anketçilik okudum.
hiç memnun değilim, bi noktadan sonra ciddi bayıyor :/

sinema ve televizyon mezunuyum. başka bölüm okusam psikoloji, felsefe gibi şeyler okurdum muhtemelen ama onlar için de sayısal lazım, bende olmayan.

okuduğum bölümden çok memnunum, puanım edebiyat öğretmenliği gibi bölümlere de yetiyordu, özellikle sinemayı seçtim. çok sıkılgan biriyim, onları okusam okulu ilk senede bırakırdım ya da şu an 8. senemdeydim.

uluslararası ilişkiler okudum. çok pişmanım. genel kültür dışında artısı sıfır.

Makine mühendisliği okuyorum. Matematik bölümünü bırakıp bu bölümü okumaya karar verdim. O yüzden 20 yaşındaki bir insana göre oldukça olgun bir karardı. Memnunum kararımdan. Doktor olma isteğim çocukluğumdan beri var.

hukuk okudum.Memnun muyum ? Kestiremedim :D İnş memnun olurum :)

makina
memnun değilim matematiğe geçmeyi düşünüyorum. (ciddi)

iibf'den bir bölümde okuyorum. pişmanım çünkü neredeyse her şey formalite için yapılıyor. herhangi bir öğreticiliği yok. ezberler geç.
belirli okullar hariç iibf okunmaz. (belirli okullar derken boun,odtü,tobb vs...)

mimarlık. akademik anlamda memnunum, sektör anlamında değilim. bu yüzden yüksek lisans tezimi bir gün verebilirsem doktora da yapacağım.

özel sektörde de iş çok, kendini kanıtlarsan maaşlar iyi olabiliyor ama inşaat sektörü leş.

Bilgisayar mühendisliği. Memnundum aslında. Mezun olunca memnun olmamaya başladım.

Hukuk. Bazen iyi ki diyorum bazen lanet olsun. Genel olarak seviyorum memnunum ama.

tip. şu an için memnun değilim. memnun olmak gibi bir umudum ve isteğim var. umarım gerçek olur.

mesleğimi sevecekmişim gibi geliyor. sevmek istiyorum. zaten mantalite olarak değer veriyorum ve seviyorum. umudum pratiğe geçince de böyle düşünmem.

endüstri mühendisliği okudum.
bugüne kadar birike birike gelmiş pişmanlıklarımın en büyüğü olduğunu düşünüyorum.

işletme okuyorum. ne memnunum ne de pişmanım. dümdüz okuyorum. ileride ne yapacağımı tam bilmiyorum.

bilgisayar mühendisliği okuyorum. son sınıftayım. ilk 3 sene bize bir şey öğretmediler ve her şeyimi stajda/part time çalıştığım yerde okudum. ilk 3 sene kendim de boş boş takıldım ders anlamında herhangi bir çalışmam olmadı. bu konudan dolayı pişmanım sadece. bölümümden çok memnunum. tek pişman olduğum konu daha iyi bir üniversiteye gidebilirdim ama ben kolay olanı seçtim.

kötü bölümde okuyan yok hıaamına...

marmara elektronik haberleşme bıraktım.
besyoya hazırlanıcam.

makina müh okudum.
makina müh yüksek lisansı yapıyorum, o da askerden sonra anlık iş bulamadım diye zaman geçirmek için.
lise 1'e dönüp tm seçseydim hayatım nasıl olurdu diye merak ediyorum (şak hukuk yazardım).
inşaat mühendisliği ve mimarlık da düşünmüştüm lise 2 civarında o da 2005 izmir deprem fırtınası yüzündendi.

imalat mühendisliği, %50-%50

daha önce de yazmıştım buna benzer bir şeyi:

mühendislik okudum, pişman değilim, beni istediğim yere getirdi ama temel bir bilim okuyarak ve bu kadar zorlanmayarak da bu yere gelebilirdim. fazladan çaba oldu benimki.

tıp okuyorum

4 yaşından beri hayalim bilim adamı olmak, tıp seçerken de bu hayali göz önüne alarak seçtim yani klasik bir hekim olmaktansa araştırmacı olmak istiyorum o yüzden şu ana kadar bölümle ilgili yaşadığım sorunlar yüzünden hiç yanlış tercih yaptım diye küfretmedim ama olur da hayalime ulaşamaz da klasik bir hekim olursam üzülürüm

Ingiliz Edebiyati okudum. 100 kere dunyaya gelsem yine okurum.

uluslararası ilişkiler bitirdim.

hiç memnun değilim. keşke bana rehberlik edecek birisi olsaymış.

Kimya mühendisliği okudum,hakkında fazla bilgi sahibi olmadan geldiğim bölümümü severek ve dereceyle bitirdim,şu anda başka bir dalda yüksek lisans yapıyorum.

siyaset bilimi ve kamu yönetimi okudum. okurken bazen bıktırdığı kısımlar oldu ama başka bir okulda veya başka bir iibf bölümünde okusaydım şu anda olduğum kişi olmazdım.

odtü fizik. başka ne okurdum bilmiyorum. mezun olalı 10 yıla yaklaşıyor. çok memnunum.

Kimya mühendisliği. Bir disiplin kazandırdı tabi ama işimi yapmadığım için işletme de okunabilirmiş diyorum.

siyasal ui okudum. iyi okuldu ama tekrar sansim olsa tum dunyada yapabilecegim bir meslek edindiren bir bolum secerdim. yazilim gibi. ya da end. tasarim.

Çeviribilim. Severek okudum ama iş anlamında çok bir getirisi olmadı bana freelance çeviri yapmam dışında. Önemli olan ne okuduğundan ziyade kendini ne kadar geliştirdiğinmiş.

ingilizce mütercim tercümanlık okudum. ben öğretmenlik istemiştim, hocalarım bu bölüme yönlendirmişti. şimdi iyi ki öğretmenlik okumamışım diyorum, mesleğimden memnunum.

işletme mühendisliği okudum. memnunum.

İşletme okudum. Pişmanım.

İşim iyi, bunun sebebi iyi bir lise ve üniversitede okuduğum ve iki yabancı dil bildiğim ve deli gibi çalıştığım için. Yoksa işletmecinin yaptığı neredeyse her şey (muhasebe hariç) diğer bölüm mezunları tarafından da yapılıyor.

Genel olarak diplomanıza - imzanıza- ihtiyacı oldukları meslek/bölümü seçin derim. Pek çok mühendislik dalı, tıp, eczacılık, hukuk gibi...

bilgisayarımın mouse'u, lazım olduklarında kullandığım ilaçlarım, şarj aleti, su, çikolata, kahve, toka, çok üşüyen biri olarak hırkalarım

Kitap standi. Tasinabilir sarj. Blender. Kahve makinesi. Isigin siddetini ayarlayan dugmeler.

elektrikli diş fırçası
filtreli sürahim
bağcıklarını hiç sökmeden giydiğim spor ayakkabılarım
taşınabilir şarj aleti
tornavida takımım

hıyar soyma şeyi

Islak temizlik mendili. Normal ıslak mendil gibi ama temizlik malzemesiyle ıslatılmış. Özellikle de yere birsey dokuldu mu sahane is goruyor.

Huni.
Tribişon.
Kerata.
Çift çıkışlı 3.5mm jack (bu bonus).

nike downshifter 5 ayakkabı

meyve soyacağı :(

Bu sorulara cevabım fixtir ama dediğin sınırın bir 80-90 lira üstünde.
Ama yine de cevap veriyorum Comfydesk.
www.netsiparis.com Benim gibi hayvan gibi basıp kırmazsanız epey götürür.

Paket mandalı.

www.madegood.org

Şu zincire takılan alelade tel var ya, yok böyle kolaylık.

bebe şampuanı diyorum ben.Sadece suyla yıkarsan pek faydası olmayabilir

eksisozluk.com

Karbonat + Su. Sonra Elma sirkesi + su.

Biten sampuanin sisesine turk usulu su doldur iyice calkala bir kerelik idare eder.

komşu eş dost bir yerden bir su kapağı rica et baboş

Bence doktorunu dinle ve baska bir sey kullanma evet sadece suyla yika. No poo method diye bir sey var. Buradaki poo shampoo yalniz:)) insanlar günlerce sadece suyla yikiyor.

Geçen gün saydım.98den beri 13 kere taşınmışım. 14.ye hazırlanıyorum.
Daha iyi olacak düşüncesi motive ediyor beni.

7 kere taşındım. 2 si şehirler arası bir de anadolu yakası avrupa yakası arasıydı. Hakketten zor bir süreç

çocukluğumdan bu yana 20 defa.

ilk okulu 6 okulda okudum, orta okul 2, lise 3. üniversite sınavına girdim konservatuar denedim olmayınca, puanımda iyiydi sokarım okumuycam dedim.

valla motivasyon olmadı malesef.karakter olarak değişiklikten zerre haz etmeyen bir insandım hala öyleyim.

hesaba vursan 1000 tane sınıf arkadaşım vardır :)

Sadece iki kez. İlkinde kiraya çıktım yakın zamanda da kendi evime. Planlı hareket etmeye ve çıkacak masrafları iyi öngörmeye bak ve imkan dahilinde köşede bir miktar bırak, çünkü öngöremediğin masraflar özellikle taşınma sonrasında çıkıyor ve buna ben yerleşme diyorum. Nakliye, sıhhi tesisat, elektrik gibi eve dair uzman gerektiren işlerde işin ehlini uygun fiyatlarla yapanlara ulaşmaya çalış, bu durumda özellikle o çevrede güvendiğin bildiğin esnafların görüşleri önemlidir.

5 yıldır taşınmadım. Kira 600'dü. Şuan 800

1 kez istanbul ici, 2 kez ulkelerarasi tasindim.
1 kez de viyana ici tasindim.

7 yildir ayni evdeyim, memnun olmadigim durumlar oldugu halde sirf tasinmamak icin evden cikmadim. Her seyi kolilemek, ise yaramayanlari cope atmak vb inanilmaz zor geliyor.

Kactikca kaciyorum.

ailemle yaşadığım ilk 17 senede aynı ilçe içerisinde 5 kez taşındık. 6 ay kadar teyzemlerdeydim ben, onu da taşınma sayıyom, etti mi 6. istanbul'a 2012 sonbaharında geldim. o zamandan beri de 5 kez taşındım, şu an beşinci yerdeyim. bu seneyi (daha doğrusu eğitim-öğretim yılını, 2017 yazına kadar) burada tamamlarım ama bir sene daha yurt istemiyorum, ha arkadaşım falan da olmadığı için ev işini nasıl yaparım bilmem ama 7 de sen ona, vakti gelince düşünürüz bi şeyler.

benim için motivasyon işi pek sorun değil valla bavulumu alıp gidiyorum her yere, yeni insanlarla tanışma yeni ortama ayak uydurma falan sorun oluyo ama zaten ruh hastası olduğum için ayrıca sorun yaşamıyorum, her gün ne kadar bitkin ve bıkkınsam o.

17 yılda bir kez son 3 yılda 3 kez.

5 kere, ikisi şehirler arası. Daha iyi olma düşüncesi +1

kendi evimi 2 kere taşıdım hatta şu anda o taşınma aşamasındayım. daha doğrusu resmi olarak taşındım ama eşyalarımız hala gelmediği için oturamıyoruz evde. kesinlikle çok zor, hele de sıfırdan eşya alınıyorsa daha zor. bu aralar patlamaya hazır bomba gibi dolanıyorum bu sebepten. ben kolileri yavaş yavaş yapmıştım. bol koli alın mutlaka.

bunun dışında 1 kere ülke, 3 şehir, 5 ev değiştirdik sanırım ailemle.

Bu konuda efsane hikayelerim var. Bir ara özelden yazarım. 3 şehir değiştirdim.

2 kere tasindim simdiye kadar cok tecrubeli sayilmam ama baska bir sey demeye geldim ben. Geçen ay evi boyattik (biz ve esyalar icindeyken) canımız çıktı. Eğer tasindiginiz ev bir iki sene icinde boya isteyecek gibiyse simdi esyasizken yaptiriverin, esyali cok zoor..

6 kere taşındım. motive edemedim pek başlarda genelde üzüldüm daha sonra kendi haline bıraktım geçti gitti.

manen; taşınma sürecine alışıp düzene kavuşmak için , saçma sapan karaktersiz insanları hayatına sokma.

madden;ota boka para harcama başlarda paranı tut sonradan maddi gücün olsun ve böyle devam etsin.

0

Hayatım boyunca toplam 9 defa taşındım. Motive falan etmedik, kutuları aldık eşyaları doldurduk, nakliyeyi bekledik. Hatta bir keresinde 100 metre ileriye taşınmıştık, her gün birkaç sefer kutuya eşya doldurup taşınacağımız eve taşıyorduk, sadece beyaz eşya için küçük bir kamyonet kiralamıştık. Yalnız başınaysanız zor olur ama.

Maddi manada zorlayıcı olabiliyor, perdeler, dolaplar yeni evinize uymayabiliyor. En güzeli minimalist yaşamak ama her taşınmamızda daha fazla eşyamız oluyor.

Ana evinde 10 kadar taşındık, kendi evimi 7 kez taşıdım. Taşınma benden sorulur desem olacak. Kardeşlerimin evlatlaın taşınmalarıyla 30'u geçmiştir.

Motivasyon yeni ev heyecanı işte daha ne olsun. Süreç çok yorucu değil, sistemi oturttun mu tamam.

Nakliye şirketi kullanacaksan; kesinlikle firma tavsiyesi almaya çalış. İşini temiz yapan firma buldun mu gerisini merak etme. Sadece özel eşyalarını kendin toplarsın gerisini onlar en doğru şekilde yapıyorlar.

Tavsiye alamazsan denk geliş firma çağırdıysan toplanma sırasında başlarında dur. Hatta bir veya iki kişi daha olsun yanında. Biri mutfak toplanmasını gözlemler biri diğer odaları. Hatalı gördüğünüz yerlerde anında müdahale edin.
Şirketler avizeleri, beyaz eşyaların tesisattan ayırmalarını yapıyor ama yeni evdeki montaj sana ait oluyor. elektrikçi tesisatçı çağırıyorsun.

Kamyon ve hamal tutacaksan bol koli al. marketlerden bulabilirsin. bir de battal boy kalın yapıda çöp poşetleri oluyor, ağzı büzgülü olanlardan al. kıyafet, yorgan yastık için kolaylık oluyor.
kolileri ağır yapma, dengele. kitapların hepsini bir koliye koyma mesela. yarısı kitap yarısı havaleli ama hafif olan şeyler olsun. çok küçük kutular kullanma. hamallara zorluk oluyor.
cam porselen gibi kırılacak şeyleri gazete mecmua broşür kullanarak sar sarmala öyle kolile.
kolilerin üzerine gideceği odayı yaz. kırılacakları belirt.

şimdilik aklıma gelenler bunlar. kolay olsun :)

toplam 8 kere

4 kere berlindeyken (evsiz kalmamak lazımdı böyle motive oldum)
2 ankaradayken (daha güzel bir eve geçmek)
2 istanbuldayken (daha güzel ve ucuz bir eve geçmek)

2007den beri ilki izmirden istanbula olmak üzere kendimi 9 kere taşıdım. genelde zorunluluktan veya daha konforlu yerlere geçmek için oldu. benim motivasyonum temizlik. çok dağınık ve biriktirmeye yatkın biri olduğum içi her taşınmada deli gibi eşya atıyorum temizleniyorum.

motivasyonum şu şelikdeydi.. oh ne guzel mis gibi dipten temizlik olucak fazlalar çöpe gidicek heryer silincek çekmeceler toplanıcak yuppie şeklindeydi. 5 kere taşınmışım şuana kadar

23 yıldır aynı evde yaşıyoruz.

aile, kendim hepsini bir araya getirince tam 8 kere taşındım. ilk 3'ü çok zordu, çocuklukta sokağın minnacık bir kısmı hayatını oluşturduğu için tüm hayatım değişiyordu aslında. ama kontrolümde de değildi. kendimi motive edemedim pek, taşınılması gerekiyorsa pek de bir çare yoktu. hoş, 7. evimden 8'e taşınırken hem çok olumlu bir değişim yaşamanın hem de yanımda bana güç veren bir insanın olması çok muhteşem bir motivasyondu.

madem test de yaptırmış doktora danışsın.

sordum, baska seyleri cevapladi, onu cevaplamadi.

taze sıkma portakal suyu her derde deva..

dostum onun çaresi yok maalesef. yıllardır sürünüyorum, kolonoskopiden holtere kadar zibilyon tane test tetkik yaptırdım. kafamı kaldıracak halim yok ama doktorlar bişeyin yok ara ara demir hapı kullan diyip postalıyorlar.

çocukluğumda o kadar balık yağı içtim ki şimdi bile aklıma gelince kokusundan midem bulanır. annem hala pekmez, ciğer yedirir. supradyn, pharmaton, solgar kutu kutu içtim. olmayınca olmuyor. bulursan çaresini bana da söyle nolursun.

red bull gibi seyler icmiyorum.

genel olarak spor yapın, uyku düzenine dikkat edin. spor yapamıyorsanız bir sebeple temiz havada yürüyüş yapın. sadece yediğiniz şeylerle olmaz enerji.

@hallanne ben de kesin bir seyim bozuk diyordum ama yok yani.

supradin parmaton gingseng ailesinden birine baslicam da nokta atisi olsun istiyorum.

@meddah spor yapiyorum da uyku bozuk. belki uyku duzelse daha guzel olacak her sey. o yuzden melatonin yazdim, onun hapinin ismini bilmiyorum ama.

dur yahu ne yaptın öyle hemen her şeyi ilaçla düzeltemezsin. bir doktora görünsene şöyle kapsamlıca. uyku yoksa neden yok? belki de despresyondasın farkında değilsin?

o zaman uyku hapi soyleyin :(( yemek yiyorum, su iciyorum, telefona bakmiyorum, oda karanlik vs vs.. bir sey degismiyor.

vücut geliştirmeye başla ve haddinden fazla kaliteli beslen.
arada koşu da yaparsan bomba gibi olursun.

Kefir tüketebilirsiniz düzenli. Bir araştırın bence.

Uyku sorunu bende de var. Ama uyku sıkıntılı olduğu için mi gun içerisinde yorgunluk hissediliyor yoksa yorgunluğun altında yatan asıl sebep mi uyku sorununa yol açıyor işte bu da ayrı bir muamma.

Ben de mesela huzursuz bacak sendromu var. Bunun sebeplerinden biri kansızlık. Ayrıca ayak tabanlarımda yanma olur. Bunun da sebeplerinden biri kansızlık. Ee bunlar olunca zaten uyuyamıyorsun ki. Her şey bir kısır dongu yani.

Uyku için melatonin deneyebilirsin. Doğrudan melatonin olarak ara. Ben yurtbdışından almıştım. Solgarın ve gnc'nin melatonin diye uyku desteği olması lazım.

Www.dermovizyon.com da direk eczaciya sorabilirsiniz

Kesin çılgın para verir

birkaç binlira verir, maçlar çok basitti.
14 tutturan çok vardır.

20-30 TL arası bir şey verir 14 bilene bu hafta. Üzülmeye gerek yok.

fazla üzülme , bütün favoriler geldi çok para vermez

18 liralık kupon yapmışşın zaten. üstelik tek süpriz var onu da bilememişsin.18 liranı anca alırdın. ama 15 bilenler biraz kazanır geçen hafta devretmiş. o da 1000 tl falan olur.

15 Bilen 4414 ADET 119,00 TL
14 Bilen 63639 ADET 2,54 TL
13 Bilen 324560 ADET 0,50 TL
12 Bilen 860287 ADET 0,24 TL İKRAMİYE KAZANDILAR.

söylemek zorunda mı? babana bile güvenmicen bu devirde diye laf var. çok parası olduğu duyulunca ne olacak? bütün millet kapısında dikilecek 3 kuruş için. ailesini tanımıyorsanız sizlik birşey yok, kendisi demekki birşeyler biliyorda saklıyor.

Fazlasi ne bildigin ruh hastasi oldugu icin.kimseye guvenmemek hayattki en kotu sey olsa gerek.su daha trajik adamla sevisiyor ama guvenmiyor:)

Bu atasozunu begenirim.yemeyenin malini yerler.

Paranın miktarı insanı şüphelendiriyor. Muhtemelen kendine ait değil o para veya meşru bir şekilde edinmedi. Çünkü aileden veya eşten zengin değilse o kadar parayı emekliliğe kadar biriktirmek bile çok zor bu zamanda. Ki arkadaş genç anladığım kadarıyla.

Bence hiç bulaşma bile, reddedebilirsin. Çünkü sermayenin kime ait olduğu konusunda her an gayet rahat yalan söyleyebilir gibi görünüyor. Hiç yalanına rastladın mı bu kişinin? Bu önemli.

Harcama tarzı da önemli. İyice ölç biç düşün değerlendir. En doğru kararı verirsin.

Ama benim bu kadar para biriktirme imkanım olsa yine söylemezdim. Ne olursa olsun, hastalık hariç. Aileme vefasızlığımdan değil, bir gün başımda anam babam kalmayacak, kardeşe ve eşe çok güvenmek de pek doğru gelmiyor, mutlaka kimsenin bilmediği birikmişim olmalı. Bence.

böyle büyük para ile iş kurup beceremeyip batıracağını söylemelerini istemiyordur. 'o parayla öküz alırız' diyecekleri için olabilir.

bir diğer ihtimalde bu para kirli yollardan gelmiş olabilir. kocası, ailesi duyunca bu paranın hesabını soracak ve cevap veremeyecek diye korkuyor olabilir.

kurduğu iş içinde sermayenin senden geldiğini söyleyecektir ailesine falan.

@yaren + 1

Çevresine açıklamayamacağı şekilde illegal yollardan edinmiştir o kadar parayı. İş ortağı olarak güvenilir bir profil gibi durmuyor.

içime sinmeyen bir durum varsa ben o işe girmem onu baştan söyleyeyim.

kadın kocasına güvenmediği için saklıyordur. ailesine de söylemek istemiyordur ondan birşeyler beklerler diye bu kadar basit.

İlginçmiş gerçekten, ben de güvenmezdim böyle birine. Hayatını birleştirdiği insandan neden böyle bir şeyi saklasın ki?

gayet makul bir davranış. benim milyoner olduğunu ailem, çevrem bilse tebelleş olurdu.

şirketi kurma amacı; parayı burdan kazandım ayağı da olabilir.

İnanma senin üstünden kara para aklayacak.

Bence her insan belli bir seviyede bunu yapmalı. Aile diyorsunuz da birçok kadın para konusunu sırf hava atmak için kullanır. Annesi arkadaşlarına bizim kızın da bir milyon TL parası var diyebilir. Sonra bu muhabbet birçok kişiye ulaşabilir. Tam tersine parasına bu kadar sahip çıkan biriyle iş yapılır. Çünkü o kişi parasını korumak için işini de korur. Aynı zamanda başkaları ister diye de çekiniyor olabilir. O kişinin çok parasının olduğu duyulunca yakın arkadaşları az da olsa borç istemeye başlayabilir. Bu şekilde para dağılmaya başlar. Kocasının tek başına kira ödemesi doğru değil tabii. En azından kadının belli bir yardımı olmalı.

İki kişinin bildiği şey sır değildir diye bi söz var, belki güvenmediği tek bir kişi vardır ama herhangi birine söylese bi zaman sonra herkesin öğreneceğini düşündüğü için böyle yapmış olabilir. Ben bunu yalan olarak değerlendirmem, bir köşede parası olduğunu kendine saklamış bir kişiye (eşim bile olsa) yalancı demem için o parada gözüm olması gerekir. Bence bu soruları kendisine sormalısınız, kendi güvenliğiniz için paranın kaynağını bilmeye hakkınız var.

ailem ne kadar param var bilmez, eşim yok şimdi çat diye evlensem mal varlığı dökümü yapıp evlenmeyecem. saklamak değil de nasıl cinsel hayatımızı anlatmıyorsak malımızı mülkümüzü de anlatmıyor olabiliriz, ketum olabilir insan. ama hani az-çok tahmin edilir kaç yıl çalıştığından, ne iş yapıp ne kazandığından, ne harcadığından vs... burada en kötü 1 milyon lirada filan bahsediyoruz ve piyangodan çıkmadıysa, aile nasıl aile ki böyle bir para var, kimsenin haberi yok? o para ayık değil sanırım.

Kimseyi ilgilendiren bir durum olmadığı gibi kişinin güvenilmez olduğunu da göstermez.

kendini güvensiz hissediyordur.
ilişkilerinin ne kadar iyi olduğu ile alakası yok. bu donemde kadının adı yok, bireyselcilik ve biraz bencillik olabilir

belki ailesinin haberi olursa talep çok artacak, ondan istemiyordur.
belki kocasının haberi olursa adam kendini salar, işi gücü bırakır, kadına yaslanır, onu da istemiyordur.

neticede, elbet bir bildiği vardır.
birlikte çalışıp çalışmamak tabii ki size kalmış.
ama çok da yargılamayın bence.
kimse kimsenin ailesinin içini bilemez.

le tout nouveau testament izleyebilirsin.

eksisozluk.com

yardıma muhtaç çocuklara ulaşıp yardım edebilirsin.

bence aklındaki şeyi çok büyütüyor olabilirsin. ölmek istemek öyle basit bir şey değil.

bir psikolog öneririm ben.

spor yap ama kendine hedefler koy.
moralin bozukken koşmak çok iyi gelebilir mesela.
her gün bir önceki günden yüzde 10 fazla koşmayı dene.
koşmak da bir terapi yöntemidir.

spor söylenmiş . koşu gerçekten iyidir , seviye arttırarak koşarsan daha iyi olur.
kolpaçino, çakallarla dans tarzı anlamsız ama seni güldürecek filmler falan izlemeni tavsiye ederim.

bunları yapmadan önce ise seni bu duruma sokan şeyleri kafanda tamamen bitir.

1. Doktorunu değiştir, tedavi olmuyorsun çünkü.

2. Just like heaven izle, ben çok ağır depresyon geçirirken gaza gelmiştim.

3. David Burns'ün İyi Hissetmek isimli kitabını bi oku.

4. Temiz havaya ve güneşe çık. Bol su iç ve günde 2 kere ılık duş al. Et ve hayvansal gıda yeme bi zaman, sebze ve baklagil ye, meyveyi abartma.

5. Çimenlere çıplak ayakla bas. Yeşillik gör. Evden dışarı at kendini. Kuaföre git, makyaj yap, güzel kokular sür.

Kendinle ilgilen. Konuyu olduğu gibi kabul et ve kenara koy, ilgilenme onunla. Kendinle ilgilen.

günlerden bir gün çok üzgünüm yine. evde hem ağlıyorum hem iş yapıyorum. televizyon da açık kendi kendine çalışıyor.
yeni evli sayılırım, 2 küçük çocuğum var, haftanın 6 günü çalışıyorum. o zaman çamaşır makinem elektrikli süpürgem filan yok her iş büyük emekle yapılıyor. gündüz sular kesiliyor tee gece yarısı geliyor, gecenin yarısında çamaşır yıkamaya kalkıyorum sabaha kadar çamaşırları yıkayıp kömür sobasının etrafında kurutuyorum çünkü sabah işe giderken yıkadıklarımı çocukların yanına koyacağım. işten geldiğimde sular kesik olduğu için yemek yapmak zor oluyor çamaşırlar kururken yemeklerin bazılarını hazırlıyorum. biri bebe onun maması ayrı, diğeri her şeyi yiyecek yaşta değil, onun menüsü ayrı, bizimki ayrı. eşim yemek ayırmada uzman çavuş, artı olarak onun yiyeceği gibi şeyler yapmam lazım. sabahları iki çocuğu giydiriyorum, kendim giyiniyorum, kocamın kıyafetlerini hazır ediyorum, kahvaltı yapıyorum ve yaptırıyorum, biri kucağımda diğeri bir elimde diğer elimde koca bi torba kıyafet ve çarşaf vs. kızları kreşe bırakıp oradan işe geçiyorum.
işyerinde manyak bi adam var olmadık pislikler yapıyor. beni kendine rakip görüyor türlü yalanlar, dümenlerle baş etmeye çalışıyorum. işim parayla ilgili, şirketin kasası ödemeleri aldısı verdisi bende. çok dikkat gerektiren bir iş, hata yaparsam mazallah altından kalkamam hem madden hem manen.
annem kanser, 3 kardeşim var, en küçüğü 13 yaşlarında, annemin hastalığıyla ilgilenmek, ev işleri vs hepsi lisedeki kız kardeşimin üzerinde ona destek olmaya çalışıyorum. bir pazar kendi evime bakıyorum diğer pazar anneme gidiyorum.
kayınvalidem bi tuhaf. destek olmak bi yana köstek oluyor, iğnelemeler falan gırla.
düğün takılarıyla bir kooperatife üye olduk, güzel bir muhitte ev alacaktık. evin ödemelerini yapıyoruz bir yandan da ikramiyelşerimi bir kenara atıyorum ara ödemeler olacak çünkü. maaşım ev kirası+kreş masrafı ve ev taksidine gidiyor. kaynım bütün birikimizi borç istemiş, eşim de gelip bana sordu. ben de çok toyum o zaman, hayatı bilemiyorum pek. " vermek istemese hayır diyebilirdi demek vermek istiyor" diye düşünüp sen bilirsin dedim. o para geriye gelmedi, biz ödemelerde zorlanıyoruz. ( sonra o kooperatiften çıktık mecburen, eşim o parayla iş kurma girişiminde bulundu, tüm paramız yemden vergi iadesinin kaldırılması değişikliği nedeniyle bir gecede tavuklara yem oldu)

ben çok gencim, o kadar tecrübesizim ki... yaşadıklarımla baş etmeye, onları çözmeye yönelemedim. dertlenmeye, ağlamaya başladım.

İşte o gün ben ağlayıp dururken vakur sesli bir kadın "ağlama" dedi. "ne ağlayıp duruyorsun? " ses televizyondan geliyordu. sanki odada sadece o kadınla ikimiz varmışız da benim ağladığımı görüyor ve bana söylüyor gibi irkildim. Konuşan Deniz Adanalı'ydı. Sonra neler dedi hatırlamıyorum, o ses bana güzel bir soru sormuştı ben soruda kaldım. Hakkaten ne ağlayıp duruyordum ki..

O günden sonra ağlamayı kestim. Sonrasında mücadele etmeyi akıl ettim. Üzüntü modundan çıkamasaydım mücadele moduna giremiyecektim. Bunu 30 yıl sonra bu gün çok daha net görebiliyorum. Mücadele modu ilerleyen dönemlerde beni tahmin bile edemeyeceğim yerlere getirdi.

Öncelikle ölmek istiyorum lafını sil at kafandan. Bilinçaltı tuhaf bi mekanizma. Aleyhine de çalışabilir lehine de . Senin düşüncelerine bağlı onun neye göre çalışacağı. Sana bunun garantisini verebilirim. Kafadan kitaplardan falan sallamıyorum, yaşayarak öğrendiğim en değerli bilgilerden biri bu benim. Düşüncelerini hemen elden geçir, olumsuz hiç bir cümle kurma kendinle ilgili.
Sonrası düğün bayram demek isterdim ama öyle değil tabii, bol emek, ter, zorlanma...
Emek verdiğin yönde ilerleyeceksin,kazanacaksın. Kazanmanın tadını alınca da mücadelenin kıymetini öğreneceksin.

Film önerisi vermekten çekiniyorum böyle zamanlarda ben. Bana önerilen filmlerin bazıları daha kötü hissettirmişti çünkü. Behzat ç bana iyi gelmişti bir vakit yaşadığım bi zorlukta. İşte onun o bitmişliği filan yalnız olmadığımı hissettirdi galiba.
Son zamanlarda izlediğim filmlerden aklıma gelen Castaway on the Moon' a bir bak istersen. güzel bi film, denişik.

Psikoloğuna ilacın bi halta yaramadığını söyle. İlacı değiştirebilir.

gez. başka şehri, mümkünse başka ülkeyi. benim kafamda bu var.

videoların hepsine bakamadım ama pilates bantları al 5-10 lira bişi onlarla birçok hareketi evde yapabilirsin.

5 barfiks (ön koldan çekeceksin.)
15 şınav(şınavda zorlanırsan kadın şınavı ile başla)
20 mekik
15 ters mekik
40 squat (ağırlıksız)

kurallar
1-hareketlerin hepsini peş peşe yapacaksın tek set halinde.
2-tekrar sayıları sana fazla gelecektir kendine göre ayarla tekrar sayılarını.
3-kendine göre ayarladıktın sonra tekrar sayılarını yükselterek devam et.
4- 4 set olarak uygulayacaksın.
5-hareketleri yapmadan önce ufak hareketler ile vücudunu tamamen ısıt.
6-ek olarak dumbell alıp ön kol kasını çalıştırabilirsin.(nedeni barfiksi tam çekebileceğini sanmıyorum onun için ön kol gelişimine destek olur.

sırt, önkol,arka kol,göğüs,karın,bel ve bacakta bulunan başlıca kas gruplarını çalıştıracaktır. peş peşe yapacağın için kendini daha güçlü ve formda hissedersin.
ek olarak calf çalıştırması yapabilirsin. bunun için internetten arat calf antrenmanı diye.


3 gün yapman yeterli olur.
bir problem ya da eksiklik hissedersen mesaj atarsın.

kısa süre sonra ben de aynı programa başlayacağım yüksek tekrar sayısı ile.

yurtdışına kaçma fırsatı çok sağlamsa 1. iş.
o iş yaşsa tabii ki 2. iş.

2. iş

olanağın olasılığından bahsediyoruz, ölme eşeğim ölme. 2 diyorum.

1. yurtdışında çalışma imkanı sunuyor ama ikinci iş yurtdışında tatil imkanı sunuyor bence. :) 2 derdim.

her türlü 2.
istersen ayda 2400 lira biriktirir yurt dışına kendi istediğin gibi gidersin.

elbette 2.

ikisinede göt veririm.

garantiyatçı yapımdan dolayı 1.
bu iki iş de patlarsa ilerde yine güzel bir iş bulma şansın var ise yurt dışı olayından dolayı 2.

rahat çalışma ortamı ve yüksek maaş olduğu için 2. 1'in tek cazip yanı yurtdışında çalışma olanağı. o da kesin mi değil mi belli değil.

2

2

Hayatta en önemli şey sağlık ve huzur. Stres bu ikisinin de en büyük düşmanlarından. Maaşı 5500 tl olsaydı bile düşünmeden 2 derdim. Tabii bu benim yaşam tarzıma uygun olan bu diye böyle. Senin için yurt dışında çalışmak daha rahat çalışıp daha çok kazanmaktan daha önemliyse sen 1'i de seçebilirsin.

net 2.

eger ydisinda calismak istiyorsan da bir sure sonra direk yurtdisinda is aramaya baslarsin, guzel teklif olursa gecersin.

Araba ilave 1000 TL demektir.%50 maaş farkı ediyor.Kesinlikle 2

2

spor yapan ve hacim kazanmak isteyen biri için bana biraz az geldi. kahvaltı ekmek ve yumurta gibi görünüyor.

günlük 400 gram tavuk yiyorsun ortalama , bu da 80 grama yakın protein ediyor , diğer besinlerden de 20 alsan 100 gram protein giriyor vücüduna.

vücut ağırlgın 65 kg. 1.5 gram protein ihtiyacını yeterli varsayarsak yetiyor aşağı yukarı.

yalnız proteini sadece tavuk köfte vb etten değil sebzelerdende dengeli olarak alman lazım sadece hayvansal yeterli olmuyor.

onun dışında muz dışında tükettigin meyve yok tamam muz iyidir potasyum falan ama yetersiz.
ayrıca içtigin su miktarıda cok önemli suyu bol tut. benim söyleyebileceklerim bunlar.

çöp program. vücut aynı diyeti sürekli tüketirse bi yerden sonra intölerans gösterir alternatif şart. bunun yanında protein az, karbonhidrat yok derecesinde az. 8 kaşık ne? çorba kaşığı mı kepçe mi? 8 ceviz ne her seferinde sayacak mısın? underground gym'de kopyala yapıştır program büyük ihtimalle. laflar sana değil hazırlayan elemanda.

sana tavsiyem bb.com gibi forumlarda clean bulk makalelerini oku

bu kadar muza kabız olmazsan ben de la noix değilim. çüş

teşekkürler tavsiyeler için ama benim böyle şeyler araştıracak ne altyapım var ne de isteğim :( diyetisyene mi gideyim yada bırakayım mı, anlamadım ya!

KENDİ vücudun için araştırma yapmaya isteğin ve zamanın yok ama BAŞKALARININ senin için bunları yapmasını istiyorsan (buraya duyuru açıp sorarak, referans verilmesine rağmen isteğinin olmadığını söylerek) bence bırak bu işleri

pardon?? talep ettiğim şey hazır program. kimseye bana program yaz demedim. Önce okumayı öğren sonra klavye arkasından artistik tasla

atara gerek yok gayet doğru ve mantıklı bişey söylemiş. eğer araştırmaya zamanın ve isteğin yoksa bu iş olmaz. başkası seni tanımıyor vücudunu sen biliyorsun. eğer kritik sağlık dorunun yoksa kendin yapabilirsin

halk tv ya da sol tv veriyor sanırım

mantıklı konuşuyor kadın. dediği şeyler zararlı ama fazla abartıyor gibi...

protein tozunda trans yağ var 10 yumurta yiyin dedi asdfasdfghjk ulan sanki bi tek toz içip yemek yemiyoruz. bacım yemek yetmediği için alınıyor o toz.

Genel olarak doğru söyledikleri protein tozu hakkında söylediği mecburiyetten. Paket halinde işlem görmüş bir ürün olduğu için zararsız dese diger tezleri çöpe gidecek.

Genel olarak beğeniyorum söylemlerini ama bazı noktalarda bokunu çıkarıyor.

Ozellikle kolestrol hakkinda soyledikleri dehsetti bir ara. Cok takip etmiyorum, bir ara okumustum dediklerini. En son seker yukleme testi ile iyice tuyunu dikti, zaten 15 gun meslekten men edildi. Isin kotusu bu tipler prim yapiyor, insanlar gidip bunlari dinliyor. Sahsen denk gelirse linc ediyorum ama cok da ugrasmiyorum artik.

Egzersiz olarak dedikleri zırva, sporcuyum, spor eğitimi alıyorum ayrıca 20 dakika yürü doyana kadar da ceviz ye diyor. Böyle bir tavsiyeyi bir antrenör verecek olsa bıçaklarlar

bu kadar gündemde olması anlamsız geliyor bana. bir nedeni olmalı.

Çeşit bir şey.

sonuna kadar destekliyorum. sağlıklı bir yaşam için de dediklerini yapmaya çalışıyorum. hamilelikte şeker yüklemesi falan yaptırmadım mesela. sonuna kadar da canan karatay'ın askerleriyiz alsksks

sta nın dediği şeker yüklemesi testinde 1-1.5 simitleri kadar glikoz yükleniyor. oturup 1 salkım üzüm yese 2-3 kaşık bal yese yine aynısı. eminim bunları tüketmedi hamileliği boyunca : ). şeker yükleme testi 24. haftada yapılıyor, 40 haftalık gebelikte 16 hafta x7 gün x3 öğünlük kontrolsüz kan şekeri ve bunun yol açacağı annede tip 2 diyabet bebekte de anormal doğum ağırlıkları ve gelişim bozuklukları gibi şeylere engel oluyorsun. ama tabiiii kimse 2 simit yemiyo zaten hamileliği boyunca. işte böyle sorgulamayan, ula bi bu kadın doğru kalan bütün doktorlar yanlış mı diyen, uzmanlığı olmayan konuda mal mal konuşanları dinleyenlere ne desem bilemiyorum. allah akıl fikir versin. karatay zır delinin önde gideni, soytarının teki. sen Türkiye'de doktorluk yapacaksan halka sesleneceksen günde 30 zeytin yiyin demeyeceksin, 4 kişilik ailede günde 120 seyin ayda bilmem kaç zeyin zeytinin kilosu ne kadar hesabı yapacaksın sosyokültürel bi hesap kitap yapacaksın.

Saç kremi/köpük kullanmayı denedin mi? ya da başka şekillendiriciler?

@manuelka

şekillendirici kullanıyorum özellikle. sorun yıkadığım şeyde. şimdi edit çekicem duyuruya anlıcaksın.

Dogal zeytinyagi sabunun kullanin artik ciddi ciddi yayginlasti, internette bir cok bilgi var. kepek yapmiyor, istediginiz gibi sekil aliyor. Sacin alismasi bir sure aliyor ama sonrasinda super oluyor. Onemli olan sabunun kuru olmasi yani yeni yapim olmamali zaten bloglari vs okudukca goreceksiniz. Dogal zeytinyagi urunleri satan yerler de yardimci olur sac icin derseniz kurumus ( ayni iki uc hafta beklemis) sabundan verirler

Saç sekillendirici kullanmak istersen pantene mükemmel bukleler miydi neydi o baya güzel.

Takım elbise. Özellikle Roberto di matteo bu adamın takım elbiselerinin dikimi çok iyi hatlara sahip.

hocaya gore degısır. yılmaz vural olursa takım elbise dayanmaz yırtılır :d

ama takım elbıseden yanayım bende

"Smart casual".

takım elbiseli olmalı. o sporcu değil yönetici neticede. ayrıca onun karizması da bir ayrı.

antrenmanlarda eşofmanlı , maçlarda takım.

dikkatini başka şeylere yönelt,sürekli meşgul et kendini.

bence sebebi can sıkıntısı. sen bu huydan vazgeçmeye bak ama geçemezsen de sıkıntı yok.

spor başla çilgınlar gibi atıştırıyosan çılgınlar gibi spor yap. düzenli koşu yap evde de çalış vücut ağırlıgın ile ve dumbelle hepsi kas olur yakarsın.

çözüm bulursan bize de söyle. :)

ne yaparsan yap neyle uğraşırsan uğraş o stresi atmaya hiçbir hobi yetmeyecek. bunu sınavdan anksiyetesi azmış biri söylüyor. o sınav yüzünden nörolojik,kardiyolojik saçma sapan tepkiler verdi vücudum.

yapacağın aktivite sınavlar, sınavları bi aktivite hobi gibi düşün rahat ol. ben sınavdayken camdan dışarıyı izliyodum arada bi 3-4 dk mola veriyodum kendime :) sınav önceside hep rahat takıldım normal hayatımı devam ettirdim ve ektiğimi biçtim.

bugün 50 tane duyuruya aynı şeyi yazdım, insanlar spor manyağı zannedecekler ama yine de yazıyorum: spor yap. sinirini, stresini alır, beynin de vücudun da rahatlar.

valla benim okb'um vardı -hala da var da, o dönemdeki kadar değil- stresten iyice abartmıştım artık. takıldığım için kalem ucu kırıyordum, sonra da kalem kırmaya başlamıştım, böyle bildiğin "bu uç sorular için kötü, biraz kısaltayım." diye kırıyorum ucu -neden kötü dersen, bilmiyorum işte okb.. herhalde başarısız olacağıma takmışım falan.. zaten ergenlik var bünyede, gereksiz kendine güvensizlik ve kompleksler falan- neyse, ucu kırıyorum, sonra "bu da olmadı, tekrar kırmam lazım, ama şöyle kırayım." diyorum, bu sefer de istediğim gibi kırılmıyor. ben böyle böyle paket paket uç bitiriyorum. sonra da sinirlenip uçlu kalemi parçalıyorum falan. aynı şekilde stresten saçlarımın uçlarını kesip kesip tepeme kadar çıkarmışlığım vardı: önler üç santim falan, arkalar 20 santim falan, öyle saçma bir saç.. neyse, ben stres atmak için kitap okuyordum ve paso yiyordum, 10 kilo almıştım. sen öyle yapma, bence de spora git. hareketli bir müzikle dışarı çık, yürü. spor salonlarından ben de nefret ederim, ama güzel bir müzikle sahile ya da ormalık bir yürüyüş yolunda yürümeye hayır demem, çok da güzel kafa açar. ağır bir şey zaten yapma, kimse sana vücut yap demez. evine yakın bir yere çık yürü. en kötü çarşıda yürü, ne bileyim? şimdiki aklım olsa ben yürürdüm mesela -gerçi her akşam dershaneden eve yürüyordum, placebo açıyordum, muse açıyordum, mor ve ötesi açıyordum, linkin park açıyordum.. ayh dinleyesim geldi :)))) - öyle yap, evet.

ha bir de, benim kardeşim geçen sene sıkıldıkça gitar çaldı, sonra piyanoya başlayınca piyano çaldı sıkıldıkça. gerçi nasıl sıkıldıysa, şimdi bir dolu konser veriyor, hasılı, sınav psikolojisi adamı vezir de eder rezil de, sen kafanı takma, sıkılınca çık yürü bir saat tempolu olarak, süper gelir.

Ters çevir yıka

Ütüyüde tersten vur

oha bu çözüm oluyor mu. iyi bari :)

forma ütülenir mi abi, soğuk suda leğende elde yıkıyorum

etiketinde kaç derecede yıkanması gerektiği yazıyordur. ılık suda yıkamak en mantıklısı.

tersten, 30 derece, az sıkmalı programda yıkıyormuşuz. bu zamana kadar sapasağlam solma, curuşma yok.

o formalar zaten elinle yıkasan hemen temizlenir ve çabuk kurur o kalitede olması lazım.

Fenerbahçe nin 100. Yıl formasının tek tarafında ki baskı hariç (forma çift taraflı) bugune kadar hiç sorun yaşamadım ki o da baskıydı logo arma vs. İşleme değil. Normalde maç forması satın alırım ön yüzde bı sıkıntı olmaz bir tek roberto carlos formamın numarasında bi parça atmış durumda. Diğerlerinde hiç bir sıkıntı yok ama o formanın zaten aklını almıştım giyerek iyi bile dayandı.

Normalde de aldıgınız forma da oyle bı sorun olursa aldıgınız yere gidin değişim yapıyorlarmış ama ben 100. Yıl formasında cok geç kalmıştım bu bılgıyı ogrendıgımde

aşık olmuşsundur

insan aşık olduğunu anlamaz mı usta ya?

kamyon da devirdin mi? o zaman sırılsıklam aşıksındır.

gün içinde aklına geliyosa rüyana girmesi normal bana da oluyodu

İkinci link bozuk.

Edit: 2.

düzeltildi

Birincisi.

3

zevkimi merak ediyosan en kısası.

1.

etek nerde

bence 1.si ama bacaklar resimdeki gibi güzel ise 1 diyorum yoksa 3'üde olmaz :)

ilki.

3.
yalnız bunlar bence sadece fotoğraflardaki modeller tipinde, uzun ince bir fiziğe sahip olanlara yakışabilir gibi geliyor.

aynı tür ikisi de. ikinci bozuk zaten. ama illa seçeceksek sonuncu. ikinciyi görünce editlerim.

edit: gördüm ve değişmedi fikrim.

3

eteği göremeyen arkadaşlar, yazlık yerlerde farzedin ki eteksiz geziyoruz ona göre hangisiyle eteksiz gezmek isterdiniz?

1 ve 2 arasından seçmek gerekse 1. 3 sanki daha abiye gibi mi? o da güzel ama.

aynen o abiye gibi. 1. ve 2.den farklı ama hepsini sade kolsuzla düşünüyorum ona göre seçelim diye koydum ortaya :)

3.

3. biraz gece işi, 2. günük giymek için harika ve bronz tenle!, 1. plajlık. Hepsi harika ama 2 ağır bastı. Link var mı ben de istiyorum :)

ne saçma bir şeylermiş bunlar. sadece sayfiye mekanlarında giyilmek üzere 1. 10 kere 1.

oh la la...

yazlık işi diyorsan; 1.

maymuncuq

buyrun efendim www.ebay.co.uk

nerdeyse kimse 2 dememis. 2.

1-2
=2

boyle bacaga ne giysen yakısır.boyle bacaga ama dikkat.

ya ben hepsine bayıldım, ama 3 agır , güzel duruyor. 3 diyorum , evet 3, yasasın 3 :)

yerine göre değişir ama günlük bir şey ise 1. gece ortamlara akarken giymek içinse 3.

2

1 ve 3 kesınlıkle muhtesem. ıkıncısıne bende baktım hıc hos durmuyo.3. favorı dıyebılırım.

hepsi

bunların altına bir de geyikli tayt giy tam olsun.

3.nün bacaklarını görünce hayattan soğudum
2

gecen sezon bende vardi. Genellikle cogu maci yayinliyorlar. gecen sene sanirim Tothenam-Arsenal macini yayinlamadilar diye hatirliyorum (yaniliyorda olabilirim.)
super lig'de gunduz maclari ile cakistigi zaman EPL'nin kanalinda tek mac ile idare ediliyor.
Ben gecen sezon memnundum. Bu sezon digiturkplay alayim diyorum ama kararsizim/

sadece premier ligle yetinme diğer ligleride izle bunlara canlı bahiste yap.
d smart veya digitürk hangisi daha çok lig yayını yapıyosa onu al.

istersen evdeki neti kapattır d-smartla beraber net al ucuza gelir.

digiturk play al, premier ligli paket 5 tl. kötü de olsa bir kaybın olmaz yani sözleşmesi falanda olmuyor bunun sanırsam, yani denersin ki sorun olcağını pek sanmam.

unutmamaya alışana ufak bi kağıda telefon yaz, inerken gözüne çarpan bi yere yapıştır.

arabanın anahatarına bağla telefonu :) arabayı durdurup anahtarı çektitiğinde telefonda gelsin.

telefonu cebinden cikarmazsan unutmazsin.

Liseli sevgili yap surekli sms atsın.

hani ön camda dikiz aynasına bişiler asıyoruz ya, oraya telefonunu hatırlatacak bir şey as ya da içteki kapı koluna bi sticker gibi bir şey yapıştır sana hatırlatsın.

1 liracilarda alarm vardi kapi pencereye takilan. Onlardan al kapiya tik. Inmek icin kapiyi acinca oter. Sen de noluyo lan deyip alirsin telefonunu.

bahsedilen telefon iphone ise ve internetin var ise, reminder dan ev lokaksyonuna gelince alarm çalacak şekilde ayarlayabilirsin sanırım.

araç şarj cihazı al, kontağı kapatınca elektrik kesileceği için telefonun ekranı yanar. alırsın.

arabadan inerken direksiyonun arkasına bakıp kontrol etmeyi bir alışkanlık haline getirsen süfer olabilir.

ya ayrıca eve gelince nasıl farkına varmıyorsun telefonunun yanında olmadığını, arkadaşların dediği gibi sevgili yap da arasın, ya da sen onu ara.

el freninin üstüne kağıt yapıştır, telefon yaz.

tam yetemiyorum ama yetecek kapasite olduğunu düşünüyorum yetip yetmemek elimde :)

2 sene yurtdisinda kimseye minnet etmeden yasadim ustune aileme yardim ettim. evet kendime yetebildigimi dusunuyorum. gerekirse tasi sikar suyunu cikaririm.

kendi kendime yetebiliyorum

Maalesef yetemiyorum,son zamanlarda yetebilmem gerektiğini anladım,çabaliyorum.yakinda kimseye ihtiyacım olmayacağını biliyorum.

fiziksel olarak evet.
yemek/bulaşık/çamaşır vs çevresinde düşünürsek evet.

fazlasıyla.
allah vermiş, sonsuz şükran.

evet, 2.si güzelmiş

pantolun gideri var kaliteli kumaşsa al zaten dockers marka kaliteli olması gerek.

ayakkabılarda pantolun altına gider siyah veya lacivert tonları o pantolonun altına gider.

yalnız artık herkes bu tarzı yapıyor herkes aynı sıkıyor bir yerde.

kendine yakıştırıyosan giy ama moda diye giyme.

Pantolonun kumaşı çok hoş o yüzden aldım zaten. Bu renk ve lacivertini aldım. Şimdi sıra ayakkabıda ama karar veremiyorum:)

timberland'in düz makosen ayakkabıları çok güzel. ama bunun böyle egzantirik, farklı renklerde olanı kafamda çok bayağı kıro bir resim çizilmesine neden oluyor. kiremit ve kahverengiden şaşmayın bu makosen ayakkabılarda. diğerleri ciddi basitleştiriyor görüntüyü.

kemal tancadan kundura tarzı bişeyler al bu pantolonun altına her türlü ayakkabı vardır orada.

gidicen resimdekileri alıcan bir numaralı kolpa olucan :)

Süet tarzı mokasen ayakkabı alacaktım, hoş olmadı kahverengi sade timberland alacam gibi. Saolun yorumlar için.

süetten vazgeçmen iyi olmuş. bence de kahverengisi güzel ayakkabının.

her turlu. ben kot pantolonla bile giyiyorum.

o pantolonun altına bence şu da gider ;

www.network.com.tr

pantolon linki açılmadı fakat 2. ayakkabı her şeyin altına gider. biri bugün olmak üzere 10 günde 2 kişiye aldırdım aynısını.

ha keza; www.boyner.com.tr

özele git veya sigortadan yararlancaksan acilden git ağrıyo diye gir direk ortopediye alırlar hemen film çekerler.
sağlık olaylarını yabana atmayın.

hamlamaktan dolayı olan bir şeymiş gibi geldi bana.eğer uzun zamandan sonra spor yaptıysanız hamlık olabilir.yok eğer değilse bir doktora görünmekte fayda var.

Dişçiye git ne olacak ki, öldürmez süründürür yapacağın saçma şey..

benim bir kere patlamıştı bişey olmamıştı :)

bi kere de içerideydi ameliyatla aldılar.

apsedeki mikrop kana karışırsa tehlikeli olabilir. o yüzden antibiyotik almakta fayda var.

ben yapmıştım bişey olmadı, batticonla sildim. geçti bi müddet ama sonra gene apse oldu durup durup.

patlatmaya götüm yemedi doktora gittim. şırıngayla çekti apsenin içindeki sıvıyı. ardından verdiği ilaçlar şöyle;

- elektra (ağrı kesici/12 saatte bir)
- biteral (antibiyotik/12 saatte bir) (ek not: güzel kafa yapıyor.)
- croxilex (antibiyotik/12 saatte bir)
- kloroben (gargara/günde 3 defa)

lays baharatlı veya fındık çikolata

fındık.

sigara

olmazsa olmazım yoktur bira rakı gibi değil gerekirse tek başına da gider ama tuzlu fıstık ve baharatlı lays çok iyi gidiyor. arkasından da ıslak hamburger çok iyi gidiyor.

acili nutzz.

baharatlı nutzz la seviyorum ben

müzik

midye - tekila. Ama bulmak imkansızsa veya imkan yoksa sade sigaraylada gider.

yakın arkadaşlar.

bira zaten kalorili, bir de yanında bir şey mi yiyeceğuk?

çereza peynir-soğan aromalı cips.

kırmızı pringles.

Kuru et

18 erkek.

böyle yolun ortasında teklif etse kabul etmem tabi ki. böbrek.avi olabilir :)

turkiye'de isem kacarim arkama bakmadan, yurtdisinda isem ortama zamana gore hareket ederim...

direkt kabul ederim. erkek.

24, erkek.

hangi ortamda, nerede ve ne şekilde söylendiğine bağlı olarak durum değişir. cinselliğin bilindışındaki en güçlü dürtü olduğunu biliyorum. zaten kafa karıştırıcı ve gündelik yaşamı etkileyen bir arzuyken; böyle yol ortasında söylenmesi aklımı karıştırır. fakat ortamına göre evet ya da hayır derim.

21 erkek
masa da oturuyor olursam lak diye çıkarır koyarım masaya neyse şaka bir yana kabul etmem heralde yada kendi evime davet ederim o daha mantıklı bak

21 erkek
muhtemelen hayır derdim. kimsin nesin... sonra al başına belayı.
tok gözlü olmakta fayda var bu gibi durumlarda.

25 kadın kabul etmişliğim var

bedava ve ekstra bir gıda

1.bp.blogspot.com

Türkiye'de veya başka bir ülkede olması farketmez. Kabul etmem, 26, erkek..

Ahahaha diye güler hayir derdim.
26,erkek.

20 erkek

hatun güzelse neden olmasın.

kabul etmem, kibar bir dille reddederim.

erkek
22

temel beklentilerimi karşılıyor, saykoluk belirtisi göstermiyor, prezervatife karşı değilse, bachata biliyorsa why not? :) daha öncesinde edilen uzun muhabbetlerin özeti bu değil midir? barda kesişmelerden, havadan sudan muhabbetlerden çok mu farklı?

erkek 38 :)

"absolutely not" diyen kız kezban.

23, erkek

işkillenir, kaçarım.
ha işkillenmesen yaparım sanırım.

erkek 17 cm.

dolaylı yoldan oluyor zaten bu.'gel kahve içelim' 'bu akşam bir şeyler içelim' diye. e gecenin sonu seks zaten.
direk olarak 'gel beni sik'.ya da 'gel seni bi sikiyim' bu çok absürd olur.ben kabul etmem.

not:erkek

çık.

:) eğer sevgilim olsaydı bu sakin istanbulu kesin değerlendirir içeri girmezdim

bi an çok kötü şeyler geldi aklıma többe töbe :)

semt ver semt.

izmir, alsancak

cik tabi hic durma.

sevişme olayı neden yok? bence çıkma, ayart.

Ben daima tek çıkarım (gerçi çıkacak pek kimsem yok ondan olabilir :D) gezilecek mimarisi güzel binalar falan varsa gidip onları incele ya da sadece yürüyüş yap iyi gelecektir.

Seversen Hayko CEPKİN konseri varmış bu akşam (az önce haberim oldu) Tarihi Havagazı Fabrikasında ona git kafanı dağıt evde durma :)

açıklama yapmaya gerek duymadım çık

tüh, izmir'miş :))

çık tabi, sevgilin yanında gelmezse de boşa gitsin, ne anladım ben öyle sevgiliden?

şimdi 58 tane özel mesaj gitmiştir "gel beraber takılalım" diye :)

gelmedi hiç valla :)

milletin içi pis ama sazan avından korkar olmuş ondan ben izmir de olsam kahve içmeye çağrırdım bi iki öğüt verirdim o salağı adam etmesi için

çık sinemaya git dicem ama çok geç olmuş :) balkonda otur çiğdem çitle, kola iç.

ooooh mis gibi. kahrolsun erkek arkadaş ve türevleri

merak eden varsa, çıktım :)

@girlofwinter__ ulan sorun orada zaten. güvendirmeye fırsat bile vermiyorsunuz diyorum işte.

bi yerde haklısın dostum.ayrıca kadınlar yalnız kalmaz hep bi yavşayanı hep bi ihtimali olur.eğer yoksa çok çirkindir ve bu işlere hiç bulaşmıyodur

@girlofwinter

nette diye cesaretsiz anlamına gelmez insanlar hayatının bazı süreçlerinde evinden çıkamicak durumda olabiliyo bunu hesaba kat.

internette kızlar hadi tanışalım aşk yaşayalım diye atlamazlar, önce tanışacaksın, sonra kızın filtresinden geçmeyi başaracaksın, sonra arkadaşlık kuracaksın, bir yerde buluşacaksın, sevgililiğe kadar ilerleteceksin.

VE tabii bu süreç çok uzun ve yoğun. O yüzden bu yolla hiç uğraşma direkt gerçek hayattan git.

@incelikli hayta çaresiz dememiş cesaretsiz demiş.

abi zaten internet abaza kaynıyor, duyuru da bile dişi olduğunu belli edene yazan yazanadır kesin, pas vermemeleri normal bence. bi de görmediği etmediği adama güvenecek de, hoşlanacak da falan, uzun hikaye.

sanal alemde bir insana güvenmek gerçekten çok zor. güvenmek derken bir insanın bir insanı aldatmasından bahsetmiyorum. şu dünyada abuk sabuk o kadar insan var ki. iti kopuğu her yerde. internetten tanıştığın bir insanın sapığın teki olmadığını nereden bileceksin, veya sana zarar verecek bir tip olmadığını. bir sürü haber görüyoruz devamlı. öldürülenler, kaçırılanlar, asılıp kesilenler... 4-5 yıl önce internette bir oyundan birisiyle tanışmıştım. hala da muhabbet ederim, telefonu vardır bende mesajlaşırız arada, face'imde eklidir, kimdir nedir bilirim. hoşlandığı kızdan bahseder bana, tamamen dostça bir muhabbetimiz vardır. birkaç kez buluşalım demiştir bana ama hep bir bahane üretmişimdir. asla güvenemiyorum bu aleme, kimseye ne olursa olsun..

klasik bişi olcaksa Nacar al.

markafoni morhipo gibi sitelere bak. ucuza kaliteli saat alırsın.
ben markafonide casio aldım sıkıntı çıkmadı.

iki model önerebilirim size.

www.tamsaatinde.com

www.tamsaatinde.com

babanız nasıl giyiniyor bilmiyorum ama klasik giyiniyorsa ikinci linkteki saati öneririm. daha spor giyiniyorsa ilk linkteki saati öneririm.

fossil de oldukça kalitelidir ondan şüpheniz olmasın.

Casio'nun modelleri ve fiyatları gayet uygun.

bence kesinlikle skagen

sağolasınız :))

yok öyle bir sey.

fatura var ise iptal edicek, iade olarak alicak. hatta ürünü aldiniz, begenmedim, memnun degilim diyerek 4 ünü birden geri verebilirsiniz.

O adam güzel laftan anlamayacağı için "beni yaşlı kadınla karıştırma" diye girip artık allah ne verdiyse sakince hafif tehditvari konuşacaksın. Önemli olan iade belgesi gibi bir şey alman, ondan sonra senetleri vermezse ver elini tüketici mahkemesi.

ürün ayıplı değilse ve 7 günlük süreyi geçirdiyseniz almaz.

kalabalık gidin biraz :) korksun

maalesef türkiyede tüketici hakları bağlamında bu ürün iadesi olayı sadece ayıplı mal söz konusu olduğunda oluyor, onun dışında satıcıları hukuken zorlayan bir şey yok. bazı şirketler yine de iade alıyor ama kendi insiyatiflerinde bir durum bu, hukuki bir zorunluluk değil.

bunun tek istisnası mesafeli satışlar ama o da sizin duruma uymuyor zaten.

Bence zaman kaybetmeden kaymakamliktan tuketici haklari d ne basvurun

@sttc: tüketici hakem heyeti bir şey yapamaz burada, ayıplı mal veya hizmet söz konusu değil.

gidip konuşacaksınız adamla, senedi iade alırsanız ne ala. yok vermiyor ise de, önce noterden bir ihbarname ardından dava açmanız gerekir bedelsiz kalan senedin iadesine dair.

1) başlayabilir
2) kişiye göre değişir. ama 2 hafta normal

yaşadıkların çok doğal süreçler, biraz zaman vermen lazım kendine sadece. bir işte çalışıyor olman büyük avantaj, zira böyle durumlarda boşluk hiç iyi gelmiyor insana. tüm enerjini ve aklını işine vermeye çalış, hiçbir şey olmasa bile işinde yükselirsin :)

senelerce o şekilde olmayacaksın inan bana, sadece kendine biraz zaman tanı. her şey geçer, her şey.

1- başlayabilir ama mücbir sebeplerden bitmemiş bir ilişkiyi yeniden başlatmak doğru bir hareket değildir, sonu %90 (iyimser bi tahminle yani) hüsranla bitecektir.

2- acısı senin o acıyı canlı tutmana bağlı. şu an içinde bulunduğun durum, geçen süre bakımından normal, bir iki hafta daha böyle gidersin, sonra gitgide hafifleyecek, yeni olayları onsuz yaşadıkça, yeni insanlar hayatına o olmadan girdikçe sen de onun eksikliğini eskisi gibi hissetmemeye başlayacaksın. sonra ilişki konusundaki özlemlerin, keşkelerin tamamen geçmeyecektir büyük ihtimal ama acısı geçecek inan. şimdi sen kendini toplamaya ve artık onun olmayacağına inandırmaya çalış.

sadece sende olan veya sana özel bir durum değil bu olanlar, yani gayet normal.
1-bitmiş bir ilişki, bitmiştir. yeniden başlasın yeniden biter bu net.
2-bu sana bağlı o depresyonlu durumdan kurtulma çabanla doğru orantılı.
o ruh halinde yaşamaya devam edersen uzun sürer aksi halde atlatırsın.
geçerr...

bir de şunu söyliyeyim. insanlar kendi mutluluklarını hep başkalarına bağımlı yaşıyorlar ve o "başkası" resimden çıktığı zaman da nasıl mutlu olunacağını bulamıyorlar haliyle. sen kendin olarak, tek başına, kendi ayakları üzerinde durabilen ve kendisiyle barışık bir kadın olmasını başarmalısın ilk olarak. kendi mutluluğunu başkasının insafına bırakırsan hayal kırıklığı yaşamamak çok zor. elinde sadece kendin varsın ve sadece kendine söz geçirebilirsin, diğer insanları kontrol edemezsin; gidebilirler, sevmeyi bırakabilirler, başkasına aşık olabilirler veya kendi bencilliklerinden seni üzebilirler.

kendi varlığınla ve kendi başardıklarınla mutlu olmayı başarabilirsen ilk önce, hem yaşadığın ilişkiler çok daha sağlıklı olur, hem de bir ilişki bittiğinde kendi var oluşunu sorgular duruma gelmezsin.

Uzun süren ilişkilerin bitmeside uzun sürüyor. Bende 5 yıllık ilişkim bittiğinde ilk altı ay bahsettiğinizden beter haldeydim daha sonra azalarak bitti ve normalleşmeye başladım.Eğer evliliğin çemberinden döndüyseniz 1 yıldan az sürede bitmeyecektir. Ama lütfen şunu unutma hayat çok kısa, kısa zamanda atlatmaya çalış.

1 başlayabiletesi var
2 kişiye göre, ayrılıktan sonra yaşayacakalarına göre , ayrılıktan sonra karşına çıkacak kişilere göre ve aklıma şuan gelemeyen sebeplere göre değişir acının geçme süresi. senelerce bu şekilde olmaya devam etmezsin bir karar vericen ya kafandan tamamen silip güzel bi hayata devam edicen ya da peşinden gitcen bişeyler yapmaya çalışcan olmaz yine kafandan silip atıcaksın hayat devam ediyor.

Merhaba,

'Bitmis bir iliski bilmem kac zaman sonra acaba canlanir mi?'ya takmak sizi olumsuz etkiler. Zaten bitmis iliski bir daha baslamasin, eskisi gibi olmuyor cunku. Hayalkirikligi yasiyor insan. O yuzden aklinizda varsa eger oyle bir dusunce; cikarin, silin, atin ki hayatiniza devam edebilesiniz.

Dusunmeyin.
Akliniza gedikce baska baska seylerle ugrasmaya calisin. Yeter ki o dusunceleri atmaniza yardimci olsun.
Unutmayin; en onemli sizsiniz.

Acisi geciyor ama tukenmiyor tabii. Sadece etkisini kaybediyor. Yillar sonra kalan seyin adi da 'aci' olmuyor, 'gecip giden hatiralar' oluyor.

Demem o ki; yaptiginiz kendine iskenceden oteye gitmiyor. Kimseye bir sey olmuyor, zarari kendiniz goruyorsunuz.
Isiniz, yasaminiz, hayat kaliteniz olumsuz etkileniyor.
Seneler sonra aglamalarinizi vs dusununce kendinize kizacaksiniz 'gozyaslariniza deger miydi' diye.

poset tutulabilir.

1 gün önceden beslenmesine dikkat edin.

sadece gugılladım, içeriğine bakmadım. yanlış/hatalı veya sorunuza cevap olmayan bir içerik olabilir.

www.cocukbakimi.com


www.frmtr.com

Uyku ilaci verin gitsin uyusun cocuk. Tani once eczaciya danisin

mümkünse yolculuk öncesi iyice yorulup yolculukta uyuması iyi olur. bir de hep karşıya baksın. yan camlardan bakıldığında kayan manzara mide bulantısını artırıyor. sürekli ön camdan yolu görecek şekilde oturtulsun. poşet de hazır edilmesinde fayda var tabii.

ucaga bindirilir

metpamid şurup içirilir yola çıkmadan.

anti em denilen bir mide bulantısı ilacı var, küçükken ondan verirlerdi bize.

yaşına uygun olup olmadığını bilmiyorum ama ben emedur kullanıyorum kendim için

İnsan sarrafı değilim ama bu mecralarda account açan kişilerin yarısı kullanmıyor bir daha zaten. Resim çektirmemesine gelince, resimlerde çirkin çıktığını düşünüyordur ya da çektiriyor ama nete koymuyordur. Olur böyle şeyler, adam web sosyali değil diye neden yalancı olsun, abartıyorsunuz biraz.

resim koymuyosa koyacağı resimleri kendini beğenmiyordur.

paylaşım yapmıyor olabilir , her gittiği yeri paylaşacak değil ya ben de pek paylaşım yapmam.

yazmaktan çok okumayı seviyor işte. belki de tüm yazma ihtiyacını sözlüklerde karşılıyordur bunu da bilemezsin, orada anonim nasılsa.

erkekler genelde fazla fotoğraf çektirmekten hoşlanmazlar.
son fotoğrafım 26 aralık tarihine ait mesela. doğumgünümde çektirmiştim.

twitterda da az takipçi, bol takip edileni olması yukarıda söylediğim sebeplerdendir.

gerçek ortamda tanıdığınız biriyse ve onun o kişi olduğunu teyit edecek eski tanıdıklarınız varsa sanal ortamda nasıl davrandığını hiçbir önemi yok. sanal ortamda tanıdığınız biriyse her şeye hazırlıklı olmak lazım ama illa kötü şeyler olacak değil tabii ki.

insan gibi insandir, her osurdugunu millete duyurmak niyetinde degildir. sosyal medya öncesi dünyanın huzurunun ariyordur. mahrem ve özel hayat gibi kavramlarin farkindadir ve saygi duyuyordur.

insan sarrafi olarak söylüyorum, bu cocuk sana üc gömlek fazla.

Sosyal medya işlerine az çok kas yormuş biri olarak bence tamamen kullanım alışkanlığı. Bazıları paylaşıyor diye hayır görüyor diğerlerini (sana ne ulan?) bazıları da ezik görüyor paylaşmayınca ya da bir şekilde bir şey mi saklıyor diye düşünüyor. (Yine sana ne) bu tamamen kişinin internet, bilgisayar ve telefonu kullanım alışkanlığı ile ilgili. Popüler olup sosyal medya sitelerinde popüler olanlar var, popüler olup bu tarz siteleri kullanmayan/az kullanan var, hiç popüler olmayıp sosyal medyada popüler olan var. Çeşit çeşit. Bundan bir çıkarım yapılmıyor, tamamen kişilik biraz. Bundan bir anlam çıkarmak yersiz olur.

İyi de ne var ki bunda? Ben de fotoğraflarımı paylaşmıyorum. Facebook'ta 2 senedir aynı profil resmi duruyordu, daha 1 ay falan önce yine sadece yüzümün göründüğü, nerede olduğum ve ne yaptığım konusunda hiçbir bilgi vermeyen bir başka fotoğrafla değiştirdim profil resmimi. Albümlerde ise ya öğrencilerim ya da arkadaşlarım oluyor, onlar da kendileri bendeki fotoğraflarını alabilmek için istediklerinde koyuyorum, onlar fotoğraflarını aldıktan sonra albümü siliyorum. Twitter'da gündemi ve ilgi alanıma gire kişileri/grupları takip ediyorum, 300 civarı takip ettiğim var, buna kaşılık 16 takipçim var. Hepsi de birebir tanıdğım insanlar. Hesabım da protected. Takipçim olmayan hiç kimse yazdıklarımı göremiyor. Ne Facebook'tan ne de Foursquare gibi sitelerden check-in yapmam. Ne Facebook'ta ne de başka bir mecada etiketlenmeye de izin vermem. Yediğinin içtiğinin fotoğrafını koyana hele, hiç tahammülüm yok. Eskiden anneler çocuklarına beslenme çantası hazırlarken, çocuğunun yiyebileceğinden biraz fazla koyardı ki, getiremeyen arkadaşı varsa, onunla paylaşsın diye. Çocuğunu da sıkı sıkı tembihlerdi. Nereden çıktı sonradan bu görgüsüzlük, nasıl oldu da 10 yılda bu kadar düşüncesizleşildi; hala anlamış değilim.

Sebebi ne mi? Ne zaman nerede olduğum, ne yaptığım, kimlerle olduğum sadece ve sadece beni ve o esnada yanımda olanları ilgilendirir. Her şeyi herkese ilan etme zorunluluğum olmadığı gibi, mahremiyetime de büyük saygısızlık geliyor diğer türlüsü. Kısaca karşınızdaki kişi kendine, özel alanlarına saygı gösteren ve saygı bekleyen birisi.

çocuğu gerçek hayatta tanıyosan, onun sosyal platformları kullanma şekli veya fotoğraf çektirmekten haz etmiyor oluşu senin kafana neden takıldı ben orasını anlayamadım. eğer gerçek hayatta tanışmadıysanız, yalnızca sanal olarak arkadaşsanız şu anda, yalan söyleyip söylemediğini anlamanın tek yolu da zamandır, görüşmektir, tanımaktır.

aynı ben bu çocuk yahu. facebook kullanmıyorum bile, twitter desen sırf haber sitesi gibi kullanıyorum, sadece çok sık görüştüğüm birkaç arkadaşım ekli, başka tanıdığım kimseyi eklemedim, onun dışındakiler sadece adam gibi gazeteci ya da olayların merkezinde bulunan kişiler. fotoğraf desen yok. gereksiz yani ne check-in'i yahu, kim ne yapsın benim nerede olduğumu, ben neden söyleme gereği duyayım nerede olduğumu? öyle göstermelik hareketlerde bulunmak yerine, twitter'ın asıl nimetlerinden yararlanıyordur kendisi, ki en mantıklısı da bu zaten.

ve evet atmacaged haklı, bence de bu çocuk sana en az üç gömlek fazla.

Facebook u sadece insanlarla iletişimde kalıp konuşabilmek için kullanıyorum. İlla aktif bir şekilde kullanması gerekmiyor herkesin. Bence bunu bir şeye yormaya çalışmana gerek yok.

el ayak neden örtünmüyo onlarda fantazisi olanlar var ayıptır be :/

ben de aradım bulamadım

Nisa suresiydi gaaba:
www.suleymaniyevakfi.org

Bu durum çeviriden çeviriye değişiyor. Bazıları "ayıp yerler" diyor, bazıları "el ve ayak dışında" diyor, bazıları "ziynet yerleri" (ilk dediğimle aynı olabilir bu) diyor. Hangisi doğru, bilemiyorum. Kim bilir, belki sadece "ayıp yerleri" diyen yumuşatmıştır, belki de "el ve ayak dışında" diyen ağırlaştırmıştır.

herkesin kafasına göre yorumladığı ayetten bahsediyorsun galiba. orda bahsedilen esas olarak mahrem yerlerin örtülmesi ama saçından bile tahrik olan sapkın kafaların olduğu bir toplumda yaşıyorsan bu tamamen örtünmelisin olarak yorumlanır doğal olarak.

değişik yorumlar var, yaşar nuri hoca da "abdest bölgeleri açık olabilir" diyor mesela.

evde yapabileceğin hareketleri yap sadece 2 günde bir yap.
her hareketi 3*8 defa yap.

az olursa 4*8 yap daha sonra 4*10 yap arttırarak git.


www.bodyforumtr.com

yeni başlıyorsan yan ve ters mekik için erken olabilir.normal mekik içinse 1.set çekebildiğin kadar çek 2.set 5 azalt 3. set 5 azalt.
10 tane çekip bırakınca tembelleşiyor vücut.Max hedefle sürekli.

10 çekip dinleniyorum yarım dakka sonra tekrar..

Geri kalan evde yapılabileceklerin hepsini yapıyorum. Kilo vermek şart oldu

Salzburg - FB 3.5 üstü olur bence.

salzburg 1 olur :D

göbek miktarı çok fazlaysa mekiğe şu aşamada gerek yok. düşük tempoda 40 dakika koşu işini görür. hatta 100 metre tempolu 200 metre düşük tempo falan vücudu şaşırtır, daha iyi olur.

karbonhidratı çok azalt, şekeri kes, protein ağırlıklı beslen.

yağlı beslenmeye azalt göbek çoksa arkadaşın dediği gibi azalt.

daha sonra hem mekik hem koşu yap sana şimdi atacağım linkteki karın antrenmanları evde yaparsan on numara karın kasların ve görüntün olur ayrıca vereceğim sitede araştırma yap onlar kesin paylaşmıştır göbek nasıl eritilir.

bu egzersizlere ilk başladıgında yapamayabilir saçmalayabilirsin daha sonra kolaylaşıyo.

www.bodyforumtr.com

Üstteki ayarsızın söylediği gibi bir şey yapma sakın.

Kilo vermeden karın kası yapmaya girişme, çok hafif karın egzersizi yapman gerek adamakıllı bir görüntüye sahip olana kadar. Yoksa olduğundan da büyük görünür göbeğin. Önce kiloları ver.

Tamam mekik eritmez, çare kardiyo da. Ne tarz bi kardiyo? Kaç metre koşayım, kaç dakika koşayım? Somut argümanlar lazım. Onu uygulayacağım.

Bi de çok ekmek yiyorum sanırım, onu azaltıyorum. Çayı çok şekerli içiyorum, onu da bırakıyorum.

Bu işin % 70 i beslenmedir.kalan yüzde 30u spor yani hareket ,kalan % 10 ise dinlenme,uyku vs.onc beslenme işini haller.çok basit.sabah yulaf,yarım yağlı süt,yumurta,zeytin.en dikkat etmen gereken konu şeker almayacaksin.meyve bile yok yani.illa yiyeceksen yeşil elma yada muZ yiyebilirsn.alkol yasak zaten.hamur işleri yasak.akşam 6 dan sonra sadace kuruyemiş yiyebilirsinin.badem,ceviz gibi.6 hafta içinde 5 kg vermen gerekir.bu arada tempolu yürüme ve koşma antremanlari yap.aynı hızla 40dk koşmak yağ yaptırmaz.misal iki dk full tempo kos ve dur ,bekle biraz sonra bi tempo daha yap.amaç mwtebolozmayi çalıştırmak.bide yeşil çay iceceksin.yağlar erimeye başladığında bir spor salonuna git.evde olmaz bu işler...kolay gelsin efenim.

Aynı hızla 40 dakika koşmak hiit egzersizinden daha fazla yağ yaktırır elitalkol. Ama bu egzersiz aynı zamanda vücudun alınacak besinlerden daha fazla yüzdeyle yağ oluşturmasına sebep olur. Bu yüzden hiit egzersizleri daha iyidir ve insanı daha az sıkar.

Bu arada sakın 2 dakika tam hız koşup durup bekleyeyim deme. Hiit sırasında durmak çok tehlikeli. 2 dakika tam hız koştuysan bekleme anında yavaş koşmalı, en azından tempolu yürümelisin.

Edit: Günde 2.5 litre süt ne abi? Öldürecek misiniz adamı ya. Anaaa.

hiit egzersizi ne ola ki?

Günde 2.5 litre süt icmelisin.beslenmede hindi eti ,yağı suzulmuz ton balığı salatası,tavuk göğsü,yağsız kırmızı et.en az kılın kadar protein almalisin.yani atıyorum 50 kilo=50 gr protein.spor yaptığında bunu iki katına cikartmalisin.karbohidrat yani enerjimi yulaf ezmesinden al abilirsin.bide multivitamin kullan.yatmadan önce uzun salinimli protein alabilirsin.yoğurt öneriyorum yağsız yoğurt.

Bende bi anda dur demedim.tempoyu dusurulmeli demek istedim.40 dk koşmak kas kaybına neden oacagindan onerilmiyor.bunu anlamak için örnek vereyim.önce uzun maraton kosucularina bi bak,bide kısa 100-200 m kosucularina.iki türde de yağ yaparsın ama birinde kaslarda gider.

İp atlayabilirsin.40 dakika kosmaktansa 15 dk ip atla..arada ekliyorum aklıma gelenleri-)

Uzun koşunun görülebilir kas kaybına sebep olması için çok ağır çalışmak, çok uzun süreler koşu yapmak gerekiyor. Arkadaşın amacı incelmek olduğundan ve "çok ağır" koşular yapamayacağına da emin olduğumuzdan böyle bir şey olmayacaktır. Ama dediğim gibi, kısa koşular hem insan doğasına daha uygun olduğundan hem de insanı sıkmayıp daha zinde hissettirdiğinden daha iyi bence de.

Tabi o süt değil "su "olacak.hatırlatma için tessekkurler..

evet aynen öyle.

şu an klavyenin w,a,s,d bölgesinde.

sol elimde su şişesi vardı içiyodum senin şerefine.

sol kolum yukari dogru ve kafamin arkasinda
yaklasik sy sekil www.stack.com

tek elle yaziyorum

Oha okuyunca şok oldum.Direk öyleydim:D Nerdesin sen ya:D

hassikee

edit: vay amk sol eli bile bildin :(

Değil valla.

Valla öyle, tam da tırnağımı yiyodum.

değil.

yok, değil

Solak olduğumu unuttun.

Elimi ceneme dayarsam telefon suratima duser

suratımıza vuran acı bir gerçek işte

değil

değil. forumtr terk.

evet tebrikler. şimdi git yat :)

Aynen öyleydi valla, tebrikler.