Hediye gibi gönderseler geçmez. Bu gibi konuları sağdan soldan değil de resmî kaynaklardan araştırmak lazım.

11.Soru: Kozmetik ürünlerinin posta/hızlı kargo yoluyla getirilmesi mümkün müdür?
Cevap: Hayır, 30.03.2005 tarihli ve 25771 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5324 sayılı Kozmetik Kanununun ikinci maddesiyle kapsamı belirlenmiş olan kozmetik ürünlerinin muaf olarak posta ve hızlı kargo yoluyla getirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

ticaret.gov.tr

İlgili kanuna bakın bakalım almak istediğiniz ürün listede var mı?

@orient blue, sakin :) kanunda açıkça ithalat yasaklanmamış. bir de gördüğüm kadarıyla hep üretici özelinde konuşulmuş ama sağlık bakanlığı denetiminden geçmemiş olacağı için bireysel kullanım adına bile olsa gümrükten geçmesine izin verilmiyor anladığım kadarıyla.

'Cilde sürülüyorsa kozmetiktir, yasaktır. İlaçsa reçete isterim.' demişti biz gümrük görevlisi bana.

İnstagramda doktor Gökçen Erdoğanı takip etsin. Yaşadığı durum normal,okur bilgi sahibi olur.

Normali o zaten, neye dayanarak bunu sorun olarak görüyorsunuz?

Yaşasın orgazm isimli kitabi okusun, kadin orgazmi konusunda birçok seye cevap veriyor

kadın değilim ama seks esnasında bazı kadınlar çok kolay orgazm olurken bazıları daha zor oluyor, bazıları ise hiç olmuyor.

test öznesi ben olduğum için adil bir değerlendirme sonucu vardığım bulgulara göre bu bir problem değil. fizyolojik ya da kısmen psikolojik farklılıklar nedeniyle olabilen doğal bir durum. zira tezer özlü de yıllar önce okuduğum bir kitabının bir kısmında kadınların seks esnasında orgazm olmamasının normal olduğundan bahsediyordu.

özetle problem yok yani. ayrıca seks esnasındaki orgazm ile klitorisin uyarılması ille gerçekleşen orgazm arasında fark var. yüz kişiye sorduk bu yanıtı aldık.

Günde iki diş fırçalama ve mutlaka diş ipi kullanmak gerekiyor.

Fırçalamayı da diş ipi kullanmayı da usulüne uygun yapmak ayrıca gerekiyor.

Başka bişeye gerek yok.

dis ipi ile ugrasamiyorum derseniz sunlari tavsiye ederim
tinyurl.com

Diş taşı doğrudan taş olarak oluşmuyor, önce plak oluşuyor, plak temizlenmezse sertleşerek diş taşı oluşuyor. Yani ağzınızdaki plak oluşumu çeşitli etmenlere bağlı olabilir ancak temizlik süreci tamamen mekanik.

Fırça tipi ya da diğer bakım ürünlerinin mekanik etkisi minimum. Dişeti sağlığınız için iyi ürünler kullanın tabi ama neticede en kritik nokta dişlerinizi düzgün metotlarla ve düzgün sürelerde fırçalamanız, fırçalama süresini önerilen seviyede tutmanız.

Önerilen süreler günde en az 2 kere ve her seferinde 2 dakika boyunca fırçalamak. Diş hekiminiz gerekli görüyorsa günde bir kere yatmadan önce diş ipi kullanmak. Uygun metotlara da youtube'daki diş sağlığı medyalarından bakabilirsiniz.

Yani siz en kötü (ama temiz) fırçayı da kullansanız diş taşı oluşumu büyük oranda azaltılabilir bir durum.

Günde iki kez fırçalıyordum. Doktor 3 kez diye uyardı, benim için yetersizmiş.
Dediğiniz gibi çok kısa sürede fırçalıyorum, bunu uzatmam gerekiyor sanırım. Sabah işe yetişmek için, gece uykulu şekilde hızlıca fırçalayıp bitiriyordum..

Özellikle şu diş fırçası plaklara veya taşa iyi geliyor diyebileceğiniz bir fırça varsa onu da öğrenmek isterim.

benim diş doktorum fırça sertliğini doğrudan benim dişlerime göre önerdi. doğru yöntemle fırçalama (süpürme), diş ipi ve arayüz diş fırçası da önerdi düzenli kullanmam için. arayüz fırçasının numarasını da verdi.

ezcümle, bence genel bir öneridense size uygun olanları sormanızda fayda olabilir hekime.

2-3 hafta çay/kahve içmeyip
yemek yedikten sonra dişini fırçalarsan daha kalıcı olur

Benim diş hekimim oral-b orta sert fırçalarını önermişti bana.

Ama fırça tipi diş eti hassasiyetiniz yoksa cidden çok önemli değil. Dünyanın en gelişmiş fırçasını da kullansanız o plakları temizlemezseniz diş taşı problemi olur. Diş etine yakın yerlerin, diş arkalarının, arkada kalan azı dişlerinin ve diş aralarının temizliği çok önemli, buralara çok uğraşılmadığı için taşlar buralarda oluşuyor en fazla.

Plaktan kasıt dişinizin üstünde biriken bakteri kolonileri; bunlar beyaz, macun kıvamında ince bir film oluşturuyor dişlerinizin çevresinde. Tırnağınızla kazıyabileceğiniz bir şey. Gözle görünüyor yani, hergün devam eder bu süreç. Hepsini temizlemelisiniz.

ben de bugün diş taşı temizlettim. eski fırçamı atıp yeni fırçaya geçmemi ve dört beş gün boyunca majezik gargara ya tuzlu suyla gargara yapmamı istedi diş hekimi. benim dişlerimde şu siyah noktacıklardan çok olurdu. üç sene önce temizlikten sonra şarjlı diş fırçasına geçtim ve o noktalar tekrarlamadı. ama bir ay önce fırçam bozuldu ve ben yenisini alana kadar noktalar yeniden oluştu. bu sebeple şarjlı fırçadan asla vazgeçmem. bir de diş hekimim mutlaka diş ipi kullanmam gerektiğini söyledi. dişlerimin arası boşluklu olduğu için fırça giremiyor kalıntı kalıyormuş bu da plak ve sonrasında diş taşı demek. çürüğe kadar yolu var fırçalamaktan bile önemli diş ipi dedi.

ondan evvel magnezyum bisglisinat almayı dene yatmadan önce. bir de yataktan bir saat önce 1 litre suya 1 çay kaşığı tuz 1 çay kaşığı karbonat atıp iç öyle yat. susuz kaldığın için uyanıyor olabilirsin. ben içki içtiğim gecelerde az uyuyorum çünkü susuz kalıyorum su içmek için kalkıyorum.

Magnimore plus alıyorsun eczaneden, akşam yuvarlıyosun bi tane. Bebek gibi uyuyosun.

benim bildiğim melatonin uyku sırasında salgılanan bir zımbırtı, az uyuyanlarda az salgılandığı için sonradan takviye alıyorsun, uykuyu uzatmaya ya da kalitesini arttırmaya yönelik değil. tabi atıyor da olabilirim.

Hiçbir işe yaramıyor denedim, önce bir sonra iki ve en sonunda 3 tane aldım. Sıfır uyku. 25mg seroquelin yerini tutamadı.

Az uyuduğum için melatonin desteği alıyorum. Doktor tavsiye etti.

Ben kullaniyorum uykuya dalmada ise yariyor

eski eşime konmuştu dehb teşhisi. bir dönem ilaç kullandı bana kalırsa ilaca devam etse toparlayacaktı, uyku problemleri düzelmeye başlamıştı ama düzenli içmiyorum şöyle böyle deyip ilacı da tedaviyi de bıraktı. hala da dehbin sebep olduğu şeylerle cebelleşiyor. bir rahatsızlık tespit edilmişse tedavi mutlaka denenmeli diye düşünüyorum. dehb hem sizin hem yakınlarınızın hayat kalitesini etkileyen bir şey...

who care wins++++1

cok dogru. ben de ilac tedavisiyle biraz toparlamistim duzenlk kullanmiyorum diye biraktim ve sikintilar basladi tekrar

ilac onemli. ilac kullanmadigim gunler zor oluyor.
donem donem ilaci biraktigim zamanlar oluyor fakat artik ilac yatagimin yaninda. uyandigim gibi yapistiriyorum ki kendimi icmemeye kandirmayayim.

29/m

düzenli ilaç kullanıyorum, terapiyle de desteklenince adım adım yaşadığım problemlere odaklanıp çözüm üretebilmeye başladım. zor bir süreç ama, en az 4 ilaç değiştirdim uygun olanı bulabilmek için.

www.dr.com.tr

aslında bu duruma müdahale etmeyi doğru bulmuyorum. farkındalık yaratmak mantıklı devamında kendisi yardım ister veya bu konuya ilgi duyarsa da destek olursunuz.

Yani evet, kitap güzelmiş ama böyle bir kitabı rastgele hediye edemem zaten.

Ne yazıkki ben şu anki partneri olduğum için durumdan etkileniyorum. Eğer ayrılmayacaksam duruma bir şekilde destek vermem gerek diye düşünüyorum.

Şema terapi kitabını okuyordu bi ara, hastanede yer bulursa terapiye de başlayacak yakında ama bekleme listesi ayları buluyor.

Bu süreçte bir kaç kitap, yayın vs böyle şeylere biraz baksın istiyorum :(

Partnerim erkek.

engin geçtan - insan olmak kitabı genel insan davranışları hakkında fikir verir. ama dediğim gibi görmek istemeyen kişi bunları görmeyecektir. siz psikolog değilsiniz bu yüzden tedavi amacınız olmasın. partner olarak duygusal destek olmanız tabi çok doğal.

gene engin geçtan'ın çok güzel bir sözü var. kısaca siz insanları sömüren ve sömürülen olarak görürsünüz ancak burada tencere ve kapak ilişkisini fark etmeniz gerek. yani sömürülenin de buna ihtiyacı olduğunu - bunu aradığını ve bu zemini hazırladığını fark etmelisiniz.

Evet, sanırım onun da ihtiyacı var.
Yani durumun farkındayım daha önce konuştuk da bu durumu ben kendimi açıkça ifade ettim böyle bir konuşmayı tekrar etmeyeceğimi de dile getirdim. Yani kesip atmak istemediğim değer verdiğim bir ilişki ve bir insan.

Ama ne yazıkki eski sevgilisi kız bunu nasıl inandırdıysa looserlığa ve kaygı duymaya bence benimle olan ilişkisine bile tan anlamıyla inancı yok. Yani seviyor kaybetmek istemiyor, dürüstlüğünün vs farkındayım ama beni hak etmediğine falan inanıyor içten içe sanırım. Bir sığınak, onu tanıyan bilen bir tür safe zone olarak görüyor bence kızı. Daha doğrusu kız buna inandırmış onu ne yazıkki.
Yazık. Yani herkese yazık, onun da hayatında biri var gerçekten dördümüze de yazık.

Hala iletişimdeyse çaba sarfetmeye gerek yok, size de kitap öneririz bir kaç ay sonra.

Linkteki kitabı tavsiye etmeye gelmiştim benim gözümü açan o kitaptır. Ayrıca kimlanbu’ya katılıyorum. Eski sevgili muhtemelen narsisist ve sevgilinizle kedinin yumakla oynadığı gibi oynayacak. Siz psikolog değilsiniz kimseyi iyileştirmek zorunda değilsiniz. Kendinizi korumaya çalışın.

Türkiye'de e-Sim'i Turk Telekom, Vodafone ve Turkcell destekliyor. Apple watch'a özel Turkcell kısıtlaması varsa onu bilmiyorum, onu Apple'a sorun

Apple watch’ta e-sim kullanımında Türkiye’de sadece Turkcell destekleniyor.
www.apple.com

7 ve 8 arasında işlemci ve Bluetooth versiyonu dışında fark yok, 7 zaten resmî olarak satılmıyor zaten. Alacaksanız 8 ya da son jenerasyon SE alabilirsiniz. SE daha mantıklı hatta, her gün ekg çekmeyecekseniz.

Apple Watch'taki ESIM olayı gereksiz ötesi bir durum. Konuşayım falan desen pili birkaç saat gidiyor. Cellular özelliksiz alırsan daha iyi olur.

Hatta Orient'in dediği gibi SE modeli bile işinizi görecektir. Birkaç gün sonra sadece kalori takibi yapacğaınız bir cihaz olacak çünkü.

cellular olmasa da kimin aradığını görebiliyor muyum peki? bir de son jenerasyon SE 2. nesil mi oluyor?

EKG şart değil zaten ritimde değişiklik olursa SEde de uyarı veriyormuş sanırım. ben daha çok saatten bildirim görme, kalori takibi için alacağım. küçük bebeğim var bazen evin içinde telefonu kaybediyorum.

Telefon saate bağlı ise saatte cellular olmasa da tabii ki arama dahil tüm bildirimleri görüyorsunuz. Hatta saat bir Wi-Fi ağına bağlı ve internete erişimi varsa telefon yoksa da arama ve sms bildirimleri geliyor, hatta bazı diğer bildirimler de geliyor ama test etmedim hepsini.

Yani Wi-Fi varsa telefon yanınızda olmasa da saatle FaceTime ya da Wi-Fi arama yapılabiliyor.

support.apple.com

Celular ile Wi-Fi modelleri arasındaki tek fark, celularda telefonu evde bırakabiliyorsunuz ve aynen kullanmaya devam edebiliyorsunuz.

Mesela yürüyüşe çıktınız, celular modelde biri sizi aradığında hala ulaşabiliyor, saate indirilmemiş de olsa müzikleri dinlemeye devam edebiliyorsunuz.


Wi-Fi modelde eğer telefon yanınızda değilse tabi ki arama yapamazınız, ayrıca sadece telefona indirilmiş şrkıları dinlersiniz. GPS v.s. aynen çalışmaya devam ediyor.

Telefon yanınızdayken ise ikisi arasında hiç bir fark yok, Wi-Fi modelden de telefon görüşmesi yapabilir arayanı falan görebilirsiniz. Telefonun cebinizde olması veya yan odada falan olması yeterli, eviniz büyükse ve telefon evin öbür ucundaysa bağlantı kopabiliyor.

sbsgm.saglik.gov.tr

burada 2. doz aşısını tamamlamış vatandaşlar diyor.

tek doz olanlar aşı kartı oluşturabiliyor ama ikinci doz aşının olmadığı bilgisi yer alıyor.

En ucuz olani a101deki seg ürünler yanlışın var.

Bütün bulaşık makineleri aynı işi yapıyor yorumlara bak al geç derim. Ben de alacağım birkaç ay içinde. Ekside dediğim ürünü alan arkadaş memnun olduğunu ifade etti. 1800 olmasi lazim fiyatının. 10-15 gün içinde geliyor internetten alırsanız. Vestel servisi getirip kurulumu yapıyor.

seg vestel üretimi olduğu için tercih etmem.
www.hepsiburada.com

servis garantisi yüksek olanı bi de kısa programı 1 saat ve altı olanı tercih edin.
bulaşıkta bi olay müthiş bi teknoloji yok bence.
napacak bardaklarımı mı aşındıracak, aşındırsın?

3 programlı arçelik kullanıyoruz gayet memnunuz. Tavsiye ederim.

Altus aldım a++ 3 programlı. Arçelik üretiyor. memnunum

arçelik ve bosch 2 tane yeni model kullandım son 1 yılda. arçelik bi tuhaf. sepetlerin rayları bile dogru düzgün kaymıyor. yıkamasıda bosch kadar iyi değil. ama ekonomi kasılacaksa regal altus falan düşün bence.

Almayı düşündüğün Arçelik 6133 serisini dört aydır kullanıyorum, ayrıca anneme iki (2017'den beri) ablama da dört (2018'den beri) programlı modelini aldık, sorunsuz çalışıyorlar.

websube.ckbogazici.com.tr

buradan online başvuru yapabilirsiniz. ağustos sonu anadolu yakasında elektrik açtırdım, başvurudan sonra evde olmama gerek yoktu.
normal şartlarda "24 saat içinde elektriğiniz açılıyor" denir. ama benimki 1 saat içinde açılmıştı. elektrik sonrası su başvurusuna gittiğimde "elektriğiniz kullanıma açılmıştır" mesajını aldım.

www.ckbogazici.com.tr buradan da bazı soruların cevaplarına ulaşabilirsiniz.

bu dediklerinize pazar günü de dahil mi?

pazar günü hiç başvuru yapmadım. açık olup olmadıklarından bile emin değilim. ama pazar günü bi elektrik, su arızası filan yaşansa çalışanlar oluyor. onu biliyorum. ama size net bilgi veremiyorum.

pazar başvuru alınıyorsa; bence görevli çalışanları da vardır. (kesin emin değilim, öngörü)
çalışan görevliler varsa; başvuru sayısına göre bence açılma ihtimali de vardır. (herkes pazar başvurursa sanırım bi kısmı pazartesiye kalabilir)
o yüzden online başvuru linkini paylaştım. c tesi akşam üstü başvurursanız ve pazar bu tip işlemler yapılıyorsa; daha önlerde olursunuz.

şehir dışından taşınıyoruz bebek de var yanımızda o yüzden bu bilgi çok mühim :) öğrenirsem yazarım teşekkürler.

ck Boğaziçi pazar dahil her gün akşam 22ye kadar açma işlemine devam ediyormuş arkadaşlar. bizim elektrik bir iki saat içinde açıldı.

Excel sertifikasının fark yaratacak bir özellik olduğunu düşünmüyorum

Eğer ilgin varsa python, c++, sql, nonsql gibi şeylerle ilgili sertifika için uğraş

Otopsicocugu+1

İlla alacağım ve ciddi olsun derseniz direk microsofttan alabilirsiniz. Ama yerinizde olsam excel sertifikası için çok para harcamazdım, zorunluluk varsa düzgün görünen birinden alıp koyardım cvye. Uluslararası bilinen üniversitelerin online kursları var.

Onun yerine python, c ++ etc. alın, sizi öne cıkaran onlar olacaktır.

yahu, yazılım geliştirmeyecek yada python kullanması gerekmeyecek adama bunu önermek de, ne bileyim.

excel iş dünyasında oldukça kullanışlı bir araç dolayısı ile excel kullanımında profesyonel olmak, ek araçları ile beraber kullanabiliyor olmak tabii ki avantaj. bunu belgelemek de elbet artı bir değer sunar.

ör: sem.yildiz.edu.tr

işletme mezunuyum haliyle excelin profesyonel anlamda kullanıldığı pek çok alan var. artık iş arayan sayısı çok fazla, biliyorum demek yetmiyor belgelendirmek gerekiyor. yine de öneriler için teşekkür ederim.

Benzer bir durum için eşim hastaneyi aradı refakatçi yazısı vermeleri için ama vermediler (önceki yasaklarda vermişlerdi). Yine de bir şansınızı deneyin arayıp.

tam kapanmada annem hastanede yatıyordu, kayınvalidem annemin hastanede yattığına dair yazıyı göstererek bize yiyecek getirmişti hiçbir sorun olmadı. hastane randevusunu gösterseniz sorun olacağını sanmam.

Daha çok pratik olabilir. Sınav pratiği. Zaman falan tutmalı.

sırasıyla;
- kan tahlili, eksik vitamin mineral belirleme ve tamamlama.
- abur cuburu kesmek, şekeri kesmek, sağlıklı gıdalara yönelmek.
- telefon, tablet, televizyon gibi şeylere ara vermek. mümkünse bir süre hiç kullanmamak.
- bol kitap okumak, sakince.
- meditasyon.
- kafayı başka şeylerle meşgul etmemek konusunda kişisel terbiye çalışmaları yapmak, odaklanmayı kendine telkin etmek.

üniversitenin veritabanı üzerinden bakabilirsin.

aradığınız konuda bir kaynağı scholar'da bulamamanız, öyle bir konu şu ana kadar hiç çalışılmamış demek gibi bir şeydir. çünkü scholar, açık ya da kapalı olması fark etmeksizin bütün kaynakları tarar ve listeler. fakat, siz bunları tam metin okumak istediğinizde kapalı ise açamazsınız. onun da yolu sci-hub.tw sitesini aracı yapmaktır.

üniversitenin veritabanına edu.tr mailim olmadığı için giremedim. mail attım ama malum durumlardan dolayı dönen olacak mı bilmiyorum. scholarda kaynak buldum ama daha fazlasına ulaşabilirim gibi geldi. o yüzden sordum.

Diva portal

genelgeye baktım. yanlış anlamadiysam kargolarda sorun yok, gelecek kargolar. zaten kargolar calismayacaksa herkese yasak getiriversinler. kimse bir şey alamaz, piyasa iyice durulur.

Kargo ve nakliyeler devam edicek.

Eve kitleyin

ölmesini göze alıyorsanız götürün? duyduğum kadarıyla hastanelerin çoğu bölümleri enfeksiyona çevirdi. bence çok ısrar etmeyin, kaçan kovalanır. gidersen git öleceksin deyip susun. bıktım yaşlıların tribinden.

mesaj geldi tüm randevular iptal deyin. ya da bir arkadaşınız arasın masucuktan. yoğunluktan ötürü randevuları askıya aldık desin.

Gerekli olmadıkça hastaneye gelmeyin deniyor, o tip bir haber bulup okuyun ya da izletin.

virüs bilinmiyor, kişiden kişiye semptomlar değişiyor. ülkeden ülkeye enfekte insanların özelliği farklılaşıyor. şu an genel kanı; dinmeyen ateş, (39 derece üstü) 2 saat boyunca.. nefes darlığı ve kusu öksürük durumu dışında hastaneye gitmemek yönünde. bir yerde enfekte olduğunuzu düşünüyorsanız. en azından bu semptomları tamamıyla görene kadar evde kendi karantina alanınızı oluşturun.

muhtemelen korona değildir ama kendini karantinaya alman daha iyi olur.

tabii ki olabilir. ateş çıkar da iner de.

son 1 haftada tv deki uzmanlardan çıkardığım; korona da kontrol altına alınamayan ateş kritik bulgu. ateşi düşürebiliyorsanız ve de nefes darlığı çekmiyorsanız hastaneye gelmeyin diyorlar. dediğiniz durumdaki kişi corona olabilir ama bu dünyanın sonu değil, hafif atlatıyor olabilir. corona %100 ölümcül değil.

bir çiftin videosunu izlemistim, gece islanacak kadar ateşlenip sabah bir şey yokmuş gibi devam etmişler birkaç gün. her şey olabilir.

Konyada mı yaşıyorsunuz?

Karadenizde yasiyorum

insan bilmediğinden korkar. demek ki usturuplu içen, zararsız biri ile hiç tanışmamışlar. zamanla alışırlar. alışmasalar ne olacak sanki? geleceğin parlak görünüyor. ekonomik özgürlüğünü kazanıp o aileden kurtulursun.

Ailenin bu konuda çok tutucu olduğunu kabullen ve alkol kullandığını onlarla paylaşma, çünkü hala öğrenci de olsan eşşek kadar adamsın, gerek yok. haklısın de, artık içmiyorum sana hak verdim de. Ailenin çocuğuna çizdiği çizgiyi sorgusuz sualsiz kabul eden çocuk birey olamaz, ama zıtlaşarak da evde huzur olmaz. Dolayısıyla yalan söyle bitsin gitsin.

nabrukk'a katılıyorum ve bu tavrı "aman evde tatsızlık çıkmasın" diye değil, "annem, babam bilse üzülür" diye alırsan daha mantıklı ve kabul edilebilir olur.

Kimse senin ne içtiğini bilmek zorunda değil. Memlekette içme.

Annenin hoşlanmadığı şeyle mücadele etme şekli bu. Bu biraz bilgisizlik ve çaresizlikten kaynaklanıyor.

Yani bu duruma haklısın anne, biraz daha dikkatli olacağım diyerek uyumlu davranmanı öneririm. Zamanla kabullenmese bile alışacaktır. Senin hür iradenle kararlar verip kötü yola düşmediğini görmeye ihtiyacı var.

Öyle bir tepki vermiş ki sanki eroin kullanıyorsun. Sonuçta ailedir, çocuklarının sigara, alkol vs herhangi bir alışkanlığının olmasını istemezler. İlk etapta böyle sert tepkiler vermeleri anlaşılabilir.

Kendi paranı kazandığında hayat komple senin hayatın olur, istediğin yersin, istediğini içersin, istediğin yerde yaşarsın.

Yapılabilecek en mantıklı şey anne dahil gizlemek, saçma bir sebebi de olsa üzülmesinler.

Ailemle yaşarken eve her girdiğimde salona gider selam verir odama geçerdim. Alkollü olduğumda anlamasınlar diye direkt odama giderdim. Babam anneme "kimlanbu içtiğinde de gelip selam versin" demiş sdfgsdfg.

aile belli bir yaştan sonra uzak durulması gereken bir kurum. nasıl öğrendiler bilmiyorum ama asla sizden öğrenmesinler. siz de inkar edin asla içmem yaw deyin geçin. he deyin geçin. sonra kendi hayatınızı kurun uzakta, kendi ayaklarınızın üstünde durun. az buçuk iyi bir yere geldiğinizde kimse alkol almanıza filan laf etmeyecek merak etmeyin. herkes sizinle arayı iyi tutmaya bakacak, evet aileniz dahil.

Tabiki böyle insanlardan uzak duracaksın başka çaren yok. Kan bağın var diye kimseyi çekmek zorunda değilsin. Herkes aklını başına alsın düzgün davransın sakın alttan alma.

Hepinizin fikri benim için değerli. Herkese teşekkürler

amiral tabii ki. kendinize eziyet etmeyin.

xiaomi varken samsunga filan para vermek komik geliyor. hele 6-9k...

xiaomi redmi note 8 pro 128 gb bence 5k tl ye kadar en uygun f/p urunu.

Acil gibi görünüyor durum. Yoksa, "1 ay bekleyin yeni telefonlar gelecek." diyecektim; note9 pro ve mi10 pro.
A71 işinizi görür gibi duruyor. Bunun dışında uygun fiyatlı amiral gemisi alınabilir soylediklerinizi tek potada eritmek maksatlı. S10 5300tl civarı. P30 4800tl, p30pro 6300tl civarı. Oralara çıkamam diyorsanız a71, note8 pro, realme xt, mi9t bakabilirsiniz. A51 yerine a71 daha alınası.
Ayrıca su geçirme özelliği olmayıp diğer özellikleri amiral gemisi kivaminda 4800tlye s10lite ve note10 lite var. Ve son olarak küçük amiral gemisi isterseniz s10e alinabilir tabi pil performansi biraz üzebilir.

uzak durun..

ben bakanlığa satacak olsam. el altından niye satayım.

el altından sana bana satacakmış.

tamam bakanlığa satiyorsa sana bana satmakla niye uğraşıyor? kanitlasin bakanlikla anlaştığını.

who cares +1

@who

şu anda bakanlıktayım diye dünyanın en saçma fotosunu attı az önce.

şöyle bir haber var bu herhalde adamın elindeki

www.dailymail.co.uk

Çiftlikbank'tan daha az inandırıcı

Kesinlikle yalan. Neye göre doğrulamasını yapmış pozitif ve negatif sonucun? Türkiyede bu testleri kendi bünyesinde yapabilecek üretici olduğunu düşünmüyorum.

çiftlikbank daha inandırıcı +1

alın hocam stoklayın. bakanlıktan önce siz alırsanız bakanlığa satabilirsiniz sonradan. size büyük favor yapmış arkadaş belliki. alabildiğim kadar alırdım ben olsam.

Bakanliktan foto atmis hahahshshah

Bence siz de dalga geciyosunuz da hadi neyse.

m.turkish.alibaba.com

www.ntv.com.tr

haber oldular cidden.

uzak durun, yukarıdakilere katılıyorum. Getirenlerin eline patladı.

www.foxnews.com
www.thesun.co.uk
economictimes.indiatimes.com
thefederal.com
www.middleeasteye.net
www.haber7.com

tuncaytursucu.com turkiye'de borsa siyasete bagli oldugu icin illa normalden daha fazla risk icerir. bana en mantikli sepet yapmak geliyor, %20 borsa %20 dolar vs vs gibi. yatirim tavsiyesi degildir

hisse senedi her ay alınacak bir şey değildir
indiği zaman alınır, çıktığı zaman satılır
uğraşamam diyorsan bim alabilirsin krizlerde bile çok sert düşmüyor

temettü konusu ise yalandır
10 lira değerindeki hisse, 1 lira temettü veriyorsa, hisse değeri sistemsel olarak 9 liraya çekilir yine 10 liran olur üstüne de temettü vergisi ödersin
bu yüzden temettüden 1-2 gün önce satıp, verdikten sonra hisseyi tekrar almak gerekir

Son beş yılın temettü verimi en yüksek hisselerine bakıp bir liste oluşturulabilir.
Aynı düşünceyle 3-4 yıl önce yüklüce ISYAT almıştım. Çok memnunum kendisinden.

@bir soru sorcam, dedikleriniz saçmalık. temettü verir 9 liraya düşer kimse bir yere çekmez. bir süre sonra tekrar 10 lira olur, asıl değerine gelir. sizin de elinizde hem 10 liralık hisse senedi hem de aldığınız temettü olur.

kaldı ki bu insan uzun vadede yatırım hedeflediğini belirtmiş. eninde sonunda o hissenin asıl değeri olan 10 liraya geleceği belliyken al sat tavsiye etmek yanlış.

bunun haricinde @azeroth gibi düşünüyorum sepet her zaman daha güvenli geliyor bana da.

@mirket'in dediği gibi temettü verimi yüksek hisselerden maliyet ortalamanizi düşürecek şekilde bir portföy hazırlayabilirsiniz.

temettü vermeyen 10 liralık hisse de 11 liraya çıkıyor
üstelik vergi ödemyorsun

@bir soru sorcam, o başka bir konu. al satta dediğiniz geçerli. bu arkadaş uzun vadeli yatırım yapıyor. temettü elde etmek istiyor. napsin temettü vermeyeni? temettü olayı yalan muhabbeti yapmanız yanlış.

temettü vermeyen 11 liraya çıkıyor neden? parayı otofinansmanda kullanıyor firma böylece şirket değerinin gelecekte artacağı beklentisi olur ortaklarda. bu da hissenin değerini yükseltir. yine de beklenen getirinin olup olmayacağını bilemezsiniz hele ki şu siyasi ortamda. beklenen getiri olmazsa hisse düşer. o zaman zarar edersiniz. evet vergi önemli bir mevzu ama burada kısa vade uzun vade beklentilerin olup olmayacağı öngörüsü gibi pek çok kriter mevcut.

Evet soruda belirtmeyi unutmuşum, al-sat yapmayacağım uzun vadeli alıp alıp bekleyeceğim :)

Pedagog ya da gerçekten anlayan biri değilim fakat arkadaşın mantıklı bir yaklaşımda bulunmuş, sen belki iyi niyetlisin ama etraf iyi niyetli olmayan insanlarla dolu, çocuk bu davranışını "demek ki zararsız bir olay" şeklinde kodlayıp yarın bir gün aynı şekilde yaklaşan pedofili birinin peşinden de gidebilir, ebeveyni her zaman yanında olmuyor, ortam kötü yani gerek yok bu kadarına.

Benim çocuğuma biri şeker verse o an belki kibarlıktan bir şey demem ama sonrasında kiyameti koparırım. Aldığına bin pişman ederim. Siz belki iyi bir insansınız bilemiyorum tabi ama binbir türlü insan var. Bu alışkanlık haline gelirse yarın bir gün baskasi bu zaafını kullanabilir. Bence yapmayın yaptığınız yanlış. Bu arada yurt dışında bu tür hareketler çok sakat basınıza iş bile alabilirsiniz.

Yaptığın çok gereksiz bir hareket bence devam etme, zaten şeker zararlı. Benim çocuğuma versen yedirmeden çöpe atarım.

bir baba olarak çocuğuma herhangi bir gıda maddesi verilmesine karşıyım. bilemezsin neye alerjisi var, sonrasında etkisi ne olacak. ayrıca pedo endişesi de var. gereksiz gerginlik. başka sevmediğim olayda çocuktan izin almadan, yakınlık kurmadan çocuğu sevmek için yaklaşanlar.

angelus + 1

bir anne olarak bırakın şeker verilmesini çocuğumla benden izinsiz iletişime geçilmesine bile karşıyım. insan seven bir çocuk değil basıyor yaygarayi. ayda yılda bir dışarı çıkıyoruz sonra kavga kıyamet oluyor.

yazılanlar dışında,

çocuklara niye şeker veriyorsunuz, şeker zararlı bir şey. belki ailesi o güne kadar vermedi.

Güzel birşey yapıyorsunuz fakat ülkemizde yanlış sonuçlara sebep olabilir bahsedildiği gibi, bence en güzeli annesine vermeniz, böylece annesi yanında olmadan kimseden birşey almaz

Yaptiginiz baya sacma bir sey.

Psikolog olarak konusmam gerekirse, (sekerin zarari vs girmeden) yabanci kisiler tarafindan cocuga bir sey verilecek ise her zaman öncelikli olarak cocugun gorebilecegi sekilde anne ya da babaya verilmelidir. Guven cemberi hem bozulmaz hem de Cocukta "anne ve babanin onayi"nin onemi ve guven hissi pekistirilir.

angelus +1

çocuğun bir birey, ama kafası henüz basmayan bir birey olduğunu unutmamak gerekir.

hocam yanlış anlama da bu yaptığın bana aşırı ve gereksiz wholesome geldi. yani, allah başka dert vermesin de, sokak hayvanları için bir kap su koysan insanlığa daha fazla katkın olur. çocuğa zaten bakan var, onu mutlu eden var.

@goochie goochie

güzel havalarda bisikletimle izmir'den urla'ya gidip geliyorum.. bir keresinde yol üstünde migros'a girmiştim, pek insan olmuyor öyle şehirdışındaki marketlerde.. neyse marketin kapısından çıkarken bisküvi paketini açıyordumki dışarıda bir kadın kucağında çocukla birisini bekliyordu.. çocuk elimdeki pakete öyle bi baktı ki, ben direkt annesine paketi uzattım ve isterseniz bir tane verelim dedim.. annesi paketten bir tane bisküvi alıp çocuğa verdi.. farkında olmadan doğru bi hareket yapmışım demek ki :)

Siz iyi niyetlisiniz ondan şüphemiz yok.

Şunu söylemek isterim ki, çocuk istismarı vakalarında istismarci çocuklara mutlaka bir şey İkram ederek onlarla iletişim kuruyor. Yurtdışında çocuklara Patates kızartması ısmarlayarak istismara hazırlayan bir adamin vakasini okumuştum. buna sexual grooming deniyor hatta.

Aman diyeyim beni yanlış anlayamayin siz böyle yapıyorsunuz diye değil, sizin gibi iyi niyetli bir insandan buna Alişan bir çocuğun yarın öbür gün kötü niyetli birinin tuzağına düşmesi çok olası.

Uzun uzadıya yazdım ki bilinclenelim, daha dikkatli olalim

hepinize ilginiz ve yazdıklarınız için teşekkür ederim.
sorduğum soru dışında da bir çok cevap gelmiş. bunları da iyi niyetli cevaplar olarak değerlendiriyorum. yoksa bazılarına sinirlenip uzun uzuun cevap vermem gerekirdi:)
ekstra belirtmem gerekiyor ki ben yaptığımın doğru olduğunu savunmuyorum. sadece doğru olduğunu sanıyordum. yani geçmiş zamanda...
artık yanlış olabileceğini düşündüğüm için doğrusunu öğrenmek adına sizlere sormak istedim. ben bu fiili savunmuyorum, soruyorum:)

@strobist
Evet bu guzel bir ornek olmuş (:

@cahs
Maalesef şu an yaşadıgımiz donemde cocuklara gereginden de fazla mesafeyi ogretmek gerekiyor sürekli koruma icgudumuzu pekistirerek.. sizin bunu sorarak ogrenmek istemeniz cok guzel bir hareket. Farkli yerlere cekmeden guzelce yorumlayarak veya tartisarak cevaplamak da bi o kadar onemli.

bilirkişi olarak yazıyorum;
çocuğun karar alma, özel alan ve güven alanı/güven kavramı oluşumunda zararlı olabilecek bir duruma sebep oluyorsunuz böyle.
ailesinden izin alıyor olmanız bir şey değiştirmez (yok bir de almasaydınız :)

bunların dışında çocuğa yakınlı kurma/iyilik aşılama gibi bir yaklaşım açısında da metasal bir yerden ilişki kurulduğu için bir kat daha yanlış.

şeker yerine cebinizde çocuklara soracak güzel sorular, anlatacak minik espriler, kısa konular bulundurabilirsiniz.

ciddi ciddi bu link ile senin sepetini görebileceğimizi düşünmedin değil mi? bir hata olsa gerek. :)

ashdajsgdasd :D valla düşündüm, link burada, çok özür dilerim

www.hobium.com

ankamall en alt katta hobi malzemeleri satan bir dükkan vardı, orası olabilir duruyorsa. suluhan çarşısına bakılabilir.

lego duplo. legodan başka oyuncağa verilen para ziyan bence. lego duplo family house olabilir. iş kültür yayınlarının hareketli kitaplarından alabilirsiniz.

Lego duplo 2+ yaş için uygun diyor. 6 aylık için uygun öneriler bekliyorum. Fiyatı da bütçenin çok üstünde maalesef.

Amigurumi oyuncak öneririm. Arkadaşımın kızına almıştım doğduğunda 2 aylıkken yanına vermeye başladılar, uyku arkadaşı edinmişti kendisine. Daha büyüdüğü zaman da diş kaşıyıcı, emzik ipi vs set takımını kendileri almışlardı.
Organik sertifikalı iplerden olmasına dikkat edin alırken.
Bebek için olanların gözleri vs. vida ile monteli oluyor, oynarken kopup bebek için zararlı olmaması açısından. Makinede yıkanabilir oyuncaklar olduğundan hijyen konusunda da içiniz rahat olabilir. Ben instagram üzerinden çok tatlı bir hanımdan almıştım. www.instagram.com hesabından inceleyebilirsiniz. Bütçeniz dahilinde çok güzel seçenekler bulabilirsiniz bu tür oyuncaklarda.

mızıka, kafa şişirebilir ama bir enstrumanla da tanışmış olur, ukulele de olabilir.

edit: ben 6 yaş diye okudum, malım biraz. mızıka falan almayın:)

Ahşap oyuncakları çok seviyorlar. Biz yeğenime ahşap enstrüman şeklinde oyuncaklardan aldık elinden düşürmüyor. Şunlardan söz ediyorum:
www.google.com

Daha yürüyemeyen çocuk legoyu ne etsin. 1 yaş altında çevirmeli, basmalı, dokunup fıldır fıldır döndürebilecekleri parçaları olan, dokununca ışıklı ve sesli uyarı veren oyuncaklardan almanı öneririm, bayılıyorlar

imza : 2 yaşında çocuk babası.

bu renkleri hayvanları söyleyen oyuncaklar var tuşları var filan onlardan alabilirsin..yada en çok oynadıkları ve sevdikleri şey genelde tavşan ayı fil maymun bebek gibi şeyler oluyor uzun süreli oyuncaklar genelde bu tarz oyuncaklar oluyor.

Fisher price 'ın sesli ışıklı bir sürü oyuncağı var o aylardan itibaren kullanılan

www.oyuncakbiziz.com

basıp basıp manyak gibi dans edecek.

arkadaşlar dalga mı geçiyorsunuz? benim de kızım var iki yaşında. altı yedi aylıktan beri LEGO alıyoruz. tabii ki ilk başlarda verimli oynamyamadı ama tanıdı evirdi çevirdi nesnelerin adını söyledik ilgisini çekti. alemsiniz.

ankaradan kalkan istanbul treni eskisehire uğramıyor bildiğim kadarıyla. ikisi farklı trenler olduğu için olmasın?

uzak mesafenin biletini alıp daha kısa mesafeden binebilmeniz lazım. yani eskişehir-istanbul alıp ankara'dan binemezsiniz, ama ankara-istanbul alıp eskişehir'den binebilirsiniz.

ara istasyonlarla ne ilgisi var? koltuğunuz ankara'dan eskişehir'e kadar boş gelecek. ara istasyondan ara istasyona (mesela polatlı'dan bozüyük'e) gidecek kişiler doldurmuş olsa, ankara-istanbul almak istediğinde de dolu gözükür.

normalde sistem şu şekilde. siz eskişehir istanbul alıyorsunuz, sistem de sizin koltuğunuzu ankara-eskişehir arası seyahatedecek birine boş gösteriyor. o koltuğa ankara'dan binen kişi eskişehir'de iniyor, eskişehir'den siz binip aynı koltuğa oturup istanbul'a devam ediyorsunuz.

eskişehir-istanbul dolu gösterip, ankara-istanbul boş gösteriyorsa buradan ben şunu anlıyorum, sistem o trende veya o vagonda ankara-eskişehir yolcusu istemiyor. böyle bir planlama yapılmış olabilir. o yüzden "ankara'dan ta istanbul'a gideceksen git, eskişehir'den bineceksen almam" diyor olabilir.

ama her halükarda ankara'dan aldığınız bilete eskişehir'de binebiliyor olmanız lazım. beli ankara'da treni kaçırıp arabayla basıp eskişehir'de treni yakalayıp bindin? he yakalayamazsın da mesela yani.

tcdd'ye sordum sonraki duraklardan binebilirsiniz o koltuk sizindir dediler. ankara istanbul boş gözükürken neden eskişehir istanbul dolu gözüküyor dedim cevap vermediler.

işte onun da cevabını ben veriyorum. demek ki o trene veya o vagona sadece uzun yol yolcusunu almak istiyorlar. eskişehir istanbul alırsanız, aynı koltuğu ankara eskişehir satamayacaklarını düşünüyorlar. o koltuğun ankara eskişehir arasını boş gelmesini istemedikleri için de yarı yoldan satmıyorlar. alacaksan tam yolun parasını ver, öyle al diyorlar.

sebebi tamamen operasyonel yani.

aga senin evi biz nerden bilelim allasen? yan komşu ahmet abi var ona sor evde bişey yandı mı diye.

ahaha komşulu bir ortam yok çok şükür.

benim buna benzer bişey gelmişti başıma, sürekli bir yanık kokusu alıyordum plastikle karışık, sağa sola baktım günlerce bişey bulamadım, ondan sonra bir baktım elektrik tesisatı yanmış.

prize bagli kablosu olan her seyi sok once. sonra kablolari kontrol et.

Sigortaları kontrol et. Sigorta değilse tüm elektronik eşyaları kontrol et.

eşim benim en kisiga aldigim ocağı kapattığımı zannedip üstüne tencere kapağı koymuş. kapağın plastik yerleri erimiş. kokudan anlatmıştık. böyle bir şey olabilir. yeni kapatılan sıcak ocağın etrafındaki ekmek poşeti vs eriyor olabilir.

Kamera telefonun fiyatına direkt etki eden bir donanım 2000 lira bandına orta segment kamera alırsınız. Yine de xiaomi note8 pro, realme 5pro bakılabilir orta üst segment ayarında kameraları.

xiaomi redmi note 8 kullanıyorum. arkasında dört tane kamerası var. derinlik ıvır zıvır. ultra hd fotoğraf çekebiliyor. baya memnunum ben. bir telefonu beş yıl kullanıyorsan temiz kullanıcısındır, xiaomi o açıdan üzmez bence seni. benim önceki telefonum da xiaomi idi 3 sene kullanmıştım. kızım düşürmese daha da gideri vardı.

Teşekkürler canlar

hocam tepe aydınlatması zaten çok kullanışlı bir şey değil bence. bi lambader al güzelinden sonra bi tane metal sarkıt al geç. önemli olan avizedir yoksa en iyi aydınlatmayı çıplak ampul verir. 3000k ışık sıcaklığında 10-14 watt arası led ampul en ideal ışıktır bana göre tavan aydınlatması için.

avize dediğin zman işin içine koltuk takımı halı perde ve diğer mobilya da girer

ben lambader kullanıyorum. elektrik sisteminde ufak bir değişiklik yapıp lambaderi duvardaki anahtardan açıp kapatıyorum

bir tane lambader var, loş bir ortam oluyor. zaman zaman tepe aydınlatmasını kullanmak durumunda kalıyoruz bir şeyler görmemiz gerektiği zaman. şu ahtapot denilenlerden alsam çıplak ampul olacağı için pişman olur muyum acaba

değiştirmek kolay da o antistatik şeylere gerek var mı bilmiyorum. ben olmadan yaptım bir şey olmadı ama bu benim şansım da olabilir.

aynı telefondan vardı bende. mahalledeki telefoncu ücretsiz değiştirdi, on dakika sürmüştür. bileklik filan takmadi, ilk kez duyuyorum bilekligi de. ama pili sabitlememisti adam. bir iki kez telefonun düşmesiyle pil sarsılmış ve bozulmuş. tekrar değiştirmem gerekti. ancak hiçbiri telefonu yeni aldigimdaki verimi saglamadi, kisa surede öldü piller. sonunda yeni telefon almak zorunda kaldım.

Isıtılarak sökülüyorsa tecrübe ister, ekranı filan kırabilirsiniz. Sadece vida sökerek pile ulaşıyorsanız oldukça kolay, yapabilirsiniz.

ben asus zenfone 5 marka cihazımın ekranını bir çok kez değiştirmiştim. bahsettiğin 15 liralık tornavidalar işimi gördü. telefonun içini 5-6 kez açmış olmama karşın hiç birinde anti-statik bileklik kullanmadım. böyle işler yapmadan önce elimi duvara değdiriyorum iki saniye.

merhaba. şark halı yıkamadan memnunum, halı yorgan vs yıkattım. 507 749 5468 numaraları. Gölbaşı kısmını bilmiyorum maalesef.

örnek halı yıkama.

iyiydi gayet leş gibi halılar tertemiz mis kokulu geldi ama biraz geç geldi 8-9 gün sürmüştü sanırım gerçi tam sezon açılışında vermiştim onun da etkisi olabilir.

olan biten'de duyuruluyor. daha önce duyurulan başka bir mecra varsa ben de bilmiyorum.

olan biten'imiz yanıyor. orada "yarın şu şu saatte bilmemkim konuğumuz olarak şu başlıktan sorularınızı yanıtlayacak" diye yazıyor.

Ya hocam bırak allah aşkına. Kusur tamamen senin insanları boşuna uğraştırma.

Hadi hayırlısı hocam.
Fakat bu tip durumlarda dolandırıldığınıza dair bir kanıt yok aslında. Evet, size özel şifre ve iki adımlı doğrulama şifresi girilerek gerçekleştirilmiş bir işlem, dolandırıldığınızın kanıtı sadece ifadeniz. THH'nin lehinize alacağı karara dava açılır yüksek ihtimal aklınızda olsun.

Karekod sistemi zaten senin sadece sana ait olan ve paylaşmamak gereken şifreni kullandıktan sonra kartla, onayla uğraşmadan hızlıca para çekmen için var.

Bankaların sürekli uyarı mail ve sms’lerine rağmen gitmiş facebook’ta banka şifreni kullanmışsın bir de haklı çıkmaya uğraşıyorsun. Ben savcı olsam dosyanı çoktan bir köşeye fırlatmıştım.

karekoda bok atmayalım lütfen. olmasaydı şu an beş kuruş parasız ortada kalacaktım. o reklamların fake olduğu her yerden belli oluyor, nasıl anlamadınız hayret ettim.

tamam mağdursun ama bi de şöyle düşün, belki de paranı hacılayanlar senin kankan, yani siz bilerek yaptınız bunu ama bankadan para hacılamaya çalışıyorsunuz. aksini ispatlayacak bir şey de yok elinde. seni defalarca şifreni şuraya girme, kimseye verme vs ile uyarmış bi banka var ortada ona rağmen şifreni sen kendin girdin. yani üzgünüm ama bu durumda ancak banka sana kıyak geçerse paranı verir.

geçmiş olsun

Eger ki bahsettiğiniz gibi para bankamatikten cekildiyse, savcılık, ilgili gün ve saatle ilgili bankamatik görüntülerini bilirkişiye inceleterek dolandiricilarin kimliğine ulaşır. Dolandiricilar, nitelikli dolandiriciliktan dolandirdiklari kişi başına 4 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanır. Aldıkları ceza dolandirdiklari kişi sayısıyla çarpılir.

@retiredcolonel

bu şekilde mağdur olup parasını alanlar var hatta banka avukatı arayıp özür bile dilemiş ben bizzat görüştüm.

@atom karincanin torunu
böyle durumlar çok kişinin başına geliyor. dediğim karekod çok pratik bi sistem olabilir yalnız ilk kullanım için kapalı olması gerekirdi.

@catch the arrow
mahkemeye ortada bir hırsızlık suçu olduğu için gittim haklı çıkmak için değil biraz empati yapın.

@who cares wins
dediğim gibi kendim bilgisayarcıyım bu bir anlık dalgınlık. cep telefonunda ayırt etmek zor pc den olsa düşmezdim.

@washe
dediğin durum benimde aklıma geliyor. ama şöyle bir şey var yıllardır bu bankayı kullanıyorum. yüklü kredim var. mevduat hesaplarım var. böyle bir şeyi yapabileceğimi banka düşünmez sanırım. kaldı ki telefon görüşmeleri vs olabilir tespit edilir. hangi cep telefonundan hesabıma giriş yapıldığı aslında çok kolay bulunabilir ama uğraşmak istemiyorlar.

E sen değil miydin sana burada itiraz formu doldur, savcılığa git falan diyenlere sanki dolandırılan sen değilmişsin gibi banka ağzıyla her şeyi ben yaptım, harcama değil, banka napacak falan diyen? Ne oldu da fikrin değişti de bankaya savaş açtınız?

@sfteses

hangi bankamatik olduğu biliniyor zaten. şile merkezde finansbank atm si. lakin savcı gözüne gözlük takıyo, bere takıyo bulamıyoruz diyor.

Jimmy McNulty

haklısın ben yaptım. baştan öyle düşünüyorsun ama sakin kafayla düşündükçe sadece hatanın benden kaynaklanmadığını düşünüyorum. böyle mağdur olan kişilerle konuştum. ama dediğim gibi harcama itiraz formu geçerli olmuyormuş para çekimi olduğu için. savcılıktan da umudum yok açıkçası. tek tesellim tüketici hakem heyeti. diğer arkadaşlar bankayı suçsuz bulsa da ortada karekod yüzünden bi sistem açığı var. burada bir kusur varsa yüzde 50.

Geçmiş olsun. Anladığım kadarıyla sistem açığı yok. Açığı sahte web sitesine şifre girerek siz yaratmışsınız. Hırsız zaten internet şubesine girmiş değil mi? Nakit çekmek yerine havale/eft de yapabilir teknik olarak (elbette nakit çekmek varken saçma olur). Dolayısıyla bankada herhangi bir kabahat bulamıyorum ben kendi adıma. Hiçbir şekilde bankaların web sitelerine link aracılığı ile girmeyin, elinizle adresi yazın, güvenlik sertifikasını kontrol edin.

@orient blue

eft ya da havale yapamaz dostum. yaparsa telefonuma eft miktarını gösteren onay mesajı gelir. böyle olunca da vatandaş tezgahı anlar. sistem açığı şöyle var. sanırım yazıyı tam okumadınız karekod sistemi ilk açlışta kapalı olması gerekior. yani vatandaş isterse açsın isterse kapatsın ama banka ısrarla bunu aktif bırakıyor. ki bununla ilgili tüketici hakem heyeti onursal başkanı da uyarı yapmış. bankaların bunu ilk kullanımda pasif bırakması gerekir diye. benim varlığından haberim olmayan bi sistem yüzünden param çekiliyor kartsız bi şekilde. bankaların bunu bildikleri halde buna göz yummaları da ayrı bi garabet.

Geçmiş olsun, önceki duyurunuzu hatırlıyroum. Burada soru ne? Onu anlayamadım.

@battal gemalmaz

soru banka ne kadar suçlu

Hocam karekod olmasa dahi sen tüm şifrelerini verdiğin için dolandırılacaktın bu 1.
Eğer eksi bakiye (bankacılar KMH derler) açtırmamış olsaydın hesabında para olmadığı için zararın da olmayacaktı.

Sen sanıyor musun ki bankalar karekodu devreye alırken BDDK vs. tebliğlerini incelemiyor? O nedenle üzgünüm ama yasal olarak arkanda duracak bir yanı yok bu işin. Parayı online kaptırsan geri EFT filan kurtarılırdı ama direkt nakit kaptırdığın için malesef kaçarın yok. Üzmek istemem ama istediğin mahkemeye git sonuç değişmez.

Yani ben mahkemede olsam şunu sorardım: "Bu parayı senin kendi kendine çekip harcamadığını nerden bileyim? Belki de kendi kendine dolandırılmış süsü verip bankadan 3-5 tırtıklamak peşindesin?" Bu arada kesinlikle dolandırıldığından eminim, ama bakıldığında malesef tamamen sana ait gizli bilgilerinizi paylaştığın için olduğundan dolayı savunulacak yanı kalmamış durumda.

Geçmiş olsun.

lcha nasıl para çekilecekti hesabımdan başka türlü söyler misin acaba ?

Duyuruyu okuyan ve iş yoğunluğundan cevap yazamayan biri olarak sıfırdokuzucuolanvarmı ya destek için yazıyorum. Arkadaş sen dolandırılmış ve mağdursun. Karekod uygulaması güzel ama çok yeni bir uygulama. Ne kadar kötüye kullanılabilir kimse bilmiyor. Bu uygulamayı kullanmak istemeyenlerin iptal ettirebilmesi gerek. Burada saçmayalayanların lafını dinleme. Bankanın paranı sana geri vermesi gerek. Bankaysa sorumlulukları var. Rekabette diğer bankaların bir adım önüne gececek diye senin paranı kaptıramaz.

@kocakum kardeş nihayet bi destek olan çıktı şükürler olsun. iptal edilmesine ediliyor ama telefonla arayacaksın. kaldı ki benim varlığından bile haberim olmayan bir şeyi nasıl arayıp iptal ettiricem.ayrıca zorunda mıyım ben istemedim bile.

Karekod pasif olsun tamam ama başta hata yapmışsınız. Bu noktada bankanın suçu yok. Dolayısıyla sonraki aşamalarda bankayı suçlamak doğru olmaz. Hakem heyeti iyi niyetle sizi haklı bulsa ve banka parayı iade etse bile bu hatalı olduğunuz gerçeğini değiştirmez.

Bu durum evin anahtarını hırsıza vermekten pek farklı değil. Sonra hırsız neden çaldı diyorsunuz.

Valla bankanın suçu yok, bir de bilgisayarcıyım diyorsunuz. Suç sizde. Hiçbi şey beklemeyin.

Arkadaşlar siz herhalde okumuyorsunuz ben hatasızım demiyorum ama bankanın karekod denen illeti ısrarla aktif bırakması onun kusursuz olmadığını gösteriyor. ilk kullanımdahiçbir şifre istemiyor para çekilirken eft yapsa soruyor karekod da neden sormuyor.elini kolunu sallaya sallaya parayı çekiyor.

Ben ne olursa olsun, bu tür online bankacılıkta(normal bankaların da uygulamalarında) güvenlik tedbirlerininin çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Yani mesela ben karekod'u istediğim de kapatabilmeliyim, ya da para çekmek için telefona sms gelsin ya da bana şu soruyu sorsun gibi özelleştirmeler yapabilmeliyim yahut para çekme ''işini'' kapatabilmeliyim.

Enparayı bilmiyorum ancak benim kullandığım bankada böyle birşey mümkün olmuyor, ve bence güvenlikleri çok zayıf. Özür dilerim ama bankadaki paramız bu dünyada sahip olduğumuz en önemli 3 şeyden birisidir hayatın kendi gerçekleri içinde, bunu da banka koruyamıyor -ki kendileri tekel pozisyonunda yani paranızı başka türlü konumlandıramazsınız.

Hatta benim kullandığım bankada yaptığın eft'de dahi çat diye gönderiyor. Bu yüzden en sevdiğim banka uygulaması işbank'ın kullandığı işcep, o kadar ''abi eminmisin'' ''bak bi' daha düşün'' diye soruyor ki hani gönderesin varsa bile ''lan aslında adam haklı göndermeyelim'' diyebilirsin.

Yani, bankalar bu güvenlik uygulamalarını kullanıcı insiyatifine bırakmalılar ve geliştirmeliler. Eğer karekod kullanmak istemiyorsanız kullanmamalısınız, ya da para çekme/aktarma işlemlerinde ekstra bi' güvenlik önemi istiyorsanız bankanın böyle terchileri/listeleri olmalı.


Ben işbu yüzden bankaların da sorumlu olması gerektiğini düşünüyorum, yani polisin de dolandırıcılık işlemlerinde bu kadar ''yapamıyoruzcu'' yaklaşımını da tuhaf buluyorum. Benim arkadaşımın telefonunda dolandırıcı 1 - dolandırıcı 2 diye kayıtlı numaralar var, hala gazete sitelerinde yeni çıkan iphonex şu sebeplerle 200 lira reklamları var. hayır kanunun nasıl bir açığı var da ya da polisin nasıl bir iş yükü var da bunları görmezlikten geliyor onu da anlamıyorum. Bu dolandırıcı adam potansiyel katil zaten, yarın bir gün para için gasp/darp her türlü eylemi yapmaya muktedir.

Böyle bir pozisyonda eğer dolandırıcılar bulunamıyorsa bankaların güvenlik seviyelerini daha da arttırmaları lazım, sadece 4 haneli bir şifre ile girilmesi ya da kredi kartının 16 haneli numarasını bilen birisinin sizi gözlerinizden öpebilmesi pek hoş bir senaryo değil.

Bence bunu bankanın güvenlik açığı olarak saymamızda bi' sakınca yok, işin acıklı kısmı ise kanuna uygun bir durum ve ''kullanım kolaylığı'' adı altında ekstra birşey yapmıyorlar.

@mete kudur

sizin gibi sağduyulu insanların az da olsa olduğunu görebilmek ne güzel. işte ince nokta bu benim dalgınlıkla dolandırılmam yüzünden herkes bankayı melek gibi görüyor. bu tuzağa ilk düşen ben miyim, benden önce binlerce insan dolandırılmış banka neden önlem almıyor. kardeşim bu karekod güvenli değil deyip neden kapatmıyor ya da neden şifre ile aktif etmiyor. ben sana milyonlarımı emanet ediyorum senin kusursuz olman gerek. sen şifrelerini girmişsin banka ne yapsın diyor. karekod olmasa nasıl çekecekti parayı bakiyem sıfır arkadaşlar eft ya da havale yapılamaz. bu konuya açıklık getirelim.

Birçok yöntem var ama hiçbiri sağlıklı değil.

bu soru her ay düzenli soruluyor. ben bile ezberledim.
birazdan madyonoz sapını suya koy diyecekler.

@guneyli, o dediğini adet gecikmesinde diyoruz. var olan düzeni keyfe göre şekillendirmek için değil.

Mate cayi ic veya dokuzlu cay(dogadan'in urunuydu sanirim). Saglam bir miden varsa aspirin ic 2 gunde 1 yeterli olur. Ama bu oneriler metabolizmani etkileyecek olan, sagliksiz oneriler. "Sagligimi bozmak dahil her seye raziyim, yeter ki tatile gideyim" dersen uygulayabilirsin.

primolut n ile öne de alınıyor diye biliyorum ben. prospektüsünü okumak lazım. istenen regl gününden belli bi süre önce içmeye başlayıp sonra bırakıyodun. eczacıya sor bunu.

İlaç işlerine ben hiç girmeme taraftarıyım, düzeni bozmama adına. Çare tampon diyorum :) bu sayede senelerdir adet tatile mi denk geliyor gelmiyor gibi dertlerim yok..

Dikkatli bakarsanız renkli olan kısmın kenarı şeffaf. O şeffaf kısım bir daire şeklinde genelde gözün renkli olan kısmından taşıyor.

Renkli olan belli oluyor da diğeri olmuyor.

Genellikle orta boşluktan alttaki esas göz rengi belli olur, yada lensin çapı büyükse rengi gözbebeğinin dışına taşar.

renkli lensin kenarlarından anlaşılıyor şeffaf lens içinse baya odaklanmak lazım, yine kenarlardan şeffaf bir çıkıntı oluyor.

@nick konusunda kararsizim'in bahsettiği kısım bende de var şeffaf lens kullanıyorum. ayrıca bazı lensler var kişinin kendi göz rengiyle birleşince asıl renk ortaya çıkıyor. onları anlamak imkansız gibi bir şey. ucuz renkli lensleri anlamaksa zor değil, kurbağa gibi bakışlar piksel piksel görünen göz rengi yeterli.

ortasından anlaşılır.

biliyorsunuz gözbebeği ışığa göre büyüyüp küçülür. ama lensin ortasında tam gözbebeğine denk gelen boşluğun büyüyüp küçülme şansı yok. o yüzden o boşluğu gözbebeğinin en büyük haline uygun yaparlar. gözbebeği ışıklı ortamda küçükken, lensin geniş olan boşluğunun altından orijinal göz rengini görürsünüz.

görsel: www.kontaktlensim.com

1

1

Vücudunla ilgili ben yedi gün giysem ter falan kokmaz.

dışarda giydiğim tişört 1 en fazla 2

evde otururken ve uyurken giydiğim tişört 4-5 gün

yazın 1
kışın 2 (aşırı terleyen ve boynunu keselemeyen biriysen kışın da 1)

Fayfa'nin yazdigini yazmaya gelmistim.

giymeden önce duş + kese + koltukaltı temizliği + roll on rutini varsa 2. yoksa 1 ki onda bile gün sonunda kokmuştur :(

2 gün giyilir ama terlemeyen kokmayan biriysen yoksa zor

1.

Çok temiz, her gün keselenen biri olsan da 1.
Kokmasa bile tşörtün üstüne giyilmişlik çöker.

ben ön yıkamalı sentetikte yıkardım. yüksek dereceli ve bol sulu yıkama perdeleri iyi temizliyor. tül ve güneşliği ayrı ayrı yıkayın ama tüllerin yanına tül olmayan beyaz renkli başka bir şey koyun ki köpüğü alsın biraz. bunu yapmayınca bazen tüller iyi durulanmayabiliyor. havlu olur atlet olur bir parça bir şey. çamaşır suyu tavsiye etmem tüllere zarar veriyor bence. elinizdeki parlatıcı vs yeterli olacaktır, arkasında nasıl kullanmanız gerektiği de yazar. deterjan gözüne karbonat koyunca da beyazlattığı söylenir ama sizde zaten beyazlatıcı var.

muhtemelen coktan makinede donuyorlar, ama ben de sunu diyeyim: fazla deterjan koymayin. tul cok kopuruyor. tasiyor filan makineden...

@e haliyle

henüz makineye koymadım. yarın koyacağım :)

ilk olarak kendim cevap vereyim. 4 yıldır evliyim,eşimle çook mutluyum, onu seviyorum ve yine olsa yine evlenirim :)

- evliyim
- mutluyum
- seviyorum
- evlenecek olsam gene eşimle evlenirdim, ama özgürlüğü tercih ederdim kjdfksjsgsdfkg

-evliyim
-mutluyum
-seviyorum
-evlenecek olsam eşimden başkası ile evlenmezdim. Bekarlık +1

Evet
Evet
Evet
Evet

Değilim. İstemiyoum. Çünkü kendi sorumluluğum bana fazlasıyla yetiyor zaten. Daha fazlasına ihtiyacım yok.

dört evet.

değilim. kadınım. bazen keşke evlensek diyorum bazen of ne işim var evlilikle diyorum kesinlikle kararsızım.

evliyim
mutluyum
evet seviyorum
evlenirdim ama şu anki kafayla zor. katılır katılmazsınız, evi arabası olmayan adamın evlenmesi bana göre aptallık. bende hala hiçbiri yok.

evli degilim

30 yasimdan sonra evlenmeyi dusunuyorum, simdi degil. neslimi devam ettirmek sanirim

evli değilim
evlenmek istemiyorum çünkü yapacakların kısıtlanıyor bu hayatta
ülke şartlarının bayağı etkisi var bu konuda
başka bir ülkede olsa bu kadar sıkıntı olmazdı

eğer güzel bir kız bulabilirsem istiyorum.

Evet
Evet
Evet
Zamanı geri alsam evlenmem şimdiki kafamla, evlenmek zorundaysam yine onunla evlenirim. Ama evlenmek istemezdim, evliliğin çok artısı var eğer mutluysanız. Ama ne kadar mutlu olsanız da, herşey güzel olsa da özgür olamamak, hayatınızı çok sevseniz de biriyle paylaşmak zor.

değilim
istemiyorum.
kendime tahammülüm yok başkasına nasıl olsun? ya da ben kendime tahammül edemezken başkası neden bana tahammül etsin?

evli değilim.
kısmet.

evliyim
mutluyum, bazen mutsuzlaşıyorum
evet çok seviyorum
evet, yine eşimle evlenirdim. ama daha geç evlenebilirdim.

Evliyim.
Mutlu sayılırım.
Seviyorum.
Zamanı geri alsam tekrar eşimle evlenmezdim. Hiç kimseyle evlenmezdim. Ya da çok daha geç yaşta evlenirdim.

Ben kullaniyorum 4-5 yildir tam da anlattigin sekilde. Su ana kadar bir sey olmadi. Bundan sonra ne olur bilmiyorum.

7-8 yıldır böyle kullanıyorum. Genelde 1,5 ay. Bişi olmuyo.

tabi ki önermiyorum ama benim lensle uyuduğum çok oluyor. suyunu 2 günde bir değiştiriyorum. buna rağmen 2-2,5 ay gidiyor. 4 yıldır sorun yaşamadım.

11 yıldır lens kullanıyorum, batma yapana kadar kullanırım. nadiren lens ile uyurum. herhangi bir problem yaşamadım şimdiye dek.

millet ne güzel ya aylık lensi 2-3 ay kullanıyor, benim gözlerimde aşırı temiz kullanmama rağmen batma oluyor ay sonuna doğru. max 1.5 ay kullanabilmişimdir aynı lensi aksi halde batmanın yanında bulanık görmeye başlıyorum.
batma veya görmede azalma olana kadar kullanın bence. max 2 ay olsun ama ne olur ne olmaz.

philips marathon demeye gelmiştim ama fiyatı 700 olacaksa Rowentaya bakılabilir.

Philips mor renkli bi modeli var kullanıyorum, memnunum.700 tl nin altında sanırım fiyatı.

Rowenta. Tefal indirimli satıyor şuanda. Zubizu indirimi falan da vardı tefalin bir ara.

Bende takip edeyim hanım istiyor

urun.gittigidiyor.com

yeni üyeliğe bazen gittigidiyor 20 tl indirim kuponu verir sitede gezin giriş yapmadan sağda çıkar, cepteteb hesap kartı ile 30 tl iade alırsın sana 280 e gelir arnica kalitelidir

Özgüven eksikligi mi var acaba?

Sanırım var. :(

Ayna karşısında bir konu üzerine kendinizle konuşun. Bir makalede okumuştum.

Ayrıca diksiyon mevcut düşüncelerin, fikirlerin, konuşmaların dışavurumu konusunda yardımcı olur, bu bahsettiğiniz sorun için bi faydası olacağını düşünmüyorum.

@kusursuz dost +1

kendi kendine konuş ayna karşısında olmasa da konuş.

bu bende de var. özellikle şunu fark ettim, karşımdaki beni anlamayacak diye düşündüğüm için basit konuşmaya çalışıyorum ama onu da heyecanlanıp beceremiyorum. anlaşılmama korkusuyla hangi kelimeleri seçeceğime karar veremiyorum örneğin yalnızca mı sadece mi desem derken ağzımdan sadezca gibi bir şey çıkıyor. özgüven eksikliği ve sosyalleşmemeye bağladım ben.

Aynı durum bende de var. Herhangi bir konudaki fikrimi yazarak çok iyi ifade ediyorum ama iş konuşmaya gelince çuvallıyorum.

Bendeki bu eksikliği fark edip önerilerde bulunan bir tiyatrocu arkadaşım var. Tavsiyelerini özetle şöyle sıralayabilirim:

1) Acele etme. Herkesin birbirinden söz çalmaya çalıştığı rakı masalarında değilsen insanlar seni bekler. Yavaş konuş, bir sonraki cümleyi düşün. Ara ara muhatabının gözlerine bakıp anlayıp anlamadığını kontrol et.
2) Ağzının içinde konuşma. Kelimeleri, harfleri yuvarlama. Cümleleri yutma. Sesin yüksek tonda değil ama net çıksın. (Bunun için nefes egzersizleri, diyafram vs. çalışmaları var. Google'a bakabilirsin.)
3) Ellerini çok kullanma. Eller, jestler, mimikleri doğru tutarda kullanmak gerekiyormuş. Aksi durumda eller sözlerin önüne geçebiliyormuş.
4) Kitapları sesli oku. Konuşurken uzun cümleler kurmaya yardımcı oluyormuş.

Çok kitap okuyup düzgün cümle kuramamanı doğru kitapları okumamana bağlıyorum ben. Çeviri kitap değil; Türk yazarları oku. Mesela Sabahattin Ali'nin dili çok güzeldir.

eğer o konuşma sırasında bilgine güvenip de kendini ifade edemiyosan özgüven değil de hitabetin zayıf bence.

tiyatro kursuna falan gitsen faydası olabilir.

bence panik atak, kaygı bozukluğun var. heyecan yapıyorsun. kendini maneviyata ver. önce bir dinginleş sonra etrafı iyi daha iyi gör, daha iyi dinle. sırf iyi konuşmuş olmak için çabalama. anlamak için çabala. sonra zaten söylemek istediklerin kendiliğinde çıkıyor ağzından. dinginleşmek için de meditasyon ve kitaplarını önerebilirim.

şişko birisine giydir :)

agirlik baglayip bir yere as.

ütüleyip içini başka kıyafetlerle doldurun ya da birkaç yastık koyun öyle beklesin. sıcakken olması önemli.

M705'i 6 yıldır sorunsuz kullanıyorum.

G300S var bende de. 2 senedir kullanıyorum. Şimdiye kadar kullandığım en güzel mouse bu oldu.

Bir de MK250 diye bir klavye mouse seti var 10 yıldan fazladır kullanılıyor fakat mouse'un sağ tıkı 2 senedir çalışmıyor.

geçtiğimiz temmuz civarı almıştık gamer logitech mouse. eşim sağolsun habire düşürdüğü için bozuldu tabii. garantisi devam ediyordu, şansımızı deneyelim olmadı ücreti neyse tamir ettiririz demiştik. iki üç hafta sonra yenisini gönderdiler. edit: model G300s

10 yıl kullanan var. Düşürmediğin fırlatmadığın sürece bozulmaz mouse

M185 var, bimden almıştım, sanırım 8 sene oldu, m325 var 4 sene oldu, g602 var eylülde aldım.
Hepsi gayet güzel çalışıyor. M325 çok güzel bir mouse boyutuyla falan bence.

Bendeki M180'i de 6 seneden fazladır kullanıyorum sanırım. USB alıcısını kırınca kenara atmıştım, yıllar sonra garantisi bittiğinde sitelerinden müşteri hizmetlerine yazdım nereden satın alabilirim diye, adamlar taa Hollanda'dan bir gün içinde ücretsiz gönderdiler ufacık alıcıyı.

2010'da mx1100 almıştım. 5 6 sene bilfiil kullandım, şu an çekmecede duruyor kullanmıyorum. ama hala çalışıyor.

7-8 yıldır klavye mouse setini kullanıyorum, hala taş gibi çalışıyor.

Buraya sorsan kimse istemiyor herkes tektaş alana embesil gözüyle bakıyor. Zurna zırt diyince bütün işler değişiyor :D

Bedava olsaydı isterdim belki. Ama çok gereksiz para ve istemiyorum.

ben gelinlik de giydim düğün de yaptım. düğün istemeyenleri anlamıyorum ya bence çok eğlenceli. inanılmaz sarhoş olup arkadaşlarımla çılgınca eğlendiğim bir geceydi çok da güzeldi. yine olsa yine yaparım ^^

etmiyorum. hayatimda etmedim.

niye bu düğün istemem diyen kadın bu kadar abartılıyor anlamış değilim. biz evlenirken kimsenin rızasını almadık, hatta okullarımız devam ettiği için ailelerimiz karşıydı. bu yüzden sadece nikah yapmayı düşünüyorduk, kimseyi çağırmak gibi bir düşüncemiz yoktu. sonradan aileler akrabalar için salon tutmak istediler, uygun fiyatlı bir yer ayarlandı. hiçbirinde illa şunu istiyorum, şu olacak demedim. gelinliğimi de kendi maaşım ile aldım. pişman değilim. ama bu iyi niyetimin bir miktar da olsa suistimal edildiğini düşünüyorum şöyle ki siz "aman masraf ettirmeyeyim, mutlu olmamız düğünden önemli" dediğinizde içten içe düğün, altın, takı gibi şeylere önem veren tipler sizin yüzünüze "tabii canım ne gerek var" deyip masraftan kurtuldukları için sevinebiliyorlar. o yüzden şimdiki aklım olsa belki bu denli masrafsız olmazdım ben de, bilemiyorum. düğün yapmak isteyene de kötü gözle bakmıyorum, kimsenin isteği içinde kalmamalı benim bazı isteklerim kaldı mesela. o zamanlar önemli değil diyordum, insan sonradan "ya evleniyordum niye şunu yapıvermedim ki?" diyebiliyor. ama bu noktada eşler elini taşın altına eşit derecede koymalı elbette.

Gelinlik giymek isterim, dugunu angarya buluyorum. Zahmetli bir surec.

Her manada yorucu ve gereksiz bir şey bence düğün. O yüzden yapmak istemem. Nikah sonrası ufak bir kokteyl yeterli diye düşünüyorum.

ben istemem. o geceye harcanan paraya da çıkar yurtdışında gitmediğim yerlere gider gezerim.

Düğün hayal ederdim. Sonrasında nikah olsa da olur dedim. Eşimi mali anlamda zorlayacak bir şey yaptırmak istemiyordum. Arkadaşlar sağ olsunlar bize alternatifler gösterdiler (düğünde oymana meraklısı arkadaşlarımız vardı, evet) bizim de içimize sindi. Bütçemize göre (kendimiz ödedik) maksimum arkadaş, az biraz yakın aile dostları olan bence müthiş bir düğün oldu. Hala da söylerler "ne eğlenmiştik" diye.

ben düğün istemedim, hiç öyle düğün, gelinlik falan hayalim de olmadı, üstelik düğün istemiyorum diye kayınpederim bana küstü :)
onun yerine nikah sonrası şehir dışından gelen eş dost akrabaya minimal bir yemek organize ettik.
eğer çok paramız olsaydı, yani düğüne verilecek 20-30-40 bin -ya da ne kadarsa- liramız olsaydı ve o parayı vermek bizi hiçbir şekilde maddi-manevi zora sokmayacak olsaydı, düğüne karşı çıkmazdım ama sanırım.
diğer türlüsü tam bir şımarıklık, hele kredi çekip düğün yapanlar falan absürd bence.
bir arkadaşım evlenirken kına ne ya pff ne banal falan deyip gizli gizli kına yapmıştı, bu da baya komik bence. bastırma bırak aksın, anane bunlar, hepsi olur :)

Şatafatlı düğün istemiyorum, ama olur da evlenmeye karar verirsem bunu bütçemize göre sevdiğim insanlarla kutlamak isterim, yemek olur kokteyl olur hiç önemli değil.
Gelinlik de bu en dümdüz en zarif olanlardan giyeceğim eğer evlenirsem.

Hiçbir şeyin aşırı abartılısını görgüsüzlüğün dibine vurulanını sevmem zaten.

gelinlik evet

Bizim hatun da istemiyor..

Yengen istemedi. Zaten o tiynette bir kadin olsaydi yengen olmazdi. 2 arkadas ayarladik gittik tisortle spor ayakkabiyla nikah yaptik. Evlilik muessesesine daha dogrusu birlikte olacagimizi resmi mercilere bildirmenin sacmaligina pek itibar etmiyoruz. Sadece burokratik zorunululuktan evlendik. Hic oyle keko evliler gibi bir hayatimiz da yok. Yuzuk var annemin israriyla ucuza aldik 2 tane aldigimiz gunden beri de takmiyoruz ben saat bile takamam, hanim zaten sevmez yuzuk kolye falan. Bilmiyorum biz bu caga ve kulture ait degiliz pek. Ya geriyiz ya ileri onu da cok irgalamiyoruz.

Bunlari istemeyen kadinlarin cogu yillardir yalniz hayatlarinda hic duzgun bir iliskileri olmamis "loser"lar o yuzden de beni alacak biri olsun da dugun eksik kalsin diye dusundukleri icin istemiyorlar ama yahudinin dedigi gibi bi enayi ciksa isler degisir.

ben istiyorum. ayrı ayrı nişan düğün kına nikah şeklinde değil de aile arasında yüzük sonrasında da nikahın da içinde olduğu bir düğün isterim. maddi imkanları çok zorlamanın da bir anlamı yok. istemediğim şey, görüşmediğim hatta tanımadığım eş dost akrabadan oluşan bol gelenekli bir düğün.

düğüne dünyanın en korkunç olayı, bir kadının en ahlaksız isteği gibi bakmayı da pek anlamıyorum. o istekte olan bir kadınla evlenmem falan. zorlama adetler dışında evlenecek kişilerin isteği ve tarzıyla yapılan, çiftin kendisini eğlendirdiği şık bir kutlama, anı neden olmasın ?

Düğün istemem ama kokteyl tarzı ufak bir kutlama isterim. En yakın arkadaşlar ve aile üyeleri ile yer içer eğleniriz, güzel olur. Neden yüzlerce kişilik bir düğün yapıp da dıdısının dıdısının masrafını üstleneyim? Bence asıl bunu yapmayı istemek anormal.

Gelinlik mevzuna gelince kabarık olmayan, sade, vintage bir şeye hayır demem. O gün benim için özel olacak, dolayısıyla özel bir elbise giymekte sakınca görmüyorum. Gelinlik deyince illaki koskoca pasta gibi bir şey giymeye gerek yok. 20’li yıllardan fırlamış gibi duran şık bir elbise iş görür.

Yani klasik anlamda düğün ve koskoca gösterişli bir gelinlik istemediğim için suçlu mu oldum? Değişik mi oldum? Valla bence olmadım.

Bu arada yukarıda bir arkadaş bu kadın loserdır demiş. İşte tipik erkek kafası. Onlara 40 gün 40 gece düğün yaptıracak, gelinliğin eeenn pahalı modelini isteyen kızlar daha değerli, daha olması gereken gibi görünüyor, diğerleri loser. Ne diyeyim umarım loser olmayan bir kıza denk gelirsiniz de size sadece gelin başı için 5000 tl ödetir.

Gelinlik giymek isterim; hiç şöyle gelinliğim olsun vs diye hayallerim olmadi ama hayatımda 1 kere giyeceğimi düşündüğüm bir elbise olması değişik geliyor; yaşlanınca içimde kalmasın. Hem 'biriyle hayatımı birlestirirken o güne özel hazırlanmanin nesi kötü?' Diye düşünüyorum.

Düğün kısmı da şöyle; çok buyuk organizasyona, davullara, zurnalara gerek yok ama en yakınlarımın geleceği, pasta limonata dağıtılmayan, sicak bir ortamda birkaç saat eğlenmek güzel olur gibi geliyor. Bunun için deli gibi para harcamak da gerekmiyor. Her düğün klasik Türk düğünü gibi olmak zorunda de değil.

Gelecek sene nisan mayis gibi evleneceğim; organizasyonu da yukarda tarif ettiğim şekilde yapmayı düşünüyoruz.

@i m cool with that biz de davullu zurnalı abartılı bir düğün yapmadık, taraflardan herhangi biri yapmak istese de kabul etmezdim. düğün illa davullu zurnalı olmak zorunda değil. benim bahsettiğim hiçbir özelliği olmayan bir günmüş gibi gidip evlenme kafasında olanlar.

Evet var. Hatta düğün yapmamak için gidip yurt dışında evlenmiştim bir zamanlar. O kadar uzağa gittim ki kimse gelemedi. Gelinlik yerine de beyaz normal elbise giymiştim. Tanıdığım 3-4 çift daha böyle yaptı. Yani sanıldığı gibi herkes düğün istemiyor. Tanıdığım pek çok insan da aile baskısı yüzünden düğün vs yaptı.

Düğün olmayacak, gelinlik de büyük olasılıkla olmayacak. Ailem de istemiyor.

Düğün ve gelinlik istemedim. Eski eşimin ailesinin çevresi geniş diye onların ısrarı ile sade bir kokteyl ile ve gelinlik ile çözdük işi. Boşanmak istedigimde eski eşin isteği ile evlilik terapistine gittik. Eski eşim dedi ki, phoebe kapris yapmaz, hır gür çıkarmaz, yıldönümü aydönümü kutlamaz, takı falan zaten sevmez, düğün "bile" istemedi, öyle olunca nasılsa "cepte" diye hissediyorum ve serçe parmağımı dahi oynatma ihtiyacı duymuyorum. Bu da böyle bir anımdır.

Hayal etmedim de yahu tanıdığım ve değerli bulduģüm herkesi bir araya toplama fikri bayağı hoşuma gidiyor. Bir de burda böyle bir bölüm var, o bölümde insanlar konuşma yapıyor, o bölümü çok seviyorum. Insanın geçmişiyle ve bağlarıyla yeniden karşılaşması epey güzel bir şey. Düğün, bir ritüel, bir toplantı, devletle olan iş ayrı. Birisiyle hayatını birleştirdiğinde artık orada yeni bir kimliğin, benliğin oluyor, bu kimliğın taninmasının bir aracı. Kendine de bu yeni kimliģin orada dank ediyor, dile geliş şekli. Kutlama kısmını da seviyorum. Iyi ki birbirimizi bulduk gibi (*-*). Gelinlik ve damatlık da özen ve sayglı bir şey gibi ya hani, onları da seviyorum. Olmadığın kadar temiz, sade ve şık olacaksın. Fikir iyi. Böyle işte. Düğün olsun.

abartı olmamak kaydıyla isterim tabii. kapalı alanda davul zurna eşliğinde düğünümün yapılacağını, çoluk çocuğun pistte dolaşacağını ve koca memeli teyzelerin göbek atacağını düşününce midem bulanıyor. böyle bir organizasyona asla evet demem.

ne düğün ne gelinlik hiç birini istemedim. sadece sevdiğim kişiyle başbaşa nikah kıyayım olsun bitsin dedim ama olmadı çünkü burası türkiye. düğün yapmazsanız evlatlıktan reddederiz diyen aileler vardı ve 5 kuruş da destek vermediler. sonuç olarak düğünler yapıldı ama arkamdan bir sürü de dedikodu oldu. şimdiki aklım olsa işler kopma noktasına da gelse istemiyorum diye diretirdim. ailelerin gönlünü edeceğiz diye hem paramızdan hem psikolojimizden olduk.

öyle kafasına göre çıkartamaz evden. onu da geçtim şöyle düşünün, kombinin servis ücreti için bu kadar çıngar çıkartan ev sahibi sizi evden çıkarmak için notere, avukata para bayılır mı? hiç sanmıyorum. boş tehditler bunlar. en fazla kontrat bittiğinde yenilemez. o zaman siz de yeni bir ev bulmuş olursunuz.

Çıkaramaz. Kontrat yenilememe şansı yok. Kiracı oturmak istiyorsa 10 yıla kadar otomatik uzar.

kontrat bitimine iki ay kala size noterden ihtar çekmesi lazım ki çıkarmak için işlemlere başlasın. onda da siz itiraz edip çıkmazsanız iş mahkemeye varıyor. mahkeme de rahat 1 yıl sürüyor.

Kombinin servis ücretini vs'ni de ödemeyin, ev sahibinin sorumluluğunda bu tip şeyler. Ya da öderseniz de kiradan düşme hakkınız var.

Simdi turkiyede boyle bi kural var mi bilmiyorum ama yasadigim ulkede var.

Kombinin yillik bakimini kiraci yaptirmak zorunda. Cunku o kullaniyor. Ama bakimlari yaptirdigi halde kombi bozulursa bu kez ev sahibi sorumlulugunda tamamen.
Onceki kiraci yaptirmis/yaptirmamis, o farketmez kiraci bi kez bakim yaptirdigi zaman. Sorumluluk cikar.

Ha ama yillik bakimlari yaptirmiyorsab bir sorun ciktiginda kiraci sorumlu olur, ev sahibi degil.


Turkiyede boyle bir kural vs var mi, iyi okuyun. Ona gore hareket edin.

Kontratı yenilememe hakkı sadece sizde var. Ev sahibinin ben kontratı yenilemiyorum deme şansı yok ancak 10 yıldan sonra diyebilir. Ödeme makbuzlarını saklayın hiç bir şey yapamaz. Yukarıda dendiği gibi kombi masrafı için bu kadar olay çıkaran adam notere ve avukata o kadar parayı vermek istemez. Dava açmadan sizi kendisi çıkarmak isterse yedek anahtarı varsa eve girerse falan suç işler haberiniz olsun direkt polise haber verin.

kombinin bakim ucreti icindeki kiraciya aittir, ama kombinin degisen parcasi mal sahibine aittir; ben hepsini odedim yine de ev sahibi ile ugrasmamak icin :)

birak oynasin, kimse hayatinin sonuna kadar bahis oynamaz elbet birakir, bahis isinin yalan oldugunu anlamasi icin kendisi dusmeli yere, sen kotu dedin diye birakmaz. imkanlrini kisitlamak fln dogru degil, normal oldugu gibi birakmalisin

NBA bahsi yapsın, bir maç gelecek ve son saniye üçlüğüyle bahsi kaybedecek, daha da yapmak istemez.

Edit: Ooo çok kötüymüş durum, zor. Tıbbi tedavisi var mı bilmiyorum ama kesin vardır, onu araştırın.

@purple rain, yere düştü zaten. Öyle haberimiz oldu tekrar oynadığından.

Birkaç bin borcu var diye biliyoruz şimdilik. İleride daha kötü bir durumda bulmasın kendini istiyoruz. İş evden mal götürüp satma noktasına geldi çünkü.

@acemi banka hesabı var mı bilmiyorum, aile bireylerinden birinin kredi kartı hep ondaydı zaten. Ondan çekilmiş kısım kısım. Onu geri aldık.

Borcunu kapatmak veya para bulmak için saçma sapan yerlere düşmesin bir daha oynamak isterse ve batarsa.

imkanlarını kısıtlamanın kesinlikle doğru yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. çünkü bu bir tedavi olmuyor, bahis oynamasına imkan vermemek oluyor. halbuki asıl iyilik onu imkanı olsa da bahis oynamayacağı hale getirmekle yapılır. mahcup olduğuna eminseniz oradan yürüyün, güvendiğinizi ümidinizi kesmediğinizi bilsin.

bu bataklığa girdim kurtuldum ben. darısı bahsettiğiniz kişinin başına. kendimi spora adayarak kurtuldum ben bu hastalıktan. çok acılar çektim, çok zamanlar kaybettim. bahis-kumar bataklığında kaybedilen "para" en önemsiz şey inanın bana...

sizin yapabileceğin hiçbir şey yok sayılır. evde digiturk spor paketi falan varsa onları kapattırabilirsiniz. ona sporu hatırlatacak her şeyin yok edilmesi gerekiyor. telefonuna gelen smslerde dahil engelleyin. "zorbalıkla" da olsa bunu yapmak zorundasınız. bahis/kumar bağımlılığı en kötü bağımlılıktır çünkü psikolojik bağımlılıktır, aşmak çok güçtür. bu konuda türkiye'de en uzman hastane balıklı rum hastanesidir. orayla da görüşebilirsiniz.

tedavi kapsamında aileler de uzmanlarla görüşüyor diye biliyorum, dilerseniz bu kısmı da araştırın.

bir süre iş bulamadığımda aynı şeyi bende yapmıştım.

yeterli özgüvene sahip olmayınca red yiyecekmiş gibi düşünüp kendilerince 0 olan olasılığa daha çok yakınlaşıyorlar.

armut piş ağzıma düş durumunu bekliyorlar yani.

Çalışmak istemiyorlar bakma öyle konuştuklarına.
Çalışmak isteyen kişi her fırsatı değerlendirir en kötü gider görüşür.
Bırakın karışmayın ne yaparlarsa yapsınlar.

aramamalarının nedeni şu olabilir, diyelim aradılar ama işin kendilerine uygun olmadığını gördüler. arada siz olduğunuz için işi reddetmekte zorlanacaklarını düşünüyor olabilirler. yine arada siz olduğunuz için kendi şartlarını rahatlıkla öne süremeyeceklerini düşünüyor olabilirler. işi kabul edip ileride bir sorun yaşarlarsa sizinle olan ilişkileri bozulur diye korkuyor olabilirler. her şey olabilir yani.

edit: böyle kaygıları olan insanın aşırı derecede işe ihtiyacı olduğunu söylemek saçma olur tabii. 'beğendikleri bir işe' ihtiyaçları var aslında ama kimse böyle ifade etmiyor.

Ciddi degiller, laf olsun torba dolsun diye soruyorlar.

Karakter kaderdir. Şimdi biz burada ne desek boş, sen aslında çözüm değil kaçış yolu arıyorsun.

Geçiştiriyorum asık bi suratla. Bi daha sormuyorlar.

nerede olduğunu sormak özel bir soru değil ki; çok özel olduğunu düşünüyorsanız genel cevaplar verirsiniz.

bizde de klasik. her cuma günü öğle yemeğinde sorarlar, haftasonu planın ne diye. maksat muhabbet. ben alınmıyorum, evdeyim özel bişey yok, yemek falan yapıp dil çalışıcam diyorum.

psikoloğumla bu konuyu konuştuğumda sarkastik cevaplar verebileceğimi söylemişti. örneğin "oruç tutacak mısın?" sorusuna cevap olarak "niye, benimkileri de mi sen tutacaksın?" diyebilirsin demişti. gülerek tabii ki somurtunca tersleme gibi oluyor. "neredesin?" sorusuna "marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?" diyebilirsiniz mesela :p onun dışında siz özel olduğunu düşünüyorsanız özeldir ki neredesin demek de baya özel bence. özel olmadığını düşünenler de soranlar oluyor zaten.

Simdi soyle, neredeydin kimleydin ozel bir soru olmayabilir (ki bence ozeldir) duruma gore ya da ortama gore ama bir adam her seferinde izinde nerede ne yaptigi soylemekten kaciniyorsa demek ki ozel, anlamak lazim. Ben bu tarz durumlarda anliyorum karsi tarafi sahsen. Boyle seylere cok da kafayi takmam ama son zamanlarda abarti seviyelere geldi:)
Genelde insanlar izne cikarken nereye gittiklerini soylerler isyerlerinde, eger giderken hicbir sey soylemediyse ben sormuyorum sahsen. Bazen ben de giderken soyluyorum, giderken soylemediysen gelince sorduklarinda da soylemiyorum.

“Tatilde nereye gittin, neler yaptın” sorusu bana çok da özel gelmedi, hatta “Onu da mı sormayacağıdı” oldum ama bana özel gelen sorular sorular açısından düşünebilirim. Genelde geçiştiririm meraka gerek kalmayacak şekilde. Örneğin, senin soruna “Buralardaydım, dinlendim” derdim. İyice deşiyorsa da “Sonra konuşuruz” ya da “Prk konuşasım yok” derdim.

gülerek napıcaksın kardeşim benim özel hayatım ehehe diyorsun. o da anlıyor. anlamıyorsa boşver sen kafanı yorma işine bak diyorsun.

Aynı dert bende de var. Cevapları okuyunca who cares wins yöntemini kullanmaya karar verdim.
1 gün yıllık izin kullandım “işlerim var” diyerek. Bana sormalarını geçtim, herkes birbirine sormuş “ne yapıyor nereye gidiyor”

Şimdi yine izin alacağım yakın zamanda, daha izin girişi yapmadan sormaya başladılar. Tatile gideceğim ama nereye gideceğimi söyleyemem. Ben de şöyle dedim “biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım var (burada kiminle gideceksin sorusu elendi) cumadan çıkarım, bir gün de uzatırım tatili (1 günlük yıllık iznin açıklaması) sanırım ege tarafları olur. (Nereye gideceksin sorusu elendi, ki bu kısım yalan. Başka bir yere gideceğim. Ama belirsiz konuşarak vicdanımı rahatlattım.)

Şimdi giderken tamam da, dönüşte... şehir soracaklar. O zaman da “marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?” Diyeceğim. Hahaha muazzam cevap. Böyle bir cevabı hakediyorlar. Bu arada şu an aklıma geldi. Bu cevabı yöneticiye verirsem gerçekten marsa gönderir beni. Ona şehir dışındaydım açıklamasıyla “daha fazla açıklamak istemiyorum” yüz ifademi kullanacağım.

ben who cares wins'in yntemini kullananalardanım ama bu tip sorulara aşırı uyuz olduğumdan (özel olması değil de ne yanıt vericem şimdi ben sana?) istemsizce o şekilde yanıtlıyorum ve insanlar o yanıtları verdikçe beni uyuz buluyor.

farklı bir şey yoktu, evdeydim, ailemleydim, iş güç falan gibi geçiştiriceksin. yine sormaya devam edecekler, yine geçiştireceksin ve okları onlara çevireceksin "sen ne yaptın asıl", "şurda şu varmış duydun mu"...

Alerjik ya da genetik heralde. Bende de yıllaaaardır olan bişey, kışın ve baharlarda, yani yaz hariç her zaman öksürüyorum, adaçayının, ıhlamurun, balın, ananasın, ilaçların faydası yok, azaltıyor yumuşatıyor ama geçmiyor.

İnsanlar tarafından abartma artık denilmesinden sıkıldım.

nedeni için en iyisi bir doktora danışın. geçmesi için bir kuru soğanı dörde bölüp cam bir kaba koyuyorsunuz ve üstüne bal ekliyorsunuz. en az dört saat bekleyecek. sonra o baldan yiyorsunuz. kabın ağzı kapalı olsun. baş ucuna soğan kesip koymayı da öneriyorlar tiksinmezseniz. alerjikse de faydalı olur mu bilmiyorum yalnız.

Yagli boya.

var. cadence multisurface hibrit boya. instagramda dekotrend sayfasından uygulanışına bakabilirsiniz. kokusu yok, su bazlı. yağlı boyaya hiç bulaşmayın derim.

cadance kadar boktan bi marka görmedim.

muhabbete bak.

multisurface boyaymış.

bir kat boyadın kapatmadı, ikinci katı atmak için 3 gün bekliycen.

haa 3 gün bekledin ikinci katı da attın, üstüne başka bi renk sürceksin bu sefer 5 gün bekliycen.

etti mi sana 8 gün, bir de tekrar kuruması için 3 gün bekleyip vernik atabilirsin.

verniğin kuruma süresi de 3 gün, ikinci katı verniği de attın, onunda kuruma süresi 3 gün.

yani sen 2 kat boya, 1 kat ara renk attın, 2 kat da vernik attın. kuruması için beklemen geren süre 14 gün.

sokayım onun multisurfaceine, milyon tane boya türü çeşidi var, gider alırım babalar gibi endüstriyel boya, sürerim 20 dakkada kurur, ikinci katı da atarım eder sana 40 dakka, 40 dakkada kurur, eline meline bulaşmaz, boyanın da kemikleşmesi en kötü 24 saat sürer.

Bahsettiğin yüzeyleri düzgün hazırlarsanız her tür boya tutunur aslında, sadece plastik için özel katkılar katılması lazım. Ama esneyen darbe alan bir plastik değilse çok da gerek yok.

Evde kullanabileceğin en mantıklı boya çeşidi sentetik (yağlı) boya. Kaliteli bir marka alıp güzelce inceltip karıştırıp yine kıl bırakmayan kaliteli bir fırça ile uygula.

Ama boyadan önce zemini güzele temizle, gerekirse ufaktan bir zımpara yap ki boya tutunabilsin.

Rich, cadence gibi çok amaçlı boyalar var. Ben rich marka olanla evdeki abajurun seramik alt kısmını ve kumaş şapkasını boyadım. İlk tecrübem olduğu için biraz acemice oldu. Boyayı çok sulamışım ve kullandığım fırça kaliteli değilmiş. Bu işin püf noktalarını öğrenip kullanabilirsiniz. İnstagramda falan çok sayfa var.

@Photographer, valla siz cadence diye ne kullandınız onu bilemem de ben cadence ile salon takımı boyadım. üç gün filan beklemedim hiçbir şey için. bir gün arayla yaptım hepsini, ilk katta kapattı, ikinciyi sırf kendi takıntımdan attım. ara renk attın dediğiniz ne onu hiç anlamadım, ben tek renge boyadım. üç günde bitti her şeyi. sen pek anlamamışsınız olayı, tüh :(

Politik doğruculuktan ziyade; beyaz yakalıların işçi olmadığına ilişkin illüzyonu pompalama amaçlı ve neoliberalizmin "kendi kendinin girişimcisi" olarak pompaladığı özneleşmeye uygun, etiketler aracılığıyla statü yaratan bir uygulama. Bu yeni kavramlar, değişen ekonomi-politik söylemler çerçevesinde yaratılıyor. Utanmadan çok yönetimsellik anlayışında bir değişim var. Yani ortada eskiye oranla bir anlam ya da yapılan işin niteliği çerçevesinde fark yok; sadece gösterenler değişiyor.

protector +1, bilmem ne bilmem ne müdürü şeklinde unvanın olup 10 bin lira maaş alınca patronun 2 milyar dolar serveti olmasını dert etmiyorsun, şirket kendinin sanıyorsun hatta.

bizimkilerin boşanmak üzere olduğu zamanlardı. kendimce anneme destek olmak için iş aramaya çıkmıştım, mağazaların camında hep "satış danışmanı aranıyor" yazıyordu. alala o ne ola ki diyordum, girip konuşmaya çekiniyordum bilmediğim değişik bir iş diye. sanki bildiğim iş olsa alacaklarmış gibi, yaş on bir. halbuki bildiğimiz tezgahtar idi işte ama ben anlamamıştım. sene 2006-2007 filandı. yani o zamandan beri olan bir şey bu, belki çok daha da eskilere dayanıyordur bilemiyorum.

işveren kısmından "size önem veriyoruz, bizim için bir tezgahtar denilenden öte bir şey olucaksınız, ama verdiğimiz önemin karşılığına da talep ederiz" mesajı olması kısmı da düşünülebilir. ya da kurumsallık söylemi diyelim işte de; türkiye'de bu düzeyde "hadi alt mesaj verelim söylemlerimizle şunlara" diye düşünülüyo olması bana pek inandırıcı gelmiyo.

mesela birisi o işi yapmaya mecbur durumda kaldığından bu danışmanlık temsilcilik uzmanlık diye zikredilen işlerde çalışıyosa; içindeki kırgınlığı böyle telafi etmeye mahal veriyor olması da mümkün; bu da mevzubahis ünvanları tercih edilir ve sahiplenilir kılıyor.