Giriş
(3)

youtube türkçe altyazı

1837837
tüm videolarda (haydi sadece ingilizce videolarda) online çeviri, teknoloji, yapay zeka bu kadar ilerlemişken neden türkçe altyazı yok? yapılamıyor mu? yapılmıyor mu?
tüm videolarda (haydi sadece ingilizce videolarda) online çeviri, teknoloji, yapay zeka bu kadar ilerlemişken neden türkçe altyazı yok? yapılamıyor mu? yapılmıyor mu?
0
1837837
(25.03.24)
Var? Eger video sahibi actiysa otomatik altyazi ekleniyor orijinal dilinde, onu da izleyen kisi sectigi dile cevirtebiliyor ayarlardan.

Edit: 2008'den beri varmis blog.youtube
0
sertac akin
(25.03.24)
peki videoyu yapan kişi videosunun daha çok kişiye ulaşacağını bildiği halde bunu neden açmıyor?
0
🌸1837837
(26.03.24)
@1837837 yeni videolarda çoğunlukla açık oluyor aslında, ancak fark etmemiş ya da önemsemiyor olabilir. Kanalın ne kadar ciddi yönetildiğine de bağlı. Eğer buna yönelik bir talep vs gelmediyse umursamamış da olabilir.

Konusuna göre yanlış çeviri nedeniyle zor durumda kalmak istemiyor ya da uğraşmak istemediği yabancı dildeki geribildirimlerle muhatap olmak istemiyor da olabilir. Biraz hedeflediği çerçeveyle de alakalı.

Bazı ülkeler internette toplu şekilde hareket edebiliyor, videonuz bir ülkenin dikkatini çekerse o bölgeden istemediğiniz kadar etkileşim alabiliyorsunuz. Eğer hedef kitleniz bunları kapsamıyorsa rahatsız edici olmalı.
0
akhenaten
(26.03.24)
(4)

şu hizmetçi kıyafetini nasıl betimlersiniz?

fakat
https://www.trendyol.com/annee-bakk/hizmetci-kostumu-p-106977200bir hikaye yazsaydınız, şu linkteki gibi kıyafetleri nasıl betimlerdiniz? bilmeyen biri bile gözünde canlandırabilsin
www.trendyol.com

bir hikaye yazsaydınız, şu linkteki gibi kıyafetleri nasıl betimlerdiniz? bilmeyen biri bile gözünde canlandırabilsin
0
fakat
(25.03.24)
'+18 sitelerdeki fantezi hizmetçi kostümü' şeklinde anlatılabilir.

Keşke tıklamasaydım. Her yerde karşıma çıkacak şimdi.
0
Mirket
(25.03.24)
french maid costume

fransız hizmetçi kostümü
0
inheritance
(25.03.24)
1800lü yıllardaki alışılageldik o hizmetçi giysisinin daha kısa bir etek ve parlak saten kumaşla yeniden tasarlanmış, papyon ve diğer süslemelerle bir fantazi kostümüne dönüştürülmüş hali.

Genel referans olarak "o bilindik hizmetçi giysisi" diye kullanırdım. Zaten çok klişe bir dizayn, birinin bilmediğini varsayıp yeni ya da alışılageldik olmayan bir şeymiş gibi en baştan betimlemek sıkıcı olacak ve gereksiz yer tutacaktır.
0
akhenaten
(25.03.24)
Gülse Birsel'in komedi dizilerinde zengin eve gelen hizmetçinin kıyafeti.
0
nawar
(25.03.24)
(9)

güncel kurutma makinesi sorusu?

bir ileti paylastim
selamlar. bir tane almayı düşünüyoruz, neye dikkat ediyoruz?ısı pompası olsun demişti bayideki adam. onun dışında servisi yaygın olan markalardan olsun tabii. çamaşır makinemiz 6 kg kapasiteliymiş. kurutmayı da abartmaya gerek yok demek bu. umarım yakın zamanda çok araştırıp alan ve çok memnun olan
selamlar.

bir tane almayı düşünüyoruz, neye dikkat ediyoruz?

ısı pompası olsun demişti bayideki adam. onun dışında servisi yaygın olan markalardan olsun tabii. çamaşır makinemiz 6 kg kapasiteliymiş. kurutmayı da abartmaya gerek yok demek bu.

umarım yakın zamanda çok araştırıp alan ve çok memnun olan vardır aramızda :)

kartlara hala 9 taksit varken alışverişimizi yapalım koyalım :D
0
bir ileti paylastim
(24.03.24)
Abartmaya gerek yok diye düşünmenin ötesinde, çamaşır makinasıyla üst üste koymayı planlıyorsanız aynı kilo kapasitesine sahip olmalı. Yoksa ebatları denk düşmüyor.

Isı pompası enerji tasarrufu açısından cidden önemli.

Gerisi çok önemli değil, temel programların hepsi her makinada var zaten.
0
akhenaten
(24.03.24)
enerji tasarruflu alın, çekmemesi için uzun süreli program var pamuklular için 2 saat kadar, elektrikten tasarruf edersinz.
kendini temizleyen model aldım her sene servis çağırmamak için.
bu gibi makinalar bir kere alınıyor abartmamak gerek ama işinize yaramayan bir modelde giden paraya acırım.
0
eja
(24.03.24)
Arçelik kullanıyoruz memnunuz. Giysilerde küçültme sorunu oluyor. Bunuda ütüleme ile cozuluyor.

Tam kapasite doldurunca bazen tam kurutmadan çıktığı ouyor giysilerin.
0
kaiserr76
(24.03.24)
A+++ kullanıyoruz. 100 kurutmada 150 kwh çekiyor. mutluyum.
kurutmayı büyük alırsan yarın öbür gün daha büyük makineye geçtiğinde rahat edersin. bence 8 kg alabilirsin.
beko kullanıyorum, giyside küçülme hiç yaşamadım. nemli kalma sorunu da hiç yaşamadım. koku da yapmıyor. kedi tüylerini çok iyi topluyor. avrupa'daki beko türkiye'deki beko'dan daha iyi kalitede deniyor, belki ondandır ama kendi tecrübeme göre tavsiye ederim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.03.24)
ayni marka almazsaniz camasir makinasi ustune kurmuyor servis, dolap alip oyle kullanabilirsiniz bilginiz olsun

edit: bosch kullaniyoruz cok memnunuz, camasir makinamiz lg, trendyoldan dolap alip kurduk oyle altli ustlu kullanabiliyoruz.
0
tahtakafa
(25.03.24)
Bizim kurutma makinesinde "yünlü" ayarı yok. Keşke olsaydı diyorum. Başka bir modelde "ılık hava" diye bir mod gördüm, o da keşke olsaydı dedim.
Sizin için de bunlar önemliyse göz önüne alın.
0
michael_knight
(25.03.24)
13 ila 35000 tl arasında modeller var inanın kafam karıştı. üst üste koymayacağım. koyacak olursam da dolap ile koyacağım.

bosch seri 6 ya da siemens 500 serisi aklıma yatıyor gibi. neden olduğuna cevabım yok.

hoover diye bir gerçek var. herkesin ucuz diye aldığı bir yandan olumladığı. ama 3-4 bin tl ucuz olsun diye kıyafet bozacak bir makine de istemiyorum. bir triko zaten 2-3 bin.
0
🌸bir ileti paylastim
(25.03.24)
istersen 350 bin ver ama makineye yün ya da yün karisimli ne atarsan at bozulur. kurutmaya yünlü girmez. o sebeple kriterin bu olmasin zaten. Annem LG aldi bu arada, o da cok memnun. Benim eski makinem Miele'ydi, o da cok iyidi.
cok ucmadan arada karar kil. 13 bin ile 35 binin ortasi 24 bindir. 24-26 bin civarinda bir sey al.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.03.24)
yillardir bosch IQ serisi kullaniyorum. en sevdigim ozellikleri:
- kendi kendini temizlemesi
- isi sensoru olmasi (kuruluk/islaklik derecesine gore sureyi yeniden duzenliyor)
- manuel, sureli, soguk ve sicak ayri programi olmasi (havalandirma ya da mikrop oldurme icin, ya da battaniyeden kedi tuyu toplamak icin ideal)
- buyuk olmasi (ayri ayri yikanan camasirlari tek seferde kurutabiliyorum)
- A+++ olmasi
- yorgan kurutmasi
- carsaflarin mis gibi cikmasi

yapmadiklarim ya da sevmediklerim:
- yunlu kurutmak (yunlu programinda bile olsa)
- kot pantalon kurutmak (dolap kuru modunda degil en azindan. elastik modellerin omru baya kisaliyor)
- sevdigim trikolari kurutmak (bir guvensizlik var evet)
- carsaflarin kirisik cikmasi
0
65 derece
(25.03.24)
(8)

okuldan atılma mevzuu

mark greg sputnik
iyi akşamlar dostlar,bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki y
iyi akşamlar dostlar,

bu iş benim canımı çok sıkıyor ve korkumdan inanın öğrenci işlerine gidip sorasım bile gelmiyor.

2017-18 (hazırlık) girişliyim ben. mezuniyet için gereken 240 kredinin NEREDEYSE yarısı duruyor. en son hesaplamalarıma göre 2024-25 son şansımdı. bu dönem 20 temizlesek, önümüzdeki yıl da fire vermeden 60 yapsak... yok, yine tutmuyor. üç ders sınavı filan var ama üç dersten fazlası kalabilir.

benim kesinlikle diploma almam lazım. yaşım geçti. öyle muslukçuluk, berberlik gibi bir meziyetim de yok. iş bulup iki sene çalışsam lise mezunu olarak ordan çıkınca bi daha iş bulamam yani öyle bi durum, ülke şartları malumunuz. onun da ötesinde zaten şu an okuduğum bölümün diplomasını almayı ben kendim için çok istiyorum, kazancında değilim, benim için bir çeşit hayat amacına dönüştü ama gerek şahsi denyoluklar gerekse hayat şartları vs. olmadı.

şimdi ben muhtemelen önümüzdeki yılın sonunda, okulu bitirmeme bir veya iki dönem kalmışken atılacağım.

bu durumda aklıma şu geldi: ben sınava tekrar girsem, bölümümü kazansam, verdiğim derslerin ne kadarını saydırabilirim? aynı okul, aynı bölüm. bu konuda bir sorun olur mu dersiniz? bu saydırma olayı nasıl oluyor?

ben sınava girip aynı yeri kazanırım, o kısım hiç problem değil. ama saydırdığım dersler içinde kayıp olur mu, orasını merak ediyorum. onun dışında genel olarak 30 yaşına gelip hala lisansı bitirememiş bu davar kardeşinize konuyla ilgili herhangi bir öneriniz, tavsiyeniz vs. varsa onu da alırım.
0
mark greg sputnik
(24.03.24)
pasif öğrenci olarak dışardan dersler belli koşullarda verilebiliyor onu bi araştır bence önce.
bölümü tekrar kazansan c altı dersler sayılmayacak muhtemelen
0
jelly bear
(24.03.24)
Böyle şeyler okuldan okula değişiyor, durumu öğrenci işleriyle konuşmanız zorunlu.

Yine de bütün dersleri saydırmanız çok olası olmasa gerek. Toplam muaf olunabilecek derslerin bir üst sınırı vardı ve bu üst sınır çok da yukarda değildi diye hatırlıyorum.

Daha önce sınıfımdan birisi başka okula gitmek için yeniden sınava girmişti ondan hatırlıyorum biraz, kafanızdaki hesap çok tutmayabilir.

Ancak burada duyduklarınız üzere moralinizi bozmak ya da beklentini yükseltmek yerine kesinlikle okulla konuşmalısınız.
0
akhenaten
(24.03.24)
Valla martın sonuna geliyoruz. Vakit kaybetmeden öğrenci işlerine sorun.
Cevaba göre sınava hazırlanırsınız en azından.

Fabrika işçileri büyük meziyetlere sahip insanlar değiller. Okulu bu kadar uzatmışsanız daha en az 2 sene daha okuman gerekecek. Bence vaktinizi iyi değerlendirin. Bölümünüzü bilmiyorum bu arada. Genel yazdım.
0
sevilen progressive türkücü
(24.03.24)
dost acı söyler derler.

rus dili ve edebiyatı bölümünü için 8 senede bitirememek doğru değil. bunu alışkanlık haline getirmişsiniz. eğer rusçayı iyi derecede öğrendiyseniz illa bu bölümü bitirmek yerine, size diploma imkanı sağlayacak açık öğretim fakültesine yönelebilir, 'uluslararası ticaret', 'lojistik' 'sivil havacılık' veya 'turizm' bölümlerinden birini okuyup, diploma alıp sahip olduğunuz türkçe-ingilizce-rusça yeterliliğini kullanarak iş hayatına atılabilirsiniz.


şuan iş hayatı için de sınırdasınız. 30'dan sonra iyi işler bulmanız daha da zorlaşacaktır.
0
tavish11
(24.03.24)
@tavish11,

sus yoksa inanırım. şşş...

abi evet o konuda diyecek bir şeyim yok gerçekten, ben çok saldım, 18'imden beri de çalıştığım için hiç "öğrenci" kafasına girip tamamen okula veremedim kendimi ama rusçayı çok seviyorum ve okuduğum, okula devam ettiğim süreçte de hakikaten hocaların çok sevip tuttuğu bir öğrenci oldum. bugün okulu olabilecek en düşük ortalamayla bitirsem bile yüksek lisans başvurumda beni önce değerlendirirlerdi diye düşünüyordum. bu yola gerçekten baş koymuş bir insanım.

şu noktada başka bir bölümü açıktan okumak benim için ihtimal dahilinde değil ne yazık ki, çünkü zaten yeterince işim gücüm var, ben sadece bu kadar emek verdiğim lisansı bitirmenin derdindeyim.

iş kısmı da çok problem değil. ben halihazırda çalışıyorum. a 101 kasiyeri olsam bile şu an ülkede asgari ücretin yaklaşık iki katı gelir elde edebilirim. yeter ki üni mezunu, ankara üni rus dili bitirmiş adam olayım. tek derdim bu. parasında değilim. yoksa elbette farkındayım, okulu bitirince de uçup kaçmayacağım.

@diss,

olm inan aklımdan geçti, dissendium kesin bu duyuruya cevap verir dedim, hatta şunu bile hazırlamıştım: www.youtube.com

ama bizde yaz okulu yok maalesef, keşke olsa... niye yok zaten onu da anlamadım. bırakın kardeşim okuyalım işte, niye 7-8 aya sıkıştırıyorsunuz bizi?
0
🌸mark greg sputnik
(24.03.24)
Öğrenci affı lazım sana.
0
ferenc
(24.03.24)
Aynı okulun aynı bölümünü kazanamıyorsun abi. Kaydını sildirmen gerekiyor tekrar kayıt olmak için, kaydını sildirirsen de yeniden kayıt olamıyorsun. Belki bu mevzu okuldan okula değişiyordur ama, net bi şekilde sor onu. Ya da aç yönetmeliği oku, vardır orada.

Başka okulda aynı bölüm olur ama. Ya da aynı okulda başka bölüm de olur.

Bu arada ben de bölümü 9 senede bitirdim (atılma yoktu o zaman). 140 kredinin 60'ını hayvan gibi kasıp tek senede vermiştim. Yani 2,5 yılda bitebilecek bi bölüm okuyormuşum :) Kütüphanede yatıp kalkmaya okeysen olabiliyor öyle şeyler.
0
plutongezegendegilmi
(25.03.24)
sen derslerine çalış af çıkar olmasa yatay geçiş falan yapıyor millet ona bakarsın daha kötü bi üniversiteye geçersin.
0
kveldulv
(25.03.24)
(7)

Tercümanlik neden bu kadar önemseniyor

Yourcousinmarvinberry
Geçen tercümanlik okuyan arkadaslarla bunun muhasebesini yaptik.ismi lazim degil, bir hoca var bazi piyasa kitaplarini Fransizcadan Türkçeye çeviren. Konu da tam buydu, çevirmenlik öyle yüksek meziyet veya derin birikim gerektirecek bir meslek degil fakat buna ragmen bahsettigim kisiye neredeyse Pla
Geçen tercümanlik okuyan arkadaslarla bunun muhasebesini yaptik.
ismi lazim degil, bir hoca var bazi piyasa kitaplarini Fransizcadan Türkçeye çeviren. Konu da tam buydu, çevirmenlik öyle yüksek meziyet veya derin birikim gerektirecek bir meslek degil fakat buna ragmen bahsettigim kisiye neredeyse Platon etiketi yapistiriliyor. Oysa ki kendisi ne sanatçi ne de yazar. Baska eserleri çevirmek disinda bir katkisi da yok.

Su durumda tercümanlikla, edebiyatla ugrasanlari niye abartiyorlar ki ?
0
Yourcousinmarvinberry
(24.03.24)
çünkü tercüman olmak için iki dili bilmek yeterli değil

iki kültürü bilmek, edebiyattan dilden genel kültürden anlamak, söyleyişi bilmek gibi insanın uzun birikimle edinebileceği şeyler

ama dediğin gibi daha düz çevirmenler hatta makina çevirisi yaptırıp basan yayın evleri de var
0
grimavi
(24.03.24)
hem ana dilini hem yabancı dili bileceksin, üstüne alanı bileceksin. mesela nietzsche çevirmek için almanca'yı bileceksin, nietzsche'yi bileceksin ki bu da yetmez üstüne ana diline de hakim olacaksın. bu kadar meziyete sahip türkiye'de kaç kişi var.

tabii çevirmenlerin çoğu palavra orası ayrı.
0
gule gule
(24.03.24)
Tercümanlık hakkındaki önyargınız doğru değil mütercimler derin entellektüel bilgiye sahip kişilerdir her dil bilen mütercim olamaz mesleğin itibarı buradan gelir.
0
doharkoman
(24.03.24)
En kısa yoldan kendi yaşadığım ve çok canımı sıkan bir yerden örnek vermem gerekirse kolay olsun diye çevirinden gideyim diye okumaya başladığım birçok kaynakta kafamı karıştıran yerler oluyor ve "dur bakalım orjinalinde ne demiş" diye orjinal kaynağa gidiyorum. Nihayetinde kolay olsun diye başladığım çeviri kaynağı tamamen terk edip orjinalden devam ediyorum. Bu cidden can sıkıcı.

İyi çeviri kötü çeviri diye bir durum var. Edebi metinlerde ve bilimsel metinlerde ayrı ayrı şeylere çok dikkat etmek gerekiyor. Bazı edebi metinlerin çeviri olduğu o kadar bariz ki, dilin donukluğundan eserden soğuyorsunuz bu da satış rakamlarının düşmesi demek. Bilimsel metinlerde ise konuya hakim olmayan çevirmenin yaptığı çeviriler sözcük seçimlerinden ötürü anlaşılmaz ve hatta daha ötesinde yanıltıcı bilgi verebiliyor.

Bunların dışında, örneğin oyun çevrileri çoğunlukla amatörlerce yapılıyor ve bu ciddi anlamda göz kanatıyor. Özellikle oyunlar söz konusu olduğunda neyin çevrilip neyin çevrilmemesi gerektiği de çok önemli. Karakter sınıflarında "mahir" falan gibi şeyler görmek çok anlamsız.

Bir şeyi okurken onun çeviri olduğunun farkına varmadan okumanızı sağlayan bir çevirmen cidden oldukça yetenekli biri olmalı.

Söylediğiniz şeye şaşırdım.
0
akhenaten
(24.03.24)
bence önemsenmiyor. ilk defa böyle bir şey duydum. çevremde tercümanlığı önemseyen tek bir kişi bile yok. hatta küfür falan ediyorlar.
0
zeleno
(24.03.24)
yabancı bir kitap alacaksam mutlaka hangi çevirisi daha iyi diye araştırıyorum.

Çevirmenlik benim gözümde yarı yazarlık gibi bir şey. Eseri vezir de eder rezil de.

Bu dediğim edebi eserler için geçerli.
0
burfak
(25.03.24)
Tarihi eserleri çevirenlere saygı duyar önemserim. Sonuçta o dönemin kelimelerinin, o dönemki anlamlarını bulmak ve o döneme uygun çevirmek kolay iş değil. Aynı şekilde fantastik kurguda hem o evrene uygun hem de çok güzel çeviri yapanlar var. Ona saygı duyarım. Bunların hepsi zeka, tecrübe ve emek istiyor. Bunların orijinalini görünce fark ediyorsun ne kadar iyi olduğunu. Yine kötü örnekleri görünce de ne kadar kötü olabileceğini... Aynı şekilde simultane çevirilere de (cümlenin yarısını atlayan futbolcu tercümanlarına değil) saygı duyuyorum. Çok kaliteli hareketler.

Onlar dışında tercümanlar ölü dillerden falan çevirmiyorlarsa ekstra bir saygı görmüyorlar hiçbir yerde. Evet, benim tercüman arkadaşlarım var. İngilizce-Türkçe çeviri işleri de yaptım öğrenciyken. Düz iş işte.
0
nawar
(25.03.24)
(14)

Oyalanmamız doğru mu?

ananiyimioguz
Uzun bir süredir insan ırkı olarak çok azımız dışında geri kalan herkesin oyalanıp gittiğini düşünüyorum ve bu bana rahatsızlık veriyor.Çünkü ben de oyalanıyorum. Kendi ırkım için faydalı bir şeyler yaptığımı veya yaptığımızı düşünmüyorum.Kitaplar, kurgular, filmler, diziler, siyaset, ideolojiler ha
Uzun bir süredir insan ırkı olarak çok azımız dışında geri kalan herkesin oyalanıp gittiğini düşünüyorum ve bu bana rahatsızlık veriyor.

Çünkü ben de oyalanıyorum. Kendi ırkım için faydalı bir şeyler yaptığımı veya yaptığımızı düşünmüyorum.

Kitaplar, kurgular, filmler, diziler, siyaset, ideolojiler hatta dinler.

Kısacık ümrümüzü güzel geçirdiğimizi düşünmemiz/sanmamız için yine kendimizin yaptığı, yani yine kendi beynimizden çıkan araçlar olarak görüyorum.

Bir kitabı okurken veya filmi izlerken o heyecan hoşuma gidiyor. Bir inanca kaptırıp gitmek, ölümden sonraki bilinmezliği doldurmak hoşuma gidiyor. Fakat yoğunlaşma bittiğinde pişmanlık hissi duyuyorum.

Sürekli belli yalanlar kurguluyor, birbirimizi inandırıyor ve bu kurgular hakkında tartışıp duruyoruz. Herkes kendince bir amaç buluyor, kimi dini inancı gereği orada söylenenleri uyguluyor veya uyguladığını düşünüyor en azından iyi hissediyor, kimi farklı duygusal veya bilimsel inanclar geliştiriyor onlara sarılıyor.

Bunu yapıyoruz çünkü birileri öyle istediği için değil de, yapmasaydık eğer türümüzün devamlılığını kendi kendine getiremezdik yani inanç meselesinin de evrimin bir parçası olduğunu düşünüyorum yani bu inancın illa dini olması gerekmiyor.

Fakat her ne olursa olsun, her ne bulursak bulalım oyalandığımızı düşünüyorum. Çoğumuzun "anlamlı" bulduğu şeylerin bile bir yalandan ibaret olduğunu düşünmek bana rahatsızlık veriyor.

Bu konuda ne yapabilirim?
0
ananiyimioguz
(23.03.24)
çocuk xd senin ilacın bu.. yap bak kalıyo mu bi tane varoluşsal sancın

bi de domates salata falan ekebilirsin
0
abuzer
(23.03.24)
çocuk da umduğum gibi olmayabilir :( ayrıca o da bir çeşit oyalanma ve anlam bulma nesnesi değil mi?

gerçi hoş, başka ne yapabiliriz ki herkes bir buluş yapacak diye bir şey yok.
0
🌸ananiyimioguz
(23.03.24)
öncelikle zaten her şey çok anlamsız, anlamı biz yaratıyoruz. sizin de kendi anlamınızı inşa etmeniz gerekir. oyalanıyoruz bu beni rahatsız ediyor, bir şeyler yapıyorum hoşuma gidiyor sonrasında pişman oluyorum demişsiniz ya. başka bir şey yapamazsınız çünkü. değiştirebileceğiniz şeylere odaklanın. değiştiremeyeceğiniz şeylerin peşinde heba olmayın. neye inanıyorsanız ailenize, sevdiğinize ya da devletinize, ona en iyi hizmeti kendinize yatırım yaparak, kendinizi geliştirerek, bu iğrenç sistemin dişlilerinden biri olmayarak yapmış olursunuz. savaşarak bir şeylerin elde edildiği dönem bitti. kim akıl sağlığını koruyorsa o güçlüdür.
0
tabii lan manyak mısın
(23.03.24)
türümün devamlılığı ya da insanlık umrumda değil, ben dünyaya oyalanmaya gelmişim kimseye bir zarar vermeden de zamanı gelince ayrılacam bu kadar
0
grimavi
(23.03.24)
Ne kadar kaliteli oyalanabiliyorsan o kadar iyi.
0
kimlanbu
(23.03.24)
Git Mardinli Şeyhmuz Amca'yla tanış. Yakınsın nasıl olsa.

www.youtube.com

Jadav Molai Payeng'la tanış diyeceğim de o uzakta.

onedio.com
0
Mirket
(23.03.24)
@grimavi +1

Dünyaya bir şey katmak benim de pek umrumda değil. Mesleğimdeki ilerlemem ya da ilgi duyduğum başka bir şey belirsiz bir gelecekte "dünyaya bir şey katmakla" sonuçlanırsa bile böyle bir niyetim olduğundan dolayı olmayacaktır. Zaten böyle bir şey de olmayacaktır.

Hayatın genel bir anlamı olduğunu sanmıyorum, ama yaşamaktan memnunum. Canımı sıkan şeyler var, ilgimi çeken şeyler de var. İnişli çıkışlı gidiyor işte. Olması gereken de bu gibi geliyor.

Gününüzün güzel geçmesiyle, güzel geçtiğini sanmanız arasında bir fark olduğunu da sanmıyorum. Hayatınızı kimseye muhtaç olmadan geçirmek için belli başlı sorumluluklar var, bunları yerine getirdiğiniz sürece geri kalan zamanda ne olduğu çok önemli değil bence.
0
akhenaten
(23.03.24)
Valla anlamsız da gelse sabah erken kalkıp kahvaltımızı yapacaz sporumuzu yogamızı yapacaz işimize gidecek en az emekle max parayı kazanmaya çalışacaz mutlaka her ay para biriktirecez en ucuza en güzel yemekleri nasıl yiycez onu düşünecez kaliteli uyku uyuyacağız mümkün olduğunca doyurucu cinsellik yaşayacaz. Buraya kadar olanları anlamsız da olsa yapacaz. Bunlar oyalanma değil. Bunlar yoksa sağlığımız ekonomimiz bozuluyor. Gücümüz azalıyor. Gücümüzü artıracağız. Fiziksel maddi manevi sosyal ekonomik gücümüzü artıracağız. Bunları düzenli yapıyoruz peki sonra? Hayatla ve insanlarla bağ kuracağız. Bu bağları da güçlendirecekğiz. Hayatın her anını bir festival olarak göreceğiz. Tamam herkes çok acılar çekti herkes oyalandı falan ama bi sürü güzellik de gördük. Öteki sperm birinci gelseydi sen bu güzelliklerin hiçbirini göremeyecektin. İyi ki gelmişiz.
0
gece abisi
(23.03.24)
Felsefe okumya başla. Uzun zamandır okuyorum
0
sonhakan
(23.03.24)
On not: telden uzun cevap yazarken site log off etmis beni ve gondere basinca cevap gitmedi. Cok sagol eksi duyuru. Genis konu ve oyalanmanin anlami degisebilir veya daha felsefi/derin de dusunulebilir. Biraz daha kisa maddeler yazim:

- hayata bir sey birakma istegi, oyalanmamanin ana temasi sanirim ya da toplum bilinci onu dayatiyor. Bunun en yaygin ve gecerli olani cocuk yapmak oluyor. Tabii bunu biyolojik/evrimsel bir icgudu olarak da dusunebiliriz.

- kendimizi karsilastiriyoruz. Son yillarda sosyal medya en buyuk etken. Bence karsilastirmayi birakmaliyiz. En azindan bir cok rastgele insanla. Ama ilham almak iyi bir sey veya sonucu iyi olabilir. Daha onemli kisilerden, sanatkarlardan, bilimadamlarindan ilham almak daha anlamli bence. Onlar da kendilerinden once gelmis buyuk kisilerden ilham alabiliyorlar veya onlarin calismalarini ilerletebiliyorlar. Boyle insanlar sayesinde de medeniyet/bilim/teknoloji vs. ilerlemis.

- dini ve ruhani durumlar da insani etkileyebiliyor ve kisi icin hayatin anlami oluyor. Ruhun veya bilincin sonsuz oldugu inanci ve bu umutla yasamak, dunyanin bir test oldugu inanci ve kendini bir yaraticiya adamak. Kisi, dunyada, dine ve kurallarina gore yasayinca da zaten tatmin oluyor ve oyalanmamis oluyor.

- kendimizi veya dunyayi evrenle karsilastirdigimizda her sey anlamsiz kaliyor. Bir anlam aramamiz da anlamsiz gibi. Ani yasamali bir nevi. Mutlu olmak ve insani degerlerimizi korumak en guzeli. En basitinden dusunursek, etrafimiza/cevremize yaptigimiz kucuk iyilikler ve yardimlar yeterli olabilir.
0
ermanen
(23.03.24)
bu dunya zaten oyalanma yeri

aslinda dinlere gore, bir cesit nezarethane. bir suc islendi ve biz o nedenle buradayiz.

babaannem cocukken hep soyle derdi, o zamanlar anlamazdim


malda yalan mulkte yalan, var birazda sen oyalan
0
foster
(24.03.24)
@grimavi +1
Bütün bilgeliğimle şunu eklemek istiyorum: ya ne yapacağıdık?

Girdiğiniz yolun sonu nihilizme çıkıyor, güzel bura.
0
kobuzchu kiz
(24.03.24)
einstein da olsan, mehmet emmi de olsan yasayacagin omur belli. bence oyalanmak daha iyi. einstein hayati boyunca calismis, belki de berbat bir hayat gecirmis. sonunda ikisi de hayatini kaybediyor ve yaptiklarinin kendileri icin hicbir anlami olmuyor.

biz einstein'i guzel aniyorsak bunun einstein'a ne faydasi var? adam oldu gitti. belki cok calistigi icin cok sevdigi bir yemegi bir kez daha yiyemeden oldu. bu yemek bence einstein acisindan tum bilimsel calismalarindan daha onemli bir sey olabilirdi. cunku hazzin da bir siniri var. belki bu adamin aldigi nobel mehmet emminin aldigi ikinci inekle ayni derecede haz verdi ona. on yillarca calisma sonucu aldigin haz mehmetin alti ay para biriktirip aldigi inekle ayni hazzi veriyor. kisisel olarak asiri kotu bir emek fayda orani degil mi bu?

biyolojik olarak ayniyiz, salgiladigimiz hormonlar ve yasadigimiz haz ayni. ne kadar cok sey yaparsak bu hazza ulasma esigimiz artiyor ki bu olumsuz bir sey.

ozetle bence oyalanmak dunyaya bir seyler katmaktan cok daha iyi. ignorance is bliss diye bosuna dememisler.
0
bohr atom modeli
(24.03.24)
Uzun bir süredir dediğin 200 bin yıldır böyle zaten. İnsanlığın küçük bir kısmı ilerlemeyi ve gelişmeyi sağlıyor. Geri kalanı da ikiye ayrılıyor. Buna doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayanlar ya da uyanlar bir grup, topluma gram faydası olmayan yük olarak arkadan getirilenler/geri çekenler de diğer grup. Bırak tamamını, aynı anda yaşayan nüfusunun çeyreğinin Dünya'yı ileriye taşıyan adımlar atıp icatlar yaptığı bir toplum hiç olmadı zaten.

Sende yaşanan şey işte bu diğer iki gruptan birinde olduğunu fark etme anı. Nasıl oyalanacağın ve oylanırken topluma yük olup olmayacağın senin elinde. Kendini fazla yıpratmana gerek yok.
0
nawar
(24.03.24)
(10)

Geçmişte kalan insanların size verdiği eşyalar

orangesandsea
Diyelim ki geçmişte aranızın iyi olduğu bir insan size bir eşya verdi ama sonra kırgınlıklar veya vefat oldu ve aradan yıllar geçti. Bu eşyalarla ne yapıyorsunuz?Eski sevgili eşyası değil konu, eski bir arkadaşın verdiği kitap, babanızla aranız iyi olduğu dönemde size aldığı dolma kalem vs. Bu eşyal
Diyelim ki geçmişte aranızın iyi olduğu bir insan size bir eşya verdi ama sonra kırgınlıklar veya vefat oldu ve aradan yıllar geçti. Bu eşyalarla ne yapıyorsunuz?

Eski sevgili eşyası değil konu, eski bir arkadaşın verdiği kitap, babanızla aranız iyi olduğu dönemde size aldığı dolma kalem vs. Bu eşyalar size eski günleri hatırlatıp üzüyor ama elden çıkarmak da ayrı bir mesele, dolapta ceset saklamak gibi bir şey, yer işgal ediyor, üzüyor ama aynı zamanda bir şeylerin iyi olduğu zamanları hatırlatıyor.

Bazılarının maddi değeri yok ama bazılarının ise var altın kolye, antika fotoğraf makinası vs.

Siz ne yapıyorsunuz bunlarla?
0
orangesandsea
(23.03.24)
her taşınmada büyük kısmından kurtuluyorum. hatıra bir şeyini atmayacağım 1 veya 2 kişi vardır sanırım.
0
9kuyruklukedi
(23.03.24)
sagda solda yer kapliyo, sũrunuyo.
0
ala09
(23.03.24)
ufak tefek şeylerden kalan oldu. künye, fotoğraf vs. bi yerlerde duruyorlar öyle.
0
ermanen
(23.03.24)
Neden dolapta ceset saklamak gibi olsun ki? Geçmişiniz sizin parçanız, orada hatırlamak istediğiniz ya da ders çıkardığınız olayları size hatırlatan şeyler saklamanız gayet insani, olağan, doğal, belki de insanlığın başından beri yapılan bir şey.

Bu eşyalar size mutlu hissettiriyorsa neden atasınız? Ancak eğer bu eşyaların sizi üzdüğünü söylüyorsanız ve yarattıkları duygularla baş etmekte zorlandığınıza inanıyorsanız elden çıkarmak daha iyi olabilir.

Genel geçer bir formülü yok aslında, tamamen size bağlı bir durum. Ben bir şeyi değerli görüyorumdur hayatta atmam derim, başkası hayatının en kötü zamanlarını hatırlatan bir eşyayı baz alıp hiç elimde tutmam böyle şeyleri atar geçerim der. İkimiz de haklı oluruz.
0
akhenaten
(23.03.24)
eski sevgilileriminkiler duruyor. kullaniyorum da hatta. o baglanti kopuyor kafamda benim.
yine de vefat falan olursa kullanamam muhtemelen. atamam da. senin gibi kalirim. aslinda hepsini tek seferde atip kurtulmak lazim. biz kardesim oldugunde oyle yapmistik. neden bilmiyorum birkac gun icinde neredeyse tum esyalarini evden cikarmistik. ya birine verdik ya cope attik. birileri soylemisti herhalde cok bilincli yaptigimizi sanmiyorum. ben yillar sonra hala fotograflara bile bakamayan biri oldugum icin o esyalarla ayni evde yasamak beni cok yorardi muhtemelen.
0
bohr atom modeli
(23.03.24)
genel olarak pek bir sey atmam. bana verilen esyalari da atmam o yüzden.
0
robert bosch
(23.03.24)
Artık tutmak istemediğim hediyeleri, hatırası kalsın diye resmini çektikten sonra atıyorum. Ama iyice negatif bir duygu varsa direkt atardım sanırım.
0
firez
(23.03.24)
O insanla aramın iyi olduğu döneme ait olduğu için saklarım o eşya aramızın iyi olduğu zamanı temsil eder manevi değeri vardır yaşanmışlıklar vardır atılmaz.
0
doharkoman
(23.03.24)
Değer verdiğim bir insandan kalan bir şeyse işlevselliğine bakmadan saklarım. Ama hayatımdan çıkardığım birinden kaldıysa işlevselse kullanırım değilse atarım.
0
yazdonumu
(23.03.24)
eski sevgili eşyası ise zorlanırım ama mutlaka bir yerde vedalaşırım. vedalaştım. arkadaşlarımın, ailemin verdiği ise tutarım çok yer kaplamıyorsa.
0
gabe h coud
(23.03.24)
(13)

İnsanların çocuk ismi seçme kriterleri neden bu kadar değişti?

wild honey suckle
Eskiden türkçüler, türkçü isimleri koyar, dinciler, klasik arapça kaynaklı ama mantıklı isimler koyar, bir tık daha modernler de dönemin moda isimlerini koyar geçerdi.Şimdi isimler her kesim için o kadar kötü olmaya başladı ki.Paşa, Alfa gibi evcil hayvan isimleri koyanlar mı ararsın, liya, miya, ni
Eskiden türkçüler, türkçü isimleri koyar, dinciler, klasik arapça kaynaklı ama mantıklı isimler koyar, bir tık daha modernler de dönemin moda isimlerini koyar geçerdi.
Şimdi isimler her kesim için o kadar kötü olmaya başladı ki.

Paşa, Alfa gibi evcil hayvan isimleri koyanlar mı ararsın, liya, miya, nina, gibi dört harfli nereden geldiği ne anlam ifade ettiği isimler koyanlar mı, dincilerin 2 isim sevdası mı.. nerede kaldı zeynepler, mehmetler falan. islami isimse bunlar da islami. modern isimse, batuhanlar, gökçeler, dilaralar falan nerede? cidden anlamıyorum yeni nesilin bu denli kötü isimler koymasının bir sosyolojik nedeni var mıdır?

şu an okuttuğum sınıflarda sarya, parscan, hafız falan isimli çocuklar var. isim seçme kriterlerimizi bu kadar kökten değiştiren neydi?
0
wild honey suckle
(22.03.24)
Değişen kültürel yapı tabiiki.

İsim bir imajdır, insanların kılık kıyafeti, hangi restoranlara gittiği, nerede kahve içtiği nasıl değiştiyse, isimler de bununla paralel olarak değişti. Dizilere bakın kaç tane ahmet, dilara var, anlarsınız.

Hafız eski bir isim buarada.
0
biryazgünü
(22.03.24)
İsimler eskiyen şeyler bence ya. Bebek isimleri ve yetişkin-yaşlı isimleri her dönemde az çok farklı oluyor. Çok klasik mehmet falan gibi isimleri saymazsak bu hep böyleydi.

Bebekler isimleriyle birlikte büyüyor büyürken de eskitiyor. Sonrasında yeni gelen nesiller bunları dede, nene adı olarak görüp demode buluyor. Şu üst soy sorgulama modülü e devlette ilk açıldığında herkes gördüğü tuhaf isimleri yazıyordu neler neler vardı ekşide başlığı var hala.

İsimlerin garip gelmesi tamamen alışılmışlıkla ilgili değil mi sizce de. O isimlerle büyüyen insanlar bunları tuhaf bulmayacaklar. Ben bu tarz tartışmaları 10-15 sene öncesinden de hatırlıyorum. Furkanlar bile garip geliyordu, ilerde furkan dedeler mi olacak şimdi diye kıkırdıyordu insanlar. Şimdi her yer furkan doldu, çok alışıldık bir isim haline geldi hatta demode bile oldu.
0
akhenaten
(22.03.24)
Farklı olma çabası. Ve bence ülkede kültürel olarak bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Özellikle batıda böyle bir isim vermede kültürel değişim yaşanmıyor gördüğüm kadarıyla.
0
prole
(22.03.24)
bizim ülkenin insanı çok konuda eksik, bir şekilde eksikliklerini çocuklarından çıkarıyorlar. hem bizim kuşak hem bizden önceki kuşak.
0
gule gule
(22.03.24)
çocuğuma alper koyduğum için neden modern isim koymadın linci yedim arkadaşlarımdan. böyle bir algı var. erkek çocukların tamamı aras uraz pars filan
0
kaptan maydanoz
(22.03.24)
@prole evet batıda hala jack, sarah, beth ne bileyim klasik isimler devam ediyor. bizde herkes farklı olmaya çalışıyor. cidden artık yeni nesil isimleri hem anlamıyorum hem de garipsiyorum. Meva diye isim var mesela. Meva nedir? Nereden geliyor bunlar.
0
🌸wild honey suckle
(22.03.24)
Farklı olma çabası +1
Bir de Türkçe karakter olmasın, yabancılar kolay telaffuz etsin isteği var.
0
auroraaurora
(22.03.24)
böyle giderse insana isim yerine barkod dahi verilebilir.
www.indyturk.com
0
diyecevaplandı
(22.03.24)
Yabancı ülkelerde telaffuz konusu oldukça mantıklı ama farklı olma çabasına kahkaha atıyorum. Farklı olacağız diye girdikleri yolda herkesin kızının adı Lena, Eva falan oldu. Mehmet-Ayşe yerine Ömer Eymen-Eva olacak en yaygın isim. Farkında değiller :)
0
nawar
(22.03.24)
bi tanıdığım çocuğunun adını "efra" koymuş.
anlamını çok merak ettim google'da kaynağı birinin götü herhalde, allahtan gelen esinti yazıyor. lol
evde osmanlı türkçesi sözlüğüm var, tuğla kadar ona baktım. "kuruntulu, vesveseli adam" demekmiş. azıcık araştırsalar bari.
0
ofelia
(22.03.24)
ben de tersine klasik isim cok duyuyorum hatta icim bayiliyo mesela ayse, zeynep, ahmet, ali, muhammed. bi de bunlarin junioruni istemem cevremde herkesin ismi ayni en az 10 tane busra vardir aktif gorustugum, bir o kadar sena, zeynep, merve..... artik birinden bahsederken parantez acmam gerejiyor, mehmet zaten bizde dededen toruna kadar silsile seklinde gidiyo soyadlari da ayni olacak sekilde. kesinlikle farkli olmayi savunacagiz hele bu konudaki magduriyetim hat safhadayken. sorun sadcee farkli zannettiklerinin yine furya seklinde akranlariyla ayni ismi tasiyacak olmalari. en korkuncu benim icin ecrin ile ceylin...
0
ala09
(22.03.24)
Çünkü ebeveynler, çocuklarını yetişkinlik projeleei olarak görüyorlar. Isim koyma ile bu süreç başlıyor.
0
Amaranta ursula
(23.03.24)
orijinal olma isteği.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(23.03.24)
(21)

Gezi direnişi zamanında WhatsApp var mıydı?

fakat
Ben iddia ettim ki 2013 yazında WhatsApp yoktu, çünkü biz hiç kullanmadık, duymadık o zamanlar. Ama arkadaş o tarihlerde olduğunu ve kullandıklarını söyledi. İnanamadim. 2010'dan beri var mıydı bu uygulama, hatırlıyor musunuz?
Ben iddia ettim ki 2013 yazında WhatsApp yoktu, çünkü biz hiç kullanmadık, duymadık o zamanlar. Ama arkadaş o tarihlerde olduğunu ve kullandıklarını söyledi. İnanamadim. 2010'dan beri var mıydı bu uygulama, hatırlıyor musunuz?
0
fakat
(21.03.24)
Vardı tabii. Ben 2012 Başından beri aktif kullanıyorum, öncesinde de vardı.
0
fraise
(21.03.24)
Kurulduğunu gördüm zaten, yani bunu kullanıyor muydunuz, yaygın mıydı, biliniyor muydu, gezi'de gruplar kurulmuş muydu
0
🌸fakat
(21.03.24)
2013 yılına girerken yılbaşı hediyesi olarak kendime samsung galaxy s3 aldım. şimdi harici harddiske yedeklediğim fotoğraflara bakıyorum, whatsapp klasörü ve whatsapp
'tan gönderdilmiş fotoğraflar, videolar var. yani 2013'ün başında varmış.
0
kibritsuyu
(21.03.24)
Nasıl hiç kullanmamış olabilirsiniz 2013'te ki

Gayet tabi ki vardı, hatta ana mesajlaşma uygulaması whatsapp'tı zaten. Siz kaç yaşındaydınız ki 2013'te? Belki size ulaşmamıştı.

Gruplar da vardı ama her şey için hadi bi grup kuralım olayı yoktu, group chatler sonradan yaygınlaştı, aslında group chatleri yaygınlaştıranlar daha ziyade orta yaş üstü anne - baba tayfasıydı. Gençler o dönemde facebook gruplarını aktif kullanıyordu.

Whatsapp'ın çıkışı 2009, grup chatleri de 2011'miş şimdi google'dan bakınca.
0
akhenaten
(21.03.24)
Twitter daha güvenli görünüyordu bu yüzden Twitter kullanıldı daha çok. Gezi çok anonim bir olaydı.

Zaten bir süre sonra terör listesindeki gruplar ön plana çıktı ve olayları domine ettiler. Ben de bir çok twitimi sildim. WhatsApp güvenli gelmesi.
0
hebanon
(21.03.24)
20 yaşındaydım, Eskişehir'de hiç yoktu bizim orada , gerçekten şaşırdım. Facebook, Twitter kullanıyorduk, hatta telsiz uygulamaları vardı, garip
0
🌸fakat
(21.03.24)
Yaygındı ya, ben liseye 2010'da başladım, lisenin ilk yılında değilse bile sonrasında hep WhatsApp kullanıyoduk. 2013'te kesin vardı, inek öğrenci grubu olarak birbirimize çözemediğimiz soruları atıyoduk :D

Mesela eylül 2013'te kurulan sınıf grubumuz var ki öncesinde de aktif şekilde whatsapp kullanıldığını çok net hatırlıyorum. Twitter gezi ile beraber ülkede popülerleşti ama whatsapp öncesinde de vardı.

Ha ama bak şunu hatırlıyorum, whatsapp ilk çıktığında ücretliydi, ilk sene bedava sonra ücretli gibi bir olayı vardı, ha ben 2 sene bedava kullanmıştım, sonra da Facebook satın aldı whatsapp'i bedava oldu tamamen. Şubat 2014'te satın alım gerçekleşmiş ki 19 milyar dolardı bak hâlâ hatırlıyorum ödenen miktarı, o zaman zaten whatsapp kullanmayan yoktu ülkede.
0
nundu
(21.03.24)
2011de Kütahya’da üniversite okurken kullanıyorduk biz. Grup filan hatırlamıyorum ama.
0
Gradient_tabanlı_mor
(21.03.24)
gezide telefonum tuşluydu, ben mesajla haberleşiyordum, akıllı telefonlara geçiş dönemiydi herkeste yoktu
0
grimavi
(21.03.24)
vardi. ben lisedeydim ve sinifin whatsapp grubu bile vardi.
ama whatsapp e girince aa senin de mi whatsapp in var yazilan bir dönemdi :)
0
robert bosch
(21.03.24)
29 nisan 2012'de yüklemişim ilk olarak. hatta parayla yüklemiştim. 1 usd miydi neydi. sonra parasız falan olmuştu. tango ve viber diye baska alternatifler de vardi onlar ücretsizdi. muhtemelen onlar da kullanılıyordu o zamanlar. whatsapp bugünkü kadar popüler olmayabilir.

bir de internet paketleri daha sınırlıydı o zamanlar. o yüzden bu kadar yoğun kullanılmıyor olabilir. (internet paketleri 1-2 gb gibiydi sanırım. o yüzden insanlar cep internetini daha temkinli kullanıyordu ve bundan dolayı kullanım bu kadar popüler değildi.)

not: iOS kullanıcıları appstore - accounts - purchased başlığı altında hangi tarihte yükledikleriini görebilirler. android'de de vardır ama o kadarını bilmiyorum... prnt.sc
0
exlibris
(21.03.24)
İlk akıllı telefonumu (iPhone 4) 2010 sonunda aldım ve ilk yüklediğim uygulama Whatsapp'tı. Hatta Z kuşağı bilmez, o zaman WhatsApp ücretliydi, 1 dolar ödemiştim. Z kuşağı onu da bilmez, o zamanlar bu tip marketler TL üzerinden değil, USD üzerinden işlem görürdü.

Gezi zamanı WhatsApp gayet yaygın bir uygulamaydı, cayır cayır kullanıyorduk ama bu kadar kabiliyetli değildi. Grup kurma vardı ama sesli mesaj, arama, görüntülü görüşme ve konferans gibi özellikler yoktu.

Sesli mesajlar için telsiz benzeri kullanılan uygulamalar kullanıyorduk, Zello gibi.

Ancak grup haberleşmesi için Whatsapp'ı pek kullanmıyorduk, en azından ben ve çevrem öyleydi. WhatsApp daha ziyade kişisel yakın çevre ile iletişim kurmak içindi, kitlelerle iletişim için Twitter ve Facebook kullanılıyordu. Ekşi de aktifti.
0
10551037
(21.03.24)
Vardi, gruplardan bilgi akiyordu. Wp, twitter sag olsun guzel orgutlendik.
0
nic cage
(21.03.24)
Hatirladigim en eski tarih. 2011 son bahari idi. Universitedeydim hatta grup projesi falan vardi, bizimkiler whatsapp'da grup kurmuslar ordan haberlesiyorlardi, bana da whatsapp indir, gruba katil diye baski yapiyorlardi. Ben yenilige kapali, istemezukcu oldugum icin yuklememistim. Gezi zamani hayli hayli vardi ve populerdi, ben bile yuklemistim:)
0
freedonia
(21.03.24)
2011 eylulde bir kiz arkadasim 'whatsapl kursana ordan konusuruz' demişti de kurmustum ilk.
0
duster
(21.03.24)
2013 yazında whatsapp vardı. kesin bilgi.
0
benarrivo
(21.03.24)
vardı ama akıllı telefon herkeste yoktu.
0
ferenc
(21.03.24)
Ben whatsappı 2011 ya da 2012de kullanmaya başladım.
Şu anki telefonumda 2013ten sohbetler duruyor. Hiç silmiyorum. Baya aktif kullanıyordum.
0
jelly bear
(21.03.24)
Vardı. 2012'den beri kullanıyorum ben. Gezi'de daha ziyade Facebook ve Twitter kullanılıyordu. Twitter'ı da 2012'de açmıştım. Facebook'u ne zaman açtım hatırlamıyorum ama 2016 gibi bıraktım tamamen. Gezi döneminde yaygın olarak kullandığımızı hatırlıyorum. Gezi dönemi WhatsApp gruplarını hatırlamıyorum ama. Zaten Gezi pek organize bir direniş değildi. Sadece dezenformasyon ve dezenformasyon ile mücadele vardı internette de.
0
nawar
(22.03.24)
Biz lisede kullanıyorduk (2010) hatta android yeni yeni yaygınlaşıyordu hepimizde yoktu.

O yüzden bende nokia n96 vardı symbian için olan whatsapp ı yüklemiştim.

Sonra onu sattım sony ericsson xperia x10 aldım (2011) benim ilk android cihazım.

Ondan sonra gelsin uygulamalar gitsin uygulamalar.

Hatta o dönem çoğu arkadaşım blackberry massenger kullanıyordu ikisi arasındaki iyi kötü yönleri tartışıyorduk. Bir süre sonra bbm, wp ye direnemedi kayboldu gitti.

Edit: 2011 gibi yine çoğu arkadaşımda klavyeli nokia c3 veya e6 falan vardı oradan yazışıyorduk.

Geziye gelene kadar whatsapp ı yalayıp yutmuştuk. Sonra herkes android veya ios a geçti baya hayatımıza girdi whatsapp. Ama herkeste yoktu kısmına katılıyorum. Ben yaygınlaşma sürecine tanık oldum. Hatta 2-3 yıl sonra telegrama da ilk geçenlerdeniz arkadaş çevresi olarak. sene 2013 falan.

Gezide artık normal bir şeymiş gibi kullanıyorduk. Ama yoğunluktan mıdır sabotelerden midir bilmiyorum internette sıkıntılar oluyordu bağlanamıyorduk. O yüzden herkes konum ve wifi bilgisi paylaşıyordu.

Hey gidi günler.
0
ananiyimioguz
(22.03.24)
Whatsapp ilk sürümünü Şubat 2009'da yayınladı. en.wikipedia.org

Ben ilk kez 2010'da kullandığımı hatırlıyorum, eski yani bayağı.
0
vampir akrep
(22.03.24)
(24)

Bu şımarıklık mı?

dejame
A kişisi hava soğuk olduğu için kazak giyip işe gidiyor, ama regl olduğu için sıcak basıyor. Hemen B kişisini arayıp evden ince bir kıyafet getirir misin diyor. B kişisi evden çalışıyor, işe başladığı an yarıda bırakıp hazırlanıyor, yağmurlu havada şemsiye ve araba olmadan 20 dakika yokuşlu yollarda
A kişisi hava soğuk olduğu için kazak giyip işe gidiyor, ama regl olduğu için sıcak basıyor. Hemen B kişisini arayıp evden ince bir kıyafet getirir misin diyor. B kişisi evden çalışıyor, işe başladığı an yarıda bırakıp hazırlanıyor, yağmurlu havada şemsiye ve araba olmadan 20 dakika yokuşlu yollarda yürüyerek kıyafeti götürüyor, ama birazcık sinirleri bozuk. Zaten yürüdüğü yollar berbat, hava berbat, üstelik A kişisinin 2. ve 3. dersi boş, aslında gelebilir ama regl olduğu için rica etmiş oluyor sadece.

A kişisi B'ye çok teşekkür ediyor, B de ne demek, her zaman yaparım senin için diye güzel bir cevap veriyor.

Siz A olsanız böyle bir talepte bulunur muydunuz?
B olsaydınız aynı şeyi yapar mıydınız?

edit: kişi sevgilim
0
dejame
(21.03.24)
A olsam böyle talepte bulunmam. Prenseslik yapmış. hem arabası yok. Bye acımamış resmen.

B olsam şu an gelemem derim. Çünkü kıyafet acil değil. darlanmış sadece. Acil bi şey olsa giderim.
0
jelly bear
(21.03.24)
A olsaydım böyle bir talepte bulunmazdımi tam bir premseslik. Kollar çekilir yelpaze falan yapılır öyle deli sıcak basmıyor reglde. ha havasız sıcak ortam ile birleşip fenalaşacak kadar sıcak olsa herkes cam kapı açtırır.

b kişisi olsam zaten benden böyle birşey istenmezdi. annem babam olsa yaparım, arkadaşlığa artık okadar kıymet verilmemesi gerektiğini anladım.
0
eja
(21.03.24)
A ile B arasındaki samimiyet nedir? İlişki durumu nedir?

Mesela sevgilim istese böyle bir şey yapmam. Çocuğum istese yine yapmam. Ama arkadaşımsa eğer, yine yapmam tabi ki. Resmen şımarıklık bu :)
0
mustafakesekci
(21.03.24)
A kişisi, B'nin evden çalıştığı için hiç dışarı çıkmadığını, iki adım da olsa yürüyüş yapmadığını, kilo almaya başladığını, hep ev ortamında olmasının psikolojisini olumsuz etkilediğini düşünüp bir bahaneyle onu evden çıkarayım demiş olabilir.

Düşünceli arkadaş, eş, sevgili veya her neyse.
0
Mirket
(21.03.24)
Ben istemezdim aklıma bile gelmezdi bir insanı 20 dakika o havada yürütmek sırf sıcakladım diye. Kişinin genel tavrı ve talepleri de hep bu şekildeyse sorun bence. Ayrıca siz de o sırada çalışıyormuşsunuz, işiniz bölünmüş. Ama sevgiliniz genelde bu şekilde davranan biri değilse bir seferlik demek ki çok kötü hissetmiş deyip normal karşılanabilir sonuçta o anda ne hissettiğini biz bilemeyiz.
0
Mossy
(21.03.24)
a kişisi olsam çok zorda kalmadıkça böyle bir şey istemezdim, belki araba olsa ancak.
b kişisi olsam büyük ihtimal yapardım, ancak her zaman yapardım senin için gibi yalan bir cevap vermezdim. yani daha dürüst olmakta fayda var, çünkü b kişisi belli ki kızmış. valla getirdim ama çok ıslandım, yolda biraz sinirlerim bozuldu. belki boş dersinde gelsen ikimiz için de daha iyi olurmuş diye düşündüm filan demek en doğrusu ki sınırlar biraz otursun. yoksa karşı tarafa da haksızlık yapılıyor o içeride kalan öfkeyle.
0
red g
(21.03.24)
A olsam böyle bir talepte bulunmam. cocuk degilim.
hayatimdaki b'lere bakiyorum. onlar da getirmezdi heralde. belki ilkinde sasirdiklari icin yaparlardi ama rutinde yapmazlardi.

ben b olsam böyle bir sey hayatta yapmam. yan o zaman biraz der gecerim.
0
robert bosch
(21.03.24)
müdür taksi diye bir şey icat edildi. ben olsam taksiye atlar götürürdüm. 20 dakika yokuş gidilir mi
0
sizofren06
(21.03.24)
Hayatımdaki A kişisi benden böyle bir şey istemezdi zaten. İstedi diyelim, taksiyle göndereyim kapıdan al derdim. Ya da direkt kendisi söylerdi taksiye ver ben alayım diye. 20 dakkalık yokuşlu yol yürütecek de yürünecek de bir durum yok, şımarıklık evet.
0
pianeta
(21.03.24)
regli ve ateş basmasını bilen biri olarak isterdim ne abartmışsınız he. şemsiyen ve yağmurluğunun olmaması veya taksi binmemek (ki git gel muhtemelen indi-bindiye tekabül eder) erkeğin problemi. ayrıca kadını şımartasınız yoksa sevgili olmayın fwb veya ev arkisi olabilirsiniz (erkolara genel cevap). 20 dk yürüdü diye hayıflanan erkeğe selam veren kız kardeşime de yazıklar olsun(hepimizin başına gelir önemli olan ders çıkarmak)
0
ala09
(21.03.24)
A'nın talebi kesinlikle normal değil. O yüzden B'nin buna izin veren tavırları olmasa A'nın böyle bir şey talep etme ihtimali olduğunu sanmıyorum. B'nin konunun mantıksızlığına dikkat çekmeyip o yolu gittikten sonra şikayet etme hakkı yok. A da bu hareketi için çok teşekkür etmiş zaten. Başka ne yapacaktı, cebine harçlık mı sıkıştırsaydı bir de? :)

Hayatımda hiç A da B de olmadım ama B durumuna düşüren çok A gördüm. Tekrar edeyim burada bir hata aranacaksa hatalı olan A değil B. İnsanları belirli bir standarda/şımarıklığa alıştırıp sonra kendi yaptıklarınızdan dolayı onları suçlamamalısınız.
0
nawar
(21.03.24)
Bence simariklik. Ama sevgiliye simariklik yapilabilir. Uygunsa ve getiriyorsa ve soylendigi sekliyle ilerlemisse zaten sorun yok. Cift icin okeyse nasil durdugunun onemi yok. Ben olsam boyle bi simariklik yapmam, sevgilimin de yapmasini istemem. Abarti cunku.
0
nic cage
(21.03.24)
Normal bu durum, sevgiliyse ok.

Ha ciddi değilse yapmam orası ayrı ama hayat da müşterek. Belki şımartılmaya ihtiyacı vardı. Değer böyle ölçülmez tabi ama bazılarımızın bu yanıtlara da ihtiyacı var.
0
baldan kaymak
(21.03.24)
Şımarıklık.
Ama sevgilisine de şımarıklık yapamayacaksa kime yapacak insan?
Kimseye ne sevgilisine şımardığı için, ne kazağı getirdiği ne de getirmediği için yanlışsın demem.

Ama B kişisine derim ki "Eğer sinirleneceksen en başta getirmek istemediğini söyleseydin. Hem getiririm deyip hem sinirlenerek yanlış yapıyorsun. Sevgiline de haksızlık ediyorsun."
0
michael_knight
(21.03.24)
Şımarıklık, ben B olsam A ile o kadar ilerleyebileceğimi sanmıyorum.

Sevgiliye yeri gelir şımarılır tamam da sırf sıcak bastı diye yağmurlu havada birini işinden kaldırıp ince giysi istemezsin ya. O kadar mühimse 20-30dk izin alır kendin çıkarsın en fazla, hiç olmadı öğleni beklersin. Ben utanırım şahsen, ayıp da bir şey.

İlla şımaracaksan bir beklentiye girmeden laf arasında geçirirsin, karşındakinin jest yapası varsa kalkar gelir. Ama arayıp getir demek hoş değil cidden.

Çok daha güç şeyler de yapılır bir ilişkide ama tema sıcaklamak olmamalı bence.
0
akhenaten
(21.03.24)
A prenseslik yapmış burası kesin.
B olsam işim var sevgilim getiremem birtanem derdim.

bu olay ben ve eşim arasında yaşansa ben eşimden böyle bi talepte bulunmam normalde ama çok kötüysem ve istersem o bana çook çok önemli bir işi olmadığı sürece kesin getirirdi. benim prenseslik yaptığımı düşünse bile kesin getirirdi yani. işte bu yüzden evliyiz :D
0
turuncu tonlarda
(21.03.24)
B'nin fazla kilosu varsa A ona spor yaptırmak istemiş olabilir.

A nın böyle bi talepte bulunmaması gerekirdi ama B de kurulmasın. Takmaya başlarsa ayrılık çanları çalar
0
bass solo take one
(21.03.24)
Ben istemem erkeğim. Gerekirse taksiye biner gider gelirim.

Maalesef yapım gereği kimseye yük olmak istemem.
0
drako
(21.03.24)
eşim isterse yaparım çünkü bilirim ki eşim şımarıklık yapmak için böyle bir şey istemez, gerçekten ihtiyacı olduğu için ister. belki "nereden çıktı şimdi bu" diye hafif kendi içimde söylenirdim ama eşime karşı değil, anlık plan değişiklikleri genel olarak beni gerer.

burada kilit nokta sen kız arkadaşının ihtiyacı olduğu için değil şımarıklıktan istediğini düşünüyorsun hatta bundan eminsin. geçmiş şımarıklıklarının bardağı taşıran son damlası gibi görüyorsun belki de ama buradaki insanlar geçmişinizi bilmiyor. aranızdaki dinamiği bilmeyen insanlardan gelecek gazla aksiyon almayın bence, durduk yere gerginlik yaşayabilirsiniz. kız arkadaşınızsa o kadar da şımarabilsin size ki çok da teşekkür etmiş ne güzel.
0
hrskrs
(21.03.24)
Ben istemem kesinlikle ama bir yandan da erkek dediğin nazımı çekmiyorsa neden yanımda dursun diye düşünürüm.

Eşim istese de seve seve götürürüm alt tarafı 20 dk yol yürümüşsün nedir yani. Benden istesin üç tur kazak getirip defile yaptırırım.
0
Gradient_tabanlı_mor
(21.03.24)
A olsam böyle bir şey istemem. bir şekilde idare ederim.

B olsam, mal yaradılışlı bir insan olduğum için A daha bunu talep dahi etmeden "ayh kazan giymişim sıcak bastı" dediği anda " ben sana ince bir şeyler getireyim" diyip kendiliğimden götürürüm. A teşekkür eder, ama iki gün sonra da anlam bile veremediğin bir durumda "sen düşüncesizsin, umursamazsın, beni hiç umursamadın" diyip ağzına sıçar.

o yüzden istese bile götürmemek gerekiyor sanırım.
0
kibritsuyu
(21.03.24)
B kişisi kullanılıyor.
argo tabiri var ama banlanmayalım.
bunu ancak insan çocuğu için felan yapar.
0
nuisance2
(21.03.24)
A olsam istemem ama B olsam yaparim ne olacak gucenmem hic
0
aguen
(21.03.24)
aklıma bile gelmez böyle bir şey istemek. gider kendim alır gelirim. millet ne güzel seviliyor ama orası da ayrı...
0
suyin
(22.03.24)
(4)

Ağız içinde beyaz tabaka

sumuklurakun
Bu sabah uyandığımda ağzımın içinde ince bi tabaka vardı. Dilin üzeri yanakların iç yüzünü filan kaplamıştı. Islak peçete serilmiş gibiydi. Kolaylıkla çıktı. Herhangi bir ağrı yada kötü koku da yoktu. Neden olabilir? Pamukçuktan şüphelendim ama sanırım değil
Bu sabah uyandığımda ağzımın içinde ince bi tabaka vardı. Dilin üzeri yanakların iç yüzünü filan kaplamıştı. Islak peçete serilmiş gibiydi. Kolaylıkla çıktı. Herhangi bir ağrı yada kötü koku da yoktu. Neden olabilir? Pamukçuktan şüphelendim ama sanırım değil
0
sumuklurakun
(21.03.24)
diş macunundan olabiliyor. bol sıkma macunu. bir mercimek tanesi kadar macun tüm dişlerine yeter.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(21.03.24)
Macunu anca o kadar kullanıyorum. Suyla yıkadıktan sonra da gargara yapıyorum.
0
🌸sumuklurakun
(21.03.24)
Oral thrush olabilir diyor İngilizce arayınca - ki pamukçuk demek olduğunu şimdi fark ettim. :) Ek olarak lichen planus ve leukoplakia çıktı ama anladığım kadarıyla bu ikisi kolayca temizleyebileceğiniz şeyler değil. Pamukçuksa bile o kadar yoğunsa, devam ederse diş hekimine gidin bence.
0
kobuzchu kiz
(21.03.24)
Bende tarif ettiğiniz kadar yoğun olmamakla birlikte oluşmuştu bu. Yine de tarifinizden emin olamadım, bendeki durum sadece tükürük renginin beyaza kayması ve kıvamının koyulaşmasıyla ilgiliydi, pamukçuk gibi değil. Ortaya çıkışı da kayboluşu da çok hızlı olduğu için değiştirdiğim ağız yıkama suyundan kaynaklı olduğunu fark ettim. Kullanmayı bırakınca hemen geçti, sonra başka marka aldım tekrar ortaya çıkmadı.

Ağız yıkama suyu kullanıyorsanız değiştirmeyi ya da bir süre kullanmamayı deneyebilirsiniz.
0
akhenaten
(21.03.24)
(3)

Borsada İki gösterge arasındaki fark için alarm kurma

Rao
Sayın borsa üstadları, Diyelim ki altın sertifikası alacağız ancak , ancak bu alımı yaparken gram altın ile arasındaki makasın en düşük olduğu zamanda alım yapmak istiyoruz. Buna göre iki gösterge arasındaki farkın bizim belirlediğimiz değerin altına düştüğünde, alarmı tetikleyecek bir sistem oluş
Sayın borsa üstadları,

Diyelim ki altın sertifikası alacağız ancak , ancak bu alımı yaparken gram altın ile arasındaki makasın en düşük olduğu zamanda alım yapmak istiyoruz.

Buna göre iki gösterge arasındaki farkın bizim belirlediğimiz değerin altına düştüğünde, alarmı tetikleyecek bir sistem oluşturabilir miyiz ? . Tradingview vb. tarzı herhangi bir sistem de olabilir.

Veya en azından iki gösterge arasındaki makasları gösteren bir web sitesi veya her hangi bir sistem mevcut mu.

Teşekkür ederim.
0
Rao
(20.03.24)
Alarm var mı bilmiyorum ama gösterge olması açısından excelde kendiniz yapabilirsiniz.

İki göstergenin verisini çekeceğiniz bir kaynağı excele ekleyip aralarındaki kolerasyonu gösteren işlemi girebilirsiniz.

Hazırlaması çok karmaşık olmaz, eğer konu hakkında fikriniz yoksa "excele webden veri ekleme" temalı videolara bakabilirsiniz. Sonrasında matematiğini siz oturtursunuz.
0
akhenaten
(20.03.24)
bu işinize yarar mı? FX_IDC:XAUTRYG/BIST:ALTIN

s3.tradingview.com
0
tabii lan manyak mısın
(20.03.24)
@tabii lan manyak mısın, teşekkür ederim. Ancak, bunun üzerinden alarm oluşturabilirim tam olarak kavrayamadım.
0
🌸Rao
(20.03.24)
(7)

Emlakçının kira kontratını üzerine isteme sebebi?

Wolfware
ne olabilir?kardeşimin anlaştığı bir emlakçı var. daha önce de evini kiraya verdi bu emlakçı. şimdi bir müşteri daha bulmuş fiyatta anlaşmış. fakat kiracı olarak kendisi görünmek istiyor. benim aklıma gelen en basit şey muhtemelen kiracıyla anlaşacak onlardan x bir para alıp bize 1-2 eksiğini verece
ne olabilir?

kardeşimin anlaştığı bir emlakçı var. daha önce de evini kiraya verdi bu emlakçı. şimdi bir müşteri daha bulmuş fiyatta anlaşmış. fakat kiracı olarak kendisi görünmek istiyor. benim aklıma gelen en basit şey muhtemelen kiracıyla anlaşacak onlardan x bir para alıp bize 1-2 eksiğini verecek. bize anlaştığımız parayı verdikten sonra ne yaptığı umrumda değil açıkçası. ama onun kiracı olarak görünmesi bizim için bir tehlike yaratır mı onu merak ediyorum?
0
Wolfware
(19.03.24)
İşler sarpa sardı mı hakim ‘bu ev sahibi değil’ diyerek olsa olsa sizin aleyhinize sonuç olabilir. Kiracı hiç ödemeyip mahkemelik olduğunuzu düşünün
0
sagini solunu bilmez cahil
(19.03.24)
Ben evimi kiraya versem bile evimde neler oluyor, kim oturuyor bilmek isterdim. Ayrıca aidatlar vs. konusunda kat maliki olarak yönetime karşı sorumluluğunuz hiç bitmiyor. Bana uymaz yani o durum.
0
Mirket
(19.03.24)
Sizin lehinize bir durum olmadığı kesin.
Ben olsam asla kabul etmem.

Olası senaryolar.
Kirayı kendisi size gönderecek ama esas kiracıdan ne kadar aldığını asla bilemeyeceksiniz.
kendisi her yıl kendi belirlediği oranda zam yapacak belki ama size yansıması en fazla enflasyon oranında olacak.
Ev ile ilgili bir sorun olduğunda (bir demirbaş değişmesi gerektiğinde mesela) sizden parasını alacak ama aldığı paranın tamamını ilgili demirbaş ürün için mi kullanacak yoksa daha ucuz bir muadilini bulup farkı kendine mi alacak bilemeyeceksiniz.
Kendisi emlakçı olduğu için en az 10 yıl sizi parmağında oynatacak.

kesinlikle kabul etmeyin derim.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(19.03.24)
çok saçma kirayı siz ödüyorsunuz para veren sizsiniz. Kesinlikle tehlikeli ve anlaşılmaz. 3 kuruş fazla verin hayatın olagan akışından şaşmayın.

Mahkeme bile hayatın olagan akışını dikkate alır.
0
Fritz-X
(20.03.24)
Kardeşiniz sebebini sormamış mı ki?

Benim aklıma gelen çıkabilecek sorunların başında problemli bir durumda sorumluluğun kimde olacağı sorunu geliyor. Emlakçı kiracının sebep olacağı her sorunda koşulsuz sorumluluk almaya yanaşmayacaktır. Büyük ihtimalle "zaten ne sorun olacak ya" diye bakıyordur olaya. Dahası, kiracı kendini sorumlu hissetmediği zaman ortaya ne gibi ek problemler çıkacağı da belli değil. Ama belirsiz başka hususlar da var. Örneğin emlakçıyla kiracı arasında da bir sözleşme var mı? Varsa şartları neler. Bu sözleşme hukuki olarak hangi çerçeveye oturtulmuş.

Eksik çok durum var, hiçbir şey söylenemez ki.

Yani en sonunda kendinizi kiracının hiçbir sorumluluk kabul etmediği ve emlakçının da işi yokuşa sürdüğü bir pozisyonda uzun yıllar sürecek hak arayışı derdine düşmüş vaziyette bulmamanız için hiçbir sebep yok bence.
0
akhenaten
(20.03.24)
sakın ola öyle bir iş yapmayın. alt kiralama yaptırıyor olacaksınız, yani sözleşmede buna izin vereceksiniz ve bu sizin başınıza uzun vadede problem olur. adam gider suriyelilere yurt yapar, öğrenci yurdu yapar ve siz şikayet üzerine emlakçıya döndüğünüzde "seni ne ilgilendirir, sözleşmemize uygun" der.
0
malheiros
(20.03.24)
@malheiros'un dediği gibi alt kiralama konusunu siz mantıklı bulacak olsanız bile (bize anlaştığımız parayı verdikten sonra ne yaptığı problem değil demişsiniz) böyle bir durumda standart kira sözleşmesine imza atmanız saçma olur. Böyle bir işe girişecekseniz avukatın da yardımıyla sözleşme maddelerini tek tek pazarlıkla belirlemeniz gerekir. Emlakçının kendi menfaatine, kendi hazırladığı sözleşmeye koşulsuz imza atarsanız bundan karlı çıkmanız çok olası olmaz.
0
akhenaten
(20.03.24)
(6)

Spor salonunda kosu bandi kullanmada sinirlama mi var?

Zetnikov
Salon zaten bos ve bisikletin pedali cok agir ( bacak calismaya gerek kalmiyor resmen)Bana kosu bandi kullanimi 25 dk dan fazla yapmak yasak dedi onun yanina bisiklet flan yap dediBende bisikletler sikintili ve dinlenme gunu 1 saat tempo yuruyus yaptigimi salon kalabalik olursa yapmam hocam dedimSoh
Salon zaten bos ve bisikletin pedali cok agir ( bacak calismaya gerek kalmiyor resmen)

Bana kosu bandi kullanimi 25 dk dan fazla yapmak yasak dedi onun yanina bisiklet flan yap dedi

Bende bisikletler sikintili ve dinlenme gunu 1 saat tempo yuruyus yaptigimi salon kalabalik olursa yapmam hocam dedim


Sohbet boyleydi sizce 25dk kosu bandi siniri normal midir merak ettigimden soruyorum
0
Zetnikov
(19.03.24)
Salonun yoğun olduğu zamanlarda tek aleti uzun süre kullanmak yerine daha az yoğun zamanları tercih edebilirsiniz.

Ancak salon boşken böyle bir sınırlama mantıksız. Zaten böyle bir kuralın çıkış noktası salonun yoğun olduğu zamanlarla ilgilidir, ama size bunu söyleyen görevlinin bundan haberi yok ya da olayı yanlış anlamıştır. Bu da bir sıkıntı. Salon yönetimiyle konuyu görüşün.
0
akhenaten
(19.03.24)
Bisikletin ayarlari olur genelde. Çok yüksekse düşürün.

Salon kalabaliksa sınır olması normal. Ilk defa duymadım ben.
Yürüyüşü spor salonunda yapmaya da pek gerek yok.
0
logisticsmanager
(19.03.24)
25 dakikadan uzun süre koşu bandında olmanın kas iskelet sistemine vereceği zarar ya da kas yakmaya başlamak vs. gibi sebepler dışında bir sebebi yoktur herhalde. Ben gidip 40 dakika 2 bölüm dizi izlerken yürüyüp dönüyorum koşu bandıyla işim olunca.

Salon dolu olduğunda da kullanabilirsin sabaha kadar. Kimse karışamaz ama yazılı olmayan kurallara uygun değil. İşin kadar kullanıp geçersin onda da. Elektrik mi yakıyormuş? Neden yasakmış?
0
nawar
(19.03.24)
gittiğim spor salonlarında 30 dk derlerdi hep ama ben 1 saat de yapardım. dizlerimde hiç sıkıntı yaşamadım. bunun nedeni bana kalırsa cihazın ömrünü uzatmak adına uydurulmuş bir kural gibi geliyor. ve evet diğer üyeler de kullansın isteniyor olabilir.
0
false pretension
(19.03.24)
Koşu bandı, bakımı onarımı, amortismanı maliyetli bir alet. Kurumsal salonlar dışındakiler bu çeşit kısıtlama koyuyor.

Yoğunluğun yanında amortisman giderleri kaygısıyla yapılan bir kısıtlama yani.

Benim şu an gittiğim salonda 15 dakika diye yazı asılı mesela.
0
Mirket
(19.03.24)
Kimse yoksa istersen 6 saat koş ama sıra olursa 25 mantıklı
0
basond
(19.03.24)
(3)

Bu akrep zehirli midir?

tchuck
site grubunda atmışlar da, birinin bahçesinde mi ne görünmüş:https://ibb.co/R9NxrW1
site grubunda atmışlar da, birinin bahçesinde mi ne görünmüş:

ibb.co
0
tchuck
(18.03.24)
Bütün akrepler az ya da çok zehirli. En azından bütün akrepler sizi sokarsa vücudunuza zehrini aktarıyor. Sarı renkli olanların geneli çok daha zehirli. Siyah olanlar da zehirli ancak az etkili. Ancak alerjiniz vardır arının zehri bile sizi öldürebilir.

Kısaca hiçbir akrep tarafından sokulmak istemezsiniz.
0
akhenaten
(18.03.24)
beni soktu bunun yavrusu.
yavrusunun zehri bile 24 saatten önce geçmedi.
çok fena bunlar alerjiniz varsa öldürebilir bile.
0
rentts
(18.03.24)
aynısının daha genci tarafından sokuldum. fotodaki baya yetişkin.

boynumdan allahtan damara yakın bir yere denk gelmedi. deli gibi sızı yapıp şişliğe sebep oldu. alerjim olmadığı için sorun olmadı ama boğazım sıkılıyor gibi hissettim. yılan panzehiri verdiler anca nefes alabildim.

yani normal birini koldan bacaktan soksa öldürmez ama yukarıda dendiği gibi alerjisi olanlar + yaşlılar + çocuklar vs için ciddi tehlike.
0
patronaj1
(18.03.24)
(1)

apple'ın reklam politikasını şikayet etmek istiyorum.

avatar is back
komik gelebilir ama tak etmiş durumda. işim gereği haftada 6-7 uygulamayı test etmem gerekiyor. onun haricinde de sıkı bir oyun ve uygulama kullanıcısıyım. internet bağlantılı kullanırım %90.ancak oyunlarda veya uygulamalarda çıkan reklamlar artık asabımı bozdu.- 5 saniye içinde reklamın kapanacağı
komik gelebilir ama tak etmiş durumda.

işim gereği haftada 6-7 uygulamayı test etmem gerekiyor. onun haricinde de sıkı bir oyun ve uygulama kullanıcısıyım. internet bağlantılı kullanırım %90.

ancak oyunlarda veya uygulamalarda çıkan reklamlar artık asabımı bozdu.

- 5 saniye içinde reklamın kapanacağı sayacı çıkar, 1'den sonra hemen çarpı çıkmaz 2-3 saniyelik animasyon gelir
- bazen çarpı çıkıyor çarpıya basıyorum sanki ekrandaki "indir" butonuna basmışım gibi appstore'a yönlendiriyor! hayır ben çarpıya bastım anasını satayım ya, elimdeki cihaz iphone 15 pro bu telefon ile hassas çizim bile yapıyorum ama kocaman çarpıya basmaya gelince mi davarlaşıyorum?

bu ve nicesi. cidden hakkımı aramak istiyorum. 10 saniyede bir bile reklam koysun uygulamalar ona şikayetim yok. kullanmam ya da satın almam, almışsam da iade ederim bu kadar basit. ama diğer şeylerde aptal yerine konulmak sinirlendiriyor cidden.

apple'ın kendisine uzunca mail yazmak istiyorum ama kaale alınır mı? değilse başka ne yapabilirim? eu'da oturumum var oradan da şikayet edebilirim ama bişeyler yapmak istiyorum cidden.
0
avatar is back
(17.03.24)
Sizi inanılmaz iyi anlıyorum, ben de yapmıştım, öylesine "sizi anlıyoruz" temalı hazır metin gönderdiler. Reddit'te falan da birçok insan deli olmuş vaziyette bu konularda.

Ayrıca o berbat tasarımlı reklamlar elinizde iphone 15 de olsa bir milyoncudan telefon almış da onu kullanıyorsunuz gibi hissettiriyor.

Reklam konusunda hem içerik, hem sıklık hem de tasarım konusunda belli standartlar şart. Büyük ihtimal AB'nin falan el atmasını bekleyeceğiz buna da :D

Bir şey çıkmaz ama siz yine de şikayet edin.
0
akhenaten
(17.03.24)
(3)

pil şarj aletleri kullanan var mı?

high hopes of the sozluk
selamlar, pil şarj aleti almayı planlıyorum da hatta şunu gözüme kestirdim;https://www.amazon.com.tr/GP-Batteries-Recyko-Kalem-%C5%9Earjl%C4%B1/dp/B000RW6V3Q/ref=sr_1_9?crid=22U7O7RLZLDD&dib=eyJ2IjoiMSJ9.4WGt0Nvdt90QF-F1cJyF1MSx9J6ABpfsv_5igRXobLInMllXHZxabBuoBHmgZIdKhMqyb4QH6VlPQJSWnYURHCmprOxBaS-Y
selamlar, pil şarj aleti almayı planlıyorum da hatta şunu gözüme kestirdim;

www.amazon.com.tr

kullananlar memnun mu? çünkü ben 2008 yılında almıştım da hiç memnun kalmamıştım o zamanlar. varsa model tavsiyenizi de alırım.
cevaplar için şimdiden teşekkürler. iyi pazarlar
0
high hopes of the sozluk
(17.03.24)
Link yanlış.
İyi bir şarj aleti
Hem AA hem de AAA pilleri şarj edebilmeli
4 pil kapasiteli olmalı
Şarj miktarını ve şarjın tamamlandığını göstermeli.
0
Mirket
(17.03.24)
Linkte verdiğiniz marka pilleri şirketin verdiği fotoğraf makinasıyla kullanmıştım ben bir dönem. Yeteri kadar iş görüyordu. En azından kötü denemez.
0
akhenaten
(17.03.24)
Varta markası en iyisidir (bence tabii). Alman matkasıdır, ve Almanya'da üretilir.

A, AA, AAA sarj edebilen şarj cihazı modelini alın. Ben pilleri de Varta marka alıyorum. Hatta arabama aküyü de :)

(bence tabii)
0
alfired
(17.03.24)
(19)

Sizce bir yaratıcı var mı?

slm ben yalnız komando yasin
Yani bu evren tesadüfen mi oluştu yoksa deizmde ki gibi bir yaratıcı var ama dünyaya karışmıyor mu?
Yani bu evren tesadüfen mi oluştu yoksa deizmde ki gibi bir yaratıcı var ama dünyaya karışmıyor mu?
0
slm ben yalnız komando yasin
(17.03.24)
Stephen hawking fizik yasaları ile big bang’i defalarca açıklamaya çalıştı. Evet tesadüfen. Ama günlük dilimizde kullandığımız tesadüften bağımsız yasalarla mümkün kılınan bir tesadüf.
0
ruhen hastayim ben
(17.03.24)
Var mı yok mu bilmiyorum, bilen de yok zaten ve olmayacak. o yüzden umursamiyorum ve hayatımı da bu şekilde yaşıyorum.
0
logisticsmanager
(17.03.24)
yaratıcı yok ama çok umurumda da değil +1
0
gabe h coud
(17.03.24)
Olabilir ama bilemeyiz..
0
anon1m
(17.03.24)
inançsız biri olmama rağmen bunu olasılıklardan biri olarak görüyorum, simülasyonu da bir olasılık gördüğüm gibi o yüzden ateizme değil agnostizme yakınım sonunda ne çıkacak ben de merakla bekliyorum :)
0
grimavi
(17.03.24)
din mensubu kişiler tanrı der.

ama bilime göre evrenin oluşumu (ve/veya big bang) ile ilgili teoriler var. son görüşlerden birisi de kuantum dalgalanması (quantum fluctuation). yoktan enerji oluşmasıyla ilgili kısaca ama daha ayrıntılı tabii. çoklu evren teorileri de var.

metafizik/ütopik durumlar da düşünülebilir. veya daha üstün ırkların/uzaylıların/varlıkların yaratıcı olması veya onların bir deneyi olmamız vs.
0
ermanen
(17.03.24)
Her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten diye birer cümleye sığdırdığımız devasa ve imkansız özellikleri bir varlığa atfedince ve onu aynı zamanda hem ezeli hem de ebedi ilan edince nasıl bütün mantıksızlıkları ortadan kaldırmış olabileceğimizi ben anlamıyorum şahsen.

Anlamadığımız her şeyi bir tanrı figürüne atfetmek her şeyi yatağın altına itip odayı topladım diyen bir çocuğun davranışı gibi bence.

Kısacası bunun sizcesi bizcesi yok. Ya görüp bildiğimiz bu evren henüz tam olarak bilmediğimiz belli yasaların etkileşimleri sonucu var oldu ya da bu her şeye gücü yeten, her şeyi bilen, ezeli ve edebi varlık evreni "oldurdu".

İnsanlığın geçmişteki deneyimlerine de bakınca 1. İhtimal tartışmasız doğru olsa gerek.
0
akhenaten
(17.03.24)
Bence yok.

tesadüf ve teori terimlerini günlük hayatta kullandığımız halleri ile karıştırmanıza sebep olan fen bilgisi öğretmenlerinizin suçu hep.
0
nawar
(17.03.24)
+1 @grimavi
Kitaplarda yazdığı gibi olduğunu düşünmüyorum.
0
sevilen progressive türkücü
(17.03.24)
var kardes kesin bilgi.
0
gule gule
(17.03.24)
ya benim anlamadığım bir durum var. tanrı, allah, yaratıcı vs. diyince herkesin gözünde sanki yukarılarda bir yerde, kocaman tahtında oturmuş, önünde dev bir kontrol paneli olan bir figür canlanıyor. ona tanrı deniyor, yaratıcı deniyor. orada bir varlık var, oturmuş panelden yaratıyor, yok ediyor, kontrol ediyor sanki. var mı yok mu, tesadüf mü, bilimsel mi diye tartışılıp duruluyor.

yahu senin tesadüf, ötekinin bilimsel dediği, quantum dediği şey tanrının kendisi işte. dine inanan tanrı diyor, sen tesadüf diyorsun. bütün dinlerdeki tanrı tanımına uyuyor. tanrı dediğin şey o tesadüfün, o bilimselin ta kendisi işte. "tanrı diye bir şey yok, tesadüfen oldu", evet tesadüfen oldu, o tesadüfen olan döngüye biri çıkıp evrim diyor öteki çıkıp quantum diyor, beriki çıkıp tanrı diyor, ben de diyorum ki, tanrı dediğin şey doğanın, kainatın, bu yaşam döngüsünün ta kendisi işte.
0
kibritsuyu
(17.03.24)
@kibritsuyu

hocam bu tartışmalarda genelde semavi dinlerdeki gibi bir tanrı modeli üzerine konuşuluyor

senin dediğin gibi fizik kuralları da tanrıdır diyen açılımlar var tabi
0
grimavi
(17.03.24)
@ruhen hastayim bene ithafen... Stephen Hawking evrenin "neden" oluştuğunu açıklamadı, "nasıl" oluştuğu üzerine fikir beyanında bulundu. Popüler bilim zırvalarından ziyade makalelerine baksanız öğrenmiş olurdunuz.

Dolayısıyla evrenin tesadüfen oluştuğunu iddia edemeyiz çünkü büyük patlamadan öncesine yönelik hiçbir kanıt yok elimizde. Haliyle yaratıcı denen kavramın olup olmadığını da bilemeyiz. Tek bildiğimiz büyük patlamadan sonra evrenin nasıl gelişip hayat bulduğu.
0
truf
(17.03.24)
bilmiyorum. nereden bileyim :) büyük ihtimalle tanrı yok ama olsa da şaşırmam

@kibrit suyu: senin bakış açın ile tanrı yok denmesine imkan yok ki. tesadüfe de evrime de her şeye de tanrı diyorsun sen. bu tartısmalar genelde tam da dediğin gibi önünde kontrol paneli olan bir tanrı var mı yok mu şeklinde geçiyor. olaya senin gibi bakınca ateizmi çökertmiş oluyorsun :)
0
benarrivo
(17.03.24)
Vala ben var olduğu üzerine yaşamımı temellendirip, şekillendiriyorum. Bu benim için daha mantıklı ve iyi hissettiriyor.
0
Amaranta ursula
(17.03.24)
kitap gönderen bir tanrı olduğuna inanmıyorum ama kibritsuyu'nun dediği gibi bir şeye inanıyorum. Yani ben tencereyi dışarıda unuttuğumda içindeki şeyler küflenip bir ortam yarattığında tesadüfen de olsa onların yaratıcısı ben oluyorum sanki. Bu tür "her şeyi başlatan" bir yaratıcımız olabilir.
0
nhk ni youkosu
(17.03.24)
Hawking'in böyle bir iddiasi veya makalesi yok, olamaz da.

internette her okudugunuz, izlediginiz seye atlamayin derim.
0
Yourcousinmarvinberry
(17.03.24)
bir yaratici olabilir ama bence bu dinlerdeki gibi bir sey degil. einstein da boyle diyor.
0
bohr atom modeli
(18.03.24)
Yaratıcı var, dünyanın her bir zerresinde her an her şeyi o olduruyor, fakat sistemi öyle kurmuş ki, yarattıklarından özgür irade verdiklerinin müdahaleleriyle de işleyen ve şekil alan ama her zaman doğal haline mutlaka geri dönen bir sistem. Geri dönerken de onu bozanları bozarak geri dönüyor, ona saygı gösterenlere ise saygılı davranıyor, bozanlardan çok iseler.

İnsan denen o özgür irade sahiplerinin kendilerini tanımaları, anlamalı ve eğitmeleri için yaratılmış bir ortam diye düşünüyorum. Yaratıcı var, her an karışıyor ve müdahaleye izin veriyor, sıradışı müdahaleleri de oluyor. Ben çok yaşadığım için rahatlıkla söylüyorum.
0
muhayyer divan
(18.03.24)
(4)

amerikan emperyalizmi ve obama

WithWorth
1. afrikanın sömürgeleştirilmesinde herkesin bildiği avrupa devletleri; ingiltere, fransa, ispanya, portekiz, almanya vs. herkes var iken amerika böyle bir sömürgecilik yarışında neden yoktu ?https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/2/24/World_1898_empires_colonies_territory.png2. obama'nın rt
1. afrikanın sömürgeleştirilmesinde herkesin bildiği avrupa devletleri; ingiltere, fransa, ispanya, portekiz, almanya vs. herkes var iken amerika böyle bir sömürgecilik yarışında neden yoktu ?
upload.wikimedia.org

2. obama'nın rte ile görüşmesinde servis edilen beyzbol sopalı fotoğrafı hatırlarsınız.
Wikipedia'da şöyle bir maddeye rastladım üstelik amerika kökenli: tr.wikipedia.org

alenen göndermelerinin altında yatan fikir, kendi tarihlerinden gelen bu madde olabilir mi ? O dönem bu gönderme okunabilmiş midir dersiniz?
0
WithWorth
(17.03.24)
1 - Amerika'nın kendisi sömürge; İngiliz hakimiyetinden kurtulduktan sonra kendi içlerine döndükleri bir dönem var, yanlış hatırlamıyorsam bu siyasi olarak kabaca birinci dünya savaşına kadar da gidiyor. Bir de Amerika zaten devasa bir coğrafya, hele ki o zamanki popülasyon açısından bakılırsa kaynak sınırsız gibi bir şey ve bu süreçte kendi iç meseleleriyle uğraşıyorlar. En büyük sıkıntı insan kaynağı o da zaten özellikle güneyde kölelikle çözülüyor.

2 - Sopa konusu o zaman da gündem olmuştu diye hatırlıyorum. Amerika'yı bir bütün olarak görmek çok mantıklı değil bence. Hemen her dönem Amerika içinde "Bizim ne işimiz var başka ülkelerin işlerine karışıyoruz" diye bir ses var, zira öyle ya da böyle harcanan para Amerikan halkının vergileri, sağda solda ölenler Amerikan gençleri. Bu insanların bir şekilde ikna edilmesi lazım... Zaman zaman "Biz Dünya'nın hamisiyiz" fikri ön plana çıksa da zaman zaman Trump gibi "Hiç işim olmaz, kapatırım ülkeyi, kimseyi sokmam, kimseye de karışmam" kafasında insanlar da başa gelebiliyor.
0
salihdt
(17.03.24)
1.Afrikanın sömürgeleştirilmesi aşamasında Amerikanın kendisi sömürgeydi. 5 kişinin öldürüldüğü müthiş(!) Boston katliamından 1. Dünya savaşının üçüncü yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri 'Amerika Amerikalılarındır' politikasını güdüyordu. Daha sonra da zaten Fiziki sömürgeye gerek olmadığı, ekonomik tedbirlerle ve istihbari çalışmalarla da zahmetsiz bir şekilde dünyanın sömürülebileceği keşfedildi ve Wilson prensipleri devreye sokuldu.

2. Zaten yapılan hareket de bizdeki 'Aba altından sopa göstermek.' sözünün ete kemiğe büründürülmüş hali değil mi?
0
Mirket
(17.03.24)
Afrika'nın genel manada sömürgeleştirilmesi süreci geç bir dönem (19.yy) bu sırada ABD artık bir koloni değil.

Ancak ABD'nin kolonilere ihtiyacı yok. Sömürgecilik faaliyetleri şeytani amaçlarla ilişkilendiriliyor ancak bu olayların yaşanma sebebi temelde ufak yüzölçümüne sahip avrupalıların ihtiyaçları olan çoğu şeyi kendi topraklarında bulamıyor olması. Avrupa konumu gereği Çin ve Hindistan gibi ülkelerle de her zaman rahatlıkla ticaret yapamıyor ve bu sırada bilimsel ve teknolojik gelişmeler ilerlemeye sevam ediyor. Sanayii faaliyetleri gelişiyor. Hammade ve kaynak lazım, ama yok. Avrupa ülkelerinin birbirlerine karşı güç yetiremedikleri zaten yüzyıllarca süren savaşlarla defalarca görüldü. Ancak afrika ve başka küçük adalar güçsüz ve kaynakları bol vaziyette orada duruyor.

ABD ise böyle değil, ABD bulunduğu kıtanın büyük bölümüne yayılmış bir devlet ve bu topraklar neredeyse el değmemiş, kaynaklarla dolup taşıyor. Dolayısıyla ABD'nin koloniye ihtiyacı yok. Bunun üstüne ABD hala süper güç olan ABD değil. Kendi bölgesinde uğraştığı birçok problem var.

ABD tarihiyle ilgili Allan Nevins'in ABD tarihi diye bir kitabı var, çevirisini de Halil İnalcık yapıyor. Onu okuyabilirsiniz.
0
akhenaten
(17.03.24)
2- Bahsettiginiz "big stick diplomacy" zaten: sen diplomasini guzelce konusarak yap ama elinde her ihtimale karsi elinde sopan olsun diyor. Ordunu, gucunu goster tehdit unsuru olarak kullan diyor. Yanlis anlasilan ya da yorumlanan bir sey yok ortada. Mirket'in dedigi gibi aba altindan sopa gostermek iste Obama'nin yaptigi.
0
freedonia
(17.03.24)
(3)

tarihi olayların büyüklüğünü anlamak yahut kıyaslamak

WithWorth
mesela "büyük buhran" ne kadar büyük ?yada "haçlı seferleri" gerçekten islama ciddi zarar verdi mi ?yoksa tolere edilebildi mi ?gibi, tarihi olayları gereğinden fazla abartıp abartmadığımızı nasıl anlayabiliriz ?
mesela "büyük buhran" ne kadar büyük ?

yada "haçlı seferleri" gerçekten islama ciddi zarar verdi mi ?
yoksa tolere edilebildi mi ?

gibi, tarihi olayları gereğinden fazla abartıp abartmadığımızı nasıl anlayabiliriz ?
0
WithWorth
(16.03.24)
Etkilerine bakmak önemli bir ölçüt olabilir; bunun için de o olaya sonrasında ne kadar atıf yapılmış, ülkenin politikasını, çevredeki ülkeleri, insanların hayatlarını vb. ne kadar etkilemiş araştırmak işe yarayabilir. Diğer yandan yabancı kaynakları kontrol etmek de kullanışlı olur sanırım. Bir ülkenin çeşitli politik sebeplerle abarttığı bir olay farklı kaynaklarda daha bağımsız ve gerçek ölçeğine uygun işlenmiş olabilir.
0
salihdt
(16.03.24)
Tarihi olayları anlayabilmek için çok değişik kaynaklardan ve çok fazla okumak gerekiyor.

Örneğin 1.Dünya savaşında Medineyi terkedip Kolordusuyla Şam'a katılması emredilen Fahrettin Paşa, bu emre direnmiş ve kutsal toprak Medine'den ayrılmamış, Osmanlı teslim olduğu halde Padişah emrine de karşı gelip, aylarca çekirge ile beslediği birliğiyle Medineyi savunmuş. Maiyeti tarafından derdest edilerek Medine teslim edilmiştir.

Bizim kitaplarda Fahrettin Paşa öve öve bitirilemez. Ancak.

Medine'de Peygamber efendimizin mezarı vardır. Bize göre kutsaldır. Selefiler mezara kutsiyet atfetmezler.

Arabistanlı Lawrence'in anılarını okuduğumuzda da, Medinenin terkedilmemesinin Osmanlı için bir Kolorduluk bir gücün heba edilmesi olarak anlatılır. Medine özellikle düşürülmez ve demiryolu özellikle tahrip edilmez. Şöyle anlatır:

Su içinde hortumla nefes alan bir adam gibiydiler. Osmanlı onlara sürekli lojistik destek yollamak zorundaydı. Biz istediğimiz zaman trenlere baskın veriyorduk. İstediğimde hava borusunu sıkıyor, havasızlıktan öleceklerken gevşetiyorduk.
0
Mirket
(16.03.24)
İki boyutu var dediğiniz şeyin. Birincisi bahsettiğiniz konuları yetkin ve doğru kaynaklardan okuduğunuza emin olmak. Popüler yayınlar tarihi abartmayı seviyor. Ancak eğer zaten bilimsel metodolojiye uygun yazılmış yetkin bir kaynağı doğrulamak istiyorsanız o halde kendiniz paralel bir çalışma yapmalısınız. Ki bu zaten tarihçilik yapmak demek.

Bunun kolay bir yolu yok malesef. Tek cümleyle anlattığınız şey ciddi ve kapsamlı bir çalışma alanı. Ayrıca tek sonuca çıkan bir cevaba da ulaşamayacaksınız.

Bakmak istediğiniz dönem hakkında yeterince bilgi sahibi olmalısınız. O dönemde bakmak istediğiniz bölge hakkında yeterince bilgi sahibi olmalısınız. Bunlar için gerekli kitapları bulup başkayabilirsiniz. Bu açığı kapattıktan sonra yaşanan olayla alakalı birçok okuma yapmanız gerekiyor. Bu okumalar da wikipedi'den vs. olmaz. Jstor, cambridge core gibi ücretli makale veritabanlarında literatür taraması yapıp okumalarınıza başlarsınız. Okudukça yapılan atıflardan, tartışma halindeki konulardan ordan oraya atlayarak genel bir çerçeve çizersiniz. Bunlar size konu hakkında uzmanların ne düşündükleriyle ilgili veri ve derli toplu bir düşünce akışı sağlar.

En nihayetinde son noktayı koymak için döneme ait kayıtları kendiniz incelemelisiniz. Şanslıysanız çeşitli veritabanlarındali el yazmalarında vs bunları bulabilirsiniz ya da daha önce bu konuda çalışmış insanların yazdıklarını okurken oralarda karşınıza çıkmış olur. Ancak neticede o alandaki dili de bilmeniz gerekiyor.

Özetle en başta da dediğim gibi, sizin dediğiniz şey tarihçilik yapmak.
0
akhenaten
(16.03.24)
(10)

reenkarnasyona ve karmaya inanıyor musunuz?

ala09
ne ara bu kadar yaygınlaştı anlamamışım sb. teşekkürler
ne ara bu kadar yaygınlaştı anlamamışım

sb. teşekkürler
0
ala09
(15.03.24)
hayır ama dün başıma gelenler bir acaba dedirtti :)

eksisozluk.com
0
gabe h coud
(15.03.24)
İnsan ilişkilerinde karmaya inanıyorum aslında bilimselliğe bir tık yakın içinde biraz psikoloji barındırdığı için. Ama geri kalanına pek inanmıyorum. Atıyorum kötülük yaptıysanız uzun vadede kaybeden olacağınız için kötülük sizi bulur vs
0
olaylar olaylar
(15.03.24)
İnanmıyorum ve inanmıyorum. Teşekkürler. İnsanların hayatları zorlaştıkça ve gelecek karamsarlaştıkça tutunacak bir şey arıyorlar. Bu tarz şeylere inanan ya da inanmak isteyenler her zaman vardı ama sayılar artıyor. Fal, burç, tarot, enerji, manifest vs. gibi zırvalar ve daha aklıma gelmeyen milyon şey de bu yüzden şu aralar daha popüler.

Gerçi bir de boşta kalıp saracak bir şeyler arayınca aynı şekilde zirve yapıyor sanırım.
0
nawar
(15.03.24)
karma olarak nitelendirilebilir mi bilmiyorum ancak evrende bir alma verme dengesi olduğuna inanıyorum. karşılığı olsun diye iyilik yapmaktan vs bahsetmiyorum aslında. evrenin , doğanın bir parçası olarak diğer canlılara olan yardımlarımızın, kendi hayatımızda da çeşitli şekilde poztif etkilerinin olduğunu düşünüyorum. belki de böyle olduğuna innamak hayatla ilgili umudu kaybetmenin, karamsarlığın önüne geçmenin bir yoludur bilemiyorum ancak tecrübelerim doğrultusunda haklı olduğumu düşünüyorum.
0
hypathia
(15.03.24)
insan yaşamındaki tüm sorunların özünde sömürü düzeniyle alakalı olduğunu düşünüyorum. bunu görmeyi engelleyen veya farklı bahanelerle uyduruk şeylerin arkasına sığınan, zihni bulandıran, insanın kendini kandırmasını sağlayan hiçbir şeye inanmıyorum.
0
nic cage
(15.03.24)
Hindistana dair diğer şeylerle birlikte bunlar da popüler oldu. Batı hinduizmi gibi akımlar yaygınlaştı, dizi/fimlerde daha çok yer buldu, sosyal medyada bunlarla ilgili içerikler arttı, haliyle ilgi de arttı.

Bence bunlara inanan da inanmıyor. Ben de inanmıyorum ama şeklen uygun durumlarda kullanıyorum. Örneğin birinin başına yaptığı bir şeyden ötürü bir şey geldiğinde karmaya inanmasam da esprisi yapıyorum.
0
akhenaten
(15.03.24)
İkisine de inanmıyorum. Ama reenkarnasyon daha bi saçma geliyor nedense. Karma bi derece daha makul geliyor diğerine göre
0
yazdonumu
(15.03.24)
hindu değilim, inanmıyorum. neden pagan bir inancın iman şartlarından birine veya bir kaçına inanayım. isteyen inanabilir. herkesin inancı kendine.
0
mesuta
(15.03.24)
hiç İnanmıyorum
0
benarrivo
(16.03.24)
Karmaya inanmıyorum. Reenkarnasyona inanmak istiyorum ama realist beynim izin vermiyor.
0
inawen
(16.03.24)
(4)

Rutinleriniz

rock n roll
Selam, rutin her gün yaptığınız neler var, disiplin göstererek? Ben çok rutin yaşayamıyorum. Mesela her gün işte şu kadar sayfa kitap okuyacağım diyorum, o hedef tutmuyor. Spor yapmak istiyorum bir gün oluyor 3 gün olmuyor. O disiplini nasıl sağlıyorsunuz?
Selam, rutin her gün yaptığınız neler var, disiplin göstererek? Ben çok rutin yaşayamıyorum. Mesela her gün işte şu kadar sayfa kitap okuyacağım diyorum, o hedef tutmuyor. Spor yapmak istiyorum bir gün oluyor 3 gün olmuyor. O disiplini nasıl sağlıyorsunuz?
0
rock n roll
(13.03.24)
düşünmüyorum. şöyle; o sabah iş görüşmesine gideceksin ya da üst yönetime sunum yapacaksın ya da üniversite sınavın var. sabah 7 de olsa kalkar kendini düşünmeden duşun altına atarsın, öyle değil mi? bu her gün böyle olmalı. covid olmadan önce herkes full ofisti ve sabah gözümüzü duşta açardık.

rutinine hiç düşünmeden gideceksin. salı ve perşembe günleri spor salonuna gidiyorum. cumartesi ve pazar sabahı da belgrad ormanı'na gidiyorum. bu rutinimi asla bozmam. düşünmeden bunları yaparım. benim hayatım, rutinim bu.
0
gabe h coud
(13.03.24)
tam bir rutin ve program insanıyım. her gün kalori ve makrolarımı sayarım, dietimi ona göre ayarlarım. salı-perşembe yüzmeye, cuma-pazar fitnessa giderim. her akşam diş ipi kullanmak ve krem sürmek de rutin bence. ertesi günkü giysilerimi bir gece önceden hazırlarım
0
benarrivo
(13.03.24)
Hocam bazı şeyleri yapmak zorunda olduğunuz için yaparsınız. İlla bunları rahat hissederek yapmanız gerekmiyor ya da illa ki bunları yapmanın kolay bir yolu, bir püf noktası olması da gerekmiyor.

Ben bunu temel alarak düzenli yapabiliyorum bazı şeyleri.
0
akhenaten
(13.03.24)
Bence rutin aktivitelerde sorumluluğu görev hissinden ayırmak gerekiyor. Mesela her sabah belli bir saatte uyanıp kahvaltımı edip çalışmaya başlıyorum. Bu bir rutin, çünkü belli sorumluluklarım var. Ama mesela akşamları, kendime vakit ayırdığım zamanlarda, sıkı sıkıya uyguladığım bir rutinim yok. Bazı akşamlar kitap okuyorum, bazı akşamlar film izliyorum ya da arkadaşlarla çıkıyorum falan. Söz konusu spor ya da hobiler olduğunda "bunu bu şekilde yapmalıyım", "hayatımda bunu şu şekilde değiştirmem gerek" şeklinde bir görev bilinciyle hareket etmek bana çok iyi gelmiyor mesela, bırakıyorum. Keyif aldığım şeylereyse 5 gün 10 gün ara versem bile sonra yine devam ediyorum. O yüzden bence disiplin kısmından ziyade keyif kısmına odaklanmak da önemli.
0
lolita
(13.03.24)
(2)

Gürültü önleyici kulaklık önerisi

Coyote
Bu konuda hiç bilgim yokKulak üstü tercih ederim ama daha ucuz ve daha iyiyse kulak içi de olur..F/p ürünü olması iyi olurBütçe konusunda bir fikrim yok ama elzem olduğu için kendimi zorlamaya çalışırımTeşekkür ederim
Bu konuda hiç bilgim yok

Kulak üstü tercih ederim ama daha ucuz ve daha iyiyse kulak içi de olur..

F/p ürünü olması iyi olur

Bütçe konusunda bir fikrim yok ama elzem olduğu için kendimi zorlamaya çalışırım


Teşekkür ederim
0
Coyote
(11.03.24)
Kulakiçi ve kulaküstü kulaklıkların kullanım amaçları farklı oluyor. Siz ne için kullanacaksınız?

Kulaküstü kulaklıkları iş güvenliği malzemeleri satan yerlerden bulabilirsiniz. İşin şiddetine göre farklı desibel değerlerine uygun modelleri var.

Kulakiçi olanlar uyku ve evde kullanım için. Uyku özelinde kulağın içine gömülen sünger modeller var ancak tek kullanımlık. Bir de köpük olanlar var.

Genelde hiçbirinin absürt fiyatı yok.

Ama bahsettiğiniz şey noise-cancelling özellikli müzik dinlemek için olanlarsa bu cevap çok yanlış oldu tabi.

Bence kullanım amacınız hakkında bilgi ekleyin duyuruya.
0
akhenaten
(11.03.24)
(7)

İlişki durumu karışık

overthinker
Dostlar iyi akşamlarYaş 31,erkek. Mühendisim. Hayatım çalışmak ve kendimi kanıtlamak ile geçti. lisans bitti hemen yüksek lisans o bitti sonra doktora bir yandan da iş derken, sosyal yönden hiçbir zaman güçlü biri olamadım. Aile bağlarım çekirdek ailede güçlüdür ancak çoğu kuzenimi yılda bir bile gö
Dostlar iyi akşamlar
Yaş 31,erkek. Mühendisim. Hayatım çalışmak ve kendimi kanıtlamak ile geçti. lisans bitti hemen yüksek lisans o bitti sonra doktora bir yandan da iş derken, sosyal yönden hiçbir zaman güçlü biri olamadım. Aile bağlarım çekirdek ailede güçlüdür ancak çoğu kuzenimi yılda bir bile görmem. Tatile gideceksem ve kız arkadaşım da yoksa yalnız giderim. Haftada bir tek başıma meyhaneye gider kafa dinlerim. Maç izlemeye stada bile tek başıma giderim. Yanlış anlaşılmasın çevremde arkadaşım olmadığından değil, çünkü genelde insanlar ile iyi anlaşırım. Ancak davet ettikleri hiçbir yere, boş sohbetlerden ve başkasının programına bağlı olmaktan keyif almadığım için gitmek istemem hep bi bahaneler uydururum.

Neyse efendim konuya doğru geleyim. Bir süredir yalnızdım sonrasında bir kız ile tanıştım. Aramızda 6 yaş var yeni işe girmiş. Çok çok güzel bir kız. bolca sohbet ettik, dışarıda görüştük birbirimizi tanımak için. Benim şu an tek düşüncem ciddi ilişki. O da öyle istediğini söylüyor. Artık evlenmek veya en azından o yola girmek istiyorum. Çoğu arkadaşım evlendi, genel olarak da mutlular. Kimisinin çocukları oldu hayatlarını çocuklarına adıyorlar. Ancak ben şu an rotasız bir gemi gibiyim. Bu şirkette mi devam etsem, yurtdışında mı çalışsam, il mi değiştirsem, arabayı mı değiştirsem vs vs gibi hiçbir bağlayıcım yok.

Kız ile konuşurken çok keyif alıyorum, o da keyif aldığını söylüyor. Kafa yapımız bazı konularda çok uyuyor. Hayatımızdaki her şeyi geçmişi geleceği birbirimizle konuştuk.
Ancak benim çekindiğim konular var.
Geçenlerde otururken bir kolye aldığından bahsetti dedi ki kaç aydır bekliyordum almak için. Maaşının da kötü olmadığını bildiğimden neden o kadar bekledin diye sorduğumda maaşının üçte birini ailesine gönderdiğini söyledi. Babası emekli, anne çalışmıyor.
Geçenlerde beni aradı araba bakmaya gidelim mi dedi. Gittik orta seviye 1-2 araç baktık. Dedi ki anneme bu yıl sonuna kadar bir araba alma hedefim var. Çekerim krediyi öderim dedi. İlk çekincem yarın bir gün evlilik olursa her ay ailesine para mı göndereceğiz? Dengeyi kurabilir miyim ya da böyle bir hakkım var mı onu da bilmiyorum.
Onun dışında sürekli benim iyi yerlerde çalışan arkadaşlarımla buluşmamı onlarla iletişimde olmamı istiyor. Diyor ki gidelim onlarla buluşalım aktivite yapalım. Sonrasında da bi konuşursun beni çalıştıkları yerlerde işe alabilirler mi bir sorarsın diyor. Ben de kimseden bir şey istemeyeceğimi söylüyorum. Sonra da diyor ki o zaman kendin için konuş neden hep daha iyisini istemiyorsun falan diyor. Ki bence çalıştığı yer yeni mezun olarak çok iyi.
Kısacası aramızda böyle konuşmalar geçiyor. Sorum şu ki bu kızla ciddi yola girilir mi yoksa kendi dengi dengime birini mi bulmalıyım.
0
overthinker
(10.03.24)
kız 25 sen 31 sin galiba. yaş farkı 6 demişsin ancak kim küçük kim büyük belli olmadı :)

neyse böyle olduğunu farz edelim. bana biraz seni basamak olarak kullanmak istiyor gibi bir izlenim uyandırdı. yani senden maddi açıdan bir beklentiye girmek gibi bir his veriyorsa sana da o zaman dengini bul derim.

aranızdaki muhabbet ne kadarlık bilmiyorum ama 1-2 aylık bir şeyse muhabbetin bu sürede iyi olması zaten normal. sonra değişir :)
0
mr.goodcat
(10.03.24)
Siz kaliteli ürün arıyor gibi evlenecek insan arıyor olabilir misiniz acaba? Bazen çok pahalı ve herkesin çılgın gibi peşinde koştuğu giysiler görüyorum mesela, üstüne para verseler giymem. Bazen de 3 kuruşa çok sevip yıllarca giydiğim bir parça bir şey alıyorum.

Bu kızla ciddi yola girilir mi demişsiniz, girilir. Ciddi bir sorunu olmadığı sürece herkesle bir hayat kurulur. Ama siz kurar mısınız?

Herkese uygun biri bulunur, sizin için yanlış olan biri başkasıyla mükemmel uyumludur mesela.

Şimdi aileye düzenli para yardımı yapma, aile için büyük kredilerin altına girme, iş vs. için arkadaşa el açma gibi şeyler hassas konular. Örneğin ben arkaşlarımdan böyle bir konuda destek isteyemem. Hele hele başka birisi için hiç gidip böyle şeyler konuşamam. Hele hele bunu planlı bir şekilde, taktiklerle hiç yapamam. İçim almaz, çok yanlış hissederim. Haliyle böyle biriyle yapamam.

Ama başkası yapar.

Siz biraz rahatsız hissediyor gibisiniz. Bu tip konuların hassasiyetini düşünürsek bu rahatsızlık hissi başınıza büyük bela olur gibi.

Sadece ortak zevklerde uyuşuyor olmak ve boş zamanda beraber iyi vakit geçirmek "tamam aradığımı buldum" hissiyatı uyandırmamalı.
0
akhenaten
(10.03.24)
Bütün detaylardan bağımsız olarak "bu kızla ciddi yola girilir mi" diye kendine soruyorsan, şüphe ediyorsan o kızla ciddi yola girilmez.
Birlikte olmayı çılgınlar gibi isteyeceğin, her uyumsuzluğu göz ardı edeceğin, aklını kaybedeceğin bir kadınla bile ciddi yola girdikten sonra insan zorlanıyor, zaman zaman pişman oluyor.
Bir tane hayatınız var, emin olmadığınız biriyle geçirmeyin.

"Dengi dengime" diye düşünmeniz bana garip geldi, denklik sorunu değil hayata yaklaşımınızda fark var. Denklik başka bir şey. Sizinle tamamen aynı düşünen biriyle olmak daha sıkıcı olacaktır, onun farklı düşünmesini bir zenginlik, tadını bilmediğiniz bir yemeği tatma fırsatı olarak görebilirsiniz.
0
michael_knight
(11.03.24)
bence karşı cinsle ilişkilerinde biraz tecrübelenmen lazım. oraya buraya sorarak fikir alamazsın. kendini tanıman, ne istediğini bilmen, kiminle anlaşıp anlaşamayacağının öğrenmen lazım. normal şartlar altında böyle bir kızla olur derim ben. ama sen yapamayabilirsin.
0
benarrivo
(11.03.24)
Bence gereksiz yere overthinking yapiyorsunuz.Ben olsam ne guzel iste ailesini de dusunuyor dusunceli biri diye sevinirdim.Ikincisinde de network yapmak artik is yasaminin bir parcasi.Bence karsinizdaki kisiden keyif almaya calisirken tanimaya devam edin ama boyle ufak tefek seylere de takilmayin.
0
turkuaz
(11.03.24)
Ben okurken biraz strese girdim. Yakın arkadaşlarıma bile iş konusunda şöyle yapsana böyle yapsana gibi tavsiyelerde bulunmuyorum, çünkü onlar kendi koşullarında kendi uygun gördükleri şekilde yaşıyorlar. Bana sorulmadıkça yönlendirme yapmam asla, hatta ayıp gibi geliyor böyle şeyler, dolayısıyla sana şöyle şöyle yapsana demesi saygısızlık.
Kendi iş fırsatları için senden yardım istemesini anlayabilirim, mantıklı bence. Ama yine de senin huzurlu halinden epey uzak sanki onun bulunduğu durum. Tutmaz bu iş.
0
megalomaniac
(11.03.24)
Bana çok uzağı düşünüyorsun gibi geldi. "Rotasız gemi" gibi hissettiğin bir noktadayken, onunla evlendiğin senaryoda ailesine para gönderip göndermeyeceğiniz sorusunun cevabını öğrenmek pek bir işine yaramayacaktır bence. Bu ilişkide değil de hayatta ne yapmak istediğine odaklanırsan daha çok cevap bulabilirsin diye düşünüyorum. Oldu ki yurt dışında ya da başka bir şehirde yaşamaya karar verdin, o seninle gelmeye hazır mı, istekli mi? Daha düşük maaşlı ama senin daha çok hoşuna giden bir işe geçmeye karar verdin, o nasıl tepki verirdi? Para, hayatındaki kararları alışında nasıl bir rol oynuyor? Bunlar bana daha öncelikli sorular gibi geliyor..
0
lolita
(11.03.24)
(3)

takip ettiginiz youtube kanallari

durgunfoton
teke tek bilim gibi olur, dizi unlulerinin degilde sanatcilarin roportaj yaptigi olur, vs. vs.onerdiginiz kanallar neler?tesekkurler.
teke tek bilim gibi olur, dizi unlulerinin degilde sanatcilarin roportaj yaptigi olur, vs. vs.
onerdiginiz kanallar neler?
tesekkurler.
0
durgunfoton
(09.03.24)
be smart
big think
coldfusion
engineering explained
flutv
practical engineering
real engineering
science channel
smartereveryday
veritasium
vsauce

bendekiler bu şekilde.
0
orient blue
(09.03.24)
Flu tv
0
halk
(09.03.24)
NileRed ve NileBlue var kimyaya ilginiz varsa. NileRed hassas teknik ekipmanlarla ve ciddiyetle latex eldivenden acı sos falan sentezliyor, ne bileyim saydam odun oluşturuyor, çilekten dna damıtıyor falan.

NileBlue da aynı kanalın ciddiyetsiz ve absürt versiyonu.
0
akhenaten
(09.03.24)
(15)

Lise Mezunu Tanıdığın Aşırı Zengin Olması

ashleybon
Lise mezunu emlakçılık yapan tanıdığım bir kız var. Senelerce hiç bir işte tutunamadı en son çalıştığı firmada yıldızı parladı. Şu an aşırı lüks bir hayat yaşıyor. Arabası evi herşeyi en pahalısından. Ben mühendisim doktoram bitmek üzere 35000 tl maaşlı işte çalışıyorum. Bu kız benden bir de 10 yaş
Lise mezunu emlakçılık yapan tanıdığım bir kız var. Senelerce hiç bir işte tutunamadı en son çalıştığı firmada yıldızı parladı. Şu an aşırı lüks bir hayat yaşıyor. Arabası evi herşeyi en pahalısından. Ben mühendisim doktoram bitmek üzere 35000 tl maaşlı işte çalışıyorum. Bu kız benden bir de 10 yaş küçük. Birkaç gündür kafama bu konuyu taktım ben çok enayi miyim insanlar mı becerikli. Bunalımdan çıkamıyorum.
0
ashleybon
(08.03.24)
Emlakçılık işinde çok ciddi para var. Maaşlı işle karşılaştırılamaz. Lise mezunu olsan, sen de dener, büyük ihtimalle sen de yapardın. Alternatifi olmayınca, başarmak zorunda olunca insan başarıyor. Koşmadan koşamazsın, gibi bir şey.
0
gabe h coud
(08.03.24)
Benim lise arkadaşım da emlakçı oldu. Bu işler için bir miktar "yırtık" olabilmek lazım.
Şu an çalıştığım firmada ilkokul mezunu 15 senelik makina operatörü 40 lira alıyor.
Maalesef ülkemizde bilginin değeri çok çok az. Doktoraniz varsa bursla Tübitak veya postdoc bulup yurtdışında iyi maaş çalışabilirsiniz. Türkiye'de üniversite cogaltmakla cahillik erimiyor.
0
cakmayazar
(08.03.24)
Eğitimle para kazanma arasında direkt bir orantı olması gerektiğini zannediyoruz, böyle bir düşünce hepimize öğretildi. Ama doğru değil.
Maaşlı çalışan mühendisin maaşı her ay yatar, emlakçılık yapan kişi ne kadar iş yaparsa o kadar kazanır. Çok akıl almayan, ilginç bir durum değil.
Girişkenlik, risk almak, insan ilişkileri gibi becerilerin kitap okumak, hesap yapmak, sınav çözmek gibi becerilerden daha iyi kazanç sağladığı bir sır değil.
0
michael_knight
(08.03.24)
para kazanmak eğitimle alakalı değil olmamalı da bence. ozaman 4 üni bitiren en çok parayı kazansın ne biliym. ilkokul mezunudur ama ticarete kafası çalışıyodur o senin lise mezunu arkadaştan da çok kazanır. okul kendini geliştirmek vs için okunmalı para için değil. bu arada evet emlakçılığı tutturursan, güzel bir bölgedeysen satışın da iyiyse çok güzel paralar kazanırsın. bodrumda tanıdığım bir emlakçı bir satıştan 400-500 bin alıyor ve ortalama 2 ayda bir satışı var.
0
entropik
(08.03.24)
Karaparadir?
0
Kahvedesu
(08.03.24)
liseyi 3. sınıfta bırakıp çalışmaya başladım. çırak olarak.
yaş 16 ama iyiyim, işe hakimim.
evde dünya tantana oldu, 3 aya işi bıraktırdılar, okula döndüm.
duydum ki benden sonra başlayan çırak yıllar geçmeden dükkanın yeni ortağı olmuş.
aynı dönem başladıklarımdan dükkan açanlar olmuş, yurtdışılarından teklifler alanlar olmuş, amerika'ya ingiltere'ye gidenlar olmuş, bilmem ne.

ben de şimdi memurum.
çok takılmıyorum, üretiyorum.
en güzeli de üretmek değil midir zaten?

paranızı sevin.
bulanık olmayın, ne istediğinize karar verin.
tersten düşünün, bunalıma nasıl girdiyseniz öyle çıkın.
bunalımdan çıkmak fırsatları görmenizi kolaylaştırabilir.
0
matnokta
(08.03.24)
computer science doktoralı işsiz tanıyorum. eğitimli olmak para kazandırmıyor artık. Türkiye'de eğitimin anlamı kamuda memur olabilmek. Başka bir şeyi yok
0
ferenc
(08.03.24)
Ben buna şaşırmanıza şaşırdım, özellikle de mühendisseniz ve fabrika/şantiye ortamını biliyorsanız. Sizin çalıştığınız yerde böyle olmasa bile piyasadan haberiniz olmalıydı. Birkaç yıldır nitelikli işçi maaşları beden işçilerinden düşük kaldı. Herkes bunu konuşuyor zaten.

Çeşitli esnaf grupları ve emlak piyasası uçtu gitti zaten. Normal yani.
0
akhenaten
(08.03.24)
iş yerinden ayrılıp internette balık akvaryumculuk malzemeleri satan arkadaş iyiki ayrılmışım diyor, biraz yürü ya kulum biraz cesaret gerekiyor iyi para kazanmak için.
0
eja
(08.03.24)
Kahvedesu+1
Yani benim de zengin birkaç arkadaşım var ve nasıl para kazandiklarini bilmiyorum arka planda. O yüzden herkesin kazandığı para yaptığı işten gelmiyor direkt olarak.
Kesin böyledir diyemem de kesin isinden kazaniyor demek de imkansiz.
0
logisticsmanager
(08.03.24)
Ddünyanın her yerinde işçiler beyaz yakadan fazla kazanıyor ve kolay iş buluyor. İşçiler pek söylemez ama maaşları mühendislerden fazla.
0
ferenc
(08.03.24)
@ferenc; istatistik/veri var mı fabrikada çalışan beyaz mavi yakanin mühendisten fazla para kazandığına dair? Misal fransa, İsviçre vs? Çünkü bende tam tersi veriler var. Çünkü dünyanın her yerinde öyle ortaya atilmamasi gereken bir laf. Tabi beyaz yakadan kasıt Türkiye'de veri giriş elemanina bile beyaz yaka denmesiyse o farklı.
0
logisticsmanager
(08.03.24)
Amerika'da fazla kazanıyor. Benim gözlemlerim bu yönde. Saatlik çalışma ücretleri çok fazla.

Ek olarak mühendisin skill seti yoksa iş bulması çok zor. Piyasa doymuş durumda.

Kanada için de durum benzer. 90'lar ve 2000'lerin başından sonra ara eleman ihtiyacı artmış durumda. Kanada'da doktor olup da otobüs şöförlüğü yapan var.

Gelelim Türkiye'ye, mühendis fabrikada 1.5 asgari alır.
0
ferenc
(08.03.24)
Kendi maaşını sorgula +1
Sen 100bin kazanıyor olsan muhtemelen bu arkadaşa bu kadar takılmazdın.
Başka açıdan doğrulayalım, etrafında böyle bir örnek olmasaydı da yine "enayi" gibi hissetmek için yeterince az kazanıyor olacaktın.

Bence bu hissiyatı motivasyona çevirip iş değiştirmeye bak, daha çok kazandıkça yok olur bu his.
0
Bruce
(09.03.24)
Helal para olup olmadığı şüpheli bence. Ustaların, tehlikeli işlerde çalışanların, beden işçilerinin iyi kazanması normal ama bu örnek bana bira şaibeli geldi.
0
playing star again
(09.03.24)
(7)

Hayattaki en büyük amacınız nedir?

iwasbornonamountainside
Kariyer, para, aile, sosyal statü, sosyal/kişisel proje, keşif/icat, uzun ve sağlıklı bir yaşam, mutluluk/keyif almak, vs vs hangisi?
Kariyer, para, aile, sosyal statü, sosyal/kişisel proje, keşif/icat, uzun ve sağlıklı bir yaşam, mutluluk/keyif almak, vs vs hangisi?
0
iwasbornonamountainside
(08.03.24)
Son durumda, ilerde kaliteli bir huzurevine kapağı atmayı amaç olarak belirledim hocam. Daha fazla konuşmayacağım :D
0
akhenaten
(08.03.24)
E hepsi
0
olaylar olaylar
(08.03.24)
Huzur ve eğlence
0
hasmetizm 2046
(08.03.24)
Para para para... Şaka bir tarafa işimde tutunmak, ev tutmak, bir de flört. Büyük çaba sarfediyorum.
0
Kahvedesu
(08.03.24)
ütopik amacım; bilmek.

gerçekçi amacım; fayda sağlamak.
0
kumandanim
(08.03.24)
Geriye donup baktigimda icime sinen bir hayat yasamak. Ki saydiklarinizi da iceriyor bu. Zaman zaman amaclarimda oncelik sirasi degisiyor tabii.
0
mor oje
(08.03.24)
mutlu olmak.
0
benaslinda
(08.03.24)
(6)

Pirinç pilavının beklemesi sakıncalı mı?

chicha_v2
Geçen bir videoda görmüştüm, bağlantısını bulursam eklerim daha sonra.Bir tanıdığımız da diyetisyen yeğeninden böyle bir şey duyduğunu artık pirinç pilavını ikinci güne bırakmadığını söyledi.Bekledikçe pirince özel bir küf/mantar oluşuyormuş. Uzak doğudakilerin de her gün yeni pirinç lapası pişirmes
Geçen bir videoda görmüştüm, bağlantısını bulursam eklerim daha sonra.

Bir tanıdığımız da diyetisyen yeğeninden böyle bir şey duyduğunu artık pirinç pilavını ikinci güne bırakmadığını söyledi.

Bekledikçe pirince özel bir küf/mantar oluşuyormuş. Uzak doğudakilerin de her gün yeni pirinç lapası pişirmesinin sebebi buymuş.

Doğruluk payı nedir? Her gün pilav mı yapmalıyız?
0
chicha_v2
(06.03.24)
Eskiden ısıtıp ısıtıp yerdim. Hiç de ölmedim. Ama bir gün internette bir yazıya rastladım. 24 saatten fazla buzdolabında dahi olsa bekletmek sakıncalıymış, o süre içinde de normal ısıtmak sakıncalıymış benmari şeklinde ısıtılabilirmiş falan

O güne kadar ölmedim gerçi ama ne olur ne olmaz dedim. Artık günlük yapıyorum.
Sporculuk olduğu için de her gün yerdim oysa.
0
Mirket
(06.03.24)
Valla varsa bile insanlar asırlardır pilav yapıyor, ertesi güne bırakmaktan kaçınanı da görmedim açıkçası. Dışarda araba çarpma ihtimali çok daha yüksektir heralde. Hatta çoğu yerde önceki günkü pilav çorbaların içine girer falan, demek istediğim yemek kültüründe bile yer edinmiş yani bir "dünkü pilav" konusu. Ancak bu zamana kadar hiç bunla ilgili bir uyarı vs duymadım yetkin bir yerden. Ciddi bir durum olsa bu kadar gölgede kalacağını sanmam.

Örneğin konserve gıdalarda da böyle bir durum var, botulinum zehirlenmesi olarak da biliniyor, pirinçten çok daha yaygın bir durum olsa gerek. Hayati tehlikesi yüksek. Düzgün konservelenmemiş gıdalarda biriken bakteri toksinleri sonucu ortaya çıkıyor. Yine de konserve tüketiyorum açıkçası, hatta yapıyorum.
0
akhenaten
(06.03.24)
hayatimda hic tek gun icin pilav yapmadim. muhtemelen ailemde kimse yapmamistir. o pilavin ertesi gun isitilip yenmedigi bizim sulalede gorulmemistir herhalde.
0
bohr atom modeli
(06.03.24)
taze pilavin yerini hicbir sey tutmuyor tabi ama her aksam da pilav pisiremedigim icin 3 gunluk yapip yiyecegim kadar isitiyorum. herhangi bir zarari varsa da cok umrumda degil acikcasi.
0
bay b
(07.03.24)
ısıtılması sakıncalı yiyeceklerin başında geliyormuş. instagram doktorlarından duymuştum. beklemesiyle ilgili bilgim yok. soğuk zaten yenmez. günlük yapmak mantıklı o yüzden.
0
elorelia
(07.03.24)
Kuf/mantar olayini instagramda ben de gordum ama bi huzur vermiyorlar, yok beyaz pirinç seker cikariyormus glisemik indeksi yuksekmis, yok arsenik iceriyormus, yok ikinci gun kuf olusuyormus. Bir huzur versinler de pilavimizi sucluluk hissetmeden yiyelim ya.
0
instant crush
(07.03.24)
(14)

Evlilik teklifi fikri (Çok mu basit?)

furry burns
Arkadaşlar merhaba,3.5 yılı doldurduğumuz mutlu bir birlikteliğimiz var, evlenme fikrimiz de bayadır netleşti gibi, geçtiğimiz 4-5 ayda evlenme teklif etmeyi planlıyordum ama bir türlü olmadı. Yaptığım planlar sarpa sardı, planladığımız yerlere gidemedik, çok uzadı ve artık hani ekstra bir plan yapm
Arkadaşlar merhaba,

3.5 yılı doldurduğumuz mutlu bir birlikteliğimiz var, evlenme fikrimiz de bayadır netleşti gibi, geçtiğimiz 4-5 ayda evlenme teklif etmeyi planlıyordum ama bir türlü olmadı. Yaptığım planlar sarpa sardı, planladığımız yerlere gidemedik, çok uzadı ve artık hani ekstra bir plan yapma şansım kalmadı. Bir serzenişle bile karşılaştım geçenlerde, "her ay farklı planlar yapıyorsun ben de evlilik teklif edeceksin sanıp heyecanlanıyorum ama arkası boş çıkıyor." şeklinde :(

Bu bilgilerle birlikte, artık ekstra sürpriz bir etkinlik de yapamayacağım için ben de birkaç kere gittiğimiz, bizim için anlamı olan, ilk buluştuğumuz cafe/restaurantta evlilik teklif etmeyi düşünüyorum. Bilenleriniz vardır belki Taksim'deki Limonlu Bahçe. Gitmeyeli de aylar oldu şimdi tekrar girip fotoğraflarına bakınca nedense bir kötü geldi, bizim için tatlı-güzel bir yerdi ama fotolarda işte masalar ufacık, aralar dar. Ne bileyim diz çökülecek bir yer gibi durmuyor. :)

Sizler ne düşünürsünüz. Başka bir çıkış yolu var mıdır bu garip için?
0
furry burns
(29.02.24)
Bence nasıl evlilik teklif ettiğinizden daha önemli bir şey varsa zamanında teklif etmek :D sizin durumunuzda mesela karşınızdaki kişi "hadi artık teklif et" deme ihtiyacı hissetmiş. Bu sürprizin bir kısmını baltalayan bir şey. Bu kişi bunu söylemek istemezdi, kendiliğinden olsun isterdi. Bundan sonrası yokuş aşağı olur, tadı kaçar, arıza çıkar, hevesiniz kursakta kalır, en iyi planla da gelseniz birkaç ay önce yaptığınız vasat bir plandan daha az sevinç yaratır vs. Neticede yine evlenirsiniz önemli değil, ama hani kaygınız en iyiyi bulmaksa diye söylemek istedim.

Gidin cafede teklif edin.
0
akhenaten
(29.02.24)
ve belediye otobüsü beklerken evlilik teklifi alan ben ortama giriş yapıyorum :D

ya bir kere restoranda diz çökmek mi kaldı derken asıl diz çökmek mi kaldı??? basitliğini geçtim aşırı manasız bir durum. yani yemeğin ortasında şimdiki eşim diz çöküp yüzük çıkarsa ay ne oluyoruz derdim. üstelik insanlar da bize bakacak vs... özel bir durumu genel hale getirmek aşırı saçma geliyor bana. kız istemeye meşale yakarak gitmek gibi bir durum.
...

bence baş başa olduğunuz bir an çıkar ver. eve çağır, otele götür ne bileyim bungalovlar meşhur bu ara... hepsi olabilir yani.
0
elorelia
(29.02.24)
@edmond honda Çok da değil aslında, abartılı veya büyük şeyleri sevmez. O zamanından ve sürekli beklenti yapıp bir türlü edemeyip sarkıtmamdan rahatsız oldu. Yoksa yolda yürürken teklif etsem bile mutlu olacak bir insan.
0
🌸furry burns
(29.02.24)
@dissendium Çok klasik geliyor ve sık yaptığımız bir şey değil, özel gün haricinde boğaz manzaralı bir yerde yemek yemek. Direkt niyeti ortaya çıkaracak bir şey gibi.
0
🌸furry burns
(29.02.24)
Kadınım. Sizi seviyorsa evde etmeniz bile çok mutlu eder/etmesi gerekir. O yüzden samimi bir anınızda edin.
0
ruhen hastayim ben
(29.02.24)
Oncelikle diz mi cokeceksin gercekten. Cokme : D

Cikar yuzugu ver yemek esnasinda. Limonlu bahce ilk bulustugunuz yer madem bence guzel olur. Hic gitmedim oraya, cok sikisiksa dedigin gibi yani yan masalar her seye sahit olacaksa yakinen baska yere gidin.

Sizin durumunuzdan ayri konusuyorum ben genel olarak bi yemekte, aksiyonsuz sade bir teklifi tercih ederim. Belki bu yuzden hic teklif asamasina gelememis de olabilirim, gosteris seven kadinlar daha talep goruyor : D

Ama naparsan yap diz cokme plz djdj
0
Kittie
(29.02.24)
fotograflara baktim bana cok tatli ve sirin bir yer gibi geldi ya. yapi olarak öyle abarti seyleri sevmeyen, zamaninda kalabalik ortamda evlenme teklifi istememis biriyim.

pazar kahvaltisi icin yer ayirtip sonra uygun bir anda teklif edilebilir gibi geldi bana. manevi bir degeri de var mekanin sonucta. organizasyondan cok söylediginiz seyleri düsünmek önemli bence, dümdüz teklif etmeden öncesinde bi kac güzel söz vs.
0
mamu
(29.02.24)
Evlilik teklifi çok abartılacak bir şey değil aslında. Çok uzun uzadıya plan program yapmaya gerek yok. Evlilik teklifinde dikkat edilmesi gereken tek şey diz çökmemek :)
0
rock n roll
(29.02.24)
Ben limonlu bahçeye bundan Birkaç yıl önce gitmiştim Bence tatlı bir yer. Yani bence evlenme teklifi olayı tamamen karşındakine bağlı bir mesele. karşındaki Eğer böyle abartılı ve Instagram'da paylaşması için böyle havalı bir yer bekliyorsa limonlu bahçe olmaz fazla sade kalır.

Benim bir arkadaşımı sevgilisi Karaköy'de yemeğe çıkartmıştı Boğaz manzaralı rakı içmeye gitmişlerdi ama kız direkt de anlamıştı bugün bana evlenme teklif edecek galiba Çünkü bana güzel giyin falan dedi demişti. Yani eğer öyle bir ortam bekliyorsa anlayıp anlamaması önemli değil öyle bir yere götür.

Ama zaten mütevazı ve böyle daha sadelikten hoşlanan biri ise yemek yedikten sonra tatlınızı yerken yüzüğü çıkarıp işte teklifini yapabilirsin.

Ya da mesela Taksim'de Bir Şarap Evi bulup gel şarap içmeye gidelim Yarın akşam deyip böyle şarap içtikten sonra biraz Çakır keyif olduktan sonra yüzüğü çıkarıp romantik bir konuşma yapıp o şekilde de teklif edebilirsin.

Bu arada Bence de diz çökme hiç güzel bir hareket değil. Benim eşim evlenme teklifi ederken böyle insanların içinde diz çökseydi pek hoşlanmazdım.
0
turuncu tonlarda
(29.02.24)
her zamanki yerde teklif yapma bence. daha özenli olduğunu hissettirebilirsin de asıl mevzu evliliğe hazır olduğunda teklif etmek diyeyim ben de. teklif edip 2 sene sonra evlilikse sevgililigi bozma hiç
0
ala09
(29.02.24)
Şöyle bir fikir geldi aklıma. Bu fikir için ayrı duyuru açabilirsiniz sizce nasıl diye.

Gayrettepe metro durağının altında Diyalog Müzesi var. Sessizlikte diyalog ve karanlıkta diyalog diye 2 bölümden oluşuyor. Sessizlikte diyalog duyma engellilerle empati yapabilmek için kurulmuş karanlıkta diyalog ise görme engelliler için.

Sizin yerinizde olsam Sessizlikte Diyalog'a katılırdım.
www.istanbuldiyalogmuzesi.org

İşaret dili kullanmaya çalışıyorsunuz. Cafe bölümünde işaret diliyle sipariş veriyorsunuz falan. Kulaklık takıyorsunuz, sağır oluyorsunuz o an yani gerçekten. 3-4 aşamadan oluşuyor. Oyun gibi düşün bazı aşamalar oluyor.

Ben olsam etkinlik sonunda işaret diliyle evlilik teklifi ederdim yüzüğü de o an çıkarırdım.

Hiç beklemediği bir anda sürpriz bir teklif olur. Böyle bir etkinliğe davet ettiğiniz için ve duyarlı bir insansa daha fazla etkilenir. Çıkışta da metroya binin, taksim'e gidin, önceden manzaralı bir yerde rezervasyon yap, geceyi yemekle taçlandır. Bitti gitti, hayırlı olsun..

Ama tabi diyalog müzesini arayıp sorun etkinlik sonunda yüzük çıkarıp teklif etsem saygısızlık olur mu, o an eşlik edecek olan duyma engelli rehbere de bilgi verilir öncesinden. Ne olduğunu anlar en azından, insanlar alkış falan yapar. Bence onlar için de ilginç ve unutulmaz bir deneyim olur. Ben olumsuz bir şey diyeceklerini sanmıyorum. Max 2 dakikalarını çalmış olacaksın. Bunun için sıkıntı yapmamalılar.
0
Cesario
(29.02.24)
Cesario +1.

Tabii ben "Akşam birlikte yemek yeriz, balık aldım" diyen bir adamın evine gidip, balık, salata falan hazırlayıp; sonrasında koltukta dizi izlerken evlilik teklifi almış bir insanım. Hala neden böyle oldu diye düşünürüm. (Şovlu evlilik teklifleri beni utandırır ama benimki de çok özensiz bence, belki kabul etmesem bugün daha mutlu olurdum.)
0
marla is in my head
(29.02.24)
Güzel şık bi restoranda edin teklifinizi. Diz çökmeye, çok dikkat çekmeye gerek yok. Evet gönlü olan kadın için bunların hiç birine gerek yok, ama yıllar sonra da hatırlanacak bir anı olarak kalacak, arka planı güzel olsun.
0
anthemis nobilis
(01.03.24)
@cesario Fikir çok hoşuma gitti. Daha önce Karanlıkta Diyalog'a gitmiştik kız arkadaşımın isteğiyle. Sessizlikte diyalog'a da gidelim demişti birkaç kez ama gidemedik henüz fırsat olmamıştı. Değerlendireceğim bunu sağolun.
0
🌸furry burns
(01.03.24)
(2)

Pasabahce severlere soru

ala09
1 kadeh 1500₺ marka standartlarinda normal mi? pasabahce seven birine gidip de CHAKRADAN falan kadeh alsak cop mu olur? ben cok cozemedim de 1500 cok degil mi?
1 kadeh 1500₺ marka standartlarinda normal mi? pasabahce seven birine gidip de CHAKRADAN falan kadeh alsak cop mu olur? ben cok cozemedim de 1500 cok degil mi?
0
ala09
(28.02.24)
Ben de hem bütçeme göre hem de alacağım kişinin alışkanlığına göre alırdım. Sonuçta kadehin içine cumartesi koyacaksa farklı bir kadeh de alınabilir bence.
0
akhenaten
(28.02.24)
1500 lük kadehler genelde paşabahçe'nin nude serisi modeller. bir dünya kadeh var bütçenize göre bir şeyler bulabilirsiniz.
0
a darkness coming
(28.02.24)
(7)

Eleştiriyoruz herşeyi peki biz ne yapıyoruz

kiriko
Arkadaşlar tamam hükümeti eleştiriyoruz muhalefeti eleştiriyorum peki biz ne yapıyoruz? Yani madem yönetimden memnun değil kimse niye yönetime katılmıyor parti kurmuyor veya örgütlenmiyor.Bunu yapmıyorsak biraz da ağlamamız lazım değil mi?Kimse taşın altına elini sokmuyor ama herkes şikayetçi.Artık
Arkadaşlar tamam hükümeti eleştiriyoruz muhalefeti eleştiriyorum peki biz ne yapıyoruz? Yani madem yönetimden memnun değil kimse niye yönetime katılmıyor parti kurmuyor veya örgütlenmiyor.Bunu yapmıyorsak biraz da ağlamamız lazım değil mi?Kimse taşın altına elini sokmuyor ama herkes şikayetçi.Artık eleştirenlere cevabım parti kur ilk oy benden.
0
kiriko
(27.02.24)
Kimse şikayetçi değil. Kamu çalışanı 1500$ maaş alıyor, 43 yaşındaki adam 40 yaşındaki kadın emekli olabiliyor. Kim niye memnun olmasın bu hükümetten? Arsasına toki vuran, kentsel dönüşüme sokan milyarlık oluyor. Lüks araçların çoğunda millet bayilerde kuyruk olmuştu, ab fiyatı 50k€ olan araca 100k€ vermek için millet bayilere rüşvet veriyor.

Bok gibi kahveler olmuş 100 lira, adım atacak yer bulamıyorsun, millet keyif pezevenkliğinden ölecek neredeyse (kötü anlamda değil deyim olarak söylüyorum). İngiltereden gelenler istanbulda milletin bu kadar keyfine düşkün olduğunu bilmiyordum diyor.

Söylediklerinin geçerliliği yok bence
0
avatar is back
(27.02.24)
haklısın ama şöyle, parti kurmak değil ama örgütlenmek önemli. sorumluluk almıyor kimse. en basitinden avrupa gibi bizim gibi "erkek" görmediğimiz ülkelerde çiftçilerin yaptıkları eylemler ortada. insanlar sindikçe, banane dedikçe baskı artıyor. şimdi kimse sokağa çıkıp yürüyüş yapmaya bile korkuyor. milli mücadeleden tut 68 kuşağına, oradan gezi olaylarına kadar. bu halk yapabilir bunu. ancak korkutulmuş ve sindirilmiş insanlar.

muhalefet partileri de halkı kontrol altında tutuyor. her şeyin çözümünü sandıkta aramasına sebep oluyor. olmayınca da bu halk böyle noktasına geliyor. halbuki okumuş etmiş, bilinçli vatandaşlarımız çoğunlukla taşın altına elini atmıyor.
0
paintov
(27.02.24)
Türkiye'de aktif durumda 135 siyasi parti var. Eminim 125inin adını hiç duymamışsındır. Bir siyasi partinin adını duyurabilmesi için para gerekir. Yani fon bulmalısın. Bulduğun taktirde de o fonun adamı olursun.

Bu bağlamda demokrasi zaman içinde kendi kendini yok eden bir sisteme dönüşüyor.

Bak mesela Amerika'ya. Önümündeki günlerde Amerika Başkanlık seçimi var. Adamlar bir deli ile bir bunak arasında tercih kullanmak zorundalar.
0
Mirket
(27.02.24)
Türk toplumu olarak şikayet etmeyi dramatizasyonu seviyoruz sadece toplumsal konular değil şahsi konularda da şikayetçiyiz ama çözüm sunulunca da yapmıyoruz hep erteliyoruz. Kendi adıma bu durumu eegistirdim fakat toplumdan çok umutlu değilim.
0
doharkoman
(27.02.24)
Bu muhabbet çok eskimedi mi ki artık ya? Ben kendi işimi yapıyorum, bence yeterli. :D

Herkes kendi yeteneklerince, kendi yaptığı iş bakımından sorumlu tutulur. Siz hayatınıza bir yol çizdiniz, istediğiniz için ya da öyle gerekiyor diye o yoldan gitmeye çalışıyorsunuz diyelim. Bunun dışında hiçbir şey söylemeye hakkınız yok mu?

Politikacıları beğenmiyorsak politikacı olalım, taksicilerden şikayetçiysek örnek taksici olalım, üniversitelerde eğitim kötüyse akademisyen olalım, evleri güvensiz buluyorsak mühendis olalım...

İyi de hocam, bir tane hayatta bunların hangisini yapalım? 10 hayat yaşasak da bunların hepsi için yeteneğimiz var mı?

Benim kendi işim var, kendi işimi düzgün yapmaya çalışıyorum. politikacı olamam, olmak da istemem, karakterime de uygun değil. Nasıl olacak şimdi? Ben politikacıları bırakayım, benim politikayla bir alakam yok, siz kendi kendinize oynayın yaptıklarınız beni bağlamasın demek gibi bir hakkım var mı? Yok. Ne yapalım şimdi liderlik vasfımız yok diye her şeye razı mı olalım :D
0
akhenaten
(28.02.24)
Örgütsüzlük en büyük problem buna katılıyorum. Çevrenize sorun ya da gözlemleyin, kaç kişi siyasi herhangi bir yayın okuyor? halkı küçümseyenlere bir bakın, hepsi kendi mantıklarıyla bir şeylere çözüm üretmeye çalışıyor. Yani dünyayı sıfırdan çözmeye çalışıyorlar, bunu böyle anlayabiliriz. Okumamak, kolektif bir faaliyetlere dahil olmamak böyledir. Çevrenizde sizi eleştirip yeri gelirse itin g… ne sokacak bilgi birikimde, ilkeli kimseler de olmayınca böyle primat gibi yaşamakta hiçbir sorun yok. İnternet olmasa ne olurdu hayal bile edemiyorum bu kitleyi. Bu kadar çok hiçbir şey öğrenmeyen ama her şeyi bilen adama hiçbir şey anlatamazsın.
0
her giriste sifresini unutan adam
(28.02.24)
Toplum kendisiyle barışık değil. Psikiyatrik bir durum bence. Beklentiler de gerçekçi değil. Çok fazla da şişiriliyoruz, gazlanıyoruz. Yurtdışı iyi bir öğrenme, tecrübe etme yolu bence.
0
mesuta
(28.02.24)
(2)

Sabahtan %10 artışla başlayan hisseye girilen emirler

havadakarada
Diyelim ki bi şirket halka arz oldu ve 10 lot aldık. X gün de borsada işleme başlayacak. X gün gelince sabah erkenden 100 lot emir verdik. Borsa işleme başlayınca gördük ki %10 artmış ama bizim emir halen duruyor, başkaları alabilmiş. Neye göre biz alamıyoruz da başkaları alabiliyor?
Diyelim ki bi şirket halka arz oldu ve 10 lot aldık. X gün de borsada işleme başlayacak. X gün gelince sabah erkenden 100 lot emir verdik. Borsa işleme başlayınca gördük ki %10 artmış ama bizim emir halen duruyor, başkaları alabilmiş.

Neye göre biz alamıyoruz da başkaları alabiliyor?
0
havadakarada
(27.02.24)
Verme sırasına göre. Akşam 6:30-7 arası aracı kurumlar talep almaya başlar ertesi gün için. O zaman açılır açılmaz girmeniz lazım talep alımları
0
enteg
(27.02.24)
18:10'a kadar seans sonrası işlemler devam ediyor. 18:10:00'dan itibaren verdiğiniz emirler bir sonraki seans başlangıcında işleme alınır.

Ancak halka arzlarda 18:10'da birçok robot emir girdiği için insan halinizle çok bir şansınız olmuyor, çünkü girilen emirler sırayla işleme alınıyor.
0
akhenaten
(27.02.24)
(13)

uykuya dalmak için takviye, ilaç, yol, yordam, yöntem?

mr.goodcat
melatonin denendimagnezyum denendipapatya çayı ve türevleri denendirahatlatıcı müzik, meditasyon melodileri vs. gibi şeyler denendibir işe yaramıyor. yatağa yatınca düşünmekten uykuya dalamıyorum. düşünceler saçma sapan. sanki kafamda yeni bir dünya yaratılıyor ve orada yaşamaya başlıyorum. olasılık
melatonin denendi
magnezyum denendi
papatya çayı ve türevleri denendi
rahatlatıcı müzik, meditasyon melodileri vs. gibi şeyler denendi

bir işe yaramıyor.

yatağa yatınca düşünmekten uykuya dalamıyorum. düşünceler saçma sapan. sanki kafamda yeni bir dünya yaratılıyor ve orada yaşamaya başlıyorum. olasılıklar, o gün yaşadıklarım, yarın yaşayacaklarım vs. vs.

tek çözüm alkol ancak o da kötü yöne doğru gider. başka bir yolu olmalı.

var mı tavsiye?
0
mr.goodcat
(26.02.24)
Ben de aynı durumdayım. Uyumak istediğimde genelde kombo yapıyorum her şeyi. Bade marka( diğer markalarınki kötü) lavanta yağından 4-5 damla bir kağıt havluya damlatarak yastığımın üstüne koyuyorum kokusu mayıştırıyor. Uyku müziği olarak bende iş yarayan tek müzik; m.youtube.com
0
blonde redhead
(26.02.24)
Bir dakikada uyutan teknik diye Google la. Henüz 1 dakikayı tamamlayamadım. Yani 1 dk dolmadan uykuya dalıyorum ben o teknikle. Ama sadece mecbur kalınca kullanıyorum.
0
gece abisi
(26.02.24)
redepra 15mg
0
arakaali
(26.02.24)
Doktora gittiniz mi? Tam olarak sizinle aynı sebepten uyuyamama sorunu yaşıyordum gittim, ilaç yazdı aynı gece mışıl mışıl uyudum bitti.

Bence siz kolayı varken zoru seçmişsiniz sanki.
0
akhenaten
(26.02.24)
4-7-8 nefes tekniği diye bir yöntem var gevşemek için. uykuya dalmak için de stresli bir ortamda gevşemek için de çok işe yarıyor. Google'da nasıl yapıldığına dair birçok anlatım var. İwatch'da da benzeri bir nefes uygulaması var.

@gece abisi +1 diyorum. Defalarca uygulamışımdır.
0
Mirket
(26.02.24)
doktora gitmeni tavsiye ederim. 1 senedir aynı sorunu yaşıyorum. bir çok ilaç kullandım.
şu anda magnezyum, melatonin, keday xr 50 mg ve imovane kullanıyorum.
0
gabe h coud
(26.02.24)
redepra falan bunlar antidepresan ilaçlar. doktor tavsiyesi olmadığı sürece kullanmayın.

bu yöntemler işe yaramadı çünkü listede düzenli egzersizi göremedim. :P o yüzden benzerlerini önermeyeceğim ama şu bir gerçek ki uyku olmadan yatağa girersen uyuman iyice zorlaşıyor. benim de uyku sorunum var daha doğrusu uyku düzenim bozuk. geç yatıp geç kalkıyorum. şöyle ki normalde 2-3 gibi uyku böyle inceden bir yoklar ama yatağa girersem uyuyamam, sağa sola döner uykumu kaçırırım. o yüzden kendimi anında yatağa atacak duruma hazırlarım. yani uyku öncesi diş fırçalama, magnezyum içme vb. hazırlıkları tamamlarım. sonra sevdiğim, kafamı dağıtacak bir şeyler açıp izlerim karanlık salonda. o ara bir melatonin atarım ağzıma (venatura 3 mg) onu emdikten bir süre sonra gözlerim kapanırken hemen tv'yi kapatıp yatağa geçer ve uyurum.

ama sizde aşırı düşünme durumu olduğu için bir psikolog ile görüşseniz iyi olabilir.
0
motosiklet burclu adam
(27.02.24)
Beyin aslında bu konuları unutmamak için senin önüne getirip duruyor.
Zihnini yarın bu konularla ilgileneceğine ikna etmen gerekiyor. Bu konularla ilgileneceksin ama şuan değil, yataktayken gece değil.

Bunu bir kaç şekilde öneriyorlar.
Evindeki spesifik bir yerde detaylarıyla bir kutu hayal et, kitaplıktaki mavi bir kutu. Tüm detaylarıyla hayal et kutuyu, büyüklüğü, rengi dokusu, hangi rafta duruyor vs. Bu kutu senin yarın değerlendirilecekler kutun. Eğer gece bi konuyu kafanda kapatamıyorsan o zaman bu kutuyu tüm detaylarıyla hayal edip, o kutuya gittiğini ve aklındaki o konuyu o kutuya bırakıp kapağını kapattığını hayal et.
Bu şekilde bir hayal kurduğunda beyin bu konuyu yarın bakmak üzere kapattığına ikna olabiliyormuş.
20 sene önce olan rezil olma anını bile kapat kutuya gitsin.

Eğer beynin böyle hayali bir şeyle ikna olmuyorsa o zaman bir defter kalem alıp gece beyninde döndüğü için seni uyutmayan bir düşünce varsa o düşünceyi not alıp, bu konuyu not aldım, yarın bu konuyu düşünmeye devam edeceğim falan gibi telkinler vermen gerekiyormuş kendine.

Yani amaç beyninin unutmak istemediği konuyu not almak ve ertelemek.

Ben de aynı sorunlarla muzdaripken okumuştum bi yerlerde. Raftaki kutu olayı çoğunlukla bende işe yarıyor.
0
zimbirik
(27.02.24)
Uyku hijyeni diye bir şey var, bir bakın isterseniz ama en önemlisi süreklilik:

www.cdc.gov
sleepeducation.org
0
biryazgünü
(27.02.24)
Sağlıklı beslenme, spor, uyku hijyeni +1

Deprem sonrası çok kaygılı dönemler geçirdim, tam olarak bu şekilde atlattım. Gün içinde fiziksel olarak kendimi o kadar yordum ki gece uykuya adeta "düşer" hale geldim.

18 sonrası hiçbir şekilde kahve içilmemeli.
Yatmadan bir yarım saat önce birkaç kaşık yoğurt...
0
silverleaf
(27.02.24)
Benim de uykuya dalma güçlüğüm var. Normalde uyku için kullanılan bir ilaç olmamasına rağmen kaygı ve depresyon için prozac kullandığımdan beri uykuya kolay dalıyorum. Yani en azından yarım saat 1 saat içinde uykuya geçmiş oluyorum. Prozacı kesince en az 2 saat yatakta dönüp duruyorum.
Prozacı gece değil, gündüz alıyorum ama bir şekilde bendeki bazı mekanizmaları düzenlediği için uykuma da olumlu etkisi oluyor bence.
0
curukturpkokusu
(27.02.24)
bir adet terapist kedi, inanmıyorsanız araştırın.
0
Rao
(27.02.24)
bir süre için kahve ve çayı sıfıra indir.
0
orpheus
(27.02.24)
(13)

her ay kenarda 40 bin lira kalsa ne yapardiniz?

bohr atom modeli
birincil derecede ihtiyaclariniz icin (kira yeme icme gezme araba) kullanmaniza gerek olmayan bu aylik miktari nasil degerlendirirdiniz?gorusleriniz icin simdiden tesekkurler.
birincil derecede ihtiyaclariniz icin (kira yeme icme gezme araba) kullanmaniza gerek olmayan bu aylik miktari nasil degerlendirirdiniz?

gorusleriniz icin simdiden tesekkurler.
0
bohr atom modeli
(25.02.24)
%10-15 kripto, geri kalani altin.
0
gule gule
(25.02.24)
Hocam elime her ay hiçbir yere harcamam gerekmeyen 40 bin lira geçiyor olsa, kinayeli olarak söylemiyorum, ilk yapacağım işlerden birisi bunlara kafa yoracak bir yatırım danışmanlığı hizmeti almak olurdu.
0
akhenaten
(25.02.24)
4 e böler, çeyreğine fiziki altın, çeyreğine ALTINS1, kalanına vade sonuna yakın EUROBOND alırdım.
0
Mirket
(25.02.24)
Fon da güzel seçenek. Tek tek hisse seçmek zor, ayrıca fonlar sadece hisse değil kıymetli maden fonu falan da olabiliyor. Uzun vadeli iyi bir yatırım olacağını düşünüyorum.

Yüksek risk yüksek getiri olarak da spesifik hisseler ve kriptoparalar(ama marketin genel halini gözeterek)
0
nhk ni youkosu
(25.02.24)
hep altın, hepsi altın, her zaman altın olurdu.
0
diyecevaplandı
(25.02.24)
Çocuğunuz varsa Nasdaq borsa indeksli bir fonda biriktirip, üniversiteyi bitirdiğinde çocugunuza verin, ne istiyorsa yapsın karışmayın.

Çocuğunuz yoksa kuyumcudan gram (yani külçe) altın alın. Dunya genelinde her an her şey olabilir gibi görünüyor.

Bu iki yaklaşım da aklınıza yatmadıysa, Youtube'da Tunç Şatıroğlu veya Işık Ökte'yi izleyin ve kendi kararinızı kendiniz verin. En doğrusu budur.
0
alfired
(25.02.24)
bu şekilde bir soruya cevap vermek doğru olmaz. Risk ve getiri beklentiniz, vadeniz , yaşınız , psikolojiniz vb bilmek gerek.
0
Rao
(25.02.24)
Borsa
0
gabe h coud
(25.02.24)
altın, fon ve borsa. her birinin getirisi ve dolayısıyla riski farklı. ağırlığın nasıl dağıtılacağına kişi kendisi karar vermeli.
0
estranged
(26.02.24)
Tamamına hisse senedi alırdım.
0
doharkoman
(26.02.24)
Altın dolar borsa faiz. Hiçbiri enflasyon kadar yüksek değil. Yani para durduğu yerde nerde duruyorsa orda eriyecek.
0
gece abisi
(26.02.24)
Fiziki altın.

Borsa diyenler dikkatli olsun. Borsa bir anda çakılabilir! En azından paranızın yarısını başka şekilde yatırım olarak kullanın. Ya da 100bin yatırdınız diyelim, paranız 300bin oldu. 100bin TL'nizi çekip, fiziksel altına yatırın. 200bin borsada kalsın. Batsa da, çıksa da paranızı korumuş olursunuz.


NOT: Yatırım tavsiyesi değildir!


.
0
kartallar yuksek ucar
(26.02.24)
eğer bu parayı hemen likite çevirmeniz gerekmiyorsa eurobond ya da hisse alırdım.
0
false pretension
(26.02.24)
(3)

Tetanoz aşısı ne kadar koruyor?

nhk ni youkosu
2013'te ve 2019'da (askerde) tetanoz aşısı oldum. Çocukken olduk mu hatırlamıyorum. İnternette 3 doz olmalı vs. diyor ama ben bu şekilde 2 kere olmuş olsam, koruyor mu?Geçen gün kafama metal parça çarptı ve derimi sıyırdı kanadı, tetanoz aşısı olmalı mıyım 2019'daki korur mu merak ediyorum. 5 yılı d
2013'te ve 2019'da (askerde) tetanoz aşısı oldum. Çocukken olduk mu hatırlamıyorum. İnternette 3 doz olmalı vs. diyor ama ben bu şekilde 2 kere olmuş olsam, koruyor mu?

Geçen gün kafama metal parça çarptı ve derimi sıyırdı kanadı, tetanoz aşısı olmalı mıyım 2019'daki korur mu merak ediyorum. 5 yılı dolmadı daha.

edit: merak ettim 91'liler çocukken zorunlu tetanoz aşısı var mıydı olduk mu acaba?
0
nhk ni youkosu
(25.02.24)
5 yıl koruyor diye biliyorum ama yerinizde olsam yeniden aşı olurdum.
0
pispinti
(25.02.24)
Tetanoz aşınız olsa da kesik durumunda tekrar aşı olmalısınız zaten. Tetanoz aşısı eski dozlardan bağımsız yenilenebilen bir aşı.

Acile gidip kesik olduğunu söyleyip aşı olabilirsiniz.

Eğer dozlarınız tamsa aşının türüne göre 5 ya da 10 yıl arayla tek doz olarak koruyuculuğu devam ettiriliyor ancak siz ilk dozlarınızdan emin değilseniz aşı takvimine baştan başlamalısınız.
0
akhenaten
(25.02.24)
tek doz yapilan asilarin 1 sene koruyuculugu oldugu kabul edilir. eger butun dozlarini yaptirdiysaniz (1 ayda 3 doz vuruluyor olmasi lazim) onun 5 veya 10 yil koruyuculugu oluyor. askerde yaptiklarinin korumasi coktan bitmistir.
0
antikadimag
(25.02.24)
(10)

Mahkemede şahit olmak istemiyorum. Bahane bulabilir miyim?

subarumavisi
Arkadaşlar merhaba,Biraz komik bi konu hakkında sizden fikir almam gerekiyor. Patronum bir davayla alakalı beni şahit göstermek istiyor ama ben istemiyorum. Bunu direkt reddetmek de istemiyorum açıkçası. Çünkü direkt reddedersem tavır koyma potansiyeli çok yüksek. Uygun bir bahane bulmam gerekiyor.
Arkadaşlar merhaba,

Biraz komik bi konu hakkında sizden fikir almam gerekiyor. Patronum bir davayla alakalı beni şahit göstermek istiyor ama ben istemiyorum. Bunu direkt reddetmek de istemiyorum açıkçası. Çünkü direkt reddedersem tavır koyma potansiyeli çok yüksek. Uygun bir bahane bulmam gerekiyor. Benimle ilk konuştuğunda: ''hala sonuçlanmayan bir davam olduğunu ve bunun şahit olmama engel olabileceğini, avukatımla konuşup bilgi vereceğimi'' söyledim. Ama böyle bir şey yok tabii ki :) Bu ya da buna benzer bir bahane söyleyebilir miyim?

Bu arada davanın içerğiyle alakalı da çok bilgim yok. Muhtemelen kabul ettikten sonra kendi avukatını çağırıp benim neler söylemem gerektiğini vs. anlatacaklar. Ama ben hiçbir şekilde dahil olmak istemiyorum, ki patronun haklılığından da şüpheliyim. Dava da eski ortağıyla alakalı.

Teşekkürler
0
subarumavisi
(25.02.24)
olmayın tabii ki bilmediğiniz konu ile ilgili şahit mahit.

prensip olarak tam hakim olmadığım bir konuda şahit olamam deyip kestirip atsaydınız keşke en başta.
0
gurur
(25.02.24)
Koyu dindarim, muslumanim falan de, icinde olmadigim seye sahitlik yapamam, oteki dunyada Allah hesap sorar de. Dini hassasiyeti varmis deyip ustelemeyebilir belki ama prensip, vicdan, etik metik falan dersen anlamaz o tipler
0
freedonia
(25.02.24)
Ben bu tür olaylarda çok gerilirim, saçmalarım. davanın iyiliği için bence tekrar düşünün de :D ikna etmeye bile çalışmaz bir kere bunu duyduktan sonra.
0
akhenaten
(25.02.24)
Daha önce şahitlik yaptınız mı veya yapan birine sordunuz mu?
Büyük ihtimalle bilmediğiniz bir şey söylemeniz gerekmeyecek mahkemede.

Belki de mahkemede sadece; mesai şu saatte başlar-biter, yemekhanede yemek çıkar, patronumuz X bey çalışanlara karşı saygılı bir insandır, küfür ettiğine hiç şahit olmadım gibi basit şeyler söylemeniz gerekecek.

Ben de çok deneyimli değilim ama bildiğim kadarıyla şahitlik böyle bir şey.
0
michael_knight
(25.02.24)
Tanıklıktan çekinme nedenleri kanunda belirtilmiştir. Kanunda gösterilen nedenler haricinde tanıklık görevinden çekinmeniz hukuken mümkün değildir.

Patronunuz tanık olmanız yönünde ısrar ediyorsa bildiklerinizi söyleyeceğinizi ancak bilmediğiniz hiçbir şeyi söylemeyeceğinizi ifade edin. Zaten bildiğiniz konularda tanıklık yapacaksanız sorun yok. Patronunuz bilmediğiniz konular hakkında tanıklık yapmanızı isteyecek ise, bu cevabınızın ardından kendisi düşünmeye başlayacaktır.
0
10551037
(25.02.24)
Bu işe girmeyin.
Oldu ki bu sebeple ilgili baskı yapar veya işten çıkarırsa gidip diğer ortağına her şeyi anlat.
Bunları intikam hissi içinde değil de sadece sizin de "bilmenizi istedim" mantığıyla anlatın.

adaletsizlik yapan, adalet beklemesin.
0
diyecevaplandı
(25.02.24)
Bu kadar senaryoya yalana dolana gerek yok şahit olmak istemediğinizi söyleyin bu kadar basit
0
doharkoman
(25.02.24)
Anlaşıldığı kadarıyla yalancı şahitlik yaptırmak istiyorlar size. Böyleyse, dinden, nazardan, kul hakkından, sonra ahı çıkardan... dalın patrona.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(25.02.24)
şahit olunmayan konuda şahit olunmaz ff +1
0
bir soru sorcam
(25.02.24)
Tanıklık yapayım derken yalanci şahitlikten sanık konumuna her an düşebilirsin.
0
dedeminhirkasi
(25.02.24)
(7)

İngilizce öğrenmek hakkında

dedeminhirkasi
Bugün Antalya’da dolmuşa bindim. Soför yaşlı bir dayı. Turistle gayet iyi İngilizce konuşuyor. Şundan emin oldum. Yok tens yok yüklem basa özne sona bilmem neyin ikinci hali vs vs . Bu dayı bunları sizce öğrenmiş midir. Hayır tabiki. Bu dil olayı başka bir şey. Bence yanlış yapıyoruz bu konuda siz n
Bugün Antalya’da dolmuşa bindim. Soför yaşlı bir dayı. Turistle gayet iyi İngilizce konuşuyor. Şundan emin oldum. Yok tens yok yüklem basa özne sona bilmem neyin ikinci hali vs vs . Bu dayı bunları sizce öğrenmiş midir. Hayır tabiki. Bu dil olayı başka bir şey. Bence yanlış yapıyoruz bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Biraz da ne istediğimize bağlı gerçi dil öğrenme mevzusu ama en azından gündelik konuşma için detaya gerek olmadığını bugün ben kendi adıma ikna oldum. Sizin görüşleriniz ?
0
dedeminhirkasi
(24.02.24)
Dayiyi dinlemeden bisey diyemem

Kelime kelime konusuyor olabilir
Kursa gitmis olabilir
Onceden yurtdisinda yasamis olabilir
Varsayimlar coğalabilir

Ama kesin bisey var oda şu ; adamda özgüven var
0
Zetnikov
(24.02.24)
Telefondan ekleme yapamadim ama gaza gelmek istiyorsan kendi yasadigim seyi anlatayim

İspanyolca ogreniyorum hocayla karsilikli kamera aciyoruz
İlk basta kelime kelime konusuyordum

Mesela "ben gitmek ev" diyordum kaldiki buda bir asama ilk basta sadece gitmek ev diyordum kelimeyi uce cikardim bu sekilde 6 ayim gecti ve suanda normal konusabiliyorum full akici degil tabiki ama 8 9 yas bi cocuk gibi diyelim.

Neyse ben gramer kitaplarinida okudum ama oyle es gecmedim yoksa suanda gecmis gelecek sindiki zaman konusamazdim iskleti gibi dusun ama xorlamadim okudum ogrendim gectim iskeleti. Bide bi ipucu vereyim birden fazla kitap okudum oyle bi gramer kitabi okuyup birakmadim.

Motivasyonun varsa calisirsan bugun olmassa seneye konusursun birde sureklilik onemli hocam ben mesela haftanin 6 7 gunu calisiyorum kelime calisiyorum vs
0
Zetnikov
(24.02.24)
Bu zaten boyle.

Nasil ki Turkler, daha okuma yazma bile ogrenmeden once, Turkce ogrenirken dolayli tumlec, ozne, anlatilan gecmis zaman vb kurallari cok sonradan goruyorsa, nasil ki Ingilizler, daha okuma yazma bile ogrenmeden once, Ingilizce ogrenirken past tense, future continuous vb cok sonradan goruyorsa yetiskinler de gundelik Ingilizceyi bu gramer kurallarinin teorisini cok sonradan ogrenerek halledebilir.

Ha gramer kurallarini ogrenmeye de elbette gerek var ama gundelik konusma icin sart degil, zaten kurallarin adini bilmeden icgudusel olarak uygularsiniz bir sure sonra.

Merak edip baktim, Turkce icin cumlenin ogeleri vb dilbilgisi konulari 3. sinifta basliyormus ( www.basarisiralamalari.com ), yani 10 yasina kadar sohbet edebilecek sekilde akici Turkce konusabilen cocuk ancak 10 yasindan sonra dilbilgisi kurallariyla tanisiyor.
0
sertac akin
(24.02.24)
Olay tam olarak bu: www.youtube.com
0
freedonia
(24.02.24)
Temel düzeyde grammar bilmeden nasıl konuşacaksınız? Ya da işte dolmuşçu dayı olayım, müşteri geldiğinde sadece ne dediğimi anlasın diyosanız tamam da bu ingilizce konuşmak değil. Hedefinizin ne olduğuna göre değişmekle beraber yabancı dil öğrenirken "Bak işte Kapalıçarşı esnafı kaç dil konuşuyor" mevzusu bence yanıltıcı.

İlk başta tabii ki kompleks grammar öğrenmenize gerek yok ama en azından simple present, present continuous, future ve past tense bilmeden kendinizi ifade edemezsiniz. Çoğunluğu eylem olan 1000 kadar temel kelime de öğrendikten sonra basitçe konuşmaya başlarsınız. Sonrası If clause, relative clause, used to gibi kalıplar vs devam eder. Present perfect tense de kattınız mı yeterli olur bence, ben günlük hayatta past perfect continuous falan kullanan görmedim pek :D

Ama dediğim gibi "Grammar önemli değilmiş onu anladım" demek doğru değil. Ha özgüven önemli tabii ama öğrenme aşamasında. Hata yapmaktan korkmayın
0
nundu
(24.02.24)
Gramer zaten sonradan öğrenilen bir şey.

Ancak bu sizin dile ne kadar maruz kaldığınıza bağlı, dolmuşçu abi nasıl öğrendi bilemiyoruz o yüzden onu bir kenara bırakalım

Ancak dile yeterince maruz kalıyorsanız gramerin g'sine bakmadan da dil öğrenebilirsiniz. Herhangi bir sınava girmeyecekseniz hiç de eksikliğini hissetmezsiniz. Dünyada yaşayan insanların ezici kısmı anadillerinin gramerini bilmiyor zaten.

Ancak siz "ders çalışarak" dil öğrenmek zorundaysanız, örneğin bir yabancı dil sınavına girmeniz gerekiyorsa gramere takılmadan gündelik dilde birkaç şey öğrenip dile giriş yapmanız işinizi kolaylaştıracak olsa da bu yolla dil öğrenmek uzun yıllar alıp, çok çeşitli parçalara yayılacağından işinize yaramaz. Gramere de eş zamanlı çalışmanız gerekir.

Diğer taraftan dediğinizde haklısınız, gramer bilmek dili konuşmanızı kesinlikle sağlamaz. Bırakın konuşmayı yurtdışında türkoloji eğitimi alıp Türkçe konuşan birini duyduğu zaman hangi dil olduğunu zar zor anlayan insanlar var. Aynı şey antik diller üzerine uzmanlaşmış insanlar için de geçerli, bütün gramere hakim oldukları halde dili konuşmaları mümkün değil.
0
akhenaten
(24.02.24)
bu zaten boyle denmis de bu boyle degil aslinda. grameri yine ogrenmen gerekiyor sadece yaninda konusma pratigi de yapman gerekiyor bizde o yok pek. cunku zirt pirt avrupa'ya gidip yabancilarla muhabbet eden bir genc neslimiz hic olmadi ve muhtemelen olamayacak.

minibuscu dayi gibi konusmaya baslayip bunun gramatigini duzeltmeye calismazsan bir sure sonra kirilan kemigin yanlis kaynamasi gibi o da oyle gider. bir seyi ogrenirken amaciniz gercekten ogrenmekse duzgunce kuralina gore ogrenmeniz gerekir. yoksa isaret diliyle de anlasirsin o seviyede.

sadece duyarak ancak cocukken duzgunce ogrenilir. sonradan dil ogrenmekle cocukluktan itibaren ogrenmek arasinda daglar kadar fark var.
0
bohr atom modeli
(25.02.24)
(2)

Borsacı arkadaşlara soru

flo
Bir hissenin takaslarında yatırım fonlarının ciddi artışı varsa bu ne anlama gelir?Takastaki bu değişim hisse fiyatını yükseltiyor. Ancak bu artış devamlı mıdır? Spekülatif midir? Hisse: MOBTL
Bir hissenin takaslarında yatırım fonlarının ciddi artışı varsa bu ne anlama gelir?
Takastaki bu değişim hisse fiyatını yükseltiyor. Ancak bu artış devamlı mıdır? Spekülatif midir?
Hisse: MOBTL
0
flo
(23.02.24)
Fonların bir hissedeki payının artması hisse değerindeki yükselişi ifade eder diye bir mantık şeması doğrudur diyebilmek mümkün değil. Hele ki bu değerin kalıcı olacağını düşünmek çok daha zor.

Fonların yatırım stratejisi çok değişken. Fonlar çeşitli riskleri çeşitli oranlarda alıyor, ellerindeki para miktarı çok fazla. Belli dar çerçevedeki endekslerde yer alan hisselere yatırım yapan fonlar var, bunlar söz konusu endeksler için durum kötü de gitse o endeksler içindeki hisselere yatırım yapmak durumundalar. Fonların stratejileri de insanlar gibi hatalı beklentilere dayalı olabiliyor. vs. vs.

Bir hissenin "stabil yükselişi" o şirketin kârlılığına ve olumlu gelecek potansiyeline bağlı. Kârlılığı yüksek ve potansiyeli olan şirketler dahi dış etkenlere bağlı olarak bozulabiliyor.

Söylenebilecek tek şey o hisseyle ilgili o fonların bakış açılarının olumlu olabileceği yönünde olur ancak bu da dönüp dolaşıp yine şirketin kendi kârlılığına ve potansiyeline dayanıyor. Siz şirket ya da sektör hakkında bilgi sahibi değilseniz fonlara güvenip bir hisse alımı yaptığınızda kimse bunun karlı bir iş olacağını söyleyemez.

Anlaması kolay, basit bir strateji bulduğunuzu hissettiğinizde "bu iş bu kadar basit bir denkleme dayanıyorsa neden yıllardır bu olay herkesin yaptığı genel geçer bir bilgi haline gelmemiş de o kadar uzman akla karayı seçiyor ki?" diye kendinize her seferinde sorun.
0
akhenaten
(23.02.24)
takas analizinde yatırım fonlarının önemi hiç yoktur takas analizi dow teorisine dayanır bu teoriye göre hisselerin ya da onların ortalaması olan endekslerin 4 fazı vardır bunlar birikim, yükseliş, dağıtım, düşüş. takas analizi hisselerin büyük kısmının (%65ten daha fazlasının) kaç farklı kurumun elinde olduğuna göre (4-5 farklı kurum) yapılır eğer dolaşımdaki miktarın %65i birçok kurum arasından 4-5 tanesinde birikmiş ise bu hisse topludur. toplu hisseler zamanı geldiğinde yukarı daha kolay hareket eder. takas analizi de buna dayanır. yalnız bu göstergelerin küçük bir kısmıdır bir hisse almadan mutlaka dağınık mı toplu mu olduğuna bakmalısın diyemeyiz. bir de bunu grafikten de anlayabilirsin. bizim borsada uzun zamandır düşüş görmüyoruz borsamız çok farklı yerlere gitti ama 2018de ben borsaya girdiğimde endeks 120 bindi ve farkında olmadan dağıtım sürecinde girmiş bulundum ve ardından düşüş geldi 80 binlere kadar düştü ve bu 1.5 yıl sürdü. 1.5 yıl boyunca bir trendin ne olacağını takip ederseniz kafayı yiyebilirsiniz ama bir miktar para kaybederek de iyi bir ders almış olursunuz. bahsettiğiniz hisseyi bilmem fakat türkiye borsasında takas analizi ne olursa olsun patron hissesi, sığ hisse diye tabir edilen hisselerden uzak dururdum. size bist30 şirketlerine döviz sepeti bazlı teknik analiz yaparak ve sadece yatırım yapacağınız paranın maksimum %25ini türkiye borsasında değerlendirerek yatırım yapmanızı tavsiye ederim. bu gibi daha fazla şeyi merak ediyorsanız youtubedan m. ertuğrul köker hocamızı tavsiye ederim
0
tabii lan manyak mısın
(24.02.24)
(4)

şapkalı hırkaya ne denir?

architects creed
merhaba, partilerde çok rastlanan şu uzun ve şapkalı kıyafete ne deniyor? hangi kelime ile bulunabilir? örnek1: https://external-content.duckduckgo.com/iu/?u=https%3A%2F%2Fi.pinimg.com%2Foriginals%2F66%2F2b%2Fec%2F662bec98dd4b3e663c7f94043416b9c0.jpg&f=1&nofb=1&ipt=0ebe588a614e4c7d78cbbc6dc4b88200c3
merhaba, partilerde çok rastlanan şu uzun ve şapkalı kıyafete ne deniyor? hangi kelime ile bulunabilir?

örnek1: external-content.duckduckgo.com
örnek2: external-content.duckduckgo.com

bir de şu şapka gibi şeye ne deniyor?

örnek3: external-content.duckduckgo.com
0
architects creed
(23.02.24)
Şapka gibi şey : balaklava
0
zimbirik
(23.02.24)
balaklava başka birşey.

tam olarak böyle arayın. bi ara ben de merak salmıştım. şapkalı hırka diyin gösterin.
0
baldan kaymak
(23.02.24)
3.sünün İngilizcesi festival hood, Türkçesi olduğunu sanmıyorum.

2. Baya yakasız trençkot

1.si de standart bir tür değil, temel olarak hoodie. Kolsuz hoodie, hoodie yelek, önü açık hoodie yelek olarak sorabilirsiniz.
0
akhenaten
(23.02.24)
Kapüşonlu denir.
0
sehpa fx350
(24.02.24)
(3)

coğrafya-eksen eğikliği

tolgan
günaydın arkadaşlar. kpss için coğrafya çalışıyorum da. bir soruda takıldım. açıklaması da var ama daha iyi izah edebilecek var mıdır acaba.Aşağıdakilerden hangisi Türkiye'nin Kuzey Yarım Küre'de yer aldığını kanıtlayan özelliklerden biri değildir?a) 21 Haziran'da güneye gittikçe gece süresinin artm
günaydın arkadaşlar. kpss için coğrafya çalışıyorum da. bir soruda takıldım. açıklaması da var ama daha iyi izah edebilecek var mıdır acaba.

Aşağıdakilerden hangisi Türkiye'nin Kuzey Yarım Küre'de yer aldığını kanıtlayan özelliklerden biri değildir?
a) 21 Haziran'da güneye gittikçe gece süresinin artması.
b)Kuzeye gidildikçe gölge boyunun sürekli artış göstermesi
c)21 aralıkta en uzun gölge boyunun oluşması
d)Güneş ışınlarının büyük açıyla düştüğü yerlerin güneyinde yer alması.
e) 21 haziranda gölge yönünün kuzeyi göstermesi

Cevap) a) açıklama:: Eksen eğikliğinin bir sonucu olarak 21 haziranda dünyanın tamamında kuzeye gidildikçe gündüz, güneye gidildikçe gece süresi uzar. bu da türkiyenin kuzey yarım kürede olduğunu kanıtlamaz.

imgyukle.com
imgyukle.com
0
tolgan
(23.02.24)
aslında gayet net açıklanmış. 21 Haziran'da dünyanın tamamında güneye gidildikçe gece süresi uzuyorsa bu tek başına Türkiye'nin kuzey yarım kürede olduğunu göstermez zira Türkiye güney yarım kürede de olsa ülkenin güneyine gittikçe gece uzayacak anlamına geliyor.
0
orient blue
(23.02.24)
21 haziranda güneş ışınları yengeç dönencesine dik geliyor. O tarihte kuzey kutbunda 24 saat gündüz, güney kutbunda 24 saat gece var. Mantıken tüm dünyada güneye indikçe gece süresi artıyor. Türkiye de istisna değil. Güneş ışınlarının yıl içinde yengeç ve oğlak donrnceleri arasında dik gelmesi de eksen eğikliğinin sonucu
0
nundu
(23.02.24)
Bu tarz soruları hiç sevmiyorum, bilgi ölçmekten ziyade gazete bulmacası gibi eğlenceye yönelik aslında.

Hocam 21 Haziran'da Kuzey Kutbu 24 saat gündüzdür, Güney Kutbu ise 24 saat gecedir. Haliyle Kuzeyden Güneye ne kadar giderseniz gidin 24 saat gece olan noktaya yaklaşıyor olacağınızdan gece süresi artmaya devam eder ki nihayet hiç gündüz kalmaz.

Kuzey ve Güney kutupları pozisyon olarak kürenin iki ucunda aynı konumda olmalarına rağmen neden güneşten gelen ışıklardan aynı oranda faydalanmıyorlar diyecek olursak bunun da cevabının dünyanın eksenindeki eğiklikten kaynaklı olduğunu görürüz.

Görselleştirmek için 21 Hazirandaki durumu gösteren bir resim bulun google'dan. Anlayacaksınız.
0
akhenaten
(23.02.24)
(3)

40 yaşından sonra müzik aleti çalınabilir mi?

benarrivo
40 yaşındayım. müzik kulagım iyidir ama enstrüman çalmayı bilmiyorum.şu an çalısmıyorum vaktim çok. neden enstrüman kursuna gidip öğrenmiyim ki?haksız mıyım?sizce ne çalmayı öğreneyim?öğrenmesi kolay olmalı elbette.piyano veya gitar düşünüyorum.başka ne olabilir?
40 yaşındayım. müzik kulagım iyidir ama enstrüman çalmayı bilmiyorum.
şu an çalısmıyorum vaktim çok. neden enstrüman kursuna gidip öğrenmiyim ki?
haksız mıyım?
sizce ne çalmayı öğreneyim?
öğrenmesi kolay olmalı elbette.
piyano veya gitar düşünüyorum.
başka ne olabilir?
0
benarrivo
(22.02.24)
Haklısınız insanlar çok detay düşünüyor. Hoşunuza gidecek bir şeyler yapmış olursunuz, vakit geçer, farklı bir şeyler görürsünüz.

Yani zaten enstruman öğrenenlerin % kaçı profesyonel anlamda kullanmak için öğreniyor ki en uygun yaşa kafa yorasınız?

Piyano iyidir, her bütçeye ve yere uygun piyano da var. Tekrar diyorum, zaten resital vermeyeceksiniz kaliteye çok takılmanın anlamı yok.
0
akhenaten
(22.02.24)
bende 40i devirince ukulele ile basladim..
haftada bir yarim saat derse gidiyorum.

"bence" ensturman dedigin kucuk, kolay tasinabilir olmali, elektrikle baglantisi olmamali, o yuzden kucuk telli calgilar en temizi. Ya da uflemeli de olabilir, trompet falan gibi.
0
cooperr
(22.02.24)
hangisinin en kolay olduğu senin hangisini en çok seveceğinle alakalı. sevdikçe daha çok zaman geçirmek istersin. ama alacağın enstrümanı test et. internetten alıp eline geçince çıkaracağı sesten memnun kalmayabilirsin.

başlamak için bir saniye düşünme. 45 yaşına geldiğinde keşke başlasaymışım dersin sonra.
0
tabudeviren
(23.02.24)
(3)

Netflixte üyeliğin ortasında Plan değiştirince kalan 1 haftam ne olucak?

Zetnikov
arkadaşlar 720 basic almıştım görüntüden memnun kalmadım bitmesine 1 hafta kalada güzel bi grafikli film çıktı şimdi ben bunu 1080p ye plan degiştirmek istiyorum.benim arada kalan 1 haftam ne olacak mesela? ödeme fazla mı olcak az mı gene eklenicek mi hiç birşey anlamadım.ben şimdi 1080p ye geçsem b
arkadaşlar 720 basic almıştım görüntüden memnun kalmadım bitmesine 1 hafta kalada güzel bi grafikli film çıktı şimdi ben bunu 1080p ye plan degiştirmek istiyorum.

benim arada kalan 1 haftam ne olacak mesela? ödeme fazla mı olcak az mı gene eklenicek mi hiç birşey anlamadım.

ben şimdi 1080p ye geçsem beni 1 hafta sonra mı geçirir ? buda bi opsiyon

işin içinden çıkamadım
0
Zetnikov
(22.02.24)
Bir sonraki fatura kesimine kadar o planda devam ediyorsun diye hatırlıyorum. Yani 1 hafta sonra geçirir.
0
prole
(22.02.24)
@prole
plan olarak değişti şuan 1080p

fakat internetten bulamadım bir videonun çözünürlük bilgisini veren uygulama komut falan
720 ve 1080p farkını anlaması cok zor
0
🌸Zetnikov
(22.02.24)
Çözünürlük değişiyor, sonraki fatura tarihine kadar ücretlendirme yok, sonraki ay yeni planda ödeme yapıyorsunuz.
0
akhenaten
(22.02.24)
(2)

Vodafone Faturasızlar..

diyecevaplandı
Önceki zamları zaten saymıyorum da 5 Aralığa kadar 158 TL olarak kullandığım faturasız tarifenin yine aynı gün gelen mesajda 8 Aralık'ta 210 TL olarak yenileneceği, dün gelen mesajda ise bu 23 Şubat'ta tarifenin 275 TL olacağı yazıyor. Şaçmasapan zam silsilesi içindeyim.Tarife içeriği :Her yöne 75
Önceki zamları zaten saymıyorum da 5 Aralığa kadar 158 TL olarak kullandığım faturasız tarifenin yine aynı gün gelen mesajda 8 Aralık'ta 210 TL olarak yenileneceği, dün gelen mesajda ise bu 23 Şubat'ta tarifenin 275 TL olacağı yazıyor. Şaçmasapan zam silsilesi içindeyim.

Tarife içeriği :Her yöne 750 dk, 1000 sms ,
8 GB İnternet
Tarife adı: Kazançlı 8gb.
(Her türlü cepten gidiyor bir de adı "kazançlı " tarife.)
Takıldığım şeylerden biri de smste zam yerine "fiyat güncellemesi" geçiyor. Aboneleri uyandırmamak için tatlı bir kelime bütünü.
Bu güncelleme her zaman yukarı doğru mu seyreder ? bir anlasaydık.
Kurumsal yönlü kafa bulmanın şekli ancak bu kadar olur.

Yıllardır tarife içeğinin yarısından
fazlası her zaman kalıyor.Kullanamıyorum zaten.
Müşteri hizmetlerini yine arayacağım ve ayrıca
internette de şikayet edeceğim bunlardan ayrı olarak,

Sizde durum nedir ?
En uygun şekilde ne yapmalı ?
İşi tümden zam odaklı algoritmaya sahip yapay zekaya mı bıraktılar :)
0
diyecevaplandı
(21.02.24)
Faturasız hatları komple faturalıya çevirme derdinde operatörler. Bu yolla hem taahhüt verip uzun süreli ve düzenli müşteri oluyorsunuz hem de kullanmasanız da her ay ödeme yapıyorsunuz.

Taahhütsüz bir faturalı üyelik yok zaten, saçma sapan uçuk bir tahhütsüz abonelik fiyatı belirleyip sözde büyük indirimlerle sizi taahhütlü üye yapıyorlar

Müşteriler olarak biz de sadece "indirimli" taahhütlü fiyatların kaç lira olduğuyla ilgileniyoruz. Neden ben taahhüt yapmak istemezsem servet vermek zorundayım diyen yok.

Çok konuştum ancak "uygun fiyatlı" bir paket arıtorsanız ancak faturalı olarak bakmalısınız.
0
akhenaten
(21.02.24)
Hak veriyorum.
Mobbing gibi bir şey bu. Biz faturalı diyoruz ama bu yapılan aboneyi hattı kiralamaya zorlamanın ta kendisi.
0
🌸diyecevaplandı
(22.02.24)
(16)

Ölüm sonrası

dulcinea
Ölüm sonrası ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Ana rahmindeki bilinçsizlik veya narkoz gibi mi yoksa ölüm sonrası ahiret hayatı mı? Sadece çoğunluğun ne düşündüğünü merak ettiğim için soruyorum başka bir nedeni yok. Teşekkürler
Ölüm sonrası ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Ana rahmindeki bilinçsizlik veya narkoz gibi mi yoksa ölüm sonrası ahiret hayatı mı? Sadece çoğunluğun ne düşündüğünü merak ettiğim için soruyorum başka bir nedeni yok. Teşekkürler
0
dulcinea
(21.02.24)
Ölüm sonrası için ana rahmi benzetmesi çok doğru olmaz sanırım. Ne dini anlamda, ne inançsızlar için tatmin edici bir benzetme değil gibi.

Ama ana rahmine düşmeden önce nasılsa ölüm sonrası da öyle denebilir gayet.
0
akhenaten
(21.02.24)
Sifir, bosluk. Ana rahmindeki durum bile bana gore biraz daha bilincli veya hissiyatli geliyor.
0
quaker
(21.02.24)
hayattaki yaptıklarımızın, ölüm sonrası hiç bir şekilde karşılık bulmayacağını düşünmek imkansız.
Her ölen bile aynı şekilde ölmüyor.
0
diyecevaplandı
(21.02.24)
reenkarne olacaz diye dusunuyorum, buglar temizlenecek V1.1 olarak geri donus.
0
cooperr
(21.02.24)
eger ingilizceniz varsa next level soul podcast'i youtubedan dinlemenizi tavsiye ederim. NDE yasamis insanlarin deneyimlerini dinletiyor, ozellikle onceki bolumleri. ahirete inanmiyorum.
0
kassiopeia
(21.02.24)
bilmiyoruz. elimizde somut bir bilgi veya deneyim yok. din adı altında söylenenler tamamen safsata ve hikayeden ibaret.
elimizdeki tek somut gerçek ölünce bedenimizin toprakta çürüyeceği.
0
my fault
(21.02.24)
NDE olayına pek güvenmiyorum. Bu kişiler muhtemelen ölüme en yaklaştıkları anda beyinlerin oynadığı oyunları görüyorlar ve ölü ilan edildikleri dönemde bunları yaşadıklarını zannediyor. Beyin bu, gerçekten çok karmaşık bir organ, panik atakta bile neler neler yaşatıyor adama ki ölüme yaklaştığını anlayınca neler neler gördürür adama öyle basit bir şey değil.

Ben de ölümden sonrasının bir hiçlik olduğunu düşünüyorum. Keşke olmasa ama :(
0
sec guard
(21.02.24)
ahiret hayatı. insan ya da hayvanların bedeni tam anlamıyla bir mucize. dünyada yaşam olması da mucize, ki çok çok daha basit canlılar yaşasaydı da bence mucize olurdu. misal buradan yüzyıllarca ışık yılı uzaklıkta canlı hücre bulsak sevinçten cıldırırız bu nasıl bir ihtimal diye! tanrı kanıtın ipuçlarını değil direkt kendisini ortaya koysa sınav da olmuyor, o zaman herkes inanırdı. mantığa ters gelebilir ancak kuantum teorisi de mantığa tamamen ters. bazı şeyler adaletsiz gelebilir ama dünyadaki ekosistem de adaletsiz. dünya iyi ile kötünün, güçlü ile güçsüzün savaştığı acımasız bir yer, bunu kabul etmek lazım.
0
monicapp
(21.02.24)
Ahirete inanıyorum.
0
black holes in the sky
(21.02.24)
Siz doğmadan önce ne olduysa o olacak.
Hiçbir şey yani.
0
logisticsmanager
(22.02.24)
ahiret hayatına inanıyorum.
0
mustafakesekci
(22.02.24)
oyy, çok güzel duyuruyu kaçırmışım..
ölüm sonrasına inanmayanlar için bir soru sormak istiyorum, nasıl başa çıkıyorsunuz? dinlediğiniz, okuduğunuz rahatlatıcı bir fikir var mı?

doğumdan önceki zaman için endişelenmesem de ölümden sonrası için endişeleniyorum. biliyorum ki ruh=bilinç. yani ben buna inanıyorum. öldüğümün farkında bile olmayacağım muhtemelen. ama sevdiklerimi bırakacak olmak üzüyor.
0
artci sarsinti
(22.02.24)
ana rahmindeki değil de öncesindeki bilinçsizlik diyelim. ne düşüncem çok korkuyorum. dijitale aktarım falan başlar da inş biz ölmeden sonsuza kadar yaşarız.
0
entropik
(22.02.24)
evrenin oluşumu, oradan akıllı varlıkların çıkması, bir tanrının "işiniz daha bitmedi hepinizi diriltip hesaba çekeceğim" demesinden daha saçma. normalde zaten buralarda olmamamız lazımdı, o yüzden ahiretin varlığına inanıyorum.
0
deranzo1
(22.02.24)
şartel inmesi ve sonsuza kadar yok olmak.
0
gabe h coud
(22.02.24)
ahiret.
0
gurur
(22.02.24)
(5)

Dünyada zaman dilimleri olmasaydı ne olurdu?

ermanen
Bildiğiniz gibi dünya dikey zaman şeritlerine bölünmüş ve bunlara zaman dilimi denilmiş. Her bir zaman dilimi yaklaşık 15 derecelik boylama göre dizilmiş. Zaman dilimleri Greenwich, İngiltere'deki 0 derece boylamından başlatılmış.Bu zaman dilimleri olmasaydı ne olurdu? Neler etkilenirdi? Bir avantaj
Bildiğiniz gibi dünya dikey zaman şeritlerine bölünmüş ve bunlara zaman dilimi denilmiş. Her bir zaman dilimi yaklaşık 15 derecelik boylama göre dizilmiş. Zaman dilimleri Greenwich, İngiltere'deki 0 derece boylamından başlatılmış.

Bu zaman dilimleri olmasaydı ne olurdu? Neler etkilenirdi? Bir avantajı olur muydu? vs.

Mesela dünyanın her yerinde Eşgüdümlü Evrensel Zaman ya da özgün kısaltmasıyla UTC kullanıldığını düşünseydik...
0
ermanen
(21.02.24)
Küresel İletişim ve İşbirliği Zorlaşırdı. İnsanların biyolojik saatleri sekteye uğrardı.

Avantaj olarak, seyahatlerde zaman farklılıklarının hesaplanmasını kolaylaştırırdı.
0
VIPCH
(21.02.24)
Demek istediğinizi anladığımı sanarken UTC'den örnek vereiğiniz için anlamadığımı fark ettim. Dünyanın her yerinde UTC kullanmak zaman dilimi olmaması anlamına gelmiyor ki? Sadece saat 12.00 her zaman öğlen değildir, saat 00.00 da her zaman gece değildir anlamına geliyor. Dünyanın her yerinde UTC kullanılsa değişen tek şey saati söylerken söylediğiniz rakamlar olur.
0
akhenaten
(21.02.24)
güney amerikalı arkadaşım vardı. ocak gibi ülkesine dönecekti "yaz tatili" için planlarından bahsetmişti. onlarda yaz bizdeki kışa denk geliyor. böyle farklılıklarda ikimiz de şaşırıyorduk.

zaman dilimleri aynı olsa benzer şaşkınlığı yaşardık. "sabaha karşı çöken hüzün", ya da "gece ikiden sonra akla düşen düşünce" gibi ifadeler de komik hale gelirdi kimi yerlerde. bizdeki gece iki, başka bir yerde öğlen 15 olacak mesela. akşam yemeği 19'da yenir, sabah mesai 9'da başlanır gibi tüm ifadeler de anlamını yitirir.

bu saydıklarım gündelik yaşamda olup çok önemli olmayan şeyler ama iletişim ve haberleşme noktasında sorunlar çıkabilirdi.
0
biseysorcaktim
(21.02.24)
dünya düz olsaydı demek gibi bir şey aslında.
0
paintov
(21.02.24)
bunun daha yerel ölçekteki hâli Çin'de var. Koca ülke, Pekin'den geçen tek saat dilimi kullanıyor. Bu durumda ülkenin en batısında yaşayanlar (Çoğu da bildiğiniz gibi Sincan Uygurları) çok saçma saatlerde kalkıp çok saçma saatlerde yemek yiyorlar. Mesela bugün baktım güneş 9.30 gibi doğuyormuş Urumqi'de. Bizim Iğdır saat dilimiyle yaşadığımız problemin 3-4 katını yaşıyor ordakiler yani. Hatta bu yüzden yerel Uygur halkı kendi saat dilimlerini oluşturmuşlar ona göre yaşıyorlar ama bölgedeki Çinli popülasyon (ki sayıları çok artıyor) buna karşı çıktığı için sorunlar yaşanıyormuş.

Bi de herkes aynı saat diliminde olsa, dünyada bir yerlerde yılbaşını öğle saatinde kutlayanların olmasını gerektirir :D
0
nundu
(21.02.24)
(11)

Türklere benzemeyen anadolu insanı, bu insanları görünce ne hissediyor?

summerof69
Orta asya türklerine benzemeyen anadolu insanı arkadaşlar, bu türki cumhuriyetlerindeki insanları “kardeş” olarak görüyor musunuz? Yoksa, “ya biz bunlara hiç benzemiyoruz, nasıl kardeş oluyoruz” diye düşünüp, bir bağlılık/yakınlık hissediyor musunuz? Daha açık aorayım, kendinizi türkleştirilmiş, ana
Orta asya türklerine benzemeyen anadolu insanı arkadaşlar, bu türki cumhuriyetlerindeki insanları “kardeş” olarak görüyor musunuz? Yoksa, “ya biz bunlara hiç benzemiyoruz, nasıl kardeş oluyoruz” diye düşünüp, bir bağlılık/yakınlık hissediyor musunuz? Daha açık aorayım, kendinizi türkleştirilmiş, anadolu insanı olarak mı görüyorsunuz?

Mesela bu göktürkler “biz de , siz de türksünüz, kardeşiz” demiş :

youtu.be
0
summerof69
(20.02.24)
ben kardeş olarak görmüyorum. anadolu popülasyonu ile yapılan genetik çalışmalar da anadolu'daki orta asya etkisinin çok az olduğunu gösteriyor. kardeşim diyen varsa bile %99 ihtimalle kendisi türkleştirilmiş anadoluludur.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(20.02.24)
Bence insanlar bu tarz konulara yanlış yerden yaklaşıyor. İnsanları yakınlaştıran da uzaklaştıran da kültür.

Eğer biriyle benzer yemekleri tüketmekten hoşlanıyor, benzer esprileri duyunca göz teması kurup sırıtabiliyor ve benzer hayata bakış açılarına sahip olabiliyor, benzer durumlarda benzer tepkiler geliştirebiliyorsanız dış görünüşünden bağımsız olarak onunla yakınlık kurabilirsiniz.

Birbirleriyle soy bağı olan insanlar tarihte geriye gittikçe benimsedikleri tarihi kişiliklerin, coğrafyaların, dillerin ortak olduğunu fark ettiklerinde ister istemez bir yakınlık gelişiyor. Her iki kültürde de ortak yemekler, içecekler var. Neneden, dededen duyduğunuz eski bir sözcüğü bu kişilerin ağzından duyarsanız bu da bir yakınlık hissi doğuruyor vs. vs.

Dış görünüşün ne gibi bir etkisi olabilir ki?

Türkiye'deki insanlar bu gibi sebeplerle birçok farklı ülke insanına yakınlık hissediyor. Kimine daha fazla, kimine daha az.

Türkleştirilmiş anadolu insanı diyerek birçok şeyi kast ediyor olabilirsiniz. Bunun içinin doldurulması gerek. Siz tam olarak ne anlatmak istiyorsunuz?
0
akhenaten
(20.02.24)
Türk dediğiniz çok geniş bir çoğrafya da, büyük bir topluluk böyle bir durumda tek tip bir insan görmeyi beklemek yanlış olur.
Burada genetikten çok ortak dil, kültür, gelenek ve toplum yaşantısına bakmak gerekir.
Yüzyıllar boyunca yer değiştirmiş, farklı kültürler ile etkileşime girmiş bir halkın fiziksel özelliklerini tamamen korumuş olmasını beklemek çok mantıklı değil.

Sonuç olarak uzak bir çoğrafya da, izole kalmış bir halk değiliz.
Daha dün aşağıdaki habere bakarken bazı fotoğrafda ki detaylar çok tanıdık bazıları ise çok uzak geldi, giyim tarzları, binalar, çadırlar, insan tipleri bizim köyde yaylalarda gördüğüm şeyler bunlar dedim.

www.ntv.com.tr
0
sealth
(20.02.24)
"Kardeş" olarak görüyorum.

Sırf gözlerimiz çekik değil diye ötekileştirmenin ne anlamı var anlamadım. Bu farklı coğrafyanın zamanla getirdiği genetik bir özellik.

Şimdi de Türkleştirilmiş Anadolu insanı diye bir kavram çıkartıp bölücülük yapmanın anlamı da yok.

Türk devletleri maalesef Çin ve Rusya sömürgesi altında kaldığı için siyasi olarak birbirimizden koptuk.
0
durbidakka
(20.02.24)
Kültür olarak bakarsak Anadolu'da yıllardır yaşayan toplumlarla kültür benzerliğimiz, Orta Asya Türk toplumlarıyla olandan daha fazla bence. Dil olarak da Azerbaycan hariç öyle çok benzer dili konuşmuyoruz Orta Asya toplumlarıyla. İngilizler de anglo-sakson yani mantıken Saxonya'dan, Almanya'dan gelen bir toplum. Cermen kökenli ama gidip bir ingilize sen Almanları "kardeş" görüyor musun demiyoruz. Dil benzerliği de var sonuçta onlarda da ki İngilizce de aynı bizim gibi farklı dillerin çok etkisinde kalmış bir dil.

Ha bence bu konuyu dış görünüşe bağlamak çok doğru değil ama kültür olarak Orta Asya kökenli Türklerden ziyade Anadolu kültürüne yakın bir halkız. Türk/Türkiyeli mevzusuna girmenin gereği yok ama Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak Türk'üz fakat bi Kazak, Kırgız ne bileyim Çuvaş vs Türkleriyle kardeş miyiz bilemiyorum. Uzaktan kuzen olabiliriz en fazla ortak atadan gelme konusunda (ki yeterince geri gidersek tüm insanlık kuzen sayılır). Kardeş olmak için fazla uzak kaldığımızı düşünüyorum.

Ya yemekler olarak Anadolu coğrafyasında yaşamış ulusların yemekleri mi bizim bugünkü mutfağımıza daha yakın yoksa Orta Asya yemekleri mi mesela? Tabii ki oradan getirdiğimiz yemekler yok değil de genel olarak anadolu coğrafyası mutfağı bizim mutfağımız
0
nundu
(20.02.24)
Aidiyet hissi yeterli aslında. Sen kendini bir soya ait hissediyorsan, onlar da seni bağrına basıyorsa bu yeterli.
Ama bunun yanında dil birliğimiz var. Bir araya gelince çok anlaşamıyor olabiliriz. Ama örneğin bir Of'luyla bir Afyon'lu bir araya gelse onlar da anlaşamaz. Şive farkı lehçe farkı aynı dili konuştuğumuz gerçeğini değiştirmez.Dile etkileşimde bulunulan dillerden kelimeler katılmış, önceden kullanılan kelimeler unutulmuş olabilir. Bu da dil birliğimiz olduğu gerçeğini değiştirmez.
Kültür birliğimiz var. Bulunduğumuz coğrafyanın eski halkından ya da komşularıımızdan birşeyler almış olmamız, bu gerçeği değiştirmez.
0
Mirket
(20.02.24)
genetik işine girenleri doğru bulmuyorum. araştırmışlar yüzde 1 orta asyalıymış gibi palavralara inanmıyorum ve maksatlı buluyorum. siz türk değilsinize getiriyorlar. türküz anadoluluyuz. aynı dili konuştuğum, aynı kültürü paylaştığım insanlara yakınlık duyuyorum. balkanlardan başlayıp orta asyaya gidiyor.
0
paintov
(20.02.24)
sealth, paintov +1
0
air
(20.02.24)
Türk denen kavmin Anadolu'ya gelisinin üstünden daha 1000 sene gecmedi. Evrimsel sürec bu sekilde islemiyor. öyle, farkli cografyadan ötürü biz cekik gözleri kaybetmisiz gibi kerameti kendinden menkul atmasyon laflarla tartisacaksak birakalim. bir bilimsel calisma yapiliyor, bu amacla anadolu'dan veri toplaniyor ve sonuclar herkesle paylasiliyor. kimse bilimsel arastirma yaparken kücük mankurtlarin arasina nifak sokalim diye okul okuyup, fon pesinde kosmuyor.
Mutual intelligibility'si bile artik neredeyse tamamen kaybolmus dillerin ortak atasi disinda kültür olarak da bir ortakligimiz pek yok tek tük birkac sey disinda.
duygusal olarak kabul etmek isteyen kabul etsin, ama böyle bilimi bükmeye calisarak sacmalanin alemi yok.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(20.02.24)
türke benzemeyen
türk ne. daha doğrusu türk hangisi. hangisi daha türk.
türk bi kavim, aşiret ama hangimiz özbeöz.
soruyu şöyle sorsak ayıplanır mıyız, türke benzemeyen orta asya insanı?
orjinin ne yani

yemek ve dil hatta kültürün bir kısmı heralde benzemeyecek. biri coğrafyaya diğeri etkileşimde olduğun dillere göre şekilleniyor.

ve şunlar türktür bunlar değildir diye bir bilimsel araştırma yok. genetik biliminin konusu değil bu.

yine de türk bir ırk. ben türk hissediyorum diyerek türk olunmuyor. bir ladino türk olamaz mesela. milletin kaş göz rengini veya ırkını şahıslar kendi tanımlarıyla eğip bükemez.
0
lambırcek
(20.02.24)
kendimi türk ve doğu romalı ataları olan bir anadolu insanı olarak görüyorum ve atatürk çizgisinde türk milliyetçisiyim. orta asyadakiler ile hiç alakam olmasa, tamamen türkleştirilmiş anadolu insanı olsam bile türk milliyetçisi olurdum.
0
benarrivo
(20.02.24)
(2)

Işık altında fotoğraf çekmek?

magni
Akşamları ışıklı ortamlarda fotoğrafımı çektiğimde yüzüm beyaz ve yüz hatlarım bir değişik çıkıyor. Ama başka insanların ışıklı ortamda çekildiği fotoğrafları görüyorum, onlarınki çok güzel, aynı gündüzün fotoğrafları gibi gayet normal bir fotoğraf görüntüsü oluyor.Fotoğraf çekim ayarlarından hiç an
Akşamları ışıklı ortamlarda fotoğrafımı çektiğimde yüzüm beyaz ve yüz hatlarım bir değişik çıkıyor. Ama başka insanların ışıklı ortamda çekildiği fotoğrafları görüyorum, onlarınki çok güzel, aynı gündüzün fotoğrafları gibi gayet normal bir fotoğraf görüntüsü oluyor.

Fotoğraf çekim ayarlarından hiç anlayan biri değilim, dümdüz kamerayı açıp foto çekerim. Telefonum Samsung Galaxy A52. Işıklı ortamda fotoğraf çekerken bahsettiğim durumlar için dikkat etmem gereken ayarlar nelerdir acaba?
0
magni
(19.02.24)
ışığın yüzünüze vurduğu açı önemli. ışık çapraz veya tepeden geliyorsa gölgeler oluşacağı için kötü görünebilir. ışık kaynağını mümkün olduğunca karşınıza alıp çekmeye çalışın. bir de telefonun/kameranın kalitesi de önemli tabi. kıyasladığınız fotoğraflar iphone 14-15 vs ile çekiliyorsa illa ki fark olacaktır.
0
mustafakesekci
(19.02.24)
Fotoğrafı hangi cihazla çektiğinizden tutun, ışık açısı, ışık rengi ve ciltteki yağlanmaya kadar her şey etkili olabilir.

Başka cihazla test etme şansınız yoksa yüzünüzü iyice silip doğrudan teninize ışık vurmayan ama aydınlık alanlarda çekim yapmayı deneyin.

Parlak beyaz ışık genelde korkutucu olabiliyor. Günışığı renkleri daha iyi sonuç verir.
0
akhenaten
(19.02.24)
(1)

İngilizce kelime uygulaması

Weeze3r
Selamlar, b2 seviyesindeyim. Ücretli veya ücretsiz düzgün bir uygulama tavsiye edebilir misiniz ingilizce kelime öğrenmek için? Cümle içinde göstermesi vb şeyler ekstradan iyi olur benim için.
Selamlar, b2 seviyesindeyim. Ücretli veya ücretsiz düzgün bir uygulama tavsiye edebilir misiniz ingilizce kelime öğrenmek için? Cümle içinde göstermesi vb şeyler ekstradan iyi olur benim için.
0
Weeze3r
(19.02.24)
Cambridge sözlüğünü kullanıyorum ben uygulama olarak.

Tek seferlik cüzzi bir ödemesi var, ben geçen sene aldığımda 60 lira civarıydı.

Güzel tarafı herhangi bir yerde bir şey okurken bilmediğiniz bir sözcük denk gelirse sözcüğü seçip cambridge'le birlikte aç diyerek doğrudan tanım sayfasına gidiyorsunuz, örnek cümleleri de oluyor ve daha da iyi tarafı tek tıkla flash card olarak kaydedebiliyorsunuz. Sonra isterseniz bunlara tek tek bakıp isterseniz uygulamanın quiz olarak size getirmesini isteyebiliyorsunuz.

Aklıma gelip boş kaldığımda otobüste falan biriktirdiğim flash cardları quiz olarak çözüyorum.
0
akhenaten
(19.02.24)
(10)

İş başvurusunda takım elbise giyme zorunluluğu kafama takılanlar?

Zetnikov
Arkadaşlar her iş başvurusu yaptığımız yere takım elbise ile mi gitmeliyizÇünkü çevremde bodozlama kıyafet giyip iş sahibi olanlar da var.Hangi kurumlarda takım elbise ile başvurulur hangilerinde gerek yoktur bunu biliyor musunuz? Yada bir işe baş vururken nasıl bunu öğrenebiliriz
Arkadaşlar her iş başvurusu yaptığımız yere takım elbise ile mi gitmeliyiz
Çünkü çevremde bodozlama kıyafet giyip iş sahibi olanlar da var.

Hangi kurumlarda takım elbise ile başvurulur hangilerinde gerek yoktur bunu biliyor musunuz? Yada bir işe baş vururken nasıl bunu öğrenebiliriz
0
Zetnikov
(18.02.24)
8. işime başlıyorum bu hafta, 50den fazla iş görüşmesine katılmışımdır. Satış departmanları (satış danışmanı, proje satış mühendisi, iş geliştirme yöneticisi, satış müdürü) olmak üzere; demir çelik, yazılım, geri dönüşüm, inşaat, makina, tesis yönetimi, sağlık, kimya sanayii, mobilya sektörlerinde görüşmelerim oldu. Hiçbirinde takım elbise giymedim.

İş görüşmesinde tabii iyi izlenim bırakmak önemli, bu yüzden ne olursa olsun şık olmanda fayda var. Ancak şık olmak her zaman takım elbise giymek demek değil bence. Son görüşmeme polo yaka tişört, hırka, siyah kot pantolon vardı üzerimde. Sadece iş görüşmesinde biraz daha casual tarzda giyim kültürümüz var dediler kibarca.

Saat, gömlek, kemer, kumaş ya da benzeri pantolon, sade şık bir ayakkabı (sneaker da olabilir) bence gayet yeterli.
0
yercekimini kendine ceken adam
(18.02.24)
şık ve bakımlı olmak önemli. ancak bu demek değil ki takım elbise gerekli.
ben hep smart casual giyinirim. bence en iyi yaklaşım bu.

keten pantalon ve içe sokmanın gerekmediği tipte gömlek.
0
biseysorcaktim
(18.02.24)
@dissendium
@yercekimini kendine ceken adam
@biseysorcaktim

Google'da gezerken anladığım kadarıyla pazarlama stratejisi bu sürekli takım elbise giy başlık ve adresleri
0
🌸Zetnikov
(18.02.24)
takımla gidilir. özellikle işe alan old school biriyse. ama yakışan bir şey olmalı. ilk kez takım giyen müsamereci öğrenci gibi gözükmeden.
0
gabe h coud
(19.02.24)
Pazarlama stratejisinden çok eski kuşaktan kalma basmakalıp alışkanlıklar.
0
yercekimini kendine ceken adam
(19.02.24)
Hayatımda giymedim, giyen de görmedim.
Ne bileyim şirketin İsviçreli headquarterina girmiyorsan vs smart casual yeterli.

Smart casual en risksiz olanı. Benim kendi hayat bakış açıma göre de kişiyi takım elbise giymedi diye almayacak yere girmeye gerek yok. Takim elbise dediği alınır giyilir, kişiyi begendiysen dersin yani bizde takım elbise giyilir diye, o da öyle gelir.
0
logisticsmanager
(19.02.24)
işi yaparken takım elbise giymeyeceksen takım elbiseyle gitmene gerek yok.
0
jelly bear
(19.02.24)
IK'ya sorun, dress code, kıyafet kuralı var mıdır, nedir diye. Biraz pozisyonla ve kurumun ciddiyetiyle de alakalı bir şey.
0
opethian
(19.02.24)
normal hayatta takım elbise giyen kaldı mı? siyasetçi veya yeni memur değilsen biraz casual olmak en doğalı...
0
her giriste sifresini unutan adam
(19.02.24)
Tamamen pozisyona bağlı, bankanın merkez ofislerinde görüşmeye giderken sadece takımı bırakın yanlış renkte bir takım bile giyerseniz dalga konusu olabilecekken bazı alanlarda takım giymeniz absürt kaçar.

Bunun hiçbir doğru yolu yok. Nerde ne giymeniz gerektiğini siz bileceksiniz.
0
akhenaten
(19.02.24)
(6)

Enflasyon düşerse maaşlar

rukayka
Ekonomiden anlamam.. Çocukça gibi görünecek bir sorum var. Türkiye’deki enflasyondan dolayı maaşlar 30,40, 50 binler oluyor ya… Diyelim ki gelecekte enflasyon normal seviyelere düştü… Maaşlarda nasıl bir düzenleme olur? Normal oranda bir enflasyonun olduğu ülkelerde maaşlar 3-5 bin dolaylarındadır s
Ekonomiden anlamam.. Çocukça gibi görünecek bir sorum var. Türkiye’deki enflasyondan dolayı maaşlar 30,40, 50 binler oluyor ya… Diyelim ki gelecekte enflasyon normal seviyelere düştü… Maaşlarda nasıl bir düzenleme olur? Normal oranda bir enflasyonun olduğu ülkelerde maaşlar 3-5 bin dolaylarındadır sanırım..
0
rukayka
(18.02.24)
Herhangi bir düzenleme olmaz. Enflasyonun düşmesi fiyatların düşmesi anlamına gelmez çünkü. Söz gelimi şu an yıllık enflasyon 50 diyelim, maaşlara da buna yakın 40 gibi zam yapıldığını varsayalım. Bir sonraki sene olmaz ya enflasyon 2’ye düşsün. Maaşlara da 1 zam gelir. Bu örnekte ekmek 10 lira olsun başlangıçta, maaş da 100 lira olsun, ilk yıl ekmek 15 liraya yükselir, maaş da 140 olur. ikinci yıl ekmek 15,3 lira olur, maaş da 141,4 olur. En başta maaşıyla 10 ekmek alabilen kişi artık 9,24 ekmek alabilir.

siz eksi enflasyon yani fiyatların düşmesi senaryosunu soruyorsunuz sanırım. Karmaşık bir konu, şak diye olacak şey değil ama oldu diyelim, işte o zaman alım gücü artar,yukarıdaki örnekteki kişi bir anda 20 ekmek alabilir hale gelir örneğin. Bu sefer de talep enflasyonu oluşur, fiyatlar yine fırlar.

Kısacası fiyatlar düşmez, artış hızı yavaşlar ama artar.
0
orient blue
(18.02.24)
sorudan anladığım kadarıyla enflasyon ile maaşlar arasında tam doğru ortantı olduğunu düşünüyorsunuz. öyle değil. enflasyon düşse de mevcut maaşınıza göre enflasyona göre artış olacaktır.

bugün yüzde 40 zamla maaşın 40bin tl oldu diyelim.

enflasyon yüzde 10 olduğunda 10bin tl olmayacak.

neden çünkü enflasyon genel fiyatlar seviyesindeki artışı ifade eder.

hee günün sonunda ne yapıyoruz?

sıfırları silip kafa rahatlatıyoruz.
0
Lubb
(18.02.24)
enflasyonun düşmesi demek fiyatların geriye gitmesi demek değil. fiyatların artış oranının azalması demek. her yıl ikiye katlanacağına yılda %30 artacak.
0
orpheus
(18.02.24)
tr.wikipedia.org
www.csgb.gov.tr

fikir oluşması açısından iki sayfayı birbiriyle bağlayabilirsiniz.
0
gule gule
(18.02.24)
Maaş düşürülmesi gibi bir durum söz konusu değil. Enflasyon olmasa, deflasyon olsa dahi maaşlar düşmez.

Bunun sebebi, işçilerin asla maaş düşürülmesini kabul etmemesi. Bu yüzden hiçbir firma maaş düşürme gibi bir yolu seçmez.

Devlet bunun önüne geçmek için enflasyon yaratıyor. Normal olması gereken enflasyon %2 falan. Bu yolla paranın değeri bilerek düşürülüyor ki işçinin maaşını nominal olarak düşürmeden düşürelim.

O yüzden ekonomik politikalar gereği devülasyondan kaçnılmaya çalışılıyor. Eğer devülasyon varsa, merkez bankası para basıp enflasyonu artırır.

Dolardaki yıllık enflasyon %2
0
substituent
(18.02.24)
Bugün asgari ücret 17.000 lira değil mi? Aslında hem evet hem de hayır.

Esasen asgari ücret 17.000.000.000 (17 milyar lira)

Sıfırları silmek büyük oranda formaliteden ibaret. Piyasadaki bütün fiyatlardan aynı anda bir ya da birkaç sıfır silerseniz hiçbir ürünün maaşınıza oranı değişmez. Sadece okuma kolaylığı sağlanır.

Eğer enflasyon ortamında enflasyondan daha düşük maaş artışı aldıysanız bu fakirleştiğiniz anlamına gelir. Enflasyon düştüğünde ise eğer enflasyon oranından daha fazla zam almıyorsanız düştüğünüz yerde kalmışsınız demektir.

Haliyle normal oranda enflasyonun olduğu ülkelerde maaşlar 3-5 bin dolaylarındadır cümlesi kesinlikle hiçbir anlam ifade etmiyor. 3-5 bin ne? Dolar mı? Euro mu? Won mu? Yen mi? Tl mi?

Örneğin Japonya en büyük ekonomilerden biri ve ortalama aylık ücret 340.000 yen dolaylarında ve bu ~2.200 dolar ediyor.

Onun için 3-5 binin hangi para cinsinden olduğu önemli.
0
akhenaten
(18.02.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.