hiç gerek yok, öyle alabilirsin istersen diye uyarı geliyor.

illa git al bak, mecbursun demek değil.

- almamak bir sıkıntı yaratmaz merak etmeyin.

almıyorum. herhangi bir sıkıntı olmaz.

vadeli hesap cüzdanı artık gereksiz. zaten internet bankacılığı var. hesap açılışında almasan bile istediğin bi zaman gidip alabilirsin hesap cüzdanını.

Büyük ihtimalle bankacılık mevzuatında eskiden kalan bir maddeden dolayı var. İnternet şubesinden hesap kapatırken de, hesap cüzdanımı getireceğim diye bir ibare var.

Sanki sadece hesap cüzdanıyla işlem yapılabiliyormuş gibi...

hocam git starbucks'tan falan rica et çekerler. tchibo'da çeker aslında, çekirdek alınca dükkanda çektiriyoruz biz sonuç olarak.

oradan aldığına dair elinde bir fiş fatura varsa çekmek zorunda. eğer yoksa bile kibarca söylediysen çeker -di... demekki gidip bunu çekin lan falan dedin :)))

tchibo terbiyesizlik yapmış.
Sonuçta satın aldığınız anda yada sonrasında ne farkeder sanki?

Şikayet etmelisiniz bu durumu bana kalırsa.

Çekirdekleri bütün tchibolarda çektirirsiniz aslında. Olayı anlatırsanız yardımcı olurlar, ya siz anlatamadınız, yada anlamak istemedi o kişi.

yani tabii bir yerde onlar da haklı. art niyetli insanlar bunu çok güzel kullanabilir. sizin yapabileceğiniz tek şey rica minnet biraz daha zorlamanız veya kahve öğütücüsü olan birine rica etmeniz. ya da kendiniz almanız.

oradan satin aldiginizi soylediniz mi? bence bu bilgiyle cekmeme olasiliklari oldukca düşük. ha yine mi cekmiyor başka şubeye gidilebilir. ikinci secenek satin aldiginiz yerde sesinizi bi ton yukselterek durumu teshir etmek. tavirlari degisecektir:)

tchibo'nun uygulamasi bu sekilde. ben de denk gelmistim bir seferinde. hatta daha soormadan onlar soylemisti sonradan getirirseniz cekmiyoruz diye.

herkesin kafasina gore gelip cekirden cektirmesine engel olmak icin olabilir bu sistem. bir de siz burden aldim deseniz de emin olamazlar. thico paketinin icine starbucks koyup gidebilirsiniz. o zaman da onun tadi kendi cekirdeklerine karismis olur ve almanlar biraz daha hassas saniyorum bu tip konularda.

tavsiyem sinbo'dan 40tl'ye ogutucu almaniz.

Çekmiyorlar..

Git Starbuckstan bi paket çekirdek kahve al. Çektir, sonra içine bu çekirdekleri koy. Ay bi kısmı çekilmemişti çeker misiniz de, onu da çeksinler.

2 şubede denedim, bir de arkadaşıma sordurdum (acaba ben mi yapamıyorum diye) (olumsuz cevaptan habersizdi o da, nötr gitti sordu yani)
Fİş/ fatura olaylarına hiç girmeden, tchibo paketindeki (açık çekirdekleri koydukları bej paket var ya) kahveyi çektirecektim, aldığım gün değil, 2 hafta oldu alalı işte.

* Bi tanesi dedi ki, "ben bunun tchibo kahvesi olduğunu nereden bileyim, belki içine başka koydunuz?"

açık çekirdek kahve alıp, onu değiştirip, gidip çektireceğim olasılığına karşı bir prosedür yazılmış olabilir mi acaba?

* o kişinin anlamak istememesi değil benim uğraştığım şey, markanın böyle şeyleri adamın insiyatifine bırakmaması -_-

* öğütücü almak istemiyorum, boşuna bir alışveriş olur.

* "art niyetli insanlar kullanabilir" / "herkesin kafasina gore gelip cekirden cektirmesine engel olmak icin" - evet, ama yani :) bilmiyorum, ben zahmet edip ikinci kere gitmişim mağazaya, ve beni bu şekilde geri çeviriyor.

Bu resmen müşteri kaybetme stratejisi.

alman markası olduğu için keskin prosedürlere pay veriyorum ama ülke uyumunu da gözeteceklerini sanıyordum, sevdiğim bir markaydı ayrıca :(

Tabi ki saçmalık. Öğütülmüş kahve çok çabuk bayatlar, dolayısıyla alır almaz koca paketin tamamını öğütmek doğru değil. Günde bir fincan içsen bir paket kahveyi bitirmen 1 ay sürer. Öğütme süreci birkaç saniyeden ibaret, çuval çuval kahve öğütmüyoruz.

Starbucks'tan kahve alıp daha sonra Tchibo paketine koyup bir de öğütmeye kaç kişi götürecek? Starbucks daha yaygın, bence bunun tersinin olması daha muhtemel. Starbucks'ta böyle bir durum olmuyorsa Tchibo'da hiç olmamalı.

Aksiyon: Web sitesi üzerinden şikayet etmeni öneririm, en azından uygulamalarının saçmalığını anlamış olurlar.

Çözüm: Starbucks bu konuda çok sorunsuzdur tavsiye ederim. Düzenli kahve tüketiyorsan öğütücü almanı öneririm, çok işe yarıyor.

50 liraya sözen el değirmeni al, rahat et.
yaklaşık bir aydır kullanıyorum ve kahvenin tadı güzelleşti resmen. çekildikten sonra gerçekten kısa sürede bayatlıyormuş kahve. önceden bunu söyleyenleri pek sallamıyordum ama doğruymuş.

telefon ekran değişimi ya da bir sebeple amatör ellerde açılmış sonra da wi-fi modülü patates olmuş. wi-fi modülü değişimi ile kendine gelir.

@arkeolojik usb'ye katılıyorum. wifi modülü arızalı bence. format atman bir işe yaramayacaktır.

@arkeolojik usb ve @zentiva Wifi modülü nedir arkadaşlar? bi de telefon hiç servise gitmedi.

düşmeden dolayı da zarar görmüş olabilir. donanımsal arıza bu.

@adivar telefonu son zamanlarda hiç düşürmedim. hafızasını temizledim biraz. düzelir gibi oldu. ama tekrar aynı sorunla karşılaştım.

telefonun içinde her işi yapan bir elektronik ünite var titreşim, kamera, wifi, sessiz moduna aldığımız anahtar vb . anlattığınız durum tipik wi-fi işini üstlenen parçanın fonksiyon kaybı yaşamasından kaynaklanır. telefon sökülmesi, düşmesi, su gelmesi, elektronik şansızlığı gibi gibi sebeplerden olabilir.

www.youtube.com
şu video fikir verecektir. ebay' de 6-7€ ya bu parçaları bulmak mümkün. biraz dikkatle kendiniz değiştirebilirsiniz. telefonunuzun garantisi bittiyse ama garanti devam ediyorsa yetkili servise götürmeniz en iyisi. onlar yapsın.

yürümek, baktın uykun yok, tak kulaklıkları giyin güzelce, çık yarım saat 45 dakka düşük tempoda yürü.

düşük tempo olması önemli, geldiğinde büyük ihtimalle çok fena uykun olacak.

spor yapın mutlaka. yürüyüş koşu tarzında bir şeyler.. akşamları saat 8-9 gibi de kocatepe'de mavi çay diye satılan içinde hafif böyle uyku getirecek bir bitki var, onu için. belki faydası olabilir.

vücudu yor, aksam kahve içme...

(bkz: melatonin). 0.5 gr yutmanız yeterli olacaktır

aynısı bugün başıma geldi. sabah 7 de kalktım ama öyle pis uykum vardı ki alarmı 07:07'ye kurdum. 7 dakika bile çok önemliydi benim için. ama eminim ki bu akşam yine 12'den aşağı yatmayacağım. (gerçi yarın sabah kalkmam gerekmiyor)

melisa çayı
papatya çayı
sıcak bir duş
en olmadı melatonin takviyesi

İşe başladığımdan beri en geç 11'de yatar oldum. 6'da kalkıp güzelce kahvaltımı ediyor ve 7'de servise biniyorum. Servis için 6.45'te evden çıkıp 15 dk yürüyorum ki belimdeki fıtık için yürümek iyi geldiği için ben istedim bu durumu. Her sabah 15 dk servise yürüyorum, her öğle arası yemekten sonra şirkette yarım saat masa tenisi oynuyor ya da yarım saat yürüyüş yapıyorum. Akşam 7 gibi servisten inip 15 dk eve yürüyorum. Yemeği hemen yiyorum ki geç vakitte yedikten sonra uykumu kaçırmasın. Yemekten sonra bel egzersizlerimi yapıp sıcak bir duşa giriyorum. Kısa bir diziyi bile izleyemeden uyku basıyor. 10 buçukta yatağa giriyorum ve 11'de de büyük oranda uykum gelmiş oluyor.

Diyeceğim o ki, güzel ve düzenli beslenin, öğün atlamayın, sabah mutlaka hareket edin (yürüyüş yapamıyorsanız bile birkaç hafif egzersizle vücudu uyandırın), otururarak çalışıyorsanız eğer belirli aralıklarla kalkıp birkaç tur atın, okuyorsanız zaten bunu daha rahat alışkanlık haline getirebilirsiniz. Akşam yatmadan önce de mutlaka yine birkaç egzersiz yapın, hafif yiyecekler tüketin. Bir de gün boyu bol bol su için.

Ekstra olarak da yatağa girdikten sonra ışıkları kapatıyorsanız telefona bakmayın. Eyyorlamam bu kadar.

İlaçsız denenebilecek en iyi yöntem düzenli bir yaşam stiline adapte olmaya çalışmak. Umarım siz de harekete geçip başarabilirsiniz.

Kendine uyku rutini oluştur.
Öncelikle bir saat en az yarım saat önce elektroniklerle işin bitsin. Pikseller stres hormonunu yükseltiyorlarmış.
Sonra ılık bir duş olabilir hafif bir yoga olabilir kendini rahatlat. İstersen son olarak bed yoga yaz arat ona bak yatakta yoga yapıp uzan.
Benim bir ara uyguladığım rutinim şöyleydi diş fırçala yüzünü yıka tinizle nemlendir. Yüz yogası yap.Pijamaları giy. Yoga yap yatakta ve uyu. Bir saate uyumuş oluyordum.

Giderek daha hızlı uyuyordum. Diş fırçalamak gece hemen uyku moduma geçiriyordu sonra bozdum uyku düzenim bu aralar benim de kötü

prana breath yukledim, yataga girince onu aciyorum. onun sesiyle nefes al ver yapiyodum, biraktim artik zor geliyor. ama gene de uygulamanin sesi acik. bir sure sonra bu sese sartlanmayi ve duydugumda direkt uykuya dalacagimi dusunuyorum. yani kendinizi bir rutine, bir sese sartlandirmaya calisin.

benim önerim, önceden hgs almanız. içiniz rahat olur. gişe olayı yok artık istanbulda, otomatik geçiriyorlar.

fakat bandırmadan hızlı feribot ile gelirseniz, hiç bir ücret ödemeden de ulaşabilirsiniz kağıthane'ye.
yada izmit körfezden e-5'i takip ederek gelirseniz, sirkeci - harem arabalı vapurunu kullanarak boğazı geçersiniz ve yine hgs - ogs ihtiyacınız olmaz.

Girmez.

Kendin de değiştirebilirsin aslında. Telefon modelini yaz youtube'a sonuna da teardown yaz göreceksin o kadar da zor değil.

Ücretleri bilmiyorum Türkiye'de parça hariç çok tutmaz tamircide. Servis ise öper, servis fiyatı internette yazar modele göre değişir.

Apple ise unut, çin malı ekran alıp takarsın ancak.

ben iPhone'u servise vermiştim, yanlış hatırmalamıyorsam 570TL gibi bir ücreti vardı.
Fakat ekran değişimi sonrası testlerden geçemediği için yeni telefon verdiler.

ekranı kendim aldım. sadece tamir ücreti ne kadar tutar onu soruyorum.
iş sadece ekranı çıkarıp yenisini takmak ise tamam ama sanıyorum komple açılıyormuş telefon. geri toplayamama ihtimalinden dolayı yapamıyorum.

ekranı aliexp. üzerinden alip, 40 tl işçilik vermiştik. max. 50 liraya yaptırırsın. tabi ekran senden ise

orijinal istiyorsanız çok pahalı olur. 400 - 500 civarı diye biliyorum apple store'da.

normal bir telefoncuda max 150 tl'ye halledersiniz, takacakları ekran da aynı ekran olur.

internet subeleri vadesi dolan hesaplarin uzerine eklemene izin veriyor. ya da vaden dolunca hesabi kat vadesize al. ekleyecegin parayi da vadesize koy, sonra birlestirip yeni vadeli ac

internet şubesi yada atm bu iş için yeterli olur.

şubeye gitmeye gerek yok.

bence olmaz, sonucta onemli olan pasaportunuzdaki bilgilerin dogrulugu. dokumanin bir kosesinde boyle birsey yaziyor diye sorun olursa cok sacma olur.

olmaz, korkma.

Tum bilgiler gorunur durumdaysa bence de sorun olmamali.

Rahatladım sayenizde, kıla tüye takarlar diye çok korkmuştum, teşekkür ederim yeniden :)

ödeme yapılan kredi kartına iade yapılıyor diye biliyorum. 3-4 kez iade aldım.

yani mutlaka kayıtlı olmasına gerek yok sanırım. kayıt etmekten kormayın bence, booking.com'dan defalarca otel ayarladım, bir sıkıntı olmuyor.

Toyota avensins 99-2000 falan. 2000 motor lpg’li kovala.

lpg'li olsun istemiyorum açıkcası. Soruyu da bu şekilde düzenleyeyim.

5 kişinin insani şartlarda seyahat edebileceği büyüklükteki bir arabayı bu fiyat aralığında almanız pek mümkün gözükmüyor. daha doğrusu sorun çıkarmayacak bir araba mümkün gözükmüyor. km si yüksek eski arabalar olabilir tabi ama yararından çok zararı olması muhtemel.

i10 ve micra 5 kişi için zor baya. honda city olabilir.

Eski bir jazz kullanıcısı olarak konuşuyorum 2014 modeldi benim.
Dıstan küçük görünür ama içi geniş beş kişi rahat seyahat eder. Dizeli yok hondaların sadece benzin üretiyor ama jazzda fena yakıyor bilgin olsun. Ben resmen zorunlu haller dışında kullanmıyorum işe gidip gelirken sadece o da gunde on km falan en fazla ona rağmen 10 gunde bir depoyu fulluyordum

micraya 5 kişi sığmaz. jazza belki i10na 4 kişi zor sığar. 2012 model corsaya 5 kişi binince sığamıyoruz. ancak otomatik sorunsuz bir benzinli arıyorsan corsaya bak. dediğin fiyatlara eski kasa corsa otomatikler var. easytronic tam otomatik bir şanzıman olmadığı için arızasıda pahalıya mal olmaz.
genişlik arıyorsan yarise bakabilirsin. honda city o fiyatlara sana ideal yada clio temizleri.

@mikahakkinen'e katılıyor ve corsa diyorum bende, bundan önceki iki aracım da corsaydı. alırken de satarken de üzmedi, hep üzerine koyarak sattım. hatta ikincisini 30 dk içinde sattım sahibinden.com'da.

1.2 motor uygundur. az yakar, mtv'si ucuz, parçası ucuz, sağa sola vursan başın ağrımaz üzülmezsin.

ama arkada 3 kişi (3 erkek olursa, kadınsa sıkıntı olmaz) oturacak, o biraz zorlar, haberin olsun.

toyota yarislere bir bak derim. bir ara kullandım herkes arabanın içine bindiğinde bu araba nasıl bu kadar geniş olabiliyor yahu diye soruyordu. satışı da kolay 2. eli var. arıza falan yapmaz kolay kolay.

Lpg li alacaksin kaçışı yok. Çok yakar yoksa. Benim arabam mesela 2003 model Honda Civic 1.6 ES.

Yayla gibi arkası. Satmayı bile düşünmüyorum. 304 bin km de.

Ufak tefek şeyler dışında gayet kararlı bir araç. Otomatik vites harika. Bozulmuyor.

Şöför dahil 5 kişi ne micra'ya, ne fiesta'ya, ne i10'a sığar. Sizin fluence falan bakmanız lazım.

aracınızın emme (intake) manifoldu girişinde flap olarak da tabir edilen bir parça vardır. bu parça o anda ihtiyaç duyulan motor gücüne göre manifold girişini açarak yada kısarak (intake) emme manifolfundaki hava basıncını kontrol eder.

ustanız bundan bahsetmiş yüksek ihtimalle. dediği gibi "çekiş" performansını bu parçanın tam olarak çalışmaması etkiler.

Tesekkurler, buna bakmak icin motor acmak (indirmek) sart midir? Eger ariza burdan kaynakliysa tamiri/degisimi ne tutar? Baska bi ustaya gostermistim " boyle de kullanmak istiyosan kullan motora zarari yok sen bilirsin" dedi, bu ne kadar dogru? Malumat sahibi birisine benziyorsunuz biraz ayrintili anlatabilir misiniz, tesekkurler tekrar, borc harc alinan bi aracta ilk gunden boyle bisey cikmasi gercekten can sıkıci..

Geçen de babamın arabasında oldu. Önce yakıttan zannettik (dizel) sonra sanayide bakıldı. Motor inmiyor sadece turbonun devreye girmesini sağlayan o parça değişti. Parça işçilik 500 tuttu.

Arabanin marka modeli ne? Hangi motor? %99 dizeldir zaten.

@Zentiva'nin dedigi gibi emme manifoldu temizligi yapilmasi gerekiyordur buyuk ihtimalle. Kurum bagliyo o zamanla. Ama ondan öte

Araba kaç km de?
En son bakimi ne zaman yapilmis? Hangi parcalar/yaglar degismis?
Turbodan yada enjektorlerden de olabilir cekis problemi..

Arac 2008 megan sedan 1.4 benzinli,
Bakimlari yapilmis, en azindan yol bilgisayarinda daha bakima 12000 var gosteriyo..

123000 km de

1.4 16v ler zaten 98 beygirmis fabrika verisi olarak. Arabanin normal gidisi oyle olmasin? :)

Bana kalirsa ustanizi degistirin. Adam seven bir esnaf abimize benziyor..

gözümün önünde kırmızı ışıkta geçti bir araç geçen yaz. şehir içiydi.
hemen arkasındaki trafik polisi kırmızı ışıkta durdu.
ben de polisin yanındaki şeritte durdum.
bir süre polisle bakıştık, yeşil yandı geçtik.
ne hoparlörden uyardı, ne peşinden gidip durdurdu.

ceza almalarını sağlayabilirsin ama neden yapacaksın?
yaptın diyelim ne işe yarayacak?
kırmızı ışıkta geçerken birilerine kamyon çarpmalı ki anlasınlar.
insanlar 200 liralık cezayı sonsuza dek ödeyebilirler.

Bulunduğum yerde sürekli bu duruma denk geliyorum. 200 lira da olsa cezasi hiç değilse adamın yaptığı cezasız kalmış olmayacak.

yasal düzenlemeye uygun olmadığı için ihbarla ceza kesilemiyor bildiğim kadarıyla. bir ara whatsapp hattı açmışlardı hatta, sonra bu yasal durum nedeniyle iptal edildi. düzenleme yapılacak dendi ama henüz bir gelişme yok.

ben ikinci şeride polis otosunu park edip fırına ekmek almaya giren memur da gördüğüm için, imam osurursa cemaat sıçar düşüncesini benimsiyorum.
tabi ki cezasız kalmasın isterim ben de böyle böyle bir kişi vazgeçer bu işten ama ümitli değilim demeye getiriyorum.
çünkü şehirlerarası yollarda hız sınırını çok fazla aşıp "arkadan cezayı göndersinler" diyen insanlar da var.

hiiiçç bir b.k olmuyor. copy paste bir metin gönderiyorlar cevap olarak.

parmak izinin ücretle alakası yok. idata schengen vizesi ücreti 60 euro + 96 tl. oradan başvur?

idata almanya ve italya için vize veriyor ama çakma uçak bileti ve otel rezervasyonları ile işlemi halledebilirsin bence.

ya da konsolosluğu ara bireysel başvuru kabul ediliyorsa macaristan a direk kendin başvur.

macaristan, en azindan ankara icin, cakma bilet ve otel konusunda hic taviz vermiyor. kesinlikle biletin odendigine dair belge istiyor, ya da booking'de iade edilemez/'odendi'li rezervasyon istiyor.

Orange vize'den geçen yaz macaristan vizesi başvurusu yaptım. 85 Euro ödedim diye hatırlıyorum. Uçak biletim vardı. Bookingden iptal edilebilir hostel rezervasyonlarım vardı.

konsolosluğun resmi olarak yetkilendirdiği aracı firmadan yapın başvurunuzu. vize başvurusu 60€ + 20€ aracı firmaya ödersiniz. idata yada vfsglobal gibi firmalar konsolosluk adına çalışır.

kalitesi 50 lira falan. dokunmatiğine falan bir şey olmuyor.

Aliexpresste 1 dolar bile değil. Kazıklanmayın boşuna.

@shenergY Ama o farklı bir şey değil mi? mesela gideceğim telefoncu bunu mu takacak telefona?

urun.gittigidiyor.com

üsküdar'da eminönü'nde kadıköy meydanda bilimum telefoncuda 10₺ ye takıyorlar. ben taktırdım, çok memnunum. hassasiyet kaybı olmuyor. yapmayın etmeyin 100₺'ye komple ekranı değiştirirsiniz. 20₺ maksimum fiyatıdır. avm'de taktırınca x10 tabii.

10 liraya taktırmıştım cevapları görünce kendimi ölücü gibi hissettim :D

10 lira

birseyin pahalı olması kaliteli olduğu anlamına gelmez...

10 lira en kralı.

öncelikle hangi ülkede yaşadığınızı unutmayın.

telefoncular bu cam ekran koruyucuları çinden 100 tanesini 30 dolara falan alıyor. sonra size de tanesini 10 tlden takıyor. abi kalitelisi var deyip farklı ambalajlı başka bir ürünü 20 tlye takıyor. halbuki ürün aynı. bu böyledir. telefoncuların geçim kaynağı bu.

Aliexpress'ten getirip burada satıyorlar. Yıllardır kendim takıyorum ben. Kalın olandan sipariş et. Aliexpress'te bulabileceğin en pahalı film zaten 5 dolar o da renkli filtreli komple kapatan falan.

1 dolara almistim ben de en populer olani

tufaniletisim.com ve telefontamircin.net firmalarına sorabilirsin. Hızlı kaliteli hizmet veriyolar. Ve de yerleri İstanbul Kadıköy de..

Bu eskimiyor siz tipini beğendiyseniz alabilirsiniz. Bence çok kaba ikeada daha güzel modeller var diye önerimi de yapayım.

ikeanın mobilyaları pek dayanıklı değil malesef. tasarımları iyi fakat malzemesi ucuz.

bu modelin aynısından eskiden vardı bizde, oldukça rahat bir koltuk ama bence çok çirkin. :( sonra değiştirdik ve şu modelin tam L olanından aldık ama onu da satıştan kaldırmışlar, bu ondan çok daha rahat ve şık bir koltuk bence.

www.ikea.com.tr

biz 3-4 senedir ikea söderhamn kullanıyoruz.
her gün tepesindeyiz,gelen misafir yattı,kedi sürekli tepesinde vs.gayet dayanıklı bence.
www.ikea.com.tr

ikea'nın cok ucuz fiyatlı mobilyalarından istediğin o evladiyelik verimi alamazsın.artık hiçbir mobilya eskisi gibi üretilmiyor,amacı zaten bir kere al ölene kadar kullan değil.
fakat orta-yüksek fiyatlı ürünleri gayet kaliteli.Bu ürünleri hiç kullanmayıp ikea dandik yeaa diyeni de anlayamıyorum.

Koltuk vs. almayin mümkünse Ikea´dan. Diger mobilyalarda, ozellikle mutfakta tavsiye ederim, eskirse, basina bir sey gelirse parcalari magazadan ya da ikinci elini bulmak basit. Biz sunun uzanma koltuklusunu aldik, tipi kaydi bir yil olmadan. www.ikea.com.tr

demoniclewinsky çok doğru söylüyor aynı şeyi ikea da çalışan bir arkadaşım söyledi. alacaksan ikeadan pahalı şeyler alacaksın ucuzları çok dandik oluyor dedi. ama ben bu koltuğu almadığıma çok pişman olmuştum. sonra gidip aynı fiyata beyaz bir l koltuk aldım başka bir yerden ama hiç memnun değilim. kafamı taşlara vuruyorum :D

sandalla su anda gecilebiliyor. kanlica-emirgan arasi sandallar var.

kurek cekilen sandal kalmamistir :)

Beykozdan da karşıta geçebiliyorsun

@fakuoras +1

kürek kalmadı artık. kanlıca emirgan arası 80₺ diye biliyorum tek yön.

Ey AIHM

aihm yeniden yargılama veya karar bozma gibi bir yaptırım uygulamıyordu sanırım. sadece tazminata hükmediyor. yamulmuyorsam durum bu

muhtemelen karar chp lehine çıkacak ancak yaptırım olarak pek bir şey beklememek lazım.

oradan çıkacak kararın, demokratik ülkeler sınıfından koparılmasına etkisi olabilir. bu yönüyle önemli zaten.

karar sonrasında, ab ile ilişkilerin iyice saçma bir hal alması olası.

aihm'in aldığı karara türkiye devleti imzalamış olduğu anlaşmalar gereği uymakla yükümlüdür.

aihm'in referandum sonucunu değiştirecek bir karar vereceğini pek sanmamakla birlikte, olur da hak ihlaline hükmederse türkiye ya karara uyup tekrar referanduma gider yada avrupa ile ipleri tamamen koparma noktasına gelir.

chp anayasa mahkemesine gitmeden aihm'e giderse bence dava süreci başlamadan biter, çünkü aihme başvurmanın en önemli hususu "iç hukuk yollarının tükenmiş" olmasıdır.

chp sanki kabul edilmeyeceğini bile bile böyle bir başvuru yapacak gibi geliyor bana.

Bildiğim kadarıyla AİHM'nin tazminat dışında bir doğrudan yaptırımı yok.

muhalefetin halkı oyalama taktiği.

yıllardır zorunlu din dersleriyle ilgili aleyhte karar cıkıyor.
değiştirdik deyip aynen devam ediyorlar.

AIHM Avrupa Konseyi bunyesinde bir kurulus ve sadece taraf ulkeleri baglar. Uluslararasi kuruluslarin yaptirim uygulayabilmesi icin soz konusu ulkenin bir sozlesmeyle onceden buna razi olmus olmasi lazim. O yuzden Suudi Arabasitan gibi ulkeler icin baglayiciligi yok.
BM uyesi degilsen BM'nin de hicbir kararinin senin icin baglayiciligi olmaz mesela.

Turkiye'ye gelince; bugunku hukumetin iliskilerin durumunu pek onemsedigi yok Avr ile. Sozlesmeden tek tarafli cikarsa sasirmam Tr. O zaman AIHM'in bizim icin baglayiciligi da kalmaz anasini satayim. Bu saatten sonra yoluna tas koydurmaz bu adamlar, ne pahasina oldugu hic onemli degil.
Adam idam teklifi gelirse imzayi basarim diyor mesela. He avrupa konseyinden cikmak AB aday ulke sifatindan cikmak kadar goze alacaklar bir sey mi bilmem. Ben sahsen AIHM'den umitlenmem her halukarda. Zaten icisisler bu diyip geri cevirirler.

uydunet'i deneyebilirsiniz? kablo tv hattından bağlayacaklar, alt yapısı farklı olması lazım.

olmazsa yapacak tek bir şey kalıyor, o da gsm hattı kullanan bir modem kullanacaksınız. (vodafone vs. gibi)

Apartmanda kablo tv altyapısı da yokmuş maalesef.

Ttnet adsl baglatsaniz?

Adsl de bulunmuyor, sadece Ttnet fiber altyapısı var o da benim apartmanımda altyapı sorunu nedeniyle çalışmıyor maalesef.

superonline yok mu? superonline kendi altyapısını döşüyordu.

1. heyecanınızı kesinlikle tecrübe ile yenebilirsiniz. ne kadar çok sürerseniz o kadar çok tecrübeniz artacak ve "şerit tutma" olayını bilinçaltınız siz farkınıza bile varmadan otomatik olarak gerçekleştirecek.
2. tamamen kişiye bağlı olarak değişecek bir süre olarak görmelisiniz. ahmet 2 günde süper sürmeye başlayabilir, mehmet ise 10 ay sonra bile acemi gibi sürmeye devam eder.

size tavsiyem bol bol sürün, ufak ufak trafiğe çıkın. trafiğe çıkmadan öğrenemezsiniz.

yol çizgileri varsa sen çizginin öbür tarafında değilsen hiç korkmana gerek yok. yol çizgileri yoksa baktın adam sana doğru sert geliyorsa yavaşlarsın. yavaşlama her türlü manevra yapma kabiliyetini artırır. bu da senin paniğini önler.
günde 1 saat sürüşle bir ay rahat sürüş deneyimi kazandırır. parka ve yokuşta kalkmaya çok çalışmalısın.

Yolun kendi tarafında kal. Karşıdan mal gibi gelen olursa ki gelecekler, farını gözlerine yak söndür hızlı hızlı. Baktın durmuyor yavaşla kenara çek. Geçen gün bir beton mikseri geçemeyeceğini bile bile ters istikamettekilere yol vermedi. Park etmişler yanlara. Zorladı resmen, ben kenara çektim arabayı park yerine girdim kısmen ama arkası dışarıda kaldı. Resmen altına alacaktı. Kornaya bastım kaldırıma çıktım kaçmak için. Öküz çok.

Hocam korkmanı çekinmeni gerektirecek bir durum yok. Benim tecrübem hiç yoktu ehliyeti bile 50metre sürerek aldım. O zaman çok saçmaydı. Ehliyetim varken bile ilk bindiğimde hangisi gaz hangisi fren diye sordum. Velhasıl araba aldık kapının önüne arkadaşıma getirttim. İlk bindiğim zamanlarda çok sıkıntı yaşadım stres oldum indiğimde dişlerimi sıktığımı fark ettim, kaskatı sürdüm, bir aralık lanet olsun sürmek istemiyorum bile dedim. Daha sonra süre süre alıştım. 6 aydır sürüyorum çok şükür kazam da yok. İlk başlarda yavaş gittim emin olmadıkça hiçbir şey yapmadım, park ederken uzak olsun boş olsun mantığıyla hareket ettim. Arkamda araba varmış korna çalıyormuş selektör yapıyormuş aldırmadım, onun baskısıyla tehlikeli bir şey yapmadım. Öyle öyle çok geçmeden alıştım ve artık çok olağan bir şey oldu. Al ve sür çekinme.

1: Trafikte kimse kaza yapmak istemez herkes trafiğin ritmine uyar yoluna bakar, ekstrem durumları saymazsak da kimse gelip sana çarpmaz. Olayı bir de bu şekilde değerlendir.

2: Belli olmaz, 15 sene de sürebilir 1 ay da. Sürekli pratik yaparsan trafiğin mantığını çözer daha az heyecanlanır ortalama bir şoför olursun. Dayım 20 yıllık şoför ama hala tırt, kullandığı arabaya binmem öyle diyeyim.

1. arabayı ilk kez kullanmaya başladığımda böyle biraz panik yapıp sağda park edili arabanın dikiz aynasına çarpmıştım azcık, neyse ki bir şey olmamıştı. eğer yolda şerit çizgisi yoksa yavaşla, sağa yanaşabiliyorsan biraz daha yanaş ve gerekirse dur, bırak karşıdan gelen geçsin. bir buçuk yıldır buca'da araba kullanıyorum, başta kamyon farı görmüş tavşan gibi kalıyordum, öğrendim ki iki araba geçmez dediğim yerden bi araba bi kamyon bile geçiyor, zorlasalar iki kamyonu da geçirirler. dediğim gibi korkma, yavaşla, gerekirse dur. zamanla alışıyorsun.

2. bu biraz yetenekle (multitasking -türkçeleştiremedim- kabiliyeti ile) de ilgili sanırım. ancak 1-2 ay gayet yeterli olur diye düşünüyorum. vaktin oldukça park çalış. müsaitse (yolu tıkamıyorsan) geniş yerler varken bile dar yerlere girmeye uğraş.

kazasız günler diliyorum.

-karşı tarafta da çarpma korkusu olduğunu düşün. o da sana çarpmaktan korkuyor yani.. neden maddi manevi ve üstüne zaman kaybı yaşasın ki?

-durabileceğinden emin olduğun hızla git.

-çok şeritli yollarda en güvenlisi orta şerittir. makul hızda orta şeritte git.

-bol bol pratik yap.

-bol bol geri vites çalış

-bol bol park çalış. ki bunun da teknikleri var. misal, önde arkada 2 araba var, ortası tam bir arabalık boş yer var diyelim. yolun sağında diyelim.. oraya girmeye çalışıyorsun. yola paralel parktan bahsediyorum. önce, öndeki arabanın yanına yanaş. geri geri yavaşça gel, duran arabanın bittiği nokta, senin arabanın tam yarısına geldiğinde tam sağ kır direksiyonu, sonra geriye gelmeye devam et, bu arada sağ arkayı, sağ önü kontrol etmeyi unutma. yolun sağında kaldırımın bittiği yerde demierler olur genelde, dikkat et. aynadan görmeye çalış. makul şekilde geri geldikten sonra tam sol yaparak toparlaman lazım. ki diğer arabaların hizasından çıkmamalısın..
bu şekilde açıları, tehlikeli noktaları dikkat ederek, sürekli kontrol ederek, park tecrübesi geliştirmen gerek. dar yerlere park ederken de, geri geri geldikten sonra birkaç kezsağ ileri sol geri manevra yapar, makul şekilde arabanı içeri soktuntan sonra bırakır gidersin. mühim olan her arabanın önünde ve arkasında makul mesafe bırakmak ve apartman kapı girişlerinde insan ve bebek arabası mesafesi kadar yer bırakmak... kolay gelsin... ayrıca ilk alacağın araba otomatik vites olsun. zaten trafik zor birşey, onunla uğraşırken bir de vitslerle boğuşma, işin kolaylaşır, hata yapma riskin düşer..

Malesef ülkemizde plaza etrafında 1 tur atıp geri bırakıyorsun:)

o arkadaşlar (vlogger) aracın reklamını bedava yaptıkları için, o sürelerde test edebiliyorlar büyük ihtimalle.

bende aracımı almadan önce, aynı model bir aracı 2 günlüğüne kiralamıştım. ücretli olsa da test sürüşünü istediğim gibi gerçekleştirmiş oldum.

hocam 15-20 dakika bile sürmez. Genelde bir tur atıp bırakıyorsunuz. Uzun dönem için ancak kiralayabilirsiniz.

-hayir
-hayir
-gormuyorum artik

kesinlikle vermiyorum, çünkü verdikçe daha fazla dileniyorlar. sayıları artıyor.

özellikle bebeği ile dilenen suriyelilerden nefret ediyorum. her gördüğümde nefret suçu işliyorum resmen. benim eşim haftada 45 saat non - stop çalışırken, bu amk (kusura bakmayın) insanları hem tavşan gibi ürüyor, hem de kucağında bebeği ile dileniyor.

İlk göç dalgasında yol kenarında kucağında bebeğiyle yere oturmuş perişan halde Suriyeli bir kadın görmüştüm. Normalde Türk olan hiçbir dilenciye para vermem ama o gün o kadının durumu beni rahatsız etmişti ve bunları düşünürken bir anda karar verip 30-40 metre yolu geri yürüyüp kadına para vermiştim. Sonra daha iyi hissetmiştim. Belki onun hayatını kurtaramayabilirdim ama en azından o gün için ona bir faydam dokunabilirdi. Aslında bunu iyilik olduğu için söylememem gerekiyor ama gerçekten kötü durumda olan insanlarla sahte dilencilerin ayırt edilmesi konusu önemli bir sorun olduğundan bahsetmek istedim. Gerçekten yardıma ihtiyacı olan birine benziyorsa para vermeye çalışırım.

-Hayır
-Mendilim bittiyse, çocuk veya muhtaç görünen yaşlı teyzelerden alıyorum.
-Bir çoğunun acınacak durumda olmadığının farkına varabildim ama bazen yine de kötü hissettirenler oluyor.

Vermem,vermedimde. İhtiyacı olanı zaten bulurum.

vermem
hayır
eğer mesela alsancak kordon gibi bi yerde kafede oturuyosam ve bi çocuk geliyosa korkuyorum örneğin masadaki telefonu alıp kaçabilir ya da yemeğime tükürebilir falan diye(bunu gördüm kendi gözlerimle) onun dışında metroda falan görürsem içten içe küfür ediyorum çünkü biliyorum ki onlar yiyip içip sevişip çocuk yapıyor sonra acınarak dileniyorlar bu üstüne üstlük gittikleri hastanelerde ağa gibi davranıyorlar.

-para vermiyorum. arabada kutuyla aldığım gofret mofret bir şey oluyor genelde, onlardan veriyorum.

-mendil satan çocuklardan almıyorum, para da vermiyorum. yaşlılardan alıyorum bazen.

-sisteme sövüp devam ediyorum.

çoğu çingen ya da suriyeli. meslekleri o zaten. hayatta vermem.cidden muhtaç durumda yaşlılar oluyor. onlardan mendil falan alınır ama

Vermeyin verdirmeyin

-hayır. özellikle çocuklara para vermiyorum. çünkü biraz kazandıkça devam edecekler bu işe veya devam etmeye zorlanacaklar.
-temiz, eli yüzü düzgünse bende nedense eğitimi için çalışıyormuş imajı yaratıyor ve eğer bozuk param varsa alıyorum.
-çok ısrarcıysa sağolasın canım var bende vs. gibi bir şeyler geveliyorum.

Para isteyen hiçbir dilenciye para vermedim. Sadece bir keresinde küçük bir kız "abla pasta alır mısın?" dediğinde pasta almıştım o kadar. Onun dışında mendili marketten alırım. Kucağında bebeğiyle dilenen kadınlara, ailecek köşeye oturmuş bakan suriyeli ailelere, toplu taşımada kendini acındıran suriyeli çocuklara acımıyorum. Çünkü açlıktan ölmüyor hiçbiri. Bundan iki yıl önce Osmanbey'de yağmur yağdığı halde çıplak ayakla dilenen bir kız çocuğu görmüştüm. Yanında da pembe çizmeleri duruyordu. Sanırım büyükleri "ayakkabını çıkartıp dilen" dediği için yapmıştı ama ayakkabıları saklaması gerektiğini idrak edememişti. Kısaca vermeyin, verdirmeyin.

1. Hayır. Arabanın yanına gelmişse ve ortada bozuk para varsa belki.
2. Her zaman değil. Bizim orada sabit bir amca veya 2 çocuk oluyordu onlardan alıyordum. Otobüs beklerken kutuda kartlık yara bandı falan satanlardan da alıyorum. Çok ucuza satıyorlar zaten. Arkadaşımız engelli diyerek yara bandı satmaya çalışanlardan asla almam.
3. Çocuklara üzülüyorum ana babalarına küfrediyorum.

Not: Hastamız var şu ilçeye gideceğiz paramız bitti aslında bir sürü tarlamız var fakir dilenci değiliz diyen iyi görünümlü insanlar sizden para isterse vermeyin. Bir kere 50 lira verdik, kadın beğenmedi. Senin Manisa'ya kadar taksi paranı mı karşılayacağım beyinsiz. Ver sen onu geri dedik, aldım parayı camı kapattım devam ettim. Bundan sonra aynı hikaye, torunum burnuna taş sokmuş şimdi ameliyatta paramız bitti geri dönemiyoruz aslında bir sürü evlerimiz var fakir değiliz bize para ver. Yalancı şerefsiz.

para vermem. bazen elimde yemeyeceğim abur cubur yiyecek vs olursa onu veriyorum.

Hayır, ben de vermiyorum. Sadece çocuk olmalarından dolayı üzülüyorum çünkü eğitimciyim ama o kadar.

1-hayır 2-ihtiyacım varsa sadece 3-Görmemeye çalışıyorum istifimi bozmıycam diyorum ama kasılıyorum ve bunun farkındayım. Bu da beni rahatsız ediyor. Durduk yere içim sıkılıyor. Ignore filtresi olsa seçicem.

İhtiyaç sahibi olduğuna emin olursam elimden gelen yardımı yaparım ama mevcut hayat deneyimimden sonra zor ikna olurum birinin gerçek anlamda ihtiyaç sahibi olduğuna. Çalışabilmek için gerek ve yeter güce kuvvete sahip olup da dilenmek hazırcılık gibi geliyor. Ki devlet de ihtiyaç sahiplerine türlü yardımlar yapıyor zaten.

Dilencilere para vermiyorum. Birşey satan oluyorsa o sırada da ihtiyacım varsa (selpak gibi ) satın alırım. Arada derede yemek veya yemek parasi dilenen cocuklara doner ismarladigim olurdu.

Görünce güzel hissetmiyorum tabii ki ama kimin gerçekten ihtiyacı var onu da anlamak mümkün değil.

- o anki psikolojime bağlı, çocuklara genelde veriyorum cebimdeki bozukluklardan bir şeyler. sokakta yatan evsizse gene veriyorum. suriyeli, turk, kurt millet ayrımı yapmıyorum.
Bebekli kadınsa, allah tuttugunu altın etsinci kafa sken dilenciyse vermiyorum

- bir şey satın almıyorum, vereceksem para bırakır geçerim

- halime şükrediyorum, şanslı olduğumu duşunuyorum

Kesinlikle vermem

- birkaç kez yiyecek isteyene yiyecek aldığım oldu ama para vermedim hiç. sadakanın olması gereken değişiklikleri önlediğini düşünüyorum.
- yaşlılardan aldığım olmuştur ama şimdi ekonomik durumum nedeniyle istesem de alamıyorum. (şimdi aklıma geldi ani'de de bir çocuktan çiçek almıştım yanımdaki kişi için)
- üzülüyorum, özellikle satış yapan yaşlılara. mesela çırağan'ın karşısında su, mendil falan satan bir teyze duruyor, neden bilmem ama o çok etkiliyor beni. bakamıyorum onun olduğu tarafa. her geçişimde suçluymuşum gibi başımı öne eğiyorum. altılı oynadığım dönemlerde hayal kurardım; "lan şöyle büyük bir altılı bulsam elindeki tüm malı alır evine yollardım teyzeyi" diye. sonra hayalleri büyütüp iş kurardım ve rahat bir iş verirdim teyzeye. artık onu kurtaracak hayallerim, diğerleri gibi, ölüler.
dilenen bir evsiz görünce de kendi dertlerime dalıyorum "ileride evsiz kalır mıyım acaba?" diye düşünüyorum. hesaplarım tutacak mı, aç kalır mıyım, dişlerim çürürse ne yapacağım gibi sık sık tekerrür eden sorular beliyor kafamda.

nasıl bir bağlantı var bilemiyorum ama babamı kaybettiğimden beri dilenen veya bir şey satan yaşlı amcalar, teyzeler görünce onlara para veriyorum. Vermezsem çok üzülüyorum ama çok da utanıyorum sanki dikkat çekmeye çalışıyormuşum gibi geliyor vapurda falan. o yüzden çok utanır da o anda veremezsem, sonra sessizce herkes gidince bulmaya çalışıyorum ya da bir sonraki gördüğüme veriyorum vs. Ben de böyle garip bir insanım.

- dilencilere para vermem, ilk zamanlarda küçük çocuğu olan suriyelilere birkaç defa yiyecek almıştım. artık görmüyorum bile.

- nedense yaşlılara zaafım var, yaşlılardan sık sık mendil alıyorum.

- dilencilere üzülmüyorum; yaşlı ve mendil satan, ne bileyim tartı başında oturan yaşlılar içimi burkuyor sadece.

- hayır
- hayır (mendile ihtiyacım varsa, özellikle yaşlı veya engelliyse bazen)
- yani karışık duygular bunlar :( bazen hiçbir şey hissetmiyorum, bazen sisteme kızıyorum, özellikle çok yaşlıysa bazen üzülüyorum vs. vs.

izmir çankaya metro girişinde 2 tane bebek büyüttü suriyeli kadın. kucağında bebek varken hamileydi yani düşün. millet tabi paralar, ayakları çıplak çocuğa ayakkabılar falan. çocukların ayakları hala çıplak ayrı mesele. para vermiyorum, bişey de hissetmiyorum.

-Asla vermem. Çocukların aileleri tarafından sömürülmelerine ortak olmak istemiyorum. Yardımı başka şekillerde yapıyorum, 2-3 lira ile vidanımı rahatlatma uğruna sömürü düzenine onay vererek değil.

-Çocuktan almam. Aynı nedenden dolayı. Kör bir amca var mendil satan, ondan alıyorum.

-Kötü hissdiyorum ama başımı çevirip yürümeye devam ediyorum.

vermiyorum, almıyorum. garip ve çelişkili duygular.

hayır
hayır
bişey hissetmiyorum

- Hayir.

- Hayir.

- Utaniyorum. Her seyden.

Suriyeliler ve diger mülteciler icin etkinlikler yaptim, Ankara´da oldugum süre boyunca destek olmaya calistim. Ama asla kimseye cikarip para vermem.

makarna kusmak uzereyim :d
sebze yemegi olabilir

Türlü, soğan salça domates patates havuç patlıcan kabak tencereye doldur kendi kendine pişsin.eğer özenerek yapmak istiyorsan yazdığım sıraya göre sırayla at biraz pişir öyle ilave et hepsini tencereye alınca üzerini geçene kadar su koy pişene kadar kaynasın bir de pişmeye yakın üç beş diş sarımsak atabilirsin lezzet verir.

patates yemeği yap çok basit. yanına da pilav yap. oh mis.

Taze balık al balık pazarı varsa oralarda. Yanına da salata yap.

tavuk sote.

kaşarlı mantar sote

Patates kızart en güzeli.

noodle :D

en kolayı istiridye mantarı alıp tereyağında 3 dk ızgara yapmak, yada ithal somon dilimi alıp yanına patates ile birlikte 20 dk fırında pişirmek.

onun standardı olmaz herhalde. türkiyeden önce başka yerde vizyona girse nete düşüyor buraya gelmeden izlenebiliyor.

Normalde hollywood yapımları için amerika vizyon tarihinden 75-90 gün sonra web yayınları ve ondan 15 gün sonra da dvd-bluray çıkıyor. Tabi yapımıcıya göre değişiyor yine 4-5 ay beklediğim filmler oldu diye hatırlıyorum.

Fantastik canavarlar filminin de çıkması uzun sürdü yanlış hatırlamıyorsam.

korsanların belirli bir standartı olmuyor malesef :)

ama fazla sürmez, torrent sitelerini takip etmekte fayda var diye düşünüyorum.

mantıken para türkiye'de kazanıldığına göre vergisinin elbette ödenmesi gerekir.

ödenir tabii

ha kira gelirini elden alırsan ödemezsin.

ben olsam ödemezdim.

bırakın onlar (vergi dairesi) gelsin vergi borcu var diye, vergi barışı fln çıkar o zaman ödersiniz. hem taksitle ödersiniz hemde yıllar sonra.

her kira geliri olan ödüyor mu sanıyorsunuz? namuslu düzgün insanlardan başka kimse ödemiyor bu vergileri.

Vergiyi doğuran olay gerçekleştiği için sizin yaşadığınız yere, vatandaşlık durumunuza bakılmaz. Vergi yükümlüsü olmuş olursunuz.

Ayni durumdayim, kira bankaya yatiyorsa gelir vergisi beyan etmek zorundasiniz.

Elden aliyorsaniz kaydi olmadigi icin vergi kacirip devleti dolandirabilirsiniz.

Edit: Ek olarak emlak vergisi ve cop vergisi de odemeniz gerekiyor

1. bilmem
2. ben yama yaptırıyorum iyi bir terziye taş gibi oluyor öbür tarafı dediğin nedir ki? eğer yırtılmaya yüz tutmuş yerleri varsa hepsine yama yapsın işte terzi.
3. kaliteli sıvı deterjan kullan. belki de toz deterjan kullanıyorsan fazla kullanıyorsundur? ekstra durulama seçeneği yok mu ayrıca makinende?

1. Fairyle çitile makinaya atmadan önce.
3. siyahlar için perwoll kullan

Sıvı deterjan +1

@pro ve @westblack

Tekrar ediyorum çamaşır makinesinde deterjana müdahele edemiyorum, ben bir şey eklemiyorum ve eklemem de yasak. Yani kendisi otomatik alıyor deterjanını kendi içinde.

haaaa. peki ekstra durulama seçeneği falan da mı yok makinede? öyleyse şu toz toplamaya yarayan rulolar var ya onlar iş görebilir belki veya yumuşak kıllı bir fırça.

ekstra durulama seçeneği olup olmadığını bilmiyorum ona bakıcam. eğer yoksa diğer dediklerinizi deneyebilirim.

3- makineyi fazla dolduruyor olabilir misiniz ? Deterjani azaltma şansiniz yok madem, normalden daha az camasir atmayi deneyin. Fazla dolunca deterjan lekesi kaliyor. Suyun sıcakligini ayarlayabiliyorsaniz biraz arttirmak da ise yarayabilir.

@aqua genelde kıyafetlerde 30 derece yazıyor diye hep 30'la yıkıyorum, yükseltirsem daralmasınlar :/

1. kosla oxiaction ile çitileyip yıkamayı dene
2. terzi yamar taş gibi olur
3. deterjan allah tarafından doldurulmuyor herhalde, kullanma kılavuzuna bakarsın, toz yerine sıvı deterjan doldurursun, makine oradan otomatik olarak alıp dozlar. deterjan lekesini de çözersin böylece.

1 dk sürdü :)

otellere özellikle "evlilik cüzdanı istiyor musunuz?" diye sormazsan hiçbir sıkıntı olmaz.

duzce'de yasarsin. (istanbul'dan yola ciktigini, mola vere vere gittigini varsaydim.)

sonrasinda yer yer yasayabilirsin.

Benim katildigim turda jolly tur 2 evli olmayan çift vardı. Hicbir ilde sorun olmadi.

Yine de tur sirketine sorun.

bukla tur'un iyi olduğunu duydum.

bir sorun yaşamazsınız.

başka rota iyidir.

migros'un etlerini bende beğenmiyorum.

ataşehir civarında "gümrük et"

imes'in oralarda ise "ertan kasap" var. tavsiye ederim.

eren et var kadıköy balıkçı pazarında

bostancı, et-balık kurumu.

intiba'dan alıyorum ben. görebildiğim kadarıyla bir beykoz'da bir de maltepe'de var.

mantıktan kasıt, param heba olmasın yatırım görevi görsün dersen arsa + ev tabi. Yok bu para değer kaybetse de ben aksiyonuma bakacağım dersen karavan mantıklı.

ne karavanı la, türkiye'de olmaz. adamı terörist diye ihbar ederler. 2 günde bir jandarma baskına gelir.

Abi Albuquerque çöllerinde metamfetamin mi üreteceksiniz? 100 bin liraya karavan almak nedir? Ev al tabii ki.

arsa

hemen oturmayacaksaniz arsa, oturacaksaniz ev, aksiyona bakarim karavan.

türkiye'de karavan işi çok zor.
arsa elbette.

karavan sıkıntı. arsa kesinlikle, değerine değer katar. hiçbir şey yapmasan bile değer kazanır. karavan ise durduğu yerde çürür, değer yitirir ve bakıma ihtyaç duyar. karavan lüks bence.

Türkiye`de karavan olmaz diyen arkadaşlar, neden olmaz bi deyin hele?

Eski işyerinden bir abi emekli oldu, 40 bin TL ye 2.el iş görür bir karavan aldı, 2 senedir o karavanda yaşıyor kış mevsimini akdeniz de geçiriyor onun dışında 2 hafta orda 3 hafta şurda şeklinde geziyor habire.

karavan işini ben sevmiyorum. kardeşim niyetlendi kiraladık, ı-ıh erkek halimizle bile tuvaletiydi banyosuydu sıkıntı oldu. ikimizde rahatı seven adamlarmışız meğer onu anladık. o yüzden ;

home sweet home diyorum.

karavan özellikle türkiye için dışarından göründüğü gibi değil, oldukça zahmetli.

1-) hayır içindekileri görmüyorlar, kayıt tutulmuyor
2-) yıllık 400 tl civarı
3-) banka görevlisi kasayı açıp dışarıda bekliyor sen ne istersen koyabilirsin
4-) ben ykb'den kiraladım, özel bir sebebi yok

Bizimkilerin garantide

Her zaman gel koy demiyorlar. Yuksek meblag paran olmali bankada. Yoksa kiralama degeei bi sey degil yani.

Bizde oyle bi uygulama yok der cikarlar.

1. hayır sigortalı olmaz. tamamen bankaya güveniyorsunuz. isterseniz ekstra kendiniz bir sigorta yaptırırsınız. sigortalı olmadıkları için herhangi bir gösterme zorunluluğunuz yok. zaten kasayı görevliyle açarsınız, sonra o dışarı çıkar ve sizi bekler. ne koyup ne aldığınızı görmez.
2. bankasına göre ve kasa boyutuna göre değişir. 300 - 600 tl arası diyelim.
3. evet
4. bankalar genelde eski müşterilerine veriyorlar kasaları. gelir seviyesi yüksek semtlerde boş kasa bulmak biraz zor olabilir. bende ykb'de yer bulmuştum. özel bir nedeni yok. kasa kasadır.

hemen ara

şimdi konsoloslukta bir tanıdıklı görüştüm bir ihtimal ptesi çıkar diyorlar. ama ihtimalle hareket edemem.

idata pişmanlıktır malesef.

vizenizi almanyadan aldığınız için schengen bölgesine ilk olarak almanyadan girmeniz lazım. multi girişli vizeniz varsa ilk girişten sonra bir tarihte ülke farketmeksizin istediğiniz schengen ülkesine girebilirsiniz.

şimdi şöyle oluyor, ben vizem çıkınca schengen bölgesine muhtemelen almanyadan değil hollandadan gireceğim. çünkü orada buluşacaklarım hollandaya geçmiş oluyor. bu noktada ne olabilir?

genelde bir şey olmuyor ama sonraki schengen alımında sorun çıkardıkları da görülmüştür.

yakın zamanda idata'dan vize başvurusu yaptım. 8.iş günü vizem çıktı. benden 3 hafta önce başvuran arkadaşlarıma benden 2 gün önce vize çıktı. çok tutarsızlar. hatta bir kısmı red yedi eksik evrak vs ama enrakları eksik değildi çok eminim buna. ben 1 yıllık vize aldım diğerleri 5 günlük aldı :)
gerçi bu vize işleri konsolosluktaki insanların zevkine kalmış bişi diye düşünüyorum ben.
arayıp görüş durumu anlat hızlandırmaya çalışsınlar.

anlaş

@cutie pie
ama her türlü hüküm giyeceksem, açıktan para vermek doğru gelmiyor açıkçası?
suçu kabullenmiş olmuyor muyum? aracın önüme atladığını çok net hatırlıyorum, ayrıca o da alkollü. sanki kendimi savunma yolumu kapatıyorum gibi geliyor.

aynen dediğin gibi anlaşsan da hüküm giyeceksin ve kendini savunma yolunu kapatacaksın. karşı tarafta alkolluyse zaten kendini savun. onun alkollü olmasını da dikkate alırlar. bence hapis yatmazsın açıktan para verme herkes de anlaş demiş saçmalığa bak. adam açıktan parayı alır sonra tekrar şikayet eder yine para ister o yol sen açıktan para verince kapanmıyor sonuçta. ki bu mentalitedeki insanlar da bunu yapar yani. bence anlaşma.

Sizden illa para talep edecekler. Bunu uzlaşma aşamasında yapacaklar. Bizim köpek adamı ısırdı diye herifler bizden 30 milyar istedi ona bakarsan :)

ceza hukukundan anlamam. ama alacağın ceza hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının ötesine geçmez.

ayrıca karşı tarafın alkollü olması onu ilgilendirir. o vatandaşta bu nedenle zaten ceza yemiştir.

sanırım uzlaşma safhasını bekleyip, ondan sonra taleplere bakıp değerlendirmek en doğrusu olacak.
çünkü maddi durumum çok elverişli değil, ya makul talepleri kabul edip ödeme yapacağız, yada cezamız neyse çekelim diyeceğiz.

eli yüzü düzgün bisikletler 2-3 bin zaten. y baya bildiğin ezmiş karşısındakini. x biraz da alıngan bir insansa gayet normal darılması.

edit: oha o espri miymiş? şimdi farkettim. y yaptığı terbiyesizliğin espri olmadığını bilmeli.

y biraz ayıp etmiş.

y ayıp etmiş.

y biraz gevşek sanki.

y kişisi kimse saçmalamış. Adamın durumu yok demek ki bu salakça ısrar neden? Sana ne karşıdaki insanın araba alıp almamasından? Ayrıca gerizekalı gibi "dünyadaki her bir bireyin arabası olmalı yeaa" modunda bir tavır sergileyip toplu taşıma kullanan adamı kötü hissettirmek ne aptalca bi şeydir.

Ben baya sinirlendim şu anda. x olsam dev laf sokar ilişkimi de çok net sınırlardım bu insanla. Şunda darılacak ne var diyorsun, sana da yuh olsun. y sensen hiç bi şey diyemiyorum zaten. Espri değil bu salaklık.

y boktan bir espri yapmış
x alınmakta haklı

Y espri yaptığını zannetmiş. Densizin biri kendisi

ayıp etmişsin

Y'nin yaptığı şaka değil olsa olsa patavatsizlik olur.

Maddi durumunun iyi olmadığını bildiği birine neden böyle bir espri yapar ki insan?

Y densizlik etmiş. Arkadaş ortamındaki lüzumsuz itici tipler olur ya onlar gibi.

bunda darılacak bir şey yok, ben olsam alınmam güler geçerim.

kendi arabası olmasa problem yok ama kendisi iyisini alıp diğerine kötüyü önerip üzerine bir de dalga geçince haklı olarak alınılabilir.

yakın arkadaşım dese küfreder geçerim ama yakın değilse uzaklaşırım.

y yavşağın y'si mi?

anlarız ki x geliyor ahahaha
kısmında ben olsam ağzına yüzüne vururdum. espri böyle yapılmaz. hele karşıdakini ezerek yapılmaz.

y embesil ve mümkünse espri kasmasın
darılmazdım ama itin götüne sokardım

Arakadaşlıl seviyesine bağlı. Çok yakınsan alınacak biley yok, ancak sadece iş arkadaşıysa sıkıntı

çok samimi bir arkadaşlık yoksa x kişisi darılır.

arada dargınlık olmasa bile y kişisinin yaptığı espri filan değil hadsizlik.

bizim insanımız böyle, denge ve usül bilmez, yakın olduğu kişiye böyle dangozluklar yapmayı samimiyetten yea diye olumlar.

Y komik değil, itici.

Ayrıca arabasiz ne ya hu, allahsız gibi.

Y tam bir gevşek

Y x'i ezmis bariz bir şekilde. Gotos y. Uyuz oldum ibneye.

y ezme amaçlı yapmış. ben olsam y ile takılmazdım

Y ağır öküzlük yapmış. X alttan almis, sabırlı karaktermis.

Y sen değilsin belki ama bunda alınacak ne var diyerek y nın tarafına geçmişsin soruyu sorarken.

Bi kere kardeşin bile olsa parasal konularda konuşulurken dikkat edeceksin yani, nedir bu

y gereksiz bir kişiliğe benziyor.
x pasif bir insan olarak mı görülüyor toplumda?

y yavşağın kısaltması heralde.

allah allah bence komik ya ben güldüm::

yani mrb mrbdan öte olduğum biri bunu bana söylese skjksfgdf piç der geçerim. söyleyiş tarzı önemli gerçi. taylan tipli biriyse, taylan tadında bunu söylediyse çok itici gelebilir. ama samet tarzında biriyse komik bence.

Alınacak ne var anlamadım. X'in gerçekten hurda bir arabası yoksa alınması gereksiz. Y'ye "olm krediyi ödüyorum otobüs parası zor yetişiyor araba diyon gafasız mısın yoksa salağa mı yatıyon yav hayırdır demeyip bir de hüzünlendiyse tam bi sünepeymiş bu arada. Arabasızlık eli darda olmak üzülürecek utanacak şeyler değil.

5bine golf mk1'ler var. eski arabalar da patapata gürültü çıkarıyor gelirken anlaşılır gerçekten. burada sesiyle dalga geçilen eski arabanın kendisi dışında alınacak kimse yok. bana söyleseler "hehe olur" derdim geçerdim. x kendi içinde arabasızlığına üzülüyormuş demek ki.
olur böyle şeyapmayın art niyetli bir sohbet değil

bir kaç kere okudum espri kısmını anlamadım

y sıçmış, sıvamasa iyi. bir özür gerek.

y cok net oc

arabam 91 model. senelerdir kullanıyorum, bunun benzeri muhabbet çok dönüyor eğlenip geçiyorum. bana hala bu kadar tepki tuhaf geliyor. bence biraz kompleks işi

aradaki samimiyeti ve y'nin niyetini bilmeden doğru bişi söylemek zor. ben x olsam ve y yakın dostum olsa darılmam, gülerim.

y ayıp etmiş.

buna alınan hanım evladıdır, kompleksin yoksa güler geçersin
kompleksliysen hayat sana zor zaten

y'yi görsem hayatta selam vermem.

sorun espri'de bence değil, y'nin üstüne vazife olmayan bir şekilde borcu olan adama (ya da olmayan fark etmez) araba al demesinde. sana ne be? çok gıcık olurum böyle her b.ku üstüne vazife gören tiplere.

Y sen kim kopeksin...

x de fakir be abi şimdi y'ye de çok yüklenmeyin. (y 'nin bi arkadaşı)

ne komik bir espri ne de uygun.

y kişisi x kişisinin maddi yetersizliğini bilerek böyle gereksiz bir espri(!) yapıyorsa x kişisi darılmasın da ne yapsın?

komik değil düşüncesiz, zekasız ve seviyesiz.

hayir deneme suresi icinde bir ucret kesemezler. ihbar suresi de olmaz. ben gelmiyorum deyip gitmiyorsun o kadar.

deneme süresi içinde, ihbar süresi olmaz. kafalarına göre kesmişler paranızı. deneme demek, hem siz deneyeceksiniz firmayı, hemde onlar sizi deneyecekler. deneme süresi sonunda memnun kalırsanız, işe tam anlamıyla başlamış sayılırsınız ve ihbar süresi kavramı da başlamış olur.

444'lu numarasini arayip, itiraz ediyorum dediniz mi? ben artik sesimi bile yukseltmeden itiraz ediyorum diyorum, tamam diyorlar. bir de ucretsiz kart var bir cok bankada artik, ona gecmesini onerebilirsiniz. muhtemelen bu ucretli kartin avantajlarindan hicbirini kullanmiyordur.

siz sanirim gecmise donuk hepsini istiyorsunuz, onun icin once bankaya sorun, itiraz ederse, kaymakamlikta tuketici masasi miydi bir sey var, oraya basvuracaginizi soyleyin, hala kabul etmezlerse, gidin dilekcenizi verin. 5-6 ay mi ne suruyor, olumlu olursa dilekce, onunla beraber bankaya gidip paranizi alirsiniz.

bankanızın nasıl bir kansız kurum olduklarını görüp, neden geriye dönük işletim ücretlerini almanız gerektiği konusunda fikir sahibi olmanız açısından bir artısı olabilir.
yoksa boşuna gitmeyin bankaya, adamlar tüketici hakem heyeti kararlarını bile icraya düşmeden ödemiyorlar.

Yok mu bir hayırsever vatandaş?

Benim anladığım kadarıyla önceden bir fatura varmış ödenmemiş olan. Ödeyin diyorlar, yoksa keseriz elektriği diyorlar. Ev sahibi ile görüşüp bir an önce ödemeniz menfaatinize bence.

bu ihbarname faturanın son ödeme tarihi geçtikten sonra gelir. taşınalı 15 gün olduysa bu 51 liralık borç senin değildir muhtemelen bir önceki aya aittir.

sahil tarafta çay kahvelik büfeler filan var. en kötü yürüyüş yapmış olursunuz. bir de otelin üst katlarda bi teras filan vardı yanlış hatırlamıyorsam, orasının manzarası çok güzel. orada da 2 saat oturulabilir bence. :)

@klassno
oteli karıştırıyorsun bence. otel bostancı oto sanayii sitesinin içerisinde çünkü, denizle kafeyle bir alakası yok.

@izafi
araç sahibiyseniz, aracınıza hertürlü yedek parça bakabilirsiniz. başka da birşey yok. taksiyle caddeye inin diyeceğim ama değmez git gel 40 dk'nızı alır. otelde kalın, çıkmayın bence.

hemen aşağısı bostancı sahil (yakın yani hemen yanında olmasa da). 40 dakika falan sürmez bağdat caddesi diye tutturmazsan. beltur mu var ne varsa artık bostancı iskelesinin orası yakın size, taksiyle oraya gitmek en mantıklısı.

hava alanından e-10 ile bostancı köprüsü durağında inip biraz geriye yürüyerek otele ulaşabilirsiniz. otel etrafında yapacak bir şey yok, sahile inebilirsiniz. bimeks var yan tarafında.

ben 2 saatlik boşluğu anlamadım.
uçak iniş otele giriş arasında 2 saat avrsa, o 2 saat bagaj alımı rötar ulaşımla zaten gider.

g p b'ya taksiyle 10 - 12 tl ye optimum'a gidebilirsiniz. yine benzer bir taksi ücreti ile paladium'da olabilir.. sahile inip soldan sahili veyaa sağdan bağdat caddesine gidebilirsiniz.

night train to lisbon filmini izleyin giderken yolda mutlaka ya da orada. ancak orada ne yapmaniz gerekir bir fikrim yok.

benimkini ruhsal bir etkinlik olarak kabul edin.

www.lisbonwalker.com

Bu siteden gezip görecek yerleri bulabilirsin, yürüyüş yollarını izlemek iyi oluyor.

3 ana bölge var.
1. Merkez ya da tarihi bölge (la baixa, chiado ve kalenin alt tarafında kalan bölge)

2. Belén anıtların bulunduğu bölge.

3. Cascais ve Estoril plajların bulunduğu bölge.

İlk olarak meydanları gezmeni tavsiye ederim (marque del pombal ve yanındaki parka kadar, bu bölgede restoranlar, chiado ve plaza del comercio var) Bu şehrin merkez bölgesi sayılır. Öğleden sonra kaleye gidebilirsin (castillo de San Jorge) ve kale civarını gezebilirsin. Kilise görmek istiyorsan kaleye çıkarken Sé de Lisboa katedrali var. Kaleye giriş ücretli ancak manzarayı görmeye değer. Kaleden inerken iki noktaya uğramak gerek.
· Mirador de Santa Luzia. Şehrin ve nehrin çok güzel manzarası var bu noktadan.

· Daha sonra “Costa do Castelo” caddesi üzerinde Chapito isimli cafe/bara git. Burası aslında bir sirk okulu ancak barın balkon kısmında inanılmaz bir manzara var ve ızgarada yaptıkları yemekler şahane. Bir bira içip, bir şeyler atıştırmak için ideal. Yan tarafında roma döneminden kalıntılar var eğer bu tip şeyleri görmeyi seviyorsan.

Kaleye gitmek için 28 nolu tramvaya bin. Şehri yürümeden gezmek için tüm tramvay hattını baştan sonra gitmek keyifli ve turistik otobüslere göre fiyatı çok daha uygun.

Belen bölgesinde çok sayıda anıt var. Monasterio de los Jeronimos, Torre de Belen ve Padrão dos Descubrimentos bunlardan bazıları. Bunların hepsi nehir kenarında, o yüzden gezmesi keyifli. Belen'de pastel de nata (kremalı çörek) yemen lazım. Dükkanın önünde sıra olsa da en iyi yapan yer burası, anıtların hemen yan tarafında kalıyor. Merkezden gelmek için 15 nolu tramvayı kullanabilirsin. Tramvaylarda cüzdana, telefona dikkat et, kalabalıkta yankesiciler olabiliyor.

Cascais küçük bir köy, geçmişte balıkçı köyüyken şimdi Lizbon'un lüks bölgelerinden biri. Cais de Sodre bölgesinden kalkan trenle geliniyor. Şehrin denizle birleştiği noktada ve liman burada bulunuyor, ayrıca küçük bir plajı var. Arabayla gideceksen Gincho'ya gidip Boca do Infierno (cehennemin girişi/ağzı) bölgesine uğra mutlaka.

Sintra da yakında ve yağmur yoksa ziyaret etmeye değer bir bölge. Lizbon'dan Rossio treniyle ulaşmak mümkün. Dağın eteklerinde bir köy burası ve çokça kale var ziyaret edilecek.

Gece Hayatı & Restoran:

1. Barrio alto bölgesi en hareketli kısım. Caddelerde barlar var, insanlar sokakta içki içer genellikle. Ben Rua de Atalaia caddesini severim. 1ª de Maio adında bir restoran var ve orada yemeyi severim. Bica adında başka bir bölge daha var, yine Barrio alto bölgesi gibi barlar ve sokakta takılan insanların olduğu.

2. Alternatif bir plan Cais do Sodré bölgesinde gün batımını izledikten sonra istasyonun arka tarafındaki barlarda takılmak olabilir. Portugalia adındaki zincir restoranda yemek yedikten sonra Meninos do Rio adlı barda bir şeyler içebilirsin.

3. Las Docas de Alcántara bölgesi de alternatif olabilir restoran anlamında.

4. Santos adlı tren istasyonu civarında da barlar var ancak Barrio Alto yeterli olacaktır. Dans edip eğlenecek diskotek arıyorsan Lux iyi bir seçenek.

Lizbon'da yemek yemek çok kolay ve hemen her yerde lezzetli şeyler yemek mümkün. Bacalao (morina balığı) en tipik deniz ürünü ve çok farklı çeşitlerde yapılıyor. Yumurtayla çırpılmış olarak sunulan “a bráz” , fırında pişmiş "Gomés Sá" veya kızartılmış "a minhota" seçeneklerini deneyebilirsin. Yemekten önce atıştırmalık pastel de Bacalao (Bacalao böreği) deneyebilirsin. Denizci şehri olması itibariyle deniz ürünleri çok lezzetli, “arroz de tamboril” adlı pilavı tavsiye ederim. Domuz yiyorsan et ürünlerinden “carne de porco a alentejana” (midyeli domuz) tavsiye ederim. Arroz de pato (ördek pilavı) da güzeldir.

Vinho do Porto şarabını denemelisin. Yemekle beraber değil, aperatif ya da yemekten sonra likör niyetine içilir ve tatlı bir şaraptır. Ginjinha adlı likör de yemekten sonra güzel gider.

hahahahahha cakabo :D çok teşekkür ederim! :D

@ cakabo
bize söylenecek pek bişey kalmamış :)

hard rock cafe ve akvaryum'a gidilebilir. bu mevsimde gideceksen Setubal'e uğrayıp karşındaki adada plaj keyfi yapabilirsin dönüşte, choco frito isimli sübye kızartmasından tadabilirsin. Setubal'e gidersen Marco Polo köprüsünden git 24 Eylül köprüsünden dön iki tarafıda görmüş olursun. Bol bol deniz ürünü ye şarap iç barrio alto'da eğlen işte. Ve fado tabii ki, fadosuz Lizbon olmaz.

hiç birşey olmaz takma kafanı. sen mis gibi çekmişsin durmuşsun zaten, ben kaç kere beni özellikle çevirmelerine rağmen gazladım kaçtım. hiç bir şey olmadı.

aga regl falan olurlar, ellerinden silah var. Genelkurmay başkanını bile vururlar.

zorunlu askerlik olmamalı.

gerek yok. erkek var epey.

ayrıca 500 000 kadar erkeğin 1 yıl dahi olsa karı kız işinden el çektirilmesi ülkedeki abaza topluluk için bir nebze nefes almak demek.

çeşme suyuna şap katılsa da ülke olarak rahat etsek.

Gitmeli. Kadın erkek eşitliğine gelince bik bik ötüyorlar. En azından evden 12 veya 6 ay ayrı ve zorunlu disipline sokulmanın verdiği o iç karatıcı duyguyu hissetmelerini isterdim. Erkek 20 yaşından sonra kafasının bir köşesinde hep o duygu, kadına bakıyorsun evde oturuyo umurunda bile değil oh ne ala memleket.

Genel olarak düşüncem askerliğin profesyonel boyutlarda, düzenli şekilde olması. Ama eğer zorunlu askerlik uygulanıyorsa kadınlar da askere gitmeli. Sonuçlarını, uzun vadede faydasını bilemem ama düşüncem bu.

erkeğe eziyet zaten gitmek, bi de kadınlara da eziyet çektirin rahatlayın.
duyuruyu açan arkadaş zaten kafa bulma amaçlı açmış ama bir de ciddiye alıp, zorunlu askerliğin tartışılması gereken yerde kadınları da alalım onlarda askere gitsin eziyet görsün diyen adamlar çıkmış ortaya.

Gitmemeli. Erkekler de gitmemeli. Gencecik bir insanı, vatani görev diye zorla çağırıp eline silah tutuşturmak, insan öldürmeyi emretmek doğru değil. Kadını erkeği yok bu işin.

bence gitmeli. askerlik demek disiplin demektir.

edit: bunu bir bayan olarak söylüyorum

izlemedim linki. belki geyiktir bilmiyorum ama ben ciddi cevap vereyim gene de.

gitmeli. hem madem kadin-erkek esitligi var, herkes yapsin askerligi.
ayrica disiplin, egitim vs vs ogrenmek lazim.

ustelik artik savaslar hatt-i mudafaa seklinde yapilmiyor. ya da iki ordu caldiran ovasinda bulusup da allah allah nidalariyla birbirine kosturmuyor yani. cephe, savas sahnesi, sivil alanlar cok ic ice. sivil hedeflerin cok rahat bombalanmasini vs zaten gectim, yugoslavya'da, kirim'da, gurcistan'da. israil-filistin'de hatta ic savasta irak, libya, misir, suriye'de gorduk ki artik kadin-erkek, yasli-cocuk, asker-sivil demeden tum halk savunma, saklanma; gerekirse saldiri taktik-tekniklerini ogrenmeli. ha bunlar bizim askeri sistemde ne kadar ogretiliyor o ayri ama olmali iste.

bir kadin olarak benim dusuncelerim bunlar. arz ederim.

Erkekler de gitmemeli, saçmalıktan başka bir şey değil. Askerlik disiplinmiş aşlsdkfaşlsdkf anca hayatta bir bok olamamış bir insan askere gidince gelişme kaydeder, onun dışındaki tüm insanlara zarardır. Kadınlar kendilerinin gitme ihtimali olmadığını biliyorlar tabii sallıyorlar erkekler gitsin diye oh ne güzel.

temel 28 gün eğitim verilsin kadın veya erkek, daha da uzatılmasın bence.

gitmeliler tabii ki.

yüksek lisansa başlatmayın adamı lan.

bu ülkenin kadınına yapılmayan bir bu kaldıydı, bunu da yapın rahatlayın.
astınız
kestiniz
biçtiniz
askere gönderttirmeyiz!

"Zorunlu askerlik olmamalı" ile ilgili yorumlar + 1

Asker kıyafeti fantezisi yapılmak istenirse, bunun için hayatın bir kısmını bir yerlere adamaya gerek yok.

zorunlu askerlik kaldırılmadığı sürece, kadın erkek eşitliği varsa gitmeli.

(bkz: yav he he)

Piri reis mezun vermiş mi? Bir de 5-10 bin alıyorlar diyen adama zerre inanmam.5-10 bin nedir.5-6 veya 9-10 dese ok ama 5-10 çok sallama söylenmiş...

bundan 20 yıl önce itü'den gemi mühendisi olan birileri için söylense inandırıcı olabilirdi ama şu yıllarda sanayisinin gelişmiş olmadığı bir alanda daha mezun olur olmaz bu maaşlar imkansız.

Benim bir arkadas bir Anadolu universitesinde 2 senelik ucak elektrigi bolumunu 7 senede bitirmisti. Mezun olur olmaz ise girdi sanirim yaklasik 3bin Euro maasla.

Yani maasinizi puani ne kadar yuksek bir okulu bitirdiginiz belirlemiyor, piyasadaki arz talep belirliyor. Bizde nedense puani yuksek bir yere girersem mezun olunca cok maas alirim gibi yanlis bir denklem var kafalarda.

iyi para alanlar açık denizlerde gemide 5-6 ay takılıp ülkesine gelemeyenler için. bu adamlar iyi para alır ama gemide 6 ay kalmak falan öyle sandığımız kadar çok hoş olmayabilir. çok kıyak bi bölüm olsa sıralaması iyi olurdu ama değil

3000₺ ye gemiye mi çıkılır oğlum? Bu kadar ayağa düşürmeyin piyasayı. Git memur ol 3000₺ alırsın. O paralara çıkıp bizim maaşları da düşürmeyin.

gemi işi zordur herkes yapamaz, bu bölümün mezunlarının hepsi gemide çalışmaz zaten. Staj döneminde (12 ay) nice yiğitler meslekten vazgeçmiştir. Mezun sayısının % 20 si gemilerde aktif başmühendis pozisyonunda çalışacak kadar meslekte ilerler. O yüzden de maaşlar yüksektir. Zabit olarak işe başladığınızda 2500 - 3000 $ maaş ile işe başlarsınız. Öyle kapışılma olmasa da rahatça iş bulursunuz. Tabii kalıcı olmak size kalmış. Kendinizi yetiştiremezseniz iki kontrat sonra şutlarlar şirketten. Ha başka şirkete gidersiniz o ayrı.

Ben bu mesleği yapıyorum, hatta yanaşma manevrasındayız şu anda! aklınıza takılan varsa yanıtlayabilirim.

@şapkasız çıkmam abi
gemilerde sınıflara ayrılır geminin sınıfına göre de maaşlar belirlenir. ne kadar risk ve zorluk o kadar maaş demektir.
Kuruyük gemilerinde ortalama ilk zabitlikte maaşlar 5000 tl ortalamadır, kimyasal tankerlerde ise ortalama 10.000 tl civarı.
@tecnicalte
doğru bir konuya değinmişsin, çalışma süreleri gemi tiplerine ve firmaya göre değişse de gemi içinde 5-6 ay yaşamak hiç de hoş bir deneyim değil. o yüzden çoğu insan bu mesleği yapamıyor.

@advocatusdiaboli
içinde her deniz geçen bölüm denizci yetiştirmiyor malesef. Duyuruda bahsedilen bölüm ile gemi makineleri işletme müh. çok farklı bölümlerdir.

Arkadaşım İTÜ de gemi mühendisliğini bitirdi, geçen sene eve her gün 10 bin lira gönderiyordu

Her ay pardon, telefondan düzeltemedim

m.dr.com.tr

d&r da var?

daha yeni bulunamıyor yazıyordu. allah allah.

Dict box

eng-tr

sesli sözlük offline çalışabiliyor.

gaudi'ye mumkun oldukça doymadan geri donulmemeli bence.

yemekten çok birşey beklememk lazım ama bir paella şart.

sagrada familia tırmanın

Sagrada Familia, Parc Güell, Eski şehir ve Katedral Bölgesi, Montjuic turu.. iyi planlanırsa 2 güne sığdırılabilir.

gaudi'nin her şeyi + 1
zaten pek başka bir şey kalmıyor nou camp'ı da çıkarınca :)

bi de bol bol tapas + paella + tarta de crema catalana ye.

(bkz: #27256094)

suraya git cava ic (bardagi 80 cent falan) yaninda da jamon de caballo ye.

www.tripadvisor.com

gece marina'ya git. sağlam eğlenirsin.

abi barcelona dedin mi nou camp görülecek son yer zaten.

gaudi'nin tüm eserlerini tek tek gezin, park guell olsun sagrada familya olsun, casa battlo olsun vs.
picasso müzesi var.
espanya meydanına yakın, bitane ana müze var. katalunya bilmemne bilmemne diye. zaten meydandan bakınca saray gibi görünüyor. orası gezilir.
gotik kısma dal, daracık sokaklarda adım başı görülecek yer, bahçe, kilise, müze vs. var.
motjuic kalesine tırman. teleferikle çık yürüyerek in, yada tam tersi.
gece de la rambla'da takıl, sokak sanatçılarına bak, bir cafede biranı falan yudumla la rambla üstünde falan.
plajı da çok iyidir, denize girebilirsin.

ne bileyim yani, barcelona'nın her santimetre karesi gezilecek yer.

ben gittiğimde çektiğim fotolardan 3-5 tanesini flickr'a atmıştım, fikir verebilir:
www.flickr.com

ayni firma dimi? yaparsin.

aktarmalı uçuşsa yaparsın.

aynı firmaysa online check-in yaparsın. farklıysa ve bagajın varsa verilecek yapamazsın.

yapilir

turkler yapmistir muhtelemen.
bkz: olmadi karsiya gecer iki fuze sallariz.

adamlar düzenini kurmuş, bizimkiler gidip yeni düzen kurmak istiyorlar. haliyle adamlar memnun değil. tabii bu bahsettiklerim mevcut düzenin adamları, nemalananlar. yoksa halkın gözü sefaletten bir şeyi görmüyor.

yeni yürürlülüğe girenkanunlar geriye doğru işlemezler. siz başvurunuzu yapabilirsiniz.

bende çaldırmıştım telefonumu, savcılığa suç duyurusunda bulundum.
telefonu bulmak bizim işimiz değil diye dosyayı karara bağlamışlar. uğraşmıyor yani.

telefonu bulmalarını istemiyorum, pasaportuma kayıtlı cihazı çalıntı cihaz olarak tanımlasınlar. bu kadar zor olmamalı bu ya :(

Sanırım bunu servis sağlayıcınız yapabiliyor. bir sorun isterseniz

kola ve elma.

salep içme.

uyumadan yapiyim ama salepi bari, çok güzel görünüyo önceden hiç içmedim salep. sütle karıştırıyomuşuz. çok hoş.

haydi bol şans o zaman bana.

bir yaşıma daha girdim.

salep nasıl içmedin abi bu yaşına kadar? hiç mi merak etmedin?

yalnız o içecek olduğun toz karışım gerçek salep'in yanından bile geçmez bilgin olsun. gerçi farketmez bu yaştan sonra ilk defa içecek biri için.

@zentiva, hiç kısmet olmadı abi :/ etrafımda da kimse içmedi, cesaret edip "doldur be meyhaneci bir bardak salep" diyemedim.

@hjarteblod

çok şey kaybetmişsin o zaman, kışın sıcacık içecektin tarçınlı tarçınlı oh miss. "hiç boza içtin mi peki?" diye sormaya korkuyorum. o derece.

Sürü bilinci sokak köpeklerinde daha baskın. Bir alanın senin oldugunu ve bi anda nerden geldiğini bilmediğin birinin siyah takım elbisesi ve parlak ayakkabılarıyla arazine adım attıgını düşün meselea.

yazıldığı gibi, sokak köpekleri bölgelerini koruma amacıyla bunu yaparlar. genelde ev köpeklerine bulaşmazlar ama sanırım sizin bahsettiğiniz ev köpeğini tehdit olarak algılıyorlar.

yapılacak şey basit ; kesinlikle kaçmayın, kendi köpeğinizi kontrol altında tutun ve gerekirse yerden taş alıp sokak köpeğine atıyormuş gibi yapın. sokak köpeklerinin %99 bu hareketten çok korkar ve geri adım atar.

benim de başıma geldi. bizim mahallede bir sokağı sahiplenmiş 2 tane köpek var. ben benim köpeğimi gezdirmeye çıkardığımda, bunların sokağına gelince kıyameti koparıyorlar. saldırmıyorlar ama havlamaya başlıyorlar ve eğer kaçarsam arkadamdan azar azar gelmeye başlıyorlar. kovalar gibi değil de sanki sadece sokaktan çıkana kadar.
ben de birgün kızdım, dedim gitmiyorum sokağından hadi bakalım. durduk öyle bizim ufaklıkla.
bu köpeklerden bi tanesi caddenin karşınından havladı havladı sonra baktı ben gitmiyorum. oturdu yerine tekrar sustu. o susunca ve oturunca yavaş yavaş gittim ben ordan. yani sen efendi olunca ben seni ancak kaale alıyorum gibisinden.

Sonra tek başımayken arada gittim bizim oğlanın mamalarından verdim bunlara. sanırım artık şimdi benim ne olduğumu anladılar umursamıyolar pek.

Bir de semt çok önemli. ben hayvansever bir mahallede oturuyorum. açlıktan gözleri dönmemiş ve dövülmemişler. o yüzden genelde hayvanlar saldırgan değiller, barışçıllar.