10 senedir korkmaz tostkolik kuıllanıyorum, aldığımız zaman fiyatı gayet alınabilir seviyedeydi sonra granit mranit diyerek fiyatını yükseltmişler şu an 3- 3.5 civarı

tost için yeterli mi yeterli ama hani köftedir möftedir ızgara grill olarak kullanmak için sıcaklığı yetmiyor. yani benim istediğim sıcaklığa gelmeden termostatı devreye giriyor, 10 senedir bir defa termostat değiştirdim , bir defa plastik sapı kırıldı, sapını dandik yapmışlar öyle bastırayım edeyim dersen sağlam yüklenirsen kırılıyor. parçaları bulunuyor ve pahalı değil. tamiri de kolay, normal ev insanları için ömürlük de ben biraz hayvan kalıyorum. ben istiyorum ki alayım tam kuzuyu atayım makinaya nar gibi olsun.

ha alcak olsam büfeci tipi olanların ufaklarından alırdım kesinlikle. aşağı sadece örnek olsun diye link koyuyorum. ufağı var büyüğü var elbet ucuzu pahalısı iyisi kötüsü vardır o konuları bilmem

www.emirmakine.com

bu gösterdiğim olan modeller sanıyorum ki daha geç ısınır ev makinalarına göre ama bence buna da değer.

en iyi tost makinesi (git: ideacdn.net )

makine ile ekmas temas edecek yerlere kahverengi zararsız denilen yağlı kağıt koyun, bende bakıyorum tost makinası yağlı kağıt ile kullanacağım için malzemesine takılmıyorum ama fiyatlar inanılmaz uçmuş

Dökümix diye bir markanınkini kullanıyoruz çok memnunuz.

Biraz geç ısınıyor ama sanayi tostu keyfi yapabiliyorsun. Döküm olduğu için temiz de öyle yapışma vs. de olmuyor.

Arada bir kutudan çıkan metal fırçayla temizliyoruz o kadar.

Mukemmel tost makinasi ariyorsaniz

Metro magazasi var bilenler bilir orada full demir bi makina var genelde bakkal yada bufelerde bu kullaniliyor mukemmel bisey cok agir tostu kagit gibi yapiyor

kariyer.net dene bence.

linkedin beyaz yaka daha çok.

işkur

Çalışacak kişi ile ilgili herhangi bir bilgi yoksa giriş seviye bir iş olsa gerek. Onun için de kimse CV oluşturmaz. Haliyle iş arama sitelerinden pek bir şey çıkmaz diye düşünüyorum.

İşKur'u bir denemek lazım. Olmazsa WhatsApp, Telegram, Facebook, Instagram gibi yerlerde iş arama/bulma grupları var. Oralar kesin sonuç verir ama işte büyük bir eleme süreci var orada da.

Civarınıza yakın bu husustaki face gruplarına bakın.

sahibinden.com'a ilan verebilirsiniz. çok kullanılıyor orası.

getir'de getir iş var, hiç kullananı görmedim ama ilan çok içinde.

eleman.net ücretsiz ilan verilebiliniyormuş diye duydum.

Gazeteye ilan vereceksiniz, bir dolu adam gelir

paket maket deyince insanın aklına illegal şeyler geliyor uyuşturucu falan.

ha desen mesela telefon alacağım, bilgisayar alacağım, ayakkabı alacağım o zaman şansın çok daha yüksek olur bana sorarsan.

almanyadaki türklerin facebook gruplarından çıkabilir.

1. çok mu acayip bi kart, zorunda mısın?

2. 2009 model beyaz macbook kaç para ona bir bak. Üzerinde firewire vardı yıllarca kullandım :D

yine 2005-2010 civarlarındaki laptoplarda PCMCIA denen genişletme portu oluyordu.
dt7v1i9vyp3mf.cloudfront.net
şunu takıp firewire özelliği kazandırmıştım. Yıllar sonra usb3.0 kartı da alıp takmıştık falan. O laptoplarda bu iyi çözüm.
www.oreilly.com

edit: usb derken, artık çoğu ses kartı öyle ki ve usb3 bile değiller 2 yeterli.
www.akakce.com
şu mesela ucuzca bir ses kartıdır yine fiyatı yüksek geldi şimdi ama herhalde yine en ucuzlarındandır. Bununla sıkıntısız çalabilirsin. Zamanında bununla bir sürü kayıt yapmıştık.

Hahaha

Ya yeni eli yüzü düzgün ses kartları 7-8k fiyattan başlıyor boşuna masraf yapmayayim kafasındayim.

Aslında eski laptop'imda çalışıyordu ama o da kırıldı.

Şu anki Laptop'ta da pcmcia, express card vs girişi yok :(

sadece gitar içinse sarı sitede bir sürü behringer ses kartı var usb 1000-1500 lira arasına.

örnek

www.sahibinden.com

iyi boyacı bulmak çok çok zor. muhtemelen boyacının yapacağı boyayı sen de yapabilirsin. aklıma ilk gelen bu bahsettiğin parçaların folyo ile kaplanması oldu. boyadan çok daha dayanıklı ve usta kaynaklı hata payının çok daha azalaceğı kesin.

piano black gibi hem parlak hem de koyu renklerde parmak izi ve çiziklerin çok can sıkıcı olacağını göz önünde bulundur.

bütçe ne?

taksitle almayı düşünüyorum.1000 lira altı bulabiliyorsak iyi ama diğerleri daha işlevselse piyasayı bilmediğim için birşey diyemiyorum.

Sandalyelerin fiyatları 1000 TL civarında.
Bir koltuk aldıktan sonra sadece onu bir kamyonetin getirmesi ve bir işçinin sizin eve taşıması en ucuzundan 250 TL.

Sahibinden.com'da mahallenizdeki satılık koltuklara bakın bence. Güzel bir şey yakalayabilirsiniz.

poeng falan olabilir

ama ne kadar alan var, ne kadar bütçe var bunlar çok önemli

google'a en ucuz tekli koltuk yazıp, ucuzdan pahalıya doğru sıraladığımda baştan ikinci koltuk bu. bana rahat gözüktü

www.trendyol.com

bunun yorumlar daha iyi
www.trendyol.com

@gurur alan bir koltuk sığacak kadar sıkıntı yok. Ama odamda fazlalık olsun istemiyorum yani katlayıp koyabiliyim.

poeng çok güzel öneri sırtı geniş.
@fodera oturmak için çok güzeller ama yaslanıp izlemek için sıkıntı olur.

haklısın ama ben google tv koltuğu yazdım sen yazma, fiyatlar biraccık dudak uçuklatacak seviyede...

şöyle br şişme koltuk nasıl olur?

www.hepsiburada.com

tek kişilik yataklı koltuklar var. onlar süper oluyor o durumda.

Mübalağa diye bir sey duymussunuzdur hani?

çok uğraştım, arkadaşlarımın telefonlarından e devlete tek tek girip denedim, sadece arkadaşın yanılmıyorsam ayfon 13ünden oldu. hemde öyle saniyesinde oldu ki ben bile inanamadım. şaka yapmaıyorum 15 gün e devlete girip nfc ile kimlik doğrulaması yapmak için uğraştım, dükkana gelen müşterilere bile abi senin telefondan e devlete girebilir miyim abi falan çekmeye başlamıştım.

Kimlik sorunlu. Benim kimliğim nfc ile okunamıyorken aynı gün yenildiğimiz eşimin kimliği okunuyor. Farklı telefonlarda da denedik. Muhtemelen milyonlarca bozuk kimlik var böyle.

Kimlik kartını mı okumuyor yoksa, okuyup hata mı veriyor? Benim telefonda sorunsuz sıkıntısız okuyor kartlarımı. Arkadaşımın ise kartı telefonun her yerinde gezdirdikten sonra ucunda köşesinde bir yerlerde okuduğunu gördük. Normalde okuması gerektiği yerlerde kesiliyordu.

Bu arada sistemde hata yok. Yani artık yok, ilk hafta biterken çözüldü o konu. İnsanlar tarama kısmına gelemiyor (çoğunlukla yönergeleri okumadıkları için) ya da geldiklerinde telefon veya kimlik yüzünden NFC konusunu çözemiyorlar. Hata bunlardan biri olabilir.

2 ayrı telefondan denedik olmadı
2 ayrı kimlik denedik olmadı
ptt ye gittik eki eki evet sorun var nfc ile çoğu kişinin olmuyor dediler

E ben nasil alicam o zaman belgeyi ya. Saka gibi. Tarama asamasina kadar geliyorum, tarama yaptığında saniyesinde hata veriyor, yeniden dene diyor. Mobil imza ile mi yapsak napsak

Aylık gelirim çok yüksek değilse golf olurdu tabii ki. Porsche’nin masrafları, bakımı, tamiri de yüksek olacak neticede.

golf

Tabiki de golf. Porsche'nin masrafları bitmez. Hele yüksek km ise ugraş dur. Mis gibi tertemiz 0 golf alır keyfime bakarım

Eğer elimde sadece iki milyon lira varsa, ikinci arabam olmayacaksa ve harbiden her hafta birkaç gün kullanacaksam ve de tamir için harcanacak yüz binleri risk olarak alamayacaksam tabiki golf.

Bu dünyanın en meşhur sorusudur ve yüzde 90 olarak cevap yeni arabadir. Cevap eski araba olsaydi zaten her yerde porsche, ferrari ne bileyim 7 kasa bmw falan görürdük ama bu arabalar yüzbinlerce kmyi yapsin, ikinci üçüncü eli satilsin, uzun süre kullanilsin diye yapilmiyor. Zaten ilk sahipleri de bu şekilde almiyor, paralari var ve canlari istiyor. Misal porsche almadan önce bir porsche tamircisine sorun bakalım kac para bakimi, tamiri vs. Sonra paraniz yeter mi bakarsiniz.

Ha sansiniza belki 1-2 sene cüzi masrafli olacak bir şey cikar ama bu çok düşük şans. Bu arabalari kullananlar öyle dikkatli kullanmaz.

her zaman düşük km de yeni araç alırım. biraz yol yapınca satarım. Sanayide harcayacak vaktim maalesef yok :)

Ayrıca her marka arabanın kesin kronik bir arızası vardır ve bu arızalar nedense hemen ortaya çıkmaz.

ucuza luks arac olmaz, sen artik bitik halini butcene uygun sekilde alsan bile o aracin en ufak arizasinin altindan kalkmakta zorlanirsin cunku parcasi ile aracin sifir fiyati orantili olarak ilerliyor. Hatta arizayi birak o aracin normal asinan parcalarinin bile fiyatlari astronomik oluyor, porsche'nin bir set freni kac para bir bakmani oneririm.

o yuzden, paran sifir neye yetiyorsa onu alip gececeksin. golf ise golf.

Sıfırını olmasa dahi yüksek modellisini yürütemeyeceğiniz aracın yüksek km'li ikinci elini de almayın. Bu genelleme büyük oranda sizi doğru tercihe götürür.

bmw, audi, range gibi araçlarda altın kural sıfır alıp 90binde satmaktır. herhangi bir çekici şöförüyle konuşursanız eğer, size alman grubunda en çok audi, bmw çektiğini söyleyecektir. arıza çıkarmaya bir başlarsa ardı arkası gelmez. özellikle elektronik arızalardan kafayı sıyırırsınız.

bu tür araçları sanayide yaptırmaya kalksanız bile herkes ellemez, elektrikçileri dolaşırsınız hepsi size ben o gruba bakmıyorum der geçer. teee trakyanın bir ucundan tamir edilsin diye trabzona çekiciyle giden alman grubu araç biliyorum ben. elleyen de çok ciddi para ister. olası bir motor probleminde tamir masrafları çok çok yüksek olur kaldı ki porsche vb gibi iyice lüks markalardan bahsetmiyorum bile.

araç alacak olsam kesinlikle kore - japon grubundan alırdım.

bu arada tamir konusunda range alman değil ama kimsenin ellemediği parçaların çok pahalı olduğu, motor indirileceği zaman yerine göre kasanın şaseden ayrıldığı cins araçlardandır. çeşitli ağrızaları görmek için bağladıkları bilgisayar ve yazılım da farklıdır. dükkan dükkan gezersiniz bulamazsınız.

ha nerden biliyorsun derseniz sanayiciyim, en yakın arkadaşım kore japon grubu araç yapıyor, bu arkadaşın eski ortağı bu dediğimiz lüks araçlar üzerine dükkan sahibiydi, şehir değiştirdi ama hala aynı işi yapıyor. bunlar hep bizim sanayide gördüğümüz karşılaştığımız şeyler.

2002 model günümüzdeki kadar teknolojik olmayan bmw 3.16 motor kısmında ufak bir şaka yaparsa 200binlik olursunuz. buradan kendinize pay çıkarın.

porsche abartili olmus ama golften iyi ikinci el bir seyler bulunabilir. arabayi kac yil sonra satmak istediginize de bagli tabii.

Bu arada golf'un bir önceki versiyonunda insanlar dokunmatik direksiyon tuşları ve ekrandan illallah etmişti. Bu versiyonunda bunlar düzeldi mi bilmiyorum ama araştırın.

Valla bende grandcherokee var ne kadar lüks sayılır bilmiyorum, 2003 model. Ben cok memnunum atla deve bir masrafım olmadı. Km'si 370binde bunun 40 binini ben yaptım, bir 50 -60 bin daha yaparım. 2.7,4.7 veya 3.0 crd tavsiye ederim.

bari geçici olarak arkadaki ayağı öne tak, yükselti arka ayakta dursun

Pek alışıldık ayaklara benzemiyor.
İnsanın, - sen ne ayaksın? diyesi geliyor :)

Bulunması, üretici firması dışında biraz zor gibi.

Hepsini çıkarın bunları deneyin isterseniz:
i.hizliresim.com

internette bulunur ölçülere dikkat etmek lazım. mafsallı ayak veya mafsallı pingo ayak diye aratırsan çıkar ölçüleri karşılaştırıp alabilirsin.

birgün bir yerde bu sitenin linkini vereceğimi 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi.

www.e-tekerlek.com

metrik yada withwort civata ölçüsüne göre buradan bulabilirsiniz sanırım. mafsallı ayak aradığınız şey.

müzik üzerine eğitim almak isterdim.

felsefe, mantık, dil, çeşitli sporlar, dans... delirirdim

Hali hazırda yaptığım şeyleri yapardım.
Mühendislik bir sanattır. Bu sebeple bir çok disiplini barındırır içerisinde.
Şimdiki tek sıkıntım para ve altyapı eksikliği. Para sorunum olmasa kendime laboratuvar kurar aynen devam ederim şimdiki hayatıma.

Yüzme, tenis, dil, bateri ve dans.

piyano, gitar, saksafon, çello

Elektro gitar, davul, ispanyolca, sanat tarihi ve mitoloji (tum donemler, ayrintili, uzun sureli)

Gastronomi, bateri , dans

Elektro gitar ve yazılım. Doğa fotoğrafçılığına ağırlık verirdim.

hocam bu tür matkaplar hobiciler için üretilmiş şeyler. yani ahşap delmek için onda bile biraz sert kullanırsan aşağıdaki plaka bel verir deliklerin gönyesi kaçar.
saç ve profil derken et kalınlığı ve çap bilgisi verir misin?
,
arkadaşımda şu var. sadece ahşap deliyor onda bile biraz sert müdahale ederse deldiği deiklerin gönyesi kaçabiliyor.

www.optimum-turkiye.com

Çok basit bir ürün. Eğer tam somon degilse böyle dilim ya da filetoysa çok basit ve lezzetli olur

Dilim somonu pisirmesi sahiden çok pratik. Tavada da çabucak pisiyor, fırında da. Güzel bir marinasyonla ben çok seviyorum.

dilim somon reimg-carrefour.mncdn.com

somon fileto images.migrosone.com

aldığını balık bu ikisinden biridir muhtemelen

çok kolay pişewn bir balık
tavada yaparsanız tavaya az biraz ayçiçek yağı koyun önlü arkalı kızartın. tereyağında da yapılabilir hafif şekilde ama ayçiçek yağı daha pratik olur

öncesinde marine edebilirsiniz.
bir kaseye bir kaç kaşık zeytinyağı, ince kıyılmış dereotu, tuz, karabiber, kekik, bir diş sarımsakkoyup sos hazırlayın. balıkları bu sosun içinde bekletin ya da kızartmadan önce her iki tarafını da bu sosu sürün.

www.youtube.com

afiyet olsun

ben geçen bim'de dondurulmuş görüp aldım, daha önce de yememiştim. tavanın dibine çok az sıvı yağ koyup arkalı önlü kızarttım. hayatımda yediğim en lezzetli balık diyebilirim. bir de hani tazesi falan olsa kim bilir nasıl süper olur.

fırında şu tarif hem basit, hem lezzetli: www.youtube.com

somon tavada birkac dakikada pismez.
firinda yarim saat kadar suruyor.

Biz Turkiyede hic somon yememistik diger alternatif baliklarimizin yayginligindan ve alismisliktan. Rusyaya gelince somonu bulduk bizim tanidik baliklardan olmayinca.
O gun bugundur neredeyse haftada bir fleto alip tavada kizartip yiyoruz. Isitma derecenize gore sanirim max 10 dakikada pisiyor ve lezzetli.

Zeytinyağı- pul biber—sarımsakla marine edip tavada yaptım valla süper oldu.

fiyat marka model, yapan usta vb bunlar hariç bağlama yapısı gereği çok sorunlu bir alet. sürekli sapı atar, tesviye ister, yok perdeleri kayar ne marka model ve fiyata alırsanız alın bunlar olacaktır. bunları göze alın.

atıyorum iş görecek bi klasik akustik gitar alırsın. sap ayarı eşik ayarı bi kere yapılır, tel değiştirir çok uzun süre ayar bakım gerekmeden kullanırsın ama bağlama öyle değil.

temel sorunu sapın çok ince olması ve tel gerginliğini taşımakta zorlanması ve bu yüzden sapın şekil değiştirmesi ve sık sık tesviye istemesi.

Otuz küsür yaşındaki arkadaşa şöyle bir tavsiyem olur.

Bir müzik aleti çalmaya yeni başlayacaksan ve hevesinin gelip geçici olmadığını düşünüyorsan, başlangıç için kaliteli bir saz al.
Şimdilik idare etsin kafasıyla alınmış alet seni soğutur, hevesini kırar. Emeğinin hevesinin karşılığını almak istiyorsan en iyisini al.

Ayıp olur ama kiraciyi çıkarın. Yapacak bir şey yok.

Kiracılı evi kimse almak istemiyor. Şu ortamda satma şansınız düşük. İyice zorlanırsınız, en az 300-400 bin TL'de düşük vermek zorunda kalırsınız.


.

Aklı olan kiracılı ev almaz. Alırsa da epey bir fiyat kırılmasını ister. Yine de önce kiracı ile konuşun, durumu anlatın. Anlaşamazsanız çıkarma yoluna gidersiniz. Zaten yeni ev almak için elinizdekini satıyorsunuz. Belki sizden rüşvet ister evden çıkmak için. Taşınma masrafları + kira falan gibi. Zaten anlayışla karşılamazsa "ayıp" masadan kalkmış olur.

bence ayıp olmaz, sonuçta 3 ay sonra çık demiyorsunuz, bu gibi durumlarda kendi çıkarınızı düşünmeniz lazım. yasa size hak tanımışsa gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. ayrıca evi alacak insan belki kiraya vermeyecek kiracı olsa bile çıkaracaktır.

Bizimkiler de bir benzeri. Kiracı 2000 lira kira veriyor. Komşu dairelerde kiracılar 12000 lira kira veriyorken bu durum böyle. Bizimkilere söyleyince de beni susturuyorlar. Ayıp olurmuş. Yani sizin mesele Anne ve babayı ikna etmekte. 10 yıl dolduguna göre elveda deme hakkınız var

satış işlemiyle birlikte sonuç olarak kira sözleşmesi de devredilecek. alıcı istiyorsa hiçbir sebep göstermeksizin siz nasıl çıkartabiliyosanız o da çıkartabilir, fesih sürelerine uyarak.

evi alan yeni malik nasıl olsa çıkarabilirmiş deyip vicdanınızı rahatlatıp aynı şekilde siz de çıkartabilirsiniz, karar sizin.

12 yıllık olsa dahi çıkarmak için belli prosedürler ve dava süreci var.
ayrıca ihtar çekmeniz için belirli süreler oluyor sözleşme tarihine göre.

o nedenle bu yola gidecekseniz bir an önce başlayın yasal işleme yoksa konu çok uzar.

Kiracıyı çıkarmalısınız.

Kiracı olmaması evin değerini belki 50 belki 100 bin TL yükseltecek veya satılıp satılamayacağını belirleyecek. Anne-babanızın kiracıyı çok sevdiği için, ona ayıp olmasın diye harcayabileceği 50-100 bin lirası varsa dokunmayın kiracıya.

2 sene once kiracili sattik, fiyatta bir dusus falan olmadi.
yeni sahibi ihtar cekip 6 ayda cikartabiliyor, yasal prosedur boyle.

Etik.

Uzun yıllık kiracınızmış. Elbette bir hukukunuz vardır. Açık açık konuşun buraya yazdığınız gibi. Madem evi satmanız gerekiyor, hoşuna gitmese de karşı tarafın, anlayışla karşılamak zorundalar. Dersiniz “İnsanlar yatırımdan ziyade içinde oturmak için ev arıyor, müşteri bulanıyoruz. Siz eğer bulabilirseniz… falan, filan” Önden yolunu yapın yani…

10 yılı geçtikleri için kanun sana çıkarma hakkını veriyor. Bunda etik olmayan bir durum yok.

Öncesinde kiracın ile uygun bir dille konuyu konuşmak, hatta almak istiyorsa evin satışında onlara öncelik vermek hoş olur. Kiracılı evlerin satışı şu dönem ciddi sorun. Kimse 3-5M para ödeyip de ayda 5000 TL civarı kira almak istemiyor. Boş ev çok daha hızlı ve makul fiyata gider. Kiracılı evi satman zorlaştığı gibi, fiyat olarak aleyhine olur. Şartlar 2 sene öncesi gibi değil.

Benim ailem de kiracı idi, 10 yılı doldurmaya yakınlardı. Aracımı sattım, onlara da 0.99 faizle zorla kredi çektirip kirada oturdukları evin yarısı büyüklüğünde (130'lardan 65 metrekareye düştüler) ev aldırdım. Günümüz şartları böyle tedbirler gerektiriyor. Ev sahibi evden çıkın deseydi ya kirayı 3x yapacaklardı, ya da çıkacaklardı. Kanunun nadiren ev sahibini koruduğu durumlardan biri.

20 veya 22 euro sinir.

@floydian

Internette 150 euro yaziyor???

Internette dunya duz de yaziyor

@floydian

Youtube videolarina baktim 5 ay oncesi??? Emin misin

Bakanligi aradim gorevli 150 euro dedi 20 degilmis

Pardon abi evet haklisin ben bir malim. Yapistir.

Floydian +1

www.sikayetvar.com
Bir sürü adam var sıkıntı çeken.

Al abi sen sonra geçerse duyuruya yazarsin, gecemezse de şikayet başlığı açarsın.

Yani Türkiye'ye yurtdışından ürün getirmek yazı turadir.

@Floydian hicam saka mi yapiosun ciddi misin anlamadim

@floydian diyor ki “dedim inanmadın, dert anlatmaya çalışacağıma he deyip geçerim. Sıkıntı yaşadığında görürsün.

Bu arada o 150 euro sınırı teeee maliye bakanı damat iken değişti diye hatırlıyorum. Burada ekşide millet kendini parçalıyordu bundan sebep

@unde bach canim

Hocam bakanligi aradim diyorum arayip sizde sorun isterseniz

4448482

sınır işi şöyle; 20 euro’yu aşınca gümrük vergisi ekleniyor. bunun üst limiti de 150 euro. çin ya da ab ülkesi, amerika falan olmasına göre değişiyor vergi. 150 euro üstüne çıkarsanız iş değişiyor, 20 milyon euro’luk ithalat yapmışsınız gibi gümrükçü tutmak, seksen tane masraf ödemek falan gerekiyor.

kısacası 150 euro’ya kadar olan ve ithali yasak olmayan ürünleri ufak bir vergi ile alabilirsiniz gümrükçü tutmadan. amazon almanya’dan 150 euro altı bir ürünü alıyormuş gibi yapıp vergiye bakabilirsiniz.

@orient blue

Tesekkurler aradigim yorum

(git: ticaret.gov.tr)

Buna göre muafiyet sadece kitap ve benzeri basılı yayında var. Diğer ürünlerde muafiyet yok, her halukarda vergi ödeniyor.

1.Soru: Posta/hızlı kargo eşyası için muafiyetin kapsamı nedir?
Cevap:. Türkiye Gümrük Bölgesindeki bir kişiye posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen, bedeli gönderi başına toplam 150 Avro’yu geçmeyen kişisel kullanıma mahsus kitap veya benzeri basılı yayına muafiyet tanınmaktadır.

2.Soru: Vergileri ödenmek suretiyle posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla serbest dolaşıma sokulacak eşya nedir?
Cevap: Her bir sevkiyat için kıymeti 150 Avro'yu aşmayan eşyaya geldiği ülkeye göre tek ve maktu vergi oranı uygulanacaktır. Söz konusu vergi oranları, eşyanın
Avrupa Birliği ülkelerinden doğrudan gelmesi durumunda %18,

Diğer ülkelerden gelmesi durumunda %30,
Kitap veya benzeri basılı yayın için %0,
6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (IV) sayılı listede yer alan eşya olması durumunda yukarıdaki oranlara ilave %20

Birde vergisini sitede odetti

20-23 euro olayı da çok eskidendi, o muafiyet olayı düştü düştü sonra 1 dolarlık bişey bile alsan %18-30 arası vergi çıkmaya başladı ülkesine göre.

150€ altı "vergisini vererek" alabiliyorsun, azıcık geçse ticaret yapıyorsun diyip bir sürü belge istiyorlar.

Fakat normalde kargo hariç 150 altı olması lazım ama ben kargo dahil öyleymiş gibi düşünürdüm.(aliexpress ve yabancı amazonlardan öyle alıyorum) Gümrükteki kişi neyi nasıl hesaplıyor bilemiyoruz ve itiraz etmek zor.

150 euro ama bir sürü detay var. mesela bazen alirxpressten gümrüğü ödenmiş olarak alıyorsun ve geçebiliyor. ya da amazon da böyle satabiliyor.

bazı memur bu ücrete kargoyu dahil ediyor bazısı etmiyor. hayat süprizlerle dolu.

ben 150 euro + kargo ücreti olarak 2 3 ay önce çok defa ürün aldım yurtdışından. ptt kargo ile geldi ve gümrük bedelini gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra ptt nin kargo takip sitesi üzerinde gördüm. bir ayda 5 adet getirme hakkın var. aynı üründen 2 tane getirirsen aralarında muhakkak 2 hafta süre olması gerekiyormuş çünkü aynı ürün olduğu için iki ayrı kargo da olsa bir olarak işlem görüyomuş ben 2 adet hoparlör getirtmiştim ikisi birleşince gümrük sınırını geçti diye geri göndermek zorunda kaldım kaldı ki tek tek satılan ürünlerdi.

yaşadığım tek sorun ptt kargonun adrese teslim etmeme sıkıntısıydı. ha normalde getirmeleri lazım da bekle babam bekle bir türlü dağıtıma çıkmayınca ben gidip almıştım.

tabi alacğın ürünü gönderecek firmanın da işi bilmesi lazım atıyorum basılı ve detaylı fatura koyması lazım ki kalkıp seni gümrüğe bu ne, kaç para diye sormak için çağırmasınlar.

(git:www.eksiduyuru.com)

geçen aralıktan benzer bir durum

@fakat

Sen nasil bir kralsin ya

evi satın aldıktan sonra çıkartabilirsin. kanuni olarak haklarını araştır.

eğer evi göstermiyorsa ve bunu bi şekilde şu anki ev sahibi noter vb ispatlarsa kiracısını çıkartabilir.

oturacaksan ev almak her zaman için mantıklıdır.

kiracı göstermiyor dediğim önümüzdeki haftaya randevu veriyor ya da son anda iptal ediyor işim çıktı deyip vs.

evi satın aldıktan sonra çıkarma gerekçeleri var, keyfi olarak düşük kira veriyor diye çıkaramıyorum.

oturma ihtimalim olabilir ama kesin değil.

Biz de yakinlarimiza ev bakiyoruz. Eylül ayında kredilerde kampanya olacak deniyor, buna bağlı olarak da fiyatlar artacaktır illa ki. Para ve kredi ödemesi bütçenizi sarsmiyorsa acele edin derim. Tabi bu hep emlakcilarin bize söylediği şey, dogrulugu yanlisligini bilemem. Hangi emlakciya hangi evi sorsak, 1 ay sonra bu ev üstüne 500 bin koyar diyorlar.

kiracısız ev +1

içinde kiracı olan ev için hakkınız evi aldıktan sonra bir ay içinde ihtar çekmek şartıyla 6 ay sonra açacağınız tahliye davasıyla çıkarmak. o tahliye davasınının da gününün 1,5-2 sene sonraya veriyor mahkemeler deniyor. o yüzden 2 sene düşük kira almak sorun değilse ve 2 sene sonra kesin siz oturacaksanız öyle bir ev alın. siz oturmayacaksanız hiç bulaşmayın derim.

Öncelikle yatırım amaçlı sorduğunu varsaydım. Eğer oturum amaçlıysa devamını okumana gerek yok, oturum için en iyi konut alma zamanı şu andır. Yatırım içinse görüşlerimi yazıyorum;

1. Evet bu konu sıkıntı. Boş konut bulabiliyorsan almak mantıklı.

2. Konut almak her sene daha da zorlaşan bir konu. Fiyatlar şu an durağan ama 1 senede gözümün önünde öyle yükseldi ki. Kredi imkanları da daraltıldı. 2023 Mart ayında 0,99 oranla %80 krediyle 1.4M çekebilirken, Mayıs gibi eksper bedelinin %60'ı kadar ve 1,89 oranla kredi kullanıp ev alabildik. Şimdi hem faizler daha da yükseltildi, hem de verilen kredi oranı %20-50 bandına düştü. O pişmanlığı ben de çok yaşadım, sonra tüm gücümle alamadığım konutları aldım. Kısacası piyasanın durgunluğundan faydalanıp uygun fiyatlı bir konut bulursan, kiracı faktörünü de göz önünde bulundurarak evet doğru zaman. Ekim ayında pat diye 1,20 oranla 180 ay vadeli kredileri piyasaya sürerlerse bil ki fiyatlarda ciddi yükselişler olacak. 0,69 sürecinde çok ev baktım, fiyatların günlü/haftalık nasıl yükseldiğini bizzat gördüm.

Ben bundan sonra açıkçası yurtdışına yöneleceğim. Yani $100K civarında bir paran varsa ABD'de aracı şirketler ile konut alınıp dolar bazlı kira elde edebiliyorsun. Yatırım için aldığım konutun kredisini eritince ben öyle yapacağım. Yatırımcı isen bu konuyu da araştırmanı öneririm.

türkiye şartlarını artık bilmiyorum ama şimdi nalburdan al desem o kazık atar. şehrinizde böyle büyük toptancı gibi yerler varsa, mesela adana'da kızılay caddesi gibi, oradan alın derdim.

böyle yerler yoksa da en iyisi koçtaş gibi yerlerden almak, sorun çıkarsa da en azından satıcı doğru düzgün birisi olur. ve yine söylemek isterim ki, alet çantasının ne zaman kullanılacağı belli olmuyor, eğer kaynak varsa bilindik markalardan alın derim. izeltaş gerçekten güzel bi marka.

alet çantasından kasıt plastik, boş alet çantası ise 40-45 cm uzunluğunda olanlar gani gani işinizi görür. pense, kargaburun, yıldız ve düz tornavida, falçata, metre çok iş görür. matkap için çeşit çeşit, boy boy, renk renk uç alacam diye çok masraf etmeyin. koçtaş gibi mağazalardaki danışmanlar doğru yönlendirebilir ihtiyacınız doğrultusunda.

genelde öyle setler markalı bile olsa en uyduruk parçalardan toplarlanır. amaç iş yapacak birine satmak değil de. bir gün lazım olursa kenarda durdun diye alıp hiç kullanmayacak müşterileri yolmaktır.

bosch gsb550 kullanıyorum 2018den beri. duvar deldim korniş taktım çok defa bi problem yaşamadım. biraz ağır kalıyor vidalama yapmak için ama işimi çözüyor. en az 2000 tane vida atmışımdır ahşaba.

bunu seçmemin sebebi çelik mandren olması, elle sıkmalılar ucu sıyırıyo, bununla sağlam takıyorsun sıyırmıyor, böylece mandren de çizilmiyor, içine iz yapıp sıyırmıyor, kullandığım uçlar da çizilmiyor.

alet takımını bilmem ben bimden 10 sene önce aldığım tornavida takımını kullanıyorum banamısın demedi, ayrıca matkapa takılan vidalama uçlarını kullanıyorum. anahtar takımı olarak özellikle vana, falan takmak için geçen izeltaşın kısa 12li anahtar takımını aldım, takımda tek eksik 27 anahtar onu da 150 liraya yapı marketten aldığım markasız 2 adet kurbağacık ile hallederim.

eğer ev için kullanacaksan, ricodur, izeltaştır böyle ömürlük çok kalite markalara büyük paralar verme bence.

zamanında tam set ağır lokma takımım vardı evi taşırken arkadaşa emanet etmiştim, geri alabilir miyim bilmiyorum ama şu an 3 4 binlira olmuş en ucuzu, küçük lokma takımı aldım 400 e trendyoldan bununla anca işte klozet montajı ne bileyim bisikletin orasını burasını yaparım ama bosch'un setleri çok pahalı değilse olabilir

Benzer soruyu aylar önce ben de sormuştum. Aylarca ne alsam ne alsam diye bekledim matkap konusunda, çok para vermek istemiyordum, ev icinde dolap sokme takma vb. işimi görsün yeter
diyordum. Sonra gözümü kararttım , iyi de ciksa kotu de ciksa bi matkap olsun evde artık diyerek, aşağıya atacağım linkteki makineyi aldım. Su an için gayet memnunum. Her türlü sok tak işimi yapıyorum.

app.hps.im

Ayrıca ayni linkte aldığım ve alacağım aletlerin listesini yaptım. Çok amaçlı çekici aldım, çok gozlu vida kutusunu aldım, çok fonksiyonlu yıldız ya da kar tanesi şekline benzer minik vida, alyan takımı şeklindeki aleti aldım. MInik silinidr kutulu tornavida setini aldim ve bunlar Acayip isime yaradi. Minik ve çok fonksiyonlu şeyleri sevdiğim içn bu tarz ürünler hem yer kaplamiyor hem de basit işlerde gerçekten işe yarıyor. Yeri geliyor Bi vida cikiyor karşına sendeki sette o miniklikte tornavida olmuyor, dandik de olsa bu aletler iş yapıyor çünkü. Vida , yuzuk, pul, dubel vs gibi seyleri de de mr diy, veya milyoncu tadındaki nalburlardan aldım hep, set tadında falan oluyorlar genelde. Bir de eve eşya girdikçe malzeme artıyor ya da ihtiyaç doğuyor ona göre alıp tamamliyorsun birçok eksiği.

kira için lokasyon çok önemli.

İnternet 250
Su elektrik 150
Marketi tam kestiremiyorum binlerce lira gidiyor. Beslenme alışkanlığınıza göre değişir. En az 3-4 bin diyorum.

faturalar 1000 - 1500. (Gsm, igdaş, su, elektrik, internet.)
market çok değişken. eğer rahat rahat yaşarım bol bol yerim derseniz 10 bin de olur, tutumluyum derseniz 3 bin de olur.
kira da benzer. 8 ila 60 bin aralığında bişi. nerede, hangi katta, kaç yıllık binada oturduğunuzla alakalı.


accayip kendimi kısıcam derseniz, kira 8, faturalar 1, gıda 3, arada yemek söyleme vs. 2 falan gider. bu da 12+2 gibi bişi olur min.

öğrenci kafasını bilemiyorum. daha ucuza halledecek vardır muhakkak.

Türkiye'ye son üç yıldır yılda en fazla 2 sefer gelebiliyorum. Her seferinde "oha ne oluyoruz" diye şaşırıyorum. Görüştüğüm arkadaşlarımda ise "eh olur" tepkisi var. Bu tamamen yavaş yavaş kaynatılan kurbağa hikayesi gibi. Az görene şok etkisi yapıyor ancak zaten içinde olan kabulleniyor.

kola fiyatı restoranlarda x2 dir, kutu kola bile 20 lira oldu markette ama 50-60 vermek istemem

Her seferinde ilk kez yaşıyor gibi hissediyorum, icsellestiremiyorum ben bu pahalılığı.

restoran neyse, belli bir kaliteyi çizgiyi temsil ediyor. geçen arkadaşla mahalle arası varoş denilebilinecek bi esnaf lokantasına gittik 2 kişi yemek yedik 585 lira hesap geldi. bana ve arkadaşımın gözüne çok geldi.

restoran dediğin olayda en azından et yersin, balık yersin hani oturduğun masa güzeldir, masa örtüsü vardır, garsonu vardır komisi vardır, mekan mekana benzer, içerideki insanlar insana benzer. onda sıkıntı yok bence.

ben bu ekonomik parametlerlerle, kendi ekonomik durumumla kolay kolay çıkıp dışarda yemek yemem. yersem de dediğim gibi adam gibi bi restorana giderim, adam gibi hizmet alırım, bi kolaya 50 de veririm ama sonunda buna değdi derim yani.

bu yaz hiç dışarı çıkmadım valla. bundan sonra da fazla çıkamayacağım sanırım.

yurtdisinda yasadigim icin turkiye'ye geldigimde restoran fiyatlari pahali gelmiyor ama su durumda bile kolaya 50 lira vermem cunku fiyatina gore cok boktan bir sey. sadece yemegi yerim kalkarim.

ben turkiye'den ayrildigimda zaten disarida yemek yemek herkesin yapabildigi bir sey degildi. o yuzden su an ziyaret ettigimde cok farkli bir sey hissetmiyorum.

Antalya Konyaaltında Urfa bilmem ne kebapçısına gittik, lahmacun, pide vs söyledik, yanında ayran... Hop, kominin teki yolun karşısındaki BİM markete gitti, taşıyabildiği kadar ayran var kucağında. BİM markette satılan ikinci bir marka var, Dost Ayran dışında, büyük boy, önümüze koydular. Garsonu çağırdım, ayıranları al abi dedim, neden dediler. Neden olsun, özel bir şey değil, tanesi 5,50 lira (Mayıs 2023) sen yazmışsın menüye 40 lira. Siparişi de iptal ettim, kalkıp gittim.

Kolay ölü, alkol olur değer katarsın ya da alıştığın bir fiyat aralığı vardır ama 5 liraya aldığını da 40-50 liraya satmazsın, kazıklamazsın müşterini.

onceden daha cok ucun besin hesabini yapardim artik fiyat algimi kaybettigim icin umrumda olmuyor. kolasiz yemek yemedigim icin de fiyat onemsizlesiyor

ameliyat olup tekrarlamayan görmedim kendim de bu gruba dahilim.

tekrar fıtık var bu sefer yine ameliyat dediler ama ben olmadım ve neredeyse yüzde 90 iyileştim yüzde 10 sıkıntı var hala, ayakta uyuşma, zaman zaman çok uzun süre oturduğumda hafif ağrı bazen bacağın çekmesi gibi tabi eskisine nazaran adı anılmayacak kadar az.

5 tane doktora git (uzman) yine ameliyat diyecekler çünkü ameliyat etmeyi seviyolar, öte yandan ben bi prof a gittim cerrahpaşa da ameliyat önermedi.

avrupada falan kimse ameliyat yapmıyormuş artık belli başlı çok ileri durumlar haricinde.

çok ileri durumlar idrar, dışkı tutamama, yırtık(yırtık benzeri bişey varmış bende sadece fıtık vardı bilmiyorum ama yırtık durumunda ameliyat öneriyolar), sinir hasarı, fıtığın sinire hasar verme durumu, bir de felç riski.

mesela ilk ameliyatım içşin devlet hastanesi kapısından elimde mr cdsi ile beyin cerrahi servisine girmemle beraber felç riskin çok yüksek deyip apar topar ameliyata almışlardı, kaldı ki ameliyat için sıra alsam en az 2 ay sonraya gün verirlerdi

zaten mantıklı olarak baktığmızda fıtık oluşmuşsa buna sebep olan şeyi ortadan kaldırırsak bi düzelme sağlıyoruz, eğer bu durumu ortadan kaldırmayıp ameliyat olursak tekrar tekrarlayacaktır. o omurdan olmaz bir üstten, bir alttan veya başka tarafından olur, önemli olan buna sebep olan şeyi ortadan kaldırmak.

ben iyiyim cok sukur.

benim de 2 fıtığım vardı, ilaç + fizik tedaviyle geçti çok şükür. nadir sıkıntı çıkarıyor. spor falan da yapıyorum.

Fıtık hiç geçmeyecek gibi gelse bile ameliyat olmasın. 5 kere ameliyat olup da hala çekenler var. Fıtığın en kesin çözümü direnmek ve bel kaslarını yüklenmeden her gün özenle güçlendirmek.

Eğer ağırlık ile çok uğraşıp yanlış yüklenmelere maruz kalmadıysa 20 yaşında bel fıtığı vakası çok mantıklı gelmedi. Bazen doktorlar işin içinden çıkamadığında da bel fıtığı ameliyat deyip teşhis koymak için teşhis koyuyorlar. Mr raporu var ise paylaşırsan en azından oradan bakıp yardımcı olabilirim.

5 yıl oldu ameliyat olalı. Gayet iyiyim çok şükür ve iyi ki olmuşum diyorum şu an. Ama benim durumum fizik tedavi veya ameliyatsız başka bi tedavi aşamasını çoktan geçmişti, yürüyemiyorum

@karnim doymak bilmedi dönüyorum birazdan. Teşekkürler

bel fıtığı şikayetine hangi branş bakıyor?

Şu an aşırı zor durumda değilse, yürüyememe tuvaleti tutamama gibi acil değildir.

Her gün egzersiz yaparak yaşam kalitesini arttırabilir, yüzmek müthiş faydalı.

Sabah akşam yere uzanıp uygun egzersiz hareketlerini yaparak bir iki hafta içinde farklılık hissedecektir.

Kabaca iki tip *fıtık* var
birincisi bulging, yani diskini biraz esneyip taşması. genelde ameliyat gerektirmiyor, 2 hafta istirahat ve fizik tedavi, sonrasında kas güclendirme ile toparlıyor.
ikincisi, herniasyon yani fıtık. burada kanal daralması varsa ameliyat kaçınılmaz.
ilki mikro cerrahi olarak yapılan lazerle yapılan Discectomy yani fazlalığın alınması. İyileşme süreci hızlı ama dikkat edilmezse nüksetme riski var.

ikincisi tip açık ameliyatla diskin sökülüp yerine yapay bir malzeme konulması ile yapılan ameliyat. Toparlama süreci uzun ve başarısız olmaz ihtimali de mevcut.

Doktor ne diyorsa o olmak zorunda degil, doktor var doktor var neticede. Kimisi yaptigi ameliyat basina kazanacagi oaraya bakar, kimisi gercekten gerekmedikce yapmamaya calisir. Sizin yapmaniz gereken oncelikli sey 2. 3. Hatta 5. Doktordan gorus almak, farkli domtorlari da dinleyip ona gore karar vermek.

Annemde vardi, ameliyat edelim 5 yil rahat edersin ama tekrarlama riski var diyen oldu, fitik degil yahu odem o odem sokturucu kullan 6 ay gecer diyen oldu, fitik ama fizyoterapi yeter ameliyata gerek yok diyen oldu. Odem ilaclari ve fizyoterapi ile agrilari azaldi hatta kayboldu, simdi iyi, henuz tekrarlamadi.

Bir diger tanidigim, ki kendisi bizzat genel cerrah, kendinde tekrar eden fitigi ameliyat ettirmedi, fizik tedavi ile kontrol altina aliyor.

envato market içerisinde photoshop , lightroom veya diğer kullandığın programlar için hazır efekt presetleri satılıyor. oradan satın alıp kullanabilirsin.

zaten bu tür profesyonel fotoğraflar telefonla çekilmiş olsa bile bilgisayarda editleniyordur diye düşünüyorum.

linki örnek olarak veriyorum

elements.envato.com

lightroom mobile ile de çalışıyormuş.illa telefondan yapıcam dersen işine yarayabilir.

renkleri diyorsan vsco'da vardir bu tarz filtre, ama kamerasi da iyi isigi da iyi vermis her fotografa gitmez o filtreler

(bkz: oralmedic)

edit: biraz yakar ama aft meselesini çözer.

kenacort tabaka oluşturuyor.

ağız içinde kullanılıyor.

oralmedic'i eczanelerde bulamazsanız yardımcı olabilirim.

kenacort'dan daha etkili ve kesin çözümdür.

Kentacort reçeteli mi

türk kahvesi

oralmedicten başkası yalan

polisi ara, cevap alamazsan savcıyla görüş, ölümlü bir durum olduğunda savcı gidiyor , görüyor.

www.tefal.com.au


www.hepsiburada.com

ortada hukuki bir durum yok. avukatın elini sıkmaması hoş olmamış ama mecburiyeti de yok. baro başkanının konuşmasını engellemesi de hoş değil. kişisel bir durum.

Avukatın elini uzatmaması bence çok çirkin. Ama tabii bu benim kendi düşüncem.

Neticede böyle bir zorunluluğu yok, baro başkanının elini sıkmak zorunda değil.

Baro başkanının bu konuya sinirlenip söz hakkı vermemesi yanlış. Sonuçta orada ruhsat aldığı için söz hakkı veriliyor, baro başkanının elini sıkmadığı için değil.

Baro başkanının yerinde olsam ben de sinirlenirdim, fakat tepkimi birkaç cümle ile göstermek daha nezih olurdu diye düşünüyorum.

kadın avukatın konuşmasından 1 kelime bişey anladıysam arap olayım.

buradaki avukat arkadaşlardan türkçe dublaj rica ediyorum.

edit: alt yazı da olabilir.

baro başkanını da güzel türkçesi ve aksanından dolayı tebrik ederim. tabi sabrı da taktire şayan.

Ben ruhsatını alan kıza çok üzüldüm. Hem baro başkanı hem de diğer kadın o kızı mağdur etmiş, sahneden inip yerine otururken yüzü ne kadar hayal kırıklığıyla doluydu.
İkisi de hatalı. Ama en başta elini vermeyip olayı gerginliğe sürükleyen kadın hatalı. Protesto edecekse de yeri o kızcağızın ruhsat töreni değil.

cubbe giyen avukata uzuldum, kotu bir baslangic olmus

el sikmayan kadin da gereksiz show yapmis, baskan da abartmis

milletin "aaaa olur mu oyle sey" diye tepki gosterdigi yerde adam ne diyor? orayi anlayabilen var mi?

Youtube'dan basla.

Merhaba annem 50 yaşında benim israrlarimla resim kursuna yazıldı. Ki o da hic yapamayacagini düşünür cesaret edemezdi. Ancak şu an bana 2 tane olmak üzere tüm kardeslerime birer yağlı boya tablosu yaptı. Takribi 1 senesini aldı diye biliyorum. İlk olarak insan figurlerinden ziyade nesneleri yaptilar. Bunlari da fotoğraflarini cikartip 1 er cmlik karelere bolduler. Akabinde beyaz tabloya da ayni oranda kareler çizip kutu kutu ilerlemislerdi. Halk egitim merkezindeydi gittiği kurs. Siz de yine halk egitim merkezlerine bakabilirsiniz.

en eğlenceli yanından başlamak istersen, 80 90 lardaki bob ross amcanın videolarını izlemeni öneririm.

hani şu trt de belki şurada bir ağaç vardır, belki şurada bir dağ vardır diyip resim yapan bonus kafalı abi.

malzeme bilgisi konusunda da youtube da bir sürü şey bulursun, hazır tual falan satıyor zaten bazı kırtasiyeler.

www.youtube.com

Tablo değil Tuval..
Yağlı boya yerine Akrilik boya ile çalışmanı öneririm.
Fiyatı biraz daha pahallı olabilir ama çabuk kurur, heves söndürmez.

Bir yandan karakalem kursuna da giderseniz orantı, perspektif ve tonlama tekniklerini öğrenirsiniz. Böylece yağlı boyada daha çabuk ilerlersiniz diye düşünüyorum.

yağlı boya genelde en son öğretiliyor. öncelikle karakalem ile önüne koyduğun nesneleri kağıda çizerek başla.
bunun için b,hb,2b kalem, hamur silgi ve normal bir silgi al. tabii ki de güzel, kalın gramajlı desen defteri al. normal a4 kağıda çizme.
dediğim gibi kafandan bir şeyler çizmeden önce üstteki arkadaşın dediği gibi; oran orantı, perspektif, ışık gölge ve tabii ki ölçü alma gibi temel bilgileri öğrenmen lazım.
önce nesneleri çizerek başla. meyve, sebze, ayakkabı, el ayak, bardak vs gibi şeylerden kompozisyon düzenle.
kursa gitmeyeceksen en azından internetten faydalan.
adım adım ilerleyip bir süre sonra guaş boya ile resim yapmaya başlayabilirsin. tavsiyem; siyah beyaz boya al ve gri tonlamalarla resmi öğrenene kadar renkli boyalara geçme.

ilerledikten sonra bir süre zarfında zaten yağlı boyaya geçmen gerektiğini fark edeceksin.

devlet otoritesi sağlanana kadar yapılabilecek en iyi şey, toplumdan olabildiğince uzaklaşmak, bir nevi saklanmak. meseal bu benim içn evimin 2 3 km arkasındaki tarlalık mevkii bile olabilir. tabi yolların, köprülerin tahrip olacağını da düşünüyorum.
herşey için yağma yapabilir insanlar, üzerindeki para, zinet eşyası, belki 1 2 paket yiyecek, üzerindeki giysi.

17 ağustosta hatırlarsın malum yerlerden kamyon kamyon insan yardım etme kisvesi altında gelip, enkaz altında can verenleri hunharca soydular. bilmeyen insanlar için yazıyorum, duyurunun kitlesi oldukça genç

insanlar enkazda ezilerek can vermişler, enkaz dışında elleri, kolları kalmış, kadının bileğinde bir bilezik var, ölüm sonrası kolu şişmiş, adamlar uğraşıyor çıkartamıyor bileziği kadının elini kesip alıyolar, aynı şekilde yüzükleri gerdanlıkları da böyle yaptılar, duyduğum gördüğüm özellikle ilk 1 hafta sürecinde binlerce insanın bu şekilde uzuvlarını koparmak suretiyle soydular.

sonrasında zaten askeriye toparlanıp girişi yasaklamıştı diye hatırlıyorum.

silahlanmak benim için bir çözüm değil, depremden sağ kurtulursam en fazla üzerimde biraz nakit, bi kaç paket yiyecek olur, onun için de ben kalkıp insan öldürmeyi göze alamam, veririm gitsin.

ben yine şanslıyım, kimim kimsem yok. aklım kimsede kalmayacak yani.

telsizi kullanabilmek için kıyı emniyetinin senede 2 kez açtığı amatör telsizcilik sınavlarına başvurmanız gerekiyor, 2. dönem kayıtları devam ediyor bu arada.

Kısa kısa yazacağım, çünkü konu gerçekten çok uzun.

Sawyer mini su filtresi al.
Antibiyotik stokla.
İlk yardım kiti oluştur. (İngilizcen varsa TCCC ve IFAK anahtar kelimelerini arat, normal ilkyardım çantaları beş para etmez.)
Dağcılık giyim sistemini öğren, uygulayabilirsen günlük olarak uygun giyin veya deprem sonrası buna uygun giyin.
Yiyecek stokla. Ana besin gruplarını dikkate alarak yap bu işi.
Botların ve uyku tulumun yoksa al, varsa çok iyi bak onlara.
Silah mutlaka al. Kullanmayı öğren. En az 200 mermi at ki alış.
Arazide tek başına konakla birkaç gece. Karar verme ve korku mekanizmanı test et.
İngilizcen varsa EDC, bug out bag ve bug out location anahtar kelimelerini arat.
Telsiz al ve kullanmayı öğren. (Paran varsa Yaesu, yoksa quansheng. Yedek batarya ve katlanabilir uzun anten al.)
GPS al, paran yoksa wikiloc yükle ve alternatif rotaları belirle.
Yedek batarya, pil ve powerbank stokla.
Tuvalet kağıdı yerine ıslak mendil stokla. Tuvalet kağıtları ıslanınca işe yaramaz.
Spor yap, kondisyonunu geliştir.

Milyonlarca yabancı göçmen almış ve besleyememiş bir şehirde, devlet otoritesinin olmadığı pozisyonda ancak silah konuşur, deprem çantası falan hikaye. Sanki komşunda çanta yokken sende olunca sen onu rahat rahat kullanabileceksin. Tek bir çözüm var o da ya Istanbul'un depremden etkilenmeyecek kısımlarında yaşamak (kuzey bölgesi), ya da Istanbul'dan gitmek. Şahsen bu iki çözüme yöneldim ben, Beşiktaş'ta Kadıköy'de falan oturup depremde deprem çantası tutmak acayip bir pollyannacılık.

istanbulda deprem sonrası kaos konusu çok abartılıyor, sözlükte yazılan hikayelerden etkilenen bir süre insan var. hayır anlamıyorum bu felaket senaryolarını izledikleri fazla zombi dizilerinden mi kaynaklanıyor?

hayır sürekli 7 şiddetinde olmuyor.

söylenen süre depremin başından sonuna kadar geçen süre, 40 saniye boyunca sürekli 7 şiddetinde sallanmayacak yani. zaten depremlerin çoğunun ilk 10-15 saniyesi hafif şiddetli olur, yani her zaman hissettiğimiz depremler gibi. işte o ilk 10 saniyede kaçacaksak kaçacağız, saklanacaksak saklanacağız. asıl sallayan ve yıkıcı olan deprem ondan sonra başlıyor. mesela 99 depreminde 12. saniye itibarıyla asıl yıkıcı şiddet olmuş.

metal bir plakayı büküp kırıldıktan sonra sallanır ya... rezonans oluşur. işte deprem öyle oluyor.muş.

şiddet depremin çevreye etkisidir ve farklı ölçeklerde anılır. senin bahsettiğin depremin büyüklüğü.

ve hayır bütün süre boyunca aynı ölçekte sallamaz.

deprem ölçen alet sismograf aşağıda gördüğün gibi kayıt ediyor. büyüklük olarak en yüksek değeri yani peak noktasını söylüyolar. aşağıdaki fotoğraftaki eni en geniş çizgiyi.

cdntr1.img.sputniknews.com

Baslangictan bitise peak noktasi baz aliniyor. Yani 40sn boyunca 7 şiddetinde degil.

çam ağacı ney arkadaş, hiç bi fonksiyonu , özelliği olmayan son derece gereksiz bir ağaç ve evet çıra gibi çok yanıcı ve kozalakları da 200 metre uçup yangınları yayıyor.

ben şahsen meyvası yenmeyen hiç bir ağacı dikmezdim bu saatten sonra. niye dikeyim ki? kime ne faydası olcak? meyva ağacı eksen, meyvasını yersin, yemezen reçelini içkisini yaparsın, oda mı olmadı konu komşuya dağıtırsın, çocuklar gelir toplar yer, hiç bişey olmasa börtü böcek kuş yer. yine ekosisteme çam ağacından çok daha faydalı olur.

bu tip teoriler iyi niyetle paylaşılsa bile bana '' bunlar amariganın oyunları'' sığlığında fikirler gibi geliyor. doğrudur yanlıştır onu bilemem ama '' işte ben dış güçlerin oyununu bozdummm'' tipi açıklamalar destekli olmalı yoksa belli bir azınlığa hitap ediyor gibi oluyor.. ayrıca ben çam ağacının kokusunu, fıstığını, soymuğunu seviyorum. zorunda mıyım zeytin dikmek ya da başka meyve dikmek sanki çok geliri varmış gibi. konu uzun tartışılabilir..

facebook teyzesi olarak yaşamına devam etmesi gereken "Gazeteci ve televizyoncu ünlü Gülgün Feyman Budak" ın bu konudaki fikirlerini neden umursayalım?
14-15 satır yazı her satırı ayrı saçmalık.

okudugum en saçma şey.

bak güzel kardeşim lafım sana değil o metni yazana: ülke'deki tüm çaml ormalarının dikilerek oluşturulduğunu zanneden gerzeğe. alplerin devamın da yer alan dağ silsilerinde bu çam ormanları doğal vejetasyondur ve öyle iki tane ebleğin dikerek yapabileceği bir şey değildir.

bunu yazan sırf ameriga demek için yazmış bence. madem biz geldik oyuna alplerin etrafındaki yerleşik ülkeler nasil geldi bu oyuna?

yanan ormanın yerine de ağaç dikmeye gerek yoktur. kendi tohumundan kendisi 3-5 sene içinde yeniden büyüyecektir. kozalağı uzağa atarkende aslında bir nevi savunma mekanizması çalıştırmaktadır. bir de evet bizim açımızdan (görsel olarak) olumsuz olsa da kendi yanan orman aslında gençleşmektedir. evrimsel süreçte çamlar şuan zaten yok olma eğilimdedir.

her toprakta her ağaç yetişmez. genel bir bilgi ile onu dikin bunu dikmeyin demek genel olarak hatalıdır. diktiğiniz ağacın (ormana döneceği gerçeği ile-yoksa bahçeye dikilen tek tük ağaçları demiyorum) bölgeye etkisini bilimsel bir çalışma yapmadan kestirmeniz zordur. sizin bir ağaç gibi gördüğünüz çam ağacı aslında bünyesinde minik bir çok organizma besler.

çamı da kavağı da severim. çam hakkında zaten gerekli cevaplar verilmiş. kavak hakkında da ben bir şey söyleyeyim; hayatımın 1 yılını ığdır'da geçirdim. şehirde kavak dışında ağaç yok gibi bir şeydi. kavakları denklemden silince koca şehir + ilçeleri çölden farksız oluyor. zeytin falan yetiştirebileceğin bir iklim de yok. gülgün feyman bol keseden atıp tutacağına bir botanikçiyle falan ropörtaj yapsaydı işini yapmış derdik.

Çam çok faydalı değil evet. Çam ağacı olan bir yerde yerlere bakarsan hiçbir yeşillik göremezsin mesela, yaprakları sürekli dökülür ve içindeki azottan dolayı toprağı öldürür, orada bişey yetişmez. Çam ormanı, alp dağları tarzı bir manzarada güzel durur da Türkiye'de olmaz bence de. Sürekli etrafında kuru yaprak ve kozalak olması da olası bir yangında çıra görevi görüyor tabi

Meyve ağacı bakımsız bir işe yaramaz hocam, dağa taşa zeytin ceviz dikip kendi haline bıraksanız alacağınız meyve çok az olur, öyle bir ek gelir yaratmaz. İlla orman yapılacaksa kestane güzel olur mesela, ama o da yavaş büyüyor.

Çam ağacı dikilmesi bir seçenek değil, zorunluluk. O kadar az bakım isteyen ve 4 mevsim yeşil kalan başka bir ağaç yok. Üstelik görece hızlı da büyüyor, bi halta yaramadığı için de kimse gelip kesmiyor zaten. Çam ormanlarından tiksinirim ama ülkenin iklimi ormana çok uygun değil, Akdeniz, Ege, İç Anadolu adam gibi yağış almıyor, başka napıcaksın?

video editten kastına bağlı , nedir video edit dediğin?

mocha pro , davinci resolve gibi programlar var.

128 gb ram, bir dünya ssd, çok sağlam bir işlemci ve 4 adet sli son model ekran kartıyla bile ancak çalışıyor. yani bu şekilde bile uçmuyor. programların ağırlığını sen hesap et artık.

yani afedersin ama after effects , ray traced çalışmayacaksan eğer hiç kasma falan yapmaz. bu işin doğası böyle, render almak zaman alır, ssd olsa yarı yarıya düşer. 16 yerine 32 ram olsa daha da hızlanır. böyle böyle gider yani.

Samsung SSD 970 PRO NVMe M.2 1TB böyle bir ssd takarsan iyi olur

128gb ram nedir Allah aşkına? Ne iş yapıyorsunuz? Ayrıca nasıl bir iş o, o bilgisayar takılmış? Tam olarak ne iş yapıyorsunuz ona göre birşey söylesek? Bahsettiğiniz sistemle 6k görüntü editliyorum.

öncelikle herkese teşekkürler. yaptığımız iş sadece 1080p çözünürlükteki videoları after affects ile editlemek. ancak kullanım sırasında oldukça ağır kalıyor (renderla ilişkili bir sorunumuz yok istediği kadar zaman alsın) ancak after affects kullanırken başka programları bile açamıyoruz neredeyse. after affects içerisinde yaptığımız editleri izleyelim desek bile takıla takıla çok yavaş kalıyor. açıkcası beklediğimizden çok daha kötü bir performans alıyoruz.

imac al geç hiç sorun yaşamazsın.

@cemiyet reis ram kullanımı hiçbir zaman o seviyelere cikmaz. Sadece eşit için. Hele 1080p yi biraz ugrassam ben elimle oynatirim.
@cocuk reis bazı after projelerinde çok fazla 3d particule var onlar çok kasıyor. Diğer projelerde normale dönmesi lazim.
Diğer programların kasmasinda da başka iş var. Bazen after iş tutarken başka bir edit programı ile uğraşıyorum.

@tinky winky
Edit için imac al kurtul diyen adamin bu konuyla hic ilgisi yoktur.

aynı sistemle çalışıyorum ben, harddisk yerine ssd var, ekran kartı onboard. senin dediklerinde hiç sorun çıkmıyor, bilgisayarın işlemci sıcaklığı 95ten aşağı düşmüyor render alırken ama gayet ben herşey açık şekilde kullanabiliyorum, ae, ps, bi yandan youtube açık, öte yandan duyuru, torrent falan.

after effetcs ve photoshopun performans , buffer, memory ayarları var onları yap.

sen bi ssd takarsan senin iş çözülür gibi geldi. cihazda virüs falan da olabilir bu arada.

benim projeler biraz hayvani boyutta oluyor 500 600 layerli çoğu 3d.

fotoşopta 200 200 açıyorum rawları :) bilgisayarın ssd yetmiyor bazen usb hdd takıyorum.

çare ryzen. bütçe dostu için 3700x para boksa 3900x falan bakabilirsin.

SSD
bunu aliyorsun hocam
Pc ucuyor

şimdi video edit tamam ama after effects için herkesin kullanımı farklı. Mesela aynı projede motion blur'u kapat bilgisayarın uçar, motion bluru açınca çok yavaşlatır. Ayrıca kaç tane 3d layer var, kaçında blur var gren var attığın efektlere göre her şey değişir.

ve özet olarak, after'a bilgisayar yetmez. (yaptığın işe bağlı) Ben masaüstü i7 8700k işlemci, gtx 1080 ekran kartı ve 32gb ram ile çalışıyorum (750gb da sata3 ssd), işimi görüyor ama hala daha hızlı olsa iyi olur dediğim yerler var.

Bu arada laptop ile çalışırken fişe takın, benim gördüğüm birkaç laptop fişe takınca bariz hızlanıyordu (işlemci hızı diğer türlü kısıtlanıyor herhalde). Genel olarak çalışma düzeninizi halletmeniz lazım. Blur, gren, motion blur vb. şeyleri en son aktive edip render alırsınız. Önce full res. olarak efekt veya animasyonları görürsünüz. Gerekirse half, quarter çözünürlükte bakarsınız.

Rotoscoping gibi bir iş varsa, After'ın rotobrush'ını kullanmayın aşırı kasıyor. Mocha'da kesersiniz. Bu dediklerimi anlamadıysanız onları kullanmıyorsunuz demektir boşverin zaten.

adam en sağ şeritte duruyorsa motorsiklet şeritte deği, sağ şeridin de yanında, emniyet şeridi gibi düşünelim en iyi ihtimal.

sağdan sollama yapmak tehlikeli ve yasaktır. durması veya soldan sollaması gerekirdi tabi trafik ışıkları söz konusu olduğu için sollama da yasak olmalı o mesafede, kısaca motor hatalı.

Öncelikle motor duramayacak hızda gittiği için hatalı.

Motor geçerken o anda yaya iniyorsa araçtan o ayrı. Ama yaya zaten inmişse, motorun yayayı görecek ve yavaşlayacak vakti varmış diye düşünüyorum.

kesinlikle motor hatalı

adı üzerinde motorlu araç. çok fazla insan bisiklet gibi kullanabileceğini düşünüyor, yaya geçitinden giriyor, kaldırımdan geçiyor vs.

Motor hatalı.

Motor. Şeritte gitmesi gerekirdi.

mötöörrr.

Motor hatalı. Araçların sağından geçilmez.

Motor hatali

Motorcu şerefsiz.

Motorcu hatalı

tahminim, bir süre çişe/büyük tuvalete çıkmak zor oluyor ondan. tabi benimki baya basit düşünce.

"Anestezi verilecek hastaların midesi boş olmalıdır. Hasta anestezi altındayken, dolu midede bulunan gıdalar ve asitli mide sıvısı yemek borusundan geri gelerek, nefes borusuna kaçabilir bu da istenmeyen bir durumdur ve hayati tehlikeye neden olabilir."

www.uzmantv.com

genel anestezi denilen şey, filmlerde dizilerde gördüğünüz gibi, veya ameliyat olurken bilinciniz açıkken şahit olduğunuz kadar, sadece ağza ve burna dayanan maske ya da elinizden yapılan iğne değil. onlar sadece sedasyon ve hızlı bir şekilde uyumanız için.

asıl genel anestezi, nefes borunuza kadar sokulan boru ile doğrudan ciğerinize verilen bir gaz ile yapılıyor. uykuda olduğunuz için bunun sokulduğunu hissetmeseniz de refleksler hala çalışıyor. yani onu sokarken öğürüp böğürüp midedekileri çıkarmayın diye boş mide ile gitmeniz gerekiyor.

Sedasyon da alınamıyor mideniz boş değilken. Tecrübeyle sabit. sakinleştirici nedeniyle kafanız güzel oluyor, lokal anestezi iğnelerini hissediyorsunuz.

uyanma sonrası mide bulantısını da azaltıyor diye biliyorum.

sakın ameliyat öncesinde sigara içme, sigara narkozdan uyanmana bile sebep olabilen bişey.

ikincisi genel anestezi öncesi genel anesteziye uygunluk için yapılan doktor muayenesinde hiç bişeyi yanlış ya da eksik söyleme.

Ameliyat sonrası bulantı olursa, kusup da akciğerleri haşat etmemek için.

Off çok fena yanmış. Nasıl temizlenir bilmiyorum. Takip edebilmek için yazıyorum.

Yağ çözücü ile belki yanık alanı küçültülebilir. Daha sonra diş macunu ile sıvanıp biraz beklenebilir. Sonra silinir.
Kesin çözüm diyemiyorum ama aklıma ilk yağ çözücü geldi sökmek için.

valla o ütüyla iyi ızgara köfte olur. tam böyle yanık yerine denk getircen off mis.

iflah olmaz artık.

Yapmayın yahu. bir öğrenciye vereyim de köfte falan pişirsin bari :/

Limonla ov. Şimdiden tebrikleri alayım

Arkadaşlar süpersiniz önce onu söyleyeyim. Ütünün son hali şu oldu:
eksiup.com

Diş macunu biraz işe yarar gibi oldu, sonra bulaşık teline yağ çözücü döktüm, eldivenleri geçirdim, ovaladım. Sonuç tatmin edici bence :D çoook teşekkürler herkese.

bulaşık teli sonra da cif ile temizlenir.

Ben cif ve bulaşık teli kullanıyorum. Bir daha olursa çok uğraşma.

Semt pazarlarına bakın. İnternetten alsanız?

İzmir Caddesi'inde pasajlar var, oralarda olması lazım...

marka model belirtmemişsin ama önce internetten bak internette varsa diğer yerlerde de vardır.

bazı marka modellerin torbaları çok zor bulunuyor, ayrıca internetten almak da bir çözüm tabii ki.

moda çarşısında bulunabilir ya da izmir caddesindeki pasajlarda

hazır gitmişken alayım demiştim. yoksa netten alıcam zaten :D

maltepe pazarında sağda ortalara doğru bir teyzede hepsi uygun fiyata var.

kotu haberi veren kisi oldugum icin uzgunum ama, maalesef.

agartti adi ustunde, boya dokulmesi degil sunu dok ciksin diyelim. renk gitti artik. koltugu kaplatabilirsin.

geri dönüşü yok, saf çamaşır suyu olduğu için ağartmış, azcık su olsaydı içinde bişey olmazdı.

en fazla batik yapabilir veya komple kaplatabilirsiniz koltuğu, belki ters yüz edilecek minderli bişeyse ters yüz edip kullanırsınız.

çamaşır suyu dökersen her yeri aynı olmaz alacalı bulacalı saçma sapan bişey olur.

Üzücü bi durum. Çıkmaz artık Ona göre bi
Çözüm düşünmelisin. Koltuk kollarına örtü örterek kullanabilirsin

aynı ya da yakın renk kumaş boyası.

coolant water 50/50 diyor %50 su + %50 antifriz konulacak yani.

ikinci fotoda dediğin yeri anlayamadım ben, gözükmüyor ki bişey, sadece yeşil bişey var o gözüküyor.

Siyah kapaklı parça mazot filteresinin haznesi muhtemelen.

Eksildikçe saf antifriz koyarsanız karışım oranı yükselir, fazla antifriz olması hortum ek yerlerine veya çürümeye başlayan paslı yerlere zarar verebilir.

Genleşme kavanozundaki yeşil renge bakınca saf antifriz koymuşsunuz sanırım.

Genelde kaçırma yerleri hortum bağlantıları kelepçe izleridir, kelepçenin hortumu sıktığı yer zayıflar çatlar vs.

Akıntının olduğu bahsettiğiniz borunun kelepçesini bir tık sıkın, etrafını da gözlemlemeye çalışın çatlak yırtık var mı diye.

Soğutma sisteminde eksilme varsa sadece genleşme kavanozuna eklemek yetmeyebilir, radyatörde eksilme olunca hava yapması da olası.

Radyatördeki suyun da tam olduğu ve hava kalmadığına emin olun.

140journos'un motokuryelerle ilgili videosunda bir motosiklet eğitmeni 'Almanya'da on kişiden 4'ü motosiklet sınavını geçerken bizde 10 kişiden 9'u' dedi. bu aslında ehliyet almanın ne kadar kolay olduğunu gösteriyor.

asıl dertse teorik eğitimleri geçmenin daha kolay olması ve bunun üzerine ciddi bir bilinç verilmemesi.

ben yıllar önce ehliyet aldığımda programım ders saatlerine uygun değildi ve "sen zaten kuralları biliyor gibi görünüyorsun derslere gelme" dediler. hiç gitmedim. bunun yanında "sen zaten sürmeyi de biliyor gibisin pratik derslere de gelmezsen olur" dediler. kullanacağım arabayı ve hocaları sınava girdiğim gün gördüm. ama iyi kötü biliçli bir insandım ve trafik kurallarını öğrenmeden trafiğe çıkmadım. aslında kişisel olarak utandığım bir şey bu. hadi benim yaşım gençti, bunu kabul ettim. kurs nasıl böyle bir teklifte bulunabilir? sanki sıkıntı buralardan başlıyor gibi.

kaldırımdan giden motosikletlere "yolların motosikletlere kapatılması" önerin çok güzelmiş.
aklına düşen sorun ne tam olarak? pek düşünmemişsin bence üstüne.
ehliyetsizlere ne yapacaksın? ehliyet sınavından 100 alıp ters şeride dalana ne yapacaksın? tartışalım biraz iq'nu meral ettim

Motosikletlere hiz siniri konmasi lazim. Ayrica seridinden cikip aradan gecen adamim da ceza yemesi lazim, ben hic gormedim aradan giren adamin ceza yedigini. Mevzuati bilmiyorum.
Oncelikle var olan kanunun uygulanmasi gerek. Uygulamada sikinti var bizim ulkede genel olarak.

motor sevdalısı biri olarak,

motorlara gösterilen pozitif ayrımcılık (sağ şerit, makas, hız, kask vs) kaldırılmalı. standart araç muamelesi görmeli.

önce aile, ardından devlet olarak bu çocuğa doğru düzgün bir eğitim verdinde, hala mı oluyor bunlar? çok görüyorum paketçi arkadaşları kafasında kask var ama bağlamamış, kafasında kask var ama üstü başı çıplak, şortla kullanıyor. kaskımı montomu,eldivenimi,pantolonumu ayakkabımı giyip öyle biniyorum bu alete.

kafasındaki kask bağlı değil (bazen tamamen şapka gibi kafasına konmuş), elinde cep telefonu (motorla giderken telefonuna bakan kurye gördü bu gözler) kendi hayatını umursamayan tipler yüzünden ben niye sınırlanıyorum?

devlet çıkarttı bir göstermelik iş güvenliği kanunu o kadar, denetleyen var mı? Normal şartlarda bu işler iş verenlerin sorumluluğundadır, çalıştırdığı kişinin kaskını, montunu, ayakkabısını, eldivenini, pantolununu sağlamak "zorunda", bütün bu malzemeleri iki paketçi için almaya kalksan kişi başı 5/6 bin lira masrafın var, eleman değişti diyelim, yeni elemana bu malzemeler uyacak mı, uymayacak mı? paketçilikte motorcular gün içerisinde işi bırakıp başka bir yere geçiveriyor. hop gitti 5/6 bin lira malzeme.

devlet madem bunu mecburi tutuyor o halde bu yükü kaldıramayacak olan işletmelere vergi kolaylığı sağlamak zorunda, ben hobi olarak biniyorsam 2000 öderim ama işletme sahibi bunu 200 liraya almalı ki işçisine verebilsin.

Birde bizde denetleme ceza üzerine kurulu, oysa denetleme dediğin şey ceza vermek değildir.

Sen bile denetleyemiyorum yasaklansın diyorsun, aga hangi yasağa uyuluyor?

kaldırımda motorlu araç kullanmak zaten yasak, çatır çatır kullanıyorlar mı? evet. her hangi bir yaptırım var mı? hayır. paketçi ters yola giriyor bir dakika yolu kısaltmak için, yaptırımı var mı? hayır. kafasındaki kask süs diye var (ne güvenlik sertifikası var, ne de klipslerini takmış) ben bunu kaskı yok olarak işlerim mesela. yaptırımı var mı? yok. elin ecnebisi türkiyede çocuğu motor kazasında öldü diye sertifikasız dandik kaskların satışı yasaklansın, kaskların vergi indirimleri olsun diye kampanya yapıyor.

birde kime göre tehlikeli yollar mesela? bi motor yarışçısı var hani, milletvekili şimdi, ona göre tehlikeli olan yol mu yoksa bir aylık ehliyeti olan motorcu mu? hangisine yasaklayalım?

X,Y yollarında her hafta kaza olup bir sürü kişi vefat ediyor, o yollarıda araç trafiğine yasaklayalım mı? mesela bolaman yolu, tabii yasaklayalım bence.

ne kadar kolay sınırlandırılsın demek, ben kullanmıyorum o halde sınırlandırılsın/yasaklansın.

Not: başın saolsun.

@stavro'ya ithafen, hız sınırlarının motora arttırılması lazım, azaltılması değil. en sağ şeritte kamyona 90 otomobile 120 olan olan hız sınırı motorsikletlerde 80 di bir zamanlar, şimdi sadece otoyollarda 100 oldu da azcık rahatladık, otomobiller ile aynı olmalı motorsikletin hız sınırı aksi taktirde trafiğin akışına uyum sağlayamıyoruz, bana hız sınırı en sağ şeritte 80, arkadan tır geliyor 40 tonluk hız sınırı 90, bu araç ha diyince yavaşlıyor mu otomobil gibi? hayır, mecbur sollamaya çıkacak, bunun için de 200 metre geriden başlayacak o sırada yol buna uygun değilse ne olacak? o kamyonun freni boşalsa bişi olsa ben sıçtım yani. şehirler arası yollarda adamlar ya üstümüze çıkacak yada sollama yapacak onu da insan gibi yapmıyor şerefsizler motora 0 geçiyorlar.

dolayısı ile hız sınırının otomobiller ile aynı olması lazım.

şehir içi kullanım için otomobiller ile aynı zaten sınır belli 50km/s.

bu arada ehliyet alımının zorlaştırılması kısmında şu andaki ehliyet sınav sistemi us,eu ile aynı. daha geliştirilebilir mi? mutlaka ve mutlaka, olsun mu? olsun, eğitim iyidir buna itirazım yok.

bir sürü arkadaşım bir sürü para verip kurumların güvenli sürüş eğitimlerine gidiyor mesela, bu paketçi arkadaşlara da mesleki eğitim diye mecburi tutulabilir (tabii ona göre fiyat verilmeli, hobiciye kitlersin 3000 lira ama pkaetçilik yapacak adama o para dersen o adam o eğitimi almaz/alamaz), denetimler arttırılabilir bunlara itirazım yok.

sorunun ehliyetlilerden çok ehliyetsizlerden kaynaklandığını düşünüyorum.

daha geçen gün 16 yaşında çocuğun altında motor ona buna hava atarken, sivil polise denk gelip kenara çekilme olayına denk geldim. etraftaki 4 tane bekçi de ne oluyor diye toplandı başına, ben de durdum izledim ne var acaba diye.

sivil polis 'yaşın 16, ehliyetin yok, bir de millete artistlik yapıyorsun, bir daha yaparsan işlem yaparız haa.' deyip çocuğu bıraktı.

çok değil yarım saat sonra ana caddede yine apaçilik yaparken gördüm.

ülkede polis polislik yapmıyor ki, apaçiler ne yapsın?

sor şimdi bana o çocuk ölse gitse üzülür müsün diye? üzülmem, anası babası altına motor alıp veriyorsa, polis tehlikeli hareketler sebebiyle kalkıp kenara çekip, işlem yapmak zor geliyor diye yapmıyorsa, eleman hiç bişey olmamış gibi yarım saat sonra yok ona buna sarkma , yok aşırı hız, ön kaldırma falan yapıyorsa, ne kask var, bişey var, zerre kadar umrumda olmaz. kimse kusura bakmasın bu işler biraz da böyle.

ev sahibi mi kiracı mı?
apartman yonetimine soylemeniz gerekli
apartman ca karar alınıp xxx saatlerde elektrik supurgesi kullanilabilir
diye
karar cıkartip apartmana asın
ve sıkıntı cıkarsa yoneticiyi gondersin

biz ev sahibiyiz onlar kiracı. sitede oturuyoruz ama yönetim kararıyla bir ilgisi yok. 1'te de kullandığımızda kapat diyorlar. onların istediği saatlerde çalıştıracakmışız ve her gün yapmayacakmışız. yavş yürüyecekmişisiz vs. del, saçması site yönetiminin durduramayacağı talepler.

şahitler eşliğinde polise gidip şikayette bulunun. gerekirse savcılığa suç duyurusu hatta. bu aralar kadına şiddet gündem olduğu için konu egzajere edilebilir ve gerekli cezayı alabilirler.

sonrasında da apartman yönetimi ile beraber kingcyrax'ın belirttiği şeyler yapılır.

1. yapılacak sey
site yonetimine uyartmak
saatleri teyit etmek
hatta resmi duyuru yapın mahkeme kagidi geldi mi isin ciddiyetini anlarlar

Öncelikle mutlaka hakaret ve tehdit için savcılığa gidin, bunlar kayıt altına alınsın ve savcı çağırıp bi ifadelerini alsın bakalım.

Sonra da karşılarına dikilip

"Lan bana bak, adam dövmekten ertelenmiş cezam var. Senin yüzünden infazımı bozmam, o yüzden seninle aşağı yukarı düşmem. Ama tekrar anamı rahatsız edersen kadını bu daireden çıkarıp, yerine en az 2 ailenin bir arada kaldığı 10 çocuklu suriyelileri emsallerinin yarı parasına, hatta bedavaya kiraya verir hayatını zindana çeviririm"

diye racon kes, ya da bunu becerbilecek hafif at hırsızı tipli ve iyi rol kesen bir arkadaşın/kuzeninden rica et.

Asla kibar olmayın, kibarlıktan anlayan insanlar balkondan bağırıp küfür etmezler.

sorun süpürge filan değil gündüz herkes evinde istediğini yapabilir öğlen ikide kim ne dicek site yönetimi de izin veriyor sorun bizim kadınlardan oluşan bi aile olmamız erkek yok evde. adam ise maganda ve bizi korkutmak istiyor.

benzeri başıma geldi, o giriş katında ben bir üstte oturuyordum, bu adam beline 2 tabanca takıp ikide bir kapıma geliyordu, hep akli dengesi zayıf olarak gördüm ellemedim, adamın geldiği konu gecenin 2 sinde elektrik süpürgesi mi çalıştırıyorsun, yani akıl var mantık var apartman hayatında böyle bişey olabilir mi?

adama diyorum bak senin alt katında hidrofor var, kalorifer sistemi var, orada pompalar motorlar çalışıyodur sen onu duyuyosun, ne işim olur benim gecenin 2 sinde elektrik süpürgesiyle, çamaşır makinasıyla anlamıyor.

derken kapıştık bu adamla, baktım buradaki herkesi de tanıyor, doktorlar, emniyet personeli, hakimler, savcılar vb vb.

mahkemelik olduk, pis bi numara yaptı, baktım ki artık bununla uğraşmam gerek bi kaç yeri aradım, öyle pişman oldu öyle pişman oldu, öyle bi hale geldi ki, mahkemede hakime yalvardı, iftira attım bana hiç bişey yapmadılar, allah belamı versin mahkeme biter bitmez taşınıcam diye.

o yüzden arkadaşa mesaj attım ismini soy ismini öğrenmek ve lokasyon sormak için.

benim dediğim vatandaş mafyavair bir yapıda takılıyordu, kadın satma, uyuşturucu, ayrıca istanbulun çok lüks bi semtinde benzinliği var, evet benzinliği varken bu dediklerimle uğraşıyor vb vb.

polise göre çok tehlikeli olarak nitelendirilen birisiydi swh.

bazı tipler var böyle, beline silah takıp ne bileyim iki üç kişiyi tanıyıp veya azcık forslu bir devlet görevinde olup karşısındakini tanımadan etmeden bilmeden tehditler savuran, dayı dayı haraketlerde bulunan. işte o tür adamlar yukarıdaki gibi şekilden şekle sokmaya bayılıyorum.

@john bloor +1

Kadınlara evde bile huzur yok gerçekten. Polise gitsen,o da adam bul dövdür diyecek. Bana dedikleri gibi. Ekşi gundemine taşıyın bence. Sokağa çıkcak o saatte orada ne işin var,diyorlar. Evde oturuyorsun evdesin ve güçsüzsün diye birileri seni rahatsız ediyor.

bu magandalara karsi sustukca, sessiz kaldikca, medeni olmaya calistikca daha cok bagirmalarini saglarsiniz ancak. oncelikle yukardan kufur tehdit savururken kameraya cekin. gorsun kamerayi da. muhtemelen kamerayi gorunce daha cok hiddetlenir, daha ayarsiz kufreder. bir de sahidiniz olsun yaninizda. beraber savciliga gidin. kadina siddet boyle gundemdeyken kan alirlar onun umugunden.

yer neresi?

vallahi ben diyorum ki benim gibi 3-4 kişi daha varsa sevabına gidelim adamı korkutalım.
olmadı dövelim.
aksiyon arıyorum zaten hayatta.
küfür etmek istemiyorum ama bunun gibi pijleri tokatlamak lazım evde erkek yok diye kadına yükselen.

eve güvenlik kamerası taktırın, 1 tanesi balkondan aşağıyı görsün diğeri daire kapısını, sesli kayıt yaparsa güzel olur, ondan sonra sadece bekleyin.

6'da da ev süpürülmez herkes o saatte uyuyor olur, insanlar işe gidecekler, annen de süpürgesini öğleye doğru çalıştırsın. bence ortak bir yol bulun.

tabi tehdit başka bir konu.

babannem yaşlı 84 yaşında bişeyler dökmüş akşam yemeğinde annem onu süpürmüş ve diğer yorumlarda da belirttim sonradan aslında hep öğlen süpürüyoruz onu da istemiyorlar her gün süpürmeyecekmişiz, öğlen uyuyorlarmış süpürmeyecekmişiz. e sabah erken ve akşam da süprülmez mevzu süpürge de değil hastalık derecesinde sorunlu biri

Bu tarz magandalar kadınlara şiddet uygulayanlar serbest kaldıkça daha da çoğalıyor. Magandalara hiçbir şey olmuyor ama sen şimdi kapısına insen, ya da "ne var lan" desen gider seni şikayet eder. Sen ceza alırsın. Bu tarz o kadar çok şikayet okudum ki, hepsi medeni insanların zararına sonuçlanıyor. Ya sen ya ben ya da başka kadın haberlere çıkacağız illa. Geçmiş olsun!

bir arkadaş da yazmış yer neresi? beş on erkek gelelim buradan toplanıp annen de evi süpürsün. biz de balkondan hayırdır bilader deriz

istanbul büyükçekmece
sağ olun a dostlar

+1 olarak beni de yazın gelir korkuturuz gerekirse biraz da biz küfür ederiz.

hatta hepimiz evdeyken süpürgeyi açar gürültü yaparız balkona çıkıp bağırmaya başlayınca da direk çökeriz tepesine.

şurda toplananlar hayrına benim üst komşuyu da dövse. bunlar hem gürültü yapıyor hem kavga ediyor hem maç izlerken küfrederek bağırıyor tepiniyor. biz kapılarına gidip rahatsız oluyoruz diyince oğulları bize küfrediyor bağırıyor tehdit ediyor, bir tanesi bi kere yakama yapıştı. kötü komşu çok kötü bi olay,taşınmadan kurtulmak zor. yirmi senedir oturduğumuz yerde onlar belalıymış diye kimse ses çıkarmıyor. kaç defa tehdit ettiler ama apartmandan kimse bize şahitlik etmiyor başı belaya girmesin diye.

Bu arada her gün elektrik süpürgesi çalıştırılması hoş bir şey değil. onu da eklemeden geçemicem. bazısı yeri kazıyarak süpürüyor, fırça kullanmıyor. o zaman aşağıya çok ses gidiyor. sizin komşuların derdi başka belli tabii.

İzmirdeyim ama gelirim. Geleni de getiririm. Ama anne böreği isterim.

Kadına saygı.

Evimiz tek odali zaten 5 dk filan suruyo supurmek kucucuk yer

tek odaysa ve 5 dk ise ne sorunu ya. bizim tepedeki manyak hilafsız 2 saat yeri kazıyor.
adres ver ben de geliyorum o zaman

dağdan gelip bağdakini kovuyorlar millete bak. bunu bence ev sahibiyle bi görüşün. ev sahibi ne diyor?

Bu arada adam dovenler, göz korkutanlar varsa bize de yardımcı olsunlar.

bu adamı dövmeye gitsek mi?

youtu.be

tarikatlara yandaşlarına paraları akıttıkları en büyük gelir kaynaklarını imamoğluna kaptırdılar bu düşüşün birinci evresi
ikinci evresi ekonomik kriz ve işsizlik heryeri sattılar kendiler refah içinde saraylarda yaşıyorlar oğlu torunu yurtdışında okuyor yandaş rektörler okul kadrolarını akrabalarını doldurmaya devam ediyor ülkede hukuk hiç bir alanda yok kadın cinayetlerine devam ediliyor insanların can güvenliği yok herkesin hayatı pamuk ipliğine bağlı ve yapanında yanına kar kalıyor ceza yaptırım hakimler tarafından uygulanmıyor devlet suçluya arsıza hırsıza hiç bir hukuk maddesini uygulayamaz oldu halk artik yavaş yavaş tek adam rejiminin bu ülkede devam edemeyeceğini ettikçe batacağımızı anladı bence
ayrıca tayyip ve yandaşları hala ne iş yaptıkları belli olmayan tarikatlara imamlara cemaatlere desteklerini devam ettirmeye çalışıyorlar onları ülkede barındırıp yaşatıyorlar bunun bu şekilde zaten bir yere varılamayacağı baştan beri belliydi

yani öyle ölçülebilir somut kriterler yok.

fakat artık insanlarda bu duygu hasıl olduysa ve sık dile getirilmeye başlandıysa artık işin sonuna gelindi demektir.

Yenilmez imajlari yikildi. Verdikleri sözleri tutmadiklari icin güvenilirlikleri son buldu.

akp içinde kopmalar olduğu için. ali babacan, davutoğlu, abdullah gül vs. tayyibin etrafında kimse kalmadı ve en güvendiği kişiler onu sarsacak

Su an yaşıyor ama çok ciddi hastalıkları ve bu hastalıkların üstünde gelebilme yeteneği yok. Ben bildiğim şekilde yaşarım diyor ama zaten bu hastalıkları oluşturan o yaşam şekli olduğu gerçeğini anlayamıyor.

Kemik seçmeni dahi propaganda kanallarinin (atv vb) propaganda kanalı, bir şahsa ait medya organinin insanlara kendisi ile ilgili doğru haber vermeyeceğini gördü.

Akp'yi ele gecirdigi medya bitirecek.

türkiye de partiler liderleriyle var. rte var olduğu sürece akepe her türlü var olur.

izmir yanıyor , neymiş efendim thk nın uçakları ile uçmak istemiyolarmış, thk nın uçakları uçuşa elveşirsizmiş, öylemiş böylemiş.

abi kaç senedir iktidarda olan parti,madem öyle niye bakmamışlar çaresine bu zamana kadar?

yani bunun niye böyle olduğu çok net ortada ama siz yine de söyletmeyin beni, anladınız zaten.

bunlara ek olarak dikkatini çekmek istediğim bir konu var. diyelim ki bunlar yasak ama sen bunları yapmadın, bu halde bile eğer bilgisayarında korsan program, film çıkarsa çok kallavi cezalara çarptırabildiğin ülkeler var mesela amerika ve avrupa ülkeleri gibi. yani indirmek bir yana bilgisayarında bulunması bile seni suçlu hale getirebiliyor.

ben denizcilik yaparken özellikle bunlara çok dikkat etmemiz gerektiğini çok yüksek para cezaları yazılan insanlar olduğu defalarca söylenmişti.

1) Kardesime servis saglayicisindan mektup gelmisti torrent ile download yapiyor diye. Tek tek indirdigi filmlerin listesini de eklemislerdi. Ozetle, eger telif hakkina giren bir sey indiriyorsaniz torrent yasak.

İlk uyarı geliyor ardından cezayı yapıştırıyorlar. Türkiyeden biriyle anlaşıp 2tb harddisk doldurup size kargolasa muhtemelen çok daha cüzi bir miktar ödersiniz :D

yillardir dediklerinizi yaparim basima bisi gelmedi.

pc mde bir sürü film var onları mega.co ya aktarıyorum birşey olmaz heralde

Vpn aracılığıyla egale edilebilir bence.

vpn kullanırsan bir şey olmaz. senelik falan alınca gayet ucuza gelen vpnler var alıverirsin bi tane.

avustralyadayim
1- yapiyorum. no seed no upload yapma, emege saygi.
2- izlemekle indirmek arasinda ne fark var? gerek duymadim ama yaparim. youtube zaten lisanssiz videolari siliyor, senlik bir durum yok.
3- bilmiyorum bu ne.

Doktor değilim.
Renk farkı ya da agri gibi bir şey var mi?
Belki soruyu okuyan icin faydalı olabilir

renk farkı ya da ağrı yok

insanlarin hemen hicbir cift organi birbirinin aynisi degildir, hatta tam ortamizdan bir cizgiyle bolunsek sag taraf ve sol taraf birbirinin ayna goruntusu olmaz, minik farklar vardir, olmasi normal.

insanların vücutları simetrik değil fakat önemli olan bunun bir problem yaratıp yaratmadığı, bu konuda da bir ortopedist net olarak cevap verebilir diye düşünüyorum. çünkü yürümede sorun yaratıp yaratmadığını sizi yürüterek göz ile anlayabiliyor ortopedistler ve beyin cerrahları(beyin cerrahları evet, bel fıtığı ameliyatlarını beyin cerrahları yapar.)

hekim degilim simdi onlar varken saglik uzerinden yorum yapmam komik olur ama shnu diyebilirim diger arkadaslar gibi hicbir sey zaten ayna simetrisi degildir burun deligi goz cukuru kulak hizasi. ha ne kadar simetrik olursa o kadar da yakisikli/guzel oluyorsun. bir ayagi digerinden kisa bir memesi digerinden daha buyuk bir suru insan var.

bunun size engeli olabilir mi var mi bunun kararini da turk hekimleri verecektir :)

iki ayağı da birbirine tamı tamıma eşit olan az kişi var zaten, gayet normal. ayrıca çift organlar tamamen eşit olmazlar çoğu zaman el, kol, meme vs.

benim de sağ ayağım 0.5 daha büyük. bir sorun değil, normal.

İnternetten ayakkabı alırken de bazıları yazıyor, ölçün de büyük ayağa göre alın diye. Benim de 1 cm uzun ve kısa olan ayağım ayakkabıdan çıkıyor

Evi ilaçlatıyorsunuz , yani şöyle oluyor firma gelip evin belirli bölgelerine küçük kağıtlar içinde zehirli yem bırakıyor . Fareler bu pastaları bayıla bayıla yedikten sonra iç kanamadan ölüyorlar en geç 1 gün sonra . Ardından ölüleri toplayıp atıyorsunuz evi çamaşır suyuyla temizliyorsunuz olay bitiyor .

beterin beteri var lağım faresi olsaydı tuvaletten çıkıp gezinseydi çok daha kötüydü, fındık faresi temiz hayvandır, lağıma falan girmez, yemeğini yer gider.

tabi siz lağım faresi yavrularını fındık faresi sanıyorsanız o zaman durum fena tabi.

Benim eve spiral , akordiyon gibi olan beyaz gider borusunu kemirerek girmişti

fare yapışkanları var. eczanelerde satılıyo. kartonun üstüne X şeklinde dökün, ortasına da fındık koyun. evin bi kaç farklı yerine koyun. fındığı yemeye çalışırken yapışsın oraya. tabi ölüyo oraya yapıştıktan sonra.

Kapan, yapışkan bant vs. önermem 2 ay uğraşırsın yenileri de gelir hatta , tek çare zehirli yiyecek fareler yiyecekleri yuvalarına götürüp yığınak yaparlar ve o yuvada tüm fareler o yemleri yerse geçmiş olsun .

en güzeli kapan.
ses seda kesilene kadar her yere kapan koy.
hatta al 10 tane kapan.
kur koy her yere. salam sucuk gibi kokan şeyler koy.
sonra bekle çat çat hepsi düşüyor.
ayrıca pencere açıksa düz duvardan bile tırmanıp girerler.

Fareleri zehirlemek korkunç sonuçlara yol açabilir. Farelerin nerede saklandığını bilmiyorsunuz anlaşılan. E bu durumda, fareler gidecekler, yuvalarında, saklandıkları yerlerde, duvarların belki içinde ölecekler. O ölüleri atmazsanız, çürüyecek ve belki de kurtlanacak. Hastalık yayacak yani.

Fareyle mücadele çok zor iş. Psikolojisi de zor, sizi çok iyi anlıyorum.

Öncelikle geliş yollarını mutlaka kapatın. Zehirleme işine bence girmeyin. Yapışkan da büyük vahşet. Yani hayvan oraya kurtulamayacak şekilde yapışacak. Göz bebeği falan yapışacak mesela. Onu öyle orada bırakamazsınız. Ya zeytinyağı ile çözülen yapışkanlardan alacaksınız. Fareleri yakalayıp başka bir yerde çözeceksiniz. Ya da öldürmeyen fare tuzakları yapıp atacaksınız hayvanları dışarıya. Kovalarla falan yapılan tuzaklar var, youtube'da bir sürü video var böyle.

Ek olarak farelerin birinin yakalandığını gören fareler, o yapışkana girmezler. Kafası çalışan hayvanlar bunlar. Sürekli tuzak değiştirmeniz gerekecek falan. Yapışkan daha geç çözüm verecek yani, birden fazla farede. Sizi üzmek istemem ama 3-4 tane siz görüyorsanız, 10'lu rakamlarda fare olabilir. Öldürmeyen bir sürü tuzak yapmanızı öneririm yani kısaca.

Bizim eve de girmüştü fare zehri aldık önce peynire karıştırdı Bi faydası olmadı. Daha sonra farklı bir fare zehri aldık. Böyle sayarak bırakıyorsun belirli yerlere. Sonra bakıyorsun eksik varsa yemiştir diyorsun ve ölü fareyi arıyorsun. Biz şanslıydık tek fare vardı evde ve bıraktıktan sonraki sabah benim yatağın yanında ölü bulduk. Gizli Bi yerde ölse bulamayabilirdik.

zehirleme işi olmaz çünkü evde kedi var.

kedi olduğu için gelmeme ihtimali var mı peki bu hayvanların?

mesela daha önce kediyi 5-10 günlüğüne evde bırakarak da gitmişliğim vardı, o zaman fare falan girmemişti hiç. şimdi eve tekrar kedi geldiği için buradan gider mi bunlar?

ne maksatla, hangi tip videoları montajlayacaksın mesela? ona göre ihtiyacın olan yazılım belirleyebilirsin. doğum günü videosu için peş peşe oynayacak farklı videoları birleştirmek için ihtiyaç duyduğun ile kurgu yapıp sesi, rengi değiştirip alevli rüzgarlı efekt ekleyeceğin arasında hem maddi hem de arayüz bilgisi açısından çok fark var.

mobil için action director var, ücretsizi temel ihtiyacını görür. ücretlisi ile profesyonel seviyeye kadar tüm ihtiyacını görür.
profesyonel seviye için mobil yetmiyor şu anda, masaüstünde en yaygınlardan adobe after effects ve adobe premier birlikteliği her ihtiyacını görür.

soru o kadar boş ki cevap yazamadım.

movie maker'dan final cut'a kadar farklı amaçları olan bir sürü program var. önce ne tür videolar yapılacak ona karar verip ondam sonra program seçmek mantıklı olan yol.

davinci resolve çok başarılı ve ücretsiz.

Ette yıkadığınız kan değil, kan olsa pıhtı olur. Etin suyunun rengi kırmızı ve bütün tadını yıkıyorsunuz.

Edit: kemikte durum farklı olabilir, üzerinde ne var ne yok aldığınız yere bağlı ama eti yıkamayın.

ilikli kemik kanı atsın diye ya fırına verilir, ya da geceden sirkeli suda bekletilir. kasaptan aldığınız gibi atarsanız çorbanız pişerken her fokurdadığında üstü gri köpükcükler olur.
bir de yani kemik suyu yapıp dondurucuda depolayıp çorbaya hazırdan onu
koymak varken sıfırdan kemikli et pişirmek, onu ayırmak falan bir ton iş değil mi? dümdüz kemik suyu yapsanız dediğim yöntemle daha mantıklı olur sanki.

yikamiyorum.

yıkamıyorum

yıkanmaz. whoosie +1.

en fazla yapacağınız eti havlu kağıdı ile kurulamak o da sizin kan dediğiniz suyu almak için değil dışı daha iyi mühürlensin, çıtır çıtır olsun diye.

ilikli kemik çorbaya ya da yemeklere atılmaz, kemik suyu hazırlanır.

kemik suyunu da önce iyice bi kaynatır suyunu atarsın, ikinciye kaynatır süzer yemeklere koyacak hale getirirsin.

yani senin sistem komple yanlış.

ikincisi kemik suyu hazırlamak öyle 1 2 kilo kemikle olacak iş değil bildiğin alıcaksın 10 kilo hazırlayıp porsiyonlayıp buzluğa atacaksın.

Bizim programdaki iki sef de haşlama için yıkıyor. Diğer pişirme türlerinde yikamiyor.

Ben mutlaka yikiyorum.

Ilikli kemigi de kaynatirken ilk su kanli olur ve onu hic kullanmayip atarsin zaten

Yikamiyorum.
Hic aklima bile gelmemisti daha once.

Söylediğin dogru ama yandas oldu diye bir durusu yok diye sevilmiyor.

muhalifölçerimize göre yeterince muhalif bulunmadığı için.

adam başlı başına omurgasızlığın kelime anlamı olduğu için olabilir. alo fatih sadece yakın tarihli görünen kısmı.

Yalaka çünkü, yalakasın Fatih. Yaş kaç bu arada 2010lu falan mısın?

bence fatih altaylı şöyle düşünüyor: "ben gitsem yerime gelecek adam benden daha mı iyi olacak? hayır. o zaman eğilip bükülmem gerekse de bu işi elimden geldiğince yapmaya devam etmeliyim."

Gecmisin en kalitesiz medyacilari su an sana ortalama ustu gelebilir ama eskiyi bilenlerin kendisini sevmemesi dogal. Ayrica soyledigin dogru degil, haci hoca da cok cikarirdi programina.

Konudan bağımsız bir ekleme yapayım. Fatih Altaylı’ya yıllar önce maaşını soruyorlar bir röportajda. 30-40 bin civarı deyip ekliyor:

“Bunun yarısını gazetecilik yaptığımız için alıyoruz, diğer yarısı da sürekli yediğimiz hakaret, küfür ve toplumsal baskı için.”

Bir dönem, bir haberi yaparken gerçekler üzerinde oynama yaptığı ortaya çıkmış, gerekçe olarak da 'Herkes yapıyor.' demişti. O gün bugündür günahım kadar sevmem kendisini.

popülist olduğu ve rüzgar nereye eserse oraya gittiği için. adam en az 20 yıldır gözümüzün önünde. hangi görüşte olduğunu hala kimse çözemedi. doğu perinçek gibi bir şey.

"hacı hoca da çıkarabilirdi yani istese" dediğin adam cüppeli ahmet denen tiple de programlar yaptı bu arada.

teke tek programında levent kırca ile olan polemiğini izlemek yeterlidir bunu anlamak için.

@5648'in dediği gibi tamamen yeteri kadar muhalif görünmediği için yandaş görülüyor. bu sebeple sevilmiyor. adama hala "alo fatih" diyorlar ya, bunu diyen sevse ne olur sevmese ne olur?
köşe yazılarını da herkese tavsiye ederim. üç kelimeden fazlasını yan yana getiremeyen, her cümleyi üç nokta ile bitiren "muhalif" kepazeleri okumaktan yüz bin kat daha iyidir. yeri gelir chp'yi eleştirir, yeri gelir akp'yi.

vay babayın kemiğine ya. muhalifmiş ama o kadar değilmiş hep ondamış.
sizin için tarih dünden hafıza 3 dakikadan ibaret olabilir ama gelene ağam gidene paşam çeken ve bundan gurur duyan birisi hiçbir şeye muhalif değildir. adamın surat kösele olmuş ama bir muhalif ki sorma üff.
hadi adamın geçmişinden bi habersiniz okey de bari bu adamın geçmişini bilenlerin aklıyla alay etmeyin.

ben kişiliğini sevmiyorum. gereksiz agresif. monşere bak hele. bitirim sandı kendini.

"Alo Fatih"teki Fatih, Altaylı değil bu arada onu belirteyim de...

Ben nötrüm. Ne severim, ne nefret ederim.

@himmet dayi +1,

"Alo fatih" deki kişi fatih saraç, altaylı değil.

Ben seviyorum acikcasi.Sevmeyen kisiler Halk TV tipi bir muhalefet yapmasini istiyorlar ama adam merkez medyada ust duzey yonetici olarak calisti hep.Halk TV'dekiler gibi muhalefeti merkez medyada yapmasina imkan yok cunku gerek eski patronu olsun gerek su anki patronu olsun surekli basin disi islerde hukumet ile iyi gecinmesi gereken tiplerdi.

himmet dayı+1

boş bir adam değildir.
televizyonda gördüğümüz birçok insandan daha kaliteli ve dolu.
hem eğitim, hem yaşam tarzı olarak.

çok koyu muhalefet ettiğini görmedim, ama herhangi bir konuğunun karşısında eğilip büküldüğüne de şahit olmadım.
bazı konulardaki fikirlerine ya da söylediklerine hak veririm.

ama çok yakından takip edip "şöyledir" diyebileceğim biri de değil.

levent kırca tartışması konusunda da...
fikir olarak levent kırca'ya yakın olsam da, anlamsızca ve durup dururken kışkırtıldığını ve levent kırca'nın bunu bilinçli olarak yaptığını düşünüyorum.
ucuz bir tartışma olmuştu.
bu yüzden o tartışma benim için belirleyici bir faktör değil.

Akp doneminin yarattigi cokuntuyu burada dogrudan goruyoruz. Mesela @turkuaz, bir yandan altaylinin gecmis seneler boyu patronunun hukumetle cikar geregi yakin olmasi sebebiyle haberciligi carpitmasini gorurken bir yandan altayliyi sevdigini soyleyebiliyor ve sevmeyenleri halk tvci muhalefet beklentisinde goruyor. Bu tarz ahlaksizligi umursamamak, vasatligi ile gururlanip digerlerini yaftalamak hep akp doneminde normallesti gencler unutmayin.

ikinci olan içine oturup balık tutmak için.

ilk linkteki 9 m2 diyor, bayağı istediğin gibi yatar yuvarlanırsın içinde.

birinci linkteki gibi bişey yaptırmaya kalksan tamam sağlam güzel bişey olur ama fiyatı 250yi geçer bence. bir de ciddi ağır olur.

Plaj semsiyesi niye olmuyo? :/

@kuehles
Motosikletle gideceğiz. Taşımak mümkün değil plaj şemsiyesini.

Nalburda hazır satılan 3x3 mavi brandalar var 30 tl civarı. Onların delikleri de hazır oluyor. Yine nalburdan 20 metreye yakın sağlam ip alman lazım 5-6 kira civarı tutar. Daha sonra dechatlonda kamp direği diye ilk verdiğin linkteki tarp ın direkleri var. 60 küsür tl de o var. Çadır kazığı da aldın mı 120 liraya falan halledersin bu işi.

Ben öyle yaptım. Altında 5 kişi + masa sandalye ıvır zıvır oturduğumuz bir gölgelik oldu.

5 bulgar levası 62 yılının sanırım

on beş lirayla acıyorum

artırıyorum on altı.

bir paranın değersizleştirilmesi için herşey yapılmış.

kat izi 4 tane, deli gibi yıpranmış, yırtıklar cabası.. 16 verene ver bence

bu haliyle para etmez. 16 diyene ver hemen.

20 diyorum kargo senden

eskimiş yıpranmış işte ne güzel buram buram tarih kokuyor

biraz garip bir durum. contanin sanzimanla hic alakasi yok. vitesten bosa attigi belki cok nadir olabilir ama duz vites durduk yere bostan vitese gecmez.

enteresan olmuş da eğer şanzımanda bi sıkıntı var olsaydı bunu mutlaka anlardın, öyle bir kerede yok lan ben kendi kendime boştan bire geçeyim ama dur 3 e geçmiyeyim uyuzluk yapayım demez şanzımanlar. bu adamların bi vukaatlar yapmadığına emin misin?

hem normal motor tamircileri, araba tamircileri hatta rektefiyeciler bu adamlar şanzımandan anlamaz.

bu adamların şanzıman ile ilgili yapacakları tek şey yağını salıp değiştirmek veya komple tek parça halinde söküp istanbuldaki şanzımancı adama göndermek olur.

açıp kurcalarlarsa zaten anlayamayacakları için yapamaz ve daha kötü bir duruma getirebilirler.

yok yılların motor ustası arkadaşım var ve bulunduğum şehirde parmakla gösteriliyor. kendi aracının bile defalarca şanzımanını söküp dağıtıp tamir etmek için uğraştı, anlayamadı, dağıttı topladı ama sorunu bulamadı ve istanbuldaki şanzımancı adama götürdü.

müşteri arabalarının şanzımanlarını zaten ellemiyor direkt söylüyor söker kasalar göndeririz bizim yapabileceğimiz tek şey söküp göndermek diye.

@fodera adamların bir şey yapıp yapmadığından emin değilim ama şüpheleniyorum da. Bazıları vites ayarıyla oynamış olabilirler diyorlar, eğer öyleyse kolayca halledebiliriz.

Hem de direkt şanzıman kutusunu açacağız bakacağız kapalı kutu nasıl olur bilemiyoruz diye konuştular, normalde en son şanzıman kutusunu açarsın diye biliyorum.

Arabamı benim dışımda 7 kişi kullandı. Birine göre şanzıman yorgun, diğer ikisine göre şanzımanda sorun vardı zor geçiyordu, geri kalan dört kişiye göre de normal şanzıman, zamanla alışırsın görüşü hakimdi.

@dionisis garç diye ses gelmiyor, sadece 3’e atmaya çalışırken sanki içerde bi yerlerde kırıkmış da gitmiyor gibi oluyor vites. Bi yerde de atamadım zaten hemen 2’ye geri aldım.

2’den direkt 4’e atsam daha büyük sorun olmaz değil mi? Bunu deneyebilirim.

Bu arada araba dururken 2’den 3’e geçiyor rahat rahat, çalışırken geçmiyor. Tamirci de senkromeç dedi ama nasıl oldu da bir gün içinde 3’e geçememe durumuna geldi anlamadım. Bugün adamı arayıp biraz daha sıkıştıracağım.

bunlar yağ ile kavrulmaz, ne şekilde bir baharat karışımı yapmak istiyorsan onu bir kase içine hazırlayıp az miktar su ile karıştırıp fıstıklarla harmanlayıp sonra fırınlaman lazım. tabi fırınlama da öyle çok yüksek derecede olmayacak yavaş ve sürekli 5 dakika da bir karıştırarak fırınlanacak. tuzlu fıstık derken?

elimizde tuzlu fıstık var demişsin de ondan olur mu bilmem.

öte yandan ham fıstığın da kabuklarını ayıklayabilmek için eser miktar fırınlamak lazım baştan.

@Fodera,

tuzlu fıstık dediğim şu productimages.hepsiburada.net

anladığım kadarıyla senin dediğini yapabilmek için yaş fıstık lazım, henüz kavrulmamış.

reflü