Spesifik bir durumunuz yoksa kurslardan ziyade özel dersleri tavsiye ederim. Dil okullarında sanılan kadar kaliteli bir eğitim yok ne yazık ki. Güvenilir bir öğretmen ile birebir yapacağınız ders çok daha verimli geçecektir.

aynı şekilde kursları hiç bir şekilde tavsiye etmek, dil eğitiminde verim birebir derslerde alınır

evde basit el tipi bir punto kaynak makinası da yapılabilir, çünkü öyle güçlü bir makineyi ihtiyacınız yok. arkadaşın dediği gibi aktivatörlü bir macun alacaksınız bol miktarda sürdüğünüzde tutar, ama ne kadar yük taşır orası ayrı bir konu.

www.thistothat.com
Şöyle bir site var, @orient blue +1 diyor.

selsil.com şu mesela.

Lehim/havya bu tür demirlere tutmuyor, bence de en kolay ve güzeli çift kompenatlı yapıştırıcı +1

ama yapıştırmadan önce 3-4 cm bir destek atmak gerekli bence, mesela küçük bir çivi o kopan deliğe sokulup, çamaşır asılan tele destek verip öyle yapıştırılmalı. Ek yeri kuvvetlendirilmeli yani.

404 marka çiftli yapıştırıcı var, hem kaliteli hem ekonomik. Piyasada bu tür yapıştırıcılar (bkz: iran yapıştırıcısı) olarak bilinir bizde. Nalbura böyle sorarsınız.

"Çok güzel masalar var bu ölçüde ama masanın üstünde bir de duvara monte dolap olduğu için çoğunu elemek zorunda kalıyorum(kendiliğinden kitaplığı ve rafları olan masalar)"

çoğu firma bunları parça parça satar normalde. sordunuz mu?

Ikea lagkapten tabla+ayarlanabilir ayaklardan aldim tabla cok hafif ayaklar daha agir. 2k gibi bi seye tekabul etti

@lazpalle Trendyol, Hepsiburada gibi sitelerde daha fazla seçenek olduğu için oralara bakıyorum, şuan herhangi bir satıcı ile iletişime geçmedim bahsettiğim modeller için.

almışken bütçe elverdiğince yükseklik ayarlı almaya çalışın mutlaka

@Rao yükseklik ayarlı masa bütçeme göre bulamam sanırım, şuan örnek olarak karşıma çıkanlar 10bin lira üstü. İdeal masa yüksekliği kaç cm olmalı? Şuan kullandığım masa 75cm, sanırım bu standart yükseklik çünkü bu yükseklikte çok fazla masa modelleri var.

tischkönig

butceni belirtmemissin o yuzden ben nasil bir urun aldigimi yazayim.

ikea'dan masa iskeleti:
www.ikea.com.tr

kilizman'dan masif cam tabla:
www.kilizman.com

kilizman benimle iletisime gecti masa olarak kullanacaksaniz bazi islemler yapilmasi lazim diye. zimpara, alta kanallar acilmasi falan onlara da ekstra odedim cok guzel bir masa oldu.

bu hayattan ne istediğine neyin seni daha çok mutlu edip neyin daha çok üzeceğine göre değişecek bir konu. türkiye'nin bir 1. dünya ülkesi olmadığı malum zaten tek tek detaya girmeye gerek yok ama ben burada 1.5-2k usd karşılığı bir gelirle edirne'den dışarıya çıkmayı hayatta düşünmem. buraya dair sevmediğim çok şey var tabi ama tüm bağım da burayla. kültürüm burada, ailem arkadaşlarım burada, bildiğim mekanlar burada, ciğerini bildiğim insanlar burada, birlikte hepsi yalan söyleyebileceğim veya gibi'den gora'dan replik söyleyip gülebileceğim insanlar burada. bunlar benim için önemli şeyler. az çok yaşamımı ve hobilerimi sürdürecek ve üstüne nispeten düzgün bir çevrede yaşayabildiğim bir gelir elde edebiliyorsam bunları bırakmayı düşünmem. ancak herkesin öncelikleri farklı. maddiyat senin için hepsinden daha önemlidir veya yaşadığın ülkenin daha özgürlükçü bir yönetim anlayışına sahip olması veya çocuk düşünüyorsan çocuğunun hayata 1-0 önde başlaması vs. o zaman senin avrupa'da abd'de falan yaşaman seni daha çok mutlu eder demektir. hayattaki öncelikli isteklerini seni nelerin daha çok mutlu edeceğini düşünüp ona göre kararını vereceksin. belki gitmeden önce bunları çok detaylı düşünmeyişin hata olmuş ancak iyi tarafından bakarsak sen bu teraziyi herkesten daha iyi kuracak bir konumdasın artık. türkiye'de zaten yıllarca yaşadın çalıştın bir süredir de abd'de yaşamak ve çalışmaktasın. artıları eksileri terazinin kefelerine çok daha somut şekilde yerleştirip ağır basan yeri daha net görebilirsin en azından.

@pietro +1

Bu soruyu soruyorsan Abd çalışma izni hakkkında hiçbir şey bilmiyorsun demektir. Binlerce dolar eğitime dökenlerin şuan %90'ı geri dönüyor.

Kaçak takılanlar saati 7-8 dolardan restoranlarda çalışıyor. Kira, yeme içme derken para da biriktiremiyor. Tam 8 sene senin gibi taksi, restoran falan takılıp sıfır birikimle dönen tanıdım.

Burada falan Kanada'da yaşanların çoğu Abd'ye gelip tutunamamış tipler. Böyle binlercesi var. Meksika sınırından kaçak girmek için kartele 20 bin dolar verip sonra new jersey'de sokakta yatan, iş bulamayıp Türkiye'ye geri dönen dolu Türk var. Ayrıca olası bir sağlık sorununda sigortan yoksa geçmiş olsun, allah rahmet eylesin.
Mühendis veya yazılımcı değilsen sponsor bulma ihtimalin neredeyse %0. Hadi buldun diyelim iş vizesi kurası %10 ihtimal. Hadi bu da oldu diyelim işten atılma durumunda sponsor bulmak için 2 ay süre var.. Hooop en baştasın.

Amerikadan bildiriyorum, online pazara yonelin amazon degil de etsy ozellikle. ogrenci vizesi yerine imkaniniz var ise e-2 yatirimci vizesi alin. Elinizden de gelir ise arac kaplama kurslarina gidin ogrenin isi sonra yavas yavas kendiniz yapmaya baslarsiniz kendi yerinizi acarsiniz ( az maliyet ile guzel para kazanirsiniz ) tr den sunu aldim hadi satiyim fln zor, online olarak kolay is yaparsiniz. fiili olarak Ucuza da verseniz kolay kolay kimse sizden mal almaz, sari cizneli mehmet agasiniz. Hic merak etmeyin yilmayin, aklini kullanan herkes cok guzel paralar kazaniyor burada.

bu arada eb3 vizesi sizin kurtulusunuz olur, su an uzun suruyor ama 3 yila gc alirsiniz. Aklinizda olsun

amerika cok vahsi bir ulkedir. avrupa gibi, asya gibi binlerce yillik kulturu olan yerler degil buralar. commonwealth gibi, somurge topraklari gibi lokal kulturun cok dusuk seviyede seyrettigi yerler. bu gocmenler icin buyuk bir avantaj oluyor cunku adapte olman gereken derin bir kultur yok. mevcut olan azicik kulturu de amerika'nin medya dominasyonu sayesinde iyi taniyorsun. ama cok ruhsuz, mekanik ve fake gulumsemesinin arkasinda korkunc bir ruh olan yerdir amerika.

hindistan'da oteldeyim is basina daha cok zaman var saglam entry girecegim buraya. amerika'da ne tip insanlar bulunur?

1- wasp: amerika'nin aileden zengin, old money sahibi beyaz kesimi. bunlar dunya uzerindeki mumkun olan en guzel hayati yasiyorlar. sayilari azdir, cogu paralariyla instagramda hava atiyor artik.

2- cilekes amerikan: amerika yerlilerinin geri kalan kesimidir ve her irktan bulunurlar. bunlar oyle aileden cok paraya sahip olmaz. amerika'da gelirler yuksektir ama giderler de yuksektir. bu kesimden birisi ogrenci kredisiyle okur ve hayata borcla baslar. sirtinda surekli bir kamci vardir ve cok guzel bir hayat yasayamaz. bu kesimden cevval olanlari amerika cok guzel doyurur ve besler. hatiri sayilir bir kesimi hayatini kurtarabilir ama geri kalani surekli korku icinde yasar. isten atilacak miyim (is garantisi ve isci haklari cok dusuktur), sigortam bu tedaviyi karsilayacak mi vs. ev alir borc icinde yuzer vs.

3- community sahibi amerikan: latino, guneyli gibi kendi kommuniteleri icerisinde azicik asim agrisiz basim seklinde sosyal destek mekanizmasiyla yasayanlar. bunlarin cilekes amerikanlar gibi career aspirationlari yoktur, daha basit ama huzurlu hayatlar yasarlar.

simdi gocmenlere gecelim;

1- american dream gocmenleri: bunlar ya is, ya ask, ya okul ile bir sekilde amerika'ya gelip yerlesmis; dis dunyayi iyi tanidigi icin amerikadaki firsatlari cok iyi degerlendirip hayatini kurtaran insanlar. normal amerikalilar ne kadar privileged olduklarinin farkinda degiller o yuzden tr'den 90'larda 00larda okumaya gitmis zeki turkler cok guzel hayatlar kurdular kendilerine maddi olarak. ama artik bu kapi kapandi. istersen harvard'a git calisma izni almak icin stres terleri dokuyorsun. o ruya kismi bitti amerika'nin ama cok kisi farkinda degil.

2- vasifsiz gocmenler: amerika'nin en sevdigi ve uzerine bindigi gocmen turu. vasifsiz ne is olsa yaparim abi kafasiyla amerika'ya gelirler ve ayak isleri yaparlar. cogu disini sikip ailesine para gonderir veya para biriktirmeye calisir. ama amerikanin astari yuzunden pahalidir ve cok talihsiz hayatlar yasarlar. onlar american dream gocmeni olacaklarini sanirlar ama bir bakarlar ki hayat cok baska. bu hayat yasanacak bir hayat degil bence. kucuk bir kismi biraz sans, biraz hirs yardimiyla kendini bu siniftan disari atabilir zamanla. ama kaybedecek bir seyi olmayan insanlar disinda kimseye tavsiye etmem bu hayati.

3 - statulu gocmenler: kuradan green card alip, turkiye'de de ailesinden bir miktar birikimle buraya gelebilenler statuleri oldugu surece kuyrugu dik tutabilirler. super bir hayat yasamazlar ama bunlarin yasam kalitesi tr'ye gore yukselir.

bir de amerika'da su kadar calistim su kadar kazandimcilarin anlatmadigi nokta giderler kismi. amerika'da guzel bir hayat yasamak istiyorsan para su gibi akip gidiyor. mesela cok basit araba uzerinden anlatayim.

ogrenciyken $17k'ya vergi dahil 5 yasinda passat aldim. araba guzel, sorunsuz. simdi senelik giderlere bakalim.
depreciation - 1 sene icinde araba $4k'ya yakin deger kaybetti. (biraz da fed politikalari yuzunden)
sigorta - kasko dahil yillik $2k. iyi sigorta.
bakim - frenler, fren suyu, 2 kere yag degisti. $1k.
benzin - bu ucuz ama surekli gezdigim icin tahmini $1k da buna gitmistir hic gitmemisse.
otopark - $2.5k kapali garaj.

kabaca hesaplayinca ortalama bir arabayi maintain etmek icin yilda $10k para yakmisim. sigortayi, bakimi biraz daha kalitesiz alirsan azicik daha dusurursun ama cok degil. ve bu giderlerin icinde arabanin ariza yapmasi yok. araba ariza yapmis olsa allah bilir kac $k'da oradan girecek.

simdi boyle bir ortama instagramdan uber yaptim gunde su kadar kazandimcilari izleyerek ayak isi yapmaya gelen adam perisan olur. hayat kalitesi duser. simdi sen kendini buraya atmissin vasifsiz gocmen statusunde. 3. dunya ulkesinden gelmiyorsan ki turkiye butun problemlerine ragmen kesinlikle degil, ben tavsiye etmem kimseye. bir sekilde statu kazanabiliyorsan (ogrencilik, evlilik vs) durumu duzeltebilirsin. yoksa amerika cekilecek yer degil cunku insanlik falan yok burada. butun hayat para uzerinden fayda uzerinden donuyor.

Antikadimag güzel yazmış.

Bunlara ek olarak doğma büyüme amerikan olup da sefalet yaşam sürenleri de eklemek lazım. Amerika'da fakir aileden gelenin zengin olması zor. Okullar paralı, iş kurmak istesen yine para. Maaşlı vasıfsız iş yapsan vergi ve sağlık sigortası maaşın %25 ini görebilir.

İşten çıkarmalar apayrı bir konu. İş temposu çok yüksek. Amerika şansın ve sermayenin ülkesi. Kesinlikle bir Avrupa değil. Zengin-fakir ayrımı çok keskin.

Uber falan hiç tavsiye etmem. Bir kaza geçirsen kimse bakmaz bile. İnanmazlar sahtekar zannederler. Zaten para yoksa sağlık hizmeti alamazsın. Bir kanal tedavisi 1500 dolar sağlık sigortan yoksa.

Anladığım kadarıyla ekonomik durumunuz yeterli değil, hayalleri gerçekleştirmenin yolu ekonomik özgürlükten geçiyor maalesef.

Bunun için elinizdeki en güçlü silah, çalıştığınız ülkeniz para birimi, orada gelirinizini güzelce arttırıp , doların güçlü olduğu ülkelerde yatırım yaparak (örneğin : türkiye) , yan gelirlerinizi attırmanız gerekiyor, bu size daha fazla özgürlük özgüven ve tutunma gücü verecektir.

Bunun için en güzel yol, siz uyuduğunuzda bile para kazandıracak bir sistem, o da e-ticaret, dropshipping vs. artık
hangisini yapabiliyorsanız, ona yönelmenizi tavsiye ederim.

Mümkünse Kanada'ya yerleşmeyi planlayın, ama kaçak işçi olarak değil. Vasıflı göçmen olarak. Kanada'da çok daha kolay iş bulursunuz, insanları daha iyidir, ABD'den farkı pek yoktur. Soğuk filan hikaye, alışırsınız. TR'den iyidir.

Kanada olmuyorsa, Türkiye'de bugün itibariyle yeni bir hayat kurmanız çok çok zor. Ekonomi ve toplum psikolojisi darmadağın. Ama aileden birikim, ev filan varsa dönün derim.

İspanya

Almanya.

Endonezya , döviz kazananlar için güzel bir ülke ve dijital nomad cenneti, ve hayat ucuz diyor gidenler.

Hollanda, almanya ve Avusturya'da yaşayan arkadaşlarım var. Ancak kendimizi gecindiriyoruz diyen duymadım. Yani eğer kişi düz adam gidiyorsa tabi sıkıntı her ülkede olur.

Ben Fransa'dayim, eminim burada da çıkar. Ama bana sorarsan ben iyiyim yani ve yaninda hintli ya da Faslı arkadaşlarım var (sirkette müdüruz) hepimiz iyiyiz.

Videolara bakmayin. Okuyun, redditte falan sorun. Kac para alacaginiza bakin ona göre redditte sorun bunla ne yapılır diye. Hayatımda hayatından mutlu olup amacı para kazanmak olmayip video ceken görmedim. Ya amaç para kazanmak (vlog vs) ya da hayatları kötü gittiği için. Bunu harbiden diyorum, aklıma gelecek son şey fransa videosu çekmek olur misal.

Ben nereye tasinirim? Vallaha akdenize kıyıları olan yerlere. Misal Fransa kuzeyinde yaşadım, şimdi güneye üç saatim. Acayip fark var. Yani ülkede bile ciddi fark ediyor. O sebepten almany, Avusturya hep uç geliyor. Çek insanlarini baya sevmistim, onun dışında ispanya zaten ülke olarak uzmez de ekonomik olarak emin değilim.

Vidyo cekenlerin cogunlukla bos beles insanlar olduklarini unutmamalisin. Akli basinda duzgun isi evi olan niye video ceksin. Hollanda da harika bir ulke bence. Her sey duz para degil.

Kesinlikle İsviçre

Hollanda’da yaşayan birisi olarak ev krizinin ciddi boyutlarda olduğunu belirtmek isterim. Bu şu anlam geliyor: düzgün bir evde yaşamak istiyorsanız vergisi faturası şusu busu dahil 2k euro eve ödüyorsunuz. Araba almak isterseniz aylık gideri arabay göre değişir ama yakıt dahil en az 250 euro masrafı oluyor. Çocuk kreşleri de el yakıyor. Haftada 3-4 gün için 1.5k euro ödüyorlar.

Kısacası Hollanda finansal açıdan çok mantıklı bir yer değil.

Buna ek olarak kışlar çok zor, hep karanlık hem yağmurlu. İlk yıllar idare ediyorduk ama artık dayanılmaz noktaya geldi bu boğucu hava. Yemekler çok kötü.

Siyasi olarak da %70’i sağcı/muhafazakar olan bir toplum burası. Arkadaş edinmek kolay değil. Ama tabii kimse kimseye karışmaz. Genel olarak tolerans seviyeleri çok yüksek. Herkesin ingilizcesinin çok iyi olması bir diğer artı.

Buradan bakınca saydığınız ülkelerden Avusturya ve İspanya çok mantıklı geliyor. Ancak belki de mevsimin boğuculuğundan güneydeki ülkeler çekici geliyordur bana.

Taşınabileceğin en iyisi ve mantıklısına. Demek istediğim çalışma izni almak öyle kolay bir şey değil. Bütün Iran, hindistan, pakistan ve filipinler senin istediğini istiyor.

Uzaktan iş başvurusu ile olmaz. Göçmenlik süreci uzun ve kolay olmayan bir süreçtir. Şahsi fikrim çocuklu ve evli insana göre değil.

Beğenmediğin Hollanda'ya gitmek öyle basit değil. Giden Almanya'ya gidiyor. Orası da kevgir gibi olmuş. Sokağa çıksan her köşede 10 Türk görürsün.

Avusturya ve İspanya için de ispanyolca ve Almanca lazım. Bunlar ulus devletler ve kendi dilleri var. İngilizce bilmek zorunda değiller. Dil-kültür birbiriyle iç içe.

saydıklarınız arasında hollanda.

almanya - avusturya en son seçenek, avusturya'da türkleri pek sevmiyorlar + olarak toplumun genel yapısı da sağcı.

almanya, almanya zaten çok bir yoruma gerek yok ne olduğu belli. elini kolunu sallayan giriyor artık.

bu arada bunlara ek olarak ingiltere tavsiye edebilirim ben. londra dışınnda karı koca toplam 90-100k geliriniz olursa hem minimum ırkçılıkla ( avrupaa'da göçmenlere en alışık olan ülke ) hem ingilizce kolaylığı ile yaşayabilirsiniz.

Cek cumhuriyetini bilmiyorum, Ispanya'yi en sona koyardim cunku ingilizce konusan sayisi az.
Hollanda, Avusturya, Almanya diye siralardim, TR'de ulke gibi goruyoruz ama bunlarin sehirleri bile cok farkli.

garavel'in ingiltere önerisine katılıyorum ancak ingiltere göçmenlik konusuna en mesafeli ülke. nufusları 1970'lerden günümüze neredeyse yatay seyrediyor. bu yüzden standartları yüksek. tarih boyunca maksimum sömürdü, minimum sömürüldü.

Kanada diyip suyu bulandırmaya geldim. Buranın göçmen politikası ve eğitim sistemi seçim için makul sebepler.ırkçılığın ve ayrımcılığın en az olduğu yerlerden birisi.

İklimi, uzaklığı ve vasıfsız biriysen geçim sıkıntısı handikapları.

Bu tamamen sizin ve ailenizin hayattan beklentilerine bagli.

Hollanda'da yasiyorum uzun zamandir, yazilimciyim esim de finansla ugrasiyor mevcut durumda ortasinifin biraz ustuyuz diyebiliriz, genel olarak hayatimizdan memnunuz. Ancak gecimini saglayan, cocuklarinin gelecegi icin buraya katlanan arkadaslar var ki benim gozlemledigim kadariyla ( genelleme yapmak icin yeterli degil ) durumlari biraz farkli. Evli ciftlerden birisi is bulup geliyor, digerinin meslegi ogretmenlik, avukatlik gibi yetkin fakat baska bir ulkede, kulturde denklik alinmadan yapilamiyorsa ortalik karisiyor. Turklerin pek cogu yeni meslek ogrenmek ya da degistirmek istemiyor, denklik almak da cok zor oldugundna ugrasmiyorlar. Farkli sektorlerle ve gundelik islerde calismayi da gurur meselesi haline getirip calismamayi secenler oluyor bu durumda da tek kisinin geliri ile hayatlarini surdurmeye calisiyorlar. Bu senaryonun disinda aile olarak gelip, ciftlerin ikisinin de calistigi ve ancak gecimini saglayan ornek gormedim, duymadim.

Hollanda ozelinde konusursak, her yil cocuklarin en mutlu oldugu ulke siralamasinda tepelerde cikiyor arastirmalarda. Cevre, sosyal hayat, egitim sitemi vs. Turkiye ile karsilastirilamaz cocuklar icin. Bahsedilmis, kresler cok pahali fakat ciftlerin ikisi de calisiyorsa, toplam gelirlerine gore hesap edilen devletin geri odemesi var ki yine de yuksek bir miktar. Ilk 4 yil cocugun gelisimi ve yasanilan ulkenin dilini ogrenmesi icin krese gitmesi sart. Genelde cocuklar 5 gun gitmiyor zaten.

Hollanda cennet degil, bahsedilmis zaten basta iklim ve ev krizi olmak uzere sorunlu yanlari cok fazla. Secimlerden sonra Wilders gibi bir irkci buyuk ihtimalle hukumette olacak, bu yuzden gocmenlerin cogu tedirgin.

Psikiyatrist dikkat eksikliğine antidepresan vermez, şeker hastalığı için parol vermek gibi bir şey olur o dediğiniz. Vereceği ilaç da sizi mal etmez. Psikiyatriste gidin.

abur cubur çok yiyor musun? beyin sisi gibi geldi bana.

Adhd testi yaptirin

Hemen ilaca sarılmayın !
adhd diğer adıyla dehb şüphesi , bu konuda bilgi edinin , gerekirse doktora gidin.
Aşırı sosyal medya kullanımı, tiktok, vb. bunlar dikkat düşmanı uygulamalar yoğun kullanıyorsunuz, uzak durun.
Telefon bildirimlerini kapatın veya sessize alın.

d vitamini, b vitamini, magnezyum. bunları kontrol ettirin. magnezyum kanda düşük çıkmasa bile takviye almanızı tavsiye ederim ben kullanıyorum kendime geldim. ocean'ın üçlü magnezyum desteği var. diğer değerlerinizi de kontrol ettirin.

öncelikle birisini önerecek değilim ama şimdi psikolog bir arkadaşıma mesaj atıp bu konuyla ilgili çalışmış bir tanıdığı var mı diye soracağım.

ikincisi benzer şeyleri ben de yaşadım hatta hala yaşıyorum diyebilirim. belli ki hayatınızda yolunda gitmeyen bir şeyler var ve bu da depresyona yol açmış, boşluğa düşmüşsünüz. bu boşlukta da insan bu konulara çok kafa patlatıyor. aslında hepimiz ölümden korkuyoruz ama çoğumuz bunu bastırmış durumdayız. günlük hayatın temposunda kimsenin aklına gelmiyor. işte sizde ortalama bir insanın günlük temposu olmadığı için bu tarz şeyler düşünüyorsunuz.

benim tavsiyem ölüm korkusunu yenme üzerine değil de bunu ortaya çıkaran sıkıntıya odaklanıp çözmeniz. eminim ölüm dışında da başka kaygılarınız vardır, zaten tüm korkuların ana sebebinin ölüm korkusu olduğu söylenir. yani sizi bunu düşünmeye itecek sorunu, depresyona girmenize sebep olan sorunu çözmeniz lazım, bu olunca tüm sıkıntı da geçecektir.

Emdr terapi deneyin, altinda mutlaka bir sey vardir. Cok net sonuc aliniyor.

Her şeyden önce insan kendini doktorudur, sizi sizden iyi kimse anlayamaz.
Önce kendinizi tanıyacaksınız, tüm düşüncelerinizi kağıda yazacaksınız ve parçalara ayırıp ele alacaksınız.
Gerekirse chatgpt uygulamasına yazıp , analiz etmesini isteyin size fikir verecektir.
Çoçukluğunuzdan başlayarak yazın, travmalar, baştan geçen kötü olayalar vs. her şey kağıtta olsun.

Ara ara tekrar okuyun ve üzerinde düşünün bunların bir sebebini kendinizde bulabilirsiniz bana göre.

Eğer olmadı, bu gibi korkuların ilacı insanlara yardım etmektir, eğer inancınız varsa, dernek, vakıf vb. gibi sosyal
yardım kuruluşlarına başvurun görev alın, oda olmuyorsa belirli tutarlarda yardım gönderin.

Bu sizi vicdanen rahatlacak , yaptığınız iyiliklerin karşılığını alacağınız düşüncesi ağır basacak bu korkunuzu yenmenizde
büyük faydası olacak diye düşünüyorum.

Ayrıca hormon ve vitaminlerinizi kontrol edin, yediklerinize dikkat edin, doğal beslenmeye çalışın, çeşitli ve bol miktarda
baharat tüketin.

Terapist olarak ta bir kedi edinin ki sürekli yanınızda olsun ve enerjinizi düzenlesin.

Panik atak gibi. Psikiyatriste gitmelisin

Sorunuza cevap değil ama, Şu an geçmeyi düşündüğünüz yollardan yıllar önce geçmiş birinden bir Abi nasihati kabul edersen, birkaç ev daha alacak maddi durumda biri değilsen romantizmi bir kenara bırakıp evi çocuğa bırakma kararını bir kez daha gözden geçirmeni öneririm.

mirket +1

mirket +1

zaten çocuğa miras kalacak, eşin ve oğlun orada oturaksa, kira bedeli istemeyceğim gibi bir madde eklersiniz protokole

mirket +1 , yoğun duyguların etkisiyle bir karar verdiğinizi düşünürüm.

Çoçuğunuz 18 yaşına gelecek ama finansal bilgi ve psikolojik olarak nasıl bir durumda olacak, bana göre çok erken bir yaş ki arkadaş ortamının etkisi ile sizden habersiz evi satıp, harcama, vaya riskli varlıklara yatırım yapmaya kalkabilir vs.
İçerisinde çok büyük riskler barındıran bir karar bu.

illaki bırakmayı ( tapu devir ) düşünüyorsanız bence onda çoçuğunuzun yaşını almasını, olgunlaşmasını beklemeniz daha isabetli olur düşüncesindeyim.

Mirket +1
15 yıl boyunca satılmayacak. ya o arada paraya ihtiyacınız, daha iyi bir yatırım fırsatınız vb olursa?
çocuğa devretmekten beklentiniz ne?
Bir hukukçuya danışın, duygusal değil mantıklı bir önerisi olacaktır eminim

Mirket + 1. Annesiyle evde otursunlar ama boyle bir sey yapmayin derim. Ha 2 3 eviniz daha olur ya da cok rahat ev alacak gucunuz vardir baska. Tek eviniz ise sakin boyle bir sey yapmayin

kirli sakal için braun'un tek taraklı ve kendi üzerinden uzunluk ayarlanabilir modelini kullanıyorum

şuna benziyor
akn-ayb.a-cdn.akinoncdn.com

üzerindeki tekerlekten 1 / 1.5 / 2 / 2.5 gibi buçuklu milimetre hassasiyetinde uzunluğu ayarlayabiliyorsun

bu makinaların ucuz olanları nimh tipi eski batarya kullanıyor, bunun eksi yönü 5-6 saatte şarj olup 40-50 dk kullanım süresi sağlıyor, güncel fiyatları 800-1200 arası

yeni tip lityum-ion bataryalar ise 1 saatte şarj olup yine 1 saat kullanım imkanı sunuyor fakat fiyatları da iki katına çıkıyor

benim modeli genelde şarjlı kullanıyorum, 5-6 senede hala pili ölmedi fakat tembellik edip şarja takmamışsam prize takıp da kullanıyorum işimi görüyorum

Bende şundan var. Her gün tıraş olurum. Arada saça da dalıyorum. Henüz batarya tık demedi. Senin 3-5 sene idare etsin sözün üzerine üşenmeyip aldığım tarihe baktım. 21.07.2020.

Şarjlı makinenin rahatlığından vazgeçilir mi?

www.philips.com.tr

@freebird: ürün bu mu? Fişte de kullanılıyor yani? Teşekkür ederim.

www.a101.com.tr

@mirket: fişteyken kullanabiliyor muyuz? Teşekkür ederim.

Denedim. Fişe takılı çalışmıyor.

bu tip makinelerin çoğu sakalı kesim esnasında savurup atar, buda tıraş esnasında ortamın kirlenmesine sebep olur öncekile bunu belirteyim. Ayrıca,

-kafa dönüş hızının yüksek olması
-bıçakların kalitesi titanyum vb.

Bunlar önemli konular

Alıp uzun süre unutmak istiyorsanız bu makinelerin en iyisi önce Panasonic sonra moser, andis gibi markalardır.

@Tisatiaşer

hocam benimki 5-6 senelik model olduğu için fotoğrafını bulamadım, linktekini örnek olarak attım, benimki fişte çalışıyor

edit: benim kullandığım encrypted-tbn0.gstatic.com

sen alırken fişte kullanma olayını bir sor

ben nominal olarak pek artış beklemiyorum, reel olarak bir miktar gerileyebilir.

bunun iki nedeni var;
birincisi artık kiralık ilan sayıları arttı, her yerde aynı olmasa da kiralık daire rahat bulunabiliyor.

ikincisi sıkı para politkası ve beklenen enflasyonun düşme durumu var. böyle bir ortamda ileri vadede nasılsa artacak diye önden yüklemeli kiraya verme durumu bitecektir.

öyle bir durumdayızki faizler artarken enflasyon artmaya devam ediyor, bunun bir sebebide insanların enflasyonun bitmeyeceğine olan inancı.o yüzden tüm ihtiyaçlar halen önden satın alınmaya çalışılıyor bu da devam etttiği sürece enflasyon kolay kolay azalmayacak.

Evet para politikaları mutlaka etkili ancak, bu bahsettiğim süreç faizlerden dolayı işsizlik , iflaslar artana kadar devam edecek bana göre.

Ayırca ülkede hala talebe yetişemeyen bir konut ihtiyacı mevcut ve yeni konut üretimi mevcut şartlarda yetersiz, şimdi hal böyle olunca siz kiraların artmasını mı azalmasını mı beklersiniz ?

Cevaba göre kararınızı değerlendirebilirsiniz.

paralel ve düşüşte devam ederler.

ben paralel gittiğine şahit oluyorum da şuan.
son 6 ayda, baktığım bölgelerdeki kiralık ev ilanı sayısı 4-5 katına çıktı.
kiralar ise %10 bile artmadı.

bunun başlıca sebebi, ev sahiplerinin zaten 3-4 sene sonranın enflasyonuna göre fiyatlamış olması ev kiralarını. artık gidecek başka yolu yok kiraların.

10 yıl boyunca 350-400 dolara kiraya verilen evleri, %25 kısıtı nedeniyle bi anda 1200 dolarlara çıkardılar. onlar yeniden 400 dolarlı seviyelere düeşcek.

* Nisan'dan sonra ekonomi patlar. İşsizlik ve iflaslar çoğalır.

* Ev kiraları biraz ortama bağlı. İşsiz kalanlar "ben memleketime döneyim" derse, evler çoğalırsa %50 artar. Göç çok fazla olmazsa, bu senenin 3 katı olur.

* Evinizi bir süre kiraya vermeyin. Çok zordayım, oradan gelen 10-15 bin bana lazım diyorsanız da, kiracıyı çok iyi araştırın. Bir avukatla çalışmanızı öneririm. Kira olayı pek çok açıdan sıkıntılı.

- Evi verince 12 sene kiracıyı evden çıkaramazsınız.
- Dediğim gibi 2024'te iflas ve işsizlik çoğalacak.
- Kiralar astronomik rakamlara çıkıyor ve insanların ödeme gücü aynı oranda artmıyor. Yakında "kirasını ödeyemiyor" haberlerini sık duyacağız.
- Kiralar ve ev giderleri 3 kat, 3 kat artarken, kiralar %25 veya %50 artıyor. Öyle bir noktaya geliyor ki, kiracıyı 12 sene sonunda çıkartsanız bile, 12 yılda aldığınız kira, yapılan hasarı karşılamaya yetmeyebilir.
vs.vs.

Kısaca 2024 sonuna kadar bir gözleyin ortalığı. Şu ortamda ev kiraya vermek, enayilik!

.

az once turkiye'deyken oturdugum evin ordaki kiralara baktim. 20-30 yillik binalara 30bin cekiyorlar. o zamanlar sifir eve 440dolar veriyormusuz ve rahat odenebiliyordu. simdi 1000 dolar olmus. o seviyede kalmasi cok zor bana gore. eve giren maasin 3-4bin dolar olmasi lazim ki odenebilsin. maaslar hakkinda cok bilgim yok ama 100bin maas o kadar kolay kazanilan bir sey mi bilmiyorum.

tahminim dolar bazinda duser kiralar, tl olarak duser mi - pek sanmam.

Ev fiyatı da kirası da düşmez artık

motor ve yürüyene müdahale edilmediyse çok saçma. kaza şekli itibari ile şasede sorun olmuş olabilir mi? aracın aerodinamiği kaçtıysa şaseden dolayı yakıt artış gösterebilir.
tır diyosunuz, değişim diyosunuz sanki şasede de bir şey var ve yürüyüşünden dolayı yakıt artışı var gibi motora müdahale yoksa.

Havaların soğukluğuna denk gelmiş olabilir.

havaların soğuğundan böyle.
benimde dizel aracım kışın 700-750 km yapıyo yazın 850-900 yapıyo bir depo ile.
motorla ilgili bir şey olsaydı belki derdim de, kaporta ve yakıt zaten alakasız

ama havalar soğuk olduğunda da benim bu araçta gördüğüm azami tüketim 5.4'tü. 5.8 çok gereksiz bir yükseliş. zaten kapının da içine etmiş tamir ederken, sağ camı açmak için butona ayı gibi yüklenmem gerekiyor. annem ameliyat olduğu için onla uğraşmaktan bir yere de götürüp veremedim aracı.

rot-balansçıya götürsem şase kontrolü yapar mı?

Eger aracı sanayide yaptirdiysaniz, orjinal parçaları alıp yerine yan sanayi/çıkma takarlar,sonra da geri satarlar. Cok şahit oldum.

yakıt tüketimine çok etken var,

-hava filtresinin durumu
-şanzıman ve motor yağının durumu
-teker bilyeleri, balans ayarı
-oksijen sensör arızaları
-soğuk hava vs.

bu konuları gözden geçirip tekrar bir değerlendirin derim .

-aracı taksitler bitmeden satma ihtimalınız varsa , taşıt kredisi yerine ihtiyaç kredisi çekmek daha doğru olur
-başvuru yapmadan önce kredi puanınızı kontrol edin , ve ihtiyaç kredisi başvuru işlemini gelir belgeleri ile birlikte şubeden yapmaya çalışın, bu red alma ihtimalinizi düşürür

yalnız ihtiyaç kredi ile taşıt kredisi arasında acayip farklar var şu anda. ne kadar çekince ne kadar sürede ne kadar geri ödeyeceksiniz, bunları iyi hesaplamanız lazım.

- Kredi fazla beklemede kalmaz, limit tahsis edilir ve bankacınız diyecektir ki limitiniz hazır, (örnek) iki-üç güne kadar kullandırım yapmamız gerekiyor. Başka bir bankanın faizini öğrenmek için kredi başvurusunda bulunmana gerek yok, sorarsın söylerler. En düşük hangisiyse ondan kullanırsın.

- Eğer eksik tutarı karşılayacaksa taşıt yerine ihtiyaç kredisine başvurabilirsin, bunu öneririm çünkü taşıt kredisinde aracına rehin koyuyorlar, kredi kullandırımı esnasında kasko ve sigorta yaptırmak zorunlu oluyor, daha çetrefilli bir işlem. Avantaj olarak da teminat karşılığı kullandırıldığından faizi genelde daha düşük olur.

Onaylı veya kullandığın kredi varken o veya başka bankaya ihtiyaç kredisi başvurusunda bulunabilirsin, kredine oranla gelirin yüksekse, ödeme geçmişin iyiyse, sabit gelirini ispat ediyorsan istediğin krediyi almana bir engel çoğunlukla olmaz.

Soruna cevap değil ama, fırsat maliyeti hesabında hangi veriyi kullanacağını, enflasyon hesabında hangi kurumu esas alacağını merak ettim.

Kullanılabilecek veriler arasında uçurum olduğu için trade yaparken enflasyon da fırsat maliyeti de gözardı edilebilir diye düşünüyorum. Aksi durum yatırımcıyı detaya boğmaz mı?

@Mirket

Burda amaç gerçek maliyeti hesap ederek kazanıyor yanılgısından kurtulmak, yatırım ve kazanç performansını real anlamda ölçülebilir hale getirmek ki bildiğimiz gibi yatırımcının asıl amacı real anlamda para kazanmaktır.

Burda tabiki enflasyon olarak tuik gibi kurumlar dikkate alınmayacak, kişi belki kendi enflasyon hesabına göre yada güvendiği herhangi bir kurumu veya kendi enflasyon sepetini baz alacaktır.

Burada önemli olan bir veriyor ölçülebilir hale getirebilmek.

Detaylar konusunda yatırımcı tabiki sürekli bu şekilde bir hesaplama yapamıyabilir ancak istediği hesap dönemi sonunda bu verileri hesaplamaları kullanabilirse sağlıklı bir değerlendirme imkanına sahip olmuş olur.

Ana parayı dolar ya da euro olarak referans alırsak, kısa vadeli al-satlarda zaten karınızın faiz ve enflasyona göre çok yüksek olması beklenir. 100k doları %5 senelik faize yatırsanız 1 ayda vergiden sonra elinize 400 usd geçmez. O yüzden faiz, enflasyon karşılaştırmasını çok uzun dönemli hesaplamalarda, çok büyük miktarlı proje ve finansmanlarda ya da riski ve getirisi az olan para piyasası fonlarını değerlendirmek için yapmak daha mantıklı olur. Yoksa 30 gün içerisinde 100k ile al-sat ile 400 usd kazanılamıyorsa o iş batar, 400’de aldığınız riske göre mantıklı bir referans olmaz. Son olarak uzun dönemli bir değerlendirme için faiz, enflasyon yerine gidip S&P500’de referans alınabilir.

Asgari ödeme tutarını son ödeme tarihinden önce ödersen kalan borcun bir sonraki aya %3,66 faiz ile devreder.

eksiseyler.com

tabii ki gün sayısına göre faiz ödersin. ayrıca sürekli asgariyi ödersen kredi notun da düşer.
asgari ödeme zor durumlarda yapılmalı. alışkanlık haline getirilmemeli.

Acayip faiz geliyor kalana. Mirketin dedigi gibidir herhalde oran. Ben orani bilmiyorum ama cok fark ediyor devreden bakiyesi. Kredi karti magduru olma yolunda ilerliyorum. Asgari zor durumda yapilmaliymis gercekten aliskanlik olmamali +1 sonra altindan kalkamiyorsun. Kredi notu acisindan bi sorun olmuyor galiba. Gecen kredi istedim bi yerden hemen vereceklerdi ama ben 12 ay sonunda odenecek parayi duyunca vazgectim.

1 sene kadar önce mantıklıydı. Faizler düşüktü ve bankalar bu işe ses çıkarmıyordu. Hatta bir çok kişi nakit para çekip, asgari yatırarak, çok yatırım yaptı.

Ancak hem faizler arttı, hem asgari ödenecek miktar artırıldı, hem de bankalar artık bu kişilere iyi gözle bakmıyor. Bu kişi bana olan borcunu ödemeyebilir diye düşünüyorlar.

Evet, hem yüksek faiz ödersiniz, hem de kredi skorunuz ve banka nezdindeki itibarınız zedelenir.


.

faizler dusukken mantikliydi, ben de bir sure full asgari odeyip gectim ama 3-4 aydir hepsini oduyorum.

bu arada kredi notunuza bir etkisi yoktur asgariyi zamaninda odediginiz surece, kaynagini simdi bulamadim ama kucuk bir arastirmayla bulabilirsiniz.

3-5 ay öncesine kadar vadesiz hesaptan eksi bakiye kullanmak, kartın sadece asgarisini ödemek koymuyordu. aylık total 300-500 faiz işliyordu.

şimdi totale bakınca aylık 4bin-5bin faiz işliyor borca neredeyse.

yaşam standartını değiştirmek istemeyen çoğu kimse önceden 10bin-15bin gelen ekstreler yerine artık 50-60bin liralık ekstrelerle karşılaşıyor. ilk aşama olarak asgariyi ödeme eğilimi olsa da diğer ay sonunda karta yansıyan faizler daha çok can yakmaya başladı.

bu bir sarmal malesef. elde birikim varsa hepsini kapatmak ve gelire orantılı olarak harcama yapmak (hatta nakit harcamak) daha mantıklı bence.

artık kredi çekip borç kapatmak da çözüm değil çünkü faizler çok yüksek. yakın zamanda toplu bir kart borcu patlaması görebiliriz gibime geliyor.

şu zamanda asgari ödemek çok mantıklı değil, hem yüksek faiz ile katlanacak hemde sürekli artan limit borç oranı nedeniyle kredi notunuzu olumsuz etkileyecektir.

Ya ben de maalesef son iki aydır çıkmaza girdim, bir süre sanırım asgarisini ödemem gerekecek.

Çok deli faiz işliyor demişler fakat matematik özürlüsü olarak aylık binecek olan faizi hesaplayamadım ben

Geçen ay ekstrem 25.000 tl geldi mesela, 11000 asgarisini ödedim, kaldı 14.000 tl. Önümüzdeki ay bu 14.000 lira ne kadar olarak devredecek bana? Vakıfbank'ta gecikme faizi oranı 3.66

kredi notu duser diyenleri gorunce sasirdim acikcasi. bankalarin en sevdigi musteridir borcu olan ama bir sekilde odeyen (son odeme tarihinden once asgarisini odeyen) musteri. bir de ustune faizini koyuyor!

ben 10-15 sene evvel issiz ve parasizdim. iki kredi kartimin limiti de fulldu (1900+1750 lira cok degil) o zaman asgari odeme yuzdesi de %20'ydi yanlis hatirlamiyorsam yani 1900 lira borcun 400 lirasini ode tamam. bunu her ay yaptim senelerce (hatta birileri nakitle bir sey alacaginda o parayi bana vermelerini istiyordum ve ben kartlaonlarin yerine oduyordum da biraz nakitim oluyordu - muhtemelen asgariyi odeyebilmek icin)

sonra bir gun kredi notuma bakildi. cok yuksekti. duzgun isi olan calisan arkadasiminki benimkinden dusuk cikti. bu arada kredi kartimin bankasi da beni surekli kredi al diye taciz ediyordu.

yani ben kredi notu duser olayina inanmiyorum. bankaci arkadaslarim da bu durumu onaylamisti.


kamu spotu: asgarisi kadar degil odeyebildiginiz kadar odeyin. o borc ele para gecmeden bitmiyor cunku. sonra daha zor hale geliyor. benim en son agzina kadar doldugu icin baskasina alisveris yapma olayi da ise yaramaz oldu. birkac kez takla attirmam gerekti. (parayi birinden alip sonra karttan yeniden cektirmek)

senelerce dondurdum kart borcunu. en son yurtdisina cikip ise girdim de 5 ay sonra borclari kapattim, rahatladim. (hala kullaniyorum, kirdim attimci tayfadan degilim. ayrica borc benim borcumdu, herhangi bir luks icin degil, ihtiyaclar icin kullanilmisti. olmasaydi halim daha zor olurdu)

uzun lafin kisasi negatifi faiz ve giderek artan borcun kotu psikolojisi olur.

Geçen sene ile bu senenin ekonomik ortamı bile çok çok farklı. Siz 10 sene öncesinde yaptığınız uygulamaları baz alırsanız, sıkıntı çekersiniz. Dün iyi olan şey, bugün kötü olabilir.

Kredi ve kredi kartı borcunuzun tamamını ödeyin.


.

yok anlamaz.

böyle bir özellik veya bildirim sistemi getirilmedikten sonra kimse anlamaz.
Olması da mantıklı bir şey değil zaten, ekran görüntüsü almayan başka bir telefon ile kamera ile de görüntü alabilir sonuçta.

"tek seferlik" fotolarda alinmiyor ekran goruntusu. haberde de onu soyluyor olsa gerek.

almaya calisinca alinmiyor ama bildirim de gitmiyor kimseye "almaya calisti" gibi.

tefas’ta tarihi elle girerseniz günlük de çıkıyor.

www.tefas.gov.tr

tefas fon karşılaştırma tabında tarih aralığını manuel girebiliyorsunuz

prnt.sc

çok teşekkür ederim herkese , evet tarih günlük baza çekince göründü sağolun.

şu siteyi de ilgilenenler için öneri olarak koyayım.
fonbilimi.com

varsa yazıcı driverlerini güncelleyin, omuyorsa kaldırıp tekrar kurun.
Ayrıca işletim sistemini güncelleyin , oda olmuyorsa yazıcıyı başka bir bilgisayarda kullanıp test edin.
Sorun devam ediyorsa, muhtemelen yazıcı ile ilgili problem vardır, oda cihazın gömülü yazılımı ile ilgili olabilir.

Ha bi de, vanayi kapattim kombiye tekrar su verdim ona ragmen su akmaya devam ediyor

basınç yükseldiği için olur genelde ama ortasından akıyor diyorsanız fiziksel bir deforme olmalı. yine de petek üzerinden su boşaltıp basıncı düşürmeyi deneyebilirsiniz.

peteğe giden borunun bağlantı yerlerini ve musluk kısmını kontrol edin genelde o kısımlarda sızma olur

Basinc zaten komple gidiyor tekrar su veriyorum ve aninda su sizmaya basliyor tekrar. Petegin kendisinde delik falan var herhalde

özeniyorsun ama olmadı mı olmuyodur :) not defterine güzel yazma zorunluluğu hissetme, steno denen kısa ve hızlı not alma tekniklerine bak, aldığın notları sen anlasan yeter

cornell not alma şablonuna bak, bunun gibi farklı şablonları dene, deneye yanıla kendine göre bir şablon yaratırsın

Solağım, istedim mi güzel yazıyorum hatta o zamanlarda yazımı görenler kız defteri/notu sanıyordu :)

Üniversiteden sonra pek kağıt kalemle işim olmuyor dijital not tutuyorum ama uzun zaman sonra elime kalem alınca bariz kötü yazıyorum daha sonra iyileşiyor.

Sık ve dikkat ederek yazarsanız güzel yazarsınız büyük bir şey değil.

yazı yazmak ince motor ile ilgili bir konu ve sürekli kalem kullanmak gerekiyor, yazmayınca bir süre sonra motor yetenekleri zayıfladığı için haliyle kötü yazmaya sebep oluyor.

Bende solağım, yıllardır 10 parmak klavye kullandığımdan kalemi unuttum haliyle yazım çok kötü yani bu durum gayet normal bir durum, özellikle uzun süre yazmayalar için.

bana sol elle guzel yazmaya calismak nafile gibi geliyor. her halukarda asiri kasmak gerekiyor. sag elle yazmak gibi dogal bir salinim olmuyor hicbir zaman.

bosver bence zorlamaya gerek yok.

seçenek olarak eğer mümkün oluyorsa o esnada sevilen müzikleri dinlemek, sesli kitap vb gibi dinleyerek o işlerde geçen zamanı eğlenceli ve daha faydalı hale getirmeye çalışmak

Düşünmeden, duyguları karıştırmadan yapılması gerekeni dümdüz yapıyorum. Bitince de keyifleniyorum.Disiplinli olanın motivasyona ihtiyacı olmaz.

- Sonunda kendime odul koyuyorum, atiyorum banyo tuvalet temizligi en nefret ettigim. Diyorum ki bu is bittikten sonra kendime kebap soyleyecegim, odul olarak aksamki maci, filmi icki, kuruyemis alarak seyredecegim ya da kendim icin ekstra bir alisveris, giysi, ivir zivir almak, ertesi gun extra fazla uyuyacagim falan gibi kendinize bir odul koyabilirsiniz.
- Isi bolmek de fayda sagliyor. Odayi temizlemek goze korkutucu gelebiliyor ama bunu bolersen: masayi duzenlemek, giyecek dolabi duzenlemek, yerlerin supurulmesi, silinmesi falan diye asama asama ustesinden gelebilirsin hepsi ayni anda olacak diye bir sey de yok farkli zamanlarda da olabilir. Bu isleri yaparken de arka fonda sevdigin bir muzik, ilber, celal falan acabilirsin sikilmaz insan.

hocam uzgunum ama markayla alakali degil o. tamamen kullanim tipi ve kullanim periyoduna bagli

kavramanın aşağıdan veya yukarıdan olması genelde debriyaj baltasının yeni veya yıpranmış olması ile ilgilidir , ama karekteristik olarak soruyorsanız çok bir şey değiceğini sanmıyorum

benim ehliyet alırken kullandığım Hyundai Getz ve i20 çok iyiydi (aşağıdaydı), sonra babamın Renault Laguna'sına geçince çok yukarıda olduğunu görmüştüm. Genellenebilir mi bilmiyorum.

Bazı modellerde ayarlanabiliyorken (debriyaj balatası azaldıkça) bazılarında seviye hep aynıdır.

Marka olarak değil de model model bakmak lazım farklılıklara. Çok da kafaya takmamak lazım, iyice piştikten sonra gün içinde üç farklı noktadan kavrayan üç farklı araca binseniz bile zorlanmazsınız bir süre sonra.

Yumuşak tabanlı ayakkabı ile denemek lazım.
Motor gücü, tekerlere aktarılırken o ayak tabanını gıdıklayan nokta ile debriyajın konumunu aynı anda görmek gerek

J kasa Opel Astra'da biraz yukarıdan kavrıyor.
Ama tüm opeller öyle mi ? net bir şey söylemek zor.

@diyecevaplandi Benim k kasa astra da yukarıdan kavrıyordu.

Hyundai ile ben de çok rahat etmiştim nedense, Renault'lar da aynı şekilde.

Çok kısa bir süre sonra alışıyorsun kendi aracınsa. Kiralık vs. ise de yine alışılıyor.

Beni debriyajdan çok frene alışmak daha çok zorluyor mesela :)

türk halkı genelde gözünün bol gördüğü arabaları alıp satar.
Bu sebeple piyasada fazla görülmeyen ve yeni olan bir aracın satılması tabiki diğerlerine göre daha ağır olacaktır.

Yani şöyle ben olsam almam. Ben de araç alma arifesindeyim. Bakıp direk eledigim markadır kendisi. Çünkü insan şunları düşünüyor
-Ben bu arabayı alsam yedek parçayı nerden bulacağım?
-sanayiye götürsem bunun ustasını hayatta bulamayacagım
-örnegin kırşehierdeyim diyelim. Orda bu markanın bakım için servisi bile yok. Arabayı bakım için alıp Taa kayseriye veya ankaraya mı gidecegim. Hele arıza varsa çekici peşinde mi koşturacagım?

Bu gibi sebepler bence çok önemli

Tecrübem yok ama İstanbul'da her yerde görmeye başlamıştım ben. Bence tutan markalardan olacak.

Ankara'da heryerdeler

Gaziantep'te aşırı fazla görüyorum. Ben de niyetlendim param yetseydi alacaktım.

Nisan ayında benzer kaygıları geride bırakıp aldım. Sık sayılabilecek kadar şehir dışı yolculuk yapıyorum her seferinde daha çok görmeye başladım.

Bende benzinli modeli var, mg4 falan da fiyat/performans aracı olduğu için çok fazla görüyorum ufak şehirlerde dahi.

Büyük şehirde yaşadığım için servisi vs. düşünmedim ama küçük şehirde yaşasam almazdım. Kim uğraşacak bakıma/tamire bilmem kaç yüz km yol yap, geri dön vs. ile

arkasında iyi kötü doğan grubu var. trafikte de görüyorum, sorun olacağını sanmam.

kayıt gerekliliği hat takıp kullanılacak cihazlar için geçerlidir ki , hatta kayıt olmadan bile bir süre hat takarak kullanabilirsiniz

Sorunsuz kullanabilirsiniz

O sadece hat için lazım.

finansbank icin konusuyorum hesaibnizda belli bir para uzerinde para varsa, kart aidati yok

benzer olarak iş bankası Maximiles kart var, mil kazanmanın yanı sıra, çilingir hizmeti, cam kiralama vb gibi durumlarda ücretsiz olarak servis gönderiyorlar. Üyelik ücreti mevcut iken harcama hacminiz yüksek olunca da. talebe göre iade ediyorlar.

Kısmak için, en az ateş olan yeri değilde, düğmenin kapatmaya yakın kısmını da kullanabilirsin. Yani tam kapalı halinden hemen öncesi

ocak ayarı yapılıyor ama alternatif olarak doğalgaz vanasını bir miktar kısabilirsin.

muhtemelen ocağın gaz memeleri kendisine ait değil, daha önce dönüşüm dolayısı ile değiştirilmiş uygun olmayan parça takılmış olabilir

konu toplam gelir ve limit oranı ile ilgili bir şey değil, diğer kartlara başvuru yaptığımda hemen limiti attırıyorlar.
Ancak iş bankası son 3 yıldır hiç bir şekilde attırmıyor. Müşteri hizmetlerinin yetki ve bilgileri kısıtlı , sebep konusunda bir şey söylemiyorlar maalesef.

Teşekkür ederim.

Is bankasi bi acayip, garanti her seferinde 200-300 arttirirken, is bankasi olumsuz dönus yapiyor.

Subeye hic gitmedim bu sebeple, bankayla ilisigimi kestim.

kablo dip kısmını elle hareket ettirin eğer tamamiyle bağlantılar kopmadıysa gidip gelme yapacaktır.
Lehim vb gibi işlerden anlıyorsanız kendiniz de kabloyu değiştirebilirsiniz.

hocam ben yıllardır philips in döner başlıklı olan bir makinasını kullandım hiç keşke dönüş hızı daha yüksek olsa demedim, bunlar biraz satış hilesi

şöyle ki dediğin gibi sakal işi çok bireysel, birine çok iyi gelen makinadan başkası istediği performansı alamayabiliyor

bir de şunu ekleyeyim, jiletten makinaya geçince bir alışma süresi oluyor, bu sürede cildin tahriş olabilir, bir iki hafta alışması gerekli

aynı şey uzun süre makina kullandıktan sonra jilete geçince de oluyor

teknik özelliklere takılma hangisinin parçası yaygın, eleği değiştirmen gerektiğinde bulabileceksen onu al

merhaba. ben kendim kullanmiyorum ama erkek arkadasim icin cok tiras makinesi vb cok baktigimizdan yazmak istedim.

tiras makinesi icin kendisi uzun yillar panasonic kullandi. memnundu ama tuketim cilginligi sebebiyle bicak vb degistirmek yerine yeni makina aldi Philips marka. 1 sene sonra motoru yavas calisir oldu. sonra yeniden Panasonic aldi. biraz daha pahali ama kesinlikle daha memnun.

arastirma surecinde sac kesme makinelerine de denk geldim ve baktim (severim bu tarz seyleri incelemeyi). gecenlerde birinin entrysi vardi. onu buraya koymak isterim. basligin geri kalaninda da belki faydali bilgiler bulursunuz. tiras makinesi demesine bakmayin sac kesme makineleri de var. (bkz: #158087243)

tekrar Teşekkürler, globalde epey araştırdıktan sonra uzun kullanım ömrü ve temiz ve daha hızlı tıraş yapması açısından
Panasonic arc5 modeli övüldüğünü fark ettim, amacım aldıktan sonra bir 10 yıl bir daha geriye bakmamak

Bunun için hem seyahatlerde yanıma almak hemde ilk perdede kullanıp arc5 in bıçak ömrünü uzatmaya yardımcı olarak braun 5

Ana makina olarak kullanım ve son sinekkaydı işlemi içinse arc5 olarak karar kıldım.

@supergirl clipper tarzı makinalarla saç ve sakal tıraşı olarak iki farklı amaçla kullanılabiliyor ancak sakal için kulanımı için bunlar benim tercihim değil, çünkü tıraş esnasında kılları toplamadığı için savurup ortamı kirletiyor.

@freebird5406_2 döner başlıklı makinalar sıcak bakmıyorum çünkü iyi bir sistem olsaydı mutlaka bir japon markası o sistemi kullanırdı.

Zaafiyet ayrı değerlendirilir. Yani zaafiyet var diye daireler (eğer bölüştürme uygulaması yapılabiliyorsa) ödemiyorum diyemez. Ama dairelere bölüştürmesi usule uygun mu bilmiyorum. Yönetim öz bütçesinden ödenen bir kalem ise bölüştürme yapılamaz tabi ki.

Amaa bölüştürülebileceğini değerlendiriyorum.

Geçmiş olsun öncelikle olay tam olarak nasıl oldu acaba kaza yani. Çatıda çalışırken düşmemi yoksa bahçede ot yolarken kafasına kiremit düşmesi gibi mi malum fark var arada. Tazminatı bölüşmek normal gibi geldi bana. Ama kanun ne diyor olay nasıl vuku buldu buna bakmak lazım

öncelikle geçmiş olsun, ben zamanında sırf bu işler çok şeye gebe diye apartman hayatından ayrılmıştım. Şimdi anlıyorum ki doğru karar vermişim. Şu apartman yönetimi işleri muhasebesi, vergisi, denetimi vs. derken aidatlar kiralar ile yarışıyor maalesef.


Site yönetimi demek, devlet nazarında vergi veren ve kanuni sorumlulukları olan bir şirket gibi düşünebiliriz , hizmetlileri şirket çalışanları ev sahiplerini ise şirket ortakları olarak düşündüğümüzde ,şirkete ( yönetime ) ait her türlü giderler genel olarak dairelere pay edilerek tahsil edilir.

Usul olarak karşı taraf normal olarak şirketi dava etmiş, bu durumda normal olarak tazminat tutarını ortaklar yani daire sahipleri eşit şekilde ödeyecek.

Ama şöyle bir durum varki, ortada dediğiniz gibi site yönetiminin zaafiyet ve kusuru olduğu düşünülüyorsa, bu sefer ev sahiplerinin şirket yönetimini ( sorumlularını ) ödedikleri para için dava etme hakkı doğar dava kazanılırsa, tüm ücretler sadece sorumlu olan yöneticilerden tahsil edilir diye düşünüyorum.

Mantık olarak bu şekilde olması gerekir, ancak bu konuyu bir avukata danışmakta fayda var.

ihmal varsa kanıt toplayıp toplu halde itiraz ederseniz sonuç alınır
yoksa da mahkemeye taşımanız gerekir site yönetimini
asgari şartları sağlamakla mükellefler

bu ücreti kim öder o ayrı bir mevzu
yönetim planında kusur yoksa dairelere arsa payı oranında dağıtılır gibi bir madde olabilir
bu konu belirsizse de bir sonraki toplantı için öneri sunarsınız

Sadece yöneticinin ödemesi ne kadar gerçekçi ? Belli ki talihsiz bir olay var, can kaybı var. Herkesin destek atması doğru olacaktır (yönetici kasten bir suç işlemediyse).

Site yönetiminin gerekli önlemlerle birlikte sigorta da yaptırması ve bu risk gerçekleştiğinde buradan gerekli tutarın karşılanması doğru yaklaşım olacakmış. Site yönetiminin zaafiyeti varsa toplanıp dava açıp itiraz etmek mantıklı. Site yönetiminin her türlü tedbiri alıp hesap verme sorumluluğu mevcut.

Selamlar tüm yorumlar için teşekkürler.

kazanın sebebi elektrik çarpması. Bir tadilat sırasında yaşanıyor. Muhtemelen yeterli iş güvenliği önlemi alınmamış çalışma sırasında.

Site yönetimi profesyonel bir şirkette bu arada. O yüzden gerekli asgari önlemleri almaları gerekiyordu. Zaten bunun için para ödeniyor şirkete.

Bana biraz şirket kendi hatasını ya da kusurunu, nasılsa kimse peşine düşmez diye, bina sakinlerine pay ediyor gibi.

Kişisel bir talep üzerine çalışan, dairenin birine tadilata gitmesi ile sitenin genel işini yapması arasında da fark var. Buna da bakılmalı

site yönetimi = kat malikleri aslında.
site yönetimine karşı değil de alt yükleniciye veya karşı tarafa karşı birlik olmanız lazım.

şirketin bu tarz işlere karşı sigortası vardır diye düşünüyorum. sigorta ödemeli. eger sigorta ödemiyorsa yönetimin hatasıdır. sizin ödemeniz sacma oluyor her şekilde.

Şebekedeki 220v insanı kolay öldürmez. (Denemeyin) belli ki büyük bir gerilimin olduğu pano gibi bir yerde çalışılmış. Böylesi pano ve trafolarda sıradan bir görevli zaten çalıştırılmaz.

Çalıştıysa da özel giysileri var onları giymesi gerekirdi. Eğer bu işi site görevlisi değil de dışarıdan gelen bir işçi yaptıysa yani outsource edildiyse iş farklı boyuta taşınır.

hp, ve Kyocera dan saşmayn marka olarak

@rao
Model tavsiyesi var mı?

HP Laserjet M107A 4ZB77A zaten çok satanlarda 1 numara kendisi

Muadil toneri olan bir model aldığınızdan emin olun, ilk toner değişimde yazıcı parasına yakın toner fiyatı görüp şaşırmayın:)

hp'nin en düşük model mono lazer yazıcısını alabilirsiniz. 2-3 senede bir model numarası değişip makyajlanıyor ama çoğunlukla aynı cihaz. sanırım yeni modeli @rao'nun dediği. wifi'li olmayanı da var, biraz daha ucuz. sadece kabloyla bağlayacaksanız o da olur. uzun süredir kullanıyorum, çok memnunum.

hp'nin mono lazer modellerinin muadil tonerleri de sıklıkla bulunuyor.

@Rao ve kibritsuyu
Rao'nun yazdığı modelin fotokopi özelliği yokmuş.

Anker soundcore serisi. Su geçirmeyenleri de var, duşta bile kullanabilirsiniz.

bu işin fiyat performans ürünü jbl go 3

hem ses kalitesi hem taşıma kolaylığı

şu ara fiyatı 1200 civarı
www.hepsiburada.com

jbl go 1,2,3 hepsini sırasıyla kullandım. evet go3 çok iyi. hatta öyle ki bass efektinden üzerinde ki B ve L harfleri döküldü. açık havada ses kalitesi %50 azalıyor. bu hoparlörlere özgü durum galiba. jbl ile ilgisi yok.

bütçeye göre anket, eğer daha kısıtlı ise Grundig marka hoparlörde bakabilirsiniz fiyat performansı iyidir

tıraş makinesi konfordur. al gitsin.
bıçak yüzü de tahriş ediyor

minimal yasam ile takinti arasinda ince bir cizgi var. o cizgiyi biraz gecmissin. esyalar oldurmez. tam tersi is goren esyalar hayat kalitesi yukseltir.

mesele takıntı değil aslında, tamir aletleri vb. derken evde alet edevat sayısı fazla o nedenle mümkün olduğunca yeni şeyler almamaya çalışıyorum mümkün olduğu kadar.

Eşyalar elbette hayat kalitesini yükseltiyor ama fazlasıda eşyaya olan bağımlılığı ve mobiliteyi azaltıyor maalesef.

normal

gayet normal

referans değerlere göre bakıldığında tümü normal görünüyor

bu konular çok hassasdır, size cevapları sorduğunuz andaki psikolojileri , aranızdaki ikili ilişkiler istifa nedeninizin ikna edici olması vb. bir çok etken var, o yüzden özellikle konuşma zamanı patronların genelde neşeli olduğu bir zamana denk getirmeye çalışın.

Söyleyeceğiniz her kelimeyi iyi hesap edip, verecekleri cevaba da yine cevap olacak hazır sözünüz olsun.
Eğer karşılıklı anlaşabilir ise , arkadaşın dediği gibi ikale sözleşmesi ile çıkış gösterip haklanızı verirler.

Tutarı kabaca hesaplayın ,eğer ödemekten kaçınacakları bir tutar ise , haklarınız hesaba geçtikten sonra yarısın elden iade etmeyi de teklif edebilirsiniz belki.

Yani %50 siz %50 patronlar feragat etmiş olurlar.

ben neredeyse istifa eden hiçbir çalışana tazminat ödemeyen büyük bir bankada çalışıyordum. istifa edeceğim zaman direktörüme gidip "kendim iş kuracağım ama birikimim de çok fazla değil, buradan alacağım tazminata bel bağladım" gibisinden rica ettim. İK ile aram da iyi olduğu için tüm tazminatımı vermişlerdi çıkarken.
demem o ki aranız iyi ise, sizin ayrılmanızla zor durumda kalmayacaklarsa ve tatlı bir dille konuşursanız alırsınız diye düşünüyorum.

işten çıkarıldıysanız neden istifa dilekçesi yazasınız ki? hatta muhtemelen onlar size alacağım yoktur şeklinde imzalamanızı isterler, onu da imzalamayın.

geçmiş olsun.

Ne kadar zamandır calıştığına göre bazı hakların mevcut. Hiçbir şekilde istifa yazmamalısın. onların seni çıkartmaları gerekmekte.

Ayrıca ssk çıkış kodu da önemli issizlik maaşı alabilmek adına

Neden istifa dilekçesi veriyorsunuz ortada bir istifa yok ki, işten atılmışsınız. bu sebeple size içeride kalan paranızı, ihbar ve tazminatınızı hesaplayıp ödemeleri lazım.

istifa dilekçesi falan vermeyin. hatta haksız fesih ise işe iade davası açın, büyük ihtimal lehinize sonuçlanır. o durumda 8 maaş (yanlış bilmiyorsam) daha tazminat alırsınız

Çıkışınızı zaten vermişler sizin istifa vermeniz anlamsız. Durumunuz arabulucuya kalacak gibi. Size önerim bir avukatla görüşün

bence işyerinden kimseyle, patronla vs. görüşme, avukat bul, konuyu anlat, git bugün için rapor al. iş yerinden uzaklaş ve avukatla nasıl çözeceğinizi konuşun bu durumu.
geçmiş olsun. avukatınız çatır çatır alır.

edit ; 3 aydır çalışıyordum. sgk'Yı aradım. sizi sabah istifa etti olarak işten çıkarmışlar dedi ( ki haberim yok)... o yüzden adliyede arabulucu ile hakkınızı arayabilirsiniz buradan bir işlem yapamayız dediler.

İstifa etmiş gibi gösterilerek işten çıkarıldıysanız her şeyden önce ilk iş hemen noterden istifa etmediğinize dair ihtar göndermelisiniz. Bugün bunu yapın öncelikle. Zaman kısıtı var, kaç gün hatırlamıyorum ama geciktirmeyin. Yoksa istifa etmişsiniz gibi gösterebilirler, iş uzar.

toksik bir isyerine benziyor. sen de tecrubesiz gorunuyorsun. tam bir suistimal ortami var gibi duruyor. bir abi tavsiyesi olarak, bilen birine danismadan hicbirsey imzalama, yapma.

ibraname getirdiler şimdi alacağım tutar yazıyor tabi karşısında imza atmamı bekliyorlar ama daha hesabıma geçen bir tutar yok. patron toplantı yapıyor başka birileriyle onun bitmesini bekliyorum. paramı ödemezse imza atmayacağım. ama sonrada ödemezse ne yapacaz.

şu maaşı 4 takside bağlayan firma değilimi o ?

eğer öyle ise isabet olmuş bence , ödeme almadan hiç bir şeye imza atmayın ve istifa dilekçeside imzalamayın. Varsa kıdem tazminatınız vs. hepsini ve maaş alacağınızı talep edip, tüm alcaklarınızı aldıktan sonra o zaman imzanızı atarsınız ne gerekiyorsa

Geçmiş olsun

Ben Darüşşafaka'ya veriyorum. güvendiğim nadir kurumlardan biridir Türkiye'de.

Darüşşafaka <3

şu ya da bu dernek demek istemiyorum ancak eğitim, doğa, vb. konuların dışında sağlık ve tedavi ile ilgilenen kurumları seçmenizi tavsiye edebilirim. Sağlık en önemli konu diğerlerine baktığınızda ve kişinin yaşam hakkı en öncelikli sırada. Tedavi ve sağlık harcamalarında destek olmak en kıymetlisi olabilir.
Yaptığınız şey için şahsım adına minnettarım ve teşekkür ederim. Azı çoğu olmaz bu işlerin, daha çok insana örnek olmanız dileğiyle.

acikacik.org

Şuradan stklarıj güvenilirliğine bakabilirsiniz.

lösev
alikev

ihh'nın yetim sponsorluğu projesi var. Türkiye'den veya başka bir ülkeden yetim bir çocuğun aylık düzenli masraflarını üstlenebilirsiniz. aylık 800 TL ödemesi. sponsor olduğunuz yetim çocuğun ismini, yaşadığı şehri de size bildiriyorlar.

Nesin Vakfı, KEDV ve Darüşşafaka arasında turluyoruz biz.

Lösev

alikev +1

alikev.org

herkese çok teşekkürler, inanılmaz hızlı bir şeklide cevaplar geldi.
Aslında ben ahbap derneğine gönderiyordum ancak cevaplarda ismi anılmadığı için ağırlıklı cevap olan darüşşafakaya
göndereceğim.

@erty_ksk , ben teşekkür ederim. Dini kavramlardan bağımsız tüm insanlarının birbirinin üzerinde hakkı olduğunu düşünüyorum, özellikle kazançlar anlamında ,o yüzden yardım etmek benim gibi herkesin de borcu.
Kazançlarımın attığı ölçüde yardım miktarlarınıda arttıracağım ki verdikçe azaldığına değil çoğaldığına inanan biriyim.

bu gibi kurumlara kredi kartı ile ödeme yaptığımızda banka komisyon veya valör uyguluyor mu , bilen varsa sevinirim.

eldeki parayı artırmaya çalışın, yatırım araçlarına bakın.

Hal böyleyken sıfır araç için bunu yapmayın. ikinci el bir araç içinse yine uzak durun.

Sizi dürten şey ihtiyacın zorunluluğu olmalı. İhtiyaç tutarının bel bükeni olmamalı.

Bu şekilde araç borcu ödemenin yanında beklenmeyen şeylerin sıkıntısı da baş gösterebilir diye düşünmek lazım.


Banka müşteri hizmetlerinden kredi kartı için aradıklarında, onların ikna çabalarını tersine çevirme hususunda bilgi sahibi oldum artık.
Geçenlerde aradıklarında, oldukça uzun konuştuk. Konuşma sonunda görevliye :
- ne diyorsunuz, kredi kartınızı iptal edecek misiniz?.. demeyi unuttum.
Yine de dinlediği için sözlü Annette ankette en yüksek puanı verdim kendisine.

yav bu dönemde ne arabası. biriktirin 5-6 ay, sonra alırsnız.

Abi odeyemeyecegin krediyi aldın tamam hani kiralamal için ev olsa dükkan olsa neyse.
Araba alacaksin; lastiği patladı ne olacak? Kasko, trafik, mtv, bakim, benzin?

Yani bu kadar zor sartlarda araba alinmamali. Alinacaksa da daha ucuzu olmali.

acil ihtiyaç yoksa araba alım zamanı değil, kötüsüne gelse bu satmaya kalktığınızdada zarar edersiniz bu sıralarda.
Araba fiyatları aşağıda gitmese bile yukarı gitme imkanı pek yok, en azından seçim sonrasına kadar.
O parayı farklı yatarım araçlarında değerlendirerek çoğaltıp, seçim öncesindeki haftalarda araç kovalamanız bana göre daha akılcı olur.

Bu cevap aracı ticari olarak para kazanma amacı ile değil, kullanım amacı ile almak istediğiniz varsayılarak yazılmıştır.

Şimdi şöyle Haziran ayında bebek geliyor. Yaşadığım yerde toplu taşıma yok gibi bir şey. Bu sebeple araba şart gibi bir şey oldu. Yoksa yaptıgım şey mantıklı gibi görünmüyor. Aklıma son bir kredi daha çekip onu ödemeyip ileride Yapılandırmaya gitmek. Onda da sicilimi çizdirecegim fakat yapacak bir şey yok gibi

Bütçe ne kadar? Yani bu son krediyi almadan elinde ne kadar oluyor?

O kredinin taksitlerini ödeyemediğinizde önce banka sonra avukatlık ofisi günde 100 kere sizi ailenizi akrabalarınızı arar, maaşınız varsa 1/4ini alır ve özellikle telefonla taciz ederek hayatınızı zehir ederler.

Eğer illaki alacaksınız, sağlam bir emin oto sistemine bakabilirsiniz (imece sistemi ) . Bundan önceki dönemlerde hızlı fiyat artışları olduğu için avantajlı değildi, ancak fiyatlar artık düşüş eğilim gösterdiği için şu an daha mantıklı. Ama her şekilde bu sistemler parayı enflasyona karşı korumuyorlar kura çıkana kadar.

6. ayda bebek geliyorsa kesinlikle girişme. Tahmin bile edemeyeceğin masraflar çıkacak çünkü. Ya 90 bin lira ucuz bir araç bak, ya da o parayı kullanmadan taksi kullan.

KRedi faizlerin güncel faizlerdense ben birikimimi mevduatta tutup olabildiğince geç almaya çalışırdım, araç piyasası düşüyor genel olarak artsa bile ödeyeceğiniz faiz, mevduattan kazanacağınız faiz kadar artmasını çok beklemiyorum tabi yarın ne olacağı belli olmaz bunun sorumluluğunu almak istemem, ben alacak olsam, düşük riskli olarak aralığın son günlerinde alacak şekilde ayarlardım kendimi, risk alırım desem ocak gibi alırdım, artan maaşlar ile rahat öderdim borçlarımı.

Abi boşver, araba masraflı bir şey.

Eşin hamileymiş bir de bir sürü masrafınız olacak bebek doğana kadar.

Borçlanmak iyi de sıfıra sıfır borçlanmak stres sebebi, sürekli bir gerginlik halinde olacaksın o borcu ödeyene kadar. Banka arayıp duracak, oldu da kapıda arabana çarptılar canın daha çok sıkılacak, yaptıramayacaksın vs.

Olmaz deme ben arabayı aldım, noterden çıktık geçtim şoför koltuğuna satıcıyı bıraktım, sinyalimi verdim yola çıkacağım bir minibüs sıfır geçti sol tarafı komple alıp götürüyordu çok hızlı geçti gitti. Donakaldım birkaç dk yola falan çıkamadım. Ertesi gün de feribot sırasında amcanın biri arkadan çarptı olacağı vardı demek ki bir şeylerin.

Banka öncelikle evin yasal açıdan uygunluğuna bakar, iskanı var mı, kat mülkiyeti kurulmuş mu gibi. İnşa metodu önemli değil eğer istisnai bir durum yoksa (ahşap evdir, sigorta yapılamıyordur gibi). Yani evin kendisi banka açısından teminat değeri arz eder mi, satılabilir mi, kanunlara uygun mu yapılmış, ekspertiz raporu sonucunda sağlamlık açısından bir riski var mı yok mu ona bakarak karar verirler.

Kargir yapı olması tek başına ‘dayanıksız’ demek için yeterli değil sanıyorum ama uzmanına sormak lazım.

Kısacası sizin bankaya başvurup ekspertiz yaptırmanız lazım.

merhaba şu an kredi verilmediği için problem değil :)

@gurur şu an konut için krediler kapalımı diyorsunuz yani, eminimisiniz ?

çokk zor

normal çalışana vermiyorlar.

yok abicim vermiyorlar çalışmayana.

yillar once (ustelik epeydir calismazken) akbank beni surekli mesajla darlardi kredi almam icin. bankaci bir arkadasim sey demisti. 'calismayana vermezler, onlar otomatik mesaj. ama mesajda kredi miktari yaziyorsa o baska"

bir hafta önce bir arkadaş çalışmadığı halde koç finanstan kredisi ön onay aldı, banka sonuçta arabaya ipotek koyup işini sağlama alıyor. Tabi sonradan vazgeçti çeşitli sebeplerden dolayı , yani yok illa olmaz diye bir şey yok

Yalnizim sali ameliyat olcam. Bu soruyu o zaman guncellerim. 5-10 yil sonra ailem de olmayacak.

Parası olanlar için evde hasta bakım hizmeti veren insanlar veya şirketler var.

Bu işi üstlenmiş huzurevleri var.

Parasızlar için Darülaceze var.

@Kahvedesu, geçmiş olsun, önemli bir şey değildir umarım, yardıma ihtiyaç varsa 'Gel Abi.' demen yeterli.

kimsesi yoksa arkadaşı vs vardır oda yoksa zaten parasıda olsa çok büyük sıkıntı.
Bu kişi özellikle para hırsı pik yapmış bir özel hastaneye düşerse işi çok zor olabilir , malum devlet hastanesinde hasta özel hastanede müşteri oluyoruz.

@Kahvedesu aynı şekilde bendende geçmiş olsun şimdiden, ancak mutluka bir arkadaş bulun ameliyat için hasteneye yalnız gitmemeye çalışın.

arkadaş mı? arkadaşlar felçli arkadaşa mı bakacak üstelik kendisi de yaşlıysa. konu komşu yemek götürür. böyle durumlarda devlet ve sosyal hizmetler ilgilenmeli. bakım evleri ağzına kadar doluysa da bi o kadar sirkulasyon vardır

Kendine bakamayacak durumda olan hastalar palyatif bakım merkezlerine sevk edilebiliyor.

Hiç kimse bakmaz.
Evinde ölene kadar sürünür.

Aylık bakım ücreti 20bin TL'den başlıyor. Bu ücret, sağlıklı yaşlılar için. Belediye de bakmaz, Darülaceze de bakmaz.

Thetrue hangi ülke hocam orası boşuna vergi ödüyoruz biz burada o hiMetin çeyreği yok :)

Aile ve sosyal politikalar müdürlüğü filan varsa il de onlara ısrar edilerek huzurevinde ücretsiz kalması sağlanabilir.

bu normalde sat sinyalidir :D bakalım yakında %20-30'luk sağlam bir düşüş görecek miyiz.

normal şartlarda, halving denen btc yarılanması sonrasında 1 yıl içinde vs. sağlam yükseliş olur, ben 2017'den beri bu zamanlamalarla girip para kazandım. Her seferinde "bu sefer farklı" denir benzer şeyler olur. Şimdi yarılanma Nisan 2024 gibi, ben o yüzden 2025 civarı yeni all-time-high bekliyordum. Ama şu an 2-3x yapan coinler var tabii. Ama Aralık 2017 veya Nisan 2021 gibi çılgınlık döneminde değiliz ve biraz uzağız bence. Henüz değil ve git gide pasta bölünüyor "diminishing returns" dedikleri şey gerçek. Eskiden 100x yapan şey şimdi 10x yarın 3x sonra 1.5x yapacak.

Son birkaç ayda bitcoine bağlı olarak bütün coinler en az yüzde 50 artti

Bu iş kumar. Eğer matematiği sürekli tutsaydı kripto uzmanları ferrariden aşağı araca binmezdi

yatırım yapmak istiyorsak yatırım bilgimizi arttırmamız gerekiyor, bunları bilmeden hareket etmek kumardan farksızdır.

Bitcoinin yükselişinin altında yatan çok sebep var.

Bunlardan bazıları

-etf onayı beklentisi
-fed in faiz artırmada elinin güçsüz kalması, muhtemelen sonraki toplantılarda faizlerin sabit kalacağı sonrasındada faiz indirimi beklentisi, buda zayıflayan dolar gücü karşısında , Amerikan doları fiziki varlıklara ve ucuz kalmış bitcoine doğru haraket ediyor.

Bu anlamda bitcoinin yükselme potansiyeli giderek artıyor ama bununla birlikte etf başvurusu onaylanmaz ise önceden satın alınmış olan bu beklentiyi yatırımcılar satacak ve düşüşe geçecektir.

en son muhabbette blackrock eldeki parayı salacaktı piyasaya ve kripto para borsasında dalgalanma yaratmak istediği. bununla beraber düşüş olursa bitcoinleri toplamak istiyormuş. merkeziyetsiz para sistemi ile eski kafadaki abilerin savaşı var şu anda. kendi kriptoları topladıktan sonra da neler yapabileceğini siz düşünün...

Ben bu akşam çıkacağım.

gündüz saatlerinde yolda olmanız tavsiye olunur, çünkü akşam hem görüş hemde buzlanma riskinin daha fazla olması nedeni ile

TR'de de mümkün. Bir örnek vereyim: Belli bir eurobond kazancının üzeri vergilendiriliyor; ama ev krediniz varsa, ödediğiniz aylık kredinin tamamını vergiden düşebiliyorsunuz. Bu sadece tek bir örnek. Ya da kirada 3-5 eviniz var diyelim, emlak vergisinden evlere yaptığınız harcamaları düşebiliyosunuz falan.

Borçlanarak zengin olmak için son yıllarda TR'den daha iyi olan çok az ülke var, kredi muslukları açıkken büyük bir servet transferi oldu. Hala da devam. Kısacası borçlanın, ama TL ile :)

Türkiye kurulduğundan bu yana altına karşı TL borçlanan biri hep zenginleşti mesela.

konuyla ilgileniyorsanız cihat e. çiçek'i takip etmenizi öneririm.

kiyosaki "sıradan vatandaş"ın yaşadıkları hakkında en ufak bilgisi ya da fikri olmayan şarlatanın teki. öyle bir imkan varsa da sen olamazsın. enflasyonun yüksek olduğu ülkede bulabiliyorsan düşük faizle kredi almak faydalıdır elbet ama ola ki işler ters gitti, senin bu sorunu çözebilecek mali gücün var mı? bu dangalak benim de karşıma çıkıp duruyordu insta'da, aylarca "böyle gönderileri önerme" diyerek anca yok edebildim.

3-5 tane yankinin "zengin olma tavsiyeleri"ni dinleyerek en fazla borsada onlara para kazandırmış olursunuz, öyle bir dünya yok.

negatif faz ortamındaki tüm ülkelerde geçerli bir durum , ancak burada vade ve borçlanılan tutarları , kredi taksitlerini ödeyecek düzenli bir gelire sahip olmakta önemli

Ana para geliri kitap satışları olan ve bu kitapta bize zenginlige giden yolu anlatan birinin ne dediğinin pek önemi yok.
Bu arada dediği doğru da bu kadar basite indirgersen doğru. Bunu Türkiye'de yapan çok. Benim arkadaşın iyi geliri varken ucuz kredi furyasinda pat pat çekti kredileri sonra da satti evi falan çok daha iyi paralara çok kisa sürede. Böyle böyle işte baya para yaptı.
Sputnik+1 sürekli karşıma çıkıyor.

türkiye gibi enflasyonist bir ülkede çok daha mümkün

min. 15 olur

zam gelmeme ihtimali chpnin seçim kazanması gibi bi şey

16-17 bin arası bir fiyat konuşuluyor. eğer öyle olursa dolarda 40 lira üstünü görürüz hele 17 bin üstü olursa dolar 45 lirayı görür.

türkiye bir enflasyon ülkesi ben doğduğumdan beri ocak ayları bol zamlı geçer her zaman için ki son yıllarda daha da fazla zamlı geçiyor enflasyon rekorları kırdığımız için. 1 günde çılgın bir zam gelmese de ocak şubat aylarında özellikle kademeli kademeli zamlanır muhtemelen kurdaki artışla orantılı olarak.

asgari ücret artışı arttırmıyor ama fiyatları o konuda düzelteyim. enflasyon arttığı için asgari ücret de dahil olmak üzere tüm devlet ve özel sektör çalışanlarının maaşı arttırılıyor. bu yapılmazsa ücretliler yaşayamayacak seviyeye gelir çünkü o yüzden yapılmak zorunda olan bir şey bu. sonra bunun da etkisi oluyor enflasyona tabi ki ama demek istediğim maaş artışı - enflasyon artışı döngüsü sebep değil sonuçtur. kötü ekonomi yönetimi bu döngüye sokar. yıllık %100'den fazla enflasyon varken ya fazla zam yapmak enflasyonu fazla etkiliyor o yüzden biz %10 zam yapalım bu yıl dersen bangladeş'e döner ülke bir anda yani.

16 rahat olacak bence.

zam için bahane lazım. arabalarına kuş şey yapsa zam yapıyorlar.
asgari ücret artışının ya da genel anlamda çalışanlara ödedikleri ücretlerin artışının giderler içindeki payı çok az.
biste açık şirketlerden bunu görebiliyoruz. çalışan giderleri yüzdesel olarak azalsa bile sundukları ürün/hizmet ücretleri zamlanıyor.
çünkü bahane hazır ve herkes de buna çok önceden hiç lan acaba demeden inanmış.
türk iş açlık sınırı al, bu sene tek sefer olacak diyorlar ama muhtemelen olmayacak, 6 aylık enflasyonu ekle, seçim goyfoyunu ekle hemen hemen nokta atışı bulursun yeni asgari ücreti.

bu konu döviz kuru ilede ilgili bir durum, zaman yaklaştığında netleşmeye başlar, ancak maximum olarak o zamanki döviz kuru ile 500 usd tl karşılığını geçmeyecek şekilde revize ederler diye düşünüyorum

Eurobond alarak yapabilirsin onu. Ancak CDSler yükselirse kısa vadede zarar etme ihtimalin var. Uzun vade için öyle bir sorun yok.

N Kolay repo olarak %4 veriyor. Daha yüksek faiz görmedim açıkçası.

www.nkolay.com

Bankanin mobil uygulamasindan vadeli hesap aç, para birimini usd seç. Faizi alırsın ama yani çok bir şey getirmiyor.

onun yerine eurobond fonları da alınabilir, küçük paralarla bile yatırım imkanı veriyor hatta , aynı şekilde hem dolar kurundan hemde doların faizinden kazanılmış olunur

Kaç yıldır İstanbul'dayım, bu hafta içi yolum ilk kez Yeşilköy'e düştü ve "burası İstanbul mu?" dedim. Tek kelimeyle bayıldım, "keşke burada yaşasam!" dedim. Sanki Türkiye'de değil de Avrupa'da bir kent gibi. Yeşillik, yolları geniş, insanları medeni, şehir planlaması nizami, trafik yok, güvenli, evlerin eli yüzü düzgün. Marmaray da geliyor. Hatta gözüme çokça satılık ev ilanı da çarptı. Bilmiyorum ben mi aşırı yükseldim ama cidden çok sevdim.

şişli'de oturursan her yere yakınsındır.

deprem tehlikesi varken istediğin kadar sağlam ev al, istanbuldan ev almak uzun vadede karlı bir yatırım olmayabilir. oldukça riskli hatta. kısa sürede alıp satcam diyorsan orasını bilemem.

Sisli'de genelde bitisik binalar. Ses sorunu olabilir ama merkezilik anlaminda cok cok guzel bir ilce. Ancak otoparki olan yeni bir bina olmak zorunda. bakirkoy dolaylari hem eski hem sahile yakin daha kemik bi mahalle kulturu olabilir florya, yesilkoy. Doga anlaminda da haci osman, sariyer. Biraz da sevmekle alakali sanki ya. Anadolu yakasinda fenerbahce, feneryolu mah. vs muthis. Hem evler cok guzel hem mahalle. Parasina degen bi pahaliligi var. Marmaraya da yakin metrobuse de

Merhaba, Cihat Çiçek'in hangi videosundan bahsediyorsunuz? Hangi videoda ev alımıyla ilgili hesap yapmıştı? Link paylaşabilir misiniz?

ben şuan ev alacak olsam
1- bina maks 5 yıllık olmalı (mümkünse daha genç)
2- bitişik nizam olmamalı
3- altında dükkan olmamalı
4- garajı araç park etmeye uygun ve yeterli sayıda araç alabilmeli
5- sokakta çevresindeki binaların tamamı dönüşüme girmiş veya yeni yapılmış olmalı
öncelikle bunlara bakarım.
şahsen anadolu yakası daha yaşanılabilir. özellikle sahil şeridi muhit olarak daha sakindir.

kendiniz oturmayacaksanız, çeşitli illerden mümkün olduğunda fazla sayıda ev almaya çalışın, sepet mantığı yani.
Böylece deprem riskini de dağıtmış olursunuz.
Evde sadece evin kendisine değil, arsa payına, muhite, gelişme ve gelecek potansiyellerine de dikkat ederseniz, yatırım anlamındada daha karlı çıkarsanız.

folik asik değerlerinizi kontrol ettirebilirsiniz, bundan sebep beyazlıyor da olabilir

Benim 28 yasinda beyazladi ama sac kalitesinde bi fark yok. 1 yildir beyaz. Sulfatsiz sampuanlar guzel yves rochernin cok asiri begenmiyorum sampuanlarini. Sulfatsiz guzelini bulamadim hala gerci ogx kullaniyorum o da iyi temizlik hissi vermiyor ):

Ben küçük de olsa yeni bir binadan daire almanızı tavsiye ederim. 30 yıllık dairenin kentsel dönüşüme girme ihtimali var ama belki 10, belki 20 yıl sonra girer.

Deprem konusu direkt birinci tehlike zaten, onu yazmayı unutmuşum. Ben 30 yıllık binaya güvenip oradan daire satın almam.

Ankara, Türkiye fay haritasındaki kırmızı bölgenin dışında.
Evet, Gölcük depreminden sonra yönetmelik değişti ama son deprem bize pek de bir şeyin değişmediğini gösterdi
Ben olsam yaşa başa bakmam.

30 senelik binadan ev alınmaz bina yorgunluğu oluyor dediler bana ayrıca 10 sene sonra geri dönüşümde 1 ev parası daha isteyecekler sizden. en az 10 senelik ev mantıklı olabilir.

alınmaz diye bir şey yok, evi değerli kılan sadece beton olması ve yaşı değil dairenin arsa değeridir, özelkile geniş bahçeli ,iyi lokasyondaki site içerisindeki dairelerde arsa payı daha fazla oluyor.

Söyle bir örnek vereyim,

Diyelimki daire merkezi konumda ve 3 katlı , yarın bir gün kentsel dönüşüme girildiğinde yeri geliyor 10 katlı sağlam binalar yapıyorlar. Böyle olunca daire sahipleri daha karlı çıkıyorlar.

Konumuna göre merkezde olan bazı dairelerde ofis olarak daha fazla kira getirisine sahip olabiliyor.

Bu tamamen lokasyon ve bölgenin geleceği ile alakalı bir durum.

Ama çevrede ve binada hiç bir potansiyel görmüyorsanız, arsa paya düşük , vb durumlar var ise o zaman tabiki sadece oturum amaçlı değerlendirmesi mantıklı değil.

Alınmaz!

Deprem yönetmeliği 2007’de güzel olmuş, 2007 sonrası iyidir diye okumuştum ekşide

İhtimaller

-üçyolllu vana arızası
-kombi elektronik kart arızası veya kartta kısa devre ( kombi içerisinde karta doğru su sızması olma ihtimalı )

bugün başka sorunun altına da yazdım, buraya da yazayım, benim kombim öyle çünkü.

ECO diye bir mod var. bu mod kapalıyken içeride bir miktar suyu sürekli çevirip hazır sıcak tutuyor. tam da dediğiniz gibi musluğu açar açmaz sıcak su gelsin diye. adamlar konfor için öyle bir şey yapmış. muhtemelen sizin kombinizde de böyle bir özellik var.

i.imgur.com

musluğu açar açmaz sıcak su aksın gibi bir derdiniz yoksa ECO veya benzeri ismi olan bir mod vardır, onu açın.

Kibritsuyu gibi düşünüyorum, bizim kombi de hiç suyu açmadığım halde kendi kendine suyu ısıtmak için devreye giriyordu. Kitapçığına baktım konfor modu varmış, yani sıcak suyu açar açmaz önceden kombinin ısıtıp hazırladığı su geliyordu musluktan. Yaz, kış gerekli gereksiz ısıttığı için bu modu devredışı bıraktım.

Eşanjör arizalanmis olabilir

Bir süre dualingo'dan "dutch" öğrenmeye çalıştım ama bir süre sonra gereksiz tekrarlar yüzünden canımı sıktı, bir senelik ücretli üyeliğin 3-4 ayını aktif olarak kullanmışımdır.

Tekrar başlamak istediğimde gidip İngilizce anlatan bir gramer kitabı alırdım, tabletten bakacaksam da not alabileceğim şekilde olmasını isterim.

Telaffuz için online kaynaklar şart, örneğin "ontbijt" telaffuzunu kırk yıl düşünsem bulamam.

Dilin temelini bir yerden almak mesele degil ama bir dili ögrenmek istiyorsan o dille yasamali ve o dilin speaker'lari ile konusabilmelisin. Flemenkçe her seyiyle süper yetersiz bir dil, maalesef unutman çok kolay olacaktir.

bir dil öğrenmenin en iyi ve zaman kazandıran yolu , faklı bir dil ile öğrenmek, örneğin ingilizceniz orta seviyede ise almancayı İngilizce dersler üzerinden öğrenildiğinde, hem daha fazla kaynağa ulaşılmış hemde mevcut ingilize seviyesi geliştirilmiş ve tazelenmiş olur.

Kindle ile seviye hikaye kitabı okuyorum

Spotify ile podcast dinliyorum

Youtube alakalı videolar izliyorum

Bazen cift dilli hikaye videolarini indirip mp3 yapiyor telde dinliyorum

Vakit olursa seviye haber yada normal haber bakarim