sadece video izleyeceksen en ucuzunu al geç boyuta göre bak ne kadar büyük istediğine karar ver. lenovo ve huaweiler ucuz.

sırf bu iş içinse tablete ihtiyacın yok. başka bir kullanım amacın olmayacaksa boşa para verme tablete.

bende bundan var, satayım sana.
www.hepsiburada.com

@hadsafha, ne alayim peki? @datne, tesekkurler fakat sifir almak istiyorum

benim kendi evim yok ama bodrum'a tatile gidiyorum airbnb üzerinden falan ev kiralıyorum. yerine ve evin kalitesine göre iyi paralar geliyor. ama uğraş meselesi. şu an airbnb'de bakarsanız zaten bodrum'da 2 haftalık için yaklaşık 12-13bin tl istiyorlar hoş yerlerde hoş evler için. neredeyse yalnızca yazın olacak bu ancak bu dönemde bütün yaklaşık 20 haftalık dönemi (mayıs-eylül) full değerlendirebilirseniz mantıklı olur ve 10 sene içerisinde de 10-12 sene içerisinde parasını amorti etme şansınız doğar. eğer kendiniz hiç yaşamayacaksınız ve her şey plana uygun giderse. ama yatırım olarak istanbul'dakine göre çok daha fazla para koymanız lazım. bodrum'da para eden evler 1,5 milyondan başlıyor.


edit: anahtar teslimi, temizliği falan filan şeylerini de herkes farklı yapıyor. artık bu çok gelişmiş bir olay olduğundan dolayı uzaktan elektronik kilit koymak mümkün. temizlik için de ayrıca biriyle anlaşabilirsiniz. temizliği yapan kişi yine anahtar teslimi falan halledebilir. türlü türlü yolu var.

Olabilir:
1. Bodrumun yerlisi isen veya sezonda Muğla'da veya İzmir'de sürekli ikamet edebileceğin başka evin varsa olabilir.
2. 500bin'e iyi ev bulamazsın. Mesela benim gözüme kestirdiğim bahsettiğin gibi evler var, şimdi fiyatlarına baktım 1.5 civarında. 500bin'e denize 1km uzakta, yamaçta, arabanın zor çıktığı siteden ev alabilirsin. Onu da kiraya veremeyebilirsin.
3. Bahsettiğin gibi emlakçıya bırakanlar var, ama bu işin ayrıntılarını biraz olsun öğrenebilmen için 1-2 sezon senin yapman gerekli. Yoksa sana kalan kiranın, yarısına da emlakçı tamir-tadilat vb. işleri yüzünden çöker. Bodrum'da inşaat işi, özellikle sezonda çok pahalı. Kötü iş yapıp, yüksek fiyat çekiyorlar. Başında durmazsan üzülürsün.

Bu işlerin asıl yeri Fethiye.
Arkadaşım geçenlerde villa aldı. 1 milyon civarı. 10 yıl gibi bir sürede kendini amorti ediyormuş. Bu işlerle ilgilenen bir kaç şirket var, her şeyle onlar ilgileniyor. İstersen aylık, 6 aylık veya yıllık ödeme alıyorsun. Asıl müşteriler İngilizler. Sezonda haftalık 2000 sterline kadar çıkıyor fiyatlar.

Muğla'nın en kalabalık ilçesi Fethiye ve İngilziler yoğun alduğu için Fethiye'ye de bakmak çok iyi fikir.

amaç kitap okumaksa normal kindle paperwhite. amaç hem tablet hem kitapsa fire. tablet çok aradığın bir şey değilse gereksiz fire. kindle paperwhite al misler gibi alet. ben babama hediye almıştım türkiye'de kullanıyor 1 senedir problemsiz.

Kindle Fire hiç kullanmadım ama Paperwhite ile arasında çok temel bir farklılık var. Bu farklılık ekran teknolojisi. Tabletler belli bir süre sonra gözleri yorarken Paperwhite ekran teknolojisi ile gözleri yormayan bir yapıya sahip.

Uzun lafın kısası viyana kangurusu'nun da dediği gibi asıl amaç kitap okumaksa paperwhite öneririm ben de.

asıl amaç kitap okumak ama tabletsiz biriyim bu aralar. o yüzden kararsız kaldım. anladığım kadarıyla amazon kindle fire ın kindle teknolojisi yok?

yok. aynı teknoloji değil. kindle çok spesifik bir alet. browser olarak kullanabilirsiniz arada ki kullanım açısından kötü browser olarak ancak kitap açısından dünyalar rahatı bir alet. ben 5 haftadır falan kindle'ımı şarj etmedim. 4. kitabı okuyorum bu süre zarfındaki. tabletlerde şarj durumu da elbette bu şekilde olmuyor.

tablet yıllardır hiç kullanmadım ve gerek de görmüyorum. eğer ki akıllı telefonunuz varsa zaten tabletin size sağlayacağı şeylere bayılmayacaksınızdır. ipad pro alıp grafik tasarımı yapmıyorsanız çok da matah bir şey değil.

teşekkür ederim. bir de bu kindle ın hangi modelini önerirsiniz? türkçe sözlük ekleme şansım olacak mı? bu konularda da aydınlatırsanız çok sevinirim. ağzınız bugün bol bol bal yesin.

paperwhite alın alacaksanız. eğer almanya'dan alacaksanız da bir sonraki amazon indirimi ne zaman bilemiyorum şu an ancak yaklaşık 30 euro daha ucuza alma imkanınız var indirim zamanında.

paperwhite hem ekran teknolojisi olarak kitap gibi ve içinden ışığı var o yüzden karanlık yerlerde okumak da kolaylaşıyor ışık ayarlayarak.

türkçe sözlük orijinal olarak yok amazon'un desteği olmadığı için kindle için türkiye'de ancak üçüncü parti yazılımla sözlük yükleyebilirsiniz.

Artik Kindle'in en alt modelinde de isik var, Paperwhite'in farki ise suya dayanikli olmasi.
En ucuz modeli al gec yani.

en ucuz modeli aldım geçtim panpalar çok da memnunum. kindle touch ışıklı. güncelleme yapayım kindle fire çok kıytırık bir şeye benziyor.

elfin rüyasıymış

Hocam elf dediğin zeki olur sizinkiler biraz salak. ama görme engelli elflerden oluşan bir ekip olsa ilginç olabilir :D

hahahaha bizimkiler biraz salak evet. biraz da telaşlılar. ama lotr elfi değil yani küçük yeşil cin gibi bi şey işte :D onlar biraz daha safçıklar o yüzden onlara uyuyor bence...

Elfi değilde başkasını bekliyorlarmis ve o da elfin arkasında görününce herkes bir ohh çekip yerine oturur?

yakın planda saat, son saniyenin de atmasıyla 12yi gosterir ve öğle arası molası başlar. saniye 12ye vurur vurmaz telas yerini anlamsiz bir dinginlige birakir. kimisi kocaman kupasinda kahvesini yudumlamaya baslar, kimisi telefonunu cikarip date uygulamasinda saga kaydirir kimisi de aralarinda gayriciddi sohbete tutusur. buyuk bir kısmı da deminki tuvaletin kapisinda sıra olmuştur. yeniden yakin planli saat sahnesiyle mola biter, sahne telaş sahnesinden -kaldigi yerden- devam eder nokta

sıfır en küçük doğal sayıdır demek gibi bir şey bu.
saniyede 440 defa titreşen şeye la (a) denmiş. kabul üzerine kurulu bir sistem. en kalın nota veya en ince nota diye bir şey yok.
220, 110, 55 frekanslarına sahip seslerin isimleri de la. oktavları değişiyor sadece.

fa'dan okumak örneği ise okuduğu şarkının ana tonunu tanımlamak oluyor. fa'dan okuyan birisi eser içindeki bütün sesleri yarım sese denk gelecek oranda aşağı çekerse (transpoze) mi'den okumuş olur. veya tüm frekansları bir tam sese denk gelecek oranda artırsaydı sol üzerinden okumuş olacaktı.

ek: özetle. her şey oran orantı ve isimlendirme kabulleri üzerinden gidiyor. doğa sana işte bu do şu da sol demiyor. biz bazı frekanslara özel isimler vermişiz. aralarında da sonsuz farklı ses var. renkler gibi düşünebilirsin. mor ve kırmızı arasında kaç farklı renk tonu varsa do ile si arasında da o kadar farklı ses var, sonsuz.

aslında notalar do-re-mi diye başlıyor ilk olarak do-re-mi isimlendirilmesinin yapıldığı zamana bakarsan.


la olayı şöyle zamanında bunların alfabetik karşılıkları verilirken bugün la minör gamı olarak adlandırdığımız şey kullanılmış o da la-si-do-re-mi-fa-sol-la notalardından başka bir şey değil. ancak bugün baktığımızda do majör gamı da bu notaların aynısını içinde barındırıyor aynı şekilde sadece do ile başlıyor.

her notanın oktavına göre sesi değişir. olay hangisinin daha tiz olduğu veya daha pes olduğu konusuna gelince onu müzikal açıdan notanın nerede yazıldığına bakarak anlayabilirsin. basitinden eğer herhangi bir müzik notasyonuna baktığında yukarılarda olan notalar daha tizlerdir.

herhangi bir şarkının gamı da şarkıya dair herkes her şeyini bilmediğinde akorları anlayıp o gam içerisinde uygun şekilde birbirlerine göre hareket edebilmeleri için verilir. la minör'de bu şarkı derseniz piyanodaki bütün beyaz tuşları mesela kullanırsanız uyumsuz bir şey yaratamazsınız gibi bir şey çünkü bütün beyaz tuşlar bu gamın içindedir.

ön edit: ben yazana kadar 2 cevap gelmiş ve daha iyi açıklamışlar.

çok fazla yanlış anlaşılmalar var gördüğüm kadarıyla. notalar herhangi bir şey ile başlamıyor. en kalını la diye bir şey de yok. hangi kişinin veya hangi enstrümanın en kalını ayrıca? aynı şey en tiz değerlendirmesi için de geçerli.

yani notalar başlangıç noktasına sahip olan bir şey değil. fakat, evet, isimlendirilmesinin hikayesi var, "ut queant laxis" isimli bir ilahinin ilk hecelerinden doğuyor.

en.wikipedia.org


bence sizin meramınızı Youtube'da Doruk Somunkıran'ın Sesten Müziğe serisi giderir.

wiki'ye giremeyenler için: www.gzt.com

nota dediğimiz şey kulağın duyduğu sesin yazıya dökülmesi olarak düşünelim.
bir vapurun düdüğü kalın bir ses iken çocuk ağlaması ince bir sestir örneğin.
nota sisteminde kulağımızın duyduğu bu seslere bir standart getirilmiştir, do,re,mi demişiz.
vapur düdüğü do iken bebek ağlaması da do olabilir, bir tane do yok. kalın do, ince do, daha ince do diye gider.
bunların frekans olarak belli ölçüleri mevcuttur.
fa'dan okuma sol'den okuma kısmına girmeyelim.

www.mfa.gov.tr


www.birhayalinpesinde.com

yani schengen vizen varsa romanya'ya girebilirsin ama romanyadan schengen alamazsın. ben öyle anladım

elorelia +1
Romanya Schengen veremez, Schengen ile Romanya'ya girilebilir.

bulgaristan da aynı şekilde bu arada.

bilgi olarak:

ab'de bazı ülkeler ab'nin bütün nimetlerinden yararlanamıyor. bu da onlardan biri. romanya schengen veremiyor. schengenle gelenleri kabul ediyor.

ses çevirisinde sorun yaşanıyordur muhtemelen. gelen dijital sesi çevirmediği için sorun çıkıyordur. herhangi bir ara digital to analog converter gerekiyor olabilir eğer tvde kendiliğinden yoksa bu olay. emin değilim ama.

Kulaklık girişine değil de "line out" girişine filan takmış olabilir misiniz?

bütçe de belirtirseniz ona göre bir şeyler öneren olur.

geçenlerde volkswagen'de ötv indirimi olayları vardı. öyle bir şeye bakabilirsiniz. ben tiguan aldım ve gayet memnunum. sürüşü de güveni de donanımı da iyi. çevre dostu konusu olarak volkswagen'in geçmişini düşündüğünde uzak durmak isteyebilirsiniz tabii.

ben 3008 derim

ford ecosport'u iyi tanımıyorum, yorum yapmam yanlış olur. peugeot 3008 bu sınıfta çok tutulan bir araç. 2008'den biraz daha büyük ve pahalı fakat 2008'in benzinli motoru yok diye hatırlıyorum. benzinli olması şart değil tabii de dizeller pek çevre dostu değil ama yakıtta çok ekonomik.
aslında ford'daki gibi küçük hacimli benzinli turbo hem eski benzinlilere göre daha az yakan hem de dizele göre daha çevre dostu bir motor çeşidi, fakat her marka her modelde sunmuyor işte.
sıfır km alma şartınız yoksa, az kullanılmış düşük kilometre ve bir süre daha garanti kapsamında olan bir araç bakmak daha mantıklı olur. fiyatı da sıfıra göre daha uygun olur.

2008 ve 3008'de 1,2 puretech benzinli motor var bu arada. tr'ye daha az sayıda geliyordur muhtemelen stoklarda olmayabilir belki.

ayrıca 2008 c sınıfı hatchback ayarında bir araba. suv ile hiçbir tavan çıtaları hariç hiçbir bağlantısı yok bence.

neyden keyif aldığınızı da yazarsanız ona göre daha iyi öneriler gelir.

biraz sakin bir yer aradığınıza göre mayıs başlarında yapabileceğiniz tatiller daha küçük şehirler olabilir ve yürüme açısından derdinizi ortadan kaldırır.

1- ben viyana'da yaşıyorum ve o yüzden viyana hem her tarafa yürüyebileceğiniz bir yer hem de gece hayatı falan filan olan bir yer değil. sakindir, tehlikesizdir.

2- havası güzel ve şehrin kendisi küçük aynı zamanda güzel olan benim gidip çok beğendiğim floransa vardır. oraya gidebilirsiniz. görmeniz gereken şehir içi zaten oldukça küçük bir bölge ve bu sebeple de otobüs falan hiç ihtiyacınız olmaz. yürüme konusunda da zaten inanılmaz büyük bir yer değil.

3- yine olabilecek yerler ispanya'da ilginizi çeken herhangi bir yer. bu sene ağustos'ta roadtrip olarak ispanya sahillerini gezdim ve yazın dışarıda gezmek çok zor oluyor. eğer gezmelik arıyorsanız böyle bir şeyi düşünebilirsiniz. mayıs sıcaklık açısından ideal seviyelerde olur. barcelona, madrid, malaga, malaga'ya gitmişken yakınlarda granada olabilir. böyle şeyler yapabilirsiniz.

arabayla yunanistan ve makedonya turu diyorum. sınırdan geçtikten 1 saat sonra dedeağaç'ta sabah frappenizi içip sahilde turladıktan sonra ilk konaklama noktası kavala'ya varırsınız yine 1 saatlik yol ile. deniz, uzo, balık, osmanlı sokağında gezme işlerini halledip ikinci gün 1,5 saatlik yol ile selanik. atatürk'ün evi (pazartesileri kapalı), beyaz kule, sahilde frappe mrappe ilk günü devirir, ikinci gün de halkidiki'de deniz yaparsınız. gece de selanik'in klasik eğlence sokağı ladadika'da yine uzo meze balık yapasınız.

ordan da 3 saate makedonya'dasınız. Önce manastır'da gezer sonra da ohri gölü kenarındaki ohri şehrinde kalırsınız. ilk gece biraz sahil turu, çarşı turu, sonra otelde yorgunluk atma. ikinci gün göl turu tekne ile, kale turu, tarihi kiliseleri gezmeler, gece yine çarşı sahil 2 bira sonra otel.

ohri'den yola çıkar 9-10 saate istanbul'a varırsınız. hem arabalı olduğunuz için kontrol sizde olur hem de istediğiniz yerde istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. çocukları dert etmeyin, aynı turu kızım 20 aylıkken yapmaya başladım, 3 senedir her yaz yapıyorum daha uzununu.

Viyana bencede olabilir. Kullanmak isterseniz şehiriçi ulaşımda gayet iyi. Şehir güvenli ve temiz. Gidecek yerler birbirine uzak değil.

viyana +1

Turkcell'e geçtikten sonra hat aktifleştirildi mi? Birkaç gün sürüyor genelde. Hemen aktif olmuyor.

ayarlardan operator seçimi falan gibi bir şey varsa otomatik yapmayı denediniz mi?

aktifleştirildi ve başka bir turkcell hattıyla da denendi ikisi de olmuyor.

operatör seçimini otomatik ve manuel olmak üzere iki şekilde de denedik o da işe yaramadı.

ağ ayarlarını da sıfırladık o da işe yaramadı.

telefona izin verilmiyor yazıyor ancak imei kaydı yapıldı telefonun ve e-devlette gözüküyor. bu nasıl saçmalık?

Yeni yasaya göre sadece kendi adınıza kayıtlı hatlar ile kullanabiliyorsunuz telefonu. Sıkıntı bundan kaynaklanıyor olabilir. Turkcell ile iletişime geçin. Olmaz ise BTK iletişime geçmeniz gerekebilir.

kendi adıma ait hatla kullanmaya çalışıyorum. farklı hatlarım var ve e-devlette kullanmaya çalıştığım numaraları eşleşen hat olarak görebiliyorum telefonun yanında.

BTK'nın veritabanı nasıl çalışıyor bilmiyorum. Ancak sadece numaranın orda olması yetmiyor olabilir. Numara + Operatör gibi bir kayıt var ise o numaranın hangi operatöre ait olduğu bilgisi BTK'da güncel olmayabilir. Turkcell'i arayın demiştim. Aradınız mı?

arama yapılıyor şu an beklemedeyim. ancak anlamadığım diğer kayıtlı numaralardan birinin de çalışmıyor olması.

a numarası - turkcell'de kayıtlıydı oldum olası ve çalışmıyor.
b numarası - vodafone'da iken çalışıyordu ancak şimdi turkcell'e geçip aktiflenmiş olmasına rağmen çalışmıyor. telefon görüşmesi bitsin ondan sonra göreceğiz herhalde.

Aklıma bir tek bölgesel kilit geliyor. Unlock ama sadece bölgesel unlock olabilir. Yani sadece abd ve ingiltere, veya abd ve avrupa birliği ülkeleri vs gibi. Biraz fantazi ama vodafone-ingiltere vs gibi bir bağlantı kurmaya çalıştım.

Arabistandan aldığım bir telefonda bu durum vardı, neyseki türkiye de kilitsiz ülkeler içindeydi.

çok ilginç bir sorun. aklıma gelen tüm çözüm önerileri yazılmış. çözümü merak ettiğim için takipteyim. umarım çözebilirsiniz.

çözüm güncellemesi:

turkcell ve btk ile konuşmalar sonucunda btk kendilerinde herhangi bir sorun olmadığından dolayı turkcell'e yönlendirdi. turkcell de btk'daki numarayı güncelledi. sanırım hattın btk'da halen vodafone numarası olarak gözükmesinden ötürü böyle bir şey oldu. ancak başka numarada da çalışmaması ilginçti. yine de şimdi 12-24 saatlik bir süre verdiler düzeleceğine dair. eğer düzelmemiş olursa burada tekrardan bilgilendiririm. daha sonra böyle sorunlar yaşayanlar için çözüm yolu amacıyla paylaşıyorum.

sanmıyorum. can yücel'in şiiri diye ortalıkta dolaşanlardan hallice bir şey. nietzsche'nin şiirleri ve aforizmaları kitapları var elimde almanca olarak yazılmış ve hiç böyle bir şey okumadım.

nietzsche'nin şiirlerini hiç okumadım ama "gidene kal demeyeceksin" gibi keko bir mısrayı bu adam yazmış olamaz.

Şebnem Ferah'ın şarkısı değil miydi bu? Seneler seneler önce böyle bir geyik vardı, Şebnem Ferah Niçe'den esinlenmiş vs. diye. Bence de Niçe'ye ait değil. İngilizceye çevirip aratınca sonuç çıkmıyor.

Şebnem Ferah’ın Korkarak Yaşıyorsan sözleri kısmen. Zamanında Hıncal Uluç bile Niçe şiiri diye yayımladı ama Şebo’nun şarkısı fakat başı böyle değildi. Sanal ortamda kolajlamışlar gibi geldi

imdi, Nietzche'nin hayatının son zamanlarında aşırı zekadan şirazesinin kaydığını biliyoruz; lakin o haldeyken bile böyle bir şiir yazmaz posbıyık!
Hele, hele HAYAT diyip ardından üç nokta koyocak ardından da "gidene kal demeyeceksin" cümlesini yazacak...
hadi dedim, belki lisede yazmış olabilir mi; ama bu adamın lise talebeliği de bizim anadoluda'ki çoğu prof'a denk olduğu için ı-hıh! imkanı, yolu, yordamı yok, bu şiirin yazarı Nietzche olamaz.

Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm, cehennemi de.
Bu mısradan sonrası onun evet . Öncesini bilmiyorum.Salome'ye yazmıştı sanırım.

yok hocam
o tuş bos
cıkmıyor

Ssd bitince dugmeye basiyorsun, aciliyor, ters cevirip tekrar takiyorsun.

Saka saka acilmiyor.

Sorudan bağımsız ancak DVD kısmına hard diski alıp hard disk kısmına SSD takmanızı tavsiye ederim çünkü dönüştürücüler performans kaybına sebep olmakta.

@
synthetic a priori öyle düşünüyorum bende fakat 6 yıllık bilgisayar çok birşey farkeder mi bilemedim.
www.lenovo.com
bilgisayar bu

dvd rom un vidasını gevşetip kendisini dışarı alıp caddy yerine monte ediliyor.
dvd rom orada kalmıyor yani.
bunu herkes anladı mı?
caddy üzerinde bir sahte kapak var dvd görünümü veren onu takıyorsunuz.
açıkçası ben takmıyorum çünkü elime falan takılıyor sinir ediyor bir süre sonra düşüyor falan.

bu arada performans kaybı falan hissetmezsiniz hdd ile yer değiştirmeye gerek yok. ben yedek hdd mi daha portatif olması açısından caddy e koydum böylece başka makinalarda da hızlıca kullanabiliyorum. ssd ana hdd oldu tabi bu durumda.

Performans kaybı kesinlikle var. Hissedersiniz hissetmezsiniz onu bilemem ama çok isterseniz açar test yaparsınız. Performans kaybı bağlantıdan falan olmuyor tabiki. İkisi de SATA 3 aynı şey. Ancak caddyler kalitesine göre kayıp yaşatabiliyor. HDD zaten hızı düşük bir şey olduğu için onda hiçbir fark olmayacaktır ancak SSD'de kayıp olma ihtimali var.

benim de 6 senelik bilgisayar vardı misler gibi ssd fiyuuuvladı bilgisayarı ama takarken nasıl becerdiysem grafik kartıma bi haller oldu arada kendini kapatıyor bu sebeple de mavi ekran alıyorum falan.

ha bir de şöyle birşey okudum hddyi dvdrom yerine takınca çok akım alamadğından performansı düşüyor sdd düşük akım aldığı için böyle sorum olmuyormuş. donanımhaberden bir konudaydı :D

vardı. extended sahnesi mi emin değilim ama benim izlediğim versiyonlarda vardı.

hangi versiyonda hatırlamıyorum ama bu sahne ve "no parent should have to bury their child" repliği baya ikonik.

Vardı, standart versiyonda da vardı.

kutusundan çıkartmanıza gerek yok kimse onun vergisini istemez. gümrük öyle işlemiyor yani :D iki ayrı kişi yaptığı sürece bir sıkıntı yok. tek kişi iki tane getirirse o zaman vergi işlemleri için uğraştırabilirler (ki çok düşük bir ihtimal normalde onların belirli sayıları oluyor kaç tane getirebilirsin diye)

Herhangi bir kurstan ziyade kurcalayarak öğrenmek ve mümkünse yurtdışı kaynaklı tutorial izlemek, bol tekrar yapmak çok daha fazla işine yarayacaktır. Örneğin bizim zamanımızda autocad okullarda öğretilmiyordu. Ne kursu, ne tutorial izleme şansımız falan da yoktu. Kendi kendimize öğrendik, kurcalayarak, sorarak, araştırarak.

Şimdi sizler için oldukça fazla kaynak var. İnsan yeter ki öğrenmek istesin ve hedeflesin.

o programları öğrenmek sizi grafik tasarımcı yapmaz. tasarım için göz gerek bilgi gerek. biz boşuna 4 yıl okumadık.

not: yetenek şart. güzel sanatlar fakültesinde grafik tasarım okudum. yeteneksizler mezun olamıyor. mezunu geç okula giremiyorlar bile. lisede bile güzel sanatlar okumuş oluyor bazılarımız, ben de öyleydim. daha lisede karar vermiştim grafik tasarımcı olmak istediğime.

o programları öğrenip birkaç eğlenceli şeyler yapabilirsiniz. ama tasarım için yetenek ve yaratıcılık gerekir. yoksa uygulamacıdan başka bir şey olamazsınız.

oldu o zaman youtube'dan ameliyat videosu izleyip doktor olalım.

okuyarak grafik tasarimci olunmaz. yeteneginiz varsa kendiniz ogrenerek yetenegi olmayan bir diplomalidan çok daha iyi işler cikarabilirsiniz. go ahead.

cidden kafayı koyup bunun için kendinizi geliştirmeye adarsanız grafik tasarım alanında misler gibi iş çıkartırsınız.

herhangi bir bölümü okuyan her zaman bu işi okumadan yapmaya kalkana laf atacaktır o tarz laflar da hevesinizi kırmasın. tasarım için elbette her şeyde olduğu gibi bilgi gereklidir. bilinmesi gereken bir sürü şey olduğu kadar yetenek, göz, yaratıcılık, yenilik falan filan tarzı şeyler de etkiler. tutorial konusunda yabancı kaynaklara çalışın.

stefansagmeister'in instagram hesabını takip edin. sürekli olarak dünyanın dört bir yanından insanların paylaştığı şeyleri paylaşıp yorum yapıyor ve insanların neler yaptığını nasıl yaptığını nasıl yorumlar aldığını falan gözlemleyebilirsiniz onlar da bir şeyler öğretir. üretilmiş şeyleri inceleyin. falan filan.

adobe programları için milyonlarca tutorial var. youtube'da bile çok işe yarayan bir sürü var.

yeteneği olmayan o okula giremiyor. 2 yıllık saçma ve alakasız bir fakülte değil bu. 4 yıllık güzel sanatlar fakültesi. herkes gibi finallerden önce bir hafta çalışarak mezun olmadık. sürekli proje üzerinde çalışarak geçti 4 yılımız. bu kadar küçümsenmesi ve youtube'dan video izleyerek herkes yapar denilmesi hiç hoş değil.

tamam o halde ben iki üç hukuk kitabı okuyup avukat olurum. kendi dişimi çekerek diş doktoru olurum. yemek yapan herkese aşçı diyelim. grafik tasarımcıyım diye bir liseye dalıp ben bunu biliyorum ben öğretirim deyip öğretmen olayım.

her şeyin bir yolu yordamı var. her meslek önemli, hepsinin bir eğitim süreci var. ben photoshop öğrendim ben de grafik tasarımcıyım oleyy diyemezsiniz. yeteneksiz ama program bilen kişilerin yaptığı tasarım bile denmeyen rezil işlerle dolu her yer.

konu sanat ve tasarım olunca neden ben de yaparım ya diye düşünüyorsunuz ve size kolay geliyor?


edit: al eline bir kalem kağıt. karşında gördüğün herhangi bir şeyi resmedebiliyor musun? edemiyorsan yeteneksizsin demektir. grafik tasarım program bilgisinden ibaret değil.

Yanıtlarınız için teşekkürler arkadaşlar.

Mezun olduğum bölüm hayatımı kazanmak için bana pek fazla fırsat sunmuyor, yeni şeyler denmeye mecburum. Udemy’de bu tür yazılımlarla ilgili ders videolarından epeyce var ve fiyatları da oldukça uygun, 20-30 tl arası. Doğrusu, öğrenmeyi gerçekten ne kadar istediğimden emin olamıyorum. Önceden hiçbir ilgim olmamasına rağmen, acaba buradan kendime bir yol açabilir miyim, diye düşünüyorum sadece. Dediğiniz gibi, bilgi edinebileceğim Türkçe ve İngilizce yığınla kaynak mevcut internette. Ve evet, mesele yalnızca program kullanmayı öğrenmekten ibaret değil; doğuştan getirilen sanatsal becerinin gözardı edilemez bir payı olmalı muhakkak, farkındayım. Ama deneyip ne olacağını görmek için küçük bir başlangıç yapabilirim en azından, kaybedeceğim bir şey yok.

Grafik işler yaparak bir çorba parası çıkartabilirsin ama grafik tasarımcı olamazsın o kadar uzun boylu değil :))

Çorba dediysem mercimek corbasi. Kelle paça ya da ayak değil:)

Cevap evet. Bunu yapanlar var çevremde. Yaptığı iş iyidir kötüdür tartışılır, ben de anlamam zaten, ama para kazanıyorlar mı? Evet.

Merhabalar,
Isvicre'nin Cenevre sehrindeyim. Haziran 2019'dan beri buradayim. Su anda gayet memnunum. Hersey yolunda.
Sevgiler

Köln, okul bitince memnun olmayı umut ediyorum

Londra
Son 2 yildir
memnunuzdur

londra son 2 yil, oncesi bangkok, oncesi istanbul
memnunum :)

viyana'dan katılıyore

2013'ten beri burdayım

gayet mutluyum

Fransa kirsali, yakinda sehre tasinacagim gibi, 2 senedir buradayim, onceden bir sene buenos aires, her halukarda turkiye"den daha mutluyum.

Mlada Boleslav / Cekya.
2,5 yil.
Ileri derecede memnunuz.

4 yıl dubai - yemen turkusu...

freiburg/almanya
6 ay oldu
memnuniyeti ölçecek derecede elimde done yok. buraya geleli başıma gelmeyen kalmadı. alışırız inşşşşş.

şunu da şuraya bırakayım;
www.youtube.com

1 ay oncesine kadar leicester-ingiltere'de idim. simdi oradaki isim bitti Turkiye'deyim. is bulursam donerim. leicester, ingiltere'nin en guzel yeri degil; ama turkiye'den iyidir. Firsatim olsa, iskocya ya da galler taraflarinda yasardim. cok guzel yerler. farkli ulkelere de is basvurusu gonderiyorum: hollanda, isvicre, amerika, (belki) kanada..

Bir yildir Düsseldorf. Toplamda 4,5 yil olacak.

Donulmeyecek bir memnuniyetsizlik yok.

londra, 7 ay.

fena degil simdilik, keyfim yerinde.

Son 10 senedir 1-3 sene aralıklarla çeşitli ülkelerde yaşadım. Şu anda Toronto, Kanada'dayım. Fena değil, memnunum.

KKTC sayılır mı? :) 5 senedir Lefkoşa'dayım.

Helsinki, 10 ay. Memnunum hatta keşke daha önce gitseymişim diyorum.

Kanada
15+ sene.
Kimseye "buraya gelin" demem.

20 sene amerika, 8 fransa. Amerika daha iyi. Ama bazi yonleri kotu. Fransaya gelmeye gerek yok. Daha kuzeye tasinmak icin firsat kolluyorum.

Amerika / 1.5 yildir burdayim

avustralya. 6 sene olacak neredeyse.

tas catlasin 5-6 seneye turkiye'ye donecegim. burasi cok uzak her yere. madem bir tane hayatimiz var ailemizle gecirelim bari. yoksa bildigin yeryuzundeki cennet.

avusturya'da bol bol var bunlardan

de.wikipedia.org

Vocational school diye geçiyor sanıyorum.
en.wikipedia.org

aynı anda başvurduysanız bir sorun arayıp. normalde birlikte yapılıyor öyle şeylerin işlemleri çünkü.

12 gun o kadar da uzun bir sure degil ki. 1 hafta normal sure zaten. Sizinki biraz uzamis. Hemen paniklemye gerek yok.
Bu arada ret*

Norvec 40 gun surdu

Say hello to our new foreign affairs

bütçe verirsen daha iyi öneri alırsın diye düşünüyorum.

ben sennheiser urbanite xl ve bose quitecomfort 25 kullanıyorum ikisinden de çok memnunum. daha fazla bas isteyen şarkılarda genel olarak urbanite daha iyi ama bose da çok temiz ses veriyor ve noise cancellingi bir harika dostum.

Aynen bütçe önemli

Bende bir tane Spalding bir tane de Nike True Grip var. True Grip'i daha cok seviyorum.

ben spalding tf-500 kullanıyorum şu an o indoor top normalde ama outdoor için de performansı oldukça iyi. eğer kuralına uygun indoor/outdoor bi şey istersen tf-250 de iyi.

ben nike topları biraz oyuncak gibi buluyorum ama zevk meselesi.

www.amazon.com.tr

spalding söyledim,
insan mutlu oluyor yaw.

baltalı ilahlık yapmak istemem ama topun havası bi süre sonra illa ki inecek, yerde yeteri kadar sekmeyip sinir edecek, Mouse paslar dize gidecek, al sana umut sarıkaya tipi mutsuzluk. almışken bir de ufak pompa almak lazım peşin peşin ki keyiften ödün verilmesin.

ben ekleyip iş arayışındayım diye yazmıştım taktiksiz bam bam bam.

genelde sallamazlar, ilan yoksa uğraşma çok aranan niteliklerin yoksa..

referansın varsa olur o iş anca. internetten eklediğin adam senin için iyilik yapacak, yok daha neler.

Amerika'da benim tanıdığım Amerikalılar mortgage ile ev alıyor. benim tanıdıklarım ama orta sınıf, üst sınıfı bilmiyorum.

almanyada kucuk yatirimci acisindan degerlendirirsem;

ornegin bir alman ailesinin elinde birikmis 100.000 euro var. oncelikle bu aile elindeki bu 100.000 euro yu bir yatirim aracinda degerlendirmek icin baski hissetmez, cunku dusuk enflasyondan dolayi para durdugu yerde cok deger kaybetmez.

turkiyedeki populer yatirim araclari mevduat hesabi, doviz, ev gibi araclar kazancli degildir almanyada. mevduat hesabinda degerlendrimek isterse dusuk veya eksi faizden dolayi kazancli olmaz. mevduat hesabina yatirsa bile bundan cok fazla bir kazanc beklemez.

doviz olarak yatirim da yapmaz, cunku kendi para birimine guvenir. euro karsisinda kisa vadede kazanc saglayacak doviz cinsini kucuk yatirimci pek tespit edemez.

emlak ise almanydada turkiyedeki gibi genelde kazancli degildir. bazi bolgelerde emlak fiyatlari artsa da bu turkiyedeki gibi devamli ve ciddi oranda degildir. emlak fiyatlarinin artacagi bolgeleri tespit etmek de genelde zordur, o nedenle o konuda bilgili kisiler ancak bunu bilebilirler. o nedenle emlak olarak yatirim yapmak da almanlarin ilk aklina gelen yatirim degildir.

benim cevremde gordugum almanlar genelde paralarini emeklilik fonlarinda, bankalarin sundugu fonlarda degerlendiriyorlar. yani kucuk yatirimci icin cok ciddi bir rant ekonomisi yok almanyada. o nedenle eldeki para cogunlukla bankalarin veya sigorta sirketlerinin degerlendirgi sisteme girer.

bunun disinda almanlarda paradan para kazanma kulturu cok yoktur. ellerindeki parayi yine kendi kullanacaklari, ispanya, fransa, italya gibi ulkelerde yazlik alarak degerlendirirler. kendi oturduklari evlere harcalarlar.

zaten almanyada rant ekonomisi olmadigindan gurbetciler parayi almanyada degerlendirmek yerine turkiyede ev, arsa almayi tercih ediyor. eger almanyada is kuramayacaksa paranin almanyada durmasinin pek yarari olmuyor. o nedenle en iyi bildigi ve rant saglayabilecegi turkiyeye gonderiyor parasini. zaten yasadiklari bu bosluktan dolayi da cok kolay dolandiriliyorlar.

alman hans hayatını yaşıyor bi yandan da ev mortgageına falan giriyor.

abd orta sinif ve orta ust diyelim bir ev icin mortgage, kalani ile de ciddi sekilde 401k yani emeklilik ve saglik plani yapiyorlar, cunku avrupa'daki gibi bir emeklilik sistemi yok, sen parani kenara atmazsan emekli olunca ortada kaliyorsun. buna ciddi kafa yoruyorlar ve yatirim yapiyorlar (akilli olanlar). arti hisse alim satimi yapiyorlar.

avusturya'da ben iki uc ev alan tanimadim, hisse senedi ve bireysel emeklilik diye dusunuyorum daha cok.

Bu kadar avrupalı'yı bulmuşken sorayım.
TR'de özellikle istanbul'da 30'lu yaşları geçmiş, mesleki deneyimi 10 sene ve artı olan kişiler 6-10 bandında net maaş alabiliyorlar.
Avrupa'da gördüğüm kadarıyla euro olarak böyle yüksek maaşlar yok değil mi?
Yani 6 bin euro alan çok kişi var mıdır yoksa onu anca şu şu işi yapanlar alır gibi bir durum var mıdır?

avusturya için konuşmak gerekirse 6 net kazanan arkadaşlarım var ancak adam 55 yaşında ve buradaki büyük bankalardan birinde portföy yönetiyor. daha önce daha iyi paralar kazanmış şu an bulunduğu pozisyon bölümünün en üstü değil ancak 35 yaşlarına doğru 4-5 net kazanmak mümkün. eğer zaten burada yabancı olarak iş arıyorsanız neredeyse 2 net ile başlamak zorundasınız yoksa vize alamazsınız.

ancak burada 6bin kazanmak ile türkiye'de 6 bin kazanmak çok farklı şeyler.

burada 2bin net ile kendi evinizde yaşayıp normal bir şekilde yaşarsınız.

6 bin ile çok lüks yaşarsınız.

sağlık ulaşım gibi masraflar zaten yok. kirada tek başınıza kalsanız 6 ile çok iyi bir yerde güzel bir eve 1200-1300 euro verirsiniz. gerisiyle de istediğini yaparsın.

@viyana kangurusu teşekkürler,
Ben de tam bunu soruyorum, yani nasıl yaşanılacagı konusu değil de ne kadar maaş kazanılacağı konusu. 55 yaşında 6bin kazanıyor ama bu kişi veya ortalama bir emslek sahibi, bir mühendis diyelim, 30+ yaşında 6 bin kazanması çok olağan değil diye düşünüyorum. Doğru mudur? Alan var mıdır illa ama ortalamayı düşünürsek 6bin maaş alan çok yoktur diye düşünüyorum.

avusturya için konuşmak gerekirse ortalama 6k maaş o yaştaki bi insan için net olarak pek olan bir şey değil. kazanılabilir ama ortalama o değil.

yıllık yaklaşık 150k brüt kazanmak gerekiyor burada aylık 6k kazanabilmek için.

çok karşılaşılan bir durum değil ortalama bir iş için.

Burada henüz fikir sahibi olacak kadar uzun süre kalmadım ama yorum olarak sorduğunuz soruya cevap verebilirim. Kuzey Avrupa'da yaşıyorum. 30'larında bir mühendisin net 6k kazanması eğer kurucusu olduğu bir şirkette üst düzey pozisyonu yoksa ya da CTO değilse pek mümkün değil. Danışmanlık yapanlar için mümkün ama işin doğası gereği daha fazla kazanmaları normal.

Bir de, bence burada kaçırılan ana nokta şu: O kadar kazanmanın bir esprisi yok :) Burada tek seferlik masraflar (yatak, koltuk, masa, sandalye, mutfak eşyaları vs.) ve kira haricinde hiçbir şeye para vermiyorum. Maaşımın 3'te 1'inden azı kiraya gidiyor. Aylık zorunlu verdiğim en yüksek meblağ 59 euroluk toplu taşıma ücreti. İstersem onu da ödemek yerine 20-25 dakikada evden işe yürüyerek gidebilirim. Gym, bisiklet ve öğle yemeği gibi şeyleri zaten şirket karşılıyor. Eğer çok alkol veya kola tüketmiyorsanız tek kişinin aylık market masrafı 300-350 euroyu geçmez.

Türkiye'deki son birkaç yılımda yurtdışındaki şirketlerle çalışan bir mühendistim. Şimdiki hayat kalitemle önceki arasında dağlar kadar fark var. Bunlar sadece maddi konular. Manevi açıdan aradaki fark daha da fazla.

Berlinde 6000 net yıllık yaklaşık 150.000 brüt yapar ki bu ciddi bir rakam. Ancak uzman doktorlar, ya da üst düzey yoneticiler bu rakamı Maas olarak kazanabilir. Elbette istisnalar vardır ama genel durum bu.

Tabi berlinde 6000 euro ile istanbulda 6000 tl cok farklı satın alma gücüne sahip.

berlinde aylık gelirin 3000 euro ise bahçeli müstakil bir evde oturup, gayet üst segmentte bir araba sahibi olabilirsin. Ayni yasam kalitesini saglaman icin istanbulda en az aylık 20.000 tl kazanman gerekir.

Berlinde bir magazada satis elemani olarak calisan birinin eline aylık yaklaşık 1500 tl gecer. bir ailede ciltlerden her biri bir magazada satis elemani olarak calisiyor ise yaklaşık evlerine 3000 euro geçer ki bu rakamla bahçeli müstakil evde kalıp, iyi bir arabaya binebilir. Her sene turkiyede tatil yapabilirler

Teşekkürler arkadaşlar,

Böylece avrupadaki 1 euroyu türkiye'deki bir tl olarak düşün mantıgının ne kadar saçma olduğunu teyit etmiş olduk.

amerikadaniste gibi siteler ve giden/gelen eş dost. arada buralara da 'şu tarihte amerika'dan geliyorum, belirli bir komisyon karşılığında ürün getirebilirim' diyenler mevcut.

20 gün önce yazmış olsaydın buralardan getirirdim bir tane ama yakında türkiye'ye dönme planım yok. eğer aralık sonuna kadar bulamazsan yaz bana buradan gelirken getirebilirim. indirimli dönemine denk gelirse -ki önümüz cyber monday- yeni nesil kindle paperwhite reklamlı 89 euro reklamsız 109 euro.

yok o 120 gün başladığı andan itibaren 120 günün var.

bir sonraki gelişinde çalışmaz. dünya üzerinde imei'den kaçakçılık engellemeyi akıl eden ilk ülkeyiz biz. mağduriyet falan umrumuzda değil.

Bilo oglanin aksam yemegine bir tutam da sen katki ver.

120 gun baslayinca Turkiye'de telefonu kullanmak icin 120 gun hakkiniz var. Ben gelince cok kalmiyorum, 3-4 yildir ayni telefonla gelmeme ragmen daha 100 gunum mu ne var gelen SMS'lere gore.

Her yil 1 ay bile Turkiye'de gecirseniz 120 gun hakkiniz sizi 120/30=4 yil idare eder. O zamana da belki telefonu degistirirsiniz zaten.

epson tw650 kullanıyorum çok memnunum amazon.de'den aldım 370 euroya.

hepsi 720p, eğer ciddi bir şey arıyorsan bunlara bulaşma. Bende ortadakinin alt modeli vardı, kenarları netleyemiyordu. lg bu açıdan şans işi, yorumlara bakarsan göreceksin muhtemelen.

450’ye çıkabilirsen viewsonic px700hd olabilir. Ama sonu yok bu işin sürekli bir üst model kafa çeliyor :)

lg ph550g var bende gayet memnunum. 2 metreye 3 metrelik perdeye yansıtıyorum. tabiki çok yakından bakınca piksellenme oluyor ama 2.5-3 metre mesafeden izlediğinde bu boyutta bile tatmin ediyor. 400'e çıksan da çok acayip bir değişiklik olmaz.

Nebula Prizm II
www.amazon.de

laptop kaç inç? ona göre aslında bugünlerde hoşunuza giden herhangi bir markanın sırt çantasında bilgisayar gözleri olduğundan istediğinizi seçin. ben herschel kullanıyorum. bilgisayar cebine koyuyorum 15 inç bilgisayarı mis.

www.amazon.com.tr

thule'de güzel modeller oluyor. Fiyatları görece yüksek ama çok kullanışlılar.

Örneğin :

www.hepsiburada.com

ben iki seneye yakındır şunu kullanıyorum, çok memnunum.

www.amazon.com.trÇçs-71292-Gr-Gri-Sırt-Çantası/dp/B07GJNQ5ZW/ref=sr_1_15?qid=1569236742&refinements=p_4%3AÇçs&rnid=12467069031&s=sports&sr=1-15

arka tarafı sert olduğu için hem koruma sağlıyor, hem orijinal görünüyor.

www.hepsiburada.com
180 derece açılması çok güzel, bir sürü kullanışlı gözü var, askılarda gözlük ve akbil/kredi kartı için bölmesi var. Erkek arkadaşıma hediye aldım çantayla birlikte yaşıyor diyebilirim. Sırt desteğini beğeniyor.

Ben 2 ay önce 117 lira vermiştim şu an 199. Çok saçma zam olmuş uygun fiyatlı başka sitelerden bulabilirsiniz sanırım.

Ne kullanıyorsunuz olacaktı, klavye hatası.

amazon'un kendi kablosunu kullanıyorum ben gayet iyi çalışıyor ucuz ve kaliteli yeterince.

Orjinalini kullanıyorum, dandikleri yolda bırakıyor. Evde kullanmak için de birkaç tane ttec almıştım, fazla hırpalamazsan çalışıyor.

(bkz: mfi) logolu ürünleri alırsanız sorun yaşamazsınız.
www.hepsiburada.com

cpe olur chief önde

junior, senior, chief gibi sıfatlar önüne gelir.

chief procurement engineer.

ak7/aj7 - aj7/aj7 = 1.si

aj7/aj7 - ak7/aj7 de 2.si

aralarındaki fark birbirinden aynı şekilde çıkartılmıyorlar

bu görseldeki giriş için ekstra bir uç almaya gerek yok bu şekilde de gayet efektif çalışıyorlar? muz girmez bunlara.

red and black spring push type speaker terminal falandı adı ama evet bunlar böyle kullanılır.

evet bu hoparlör terminali diye geçer. kıskaçlıdır zaten herhangi bir fiş gerekmez. sizin bahsettiğiniz banana fiş born klemens denen girişlerde kullanılır.

Benim merak ettiğim adamın kullandığı konnektör adı. Yorgan iğnesi alıp kesip tele lehimleyip yaparım benzerini çok ahım şahım bir şey değil zaten.

Yıllardır böyle teli kıvırıp sokup bağlıyorum.

Red black push terminal cihaz gövdesindeki aparatın adı.

2-3 milyon dolar civarında alıyorlar film başına hans zimmer gibi adamlar ortalama olarak. tabii itibar, film büyüklüğü falan filan bunlar etkileyen şeyler olmakla birlikte büyük stüdyo filmleri ve büyük isimler bu civarlarda ediyor.

ödenen paraları bilmiyorum fakat hans zimmer bu sektörün prestij müziğini kurmuş başına geçmiş durumda, ünlü filmlere müzik yapan bir çok besteci onun şirketinin altında şaşırmıştım
www.hans-zimmer.com

yani çalmak her zaman mümkün olan bir şey ancak herhangi bir sanatsal eser yaratıldığı andan itibaren yaratıcısının eseridir. bilgisayarda falan word dosyasının zamanı kaydedişinden dolayı herhangi bir çalma durumunda daha önce yazdığınızı belirtebilirsiniz. yine de ben kendime mail atardım onu o zamanda bu dosyanın varlığını kanıtlayan. öyle bir şey tavsiye ederim. herhangi bir durumda dava açabilmeniz için.

Bir nüshayı kendinize ptt'den iadeli taahhütlü gönderip açmadan kenara koymak gibi basit bir tarih tanımlama önlemi alabilirsiniz.

+whoosie en garantili yollardan biridir. Ama tabii içeriğini nasıl ispat edersiniz bilemiyorum.

Dijital kayıtların tümü manipüle edilebilir. Mail tarihleri, word kayıt tarihleri vs.

adiniz ve soyadinizdan olusan bir bilindik mail sağlayıcı (gmail, yahoo, hotmail vb) hesabindan kendinize dosya olarak gonderseniz bir sey olmaz herhalde..

Maille gönderme artı sahiplen.com'u da kullanabilirsiniz makul fiyata dijital zaman damgası yapıyor.

noterde rastgele sayfaları tarih zaman ve sayfa numarasına göre mühürletsen olmuyor mu?

Noterden tescilletebilirsiniz.

+++ mobilde editleyemedim +++

örnek olarak mesela şu sayfa;

m.youtube.com

(reklam gibi olmasın, son dönemde popüler olması münasebetiyle)

Bu kanalın aylık 90-100 bini rahat vardır.

takip ettigim 200bin uyeli bir kanal var, her paylasimin ortalama izlenmesi 50bin civari. ayda 1500-2000tl yaptigini soyluyor eleman. oradan hesapla artik.

seneler once boyle bir kanalin sahibinin ayda $5-6bin dolar cek aldigini gormustum, adam cekleri gosteriyordu her ay ama gelirleri bayagi asagi cektiler anladigim kadariyla.

herkes artık youtuber olduğu için gelirleri aşağı çektiler cooperr haklı o konuda.

Ahah tabii ki: shawshank redemption

www.imdb.com

lotr serisi

godfather serisi.

the game
interstate 60

şuraya en sevdiğim 10 filmi bırakıyorum izleyin:

magnolia
pan's labyrinth
in the mood for love
the fall
the english patient
little miss sunshine
the royal tenenbaums
the breakfast club
LOTR - Return of the King
Amores Perros

eternal sunshine of the spotless mind

babalar 1-2
forrest gump
leon
schindler's list

gone girl
snatch
lock stock and two smoking barrels
batman serisi ( nolan olanlar, ancak rises hariç)

the matrix
american history x
the green mile

Full metal jacket
Eyes wide shut
The shining
A clockwork orange
2001 a space odyssey

çok karmaşık değilse bir bakabilirim.

Bakayım akşama. Yollayın.

yollayın gelsin

kaldıysa yapıştır

Oncelikle hayirli olsun ne mutlu size
Yeni dogan bebise altin nazarlik filan alanlar oluyor. Yakaya takilanlari var bileklik künye olanlari var isim yazili nazar boncuklu filan. Oyle bir sey olabilir belki.

altın

Altın

Alınmamışsa bebek arabası

dayı olduğuna göre adam gibi bir şey alman lazım. anne babayla konuş. atıyorum bebek odasına konacak video kamera, atıyorum biberon ısıtıcı.... bunun gibi bir şey var, hangisini almadılarsa onu sen al.. onların planlayıp da almadığı şeyler vardr, sor .

bu arada dayı olmak süper bir şey

@co2s2 +1

dayısın o kadar, almadılarsa bebek arabası fikri de güzel. onun haricinde mama sandalyesi (başka bir adı var mı bilmiyorum. işte bebeğin oturtulup mama yedirildiği uzun bacaklı sandalye), beşik, bebek araba koltuğu, en olmadı şöyle büyüğünden ve bol ceplisinden bir bebek çantası. işte beziydi, yedek kıyafetiydi, biberonuydu, örtüsüydü vs konmak için. aile bu çantayı görmezden gelebiliyor kimi zaman, bu çantadan önce başka öncelikleri var haliyle ancak çok iş görüyor.

arkadaşlar her ne kadar teşekkür etsem de ihtiyaç olan her şey alınmış durumda. o yüzden daha çok bebeğin gelişimini etkileyebilecek oyun olsun başka şey olsun onlar falan daha iyi olur çünkü altını da parası da kıyafeti de halledildi. geri kalan bütün büyük şeyler halledildi falan. şimdi amaç doğum sonrası hemen görmeye gidince bir şey vermelik falan filan. aman dayı olmak güzel şey ama zor iş. ben piyano alayım dedim hahaha. çocuğu 1 aylıkken oturturuz oraya çalsın.

Bebekle ilgili her şey alınmış olamaz yani hep bir eksik vardır, o eksik asla bitmez bitemez :)

Ben olsam şöyle bir paket yapardım,

Temizlik pamuğu 5-10 paket,
Organik Şampuan,
Pişik kremi,
Masaj yağı,
Yeni doğan için özel ıslak havlu katkısız olanlardan 10-15 paket,
Alt değiştirme örtüsü, 2-3 paket,
Biberon 1-2 adet(avent, nuk, lansinoh marka önerim),
Emzik 1-2 adet(avent marka)
Müslin örtü 1-2 adet,
Termometre(iyi olanlar pahalı),

Hepsini almaya kalkarsan 400-500 tl falan tutar.
Bunları paket yapabilirsin. Ayrıca anneyi de unutmadığını göstermen için ona da hediyelik bir şeyler alabilirsin. Bu dönemde herkes bebeğe bir şeyler alıyor ama anne de önemli bu aşamada.

Son zamanlarda popüler olan uyku arkadaşı diye bir şey var onu da düşünebilirsin.
Küçük bir araştırma ile zararsız iplerden örülmüş bir uyku arkadaşı olabilir. İlerleyen zamanlarda buna ihtiyaçları olacaktır.

eder.

Yine vizeyi aldığı ülkeden giriş yapmalı değil mi?

normalde evet vizeyi aldığın ülkeden girmelisin ancak bazen kapıdaki polis göz yumabiliyor başka ülkeden girmene. bu tabii insiyatif meselesi.

böyle başlayan bir başarı hikayesi biliyorum. kime çıktıysa o gitmeli :-)

shengen vizesinde iki seçenek vardır. ya ilk gireceğiniz ülkeden ya da en çok kalacağınız ülkeden alırsınız vizeyi. bu durumda herhangi bir schengen ülkesine gidebilirsiniz yani. tek sıkıntı vizeyi aldığınız ülkeye hiç girmezseniz ve de ilerde bir kez daha vize başvurusunda bulunursanız olacaktır. zira daha önce onlardan vize aldığınızı ve gitmediğinizi söyleyecek, açıklama bekleyeceklerdir.

Beslenmeniz düzensizse muhtemelen diğer vitamin ve mineralleriniz de düşüktür, kan testi yaptırmanız gerek. Ayrıca düşük değilse ekstra almak zararlı olacaktır. Eğer kan testi yaptırmak için hiç vaktiniz yoksa bağışıklık sistemini için probiyotik benzeri takviyeler daha güvenli, en azından bir kutuyu bir günde bitirmediğiniz sürece fazlasının zarar vermesi riski yok.

o zaman ben biraz meyveye ve düzenli beslenmeye yükleniyim. dışardan ekstra bir şey almak yerine.

D vitamini spreyi tavsiye ederim. Dilaltına 1-2 puf günlük ihtiyacı karşılıyor. Damla veya ampul gibi yükleme de yapmıyor. Hergün kullanmak zorunda değilsin. Haftada 3 kere yeterli.

Bir kış multivitamin komplexlerinden kullandım hatta içinde probiyotikler olanlardan olduğu için hem bağırsaklarım hem ben sağlıklı sağlıklı atlattık seneyi.

d vitamini tabletleri çok ama çok pahalı.
eczanede satılan d vitamini ampülleri kullan. çok daha ucuz.

D vitaminini besinlerden alamazsin zaten. Dusuk olduguna eminsen ampullerden al.

Bana gerçekten okuyan ve kendini geliştiren doktorumun anlattığı kadarıyla:

1.Fazlasinin zarari var. Bircok kisi icin önerilmiyor ne test ne de takviye: www.health.harvard.edu

2.Zaten ölcümü zor, hatta tutarli sekilde ölcümü yok su an D vitaminin. Söyle ki, ayni kan örneginini 10 lab.a yollayin, yakin sonuclar elde etmezsiniz. Asiri ucta sonuclar cikar. Birinde eksiklik bulurlar, birinde ise sinirin üstünde. Tam karara varilmis bir ideal aralik Vitamin D icin yok. Bunu medikal makalelerde sikca görebilirsiniz, standartize edilmemis derler. (Abnormal laboratory results, vitamin D diye aratırsanız birçok yayına rastlarsınız.) İkincisi sonuclarin güvenilirligi ile ilgili.


Türkiye gibi bir ülkede yasiyorsaniz, günesli saat ve gün sayisi sayesinde buyuk bir eksiklik olusmaz. Elbette bazi istisnalar olabilir. Hapishanede kalmiyor ya da tam peceye bürünmüyorsaniz, cok ekstrem yasam kosullariniz yoksa , normalde ögle vakti de disari cikiyorsanız büyük bir saglik sorununuz da cikmaz D vitamini eksikliginden.

B

she says he doesn't love me.

çünkü direkt onun ağzından olsaydı she says that he said "I don't love her"

ama o kadın sana o erkeğin sevmediğini söylediği için sen de bunu başkasına söylediğin için

"bana onun beni sevmediğini söylüyor" diyorsun türkçede olduğu gibi

A çünkü dolaylı alıntı yapmış oluyorsun. Türkçede de dolaylı alıntı yaparken "beni sevmediğini söyledi" dersin. Türkçe verdiğin örnek direkt alıntı olduğu için kafalar karıştı muhtemelen.
Not: Söylediğimin doğruluğundan emin gibiyim ama yine de uzman değilim, söylemiş olayım.

she has said to me that he doesnt love me..

she says he doesn't love me.

bütün cevaplar farklı, uzlaşılamadı.
ben de merak ettim şimdi.

she he o bu karıştığı için biraz ortalık karışmış galiba. burdaki she nellie olsun, erkek de andy olsun.

nellie says that andy doesn't love me.

bu durumda b şıkkı she says that he doesn't love me doğru cevap oluyor, araya "that" koydum çünkü that'in eksikliği de burda kafa karıştırıyor. that'siz halde yanlış değil ama böylesi daha doğru.

Genelde bu kalbını türkçesi şu şekilde olur:

"Balililer ne kadar baliliyse, javalılar da o kadar javalı." Ama saçma geldi bu cümle bana açıkçası. Genelde 2 şeyin birbiriyle alakasız olduğunu söylemek için kullanılır bu kalıp diye biliyorum.

bobinhoo'ya katılıyorum. cümle bana da çok saçma geldi. çeviri olarak da en doğrusu onun dediği gibi her ne kadar yolladığın cümle tam olarak doğru yazılmamış gibi gelse de.


edit: Coming from Java doesn't make you Javanese any more than coming fron Bali makes you Balinese.

tarzı bir şey olmalıydı cümle.

böyle kalıplar beni ambale ediyor :D "javalılar balililerin balili olduğu kadar javalı değil" mi nedir of lkjblkdf - "balililer de balili değil" gibi bir anlam çıkıyor değil mi?

bu arada cümle bayağı ambale edecek bir cümle zaten ya. normal :D

bu kalıpta amaç javalılarla balililer arasında bir kıyaslamak yapmak değildir. Asıl amaç Java ile Javalıların çok alakasız olduğunu söylemek olur normalde. Bunu yaparken de başka bir alakasız çift kullanırsın, bu cümlede de balililerle bali.

Örneğin mesela sen bana diyorsun "Ahmet nasıl çok karizmatik ama di mi diye" ben de sana "İşid ne kadar hümanistse, Ahmet de o kadar karizmatik" diyorum mesela. Yani amaç ahmetle işidi kıyaslamak değil, başka alakasız bir çift kullanarak Ahmet karizmatik değil demek. Ama Javalılarla Java niye alakasız bilmiyorum :)

bi ülkeden olmak seni oralı yapmıyor. gibi bir anlam çıkması gerkeiyor aslında. ama iki adanın da endonezya'ya bağlı olduğunu düşününce acaba diyor insan;

ne cavalılar cava'dan ne de balilier bali'den. hepsi endonezya işte. adgnjkadsas herhalde. ne bileyim ya. cümle hangi kontextte kullanılıyo?

Edite istinaden "Nasıl ki Balinez kedileri Balili degilse, Cava kedileri de Cavalı değil." olarak çevrilebilir sanırım.

yok.


helpx.adobe.com

şurdan falan photoshop için bakabilirsiniz. gpu iyi olursa daha iyi ama daha hızlı bir çalışma sağlıyor. çok iyi gpu olmasa bile iyi bir düzenekte rahatça çalışırsınız.

hocam ekran kartına cok gerek yok da
ssd ye gerek var onu hatırlatmak istedim

komple iyi bir sisteme ihtiyaç var . işlemci, ram, ekran kartı iyi olmak zorunda . adobe sitesinde ki sistem gereksinimleri gerçekçi değil . o sistemle programı açarsınız ilk işlemde kaplumbağa hızı ile devam edersiniz.

viyana'da gittiğim hiçbir düğünde çiçek çelenk tarzı bir şey gönderen birini görmedim. daha sonrasında bir hediye alın daha iyi bence.

@viyana kangurusu, teşekkürler, aslında ev hediyesi aldım ama ayrıca böyle bir hediye de almak istemiştim.

Garip tabi. Her şeyin fiyatını mi sormanızı bekliyorlar. Ya da adamına göre mi fiyat biçiyorlar nerden bilelim.

fiyat bilgisi normalde verilmek zorunda. bu sonuçta hukuki bir teklif ve teklifi kabul etme olayı. fiyatını bilmediğin şeyi istediği fiyattan okutur sana sonra.
fiyatını sorduğunda söylemesi gerekir eğer onu yapıyorsa pek de bir sorun çıkartmaz şikayet ettiğin herhangi bir yer diye düşünüyorum. tam buna uygun bir yasa hiç okumadım çünkü. ama yine de gıda tarım bakanlığı veya mansur başkan falandır bunun muhatabı

Bunula alakalı yasa mı denir kural mı denir var böyle birşey, ya kapıda liste yazmak zorun da ya da içeride herkesin göreceği bir menü listesi olmak zorunda.

İlgili belediyeye şikayet edebilirsiniz, alakası var mı bilmiyorum ama belki vergi dairesine de şikayet edilebilir.

Zabıtaya şikayet edilir. Verilen hizmetin/malın fiyatı görünür şekilde yazılmak zorunda.

www.numbeo.com


münih pahalı görünüyo

yav berlin diyicem de merkez diyince iş karışıyor. yine de berlin.

bence çocuklu aileye münih daha uygun. berlin daha genç işi :D

munih pahali, berlin ucuz. bu maas da cocuklu bir aile icin cok fazla degil. munih cok zorlar. berlin

Münih.

Ayrıca Münih pahalı Berlin ucuz olayı da yalan, eskidendi o. Berlin'de kiralar hayvan gibi artıyor ve durmuyor. Merkezi bir yerde Berlin'le Münih arasında fiyat farkı baya az olur, hatta uzun vadede Münih kesinlikle daha ucuz olur.

Üstelik daha güzel bir yer.

Berlini bilmem ama münihe gelmeyin. Bi bok yok burda.

Çocuğu olan için M daha nezih bi yer ve eğitim kalitesi daha iyi o kadar.

berlin istanbuldan ornek verirsem taksim gibi, kadikoy gibi bir sehir. nezih degil, ama farkli kulturlere sahip ve harketli.

munih ise daha sakin bir sehir, almanyanin en pahali sehri. daha nezih. munihin en guzel yani her yere yakin. birkac saatte avusturya, isvicre alpleri. hatta hafta sonu icin italyaya bile gitmek cok zor degil. ama berlin bir ada gibi, her yere uzak.

para acisindan ise ikisi de ayni sayilir. en buyuk gider kira. berlin sehir ici ile munih ayni olsa da sehirden bir yarim saat uzakta bir yerde kalayim dersen berlin daha ucuzken munihte nereye gidersen git pahali.

münih dünya çirkini bir yer. güzelim berlin varken nononono.

Foça veya Urla.
Normalde Çeşme-Alaçatı-Kuşadası daha güzeldir lakin çok kalabalık.

ben sığacık'a gitmiştim bir kere memnun kalmıştım. deniz açısından hatırlamıyorum inanılmaz bir denizi yok ama kalabalık değildi. dar küçük hoş sokakları vardı. sadece butik oteller var. küçücük bir yer herkes birbirini tanıyor falan filan hoştu.

kalabalıktan bağımsız dedim ama :( başka yok mu?

bademli köyünün denizi harika diye duydum. tam keşfedilmemiş bir yer bir de. giderken kısa bir mesafe yolu bile bozukmuş zaten. bir bakın derim.

kalabalıktan bağımsızı ben kalabalık ile alakası olmayan, kalabalık olmayan yer olarak algıladım. alaçatı falan güzel o zaman oraya gidin.

egede otantik motantik kalmadı. istanbullu ankaralılar geldi biz egeliler kendi ilçelerimize gidemez olduk. bodrum küçük istanbul, marmaris otantik değil ama bence denizi güzel. datçaya eskiden rehavet yoktu şimdi trafik var. kuşadası denizi pis ve çok kalabalık, didim küçük tunceli. fethiye keza çok kalaba. alaçatı tamamen şişirme daha ucuza yunan adaları var. urla sığacık dikili diyorlar ancak oralarında eski bir tarihi yok.

Akyaka

benim aklıma dalgalı saçlı olabilecek 2011-2015 arası ünlülüğünün zirvesini bulan christina perri ablamız geldi bir tek. bak istersen bi.

@viyana kangurusu

yok o degil ya, o meşhur zaten. bu dedigim popüler biri bile degil ama klipleri döndü.

buldum beaaaaa Baby Blue - Bump :)))

muhtemelen harfler falan font olarak text olarak değil vektör olarak bulunuyordur o dosyada fontun bulunmadığı bilgisayarlarda da açıldığında bu sayede sorun olmadan gösterilebiliyor vektör halinde olduğundan ancak eğer vektör haline çevrilmişse onu texte geçirmek mümkün değil. çözümleri illa internette vardır ama uğraştırıcıdır diye düşünüyorum.

how to convert vector to text in illustrator falan şeklinde aratırsanız belki yardımcı olabilen çıkar.

bluetooth ile doğrudan bağlanmıyor, geçen denedim

Ben optik çıkış ile kullanıyorum

optik çıkışı nereye bağlıyorsunuz? spdif çıkışı değil mi? onun bir tarafı spdif diğer tarafı aux şeklinde olan kablolar falan mı var?

Yok hoparlörde de o giriş var, o olmasa çaresiz aux yapacaktım

yani o kadar para vermeyi kabullendiyseniz alın gitsin çok güzel aletler de değer mi acaba?

hocam yasadigim yerde turkiye'deki kadar pahali bir fiyata gelmiyor, elimdeki aleti de satinca karsilayabilecegim bir tutar oluyor. ancak onemli olan fiyatindan ziyade tekrar kablolu supurge kullanmak zorunda kalmamak. ev kucuk oldugu ve temizlikci almak gibi bir durum olmadigi icin zorlaniyorum ve vakit aliyor supurmek.

valla tüyler için baya iyi, diğer şeyler için de iyidir diye varsayıyorum

idare değil hocam çok iyi. almadan evvel çok düşünmüştüm ama çok memnunum. çekim gücü çok iyi, pratik, şarjı iyi. tek sıkıntısı haznesi çabuk tozlanan bir ev için küçük. normal elektrik süpürgesinden (kullandığımız Philips maraton'du) daha iyi.

Al.

3 yıldır dyson v6 kullanıyorum. Hayatımda para harcadığım en iyi şey!!!! kesinlikle parasına değer. v8 şarjı zannedersem daha uzun süre gidiyor. Öncesinde de dandik bir süpürgem yoktu, iyi bir süpürge kullanıyordum. Yani karşılaştırma yaparken doğru bir karşılaştırma yapabiliyorum. Evi kablolu süpürge gibi kesinlikle süpürür, öyle uyduruk kıytırık şarjlı süpürgeler ile asla karıştırmayınız, gerçekten memnun kalırsınız ve çok doğru bir karar verdiğinizi göreceksiniz... Şunu da yazmadan geçemeyeceğim, V6 ile koltuğu ilk kez süpürdüğümde ufak bir şok yaşamıştım, koltuğumda o kadar toz olduğunu bilmiyordum :) çok başarılı bir süpürge.

Son 3 aydır ise xiaomi roborock s50 robot süpürge kullanıyorum. evi hem siliyor(ıslak), hem süpürüyor. onun performansı da kesinlikle normal elektrik süpürgesini aratmıyor bana.. Ve o kadar paralara değiyorlar.. (dyson v6 3 yıl önce aldım, şu an fiyatını bilmiyorum, 3 yıl önce de pahalıydı evet ama şu an daha uçuk olabilir diye düşünüyorum. diğerini de almanya'dan gelen birine ısmarladım, internet siparişi veya buradadan alımda fazla pahalı)

Temizlik işleri biraz göreceli durumlar oluğundan şu bilgileri de vermek isterim.
*Dyson v6 yada v8, benim eklediğim xiaomi roborock s50 titiz insanları bile memnun edebilecek cihazlar. (aşırı titizleri bilemiyorum tabi).
*xiaomi s50 ile ilgili titiz insanlar için ıslak temizlik konusunda bir uyarım var, eğer "vileda ile temizlik yapılmaz, onunla yer silinmez, temiz olmaz" diyenlerdenseniz o cihazın ıslak temizlik olayı size uymaz. ama süpürge olayı kesinlikle uyacaktır.

dyson v6 + roborock s5 ya da s50 (ikisi ayni model) bizde de var, memnunum hastasiyim. hatta ustteki yazarla sureler de ayni. esimin feyk hesabi mi diye supheye bile dustum ama sanirim degil.

biz v8 ile bütün evi temizlemeye kalktığımızda şarjı yetmiyor. ara vermek zorunda kalıyoruz şarjı dolana kadar. ama güç olarak normal bir kablolu elektrikli süpürgeyi döver, harika bir çekim gücü var.

allah belasını o firmanın ya uzak durun :D

eksiduyu.ru

Ben 50 lt'lik Quechua çantayla Stockholm'den Katowice'ye gitmiştim, herhangi bir sıkıntı çıkarmadılar. Atina'dan vilnius'a da gittim aynı çantayla ryanair'le ve yine sıkıntı olmadı. Fakat ryanair katowice'den atina'ya 20€ aldı benden. Birazcık oradaki insanların insiyatifinde.

40 lt'liğin sorun olacağını sanmıyorum fakat yine de sen bilirsin tabi.

wizzair istanbul'a çalışırken çok kullanmıştım. Kabin bagajları için demirden bir aparatları vardı. Kabin bagajının bunun içine girebilmesi gerekiyordu. Yani bir kaç cm bile sorun olabilir.

şunun gibi:
f4fcdn.eu

@duygusuz, öyle bir şansım yok. standart dışı olan wizzair politikası bence. yoksa quechua aprenaz çok anormal bir çanta değil.

@viyana, lanet olsun. en makul seçenek de yine bunlar gibi ama.

@faithless, o zamazingoyu biliyorum. standart kabin bagajı için verilen ölçülere uyma şansı yok bendeki çantanın. içini biraz boşaltıp şansımı priority ve havaalanına erken giderek değerlendireceğim galiba.