[]

Ankara'da ev tadilati yaptiranlar

Eve boya ve sistre-cila yaptiracagim. Bir iki ufak sey daha var. Memnun kaldiginiz firma veya usta varsa, benimle paylasabilirseniz makbule gecer.




 
armut.com is gorebilir


  • foster  (17.09.20 13:06:34) 
[]

Turkiye finans'in attigi kazik

7 agustos'ta 0,84 oranindan isyeri finansmanina basvurdum. Evimi satip ofis alacaktim. Daha sonra evimi alacak kisi, evi almaktan vazgecti. Bu sirada faizler 0,91 gibi bir orana cikti. Ben de bankayi aradim. Sizin icin belirli bir sure 0,84'ten cektiginiz krediyi rezerve edecegiz dediler. 21 agustosta kredi isine bakan gorevliye mesaj attim, benim kredi duruyor mu, evi yakinda satabilirim, diye. O da, sikinti yok, dedi. 31 agustosta evimin satisi icin kapora aldim. 1 eylulde de bankaya gittim. Bana 0,84 oraninin artik gecerli olmadigini, yeni oranin 1,06 oldugunu soylediler. Sube muduru ile de gorustum. Kendis, bugun mudurluklukten mail geldi, yakin zamanda faizler tekrar artacak, tekrar basvurursaniz faizler daha da artmadan kredinizi alirsiniz dedi. Ben de 1,06 dan tekrar basvurdum. 2 agustosta gorevliye, kredi ne oldu, diye mesaj attim. O da, size yarin donus yapilacak, dedi. Bugun bankadan aradilar. Krediniz cikti ama oran 1,34 oldu dediler. Hemen subeye gittim. Mudur cikmis, bankada sadece, tum surecte benim kredi ile ilgilenen kisi var. Bana yapacak bir sey olmadigini, genel merkezin karari oldugunu vs soylediler. Benim bu durumda yapabilecegim bir sey var mi? Yarin bankanin musteri hizmetlerine basvuracagim. Ayrica katilim bankalari birligi hakem heyetine de basvuracagim. Bunun disinda ne yapilabilir?




 
twitter.com

Buraya olanı biteni tweet olarak atın. Buradan iletişim bilgilerinizi alıp size geri dönerler. Bankaların böyle twitter hesaplarındaki müşteri hizmetleri bankaya gidip yüz yüze sorun çözmekten daha işe yarar halde.
  • GoodMorningTeacher  (04.09.20 00:47:06) 
[]

Genclerbirligi-besiktas maci biletleri nereden aliniyor

Hayatimda hic futbol macina gitmedim. Gecen hafta aklima esti, pasolig karti aldim. Aldim da, gencler-bjk macinin biletleri nerede? Pasoligin sitesinde yok. Bilet nasil aliniyor ki?
Tesekkurler



 
biletler satisa cikmamistir, passodan alacaksin


  • içimdeki piç  (09.10.17 21:02:39) 
  • nrmnm  (09.10.17 23:27:30) 
[]

reklamverenden kaç lira talep etmeliyiz?

bir arkadaşım www.etkinlikler.org adında bir site açtı. ankara'daki kültür, sanat vs etkinliklerini paylaşıyor. facebook'ta da 3300 civarında takipçisi var. bir resim sergisinin tanıtımı için talep geldi. facebook üzerinden 10 günlük bir tanıtım yapılacak. sizce böyle bir tanıtım için kaç lira talep edilmeli?
teşekkürler.



 
para almayin bence. sergide sitenizin ismi yazsin kiyida kosede yeter. ilk oncelik sitenin ziyaretcisini arttirmak olsun.

ayrica ust sinif ile alt sinif begenileri bir tutulamaz. hesap yaparken boyle dusunun. turkiyede sanatla ilgilenen herkes begense 500 bin olur mu?
  • nugre tias  (26.03.17 03:47:27) 
Ben de çok fazla para vereceklerini tahmin etmiyorum. Ancak etkinliğinizi sayfamızdan facebook gönderisi/etkinlik reklamı şeklinde paylaşıyoruz ve 10 gün boyunca reklam verebiliriz adınıza diyebilirsiniz. Günlük reklam bütçesini birlikte belirleyip, üzerine çok az miktar da kendiniz ekleyerek böyle bir tanıtım yoluna gidebilirsiniz. Elbette kendileri de reklam verebilirler ancak sizin sayfanızdan yapılacak tanıtımın daha etkili olacağını söyleyebilirsiniz. Bu şekilde çalışan takipçisi olan sayfalar var çünkü. Sizin de yararınıza olur, takipçi sayınız da artar. Günlük 10-30 lira civarı bir rakam uygun bence, bir sergi için daha fazlası olmaz.

Diğer yandan para almama ya da çok çok cüzi miktar seçeneği de düşünülebilir bence de. Bu kişilerle arkadaş olup, biraz daha o taraflarda çevre edinerek ilerleyen zamanlar için sitenizi büyütmek adına bunu kullanma yolunu da seçebilirsiniz. Sizin iyilik yaptığınız kişiler eğer düzgün iletişim kurabilirseniz, sizi başkalarıyla tanıştırabilir ya da birilerine yönlendirebilir, ilerleyen zamanlarda bu da size reklam alma vbg gibi konularda geri dönüş sağlayabilir.
  • pokepoke  (26.03.17 14:08:52) 
[]

peluş ayı ve ali ismi. sizce burada ihlal var mı?

olayın özeti. fox TV'deki bir dizide, adamın teki eline bir pelüş ayı alıp, "senin neden adın yok. bundan sonra sana ali diyelim" minvalinde bir şeyler söylüyor. rtük de bunun üzerine, "İslam toplumu için manevi değeri son derece yüksek bir İslam büyüğüne hakaret edildiği algısına yol açtığı" için, kanala ceza veriyor.
www.gazetevatan.com

dizinin o bölümünü izledim. adam deli numarası gibi bir şey yapıyor. galiba karısını kandırmak istiyor. mutfakta pelüş ayıyı görünce, yemek vermeye çalışıyor. seni besleyelim, gel sana bir ad koyalım falan diyor.
size göre bir ihlal var mı? bu olayda, hz. Ali'ye bir hakaret veya o'nu aşağılama gibi bir durum gördünüz mü?

 
artık hiç şaşırmıyorum böyle saçma salak şeylere. sonuçta dinci bi ülkede yaşıyoruz öyle değil mi? adını kemal kolayım deselerdi kanala ödül bile verilirdi yani.


  • neira  (19.03.15 11:00:06) 
daha önce de kanal d ye olmuştu böyle bir şey.

www.medyafaresi.com

sözlükteki başlığını da buldum: (bkz: 17 ağustos 2007 kanal d baskını)
  • inheritance  (19.03.15 11:02:00 ~ 13:09:33) 
ahsflajskdfhds alevilere goz kirpmis hokumetimiz. malum secimler yakin.


  • jimicik  (19.03.15 11:06:10) 
çok çok saçmaymış. ihlal falan yok tabii ki.


  • nathanieltroy  (19.03.15 11:23:13) 
@ inheritance in da verdigi ornekte oldugu gibi boyle seyler ulkemizde yasaniyor ve konuyla ilgili yasal limitler var. resmiyeti gecip kendi fikirlerimize gelirsek, gorunurde masum birseymis gibi duruyor fakat ben de bu tip seylerin toplum muhendisligi alanina girdigini ve sakincali buldugumu soyleyebilirim.
daha bir kac ay olmadi charlie hebdo saldirisi, evet hepimiz kinadik verilen tepkinin siddet buyuklugunu. ancak charlie hebdo nun islama hakaretleri henuz olmus birsey degildi. adamlar onlarca kez tehdit almislar. belli ki yaptiklari yayin kimilerinin kutsal saydiklarini incitici seylerdi. ancak her seferinde ifade ozgurlugu savunmasi yapildi.
yasiniz belki yetmeyebilir, ullkemizde bir guner umit vakasi yasandi. isteyen arastirabilir. ifade ozgurlugu elbette muhim fakat insan olcup tartmali ne soyledigini. en azindan bir arkadasin ile konusurken onun veya ailesinin bir yanlisi bile olsa nezaketen susuyorsun, ya da lisan-i munasip ile ikaz ediyorsun.
biraz dagittim konuyu ama son bir sey daha var: ulkemizde bu tip hakaretler yeni degil, kizim seni ali ye vereyim mi diye bir sarki/turku var. her seferinde kizim seni x e vereyim mi kalibi icerisinde hulefa-i rasidin in ismi sayilarak sonunda isimleri ile kafiyeli olumsuz bir hukum veriliyor. hz. ali ye, alevilere, inanclara saygisizlik yeni birsey degil. burasi turkiye. insanlar camiye gitmiyorlar, farzlari yerine getirmiyorlar ama kutsallari konusunda da laf soyletmiyorlar ilginc bi bicimde.bu taraz hassasiyetlerin en azindan televizyoncularca gozetilmesi daha iyi olur.
  • manimani  (19.03.15 11:44:45) 
@manimani cok nazik bir uslupla anlatmis neden rahatsiz olunabilecegini ve mevzu da derin ama sunu eklemek isterim;
ali ulkemizde en cok kullanilan isimlerden biri. aliveli 49 50 diye tekerleme var, burda da mi toplum muhendisligi var mesela? ya da ayse kadin fasulye var, ayse hz. muhemmed'in eslerinden birinin adi ama pazarda fasulyeye ayse kadin deyince kimse rahatsiz olmuyor. yani toplum muhendisligine iki turlu bakabilirsiniz. 80'lerde bu tarz durumlar yasanmis sikca ama artik bambaska bir donemdeyiz. siz gidip ayiya ali dedi deyip cezayi basarsaniz, alevileri onurlandirmis olmazsiniz, ayrismayi keskinlestirirsiniz. bu da toplum muhendisligidir. kimsenin farkinda olmadan izledigi bir seyi, bir sivrizeka farkedip isguzarlik yapiyor ve ordan nemalanmaya calisiyorlar.

  • jimicik  (19.03.15 13:55:04) 
[]

direksiyon sınavından kaldım mı?

bugün a2 ehliyet için direksiyon sınavına girdim ve şu uzun ince platformu, 2 seferde de geçemedim. ondan sonra bir 10-15 dakika trafikte kullandım. "platformu geçemeyip ehliyet alabilen oluyor mu?" diye sordum, "oluyor" dediler. internetten baktım, olmuyormuş:)
kaldım mı, ne oldu şimdi?



 
Kaldın da senle uğraşmak istememişler.


  • onexey  (03.08.14 17:00:30) 
kaldın pampa. geçmiş olsun.


  • eski solcu  (03.08.14 17:54:46) 
geçmişim dostlar.


  • marcelorios  (04.08.14 12:55:38) 
İyiymiş hayırlı olsun, kazasız belasız kullan


  • kilimanjaro  (04.08.14 13:01:28) 
[]

teog sınavında iptal edilen sorular

4 soru iptal edilmiş.
sorular en altta:
www.on5yirmi5.com

din ve ingilizce sorularının neden iptal edilmiş olduğunu anlamadım. problem nerede?

 
aynen ben de anlamadım gerçekten.din sorusunu yine bir şeye bağlamışlardır bilemem de ingilizcelerde hiç bir problem yok ki.


  • mesa  (03.07.14 03:22:10) 
Ulan yoksa ben İngilizce bilmiyor muyum? Hata bulamadım valla


  • colorwithnotexist  (03.07.14 03:24:15) 
din sorusunda genel bakışta bir şey yok gibi ancak illaki bir sorun bulmak gerekiyorsa ki bulmuşlar. şu olabilir

beytullah'a yüz sür ifadesinde kinayeli bi anlatım var. yani hem gerçek manada anlaşılıyor, hemde mecazi bir anlam yüklenebiliyor.
  • icimdekibiri  (03.07.14 03:30:15) 
İngilizceleri anlamadım. Hangisi doğrudur hangisi yanlıştır dememiş ama o yüzden değildir herhalde.

Beytullah'a yüz sürmek diye bir deyim bulamadım. Birkaç yerde kullanılmış, onlar da kaynak kabul edilecek yerler değil spor gazetelerindeki gibi artistik başlık olsun diye yazmışlar. Belki ilahi gibi bir şeyde varsa bilemem. O yüzden iptal edilmiş olabilir.

Edit: Fen sorusunda varyasyon -> doğal seleksiyon -> adaptasyon evrimin basamakları. Uyum sağlayamayanların zaman içinde yok olması (uyum sağlayanların kalması), türün evrim geçirmekte olduğunu ve bazı bireylerin daha iyi uyum sağladığını gösterir. Tür içi kalıtsal çeşitlilik eşeyli üremeye bağlı olmak zorunda değil. Mayoz bölünme sonrası döllenme olmaksızın birey oluşarak tür içi çeşitlilik olabilir -erkek arı oluşumu- ancak balıklarda böyle bir şey duymadım. Bu durumda ya eşeyli üreme ya da mutasyon sebep olmuştur. D şıkkına sorudan direkt ulaşılamaz, düşünerek ulaşılabilir. B şıkkı için de bazı bireylerin uyum sağladığı verilmiş. Dirençli bireyler popülasyonun devamını sağlar.
  • Lim5  (03.07.14 04:34:02 ~ 05:30:37) 
teknik bir sıkıntı yok ya. bu sınavlar bildiğiniz gibi her öğrencinin karnesine geçen bir 3. sınav niteliğinde. 8. sınıflarda, tüm türkiye'de aynı konular, aynı kitaptan işleniyor ve sonrasında teog yapılıyor. çocuğu sınava girmiş arkadaşlardan duyduğum kadarıyla henüz işlenmemiş veya müfredatta olmayan iki soru sorulmuş ingilizce'de.

diğer sorularda da aynı şey mi var bilmiyorum. şu fen sorusu üzerine biraz düşüneyim.
  • bruges  (03.07.14 04:51:20) 
[]

türkiye'den netflix'e üye olmak

korsana tövbe edip nedamet getirdiğim için, türlü arayışlara girdim ve sonunda netflix'te karar kıldım. karar kıldım kılmasına fakat bir türlü üye olamadım. hola better internet diye bir şey kurdum browser'a. kendimi amerika veya ingiltere'de göstererek üyelik aşamasına geliyorum lakin kredi kartı bilgilerimi kabul etmiyor. herhalde amerika veya ingiltere'den alınmış bir kredi kartı istiyor. neyse, onu bir şekilde hallettik diyelim. hola better internet adlı eklentiden bahsetmiştim. netflix'e, onun üzerinden bağlanıyorum. bildiğimiz anonymox gibi bir eklenti. malum, anonymox'la bağlanırken nette yavaşlama oluyor. bağlantım zaten 3 megabit. hola'da da böyle bir yavaşlama olur mu?
velhasılı kelam, aramızda netflix'e türkiye'den bağlanan var mı? nasıl üye oldunuz, nasıl bağlanıyorsunuz, tavsiye eder misiniz?
teşekkürler...


 
Ben kayit oldum ,270 ping ile bise izleyemedim. 20 dkda bir dizi bile acilmadi. Git torrent indir daha iyi.


  • terminator squad  (11.02.14 21:09:14) 
[]

hekimler, bitkisel ürünleri reçeteye yazabiliyorlar mı?

kolumdaki rahatsızlık için, internetten bitkisel bir ürün sipariş etmiştim. adı da cissus bilmem ne. amerika'da vitaminworld, gnc gibi yerlerde satılan ama maalesef türkiye'de satılmayan bir ürün. doktoruma sormuştum, "kullanman, bir problem olmaz" demişti. şimdi, ürün geldi ama gümrükte takıldı. orada da, "ancak reçeteye yazılırsa teslim alabilirsiniz." denildi. böyle bir uygulama var mı? aile hekimine gitsem, bu ürünü reçetelendirebilir miyim?
not: daha önce gittiğim ve "kullan, bir şey olmaz" diyen hekime tekrar gitme imkanım yok.



 
bana doktorum tamamen bitkilerden yapılmış bir hap vermişti yani reçeteyle satılmasına ihtiyaç duyulmayan, bitkisel bir takviye olan ancak eczanelerde de bulunabilen bir şeydi ve onu reçeteye yazmıştı, ben de gidip reçeteyle almıştım eczaneden. gerçi her gün bir ilaçla ilgili prosedür değişikliği oluyor dolayısıyla değiştirmiş olabilirler ama yazabilme ihtimali söz konusu olabilir diye düşünüyorum.


  • ornitorenk  (27.12.13 16:28:15) 
gidip aile hekiminden rapor yazdırabilirsiniz.


  • Lim5  (27.12.13 18:42:07) 
[]

evine ateş salınsın rıza

sözlükte, rıza sarraf (reza zarraf) hakkında okuduklarım, beni şaşırttı açıkçası. bu zat hakkında, ağız birliği edilmişçesine, "fakirin fukaranın hakkını yiyen adam, yediklerin bozağına dizilsin, ah o paralarda 70 milyonun hakkı vardı" gibi şeyler yazılmış. benim bildiğim (yanlış biliyorsam düzeltin), bu adam iran adına çalışan bir iş adamı. ambargo nedeniyle iran'a doğrudan para akışı yasak. türkiye, iran'dan doğalgaz alıyor, bunun parasının iran'a ulaştırılması için de rıza sarraf aracı oluyor. çeşitli (kanuni veya kanun dışı) yollarla, doğalgazın ücretini iran'a ulaştırıyor. bu iş üzerinden de komisyon alıyor. iran buna herhalde, "bana her ay 100 liralık para/altın akışı sağla, 5 lirası senin olsun" demiş, bu da o doğrultuda hareket ediyor. kendi payına düşen 5 lira ile evler almış, arabalar almış, tablolar almış...
bunun yanında da bürokratik işlemleri hızlandırmak için komisyon (para, takım elbise, saat) dağıtmış. şimdi, benim olaydan anladığım bu. rüşvet galiba sadece kamu görevlileri için düzenlenmiş bir hükümdü, ondan emin değilim, hadi buna da rüşvet diyelim. sarraf'ın bu yaptıkları (para aklama, komisyonculuk, rüşvet), suç ise gitsin cezasını çeksin, buna diyeceğim bir şey yok. şimdi anlamadığım kısıma geldik. bu adamın dağıttığı para, zaten iran'ın değil mi? fakir fukara bu işin neresinde? tekrar söylüyorum, adamın işlemleri suç ise, cezasını çeksin, beni ilgilendirmez. ben işin "fakirin hakkı yendi" kısmındayım.



 
ilk aklıma gelen: merkez bankasından teşvik primi alıyor mesela ihracat yapıyor diye ama aslında hayali ihracat yapıyor.


  • neyleyim  (27.12.13 15:41:32) 
ilk bakista yok tabi direkt baglanti. ama bu olay halkbank ustunden oldugu icin ve abd yi kizdirdigi icin bu is abd ve yabancilarin turkiyeye olan guvenini azaltti.

faizleri arttirdi , kuru yukseltti.
  • spy of soul  (27.12.13 15:44:09) 
ülkeye illegal yollarla girmiş 1 kuruş bile, hak hukuk sistemin bozulması demektir.

bu ülkenin ekmeğini yeyip ihanet eden, bir gün ekmeği yediği yerden kurşunu yer.
  • eyyor  (27.12.13 15:46:52) 
ben bu adamı bu olaylar çıkmadan önce de sevmezdim. ismini sadece birkaç senedir duyduğumuz 84 doğumlu bir insanın özel uçaklar, yalılar, şunlar bunlar alması benim gözüme başından beri batıyordu. Alacaksan al, gizli al, haber edilmesin. Bu ülkede daha bu ay soğuktan ölen çocuklar oldu. Nasıl bir vicdandır bu? Ayrıca sadece birkaç senelik bir iş adamının bu kadar malvarlığının olması da bilemiyorum, matematiksel olarak benim zihnime hiç yatmadı.


  • dessy  (27.12.13 15:52:11) 
İlk bakışta da gayet direkt var. Eğer bir izin verilecekse ve bunun karşılığında para alınacaksa, bu parayı devlet almalı, hayattaki tek özelliği birinin oğlu olmak olan tipler değil. O para bizim cebimiz yerine bakanın oğlunun cebine gidiyor, dolayısıyla bizim de hakkımız yenmiş oluyor. Ha kanun gereği izin de verilmemesi gerek zaten.


  • roket adam  (27.12.13 15:52:53) 
ben de senin gibi düşünüyorum


  • dafuq  (27.12.13 15:56:10) 
[]

sanat camiasında popun kralı olarak bilinen sanatçı kimdir?

bugün gazetede okudum. kim milyoner ister'de, "sanat camiasında popun kralı olarak bilinen sanatçı kimdir?" diye bir soru sorulmuş. şıklar: mustafa sandal, murat boz, tarkan, serdar ortaç. doğru cevap, serdar ortaç'mış. sanat camiasından olmadığım için bilemedim. serdar ortaç, sanat camiasında "popun kralı" olarak mı biliniyor?

edit: www.sabah.com.tr


 
verebileceğim tek cevap: asdfsdgfdghhdgh


  • lehim ve havya ile mikrocip yapan adam  (20.10.13 18:43:09) 
cok yoruma acik bir soru bir de sacma. sanat camiasi kimmis diye sormak lazim hazirlayanlara.

popun krali eskiden erol bburc. simdi de tarkan bana gore

son zamanlarda bu yarismada ilk sorulari cok yoruma acik ve birden fazla dogru cevabi olabilecek sorular soruyorlar (cumleyi devirdim toplayamayacagim)
  • exlibris  (20.10.13 18:45:01 ~ 18:48:14) 
Ben bu soruya mavi ekran verirdim. O ne biçim soru.


  • old possum  (20.10.13 18:50:52) 
eğer cevabı bilemediyse dava açıp kazanması çok olası.


  • sen git ben geliyorum  (20.10.13 18:54:04) 
çok saçma soruymuş, popun neresi sanat ayrıca kral da kime göre neye göre?


  • saatgeceninonikisi  (20.10.13 18:55:07) 
Magazin ekinde okudum bende.cok salakca bir soru.


  • coconel  (20.10.13 19:12:56) 
yalniz eleman da dogru bilmis onu da ekleyelim :)


  • exlibris  (20.10.13 19:16:51) 
sorulsun diye para vermiştir belki de..


  • ermanen  (20.10.13 19:20:46) 
soru yanlış poponun kralı hangisi dense olurmuş


  • domates yiyom  (20.10.13 19:29:44) 
saçma olmus..itiraz etmesi lazım bence yarısmacının
sıklar da mj olsa neyse de..

  • partizan  (20.10.13 19:56:52) 
herkesin popisi kendine.


  • neynep  (20.10.13 20:28:05) 
Tarkan olm işte.


  • anonymice  (20.10.13 20:29:59) 
[]

biceps tendiniti

sağ kolumda biceps tendiniti var. doktorun verdiği ilaçları düzenli kullandım, buzla masaj yaptım, spora ara verdim, düzelme olmadı. bunun üzerine 20 seans fizik tedavi gördüm, yine pek düzelme olmadı. 7 yıldır fitness ve vücut geliştirme ile ilgileniyorum. muayene olduğum doktor ve fizik tedavimle ilgilenen fizyoterapist, genelde yaşlılarla ilgilendikleri için, benim durumumu tam olarak anlayamıyorlar. negatif curl yapsam bicepse faydalı olur mu?, diyorum, cevap alamıyorum. onlara kalsa, 1 yıl, 1 kiloluk ağırlıkla kuvvetlendirme çalışması yapmam lazım. normalde tenis oynardım, yüzerdim, aktif bir hayatım vardı. şimdi, gömlek giyerken bile kolum acıyor. "tenis" diyorum, oynama diyorlar. "yüzme" diyorum, yüzme diyorlar. eee tamam da, ne zamana kadar?
bir de spor hekimine mi görünsem acaba? onlar, bu konuda daha mı tecrübeli olurlar?
aranızda bu rahatsızlığı geçirmiş olan varsa, tavsiyelerini bekliyorum.


 
zamanında çok spor yapmış biri olarak söyleyeceğim şu ki, ağrın varsa spor yapmayacaksın negatif curl olsun başka bir şey olsun dinlenecek o kol zorlamamalısın daha fazla. bilek güreşi milli takımında bir abimiz vardı onun başına gelmişti böyle bir durum bir yılı aşkın bir süre dinlenmiş ve glucosamine tarzı şeyler kullanmıştı tam emin değilim kıkırdak için bir şey bu ama o arada kullanmıştı bir şeyler.bir de baya bir spor yapamamıştı. imkanın varsa fizik tedaviye devam et yine en çok o iyi geliyor. spor hekimi bulursan görün tabi her yerden fikir almak lazım.


  • monkey  (16.10.13 23:47:35) 
Ben şu ana kadar spor kaynaklı bir rahatsızlık ile "spor dışı branşı olan doktora" giderek tedavi olan sporcu görmedim ve duymadım. Spor dışında branşı olan bütün doktorlar "spor yapma" demeyi ve sınırsız dinlenme vermeyi çözüm olarak görürler, o sınırsız dinlenme de bitmek bilmez.

Bundan 10-11 yıl önce antrenman yaptığım salondaki bir arkadaşın önkolunda tendinit oluştu. Aynı senin gibi uzun süre ara vermesine rağmen geçmek bilmedi ve spor hekimi olmayan doktorlar antrenmanları süresiz bırakmasından başka da çözüm getiremediler. Sonunda Ankara'da bir spor hekimi buldu, sanırım VG federasyonun doktorlarından birisiydi. Tendona çok yakın bölgeye steroid ve ağrı kesici karışımı enjekte ederek birkaç seansta tedavi ettiler. Ağrı kesici günlük yaşamını rahatlatmak için, steroid de tendonu güçlendirip tedavi etmek maksadıyla enjekte ediliyor.

Şimdi internette arama yaptım: emedicine.medscape.com

Burada da uzun dinlenme periyotlarında geçmeyen biceps tendiniti için aynı çözüm önerilmiş ve hatta enjekte edilen ilaçların isimleri de verilmiş.

Şurada da detaylı incelenmiş ve aynı şeyden bahsedilmiş: www.aafp.org

Ben bu ilaçları bulup tendonuna vurdur demiyorum. Ama spor hekimi bulamazsan bile, aklı başında bir akademisyen bulup verdiğim link'teki makaleleri göster ve fikrini al. Hayır diyeceğini zannetmem.

Geçmiş olsun.
  • hiko seijuro  (17.10.13 00:35:04) 
[]

müge anlı'nın programını izleyenler, bir el atın.

1- ankara'da, altınları yüzünden öldürülen bir kadın vardı. kızı hamileydi. damattan şüpheleniyorlardı.
2- çatalca'da bir adamla oğlu öldürülmüştü. adamın karısı cinayeti itiraf etti, sonra delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.
3- soyadı grosle mi ne, bir kadın vardı, sevgilisiyle birlikte kaybolmuştu. kadının kardeşinden şüpheleniyorlardı.
4- trabzonlu bir aileydi yanlış hatırlamıyorsam. soyadları da şam mı çam mı, öyle bir şey. bir kadın ölü bulunmuştu. kadının kocası ile kayınpederini tutuklamışlardı.


bu cinayetlerden, katil(ler)i bulunan oldu mu?

 
bence kendine bi is bul sen


  • hosein  (26.09.13 14:24:01) 
3. kardeşlerden biri tutuklandı. pek bişe demiyor mügeciğim şimdilik ama asayiş birimlerimizin titiz çalışmaları devam ediyormuş, savcı bey gizlilik kararı almış.


evet iş mi bulsak ne :/
  • cecilia  (26.09.13 14:26:09 ~ 14:28:21) 
hepsini hatırlıyorum malesef, işsizlik dönemimdi.. anneme bi sorayım, o kesin hala seyrediyodur.


  • innerbliss  (26.09.13 15:10:39) 
[]

bayrak yakma olayı

malum, internette görüntüleri dolaşan bir bayrak yakma olayı var. bu görüntüleri birçok haber kanalı da verdi. sözlükte, bu haberin yalan olduğu, bayrak yakma olayının 2010 yılında dolapdere'de gerçekleştiği iddia edilmiş. biraz önce görüntüleri tekrar izledim, basbayağı kızılay'da çekilmiş. bu görüntülerin 2010 yılında dolapdere'de çekildiğini iddia edenlerin iddialarının dayanağı nedir?




 
www.youtube.com

bu da linkimiz olsun
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:00:46) 
ayrıca sözlükten takip et çok daha fazla fikir sahibi olursun iki türlüde kendi kararını kendin ver. orada çok daha net açıklandı zaten uzun uzun buraya yazmıyorum


  • tuborg yesili  (27.06.13 00:05:14) 
benim izlediğim video da buydu. sağ taraftaki dore müzik, kızılay'da zaten. sözlükte uzun uzun açıklanan ne? buraya yapıştırın, ben de faydalanayım.

edit: www.do-re.com.tr
2. resme tıklayın, yukarıda "...e ulaşım" yazıyor. mezkur video'nun sonunda da "...ikle ulaşım" yazısı aynen görünüyor.
  • marcelorios  (27.06.13 00:09:55 ~ 00:15:09) 
(bkz: ethem sarısülük'ün türk bayrağını yakması )

bu başlıkta ki her entryi baştan sona okumanızı tavsiye ederim.

lütfen hepsini ama.
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:15:21) 
aynen ben de anlayamadım. trt'de bire bir ankara'da ki yerlerle eşleştirerek gösterdiler. i. gökcek malum ama direkleri göstererek bu tarz direkler sadece ankara'da var dedi.


  • herseyi birakip gitmek istiyorum  (27.06.13 00:16:41) 
lütfen sizden rica ediyorum (bkz: ethem sarısülük'ün türk bayrağını yakması)

her entriyi okuyun.

kendim yorum yapmıyorum çünkü tarafımı ben burada da 20 gün önce belli ettim. bana eleştiri geliyor yanlısın sen diye.

alın hepsini ama lütfen hepsini okuyun tek tek.

karşıt görüşlerde var. hepsi var.

yorum sizin.
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:19:17) 
o başlıkta yazılanların çoğunu okudum. soruyu da bunun için sordum zaten. görüntülerin 2010 yılında dolapdere'de çekildiği iddia edilmiş.
ben de diyorum ki, bunun delili nerede?
bir kere, görüntüler kesinlikle kızılay'da çekilmiş. bunda şek ve şüphe yok.
dolapdere iddiası çürüdü. geriye, 2010 yılında çekildiği iddiası kalıyor. okuduğum entrylerin bazılarında, bu görüntülerin 2010 yılında trt'de yayımlandığı iddia ediliyor ama kimse bu iddiasını delillendirememiş.
  • marcelorios  (27.06.13 00:21:32 ~ 00:23:40) 
birkac tane cocugun türk bayrağını yakmasi ak parti'yi hicbir zaman hakli cikarmaz. lafi oraya getireceksiniz anladigim kadariyla. gelmeden ben soyliyim de


  • maresalx  (27.06.13 00:23:51) 
@maresalx,
yanlış anlamışsınız. lafı hiçbir yere getirmek gibi bir amacım yok.

  • marcelorios  (27.06.13 00:25:54) 
(bkz: trt'deki bayrak yakma videosu) özellikle 10 ve 11 numaralı girdilere dikkat.

okuyunuz. ilk girdiyi değil hepsini okuyunuz.

ayrıca bayrak yakılması şu bu hiçbir şekilde ethem sarısülük cinayetini meşrulaştırmıyor.

akp nin faşist uygulamalarını ört bas etmiyor
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:26:04 ~ 00:27:33) 
@tuborg yesili
bir cinayeti meşrulaştırma amacı güdüyor gibi mi görünüyorum? hangi insan, nasıl bir saikle bir cinayeti meşru göstermeye çalışabilir? ben öyle birisi değilim. dikkat ettiyseniz, sorumun içinde rahmetlinin adı dahi geçmiyor. ben sadece, görüntülerin yalan olduğu önkabulünün nereden geldiğini merak etmiştim.

  • marcelorios  (27.06.13 00:30:35) 
gün içerisinde çok çok fazlasını sözlükte gördüğüm için artık bende bu konuda ön yargı oluştu o yüzden ekleme ihtiyacı duydum. ön yargım için kusura bakmayın.

verdiğim 2. bağlantıda da gördüğünüz gibi 6 haziran tarihinde konuşulan bayrak yakma videosu var. bugün ilk önce ethem sarısülük bayrak yaktı diye öne çıkarılan video bu videoydu sonra baktılar ki bu yenmiyor ankarada çekileni ortaya koydular. o yüzden insanlar istanbul 2010 ikilemine düştü.
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:38:15) 
bayrak yakmak dogru bisey degil ama bundan once konusulmasi gereken bir suru sey var; gencecik insanlar oldu, iskence yapildi, insan haklari ihlallerinden gecilmiyor, gazdan etkilenip olen hayvanlar oldu.

tum bunlara bakisiniz "bayrak bu olayda mi yakildi acaba"ya gore sekillenecekse, bence hic kasmayin, yakildi kabul edin. sonucta bir provokator cikip her hangi bir olayda bayrak yakabilir, bayragi bu kadar kutsayanlar da hedef kitle olarak cok guzel yonlendirilir.
  • nawres  (27.06.13 00:38:24) 
arkadaşlar olay karışıyor. bakın 2 video var. birincisi istanbulda 2010da çekilen video bugün önce ilk olarak o ortaya çıkarıldı ama kimse yutmayınca değiştirmişler o videoyu.

dolayısıyla şu an herkes kendi izlediği gördüğü video üzerinden konuşuyor.

istanbul 2010 videosu 6 haziran tarihinde trt de yayınlanan video.

işte ortalığı böyle karıştırıyorlar.

bilgi kirliliği dedikleri tam olarak bu.
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:39:58) 
@tuborg yesili
açıkçası yine anlamadım. 2010'da çekilen görüntüler hangisi? youtube'daki videoların neredeyse hepsine baktım. hepsi de kızılay'da çekilen görüntüler.
"bakın 2 video var. birincisi istanbulda 2010da çekilen video bugün önce ilk olarak o ortaya çıkarıldı ama kimse yutmayınca değiştirmişler o videoyu." demişsiniz. ben sadece 1 tane video bulabildim. sizde varsa, 2 videonun da ayrı ayrı linklerini paylaşabilir misiniz?

bir de, trt'nin 6 haziran'da yayımladığı video hangisi?
  • marcelorios  (27.06.13 00:57:09 ~ 00:58:02) 
youtube yayından kaldırmış. trt de bayrak yakma videosu başlığı olarak verdiğim başlıkta o videodan söz ediliyor.

zaten tarihe bakarsanız 6 haziran.

o yazarlara soracağım o başlıkta yazanlara ben şu an bulamıyorum çünkü bulduğumda dönüş yaparım
  • tuborg yesili  (27.06.13 00:59:42) 
(bkz: ethem sarısülük türk bayrağı yaktı yalanı) böyle de bir başlık var


  • tuborg yesili  (27.06.13 01:20:51) 
lütfen bakın (bkz: 21.05.2010 )

ayrıca yine lütfen bakın (bkz: 31 mayıs 2013 ankara meşrutiyet caddesi olayları)
  • tuborg yesili  (27.06.13 02:48:05 ~ 02:52:22) 
tamam, 2010 tarihinin nereden çıktığı şimdi anlaşıldı.
sözlükte verilen link şu:
imageshack.us

bu fotoğraftaki tarihin 21.05.2010 olduğu iddia ediliyor.

bu da benim, direkt olarak videodan aldığım görüntü:
i.imgur.com

bir kere tarihin 2010 olması imkansız, 05'in önündeki 0 ve saniye olan 50'nin içindeki 0 ile 2010 olduğu iddia edilen tarihin sonundaki 0, farklı. zaten 2010 olduğu söylenen tarihe bakıldığında, 2'den sonra gelen 0 ile 1'den sonra gelen ve 0 olduğu iddia edilen rakam farklı.
sonuç olarak, tarih kesinlikle 2010 değil.
şimdi, tarih 2010 değilse, kaç?
ya 21.05.2012 ya da 31.05.2013
benim gönderdiğim linkteki kırmızı ve siyah çemberle işaretlenmiş alanlara bakın. tarih 21.05.2012 saat 21.12.51 olsaydı, bütün 2'lerin aynı şekilde olması lazım. ama resme dikkatli bakıldığında sadece işaretlediğim rakamların birbirleriyle aynı olduğu ortaya çıkıyor. siyah olanlar 2 ama kırmızı olanlar kesinlikle 3. yani aslında, tarih tam olarak 21.05.2012, saat 21.12.51 değil,
31.05.2013, saat de 21.13.51.
sonuç olarak, video görüntülerinin 31.05.2013 ve saatin de 21.13.51 olduğuna, kesinlikle emin oldum.
2010 tarihinin de nereden çıktığını anlamış oldum. teşekkürler.
  • marcelorios  (27.06.13 09:52:40 ~ 10:10:18) 
[]

şu tablet nasıl?

bir tanıdığın çocuğu ameliyat oldu. uzun bir süre yataktan çıkamayacak. hastanede oyalansın diye bir tablet alalım dedik. alet şu:
www.hizlial.com

üründen çok bir beklentimiz yok, çocuk internete girebilsin, filmleri takılmadan izleyebilsin, yeter. 800*480 çözünürlük çok mu düşüktür? bir de, alet 7 inch. 100 lira daha fazla verip, 1024*768 çözünürlüklü, 8 inch, şu aletten mi alsam:
www.hizlial.com

 
bence ilkini al.


  • hope ender  (23.01.13 22:05:07) 
bence ikinciyi al. bütçeni sarsmayacaksa.


  • ben smyrna  (23.01.13 22:13:21) 
Bunlara para verme derim.

forum.donanimhaber.com

Yorumları da okursan, şu anda piyasada satış öncesi ve sonrası da göz önüne alındığında en hesaplı tablet bu. Çözünürlük önemliyse de Akakçe'ye girip Artes D712 yazabilirsin. 1280x800 çözünürlük mevcut. Donanım aynı. Onun da konusu;

forum.donanimhaber.com

800x480 çok düşüktür, evet.
  • ahmetcan44  (24.01.13 08:29:30 ~ 08:32:00) 
[]

mehmet ali erbil'in oyunculuğu

yılların geyiğidir. mehmet ali erbil aslında çok yetenekli bir oyuncuymuş da, küheylan'da harikalar yaratmış da, para için bu yeteneğine ihanet edip 2. sınıf dizi ve filmlerde oynamaya başlamış da...

mehmet ali erbil'in, sitayişle bahsedilen oyunculuğu hakkında ne düşünüyorsunuz? "şu dizi/film/oyunda iyi oynamıştı" diyebiliyor musunuz?


 
Bi Hemşo'da iyiydi bence.


  • efreet sultan  (02.10.12 22:52:21) 
geyik değil aslında, annem onu tiyatroda izlemiş, ünlü değilken, çok iyi olduğunu bizzat ondan duydum. sonra başlamış şov dünyası.
tiyatroda iyi olmanın yanında her oyunda iyi olmak da önemli. sürdürememiş herhalde.

  • neynep  (02.10.12 22:59:15) 
hemşo ve maskeli beşler kıbrıs'da iyi rol kesmişti. diğer oynadığı komedi filmlerini söylemeye gerek yok zaten hepsinde vasat sayılabilir ya da belli bir kalıbın üzerine çıkamıyor desek daha doğru olabilir. neredeyse tüm rolleri birbirinin aynısı...


  • guest  (02.10.12 23:00:36) 
eski hababam sınıflarından birinde oynamıştı. orada çok iyidir oyunculuğu. yakın tarihte oynadığı filmlerin hepsi birbirinden dandik olduğu ve hitap ettiği kitlenin beğenisine uygun olarak abartılı oyunculuk sergilediği için değerlendirme yapmak çok sağlıklı olmaz.


  • juninho77  (02.10.12 23:01:12) 
zamanında iyi oynamış olabilir ama ben o döneme denk gelmedim sanırım.
benim için çarkıfelek, tatlı kaçıklar ve az sonra parmağından ibaret bir insan.

  • 9kuyruklukedi  (02.10.12 23:01:24) 
konservatuar mezunudur. ses tonu, ses rengi çok iyidir. sesini çok iyi kullanır. çok da iyi oyuncudur aslında. ciddi bir oyuncu olsa, ciddi yapımlarda rol alsa parmakla gösterilen bir tiyatrocu, aktör olabilirdi. nedeni nedir hiç bilmiyorum, yorum da yapmak istemiyorum ama kendisi işi cıvıklığa vurarak popüler olmayı seçti.

şu dizi/film/oyunda iyi oynamıştır diyemiyorum, ama "oynasaydı iyi oynardı" diyorum. şu saatten sonra oynasa da ciddiye alınmayacağı için artık çok geç.
  • kibritsuyu  (03.10.12 00:11:14 ~ 00:12:15) 
Kendisini oyunculukta son derece yetenekli ve başarılı, rol aldığı işler sebebiyle son derece haysiyetsiz buluyorum.


  • jimjim  (03.10.12 00:23:58) 
[]

sezen aksu, esprileriyle kırdı geçirdi

birkaç kere konserine gittim sezen aksu'nun. şarkı aralarında espriler, şakalar havada uçuşuyor. misal:

+ ayy kameramana bak, bacaklarımı çekiyor
- ahahahahahahahah

+ 5 koca eskittim
- puhhahahahhaah

+ ay şekerim, yırtmacım açıldı
- zuahahahahaha

izleyiciler arasında gülmekten bayılanlar falan oluyor. bir adam, hisar'dan kendini atmaya kalkmıştı, "ben böyle bir şey görmedim" diyerek.
sezen aksu'ya, "sezen hanım, gerçekten çok komiksiniz" diye kim gaz veriyor? yaşar gaga mı?

 
farklı bi açıdan yaklaşıcam ama;

sezen aksu gibi bir sanatçı için "esprileriyle kırıp geçirdi" şeklinde bir yorum bence o efsaneye edilmiş bir küfürdür ulen.
  • nate fisher  (02.10.12 06:10:57) 
[]

sahada olan sahada kalır (mı)

işyerinden arkadaşlarla hafta bir halı sahada maç yapmaya başladık. yaş ortalaması 30'un üstü. yıllardır haftanın 4 günü spor salonuna gidip koşuyorum ve gerçekten çok sıkıldım. salona 3 gün giderim, 1 gün de makara yaparak, eğlenerek ter atarım diye başladım oynamaya. başladım da, hiç beklediğim gibi olmadı. dediğim gibi benim amacım tamamen ter atmaktı. bu yüzden 10 fark da yesek, 20 fark da yesek umrumda değil. zaten sinirli birisi değilim, kimseye sinirlenmiyorum, kimseye "pas ver" demiyorum, çıkıyorum sahaya, ter atıp evime dönüyorum. daha doğrusu en başlarda durum böyleydi. 2 ayın sonunda milleti boğazlayacak raddeye geldim. mesela, adam boş pozisyonda, görmediğim için pas veremedim, hemen bağırıyor "neden pas vermiyorsun" diye. yahu ben kimseye bağırmıyorum, sen bana nasıl bağırırsın? iş arkadaşım gelip arkadan kasti tekme vuruyor. millet birbiriyle dalaşıyor, küfürleşiyor falan. böyle saçma sapan şeyler. sonra soyunma odasında adam geliyor: "abi sahada olan sahada kalır, niye trip atıyorsun" diyor. bu nasıl iş? adam gelmiş kasıtlı tekme atmış, sonra da gelip "sahada olan sahada kalır" diye bir de bana ders vermeye kalkıyor. birbirleriyle küfürleşen adamlar, "tebrikler beyler" diye birbirlerine sarılıyor. birisi bana küfretse, bir daha ömrüm boyunca onun yüzüne bakmam.
sizce ben mi çok alınganım?



 
sıkıntı sizde.


  • idja  (26.09.12 23:23:53) 
evet. sahada rakip dışarıda dost kalın. 14-15 adam bir amaçla bir araya geliyor, biraz müsamaha göstermek gerek sanırım.


  • sanata canimiz feda  (26.09.12 23:25:23) 
insanimiz futbolu insanca algilamadigindan problemli taraf onlar diye dusunuyorum, sizinki adam akilli, eglenmek icin guzel vakit gecirme istegi bence. hakli oldugunuzu dusunuyorum, eger cok gerilirseniz oynamayin, bireysel sporunuzu yapin derim.


  • eindaclub  (26.09.12 23:30:02) 
sizin gibi düşünen insanlar bulsanız onlarla oynasanız daha eğlenceli olur sizin için yok bulamıyorsanız spor salonuna devam edin


  • cdiyez  (26.09.12 23:33:07) 
arkadaşlarımla sadece 2 kez halı saha maçına gittim. sonra da tövbe ettim. uzak durmanı öneririm. ayağını sakatlarlar, bireysel sporunu da yapamazsın.

aasıl triplere giren onlar. izliyolar profesyonel maçları, aynı tripleri uygulamaya çalışıyorlar. sonra da sahada olan sahada kalır mış mış. onu geçsinler. sahada anasına küfret bakalım ne olacak?

uzak dur derim.
  • han20  (26.09.12 23:35:39) 
görebildiğime göre problem şu; adamların halı sahadan anladığıyla sizin anladığınız bir değil. bunu diyorum çünkü çoğu kere, kasti tekme boyutunda olmasa da benzerini yaşadım. bir kere bu adamlar için, şu "futbol asla sadece futbol değildir" lafını doğrularcasına, halı saha ter atmak, hem spor yapıp hem de gülmek eğlenmek, arada osurmak değil. en azından sadece bu değil. ve gariptir ki bunun benim gördüğüm gibi yalnızca 1 saatlik sikindirikten hallice ama keyifli olma potansiyeli hayli yüksek bir boş zaman aktivitesi olduğuna inananların sayısı hayli düşük. abicim ben oraya topa vurmaya geldim, sana ronaldo ya da buffon olma sözü vermedim ki? lan ne güzel betonda oynardık ufakken, kimse de kötü oynuyorsun diye birbirini dövmezdi. bunu safi eğlenceden fazlası gören adam yeri gelir boşa kaçmıyor diye takım arkadaşına da söver, rakibine böyle tekme de sallar. ve tahminim odur ki, bu arkadaşlar bir yerden sonra sizi bertaraf edip kendi aralarında takılırlar zaten. oyunu bozuyorsunuz çünkü.

sorunuza cevap olarak; başıma gelen en fazla birbirine bağırma olayı olmuştu. ben de bağırdım cevap olarak. dışarıda da devam etmedi. ve oynadığım kitleyle de dışarıda görüşmedim zaten. yenilen tekmeyi bir saat sonra unutmayı ve bunu yapanla tekme öncesi ilişkinin aynısını sürdürmeyi reddetmeyi alınganlık olarak görmüyorum.
  • sanat guresi  (26.09.12 23:58:30 ~ 27.09.12 00:00:19) 
Sorun sizde


  • kreider  (27.09.12 00:33:34) 
maç içindeki sertlik hırs falan ayrı ama o kincilik kadın egosunun aynısı.erkek adam yumruklaştığı adamla iki gün sonra oturup konuşabilmeli.olgunluk yani bu.


  • aşksız prens  (27.09.12 01:53:01) 
abi bazı adamlarda adrenalin yükseliyor halı saha maçı yaparken. o yüzden hoşgörmek lazım.


  • enkolaykullaniciadi  (27.09.12 09:45:31) 
sorun ortamda bence.


  • pigletvsdaisy  (27.09.12 09:53:21) 
[]

sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum

"anneme küfredince çok sinirlendim, sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum"

haberlerde falan duyuyorum böyle laflar. alınacak bir cezadan yırtmak için öne sürülen bir bahane gibi geliyor bana. hiç böyle, "sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum" dediğiniz bir durumla karşılaştınız mı?


 
Kendini masum gösterme çabası.

Engin Baytar hakeme saldırtdıktan sonraki gün böyle birşeyler söylemiş.Gerçi Engin genelinde değil bütün futbolcular olay çıkarttıktan sonra hiç hatırlamıyolar zaten.
  • Skey295  (26.09.12 22:54:38) 
insan bazen gerçekten hatırlamıyo.o cinnet anı çok kötü.


  • rock n roll  (26.09.12 22:57:24) 
Ben uykumun ortasında uyandırılırsam ve sonra tekrar uyursam o ara ne yaptığı hatırlamam. Hatta bi keresinde beni yerime yatırmaya çalışan babama küfür etmişim.
Bir de çok çok sinirlenince kendimi kontrol edemiyorum.

  • lehim ve havya ile mikrocip yapan adam  (26.09.12 23:01:29) 
ben kötü birşey olduğunda o an ne olduğunu ve ne yaptığımı hatırlamıyorum. sanki o zamanı yaşanmamış gibi oluyor bende. o ana dair hiç birşey hatırlamıyorum. ben bunun doğruluğuna inanıyorum. ama onlar kolpa yapıyodur onu bilemem tabi.


  • nemo problemo  (26.09.12 23:21:27) 
çok sinirlendiğimde oluyor-du. artık sinirlenince uzaklaşıyorum, sinirlendiren kişinin yanından. otokontrol önemli bi'şey.


  • neskafefincanindaturkkahvesi  (27.09.12 01:41:50) 
[]

hukuki meseleler hakkında nasıl bu kadar rahat yorum yapılabiliyor?

balyoz davası ile ilgili yazılanları okurken dikkat ettim, hukuk'un h'sinden anlamayan adamlar, dava hakkında atıp tutmuşlar. birisi diyor, mahkeme görevsizlik verecek, diğeri diyor "alt rütbeliler emir kulu, ceza almamaları lazım", kimisi "tecavüzcü 5 yılda çıkmış, darbeye eksik teşebbüs nasıl 16 yıl olur" demiş. böyle böyle onlarca yorum var. insanlar, bilgi sahibi olmadıkları bir konu hakkında nasıl bu kadar rahat atıp tutabiliyorlar? bu, mesnetsiz özgüvenin kaynağı ne?




 
senin gibi hissediyor olabilirler mi ? sen de onlarin hukuku anlayip anlamadikarini bilmiyorsun. nerden geliyor bu ozguven ?

ha bir suru atip tutma var evet. o da iste milletin birbirinin agzindan duydugu seyler.
  • charlotte blanc  (21.09.12 20:33:03 ~ 20:33:31) 
e burası ekşisözlük.
gayet normal değil mi?

  • etna  (21.09.12 20:33:56) 
@charlotte blanc,
açıkçası, yazılanlara baktığımda, kimin hukuku anlayıp anlamadığını rahatça görebiliyorum. karar aşamasına gelmiş bir davada, mahkemenin görevsizlik kararı vermeyeceğini biliyorum. konusu suç teşkil eden bir emrin yerine getirilemeyeceğini biliyorum. böyle bir emir yerine getirildiği takdirde, emri yerine getiren suçlu olduğunu biliyorum.

@etne,
isteyen istediği yorumu yapsın da, hukuk bir ilim değil mi? ben de şimdi (tıp eğitimi almamış birisi olarak) konsültasyona girip "hocam, yanlışınız var, hastayı hemen ameliyata almamız lazım" desem, beni kim ciddiye alır? konu hukuk olduğunda, insanlar nasıl bu kadar rahat konuşabiliyor, onu merak ediyorum.
  • marcelorios  (21.09.12 20:49:42 ~ 21:06:10) 
insanlar, bir şey söylemek zorunda hissediyor bazen. makul, tıbbi ya da bilimsel olup olmamasına bakmıyorlar. yeteri kadar çok ve yüksek sesle konuşurlarsa haklı çıkabileceklerine inanıyor bazıları da.

dunning-kruger sendromu deniyordu, yanlış hatırlamıyorsam.
  • hollowlife  (21.09.12 21:15:45) 
hukukcuyum ancak bu dava hukuki bir dava degil, siyasi bir davadir.
diye dusunuyorum ben.

  • ground  (21.09.12 21:17:37) 
[]

bi cep telefonu yüzünden birbirine söven adamlar

galaxy3-iphone4 karşılaştırması yetmezmiş gibi şimdi bir de nokia lumia çıkmış. yok android, yok ios... her birinin başlığında binlerce yüzlerce entry var, millet birbirine sövüyor... deli mi bu adamlar?
(5800'ım var)



 
deli degiller, mallar.


  • nawres  (18.09.12 21:38:25) 
yok deli degilde ugrasicak isleri yokki.


  • serabetan  (18.09.12 21:38:27) 
hadi yine iyisin. lumia saf dışı
www.youtube.com

  • dikenlitel  (18.09.12 21:40:38) 
yahu herkesin bazı şeylere özel ilgisi oluyor işte. kendini kaybediyor. ya da yaşça henüz çok genç olabilirler. hayatla hiç ciddi tecrübeleri olmamıştır henüz. kimi arabayı karşılaştırıyor. kimi futbol takımını. mesela bana para verseler futbol konuşmam. anlamsız bulurum. ama ankarayı çekici kılan detaylar konusuna bir şeyler yazmadan duramam mesela. kötüleyenlere de içten içe kızarım :)

hoş ben de okudukça zaman zaman garipsiyorum bu telefon olayını ya, boşverip geçiyorum. türlü türlü özelliklerimizle hepimiz insanız işte. ama ekşisözlükte yazılan iğrenç yazıların yanında bu çok da rahatsız etmiyor.
  • ex902  (18.09.12 22:21:28) 
[]

metin oktay, alkollü araç kullanımı nedeniyle mi ölmüştü?

soru başlıkta




 
Trafik kazası sebebiyle vefat etmişti ama hata kimdeydi, alkollü müydü hatırlayamadım.


  • dungangadunganga  (17.09.12 11:00:23) 
  • bruges  (17.09.12 11:17:32) 
evet.
içmiş içmiş içmiş yola çıkmış.

  • QwertyKlavye  (17.09.12 11:37:20) 
[]

amerikan filmleri ve 4 yön

farz edelim, ben bir amerikan polisiyim. bir banka soyulmuş ve içeride rehineler var. amirim gelip diyor ki, "marcelorios, sen ve adamların binanın doğu girişini tutun" şimdi bu doğu girişi nasıl oluyor. arkamı güneye alıp, sağ kolum doğu, sol kolum batı, şurası da kıble diye oturup hesap mı yapmam lazım, yoksa binaya karşıdan bakıyorsam, sağ tarafı doğu mu oluyor? yani amerikan filmlerinde sağa doğu, sola batı mı diyorlar? nasıl hesaplıyorlar bir anda nerede olduklarını?




 
Adamlar şehri iyi bildikleri için ne taraf doğu ne taraf batı kestirmek güç olmasa gerek.


  • Adram3lech  (03.09.12 13:14:59) 
amerikan şehirleri zaten böyle ızgara teli gibi planlanmış olduğu için ne tarafın güney ne tarafın kuzey olduğunu kestirmek pek zor değil.

manhattan şöyle bir yer mesela www.roberthill.com

burada kuzeyi güneyi bulmakta pek zorlanmazsın diye düşünüyorum.
  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (03.09.12 13:32:48) 
Çalışınca oluyor müdürüm. Kimisinde (bende) doğuştan oluyor, kimisi zamanla geliştiriyor o işleri. Ben millete yol tarif ederken, anlayabilecek gibiyse yönle tarif ederim. Şıp diye bulunuyor. Ayrıca yön bilen birine yol tarif etmek çok keyifli oluyor. Misal:
Menderes İstasyonunda in, kuzey çıkışından çık, doğuya doğru iki dakika yürü, gelen sokaktan kuzeye sap, saat on yönünde gördüğün tabelacı.

  • Dunedan  (03.09.12 13:49:22) 
keza operasyon öncesi binanın planı gösterilir. orada bellidir nerede giriş var nerede çıkış var falan bütün detaylar. binaya göre de doğu/batı diye adlandırılabilir.


  • xenophobe  (03.09.12 18:34:20) 
[]

yavru kediyi topluma kazandırma

geçen perşembe sahura kalktım, dışarıdan çok cılız bir mivaylama sesi geliyor. camdan baktım, görünürde bir şey yok, pisi pisi falan dedim, park etmiş bir arabanın yanından ufacık bir kedi çıktı. bir kaba biraz süt koyup aşağı götürdüm, beni görünce hemen arabanın altına kaçtı. neyse, sabah kalktım, dışarıdan yine miyavlama sesi geliyor, süt kabına baktım, biraz içmiş galiba ama devamlı miyavlıyor. akşam işten geldim, yine miyavlıyor. biraz peynir vs bıraktım yanına, sesi kesilmedi, sabaha kadar miyavladı. sabah kalktım, elime de bir parça iplik aldım, bu beni görünce yine kaçtı ama ipliği arabanın altına attım, ucundan çekmeye başlayınca bu saf da ipin peşinden geldi, boynundan yakaladım, eve getirdim, bir kutuya koyup doğru veterinere götürdüm, derdi neymiş anlayalım diye. kedi 4 haftalıkmış, gözünde iltihap vardı, damlayla tedavi ettim, 3 gün parazit iğnesi yapıldı, cumartesiden beri ıslak mamayla besliyorum, bayağı bir toparladı kendini, artık miyavlamıyor ve yavaş yavaş da ısınmaya başladı bana. yemek götürmeye gittiğimde ufak ufak yanıma geliyor, bacağıma sürtünüyor vs.
şimdi asıl meseleye geliyorum. kedi, apartmanın önünde, sote bir yerde duruyor. ikea kutusundan ufak bir yuva yaptım ona, orada takılıyor ama yuvadan hiç çıkmıyor, sadece önüne yemek götürdüğümde çekine çekine kafasını yuvadan çıkartıp yanıma geliyor, onun dışında hep yuvada. bir de çok korkak, bir hışırtı duyunca hemen kaçıyor. devamlı evde olma şansım yok, sabah 9'da evden çıkıyorum, akşam gelmem 7-8'i buluyor. bu arada kedinin beslenmesi lazım, yuvadan çıkıp biraz oynaması lazım.
sokak kedilerini sahiplenen bir dernek vs var mı bildiğiniz? ücretli de olabilir, veririm parasını, diğer kedilerle sosyalleşir. böyle gariban, tek başına durmasına içim el vermiyor. sabah evden çıkarken hemen yanıma geliyor, kediyi öyle ortada bıraktığım için pişmanlık duyuyorum.


ps: kediyi eve almak teklifim, üst makamdan veto yedi. bu yüzden evde besleme imkanım yok.

 
kedinin başına sokakta bir şey gelmesin. cani çok ortalıkta ?


  • uykusuz her gece  (15.08.12 16:09:44) 
haysev.com.tr

Buraya ilan verin, facebook'da yayınlarlar. Sahiplenecek biri çıkabilir.
  • otonom  (15.08.12 16:10:11) 
Kediyi sahiplenin ya da sahiplendirin. Aksi halde tehlike altında olacak, çok küçük çünkü. Sahiplenme işi süresince mümkün mertebe yakından ilgilenin.

Süt vermeyin. Verecekseniz da az yağlı sütü yarı yarıya su ile karıştırıp verin. Yoğurt verebilirsiniz ama bu havada çabuk bozulur. Süt de aynı şekilde, az verilmeli bozulmaması için.

Ucuz mamalardan alabilirsiniz, 1 aylık kedi kuru mamaya başlayabilir. Suyunu eksik etmeyin, mümkünse içtiğiniz sudan verin. Fakat dediğim gibi, o yaşta bir kedi bu havalarda ve bu korku ortamında fazla yaşayamayabilir.
  • ahmetcan44  (15.08.12 16:15:37) 
resimle birlikte burdan ilan ver, facebookunda filan duyur, arkadaşlarına sor. sonunda mutlaka birisi evine alır. ben bu yolla birkaç kediyi evlendirdim.


  • turkuazz  (16.08.12 01:31:45) 
[]

sabahattin ali - sabahattin âli

ali'yi incelterek mi telaffuz ediyorsunuz, normal mi?




 
ben normal telaffuz ediyorum.


  • kayranin kedisi  (15.08.12 11:09:30) 
Sabahattin Ali'de normal telaffuz ediyorum da Hasan Âli'de uzatıyorum. Bu arada "âli" inceltme değil uzatmadır. "hâlâ"daki ilk "â" gibi.


  • Dunedan  (15.08.12 11:18:03) 
ben uzatarak telaffuz ediyorum.


  • psikolog sulugoz  (15.08.12 11:27:03) 
[]

kurban yolsuzluğu ve fikri takip

birkaç yıl önce, kurban kesiminde yolsuzluk iddiasıyla lösev, mehmetcik vakfı ve deniz feneri hakkında soruşturma başlatılmış, mezkur derneklerin başkanları gözaltına alınmıştı.

www.ntvmsnbc.com
www.cnnturk.com

soruşturma hangi aşamada, ceza alan oldu mu?

 
lösev başkanı delil yetersizliğinden serbest kaldı, diğerlerini bilmiyorum, sorunun derneklerin kurban için anlaşma yaptığı kişilerden kaynaklandığı anlaşılmıştı.


  • elbar  (02.08.12 23:51:56) 
[]

5 köpek için beslenme planı

çalıştığım yerin etrafında dolanan hamile bir köpek vardı. dün sabah camdan bakarken farkettim ki, yavrulamış, hem de 4 tane. su gideri gibi bir yere yuva yapmışlar. soğuktan çok etkilendiklerini zannetmiyorum. dün yuvanın yanına 5 köfte biraz da ekmek bıraktım, anne hepsini mideye indirdi. sonra etrafı biraz dolaştım. bu köpeklerin yiyecek bulabilecekleri bir yer yok. sağda solda çöp dökülen bir yer vs olsa belki anneleri sağı solu eşeleyip bir şeyler bulabilir ama etrafta öyle bir yer de yok. su bulabileceklerini de zannemiyorum. bu sabah gaza geldim, gittim 3 kiloluk köpek maması aldım. bir paket de, yemek siparişi verdiğimizde yemeklerin içine konulduğu jelatin kaplı dikdörtgen tabak gibi şeyler var ya, ondan aldım. köpek mamasının üzerinde, "yemeğin yanına su da koyun" gibi bir ibare vardı. 1 litrelik de su aldım. kaplardan birini silme mama ile doldurdum, diğer kaba (aşağı yukarı 300 ml) da su koydum. bu sefer anne ile beraber yavrular da yedi. suyu da içtiler. 3 saat kadar sonra yine aynı miktar su ve mama verdim. şimdi şunları merak ediyorum:

1- köpek mamalarının yavrular ve yetişkinler olmak üzere 2 çeşidi varmış. ben yetişkinler için olanını almışım. yavrular da yediği için, bir sorun olur mu? onlar için ayrıca öbür mamadan mı almam lazım?
2- dört yavru ve bir anne nasıl beslenir, günde kaç kere mama ve su vermem lazım? verdiğim suyun ve mamanın ölçüsü ne olmalı?

yavrular çok küçük, 10-15 cm'lik kaldırıma bile çıkamıyorlar. amacım, en azından kendi kendilerini idame ettirebilecekleri döneme kadar onlara bakmak. teşekkürler.

 
yiyebildikleri kadar yesinler çok dert etme. köpek balık gibi ölene kadar yemez zaten. tahminen annenin ve yavruların boyuna göre 3 kg lık mamanın 5-6 gün gitmesi lazım sana.

yetişkin maması yavru mamasını da kafaya takma. sokakta çöple, bozuk gıdalarla besleneceğine hazır mama yemeleri zaten büyük bir şans o yavrular için.

yavrular hazır mama yiyebiliyorlarsa yeni doğmuş olamazlar. en az birkaç haftalık olmaları lazım.
  • orpheus  (06.12.11 21:27:46 ~ 21:30:09) 
yavrular çok küçükse anne sütüyle beslenirler yetmiyorsa onlar süt içebilir...


  • yitik yazar  (06.12.11 21:30:00) 
annenin yavru mamasında yemesinde bir sorun olmaz hele de emzirirken.. bebeklerin vücudunun ihtiyacı yetişkinlerden farklı, gelecek sefere 'puppy' maması alırsınız. bebekler 2 saatte bir acıkır ama mama yiyebiliyorlarsa çok ufak değiller muhtemelen. gözler ve kulaklar açılmışsa en az 20 günlüktürler.. mamayı yemekte zorlanıyorlarsa kuru mamayı hafifçe ıslatıp verebilirsiniz, yumuşar. bir de yavru köpek mamaları daka küçük parçalı olur, daha kolay yerler.

suyun ölçüsü yok, önlerinde sürekli su olsun. anne için büyük ve derin, bebekler için onlara uygun 2 tane su kabı koyabilirsiniz. bebekler sakar olur, suyu devirir, içine girerler vs..

mama miktarı da bebeklerin kaç aylık olduğuna göre değişir. aslında anne sağlam bir şekilde beslenirse yavrular için mamaya gerek kalmaz, emzirir, sütü yeter. biraz da mamayla takviye edebilirsiniz. sizinkiler yaklaşık 3 haftalık diye salladım ama :s

süt verecekseniz mutlaka yarı yarıya sulandırın, yoksa ishal olurlar..

şuraya da bir göz atın derim: www.pativet.com.tr

kolay gelsin :)
  • pyro clustic flow  (06.12.11 22:33:57) 
köpek mamalarında yavru-yetişkin ayrımı olduğu gibi, ırk ayrımı da var. 100+ kilolara ulaşabilen danua ile ufacık kanişin yediği mama farklı (aynı yaşta olsa da).

soruya net bir cevap veremicem ama bazı tecrübelerimden bahsetmek gerekirse,

bir ara a4 sayfasını kaplayan bir liste bulup veterinerime gitmiştim, mamanın içeriğine göre kalitesini belirleyecek bir yöntemden bahsediyordu. uzun muhabbetler sonucu, hiç bir firmanın ne kadar güvenilir olacağına karar veremedik. (inek vb. hayvanların daha fazla süt vermesi için araştırmalar yapıldığını, fakat köpekte böyle bir ticari karşılık olmadığı için adamakıllı araştırma olmadığından bahsetmişti. dolayısıyla ben x ile besledim köpeğim sağlıklı tarzında referansla iş yürüyor.)

anne günde 1 öğün ile de idare edebilirken, yavruların günde 3 öğün beslenmesi doğru olur diye düşünüyorum.

önceden söylenmiş ama tekrar etmekte fayda var, sütü ya suyla karıştırarak ver ya da light (yağsız) süt al.

mamayı değiştireceksen öyle pat diye değiştirme, yeni ve eski mamayı bir kaç günde karıştırarak ver ve zamanla eski mamayı kes.

naçizane, senin yerinde olsam mamayla işim olmaz.

bir de suyun taze olmasına dikkat et, mümkün mertebe 3-4 saatte bir suyu değiştirmeye çalış. su bayatlar.

umarım az da olsa yardımcı olabilmişimdir, yaptığın iş takdire şayan.
  • mrka  (07.12.11 16:01:08) 
[]

fünye ile patlatmak

haberlerde hep duyarız ya, "şüpheli paket fünye ile patlatıldı. içinden don çıktı." şimdi, şüpheli pakette gerçekten bomba varsa, bu fünye ile patlatma işi nasıl oluyor? fünye ile patlatılınca, bombanın şiddeti mi azalıyor?




 
o kadar kucuk paketteki bomba ise sayet korkunc bir hasar veremez cevresine. o yuzden etrafi genisce bosaltilip kontrollu sekilde patlatiliyor.


  • thunder thunder thunder thundercats  (27.07.11 16:25:24) 
fünye ile patlatınca paket ile birlikte bomba düzeneği de parçalandığı için gidip paketi kurcalamaktan daha güvenli. Bomba patlayabilir de, düzenek parçalanıp etkisiz hale de gelebilir.

Patlarsa şiddedi azalmaz ama insanlara zarar vermeyecek bir şekilde patlar, insanları uzaklaştırdıkları için.
  • kimlanbu  (27.07.11 16:27:03) 
Adı üstünde patlatmak bombaysa veya değilse içinde ne olduguna bakmadan patlatmak, herhalde plütonyum düzeneği çıkmıyor içinden


  • mikelarteta  (27.07.11 16:40:03) 
[]

maçta tutulan lazerin zararı

evet, var mıdır böyle bir zarar?
yani birisi bana 50mt, 100mt'den lazer tutsa, ben bunu hisseder miyim, lazer gözümü alır mı? millet niye uğraşıyor bunlarla?



 
Alır, almaz olur mu? O yüzden tutuyorlar zaten.

Zararının oralardan olacağını pek sanmıyorum ama maç esnasında görüşü kapatmak, konsantrasyonu bozmak vs... gibi etkileri var futbolcuların. Ha, uzun vadeli kullanımda gözün amına kor, o ayrı.
  • ataturkiye  (29.11.10 13:42:53) 
yakından etki etmese bile uzaktan çok daha fazla göz alabiliyor. o nedenle uçağa ya da helikoptere lazer tutanlar, yakalanıyor.
youtube'da laser helicopter diye ararsanız görebilirsiniz.

  • sutlu nescafe  (29.11.10 13:44:47) 
güçlü lazerler var bir de; 50 metreden kağıdı ahşabı yakabiliyorsun mesela.


  • :/  (29.11.10 14:38:47) 
tam yerine denk gelirse kör eder, hangi mesafeden tutarsan tut(tabii etki mesafesi dahilinde).


  • terp  (29.11.10 19:13:54) 
[]

rus klasikleri sizce de biraz abartılıyor mu?

ağustos 2007'de başlayan "rus klasikleri" dönemim, geçen ay itibariyle sona erdi. bu süre zarfında, akla gelebilecek tüm rus klasiklerini okudum. dostoyevski'nin bütün romanları(hikayeler de dahil), puşkin, tolstoy, gogol, turganyev'in neredeyse tüm kitaplarını okudum. kitapları basan yayınevleri de en iyileri, iletişim, iş bankası vs. çevirmenleri de ergin altay, nihal yalaza...
bazen arkadaşlar arasında muhabbeti geçiyor, dostoyevski diyorsun, illa biri atlıyor, "evet, suç ve ceza inanılmaz. raskolnikov'un çelişkilerini şöyle, aman böyle", "savaş ve barış müthiş, hele o savaş tasvirleri".... bu hep böyle gidiyor. herkes bayılıyor rus klasiklerine. bunlar hakkında, inanın bir kişinin bile "eh işte fena değil" dediğini duymadım. kendi adıma konuşuyorum, kürk mantolu madonna'yı, kuyucaklı yusuf'u, 9. hariciye koğuşu'nu, yalnızız'ı okurken aldığım tadı, klasiklerin hiçbirinden almadım.
sadede gelirsek, ben sizi tanımam, siz beni tanımazsınız, lütfen gerçek düşüncelerinizi yazın. sizce de rus klasikleri biraz abartılmıyor mu?


 
savaş ve barışı okumuştum beğenmemiştim. çok karışık bir roman. bir tutarlılık yok. demek ki yalnız değilmişim.


  • wessago  (11.11.10 21:25:51) 
abartılmıyor. mesela anna karenina'daki batılı mı olsak rus mu kalsak çelişkisini anlaman için o yüzyılın politik ve sosyal durumlarını bilmen, rus köylüsünün sıkıntısı nedendir, levin bir şeyler anlatıyor ama neler diyor diyerek kafa yorman gerek. dostoyevski'nin tüm kitaplar kişisel psikozlar dışında bu doğu-batı meselesine, hıristiyanlığa, inanca kafa yorar. yani bunlarla ilgili bir arkaplanın yoksa çok zevk alamazsın okuduğundan. çünkü roman dediğin yalnızca plot'tan oluşan bir yapı değil.


  • peterpanic  (11.11.10 21:26:22) 
rus edebiyatini akademik duzeyde inceleyen biri olarak, hayir abartilmiyor. ama bahsettigin klasikleden 'yararlanabilmek' icin eserle hatta yazarla ilgili bir altyapin olmasi gerekir. gozumun onune hadi su klasikleri okuyayim diyip eline suc ve ceza almissin gibi geliyor. eger oyleyse sorun basli basina bu bile olabilir. dostoyevski cok derin sudur.
keske rus edebiyatina giris yapmak icin gogol ve puskinin oykulerini deneseydin daha sonra birkac kisa romaniyla gecis yapsaydin.

rus edebiyatina bir sans daha vermen icin sana usta ve margarita, biz, on iki sandalye gibi 20. yuzyil eserlerini tavsiye ederim. insan ruhunun derinlerine uzuun sıkıcı seyahatler yerine yaratıcılığın ve hicivin doruklarına çıkabilirsin :) ozellikle yevgeni zamyatin bu dunyadan olmayan bir adam.

ayrıca suc ve ceza'ya eh iste diyenin kabini kirarim.
  • cadillac  (11.11.10 22:12:37) 
hepsini kaldırın atın, rus tarihinde sadece yeraltından notlar yazılmış olsaydı bile, karşılaştırılabilecekleri karşısında yine bu halde dururdu.
tat almamanıza gelince de fikrim, onu sevecek insan olmamanız. doğamız gereği ki çeşit çeşitiz. illa ki başka şeyleri sevicez.
çok kereler bilirim dostoyevski okurken kitabı elimden fırlatıp küfürler eşliğinde "lan bunu nası yazdın" dediğimi.
insanoğlu çeşit çeşit azizim.
  • dorian greyfurt  (11.11.10 22:44:53) 
rus edebiyatından ne zaman bir şey okumaya kalktıysam 50. sayfadandan sonrasını göremedim; hiçbir şekilde sevemedim ve beğenmedim. herkes her şeyi sevmek zorunda değil, herkes okuyor diye beğenmediğim bir şeyi okumak zorunda da değilim diye düşünüyorum. zorlamanın alemi yok.


  • kalimotxo  (11.11.10 22:56:07) 
nedense bende sevemedim ya hepsinden birer ikişer okumuşluğum var ama bir türlü sevemedim sanki gereksiz yere uzatmışlar gibi geliyor bıkıyorum bazen sarıyor gibi oluyor sonra tekrar rolantide gidiyor tasvirler betimlemeler ölecek gibi oluyorum.
kendi adıma sevmiyorum.
alman fransız edebiyatı daha zevkli geliyo banaç
  • seyduna6687  (11.11.10 23:05:27) 
Her sanat yapıtını herkes sevmez ki. Kabul edelim, Rus klasikleri gerçekten "sanatlı" kitaplar. Sevmediği (veya okumadığı) halde "of müthiştir onlar" diyenleri geçersek, beğenmek veya beğenmemek tamamen kişisel görüşlerdir.

Mesela ben Matrix'i sevmedim, şişirilmiş buldum. Bu onun iyi bir film olma özelliğini değiştirir mi? Hayır. Matrix iyi bir yapıttır, iyi işlenmiştir ama bana hitap etmemektedir.
  • sourlemonade  (11.11.10 23:12:28) 
@wessago, yalnız değilsin ben varım:)
@peterpanic, "bir eseri tam olarak anlayabilmek için, kitabın yazıldığı dönemin sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olmak gerektiği" fikri doğru olabilir. fakat şöyle de bir durum var, intibah'ın veya araba sevdası'nın yazıldığı dönem hakkında da öyle etraflı bir bilgim yok ama o kitaplar bile daha samimi geliyor. hmmm, belki kendimi rus köylüleriyle özdeşleştirememe gibi bir problemim olabilir, bunu biraz düşüneyim. bu arada, rus köylüsünün sıkıntısı demişsin. bir sıkıntıları yok, ver eline 3 kapik, sırtına eski bir mont, yanına da bir tas lahana çorbası. yaşatıp gitsinler.
@divit, " e tabi şimdi godfather'ı izlesen yavan gelir " demişsin. tamam doğrudur, yavan gelebilir, zaten benim derdim, insanların "yavan geldiğini" itiraf etmemeleri. yoksa ben de metropolis'i izlediğimde "bu ne lan" demedim "adam zamanında yapmış" diye düşünmüştüm. ama şimdi birisi çıkıp "metropolis muazzam bir film, dekorlar süper" derse komik olur.
@cadillac, "rus edebiyatina bir sans daha vermen icin (...)" demişsin, vallahi bir şans daha veremiycem, olan 3 yılıma oldu:)
@dorian greyfurt, doğrudur.
@kalimotxo, sen ben ve wessago, ettik 3. dbdevletbahceli'ye selam olsun.
  • marcelorios  (11.11.10 23:29:04 ~ 23:30:49) 
dönemin şartlarına göre herhangi bir eserin değerlendirilmesi vandallıktır, kralıdır. nolur yapmayın.


  • dorian greyfurt  (12.11.10 00:16:39) 
rus klasikleri denilen eserlerin neredeyse hepsi 19.yy da yazılmış eserlerdir. bir arkadaş o dönemin sosyo-politik koşullarını bilmek gerekiyor demiş, doğru demiş. karşı çıkanlarda da şöyle bir izlenim oluşmuş gördüğüm kadarıyla "bir eseri okurken ille de araştırmaya gerek yok". evet haklısınız, gerek yok. ancak rus edebiyatı dediğiniz zaman zaten zalatoy vek yani altın çağ denilen kısım 19.yy

peki nasıl gireriz rus edebiyatına? kronolojik olarak gitmek çok büyük haz verir. çünkü resmen bir etki tepki mevcuttur. biri alır bayrağı taşır, diğer arkadaşı ya da hayranı olan yazar da onun yazdığını geliştirir, böylece bir kaynak oluşturulur.

aslında her şey puşkin ile başlar. puşkin'in byelkin'in öyküleri diye bir kitabı var. onu okumanızı tavsiye ederim. yıl 1800lerin başı, rusların en önem verdiği şeyler manevi değerleri, şerefleri ve onurları. www.insanokur.org bu linkte bulacağınız öykülerden ilki olan atış'ı okumanızı tavsiye ederim, iki bölümden oluşur kısadır.

gene bu kitaptaki menzil bekçisinde, küçük insan teması işlenir. rütbeli birinin bir çaresizi nasıl ezdiği işlenir. bunu sonra gogol ilham olarak alır ve paltoyu yazar, onlardan alarak dostoyevski insancıkları yazar.

çeviri de çok, çok önemlidir. ataol behramoğlu çevirmiştir misal linkteki öyküleri. puşkin, ondan okunur.

elbette ki rusça öğrenip okumanın hazzı da hiçbir şeyde yoktur. rusça'nın bir özelliği var, cümlede kelime sırası kuralı yoktur, istediğin gibi koyarsın fiili özneyi istediğin yere çekersin. tolstoy, bunu öyle bir yapar ki, en uzun paragrafları bile şiirsel şekildedir asıl metinde.

14 Aralık 1825 yılından sonra örneğin, tüm edebiyat değişir. büyük bir isyan çıkar ve bu isyancılar öldürülür, dekabristler yani aralıkçılar da subaylar olmasına rağmen yazardırlar ve o dönemin çoğu yazarının yakın dostudurlar. bu olaydan sonra rus edebiyatındaki eserlerde iyice realizm görülmeye başlar. misal puşkin azılı bir romantiktir. adam gerçek hayatta da öyledir yahu. bir generalin üç kızına da yazar mı insan, üçüyle de birlikte olur mu? öyle bir durdurulamaz(!) insan evladı. kadınına sarkıntılık yapılıyor diye düelloya davet ettiği adam tarafından öldürülür. vurulduktan sonraki sözleri "bu kadının, hayatımın kadını olduğunu düşünüyordum. oysa ki ölümümün sebebi olacakmış" der. bir değişiktir 19.yy rusya'sı, rus edebiyatı. farklı açılardan yaklaşırsanız beğeneceğinizi düşünüyorum.

misal, siz siz derler hep. küçükken okurdum ne bu yahu derdim, yavan gelirdi. ama hakikaten öyle o zamanki dönem. adam en aşık olduğu kadına bile, seni seviyorum değil, sizi seviyorum diyor. bir değişik saygı haleti ruhiyesi var. bakmayın antalya'ya gelen öküz ruslara, aslında çok saygılı edepli insanlardır bunlar özünde. özellikle konuşma dilinde.

ve en önemlisi, rus edebiyatı, insan edebiyatıdır. karakterler ve onların iç dünyalarının yaratılması önemlidir. okuduğunuz eserlerin "tam" olmaları önemlidir. suç ve ceza'nın 200 sayfalık ve 800 sayfalık iki versiyonu bile mevcut şu anda piyasada(:

saygılar dilerim.
bir rus dili ve edebiyatı öğrencisi
  • erobur  (12.11.10 00:36:26) 
[]

gül yüzlülerin şevkine gel nuş edelim mey(anlamadığım 2 kelime)

mrb
şarkının sözleri her yerde şu şekilde:


"gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim mey
işret edelim yâr ile şimdi demidir hey
bu kavli sürâhi eğilip sâgâra söyler ne der
dümderelâ dir nâ tene dir nâ tene dir ney"


"dümderela"(bazı notalarda dümterela diye de geçiyor) ile "na tene" ne demek, osmanlıca sözlüğe baktım, yok.

edit: bazı notalarda da "dümderelâ dir nâ tene dir nâ tene dir ney" kısmına "terennüm" yazmışlar, acaba müziğe uysun diye kafadan kelime uydurulmuş olabilir mi?

 
  • pijamaliantigone  (11.08.10 00:37:38 ~ 00:45:40) 
başlığa baktım zaten, benim sorduğum kelimeler yok.


  • marcelorios  (11.08.10 00:48:23) 
selamlar

terennüm genelde kelime anlamı olmayan,kulağa hoş gelsin diye müziğe uyan nakaratlardır. amaan, caanım, efendim gibi örnekleri olmakla birlikte yalelli, yalel, tennenni tenennen gibi de olabilir. yani neden derseniz bi anlamı yok ara doldurma gibi nası şimd, yabancı popta şarkılar arasında anlamsız oh yeah kıvamında laflar geçiyosa bunlar da öyle sayılabilir.
  • kanuniye  (11.08.10 01:28:35) 
[]

evimin önceki sahibini nasıl bulabilirim

2003'te bir ev aldık, 1 yıl sonra kapıcı işten çıkartıldı. geçenlerde öğrendim ki kapıcı 1998-2004 yılları arasında sigortasız çalıştırıldığı için dava açmış ve davayı kazanmış. daire başına 4 bin ceza almışız. aslında benim sorumlu olduğum dönem 2003-2004, ama yasaya göre borcun hepsinden sorumlu oluyormuşuz, daha sonra eski ev sahibini bulabilirsek de rücu edebiliyormuşuz.
şimdi ben 4 bin lirayı ödedim ama eski ev sahibini bulamıyorum. tapuya gittim, "bilgiler gizli" diye vermediler, muhtara gittim, taşınırken nakil işlemi vs yapmamışlar. ben bu kişiyi nasıl bulacağım?



 
Boyle bir ise kac para isterler bilmiyorum, yani attiginiz tas urkuttugunuz kurbagaya deger mi emin degilim ama,

www.ozeldedektif.org

ile bir irtibata gecip konuyu anlatin. Belki bi yol gosteren bulunur.
  • compadrito  (22.04.10 12:22:44) 
tapuya mahkeme kararı ile gidin. o zaman göstermek zorunda kalırlar. ayrıca tapunun üzerinde "xxx üzerine kayıtlı iken satışından tescil edildi" gibi bir ifade olması lazım. öyle bir şey yazmıyor mu?


  • mahallenindelisi  (22.04.10 12:28:34) 
@mahallenindelisi, tapuda adı soyadı var ama başka bilgi yok, telefon rehberinden bu ada göre aradım, kimseyi bulamadım.
@sivrisinek, müteselsil sorumluluk varmış, benim rücu hakkım var ama eski evsahibini bulamıyorum. icraya vermek için de en azından adresi veya ne bileyim nüfusa kayıtlı olduğu yeri vs bilmem lazım, o da yok.

  • marcelorios  (22.04.10 13:35:09) 
keşke 4 bin lirayı ödemeseydiniz, siz sadece 2003-2004 döneminden sorumluydunuz geri kalan dönem size ait olmadığından ödediğiniz tutarı evin eski sahibini bulsanız bile almanız sıkıntı olabilir, şahıs ödemeye yanaşmayabilir.. ki böyle durumlarda genelde karara itiraz hakkı kullanılır hemen ödeme yapılmaz keşke bir avukata danışsaydınız.. devlet böyle durumlarda ödemeyi hemen alabilmek için ya da mağdur kişinin mağduriyetinin giderilmesi için bir an evvel almak ister, bu durumda siz bu borcun size ait olmadığı beyan etseydiniz ya da sadece kendinize düşen kısmı ödeseydiniz daha iyi olurdu.. ki bunun yine araştırılması gerekir düşüncesindeyim, direk olarak yöneticiyi ve yöneticiyi denetleyeni ilgilendiren bir durum, bununla ilgili olarak kanun ne diyor bilemiyorum.. ama tahminimce önce yönetici ve denetçi sonrasında kat sahipleri gelir illa ki bir ödeme olur ama daha farklı şekilde bir dava süreci yaşanabilirdi, eski ev sahibini bulmak adına mağdur olmamış olurdunuz, o kişiyle muhatap olmamış olurdunuz..


  • ogzi  (22.04.10 13:35:16) 
[]

antika saat tamiri ustası arıyorum

dededen kalma köstekli bir saatim var, tamir ettirmek istiyorum. antika saatler ayrı bir ustalık mı ister onu da bilmiyorum ama bu tip saatleri tamir edebilecek, güvenilir mi usta arıyorum, var mı bildiğiniz
saatin resimlerini de yükledim
img18.imageshack.us
img15.imageshack.us

böyle bir saat sizce aşağı yukarı ne kadar eder, tamirci bulabilirsem vereceğim maksimum ücreti, saatin fiyatına göre ayarlıycam da,
teşekkürler

edit: ankara veya istanbul'da olursa daha iyi olur.

 
urun.gittigidiyor.com
şu linke bir bak istersen. seninki gümüş mü altın mı resimden belli olmuyor. ama temizlerinin yurtdışı fiyatı 200 dolar civarında. türkiyede tutturabildiğine..

  • gaia  (19.01.10 22:02:53) 
[]

internetten alınan ayakkabının üzerindeki alarm zımbırtısı

hepsiburada'dan halısaha ayakkabısı aldım. bir tanesinin üzerinde, hani şu mağazada kasadan çıkarken çıkarttıkları alarm zımbırtısından var. hepsiburada'ya mesaj attım ama akşama maçım var, bu şeyi kendim çıkartabilir miyim, ya da elimde fatura ile nike satan bir dükkana gitsem, onlar çıkartabilir mi




 
evet herhangi bir dukkanda cilartilabilir o. kendiniz cikarmaya calismayin, icinde cektikte kendini sikan bir bilya sistemi var. yani cikartirsiniz da, faturayla gitmeniz daha zahmetsiz olur.


  • osuruklu  (03.10.09 14:49:40) 
Tel makası harcar ya o alarmın telini.


  • karapolisnas  (03.10.09 14:50:00) 
yfacık şeyi kırsanıza nolcak.


  • faideli bilgiler  (03.10.09 19:23:56) 
[]

sizce güç kaynağı mı yanmıştır, ekran kartı mı

hafta sonu evde değildim, misafir gelmiş, bilgisayarı açmış. 5 dk sonra da bilgisayar kendi kendine kapanmış ve bir yanık kokusu gelmiş. ekran kartının güç kablosunu çektiğimde bilgisayar açılıyor. normal ışıkları yanıyor, ama tabii ekran kartı çalışmadığı için ekrana bir yazı geliyor mu bilemiyorum. bilgisayar açıldıktan biraz sonra klavyeden windows tuşu+ yukarı ok +enter ile görmeden bilgisayarı kapatabiliyorum. bu da bilgisayarın normal bir şekilde açıldığını gösteriyor.
ekran kartının güç kablosunu taktığımda ise bilgisayar hiç açılmıyor. araba teklemesi gibi cpu nun fan ı bir tur dönüyor ama o kadar. ekran kartını deneyebileceğim başka bir bilgisayar da yok.
sorun sizce hangisinde


edit: ekran kartı yanmış.

 
Ekran kartında olduğunu sanmıyorum, sorun monitörde gibi duruyor. Ekran kartında sorun olsaydı bios uyarı mesajı verirdi.


  • ataturkiye  (10.05.09 17:02:01) 
bilgisayarim hic acilmiyor diyor.

bence ekran kartinda bir sorun var. bi takip cikarmayi deneyin bakalim, ekran kartini ne olacak.

bi de ekran kartinin fani filan varsa bi kontrol edin donuyor mu diye... sanki yanik kokusu 'cpu frit'e isaret etmekte...

ama beri taraftan guc unitesi de olabilir sorun, sonucta yeterli guc saglayamiyor olabilir dusundugunuz gibi.

bden sizin yerinizde olsam, buram buram koklardim ekran karti ile guc kaynagini.
  • yirtik foto  (10.05.09 17:20:19) 
aynisi basima gelmis biri olarak

sorun %90 ekran kartında
  • cnonefb  (10.05.09 17:41:15) 
ekranda görüntü yok iken yaptığın "windows tuşu" kombinasyonu aslında windows değilde bios'un post ekranı olabilir, ya da şöyle bir ihtimal var, anakart üzerinde onboard bir ekran kartı var ise sen ekran kartını çıkarınca o çalışıyor olabilir. Eğer kasanın arkasında başka bir vga çıkışı (genelde mavi delikli) var ise monitörünü oraya takıp sistemin açılıp açılmadığını anla, zira eğer ekran kartı sorunlu ise zaten bios ekranını geçmez yani senini windowsu kapatma gibi bir şansın olmaz, ve ekran kartını çıkarınca çalışıyor ise ekran kartındadır sorun yoksa güç kaynağı olsa sistem açılmaz ya da açılıp kendi kendine kapanır.


  • edip  (10.05.09 17:48:49) 
benzer sorunla karsilasmistim bir kac hafta once, bende pc yi acinca fanlar calisiyordu ve kasa dugmesindeki isik yaniyordu, sistem acilmiyordu. sizinki gibi degildi, kapatmak icin dugmeye uzun basmam yada guc kaynagindaki dugmeyi kullanmam gerekiyordu. once sorun ekran karti sandim(pc olayindan pek anlamam) monitor stand by konumunda gibi davraninca, elimde pc dekinin aynisi bir ekran karti bir de guc kaynagi vardi. ekran kartini soktum yenisini taktim degisiklik olmadi, guc kaynagini degistirdim calisti. baska pc den sokup deneme sansiniz varsa deneyin bence siz de.


  • eick  (10.05.09 22:42:44) 
ekran kartında sorun var buyuk ıhtımal ama sunu dene cd rom un flopy ın guc kaynaklarını cek yanlızca ekran kartınınkını tak eger yıne aynı problemı yaparsa cd rom a taktıgın guc kaynagı kablosunu ekran akrtına takıp ekran kartını ıyıce oturt yıne olmazsa son care ekran kartının fanı varya onun ustundekı kablosunu cıkar dene bunlardada aynı sonucu alırsan %100 ekran kartı gıttı demektır monıtor falan gıtmemıstır hıkaye


  • bugra222  (12.05.09 19:03:13) 
[]

kablo interneti wireless yapmak

şimdi bende kablo net var. router, access point vs hiç anlamıyorum. netten biraz baktım. wireless router almam, kablo modeme bağladığım lan'ı wireless router'a bağlamam gerekiyormuş galiba. doğru anlamış mıyım?

almam gereken wireless router şöyle bir şey midir?

tinyurl.com

 
aynen. doğru anlamışsınız.


  • lemmiwinks  (16.04.09 00:28:34) 
kısaca alcağın cihaz sadece access point olmıcak router olcak. router olmazsa kablonete uyum sağlamaz. ben en son asus'unkini aldım 80 liraya mı ne gayet de memnunum :) netmaster almıştım çekimi iyi olmadığı için iade ettim..


  • iterator  (16.04.09 00:35:54) 
[]

asus eee'ye yeni ram taksam garanti bozulur mu

evet sorum bu. ram takmak garantiyi bozuyor mu?
bozuyorsa,garantiyi bozdurmadan ram taktırabilmek mümkün mü,ne bileyim mesela asus'un türkiye yetkilisi falan vardır.onlara götürüp taktırsam..
teşekkürler


 
asus eee nin normal laptoplardan garanti konusunda bir farkı olmayacağını düşünüyorum. ram taktırmadan önce ben de sormuştum bu soruyu ama öyle bir şeyin söz konusu olmayacağını söylediler. yani tak ram ini bak keyfine.


  • rentts  (10.12.08 18:13:17) 
@want2die
dostum niye bozulsun eğer adam sana bi mal satıp atıyorum bu mal 4 gb a kadar ram destekler derse, bu ne demek? ram i arttırmana imkan tanıyorum demek. tabi şu da var uyumsuz bir ram i alıp takmamalısınız sonra bişi olursa tabi ki garanti kapsamı dışında kalır. yani aynı frekansta bir ram alıp gayet güzel kullanılabilir.

  • rentts  (10.12.08 18:15:05) 
he ayrıca tut ki ram taktın ve bozuldu bişi oldu. çıkarttır ram i herhangi bir teknik serviste sonra da al götür asus a durup dururken bozuldu de hep onlar mı bizi si.ecek çok afedersin. ancak ram in takılacağı kapağın vidalarını zedelemeden açılıp kapanması lazım yoksa teknik servis o vidalara bakıp daha önce içinin açıldğını anlıyor.


  • rentts  (10.12.08 18:18:11 ~ 18:19:17) 
bizim arkadaşta vardı asus f3jc gibi bi modeli vardı ama neydi hatırlamıyorum. mail attı asus'a, bir şey olmaz demişler sonra gitti mediamarkt'a taktırttı yeni rami. istersen önce sor ona göre bakarsın.


  • sanal uyku  (10.12.08 18:26:51) 
@sanal uyku, asus'a mail attım."ram'ı kendiniz değiştirebilirsiniz.garantiyi bozmaz" diye bir mail geldi.internetten de okudum.asus resmi açıklama yapmış, "ram değişimi garantiyi bozmuyor" diye ama malum burası türkiye.yetkili satıcıya söylesem "bize öyle bir bilgi gelmedi" derler herhalde.neyse millet değiştirdiğine göre, ben de değiştirebilirim herhalde.herkese teşekkür.


  • marcelorios  (10.12.08 18:31:52) 
Laptopun altına baktım şimdi, iki tane açılabilir kapak var vidalı. Biri ortada harddisk ve ramlere ulaşım için. Diğeri de köşeye doğru (sanırım işlemci falan olsa gerek) onun üzerinde garanti etiketi var. Ram ve harddiski kapsayan alan serbest. Başta bana da garanti bozulur gibi gelmişti ama mantıklı düşününce, bozulmaz yahu. 2 sene hiç mi upgrade etmiyceksin bilgisayarı.


  • neronas  (10.12.08 22:02:34) 
[]

hüseyin üzmez olayı

hüseyin üzmez, reşit olmayan bir çocuğa cinsel istismar suçundan tutuklandı.6 ay sonra da tahliye edildi.şimdi gazetelerde,sözlükte yazılanları okuyorum da ,anlayamadığım şey şu,
bu adam cinsel istismar iddisıyla tutuklandı.şu anda beraat etmedi,sadece tahliye edildi.yani yargılaması devam ediyor.yargılama sonunda beraat de edebilir,suçlu da bulunabilir.tamam isnat edilen suç iğrenç ama sonuçta bu bir isnat değil mi,davayı çok dikkatli takip etmedim.bu adam yargılanırken suçunu itiraf etti ve ona rağmen mi tahliye edildi?, "bu adam kesin bu işi yapmıştır" şeklindeki yaygın görüş tam olarak neden oluştu,
birisi açıklayabilir mi,teşekkürler


 
www.milliyet.com.tr linkinden alıntı yapıyorum:

"SPİKER:O zaman neden siz tutuklandınız ve 6 ay cezaevinde kaldınız?

ÜZMEZ;Bir takım şeyler olmuş. O kadıncağıza iftira mı edilmiş...Doğrumudur yanlışmıdır ben onu bilmiyorum kardeyim. Hep oraya bakıyorsunuz. Hiç mi ben boynumu oynatmayacağım yahu cendereye sokmayın bizi.

SPİKER: Sayın Üzmez, 14 yaşındaki kızın ifadeleri var, annesinin ifadeleri var sonra bu ifadeler son anda değişiyor. Siz bunlara yalan mı diyorsunuz?

ÜZMEZ:Hayır değişme diye bir şey yok..Kız hüseyin abinin , hüseyin amcanın eli dahi değmedi bana diyor. Ben kızı sadece gittiğim zaman gördüm.

SPİKER:Sayın üzmez bunlar ifadeler değiştikten sonraki boyutu. Bu ifadeler niye değişti efendim. Öncesinde neden bunlar yaşandı siz neden 6 aydır tutuklusunuz?

ÜZMEZ;İfadelerin değişmesi diye bir şey yoktur ortada. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İfadelerin değişmediği için allaha şükrediyorum. Kızı hemen gözaltına aldılar. Kız hemen resmi bir kurumda gözetim altına alındı. Böyle olunca kimse ona gidip te şunu de bunu de diyemedi. Düşmanlarımızın önündeki set kapandı.

Onun için ifade değiytirme diye bir şey yok. Şikayet diye de bir şey yok....." şeklinde devam ediyor.
  • dinomazu  (29.10.08 17:39:17) 
adam mağdur ettiği kızcağız "ruhen ve bedenen etkilenmemiş" raporu aldığı için tahliye edildi. yapmış da dikkatli yapmış abisi dediler, olur boyle seyler dediler...


  • agk  (29.10.08 17:40:27 ~ 17:41:31) 
arkadaşlar soruşturma telefon kayıtlarıyla başladı, herif tacizini telefonda anlatınca yakalandı. ilk basta verilen ifadeler değiştirildi vs vs. adamın suçu sabit.
tepki adamın suçuna ve suçu işlemiş olmasına rapmen kız etkilenmemiş bakın diyerek tahliyesine.

  • agk  (29.10.08 18:40:56) 
[]

deniz feneri derneği

ben yıllardır türkiye'deki deniz feneri derneğine yardım yapıyorum.şimdi iddialar almış başını gidiyor,kimisi diyor almanya'daki ile türkiye'deki birbirleriyle ilişkili.deniz fener derneği'nin açıklamasını okudum,"bizim alakamız yok" diyorlar.
açıkçası içime kurt düştü.iki dernek ilişkili ve bunlar malı götürmüş diye düşünüyorum ,sonra da aklıma fillerin kavgasında ezilenin deniz feneri derneği olabileceği ihtimali de geliyor.
şimdi türkiye'deki dernekle ilgili verilmiş bir karar var mıdır?bu iki derneğin bağını gösteren hukuki bir belge var mıdır?

bir de ,denizfenerinden vazgeçersem,nereye yardım yapayım?
bildiğiniz,çalıp çırpmayan bir kuruluş var mı

 
Türkiye'Deki DF ile ilgili somut kanıtlar var bildiğim kadarıyla. Hatta kuryelerin kimliklerinden paraları kimlere teslim ettiklerine dair her şey belgeli. Kuryelerden birisi de RTÜK başkanı belgelere göre. Kendisi inkar etse de "o zaman Almanya'ya gidin hakkınızdaki suçlamalara karşı savcı ile görüşün suçsuzluğunuzu ispatlayın" iddialarına cevap veremiyor.

DF'e yerine Mehmetçik Vakfı'na bağış yapın şehit yakınlarına, gazilere faydanız dokunsun. DF aldığı paraları nereye göndereceğini vaat ediyor tam bilmiyorum ama Afrika ülkelerindeki Müslümanlara bile yardım yapacağım diyormuş, önce kendi ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerini gazileri şehit yakınlarını refaha erdirelim de yurt dışındaki Müslümanlar beklesin biraz...
  • crown  (07.09.08 13:37:43) 
ismini doğal olarak vermeyeceğim bir yakınım- ki aileden olur- bir dönem deniz feneri derneği'nde çalışmıştı... sürekli gelip neler döndüğünü falan anlatıyordu. işte alınan kurbanlıklardan deniz feneri'nin ne kazandıgının, yapılan parasal olmayan maddi yardımlara nasıl davranıldıgının falan. sonra ayrıldı işinden. şu televizyona çıkan ünlü adam hakkında da (hani şarkıcı olan) pek iyi şeyler söylememişti. öyle işte. bilginize.


  • x factor  (07.09.08 13:51:53 ~ 13:52:21) 
efenim basından takip ettigimiz kadari ile bu malum fener epiy is yapmis. turkiyeden de bi suru tanidik tanimadik herkesin eline bu is bulasmis. gorecegiz bakalim neticesini. turkiye ayagi ile ilgili acikcasi umutsuzum. neyse.. gelelim nereye yardim yapayim meselesine.. sevgili marcelorios ilk elden yardim yapmak araya araci koymamak bence en güzeli. mesela efendim gidiniz herhangi bir okul müdürüne o okulda gercekten yardima ihtiyaci olan cocuklari bulsunlar cikarsinlar size. ya da etrafinizda kücük bir arastirma ile de bulabilirsiniz yardima ihtiyaci olan insanlari. acikcasi ben yardim toplayan her kuruma kusku ile bakiyorum...


  • palyacopapi  (07.09.08 13:52:29) 
www.raisingmalawi.org

Eğer yardım edilmezse 2.000.000 çocuk 2012 yılında Aids'ten ölecek (Madonna The Confessions Tour)
  • soufigay  (07.09.08 14:44:14) 
alternatif olarak KİMSE YOK MU? derneği
ramazan ayında kurduğu iftar çadırlarıyla çok kişinin karnını doyurup hayırlı bir iş yapmaktadır ,oğrencilere burs da veriyor sanırım,fakirlere erzak yardımı çocuklara sunnet vsss.
www.kimseyokmu.org.tr
  • manonflier  (07.09.08 14:52:54) 
geçen yıl sınıfça toplanıp fakir ailelere bağış yapmak istemiştik. hocamızın "derneklere fazla güvenmeyin. örneğin deniz feneri'nin bir aileye 'televizyona çıkıp yardımlarımızı söylemezseniz size bu yardımı yapmayız' dediğine ve ailenin televizyona çıkmayı reddetmesi üzerine yardım yapmadan oradan gittiğine şahit oldum." lafları üzerine bi' aile seçip bütün yıl o aileye elden yardım etmiştik. gayet de mutlu olmuşlardı. bizim de içimiz rahat etmişti.


  • lisamariesimpson  (07.09.08 15:51:20) 
nerede yaşıyorsun? türkiye'de fakir insandan bol bir şey var mı_? neden bir dernek ya da kuruluş aracı olsun, insanlar bu kadar tembel mi anlamıyorum.
eğer islami yönden bakarsak, yardım etmenin amacı aynı zamanda fakirleri görmek, hallerine bakıp durumumuza şükretmek ve kendi ellerimizle yardım etmektir.
en lüks semtlerde dahi otursak iki dakikalık mesafede muhakkak fakir fukara vardır. en basidinden muhtara gider sorulur.
yardıma ihtiyacı olan ziyaret edilir, güzellikle imkan dahilinde yardım edilir. en güzeli budur.

Dniz feneri bence iftiraya uğruyor ama bence abartıyor bizim millet, yardım etmeyide abartıyor, tembellik heryerde.
  • akcelik  (07.09.08 16:48:49) 
işin içine "allah rızası için, müslüman kardeşlerimiz için" giriyorsa, dolandırılıyorsun, bu kadar basit.

işin içine "herhangi bir şekilde" din min ve sömürüsünü katmayan, insan odaklı yardım kuruluşlarını inceleyerek karar vermek doğru olacaktır. Daha önce de söylenmiş ama Lösev bence(umuyorum ki) iyi bir tercihtir.
  • kurukafa  (07.09.08 18:37:16) 
[]

pikap satan dükkan/mağaza arıyorum

nasıl bir mağazaya gidip deneyerek tv/sinema sistemi alabiliyorsak ;
gidip deneyerek,en azından görerek ,sıfır ve garantili pikap+amfi almak istiyorum.ankara veya istanbul'da böyle bir dükkandan haberdar olanınız var mı?
ankara'da bir kaç yer buldum ama onlar 40-50 yıllık dual pikaplardan satıyorlar.ben özellikle sıfır istiyorum
teşekkürler

 
pikaptan emin değilim ama bu gibi şeyler için ankara'da hatay sokak'a bakabilirsiniz. kızılay selanik caddesi'ndeki eski dyp genel merkezi'nin karşısından giriyorsunuz. yüksel caddesi'nin bir paraleli diyeyim. bir ucu böyle dönüp meşrutiyet caddesi'ne çıkıyor. gitar, anfi, keyboard, synth falan ne ararsanız var oradaki dükkanlarda. pikap da vardır belki.


  • kibritsuyu  (22.07.08 18:06:38) 
kibritsuyu'nun dedigi yer: selanik caddesindeki "Public" isimli mekanin sol yanindan bi sokak giriyor. rembetiko diye bi barin karsisinda ustadin bahsettigi yer.

hah hatirladim, mikado muzik var orada. o sokak zaten sirf muzik aletlerici. hotel ayma'nin yanindan giren sokak ayni zamanda.
  • osuruklu  (22.07.08 18:55:21 ~ 18:56:13) 
istanbulda galata kulesinin hemen orada galip dede caddesinin sonunda boyle bir yer var.


  • mcescher  (23.07.08 00:17:18) 
[]

klasik müziği herkese sevdirmek ,ama neden?

biraz önce tv izlerken şevket uğurluer'in "dağdaki çobana da klasik müzik dinletmeliyiz.dinledikçe severler" mealinde bir şeyler söylediğini duydum.
gerçekten merak ediyorum,bir insan klasik müzik dinlese ne olur dinlemese ne olur?
klasik müzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasında ne gibi farklar oluyor?
insanlar neden klasik müziği "dinledikçe sevsinler"?
insanlar klasik müzik sevmek zorunda mı?

velhasılı kelam ,klasik müziği diğer müziklerden ayıran ne var?

 
ben soyle dusunuyorum..

konu bence birilerine dayatma ile bir seyleri dinletmek degil de, bunlari dinlememis/bu muziklerden-yapitlardan haberi olmayan insanlara buna sunmak-ulastirmak olmali.

konuyu sozlukle de bagdastirarak seyi anlatiyim mesela.
eksi sozluk malazgirt te zirvesi yapmistik bir sure once. ordaki ufak cocuklara herkes kendi meslegi ile ilgili sunumlar yapmislardi. ben de haliyle klasik muzikle alakali bir sey yapmis ve cocuklara butun orkestra enstrumanlarini tanitmaya calismistim.
bir cogu piyano ve gitar haricindeki enstrumanlari (hadi zorlarsak keman i da bilenler vardi) bilmiyorlardi. ilk defa o videolar sayesinde seslerini duydular... cok begendikleri oldu.. cok da imrendiler..

"dagdaki cobana dinletme" benzetmesini tahminimce "genis kitlelere bu sanati onlara ulastirmak, sunmak" anlaminda yapmistir. bogazina sarilip "dinle, dinledikce begeneceksin" anlaminda degildir..


---

klasik eserlerin (hele ki onemli bestecilerin eserlerinde) bestecilerinin dehasini anlamak icin acikcasi biraz teknige de dalmak gerekiyor. benim kafamdaki okula girmeden onceki "bach anlayisim" ile okulda aldigim form analizi vs. gibi bir cok dersten sonraki anlayisim gercekten cok farkli.

bir kere bu bestecilerin yasadigi yillardaki sartlari ve kisa yasam surelerini dusunmek lazim. eserlerdeki armonik zenginligin guzelligini, kuruluslarindaki matematiksel buyuleyiciligi farketmek lazim.
mesela az cok nota bilen birisi eger beethoven senfonilerden (mesela 7, 9..) bir tanesinin nota partisyonunu alip ordan takip ederek dinlerse, gercekten gozlerine inanamayacaktir.


sorulara gelirsek tek tek,

* bir insan klasik muzik dinlese ne olur, dinlemese ne olur?
- en basit anlatimla, "yasamaya devam eder". ama muzikal anlamda belki de sirf klasik muzik onyargisi sebebiyle kacirdigi seyler olur ve bu farkindaliksizlikla devam eder.

* klasik muzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasinda ne gibi farklar oluyor?
- herhangi bir pop parcasina, rock parcasina vs.. sadece sozleri veya sadece size melodisinin hissettirdigi sey ile yetinmemis oluyorsunuz. ton gecisleri, altyapisinin nasil oldugu, akorlarin kurulumu, hangi enstrumanlarin hangi anlarda one ciktigi, sozlerle muzik uyumu (prozodi) ve daha bir cok seyi dusunerek onlari degerlendirirler..

* insanlar neden dinledikce sevsinler?
- herkes dinledikce sevecek diye bir sey elbet yok. ama klasik muzigi dinlemeyi aliskanlik haline getirmis (ve tabii dinlerken zevk almaya baslamis) birisinin muzikal anlamda ufkunun genisleyecegi bir gercek.

* insanlar klasik muzik sevmek zorunda mi?
degil..

edit: bu cevap genel klasik muzik severleri baglamaz elbet. benim gorusumdur salt.
  • la traviata  (06.06.08 00:22:15 ~ 00:23:48) 
dünyanın n tane ülkesinden çoluk çocuk toplayıp neden türkçe yarıştırması yaptırılıyorsa ondan


  • desdinova  (06.06.08 00:35:25) 
klasik müzik dinleyebilmek (hakkıyla), belli bir kültür, bir birikim gerektirir. bu diğer tüm gerçek müzik türleri için de geçerli. hattâ bu konuda bir araştırma vardı, ama hayatta bulamam şimdi. kültür arttıkça çok seslilik artıyordu. her neyse.

ama bizim devlet adamlarımız cumhuriyet döneminden beri bu korelasyonu yanlış anlayagelmişler. sanmışlar ki klasik müzik dinlerlerse seviye atlarlar. oysa hayır, seviye atlarlarsa klasik müzik dinleyebilirler. bir insana bir şeyi sevdiremezsin, ancak o şeyi sevmesi için uygun ortamı oluşturabilirsin.

şevket uğurluer'i kesinlikle tanımıyorum, mahsus da bakmıyorum sözlük'teki başlığına, ama yanlış konuşmuş, cahillik etmiş. olur böyle cahillikler.
  • actionary  (06.06.08 02:21:56) 
efendim mesele matthew arnold a ve dahi sonra frankfurt okuluna kadar gider. sen de kültürel elitizm ben diyeyim oryantalist neoklassizm. o derece yani.


  • atmacaged  (06.06.08 03:21:28) 
bir deli kuyuya taş atmış elli akıllı çıkaramamış diyorum.


  • ozdek  (06.06.08 10:05:25) 
[]

hangi yayınevi ??

roman çevirileri konusunda hangi yayınevi daha başarılı?

ölü canları okuyorum şu anda artık kim çevirdiyse,midem bulandı.ondan önce de ana'yı okudum , o da çok yavandı.özellikle klasikleri hangi yayınevinden okumak lazım


 
'iletisim yayinevi' tabii ki de.


  • egotm  (14.05.08 20:10:56) 
(bkz: cem yayınevi)
(bkz: can yayınları)

bu ikisi, özellikle cem yayınevi bomba.
  • crayze horse  (14.05.08 20:11:40) 
rus eserlerini cevirebilen 3-5 insan var zaten

ergin altay
mehmet ozgul
nihal yalaza taluy

u ozellikle ara. bana sorarsan nihal yalaza taluy un 1940-55 arası cevirilerini ozellikle ara.
  • bryan fury  (14.05.08 20:19:04) 
  • sui  (14.05.08 21:11:30) 
rus klasiklerini hasan ali ediz'den okuyunuz. altın kitaplar'ın eski baskısını israrla arayınız.


  • haggi bulut  (14.05.08 21:57:32) 
ben de iletişim derim
biraz geç de olsa suç ve ceza ve karamazof kardeşleri okudum ikisi de çok iyiydi.

  • ezeriko  (14.05.08 22:40:27) 
her klasiği her yayınevi basmadığı için deği$ik yayınevlerine bakmanız gerekecek. ama herkesin dediği gibi ileti$im - yapı kredi yayınları - can - cem - m.e.b. gibi belli ba$lı yayınevlerinin çevirileri genelde özenli ve çeviriyi bilen ki$ilere çevirttildiğinden dolayı gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.

fiyat olayına da dikkat ediniz. 3'e 5'e satılan klasikleri okumayın daha iyidir. kırpıla kırpıla ku$a çevrilmi$ dostoyevskileri okuduğunuzda adamcağızın kemikleri sızlıyordur bence.

mümkün mertebe sahaflardan eski basım klasikleri alınız ve güvenle okuyunuz.
  • robinbook  (15.05.08 13:34:18 ~ 13:34:52) 
[]

bu kediler ne zaman gidecek

patates,soğan gibi bilimum zerzevatı balkonda muhafaza ediyorum.3 hafta önce soğan almak için balkona çıktım , kutuyu açtım ve simsiyah bir kediyle karşılaştım.kutuların yanında yangın merdiveni var,ordan gelmiş herhalde.kedi tek başına olsa iyi,bir de doğurmuş.kutuyu açınca kedi birden "tıssss" diye bir ses çıkardı ,ben de tırsıp içeri kaçtım.arada kontrol etmek için oklavayla kutuyu dürtüyorum, kedi devamlı orada , hiç ayrılmıyor.
10 kilo patates,5 kilo soğan mundar oldu.balkona çıkamaz oldum.bu kedi yavrularını da alıp ne zaman başka bir yere gider?



 
kedi yavrusu 2 aydan sonra sütten kesilir ve annesinden bağımsız yaşayabilir hale gelir. yani maksimum 2 ay diyorum. o süre sonunda annesi götürmezse de kendileri yürüyüp giderler.


  • kibritsuyu  (12.05.08 16:46:18) 
yemek falan koyun yazıktır :( süt koyun


  • merope  (12.05.08 18:40:21) 
balkonun farklı bir köşesine süt falan koysanız, onlar içerken kurtarabilirsiniz patates soğanı.


  • frant1c  (12.05.08 18:43:20) 
kutuyu ustten usulca bantliyorsunuz, sonra usulca kavrayip evin disinda guzel bir yere birakiyorsunuz. sonra pazardan 2'ser kilo patates, sogan alip hayata devam ediyorsunuz.


  • kezzy homeros  (12.05.08 19:19:42) 
hayvan barınagı yokmu oralarda? yazıktır atmayın sokaga..


  • isott  (12.05.08 19:57:41) 
yazıktır, yapmayın hakikaten.. biz aramızda para toplar 10 kilo patatesle 5 kilo soğan alırız size... acıyın onlara...


  • forrestgump  (12.05.08 21:38:07) 
aman sakın kutuyu üstten bantlayıp ortalıklara bırakmayın malatyada bomba sanılıp patlatılan kedileri hatırlayın!!!
ne biçim tavsiye bu yahu??

  • merope  (12.05.08 21:39:49) 
kutular yerden 1mt yukarıda.yangın merdiveninin oradan girmiş kedi.yavrular aşağıya inemiyor.yanına süt bırakayım dedim,garip bir ses çıkardı vazgeçtim.yere bırakıyorum ,onu da içmiyor.şimdi yavrular yavaş yavaş hareketlenmeye de başladı.kutudan çıkıp arkaya giderlerse balkondan düşebilirler,ön taraf da en az 1 metre yükseklik var.kutuyu aşağıya indirsem belki ordan çıkıp balkondan düşebilirler.benim bildiğim yetkişkin kediler atlayamayacakları yükseklikleri hesaplayabiliyorlar.neresi yüksek neresi alçak biliyorlar.acaba bu yavru kedilerde öyle bir içgüdü var mı? yükseği alçağı ayırt edebiliyorlar mı?
zamani gelince anne kedi bunları tek tek aşağıya mı indirecek ?

  • marcelorios  (12.05.08 22:22:31) 
valla bence uygun bir merdiven altı , bodrum gibi bi yer bul.ama bodrum dediksede yavru anne dışarı çıkamayıp açlıktan ölmesin.


  • omer460  (12.05.08 22:34:43) 
[]

kaygısızlar - eleman - amerikalı patron

eleman'ın çalıştığı hamburgercinin patronu vardı hani , amerika'dan gelen.işte o oyuncunun gerçek adı neydi , muhsin ertuğrul sahnesinin yıkılmasıyla ilgili bir haberde resmini gördüm,galiba vefat etmiş.




 
Mustafa Arslan imiş. Kardo için;

www.diziler.com

Not: "Aslan" da olabilir. Bir "r" karmaşası var.

Düzenleme: Ve maalesef vefat etmiş dediğiniz gibi;

72.14.253.104
  • colonizer  (05.10.07 20:30:42) 
  • regedit  (06.10.07 08:49:38) 
[]

memurluk ve askerlik tecili

arkadaşlar,bir kamu kurumuna uzman yard. olarak girdim.şimdi 3 yıl+18 aylık bir tez aşaması ,yani toplam maks. 4,5 yılda uzmanlık alınıyor.benim askerlik tecili 2007 kasımda bitiyor.bu durumda ben aday memur olarak 1 yıl mı tecilliyim,yoksa uzman olana kadar tecilli mi sayılacağım.
askerlik şubesine gittim, oradaki memur 1 yıl dedi.
hazine'de çalışan bir tanıdığım var.askere ,uzman olduktan sonra gitti.3 yıl tecilliydi yani.
personele sordum , bilmiyorlar.

bu konuda kesin bilgisi olan var mı

 
askerlik şubelerinde genelde üst katlarda "uzm. asal." sıfatlı insanlar var, onlara ulaşmaya çalışın. onlar biliyorlar genelde. askerler bilmiyor olabilir, sivil bir memura sorun ve kesin bilgi almak için üstüne üstüne gidin. kaç gündür araştırıyorum falan diyin. daraltın. öteki türlü ilgilenmiyorlar.


  • vita vinum est  (08.09.07 23:45:44) 
bu tür kurumlarda "ihtiyaç duyulan personel" gibi bir şekilde tanımlanıyor uzman yardımcıları ve uzmanlıklarını alana kadar askerlikleri tecil ediliyor. yalnız uzmanlığın 4,5 yılda alındığına emin misiniz? benim bildiğim bütün kurumlarda tez aşaması 3 yıla dahildir ve uzmanlık normal şartlarda toplam 3 yılda alınır. eğer tezde gecikme ya da dil sınavını geçememe nedeniyle süre uzamazsa kurum da 3 yıl erteler askerliği dolayısıyla.


  • lykos  (09.09.07 11:52:56) 
aday memur statun kalkana kadardır o sure. yani baglı oldugun kurumun MSBye yazdıgı yazıda su tarihte adaylıgı kalkacak diye yazar, ama o adaylık suresi her kurumda farklı olabiliyor, ama genelde 1 yıldan fazla ertlemezler.


  • alpinsamuray  (10.09.07 10:04:45) 
personel ihtiyacı dolayısıyla erteleme bildigim kadarıyla aday memurluktan farklı bir statu ve artık 1. ve 2. bolge illerde uygulanmıyor. yani dogu illerinde degilsen bundan faydalanamazsın muhtemelen. yinde de sen bir arastır, en iyi bilgiyi kurumundaki personel mudurlugunden alırsın


  • alpinsamuray  (10.09.07 10:07:09) 
uzman yardımcısı olarak personel istihdam eden yerler en az 3 yıl erteleme yapar. en azından üst kurullar öyle, 657'ye tabi olan yerlerde de aynı bildiğim kadarıyla. sürenin asalet tasdikiyle alakası yok yani.


  • lykos  (10.09.07 22:08:03) 
[]

hamamböceği ile mücadele yolları

banyoyu ve mutfağı hamamböcekleri bastı.nereden çıkıyorlar anlamış değilim.gittim haşerat öldürücü yem aldım.siyah plastik bir parça , yem nerde bakmak için plastiği makasla kestim , böyle fındık gibi bir yem çıktı içinden.
hamamböceği bu yemi nasıl yiyecek de ölecek , kediye versen boğazında kalır ,
acaba yemi ezip parça parça, fırının ,buzdolabının altına falan mı atmak lazım yoksa o fındık büyüklüğündeki yemi olduğu gibi mi kullanmak lazım?


 
yem mem fayda etmiyo şerefsizlere, utanmadan çatur çutur yiyorlar, topyekün savaş aç, gördüğün yerde ez. aç kalsın yavruları pezemenklerin.


  • uz  (10.08.07 23:13:37) 
apartman yöneticisi ile konuşun sizden başka böcek problemi olan aile varsa spreydir, yemdir falan harcayacağınız paranın daha altına evinizi profesyonellere (lan sanki fbi) ilaçlatabilirsiniz. en kesin çözümü o olacaktır.

"apartmana koyum sadece ben ilaçtırım" diyorsanız unutmayın böcekler ilacın kokusunu alacak ölen ölecek ama büyük çoğunluğu öteki dairelere kaçacaktır. ilacınızın etkisi geçtiktan sonra tekrar geri geleceklerdir. en iyi yöntem tüm binayı aynı anda ilaçlatıp böcekleri komple apartmandan kaçırtmaktır.
  • atrin  (10.08.07 23:52:53) 
kedi besleyin, evinizde hareket eden hiç bir haşere barınamaz, sinekler dahil.


  • kimlanbu  (10.08.07 23:58:49) 
nam-ı diğer karafatmalar mutfak ve banyo giderlerinden gelir zaten. dolap köşeleri yada bunun gibi sıkısık tepisik yerleri pek severler.yem falan kar etmiyosa, o giderlere çamaşırsuyu boca edin. bikaç gün tekrarlayın.sonra da raid in böcek ilaçları vardı 6gen olanlar,işte onlardan da alıp koyarsanız,sizi birazda olsa kurtarır.ancak bu sıpalar accaip hızlı ürüyo,maşallahları var o konuda,o yüzden yavrulayabilecekleri ücra köşelere de çamaşır suyu lazım.ha bir de mutfakta yerde kırıntı olmamasına dikkat edin.


  • lavitaebella  (11.08.07 00:10:41) 
yahu bunlar nasıl çoğalıyor , demin banyoya gittim , 4 tane ayvru hamamböceği ,ortalarda fink atıyor.çatlak fayansların aralarına macun sürdüm , banyoda açıkta delik kalmadı , yine geldiler..

apartmanı ilaçlattırma işi mantıklı ama bizim apartmanda olmaz.su deposunun hidroforu bozulmuş , daire başı 50 lira vermediler ,cimri pezemenkler.
  • marcelorios  (11.08.07 00:33:39) 
onlar hiçbir işe yaramıyor.yerlerde bir sürü ekmek kırıntısı bilmem ne varken o labirentlerin içindeki dalgayı yemeye üşeniyor hayvan.yese bile ölmüyor.git sağlam bir kimyasal al dök heryere.ama yuvasını bulman lazım.biz 15sene mücadele verdik.sonra ne oldu? tavanarasındaki 2 ton kurumuş güvercin bokunu attık fatality yaptık.bir de çok uyanık bir hayvandır.ışığı görünce bir ölü taklidi yapar ki oskarlıktır


  • atmosphere  (11.08.07 00:54:38) 
bir yakinimin komsusu ziraat mühendisi imis ve borik asit ile nisasta yi (mesela kaynamis patatesi) bir araya katip yogurun, ufak ufak misket köfteler yaparak oraya buraya birakin demis. hamam böcekleri nisastaya bayiliyormus ama borik asit te sindirim sistemlerinde donarak ölmelerine sebep veriyormus.bu yöntem insan evladina hic zarar vermedigi gibi denenerek sylar tipli bu invincible yaratiklarin kökünü kurutuyor hakikaten de.


  • atmacaged  (11.08.07 01:17:36) 
her türlü haşereye karşı belli bi frekansta ultrasonik ses yayan ufak bi cihaz var. prize takıyorsun çalışırken -insanın duyamayacağı- bir ses yayıyor, böcekler deli oluyor vs vs. çok bilimsel anlattım farkındayım. Perpa'da ve Kadıköy'de var. fiyatı 80 lira civarındaydı yamulmuyorsam.


  • sıkay  (11.08.07 23:38:00) 
atrin in mesajına katılıyorum ama jel ilaçlama yaptırırsanız böcekler kaçmaz son kalana kadar etkisi devam eder jel ilaçlama ile ilgili geniş bilgiyi www.haserekontrol.com adresinden bulabilirsiniz


  • proser  (20.05.08 16:08:27) 
[]

sim kartı olmadan çalışan cep telefonu

ericsson 688 ,içinden sim kartı çıkartılsa bile çalışmaya devam ediyordu.sadece telefonun dili ingilizceye dönüyordu,onun dışında arama ,konuşma vs de hiç problem olmuyordu.
bunun mantığı ne , nasıl oluyordu bu iş



 
enteresan. olmamalı aslında. kartı hafızasına kopyalıyor demektir.
güvenlik açığı.

--
büdüt: bi saniye. şu tarihi telefon değil mi bu?
  • can see  (08.08.07 00:14:11) 
belki karti hafizaya falan kopyaliyodur ya da bilmiyorum. motorolanin startrekinde de konusurken karti cikarinca konusmaya devam edebiliyodun ama bu bi adim ileri goturmus :)


  • atomant  (08.08.07 00:58:03) 
şebeke ile haberleşmesi için 2 tane key'in olması yeterli diye hatırlıyorum. boot esnasında bunları simden alırsa yeterli olur.


  • her kuyuya tas atan deli  (08.08.07 13:31:48) 
acilirken bir key yaziliyordu. TAM yetkilisi bir arkadasimiz vardi ondan biliyorum. netekim sadece 688 de deil 628 de falan da oluyodu diye hatirliyorum ben.


  • polifonik osuruk  (08.08.07 15:59:43) 
[]

3. sınıf amerikan filmlerinin aranılan oyuncusu

geceyarısı showtv de atv de falan yayınlanan havada panik, türbülans, cyborg , korkunç tehlike gibi saçma sapan adları olan filmlerde ,başrolde oynayan bir adam var.
nasıl tarif edeyim , 35-40 yaşlarında , böyle ekşi suratlı , nemrut bir tip.
filmlerinde dövüş falan olmuyor , genelde silahının kabzasıyla elemanları etkisiz hale getiriyor.
cnbc-e de yayınlanan bir dizi veya filmde de gördüm,yine aynı nemrut ifade.
kim bu adam


edit:michael dudikoff ,marc dacascos değil.

 
www.imdb.com dan filmlerdeki oyunculara bakabilirsin, zaten görünce hemen tanırsın. olmadı kesişen oyunculardan birisidir :)


  • kimlanbu  (07.08.07 01:20:59) 
Craig Sheffer olabilir mi?
www.imdb.com

  • flawless victory  (07.08.07 01:36:27) 
ahaha,işte bu adam .
çok teşekkürler

  • marcelorios  (07.08.07 01:38:00) 
gene nemrut suratlı ama sarı (ya da açık kumral) bir versiyonu var bu adamların. kırık burunlu o kimdi? sen bilirsin :)


  • can see  (07.08.07 18:06:07) 
[]

iğrenç kokan mouse

babadan kalma toplu mouse yerine gidip yanlışlıkla optic mouse aldım.neyse bağladım bilgisayara , iğrenç bir koku yaymaya başladı.fazla ısınmış monitör nasıl kokarsa öyle kokuyor. fazla ısınmış motor kokusu da diyebiliriz.
1 haftadır böyle .sebebi ne olabilir ,bende koku hassasiyeti var,yoğun kokular başağrısı yapıyor.
mouse u kullandıkça azalır mı bu koku


 
ohh$$$..yeni alınmış elektronik eşya kokusudur o..mükemmeldir ayrıca..kullandıkça geçer dert etme..yok ama ben bu kokuya tahammül edemiyorum diyosan, getir bana kokusunu alana kadar koklayayım, sarıp sarmalayım..


  • tahret muslugu  (06.08.07 00:02:19) 
eger aldiginiz urun kalitesiz malzemeden yapildiysa o koku uzun sure gelmeye devam edecektir. yok kaliteli bir mouse ise garanti kapsaminda degistirilir.


  • notorious  (06.08.07 00:24:33) 
Bir sorun olmalı.
Senin sorundan, sanki mouse optic olduğu için ses çıkarıyor demişsin gibi geldi, normalde öyle bir şey tabii ki yok.
Bana sorarsan eğer; mouse ya da klavye gibi bir arabirim alırken önemseyerek yap alışverişini. Hem sağlığın hem de işini gücünü düzgün yapabilmek açısından. Aldığın merette koku falan gibi aptalca bir sorun olmasına izin verme. Hevesini bastır, geri verip kaliteli bir model al, almadan önce de araştır internetten.
Şimdi optik mouse'lardan bir sonraki teknoloji geldi. Laser mouse'lar. Bunların da kalitesizleri mevcut. Normalde yüzey ayırd etmiyorlar ama örneğin benim alıp sonra kafalarına vura vura geri verdiğim bir tanesi (acrox-60 ytl idi) yüzeyi bırak, havadayken de çalışıyordu. Tahmin et, ekranın en sağına gitmek istiyorsun ve mousun yüzeyde en sağda ve kaldırıp soldan götürmek istiyorsun ama havadayken imleç de sola gidiyor :D
Ayrıca, oyun hastası isen; ya kablosuz alma ya da gecikmesi en az olan bir model seç.
180 kağıt verecektim, halim durumum iyi olmadığı halde işim ve keyfim için, apple mighty mouse'a, ama dediler ki "lag" var (doğru mu yazdım bilmiyorum, ama reaksiyon gecikmesi anlamına geliyor) almadım.
Ve ayrıca; dpi'ına dikkat et. Yani tarama hassaslığına. Bu eğer çizim falan yapıyor isen önemlidir.
Genelde herkesin yaptığı gibi yapma, klavye ve mouse alırken ekran kartı alır gibi özenli ol. Bu gereçler ile iletişim kuruyorsun bilgisayarınla. Onlar olmasa en kral ekran kartın olsa, en kral oyunu çalıştırabilsen ne yazar... di mi...:)
  • laugh  (06.08.07 12:44:25) 
topu çıkart
içeriye kolonya boca et
hatta lavanta kolonyası boca et ısındıkça o koksun
  • demlikposet  (06.08.07 12:50:59) 
ben de geçenlerde en ucuzundan dandik bir tane optik mouse aldım, aynen dediğin gibi kokuyor. lehim kokusu geliyor çalışırken. zamanla geçer diye umuyorum, henüz tamamen geçmedi ama azaldı. daha önce aldığım doğru düzgün markaya sahip optik mouselarda böyle bir sorun yaşamamıştım. eğer üzerinden çok zaman geçmemişse faturanla gidip fiyat farkını verip belki daha iyi bir markayla değiştirebilirsin. tüketici haklarıyla ilgili sitelere bakıp haklarını öğrenebilirsin, değiştirme süresi sınırı nedir, hangi ürünler bu kapsamda vs vs.


  • zen spider  (06.08.07 14:10:12) 
nükleer santral atıklarından geri dönüşüme sokulmuş çin malı ürün? :/


  • can see  (06.08.07 15:00:51) 
vallahi mouse a4,ve evet çin işi.3 gün daha bekliim ,geçmezse gidip değiştiricem.baş ,beyin kalmadı.


  • marcelorios  (06.08.07 16:24:09) 
ahaha, benim lehim kokulu mouse da aynı marka. zaten artık hepsi çin'de üretiliyor. bence hiç bekleme yeni al, eskisi de yedek olsun, bir süre açıkta bırak havalansın.


  • zen spider  (06.08.07 19:27:01) 
gidip adamlara çalıştıkça lehim kokusu geliyor dediğinde suratları ne hal alıcak çok merak ediyorum(:


  • demlikposet  (06.08.07 22:13:07) 
[]

telefonum mu dinleniyor

cep telefonum çaldı.arayan bir arkadaşım , adı telefonun üstünde görünüyor.açtım telefonu ,1 bayan sesi "bilmem kim bakkalla mı görüşüyorum" dedi.ben "hayır yanlış numa.... " derken başka bir bayan "hayır , (adımı ve soyadımı söyleyerek) bu xx xxx in telefonu" dedi.ben de bu arada "alo ,aloo " falan diyorum..bakkalı aradığını söyleyen kadın özür dileyerek telefonu kapattı.ben de kapattım telefonu.sonra aynı arkadaşım tekrar aradı.yine açtım,bu sefer arkadaşım çıktı telefona. "demin sen mi aradın " dedim , "evet , ama sen beni duymuyordun ,alo diyip durdun " dedi.
şimdi bu neye delalettir.telefonum mu dinleniyor,kim dinler ki benim telefonumu.bu telefon xxx xx in diyen kadın kimdi , benim adımı nerden biliyordu?



 
arkadaşın seni işletiyor, çok basit! :)


  • harzem  (31.07.07 14:56:06) 
Kalsik hat karışma sendromu :)


  • mikelarteta  (31.07.07 16:28:58) 
peki ter icinde uyandin mi sonra?
Yani hat karismasi cep telefonunda da olursa yuh yani. isletmis olabilir arkadasin seni, konferans gorusmesi yapip senide 3. olarak almislardir.

  • badseed  (31.07.07 16:40:24) 
konferans kurulmuş kanımca.


  • hushhush  (31.07.07 17:01:52) 
arkadaşlar cevapları verirken soruyu iyice okusak anlasak? bakın diyor ki "başka bir bayan benim adımı soyadımı söyleyerek bu numara x'in numarası dedi" diyor. hat karışsa kim bu arkadaşın adını soyadını bilip söyleyecek, bu onun numarası diyecek? bir düşünün ev telefonunuz çalıyor ve bir kadın bakkalı soruyor, siz tam cevap verecekken tanımadığınız başka bir kadın sizin adınızı söyleyip bu onun telefonu diyor. bu nasıl hat karışma? olsa olsa işletmedir.


  • kibritsuyu  (31.07.07 17:41:38) 
meslek icabı şüpheci de olduk biraz. adınız cem yılmaz'a mı yoksa fahrettin cüreklibatur'a mı daha benziyor? yani tr de çok bulunan yılmaz , kaya , öztürk vs. gibi bir soyada ve ahmet mehmet can cem gibi popüler bir isme sahip misiniz?
başka bir açıklama gelmedi aklıma.

  • ozdek  (31.07.07 19:58:31) 
kibritsuyu ,vallahi soruyu tek sen anlamışsın.hat karışması falan değil bu olay.şaka hiç olamaz,çünkü böyle şaka yapılacak yaşı geçtim,arkadaşım da zaten öyle birisi değil.
özdek ; ad soyad kombinasyonu ilgili söylediklerin ,hiç aklıma gelmemişti. ,türkiyede herhalde benimle aynı ada sahip milyondan fazla adam vardır.hele soyadım.o daha da yaygın.
aynı ad soyada sahip bir başkasını dinlemek isterken, yanlışlıkla beni dinlemiş olabilirler.
bir de bugünlerde bir kamu kurumuna atamam olacak,güvenlik soruşturması yapıyorlardı.soruşturma belki böyle oluyordur,
telefonda biraz daha usturuplu konuşayım o zaman,ne olur ne olmaz

cevaplar için herkese teşekkür
  • marcelorios  (31.07.07 20:40:14) 
olay şöyle olmuş olabilir.

iki kadın evden çıkmadan sipariş vermek için bakkalı arayacaklardır. misafir olan telefon rehberini alır ve bakkalın numarasını çevirir. yalnız bakkalla aynı isimde olduğunuz için yanlışlıkla bir sıra alt veya üstte sizin adınızın karşısındaki numarayı çevirmiştir. misafir hanım sizinle görüşürken yanlışlığı fark eden ev sahibi soyadınızı söyleyerek hayır bu x y'nin telefonu der. dolayısıyla bakkal x ve sizin adınız olan x aynıdır. misal "ali bakkal ve ali mali" yanlışlığı fark eden kadın panikler ve telefonu kapatır. konuşmaya başladığınız anda da sizi arayan bir başka arkadaşınızla bağlantı aynı anda kurulur dolayısıyla size ses o iki hanımdan geldiği için arkadaşınızdan gelmez.

karışık oldu biraz ama affedin artık.
  • atrin  (31.07.07 21:06:17) 
12  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.