beyaz eşya varsa ve vergiler ile normal.

vergi cennetinde yaşadığımızı biliyorsunuz. faturaya bakarsanız tüketim bedelinizin muhtemelen 40-50 tl olduğunu göreceksiniz.

Ocak 15'den beri Istanbuldaki evim bos.Kimse yasamiyor.Her ay 50-60 TL fatura gelmeye devam ediyor 3 aydir.Ben de anlamadim :)

1 ay buzdolabı olmadan yaşadım. Buzdolabı gelince 20 tl olan fatura 60-70 tl oldu. Yani o faturanın;

20 tl si ampul modem ve bilgisayar, telefon şarjı, tv
30-40 tl si buzdolabı
Geri kalanlar da çamaşır bulaşık kettle vs.
Normal yani bu vergilerle

@respect ev nası boş komple mi? makineler fişe takılı mı değil mi? geçen sene yaz tatilinde boş kalan yalnızca buzdolabının fişe takılı olduğu eve 35 lira elektrik faturası geldi 3 ay boyunca.

kettle buzdolabi gibi şeyler elektrik harcıyor. günde 1 saat çalışan televizyon faturaya etki etmez.

özetle minimum 90 lira elektrik faturası ödemek sıradan bir şey. bunun 30 lirası filanda vergi oluyor. işte ne kadar kettle, saç kurutma makinesi, fırın vs. kullanırsan ona göre artıyor. birde buzdolabının sınıfı ve büyüklüğü çok önemli. evde en çok elektrik harcayan alet o oluyor.

birazcık ülke gündeminden uzak kalmış olarak gözlemliyorum sizi. vergiler de cidden çok yüksek. yoksa sizin tüketim alışkanlıklarınızda bir sorun görünmüyor. :)

“kettle 2-3 kere çalışıyor”

Hocam kettle, fırın, ütü, saç kurutma makinesi ve elektrikli sobalar elektriği su gibi içerler. bana az bile geldi o kadar saydığınız elektrikli üründen sonra.

yanlış olmasın savunmuyorum bu durumu, malesef zam geldi her şeye elektrik de buna dahil. sanırım size garip gelen bu oldu. ben 200e yakın ödüyorum sizden çok farklı sayılmaz kullanımlarım.

ezberden çalmak demek. orkestralardaki gibi önüne koyulanı çalamazsın yani.

Orkestraların kullandığı gibi; tek sesli ve veya çok sesli nota yazısını okuyamamak demek. (Bize okulda öğretilenler genelde tek sesli hatta 1-2 oktavdır maks) Nota okumak vuruşlar/ süreler vs de işin içine girince o kadar da kolay bir olay değil.

Ayrıca abi la’dan giriyoruz dediğinde nota bilmeyen anlamaz. Ses verdiklerinde, kulağı olduğu için (yeneteneği sayesinde) la’dan giriş yapar. Yani gelen sesi referans alarak eşlik eder şarkıya. Yoksa tek başına bişey çalıp söylerken hangi tonu kullandığından vs haberi yoktur.

Okuma yazma bilmeyen birinin bir dil veya yabancı dil öğrenmesi gibi düşünebilirsiniz. (Sözlü) iletişim kurar, ama yazamaz ya da konuştuğunun ne anlama (görsel olarak) geldiğini bilemez.

arkadaşlar benden daha güzel anlatmış ama bende özetin özetini yapmak istiyorum, yanlış bilmiyorsam.

Nota bilen birisi, önüne gelen notadan daha önce hiç duymadığı şarkıyı çalabilir. nota bilmeyen bunu yapamaz.

edit: sadece önüne konulan notayı okumak değil. arkadaşlar anlatmış zaten.

önüne konan notayı okumaksa bunun nesi zor? tabii okuma öğrenmek gibi pratik olmak için zaman gerekir ama top topu 7 nota var. 1 ayda yavaş da olsa önüne konan eseri çalamaz mı insan? ben gitar çalışıyorum notadan bakarak çalışıyorum mesela. hızlı değilim hala ama portenin en alt çizgisindeki notayı görünce elim mi'ye gidiyor zaten.

Kız alla seni naapsın :D
Serdar ortaçgillerden misin? 7 nota yok işte onu diyoruz. Oktav denen bişey var. O 7 adet nota oktavına göre portede farklı yerlere çiziliyor. Ayrıca kısası uzunu, diyezi bemolü, sol anahtarı fa anahtarı vs milyonlarca varyantı var.
Kod yazmak gibi düşün.

nota okumak başka doğru şekilde icra etmek başka, abi niye direniyorsun düşündüğün kadar kolay değil işte, zor da değil ama üzerine çalışmak gerek

ayrıca nota bilmek derken sadece 7 notanın portedeki yerini değil müzik teorisine de en azından bulaşmış olmaktan bahsediliyor

müzik teorisi de okyanus gibidir, ne kadar gireceğin sana kalmış, istersen bileğine kadar girip kıyıdan ayrılmadan bu bana yeter diyebilirsin ya da açıldıkça daha derinleşebilirsin

7 nota yok. 7 nota adı var.

E1, E2, E3 vs hepsi mi notası ama farklı oktavlarda. Örneğin bunlara kalın mi, orta mi, ince mi falan da deniyor.

Baktığınız zaman piyanoda 88 tuş var. Bunların bir kısmı diyez, bemollerse geri kalan 50 küsür nota birbirinden farklı sese sahip yani farklı notalar.

Nota bilmek demek; önüne defteri alıp notaları okumaya başladığında okuduğun notayı henüz müzik aleti ile çalmıyorken kafanda duymak demek, kafanda oluşturduğun melodiyi tıpkı bir roman yazar gibi yazabilmek demek. Daha uzar gider.

gitar çalıyorsun ama portrede mi görüp gitarda mi sesine basıyorum diyorsun ama 24 perde gitarda kaç tane mi sesi var. doğru mi sesine bastığını anlayabilir misin? olay o dostum. diğer arkadaşlar anlatmış zaten bunun diyezi, bemolü, anahtarı, temposu detay detay. dümdüz yazı okumak gibi bişey değil.

rakamları biliyorsun, harfleri biliyorsun ama bir fizik formülünü okuduğun zaman anlayabilir misin?

bence "şu nota bilmiyormuş" dediklerinde kastedilen farklı ama.

Ben mesela nota okuyabilirim, ama bir sürü dizi ve akor var. Pentatonik, Diminished, Frig major, lidya vs. bir sürü farklı dizi ve bunların farklı tonları var. Bunları bilmeden solo atana veya beste yapana "nota bilmeden yapıyor" deniyor bence.(mesela akorlar arası geçiş-uyumu kulaktan mı yapıyorsun yoksa phrigian major'u mu takip ettin?) Daha geçen denk geldim, filmlerde kahramanlık müziği için major'e 7. bilmemne notasını eklerseniz daha heroic durur diyordu. İşte bunları bilmek "nota bilmek" bence.

yoksa dediğin gibi notayı deşifre etmek öğrenilebilecek bir şey.

yok diyezi bemolü farklı oktavları var da yine de çok değil ki. insanlar kaç tane formül ezberliyor. sonuçta en üstü boşluktaki mi'yi gördüğüm zaman gidip ince mi çalmam. hangi mi olduğunu biliyorum. bu da hadi olsu olsun 2 aylık bir mevzu değil mi?


onun dışında enstruman olmadan kafanda melodi düşünüp bunu kağıda dökebilmek bambaşka bir şey gibi. bunu belki çoğu konservatuar mezunu bile yapamaz sanki.

@nhk o bahsettiğin " kahramanlık müziği için major'e 7. bilmemne notasını eklerseniz daha heroic durur " olan yeri paylaşabilir misin hatırlıyorsan. o tarz şeyleri merak ediyorum da araştırıyorum o yüzden.

şuydu galiba: www.youtube.com

bu adamın kanalına bakın baya güzel şeyler var.

www.youtube.com
www.youtube.com

İnsan hata yapar. Yine yapacaksınız. Önemli olan ders çıkarmak.
O zaman neden yaptım diye hayiflanmayin, bir daha yapmayın.

daha gençtin, oradan aldığın başka bir şey vardı ve bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmiyor. yaşadığın şeylerden pişmanlık duymak yaşadığın şeyden daha da çok zarar verecektir sana. o zaman o gerekliydi de geç.

Bazı insanlar bizi güçlendirmek, başka aşklara hazırlamak, ne kadar çok sacmalayabilme ve kendimizi rezil etme potansiyelimiz olduğunu gosterip bundan ders almamız için hayatımiza girer. Dersini almış gibi göründüğünü gore minnet duymalisin o kişiye. Onlarca sacmasapan ilişkide azar azar kaybolup gitmekte de bir tanesinde sert düşüş yaşayıp aklını başına almak iyidir.

İnsanın zaafları gerçekten hatalar yaptırıyor. Zamanında umut verilip sonra itiraf edilip en son da inkar eden birine ilgimi açıkça itiraf edip götünde dolanmıştım. Hayatımda kendimi küçük düşürdüğüm en acı tecrübeydi. Yıllar sonra başka bir iş ortamında karşılaştık ve onu gördüğümde eski anılardan dolayı tekrar utandım. beni son gördüğünde “yok artık yaa” demesi ve kısa bir muhabbetin sonunda sanki ona tekrar ilgi duyacakmışım gibi garip tavırla oradan ayrılması yeniden aynı utancı yaşamama sebep olmuş olsa da o an farkettim ki, aslında o zamanlar duygusal boşluğum ona bu tip aşağılayıcı durumlar yaşamama sebep olmuş. İkinci karşılaşmamızda hem kız arkadaşım vardı ve bu zaaflarımın beni küçük duruma düşüreceğini o zamanlar kendime çok kızarak öğrenmiştim.

Bir zaman sonra bu tip şeylerden ders çıkardığın zaman ileride aynı hatayı yapmamaya çalışıyorsun (yapmadım da).

İleriki yaşlarda bu yanlışı yapmaktansa daha erken yaşlarda bununla karşılaşmak daha hazmedilebilir oluyor. En azından bu yaşıma geldim hala çok salağım dedirtecek bir ögeyi ortadan kaldırmış oluyorsun.

aynı bu durumdayım, kendine yüklenme, tek sen yapmıyorsun bunu. en kötüsü buna alışmak, ben alıştım mesela böyle davranılmasına. sen yapma. kendini affet ve sev. kurtulmuşsun işte

hepimizde vardır böyle şeyler. yokluktan, yalnızlıktan vb.baska seylerden dolayı normalde kabul etmeyecegimiz seyleri kabul eder ve istemediğimiz şeyleri yaparız. sonra bu durumlar geçtiğinde gözümüz açılır ve nasıl olmuş, nasıl kabul etmişim diye düşünürüz.

karantina sürecinde evde eski fotoğraflarımı düzenlerken üniversite yıllarında hayatımda olan bazı tipleri gördüm. kendime kızdım bir kez daha.

ama olur öyle. çok kafana takma, dönüp dönüp aynı yere gelme. unut gitsin. yapmışsın bir hata. olabilir. şimdi bir daha aynı hatalara düşmeme, suistimal edilmeme zamanı.

Vekaletnameniz açıkça bu iş için olduğunu (ya da herşeye yetki veren) belirtiyorsa evet alabilir.

31 mart İstanbul seçiminin iptal olmasından da Chp sorumlu tutulmuştu hatırlarsan.

@delirttiniz, suçlu epdk yani direkt akp. Suç neden igdaşa yıkılıyor onu soruyorum

Olay tamamen yanlış anlaşılmış. Fazla tutarın sebebi okuma periyodunun uzun olması. Normalde 30 günde bir fatura gelecek iken 45 günlük fatura okunmuş. Bu süreçte bunu doğal karşılamak lazım.

Vatandaşın talebi ise de makul. Faiz yapmayın bunu taksitle ödeyelim.

EPDK’da uyarı mahiyetinde diyorki zamanı geçirmeden oku. Fatura kes.

hesabı satın mı aldınız?

Hayir satin almadim ama bir kac arkasla paylasmistim eskiden emin degilim.

Bir işlem yapılacaksa eğer hangi ip'den giriş yapılıp entry girilmişse ona göre eşleştirme yapılıp onunla ilgili işlem yapılır, senin ip'inle yapılmamışsa senin endişe edeceğin bir durum yok. Kimse şifre değiştirme vs talebine bakmaz zaten prosedür belli bu anlamda.

İkinci olarak bu konuyla ilgili daha net geri dönüş almak için sözlüğün kendi iletişim kanalından sözlük yetkililerine ulaşman daha faydalı olabilir senin için: eksisozluk.com

Şifre değişimi kanıt olabilir mi bilmiyorum ancak sözlük moderasyonu ile iletişime geçmeniz daha doğru sonuç verecektir.

Şifre değiştiğinde hesapta tanımlı email'e mail gidiyor. Kesin bilgi.

acaba o mail tekrardan talep edilebilir mi

website, antetli kağıt, zarf, takvim, bayrak.

Sigortayı az ödemek için elden maaş sisteminden vaz geçmesi.

@Unde bach canim

+1 :(

mail imzalarının olması

Benim aklıma en önemlisi bir şirket kültürü oluşması geliyor. Logo, site vb. bunlar işin kılıfı. Yarın kurulan bir şirket de gidip güzel tasarımlar yaptırarak "kurumsal kimliğimiz" diye gezinebilir. Bu durumda sizin yaptığınızda daha profesyonelce çalışmış, daha göze hoş gelen tasarımlar ile sizin şirketinizin önüne mi geçebiliyor ?

Şirket kültürü, hizmet kalitesi, değerleri ile bir temel oluşur. Geri kalan kısımlar bu temelin üzerine inşaa edilirler.

Burkanın dediği gibi görünüş kısmı işin en kolayı. Tabi ki o kısım da çok önemli ama kurumsallık sadece dışarıdan güzel görünmek değil. Çalışanın patronla muhattap olmayacağı profesyonel bir organizasyon şeması işin temelidir bana göre.

Geçen hafta başvurdum mesaj gelmedi. Ben böyle salak bir sistem görmedim. Zaten süre geçmediyse başvuru yapamıyorsunuz uyarı veriyor.

ben her hafta form dolduruyorum. sadece ilk basvurular acildiginda (epptavm) yaptigim basvurunun maskesi ptt ile gelmisti o kadar.

@bahoho
Ben ikinciyi alacağım için sormuştum. Dediğinizi denenek için ard arda başvurdum. Yine sipariş alınmıştır dedi. Uyarı falan vermedi.

Yahu nereden yapıyorsunuz bu başvuruyu?

Ben eptt'den yaptım 3 kişi için aynı adrese. Hala gelen giden yok. Ayrıca nereden başvurulur? Geçen gün bir kadın eczanede yanımda maske aldı kod ile. Eczanede çok kuyruk vardı ancak ilacımı aldım onlara soramadım. Sorduğum tek eczane de biz de bilmiyoruz diyor.

@balik kraker

basvuru.turkiye.gov.tr

bu adresteki formu doldurabilirsin . bu arada artik kod gelmeden de eczanelerden maske alinabliyormus. bugun eczaneye ugradim tc kimligimi verdim. henuz maske cikmamis dedi. bir iki gun sonra yeniden gidicem bakalim.
formu doldurun ve kod gelmesini beklemeden eczaneye sorabilirsiniz.

bu maske dagitim isinde surecler biraz karisti, kimileri, aldi kimileri alamadi,

eczaneye gittiğimde adam sordu başvurun var mı diye evet dedim sistemden baktı. öncelik 65 yaş üzeri ve 50 yaşına kadar olanlar için dedi. talebin gözükmüyor dedi yaşım 34.

N95 maske ağaçtan toplanan bişey olsaydı evet.

1 trilyon dolar kaybetmektense n95 ormanı kurmayı tercih ederlerdi devletler durumun bu noktaya gelecegini ongorselerdi

N95 şimdi dağıtılan ucuz ve üretimi kolay maskeler gibi değil ki. Nasıl dağıtılsın? Ayrıca sadece maskeyle olacak olsaydı o iş ohooo.

İş maskede değil anlayışta, durumun farkında olmakta.
İnsanları alıştığı ve vaz geçemediği rahatlık öldürüyor. Avrupa, böyle bir anda yaygınlaşan erken ölümleri sürekli bombaların patladığı ortadoğu ya da afganistan'a has bir şey sandı. Geç uyandılar.
Haberlere de bakılırsa kendi yaşlılarını tedavi etmeye bile gerek görmüyorlar.

2 dakikada bir maskeyi düzeltip elleyen vatandaşlar olduğu sürece azalmazdı.

@birseysorcaktim senin sözelci olduğun 100 metreden belli hacı. Direkt virüsün az veya çokluğuyla alakalı değil. Aşı dediğiniz şey etkinliği zayıflatılmış virüstür, az virüs değil.

@unde bach canim arkadaşa haksızlık etmişsin. birilerini sözelci diye aşağıladığını düşünmek yerine biraz okuyup analiz etseydin bunları söylemezdin. bak bu da bir sözelci özelliği :)

........spoiler....

Prof. Dr. Ahmet Akgül, Kovid-19 hakkında,"Hastalık seyrinin ağır olmasının yaştan bağımsız faktörleri de var. Bağımsız faktörlerden biri virüs yükü yani vücuda giren virüs sayısıdır." dedi.

........spoiler.....

(git: www.aa.com.tr)

85 milyon n95, bırak türkiye'yi, dünyada var mı tartışılır.

Adam dükkana mağazaya maskesiz giriyor, uzaktan sesleniyoruz "maske takın lütfen" diye, "maskem arabada" diyor!

Bilinç önemli, yoksa herkese maske versen de herkes aynı bilinçle olmayınca etkisi az olur.

Ayrıca maske bu güne kadar bu kadar lazım olan bir şey değildi, stok sayısı kimseye yetmedi, harıl harıl üretilirken bile yetmiyor şu an.

acuvue oasys kullaniyorum ben de 10-12 senedir. bir ara biofinity ve bausch and lomb kullanmayi denedim ikisi de gozumu rahatsiz etti, denemelik birer adet almistim iyi ki. acuvue disindakileri kullanamadim anlayacagin. bir de numaralar markadan markaya degisebiliyor diyor benim gittigim doktorlar, siparis vermeden bir doktora/gozlukcuye danismakta fayda var.

goz kurulugu oluyorsa goz damlasi (refresh, blink vs.. ) kullanabilirsin. ben de ilk 6-7 sene hep uyurken vs. taktim ama sonra enfeksiyon kapti gozum gece uyumayla alakasiz bir durumdan dolayi. o gunlerden beri aliskanlik oldu artik cikartiyorum. ah o hic cikartmadigim guzel gunler...

açılan lens çöpe mi hakkaten karantinada 2 ay kullanırım diyordum

gece lens takacak kadar mı sevmiyorsun gözünü @op

biofinity çok daha iyi 2sini de kullandım gece takmadım hiçbir zaman

Gözünüz lensi reddetmeye başlamış. Değiştirseniz de faydası olmayabilir.

gece çıkartmazsak ne olucak ki. ben de yıllardır çıkartmıyorum. en fazla uyurken gözümü kaşırsam düşebiliyor. sabah uyanınca da yatakta lens arıyorum üzüntüyle (bkz: umut sarıkaya)
ben de yıllardır air optix hydra kullanıyorum. biofinity ve purevison denedim. biofinity sıkıntı çıkarmadı ama purevision baya kötüydü. Birer çift denedim ikisini de

iki lens de birbirine çok yakın bence.
biofinity uyurken çıkartmazsanız çok konforsuz, mutlaka çıkartmak gerekiyor. gerçi ben oasys’i de çıkartıyorum çok nadir uyumuşumdur. kullanım süresi olarak oasys’i max 20 gün kullanabiliyorken biofinity’i 45 güne kadar kullanıyorum. biofinity ince evet ama uzun süre lens kullanan birisi takıp çıkartırken zorlanmaz. oasys’de gözlerim daha fazla yorulup kuruyordu özellikle bilgisayara bakarken, biofinity’de kuruluk sorunum olmadı. öyle.

ben oasys denedim ama bir gunu bile cikaramadim onunla. sonra biofinity kullanmaya basladim, 2 yil falan oldu, arada gozluk, arada biofinity lens kullaniyorum. gece cikarmiyorum lensleri, biraz kuruma oluyor, aksam 9'dan sonra biraz gozler rahatsiz oluyor ama cok kotu olmuyor, 1 ay cikarmadan kullanabiliyordum. tabi bir gozumde astigmat da var, astigmat olmayan daha rahat.

Merhabalar,

Geceleri yatmadan mutlaka lenslerinizi çıkarmaya özen gösterin. Gözlerinize uzun süre sonra zarar vermeye başlayacaktır. Lensin gözde kuruması da lensin gözünüzde fazla kalmasından kaynaklanmaktadır. Lensinizi mutlaka Lens solüsyonunda 4 saat bekletin. Kuruluk geçecektir. Ben acuvue oasy'de kullanıyorum Biofinity lensi de her hangi bir problem yaşamadım. Aldığım ürünler de şu şekilde;
www.lensoptik.com.tr
www.lensoptik.com.tr = Kesinlikle çıkartılması gerekir.
www.lensoptik.com.tr = Gece gözde kalabilir

Stromae - tous les memes

Yok hocam teşekkürler ama stromae değil. Belirtmemişim yazıda haklısınız şarkıyı söyleyen erkek siyahi değil. Baby face bir tipti.

Tam bulamadim sarki olarak ama kisa isim;
Kyo
Calogero.

Olmazsa aramaya devam ediyorum.

J'écoute du Miles Davis -Navii

Arayan, uğraşan tüm arkadaşlar sağolun, eksik olmayın. Evet Navii idi, cidden kafamdan bir yük kalktı resmen :) "monsieur turti"'ye de çok teşekkür ederim.

Markette kefirdanem mi. Kefirzade mi ne var. Onu tavsiye ederim. Baya ciddi çalışmayla üretilmiş bir kefir.
Evde yapilandan daha mı iyi onu bilmiyorum tabi

İçeriyor, bence bi halta yaramaz. Çiğ süt ve kefir tohumu alarak evde çok basit şekilde yapabilirsiniz. Tarifi şu;
-çiğ süt namı diğer sokak sütünü kaynattıktan sonra oda sıcaklığına gelecek şekilde soğutuyorsunuz. Ama buzdolabından çıkmış olsa da farketmez. 10-30 derece arasında olsun yeterli. Market sütü de olur gerçi.

-kefir tohumlarını sütün içine atıyorsunuz. (Metal kaşık vs kullanmayın) tohumlar ne kadar çok olursa mayalanma hızı o kadar artıyor.

-1-2 gün sonra (katılaşınca anlarsınız zaten) plastik süzgeçle (metal olmasın) içindeki maya tohumlarını süzüp bir daha kefir yapıncaya kadar üzerindeki kefir içme suyuyla yıkanmış olarak buzdolabı poşetine konularak buzluğa atıyoruz. Tekrar kullanılacağı zaman buzlu kefir tohumlarını sütün içine atıyoruz. Kendileri çözününce işe başlıyorlar zaten.
Eğer ard arda kefir yapılacaksa tohumları dondurmaya gerek yok tabi.

Çiğ süt: www.carrefoursa.com
Kefir tohumu: m.n11.com

cevaplarınız için çok teşekkür ederim.

bence kaymakamlığa e devlet üzerinden ulaşın. önce ailenizin ikamet belgesini sonra işten çıkarıldığınızı gösterir belgeyi ekler kısmına ekleyin. Orada boş bir kısım var. Durumunuzu izah edin. Takdir edersiniz ki sizin durumunuzu kullanıp gezmeye gidenler var.

aynı yerleri, hepsini sürekli arayın, eninde sonunda birisi izni çıkarır bence

e devlet üzerinden ulaştığımda istanbul seçeneği çıkmıyor bile... öyle bi şey olsa her gün yüklerim:( gerçekten çok berbat bi durumdayım ya.

biz emre karşı gelemeyiz diyorlar... zaten kaymakamlığa gitmemin sebebi de telefonları açmamalarıydı. izin için 199u arayın dediler kaç gündür arıyorum hat bile düşmüyor. dıt dıt dıt diyip kapatıyor. sisteme bak, mükemmel.

çığlık atmamak için zor duruyorum içim bunaldı resmen. bla bla yasaklanmasaydı bari, atlardım bi valizimle birinin arabasına ya. allahım yardım et

arkadaşlar ben özel araçla gitmeyeceğim, özel aracım yok. otobüs izin belgesi istiyorum e devletten, istanbul seçeneği çıkmıyor bile.

istanbul'dan dışarı çıkabileceğin bir otobüs yok.

istanbuldan dışarı çıkabileceğim bir otobüs var. otobüs seferleri var araştırırsanız görebilirsiniz. sadece o otobüsleri kullanabilmem için anamın babamın ölmesini, ya da yataklara düşmesini, kolumun bacağımın kırılmış olmasını falan istiyor devlet. o şekilde kullanabilirsin diyor otobüsleri.

işten çıkarılmış olmamın hiçbir önemi yok yani.

E devlette istanbul seçeneği nasıl çıkmıyor? Sistem arayüzünü bilmiyorum, sizin ikametiniz başka şehirde değil mi şu an?
Ya da kaymakamlık yerine bi de valiliği mi deneseniz?

1 kurallar çok katı, şehre her giriş çıkışta ve bir sürü yerde belge kontrolü yapılıyor, otobüs, özel araç farketmiyor.

sen a şehrinden b şehrine gideceksen, arada 10 tane şehir varsa, hepsinde kontrole gireceksin.

seyahat belgen olmadığı zaman, 3000 küsür ceza yazıyolar ve o şehre yine alınmıyorsun.

kaymakamlıkta işler çok sıkılaştırıldı, annemi hastaneye götürmek için 15 gün önce belge almıştım, sadece ilçe sağlık müdürlüğü yeterliydi.

bu sefer ilçe sağlık müdürlüğünden izin aldıktan sonra, bir daha form doldurup, teslim ettim, kayamakam bizzat kontrol edip, süre belirleyip(4saat), kendisi imzaladı.

orada 5 saat beklemek zorunda kaldım, seyahat izni için gelenlerin yüzde70ine evrak vermediler.

kurallar çok katı ve kesinlikle insiyatif kullanmıyolar, üstelersen sana dedikleri gibi oraya ara, burayı ara deyip başlarından savıyolar, gitmezsen polis zoruyla atıyolar.

edevletin 1 seferliğe mahsus 1000 tl yardım parasına başvur. kimlik numaranın son hanesine göre gün veriyolar. edevletten gir bak.

ikincisi sosyal yardım hattını ara.

bu yasaklar ramazan bayramı sonrasına kadar bitecek gibi durmuyor.

valiliği mi deneseniz derken bir de valiliğe mi gideyim, bir faydası olur mu acaba bilemedim ki. tek istediğim şu lanet yerden kurtulmak yahu, nasıl bu kadar zor olabilir. sanki gezmeye gidicem, kalacak bir yerim olmayacak işte çok basit bi denklem bu. valiliği arasam falan onlar da açmaz ki telefonu asla. ay valla çıldırcam az kaldı

ramazan bayramı sonrasına kadar burda kalacaksam, çekip alnımın ortasından vursunlar daha iyi. içimi kararttın şişko

Bence yarın erken bi saatte arayın, valiliğin telefonları açacağını düşünüyorum. İşten çıkarıldığıma dair belgem var da diyin, ikamet ettiğim şehre gitmem gerekiyor deyin.

İkameti başka şehirde olduğu için İstanbuldan gidebilen arkadaşlarım oldu çünkü.
Hallolur siz sakin olmaya çalışın.

evinin kirasını ödeme-faturaları da yatırma hiç birine şu an işlem yapılamaz piyasalar açılana kadar yayıl evde,ailene de söyle 300-500 göndersin.

şu destek kredisine başvurabilirsiniz bir nebze olsun rahatlatır sizi, ödemeleri eylül ayında mı ne başlıyor herkese çıkıyor bir yerde çalışmanıza gerek yok ayrıca 1000 tl'lik yardıma da başvurabilirsiniz.

şimdi kontrol ettim seyahat izin belgesini. özel araçla gidişlerde istanbul çıkıyor. ama otobüsle gidişte istanbul yok. yüksek ihtimal istanbul'dan (yani salgının yoğun noktasından) toplulukla bir yere gidişe izin verilmiyor.

çözümler:
1- arabasıyla giden birini bulmalısınız. tanıdık, eş dost vb. denk getirmek biraz zor.
2- esenler otogarı duruyorsa oradaki tüm firmaları arayıp falanca yere seferiniz var mı? varsa belgeyi nasıl alıyorsunuz diye bilgi alacaksınız. valilikten iyi bilirler.

bir dip not ekliyeyim

alacağın seyahat izni aldığın gün dahil 48 saat geçerli.

İşsizlik maaşına başvurdunuz mu?
İnşallah istifa şeklinde iş akdine son vermemişsinizdir. 1 ay içinde başvurmanız gerekiyor. Maaşınızı bilmiyorum ama ödenen maaş pirimine göre 2300 tlye kadar maaş alırsınız hiç yoktan iyidir.

İnternet üzerinden başvuruluyor, işkur üzerinden.

Sevgili devletimiz dünyanın dört bir yanından uçak kaldırıyor kıymetli gurberçileri dönsün diye. Ramazanı ailelerinin yanında geçiriceklermiş. Biz de üvey evlat işte İstanbul'dan kalkıp memleketimize gidemiyoruz yasak bize. İşsiz kalmışız parasız kalmışız önemli değil. Almancı olmamız lazım bizi düşünmeleri için. 199'a bi şekilde ulaşıp son çare ordan denemek dışında seçenek kalmamış gibi. Çok zor durum işallah çözülür.

199'a en sonunda bugün ulaştım ve kendileri sadece özel araç için seyahat izin belgesi çıkarıyorlarmış. otobüsle yolculuk yapacak yolcular için böyle bir izin belgesi uygulamaları yokmuş. otogarlardaki seyahat izin kurullarına başvurmamı önerdiler. çok ciddi söylüyorum ben bu zamana dek bu kadar iğrenç ve adaletsiz yönetilen bi sürece tanıklık etmemiştim bu kadar yakından. ya özel aracın olacak ya da sokakta kalacaksın diyorlar yani bir nevi.

@maxim gorki ee yani?

İhraç fazlası bir ürünün markanın orjinallik doğrulamasına girip de geçebileceğini hiç sanmıyorum. Bu dediğiniz zaten mümkün olsa üreticileri yapar yapar orjinalmiş gibi satar. Bu büyük bir suçtur. Kaldı ki marka yakalarsa her türlü cezayı da kesebilir.

reklamını müşteriye yaptırıp güvenilirliğini müşterine teyid ettireceksin.

tavsiyem önce maliyetinin az üzerinde fiyatla satıp müşteri memnuniyetini sayfanda paylaşman olur. hatta şöyle de yapabilirsin gönderdiğin ürünle birlikte eğer sayfama olumlu yorum yaparsanız bir sonraki alışverişte %25 indirim uygulayacaz gibisinden not da koyabilirsin. hem ürününü müşteri eliyle övmüş olursun hem de bir sonraki satışı güvenceye almış olursun.

instagramda benzer işleri yapan hesaplara bakabilirsiniz

@esinsin dediğiniz doğru fakat, ürünleri satın alacağım mağaza, fabrikanın altında tam da tarif ettiğiniz gibi bir yer. Çatır çatır satıyor valla. Yani sezona daha girecek ürün hugo bosstan önce orada satışa çıkıyor gibi düşünün:)

Sadece 1500 işçi çalıştıran, sadece ihracat yapan bir fabrika olduğu için, marka güvenirliği için yapmıyordur, iş alma imkanını kaybetmemek için doğal olarak. Yorumunuz kısmen isabetli değil

Bunlar yapiliyor zaten, Taha Giyim, Eren Tekstil falan Lacoste, Tommy Hilfigher falan dikti, bunlar da Gunesli'de satildi, bildigim kadariyla hala da satiliyor, internette de Sahidinden'de falan satisi buralardan alan insanlarca yapiliyor. Cilgin para kazanabilir misiniz bilmem ama orijinalligi direkt teyit etmek zor.

Urunlerin guzel fotograflarini cekin ya da bulun.
Urununuzun arkasinda durun, eger orijinalliginden suphe duyuyorlarsa geri alim garantisi verin
Yukarida dedigim gibi bunlar cok gizli seyler degil, dolayisiyla urunlerin ihrac fazlasi oldugunu, Turkiye'de uretilen orijinal urunler oldugunu anlatin. Gerekirse kendi magazasindaki urunun "Made in Turkey" yazan etiketinin fotografini cekin vb.
Olumlu yorumlar arttikca o guvensizlik de azalacaktir.

dükkan neresi hocam ya, gidelim biz de alışveriş yapalım.

kamu ise hayır, dava açabilir. özel sektörse bilmiyorum.

Dava açamam diye bir gerekçe yok bildiğim kadarıyla. Hiçbir hak iddia etmeyeceğim gibi ifadeler kullanılır. Öyle olunca da “bir şey iddia etmeyeceğim demişsin, dava düşmüştür derler olur biter.

dava açma hakkını bertaraf etmeyeceği gibi böyle abuk sabuk bir cümle dava açtığında lehine bile değerlendirilebilir.

bir anlamı yok.
atılan imzanın yasalara uygun değil.
polisin önünde verip imzaladigin 8fadeyi bil hakim karşısında red edebiliyorsun

İşe iade ya da işçilik alacağı davası açmamanız için yazdırmışlar. Geçersiz.

Tabii ki ayarlayın. Hazır uzatma şansınız da var

Ortalık sakinleşinceye kadar size zaman tanınmış. Bana kalırsa teklifi değerlendirebilirsiniz. Düşünmek ve karar vermek için çok zamanınız var. Ben olsam iletişimi asla koparmam bu kadınla, değerlendirin bu fırsatı.

elbette firsati kacirmayin ama cok dikkat edin, su aralar inanilmaz derecede dolandiricilik vakalari oluyor yurt disindan is teklifi diyerek.

Eskide kalmasının bir sebebi var çünkü.
Ne değişti ki hayatında bu sefer ise yarasin

Cunku o da kendi eskisine yaziyor, oburu de kendi eskisine... ortalik cok karisik su ara. En iysi evde kal, yazma.

Zamanında yaptıkları saygısızlıklar nasıl unutulacak peki? Gelseler ne değişecek? Yine berbat bir şekilde devam edecek, zaten gelmeyecekler de. Biz onlara ulaşabiliyoruz, isteseler onlar da bize ulaşırlar. İstemiyorlar. Eskiden hayır gelmez, boş ver.

Sadece libidon yükseldi, sakince telefonu masaya bırak

ben yazdım yeni erkek arkadaşıyla oturuyorlarmış bana bir daha yazma dedi. :(

Gelmedi derken? Kod mu gelmedi?
Biliyorsunuz artık eczaneden kodla alınıyor

pttden başvurduysanız onlar yandı sanırım edevletten tekrar.. bu arada ben daha hiç pazarlarda dağıtıldığına rastlamadım.

2 kere e-devletten başvuru yaptım, kod gelmedi.

yaşı 20- ya da 65+ üstüne kayıtlı bi numaradan da başvuru yapmıyorsunuz di mi?

bana bugün pttden geldi maske evime.

ilk çıktığında ptt üzerinden başvuru yapmıştım. sonra e devletten yapın dediler oradan da yaptım.

aynı şeyi ailemdeki 4 kişi daha yaptı. sadece 2 kişiye kod geldi. 65 yaş üstü değiller. 2 kişiye ne kod geldi ne de ptt maske getirmiş.

*Benim bir sağlık sorunum yok.
*olay istanbulda gerçekleşti.

@super
hayır.

Bende de aynı problem var. Piyasada iss sağlayıcılarının amblemi olan modem mi kullanıyorsunuz?

Bunun gibi: encrypted-tbn0.gstatic.com

Ya da apartman içi bağlantı hattınızda kısa devre olabilir. İss sağlayıcınıza arıza kaydı bırakın. Onlardaki cihazla hattı kontrol etsinler. Hatta problem yoksa yine modem kaynaklıdır.

@Unde bach canim capsteki modemi kullanıyorum,benim kesintilerin sebebi bu modem midir yani?

Şöyle: atıyorum sizin internet sağlayıcınız diyelim ki türknet ama siz ttnet amblemli modem kullanıyorsanız modemin arayüzündeki sınırlamalar yüzünden modem doğrulama yaparken farklı iss olduğu için arada hata verip (sanırım bu sorun türktelekomun yeni çıkarttığı modemlerde daha sık görülüyor) kesintiye neden oluyor. Modem arayüzüne de o yüzden atıyor.

Tabi kesin bundan olduğunu öğrenmek için dediğim gibi arıza kaydı bırakıp, apartman hattını kontrol ettirin o değilse modemdendir zaten

bence cok düsük devir sikma ve 30 derece su ile yikanabilir. ancak ayakkabilari bez bir yikama torbasi vb bir seyin icine koyarak yikamak iyi olacaktir.

Bence altını silmek yeterli olur yani sabun su ile temizlemeyecek neye basmış olabilirsiniz ki? Biraz da çamaşır suyu oh mis.

Ama yok ben illa yikayacagim diyorsan içindeki tabanligi çıkardiktan sonra kılıf içinde yikayabilirsin. File şeklinde kılıflar oluyor eğer varsa o daha iyi olur, yoksa beyaz yastık kılıfına koyabilirsin. İkisi de yoksa beyaz tişört içine koyup açılmayacak şekilde dikip atabilirsin. Direkt atmak makine tamburuna zarar veriyormus.

yıkanır. ben bütün koşu ayakkabılarımı makinada yıkıyorum. ömrünü kısaltabiliyor ama gerekiyor bazen.

Ömrü kısalıyor, iç tabanı ayrılmaya başlıyor zamanla. Ama ayakkabı artık 6 senelik gözden çıkarttım diyorsanız yıkayın.

şükela modunda birkaç entry üst üste okunabiliyor. onun dışında iyice çöpe döndü.

okuyamayacağız sanırım. ben de sözlük bağımlılığımdan kurtulmaya çalışıyorum. kadınlar hakkında açılan abuk sabuk başlıklar ve her konuda trollük yaparak dikkat çekmeye çalışan tipler de çok yoruyor beni. bir de telefondan falan girince pat diye bütün ekranı kaplayan ve her nedense çarpıya bastığım halde kapanmayan reklamlar da çok rahatsız edici. bundan bir on beş yıl önce orada yazılanlar bazı şeyleri okuyup adeta büyülenirdim, şimdiyse sinirim bozuluyor genelde.

eskiden kutsal bilgi kaynağıydı, şimdi kutsal çöplük oldu. okunacak halde değil.

Özellikle aktrollere karşı laf sayma
Yüce türkiye ulu önder minvalinde şeyler çok irrite ediyor. Anti tezini sun ve kaybol diyesim geliyor.

Ayrıca boyum 190 yok şeyim şu kadar tarzı başlıklar da aşırı itici, abazan yuvası gibi.

Onun dışında çok sorun yok bence.
Youtube ve twitter mecralarından yine de iyidir.

Zaten forum sitesine dönmüş durumda ama ekşişeyler daha merak uyandırıcı

shop.zuhalmuzik.com

fiyat yaklaşık böyleyse roland markanın giriş seviyesi diğerlerinden daha iyi sese sahip.

Tavsiye vermeye değil uyarmaya geldim. Sakın Yamaha almayın. Aldıktan 5 ay sonra gözümüz gibi baktığımız pianonun bazı tuşlarında vınlama olmaya başladı. Önce kadul ettiler sorunu sonra çamura yatmaya başladılar. Konservatuvar hocalarına bile götürdüm biz mi cahiliz diye. Aldığımız bayi bile sorunu kabul ediyor. Yamaha Türkiye rezil etti bizi.

@h264,
tiki önce verdim linke tıkladıktan sonra geri aldım. yapabileceğim başka bir şey olsa onu da yapardım:)
diğer arkadaşlara teşekkürler, sana yok.

dijital piyano diyorum midi controller gönderiyorsun.
mobilya gibi olanlardan diyorum klavye öneriyorsun.
yeni başlayacak diyorum, beyaz tuşsuz alet gönderiyorsun.

pu yazıklar olsun.

Şimdi piyanolara bakarken aklıma geldi. Örnek olarak şu piyano www.hepsiburada.com

Ölüm oruclarini anlatan iftarlik gazozu izleyebilirsiniz.

Hoşçakal yarın

i, daniel blake filmini öneririm.

Elveda lenin

Ben bahsettiğiniz tarzda filmlerden hoşlanmıyorum. Ama ben geçen akpartili baba ile izledim. Size de tavsiye ederim. Ömer Lütfi akad'in gelin - düğün - diyet uclemesi. Bence diyetten daha çok hoslanacaksiniz ama sırayla izlemenizi tavsiye ederim.

ken loach filmlerine bakabilirsin. i daniel blake iyidir ama bence en "sağlam" filmi kes'tir.
www.imdb.com

bu da iyidir mesela, irlanda bağımsızlık savaşı ve ira üzerinden bir devrim hikayesi.
www.imdb.com

yabancı dizi izlerseniz rebellion
ira,yı anlatıyor

Beynelmilel
Dizi olarak da Hatırla Sevgili ve Bu Kalp Seni Unutur mu

tabi ki "sonbahar"

daha hafif olsun derseniz "vizontele tuuba"

The wind that shakes the barley. (IRA)

Elveda lenin +1

Arkadaşım Şeytan
Çıplak Vatandaş
Selamsız Bandosu

doctor zhivago'yu(1965) da izleyebilirsiniz. film devrimcilik olayına biraz farklı yaklaşıyor tabii ki. aynı şekilde hunger(2008) da izlenebilir ama o biraz yavaş akıyor.

Faiz keser, çünkü nakit avans çekmiş oluyorsun.

faiz+1

Ozellikle evde yapilan veya medikal ozelliklerinden suphe duyulan (siyah maskeler varmis) maskelerde Conley olarak evet yararli.

Cunku bu meretin partikul boyutu cok kucuk. Kagit havlu koyarak hem maskenin nemlenerek kisalan kullanim suresini uzatiyorsunuz hem dekumasin dokuma araliklaridan gecebilecek virusu de eliyorsunuz.

AMA ben su linkteki bilgilere dayanarak non wowen suya dayanikli (su gecirmez degil) yeniden kullanilabilen market posetlerinden filtre yapmayi tercih ederim. Cunku normalde medikal maskelerin cogunun malzemesi de o. Burada naylon poset yasak oldugu icin sadece non woven var. Kolay bulunuyor. Turkiyede bulunabilirligi nasil bilmiyorum tabii.

eksisozluk.com

Burda bir yazar, bu konuda karşılaştırmalı bir çalışmanın özetini paylaşmış sağolsun. Bakın lütfen.

Kağıt havlu olup olmamasından ziyade, materyaline göre artı bir katman muhtemelen artırır bu araştırmaya göre koruyuculuğu.

Çakmak üfleme testinin saçmalığı bir tarafa, bu kadar ciddi bir konuda spekülasyondan kaçınmak zorundayız hepimiz. Bu ilgi meraklısı eczacıyı görenler korumuyormuş yaa diyerek maske takmayı bırakmazlar umuyorum.

ben bu çakmak üfleme testini anlamıyorum. daha önce de görmüştüm, o zaman da aklım ermemişti.

bu videolarda diyorlar ki, "çakmak sönmüyorsa iyidir". e o zaman naylon poşet takalım, streç film koyalım, zerre kadar hava geçerse şerrefsizim.

yani çakmağın sönmemesi demek, alıp verdiğimiz havanın maskenin içinden değil, yanlarından girip çıkması anlamına gelmiyor mu? çakmağa üflüyorum, alev hiç oynamıyor. ama yanlardan, üstten çıkıyor bütün hava. gözlüğüm buğulanıyor. aynı şekilde nefes alırken de oralardan giriyor. yani hapşırırken, öksürürken elinle ağzını burununu kapatmanın alternatifi olabilir ancak.

oysa maskenin filtre etmesi lazım filtre. filtre denen şeyin mantığı bu değil mi? arabanın hava filtresi içine havayı alacak ama tozu toprağı süzecek. musluk filtresi suyu geçirecek ama pisliği tutacak. maske dediğin de havayı geçirecek ama virüsü tutacak.

o yüzden havanın geçmesi lazım değil mi? hava geçecek, hava geçerken içindeki virüs geçemeyip maskede kalacak. amacın bu olması lazım.

biz filtreyi tıkayıp havayı da geçirmezsek o hava başka yol bulup girer, bu mu yani daha sağlıklı olan?

@kibritsuyu
naylon tabii ki daha iyi ama boğulmak gibi bir handikapı var :)

deneyselliğe açıksanız en iyisi tam yüz maskesidir.

çok çeşitli markalarda var bu bıçaklardan. şef bıçağı diye arat. sürbısa alabilirsin mesela

sagdaki kershaw logosuna benziyor

sağdaki ikea olmasın?

Neden bozulmasın ki ? Her yaşta bozulabilir.

benim 36 dan sonra bozuldu, gozluk kullanmaya basladim :D

uzağı görememe geçici de olabiliyor. bir göz doktoruna görünün tabi.

25 yaşında saçı dökülen adam varsa 33 yaşında gözü bozulan da olur elbet

Goz bozulmasi tamamen yasla ilgili ya da tamamen genetikle ilgili diye bir durum yok.
Gozunu cok yorarsin. gereksiz parlak isiklara bakarsin bozulur ya da genetik olarak yatkinsan erken/gec katarkt olabilirsin vs..

zoomda ilk odaya girerken soruyor kamera acik mi baslamak istiyorsun diye. sonrasinda da istedigin zaman acip kapatabiliyorsun. bir kac kisilik bir toplanti degilse, kamera acmana gerek yok bence. ayip olmaz yani. mikrofon zaten herkes kapali tutuyor genelde konusacagi zaman aciyor, arkadaki ortam gurultusunu gelmesin diye. bence toplanti az kisilik bir toplantiysa, konusan duvara konusuyor olmasin diye acmak guzel bi davranis olur ama, yine de acmayana neden acmiyorsun demez kimse

çok teşekkürler. google meet'te durum nedir bilen var mı peki? onun aciliyeti var şu an.

Google meet hakkında bir fikrim yok ama öğrenemezseniz eğer aygıt yöneticisinden kameranızı kapatın sonra tekrar açabiliyorsunuz. Bu sayede cihazınızda kamera yokmuş gibi görünüyor zaten.

@black+1
Laptopun kapağını hızlı çarparak kapattığım için bozulmuştu. Eğer bir mazeret gerekirse bunu söylersiniz. Sınav durumunda da tamir ettirdiğinizi :) sonrasında bozukluğun bir zaman sonra tekrarladığını. Bu döngü böyle gider

anneme (62) gelmedi. istanbul.

Bana geldi bu sabah

Benim geldi ama ikametgahımın olduğu şehire. Ben başka şehirdeyim. Ne olacak şimdi?

Bize geleli 4 gün falan oldu dün aldık eczaneden. herkes için ayrı başvuru yapmak gerekiyormuş her aile ferdi için. 5 tane verdiler onlar da telli falan değil dandik maske, korumuyor dedikleri. Bari paramızla alabilseydik de tanesi 100 lira olsaydı en azından ölmezdik yani. Babam 57 annem 54-ankara.

gelmedi, çevremde gelen de yok hiç.

Bizimkilere geldi, yaşlar 50+ bana gelmedi henüz.

ben daha ilk gün ilk saatlerde başvuru yapmıştım kargo ya da kod gelmedi, dün yine yaptım, bu sabah kod gelmiş.

bana geldi ama ikametgahımın bulunduğu şehirdeki eczanelerden alabilirmişim sadece haha. allahtan arkadaşım zamanında bu durumu öngörüp maske almıştı. 25 yaşındayım bu arada.

gelmedi hala

İstanbul'da oturuyorum, dün sabah ptt görevlisi getirdi bizim maskeleri.

Hem ptt'den hem edevlet'ten başvuru yapmıştım bu arada.

az önce geldi benimkisi.

başvuru yapmamistim bana da mesaj geldi

her gün bakıyorum, karşılaştığım tek sms, 'biz bize yeteriz , mesaja cevap ver 10 tl ateşle''

Ben başvuru yapmamıştım, işin aslı detaylı bilgi sahibi bile değildim ama bu sabah SMS ile bildirim geldi. Hemen evimin karşısındaki eczahaneye gidip aldım. Telefonumdaki mesajı gösterdim, TC kimlik numaramı sordular söyledim ve teslim aldım. Yaşım da 31 üstelik.

Eşimle yaşlarımız 35 ve 36 bize de mesaj gelmedi.
edit: az önce geldi bana. eşime gelmedi daha.

@cesario istanbul, 30

hayır. aildeden 4 kişiye de gelmemiş.

bionluk.com, ingilizce varsa fiverr, upwork.

Udemy?

köpek

bu bence: www.youtube.com

encrypted-tbn0.gstatic.com

Ya köpek ya kurt. Çakal da olabilir diyeceğim ama onun ayağı bu kadar büyük olur mu acaba?

d

a

Bir şeyi düzelteyim. Tehcir dediğiniz şey göç ettirme demektir. Yazdıklarınızdan bunu kastetmediğinizi düşündüm. Bilin diye düzeltmek istedim.

@microfi biliyorum tehcirin ne demek olduğunu. Almanya hariç diğer onca ülke soykırım yerine tehcir uygulamıştır, türkiye de dahil. Gerçi türkiye asimile etmek için ama o da tehcir etmiş sonuçta

Şıklar arasında D öne çıkıyor. Diğer şıkların da belli oranda payları var.
Belirttiğin zaman aralığı ise yaşanan olaylar neticesinde akla daha çok Almanya'yı getiriyor.

Yahudiler daha çok bulundukları yerlerde rahat durmadıklarından göç etmek zorunda bırakılmışlardır. tarihte bu nedenle yaptıkları ve yaşadıkları kaynaklarda okunabilir.
Bir çok ülkeden sürgün edilmişlerdir.
Parayı kullanmasını bilip ülke ekonomilerinde büyük oranda bir güç elde etmişlerdir.
Kuralları şudur: borç alma, borç ver. Kredi, faiz denildiğinde dünyada işin temeli bunlara dayanır.
Salgın nedeniyle imf den borç almak için sıraya giren ülkeleri görüyoruz. imf'nin yahudiden bağımsız bir kuruluş olduğunu da sanmıyorum. Hangi şartlarla bu ülkelerin borç alacağı da diğer önemli bir husus.
Almanya'da da Yahudiler bir zaman çok acılar çekti ama bu abartılan sayıda olmadı.
Son yıllara bakarsak Almanya'da diğer yabancıların can ve mallarına zarar verilip Yahudiler aleyhine hiç bir şey olmuyorsa bu Yahudilerin siyasi ve ekonomik Almanya'yı da ellerine aldığını gösterir.
Nazilerin Türkler de dahil yabancılara karşı uyguladıkları şiddet çok kereler gündeme geldi.
Ama Hitlerden sonra Yahudiler aleyhine hiç bir haber söz konusu değil nedense.
Yine araştırılırsa çeşitli yerlerde pakraduni, sebetay olarakta bilinirler.Etyopyada bile siyahi Yahudiler bulunur ve falaşalar olarak bilinirler.

Dini olarak kendilerini üstün olarak kabul etmelerinden de kaynaklanmakta. Ayrıca ezelden beri mevzulardan çok güzel sıyrılma gibi durumları var. Hoşumuza gider yada gitmez ama adamlar ticarette ve bu gibi durumlarda yetenekli.

Yoktu, kisa cevap bu. Kotu yahudi vardir, kimileri birilerini de somurmustur ama bir halki yillarca yasadigi yerden surmek ya da daha kotusu oldurmek icin gecerli sebepler midir bunlar?

Olayi biraz da tarihsel acidan dusunmek lazim; Yahudilere karsi onyargi tarihin hemen her doneminde var, bunun nedeni de cok karmasik degil aslinda. Bu kitlenin kendine ait bir devleti yok, cogunlukla baska toplumlarda azinlik olarak yasiyorlar. Bu nedenle belli isleri yapmalari belli sektorlere girmeleri yasak. Bu da onlara ticarette soz sahibi olma sansi taniyor zira hem ticarette bir engel yok, hem de diger dinlerde faiz, finans, borc vb kavramlari hos karsilanmazken yahudiler bankerlik misyonunu yerine getiriyorlar. Ha buradan hareketle de tarih boyunca her yahudi bankerdi, hepsi zengidi falan gibi anlasiliyor o da sacma tabi ki. Bir cogu esnaf, zanaatkar falan insanlar. Kendi kulturleri de baskin oldugu icin azinlik olarak yasadiklari ulkelerde asimile olmak yerine birbirlerine bagli bir cemaat halinde yasiyorlar. Eh zenofobi uzerinden siyaset kasmak dunyanin hemen her yerinde, hemen her zaman tuttugu icin de bu insanlar tarihin gunah kecileri olmuslar iste. Zira orta cag avrupasinda bir papazin da yahudi banker stereotipi yaratip "Bunlar yuzunden basimiza tas yagacak" demesi Hitlerin "Bunlar yuzunden bu haldeyiz" demesi kadar ya da bugunun benzer demecleri kadar is yapiyor.

a.

adamlar 1950'ye kadar devleti bile yok. nasil d oluyor?

öncelikle kendinize haksızlık etmeyin. ben 35. günümdeyim ve yalnız yaşıyorum. ilk iki üç hafta vakit geçirmek zor gelmedi. sürekli yapacak bişeyler yarattım kendime. en büyük motivasyonum yarını düşünmemek oldu. günlük düşünüp günlük yaşıyorum. böylece çok daha fazla demoralize olmamın önüne geçiyorum.

onun dışında ne olursa olsun insanın hayatının birden değişmesi 35 gün boyunca bir şekilde eve kapanması normal bir durum değil. o yüzden arada yaşanacak düşüşler de çok normal bence. tamamen bu düşüşe odaklanırsak işin içinden çıkılmaz bir moral bozukluğuna gidebilir durum. o yüzden dediğim gibi kendinize çok haksızlık etmeyin, böyle günlerin olması da normal. hayatımız normal seyrinde giderken de bazen durduk yere modumuz düşebiliyor, canımız hiçbir şey yapmak istemiyor. bunu da öyle düşünün. yine canınız spor yapmak isteyecektir, yine bişeyler yaparken kendinizi çok keyifli hissedeceksiniz. yarın yeni güne uyandığınızda bile daha iyi hissedeceksinizdir.

ben telefonla çok konuşmayı sevmeyen biri olarak konuştukça kendimi daha iyi hissettim örneğin. etkileşimde kalmak daha normal hissetmeyi sağlıyor. deneme yanılma yöntemiyle keyif alabilceğiniz yeni uğraşlar bulabilirsiniz. nakış da meditayson gibidir eminim. bu günler geçecek bir şekilde. değişik bir tecrübe olarak düşünün ve şu ana kadar 30 gün güzel vakit geçirdiğiniz için kendinizle gurur duyun.

@hypathia çok naziksiniz, çok teşekkür ederim
Ayrıca nickinize bayıldım :)

Karantinada 7. haftam. Keyfim yerinde, her sabah hazırlanıp ofise gitmemekten çok mutluyum. Haftasonları çıkıp biraz temiz hava alıp dönüyorum sadece. Bir tek spor yapamamaktan ve sürekli evde yemek yemekten sıkıldım. Onun dışında çok iyi. Böyle devam edebilirim.

sakin olman lazım :) evde vakit geçirmek için yaptığın şeyleri çeşitlendir. ya da yeni şeyler dene. atıyorum internetten ebru seti sipariş et, youtube'dan falan onu öğren. yenilik iyidir.

ben de durumlar iyi şükür, okullar ilk tatil olduğunda şehirdışında okuyan kardeşim otobüse binmesin diye yanına gittim. ailemin yanına götürmek yerine bana geldik. o olmasa patlardım ama herhalde.

ben de berbat durumdayım. kitap okuyayım diyorum hemen sıkılıyorum.
twitter, instagram, facebook, sözlük, duyuru, yabancı gazeteler, dating uygulamaları, mailler bakıp duruyorum. onlardan da sıkılıyorum
karantinanın ilk günlerinde ek ağırlık plakası aldım. ama doğru dürüst çalışamıyorum, üşeniyorum.
abur cuburlara abandım. fit olmak bir kenara kilo alacam.
bir de armağan çağlayan yazısı bırakayım:

"Bütün gün evde oturup hiç bir şey yapamıyorum. Nasıl konsantre olacağım bilmiyorum. Okumaya çalışıyorum olmuyor, ders çalışmaya çalışıyorum olmuyor, film seyretmek olmuyor. Bütün gün mal gibi tivitır, instigram saçmalığı arasında gidip geliyorum!"

twitter.com

İşiniz devam ediyor (maaş yatıyor)/maddi sıkıntınız yoksa, ailenizin sağlığı sizin sağlığınız yerindeyse zevk almaya bakın. Motivasyonu boş verin neye motive olacaksınız. Film dizi izlemekle başlayın.

Karantina da 20. günüm. Tek yaşıyorum. Karşılıklı yüz yüze bir insan ile diyalog kurmayalı (market dışında ona da diyalog denirse) 20 gün oldu. Arada bir telefonla konuşmasam ses tellerim körelecek diye korkuyorum.
Yemek yapmayı sevmeyen ve bilmeyen biri olarak, yemeği halletme işinden sıkıldım. sabah yumurta akşam tost ya da hazır yemekler arada bir yemeksepeti. Artık keşke acıkmasam diyorum. Onun dışında yalnızlığı seven bir insan olarak şimdilik fena gitmiyorum. Arada işle ufak tefek yapılacak iş oluyor onları hallediyorum. Onları hallederken zaman geçiyor. Onun dışında diziye verdim kendimi. Ha bir de evi temizlemeye üşeniyorum ancak hoşnut değilim bu durumdan. Evi temizlersem muazzam olacak.

kırkıncı günü tamamlayabilirseniz çileniz nihayete ulaşmış olacak. her zorluğun ardından bir kolaylık vardır, allah sabır versin.

N'olur spor yapin. Baslarda zor gelecek belki ama bu karamsarligin tek ilaci hareketsiz kalmamak. Basit, sizi zorlamayacak hareketlerle baslayin, evin icinde dumduz 15 dakika volta atmak bile olur baslangic icin, ama kesinlikle hareketsiz kalmayin.

Genel olarak spor yapan biriyim ama karantinanin basindan beri daha bi duzenli yapiyorum. Her zamankinden daha fit ve enerjik hissediyorum. Bu bosluk haliyle aksamlari alkol tuketimim artti gerci ama onu da saglikli beslenmeyle telafi etmeye calisiyorum.

Onun haricinde Netflix'in kumandasina bile dokunmadim, kitap da okuyamiyorum okumaya calissam da max 10 dk. Evde calisiyorum ve is tempom yogun oldugundan sikilmaya pek vakit kalmiyor gerci.

Hepimiz su surecten guclenerek cikalim lutfen, hedefimiz o olsun.

Ayrica meditasyon deneyebilirsin.

Spor salonuna gidemediğim için şu an çok mutsuzum, evde spor yapmak da içimden gelmiyor. Oturmaktan ve hareketsizlikten vücut fonksiyonlarımın bozulduğunu hissediyorum.

Zaten işsizim iş bulma ihtimalim de bu virüs olaylarından sonra iyice sıfırlandı.
Umudumu kaybettim sanırım, şu an kendimi tam bir loser gibi hissediyorum.
Özellikle tek başıma kaldığım için mutsuzluk daha da depresyona sokuyor :(

ocak ayının ilk haftası annemin akciğer kanseri olduğu haberini aldım, çok kötü günler geçirdim. annem 2 defa ameliyat oldu, şu an ağrıları var ve virüs yüzünden tedavisi de yarım kaldı , ağrı olması normal, doktorlar söylemişti kimisinin 1 ay kimisinin 2 sene, kimisinin ömür boyu ağrısı olur diye, ağrı kesici kullanarak ağrıları hafifliyor.

tabi patoloji sonuçları çıkmadığı için onkolojiye de gidemedik, ağrılardan dolayı iştahının kapalı olduğunu söylüyor, yaklaşık 10 kilo verdi ameliyattan beri. öte yandan bakınca, keyfi yerinde çoğu zaman.

öyle olunca da benim de keyfim yerine geliyor.

aynen dediğin gibi hoşaf gibiydim 3 gün önceye kadar, bir sürü yarım kalan işim vardı bu ilk haberi aldığım zamandan beri üzüntüden yapamadığım onlara başladım.

mesela dünya bayraklarının video animasyonunu yapıyorum bir tanesi ortalama 1.5 saat sürüyor , avrupa kıtasını bitirmek üzereyim. tüm dünya ülkelerini yaptıktan sonra sonra başka şeyler yapıcam.

ilk başlarda zorlanarak başladım ama şu an keyifli gidiyor. bi tahammülsüzlük, çabuk sinirlenme, bi boşvermişlik, bi koyvermişlik var herkeste virüsten dolayı.

öte yandan bişey yapmadan da olmuyor, zaten üretmekten başka çok az şeyden keyif alıyorum. benim yaşda 35+

@hem şişko hem deli ben de üniversite sınaviba hazırlanirken annemin kanser olduğunu öğrenmiştim. Seni kalbimle anlıyorum.

Merhaba. Duyurunuz çok içime dokundu yazmak istedim. Ben de 14 marttan beri yalnız başıma evdeyim, birkaç ihtiyaç için sağa sola gitmek dışında evden çıkmadım. Yaş 35, kadınım. Normalde hiç ağlayan biri değilimdir ölmlerde bile. Son iki haftadır ise kaskatı kesilip üzüntüden ağlayamadığım ne kadar kaybım varsa hepsi için ayrı ayrı ağladım. Hatta onlarla konuştum, Allahtan cevap gelmedi :) Şu an bunu yazarken bile gözüm doluyor. :) Ağlamak kötü bir şey değil, bence siz de bırakın düşsün yaşlar. Birikmişliklerimizden kurtulmak için bu hapis hayatına ihtiyacımız vardır belki de. Hele ki anneyi özlemek kadar ne var ki yüreğin yandığı...

Buna ilaveten yukarıda spor yapın diyen arkadaşa katılıyorum. Leslie Sansone videoları var youtubeda ve malum mecralarda. Kendisi çok pozitif biri, ben seviyorum enerjisini. Yürüyüş tarzı hafif hoplamalı zıplamalı spor yaptırıyor. Biraz ayak ucunda yaparsanız alt kat komşuyu da rahatsız etmezsiniz. Şiddetle tavsiye ederim. Ben her gün 3 mil koşmuş kadar spor yapıyorum kendisinin deyimiyle. Hem kendini iyi hissettiriyor, hem kilo almayı engelledim aksine kilo vermişim bile.

Diğer tavsiyem de size mutsuzluk veren her şeyi bu süre zarfında hayatınızdan çıkarın. Film, müzik, insan, insanımsı organizma ve bilhassa sosyal medya. Instagramdaki mizah sayfalarının bile yalnızlık postları o kadar arabeske dönüştü ki katlanamaz hale geldim sildim. Kendimi daha çok çalışmalarıma ve ödevlerime vermeye çalışıyorum. Bir işe yarama hissi insana en iyi gelen şeylerden.

Son olarak, eğer öylesine konuşmak isterseniz havadan sudan, burada olduğumu bilin istedim :) hava ve su, ötesi yok :)

Aynı durumdayım. Üstüne canımdan çok sevdiğim kuşumu kaybettim 5 gün hiçbir şey yiyemedim. hala daha tencere yemeği yiyemiyorum ama yemek yemeye başlayabildikten sonra (doktora gidip yediğimi kusmamak için ilaç aldım) her şey bir tık daha düzene girdi. Daha önce çok ağır depresyon dönemi geçirdiğimden o moda girmek istemedim. Yasımı tutuyorum ama çukura sürüklenmemek için de çabalıyorum. Depresyonu kontrol eden şeyler aslında hormonlar. Saçma gibi gelecek belki ama uyku ve yemek düzeni çok önemli. Canınız istemese de probiyotikli, magnezyumlu, çinkolu, c vitaminli besinler tüketin. Hava kararında beyaz ışığa bakmamaya özen gösterin ki gece uykunuzu alabilin (Gece 11-3 arasında uyumadığınızda vücudunuz stress hormonu salgılıyor) Bağırsak sağlığınız çok önemli. Hekim değilim o yüzden direkt bir öneri veremeyeceğim ama hem prebiyotik hem probiyotik almanız lazım. Benim sindirim sistemim kendi kendine düzgün çalışamadığı için ikisi için de (eczacıya danışarak aldığım) takviyeleri kullanıyorum.

Nefes egzersizleri işe yarıyor. Ama onu yapmak istemeyecek kadar kötü modda olmayı biliyorum. Biraz kendiniz gayret etmelisiniz. Yemek ve uykuyla başlayın. Boş oturmayın boş oturunca beyin kendine genelde kötü meşgaleler buluyor. Sevdiğiniz pop şarkıları falan açıp söyleyin 1-2'den sonra eşlik edesi geliyor insanın.

@birsurusorumvarr çok ama çok iyi geldi cevabınız ben de her zaman buradayım. Leslieye başlayacagim söz :)
@eatpraylaw ben de benzer yollardan geçtim, eğer seviyorsaniz Avrupa yakasının en başından başlayıp sorunsuz bir Türkiye'de yaşıyormuş simülasyonu yaratabilirsiniz :))

kapatmana gerek yok. turk.net'e başvururken taşıma yapacağını söyle gerisini onlar hallediyor

Faks yoluyla göndereceğin bir dilekçe ile olması lazım. Kimlik fotokopini de ekle. Faks çeken programlar var. Evden halledebilirsin. Yine de arayıp bilgi al faks olayını söylemezlerse sen hatırlat, olması lazım.

Taşıma işlemi yapın hiç uğraşmayın

sakın kapatma numara taşıt.

Üsttekiler +1

Eğer kapatırsan, port açtırma vs ile uğraşacaksin. Zaten turknet ttnet'in altyapısını kullanıyor, direkt geçebilirsin. Bir on gün önceden basvurursan olur.

(Bkz: bir arkadaşımın sıkıntısı)

Bence kuzlar için bu sidik yarışı gibi, elbet en uzunu benimki olsun diyen çıkar, üzmeyin canınızı

kız arkadaşınız boyu önemli burada. ben kısayım ben de kabul etmezdim.

Bence çok değil. Öyle olsa basketçiler yalnız kalırdı.

Yani ben olsam kısa boylu bir erkeği bu şekilde geri çevirebilirdim ama 2 metreyi geri çevireceksem sebebi bu olmazdı

Sırf uzun diye negatif mi yaklaşılır. Elektrik alamamış demek ki.

1.55'ten halliceyim. buradan bakınca hepiniz uzunsunuz. 1.80, 1.90... bana hepsi 2 metre zaten. bana farketmezdi yani, kimseyi sadece boyu nedeniyle (kısa veya uzun) geri çevirmedim, çevirmem.

1.75'im, o yüzden benim için ideal.

Boyum 1.86 kadınım karşımdaki kişinin benden kısa olmasını hiçbir zaman dert etmedim bu kadar uzun olmasını da dert etmezdim asla.

1.75 ve üstü kadınlar için normal.

Kadınlar standart üretim değil ki; 180 kadınsa 2 ok; 160 ise arada 40 cm fark var o kötü duruyor.

170+ ise 2mt sorunsuz bence.

sorun olsa da birçok uzun kadın var. 1.80 olan kadınlara yürüsün.

bazı kadınlar özellikle uzun arıyor. bence avantaj.

Kadınlarda boy olarak psikolojik taban sınır vardır da tavan yoktur. En azından benim için öyle. Amaan gönüller bir olduktan sonra boyu 3 metre olsa da olur.

170im bana göre çok uzun.
ama kendi boyumdan bağımsız olarak, yapılı biriyse bir şekilde dengeleyebilir, aksi takdirde slender man gibi gözüküyor :)

Kadinin boyuna gore absurd gelebilir ama tek basina reddetme sebebi degil bence, muhtemelen cok begenmemistir de genel olarak.

İşin şu tarafi da var:
2 metrelik adam çöp adam değilse en az 100-110 kilodur.
Yatak kısmı da var daha doğrusu bir aşamada olacak demektir sözkonusu olan iliskiyse yani, belki o kismindan emin olamamıştır, korkmustur, ohaa.. demiştir vb. tabi bu ayrıntıları söylememiştir açıkça.

Olabilir evet, yapılı da biraz. 120 kilo rahat vardir.

Ben çevrimde bence 2 metreyi beğenmeyecek kız arkadaşım yoktur. Yani şu anlamda, sırf uzun diye görüşmemezlik/konuşmamazlık yapmazlar. Bana gelince, ben uzun boylu insanları beğeniyorum genelde. Boyum 1.58, 2 metreyi hiç problem etmezdim. Ama muhtemelen 2 metre birisi beni ilk bakışta görmez.

Ar-ge maliyeti oldukca yuksek, kitin kendisi yuksek maliyete sahip degil. Burada bilinmesi gereken en onemli olay ise; ar-ge surecinde kiyas yapabilmek adina elde edilmesi gereken data. Bu datalara sahip olan zumre sizinle bunlari paylasmadikca kiti uretmeniz, uretseniz dahi basarili olmaniz mumkun degil.

Çinden gelen kitlerin başarı oranı %30 deniyor, siz düşünğn işte.

BBC'de okumustum, testin calismasi icin gereken kimyasallarin yogun talepten dolayi ithalatinin zor oldugu yaziyordu.

ayarı yok. zaten belli uygulamaya ait bir linke hangi uygulamadan tıklarsan tıkla o uygulamada açılır ya da sana ısrarla uygulamada açayım mı abi diye sorar.

ios versiyonun eskiyse güncelle.

3d touch’la istediğin yerden açabiliyosun. Linke basılı tutuyosun, açılan pencereyi yukarı itiyosun, neyle açacağını soruyo. Cihaz 6 ve öncesi bi modelse 3d touch yok, onlarda nasıl olur bilmiyorum.

metne değilde direkt linke dokunursan uygulamadan açıyor. wsp'de ön izleme oluşuyor tweet görünüyor ya işte orada yazıya tıklayınca bazen bende de safariye gönderiyor

Safaride açıldıktan sonra sayfayı aşağı yönde parmağınızla çekin. En üstte ilgili uygulama için aç butonu çıkacak. Tıkladığınız zaman o uygulamayı varsayılan yapıp artık hep uygulamada açacak