Giriş
(11)

tek tük şarkı indirmek için en uygun program?

chavezding
albümleri genelde torrent sitelerinden rahatça buluyorum ama böyle bir grubun tek parçası oluyor indirmek istediğim. o zaman en uygun program hangisidir?not: internet kullanıcılarına kapalıdır.
albümleri genelde torrent sitelerinden rahatça buluyorum ama böyle bir grubun tek parçası oluyor indirmek istediğim. o zaman en uygun program hangisidir?

not: internet kullanıcılarına kapalıdır.
0
chavezding
(11.07.08)
limewire
0
babatema
(11.07.08)
swallowed arsenic
(11.07.08)
bearshare
0
axijazz
(11.07.08)
teoride limewire, pratikte öyle bir program yok :) eskiden vardı napster, şahaneydi. kazaa vardı sonra, ama şimdi... teey tey...
0
actionary
(11.07.08)
ares
0
ravioli
(11.07.08)
soulseek'de de deli arsiv bulmak mumkun.
0
paradoxical
(11.07.08)
limewire pro versiyonu bulundu mu candır canandır

her şey var
0
demlikposet
(11.07.08)
not düşeyim, sağlam bi antivirüs kullanmanız gerekir bu programlarla.. ares limewire falan iyidir ama 2-3 şarkıdan biri virüslü olabiliyo
0
reeper redeemer
(11.07.08)
en güzeli google'a "(sanatçı adı) (şarkı adı) rapidshare" yazıp aramak. ben genelde ulaşıyorum sonuca :)
0
brkylmz
(11.07.08)
mac os icin cabos. keza cabos ta limewire aglarina baglaniyor zaten.
0
turkish tekila
(12.07.08)
torrent yazilimlari genelde torrentin icerigini gosteriyor downloaddan once, ordan sadece istediklerini secersen sadece onlar gelir.
0
badseed
(12.07.08)
(8)

film niye yönetmenindir?

kibritsuyu
evet kafama takılır durur bu sürekli. yönetmen de o projede aynı ışıkçı gibi, sesçi gibi, makyöz gibi, kameraman gibi çalışan bir kişi değil midir sonuçta? niye o filmin sahibi yönetmeni oluyor ki? tamam adamın bir tarzı var belki, ona göre çekiyor filmi. ama ona bakarsan ışıkçının da tarzı var, gör
evet kafama takılır durur bu sürekli. yönetmen de o projede aynı ışıkçı gibi, sesçi gibi, makyöz gibi, kameraman gibi çalışan bir kişi değil midir sonuçta? niye o filmin sahibi yönetmeni oluyor ki? tamam adamın bir tarzı var belki, ona göre çekiyor filmi. ama ona bakarsan ışıkçının da tarzı var, görüntü yönetmeninin de tarzı var. yönetmenin de tarzı var, hepsi birleşince bir film oluyor da niye en büyük payı yönetmen alıyor? asıl eser sahibinin yani senaristin film sahibi olması daha doğru değil mi? çünkü ötekiler olmasa da iyi veya kötü bir şey çıkar ortaya. ama senaryo olmadan ne çekileceği, ne oynanacağı bile belli olmaz. icabında yönetmen parayı beğenmeyip çekip gidiyor. yenisini getirip çektiriyorlar. e senarist senaryoyu alıp giderse, yeni senaryo bulup getirmek demek, o filmin baştan aşağı başka film olması demek. e peki niye o zaman o film yönetmene ait oluyor?

yönetmene ait'ten kastım "sitivın şipilberg filmi" deniyor mesela başkasının yazdığı hikayeye şipilberg film çekti diye.
0
kibritsuyu
(11.07.08)
(git: 26001)
0
deckard
(11.07.08)
film teknik olarak eğer bir yapımcısı varsa onundur. zira en iyi film ödülü filmin yapımcısına verilir. yapımcı yönetmeni yanına alıp boy gösterir. ancak her yönetmen filme tamamen sahip olmak için, tamamıyla benim filmim diyebilmek için hem senaryosunu yazmak hem oyuncuları seçmek hem ekibi kurmak ve çektikten sonra da montajlamak ister. çünkü filmin yapımcısı filmdeki bazı şeylerin değiştirilmesini isteyebilir kısaca yönetmen yeterince özgür değildir. bu yüzden spesifik bir yapımcı bulmak yerine yönetmenler maddi imkan sağlamak için kültür bakanlıklarına, çeşitli ülkelerin sanatsal fonlarına başvururlar ve kendilerine ortak ararlar. sonuçta yine kendi filmleri olmuş olur.

ayrıca bazı yönetmenler yeni yetme yönetmenlere destek olmak amacıyla filmlerinin yapımcılığını üstlenebilir. burada da yine yeni yönetmenden çok ünlü yönetmenin adı anılabilir yapımcılığını üstlendiği, arkaladığı için.

senaristin ise hiç bir şekilde filme sahip olmaya hakkı yok :) senaristlik genelde para için yapılan olay. senarist senaryoyu teslim ettikten sonra çeker gider genelde hiç karışmaz bile filmin çekilip çekilmeyeceğine. elbetteki istisnaları da vardır bunun. senaristin de şartları olabilir senaryosunun aynen çekilmesini istemesi gibi.

yönetmen genelde kendi fikirlerini de katarak senaryoyu çeker. ancak film ortaya çıkmadıysa senaryo bir hiçtir.

icabında yönetmen çekip gidiyor derken bu yönetmen eğer "kiralanmış" biriyse, yani yapımcı özel olarak bir film çektirmek istiyorsa senariste senaryosunu yazdırır, yönetmenini tutar, burada da yönetmenin görevi sadece o senaryoyu çekmek ve parasını almak olur. burada bahsettiğin gibi işçi gibi oluyor yönetmen. ve filmin hakları yine yapımcı şirkete ait oluyor. ancak elde edilecek gelir anlaşmalara göre paylaştırılabilinir.

yönetmen kendisi bir film çekecekse zaten neden çekip gitsin, kafasına uymayan kişileri kovar stanley kubrick gibi :)

şöyle örnek vermek gerekirse quentin tarantino para kazanmak için natural born killers ve true romance senaryolarını yazmış ve bunları satmıştır, sözü edilen filmler halen çok güzeldir ancak o filmleri tarantino çekseydi belki de daha güzel olabileceğini çoğu insan düşünmekte(en azından natural born killers için). tabi o zamanlar paraya ihtiyacı olduğu için bunu yaptı ve daha sonra da kendi filmlerini çekti. kısaca senarist sadece senaryoyu yazar. onu film yapan, sinemaya dönüştüren kişi yönetmendir.

bu sorunun cevabı ticari sinema ve diğer sinemalara göre değişiyor elbette.
0
nihilanth
(11.07.08)
film senaristin değildir, sizi bu düşünceye sevk eder şey ise genellikle okuduğunuz, piyasada bulabileceğiniz senaryolardır. bu senaryolar senaristin yazdığı değil, film çekimi bittikten sonra son hali verilmiş senaryolardır. senarist senaryoyu getirdikten sonra üzerinde yönetmen ekibi toparlayarak 50bin değişiklik yapar sonra çekimlerde değişir, sonra kurguda değişir ve nihai film göz önüne alınarak son senaryo yazılır. sizin ulaşabildiğiniz senaryolar onlardır. senaryo ilk yazıldığında kamera hareketleri, çekim planları yazılmaz. bu yönetmene saygısızlıktır çünkü onlara karar vermek yönetmenin işidir.

burdan şuraya geliyoruz. filmin yapımcısı sermayedarıdır. bu nedenle filme ödül ona verilse de film asla onun filmi olamaz. o filme sahip olduğu ruhu veren yönetmendir. yönetmen ne işe yarar diye soranlar oluyor, yönetmen olmasa ortaya bırakın bir filmi bir sahne bile çıkartamazsınız, çünkü kameramanın ayrı ışıkçının ayrı düşüncesi vardır oyuncu farklı oynamak istiyordur vs. tüm bu insanları ki çoğu delidir, bir arada uyum içerisinde çalıştırabilmek bi kere başlı başına bir olay. kaldı ki kamermana ne yapması gerektiğini, oyuncuya nasıl bir duygu vermesi gerektiğini, nasıl bir ışık istediğini yönetmen belirler. işin teknik kısmını bilmek zorunda değildir. ama ne istediğini bilmek zorundadır. ve o istediğini ekibe iletir ve ekib de o istek doğrultusunda yapması gerekeni yapar. yönetmenin en az etkisi olan kısımlardan biri kurgusudur ki ona bile bir çok yönetmen bizzat girer. kurgucuya müdehala eder. hatta bazen öyle farklılıklara düşerler ki yönetmen filmin asıl versiyonunun haricinde bir de kendi kurgusu olan versiyonunu yapar. bu sanıldığı gibi sadece yapımcı ile olan uyuşmazlıklardan kaynaklanmaz aynı zamanda kurgu sırasında filmin kurgusunu yaoan kişi ile düştükleri anlaşmazlıklardan sonra da ortaya çıkar. neticede işi başından sonuna kadar alıp götüren, yöneten, idare eden, yönlendiren yönetmendir. ve o yönetimin bir stili, bir tarzı vardır.

işte bu nedenlerle film yönetmenindir. takımın kaptanının ekibin liderinindir. film prodüksiyonu ciddi bir takım işidir ama o takıma o ruhu veren yönetmendir. muhteşem senaryonuz, süper kameramanlarınız, aşmış ışıkçınız-sesçiniz, çıldırmış görüntü yönetmeniniz, ve dahi kurgucunuz var ama adam gibi bir yönetmeniniz yoksa, asla iyi film yapamazsanız. ama çok iyi bir yönetmenle, bir çok eksiğinizi kusurunuzu rahatlıkla kapatır, ortaya süper filmler çıkarabilirsiniz. 1 milyon dolarlık bütçeyle çekilip sinema tarihine geçmiş filmler işte böyle filmlerdir.
0
sijwocaq
(11.07.08)
peki mesela bir yönetmen sete geldi, ne yapar? kamerayı şöyle koyalım, şuraya odaklayalım falan mı der? yani kameraların nereye nasıl yerleştirileceğine ve işte nasıl filtreler (konu hakkında bilgim yok atıyorum) o mu karar veriyor? (anladığım kadarı ile öyle imiş) o zaman işin sanatsal yönü tamamen yönetmene ait olur gibime geliyor benim.. nasıl; yağlıboya yapan, fırça yapan, tual yapan fabrikalar var ama eser ressamın..(tabi kompozisyon da tamamen ressama ait, senaryo/hikaye gibi) doğru mu? kafam karıştı şimdi :)
0
metox
(11.07.08)
senaristin sorumluluğu senaryoyu yazdığında biter. senaryo ise film değildir, adı üstünde, senaryodur. neredeyse edebi bir eserden ibarettir yani (ki edebi eser de değildir esasında).

yönetmen, o oyuncuları, ışıkçıları, sesçileri, makyözleri, kameramanları, senaryonun işlenişini, montajını, müziklerini ve daha birçok şeyi yöneten kişidir. yani senaryoyu film yapan kişidir. hatta senaryoyu değiştirme hakkına bile sahiptir çoğu durumda. senaryo film değildir, ama film filmdir :)
0
actionary
(11.07.08)
şunun gibi düşün: eskiden tiyatrolarda klasik sahneleme varken oyunlar yazarının adıyla anılırdı. çünkü yönetmenin kullandığı sahneleme biçimi kendi dönemindekilerle benzerlik içerisinde olurdu. ama şimdilerde metinden çok yönetmenin ismi öne çıkıyor. mesela peter brook'un ya da terzopoulos'un oyunu diye geçiyor. bunun sebebi de sahnelemelerdeki açılımlar. bu insanlar o kadar farklı yorumlar koyuyorlar ki 100 yıllık metinlere, artık onlara ait oluyor.

metne katılan yorum önemli, aynen actionary'nin yazdığı gibi yazarın işi metni yazdıktan sonra biter. ona hayat veren yönetmendir. bütün diğer elemanlar da onun kurgusu üzerinden işler.
0
whoosie
(11.07.08)
metox, yönetmen aklına gelebilecek her şey hakkında fikrini, emrini belirtir. oyuncuların nasıl rol yapacağını ve nerede bulunmasını istediğini söyler. dediğin işi ise genelde görüntü yönetmeni yapar. ama bir çok auteur yönetmen görüntü yönetmenine de karışır ve kamerayı yerleştirmeyi vs. kendisi yapar.

normalde ise (ticari ve büyük bütçeli filmlerde) yönetmen çekim olaylarıyla uğraşmaz, görüntü yönetmeni,kameraman ve asistanı halleder o işleri. sadece yönetmen favori sahneleri için bizzat kendisi çekim yapabilir.

bu tür şeyleri merak edenler dvd setleri alsınlar çoğunda filmin çekim aşaması gösterilir.
0
nihilanth
(12.07.08)
Yasal düzlemde filmin hakları yönetmen, senarist ve "varsa" orijinal film müziğinin bestecisine aittir. Asıl eserin senaristten çok yönetmene ait olduğunu anlatabilmem içinse film gramerini de içerecek şekilde film kuramına hakim olmanız gerekiyor. Ama kabaca söylersek, yönetmenlikte de olay tarzdan çok yaratımdır. Yönetmenlik kararlarının (öncelikle anlatımsal olanlarının) her biri yaratıcı kararlardır.
0
hashasin
(13.11.11)
(5)

PC tavsiyesi

marmara34
Arkadaşlar, yeğenim pc almayı düşünüyor, henüz çok gençler ve bu işe benim bakmam söylendi ama pek anlamıyorum. ekran+kasa+klavye+fare hepsi bir arada pc alacağız, ekran 17inc olsa fena olmaz.var mı son zamanlar böyle bir pc alanınız ?tavsiye edceğiniz ürün var mı? (link vs. olabilir)500 ytl civarı
Arkadaşlar, yeğenim pc almayı düşünüyor, henüz çok gençler ve bu işe benim bakmam söylendi ama pek anlamıyorum. ekran+kasa+klavye+fare hepsi bir arada pc alacağız, ekran 17inc olsa fena olmaz.

var mı son zamanlar böyle bir pc alanınız ?

tavsiye edceğiniz ürün var mı? (link vs. olabilir)

500 ytl civarı bir şey, hadi 600 olsun bu civarlarda

not: oyun oynanmıcak, internet, ödev yapmak, film izlemek falan

teşekkürler
0
marmara34
(09.07.08)
ikinci el kapatın bence
0
desdinova
(09.07.08)
2. el olmasın dyiyoruz, garantili ürün daha iyi, bozarlar falan, bir de 2. el çok araştırmak, bakmak, bu işlerden anlamak gerek...
0
🌸marmara34
(09.07.08)
bir tane chip dergisi alın 5 YTL, orada zilyon tane ilan oluyor ve bilgisayar almak için her zaman öneriler oluyor. sizi yeterince donatacaktır kanaatindeyim.
0
desdinova
(09.07.08)
bilgisayarın ikinci eli alınır mıymış!

istanbul'daysanız gidin mediamarkt'a, yükleyin alışveriş arabasına, kasaya ödeyin parasını, gidin eve, kurun. 500-600ytl'ye bulabileceğinizi sanıyorum.
0
actionary
(10.07.08)
bilgisayardan pek anlamıyorsanız bence hazır sistem alın, bi sıkıntıda hemen yardımcı olsunlar.
0
redlinetheturk
(10.07.08)
(4)

SLR & Compact farkı

endosperm
arkadaşlar SLR ve compact makineler arasındaki fark tam olarak nediR? çok araştırdım tatmin edici bir cevap bulamadım. teknik olarak birbirinden tamamen farklı şeyler olduklarını ve işleyişlerini biliyorum ama pratikte aynı kareyi iki farklı çeşit makineyle çekersek aynı karedeki fark ne olmaktadır
arkadaşlar SLR ve compact makineler arasındaki fark tam olarak nediR? çok araştırdım tatmin edici bir cevap bulamadım. teknik olarak birbirinden tamamen farklı şeyler olduklarını ve işleyişlerini biliyorum ama pratikte aynı kareyi iki farklı çeşit makineyle çekersek aynı karedeki fark ne olmaktadır bunu öğrenmek istiyorum.
0
endosperm
(09.07.08)
benim bildigim kadariyla slr makinelerde objektif/flash/filtre gibi olaylari takip cikartip kafaniza gore bir makine dizayn edebiliyorsunuz (govdenin el verdigi olanakta)

compact makinelerdeyse boyle bir seceneginiz yok. yani her sey govdeye sabitlenmis oluyor. mesela ek flash takamiyorsunuz, objektif falan takamiyorsunuz.

haliyle compact makineyle sadece 1 sekilde cekebileceginiz bir fotografi, slr makine kullanarak farkli objektif/filtre/aydinlatma secenekleriyle bircok sekilde cekebilirsiniz.

alacaksaniz kesinlikle slr veya slr-like bir makine alin. slr-like olayi da yari slr gibi bir sey iste. kisitli degisim imkani sunuyor.
0
vita vinum est
(09.07.08)
kompakt makinelerde manuel ayarlarla çekim diye birşey yoktur. auto modunda çek çekebildiğin kadar. artık makinenin işlemcisinin şansına..

slr'de bu manuel ayarlardır vardır (ki poz zamani, f stop ayari, diyafram açıklığı, pozlandırma suresi) makineyide çekici kılan budur, her bir değeri değiştirip öyle çekersini. manuel değerlerin ne olduğunu bilecek kadar fotoğrafçılık bilgisi yoksa yeni kullanıcının kaldırıp çöpe atabilir kullanıcı, kullanması müthiş zor gelebilir. auto modu'da vardır slr'lerde ama bunun için dizayn edilmediği için genelde bu mod kompakt makinenin çektiği fotoğraftan bile daha kötü o anı yansıtabilmekte.

slr'lerde objektifin önüne bir kısım filtreler(polarize filtre özellikle) konularak fotoğraf şaha kalkabilmekte. önündeki objektif kulanım alanına göre tak çıkar yapılır bu güzel birşey. birde tele objektiflerle dürbün olmakta bir anda makine. uzağı yakın eder(ki zoom değil bu!)

vizörden bakarken gördüğün o anı aynen fotoğrafa döker.(ki tercih edilme sebebi budur)
kompaktlarda ise fotoğraf çekildikten sonra "iyi çıktı mı acaba? dur bakayım" derdi vardır nokta

kompakt makineden direk slr'ye geçilmesi de pek önerilmez. vita vinum est'in dedği gibi öncesinde mutlaka slr-like olarak adlandırılan fotoğraf makineleri kullanılmalıdır. kendisindenki manuel ayarlarla haşır neşir olunduktan sonra slr'ye geçilebilinir. ayrıca slr-like dedik ama bunlar dijital makinedir. slr ise filmli olduğundan dslr'ye de geçebilirsiniz.
0
winsome
(09.07.08)
slr isim itibariyle "single reflex lens" seklinde ifade edilir. bu su anlama geliyor, vizor'den baktiginizda ne goruyorsaniz, fotograf o sekilde cikar. compact makinelerde ise, vizor'den bakilinca gorulen ile fotografta cikan goruntu arasinda fark vardir.
dijital compact'larda ise, goruntu objektiften lcd ekrana aktarilir. dijital slr'larda durum yine aynidir, vizor'den ne goruluyorsa fotografta da o cikar.

slr makinelerde goruntu, pentaprism (ya da pentaprizma) adi verilen bir sistemle vizore aktarilir.
objektife gelen isik, filmin hemen onunde yer alan aynadan yansimakta, pentaprism'den gecip vizor'de gozumuzle bulusmaktadir. fotograf cektigimiz anda filmin onunde yer alan ayna kalkip gordugumuz isigin filmle bulusmasini saglamaktadir.
upload.wikimedia.org
www.hamarlaser.com
compact makinelerde ise goruntuyu vizor'den baktigimiz gibi goruruz, ancak cekilen fotografta %20'ye varan farklar vardir. vizor ile objektif arasinda 3-4 cm kadar fark olabiliyor cunku.

ayni fotografi bu iki tur makineyle cektigimizde, temel olarak bahsettigim bu faktor belirleyicidir. slr makinelerde fark en fazla % 10 olabilir. compact makinelerde ise her zaman fark vardir. farm1.static.flickr.com
bkz: vizorden baktigimiz yon ile, tam filmin onunde duran objektifin baktigi yon

tabi bunun disinda, slr makinelerin en buyuk ozelligi objektif degistirilebilir olmasidir. objektifin turu de, cekilen fotografi farkli kilacaktir.
temelde 2 tur objektif vardir, dar aci ve genis aci. (50mm'nin altindakiler genis, ustundekiler dar acidir)
bunlar kendi aralarinda farkli turlere ayrilirlar.
orn, dar aci objektiflerde, uzak mesafeler icin kullanilan tele objektifler mevcuttur. ya da mikro objektifler, goruntuyu 1'e 1 aktarmak icin kullanilir.
genis aci objektiflere ornek ise, balik gozu objektifler olabilir. bir cok balik gozu objektif 180 derece gorus acisina sahiptir. yusyuvarlak bir goruntu verebilmektedir fotografa.
ayni zamanda bu objektiflerin hizlari birbirinden farklidir, objektifin de belirleyici ozelligi, odak uzakligi ve max. diyafram degeridir.
ornek: bir objektifin odak uzakligi mm cinsinden verilir. orn: 50mm. bu rakam dustukce obje uzaktadir ve koselerden uzamaya baslar. rakam yukseldikce obje yakinlasacaktir. hatta yuksek odakli objektiflerle cok uzaktaki bir nesneye zoom yapmak mumkundur.(oranlari hatirlayamadim)
diyafram degeri ise, objektifin insan gozune oranla ne kadar acik olabilecegini ifade etmek icin, 1: degerinden sonra ifade edilen rakamla anlatilir. misal, 1:2.8
1:'den sonraki rakam ne kadar dusukse, objektif o kadar hizlidir.
bu hiz, net alan derinligini etkileyecek temel faktordur. net alan derinligi ne kadar coksa, fotografta net olan objenin onunde ya da arkasinda kalan kisim o kadar bulanik olacaktir. ayni zamanda makro objektifler de, cok kucuk objeleri butun ayrintilariyla fotograflayabilir. tum bunlar slr makinelerde kullanilabilecek ozelliklerdir.
compact makineler ise bu tarz ayirici ozelliklere sahip degildirler. manuel ayar yapmak mumkun degil gibidir, objektif genelde sonsuza oranlidir ve belli bir uzaklikta olmayan objeler net cikmaz (genelde vizor'den bakinca guzel gorunur ancak filmde ayni olmayacaktir)
slr'da objektif manuel odaklama ve manuel netlemeye izin verirken compact makine onceden ayarlanmis sekilde fotograf ceker.
ek olarak slr makinelere grip takilabilmektedir. bu da baslangicta makinenin ihtisamli gorunmesini saglar. kontrol olanagi daha fazladir. bazi grip'lerde dik kadraj icin ek bir deklansor bulunmaktadir. dslr makinelerde bu ek deklansor standart olup, makineyi 2 pil ile kullanmanizi saglar. (bkz: battery grip)

ha bi de evet, slr kullanmak gercekten zor bir istir, deneyim ister.. (bir de medium format var ki ne siz sorun ne ben soyliyim)
0
paradoxical
(09.07.08)
evet, özetle compact bir makinenin vizörü, objektiften bağımsızdır. sadece bir referans oluşturur. slr makinelerdeyse vizörden baktığınızda direkt objektife gelen görüntüyü görürsünüz.

bu açıdan slr makineler, profesyonel çekimlere çok daha uygundur. dolayısıyla en fazla teferruat, en yüksek fiyat ve en şahane sonuçlar slr makinelerden alınır.
0
actionary
(09.07.08)
(4)

Vista X64 mü XP X64 mü?

actionary
Vista'nın 64bit versiyonu da x64 olarak geçiyor mu bilmiyorum.Artık 64bit olup Vista'nın hakkını verebilecek bir sistemim var. Ama ben XP'den oldukça memnunum. XP x64 mü kursam, Vista'ya mı geçsem?Ayrıca ilk 64bit deneyimim olacak. Çok büyük fark beklemeli miyim? Uyum sorunları yaşayacak mıyım?
Vista'nın 64bit versiyonu da x64 olarak geçiyor mu bilmiyorum.

Artık 64bit olup Vista'nın hakkını verebilecek bir sistemim var. Ama ben XP'den oldukça memnunum. XP x64 mü kursam, Vista'ya mı geçsem?

Ayrıca ilk 64bit deneyimim olacak. Çok büyük fark beklemeli miyim? Uyum sorunları yaşayacak mıyım?
0
actionary
(09.07.08)
ben vista ultimate x64 kullaniyorum.
feci memnunum. driver sorunun yok ise eger gozle gorulur bir performans arti$i olacaktir emin olabilirsin.
0
sourlemonade
(09.07.08)
ozellikle matematiksel islem gerektiren programlar gozle gorulur bir sekilde hizlanabiliyorlar. tabi bunun icin 64bit optimizasyonu iyi yapilmis bir kod olmali.
mesela windows calculator cok daha hizli calisacak, ama 100.000!i falan hesaplatmak lazim anlamak icin.
satranc motoru rybka'nin 64 bit surumu, 32bit surumunun yaklasik 1,6 kati hamle hesaplayabiliyor. normalde bunun icin ikinci bir islemci veya cekirdek lazim.
0
cench
(09.07.08)
elbette ki 64 bit işlemciler 4gb'tan fazla ram sağlamak haricinde çok daha fazla işe yarıyorlar :) 64 bit işlemci demek her tick'te 32 tane 0-1 işleneceğine 64 tane işlenmesi demektir. neyse, vista ise alsa tavsiye etmem, xp'ye devam et derim. vista bazen hiç olmayacak yerlerde performans sıkıntısı yaşatıyor.
0
kokomichu
(09.07.08)
evet, 64bit işlemcinin daha fazla ram'e müsaade etmekten fazlasını yaptığını biliyorum :) sorum zaten "64bit mi, 32 bit mi" değildi. "vista x64 mü, xp x64 mü" idi.

sistem özetimi şöyle vereyim bari:

* intel core2quad q9300 cpu @2.50ghz
* gigabyte ep35-ds3p motherboard
* 2gb 533mhz ram
* nvidia geforce 8800gt 512mb

şimdi, bir yandan da amacım dx10 kullanabilmek. o yüzden vista ihtimalini düşünmeye başladım zaten.
0
🌸actionary
(09.07.08)
(10)

müziğimi nasıl paylaşırım?

efexor
kendi bestelediğim şarkıları insanlarla paylaşmak istiyorum. nasıl yaparım bunu? şarkıları gönderebileceğim bi site vs. var mı?
kendi bestelediğim şarkıları insanlarla paylaşmak istiyorum. nasıl yaparım bunu? şarkıları gönderebileceğim bi site vs. var mı?
0
efexor
(08.07.08)
ee myspace ?
0
sourlemonade
(08.07.08)
ee arkadaşlık sitesi gibi bura? nereye yüklüyoruz şarkıları?
0
🌸efexor
(08.07.08)
myspace biraz karışıktır ama biraz karıştırınca hemen öğrenirsin.
0
deckard
(08.07.08)
burasi ilginizi cekebilir:
www.jamendo.com
0
sethi
(08.07.08)
sourlemonade
(08.07.08)
myspace mantığında çalışan bir site vardı ya, neydi adı unuttum?
ama oranın amacı tamamen müzikle alakalıydı. myspace gibi birçok şeyi bir arada yapmıyordunuz.
hatta bir-iki türk grubun da sayfası vardı orada. neydi ya. bilen arkadaşlar?

not: ben de merak ettim, şimdi...
0
sirrikadem
(08.07.08)
purevolume.com
icompositions.com
imeem.com
last.fm

cnet downloads kismina da aktarabiliyordun sanirim ==> music.download.com
0
boshi
(09.07.08)
lastfm de yardimci olabilir size.
0
paradoxical
(09.07.08)
www.herkesdinlesin.com tasarımı kötü ama amaca hizmet ediyor.
0
brkylmz
(09.07.08)
valla haftalarca bir tarafımı yırttım "sözlük müzisyenlerinin şarkılarını yayınlayacağım bir radyo programı hazırlıyorum" diye.

size değil sözüm, ama 100'den fazla olduğunu bildiğim sözlük müzisyenlerinden çok azı eser gönderdi. artık çekince midir, üşengeçlik midir, cesaretsizlik midir, bilemiyorum. güzel bir şey yapmaya kalktım, destek alamadım, kötü oldu.
0
actionary
(09.07.08)
(3)

yaptıydım ettiydim

deckard
Türkçe'mizde böyle bir kullanım var mıdır? ben yok diye biliyorum. oradaki -y ekini hiçbir şey ile ilişkilendiremiyorum.
Türkçe'mizde böyle bir kullanım var mıdır? ben yok diye biliyorum. oradaki -y ekini hiçbir şey ile ilişkilendiremiyorum.
0
deckard
(08.07.08)
ilişkisi şu: "yaptı idim, etti idim."

ayı idim -> ayıydım
dayı idim -> dayıydım

gibi. türkçe dil bilgisinde böyle bir kip yok. ancak bu türkçe'de böyle bir kullanımın olmadığı anlamına gelmiyor. yöresel, konuşma dili, ne dersek diyebiliriz.

daha önce düşünmüştüm bu kullanımın nereden doğmuş olacağını.

yaptım -> geçmişte yapma işini gerçekleştirdim.
yaptı idim -> geçmişte, yapma işini gerçekleştirmiş durumdaydım. bu cümlenin işaret ettiği zaman diliminde ben o eylemi zaten gerçekleştirmiştim. iki adet "di" yani.

x idim.
x = yaptım. yaptım+dım.

size bir şey söyleyeyim mi, bence ingilizce'deki "past perfect tense"i "miş'li geçmiş zamanın rivayeti"nden daha iyi karşılıyor. ya da en az onun kadar iyi karşılıyor :)

ha, ben kullanmıyorum tdk'ya tâbî olduğumdan. uykusuz olduğumdan pek anlaşılır anlatamamış olabilirim :)
0
actionary
(08.07.08)
"yapmistim etmistim" ile ayni anlamda bu dediklerin. hatta soruya cevirmek icin "yaptin miydi" bile diyebiliriz "yapmis miydin" demek icin.
0
osuruklu
(08.07.08)
Bu, standart dil olan istanbul ağzında kullanılmaz. Yapmıştım, etmiştim denir bunun yerine. "Türkçe'de böyle bir kullanım yoktur" diye değerlendirilmemeli ama. Dil uyulması gereken kurallar bütünü değildir. TDK ya da herhangi bir kurum dilin sınırlarını belirliyor ve biz ona göre hareket ediyor değiliz. Bu tip kurumlar sadece "var olanı" sisteme dökmeye çalışıyor.
"Yanlış" demek yerine, standart ya da ortak dilde kullanılmıyor demek daha doğru.
0
min el garaib
(08.07.08)
(6)

Yeni Makine Eski HDD

actionary
Good day.Bugün yeni bir bilgisayar aldım. Özetle şöyle: Intel Q9300 (Quad Core) 2.50GHz işlemci, 2GB DDR2 RAM, NVidia GeForce 8800GT GPU. Anakartı ezberleyemedim.Eski bilgisayarımsa P4 3.4HT, 3GB RAM, NVidia GeForce 6600GT idi.Yeni bilgisayarıma yeni HDD almadım, eskisindekileri söktüm. İki adet Sea
Good day.

Bugün yeni bir bilgisayar aldım. Özetle şöyle: Intel Q9300 (Quad Core) 2.50GHz işlemci, 2GB DDR2 RAM, NVidia GeForce 8800GT GPU. Anakartı ezberleyemedim.

Eski bilgisayarımsa P4 3.4HT, 3GB RAM, NVidia GeForce 6600GT idi.

Yeni bilgisayarıma yeni HDD almadım, eskisindekileri söktüm. İki adet Seagate 7200RPM (hatırladığım kadarıyla) HDD. Biri 200, diğeri 300GB.

Sorum şu: Bu HDD'ler uzun süredir kullanılıyordu. Üzerinde yazılıp silinmedik tek bir mikron bile kalmamıştır. Hiç defragmentation'dan geçmediler. Birçok program yüklü. Tahmin edebileceğiniz gibi bilgi çöplüğü olmaya yakınsamış iki HDD. Ama çok önemli dosyalar var, miksaj kanalları var vesaire vesaire. O yüzden eskilerini kullanmaya devam etmeliyim.

Ancak haliyle, bu HDD'lerle istediğim performansı alamadım. Uzun boot up süreleri, zaman zaman kilitlenen IE pencereleri, ne bileyim, bir kısayola çift tıkladıktan 3 saniye sonra tepki almalar... Daha önce de başıma gelmişti (HDD'lerden biri, P4'ün ilk HDD'siydi ve hiç formatlanmadı).

Hah, ne diyordum, sorum şu: Ben bu HDD'leri defragmantasyondan geçirsem, ki NTFS'dir her ikisi de, performans artışı olur mu? Çünkü bazı kaynaklar NTFS disklerin defragmante edilmesine gerek olmadığını, bunun performansı daha da düşürebileceğini söylüyor. Nedir doğrusu?

İşletim sistemim Windows XP Pro SP2. Ayrıca Firefox'u sevemedim (nerede bu imleç!).
0
actionary
(08.07.08)
defrag iyidir hatta chdisk de yapsan iyi olur.
0
bryan fury
(08.07.08)
bir de xp ile 4 cekirdek uyumlu claısıyor mu ki ? sorunun kaynagı ordan da olaiblir.
0
bryan fury
(08.07.08)
ben de başka bir alternatif sunayım, power supply unit diyeyim. kaç wattlık bir PSU kullanıyorsunuz ? sisteminiz için ben en az kaliteli bir 500Watt öneriyorum. hatta belki 500watt bile yetmeyebilir.

ayrıca eğer sabit diskleriniz şu an doluya yakınsa, windows sanal bellek için yeteri kadar boş alan kullanamıyor da olabilir.
bilgilerinizin güvenliği için kısa sürede yedeklerini almanızı öneririm.
0
archetype
(08.07.08)
defrag'ın tek sıkıntısı bilgilerin uçtuğunda bunları tekrar geri çağıramıyosun.Çünkü o bilginin yazılı olduğu plakayı tamamen siliyor.Performans artışı olur mu diyosan kesinlikle olur.Tavsiyem sistemi SP3'e çıkar ondan sonra defrag al sistem rahatlayacaktır..
0
erkona
(08.07.08)
Eğer o hdd leri direk çıkartıp yeni pc nize format atmadan ve yeniden windows eklemeden taktıysan düşük performans göstermesi normal. Hem zaten windows şişmiş durumda hem de eski pcnin bi ton driveri yüklenmiş durumda. Yapman gereken windows un yüklü olduğu partisyondaki yedeklenmesi gereken şeyleri diğer partisyonlara atarak o partisyona format atıp yeniden windows yüklemek. Diğer partisyonlara da hem defag yapmak gerek. Hatta windows un defrag ı yerine diskeeper programını kullanmanı tavsiye ederim...
0
selimse
(08.07.08)
bryan fury: xp dört çekirdek destekliyor tabii, neden desteklemesin.

archetype: psu gerçek 460w, cooler master. sorun çıkartacağını sanmıyorum.

erkona: sp3'e hiç bulaşmayayım diyorum. windows xp pro sp2'den gayet memnunken sp3'e geçip her şeyi riske atmak istemiyorum açıkçası.

selimse: sanırım kısa süre içerisinde bunu yapacağım. c: ve e: sürücülerim ilk 200gb'lık hdd'me ait. onları formatlayıp direkt vista yükleyebilirim hatta.
0
🌸actionary
(08.07.08)
(6)

Derin nefes alamamak

no christ requiress
derin nefes almaya calistigimda ancak 4. ya da 5.hava cekisimde cigerlerime doldurabiliyor ve nefes almis olabiliyorum. Yani havayi aliyorum, agzimdan giriyor fakat gogsumun ortasinda kaliyor, dolmuyor bronslara. Uzun suredir var bu olay 5-6 senedir. Genellikle yemek yedikten sonra oluyor. 1.86m 80
derin nefes almaya calistigimda ancak 4. ya da 5.hava cekisimde cigerlerime doldurabiliyor ve nefes almis olabiliyorum. Yani havayi aliyorum, agzimdan giriyor fakat gogsumun ortasinda kaliyor, dolmuyor bronslara. Uzun suredir var bu olay 5-6 senedir. Genellikle yemek yedikten sonra oluyor. 1.86m 80kg yim, 22 yasindayim. Neden olabilir bu sorun ? Cok sinir bozucu
0
no christ requiress
(07.07.08)
sorunun ne olabilecegine dair fikirler ariyorum, ne bileyim belki bronslarda sorun olabilir, mide yemek yedikten sonra bastiriyor olabilir v.s bunlari ben bilemem. tip okuyan ya da okumus arkadaslar fikir verebilir belki.
0
🌸no christ requiress
(07.07.08)
"doktora git" formatlı cevaplardan nefret ederim ama 5-6 yıldır diyorsun. boylu poslu adammışsın bak yazık olmasın sonra :D
0
babatema
(07.07.08)
hekime danışmak pek parlak bir fikirmiş gibi göründü bana şimdi.
0
bu nick kullanimda
(07.07.08)
ağır yemek diyafram nefesi almanızı engelliyor olabilir.

veya rahatlama tekniği olarak, derin bir nefes alın, nefesinizi bırakmayın, sonra havayı yudum yudum yutarak ciğerlerinizi genişletebildiğiniz kadar genişletin (abartmayın). böyle, kafanız güzel olmaya başlayana, her bronşunuzu, her alveolünüzü iliklerinizde hissedene kadar gıdım gıdım hava ekleyin ciğerlerinize. sonra bırakın. püfffff!
0
actionary
(08.07.08)
hayir sigara icmiyorum
0
🌸no christ requiress
(08.07.08)
buna benzer bir olay benim de başıma geldi, yeterli nefes alıyorum ama nefes kesinlikle beni doyurmuyordu. artık geceleri uykumdan uyandıracak kadar olduğunda doktora gitmiştim. akciğer filmi ve diğer tahlillerde sorun çıkmamıştı. doktorun söylediği tamamen psikolojik olduğu ve stres kaynaklığı olduğuydu. hafif bir anti depresan vermişti. anti depresanı da çok kullanmadım gerçi ama kendimi telkinlerle rahatlattıkça sorun ortadan kalktı. kimi zamanlar çok bunaldığımda halen başıma geliyor. bir ihtimal sende de buna benzer bir sorun olabilir. tabi yine de doktora danışmakta büyük fayda var.

bilgi olsun diye söylüyorum, benim o testleri yaptırdığım hastane süreyyapaşa kalp ve göğüs hastalıkları hastanesi. aklında bulunsun.
0
dalamar
(08.07.08)
(7)

dart ve duvardaki delikler sorunu

nomukasonduka
dartın asılı olduğu duvar bazı münasebetsizlerin isabetsiz vuruşları yüzünden delik deşik oldu, buna bir önlem alalım diyoruz da nası yapsak bilemiyoruz, dart tahtasının arkasına bişey assak ama ne?
dartın asılı olduğu duvar bazı münasebetsizlerin isabetsiz vuruşları yüzünden delik deşik oldu, buna bir önlem alalım diyoruz da nası yapsak bilemiyoruz, dart tahtasının arkasına bişey assak ama ne?
0
nomukasonduka
(07.07.08)
mantar pano rules.
0
actionary
(07.07.08)
yumurta konan kartonları asın hem de akustik bir ortam sağlamış olursunuz:)
0
baldur
(07.07.08)
Beyaz eşya paketlerinden çıkan beyaz köpük de koyabilirsiniz bence...
0
selimse
(07.07.08)
5'lik strafor alın kesin koyun. çirkin görünür ama, bir şeylerle (kraft kağıdı filan) kaplayınca nispeten düzgün olur.
0
gerrain
(07.07.08)
bazı münasebetsizler konusunda da önlem alınmalı, bilen bilmeyen dart oynamamalı.
0
bu nick kullanimda
(07.07.08)
en temizi marangozdan kontrplak yaptırmak. diğer bütün seçenekler daha kısa vadeli.
0
deckard
(07.07.08)
munasebetsizlerden biri tahtayi tutarken digeri atis yapsin.
0
theli
(07.07.08)
(6)

MySql Update Komutu Hakkında

Quadim
Yazmış olduğum bir güncelleme kodunda ;$guncelle="UPDATE katilim SET isimsoyisim='$isimsoyisim', eposta='$eposta', telefonno='$telefonno', yorum='$yorum', uploadedfile='$uploadedfile', onay='$onay', sira='$sira' WHERE id='$id'";uploadedfile > kısmı form tarafından güncellenmeyip olup $guncelle içeri
Yazmış olduğum bir güncelleme kodunda ;

$guncelle="UPDATE katilim SET isimsoyisim='$isimsoyisim', eposta='$eposta', telefonno='$telefonno', yorum='$yorum', uploadedfile='$uploadedfile', onay='$onay', sira='$sira' WHERE id='$id'";

uploadedfile > kısmı form tarafından güncellenmeyip olup $guncelle içerisine eklediğimde sorgu sonrasında boş döngü ile sql e yeni boşluk verisi eklenmiş bir şekilde kavrulmaktadır. İstediğim olay ise şudur. uploadedfile mysql veritabanında neyse o kalsın. hiçbir şekilde dokunulmasın elleşilmesin. bunu nasıl sağlarım.
0
Quadim
(07.07.08)
if ($uploadedfile)
{
$usql = "uploadedfile = '$uploadedfile', ";
}

$guncelle="UPDATE katilim SET isimsoyisim='$isimsoyisim', eposta='$eposta', telefonno='$telefonno', yorum='$yorum', $usql onay='$onay', sira='$sira' WHERE id='$id'";
0
fredi
(07.07.08)
yanlış mı anladım bilmiyorum ama, uploadedfile kaydının veritbanında değişmeden kalmasını istiyorsanız update kodunun içine niye onu karıştırıyorsunuz ki?

mysql_query("UPDATE katilim SET isimsoyisim='$isimsoyisim', eposta='$eposta', telefonno='$telefonno', yorum='$yorum', onay='$onay', sira='$sira' WHERE id='$id'";

update komutu sadece belirttiğiniz alanlara müdahale eder. belirtmezseniz aynen bırakır?
0
actionary
(07.07.08)
Girimi opsiyonel olan field'lar için önerdiğim yöntem kullanılabilir.
0
fredi
(07.07.08)
fredi - yazmıs oldugun kodda tam olarak amacın ne oldugu anlamış degılım denedim ama tekrar aynı sorunla karsı karsıyayım. ilgin için teşekkür ederi.girimi opsiyonel değil. kullanıcı girmek zorunda girmediği takdirde benim sistemimde bulunan bir logo.jpg dosyasını uploadedfile ile eşitliyor.

actionary - mysql_query values değerleri sql tablosunda olduğu sırada olmak zorundadır. zira kaymalar yaşanıyor. denedim uploadedfile i çıkardım ama bu seferde onay uploadedfile yerine geçti =)
0
🌸Quadim
(07.07.08)
Sorunu çözmüş olup şu şekilde bir yol izlemiş bulunmatayım.
itina ile aldığım uploadedfile md5 adını baska bir değişene atayarak tekrar sql e kayıt ettim. harhangi bir sorun cıkmadan.

ilgilenen arkadaslara cok teşekkür ederim.
0
🌸Quadim
(07.07.08)
Eğer bir dosya yüklemesi yapılmamışsa boş yere dosya field'ını update etmemeye yarıyordu yazdığım kod. İsteğin o olduğunu düşünmüştüm.
0
fredi
(07.07.08)
(12)

PC için oyun

etna
oyun özürlü biriyim. şimdiye kadar oynadığım ve beğendiğim tek oyun nfs underground'du. ki o da sanırım 4 tuşla (yön tuşlarıyla) oynandığı içini. birde fifa 98 ve half life oynamıştım zamanında ama bir sürü tuşları olduğu için sarmamıştı beni. şimdi diyeceğim o ki; bana öyle oyun tavsiye edinki 50 t
oyun özürlü biriyim. şimdiye kadar oynadığım ve beğendiğim tek oyun nfs underground'du. ki o da sanırım 4 tuşla (yön tuşlarıyla) oynandığı içini. birde fifa 98 ve half life oynamıştım zamanında ama bir sürü tuşları olduğu için sarmamıştı beni.
şimdi diyeceğim o ki; bana öyle oyun tavsiye edinki 50 tuşla oynanmasın, hem ilerlemeli olsun, hem zevkli olsun. mariove wolfsteini de sevmiştim diyimde anlayın işte.
bu aralar uyku sorunu çekiyorum, poker oyna oyna nereye kadar dimi?
0
etna
(07.07.08)
Hard Truck diye bir oyun var. Tır ile dolaşıyorsun. Kargo alıp götürmeler, çeşitli görevler falan filan. Güzel bir oyundur. Emule'den indireceksen

"[PC GAME] 18 Wheels Of Steel (Hard Truck, Across America, Pedal To The Metal, Convoy, Haulin) + (Spolszczenia, Patche) bu WFPL"

dosya adlı naneyi indirmeni öneririm. İçinde bütün versiyonları var galiba oyunun. İstediğini seçip oynarsın. Yalnız arayüz ingilizce değil, garip bir dil. Oyunu ingilizceye çevirmek mümkün tabii.
0
vita vinum est
(07.07.08)
şey var, beleş hemi de... trackmania. o da dört tuşla oynanıyor. google'da aratıp legal bir şekilde indirebilir ve oynayabilirsiniz. arabayla akrobatik hareketler, zamana karşı yarış... çok eğlenceli!
0
actionary
(07.07.08)
painkiller var, sadece silah değiştiriyorsun ve adam öldürüyorsun. sağ tuş başka bir fonksiyonu, sol tuş başka bir fonksiyonu silahının. onun dışında atlama zıplama falan gerek yok. sadece her bölümde 200 tane iblis öldürüp ilerliyon, 25 gibi bölüm var bayağı uzun yani oyun.
0
baldur
(07.07.08)
crimsonland :)
küçük ama feci eğlenceli oyun.
0
natnan
(07.07.08)
call of duty'yi soylememi$siniz canlar? call of duty'yi oynamami$ adam ben oyun oynuyorum demesin valla :p
0
katafalk
(07.07.08)
az tuşla iyi oyun aramışsın. gta san andreas ı tavsiye edebilirim. sonuçta koca şehirde koşup etrafta maganda gibi silahlar atabilirsin. istersen görev yapıp saatlerini harcayabilirsin. ya da bin arabaya şehri turla. ya da oyun esnasında rocketman yaz, adam jetle uçarak şehri dolaşsın falan.
0
rectoa
(07.07.08)
crimsonland
zuma

deli vakit gecirirsiniz bunlarla.
0
la traviata
(07.07.08)
ben de aynı senin gibiyim yüklüyom oyunları hemen sıkılıp bırakıyorum.
underground benim de son zamanlarda en sevdiğim oyundu. (fm hariç)

üstte önerilenlerden trackmania gerçekten güzel. 1 ay falan deli gibi oynadım. ama rakipler kendini öyle geliştirmiş ki hep sonlarda bitiriyorum yarışları youtubeda virajlar için taktikler falan var ama onları görünce şimdi kim uğraşcak diye bıraktım.

crimsonland başta yükledim bi baktım sonra oynamadım bile sonra sardı inanılmaz zevkli ama çabuk bitiyo sanki.

18 wheels of steel öyle böyle değil çok zevkli ama direksiyonsuz olmuyo pek. onu da bu yüzden bıraktım. aynı firmanın yaptığı bus driver var. çok çok basit konu. yolcu alıp bırakıyon ama bu kadar basit bi oyunun bu kadar eğlendirebilceği aklımın ucundan geçmezdi. baya kısa ama.

painkiller da bize uygun ama bi süre sonra sıkıyo hep aynı.

call of duty benim başımı ağrıtıyo nedense ama güzel yarıladım bıraktım.

gta da fazla detay var sıkıyo. ama aynı tür olan mafiayı öneririm hayatımda oynadığım en iyi oyun. senaryosu da mükemmel.

poker oynamaktan sıkıldıysanız freeroll turnuvalar var profesyonel sitelerde öyle çok sürükleyici oluyo.

son önerim football manager tabi ki. onu övmeye gerek yok zaten.
0
cubuk makarna
(07.07.08)
the house of the dead var. sadece mousela oynanıyor :) aradığın türden bir şey sanırım. atari salonlarında görmüşsündür mutlaka.
0
fuckocalyptica
(07.07.08)
basitlik acisindan $oyle bir onerim var,

eski adventure'lari edinin, hani monkey island serisi falan gibi (ozellikle 3.su) tam cozumuyle birlikte oynayin. film izler gibi oluyor yeminle, ziyadesiyle keyifli :)

bi de imkaniniz varsa psp edinebilirsiniz, her tu$ elinizin altinda otomatikman :) $aka bir tarafa ben de oyun konusunda biraz dummy sayilirim, medium'un ustunde bir zorlukta oyun bitirmi$ligim yok. ama psp oyunlari oynanabilirlik acisinda ust duzeydedir; yani zor oyunun bile psp versiyonu basit olur, o bakimdan :)

coook s1k1lirsaniz da batak, okey falan kurun : )
0
jack o lantern
(08.07.08)
syberia da ho$unuza gidebilir...
0
katafalk
(11.07.08)
warblade de basit olmasına rağmen keyif vericidir. ctrl ve yön tuşlarıyla oynanıyor. saatlerce başından ayrılmadan oynayabilirsin..
0
girl in a coma
(13.07.08)
(10)

Elektronik mühendislerine ve sesle ilgilenenlere bir sorum olacak

seen sea
Düşük frekanslı sesler için çok dar bantlı ve keskin analog filtreler yapmak mümkün mü?Evde opamp ve 2 katlı R-C filtre kullanarak ancak bas ve tizi ayırabildim. Benim amacım bası kendi içinde ayırmak. Hatta tam olarak amacım, baterideki, davulu trampeti ayırabilmek. Bunlara ses olarak ihtiyacım yok
Düşük frekanslı sesler için çok dar bantlı ve keskin analog filtreler yapmak mümkün mü?
Evde opamp ve 2 katlı R-C filtre kullanarak ancak bas ve tizi ayırabildim. Benim amacım bası kendi içinde ayırmak. Hatta tam olarak amacım, baterideki, davulu trampeti ayırabilmek. Bunlara ses olarak ihtiyacım yok kabaca birbirlerinden ayırsam yeter. Ama analog olacak. Ama Atmel veya PIC ile yapılabiliyorsa da anlatabilirsiniz.
0
seen sea
(06.07.08)
crossover konusunda hiç deneyimim olmamakla beraber, şu site ccs.exl.info
belki işinize yarayabilir.
0
vincenzo
(06.07.08)
Kabaca birbirinden ayırmanın limitini çizmek lazım. Eğer kabaca ayırmak istiyorsan, pasif filtreler ile bile yapabilirsin. 300-500hz altına bir lowpass -> kick. Trampet ise karmaşık, çünkü spektral dağılımı baya geniştir. bütün mid ve high range'de snare'in etkilerini duyabilirsin. Araya kaynağına göre dene yanıl ile bir bandpass filtre(dar bantlı olması bir şeyi değiştirmez, zira bu sesler birbirlerinden keskin bir şekilde ayrılmıyorlar, frekans sağılımları hep birbirinin üzerine biniyor) koyarak en azından kickten ve zillerden bir nebze ayırabilirsin.

Ama her filtre çıkışında naaparsan yap bütün elemanlar yine de duyulabilir olacaktır. Filtreyi jilet gibi yapman, kick drum'ı ayırmak hariç çok şey değiştirmez.
0
kurukafa
(06.07.08)
davulu ve trampeti ayırmak demişsin orası sakat olmuş. trampet davula göre sonuçta daha yüksek frekansta bir ses. tek filtre ile ikisini aynı anda ayırsan da aradaki bütün sesler de filtreden geçer.

adc kullanarak atmel ve pic ile yapabilirsin elbet, ancak analog seviyorsan analog olarak yapman daha zevkli olacaktır, ben olsam öyle yapardım. sinyalini dijitalleştirirsen daha sharp bir filtren olur. ama bir filtre için de kontroller kullanmak ne kadar mantıklı?

aklıma şöyle bir şey geldi, bir şarkıdaki her davul ve trampet sesinin verdiği frekansı bulup kendi kaydettiğin trampet ve davul seslerini çalacak şekilde dijital bir devre deneyebilirsin. ama trampet gibi ses veren enstrümanlar olacak, bu sebeple sorun olacaktır bu durumda.
0
tom riddle
(06.07.08)
Konuya yancı olarak eklemek isterim ki enstrumanın çıkarttığı harmonikler çokca zaman diğer enstrümanlar ile aynı frekansa düşüyor bu bakımdan şarkıdan enstrümanları ayırmak ütopik oluyor biraz, kaldı ki enstrümanı dinlenir hale getiren canlılık katan o harmonikler yoksa ses çok tek düze oluyor.
0
thefin
(06.07.08)
bir davul kaydının frequency analyzer grafiğine baktığımda çok gelişmiş algoritmalar kullanılmaksızın bu işin yeterli verimde yapılamayacağını görüyorum.

örneğin kick frekanslarının en yoğun bulunduğu aralık 50-300hz diyelim (emin değilim, kaldı ki miksaja göre değişir). kick'in harmoniklerini 1khz'de halen görebilirsin. üstelik trampet de 250-600hz filan olur, onun da harmonikleri ayrı...

ayırırsın ayırmasına, ama sesler pek bir şeye benzemez. kesinlikle yeterince temiz olmaz yani. sinek vızıltısı gibi olur mesela kick'ler.

e winamp'in eq'sunda iptidai bir deneyini yapabilirsin? aç bir rock şarkısı, 60-170 dışındaki tüm aralıkları sıfırla...
0
actionary
(07.07.08)
actionary'nin de dediği gibi sadece filtreleme ile bu iş yapılamaz. gaussian mixture model kullanılıyordu zannedersem müzikteki enstrumanları ayırmak için..
0
alembic
(07.07.08)
aslinda analog elektronik acisindan bakildiginda yapmak istedigin sey kolay degil.

bir paralel RLC resonant devreyi dusunelim. dar bant ile kastin yuksek Q ya sahip bir RLC filtresidir. Q = R*sqrt(C/L) ve wo = 1/sqrt(LC). wo = 600rad/sec desek, Q'yu da 1000 secersek bandimizin genisligi 0.1 hertz falan olur (BW=fo/Q), merkez frekansimiz da 100 hertz civarinda (wo/2pi=fo).

simdi buradaki kriter paralel direncin (R) ne olacagi, onu keyfimizce buyuk secebilirsek cok yuksek Q lara ulasabiliriz. fakat burada bizi limitleyecek olan sey kapasite ve induktor un kendi Q degerleridir. yani rezonant devrelerde kayip mekanizmalari paralel olarak isler ve en dusuk Q ya sahip komponent rezonatorun overall Q'sunu belirler.

herneyse, ulasabilecegimiz en yuksek Q yu hedefleyerek R = 1e9 diyelim. wo = 600 olarak alalim ve elimizdeki iki esitligi carpalim, Q*L = 1.6e6. bobin icin 10mikroHenry insafli bir buyukluk olacaktir (10-20 sarim falan). bu frekanslarda telin direncini DC dirence esit kabul edebiliriz ve 10mikroHenry 0.5 ohm civarinda bir direnc demektir. bu da Q = 1e11 eder. ancak goruldugu gibi simdi elimizde bir baska kayip mekanizmasi daha var, o da bobinin kendi ic direnci.

bobin'in kendi Q sunu hesaplayalim. seri rezonant devrelerde Q = 1/R*sqrt(L/C). C = 1e-12farad desek, L = 10mikrohenry icin Q = 6000 eder. bu su demek oluyor ki, Q degeri daha onceden hesapladigimiz gibi 1e11 degil, bobin kayiplari nedeniyle 6000 civarinda.

simdi tum bu sayilara denk gelen kapasite degerini hesaplayalim. 1/sqrt(LC) = wo demistik. buradan C = 0.2farad. cunku, C = 1/wo^2/L. 0.2farad ise bir bina kadar kapasite banki demek ve onun kendi ic kayiplari da cabasi. simdi burada acik bir tradeoff var. realistic C degerleri icin L yi yukseltmemiz gerekiyor ancak bu durumda da artan sarim sayisi sebebiyle artacak olan bobin kayiplari sistemin overall Q sunu dusuruyor. yani ortalarda bir yerlere dogru L ve C yi makul degerlere cekeceksin ve kayiplara razi olup mutevazi bir bant genisligine talim edeceksin.. highQ mikroFarad'lik bir kapasite bulmak pekala mumkun. fakat bu da miliHenry civarinda bir induktor eder ve iste onu highQ yapmak kolay degil.

tabii neden tek stage rezonant devre ile yetinelim? degisik devre topolojileri kullanarak bu sinirlamalardan kacmak her zaman mumkun olabilir ancak bu frekansta keskin bir filtre yapmanin zorluklarini gorduk, degisik katlar ekledikce baska problemler yasayacagini tahmin ediyorum (bu nokta biraz .$aibeli aslinda, emin olamadim soyledigimden).

bunun yerine bu frekanslarda digital bir filtre yapmak cok daha makul. cunku 1000 hertz lik bir bant en az 2000 hertzlik bir ADC gerektirir ve bu kapasitede kaliteli bir ADC her yerde bulunabilir. arkasina koyacagin cok dar bantli filtreleme yapacak processorun speclerini de hesaplayabiliriz ama useniyorum.
0
camilo
(08.07.08)
analog yapmak istemenin sebebi quantization noise'dan kacmak midir? nedir?
0
camilo
(08.07.08)
aslinda daha kibar ve flexible bir cozum $u olabilir:

quartz kristaller var, yuksek frekansta calisiyorlar ama yuksek Q sagliyorlar. ornegin bunlardan bir tanesi (nispeten low frekans bir device): www.2belettronica.it

bunun bandwith'i 1Hz civarinda, merkez frekansi 50KHz.

simdi elimizdeki ses sinyalini 49900Hz'te sallanan kare dalga ile carparsan, 100Hz'deki ses sinyalini alip 50KHz'e oturtmus olursun. filtrelemeyi 50K'daki quartz yapar, ardindan tekrar 49900Hz ile carparsin, ses sinyali filtrelenmis olarak eski yerine oturur.

fakat 150Hz i filtrelemek istiyorsan 49850Hz kare dalga ile mix ediceksin. kisacasi bir adet high-Q quartz kristal, iki adet mixer, bir adet voltage controlled oscillator, bir kac tane amplifier isini gorur. (bunu boyle yapan var midir acaba edaboard'culara sorabiliriz ogrenmek icin)

sen bunu boyle hallediver harmonic'leri nasil alacagini da dusunuruz.
0
camilo
(08.07.08)
Sanırım bir tekniker için boyumu aşacak bir soru sormuşum gibime geldi. Aynı zamanda bir odyofil olaraktan da sesteki değişiklikleri ışık ile grmek istiyordum. Lise 1 den beri babama sözüm var yapacağım diye (eskiden ışık modülatörü varmış), sonunda şimdi boardda kurdum çalışıyor. Eskiden trafo ile spot yakıyomuş, ben şimdi çıkışına Power LED türü şeyler düşünüyorum, hala da bir triyak koyma ihtimalim de var ama zero cross çok uğraştıracak gibi.

DSP ya da dijital filtrelerle ilgili bir bilgim yok (ne yazık ki, henüz)

Sesi sadece çakan, kısılıp çoğalan ışık şeklinde görmek istediğimden kabaca bir filtreleme tercih etmiştim. harmonik kısmı sorun olmaz.

Cevaplayan herkese de teşekkür ediyorum. Bu arada yeni öğrendim, şu arabalardaki kafayı sallayan köpekler gibi sağa sola dönen ışık robotlerını kontrol ettikleri zımbırtı (sanırım DMX) da bunu yapıyormuş. yıkıldım.*
0
🌸seen sea
(10.07.08)
(7)

Yumurtanın sarısı, nolcak bunun yarısı?

babatema
Yumurtanın sadece sarısını yiyorum ve omlet falan yapacağımda beyazını sarısından ayırıp döküyorum. bunu değerlendirmenin yolu var mıdır?
Yumurtanın sadece sarısını yiyorum ve omlet falan yapacağımda beyazını sarısından ayırıp döküyorum. bunu değerlendirmenin yolu var mıdır?
0
babatema
(06.07.08)
tam hatırlamıyorum ama annem beyazını şekerleyip pişirirdi. ortaya güzel bir şey çıkıyor, kıtır kıtır tatlı...
0
bu nick kullanimda
(06.07.08)
bu nick kullanimda, evet öyle bir şeyi ben de hatırlıyorum hatta pastanelerde falan da satılırdı bir ara. adı da beze miydi neydi
0
🌸babatema
(06.07.08)
yumurtanın beyazına şeker katıp, mixer den geçirilip de apılan beyaz kıtır tatlının adı bezedir.

img1.blogcu.com(400_x_301).jpg
0
3200
(06.07.08)
keske tam tersini yapiyor olsaydin, emin ol daha karli cikacaktin. haslanmis yumurtanin beyazinda tam 5g protein bulunur, sarisinda da bolca kolestrol, oh mis gibi. 5 yumurta beyazina 1 sari iyi bir oran spor yaparken. normalde hepsini ye bence.
0
no christ requiress
(06.07.08)
sanırım sadece yumurta akı ve şeker kullanarak beze yapılıyordu. belki yağ da olabilir içinde ama sadece yumurta akıyla bildiğim bir bu var. annem yapardı, küçükken de adapazarına giderken yolda hep satarlardı.
0
seen sea
(06.07.08)
beze'nin bir diğer adı da "içiboş"tur.
0
actionary
(07.07.08)
kaymakli onun adi kaymakli.
0
fdegir
(07.07.08)
(2)

Hoparlörün durduk yerde sadece parazit vermeye dönmesi

talemon
Selamlar, tam nasıl tarif edeceğim bilemedim ama, benim teac marka powermax 2000 diye 5+1 bir ses sistemim var, biraz eski. Galiba miadını dolduruyor. Böyle bazen hiç ses yokken, bazen müzik dinlerken, bazen de oyun oynarken yani tamamen durduk yere ses böyle haşır huşur parazite dönüyor, bazen çıka
Selamlar, tam nasıl tarif edeceğim bilemedim ama, benim teac marka powermax 2000 diye 5+1 bir ses sistemim var, biraz eski. Galiba miadını dolduruyor. Böyle bazen hiç ses yokken, bazen müzik dinlerken, bazen de oyun oynarken yani tamamen durduk yere ses böyle haşır huşur parazite dönüyor, bazen çıkan ses bozuk çıkıyor, saçmalıyor yani. Kapatıp açınca düzeliyor. Ses kartından olmadığı kesin zira sb live ses kartımla da on-board ses kartımla da aynı şeyi yapıyor. Şimdilerde gittikçe sıklaştı. Woofer ısınıyor da, diyorum elektronik aksamında bir bozulma falan mı var. Kendim çözemeyeceğimin farkındayım ama en azından elektronikten anlayan biri bana tarif etse ne olabilir bunun sıkıntısı? Uzun süredir var bu olay.
0
talemon
(06.07.08)
ses açıp kapamaya yarayan bir potans filan varsa alette, ondan da olabilir. kirleniyor bunlar bazen. varsa contact cleaner, yoksa bildiğin pudrasız deodorant sıkıp içine, şöööyle güzelce açıp kapatınca geçiyor.
0
actionary
(07.07.08)
kablo?

(manyetizmadan ve yaştan zamanla jack lar yada kablo bozulurda, ha birde jack yalama olup tam oturmayabilirde)
0
luke skywalker
(07.07.08)
(17)

unutulmaz yarmış video klipler...

sirrikadem
izlerken 'oha' dediğiniz, tekrar tekrar seyretme isteği uyandıran yarmış klipler var mı bildiğiniz?şimdiye kadar yapılmış en iyi kliplerden bahsediyorum...(hafızanızı kuvvetlendirmek amacıyla garip sıfatlara başvurmuş olabilirim)
izlerken 'oha' dediğiniz, tekrar tekrar seyretme isteği uyandıran yarmış klipler var mı bildiğiniz?
şimdiye kadar yapılmış en iyi kliplerden bahsediyorum...

(hafızanızı kuvvetlendirmek amacıyla garip sıfatlara başvurmuş olabilirim)
0
sirrikadem
(05.07.08)
radiohead - paranoid android
0
weeping guitar
(05.07.08)
moby-why does my heart feel so bad
radiohead-street spirit
People In Planes - Falling By The Wayside
Karapaks-Yarın Cennet Olacak
Mavi Sakal- İki Yol
...
0
axijazz
(05.07.08)
tool'un kliplerine bakabilirsin,
aynı şekilde radiohead'in de. incubus, pearl jam, moby, deftones, korn, sepultura, god is an astronaut gruplarının da değişik klipleri vardır, bakabilirsin.
(bkz: kult video klipler)
0
baldur
(05.07.08)
aha - take on me

(bkz: en oscar klipler)
0
ermanen
(05.07.08)
röyksopp - remind me

en psikopat kliplerdendir bu da benim gözümde.
0
weeping guitar
(05.07.08)
yazdıklarına cuk diyen oturan bir video klip;
www.vidivodo.com
0
etna
(05.07.08)
ehehe biliyorum onu etna, ama o sayılmaz :P
0
🌸sirrikadem
(05.07.08)
rhcp-californication
the cranberries-zombie
rammstein-america
rammstein-keine lust
slipknot-vermillion
coldplay-the scientist
korn-word up
hoobastank-reason
0
baldur
(05.07.08)
chris cunningham imzası olan her klip! illa müzik klibi olmasına gerek yok diyorsan şiddetle rubber johnny'yi izlemeni öneririm.

spesifik bir örnekle cevabımızı sonlandıralım. cunningham'ın aphex twin için çektiği come to daddy klibi.
0
deckard
(05.07.08)
şüphesiz gaspar noe'nın tek planda çektiği placebo - protege moi
0
cutterfly
(06.07.08)
beastie boys - sabotage
soundgarden - black hole sun
guns'n'roses - november rain
0
actionary
(06.07.08)
radiohead - just
0
hayo
(06.07.08)
blur- no distance left to run
white stripes - the hardest button to button
manics- so why so sad
0
kurremkarmerruk
(06.07.08)
white stripes - seven nation army
0
tom riddle
(06.07.08)
the chemical brothers - the test & star guitar & let forever be
radiohead - knives out
0
lepidodendron
(06.07.08)
hiç yoruma gerek olmadan

immortal - call of the wintermoon

wagon christ - receiver
0
eski usul mat
(06.07.08)
pispinti
(07.07.08)
(6)

random algoritması

weeping guitar
yav bu random olayı nasıl oluyor? işin özü nedir? random kodu (algoritması,fonksiyonu,herneyse) ile bir şeye yazılımsal olarak karar verilebiliyorsa, bu yapay bir bilinç oluşturulduğu anlamına gelmez mi? anlayan arkadaşlar programcılığın p'sinden bihaber birinin anlayabileceği şekilde anlatabilirler
yav bu random olayı nasıl oluyor? işin özü nedir? random kodu (algoritması,fonksiyonu,herneyse) ile bir şeye yazılımsal olarak karar verilebiliyorsa, bu yapay bir bilinç oluşturulduğu anlamına gelmez mi? anlayan arkadaşlar programcılığın p'sinden bihaber birinin anlayabileceği şekilde anlatabilirlerse çok sevinirim.
0
weeping guitar
(05.07.08)
ermanen
(05.07.08)
bildiğim kadarıyla random diye bir olay yok. bir program random komutunu çalıştırdığı anda işlemcinin o andaki saatinden bir rakam alıyordu (son rakamı mı ne öyle bir şey). her defasında random sayı elde etmek için de bu komutu yeniden çalıştırtıyordun, bu sefer farklı bir anda komut çalıştığı için farklı bir rakam geliyordu.
0
deckard
(05.07.08)
bilgisayar random sayı üretemez. pseudorandom sayı üretebilir. arada fark var yani. burada random sayılar belirli matematiksel formüllerle, deterministik olarak sentezlenir. yani aslında random değillerdir ama bizim rastgelelik eşiğimizin üstünde değerler üretirler. yoksa eninde sonunda kendilerini tekrarlarlar mesela... ama çoğu uygulama için dağılımı uniform ve kendini tekrar frekansı çooooooooook düşük olan standart algoritmalar yeterlidir. tabii ki öz hakiki random veriye ihtiyacı olan uygulamalar da bulunur, bu durumda dışarıdan destek almak elzem olur.
(bkz: quantum random bit generator service)
0
kurukafa
(05.07.08)
(bkz: rassal sayı)
0
kriker
(05.07.08)
pseudorandom da deniyor buna. yalancı rastgele yani.

siz bile bir randomization algoritması yazabilirsiniz. mesela o anki saatin saat, dakika ve saniye bilgilerini birbirleriyle çarpıp, sonucun basamaklarının toplamını alırsınız, şahane bir rastgele sayınız olur. hatta çıkan sonucun da basamaklarını çarparsınız, çıkan sonuca aynı işlemi bir daha uygularsınız filan... mesela dört basamaklı bir rastgele sayı istiyorsanız, birinci basamağa çıkan sonucun üçüncü basamağını, ikinci basamağa birinci basamağını filan atarsınız.

ben c++'ta yapmıştım birkaç sene evvel, rastgele notalar çalan bir programcık yazmıştım.
0
actionary
(05.07.08)
actionary, bahsettiğin yöntem pek şahane bir şekilde random sayı üretmez, yani o kadar iyi bir algoritma değil. bir kere saniyede bir sayı üretebilme gibi bir limitasyonu var heheh :) ve sonuçlar pek de random ve uniform dağıtılmış olmayacaktır.
0
kurukafa
(05.07.08)
(4)

bu nedir?

ayanux
sporcuların bacaklarına kollarına omuzlarına yapıştırılan renkli ve uzun bi bant var. genelde voleybolcular takıyor.. şu resimde futbolcu versiyonu var..
sporcuların bacaklarına kollarına omuzlarına yapıştırılan renkli ve uzun bi bant var. genelde voleybolcular takıyor.. şu resimde futbolcu versiyonu var..
0
ayanux
(04.07.08)
burada da tenisçi versiyonu var. eurosport.yahoo.com

sanırım gerilip hareket etmeyi kolaylaştırıyor, veya olası zedelenmelere karşı koruyor.
bayağı götümden sallıyorum yani.
0
pinkburger
(04.07.08)
ben de götümden sallıyor olmamla birlikte o bölgeyi soğuk tutan bi'şey olduğunu düşünüyorum. zorlanmadan veya darbeden dolayı olan kanamayı hafifletmek için yapıtırılıyor olabilir. olmaya da bilir...
0
kopuk ucurtma
(04.07.08)
fenomen oldu yahu..
0
🌸ayanux
(04.07.08)
kopuk ucurtma: yahu tutsa sıcak tutar, niye soğuk tutsun? soğuk kasların bir numaralı düşmanı değil midir?
0
actionary
(05.07.08)
(6)

gitar efektleri simülasyonu

kibritsuyu
efendim elektro gitarlar için bin çeşit pedal, efekt bilmemne var. isimlerini hep duyuyorum ve merak ediyorum hangisi nasıl ses çıkarıyor diye. böyle simülatör gib ibir şey var mıdır? mesela bir gitar melodisi çalsın, ben basayım distortion'a, aynı melodinin distortionlu halini dinleyeyim. basayım ö
efendim elektro gitarlar için bin çeşit pedal, efekt bilmemne var. isimlerini hep duyuyorum ve merak ediyorum hangisi nasıl ses çıkarıyor diye. böyle simülatör gib ibir şey var mıdır? mesela bir gitar melodisi çalsın, ben basayım distortion'a, aynı melodinin distortionlu halini dinleyeyim. basayım ötekine, o şeklini dinleyeyim. ya da buna benzer bir şey işte anladınız. her efektin nasıl ses çıkardığını duyayım, istediğim bu.
0
kibritsuyu
(04.07.08)
reason da var
0
sijwocaq
(04.07.08)
reason ne?
0
🌸kibritsuyu
(04.07.08)
Reason'da olabilir ama kullanımının kolay olduğunu hiç sanmıyorum...
Guitar Pro öneririm. Özellikle yeni versiyonunda(3 olması lazım) RSS denilen gerçekçi sesler kullanıyorlar. İstediğin efekti de sokup çıkarabilirsin programda.
Ayrıca www.ultimate-guitar.com gibi sitelerden de guitar pro için yapılmış binlerce şarkıya ulaşabilirsin...
0
bitti
(04.07.08)
arkadaşların söylediklerine ek olarak şu programlar iyidir

native instruments guitar rig 3 www.native-instruments.com

Ik multimedia samplitube 2

waves gtr 3.0

dash signature the absract guitar

bu programları google ile aratıp demo sayfalarına ulaşabilirsin fakat ben bu programları indireyim kullanayım diyosan asio 2.0 sürücülü ses kartının olması lazım.
0
omer460
(04.07.08)
www.mydukkan.com adresinde gitarların, efektörlerin demo seslerini dinleyebilirsiniz.
0
flate
(04.07.08)
guitar rig 3 bu iş için mükemmel. yalnız, telif hakları sebebiyle cihazların isimlerini değiştirerek koymuşlar programa.
0
actionary
(05.07.08)
(6)

gitardan çıkan çığlığa benzer ses

baldur
genelde death metal şarkılarında kullanılan riffe benzeyen ama sadece bazen riff olarak kullanılan bu sesin veya sesi çıkartan hareketin özel bir adı var mı? opeth'in serenity painted death, dying fetus'un praise the lord ve anathema'nın sleepless şarkılarında var mesela.
genelde death metal şarkılarında kullanılan riffe benzeyen ama sadece bazen riff olarak kullanılan bu sesin veya sesi çıkartan hareketin özel bir adı var mı? opeth'in serenity painted death, dying fetus'un praise the lord ve anathema'nın sleepless şarkılarında var mesela.
0
baldur
(04.07.08)
tamamen alakasız:

(bkz: crybaby)
0
co2s2
(04.07.08)
şarkıları dinlemedim ama artificial harmonic tekniği olabilir bahsettiğiniz şey. tele normal vurduktan sonra parmağınızla veya avcunuzun içiyle hafif bir temas yaptığınız zaman gitarı kanırtıyomuş gibi bi ses alabilirsiniz.
0
darkpower
(04.07.08)
Artificial harmonic midir ismi bilmiyorum ama pitch diye de kulllanılır, bastığınız sesin 2 oktav üstüne kadar alabilirsiniz.

Bunu yapmanın en kolay yolu, bastığınız notanın yeriyle gitarın köprüsünün tam orta noktasından penayla parmağın birleştiği yerden tele sertçe vurmak. Tek tele vurmak önemlidir bu olayda...
0
bitti
(04.07.08)
bunu penaya tele değdirip, tele yukari dogru bir hareket verirken penayi asagi indirerek yapmak mumkun ama ilk deneyiste olmayabiliyor. dendigi gibi bu bir yapay harmonik. manyetigin turu ve mesafesi onemli bunun icin. tabi processorle de tizlestirmek mumkun, buna da phaser denyiodu sanirim atiyor olabilirim, steve vai in cok kullandigi biseydir bu da.
0
lhun
(04.07.08)
feedback yada scream olması lazım
0
omer460
(04.07.08)
artificial harmonic.

tremolo koluyla desteklendiğinde eşek anırması gibi ses çıkartır, şahanedir. en güzel örneklerinden biri pantera'nın cemetery gates şarkısında duyulabilir.
0
actionary
(05.07.08)
(5)

PHP Sorusu

actionary
Şimdi PHP server-side scripting dili ya... Diyelim ki internet sitemin ben hiçbir sayfa çağırılmaksızın her gün belli bir saatte MySQL'den birkaç veri almasını, bunları bir yerlere kaydetmesini ve sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesini istiyorum. Bir nevi scheduled task (zamanlanmış g
Şimdi PHP server-side scripting dili ya... Diyelim ki internet sitemin ben hiçbir sayfa çağırılmaksızın her gün belli bir saatte MySQL'den birkaç veri almasını, bunları bir yerlere kaydetmesini ve sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmesini istiyorum. Bir nevi scheduled task (zamanlanmış görev, Windows'taki).

Nasıl yapılır? Yapılır mı?
0
actionary
(03.07.08)
(bkz: cron)
0
lord seithel
(03.07.08)
mysql de job yazilmiyor mu ?
0
ccompiler
(03.07.08)
php ye yazarsınız, php gidip mysql'de ne iş yapılacaksa yapar
0
lord seithel
(03.07.08)
ccompiler: veritabanları konusunda yeniyim, bu yöntem karmaşık olmaz mı?

lord seithel: php'ye neyi yazacağım? bir önceki cevabınızdaki gibi cron kodu mu? yoksa direkt "her gün saat 12:00'de git şu veritabanına bağlan, şu tabloyu seç, şu id'deki şu bilgileri al, şu dosyaya (veya şu veritabanına) kaydet" mi diyeceğim? sanki php durduk yere kendi kendine işlem yapmazmış gibi geliyor ama?

lord seithel ve mrtksn: hemmen cron nedir ne değildir araştırıyorum.
0
🌸actionary
(03.07.08)
php ile gerekli kodlari yazip cron ile bu php dosyasini cagiracaksiniz.
0
se7enbullet
(03.07.08)
(5)

atm den çıkan yırtık banknot

light beam
bugun öğleden sonra gibi bir miktar para çekmiştim garanti atm den. az önce fatura için belli bir miktar ayıracakken aradaki paralardan birinin yırtık oldugunu farkettim. cüzdanımda yırtılması mümkün değil, zaten en dıştaki para değil ortadaki paralardan biri yırtık olan. Garanti'ye gidip durumu anl
bugun öğleden sonra gibi bir miktar para çekmiştim garanti atm den. az önce fatura için belli bir miktar ayıracakken aradaki paralardan birinin yırtık oldugunu farkettim. cüzdanımda yırtılması mümkün değil, zaten en dıştaki para değil ortadaki paralardan biri yırtık olan. Garanti'ye gidip durumu anlatsam (gerçi bunun için pek vaktim yok ama) bir işe yarar mı, ki ben pek zannetmiyorum. yoksa yırtık parayı günün hatırası olarak saklayayım mı? bilemedim, napiim bu durumda?
0
light beam
(03.07.08)
sahte para bile çıkıyor, gittiğinizde bir şey kabul ettirme şansınız pek yok bence.

yırtığı boşver bir kere bana bir kere dayımın çektiği paralarda sahte çıktı, utanmadan bizi suçladılar neredeyse (farklı 2 banka).

bir bardak su için kullanılmaz durumdaysa:)
0
marmara34
(03.07.08)
bankalar yırtık banknotları kabul ediyor.
0
cisimi yapiyom popom kuru kaliyo
(03.07.08)
merkez bankası ve ziraat bankası yeni ve gıcır banklotla değişimini yapar.
0
kriker
(03.07.08)
olmadı aynen zarfla bankaya yatırın, bir şey yapın. banka o banknotu başkasından kabul etmişse sizden de eder :)
0
actionary
(03.07.08)
eger para %50'den fazla yirtik degilse tam karsiligini, %50den fazla yirtiksa yari karsigilini veriyorlar diye okumustum duyuruda. ya da merkez bankasinin sayfasinda mi okumustum acaba.
0
osuruklu
(03.07.08)
(6)

what is a "zip tie"?

terp
zip tie denen ilisikte resmini gordugunuz zimbirtinin turkcesi nedir acaba? nerden bulabilirim ayrica? tesekkurler.
zip tie denen ilisikte resmini gordugunuz zimbirtinin turkcesi nedir acaba? nerden bulabilirim ayrica? tesekkurler.
0
terp
(01.07.08)
kablo bagi olarak gecer. elektrikci ve elektronikcilerde bulabilirsiniz.
0
trimpot
(01.07.08)
plastik kelepçe de denir. farklı boylarda olanlarını nalburlarda bulabilirsiniz.
0
kibritsuyu
(01.07.08)
kelepçe bile demiyorlar. cırt dedin mi her yerde var. özellikle plastik hırdavat satan yerlerde..
0
co2s2
(01.07.08)
cirt deniyor. elektrik malzemesi satan yerlerde zibil gibi.
0
osuruklu
(01.07.08)
plastik kelepçe doğru cevap. buna eskiden "tyer up" denirdi yabancı kaynaklarda.
0
actionary
(02.07.08)
"tayrap" ismi ile de bulabilirsin bu plastik kelepçeyi. ırak'ta askerin kelepçe niyetine kullandığı gereçtir bu ayrıca.
0
trawmatolog
(02.07.08)
(3)

ikinci el pc fiyatı

fizikopat
yiğenim bilgisar alacam. ikinci el. karne hediyesi. sizce aşağıdaki özelliklere sahip ikinci el bir pc ne kadar eder? hangi fiyat aralığında kazıklanmam? bi yerdım edin piliiz.p4 1.6256 mb ddr ram40 gb hdd32 mb ekran kartı15" monitorcd-romklavye+mouse
yiğenim bilgisar alacam. ikinci el. karne hediyesi.
sizce aşağıdaki özelliklere sahip ikinci el bir pc ne kadar eder? hangi fiyat aralığında kazıklanmam? bi yerdım edin piliiz.

p4 1.6
256 mb ddr ram
40 gb hdd
32 mb ekran kartı
15" monitor
cd-rom
klavye+mouse
0
fizikopat
(01.07.08)
150-200 ytl
0
trimpot
(01.07.08)
gel ben sana 17" lcd asus monitor
amd64 bit 3800+ ,işlemci
200 gb harddisk
onboard babalar gibi kartı (nvidia Geforce6100 nForce400) hemen hemen her oyunu oynadım
dvd writer
yanında da 250-300 tane divx film...
40gb mp3 vs.
8gb tonla program set upları
ankaraya gidecem.. taşımaya üşeniyorum 450 ytlye bırakıyım.. hatta pazarlık da olur:)
istanbuldayım..
[email protected]
bu cuma ankaraya gidiyorum.. cumaya kadar almazsan yanımda götürmek zorunda kalacam

boşver o hurdayı... YEĞENİNİ SEVİNDİR!
0
zubundy
(01.07.08)
50-100ytl.
0
actionary
(02.07.08)
(5)

Ekran Kartı Tavsiyesi?

actionary
Yeni bir bilgisayar toplamaya karar verdim, ancak ekran kartı (grafik hızlandırıcı, gpu, ne derseniz) konusuna çok uzak kalmışım yıllardır. Şöyle çok sağlam bir ekran kartı arıyorum. Çok sağlam dediysem, uçuk fiyatlı olmamalı tabii ki. Ama şu son dönem oyunlarında (Crysis filan) sorun çıkartmamalı,
Yeni bir bilgisayar toplamaya karar verdim, ancak ekran kartı (grafik hızlandırıcı, gpu, ne derseniz) konusuna çok uzak kalmışım yıllardır. Şöyle çok sağlam bir ekran kartı arıyorum. Çok sağlam dediysem, uçuk fiyatlı olmamalı tabii ki. Ama şu son dönem oyunlarında (Crysis filan) sorun çıkartmamalı, full detail'e bana mısın dememeli.

Performans/fiyat oranı şahane olmalı yani. 300YTL'ye kadar olsa süper. Ama 150 YTL'den 400YTL'ye kadar tavsiyelere açığım.

- Bir de, ek soru olarak, C2DUO E8400 mü alayım, yoksa Q6600 mü kastırmaya gayret edeyim?
0
actionary
(27.06.08)
sistem agp mi pci-express mi? agp ise işin zor, iyi kart pek yok. olanlar da çok pahalı. pci-express ise 8800GT iyidir derim. ati'nin hd3870'i performans olarak 8800gt'den geri kalmıyor. lakin şöyle de bir şey var, crysis'i full detail'de çalıştırmak sli/crossfire sistemlerde bile kastırıyor. o halde 9800GX2 ya da 3870x2 gibi çift gpu'lu kartlara göz atın derim.
0
deckard
(27.06.08)
(git: 31671)
0
baldur
(27.06.08)
8800 gt derim başka da bişey demem,kullanıyorum mutluyum huzurluyum, çift gpular 500 liradan başlıyor ayrıca.
0
gaza gelen
(27.06.08)
sofistike maymun: olaydan bayağı kopmuşum herhalde. agp kaldı mı ki hala? şimdiki p4 sistemim bile pci-express.
0
🌸actionary
(27.06.08)
DirectX 10 destekli agp ekran kartları bile piyasaya çıkarılmaya hazırlanılıyor. evet belki artık yüzlerine bile bakan yok fakat üretici firmalar hala agp sahiplerinin üzerinden para kazanmaya çalışıyor.
0
deckard
(27.06.08)
(3)

Sözlükte geçirilen zaman

babatema
"mesaj | çöp | olay" üçlüsünün altındaki sözlükte geçirilen zaman bir veritabanında tutuluyor mu, yoksa sadece yazarın görmesi için mi? bir ara sözlükte geçirilen zamanın çaylaklıktan çıkmak için bir kriter olduğunu duyduğumu anımsıyorum da emin değilim. nedir bu olaylar?
"mesaj | çöp | olay" üçlüsünün altındaki sözlükte geçirilen zaman bir veritabanında tutuluyor mu, yoksa sadece yazarın görmesi için mi? bir ara sözlükte geçirilen zamanın çaylaklıktan çıkmak için bir kriter olduğunu duyduğumu anımsıyorum da emin değilim. nedir bu olaylar?
0
babatema
(27.06.08)
sözlükte geçirilen zaman çaylaklıktan çıkmak içün kesinlikle bir kriter değildir. öyle olsa çaylak bir hafta açık bıraksın bilgisayarını, sözlüğü, haftasına yazar olsun. olur mu hiç?
0
actionary
(27.06.08)
bilgisayarı 1 hafta açık bırakmanın işe pek yarayacağını sanmıyorum (timeout).

babatema'nın dediği doğru, sanırım feeling the blanks (nicki doğru yazdım umarım) söylemişti, "sözlükte geçirilen zaman da bir kriterdir" diye. ama mevzuyu oradaki "sözlükte geçirilen zaman" sayacından mı çözüyorlar, orayı bir yerde log mu tutuyorlar bilemiyorum tabii ki.
0
gxix
(27.06.08)
ufacık bir programla sözlükte devamlı linkten linke atlamanın gerçekleştirilebileceğini düşünürsek doğru bir kriter değil varsa bile.
0
prodeq
(27.06.08)
(3)

Havuz sorusu yine

no christ requiress
Evet yine bir havuz sorusu ile karsinizdayiz. Istanbul, Merter'de var midir bildiginiz, ayidan yoksun bir havuz? Green park otel var sanirim ama havuzuna aylik uyelik fiyatinin 300$ civari oldugunu duydum. Bir ogrenci olarak daha makul paralara (100-150ytl), bir havuz biliyor musunuz buralarda ?
Evet yine bir havuz sorusu ile karsinizdayiz. Istanbul, Merter'de var midir bildiginiz, ayidan yoksun bir havuz? Green park otel var sanirim ama havuzuna aylik uyelik fiyatinin 300$ civari oldugunu duydum. Bir ogrenci olarak daha makul paralara (100-150ytl), bir havuz biliyor musunuz buralarda ?
0
no christ requiress
(27.06.08)
YTÜ Davutpaşa Kampüsü'nün havuzu açıldı (malum, Merter - Davutpaşa 5 dakika metroyla). Dışarıdan da insan kabul ediliyor sanırım fiyat farkıyla.
0
actionary
(27.06.08)
evimin karsisi kendisi, spor salonunu da kullanmaktayim fakat acik havuz orasi. etraftan bok pusur,bocek falan girer, killandirtir insani. etrafini cevirdiler mi yoksa hala kabak gibi acik mi ? bi kac aydir ugramadim da
0
🌸no christ requiress
(27.06.08)
ytü dışarıdan insan almıyor onu belirteyim. ytü öğrencisi ya da mensubu olmanız lazım. bir arkadaşınız varsa yanında fark ödeyerek girebiliyorsunuz o ayrı.
0
ozdek
(27.06.08)
(5)

internet baglanti sorunu lütfen kafayi yemeden bana yardim eder misiniz?

palyacopapi
bi kac gündür baglantim kopup duruyordu. bugün iyice costu. ttnet adsl destek hattini aradim. modem ayarlarini vs. yaptirdilar. bir sorun gözükmüyor bagli yani adsl. e hersey normalken ben nie kopuyorum ya :S deliricem arkadas. koptugum zaman modemin üzerindeki ppp isigi anlık sönüyor ve yeniden yan
bi kac gündür baglantim kopup duruyordu. bugün iyice costu. ttnet adsl destek hattini aradim. modem ayarlarini vs. yaptirdilar. bir sorun gözükmüyor bagli yani adsl. e hersey normalken ben nie kopuyorum ya :S deliricem arkadas. koptugum zaman modemin üzerindeki ppp isigi anlık sönüyor ve yeniden yaniyor bazen de adsl isigi sönüyor. ama bir anlık. ve hatta ben bunlari yazarken 2 kez daha koptu. acaba benim modem mi cortladi? markasi datron. zaten pek iyi cekmiyordu ev dubleks assaya iniyorum cekmio filan. öf sicaktan ve sinirden cümle kuramaz oldum. durum boyle iken boyle. napim ben bi akıl verin ne olur. sevgiler tesekkürler
0
palyacopapi
(24.06.08)
baglı bulundugunuz telekom mudurlugunu arayıp,dogrudan adsl arıza bildirin,oyle ttnet destek hattıyla filan ugrasmayın
0
im2shy
(24.06.08)
telefon çaldığında kopuyorsa mesela, splitter gitmiştir. yeni splitter işe yarayabilir o durumda.

yakın çevredeki insanların adsl bağlantısı sorunsuzsa, sorun büyük ihtimalle modemdedir. bir arkadaşınızdan bir modem ödünç alıp deneyebilirsiniz. çünkü yazılıma bağlı kopmaz genelde internet bağlantıları. ya tt'den, ya modemden. bence modemden.
0
actionary
(24.06.08)
direk olarak ariza kaydi birakin ve telekomdakilerin size baska sey soylemesine musaade etmeyin. genelde destek olamiyorlar cunku. oradakilerin yapabildigi tek sey, adinizi soyadinizi ogrenmek, alan koduyla birlikte 10 haneli numaranizi soylemenizi istemek. telekom size telefonla geri donus yapip hattinizla ilgili ariza olup olmadigini sorar bir sure sonra zaten. bazen kafadan yaptik diye de ariyorlar fakat buna pabuc birakmayin, hakkinizi arayin. eger modemle ilgili oldugunu dusunuyorsaniz ve modemin yazilimini guncelleyebiliyorsaniz bunu deneyin. buna benzer olaylar benim de cokca basima geliyor. her seferinde telekomla yuzgoz oluyorum. hatta kontrol icin arayan eleman kanka muhabbetine bile girmek istedi, kablodandir abi o eski kutu varsa binada degistirmeniz lazim dedi, ben de cevabini verdim adama. calissinlar orada 10 haneli numara soracaklarina. bak yine sinir krizine soktular beni....
0
n tee
(24.06.08)
eğer ki ppp ışığı sönüyorsa modeme sinyal geliyor da modem ip alamıyor demektir, adsl ışığı sönüyorsa sinyal hiç ulaşmıyor demektir bu ikisi de çok farklı problemler. adsl ışığı sönüyorsa öncelikle ev içerisindeki hattı kontrol etmek lazım, çok fazla telefon kablo yolu varsa, splitter kullanmadan yapılmış paralel bir telefon hattı varsa veya aynı hat üzerinde fax, pos cihazı gibi telefon hattını meşgul edecek aygıtlar varsa bu problem yaşanmakta(ev içerisindeki hat kalitesine bağlı olarak). modemin ppp ışığı sönüyorsa bu büyük olaslılıkla santral kaynaklı bir problem olabilir. ama biz işimizi sağlama alalım;

ev içerisindeki hat kontrol edilip eğer herhangi bir anormallik yoksa adsl destek hattını arayıp; sık sık bağlantım kopuyor, bağlantım koptuğunda adsl link ışığım sönüyor diye beyanatta bulunulursa arıza kaydı oluşturulacaktır. eğer ki işlemi hızlandırmak isterseniz, telefon hattımı direkt olarak modemime bağladım ve modem kontrolü yaptım diye söylerseniz başından savmadan ağrıza kaydı oluşturur karşıdaki kişi.
0
cisegu
(25.06.08)
splitter kullanıyorsanız değiştirmeyi deneyin.. çok sık bozulmaktalar..
0
ayheytmayselfenvanttuday
(25.06.08)
(7)

suyu donduran damla?

insanimsi
saçma bir soruyla daha karşınızdayım!lütfen anlatım bozukluklarına aldırmayınız.gelecekte geçen bir van damme filmi diye hatırlıyorum. bilim adamları bir şey üretiyorlar; böyle bir damlası suya düşünce, suyun hacmi ne kadar büyük olursa olsun hemen buz yapıyordu. yani bu damla bir benzin deposuna at
saçma bir soruyla daha karşınızdayım!
lütfen anlatım bozukluklarına aldırmayınız.
gelecekte geçen bir van damme filmi diye hatırlıyorum. bilim adamları bir şey üretiyorlar; böyle bir damlası suya düşünce, suyun hacmi ne kadar büyük olursa olsun hemen buz yapıyordu. yani bu damla bir benzin deposuna atılan kibrit misali (örneğe bak) suyun başka bir şekle geçmesini sağlıyordu.
bunun bilimsel bir temeli var mı?
ha?
0
insanimsi
(24.06.08)
hacim ne kadar buyuk olursa islem hizinin o kadar dusmesi lazim. demolition man'deki metal tupu kirinca yere dusen damlanin etkisi daha bir bilimsel sanki. oyle standard bir madde degil de yuksek basinc altindaki sivi nitrojen olma ihtimali vardir bilimsel aciklama olarak. ama etki alani sonsuza kadar gitmez belli noktaya kadar dondurur ve soner diye dusunmekteyim.

hacimden bagimsiz olarak bir damla istenildigi kadar buzu verecek olsaydi; dunya buzdolabi ureticileri e5'te eylem yapardi acikcasi. su anki yuzyilda sivi iyonlarindan hic enerji cekmeden kendi kendilerini katilastirmalarini saglayacak teknoloji mevcut degil.
0
507
(24.06.08)
şöyle birşey var:

(bkz: supercooling)
digg.com:_watch_as_bottled_water_turns_into_ice_in_seconds
0
ermanen
(24.06.08)
film van damme değil de stallone filmi olabilir mi?
www.imdb.com

orda son sahnede kötü adam o tip bişiyle donuyordu ve stallone amcama sadece dokunmak kalıyordu. sıvılaştırılmış çok yğun bi gaz çeşidi diye hatırlıyorum. o kadar yoğunki dokunduğunu donduruyo falan??
0
hayo
(24.06.08)
Hehe bu konsepti ben ilk bir Kurt Vonnegut romaninda okumustum. Hatta (bkz: ice nine)

Ondan daha iyisi surada: en.wikipedia.org
0
wpi
(24.06.08)
çok teşekkürler. zaten filmi hayal meyal hatırlıyordum.
0
🌸insanimsi
(24.06.08)
donma (faz değişimi) değil de, katılaşma olabilir belki. çünkü örneğin bir okyanusun birden bire donması demek, tüm dünyanın hayvani derecede ısınması demek :)

bir de, su değil de başka bir madde olabilir o donan. var öyle maddeler (hiçbirini hatırlamasam da), aniden donan.
0
actionary
(24.06.08)
termodinamik yasası derki akış yüksekten alçağa doğru olur, durup dururken tersine olmaz (tabii böyle demiyor da kısaca böyle) o yüzden sıcak su soğur etrafın seviyesine iner ama ortamdaki su durup duruken ortamdan enerji alıp ısınamaz.


çok düşük sıcaklıkta x gram maddeyi (atıyorum sıvı nitrojen hatta var olduğundan şüpheliim ama abartalım katı nitrojen) bir havuza atsak, ilk olarak temas ettiği su moleküllerini katılaştırır, sonra onları soğutmaya başlar, soğuyanlar etrafındakileri katılaştırır ve soğutmaya devam eder vs vs vs bu durum atılan x maddesinin çevreyle dengeye gelene kadar sürer, yani sonsuza kadar sürmez ki bu genelde son derece az bir miktar katılaşma sağlar, yani öyle gölleri donduralım olayı olmaz.

belki ilerde bulurlar 12 K filan bir madde, onunla yaparlar bilemiyorum. herşey gidip gelip q=mcdeltaT 'ye geliyor.



not bi de supercooling denmiş türkçe'si aşırı soğumadır ve metalurji'de döküm konusunda, faz değişimleri konusunda acaip yer tutar, deli gibi örneği vardır.
0
darknum
(24.06.08)
(13)

sanırım uçuruldum

kutuyusuk
günün ilk saatleriyle beraber siteye kullanıcı adım ve şifremle giremedim. şifremi unuttum dediğimde ise e mail ime mesaj gelmedi. sözlüğe "kuty" nickiyle yazıdığım entryler silinmiş. sanırım uçuruldum sözlükten. ama nedenini bilmiyorum. nasıl öğrenebilirim? kimden öğrenebilirim. nerelere gidebiliri
günün ilk saatleriyle beraber siteye kullanıcı adım ve şifremle giremedim. şifremi unuttum dediğimde ise e mail ime mesaj gelmedi. sözlüğe "kuty" nickiyle yazıdığım entryler silinmiş. sanırım uçuruldum sözlükten. ama nedenini bilmiyorum. nasıl öğrenebilirim? kimden öğrenebilirim. nerelere gidebilirim? kendimi hangi dağa taşa vurabilirim?
0
kutuyusuk
(24.06.08)
walla sözlükten bakıtm uçurulmuşsun. nedenini ise öğrenemezsin. moderasyon bildigim kadarıyla çok yakın arkadasları dısında kimseye ucurulma sebebini söylemiyor
0
hayati yasayan adam
(24.06.08)
ben hiçbir sebebe ihtimal veremiyorum. neden olmuş olabilir. türk telekom hakkında çok agresif iki entr yazdım en son o olabilir mi?

ss göndermen mümkün mü?
0
🌸kutuyusuk
(24.06.08)
üstad maalesef söylenenler doğru.
ne başlığında entry var ne de hayvan ara'dan arama yapınca bir sonuç çıkıyor. başka bir yöntem var mıdır bilemiyorum bakmak için.
0
tannhauser
(24.06.08)
çöp kısmında 3-4 entry duruyordu. biri haricindekiler benim sildiklerimdi. belki bir ara canlandırırım diye saklıyordum. moderatörler 4 entrymi sildi yazarlığım boyunca. bunlar mıdır uçurulmama sebep olan?
0
🌸kutuyusuk
(24.06.08)
sanırsam "çöp entry" den kasıt boş boş şeyler yazmak, sözlüğe zerre katkı sağlamayacak entry girmek.

senin için söylemiyorum tabii, çöp entry kavramını anladığım şekliyle açıklamaya çalıştım.
0
rectoa
(24.06.08)
@rectoa: haklısın. somut düşündüm ben.
0
🌸kutuyusuk
(24.06.08)
Bazen moderatörler bir entry'niz dahi silinmese sizi sözlükten atmaya karar verebiliyorlar. Son okuduğum entry'lere göre de, bir moderatör değil, tüm moderatörler oy veriyorlar atılması istenen yazar için. Yani oy çokluğu ile atılmış olmanız olası.
0
nuage
(24.06.08)
moderatörler arasında yapılan oylama ile yazar uçurulması hiç inandırıcı değil, biraz tepkileri bastırmakla ilgili ya da başka saçma bir nedeni var... keyif faktörü number one.

sizle alakalı değil ama özellikle aykırı sesleri çok iyi susturuyorlar. kınıyorum şiddet ve şefaatle.
0
marmara34
(24.06.08)
sözlükte hiçbir moderatörün aykırı sesleri susturmaya çalıştığı filan yok. aykırılıktan anladığınız sizin gibi düşünmeyenlere hakaret etmek değilse tabii. şunu söyleyebilirim ki, 2004'ten beri iki kez - haksız olduğuna inandığım bir şekilde - çaylak yapılmama ve zaman zaman bazı moderatörlerle hararetli tartışmalara girmiş olmama rağmen, moderatörlerin (hepsinin) objektif kalabilme yeteneklerine saygı duyuyorum.

çöp entry mevzuu şöyle: çoğu zaman doğrudan uçurulma sebebi olmuyor. ancak kişisel tarihçenize not düşülüyor ve ilk hatanızda uçurulma ihtimalinizi birkaç kez arttırıyor.

kutuyusuk, uçurulma sebebiniz büyük ihtimalle tt hakkında yazdığınız agresif entry'lerdir. sözlükte en hassas mevzu bu. gg entryler.
0
actionary
(24.06.08)
atma recep din kardeşiyiz, keyfilik yokmuş, objektiflermiş falan fıstık, buna kim inanır? kadir inanı:)
hayır, ben uçurulmadım hatta 9. nesil olarak 4. kez mi ne çaylak yapıldım ama son 2 danesi tamamiyle keyfi. evvel zaman içinde, yazar alımlarındaki entrylerden bir adam aylar sonra nasıl çaylak edilir, daha sonra hiç bir neden olmadan ?

ayrıca bahsettiğim aykırılık fazlasıyla malum ancak görebilmek için o kör zihniyetten çıkmak gerek, geyik amaçlı olsun, ciddi manada olsun bazı tarzda entry sahipleri ya çaylak ya uçmuş ya da susturulmuştur (çaylaklık sonrası artık umursamama, yazmamak gibi) ya da çoğu akıbetleri bildiğinden iki kelam etmemektedir, ki bunlarla ilgili düzünelerce pm de almışlığım var.

neyse, ne diyem mahmut mu diyem demeden evvel, balık baştan kokar diyelim, keyfilikte de haklı olunabileceğini söylerek alakasız bir duyuruda yer işgal etmiş olalım.
0
marmara34
(25.06.08)
@marmara34: haklı olabilirsin. keyif faktörü yani.

ama hangi sebeple olursa olsun uçurulmanın gerekçesi belirtilmeli. belki de azınsanmayacak sayıda yazar yalnış anlaşıldığından, yaptığı çok basit hatalardan ya da mod un hatalarından uçuruldu. mod ların da hatalara yer var işlerinde.

ayrıca uçurulan yazara en azından bir kereliğine savunma hakkı verilirse daha adil işler. uçurulur uçurulmaz siteye girişin yasaklanıyor. son bir kere daha kullanıcı adımızla girebilelim sözlükten öğrenelim neden uçurulduğumuzu.

böyle birden bire kestirilip atılmak kırıcı da olabiliyor. hiç beklemediğim bir anda sanki çok sevdiğim birisi evine giderken kapıları yüzüme çarptı. kendime adıma konuşuyorum aynen böyle bir duygu. hala neden uçurulduğunu bilememekse ayrı bir sıkıntı vesilesi.

derdimi anlatmaya çalıştım işte ambale kafayla. umarım becermişimdir.
0
🌸kutuyusuk
(25.06.08)
yahu daha önce de yazdıydım bi yerlere yeni yazar danışma bürolarından birine galiba tekrar yazayım.

"hiçbir nedeni yokken çaylak olmak" ne demek arkadaş? sen mazoşist bir manyak değilsen veya "ona buna laf giydireyim, çaylak olana veya uçana kadar istediğime söveyim rahatlayayım, sonra da uçarsam uçayım sittiret" mantığındaki yazarlardan biri değilsen çaylak olacağını, uçacağını bile bile entry girmezsin ki zaten. sen doğru sanıyorsundur ama doğru değildir. bu yüzden çaylak oluyorsun veya uçuyorsundur. çaylak olduktan sonra bile hala doğru sanıyorsundur, hatanın farkında değilsindir, o yüzden de nedeni yok sanıyorsundur. bilmemen, nedenini anlamaman gayet normal yani. inan ki nedeni vardır. bak soru sahibi arkadaş ne güzel demiş "telekom hakkında agresif entry girdim, ondan mıdır acaba" diye. ondandır elbet.

yazara savunma hakkı verilmesi diye bir şey de saçma olur zaten. kurallar açık açık belirtilmiş. bunları yapmazsan çaylak falan olmazsın, uçmazsın denilmiş. "bi daha yapmam abi valla hadi be abi" denilecek bir tarafı yok.

moderatörler de okuyor burayı. eminim ki siz soru sorduğunuzda bakmışlardır niye uçtuğunuza. eğer hala size cevap verilmiyorsa emin olun ki haklı bir nedeni vardır.
0
kibritsuyu
(25.06.08)
dostum ilk soruyu ben sormuştum zaten. savunma hakkını önerisini de ben verdim.

tabi ki bir nedeni vardır. bundan şüphem yok. fakat bize bu neden söylenmezse yarın 10. nesil olarak yeniden girdiğimizide aynı hatayı yapmamamız için hiç bir sebep olmaz. nasıl olsa kestirilip atılıyor. sebep söylensin ve gerekirse aynı muamele yapılsın. savunma hakkın da olmayıversin. (olması taraftarıyım hala) ama bunu bilmek hem kişiyi rahatlatacaktır (eğer gerçekten suçluysa) hem de ilerisi için ders olacaktır. ve bu neden genel geçerse bir nedense, karar objektifse bana göre yalnış olsa da ben onu kabullenmek zorundayim.

artık bir önemi de kalmadı zaten. bir şekilde uçurulma sebebimi öğrenebilir miyim diye sormuştum ve cevabını aldım. cevaplayan herkese teşekkürler.
0
🌸kutuyusuk
(25.06.08)
(10)

bazı ülkelerdeki insanların isimleri

cehcho
örneğin hırvatistan da insanların soyisimleri genellikle neden -c ile biter? aynı paralelde isveç te -son ile, ruslarda -ov ile falan.
örneğin hırvatistan da insanların soyisimleri genellikle neden -c ile biter? aynı paralelde isveç te -son ile, ruslarda -ov ile falan.
0
cehcho
(24.06.08)
-son norveç ve danimarka'da falan da vardır. bizdeki oğlu anlamına geliyor olması lazım. olafson, anderson, güllüoğlu gibi vs. vs.
0
eksi daglarinin aslani
(24.06.08)
yunanlılarda da s ile biter. dilin yapısıyla ve kurallarıyla ilgili olsa gerek.
0
babatema
(24.06.08)
italyanlarda da genelde -i ile biter. olaflar, anderler, güllüler babinda.
0
sethi
(24.06.08)
Litvanyada sadece soyadlar degil adlarda da kural vardir.

Erkek isimler: -as, -is, -us, -ys ile bitmek zorundadir
Erkek soyadlari: ayni kurallar gecerlidir
Kadin isimleri: -a veya -e ile bitmek zorundadir
Kadin soyadlari: evliyse -iene, bekarsa -aite ile bitmek zorundadir

Rus ve polonya etnik kokenli kisilerin isimleri ve soyadlari bu kurala uymayabilirler.

Bunlarin cok ozel nedenleri yoktur, tamamen gramerdeki erkek adlarin, sifatlarin -s ile bitmesi zorunlulugundan gelmektedir.

Umarim genel olarak yardimci olabilmisimdir.
0
enedwaith
(24.06.08)
Kesinlikle dilin yapısı ile ilgili. Bahsettiğiniz gibi Ruslarda erkeklerin soyadları "-v" ile biterken kadınlarınki "-va" ile bitebiliyor. Aksi bir durum da olabiliyor ama, ben de aynı şeyi düşünüyorum: "Bizdeki '-oğlu' gibi.".
0
nuage
(24.06.08)
ermanen
(24.06.08)
@ermanen
teşekkürler.
0
🌸cehcho
(24.06.08)
@nuage: ruslarda kadinin soyismi bekarsa babasinin, evliyse kocasinin soyadina -a eklenmesiyle bulunuyor, kural olarak. safin-safina, karanin-karanina vb...
0
507
(24.06.08)
rusça'daki "-ov", türkçe'de "oğlu" (veya erkek torunu) anlamına geliyor. "-ova" ise "kızı" (veya dişi torunu) anlamında. bu bulgaristan'da da böyledir. ekseri sscb cumhuriyetlerinde de.
0
actionary
(24.06.08)
507: Evet. Öyle demek istemiştim ama, verilen örnek "-v" merkezli olduğu için, o örneği seçtim ve zaten "bitebiliyor" dedim, bitiyor demedim. Teşekkürler bilgilendirme için yine de. Ellerinize sağlık. ;)
0
nuage
(25.06.08)
(5)

akort etme şeysi

thinkbeforedoing
bas gitarım için digital akort aletlerinden arıyorum. mydukkandan baktım epey fakat pahalı geldi kaliteli olanları. istanbulda bu aletden ucuza alacağım bir yer var mı? kadıköy cıvarı olursa iyi olur. özellikle kort marka satan yer varsa süper olur.
bas gitarım için digital akort aletlerinden arıyorum. mydukkandan baktım epey fakat pahalı geldi kaliteli olanları. istanbulda bu aletden ucuza alacağım bir yer var mı? kadıköy cıvarı olursa iyi olur. özellikle kort marka satan yer varsa süper olur.
0
thinkbeforedoing
(24.06.08)
aradığın bu mu bilmiyorum ama, msn listemde birinin iletisinde ''satılık cort x2 solak 170 ytl'' yazıyor. istersen şeyapabilirim senin için?
0
jfk
(24.06.08)
mydukkanda 20 ytl civarı akort aletleri. daha ucuzu da mümkün değil. olmadı "guitar pro" kur bilg a.
0
dorian greyfurt
(24.06.08)
@jfk: yok, o değil.

abi istersen direk pc'den mic vasıtasıyla envai çeşit ufak programla da akort edebilirsin.

www.aptuner.com

şu var mesela, gayet de iyi. işe yarıyor en azından.
0
schimsonique chaiselongue
(24.06.08)
valla benim denedeiğim bilimum tuner benim basımda iş görmedi. aletler kafayı yiyor resmen. alacaksan da deneyerek almanı tavsiye ederim. basın tınısı elektroya göre farklı olduğundan heralde olmuyor...
0
hayo
(24.06.08)
kız arkadaşım bass gitarını hediyem olan cherub marka tuner'la gayet iyi akort edebiliyor yıllardır. 10ytl'ye mi ne almıştım, taksim pera müzik'ten.

düşük frekanslarda tuner'ların sapıtması doğal. ibre hareketlerinin ortalamasını alırsanız başarılı bir akort yapabilirsiniz.

bir de, akort yaparken tele vurduktan sonra tuner'a sinyali değerlendirmesi için zaman verin. çünkü tele vurduğunuz anda, dalga şekli henüz alması gereken şekli almış olmuyor. en güzel ölçüm, tele vurduktan iki saniye sonraki ölçümdür.
0
actionary
(24.06.08)
(1)

samsung f210, garip bir sorunu var...

tannhauser
çok sevgili samsung f210'uma bir haller oldu. bir gün telefonun şarjı kendiliğinden bitti. geri açtığımda telefon hafızasındaki şarkıların baştan aşağı silindiğini gördüm. bir miktar şarkı yükledikten sonra, şarkılar için "desteklenmeyen dosya" uyarısı yaptığını gördüm. ben de bluetooth'la yollamay
çok sevgili samsung f210'uma bir haller oldu. bir gün telefonun şarjı kendiliğinden bitti. geri açtığımda telefon hafızasındaki şarkıların baştan aşağı silindiğini gördüm. bir miktar şarkı yükledikten sonra, şarkılar için "desteklenmeyen dosya" uyarısı yaptığını gördüm. ben de bluetooth'la yollamayı denedim. ama yemedi. işin garip yanı hafıza kartındaki şarkılar olduğu gibi duruyordu ve rahatlıkla da dinleyebiliyordum. telefon hafızasına ise şarkı atsam ve şarkı görünse bile dinleyemiyordum. hafıza kartından telefon hafızasına şarkı atmayı denedim o da yemedi. flash memory muamelesi yapıp direkt atmayayım, samsung pc studio üzerinden yapayım dedim o da olmadı. az önce pc üzerinden şarkı atabildiğimi yazmıştım. fakat bu şarkılar telefonu kapatıp açtığımda görünmez oluyorlar. bunun evde pc'ye bağlayarak halledilecek bir yolu yöntemi var mıdır? yoksa servis mi görmesi lazım? garantisi devam ediyor. bu problem için telefon yenisiyle değiştirilebilir mi? herhangi bir hatalı kullanıma maruz kalmadı, yere, suya, ateşe, ota, köke düşmedi. cevaplar için şimdiden teşekkür ederim.

not: samsun'dayım. servis için istanbul'a mı gider, yoksa burada halledilebilir mi? servisi nasıldır samsung'un?
0
tannhauser
(24.06.08)
servis sorunu çözemiyorsa, garanti kapsamında değiştiriliyor olması lazım. büyük ihtimalle firmware sorunudur, güncellenince geçer; ama servise göndermeden önce yeni bir yazılımla flashlemeyin aman, kapsam dışında kalır.
0
actionary
(24.06.08)
(5)

paranoyak eden kola bardağı

galahad
evimde bulunan onlarca kola bardağından bir tanesi diğerlerinden huy ve mizaç olarak ayrılmakta. bu bardağa koyduğum kola aşırı köpürürken, diğer bardaklara koyduğum kola köpürmüyor. acaba bardağin içi şekerli mi dedim ve bardağa gusül abdesti aldırdım, ancak netice aynı, gene köpürüyor, gene köpürü
evimde bulunan onlarca kola bardağından bir tanesi diğerlerinden huy ve mizaç olarak ayrılmakta. bu bardağa koyduğum kola aşırı köpürürken, diğer bardaklara koyduğum kola köpürmüyor. acaba bardağin içi şekerli mi dedim ve bardağa gusül abdesti aldırdım, ancak netice aynı, gene köpürüyor, gene köpürüyor. asidi kaçmış kolayı bile köpürtebilme becerisine sahip.

temiz bir kola bardağı, emsalleri kolayı köpürtmezken, neden kola köpürtür?

açıklama : bardak cam olup, standart 330 ml. dir.
0
galahad
(23.06.08)
içi çelik olan bardaklar manyak köpürtüyo kolayı. koyarken taşırıyo falan. bilmem cam bardaktan mı bahsediyosun. ama paslanmaz çelikten olanlar benim düşmanım nihahaha
0
osuruklu
(23.06.08)
daha derin ve dik olan bardaklarda da oluyor bazen.
0
aysiku
(23.06.08)
cam bardaklardaki cizikler kolanin daha fazla kopurmesine sebep oluyor diye biliyorum. hatta sozlukte bununla ilgili bir ba$lik vardi ama hatirlayamadim $imdi.
0
dengesiz pamuk
(23.06.08)
bardağın içi kıvrımlıysa kola dolarken böyle içerde metaforlar yaratıyor olabilir(metafor değil başka bir şeydi o yahu)
0
demlikposet
(24.06.08)
@demlikposet: anafor! (sazanladık mı ne) :D
0
actionary
(24.06.08)
(5)

telefona normal stereo kulaklık takılıyor mu?

yoldaki isaretler
bu mp3 playerlar ve pc'ler kullandığımız normal stereo uçlu kulaklıklar var ya, sennheiser cx 300 mesela, onları cep telefonlarıyla kullanmak mümkün mü? bi adaptör aracılığıyla fln?
bu mp3 playerlar ve pc'ler kullandığımız normal stereo uçlu kulaklıklar var ya, sennheiser cx 300 mesela, onları cep telefonlarıyla kullanmak mümkün mü? bi adaptör aracılığıyla fln?
0
yoldaki isaretler
(21.06.08)
mümkün, 3.5mm den 2.5mm ye çeviren jack almanız lazım.

edit : Telefonun kulaklık girişi abuk subuk bir şeyse adaptör bulmakta zorlanabilirsiniz, tam marka model verirseniz daha çabuk bulabilirsiniz.
0
kimlanbu
(21.06.08)
nokia 5310 veya 6300.
hatta bi telefon tavsiyesi de isteyebilirim sakıncası yoksa. telefona en fazla 500 ytl ayıran, hem telefon hem mp3player taşıma külfetinden kurtulmak isteyen ama ses kalitesinden ödün vermek istemeyen, telefonun kamerasını pek kullanmayacak birine nasıl bi telefon gider?
0
🌸yoldaki isaretler
(21.06.08)
3,5 tan 2,5 a çevirici adaptör kullandıktan sonra zaten kayıp olmuyor mu?
stereo almaya değer mi
0
demlikposet
(21.06.08)
şu an ben sony-ericsson w810i kullanıyorum. walkman serisinden 350 lira falan şuan sanırım. yanında verdikleri kulaklık iki parça telefonun kendine özel girişi var. kablonun devamında normal mp3 player gibi girişi var ordan kısa bir sony kulaklık takılıyor. kendi orjinal kulaklığı gayet iyi diyebilirsin. ancak istersen yarısından itibaren kendi kulaklığını takabilrisin biraz uzun olucaktır sadece. kalite kaybı olucağını sanmıyorum. kendisi de öyle bi sistem kullanıyor çünkü
0
gholeman
(21.06.08)
mp3 player görevini eksiksiz yerine getiren bir telefon istiyorsanız nokia'yı derhal aklınızdan çıkartıp sony-ericsson'ın walkman telefon modellerini incelemelisiniz. ben w800i'ye flashlenmiş bir k750i kullanıcısı olarak iki senedir bir kere bile "bir mp3 player alsam mı acaba" diye düşünmemiştim (ta ki telefonum sıvı hasarı görene kadar).

walkman telefon aldığınızda size kulaklığı zaten adaptörüyle birlikte veriyorlar. ve ilginç olacak belki ama, sony-ericsson'ın verdiği standart walkman kulaklığı (siyah, iki parça, kulak içi), sennheiser cx300'den DAHA BAŞARILI. ayrıca cx300'den ÇOK DAHA rahat.

yine ayrıca, se walkman telefonla piyasadaki mp3 player'ların belki %99'undan daha yüksek bir ses performansı elde edebilirsiniz.

nokia ise, bu konuda düşünmeye bile değmez. se de, nokia da, sennheiser da kullandım, ondan biliyorum.
0
actionary
(22.06.08)
(1)

webcam

lepidodendron
usrobotics mini web kameramın verdiği görüntü, msnde görüntülü konuşma başlattıktan takriben 15-20 saniye sonra kararıyor. brightness, contrast, hue, black/white balance, low light gibi ayarları kurcalamak faydasız. sorun ne olabilir? msnden mi? kameradan mı? pcden mi?(ortamdaki ışık yetersiz evet a
usrobotics mini web kameramın verdiği görüntü, msnde görüntülü konuşma başlattıktan takriben 15-20 saniye sonra kararıyor. brightness, contrast, hue, black/white balance, low light gibi ayarları kurcalamak faydasız. sorun ne olabilir? msnden mi? kameradan mı? pcden mi?

(ortamdaki ışık yetersiz evet ama daha önce gayet güzeldi görüntü, sorun yeni başladı.)
0
lepidodendron
(21.06.08)
benim asus notebook'umda da aynı sorun var. aslında sorun değil bu, dediğin gibi ("dediğiniz" diye başlamıştım ki nicki gördüm eheh) yetersiz ışık. aydınlık bir odada kullan bak, oluyor mu hiç.

yirmi saniye sonra filan kararması da şundan oluyor: yüzünden veya kıyafetinden yansıyan ışığın şiddeti, bir hareketinle değişiyor ve webcam yeni duruma adapte olamıyor. çünkü ışık yetersiz.

ışıktır o.
0
actionary
(22.06.08)
(3)

"black hole sun" şarkısında arkaplandaki gitar

mertegon
black hole sun şarkısını bilenler bilir. arkaplandaki gitar çok değişiktir. gitarın sesinin böyle olmasına leslie effect deniyormş. bende de prosesör var fakat bir türlü oluşturamadım leslie effect ini. nasıl oluşturabilirim bilen biri varsa yardımcı olabilir mi? bu arada prosesörüm KORG AX5G içinde
black hole sun şarkısını bilenler bilir. arkaplandaki gitar çok değişiktir. gitarın sesinin böyle olmasına leslie effect deniyormş. bende de prosesör var fakat bir türlü oluşturamadım leslie effect ini. nasıl oluşturabilirim bilen biri varsa yardımcı olabilir mi? bu arada prosesörüm KORG AX5G içinde baya bir ton vardır. o yüzden çekinmeden şunu kullan bunu koy diye söyleyebilirsiniz. şimdiden çok teşekkürler
0
mertegon
(18.06.08)
Ax5g'de leslie kabini simülatörü olduğunu hiç zannetmiyorum.
Black Hole Sun'daki sesi alabilmek için ancak "Roland GR-20" gibi bir cihazın olması lazım. O şarkı için de 1000YTL değerinde bir cihazı alacağını sanmıyorum.
Ha gerçi "Param var ve gitarı çalmaktan çok onunla oynamak istiyorum" dersen, süper bir alet. Piyano, organ, keman, yaylı grubu(strings), saksafon, trompet gibi enstrümanların seslerini gitardan çıkarmana yarayan bir alettir kendileri.
Leslie kabini de zaten gitardan organ sesi çıkarmana yardımcı olmaya çalışır...
0
bitti
(18.06.08)
guitar rig 3 adlı software processor'da direkt black hole sun efekti var :)

leslie dediği, vaktinde genelde hammond orglarda kullanılan bir tür amfi. fiziksel olarak kendi etrafında dönenleri vardır, hoş bir gidip gelme efekti verirler.
0
actionary
(18.06.08)
cevaplarınız için çok teşekür ederim. aradığım bilgiyi buldum sağolun.
0
🌸mertegon
(20.06.08)
(5)

ingilizce'deki "those" kalıbı... [english]

sirrikadem
that'in çoğulu "those"dan bahsetmiyorum. hani birleşik cümle yapan ve genelde ardından "who" gelen cümle yapılarından bahsediyorum. biri kısaca anlatabilir mi?
that'in çoğulu "those"dan bahsetmiyorum. hani birleşik cümle yapan ve genelde ardından "who" gelen cümle yapılarından bahsediyorum. biri kısaca anlatabilir mi?
0
sirrikadem
(17.06.08)
Birden fazla those oldugundan emin degilim. "Who" ile kullanimindan da "those who came late will have to stay late" ornegindeki kullanimi kastediyorsan yine that'in cogulu gibi oluyor. "Those people who came late..." dendigini dusun, basitlesiyor.

Bilmiyorum bir sey ifade etti mi dediklerim.
0
wpi
(17.06.08)
wpi ne olsugunu soylemis. ben de cumle icinde kullanayim.

good things come to those who wait: bekleyen dervis muradina erermis (lit. iyi seyler,bekleyenlere gelir)
History Through The Eyes Of Those Who Lived It: yasayanlarin gozunden tarih.

yani tipki, "she's the girl i'd like to kiss", "i am a man who deserves the best" deki sekli gibi kullanim amaci. baglac yani.
0
no christ requiress
(17.06.08)
0
ermanen
(17.06.08)
Bir de şöyle bir kullanımı vardır, sizinkinden biraz farklı ama güzeldir bu da:

"Students can develop both listening and critical thinking skills when they share their ideas and listen to those of others", yani buradaki those "ideas"ı kastediyor, ama aynı cümle içinde ikinci bir kez ideas kullanmamak için those ilen yan geçiyor.
0
sui
(18.06.08)
bağlaç olan "that"in çoğuludur o those.

tekil özne + that... + yüklem
çoğul özne + those... + yüklem

gibi bir örnek verilebilir.

sui'nin söylediği farklı bir kullanım değil esasında, temelde aynı.

who'yla birlikte kullanılmaz ayrıca. ya that (those), ya who.
0
actionary
(18.06.08)
(11)

Kayınbiraderden nefret etmek

down in a hole
Evet arkadaşlar.aranızda bir psikolog neyin varsa yardım istiyorum. Kayınbiraderimden (bundan sonra kısaca kb olarak anılacaktır ki kendisi maalesef karımın abisi olur) nefret ediyorum. nedenini kısaca şöyle açıklayabilirim: "her sözü yalan her anlattığı palavraherşeyi bilir bilidiği bir bok yok asl
Evet arkadaşlar.aranızda bir psikolog neyin varsa yardım istiyorum. Kayınbiraderimden (bundan sonra kısaca kb olarak anılacaktır ki kendisi maalesef karımın abisi olur) nefret ediyorum. nedenini kısaca şöyle açıklayabilirim: "her sözü yalan her anlattığı palavra
herşeyi bilir bilidiği bir bok yok aslında" ve daha fazlası. onu hiç sevmiyorum, muhabbetine katlanamıyorum, boğazını sıkmak, konuşurken ağzına yastık basmak geliyor içimden. eşimle olan kavgalarımızın neredeyse tamamı kb ile görüşmemek için yaptıklarımdan kaynaklanıyor. işin kötü tarafı da eşim dışında kb de dahil hiç kimse ondan nefret ettiğimi bilmiyor. işin doğası gereği rol yapıyorum. ama bu durumdan çok muzdaribim. allah korusun bir gün eşimden ayrılırsam nedeni tamamen bu olacak. sevmediğin insanlara katlanmayı sağlayıcı bir ilaç falan yok mu yahu?
0
down in a hole
(17.06.08)
hmm peki eşiniz kardeşinin karakterinden rahatsız degil mi? yalancı ve palavracı ise o da farkındadır, açık açık konuşsanız, sevmediginizi?
0
merope
(17.06.08)
aslında yalancı ve palavracılığı biraz ben abartılı vurguladım. yani, adam sonuçta iş güç sahibi, parasını kazanan evine - ailesine bakan "iyi" bir insan. ama ben gıcık oluyorum. eşimin onunla herhangi bir muhabbeti yok zaten (doğu kültürü). mesela eşimin annesinin evine gidiyoruz (kb de karşı dairede oturuyo zaten), eşim kız kardeşleriyle, annesiyle konuşurken kb ile biz başbaşa kalıyoruz. o da bana bayılmıyodur muhtemelen ama racona ters düşmesin diye "yalnız bırakmayım, ayıp olmasın" diyordur herhal. işte palavracılık dediğim de buradaki muhabbette başlıyor. sallıyor da sallıyor. anlatacağı şey 1se 100 diyor. ben de mal gibi oturup kafamı sallayarak adamı dinliyorum. sanırım biraz da kompleks yapıyor. "sen üniversite mezunusun ama ben lise yi bile zar zor bitirmeme rağmen bilgi gücümle seni ezerim" gibi.
0
🌸down in a hole
(17.06.08)
idare edeceksin maalesef. adam palavracı falansa dalga geçmeyi ogren, tuzak sorular sor coştukça coşsun, sen de o ara daglanı geç. bi sefer böyle yaptıysan bir dahakinde, başım agrıyor falan de, tavana bak, gözlerini kapa. dinleme, cevap verme. ama idare et bi şekilde. ya da yalnız kalmamaya çalış. sen de bi arkadasını, kardesini al öyle git mesela kb ye giderken. ya da bi kaç kere ekebilirsin mesela. görüşmek üzere söz verip gitmeyiverirsin. o da seni sevmez belki o zaman.
0
tcyx
(17.06.08)
acik acik ben sevmiyorum kb'yi boyleyken boyle diyin esinize. esiniz eger zaten deger yargilarini dogru oturtabilmisse sizi o tur ortamlara birakmamak icin elinden geleni yapacaktir. "bos kuruntu, vesvese yapiyorsun" diyebilir, ayak diretin. kendi psikolojinizi bozmaktansa elinizden geleni yapin derim. cekilmez oyle tipler.
0
entrapmen
(17.06.08)
Ahah her ailede vardır aynı tipten. Ne yazık ki idare etmek gerekiyor hatta eğlenceli hale bie getirebilirsiniz "hadi yaaaa" diye gaz verdiğinizde daha kuvetli sallamaya başlayacaktır, tadını çıkarın (: Hatta siz de abartılı bir şeyler sallayın belki yaptığının farkına varır.

- Adamın kapısına bi kamyon adamla gittim
+ yuh daha neler
- ama bak bi kamyonet vardı
+ nerden buldun o kadar adamı
- ya ama bak valla bi araba dolusuyduk

doğru söylemesi için köşeye sıkıştırın her seferinde, otomatikman sizden uzaklaşacaktır (:
0
kimlanbu
(17.06.08)
taşınınız.
0
actionary
(17.06.08)
bence de en mantıklısı akrabalardan uzakta yaşamak.
0
nihilanth
(17.06.08)
bence esinizle konusun.
bide atıp tuttugunda sıkıştırın ispat isteyin, ne bileyim yalanını ortaya çıkartın vs. bi daha atması n:)
0
merope
(17.06.08)
bence eşinizden anlamasını veya size hak vermesini falan beklemeyin, ne kadar yakın olmasa da kardeşine sonuçta ailedir kardeşidir. Sevmek zorunda diilsiniz siz elbette ama mümkün olduğunca uzak durup bunu belli etmemeye devam edin. Vecihi iyi fikir :) Sonuçta aile içi böyle problemler ne olursa olsun eşinizle huzurunuzu bozmanıza değmez kaldı ki vecihi sadece sallıyosa bol bol, kötü niyetli bi karakteri yoksa takmamaya çalışın, veya vecihi kendine kompleks yapmışsa bunu aşması için yardımcı olabilirsiniz. allah kolaylık versin
0
islakkedicorbasi
(17.06.08)
Eşiyle neyi konuşacak? Ben onu anlamadım. Eşinin kardeşi bahsettiği kişi. Kardeş bu yahu! Dünyanın en iğrenç ve en pis insanı bile olsa kardeş! Vazgeçilemezdir. Unutmamak gerek bunu. Bu bağlamda, ben derim ki; "kb"ye usulca olanları anlatmanız iyi olacaktır. "Ya abi bak!" diye girmek iyi olabilir olaya. Asla sert ve kalp kırıcı değil, ama sakin ve usturuplu. Böylelikle her şey rayına oturacaktır bence. Konuşmazsanız kötü olur.

Bu arada "(doğu kültürü)" parantezlerini algılamakta zorluk çektim. Hangisi doğu kültürü? Doğuda insanlar kardeşleriyle konuşmuyorlar mı? Anlamadım.
0
nuage
(17.06.08)
abi sende salla ona gitsin, o 100 diyorsa sen 150 de ti ye al fln eglenceli olaiblir.
0
bryan fury
(17.06.08)
(4)

bilgisayar ile ilgili.....

mvp
efendim şöyle bir problemim var..bir sabah uyandım ve bilgisayarı(laptop) bir açtım ki - şarkılarımın isimlerinin sonuna .mp3 yazısı eklenmiş...- metin belgelerinin sonuna .txt yazısı eklenmiş... vb..yani her dosyanın sonuna eklenmiş ne olduğu ve o yazıyı silmeye kalktığımda bozuluyor o dosya...çö
efendim şöyle bir problemim var..

bir sabah uyandım ve bilgisayarı(laptop) bir açtım ki

- şarkılarımın isimlerinin sonuna .mp3 yazısı eklenmiş...
- metin belgelerinin sonuna .txt yazısı eklenmiş... vb..

yani her dosyanın sonuna eklenmiş ne olduğu ve o yazıyı silmeye kalktığımda bozuluyor o dosya...

çözümü ne ola ki ?
0
mvp
(11.06.08)
klasör seçenekleri nde sanırım yanılmıyorsam "uzantıları görüntüle/me" diye bir seçenek var onu kapatmak lazım.
0
oceano
(11.06.08)
başlat>Denetim Masası>klasör seçenekleri>görünüm>dosya ve klasörler menüsü > altında "bilinen dosya türleri için uzantıları gizle" yanındaki kutucuğa bir tik atmalısın.
0
murty
(11.06.08)
bu problem değil ki. pek çokları öyle kullanır windowsu zaten.
0
blackdog
(11.06.08)
evet, aslen faydalı bir oluşumdur onun öyle olması.
0
actionary
(11.06.08)
(3)

Yüzyılın Buluşu / Icat / Proje

thelepermessiah
Diyelim ki ben,Daha önce kimsenin yapmadığı bir buluşa imza attım.Tasarladığım şey "Mekanik" olduğundan Hidrodinamik,Aerodinamik gibi detayları AutoCAD'de,Solid Works'ta falan tamamladım.Pratiğe dökmek açısından da ufak çapta bir maket yaptım ve işlevselliğini test ettim.Çalışıyor,Bu Fikir Makine
Diyelim ki ben,Daha önce kimsenin yapmadığı bir buluşa imza attım.Tasarladığım şey "Mekanik" olduğundan Hidrodinamik,Aerodinamik gibi detayları AutoCAD'de,Solid Works'ta falan tamamladım.Pratiğe dökmek açısından da ufak çapta bir maket yaptım ve işlevselliğini test ettim.Çalışıyor,Bu Fikir Makine Endüstrisinde çığır açacak nitelikte.

Duydum ki,Bir Fikrin Patentini Aldıktan sonra 6 ay Korunma süresi varmış ve bu süre zarfı içerisinde fikir değerlendirilerek&piyasaya sürülmez ya da ne bileyim destekleyecek fon bulunamazsa yağmaya açık kalıyormuş,taklitleri türetilebilir duruma geliyormuş.

Sizce en az erke dönergeci kadar muhteşem bir fikrin Sanayileşebilmesi için hangi yollara başvurulmalıdır ?
Universitelerin Bilim/Teknik Bölümleri ya da Tübitak gibi kurumlarla mı görüşülmeli,En güvenilir şekilde kimselere çaktırmadan nasıl yapılır/edilir? fikir'den,üretime geçiş aşamasında ne gibi hususlara dikkat edilmelidir.

falan feşmekan.
0
thelepermessiah
(10.06.08)
patent almadan hiç kimseye bahsetmemelisiniz. patentin takibini patent şirketlerine (adres patent var mesela) devredip her yıl belli bir meblağ ödeyerek patentinizi koruyabilirsiniz. evet, o da para yani.

bunun ardından bilimsel makaleye dönüştürüp yayınlamanız da mümkün.
0
actionary
(10.06.08)
turkiye'den alınan patent yurtdısında gecmiyordu benim bildigim. gidip acayip bi ulkede gayet legal uretebilirler.
0
sourlemonade
(10.06.08)
Soyle bisi duymustum, eger patent basvurusu yapilmadan once eger fikir konferans tarzi bir yerde sunulduysa patent basvurusu yapilamiyor. en azindan abd icin gecerli olabilir bu.
0
badseed
(10.06.08)
(6)

PC'nin Kendiliğinden Kapanması

annem bana kiz bul evlen dedi
Bir arkadaşımın PC'si düzensiz aralıklarla kendiliğinden kapanıyodu. Makineye format atıldı, bir süre düzgün gitti, sonra eski arızasını tekrarlamaya başladı. Sonra makineye format atıldı, bir süre idare etti, sonra eskiye dönüş. Makineye form...Sebep ne olabilir? Virüs mü, kritik bir parçaya toz/ki
Bir arkadaşımın PC'si düzensiz aralıklarla kendiliğinden kapanıyodu. Makineye format atıldı, bir süre düzgün gitti, sonra eski arızasını tekrarlamaya başladı. Sonra makineye format atıldı, bir süre idare etti, sonra eskiye dönüş. Makineye form...

Sebep ne olabilir? Virüs mü, kritik bir parçaya toz/kir mi bulaşmıştır? Nasıl çözeriz?
0
annem bana kiz bul evlen dedi
(10.06.08)
donanim kaynaklidir. muhtemelen a$iri isinma. cpu fani, sicakligi kontrolu yapilmali once.
0
sourlemonade
(10.06.08)
aşırı ısınma yüksek ihtimal. daha birkaç ay önce boğuştum bu sorunla.

cpu fanını kontrol edin, tozla tıkanmışlarsa temizleyin. sorun çözülmemişse fanı söküp altını iyice temizleyip, kurumuş yalıtkan pastayı temizleyip (parmağınızla dokunmadan, alkollü pamukla filan) yeni yalıtkan pasta (yalıtkan macun, bir adı daha vardı ama...) sürün ve geri takın.

bence bu işlem için biraz internette gezmelisiniz. ilk denemede başarılı olamayabiliyor.
0
actionary
(10.06.08)
güç kaynağı natürmort olmak üzere olabilir.
0
kurukafa
(10.06.08)
aynı sorun bende de vardı. (halen var).

bilgisayarım sürekli kitleniyor, ekran donuyordu. önce forma attım sorun devam etti. sonra cpu fanı dedim temizledim sorun devam etti. sonra ekran kartı dedim değiştirdim sorun düzeldi ama şimdi de 10 dk çalışıyor kitleniyor. ne zaman internete giriş yapim kitleniyor makine...

rami de değiştirecem bakalım.. sanırım ram.. :D
0
myfishbone
(10.06.08)
bendeki sorun güç kaynağının değişmesiyle düzeldi. şu ekşiduyuruya ne kadar teşekkür etsem azdır.
0
ayanux
(10.06.08)
Geri sayım olmuyor hayır. Sorunun donanımdan olduğunu öğrendim, üstüne eğiliyorum, teşekkürler.
0
🌸annem bana kiz bul evlen dedi
(10.06.08)
(8)

Garip rüyalar silsilesi

gregory
efendim bir kaç ay süre içinde farklı rüyalarda, farklı uçakların belirli bir bölgeye düştüğünü gördüm.ikisi nerdeyse tam olarak aynı yerdi, diğeri ise bir kaç kilometre uzağındaki denize düştü.açıklanabilir bir şey midir bu?sanırım uçağa binemeyeceğim artık.
efendim bir kaç ay süre içinde farklı rüyalarda, farklı uçakların belirli bir bölgeye düştüğünü gördüm.ikisi nerdeyse tam olarak aynı yerdi, diğeri ise bir kaç kilometre uzağındaki denize düştü.açıklanabilir bir şey midir bu?sanırım uçağa binemeyeceğim artık.
0
gregory
(09.06.08)
ben de dört yaşımdan beri düzenli olarak düşen uçaklar görürüm rüyamda. üstelik tam bir havacılık tutkunuyum yani :) şimdiye kadar birçok kez uçtum, hiçbirinde bir kazayla karşılaşmadım. ama kısmet tabii :)

bilinçaltının açığa çıkmasından başka bir şey değil. uçaktan korkacağımıza karayolundan korksak çok daha süper olur. :)
0
actionary
(09.06.08)
uçaktan henüz korkmuyorum.
0
🌸gregory
(09.06.08)
hayır hayır, rüyalar yüzünden korkar hale gelmeyin diyorum. ben de yıllardır görüyorum, ama bir şey olmadı daha.
0
actionary
(10.06.08)
ben de ilginc bi sekilde surekli felaket ruyalari goruyorum.
ucak düsmesi cok gordum, tsunami, deprem, daha bugün meteorlar ankarayi yerlebir ediyolardi. bi de özellikle tren yolu yakininda oturduğumdan ve trenleri sevdigimden de olabilir, tren kazaları goruyorum.
ama yurtdısında yasiyorum artik o yuzden surekli ucakla isim oluyor ve tirsmiyorum.
ama nedense her uçağın iniş kısmında heycanım artıyor, flight simulator de oynayan biriyim arada kaç uçak çaktım yere ondandır belki.
0
maersk
(10.06.08)
---lost spoylırı---

biri adaya düşmüş, diğerini de denizin dibine widmore yerleştirmiş olmasın?

---lost spoylırı---
0
supercalifragilisticexpialidocious
(10.06.08)
ne ilginç bir başlık olmuş herkes gördüğü ilginç rüyaları yazıyor, ben de yazayım. efendim ben de dün gece planını benim hazırladığım bir cinayet gördüm. olay Ankara'da gerçekleşiyor -ki ben ankaraya toplasan 3 defa gitmişimdir.

hitman deki eleman gibi bir arkadaş (elinde beyaz eldivenleriyle falan) bir kadını öldürüyor ve ben de değişik açılardan olayı izliyorum.

bu da böyle bir anımdır. ama yani korkmanıza gerek yok, bilinçaltıdır, hayırdır diyelim hayrolsun.
0
safepassage
(10.06.08)
Bence çok fazla lost izliyorsun gregory! Kınıyorum!
0
nuage
(10.06.08)
abi lost'a ara ver, geçer.
0
guybrush threepwood
(10.06.08)
(9)

Megane Renault Sport 2.0 225 BG

thelepermessiah
Arkadaşlar Bu arabaya sahip olan kişilerin yorumlarını merak ediyorum,çok uzun zamandan bu yana hayallerimi süslüyor bu alet,başka arabayı gözüm görmez oldu,adeta körü körüne bağlandım.Şimdilerde ha aldım/ha alacağım.ufak çapta bir araştırma yaptım ve özellikle motor aksamında çok sorun çıkarttığına
Arkadaşlar Bu arabaya sahip olan kişilerin yorumlarını merak ediyorum,çok uzun zamandan bu yana hayallerimi süslüyor bu alet,başka arabayı gözüm görmez oldu,adeta körü körüne bağlandım.Şimdilerde ha aldım/ha alacağım.ufak çapta bir araştırma yaptım ve özellikle motor aksamında çok sorun çıkarttığına dair bilgiler edindim.

Sizce nasıldır? Alırsak sorun yaşar mıyız ? yol yakınken bu sevdadan dönmek mi gerek sizce.

yazın işte bildiğiniz ne varsa,önemli benim için.

linki de vereyim teknik detaylar var bi bakın işte

www.renault.com.tr
0
thelepermessiah
(09.06.08)
bir reno'ya 65 milyar verilmez. değmez kesinlikle. megane serisi her ne kadar güzel olsa da.
0
darknum
(09.06.08)
darknum'a katılıyorum. bence herhangi bir fransız arabasına 65 milyar verilmez. bazı konularda önyargı hayat kurtarır.
0
actionary
(09.06.08)
o arabaya sahip değilim ama birtanesi 2 gündür dola$iyor bizim buralarda, egzost, hava filtlersi ve blow-off'u -yalancı turbo sesi- ile iyi hava yapıyor, 225bg olmasida cabasi, ancak 65 ,000 ytl verilirmi? verilmemelidir. yerine honda t-typeR alinabilir, çok güzeldir havalidir, acayip bir motor sesi vardir, bmw'lerle kalkar felan i$te.
0
05
(09.06.08)
kusura bakmayın ama hakikaten çok para.. gerçi görsel kararınızı çoktan vermişsiniz fakat yaptığım değerlendirme tamamen görsellik üzerine teknik özelliklerine bi şey diyemiyorum..
0
hasnicktir
(09.06.08)
aynı sınıfta çok daha sorunsuz ve taş gibi onlarca arac varken neden renault diyesim geldi birden. yazmasak bile emin olun zilyon sorunu vardır..
0
ayanux
(10.06.08)
65 milyara bu arabayı alacağınıza opel astra opc modelini tavsiye ederdim ben. 240 beygir, alman teknolojisi turbo aşırıbeslemeli ecotec motora sahip bir otomobil. en azından performans modeli olduğunu belli eden görsel modifikasyonlara sahip, alelade bir megane hatchback gibi değil.
0
tom riddle
(10.06.08)
Bu arabayı 2 yıldır kullanıyorum. Fikirlerimi yazmaya çalışacağım. Öncelikle özel siparişle getirtmesi zor olduğu için ikinci el alacağınızı varsayıyorum. Piyasadaki tüm Megane RS' ler 2005 modeldir; bir tek F1 cup versiyonu var İstanbul' da, onun dışında hepsi 2005 de ithal edilmiştir. (Ya da düzenli olarak ithal edilmiştir diyeyim.) İkinci elde temiz bir tanesini bulduğunuzu varsayarak devam edelim.
Zaten Türkiye' de 55-60 tane olan bir otomobilden bahsediyoruz.

Motorunda herhangi bir kronik problemleri yok; gayet stabil çalışan bir big-bore turbo' ya sahipler. 2000 devir öncesi tipik 2.0 l atmosferik megane 2 gibi çalışıyor; motor sesinde ya da egzos sesinde bir değişiklik yok. otomobil 2500 devirden sonra çıldırıyor ve hızlanma esnasında 3. vitese atışta dahi patinaj çekiyor. Bu hızlanma esnasında sesi volkswagen kablumbağalara benziyor. Turbo sesi ile ikiz eksoz çıkışının bir getirisi herhalde, bilmiyorum. Esp, 17 inç jant, deri koltuk, panoramik sun-roof, otomatik far, xenon, cruise control vs. tüm ekipmanlar standart donanımda.

Bu motoru atmosferik motorlarla kıyaslamanın çok doğru olduğunu sanmıyorum, zira bu arabadaki red-line 6750 devirde ve maksimum tork-güç aralığını korumak için 5500 devrin üzerine çıkmaya çok gerek kalmıyor.

Tipi alışılmadık gelebilir, ben ilk başlarda sevmiyordum ama sonradan hoşuma gitmeye başladı. İşin en güzel yanı, sürücülerin bu arabayı kırmızı ışıklarda normal megane sanmaları ve geçebileceklerini düşünmeleri.

Bunlar artıları idi, eksilerine geçelim..

İç dizaynı oldukça demode ve normal megane' dan çok bir farkı yok.
Tüm modellerde bir enjektör ışığı yakma problemi oluyor; serviste yazılım güncellenince geçiyor. Bu arada yol bilgisayarı yazılımı Türkçe ve yazı karakterleri pek hoş değil, ingilizceye çevirtip rahatladım; tercih meselesi. Genel olarak iç dizaynda hatalar var, anlamsız ve kolay kırılan plastik kapaklar falan var. Bir de Renault' ların tipik özelliği olarak vites kolu sallanıyor.

Sözün özü şu, bu araba Renault' un, Clio V6 dan sonraki en hızlı modeli ve hot-hatch olarak gerçekten alınabilecek bir araba. Bugüne kadar performansı konusunda belli bir sorun yaşamadım ve kullanımı oldukça keyifli bir otomobil. Ben seviyorum, fiyatı uygunsa alınabilecek bir araba olduğunu düşünüyorum.

Son olarak; tüketimi, normal kullanımda 10, performanslı kullanımda 14 litre civarı. (Şehir içi), şehir dışında ise 7 lt yakıyor.
0
pozzecco
(10.06.08)
Bir de chip tuningle; yani yalnızca software değişimiyle 260 beygir, 350 nm değerlerine ulaşılabiliniyor ki, ne kadar gerekli olur size kalmış. 225 beygir, günlük kullanım için zaten yeterli.
0
pozzecco
(10.06.08)
alet Hakkında biraz daha araştırma yaptım ve pozzecco üstadın da bahsettiği üzere özellikle iç dekor tasarımının çok kötü olduğunu öğrendim.

birinci tercihim Renault idi ama Opele kayıyoruz.C'mon kullanıyordum zaten,Astraya terfii edeceğiz artık.

Herkese çok teşekkür ederim.
0
🌸thelepermessiah
(10.06.08)
(10)

çevirmen e ne hediye alınır?

gereksiz insan
Kendisi ablam olan insan bi kaç hafta içinde boğaziçi mütercim tercumanlıktan (namı diğer çeviribilim) mezun oluyor.Şimdi biz bi hediye alacağız ama ne alsak karar vermedik biraz da absürt bişey olmasıdır gayemiz.imdak.
Kendisi ablam olan insan bi kaç hafta içinde boğaziçi mütercim tercumanlıktan (namı diğer çeviribilim) mezun oluyor.Şimdi biz bi hediye alacağız ama ne alsak karar vermedik biraz da absürt bişey olmasıdır gayemiz.

imdak.
0
gereksiz insan
(09.06.08)
Yel değirmeni maketi?

Çevirmenlikle ilgili mi olması lazım absürt şeyin?
0
ermanen
(09.06.08)
langenschedits (böyle mi yazılıyodu) alın küçük bi tane, bundan daha absürdü de olmaz
veya ingilizceye yeni başlayanlara aldırılan basitleştirilmiş hikaye seti alın
0
lord seithel
(09.06.08)
Thesaurus, collocations gibi kafayı dille bozmuşların kurtarıcısı ürünlerden alabilirsiniz.

Ya da Can Yücel'in "Çeviri kadın gibidir, güzeli sadık olmaz, sadığı güzel olmaz" sözünü çerçeveletin.
0
sui
(09.06.08)
Türkce - Ingilizce (Hangi Dilde okuduysa artik) sözlük alirdim :)
0
trimpot
(09.06.08)
hulahop.
0
lykos
(09.06.08)
bu elektronik ajandalar var yazdıklarınızı kaydeden daha sonra bilgisayara aktarabildiğiniz onlardan alırsanız mesleğinde de yardımı olur belki ;)
0
prodeq
(09.06.08)
lisanslı, kutusunda bir trados alırdım ben olsam. çevirmenim, oradan biliyorum. :)

ama biraz pahalı.
0
actionary
(09.06.08)
yeminli tercüman ünvanı almayı planlıyorsa mesela

ad soyad
yeminli tercüman

şeklinde bir kaşeye ihtiyacı olacaktır, güzelinden bi şey yaptırabilirsiniz.

ama o çoook eziyet çekmiştir ve şimdi çeviriyle ilgili bi şey hatırlamak istemeyebilir bir süre :)
0
quasiromantic
(09.06.08)
ben olsam abaküs alırdım..
0
dalamar
(10.06.08)
eğer kendisinde yoksa babylon sözlüğün lisansını hediye edin. ben fiyatlarının 100 usd civarında olduğunu az önce öğrendim de, keşke birsi hediye etse diye geçti aklımdan, evet ben de çevirmenim.
0
mermaid
(10.06.08)
(5)

savaş uçağı similasyon oyunu?

cokpissuserim
var mıdır bildiğiniz? f-16 / f-22 kullanabileceğim bişeyler?
var mıdır bildiğiniz? f-16 / f-22 kullanabileceğim bişeyler?
0
cokpissuserim
(07.06.08)
Flight Smilator de istediğin uçağı programa yükleyebiliyorsun.İnternetten ufak bir araştırma yaparsan eklentilerini bulur yüklersin.Ben f16 yükleyip oynamıştım.Zordu fakat gayet de keyifliydi.
0
artan
(07.06.08)
MS Flight Simulator serisinde o uçakları sadece uçurabilirsiniz. Savaş yok yani.

Falcon 4.0 var (F-16), Flanker 2.0 var (SU-27), Wings Over Vietnam var, Jane's USAF var (eski biraz)... var oğlu var. Gerçi en yeni oyunları takip edemedim ama, Falcon 4.0 gayet işinizi görür herhalde.
0
actionary
(07.06.08)
(git: 27831) burada da tavsiyeler var.
0
baldur
(07.06.08)
Jane's Usaf'ı öneriyorum. 1999 yapımı bir simülasyon olmasına rağmen şukela.
0
kriker
(07.06.08)
falcon 4.0 indirdim. işimi baya bir gördü.
0
🌸cokpissuserim
(07.06.08)
(9)

Cep telefonlarının otobüs frenlerine etkisi

rectoa
Var mıdır böyle bir etki? Bugüne kadar bir kısım "yok yav yalan onlar" der iken, şehirlerarası otobüs camiasından bir kısım "cep telefonlarını kapatalım" deyu uyarılarda bulunuyorlar. Olayın aslı veya herhangi bir astarı var mıdır?
Var mıdır böyle bir etki? Bugüne kadar bir kısım "yok yav yalan onlar" der iken, şehirlerarası otobüs camiasından bir kısım "cep telefonlarını kapatalım" deyu uyarılarda bulunuyorlar.

Olayın aslı veya herhangi bir astarı var mıdır?
0
rectoa
(06.06.08)
Şunu da ekleyeyim, seyahat ettiğim otobüs firmasında her zaman cep telefonları kapattırılır ama muavin veya şoför bürolarıyla konuşmak için cep telefonlarını kullanır. Bu nasıl iştir?
0
🌸rectoa
(06.06.08)
anons sırasında "fren sistemimizi etkilediği için" diyorlar ama, doğrusunu uzmanlar bilir.

bazıları da fren sistemini değil, klima sistemini etkilediğini söylüyor.
0
tabudeviren
(06.06.08)
otobüslerde önceden, "fren sistemine zarar verdiği için cep telefonları kapalı tutmalısınız" gibi bir uyarı vardı şimdilerde ise " rahatınız için cep telefonlarını kapalı tutmanız rica olunur" tarzı bir uyarı var. yani öncelerde bir efsaneyle milleti alıştırıyolar, otobüs içinde cep telefonlarıyla konuşmasınlar diye sonra da gerçeği söyler gibi oluyorlar.
fren mekanik bir sisteme dayanmıyor mu bir kere? yoksa manyetik dalgalarla falan mı tekerlekler kilitleniyor da cep telefonlarının kapalı tutulması isteniyor? efsaneden başka bir şey değil otobüsün içindekiler etkiliyor da dışındakiler etkilemiyor mu sanki. neyse çok sinirlendim galiba bu kadar bile açıklama yapmamam gerekirdi:)
0
baldur
(06.06.08)
bildiğim kadarıyla abs sadece gerektiğinde devreye giren bir sistem. ani fren kızaklaması dışında fren tamamiyle mekanik diye biliyorum ben. ama büyük ihtimalle modelden modele değişen bir şeydir bu da.
0
actionary
(06.06.08)
bence külliyen yalan, 900 mhz dalga boyundaki bir sinyalden bahsediyoruz. Tutup 100 watt çıkış yapsa neyse de miliwatlar ile konuşuyoruz bir girişimden bahsedebilmek için uzaklığın santim falan olması lazım.

Ayrıca, bilgisayar sistemi dediğimiz en baba alet bilgisayarın kendisi değilmidir. Al işte yıllardır cep telefonum laptop ile yapışık ikiz gibi, sürekli yan yana, mesaj gelir mms gelir çalar eder hatta bilgisayara BT ila baalayıp nete girerim, olsa buna lurdu yahu. Var mı etrafınızda cep telefonu yüzünden bilgisayarı bozulan.

Neymiş aracımız bilgisayar donanımına sahip olduğundan cep telleri kullanılmasın. 403 otobüs şehirlerarası olunca cepten etkileniyo bilkent servisi olunca manyetik kalkanla mı kaplanıyor?

kızdım yahu
0
skipper
(06.06.08)
klima sistemine zarar verdiğini biliyorum. hatta bunu bizzat bir firma sahibinden duydum.anons sırasında ''klimalarımızızn zarar görmemesi için cep telefonlarınızı kapatınız''deseler insanlar pek de umursamaz sanırım.o yuzden kaza korkusu vererek cep telefonarının kapatılmasını sağlıyorlar sanırım.aksi taktirde otobus kalkmadan önce şiddetle fren sistemine zarar verdiği için telefonların kapatılmasını soyleyip, yolculuk anında şöförler telefonla konuşmazlardı sanırım.

bir başka boyutu daha var.bazı firmalar cep telefonun kullanılmasına birşey demiyorlar.sonuç çok rahatsız edici oluyor.asmalı konak melodili telefonlar bas bas bağırıyor.amcalar teyzeler hiç çekinmeden telefonla konuşup rahatsız edebiliyrlar.
0
jacksor
(06.06.08)
otobüs gibi kısıtlı hacimli metalden yapılma kapalı alanlarda çok sayıda telefon açık olunca manyetik dalgadan mikrodalga fırına döner içerisi. trenlerde durum daha da vahim.
0
lykos
(06.06.08)
eski model bir setra araçta başıma gelmişliği var aracın ısıtma sistemini rezil ediyor ve yanmıştık kış günü olsa da atletle kalacaktık neredeyse otobüste muavinin söylediğine göre kapatılmayan bir telefon yüzünden.
ama bu aracın bozukluğunu bir sebebe bağlama çabası da olabilir de sonradan yolda düzelmişti birden yani muhtemel birşey cep telefonu yüzünden olması.
0
prodeq
(06.06.08)
386 dx
(07.06.08)
(5)

klasik müziği herkese sevdirmek ,ama neden?

marcelorios
biraz önce tv izlerken şevket uğurluer'in "dağdaki çobana da klasik müzik dinletmeliyiz.dinledikçe severler" mealinde bir şeyler söylediğini duydum.gerçekten merak ediyorum,bir insan klasik müzik dinlese ne olur dinlemese ne olur?klasik müzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasında ne gibi farkla
biraz önce tv izlerken şevket uğurluer'in "dağdaki çobana da klasik müzik dinletmeliyiz.dinledikçe severler" mealinde bir şeyler söylediğini duydum.
gerçekten merak ediyorum,bir insan klasik müzik dinlese ne olur dinlemese ne olur?
klasik müzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasında ne gibi farklar oluyor?
insanlar neden klasik müziği "dinledikçe sevsinler"?
insanlar klasik müzik sevmek zorunda mı?

velhasılı kelam ,klasik müziği diğer müziklerden ayıran ne var?
0
marcelorios
(05.06.08)
ben soyle dusunuyorum..

konu bence birilerine dayatma ile bir seyleri dinletmek degil de, bunlari dinlememis/bu muziklerden-yapitlardan haberi olmayan insanlara buna sunmak-ulastirmak olmali.

konuyu sozlukle de bagdastirarak seyi anlatiyim mesela.
eksi sozluk malazgirt te zirvesi yapmistik bir sure once. ordaki ufak cocuklara herkes kendi meslegi ile ilgili sunumlar yapmislardi. ben de haliyle klasik muzikle alakali bir sey yapmis ve cocuklara butun orkestra enstrumanlarini tanitmaya calismistim.
bir cogu piyano ve gitar haricindeki enstrumanlari (hadi zorlarsak keman i da bilenler vardi) bilmiyorlardi. ilk defa o videolar sayesinde seslerini duydular... cok begendikleri oldu.. cok da imrendiler..

"dagdaki cobana dinletme" benzetmesini tahminimce "genis kitlelere bu sanati onlara ulastirmak, sunmak" anlaminda yapmistir. bogazina sarilip "dinle, dinledikce begeneceksin" anlaminda degildir..


---

klasik eserlerin (hele ki onemli bestecilerin eserlerinde) bestecilerinin dehasini anlamak icin acikcasi biraz teknige de dalmak gerekiyor. benim kafamdaki okula girmeden onceki "bach anlayisim" ile okulda aldigim form analizi vs. gibi bir cok dersten sonraki anlayisim gercekten cok farkli.

bir kere bu bestecilerin yasadigi yillardaki sartlari ve kisa yasam surelerini dusunmek lazim. eserlerdeki armonik zenginligin guzelligini, kuruluslarindaki matematiksel buyuleyiciligi farketmek lazim.
mesela az cok nota bilen birisi eger beethoven senfonilerden (mesela 7, 9..) bir tanesinin nota partisyonunu alip ordan takip ederek dinlerse, gercekten gozlerine inanamayacaktir.


sorulara gelirsek tek tek,

* bir insan klasik muzik dinlese ne olur, dinlemese ne olur?
- en basit anlatimla, "yasamaya devam eder". ama muzikal anlamda belki de sirf klasik muzik onyargisi sebebiyle kacirdigi seyler olur ve bu farkindaliksizlikla devam eder.

* klasik muzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasinda ne gibi farklar oluyor?
- herhangi bir pop parcasina, rock parcasina vs.. sadece sozleri veya sadece size melodisinin hissettirdigi sey ile yetinmemis oluyorsunuz. ton gecisleri, altyapisinin nasil oldugu, akorlarin kurulumu, hangi enstrumanlarin hangi anlarda one ciktigi, sozlerle muzik uyumu (prozodi) ve daha bir cok seyi dusunerek onlari degerlendirirler..

* insanlar neden dinledikce sevsinler?
- herkes dinledikce sevecek diye bir sey elbet yok. ama klasik muzigi dinlemeyi aliskanlik haline getirmis (ve tabii dinlerken zevk almaya baslamis) birisinin muzikal anlamda ufkunun genisleyecegi bir gercek.

* insanlar klasik muzik sevmek zorunda mi?
degil..

edit: bu cevap genel klasik muzik severleri baglamaz elbet. benim gorusumdur salt.
0
la traviata
(06.06.08)
dünyanın n tane ülkesinden çoluk çocuk toplayıp neden türkçe yarıştırması yaptırılıyorsa ondan
0
desdinova
(06.06.08)
klasik müzik dinleyebilmek (hakkıyla), belli bir kültür, bir birikim gerektirir. bu diğer tüm gerçek müzik türleri için de geçerli. hattâ bu konuda bir araştırma vardı, ama hayatta bulamam şimdi. kültür arttıkça çok seslilik artıyordu. her neyse.

ama bizim devlet adamlarımız cumhuriyet döneminden beri bu korelasyonu yanlış anlayagelmişler. sanmışlar ki klasik müzik dinlerlerse seviye atlarlar. oysa hayır, seviye atlarlarsa klasik müzik dinleyebilirler. bir insana bir şeyi sevdiremezsin, ancak o şeyi sevmesi için uygun ortamı oluşturabilirsin.

şevket uğurluer'i kesinlikle tanımıyorum, mahsus da bakmıyorum sözlük'teki başlığına, ama yanlış konuşmuş, cahillik etmiş. olur böyle cahillikler.
0
actionary
(06.06.08)
efendim mesele matthew arnold a ve dahi sonra frankfurt okuluna kadar gider. sen de kültürel elitizm ben diyeyim oryantalist neoklassizm. o derece yani.
0
atmacaged
(06.06.08)
bir deli kuyuya taş atmış elli akıllı çıkaramamış diyorum.
0
ozdek
(06.06.08)
(4)

tv reytingleri nasil hesaplaniyor.

jay kay
evet sozluge, google a yazmaya biraz usendim bilen birisi bi anlativersin nasil hesapliyolar? anket usulu belli evlerimi inceliyolar? yoksa işte digiturk kesin kayit tutuyodur ondanmi aliyolar? yada ne biliyim biz bi kanali izleyince o kanal izlendigini biliyormu (online user hesabi)?
evet sozluge, google a yazmaya biraz usendim bilen birisi bi anlativersin nasil hesapliyolar? anket usulu belli evlerimi inceliyolar? yoksa işte digiturk kesin kayit tutuyodur ondanmi aliyolar? yada ne biliyim biz bi kanali izleyince o kanal izlendigini biliyormu (online user hesabi)?
0
jay kay
(03.06.08)
ülke genelinde belli evlere reyting cihazı yerleştirilmiş, veriler öyle hesaplanıyor diye biliyorum ben.
0
ravioli
(03.06.08)
(bkz: peoplemeter)
ikinci entry oncelikle.
0
la traviata
(03.06.08)
yukarıdaki entry'de de anlatmışlar ancak nüfusu 20.000'i geçen yerleşim birimlerinde bulunan evlere takılan bir cihaz yardımıyla ölçümleme yapılır. dolayısıyla köyler, vs bugüne kadar hiç hesaplara dahil edilmemiştir.
0
yedek ruh
(03.06.08)
bir entry'mde rating ve share ile ilgili ayrıntılı bilgi vermiştim, ona da bakabilirsiniz.

(bkz: rating/@actionary)
0
actionary
(04.06.08)
(12)

sözlükteki en ünlü bkz'ler

imparatorolmayikolaymisandin
sözlükte ki en ünlü bkz' ler hangileridir?örn: (bkz:cevab veremedi)
sözlükte ki en ünlü bkz' ler hangileridir?
örn: (bkz: cevab veremedi)
0
imparatorolmayikolaymisandin
(02.06.08)
compumaster
(02.06.08)
(bkz: brick top) ? :)
0
babatema
(02.06.08)
(bkz: alchemistt)
0
akcelik
(02.06.08)
ermanen
(02.06.08)
the mighty arms of atlas
(03.06.08)
(bkz: beklenen bkz)
0
actionary
(03.06.08)
(bkz: seni kiniyorum ve sana laflar hazirladim)
ben çok denk geldim bilemiyorum ne kadar ünlü ama?değilse de ünlü yapın lan he
0
vampyria
(03.06.08)
cvplar için tşkler
0
🌸imparatorolmayikolaymisandin
(03.06.08)
alkolik imam
(03.06.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.