[]

koloni amerikası insanlarının vatandaşlıkları

sevgili george washington'lar;

çok gereksiz bir konuda meraka düştüm. şimdi amerika birleşik devletleri kurulmadan koloni durumunda olan ingiltere sömürgesi amerika topraklarında yaşayan halk'ın vatandaşlığı ne idi?

yani ingiliz vatandaşı olarak mı geçiyordu bunlar. ki o zamanlar oralara göçenler sadece ingilizler değildi. almanı hollandalısı isveçlisi ispanyolu da vardı. ya da benim kısıtlı bilgim biraz yanlış düzeltirsiniz.

ama işte orada abd kurulana kadar yaşayan insanlar ne vatandaşıydı. koloni vatandaşlığı gibi bir durum mu vardı?

 
şimdi, kesin bir bilgim yok ama şöyle bir söyleyiş vardır amerika'da. "no taxation without representation", yani temsil yoksa vergi de yok. dolayısıyla birleşik krallığın amerika'da yaşayanlara londra'daki ingilizle eşit muamelede bulunduğunu sanmıyorum, ki nitekim amerikanlar bağımsızlık savaşını boşuna vermediler.


  • clutter  (20.08.11 15:41:14) 
ingiliz vatandaşı falan olarak geçmiyorlardı. burada var olan vatandaşlık genel anlamda kolonide hizmet veren ve mal varlığı olan kişinin siyasal haklardan yararlanması ilkesine dayanmaktaydı. Bu nedenle fransız, polonyalı yahut alman önemli değildi. yeter ki o toplumda tutunma başarısını göster. ben böyle düşündüm biraz okuduklarımı hatırlamaya çalışınca.


  • ernest everhard  (20.08.11 17:26:01) 
ingiliz kolonisi
ispanyol kolonisi şeklinde adlandırılıyordu

  • neysene  (20.08.11 18:08:41) 
ilk koloniler aslında tütün şirketlerine ait topraklardi ve orada yaşayanlar da ya bu şirketin sahipleri ya da işcileri idi ve ingiltere kralicesi adina vergi toplayip idari islemleri yürütüyorlardı. ilk 13 koloni büyük ölcüde ya bu sekilde ticari sirket topraklari (en.wikipedia.org) ya da ingiltere'den türlü sebeplerle göcmüs cemaatlere (quakerlar misal) ait özel topraklardi.

daha sonra avrupa ve asyadan gelenler de bu topraklarda calismaya başladi ama o zamanlar ne dogru düzgün bir kayit, ne de nüfus sistemi olmadigini düsünürsek, vergisini verdigi ve olay cikarmadigi sürece herkese kapi acikti. no taxation without representation meselesi de boston tea party isimli olayla neticelenen bir dizi ayaklanma ve tartismanin sloganidir. ingilizler bizden vergi aliyor ama ingiliz parlamentosunda temsil hakkimiz yok. ya meclise girelim ya da vergi vermeyelim itirazidir, aslinda palazlanan amerikali burjuvazi vergi vermeme yanlisiydi, temsil meselesi cok da s.klerinde degildi.

amerikalilik ve yurttaslik bilinci de püriten entelijansiya'da ilk koloni zamanlarindan beri var olsa da, sıradan insanlarin amerikan vatandasi olarak kendilerini adlandirmasi icin 19 yüzyılın sonuna kadar beklemek lazim.

bu gibi meseleler icin howard zinn'in history of the peoples of the usa isimli kitabini önerelim. alternatif amerikan tarihi icin güzel bir kaynaktir.
  • jackofalltrades  (20.08.11 21:23:02) 
[]

polonya vizesi mi almanya vizesi mi

eylülde polonya'ya gitmem gerekiyor. polonya'ya bulduğum en ucuz bilet 180 euro almanya berlin'e 120 euro. arada 60 euroluk bir fark var. ayrıca almanya üzerinden gidersem bir arkadaşımla birlikte gideceğim ki çok daha güzel olcak benimm için.

şimdi ben durumu söyleyeyim.

üniversite son sınıf uzatmalı öğrencisiyim. yani 5. sınıf. öğrenim kredim kesildi. inşaat mühendisliği. hedefimm direk polonya yani almanya'da yapacağım bir şey yok , onu transit kullanacağım. babam hem bağkur emeklisi hem aktif mali müşavir. ingilizcem manyak düzeyde. pasaportumda bir adet süresi geçmiş amerikan vizem var.

polonya'ya alacağım biletle varşovaya gideceğim , almanyaya aldığımla berline ve ikisi de yarin memleketi rzeszow'a aynı mesafede. yani hiç bir farkı yok.

ben şimdi hangi vizeyi daha kolay alırım. polonya vizesinin pek sorun çıkarmadığını almanın ise zorladığını duydum. ne kadar zorlar. imkansız mı , riskli mi , ne?

ya da polonya vizesi alıp almanyaya giriş yapmak istesem çok sorun olur mu? beni sınırdan kovarlar mı?

davetiye mektubu da alacaktım ama bir aylık bir prosedür istiyormuş. o yüzden vakit azlığından yattı o iş. hotel rezervasyonu yapmam lazım. ne tür bir etkisi olur?

cevaplar için şimdiden teşekkürler.

 
polonya vizesi kolay diye biliyorum. onu geçtim başvuru formunda (en azından öğrenci vizesi için) hangi ülkeden giriş yapacaksınız diye bir seçenek var demek ki birşeyler ayarlıyolar

ha bir de almanya'ya uçuşlar 2 kat falan daha ucuz
  • yuto  (19.08.11 23:43:23 ~ 23:44:09) 
hocam konuyla alakasız olacak ama bu biletlerin nerden buldun allah aşkına? ben 4-5 ay sonrasına gidiş-dönüş baktım lataj.pl'den, en az 300-400 euro.


  • der meister  (19.08.11 23:50:57) 
polonya schengende olduğu için problem olmaz almanyaya geçişte. almanya'nın vizeyi zor verip vermediğini bilmiyorum. son olaylar hep sıkılaştırıyor tabi geçişleri. otel rezervasyonu önemli, çünkü nerede kalacağınızı bilmeleri gerekir. bir seyahat acentası ile görüşsen almanya vizesini sana komisyon ücreti ile rahatça aldırtabilirler. bunu ihtimal dahilinde tut bence. olmadı polonyadan vize alırsın.


  • tizi reftar olanin payine dagmen dolasir  (19.08.11 23:55:40) 
Almanya vizesi çok sorunlu, boşuna zorlama bence. Paso red paso geri dönüş oluyor adamlar istemiyorlar resmen. Polonya al 60 euro fazla ver sinirini bozma hiç.


  • roket adam  (20.08.11 00:10:55) 
Hiç Almanya vizesiyle uğraşma, direk Polonya'ya vizeye başvur. Ankara'dan başvurursan da beyaz saçlı amcaya selamımızı söyle.

Güzergah olarak, en mantıklısı en ucuzu: yani Berlin üzerinden gitmek. Girişte sana niye Polonya vizesiyle geldin diye sormazlar, çünkü herkes öyle geliyor. (Oldu da sordular Rzesów'a gidiyorum deme, Szczecin'e gidiyorum de)

Ama dikkat, Türkiye'den çıkarken problemle karşılaşacaksın. Polonya vizesiyle Almanya'ya giremezsin kem küm dicekler sana.. Çok safozu geri döndürüyorlar böyle. Sen dinleme bastır.

Polonya B'ye selamlar ;)
  • odra  (20.08.11 02:47:32 ~ 02:47:59) 
[]

ösys en son kaç bininci girmiş ne zaman öğrenilir?

bilader üniversiteyi kazandı. tercihleri yaparken 3. sıradaki tercihinin geleceğini düşünüyorduk , geldi de. dokuz eylül çeko(iö). geçen sene 134binle kapatmış benim bilader 138bininciydi. demek ki sıralamalar düşmüş.

şimdi biz bölüme kaçıncı girdiğini , en son kaç bini aldığını falan ne zaman öğrenebiliriz.

sadece merak. mesela bir önceki tercihi anadolu çeko'ydu. onu kaç binle kaçırmış falan?

 
resmi olarak hemen açıklanmaz bence onlar ama, okula başladığında, aynı bölümde, öğrenci no sunun son 3 ya da 4 hanesi en büyük olan arkadaşına kaçıncı olduğunu sorabilir.


  • deeperdown  (19.08.11 15:34:17) 
iü'de öğrenci numaralarının son 2-3 hanesi ile o bölüme kaçıncı girdiği anlaşılır. benim son numaram 102'dir mesela iühf'e 102. girmişim. deü'de öyle bir şey var mı bilmiyorum, okul numarası anlaşılınca öğrenilir o husus.


  • pomolilik  (19.08.11 15:50:33) 
geçen sene taban puanlar ilk gün açıklanmıştı. sıralamalar ise(resmi olarak) ocak gibi açıklanmıştı. yani puanlar bugün-yarın gelecektir de, sıralamaları bilemedim.


  • bakariz  (19.08.11 16:01:17) 
ek yerleştirme zamanında acıklanıyor puanlar.


  • rurouni  (19.08.11 16:51:10) 
puanlar geldi bile.

www.osym.gov.tr
  • bakariz  (19.08.11 17:19:25) 
[]

abd'nin gökdelen yarışı ve gösterişinden çekilişinin nedeni?

sevgili theodore roosvelt'ler;

soru aslında başlıkta. neden abd artık marka değeri yaratan , ihtişam göstergesi gökdelenler yapmıyor? yani asya ülkeleri diki dikiverirken , arap şeyjleri görgüsüzlük sınırında gökdelene para yatırırken abd neden böyle bir atılıma girmiyor.

yani bir gerçek ki , bugün birisine abd dediğinizde aklına hemen nyc ve gökdelenler denizi gelir. abd'nin bilerek isteyerek yaratığı , uzun zaman ekmeğini yediği bir marka değeridir gökdelen. abd denilince gökdelen , gökdelen denilince nyc gelir hemen akla.

ama abd artık öyle manyak gökdelenler yapmıyor. hep asya ülkelerinin arap şeyhlerinin gerisinde. bırak yapmayı , bir zamanlar dünyanın en uzun binası olan wtc'ı bile kaybettiler ve yerine ikame başka bir değer yaratmadılar.

muhakkak ki ekonomik kriz abd'yi baştan sona ekliyor , bir gökdelen demek bu zamanda çok büyük masraf ve risk ama soruyorum , abd bu kadar gökdelen ile bağdaşıkken neden kendi marka değerini asyalılara ve araplara kaptırıyor. o kadar zengin şirket var neden bunlar dikmiyor.

bugün bir microsoft , bir boing , ne bileyim bir apple için çok mu zor birşey nyc'ye ya da kendi headquarterlerının olduğu şehirlere bör gökdelen dikip şan şöhret yürütmek , ki o bile bir reklamdır yerinde.

neden?

 
1)o kadar önemli bişey değil uzun gökdelen. bok mu var afedersin.

2)300 metrelik headquarter yeterliyse şan şöhret yürütmek için milyar dolarlık harcama yapılır mı?

benim gökdelenim 5 kilometre olayının bi manası yok ki. bok mu var derler adama. bak mesela benim aklımın ucundan bile geçmemişti bu mesele.
  • cro magnon  (09.08.11 19:08:19 ~ 19:08:59) 
Öncelikle abd nin gökdelen merkezi new york city değildir , şikagodur . World trade center dan sonra da dünyanın en yüksek gokdeleni vardı sears tower oluyor buda . Abd kanada ya da avrupa ülkelerinin çoğu gelişimini tamamlamış ülkeler , arap ülkelerinin gökdelen merakı hem sonradan gormelik, hemde şeyh lerinin krallarinin buyukluk yarısı ( piramitler Gibi aynı, uzakdoğu daki olayda amerika Gibi amerikada birden zengin oldu hakim oldu gokdelenler dikildi , şimdi atıyorum çin zengin oldu hakim oldu gokdelenler dikiliyor . Amerikanin buna ihtiyacı yok amerikada hala cok gökdelen inşaatları var ama bunlar yükseklik için değil teknoloji için yarışıyorlar en yesilci gökdelen , en teknolojik gökdelen , en fonksiyonel , en iyi mimari Gibi


  • utkucbkc  (09.08.11 19:10:25) 
ekonomi yaraklara gelmiş sen gösteri peşindesin. kimsenin o kadar sermayesi yok. kısa vadeli işler dönüyor amerikada araştırırsan.


  • cotillard  (09.08.11 19:28:53) 
önemli olan boyu değil de işlevi, ondan...

ayrıca millet yırtınıyo, yeşil büyüme, sürdürülebilir gelişme, akıllı binalar, ekolojik evler bilmemne diye... dolayısıyla daha ağırdan almayı gerektiriyo bence o yarak kürek ucubeleri dikmeden evvel..

kaldı ki bence gökdelen devri kapanmıştır yani.. akıllı olan ihtiyaca ve ekonomiye göre gerektiğince yapar eder binasını
  • tahret muslugu  (09.08.11 19:59:53) 
1. gayette yapıyorlar. yıkılan wtc'nin yerine dikiyorlar bir tane.
2. daha pahalıya arabın ülkesinde yapıyorlar. karı cukkalıyorlar.

  • trocero  (09.08.11 20:49:51) 
dun DOW 628 puan dustu sen hala gokdelen diyorsun, biraz haber okursan genel kultur daha rahat artar. ayrica burada insanlar gosteristen cok, yeterlilige ve gereklilige bakiyorlar.


  • blackworld  (09.08.11 21:28:13 ~ 21:28:59) 
bak mesela @trecero'nun dediği wtcnin yerine yapılıcak gökdelenlerin en temeli en yükseği bu en.wikipedia.org


  • utkucbkc  (09.08.11 22:43:50) 
Bak aklıma ne geldi aynı şey uzay programlarıyla da ilgili , amerika daha aya ,uzay istasyonuna adam yollamiyor ( NASA olarak ) ama japonya çin rusya avrupa hesapta türkiye halen ya da yeni yeni bu isteler , ama amerika jupitere gidiyor , marsi ısıtmaya çalışıyor


  • utkucbkc  (10.08.11 22:36:45) 
yaa aslinda olaya tam yanlis bakmasak daha dogru olucak.
gokdelen dikmek icin dikilmez,genelde emlak degeri yuksektir yerin ondan cok katli binada sehir icinde olmayi tercih eder firma,bi analiz yapar eger karliysa diker o gokdeleni,prestijide katar gerekirse bu hesaba ona gore dikerler.

burj khaifa tamamen gosteris amacliydi farki o
  • serabetan  (10.08.11 23:05:54) 
[]

gümüş yüzük üzerindeki mürekkep lekesini temizlemek

sevgili sauron'lar;

geçen hafta sınav haftamdı , epey şu keçelimsi tükemmez kalemlerle muhattap oldum. onlar da hep söz yüzüğüme bulaşmış. yüzük şu resimdekinin çok benzeri(bi kenarları o kadar çıkıntılı değil).

www.alyanschi.com

hep aralara da kaçmış.

şimdi ne ile temizlemek gerek bu yüzüğü. neler zarar verir gümüşe.

şimdi bu girintili çıkıntılı olan yerlerin bazıları pürüzsüz gümüş , bazı yerler de pürüzlü , kaba görünüşlü gümüş.

 
Çamaşır suyu mürekkebi çıkartır ama bu arada yüzüğüde iyice mahveder. Denerim dersen bi ovala, çamaşır suyu lekesi için de sigara külüyle ardından karbonatla ov ve bulaşık deterjanıyla yıka.

Yok yav iyice beter olur dersen ver gümüşçüye temizlesin.
  • kenar  (01.08.11 00:17:11) 
amonyak olabilir.


  • altini ser incisi ker  (01.08.11 00:58:10) 
Aseton işe yarar.


  • johan sebastian  (01.08.11 10:09:12) 
limonlu suda bırakıyorlardı galiba.


  • mahnita  (01.08.11 10:20:05) 
[]

toz

evim üçüncü katta olmasına rağmen evimin içinde paso bir toz. öğrenci evi tabi , ne kadar periyodlarla toz alınır bilmiyorum. ama ben masamın tozunu her hafta almama ragmen hep tozlu. normal midir? anneler evde ne kadar sıklıkla alıyorlar da o tozu bi tane toz görünmüyor.

her hafta cumartesi temizliğim vardır. odamı süpürürüm , tozumu alırım. yetersiz mi?

ev şehirsel bölgede , ama malum eskişehirde inşaat durmuyor. o yüzden olabilir mi?

üçüncü kat bu ya , nasıl uçuyor bu tozlar?

 
abi aynı sorun bende de mevcut. 4 katta oturuorum. ama etrafta hep yeni apartmanlar yapılıyor. onların tozu uçup gelio. birde yollar asfalt değilse, o da çok etkiliyor. ama siz 3. kattaymışsınız.. 1. katlar falan daha beter durumda.


  • daglien  (29.07.11 20:14:12) 
anneler her gun alir, yorgunsa yavrusunun eline tutusturur:)


  • cairo  (29.07.11 20:14:37) 
evdeki bütün tozu tek seferde temizlemen lazım. odamı temizledim mutfak leş gibi dersen o toz anında odana da dolar.
Bir de ayakkabıları açıkta bırakma girer girmez kaldır bir kenara ve o ayakkabı ile basılan bölgeyi sil hergün pencerelere de dikkat

  • gitti gelecek  (29.07.11 20:42:41) 
üçüncü katta değil yüz üçüncü katta da olsanız o toz gelip sizi buluyor ne hikmetse. haftada bir tozlanır ortalık, bence normaldir. annelerin toz alma sıklığı titizlik/psikopatlık durumuna göre değişir :) temiz yerleri tutup tekrar silenler var. bi de toz alırken kuru bezle alıp tozu uçurup dağıtmak yerine ıslakla alıp sonra kurulamak çözüm olabilir.


  • saatgeceninonikisi  (29.07.11 21:00:47) 
17. kattayım, 2 günde tozlanıyor.


  • miss antartika  (29.07.11 21:09:21) 
[]

bu taksim'deki bambi ve kızılkayalar

sevgili ıslak hamburgerler;

ya benim aklıma çok gereksiz bir konu takıldı. hani bu taksim'deki bambi'ler var ya. ama çok var hani , sıra sıra. onlar sadece tek bir bambi'nin şubeleri mi , yoksa önüne gelen ''bambi'yim heyyoo'' havasında mı? yani bildiğim akdarıyla sıra sıra bu bambiler. sanırım kızlkayalar da öyle ama ondan tam emin değilim bir tane mi vardı yoksa çok mu. ama bu bambiler sürüsüne bereket de mi?

eğer tek bir bambi'nin şubeleri ise sebep yoğun talep karşısında aynı yerde yeni mekanlar açmak mı? sonuçta taksimde öyle kocaman bir yer bulamayacaklar diye nerde dükkan buldularsa iç mi etmişler.

nedir bunun aslı?

 
www.bambicafe.com.tr
www.kizilkayalar.com.tr

şubelerini bu internet sitelerinden öğrenebilirsiniz
  • superb  (28.07.11 16:38:14 ~ 16:38:29) 
[]

özel ders vermek için en uygun zaman nedir , ne kadar kaldırırız bu işten?

sevgili mahmut hocalar;

(biliyorum daha kargalar kahvaltı yapmadı)

anadolu üniversitesi inşaat mühendisliği 5. sınıf öğrencisi olarak ''yav okul bitmiyor bari bir yerlerden para kazanayım'' düşüncesi aldı beni.
şu an yapabileceğim en uygun iş de özel ders vermek gibi görünüyor. aslında autocad çizimleri de yapabilirim ama o da temiz sorumluluk , ayrıca çok iş çıkmıyor. neyse demem o ki bu ders işi nasıl ayarlanır ne edili. ben hemen soruları yazayım;

1)dediğim gibi inşaat 5. sınıf öğrencisiyim. alayına fizik matematik dersi aldım. ben de biliyorum , o derslerin lise ya da ortaokul çocuğuna matematik fizik anlatmakla aynı olmadığını ama bir artıdır en nihayetinde. şimdi benim inşaat mühendisliği öğrencisi olmam bana bir artı katar mı? ''la adam inşaat mühendisi öğrencisi , iyidir'' der mi veliler. ya da direk mühendislik öğrencisinden ders verilir mi diyeyim hiç inşaatı katmadan.

2)müstakbel velilerimize , mini mini birlerimize nasıl ulaşacağım peki. yani benim ders verdiğimin onlar nasıl farkında olacaklar. bunun için ilan mı asmalı. fotokopiyle ilan çoğaltıp apartmanlara mı atmalı. nedir bunun yolu. parlak bir fikri olan var mı?

3) ne kadar kazanılıyor bu işten. saatlik ücret nedir? ben yeni bir başlayan olarak nasıl bir strateji izlemeliyim? mesela ''ilk ders benden , beğenirseniz fiyat konusunu netleştiririz'' gibi bir söylem nasıl olur. hayır şimdi açık konuşacağım bunu şu bakımdan düşündüm. taş atıp da kolum yorulmayacak sonuçta. bu insanlar da beni telefondan arayacaklar. durumlarını hallerini bilemem. mesela ilk gün giderim bir eve anlatırım dersimi , bi yoklarım eğer hali vakti iyice yerinde insanlarsa atıyorum 30tl derim. ama bakarım memur çocuğu ne bileyim belli bir paranın üstü onları zorlayacak insanlarsa işte atıyorum yine 10tl falan derim. ne bileyim ona göre bir saat anlatmam da bir buçuk saat anlatırım. insanlık bu sonuçta. (bedava anlat o zaman dediğinizi duyar gibiyim. ama benimki de öğrencilik)

4) bu işler için en uygun zaman nedir? yani veliler ne zaman ders aldırırlar çocuklarına. okullar açılır açılmaz mı? yoksa sınavlara bir iki hafta kala mı?üniversite sınavı yaklaşırken mi?

durumum ise; eskişehir'de okuyorum , burada yapacağım bu işi. günün herhangi bir dilimini ayırabilirim öğrenciye. lisede falan iyi bir öğrenciydim notlarım yüksekti. calculus biridir, ikisidir , diff'tir , istatistik lineer allah ne verdiyse sağlam. bölümüm zaten inşaat fizik de yeterli. ingilizcem ise en güvendiğim konu. advanced düzeyde 91 transkript notu ile bitirilmiş bir üni hazırlık sınıfı , 3 ay work and travel ve bir amerikan vatandaşı ile uzun soluklu bir ilişkim var.

 
1) inşaatı katmasan daha iyi sanki. herkes bilmiyor ne kadar analitik adamlar olduğumuzu.
2) onu sen bulacaksın. bakkala da ilan asabilirsin. internet siteleri var oraya ilan verebilirsin. bedava olan siteler mevcut çünkü. ama bu işler genelde referansla olur. o yüzden müşteri velinimettir unutmayacaksın.
3) profesyonel olarak yapanlar 70-80 tl den başlıyor. sen öğrenci olduğun için 10-30 tl arası piyasan olacaktır diye düşünüyorum. bir de bunu yaparken piyasayı düşürmüş ve bu işten evine ekmek götürmek zorunda olan kişileri de zor durumda bırakmış olacaksın tabi.
4) okullar açıldıktan sonra başlar sınavlara doğru ise yana yakıla herkes özel derse koşar. şu an zamanı değil yani.
dersler genelde saat 18 den sonra oluyor bunu da göz önüne almak lazım. okul saatinden sonra kısaca ama bu çocukların dersanesi bilmemnesi başka özel dersi de vardır.
  • ozdek  (28.07.11 08:34:50) 
bu tur isleri ehline bırakip, daha fazla uzatmadan okulunu bitir derim. Parayi da mustakbel mesleginden yani mühendislikten kazanmayi hedefle. Simdiden sirketlerle diyalog kur, staj veya part-time is imkani cikabilir veya kendin sirket kuracaksan temelleri atmaya basla.


  • irobotist  (28.07.11 08:55:43) 
1- insaat'la muhendislik'le dogrudan ilgili degil. bu tarz islerde ogrencilerinin cevresi ve memnuniyeti senin sunumunu, avlanma bolgenin sinirlarini belirler. (ayni bolumde okurken ekmegimi ozel derslerle, dersanede hocalikla filan cikardim, daha sonra zor zamanlarda 3 kitada bana ekmek yedirdi bu is) bir de, ogreticilik ayri bir meziyet. icinde tiyatral yon, empati yetenegi, ifade becerisi gibi gereklikler var. buraya yonelebileceksen, hem bilgi hem keyif alip-verebileceksen gir. yoksa, dedigin gibi, tez yazma - odev yapma - teknik ressamlik - cevirmenlik - garsonluk vb. baska alanlardan da ekmek cikarabilirsin. fizik ya da calculus bilgin, basarin, cok birsey ifade etmeyebilir.
2- bu zaten olayin vurucu tarafi. herkesin kendi yordami, puf noktasi vardir. ve herkes icin hersey ayni bicimde islemez.
3- vahsi kapitalizm.
4- ozdek'in dedigi gibi, sinav yaklastikca girilen stres ve konulardaki eksiklikler, basarisizlik duygusu, ogrencilerin arayisini azdirir.
  • viva paulista  (28.07.11 09:01:03) 
[]

google earth ile google maps arasında fark var mıdır?

soru zaten başlıkta. yani earth indirince ne kazancımız oluyor. maps zaten hep elimizin altında.




 
Earth'te 3 boyutlu olarak evir çevir yapabilirsin.


  • jesterdvine  (14.07.11 14:18:52) 
maps'te de earth kullanılabiliyo aynı şekilde, plug in indirilince. bazı eklentiler eksik oluyo ama uçak simulatörü vs


  • kelimeyounu  (14.07.11 14:22:44) 
eart süper olmuş son yıllarda bayağı geliştirmişler kesinlikle earth indirin


  • ishak77  (14.07.11 16:48:10) 
[]

polonya vizesi , polonya'ya ulaşım , nasıl gidilir bu lehistan'a?

merhaba sevgili adam mickiewicz'ler;

kız arkadaşımın yanına polonya'ya gitmem gerekiyor bu yazın sonunda , agustos'un son günleri , eylülün ilk günleri arası yaklaşık 5-7 gün için.

vize işini nasıl halletmem gerekiyor. uzatmalı öğrenciyim , pasaport'umun süresi doldu sanırım. daha önce sadece abd'ye çıkış yaptım.

şimdi sorular;

1)vize'yi direk polonya konsolosluğundan mı alayım? o aldığım vize direk shengen mi olacak? eğer şengen ve polonya vizeleri ayrı ayrı ise hangisini almam daha ucuz ve kolay olur? direk uçakla mı gitmem daha ucuza kaçar yoksa yarı otobüs yarı tren yolculuğu gibi bir çözüm mü?

2)kız arkadaşımın ailesi bana davetiye yollayacak. bu davetiye olayı nasıl işliyor? bu arada kız arkadaşım polonyalı ve abd vatandaşı zaten. vize alırken öyle mal beyanı falan filan uğraşmam gerekiyor mu?

3)polonya'ya uçmak için en efektif yöntem hangisidir? direk krakow'a mı uçmak , yoksa varşovaya mı? (kız arkadaşım rzeszow'da yaşıyor. yani krakow'a daha yakın) ya da almanya'ya uçup oradan otobüs tren herneyse ile mi gitmek. olmadı buradan sofya'ya kadar otobüsle gidip oradan uçağa binmek?

4)kız arkadaşımın doğumgünü için gidiyorum , ama der misinizki hacı biraz daha bekle ekimde git ne bileyim şu tarihler arasında git o zaman uçak biletleri ucuzluyor?

5)vizeye en geç ne zaman başvurmam gerekir?

bu soruların cevapları benim için çok önemli. şimdiden teşekkürler.

 
üstad erasmus için edindiğim tecrübelerden aktarıyım belki bi nebze olsun işine yarar.
öncelikle direk polonya konsolosluğuna git hani biz ücretsiz almıştık vizeyi erasmus olduğu için, tatil ya da gezi amaçlı fiyatı nedir ne değildir orasını bilmiyorum ama gidince sorarsın söylerler. belgelerin ve prosedür olayın tamamsa 3-5 günde hazır oluyo vizen. verdikleri vize şengen olacak. ikincisi buradan berlin'e bilet bul. her halükarda berline bilet daha ucuz olur. çünkü krakowa alırsan 400-500tlyi görürsün. sadece gidiş için bu söylediğim. ama eğer erkenden alsaydın krakowa 400-500 e gidiş dönüş ayarlayabilirdin. fakat genç adamsın sıkıntı olmaz berline gidip ordan da krakowa trenle geçmen. biraz uzun bi tren yolculuğu yaşarsın 12 saat civarı ama paran cebinde kalır. özellikle pegasus ve sun expresste berline ucuz biletler vardı fakat şu an yaz dönemi pahalı olabilir. eğer berline bilet bulursan şu yolu izleyeceksin:
istanbul ya da ankara esenboğa'dan; direk berlin schönefeld havalimanında inip burdan trenle krakowa geçeceksin. sun express de pegasus da olabilir sonuçta ikisi de schönefeld havalimanında indiriyo. neyse, schönefeld hava limanından geçiş var direk berlin hauptbahnhof'a yani central tren istasyonuna (metro ve tren garının birleştiği merkez) gelirsiniz.(tren de sayılmaz metro diyelim ve ücreti 2 euro filandır.) ha taksi de tutabilirsin hava alanı-hauptbahnhof arası 25-35 euro tutar. ama bence gerek yok 5-6 kişi değilsin bavulun da yok. zaten havalanı tren istasyonu 2 euro filan boşuna taksi tutma. neyse, halihazırda berlin hauptbahnhof' a geldikten sonra tren seferlerini takip ederek ya da girişteki danışmaya sorarak yardım alabilir krakow biletini alıp krakowda inebilirsin. krakow berlin tren fiyatını tam bilmiyorum ama krakow-opole(opole benim erasmus dolayısıyla ikamet ettiğim yer; krakowla da arası 3-4 saat) arası 20-25 euro gibi bi şeydi trenle. berlin krakow arası da 30 euro civarı bi şey olur diye tahmin ediyorum.
sonuç itibariyle berline ucuz yollu bilet bulursan trene de 30 euro verirsen paran cebinde kalır. misal biz 60 euro uçak bileti artı 25 euro tren parası vermiştik 200tlnin altına gitmiştik.

bu davetiye olayı nası işliyo bilmiyorum, ama davetiyeyle portekizdeki arkadaşı ziyaret eden bi arkadaş vardı davetiye iyi bi yol galiba vize vermede kolaylık sağlıyo. biz vize alırken mal beyanında filan bulunmadık bazı söylentiler vardı yok işte ailenin gelir durumu vs ama adam almadı o belgeyi biz yine yanımızda hazır tutmuştuk. zaten polonya konsolosluğunun sayfasından bakarsan hangi belgeler istendiği yazar.

baktın ki berline ucuz bilet yok polonya'ya alacaksın. varşova ebesinin nikahında. kuzeyde senin söylediğin şehir güneydoğuda kalıyo. krakow a daha yakın. bi 3 saat çeker diye düşünüyorum trenle. o yüzden krakow bulmaya çalış bileti. ama eğer warşova ucuz bulursan varşova al. polonyada tren çok pahalı bi ulaşım yolu değil. tahminim varşovayla rzeszow da 5 saat çeker. kız arkadaşın daha iyi biliyodur bunları tabi.

doğumgünü önemli bi müessese hatun kısmısı için özellikle. tabi burdan kalkıp oraya gidersen tam da doğumgününde güzel bi jest olur. eylülün ilk günlerine belki ucuz yollu bulabilirsin ama emin değilim. internet sitelerinden sürekli takip edeceksin havayollarının. bak bi de lot havayolları var o da bizim elemanlar tarafından baya tercih edilen bi firmaydı aklında bulunsun çünkü polak havayolu şirketi. elbette daha ileri tarihler için uçak bileti ucuz olur ne kadar erken alırsan o kadar iyi. senin yapacağın şey pegasus,sun express, lot, lufthansa yı harıl harıl araştırmak günleri değiştire dğeiştire. çünkü iki gün arasında bile uçak biletleri arasında dağlar kadar fark olabiliyo fiyat açısından. sonra da karar ver ve bi an önce bütçene göre karar ver. dediğim gibi vize bizim için çok zor olmadı ama tatil ve gezi amaçlı vize ve davetiye olayını bilmiyorum ama davetiye güzel bi şey bundan eminim :) kolay gelsin başka soracağın bi şey olursa yaz.

edit: bu arada ne şekilde gidersen git dönüş olayını da ayarla. yoksa ordan buraya gelmek berlinden de gelsen krakowdan da gelsen gidişten daha pahalı olacak. o yüzden o işi de çıkar ucuza kapat.
  • karacigerim vur kadehlere  (12.07.11 12:30:04 ~ 12:45:16) 
tavsiyeler için teşekkürler.


  • mumutum  (07.09.11 14:23:09) 
benim de önümüzdeki yaz aynı sebepten gitme ihtimalim var. ben bildiklerimi sayayım.

1) buradan uçağa atlayıp gidecekseniz, polonya konsolosluğundan polonya vizesi alabilirsiniz ki kız arkadaşınızın göndereceği davetiye bildiğim kadarıyla sadece polonya vizesi konusunda yardımcı oluyor. sonuçta davetiye "bu adam burada bizimle kalacak, zaten kısa süreliğine geliyor, belge melge istemeyin adamdan" anlamına geliyor. schengen vizesi alırsanız avrupa'da fink atabilirsiniz. o yüzden böyle bir fikir yürüttüm, doğruluğundan emin değilim.

2) bildiğim kadarıyla kendisi konsolosluktan bir belge neyin alıp size gönderiyor, siz de gerekli belgeler + bu zımbırtıyla birlikte konsolosluğa gidip başvuruda bulunuyorsunuz. davetiye ciddi kolaylık sağlar diye tahmin ediyorum, içerden adamımız var.

3) lataj.pl'den almayı düşünüyorum ben bileti. 400 liraya istanbul-varşova bileti bulmuştum geçen. ama tabii 6-7 ay öncesinden falan alırsanız öyle. şimdi alırsanız 600 lira civarında olur sanırım. bi' de uçuşlar aktarmalı, o korkutuyor beni. istanbul'da rötar yapıp italya'da gattusoların ortasında kalmak var.

4) bence bu dönemde ucuz olur. malumunuz, euro 2012 nedeniyle benim gittiğim vakitte tüm dünya polonya'yla ukrayna'ya akacak.

5) fikrim yok, onu ben de merak ediyorum.

***

hiçbir cevap kesin olmamakla birlikte "yardımı dokunur, fikrimi söyleyeyim" düşüncesiyle yazılmıştır.
  • der meister  (07.09.11 14:40:30) 
[]

facebook'ta duvar'ın yenilenmemesi.

sevgili sevgili palo alto'lular;

facebook'umda iki gündür bir sorun var. şöyle ki , duvar kendisini yenilemiyor. son kalan paylaşım salı gününden kalma. kim ne paylaşırsa paylaşsın bu paylaşımdan sonraki hiç bir şey görünmüyor. benim yaptığım paylaşımlar dahil.

duvar seçeneği 'most recent' ayarında.

nedir bunun sebebi? nasıl düzeltilir?

not: google+ için facebook üzerinden arkadaşlarını davet etme eklentisimiymiş nesiymiş onu kurmuştum. sonra da sildim.

 
facebook bazen oyle sapitiyor, bana da olmustu aynisi. serverlar bazen kaldiramiyor olsa gerek yuku. birkac haftaya duzelse gerek.


  • norwegian wood  (07.07.11 18:12:20) 
[]

mızıka hakkında

sevgili bob dylan'la;

bu aralar şöyle bir mızıka öğrensem , süper alet hem yanında taşıyabiliyorsun istediğin zaman çalarsın hem de üflemeli diye düşünüyorum. bi şekilde başlamak lazım heves ettiysek. ama mızıkadan hiç anlamam. şimdi;

1) böyle orta yollu , benim işimi görecek , çocuk mızıkası kadar dandik olmayan , bir amrka önerebilir misiniz? fiyatlar nasıldır , ne aralıktadır?

2)zor mudur bu aleti öğrenmek. direk üfleyerek kendi kendimize mi öğrencez yoksa kuralları falan var mı? internetten bilgi bulabilir miyim? tek başıma öğrenebilir miyim?

not: uzun(11yıl) yıllardır gitar , elektro gitar çalıcısıyım. müzik kulağım ve yeteneğim sıfırın altında , çok çalışırım , müziği seviyorum.

 
hohner special 20 c başlangıç seviyesi için oldukça önerilen modeldir bi ara heves edip araştırmıştım


  • kahkaha  (07.07.11 13:08:12) 
[]

neden new york almış başını gitmiş?

sevgili yankee'ler;

sorum şu ki , nasıl olmuş da new york abd'nin en büyük en nemli şehri olmuş? muhakkak ki ekonomik olaylar falan ama tam olarak ne? neden en fazla gökdelen oraya inşaa edilck kadar bir cazibe merkezi olmuş? neden philly değil , bi boston değil , miami değil , sioux falls değil(şaka şaka sioux fall ne la , nasıl olsun akıl var mantık var:):)

yani nedir kırılma noktası?

 
avrupa'dan keşfe çıkanlar oraya yerleşmişlerdir herhalde ilk. daha sonra daha da batıya doğru gitmişler ondan. malum en doğuda new york, o zamanlar gidiş-dönüş de pek bir zor olduğundan avrupa'ya en yakın neresi varsa oraya köklerini salmışlar.

bilmiyorum ama benim teorim bu yönde pampa.
  • baldur2  (24.06.11 17:58:58) 
gereksiz bir bilgi vereyim ben de, new york'un ilk adi new amsterdam ve manhattan yarim adasinin kizilderililerden alis bedeli 20$


  • dampire  (24.06.11 18:11:29 ~ 18:11:41) 
Jane Jacobs'un The Death and Life of Great American Cities'inde cevabi var deyorlar ben de okumadim. Turkceye de cevrilmis.


  • huseyin riza  (24.06.11 18:20:08) 
benim bildiğim yahudi sermayesinin ingiltere'den buraya göçü sağlamıştı bunu.


  • ensar  (24.06.11 19:01:23) 
  • compadrito  (25.06.11 17:09:39) 
new york bir göçmen ulkesı olan abd nın gocmen kabul yerıdır en azından oyleydı 20.yuzyılın ıkıncı yarısının ortasına kadar. bu nedenle nıtelıklı nıtelıksız parası olan olmayan herkes ılk burdan basladı amerıkan ruyasına bu da ekoonomık olarak hızla kalkınmayı getırdı zıra el becerısı olan adamla o becerıye sahıp olana ihtiyaç duyan zengın adam ılk burdan gırdıler ulkeye ve ılk burada tanısıp bulustular ucuz ıs gucu burada amerıkaya adım attı eh o ucuz ıs gucunu somurmek ısteyenlerde buraya geldıler fırtsat bu fırsat deyıp. e bırde su ısıltılı new yoprk gorsellerı vs 30 lardan sonra new york aldı basını gıttı...


  • hayvan gibi yazar  (24.05.13 15:44:41 ~ 15:45:17) 
[]

eczane kokusu

sevgili apranax'lar;

ya hani bu eczaneler böyle bi farklı bi güzel bir hijyen kokuyor ya. o kokuyu sağlayan nedir? ben de tahmin edebiliyorum o kokuyu verenin ilaçlar olduğunu ama hepsi kapalı kutuda. normalde kutuyu koklayınca kokmuyorlar yani. hangi ilaç veriyor yahu bu kokuyu? yoksa eczanelere özel , hijyenik kokmasını sağlayan bir koku var da hepsi onu mu kullanıyor? bulsam odama sıkcam o kokuyu o derece.


 
ilaclar hep kapali durmuyor iste. bazen aciliyor, orda kullaniliyor. sonra acil durum pansumanlari, igne yapimlari ve bunun gibi durumlar bu kokuyu olusturuyor iste. hijyenik kokular, dezenfektanlar da bunlara ek oluyordur.

ayrica hastaneye kokusunu veren formaldehit maddesi eczaneye de veriyordur bir nebze.

edit: iyodoform adli dezenfektan da bu kokular arasina girebilir.
  • ermanen  (23.06.11 23:24:19 ~ 23:27:46) 
artı olarak arka tarafta hazırlanan ilaçların yapımında kullanılan malzemenin kokusuda olabilir, en basitinden alkol.


  • tolga asp  (23.06.11 23:41:57) 
aga orda igne yapılıyor ya, acıyor alkolü, oh mis gibi kokuyor etraf.
hijyen hijyen, hijyen nedir?

  • hubble  (23.06.11 23:52:37) 
rivanol bu madde reçete edildiğinde distile su ile karıştırılması gerekiyor sarı renkli bir sıvıya dönüşüyor işte o kokunun kaynağı o.


  • mr fusion  (24.06.11 00:25:02) 
eskiden saat camının üstüne iyodoform koyarlarmış eczanelerde. artık yok böyle bir şey. şimdiki kokuyu veren ilaçlar, alkol, kolonya, eczane laboratuvarındaki diğer malzemeler.


  • jandi  (24.06.11 00:27:08) 
[]

şu kaynak makinesi gibi yanan çakmağın adı

evet zaten soru direk başlık. hani var ya bu rüzgarda falan kolay kolay sönmeyen , böyle kaynak makinesi gibi ateş çıkaran çakmaklar. onların genel bir adı var mı? alırken ne demem gerekiyor? ''kaynak ateşi gibi ateş çıkaran çakmak'' mı?




 
puro çakmağı deniliyor ona

bit.ly
  • tai  (08.06.11 21:46:28) 
bir kesim halk kitlesi arasında uçak motoru*


  • puro  (08.06.11 21:55:22 ~ 21:55:45) 
turbo alev dicen


  • Sir.Fitih  (08.06.11 21:56:27) 
Puro değil roket çakmak derler genelde.


  • alkolik imam  (08.06.11 21:56:41) 
mangal çakmağı


  • jemjum  (08.06.11 22:01:22) 
Valla 2 gün önce ben de aldım ama tarif ede ede; "körüklü, mazgallı, harlı vs..." dedim ama karşı taraf anlamayınca en son hepsini deneyerek buldum :-)

Sözlüğe de baktım, genel bir adı yokmuş:

(bkz: roket kıçı gibi yanan çakmak)
  • ataturkiye  (08.06.11 22:02:14) 
torch lighter ingilizcesi, bu şekilde araman bir işe yaramaz tabi.


  • tirtirlitestere  (08.06.11 22:13:14 ~ 22:13:40) 
rezistanslı çakmak o..
:)

  • yapacakbirseyyok  (08.06.11 22:52:56) 
zippo blu var bi de.


  • rurouni  (08.06.11 23:06:23 ~ 23:06:44) 
sana rezistanslı çakmak lazım


  • winstoncash  (08.06.11 23:25:18) 
@robinbook
manyetolu çakmak o değil. tokainin böyle çakarken dönderilen değil de düğme gibi basılan çakmakları var, işte onlar manyetolu.

  • winstoncash  (08.06.11 23:33:51 ~ 23:34:15) 
[]

harici hard disk ne kadar harici?( ya aslında neler yapabilirim ben bunlan)

sevgili silikon vadililer ; evet başlık pek açıklayıcı değil hemen açıyorum;

bir adet 500 gb'lık hard disk alacağım bu hafta. sorum şu iki şık;

1) hani sabit hard disk'imize bütün programlarımızı falan setup edip yüklüyoruz ya( doğal olarak tabi) aynı şeyi bu sabit hard disk'e de yapabiliyor muyuz? yani mesela fm2011 yükleyip istediğim zaman oynayabilir miyim bu hard disk ile? aynı sabit hard disk gibi mi görevi. ya da autocad kurup hariciye , istediğim zaman takıp kullanabilir miyim? çünkü bilgisayar artık yavaştan yavaştan yavaşlamaya başladı , ne kadar boşaltırsam bilgisayarı o kadar iyi.

2) sourberry'de yayın yapıyorum. windofs xp iyiymiş diyorlar bu iş için. ama ben 7'nin rahatlığından vazgeçemiyorum. bilgisayara da iki işletim sistemi birden kurmak istemiyorum. bu harici hard disk'e ikinci bir windows yükleyebilir miyim? eğer yükleyebilirsem bu işletim sistemini istediğim zaman nasıl kullanabilirim?

edit; hemen bir içinci şık eklemem gerekecek;

ben kısayollarımı masaüstünde acaip seven bir adamım , derli topludur hep böyle. peki ben bilgisayarımdan harici hard diskime giden , harici hard disk takılı değilken bir işlevi olmayan ama harici hard disk takılıyken beni harici harddiskin istediğim bir bölümüne götürecek bir kısayol atayabilirmiyim masaüstümde?

 
1- ayni bilgisayara taktigin surece kullanabilirsin oyun ve programlari.
2-yuklersin, acilista soruyor hangi isl. sist. kullanacaksin diye.
3-atabilirsin.
  • abtash  (06.06.11 19:23:50) 
peki başka bilgisayara takınca neden kullanılmıyor(birinci sorunun cevabinin sorusu olarak)


  • harrage  (06.06.11 19:25:16) 
Yukleme yaparken kayit defterine yaziyosun, c'de bisiler oluo falan fistan iste. portable kurulum da yapabilirsin. hatta indirebilirsin de, ama sikintili, bosver.


  • abtash  (06.06.11 19:31:23) 
programlar (oyunlar da), çalışmak için dosyalara olduğu kadar sistem dosyaları ve sistem kayıtlarına da ihtiyaç duyar (duymayanları vardır: taşınabilir sürüm programlar). autocad'i kullanmadım ama muhtemelen autocad de buna ihtiyaç duyacaktır. fm2011 duymayabilir.

yüklenebilir ve kullanılabilir diye biliyorum. eğer olursa buna dual boot denir. ilk diske (ya da bölüme) xp yüklenir, sonra başka bir diske (ya da bölüme) 7 yüklenir. bilgisayarınızın ram miktarı yeterli (3 gb ve üstü olsun) işlemci ise fena değil ise sanal bilgisayar çözümüne yönelebilirsiniz.

harici hard disk takılı değilken, oranın içinden oluşturulmuş kısayol, çalıştırılmadıkça silinmez (çalıştırıp da bulamayınca sistem kısayolu silmeyi teklif eder).

not: tüm bunlar için harici diskin sürücü harfinin hep aynı olması gerekir (özellikle 3. şık)
  • fusiondx  (06.06.11 19:31:36) 
[]

online elektronik alabileceğim türk site , ve güvenilir midir?

sevgili steve jobs'lar soru zaten başlıkta. aslında şöyle ki , ben daha önce hiç internetten alışveriş yapmadım (amerika'da amazon'dan yapmıştım bir kaç sefer). o yüzden türkiye'de alışveriş yaparken kuşkum oluyor. elektronik almak için güvenilir ve ucuz siteler biliormusunuz? bi de aralarında çok fiyat farkı var mıdır , gidip bir elektronik dükkanından alışveriş etmekten farkı var mıdır?




 
valla ben hepsiburadadan iki kere laptop aldım. geç geliyor ama fiyatları aldığım dönemdeki piyasa fiyatına göre daha uygundu. ama mesela en son sennheiser kulaklık aldım 15 lira ucuzmuş dedim, media marktta daha pahalıydı çünkü. ama bi baktım teknosa mağazasında da 15 lira. boşuna kargo bekledim.


  • byzgms  (04.06.11 18:19:23) 
[]

0.facebook gibi 0.twitter neyim yok mu?

hani wifi olmayan telefonlarda bile 0.facebook a girebiliyoruz ta edge'le falan neyse. iste onun gibi olan bir twitter sitesi yok mu ki? olsa iyiymis.




 
nimbuzz diye bi şey var oradan bağlanabilirsin sanıyorum


  • eskidenküçüktüm  (04.06.11 12:58:14) 
yok. facebook bütün gsm şirketleriyle anlaşmalı çalışıyor. twitter'da yaparsa olur.


  • insanimsi  (04.06.11 13:22:08) 
vodafone sms ile twitter hizmeti vermeye çalışıyor ben de üye oldum ama ben pek başarılı bulmadım sen de bi dene vodafone isen -ücretsiz-


  • Angelismeee  (04.06.11 13:49:13) 
[]

suyun her sıcakta buharlaşması

selam sevgili kelvin'ler;

inşaat son sınıf öğrencisi olmama rağmen hala garip geliyor bana şu suyun her sıcaklıkta buharlaşması olayı.

yani sonuçta olan bir şey , ev sıcaklığında yerleri sildikten sonra kuruyor falan , doğanın kanunu ama almıyor işte benim kafam.

şimdi bu buharlaşan su ( yani artık buhar) kaç derecede oluyor? yine oda sıcaklığında mı? 25 derecede buhar mı elde ediyoruz?

gerçi hoş çok saçma sorduğum soru. sonuçta atmosferde de su buharı var , hepsi 100 derece olsa haşlanırdık.

nasıl oluyor peki bu? kimya derslerinde suyun sıvı durumdan gaz duruma geçmesi için 100 derece sıcaklığa ulaşması gerektiğini okumamışmıydık? bu sular nasışl buharlaşıyor? ilkokul 5 çocuğuna anlatır gibi anlatabilseniz bana..

 
kaynama dışındaki buharlaşmalarda, yüzeysel buharlaşma oluyor. kaynarken ise bütün kütlenin buharlaşması meydana geliyor.

Buharlaşmanın olabilmesi için moleküllerin yeterli derece ısı enerjisi olması gerekiyor. Donma derecesinin üstündeki her sıcaklıkta buharlaşabiliyor su (başka sıvılar da düşünülebilir, bazıları daha hızlı bazıları daha yavaş). Bunun sebebi moleküllerin birbiriyle çarpışması ve aralarında enerji aktarımı olması. Bazen yüzeydeki moleküller öyle bir çarpışıyor ki, buhar olup kaçacak enerjiye sahip oluyor.

bunun detayları (moleküllerin yüzeye yakınlığı, hareket yönleri, kinetik enerjileri vs.) ve dış faktörler de var tabi.
  • ermanen  (30.05.11 19:39:14) 
[]

google chrome kendini sıfırladı? nedendir?

bilgisayarım şarjı bittiği için kapanmıştı. sonra tekrardan açtım. google chrome en eski bebeksi haline geri dönmüştü. duyuruya duyurumu yazdım. sonra kapattım chrome'u belki kafası karışmıştır , tekrar açarsam kendine gelir diye. şimdi açtım yok yine kendine gelmedi. bildiğin düz chrome halinde , ama şifrelerimi falan hatırlıyor.

üzerinde epey eklenti vardı. sayamayacağım kadar çok. ekşi++ tan chrome tv ye , facebook'ta fotoğraf büyütmer aparatından chromed bird'e kadar. kendine özgü ahşap teması , ana sayfada en çok ziyaret edilen sayfalarımı düzenlediğim eklenti(speedbişiydi adı) hep gitmiş.

neden olmuştur ki? bilgisayarı aç kapa yapmaya üşeniyorum şu an.. sadece basit bir çokme midir? kendini toplar mı ki?

 
aynısı benim başıma geldiğinde, temizleyici programlar (advanced systemcare, ccleaner etc.) yanlışlıkla uçurdu her şeyi diye düşündüm, daha sonra chrome'un o ara kendini otomatik güncelleştirdiğini (logosu değişti) fark edince, buna bağladım.


  • falandankorkmamfilandankorktugumkadar  (29.05.11 19:25:45) 
e peki bunu eski haline döndürmenin bi yolu yok mudur? o kadar uğraşmıştım be o chrome için.


  • harrage  (29.05.11 19:36:25) 
google sync'i aktif ettiyseniz oradan eşitleme yapın düzelir.


  • oblitus  (29.05.11 19:53:17) 
[]

bilgisayar fiyatları ucuzladı mı?

geçenlerde bi teknoloji mağazasını geziyodum , hani büyük olanlarından. laptop fiyatlarına baktım da , bana ucuzlamış gibi geldi epey.

ben üç sene öncesi amerikadan hp pavillion marka bilgisayarımı 900 dolar civarında almıştım. yaz ayında o zaman hatırlayanlar hatırlar , dolar 1.30 lara falan gerilemişti , hatta daha da düşmüştü. ve türkiye'de benim pc neredeyse - bi de yanlış hatırlamıyorsam - 2000 tl sınırlarında , o civarlardaydı.

şimdi bakıyorum benim üç senelik bilgisayarımın ayarında yeni bilgisayarları 750 tl'ye falan alabiliyorsun. tamam o olur zaten teknoloji ilerledikçe eski teknoloji ucuzluyor da , fıstık gibi yeni teknoloji bilgisayarlar da 1500 - 1800 skalasında satılıyor.

ucuzladı mı sanki bunlar , nedir , ucuzladıysa da sebebi nedir?

tam özellikleri net hatırlamıyorum ama sanırım özellikleri aşağı yukarı;

i5 (ya da i3 tam emin değilim) , 500gb hdd , 1 gb ate ekran kartı paylaşımsız , 4 gb ram falan bilgisayarlar 1500 tl'den satılıyor. hem de genel geçer güvenilen markalar.

ya da ben pek anlamıyorum bu teknoloji işinden , sadece bana ucuz göründü.

 
i3, i5, i7'ler fiyatları karıştırdı, evet. ayrıca artık lcd ekran kalmadığından, led ekranlar üretildiğinden, özellikle lcdli olanlar ucuzlamış olabilir. Sonuçta her yeni teknoloji, bir öncekinin talebinin azalttığından, firmalar stok eritme yoluna gidiyorlar. falan falan...


  • quanche  (29.05.11 18:22:02) 
ne zaman bilgisayar fiyatları konuşulsa aklıma şu gelir

(bkz: ssg'nin bilgisayar fiyatı teoremi )
  • yvandal  (29.05.11 18:28:07) 
e teknoloji işte.
iphone 4 çıkar, iphone 3gs ucuzlar.
yeni işlemci çıkar, eskisi ucuzlar.
yeni telefon çıkar, eskisi ucuzlar.
benim de yeni aldığım 1500 liralık bir laptop, 2.5 yıl önce 2100 liraya aldığım laptoptan daha iyi.
  • sanal uyku  (29.05.11 18:29:40) 
[]

kredi kartı seçimi

merhaba sevgili keynes'ler;

bugün işbankası maximum kredi kartım 300 tl olan limitimi arttırmadığı için ikinci bir kredi kartı almak vasitasıyla finansbank'a başvurdum. çünkü ev arkadaşım da onu kullanıyor. formu falan doldurdum. bekliyorum.

ama aceleye getirdim işi sanırım biraz. eve geldikten sonra du bi cardfinans neymiş ne değilmiş ekşi'den bakayım dedim de. çok olumsuz yorum var.

şimdi sorum şu; ben bu kredi kartını ederi 160 tl olan bir harici harddisk , bir kaç elektronik parça ; yani topyekünde 240 tl falan olacak bir meblağ için çıkarttım. maxümumumda bakiye kalmamıştı.

ya hadi biraz daha kullanayım , tam 300 tl limit doldurayım. bu harcamalarımı da 6b taksite böldüreyim. yaz döneminde ailemin yanındayken , yani para konusunda biraz daha denetim halindeyken sadece aylık taksidimin asgarisini ödeyeyim(çünkü maximuma da aylık neredeyse 60 tl asgari ödüyorum , direk 50 tl taksit de oraya ödersem beni zorlar)

yani haziran'da 10 tl , temmuzda 20 tl , ağustosta 30 tl , zaten eylülde okullar açılıyor , ödemelerimde bir sorun olmaz , o borcu da kapatırım.

şimdi ben iyi mi yaptım bu kartı çıkartmakla. alışverişlerimi eskişehir media markt'tan yapacağım. iyi midir yani bu kart? ne bileyim çok anlamıyorum kredi kartlaı işimden ama işte faizi yüksektir , şöyle saçmalıkları vardır , elini bile sürme diyebileceğiniz bir durum var mı?

bunun yanında başka önerebileceğiniz , öğrenci dostu kredi kartları var mı? dediğim gibi elektronik alışverişi yapacağım media markttan.

 
öğrenci için PLAY card iyidir. ben hsbc ve finansbank kullanıyorum. hsbc'den memnunum ama finansbank çok kıllık çıkardı. Bence en önemli şey yıllık ücreti ve interaktif kullanımı.


  • eipcack  (27.05.11 20:15:58) 
iyi yapmadın usta. kart ücreti ödeyeceksin, zart ödeyeceksin, limitini istemeden artıracaklar çat diye vesaire. eğer yüksek limitli kart çıkarttırabilecek durumun olsaydı zaten iş bankası limitini artırırdı, demek ki o derece kırmızı çizgidesin. o konuda çok duyarlılar.

kredi kartları "asgarisini ödeyip kalanını bi sonraki aya atmak" için yoklar, bu kafayla birkaç yıla haciz gelecek napayım başlığı açarsın hacıt.
  • roket adam  (27.05.11 21:33:23) 
genelde ödemelerimle ilgili sorunu olan biri değilim. her ay en az asgarisini , elimde para oldukça da çoğunu öderim , ona göre de harcarım. ama öğrenci olduğum için yaz aylarında denetime bağlıyım malum. istediğim gibi para çıkartamıyorum , sabit gelirim olmuyor. o yüzden benim sadece yazın nefes almamı sağlayacak bir düzeneye ihtiyacım var. kışın zaten ödemeler sorun değil.


  • harrage  (27.05.11 22:09:19) 
[]

hava durumu yüzünden tatilimi iptal edeceğim , miyim?

sevgili ibizalılar;

şöyle ki , fethiye'de 17 mayısta başlayacak ve 22 mayısta bitecek bir tatil ayarladık. otele paramızı da yatırdık ama akıllılık etmişiz ki , 10 tl fazladan vererek sigorta yaptırdık. yani vazgeçebilme opsiyonumuz var.

ama lanet hava durumu;

www.dmi.gov.tr

bu durumda ne yapalım biz. hava bir günde açar mı dersiniz? yoksa çok mu pollyannacılık olur bu beklenti? fethiyeli biri varsa eğer , hava çok değişken mi oralarda? güzel bir tatil için en az kaç derece gerekir? kaç derecede üşümeyiz? bi fikir verin abiler ablalar.

 
Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı kovalarmış durumuna benzemiş seninki. Hava değişebilir. Türkiye burası, Ağustos ayında izmirde bugün çok sıcak dışarı çıkmayın dedikleri havada yumruk boyutunda dolu yağdığını bilirim..


  • her yerde is goren  (11.05.11 13:13:29) 
Hava durumu raporlarına bulunduğunuz günden en fazla üç gün sonrasına kadar güvenin, mesela bugün ayın 11'i, 12, 13, bir ihtimale de 14'ünün raporları güvenilirdir. Sonrası kesin değil, çok çok tahmini şeyler verir.


  • sourlemonade  (11.05.11 13:20:22) 
ben o siteye her gün eskişehir için bakıyorum. oraya kalsa allahın her günü sağanak yağmur var. kaç gündür günlük güneşlik geçti. bugün kapattı biraz.


  • rectoa  (11.05.11 13:37:52) 
fethiye benim memleketim =) boşver babuş hiçbir ilin havası izmir havası kadar değişken olamaz. sabah yağmur yağıyordu bak şimdi güneş açtı. fethiye'de ingilizler daha nisandan denize girmeye başladıkları için sizde çok rahat tatil yapabilirsiniz.


  • marjinal kereste  (11.05.11 13:44:12) 
www.accuweather.com
gönül rahatlığıyla tatiline hazırlanmaya başlayabilirsin. DMİ çok güzel tahmin yapamıyor. Yabancı bazı siteleri takip edebilirsin önemli organizasyonlarda. accuweather da bunlardan bir tanesi.

  • erty  (11.05.11 13:47:12) 
olimpos için baktık biz de gelmeden 2 gün kapalı 1 gün yağmurlu diyodu. ama bildiğin sıcacık hava var.

sallıyolar galiba :)
  • brkylmz  (11.05.11 14:05:20) 
[]

kitap okurken evin bir bölümünde ışık parlaması yanılsaması

sevgili hipokrates'ler;

benim başıma sık sık gelen bir durum var. şöyle ki , ne zaman kitap okusam odanın kitap doğrultusunda baktığım herhangi bir yerinde , hemen kitabın yanında oluşacak bir perspektifte ışık parlamaları oluyor. ama böyle bütün oda değil , sadece küçük bir alan. ve beni rahatsız ediyor. umarım meramımı tam olarak anlatabilmişimdir. yani kitap okuduğunuzu farz edin. kitabın kemen yan tarafında kalan uzak duvar bölgesinde böyle boyut vermek biraz saçma olacak ama 0.2 metrekare(mühendisim) alanında bir ışık parlaması cereyan ediyor. ritmik değil , oluyor , olmuyor , sonra kafama takılınca daha sık oluyor , sonra unutuyorum olmuyor ,sonra tekrardan oluyor , yani bir ritmi yok.

bu kitap okurken normal bir durum mudur? herkeste mi olur? yoksa göz sağlığım için endişe etmem gerekebilir mi?

hemen bilgiler vereyim;

en son 1 yıl önce olduğum göz muayenesinde bir sol göz .25 , sağ göz 0.5 uzağı görememe(miyopmu hipermetrop mu tam terimleri karıştırıyorum anlayın) varmış. doktor da dinlendirici gözlük verdi. gözlüğüm va ama hiç kullanmıyorum.

doktor o muayene sırasında sende böle böle bir sorun daha var demedi.

bu benim başıma her kitap okuyuşumda geliyor. yani sadece bugün başıma gelen bişi değil.

odamda sarı tasarruf ampülü var. yani sarı dediysem de bildiğimiz ev lambası işte , beyaz olmayanından.

kitabı normal mesafeden okuyorum. 20 cm diyelim hadi.

yorgun olmam , dinç olmam farketmiyor.

bazı bazı bilgisayar karşısındayken de oluyor.

bilgisayar başında hatrı sayılır bir süre geçiriyorum.

nedir benim derdim? herkeste olan bir şey midir , yoksa ölecek miyim doktor?

 
sonrasında başınız ağrıyorsa aura migren'dir


  • siypancak  (11.05.11 00:29:31) 
haydaa bu cevap canımı sıktı. annemde aura mı olduğunu bilmediğim , tıbbi olarak kteşhisi konulmuş migren var. migren büyük bir ihtimal genetik yollarla geçen bir hastalık değildir heralde , ya da hiç bir bilgim yok bu konuda ama bugüne kadar migrenim var diye yaşadım. açıklayayım , başım normale göre sık ağırır , ayda bir sıkıntılı bir de önlem alırsam hafif diye tabir edeyim. baş ağrılarımda göze iğne batırması ve mide bulantısı olur. genelde de bu ağrılar rüzgarlı bir günde dışarda dolaştığımda başıma gelir. lodos migreni azdırır diyorlar ama ben lodosun nerden estiğini bilmediğimden her rüzgardan korkarım , ve genelde çoğunda da başım ağırır.

şimdi bunlar benim bildiğim migren sıfatları ve bana uyuyor diye migrenim var diye geçindim bu güne kadar hep. doktordan nefret ederim , çok da sallamadım açıkçası.

bende migren olduğu varsayımından gidelim , tehlikeli bir şey midir bu aura migren? normal migrenden bir farkı var mıdır? tekrarlıyorum ölecek miyim doktor?

not: hastalık hastası değilim , hatta hastalığı pek kafama takmam.

edit: has.ktir kalıtsalmış:(:(
  • harrage  (11.05.11 00:39:01 ~ 00:40:58) 
bir ekleme daha yapmak istiyorum , çok unutkan bir insanım , ve bu unutkanlığımın giderek arttığını hissediyorum. ve ben bunu -büyük bit kibir ilen:)- çok fazla şey okuduğuma , öğrendiğime , kafamda yer kalmadığından fazlalıkları dışarı attığına bağlıyordum. şimdi iş ciddileşti bak.

beynim meynim delinmiş olmasın benim. ya da bu migren unutkanlığa sebep olmasın bende. ne bileyim , lobotomi falan yapmasınlar bana. yapmasınlar lan:(
  • harrage  (11.05.11 00:43:47) 
migren kalıtsaldır. bana da annemden geçmişti. mide bulantısı,ışığa bakamama,ses duymak istememe gibi belirtileri vardir. genelde başın tek tarafının ağrıması şeklindedir. yarım saat - 45 dk arası sürer. acıya dayanamazsınız. migrenx diye bi ilaç çok faydalıdır. kutusunda 3 tane var 45 liradir ve ssk'lı msk'lı farketmez. en kısa çözümü mastürbasyondur.

not : doktor değilim :)
  • siypancak  (11.05.11 01:29:00) 
bunu sormak hoşuma gitmiyor ama ışığın gözlüğünüzden yansıması olmadığına emin misiniz? :/


  • dr cucu  (11.05.11 01:38:13) 
dr cucu; hayır zaten gözlük hiç kullanmıyorum , alışamadım bir türlü. olayımın gözlükle alakası yok:)


  • harrage  (11.05.11 01:44:58) 
ben de aura diycem ama bunu sizin çoktan ilişkilendirmiş olacağınızı beklediğimden ötürü diyemiyorum. arkasından ağrı gelirdi ve siz artık o ışığı görünce 'aha ağrı geliyor' derdiniz.
uzun zamandır var sanırım. bu durumda artma azalma veya görme alanınızda değişim olmaması ve düşüncelerinizle ilişkili bir şekilde sadece kitap okurken ortaya çıkması yüzünden illüzyon gibi geldi bana. fakat göz doktorunuzun başka sorun yok demesi ona bu şikayetinizi anlatmadığınız için geçerli bir argüman değil bunu da belirtmek isterim.

  • dr cucu  (11.05.11 02:08:57) 
tam net hatırlayamıyorum , her kitap okuduğumda bu halüsinasyonu gördüğümde migren ağrısı çekiyormuyum diye. sanırım bu durumda da en makül cevap kendi açımdan çekmediğim. öyle olsaydı dediğiniz gibi anlardım.

yani mantık şu , her kitap okuduğumda bu oluyor , ama bu her olduğunda migren ağrısı yaşamıyorum.

bu biraz içimi rahatlattı.
  • harrage  (11.05.11 02:12:09) 
10 yıllık migren hastası olarak, belirtilerin hastalığın başında olduğunu gösteriyor aslında... hiç üzülme bi 2 yıla kalmaz sinekler azalır (altın renginde sinek gibi oluyordu bende)

"aura" migrende bir dönemdir. baş ağrısı başlamadan evvel vücudun verdiği tepkiler anlamına gelir. örn, vücudun boydan yarısında hissedilen uyuşmalar, göz önünde uçuşan altın sinekler, mide bulantısı, safra kusma, ışığa ve sese aşırı duyarlılık vb.. bunlar başın ağrıyacağı anlamına gelse de bazen başın ağrımaz, bazen de bunlar olmadan başın ağrıyıverir.

kitap okudukça bu ışığı görmek yeterince yorulduğun anlamına gelecektir. eğer sonrasında dinlenirsen( ya da uyursan) başın ağrımaz. aura migreni hissedip önlen alabileceğimiz evre olduğu için aslında şanslıyız. zira 72 saate varan baş ağrıları söz konusu (korkutmak istemezdim gerçi ama..)

migren bana da annemden geçmiş ama hastalık büyük stres dönemlerinde ortaya çıkıyor ben sınavlara hazırlanırken karşılaştım, kadınların çoğunda evlilik arefesinde ortaya çıkarmış.

tedavisi yok zaten ama korkulacak bişi de. bir zaman sonra alışıyor insan, ben artık baş ağrılarımı yok sayabiliyorum :)

geçmiş olsun :):)
  • ekacaddesi  (11.05.11 11:20:02) 
[]

mağazalardaki o plastik zımbırtı çıkartıcı nasıl çalışıyor?

evet başlıkta tam anlatamadım derdimi. şöyle ki; hani mesala şapka aldık bi yerden. ona böyle küpe kibi bağlanmış beyaz bi zımbırtı var. eğer onu çıkartmadan kapıdan çıkınca kapı ötmeye başlıyor. hırsızlığa karşı.

he işte kasiyerler onu çıkartıyorlar ya. o çok garibime gidiyor. be bi asılma var. ne fiziksel bir kuvvet uygulanıyor görebildiğim kadarıyla. bişeye tutuluyor ve o çıkıyor.

o nasıl oluyor yahu? nedir mekanizma?

 
mıknatıs var o çıkartıcı mekanizmada. kilidin içindeki yaya bağlı mekanizmayı çekerek kilidi açıyor.


  • sttc  (10.05.11 20:36:21) 
sanıyorum çıkarmakta kullanılan alet manyetik kuvvet uyguluyarak içindeki kilidi açıyor.


  • talemon  (10.05.11 20:37:38) 
[]

speedtest

eskişehir'de bulunmama rağmen speedtest'te hız sorgulaması yapmaya kalktığımda beni rize'de gösteriyor. rizeden bağlanıyormuşum gibi gösterip gürcistan'daki bir şehir serverına bağlıyor. bunun sebebi nedir? basit bir speedtest bug'ı mı yoksa tedirgin olmamı gerektiren bir durum var mı?




 
modeminiz kapatıp açıp öyle deneyin yeniden.


  • ben smyrna  (09.05.11 21:25:30) 
bende konyadan yapıyorum eskişehir gösteriyo, arkadaşla gene konyada denedik ttnet wifi ile girdik adana gösterdi ondada


  • trajikomix  (09.05.11 21:34:25) 
[]

bir rus şarkısı

ya bu sanırım devlet ile ilgili bir şarkı. yani komünist rejimden kalma. ezgisi falan acaip gaz. çok da meşhur da ben adını bilmiyorum. hatta eminim ki rus-komunizm-şarkı falan desen insanın aklına kakalin ile bu gelir hemen. o şarkının ismini biliyor musunuz?




 
Şunlara bakın bi yol:

www.amazon.com

Nereden bulursunuz bilmem ama Amiga'daki Tetris oyununun müziklerinden de biridir muhtemelen :)
  • sourlemonade  (09.05.11 00:19:12 ~ 00:20:29) 
sscb milli marşı


  • terp  (09.05.11 00:23:33) 
oci ciornie?


  • tepedeki psychedelic adam  (09.05.11 00:24:03) 
hayır bunlardan biri değildi. sanırım adı da rusça olmalı. aslında tam da komunizm şarkısı olup olmadığını bilmiyorum ama öyle bir şey kalmış aklımda.
ama hani propaganda şarkısı , devlet için yazılmış bir şarkı gibi bir şey büyük olasılıkla. çok pis kafama takıldı.

dediğim gibi akıllara bir ka ka kakalin mi herneyse o gelir bi de bu şarkı sovyet rusya deyince.

edit: bu arada sscb milli marşı epey güzelmiş. oci ciornie'yi sevmedim pek.
  • harrage  (09.05.11 00:26:07 ~ 00:28:56) 
Verdiğim linkteki isimler kanmayın. Tepedeki'nin dediği oci ciornie orada dark eyes olarak geçiyor mesela. Bir bakın onlara.


  • sourlemonade  (09.05.11 00:29:15) 
Şunlardan biri mi?
1. Katyusha
2. Polyusko
  • sourlemonade  (09.05.11 00:31:58) 
  • gyroscope  (09.05.11 00:34:36) 
katyusha değil ama ona epey benziyor.


  • harrage  (09.05.11 00:36:12) 
@gyroscope , maalesef linkteki şarkı da değil.


  • harrage  (09.05.11 00:37:10) 
  • moar  (09.05.11 00:44:14) 
@moar , maalesef o da değil.

yav nasıl bir şarkıymış bu ya , rus asıllı alman bir arkadaşım söylemişti bu şarkıyı , ben de şarkıyı hatırlıyordum ama sadece kulak alışkanlığım var. adını da söylemişti. ama çıkmış aklımdan. ne saçma şarkıymış , garip.
  • harrage  (09.05.11 00:50:46) 
www.youtube.com

belki? belki de budur;

www.youtube.com
  • moar  (09.05.11 00:59:56) 
@moar , bunlar da değil:(


  • harrage  (09.05.11 01:13:23) 
bence bunlardan biri ama sen hatırlayamadın. çünkü bütün olası şeyler söylendi. daha önce de böyle bi soru olmuştu sayıldı sayıldı sonunda bu çıktı. ama bu da değil herhalde senin aradığın.

www.youtube.com
  • tepedeki psychedelic adam  (09.05.11 01:16:44) 
sevgili moskovalılar ; çok özür diliyorum. aradığım şarkı katyusha imiş. o gün ortamımızda olan arkadaşa sordum facebook'tan maille , cevap az önce geldi. o imiş. vaktinizi aldım.

burada dinlediğim katyusha yorumu çok hareketliydi. o yüzden kafam karıştı sanırım.

velhasıl kelam, katyusha imiş , teşekkürler:)

arkasından hemen bir soru daha eklemek istiyorum;

bu katyusha bir türk şarkısına feci derecede benziyor. hatta belki o şarkı bu müziğin üzerine aranje edilmiştir. öyle bir şarkı biliyormusunuz , yoksa aklım bana oyun mu oynuyor?
  • harrage  (09.05.11 01:19:32) 
[]

bu seçim anketine göre nasıl bir meclis görülebilir?

www.milliyet.com.tr

öncelikli not: yav milliyet.com reklamı yapıyormuşum gibi göründü , ikidir link kopyalayıp soru soruyorum da , yokölebişi.

şimdi farazi bu anketteki gibi bir sonuç aldık 12 haziran seçimlerinde diyelim. mecliste durum nasıl olur.

oyları şöyle demişler kısaca yuvarlayarak; akp %40 , chp %30 mhp %14 bağımsız/bdp %5.

akp tek başına iktidara mı gelir , chp-mhp koalisyonu oluşabilir mi? akp'nin tek başına iktidarlığı için tekrardan yeterli olacakmıdır bu
rakam? olmayacaksa akp-chp ya da akp-mhp koalisyonu mu gerekir?

akp tek başına gelirse , anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşır mı? vs vs..

siyasi görüş değil de bilimsel tahmin yorumları olursa sevinirim.

edit: aslında şunu da öğrenmek istiyorum. şimdi bu ankete göre akp yüzde 40 , chp+mhp %44. eğer chp ile mhp koalisyon kurmak isterlerse bu durumda hükümet kurma yetkisini ilk olarak kime veriyorlar. seçimlerde en çok oy alana mı? yoksa koalisyon kurarak en çok oya ulaşan birlikteliye mi? atıyorum chp ile mhp tamam biz birlikte hükümet kurmak istiyoruz dedi. kime verilcek hükümet kurma önceliği?

 
hocam tam da bunu soracaktım.

bildiklerimi yazayım:

ak parti tek basına iktidar olur. ama 300 gibi bir mv sayısı olur ki, eger birilerini yanına almazsa, hicbir sey geciremez meclisten.
azınlık hukumeti bile kursa da, koalisyon yolu gozukmez bence.

ama konu su: mv dagılımları 3. partinin girişi ile allak bullak oluyor. eger mhp giremezse ki bazı anketlerde sınırda dolasıyor, o zaman ak parti yuzde 40 alsa bile istedigi her seyi gecirir. cunku neredeyse butun mvleri, ak partiye kayacak mhp gecemedigi icin
o yuzden mhpnin gecmesi sart barajı. hatta akpden nefret eden ben, mhp gecsin diye mhpye vermeyi dusunuyorum. insallah anketlerdeki gibi ch 30 bulur da, mhp de gecenki oyunu korursa veya pkk uzerinden falan yuzde 16yı gecerse, o zaman deme keyfime.

eger yanlısım varsa duzeltin ki, hem bileyim, hem de duzelteyim.
son soruya cevap: chpye verilir oy dagılımı yuzunden.

edit: deme keyfime derken, pkk nın yapacakları icin degil, mhpnin oyunun artmasıyla akp mv sayısının dusmesini kastediyorum, yanlış anlasılma olmasın, mhpli falan degilim, sadece su anki durumdan kurtulmak isteyen bir vatan evladıyım.
  • hubble  (08.05.11 23:09:25 ~ 23:12:48) 
peki bu işin mantığı nasıl oluyor.

chp+mhp oyları yüzde 44. akp oyu yüzde 40. demek ki halkın çoğunluğu bu iki partiyi istiyor , bu iki parti de koalisyon yapmak istiyor. hükümet kurma görevi bu partilere verilmesi mi mantıklı? yoksa tek başına halktan en çok oyu almış partiye mi? bi de şu azınlık hükümeti ne demek onu bilmiyorum bir araştıracağım.

ama akp'nin yüzde 40 ile 300'e yakın mv alması(ki yarıdan fazla) ve yüzde 44 ile chp-mhp koalisyonunun akp den az mv çıkartabilmesinin nedeni ne? bana büyük bir haksızlık gibi göründü ama mutlaka siyasal bilimlerde bir yeri vardır. çok büyük konuşmak istemiyorum. neden böyle bir durum oluşuyor. yüzde on barajı ile mi alakalı? peki mhp'nin barajın altında kalması neden akp'ye yarıyor da barajı geçen iki partiye de aynı ölçüde yaramıyor? çok uzağım bu konulara , cahilim o yüzden soruyorum.
  • harrage  (08.05.11 23:19:42 ~ 23:22:08) 
mesela burda da partilere hangi yüzdeleri versen her türlü akp bayaa karlı çıkıyor. hadi burdan yakın bi de..
www.bilinclioy.com

  • ilkinci  (08.05.11 23:29:49 ~ 23:30:07) 
baraj ile alakalı.
demin eski secimlere baktım:
akp 2002de yuzde 34 almıs: 365 mv
akp 2007de yuzde 46 almıs: 341 mv

yani mhpnin aldıgı71 mv, darmadagın etmiş olayı.

ayrıca: hukumet kurulurken guevnoyu alması lazım. buldugum kadarıyla salt cogunluk lazım. salt cogunluksa bu, akp kurar, 276 lazım cunku.

ama, 1999 secimlerinde 3lu koalisyon kuruldu. toplam mv sayısı: 351.
anap olmasaydı (dsp+mhp) : 265. e o zaman neden olmadı da anapı aldılar bunlar, 367ye de gerek yokmus. burada tıhandım iste.

lan edit lan edit: ne yazmısım ben, kuramamıslar iste, 276 lazımmıs, ondan anap gelmiş. budur.

2.edit: ilkinci kardesime cok tesekkur ediyorum, mukemmel bir hesaplama aracı. eger secimler: 40/30/18 olursa tek basına olmuyor mesela.

kusura bakma editi: cok oldum ama sıkıntı su: akp 40 alsa mesela, mhp ne kadar fazla alırsa o kadar mv dusuyor chpden ve akpden, ama akp, tek basına kuramıyor boylece. veya chp 32yi falan gececek, mhp 16da kalsa da sıkıntı yok.
  • hubble  (08.05.11 23:35:22 ~ 23:51:22) 
peki bu bilinçli oy sitesinde üç büyük partiye yüzde 20 verdim. diğer hepsine de yüzde 5 verdim.

sonuçlar;akp 198 mv
chp 152 mv
mhp 168 mv
olarak çıkıyor. bu nasıl uygulama ki? benim aklıma seçim bölgeleri , sehirlerin milletvekili sayıları gibi şeyler geldi ama , yine de gfaribime gitti eşit sayıda milletvekili çıkarmayacak olmaları. bunun mantığı ne?
  • harrage  (08.05.11 23:52:34) 
bilincli oy sistemi nasıl calısır butonuna bas, anlayacaksın. adam haklı.


  • hubble  (09.05.11 00:00:34) 
hükümet kurma görevi cumhurbaşkanı tarafından meclisteki grup liderlerine verilir.

cumhuriyet tarihinde bu görev ilk olarak her zaman en çok vekil sayısına sahip gruba verilir. eğer görevi alan grup hükümet kuramaz(güven oyu alamaz) ise cumhurbaşkanına görevi geri teslim eder ve cumhurbaşkanı ya aynı gruba ya da başka bir gruba verilebilir.

sanırım belli bir süre hükümet kuramayan meclis otomatik olarak seçime gitmek zorunda kalıyordu.
  • burgcry  (09.05.11 09:59:53) 
hacı neyin derdindesiniz anlamadım..sonuç basit işte:usa hükümeti.neyi tartışıyonuz?


  • mori  (09.05.11 11:44:26) 
sondan başa;
@mori: usa hükümeti yerine milli hükümet kurulabilir mi tartışmasıdır bu; tabi benim açımdan. benim gönlümden chp'nin hükümet kurabilmesi hukuksuzluklara son verebilmesi geçer. başka yorum yapmıycam.

bilinçli oy sitesinde denilmiş ki partilerin daha önceki iki seçimde başarılı oldukları iller göz önüne alınarak oy dağıtımları yapılır denilmiş. yani akp ve chp'ye aynı oy oranını versek de akp'nin daha yüksek çıkmasının sebebi bu. çünkü doğudaki az nüfuslu illerden bu farkı elde ediyorlar. yalnız bu eski sisteme aitti. chp'nin çok akıllıca mecliste aldırdığı bir kararla artık hangi ilin ne kadar mv çıkartacağına nüfusları belirleyecek. bu durumda akp'nin doğudan avantalarının önüne geçilecek. doğu nufusunun kaydığı büyükşehirler ise bundan böyle daha çok milletvekili çıkaracak. misal bu durumda da büyük şehirlerde oy oranları chp ile akp hemen hemen aynı oranlara sahip.
  • ilkinci  (09.05.11 13:06:32 ~ 13:06:57) 
hocam tekrar diyeyim, o sayfa ne derse desin, chp yuzde 30 alsa dahi mhpye muhtac. ve akpnin en az 40 alacagını on gören ben, mhp 15 alsa bile chp mhp koalisyonu kurulamayacak diye dusunuyorum. zaten akpnin tek basına kuramaması durumumda, muhalefet bi adilik yapmayıp birleşmezse eger akp ile, akpsiz bir hukumet kurulamayacagından tekrar secime gidilir. gidilirse akpnin oyu daha da azalır hissiyatı icindeyim.

öngörüler hoş tabi ama insallah hayırlısı olur, bana göre hayırlısı chp-mhpdir. o da olursa ikinci secimle olacaktır. ha, akp gene tek basına gelse de, o zaman da kotunun iyisi deyip, bir sey gecirtmemeye bakacagız.
  • hubble  (10.05.11 01:32:28) 
[]

kocaeli'de vs kocaeli'nde sorunsalı

www.milliyet.com.tr

yukarda verdiğim haberin son kısımlarında ''...kocaeli'nde...'' ifadesi var.

sahiden bu işin doğrusu ne? ''kocaeli'de'' mi , ''kocaeli'nde'' mi?

 
kocaeli'de


  • replades  (08.05.11 21:45:01) 
kocaelinde


  • cedric tweedledee  (08.05.11 21:46:15) 
kocaeli'de. oradan kocanın elinden bahsedilmiyor. kocaeli'den bahsediliyor. özel isim olduğundan kocaeli'de.


  • girl in a coma  (08.05.11 21:48:04) 
kocaeli'nde, nişantaşı'nda, kırklareli'ne, eski deyişte kadıköyü'ne (daha sonra kadıköyü, kadıköy'e dönüştü)

yer adları bileşik ad olduklarında yani iki sözcüğün bileşmesinden oluşunca ekler tamlamaya uyarak ekleniyor. kural bu.

kaynak: ana yazım kılavuzu

edit: hakkari'nin ne alakası var? :) oldu olacak istanbul ve gaziantep'i de örnek verin. yapısal olarak bambaşka adlar. bu arada tunceli bir istisna ve tunceli'nin doğrusu da yakın dönem metinlerde ve yazım kılavuzlarında tunceli'ne şeklinde geçiyor.
  • microfiction  (08.05.11 21:50:14 ~ 21:59:17) 
hakkarinde ya da tuncelinde denmediği gibi kocaelinde de demek yanlış.Kocaeli'de doğrusu.

edit: Asıl gaziantep ve istanbulun ne alakası var.Hakkari ve tunceli ses benzerliği açısından verilen örnekler sadece.Orada bahsedilen sanki koca-eli kadı-köyü ya da kırklar-eli de bazıları kafasına göre kural uyduruyor.

(bkz: neyin kafasını yaşıyorsun)
  • rain  (08.05.11 21:51:36 ~ 09.05.11 01:32:23) 
adapazarı için de aynı sorun mevcut.

adapazarı'na mı adapazarı'ya mı?

ben şöyle diyorum. kocaeli'ye adapazarı'na.
  • ronaldo17  (08.05.11 22:15:28) 
[]

the lord of the rings extension edition

şimdi elimde zaten hali hazırda üç filmi extension versiyonları var. mesela kralın dönüşü 4.12 dakika.

benim sormak istediğim extension'un da extension hali var mı? böyle her çekilen sahnenin hiç bir türlü makaslanmadığı.

bilmediğimden soruyorum , belki de sadece extension versiyonundaki kadar çekmişlerdir , maksimum odur ama bi umut sorayım dedim.

biraz bana ''öroyin yükleyin'' gibi oldu ama öyle işte.

 
extension değil, extended edition. yok, daha fazla sahne içereni olmaz diyorum ben. director's cut diye de anılır bu extended edition. ikisi aynı anlamı ifade ediyor. sinemada gösterilen versiyona alınmamış sahneleri içerir her ikisi de.


  • clutter  (08.05.11 13:40:09) 
yok dayı o kadarı da yok.


  • baldur  (08.05.11 13:43:36) 
yok bundan fazlası kamera arkası fln bulursun ıste.


  • bryan fury  (08.05.11 13:59:06) 
Bende 12 DVD lik set var. Tüm yapım aşamalarıyla.
www.dvdsource.co.uk

  • fatalstorm  (08.05.11 14:43:18) 
uncut versiyonuda çıkacaktı extendeddanda fazla sahne içeren. mesela hobbitler eve döndüğünde ordada olaylar karışıktı biraz. onunda olduğunu duymuştum. birde ilk filmde ak divan toplandığında sarumanın bi büyü yaptığı sahne varmış. sanırım çıkmadı onlar set olarak.


  • baymayself  (08.05.11 14:57:44) 
[]

bozulan bilgisayar şarj aleti tamir edilmez demi?

öyle karamsar girdim soruya. çükü daha temin tamir etmeye çalıştım olmadı.

şöyle ki; hp pavillio bilgisayarımın üç senedir kullandığım şarj aleti (ki orijinal ilk şarj aletiydi kendisi) bozuldu. tam bu uç kısmının kaploylan birleştiği yer açılmıştı zaten , teller birer birer atmaya başlamıştı içinden. aslında meğersem başka bir tel daha varmış içinde plastiğe sarılı. neyse. bugün artık şarj etmemeye başladı. ben de kopardım. biraz başından biraz da kablosundan kestim maket bıçağı ile. sonra ortaya çıkan kabloları birbirinin içine sokup iple sıkıca bağladım. üstünü de bantladım. denedim çalışmadı.

şimdi değerli papua yeni gineliler ; artık çok büyük ihtimal o sarjdan hayır gelmez demi? gelir mi? çok püf bir fikri olan var mı? şu 40 tl ye falan satılan şarjalr var onlardan alsam bilgisayarın eline verirmiyim? yoksa direk gidip orijinale mi bayayım parayı kafam rahet etsin.

bu arada not; pc amerika'dan alınma , haliyle şarj aleti de. sanırım voltaj moltaj bi püsür iş varmış bu olayda. anakartı yaktım bi kere hiç yoktan. işte öyle bi ayrıntı olsun diye yazdım bu notu da.

 
tamir edilir o ya sıkma canını.şarj aletini elektrikçiye götür halleder onlar ama önce fiyat konuş ki astarı yüzünü geçmesin.


  • ali11  (06.05.11 11:46:53) 
hp destek hattını ara, durumu anlat, garanti kapsamında mı cihaz baksınlar, belki ücretsiz şarj aleti gönderirler, benim arkadaşın laptop öyle olmuştu, aynı şekilde sorun çıkardı, kablolar gözüktü falan, garanti diye ücretsiz yolladılar

gg gibi sitelerden muadil adaptör bak, yalnız adaptörün modelini karşılaştırmayı unutma. muhtemelen tüm evrensel adaptörler gibi onun da giriş seviyesi 110 - 220 v dir, çıkışı da 9 v dur.

bunu kontrol et, eğer öyleyse satın almadan önce karşı tarafa sor ve muadil bir adaptör al. o üniversel şarj aletleri de deli pahalı haberin olsun ben 80 liraya almıştım tunçmatiğin, onun yerine muadil almak dha mantıklıymış 35 liraya

bu arada o şarj aletleri baskıdır, yani vidası falan yoktur açıp tamir etmek için, anca dışındaki kablolarla oynayabilirsiniz
  • bonjurkes  (06.05.11 11:47:22 ~ 11:48:04) 
garanti kapsamında değil. abd'den aldığımda 1 yıl garanti vermişlerdi , üç yıl oldu şu an.

yalnız ben bi içinde ne varmış ne yokmuş diye şu uç kımını epey bi yonttum. bugün götüreyim bir elektrikçiye de , onlarda bu uç kısmından var mıdır ki?

olmadı muadili bir şey alcam.

peki ne kadardır ortalama tamir fiyatları , kazıklanmayayım sonra tamircide.

ek duyuru açıyorum o halde bu başlığa ; eskişehir'de iyi bir tamirci bilen var mı?
  • harrage  (06.05.11 11:50:59) 
hacı bizimkisi bozulmuştu elektrik-elektronik yazan bir tükanda 15 tl ye yaptırdım.


  • seyduna6687  (06.05.11 11:57:21) 
toshiba da 20 tl ye yaptırdım. adaptöründe problem yoksa yapılıor


  • köfte  (06.05.11 12:21:32) 
adaptörün çıkışı 9 değil 19 volt dur...


  • ataman  (06.05.11 14:02:31) 
hp pavilion dv6 da bende var geçen yaz şarj aletinden dıt dıt sesler geliyodu electroworld e götürdüm bizi bağlamaz hp ye götür dedi gittim hp ye bizi bağlamaz 444 03 07 yi ara dedi aradım işte böyle böyle getirdim hp şubeside baktı dedim tamam o zaman dediler adrese yenisini gönderdiler

ayrıca tüm laptoplara uyumlu şarj aletleri var yada sadece senn modeline uygun aletler var gittigidiyor da fln en fazla 15 20 ye halledersin
  • trajikomix  (06.05.11 14:43:46) 
[]

şu 4chan'deki ''pedobear'' olayı ne tam olarak?

soru zaten başlık? ben biraz yabancıyım da 4chan'e merak ettim?




 
  • fader  (04.05.11 12:11:37) 
Bunun gibi internet "meme" lerini Encyclopedia Dramatica ya da Know Your Meme gibi sitelere bakıp öğrenebilirsiniz.


  • sesee  (04.05.11 12:41:57) 
[]

erasmus öğrencilerin vize tarihleri hakkında?

üç tane polonyalı öğrencinin vizeleri ve oturma izinleri haziranın 30'unda bitiyor.

ama bu arkadaşlar temmuzun 15 ine kadar türkiye'de kalıp gezmek istiyorlar.

açıkçası elleri sıkı da arkadaşlar. para çıksın istemiyorlar ceplerinden. yeni vize almak ya da vize tarihini uzatmak ne kadardır ki 15 gün için? ya da vizeleri dolmuş olmasına rağmen 15 gün illegal takılıp sonra ülkeden çıksalar ne gibi yaptırımlara uğrarlar?

bu öğrencilerden birinin türkiye'ye tekrardan girmesi gerekecek. yani 15 gün kaçak olurum sonra da bidaha vize vermezlerse umrumda da olmaz durumu yok bir tanesi için. kesin türkiye'ye bir daha gelmesi lazım. ama ayrıyetten bu arkadaş amerikan vatandaşı da , amerikan pasaportu da var. yani eğer böyle bir durumda kara listeye alınırsa , amerikan pasaportuyla gelmek istediğinde listede adı görülür mü , sorun çıkar mı?

yani kısaca böyle bir macera yaşamalarının maddi ve hukuksal yaptırımları nelerdir?

 
polonya vatandaşları için vize geçerli değil. türkiyede 3 aya kadar vizesiz takılabiliyorlar. en kötü 30 haziranda bittikten sonra otobüsle yunanistan veya bulgaristana gidip gelinebilir ve bu şekilde vize almalarına gerek kalmaz. hatta direk emniyete gidip durumu anlatırsanız belki de hiç yurtdışına çıkmaya gerek bile kalmaz.


  • faaip de oiad  (02.05.11 21:04:54) 
[]

ajanda

ajanda almak istiyorum.

ama çok fazla ajanda kullanmadım bu güne kadar. bir geçen senenin izmir inşaat mühendisleri odası ajandam vardı. baktım sevdim bu işi. hem arka sayfasında bir inşaat mühendisinin ihtiyacı olacak tüm teknik bilgielr bulunuyordu. bu sene o tarzda bir ajanda almama gerek yok. zaten elimde bulunuyor.

aslında tam olarak nasıl bir ajanda istediğimi de bilmiyorum. o yüzden sizden öneriler bekliyorum. kullandığınız , araştırdığınız güzel samimi ajandalar var mı bana önerebilceğiniz?

sanırım ajandadaki en önemli kriterim şu şu an; böyle zartzurt kimya 2011 ajandası , falanca dericilik 2011 ajandası gibi bir şey olmasın. tamamen kişisel bir şey. kapağı ile falan beni mest etsin. şu son sayfa bilgileri işime yarayacak şeyler olsun. ama ne olsun işte onu bilmiyorum. ama dediğim gibi , ajanda sevimli , kişisel , al da bana not tut diyen bişi olsun.

yorumlarınıza sabırsızım.

bi de dnr gibi bir mağazadan olursa evla , internetten direk alabileceğim bir ürün ise evla-ül evla olur.

 
moleskin kullanıyorum uzun süredir. ajanda tutan diğer arkadasımlar da genelde moleskin kullanıyor. o tarz olan baska markalar da var daha uygun fiyata. onlardan da kullandım. çok abartı farklar yok arada. tavsiye ederim.


  • cry baby  (29.04.11 17:28:44) 
metis ajanda var panpa, hem ajanda hem de kitap gibi. her sene farkli bir konusu oluyor. ajanda olarka kullanisli mdir bilmiyorum, hic kullanmadim ajanda. ama konulari guzel oluyor, bi bak.


  • nawres  (29.04.11 17:31:45) 
öncelikle cep boyu ajanda için metis ajandaları ideal. şurada: www.idefix.com

bir de myra'nın zamansız ajandaları var. tarihsiz, boş defter, istediğin sayfaya istediğin tarihi stickerla yapıştırıyorsun. çok kullanışlı, 2 yıllık çıkartmaları var içinde hali hazırda. o da bakınız burada: www.idefix.com
  • alyans  (29.04.11 17:36:46) 
d&r'da zamansız ajanda var. beyaz kağıt üstüne tarihi falan sticker olarak yapıştırıyorsun..


  • passion rules the game  (29.04.11 18:19:30) 
[]

google chrome'da şifre hatırlama

malum browserlar şifrelerini sizin için kaydediyor ve tekrar tekrar şifre girmenize gerek kalmıyor.

chrome kullanıyorum. üniversite portalımın kullanıcı adı ve şifresini otomatik giriyordu kendi. ama nedense artık girmiyor. her seferinde kendim girmem gerekiyor. şifreyi
kaydet uyarısı da gelmiyor.

bu işlemi manuel olarak nasıl yapabilirim?

 
seçenekler>kişisel öğeler>şifreler>şifre kaydetmeyi öner seçeneği işaretli olmalı.


  • ahmet demir  (27.04.11 15:36:43) 
şifre kaydetme öner açıkmış zaten. zaten diğer sitelerde ilk giriş yaptığımda öneriyor hali hazırda. ama dediğim gibi üniversitemin portalında sormuyor artık bunu. siteden de bi sorun olduğunu sanmıyorum.

manuel , elle şifremi hatırlatmasını sağlayamazmıyım. öyle bir uygulama yok mu?
  • harrage  (27.04.11 15:43:20) 
yok.


  • benlik bu kadar  (27.04.11 15:44:42) 
seçenekler>kişisel öğeler>şifreler>kaydedilen şifreleri yönet ' ten istisnalara gel. büyük ihtimal istisnalar kısmındaki site isimlerinde senin okulun portalı olması lazım. bunun sebebi senin bilgisayarından baska bir arkadasın aynı portala giriş yaptıysa ve üst tarafta şifre hatırlatma panelinde bu sayfa için asla'ya tıklamıştır. sorun bundan kaynaklı olmalı.


  • conquerror  (27.04.11 16:01:29) 
[]

bir iş hakkında fikirlerinize ihtiyacım var

bugün bir iş görüşmesine gittim. bir türk otel firmasının ilanıydı.

iş kısaca şöyle;

bir amerikan şirketi var. dünya çapında 5000 türkiyede ise 50 otel ile anlaşması varmış bunların. 10 ve 25 yıllık tatil paketleri satıyorlar müşterilere. bu 10 yıllık tatili bu istediğin otellerden birinde her defa değiştirerek kullanıyormuşsun. ilgilenecek turistleri bu otellerden birinde yarım gün misafir ediyorlar. gezdiriyorlar yediriyorlar falan. işte ben bu otele iş başvurusu yaptım. benim yapacağım iş ise bu ailelere falan oteli gezdirmek. otel hakkında bilgi vermek. daha sonrasında bu 10 yıllık falan kampanya hakkında bilgi vermek. eğer ailelerin kafasına yatarsa da onları finans müdürüme iletmek. finans müdürü de satışı yapacakmış.

saat öğlen 12 ile 18 arası falan çalışıyorsun. kalacak yerin yemeğin ulaşımın onlardan.

ama aklımı kurcalayan konu ise sabit bir maaş yok. prim usulu. adamın bana söylediğine göre kişi başı minimum paket 3000 dolarmış. eğer bunu satmayı başarırsam her satıştan yüzde iki verecekler. işte 120 lira mı ne oluyor bir satış.

adam bana epey bi sıktı. yaz döneminde görüşülen müşterilerin istatistiki olarak 3 te 1 i bu programı alıyomuş da. 3 ayda 6000 lira kazanabilirmişim de. ben böyle yüksekten konuşan adamlara biraz çekingen bakarım. çünkü aynı tipte insanlarla work and travel a giderken de muhattap olmuştum. zararını da gördüm. bana ne kadar 6000 kazanırsın desede tınmam artık pek.

işte o yüzden siz sevgili akdenizlilere soruyorum. ne dersiniz , ne yapayım. mantıklı mı ki bu? bu işlerde daha önceden çalışmış birisi var mı? deneyim falan? hiç böyle bir tuzak ile karşılaştınız mı?

not: otel , firma , mevkii ismi vermenin etik olmayacağını düşündüm. yani herhangi gelir geçer bir firma olarak düşünün. ben firmaların güvenilir olup olmadığını ayrıyetten araştıracağım zaten.

 
buna benzer bir şirketi birisinden dinlemiştim. şöyle çalışıyorlar.

tatil yerlerindeki aileleri bir tanıtımımız var, yiyeyecek içecek ikramımız var diye kandırıp güzel bir otele davet ediyorlar. ama kesinlikle aile ile gelmelerini istiyorlar (eş çocuklar hepsi olacak). sonra bu davete alırken cep telefonları kapatmalarını ve kesinlikle davetin sonuna kadar açmamalarını istiyorlar. girişte size anket formu benzeri bir form dolduruyorlar. burda yanınızdaki kredi kartının limiti ve diğer bilgilerinizi alıyorlar. ama bunu o kadar güzel bir organizasyon ile yapıyorlar ki gelenleri etkiliyorlar. ailelerde buraya kadar geldik yemeğimizi yer çıkarız diyorlar.

sonra içeriye girdikten sonra sizi bir masaya alıyorlar ve başınıza bir satış elemanı veriyorlar (bu sen olacaksın). biraz yemek falan yedikten sonra size tatil paketini anlatıyorlar ve güzel bir indirim yaptıklarını söylüyorlar, fakat bu indirimin sadece bu toplantıya özel olduğunu eğer yarın almak isterlerse aynı fiyat olmayacağını söylüyorlar. lafı uzatmayayım saatlerce içeride psikolojik baskı yapıyorlar, eşinizi ve çocuklarınızı manipule edip tatili almanızı sağlamaya çalışıyorlar. eğer ilk girişte doldurduğunuz formdaki bilgiler kriterlerine uymuyorsa (kredi kartı gelir vs) sizi yemeğe bile almadan sepetliyorlar

bu olayı bir toplantıda daha da ayrıntıları ile bir prof. anlatmıştı. belki senin başvurduğun şirket böyle çalışmıyordur ama bana bunu hatırlattı.
  • mahallenindelisi  (26.04.11 18:15:32) 
eğer bu şirket senin anlattığın mekanizma ile çalışıyorsa acaip şekilde soğudum. eğer gerçekten de 6000 lira kazandırcaklarsa da paraları kendilerinin olsun.

oldum olası sevmemişimdir böyle işleri. zoraki pazarlama beni irrite ediyor ve böyle bir sistemin parçası olmak da istemem açıkçası.

araştıracağım bu şirketi , sistemi. nasıl işliyor iyice bir bakınayım. yoksa yatırırım bu işi. 6000 lira için ah aldığıma , insanların canını sıktığıma , zor durumda bıraktığıma deymez.
  • harrage  (26.04.11 18:23:28) 
bi de neden telefonlarını kapattırıyorlar. bundaki amaç ne?


  • harrage  (26.04.11 18:27:15) 
amaç oraya gelen ailenin tek başlarına anlık koşullarla karar vermeleri. muhtemelen herkesin fikrine güvendiği birisi vardır onu arayıp fikir sormak ister. arayacağı kişi de bahsettiğim psikolojik baskı ve manipulasyona maruz kalmadığı için olumsuz yanıt verecektir. hatta abartıp tuvalete gitmelerine bile izin vermemişler görüşmenin sonuna doğru. 2-3 saat sürmüş sanırım bu olay. kişileri toplantıya bedava 1 hafta tatil diye çağırıyorlarmış. tatil gerçekten var ama şöyle; otele gidiyorsunuz 1 hafta bedava ama tüm yemekleri o otelde yemek zorundasınız. ben dışarı çıkıp yemek yiyeyim falan yok. oteldeki 1 haftalık yemek parasını siz hesap edin.

çok miş'li muş'lu konuştum ama anlatan kişi güvenilir birisi...
  • mahallenindelisi  (26.04.11 18:33:20) 
sanırım bulaşmamak daha iyi olacak. internetten araştırdım biraz. bir bilgi edinemedim. şimdi baklıyorum ; böyle bir işin içinde olmak istemiyorum. sistemin bu şekilde ilerlemesini ise hiç istemiyorum.

sanırım insanlara saygı , mantıklı tercih şansı tanıma daha etik.

ben bu işi kapattım o zaman.
  • harrage  (26.04.11 18:52:12) 
lise den itibaren çok uzun yıllar otelcilik sektöründe çalışmış biri olarak söylüyorum. bu bahsettiğiniz sistem bir çeşit " devre tatil" sistemidir. bir zamanlar club flipper lar çok yaptı bunu. çalışan okul arkadaşlarımda oldu, hatta dolandırıcılık sebebiyle tutuklanan da.

girmenizi şöyle tavsye etmem. çaşıma saatleri öyle görünüyor ama çok yorucu olduğunu biliyorum. o prime bir türlü ulaşamazsınız çünkü insanlar bambaşka gerekçelerle çağrılıyorlar o görüşmeye. yok şu otelde akşam yemeği kazandınız v.s. şeklinde.

bir de çok sık eleman sirkülasyonu olur bu tarz işlerde. huzursuz bir ortamları vardır genelde, personel lojmanları bazen çok iyi olabilmekle beraber, çoğunlukla olumlu şeyler duymadım.

otelcilikle ilgilineyorsanız, yabancı diliniz de varsa, küçük bir otelde işe başlamayı deneyin.
  • Phoebe  (26.04.11 18:57:34) 
[]

kim bu d.b. ?

gundem.milliyet.com.tr

ilişikteki haberdeki şarkıcı kimmiş ki? apartman teyzesi gibi oldum ama gecenin bu saatinde tek derdim bu dedikoduyu yapmak yeminle. uyuyamıyorum. sözlükten falan bakındım ilgili başlığı göremedim.


 
  • ufukcel  (26.04.11 02:42:17) 
[]

yabancı kökenli kelimelerin türkçeleştirilmesi?

duyuru'da gördüğüm bir duyuru üzerine aklıma takıldı.

hani bu chicago- şikago vs. karmaşası var ya. onun tam olarak kuralı nasıl oluyordu? hangi kullanım doğru idi. bi de bu londra - london meselesi neden dilimizde değişiyordu?

ikisi sanırım birbirinden farklı konular ama aynı durumun örnekleri de olabilir.

aslında bu konuya değinen bir başlık verdı sözlükte ama bulamadım. arama yaparken anahtar kelimeleri doğru seçemedim sanırım. o başlığı bulan/bilen biri olursa o da çok makbule geçer.

 
evet zaten o konuya sizin sorduğunuz soruda cevap vermiştim zaten.

o kişi eğer türkiye'de işe girecekse adını hak verirsiniz ki kendi alfabesinde yazamayacak , yazması gibi bir fantezide kimse anlayamayacak. eğer bu adamın adı kendi alfabesinin fonetiğinde tam olarak markus diye okunuyorsa kayıtlarda adı markus bilmemnevili/bilmemnedze gibi bişi olacak.

neden böyle olacak. çünkü türkiye'de yaşıyor bu durumu. dediğim gibi eğer amerikada bir işe girmek isterse orada da adı marcus whatthefuckvili olacak..

misal şota alvaledze türkiye'de şota alvaladze , ajax'ta oynadığı zamanlar shota alvaladze idi.

bunun nedeni ise o kişinin latin alfabe kullanan bütün ülkelerde adının yazımında bir standartının olmaması. yaşadığı her ülkenin dilinde nasıl pronanse ediliyorsa öyle yazılacak. eğer o adamın adını ingilizceyi referans alarak marcus olarak yazsa idik direk türkçe telaffuz ile marcus olarak okumamız gerekecekti. bunun da en belirgin nedeni ingilizcenin ya da herhangi bir dilin latin olmayan bir alfabeden latin alfabeye geçişte yazımda standart dil olmaması.
  • harrage  (26.04.11 00:29:53) 
bunun yanında çöyle bir durum var. sizin sorunuzda abdülcabbar örneği vermiştim. eğer bu abdülcabbar bir amerikan vatandaşı ise ve bu abdülcabarın kareem abdul-jabbar olduğu örneğinden yola çıkalım. o adamın bütün kayıtlarda adı kareem abdul*jabbar olarak geçer. kerim abdülcabbar olarak yazılmaz. neden çünkü adam amerikalı. michael jordan'ı maykıl cordın diye yazmamamızın sebebiyle aynı şekilde onun adı o şekilde kalır. ama şota örneğinde olduğu gibi türkiye dışında shota iken türkiye'de şota olarak geçer.

japon arkadaşınıza gelirsek , eğer arkadaşınızın bir japon pasaportu var ise , türkiyedeki işlemleri arkadaşınızın isminin okunuşu şeklinde geçecektir. eğer o arkadaşınızın isminin okunuşu şoko ise resmi kayıtlarda şoko olacaktır. arkadaşınız sabaha kadar ''ama benim adım ingilizce shoko'' dese de ona ''bize ne ingilizceden bşiz ingilizmiyiz , ama türkçede de şoko , senin alfabeyi türkçeye çevirdik , karşımıza bu çıktı. al bu ehliyetin ya da çalışma iznin şoko'' derler. eğer arkadaşınızın ismi resmi evraklarda shoko olarak geçiyor ise o arkadaşın adı kendi dilinde de türkçe shoko telafuzu olarak geçiyordur.
  • harrage  (26.04.11 00:44:44) 
@elxa önceki duyuruda da birtakım şeyleri anlamamıştınız belli ki. gerçi açık açık ifade ettik ama nesini anlamadınız emin değilim. gürcüce, latin alfabesinden farklı bir alfabe kullanır. tıpkı arapça, çince, farsça, rusça, ermenice vb. gibi. arkadaşınız marcus diye yazıyordur çünkü o gittiği diğer ülkelerde genel kabul görenin bu olduğunu düşünmüştür. aynı şey japon arkadaşınız için de geçerli. gerçi japonlar romanji diye latin kökenli bir alfabe de kullanıyorlar kendi dilleri için. allah aşkına alfabesinde m,a,r,c,u,s,k harfler yerine başka simgeler olan birisi nasıl yazsın adını? size şu harfleri okuyabiliyor musunuz: tr.wikipedia.org

çaykovski'nin adının yazılışına bakın wikipedia'da. her latin alfabesi kullanan memleket farklı bir biçimde yazıyor. yani çaykovski, çehov, hz. muhammed, buda, dostoyevski adlarını latin alfabesinde yazmak sigmund freud, gabriel garcia marquez falan yazmaktan farklıdır. bir arap da gabriel garcia marquez adını kendi dilinde yazarken arap harfleri kullanıyor. daha açık nasıl olabilirim anlamadım. arkadaşlarınız türkçe bilmediği için böyle demelerinden daha doğal ne olabilir. sizin onlara değil, onların size sorması gerek adlarının nasıl yazıldığını.

ingilizcenin uluslararası dil olmasıyla falan ilgisi yok durumun. mesele bir transliterasyon meselesi. bizde maalesef adam gibi bir yazım kuralları eğitimi verilmiyor. millet cahil kalıyor. arkadaşınızın adını öyle yazması da milletin "la bu gavur, adı marcus'tur) demesinden kaynaklanıyor. hele gittiği ülkelerden birinde pasaportta öyle geçtiyse adı tamamdır. bizim kıt eğitimli memurlar vb. nereden bilecekler?

ayrıntılı bilgi için (bkz: transliterasyon)
  • microfiction  (26.04.11 00:58:04 ~ 01:07:22) 
benim de dediğim bu olayın bu şekilde olmaması yönünde. yani markus beyin ismi neden marcus. amerikalı mı bu adam , ingiliz mi? değil. peki neden ingilizce yada almanca vs neyse o şekilde yazıyoruz.

birebir somut örneğim sadece şota alvaladze ve şöhre ağduşlu ile sınırlı. ve bu iki insan da latin harici alfabe kullanan ülkelere mensuplar. ve bunların adları türkçeleştiriliyorsa , sizin arkadaşlarınızın ki de öyle olmalı.

benim kız arkadaşım polonya asıllı amerikalı. kendisinin türkiye'deki oturma izni evrekları cart curt kendi orjinal isminde. neden , çünkü latin alfabesi kullanan bir ülkeden kendisi. ama diğer kişilerde bu olay böyle işlemiyor diye biliyorum , mantıken işlememeli de.

büyük ihtimal sizin arkadaşlarınıza bu evrak işlemlerini halleden ülkede '' arkadaşım şuraya ismini latin harfleriyle yaz '' demişlerdir. onlarda tabiati ile ingilizce telaffuzlar ile latin harflerini bildiklerinden öyle yazmışlardır. kayıtlara böyle geçmiştir. yani türkçe bilmeyen bir insan nerden bilsin adının türkçede markus olarak okunduğunu.
  • harrage  (26.04.11 01:03:09 ~ 01:06:52) 
japon arkadaşınıza kızmanıza gerek yok ama açık bir yazım kılavuzu transliterasyon kurallarını öğrenin, daha faydalı olur. bir de mesela verdiğim şu örneği sınayabilirsiniz. wikipedia'ya bir bakın, çaykovski'nin adı her dilde farklı yazılıyor. aslında kızılması gereken birisi varsa o da arkadaşınız değil, sizsiniz. :) onun size sorması gerek adım türkçede nasıl yazılıyor diye, sizin ona değil. tek tek alfabeleri sıralamamın sebebi de anlamamaktaki ısrarcılığınızdı. gürcü alfabesi farklı diyoruz, türkçede nasıl okunuyorsa (yazılıyorsa değil, okunuyorsa diyorum bakın) öyle yazılır diyoruz hâlâ ısrarla yok o nasıl yazıyor diyorsunuz. nereden bilsin adam? ingilizce biliyor olsa bile hayatında ş,ç,ö,ü,ğ,ı mı görmüş? e millet bizde cahil olduğu için "la bu herifin adı gavur adı, söyle bakalım nasıl yazılıyor adın?" demişlerdir, o da öyle yazmıştı. japon arkadaşınız da romaji kullanarak yazmış adını, türkçe transliterasyon yapmamış. ha eğer ısrarcıysanız siz de bundan sonra islam peygamberi için mohammad, çehov yerine chekov, dostoyevski yerine dostoyevsky veya seçtiğiniz yabancı dile göre dostoiewsky, çaykovski yerine tchaikovsky veya seçtiğiniz yabancı dile göre tschaikowsky vb. yazabilirsiniz.


  • microfiction  (26.04.11 01:13:56 ~ 01:49:58) 
[]

kafama takılan matematiksel bir soru var

sayın atinalılar;

şöyle ki; bildiğimiz üzere (ya da benim bu şekilde birdiğim üzere) her bir fonksiyon ya da polinom bir grafiği temsil eder. bu grafik sürekli , parçalı vs. olabilir. yani x lerden oluşan bir y grafiği verildiğinde her x değerine karşılık gelen bir y bağlı değişkeni sayesinde bir grafik çizebiliriz x-y koordinat şeysinde. misal dalgalıu bir sinüs eğrisi , çanak biçiminde bir x kare eğrisi vs.

benim sorum ise , x-y koordinatlarında noktalarının yeri kesin olan gelişi güzel bir eğri çizsek. bu eğri çizsek. direk atmasyon hesabı. ama hangi x değerine hangi y değerinin geldiğini tamamen bilsek. bu tamamen sallama eğrinin bir fonksiyonunu bulabilirmiyiz.

yani pratikte sormuyorum , muhakkak acaip zor bir şey olacaktır. ben tamamen ne kadar karmaşık bir eğri fonksiyonu olursa olsun teorik olarak mümkün olup olmadığını soruyorum.

kısaca tanımlamam gerekirse ; her bir eğrinin bir fonsiyonu her zaman var mıdır? bu ispatlanmış mıdır?

 
Düz adam yorumladı: Olsa gerek. Kendi, ilk ve ikinci türevinin kendileri ve değiştiği aralıkları bilinen her fonksiyon çizilebiliyor olsa gerek.

Derseniz ki "ben şöyle bir şey karaladım ben, nedir bunun fonksiyonu, bul bakalım Avarel.", onu çözebilecek matematiksel altyapım pek yok, hemi de ED'de konunun uzmanı zilyon tane adam vardır.
  • uyku inadim inat  (22.04.11 23:55:07) 
çalıştığımız uzayı da belirtmen gerek.


  • iki ekmek bir sigara  (22.04.11 23:56:14) 
fonksiyonların grafikleri çizilebilir, ancak her grafiğin bir fonksiyonu olduğunu sanmıyorum.


  • alisveris arabasi  (23.04.11 00:02:50) 
az önce sıçarken şöyle bir şey düşündüm. tanjant vektör uzayında eğrinin her bir noktasına bir tanjant vektörü denk geleceğinden bu uzayda her bir eğri için bir denklem bulabiliriz. ayrıca herhangi bir eğriyi de bu uzaya taşıyabileceğimizden tüm eğriler için bir denklem bulabiliriz.


  • iki ekmek bir sigara  (23.04.11 00:12:34) 
şimdi ilk başta fonksiyon olabilmesi için bir x değeri sadece 1 y değeri alabilir. bu fonksiyounun temel ilkesi. x e dik herhangi bir yerden çizgi cizdiğimiz zaman iki noktayı kesmemesi gerekiyor. ilk başta çizdiğin şeyin buna uyması lazım.

hacı parçalı fonksiyondan bahsetmişsin. eğer bunun için bir kısıtlama yoksa
x1=y1
x2=y2
x3=y3
x3=y3
.
.
.
çizdiğin şeydeki her x için y karşılığını yazarsan bir fonksiyon tanımlamış olursun. Anladım sorduğun bu değil ama parçalı fonksiyon mübahsa çizdiğin şeyleri parçalara bölüp parçalar için ayrı ayrı fonksiyon tanımlayabilirsin. Ama elinle çizdiğin şeyin fonksiyonu sürelki olması zor. Bu dediğinin aslında rasgele sayılar söyleyip, bu sayılar belli bir düzene göre mi dizilmiş demek gibi bişey.
  • oshamahue  (23.04.11 00:20:52) 
@iki ekmek bir sigara , benim de düşündüğüm biraz oydu. yani bu denklemin her bir noktada bir türevi yani eğimi var. ee bu eğimi de bu eğrinin fonksiyonunun türevi vasıtasıyla buluyoruz. yani benim kısıtlı mantığıma göre o türevi bulabileceğimize göre bir denklem yani fonksiyon da olmalı.

işte öyle mi acaba? hiç araştırılmamış mı ki bu konu. olur ya da olmaz diye ispat yapan , her harükarda geçerli bir kanıt sunmuş bir bilim adamı yok mu ki?

bi de gugıl edeyim bari.

bi de çalıştığımız uzay sanırım x-y koordinatlarındaki iki boyutlu uzay. o heralde.
  • harrage  (23.04.11 00:21:01) 
@oshamuhua , evet aslında sormak istediğim şey biraz da o kapıya çıkıyor sanırım. tamam parçalı olunca cevap tatmin edici. ama dediğin gibi sürekli bir şekilde x-y uzayında noktalar atasam ve bunlar fonksiyon terimini karşılayacak özellikte olsa , yani zaten kısaca fonksiyon terimini karşılayacak bir eğri oluyor , bunun teorikte -hesaplaması imkansız bile olsa- bir fonksiyonu var mıdır? x ve y'ler ile gösterebilir miyiz?


  • harrage  (23.04.11 00:24:20) 
bi de nesnel bir örnek vereyim madem. farazi düşünelim ki , elimizde bir eğri var. ve bu eğri y nin 5 olduğu doğrultu boyunca devam ediyor ta ki x in atıyorum 7 olduğu yere kadar. x in 7 ile 9 olduğu bölgede aşağı doğru bir x kare eğrisi davranışına benzer şekilde düşüp çıkıyor ve x in 9 olduğu yerde y nin 12 olduğu nokta boyunca devam ediyor. attım tabi bu örneği kafadan. en basitinden bunun bile bir fonksiyonu var mıdır? bunu istediğimiz kadar karıştırabiliriz mantık aynı kaldığı sürece. yani herhangi bir x değerine birden fazla y değeri gelmeyecek ön koşulumuz.


  • harrage  (23.04.11 00:28:04) 
eğer atmasyon, rastgele vs. çizdiysen, onun zaten her x noktası için hangi y değerini aldığını bilmiyorsun demektir. f(0,00001) = 1 ve f(0,00002) = 3 ise bu çizdiğin fonksiyonda, bana f(0,000015523213) f(0,000015) f(0,000016324324234) değerini de söyleyebilir misin? eğer söyleyemiyorsan, zaten o grafiğe sahip herhangi bir fonksiyon yoktur, hülasa o grafik bir fonksiyon grafiği değildir, hatta grafik değildir, çiziktirmedir. eğer söyleyebiliyorsan, zaten o zaman sen ya farklı aralıklarda farklı tanımlanmış bilinebilen bir parçalı fonksiyonun grafiğini, ya yüksek dereceli bir polinomun grafiğini, ya da başka bilinebilen bir fonksiyonun grafiğini kullanıyorsun.

ha sen diyorsan ki, x-y düzleminde ben belli sayıda x-y çiftlerini biliyorum, bana bu noktalardan geçen bi fonksiyon bulabilir misin? bulurum. benim kafam basmazsa veririm bi neural network'e ona buldururum. eğer tam oturmuyorsa üstünde düzeltme yaparım. yine beceremezsem çirkeflik yapar parça parça tanımlarım fonksiyonu. ama illa ki o noktalardan geçen bi fonksiyon çıkarırım.
  • unexpected error  (23.04.11 00:40:03) 
@unexpected error , evet dediklerin doğru bilemem kuşkusuz sonsuz noktasını. ama peki ya bunu tamamen teorik matematik üzerinden düşünürsek. yani bir nevi laplace şeytanı gibi bir varlık benim çiziktirdiğim o fonksiyon kurallarına uygun eğrinin tüm değerlerini datalarını biliyor. bu değerlerin hepsini karşılayabilecek tek bir f(x,y) fonksiyonu var mıdır? tamamen teorik. pratikte çalışıp çalışmayacağını sormuyorum. aslında öğrenmek istediğim şu , olup olmadığı kanıtlanmışmıdır?


  • harrage  (23.04.11 00:46:12) 
kafama taktın bu meseleyi. serret-frenet türev formüllerine bir göz at istersen. bu sistem ile eğri üzerinde bir çatı inşa ediyoruz. bu çatı sayesinde de eğrinin eğriliğini ve burulmasını hesaplıyoruz. bu eğrilik ve burulma ile kurduğumuz çatının düzlemleri olan oskülatör, rektefiyan ve normal düzlem üzerindeki söz konusu eğrinin iz düşümlerini denklemler şeklinde ifade edebiliyoruz. buradan bir eğri denklemi çıkartabilir miyiz? tam olarak karar vermedim henüz.


  • iki ekmek bir sigara  (23.04.11 00:48:21) 
çeşitli interpolasyon formülleriyle istediğiniz eğriyi polinomlarla ifade etmek mümkün. sadece ne kadar kesinlik istediğinize karar vermeniz gerek. bunun için newton ve lagrange interpolasyon yöntemlerini gibilerini ve seriler konusunu araştırmalısınız.
(bkz: nümerik analiz)

  • talemon  (23.04.11 01:10:00) 
ya işte grafiğe ait her türlü veri herhangi bir varlık (teorik de olsa) tarafından bilinebiliyorsa, o bir fonksiyonun grafiğidir.

yani bu şuna benziyor. biz sesimizi mikrofonla bilgisayara kaydediyoruz, eşşek gibi grafik çıkıyor, ama aslında mesela bilgisayar saniyede 44bin örnek veri almış, her titreşim için, sesi öyle kaydediyor, oluşturuyor. sürekli değil aslında. çünkü dijital, kesikli, discrete. ama aslında mikrofonun üzerindeki belli bir nokta üzerinde oluşan basınç analog bi hadise, o yüzden teoride sonsuz nokta üzerinde sonsuz farklı değer alabiliyor. (aslında teoride de pek öyle değil, olayın fiziğine girersen planck zamanı diye bi dalga var, ama burda pek önemli değil, matematikle uğraştığımız için zamanın reel sayılar üzerinde ilerlediğini varsayabiliriz)
sonsuz nokta üzerinde ilerleyen herhangi bir örneklem de illa ki bi fonksiyona karşılık gelir. zaten böyle bir "çiziktirik"ten bahsettiğimize göre, o aralıkta o fonksiyon fourier serisi olarak yazılabilir bildiğim kadarıyla. sonsuz aralıkta olsa da illa ki tek bir fonksiyon karşılığı bulunur. yani aslında fonksiyon denen kavramın tanımı gereği böyle.
  • unexpected error  (23.04.11 01:27:18) 
yani bu kanıtlanması gereken bir şey değil, zaten fonksiyon tanımının doğal sonucu. bizim grafik dediğimiz dalga descartes denyosunun fonksiyonları falan daha iyi anlayalım kurcalayalım diye ürettiği bi modelleme yöntemi sadece, yani fonksiyonun matematiksel tanımı üzerinde, özellikleri üzerinde bi etkisi olabilecek bir şey değil. her noktada bilinebilir bir şeyse bu, zaten tek bir fonksiyona aittir. ha f(0,0001) ve f(0,0002) değerlerini biliyorsak, ama aradakileri bilemiyorsak, bu bi fonksiyon değildir, matristir, yakınsamadır. ben nerden bileyim o fonksiyonun 0,0001-0,0002 aralığında sonsuza gidip gelmediğini, belki zoom yapsak görecez :)
ha herhangi bi varlık onun her noktada hangi değeri aldığını bilebiliyorsa, fonksiyondur.

  • unexpected error  (23.04.11 01:36:38) 
[]

domuz eti alabileceğim mekan?

google'dan falan arattım ama sadece ''domuz eti haram mıdır'' minvalli başlıklar var. ben spesifik olarak eskişehir olmadı izmir bölgesinde domuz eti satan şarküteri arıyorum. eskişehir'de rastlamadım böyle bir yere. yok mudur bunu satan bir şarküteri?

fiyatları nasıldır peki? benim tahminime göre pahalıdır ama bilen varsa sevinirim.

ben mutlaka vardır düye düşünüyorum, sonuçta yabancı uyruklular , müslüman olmayanlar nasıl yiyorlar bunu türkiye'de?

yardımlar için şimdiden teşekkürler.

not: fiyat ve mekan önerileri dışındaki muhabbeti yapmasak daha sağlıklı sanırım. onu yapabileceğimiz ortamlar ( misal ekşi sözlük) epey bol olduğundan burada sadece mekan ve fiyat cevapları olsa evla olur)

 
ben sözlükte domuz eti ile ilgili başlıklarda satılan yerlerden bahsedildiğini hatırlıyorum, ama tabi nereler olduğunu hatırlayamıyorum. Ama böle oldukça büyük marketlerdi hatırladığım kadarı ile.


  • hoporlor  (05.04.11 15:27:51) 
antalyada gavur bol diye migroslarda var hep
bütün migroslarda

  • dynamo  (05.04.11 15:36:08 ~ 15:36:27) 
  • jangara  (05.04.11 15:38:58) 
şütte ya sorabilirsiniz


  • kisa  (05.04.11 15:39:12) 
Kipa balçovada var.veya urlada avcıları bulup ısmarlama yapılabilir.


  • keller  (05.04.11 16:10:32) 
istanbulda macro'larda ve real'de var ama çok pahalı macr'oda domuzlu jambondu sanırım 90-120 tl arasıydı kilosu herhalde. domuz baconu ve sosisinin hastasıyım.


  • joepiscopo  (05.04.11 16:52:55) 
www.bonusgurme.com bu arkadaşlar ile iletişime geçerseniz nerelerde satıldığını bulabilirsiniz. bir de bir çok 5 yıldız otelin kahvaltı menüsünde (özellikle büyük şehirlerdeki ve tabi yabancıların çok olduğu şehirlerde) bacon oluyor.

bonus gurme türkiye'deki domuz eti ürünleri çeşidi bakımından en zengin içeriğe sahip olanlardan biri. bir tane daha vardı ama bir türlü hatırlayamadım adını.
  • ben smyrna  (05.04.11 17:23:50) 
benim bahsettıgım 6 lira paket seklinde jambona benzeyen bi görüntüsü var


  • dynamo  (05.04.11 17:45:22) 
macrocenter'larda var, tabii araba parası vermen gerekebilir.


  • roket adam  (06.04.11 00:42:02) 
[]

masaüstünü tamamen kişiselleştirecek her türlü eklenti öneriniz?

selam genoa'lılar;

şöyle ki ; win7'nin bana sunduğu kişisellştirme özellikleri bana yememeye başaldı. millet ekranının screenshot'ını paylaşıyor , bir dolu cıvıl cıvıl , masaüstünü bir sanat klasiği haline dönüştürmüş halde. ben de bunun gibi şeyler istiyorum işte.

daha iyi örneklemem gerekirse ; rocket dock indirdim , iyice kendime uygun temasını falan yaratmaya , bulmaya çalışıyorum. es keza rainmeter da indirdim. üzerlerinde çalışıyorum. ya dosyalarımın , programlarının icon'larını değiştiriyorum. demek istediğim bu programlara benzer(tamamen aynısı olmayacak elbette , ama mantığı anlatabildim sanırım) programlar , özellikler arıyorum.

tekrardan misal; rocketdock hayatımı çok kolaylaştırmış durumda şu an ve windowsun kendi içinde barındırmadığı bir özelliği sunuyor bana. ve eminim ki benim şu an haberdar olmadığım ne ciciş özellikler vardır böyle. işte bunun gibi size enteresan gelen , kullanışlı olduğunu düşündüğünüz yeni programlar , özellikler biliyorsanız paylaşırsanız sevinirim.

ayriyetten rocketdock'u tamamen rastlantı eser keşfettim. yani aklımda ulan şöyle bir şey var mı , arasam bir ya gibi bir düşünce yoktu. o yüzden bu soruyu soruyorum siz değerli yardımseverlere. şu anda benim aklımda olmayan bir şeyin fikrini vermebniz için. kullandığınız program ne kadar basit olsa da yazın lütfen.

illa masaüstü ile ilgili de değil. dosyalama, sürücüler ile alakalı falan da olur. herşeye açığım. donatın ortalığı işte:)

şimdiden teşekkürler.

 
aradığın çoğu şeyi burada bulabilirsin.

customize.org
  • mevrin  (01.04.11 22:09:44) 
uzun uzun anlatmak isterdim ama araştır sen :)
fences
objectdock
rocketdock
rainmeter; yok böyle bişi
folderico
bir de win7 theme pack felan oluyor exe biçiminde, onları deneyebilirsin.
prntscr.com
ikonlar masaüstünde boşluğa çift tıklayınca kayboluyor (fences)
fastfolders, ımmm enfes
image resizer powertoy clone
rightload

şimdilik bu kadar :)
  • dieselsingle2  (01.04.11 22:17:07) 
[]

askere kimler gitmiyor minvalli bir soru

merak sardı beni. başlıktaki soru da şu şıkkı eliyor ; bedensel ve zihinsel engeli olanlar.

şimdi geriye askere çağrılmayan ya da alınmayan kimler kalıyor? mesela müslüman olmayan türkiye cumhuriyeti vatandaşları askere gidiyor mu? eşcinsel türkiye cumhuriyeti vatandaşları askere gidiyor mu? çifte uyruklu türkiye cumhuriyeti vatandaşları arkere gidiyor mu? düztabanlar alınmaz diye bir rivayet vardı , onun aslı var mı? erkek tenassül organın kalkmazsa almıyorlar mı? paşa çocuğuysan kolay askerlik falan yapıyor musun?

cevaplar da nedenleriyle birlikte verilirse sevinirim.

not: 23 yaşımdayım , okuyorum askere gitmedim henüz. ne anti-militaristim ne de postalcı. agnostiğim. merakımın kaynağı şu entry; (bkz: #14405477). buradaki şahısın askerlik yaptığı belirtilmiş. ben müslüman olmayanlar gitmiyor gibi bir izlenime kapılmışım nedense. diğer sorular da aradan çıksın istedim bu arada.

edit: müslüman olmayanlar tanımım da nüfus hanesinde islam yazmayan vatandaşlar.

 
niye gitmesin ki? Askerde kimse senin dinine bakmaz.İster müslüman ol ister hristiyan istersen taocu ol paşalar gibi yaparsın askerliğini.
uzun lafın kısası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysan Askere paşa paşa gideceksin.
Gitmeyecekler ise,yüzünde derin yara izi olanlar,fiziksel veya zihinsel engeli olanlar,düz taban olanlar,kanıtlamak koşulu ile eşcinsel olanlar.İkizin silah altında ise sıra ile,şehit düşmüş kardeşin var ise senin tercihine bırakıyorlar askerlik görevini.Çift vatandaşlarda gidiyor diye biliyorum.

Onun dışında düztabanların alınmama nedeni,mayına bastıklarında mayının patlamaması için diye biliyorum.
  • skywalkeremre  (25.03.11 00:54:07) 
  • password  (25.03.11 00:55:37) 
askeriye hakkında pek fazla bilgim olmaması yanında , askerliği müslümanlık ile bağdaştırmam ya benim eksikliğim ya da askeriyenin imajının yansıması o zaman. hani ''peygamber ocağı''falan derler ya. ya da halkın bir büyük bir kesimi şehit olmayı cennet kademesine yükselmek olarak benimser. o yüzden benim gözümde oluşan imaj , askeriyenin islam yansımasında bi kurum olduğu idi. o yüzden de bana biraz garip geldi açıkçası.

ayrıyetten verilen linki okurken gözüme şu ibare çarptı;

''Memleketlerinde tahsilleri yedek subay yetişecek derecede olupTA, geldikleri tarihte 22 yaşını bitirmiş olanlarla memleketlerinde askerlik yapmış ....''

çok alakasız olarak ; bu cümledeki ''olupta'' ifadesi doğru kullanım mı? yani oradaki -ta , dahi anlamındaki de değil de bulunma durumundaki -de mi? koskoca tsk yazım hatası yapar mı?
  • harrage  (25.03.11 01:07:35 ~ 01:08:19) 
sen feci şekilde kavram kargaşası yaşıyorsun ve bu askeriyenin imaj yansıtmasından ziyade sanırım daha çok senin ilgisizliğin bence.Askerde her ölen şehitlik mertebesine yükselmez, şehitlik mertebesi sadece müslümanlar için geçerlidir,yani başka bir müslüman devletin askeride görevde ölünce şehit olarak kabul ediliyor.Burada esas nokta müslümanlık.Şehitliğin kelime anlamıda TDK'ya göre kutal bir ülkü ya da inanç uğruna savaşırken ölen kişi oluyor.

Askeriye islam yansımasında bir kurum olsa ergenekon gibi bir kavram hayatımıza girmez,darbe planları yapılmaz ve çok daha farklı bir şekilde yürütülüyor olurduk ki bu çok çok çok basite indirgenmiş ve güncel bilgilere dayanarak söylediğim bir şey.
Askeriyenin herhangi bir görüşe ya da tarafa yakın olması yapısal bütünlüğü açısından zaten mümkün değil,kaldı ki askeri müdahalelerin hangi kesimlere yapıldığı,hangi olaylardan sonra askerin sesini yükselttiğini ufak bir google araması ile bulabilirsin.

Orada ki 'OlupTA' nın Türkçe karşılığı 4 yıllık fakülte mezunu demek. Yani yedek subay olabilecek yetkinliğe sahip kişiler demek istiyor.

Dilbilgim zayıf lakin neden hata yapmasın ki? O yazıyı yazanda senin benim gibi adamlar yani, gözden kaçan bir hata olabilir.Ha olmaması gerekir o ayrı ama sonuç olarak toplumun herhalde %99'u orada yazanın ne anlama geldiğini bildiği için ya da durumlarını bildiğinden okuma ihtiyacı dahi hissetmediği için kimse dikkat etmemiş olabilir.

Edit: TSK nın yaptığı hataları bilsen aklın uçuklar,keşke sadece TE TA DE DA kadar basit şeyler olsa. Yapılan bir hata yüzünden 1 dönem attı benim askerlik bu da bana 1 seneye mal oldu. O yüzden çok mantık aramamak gerek bazı şeylerde söz konusu askeriyeyse.
  • skywalkeremre  (25.03.11 02:08:21 ~ 02:12:50) 
çifte vatandaş olanlar, eğer diğer vatandaşı olduğu ülkede askerlik yaptığını belgelerse, gitmiyor diye biliyorum.


  • weah  (25.03.11 02:41:40) 
Takım Komutanlığı yaptığım bölükte zımba gibi bir askeri, gece körü olduğu için terhis ettiler.


  • €xpolerer  (25.03.11 06:53:42) 
evet paşa çocukları askerliklerini ormineral olarak yapıyor. en kebap yerlerde, en kolay görevlerde. mis.

hatta direk paşa evladı olmaya gerek yok. yiğeni olursunuz, dayısının torunu olursunuz, komşusu olursunuz, eski dostu olursunuz...

not: paşa dan paşaya değişiyor. belki aralarında babamın oğlu olsa torpil geçmem diyenler vardır.
  • ya ben lan neyse  (25.03.11 14:27:59) 
[]

masaüst simgelerinin boyutları??

tinypic.com

ilişikteki resimde görüldüğü gibi , sarı renkle çenttirdiğim kısımdaki simgeler 10 numara 5 kuruş simgeler. bayılıyorum onlara. ama mavi renkle çenttirdiğim alandaki simgeler tam bir allahın belası , tam bir sevimsizlik abidesi.

ben masaüstümdeki bütün simgelerin sarı alandaki gibi olmasını istiyorum. takıntı yaptım bu konuyu. var mıdır bunun bir çaresi.

not: sims 3'ü kız arkadaşım oynuyor yalanı atıyorum hep ama ben de oynuyorum arada.

not2: duyurunun kendi foto şeysine iliştiremedim bi türlü , ben de dışarıdan upload ettim fotoyu.

 
control+mosue tekerlegi.


  • bryan fury  (21.03.11 23:18:01) 
@brian fury , onu yapmam sadece simgelerin boyutlarını değiştiriyor. benim asıl sorduğum o değil. iki klasmana ayırdım simgeleri fotografta. ikisi de birbirinden değişik türde. bazıları kare içinde ufak bir simge iken , diğerleri başlı başına bir simge. tam net anlatamadım ama işte fotoya bakılınca anlaşılıyor diye umuyorum. ben hepsi sarı ile boyadığım kısımdaki simgeler gibi olsun istiyorum


  • harrage  (21.03.11 23:21:27 ~ 23:27:53) 
bi yerden pixel seysı ayarlanıyordu win7 de de unuttum sımdı. gorev cubugundan properties e baksana bi.


  • bryan fury  (21.03.11 23:32:42) 
yahu ben tek gözlüyüm. (biri görmüyor yni) yine de bende simgeler o kadar büyük değil. hatta zaten masaüstünü boş sevenlerdenim. ama o kadar büyük simgeleri nasıl kullanıyorsun? ekranı allak bullak ediyor. bi de wallpaper! peh :)


  • ben smyrna  (21.03.11 23:39:11) 
1.si aga manyakmısın öyle koca koca masaüstünde yer kalmamış
2.si bazı simgelerin boyutları belli sınırlar içinde göre kodlanmışsa belli sınıra kadar büyürler normade notebooklarda (multitouch) touch padde iki parmakla oynatarak yaparsın yada ctrl+scroll eger olmuyorsa zor. tabi birde su yöntem var o alırsın o logoları internetten indirirsin sonra simge boyutlarına indirirsin sonra simgeyi onu haşine getirirsin.

  • exodia  (21.03.11 23:45:48) 
@ben smyrna; valla takıntı meselesi sanırım biraz:) dosyalarım falanda hep en büyük halindedir. küçük olunca içim sıkılıyor , midem ekşiyor:)


  • harrage  (21.03.11 23:47:06) 
cevap yazanlara teşekkürler:) eğer aynı dertten muzdarip olan varsa(ki zannetmem) bir site buldum , orda epey bi icon var. denedim bill gates servetini yüzde100 bana bağışladı.

www.iconarchive.com
  • harrage  (22.03.11 00:03:24 ~ 00:03:45) 
simgesini değiştireceğin dosyanın ismini googla yazıp yanında icon diye ekleyip aratırsan, hatta soldan simge seç e tıklarsan daha iyi olur. ordan beğendiklerini seç, o boyuta geleni bulana kadar denersin.


  • sertayg@yahool.com  (22.03.11 11:12:28) 
[]

amazon.com hakkında??

sorum: türkiye'de amazon.com üzerinden alışveriş yaptığımızda , sitede gösterilen satış fiyatının üstüne neler ödüyoruz.

misal kargo , vergi , harç vs?

daha net bir örnekle; wd 500gb external driver amazon.comda yaklaşık 80dolar. hani nerden baksan 120tl diyelim. aynı ürün buradaki bir media markt'ta 160 tl.

işte sorum şu ki , o 120 tl görünen meblağ , direk vergisi amerikan vatandaşlar için olan fiyat mı? o mal türkiye'ye girerken vergisini de ödüyor muyuz.

eğer cevap ''tabi ödüyoruz'' ise , tam olarak bir ürün almak için cebimden ne kadar para çıkcak , onu gösteriyor mu bu amazon abi? türkiye için ''bu mal bizde bukadar ama sizin ülkeye gelince sen şu kadar ödücen başka da bişey düşünmücen , kafan rahat olcak'' şeklinde bir gösterim mevcut mu?

şimdiden teşekkürler.

 
amazon bu tur urunleri gondermiyor turkiye'ye.

(bkz: #14563036)
  • entrapmen  (21.03.11 20:04:18) 
peki , harry potter'ın son kitabı mesala 10dolar(nerdeyse 15 tl). bu kitabın türkiye fiyatı 30 lira. işte ben bu kitabı türkiye'ye getirtmek istesem nakadar vergi öderim , ne kadar ulaştırma , ayrıca amazon bunları kendi sitesinde gösteriyormu , sen türkiye'den alıyorsun , ödeyeceğin toplam para şu'' diye?


  • harrage  (21.03.11 20:27:12) 
kitaplar için genelde parça paşına 6-10 dolar arası standart kargosu (3-4 hafta varış süresi) olur; ekstrası olmaz... üye olup sepete atın, alır gibi yapın o zaman görürsünüz her şey dahil maliyeti. (amazon aldıgınız yeri araştırmaz; "nereye göndereyim" dediğinde sizin söylemeniz lazım. sonuçta tr'den sipariş verip başka ülkeye de göndertebilirsiniz. tabii kredi kartı kayıtlı adresiniz orası olmalı)


  • 507  (21.03.11 21:01:18 ~ 21:02:39) 
[]

internetten tv izlemek için program önerisi

var mı bildiğiniz , güzel kullanışlı , arayüzü sevimli bir program. boyutu falan önemli değil. büyük boyutlarda da olur. bi de artık çekmek mi oluyor ne oluyor bilmiyorum ama sadece türk televizyonlarını çekmekle kalmasın. beynelmilel olsun.

hatta olursa nba tv'yi gösteren bile olsun? yok mudur böyle bir zamazingo(özellikle espn'yi gösterse sevinçten ağlarım)

önerileriniz için şimdiden teşekkürler:)

ekler: 8mbite kadar internetim var , genelde de ful çekiyor indirme bazında. kotayı da kesmiyorlar. 8mbit yeterlimidir?

 
www.bvtlivetv.com

ben bunu kullanıyorum uzun zamandır ve gayet memnunum. ancak yabancı birçok kanal var ama nba tv yok sanırım.
  • vercingetorix  (17.03.11 19:43:04) 
[]

eskişehir'de derbi'yi 3d izleyebilecek mekan?

var mı bildiğiniz. bi de fiyat nasıl oluyor , oralet dahil mi fiyata??




 
(git: 232327)


  • xenophobe  (14.03.11 14:57:17) 
[]

windows'ta dosyalama hakkında bir soru

şöyleki bilgisayarımda windows vista kullanıyordum ve daha sonra windows 7'ye geçtim. müzik arşivimi tuttuğum dosya içinde vista zamanında sadece mp3'leri vardı normal olarak. 7'ye geçmemle birlikte bu mp3 dosyalarının yanında bir de albüm posterleri göstermeye başladı.

daha detaylı anlatmam gerekirse müzik klasörümde her şarkıcıya özel bir dosya bulunuyor. bu şekilde katagorize edilmiş halde. misal duman klasöründe duman mp3leri var. yani eskiden böyleydi. 7 ile birlikte artık o dosyanın içinde duman albüm kapakalrı da var.

ve ben bunlar ayrı bir dosya olarak görünmesin istiyorum. teker teker silmek çok zahmetli olacak. aynı şekilde gizli görünüme döndürmek de.

peki bu işi dosya seçenekleri falan zıvırla halledebbilme şansım yok mu?

 
toplu olarak halletmek için,

komut satırı aç (cmd)
c:\users\ahmet diye başlayacak muhtemelen
cd music
attrib *.jp* +h /s

tüm resim dosyalarını gizli hale getirecek. gizli dosyaları açık göstererek kullanmıyorsan görünmeyecekler. iyice kafan atarsa atrib yerine del yazarak silebilirsin de (mesuliyet almam :P)

normalde windows aramasından da yapılıyor ama 7'de değişti komple ortalık, ben bulamadım kolayını.

edit: windowsun "müziğim" klasörünü kullandığını varsaydım. eğer müziklerin "d:\osman" klasöründeyse oraya gitmek için

d:
cd osman

komutları iş görecek.
  • celeron 300a  (07.03.11 21:51:46 ~ 21:59:11) 
[]

bilgisayarım ile ilgili beni rahatsız eden bir durum var.

kısaca açıklayayım hemen. 2008 yazında abd'den almıştım bilgisayarımı. (laptop)
hp dvbilmemkaç special edition diye geçiyor
intel core 2 dua 2.0 ghz t5750

4 gb ram

sahibi idi.

geçen senenin ortalarında sabah uyandığımda bilgisayarımı9n açılmadığını farkettim. çalıştırma düğmesine bastığımda tüm ışıklar yanıyor fan ateşleniyor lakin daha sonradan sönüyordu. ve hiç bi trlü tuşlar çalışmıyordu. ekrana da hiç bir trlü görüntü gelmiyor.

ben de izmirde bir tanıdık tamirciye götürdüm. anakart yanmış dedi. 300 tl ye değiştiririm dedi. eyvallah dedim. sonra bilgisayar çalışmaya başladı.

ama baktım bişiler eksik bunda. ram bilgilerime bir göz attım. 2 gb ram görünüyor. bilgisayarın ram yuvasını açtım. çift slota takılı her biri 2gb olan ramlarınden birisi yuvasına oturtulmamış. aha dedim heralde takmayı unuttu ben takayım. taktım. bilgisayarı açmaya çalıştığımda o ilk karşılaştığım sorun oldu. yani ekrana görüntü gelmiyor. ısışlar yanıyor ama fan susuor falan. hayırdır dedim ram in bi tanesini çıkarttım canavar gibi çalışıyor.

her bir slot ve ram için bütün kombinasyonları denedim. iki ramde de iki slotta da sorun yok.

şimdi bu adam beni kazıkladımı acaba anakart değilştirdim diye. sadece o rami çıkartıp bana aynen iade mi etti?

bi de şarj aletimin uç kısmında şu srekli başımıza gelen kablo ayrılması var. teller birer ikişer kopuyo içinden ama yine de şarj etmede bir sorun yok. tek bir sıkıntı haricinde. oyun oynarken şarjsız oynama sürecinde kasmayan oyun ne zaman şarja takılıyken oynasam kasıyor. sebebi şarj aletimidir?

 
bu genelde bios problemidir aslında "anakart yanmış" gibi bir ifade zaten doğru olamaz o anakartta herhangib bir problem olsa onu tamir edecek kişi sıradan bir tamirci değil en temizi hp nin servisidir.


  • saiko  (06.03.11 14:04:54) 
tamir eden kişi babamın bürosunun olduğu iş hanında bürosu olan bir bilgisayar mühendisi ya da ona denk bişi ama bilmiyorum. aslında epey de para kazanıyor , hem tanıdık sayılır hem de benim üçyüz liramla zengin olmaz ama insanın içine kuşku düşüyor. çnkü tamir öncesi ve tamir sonrası 4 gb ram ile kullanımda yaşanan sorun tıpatıp aynı. sadece ramlerden birini çıkarınca sorun düzeliyor.

bi de bu bios falan anlamıyorum hiç. şu andan itibaren bilgisayarımı kendi imkanlarımla düzeltip 4 gb kullanabileceğim bir tol yokmudur ki?
  • harrage  (06.03.11 14:11:06 ~ 14:11:29) 
aklıma gelen tek yöntem var alakasız da olabilir ama sen gene de uygula, 2 rami da tak aletin bataryasını çıkar şarj aletini çıkar(herhangi bi yerden güç alamasın yani) sonra açma kapama tuşuna basılı tut(5 dakka 10 dakka ne bileyim yeterli baskıyı uygulayabilecek bi kitap bişey koyabiliyorsan koy üstüne kalsın öyle biraz, çok kalırsa iyidir) sonra elektriğe tak bi dene(pili takmadan).


  • saiko  (06.03.11 14:23:46) 
bunu bir deneyim. umarım işe yarar. ama bu durumun teknik nedenini açıklayacak birisi de olsa ne güzel olur. çnkü içimi kemiriyoru bu olayın bit yeniği gibi olması. 300 lira az buz para değil. hele bir öğrenci için.

yani iki ram in aynı anda takılı olması ve bilgisayarın çalışmaması her iki ram ve slot da sorunsuz olmasına rağmen nasıl mmkün olabilir?
  • harrage  (06.03.11 14:29:34) 
anakartı degistirmis ise siz acip bir goz atin yeni mi degil mi 2008 de alinan pc nin anakarti ile yeni takilan arasinda bir fark olmaz mi kaldi ki bu parcalarin pek cogunda uretim tarihleri de yaziyor diye biliyorum yani daha once kullandıgim ve halen kullandigim pc yi devamli parcalayip takiyorum ve tarihler mevcut uzerlerinde.

yalniz acamam diyorsaniz kurcalamayin ,cunku acip takarken arızayi tamir edicem diye pc yi kullanilmaz hale getirmedim degil hani.nacizane bir oneri benim ki eger kontrol etme imkaninin var ise bir bak bakalim.
  • kulustur  (06.03.11 14:42:18) 
daha önce hiç açmadım pc yi. ama eğer arka kapağını açtığım zaman içindekiler fırlamıyacaksa uçuşmayacaksa açmayı düşünürüm. bilgisayar hp pavillion un dv serisinden birisi. bordo ağırlıklı bir rengi var , special edition diye geçiyor. hani şu siyah pavillionların aynısının tıpkısı. arka kapağı açsam sorun olur mu ki.

zaten açmak istiyorum çünkü fan deli gibi kirlenmiş ve çok ses çıkartıyor. eminim ki tam verimiyle çalışmıyor.
  • harrage  (06.03.11 15:16:31) 
bilen birinden yardim al ben bir adet laptopi parcaladim bu yuzden.

sor cevrene anlayan biri yardim etsin zaten saatci tornavida aletleri lazim sana.
  • kulustur  (06.03.11 15:19:12) 
@saiko'nun dediği yöntem 5-10 sn yapılıyor o da statik elektriği almak için. yani gerek yok 5-10 dk ye ve sizin sorunuzun çözümü olduğunu sanmıyorum.


  • dieselsingle2  (06.03.11 15:35:00) 
izmir de olmasan gel bakalim derdim daha yeni bir set tornavida aldim.
pc servisten geldi ve birtakim kablolari baglayamamislar :)
fonksiyon kayiplari vardi bi daha gitmeye usendim actim hallettim.

ama mutlak anakarta bak tarih de vardir onda hani 2009 ve cillopsa okey.
aslinda uygun tornavida varsa eline bi de video kamera al cunku soktugun hic bir seyi hatirlayamiyorsun sonradan ,gidebildigin donusu mumkun olan yere kadar git ama abartmmaaaa.

belki az biraz acip anakarti gorursun konfigurasyonu bilmiyorum bazilarinda cok basit sokuluyor sansliysan :)

ama yine de gunahina girmiyim ya bildigini yap sen.dimreteye prince giderken evdeki bulgurdan olma.
  • kulustur  (06.03.11 15:42:22) 
eskişehirdeyim burda okuyorum. acacayım artık napalım ,bu devran böyle gitmez.

cevap verenlere çok teşekkürler:)
  • harrage  (06.03.11 16:25:05) 
faz farkı sorunu var. amerikada elektrik 50hz türkiyede 60hz. amerikadan alınan elektronik ürünler uygun görünüyor ama sonradan astarı yüzünden pahalıya geliyor. şebeke elektriği frekans farkından ötürü makinen sürekli ısınır. zamanla parçalar zarar görür ve hurdaya döner. en güzeli hiç almamak alıyorsan da güç kaynağını şebekeye dönüştürücüyle bağlamak.


  • makel  (06.03.11 17:29:34 ~ 17:31:42) 
[]

izlmelik ''based on a true story'' filmler arıyorum.

izlediğim filmler içinde beni en çok etkileyen filmler genelde bu türde oluyor. daha bir ısınıyorum filme. o yüzden bu türün örneklerini arıyorum.

hatta filmde anlatılan olay ya da kişi ne kadar ünlüyse o kadar makbül benim için.

bu türde izlediğim filmler ise;

a beautiful mind
hotel ruanda
the pianist
cinderalla man
catch me if you can

aklıma gelmeyen de vardır ama sizin de önerilerinizi sabırsızlıkla bekliyorum. ne kadar çok öneri gelirse o kadar iyi çünkü epey boş vaktim var bu aralr ve bu uğraşla değerlendirmek istiyorum.

şu an aklımdaki iki izlemem gereken film ise the aviator ile king's speech.

tekrardan yanıtlayanlara teşekkürler.

 
Richard Feynman'ın hayatından bir kesit: www.imdb.com


  • sourlemonade  (05.03.11 19:00:40) 
frida var tabi ki
surviving picasso da var.
sonra mesela çok bilindik bi film değildir, the constant gardener.
yenilerden sanctum var pek tavsiye etmiyorum ama belki zevkinize uyar.
temple grandin var.

shine ve my left foot u biliyosunuzdur.
birebir olmasa da velvet underground var.
  • kediebesi  (05.03.11 19:06:34 ~ 19:13:55) 
  • ronaldo17  (05.03.11 19:07:45) 
pursuit of happiness'ı da izledim. the social network ve the king's speech gibi senenin filmleri'ndense de daha eski gözmden kaçmış filmler olsa daha makbül. ama onları da izleyeceğim harami eyw:)

richard feynman'ı tanımıyorum araştırayım eminim ki güzel bir konudur. teşekkürler cosmicstring:)
  • harrage  (05.03.11 19:08:04) 
  • ufukcel  (05.03.11 19:09:01) 
ronaldo17 müthişmissin. herşeyin bişeyi var demekki:)eyw:)


  • harrage  (05.03.11 19:09:06) 
pearl harbor
chicago
changeling
21
the blind side
defiance
zwartboek
the counterfeiters
salinui chueok
127 hour
in the valley of earth
eight below
  • ermanen  (05.03.11 19:09:26) 
yakin zamanda izledik, harika bir film, aslinda iki film :)

(bkz: l'ennemi public n 1 )
  • Labyrinthe  (05.03.11 19:19:30) 
patch adams var çok güzel filmdir


  • yigitkaraca  (05.03.11 19:33:56) 
  • risko  (05.03.11 20:18:17) 
iki saattir konuşuyoruz bir kere schindler's list demedik


  • tepedeki psychedelic adam  (05.03.11 20:23:04) 
Precious: Based on the Novel Push by Sapphire

gercek öykü değil sanırım ama ama kim based on dese ilk bu geliyor aklıma çok etkilemiş
  • ged  (06.03.11 11:06:49) 
[]

ABD'de 21 yaş altı alkol tüketimi hakkında bir sorunum var.

2008 yılında work and travel vasıtasıyla abd'de bulunmuştum. yaşım 19 idi. malumunuz amerika'da alkol tüketebilme yaşı 21. ben ve bir arkadaşım daha alkol tüketirken yakalandık. lafın kısası , mahkemeye çıktık. heyecan oldu bize , anı oldu.
ama ufak bir problem var. ben bu sene tekrardan work and travel ile abd'ye gitmeyi planlıyorum.

kısaca olay şu ; biz mahkemeye çıktık ve meahkeme daha sonuçlanmadan da ülkeye dönmek zorunda kaldık çünkü vizemiz doluyordu , programı tamamlamıştık. bir davaya şahsen katıldım. diğer ikisine ''free public defender'' adını verdikleri avukat bozması bi şahış girdi bizim yerimize , bizim bulduğumuz. biz ülkeye döndükten sonra girmemiş bu adam başka davalara.

olay alaska eyaletinde oluyor.

sormak istediğim durum şu; vize alırken bu kayıtlar konsoloslukta görünür mü? eğer ki görünürse bu vizeye engel oluşturacak kadar büyük bir suç mudur? daha önce başına böyle bir olay gelip de tekrardan vize alabilen var mı?ola ki vize aldım , amerika'ya giriş işlemlerinde başıma bir iş gelir mi? hapis gibisinden.

yardım edebilcek arkadaşlarla , alaska eyalet mahkemeleri web sitesindeki adli kaydımı , davanın seyrini gösteren sayfayı da paylaşabilirim.

hukuki bilgisi olan ya da en azından başına gelmiş ve ya başına gelmiş bir tanıdığı olan kişilere arz ederim.

 
guantanamo'ya göndermesinler de


  • michel foucault  (14.12.10 20:22:08) 
amerikan hukuku bilenler yardımcı olabilir ancak, hapis değilde para cezası vardır muhtemelen, neden direkt gidip konsolosluğa sormuyorsun?


  • frzn  (14.12.10 20:35:34) 
Vize görüşmeniz ne zaman? Cevap veremiyorum ancak çok uzaktan da olsa benzer bir durum söz konusu. Vize görüşmesi sonrası beni bilgilendirebilir misiniz bir sorun çıkıp çıkmadığı hakkında?


  • hayattan sikilan adam  (14.12.10 21:05:01) 
eskişehir'de yaşıyorum , aslında ankaraya gittiğim bi gün sanırım sormalıyım. ama o da işkence , onun için de reservasyon yapmak neyim gerekir heralde. para cezası olsa ne ala , vizeyi verdikleri sürece gidip ödenir.

daha vize görüşmem falan yok , bu durum kafamı karıştırıyor işte..
  • harrage  (14.12.10 21:12:34) 
1234   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.