemiş olabilir A bankası o yüzden sistemde sınıra takılmıştır dedi Yeniden A bankasını aradım durumu söyledim bizde öyle bir şey yok kredi kartı limiti ve müşteri limiti aynı dedi.
Bu sorunu nasıl çözebilirim?
0
webbrowser
(19.05.24)
Toplam limit gelirinizin 4 katını aşamaz bu sınıra takılıyor olabilirsiniz, limit düşürmeniz sisteme daha yansımamış olabilir 3-7 gün sürebiliyor yanısıması.
0
atom karincanin torunu
(19.05.24)
limit düşürme hemen işleme alınamıyormuş. Biraz beklemek gerkebilir
0
kondansator
(19.05.24)
Sizin durumunuza uyuyor mu emin değilim ancak düzenli kullandığınız bankada limit artırmak daha kolay oluyor. Şöyle ki hesaplarınıza çok sık para giriş çıkışı oluyorsa yani ay içinde yüksek hacim görünüyorsa bankanın algoritması gelirinizi normalde olduğundan daha yüksek varsayabiliyor. Bunla ilgili bildirim de yapıyor hatta.

Örneğin benim bankam aldığım maaşın çok üstünde bir gelirim olduğuna inandırmıştı kendini. Haliyle saçma bir seviyeye yükseltti kredi kartı limitimi, ben de düşürdüm geri.

Hal böyleyken bir bankaya gelir beyanında bulunduysanız belirttiğiniz gelir üzerinden hesaplama yaparken, diğeri kendi ölçtüğü hacmi baz alıyor olabilir. Bu durumda limit yükseltmek istediğiniz bankada istediğiniz limite ulaşmanız cidden mümkün olmayabilir.

Eğer durum buysa limit artırmak istediğiniz bankayı daha çok kullanın ve otomatik limit artırma talimatı verin. Bir süre sonra artacaktır.
0
akhenaten
(19.05.24)
Onlar hemen güncellenmiyor bankaların ortak sistemlerinde. Birkaç gün sonra deneyin düzelir.

@akhenaten bankalara gelir belgenizi verseniz bile arka planda gelir tahmin modeli çalıştırırlar. ödediğiniz faturalar, kredi kartları, kredi taksitleri, harcamalarınız, bir insanın yaşaması için gerekli tutarlar vs dikkate alınarak bu kişinin geliri x lira olabilir derler. ve size limit tanımlarken verdiğiniz tüm bilgilerden ziyade bu x lirayı kullanırlar. siz 50bin liralık bir bordro verseniz bile onlar bu modelle 60binlik bir tahmin yapabilirler ve tüm bankalar diğer bankalardaki ödeme alışkanlıklarınızı taksitlerinizi vs kullanıp modellemeyi yaparlar. hangi kredinin hangi bankada olduğunu bilemez ama a bankasında 100 bin kredisi var 3000 taksiti var şeklinde bilebilirler.
0
Euxinos
(19.05.24)
(11)

Eurovision Türkiye'de yapılsa altından kalabilir miyiz?

biseysorcaktim
Velev ki seneye Türkiye eurovision'a katıldı ve kazandı. 2026'da türkiye'de yapılacak olsun. anlık 150milyon kişinin izlediği, 30 ülkeden katılımcıların olduğu ve bir çok farklı kanalda aynı anda yayınlanan bu organizasyonun altından kalkabilir miyiz? 2004 için bile koşullara uygun iki yer varmış. b
Velev ki seneye Türkiye eurovision'a katıldı ve kazandı. 2026'da türkiye'de yapılacak olsun.

anlık 150milyon kişinin izlediği, 30 ülkeden katılımcıların olduğu ve bir çok farklı kanalda aynı anda yayınlanan bu organizasyonun altından kalkabilir miyiz? 2004 için bile koşullara uygun iki yer varmış. biri 14bin, diğeri 7bin kapasiteli. yarışmanın yapıldığı abdi ipekçi yıllar önce yıkıldı. büyük bir salon bulunur da, ebu'nun koşulları sağlanır mı emin olamadım.

uzun süredir yarışmayı takip etmesem de, 2004'ten beri çok şey değişti. sahneler çok büyük, her yer ekran, yarışmacı ülkeler şarkı değil şov ve sahne tasarımları ile önplana çıkıyor. cevaplar için teşekkürler.

çok büyük bir organizasyon. açıkçası artık bu yarışmayı çok saçma buluyorum. yarışmanın kendisinden ziyade organizasyonun karmaşıklığı daha heyecan verici bence.

olaya teknik açıdan yaklaşıyorum. 2004 yılındaki yarışma öncesi haberlerde bahsedilmişti; abdi ipekçi salonunda "300 km kablo kullanıldı" şeklinde bir haber hatırlıyorum. o zamandan beri şartlar daha da arttı sanırım.


edit: teknik altyapıyı evsahibi ülke sağlar şeklinde düşünmüştüm. yönetim, reji, kamera, zamanlama ve iletişim altyapısı gibi şeyler. muhtemelen hali hazırda organizasyon ekibi var ve onların desteği/yönetimi çerçevesinde ilerliyor. sorumu geri alıyorum.
0
biseysorcaktim
(19.05.24)
Evet çok karmaşık, çok sıkı timing gerektiriyor mesela bu seneki nemo’nun platformu gibi yenilikçi işler de var. Ama altından kalkılır teknik konuların, köklü bir organizasyon sonuçta. Türkiye’deki asıl sıkıntı güvenlik, dostluk ortamını sağlayabilmek olur.
0
sibertenik
(19.05.24)
iste oscar ister Eurovizyon ister nobel ödülleri vs olsun hepsinin altından bir inanç, ideoloji yatar.
Özellikle yahudilikten ve ezoterik yapılardan uzak şeyler de değildir bu verilen ödüller.

Bunların temellerine ve bir de Türkiye'nin Filistin tutumuna bakılırsa bu tür organizasyonları tasarlayanların Türkiye'yi seçmelerine ben ihtimal vermiyorum.
Gerekte yok.

Değil yurt dışı ödülleri Türkiye içinde bile, isim vermeyelim ama bazı verilen ödüller ve alanlar aynı zihniyete sahip ve halkın gerçeklerinden ve kültüründen uzak kişilerdir.

Pahalılıkmış, doğuda asker şehit veriyormuşuz, çeşitli sosyal sorunlarımız varmış vs. asla bu kimselerin umrunda değil.

Hal böyleyken siyonizmin etkisini siyasi alanda oldukça hisettirdiği batı ülkelerinde bile filistin'de yaşanan insani acılara verilen tepki üniversitelerin akademisyenlerini tutuklamaya kadar varmışken,
bizde akademi, sanat, spor, sosyete vs elit kesmin hemen her alanında beklenen ölçüde tepki bir ses yok.

Organizasyon karmaşık değil onlar düzeni bir şekilde kurmuş biz hemen anlayamıyoruz belki..
0
diyecevaplandı
(19.05.24)
Eurovisionu asiri abartmissin bence. Duyuruyu okudugumda ne oldugunu bilmesem olimpiyatlar ayarinda bir sey sanirdim. Dunyada cok kucuk bir kesimin onemsedigi bir sey, kimseninin de mukemmel olmasini bekledigi bir sey degil. Bir de kac kanalda yayinlandiginin falan organizasyonu duzenleyebilmekle ne alakasi var ki? Neyse, Turkiye rahat yapar.
0
hot potato
(19.05.24)
Ne açıdan sorduğunuza bağlı.

Teknik olarak altından kalkılır neden kalkılmasın? Buna kafa yormak bile lüzumsuz bence. Yer de bulunur, organizasyon da yapılır. Sizin sorunuz daha çok bunla ilgiliydi galiba. Hiç sorun olmaz.

Ancak kültürel olarak altından kalkamayız. Farkında mısınız bilmiyorum ama basit konser ve festivaller bile tuhaf gerekçelerle engellendi geçtiğimiz yıl. Sizse Eurovision'dan bahsediyorsunuz. Kaç tane siyasi ve sosyal problem çıkar hiç düşündünüz mü :D Yani nereden başlasam ki... Eurovisiona katılmamamızın tek sebebi bu tür konular zaten. Yoksa siz gerçekten "hep komşular birbirine yüksek oy veriyor hakkımız yeniyor" diye mi katılmadığımıza inanıyorsunuz?
0
akhenaten
(19.05.24)
Yapilamayacak bir şey değil öncelikle ben de kolayca hazirlanabilecegini düşünüyorum her seyin bunda bir sorun yok.

Yarışmanin alt yapısını kaldırabilmek ayrı bir şey tam anlamıyla ev sahibi olmak ayrı bir şey.

Fakat İstanbul buna hiç uygun değil, bir kere cok kalabalık ve tehlikeli bir şehir. Milyonlarca üçüncü dünya ülkesinden gelen mülteci, bir o kadar da kayıtsız insan var. Biz Avrupa'dan gelen insanları doğru düzgün agirlayamayiz, başlarına türlü şey gelir, 20 sene önceki Türkiye değil çünkü. Ayrıca çok çirkin, çok kötü sehirlesmis bir şehir. Geniş caddelerimiz yok, parklarimiz yok, insanların oturup sokaklarda içkisini yudumlamasi mesela imkansız. Çıkacak yaygarayi hayal edemiyorum bile.

Umarım Türkiye akp gidene kadar katılmaz, katılsa bile kazanamaz inşallah. Hoş hicbir Avrupa ülkesinin bu anlattığım sebeplerle Türkiye'nin kazanmasını isteyecegini de sanmıyorum.

Allah'ın küçücük malmosu bile aşırı derecede ferah, yeşil bir şehir.
0
sanguine
(19.05.24)
Eurovision'u yıllardır sene kaçırmadan izlerim. Son 10 seneyi yarışmanın iyice büyüdüğü ve prodüksiyonun arttığı dönem olarak düşünürsek; bu süreçte Kiev ve Lizbon gibi ufak ve ekonomik olarak çok da iyi durumda olmayan şehirler düzenledi. Lizbon'un sahnesi eleştirilmişti mesela ama kendine has bi yapısı vardı. Sonra 2022'de Torino düzenledi ki İtalyanın sanayi başkenti ve muhtemelen en kötü ev sahipliklerinden birini yaptı.

Zaten yarışmayı İsveçli ekip düzenliyor. Hizmet satın alımı gibi dönüyor iş yani sahne tasarımından prodüksiyona, canlı yayın yönetmenliğinden teknik işlere neredeyse tüm organizasyon İsveçlilere veriliyor hemen her sene. Sen parayı verirsen her şekilde yapılır ki bir Eurovision düzenleme parası öyle atla deve de değil.

İsveç'te yarışma çok iyi oluyor çünkü adamlar Eurovision'u çok sevip ciddiye alıyorlar. Kendi Eurovision şarkılarını seçmek için yıllık düzenledikleri melodifestivalen yarışması da neredeyse Eurovision kadar büyük bir olay.

İşin politik, kültürel vs kısımlarını tartışmaya gerek görmüyorum. 2004'te düzenlediğimizde Sertab Erener iki şarkı söyledi. İlki Everyway That I Can'di ve sahnede zenne dansçılar vardı. Sonraki şarkısında da semazenler dans etti. O dönemde kimse de bu ne rezalet demedi. Konjonktür değişirse ülkedeki buna bakış açısı değişir merak etmeyin. Sırbistan, Rusya, Azerbaycan gibi ülkeler çok mu lgbt destekleyen ülkeler? Hepsi Eurovision düzenledi sonuçta. Bence gereksiz tartışılan bir konu bu.

@diyecevapladı büyük resmi görmüş tabii ona diyecek bi şey yok(!)
0
nundu
(19.05.24)
Teknik olarak çok rahat altından kalkarız. Hatta İsrail'de terör tehdidi, Ukrayna'da savaş olduğu için oraları geçiyorum ama kalan her yer altından kalkar. Abartılacak bir şey göremiyorum ben. Zaten şartları ve nasıl ilerleyeceği belli olan bir program. Dijital alt yapısı da ortası. Tamamen bizim ya da ev sahibi ülkenin kontrolünde olan bir konu değil.

Yarışma kısmının altından kalkamayız ama orası kesin.
0
nawar
(19.05.24)
türkiye eurovisiondan kat kat büyük organizasyonları başarıyla yaptı. bunların yanında eurovision neki?
misal türkiye turu bundan daha zorlu bir organizasyon. 25-30 takım, bunların en az 6 bisikletçisi, ayrıca teknikerleri, doktoru, antrenörü. her gün farklı bir şehirde. devamlı hareket halindeki bir organizasyon ekibi. ayrıca son gün izmirden istanbula bütün ekiplerin sevki. uzar gider.
0
my fault
(19.05.24)
Yapar tabi yahu, gayet iyi yapar hem de. Türkiye'yi bu kadar da küçük görmemek lazım. 80 milyonluk ülke, too big to fail derler ya biraz öyle. Yukarıda da denmiş Türkiye'den daha küçük ülkeler İstanbul'dan daha küçük şehirler host etti bu organizasyonu çok defa. Ki biz de ettik zaten. Üstelik EU da bu işin organizasyonu ile ilgileniyor, her işi bizim üstümüze atıp gidecek halleri yok. Sonuçta EU, eminim bu organizasyon için de bin tane standartları vardır yol gösterici. Bu ülkede bir potansiyel var, istesek pek çok şeyi yaparız, genç ve dinamik bir nüfusumuz var.
0
playing star again
(19.05.24)
Daha önce sayısız uluslararası etkinliğe ev sahipliği yaptık her türlü altyapımız var neden altından kalkamayalım ki? Üstelik bu etkinliklerin yapıldığı ülkeler altyapı bakımından bizden çok daha geride.
0
doharkoman
(19.05.24)
Salonla ilgili de, çok desteklemesem de, Baküde düzenleneceği belli olduktan sonra inşaata başladılar 2011'de; 2012 Mayısında yarışmayı orda düzenlediler. İstanbul 2027 Avrupa oyunlarını düzenleyecek, 2036 olimpiyatlarına da aday. Orada da kullanılacak çok amaçlı bir salon yapılır yani gerekirse ki İstanbul'da şu anda da yapacak bi yer bulunur sıkıntı olmaz
0
nundu
(19.05.24)
(22)

Türkiye'de işler rayına mı girdi ?

garavel
Öncelikle durun vurmayın, girmediğini ve hala çok kötü olduğunu biliyorum.Ama şunu da farkediyorum, 1-2 sene önceye kadar toplumun çok büyük çoğunluğu yurt dışına göç etmeyi konuşurken ve tek hayat amacı bu gibi iken sizce de bunda bir azalma yok mu? Ya da benim mi karşıma çıkmıyor artık, eskisi kad
Öncelikle durun vurmayın, girmediğini ve hala çok kötü olduğunu biliyorum.

Ama şunu da farkediyorum, 1-2 sene önceye kadar toplumun çok büyük çoğunluğu yurt dışına göç etmeyi konuşurken ve tek hayat amacı bu gibi iken sizce de bunda bir azalma yok mu? Ya da benim mi karşıma çıkmıyor artık, eskisi kadar twitter'da ekşi'de vs konuşulmuyor gibi.

Ülke döviz olarak pahalı kesinlikle evet kabul, ama maaşlar da saçma bir şekilde döviz olarak yüksek gibi. Asgari ücret mesela, tr'de döviz olarak daha yüksek olduğu bi dönem yok galiba. Yazılımcılar, memurlar, doktorlar vs avrupa'da yaşayacağından daha iyi bir hayat yaşıyor gibi.

Doktor grevleri olurdu mesela, bıçak gibi kesildi. Doktor ortalaması 70k-120k arası diyorlar şimdi ne kadar doğru bilmiyorum ama deli para. Almanya - ingiltere vermiyor yani bu paraları kiraları vs de cabası. ( abartı da olabilir )

İstanbul hariç her yerde karı koca memur 40-40 alsa 80 bine gayet iyi yaşar gibi. Öğretmen maaşı mesela full ek dersler dahil 45i geçiyor diyorlar.

Anadolu'da bu rakamlarla yaşamayı saymıyorum hele.

Ben mi yanlışım ? Ne oldu birden böyle ?

Not : Türkiye'de değilim, dışarıdan gözlemdir.


Edit: Arkadaşlar sosyal çürümeye dair içinizi dökmeniz için açmadım ki postu? Ekonomik olarak bir soru sordum. Doktordan, memurdan , yazılımcıdan bahsettim. Ne diye cinayetlerden emeklilerden bahsediyorsunuz anlamadım anne babamın tek gelir kaynakları emekli maaşları ben de biliyorum emekliler için cehennem olduğunu. Sorunun hangi yerinde emekli geçiyor ? Türkiye hakkında '' bazı '' meslek gruplarına olumlu bir şey dedik diye akp'li olmuyoruz hemen.
0
garavel
(19.05.24)
alışıldı, kabullenildi sadece. ben her zaman yurt dışının daha iyi bir yer olmadığını savundum, hatta çoğu alanda türkiyedeki pratikliğin ve rahatlığın asırlarca gerisinde ama "insan hakları" var. bu da yeter zaten.

ekonomik olarak dersen de, türkiye ve genellikle türkler borcu borçla kapata kapata gününe devam ediyor. buna da karşı çıkan olmadığı için, insanlar buna da alışıyor.
0
numlock
(19.05.24)
asgari ücret ülkede çok küçük bir kesimin ücreti oldu. emekliler ihya oldu artık istedikleri KYK yurdunda dilediği gibi tatil yapabilecekler. kentsel dönüşüm adı altında mükemmel kentler kuruluyor. nüfusu gayet az olan istanbul'a göçü artırmak için yeni projeler devreye alınıyor. kanal istanbul artık konuşulmuyor. ekonomimiz zaten uçuyor. doktorlar grev yapmıyorlar zira doktorlara mhrs üzerinden kolayca ulaşabiliyoruz. doktor bile dövebiliyoruz artık. her şey güllük gülistanlık. ve evet depremler olmuyor ve kimseler ölmüyor. gençler dilediği arabayı kolayca alabiliyor. evlenecekler olanlar hemnececik ucuz evlerden alıp hemen yerleşebiliyorlar. evsahibi kiracı ilişkileri son 10 yılın zirvesinde olumlu anlamda. dilediğimiz telefonu bedava gibi yurtdışından satın alıp hemen kullanmaya başlayabiliyoruz. zaten yurtdışına çıkmak o kadafr kolaylaştı. vize başvurun hemen olumlu sonuçlanıyor. göçmenler gitti. reis elindeki sihirli değnekle her şeyi düzeltti. ortam süper kısaca...
0
exlibris
(19.05.24)
Bir aile düşün.
Evde tencere tava ne varsa satmış.
Gırtlağına kadar borca batmış.
Hiçbir banka kredi vermiyor ve kredi kartlarının hepsi patlamış.
Artık tefeciler de borç vermiyor. Tek tük veren tefeci bulurlarsa sevinç nidaları atılıyor.
Bobrekler satışa çıkarılmış.
Ve hala gideri gelirinden çok fazla
ve yetmezmiş gibi dışarıdan evsizleri çağırıp ağırlanıyor.
0
Mirket
(19.05.24)
şöyle de bir şey var, avrupa ve abd'de paran yoksa yoktur, bittin, that's it. türkiye'de parası olmayan bir şekilde, bir meblağ paraya ulaşabiliyor.
0
numlock
(19.05.24)
@dissendium abd başka bir seviye, hiçbir avrupa ülkesi de ona yakın değil. kıyaslamak gibi gaflete düşmüyorum, soru da troll değil.

ama almanyada yapacağı net 3200-3500 eur mesela. 80k net alsam ben gitmem mesela ( almanya özelinde ) 0’dan düzen kurmaya değecek miktarlar değil onu demek istiyorum. türkiye ile avrupayı kıyaslamıyorum ama bugün 100k alan bir doktor ( özel hastanede daha da yüksektir ) avrupa’daki meslektaşından daha iyi yaşayabilir. benim demek istediğim göçe can atan çok özel meslek grupları bıçak gibi kesildi aslında soru yanlış anlaşıldı.
0
🌸garavel
(19.05.24)
@dissendium; öyle bişey yok abi. 1 çikolataya da ülke kötülenmez. kiralar her ülkenin megakentlerinde yüksektir, ha dersen ki ben yozgatta, tokatta yaşarken rahat edemiyorum yobaz kitle yüzünden onu anlarım, o açıdan konu tartışılır. git tut berlinde yeşillikler içinde iki katlı ev bakayım kaç para, veya londrada veya romada veya viyenada veya amsterdamda :)
0
numlock
(19.05.24)
Seçime yakın olumsuz haberler veya yurt dışı ile bizim kıyaslanmamız artar sosyal medyada ama sosyal medya ile oluşan algı her şey değildir. Bir de sokakataki hayatın gerçekleri vardır.

Avrupa ekonomik krize girdiği an dışarıya gidenler geri gelmek için tekrar düşünecektir.
0
diyecevaplandı
(19.05.24)
Yurtdışı çok kötü, Türkiye çok iyi. Gitmeyin sakin, biz kuru croissant soğan yiyoruz.
Ibani atarim.
0
logisticsmanager
(19.05.24)
Sorun devam ediyor sadece kompanse edilmiş durumda. Herkes 5-6 sene önceye göre çok daha memnuniyetsiz. 2019'dan beri çok hızlı bir bozulma oldu ekonomik olarak.

Benin gözümde bir depremle aynı görüntü canlanıyor. Olay olurken insanlar bağırışır, tepki verir ortalık hareketlidir. İnsanlar ölür, binalar yıkılır. Deprem bittikten sonra ölen ölmüştür, yıkılan yıkılmıştır, bağırış çağırış kesilmiştir ama hiçbir şey daha iyi de değildir. Hiçbir şeyin düzeldiği de yoktur, sadece hareket sonlanmıştır. Kimse can havliyle bir şey yapmıyordur. Enkaz altında kalan dahi sessiz sakin birilerini bekliyordur. Benim gördüğüm manzara bu.

Doktorlar, diğer memurlar ve bazı mesleklerdeki insanlar bu süreçte toplu hareket ederek daha çok öne çıktı ve daha sıkı pazarlık yaptılar. Yazılımcıları örnek vermişsiniz bunlar zaten tüm dünyada yükselen bir grup, hem Türkiye'deki fiyat algısının bozulması, hem talep dolayısıyla dünya geneline oranla çok kazanıyor olabilirler.

Ancak birçok iş kolu döngüsel olarak sorunlarla uğraşıyor. Fiyatların artması ve maaşların artan fiyatlara ulaşma çabasının getirdiği sarmal artık kanıksanmış durumda. Ben şahsen artık dönüp dönüp aynı şeylerden şikayetlenmeyi saçma buluyorum ve daha az konuşuyorum bazı şeyleri. Birçok insan da böyledir.

İlk zamanlar "uff şu fiyatlara bak" diye konuşup duruyordu herkes. Şu şu kadar olur mu, bu bu kadar olur mu diye. E oluyor işte, alıştık artık baydı yani muhabbet. Sıkıp dişimizi yaşıyoruz işte. Olan bu.
0
akhenaten
(19.05.24)
dışarıdan bakınca evet öyle görünüyor. ama değil. insanlar kanıksadı sadece, alıştı biraz.

ben avrupa ederinde bi maaş alıyorum döviz ile ve istanbul'da kirada yaşıyorum. bir aldığım şeyi ikinciye alırken aynı fiyata alamıyorum. her gün dikkatli davranıyorum.

avrupanın pahalı bi şehrine bir kaç günlük tatile gittim ve türkiye ile benzer paralar harcadım! üstelik biraz cimri biriyim, ne giyimim ne yaşantım yüksek standartlara sahip değil.

kiram, 5ten 15e çıktı. başka bi eve geçsem 25-30 ödeyeceğim. barınmak ciddi bi mesele. kirası az (ya da normal) olan evden atılmaktan korkuyor. evden çıkarsa emlakçı+komisyon+taşınma derken kira x 3 ödeyecek iyi ihtimalle.

işsiz oranı çok fazla. dükkan sahipleri çok kazanıyor çoğunlukla çünkü onlar da ansızın gelebilecek kira ve diğer masrafları sübvanse etmek için fazla maddi güç sahibi olmak istiyorlar. bu yüzden çalışanına 25bin brüt verirken kendisi en az 10-15 katını kazanıyor. günün sonunda iki kişilik basit bir dürüme beşyüz, iki burger iki biraya bin lira yazıyorlar. asgari ücret 17bin tl ve 6 ay daha zam beklenmiyor.

ülkenin standart maaşı asgari ücret oldu. yeni işe başlayanlara sigorta yapmıyor bir çok işveren ve işe yeni başlayan çok insan 17bin'in altında maaş alıyor. münferit denmeyecek kadar bir oran bu.

termosa kahve koyalım, dışarıda bir parkta oturalım ya da bir bankta oturalım neredeyse mümkün değil. büyükşehirlerde parasız yol kenarına bile oturamıyorsunuz. belki kırsalda boş bi bank bulunur.

ülkede standartsızlık çok yüksek. param var, sağlıklı ve kaliteli bir şey yiyeyim, güzel bi etkinliğe katılayım, iyi bir kıyafet alayım diye bir şey neredeyse mümkün değil. paran varsa bile kalite yok. marketten aldığın her şey zehir neredeyse.

kırsalda yaşayan ve karı-koca memur olan kişi 80-90 alsın hadi. ülkede 5 milyon memur var. ülkenin kaçta kaçına denk geliyor bu? bu çift çocuk sahibi olsa buna kim bakacak? kreşler çok pahalı. birinin yarı maaşı çocuğa gidecek, çalışmasa daha iyi.

döviz bir süredir fazla yükselmiyor. hafif hafif yükseliyor. o yüzden iyi görünüyor durumlar. ama nereye dek gidecek, bir noktada kırılacak mı bilmiyoruz. ederi yıl sonu 40 civarında diye tahmin edilmişti.

kira sorunu olmasa belki "düzelmeye başladık" diyebilirdik belki.

doktorlar 100'ün üzerinde alsın hadi (ne kadar bilmiyorum da halk öyle biliyor). kaç doktor var, 200bin mi, yine ülkenin kaçta kaçına denk geliyor bu oran.

yazılımcılar ve doktorlar artık pek konuşmuyor diyelim. bu da doğru değil. yazılım sektörü de belli bi dolgunluğa ulaştı 5+ tecrübesi olanlar için çok kötü değilse de junior'lar için iş bulmak zor ve asgari ücret lafları ediliyor.

açıkçası trol bi soru olduğunu düşünmüyorum, çünkü ben de sizin gibi düşünürdüm haberlere ve medyaya bakarak. özellikle doların hafif hafif çıkıyor olması bir şeylerin düzeldiğini hissetmemizi sağlıyor. ancak ödenmeyen kredi kartlarına aylık yüzde 5 faiz geliyor. bankalar kredi vermiyor. verse bile yıllık faizleri çok yüksek.

insanlar paralarını harcamak ya da yatırım yapmak yerine mevduatta tutma eğiliminde, mevduat faizleri yüzde elli civarında. kapanan dükkanlar görüyorum bazen.

anadolu da ucuz değil. ilçeler ya da kırsallarda bile kiralar asgari ücretin yarısı ederinde, hadi olsun üçte biri. orada yaşayanlar (eğer memur değilse) asgari ücretten fazla almıyorlar çoğunlukla.

türkiyede memur sayısı 5milyondan az. ülke nüfusu 80milyon. işsizlik istatistikleriyle çok oynandı. açıklanan rakamların iki katı gibi düşünün (bir yıldır iş aramayan, işkur'a kayıtlı olmayan, öğrenci olan, yükseklisans'a kayıtlı olsan ve bir çok kriter işsiz sayılmıyor. halbuki bu insanların çoğu işsiz)

haliyle, gözlemleriniz doğru değil.
0
biseysorcaktim
(19.05.24)
Katiliyorum dolar bazli yuksek olmasi nedeniyle su an kriz azaldi
0
lapaz
(19.05.24)
düzelen bişey yok ama ilginç şekilde mesela öğretim görevlisi maaşı 600 dolarlara kadar düşmüştü bi ara, ben yaparken 800-900 dolardı, şu an 1500 dolar alıyor arkadaşım. Bu kadar artacak ne oldu? Döviz tutuldu. Ama bunun halka faydası var mı => yok. Çünkü ticaret dolar 45 liraymış gibi dönüyor, herkes fiyatını öyle belirliyor.

Bunun bi artısı var, mesela 2023 seçiminden önce dolar tutulurken eşimle acayip dolar biriktirebilmiştik. (kredi kartının asgarisini ödeyip bol bol dolar alıyorduk) Şimdi de 900 değil de 1500 dolar alan kişi ülkedeki harcamasını kısıp veya kredilendirip dolar biriktirebilir. Tabii faizler yükseldi daha yüksek faizle geri ödeyecek ama sonuç olarak bunu yapabiliyorsun. Beyaz yakalının yurtdışına tatile vs. gitmesinin bir sebebi de bu. 1500 dolar Türkiye'de pek bi halt etmiyor ama biriktirirsen batıda hala 1500 dolar = 1500 dolar. Türkiye'de 1500 doların alım gücü 800 dolar gibi.

Anadolu'da yaşam daha iyi ona hep katılıyorum. Ama İstanbul'da 80 bin alabilen biri başka şehirde o maaşı alamıyor. Ama asgari ve bi tık üstünü alanlar büyük şehirler yerine küçük şehirlerde yaşasa hayatları ciddi fark eder.

Özet(tl,dr): Gördüğüm duyduğum kadarıyla Türkiye içinde maaşın dolar olarak artmış olsa da pek fark etmiyor zira 3 dolarlık kahveye 5 dolar, 30 bin dolarlık arabaya 50 bin dolar vermek zorundasın. Yurtdışına da giden gitti, kalanlar alıştı. Türkiye'de bir şekilde yaşanıyor. Mesela geçen yıldan bu güne benim Türkiye'deki kredi kartı limitlerim 5 katına falan çıktı.(1 yıldır İngiltere'deyim)
0
nhk ni youkosu
(19.05.24)
gerçekten açıklayan ve cevap veren herkese teşekkür ederim. soru biraz amaçtan sapsa da genel bilgiler de verilmiş gayet faydalı oldu. ben şahsen işletme mezunu birisi olduğum için şuan ingiltere’de kazandığım miktarın türkiye’de yakınından geçemem bu çok apayrı bir mevzu. orta lisans sahipleri, vasıfsız, mavi yaka için avrupa cennet. türkiye de hala zaten çok kötü bunu tartışmaya gerek yok. ama yazılımcı, doktor gibi çok üst seviye işlerdeki tr maaşlarının avrupa ile arasında eskisi kadar da uçurum yok, o yüzden beyin göçü furyası bi tık azaldı hatta çevremde dönenler de oldu.

mesela londra’ya finansçı olarak 1 sene önce gelen başlangıç için gayet iyi de kazanan arkadaşım geçen ay komple döndü istanbula.

bir de ekonomiden bağımsız, insanlar avrupa’da ırkçılığı tattı o kadar da güllük gülistanlık olmadığını anladı. almanya göç vermeye başladı, hollanda başlığında sağın yükselişi ve uk - abd’ye gitme konuşuluyor vs. gidenler de seçerek gidiyor avrupa olsun polonya bile olsun kafası bitti artık almanya dahi gerilerde.
0
🌸garavel
(19.05.24)
bu kadar balık hafızalı olmayın ya. dolar euro 6 ay stabil gitti diye ekonomi düzelmiş olmuyor. bu ülke daha şunun şurasında iki üç sene önce doların iki ay içinde 8 liradan 18 liraya çıkışını canlı canlı gördü. oradan göz açıp kapayıncaya kadar 30 lira oluşunu da. bir sene sonra doların 60 lira olmayacağının bir garantisi var mı? yok. döviz bazında yüksek dediğin o maaşların kuş kadar kalması iki aylık yeni bir ralliye bakar. yani bu uçurumdan düşerken eskaza birkaç saniyeliğine dala takılınca "iyi ya artık düşmüyorum" demeye benziyor.

evet avrupa'da da enflasyon var ama 1 euro'ya aldığın çikolatanın seneye 2 euro olmayacağını biliyorsun, bunun rahatlığıyla yaşıyorsun. geleceğe dair kaygın azalıyor. insan doğada aslandan kaçan zebra gibi basit bir canlı değil, sadece o anı düşünerek yaşamıyor. gelecekte her şeyin daha kötüye gideceğini görebildiği için şimdiden önlemini alıyor.

yurt dışına göçte bir azalma olduğunu da sanmıyorum. evet bu son ekonomik çöküşün başlangıcında bir dalga oldu, herkesin dilinleydi ve gidenler gitti zaten. sadece o dönemde toplu bir göç dalgasına evrildiği için gündem olmuştu. şimdiyse daha bireysel, ama gitmek isteyen sessiz sedasız gitmeye devam ediyor. benim türkiye'de neredeyse arkadaşım kalmadı.

ps: adettendir, sona bir alım gücü farkı da sıkıştırayım. geçenlerde avrupa'da aldığım arabanın fiyatını asgari ücrete böldüm. yaşadığım ülkede bu arabayı 7 asgari ücretle alabiliyorsun. sahibinden'de türkiye fiyatına baktım. 47 asgari ücret yapıyor. evet türkiye'de işler gerçekten rayına giriyor.
0
sir gawain
(19.05.24)
bırakın ev araba almayı, artık ayakkabı-mont alırken bile alışveriş kredisi kullanıyor insanlar. bu durumda neresi iyiye gidiyor? şu an yaşanmıyor, hayatta kalmaya çalışıyor insanlar. türlü kısıtlamalar, tasarruflar vb. işler iyiye gidiyor, durumlar düzeliyor demek manipülasyondan farksızdır.
0
kondansator
(19.05.24)
Özet geçiyorum.
* Dövizi sabit tutup yurtdışına göre aşırı yüksek faiz veriyoruz. O yüzden döviz yağıyor ama bir noktada balon patlayacak. Çünkü karşılayacak gelir yok.
0
parka
(19.05.24)
Ha balon patlamadan önce büyükbasların ve yabancıların haberi olur, ama bizim olmaz. Hatırlarsanız nas nas deyip dövizi fırlatıp halka kitlemişlerdi. Şimdi tersi olacak.
0
parka
(19.05.24)
İşler rayına mı girdi derken neyi kastettiğiniz belli değil. Yüksek enflasyon ve ekonomi politikası kastediliyorsa ekonomik program başarıyla devam ediyor yaklaşık 9 ay oldu zamana ihtiyaç var (iktisat bilmeyen birine izah etmesi çok zor bu yüzden manipülasyona açık bir konu) Programa göre mayıs ayında enflasyon pik yapacak daha sonra düşüş eğilimine girecek.

Siz Türk toplumunun kanaatine, ne konuştuklarını vesaire ciddiye almayın onlarda tv'den sosyal medyadan (eksisözlük dahil) ne duyuyorlarsa, ne okuyorlarsa papağan gibi tekrar ediyorlar ne iktisat bilgisi var ne metod ne de dünya siyasetini takip etmek... Bizim toplumumuzda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan çok Kim toplumu manipüle ediyorsa ona inanıyorlar albenili sözlere çok fazla itibar ediliyor. Yurtdışına göç furyasıda sosyal medyada pr'ı en çok pr'ı yapılan konu oldu (Ekonomiden bağımsız olarak dünya genelinde ABD'ye göç furyası vardı ve hatta ilk sıralarda Fransa gibi ülkeler vardı Türkiye bu trendde ilk 10'da bile değildi) yoksa Türkiye'den her anlamda kötü ülkeler var bu ülkelerin vatandaşları sağa sola göç etmiyorlar. Yurtdışında yaşayan biri olarak Türkiye'de yaşamak bir çok ülkeye göre iyi insanların yakınmalarını ciddiye almayın.

Medya özelinde sosyal medya (ekşisözlük,twitter vs.) veya bir konunun yaygın kanaatte olması, çok konuşuluyor olması bir ölçüt değildir bu işlerin metodolojisi var. Bilim var yoksa chp'li teyze muhabbetine döner.
0
doharkoman
(19.05.24)
Sagdan soldan degil kendi gordugumu yazicam

1 - suanda her genc yurtdisina kacmaya calisiyor bir cok genc ozellikle kartellere para verip abd ye kacti hemde binlercesi. Buda abd bebek katili diyen yobazlar dahil.
Sadece istanbul ortasindayim benim semtimde genc kalmadi diyebilirim sokakta kimseyide goremiyorum kimi sorsam yurtdisina gitti diyorlar.
Suanda tr de bi ben kalmisim bunu anladim.

2 haberlere baktiysaniz ki hepsi gostermez ama doktorlarda ozellikle almanya tarzi yerlere kactilar yogun bir sekilde. Suanda hastanelerde bazi bolumlere randevu almak imkansiz bazi bolumlere ise en erken cok kovalsrsan gece gunduz 25 gunde belki bos yer bulursun. Doktor acigi olustu.

3 milyonlarca multeci var ve hastaneden cikmiyorlar ucretsiz diye. Bu yuzden tr vatandasi icin randevu almak ozellikle istanbulda asiri zorlasti.


Dipnot

Avusturalyada 4 sene yasadim. İnsan yurtdisinda yasayinca herkesden uzakta kaliyor sahte haberlere bel bagliyabiliyor. Ekonomi ortada dolar ortada alim gucu ortada. 1 bardak cay 5 liraydi oahali diyorduk bugun 30 lira istediler.

Daha dun 1 ispanyadan 1 arabistandan 1 de bangladeşden arkadasim geldi sohbet ettik ve benimle vedalasmaya calistilar dedim ne oluyor. Bana soyle soylediler ; hocam tr asiri pahali olmus biz seneye gelmeyecegiz ucak fiyatlarida cok pahali.
Ayrica onceden kafeye gelince herkes selam verirdi bisuru insan vardi neden simdi gelmiyor kimse dedi. İnsanlarin sanirim parasi yok dedi.

Vedalastik yapacak bisey yok yani
0
Zetnikov
(20.05.24)
Yurtdışı meselesi: Kalifiye olan, dil bilen, bunu göze alan gitti. Kalan da amiyane tabirle posa zaten. Kim Zort üniversitesi işletme mezunu olan, İngilizcesi a2 seviyesindeki ortalama bir elemanı ülkesine bekler ki?
Maaşlar meselesi: Evet görünürde yükseldi ama enflasyon da bir o kadar arttı. 45 bine nerede yaşıyorsun öğretmen olarak? Evinden çıkmak zorunda kalsan ya da tayin olsa maaşının yarısından fazlasını kiraya vermen lazım. Aynı şey 80 bin kazanan adam için de geçerli. yaşamaktan kastın hayatta kalabilmek ise belki ama çocuk yetiştiremezsin mesela.

bence insanlar sadece hayatta kalmaya çalışıyor. yoksa kapıları açsan türkiye'de 7 kişi falan kalır.
0
wild honey suckle
(20.05.24)
Eğriye eğri, doğruya doğru diyeceksek durum şu.

Türkiye son 4-5 yıldır gerçekten kötü bir dönem geçirdi. Herkes az ya da çok fakirleşti, alım gücü düştü. Bazı sektörler nispeten daha iyi durumda, toplumun bazı grupları felaket durumda.

Son 1 yıldır evet yine yüksek enflasyon var ancak bir şekilde "enkaz kaldırılıyor" tam olarak durumumuz bu. "Rasyonel politikalara" geçildi. Ben bu dönemi böyle tarifliyorum. CDS'lerimiz ciddi düşüşte, ülkeye sıcak para da olsa döviz giriyor, TCMB rezervleri toparlanma aşamasında, halen "yatırım yapılabilir" seviyede değiliz ama derecelendirme kuruluşlarından not artışları geliyor. Haziran ayında Türkiye'nin gri listeden çıkma olasılığı yüksek görünüyor.

Bunlar kısa vadede geniş toplum kesimlerine yansımaz ancak 2001 krizi sonrası dönem gibi düşünmek lazım 2005-2015 gibi bir dönemi yaşayacaksak daha 3-4 seneye ihtiyaç var.

Bana sorarsan ciddi kalıcı hasarlar da var. Örneğin konut konusu. Örneğin gelir dağılımındaki uçurumlar. Bunların giderilmesi artık çoook zor.
0
Lethe
(20.05.24)
Son senelerde yurtdisina gitme orani yukseldi, ayni hizla cozumun orda olmadigini gorenlerin sayisi da artti.

mutlu olan da coktu ama mutlu olmayanlar, her zaman gitmek isteyip nasil yapacagini bilemeyenleri biraz caydirdi.
0
my pink
(20.05.24)
(4)

Kahvaltıyı aradan çıkarmak mı atıştırmak mı?

Piukh
Bir süredir sağlıksız besleniyorum; sigara, alkol de sıklaştı. Hiç aç kaldığım da olmuyor. 7'de kahvaltı, 12'de iş yerinde öğle yemeği, 18.30'da eve gelince derken sürekli bir sindirim hali.Detoks gibi bir şey yapmak istiyorum bu sebeple. Kilo sorunum yok, her türlü 12.30 ile 19.30 arası yiyeceğimi
Bir süredir sağlıksız besleniyorum; sigara, alkol de sıklaştı. Hiç aç kaldığım da olmuyor. 7'de kahvaltı, 12'de iş yerinde öğle yemeği, 18.30'da eve gelince derken sürekli bir sindirim hali.

Detoks gibi bir şey yapmak istiyorum bu sebeple. Kilo sorunum yok, her türlü 12.30 ile 19.30 arası yiyeceğimi yerim diye düşünüyorum.

Kahvaltı yapmadan da çıkarsam halsizlik olur mu emin değilim. Sizce 1 muz, 1 bardak süt içip çıksam detoks bozulmuş olur mu? Nasıl düzenlemek lazım genel olarak?
0
Piukh
(19.05.24)
Ne halsizliği, hiçbişey olmaz. Süte muza da gerek yok, o dediğin zaten kahvaltı. 1-2 gün kafada kendini halsiz hissedersin sonrası mis gibi.
0
numlock
(19.05.24)
Ben yıllardır öğlen 12.30 ve akşam 18.00 de yiyorum. Arada sabahları açlık hissi geliyor fakat 10-15 dk sonra geçiyor zaten bir sürü sonra alışıp gidiyorsun. Kahvaltı filan yapmak da sağlıklı değil bence şeker hastası vs zorunlu bir durum yoksa yapmak akıllıca değil. Hafta sonu ailece yapılabilir ama haftaici bence hiç gerek yok
0
dedeminhirkasi
(19.05.24)
Sindirim sisteminiz işini yapıyor diye bu sağlıksız bir durum oluşturmuyor ki?

Detoks konusunun sıklıkla eleştirilmesi bir yana günde 3 öğün yemek yemek hala en çok önerilen beslenme rejimi.

Ancak ne yediğiniz ve ne kadar yediğiniz önemli.

Bir de sizin beslenme şartlarınız da çok önemli, örneğin Şirkette ne yiyorsunuz? Kahvaltıda ne yiyorsunuz? Atıyorum şirkette dışardan yemek yiyorsanız kullanılan yağların ve malzeme kalitesinin kahvaltıda yediklerinizden daha uygunsuz olması mümkünse bu sefer kahvaltıyı kesince sağlıksız besin payını daha da arttıracak olmanız da mümkün.

Ben kendi adıma ağırlaştığımı hissettiğimde daha sindirimi kolay hafif şeyler yiyorum. Abur cuburu, arıştırmalığı, keyif amaçlı yemeyi kesiyorum. Öğlen yemeği için evden tuzsuz kuruyemişler, muz, tahıllı bisküviler falan getiriyorum. Akşamları da mümkün olduğunca erken yemeye çalışıyorum. Baya işe yarıyor.
0
akhenaten
(19.05.24)
1 yıldan uzun zamandır kahvaltı yapmıyorum;
haftada en az 5-6 gün öğlen de yemiyorum.
akşam 7-10 arasında ne yiyeceksem yiyorum.
hiç sorun yaşamadım hatta kilom, şeker hastalığım, kolesterolüm düzeldi.
(bkz: aralıklı oruç)
(bkz: omad)

youtu.be
0
mhm
(19.05.24)
(22)

İç dökme duyurusu: İngiltere'den Türkiye'ye döneyim mi?

slymene
Selamlar, aklım çok karışık, şartları, olanakları önüme koyuyorum ama bir karar veremiyorum. Biliyorum bu sorular çok özel sorular ama biraz da içimi dökmek istediğim için buraya soruyorum.Evliyim, erkeğim, yaşlar ikimizin de 31, 7 aydır skilled worker visa ile İngiltere'deyim, maaşım 2800 pound. Eş
Selamlar, aklım çok karışık, şartları, olanakları önüme koyuyorum ama bir karar veremiyorum. Biliyorum bu sorular çok özel sorular ama biraz da içimi dökmek istediğim için buraya soruyorum.

Evliyim, erkeğim, yaşlar ikimizin de 31, 7 aydır skilled worker visa ile İngiltere'deyim, maaşım 2800 pound. Eşimi yanıma alma hakkım var, İngiltere'de 6 seneyi doldurursam vatandaşlık hakkım oluyor, 5 senelik vizem var zaten. Hanım Türkiye'de henüz, tam da onu da buraya alma kararını verme aşamasındayız işte, onun maaşı 50000 TL, memur, garanti iş, rahat iş. Ben gelmeden hemen önce Türkiye'den ev aldık, aylık 15000 ev kredimiz var ama o zorlamıyor artık.

Artık uzun süredir ayrı olduğumuz için hasret de binmeye başladı, özellikle eşim duygusal anlamda bana çok bağlı, her gün hasret konuşmaları yapılıyor telefonda, gözyaşları dökülüyor falan.

Bana gelirsek ben her yere adapte olabilen bir tipim, buraya da oldum, ben her yerde mutlu olurum, oluyorum. Türkiye'deki sorunların farkındayım, bazı şeylerden dolayı bedeller de ödedim ama Türkiye'de de gayet mutlu mesut yaşarım, burada da yaşıyorum. Türk insanıyla problemim yok, nerede yaşıyorsam bir şekilde adapte olurum. İngilizi de Türkü de seviyorum, kötü insan her yerde var.

Benim buradaki işim gelişmeme çok müsait, çalışma saatlerim çok iyi, haftada 4 gün çalışıyorum. Zor bir iş ama uzun vadede maaşımı ikiye bile katlayabileceğim potansiyel var. Eşim gelirse başlarda 3-5 ay bir adaptasyon sürecinin sonunda 2500 pound civarı maaşla o da işe başlayabilecek durumda. Yani ikimiz de burada olursak nispeten güzel maaşlarla rahat rahat geçiniriz.

Ben Türkiye'ye dönersem muhtemelen hem haftada 6 gün, hem de daha uzun saatler çalışacağım, maaşım aşağı yukarı 40000 TL civarı bir şeyler olur. Uzun vadede Türkiye'de de kendi işimi kurma potansiyeli var, tabii bunun için 1.5-2 milyon sermaya lazım, o da bende yok.

İşin özü, şu anda düşündüğüm tek konu eşim, o nasıl yapar, adapte olur mu, Türkiye'deki rahatlığı bırakmalı mı? İngiltere'de ilk 1-2 sene çok zorlanacak biliyorum, İngilizcesi de çok iyi değil.

Kısa vadede çocuk da istiyoruz, Türkiye'de kalırsak aile boyutuyla da çok fazla destek bulabileceğiz her anlamda, ailelerimizle de aralarımız çok iyi, gayet güzel ilişkilerimiz var.

Anlaşılan, ne Türkiye ile ne de İngiltere ile sorunum yok, hayatta geldiğim nokta itibarıyla hiçbir yer beni çok heyecanlandırmıyor zaten, hayatı rutine oturtup mutlu mesut yaşamak istiyorum, yeni yerler göreyim, yeni maceralar edineyim gibi dertlerim yok, önceden vardı, yoruldum artık, dinlenmek istiyorum.

En başta neden İngiltere'ye geldin diyecek olursanız, bir heves geldim işte, Türkiye'de 6 gün, günde 12 saat yaptığım işten memnun değildim ve çok yoruluyordum. Buraya her şey harika olacak hayaliyle gelmedim tabii de, hatta gayet güzel de adapte oldum, benim İngilizcem gelmeden önce de çok iyiydi, fakat adaptasyonun ne kadar zor olduğunu bizzat gördüm, şimdi eşimin bunu yaşamasını isteyip istemediğimden emin değilim.

Eşim ne diyor diye sorarsanız, onun da fikirleri belirsiz, genel anlamda o da çok fazla zorluk istemediği bir noktada, Türkiye'de nispeten mutlu, o gelirse benim için, birlikte olmak için gelir, bir süre sonra adapte de olur. Nihayetinde ben hangi yöne meyilli olursam o da beni takip eder, karar vermek biraz bana kalıyor gibi nihayetinde.

Biraz düzensiz yazmış olabilirim kusura bakmayın. Görüş, öneri, ne söylemek isterseniz dinlemek isterim.
Teşekkürler.

Edit: Birkaç detay daha vermek isterim. İkimiz de veteriner hekimiz, ben burada klinisyenlik yapıyorum, eşimin klinik tecrübesi olmadığı için burada food hygiene, meat hygiene inspector gibi işler yapacak official veterinarian olarak. Mezbahalarda, havaalanları gibi yerlerde çalışabilir. Ben buradaki hayatı da düzene sokuyorum, ufaktan para biriktiriyorum. Orta karar bir araba bile aldım burada.
0
slymene
(18.05.24)
Ben yerinizde olsaydım eğer eşimin 2 yıllık ücretsiz izin alarak yanıma gelmesini saglardim. Bu süre zarfı içerisinde duruma göre ingilteredeki düzenimi kurar yavaş yavaş da Türkiye den elimi çekerdim. Benim yönüm ingilterede kalmak şeklinde olurdu.
0
dedeminhirkasi
(18.05.24)
Şimdi sizin Türkiye'de süper bir kariyeriniz olsa denilebilirdi ki dönün sonuçta Türkiye ile derdiniz yok ki çok önemli nokta. Ben misal Türkiye'de yapamıyorum, o yüzden dönmem ve umarim dönmek zorunda kalmam.

Sizin durumdaki sorun dönüş şartları. Türkiye'de 40 bin lira ve çalışma şartları acayip kötü. Bu sizi özellikle bati Avrupa'nın çalışma şartları sonrasi acayip kötü etkiler (bugün berberle konusuyorduk nasıl oluyor berberde tatil falan diye, 5 hafta bizde ama ben biraz fazla alıyorum 5 hafta yetmiyor dedi. Dedim bunu Türk'ün yanında söyleme). Eğer Türkiye'de daha iyi maaş ve insancil çalışma şartları olacaksak sonuçta bu hayatta önemli olan esimiz, cocugumuz.

Bu arada dedeminhirkasi dediği gibi olabiliyorsa kesin deneyin. Riskiniz cok az sonuçta. Eşiniz de bakar nasılmis ne değilmiş diye.

Bu sorunun cevabı basit değil. Çünkü sizin Türkiye çalışma hayatiniz kötü, esinizin iyi. Esinizin oraya geldiğinde yapacağı belirsiz vs.
0
logisticsmanager
(18.05.24)
Selamlar, eşim nispeten yeni memur olduğu için ücretsiz izin hakkı yok henüz, olsaydı onu düşünüyorduk biz de.
0
🌸slymene
(18.05.24)
aynı yaştayız ve ben eşimle birlikte ingilteredeyim. o yüzden durumunuzu biraz da olsa anlayarak veriyorum cevabı. biz döneceğiz ancak sizin durumunuz özelinde bana göre eşinizin ingiltereye gelmesi daha doğru olacaktır.

türkiyede olup buraya gelmek veya bir avrupa ülkesine gitmek isteyen arkadaşlarıma hep bu işin tek bir doğrusunun olmadığını ve türkiyede neyi bırakıp geleceklerinin çok önemli olduğunu söylerdim hep. yani evet mesele hiçbir zaman sadece maddi değil, ingilterenin bizim ülkemizden daha üstün olduğu maddiyat dışı diğer yanlarını yaşayarak görmüşsünüzdür. çocuk olunca hele eğitim, gelecek, güvenlik açısından müthiş baskın ingiltere türkiyeye göre. adaptasyonun zor olduğunu kabul ediyorum. ama birlikte olduğunuz yerde zamanla bu sorunun halledileceğini düşünüyorum. siz önceden gelip bi hayat kurduğunuz için comfort zone'dan hiç ayrılmamış gibi hissedecek eşiniz eminim ancak tabi şu anda gözünüzde büyük haklı olarak.

diğer taraftan şu da bi gerçek ki, ülkede çok fazla problem var ama türkiyede de çok güzel şartlarda yaşamayı başaran insan da var. ancak arkadaşların da dediği gibi sizin dönüş şartlarınız pek iyi değil. ingilteredeki çalışma şartlarınızı düşününce pişman olma ihtimaliniz daha yüksek geldi bana.
0
bussuru1
(18.05.24)
eşin Türkiye'de iyi durumdaysa ve kaybedeceği şeyler olduğunu düşünüyorsa sıkıntı.

Biz de eşimle İngiltere'deyiz ben çalışıyorum o master yapıyor, pek sevemedi ve mesela iklimin onu çok etkilediğini burada öğrendik. İngilizleri de aklında nasıl hayal ediyordu bilmiyorum ama çok vasat pasaklı tipler olduklarını söylüyor ki biraz da haklı. İşler doğru düzgün yürümüyor emlakçı bile binbir türlü hata yaptı ben fark edip uyardım. Sağlık sistemi yine özellikle Türkiye'de özel sigortaya alışmış birini zorluyor ve korkutuyor(eşim). Yani kimi insan alışmakta zorlanıyor.

Ben 2014-2015'te İngilteredeydim, sevmiştim, şimdi yine mutlu gibiyim ama eş durumundan dönmek zorunda kalırsak naparız bilmiyorum. Bu arada eşimin İngilizcesi baya iyidir, o farklı kültürel şeylerden zorluk yaşıyor, dil bilmeyen eşiniz daha da zorlanabilir veya tam tersi bir şeyleri anlamadığı için belki hiç gözüne batmaz her şey pespembe de gelebilir emin değilim. Ücretsiz izin hakkı olmaması kötü.

Buraya geldiğimde Ankara Anlaşmasının arka kapısını bulup gelen tiplerle tanıştım. Türkiye'de pek iş yapamayan burada olmak 'zorunda olan' kişiler bi şekilde yaşayıp gidiyor, ama Türkiye'ye dönse de fena hayatı olmayacak kişiler bi dönmeyi düşünüyor. Mesela bizim Türkiye'de arabamız var hala satmadık, İngiltere'de henüz yok. Bu bile hanıma batabiliyor bazı rahatlıkları burada elde etmek -doğal olarak- vakit alacak. Türkiye'den gerçekten kafa olarak kopmuş mu o önemli (ben koptum, eşim kopmadı). Gerçi sen de kopmamışsın iki tarafı da severim yaşarım diyorsun. Bazı şeyler de gelince anlaşılıyor. Eşim ülkesini bu kadar sevdiğini buraya gelene kadar bilmiyordu :D

ek olarak, çocuk vs. planı varsa buraya adapte olup iyi konuma gelip çocuk yapmak bilmemkaç yıl alır. Sağlık sisteminde Türkiye'deki kadar ilgi olmaması, doktoru sık görememek, ebe ile doğurmak vs. bile kadınları acayip etkileyebilir. Hele acil bi durumda doktora ulaşılamazsa anında döneriz herhalde. Geçenlerde apandisiti patlayıp son anda müdahale edilen bi Türk'ü dinledik orada eşim böyle bişey olsa anında TR'ye dönerim dedi:)
0
nhk ni youkosu
(18.05.24)
Dön hocam dön,İngiltere alışması kolay bir ülke değil
0
Yılmaz920
(18.05.24)
"Eşim gelirse başlarda 3-5 ay bir adaptasyon sürecinin sonunda 2500 pound civarı maaşla o da işe başlayabilecek durumda." "İngiltere'de ilk 1-2 sene çok zorlanacak biliyorum, İngilizcesi de çok iyi değil."

Hocam yanlis anlama. Bu biraz iyimser bir hesap gibi geldi. Ingilizcesi iyi olmayan biri 2500 pound alamaz.Alir da yani ustaligi, zanaati olmasi lazim. %20 vergi, 5% pension'dan sonra elde bir sey kalmiyor. Fabrika, uretimde gece isi, mesailerle falan uzun saatler calisarak ancak. AB'den cikiliyor diye dogu avrupa can havliyle toplu goc yapti, Ukraynalilara da coktuler ucuz is gucu diye fabrika, depo isi bile kolay degil artik. Esinizi mavi yakaliliga alistirabilecek misiniz o onemli, Turkiye'de memurluk yapan biri iicn 2-3 kat zor. Esiniz bu zamanda is bulduguna sukretsin. Resesyonda zaten ulke.
0
freedonia
(18.05.24)
Mevcut isinden ucretsiz izin alabiliyor ise Ingiltere denemesi yapmak mantikli olur.
Ayrica ingiltere ucakla cok da uzak degil Tr ye. Sanki trene binip 3 gun uzaklara gurbetlere gidiyormus gibi tribe girmeye gerek yok bence :) Belli bir maasla ikiniz de calismaya basladiktan sonra senede 1-2 gidip gelinir.
Biz de gecen sene amerikaya tasindik. Ucak pahali ve 12 saat Tr ye, ayrica havalimani 3 saat mesafede. Pek de sevemedik ama bizim gibi kafa dengi 1-2 aile bulduk onlarla takiliyoruz keyfimiz yerinde, bir derdimiz yok. Biz de ayni yaslardayiz.
Hazir vize varken Ingiltere denemesi tavsiye ediyorum. En kotu ihtimalle sonra donersiniz. Sanki bi karar verdim bidaha donemem gibi bir dusunceye girmeye gerek yok.
0
The_Lollok
(18.05.24)
Hocam o zaman özür dileyerek söylüyorum ben olsam vakit kaybetmeden çocuk yaparım ki zaten öyle bir düşünceniz var. 9 ay içinde de eşiniz gelir siz gidersiniz. Çocuk doğunca da ücretsiz izinle eşiniz gelir. 2 sene yanınızda durur. Ben böyle yapardım.
0
dedeminhirkasi
(18.05.24)
Cevaplar için teşekkür ederim, hepsini dikkatle okuyorum.
Bakıyoruz işte, oturup karar vermeye çalışacağız.
Ücretsiz izin durumumuz yok eşim yeni memur olduğu için, e istifa edip dönerse de memuriyete dönme şansı yok. Eğer memurluk yapmayacaksa ona Türkiye'de güzel maaşlı, rahat bir iş yok maalesef. O yüzden kararımız kesin olacak. Ya o istifa edecek temelli İngiltere'ye yerleşeceğiz, ya da ben döneceğim.

Mesleği gereği o da skilled worker olacak eğer gelirse, nispeten kolay bir iş yapacak, 2500 pound maaş da başlangıç maaşı, 3-5 aylık adaptasyondan sonra rahat alabiliyor.
0
🌸slymene
(19.05.24)
Hocam ozel degilse ne is yapiyorsunuz? Ayrıca ustteki arkadas gibi cocuk +1
Ayrıca turkiyeye dönmek dışındaki tum secenekler +10
Turkiyeye donmeyi gerektiren buyuk bir sebep yok
0
optimistbakunin
(19.05.24)
@optimistbakunin
ikimiz de veteriner hekimiz hocam.
0
🌸slymene
(19.05.24)
Abi veterinersen bence avrupa iyi. Bak hatta ben kendi köpekten soyleyeyim; esinle beraber veterinary psychology alanina girip veterinary behaviorist falan olursanız çok güzel iş ve güzel de para var anglosakson ülkelerde (benim bildiğim batı Avrupa'ya oranla İngiltere'de veteriner daha pahali. Amerika zaten kafalari yemis halde millet sira bekliyor bu tarz şeylere).

Bu meslek ile bence sirtiniz yere gelmez ki çalışma saatlerinizin neden bu kadar fark ettigini de şimdi anladim. Evet Türkiye'de bu tarz meslekler malesef çok kötü genelde.

Bence batı Avrupa'da veterinerlik güzel olay.
0
logisticsmanager
(19.05.24)
mesleği yazmışsınız, gerçekten onun da 2500 net alacağını falan biliyorsanız gelsin. Bak şöyle diyim, Reddit'te falan bak (ki ben içeriden biliyorum) 5-6 ay iş arıyorsun ve yıllık 27000 pound brütlük iş bulmak bile aşırı zor.(ortalama 33 bin deniyor ama Londra ile ortalama o) Sen skilled worker olarak en az 38700 gbp'den bahsediyorsun ve ikiniz de bunu alırsanız İngilizlerin çoğundan daha iyi yaşarsınız. İleride özel kendi işinizi de yaparsınız.

bir not: dependant olarak gelirse istediği işi yapar, skilled worker visa alırsa şirkete ve mesleğe bağlı olur. "Aynı vize tipinde" 5 yıl kalırsan ILR'a başvurabiliyorsun. 3 yıl sonra skilled'den dependanta geçerse vs. o süre sıfırlanıyor haberiniz olsun. Fakat iki taraflı garanti için(işten çıkarılma gibi durumlar açısından) ikiniz de skilled olabilseniz süper tabii. Ama atıyorum sen çalışırken eşine veteriner kliniği açıp özel iş yapsın gibi şeylere girişirseniz ve sen indefinite aldığında onun yanına geçersen falan işler daha parlak olabilir sanki.
0
nhk ni youkosu
(19.05.24)
Ingiltere'de kal. Asiri evham yapan birini okudum bu entry'de. Ortada hicbir sorun yok, sen "ya sorun cikarsa" stresi yapiyorsun.
0
hot potato
(19.05.24)
Ben cevap vermeyeceğim de size kendinize cevap verdireceğim

Neden oradasınız?

- "Türkiye'de 6 gün, günde 12 saat yaptığım işten memnun değildim ve çok yoruluyordum. Buraya her şey harika olacak hayaliyle gelmedim tabii de, hatta gayet güzel de adapte oldum"

Neden kalmayı düşünebilirsiniz

- "Eşimi yanıma alma hakkım var, İngiltere'de 6 seneyi doldurursam vatandaşlık hakkım oluyor, 5 senelik vizem var zaten."

- "Benim buradaki işim gelişmeme çok müsait, çalışma saatlerim çok iyi, haftada 4 gün çalışıyorum. Zor bir iş ama uzun vadede maaşımı ikiye bile katlayabileceğim potansiyel var."

- "Eşim gelirse başlarda 3-5 ay bir adaptasyon sürecinin sonunda 2500 pound civarı maaşla o da işe başlayabilecek durumda."

Neden dönmeyi düşünebilirsiniz?

- "Türkiye'de kalırsak aile boyutuyla da çok fazla destek bulabileceğiz her anlamda, ailelerimizle de aralarımız çok iyi, gayet güzel ilişkilerimiz var."

- "İngilizcem gelmeden önce de çok iyiydi, fakat adaptasyonun ne kadar zor olduğunu bizzat gördüm, şimdi eşimin bunu yaşamasını isteyip istemediğimden emin değilim."

- "Eşim Türkiye'de nispeten mutlu, o gelirse benim için, birlikte olmak için gelir"

---

Sonuç: Kalmak için çok somut gerekçeleriniz var, dönmek için öne sürdüklerinizin tamamı ya varsayıma ya da eşinizin kendi konfor alanı konusundaki sizin endişelerinize ya da aile desteği gibi çok da somut olmayan duygusal sebeplere bağlanıyor.

Aslında anladığım kadarıyla eşiniz zaten oraya gelmek istiyor olsa diğer sebeplere hiç kafa yormayıp kalacaksınız. Haliyle tek sorun eşinizle ilgili. Ancak siz eşiniz için hep kendi korku ve endişelerinizi anlatmışsınız. Çok fazla onun payı yok bu akışta, buna rağmen en büyük belirsizlik de onun payına düşen kısım. Ben ne yaparsam o uyar da demişsiniz ama siz tersten gidiyorsunuz sanırım yöntem olarak.

Bence yaşadığınız bu kafa karışıklığını çözebilecek tek kişi eşiniz. Kendinizi boşuna sıkıntıya sokuyorsunuz. Anladığım kadarıyla (eşinizle ilgili belirsizlikler olmasaydı) siz kalmaya daha yakınsınız, eğer durum buysa eşinizle bu eğiliminizi örtülemeden konuşun. O da kendi açısından değerlendirsin.
0
akhenaten
(19.05.24)
"uzun vadede maaşımı ikiye bile katlayabileceğim potansiyel var." - burda uzun vadeden kasit max 2 sene ise, esin de gelip hemen 2500 net ile ise baslayacaksa bence denenebilir. senin maasi da net 2800 olarak farzediyorum.

ama uzun vadeden kasit 5+ sene ise ve garanti degilse, sadece potansiyel ise, salla diyorum, degmez.
0
cooperr
(19.05.24)
siz adapte surecinde yalnizdiniz ama esinizin yaninda siz olacaksiniz zannettiginiz kadar zorlanmaz. burda aklima takilan cocuk ve dogum sureci oldu kadinin annesi gelebilecek durumdaysa, calismayan biriyse vs onu da halledersiniz git gel yaparlar zaten bu uzak plan
0
ala09
(19.05.24)
Dönme.
0
AlsterWasser
(19.05.24)
eline bir firsat gecmis. döneceksen de vatandaslik almadan dönme derim.
0
robert bosch
(19.05.24)
Haftada 4 gun calisiyosun hala donmek kafanda. Eger olum sonrasi hayata inaniyosan eyvallah ama 1 hayatin varsa az calisma fazla eglenmek 1.hedefin olmali.

Donunce esin ve sen toplam 100k ile tc de hic bi sey yapamazsiniz. 65 inize kadar calismaya devam dersiniz.
0
lapaz
(19.05.24)
sonucta orada da ortalama maasli bir insansin
burada kendi isini kurma sansin varmis. orada bu cok daha zor olur diye dusunuyorum

1-5,2 milyon bulunmayacak para degil

2 clio parasi gibi dusunebiliriz
0
foster
(19.05.24)
(6)

bir haftadır oturarak çalışıyorum bağırsaklar mortingen mi?

duyurukullanıcısı
evden çalışıyorum ve getir falan filan derken bir haftadır evden çıkmadım, yemekler patates-tavuk vs. + her türlü abur bucur.bugün en azından bir 10dk yürüyeyim dedim ve karnım resmen reaktöre dönüştü sürekli bir guruldama ve gaz çıkışı mevcutbiraz düzene sokmak için ne yapmalıyım?
evden çalışıyorum ve getir falan filan derken bir haftadır evden çıkmadım, yemekler patates-tavuk vs. + her türlü abur bucur.

bugün en azından bir 10dk yürüyeyim dedim ve karnım resmen reaktöre dönüştü sürekli bir guruldama ve gaz çıkışı mevcut

biraz düzene sokmak için ne yapmalıyım?
0
duyurukullanıcısı
(18.05.24)
bol sıvı tüketimi. arada çorba için.
gün kurusu, kayısı kurusu yiyin :D
0
tabudeviren
(18.05.24)
hocam sağlıklı yaşama gayretinizi çok takdir ediyorum ama bence ya yediğiniz bir şey dokunmuştur ya da geçici bir şeydir. bir haftadır oturarak çalışınca bağırsaklar mortingen olsaydı benim 104 kere cenazemi kaldırmış olurlardı. bir hafta oturdu diye hiçbir sağlıklı insanın bağırsaklarına bi şey olmaz :)
0
mark greg sputnik
(18.05.24)
Sebze yemeyi Challenge olarak yap. Misal günde en az 5 farkli sebze meyve yiyeceğim diye.
Her yemekte sebze ve protein almaya çalış.
Sabahlari en azindan mobility yap. Misal tim anderson'un var böyle 10dk falan.
Evde calisiyorsan misal bir kettlebell ile armor building complex vs yapabilirsin. Olsun 15-20 dk haftada 3-4 gün.

Onkadar kısa sürede bir şey olmaz da uzun dönem sıkıntı.
0
logisticsmanager
(18.05.24)
Yürümeniz yeterli olacaktır heralde. Ya da en azından oluyor mu? Bugün yürümüşsünüz mesela, durum nasıl şu anda? Sorun daha çok mekanik gibi değil mi tarifinize göre? En güzel şekilde de beslenseniz böyle olurdu heralde. Yürümeye devam edin, sandalyede oturuşunuza da dikkat edin. İki büklüm oturuyorsanız öyle yapmayın, en azından ofisteki gibi yarı resmi durun. Gaz yapan şeyler de yediyseniz tuzu biberi olmuştur.

Şurada gaz sancısının nedenleri başlığında ilk sıradan vermiş hareketsiz yaşamı;

www.acibadem.com.tr
0
akhenaten
(18.05.24)
Düzene sokman için harekete devam et. Hareket etmek bağırsaklar için de iyidir.
Onun dışında günde 2 öğün ye, saatleri de belli olsun. Abur cubur falan gerek yok, öyle şeyler bazı akşamlar için gerekli. Bol doğal sıvı tüket, su olur, kefir olur, soda olur, çay kahve olur. Kahve çok içiyorsan bir o kadar da su içmeye gayret göster.

Bağırsaklar önemli meseledir, vücudun ikinci beynidir.
0
numlock
(18.05.24)
Bol sıvı,
Posalı yiyecek (sebze)
Kayısı, hünnap, erik, hurma kurusu (her gün 5'er tane bende çok işe yarıyor, 85kg)
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(19.05.24)
(11)

Hayatınızda kazandığınız en kolay para neydi?

sekizdokuzon
Merhabalar. Sene başından beri online eğitim veren bir şirketle çalışıyorum. Bir ay öncesine kadar YouTube kanallarında online dersler veriyordum, sonrasında video edit işlerinde yardımcı olmaya başladım. Branşımla alakalı çekilen videoları alt başlıklarına göre ayırıyorum ve dört videonun editi içi
Merhabalar. Sene başından beri online eğitim veren bir şirketle çalışıyorum. Bir ay öncesine kadar YouTube kanallarında online dersler veriyordum, sonrasında video edit işlerinde yardımcı olmaya başladım. Branşımla alakalı çekilen videoları alt başlıklarına göre ayırıyorum ve dört videonun editi için yaklaşık 1000 TL alıyorum. Bana göre, benim sektörümde bayağı kolay para klasmanında bir uğraş bu. Vicdanım sizlamiyor ama kendimi çok zorlamadan, erken kalkmadan, hoşlanmadığım insanlarla iletişim kurmaya çalışmadan hayatımı idame ettirecek kadar kazanıyorum ve bu beni inanılmaz hafifletiyor.

Siz en son ne zaman, hangi işi yaparken böyle hissettiniz? Ne kadar sürdü?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(18.05.24)
Ekim ortasında şirkete girip ciddi bir miktar yıllık performans primi aldım.
0
gabe h coud
(18.05.24)
zamanında çalıştığım bir şirkette 1-2 saat uğraşarak yaptığım ciddiye almadığım bir iş kategorisini, aynı sektörde freelancer çalışan bir arkadaşım benden müşterisi için istemişti, faturasını kendi adıma keserim parayı sana atarım demişti öyle anlaştık. yine 1-2 saat uğraştım ve o zamanın parasıyla maaşımın yarısından fazlasını almıştım.
0
nahtoderfahrung
(18.05.24)
2021'de epey büyük bir şirketin kurum içi eğitim videolarının metinlerini düzeltip 1-2 saatimi alan her metin paketi için 2000 lira alıyordum. Çok az işe çok iyi paraydı, işi yapan esas arkadaşın şirketle arası bozulunca benim de bozulmuş sayıldı :)
0
kobuzchu kiz
(18.05.24)
Kepçenin çalışmasını izlemek için para aldım. Tek işim buydu, oturup kepçenin kazı yapmasını izledim. Bence bu oyunu ben kazandım :D
0
akhenaten
(18.05.24)
15 senelik çıkamadığım izin paralarını s. s. vermeleri. su gibi geldi.
0
evimin paspasi
(18.05.24)
ortaokuldaydım. ben bu liseye giriş sınavına 2008'de girdim. o yüzden o aralık olmalı.

çok zengin bir arkadaşım vardı. kız ingilizce dönem ödevi tarzı bir şey için benden yardım istemişti, para da veririm demişti. uğraşmak istemediğim için uçuk bir meblağ sallamıştım, çok normal bir miktarmış gibi "tamam" demişti. yaptığım iş bir saat bile sürmemiştir. ingilizceyle arası iyi olmayan bir ortaokul öğrencisi için sıkıcı bir ödevden fazlası değildi. ben ingilizceyi hem seviyordum hem de iyiydi yani, çat çat üzerinde bile durmadan bitirdim.

yanlış hatırlamıyorsam 100 lira vermişti. şimdi baktım 2008'de asgari ücret 608 liraymış ki bu dediğim olayın 2007'de gerçekleşmiş olması daha muhtemel, sınav senesinde kimse öyle ödevle filan uğraşmıyordu çünkü. onu da geçtim yaşım 13 filan.
0
mark greg sputnik
(18.05.24)
1- bir roman çevirimi kitap basıldıktan birkaç sene sonra başka bir yayınevi almak istemişti. böylece bir çeviriyi iki yayınevine satmıştım. ikincinin parası havadan gelmişti.
2- spotify'da popüler olan bir listeme ücretle şarkı kabülü yapıyordum. bir dönem usd üzerinden güzel para kazandım. hala az çok geliyor bir şeyler.
3- pena'da entry'mi video yaparken ekşi sözlük para vermişti :)
0
sir gawain
(18.05.24)
banka promosyonu bence asiri havadan gelen bir para. online seminer izleyince full ek ders yatmasi da hakkindan fazla bi gelir. ama en cok bitcoinden kazanmisimdir o tatli donemde
0
ala09
(18.05.24)
Pandemide bir açıkhava avmsinden aylığı 3 bin TL'ye stand tuttum. 500 TL sini peşin verdim. 4 bin TL'lik de ürün koydum. Açıkhava avmsi olduğu için pandemide ve ardından çok iş yaptı. 350 bin TL ye yüzde 30 hisse vererek yatırımcı aldım. Bir sene sonra bir sene boyunca kazandığı 700-800 bin TL haricinde 1 milyon TL vererek hissesini geri verdim. Şimdi 4.5 sene sonunda 5 milyon TL'ye tamamını satıyorum. Stand zamanla mini dükkana donustu ama yılda 20 milyon ziyaretçinin geldiği bir yerin girisinde olmanın ve pandemide risk alıp tutmanın karşılığını misliyle aldım. 4.5 yıl boyunca kazanıp harcadigim paralardan hiç bahsetmiyorum. Kolay değildi çok yorucuydu ama aşırı karlı bir iş firsatiydi.
0
alimcgraw
(19.05.24)
Altcoinlerin birinden bir gecede araba parası aldım, tamamen şansına oldu.
0
mirty
(19.05.24)
Toplamda bir ya da iki saatimi alan, bazı metinleri birkaç kritere göre değerlendirme işi vardı, yaptığım işler arasında belki de en kolayı ve saat bazında en çok kazandıranıydı. Toplam iş için 3500 tl civarı almıştım iki yıl önce. Bir daha da gelmedi öyle bir iş:((
0
playing star again
(19.05.24)
(10)

Emeklilik sisteminin kârlılığı

twelfth
Varsayımlarımız şunlar olsun:- Maaş değil ama sağlık açısından babasından güvencesi olduğunu düşünelim elimizdeki kişinin. Yani işin içine sağlık güvencesini katmayalım bile.- 20 yıllık prim günü kalmış olsun. Emekli olduğunda da 20 yıl daha yaşayacağını varsayalım. Yani 20 yıl ödeyecek. 20 yıl da m
Varsayımlarımız şunlar olsun:

- Maaş değil ama sağlık açısından babasından güvencesi olduğunu düşünelim elimizdeki kişinin. Yani işin içine sağlık güvencesini katmayalım bile.
- 20 yıllık prim günü kalmış olsun. Emekli olduğunda da 20 yıl daha yaşayacağını varsayalım. Yani 20 yıl ödeyecek. 20 yıl da maaş alacak.
- Ülkenin durumu, 20 yıl sonra araplar bilmemne muhabbetlerini de bir an için unutalım.
- Şu an en düşük aylık dışarıdan prim ödemesi tutarı 6.500 TL. En düşük emekli maaşı ise 10.000 TL. Bu ikisinin arasındaki oranın sabit kaldığını varsayalım.

En düşük aylık prim ödemesi şu an 6.500 TL. En düşük emekli maaşı ise 10.000 TL. Enflasyonun ve dolayısıyla faizin sıfır olduğu durumda 20 yıl x 6.500 TL = 780.000 TL ödeyip 20 yıl x 10.000 TL = 1.210.000 TL geri alıyorsun. Bu da reel 55% ortalama getiri demek. Tabiki normalde ilk ödediğin 6.500 TL'den sağladığın getiri çok fazla iken son ödediğin 6.500 TL'den sağladığın getiri çok daha az. Fakat ortalama olarak yatırdığın paranın enflasyondan arındırılmış 55%'i kadar getiri elde ediyorsun eğer 20 yıl yaşarsan.

Yanlışım var mı? Benzer düşük riskli yatırımlarla kıyaslanınca daha avantajlı değil mi?
0
twelfth
(18.05.24)
Biz bu hesabı niye yapıyoruz? Devlet saçmalıyor demek için mi? Bu iyi bir yatırımdır demek için mi?

O bir yatırım sistemi değildir. Sigorta sistemidir.
Sosyal devlet, halkına bakar. Bakmak, aç ve açıkta bırakmamak zorundadır. Ancak öyle bir bakıma muhtaçlık durumu söz konusu olduğunda (ki bu durum, bir kaza, bir kronik hastalık ile her an ya da yaşlılıkla olabilir), o günler geldiğinde, senin, varsa eşinin ve çocuklarının bir nebze daha iyi şartlarda hayatınızı idame edebilmek için girmek zorunda olduğun bir sosyal ve sigorta sistemidir.

Yatırım olarak değerlendirilmesi yanlıştır.
0
Mirket
(18.05.24)
@Mirket Bu iyi bir yatırımdır demek için.
0
🌸twelfth
(18.05.24)
- Erkeklerde emeklilik yaşı 65. Beklenen yaşam süresi 75 yıl.
- Hesabında hata var 20 yıl boyunca ayda 6500 ödersen toplam 1.560.000 TL ödemiş oluyorsun. (6500*20*12)

Senin bakış açına bu yeni bilgiler ışığında bakarsak;
1.560.000 TL ödeyip 1.200.000 TL geri alıyorsun (20 yıl prim ödemek - 10 yıl yaşam süresi)

Para toplu halde olunca sahip olduğu güç nasıl hesaplanır, açıklanır. Terimleri bilmiyorum ama toplu para aydan aya gelen paradan çok daha güçlüdür.
20 yıl o parayı biriktirmiş olsan onu değerlendirebileceğin farklı yatırım kapıları açılır.
0
michael_knight
(18.05.24)
Hesabı 10 yıla göre yapmışsınız 20 yılda 1.56m ödeme yapıp kalan 20 yılda 2.4m ödeme alırsınız. Oran doğru ama, %53,85.

Ancak gerçek şu ki evdeki hesap çarşıya uymuyor. Emeklilik maaşı hiçbir zaman kârlılık üzerine kurulu değil. Emeklilik maaşı = güvence. Emekli maaşları her zaman için minimum hayatta kalma gereksinimlerini karşılamaya yaklaşıyor. En düşük emekli maaşının üstünde bir maaş da alsanız bugünkü gibi bir kriz ortamında zamlar oransal değil taban yükseltilerek yapıldığı için aldığınız maaş gittikçe asgariye yakınsıyor. Yani sizin birikiminiz eriyor bir yerde. Neticede emekli maaşı size stabil bir satın alma standardı vermiyor. Sadece hayatta tutuyor.

Yani anlatmak istediğim aslında emekli maaşı bir birikim değil. Böyle bakmayın. Emekli maaşı "hak kazanılan" bir şey. Hak kazandığınız şey ölene kadar minimum standartlarınızı karşılayacak bir devlet güvencesi elde etmek.

Bunun olumlu ve olumsuz yönleri var, en büyük olumlu yönü ölene kadar maaş alacak olmak. En büyük olumsuz yönü paranın işleyişinin kontrol edilemiyor olması.

Bu açıdan emekliliğe hak kazanmak her halükarda önemli, ancak bunu kârlılık açısından değerlendirebilir miyiz bilemedim. Bence şu soruyu sorun, "Ölene kadar minimum gereksinimlerimi karşılamak için 20 yıl boyunca her ay belirlenecek tutar kadar ödeme yapmayı ve bugünkü standartlarımı bu ödemenin eşdeğeri kadar kısmayı istiyor muyum?"
0
akhenaten
(18.05.24)
@Mirket, teşekkürler açıklamalar için
@michael_knight haklısınız 20 yıl yerine 10 yıl ile çarpmışım. Ama aynı hatayı hem cash inflow için hem de cash outflow için yapmışım. Yani aynı noktaya geliyor. Parayı toplu ödemediğim için ve toplu halde de almayacağım için ikisinin etkisini aynı sayabiliriz diye düşündüm.
@akhenaten Teşekkürler. Evet hata yapmışım hesapta. Sonucu etkilemiyor dediğiniz gibi.

Arkadaşlar SGK'nın ne olup olmadığını biliyorum. Finansal bir hesap olarak sorduğumu düşünün bunu lütfen. Yoksa zaten SGK'lıyız allaha şükür. Maaşımızdan bir miktarını semi-aktif yöneceğimiz şekilde yatırıma mı yönlendirsek yoksa SGK primi olarak mı yatırsak diye karar vermeye çalışıyoruz sadece. O yüzden ceteris-paribus tarzında diğer değişkenleri sabit tutarak sınırlı ve çerçeveli bir modelde bu reel getirinin makul olup olmadığını anlamaya çalışıyorum.

Özetle soru şuna evriliyor: Kimi dönemde yıllık enflasyondan arındırılmış %100 getiri bile sağlayabilirsiniz. Kimi dönem de tüm yatırım enstrümanlarının getirileri enflasyonun altında kalır ve yatırımlarınız reel olarak erir. Fakat 20 yıl boyunca her yıl enflasyondan arındırılmış kesin %2.7 (%53.85 / 20 yıl) getiriyi hiç fon yönetimi yapmadan sürdürmek harika bir şey midir diye anlamaya çalışıyorum.

PS: Böyle bir karşılaştırma yapmak için de 2024 yılındaki 10.000 TL'nin en kötümser hesabı vereceği bariz. Çünkü emekli hiç bu kadar fakir olmamıştı. Dipteyiz yani. Bu dibe rağmen iyi getiri ise her türlü iyidir diye düşündüm.
0
🌸twelfth
(18.05.24)
Dipte değiliz.
0
Mirket
(18.05.24)
@twelfth parayı toplu ödüyorsun sayılır. İlk yıl değil ama 20.yıla geldiğimizde eğer paraları kenara atsaydın toplu para sahibi olacaktın.
Bu arada gerçek hayatta aylık prim ödememiz çok daha yüksek oluyor ama emekli maaşı bir süre sonra en düşük emekli maaşı haline geliyor.

Emekli maaşında dipte değiliz şu anda 310 dolar. 169 dolara düştüğü zaman olmuş daha birkaç yıl önce.
cdn.kisadalga.net
0
michael_knight
(18.05.24)
@twelfth Ne kadar kazanıyor olduğunuz da önemli aslında. Burada konuşuyoruz ama temayı bilmiyoruz tam. Ayda 6.500tl sizin için önemli bir tutar değilse tabi ki mantıklı. O parayı harcamak yerine bunu yapabilirsiniz. Ancak emekliliğinizi "ana yatırım planı" olarak kurgulamaktan bahsediyorsanız ve diğer yatırımları kısmanız gerekecekse bence bir daha düşünün.

ben sizi anladım aslında, muhtemelen diğer arkadaşlar da anladı ancak tekrar vurgulamakta fayda var, sanırım anlatmakta zorlandığım şey şu;

Emeklilik (sgk emekliliğinden bahsediyorum, bes'lerden ya da sizin kişisel olarak emekliliğinize yönelik yaptığınız yatırımlardan bahsetmiyorum) bir yatırımdan daha çok bir hizmet alımı aslında. Yukarda @mirket sigorta demiş, ben de güvence derken bunu vurgulamaya çalışıyordum.

Şimdi bu neden önemli?

Eğer çalışarak emekli olamıyorsanız ancak dışardan prim ödeyerek emekli olmak mantıklı mı diye soruyorsanız tabi ki mantıklı olur. Neden yapabiliyorken ölümünüze kadar devlet güvencesi almayasınız?

Eğer zaten çalışarak emekli olabilecekseniz ve emekliliğe ekstra kaynak ayırıp prim ödeme tutarınızı artırmak istiyorsanız ben kişisel olarak önermezdim. Neden böyle yapasınız ki? Yani yüksek emekli maaşı da alsanız zaten bu ister istemez oransal olarak değer kaybedecek ve muhtemelen 20 yıl yaşamanız da bir şey fark ettirmeyecek çünkü siz 10. yılda falan baya eritmiş olacaksınız maaşınızı. Yani yaptığınız bütün o ödemeleri yapmasaydınız da neredeyse o kadar maaşı yine alıyor olacağınız bir senaryoya ilerleyeceksiniz. Bunun böyle olmaması için varsayımınızdaki senaryonun ciddi ciddi gerçekleşmesi gerekiyor.

Ek olarak bunu @michael_knight'ın da söylediği bir şey için yani düzenli maaş ödemesi için yapcaksınız. Toplu para ya da eşdeğeri ev, arsa vb. varlıklarınızdan kısmış olacaksınız. Yani emeklilik dışında yapacağınız potansiyel birikimin de önemli bir kısmını yaşlanınca maaşınızı nispeten yüksek tutmak için kullanmış olacaksınız.
0
akhenaten
(18.05.24)
@michael_knight En düşük derken, 10.000 TL'nin alım gücünü kastettim. Emekli maaşının geçinmeye "bu kadar" yetmediği bir dönem oldu mu emin değilim. Fakat dolar cinsinden emekli maaşı, bu durumu net olarak açıklamaz.

"Bu arada gerçek hayatta aylık prim ödememiz çok daha yüksek oluyor ama emekli maaşı bir süre sonra en düşük emekli maaşı haline geliyor."

demişsiniz ya tam olarak tartışmaya çalıştığım konu bu. Şu anki 6.500 TL'lik aylık prim ödemesi ile 10.000 TL'lik emekli maaşı oranının (65%) ne yönde ilerleyeceğini anlamak çok değerli olur. 10.000 TL'nin alım gücünün yerlerde olduğunu biliyoruz. Fakat yine de 6.500 TL'den daha yüksek. Bu oran mı daha iyi yoksa portföy tutmak mı? (toplu parayı elde tutma avantajını gözardı edelim.) Bu oran gelecekte hangisinin lehine değişecek?

@akhenaten Güzel noktalara değindiniz ama iş böyle karışmasın diye finansal bir analizden ibaret tutmaya çalışmıştım. Şöyle açıklayayım. Maaşım yüksek, yüksekten ödenen SGK'm var, ben ve ailem için ömürboyu devam edecek geniş kapsamlı özel sağlık sigortam var, bireysel emeklilik sahibiyim, ayrıca gayrimenkul yatırımım ve finansal yatırımlarım var, SGK'lıyım ve 6.500 TL'yi ödemek konusunda bir zorluğum yok. Burada eşim için ekstra bir 6.500 TL ödemek ile bunu dışarıda yatırıma yönlendirmek arasındaki marjinal farkın ibreyi nereye doğru ittiğini anlamaya çalışıyorum. Eşimin de finansal ve sağlık sigortası anlamında riskli bir durumu yok. Yani aç açıkta kalma riski oldukça düşük. Bu nedenle konuyu devletin ömürboyu vatandaşına bakması vb. parametrelerinden uzağında tutarsak bile 20 yıl öde, 20 yıl geri al şeklinde bir yatırım düzeneği finansal olarak mantıklı geliyor, katılır mısınız? 6.500 TL'yi harcamakla SGK'ya ödemek arasında bir karşılaştırma tabiki anlamsız olur bu arada. 6.500 TL ödemek ile karşılaştırılabilecek en mantıklı "rakip plan" uzun vadede enflasyonun her sene ortalama 2.7% kadar üstünde getiri sağlamasına rağmen riski sıfıra yakın bir yatırım planı olmalı diye düşündüm. Böyle bir plan da var mı çok emin değilim. SGK planının yumuşak karnı ise 6.500 TL ödemeler çok artarken 10.000 TL maaşların daha az artması olur, ki bunu da tam kestiremiyorum açıkçası.
0
🌸twelfth
(18.05.24)
20 yil ayda 6500 faize / dolara / altina / borsaya koysan muhtemelen daha karli olur. Kar var evet ama kar var diye mantikli anlamina gelmiyor. Alternatifleri de degerlendirmek gerekiyor. "Reel getiri" dusunurken enflasyon ve alim gucunu de isin icine dahil etmek lazim.
0
The_Lollok
(18.05.24)
(1)

Lego figürlerini nereden alabilirim?

jude
Lego figürlerinden aile tablosu yapmak istiyorum. Figürleri ve parçaları nereden alabilirim?
Lego figürlerinden aile tablosu yapmak istiyorum. Figürleri ve parçaları nereden alabilirim?
0
jude
(17.05.24)
Mağazaları var bazı avlerde;
lego.storeturkey.com.tr

Amazon'da falan da satışları var ben çocuklara hediye alıyorum bazen, çoğu yerden sipariş edebilirsiniz sanırım.
0
akhenaten
(17.05.24)
(4)

Saç modelimi değiştirmek istiyorum

chicha_v2
Öncelikle erkeğim, pandemide uzatayım dedim bir kere eşim uçlarından almıştı hala omuzlarıma geliyor saçlar ama herhangi bir model vs. yok.Saçlarım dalgalı ve ince bir de hafiften önler açılmaya başladığı için ya üç numaraya vurup devam edeceğim ya da önce kısaltıp farklı bi model deneyip daha sonra
Öncelikle erkeğim, pandemide uzatayım dedim bir kere eşim uçlarından almıştı hala omuzlarıma geliyor saçlar ama herhangi bir model vs. yok.

Saçlarım dalgalı ve ince bir de hafiften önler açılmaya başladığı için ya üç numaraya vurup devam edeceğim ya da önce kısaltıp farklı bi model deneyip daha sonra üç numaraya geçeceğim.

Açıkken Hasan Mezarcı'ya benziyorum, toplayınca güzel gözüküyor ama sürekli toplamak da baş ağrıtıyor.

İnternette falan ai aracı vs. var mıdır böyle fotoğrafımı yüklesem farklı modeller nasıl görünüyor görsem?
0
chicha_v2
(17.05.24)
encrypted-tbn0.gstatic.com

encrypted-tbn0.gstatic.com

Tepede gergin bir topuz yapınca kenarların açıklığı belli olur hem de o gerginlik baş ağrısı yapar, onun yerine daha aşağıda küçük gevşek bir topuz yapacak dökümlü duracak kesim iste

İnternetten low man bun hairstyle diye görselleri aratırsan örnek modeller bulursun, yukarıdakiler fena değil

Bu kısalıkta modelleri topuz yapmadan kulak arkasına atarak da kullanabilirsin alternatif model olarak
0
grimavi
(17.05.24)
Vur 3e gitsin. Hem sana değişiklik olur hem rahatlarsın. Sonra uzat istersen tekrar.
0
numlock
(17.05.24)
İlk seçenekten devam edin bence. Omuz altına kadar uzayan saçımı ilk kestirdiğim günü unutamıyorum. Bir süre kafamı sağa sola çevirirken ayarı kaçırıyordum hafiflikten. Kafamdan büyük bir yük kalkmıştı, kendimi resmen canlı hissettim.

Ayrıca gece yatarken özellikle de yaz akşamında ensede toplanmış saç olmaması ya da ensede toplanmasın diye arkaya atıldıysa onun ensede yarattığı gerginliğin olmaması gibi şeyler resmen lüks.

Banyo süresinin ne kadar kısaldığına, saç kurutmaya hiç ihtiyaç duymamaya insan hayret ediyor.

Bazen sıcak basınca o "kafamda saçım var" hissiyatı var ya, onun gitmesi çok güzel.

Hafif bir esinti çıksa içimde "elektriklenir şimdi bu yine" tatsızlığıyla dolanıyordum ortalıkta. Rüzgar çıkınca köşe bucak kaçıyordum. Şimdi fırtına çıksa dert etmiyorum, cidden özgürlük böyle bir şey :D

Madem bu kadar çile çekiyordun neden uzattın diyecek olursanız, kestirmeden önce bunları bu kadar büyük bir sorun gibi algılamıyordum. Kestirdikten sonra çılgınlık gibi geliyor.

Demem o ki, kestirin kurtulun. :D
0
akhenaten
(17.05.24)
bir kadın olarak saçımı toplu tuttuğum seneler boyunca görme kalitemin düştüğünü fark ettim.
saç modelleri için en iyi kaynak pinterest.
saç dökülmesini önlemek için de egş kozmetik at kuyruğu şampu.
0
janderzel zartanyan
(18.05.24)
(18)

Facebook kullanıyor musunuz?

nundu
Ben bi 6-7 sene önce falan hesabımı silmiştim sanırım. O zaman da whatsapp gruplarının katılımcı sınırı var diye dönem grubunu facebookta açmıştık onun için kullanıyodum. O grup dışında hiç kimsenin bir şey paylaşmadığı, sadece orta yaş ve üzerinin kullandığı tamamen ölü bir platformdu benim çevremd
Ben bi 6-7 sene önce falan hesabımı silmiştim sanırım. O zaman da whatsapp gruplarının katılımcı sınırı var diye dönem grubunu facebookta açmıştık onun için kullanıyodum. O grup dışında hiç kimsenin bir şey paylaşmadığı, sadece orta yaş ve üzerinin kullandığı tamamen ölü bir platformdu benim çevremde en azından.

Şimdi son yıllarda yaşıtlarım arasında da facebook'u çok duyuyorum da, eskisine göre daha mı aktif? Yani neredeyse başka bir sosyal medyanın olmadığı 2007-2010 arası dönemden sonra büyük bir düşüş içinde gibi gözlemliyordum da şimdi etrafımda daha çok duymaya başlayınca şaşırdım yani kim facebook kullanır ki diye.

Şu anki durumu nedir facebook'un? Siz kullanıyor musunuz? Evetse hangi amaçlarda nasıl bir işlevi var? Marketplace mesela Türkiye'de aktif kullanılıyor mu? Teşekkürler
0
nundu
(17.05.24)
Etrafımda kullanan kimse yok sanırım. Sadece hesabını hala kapatmayanlar var. Bir de yabancı arkadaşları olanlar kullanıyorlar çünkü avrupada falan hala aktif kullanılıyormuş.
0
veritaslibertas
(17.05.24)
Facebook var ama kullanmıyorum. Instagramı seviyorum.
0
rock n roll
(17.05.24)
var. gruplar için kullanıyorum.
arada scroll da yapıyorum gönderilere bakıyorum.
gruplar için hala vazgeçilmez. çok yardımlaşma dönüyor. bazen 2. el ürünlerimi üniversite gruplarında satıyorum ya da satılan bi ürünü alıyorum.
0
jelly bear
(17.05.24)
Neredeyse en aktif hobi gruplari hala facebook'ta. Aktif kullaniyorum (fake hesap, sahsi paylasim yapmiyorum)
0
brkylmz
(17.05.24)
Gruplar için kullanıyorum +1
0
kobuzchu kiz
(17.05.24)
aktif olan hobi grupları var, onun dışındaki goygoy-eğlence grupları ve kişisel iletişim 5-6 sene önce öldü.
0
orpheus
(17.05.24)
Yaşadığım yerin yabancılar grubu
Oturma izni ve vatandaşlık grubu

Bu ikisi dışında alakam yok.
0
logisticsmanager
(17.05.24)
Gruplar+1
Facebook asmis algoritmasi cok iyi, bana surekli yerli yabanci komikli yazi, yerinde tespit, karikatur dusuruyor, cogu da best of yani salak, sacma, sevmeyecegim seyler degil. Reelsindeki videolar da iyi yani. Pineklerken, toplu tasimada orda burda acayip sariyor.
0
freedonia
(17.05.24)
13 sene önce facebook hesabımı silmiştim, 5 sene önce de instagramı. keşke silmeseydim diye bi an bile düşünmedim, zerre lazım olmadı ikisi de şu zamana kadar :)
0
e mice
(17.05.24)
Yabancı gruplar arasında hala iyi yerler var, arada oralara bir şeyler sormak için giriyorum ama yanlışlıkla önüme düşen genel bir gönderiye bakarsam hayattan soğuyorum. İnanılmaz bir yere dönüştü cidden. Tek bir (1) tane olumlu bir şey bulmak mümkün değil.

Bir bakıyorum hamile bi kadına fotoğraf koymuş diye olmadık laflar eden dayılar, neneler. Bir bakıyorum gayet normal bir film afişinin altında plan yapmayın plan diyen dayılar. Bir bakıyorum kaka sahabe adı, batı bize bunu bilerek kötü bir şey gibi gösterdi diye sayfa sayfa yorum döşemiş kalabalık.

Yazarken fena oldum.
0
akhenaten
(17.05.24)
15 senedir kullanmıyorum çevremde de istisnalar hariç kullanan yok.
0
iwasbornonamountainside
(17.05.24)
Yasadigim ülkede expat gruplari var. Onun için kullaniyorum. Bi anasayfaya da bakar cikarim cok nadir komik bir sey paylasirim belki
0
robert bosch
(17.05.24)
iki sey icin kullaniyorum

1 - marketplace (alim/satim): cok iyi isliyor.
2 - gruplar: yurtdisi gruplarinda guzel geyik donuyor
0
cooperr
(17.05.24)
kullaniyorum. gruplar +1
ama gruplar olmasaydi da kullanirdim.
0
supergirl
(18.05.24)
Birkaç sene önce sildim ama görece biraz pişman oldum. Blender animasyon programı için gruplar vardı, muazzam yardımcı oluyorlardı.
0
put it in your appropriate place
(18.05.24)
8-9 senedir kullanmıyorum sanırım. Askerde eklemek için soruyorlardı. Kullanmadığımı söyleyince inanmıyor, onları "alt sınıf olarak görüp" onlarla askerlik sonrası bağı tamamen kesebilmek için sakladığımı düşünüyorlardı. Yani askerlik sonrası görüşmek istemiyordum çoğuyla, görüşmeyi düşüneceklerimle de saçma sapan triplere girdikleri için son 2 ayı konuşmadan geçirdik ama Facebook'um gerçekten yoktu.

Çevremde kullanan 2-3 kişi kaldı.
0
nawar
(18.05.24)
Aktif kullanmıyorum ama hesabımı silmedim. Bana eski güzel günlerimin hatırasıymış gibi geliyor.
0
ruhen hastayim ben
(18.05.24)
Kullanmıyorum.
0
Amaranta ursula
(18.05.24)
(19)

sizi en cok kizdiran, cinlerinizi tepenize getiren seyler nelerdir?

buenosdias
sadece ben de mi var bilmiyorum; amadolandiricilik bana cok asagilik bir suc gibi geliyor. taslanarak oldurulmeleri falan hic uzmez beni.sizi en cok kizdiran seyler neler?
sadece ben de mi var bilmiyorum; ama

dolandiricilik bana cok asagilik bir suc gibi geliyor. taslanarak oldurulmeleri falan hic uzmez beni.

sizi en cok kizdiran seyler neler?
0
buenosdias
(16.05.24)
Gecenin bir yarısı umarsızca gürültü yapan aslında magarada yaşaması gerekirken dogal alanında yaşamayıp apartmanda yaşayan komşu. Gecenin bir yarısı bagıra bagıra konuşurken tüm öfkem kabarıyor. Hapishanede yatan insanları anlayıp öfke nöbeti geçiriyorum
0
limonlu eksi
(16.05.24)
1.Emrivaki
2.Birşeyin çalışmaması/işlememesi
3.Haddini aşmak.
4.Köylü kurnazlığı, kendini zeki zannetmek.

Çıldırmam an meselesi hepsinde.
0
orangesandsea
(16.05.24)
şu sıralar en çok cinleri tepeme çıkaran şey yan komşum

bu izansızların köpeği var, bir kere bile dışarı çıkarmadılar hayvanı neredeyse 1 yaşına geldi köpek, kedi besler gibi köpek besliyor şuursuz. nefret ediyorum bunu yapmasından.

her sabah da karşılaşıyoruz benim köpeğimi seviyor, gerizekalı gibi köpek seviyor. tıpkı bir mal gibi köpek seviyor. salak salak sesler çıkarıyor hayvana, tetikliyor hayvanı, hayvan da heyecanlanıyor atlıyor zıplıyor, sonra hayvanıma sesini yükseltiyor hayır diye. sen kimsin lan? sen kimsin deli? allahın delisi

bok gibi de surat sallıyorum anlamıyor eq fakiri. pis bozucam bir gün.
0
ofelia
(16.05.24)
yemeğin çöpe dökülmesine gelemiyorum, kırmızı çizgim, maddi manevi emek harcanmış bi ürünün umarsızca atılması beni bitiriyor.
0
mirty
(16.05.24)
Hayvanlara şiddet.
0
ms brownstone
(16.05.24)
Umarsız insanlar beni deli ediyor. Yemekte ağız şapırdatmaktan tutun, otobüste ineceği durakta otobüs durana kadar bekleyip durduktan sonra milleti yara yara alelacele inmeye çalışanlara kadar hepsi. :D Her geçen sene daha fazla Downton Abbey'deki Violet Crawley'e dönüşüyorum.
0
akhenaten
(16.05.24)
1. Aptal yerine konmak. Çok zekiymiş de geri kalanlar anlamayacakmış gibi birilerini kandırmaya çalışmak.
2. Hayvana şiddet.
3. Önüne konulan hazır yemeğin keyfi sebeplerden beğenilmemesi.
4. Kendi yaşamsal faaliyetlerini yerine getiremeyen yetişkin insanlar. Yemek yapamayan, vs vs...
0
silverleaf
(16.05.24)
Trafikte biz edebimizle beklerken, arkadan gelenlerin araya kaynak yapmasi. Kuduruyorum sinirden, ifrit oluyorum.
0
mor oje
(16.05.24)
Saygisizlik
Dusuncesizlik
Anlayissizlik

Bu ucu beni cildirtan seyler

Ozellikle apartmanda, toplu tasimada, spor salonunda, toplumun bulundugi kalabalik yerlerde cok goruyorum hayattan sogutur
0
Zetnikov
(16.05.24)
E5te yol boş olmasına rağmen 50 km hızla giderek sol şeriti işgal edenlere çok sinir oluyorum. çoğu elinde telefon varken yapıyor bunu.

Bir diğeri de trafikte sıraya geçmiş beklerken sadece sinyal verdiği için kendini haklı sanarak senin önüne atlayan andavallar.

Gerçekten bazen arkadan gidip bir tane geçireyim diyorum benim arabam gider ama onunki de gitsin uğraşsın dursun.
bu kadar sinirli olduğumu bilmiyordum trafiğe çıkınca öğrendim ya da trafikten sonra böyle oldum.
0
Kediyi üzdün
(16.05.24)
markette yeni kasa açıldığında kasiyer "sıradan alayım" der demez arkamdaki uyanıkların fırlayarak kasaya geçmesi. her seferinde uyarıyorum. şöyle bu kadar basit bir toplumsal kuralda bile eşşek kadar insanları uyarmak zorunda olmak baya saçma aslında...
0
oldtimer
(16.05.24)
Her türlü düşüncesizlik. Metroda sesli video dinleyenler, mekanda başkaları yokmuşçasına bağıra bağıra sohbet edenler, apartmanda yaşadığını unutanlar, milletin hakkına girmeyi uyanıklık sananlar vs vs. İnsanlıktan soğutuyor.

Yardımseverlik adı altına gizlenmiş kibir veya hadsizlik
0
juliette
(16.05.24)
Çok çok var da. En önce aklıma gelen seni yönetmeye çalışıp ta manipüle etmeye çalışan ve ardından gayet masum bir tavırla "Ben senin iyiliğin için söylüyorum" diyen tayfa.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(16.05.24)
Irkçılık
Ayrımcılık
Yabancı düşmanlığı

Eskiden milliyetçilik vardı ama ona mental sorun olarak bakıyorum artık.
0
Amaranta ursula
(16.05.24)
-kişisel alan ihlali

-bekletilmek

-sigara

-uykumun bölünmesi

-yobazlık (politik ve/veya manevi)

-birini ciddi ciddi dinlerken ahkam kesmeye başladığı sırada gelen konu hakkındaki kaçınılmaz fahiş hatalar.
0
AlsterWasser
(16.05.24)
hayvana şiddet.
0
redcat
(16.05.24)
Amaranta ursula+1

Empati yoksunluğu sebepli suçlar
0
hebanon
(17.05.24)
gurura haysiyete dokunan bir şey olmadıkça kolay kolay tepem atmaz.

özünde insan işte, yapabilecekleri belli. ilkeliz hala çoğu yönden.

şaşırmıyorum o yüzden artık bir şeylere.

öldürme, aldatma, yalan, küfür.. hep vardı ve olmaya devam edecek.

bunları normalleştirelim demiyorum. ama şaşırmak veya sinirlenmek bana saçma geliyor.

biri gelip çocuğumu öldürse önce bir tepem atar, sonra bu dünyaya getirmeyecektim diye kendimi suçlarım. malzeme belli yani ne umuyordum ki?

geçen bir anahtarımı düşürmüşüm karakola gittim. benden önce bir teyze vardı birisi bankamatikte yardımcı olucam diyip 30bin tl sini almış kaçmış.

hiç mi haysiyet yok hiç mi utanma yok nasıl alırsın nasıl harcarsın be adam diye ağlıyordu.

yok hiç biri teyzem yok, niye şaşırıyorsun. din bile işe yaramamış bu topraklarda.
0
ananiyimioguz
(17.05.24)
Hadsizlik,yobazlık,liyakatsızlık
0
asteriks
(17.05.24)
(2)

ING e turuncu hesap

f02561
Burdaki vadeliye paramı aktardım ama 32 gün vs hiçbir şey seçtirmedi para öyle duruyor. Bundan faiz getirisi alabilecek miyim çok karışık Bi uygulaması var bişe anlamadım kaç gün faizi falan seçmiyor muyduk
Burdaki vadeliye paramı aktardım ama 32 gün vs hiçbir şey seçtirmedi para öyle duruyor. Bundan faiz getirisi alabilecek miyim çok karışık Bi uygulaması var bişe anlamadım kaç gün faizi falan seçmiyor muyduk
0
f02561
(16.05.24)
belirli bir miktar altında faiz işlemiyor, ing günlük vadeli
2017den beri kullanıorum bende çözemyorum hala vercekmi faiz vermicek mi, faiz oranı değişken hesaba para gelince yükseltiyorlar veya görünenin altında alınıyor hoşgeldin faizi 1 ay sonra faizi düşürüyorlar
0
eja
(16.05.24)
Söylediğiniz hesabın işleyişini internet sitesinde yazdığı kadarıyla şöyle aktarayım.

Bu günlük faiz işleyen bir hesap haliyle vade sınırı yok, bu yüzden gün seçimi yapmıyorsunuz. İster 5 gün tutun ister 1 ay tutun isterseniz oraya koyup unutun. Neticede orada durduğu her gün için paranıza faiz işliyor

Ancak

Faiz hesaptaki tüm paraya işlemiyor, alt limitin üstünde kalan tutara işliyor. Bu limitler de internet sitesinde verilmiş.

Örneğin 100.000 lira yatırdığınız takdirde bunun 15.000 lirası vadesiz mevduatta bekler gibi duracak. 85.000 lirası ise gördüğünüz orandan faizlendirilecek. Gördüğüm kadarıyla hoşgeldin faizi olarak %54 denmiş.

O halde 100.000 liranızın 1 günlük getirisi

((100000-15000)/100)*(54/366)*1 = 125,41 lira olur.

Sonra bundan %7,5 stopaj alınır.

125,41*(1-0,075) = 116,00 lira bir günde vergisi ödenmiş olan kazancınızdır.

Sonra yukardaki hesabı 100.116,00 lira için tekrarlarsanız bir sonraki günkü kazancınızı bulursunuz. Paranızı çekene kadar bu böyle gider.

Hesapta 3.000 liradan daha fazla bakiye olması gerekiyor, ona dikkat edin.
0
akhenaten
(16.05.24)
(6)

bebek arabalı kişilerin metroda asansör kullanması gerekmez mi?

nic cage
buna dair bir kural, uygulama falan yazıyor mu bir yerlerde? hem onlar için hem de diğer insanlar için daha güvenli geliyor bu bana ama arabayla yürüyen merdiven kullanıyorlar. tutamayıp bi devrilse geçmiş olsun, sakatlık ölüm her türlü sonuç mümkün. gelişmiş ülkelerde de böyle mi acaba?
buna dair bir kural, uygulama falan yazıyor mu bir yerlerde? hem onlar için hem de diğer insanlar için daha güvenli geliyor bu bana ama arabayla yürüyen merdiven kullanıyorlar. tutamayıp bi devrilse geçmiş olsun, sakatlık ölüm her türlü sonuç mümkün. gelişmiş ülkelerde de böyle mi acaba?
0
nic cage
(16.05.24)
Aslında senin dediğin doğru. Yürüyen merdivenden indirip çıkarıyorlar aklım çıkıyor. Otobüste, dolmuşta da böyle. Ama otobüs ve dolmuşta ebeveynlerin hatası yok. Rampa olması lazım. Anne ve babayla beraber yolcular hep birlikte bebek arabasını sırtlayıp öyle bindirip, indiriyorlar.
0
rock n roll
(16.05.24)
bu dedigin 2,3 milyonluk avrupa sehri icin mantikli. ama 20 kusur milyon yasiyor bu sehirde. heryerde kuyruk. bi sekilde herkes o an kendisine uygun olan opsiyona yonleniyor.
0
buenosdias
(16.05.24)
Aslında bebek arabalarının yürüyen merdivenleri kullanması yasak ama burası Türkiye kurallar uygulanmıyor.

Adam öldürme, yaralama, dolandırıcılık, iş hukuki gibi bazı alanlarda kanun uygulanıyor ama özellikle sokaktaki düzenle ilgili kuralların çoğu uygulanmıyor.

O bebek arabası o metroya ulaşana kadar kaç tane kaldırıma park eden arabadan, kaldırıma ürün koyan esnaftan, yol verilmeyen yaya geçidinden, yürürken sigara içen insandan, hoparlörle domates satan satıcıdan, kaldırımdan giden motorsikletten kendini koruyarak geldi. Onlarca kanunsuzluğun içinden geçtikten sonra cezası olmayan bu basit kurala uymamaları çok normal.
0
michael_knight
(16.05.24)
Gerekiyor, onun için birçok yerde yürüyen merdivenler önünde engeller var aslında.
0
akhenaten
(16.05.24)
Bir kere avm'de yürüyen merdivendeyken (bant da olabilir tam emşn değişim ama eğimli bantlardan) inilen kısımdaki metallere bebek arabasının tekerlekleri sıkışmıştı. Çok korkunçtu ama allahtan bir şey olmadı, çekip çıkardılar. Tabi onlar çıkarana kadar arkadan gelen insanlar önde birikmeye ve sıkışmaya başladı, bir süre daha çıkaramasalardı hepimiz üst üste düşecektik. Kesinlikle asansör kullanmaları lazım.
0
playing star again
(16.05.24)
maalesef insanların birbirine saygısı yok, bebek arabası ile asansörde binmesi çok zor (tecrübe ile sabit) gençler 1 kat için bile asansör kullanıyor; ihtiyaç sahiplerine sıra gelmiyor
0
sweetoffice
(16.05.24)
(10)

sevgiliniz/esiniz/partneriniz konusmamiz lazim dese

robert bosch
ne düsünürsünüz? konu ne olabilir sizce?ben birinin, hatta annemin, öldügünü düsünürüm sanirim. ilk aklima gelen sey ayrilir olmaz diye düsünüyorum. siz?
ne düsünürsünüz? konu ne olabilir sizce?

ben birinin, hatta annemin, öldügünü düsünürüm sanirim. ilk aklima gelen sey ayrilir olmaz diye düsünüyorum. siz?
0
robert bosch
(15.05.24)
Ses tonu, beden diline göre bir fikir oluşur bende.
0
rock n roll
(15.05.24)
Ayrılık olmasa bile ilişkiyle alalalı ciddi bir sıkıntı olduğunu düşünürüm ilk. Yüz yıllık muhabbet bu, hatta sizin başlığınızı okurken içeriği açmadan önce de bunu düşündüm.

Ortada bir sebep yokken birinin öldüğünü düşünmem neden düşüneyim ki.
0
akhenaten
(15.05.24)
Sadece bunu söyleyeni de ciddiye alamıyorum ben.

İnsan olan, Ne hakkında konuşacağını da söyler. Mesela "akşam müsait olunca ilişkimiz hakkında konuşmak istiyorum" ya da "yarın görüştüğümüzde annenle ilgili konuşmak istiyorum" gibi.

@akhenatan da katılıyorum ayrıca. Ergen ruhlu insanların ilişkiyle ilgili olumsuz birşey söyleyeceğine işaret gibi geliyor. O yüzden sinir ediyor.
0
neden beni sevmedin
(15.05.24)
Birisi ölünce şak diye söyleniyor telefonda.

Genellikle sıkıntı ve uzun bir mevzu olduğunda söylenen bir cümle benim için.
0
orangesandsea
(15.05.24)
Ölüm haberini "konuşmamız lazım" diye veren birisini hiç duymadım. Sevgilim "konuşmamız lazım" dese ilişkide sorunlu gördüğü yerleri tartışmak istiyor diye düşünürdüm. Ayrılmak istiyor olabilir diye de aklımdan geçerdi.
0
pispinti
(15.05.24)
pispinti +1. bir de anneme bir sey oldugunu neden sevgilimden ogreneyim ki? ailemden biri arar soyler.
0
hot potato
(15.05.24)
olumsuz bir şey çıkmama ihtimalini sıfır görürdüm.

ama ölüm aklıma gelmez. ölüm çıkma ihtimali de sıfır :)
0
tabudeviren
(15.05.24)
rahatsız olduğu bişey olduğunu anlarım yemin ederim alnından öpüp "teşekkür ederim" derim. artık kimse konuşmuyor, duygularını, düşüncülerini "yanlış anlaşılırım, üzülür, alınır" diye dile getirmiyor. konuşmak kadar güzel bişey yok.
0
numlock
(15.05.24)
İlişkide bir problem vardır, konuşup orayı onaralım demiştir.
Farkında olmadan yaptığınız ilişkinize ya da kendinize ya da bir başkasına zarar veren bir hareketiniz vardır, onu anlatacaktır.
Bir arkadaşınızın ya da akrabanızın sizi suistimal ettiğini tespit etmiştir. Onu söyleyecektir.
Kariyeriyle ilgili bir gelişme olmuştur, sizden görüş isteyecektir.

Daha da sayarım.
0
Mirket
(15.05.24)
Otomatik tahminlerin hepsi yanında değerlendirme de getireceği için sempatiye düşürür insanı.
Ben Konunun ne olduğunu tahmin etmekle uğraşmam, o an empati ile dinlemeye ne kadar uygun olduğuma göre değişir cevabım.
Müsaitsem, rahatça paylaşması için alan açar, tüm dikkatimin onda olduğunu belirtirim.
Müsait değilsem, dikkatimi şu an veremeyeceğimi x zamanda dinlesem onun için uygun olur mu diye sorarım, yine de içinde paylaşmak çok canlı ise dinlemeyi deneyebilecegimi söylerim.
0
hasmetizm 2046
(16.05.24)
(5)

ufak bir cümle çevirisi

tabii lan manyak mısın
It's been at the back of my mind to call José several days now I haven't got round to it .Birkaç gündür Jose'yi aramak aklımın bir köşesindeydi... sonrası yok bende çevirdim yine anlamadım ne diyor burada karar mı verememiş cesaret mi edememiş? get around to something kalıbına bakıyordum da. bu b
It's been at the back of my mind to call José several days now I haven't got round to it .

Birkaç gündür Jose'yi aramak aklımın bir köşesindeydi... sonrası yok bende çevirdim yine anlamadım ne diyor burada karar mı verememiş cesaret mi edememiş? get around to something kalıbına bakıyordum da. bu bir şeyin etrafında dolaşmaksa bunun eş anlamlısı ona ulaşmaya çalışmak ama yanına yaklaşamamak gibi geliyor ve içimden bunu "onu aramak aklımdaydı ama henüz bunun yanından bile geçemedim" diye çeviresim geliyor. üzerime ingilizce atın lütfen. çok zor çok.
0
tabii lan manyak mısın
(15.05.24)
"Jose'yi aramak bir kaç gündür aklımda ama henüz fırsat bulamadım."

Chat GPT, Gemini veya Copilot kullanabilirsiniz.
0
fotrsapka
(15.05.24)
José'yi aramak aklımın kenarında bir kaç gündür duruyor ana daha telefona dokunmadım bile.

bir üşengeçlik durumu var sanırım, hani José'yi arasam ne olacak, ha yalova kaymakamı ha José gibi bir olay olmuş.
0
duyurukullanıcısı
(15.05.24)
shadowfollower
(15.05.24)
Bi ihtimal eğer ordaki now kafanızı karıştırdıysa o aslında "several days now" "Şimdiye gelene kadar birkaç gündür" anlamında.

"get round to (something)" bir phrasal verb burada olumsuz şekilde bir işi aradan çıkarmak için zaman bulamamak anlamında kullanılmış

Jose'yi aramak kaç gündür aklımdaydı ama hiç zaman olmadı.
0
akhenaten
(15.05.24)
deepl çevirisi:

José'yi aramak birkaç gündür aklımın bir köşesindeydi ama bir türlü fırsat bulamadım.
0
orpheus
(16.05.24)
(1)

BES Değişiklik Sorusu

calmdown
BES'e giriş yaptıktan sonra ilk defa iş değiştirdirdim. Garanti'den Agesa'ya geçmiş oldu. İki ayrı yerde BES var gibi duruyor. Bunları nasıl tek yerde toplarım?
BES'e giriş yaptıktan sonra ilk defa iş değiştirdirdim. Garanti'den Agesa'ya geçmiş oldu. İki ayrı yerde BES var gibi duruyor. Bunları nasıl tek yerde toplarım?
0
calmdown
(15.05.24)
Büyük ihtimalle "iki ayrı yerde bes var gibi" olmamıştır, gerçekten iki ayrı yerde bes hesabınız olmuştur.

Muhasebeyi arayıp görüşürseniz yardımcı olurlar. Normalde bir bankadan diğerine bes taşınırken bazı yükümlülükler oluyor ama belki zorunlu bes'te durum farklıdır.

Duruma göre ister taşırsınız ister eski besinizi devam ettirir yenisini iptal ettirirsiniz.
0
akhenaten
(15.05.24)
(3)

kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki fark ?

ramazanali
Arkadaşlar herkese iyi akşamlar. Faiz hesabıyla ilgili mevduat faizini soruyorum bankaya %57 faiz diyor. Aylık yatırıyorum parayı bankaya bana ne kadar yansıyor? Bunu bulmam için 57'yi 12'ye mi bölmem gerekiyor?Kredi çekicem mesela %3,5 faiz diyor. Bunun yıllık eşleneğini bulmak için 12 ile mi çarpm
Arkadaşlar herkese iyi akşamlar. Faiz hesabıyla ilgili mevduat faizini soruyorum bankaya %57 faiz diyor. Aylık yatırıyorum parayı bankaya bana ne kadar yansıyor? Bunu bulmam için 57'yi 12'ye mi bölmem gerekiyor?
Kredi çekicem mesela %3,5 faiz diyor. Bunun yıllık eşleneğini bulmak için 12 ile mi çarpmam gerekiyor?
Mevduat faizini söylerken yıllık söylüyorlar kredi faizini aylık faiz olarak söylüyorlar. İkisini de aynı rakamlarla ifade etmeyince kafamda net bir rakam oluşturamıyorum.
Bilen varsa bu konuda bilgisini paylaşabilir mi?
0
ramazanali
(14.05.24)
kredi faizi az gözüksün diye aylık söylüyorlar.
mevduat faizi çok gözüksün diye yıllık söylüyorlar

aylık faizi 12 ile çarparsan sonuç az çıkar. her ay bileşik olarak katlanarak artıyor
yani 100 lira ay sonunda 103.5 oluyor. bir sonraki ay ise 103,5 üzerinden 3,5 faiz işliyor.
0
abelardo
(14.05.24)
garip bir sistem var. bileşik faiz çalışmıyor, düz oranda çalışmıyor.

işbank 100 bin lira, 12 ay vade, 4.75% aylık faiz kredide toplam geri ödemeye 144,500 lira diyor kendi sitesindeki araçta.

bileşik faiz uygulamayıp aylık 4.75% alsak -> 157,000 lira,
bileşik faiz uygularsak toplamda -> 174,521.27 lira ödüyoruz.

ya ben bir şeyi kaçırıyorum ya da bankanın uyguladığı kural farklı.
0
gule gule
(14.05.24)
Mevduat faizini hesaplamanın en kolay yolu günlük faize çevirmek

Örneğin 100000 liranızı %57 yıllık faizle 32 gün vadeyle bankaya yatırırsanız

((57/365)*(100000/100)*32)*(1-0,075) = 4.622,47 lira getiriniz olur. İşlemin sonundaki (1-0,075) kısmı %7,5 stopaj oranını kazancınızdan düşmek için. Stopaj oranları değişir buna dikkat edin.

Kredi faizi çok daha farklı. Buraya olayın mantığını yazıyorum ki hem merakınız giderilsin hem de neden bu konuya çok kafa yormamanız gerektiğini gösterebileyim.

Kredi faizleri bileşik olarak hesaplanır. Bileşik faiz için üretilen formüller var. İlk iş olarak aylık taksit tutarını hesaplamalısınız. Sonra bu aylık taksite göre geri ödeme tablosu oluşturabilirsiniz. Bu hesaplama basit faiz hesabından çok farklı. Geri ödeme konusunda kafanız karışıyor anladığım kadarıyla. Bir kredi faiz oranına bakıp aylık taksit oranını hesaplamak istiyorsunuz muhtemelen.

Aylık taksit hesaplama formülünün kendisi çok karmaşık.

Örneğin yukardaki @gule gule'nin örneğinden gidersek %4,75 faiz ve 12 aylık vadeyle 100.000 lira kredi aldığınızda bunun aylık taksit tutarını şu şekilde hesaplarsınız;

Aylık taksit = (100000*((12*0,0475)/12))/(1-(1+((12*0,0475)/12))^(-12))

Ancak bunu böyle hesaplarsanız yanlış sonuç alırsınız çünkü bir de işin içinde vergiler var. Faiz hesaplanan her ay hesaplanan faiz miktarına oranlanmış iki tane vergi ödersiniz. Bunlar güncelde %15 olarak ödenen BSMV ve KKDF vergileri. Dolayısıyla geri ödeme hesaplanırken bunları da faiz olarak düşünüp yukardaki formüle eklemeniz gerek. Yazdığım şeyi okurken benim de kafam karıştığı için burada tüm formülü tekrar yazmayacağım ama sadece aylık faiz oranını güncelleyeceğim

%4,75*(%15+%15+1) = %6,175 çıkar. Bu sizin gerçek kredi faiz oranınızdır, vergiler dahil hali yani. Yukardaki formüle de 0,0475 yerine 0,06175 girmelisiniz kısaca. Normalde vergi faiz olmadığı için faiz oranı içinde verilmez ancak borçlu olarak sizin için faizle aynı şeye sebep olduğundan, yani ödediğiniz toplam miktarın artışına sebep olduğundan faizmiş gibi hesaba katılır.

Her neyse, meşakkatli bir iş kısaca. Bunun yerine aylık taksit hesaplamak için excel'de ingilizcesi pmt ve türkçesi devresel_ödeme olan bir formül var bizim kredimiz için onu şöyle kullanacağız

=devresel_ödeme(0,06175;12;100000)

kolay değil mi?

Buradan aylık taksit tutarınız 12.042,40 çıkar. 12 ay sonunda da 144.508,84 lira ödeme yapmanız gerekir.

Şimdi aylık ödeme tutarınızı ve toplam geri ödemenizi gördüğünüzden mevduat mantığına oturtabilirsiniz. Buna rağmen bu ham kredi hesaplamasıdır. Burada ulaştığınız sonuca ek masraflar olabilir. Örneğin kredi tahsis ücreti ve sigortalar en yaygın olanları. Bunları da geri ödeme miktarınıza eklemeniz gerekir, ancak fark küçük olacaktır.

Ama neden böyle yapalım? @kartallar yuksek ucarın dediği gibi bu hesapları yapan siteler var
0
akhenaten
(15.05.24)
(1)

Şeffaf güneş kremi

condom kurşunu
Yağ olanlar değil de şimdi 30 faktörlü kremleri de şeffaf formatta satmaya başlamışlar. Alınır mı ki koruması olur mu? Yoksa 30 faktörlü süt formatında olan kremleri mi kullanmak lazım?
Yağ olanlar değil de şimdi 30 faktörlü kremleri de şeffaf formatta satmaya başlamışlar. Alınır mı ki koruması olur mu? Yoksa 30 faktörlü süt formatında olan kremleri mi kullanmak lazım?
0
condom kurşunu
(13.05.24)
Hangilerini diyorsunuz bilmiyorum ama içeriğine bakın

Sütlü dedikleriniz büyük ihtimalle çinko oksit ya da titanyum içerikli kremlerdir. Bunlar güneşi fiziksel olarak yansıtır. Sürmesi zordur, iyice ovuşturmak gerekir beyazlığı gidermek için. Cilt tarafından emilmediği için dokunmaya karşı daha dayanıksızdır ama dokunmadığınız sürece uzun süre dayanır.

Şeffaf dedikleriniz de büyük ihtimalle kimyasal içerikli olanlardır, bunlar da güneş ışınlarını emerek işlev görür. Sürmesi kolaydır, cilt tarafından emildiği için dokunmaya karşı daha dayanıklıdır ama 2 saatte bir teklarlamak önemlidir çünkü güneşe maruz kaldıkça etkisi azalır.

Aslında iki tip krem de bütün faktörlerdeki koruma için hep vardı. Tam anlamadım o yüzden demek istediğinizi ama şeffaf ve sütlü dediğiniz kremler ana hatlarıyla birbirinden bu şekilde ayrılıyor.
0
akhenaten
(14.05.24)
(7)

Takım elbise sadece ceket mi?

birmilyonunvarmi
Yoksa gömlek ve pantolon da dahil mi? Bir de hangi markayı önerirsiniz?
Yoksa gömlek ve pantolon da dahil mi? Bir de hangi markayı önerirsiniz?
0
birmilyonunvarmi
(13.05.24)
Ceket ve pantolon takım olur. Gömlek dahil olmaz o kısım özelleştirilebilir alan.

Markadan ziyade kalıbı üstünüze tam oturan bir model bulmanız çok daha önemli. Bütçe belirtirseniz marka önerisi yapan da olacaktır, fiyatlar çok değişken. Kullanım amacınızı da belirtirseniz faydası olur.
0
akhenaten
(13.05.24)
şirket etkinliği olacak takım elbise zorunlu dediler. bütçe olarak da 5-6k ayırabilirim.
0
🌸birmilyonunvarmi
(13.05.24)
network ve beymen
0
gabe h coud
(13.05.24)
Anladım, şirket etkinliği ciddi bir şeyse takım almak daha mantıklı tabi ama eğer içinde eğlence teması olan da bir şeyse takımdan kastettikleri şey genel manada resmi giyinmekle ilgili olabilir. Eğer durum buysa ceket ve pantolonu ayrı ayrı da seçebilirsiniz. Yine ciddi bir etkinlikse en güvenli seçenek siyah olur ama eğlence içeriği de varsa daha dokulu ve açık renkli şeylere kayabilirsiniz.

Bütçenize uygun kıyafetler kip, altınyıldız classics, d's damat ve benzeri yerlerde bulunabilir. Başka markalara bakmak için bütçeyi biraz daha zorlamak gerekebilir.

Şu var, her markada her kesim ve beden bulunmuyor. Bulunsa bile bütçeye uygun olmayabiliyor. Haliyle iyi bir markadan üstünüze uymayan bir şey almaktansa markadan feragat edip üstünüze tam oturan bir şey almak çok hayati bence. Üstünüzde emanet gibi duracaksa nerden giyiniyor olduğunuzun çok da bir önemi yok pek.
0
akhenaten
(13.05.24)
Koyu lacivert takım elbise, siyah ayakkabı, beyaz gömlek, siyah kemer, mavi tonlarında kravat al , her zaman her yerde kullanırsın bu kombini.

5-6k bütçe için polyester ağırklıklı takım elbiseler bulursun, en azından kumaşın %35-40'ı yün olsun,çok parlak kumaş olmasın.

Gömlek için non-iron, easy iron, ütü gerektirmeyen gömlek serileri var her markada pamuklu kumaş olanlarından al.

5-6k bütçe için outlet mağazalarını biraz gezmen gerekir.ds damat, altınyıldız, wcollection, beymen club, network, kiğılı, kampanya var mı bakmak gerekir,

biraz daha uygun birşey alıp geçeyim dersen süvari'ye bakabilirsin.

edit:bütçenin biraz daha üzerine çıkarım dersen ramsey'de olur, kumaş kalitesi, kalıpları muadil diğer markalardan daha iyidir.
0
sealth
(13.05.24)
takım elbise biraz deneme-yanılma işi oluyor. benim üzerime beymen ve igs tam otururken diğer birçok markada kendimi rahat hissetmiyorum. bu iki marka kalıbının üzerimdeki duruşunu fark edene kadar epey bir mağaza gezdim. yapılması gereken de bu bence.
0
kel aynak kusu
(13.05.24)
Network işini görür, kesimleri de güzel ama o bütçeye bulabilir misin bilemedim. Vaktin varsa online alıp deneyebilirsin.
0
kumandanim
(13.05.24)
(9)

Akvaryum olayına giriş

mustafakesekci
Herkese merhaba,Çocuklara kıyısından köşesinden hayvan sevgisini aşılayabilmek hem de bir sorumluluk almalarını sağlamak için eve akvaryum kurmaya karar verdim. Çok büyük bir akvaryum değil, 30-35 cm'lik bir akvaryumla başlayacağız.Fakat besleyeceğimiz balık türüne karar veremedim. Çok minik olmayan
Herkese merhaba,

Çocuklara kıyısından köşesinden hayvan sevgisini aşılayabilmek hem de bir sorumluluk almalarını sağlamak için eve akvaryum kurmaya karar verdim. Çok büyük bir akvaryum değil, 30-35 cm'lik bir akvaryumla başlayacağız.
Fakat besleyeceğimiz balık türüne karar veremedim. Çok minik olmayan, şöyle 5-6 cm civarı, renkli, çok hassas olmayan (zira ilk defa balık besleyeceğiz, bizim yüzümüzden ölmelerini istemem tabi ki), birkaç tanesinin birlikte yaşayabileceği balık türü önerir misiniz?
0
mustafakesekci
(13.05.24)
Akvaryum küçük. İstenen balık büyük (!)
Japon, çöpçü ve lepistesle başlayın bence. Japonun altınbaşına bayılır çocuklar. Lepistesin doğum anını seyrederler falan.
0
Mirket
(13.05.24)
30-35 cm akvaryuma 5-6 cm balık büyük mü gelir? Bilmiyordum, teşekkür ederim. Bahsettiğiniz 3 türden birini mi tercih etmeliyim yoksa üçü bir arada yaşar mı? Birbirlerine saldırma, zarar verme durumu olur mu?
0
🌸mustafakesekci
(13.05.24)
lepistes başlangıç için ve o boyuttaki akvaryum için iyidir. yanına yine lepistes gibi canlıdoğranlardan moli çeşitleri ve çöpçü koyabilirsin. japon olmaz lepistesin yavrularını yer. lepistes de kendi yavrularını yer o yüzden bitki ve ufak tefek aksesuarlar da koy ki yavrulara saklanacak yer olsun. filtre ve havayı da unutma.
0
metos
(13.05.24)
Üçü birlikte yaşar. Çöpçü zaten çöpleriyle ilgilenir. Kafasına göre takılır.

Lepistes küçüktür ama erkeğinin kuyruk ve yüzgeç görünümü efsanedir. Şiir gibi yüzer. Bu tür çok sık ve çok fazla doğum yapar. Çok kastetmezsen de ölmezler. Dayanıklıdırlar. Yavruluk almazsan gebeyi ayırıp yavruluğa koymazsan, doğumun güzelliğini de annenin yavrusunu yeme vahşetini de bir arada görebilirsin.

Japon, istediğin gibi büyük, dayanıklı ve değişik renkleri olan bir balıktır. Hava motoru arıza yaparsa en son o ölür.
0
Mirket
(13.05.24)
Hiçbirini önermem. Sınırlı, dar bir alanda hep aynı şekilde dönüp duracak balıklar. Bildiğin hapis. Çocukların sorumluluk almasını istemeni saygıyla karşılıyorum, ama bu balığı akvaryuma koyarak olmaz. Çocuk dediğin zaten çok çabuk sıkılan bir varlık. Dikkatleri çok çabuk dağılıyor yaşları gereği. 1-2 kez yem verip bırakacak. Hem de sınırlı bir alana hapsedilen balıkla hayvan sevgisi aşılayamayız.
0
rock n roll
(13.05.24)
30 cm çok küçük, biraz daha büyük bir akvaryum almaya çalışın derim.

Verilen tavsiyelerin hepsi yerinde, ekleyecek bir şey bulamadım.
0
hayirsiz
(13.05.24)
Lepistes ideal olur aslında, bu tür balıklar doğal yaşam alanlarında da küme halinde dar bir alanda yaşıyor. Sadece akvaryum içi dekorasyonu biraz zengin tutarsanız iyi olur. Hem yavrular saklanacak yer bulur hem de bu balıkların doğal yaşam alanları böyle yeşillikli kuytular.

30cm değil de 30lt akvaryum daha iyi olur. 5 lepistes alırsınız bir de elma salyangozunuz olursa hem çocuklar çok seviyor hem de yosun problemi olmaması için etkili olur.
0
akhenaten
(13.05.24)
10 küsür yıllık akvaryum tecrübesi olan biri olarak yazıyorum.

Akvaryum tamamen biyolojik bir denge kurma hobisidir;

- Sudaki kültürü oturtamazsanız balıkarınız sürekli ölecektir,
- Çok yemleme yaparsanız öleceklerdir,
- Uyumsuz cinsleri bir araya koyarsanız öleceklerdir,
- Işıklandırmayı dogru yapmazsanız akvaryumun dengesi bozulacak öleceklerdir,
- Cinse uygun yemleme yapmazsanız öleceklerdir,
- Akvaryum hacmine uygun sayıda balık koymazsanız birbirlerini öldüreceklerdir,
- Filtreleri yöntemine uygun ve zamanında temizlemezseniz öleceklerdir
- Küçük akvaryumların hacmi küçük olduğundan su dengesi çok daha hassas olacak muhtemelen tutturamayacağınız için yine öleceklerdir.
- Petshop'lar size satış yapmak için farklı tür ve fazla balık vermeye çalışacak kanmayın.

Yazdıklarımı araştırıp forumlardan bilgi edinmenizi öneririm, merak salarsanız çok zevklidir. Şahsen kedi/köpek bakmak çok daha kolay
0
mirty
(13.05.24)
@mirty ne yaptın ya. İnsanı olaydan soğutursun valla.

Bir 4-5 senelik tecrübe de benim oldu. Bir hava motoru arızası ve bir de klorlu su kazası ölümü yaşadım. Onun dışında ve en acemi halimle gül gibi geçinip gittik hepsiyle.

Gözümüzü korkutma Abi.
0
Mirket
(13.05.24)
(7)

Akademik makaleler hakkında

a man alone
Google akademik, dergi park vb üzerinden makalelere bakıyorum.Mesela bulduğum makale bazı Anadolu üniversitelerinden herhangi birindeki bir hocanın oluyor. Kusura bakmayın ama ciddiye alamıyorum. Bu dergilerin çoğu hakemli olmasına rağmen böyle düşünüyorum. Zamanında birkaç tanıdığım yds ve ales i g
Google akademik, dergi park vb üzerinden makalelere bakıyorum.

Mesela bulduğum makale bazı Anadolu üniversitelerinden herhangi birindeki bir hocanın oluyor. Kusura bakmayın ama ciddiye alamıyorum.

Bu dergilerin çoğu hakemli olmasına rağmen böyle düşünüyorum. Zamanında birkaç tanıdığım yds ve ales i geçtiler diye bazı Anadolu üni lerinde hoca oldular. Ciddi anlamda hiçbir şeyden anlamıyorlardı. Alanlarına hakim değillerdi.

Bu örnekleri genele yayarak önyargılı mı davranıyorum? Bu dergilerde öyle herkes kolay kolay yazısını yayınlatamaz diye bir şey var mı?
0
a man alone
(12.05.24)
Çizgiyi nerede çekiyorsun? Aynıı şeyi tüm Türk üniversiteleri için yapabilirsin. Menşei Türk ise ciddiye almayabilirsin aynı mantıkla. Bilim, bilgiye ulaşmak için katı bir objektiflik gerektirir. Ciddiye alıp almamak gibi bir filtre uyguladığıda gerçek bilgiye ulaşmanı sabote ediyorsun. Belki araştırmanın önemli bir parçası o makalenin içerisinde. Ya da ona atıfta bulunmak zorundasın. Bunu, sırf birkaç basit önyargı yüzünden kenara itmek süreci çok yavaşlatackatır.
0
ThomasJefferson
(12.05.24)
Bir makaleye 5 dakika göz atmak, o makaleyi ciddiye alıp almayacağınızı anlamanıza yeterli olur. Sadece isme bakarak değerlendirmek biraz ön yargı oluyor.

Ayrıca dissnedium +1, Thomas +1.
0
tingen
(12.05.24)
Hiç ummayacağınız yerlerde çok iyi hocalar görev yapıp makale yazıyorlar. Özeti okumak bile az çok fikir verecektir size. Bir göz atmanızı tavsiye ederim.
0
black holes in the sky
(12.05.24)
Objektif bir insan olduğum söylenir ama aynı önyargı bende de var ve şu ana kadar bu önyargım hiç sekmedi açıkçası.

Tek fark ben üniversite adından çok yazara/supervise eden kişiye bakıyorum. Zaten sürekli takip edice kimin ne yazıp yazamayacağı nasıl fikirler öne süreceği belli oluyor.

Ayrıca hakemli olması da ayrı bi konu.. Artık dünya genelinde peer reviewed kavramının kalitesi iyice düştü. İçeriğe detaylı bakmadan isme göre makalelere onay verildiği gibi baştan savma bir sürü hatayla dolu makaleler de onay alıyor.

Yani insanların bilime/biliminsanına bakış açısının güncellenmesi gerek çünkü buralar da yozlaştı maalesef :)
0
e mice
(13.05.24)
Her çeşit veritabanında birçok farklı süreli yayından gelen makale karışık olarak bulunuyor. Bu tip veritabanları yokken makale taramaları süreli yayın başlıkları özelinde yapılırdı. Niteliksiz dergilerin tutunması da çok zordu, çünkü kitle oluşturamıyorlardı. Artık geniş veritabanları üzerinden keywordler girerek arama yapıyoruz. Haliyle bir dolu şey geliyor. Niteliksiz işin sayıca nitelikli işten fazla olması çok doğal. Ancak veritabanlarında niteliksiz işler de niteliklilerle aynı oranda önümüze düştüğü için artık bu tip dergiler daha kolay tutunuyor.

Günümüzde yazılı, görsel ve işitsel bir şeyler üretip bunları yayınlayacak bir yer bulmak çok kolaylaştı. Dizi-filmlerden, kitaplardan, müziklerden tutun bilimsel makalelere kadar bu böyle. Haliyle isimden ziyade yayına odaklanın bence.
0
akhenaten
(13.05.24)
Benim alanımda TR’de yapılan makaleler kötü değil ama yayın yapmak için malzeme ölçüp yayınlıyorlar bir de 50 tane isim ekleniyor.
Ben de aynı şeyleri latinlere yapıyorum, brezilyadan italyaya.
0
durgunfoton
(13.05.24)
bence on yargili bakiyorsunuz. akademik makale okuyorsaniz zaten giris, metod, yorumlama, tartisma vs. kisimlarini anlayip elestirebilecek duzeydesinizdir diye dusunuyorum. en kotu ihtimal hizlica goz gezdirip yapilan arastirmayi kritik edin.
0
Sour
(13.05.24)
(9)

Airfryer kullanan duyurucular

huzurlarinizda huzursuzluk
Selamlar,Bu üründen alma niyetindeyim ama marka konusunda çok kararsızım.- Kızarttığı ürünlerin dışını çıtır yapıp içini yumuşak bırakmasın mesela patates kızartmasını ben böyle sevmiyorum. Bunun bir ayarı mı var? Xiaomi tavsiye eden oldu ama onun yorumlarında böyle bir şey okudum.- Çok fazla duman
Selamlar,

Bu üründen alma niyetindeyim ama marka konusunda çok kararsızım.

- Kızarttığı ürünlerin dışını çıtır yapıp içini yumuşak bırakmasın mesela patates kızartmasını ben böyle sevmiyorum. Bunun bir ayarı mı var? Xiaomi tavsiye eden oldu ama onun yorumlarında böyle bir şey okudum.

- Çok fazla duman sorunu da olmasın.

- Güzel pişirsin işte ya :D

-2 kişiyiz. 4 kişiyi de karşılayabilecek bir hazne ne kadar olmalı?

Beni tecrübeleriniz doğrultusunda yönlendirebilirsiniz çok sevinirim, teşekkürler
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(12.05.24)
Xiaomi var bende;
Duman yok. Olayi dumansiz olmasi zaten.
Biraz yumusak kaliyor ici evet. Normal kizartma gibi beklememek lazim. Neticede firinla ayni performans.
4 kisi diyorsaniz xiaomi veya philips’in xl’lari is gorur.

Ben hic kullanmiyorum nerdeyse bu arada. Balik, tavuk her seyi firinda yapiyorum. Firinda daha sulu sulu oluyor bence.
0
mor oje
(12.05.24)
ben de xiaomi kullanıyorum, çok memnunum. 2 kişiye yetiyor bence. yağda kızarmış gibi yapmıyor doğru, mor oje'nin dediği gibi fırında pişmiş gibi yapıyor ama çok daha çabuk.

bizim en çok yaptığımız şeyler tavuk (kanat, pirzola, but vs.), köfte ve patates. bence harika yapıyor. köfteleri donuk da atsanız mükemmel kızartıyor. bunun dışında kap kek de yaptık, birçok kez kestane de pişirdik, onları da mükemmel yapıyor. keza sosis, sucuk gibi şarküterileri de harika ve dumansız yapıyor. sebze sote bile yaptık, gayet oldu.
0
orient blue
(12.05.24)
hepsi ayni mantikli ayni sekilde calisiyor ki zaten

bende de xiaomi var, cok iyi alet


sadece simdi alsam, daha genis olanlardan alirdim
0
foster
(12.05.24)
bence ne kadar buyuk olursa o kadar guzel oluyor ozellikle cok kisi icin. bu nedenle philips xxl olanlara bakabilirsiniz.
0
sanal uyku
(12.05.24)
Cosori öneririm amazondan.
0
biravekahve
(12.05.24)
turbolu mini fırın al airfry yerine sadece tepsiyi yıkarsın
0
bir soru sorcam
(12.05.24)
Cosori car bende memnunum.

6 küsür litre olanı çift resistanlı. Diğerleri hep tek resistanslı sadece üstten pişiriyor.

Ben pratik olmasından dolayı memnunum. Yıkaması biraz can sıkıcı ama bulaşık makinesine atıabiliyor
0
jackyr
(12.05.24)
Türkiyede mağaza satışı yok sanırım ama patates kızartma apartı olan airfryler amazonda var. Yurtdışından geliyor. Bahsettiğim aparat silindir tel bir kafes, sürekli dönüyor tavuk çevirme gibi. Haliyle patatesler eşit kızarıyor. Bu aparatın olmadığı airfryerlarda patates kızartması genelde zorlama oluyor ya. Mesela siz içi yumuşak kalmasın diye vurgulamışsınız, bunu vurgulayan biri standart bir airfryer kızartmasından memnun olabilsin sanmam. Patates kızartması yapmak için çok daha kolay ve az emek gerektiren yöntemler var. En basitinden doğrudan fırınlayın ve varsa fanı çalıştırın.
0
akhenaten
(13.05.24)
hazır donuk patatesi çok güzel yapıyor ama evde kendin hazırladığın patates hiç güzel olmuyor.

duman sorunu hiç olmadı

arada açar çevirirsen vs güzel pişiriyor.

philips xl var. iki kişi için ideal, 3 kişiye yetmez. sanıyorum 6ltydi. yani daha büyük alman lazım.

amaaaa 4 kişi için yemek yapacaksam zaten gider fırında yaparım. geniş geniş konulur, çevirme derdi yok. şu an air fryer özellikli fırınlar var zaten.
0
elorelia
(13.05.24)
(3)

saçma bir laptop ısınma problemi

duyurukullanıcısı
laptop'un termallerini 2 ay önce değiştirdim fanlar sıkıntısız çalışıyor. geçen hafta birşey oldu ve laptop aşırı ısınmadan kapanmaya başladı.3060 ekran kartı var ama ageof açsam bile aşırı ısınıp kapanıyor.işin garip yanı prize takılı değilken hiçbir şekilde ısınmıyor ve tüm programları çalıştırıyo
laptop'un termallerini 2 ay önce değiştirdim fanlar sıkıntısız çalışıyor. geçen hafta birşey oldu ve laptop aşırı ısınmadan kapanmaya başladı.

3060 ekran kartı var ama ageof açsam bile aşırı ısınıp kapanıyor.

işin garip yanı prize takılı değilken hiçbir şekilde ısınmıyor ve tüm programları çalıştırıyor prize taktığım anda extra çalışıp ısınıp kapanıyor.

bunun sebebi ne olabilir?
0
duyurukullanıcısı
(11.05.24)
prize takılıyken pil ısınıyordur oda ana kartı zorluyordur diye düşündüm.
0
deepex
(11.05.24)
Daha önce termal macun değişimi yaptınız mı?

Yanlış uygulama buna sebebiyet verebiliyor. Hem macunu çok fazla sürmek hem de çok az sürmek aşırı ısınmaya yol açabiliyor.

Böyle bir şey olmadığından emin misiniz? Tekrar açıp baktınız mı durum nedir diye?
0
akhenaten
(11.05.24)
Prize takılı değilken güç tasarrufu modunda çalıştığından tam gücünü kullanmıyor ve isinmiyordur. Prizde tam güç çalıştığında yeterince sogutamiyor. Fan temizliği ve termal macun çözebilir. +1
0
unalub
(12.05.24)
(12)

bulgur pilavına ne katıyorsunuz ?

WithWorth
domates ve biber'den başka yakıştırdığınız bir şey var mı ?
domates ve biber'den başka yakıştırdığınız bir şey var mı ?
0
WithWorth
(10.05.24)
soğan tabikisi + salça
www.nefisyemektarifleri.com
şu tarifin aynısını asma yaprağını katmadan yapıyoruz , pilavı asma yaprağına sarıp yiyoruz
0
eja
(10.05.24)
Patlıcan
0
zimbirik
(10.05.24)
yeşil mercimek.
0
orangesandsea
(10.05.24)
Yeşil mercimek +1. Bambaşka bir yemek oluyor.
0
akhenaten
(10.05.24)
biz nohut ve pancar da koyuyoruz
0
kondansator
(10.05.24)
Tuzot da yakışıyor.
Bulgur iri olunca daha çok seviyorum ben. Ayrıca kemik suyu etsuyu vs olmalı mutlaka.

Standart bulgur pilavımda ince kıyılmış kuru soğan, sivri biber kapya biber, küp doğranmış domates, Tuzot ve etsuyu oluyor. Ben mısırlı da severim ama herkes sevmediği için koymuyorum
0
buzbebek
(10.05.24)
Tereyağı, soğan, biber, salça, karabiber, tuz. Bu kadar.
0
prole
(10.05.24)
Kuru patlıcan, kuru domates, kuru biber, kuru kabak.
Bunlar efso olur.
0
kaptan maydanoz
(10.05.24)
Soğan ve salça yeterli olur. Ama birde azıcık kıyma koyarsan arşa çıkar. Bu arada hem domates hem salça koyduğun için bir çimdik şeker koyarsan o ekşiliği alır çok güzel bir tat verir.
0
etna
(11.05.24)
yukarıdakilere ek başakbaşı-başbaşı bulgurla yapılırsa güzel olur.
0
my fault
(11.05.24)
tabi ki kemik suyu veya et suyu veya tavuk suyu.
0
o kadar da degil aga
(11.05.24)
ben biraz sulu seviyorum normal pilav gibi kuru kuru değil. o yüzden normalden biraz fazla su koyuyorum. çorba gibi değil biraz sulu...
0
naksidil
(11.05.24)
(4)

Diz üstü mü tablet mi?

adriana lima poposu yaglayicisi
Selam,Oyun oynanmayacak, tarayıcı ve instagram, youtube gibi programları ortalama her insan gibi özellikle evde kullanacak şahsım için tavsiyelerinize ihtiyacım var.Diz üstü mü alsam tablet mi? Ortalama bi şey istiyorum, marka model önerirseniz çok makbule geçer.
Selam,
Oyun oynanmayacak, tarayıcı ve instagram, youtube gibi programları ortalama her insan gibi özellikle evde kullanacak şahsım için tavsiyelerinize ihtiyacım var.

Diz üstü mü alsam tablet mi? Ortalama bi şey istiyorum, marka model önerirseniz çok makbule geçer.
0
adriana lima poposu yaglayicisi
(10.05.24)
Dizi, film izlemek kitap okumak gibi şeyler yapılacaksa tablet mantıklı olur.

Ödev yapmak (word excel) ihtiyacı olacaksa dizüstünden başka çare yok tablet bu programları kullanmak imkansız.

Multimedya aracı olarak tablet derim. iPad Air m1 uzun yıllar gider.
0
substituent
(10.05.24)
Uygulama mağazında bulabileceğiniz uygulamaların dışında bir şey yapmayacaksanız tablet yeterli.

Tabletlerde office programlarını kullanmak da mümkün. Tabi laptop kafar rahat ve efektif olmuyor ama basit işlemler yapabilirsiniz. Örneğin kırk yılda bir bir dilekçe yazacaksanız yeterli.
0
akhenaten
(10.05.24)
tablet.
gerekirse klavye ve mouse bağlanabilen bir model alırsınız.
0
nuisance2
(10.05.24)
Oyun oynanmayacaksa tablet.
0
HellKeePer
(10.05.24)
(33)

hayatim kaydi...

jacoba benzer jojuk
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okul
Arkadaşlar, ben 27 yaşındayım. Geçen sene ulkenin en iyi universitelerinden birinde Elektrik Elektronik Mühendisliğinden mezun oldum. Şu anda İtalya'da yüksek lisans yapıyor, aynı zamanda İtalya'nın en büyük holdinglerinden birinde part-time olarak gömülü sistem mühendisliği işiyle uğraşıyorum. Okulum yemeğimi içmeğimi, ulaşımımı karşılıyor, üstüne bir de yılda 5500 euro harçlık veriyor. Part-time çalışsam da, maaşım aylık 1100 euro ve İtalya koşullarında bu çok iyi bir rakam. Her şey yolunda gibi görünüyor, değil mi? Aslında harika bir hayatım olması gerekirken, hiç bu kadar intihara yaklaşmamıştım. Bunun sebebi tamamen aç gözlülük, aşırı kazanma hırsı ve kumarbaz dürtülerim.

Hikayemi biraz geriye sarayım. 2020'nin sonlarında Ukraynalı çok güzel bir kız arkadaşım vardı, o bir dis hekimiyken ben hâlâ öğrenciydim ve bu zoruma gittigi icin ilk defa hayatimda gelir elde etmenin yollarını aramaya baslamistim. Korona krizini fırsata çevirip, online sınav ve ödev yardımı yaparak iyi paralar kazandım. Paranın tadını aldıktan sonra duracak değildim ya; nasıl daha çok kazanırım diye araştırmalar yaparken kripto paralarla tanıştım. İlk başlarda herkes gibi kaybettim. Saçma sapan al-sat işlemleriyle paramı eritiyordum. O sıralar kaldıraçlı işlemlerle tanıştım ve tüm yatırımımı kaybetmem sadece 10 dakika sürdü. Sonra oturup işin ilmini öğrenmeye başladım. Temel analiz, grafik analizi, haber analizi... Günlerce, haftalarca bu konularda kendimi geliştirdim. Bir yandan çalışmaya devam ediyordum. Yaklaşık 1000 dolar gibi bir sermayem birikince piyasaya yeniden girdim. Ama artık spot kesmiyordu, kaldıraçın zehrini bir kere almıştım çünkü. Mahvolmuş bir psikoloji, uykusuz geceler, istahsizlik ve hayalet gibi günler geçirdikten sonra, kaldıraçtan kazansam ne olacaktı ki? Sermayem yine erimişti. Sonra kaldıraçtan tövbe ettim, daha çok çalışıp bir süre sonra tekrar 1000 dolar civarı sermaye edindim. Spottan doğru yatırımlarla sermayemi biraz artırdım. Sonra gem coin avcılığına başladım ve doğru stratejilerle uzun vadede çok büyük kazançlar sağladım. Para arttıkça borsa dışına alıp araba satın alarak realize ediyordum. Prime zamanıma ulaştığımda yaklaşık 300 BNB'm ve 2 arabam vardı. Öğrenci halimle aylık en az 2 bin dolar harcıyor, lüks bir hayat yaşıyordum. Ta ki gem coin piyasalarında hacim ölene kadar. Fiyatlar kımıldamamaya başladıkça benim sabrım tükeniyordu ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu. Kaldıraçın zehri tekrar etkisini göstermeye başlayınca, kazandığım her şeyi yeniden kaybettim. Bir bağımlı gibi davranıyor, her kayıp sonrası telafi etme çabalarıyla daha da çok kaybediyordum. Her şeyimi kaybedene kadar durmadım tabii ki. Arabaları sattım, onları da kaybettim. Sonra yine tövbe ettim, biraz huzura kavuştum; okuluma odaklanıp mezun oldum ve İtalya'ya geldim. Burada her şeyin normal ve harika olması gerekiyordu ama ne maaşımdan ne de bursumdan tek kuruş harcayabiliyorum, çünkü bu bataklığa yeniden battım. Varlık içinde yokluk çekiyorum. Üstelik artık bankalar da bana çocuk muamelesi yapmıyor; 200 bin TL kredi kartı limiti ve 100 bin TL kredi bir anda veriliyor. Tabii ki onları da kaybettim. Sacma sapan igneler, binance botlari, girdigim islem yonunun tersine haber gelmesi hep beni buluyordu. Zaten hep oyle olurdu... Hep oyle derler...

Şu an borçlarım var. 5500 euro bursum yattığında borçlarımı kapatacaktım, ancak 5500 euroyu da kaldıraçla iki günde kaybettim ve borçlarım yüzünden ortada kaldım. Mecburen ailemle konuştum ve yer yerinden oynadı. Çünkü daha önce defalarca söz vermiştim ama kayıplarım hep kazandıklarımdan fazlaydı. Borçlara daha önce hiç bulaşmamıştım. Cok kotu durumdaydim. Canım annem altınlarını satıp borc verdi, kredi kartı borçlarımı ödedim. Artık sadece 11 ay kredi taksidim kalmıştı. Sadece 11 ay sıkıntıya katlanacaktım ve sonra her şey bitecekti. Ama dayanamadım; annemin ödediği borçlardan acilan limitle tekrar girdim ve yine kaybettim. Bu utancla yasayamiyorum

Şu an hiç param yok, yuklu borcum oldugu gibi duruyor ve artık aileme de söyleyemem. Hayalet gibi yaşıyorum, yemek yemiyorum, okula gitmiyorum. Bu utançla yaşayamıyorum ve intihar etmek istiyorum. Birkaç kez çok yaklaştım ama cesaretim olmadı. Ama yüksek bir yerden atlamak ya da kafama sıkmak gibi anlık fırsatlar elime geçerse, ne kadar düşünürüm bilmiyorum. Bunun sebebi, artık bir çıkış yolumun olmadığını düşünmem. Üç gün sonra maaşım yatacak, ancak kredi kartı borcum 165 bin TL, ek hesap borcum 35 bin TL, kredi taksidi 13 bin TL. Anneme de 65 gram altin... Bunları nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum, nasıl bir strateji izlemem gerektiğini de bilmiyorum. Henüz öğrenci olduğum için çalışma iznim 20 saatle sınırlı, o yüzden ek iş de yapamıyorum. Belki burada bana yol gosterecek yada motivasyon saglayacak birileri vardir. Hicbir sey cikmasa en azindan mevcut durumda en az aci ve izdirapla bu borclari nasil bir sistemle odemem en mantiklisi bununla ilgili bir plan onerisi sunacak olanlar vardir. Cunku ben isin icinden cikamiyorum... Muhtemelen beni aşağılayacak, küçük görecek, hakaretvari konuşacak insanlar da olacaktir. Onlara peşinen söylemek istiyorum, insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş. Umarım sizin başınıza gelmez. Kumar o kadar kötü bir şey ki, uyuşturucudan kötü. Allah düşmanımın başına vermesin.
0
jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Geçmiş olsun. Üzülmeyi kesip bunu bir hastalık olarak görüp tedavisine başlaman lazım.
0
parka
(09.05.24)
Ricky gervaisin dizisinde İntiharı bir çeşit süper güç gibi görünüyor istediğini yapıyordu. Bu vakte kadar istediğini yapmışsın kanki zaten, borç yaptın diye niye tribe sokuyorsun kendini. Hayatının dibini arıyorsan eğer daha yaklaşmış bile değilsin emin ol. Para alt tarafı ödenir. Bu noktada kumar bağımlıları yakınlardan aileden destek alır sonra ödemez, hala keyfine bakar. Kimisi de gider psikiyatriye tedavi görür, gider bankaya borçları yapılandırır. Şımarık kalmaya devam etmek de senin seçimin, ağlayıp intihar etmek de, yetişkin gibi sorumluluk almak da. Keyfine göre. Kimsenin umurunda değil açıkçası ailenden başka senin dertlerin. Yanımda olsan iki tokat atardım kendine gel diye. Benjm yerime sen yap
0
hasmetizm 2046
(09.05.24)
Sağlığına kavuşursan ödenmeyecek borç değil.
0
parka
(09.05.24)
kapatılamayacak büyük bir borcun yok, yapman gereken çok kolay ve çok açık bir şey var sadece, kaldıraçlı işlemlerden ve borçlarını kapatana kadar genel olarak investment'tan uzak durmak.

sonra da her ay ne kadar biriktirebiliyorsan sp500'e at.
0
king lizard
(09.05.24)
Yani üzülsem de hasmetizm'in direktligi size lazım gibi. Çünkü hastasiniz ve canım cicim olur halledilir ile olmaz sizin işiniz.

Burada kim size ne derse boş çünkü zaten bu yollardan 50 kere geçip 51.ye çıkış ariyorsunuz. 52 olmama ihtimali düşük. Bence olay borç nasıl ödenir değil siz nasıl hastaliktan kurtulursunuz, doğru soru bu olmali.

Borç ödenir, ben burada bunun kaç katı borcu olanlar okudum ki eski paralarlaydi. Ama siz duzelecek misiniz? Okuduklarimdan onu göremedim pek.

Okurken streslendim.
0
logisticsmanager
(09.05.24)
tedaviye basladim ancak bu uzun vadeli bir cözüm. zaten kaybedecek hic param kalmadı ve uzunca bir süre de olmayacak. borc gelirlerimin cok üzerinde nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum ama teşekkür ederim görüşleriniz icin.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Durumunuzu anlatan bir e-postayı yakınınızda hizmet veren psikiyatristlere gönderin.
5 yıl sonra ödemek üzere seans talep edin, yardım isteyin.

Profesyonel yardım almadan değişmeniz mümkün görünmüyor.
Bunun bir hastalık olduğunu kabul edin. Grip bir insan burnunun akmasını nasıl engelleyemiyorsa siz de kumarı engelleyemiyorsunuz. Bunu düşünerek sorumluluk hissinden kurtulun demiyorum, tedavi olmak için acele edin diyorum.

Maddi olarak altından kalkamayacağınız bir durum değil. İyileşince halledersiniz. Özellikle de Avrupa'da 3-5 maaşlık bir borcunuz var. Halledilir.
20-30 maaşlık borçlar bile hallediliyor, o kısmına çok takılmayın.
0
michael_knight
(09.05.24)
Bir tane sorunun var, başka da bir sorunun yok. Kumar bağımlısısın ve bundan kurtulana kadar ucu kumara çıkan her şeyi bırakmalısın. Bu tekrar ettiğine göre basit tavsiyelerle bırakabileceğin bir şey gibi durmuyor. Profesyonel destek alman lazım. Kumar bağımlılığı konusunda destek veren dernekler, kurumlar mutlaka vardır. Onları araştır.

Kumarı bırakabildiğin takdirde gayet güzel bir hayat var önünde. İntihar mintihar sakın düşünme. Çaresiz bir durumda değilsin. Kumarı bırakıp mevcut borçlarını eritmek için bir süre zorluk çekeceksin. Sonrası için mesleğin var, ailen var vs vs.

Kumarı bırak. Başka bir şeye odaklanma. Senin ana sorunun ailene karşı olan utancın, kendine karşı özsaygını yitirmen, bu borcu nasıl öderim derdi vs asıl sorununun komplikasyonları. Kumar bağımlılığı sorununu çözünce onlar da hallolacak. Kumar bağımlılığına odaklan.
0
perferil
(09.05.24)
olan olmuş, biz de gençken az bok yemedik. totalde borcun ne kadar delikanlı? her ay totalde ne kadar ödeme yapman lazım onu de sen bana?
0
numlock
(09.05.24)
Bir daha en ufak bahis, iddia dahi oynamayacagina dair kendine yemin etmekle basla ve asla oynama.
Yaz geliyor okulun bitmek uzeredir. Sana receteye mavi yaka, beden isi yaziyorum. Bulundugun ulkede bulabilirsen kacak gocek ya da Turkiye'de gunde en az 10-12 saat fabrika, insaat, mutfak isinde calisman lazim tatil boyunca. Ki hem helal yoldan para kazan ama asil onemlisi paranin, emegin degerini ogren. En buyuk terapi budur, odanda 4 duvar arasinda durur, surekli dusunur, stres yapip, pc'ye telefona gomulursen kafayi yersin. Isten geleceksin kafayi devirip sizacaksin, sonra ertesi gun 5'de kalkip gene isine gideceksin yaz boyunca. Bunu uygula duzelmezsen gene sorarsin.
0
freedonia
(09.05.24)
evet ozellikle ailemin de artik sabri kalmadi ve kahroldular. son kez yardim eli uzattilar ve bunda da onlari dinlemezsem bir daha onlara ulasmamam gerektigini ve artik benden vazgececeklerini soylediler. ben de son kez soz vermistim ama nasil oldugunu bile anlamadan kendimi kaybedip yine bu boku yedim. onlari da kandirmis oldum. artik kesinlikle soyleyemesem de bunun utanci ve kahri beni mahvediyor. ozellikle onlarin da ekonomik olarak iyi durumda olmadigini bildigim icin...
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
iki sey soyleyecegim. biri duymak istemeyecegin biri duymak isteyecegin.

1. kaldirac, coin falan zehir degil. maalesef o zehir senin icinde. hirsini, benligini tetikleyen boyle seylere karsi zaafin var. borctur odenir, biter ama yarin obur gun alkol, kumar, iddaa bagimliligi olarak geri donebilir. oncelikle bu hirsini, sevkini, enerjini dogru seylere kanalize etmesine ogren.

2. daha 27 yasindasin. gencsin. borc, harc, hatalar elbet yapilir. bunlar duzelmeyecek seyler degil. onunde kocaman bir hayat var. hala herseye sifirdan baslayabilirsin. her hafta kemoterapiye giren yada diyalize giren bir hasta oldugunu dusun. tatile gidemiyorsun, calisamiyorsun, gelecek plani yapamiyorsun, gunbegun eriyorsun. cok sukur oyle bir durumun yok. hersey duzelir.
0
dokunmakalbime
(09.05.24)
@numlock yazida da belirttigim gibi aylik 13k kredi taksidi odemesi, bu aya toplam 140k kredi karti borcu, 35k da ek hesap borcu var. gelirim 1100 euro.

@freedonia hocam zaten calisiyorum sabahin 6'sinda kalkip ise gidiyorum ama gelirim borclari kapatmaya yetmiyor.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
Öncelikle diğer herkesin dediği gibi kumarı bırak. Sen yatırım adı altında kumar oynuyosun. Yatırım yapmak, paradan para kazanmak bu değil.

Psikiyetrik tedaviye ve psikoterapiye ihtiyacın var sanırım. Online psikolog dolu her yer.

Sen iyi ol her şey düzelir. Bu cümle sana ne kadar inandırıcı geliyo ne kadar samimi geliyo bilmiyorum ama ben çok samimi söylüyorum. Sen sağlıklı oldukça para kazanılır, ki sen gayet güzel eğitimli birisin.

Borçlar da gerçekten kendini bataklıkta hissedeceğin boyutta değil. Asla ödenmeyecek rakamlar değil.

Öncelikle kredi kartı ve nakit hesap borçlarını her ay asgari tutar ödeyerek ilerle. Kredi borcunu da bankayı arayıp yapılandır. ayda 13 bin değil de ayda 7-8 bin olacak şekilde vadeyi uzatsan daha iyi olur. borçlu olduğun bankalar Türkiyede değil mi?

Sen kumar oynamaktan kararlı bir şekilde vazgeçersen ve elindeki parayı sadece borçlarına ödemek için kullanırsan bu yolla ödeyebilirsin.

elinde ekstra para kalırsa onu da hemen bankadan gram altın almak için kullan. Bu arada annene vereceğin para da birikmiş olur. Yani elimde 100 euro kaldı hemen onu da katlamaya çalışayım deme sakın.

Zaten mezun olduğunda daha yüksek maaş alırsın. o maaşınla da yatırım danışmanlığı hizmetini profesyonellerinden alarak değerlendirirsin. sen kendi kendine yapmaya çalışınca kendini durduramıyorsun anladığım kadarıyla.

bir de bence kendine öğrenci bütçesi ile takılınacak ortamlar bul. mesela lüks mekanlara gitmeye çalışacağına öğrenci arkadaşlarınla öğrenci mekanlarında takıl. Gidip de saçma sapan insanlara özenme.

Kendini iyileştirecek olan sensin. Kendine bu kötülüğü yapmayı bırak. Önünde çok güzel bir hayat var bunun farkına var bir an önce ve kendine acımayı da bırak. zavallı falan değilsin. zaaflarını kontrol etmeyi öğrenmelisin sadece.
0
turuncu tonlarda
(09.05.24)
7 senedir kripto borsasının içindeyim, kazanırken yatırımcısın, kaybederken kumarbazsın..böyle iki yüzlü bir şey bu para, adamı vezir de eder rezil de.

sizin durumunuza gelelim, ne kumarbazsınız ne yatırımcısınız..sorun bağımlılık, dediğiniz gibi yatay seyreden piyasada volatileye alışmış bünye için durmak çok zor. bu kadar kaybın açıklaması da plansızlık olabilir sadece. bu plansızlığın sebebi de denildiği gibi içinizdeki zehir yani başka işle uğraşsanız da işin ucuna gidip batma noktasına getirecek, bu zehri yönetebilmenin yöntemlerini arayın +1

borç kısmı denildiği gibi halledilebilecek seviyede insanlar cep telefonundan aranmayla 15-20 maaş dolandırılıyorlar, asgari ücretle çalışmalarına rağmen beden gücüyle ödüyorlar.

kripto borsasında spotta kalabilmek için kaldıraçlı işlemlerde trade yapmak gerekebiliyor yoksa %15 karla spotu bozup büyük yükseliş kaçırılıyor. bunu yaparken de futures'da anaparanın %10'unu geçmeyecek bakiye bulundurmak, pozisyona futures bakiyesinin %20'sinden fazla girmeyek(likidite tutmak) ve yüksek kaldıraçtan(4x+) kaçınarak yapmak lazım, başlarda belki daha düşük yüzdelerle. ve tabii ki en önemlisi borç olmayan parayla yapmak.
0
gule gule
(09.05.24)
Öncelikle hayatınızın kaydığı yok endişelenmeyin.

Ancak upuzun yazınızın hiçbir yerinde "bu sorunumla ilgili olarak bir uzmana başvurup terapi süreci başlattım" gibi bir şey göremedim.

"Ve artık adrenalin ihtiyacımı karşılayamıyordu." demişsiniz. Siz bir şey kazanmaya ya da geleceğinizi kurtarmaya çalışmıyorsunuz. Siz kumar da oynamıyorsunuz, oyun oynamak gibi bir niyet göremedim ben. Siz sadece heyecan peşinde koşuyorsunuz. Şu an yaşadığınız bu çöküntü bile sizin için bir çeşit heyecan anlamına geliyor olsa şaşırmam. Finansal piyasalar kazansanız da kaybetseniz de bir "zehir" değil. İsterseniz yastıkla adam boğabilirsiniz. Bu yastığı tehlikeli bir şey yapmaz, sizin davranışınız tehlikeli olur. Sizin yaptığınız daha çok sosyal medyada gökdelenlere tırmanıp, binaların çatılarında sağa sola atlayarak video çeken insanlarınkine benziyor. Ancak ekstrem sporlarla uğraşan insanlar için ölüm-kalım çok daha somut bir kavram olduğu için muhtemelen onlar sizden daha tedbirli ve eğitimlidir.

Çok açık konuşacağım, normalde insanlar çok sık şekilde birilerine bir psikiyatri uzmanına danışın diye öneri veriyor ama sizinki böyle sıradan bir senaryo değil, bu kapsamda düşünmeyin.

Gidip bir psikiyatriste danışın. Bütün bunlar hiç normal değil, sözü uzatmanın çok anlamı yok. Hayatınızın kaydığı falan yok, ancak eğer bu durumu bir psikolojik bir rahatsızlık olarak görüp önlem almazsanız kayacağı kesin. Şu aşamada çözülmeyecek bir sorun yok.
0
akhenaten
(09.05.24)
Şirketinizden avans isteyebiliyorsanız borçlarınızın bir kısmını yatıştırabilir ve ödeme yaptıkça limit düşümüne giderek süreci toparlayabilirsiniz. Kredi taksidiniz aylık ücretiniz karşısında çok bir meblağ değil. Borcunuz rakamsal olarak büyük değil fakat öğrenci bir insan için hayli fazla. İntiharı aklınıza getirmeniz bile saçma bu durumda. İntiharın arkanızda bırakacağı enkazı düşünün sizi seven insanlar için. Yakın bir arkadaşınız varsa durumu iyi olan ufak miktarda kısa vadeli borç alarak ailenizi haberdar etmeden üstesinden gelebilirsiniz. Bankalarınızı arayarak adres değişikliğini yapın ve ailenizin olduğu adres olmadığına emin olun bu durumda aileniz haberdar olmaz ve sizi daha kötü bir buhrandan uzak tutar. 1 seneye kalmaz ben bu düşünceye nasıl kapılmışım diye hayıflanırsınız. Hayat böyle maalesef. Ben 26 yaşında -560bin ile başladım hayata ve şu an + olarak çok daha fazlasına sahibim. Riskli işlerden uzak durun yaptığınız şey ile aylık kazancınız 20bin euro olsa bile aynı durumu tekrar edersiniz. Bir uzmandan destek almayı en önceliğiniz yapın. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değiyor.
0
odiyus
(09.05.24)
Bu kadar okuduktan sonra cidden milyonluk borçlar var sandım. Bahsettiğiniz borç ödenmeyecek bir şey değil. Tabi öncelikle bir şekilde tedavi falan olmak ve tekrar bu işe girmemek. Sonrasında her türlü ödenir. Benim mevcutta daha fazla borcum vardır, evliyim ev geçindiriyoruz üstüne. Aramızdaki tek fark kendi işimi yapıyor olmam ama son 3 ayda 2 asgari ücret tutarında para kazanabildim, ama bir şekilde çeviriyorum. Napayım borç yüzünden hayatımı karartacak değilim. Kimse paramı ver diye canımı almayacağına göre, bir şekilde öderim ben de. Ama öderim her türlü geç de olsa. Sizin durumda en büyük sıkıntı mevcut alışkanlığınız. Onu bıraksanız ve kendinize artık yapmayacağınıza dair güvenseniz, borçlar bir şekilde ödenir. Bankalar kimsenin peşine tetikçi takmıyor borç yüzünden. En fazla 3-5 sene bankalardaki siciliniz kötü görünür o kadar.
0
pianeta
(09.05.24)
Borcun ödenmeyecek bir şey değil. Farz et ciddi bir rahatsızlığın oldu ve tedavisi için bu borçları yaptın.

Gerçekten ciddi bir rahatsızlığın da var ancak aldığın bu ders ve travma iyileşmenin başlangıcı olabilir.

Borsa denilen saçmalığı siktir edip elle tutulur emtialara, her şeyden önce de kendi yetkinliğine yatırım yap. Kazandığın parayı borçlarını kapatmak için kullanırken bir yandan da her gün kendine bir yatırım yap örn. dil öğren ya da derslerine çok daha fazla yoğunlaş ya da bir yetenek edin.


Paradan para kazanılmaz. Para mal ve zaman edinmek için kullanılan bir mediumdur.

Benim yaşıtlarım zamanında finansal okuryazarlık (çok önemli bir yetenektir, kesinlikle edin.) konusuna dalıp sonra borsa oynamaya başladı. Paradan para kazanırlarken ben kendime yatırım yaptım. Çok para biriktiremedim evet ancak şu an yurtdışında çok uluslu bir şirkette astronomik maaş ile çalışıyorum. Yurtdışında yaşıyorum ve vatandaşlık yolundayım. Borsacı tayfa da istanbul'da ev kredisine girmiş. Ben burada 2. arsayı nereden alsam diye bakıyorum. :) Paran ve borcun seni tanımlamaz yeteneklerin, prensiplerin önemli. Para gelir gider.
0
ThomasJefferson
(09.05.24)
Şu kadarcık şey için intihar mı edilir? Aslında hiçbir şey için edilmez de, abartılacak bir durum yok. Annen zaten o borcu geri istemez, isterse de süresiz bir borç almışsın, 3 sene sonra ödesen yine problem olmaz. Varsın bankalar da haciz göndersin, ne yapabilirler, canını mı alacaklar ki sen zaten ondan da vazgeçmişsin?

Az para alsan ya da TR'de olsan farklı iş bul derdim ama gayet iyi yerdesin, burada kalıp devam etmen lazım. Daha yüksek ücretli iş bulman ya da gerekiyorsa git akşamları kaçak çalış, bulaşıkçılık yap, yerleri süpür ne gerekiyorsa yap derim ama anlaşılırsa oradan şutlarlar seni, bu yüzden otur ayda kaç TL ödeyebilirsin onu hesapla, kiranı, mutfak masrafını ayır, geri kalan para ile kartlarının ve kredinin asgarisini öde ama en önce bunları öde ki cebindeki parayla yine saçma sapan işlere bulaşma. Üstüne faiz biner ama yine de biter o borç. Ama tabii ki bir daha o kaldıraçlı işlemlere bulaşmaman lazım, bunun için destek alman lazım.

Utanılacak bir durum yok, bu bir hastalık, kimse de bu yüzden seni aşağılayamaz. Sıkıntılı 2-3 seneden sonra bu günlerini hatırlayıp gülersin.
0
Tutkun
(09.05.24)
@pianeta @tutkun hocam 10 yil once karti alirken babamin da imza attigini hatirliyorum. babama bulasirlar diye korkuyorum. o zaman intihardan daha kotusu olur benim icin
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
dostum geçmiş olsun ama diğer arkadaşlara katılıyorum, senin yapman gereken tek şey eline geçen parayla oynamayı bırakmak. yavaş yavaş düze çıkacaksın, çıkarsın. belli ki kafası da çalışan bir adamsın. yeter ki hırs yapma, kumarı bırak, cebine giren paraya göre yönetmeye çalış hayatını. eğer bir noktada "ulan böyle yaşanır mı" dersen kendine şunu sor: çok kazandın, çok lüks yaşadın, her şey çok iyiydi, madem öyle niye bu noktaya geldim?

"bırakamıyorum" diyorsan kesinlikle profesyonel destek al çünkü kumar bağımlılığı az buz bir şey değil. utanacak, sıkılacak bir şey yok. hastaysan eğer hasta olduğunu kabul edip tedavi yoluna gireceksin.

saydığın miktar hele ki avrupa'da yaşamaya devam edip euro üzerinden kazanırsan inan kapanmayacak borç değil. kapanmamayı geçtim görece rahat kapatırsın yani, yeter ki cebine giren parayı RİSKLİ İŞLERLE arttırmaya çalışma.

intihar etme. sen kendi hayatını kendi yanlışlarıyla bozmuş genç birisin. yaşadığın utancı, mutsuzluğu anlıyorum, buna saygım var ama öyle 50 yaşında çoluğunu çocuğunu sokaklara atmış ve onlarca insanın ahını almış biri değilsin en azından bak. kendin düştün, kendin çıkarsın. sen eğer bu yola girer, borçlarını yavaş yavaş kapatmaya başlarsan zaten ailen de çok mutlu olacaktır eminim. annen senden yarın 65 gram altın istemeyecek. ama onlara ihtiyacı varsa bile senin düzgün yaşaman, yavaş yavaş taşları yerli yerine koyman onu mutlu eder. ya hepsini geçtim olm intihar diyosun, düşünsene, sence annen "iyi oldu paramızı yiyodu şerefsiz" deyip senin ölümüne sevinecek mi?

sen de biliyorsun şu an sadece çıkmazda olduğun, utandığın için böyle düşünceler içerisindesin. hayatının geri kalanında bu borcundan ÇOK DAHA FAZLA para kazanabileceğini de, kendini de aileni de toparlayabileceğini biliyorsun.

ailen şu zamana kadar zaten senin yanında durmuş. onlara sarıl, kendine gel, kumar gerçekten durduramadığın bir hastalık haline gelmişse tedavi gör.

senin farkında olabileceğin üzere en başta bu büyük deliği kapatman lazım. gelen para kumara, kaldıraca, coin'e gitmeyecek abi. şu kısmını bir hallet hele. emek edip çalışarak para kazanma konusunda sorun yaşayan biri değilsin belli ki, o yüzden bu deliği kapattığın zaman alıp yürürsün, her şey yoluna girer.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
bazi yorumlar beni mental anlamda gercekten cok etkiledi. acikcasi bu postu acarken hic bu kadar yapici yorumlar beklemiyordum. sonucta kumar borcu edip bunu kapatabilmek icin anasina altinlarini sattirip onunla tekrar kumara giren bir adamim. bunun yuku de bana bir omur yeter heralde.
0
🌸jacoba benzer jojuk
(09.05.24)
noteri dolandırıp üstüne mal geçireni, iddaa bağımlılığından çalıştığı bankayı dolandıranı, kumarda söylemesi ayıptır eşini masaya koyanı çalıştığımda yer de gördüm. bunların hepsi bağımlılık tedavisi gerektiren durumlar. senin de artık profesyonel yardıma ihtiyacın var. bu dünyada temiz kalmak en zoru. ben hiç bir insan görmedim çalışarak zengin olsun.

yaşayacağın hayatı yaşamışsın, artık durup tedavi görüp bir yerden gtü toparlamaya başlamalısın.
0
mikahakkinen
(09.05.24)
Babanız ne için imza attı tam olarak bilmiyorum ama banka tutup da sizin borcunuzu babanızdan istemez.
Ama şu olabilir evet: bankanın telefonlarını açmazsanız aile bireylerinizi arayabilirler. Ben daha önce çok da büyük olmayan bir meblağdan dolayı icralık olmuştumi kara listeye girmiştim. En son banka köydeki dedemlerin evini aramış. Ne alaka, nerden buldular, neden orayı aradılar bilmiyorum tabi. Annem babam varken tutup da orayı aramak garipti, ama aramışlardı ulaşamıyoruz kendisine diye. Onun dışında iletişimde kaldığnız sürece banka sizi atlayıp ailenizi aramaz ya da para istemez.
0
pianeta
(09.05.24)
gabe h coud
(09.05.24)
Tedaviyi uzun vadeli bir çözüm olarak görüyorsanız geçmiş olsun, tedavi olmak istiyor musunuz? Önce buna bir karar vermelisiniz.
Hiç endişe etmeyin , bu mutsuzluk hali bir yerden para bulup borçlarınız bir bölümünü ödediğinizde , tekrar kumar oynadığınızda geçecektir. Bir yerlerden para bulmaya çalışın, tek çözüm bu mutlu olmanız için.
0
peri harfler narla
(09.05.24)
Valla Allah etrafındakilere sabır versin kendin etmiş bulmuşsun üzülme çözüme odaklan aman aman çözülmeyecek bir para değil tedavi olmaya bak+1

Haşmet+1
0
basond
(09.05.24)
Ysiniz genc.Bu hatalar normal.Onemli olan hatalardan ders almak
0
turkuaz
(09.05.24)
Kumar bir hastalıktır iradeli olun uzak durmayın tövbe edin hayatınızdan tamamen çıkarın kumardan kimse kazanmaz bu size beyninizin oynadığı bir oyun. Beyninizin ödül mekanizmasını değiştirip kumar yerine başka bir şey koymalısınız ya da bu güdünüzden bastırmalısınız. Başa çıkamayacak kadar iradesizseniz tedaviye başlayın. Para ödenir zararın neresinden dönerseniz kardır. Hayatınızdan kumarla ilgili her şeyi çıkararak başlayabilirsiniz. Gerekirse farklı bir yere taşının.
0
doharkoman
(10.05.24)
Yorumlara baktım da, "üzülme, ödenir" tarzı yorumlar yaşanan süreç içinde iyice anormal hal alan bir durumu basitleştirmek normalleştirmek gibi ele alınmış sanki.
Oysa daha ihtiyatlı düşünme gayreti içerisinde olmak lazım.

Zamanla gittikçe daha fazla risk ve borç içine girmenin temelinde aile gibi bir yerlerden maddi destek alma hususunda güveninin olduğunu düşünüyorum.
Kısaca,
- evet bu dertlerim borçlarım var ama şuradan/şunlardan zaten karşılarım.. gibi bir düşünce ile hareket ediyoruz sanırım.
Eşin veya ailenin yardımını hazırdaki bir bonus gibi görüyoruz.

Oysa yapılması gereken, tammen kazanma hırsı içinde risk alarak uçurumun başından aşağı doğru bakmak değil, uçurumun başından da uzak durmak olmalı.

Ömrümde dolar almadım,
borsa, kripto para işlerine girmedim, kredi kartım yok, masada kumar hayatımda da olmadı. Bankanın bir kaç ay sonra vereceği maaş promosyonunu bile şimdiden belirleyeceğim fakir ailelere paylaştırmayı düşünen asgari ücretli biriyim.
Başkasının aldıklarına yaptıklarına trend de de takılmam.

Maddi kayıpları derinden yaşadıktan sonra aldığımız nefesin bile değerinin farkında olmalıyız.

Maneviyata ağırlık ver.
Kazanmayı, tamamen yaşamın amacı olarak düşünme.
Başkalarına destek olmayı da öne al.
Fiziki manada alım satım işleri herhalde sana çok daha uygun olur.

Ayrıca böyle borçlar veya arkası karanlık sözde ticari işler için değilde hastalık vs hayati durumlar için hiç dokunmayacağın bir birikimin kenarda fiziki altın olarak dursun.

İntihar mı? O da çözüm değil.
İntiharla sadece bu dünyadan uzaklaşıyorsun belki ama diğer taraf daha fena.
Kendimizi düzeltmeden, ahirete gitmenin ne anlamı var?
0
diyecevaplandı
(10.05.24)
Hasmet +1

Kripto ve benzer konular disinda kaldiracli isteme benimde cok kayiplarim oldu.

Kredi ve kredi karti borcu ailemin paralarini kaybettim.

Bu bagimliliklarin ailemini cok uzuyordur oncelikle.

Bedava peynir fare kapaninda olur sozunu avuc icinde dove yaptir.

Kolay para kazanma hirsi seni bu hale getirmis.

Bulundugun konusma geldigine gore akilli adamsin. Var olan borcununda 1-2 senede odersin.

Bu enflasyonist ortamda zamanlar TL borcun eriyecektir.

Fakat bu yaptigin sacmaliklara bir son verdigin surece.

Bu enerjini farkli konular yogunlastir.

Ben yaklasik 3 senede borcumu bitirmek uzereyeyim. Bu enflasyon sayesinde odedigim taksitler devede kulak kaldi.

Ticarete yogunlastim. Maasli bir iste calismak istemiyorum.

Kendi projelerim var. Bunlari nasil gerceklestiririm bunun yollarini arastiriyorum.

Emir cumlelerime lutfen takılma sabah sabah afyonum patlamadı henuz.
0
kaiserr76
(10.05.24)
sende öyle bir irade var ki, tekrar yükselirsin.

sorunun olduğunu kabul etmiş olman zaten en büyük adım. bundan sonra tıbbi/profesyonel destek alman iyi olur.

vent etmek istersen yaz. konuşuruz.
0
janderzel zartanyan
(10.05.24)
(5)

pokemon tekrar başlamış

ShadowOfMoon
2000lerde seyrettim daha seyretmedim bitince. yasaklandı mı bitti mi hatırlamıyorum. sonra digimon gelmiştisonra da dedektif pikachu gibi bir film gelmişti geçen yıllarda. ama incelediğimde 2023e kadar bir sürü sezon varhttps://www.imdb.com/title/tt0168366/reference/ve bir sürü de film çekilmiş. bun
2000lerde seyrettim daha seyretmedim bitince. yasaklandı mı bitti mi hatırlamıyorum. sonra digimon gelmişti

sonra da dedektif pikachu gibi bir film gelmişti geçen yıllarda. ama incelediğimde 2023e kadar bir sürü sezon var
www.imdb.com

ve bir sürü de film çekilmiş. bunlar bizim seyrettiğimizin devamı mı? Benim gibi haberi olmayanlar var mıydı niye uzak kaldım böyle.

2000lerdeki tadı vermeyecektir de devam etsem mi sizce? ama çok süre geçtiği için sıfırdan başlamam gerekecektir
0
ShadowOfMoon
(09.05.24)
Hiç bitmedi ki, biraz geç olmuş öğrendiğiniz :D

Pokemon sadece Türkiye'de yasaklanmıştı, camdan atlayan arkadaş sağolsun. Yoksa hiçbir zaman bitmedi. Sezon sezon bugüne kadar geldi.

Ash de 25 yıldır hala aynı yaşta hatta. Bu durum garipleşmeye başlayınca ya bu sene ya geçen sene ash'e bir jübile sezonu çekip yerine başka bir karakteri geçireceklerdi, oldu mu o bilmiyorum.

Lise zamanlarında bir süre dizi sitelerinden izlemeye devam etmiştim. Ünide de arada bir sezon falan bakıp bırakıyordum. Hala daha Netflix'te görünce hafta sonu 2-3 bölüm bakıyorum :D

İlk sezonlar nostaljik hissettiriyor ama yaş grubuna göre ayarlandığı için sonradan baya yabancılaşıyorsunuz :D Yine de ara ara Togepi'ye ne oluyor, Ash'in bıraktığı pokemonların akıbeti ne falan arada eski sezonlardan sürprizler çıkan bölümler var. Onları görmek güzel. Bi ara oturup Ash'in jübile sezonunu izleyeceğim, büyük ihtimalle ilk sezona bir sürü gönderme vardır içinde. Ayrıca GS topunun olayını hiçbir zaman açıklamadılar (sadece oyunlardan biliyoruz)
0
akhenaten
(09.05.24)
www.turkcepokemon.com burdan türkçe izlenebilir.
0
bravoteam
(09.05.24)
Pokemon hiçbir zaman bitmedi +1

Dünyanın en büyük markalarından biri ekonomik güç olarak. Pokemon asıl olarak oyun serisi, animesi oyunynu takip ediyor. Sizin bildiğiniz Charizard, squirtle vs 1. nesil pokemonlardı, 1996da çıkan. En son geçen sene 9. nesil pokemon çıktı. Şu an 1000'den fazla pokemon var. Tabii ki animesi de bu sürede bifiil devam etti. Ash emekli oldu vs

Dünyada milyonlarca insanın takıntı derecesinde takipçisi olduğu, muhtemelen milyarlarca insanın bir şekilde etkileşim içinde olduğu bir meta Pokemon; bitmesini düşünmek için sebebiniz neydi :d
0
nundu
(09.05.24)
Şuna bakıp eski seriyi kapatabilirsiniz.
www.youtube.com
Yenisi başladı şimdi bambaşka karakterlerle. Şaşırtıcı şekilde daha iyi diyorlar. Özeti izleyip direkt yeni seriye girin bence
0
norek
(09.05.24)
spiderman batman gibi şeyler de karikatür kitap vs olarak devam ediyor ama o ilk çizgi dizler gibi değil. başka hikayeler var. ilk sezondaki hikaye 25 yıl sürmemiş anladığım kadarıyla. digimon mesela geldi bitti.

bir de pokemon yasaklandı sonra sanki geri geldi çünkü ben yeni sezon müziklerini hatırlıyorum. başka yerde setretmedim
0
🌸ShadowOfMoon
(12.05.24)
(17)

Haç kolye takılmasını garipsiyor musunuz?

morca
Bu ülkede ve Hristiyan olmayanlar tarafından tabii ki bahsettiğim. Genç kız ve erkeklerde son yıllarda çok fazla görüyorum, çoğunluğu gotik görünmek isteyen veya haç takmanın cool olduğunu düşünenler. Haydi onlara öykünme diyelim en basitinden. Peki kendine rockçı diyen 45-50 yaşındaki abilerin bu t
Bu ülkede ve Hristiyan olmayanlar tarafından tabii ki bahsettiğim. Genç kız ve erkeklerde son yıllarda çok fazla görüyorum, çoğunluğu gotik görünmek isteyen veya haç takmanın cool olduğunu düşünenler. Haydi onlara öykünme diyelim en basitinden. Peki kendine rockçı diyen 45-50 yaşındaki abilerin bu tarz kolye veya küpe kullanması? Hristiyan değiller yani dini bir amaç yok kesinlikle. Doğrudan yargılamaktan kaçınma çabasıyla birlikte zihnimde onlarla ilgili bir miktar ilginç bir profil çizilmesine sebep oluyor açıkçası bu. Siz ne düşünüyorsunuz? Yaştan, olgunluktan bağımsız olarak gayet normal mi?
0
morca
(08.05.24)
Türkiye oksimoronluk merkezi olduğu için garipsemiyorum.
0
ferenc
(08.05.24)
22 yasimda erasmustayken, bir gece tren istasyonunda sabahlarken, evsiz bi bulgar teyze onu diger serseri evsizlere karsi korudugum icin bana boynundaki hac ve isa kolyelerini vermisti. Isa kayboldu da haci takarim hala arada. Boyle bi anlami olmasaydi da takardim pasa keyfim oyle istedigi icin. Takanlara karsi bi fikir de belirmiyor. Taki iste süs püs gayet normal. Dini sebeple takilmasindan cok daha anlasilir buluyorum ve bence estetik bi tarafi da var. 30k
0
nic cage
(08.05.24)
Komik geliyor. He isteyen istedigini yapar tabi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
Normal bir ülkede olsam garipserdim. @ferenc çok güzel özetlemiş.
Ama garipsemem sadece beni ilgilendirir. Takmak istiyorsa taksın tabi.
0
Mirket
(08.05.24)
Müslüman için asla olmayacak bir şey haçlı kolye takmak.
Müslüman olduğunu söyleyen ama bunu takanın daha İslam hakkında bilmediği bir çok şey daha vardır.

Hristiyanlık için olmasa bile öylesine veya şekil olsun takmak bir bahane olamaz ve bu şekil hristiyanlıkla özdeş ve onun alametlerinden biri haline gelmiştir.
0
diyecevaplandı
(08.05.24)
inancindan dolayi takiyorsa hic sikinti yok, insanin bir dinin mensubu olarak dogmasi sacma, sonradan din degistirmek istemek normal.

pbur taraftan sadece estetik kaygisi ile takiliyorsa bu zaten oncelikle dini onemi olan bir objeye saygisizlik. ayrica bence dangalaklik, hersey oyuncak degil.

bunu yapan bir arkadasim vardi, yurtdisinda hatun avina ciktiginda oltadaki yem olarak kullaniyordu mesela. gidip en satafatlisini almisti. partiye gore takip cikartiyordu. araplarin partisine gittiginde osmanli tugrasi falan takardi. te allam..
0
cooperr
(09.05.24)
garipsemiyorum. inançsız birisinin takmasını da garipsemiyorum. inanıp taksa daha çok garipserim hatta. cool görünüyor bence. yakıstırıyorsa takabilir. güzel bir şekil bence haç
0
abelardo
(09.05.24)
Bunu takan Z kuşağının bir çogu ne anlama geldiğini bile bilmiyor. Bunu sadece bir aksesuar sananlar bence çoğunlukta. Mesela K-pop denilen akımın peşinden koşturanlarda epey çok kullanılır bu haçlı kolyeler. Sebebi de K-pop grupların boynunda haçlı kolye görmeleri. Özenip bulup aksesuar niyetine takıyorlar. Yaşı yüksek olup da aslında takan dayı ve teyzelerin marjinal görünmek amacıyla taktıklarını düşünüyorum tabi ( Hristiyan degilseler tabi)

Bir ara gamalı haç kolye takan bir z kuşağına bunun ne anlama geldiğini sorduğumda bana şunu söylemişti.

Bilgisayar oyununda görmüştüm hoşuma gitti ondan takıyorum demişti.

O sebeple bence çok anlam yüklememek lazım. Bence isteyen kafasına huni de takıp gezebilir.
0
limonlu eksi
(09.05.24)
Hıristiyan olmayabilir ama hıristiyanlığa sempati besliyor olabilir. şartlar kendisi için olgunlaşsa belki hıristiyan olacak olabilir. bence milletin ne taktığını kafaya takmayı bırakırsak daha iyi olacak.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.05.24)
Valla ben garipseyemiyorum ya :D Ha ama şu var, yansıtmaya çalıştığı tarzı taşıyamıyorsa garip geliyor gözüme evet. Bu her türlü tarz için geçerli. Ama hem karakter olarak, hem görünüş olarak tamamen "o şey" olmuşsa garipsemiyorum. Dinle alakalı hiçbir düşüncem de yok bu arada bunları söylerken, çünkü zaten sizin de fark ettiğiniz üzere dini sembol olarak kullanılmıyor bu. Aklıma bile gelmiyor açıkçası dini açıdan bunu düşünmek.

Haç dini bir sembol olmaktan çok, dini teması olan bir sembol. İçine çok fazla ekstra anlam yükleniyor yıllar boyunca. Örneğin gotik akımlarda haç temelde dini bir simgeden ortaya çıkmış olsa da artık farklı bir ambiyansın parçası aynı zamanda. Şimdi bunu başka neyle anlatacaksınız? Ya da neden buna bu kadar kafa patlatasınız ki? Ortada yıllar boyu içine bir ton imge eklenmiş bir kalıp sembol var zaten. Örneğin aynı durum yin yang sembolü için de geçerli. Bunun gibi tonla şey var. Ama bence burada en önemli nokta haçın imaj anlamında bu kullanımını Hristiyanlar oluşturmuyor zaten. Hatta hristiyanlar bunun böyle kullanılmasına karşı. Yani bu hususu görmezden gelerek yapılacak her türlü çıkarım konuyla alakasız kalıyor bence. Haliyle o haç sembolü hristiyanlık kökenli olsa da "hristiyanca" bir şey asla değil. Olsa da fark etmez de, değil yani.

İnsanların olağan şekilde yaşarken bir felsefi manifesto gibi de dolaşması gerekmiyor bence. Bazı şeyleri sadece yaparsınız. Bizde nedense insanlar her yapılan şeyin derin felsefi bir altyapısı olması gerektiğine inanıyor. Ben uğraşamam şahsen :D ilham öyküleri kitabında yaşamıyoruz sonuçta. Biraz da keyif almaya bakmak gerek.
0
akhenaten
(09.05.24)
Peki o gördüğün insanlar gerçekten hristiyan ise, nasil bu kadar emin olabiliyorsun olmadiklarina sirf bakiş atarak? Hepsiyle tek tek konuştun mu? Sordun mu hayir

Bana sanki senin haç takanlara kıl olma durumun varmış gibi geldi
0
Zetnikov
(09.05.24)
Takanların Hristiyan olduğunu düşünüyorum. Ama Hristiyan değillerse ve onu takıyorlarsa dışarıdan Hristiyan olarak görünmeyi kabul eden kimseler olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan bakınca bunu yapan Müslümansa tabii ki pek akla yatan bir hareket olarak gelmiyor.
0
psipsipsi
(09.05.24)
Birleşik Krallık bayraklı tişörtler falan da yer yer moda oluyor. Herhangi bir ülke bayraklı kıyafet giymek için o ülke vatandaşı olmak gerekmiyorsa, haç kolyesi de bence öyle. İnsanları ne giydiği/ne taktığı üzerinden yargılamam pek fazla. Beğenmiştir takmıştır der geçerim
0
nundu
(09.05.24)
muhtemelen bos adamdir der muhabbeti fazla uzatmam. hatta yurtdisinda da oyle. kiyafetinde dini sembol kullanan hangi dinden olursa olsun bos insandir benim icin.

ayrica gercekten hristiyan bir turke bir kez universitede denk gelmistim. bir daha da gelmedim. genelleme yapmak cogu zaman hayat kurtarir.
0
bohr atom modeli
(09.05.24)
garipsemiyorum. garipseyenleri garipsiyorum.
0
paintov
(09.05.24)
Hristiyan olup takanlar için okay gayet normal diyorum ama hristiyan değil de özentilikten takıyorsa bana aşırı basit ve sığ biri izlenimi veriyor.
Ciddiye aldığım insanlar kategorisine sokmam mesela.
0
Gradient_tabanlı_mor
(09.05.24)
Liseden beri takarım ben, o zamanlar kolye takardım şimdi hem küpem hem kolyem var.
İnançsızlığım lise öncesine kadar gider, görsel olarak hoşuma gittiği için takıyorum gayet de seviyorum, hatta asıl en sevdiğim formu ters haç ama bununla yapılmış küpe ve kolyeye denk gelmedim hiç, gelirsem onu da alır takarım.
0
mutekebbir
(09.05.24)
(15)

Bu İnsanın Maddi Durumu İyi Mi Sizce?

french lover
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?Yaş: 32Tecrübe: 9 yılMeslek: Makine mühendisiSektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)Maaş: 95.000 TLMal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TLBorç: YokBirikim: YokEvi:
Yaşına göre durumu nasıl sizce? "Daha fazla şeye sahip olabilirdi" der miydiniz? Birikim için geç mi kaldı?

Yaş: 32
Tecrübe: 9 yıl
Meslek: Makine mühendisi
Sektör: Savunma sanayi (son 3 senedir böyle)
Maaş: 95.000 TL
Mal varlığı: Kendine ait arabası var sadece, değeri 2 milyon TL
Borç: Yok
Birikim: Yok
Evi: Kirada oturuyor (8700 TL kira)
Medeni durumu: Bekar
0
french lover
(08.05.24)
iyi. birikim ihtiyacı hissediyorsan başlayabilirsin ama bu ülkede pek işe yaramaz. her ay en fazla 1-2 çeyrek altın arttırabilirsin o kadar.
0
numlock
(08.05.24)
Birikimi hiç yoksa parayı savuruyordur ve eksiye düşmeye yakındır.

Alınan paranın çokluğu değil, nereye harcandığı mühimdir.
0
diyecevaplandı
(08.05.24)
iyi degil. sahip oldugu tek sey araba o da yerinde deger kaybeder, masraf cikarir, zaten benzin pahali. yani mal varligindan ziyade aylik bir gider kalemi aslinda :)

araba alip giderlerimi artirincaya kadar 9 yilda ekstra gelir olusturacak seylere yatirim yapardim. hisse senedi olur, imkan varsa ev ama onu almak büyük kalem. imkan dahilinde olmayabilir.

3 net maas zaten nakit para olarak kalmali acil durumlar icin. bazilari bunu 1 yil yapiyor.

isini kaybetse borc icinde. yeni is bulana kadar bir soluklanamaz her ay ödemesi gereken bir sürü kalem var ve ekstra gelir yok. o yüzden iyi degil. yoksa 2 milyon da güzel para gayet.
0
robert bosch
(08.05.24)
buna iyi degil demek icin %1'lik kesimde olmak lazim. gayet iyi. birikim yok denmis de araba da birikim sayilir.

maas turkiye sartlarina gore gayet iyi. gecen forddaki muhendisler 50 bin lira aliyoruz diye sikayet etmiyor muydu? makine muhendisi sirket kurmadigi surece turkiye'de fazlasini zor alir zaten.

bence ortalamaya gore epey iyisin.
0
bohr atom modeli
(08.05.24)
Maaş tabi ki ortalamaya göre iyi çünkü 32 yaşında ve savunma sanayinde çalışıyor.

Ama şunu açıkça söylemek gerekir eğer 7-8 senedir çalıştığını varsayarsak bu ortalama üstü maaşa bu birikim az. Çünkü savunma sanayi yıllardır ortalama üstü maaş veriyor hatta eskiden uçurum daha yüksekti. Şayet öyle bi durum yoksa gayet iyi durum.
0
Mcfly
(08.05.24)
Mcfly +1
Bu soruya cevap kişinin kac senedir bu tarz maaş aldığına bağlı. Ben de savunma sanayi maaslarindan haberdarim ve her zaman üst seviyelerdeydi. 9 yıldır burada calisiyorsa birikim olmamasi kötü yani ya da ev işine ucuz kredi zamani girmemis olmasi.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
İyi. Bu da soru mu şimdi? Neden geç kalsın arkasından atlı mı kovalıyormuş? Araba satılıp yatırım olarak değerlendirilebilir (ama bu toplumda gereksiz bir araba sevdası var saçma bir şekilde statü simgesi olarak görülüyor)
0
doharkoman
(08.05.24)
Şimdi gördüm 3 senedir savunma sanayinde olduğunu o zaman normal/iyi yani. Bundan sonra daha iyi gider, bu yaslardan sonra asıl paralar kazaniliyor (genele bakarsak tabiki kesin uç örnekler vardir).
0
logisticsmanager
(08.05.24)
bu arkadasa araci satip biran once bir ev almasini oneririm.
simdiden bir tane 25lik sevgili bulsun, 5-6 sene sonra da evlenebilir. 35'den once evlenmesin.
0
cooperr
(08.05.24)
Her ay eline geçen paranın (yolda bulduğu dahil) %10 u ile birikim ve yatırım yapmayanın,

Şu an itibariyle, aylık geliri / 10 X ay olarak çalışma hayatı = kadar birikimi olmayanın,

ve finansal okuryazarlık eğitimi olmayanın

bu günlerini çok yanlış olarak geçirdiğini düşünüyorum ben.

Not: Arabaya yatırım denir mi konusunda tereddütüm var. O zaman cep telefonunada mı yatırım diyeceğiz?
0
Mirket
(08.05.24)
Maddi durumdan bahsederken maaştan ziyade ne kadar birikim yapılabildiği esas konu olur sanırım. Maddi durum diyoruz sonuçta.

Atıyorum bir şirketin maddi durumu hakkında konuşurken bile ne kadar kâr ettiği ettiği konusu kârını ne kadar verimli kullanıyor olduğu kadar önemli değildir. Ortalık yüksek kârlarla batan şirket kaynıyor.

Hayat hep aynı değil, her an her şey değişiyor. Şu an çok yüksek maaşlarla çalışıyor dahi olsa ertesi gün ne olacağını bilemez. Sağlık sorunları, işsizlik, değişen ekonomik şartlar, çalıştığı sektörde değişen şartlar bu kişiyi şimdiki durağan döngüsünden çıkarabilir.

Birikim yoksa ve konu maddi durumsa bence bu kısmı en önde vurgulamakta fayda var.

Bu kişi birikim oluşturabilecek bir maaşa sahip. Maddi durumunu düzeltmek bu durumda bu kişinin seçimine bağlı. Bence bunu yapsın. Aksi takdirde kendisinden çok daha düşük maaşla çalışan birinin kendisinden daha iyi bir maddi duruma sahip olduğu bir noktaya ulaşması çok olası.

Tek başına araba bir yatırım değil. Yatırım konusunda en çok tekrarlanan en temel şeylerden birisi "bütün yumurtaları aynı sepete koymamak" eğer o arabaya bir şey olursa bütün birikim duman olur uçar. Evet şu an ülkede birikim oluşturmak ve bunun değerini koruyabilmek daha zor ancak zor demek gereksiz demek değil. Zorluk ve imkanlar farklı bir konu ama birikim kavramı farklı bir konu. Keşke zor olmasaydı, ama zor. Bana sorarsanız ekonomik olarak daha stabil bir ülkede birikimin önemi şartların daha fırtınalı olduğu yere göre daha az olurdu.
0
akhenaten
(09.05.24)
En azindan 1+1 ev almasi lazim. Zor bi orta yaslilik bekliyor kendisini
0
halk
(09.05.24)
millet asgari ücret ya da bir tık üstüyle bile azıcık da olsa birikim yapıyor. bu maaşla eviniz ve birikiminiz yoksa kötü. ya da mesela 2 milyonluk araba yerine 1 milyonluğa binip 1 milyonla da arsa vs. alınabilir. parayı kötü yönetiyorsunuz.
0
candide
(09.05.24)
abi şöyle söyliyim,

yaş: 29
tecrübe: günü kurtarmak için çalışıyor, herhangi bir uzmanlığı ya da "kariyer" basamaklarını tırmanmada işe yarayacak tek bir gün yok
meslek: yok
sektör: dil/edebiyat (çimenlere uzanıp şiir okuyorum)
maaş: 15 bin (resmiyette işletme sahibiyim, asgari ödeme zorunluluğu yok)
mal varlığı: 200 dolar (dayımdan alcam, borcu var)
borç: 30 bin
birikim: yok
ev: iki ev arkadaşıyla kalıyor (iki ev arkadaşı olduğu sürece 5000 lira)

***

diyeceğim o ki herkesin temposu farklı ve herkes için "daha fazla şeye sahip olabilirdi" diyebiliriz ya, bunun gerçekten sonu yok. yanlış anlama halime bak şükret diye söylemiyorum, zaten şu durumdaki birisi herhangi bir yetişkin için muhatap bile değildir ama sen iyi kötü tecrübe sahibi işinde gücünde bir adamsın belli ki.

yalnız ayda 95 bin kazanıp 8700 kira ödesem ben bile birikim yapardım, onu ekleyeyim. o kısmı enteresan geldi. hani borç filan olsa neyse dicem ama borç da yokmuş. 95 bin lirayı nasıl yiyosun her ay yav.

kısacası bence maddi durumun iyi hatta döviz bazında bile sağlam kazanıyorsun, DÜNYA GENELİ için orta-üst sınıf sayılır bunlar ama para akmaya devam ettiği sürece. bi ev bi şeyler olsa daha iyi olurdu sanki, yapılabilir de.
0
mark greg sputnik
(09.05.24)
95.000 lira maaş ve 9000 lira gibi bir barınma gideriyle bir birikiminiz olmaması normal değil. 1. Dünya ülkesi ortalaması maaşı alıp 3. Dünya ülkesinde birikim yapamıyorsunuz. Harcamalarınızı kontrol etmeniz ve bu maaş skalasında her ay en az 1000 dolar kenara koyabilmelisiniz.
0
denizgonen
(09.05.24)
(2)

Hangi yazım doğru

ust uste yatan oluler
Alfa kuşağının yazımı ile ilgili kararsızlığa düştük. Bu kelime grubu nasıl yazılır hangi yazım dilbilgisi açısından doğrudur?Alfa Kuşağı'nın mıAlfa kuşağının mıalfa kuşağının mı
Alfa kuşağının yazımı ile ilgili kararsızlığa düştük. Bu kelime grubu nasıl yazılır hangi yazım dilbilgisi açısından doğrudur?

Alfa Kuşağı'nın mı
Alfa kuşağının mı
alfa kuşağının mı
0
ust uste yatan oluler
(06.05.24)
Alfa kuşağının.
0
paintov
(07.05.24)
Dile yeni eklenen şeylerin bir standardı olmuyor. Şimdi sorunuzu görünce bunlarla ilgili makaleler nasıl yazılmış diye baktım her türlü kullanım var.

Sadece birini seçip ona bağlı kalmanız iyi olur.

Dergipark'ta anahtar sözcüklerle arama yapın, saygın bulduğunuz bir yayında nasıl kullanıldıysa öyle kullanın.

Mantıken sınırları çizilmiş bir insan grubunu ifade eden grup isimleri özel ad olarak sınıflanabilir. Bu durumda "Alfa Kuşağı'nın" demek doğru olacaktır. Bunu yapan makaleler gördüm ben şimdi bakarken.

"Alfa kuşağının" derseniz Alfa'yı grup adı olarak tanımlamış olursunuz. Bu da kendi içinde mantıklı. Makalelerde de kullanılmış.

Ancak hepsini küçük yazmak biraz daha az tercih edilesi olur sanırım. Neticede konuştuğunuz şey sınırları çizili belli bir grubu ifade ediyor.
0
akhenaten
(07.05.24)
(19)

Kafayı yemek üzereyim.

kozm
Selam seferoğulları, 2 senedir ingilizce ile uğraşıyorum sadece.. işim bile yok. 1.5 sene alt yapımı yapılandırmakla geçti ve 3,4 gramer kitabı bitirdim. Yaklaşık son 5 aydır toplu ingilizce dersi alıyorum. Listening ve reading konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydettiğimi görebiliyorum. Fakat h
Selam seferoğulları,

2 senedir ingilizce ile uğraşıyorum sadece.. işim bile yok. 1.5 sene alt yapımı yapılandırmakla geçti ve 3,4 gramer kitabı bitirdim.

Yaklaşık son 5 aydır toplu ingilizce dersi alıyorum. Listening ve reading konusunda gözle görülür bir ilerleme kaydettiğimi görebiliyorum. Fakat her türk evladı gibi speaking konusunda kafayı yemek üzereyim çünkü ne yapacağımı bir türlü kestiremiyorum.

sadece ama sadece tek atımlık bi 400 bin param var ve önümde sadece 1 senem var. Ne yapmalıyım? 1 senede bu iş için 400'ü car cur etmeye hazırım, yeterki adam gibi konuşabileyim. Mesala iş yerinde sunum yapabileyim.

1. irlanda dil kursları, 6 aylık hem çalışma fırsatı hem dil okulu dedikleri,
2. cambly, preply vb.. özel hoca, Allah ne verdiyse iyi hoca bulana kadar aramak
3. Özel bir kurs'ta conversation için iyi bi hocam bul yüz yüze daha anlamlı ve etkili olur.

İngilizce seviyem için bir fikir: Depending on your circumtances you may wish to opt for one method or the other.

Fakat speakingim sıfır. :/

Teşekkürler şimdiden.
0
kozm
(06.05.24)
bence sorun ingilizce degil senin bunu takinti yapman ve mukemmeliyetci olman. 5 aydir toplu ders alip 3,4 gramer kitabi bitirip speakinginin sifir olmasi imkansiz.
0
buenosdias
(06.05.24)
benim tavsiyem turistik bir yerde konusabilecegin bir ise gir, tur sat, barmenlik, garsonluk vs.
0
Ley
(06.05.24)
buenosdias, tespitin çok güzel, fakat bir çözüm yolu sunmadıkça etkisiz.
0
🌸kozm
(06.05.24)
biz türklerin çoğunda bulunan konuşmaya çekinme durumuyla karşı karşıyasın. Önce çekinmeyi bırak. speaking konuştukça gelişir. kendini geriye çekme.

Ayrıca speaking demek kelime demek. Kelime eksiğini gidermen lazım. Kelime çalış. Okuduğunda kelimenin anlamını bilmekle kullanmak farklı şeyler. Bazen kelimenin anlamını bilirsin ama konuşurken aklına gelmez.

cambly vs bence çok faydalı değil. yüzyüze konuşmak her zaman faydalı. Yurt dışında bulunmak kesinlikle fayda sağlar. 3. maddedeki durum da fayda sağlar.

Ama herşeyden önce çekinmeyi bırak ve konuş. Karşındaki yine anlar seni merak etme.
0
nuevo
(06.05.24)
nuevo, teşekkür ederim dostum.
0
🌸kozm
(06.05.24)
dissendium, teşekkür ederim dostum. Sektör itibariyle global şirketlerde konuşmama gibi bir lüksüm yok zaten. İş anlamında fırsatlarımı genişletmeye çalışıyorum, yönetici kaygısı taşımıyorum. Problemim, ingilizce olarak neredeyse hiç ağzımı açmış olmamam.. Sürekli listenin yapıyorum ama, türkçe düşünüp ingilizce konuşmaya çalışıyorum. Pratiğim yok.
0
🌸kozm
(06.05.24)
3 aylık tatile çık. Kurs falan onlar hikaye, gözünü boyamaktan başka bişey değil. Tatile çık, sosyalleş, partiler, arkadaş edin, bomba gibi dönersin. Hem çok daha ucuz.
0
numlock
(06.05.24)
Gerekirse I go you come gibi olsun ama konuşmaya başla. Şu yazdığın cümleyi bi kerede söylemek istiyosun ama öyle olmaz. Bunu yazabiliyorum ama niye söyleyemiyorum diye düşünüp iyice kilitliyosun kendini. Dil konuştukça açılır. Şimdi A0 ile başlarsın konuşmaya, sonra gelişir. Konuşacak kimse bulamıyosan kendi kendine konuş. Kafanın içinde Türkçe olan düşünce konuşmalarını ingilizce yapmaya zorla, sonra da kendini kontrol et yanlış bir cümle mi kurdum doğru muydu diye.

Benim ingilizcem reading ve listeningde c2 seviyesinde ielts sonucuma göre ama speaking ve writing'im b2 civarı çünkü ikisini de çok kullanmıyorum günlük hayatta. Ama yurtdışına tatile gitsem ikinci günden sonra c1 seviyesine çıkar, 2 ay sonra eski hâline döner, böyledir yani bu iş.
0
nundu
(06.05.24)
Soruda ingilizcenizin gayet yeterli bir düzeye ulaştığından ama speaking konusunda zayıf kaldığınızdan bahsetmişsiniz.

Verdiğiniz cevapların birinde ingilizce olarak ağzınızı hiç açmadığınızdan bahsetmişsiniz.

Eh, 5 gramer kitabı bitirmek eminim size gramer konusunda bir şeyler katmıştır. Aynı şekilde uzun süreler listening çalışmak da öyle. Belli ki faydasını görmüşsünüz. Yöntem belli kısaca.

Verdiğiniz 3 örnek de yeterince uygun. Bence en az masraflıdan en masraflıya doğru temkinli bir süreçte ilerleyin. Sadece speakingi geliştirmek için tonla para harcamanın bir alemi yok. Diğer skiller nasıl geliştiyse bu da öyle gelişecek.
0
akhenaten
(06.05.24)
gramer kitabini karsiniza alip dert anlatmiyorsaniz o kadar gramer kitabina gerek yok. speaking icin konusma alistirmasi yapacaksiniz baska yolu yok. bunu desteklemek icin de kitap okuyacaksiniz.

gramer denen sey zaten b2 gibi biter genelde. atla deve degil ki. onemli olan kelime haznesi ve pratik kazanmak.
0
bohr atom modeli
(06.05.24)
madem bu kadar takıntılısın en başta bu işe doğrudan yurt dışında başlayacaktın. türkiyede boşuna 1,5 yıl ve para harcamışsın.

malta, irlanda,ingiltere mümkünse kanada-abd arkana bakmadan koş git.
0
my fault
(06.05.24)
1 sene çok uzun bir süre 400 Bin TL'de ciddi bir rakam. Paranız cebinize kalsın. Belirttiğiniz gibiyse alt yapınız var size en fazla 3-4 ay yeterli. Yapmanız gereken yabancı bir gurbetçi (expat) bulup arkadaşlık etmek ya da ingilizce konuşma kulübü olan kafeler var haftada 1 defa gitseniz yeterli olur. Konuşma olmadığı sürece değişen bir şey olmaz.
0
doharkoman
(06.05.24)
yallah speaking cluba... evde kendi kendine konuşursan, günlük yazarsan vs iyidir. ydışı bilmiyom asosyalsen bi işe yaramaz ama o stresi atmana yarar bkz. malta en uygunu ama kitle önemli full göcmenlerle dil çalışmak no dostum
0
ala09
(06.05.24)
ingilizce konuşmak zorunda kalacağın bir yere 1-2 aylığına tatile git +1

aç kalmamak için illa alışveriş yapacaksın, mecbur kalıp konuşacaksın. sonra açılırsın zaten, kaldığın yerde arkadaş edinirsin falan. hostel, pansiyon gibi yerlerde senin gibi turistler bol olur, sohbet muhabbet ingilizce... gerisi gelir
0
kurbanlik koyun
(06.05.24)
chat gpt ile bi pratik yapmayi dene bence
0
foster
(06.05.24)
Cevap her zaman yurt disina gitmek degil, insanlar neden hep bunu oneriyor pek anlamiyorum. Yani 16 yasinda bir ogrenciyseniz ve yurtdisina gitmek demek egitim hayatinizi bir sure orada devam ettirip mufredati ingilizce gormek ve demek ise tabii kullanmak zorunda kalirsiniz ve ilerleme olabilir, ama yetiskin bir insan icin hicbir plan vs olmadan yurt disina gidip ingilizcenizin gelismesini beklemek luzumsuz. Turkiye'deki kendi hayatinizi dusunun, bircok sey her ulkede digital olarak yapiliyor artik. Markete gidip, alisverise gidip, restorana vs gidip tek kelime konusmamaniz mumkun. Insanlar da "ay bizim dili bilmeyen biri olsa da sohbet etsek" demiyor yani, herkesin vakti yok boyle seye. Bir sekilde denk gelmesi gerek oyle bir ortamin.

Guvenilir bir dil okulundan (yabanci bir ulkede de olabilir) birebir online ders alin derim ben. (Kullandiklari kitap, metod, ogretmen kalitesi vs icin guvenilir okul diyorum.) Bazi okullarda bu ders paketlerini online/yuzyuze olarak degistirme ihtimaliniz oluyor. Birkac hafta deneyip memnun kalirsaniz o ulkeye/sehre gitmeyi biraz da o kulturu tecrube etmeyi deneyebilirsiniz. Olmazsa en azindan ulasim, konaklama, vize masraflariniz cebinize kalmis olur.

Ben zaten Ingilizce ogretmeniyim. Yukarida bahsettigim sekilde baska bir yabanci dil ogreniyorum. Kendi calismam - online ders- ulkede ders kombinasyonunu kullanarak.
0
sopiro
(07.05.24)
anadili ingilizce olan bir ulkeye gidip 400bin bitene kadar kalman, kursa gitmen ve bir yandan da mumkunse part time calisman lazim.

illa buyuk sehirlerden biri olmasina gerek yok, hatta olmasa daha iyi olur, irlandanin ucra kosesindeki bir kursa git ki ingilizce konusmak disinda bir sansin olmasin.

6 ay icinde ozellikle listening/speaking de baya bir fark hissedersin. 1 sene icinde de sunum yapacak kivama gelirsin eger gramer oturduysa ve biraz da yetenek varsa..

onun disinda yok camblyden yardir, yok ozel ders, yok guneye git turistleri parmakla.. bunlarla olmaz. vakit, para ve enerji kaybi..
0
cooperr
(07.05.24)
hepinize çok teşekkür ederim seferoğulları.
0
🌸kozm
(07.05.24)
hocam utanmadan sıkılmadan cambly yada italki gibi yerlerde kendine amerika aksanı hocalar dene. begendiginle calıs. benzer sorun bendede vardı. ispanyolca ögreniyordum baya ders aldım 6 ay falan sımdı canavarım. korkma adamın gorevı senı konusturmak zaten
ıstedıgın kadar kekeleyebılırsın. sımdı lutfen dusunmeyı bırak kaydını olustur.
0
Zetnikov
(20.05.24)
(5)

Araba sürme sorusu

ya ben lan neyse
debriyaja bastığımız sol ayağımız ile diğer pedallara bastığımız sağ ayağımızda topuklar hep sabit mi?
debriyaja bastığımız sol ayağımız ile diğer pedallara bastığımız sağ ayağımızda topuklar hep sabit mi?
0
ya ben lan neyse
(06.05.24)
sağ ayakla iki pedal kontrol ediyosun, topuğu sabit tutarsan çok kontrol sağlayamazsın. sol ayakta da topuk sabit olursa pedala basmadığın zamanlarda ayağın ön kısmı sürekli havada olacak, çok yorar. yani her iki ayakta da topuğu sabit tutmak gereksiz ve de zor.
0
mustafakesekci
(06.05.24)
Topukları sabit tutmaktan ziyade mümkün olduğunca topunuzdan destek almaya odaklanın. Topunuzu sabit tutamazsınız. Bu olayın konuşulma nedeni ayağınızı komple serbest şekilde gaz ve frene kaldırıp indirmenizi önlemenin önemini vurgulamak. Gaz ve fren pedalları hassasiyeti yüksek parçalar. Boş bulunup fazla güç uygularsanız ani tepkiler alırsınız. Bu sebeple ayağınızı destekli tutmak önemli. Ancak komple topuğunuzu sabit tutamazsınız zaten.
0
akhenaten
(06.05.24)
Sol ayak için: Benim ayağım çok büyük olmadığından mıdır bilemem ama topuğumu yere koyarsam debriyaja basmam imkansız olur. Kaç tane manuel araba kullandıysam hiçbirinde sol topuğum yerdeyken debriyaja basmamışımdır.

Sağ ayak için: pedallar arası boşluk da önemli ama topuk sabit fren gaz yapmak bana zor geliyor. Frene basılacağı zaman ayağı hafif sola, gaza basılacağı zaman da hafif sağa kaydırmak zor değil.
0
duguit
(06.05.24)
Evet sabit ancak bu ezbere dayalı değil refleks olarak. Belli bir süre sonra alışınca refleks olur illa zemine deymesine gerek yok. Pedallara basarken ayağınızı yukarı çekmenize gerek yok topuk zeminde sabit kalacak şekilde ayağınızı sağa sola oynatabilirsiniz. Debriyaj pedalını çoğunlukla vites değiştirmeden önce kullanacaksınız pedalı kullanmayacağınız zaman ayağınız soldaki ayak dayama yerinde sabit kalacak.
0
doharkoman
(06.05.24)
kurslarda özellikle debriyajdan yavaş yavaş çek diye topuk sabit diye öğretiyorlar.(çekerken öyle, basarken değil) Bence onu duymuşsun. Yani ayağını birden geri çekme, topuk yerdeyken yavaş yavaş bilek hareketiyle kaldır diyorlar ve ben de öyle yapıyordum.
0
nhk ni youkosu
(06.05.24)
(4)

bluetooth kulaklık ömrü ne kadardır?

abelardo
benim huawei freebuds 3i bluetooth kulak içi kulaklık 2.5 sene kullanım sonrası bataryası çok zayıfladı, bir tane kulağından hiç ses gelmiyor, çok ciddi bağlantı sorunları yaşıyor. çoğu zaman bağlanmıyor. normal mi?siz kaç yılda bir yeniliyorsunuz?
benim huawei freebuds 3i bluetooth kulak içi kulaklık 2.5 sene kullanım sonrası bataryası çok zayıfladı, bir tane kulağından hiç ses gelmiyor, çok ciddi bağlantı sorunları yaşıyor. çoğu zaman bağlanmıyor. normal mi?
siz kaç yılda bir yeniliyorsunuz?
0
abelardo
(06.05.24)
Bluetooth veya değil, 2 seneden sonra hepsi gidiyor eğer çok iyi bir şey almadıysanız.

Ben de JBL'in klasik kulaküstü olanlarından 2 senedir kullanıyorum. Genel olarak iyi gidiyor ama nadiren geç bağlanmaya başladı. yer yer manuel bağlamam gerekiyor vs. Bir de earbuds 2 pro var o henüz 1 senesini doldurmadı bir sorun yaşamıyor
0
akhenaten
(06.05.24)
Beats Solo 2 kulaklığımı 2019 yılında almıştım ve halen kullanımda. Son bir yıldır eskisi kadar aktif kullanmıyorum ancak hala hem bağlantı hem ses hem pil konusunda çok çok iyi.
Bir dönem Senheiser bluetooth kulaklık almıştım şarj süresi abartısız 2 saatte bitiyordu ve lanet etmiştim kulak içi kulaklık mevzusuna. Bir kaç defa kullanmaya çalışıp kullanamadım resmen çöp oldu, çekmecemde bir yerlerde sonsuza kadar bekleme modunda artık.
Son 1 yıldır iş sebebiyle günlük olarak abartı bir şekilde airpods 3 kullanıyorum, neden bu zamana kadar almamışım dedirtti. Ses kalitesi olsun şarj süresi olsun çok memnunum. Bakalım bu ne kadar gidecek..
0
foolrules
(06.05.24)
Önceki kulaklığı xiaomi mi airdots pro'nun hem kulaklık hem de kutu bataryası 2 sene sonunda ömrünü doldurmuştu.

Şimdi kullandığım Jabra Elite 85T ise 2 seneyi doldurdu. Batarya performansında düşüş var ama hala gayet iyi, benim kullanımımda hala kulaklığın şarjı bitmeden benim kulaklıkla işim bitmiş oluyor. Yani performans düşüşü benim kullanımını etkileyecek düzeyde değil. Kulaklığın performansında da bir sorun yok, arıza vs yaşamadım. 3 seneden fazla kullanırım bu gidişle diye düşünüyorum.
0
10551037
(06.05.24)
2019'da kendime aldığım AirPods 2'yi babam halen kullanıyor. 5 yıl olmuş.
Bir şarjda yaklaşık 30-40 dakika telefonla konuşabiliyor, 1 saat civarında da müzik-video dinleyebiliyormuş.
0
michael_knight
(06.05.24)
(4)

Kredi Kartı Borcumu Geciktirirsem Ne Kadar Faiz Biner?

depresif çocuk
Şirket için gerekli bir harcamayı cebimden yaptım, yaklaşık 65.000 tl. Kart limitim de 75.000 TL zaten.Bana geri vermeleri 1-2 hafta sürecek gibi görünüyor. Bu süreçte ne kadar faiz biner sizce?
Şirket için gerekli bir harcamayı cebimden yaptım, yaklaşık 65.000 tl. Kart limitim de 75.000 TL zaten.

Bana geri vermeleri 1-2 hafta sürecek gibi görünüyor. Bu süreçte ne kadar faiz biner sizce?
0
depresif çocuk
(06.05.24)
1-2 hafta icinde faiz binmez nakit para cekimi yapmadiysan. hesap kesiminden sonraki son odeme tarihinde tum donem borcunu odemezsen faiz baslar.

Diyelim ki senin kredi kartin donemleri ayin 1'inde baslatiyor 31'inde bitiriyor olsun.

5 mayista harcama yaptin diyelim 65bin
31'inde hesap kesimi yapilacak ve bu borc o hesap dokumunde gorunecek.
mayis 1-31 tarihli hesap dokumu icin son odeme tarihi de 12 haziran olsun diyelim. gecirmemen gereken tarih bu.
0
hot potato
(06.05.24)
Yukarıdakine ufak bir ek yapayım; eğer borcunuzun tamamını 12 Haziran'a kadar ödemezseniz, ödemediğiniz kısma gecikme ya da alışveriş faizi (Asgari tutarı ödeyip ödemediğinize göre değişiyor hangisinin ne kadar işleyeceği) hesap kesim tarihinden (örnekte 31 Mayıs) işliyor. Yani "İki gün geciksin bir şey olmaz" derseniz aslında 12 günlük (Hesap kesim ile son ödeme arasında genelde 10 gün oluyor sanırım) faiz ödüyorsunuz.
0
salihdt
(06.05.24)
Bir daha şirket için harcama yaparken son ödeme tarihinizi de bildirip ondan önce geri ödeme almanız hayrınıza olur. Gecikme durumunda şirket belki faizi karşılar ancak düşen kredi notunuzu geri iade edemez. Bu durum birkaç kere tekrarlarsa yarın krediye ihtiyacınız olduğunda zorlanırsınız, şirket de size kredi vermeyecektir haliyle.

Faiz içinse yukarıda denildiği gibi son ödeme tarihiniz önemli.
0
akhenaten
(06.05.24)
son ödeme tarihini geçtiniz ve ödeme yapmadınız, 65000 lira için günlük (vergisi ile birlikte) yaklaşık 120 lira faiz çıkar. faiz oranları yüzde 4.5 - 5 arası değişiyor bankaya göre.
0
biseysorcaktim
(06.05.24)
(4)

Bu et normal mi

ananiyimioguz
https://ibb.co/bBDR71bhttps://ibb.co/hM0RxGDhttps://ibb.co/M81BVC5https://ibb.co/5BRN8X3https://ibb.co/StRq3Jqhttps://ibb.co/8mKbqxGDaha yeni aldık şimdi açtımDışı kırmızı iç tarafları sanki önceden pişmiş gibi
ibb.co
ibb.co
ibb.co
ibb.co
ibb.co
ibb.co

Daha yeni aldık şimdi açtım
Dışı kırmızı iç tarafları sanki önceden pişmiş gibi
0
ananiyimioguz
(04.05.24)
Etin birbirine temas eden kısmı kararır. Normaldir. Afiyet olsundur.
0
Mirket
(04.05.24)
Hmm sanirim ilk defa birbirine temas eden et aliyoruz dogru shdjf :(

Thank you :*
0
🌸ananiyimioguz
(04.05.24)
Aslında o kısımlar kararmıyor, dış kısımların rengi açılıyor.

Etin doğal rengi koyu, çok hafif morumsu, sönük bir renk. Bu rengi myoglobin veriyor. Et oksijenle temas halinde kaldığı sürece myoglobin reaksiyona girerek oksimyoglobine dönüşüyor ve rengi parlak kırmızıya kayıyor.

O koyu kısımları bir süre açıkta bırakırsanız kızarır. Bu durum milyonlarca yıldır böyle aslında, eğer aldığınız etlerde genel olarak bunu hiç görmüyorsanız kırmızı görünsün diye hileli işlemlerden geçmiş etlerden alıyor olabilirsiniz. Bu pazarlama taktiği olarak yapılıyor çünkü. Tabi illa hileli olması gerekmiyor, eşit derecede havalandırılmış da olabilir.
0
akhenaten
(05.05.24)
Teşekkürler peki kabın içine baya kanı akması ve airfryer da pişirirken iyice her yerinden kan fışkırması normal mi çok zor pişirdim uzun bir süre çiğ kaldı.
0
🌸ananiyimioguz
(05.05.24)
(4)

Borç ödemek mi yatırıma devam etmek mi?

skr1292
Yatırıma ayırdığım ufak miktar para var şu an BIST ve fonlarda işlem görüyor.kredi kartlarına ve kmh hesaplarında borcum var. eğer borsadaki paramın tamamını çekip borç ödersem aylık 1700 liralık faizden kurtuluyorum. siz olsanız ne yapardınız?
Yatırıma ayırdığım ufak miktar para var şu an BIST ve fonlarda işlem görüyor.

kredi kartlarına ve kmh hesaplarında borcum var. eğer borsadaki paramın tamamını çekip borç ödersem aylık 1700 liralık faizden kurtuluyorum. siz olsanız ne yapardınız?
0
skr1292
(04.05.24)
Vadesi geçmiş borç varken yatırıma para ayrılmamalı. Bunu prensip edinmekte fayda var. Vadesi geçmiş borç miktarında elinizde para varsa teknik olarak o para size ait değil artık.

Eğer gecikme faizinden daha fazla kazanç sağlarsanız teknik olarak ödemeyi geciktirmek işinize gelebilir ancak bu her zaman mümkün olmaz. Ayrıca elde ettiğiniz kazancın faizlere giden kısmı da kârınızdan gereksiz bir kesinti haline dönüşmüş olur. Yani bu tutarı sizden yatırım yaptığınız araç kesse muhtemelen ona yatırım yapmazdınız, neden kendiniz buna sebep olasınız ki?

Bunun yerine borcunuzu düzenli ödemeyi ve bunu hiçbir koşulda bozmamayı prensip edinirseniz bence uzun vadede hem daha sağlıklı borçlanma alışkanlıkları edinirsiniz, hem borç ödeyememekten kaynaklı riskleri azaltırsınız.
0
akhenaten
(04.05.24)
Benzer şeyi düşündüm zamanında, o zaman borç faizleri de yüksek değildi. Asgari ödeyip faize bırakmak yükselen borsa ile birlikte mantıklı olabiliyordu.

Şimdilerde faizler yükseldi, aylardır bir sürü faiz ödüyorum. Borç miktarı da artınca faiz artık dikkate değer bir meblağa ulaştı.

Tavsiyem bunu alışkanlık yapmamanız yönünde.

Ancak elinizde duran birikimi bozdurduğunuzda geri koymak zor olabilir. Eğer birikime para ayırıyorsanız, bir süre onu borca yönlendirin derim. Ama elinizdeki birikimi sıfırlamayın borcu kapatmak pahasına. Belki faizi azaltmak adına bir kısmına nakite döndürmek daha mantıklı olabilir
0
biseysorcaktim
(04.05.24)
Önce borç ödenir her halükarda borç ödemesi öne alınır.
Hayat bu, sürekli değil.Sonu var. Ölümden sonra varislerimizi kalan borçlarla ayrıca üzmemek lazım.
0
diyecevaplandı
(04.05.24)
kmh ve kredi kartı oraları artık eskisi kadar düşük değil, ancak kar ve zarar durumu borsanın durumuna bağlı eğer borsanın dahada çıkacağına inanıyorsunuz , iyi haberler bitene kadar bekleyin. Daha sonra yüksekten bozup borcunuzu kapatırsınız.
Ama her durumda risk alıyorsunuz, olağan dışı bir haberde borsa geriyede gelebilir.
0
Rao
(04.05.24)
(4)

Hisse senedini kime satıyoruz?

ya ben lan neyse
bende bir miktar hisse senedir var diyelim -hiç olmadı- bunu satmak istediğimde kim alıyor? halbuki kimin aldığını bilmeden hemen satabiliyorum. bu nasıl oluyor?
bende bir miktar hisse senedir var diyelim -hiç olmadı- bunu satmak istediğimde kim alıyor? halbuki kimin aldığını bilmeden hemen satabiliyorum. bu nasıl oluyor?
0
ya ben lan neyse
(03.05.24)
Sen 'ben şu fiyattan satıyorum diyorsun. Seninle aynı fiyattan satanlar kuyruğu giriyor.
O fiyattan almak isteyen biri çıkarsa en öndekinin hisselerini alıyor.Çıkmazsa kuyruk öylece bekliyor.

Bütün bunlar dijital ortamda olduğu için sattığını kim almış göremiyorsun.
0
Mirket
(03.05.24)
buraya soru yazdığın gibi hisse senedini koyuyorsun, cevap yazanlar gibi meraklısı varsa gelip alıyor.
0
duyurukullanıcısı
(04.05.24)
Hisse senedini siz satmıyorsunuz aslında. Siz satış emrini veriyorsunuz.

Emir aracı kurumunuzdan borsa istanbula iletiliyor oradaki sistemi tam olarak bilmiyorum ben de açıkçası, halka yönelik kolay ulaşılabilir açıklamalar koysalar keşke

Ama kabaca piyasa yapıcı bir sistem var. Bu sistem gelen satış emirleriyle alış emirlerini eşleştiriyor. En düşük satış teklifleri, en yüksek alış teklifleriyle eşleştiriliyor. Sonra eşleşen emirler arasında takas gerçekleşiyor ve süreç ilerliyor. Bu olayın canlı görsel halini eğer veri paketi satın aldıysanız derinlik analizi tablosunda görürsünüz.

Derinlik analizi tablosunda satış emirleri en küçükten en büyüğe sıralanır (en ucuzdan satanın malı en önce satılır), alış emirleri de en yüksekten en düşüğe sıralanır (en yüksek teklif veren en önce alır) ortada da kesişme noktası bulunur bu iki taraf birbirini nötrleyerek eritir.

Kısaca siz birine satış yapmıyorsunuz, dolayısıyla alıcıyı bilmeniz de olası değil. Siz BIST'e benim bu hissemi şu fiyattan sat ya da şu fiyata kadar sat veya ne kadar verirlerse o fiyata sat diye emir veriyorsunuz. BIST'teki sistem satışı ya da alışı yapıyor.
0
akhenaten
(04.05.24)
Alım satım eşleştirme robotları (yazılımlar) saniyede 500bin ve hatta daha fazla alım-satım işlemini gerçekleştirebilecek kapasitede.

Siz x fiyattan y adet hisseyi sat dediğinizde, zaten kuyrukta olan ve alım bekleyen işlemlerden sizin verdiğiniz fiyatla karşılaştırılıyor.
0
biseysorcaktim
(04.05.24)
(9)

Discord nedir?

michael_knight
Discord nedir? Neden tercih ediliyor? Sahibi kim?
Discord nedir?
Neden tercih ediliyor? Sahibi kim?
0
michael_knight
(03.05.24)
Eski forumların uygulamalı(App) hali gibi düşün.

Sesli, görüntülü görüşmeye de izin veriyor. Genelde oyun oynayanlar onun üzerinden yayın veya paylaşım yapardı ama bizim arkadaş grubumuzun discord serverı da var mesela. WhatsApp veya telegram göre daha düzenli, tablı(başlıklı) sekmeler açabiliyorsun. Bence cidden yeni nesil forum bu işte :D
0
nhk ni youkosu
(03.05.24)
Twitch'in yan ürünü olarak ortaya çikti. Twitch'deki chat'in farkli bir versiyonuna da sahip. Ayrica Telegram gibi yazip konusabiliyorsun private olarak.
0
Yourcousinmarvinberry
(03.05.24)
Arkadaş grubuyla iletişimde kalabilmenin en kolay ve iyi yolu.

Sunduğu özellikleri (bütün server üyelerine görünür, sürekli açık voice channel, ekran paylaşımı vs.) Discord kadar iyi sunan başka bir uygulama benim bildiğim pek yok.

Birisini aramaya üşenen ve çok da sosyal olmayan bir insan olarak, arkadaşlarımın server'da hali hazırda zaten konuşuyor olduğunu görünce direk bağlanıp 15-20 dk. sohbet edip daha sonra istediğin zaman çıkmak kadar sosyal olarak tatmin edici bir şey yok.

Sahibini tanımıyorum.
0
king lizard
(03.05.24)
Arkadaşlar gerçekten aptala anlatır gibi anlatabilir misiniz?
Sadece özel server'lara bağlanarak mı çalışıyor yoksa Whatsapp gibi merkezi bir yere de bağlanıyor mu yoksa ikisi birden mi?
Gizlilik sağlamak için Whatsapp ve Telegram'a göre bir avantajı var mı?

Yapay zeka tool'larından bazılarını kullanabilmek için girmek zorunda kalıyorum ama hiçbir şey anlamıyorum.
0
🌸michael_knight
(03.05.24)
Kurulan server'ları adı server ama aslında kendi altyapını kurmuyorsun tabii ki hepsi Discord'un kendi altyapısında, Discord'a bağlı.

O yüzden Whatsapp ve Telegram'a göre gizlilik sağlamak için bir avantajı olduğunu sanmıyorum.
0
king lizard
(03.05.24)
elinizde 3 kişilik, 500 kişilik ve 100 bin kişilik 3 grup/topluluk var diyelim. bu 3 gruba da aynı anda hizmet verebilen(yönetim veya katılımcı iki taraflı da) bir uygulama olduğu için kullanılıyor.

istediğiniz gibi özelleştirebiliyorsunuz, yönetebiliyorsunuz ve arayüzü de çok kolay. serverlar @king lizard'in dedigi gibi.
0
gule gule
(03.05.24)
bu kadar yaygın olmasının sebeplerinden biri teknik olarak başarılı olması. tüm platformlarda ve web'de iyi şekilde kullanılıyor.

gizlilik konusunda bir iddiası olduğunu sanmıyorum, varsa bile mesnetsizdir ve o amaçla kullanılamaz.

kendisi aynı zamanda kahvehane gibi. server'ları kahvehane, içindeki odaları da masa gibi düşünün. istediğin kahveye gidip istediğin masaya oturabiliyorsun.

özelleştirme oranı yüksek. hem ücretli hem ücretsiz seçeneklerle kullanılıyor.

biz evden çalışıyoruz ve iletişim, dosya paylaşımı, başka araçlarla entegrasyon, geçmiş konuşmalarda arama, video görüşme, ekran paylaşımı gibi amaçlar ile hem slack hem zoom kullanıyoruz.

discord bu işleri iyi yapıyor. o yüzden aramızda "slack ve zoom'a para ödemekten vazgeçip, bedava discord'a mı geçsek" tartışması oldu. bedavasında bazı özellikler kapalı, paralısına geçersek bile daha az ödemiş oluruz şeklinde konuşuldu.

kendine ait bir sunucuya kuramıyorsun. yani data'n onlarda.
hatta oluşan datayı satmak ve özel amaçlar için kullanmak konusunda cömertler bildiğim kadarıyla.
0
biseysorcaktim
(03.05.24)
Biz çok bir özelliğini kullanmıyoruz, en basit olarak server oluşturmayı whatsapp grubu kurmak gibi düşünün bu serverların içerisinde sürekli aktif olan ses kanalları var buraya bağlandığınızda (bağlanmak derken tek tıkla oluyor bu) o an orada olan diğer kişilerle doğrudan konuşmaya başlayabiliyorsunuz, arama kapama çaldırma vesaire yok. Bununla birlikte aynı ekranda yazışma paneli de bulunuyor. Ortak kanaldan müzik vs dinletme, ekran görüntüsü üzerinden yayın açma gibi özellikleri de var.

Ses çözünürlüğü skype gibi muadillere göre daha tatmin edici. Oyun oynarken kullanıyoruz. Başka topluluklarla bir ilişkimiz yok, sadece grup içi iletişim.

Güvenlik konusunu da düşünmedik hiç bu sebeple. Ekstra bir güvenlik sunduğunu sanmıyorum +1
0
akhenaten
(03.05.24)
Eskiden teamspeak vardı, oyunun içerisinde teamspeak ile oyuncular birbiri ile konuşabilirdi. Teamspeak bazı yönlerden yetmediği (arkadaşının oyununu izlemeyediğin, karşılıklı oynayamadığın vs.) için discord geliştirildi diyebiliriz. Discordun çıkış mantığı budur. Gerçek amacı ise; oyun içerisinde sesli sohbet ortamı yaratmasıdır. Misal bu özellikler bugün PS5' e bile entegredir.

Mesajlaşma sistemi merkezidir. Yazdığın yaptığın herşey discord sunucularında saklanır.
0
krtkartal
(03.05.24)
(8)

diyet sonucu tartıda aynı durmak

mantarliborekk
1 haftadır karatay diyeti yapıyorum. arada kaçamaklar oluyor evet ama normalde 2 dilim kek yiyorken yarım dilim yiyorum , gibi küçük kaçamaklar. bunlar zayıflamama engel mi gerçekten?tamamen yasaklı listesine uymam mı gerekir. çünkü öylesi imkansız gibi benim için.porsiyonlarım azaldı kahvaltı öğle
1 haftadır karatay diyeti yapıyorum.

arada kaçamaklar oluyor evet ama normalde 2 dilim kek yiyorken yarım dilim yiyorum , gibi küçük kaçamaklar.

bunlar zayıflamama engel mi gerçekten?
tamamen yasaklı listesine uymam mı gerekir. çünkü öylesi imkansız gibi benim için.
porsiyonlarım azaldı kahvaltı öğle aksam hepsi sağlıklı protein ağırlıklı.
anladım neden böyle oluyor?
sonradan tartıda düşer mi yoksa olsa olur muydu şimdiye kadar?
0
mantarliborekk
(02.05.24)
Karatay diyetinin içeriği nedir bilmiyorum ancak bir hafta genel olarak kilo değişimi görmek için kısa bir zaman. Eğer çok sağlıksız şok diyetlerden birini uygulamıyorsanız 2 ileri 1 geri ancak 1 ayda gözle görülür bir fark ortaya çıkar.

Bunun sebebi gerek tartının hassasiyeti gerekse sizin tartı alışkanlıklarınızla alakalı. Tartıların yanılma payları ve tartıldığınızdaki kıyafetler, boşaltım durumunuz, sırf o günlük yediğiniz yemek, içecekler vs gibi etmenler küçük ölçüde göstergeyi değiştiriyor.

Doğru sonucu görmek için kilonuzu kaydedip genel gidişin aşağı mı yukarı mı yoksa sabit mi olduğunu takip edin.

Bir de hafif de olsa egzersiz programı uygulamayı ihmal etmeyin. Tek başına diyetle özellikle hareketsiz bir yaşama sahipseniz kaslarınız da erir ve çırpı kollu bir hal alabilirsiniz.
0
akhenaten
(02.05.24)
Karatay diyeti ne yapıyor bilemem de kalori takibi olmadan yapılan diyetlerin çoğu özellikle diyet bilincisi, beslenme bilgisi olmayan kişilerde patliyor. Sebebi de yediginizin ne kadar kalorili olduğunu kestirememek.

1 hafta kısa süre evet ama benim dediklerinizden anladığım ise yaramamasi olasi.
Diyeti yapacaksaniz tdee'den hareketsiz kalori hesaplaması yapın. Sonra yediginiz her şeyi tartin ve kaç kalori çıkıyor hesaplayin.
0
logisticsmanager
(02.05.24)
Her gün aynı saatte tartilmaniz gerekiyor öncelikle, boşaltım durumu vb çok etkliyor dendiği gibi. Ayrica çok kısa bir süre.
0
sanguine
(02.05.24)
aralıklı oruc yap bence işe yarıyor.
0
sizofren06
(02.05.24)
Spora gidip agirlik kaldirip kas kazaniyorsan sabitleniyor cunku kasinda agirligi var.

1 hafta vucudun adapte olmaya calismasi vs cok bisi bekleme bence
0
Zetnikov
(02.05.24)
Kilodan değil de ölçülerden(bel, kalça vs) kontrolden yapmak daha sağlıklı bence. Egzersiz yoksa ani etki görmen de çok zor ayrıca.
0
hasmetizm 2046
(02.05.24)
İnsülin direncini kırmak yaklaşık iki hafta sürüyor o yarım dilim keklerle diyeti başa alıyorsunuz bu diyet değil atıştırmalık olarak ham kuruyemişlerden tüketebilirsiniz günde tek öğün beslenirseniz iştahınız kapanır ve süreciniz hızlanır tatlı krizi çekmezsiniz atıştırmalık yemeye ihtiyac duymazsınız.
0
doharkoman
(02.05.24)
başlangıç kilonuz kaç? aşırı kilolu olunca ilk günden beri çok fark ederken, daha normal bir kilodaysanız az az fark eder. azdan az, çoktan çok...

bir de vücudu şaşırtmanız lazım. mesela hiç karbonhidrat yemeyin. hiç kek yemeyin. kaçamağı bırakın.
0
co2s2
(02.05.24)
(4)

coin'lerin düşmesi

hknty
borsada hisselerin düşmesinin somut sebepleri oluyor genelde ama coin'ler neden düştü? bir açıklama, durum, olay falan mı oldu?
borsada hisselerin düşmesinin somut sebepleri oluyor genelde ama coin'ler neden düştü? bir açıklama, durum, olay falan mı oldu?
0
hknty
(01.05.24)
cz 4 ay hapis cezası, abd enflasyon verileri, borsalarda korkunç long oranları vsvs
0
avatar is back
(01.05.24)
Bir hikayeleri yok. Yükselmeleri için bir sebep yok.
Amerikan ekonomisinin iyiye doğru gidişi, teknoloji şirketlerinin atılım yapmasının amerikan ekonomisini büyüteceğinin ortaya çıkması, dolar bazlı yatırımlara alternatifi ortadan kaldırıyor. Amerika faiz indirmiyor. Büyümeye devam ederken bir yandan da dünyadaki dolar fazlalığını geri çekebiliyor.

Ayrıca son gerilimler, kıymetli madenlerin para'ya alternatif olabileceğini gösterirken Coinlerin güvenli liman olamayacağını gösterdi.
Coinlere bağlı ETF'ler hayal olarak kaldı
vs
0
Mirket
(01.05.24)
1- Yaklaşık 4 yılda bir bitcoin arz yarılanması oluyor. (Bitcoin halving diye bakın)

2- Geçmişte bu 3 kere oldu ve olduğunda fiyatlar kısa sürede çok yükseldi.

3- 2020'deki halving'den sonra 2024'e kadar bu herkes için genel bir bilgi haline geldi.

4- 2023'te herkes az ya da çok elinde bitcoin tutmaya başlayarak 2024'teki halving zamanını bekledi.

Nisan ayı içinde halving gerçekleşti ama görünüşe göre bu sefer talep çok fazla olduğu için fiyatlar beklendiği kadar artmadı. Çünkü herkes zaten bitcoinini alıp "hadi artık yükselsin" diye bekliyordu.

Böyle olacağını öngören birçok makale de yazılmıştı aslında. Bundan sonra ne olur bilinmez ama bu düşüş baya geniş bir kesim tarafından bekleniyordu.
0
akhenaten
(01.05.24)
cz 4 ay hapis cezasi aldi, kara para aklanmasina karsi yeterince onlem almadigi icin, yersen..

bu piyasada haberler dususun ve artisin bahanesi, sebebi degil. sebebi diye bir sey olacagini da sanmiyorum bu kadar volatile aciklanamaz sebeple.

mesela iki gun sonra 100 bin dolar olur ona da bir ton sebep yazilabilir, kripto borsasinda somut sebep aramak mantikli degil ozellikle aylik vadelerde.
0
gule gule
(01.05.24)
(9)

Bir plaza çalışanının bir günü nasıl geçiyor?

nundu
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;

Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya memur ya da söylendiği zaman ne yaptığı az çok kafada canlanan işlerde çalışıyor. Ben doktorum, arkadaş çevremin zaten %90'ı doktor, doktor olmayanlardan bi iki avukat, birkaç tane mühendis var ama mühendisler de akademide şu an; annem hemşire babam öğretmen, arkadaşlarımın aileleri yine doktor, öğretmen, asker vs diye gidiyor.

Kısacası hayatımda hiç satın almacı, pazarlamacı, ne bileyim satış müdürü tarzı görevlerde çalışan beyaz yakalı kimseyle tanışmadım. Bu ve bu tarz diğer titre'a sahip insanların işte bir günü nasıl geçer diyince aklıma

Excel
Mail
Toplantı

üçlüsü dışında bir şey gelmiyor ama mesela excel'de ne yapıyorlar ya da gün boyu kiminle ne mailleşiyorlar konusunda da bilgim yok.

Bunları küçümsemek için kesinlikle söylemiyorum yanlış anlamayın, gerçekten saf bir merakla soruyorum. Misalen, bir satın almacının ortalama bir günü nasıl geçiyor? Yarın bir gün bu tarz pozisyonda çalışan biriyle tanışırsam saf saf sorular sormamak için buraya yazıyorum.

Cevaplar için şimdiden teşekkürler
0
nundu
(30.04.24)
Misal ben tedarik zincirindeyim (satin alma yaptım önceden, simdi yoneticiyim);
- satin almacilarin portfolyosuna bakip garip bir şey var mi diye göz gezdiriyorum.
- siparis gecikmesi sebebiyle ay sonunda fatura edilemeyecek siparis var mi ona bakıyorum (ki hep var), varsa satın almaci ile konuşuyorum.
- ay basiysa geçen ayın on time to request/promise, stock fill rate, non stock on time to request/promise, tedarikçi on time to request gibi kpilari hesaplayip corporate sistemine giriyorum.
- musteriler tarafindan escalate (Türkçesi yok bunun :/ edilmis seylere bakiyorum.
- ay sonunda ayın stock, intransit, days on hand gibi stok verilerini corporate sistemine giriyorum. Ay başında o ayin tahmini verilerini veriyorum.

Satin almaciyken yaptiklarim;
- sabah mrp tarafından yaratılan siparişleri tedarikcilere yollamak (edi denilen sistem varsa direkt sap üstünden yoksa pdf)
- onaylanmamis po'lara bakip tedarikcilerden yola cikarma günü onayini istemek
- gec onaylananlarda erkene almaya calismak, mrp'nin istemediklerini ertelemeye calismak.
- sistemde takılı kalan tedarikçi faturalarina bakmak
- idoc denilen sap sistemindeki mesajlarin sikintilarina bakmak
- tedarikçi ile aylık talep tahmini performansi ve tedarikçi performansi görüşmesi yapmak
- tedarikciyr 24 aylık talep tahmini yollamak
- gün içinde tedarikçilerden, musterilerden gelen maillera cevap vermek.
- hazir olan mallarin yola çıkması. Misal benim organizasyonun aylık x anda 70 konteyneri var. Haftada 4 kamyon, ufak tefek de hava kargo.

Toplanti deme ya çok var lanet olasilar. Misal bugünkü toplantilarimi yaziyorum;
Yeni çıkacak ürün grubu için cin'deki fabrika ile üretim kapasitesi, malzeme yeterliliği vs görüşüyoruz çünkü proje kötü geçti fabrika yetisemiyor siparislere.

Sonra başka bir ürün grubunun müdürü ile konusup benchmarking yapacağım.

Sonra emea bölgesinde aylık konteyner ihtiyacı tahmini toplantisi

Bir satin almaci ile 1to1

Amerika'daki ic tedarikci ile onlarin asya'daki tedarikcilerinden drop ship nasıl yapariz konusmasi

Bir adet lanet olasi musterinin escalation toplantisi
0
logisticsmanager
(30.04.24)
plaza çalışanı değilim ama ucundan sayılabilirim belki. sizi anlayabiliyorum :) benim arkadaş çevremde de mühendis ve doktor çok var, onlar da aynı şeyi merak ediyor :)

bir doktor, mühendis, marangoz gibi meslek sahibi olmayan çalışanlar hem yaptıkları iş açısından hem de hiyerarşik açıdan çok çeşitli malum. yani bunun satın almacısı olduğu gibi satın alma müdürü de var. o yüzden yaptıkları iş elbette aynı değil ama çok genel hatlarıyla birkaç şey karalayayım.

satın almacı dediğiniz için onun üstünden gideyim. adı üstünde zaten; işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımlarını yapar basitçe. bunu yaparken gün boyu tedarikçilerle görüşür/konuşur/yazışır, alternatifler arar, fiyat alır, bu verileri saklar, karşılaştırır, yetkisi dahilinde karar verir ya da amirine danışır ve nihayetinde satın alımı gerçekleştirir.

her işletmenin günlük bir rutini vardır. örneğin her gün üretim birimiyle görüşüp ihtiyaç kontrolü yapılabilir ya da önceden her bir malzeme için alım takvimi oluşturulmuştur, o takip edilir, aksaklıklara müdahale edilir, vesaire.

excel, mail ve toplantı demişsiniz ya, aslında doğru bir özet olmuş. yukarıda saydıklarım ve benzeri ve işler temelde kayıt altına alma (excel vb.), haber verme/alma (mail) ve istişare (toplantı) ile yürütülüyor. yani böyle bir çalışanın günü ağırlıklı olarak monitör karşısında veri girip o verileri analiz ederek, sürekli telefonla ya da mail ile haberleşerek geçiyor.

örnekler çok çeşitli ama bence hangi işkolunu merak ediyorsanız önce kafanızda o işin tanımını canlandırın, sonra nasıl yapılabileceğini az çok çıkarırsınız. oradan hareketle de o kişinin günü nasıl geçiyor tahmin edebilirsiniz.
0
orient blue
(30.04.24)
Ofise gittiğim dönemlerde ve pandemi öncesi şu şekilde, alan yazılım:

Ekibin %90'ı sigara içiyor. Yemek öncesi sigara, yemek sonrası sigara, toplantı sonrası sigara. Saatlik sigara molası 10-15 dk civarı. Yemek 1 saat yaklaşık. Yani 8 saatlik mesainin 5 saatinde çalışılıyor. Burda da günlük 1 saat minimum toplantı var kaçamadığın. Dün mesela 3 saat toplantıydı benim.

Mail çok kullanılmıyor, slack gibi araçlar yaygınlaşmaya başladı şirket içi işlerde. Bizde şu şekilde:

Kodlama/Tasarım
Toplantı
Sigara -içmiyorum ama ekip içince sen de içmiş sayılıyorsun :D
0
sarahkerrigan
(30.04.24)
Bir tanıdığım raporlamada çalışıyor

Şirketlerin söz konusu dönemlerde ve yıl içinde yaptığı bütün datayı okunur hale getirip bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi şeyleri üretiyorlar. Bunların da belli detaylı ulusal ve uluslararası standartları var tabi, ayrıca vergilendirme ve muhasebeyle alakalı belli bir takım ek faktörler oluyor. Aynı zamanda bu süreçte irili ufaklı birçok problem ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde enflasyon düzeltmeleri gibi sorunları oluyor, gibi.

Ama ne iş yapıldığıyla ilgili bir konuda "beyaz yaka" çok geniş bir çerçeve olmuş. Bu yüzden çeşitli alanlardaki insanlar ne diyebileceğini şaşırıp soğuk yanıtlar vermiş olabilir. Sonuçta farmakoloji uzmanları, halk sağlığı uzmanları ve genel cerrahlar temelde doktor olsalar da çok farklı çalışma hayatlarına sahipler değil mi? Birisi size bir doktor ne iş yapıyor diye sorsa buna genel kullanılan anlamda doktoru tanımlamanın ötesinde, sağlık sektöründe çalışan bir eleman olarak mesleğin her yönünü kapsayıcı bir cevap vermeye çalıştığınızda çok yüzeysel kalır. Sizin sorunuzdan anladığım kadarıyla, sizin merakınızı giderecek cevaplar aslında baya detay istiyor. Bu yüzden beyaz yaka diye genellediğinizde çok tatmin edici yanıtlar almanız zor olsa gerek. Önceki soruda öyle bir problem yaşamanızın sebebi bu olsa gerek.
0
akhenaten
(30.04.24)
meseleye plaza çalışanı olarak değil de, büyük şirket çalışanı olarak bakmak lazım. (büyük derken ciro olarak değil, organizasyon olarak) çünkü excel-mail-toplantı şeklinde özetlediğimiz şey, kişilerin/departmanların yaptığı işlerin üstlere ve şirketin geri kalanına raporlanması amacıyla oluyo çoğunlukla. yani şöyle ki, normalde bir kişi 100 birim iş yapabilecekken, 2 kişi toplamda 190 birim iş yapıyor çünkü zamanlarının belli bir bölümünü de, birbirlerinin ne iş yaptığını konuşmakla harcıyorlar.
0
co2s2
(30.04.24)
@edmond honda

İlk sorduğumda küçümsüyormuşum gibi anlaşılmıştı, "Siz de excel mail dışında bir şey yapmıyorsunuz" demişim gibi tepkiler gelmişti. Ben de öyle bir anlaşılmaya neden olmamak için belirteyim dedim ama yine böyle anlaşılmaktan kurtulamadım gördüğüm üzere :)

Diğer bölümler tıp fakültesine uzak konumlandığı için pek diger bölümlerle sosyalleşme imkanı olmuyor. Ayrıca bence asıl sizin doktorlara karşı önyargınız var ama gereksiz sert bir üslupla yazmışsınız o yüzden konuyu uzatmak istemiyorum.

"Öğrenmek isteyen öğrenirdi" öğrenmek istiyorum işte buraya sordum, bu sitenin amaçlarından biri de insanların merak ettiklerini öğrenebileceği bir platform olması değil mi?
0
🌸nundu
(30.04.24)
10 senelik beyaz yaka bilgisayar mühendisiyim.
sabah gidip masama otururum çay kahve yan masadakilerle sohbet filan. sonra ufaktan işlere başlarım. işlerim zaten jirada task olarak bellidir. sırayla çözerim. yapabildiğim kadarını yaparım, acilse zorlarım acil değilse yaya yaya yaparım. öğlen çevrede arkadaşlarla yemek yemeye gideriz. o da ayrı bir sosyallik oluyor her gün yeni yer seçiyorsun filan. sonra kahve alırız bir kahveciden, ofise döneriz.
benim işim yazılım yani genel olarak. iş analisti bana ne iş verirse o işi yaparım. ama genelde ne kadar sürede, ne tempoda çalışacağıma kendim karar veriyorum. 3 gün evden 2 gün ofisten çalışıyorum.

merakını da anlıyorum, abim de doktor/cerrah o da hep ofiste napıyorsunuz ki yani bilgisayar başında tüm gün napılır diye sorup durur.
0
yenibirgüzelnick
(30.04.24)
E-ticaret alanında çalışan, ekip yöneten bir beyaz yakalı olarak ortalama bir günümü yazayım. Haftanın 1 günü sadece ofise gidiyorum. Evde olduğum günlerden örnek vericem.

-Sabah mesaiden 10 dk önce kalkıyorum, teams'te ekibe ve ekip gruplarına bir göz atıyorum.
-Ardından mailleri kontrol ediyorum.
-Günün toplantılarına göz atıp varsa hazırlık, onları yapıyorum.
-Ekipten beklediğim konular varsa, deadline gelmişse onları yokluyorum.
-Kendi iş planımda yapacaklarım var mıydı takvime bakıp onları ilerletiyorum.
-Saat 9-10 itibariyle toplantılar başlıyor onlara giriyorum.
-Toplantılar sonrası/esnası ordan burdan bir şey geldiyse o konulara bakıyorum. Gerekliyse devreye gidiyorum, değilse eskale ediyorum ekibe.
-Aylık ve haftalık sunum datalarını değiştiriyorum bu aralar. Formatta oynamalar yapıyorum.
-Bizim işte operasyon da çok olduğu için operasyonel konulara bakıyorum, satıcıların aksiyonlarını takip ediyorum.
-Kullandığımız tool'u ve ortaktaki dokümanları bol bol inceliyorum.
-It geliştirme yapmış olabiliyor veya ongoing bir proje olabiliyor aynı esnada, UAT testleri yapıyoruz development ortamında.
-Kendi yöneticim veya yönettiğim ekiple kısa catch up'lar yapıyorum uzaktan çalıştığımız için anca öyle bir araya gelebiliyoruz.
0
mor oje
(30.04.24)
Yazılım danışmanlığı yapıyorum.

Mevcutta yaptığım işte uluslararası bir şirketin merkezinin ve tüm ülkelerdeki şubelerinin kullandığı bir yazılım sistemleri bütününün içerisinde çalışıyorum.

Bu tüm sistemler bütünü bir ürün ama arkadasında birçok teknoloji ve ekip var. 2,5 ayda 1 herkes bir araya gelip 3 gün boyunca sonraki 10 haftada neler yapılacak, neler öncelikli, kimin yapacağı şey kiminkinin ön şartı şu bu gibi şeyler konuşuluyor ve her ekip kendi 2,5 ayını elindeki kaynaklar (insanlar, onların bu ekip için çalışacakları zaman vs) gözetilirek planlar. Ayrıca son 10 haftalık dönemde neler yapıldı, ne eksikti, ne iyiydi, ne sorunlar vardı vs konuşulur.

Sonra da bu 10 haftayı 2 haftalara bölerek, her 2 haftanın başında o 2 hafta ayrıntılı planlanır. Ne yapılacak, kim kimden ne bekliyor. Kim test edecek. Testin kapsamı ne olacak. vs vs.

Buraya kadarki işlerin olduğu ekibe proje ekibi deniyor. Bir de destek ekibi var. Orada da 3 iş yapılıyor:

1-Artık belirli bi şablona bağladığımız, çok uzun uzun tartışmadan mevcut yapıya eklemleyerek devreye alabileceğimiz projeler oluyor. Mesela X ülkesindeki şube de bu ürüne dahil olmak istiyor. Onlarla ön toplantılar organize edip ürünü, onlardan ne beklediğimizi, projenin nasıl olacağını vs anlatıyoruz. Sonra onlara doldurmaları gereken şablonları veriyoruz. Onlar doldurunca bi toplantı daha yapıp üzerinden geçiyoruz. Anlamadıkları veya onların ülkesine özel farklı yönetilen şeyler vs varsa onları konuşuyoruz. Onlarla ilgili kararları veriyoruz. Her şey netleştiğinde çalışmaya başlıyoruz. Çalışma bitince testçiler test ediyor. Hatalar düzeltilince test sonuçları ürünü kullanacak ilgili kişilere sunuluyor ve ok devreye alalım denirse devreye alma planlanıyor ve yapılıyor.

2-Üründe çeşitli hatalar, bazı ek talepler, ufak projecikler, bazı bilgilerin güncellenmesi vs gibi rutin destek işleri oluyor. Kimisi doğrudan kullanıcıdan geliyor kimisine biz kendimiz karar veriyoruz.

3-Ürünün amacına göre yapılması gereken bazı şeyler var. Mesela bizim üründe müşteriler tırların ve otobüslerin üzerinde bulunan çeşitli donanım ve yazılımlarla farklı hizmetler alıyorlar. Bu hizmetlerin aboneliği, faturalanması şu bu yapılmalı. Müşteri app'ten kendi abone oluyor. Faturalama vs'yi merkezden tüm ülkeler için biz yapıyoruz. Bu süreçte çıkan hatalar olabiliyor. Ay başlarında ay sonlarında yapılması gereken işler oluyor. Yapılan işlerin takibi, sistemler arası senkronizasyon, mutabakat vs için de bir şeyler yapılması gerekiyor. O tip şeyleri yapıyoruz.

Böyle uzun uzun anlattım ki temelde ne yaptığımız biraz kafanızda canlansın.

Sıradan bir günde ne yapıyorum:
-proje sorumluluklarımdan planlanmış bir işim varsa onu yapıyorum. Gerekirse ilgili takım arkadaşlarımla veya diğer takımlardan insanlarla iletişime geçiyorum.

-destekte yaptığımız projelerle ilgili bir işim varsa onları yapıyorum. Bazen 2 veya 3 kişi beraber çalışabiliyoruz.

-Acil hata varsa onlarla ilgileniyorum. Çözmek için bir sürü değişik ekiple görüşmem gerekebiliyor.

-Rutin işler varsa onlar önceden planlanmış oluyor. Mesela tüm ülkelerin ön ödemeli aboneliklerin faturalanması, fatura pdflerinin ilgili sistemlere yüklenmesi ve müşterilere gönderilmesi, e-fatura süreci olan ülkelerde devlet portaline e-faturaların yüklenmesi, faturaların ve ertelenmiş gelir kayıtlarının muhasebeleştirilmesi, holding merkezi ile şubeler arası masraf kayıtlarının muhasebeleştirilmesi gibi şeyleri cuma günleri yapıyoruz. Cuma sabahı önce faturalanacak her şeyi kontrol ediyorum. Hata, eksik gedik var mı diye bakıyorum sonra gerekli işleri yapıyorum.

Tüm bu işleri yönetmek için ara ara ekip içi toplantılar yapıyoruz. Mesela X projeler grubu için 2 günde bi 15-20 dk, Y projeler grubu için haftada 1 holdingdeki bir ekibin de dahil olduğu bir toplantı, genel rutin destek işleri için her gün 15 dk napıyoruz ne ediyoruz problem birinden bi ihtiyaç var mı toplantıları vs vs.

Toplantılar dışında aramızdaki iletişim için mail, teams kullanıyoruz.

Yaptığımız işleri dokümante etmek için sharepoint, confluence vs gibi şeyleri kullanıp güncelliyoruz.

İş takibi, planlar, kimde ne iş var vs vs için Microsoft Azure DevOps'u kullanıyoruz.

Tabi bir de yaptığımız iş gereği şirket içi veya ürünler teknolojilerle ilgili okuma araştırma yapmamız gerekiyor.

Excel'i de bi şeyi analiz ederken filan kullanıyoruz. Ya da mesela ülkelere şablon verirken excel olarak veriyoruz filan filan.
0
perferil
(30.04.24)
(3)

2. El eşya satışı, vergi ve diğer şeyler

akhenaten
Bilgisayarımı satmayı düşünüyorum, daha önce internetten hiç satış yapmadım onun için kafam karışık.1- Bunların vergilendirilmesi gerekiyor mu? 2- Satışta benim adıma kesilen faturayı da alıcıya vermenin herhangi bir sakıncası olur mu? Teşekkürler
Bilgisayarımı satmayı düşünüyorum, daha önce internetten hiç satış yapmadım onun için kafam karışık.

1- Bunların vergilendirilmesi gerekiyor mu?
2- Satışta benim adıma kesilen faturayı da alıcıya vermenin herhangi bir sakıncası olur mu?

Teşekkürler
0
akhenaten
(29.04.24)
2. Sorudaki cümle biraz düşük olmuş, ben ürünü alırken bana kesilen faturadan bahsediyorum.
0
🌸akhenaten
(29.04.24)
1- Yıllık belli bir tutara kadar bu gibi alışverişler vergiden muaf olmalı. Şimdi bilen biri gelip anlatır.
2- Faturayı vermenizde bir sakınca göremiyorum.

Çok dikkatli, temkinli olmak istiyorsanız "şu bilgisayarı şu kişiye sattım" diye bir kağıt yazıp karşı tarafa da "alıcı" olarak imzalatın. O bilgisayarla suç işlenmesi gibi bir durumda açıklamanız kısa sürsün. Ama o kadar düşünmeye gerek yok bence.
0
michael_knight
(29.04.24)
Vergiden muaf, satabilirsiniz. Adınıza kesilmiş faturayı karşı tarafa vermenizde bir sakınca yok.
0
doharkoman
(29.04.24)
(4)

Hava temizleyici gibi tüy, toz toplayıcı var mı?

kumandanim
Evde 2 kedi olmasından mütevellit tüy ve sebebini bilmediğim aşırı toz var. SAğda solda gördüğüm hava temizleyici makinelerden kullanan var mı? Bunlar tüy ve tozları da topluyor mu?
Evde 2 kedi olmasından mütevellit tüy ve sebebini bilmediğim aşırı toz var. SAğda solda gördüğüm hava temizleyici makinelerden kullanan var mı? Bunlar tüy ve tozları da topluyor mu?
0
kumandanim
(29.04.24)
topluyor. winix bu işte iyi. electorlux, philips,dyson da öyle.
0
bir ileti paylastim
(29.04.24)
şu aralar bende bu ikilemdeyim winx pro olan model şu an trde satılan en iyisi ama sadece 30 cm kadar yanında olan tüyleri çekiyor hadi 50 cm olsun, birçok videosunda öyle vakum gibi bir olayı yok.
robot süpürgeniz var mı şu yuvarlak olanlardan? vieoları izledikten sonra hava temizleyiciden vazgeçip robot süpürgeye yöneldim.
0
eja
(29.04.24)
Geçenlerde benzer bir soru sorulmuştu orada da söylemiştim.

Hava temizleyiciler havadaki toz partiküllerini filtreler. Bu aletlerin çalışma mantığı "havayı" filtresinden geçirerek geçemeyecek kadar büyük partikülleri ayıklamak. Bu aletler tek bir noktada duran sihirli elektrikli süpürgeler değil. Elektrikli süpürgeler nasıl ki verimli şekilde hava filtrelemiyorsa bu aletler de odanın bir ucunda yerde duran kedi tüyünü toplamaz. Eğer toplayacak olsa evde fırtınalar eser zaten. Skydiving tulumuyla dolaşmanız gerekir içerde. Yanaklarınız lülülülü diye titreşir. Gürültüden de duramazsınız.

Kedinin havada süzülecek kadar hafif kılları toplanır, kedinin aletin çok yakınındayken döktüğü kılları da havada kaldığı sürede aletin filtresine girerse toplanır. Yani filtreye baktığınızda kedi kılları görürsünüz, ama bu demek değil ki bu kıllar verimli şekilde toplanıyor ve ortalıkta çok daha az kıl kalıyor. Bu alet bunun için değil. Hava temizleyiciler havadaki tozu toplar. Yani içeriye güneş ışığı vurduğunda ışık hüzmesinin içinde daha az toz görürsünüz. Eğer ev tozuna alerjiniz varsa sizin için iyi bir şey.

Sizin ihtiyacınıza göre robot süpürge daha mantıklı bir seçenek.
0
akhenaten
(30.04.24)
tüy değil ama tozdan muzdariptim, ben de bakıyordum ama benim problemim elektrik süpürgesiymiş. tozları düzgün almıyormuş. bak evim dyson ile bir kere süpürüldü, o havadaki uçuşan tozlardan eser kalmadı. daha önce bildiğin güneş vuran yerde böyle tüycük/ toz perdesi görüyordum.

fiyatları bir alet değiller bunlar ama bütçeniz uygunsa önce bir dyson edinin.

robot süpürgelerle ilgili de şöyle bir şey duydum; süpürürken etrafı tozutmadığı için yerde sabit duran daha sonra ufak bir harekette havalanan parçaları da topluyor diyorlar. bu yüzden hava temizliği için faydalıymış.
0
air
(30.04.24)
(23)

eksisozlukte yazarlari engellemek iyi mi kotu mu size?

buenosdias
eskiden sevmedigim goruse sahip yazarlari engelliyordum. ama sonra baktim ki nerdeyse gundem olan her 10 basliktan 7'sinin ilk 2,3 entrysi gorunmuyordu. bu da sinir bozucuydu. mantikli dusununce yanlis geliyor. bir insani tek basligi ile yargilayip susturuyorum gibi..belki adamin baska alanlarda isi
eskiden sevmedigim goruse sahip yazarlari engelliyordum. ama sonra baktim ki nerdeyse gundem olan her 10 basliktan 7'sinin ilk 2,3 entrysi gorunmuyordu. bu da sinir bozucuydu. mantikli dusununce yanlis geliyor. bir insani tek basligi ile yargilayip susturuyorum gibi..belki adamin baska alanlarda isime yarayacak, hosuma gidecek faydali entryleri vardir.... simdi yeni uyelik yaptim. herseyi gorebiliyorum.

acaba engellemeye devam mi edeyim bilemedim? siz ne dusunuyorsunuz.
0
buenosdias
(29.04.24)
İnsanları neden engellediğinize bağlı. Çok troll var mesela onların diğer görüşlerini okumak size bir şey kazandırmayacaktır. Belki arada kaldıklarınız için not alabilirsiniz baktınız farklı konularda görüşlerine not almaya başlıyorsunuz o zaman engellersiniz.

Bir de birisini engellediğinizde onu susturuyormuşsunuz gibi düşünmeyin, suseri uçurmuyorsunuz ki o yazmaya devam ediyor okuyan da okuyor.
0
peki madem
(29.04.24)
ben engellemiyorum bırak mal ne yazarsa yazsın diyorum.
siyasi görüşünden dolayı küfür edeceğim adam bambaşka bir konuda bana çok yardımcı olabiliyor.
0
OgutucuRecep
(29.04.24)
engelliyorum nickaltımda engellediğim troller yazmış hatta öncemesaj atıp kudurtup sonra engelliyorum, özellikle aktrolleri engellemeye 10 dk harcıyorumdur her gün. eklentiler çok işe yaramadı gördüğümü salak salak konuşanı amaçsız anket dolduranlarıda engelliyorum
0
eja
(29.04.24)
politik gorusu nedeniyle genellikle engellemiyorum, gorusune katilmayabilirim ancak dediginiz gibi baska alanlarda enteresan bilgi verebilirler. engelledigim yazarlar genellikle kadinlara ve lgbt bireylere karsi nefret dolu basliklar acan/entryler giren kisiler oluyor, ya da yine bu anlamda kendi kucucuk dunyalari ile 'dahice' tespitler yapan kisiler oluyor. bu kisilerin baska alanlarda verebilecegi bilgileri bilmem gerekiyorsa evrenin bana baska yollarla ulastiracagina inaniyorum. zira bu tur entryleri gormek benim ruh sagligim icin daha zararli. varsin bunlarin en begendigi kiyida kosede kalmis 10 filmi de bilmeyivereyim.
0
kassiopeia
(29.04.24)
AKP'li ve dinci bir insanın, yukarıda bahsedildiği şekilde başka bir konuda bana faydalı olmasi bu sebeple onu engellememek imkansız. Onun bakış acisina ihtiyacim yok, onun bakıp gördüğü bir şeyin bana faydalı olması mümkün değil.

Her şeyden önce siyasi görüş ve dünya görüşü önemli. İlk üye olduğumda 15-20 sene önce umrumda değildi, çok uzun yillar kimseyi engellemedim. Ama son yıllarda korkunç bir radikallesme var AKP'lilerde. Ve her zamanki eleştirileri siraladigimda cimere şikayet ederimler bir kenara ölüm tehdidi bile gönderen oluyor. Ilımlı ılımsız fark etmeden AKP'liyse veya dinciyle direkt engelliyorum neden bahsettiğinin bir önemi yok.
0
sanguine
(29.04.24)
Ekşi sözlükte senelerce mal listemde 3 kişi vardı, ne zaman ki aktroll'ler azıttı, şu an binlerce engelli vardır.

Olması gereken sözlük yönetiminin dik durup hepsini şutlaması ama sonra gidip sözlüğü kapatıyorlar, bet sitelerine dönüyor iş. Binlerce hesabı kontrol edenlere baksan da bir avuç hain bebe.

Özetle engellemek iyidir, en azından bir gün dik duracak olurlarsa engelli listelerini kullanıp tek bir satır kodla hepsini temizleyebilirler.
0
kimlanbu
(29.04.24)
Karşıt görüş başka, aktroll başka önce bu ayrımı yapabilmek lazım.

Aktroll denen kitle organize bir şekilde insanları ve dahası sözlük gündemini manipüle etmeye çalışan Prof bir yapı. Yani merak etme bu insanları engelleyerek hiçbir şey kaybetmezsin. Atıyorum bilim kanalında, sinema, müzik vs zaten bir entrysi yoktur herifin:)

2.si de üslup. Sadece futbol fanatikleri değil en entelektüel konularda bile insanlar saçma bir şekilde kamplasip karşısındaki herkese her şeye sovebiliyor. Bunları da kesinlikle affetmiyorum.

3. Astral seyahate inanan, Evrim karşıtı böyle aciklayamadigim luzumsuz bir tayfa var. Bunları da engelliyorum anında.
0
makbur
(29.04.24)
engelliyorum. başlıklarını engellemiyorum. çok lazımsa log out olup başlığa bakıyorum.
0
gabe h coud
(29.04.24)
irkci, ayristirici, cinsiyetci, nefret dolu söylemleri, gereksiz erotizm icerigi olanlari bazen engelliyorum.
bir sey kacirdigimi düsünmüyorum.
0
robert bosch
(29.04.24)
engellemeden olur mu,

- atatürk hakkında karalayıcı yazı engelle geç.
- terörist, dersimci, soykırımcı engelle geç.
- aktroll, oktroll, boktroll engelle geç.
- sikimsonik ünlü ile ilgili paylaşım engelle geç.
- ad hominem yapanları (özellikle siyasi başlıklarda) engelle geç.
- xx.xx.xxxx tarihli lig maçları engelle geç.
- kadınlar şöyle böyle diyeni engelle geç(buna karşı yine erkekler de şöyle yazanı engelle geç).
- herhangi bir kutsala sallayanı engelle geç.
- şu işsiz kalacak bu işsiz kalacak tayfada spesifik yavşaklar var o tayfayı engelle geç.
- istenmeden ref link paylaşanları engelle geç.
- gerçekleşmemiş olay hakkında başlık engelle geç.

daha da aklıma geldikçe eklerim, bunları engellemeden sözlüğe bakınmak adblocksuz internette gezinmeye benziyor.. çoğu başlığın ilk 2-3 entrysi kayıp zaten bende zamanında başlıklarını engelle yapmadığımdan, düzeltmesi de çok zor oluyor sonra.

bir de özel mesaja sen'li şekilde yazanları yine engelle geç.
0
gule gule
(29.04.24)
Başkalarının fikirlerine göre hareket edecekseniz, benim fikrime göre iyi değil hatta kötü. Ben olsam engellemezdim katılmadığım fikirlere dahi tahammül ederdim. Farklı fikirlere açık olmak lazım. Not: Engelleme içgüdüsünün arka planında sanırım değişim korkusu yer alıyor
0
doharkoman
(29.04.24)
Terör örgütü (PKK, Hizbullah, FETÖ, DHKP-C, Adnan Oktar vs) sempatizanları,
Kötü trol olup açtığı başlıkla insanları birbirine düşürmeyi amaçlayanlar, (Benim tuttuğum takım, desteklediğim siyasi görüş vs olması hiç fark etmez, derhal engellerim. Eskiden trollüğün bir adabı vardı, artık yok.)
Düz dünyacı - aşı karşıtları,
Spiritüalizm, doğu mistisizmi ve benzeri şeyler meraklısı olup ipe sapa gelmez şeyler anlatanlar,
Herhangi birine karşı yazdığı entryde hakaret içeren ifadeler kullananlar,
Boş başlıklar açanlar, (Özellikle sosyal medyada etkileşimi arttırmak için yapılan ünlü kişilerle olan tartışmaların sözlüğe başlık olarak taşınması durumundan bahsediyorum)
Anketçiler,
Nefret söyleminde bulunanlar, (genelde ırkçı ya da cinsiyetçi söylemler üzerinden somutlaşıyor)
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler,
Haddini bilmeden, terbiyesiz bir üslupla özel mesaj gönderenler,

Başta olmak üzere pek çok yazarın hem entrylerini hem de başlıklarını derhal engelliyorum. Bir kullanıcıyı sadece karşıt görüşte olduğu için engellemem. Örneğin "XXX gerekçelerle aşı yaptırmadım, yaptırmayı da düşünmüyorum." demesi benim için engelleme nedeni değildir ama "Aşı yaptıranlar gerizekalıdır." ya da "Aşı yaptıranlar X süre sonra ölecek." gibi ifadeler kullanıcıyı ışık hızıyla engellemem için yeterlidir.

"X partisine/kişisine oy verdim zira Y politikalarından çok memnunum." demesi istediği kadar karşıt görüş olsun, benim için engelleme nedeni değildir ancak bu düşüncelerini diğer parti ya da adaylara hakaret eder şekilde ifade etmesi derhal engel nedenidir.
0
10551037
(29.04.24)
Sözlüğü 4te 3ü engelli +1

Benden başkalarının da deneyimlemiş olmasına sevindim, dediğin gibi gündem olan başlıkların ezici çoğunluğu engellediğim tipler tarafından açılıyor. Bu da bu başlıkların kasıtlı açıldığının göstergesi, sözlük gündemi suni olarak belirleniyor.

İlla aktroll olmak zorunda değiller, gule gule'nin söylediği konularda ayrıştırıcı ve kışkırtıcı fikri olanlar da engelli bende. Mesela maç başlığında gs'ye fetöcü, koç ürünlerini boykot ediyoruz vs diyenleri de engelliyorum.
Yahu bunu diyen adamın başka konudaki fikri niye önemli olsun benim için. Yazacağı max bilgi onedio'dan çaldığı ilginç bilgiler aparması olacak.

Kaldı ki sıradan insanların fikirlerini merak etsem twitter kullanırdım, ekşinin bir artısı yok bu anlamda.

Ben badi ekliyorum değerli birilerini gördükçe, onların entrylerini okuyorum.
0
Bruce
(29.04.24)
eskiden kimseyi engellemiyordum, eskiden...
fikir özgürlüğü mü dersiniz, bozuk saat bile günde 2 kez doğru gösterir mi dersiniz bilemem ama kimseyi engellemezdim.
ancak bir noktadan sonra boş yapan o kadar arttı ki sadece okuması bile büyük zaman kaybı oluyordu. bir de ciddiye alıp vakit ayırmaya kalksam ömrümden boşa giden zamana yazık.
tek başlıktan/entryden engellemiyorum. beni huylandıran bir şey görürsem profili açıp bakıyorum, tek tük mü yoksa hep mi saçmalıyor diye. boş yapmaya adanmış hesaplar kendini belli ediyor zaten ve engelliyorum.

o kadar yazmışım da şimdi baktım 15 kişi engellemişim, daha fazla sanıyordum..
0
late viper
(29.04.24)
Engellemek istemiyorum fakat maaşlı troller cidden can sıkmaya başladı. Adam partisi lehine başlık açıyor, diğer troller de 1 dakika içinde entry giriyor. Bayadır sözlükte gündem takibi yapmıyorum, merak ettiğim bir konu varsa başlığa uçuyorum.
0
Erestor
(29.04.24)
biri direk mesajla kufur etmedikce engellemiyorum, umrumda degil.
bunlar engelle engelle bitmez cunku, ayrik otu..
0
cooperr
(29.04.24)
Yani kaç kişi engellediğimi bilmiyorum. Bunun sayısına bakabiliyorsak biri söylesin, bakıp güncelleyeyim bu yazıyı. Engelle engelle bitmiyorlar. O yüzden "bu hali ile bile Ekşi Çöplük olduğuna göre demek ki engellemesem nasıl bir lağım olacak" diyorum. Hiçbir şey kaybettiğimi düşünmüyorum. Aksine engelleme kriterlerimi genişletiyorum. Kimsenin düşük zekalı ve salt küfür içerikli entrylerini göremedim diye üzülecek değilim.

Kaldı ki başkalarının fikirlerine de o fikirler objektif bir şekilde düşük zeka ürünü* ise saygı duymak zorunda değiliz. Engeli bas, geç.

* eksisozluk.com
0
nawar
(29.04.24)
rahatsız edeni, trollü engellersiniz tamam. hadi hoşuna gitmeyeni de engellersiniz ama hoşunuza gitmeyen herkesi engelliyorsanız bu ciddi bir sıkıntı. tahammülsüzlük. geçen biri yazmış şu kadar bin kişi engelledim diye. bu baya hastalıklı bir kafa yapısı. ondan sonra toplumda neden kutuplaşma var. bu zihniyetle uzlaşılmaz ki. her farklı düşünceye engel basıyor.
0
blackkmamba
(29.04.24)
Kimseyi engellemiyorum zira sozlugu okumuyorum. %95 cop yazar. Ya hepsini engellemem lazim, ya da hic bakmamam lazim. Ikinci secenek daha efektif.
0
hot potato
(29.04.24)
bu arada kusura bakmayın da bu kadar çok kişiyi engelliyorsanız iktidar olsanız muhalif gazetecileri içeri atarsınız :D hiç inkar etmeyin. aynı zihniyet çünkü. beni de çok engellediler ama küfür falan yoktu. tartışmada cevap veremeyince basıyorlar engeli.
0
blackkmamba
(29.04.24)
Bütün sözlüğü engellemekle uğraşacağıma sadece badilere eklediğim kişilerin entrylerini okuyordum. Yeni badileri de mevcut badilerin beğendikleri entryler üzerinden buluyordum. Ha bir süredir sözlükten gündem takip etmeyi tamamen bıraktım tabii.
0
aloha snackbar 3
(30.04.24)
Siz ekşi sözlükteki ifade özgürlüğüyle ilgili adaleti sağlamakla görevli bir pozisyonda mısınız? Sanmıyorum. O halde neden kişisel alanınızı kurmayasınız? Bu da sizin kendi özel alanınızdaki hakkınız.

Zaten sözlüğü ne için kullandığınıza göre belli bir grubu komple de engelleyebilirsiniz. Atıyorum siz ekşi sözlüğü sadece teknolojik incelemeler için kullanıyorsunuzdur elinizden geliyorsa kalan herkesi engelleyip sadece teknoloji incelemesi yazanları bırakabilirsiniz yani, siz engellediniz diye kimsenin ifade özgürlüğüne halel gelmiyor ki :D bu hususa dikkat etmesi gereken kişiler sözlük yönetimi. Sizin gibi diğer insanların da orada içerik üretmeye hakları var. İşin özgürlüklerle ilgili kısmı burası. Ancak sizin de onların hangilerini görmek istediğinize karar verme hakkınız var. Bu durum diğerlerinin ifade özgürlüğünü engellemez ya da zararlı bir durum da yaratmaz.

Bu kadar büyütmeyin olayı, şaşırdım yorumların bazılarına :D

Siyaset konuştuğunuz ayrı bir mecra vardır, ekşi sözlüğe geldiğinizde kafanızı rahatlatıp biraz başka şeyler görmek istiyorsunuzdur. Sorun ne bunda? Ya da hiç konuşmak istemiyorsunuzdur. Yapmayın lütfen.
0
akhenaten
(30.04.24)
Ben farklı fikirleri de takip etmek, iletişimde kalmak istediğim için KÜFÜR EDENLER HARİÇ kimseyi engellemiyorum.

Çok faydasını da gördüm. Pek çok yanlışımı düzelttim, pek çok yeni şey öğrendim.


.
0
kartallar yuksek ucar
(30.04.24)
(13)

Ne versen yiyecek misafir ve itibar konusu

beyfendi
Misafirin "yemek için zahmete girme çok, ne varsa onu yeriz" diyeni sizin gözünüzde profili küçük, genel konularda da zahmete girmeye değmez biri konumunda biri midir?Sorudaki maksadı, aradaki samimiyetin durumu vs. gibi konuları uzun uzun yazıp daha net bir şey sorayım istedim ama gelecek cevabı ma
Misafirin "yemek için zahmete girme çok, ne varsa onu yeriz" diyeni sizin gözünüzde profili küçük, genel konularda da zahmete girmeye değmez biri konumunda biri midir?

Sorudaki maksadı, aradaki samimiyetin durumu vs. gibi konuları uzun uzun yazıp daha net bir şey sorayım istedim ama gelecek cevabı manipüle etmemek adına en yalın haliyle ilk akla geldiği şekliyle soruyorum.

ek: çok samimi olmadığınız, yeni yeni tanıştığınız biri olduğunu varsayın.
0
beyfendi
(29.04.24)
aksine profili yüksek, can dostum, tam güvendiğim kişi/kişiler demektir.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(29.04.24)
El üstünde tutulması gereken, profili en yüksek kişidir.
0
rock n roll
(29.04.24)
Hocam gelen misafir "Ben bi biftek alayım" dese daha mı hayırlı misafir olacak anlamadım. Ben ki çok yemek seçen biriyim, gittiğim evde ne yemek varsa onu yerim, olması gereken budur yani
0
nundu
(29.04.24)
Ben çok şaşırdım böyle bir soruya. Hayır değildir tabi ki, hiç böyle bir şeyin düşünülebileceğini bile bilmiyordum.

Yani zahmet etmeyin diyen insanın bunu söylerkenki niyeti değişebilir. Kimi laf olsun diye söyleyip aksinin yapılmasını bekler, kimi gerçekten samimi şekilde söyler. Ancak "ben misafir gittiğim yerde iyi yemek beklerim" diyen birisiyle hiç karşılaşmamış olsam da, böyle birini görsem çok şaşırır ve hakkında olumsuz düşünürdüm.

Yani aslında cidden şaşırdığım için ne desem bilemedim. Ben yemeği özensiz buldum, daha iyi olmalıydı diyen biriyle karşılaşacağımı hiç sanmıyorum.

Sizin nereden aklınıza düştü ki bu? merak ettim.
0
akhenaten
(29.04.24)
Nundu +1
Akhenaten +1
0
jülsezar
(29.04.24)
Profili düşük? Aklıma bile gelmez.
0
unabomber
(29.04.24)
Yemek daveti gerçek bir durum değil sadece örnekti aslında. Gelecek misafirin yemek için özel siparişinin olması kulağa abes şekilde nasıl küstah geliyorsa, benim örnekte de nezaket kör göze parmak olmuş. Asıl kastettiğim aslında nezaketin, iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

"ne versen yiyecek misafir" deyimini geçen haftalarda fatih altaylı'nın yayınlarından birinde duymuştum. o başka bir bağlamda kullanmıştı bunu ama aklıma bunu getirmişti.
0
🌸beyfendi
(29.04.24)
Misafir ağırlayacaksam ve yemekli olacaksa güzel bir ana yemek ve meze, tatlı vs olur masada. Eğer birisi ben et, tavuk, balık yemem derse mezelerle bile idare edebilir. Hele ki en baştan "zahmet etmeyin" dedilerse gerekirse dışardan istediği bir yemeği söylerim, eşim evdeki mevcut malzemelerden bir şeyler ayarlar.

Eğer evime çağıracak kadar değer veriyorsam en iyi şekilde ağırlamaya çalışırım, hiç kimse için "zahmete değmez" demem.

Çok samimi bir arkadaşım geliyordur, o zaman duruma göre gerekirse dışardan pizza söylesem de sıkıntı olmaz. (hatta pizza daha pahalıya geliyor sdfgsdf)
0
kimlanbu
(29.04.24)
@beyefendi, anladım. Eh tabi, insanın kendine verdiği değer nasıl muamele gördüğünü de etkiliyor ister istemez. Ancak örnek biraz zorlayıcı olmuş gerçekten. Yemek konusundaki tavırlar genelde kültürel kodlarla sıkı sıkıya sınırları çizilmiş şeyler.

Örnek bir açıdan da iyi olmuş, çünkü "insanın kendine verdiği değer" talepkarlıkla ilişkili değil her zaman. Şımarıklık ve bencillik gibi kavramlar da var. Eğer kendine saygı konusu yanlış anlaşıldıysa belli bir zihinsel çıta aşılıp bu olumsuz sınırların içine de ilerlemek olası.

İnsan hakkını koruyabimeli, gerektiğinde mesafe koyabilmeli bu daha çok karakterle alakalı bir durum. Kendine saygısı olan insan şunları şunları yapar demek çok güç. Birçok konuda bu geçerli, davranışlar ortamın kokusuna göre anlam kazanır. Kendine saygısı olan ve olmayan insanlar arasındaki fark da onlar istese de istemese de kendisini bu sebeple hissettirir zaten.

Çevrenizdeki insanlar da haliyle farkında olsunlar ya da olmasınlar bunu algılayacak ve ona göre davranacaklardır.
0
akhenaten
(29.04.24)
Empati, nezaket, tevazunun eziklik olarak algılandığı bir toplumda, evet “düşük profil.” Ben düşük profilliyim mesela bu bakış açısına göre. Ama bencil, kaba ve kibirli olacağıma ezik olayım daha iyi.
0
auroraaurora
(29.04.24)
Bence öylesine söylenen, otomatik bir laftır. Hiçbir anlam ifade etmez.
0
michael_knight
(29.04.24)
Ben de gittiğim yerlerde bunu. söylerim ama öylesine değil, samimiyetle. Asıl maksat görüşmek konuşmak ne de olsa.
Düşük profilli biri olma meselesi değil bu bana göre.
Arkadaşlarının yanına hal hatır sorma kılıfı altında sadece midesi için gidenlerden ben de hoşlanam.
0
diyecevaplandı
(29.04.24)
enteresan bir soru, hic dediginiz gibi bakmamistim.
soyle yazmissiniz; iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

buna istinaden sanirim ben soyle dusunuyorum, ben degerliyim, benim degerim bana hazirlanan sofra ile belirlenmedigi gibi sofrayi hazirlayan kisi tarafindan da belirlenmiyor. ama kendi degerimi bildigim icin bana ozen gosteren insanlarla birlikte olmayi seciyorum (ve ben de ozen gosteriyorum). yeni tanistigim birinin hazirladigi/hazirlamadigi sofra benim degerimden cok onun ozeni/ozensizligi/zamani olup olmadigi/aliskanliklari/kulturu ile ilgilidir. dolayisiyla bu konuya deger uzerinden degil bu cercevede yaklasirim. zamani olmamis olabilir, ya da ozensiz biri olabilir. eger yakin arkadaslarim davet ediyorsa zaten ne varsa onu yeriz evet, bazen de yemeyiz, mukellef sofra hazirlarlar.

son olarak, beni yemege davet eden birine hic dediginiz gibi bir sey deme ihtiyaci duymadim acikcasi, beni yemege davet ettiyse ztn ne pisirip pisirmeyecegini dusunmustur, o onun sorumlulugunda olan alandir, boyle bir yorum yapma ihtiyaci duymam, tesekkur ederim, gidip gidemeyecegimi soylerim ve bir sey getireyim mi derim, hele hele de yeni tanistigim biriyse.

yakinimsa zaten usulunu bildigim icin kendini misafir agirlamak icin paralayan biriyse soylerim boyle bir sey sanirim. dediginiz yorumu genellikle kendim birine gitmeyi teklif ettiysem soylerim, yani 'ayse sana geleyim aksam ama lutfen bir sey hazirlama vs.' gibisinden.
0
kassiopeia
(29.04.24)
(5)

güney afarikadan çıkan beyaz tenli/sarışın insanlar

Unde bach canim
bunlar oraya yerleşmiş avrupa kökenli insanlar mı?mesela elon musk, charlize theron ya da birçok sarışın native ingilizceye sahip insanlar.
bunlar oraya yerleşmiş avrupa kökenli insanlar mı?

mesela elon musk, charlize theron ya da birçok sarışın native ingilizceye sahip insanlar.
0
Unde bach canim
(27.04.24)
Sömürgeci soyları.
0
prole
(27.04.24)
Kırma
0
the sound and the fury
(27.04.24)
@the sound kırma olsa melez renkte olması gerekmiyor mu?
0
🌸Unde bach canim
(27.04.24)
Hollandalı ya da ingiliz yerleşimcilerin torunları
0
nundu
(27.04.24)
Hollandalıların 1600'lerde kurduğu koloniden orada kalanların soyları. Yüzlerce yılda bir sürü olay oluyor tabi. Haliyle bunlar bölgenin yerleşik bir parçası artık. Birçoğu kendilerini Avrupalı olarak bile görmüyor zaten.

Afrikaans diye bir dil konuşuyorlar, zaman içinde Hollandacadan ayrılan bir dil.
0
akhenaten
(27.04.24)
(5)

bu nasıl habercilik?

izole
haber linki şurda: https://habergundem.mebmebbis.com/2024/01/2024-yerel-secimlerinde-istanbul.htmlhaber tarihine bakıyoruz 6 ocak 2024 yazıyor. bu arkadaşlar yazdıkları haberi hiç mi kontrol etmiyor. yoksa bilerek yapılan bir algı çalışması falan mı? nerden baksan tutarsızlık.
haber linki şurda: habergundem.mebmebbis.com

haber tarihine bakıyoruz 6 ocak 2024 yazıyor. bu arkadaşlar yazdıkları haberi hiç mi kontrol etmiyor. yoksa bilerek yapılan bir algı çalışması falan mı? nerden baksan tutarsızlık.
0
izole
(27.04.24)
"Kurum, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na karşı yarışmış ve seçimi kaybetmişti." diye bir cümle de var.
Muhtemelen aramalarda çıkıp siteye ziyaretçi çekmek için otomatik olarak keywordler ile oluşturulmuş metinler.
0
norek
(27.04.24)
chatgpt yazmış
0
avatar is back
(27.04.24)
Ben siteye takıldım. "Mebmebbis" diye bir siteden haber takip etmekle zaten büyük risklere giriyor olabilirsiniz.
0
prole
(27.04.24)
Dün bbc documentary podcast'te dünyadan 3 gazetecinin dezenformasyon konusundaki yayınını dinledim birisi böyle sitelerden bahsetti yapay zeka araçları ile sahte makaleler yazdırıp arama motoru optimizasyonu ve insanlarda güven uyandırmaya çalıyorlar. (Haber makale sayısı çokluğu ile)

Tabi bu kadar abuk bir siteyi nereden buldunuz bilemedim.
0
anon1m
(28.04.24)
Hocam AI'ın yürüttüğü öngörülemez spontane kodlar sebebiyle paralel evren webine bağlanmışsınız. Paradoksal bir olaya sebep olmadan sayfayı kapatıp google'a bilgi verin.
0
akhenaten
(28.04.24)
(6)

Bes mantıklı mı yapan var mı

meraklitursucu
Bes için ne düşünüyorsunuz? Devlet katkısı ve fonları düşününce mantıklı geldi ama bilemedim.
Bes için ne düşünüyorsunuz? Devlet katkısı ve fonları düşününce mantıklı geldi ama bilemedim.
0
meraklitursucu
(26.04.24)
maaştan otomatik kesildiği için ben çıkmadım, hiç yoktan birikim oluyor , bana öyle bir faydası var, fonu da en riskli fonu seçtim getirisi yüksek şuan için.
0
jülsezar
(26.04.24)
BES yaptırmak mantıklı. Çünkü o para otomatik kesiliyor, bozdurması zor, 56 yaşımı veya biraz daha devlet katkısı hak etmeyi bekleyeyim diye insan bekliyor ve böylece para birikiyor. Unutuluyor.

BES finansal olarak mantıklı değil. Kendiniz her ay o kadar parayı alıp bir yatırım aracında değerlendirseniz daha fazla kazanırsınız ve istediğiniz anda bozup başka bir yatırıma geçebilirsiniz.

BES yaptırın. Ama fonları olduğu gibi bırakmayın, kendiniz seçin.
Önemsemediğim ve neredeyse varlığını unuttuğum BES sayesinde zamanında ev aldım.
0
michael_knight
(26.04.24)
fonlar riskli, yüksek getiri istiyorsanız riskli fonlar seçeceksiniz ben seçtiğimde kaybım çok oldu, dengeli fonlar ise aşırı az kazandırıyor dolara yatırsam daha çok kazanırdım o para ile. 10. senem seneye dolunca çıkıcam devlet para veriyor diye getirisi düşük yatırım aracında kalmak istemiyorum açıkçası.
0
eja
(26.04.24)
kenara para atılmış oluyor. biriken parayı da doğru fonlara koyarsanız, mevduat faizlerinin ya da döviz artışlarının çok üzerinden bir gelir elde etmeniz mümkün olur.
0
co2s2
(26.04.24)
15 yıl boyunca düzenli olarak artan miktarlarda bes birikimi yaparsan (hisse senedi fonlarında) multi milyoner olursun emekli olunca. bu kadar net.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(26.04.24)
Eğer siz yatırım araçlarına hakimseniz ve aktif olarak kullanabiliyorsanız; yaptığınız yatırımlar denk gelen risk kategorilerine göre BES fonlarının üzerinde değerleniyorsa BES mantıksız olur.

Ama yatırım anlamında derinlemesine bilginiz yoksa ya da bilginiz olsa bile gerekli dikkati veremeyecek bir iş hayatına sahipseniz BES mantıklı olur. En azından hayatınız boyunca yapacağınız yatırımların bir bölümünü de BES'in oluşturması işinize gelir.

Hiçbir yatırım aracı tek başına saf doğru olan değil. Eğer öyle olsa herkes ona yönelirdi. Her türlü yatırımın pozitif ne negatif yönleri var. Örneğin BES çok kafa yormanız gerekmeyen dertsiz bir yatırım, ayrıca devlet desteği alan bir yatırım. Sonuçta idare etmesi kolay, bozması zor. Diğer taraftan tam olarak kontrolünüzün olmadığı bir yatırım. Size birikim sağlar, ancak BES'le çok sıra dışı yüksek bir birikim elde etme olasılığınız yok, BES fonlarını bu derece iyi yönetiyor olsanız zaten kendinizi BES fonlarıyla yetineceğiniz bir alana kısıtlamazsınız, yani neden yapasınız ki bunu? BES'te aktif bir yönetime sahip değilsiniz. Paranız sadece BES fonlarında kalır. Fon getirileri düştüğünde alıp tek tek seçeceğiniz hisselere, emtialara, kripto varlıklara vs. dağıtamazsınız.
0
akhenaten
(26.04.24)
(11)

ilişkimiz 2 hafta sürdü diyen birileri ne yaşıyor?

mr.goodcat
herkesin herkesle flörtleştiği bir dönemdeyiz. bazısına sorulduğunda ilişkimiz 2 hafta sürdü diyor mesela. bu kadar kısa süren bir ilişkinin başlangıç miladı mı oluyor o halde? zaten 1-2-3 hafta dediğin periyot flörtleşme periyodu. yani bir şey oluyor da o bir anda ilişkiye mi dönmüş oluyor, ne oluy
herkesin herkesle flörtleştiği bir dönemdeyiz. bazısına sorulduğunda ilişkimiz 2 hafta sürdü diyor mesela. bu kadar kısa süren bir ilişkinin başlangıç miladı mı oluyor o halde? zaten 1-2-3 hafta dediğin periyot flörtleşme periyodu.

yani bir şey oluyor da o bir anda ilişkiye mi dönmüş oluyor, ne oluyor yani?
0
mr.goodcat
(25.04.24)
onlar genelde hayatında birisi olsun diye beraber oluyorlar, diğer taraftan başkalırıyla görüşmeye devam ediyorlar. daha iyisini bulunca da ayrılıyorlar. bunu genelde yeni kuşak yapıyor. 38 yaşındayım, benim zamanımda böyle değildi. şimdi her şey çok hızlı gelişiyor ve her şey çok normal kabul ediliyor.
0
numlock
(25.04.24)
bunu diyen birinin görece daha uzun ya da daha derin bir iliskisi olmamistir herhalde. senin iliskiye yükledigin anlam belki daha uzun süren daha derin bir sey icin gecerli. ama o da bu duyguyu yasamak, bir seylere anlam yüklemek istedigi icin böyle diyor. biraz daha yasi kücük birinin yapacagi bir sey gibi bence de.
0
robert bosch
(25.04.24)
aslında sorumu tam doğru yöneltemedim.

ben ilişki neden 2 hafta sürüyor demiyorum. 2 hafta süren bir ilişki nasıl başlıyor. yani buna nasıl ilişki denebiliyor? bana göre 2 haftalık şey flörtleşmedir. yani ilişki demek için 2 haftanın öncesinde bir flört aşaması geçmesi gerekiyor.

yani;

flört --->> x --->>> ilişki --->> 2 hafta sonra the end

bu x'de ne oluyor yani?
0
🌸mr.goodcat
(25.04.24)
onu 2+2=4 mantığında düşünemezsin. evet anlıyorum demek istediğini ama belli bir süreç söylenemez. olsun olsun ortalama 20 gün olsun flört. başlangıç düdüğü yok bu işin.
0
numlock
(25.04.24)
flört yok bence direkt one night two night stand ama bir yandan da cok zaman da gecirmece sonra ayrilik. :(
0
robert bosch
(25.04.24)
bir ay bir yerde calisan da iki sayfa cv yaziyor su projeyi ustlendim, sunu cozdum, bunu hallettim vs, ayni hesap.
0
cooperr
(25.04.24)
Bir yerden kabul ediyorlar işte. Kimi dating uygulamalrını silince başladık sayıyor, kimi üstüne konuşup anlaşınca, kimi daha tanışır tanışmaz... Neticede insan bir noktada "evet benim artık bir ilişkim var" diyor, doğru olsun ya da olmasın. Çünkü bazen tarafların biri kendi kendine de gelin güvey oluyor.

İlişkiler söz konusuysa her şey mümkün. Çok anlamaya çalışmayın.
0
akhenaten
(25.04.24)
hiç bir şey olmuyor. sadece lafta 2 hafta. nereden sayarsan say
0
abelardo
(25.04.24)
Ben uzun süredir o dünyadan uzaktayım ama ilk sevişmeden itibaren sayıldığını düşünüyorum.
Yani sevişmişler, görüşmeye devam etmişler ve 14 gün sonra "bir daha görüşmeyelim" demişler.
0
michael_knight
(25.04.24)
Seni seviyorum dendiyse o ilişki başlamıştır benim için. Kriterim bu.
0
kaptan maydanoz
(26.04.24)
@kaptan maydanoz ilişkinin başlamasıyla "seni seviyorum" denmesi arasında ortalama 3-4 ay var benim tecrübelerimde.
Bence o çok büyük bir adım.
0
michael_knight
(26.04.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.