Ekşi Duyuru

cpu.userbenchmark.com

iki katı değil %50 daha iyi ryzen 5. karşılaştırırken bu siteyi kullan

İkincisini kullanıyorum. 3. Nesil ryzen alınmaz artık, bir yandan da 8-256 kısıtlıyor. Matebook 14'ün 16-512'si diyorum. 500 lira falan fark vardı.

Işlemci hızına bakıp biri diğerinden iyi denemez. Şöyle ki birisinin amacı uzun pil süresi, sessizlik, az ısınma iken diğerinin amacı performans. Fakat saçma biçimde H ile biten işlemciye ekran kartı koymamışlar. O işlemci gaming laptop işlemcisi. U'lu olan gerçek business laptop, diğeri biraz ucube bir kombinasyon.

jant küçüldükçe konfor artar. suv modele 15 zaten olmaz %90 min 16-17 olur. 16 bile çok çok nadirdir.

standart bir sedan düşün, 17 inç ile 19 jant arasında 17 jantın konforu da yüksektir, yakıt tüketimi de daha düşüktür. yol tutuşu daha azdır fakat, görüntü de 19’a nazaran çirkin durur.

Kendine sorman gereken, konfor mu görüntü mü?

@garavel, dediklerinize katılıyorum mantıklı da geliyor ancak 15-19 örneğini biraz uçuk verdim ki tam anlayabileyim.

Yani aşırı küçük jant nedense kafamda aşırı yakıt tüketimi izlenimi oluşturuyor. Çok büyük jantta yol tutuşunu da etkilemiyor mu mesela?

Büyük jant yol tutuşu için daha iyidir fakat ağırlık farkı ve genişlik yüzünden yakıt tüketimi bir miktar fazladır

ayni SUV'da 18 ile 20lik iki set jant kullandim senelerce. Iki set de orijinal jant idi.
Yol sesi ve yakit yuketiminde bariz bir fark olusmuyor. Lastik sesinde marka cok fark ettiriyor, genelde lastik dandiklestikce ses artiyor.
Konforda ise ciddi fark olusuyor, lastik yanak kalinligi dustukce konfor baya azaliyor. 20lik janlar guzel duruyor ama konfor acisindan bayagi sikintili. 18likler kotu duruyor ama rahat ettiriyor.

jant kuculdukce degil buyudukce konfor artar.
size konforsuz gelmesinin nedeni jantin yanaklari ve suspansiyonlari. genelde buyuk jantli arabalar surate yatkin arabalar dogal olarak da incr yanakli ve sert suspansiyonlari olur.
teker ne kadar ufaksa cukura o kadar duser tastan da o kadar seker.
yanaklar ayniysa 19 daha rahatir ama saga sola donuslere vs bakmak lazim aradaki fark cok fazla.
yol sesin artar (model marka muhim) fren mesafen de degisir.

yakit tuketimin de artar.

Tekerlek ebatı büyüdükçe konfor artar. Ama lastik yanağı inceledikçe de konfor azalır.

Yani en konforlu araç otobüs gibi kalın lastik yanaklı büyük tekerlekli araçtır.

Tüm bunların yanında, araçların süspansiyon sistemleri lastikten başlar. Tüm kamber, toe, damper ayarları o lastik ve jant ebatı için tasarlanmıştır. Bunu değiştirmek, arabanın sürüş geometrisini de değiştirir. Kesinlikle önermem. Fabrikadan nasıl çıktıysa ebatları o ebatlarda kullanılmalıdır.

Sport paket vardır, jantlar büyümüştür vs. Bu durumda zaten fabrika o sport paket için farklı setup kullanmıştır. Bunun testlerini yapmak uzmanlık işidir.

aynı lastik ölçüleriyle (215 55 Rx mesela)

1. büyük jant - daha geniş yüzey alanı
2. küçük jant - daha az sürtünme, daha az yol sesi,
3. küçük jant - daha az sürtünme, daha az yakıt tüketimi

Araba düşkünü.

Car enthusiast. Araba sevdalısı. Araba romantiği.

Degil cok dandik bir araba her yerden bisey calmisla plastik kalitesi falan rezalet.
Sadece dis gorunusu guzel.

Hiz sabitleyici bile yoktu benim surdugumde.

Bir b suv için çok pahalı bence. O parayı verene kadar yeni juke, puma, bayon, kona zilyon tane daha uygun seçenek var.

Ben c3 aircross aldım. T roc alacak kadar param olsa yine t roc almazdım. 200 bin de cebimde kalırdı.

Açıkçası bu küçük suvlarin hiçbiri parasinin arabasi değil.
Ne aerodinamikleri ne benzin tüketimleri ne bagaji hiçbir şeyi.

T-roc kesinlikle değil.
www.carwow.co.uk

Ona para verecegime corolla hybrid alırım, bagaji da diz mesafesi de içi de daha iyi.

Kadjar bakın

Yerden yüksek para tanımı doğru galiba zaten orada sorun yok.

Bu araçları tl ve yüksek vergiler bu fiyatlara getirdi, t-rocu çok araştırmadım ama gerçekte kar marjları da çok yüksek olmuyor genelde türkiye'de ben opel ve renault karşılaştırması yaptığımda vergisiz fiyatlar olarak, 260 bin liralık bir aracın vergisiz fiyatı 4-5 bin euro daha ucuz.

Bütçe meselesi tabi citroen ve peugeot da bakın derim.

amazon prime'da yok

Tarayıcıya 1.1.1.1 yazıp enter yapsana bi olacak mı

Securew2 indir

okulunuzun adı + eduroam yazarsanız nasıl sertifika kurulucağı ve ağa nasıl bağlanılabileceği çıkar karşınıza muhtemelen ona baka baka kurabilirsiniz.

borat karakteri bu. izlemedim ama borat filminden sanırım.

Borat 2

Hicbi sey olmaz

tavuk olsa kork derim de etten pek bi şey olmaz.

Sıkıntı yok affetme

Yapılış ve içerik malzemesi farklı olabilir ama doğrusu hiç normal görünmüyorlar. Dış köfte içi domates gibi

Ben de endiselenmezdim ama yemeye de devam etmezdim. Kalanları ortadan kesip tavada az daha kızartırdım.

kırmızı ette az pişmiş de sıkıntı olmuyor genelde ama kıyma ürünlerinde olur. çünkü dış-iç birbirine geçtiğinden bakterinin içeride bulunma ihtimali var. ama bir şey olacağını sanmıyorum sadece küçük bir ihtimal. 70 derecede etteki bakteriler ölüyor.

yüksek ihtimal bi şey olmaz. çiğ kıymaya çiğ yumurta kırıp yiyorlar batıda.

Her rrestoranda gecerli ilk siparise ozel tadinda seylerde evet getir oder

getir yemekte bölüşüyolar indirim tutarını restoran ile. zorla yaptırdıklarını sanmıyorum. her restoranda yok zaten.

edit: ilk sipariş indiriminin tamamı getirden evet.

Trendyolda satıcı olarak söylüyorum; Trendyol satıcıya zorla indirim yaptırtıyor. Getir’in de yaptırmaması için bir sebep görmüyorum.

sürekli olanlar için yarısını getir yarısını restoran.

ilk sipariş indirimini de getir ödüyodur muhtemelen.

Sürekli indirimlerde yarı yarıya +1

Yalnız şöyle bir şey söyleyeyim; Getir'deki restoranların çoğunun fiyatları restoran fiyatlarına göre fazla. Yani atıyorum iki tane dürüm söyledim geçen gün. Toplam 55 lira tuttu. 35 lira ödedim 20 TL indirimle. Restoran bu indirimin yarısını karşılıyor. Yani restorana giden para 45 TL. Gelen yemeğin yanında broşür vardı. Dürümün broşürdeki fiyatı 20 TL. Aslında restoran bu siparişten 5 lira ekstra kazançlı çıkmış oldu. O açıdan 'zorla kampanya yaptırıyor' kısmı doğru olsa bile restoranlar da bu işin çakallığını öğrenmiş. Fiyatları yükseltip kampanyalı göründüğü için daha çok tercih ediliyorlar.

Yine geçenlerde dandik bi köfteci gördüm Getir'de. Yarım ekmek köfte 56 lira, 300 ml ayran 18 lira falandı. Ama sorsan %50 indirim var (o da 30 liraya kadar) Bildiğin esnaf köftecisi.

Arsa fiyatları da etkili. Türkiye'de şehirler yeni yeni oluşuyor. 100 yıl önceki Paris bugünkü Paris'e benziyordur ama 100 yıl önceki İstanbul, Ankara şimdiki İstanbul, Ankara değil. Türkiye'de arsa yola yakınsa, yanında alışveriş merkezi, bırak alışveriş merkezini sağlık ocağı, eczane, market, okul varsa fiyatı hemen artıyor.

sizin sorunuzu ben arsa fiyatından bağımsız olarak anladım dissendiumun aksine.

dolar, çelik fiyatı, beton fiyatı, işçilik, malzeme bunların hepsi arttı. o yüzden.

bi de eskiden deprem meprem hak getire idi. dört kolon arası tuğla diz geç. artık öyle değil

Çünkü ekonomi bok gibi.

2010ların başında atanan bir öğretmen bile rahat bir şekilde 0 araç alabiliyordu ülkede(Dacia logan, Sandero, Renault Symbol 18-22k arası fiyatları vardı) şu an bu araçlar 180 bin lira bandında. Yeni başlayan öğretmenin maaşı 5.200 lira.

Oradan hesap edin :)

Hammadde pahalandi cok dogal olarak. Cunku hammaddeye olan talep artti, arz ise talebe gore daha az artti. Iscilikten de ote durum bu. Ayrica modern evler ile gecmisteki mustakil afedersiniz ama rezalet kalitedeki evleri kiyaslamamak gerek. Gunumuzde evet cok kotu iscilik ve evler var ama her halukarda daha iyi oldugu muhakkak.

Bu tüm dünyada böyle bu arada. Küresel bir enflasyon var. Babam yevmiye ile çalışarak 4 çocuk okuttu ve ev yaptırdı. Şimdi anca mutfak masrafına yeter o para

butun dunyada boyle +1

toprak vs. hep sınırlı bir kere.

ve inanmasi guc ama cok degil, 1970 senesinde dunyanin nufusu 3.6 milyarcikti. su anda 7.8 milyar. 1970'e gore 2 kattan fazla insan yasiyor!

dunyada bu sure zarfinda cok zenginler cok daha zenginlesti (gelir dagilim adaleti daha cok bozuldu), zengin olmayanin gelirleri ise cok az artti. o yuzden arsa fiyatlari uctu. cunku ev yapmaya deger arsalari zenginler aldi / satti, kendi varlik seviyelerine gore. az gelirlinin yetistiremeyecegi fiyatlara yukseldi.

bir de eskiden... kazmayi kuregi cakip ev yapiyordun arsana, kimse de "hayirdir birader napiyorsun" demiyordu. dedem istanbulda bir yere yapmis mesela 4 katli bina. cogunu da kendi elleriyle yapmis ha! hala da duruyor ama gorsen icine girmeye korkarsin deprem olursa diye. imar affiyla falan gecti hepsi. simdi kafana gore yapamiyorsun projesi izni harci haraci rusveti b*ku pusuru de baya masraf. ve kendi kafana gore yapsan asla hesaba katmayacagin seyleri guvenlik vs. sebeplerle yapmak zorundasin.

bir cok seyin hammadesi ve islenisinde su anki kadar disa bagimli degildik saniyorum, iyi bildigim bir konu degil ama onun da etkisi var sanirim.

Alım gücü büyük etken ama son 2-3 senede bu kadar enflasyon arttı ve alım gücü bu kadar azaldı. Eskiden bu kadar özenli ve sağlam evler yapmıyorduk, asıl en büyük etken bu.

Mesela 25 sene önce ısı yalıtımı yoktu, yapı denetim masrafı yoktu, harçlar bu kadar yüksek değildi (zaten çoğu ev de kaçak yapılırdı)

Temelde kullanılan demir ve beton şimdikinin üç ya da dörtte biri kadardı.

Arsa değerini ve bürokratik harcamaları katmadan, 25 yıl önce babanızın mal ettiği parayı altına çevirip bugünkü değerine denk gelen paraya. Babanızın yaptığı evin aynı kalitesinde evi tekrar yapabileceğime inanıyorum bir inşaatçı olarak.

kar marjları da çok yüksek

john +1
alim gucu cok dustu. eskiden bir usta yevmiyesi ile buyuk un. buyuk tup. 2 paket tekel 200 bir de trabzondan rizeye gidecek kadar yol parasi tam oluyormus. simdi o kadar degil.
ek olarak insaat kalitesi eskiden cok tiriviri. 4 tane findik dali gibi demir koy kolon yap. kolonlar zate 25 cm kalinliginda. temel memel zaten uyduruk gayrik.
e arsaniz da sizindir buyuk ihtimal.

depremden önce ev yapmanın doğru düzgün standartdı yoktu, en ucuz malzeme ile kafanıza göre yapabiliyorsunuz, şimdi kullanılacak betonundan demirine kadar her şeye karışılıyor.

ayrıca eski evlerde öyle mutfak dolabi, asansör, otopark, merkezı ısıtma, parke v.s. maliyet artırıcı unsurlar da yoktu.

Haberlere göre türkiye uzun vadeli anlaşma ile m3 küp fiyatında maksimum fiyat anlaşması yapmış o yüzden şu anki artışlardan etkilenmiyor.

kaynaklara daha yakınız bundan dolayı düşük, borular içimizden geçiyor bu da +puan

ben onu bunu bilmem şu anki ekonomiye göre türkiyenin ucuzluk konusunda kulvara girebileceği tek seçenek hava. kışın ısınmak değil de sadece üşümeyecek çapta kullansak doğalgaz faturası 450tl asgari ücret 2800tl hesap bu.

Son kullanıcı için dünyaya oranla uygun fakat alımda yapılan anlaşmaya göre 120 usd yerine 280 usd veriyoruz. Yani şu an kwh fiyatı 0.175 lira yerine 0.120 lira gibi fiyatlara alabilirdik demek oluyor. Yani aşağı yukarı 1/3 daha ucuz yakıt parası gelmiş olacaktı. 450 lira yerine 300 lira gibi. Tabi dolar ile satıldığı için de kur farkı zamlara neden oluyor ve pahalılığı hissettiriyor.

Avrupaya oranla ucuz olma sebebimiz ise @bir soru sorcam’ın dediği şeyler. Kendimize göre yine pahalıya alıyoruz.

dediğin gibi herhangi bir b veya c sınıfı hb arabaya vermektense aynı paraya bu arabayı almak mantıklı.

fakat en önemli husus bu, olur da ileride ev almak için veya farklı beklenmeyen bir ihtiyaçtan ötürü arabayı satman gerekir mi? eğer gerekirse ne yazık ki 2. el satış konusunda ciddi problem yaşarsın.

"uzun zamandır satılamıyor, adamların elinde kaldı gibi" demişsiniz.

Orta vadede bu cümledeki "adamlar" siz olacaksınız. Onu da goz önünde bulundurmak gerek maalesef.

Evet 2.el mevzusu var o konuda hepimiz hem fikiriz. Ama dediğim gibi olağan şartlar altında 8-10 sene satma planım olmaz alır binerim. Zaten motor ve şanzıman uyumlu ve sorunsuz derdim de olmaz diye düşünüyorum. 2.el faktörü olmadan yorumlarınızı bekliyorum

her araba satılır, her arabanın alıcısı vardır türkiye piyasasında. 10 takla atmış önü 2012 arkası 2014 model arabalar bile biraz uygun yazdıldığında ertesi gün satılıyor. siz de acil satmanız gerektiğinde piyasanın 4-5 bin lira altına koyarsanız peynir ekmek gibi gider her araç. nitekim sizin de elden çıkarma derdiniz olmayacakmış kısa vadede.

bu arabaların tutulmama nedeni usta ve yedek parça kıtlığıydı. ama son zamanlarda bu sorun da aşılmış diye görüyorum forumlarda. 250 bine polo, 350 bine megane satılan yerde bu arabaya bu paralar her türlü verilir. ayrıca sıfır diye ekspere sokmamazlık etmeyin. galericilerden araba alınacaksa sıfır dahi olsa mutlaka ekspere sokulmalı.

kullandığınız süre boyunca yetkili servise neredeyse mecbur olacaksınız, herhangi bir parçasını dışarıdan bulmak zor olacaktır.
dikkatimi çeken, ilandaki araçların yarısı sıfır km sayılabilecek seviyede, 10 bin km altındaki araçlar. alanlar niye bu kadar erken satıyor aracı hemen ki? kötü bir araç değildir eminim, euroncap'ten beş yıldız almış vs. ama beklentilerle mi ilgili bir sorun acaba.
2020 ve üzeri 60 korando (benzin+dizel) varken, 28 tanesi 1 ile 10bin km arası, 36 tanesi 1 ile 25 bin km arası. piyasası olan bir araç olsa al-satçılar para kazanmak için yapıyordur diyeceğim de, bu durumda zor. sıfır alan memnun kalmamış gibi bir izlenim uyandırıyor bende.

Arkadaşım Çin malı araba alınır mı? Uzak dur böyle şeylerden.

araç güney kore markası, kötü değil. parça da illaki bulunur ancak aracı tanıyan bilen servis kısmı sıkıntı. satışçıların bunun garantisi benim abi yalanlarına kanmayın. bu aracın mutlaka fbook'ta veya bir yerlerde kullanıcı forumu vardır. girin bir bakın ne sıkıntılar yaşanmış. gerçekten uzun süre kullanan insanlar ne düşünüyor.

bir de ikinci elde 340-350 bandı benzinli araca çok da öyle bedava değil. o paraya rahatlıkla 2-3 yaşında 3008, 2008, ya da c5 aircross alınıyor. tahminim 3-4 yaşında tiguan bile bulunur.

mesela nerdeyse 0 km c5 aricross:
www.sahibinden.com

Facebook grubu +1

En iyi bilgiyi oradan alırsın

çin malı olması tereddüt ettirir.

Bu tür arabaların en büyük sorunu sağlamlıktır, euroncap testleri aracın yürüyen aksam ve iç tasarım malzemelerinin sağlamlığına ve işçiliğine bakmaz, kaza anında sürücüyü ve içindekileri ne kadar koruduğuna bakar.

Bu tür uzakdoğu araçların en büyük sıkıntısı daha bir kaç bin km'de her yerinden trim sesi gelmeye başlamasıdır. Daha 2. haftada kapı içlerinden, torpidodan, oradan buradan trim sesi duymaya başlarsınız, bu söylediklerim bu markaya özel bir durum değil yanlış anlaşılmasın, verdiğiniz para aslında markaya ve işçiliğe veriliyor yoksa araba arabadır bir motor, 4 lastik ve kaporta hemen hepsinde benzer önemli olan işçilik ve kullanılan malzemenin kalitesi.

Yeni üretilen hemen her aracın içi özellikle Türkiye gibi yüksek vergilerin müşterileri boğduğu ülkelerde olabildiğince düşük kalite plastikle kaplanıyor ve parçaların birbirine uyumu neredeyse vasat, bunu uygun fiyatlı araçların plastik aksamları arasındaki boşluğu ölçerek görmeniz mümkün, eğer bir araçta iki plastik aksam arasındaki boşluk serçe parmağınız girecek kadar fazla ise bilini ki ilk 10 bin km'de arabanın her yerinden gıcırtı duymaya başlayacaksınız, o boşluğu adamlar kendi mallarına güvenmedikleri için o kadar geniş tutuyor.

Diyeceksiniz ki bu adamlar o zaman bu arabayı üretirken düşünmüyor mu bu ayrıntıyı? tabi ki düşünüyor ama adam Türkiye gibi yolları köstebek yuvasına dönmüş, her 100 metrede bir keyfi yerleştirilmiş tümsekler olan yollarda kullanılacağını hesaba katmıyor, kaymak gibi yollarda yürüyeceğini var sayıyor.

Aracın SUV sınıfı olduğuna bakmayın o bir arazi aracı değil öyle görünse de yani arazi aracıdır bu sağlamdır diye düşünmeyin.

Sorunuzun cevabına gelince, eğer a noktasından b noktasına gideceğim zaten beklentim düşük, ben zaten temiz ve soft kullanırım daha uzun ömürlü olur, uzun bir süre de satmayı düşünmüyorum derseniz alın kullanın takılmayın markaya, zaten bu gidişle bir kaç seneye bu araçlar bile mumla aranıyor olacak.

semt pazarlarında olur

pazarlar dışında, istanbul için, şehir merkezlerinden uzakta kalan konut alanlarındaki ufak çaplı avm'lerde ve mahalle butiklerinde bolca bulabilirsiniz.

LC Waikiki'de var ama biraz daha 'modern' versiyonları. Ben aldım bi tane.

Mat ekran diye bir durum var. Senin gibi parlak ekranlardan nefret ediyorum. Ondan dolayı tüm bilgisayarlarımı mat ekran olarak aldım. 2 sene önce ilk defa online bilgisayar almam gerekti. PC'yi görebileceğim yer yoktu ondan yabancı inceleme sitelerinden ekran tipini özellikle araştırdım. Aldığım firmaya mail attım vs. Mat ekranların ışık parlaklığı genelde daha düşük oluyor, açık havada çalışmak için uygun değiller çok. Fakat parlak ekran tipleri de bence kapalı hele de tepende floransan varsa hiç uygun değiller. Kendini görmekten öte odada bulunan ışık kaynağını yansıtması bence dezavantaj. Ortam fazla aydınlıksa mat ekranlar can sıkabiliyor dediğim gibi. Ararken ekran panelinin mat mı yoksa parlak mı olduğunu araştırmanı öneririm.

Laptop ekranları için mat filmler de satılıyor

dokunmatik ekranlarda genelde bu tip oluyor, mat yansımasız ips ekran seçmek gerekiyor.

farklı tür insanların yaşadığı gibi> Yuval Noah Harari

@mimo, homo deus mu?

Yorumlarda yazıyor bro. İskenderin yerini söylüyormuş, izlemedim diziyi, trol filan yazdıysa beni bağlamaz :)

Kar amacı gütmeyen kuruluş. Devletler ve üyeleri (muhtemelen üreticiler) tarafından yapılan yardımlarla çalışıyormuş.

www.whatcar.com

sonradan gördüm, 8 avrupa ülkesi kurucuları arasındaymış ve resmi olarak destekliyorlarmış. bir çok vakıfta destekliyormuş

simdi dusununce duzgun test edilmemis araci almam.

uretici olsam da bunu bilecegimden araclari test etsinler diye yollarim haliyle. aracta bariz bir dizayn hatasi varsa zaten basim daha cok agrir.

o yuzden arac maliyetleri oldugunu sanmiyorum.

Ben bu konuda böyle düşünmüyorum. Birincisi her soruyu doğru çözüyorsa burada bir sorun vardır. Her sorusunu doğru çözdüğü kitap onu geliştirmez. Tam tersi çözemediği sorular olmalı ki günde 100 soruya bile ulaşamasın. Çözemediği soruları çözmeye çalışsın.

İkincisi çözülen soruları analiz etmek gerekiyor. Yani bir insanın bir soruyu neden yanlış yaptığı kadar bir soruyu neden doğru yaptığı da önemli. Bir soruyu neden boş bıraktığı da önemli.

Çok soru değil, düzeyi iyi olan kaynaklardan anlayarak soru çözmesini tavsiye ederim.

haftada 7-8k soru çözmek çok verimsiz bence. Soru çözülünce bilgi beyne vahiy olarak inmiyor sonuçta. Çözülen soruyu benimsemek, benzer soru geldiğinde yapabilmek lazım. Ben hiç haftada iki üç kitap bitirmedim, yıl boyu bitirdiğim kitap sayısı 15 falandır belki max ama zamanında ilk 1000'e girmiştim. Burada önemli olan deneme çözmek bol bol ve soru çözdüğünde de yapamadığın soruyu irdelemek. Zaten sabah 9 akşam 5 dershanede olan biri, 12'de uyusa geriye 7 saat kalıyor (hiç yol yapmadığını düşünsek) bu 7 saatin 3-4 saatini çalışsa (ki dershane sonrası günde 4 saat çalışmak da kolay değil) o sürede 1000 soru çözemez zaten. 200 dakika desek, 200 dakikada max 250-300 soru çözse yeter bile ki bence 150 çözsün ama zor ve irdeleyerek çözsün. Ayrıca dediğim gibi önemli olan deneme çözmek.

Üsttekiler +1

Konu eksiği az demişsiniz ama unutabilir, tekrar etmek için de vakit ayırmalı. Hatta çıkmış sorular-konu tekrarı-soru şeklinde gitsin. Eksiklerini görür ve kapatır.
Ben de günde hiç 1000 soru çözmedim. İlla takip edecekseniz çok soru çözme amaçlı değil, motivasyon amaçlı yapın.
Doğru sayısının her deneme sınavında artması daha önemli.

1k biri olarak konuşuyorum.

Önemli olan soru sayısı değil. Konuları çok iyi bilmek, konuları özümsemek, ezber yapmadan her şeyin mantığını öğrenmek. Zaten gerisi geliyor.

Bu dediğim şeyleri tamamen yaptıysa ve soruları dikkatsizlikten gidiyorsa o zaman test çözmek yerine sınav simülasyonu gibi deneme sınavı çözmeli, molasız vs.

Yanlış yaptığı konularda soru çözmeye devam etmek ona beklediğiniz yararı getirmeyecektir.

Kendine vakit ayırması, en azından kafa dağıtacak vaktinin kalması onun için çok daha iyi olur.

Ben mezuna kaldığım sene günde 350 soru çözmüyordum dersaneden sonra. Max 150 falan çözerdim. Haftasonu 2 gün deneme yapardım.

yapamadığım her soruyu gerçekten çok iyi anlayıncaya kadar değerlendirirdim, hocalarıma sorardım. O konuyu tekrar ederdim.

Soru çözerek hız kazanılır. Başarı gelmez. 80 k olduysa aslında cepte gördüğü diğer konularda da eksiği vardır bence.

dersane sonrası günlük 500 soru mantıklı değil.

valla ben eski kafalıyım. ok irdeleyerek çözdüğü zorlandığı soruları da yapsın da bu bir sınava alışma işi. sadece zorlayıcı soru cozup gunde 100 soru cozup bırakmak değil mesele. hız kazanmak, sınavdaki soru sayısını belirli bir zamanda çözmeye alışmak lazım. sınavdaki zor soru oranını da gözetebilir bu çalışma sırasında.
ben 500 filan çözüyordum diye hatırlıyorum. 750'yi yakalayabilsem belki daha iyi gelirdi sonucum.
yapamadağı soru tipini es geçmemeli.

Daha düşük paketler vardır mutlaka.
Vodafone pişmanlıktır, Türk Telekomu aratır size.

telekoma hattınızı taşıyacağınızı söylerseniz uygun paketler veriyor. vodafone interneti leş

vodafone çekmiyor, gerçekten. en kötüsü vodafone bence.

teşekkürler arkadaşlar. türk telekom'u arayıp paketimi 75 liradan 42,5'a düşürdüler. yardımınız için teşekkürler

ben turkcell'den voda'ya ne kadar kötü olabilir ki diye geçtim. o kadar kötü. sırf paylaşmak için yazayım dedim başkası o hataya düşmesin diye. taahhüt dolsun diye bekliyorum.

bimcell 750 dk 750 sms 4 gb artı haftalık sil süpürden bazen gb de çıkıyor. = 23TL ödüyrm memnunum. ama bbu tarifeyi kaldırdılar artık 26 liralık olan var o da fena değil bence.

Eskiden Turkcell den sonra kalite olarak vodafone gelirdi. Turk Telekom en sonuncuydu.

Şimdi öyle değil. Turk telekom vodafone dan daha iyi. Vodafone size turk telekomu aratır fikrine +1

Kanal D olabilir.

Eğer bu bir web site ise YouTube formatına da benziyor sanki.

@jamiro, ben de ilk youtube kanalı zannetim. hatta "ya bu nevşin mengü olmasın?" deyip baktım da o gece kıyafeti ve oturma düzenii böyle değil"

kadının solundaki ekran da ise erdoğanın araç geçiş videosu (bir kaç saniye öncesi yani) var. muhtemelen her şeyi anlık veren kanallardan biridir. atv trt haber gibi

sen de 6600-6700 civarına yaz istersen millet (telefon bayileri falan da) mesaj atar "şu fiyata alırım" der zaten genelde. Belki sen o fiyatın 100-200 fazlasını istersin sonra.

6000'den yukarı gitmez. 7100 liraya satılıyordu sıfırı son dönemde.

kalan borcun tamamını tek ödemenizi isteriz krediyi geri çağırırız diyor.

kredi veya banka kartının süresi bitmeye yakınsa yenisini göndermiştir muhtemelen. ya da sözleşme şartlarında değişiklik olmuştur.

bana da göndermişler hâlâ elime ulaşmadı, ihtiyaç kredisini ödemediğim için uyarıdır büyük ihtimal.

Almanya'daki kiralık-satılık ev ilanlarına bakarken sizinle benzer şeyleri düşündüm. Almanya'da ev yokmuş, ev. Kiralık ev için kapının önünde kuyruklar oluşuyormuş. Eski evler nasıl eski size anlatamam. Avrupa'da resmen aç gözlü müteahhit eksiği var.

Şaka bir yana bence devlet izin vermiyor bu inşaat işlerine. Halkında talebi yok. Şehirlerin düzenleri belli, bunu bozmak istemiyor olabilirler.

Green belt muhabbeti var Ingiltere'de. Yeterince konut arzi yok piyasada. Talep var ama arzi sinirli tutuyorlar iste. Bir nevi Istanbulda'ki taksi sorunu gibi. Sayilari az, boylece daha da degerli. Plaka agalari gibi izin vermiyor kodamanlar. Yerel halki da gaza getirip yuksek katli yapilara da karsi cikiyorlar bizdeki hese karsi cikan koyluler gibi. Yok community ruhunu olduruyormus, bolgede nufus artacakmis, yeterli okul yokmus, saglik ocagi yokmus, kendi evlerinin degeri dusuyormus.

Bu sehre gelme buraya tasinma diyor aslinda, gayet basit.

Hollanda'da devlet cogu eve de sahip oldugu icin serbest piyasa da olusmuyor.
Ucuza kirada oturan olene kadar oturuyor.

Boylece sehre yabanci gelemiyor sehrin yerlisi de gitmiyor.

evet doğru tespit.
birincisi şu arsayı aldım istediğimi yaparım diyemiyorsunuz bizdeki gibi. hadi bir mucize oldu ev yapabileceğiniz (izin alabildiğiniz) bir toprağınız var, kafanıza göre yapamıyorsunuz. bizdeki gibi sadece kat izni vs değil dış görünüşüne kadar şehirle uyumlu olması adına detaylı bir kısıtlama var.
ikincisi vergiler, öldükten sonra mülkün devri (özellikle uk için) gibi konular toprak veya konuta yatırım yapmayı dezavantajlı kılıyor. enflasyon düşüklüğü, güven ortamı vs de eklenince bizdeki "en iyisi ev alayım, param erimez, kira da alırım oh" kafası oralarda işlemiyor.
bir kısır döngü olarak ev yapım ve inşaat, bakım, işçilik maaliyetleri yüksek.

işin sosyokültürel boyutunu da hesaba katarsak nüfusa göre ev yapma salaklığında olmadıklarından gereksiz ve yanlış (daha doğrusu plansız) göç artışını engellemek için de izlenen bir politika da var.

bu şehirlerin hemen hepsinde ev görücüye çıkarak kiralanıyor. çoğunda ev sahibine motivasyon mektubuyla başvurarak kiralama yapıyorsunuz. param var, tutuyorum olmuyor.

bizdeki durum anormal olan.

Rewlack+1

Hanimin ailesi ne zaman Türkiye'ye gelse evlerin ne kadar dip dibe olduğundan, hiç bahçe olmamasindan, her evin copy paste olmasindan bahseder.
Misal onlarin yaşadığı yerde büyük ev yapayım küçük bahçe olsun diye olay yok. Alman gereken minimum arazi ve bahce miktari var.
Gene ayni sekilde evi de kafana göre yapamıyorsun.

Onun dışında böyle büyük konut projelerine halk karsi çıkıyor. Yaşadığım yerde en son iptal ettirdiler. Alışveriş merkezine bile karsi cikiyorlar zaten.

Yani öyle param var bina yapayim, param var üç villa dikeyim ikisini satayim falan yaptirtmazlar adama. O Türkiye'de falan oluyor anca. Bir de vergisi falan da yüksek öyle Türkiye'deki gibi katlanmiyor değer.

Türkiye'de kontrol yok. Cani sikilan bina dikiyor gibi, ülke büyük bir santiye. Yandaki bina ile diger bina arasinda sıfır uyum var. Bunlara izin vermiyorlar.

Hatta ufak örnek; evinin dis cephesini boyamak istediğin renk icin onay alman lazım.

İmar izni olmadığı için yeni bina sayısı bizdeki gibi değil. Bunun tek sebebi mimari veya çevre değil demografi de var işin içinde. İmar izni çıkmadığı için insanlar ya göçemiyor öyle akın akın ya da çocuk yapamıyor vs. Mantıklı yani.

İnşaat şirketleri benim yaşadığım yerde ekseriyetle çatı ve dış cephe kaplama balkon vs işiyle uğraşıyorlar. Sürekli çatı yeniliyorlar bir yerlerde, sürekli asma balkon platform takıyorlar o çirkin binalara camdan havalı böyle. Bir de restorasyon var. Tarihi binaları restore ediyorlar paso. Yeni bina dikme işi de var ama çok az. Bizdeki gibi inşaata bağlı ekonomi değil adamlar.

Bence yeni tras olmus erkek yuzu bu. Losyon vs surunce boyle olur ki

ışıktan.

Maskenin izi var bu yüzden fotoşok yok bence.
İyi beslenme+sinekkaydı traş+ışık olduğunu düşünüyorum.

@ megalomaniac dediklerine ek makyaj da yapıyorlar. Bir kere gençlerle buluşma mı ne yapmıştı kaşlarını çok kötü doldurmuşlardı, sonra da bir daha yapmadılar o makyajı. Saçlarını vs boyuyor zaten. Botoks da yaptırıyordur.

bunların dışında twitterda kanser olduğuna dair haberler dönüyor. ilgisi var mı bilmiyorum. bence asparagas.

etrafı doluyor ama zamanla. bunun en yakın örneği 1- pamuklar mahallesi 2- ovacık mahallesi.

bir iki tane yapılıp yüksek fiyattan alıcı bulduğu anda diğer müteahhitler üşüşüyor.

konya ile ankara planlama konusunda kıyaslanamaz. konya şehir planlaması konusunda türkiyedeki en iyi illerden biridir. bosna mahallesi mesela toplasanız 20 yıllık mahalle, sokakları ankaranın ana caddeleri genişliğinde.

çünkü melih zamanında, rant için ankara çevre yolu içinde kalan neresi varsa, her metrekaresine imar verdiler. ankara'nın tek düzenli yeni sayılabilecek yerleşimleri batıkent ve eryaman.

o bahsettiğiniz binalar da tamamen bizlerin sırtına yük olarak biniyor. çünkü imar verilen yerlere belediye altyapı götürmek zorunda. tarlaların ortasındaki 1 tane inşaat için kilometrelerce altyapı gidiyor. plansızca. o altyapı yeni binalar yapılırken tekrar tekrar yapılıyor vb. toplu taşımaya da girmiyorum. iki kişi için belediye hat koyuyor vb.

Biri bira fabrikasında müdür. Biri hemşire. Daha büyükler (dedemin kardeşleri) işçi emeklisi. Çocukları işçi değil.

Kuzenim kendine erkek kuaförü açtı.

Arkadaşım kurye.

yolda görsem tanımayacağım amcaoğulları fransa'da inşaat işi yapıyormuş. müteahhitlik gibi. biri inş. mühendisi. orada doğmuşlar.

edit: teyze oğulları olacaktı.

Aa Fransa’ya işçi olarak giden babamın kuzenleri var. Orada doğan çocukları da okullar okudu psikolog falan oldular. Bir arkadaşım Malta’da grafik tasarımcı olarak gitti. Ben de daha fazla Afgan, Suriyeli gelmesi ile birlikte her şeyimizi satıp Almanya’ya meyhane açmaya mı gitsek diye düşünüyorum :)

Avrupa denmez belki ama bir saat kadar önce kendi arkadaşlarıyla Moskova da bulunan aktabamla konuştum. Granit/mermer temelli dış cephe işinde çalışıyorlar.
3 aylığına gitti ama şimdi de kendisine oturum izni almayı teklif ettiklerini söylüyordu. Sonrasında vatandaşlığa kadar uzayabiliyormuş süreç.

Almanya’da akrabalarım var. Dayım tır şöförü yengem emekli hemşire. Annemin amcasının oğlu ve eşi düğün salonu işletiyor.

kuzenim evlenip gitti viyana'ya. kocası türklerin ağırlıklı olduğu bir şirkette çalışıyor, kuzenim de türk mahallesinde sadece türklerin çocuklarını gönderdiği muhafazakar bir anaokulu açtı ve iki türk arkadaşıyla o anaokulunu işletiyor.

Ben kendim satin alma müdürüyum.
Bir akrabam fabrikada işçi.
Bir akrabam böyle anahtar vs yapan bir dükkanda çalışıyordu.

Kendi arkadaşlarımdan çoğu beyaz yaka.
Inşaatta çalışan da bir tanıdık var.

Ben almanyada 3. Kusak oluyorum ve makinistim almanya devlet demiryolarinda. Benim peder ise ögretmen, 2. Kusak da cok Nadir Olaf birsey

Halam 2000'lerin başında gitti eş kontenjanından. Enişte BMW fabrikasında çalışıyordu, sonra yedek parçacıya geçti. Halam da temizliğe gidiyor ev için kredi falan çektikten sonra.

Amcam da eş kontenjanından gitti, eşi kuaför. Kendisi de McDonald's'da çalışıyor.

o para bankada nakit olarak kaldığı süre boyunca her türlü varlık (borsa, fon vs.) alım/satım işleminde kullanılır. Kredi satışında kullanılır vs. Banka her türlü çok daha fazlasını kazanır.

Maaş ödemeleri bankaya 15 gün önceden yapılıyor. Gerisini siz hesap edin :)

Emekliler genelde bankalarda risksiz müşterilerdir. Yani borcuna sadık. Bu tür insanlara kredi kartı satmak, avans hesap satmak, fatura satmak kolay. Buradan kar ediyorlar. Üstteki arkadaşın dediği gibi devletin parayı 15 gün önceden yatırma gibi bir durumu olduğunu sanmıyorum. Devlet böyle bir imkan varsa kaymağını kendi yer.

yüksek dediğiniz rakamın daha üstünü kazanıyorlar zaten tek müşteriden. ayrıca sermayelerini büyütüyorlar, bu daha büyük bir banka yapıyor onları. ayrıca her müşteriye kredi kartı, otomatik ödeme vb zorunlu kıldıkları şeyden de zaten kazanıyorlar. daha ne olsun?

şöyle söyleyeyim. çalıştığım yer, 2-3 senede bir bankalarla masaya oturur. en büyük teklif verene maaşlar üzerinde anlaşılır. şu ana kadar iş bankası hep yüksek vermiştir.. yüksek derken gerçekten yüksek 1500 filan değil... evet, tek bir kişiye... evet her yıl...

memura verılen maas promosyonu ıle aynı sey. ornegın memur maası ayın 15. ınde memurun hesabına gecer. ancak bu para bankaya ayın 7 sınde gonderılır. aradakı farkı gun sayısı kadar banka parayı degerlendırır.

buna artı olarak hazır elindeki musterıye, ek hesap, kredi, kredı kartı, altin hesap, cesitli sigortalar satabilirsin.

benzer mantık emeklıde de gecerlı.


@Omelas'ı Terk Eden Köylü, devlette bunu devlet bankaları ile yapiyor.

36 ay başka bankaya geçmeme taahhüdü veriyorsunuz.
1750 lira, aylık 48,50 lira ediyor. arkadaşların bahsettiği gibi bu 36 aylık sürede kredi kartı da veriyorlar, kredili mevduat hesabı da tanımlıyorlar. kredili mevduat hesabını maaş hesabına direkt bağlıyorlar ki çoğu zaman emekli normal maaşını çektiğini sanıyor hesabı eksiye döndüğü için diğer maaşı yatana kadar faiz ödemiş oluyor. çekilmeyen boşta bekleyen para da oluyordur bu da bankanın kârına.
banka aylık 48,50 lirayı her türlü çıkarıyor bence.

hint, endonezya müslümanları onlar. kuruluş osman oralarda çok meşhur olduğu için keşfetmişler.
youtu.be

O dediğinizi sanırım son aşamadaki mülakat öncesi liste şeklinde asıyorlar. Ben itü yl için başvurmuştum 2014 senelerinde

Kvkk'dan dolayı yayınlanmıyor olabilir.

açıklayan çok okul var da, ben genel olarak zaten ortalama başvuru puanlarını merak ediyorum

www.altexsoft.com

termal kamera koyarsan hangi pası attığında nabzı kaçtı onları bile ölçersin

%90 Yapay zeka, %10 Bilek gücü

tüm kamu kurumları bu pozisyon için minimum kpss puanı + minimum yds puanı isterken bunun hiçbir şart koşmaması, torpillilerin alınacağının göstergesi değil mi sizce de? hem paranıza hem zamanınıza yazık.

bir de bu kurumda çalışanlar çaycısına kadar basın kartı alıyor.

Internette bunlari paylasan siteler var. Vakıflar basvurulari actiklarinda basvurursunuz. Muhtemelen universite tercihlerinden sonra agustos sonuna dogru hepsini gorebilirsiniz. Burs veren kurumlar. Burs haberler vb diye googleda aratabilirsiniz

okuduğu üniversite İKÇÜ veya ikametgahının olduğu semt İzmir-Çiğli ise Çiğli belediyesi burs veriyor.

memura düşük yaparlar gene. işçiye nedense cok yapıyorlar.

Tezsiz yüksek lisans bölümlerine ALES puanı olmadan da başvurulabiliyor bazı üniversitelerde. O da denenebilir ama ücretli.

@dissendium, tezsiz diye askerlik tecilinde problem olmaz değil mi?

lisans mezunu isen ki seçeneklerden biri yl olduğuna göre öylesin aöf kurtarmaz. tek seçenek yl zaten. bir üst öğrenim gerekiyor.

yl dediğine göre 4+ yıllık bir üniversite bitirmişsin demektir.
üniversite bitirdiğin için üniversite okuyarak
askeriğini tecil ettiremezsin diye biliyorum
diğer seçeneği değerlendir derim; YL yapmak

Sorun olmaz ama süresi daha kısa.

lee.itu.edu.tr

İTÜ 1 yıl demiş.

İkinci 4 senelik üniversite tecil yapmıyor. Mezun olduğunun hep bir üstüne geçmen lazım. Mesela yl hakkın biterse artık yl tecil etmiyor. Doktora yapman lazım. Özel bir sebebiniz yoksa bence hiç uğraşmayın bu tip şeylerle. Yurtdışına çıkıp dövizli askerlik yapmayacaksanız askerlik tamamlamış beklentisi olan iyi işleri kaçırıyor olacaksınız.

TEcil için okuduğunun üstünde bir seviyede devam etmen lazım. Yani 4 sene bitirdiysen yuksek lisans

birçoğu iptal edildi sanırım. zaten 1-2 tanesi dışındakiler sadece fikir aşamasındaydı, onların çoğu daha o aşamada elendi ve hala birkaç tane daha henüz fikir aşamasında var sanırım.

ancak izlemeye en yakın olduğumuz, teaserları falan çıkan naomi watts'ın yer aldığı serinin pilot bölümü çekilmiş olmasına rağmen bu sene başında onu da iptal etti hbo, çekilmiş dizi bile yattı. çekilmiş bölümü bile yayınlamayacaklar. o kadar da merak ediyordum naomi watts'ı.

şu an iptal edilmemiş ve aktif olarak çekimleri devam eden, yani yakın zamanda izleme umudumuz olan tek iş bu: www.hbo.com

artık onu da son anda iptal etmezse tabi, ancak şimdiden 1 sezon siparişi vermiş o yüzden o ihtimal düşük.

onun dışında fikir aşamasında olan da öyle 10 tane değil de 3 tane filan kalmış en fazla sanırım.

Evet. O tarihten sonra istediği zaman olabilir. Önce olamaz.

hastaligi simdi atlatinca zaten dogal bir bagisiklik olusacak. hastalik 3. doz asi gibi dusunun yani. asi kadar etkili degil, hastalikla bagisiklik kolay yok oluyor ama bir sure problem olmayacaktir. yani iyilesince hemen asi olmasinin bir anlami olmaz zaten. gecmis olsun.

12 yok. Azami 10 puan.

Hedefi 12'den vurunca 10 puan alıyorsun işte :D

Hayat eve sigar'da ne yaziyor?

hes'te kalkmış bizim karantinalar. babam test olmadı ona karantina gelmiş mi bilmiyorum dışardaydı eve geliyor. anneme 14 gün verilmiş işte

Başkalarına bulaştırmamak için bence mümkünse siz de ailedeki herkesin karantinası bitene kadar çıkmayın. Yanlış negatif çıkabilir, ya da üstünüzde taşıyabilirsiniz vs. Vebal almayın durduk yere bence.

Ilk bulasilan donemde corona testte cikmayabilir. Bir arkadas corona oldu. Ayni odada kalan arkadasi test yaptirdi, negatif. 5 gun sonra 2. testte pozitif cikti.

Yüzde 99.9 pozitifsiniz. Eşimin 10. Günde pozitife döndü. Hemen belli etmiyor. Bu kadar yayılmasının sebebi yanlış negatif vermesi zaten. Çok hatalı testler.

yaptırdığınız yere göre değişir, kendi laboratuvarı yoksa ve başka bir yere göndermesi gerekiyorsa gecikebilir. Normalde bir aksilik olmazsa 5 6 saat gibi bir sürede çıktığı bilgisini vermişti bir lab.

twitter.com
tutku hanıma sorun, tüm dmleri cevaplıyor.

Bir bilgi. Iki doz sino olanlar illa ucincu doz olarak bion olmalilar diye bir şey yok. Üçüncü dozu da sino olabilirler. Aklinizda olsun

@exlibris, delta’dan dolayı biontech olsun istiyoruz

Virüs olayını bilmem ama, uzmanlar şunu olun veya bunu olun demiyor, ne olursanız olun yeterki olun diyor.

Ben 60 yaş üstü ebeveynlerime geçen hafta yaptırdım biontech aşısını, ilk iki doz sinovac olmuşlardı, kol ağrısı bile yapmadı o derece temiz geçti aşı süreci.

ne zaman olduğunu bilmiyorum ama kıyma makinesine kaptırdığını okumuştum. çok zaman öncedir muhtemelen.

yok mutfakta kaybetti parmaklarını hatta kıyma makinesinde falan deniyordu.

bunu kullanmada sikinti yok da sonrasi?
1 yeni cikinca sakal gibi batar o tahminim
2 yeni cikmaya baslayinca alindigi belli oluyor uclari boyle tuhaf tuhaf oluyor. hani az tuylu kibi degil de sanki tiras edilmis gibi.

Jilet gibi. Kaliteli traş bıçağıyla da daha pratik bir sonuç alırsınız.
Ayrıca üşenmeyin erkekler kışın lazere gidin.
Zarar çıkmaz. Deneyin, görün.

işe yarar, acısız ve bu kadar kolay.

söylendiği gibi çıkarken sert yada sakal gibi çıkmıyor, önceki neyse o çıkıyor. zamanla azalma olmadan olduğu gibi çıkıyor. kesin değil geçici çözüm sağlar. ayrıca fiyatı da az değil, sürekli kullanman gerekecek.

Fiyatının ne olacağı belli değil. Buradaki tahminler ya sallama olur ya da TOGG'ta üst düzey çalışanlardan biri söyler ki o da pek mümkün değil. Ben 1 milyon seviyesinde olacağını hiç sanmıyorum. Audi ile kıyaslamak da oldukça abes kalır. Bu mantıkla Fiat Egea'nın fiyatı da A4 ile benzer olmalı. Egea 200 bin, A4 ise 800 bin civarında.

Hala bir ümitle satışa çıkacağını düşünenler var.
MG ZS EV. 425.000 TL
Bundan çok mu özellikli olacak sanıyorsunuz?

Su anki piyasaya bakarsan en az 500bin olur.

Tabi olmayacak cunku secimden sonra sallarlar kenara.
ilk 2 projede ben de yedim yalan yok, ama ucuncuyu yemiyorum.

üretilir kaçılır uçulur o kısmını sormadım merakta etmiyorum, direkt olarak tahmini fiyat beklentinizi sordum. siyaset sorsam zaten seçim vaadi mi sizce diye sorar geçerim.

audi ile karşılaştırma sebebim hem karoseri hem de bataryası benziyor (direkt malzeme kalitesi olarak da aynı neredeyse). gerçi jaguar I-pace daha çok benziyor ama yerlilikten dolayı fiyat ne oluru merak ettim.

egea ile audi'yi karşılaştırmıyorsak togg'u da karşılaştıramayız diye bir şey yok. sonuçta araç üzerinde kullanılacak sac tipi ve üretimdeki polikarbonat oranları belli. şasi kalınlığı ve darbe emiş ve esneme hedefleri ortada. 2018 egea bile yıkık görünürken 2012 güzel bakılmış bir audi "ben burdayım" der mesela. hot deep galvanise'den tutun sac alaşımına kadar fark eden bir şey ve togg bu konuda da çok iddiali olmak istiyor (röportajlarda dediklerine göre)

MG ZS EV ile neyini karşılaştırayım ayrıca @neymis hocam? 30 derecede 120 km hız ile menzili kendi sitesinde yazana göre 169 km görünüyor. max 150 gider. togg ise 500 km hedefi koymuş. ısıdan etkilenmemesi için de sıvı soğutmalı termal yönetim uyguluyorlar. togg batarya anlaşması imzaladı geçenlerde, lansman beklentisi karşılanacak gibi duruyor. mg zs ev 143 beygirken togg yüksek batarya kapasiteli suv modelde 405 beygir planlıyor

proje şu ana kadar çok sağlam görünüyor kağıt üzerinde. kendi hedefleri de zaten seri üretimden sonraki 3-4 yılda 175bin adete gelmeye çalışacaklar. zaten yüksek fiyat yüzünden düşük üretim hedefleri var.

@neymis

senin satışa çıkmayacağını düşüme sebebin nedir? :)

tüm tedarikçi anlaşmaları yapıldı, tedarikçiler projeleri başlattı, kalıpları bile yapmaya başlayanlar vardır. bu kadar yatırım yapıldı ve türkiye'deki otomotiv ana sanayi şirketlerinin tecrübeli çalışanlarını transfer ederek çok güçlü bir ekip kurdu togg. aracın satışa çıkacağı tarihini bilemem ama satışa çıkmaması için herhangi bir sebep görmüyorum.

Maksimum 200bin olur gibi geliyor bana
O civarda bir fiyat ayarlayacaklardır umarım

Baslangic fiyati $45-50k seviyesinde olur vergiler haric, bugunun kuruyla 400bin tl civari. Ustune vergileri bindir 500bin tlyi rahat gecer.
Full 4 ceker falan versiyonu cikarsa milyona kadar yolu var.

Ben de pek umutlu degilim malesef, yolda kanli canli gormeden inanmam.

500-550binden ucuz olamaz. içindeki bataryanın maliyeti bile 100bin liraya yakın ve her geçen gün artıyor maliyeti (dolar)

Satışa çıkacağını ben de düşünmüyorum. Düşünmeme nedenim "bunlar nereye araba yapıyor xD" falan değil. Muhtemel fiyatından dolayı piyasaya sürmenin anlamı yok bence. Yukarıda dendiği gibi sadece bataryası 100.000 civarındayken ve her geçen gün daha pahaı hale gelecekkten bu arabanın 200.000 civarında satışa sunulma imkanı yok diye düşünüyorum. Bu araba elektrikli bir araba olacak, gayet lüks özellikleri var. Bundan dolayı pahalı olacak. Döviz ve araba fiyatları bu kadar yükselmişken bence Türkiye'nin yapması gereken tüm halkın kolaylıkla satın alabileceği klasik bir aile arabası yapmaktı Dacia vs. ayarında ama onun yerine böyle bir şey tercih ettiler. 500.000 verip araba alacak insan da TOGG'u tercih etmez diye düşünüyorum. Bence bu nedenle hiçbir zaman çıkmayacak.

çok ama çok zor. kimse bu adam seneye geliyormuş sponsor olup vize çıkartalım demez.

Mümkün değil gibi. Eğitim için vize alacakken CAS belgenizi de veriyorsunuz ve orda yazan tarih üzerinden çıkıyor vizeniz. Hatta üniversiteler gerekli gördüğü durumda Home Office ile iletişime geçiyor, fazla devamsızlık durumunda mesela. Yani vizeniz eğitimin başlangıcıyla başlar ve o sürede de sadece eğitim amaçlı İngiltere’de bulunabilirsiniz (haftalık 20 saat çalışma izni hariç).

Kafalar karışık olabilir. Ben de tam anlamamış olabilirim:/ siz sonuç olarak seneye İngilterede çalışıyor olmak mı öğrenci olmak mı istiyorsunuz? Veya önceliğiniz?

Öğrenci vizesi ve full time (sizin bahsettiğiniz gibi bir iş olursa) çalışma vizesi birbirinden farklı şeyler. İkisi aynı anda olamaz. Çünkü siz o ülkeye vizeyle gidecek bir yerden (tr.den) gidiyorsunuz. Full time öğrenci vizesiyle çalışmaya time çalışabilirsiniz ancak bunu zaten yine “öğrenci vizesi” ile yapabiliyor olacaksınız. Olur da bir şirket size çalışma vizesi vermeye/ sponsor olmaya razı olursa bu defa da full time öğrencilik yapamazsınız o vizeyle.

Yanlışsam düzeltilsin. Sevgiler.

yazarken fark ettim, 10 ile çarpıp 15'e bölmek nispeten kolay gibi ama yine çok pratik değil gibi

bence de en kolayı 2 ile çarpıp 3'e bölmek.

17'yi 1.5 ile çarpmak isteseydik 3 ile çarpıp 2'ye bölecektik. Kesirlerde bölme işleminde ilk sayı aynen yazılıp ikincisi ters çeviripip çarpılır kuralı vardır ilkokuldan beri öğretilen. Buna göre 1.5'a bölmek için 17'yi 2 ile çarpıp 3'e böleriz.

10 ile çarpıp 15'e bölmek de aynı şey ama fazladan bi 5 çarpanı var. Sadeleştirince aynı şekilde 2 ve 3 oluyor zaten

17-17/4 yapıyorum ben kafadan 12dk falan kadar sürer diyorum (ders kayıtlarını izlerken böyle hesaplıyordum benim kolayıma geliyor)

17-17/4 tam doğru değeri vermez. 4/3'e bölünmüş hali o 17'nin. 17-17/3 dersen olur.

bölene göre bölüneni parçalamak yakın bir sonuç veriyor.

örnek1: 17/1,5 için 15/1,5 + 2/1,5 şeklinde parçalarsak 10 + (1 ile 2 arasında bir değer) yani 11-12 dakika diyebiliriz.

örnek2: 16/2,5 için 25/2,5 - 9/2,5 şeklinde parçalarsak 10 - (3 ile 4 arasında bir değer) yani 6-7 dakika diyebiliriz.

en son ne zaman doktora gittiniz? belki tekrar mr çekilmesi gerekir. bir de boşluğa basma hissiyatı var mı? bağlar da gitmiş olabilir çünkü...

www.pinknews.co.uk

Genel olarak lgbti+, özellikle trans bireyler cinsiyet pronoun'larına önem veriyorlar.
Genderfluidite kavramı da yaygınlaştığından beri "kadın gibi gözüküyorum ama bana she/her demeyin, they/them deyin" ya da "biyolojik cinsiyetim erkek olsa da ben kadınım, bana he/him değil, "she/her deyin" gibi, kendi pronoun'unu seçiyorlar. Cinsiyet kimliklerinin kabulü/saygı görmesi için de seçtikleri şekilde hitap edilmek istiyorlar. Cis bireyler de bunu desteklemek için, yaygınlaşması için yine pronoun'larını öyle ilan ediyorlar. İyi hatırlattınız, ben de yapayım.

Türkçe cinsiyetsiz bir dil olduğu için rahatız biz, hepimiz "o"yuz. :)

ya bu amarigada bir dalga var ben kendimi boyle identify ediyorum diye. mesela kadin cikiyor diyor ki ben kendimi erkek olarak identify ediyorum o yuzden bana she degil he/him diye sesleneceksin. baskasi cikiyor benim cinsiyetim yok, o yuzden they/them diyeceksin. sjw sacmaliklari iste milletin derdi yok boyle seylerle ugrasiyorlar. bazilari da bunun uzerinden saka yapiyor iste hehe bana he/him bey diyeceksiniz!!! diye

Cinsiyetçi dillerde yapılması gereken bir durum. Bir kadına he diyemezsin, o kadın da she olduğunu öyle hitap edilmesini istiyor.

Olayı eşcinsellikle sınırlandıran kişiler yanlış anlamaya çok müsait. Onyargilarinizdan kopun. Gelişmiş dünya zihninizdeki şekilde işlemiyor.

İlginizi çeken hayatınızla alanınızla ilgili konuları takip edin en verimlisi bu olur. Zamanla her şeyi anlamaya başlarsınız.