Giriş
(5)

Komur tutusturma cakmagi

mirafiori
Bunlardan alacagim bir tane, piyasada gordugum iki model var, birisi basit rezistans gibi, komurlerin icine saplaniyor ve yakiyor, 600-800 watt civari tuketim diyor ve daha ucuz, oburu ise silindir seklinde komure tutularak tutusturuyor, icinde fan da var, sanirim daha hizli bir sekilde yakilabiiyor
Bunlardan alacagim bir tane, piyasada gordugum iki model var, birisi basit rezistans gibi, komurlerin icine saplaniyor ve yakiyor, 600-800 watt civari tuketim diyor ve daha ucuz, oburu ise silindir seklinde komure tutularak tutusturuyor, icinde fan da var, sanirim daha hizli bir sekilde yakilabiiyor, fiyati yaklasik iki kati. Tuketimi de 2000 watt civari.

Tecrubesi olan var mi hangisi daha iyidir? Fiyat farkina deger mi?

www.amazon.it

www.amazon.it
0
mirafiori
(06.05.24)
ben pürmüz kullanıyorum memnunum
0
sizofren06
(06.05.24)
Evdeki propanla yaktim daha once ve iyi fakat bulundugum yerde 2-3 defa purmuzun gazini alsam bunlarin parasina gelecegini hesap edip elektrikli bisey almayi dusundum. Propan tupleri pahali oluyor, butan da yeterince yuksek isida yanmiyor diye duyum aldim.
0
🌸mirafiori
(06.05.24)
bilmedigimden soruyorum.Bunlara neden ihtiyac duyuluyor?

Ben komurun altina koydugum yumurta kartonlarinin icine su kup seklinde zimbirtilardan 3-4 tane atiyorum ve tek seferde sorunsuz yaniyor.
0
turkuaz
(06.05.24)
Cok duman yapiyor onlar hocam, kapali bir avluda bahcem, 10 dakikada duman doluyor. O ve yellemek gerekiyor basinda durmak gerekiyor iyice tutusana kadar.
0
🌸mirafiori
(06.05.24)
Sorunuza tam cevap degil ama chimney starter + lighter cubes kullaniyorum ben ve bahsettiginiz gibi duman yada surekli yelleme ihtiyaci olmuyor bu set up ile.Lighter cubes'leri yakinca gidip yarim saat sonra gelebilirsiniz.Yellemeseniz bile ates en tepe kismindaki komurleri beyazlastirinca grill uzerine dokersiniz.

www.weber.com
0
turkuaz
(07.05.24)
(7)

Nasil yapsaydim daha iyi olurdu?

polopan
Ben erkek, o kadin. Kendisi Türk degil, Ingilizce konusuyoruz. 2 ay önce sergide tanistik, 10-11 kez degisik vesilelerle bulustuk (kahve, konser, sinema, evde film, dogada yürüyüs, disarida yemek, evde yemek vs).Pirlanta gibi bir karakteri, tertemiz bir kalbi var. Son derece olgun, sevgi dolu birisi
Ben erkek, o kadin. Kendisi Türk degil, Ingilizce konusuyoruz. 2 ay önce sergide tanistik, 10-11 kez degisik vesilelerle bulustuk (kahve, konser, sinema, evde film, dogada yürüyüs, disarida yemek, evde yemek vs).

Pirlanta gibi bir karakteri, tertemiz bir kalbi var. Son derece olgun, sevgi dolu birisi. Zevklerimiz, hayattan beklentimiz net sekilde uyusuyor.

Fakat aradan gecen zamanda fiziksel olarak bir heyecan duyamadim. 5 ya da 6. görüsmemizde bu konuyu usulca actim. Acelesi yok, fiziksel olarak yakinlasmak icin cok güven duymaya ihtiyacim oluyor zaten dedi. Ama sana karsi hislerim artiyor, iliskiye acigim dedi. Iyi dedim o zaman bir süre daha böyle görüselim. Hatta bir sonraki sefer rahat olalim diye evde görüsmeyi teklif ettim, bu konuda acik olup aksiyon almam hosuna gitti.

Cok net heyecan duymasam da sonraki görüsmelerimizde evde film izlerken falan biraz elini tuttum, kollarimiz bacaklarimiz temas edecek sekilde koltukta yakin oturdum, ayrilirken yanagindan uzunca öptüm sarildim falan ama böyle daha ötesine gecmek icimden gelmedi. Icim bir hos olmadi, cok nötr kaldim.

Son görüsmemizdeyse kendi acti konuyu. Dürüst bir sekilde ona son derece deger verdigimi, gecirdigimiz vakitten keyif aldigimi ama cinsel cekim acisindan galiba platonik bir durumun ötesine gecemedigimi söyledim. Cok bozuldu, ertesi gün hemen tekrar görüsmek istedi, görüstük, aglayarak geldi, ben iliskiye dogru gidiyoruz sanmistim dedi. Zaten gecmiste de hep böyle iliski istemeyen tiplere denk geliyordum, sen de ayni ciktin, ben nerede yanlis yapiyorum, ilgilendigin baska birisi mi var (yok) falan gibi seyler söyledi.

Kisacasi üzücü bir durum icindeyim. Bir kac sorum var:

1- Nasil davransaydim daha iyi olurdu? Baktim olmuyor deyip 2-3 görüsmeden sonra biraksa miydim? Ya da yürü ya kulum deyip, ne kadar uyumlu ve iyi bir insan olduguna odaklanip aradaki atesi harlayacak ve hislerimi uyandiracak sekilde sarilma, öpüsme ve daha ötesi sekilde aktivitelere mi girisseydik?

2- Diyelim ki sorun bende (iliski beklentilerinde realist veya olgun olamama, kacingan baglanma, bana aslinda iyi gelecek, iliskiye müsait insanlardan hoslanamama tarzi psikolojik durumlar): Öyle bir durumda ne yapmali? Ben önce bir kendi icime bir döneyim, sonra belki uygun olursak tekrardan devam ederiz falan mi deseydim, tam nasil olucak?
0
polopan
(02.05.24)
1.seçenek

üçüncü buluşmada falan öpüşmek elleşmek vs gerekirdi yoksa yok. ya da arkadaşlık kasmalıydınız birbirinizin ortamına girerek
0
ala09
(03.05.24)
benim bu hikayeden anladığım sen kadını o kadar da beğenmemiş ve çekici bulmamışsın. öyle mi gerçekten? üzmemek için bunu yüksek sesli söyleyememiş olabilirsin tabii, kendine de. eğer düşündüğüm gibiyse sen zor olanı denemişsin aslında. ben böyle durumlarda fiziksel olarak çekim duymayacağım biriyle flörte devam etmem en başında bırakırım. sen iyi anlaştığınız için duruma bakarız belki bir şeyler olur diye devam etmişsin ama bu sırada da kadın büyük beklentiye girmiş anlaşılan.

nasıl davranman gerekirdi konusunda eğer dediklerimde haklıysam en başından cinsel çekim yoksa devam etmemeliydin ya da tamamen arkadaş olduğunuzu belirtmeliydin.
şu an üzülmüş olabilir ama açık davranmaya çalışmışsın sen de, dert etme.
0
veritaslibertas
(03.05.24)
nasil yapmaliydimi dusunmenin pek bir anlami yok, yapmamissiniz ve boyle olmus, baska turlu olamazmis cunku olmamis. gecmiste takili kalmak saglikli degil.
ancak 2. maddede belirttiginiz durumlari kendinizde tespit ettiyseniz ve gecmis iliski profiliniz/paterniniz bu sekilde ise, yasadiginiz denklemlerdeki tek degismeyen 'degisken' sizsiniz, dolayisiyla kendinize bakmaniz ilerisi icin daha saglikli sonuclar verecektir.
0
kassiopeia
(03.05.24)
Kizin uyrugu ne ?
0
Yourcousinmarvinberry
(03.05.24)
Kızı tam olarak beğenmemişsin bu çok açık. Bir şey yapmak zorunda değilsin su yolunu bulur.
0
thesomberlain
(03.05.24)
Benim tanidigim tum erkekler ciddi iliski ihtimali olmasa bile opusme koklasma sonrasinda kizi hic bir sey olmamis gibi yollamazdi, nereye kadar gidecegi kadinin kontrolunde olmak uzere cinsel anlamda yaklasirlardi.Bence cekici bulmadiginiz icin bozuldu.
Belki de cok muhtesem bir cinsel uyum yakalamaniz kararinizi etkileyecekti.
0
turkuaz
(03.05.24)
@Yourcousinmarvinberry
Amerikali

@veritaslibertas
Hos birisi ama evet sanirim cok etkilenemedim. Daha dogrusu bazi yönlerini begensem de net bir heyecan duyamadim. Bunun sebeplerini sorguluyorum. Asagida biraz daha acikladim.

@kassiopeia
Bahsettigim tarz kacinganlik halini bazi insanlara karsi hissediyorum, diger bazi kisilere karsi ise ayni sekilde hissetmiyorum, en bastan net bir sekilde etkilendigim, aylar ya da yillar süren iliskilerim oldu. Ancak duyuruda belirttigim gibi bazen kendimi sorguluyorum ve su iki senaryo arasinda karar veremiyorum:

(1) Bana iyi gelecek olan, iliski kurmaya uygun ve düzgün karakterli insanlardan bilincaltimin bana bir oyun oynamasi sonucu (yani kacingan baglanma paternimden dolayi veya baska bir sey) fiziksel olarak hoslanamiyorum ve heyecan duyamiyorum. Buna karsin bana aslinda tam uygun olmayan insanlar fiziksel olarak daha cazibeli geliyor.

(2) Tanistigim kisilerin karakter özellikleri, degerleri ve yasam tarzlari bana uygun mu diye bakarken bu kistaslara cok odaklaniyorum ve aslinda fiziksel olarak da hoslanmam gerektigi gercegini (bunun da benim icin önemli bir kistas oldugunu) ikinci plana atiyorum. Iliski ilerledikce cinsel cekim zamanla artar gibi gercek olmayan bir beklentiye giriyorum. Hatta acik söylemem gerekirse, gecmiste bastan cok etkilendigim ama sonradan kisilik yapisi olarak bana uygun olmadigi ortaya cikan insanlara karsi duydugum cekilme hissinin benzerini (ayni seviyede olmasa bile net olarak hoslandim diyebilme hissini) bu yeni insana karsi yasayamama sonucu bir hayal kirikligi hissediyorum.

Eger 1. senaryo dogruysa bunun üzerine gidip bir sekilde cözmek, 2. senaryo dogruysa ilerisi icin bunu bir ders olarak kabul edip ona göre davranmak istiyorum.
0
🌸polopan
(04.05.24)
(24)

Yurtdisinda hayal kirikligina ugradiginiz sehir/ulkeler?

durgunfoton
Sahsen Seul'u hic begenmedim. yemekleri guzeldi o haric. Kan uyusmazligi mi oldu bilmiyorum. Cok rahatsiz oldum ama neden rahatsiz oldugumu bile tam ifade edemiyorum. Is icin gitmistim. bitse de gitsem diye gunleri saydim.Selanik, bu kadar kotu apartmanlasma Turkiye'de bile yok. Ataturk'un memleketi
Sahsen Seul'u hic begenmedim. yemekleri guzeldi o haric. Kan uyusmazligi mi oldu bilmiyorum. Cok rahatsiz oldum ama neden rahatsiz oldugumu bile tam ifade edemiyorum. Is icin gitmistim. bitse de gitsem diye gunleri saydim.

Selanik, bu kadar kotu apartmanlasma Turkiye'de bile yok. Ataturk'un memleketine yazik etmisler.

Insanlari olarak italya. Bunlar kendini hep sempatik italyan olarak dunyaya pazarliyorlar ama benim tecrubelerime gore hic oyle degiller.
0
durgunfoton
(02.05.24)
"hadi be ne kadar kötü bir ülke/şehir" dediğim, beklentilerimi karşılayamayan bir ülke/şehir olmadı. ama yeterince gezemediğim için hayal kırıklığına uğradığım ülkeler oldu. (sektör nedeniyle doğrudan operasyon merkezine gidip, sağa sola bulaşmadan gittiğim geldiğim çok gezi oldu)

örneğin danimarka, İsveç, norveç, fas, yemen, Arabistan.
0
co2s2
(02.05.24)
amerika'ya ilk gidisimden bu yana 20 sene gecmis. gittigim butun amerikan sehirleri cok buyuk hayal kirikligiydi ilk 5-6 sene. artik degil cunku beklentilerim dusuk. yine de bir iki istisna haricinde hicbiri turist olarak gidilecek yerler degil.

onun disinda oslo/norvec bana isvec ve finlandiya'nin tadini vermedi.
0
hot potato
(02.05.24)
Selanik için ben de aynısını düşündüm, çok güzel bir şehir mahvetmişler.
Seattle; doğasi çok güzel ama şehir pislik içinde.
0
wishmaythşngs
(02.05.24)
NewYork'a ilk gidisim buyuk hayal kirikligiydi, Agustos'da gittik inanilmaz kalabalikti, heryer cop yiginiydi, her yerde sira vardi. Ustune bir de neredeyse kafamiza biri dustu, bir sokak ilerde birisi 10. kattan atladi, ona da sahit olduk. 5 gece kalacaktik, 3 gece sonunda kacarak ayrildik. Sonra ilkbaharda gittim bir arkadasin dugunu icin inanilmaz guzeldi..

Bir yere ne zaman gidecegini bilmek lazim, cok farkediyor.
0
cooperr
(02.05.24)
Singapur. Aslında çok da beklentim yoktu zaten ama inanılmaz yapay ve bomboş bir şehir gibi geldi bana. Biraz da mental olarak çok kötü bir dönemde gitmiş olmam etkilemiş olabilir ama başka bir şehirle/ülkeyle birleştirip gezmedikçe buradan kalkıp Singapur’a gitmek çok anlamlı değil bence.

Kuzey Avrupa’da ilk kez Stockholm’e gitmiştim ve ne arıyordum bilmiyorum ama şehri beğenmeme rağmen biraz beklediğimi bulamamıştım. Nordik ülkeleri Avrupa’nın genelinden çok farklı hayal ediyordum ama çok da bir farkı yoktu. Sonra Kopenhag’a daha beklentisiz gidip orayı daha çok beğendim mesela.

Marsilya ise şok etkisi yaratmıştı bende. Avrupa’da onlarca yere gitmişimdir ama insanları bu kadar tuhaf ve sokakta yürürken bu kadar güvensiz hissettiren başka bir yer görmedim.
0
ms brownstone
(02.05.24)
Aksine selaniğin ruhuna bayıldım ben. Geceleri hareketli, insanları gülen yüzlü. Yapı stoğu eski ama balkonlar harikulade.

Benim beğenemediğim yer sanırım malmö oldu. Bu ne ya diyip geri döndüm.
0
wild honey suckle
(02.05.24)
berlin, oslo, brüksel
0
duyurukullanıcısı
(02.05.24)
Milona çok sıradan bir Avrupa şehriydi.
0
HellKeePer
(02.05.24)
Üsküp.

İlk defa yanımda biriyle gittim. Tek gitmiş olsaydım bayardı cidden.
0
put it in your appropriate place
(02.05.24)
Belgrad
0
Amaranta ursula
(02.05.24)
Bahamalar ve Küba tam bir sefalet içindeler videolardaki gibi asla değil. Rabat ve Marakeş hatta genel olarak Fas tam bir turist trap ülke. İzlanda da bence çok abartılıyor araba kiralayıp 3 günde koca ülkeyi gezmiştik ama doğası hariç hiçbir özelliği yok o kadar yola ve masrafa değmez.
0
iwasbornonamountainside
(02.05.24)
Amerika'nın iç bölgelerinde downtownlar evsiz doludur ve ortam çok salaştır. O an Türkiye zenginmiş falan diye düşünüyor insan
0
ferenc
(02.05.24)
beklentinle alakalı biraz. yani üsküp'ü pek beğenmedim. tam tersi olarak batum'u berbat bekliyordum ama iyiydi. mesela milano'dan beklentin yüksekse hayal kırıklığı yaşarsın
0
paintov
(02.05.24)
Viyana.
Millet nesini övüyor anlamış değilim, herhangi bir Avrupa başkentinde olmayıp burada olan hiçbişi yok. Şehrin bi özelliği yok yani.
Avrupa'nın Ankarası.
0
Bruce
(02.05.24)
Ben her yeri olduğu gibi kabul ederim fakat beni rahatsız eden bazıları için

Paris: Kötü kokular fareler evsizler yerlerin pis olması

Bakü: Yeme içme imkanları sınırlı normal yemek yenebilecek yerler fahiş fiyatlı ucuz yerler ise çok pis hiçbir standardı yok bazı bölgeler hariç otellerde dolandırıcılık var.

ABD'nin çeşitli şehirleri: Uyuşturucu bağımlıları, evsizler, güvenlik sorunu, pislik

Napoli: Seyyar satıcılar, sigara isteyenler, tacizciler, hırsızlık, güvenlik sorunu
0
doharkoman
(02.05.24)
çok büyük beklentiyle gitmedim zaten ama brüksel aşırı tırt gelmişti ilk gittiğimde. sonraları iş için vs defalarca gittim ama hala benim için berbat bir şehir.
0
scudman1
(02.05.24)
dallas. dumduz banliyo sehir.
paris, bruksel. paris'i ben anlamamis da olabilirim icine giremedigim yonleri olabilir. yine de londra ve berlin'e kiyasla hayal kirikligiydi.
0
antikadimag
(02.05.24)
Londra tabii ki, 3. dunyadan ne kadar gereksiz varsa gelmis.

Ek olarak baslik sahibine katiliyorum, en hazetmedigim millet Avrupa'nin kekolari Italyanlar. Bagira bagira konusmalar, edep adap bilmemeleri, erkeklerinin macolugu uzar gider. Adamlarin profesoru ders anlatirken cumlesini yarida birakip mendiline var gucuyle sesli sumkuruyordu, hicbir sey olmamis gibi devam ediyordu
0
freedonia
(02.05.24)
Yunanistan, severim aslında sadece hayal kırıklığımın sebebi, 90larda it dalaşı falan olurdu ben de Türkiye gibi bir ülke imajı vardı. Çirkin, kötü değil ama fakir, düzensiz.

Paris’te havaalanından merkeze giden otobüs bir mahalleden geçti, bildigin açık kasap vardı, keçiyi de asmışlar sarkmış falan. Dolap dışında. Şok geçirmiştim.
0
spherical
(02.05.24)
Avrupada gezdiğim şehirlerde hiç beklentimi karşılamayan olmadı sanırım. Çünkü şehre gitmeden önce hepsiyle ilgili iyi kötü bilgim vardı ve ne bulacağımı biliyordum. Görece az beğendiklerim veya bayıldığım şehirler tabii ki var ama beklentim altında kalan şehir yok. Beklentimin üstüne çıkan Budapeşte vardı mesela, güzel şehir bekliyodum ama büyülenmiştim ilk görünce.

Burda yazılanların da çoğu bana tuhaf geldi. Bir İzmirli olarak, Selanik İzmir'in daha iyi yapılanmış, ufak ve sevimli hâli gibiydi mesela. İtalya halkından tanıştığım herkes çok tatlıydı, Brüksel genel olarak çok sövülen bir şehir ama abartıldığı kadar kötü değil diye düşünüyorum, Paris klasik lümpen Paris halkını saymazsak olağanüstü bir şehir. Yani biraz beğenmemek için beğenilmemiş gibi geldi bazı yerler burada yazılan :)

Beklentimi karşılasa da pek beğenmediklerim;

Oslo, yani yaşamak için müthiş de turist olarak mehh

Minsk, beklentim yoktu ama insanları biraz sinir bozucuydu, bi de bomboştu şehir kocaman caddelerde insan yoktu

Göteborg, bak bu gerçekten en beğenmediğim şehir olabilir ama buraya dair de beklentim yoktu. Yol üstünde geçerken 2-3 saatliğine uğramıştık. Sadece hayatımda gördüğüm en çirkin Poseidon heykelini hatırlıyorum :D bi de sokak başı nargile kafe vardı

Sofya, buraya da kısa süreliğine uğramıştık ve çok beklentim yoktu ama pek keyif vermemişti

Avrupa dışındaki kıtalara gitmedim o yüzden bilmiyorum ama Avrupa'daki klasik şehir yapılanmasını seven biri için hayal kırıklığına uğramak zor yani. Tüm şehirler üç aşağı beş yukarı benziyo işte birini seven hepsini sever :d
0
nundu
(03.05.24)
new york ve singapur. para verip gitmeye degmez.
0
The_Lollok
(03.05.24)
Bu konuda yabancilarin agiz birligi edip de yazdigi sehir Paris'dir. Adamlar nasil pazarliyorsa herkesde oyle bir beklenti oluyor ki karsilamalari mumkun olmuyor.
0
turkuaz
(03.05.24)
Sofya. Terkedilmis gibiydi zaten, karanlik cokunce hepten bosaldi, sehir multeci ve cingenelere kalmis.

Cenova da cok garipti, ara sokaklarda bolca Afrikali multeci, g.amerikali fahiseler, u.saticilari falan. Polis icin cantada keklik iste. Sokaktan topla gorut hepsini temizle, meden musaade ediyorsun? 10 sene once de boyleydi. hala ayni old town'daki ara sokaklar.

Italyanlar+1. Istisnasiz her tren yolculugumda bagira bagira tum vagonu inleten biri cikiyor.
0
speedy
(03.05.24)
cok yer gördügümü düsünmüyorum ama gördüklerim arasindan: danimarka

yemekleri, baliklar haric, cok kötü. ekmegin üzerine bir seyler koyup yiyorlar. öyle yemek mi olur kgjhf
herkes sahane görüyor. ince, uzun, sarisin, iskandinav tarzi giyim vücutlarina cok yakisiyor. gel gelelim ki cok da cimriler ama. icki disinda bir seye para harcamak istemiyorlar. bir tane adam yanimda firinciyla 3-5 kron icin kavga etmisti ve saygisiz da davranmisti.
0
robert bosch
(03.05.24)
(8)

Yuksek miktarda doviz bozdururken kur farkı

funl
Bankadaki oran ile doviz burolari arasindaki kur farki, bozduracagim tutar icin 12000 tl fark ediyor. Benim icin hic az bir para degil bu. Ama bi taraftan bankadan al cek, doviz burosuna gotur tekrar bankaya tl yatir cok cetrefilli geliyor. Bu durumlarda napiyorsunuz ?
Bankadaki oran ile doviz burolari arasindaki kur farki, bozduracagim tutar icin 12000 tl fark ediyor. Benim icin hic az bir para degil bu. Ama bi taraftan bankadan al cek, doviz burosuna gotur tekrar bankaya tl yatir cok cetrefilli geliyor. Bu durumlarda napiyorsunuz ?
0
funl
(30.04.24)
Tanıdığım bir bankacı vardı. Bankacı, tanıdığı döviz bürosunu aradı. Anlaştığımız kadar dövizi banka şubesine çocukla gönderdi ben de türk lirasını çocuğa verdim.
0
michael_knight
(30.04.24)
"bankadan al cek, doviz burosuna gotur tekrar bankaya tl yatir"la uğraşmamak için 12 bin lira öderim, öyle üşeniyorum diyorsanız bankadan halledin. Banka-döviz bürosu arası taksiyle gidip gelseniz daha ucuza gelir mesela, 12 bin değil de 200-300 lira harcamış olursunuz.
0
kobuzchu kiz
(30.04.24)
her hafta tam olarak bu dediğini yapıyorum :) hem 12bin az para değil diyorsun, hem de vezneden para çekip büroya götürmek gözünde büyüyor. bana 5bin ver ben yapayım senin yerine tüm bu işlemleri.
0
numlock
(30.04.24)
USDT olarak tutanlar var.
0
karincaezmezuo
(30.04.24)
aynı durumda kalıp bankadan bozdum.
bazı döviz büroları parayı bankaya getiriyor arayıp öğrenip özel kurda veriyorlar size.
üşengeçlikten ziyade paranın çalınacağından falan korkuyorsanız, işlek şubelerde zaten bavul bavul paralar çıkıyor.
döviz burosu ile banka yanyana olan bir yer bulursanız üşenmezsiniz
0
eja
(30.04.24)
Anladigim kadariyla arkadasin derdi ugrasmak veya tembellik degil, o parayi bir yerden bir yere goturme korkusu. Ben de benzer seyi yasadim bir iki sefer, anliyorum. Benim carem, tanidik biriyle bankaya gitmek, aracta onlari bekletip parayla hemen arabaya binip doviz burosune gitmek vs oldu. Para benim de degildi ustelik, iyice strese girmistim.
0
quaker
(30.04.24)
sırt çantasına koyacaksın zaten, sağlam bir şeyse kim ne bilecek. biriyle git. ben ev almak için biriktirdiğim dövizleri bozunca, TL'ler sırt çantasına zor sırdı. şaşkınlığımı gizlemekte zorlandım ama büro dışına çıkana kadar sürdü sadece.

yüksek miktarda bozunca özel kur veriyor bürolar, pazarlık yaparak farkı 12binin üzerine de çıkarma ihtimaliniz olabilir.

bir çanta parayı bankaya yatırmak zaman alabilir sadece.
0
biseysorcaktim
(30.04.24)
Banka yada dovizi cekebileceginiz ATM yaninda bir doviz burosu bulun +1
0
turkuaz
(30.04.24)
(7)

Esiniz film izlerken cok soru soriyo mu?

lapaz
https://9gag.com/gag/aRBQQxB burdan esinlendim
9gag.com burdan esinlendim
0
lapaz
(24.04.24)
Eşim yok, kız arkadaşım sormuyo.
0
Bruce
(24.04.24)
Ben kimsenin esi degilim ama arkadaslarima cok soru soruyorum.
0
hot potato
(24.04.24)
Alistim tabi hatta o istemeden yapıyorum bazılarını;
Film izlerken bir şey aklına takıldı ve filmin gidişatıni zerre etkilemeyen bir şey. Misal filmde bir şey oldu "bunu nasıl yaptı ki orayı açıklamadi". Yani zerre umrumda olmayan bir nokta ama kafasina takiliyor
Bir de bir şey kacirirsa geri dönüyor.
Izlerken asla konusamiyor durdurmak gerekiyor.

Alıştık tabi :) ben tuketip geçiyorum filmi, o her şeyi anlamaya çalışıyor.
0
logisticsmanager
(24.04.24)
Bilmiyorsam bilmediğimi söylerim biliyorsam açıklarım. Film izlerken sessiz olunmalıdır vb zorundalıklar yüklemek hoş değil. Hedef değil yolculuk keyiflidir
0
hasmetizm 2046
(25.04.24)
boş bir film izliyorsak ben yorum yapar, göme göme izlerim. mesela kahramanımız yüksek bir yerden atladı diyelim, yok uçsaydın bi de filan derim. eşim (erkek) pek konuşmaz.
0
elorelia
(25.04.24)
Bizde soru soran taraf benim ama bunun nedeni izledigim filmlerde ana konuya tam konsantre olmuyorum.Mesela evde gecen bir sahnede esim daha cok diyologlara ve ana hikayeye konsantre olurken ben evin dizayn detaylarini incelerken kaybolabiliyorum.Ev konusu sadece ornekti.Bunun gibi dikkatimi dagitan detaylar yuzunden ana konuyu takip etmek bazen ikinci planda olabiliyor.
0
turkuaz
(25.04.24)
Biz filmi vakit geçirmek için konu mankeni olarak kullanıyoruz genelde o yüzden konuşmalar çok oluyor :D

Ciddi ciddi bir filme odaklanarak, sinema kültürümüz artsın diye bir filmin başına oturmuşluğumuz az. Böyle yapınca da zaten herkes durumu ciddiyetle ele alıyor :D bunun sayısı bir bilemediniz iki elin parmağını geçmez.
0
akhenaten
(25.04.24)
(7)

Dükkandaki kiracımızla kira artışı için sizce nasıl diyalog kurmalı?

psmstc
Bir dükkanımız var. Rahmetli babamla kiracımızın arası bazı konulardan dolayı açılmıştı. Şimdi ben adamla yeni, yeni iletişim kuruyorum. Ağabey vs. diyerek saygılı nezaketli bir biçimde.Rahmetli babam 5 senelik sözleşme yapmış ve her sene %10 kira artış oranı yazdırmış. Şimdi bu sene kiracının 4. se
Bir dükkanımız var. Rahmetli babamla kiracımızın arası bazı konulardan dolayı açılmıştı. Şimdi ben adamla yeni, yeni iletişim kuruyorum. Ağabey vs. diyerek saygılı nezaketli bir biçimde.

Rahmetli babam 5 senelik sözleşme yapmış ve her sene %10 kira artış oranı yazdırmış.

Şimdi bu sene kiracının 4. senesi doluyor. Ve yine %10 artış yapacak.

Ve malumunuz ödediği fiyat enflasyona göre ve emsal dükkanlara göre kuş gibi kaldı.

Ama adam öncesinde babamla konuşmuşlar, eski sözleşmenin üstüne yatıp kabul etmemiş. Avantajına çünkü. Bu arada maddi durum olarak hiç ihtiyaç sahibi de değiller. Büyük bir firmanın şubesi

Şimdi ben hazır yeni iletişimdeyken ve (bu ay kira arttırım ayımız) tatlı dil belki işe yarar mantığıyla bir whatsapp mesajıyla abi sizi seven bir kardeşiniz olarak durumumuz böyle böyle annem ve biz geçinmekte zorlanıyoruz sizler bu yıl bütçenize göre bir güncelleme yapabilir misiniz diye yazsam.

Makul olur mu yoksa 1 sene daha bekleyip kira uyarlama davası mı açsak?

Annem bu arada hiç diyaloğa girme diyor. Ve 5 senesinin dolmasını bekleyelim diyor. Öncesinde babamla aralarının açılmasından dolayı. Karşılıklı ihtarname yollandı vb. o sebeple.


Şimdiden teşekkürler....
0
psmstc
(22.04.24)
şansını dene zaten nemrut bir adam belliki red edecek kabul etmezse beklemeden avukata ver. ben kiracıdan çok çektim hiç göz yaşına bakma neyse rayici emsali ödesin.
0
eja
(22.04.24)
Bu kadar sene %10'dan zam yaptıysa konuşmaya gerek yok, sözleşme 5 senelik, belirsiz süreli değil. Avukatla konuşup doğru zamanda müdahale edip direkt tahliye ederdim ben olsam.
0
kimlanbu
(22.04.24)
Ben olsam asla abicim, zor durumdayiz vb. soylemlerde bulunup aradaki mesafeyi bozmazdim.
Tavsiyem notr bir dil ile sozlesmenin gelecegini netlestirmek istediginizi yazin.Iki secenek sunun: 1) Ya simdi adil olmayan bu kiranin gelecekteki artis miktarlarini da duzenleyecek sekilde tekrar belirlenmesini kabul etsin yada 2) gelecek sene sozlesme bittiginde sozlesmenin yenilenmeyecegini cikis icin yasal bildirim yapacaginizi bildirin simdiden yer arasin.

Ev sahibi olarak kendinizi neden yalvaran bir sekle sokuyorsunuz ki?
0
turkuaz
(22.04.24)
bir avukatla anlasmak en iyisi bence.
0
bay b
(22.04.24)
kendinizi böyle şeyler yazarak küçük düşürmeyin. düzgün bir dille artırmak istiyoruz emsallere göre çok düşük kaldı deyin. kabul etmezse muhatap olmadan bir avukat ile çalışın. seneye tespit davasını açarsınız veya avukatınız bir tahliye yolu bulur.
0
paintov
(22.04.24)
Bence zor durumdayız vs. demeyin ama "%10 artış ve kira çok komik kalıyor artık. Düzgün bir artış yapalım, şu kadar TL olsun" deyin.

Olmazsa üstelemeyin ve önümüzdeki sene çıkartın.

.
0
kartallar yuksek ucar
(22.04.24)
Kira sozlesmesini yenilemeyi ve güncel rakamdan devam etmeyi teklif edin. Cevapları olumsuz olursa sözleşme bitiminde tahliye edeceginizi bildirin. Koz sizin elinizde.

pısırık durmayın dükkan bu konut degil.
0
Fritz-X
(22.04.24)
(6)

Siz olsanız mirasınızı nereye bağışlarsınız?

komando kani var bende
Evlenme yaşını geçtiniz ve çocuğunuz yok, olmayacakta öldükten sonra akrabalarınıza kalmaktansa nereye bağışlarsınız?
Evlenme yaşını geçtiniz ve çocuğunuz yok, olmayacakta öldükten sonra akrabalarınıza kalmaktansa nereye bağışlarsınız?
0
komando kani var bende
(21.04.24)
Bağışlamam. Yerim. Harcarım.

Harcayamadan ölürsem diye miras yazmak gerekirse un’e bırakırım. Unesco olur, başka bir global organization olur.
0
gabe h coud
(21.04.24)
ya saglik sorunu olan cocuklara/bebeklere yardim eden bir kurulusa, ya da sehit/gazi yakinlarina yardim eden bir kuruma.
0
gule gule
(21.04.24)
Bu gidişle yeğinlerime kalacak. Aile tamamen konu dışı ise Darüşşafaka.
0
put it in your appropriate place
(21.04.24)
Hayvanlarla ilgili güvenilir bir derneğe.
0
inawen
(22.04.24)
Ben Darussafaka'ya yada dezavantajli cocuklarin/genclerin egitim harcamalarina gidecek sekilde uygun benzer bir kuruma bagislardim
0
turkuaz
(22.04.24)
beraber iş yaptığım veya çevremde bana iyi niyetle yaklaşan, insanlığından emin olduğum bir aileye bağışlarım. en azından bir ailenin hayat şartları iyileşmiş olur.

tabi ki kurumlara da bırakılabilir ama bir evinizin olduğunu varsayarsak sizden sonra ev alamayacak birisine bir ev bırakmak o ailenin refahını +100 gibi bir değer kadar yükseltecektir. belki de kira ödemekten alamadığı çocuklarının isteklerini almaya başlayacaktır... eskiden insanlar bir şekilde küçük de olsa bir ev alabiliyordu ama artık imkansıza yakın...
0
bravoteam
(22.04.24)
(16)

ekmeği bırakanlar

WithWorth
Banma soruları:- zeytin yağına ne banıyorsunuz ?- sulu yemeklerin suyuna ne banıyorsunuz ?Sürme soruları:- bal nasıl yiyorsunuz ?Lezzet soruları:- zeytini nasıl yiyorsunuz ?- menemen nasıl yiyorsunuz ?- salata nasıl yiyorsunuz ?
Banma soruları:
- zeytin yağına ne banıyorsunuz ?
- sulu yemeklerin suyuna ne banıyorsunuz ?

Sürme soruları:
- bal nasıl yiyorsunuz ?

Lezzet soruları:
- zeytini nasıl yiyorsunuz ?
- menemen nasıl yiyorsunuz ?
- salata nasıl yiyorsunuz ?
0
WithWorth
(17.04.24)
ekmeği bırakmadım ama sadece kahvaltıda yerim.

bi şey banmıyosun suyunu içiyosun direkt.
balı da kaşıkla yiyebilirsin.
diğerlerini de aynı şekilde ekmeksiz hüpletebilirsin.

ekmekle tadı daha iyi çıkar o ayrı tabi.
0
jelly bear
(17.04.24)
Ekmeği bırakmadım ama ekmek yoksa vs şu şekilde takılıyorum
Yemeğin suyunu pilava katıp yiyorum
Balı peynire sürüp yiyorum(tatlı tuzlu severim)
Zeytini ymurtayla yiyebilirim. menemeni öyle dümdüz yiyebilirim mesela.ekmek yoksa bam güm dümdüz ye gitsin
Bunlar tabi
0
yazdonumu
(17.04.24)
salatalık.
pilav varsa pilavla karıştırıyorum, yoksa birşey banmıyorum.

bal yemiyorum normalde ama arada yediğimde birşe banacaksam yine salatalık.

tek başına. salatanın suyunu kaşıklarım çoksa.
0
inheritance
(17.04.24)
bal kaşıkla direkt yenebilir

zeytin de peynirle cevizle vs yenebilir

salata menemen çatalla yenir evet ekmekle daha güzel olur mu olur. salatanın suyu kaşıklanır
0
jülsezar
(17.04.24)
Banma:

Sulu yemekleri yancı ile karıştırıyorum. Pilav ve makarna gibi

Sürme:

Tam tahıllı lavaş ile sabah kahvaltısı

Lezzet:
En çok zorlandığım bu. İlla menemen yiyeceksem ekmeksiz yiyemem cidden. Salata ve mezelerde de ufacık koparıyorum. Zeytini hayatımda hiç ekmekle yemedim.
0
wild honey suckle
(17.04.24)
ceviz ya da çeşitli peynirleri bala bandırarak yiyiorum.
0
a7x
(17.04.24)
Ekmeği bırakınca aramıyorsunuz bile
0
bir demet ben
(17.04.24)
Ekmegi sadece haftasonu kahvaltida yiyorum.Menemen'e veya zeytinyagina ekmek banmayi haftada bir yapiyorum.Onda da cok abartmadan yapiyorum.illa %100 birakmak sart degil
0
turkuaz
(17.04.24)
Ben ekmeği bırakmıyorum güzel ekmek alıp az tüketiyorum, pazarda bir ekmekçi var ağırlığı 1.5 kilo gelen ekşimaya ekmeği 120 liraya satıyor

Pasta börek kek gözleme poğaça tost gibi ekstra karbonhidratları kestikten sonra, yemeğin yanında avuç içim kadar doygun ekmeği yemeğin ve salatanın suyuna banamayacaksam niye yaşıyorum :)

Tabi benim çok sıkı bir diyetim yok
0
grimavi
(17.04.24)
banmıyorum. hepsi ekmeksiz yenir.
0
gabe h coud
(17.04.24)
öncelikle şu yaşıma kadar banma/sünnetleme isteğim hiç olmadı.
sulu yemek suyunu sevmem yemem. zeytinyağlıya banma isteğim yok.

balın üstüne kaymak koyar karıştırıp yerim.

zeytini sade tek tek atarım, salatada ekmek hiç kullanmadım. sadece menemende ihtiyaç duyarım.
0
mikahakkinen
(17.04.24)
Sulu şeyleri ekmekle değil kaşıkla yiyorum veya pilav.
Çeşitli zararsız tahıl unları ile omleti ekmek gibi pofur bir hale getirebiliyorum.

Ekmek yediğim zaman midemde gereksiz bir şişkinlik varmış.
Şimdi bu hafifliği kaybetmek istemiyorum. Ayda bir makarna yiyorum, al sana diyerek, sonrasında uyuyakalıyorum.
0
sadegazoz
(17.04.24)
Ekmeği komple bırakmadım. Şu dilimli tam tahıllı vs. ekmekler ile tost ekmeği alıyorum. Tost, sandviç, bal (vb. sürülen şeyler) ve menemen için onları kullanıyorum. Menemen zamanı bazen baget ekmek alıyorum alıyorum.

Sulu yemeklerin suyuna bir şey banmıyorum. Barbunya, kuru fasulye gibi şeyleri zaten pilavla karıştırıp yiyorum. Gerisini normal suyunu kaşıklayarak. Zeytin yağına ekmek banmak pek yaptığım ya da aradığım bir şey değil.

Zeytini normal yiyorum. Salatayı da aynı şekilde. Bunlarla ekmeğin alakasını çözemedim. Zeytini hadi zeytin yağı için dedin desek, onu da yukarıda yazmışsın ayrıca zaten ama salata ve 30 küsur yaşındayım salata ve ekmek olayını şantiye ve asker dahil hiçbir yerde görmedim. :)

Bence sizdeki asıl konu ekmek, onu yiyecek bahaneler arıyorsunuz.
0
nawar
(17.04.24)
Bir dönem bırakmıştım ekmeği. Ekmek ile yemeyi sevdiğim şeyleri, ekmeksiz yemeye alıştırmıştım kendimi. Zor oluyordu başlarda sonra ekmeği çok önemsememeye başladım alıştığım için herhalde.
0
rock n roll
(17.04.24)
Ekmege hiçbir zaman bağımlı olmadım, sadece kahvaltıda yerim ama ben hep. Akşam yemeğinde ancak çorba varsa yerim.

Kahvaltıda yarim- 1 dilim ekşi mayalı/ tahıllı-proteinli ekmek yiyorum. Bu dediklerinizi de onunla yapıyorum.

Sulu yemek ve salataları hep sade yerim.
0
fraise
(17.04.24)
diyet bozma günümde banıyorum yağı.
bal yiyeceksem kaşarın üstüne döküyorum.
menemeni çok özledim :(
0
neira
(17.04.24)
(13)

yap / yapma

inspired by a true story
2 hafta flort ettigimiz, coookkk hoslandigim adam beni aniden ghostladiktan sonra klasik "sorun sende degil bende" konusmasi yaparak benimle gorusmek istemedigini soyledi. ben de ne yapayim, durumu kabullenmeye calisiyorum. sorun su ki bu arkadasla biz ayni dans kursuna gidiyoruz ve kursta her turda
2 hafta flort ettigimiz, coookkk hoslandigim adam beni aniden ghostladiktan sonra klasik "sorun sende degil bende" konusmasi yaparak benimle gorusmek istemedigini soyledi. ben de ne yapayim, durumu kabullenmeye calisiyorum.

sorun su ki bu arkadasla biz ayni dans kursuna gidiyoruz ve kursta her turda partner degistirerek dans ettigimiz icin denk gelme ihtimalimiz cok yuksek. beni reddettikten sonraki ilk derste ozellikle benimle dans etmek icin yanima geldi (denk gelmedik) hayir diyemedim ama kendimi cok huzursuz hissettim. belki yaniliyorumdur ama benim ilgimi kaybetmek istemiyor ya da beni gormezden geliyormus gibi gorunup kalbimi daha fazla kirmamak icin de fake bir ilgi gosteriyor olabilir. iki turlu de kalbim daha cok kiriliyor. ayrica kafami resetlemeye calisirken, kursta onu gorucem anksiyetesi yetmezmis gibi bir de "acaba benimle dans etmek isteyecek mi" gerginligi yasiyorum.

bu durumu ortadan kaldirmak icin kendisine acikca "bana biraz zaman ver, sana karsi ilgimi kaybedince, kendimi hazir hissedince yeniden seninle dans etmek icin ben sana gelirim" demeyi dusunuyorum. boyle hem fake ilgisinden kurtulurum, hem dans etme ihtimalimiz ortadan kalkar, hem de ben kendimi hazir hissettigimde o da bunu biliyor olur.
ne dersiniz? sacma mi dusunuyorum?

dipnot: karsimdaki kisi (tamamen benim yorumum) aldatilarak terk edilmis olma travmasini atlatamamis, o gunden beri yaklasik 20 kadinla gecici iliskiler yasamis, ozguveni cok yuksek gorunen ama bir yandan da cok kirilgan bir adam. taktik filan yapip ilgisini nasil yeniden kazanirim derdinde degilim, boyle bir adami hayatimda istemiyorum ama ilgim hala bitmedi, azalarak bitsin istiyorum.tesekkurler.
0
inspired by a true story
(16.04.24)
Kral oltayı atmış bekliyor. 21. Olma yolunda gidiyorsunuz. Reis yaaaa
0
allah yazdiysa bozsun
(16.04.24)
@arbre valla baska dans kursu yok, kucuk bir ilcede yasiyoruz. ayrica olsa bile neden ondan kacinmak icin kursumu degistireyim? ben sadece ilgim bitene kadar kafam rahat gidip geleyim istiyorum.
0
🌸inspired by a true story
(16.04.24)
Öyle bir konuşma yapmanıza gerek yok. Kurstaki diğer insanlara nasıl davranıyorsanız ona da öyle davranmalısınız. Bunu yapabileceğinizi düşünüyorum. Sizi reddetmiş bir insan var karşınızda, bırakın ne yapıyorsa yapsın sizin hayatınızda bir etkisi olmamalı artık.
0
pispinti
(16.04.24)
Kursu birakiniz derim. Baska kurs olmamasina ragmen.
0
WithWorth
(16.04.24)
hocam arkadaş sıradakine geçmiş, sizi de mesafeli ama yedekte tutuyor. yazması kolay uygulaması zordur ama yapmanız gereken tek şey umursamamak.

Bu arada aldatılarak terk edilmiş ve travmasını atlatmak için 20 kadında ilişkiye girmiş adam zaten bir önceki ilişkisinde kendisi de aldatıyordur. Bu kesin gibi bir şey...
0
yeninesiltupcu
(16.04.24)
Hiçbir şey yapmayın.
"Benimle dans etme" diye konuşmanız büyük bir şey yapmak oluyor. Siz hiçbir şey yapmayın.
Onunla dans ettiğiniz 5-6 dakikada da kendinize hakim olun.

GKK. Gönül kaçanı kovalar.

Siz ilgilenmeyince büyük ihtimalle o sizinle ilgilenecek. Yine ilgilenmeyin. İlgilenirseniz anında yine kaçacak.
Bu güvenilmez adamı unutun. Zaten bu kişiyle geçireceğiniz zaman harcanmış zaman olacak, sonradan pişman olursunuz.
Hiçbir güzel aşk hikayesi bu anlattığınız şekilde başlamıyor.
0
michael_knight
(16.04.24)
bambambam diye konuşacağım.

Önünüzde iki seçenek var
1. Kurstan ayrılmak
2. Kursta kalmak

Böyle bir sebep yüzünden kursu bırakıp kendinizden ödün vermemelisiniz.

Kaldığınız takdirde de bir an evvel bu tabulaşmaya müsait tavrınızdan vazgeçip bu kişiyle dans edip konuyu kapatmalısınız.

Bu kişiyle bundan sonra kendisi istese dahi birlikte olmamalısınız. Yaptığı şey en objektif haliyle dengesizce. İnsan hayatta dengesizlikler de yapabilir, ama bundan kendisi ders çıkarıp kendi hayatını düzene sokmalı. Bu görev size ait değil. Bu kişiden zarar görme ihtimaliniz yüksek. Benim bu zamana kadar gördüğüm kadarıyla insanlar ilişkilerde hata yaptıklarında affedildiklerinde ders çıkaramıyorlar, affedilmediklerinde alıyorlar bu dersi. (tabi bu kişinin ne hissettiğini bilmiyorum, sadece bu kişi size geri dönmek isterse diye size söylüyorum bunu, belki de umrunda değil onun.)

Hal böyleyken olayı daha fazla romantize etmeyin. Bittiğini kabullenin. Bunu kabullenmeniz için onunla dans etmek bir yöntem. Eğer olayı kafanızda büyütüp bu dans işini tabu haline getirirseniz kendiniz zarar görürsünüz. Yapmanız gereken şey sanki yaşananların hiçbir önemi yokmuş gibi her şeyi normalize etmek. Yalnız siz böyle umarsız göründüğünüz zaman bu kişinin egosunu incitip ondan tekrar ilgi görmeye başlayabilirsiniz. İşte o aşamada bu ilgiyi kibarca elinizin tersiyle itebilirseniz fenafillaha ermiş olacaksınız :D bir daha da böyle bir konuda bu şekilde hissetmeyeceksiniz hiçbir zaman.

Ayrıca "biraz zaman ver" tarzı şeyler söylemeyin lütfen, hiç tasvip etmedim. Böyle davranmak sizi duygusallaştırıp olayla baş etme sürecinizi uzatır sadece. "Belki sonra" deyip geçin en fazla.
0
akhenaten
(16.04.24)
ercu+1 hem ozguvenli hem kirilgan olmasina gumledim. tam bi narsist reismis amq hastasi
0
ala09
(17.04.24)
Yapma

Ortam garip olmasın, dans partnerini değiştirirken denk gelince sorun olmasın diye direkt gelmiş olabilir.

Ayrıca aynı kurstasınız, 2 hafta flört ettiniz, ghostladı ama ghostlamayıp ilgilenmediğini belirtti. Ben bu zaman çizelgesini anlamadım. Aynı kursta olduğunuz için ne zaman ghostladı ne zaman dansa kaldırdı karıştı orası.

Bu arada yaklaşık 20 kadınla geçici ilişkiler yaşamış olmasının paylaşım sebebi ya arkadaşça sohbet ya da 21. geçici ilişki olmanızı iistemesi. Siz onu istemeyince de devam etmeye çalışmış normal iletişime.
0
nawar
(17.04.24)
@ercu direkt sayi vermedi ama aldatildigi iliskisi bittiginden beri (5 yilda) hayatina 15-20 kadin girdigini soyledi.

@nawar yok oyle degil, bariz sekilde benimle dans etmek icin salonun obur kosesinden bana dogru geliyor. zaman cizelgesi basitce soyle. ayni dans kursunda birkac aydir tanisiyoruz, 2 hafta flort ettik, sonra birden iletisimi kesti. bir hafta sonra dans kursunda karsilastik ve iliski istemiyorum vs dedi.

guncelleme: sonuc olarak yapmadim arkadaslar. ama ben mesafemi korumaya calistikca, o beni daha cok zorluyor, gozunu surekli ustumde hissediyorum. yine benimle dans etmek icin karsi koseden geldi. dersten sonra salondan cikarken herkese dogru el sallayip iyi aksamlar dedim, bana eliyle opucuk atti. ne kafasi yasiyor bilemiyorum.
0
🌸inspired by a true story
(17.04.24)
Sende heyecan uyandirmayi seviyor.Sen bu hikayede sadece bahanesin.Hic sallamasan, sallamadigini da belli edecek kadar cool olsan muhtemelen o tekrar kapini calacak ama bunu yapabilecek gibi gozukmuyorsun.
0
turkuaz
(17.04.24)
@turkuaz belki haklisin ama hoslandigim ve (sayesinde) cok yukseldigim adam beni istemedi diye 3 gun sonra onu sallamiyor gibi davransam, bu onu sallamadigim anlamina gelir mi? bence gelmez, sallamiyor gibi yaptigim kabak gibi gorunur olur. zaten su anda gercekten sallamiyor olsam, flort ederken o kadar da hoslanmamis olurdum. e adam biliyor benim ondan cok hoslandigimi, demez mi ayak yapiyor diye. bence der.
0
🌸inspired by a true story
(17.04.24)
@inspired by a true story,flort doneminiz ile su an arasinda fark var.O zaman iliski ihtimali varmis ancak su an neden olmayacagina dair aciklama yapilmis bir tarafsiniz.Dolayisiyla bir gunde beyazdan siyaha gececek psikolojide olun demiyorum ama bu surec yasanmisken ayni ilgiyi gostermemeniz ona daha notr davranmaniz eski duygularinizin sahte oldugunu gostermez.Bence dogru olan bu.
0
turkuaz
(18.04.24)
(28)

flort donemi

make a wish
2 hafta once gorusmeye basladik. 2 sefer bas basa, 4-5 kere arkadas ortaminda gorustuk. butun sozleri ve davranislari benimle ilgilendigini ve daha yakindan tanimak istedigini ifade ediyordu. her sey guzel gidiyor gibi gorunuyordu. en son 5 gun once yine bir arkadas bulusmasinda gorustuk, bence gaye
2 hafta once gorusmeye basladik. 2 sefer bas basa, 4-5 kere arkadas ortaminda gorustuk. butun sozleri ve davranislari benimle ilgilendigini ve daha yakindan tanimak istedigini ifade ediyordu. her sey guzel gidiyor gibi gorunuyordu. en son 5 gun once yine bir arkadas bulusmasinda gorustuk, bence gayet guzel gecmisti. ertesi gun cok sicak bir mesaj attim, buz gibi mesafeli bir cevap verdi. ve 5 gundur baska hicbir iletisim kurmadik. yanlis bir sey mi yaptim diye dusunmekten beynim yandi ama yazmak istese yazardi, gorusmek istese bir firsat yaratirdi diye dusunuyorum. 5 gundur iletisime gecmemis olmasi benimle ilgilenmedigine ya da fikrinin degistigine kanaat getirmem icin yeterli mi?

edit: ben kadin kisiyim.
0
make a wish
(09.04.24)
Evet. Salmis. Sen de sal.
0
robert bosch
(09.04.24)
Yeterli. Böyle dengesiz insanlarla da olmasın zaten. Hayırlısı olmuş.

Sadece sizin Yazdıklarınıza istinaden dengesiz diyorum tabii. Karşı taraf açısından olayı bilemeyiz.
0
saturn
(09.04.24)
ciddiye almaya gerek yok. kendinizden ödün verip ilgisi çekmeye çalışmanız da uzun vade de sıkıntı yaratabilir. gerek yok.
0
vss
(09.04.24)
Kimin standartlarina gore buz gibi oldugu onemli. Daha once yazismis miydiniz? Sen bir suru emojili bir mesaj beklerken o emojisiz bir mesaj atti falan da onu buz gibi algilamis olabilir misin? Belki arkadas herkesle o sekilde konusuyordur. Yazisma uzerinden sicaklik sogukluk olcmek cok dogru degil.
0
hrskrs
(09.04.24)
Sondaki "ben kadin kisisiyim" notunu okuyana kadar bunu bir erkek yazmis diye düsünmüstüm oysa ki.

Bunu unut, bir sonrakine geç diyorum.
0
Yourcousinmarvinberry
(09.04.24)
@hrskrs buz gibi derken onceki yazismalarimizla kiyaslayarak degerlendirdim. cok yogun degil ama 2-3 gunde birkac satir yazisiyorduk, genellikle emoji kullanirdi. son yazismamiz ise su sekilde:
ikimiz de arkadaslarimizla birlikte farkli mekanlardaydik o aksam. "aklimdasin" diye mesaj attim. o da gulucuk emojisi ile cevap verdi ve "nasilsin? egleniyor musunuz?" diye sordu "sen de olsan daha cok eglenirdik. sen nasilsin?" yazdim. "cok yorgunum, aslinda sadece eve gidip uyumak istiyorum, cok yogun bir haftaydi.. ama her neyse, simdi eglenmemize bakalim!!!" yazdi. ve uzerinden 5 gun gecti :)
0
🌸make a wish
(09.04.24)
Buz gibi demeyelim de senin ilginin karsiligi bende yok demek istemis gibi anliyorum ben. Aklimdasin’a gulucuk atmasi sonra cok “normal” bi msj yazmasindan onu anladim. Her ne olursa olsun sizde bu soru isaretlerini uyandirdiysa ve iletisim durduysa ilgilenmiyor demektir. Salin bence de. Biseyi yapmak isteyen yapar zaten.
0
mor oje
(09.04.24)
Kadin tarafi olarak aklimdasin diyerek supheye yer birakmayacak sekilde durumunuzu belli etmissiniz.Burada sonrasinin olacaksa yag gibi akmasi gerekiyordu.Bence hic muhattap olmayin.Belli ki karsi tarafin supheleri var.Mesaj atmayin, aciklama istemeyin, bir seyler sormayin.
Not: erkek
0
turkuaz
(09.04.24)
yeterli
0
benarrivo
(09.04.24)
bknz: ghosting.
0
Kahvedesu
(09.04.24)
@turkuaz durumumuz zaten ilk tanistigimiz gece belliydi, cok hizli ilerledi her sey. birbirimize "senden cok hoslaniyorum" dedik, ilk gece opustuk, sonraki hafta ilk defa bas basa ciktik, beni evine yemege davet etti, ortak arkadaslarimizla birkac kere birlikte ciktik, arkadaslarimizin yaninda da acikca flort ediyorduk, gizli sakli belirsiz bir durum yoktu. en son gorustugumuz gun ben de onu yemege davet ettim, ne zaman musait oldugunu sordum, "haftaya bir gun belirleyelim birlikte" dedi. sonra ne oldu gercekten bilmiyorum.
0
🌸make a wish
(09.04.24)
@kahvedesu beni ghostlayamaz, sosyal hayatimizin yarisi ortak. hatta bu aksam da gorusecegiz.
0
🌸make a wish
(09.04.24)
ghostlamak engellemek değil ki, sebepsiz sessiz olmak işte. Arafta bırakmak.
0
Kahvedesu
(09.04.24)
yeni bilgilerle olay değişti. "cok yorgunum, aslinda sadece eve gidip uyumak istiyorum, cok yogun bir haftaydi.. ama her neyse, simdi eglenmemize bakalim!!!" derken sanki sana "hadi o zaman beraber eve geçelim" demen için pas atmış gibi geldi. senden beklediği cevabı alamayınca da ilerlemiş bence.
0
hrskrs
(09.04.24)
@hrskrs yok o da olamaz. arkadasinin dogum gunune gitmisti, ayrilmasi mumkun degildi. biz de dans etmeye gitmistik zaten benim de eve donmem soz konusu degildi. ayrica neden "aklimdasin"a gulucuk atan adami eve davet edeyim...
ortak bir arkadasimiz birlikte cikmis oldugum kisilerden kiskanmis olabilecegini dusundu ama bu da 5 gun yazmamak icin sebep olamaz.

var mi baska yorum? :)
0
🌸make a wish
(09.04.24)
Bence başta sizden hoslandi ama birçok şeyi çok hızlı tukettiginiz için eski heyecanı kalmadi. Adam belki de çok hızlı gidiyoruz, ben aslında çok hoşlanmıyorum demiş olabilir. Ya da kafasını karıştıran biri olabilir.
0
stejerners
(09.04.24)
Sen yazsan? En son yazmış.
0
Kahvedesu
(09.04.24)
Aklımdasın diye bir mesaja bu kadar umursamaz cevap veriyorsa vazgeçin. Ya sıkılmıştır ya kendince cool davranmıştır ya da başka biri vardır. Sebebi ne olursa olsun sizi mutlu etmez.
0
asteriks
(09.04.24)
@kahvedesu daha hevesli olan benim, 10 gun mesajlastiysak 7 kere ilk yazan ben olmusumdur oyle diyim. en son yazismamizda da ilk mesaji atan, aklimdasin diyen ben oldum. bundan fazlasi bihterlik olur heralde, biraz durayim dedim :)
0
🌸make a wish
(09.04.24)
Daha hevesli olduğunuz için böyle olmuş. İlişkide karşımızdakini çantada keklik görünce fazla rahatlıyoruz. Bence bu kadın erkek hepimiz için geçerli. Sanırım gençsiniz. 5 gündür iletişime geçmeyen adam komada filan değilse yeterli isteği yoktur, yorar sizi.
0
asteriks
(09.04.24)
Kiskanip trip atmis olma ihtimali de olabilir evet, unlemleri falan aciklayabilir. Baskasiyla dans ettigin bir story falan gormusse ona tepki vermistir.
0
hrskrs
(09.04.24)
@hrskrs story falan bisey gormedi, kimseyle dans ettigim bi durum da olmadi kiz kiza cikmistik. kiskanmis olsa bile gunlerce mesaj atmamasina sebep olarak goremiyorum. gerci baska herhangi bir sebep de goremiyorum. kendisine sorup ogrenicem artik baska care kalmadi :D
0
🌸make a wish
(09.04.24)
ben de size bir soru sorayım, yaşlar kaç?
0
ahmetb
(09.04.24)
merak edenleri bilgilendirmis olmak icin yaziyorum. dun aksam konustuk. o en klasik "sorun sende degil bende, su anda bir iliski istemiyorum" konusmasini yapti. next diyip devam ediyoruz. iyi bayramlar :)
0
🌸make a wish
(10.04.24)
en azından dürüstmüş takdir ettim. Ne yazmıştın?
0
Kahvedesu
(10.04.24)
İki ihtimal var.
İlki:
Daha önce dikkat etmediği bazı davranışlarınız ona yetersiz veya itici geldi. Veya kendi farketmedi de o davranışınızı, arkadaşları söyledi ve o da 'Gerçekten yaa' dedi.
İkincisi:
Puanı sizden daha yüksek ya eski sevgili ya da yeni bir flört devreye girdi.
0
Mirket
(10.04.24)
@kahvedesu yazismadik, yuz yuze konustuk
0
🌸make a wish
(10.04.24)
@mirket bence birincisi. cunku o itici buldugu davranisim her neyse, o dusuncesini kamufle etmek istercesine "sen cok guzel, akilli, komik vs" bi kadinsin diye gereksiz yere beni ovmeye kalkti. bunlari ben de biliyorum aslinda itici olan neyse onu soylese daha iyi olurdu :p
0
🌸make a wish
(10.04.24)
(19)

Fenerbahce neyi protesto ediyor?

sonhakan
...
...
0
sonhakan
(07.04.24)
Başarısızlıkları harici her şeyi
0
glamdr1ng
(07.04.24)
Birazdan çıkıp savunacaklar ama çok enteresan ki Galatasaray'ı hükümete benzetenlerin benzettiği tek şey sürekli kazanmak. Onun dışında bizde sürekli yönetim değişir, başarılı yönetim bile ertesi sene yollanır vs.

Şu an Fenerbahçe'de doğru ile yanlış, kurgu ile gerçek, iyi ile kötü farkı kalmadı. Başkanları ne sallarsa peşinden gidiliyor. Bunu ben bir fenerlilerde bir de bir siyasi partinin destekcilerinde gördüm. Yani cerrah bile olsa adamlar rambo okan seviyesine düşüyorlar.
Yani normal bir insanda olması gereken şuydu;
Federasyon söylediği gibi Karagümrük maçını ertele
Bugünkü maça çık ki yagiz'a göre futbolcular çıkmak istemiş ama özellikle antrenman koymuslar.
Ne olabilir yani çok da önemli değil.

Şimdi u-19 gençlerine yazık ettiler.

Protesto ettiği de klasik iste geçen bilmem kaç yıl önceki maçı video olup gösteren kişi neyi protesto edebilir. Protesto görmek isteyen şunu izlesin, aradaki klas farkını görsün;
youtu.be

Şimdi olağanüstü durum diyip başkanlığa aday olacakmış gibi de konuştu. Mis gibi oldu.
0
logisticsmanager
(07.04.24)
Protesto değil mızmızlık
0
benarrivo
(07.04.24)
Bence bunu Fenerbahçe taraftarının bile çoğu açıklayamaz.

@logistics +123456 Kötü bir ruh halindeler 5. yıldız, sürekli başarısız olup rakiplere, hakemlere suç bulmalar, Fenerbahçe cumhuriyeti vs. bir sürü örnekle köyün delisi oldu çıktılar iyice.
0
chicha_v2
(07.04.24)
kendileri de bilmiyor ki:)
0
nothing in my way
(07.04.24)
Yani 1542151251 gündür, aydır hatta yıldır açıklanıyor. Hala anlamıyorsanız ve "bışırısızlıklırı, ıyrıcılık ırıyışı" falan deniyor ve 1254215215 ayrı başlıkta tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar tekrar soruluyorsa boşverin. Çok yormayın kendinizi. Bir karikatür var, onu atacağım ama tartışma başlatıcı diye ban yiyeceğim sonra ahahaha
0
nawar
(07.04.24)
federasyonu ve hükümet yanlısı gs başkanını.

not: beşiktaşlıyım
0
HellKeePer
(07.04.24)
Gördüğümüz üzere gol yemeyi protesto ediyormuş çünkü savunma yaparken golü yiyince bir anda cekildiler hahaha. Eminim "plan buydu" diyecekler ve buna da inananlar olacak.
Icardi'yi de ediyor olabilirler malum araları iyi değil.
0
logisticsmanager
(07.04.24)
Bir önceki lig maçında 250-300 kişi sahaya inip takımı linç etmeye, belki öldürmeye çalıştı. Neyi protesto ediyor olabilir? Aynı deplasman dönüşünde takım otobüsü kurşunlandı, yıllardır bi bok değişmiyor.

Yukarıdaki yüksek zekaya sahip gs’li şakacıların daha komik olmasını beklerdim. Kollanmaktan dolayı bunun ne anlama geldiğini bekleyemezsin gs’lilerden o da ayrı hikaye.

Oynasaydı da Fenerbahçe çok rahat kazanırdı. İttirmeyle ve 1-0 kazanmakla geldiler buraya kadar, Fenerbahçe yenebilirdi, hata yaptı
0
avatar is back
(07.04.24)
Üstteki mesaja ek olarak, gs hükümetin arka bahçesi olduğu için bakış farklılığı oluyor ve taraftarları bunu idrak edemiyor. Bu adama tff’yi şikayet etsen, oluşumu anlatsan ne fark eder? Tartışabilmek için önce sorun ne anlaşılması gerekiyor, gs’liler kabul etmeyi geç farkında değil ki olay ne, ne değil :) adam hala maç günü falan sanıyor olayı hahaha
0
avatar is back
(07.04.24)
spacevan
(07.04.24)
30 senedir FB ligi satin aldi, FB kollaniyor diyen zeka pariltisina sahip arkadaslari protesto ediyor olabilirler. 10 senede 1 sampiyon olan takimin kollandigini, hakemlerin federasyonun ayarlandigini iddia eden Hincal'dan beter utanmazlari protesto ediyor olabilir. Guc odaklari Fenerbahce'ye giremiyor. 90larin derin devlet artiklari, Fetullah, AKP GS'yi ciftlige cevirdi. FB'ye ise hicbir sekilde nufus edemediler. FB'li oyuncular buyuk Turkiye icin evet videosu cekmez, Dursun, Aysal gibi ona buna yagcilik yapmaz, bize stad yapin diye onun bunun kapisinda yatmaz, muhaliftir. O yuzden de son 13 yilda 1 sampiyonlugu var, ondan oncekiler de inanilmaz zar zor kazanilmistir hepsi. Geleneksel bir buyugun son 13 sezonda 1 sampiyonlugunun olmasi asiri anormal bir olay zaten. Normal zekaya sahip birinin uyanmasi lazim bir seyler dondugune. GS da zamaninda senelerce sampiyon olamamis ama o zamanlar takim rezilmis zaten, Ikincilikleri bile yok dogru duzgun, sampiyonluk yarisi bile veremiyorlarmis
0
speedy
(07.04.24)
fenerbahçe haksızlığı hak olarak gören bir kuluptür.

özkan sümer
0
jamswety
(08.04.24)
Feto bitince biten takımın taraftarı olsam ben de malum parti taktiği yapıp kendim hariç herkese fetocu derdim.

Çok enteresan hem karakterleri hem taktikleri benziyor.
0
logisticsmanager
(08.04.24)
@logisticsmanager "feto bitince ..." bu muhabbete de hastayim. Feto bitmis:) Bunu diyenin dunyadan haberi yoktur. Olaylari yorumlama, algilama, anlama, kavrama kabiliyeti sifirdir. Feto falan bitmedi kardesim sadece fetoculer kandirildik dedi ve sonrasinda seni beni fetocu ilan edip dalgasina bakti, hayatlarina devam ettiler. Daha bunu bile algilayamacak derecede Fb dusmanligindan gozu donmus bir guruhtan bahsediyoruz.

Super kupa muhabbetine gelirsek yazin GS sampiyonlar ligi icin 3 on eleme oynayacak diye CL'ye katilsin, cl gelirlerinden mahrum kalmasin diye oynatilmadi super kupa. Erteleme belasindan kurtulmustu Turk futbolu senelerdir tekrar baslattilar Gs icin. Simdi ise GS Avrupa'dan elendi diye super kupayi zorla oynatip emri vaki cektiler fb'ye. Fb bu ikiyuzlulugu protesto ediyor.
0
neck_and_neck
(08.04.24)
@neck_and_neck; ben de tanımadığı insanlara sürekli takımları üstünden fetocu diyen kişilere hastayım. Ve özellikle bu kesimin kendisini muhalif diye yedirmesine de hastayim.

Ha bu kadar uzatmayacaktim ama Fenerbahçe'yi sahadan ceken adamin babasi kimin dunuru bir bak biraz. hatta hangi sirketlerde calismis, misal belediyenin hangi sirketleri gecmisi var falan. Babasının adı osman ketenci.

Fb dusmanligim yok, sadece herkese fetocu diyen iki kitle var, onlara dusmanligim var.
0
logisticsmanager
(08.04.24)
problemi yaratan zihniyetle problemi çözemezsinizi protesto ediyor.
0
since1907
(08.04.24)
ALi Koc deli gibi para harcadi buna ragmen bonus penaltilara ragmen ikinciler ve GS deplasmanina gidecekler.Simdiden on almaya calisiyorlar.Bu kadar beles penaltiya ragmen halen neyi protesto ediyorlar diye sormaniz cok normal.Mantikli bir protesto nedeni olsa cogu kisi bunu merak etmezdi.
0
turkuaz
(08.04.24)
kendileri de bilmiyor. trabzon'da yaşanan olayları mı, otobüs kurşunlama olayını mı, denizli olayını mı? sorsan hepsi derler. ama maç ertelense oynayacaklar. bu nasıl protesto o zaman? eğer gs hükümetin arka bahçesiyse zaten şampiyon olacaktır. niye oynuyorsunuz çekilin ligden
0
paintov
(08.04.24)
(7)

Skechers koşu, yürüyüş ayakkabısı arasında ne fark var?

Speed writer
Sb. Giydiğim her ayakkabının topuk kısmı parçalanıyor. Büyük ihtimal ayağımı yere basmamda problem var. Skechers un normalde hep spor archfit modellerinden birisini alıyorum yine topuk parçalanıyor. Yaptırıyorum yine giyiyorum. Geçen gün mağazada koşu ayakkabısı gördüm ayakkabının önü kalkık topuk k
Sb. Giydiğim her ayakkabının topuk kısmı parçalanıyor. Büyük ihtimal ayağımı yere basmamda problem var. Skechers un normalde hep spor archfit modellerinden birisini alıyorum yine topuk parçalanıyor. Yaptırıyorum yine giyiyorum. Geçen gün mağazada koşu ayakkabısı gördüm ayakkabının önü kalkık topuk kısmı yerden kalkık gemi gibi. Topuk kısmı havada durduğu için ayakkabımın topuğu parçalanmaz diye düşündüm. Kısacası benim düşünceme göre bu ayakkabıyı alsam işe yarar mı? Günlük, koşu, spor ayakkabı ayrımı gerçekten önemli mi?
0
Speed writer
(28.03.24)
sorun markada. skechers amerika'da en ucuz spor ayakkabı markası. bence birkaç defa alıp yırtacağınıza iyi bir marka alın uzun seneler kullanın. uzun sürede parasını çıkarıyor
0
kurbanlik koyun
(28.03.24)
Topuk derken ayakkabı tabanından bahsediyorsan, parcalamanin neredeyse imkansız olduğu vibram tabanlı modellere bakabilirsin. Pahalıdır ama konforda da pişman etmez o seviyede alacağın bir ayakkabı. Koşu ayakkabılarında topuk daha yüksek oluyor bilek mobilitesini artırmak için. Bu da yokuş çıkıp inerken rahatlık ve stabilize sağlıyor. Bildiğim fark bu
0
hasmetizm 2046
(28.03.24)
Pr çalışması.bir ürüne .özellik kazandırıyorlar işte adı koşu ayakkabısı oluyor yürüyüş ayakkabısı oluyor. Casual ayakkabı oluyor veya kadın ayakkabısı, erkek ayakkabısı oluyor. Aslında mesele pazarlamadan ibaret Türkiye gibi bilinçsiz toplumlarda da kitleyi yönlendirip bir ürünü popülize etmek çok kolay dandik plastik pabuç makyajlanıp gençler arasinda popülize edilebiliyor veya dandik kahve zinciri keza aynı şekilde... Aslında yürüyüş ayakkabısı, koşu ayakkabasi diye bir şey yok nasıl rahat ediyorsanız ortopeidk olarak hangisi uygunsa onu tercih edin markadan bağımsız.
0
doharkoman
(28.03.24)
Soruyu, hem trail hem de yol düzenli koşan biri olarak cevaplayayım. Performans koşu ayakkabıları, günlük ayakkabılardan oldukça farklıdır. Önemli olan performans olduğu için tüm önceliği buna verilerek dizayn edilir. Topuk kısımlarının günlük ayakkabılardan bariz şekilde kalın olmasının sebebi, koşarken sizi öne doğru ivmelendirmesi içindir. Ancak bu ayakkabıları sadece yürüyüş için kullanırsanız bu ekstra ivme bir yerden sonra yorucu olabilir.

Ayrıca performans koşu ayakkabılarında hafiflik, dayanıklılıktan daha önemlidir. O yüzden kullanılan malzemeler ultra hafif olur ancak günlük ayakkabılar kadar uzun ömürlü olmazlar. Her performans koşu ayakkabısının tıpkı araba lastikleri gibi belli bir kilometre ömrü vardır.

Koşu ayakkabısı, günlük ayakkabı, trail vs gibi ayrımlar pazarlama için falan değil, kullanım amacınızı belirlemeniz içindir. Örneğin yol koşusu için üretilmiş bir ayakkabı ile ormanda koşmaya kalkarsanız ilk kilometrede bir tarafınızı kırarsınız. Bunun için trail ayakkabı kullanmanız gerekir. Bu ayrımların pazarlama için olduğunu düşünenler, trail olmayan bir ayakkabıyla ormanda koşmayı deneyerek cevabı kendileri de bulabilir.

Özetle, topuğu kalın diye koşu ayakkabısı almayın. o kalınlık dayanıklı olsun diye değil. Siz vibram tabanlı bir ayakkabı bakın.
0
thracia
(29.03.24)
Arkadaşlar benim problemim taban ile değil yanlış anlaşılmış. Taban hiçbir zaman yıpranmıyor diyebilirim. Topuk derken bildiğimiz örneğin ayakkabı çekeceği ile ayakkabıyı giyerken yardım aldığımız ayakkabının geri tarafından bahsediyorum. O bölge hangi ayakkabıyı alırsam alayım yanlış basış yanlış yürüdüğümden dolayı muhtemeldir ki parçalanıyor. Koşu ayakkabısının topuk bölgesi havaya kalkık olduğundan belki yanlış yürüyüşümü böyle düzeltebilirim diye düşündüm.
0
🌸Speed writer
(31.03.24)
Topuk kisminda basis hatasi olan biri olarak Nike Pegasus serisini ve Adidas Ultraboost serisini kullandigimdan spor ayakkabilariyla ilgili tum sorunlarim/arayislarim bitti.Ozellikle Nike Pegasus giydikce bu ayakkabinin tabanini tasarlayanlara sukurlerimi sunuyorum.Bunlari denediniz mi?
0
turkuaz
(31.03.24)
skechers'ı hiç kullanmadım ama decathlon'un spor ayakkabılarına bakmanızı tavsiye ederim. adidas duramo ile aynı zamanda aldım hemen hemen. 3 yıl olmasına rağmen adidas'tan sağlam çıktı. adidas ayakkabı yırtıldı falan decathlon'dan aldığımda ne yırtık var ne çizik. çok rahat olması da cabası. öyle çok para bayılmaya gerek yok bence.
0
nothing in my way
(31.03.24)
(19)

ligden çekilme

grinito
fenerbahçe ligden neden çekilmeyi düşünüyor?trabzonspor maçı olayları ile ligden çekilmenin alakası tam olarak ne acaba?
fenerbahçe ligden neden çekilmeyi düşünüyor?trabzonspor maçı olayları ile ligden çekilmenin alakası tam olarak ne acaba?
0
grinito
(19.03.24)
Ben de anlamadim
0
camussar
(19.03.24)
birkaç teori var.

ilki ali koç uç başkanlığı bitiyor. bırakmak istemediği için böyle kızıştırarak ortamı koltukta kalmak istediği yönünde. ligden çekilirse benim başkanlığımda çekildik diyerek kulubun başında kalacağını söyledi zaten. böylelikle birkaç yıl daha kazanacağı ve seçimle tekrar kalmak istediği yönünde. nitekim ilk kez söylediğinde de camiadan ses geleceği ve üçüncü dönem kalmak istediği söylentisi mevcuttu.

ikincisi trabzon maçı olayları sonrası takımın alacağı cezalar. skandal açıklamalarla kazanamadığı söylenen bir psikolojik savaş olduğu ve sonrasında da bu olaylar sonrası alınacak cezalarla takımın şampiyonluğu kaybetmesi.

sonuncusu diğer takımlarca ağlaklık olarak nitelendirilen mevzu. bir grup kalıp savaşılmalıdır ne küme düşmesi diyor, bir grup da ali koç a inanıyor ve bu iyi bir ders olur çekilelim ligden diyor. kime ders olacağını inanın bende anlamadım.

bence ligden çekilmezler. daha önce de benzer blöfler gördük. ha oldu ki çekildiler, şahsen benim için iyi olur trt’den izlerim ben.
0
baldan kaymak
(19.03.24)
Ali koç'un kaoslarından biri işte. Daha önce de dedi bunu.
0
ferenc
(19.03.24)
ülke futbol tarihinin en büyük rezaleti yaşandı, 3-5 dk sonra herkes "osayiye ne ceza verilecek, mhy olta işareti yapmış, fenerbahçe neden sahada seviniyor" gibi beyinsizce şeyler söyleyerek neredeyse ts tribünü masum temiz, her haltı fb yaptırdı ya getirdiler.

başka ülkede olsa, trabzonun sahası 1-2 sene kapatılır, federasyon tepeden tırnağa istifaya zorlanır giderken, türkiye'de fanatizmden gözü kör olmuşlar yüzünden ee fb sahada kutlarsa şöyle böyle dediği için ali koçta çıktı eh yeter ulan her boka bizi suçlu görüyorsunuz ligden çekilelim görürsünüze getirdi konuyu.

arabistan mevzusunda da fb'lik bişey yokken erdoğana ve akp'lilere giden bilgi "ali koç oynansın istemedi, onun yüzünden uzadı süreç ve iptal oldu" konusuna getirdi. tüm bunlar birikince de o açıklama oldu.

bu sene hem fb hem gs ligde kayrılıyor çünkü başka takım yok ve ikisi rekabet edince reytingler artıyor. ancak gs'nin hükümet lobisi ve ts'nin kabine lobisi, bu kayrılmada fb'yi "sen rekabette kal ama fazla ileri gitme" ye getiriyor.

not: takım tutmayanspor
0
avatar is back
(19.03.24)
bence oyuncular ceza almasın diye önünü almak istedi. yoksa tr'de böyle olaylar yaşanıyor. bjk-ankaragücü maçında aynısı yaşandı. futbolculara saldırılmadı ama bjk-gs maçında yaşandı. sahaya madde atıldı ertelensin deniyordu ama sulu derbi oynandı. sulu derbi üzerine maç yok heralde tr'de madde atma konusunda. şenol güneşin kafasına dikiş atıldı. gs maçında rakı şişesi attılar. ankg başkanı hakem dövdü, ts taraftarı hakem dövdü. ts fb maçında sahaya falçata atıldı. son gs bjk maçında yine madde attılar. iki gs oyuncusuna çarptı hatta. saysan belki yüz maç çıkar böyle.

tabi yaygın olması tasvip edilmesi, tepki verilmemesi anlamına gelmez. ali koç doğal olarak bir şeyler yapmak zorunda ama ligden çekilme ondan biri değil
0
paintov
(20.03.24)
Klasik Fenerbahçe. Zamanında bjk tribünü sahaya inerken olayı melo başlattı diyen adamlar şu an tam bir hümanist.
Ne ilk defa ne son defa olan bir olay. Ama öyle oldu ki ilk defa oldu gibi davraniliyor.

Ha umarım çekilirler ve tff de gider. Buna ek olarak çekilince Fenerbahçeli yorumcular da gider. Şöyle sessiz sakin sürekli feto, x yılındaki sampiyonluklar konuşulmayan, Atatürk posterinden büyük RTE posteri atip sonra son kaleyim diye takılan takim olmayan sakin bir lig görürüz ama nerde o yürek.
0
logisticsmanager
(20.03.24)
Olay cunku sacma sapan bir yere gitmeye basladi. FB biat etmedigi icin, bu goruntuyu vermedigi icin hedefte: twitter.com Onlar istiyor ki Binali icin destek isteyelim, Murat Kurum sanstir diyelim, boyuk dorkiye icin eved diyorum diye video cekip maymunluk yapalim. Arabistan olayi olur tum yandaslar Fb'ye saldirir. Bu olayda da GS lobisi ve yandas medya yine FB'yi suclu gosterdi. Yuzyilin skandallarindan biri yasanip, futbolcular linc edilebilirdi, birinin canina bir sey olsa tum dunyada ilk haber gecilip ulkemiz tum dunyaya rezil olacakti, ne barbarligimiz kalacakti, ne onurumuz, tum uluslararasi organizasyonlardan men edilip belki de hic bir yabanci gelmeyecekti on yillar boyunca bu ulkeye, ulan turist bile gelmezdi ulkeye. Ceza sahasinda yanici cisim var, top oynaniyor hala, yuzlerce madde yagiyor top oynaniyor hala. Bats golu atmasaydi bu macta FB yaristan kopmus olacakti gene. FB cekilsin bakalim kim futbol izliyor konusuyor bu ulkede. Fb'ye 3 kisilik mucadele eden rakip oyuncular bile, GS, BJK maclarinda bitse de gitsek, bu mac nerden cikti havasinda. Hocalar FB karsi macinda taca itiraz ederken ziplayip, agzindan kopukler sacarken, diger maclarda yedek kulubesinden cikmayip, uyukluyorlar. Siz hangi ligi izliyorsunuz? Bu ligin tek gercegi Fenerbahce.
0
freedonia
(20.03.24)
Fb'ye Daum'lu 2004'den beri inanilmaz bir antipati, dusmanlik var. iktidar tarafinda. Cunku FB onlarin istedigi profilin tam tersi. Kadikoy, sekulerlik, chp secmeni, Ugur Dundar, Koc grubu, kaymak tabaka, elit, kulturlu kesim vs. Iktidarla taban tabana zit bir ekol var karsilarinda. www.youtube.com Muzeye teneke koymak icin digerleri gibi egilip, bukulmedigi icin de hedef tahtasinda.
0
neck_and_neck
(20.03.24)
sadece taraftar profili değil. 2014 yılında yayımlanan ses kayıtlarına göre recep tayyip erdoğan fenerbahçe başkanlık seçimlerinde aziz yıldırım'ın karşısına mehmet ali aydınlar'ı koyuyor. tüm kulüp seçimlerinde bunu yapıyordu zaten: tr.wikipedia.org

kongre şimdiki gibi biat etmeyip aziz yıldırım yeniden seçilince artık tüm oyunu fenerbahçe'ye karşı kuruyor. mehmet büyükekşi, nihat özdemir, mehmet ali aydınlar, göksel gümüşdağ, dursun özbek, ahmet nur çebi vs vs hemen tüm başkanlar yetkililer baştan ayağa tayyip erdoğan tarafından atanıyor. beyefendi kimi işaret ederse o seçiliyor. bu zaten spor kulüplerine özel bir şey de değil, meslek odaları seçimlerinden sendika seçimlerine kadar tüm seçimlerde aşağı yukarı böyle.
www.odatv.com
0
ensar
(20.03.24)
ligden çekilecekleri falan yok. çekilmeleri kanunen de mümkün değil zaten. futbolcuları ciddi ceza alacağı için bunun önünü almaya çalışıyorlar.

kimse ciddiye almayınca bu kez gazetecilere "ligden çekilirsek avrupa'da kazandığımız puanlar silinir" gibi abuk haberler yaptırıyorlar.
0
tantunisultansuleyman
(20.03.24)
şu ana kadar 4-5 kez aynı ayağı yaptılar. geçen sene ali koç "ligden çekilme falan saçma sapan şeyler bunlar" diyordu. yani ne dedikleri belli değil, ne yaptıkları belli değil. yıllardır süren başarısızlığı taraftara nasıl unuttururuz taktiği bu. taraftar da yiyor maalesef. bakın hiç bir fb taraftarı neden 10 senedir şampiyon olamadığını sorgulamıyor, ali koç kahraman oluverdi iki günde :)
ligden falan çekilemezler. halka açık bir şirket, oraya buraya milyonlarca dolar borçları var. sponsorluk anlaşmaları var, kolay mı öyle çekilmek? ali koç diyor ki bir alt lige düşelim, geri çıkalım. iyi de alt ligi italya futbol federasyonu mu yönetiyor? yine aynı tff ile, aynı hakemlerle yola devam edicen. ayrıca FM mi oynuyon birader, takım alalım çıkalım inelim :) fantezi bunların hepsi. seçim öncesi iktidara göz dağı verme işi. yemezler. ama çok dua ediyorum, inşallah bu sefer ciddidir iş, gerçekten çekilirler diye. düşünsene tertemiz bir lig :) hadi inşallah...
0
mustafakesekci
(20.03.24)
çekilmeyi düşünmüyor, tamamen oyuncuları ceza almasın diye tff'yi tehdit ediyor olay bundan ibaret. havlayan köpek ısırmaz derler ya, çekilecek olan takım çoktan çekilirdi, ama klasik fenerbahce her 2 senede 1 çekilme tehdidi yapar, alacağını alır ve geri çekilir.
0
monicapp
(20.03.24)
fenerbahçe her sene şampiyonluk yarışından kopacağını anladığı an "ligden çekiliriz haaa", "dekoderler iptal haaa" diye yaygara koparır. sonunda da hiçbirini yapmaz ve yönetimleri 1 sene daha kazanır. böyle böyle taraftarlarını psikolojik olarak bitirmiş durumdalar. artık fenerbahçe başarılıysa "siz hepiniz biz tek" kafasına giriyorlar (10 senedir yapamıyor), başarısız olunca da suç hep dış minnaklar oluyor.

o yüzden boş martavallar. arkadaşların da dediği gibi cezaları hafifletmek için yapıyorlar.
0
ilgeru
(20.03.24)
fener çekilince kimse ligi takip etmez kafası da çok güzel :) dünya fb etrafında dönüyor zannediyorlar ya, ona bitiyorum. sizin maçı sizden başka izleyen yok sayın minik kanaryalar. wifi şifresi gibi takımdan 6 gol yediğiniz maçın özetini izledim ama, yalan yok.
biz çekilirsek ülke puanı düşer > tamam, düşsün. çekilecekseniz size ne? biz razıyız.
yayın gelirleriniz düşer > tamam, düşsün, size ne?
küçük kulüpler batar > siz çekildikten sonra kim batarsa batsın, size ne?

Allah aşkına çekilin, sonuçlarına razıyız biz. Vallahi de razıyız, billahi de razıyız.
0
mustafakesekci
(20.03.24)
ali koç'un küçük oyunları. fenerlilerin bunu her seferinde yiyerek ali koç'u ve feneri kahraman ilan etmeleri de üniversitelerin psikoloji/sosyoloji bölümlerinde tez konusu olmalı.
0
makarnavodka
(20.03.24)
fener taraftarı algı konusunda bir numara gerçekten. aynı olaylar bjk ya da gs'nin başına gelse onlar suçlu olurdu. kendi oyuncuları taraftar dövünce kahraman ilan ettiler. aynı şekilde josef kendilerinde oynarken kahramandı, beşiktaş'a gelince tü kaka oldu:) cidden bu adamlar algıda bir numara.
0
nothing in my way
(20.03.24)
Yıllardır Fenerbahçe düşmanı bir tutum var. Gerek Fetö ile gerek hükumet ile gerek de lobileri ile hiç yüzü kızarmadan, bunun tam tersi oluyormuş gibi algı oyunları yapıp mağdur edebiyatı yapanlar var. Fenerbahçe şampiyonluğa giderken otobüsü kurşunlanınca, Fenerbahçe'yi tehdit edenler var.

Bir de sadece düşük zekalıların ve fanatizmden kör olmuş kişilerin inandığı "Fenerbahçe'yi şampiyon yapacaklar" muhabbeti var. Birileri için dizayn ediliyor lig. O takımlar Avrupa'ya gittiklerinde Türk hakemleri ve kendilerine yatan Türk takımları olmayınca yani ittirilmediklerinde rezil oluyorlar. Hayır, sadece Galatasaray'dan söz etmiyorum. Trabzonspor şampiyon yapılıp Avrupa'ya gönderilince Kopenhag'a elendi, daha sonra Ferencvaroş maçında rezil oldu. Random isimli Sırp takımı ve Ferençvaroşlu grupta 6 maçta 3 puanı ancak topladı ve elendi. Elenince Konferans kupasındaki ilk turunda bir de Basel'e elendi. Başakşehir de şampiyon yapıldıktan sonra benzerini yaşadı.

Riyad sonrasında bile iki takım birlikte çekilmişken sadece Fenerbahçe ve Ali Koç'a saldırıldı. Bunlar aslında Aziz Yıldırım'ın taraftarı AKP'ye karşı kullanma iması ile siyasi olarak AKP-Hükümet çekişmesi ve 17'ye karşı tek sözleri yüzünden de destek bulamayıp algı oyunlarının ve Fenerbahçe düşmanlığının sonuçları.

Fenerbahçe aslında ligden çekilme muhabbetini yaptığı her sezonda serzeniş konusunda haklıydı. Gel gör ki bu tür şeyler güven, özveri ve tecrübe ister. O da Türkiye'de hiçbir kulüpte yok. O yüzden bunu söyleyip söyleyip eyleme dökmeyince böyle ergenlerin maskarası oluyorsun. Kulüp imajına da zarar veriyorsun.

Bir de mesela ligden çekilsen ne olacak? Türkiye hatasından ders alan ya da yaptıklarından pişman olanların ülkesi değil ki. 2 sene sonra tekrar gelsen arada 2 sene şampiyon yapılan başka birini görmüş olacaksın. Aynı kirli düzen devam edecek. Bence havuzdan bir şekilde çıkıp işin maddi boyutunda savaşını vermeli. Gel gör ki Halil Umut Meler'e düdük astıramayan yönetimden ben pek de duruş/başarı beklemiyorum. Ali Koç'un finansal yönetimi ve desteğinin hakkını kimse ödeyemez ama Fenerbahçe'nim haklarını savunmada sınıfta kalıyor.
0
nawar
(20.03.24)
Yorumlari okumadan yaziyorum.Bu lig kirli bir lig. Sirf reyting ugruna FB ve GS hakemlerle yarista tutuluyor.Bu kir icinde ligde FB de kendi mantiginda avantaj elde etmeye calisiyor iste.Cekilme olmayacagi da bariz hak edenlerin hic bir zaman hak ettikleri cezalari almayacaklari da bariz.
0
turkuaz
(20.03.24)
trabzonspor kapatılmalıdır.
0
alicandan
(20.03.24)
(3)

Ev için TV- OLED?

kojonotsuki
Eve TV alacağım. Çok fazla marka-model var. ama marka LG gideyim dedim. ürün olarak da OLED.https://www.hepsiburada.com/lg-oled55c34la-55-139-ekran-uydu-alicili-4k-ultra-hd-webos-smart-led-tv-p-HBCV00004EPWNJhttps://www.hepsiburada.com/lg-oled55cs3va-55-139-ekran-uydu-alicili-4k-ultra-hd-webos-smart
Eve TV alacağım. Çok fazla marka-model var. ama marka LG gideyim dedim. ürün olarak da OLED.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

bu iki ürün arasında ne fark var bilen var mı? biri c3 modeli, diğeri cs3.

1- lg oled tavsiye eder misiniz?
2- salon çok büyük değil. ona rağmen 65 inch alsam mı diye düşünüyorum. ne dersiniz?
0
kojonotsuki
(17.03.24)
Geçen ay tv aldım, ama lg değil de samsung. O yüzden 1. maddeyi atlıyorum, ama OLED güzel teknoloji, baya farkediyor LED ekrana göre.

Benim salon 30 m^2, tv'ye koltuğun uzaklığı 4 metre. Herkes 65" çok büyük olur falan demişti ama tam kararında bence. Hatta 75" alacaktım da OLED yoktu o boyutta, o yüzden 65" aldım. Bence aradaki mesafe 3 metre üstüyse 55 alma.
0
plutongezegendegilmi
(17.03.24)
youtube'da karşılaştırmasını arat istiyorsan. ben daha önce bakmıştım c2 ve cs farkına gözlerini kısıp 53 derecelik bir açıyla çok dikkatli baktığın zaman falan hissedeceğin farklar var sadece. ucuzunu almak mantıklı bence o yüzden cs almıştım. esas hissedilen fark oled'le 4k uhd'yi kıyaslandığında yaşanıyor aynı ekran teknolojisi kategorisi içinde o kadar ciddi farklar olduğunu düşünmüyorum.

başka bir oled kullanmadım ama lg ya da samsung'dan şaşmak pek doğru değil olanakların çok kısıtlı değilse. belki philips de denenebilir bunlar dışında. lg oled de güzel gayet. samsung'la karşılaştırma videolarını aratabilirsin bunun için de.
0
semaforo de medianoche
(18.03.24)
Kac metreden izleyeceksiniz bilmiyorum ama ben 4 metreden 65 inc oled izliyorum ve bazen kucuk oldugunu dusunuyorum.Izleme mesafeniz kac metre?
0
turkuaz
(18.03.24)
(39)

Evlilik ve tükenmişlik hissi, boşanma düşünceleri, tavsiye..

ustapasta
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş ki
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş kişiler (özellikle kadın) özelden yazarsa ne güzel olur.

Yaş 33, 5 yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik, hala da seviyorum. Güvenilir, merhametli, iyi kalpli bir insan. Neşeli çocuk ruhlu biri, ailem de onu kendi çocuğu gibi sever. Sorun ne diyecek olursanız, sorun 5 yıl geçmesine rağmen hala oturmayan bazı şeylerin beni artık tüketmiş olması. Her şey ama her şeyin benim ittirmemle, benim iknamla yapılması. En basitinden, ikimiz de çalışıyoruz ve haftasonları 1 gün temizlik yapılması gerekli. Bunun için hala her haftasonu mutlaka bir gerginlik olur. “Ben bugün yapmayacağım sen kendi payına düşeni yap. Ben yarın yaparım. Şu zaman yaparım bu zaman yaparım.” İşten geliyorum o içerde yatarken ben yemek yapıyorum yiyoruz (yemek bende, bulaşık onda). Mutfakta bulaşıklar gece saat 10 11’e kadar bekler kokar. “Biraz yatayım yapıcam, yoruldum, maça gideyim gelince toplicam.” Her şey bir savaş evde. En basic rutinler bile devamlı gerginlik sebebi. Haftasonu temizliğimizi iki üç saatte halledip güle oynaya bir yere çıkamıyoruz. Kavga edip bozuşuyoruz ve tüm haftasonu evde küs geçiyor bazen. Böyle günlerde kendimi camdan atasım geliyor ruhum daralıyor. Onun çok da umrunda olmuyor. Karşımda 36 yaşında bir erkek değil de, annesi tarafından devamlı dürtülen 15 yaşında bir ergen var gibi hissediyorum. Bunlar basit örnekler ama demek istediğimi anlamışsınızdır. Hiç bir iş yapmadan yatarsak ondan iyisi yok, o zaman kavga etmeyiz. Sarılıp yatmak ister bütün gün.


Eşim çocukları çok seviyor, ben de istiyorum 10 aydır çocuk deniyoruz ancak henüz olmadı. Her ne kadar temas bağımlısı olsak da bu biraz şefkat ağırlıklı olmaya başladı, cinsellik çok çok seyrekleşti. Ovulasyon günleri dışında nadiren beraber oluyoruz. Belli günlerde olunca vazife gibi oluyor, kendimi çok kötü hissediyorum, istek duyamıyorum. Bunu onunla birkaç kez konuştum, bari şu ovulasyon günlerinde biraz beraber zaman geçirsek, biraz romantik bir ortam olsa da ben kuluçka makinesi gibi hissetmesem. Ama bir türlü aşamadık, tamamen tatsız isteksiz, çocuk yapmak üzerine yaşanan bir eyleme döndü. Açık açık ona cinsel yaşamımızdan inanılmaz mutsuz olduğumu söyledim. Güzellikle söyledim olmadı, kavga ettim olmadı. 60 yaşında bir çiftin yaşamı bizden iyidir, inanın artık uğraşmıyorum ve geçtim bu konudan.


Gelelim bugün kopan kavganın sebebine. Bu ay doktora gittim ve birkaç gün ovulasyon takibi yapıldı. Pazartesi yumurtlama gördü ve üç gün birliktelik olmasını önerdi doktor. Pazartesi yaptık iyi hoş. Salı yani dün akşam eve geldik, yemek faslı. Sonra aslında haftasonu yapması gereken fakat yine ertelediği bazı ev işlerini yaptı. Sonra dışarı terziye gitti, çıkmışken biraz arkadaşlarının yanına uğradı ve 22.30 civarı eve geldi.


Ben bu arada haftasonu memleketten topladığımız bazı taze otları ayıklayıp haşlayıp buzluğa atmakla meşguldüm. Amk otları tam gününü buldu fakat ertesi güne kalsa artık bozulacaktı. Uzun da bir iş. Neyse benim saat 00.30 gibi işim bitti. Bu arada salonda yatıyor, asla gelip yardım teklif etmiyor. Ovulasyon var değerlendirmemiz lazım, zaten saat geç olmuş. Yardımın dokunmasa bile gel, napıyosun canım de, bi ilgilen. İşim bitti salona geçtim yatıyor, eline sağlık dedi yanıma gelsene dedi. Gerçekten o kadar istemedim ki o an, duşa girip yatıcam dedim ve gittim, çıktığımda uyumuştu. O gece bir şeyler yaşanacaksa o akşam biraz daha ilgili olunmasını, moda girilmesini istiyorum, çok mu abes bir şey istiyorum ki?


Bu sabah kalktık, modum düşüktü. En değerli gün boşa geçmişti çünkü. Noldu diye sorduğunda kavga koptu. Beni suçluyor, bütün sorun akşam sana mutfakta yardım etmemem mi diyor. Bendeki birikmişliği asla ama asla anlamıyor, kaç kez anlatmama rağmen. Gece seni yanıma çağırdım gelmedin diyor. Artık vazife gereği yapılan randevulu ilişkilerden de sıkıldığımı söyledim. Ovulasyon zamanında da biraz isteksiz yapıverelim idare et diyor. Sanki o günler dışında yapıyormuşuz gibi. İnanılmaz kötü kavga ettik, birkaç kez ayrıl benden o zaman dedi, bana çok ağır bir cümle kurdu hatırladıkça gözlerim doluyor. Benden ayrıl o zaman, kendini yaptırtacak birini bulursun çok meraklısın ya zaten dedi (elbette bu kelimelerle değil). İnanamadım, hiç bu kadar ağır cümleler kurmazdık kavga ederken.


Bu lafı yutamıyorum. Her ay aynı günlerde, her haftasonu aynı günlerde aynı konulardan kavga etmekten artık tükendim. Dışardan bakıldığında iyi bir çiftiz, ayrı ayrı bakıldığında belki de iyi insanlarız. Ne desem yapar, ama kendisi asla bir şey planlamaz. Kendi kendine bir fikir ortaya atmaz. Bütün erkekler mi böyle? Ne istedin de yapmadım diyor, çok basit, ben o da bir şeyler istesin istiyorum. Her şeyi düşünmek zorunda kalmak istemiyorum, biraz ipleri eline alan, bu kadar edilgen olmayan bir eş istiyorum. Gerek güzellikle gerek kavga ile kaç kere konuştuk. Hep dikkat edeceğim diyor ama olmuyor.


Bu akşam eve gitmeyi düşünmüyorum o ağır lafın üzerine. Boşanmak istiyor muyum? Bilmiyorum, ama eşimi artık bu haliyle istemediğimi biliyorum. Eskisi gibi olsun istiyorum. Ben hiçbir kavgada ayrılık kelimesini kullanmam ama o bugün birkaç kez söyledi. Ayrılmak öyle zor geliyor ki. Yeniden bir hayat kurmak, bütün rutinlerinden vazgeçmek, hayatın tepetaklak olması. Bu ruh haliyle bunlarla başa çıkamayacak gibi hissediyorum. Çift terapisi işe yarar mı bilmiyorum.


Her akşam evde boş boş yatarak geçirdiğimiz bir hayat, ben talimat verdikçe sorunsuz olan, duygusal olarak çok bir şey beklemediğim evliliğim. Bütün evliliklerin sonu bu mu? Erkekler bu rutin yaşamı sorun etmiyor biz mi ediyoruz? Şiddet yoksa aldatma yoksa her şey okey midir? Artık intihar eden insanların ruh halini bile anlayabiliyorum. Eskiden çok şaşırırdım, madem hayatından vazgeçecek duruma geldin, bari her yolu dene, ölümden kötü ne olabilir evden ayrıl aç kal sürün, olmazsa yine intihar edersin derdim içimden. Şimdi anlıyorum, insan bunlarla uğraşmayı göze alamayacak, savaşamayacak kadar tükenmiş oluyormuş. Uğraşmak istemiyormuş sadece bitsin istiyormuş. Ayrılmak istemiyorum, tüm bunlarla uğraşacak, aileme laf anlatacak, yeni bir hayata başlayacak gücüm yok. Tüm bunları göğüslesem bile boşanınca hayat daha mı iyi olacak, bunun garantisi yok. Ama böyle de o kadar mutsuzum ki.
0
ustapasta
(13.03.24)
hocam şöyle bir şey var, evliliklerin çok azı aradaki sevgi ve aşkın azalmasından dolayı bitiyor, daha çok böyle sorumsuzluklar ve hayatı paylaşmamak yüzünden bitiyor ve bir taraf tükeniyor

sizin kafanızı karıştıran şey "ama çok iyi bir insan, aileme ve çevreye çok iyi"

bu düşünce karar vermenizi zorlaştırıyor, ben böyle bir insanın değiştiğini görmedim, 50-60 yaşına gelip hayatının çoğu böyle angaryalarla harcanmış, tükenmiş çok kadın var

hocam bir de korunun bu çocuk konusunu hemen araya sıkıştırmayın, çocuğunuz olursa bu sorunlarınızın üstünü bir süre daha örtecek, çocuk büyürken zamandan da yemiş olacaksınız, çocuk bir adet sorumsuz ebeveyn ve bundan dolayı sürekli gergin ve öfkeli ebeveynin olduğu çok huzursuz bir evde büyüyecek, çocuk olunca eşiniz değişmeyecek, siz yine ev işleri, ev dışı sorumluluklar, çocuk bakım sorumluluğu hepsiyle tek başına uğraşmak durumunda olacaksınız

33 yaş çok genç daha, siz içinde bulunduğunuz koşullar yüzünden enerjisiz ve karamsar hissediyorsunuz, 40ındaki kadınlar hayatı yeniden yaşamaya başlıyorlar daha mutlu daha enerjik
0
grimavi
(13.03.24)
Öncelikle şunu söylemeliyim,

Bu olanları maalesef çoğu evli çift yaşıyor. Erkek ve Kadın versiyonu olarak azıcık farklılıklarla çoğu yerde duyuyorum bunları. Yaşayanlardan birisi de benim. Bu yaşadığınızın erkek tarafındayım.

Her şeyi denedim, profesyonel ve geleneksel olarak tüm tavsiyeleri yumuşak başla uyguladım. Olmuyor.

7 yıl sonra Bebek oldu, onun hikayesi de çok başka ama; takibi ve tedaviyi de ben kontrol ediyorum tabi ki. Yani size şunu desem anlarsınız, eşim ne zaman regl olacak bilmiyor ve takip etmiyor. Kendisi de mühendis bu arada. Makina sahasında imkansızı ürettirmeyi başaran kadın. Demekki böyle, evilik başka bir yetenek.

Boşanmak, bana da yorucu geldi. Tam ciddi kararlar evresinde bir sürü major değişiklik ve kayıplarım oldu. Saldım.

Amatörce ama çok doğru; olmayınca gerçekten olmuyor.
0
achilles
(13.03.24)
@edmond honda aslında hiçbir iş yapmıyor değil. Her şeyi yarı yarıya yapıyoruz, ama sorun bunu bir rutin olarak kabullenememesi. Hep benim söylemek zorunda kalmam. Herkesin işi belli, o yapmazsa ben elimi bile sürmem onun işine.

Dünyanın en sevgi dolu insanı bu arada, yeğenim bile ona bayılıyor çok güzel anlaşıyorlar. çocuk yaparsak sevgisiz asla kalmaz ama ev işleri büyük sorun olur. Bu beni de çok düşündürüyor. Sevmekle olmuyor, sevgi dolu ama tembel.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
en doğrusu minik darılmaları biriktirmemek. az önce bulaşık nedeniyle kavga ettiğin insanla sevişmek istemiyorsun. istediği kadar seksi olsun. bunu aklından çıkarma. senin için de öyle değil mi? güzel güzel konuşun. ikiniz de adım atın. birbirinizi yıpratmamak için elinizden geleni yapın. umarım düzelirsiniz ama ayrılmak dünyanın sonu değil. bazı kalıplara girmek zorunda değilsin. evlilik kutsal değil.

edit: imkanınız varsa haftada bir iki kez yardımcı tutun. öncesindeki gün bulaşık temizlik yapmayın, onları da yapar. haftada 2 gün dışarıdan söyleyip bulaşık çıkarmadan işinizi halledin. bir gün arkadaş aile ziyareti yapın. bir gün de dışarıda yiyin :) haftada bir iki günden fazla evde yemek yapmayın. o kadar büyük dert olmaz. eşin bu ve bunu değiştiremezsin. belki orta yolu bulabilirsin. istiyorsan.
0
gabe h coud
(13.03.24)
evli değilim hiç olmadım. o yüzden evlilikle ilgili yerlere girmicem, yaşayanlar daha iyi bilir. ama şunu görmek zor olmasa gerek, şimdiden böyle olan bir adam çocuk olunca sizce kendiliğinden sorumluluk üstlenip de çocukla ilgilenir mi? sizi rahat ettirir mi? yoksa siz 'iki' çocukla uğraşırken heder mi olursunuz? bence cevap ortada. bu senaryoda evet çocuğa da yazık olur ama bence yazığın en büyüğünü kendinize etmiş olursunuz. 33 yaşında böyle hissetmek normal değil, bunu ömrünüzün geri kalanına da yaymayın, bu adamdan çocuk yapmayın.

bu ruh haline girmek mutlak son değil, normal değil, doğal değil, herkes böyle olur evlilik böyledir vs diye bir şey yok, yaşadıklarınız düzeltmeniz gereken şeyleri gösteriyor, kabullenmeniz gerekenleri değil. çocuk fikrinden vazgeçip ilişkinizi değerlendirip iyileştirmeyi deneyebilirsiniz, bunun için çift terapisi iyi olabilir. ama işe yaramazsa da gencecik bi insansınız ayrılıp çok da güzel fıstık gibi yaşarsınız, hem de büyük küçük kimseye annelik veya hizmetçilik etmeden.. savaşacak da bir şey yok. düzgün bi insansa zaten ayrılırken sorun yaşamazsınız. çevreniz dar kafalı değilse sonrası da sorun olmamalı. milyonlarca bekar var, nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşayacaksınız. maaşınız varsa kendinize göre evinizi tutuyorsunuz ve sadece kendi mutluluğunuzu dert ederek keyifle yaşamaya başlıyorsunuz. çok güzel oluyor valla, istediğinizde istediğinizi yapıyorsunuz, kimseye hesap vermiyorsunuz, rica minnet iş yaptırmıyorsunuz, laf anlatmıyorsunuz, caz trip çekmiyorsunuz, başkasının derdiyle hantallığıyla uğraşmıyorsunuz, sadece kendinizi düşünüyorsunuz falan şahane bi hayat. daha heyecanlı ilişkiler de yaşayabilirsiniz, size kalmış, istemeseniz de yaşamazsınız, kafanız rahat oh mis. teknik ve halledilebilecek zorluklara takılıp hayatı kaçırmayın, içinde bulunduğunuz ruh halinde olumsuzluklara odaklanmanız normal, ama yaşayınca ya niye daha önce yapmamışım diyeceksiniz sadece. kendinizi sonunu bildiğiniz bu yorucu hayata hapsetmeyin. kendiniz için yaşıyorsunuz, iyileştikçe bunu daha iyi görür insan, iyileşmeye odaklanın.

hiçbirini yapmıyorsanız bile kendinizi seviyorsanız şu an katiyen çocuk yapmayın derim naçizane, denemelere son verin. (30k)

ek: söylediği lafı unutmuşum, direkt o kısım bile ayrılık sebebi ama neyse.. hak etmediğiniz lafları yutmayın. iyi insan falan filan diye onur kırıcı sözlerini alttan almayın. o kısma takılmışsınız diye açasım geldi ama hocam zaten ortalama insan iyi insan oluyor. bariz kötülük yapmadığı sürece herkes iyi valla. sıradan bi şey bence. tek başına tutunulacak bi özellik değil.
0
nic cage
(13.03.24)
İnsanların evliliklerini yürütmemelerindeki temel sebeplerden en önemlilerini saymissiniz. Kadınların çalışma hayatındaki sorumlulukları yetmiyormuş gibi eve gelince de sorumlulukların devam etmesi, erkeklerin anne evinden sonra eşlerini de evin işlerini yapmak zorunda olan kişi olarak mimlemeleri kültürel olarak bizde zaten çok yaygın. Bunu kavga ederek, kuserek de tamir edemezsiniz. Anlaması gerekir. Önemli nokta şu, anlamaya gönlü var mı?


İkinci nokta aslında evliliklerde çok çok önemli fakat bizde kültürel olarak konuşulmaz. Biten evliliklerin çoğunda cinsel problemler vardır. İnsanlar bunu yok sayamazsa boşanır, yoksa da hayatları boyunca evlilik doyumundaki en önemli noktalardan biri eksik olarak hayatına devam eder. Zaten kadının cinsel doyum bekledigini söylemesi de genelde abes karsilanir. Eşinizin söylediği söz karşısında kirilmissiniz ve bu gayet anlasilir. Ama o da zaten sorunun kendinden kaynaklı olduğunu düşündüğü için ve bunu kabullenmekte zorlandığı için agresif bir tutum takinmis.

Yukaridakilere katılıyorum, bence böyle bir durumda çocuk yapmayı bir süre erteleyin ve eşiniz de kabul ederse birlikte çift terapisine gidin. Çözülmeyecek noktadaysa boşanmak dünyanın sonu değil ama en azından çaba sarf etmiş olursunuz. Çözülecek bir sorun varsa da karşılıklı iletişimle cozebilirsiniz. Sevgi ve aşk ise çok farklı olgular. Aşk yıllar içinde elbette şekil değiştirir ama sevginin baki olması gerekir. Birbirinize vakit ayırın, rutinlerim dışına çıkmaya çalışın.

İlişkilerimize duygusal yatırım yapıyoruz, emek veriyoruz. Bu yüzden bittiğini kabullenmekte zorlanıyoruz bazen ama şunu aklimizdan cikarmamak gerekir; "her iyi insan ve iyi baba, iyi bir eş olacak diye bir kaide yok".

Not: ben de evli ve çocuksuz bir kadın olarak yazdım bunları.
0
fraise
(13.03.24)
hepsini okudum.

bence bu sorunu çözebilirsiniz. adam kötü bir adam değil anladığım kadarıyla.
bence çocuk için acele etmeyin. yani şu an çocuk için yeterince enerjiniz yok.
ev işlerini tekrar bir bölüştürün ya da konuşun.
kendinize çok vakit ayırın.
amk otunu bırak bozulursa bozulsun yani.
birbirinze güzel şeyler söyleyin. film izleyin falan.
yani birbirinze vakit bulamamanızın bütün sebebi bu ev işleri mi.
erkekler biraz daha vurdumduymaz oluyor ama bence eşiniz de elinden geldiğini yapıyor.

burada ayrıl falan diyenleri ciddiye almayın. bekara karı boşamak da kolay diye bir laf var.
bence bu evlilik kurtarılır.

ama söylediği o laf biraz ayıp etmiş bence ciddi değil sinirlenince ağzından çıkmış.
0
OgutucuRecep
(13.03.24)
Erkek tarafıyım. Harekete geçme konusunda çok benzer durumlar yaşadım. Zamanla ortada buluştuk.
Her ikinizin de birbirinize doğru adımlar atmanız gerektiğini düşünüyorum. Bulaşıkları yıkamaması değil sizin sorununuz, sizin uygun gördüğünüz saatte yıkamaması.
Siz her konuda onu harekete geçirmek zorunda hissettikçe dürtükleyen bir insan oldunuz, o da dürtüklenme olmadan hareket etmeyen bir insan oldu. Sorun, sorunu doğurdu.
Çift terapisinin işe yarayacağını düşünüyorum.

Akşam eve gitmeme kararınızı bence gözden geçirin çünkü orası sizin eviniz. Zaten iyi bir durumda değilken bir de rahat etmediğiniz bir ortamda uyumakla uğraşmayın.

Çok şanslısınız ki çocuk konusunda acele etmenize gerek yok, henüz 33 yaşındasınız. İlişkiniz istediğiniz hale gelene kadar o işi biraz duraklatabilirsiniz.

Burada okuduğumuz birkaç satırla "bu evlilik devam etmemeli" gibi bir sonuca varan olursa asla kulak asmayın. Yapıcı tüm tavsiyeleri dikkate alıp yıkıcı tüm tavsiyeleri göz ardı etmenizi öneririm.
0
michael_knight
(13.03.24)
bence adamın pasif rol almasından zaten bunalmışken bu çocuk meselesi tuz biber olmuş. bence çocuk konusunu erteleyip diğer sorunları çözmeye odaklanın ve gündeminizden ovulasyonu vs. çıkarın.

gördüğüm kadarıyla ve eşimi de düşünürsem çoğu erkek kendisinden bir şey istenmeden bir şey yapmamaya plan program yapmamaya eğilimliler, bu doğru.

edit: bu arada ettiği laf konusunu unutmuşum ciddi anlamda özür dilemesi gerekiyor. telafi etmesini beklerdim ve eve gitmeyebilirdim ben de.
0
sanguine mcqaer
(13.03.24)
okudum hepsini
çocuk yapma işini durdurun öncelikle böyle bir ilişkiniz varken. bu sağlıksız bir karar, bence. sonrasında da mutlaka iyi bir terapist bulup terapiye gidin birlikte. iki taraf da çözmek istiyorsa halledersiniz. kavga etmeden konuşma ortamı yaratıp oturup konuşun bir de. belli ki bir şeyler yaşandıkça kavga ederek konuşuyorsunuz. sorun çıkmadığı bir anda oturun konuşun, randevulaşın hatta dışarı çıkın bir yerde oturup bir şeyler içerken konuşun.
0
veritaslibertas
(13.03.24)
Genel olarak bu düşüncede misiniz yoksa bir an için sinirlendiğinizde mi böyle hissediyorsunuz?

Bence sıkıntınız büyük. Eşiniz sizin söylediklerinize rağmen konfor alanından vazgeçmiyor. Ben de evlenmeden önce elimi sürmezdim işe. Ailem sağolsun yapardı.

Şimdi evlilikten sonra işbölümümüz var ve uyuyorum buna. Ama buna eşim zorlamadı.Ben kendim uymak zorunda olduğumu idrak ettim. Kimse çocuk değil.

Hatta işleri bir an önce bitirelim de rahat rahat oturalım diyorum eşime de. Bir de bu kadar iş yapmıyor diye söylenirken çocuk düşünüyorsunuz. Çok ilginç.
0
drako
(13.03.24)
bu akşam eve gitmeyeceksen de haber ver yüzünü göresim yok, şuradayım vs gibi. habersiz eve gitmemek büyük hata olur.

ev işi olayı dışında nasılsınız? eğleniyor musunuz? mutlu musun? beraber vakit geçirmekten hoşlanıyor musun? birbirinize hala değer veriyor musunuz? bunların cevabını düşün. olumlu ise kurtarmaya bak. sen boşanmak istemiyorsun çünkü bence.

temizlikçi tutun imkan varsa. yani belli bu adam temizlik yapmak istemiyor. ve iki yetişkinin yaşadığı evde de her hafta detaylı temizlik yapmak gerekmiyordur bence. bizde 1,5 yaşında bebek ve kedi var mesela. bazen sadece süpürge yapıp geçiyoruz. tozu gördüğüm halde toz almadığım hafta sonları oluyor. onun yerine ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. gerçekten kılı kırk yaracak kadar önemli mi bu temizlik meselesi? yapmayın evi bok götürsün demiyorum da bazı haftalarda da olduğu kadar yapıverin. inan sen kafana taktığın için bu mesele bu kadar büyük görünüyor gözüne. akşam yemeğinden sonra 10-11e kadar bekler bulaşıklar demişsin. beklesin. ne kadar kokabilir ki? sonuçta 11de de olsa kaldırıyor. yani sen onun öğretmeni, annesi, ev arkadaşı değilsin. senin sınavından 100 almak zorunda değil. 5 sene kavga etmişsin, konuşmuşsun olmamış. demek ki başka bir yol bakılmalı.

ipleri eline alsın diyorsun, edilgen olmasın diyorsun ya. bu adamın karakteri. sen adamdan A değil B olsun istiyorsun. sen zaten A ile evlenmişsin. değişmesini beklemen saçma değil mi? hani farklı bi durum olur değişmesini beklersin ama adam karakter olarak pasif demek ki. şimdi şöyle düşün. sen çok planlı, programlı, her şeyin kendi istediği gibi yapılmasını isteyen birisin diyelim. eşin de 5 sene sonra gelsin desin ki ben bu kadar dominant bir kadın istemiyorum, pasif olsun istiyorum. sence olur mu öyle bir şey? insanın karakteri neyse odur ya, değişmez. hele otuzlardan sonra hiç değişmez. törpülersin, dikkat edersin ama bir yere kadar.

cinsellik konusuna gelirsek. bazı insanlar isteksizdir. bunu kabul edelim. bir de adam yanıma gelsene demiş. kendisine göre gayet hoş bi davet. sen de reddetmişsin. suçu kendinde görmüyor doğal olarak. o güne otları bırakmak, buzluğa atmak filan senin kafanda yarattığın, çok da gerekli olmayan bir iş. iki saatini harcayıp yoruldun ve hırsını ondan çıkardın. hayatımda ot haşlayıp dolaba attığımı hatırlamıyorum bu arada. neyse. sonuç olarak çok da istekli biri değil belli ki ve hamilelik takvimi işi iyice rutine bindirmiş iki taraf için de.

bence çocuk işini erteleyin. zaten bu temizlik durumu çocuktan sonra seni daha da delirtir. hele taze otu buzluğa atan bi insanın bebek ek gıdaya geçince yapacağı şeyleri düşünemedim bile. sen kendini yorarsın eşin sadece güle oynaya ilgileneceği kadar ilgilenir. gelsin daha büyük kavgalar.

çocuk işini erteleyin. evlilik terapisi alın. ama gerçekten boşanma isteği varsa bir süre belirle. değişim görmek istediğini net bi şekilde belirt. baktın değişim yok o zaman boşanırsın.
0
elorelia
(13.03.24)
5 yıllık evli ve 20 aylık çocuk sahibi er birey olarak yazıyorum;

Sizin probleminiz çözülmeyecek bir problem değil ancak ikinizin de gönüllü olması ve psikolog desteği almanız gerekiyor. Buradan ya da cevrenizden alacağınız tavsiye ile çözemezsiniz.
Şunun kararını vermen lazım gerçekten bu kişi ile evliliğini devam ettirmek istiyor musun?

Eğer devam ettirmek istiyorsan eşini karşına alıp de ki "Ben seninle hayatıma devam etmek istiyorum ancak bu şartlarda değil psikolog desteği alalım" de o da eğer seninle devam etmek istiyorsa zaten kabul edecektir.

Eşimle iletişimimiz çok güçlü ve paylaşımcıyızdır ona rağmen çocuk olduktan sonra çok kez tartıştık çok zorlandık çünkü hem yorgun hem de tahammül azaldığı için sürekli gerginlik oluyor, çocuğun uykuları yeni oturmaya başladı ve ancak kendimize gelebildik bu problemleri aşmadan sakın çocuk yapmayın.
0
mirty
(13.03.24)
elorelia +1

1. çocuk işini erteleyin
2. genel temizlik için birini alın, haftalık ya da iki haftada bir mesela
3. mükemmeliyetçi tavrınızı törpülemeye çalışın, her hafta ev süper tertemiz olmak zorunda değil. bulaşıklar da 11 gibi makineye konsun, idare edilir bunlar

bu arada evli biri olarak yazıyorum, diğer şeyler bir yana, eşinizin itiraz etmeyip her programa katılması o kadar güzel bir şey ki. varsın program yapmasın, hepsine uyması bile güzel.
0
noxie
(13.03.24)
yazdıklarınız boşanmayı gerektirecek bir durum değil gibi, düzeltilebilir şeyler. eşiniz ev işleriyle çok istekli olmayabilir. peki boşanıp yeni birini bulduğunuzda istediğiniz gibi biri olacağından emin misiniz ve hatta birini bulabilecek misiniz?

erkeklerin büyük çoğunluğu eşiniz gibi. bence bi orta yol bulmaya çalışın.

bu arada eşiniz kötü konustuysa ayıp etmiş.
0
tabudeviren
(13.03.24)
teşekkür ederim fikirlerinizi okumak iyi oluyor öyle dolmuştum ki. Ot konusuna bu kadar takılmayın evet zamanlaması biraz saçma olsa da:) ot olmaz b.k olur, mesele yetişkin bir insana 5 yıldır hala devamlı ne yapması gerektiğini söylüyor olmak. Cevabın birinde dediği gibi bulaşık için tartıştıktan sonra kimse kimseyi arzulamaz. Birbirinden alakasız gibi görünen bu konular tamamen iç içe geçti ve birbirini etkilemeye başladı.

@eloreila ve diğer herkes, normalde (yani sorumluluklarımız söz konusu olmadığında) gayet iyiyiz. Beni hiç kırmaz hayır dediğini kolay kolay hatırlamam, ben de aynı şekilde ona değer veriyorum, mesela bu akşam eve gitmek istemiyorum ama ailemin evine de gitmek istemiyorum anlarlar onun hakkında kötü düşünürler diye:/ Sanırım gerçekten bizim en sık kavga nedenimiz ev işleri, haftada bir temizlikçi işini düşünebilirim. İkinci sorun bana göre cinsel yaşam, çocuk konusu zaten kötü olan şeyi daha kötü hale getirdi. Bunu bir süre erteleyeceğim. Eşime boşanmanın tüm zorluklarını göze alacak kadar katlanamıyor değilim, sadece bu döngüyü tekrar tekrar tartışmak ve çözememek beni yordu. Tükenmiş ve kendimi anlatamıyormuş gibi hissediyorum. O kadar laf anlatmama rağmen dün mutfakta yardım etmemem mi tüm sorun demesi mesela. Bunların beni ne kadar yıprattığını anlayamıyor, kendisi benim kadar etkilenmediği için.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Selamlar henüz 2 yıllık evliyim (29E). Hepsini okudum bir şeyler karalamaya geldim.

Ben de ilişki anlatmayı veya okumayı çok severim o yüzden paylaştığınız için ve net, uzun yazınız için teşekkürler.

Biz de bu tarz olmasa da çok kavgalar ettik. Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Kadınların sorun ettiği şeyler bizim beynimizde "bu niye sorun şimdi ya", "bunu niye tartışıyoruz şimdi", "ben nerdeyim zaman dursa keşke uçsam gitsem şuan" gibi şekillerde yorumlanıyor. Yani önce bunu kabul etmek lazım. Ben de şu açıdan eşinize benziyorum, sorun sevmem, gerginlik sevmem. Evde yapılması gereken bir iş varsa o hemen yapılmayabilir yarın yaparım öbür gün yaparım haftaya yaparım. Evlenince tabi bu ertelemeleri biraz kısalttım. Ben biraz kısalttım, hanım biraz rahatlaştı derken ortada buluşmaya çalışıyoruz.

Bazen kadınların tepkileri o kadar anlamsız geliyor ki güne "bugün ne olsa da sorun yapıp büyütsem ve günü, seksi, hafta sonunu, geceyi mahvetsem..." diyerek başladıklarını düşünüyorum. Çünkü yaşanıyor bunlar yani.

Ne oldu diyorum hayatı sorguluyorum. Ne oldu yine yani çöpü mü atmadım gece film izlemedim ve odama mı gittim, belli bir gün geçti de çiçek veya hediye almayı mı unuttum, bulaşıkları mı dizmedim ne oldu??

Çünkü yetişkin bir kadın bunların herhangi biri yüzünden hem kendi hayatını hem partneri için hayatı zindana çevirebilir.

Ve sorun şi ki tam da sizin anlattığınız gibi bir şey anlatmadan bozuluyorsunuz ve neye bozulduğunuzu anlamamız gerekiyor. Bazen 50 kere de olsa söylemeniz gerekiyorsa söyleyin lütfen.

Gelin yardım et deyin. Ben şuna bozuldum deyin. Konuşun biraz iletişim lazım susarak, içten içe kurularak, içerlere gidip ağlayarak bize bir şey anlatamıyorsunuz bunu anlayın artık.

Biraz dümdüzüzdür ama anlarız yani. Ve de ne olsa da bozulsam diye değil de, ne olsa da ben bunu bir güzelliğe çevirebilirim, huzursuzluğa değil de huzura yorarım diye düşünmek lazım.

Siz bizden ince düşünüyorsunuz. Evi, kendinizi, bizi. Biraz salmanız gerekiyor eve de bişey olmaz ota da bişey olmaz. Yani olsa da bişey olmaz yani 3 günlük dünyada ot çöp yüzünden geri gelmeyecek zamanlar bir hiç uğrana gitmemeli ya.

Gidin sırnaşın onun yerine. Veya çok acilse iki ses edin yardım gelmiyorsa onu mutlu mutlu isteyerek yapın. Yok yapmak istemiyorsanız da salın gitsin. Bizim evde mesela bazen 2-3 günlük bulaşık duruyor, kim denk geliyorsa o hallediyor.

Ben hep evdeyim, bazen hanım gelmeden her yeri süpürüyorum, toparlıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum, yemek hazırlıyorum. Ama bazen de evde olmama rağmen tezgahın üstü bulaşık kaynıyor. Hanım da yorgun geliyor zaten bazen yapıyor bazen yapamıyor. Ama hiç bir zaman sorun etmiyoruz. En azından bu konuda çözdük bir şeyleri. Bizde de başka konular var.

Neyse, bunlar erkek gözünden bir yorum olsun diye yazdıklarım. Objektif bakarsam da şu çıkarımı yapıyorum. Evet bazen anlamıyoruz, dümdüzüz falan diyorum ama işin şu boyutu da var,

Kadın mutsuzsa yerde gördüğü çoraba bile bozuluyor. Ama mutluysa senin coraplarını yerim essek diyor icinden. Kadın mutluysa evin ortasına da sıcsan der ki "yalnız şu ortalıga sıcma olaylarını bir kaç bin yıl önce bırakmıştık hatırlatırım" der kaldırır yıkar.

Tam beyninizin çalışma yapısını anlamasam da mutsuzken pireyi deve yapıyorsunuz gibime geliyor. O yüzden sizin mutlu olduğunuz şeylere odaklanmalı, sizi üzecek şeylere takılmamanız lazım. Sorun ottan çöpten ziyada başka şeyler olabilir, biraz daha derine inip onları çözmeniz lazım.

Çocuk konusuna gelince, bence de sakın kalkışmayın. Mutsuz bir kadın olarak mutluluğu çocuk üzerinden bulmaya çalışmayın. Bir çocuğun en son isteyeceği şey kendisi mutsuz, ilişkisi kötü bir anne tarafından dünyaya getirilmektir.

Ben de bu sorunlarınızın çözülebileceğine inanıyorum ancak, baktınız çözülmüyor. Evliliğin kutsal olduğuna da inanmıyorum. Mutsuzsan ayrılacaksın. Hayata 1 kere geliyorsak öncelik kendi mutluluğunuz olmalı. Eşinizin veya çocuğunuzunki değil.

Siz mutlu olasınız ki eşinize, ailenize, arkadaşlarınıza veya ileride olursa eğer çocuğunuza verecek mutluluğunuz kalsın.

Netflix de "Kuvvetli bir alkış" ı izlemediyseniz birlikte izleyin belki çocuk yapmaktan biraz vazgeçersiniz :D

Teyzem geçen 60 yaşında boşandı. Çocuklar için katlandım yıllarca dedi. Katlanmak zorunda değilsiniz. Yani başından çözebilirsiniz. Bunu siz veya eşiniz kötü olduğu için değil, birbirinize uymadığınız için yapmalısınız. Uymak zorunda da değilsiniz ama zıtlığın uyumunu bile yakalayamıyorsanız o ilişkiyi sürdürmenin hiç bir anlamı yok.

Sanki ayrılsam başkası daha mı iyi olacak düşüncesi yanlış. Sorun daha iyi veya kötü olması değil zaten. "Daha uyumlu" olması. ki bu da vardır.

Ama bazen eşin 6 tane özelliği çok iyidir, 4 tanesiyle baş etmeye alışırsın, devam edersin. Bu da kafidir. Bazen de 9 özelliği çok iyidir, kim gelse eşinizi havada kapar, o kadar iyidir. Oma o kötü 1 tane özelliği size o kadar batar ki koşarak uzaklaşırsınız. Benim daha önce böyle bıraktığım uzun ilişkilerim oldu. Gram pişman değilim. Herkes dengini bulmalı. Zihnen, bedenen, ruhen, mantıken.. artık nereden bakıyorsanız.

İlla %100 anlaşılacak diye bir şey yok ama birbirinizi idare etmeyi, sorunları idare etmeyi öğrenmeniz lazım. Bakın katlanın demiyorum. Baş etmeyi öğrenmek lazım. Baktınız sizi çok zorluyor, olmuyor, ümitsiz vaka. O zaman bitirmek yanlış bir seçenek değil bana göre.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
Hepsini okudum o iş olmaz çocuk sahibi olmayın erteleyin önce aranızı düzeltin derim.
Eşiniz yanlış yapmış
40e 15 yıllık evliyiz
0
basond
(13.03.24)
Evli bir kadın olarak yorum yapmak istiyorum burayı okuyup gaza gelme. Bu saydığın sebepler boşanma sebebi değil.
Sadece sen yönetmeye yatkınsın, eşin de tembelliğe. Tıpkı benim evliliğim gibi :)
Başlarda bizim de böyle problemlerimiz oluyordu çünkü ben tembelim ev işi sevmiyorum yapmak da istemiyorum. Eşim de sizin gibi her şey tam düzenli ve muntazam olmalı diye düşüyordu.
Tezgahta patates soyarken neden altına bir şey sermemişim, neden salatalıkların kabuğunu orda kurutmuşum filan. Dedim bunun sana ne zararı var? Patatesi soyunca en son tezgahı siliyorum o yüzden altına bir şey koymak istemiyorum. Bu sadece bir örnek. Böyle onlarca olay vardı. Bir süre düşündü ve bana hak verdi. Haklısın aslında onun kimseye zararı yok ama ben alışmadığım için yanlış bir şey yapıyorsun gibi geliyor dedi. Dedim yanlış filan değil bu benim tarzım. Benim hayatım. Kimseye zararım yok.
Demem o ki bulaşığın 9 da değil de 11 de yıkanması kimseye zarar etmez. Hatta erkesi güne kalsın. Ne olabilir ki huzurdan önemli mi.
Kocam bu huylarını bıraktı valla 2 senedir cennette yaşıyorum. Kendisi için de öyle büyük bir stres kaynaği kalkmış oldu. Skeym tezgahı da bulaşığı da yani. Takıntı bunlar hep.
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
yazacak çok şey var ama öncelik olarak çocuktan net olarak vazgeçin.
ondan sonra sağlıklı bir şekilde düşünüp karar verin.
çocuk sonrası boşanmak çok zor hele kadın için.
0
nuisance2
(13.03.24)
sorun sadece ev işleri meselesi ise bu konuda sorumluluğu daha fazla almanız gerektiğini düşünüyorum.
evet bencilce, fakat ev arkadaşı gibi iş bölümü yapmak erkeğin doğasına uymuyor.
modern yaşam erkekleri kadınlaştırıyor sonra da kadınların erkeğin bu şekilde olmasından rahatsız oluyor.

diğer konularda bir sorun olmadığından eminseniz kocanızı ev işlerine hiç bulaştırmayıp bir süre gözlemleyin(gerekirse yardımcı v.s.), bence işler değişecektir.

planlı çocuk yapma konusuna gelirsek, yumurtlama dönemi v.s. takip etmek bunları tamamen çöpe atın. aklınıze bile getirmeyin.
biz bu şekilde 1 yıla yakın uğraştık sonra ara verip normal sürece girdiğimizde çocuk olmuştu.
bu işlerde psikoloji > fizyoloji.
ayrıca kendinize eziyet etmenize gerek yok.
0
nuisance2
(13.03.24)
@ananiyimioguz teşekkürler kendi açından anlattığın için. Meşhur bir kitap var ya Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten, bana onu hatırlattı söylediklerin. İçeriği günümüze göre artık biraz seksist kalıyor ama bakış açımı bayağı değiştirmişti okuduğumda. Erkeklerin bizim gibi olmadığını ve olamayacağını kabul edersek ve bu ön kabule göre davranırsak mutlu olabileceğimizi anlamıştım. Orada da yazıyordu mesela, "Erkeklerin kadınların aklından geçenleri tahmin etme gibi bir sorumluluğu yok": Yalan yok buna çok içerliyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ilk çocuk düşünmeye başladığımızda ayın o belli günlerine neden hiç dikkat etmiyor diye sinir olmuştum. Sonra gittim söyledim, her ay şu şu günler önemli, o günlerde lütfen biraz daha birbirimizle ilgilenelim ortam yaratalım, vazife gibi olunca kendimi kötü hissediyorum diye. Şimdi bunu bir iki kere söylemiş olmam ve tamam demiş olması yetmiyor mu? Her ay da söylenmez diye düşünüyorum, her ay gerekliyse pes.
Bir de ben bu kitabı okumuş ve biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım, ondan da okumasını rica ettim ama okumadı. Aklıma geldi şimdi :|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Sizin biraz bosvermeniz biraz da kabullenmeniz lazim. Is sizin istediginiz gibi yapildi mi kismina değil is en sonunda yapildi mi kismina odaklanip sukretmek lazim, erkeklerin en beceriklisi bile bu kadar oluyor max, bunun otesi instagramda evin her tarafini fosur fosur yikayan adam.

Ovulasyon gunlerine bağlı seks yapmak sıkıcı ama garanti bir yontem. Ovulasyon takip ederken hamile kalamiyosam takip etmesem hic kalamam diye dusunmustum (kaldim). Ilk gun neyse de sonra ovulasyon donemi diye görev gibi 3 gun arka arkaya yapmak canimi sikiyordu mesela. Artik 3. gun naparsan yap gorev oluyor o.

Benzer yollardan gecmis biri olarak (35 k, 5 yil evlilik) duzelmeyecek şeyler değil ama iki tarafın da kendinden odun vermesi lazim biraz. Bence takmamayi ogrenmenin yollarini gelistirerek mutlu bir evlilige kavusabilirsiniz.
0
instant crush
(13.03.24)
@nuisance2 buna katılmıyorum ya, ev işleri erkeği kadınlaştırıyor diye hem dışarda çalışıp hem evin çoğu yükünü alırsak bizim suçumuz ne? O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de. Çünkü bu kadar yükle ben de kadın olmaktan çıkarım.

çocuk konusunda da, evet yumurtlama takibi nefrettt bir şey. Ama işte dediğim gibi sık sık yapan bir çift olsak zaten denk gelir diye düşünerek özellikle o günleri kovalamam. Ama sık yapmayınca bari o günlerde olsun diye dikkat etmeye başlıyorsun ister istemez:|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
temizlik-yemek işinin kadının vazifesi olması bi şekilde insan örfüne yerleşmiş.

siz rolleri değişmişsiniz, kentli modern çift filan. kocanız yeni rolü pek de kabullenemediği ama söylemeye çekindiği için işi ağırdan alıyor bence.

"O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de." evet. yapabiliyorsanız yapın. geçim de erkeğin yüküydü. roller değişti. insanlığın son birkaç yüzyılının macerası bu.

çocuk yapamama meselesi evlilikleri sarsıyor. bu normal.

çocuk yapamadığı için erkekliği incinmiş olabilir onun da. diğer ihtimaller de var, evlilik değil bekarlık istiyor olabilir ama bunlar spekülasyon olur.

boşanma lafzı hoş değil ama konuşulabilir

burada afedersiniz d*yy*sluk ettiği şey, gidip başkasından yaparsın demesi. çüş. karı koca birbirine böyle derse, hukuklarını büyük yaralar. o yara özürle bile tamamen kapanmayabilir.

bu sonuncu konuyu bi irdeleyin. meselenin ayıbını tane tane anlatın. pişmanlıkla af dilerse, gafletse söylediğini derse, bi şans verebilirsiniz. size kalmış.
0
lambırcek
(14.03.24)
bi twit vardı, evlilikte kadının en büyük sorunu yemeği kim yapacak değil bugün yemekte ne yapsak ne yesek sorunu. ben de bunu yaşıyorum. yemek işi bende ama cidden bugün napacağım olayı beni yoruyor mesela.

diğer konuda da kimi zaman benim kimi zaman eşimin motivasyonu veya enerjisi olmuyor. darılmamamızın sebebinin birbirimize açık olmak olduğunu düşünüyorum. her şeyimizi açık açık o an söyleyip bitiriyoruz. sonu kavga da olsa seks de olsa bunu yapıyorum ben
0
Hallegadola
(14.03.24)
12 yil evli erkek olarak yazayim.
Sizin durumunuzdaki ciftler bosansa evliliklerin yarisi falan biterdi.
Bence esinizin tabiatinda mutfakda zaman harcamak yok.Is bolumlerini tekrar kontrol edin.Gerekirse alisveris, temizlik vb. esinizin yapabilecegi isleri yapsin.
Esiniz muhtemelen sizin gecimsiz, yuzu gulmeyen, surekli dirdir eden sorun cikartan biri oldugunuzu dusunuyor.Ettigi gereksiz kufurden de bir seyleri yerli yerine oturtmaktan, huzurluzluktan biktigini gosteriyor.bence overthinking yapmayi birakip guler yuzlu biri olmaya calisin. Erkekler icin evin bal dok yala olmasi yada evde guzel yemek yapilmasi degil guler yuzlu ve anlayisli bir es daha onemlidir.Esinizin cocuk ruhlu oldugunu yazmissiniz.Bilmem farkinda misiniz ama cocuk ruhlu birine karsi despot anne rolunu oynuyorsunuz.Bu sekilde gecimsizlik olursa yatakta da sorun olmasi cok normal.Ben sizi daha haksiz buldum.Biliyorum bu yazdiklarim hosunuza gitmeyecek bana kizacaksiniz ama dusunmeye deger bence.Yangina korukle gitmeyin.
0
turkuaz
(14.03.24)
yani mutsuz bir evlilik evet ama toksik bir evlilik değil. sadece rutine ve tekdüzeliğe hapis olmuş gibisiniz. tutku, arzu ne bileyim heyecan kalmamış pek. çocuk yapsanız da eşinizden ekstra destek, anlayış göremeyebilirsiniz. bu sizi daha çok üzebilir. çok çocuk heveslisi olsa eşiniz kendisi zaten bu süreçte takip eder, elinden geleni yapardı.
bu arada şeyi anlıyorum özellikle uzun süreli denemelerde bir noktada neden olmuyor stresi ile beraber insan darlanıyor ve zul gelmeye başlıyor. ama bu başka bir bıkkınlık boyutu gibi. gençsiniz, bence hayatınızı mutlu olmadığınız bir ilişkide feda etmeyin, çocuğu da mutsuz ve anlamsız bir birlikteliğin içine doğurmayın.
anlıyorum anne olmak istiyorsunuz, ama sizin anne olma hakkınız, çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı bir ailede büyüme hakkından daha öncelikli değil maalesef.
0
wild honey suckle
(14.03.24)
erkekler gene bildiğimiz gibi... "ne var canım daha fazla fedakarlık yapsan" noktasından bakmışlar.
eşinin sana ettiği laftan sonra diğer şeylerin konuşulmasını çok saçma buluyorum. o sebeple kısa kestim.
0
suyin
(14.03.24)
Benim düsüncem senden beklenen; tipik ev kadınlığı ama adama rahat da vermemişsin o da küfür etmiş. Mutlu değilsen yaşın gençken ayrıl.
0
Coma
(14.03.24)
tüm evlilik ile ilgili sorunların temel sebebi, farkında olmadan yükselen stres seviyemiz. Hızlı yaşam, strese, stres huzursuzluk ve tahammülsüzlüğe , ve bunlarda insan ilişkilerine olumsuz olarak yansıyor, diğer her şey bahane ve teferruattan başka bir şey değildir.

Bunun imkan elverdiğinde doğa içinde küçük bir köy ve ilçede yaşamak için plan yapın , hayatınız yavaşladıkta , toprak ve doğra ile temas ettikçe her şeyin yavaş yavaş düzeldiğini göreceksiniz.

Belki inanmayacaksınız ama deneyin, yoğun şehir hayatı insanın doğasına en baştan uygun değildir .Ne varki bu şekilde yaşamayı farkında olmadan zorlanıyoruz.
0
Rao
(14.03.24)
@Rao, başta kulağa mantıklı gibi gelse de benden 2 önceki kuşak köyde yaşamışlar ve köy ortamında da gayet kavga, atışma, küslükler, cinayetler, adam kaçırma, tecavüz, adam vurma.. biraz daha doğuya gidersek töreler falan...

Ya komşu komşuya bahçesine ağaç sarktı ve bişey yapmadı diye 3 yıl küs kalır mı?

Kalır, onların dünyası da o çünkü.

Babaannem alzheimer olmasaydı da anlatsaydı size neler çektiğini. Kırsalda yaşayan bir kaç nesil öncemizde katlanma diye bir şey vardı. Artık kadınlar 1900lerden sonra iş hayatlarına girdiğinden beri bu pek kalmadı. Kimse birinin kahrını çekmek istemiyor veya sesini çıkarıyor artık.

Yani ben kendi dünyamızı büyültmenin veya küçültmenin sorunu değiştireceğini düşünmüyorum. İnsanın olduğu her yerde huzursuzluk, kavga, atışma olurmuş gibime geliyor. Doğamızda var yani. İstediğiniz kadar küçültük, heidi gibi yaşayın, artık o dünya sizin için yine normal olacak.

Ama şehrin, işlerin, kalabalığın vb. bir dünya etkenin bizi aşağı çektiği konusunda haksız değilsiniz.

@ustapasta, tekrar gelmişken şeyi demeyi unuttum, evet yukarıda da yazmışlar, kadınlar mesela eleştirirler annen miyim ben senin diye ama anne gibi davranmaktan da alıkoymazlar kendilerini. Burada bir çelişki yok mu.

İlişkinin başlarında eşim biraz evhamlı ve biraz kontrolcüydü. Yemek yedim mi, camı kapattım mı, üstüme bişey aldım mı, üşüttüm mü, kurulandım mı vs vs saymakla bitmez. ya kontrol eder ya da arar sorardı sürekli.

Anlam veremeyeceğim şekilde strese girer, meraklanırdı. Huzursuz olurdu. Bazen bir şeyi yapmadıysam sinirlenirdi, küçük çocuğa yapar gibi söylenirdi.

Ben de aşırı sülalem rahat bir insanım. Onu gördükçe iyice heyheyleri geliyordu.

Sonra ne olduysa bir ara aydınlanma geldi. Ya ben niye strese giriyorum koca adam gece yemek yiyemedi mi, dolapta bişey yoktu aç mı kaldı falan diye, huzursuz oluyorum. Gider en kötü makarna yapar, hiç bişey olmazsa yemek söyler açlıktan ölecek hali yok ya.

Diye bir ara gelince söylenmişti. Ondan sonra da böyle kontrolcülük yaptığını görmedim.

Ben onun beni yine düşündüğünü başka şeylerde anlayıp hissedebiliyorum ama bu tarz konularda "annelik taslama" huylarından erkenden uzaklaşmasına ben çok sevindim.

Yani bazen kızdığınız şeyi siz kendiniz yapıyorsunuz, çok takılmamak lazım. Hem siz rahatlarsınız hem eşiniz.
0
ananiyimioguz
(14.03.24)
@ananiyimioguz

Her türlü senaryoda negatif örnekle her zaman vardır, buna şans vb artık ne derseniz.
Ancak şöyle bir durum var ki ,yaşanılan yere bölge insanına , vb. göre çok değişkenlik gösteren bir durum.
Kal di ki, bundan insanlar ve nesiller değişiyor, bundan 50 sene önceki ve bugün ki toplum yapısı aynı değil.

Tüm olumsuzluklara rağmen ,doğanın, sessizliğin, temiz havanın , türlü kirlilikten uzaktan durmanın ve yavaş hayatın insana katacağı pozitif etki gerçeğini değiştirmez.
0
Rao
(15.03.24)
@ananiyimioguz aslında hiç anaç biri değilimdir. Mesela dışarda bir planım varsa onun evde ne yediğini ne yiyeceğini sormuyorum, kadınlar olarak erkeklerin beslenmesinden sorumlu olmamalıyız diye düşünüyorum. Hani tepki anlamında sormamak değil, bunu sormak ya da düşünmek aklıma gelmiyor. Birçok kişi böyle değil. Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız. Bence bu durum erkeklerin de hoşuna gitmiyor zaten. Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, bunun baya baya yaygın olduğunu fark edince de şok yaşamıştım:D


Eşimin şahsi konularında müdahaleci değilim rahatım, kendi tercihleri sonuçta. Ama ev düzeni beni de etkilediği için her şeye de bana ne diyemiyorum işte. Biraz aşmaya çalışıyorum, bahsettiğim kitaptan sonra oldu bu hatta. Mesela eşimin annesi yemek konusunda çok kendini yoran biri değil, o da öyle alışmış. Önüne bir çeşit koysan ya da kahvaltı gibi geçiştirsen okeydir. Bizde ise yemek çok çok önemliydi, ben de öyle alışmışım öyle devam ettirmem gerekiyor gibi davranıyordum hep. İşten gelip üç çeşit yemek yapmak, ya da uğraştırıcı güzel yemekler yapmak için iki saat uğraşıyordum, haliyle çok yorulup hırçın oluyordum eşime kızıyordum. Ben iki saat ayakta yemek yapayım, o gelsin 10 dkda bulaşıkları toplayıp geçsin oh ne ala diye. Sonra kitapta okudum, sizden talep edilmeyen fedakarlıklar yapıyor ama karşılığını göremeyip üzülüyorsanız, belki de o fedakarlığı yapmamalısınız diye. O anda bir aydınlanma geldi, adamın benden üç çeşit yemek beklediği yok, ben kendime bu işi çıkarıyorum, hem yoruluyorum hem haksızlığa uğradığımı düşünüp kızıyorum. Üstelik annem çalışmıyordu, ben işten gelip neden bunu yapıyorum diye düşündüm ve bıraktım. Basit şeyler yapıyorum, yalnızca yemek konusunda değil diğer konularda da rahatladım.

Ama işte dışardan baktığında mesela iş paylaşımımız var. Etrafımda birçok kadın da "söylediğinde yapıyorsa ona da şükür" modunda. Fakat ben 36 yaşında bir insana devamlı ne yapılması gerektiğini söylemeyi kabullenemiyorum. Erkekler böyledir diyip geçmeyi de öyle, acaba böyle midir yoksa böyle mi alıştırıldılar? Dm'den bu "zihinsel yük" ile ilgili güzel bi çizim gelmiş onu da paylaşayım: ekmekvegul.net
Mesela ben de kahvaltı sonrası çayımı içerken yalnızca çayımı içiyor olmayı isterdim. Çay içerken akşam yemeğinin malzemelerinden neler eksik, dışarı çıkıp ne almak lazım diye düşünmek yerine. O zaman sen de düşünme diyip geçilemiyor, saat akşam 7 olunca o malzemeler bir anda belirmeyecek çünkü. Eşim olsa akşam yemeği saatine kadar bir şey düşünmez, saat 7 olunca duruma ayıkır. Bu kafa rahatlığı acaba nasıl bir şey, biz de bayılmıyoruz bir şey yaparken başka şey düşünmeye. Düşünen olmayınca ev işleri aksadığından mecbur kalıyoruz. Yahu mesela yemeği ocağa ısıtmaya koymuşum bir iş çıkmış beş dk içeri geçmişim, eşim mutfakta sigara içiyor telefonda bir şeyler izliyor. Mutfağa giriyorum ki cazır cuzur ses geliyor yanacak yemek nerdeyse. Mutfakta ama onu fark etmiyor mesela, çünkü kendisine söylenmemiş. Hani bu kadar obvious bir şeyin söylenmesi de biraz insanın zekasına hakaret sayılmaz mı? Bu kadarının da yapısal olduğu bence biz kadınlara yutturulmuş bir yalan.

Eşimle konuştuk bu arada. Ettiği kötü söz ile ilgili, sigarayı bıraktığı için bazen anlamsız bir öfke yaşadığını söyledi, bunun mazeret sayılmadığını biliyorum dedi ve özür diledi. Doktor sperm analizini görünce sigarayı bırakmasını istemişti, çocuk sahibi olmayı çok istediği için hemen bıraktı (oversharing reis online).

Temizlik konusunda da, temizlik günleri yaşadığımız gereksiz gerginlikler için şunu dedi, "ben sana sinir olmuyorum, temizlik yapma eylemine sinirli oluyorum. Yani temizlik yaptığım için gergin oluyorum." Ama bunu yapmak zorunda olduğumuzu, benim de bayılarak yapmadığımı, bu gerginliği bana yansıtmasının saçma olduğunu anlattım dikkat edicem dedi bakalım ne olacak. Çocuk gelince sorumluluğumuzun daha fazla olacağını, şimdi böyleysek ileride daha çok sorun yaşayacağımızı, o yüzden çocuk düşüncesini ertelemek istediğimi söylediğimde üzüldü. Artık daha düzenli olalım ben de dikkat edicem dedi. Temizlik için birini ayarlamayı düşünüyorum, en azından yüzeysel şeyler kalsın bize. Durumlar şimdilik böyle.
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
". Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım,"

amacım laf söylemek değil ama böyle düşünüyorsanız aile olmanız zor.
çok bencilce bir düşünce bence.
siz ev arkadaşı olarak görüyorsunuz bence.
0
nuisance2
(15.03.24)
@nuisance2 herkesin “kendi” valizini hazırlaması nasıl bencilce oluyor anlamadım. Tam tersi senaryo olsaydı ne diyecektiniz? Eşim benim valizimi hazırlasın o zaman öyle aile olalım, o olmuyor ama dimi? Çocuklar bile 3-4 yaşından sonra ne giyeceğini kendi seçmek istiyorken bu durum bana komik gelmişti ama görüyorum ki burada bile varmış:D
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
"Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız"

komiklikten ziyade mevzu şu aslında, adam(kadın) üşümüyor olabilir. ama eşi tarafından en azından kendisini düşündüğüne yönelik jesttir, iyi hissettirir. adam(kadın) evde açlıktan ölmez belki, ama dışardaki eşin onu da düşünerek belki yemek hazırlayıp
bırakması da aynı şekilde jesttir. adam(kadın) valiz hazırlamayacak kadar yorgun olabilir. eşin valizi hazırlaması jesttir. adam(kadın) ilaçlarını takip etmeyi unutabilir. eşin bunu bilip onun yerine hatırlaması hoştur. bu tip ufak gibi görünen davranışlarla zaten bir aile ortamı oluyor. nuisance +1 ev arkadaşlığı konusunda.
0
sarahkerrigan
(16.03.24)
Parantez içinde hep kadın da yazmışsınız ama, pratikte bu tür “jest”leri yapanların genelde erkek olmadığını hepimiz biliyoruz.

Daha bugün twitterda bir video gördüm, erkek işten eve kadından önce geliyor ve yemeği hazırlamış oluyor, kadın bunu videoya almış ve gayet mutlular. Yorumları görmeliydiniz, aşağılama ritüeli demişler, kadın erkeği s.kiyor demişler, bir adam bunu nasıl kabul eder demişler:D mesele beraber yenecek yemeği erkeğin hazırlamış olması.

Tam tersini düşünelim, kadın işten eve erkekten önce geliyorsa yemeği hazırlamaması söz konusu bile olabilir miydi? Sanmıyorum. Gerçek hayatta neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. “Jest” yapan da, aman nolcak canım seviyorsa yapmalı, bunların hesabını yapıyorsa sevmiyordur denilen de kadın oluyor.

Konu benim konumdan çıktı şu an, şaşkınlıktan eşime şükrederek feminist manifesto yazıcam az kaldı:D
0
🌸ustapasta
(16.03.24)
okumaya bile dayanamıyorum bazı yorumları. sen bildiğin gibi devam et pasta bence...
0
suyin
(16.03.24)
(26)

Anne babanız ele ayağa düşse evinize alır bakar mısınız?

ananiyimioguz
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.A) evime alir bakarimB) bakıcı tutarim kendi evinde bakılırC) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gonderirizD) bakim evine veriririmE) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksinEdit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye bil
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.

A) evime alir bakarim
B) bakıcı tutarim kendi evinde bakılır
C) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gondeririz
D) bakim evine veriririm
E) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksin

Edit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
ananiyimioguz
(11.03.24)
b
0
gabe h coud
(11.03.24)
a ya da b duruma göre değişir.
kendi evimde bakmasam da kendi evinde çokça baktım.
0
jelly bear
(11.03.24)
Allah büyük konuşturmasın da

a-b
0
ya ben lan neyse
(11.03.24)
babam erken ölünce bunları konuşur olduk annemle. kendisi kimseye yük olmayan tonton nene olarak ara sıra bizim yanımızda olmak isteyeceğini ama KESİNLİKLE ona bakmamamızı söylüyor. evlat olarak gelin, görün, halimi hatrımı sorun, beni yalnız bırakmayın ama sizin başınıza kalacağım bi durum da olmasın diyor sigma reyiz.

o yüzden bana en mantıklı gelen B veya kendisi isterse C. bakıma muhtaçsa eğer ne yaptığını bilen, ona iyi davranacağını da bildiğim bi profesyonele işi yıkmayı tercih ederim. mümkünse annemin bize olabildiğince yakın yaşamasını sağlarım. bakımıyla profesyonel uğraşır, ben de hep yanında yöresinde olurum. hem o kimseye yük olduğunu hissetmez hem de oğlunun yanında olduğunu bilir.

A çok sıkıntılı bir olay. yaşlanan anamı öylece bırakmayı kendime yakıştıramıyorum, doğru bulmam. diğer taraftan 40 yaşında adamım, evliyim, eşim "ben senin annene mi bakıcam bu saatten sonra" derse o da haklı. ne biliyim. çok zor iş. umarım hiç öyle bi noktada olmam ama olursam da eşime güzelce açıklamaya çalışırım, anamla ilgili tüm sorumluluğu üstlenirim, hem eşimin rahatı bozulmasın hem de annem kendini rahatsız hissetmesin diye uğraşırım. 40 yaşındaki adamın önceliği kendi karısı ve çocuğu olmalı diye düşünüyorum ama anamı da sokağa bırakamam yav, gönlüm razı gelmez.
0
mark greg sputnik
(11.03.24)
Yatılı bakıcı fiyatlarını araştırın ya da hiç araştırmayıp B seçeneğini eleyin bence.

Bakım evi dediğiniz Devlete ait huzurevleriyse hem yıllar önceden sıraya girmesi gerekiyor ve hem de 'kendine bakabilecek yeterlilikte' şartı var. Dolayısıyla E maddesinin virgülden sonrası da iptal.
Özel huzur evi diyorsanız eğer onun için de B maddesi için söylediklerim geçerli.

Benim cevabım A.
A dışındaki maddeyi düşünenleri (gerçi şahsi görüşümdür kimseyi bağlamaz da) insani bulmam.
0
Mirket
(11.03.24)
B
Mevcutta benim anne babam daha genç ama yatalak hastalarımıza böyle bakıyoruz. Annem vakti zamanında anneanneme bakarken bel fıtığı oldu. Senelerdir ceremesini çekiyoruz yatan hastaya bakmak herkesin harcı değil.
0
cilekli pasta
(11.03.24)
Benim evimde bakıcısı olur. Ben çalışıyorum, eşim de çalışıyor olacak. O yüzden bakıcı olur. Ekonomik durumumuza göre ya yarım gün ya da yatılı olur. Evin her yerine kamera koyarız, tuvalet ve banyoya ise sadece ses kaydı alan tipte kamera eğer varsa. Biraz detaylı anlattım ama :))
0
rock n roll
(11.03.24)
Duruma göre a ya da b. A olacaksa mutlaka yine bakıcı olur evde. O ilgilenir ama benim gözüm üstünde olur. B olacaksa da benim evime yakın bir yere taşınılir. Ben yine her gün, gün içinde görürüm. Başka türlüsünü hayal edemedim. Bu arada aynısı eşimin annesi için de geçerli.


Bu arada ben yurtdışındayim, ailem de öyle. Buna gore cevap verdim.
0
fraise
(11.03.24)
Allah kimseye öyle bir durum yaşatmasın ama A şıkkı fazla hayalci.

Kendi evinizde bile baksanız bakıcı tutmak zorunda kalabilirsiniz zira pek hareket edemeyen bir hastayı kaldırmak, oturtmak, yatırmak, yıkamak vb. zor işler ve üstüne "dışarıdan" biri psikolojik olarak o işi daha iyi yapıyor. Sürekli yanınızda kötüleşen ve ölüme giden biri olması, ve o kişinin anneniz babanız olması sizin için de aşırı yıpratıcı olacaktır. Anneannem alzheimer'dı ve göçmen bakıcı tutulmuştu onlarla bile psikolojik harp oldu, komple annem veya teyzem baksa onların psikolojisini ve bedensel sağlıklarını(bel vs.) kaybederdik sanırım.
0
nhk ni youkosu
(11.03.24)
A. Ama bu senaryoda ben de çalışacağım için bakıcı tutmam gerekecek.
0
Amaranta ursula
(11.03.24)
Bana kalsa ben A isterim. İçim ancak öyle rahat eder ama ailem çok karşı bu bakma olaylarına. Onlar B dışındaki tüm seçeneklerde mutsuz olur. İkisi de bana ve kardeşime yük olmama konusunda aşırı takıntılı.
0
juliette
(11.03.24)
B zaten kendi evinden baska yerde olmak istemez ana biz gununirlik temizlikci bile zor bulurken bakimina guvenecek kisi bulmak zor. imkan varsa C en guzeli ama kardeslerime de yazik olur. insanlar boyle sorumluluk alinca bir anda hayatsiz oluyorlar ve o sorumluluk ustune yapisiyor. ama evliyken eve anne baba gelmesi allah korusun misafir olarak bile yatili kalmasini istemem hic benlik degil. eger alzheimer gibi bi hastaligi varsa D secenegi en sagliklisi ki bizimkiler de bunu ister muhtemelen
0
ala09
(11.03.24)
b.

Gördüğüm kadarıyla A uzun vadede her iki taraf için çok zorlayıcı oluyor düzenli bakım gerektiren hastalık durumlarında, C kardeşler arasında sürtüşmelere sebep olabiliyor, D ne yazık ki Türkiye'de hala insanlara tuhaf geldiği için çocuklarda vicdan azabına sebep olabiliyor, E aile ile olan ilişkinin kötülüğüne göre bir seçenek.
0
lolita
(11.03.24)
A. Daha genç ve bekarım ama alzheimer olan annemi baktım/baktık. Alzheimer hastasını biz ailesi olarak zor bakarken bakıcıyla nasıl olurdu düşünemiyorum. Annemden birkaç yıl sonra komşumuzun kardeşine teşhis kondu, bakmak istemediler ve bir bakımevi bulup yerleştirdiler. Kadıncağız bir yıl bile dayanamadı, öldü.
Genelde çevremdeki aileler de dünüşümlü bakıyor. Birkaç ay sizde birkaç ay başkasında şeklinde.
0
gnosis
(11.03.24)
Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
🌸ananiyimioguz
(11.03.24)
@ananiyimioguz'un da işaret ettiği gibi, bakıcı ve bakımevi seçeneği artık biz fakirler için yok.

Verilen cevaplardan insanımızın yeni ekonomik düzene fikir olarak tam bir geçiş yapamadığı anlaşılıyor.
0
Mirket
(12.03.24)
En güzeli yan daire, alt/üst daire vs gibi yakınlıkta oturup B seçeneği. Hem senin ayrı hem onun ayrı yaşam alanı olur, hem sürekli gözümün önünde olur. A ya da dediğim şekilde B diyorum ben.
0
yazdonumu
(12.03.24)
insan eti ağırdır. kimseye bakamam. bakılmak da istemem ötenazi haktır.

mümkünse b yi seçerim.
0
anon1m
(12.03.24)
Siz ne plan yaparsaniz yapin olay esinizin bu konuda ne dusundugunde dugumlenecek.Umarim anlayisli esleriniz vardir/olur
0
turkuaz
(12.03.24)
Bence insani olan hatta olması gereken A'dır fakat bugün Türkiye'de gerek toplumsal yozlaşma gerek egoizmden dolayı ebeveynler çocuklarına dahi bakmıyorlar, kadınlar evde yemek pişirmek istemiyorlar. Bana göre A dışındaki seçenekler tartışmaya kapalı benim için ama Türkiye gerçeği B ne yazık ki.
0
doharkoman
(12.03.24)
Annem anneanneme, amcam ve eşi babaanne ve dedeme baktı. Dede dışında ağır hastalığı olan yoktu, birlikte yaşadılar diyelim.
Annem de abimlerle yaşıyor. Ben başka şehirdeyim. Yaşlılığında da böyle devam ediyor diye düşünüyorum.
Kendi şartlarımdan bağımsız olarak ve annemle yakın bir ilişkim olsaydı B’yi seçerdim. Hasta insana bakabilecek beceriler yok bende.
0
auroraaurora
(12.03.24)
valla benim için 40 olmadan yaşanacak bir durum olabilir. 32 yaşındayım babam neredeyse 80 olacak. ev üzerinde ev olmaz bence. bakımlık bir durum olunca da eşim de ben de çalışıyoruz nasıl bakacağız? imkanım el verdikçe "b" seçeneği benim için. öbür türlü gene evde yalnız kalıyorlar bir anlamı olmuyor.
0
wild honey suckle
(12.03.24)
parasından bağımsız olarak A. yani bakıcı fiyatı 100 dolar da olsa seçenek değil benim için. annem babam çocukken bakıcıya vermedi beni. ele ayağa düşmelerine de gerek yok, başımın üzerinde her zaman yerleri. şu an 10 dk mesafede yaşıyoruz, haftanın en az 3-4 günü birlikteyiz.
0
mustafakesekci
(12.03.24)
doğrudan süreci yaşamış ve hala da yaşayan biri olarak tecrübelerimi paylaşayım.

88 yaşındaki babam özel bir bakımevinde kalıyor. kendi isteğiyle oraya yerleştirdik. yani bizim için cevap önce a, sonra d.

a. evime alır bakarım.

çok vicdanlısınız ama sanırım işiniz gücünüz yok, çalışmıyorsunuz. yani evinize aldıktan sonra 24 saat yanında kalmayacaksanız evinize almanın mantığı nedir? evinize aldıktan sonra bırakıp gidebiliyorsanız zaten elden ayaktan düşmüş değildir.

babam hastaneden ilk çıktığında 3 ay kadar bizde kaldı. bizim bir şikayetimiz yoktu. keşke işsiz güçsüz adamlar olsak da evimizde bakabilsek. ben 3 ay işime gücüme gidemedim. ayağa kalkıyor, yürüyor, tuvalete gidiyor ama kalkıp dolaptan yemeği bulup, ocağa koyup, ısıtıp yiyemez. o yüzden iki öğün arasındaki süreden daha uzun yalnız bırakamadık. yemeğini koyup çıkıyorsun, diğer öğünden önce de dönmek zorundasın.

o yüzden a şıkkını eliyoruz. bakımevinde kalıyor olduğunu duyan pek vicdanlı kişiler evime niye almadığımı sorguluyor, ya da bana babasını köpek gibi barınağa vermiş şerefsiz ibne gözüyle bakıyor, yüzlerinden hissediyorum. ama karı koca sabah işe gidip akşam döndüğümüz evde bu adam bütün gün ne yer, ne içer, ne yapar, kimse onu düşünmüyor.

b. bakıcı tutar kendi evinde bakılır.

güzel fikir. babam bakımevinde kalmak istediğini söylediğinde ben de baba olur mu öyle şey, bakıcı tutalım evde baksın dedim. dedi ki naapıcam ben bakıcıyla bütün gün evde? evet minimum 1000 dolar gibi bir rakam istiyorlar. ayrıca evin elektriği, suyu, doğalgazı yine ödeniyor. babamın ve bakıcının yediği, içtiği var. üstüne bir de nazını kaprisini çekmeniz gerekiyor ve kalıcı olacağı da garanti değil, bir şeye tepesi attığı anda yaşlı maşlı demeden, haber bile vermeden çekip gidebiliyor, yüz üstü kalıyorsunuz. ekonomik de değil, verimli de değil. üstelik 7/24 kendi evinde kös kös bakıcıyla oturmak pek eğlenceli de değil. bir de kadının biriyle evde yalnız kadın "beni elledi, bana sarktı, taciz etti" dese, 88 yaşında al başına belayı.

c. tek çocuk olduğum ve benden başka bakacak kimse olmadığı için bu şıkka bir şey diyemiyorum. keşke 3-4 kardeş olsaydık da üçer dörder ay her birimiz baksaydık. hep bunun için keşke dedim. ama kime "keşke kardeşim olsaydı" dediysem "biz kaç kardeşiz de ne oldu, herkes birbiriyle küs, kimse kimseyle konuşmuyor, şükret haline" diyor. belki de böylesi daha hayırlı. öyle olsa ben baktım, sen bakmadın diye tatava çıkacaktı. hepsi tahmin tabii, bilemeyiz.

e. o kadar da şerefsiz vicdansız hayırsız değilim.

d. devlet bakımevleri kendi işini kendi görebilen ve aklı başında yaşlıları kabul ediyor. kendi işini, temel ihtiyaçlarını kendi göremeyen ve/veya alzheimer/demans hastası yaşlıları kabul etmiyor. sıraya giriyorsunuz, sıranız gelince kabul ediyorlar. sıra nasıl geliyor? birileri vefat ettikçe... babam çok şükür kendi temel ihtiyaçlarını görüyor, aklı da başında. ama biraz daha iyi hizmet için devleti tercih etmedik. devlet de ücretsiz değil ama özelin yanında çok cüzi bir ücret alıyorlar.

özel bakımevinde kalıyor. 3 öğün yemek veriyorlar. ara öğünlerde meyve, kurabiye, bisküvi falan veriyorlar. elektriği, suyu, ısınması içinde. bakım personeli var, hemşiresi var, doktoru var. ilaçlarını veriyorlar, çamaşırını yıkıyorlar, banyosunu yaptırıyorlar, sosyalleşebileceği arkadaşları var, kimsenin nazını çekmiyorsunuz, onlar size hizmet sunmak için uğraşıyorlar. devletin karşıladığı bütün ilaçları alıyorlar. babamın bez ihtiyacı yok, kullanmıyor. ama raporunuz varsa devlet bez için de bir ödeme yapıyor, onu veriyorsunuz, bezi de karşılıyorlar. yetmediği kısmı siz karşılıyorsunuz. başına bir iş geldiği zaman anında haberim oluyor, gerekiyorsa ambulans çağırıp hastaneye gönderiyorlar. düştü mü, kalktı mı, fenalaştı mı, rahatsızlandı mı aklınız kalmıyor. çok affedersiniz ishal olup tuvalete yetişemediği de oldu. evde bakıcı olsa eeh ben bununla uğraşamam diyip bok içinde bırakıp gidebilir, burada öyle bir derdiniz olmuyor, temizleyip, yıkayıp paklayıp, üstünü başını değiştirip sizi de haberdar ediyorlar.

bugünün fiyatıyla da aylık 23 bin lira ödüyorum, emekli maaşı ile hemen hemen karşılanıyor. kendisi de memnun, benim de kafam rahat. elbette evindeki kadar rahat bir ortam değil, yatılı okul gibi, öğrenci yurdunda kalıyor gibi. ama bu şartlarda hepimiz için en iyisi bu. üstelik kendi evini de kiraya verdik, oradan da güzel kira geliyor.
0
kibritsuyu
(12.03.24)
iyiki kardeslerim var: C
olmasaydi B + periyodik ziyaret
elden ayaktan dusmus bakim gerekiyse D
0
buenosdias
(12.03.24)
evliysem b ama ben de sık sık giderim, evli değilsem a ama bakıcı da tutarım maddi gücüm varsa.
0
nic cage
(12.03.24)
(7)

İlişki durumu karışık

overthinker
Dostlar iyi akşamlarYaş 31,erkek. Mühendisim. Hayatım çalışmak ve kendimi kanıtlamak ile geçti. lisans bitti hemen yüksek lisans o bitti sonra doktora bir yandan da iş derken, sosyal yönden hiçbir zaman güçlü biri olamadım. Aile bağlarım çekirdek ailede güçlüdür ancak çoğu kuzenimi yılda bir bile gö
Dostlar iyi akşamlar
Yaş 31,erkek. Mühendisim. Hayatım çalışmak ve kendimi kanıtlamak ile geçti. lisans bitti hemen yüksek lisans o bitti sonra doktora bir yandan da iş derken, sosyal yönden hiçbir zaman güçlü biri olamadım. Aile bağlarım çekirdek ailede güçlüdür ancak çoğu kuzenimi yılda bir bile görmem. Tatile gideceksem ve kız arkadaşım da yoksa yalnız giderim. Haftada bir tek başıma meyhaneye gider kafa dinlerim. Maç izlemeye stada bile tek başıma giderim. Yanlış anlaşılmasın çevremde arkadaşım olmadığından değil, çünkü genelde insanlar ile iyi anlaşırım. Ancak davet ettikleri hiçbir yere, boş sohbetlerden ve başkasının programına bağlı olmaktan keyif almadığım için gitmek istemem hep bi bahaneler uydururum.

Neyse efendim konuya doğru geleyim. Bir süredir yalnızdım sonrasında bir kız ile tanıştım. Aramızda 6 yaş var yeni işe girmiş. Çok çok güzel bir kız. bolca sohbet ettik, dışarıda görüştük birbirimizi tanımak için. Benim şu an tek düşüncem ciddi ilişki. O da öyle istediğini söylüyor. Artık evlenmek veya en azından o yola girmek istiyorum. Çoğu arkadaşım evlendi, genel olarak da mutlular. Kimisinin çocukları oldu hayatlarını çocuklarına adıyorlar. Ancak ben şu an rotasız bir gemi gibiyim. Bu şirkette mi devam etsem, yurtdışında mı çalışsam, il mi değiştirsem, arabayı mı değiştirsem vs vs gibi hiçbir bağlayıcım yok.

Kız ile konuşurken çok keyif alıyorum, o da keyif aldığını söylüyor. Kafa yapımız bazı konularda çok uyuyor. Hayatımızdaki her şeyi geçmişi geleceği birbirimizle konuştuk.
Ancak benim çekindiğim konular var.
Geçenlerde otururken bir kolye aldığından bahsetti dedi ki kaç aydır bekliyordum almak için. Maaşının da kötü olmadığını bildiğimden neden o kadar bekledin diye sorduğumda maaşının üçte birini ailesine gönderdiğini söyledi. Babası emekli, anne çalışmıyor.
Geçenlerde beni aradı araba bakmaya gidelim mi dedi. Gittik orta seviye 1-2 araç baktık. Dedi ki anneme bu yıl sonuna kadar bir araba alma hedefim var. Çekerim krediyi öderim dedi. İlk çekincem yarın bir gün evlilik olursa her ay ailesine para mı göndereceğiz? Dengeyi kurabilir miyim ya da böyle bir hakkım var mı onu da bilmiyorum.
Onun dışında sürekli benim iyi yerlerde çalışan arkadaşlarımla buluşmamı onlarla iletişimde olmamı istiyor. Diyor ki gidelim onlarla buluşalım aktivite yapalım. Sonrasında da bi konuşursun beni çalıştıkları yerlerde işe alabilirler mi bir sorarsın diyor. Ben de kimseden bir şey istemeyeceğimi söylüyorum. Sonra da diyor ki o zaman kendin için konuş neden hep daha iyisini istemiyorsun falan diyor. Ki bence çalıştığı yer yeni mezun olarak çok iyi.
Kısacası aramızda böyle konuşmalar geçiyor. Sorum şu ki bu kızla ciddi yola girilir mi yoksa kendi dengi dengime birini mi bulmalıyım.
0
overthinker
(10.03.24)
kız 25 sen 31 sin galiba. yaş farkı 6 demişsin ancak kim küçük kim büyük belli olmadı :)

neyse böyle olduğunu farz edelim. bana biraz seni basamak olarak kullanmak istiyor gibi bir izlenim uyandırdı. yani senden maddi açıdan bir beklentiye girmek gibi bir his veriyorsa sana da o zaman dengini bul derim.

aranızdaki muhabbet ne kadarlık bilmiyorum ama 1-2 aylık bir şeyse muhabbetin bu sürede iyi olması zaten normal. sonra değişir :)
0
mr.goodcat
(10.03.24)
Siz kaliteli ürün arıyor gibi evlenecek insan arıyor olabilir misiniz acaba? Bazen çok pahalı ve herkesin çılgın gibi peşinde koştuğu giysiler görüyorum mesela, üstüne para verseler giymem. Bazen de 3 kuruşa çok sevip yıllarca giydiğim bir parça bir şey alıyorum.

Bu kızla ciddi yola girilir mi demişsiniz, girilir. Ciddi bir sorunu olmadığı sürece herkesle bir hayat kurulur. Ama siz kurar mısınız?

Herkese uygun biri bulunur, sizin için yanlış olan biri başkasıyla mükemmel uyumludur mesela.

Şimdi aileye düzenli para yardımı yapma, aile için büyük kredilerin altına girme, iş vs. için arkadaşa el açma gibi şeyler hassas konular. Örneğin ben arkaşlarımdan böyle bir konuda destek isteyemem. Hele hele başka birisi için hiç gidip böyle şeyler konuşamam. Hele hele bunu planlı bir şekilde, taktiklerle hiç yapamam. İçim almaz, çok yanlış hissederim. Haliyle böyle biriyle yapamam.

Ama başkası yapar.

Siz biraz rahatsız hissediyor gibisiniz. Bu tip konuların hassasiyetini düşünürsek bu rahatsızlık hissi başınıza büyük bela olur gibi.

Sadece ortak zevklerde uyuşuyor olmak ve boş zamanda beraber iyi vakit geçirmek "tamam aradığımı buldum" hissiyatı uyandırmamalı.
0
akhenaten
(10.03.24)
Bütün detaylardan bağımsız olarak "bu kızla ciddi yola girilir mi" diye kendine soruyorsan, şüphe ediyorsan o kızla ciddi yola girilmez.
Birlikte olmayı çılgınlar gibi isteyeceğin, her uyumsuzluğu göz ardı edeceğin, aklını kaybedeceğin bir kadınla bile ciddi yola girdikten sonra insan zorlanıyor, zaman zaman pişman oluyor.
Bir tane hayatınız var, emin olmadığınız biriyle geçirmeyin.

"Dengi dengime" diye düşünmeniz bana garip geldi, denklik sorunu değil hayata yaklaşımınızda fark var. Denklik başka bir şey. Sizinle tamamen aynı düşünen biriyle olmak daha sıkıcı olacaktır, onun farklı düşünmesini bir zenginlik, tadını bilmediğiniz bir yemeği tatma fırsatı olarak görebilirsiniz.
0
michael_knight
(11.03.24)
bence karşı cinsle ilişkilerinde biraz tecrübelenmen lazım. oraya buraya sorarak fikir alamazsın. kendini tanıman, ne istediğini bilmen, kiminle anlaşıp anlaşamayacağının öğrenmen lazım. normal şartlar altında böyle bir kızla olur derim ben. ama sen yapamayabilirsin.
0
benarrivo
(11.03.24)
Bence gereksiz yere overthinking yapiyorsunuz.Ben olsam ne guzel iste ailesini de dusunuyor dusunceli biri diye sevinirdim.Ikincisinde de network yapmak artik is yasaminin bir parcasi.Bence karsinizdaki kisiden keyif almaya calisirken tanimaya devam edin ama boyle ufak tefek seylere de takilmayin.
0
turkuaz
(11.03.24)
Ben okurken biraz strese girdim. Yakın arkadaşlarıma bile iş konusunda şöyle yapsana böyle yapsana gibi tavsiyelerde bulunmuyorum, çünkü onlar kendi koşullarında kendi uygun gördükleri şekilde yaşıyorlar. Bana sorulmadıkça yönlendirme yapmam asla, hatta ayıp gibi geliyor böyle şeyler, dolayısıyla sana şöyle şöyle yapsana demesi saygısızlık.
Kendi iş fırsatları için senden yardım istemesini anlayabilirim, mantıklı bence. Ama yine de senin huzurlu halinden epey uzak sanki onun bulunduğu durum. Tutmaz bu iş.
0
megalomaniac
(11.03.24)
Bana çok uzağı düşünüyorsun gibi geldi. "Rotasız gemi" gibi hissettiğin bir noktadayken, onunla evlendiğin senaryoda ailesine para gönderip göndermeyeceğiniz sorusunun cevabını öğrenmek pek bir işine yaramayacaktır bence. Bu ilişkide değil de hayatta ne yapmak istediğine odaklanırsan daha çok cevap bulabilirsin diye düşünüyorum. Oldu ki yurt dışında ya da başka bir şehirde yaşamaya karar verdin, o seninle gelmeye hazır mı, istekli mi? Daha düşük maaşlı ama senin daha çok hoşuna giden bir işe geçmeye karar verdin, o nasıl tepki verirdi? Para, hayatındaki kararları alışında nasıl bir rol oynuyor? Bunlar bana daha öncelikli sorular gibi geliyor..
0
lolita
(11.03.24)
(2)

balkanlar rota sorusu

al basmadan donu var
https://prnt.sc/ov2oA3La0xf8salı sabah üsküp gidiş-pazar akşam dönüş. Toplam süre 6 gün.Havaalanından araç kiralanacak ve bu rotayı dolaşacağız. Sizce 6 gün için çok mu fazla yer var? Balkanlarda araç kiralamanın dezavantajı varmıdır? Tecrübeli arkadaşlardan her türlü yoruma açığım teşekkürler.
prnt.sc

salı sabah üsküp gidiş-pazar akşam dönüş. Toplam süre 6 gün.

Havaalanından araç kiralanacak ve bu rotayı dolaşacağız. Sizce 6 gün için çok mu fazla yer var? Balkanlarda araç kiralamanın dezavantajı varmıdır? Tecrübeli arkadaşlardan her türlü yoruma açığım teşekkürler.
0
al basmadan donu var
(06.03.24)
Ben olsam Uskup ohrid budva kotor Dubrovnik yapardim sadece.
0
turkuaz
(06.03.24)
Tam olarak bu rotayı tamamladım 2019 Ocak ayında 1 haftada. Biraz fazla yorucuydu. İlk yurtdışı deneyiminizse güzel olabilir. Değilse kısaltmanızı öneririm. İyi gezmeler şimdiden.
0
but that was just a dream
(06.03.24)
(6)

kira beyannamesi

yazar yazmaz yazan yazar
- kirada 2 ev var babamın üzerine. - kendim başka bir evde kirada oturuyorum.- 2 evin kirası da benim hesabıma yatıyor.- bir evden alınan kira direkt olarak kendi kiramı karşılıyor. geldiği gibi çıkıyor yani.soru 1: beyanname kimin üzerinden verilecek?soru 2: geldiği gibi giden kira için de beyannam
- kirada 2 ev var babamın üzerine.
- kendim başka bir evde kirada oturuyorum.
- 2 evin kirası da benim hesabıma yatıyor.
- bir evden alınan kira direkt olarak kendi kiramı karşılıyor. geldiği gibi çıkıyor yani.

soru 1: beyanname kimin üzerinden verilecek?
soru 2: geldiği gibi giden kira için de beyanname vermem gerekir mi?
0
yazar yazmaz yazan yazar
(06.03.24)
kiradaki evler babanızın üzerine ise babanız beyanname verecek.

normalde ödenen kiralar gider gösterilir, fakat evleri sizin olmadığı için ödediğiniz kirayı gider gösteremezsiniz.

babanız sizin yanınızda yaşıyor veya ikematgahı sizde ise olur.
fakat yine de oradan geliyor oraya gidiyor şeklinde değil gelir ve giderlerler satır satır gösterilmeli.
0
nuisance 2
(06.03.24)
o zaman mecbur ben vermek zorundayım kira beyannamesini veya başka bir yolu olmalı. sonuçta para benim hesabıma yatıyor ve aynı oranda kira veriyorum.
0
🌸yazar yazmaz yazan yazar
(06.03.24)
Benim de kirada evim var ama kira annemin hesabina yatiyor.Bu durumda beyannameyi ben mi verecegim yoksa annem mi verecek?
0
turkuaz
(06.03.24)
Aynı şekilde annemin üzerine olan evin kirası benim banka hesabıma yatıyor ve ben kiramı ödüyorum o parayla. Vergi dairesinden sürekli bana mesaj geliyor vergi yükümlülüğüm olduğuyla alakalı ama annem gidip evin kendi üstüne olduğuna dair beyanname veriyor vergiyi ödüyor. Şimdiye kadar bir sorun yaşamadık.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(06.03.24)
@orta buyuklukte bir ulkenin krali

kendi verdiğin kirayı düşemiyorsun ama bu şekilde? vergi dairesi zaten seni görüyormuş muhatap olarak. neden anneniz üzerinden ödeme yapıyorsun?
0
🌸yazar yazmaz yazan yazar
(06.03.24)
@yazar yazmaz yazan yazar İlk mesaj geldiğinde vergi dairesine gidip durumu anlatmıştım. ''Ev kimin üzerineyse beyannameyi o versin şu hesaba yatıyor diye belirtsin'' demişlerdi. O yüzden vergi dairesinin dediğini yapıyoruz.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(06.03.24)
(15)

İnce ayak bileği

Amaranta ursula
Iyiyakşamlaar herkeseİnce bilekler hakkında ne düşünüyorsunuz? El olur ayak olur. Neden sexi kabul edilir? Kalça ve meme gibi doğurganlık ile bağını da bulamadık. Sadece kadında mi sexidir? Erkekte de sexi bulan yok mu mesela? Kabartma tozu keki nasıl kabartır?Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdi
Iyiyakşamlaar herkese

İnce bilekler hakkında ne düşünüyorsunuz? El olur ayak olur. Neden sexi kabul edilir? Kalça ve meme gibi doğurganlık ile bağını da bulamadık. Sadece kadında mi sexidir? Erkekte de sexi bulan yok mu mesela? Kabartma tozu keki nasıl kabartır?

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
0
Amaranta ursula
(27.02.24)
Bence kötü görünen bir şey ince bilek. Erkekler nesine bu kadar ayılıp bayılıyor anlayabilmiş değilim ben de.
0
yazdonumu
(27.02.24)
tek başına seksi değil ama narin bir şey olduğu için "petite" kızların güzelliğini, seksiliğini pekiştiren bir şey.

fetish olarak diyorsan, ben de anlamıyorum.
0
gabe h coud
(27.02.24)
İnce ayak bilekleri göze hoş geliyor. En azından benim gözüme hoş geliyor. Seksi olarak görülen her şeyin ille de doğurganlıkla bir bağı olmasına gerek yok bence. Bir kadının ince parmaklı eli de bana güzel geliyor mesela. Kadınlar genel olarak güzel varlıklar.
0
pispinti
(27.02.24)
Ne kadar ince olduğuna bağlı. Kalın bilek seksi değil. Ya kilo ile ilişkili ya da erkeksi geliyor sanırım. Üstüne düşünmedim. Haliyle kalanı seksi yapıyor. Yoksa ince bacak ve kalın bacak karşılaştırmasında seksi ya de değil denilenin Doğu Asyalı seviyesi ince bacağın da kilolu kalın bacağın olmaması gibi. Üst ve alt sınırlar var.
0
nawar
(27.02.24)
Bu arada bir kadın olarak benim gözüme de hoş geliyor kadında ya da erkekte olsun fark etmiyor. Sadece neden hoş geldigini anlayamadık:/
0
🌸Amaranta ursula
(27.02.24)
Sexiliğin tanımı veya sınırı var mı?
Saçma şeyler de sexi gelebilir takılmayalım
0
Cezcez
(27.02.24)
Şöyle olabilir. Hani dans ve hareketlere hep bir esnekliğin estetiği var. Bunun ile kodlanmış olabilir ya da yine aynı şekilde. Dediğim gibi feminen olması da onu erkek için çekici yapıyor. Küçük ayak ve el konusu da. Tabii bunun dışında kesin mitolojik göndermeli açıklaması da vardır :p
0
nawar
(27.02.24)
İnce bilekler hakkında ne düşünüyorsunuz?

> hiçbir şey düşünmüyorum. ona gelene kadar neler var.

ince bilekliyle de çıkarım, kalın bilekliyle de çıkarım..

karikaturkutur.wordpress.com
0
tabudeviren
(27.02.24)
Tamamen çağın güzellik algısı ve dayatmalarından ötürü olduğunu düşünüyorum.

Ben de ince bilek severim. Narin el severim. Küçük ayak severim. Ama neden, açıklayamıyorum.

1000 yıl önce yaşasaydım belki de gürbüz, iri kadınlardan hoşlanacaktım. İşte anadolu kadını bee taşı sıksa suyunu çıkarır diyecektim.

Falat günümüz dünyasında narinlik daha fazla estetiklik uyandırıyor. Aşırıya kaçılmadıkça tabi!
0
ananiyimioguz
(27.02.24)
ince ayak bileği seviyorum. erkek bileğine göre çok farklı görünüyor, o yüzden yükseliyorum. ayrıca ince ayak bileği ayağa dişil bir kıvrım veriyor.
0
benarrivo
(28.02.24)
ince ayak bilegi cok seksi bir sey. Guzel bacak, guzel ince ayak bilegi ve guzel ayak bir kombodur.Bunlardan biri olmadan digerleri de olmuyor.Kalin bilek erkeksi gozukuyor.
0
turkuaz
(29.02.24)
bu arada konudan bağımsız, kalın bileklilerin libidosunun daha yüksek olduğuna dair bir bilgi kalmış kafamda ne kadar doğru bilmiyorum.
0
ananiyimioguz
(29.02.24)
ince ayak bileklerini ben de güzel buluyorum. kendimce yanıtım, ince ayak bilekleri sağlıklı bir kardiyovasküler sistemi işaret ediyor olabilir. çeşitli damar ve romatizma hastalıklarının ayak bileklerinde şişkinlik olarak belirti verdiğini hatırlıyorum.
0
engelbert humperdinck
(29.02.24)
Kitabı ve dolayısıyla ismi yanlış hatırlıyor olabilirim ama Don Kişot sevgilisi Dulcinea'nın ne kadar alımlı, ne kadar seksi olduğunu anlatırken kadının bıyıklarından bahsediyordu.

Aynı şekilde 19. yüzyıl yazarları kadını överken ne kadar tombul olduğunu anlata anlata bitiremezler. Bir gram etin bin ayıbı örttüğüne dair atasözümüz bile var.

O dönemlerde öylesi popülermiş. Bu dönemde de bu. Mağara devrinden genlerimize kazınmış bir olay değil yani. İnce ayak bileği kadına zerafet, narinlik veriyor.

Ben de severim :)
0
Mirket
(29.02.24)
şahsen ince bilekleri ve ortalama üstü kalın bilekleri güzel bulmuyorum, ince bilek neden sevilir anlamam.
0
ravenudon
(29.02.24)
(10)

Kiracı hakkında ne yapmalıyım?

ekaterina
Evimi 2020 yılında kiraya verdim, daha sonra 2021’de yasal oran %35 çıktı, ben de %30 yapın siz dedim, sonra da %25 şartı geldi, 2. Sene %25 zam yaptı, 3. Senede %25 çok az oluyor yasal oran 70 çıktı ama %60 yapar mısın krediyi ödesin bari zorlanıyorum dedim, ben devletin verdiğinden 1 tl fazla yapa
Evimi 2020 yılında kiraya verdim, daha sonra 2021’de yasal oran %35 çıktı, ben de %30 yapın siz dedim, sonra da %25 şartı geldi, 2. Sene %25 zam yaptı, 3. Senede %25 çok az oluyor yasal oran 70 çıktı ama %60 yapar mısın krediyi ödesin bari zorlanıyorum dedim, ben devletin verdiğinden 1 tl fazla yapamam dedi, ben de bir şey demedim ve her ay dava vs açamayayım diye 5812 tl ödüyormuş, 12 tl bana hakaret dedim ama beni kötü niyetli olmakla suçladı (evin yeri vadi istanbul’a yakın ve rezidans btw). Ev bize lazım şimdi, annemler istanbul’a taşınacak, annem 6 ay arayla 2 büyük ameliyat geçirecek dizlerinden. ben başka kiracıya da vermeyi düşünmüyorum bi daha ama avukatım dedi ki çıkarmak çok zor 2 sene uğraşırsın :/ Sözleşme yenileme dönemi geliyor, siz nasıl fazla zam yapıyorsunuz? Eğer çıkaramayacaksam bu fiyata oturmasın ki başka bir ev tutabileyim anneme.
0
ekaterina
(26.02.24)
5 sene dolduğunda kira tespit davası açabilirsiniz ancak. çıkartma işi kısa vadede çok çok zor, ihtiyaç nedeniyle bile olsa avukatın dediği gibi davalar çok uzun sürüyor.
0
mustafakesekci
(26.02.24)
Benzer bir surecten geciyoruz. Sozlesme yenileme donemini kacirmadan dava acmak gerekiyor ihtiyac nedeniyle diye biliyorum. Kira icin 5 yil beklemek gerekiyor ama ihtiyac nedeniyle sadece sozlesme yenileme donemi galiba bizim avukat boyle dedi ama bizim ayni zamanda 5. Yila denk geldigi icin emin değilim. Bence her turlu ihtar cekip dava acin belki ugrasmak istemeyip cikar gider
0
instant crush
(26.02.24)
Kirayı resmi olarak %25'ten fazla artıramazsınız. Maalesef bazı art niyetli kiracılar bunu istismar ediyor.

İhtiyaç nedeniyle ihtar çekip, dava açın. Ancak ayak diretirse 2-3 seneyi bulur. Öncesinde avukata vereceğim parayı size veriyim çıkın diye anlaşmaya çalışın. Yoksa yapacak bir şey yok, bekleyeceksiniz.


.
0
kartallar yuksek ucar
(26.02.24)
Hastalik gerekçesiyle kiraci çikartilmaz sonuçta depremzede vs de degilsiniz. Ne yazik ki bu durumu bahane eden çokça ev sahibi var.

Size önerim kiracinin tasinacagi yerdeki 6 aylik kirasini+depozitosunu+tasinma masraflarini karsilamayi teklif etmeniz yönünde.
0
Yourcousinmarvinberry
(26.02.24)
vakit kaybetmeden dava açardım ben olsam.
0
gabe h coud
(26.02.24)
zor işler gerçekten...

yeni aldığımız evden tadilat yapacağız diye kiracıları çıkartmak için epey uğraşmıştık, yasal hakkımız olduğu halde.

%25 meselesi gerçekten çok anlamsız çatışmalara sebep oldu.

arkadaşların dediği gibi kontratın 5. yılında yeniden değerleme yapma şansı oluyor o da önümüzdeki yıla denk geliyor. bu şekilde devam eder önümüzdeki sene kira 5 kat falan artar bu durumda görünen.

bize avukatın önerdiği anlaşma yoluna gitmemizdi ve biz de bu şekilde çıkardık. her halükarda noterden 6 ay içerisinde evi boşaltmaları için ihtar çekmiştik.

siz de görüşün. durumu anlatın.

ekşide vs. dava açılması sonrasında uzlaşma komisyonu mu her ne ise o şekilde hızlıca sonuç aldığını yazanlar vardı. belki bu şekilde çözülebilir.

ancak ilk olarak karşı tarafla görüşmek, zaten kısa zaman içerisinde yeniden değerlendirme olacağı (1 yıl) bu durumda semtteki rayiçe kiranın geleceği, 4-5 kat artacağı, sizin de gerçekten eve ihtiyacınız olduğunu söyleyerek orta noktayı bulmaya çalışın.

taşınmayı karşılayabilirsiniz, bikaç ay kirayı silebilirsiniz vs.

yok hiçbirine evet demiyorsa arkadaş, yapacak bir şey kalmamış olabilir.

bu nedenle zaten sosyal sıkıntılar insanlar arasında çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
0
gurur
(26.02.24)
Yani ben neden 6 aylık kirasını+taşınma masraflarını vereyim evin yarısını da üstüne yapayım hatta az oldu söylediğiniz. insan ev sahibi olunca aşırı zengin olmuyor. Ben maaşım 6000 tl ken bu eve 600 bin tl kredi çekerek girdim, 2 sene hiçbir şey yapmadım taksitlerini ödeyeceğim diye.

Pardon da hastalık nedeniyle kiracı çıkarılmaz nasıl bi bahane, ayrıca depremzedeyiz, olmadığımızı varsaymışsınız ama evimiz yıkılmadı sadece, ben depremden sonra dedim ki biz idare ediyoruz oturun sıkıntı yok ama seneye çıkın, 1 sene önce söyledim.

Ya bu Türkiye’deki bi insan bi şeyi haketmek için neden ölüp bitme durumunda olmalı ben gerçekten anlamıyorum. Tepkim size de değil bu ülkeye. Mevcut kiracıyı çıkartırsan evini kiraya veremezsin diyor kanun tamam vermeyeceğim yüksek kira peşinde değilim diyorum yine de ama öyle olmaz ki deniyor, gerçekten hasta oldum ya kadın yürüyemiyor 2 tane adam kar edecek diye düşünüp duruyoruz. Hayır başka ev tutacak paramız yok, ameliyat ücreti 480 bin tl çünkü. Avukata para da vermeyeceğim arkadaşım avukat.

Bu arada bir arkadaş mesaj attı 5. Yıl şartı kalktı diyor. Bunu araştıracağım.
0
🌸ekaterina
(26.02.24)
Ben de yeni bir ev satın aldım ve kiracıyla fiyatta anlaşırsak para vererek çıkartacağım. Şuan sanırım ödemesi gereken kiradan 13 bin lira kadar daha az ödüyor. Davanın sonuçlanmasını beklesem ve 2.5 yıl sürse 13.000 x 30 ay = 390.000 tl ediyor. Bu kişiyle 100 bin tl'ye çıkması için anlaşırsak 290.000 tl + avukat masrafı kadar kardayım.
Hiç "Ama bu haksızlık, neden veriyorum ki! diye düşünme, ekonomik olarak mantıklı olan seçenek bu. Türkiye böyle bir ülke, ne yapabiliriz?
0
fobfilm
(26.02.24)
Yani siz çıkartıp kiraya verip gelir elde edeceksiniz benim öyle bir gücüm yok maalesef.
0
🌸ekaterina
(26.02.24)
Kiraci zaten uzlasmaz bir tavir takindigi icin ben olsam 2-3 sene de surecek olsa simdiden sureci baslatir iki senelik zarari sineye cekerdim.Kiraciniz farkinda degil ama esas kazigi ciktiktan sonra o yiyecek.Kendine acimayana ben hic acimam.Bir avukat ile baslatin sureci.2 sene ise 2 sene
0
turkuaz
(26.02.24)
(13)

İş takibimi geliştiremiyorum, tavsiyelere açığım …

Omelas'ı Terk Eden Köylü
Selamlar ahali,Yurtdışında uluslararası bir şirkette çalışıyorum, yakın zamanda yönetici oldum. İş tanımı olarak bir ürüne bakıyorum ve ürünü geliştirmek için satış ekibi, ürün geliştirme ekibi, data science ekibi ile birlikte toplamda 30 kişi ile çalışıyorum. Bizim ekip de 9 kişilik. Kişisel olarak
Selamlar ahali,
Yurtdışında uluslararası bir şirkette çalışıyorum, yakın zamanda yönetici oldum. İş tanımı olarak bir ürüne bakıyorum ve ürünü geliştirmek için satış ekibi, ürün geliştirme ekibi, data science ekibi ile birlikte toplamda 30 kişi ile çalışıyorum. Bizim ekip de 9 kişilik.
Kişisel olarak hayatım boyunca hiç not tutan bir insan olmadım. Lisede defterim hep eksikti, ünide kırtasiyelerdeki notlardan ve kitaplardan çalışırdım. Çalışırken sadece kafama daha iyi girsin diye not alır tekrarları yine kitaptan yapardım. Jr ve sr dönemlerinde bir şekilde götürüyordum ancak şu an çok fazla paydaş var ve işler sadece hafızamdan ilerliyor. Şu ana kadar bir sorun yaşamadım ancak bir yerde patlayacak bu farkındayım.
To-doist, notion, asana, one note, trello hepsini denedim ancak yok olmuyor. Düzenli tutamıyorum notları, alışmamış organda durmuyor don. Benim gibi bu süreci yaşayanlar nasıl yürüttü süreci çok merak ediyorum.
Her türlü önerinize açığım, beni düzenli bir insan yapın :(
0
Omelas'ı Terk Eden Köylü
(24.02.24)
" şu ana kadar bir sorun yaşamadım ancak bir yerde patlayacak bu farkındayım."

patladıktan sonra o beklenen düzenin gelmesi ve bu huzursuzluğun meyvesini vermesi yakın gibi..
0
diyecevaplandı
(24.02.24)
Kompleks bir uygulamaya gerek yok. Gerekli gereksiz bütün yapılacakları not alacaksınız bir listeye. Telefonun notlar kısmı bile olur.
0
but that was just a dream
(24.02.24)
cebinde a6 not defteriyle dolaş aklına geleni yaz. akşam pcye geçirirsin. vakit alacak ama patlamaktan iyidir

@but +1. ben yazarken cevabı gözükmemişti
0
lambırcek
(24.02.24)
aynı soruna sahip biri olarak, duyuruyu takipte kalacağım. benim kötü olan hafızam da iyi değil, unutuyorum.
0
mizore
(24.02.24)
Bence excel yardımcı olabilir.
0
Ley
(24.02.24)
Yazili takip sart. Bir unutursun iki unutursun sonra islerin ve isteklerin sallanmaya baslar. Basit bir uygulamayla basla. Sadece not alma ve aldigin notu sana zamani gelince hatirlatma fonksiyonlari bile olsa baslangicta kafi. Trust me onlarca irili ufakli isi organize edip son detayina kadar takip ederken millet sok oluyordu. Hicbir ozel yetenegim yok. Tek kuralim vardi istenenler ve istediklerim seklinde her seyi kacirmadan kisa kisa not alip due datelere alarm kuruyordum. Hic zahmetli degil. Hatirlatacak kadariyla satirbasini bile yazsan yeter. Bazen tek anahtar kelime bile olur. Benim mevcut notlardan biri “fuck the bald” bu uc kelime kime ne zaman ne sekilde bir aksiyon alacagimi ve yanimda ne goturecegimi bana eksiksiz hatirlatacak.
0
w fre
(24.02.24)
Ben de mesleğim gereğince süreli İş takibi yapıyorum. Ajanda kullanıyorum. bana ne iş verilirse mutlaka bunları not alıyorum. yapınca da fosforlu kalemle üstünü çiziyorum. Ben de mesela online uygulama kullanamıyorum ama yazılı olduğu zaman, elimde kalem kağıt olduğu zaman bunu yapabiliyorum tavsiye ederim.
0
turuncu tonlarda
(24.02.24)
Hangi email servisi kullaniyorsun? Outlook ise coook guzel cozumler var. Youtube'da millet deli oneriler veriyor bize gerek bile yok
0
floydian
(24.02.24)
Slack kullanıyoruz
@floy
0
🌸Omelas'ı Terk Eden Köylü
(25.02.24)
Ben de senin gibiyim.Ajandalara aldigim notlara bile sonradan bakmiyordu eger cok spesifik bir sey yoksa.Tavsiyem onenote kullan.Bunu kesfettikten sonra is takibi not alma becerileri vs. cok gelisti bende
0
turkuaz
(25.02.24)
Uzaktan çalıştığımız için ve her şey slack üzerinden aktığı için birine atama gibi bir durumum olmuyor.
0
🌸Omelas'ı Terk Eden Köylü
(25.02.24)
Microsoft olsa el ile not + microsoftun onenote + todo + planner hepsini kombinasyon yaparsiniz diyecektim. Acayip iyi Microsoft:/
Bu noktada yazmak dışında net çözüm göremiyorum.
0
logisticsmanager
(25.02.24)
Fiziki ajdana hepsinden iyi.
0
dre mithatoğlu
(25.02.24)
(7)

Ara öğün kahve olur mu?

dolantindr
Ara öğün olarak kahve olur mu?
Ara öğün olarak kahve olur mu?
0
dolantindr
(14.02.24)
Acıktırir.
0
ferenc
(14.02.24)
besin değeri yok. sütlü kahve bayağı tok tutuyor da
0
ala09
(14.02.24)
Yanında kurabiye kek olur
0
limonlu eksi
(14.02.24)
Olmaz.
0
logisticsmanager
(14.02.24)
yanına şöyle güzel bir brownie, biraz beyaz çikolata ve fıstıklı cookie ile birlikte güzel bir aperatif olur.
0
joooper
(14.02.24)
düzgün beslenen biri için ara öğün olmasa da olur. kilo vermek için sadece 2 öğün yiyenler de var.

yani 2 öğün arasında kahve içebilirsin, 2 öğünü düzgün yiyorsan, besin değerlerini dengeli alıyorsan. kahveye ara öğün diyemeyiz tabii. vücuda giren biraz besin değeri olan bir içecek. smoothie gibi biçok şey koyduğun bir içeceğimsi öğün de olur ara öğün de mesela.

kahve yanında hafif bir şeyler yersen ara öğün olur. gavurların snack dediği olur. bu da sana kalmış. sağlıklı olsun dersen kuruyemiş olur. meyve olabilir. meyvelerde muzun gideri var. daha uğraştırıcı şeyler için sağlıklı pancake'ler, sebze unlarından yapılmış mamuller de oluyor. sağlığa takmıyorsan herhangi karbonhidratlı proteinli vs. bişeyler yiyebilirsin.
0
ermanen
(14.02.24)
2 ogun yaparken aralarda kahve iciyorum ben.Tok tutmaya yardimci oluyor bende.
0
turkuaz
(14.02.24)
(25)

Siz bir insanı uyarır mısınız? Yoksa fişini çeker misiniz?

tchuck
Soruyu doğru bir şekilde soramadım ama bir örnek üzerindenanlatmam gerekirse;eve yarım günlük temizlikçi çağırıyoruz. kadın ilk 2-3 gelişnde işini düzgün yaptı.sonra bi anda öğlen 12de gelip, 2de çıkmaya başladı. 1de geliyor 3te çıkıyor 3.30da çıkıyor.ben de bu kadına hiçbir şey demedim "2de çıkamaz
Soruyu doğru bir şekilde soramadım ama bir örnek üzerindenanlatmam gerekirse;

eve yarım günlük temizlikçi çağırıyoruz. kadın ilk 2-3 gelişnde işini düzgün yaptı.
sonra bi anda öğlen 12de gelip, 2de çıkmaya başladı. 1de geliyor 3te çıkıyor 3.30da çıkıyor.

ben de bu kadına hiçbir şey demedim "2de çıkamazsın, yarım gün anlaştıysak en az 4 saat durman gerekir. buralarda tozlar duruyor, şurayı silmemişsin, burayı bilmem napmamışsın" gibi uyarılarda bulunmadım.

direkt yol verdim.

bu ilk kişi de değil, tüm herkese bunu yapıyorum.

iş veya günlük hayatımda da aynıyım. birinden bir şey istemem, bir şeyi düzeltmesini istemem, uyarmam etmem. direkt o kişiyle çalışmyı vs. bırakırım.

çünkü bana "uyarılmadığı sürece" işini hakkıyla yapmayan insanlar "ahlaksız" geliyor. yani bn bu kadını uyarıp ne yapacağım? bütün gün başınad durup onu mu denetleyeceğim? avizeyi silmesi gerektiğini her sferinde ben mi söyleyeceğim? yani bu kadına supervisorluk falan mı yapacağım gerçekten?

veya işyerimde altımdaki kişiye "bir sürü iş varken youtube mu izliyorsun?" demeliyim? yani bunu benim söylemem gerekiyor mu gerçekten?

ben bu insanları uyardığım için düzeldikleri sürece, yarın bir gün uyaramayacağım bir pozisyonda kalırsam, işlerini doğru yapmayacaklar öyleyse?

veya yanlış mı düşünüyorum?
sizin tavrınız noluyor genelde?
0
tchuck
(12.02.24)
ben de genelde uyarmam. çünkü nasıl teoki vereceğini bilmiyorum uğraşamam. kimse vazgeçilmez değil. ha değer verdiğin biridir. ya da uyarınca değişeceğine inancın varsa uyarırsın.
0
jelly bear
(12.02.24)
sizin bizim ne yaptigimiz onemli degil. dogrusu ve yanlisi ne ona bakmak lazim. hayatta binbir turlu olay, durum, istisna vs dinamik var. herkese ibmde calisiyormus gibi davranamazsiniz. davranirsaniz cevrenizde pek hos bir intiba birakmazsiniz.
0
buenosdias
(12.02.24)
insanlara onlardan ne beklediğimi söylerim

eve temizlikçi hizmeti alırken, iş yerinde task dağıtırken

daha esnek davranıyorum, insan yönetmek ve verim almak böyle bir şey bence
0
grimavi
(12.02.24)
buenosdias+1

Size göre doğruyla olması gereken şey her zaman genel geçer doğru olmayabileceği gibi, insanların hata ve davranışlarının çeşitli geçerli sebepleri olabilir. O yüzden insanlarla konuşup onları anlamaya çalışmaktan zarar gelmez diye düşünüyorum.
0
salihdt
(12.02.24)
Ben önce uyarırım ona rağmen olmuyorsa çalışmam o kişiyle. Ama bu arada kendime de bakarım, acaba yaptığımız anlaşmaya ben de tam anlamıyla uydum mu? Ya da karşımdaki insandan kapasitesinin üzerinde beklentide bulunuyor muyum? Mesela az para verip çok iş mi bekliyorum? Sigorta yaptım mı? Çünkü bazen insanlar çok zor durumda kaldığında mecburen bazı şeyleri kabul ediyorlar ama nihayetinde insan. Ego devreye giriyor vs. Her zaman önce uyarıdan yanayım.
0
rock n roll
(12.02.24)
uyarırsın pişman olursun, bozulur,
uyarmazsın pişman olursun, düzelmeye meyilli birisidir, toparlar kendini, sebepleri varmıştır vs.

arkadaşların dediği gibi durumu iyi analiz etmek ve ona uygun davranmak olabilir.
0
WithWorth
(12.02.24)
Sıkıntı yaşadığı bir çalışanı uyarmak, düzeltmek, verimli hale getirmek yerine her seferinde göndermeyi seçen kişi pek başarılı bir yönetici değildir.
Çok aşırı örnekleri dışında tutarsak gönderdiğiniz kişi ile yerine gelecek kişi arasında dağlar kadar fark olmayacaktır. Sürekli işe birilerini alıp gönderip yenisini almak uzun vadede baktığımızda çok zararlı olabilir.

Kendi evinizin temizliği konusunda bu şekilde davranınca eviniz temizlenmemiş oluyor ve bununla baş edebiliyorsunuz ama çalıştığınız şirkette işler bu kadar sık aksadığı zaman suçlu o verimsiz çalışan değil o departmanı yönetemeyen, o çalışanlardan verim alamayan yönetici olacaktır.
0
michael_knight
(12.02.24)
en iyisini yapmışsınız. bu saatten sonra millete yol yordam mı öğreteceksin.
ahlaki kurallar, etik davranışlar her yerde aynıdır.

4 saat kalmaması ayrı bir sorun işini yapmaması daha büyük sorun.
eli çabuk olsa tamam dersin o da yok.

bu insanlar insanların iyi niyetlerini sömüren tipler.
0
OgutucuRecep
(12.02.24)
Uyarı işin doğasında olan bir şey. En iyi çalışan bile işi savsaklayabilir. Bence hiç uyarı yapmadan her şeyi harfiyen kitabına uygun yapan ve bu motivasyonunu sürekli devam ettiren birini bulma olasılığına sarılmak sadece sizi yorar. İşleri kendiniz için zorlaştırmış olursunuz. Bu kişi ideal bir çalışan olurdu, ancak gerçek hayatta ideal tanımlar çoğunlukla hayal ürünü olarak kalır.

İş bağlamında düşününce işi savsaklayan çalışan = kötü çalışan demek değil. Eğer normal şartlarda işini düzgün yapan biriyse ve sonradan işin bozulduğunu görüyorsanız uyarı yaparsınız ve eğer iş düzelirse bundan hem kendisi hem de düzgün iş yapan birini elinde tutan kişi olarak siz fayda sağlarsınız.

Uyarıyı dikkate almak da bir meziyet ve iyi bir çalışanın bir göstergesi. Bana sorarsanız sizin tavrınız uzun vadede size kaybettirir.
0
akhenaten
(12.02.24)
ben daha cok zor konusmalardan kacan ve kendine de zaman zaman kirilgan ve zayif olma izni vermedigi icin karsi tarafla da bunu iletesemeyen ve buna izin vermeyen bir insan goruyorum acikcasi. sizi bilemem ama insanlar makine degil, herkesin iyi gunu, kotu gunu, zor gunu var, bu bazen bir gun degil belli bir zaman suruyor. bunu benle konusmadan bana yol veren bir liderim olsa, dusunecegim son sey 'bana soylemeden benim yapmam gerekirdi' olurdu herhalde. kimin ne yasadigi, neden ne yaptigi konusunda hicbir fikriniz yok, fikrimiz yok aslinda, yasamin ozu bu. kendi varsayimlarinizla yasiyorsunuz anladigim kadariyla. mutevazi olmak onemli. hayat sizin dogrularinizdan, ne nasil olmali'larinizdan ibaret degil.
0
kassiopeia
(12.02.24)
Uyarmadan yol vermek bana yanlış geliyor. Kimse benim zihnimi okumak veya benimle birebir aynı önceliklere sahip değil. Elbette iş etiği ve sorumluluk denen kavramlar çok önemli (yani uyarmadan işini düzgün yapan kişi tabi ki uyarı aldıktan sonra düzgün yapandan daha önde bu anlamda), ama herkesin geçmiş deneyimleri, çalıştıkları ortamlar ve kişiler de farklı. İki kişinin aynı noktada buluşması için konuşmak gerekir. Ha, konuşma üzerine hala bildiğini okuyordur, o zaman elbette yollarımızı ayırırız.
0
fotrsapka
(12.02.24)
Bu gibi hizmet alimlarinda tutumunuz ise yarayabilir ancak is yasaminda da bu sekilde davranirsaniz yoneticlilik kariyerinizde hayal ettiginiz yere gelmeniz zor olur.
0
turkuaz
(12.02.24)
Bu tarz durumlarda herseyi en bastan konusup firsat vermemek lazim
0
Zetnikov
(12.02.24)
Iste sure veriyorum, o surede bitmezse maille uyari, art niyetli birsey varsa uyarmakla yorulmam.
Bir de 100% hakli olup en kibar sekilde uyardiginda bile insanlar tavir aliyor, triplere giriyor. o yuzden hic ugrasamam.
0
spherical
(12.02.24)
Birde her insan herseyi dusunebilecek kapasitede olmayabiliyor.
0
Zetnikov
(12.02.24)
uyarmam, uyarmakla insan değiştiğini hiç görmedin. temizlik gibi basit bir konuda yol vermek en doğrusu.
0
orpheus
(12.02.24)
Belirli başlı durumlar için elbette ki öncelikle uyarmak gerekiyor. Onun dışında yazdığın her şeyde haklısın. Yani çalışma stili değişikliği ile çalışmama farklı şeyler. Çalışmayanı uyarmaya gerek yok. Uyardıkça çalışıyorsa, uyaran olmayınca kaytarıyordur. Beyaz yakalı işçilerin ve memurların %80'i de böyle.
0
nawar
(12.02.24)
fişi çekmek deniyor muydu bu duruma? bir çırpıda silmek diye biliyordum ben.

cevap: bence uyarmak denenmeli. hepimiz insanız. hata yapabiliriz. hayatımızda sağlığımızda vs. kötü giden durumlar olabilir.
0
ermanen
(12.02.24)
uyarmam. hatalarını düşünemeyecek insanla önce muhabbeti indirger, sonra da keserim.
0
tolgan
(12.02.24)
Değişkenlere tavırlara bağlı
Sizi haksız bulmadım
0
basond
(12.02.24)
kötü niyetli insanları silmek daha mantıklı
düzeltmeye çalışmak yıpratıcı olur

herkes hata yapar kimse mükemmel değildir
bu gibi durumlarda ben hata yaptığımda silseler nasıl olur empatisi yaparım

parasını az verebilirdiniz temizlikçinin ya da ne derdi varmış diye sormak
bir de hiç kimse başkasının evine özenmek ne kadar iş ahlakı deseniz de
ev temizliği için başkasını çağırmak güvenmek evi emanet etmek büyük risk

"bir sürü iş varken youtube mu izliyorsun?"
iş zamanında yetişmez ise sizin üstünüz sizden hesap sorar
ve projeler genelde zamanında yetişmez, iyi bir yönetici en başta bundan daha dramatik durumlar için hata payı bırakır, zamanından önce işi bitirerek prim yapar

haksızsınız demiyorum ama sildiğiniz insan yerine daha iyisini bulmaya çalışmak da yorucu
0
mantık
(12.02.24)
"Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı; ...." bir de bu ayet gelir aklıma
0
mantık
(12.02.24)
bir çeşit pasif agresyon. iletişim eksikliği. tabii türkiye gibi eleştiriye kapalı insanların olduğu bir ülkede bunun olması normal ama doğru değil. düzgün bir üslupla rahatsızlığını dile getirmeyi öğrenmelisin. belki olumsuz bir geri dönüşten de kaçabiliyor olabilirsin bununla yüzleşmeyi de öğrenmelisin belki. en başta sana zararı olur.

burada kilit nokta da şu aslında. bir durumdan rahatsız olabilirsin. bu çok normal ve en doğal hakkın. bunu karşıdakini de kırmadan, kırılmadan dile getirmelisin. karşıdaki de kırılmamalı. ama türkiye'de insanlar eleştiriye açık olmadığı için hatta görevleri hatırlatıldığı zaman düşmanlaştığı için böyle bir pasif agresyon gelişiyor. ben de yumjuşak bir şekilde söyleyemem rahatsızlığımı. ya hiç bir şey demem senin gibi ilişiğimi keserim ya da kavga ederim. o yüzden aslında doğru iletişim kurmayı öğrenip rahatsız olduğumuz konuyu kavga da etmeden dile getirmemiz lazım. kimisi de laf cambazıdır, kendini çok iyi ifade eder o kadına rahatsızlığını söyler ama ipleri de koparmaz, bir gerginlik yaşamaz. bu önemli bir yetenek ve geliştirmek gerek.
0
blackkmamba
(12.02.24)
insandan insana değişir. böyle yapınca çevrende insan kalmaz. iş yaptıracak insan bulamazsın. sonuç odaklı olmak lazım. en baştan konuş, beklentilerini anlat. olmuyorsa ok ama kendi kendine çözsün, ben demezsem işini yapmıyor bakış açısı doğru değil. ülkede çalışan beyaz yakalının çoğunluğu gizli işsiz. internette takılmak üzerine, mail döndürmek üzerine maaş alıyor. hepsini kovalım o zaman.
0
gabe h coud
(12.02.24)
Zaten uyarmanızla, kendini düzeltecek karakterde biri, baştan bunu yapmaz. En güzelini yapmışsınız.

Uyarsaydınız, ya "bana iş mi yok" diye gidecekti, ya da kalıp baştan savma iş yapacaktı.


.
0
kartallar yuksek ucar
(13.02.24)
(15)

Mavi yaka maaşlarının beyaz yaka maaşlarını geçmesi

gnosis
Yakın zamanda çevremde iş değiştiren çok oldu. Özellikle sanayide (beyaz eşya, otomotiv) garip bir ücret dağılımı var sanki. Bir fabrikadaki mühendis 20 bin alırken aynı işi yapan diğer fabrikadaki mavi yaka 40 bine yakın para alıyor. Bu kişilerin işyerinde çalıştıkları süreler birbirine yakın, dene
Yakın zamanda çevremde iş değiştiren çok oldu. Özellikle sanayide (beyaz eşya, otomotiv) garip bir ücret dağılımı var sanki. Bir fabrikadaki mühendis 20 bin alırken aynı işi yapan diğer fabrikadaki mavi yaka 40 bine yakın para alıyor. Bu kişilerin işyerinde çalıştıkları süreler birbirine yakın, deneyimleri de öyle. Mavi yakanın çalıştığı yerde sendika varmış. Sendika farkı mı bu sadece?
0
gnosis
(08.02.24)
Bir sebep de ben soyleyeyim: ozellikle metal iş kolunda sendika var, toplu iş sozlesmesi var, grev var. Beyaz yakalilar ise sinif bilincinden bihaber bir sekilde beyaz yaka olmanin boş ego tatmini ile yetiniyor, örgütsüz oldukları icin de patrona "aman ağam, tamam paşam" diyor. Düşük maaslara kimse ses cikarmayinca da patron "ne ala" diyor haliyle. Ama tabi honda haklı. Metal işçisi en kalifiye işçi grubu. Yine de örgütlü birçok is yerinde ucretler is kolundan bagimsiz olarak yuksektir.
0
prole
(08.02.24)
@prole Yine de ben, sendika olsun olmasın, mavi yakalıların beyaz yakayı neredeyse ikiye katlamasını garip buluyorum. Ne kadar sebep yazılırsa yazılsın kabul etmek istemiyorum sanırım. Bir mühendis kolay yetişiyor demek ki.
Takıldığım bir konu da şu: işyerine yeni giren mavi yakalılar işyerinde daha uzun süredir çalışan diğer mavi yakalardan fazla ücret alıyorlarmış. Yazılımdaki ne kadar iş değiştirirsen maaşı o kadar arttırırsın taktiği bunlarda da varmış. Kimse kıdem falan beklemiyormuş. Bunu da 2 yılda 3 işyeri değiştiren kalıpçıdan duydum. Eskiden çok iş değiştireni almak istemezdiler.
0
🌸gnosis
(08.02.24)
yeri geliyor mavi yaka öyle işle yapıyor ki. teknik olarak ve zorluk olarak beyaz yakanın çok üstünde faydası oluyor. mühendis derseniz bir sürü var. fakat işi bilen usta mavi yaka bulmak çok daha zor. o sebeple de kaçmasınlar diye daha çok para veriyorlar. mesela bir ürünün tasarımını beyaz yaka yapıyor fakat onu fiziksel olarak işleyecek o makinenin a'sından z'sine kadar her şeyini bile cnc Operatörü bulmak çok zor. veya argon kaynağı ustası bulmak çok zor. bir de bu insanlar bu işi yaparken hayatlarını tehlikeye atıyorlar. beyaz yakada bu durumlar yok. o sebeple kalifiye mavi yaka beyaz yakadan çok daha fazla kazanması çok normal
0
limonlu eksi
(08.02.24)
Arz - talep dengesi. Herkesin yaptığı iş çok değerli ve kendine göre zorlukları var. Piyasada işveren bakıyor, x işi için 1000 kişi bulabilirken y işini halletmek için 10 kişi buluyor. Bu durumda maaş dağılımı da arz - talep dengesine göre belirleniyor.
0
dejame
(08.02.24)
Ben soyleyeyim; Türkiye'de beyaz yaka denilen meslekler aslında değil.
Fransa'da satin almaci, planlamaci ne bileyim bankada çalışanlar falan bunlar beyaz yaka değil. Normal çalışan.

Beyaz yaka müdürler ya da iş olarak sendikanin kurallarinda yüksek tekniğe sahip olan mühendis vs gibi işler için kullaniliyor.

Türkiye'de kandirilmisiz hepimiz. Satin almacinin beyaz yaka olması diye bir şey yok, işçi yani. Ama işte satilmis bu insanlara.

Kısacası fabrikadaki düz mühendis adamlarin aslında mühendis olmaması lazımdı ama ülkede elini sallasan mühendis, avukat, öğretmen. E böyle olunca hele bir de metal sendikasi altında olunca insanlar daha kazanir daha değerli oldu.
0
logisticsmanager
(08.02.24)
Mavi yakanin yaptigi isi herkes yapamiyor, beyaz yakanin yaptigi herhangi bir isi 6 ay icinde herkese ogretirsin. Bence zaten hep mavi yaka daha cok maas almaliydi. Dengeler yerine oturuyor diye dusunuyorum. Beyaz yaka hakkini soramayan masa basinda curumeyi kendine zulum gormeyen hicbir seye gikini cikarmayan bi topluluk aldiklari maas cok bile.
0
nic cage
(08.02.24)
mavi yaka her yerde değerli. herkes soruyor başka ülkeye nasıl giderim diye. mavi yaka ol git. senin sütçü beybi üniversitesi diplomanı millet ne yapsın
0
ferenc
(08.02.24)
turkiye'de ve almanya'da muhendislik yapmis biri olarak konusayim. turkiye'de muhendislik falan pek yapilmiyor. muhendisin yaptigi isleri cogunlukla teknikerler falan da yapabiliyor cunku muhendisi kullanmayi bilmiyorlar. muhendisler biraz daha akli basinda ve sorumluluk bilinci olan insanlar oldugu icin tercih ediliyor olabilirler. kismen de yasal olarak sirkette olmalari gerektigi icin olabilir. onlardan faydalanamadiklari icin degerlerini de pek bilemiyorlar. vasifsiz biri gibi davraniyorlar.

muhendisin de yapacagi pek bir sey yok. yap denileni yapiyor iste.

mavi yaka da kucumsenecek bir sinif tabii ki degil ama dunyanin hicbir yerinde bunlarin maaslari esit falan degildir. turkiye'de olay cok sacma boyutlara geldi.
0
bohr atom modeli
(08.02.24)
yaw yurtdisinda da boyle bununla turkiye yeni yeni tanismaya basladi, cunku dunyada bir beyaz yaka enflasyonu var, sayisi artan seyin de degeri duser.

Mevzu su, normalde mavi yaka olarak kalmasi gereken bir guruh, boomer ailelerin gaziyla, oglum/kizim bak biz okumadik surunduk, sen oku kendini kurtar mottosu ile sikimsonik tabela universitelerinden diplomalar aldiklar. Parali ailelerin cocuklari da zaten ozel universiteye parayi bastirdi diplomalari topladi. Dunyada usta sayisinda ciddi dusus var, o yuzden el emeginin degeri ciddi artmis durumda.

Yurtdisindayim, muhendislik yapiyorum. Burda dil bilmeyi birak turkce yazamayan adamlar insaatta fayans doseyerek, siva yaparak benden iyi kazaniyor. Iyi kazanma derken, bende 3-5 lira fazla degil, benim senelik maasimin 3-5 katini 3-4 ayda kazaniyorlar. Bu arkadaslar 6 ay calisiyor, sonra 6 ay tatil yapiyor.
0
cooperr
(08.02.24)
bohr atom modeli + 1.

Ülkemizde mühendis teknisyenlik, teknisyen işçilik, işçiler amelelik yapar (ameli, yani beden işi anlamındadır).

Ekonomi sıkışınca ... mühendisler teknisyenlik bile yapmadığı için bir anda değersizleşti. Teknisyenler ise, teknisyenlik yapmaya başladıkları için mühendis yerine kullanılmaya başlandı. Tabii ki işveren de mühendis yerine teknisyen kullanmaya başladı. Teknisyenlik de saha tecrübesi ister, tecrübeli teknisyeni kolay bulamazsınız. vs.

Mühendisim. Meslek kötülemek değildir, malesef durum değerlendirmesi böyle.
0
alfired
(08.02.24)
tekrar gibi olacak ama ben de beyaz yaka tabirinin yanlış kullanıldığını düşünüyorum. bazı meslekler beyaz yaka olmadıkları fikrini kabul etmiyorlar. sanayide durum aslında her zaman böyleydi. matbaacılık sektöründen örnek vereyim. işletmeler iyi bir grafikeri rahat buluyorlar ama ofset ustasını, baskı operatörünü zor elinde tutarlar. maaşı az verdin mi başka yere geçiyorlar.
0
jepa
(09.02.24)
1. İhtiyaç olandan çok daha fazla üniversite mezunu, mühendis var, bu kadar insanı istihdam edebilecek kadar yeni yatırım yok. Türkiyede sanayi&üretim hala emek yoğun olarak devam etmektedir.

2. Herkes üniversite okuyunca çıraklık-kalfalık-ustalık şeklinde ilerleyen zanaat işlerinde artık yeni personel yetişmiyor. Meslek liseleri işlevini yitireli çok oldu.

3. 1950'lerden sonra kırsaldan gelip şehre yerleşen ilk nesiller eğitim & meslek olmadığından çok zor şartlarda, az paralara çalıştı, çok ezildiler.
Çocuklarının bu şekilde yaşamasını istemediklerinden üniversite eğitimini olmazsa olmaz gördüler.
2000'lere kadar bence bu düşünce yanlış da değildi, sonrasında şehirlerde ki nüfus artışları ve yeni göçlerle durum tersine dönmeye başladı.

4. Sanayi ortamınında mavi yaka için iş ortamı vardiya, fazla mesai, gün içerisinde birkaç kısa çay molası, haftada 1 tatil, resmi tatillerde çalışma, dini bayram ve tatillerde en kısasından tatil demek.

Şuan ki genel talep masa başı iş, cumartesi pazar tatil, 8-5 mesai saati, bedensel çalışma gerektirmeyen, merkezi yerlerde olan işlerde,

5. Bir de özellikle personel açığı bulunan işlerin çalışma şartları ağır oluyor, kalıp-demir ustasının günlüğü 2000-2500 ancak it bağlasan durmayacak inşaatlarda kışın soğukta, yazın sıcakta iş kazası riskinin yüksek olduğu yerlerde çalışıyorlar.
Fabrika ortamında operatörsen, üretim bandında çalışıyorsan sürekli ayaktasın,

Sanayi siteleri, merdiven altı üretim yapan yerlerde ki insanlık dışı çalışma şartları saymıyoum bile.

6. Bu işler yurtdışında da çok değerli özellikle bu ekonomik sorunların iyice artmasıyla birlikte fırsatını bulan yurtdışına çıktı.
Turizm sektörü de buna dahil yetişmiş birçok personel maaşların azlığından ve çalışma şartlarının ağır olmasından kaynaklı körfez ve asya ülkelerine kaçtı.

7. Birde mavi yaka personeller çok daha kolay iş değiştiriyor, molarlarda, serviste(ortak servis olan yerlerde patronlar bundan çok dert yanar) sürekli iş para konuşulur, kim daha iyi para veriyorsa oraya geçiyorlar.


8 yıl mavi yaka işlerde saha da çalışmış, şu an kocaeli bölgesinde bir organize sanayi bölgesinin yönetiminde 11 yıldır çalışan biri olarak yazdım bunları.
0
sealth
(09.02.24)
Yaşadığım şehirde 22 yaşında birisiyle tanıştım. Ben 29 yaşındayım ama kendisi yaşından olgun ve ağır başlı duruyordu.
Ailevi sıkıntılardan ötürü üniversiteye gidememiş aşçılık falan yapmış.
Sonra sanayi için 3d modelleme öğrenip cnc işine girmiş 3-4 sene önce.
Şuan çocuğa 2500 dolar maaş veriyorlar. Hem cihazı kullanabiliyor hem de modeli pc den ayarlayabiliyor diye.

Ben de 4 yıllık bilgisayar mühendisiyim, 2000 dolar bile almıyoruz. Ama düşününce meslek fazlalığının, eğitimin kalitesizliğinden falan.. bir kaç mühendis dışında kimse öyle şirkete veya teknolojiye yön verecek işler yapmıyor, işlerde çalışmıyor.

Memur gibiyim bir ekran isteği geliyor, mobilde kodluyorum. Ekran geliyor, webde kodluyorum. 3-4 yıldır istekler de çok değişmiyor, yani yeni bir şey öğrenmemi gerektirecek bir durum da yok şirket içinde, aynı ekranların farklı işlevde olanlarını kodlayıp duruyorum.

Böyle düşününce evimde yattığım yerden, çalışma zamanımı kendim ayarladığım bir sistemde ben 3-4 yıllık tecrübeyle 50 alayım, sanayide ter dökenler 70 alsın okeyim yani. Onların boş vakti bile olmuyor. Ben kendime zaman ayırabiliyorum, hobilerimle uğraşabiliyorum, gezebiliyorum.

Ben de rahatlıktan vazgeçip dilimi ilerletip hard skillerimi geliştirsem bana da 3-5 bin dolar verirler ama işte memur gibi takılınca böyle oluyor, mavi yaka geçer tabi biz koltukta toto büyütüyoruz.

Ha öte yandan ekibimizin başındaki yazılımcı çok daha zeki olmasına, çok daha kafa patlatmasına rağmen 70bin alıyordur diyelim, yine bizim sanayideki arkadaş ondan çok kazanmış oluyor. Belki bu kısımda bir adaletsizlik olabilir evet.

Burada da belki o mühendisin şirkete kattığı kar ile, sanayideki arkadaşın şirkete kazandırdığı kar ya aynıdır ya da sanayi daha fazla para getirtiyordur, onunla ilgili de olabilir.
0
ananiyimioguz
(09.02.24)
Olay donup dolasiyor su soruya geliyor: patron islerinin devamliligi/kalitesi acisindan kimin gitmesini istemez ve bu gitmesini istemedigi adamlari tutmak icin minimum ne kadar maas verebilir?

Beyaz yaka denen cogu kisi kendini kaf daginda gorse de varliklari yokluklari bir.Istifa etseler baska birini koy yerine kisa surede adapte olur ayni sekilde isler devam eder. Buna karsi tecrubeli bir elektrik teknisyenini dusun.Yeri gelir bu teknisyen ince bir dokunusla yurt disindan servis gelmesini engeller on binlerce euroluk zarari engeller.Patronlar aptal degil.Zaten bu sekilde sonuclara pozitif etki eden beyaz yaka oldugunda onlari da kaybetmemek icin kesenin agzini aciyorlar
0
turkuaz
(09.02.24)
Bu başlığı gördüm ve eklemek istedim: eksisozluk.com
0
🌸gnosis
(23.02.24)
(9)

avrupa'da calisanlar nasil para biriktiriyor?

antikadimag
ortalama maaslara bakinca genelde 3-5k euro arasinda oldugunu goruyorum. ki bunlar oyle giris seviyesi pozisyonlar da degil. vergileri, kirayi ve yasam masraflarini dusunce kenara ayda 1k euro ancak atilabiliyor gibi. bu hesapta gozden kacirdigim bir sey var mi?turkiye ile karsilastirmiyorum bu arad
ortalama maaslara bakinca genelde 3-5k euro arasinda oldugunu goruyorum. ki bunlar oyle giris seviyesi pozisyonlar da degil. vergileri, kirayi ve yasam masraflarini dusunce kenara ayda 1k euro ancak atilabiliyor gibi. bu hesapta gozden kacirdigim bir sey var mi?

turkiye ile karsilastirmiyorum bu arada. amerika'da veya korfez ulkelerinde insanlar bunun 3-5 katini ayda kenara rahatlikla atabiliyor.

bekar, kiraya cikan biri avrupa'da yasayip kenara 1000 euro'dan fazla atabilir mi? (isvicre, luxemburg istisna diye biliyorum. almanya, ingiltere, fransa, hollanda, italya, ispanya dusunelim.)
0
antikadimag
(08.02.24)
benim bildiğim öyle çok da biriktirmiyorlar. çünkü evi bile taksitli alabiliyorlar bu yüzden birikmiş paraya pek ihtiyaçları yok. düğün dernek desen zaten öyle bizdeki gibi para harcamıyorlar.
uzun lafın kısası birikmiş bir paraya ihtiyaçları olacak hacimde büyük harcamaları olmuyor.
0
wild honey suckle
(08.02.24)
Abi şimdi amerika gibi olmamasının sebeplerini yazayim;
isten atilma riski az ve isten atilmak zor. Yani benim bir saniye bile işten atılma korkum yok. Bu acayip bir rahatlik. Şu an biraz bakarsanız Amerika'da işten çıkarılan bir sürü yazilimci vs var. Bunlar Avrupa'da o kadar kolay olamıyor haliyle arada fark var.

Buna ek olarak sağlık sistemi de öyle. Evet Amerika'da çok süper bir firmada calisirsan iyi sağlık sigortan olur. Ben Fransa'da eşim dahil olarak ayda 45€ ödüyorum, içinde diş ve göz vs hepsi var. Geçmiş hastalık falan diye bir goygoy yok.

Ev almak için 25 yıl kredi cekebilirsin.

Eğitim ücreti amerika ile kiyaslanamayacak kadar ucuz.

Bu arada bahsettigin ülkelerdeki gelir farki Avrupa'da daha az. Yani gelir esitliginin olaylarından biri de bu.

Avrupa'nın kötü yönleri var. Avrupa vs amerika sadece para diye bakarsak amerika daha iyi tabi. Ama covid dönemi sirketin amerika ofisinde isten cikarma olurken burada hiçbiri olmadi. Misal su anda da isten cikarma olmasin diye uğraşıyorlar avrupa bölgesinde çünkü çok zorlu süreç işten cikarmak.
0
logisticsmanager
(08.02.24)
Bu arada Amerika'da gidip yıllık 150 bin kazanan adama bakarsak evet de Amerika'da insanlar rahatca 5 bin dolar mi kenara atiyor?
Median us salary 59 bin
Median france 39bin

Amerika'da çok yüksek gelir grubuna sahip olanlar rahatca atar evet ama genel Amerika kişi başına zenginligi bir Fransız'dan düşük misal.


Bu arada kişinin aylık kenara atabildigi para oranina bakarsan istatistik olarak Amerika düşüşte bayadir ve ortalaması Avrupa'dan düşük.
Fransa 2022 17.1%
Amerika 3.33%
0
logisticsmanager
(08.02.24)
avrupada insanların para biriktirmeye çok ihtiyacları yok. mesela bizde yamyam kültürü oldugu için erkek bir dügün yapacak diyelim. tüm akraba sülük gibi yapışıyor adama. bir evlenme muhabbeti için 300 , 500 k paralar gidiyor. avrupada böyle bir saçmalık yok. bu sadece bir örnek. ev deseniz taksitle uzun vadede alabiliyorlar. araba desen 3 , 4 maaşları kadar. tatil v.s deseniz zaten ülkelerinin parası degerli. yurtdışına gittiklerinde az parayla çok tatil yapıyorlar. ultra zengin olma tutkusu yoksa bu insanlar niye para biriktirsin ki?
0
limonlu eksi
(08.02.24)
Eger birinci onceliginiz para biriktirme ise Avrupa kesinlikle dogru adres degil.Gene de eger para biriktirmek temel motivasyon ise Avrupa'da 5K€'dan yuksek maas+yillik bonus+hisse sendi vb. sartlar olmali.
0
turkuaz
(08.02.24)
Ben insanların abd ve avrupa'da ne kadar birikim yapabildiklerini detaylı olarak bilmiyorum açıkçası. Onun için sizin söylediğiniz oranları doğru varsayarak gideceğim.

Öncelikle 5k maaş alıp 1k kenara koyabiliyorsanız bu maaşınızın %20'sini biriktirebildiğiniz anlamına geliyor.

Şimdi dönüp bir de dünyadaki yaşam standartlarına bakalım. İdealize bir pencereden değil de, dünyanın diğer bölgelerine kıyasla düşünelim. Böyle bakınca ortalama bir avrupalı sağlıklı gıdaya erişimde, sığınma ve ulaşım ihtiyaçlarının karşılanmasında, eğlence ve sanatsal faaliyetlere ulaşımda, eğitim kalitesinde ve çalışan hakları konusunda dünya ortalamasının üzerinde ve euro bölgesi de kalkınmış bir alan durumunda.

O halde buradan alınan maaştan yapılan harcamaların hayat kalitesini sağlamada etkinliğinin büyük olduğu ve kenara atılan paranın da bir "güvence" sağlamaktan daha çok bireysel zenginliği artırmaya yönelik olduğu sonucuna ulaşabiliriz sanırım. Yani ihtiyaç için değil lüks için birikim yapılıyor olmalı daha çok. Bu da birikiminize dokunma olasılığınızı azaltıp onun yerinde kalmasına yol açarak uzun vadede abd'deki birinden daha fazla zenginlik üretmenize yol açabilir. Yaşadığınız bölge ekonomik olarak da stabil bir yer olduğu için yatırımlarınız gerektiği şekilde yönetilip, sağlam yerlerde değerleniyorsa çok da birikim yapılamıyor diyemeyiz sanırım.

ABD ölçeğinde düşününce ABD'de vergilerin Avrupaya göre düşük olduğu, ve sağlık hizmetleri gibi pek çok kalemin sigorta kapsamında olmayabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu da biliyoruz. Örneğin ABD'de kapsamlı bir sigortanız da olsa hatta gittiğiniz hastane sigortanız kapsamında olsa dahi sizi tedavi eden doktorun sizin sigortanız kapsamında olmayabileceği durumlar ortaya çıkıyor. Kısacası daha fazla para tutuyorsunuz, ancak tuttuğunuz parayı daha fazla harcamanız gerekiyor. Çünkü amerikalıların da dediği gibi, hiçbir şey bedava değil. Avrupa bu bedava olmayan ihtiyaçların giderleri için haliyle daha fazla vergi topluyor ancak bunlar düzgün bir şekilde idare de edebiliyor. abd'de ise kişisel ihtiyaçlarınıza göre harcamalarınızı siz yönlendiriyorsunuz. Haliyle birikim yapmak kritik öneme sahip ve elzem. İnsanlar zenginliği artırmanın ötesinde bir güvence sağlamak için de birikim yapmak konusunda motivasyon hissediyor. Ancak birimlerinizi aktif şekilde kullanmaları da gerekiyor. Sizin denkleminizdeki eksik kısım bu noktada yoğunlaşıyor.

Bu söylediklerim sizin verileriniz ve genel geçer bilgilerin eşleştirilmesinden ibaret tabi ki, nokta atış olarak gerçeği yansıtmasa da gerçekten çok da kopuk değil.
0
akhenaten
(08.02.24)
@logistics; ortalama bireyde cok fark olusmayabilir ama amerika'da beyaz yaka olarak calisan biri kolaylikla 6 figures kazanir. kolaylikla diyorum. ve bu herhangi bir meslekte.

bilgisayar muhendislerine bakarsak onlarin zaten giris maaslari 100 bin dolar. buradaki refah her zaman sok ediyor beni. simdi h-1b calisma vizesi kurada cikmadigi icin sirketin diger ofislerine transferi dusunmeye basladim ama maasim yaridan da aza iniyor.

is guvenliginin olmamasi ciddi olarak tek eksisi olabilir. aslinda o da cok onemli degil ama son 1 senedir layoff layoff ustune. bizim sirkette 6 ayda bir performans degerlendirmesi yapilip alttaki %5 kesiliyor. gecen selam verdigin elemanin ertesi gun kovuldugunu ogreniyorsun. hicbir zaman kendini rahat hissedemiyorsun.
0
🌸antikadimag
(09.02.24)
@edmond; para konusu cok dogru. buradaki herkesin ana gundemi para. hicbir sekilde kultur olmadigi icin hayat tamamen ne kadar para kazanabildigin ve o parayla ne alabildigin uzerinden donuyor. para etmeyen seylerin hicbir ama hicbir onemi yok. korkunc bir yer aslinda.

ama bir yandan da hepimizin para icin calistigi gercegi var. madem gurbetteyiz mumkun oldugunca cok para kazanalim diyerek goz yumuyoruz. cogu insan da boyle dusunuyordur. yoksa buradaki hayatin ozenilecek bir yani yok.
0
🌸antikadimag
(09.02.24)
kardesim berlinde mimar, ayda 1000 avro kenara atiyor bildigim kadariyla ama pek "yasadigini" soyleyemem, fotosentez yaparak basariyor bunu. kirasi 1000 avro, bisikletle ise gidip geliyor, araba falan yok, berbere bile gitmiyor, sosyal hayat sifira yakin.
0
cooperr
(09.02.24)
(6)

Belgrad'ta 4 gün sıkılır mıyım? Ucuza bir bilet ile değerlendirilebilir mi?

winston insani
MerhabalarBelgrad'a eylül başında 3.2K TL'ye 4 tam günlük bilet buldum. Burası için bu bilet fiyatına değer mi? 4 gün sıkılır mıyım orada?Daha önce tecrübe edenler varsa tecrübelerini dinlemek isterim.
Merhabalar

Belgrad'a eylül başında 3.2K TL'ye 4 tam günlük bilet buldum. Burası için bu bilet fiyatına değer mi? 4 gün sıkılır mıyım orada?

Daha önce tecrübe edenler varsa tecrübelerini dinlemek isterim.
0
winston insani
(07.02.24)
bi gun gunubirlik novi sada gidersin. sürekli yapacak bir şey olmasa da keyifli bir yer bence sokakları vs. yarım gün zemuna gider orda takılırsın falan. bence gidilir güzel yer belgrad.
0
bay b
(07.02.24)
Ben sikilmazdim.4 gunden az gezmek zaten bence cok az
0
turkuaz
(07.02.24)
Bence bilet çok ucuzmuş illa yapacak bir şeyler bulunur
0
turuncu tonlarda
(07.02.24)
2 defa gitmiş biri olarak cevap veriyorum.

- Hayır sıkılmazsınız.
0
put it in your appropriate place
(07.02.24)
novi sad+1 kesinlikle. zaten fest şehri seçilmişti avrupanın. orada etkinliğe de denk gelebilirsiniz. her yer casino oldugu için eğlenceli olabilir yoksa belgrad dümdüz şehir.
yapacaklarını önceden bulursan sıkılmazsın. orada düz dolaşayım keşfedeyim dersen sıkılma iht yüksek. he bir de müzesi çoook güzel ora da zaman alıyor
0
ala09
(07.02.24)
Sıkılırsınız ama güzel bir deneyim olur, kafa dağıtmak için 4 gün ideal.
0
but that was just a dream
(07.02.24)
(5)

Hiç OLED Monitör / TV Kullanan Var Mı?

pangea
Öncelikle biraz kendimle ilgili bilgi vereyim; dinazor bir gamer'ım. Özellikle hikaye odaklı single-player oyunları oynamayı severim. Evde Samsung'un artık üretimini durdurduğu q6fn model bir tv var. pc'de ona bağlı. Reddit'de felan duyuyorum hep; bir kez OLED'de oyun oynar veya HDR film izlerseniz,
Öncelikle biraz kendimle ilgili bilgi vereyim;
dinazor bir gamer'ım. Özellikle hikaye odaklı single-player oyunları oynamayı severim. Evde Samsung'un artık üretimini durdurduğu q6fn model bir tv var. pc'de ona bağlı.
Reddit'de felan duyuyorum hep; bir kez OLED'de oyun oynar veya HDR film izlerseniz, bir daha hayatta ips panelleri veya işte normal tv'lere bakmaz istemessiniz diyorlar...

En son yakın bir arkadaşım da benzer cümleler kurunca bir an almak için gaza gelmedim değil! Ancaak! Malum Oled monitörlerin fiyatları çok yüksek. O sebepten bir kez de Duyuru'da bir nabız yoklaması yapmak istedim.

Sahiden de o kadar fark oluyor mu oled'lerde oyun ve film açısından? o kadar fiyata değer mi sizce?

Bir de burn-in diyorlar... O konuda da bilgisi / tecrübesi olan varsa, paylaşırsa mükemmel olur! O kadar para verip, 1 -2 aya masaüstü simgeleri kalıcı olarak belirirse hiç girişmeyeyim ben bu işe...
0
pangea
(01.02.24)
LG C1 TV kullanıcısıyım. Evet oledin farkını hissediyorum. Özellikle koyu atmosferlerde gerçekten başarılı siyahın tonlarını çok daha iyi gösteriyor.

Tek sıkıntısı ekran çok ince ve hassas televizyonu biryerden biryere taşırken çok risk teşkil ediyor. Kutusunu falan sakladım onun içine koyup taşıyorum mecburen.

Ancak monitor tarafında emin değilim. OLED monitorler yeni yeni yaygınlaşmaya başladı. IPS monitörler gerçekten stabil sonuçlar sunuyor şu anda. Ben oled monitor alacak olsam biraz daha beklerdim.
0
nuevo
(01.02.24)
lg oled curved full hd tv kullanıyorduk, kırılana kadar. başka arkadaşlarımın led veya qled 4k tv'sinden çok daha iyi görüntü veriyordu.

tv'nin ekranı kırıldı, 35 bin tl istediler ekran değişimi için, yerine gittim daha ucuza qled tv aldım. eskisini görüntü olarak aratıyor gerçekten.

oyun için yorum yapamam.
0
emfuzi
(01.02.24)
Oled teknolojisinde ledler kendisini kapatabildiği için tam siyah verebiliyor, en büyük özelliği bu. Her piksele 1 led atanabildiği için daha iyi kontrast oranları da var. Buna benzer Micro led teknolojisi, oled'in tahtına gözünü dikti, şimdilik. oled'in dezavantajlarını taşımadığı söyleniyor, yaygın kullanımda defosu var mı yok mu anlayacağız.

Bunlarla beraber mini led sistemli tv'ler mevcut son birkaç yıldır. full led vs. teknoloisinin geliştirilmiş hali. Şuan için tv/monitör ihtiyacım olsa bu teknolojiye odaklanırdım. TCL bu tvlerde baya indirim yapmıştı geçen sene.

Geçmişte Sony'nin çıkardığı x90 led tv'ler de çok kaliteliydi, görüntüsü oled ile yarışabilecek kadar güzeldi. Şimdilerde seri ne duruma getirildi bilmiyorum, en son xe9005'i çok başlarılı bulmuştum, daha sonrasını bilmiyorum. X'in yanındaki E harfi yılı temsil eder. Her yıl bu harf bir yukarı çıkar, XE, XF, XG, XH vs. gibi. Onu da inceleyebilirsiniz.
0
iustitia omnibus
(01.02.24)
Samsung Qled'den Samsung Oled'e gectim 2 ay evvel.Fark var ama cok bariz mi tartisilir.
Vaaay durumu olmadi bende
0
turkuaz
(01.02.24)
LG oled TV kullanıyorum. Hdmie2.1 yani 120 Hz destekliyor. PC ye bağlayıp rtx 3080 kart ile kullanırken gören oha diyordu grafiklere. Singleplayer insaniyim ben de. Grafikler atmosfer için çok önemlidir.
0
hasmetizm 2046
(01.02.24)
(10)

bir miras kavgası sorusu, sizce kim haklı?

fakat
x kişisi emlakçılık yapıyor. miras kalan teyzenin bankada 450.000 tlsi de var.bu üçe bölünecek, mirasçılardan biri çok uğraşıldığı için kendi payını x'e veriyor. (150.000 tl)emlakçı x, satış işleminden 160.000 tl yasal komisyon alabiliyor, intikal işlemleri masrafı 20.000 tl tutuyor. bir de tabi eml
x kişisi emlakçılık yapıyor.

miras kalan teyzenin bankada 450.000 tlsi de var.

bu üçe bölünecek, mirasçılardan biri çok uğraşıldığı için kendi payını x'e veriyor. (150.000 tl)

emlakçı x, satış işleminden 160.000 tl yasal komisyon alabiliyor, intikal işlemleri masrafı 20.000 tl tutuyor. bir de tabi emlakçının intikal için alacağı komisyon var. 330.000 i 340.000 olarak düşünelim en az.

miras bırakan rahmetli teyzenin bankada bıraktığından 100.000 kusur kaldı. emlakçı bu parayı, teyzenin 26 sene imam nikahlı yaşadığı adama veriyor, teyze çocukluktan beri kördür ve her ihtiyacını bu adam karşılamıştır, üstelik mirasçılardan en sivri olana söylenmiş ve tamam alınmış sözlü olarak diğerleri de şahit.

mirasçılar emlakçıyı basıp 450.000 tlmizi çaldın diyorlar, üç gün süre deyip tehdit ediyorlar. olay mahkemelik oluyor.

olayı derinlemesine bildiğim için emlakçının yüzde yüz haklı olduğunu söyleyebilirim. ama siz okuduğunuzda kulağa nasıl geliyor? hak ettiği parayı önceden alması, çünkü zaten para vermemek için bunları yapıyorlar, büyük bir kusur mu? 26 yıllık hayat arkadaşına hiç para kalmamalı mı? bu davadan ne çıkar?

yorumlarınızı bekliyorum.
0
fakat
(29.01.24)
Hiçbir şey anlamadım.

450.000TL ve üç pay var. Mirasçılardan birisi kendi payını X'e vermiş. Nedenini anlamadım ama tamam diyelim.

Meblağ nasıl bir anda 330.000 340.000 oldu? Neden geriye 100.000 kaldı?

Emlakçı -alakasız bir şekilde- bir pay aldığı yetmezmiş gibi kalan parayı nasıl oluyor da başka bir insana verebiliyor? Ne hakkı var?

Anlattıklarınız karman çorman ama anlayabildiğim kadarıyla mirasçılar haklı.
0
pispinti
(29.01.24)
bizim vicdani olarak ne düşündüğümüzün zerre önemi yok. hukuken olması gereken dışında bir işlem yapıldıysa mirasçılar her türlü arıza çıkarabilir.
0
orpheus
(29.01.24)
Anladığım kadarıyla emlakçının aldıkları;

150 bin TL uğraşma ücreti
160 bin TL satıştan komisyon
20 bin TL intikal işl. masrafı

Toplam ;330 bin. Yazar bu rakamı 340 bine yuvarlamış.

Emlakçı bu hakettiğini düşündüğü paraları her nasılsa ulaştığı rahmetlinin banka hesabındaki 450 bin TL'den kesmiş.

Burada da 110 bin kalır ama yazar ve emlakçı 10 bin TL yi de yuvarlamışlar ve 100 bin TL kalmış geriye.

O nerede? derseniz onu da yine emlakçı götürüp imam nikahlı eşe vermiş.

x kişi aynı zamanda hukuk mahkemesi hakimi ve emlakçılığı ek iş olarak yapıyorsa sorun yok.

Diğer türlü mirasçılar haklı çıkar.
0
hebanon
(29.01.24)
bir insan nasıl hiçbir şey anlamaz, ben de bunu anlamadım? 150.000 payını verdi, çeşitli nedenleri var ama uzamasın diye yazmıyorum, kaldı ki verdi yani, neden bu sorgulanıyor :
satış işleminden 160.000 komisyon yazmışım bu da yasal oran üzerinden, 150.000+160.000 esşittir 310.000, bütün masraflar emlakçı tarafından karşılanmış bunu da dahil ettiniz mi 110.000 civarı kalıyor. bunu da net bir şekilde yazdım. ama demek ki anlaşılmıyor, biraz daha netleştireceğim o zaman. ne hakla demişsiniz, o zaman şunu da belirteyim mi, emlakçıya parayı çekme kullanma yetkisi de yazılı olarak verilmiş durumda. emlakçı da kendi haklarını düştükten sonra hareket ediyor.

aslında anlaşmaya, başta konuşulanlara aykırı işlem yok. emlakçı komisyonunu alıyor, mirasçılarla anlaştıkları şekilde hayat arkadaşına da kalan para veriliyor. daha sonra, bu komisyonu vermek istemedikleri için, emlakçıya çeşitli tehditler ve hakaretler ediliyor. yani cuma alınacak para, pazartesi alındığı için paramızı çaldın diyorlar, halbuki zaten o meblağ yasal olarak verilmesi gereken, sonuçta bedava çalışmıyor.

soruyu aslında vicdani kanaatleriniz için değil, olayı anlattığımda nerelere takıldığınızı görmek için sormuştum. teşekkür ederim. eğer herkes benzer yerlere cevap arıyorsa onları demek ki açmak gerekecek.
0
🌸fakat
(29.01.24)
@hebanon aslında hüpletme değil, tekrar okursanız dosyanın masrafları var onlar 20.000 tl tutuyor, yani bunu mirasçılar yapsaydı verecekleri para bu. ama emlakçı satış işlemleri yanı sıra intikal işlemleri de yapıyor. dolayısıyla ayrı bir kalem olarak bu işlemler için de komisyon alıyor. çünkü bu yasal olarak yine hakkı. işlemlerden önce herhangi bir itiraz da yok. itiraz işlemlerden sonra, tüm işler halledildikten sonra gerçekleşiyor. 110 bini de ben yazarken 100.000 küsur olarak yazdım, yoksa 110.000 evet, bu emlakçının değil benim yuvarlamam, ona rağmen karman çorman diyen çıkmış
0
🌸fakat
(29.01.24)
Soru net değil, emlakçının hesabı da net değil, paraya nasıl erişmiş o da meçhul.

İmam nikahlı kişinin mirasta payı olmaz. Emlakçı net bir şekilde milletin işine burnunu sokmuş. Hakim misin kadı mısın sana ne al paranı çekil git
0
dre mithatoğlu
(30.01.24)
emlakçı arkadaş en iyi ihtimalle 110.000TL'ye çökmüş. Daha fazlasına da çökmüş mü tam olarak anlayamadım çünkü sanırım bilmediğim bir usul var bu anlatılanlarda. 450.000TL'lik miras işlemleri nasıl totalde 330.000TL tutuyor onu da anlamadım. Soruyu soran arkadaş buna cevap verecektir muhtemelen bir şekilde, ancak 110.000TL için dava açılırsa emlakçı arkadaş büyük sıkıntıda, haberiniz olsun.

edit: 3 defa daha okudum ve olayı çözdüm;
rahmetli ninemiz kör olduğu için bu emlakçı muhtemelen teyzenin her türlü işini yapan mahallenin esnafı. bu durum paraya nasıl erişip hakimlik yapabildiğini aydınlatıyor. para ise şöyle dağılmış, mirasçılardan birisi gönlünden kopup 150.000TL hakkını hediye etmiş. 20.000TL intikal ücreti devlete gitmiş. 20.000TL'de bu işlerin takibi için komisyon olarak emlakçıya gitmiş, bir de ne olduğu belirtilmemiş bir satışın emlakçı komisyonu var 160.000TL kadar. Bunların tamamını toplayınca, emlakçının cebe giren rakam 330.000TL ediyor, 20.000TL vergi olarak ödenmiş. Geriye hesapta 100.000TL net para kalmış, emlakçı/hakim bey de konuyu karara bağlayıp, bu paranın imam nikahlı eşin hakkı olduğunu söyleyip direkt havale geçmiş imam nikahlı eşin hesaba asdasdasdasd. Müthiş olay.

Bir sorar mısınız emlakçı x kişisine, herkesin hakkını teslim edip, işleri yasalara uygun şekilde yapıp, verdiği hizmet karşılığında hak ettiği 180.000TL alacağı neden mirasçılardan fatura karşılığı almamış? Yasadışı erişiminiz olan bir parayı kendi kendinize havale mi etmiş gerçekten? Bu durumda 450.000TL'ye çökmüş oluyor bu emlakçı bey. Yasalar karşısında iyi şanslar diliyorum, ihtiyacı olacak...
0
kent sakini
(30.01.24)
Okurken gerçeklik algım sarsıldı ve bir an emlakçı = savcı mıydı diye kendimi sorguladım. Emlakçı hangi hakla mirası paylaştırıp milletin parasını ona buna hibe ediyor anlayamadım. Emlakçı komisyonunu alıp çekilmeliydi. Sonrası onun işi değil.
0
ruhen hastayim ben
(30.01.24)
Konuyu acan kisi olarak kizmayin ama bir konu bu kadar karisik anlatilirdi.Ben duyuruda yazan kisilerin anlama sorunu oldugunu dusunmuyorum.Birden cok kisi de bunu belirtmis zaten.
0
turkuaz
(30.01.24)
arkadaşlar ne kızması, sadece anlaşılmaması garip geliyor :) ama ben bildiğim için mi kolay anlıyorum bilemedim. tekrar okudum bana açık geliyor. miras 450.000 tl değil. diğerlerinin yanı sıra bankada para ver. emlakçıya tam yetki verilmiş yasal olarak. parayı çekebiliyor falan. her işlemi yap diye verilmiş. bütün işlemler halledilince de hırsızlıkla suçlamışlar. 330 bin zaten en az alacak oluyor emlakçının. sadece imam nıkahlı kişiye para vermesi sıkıntı. ama onu da sormuş, kabul etmiş mirasçılar. hahahaha çok iyi ya
0
🌸fakat
(30.01.24)
(5)

Avrupada iş imkanı olan tüm şehirlerde ev kiraları pahalı mı?

Unde bach canim
İrlanda dublini hedefledim ama basit bir 1+1 ev kirası dahi konut problemi yüzünden 2500 euro olmuş ve mühendislik başlangıç ücretleri de bu kadar. Yerleşip evlenme planı olan biri için hayatı iyileştirmek, evleneceğin kişiyi yanına almak (o da gelirse oda falan olmaz mecbur ev tutulması gerekir ve
İrlanda dublini hedefledim ama basit bir 1+1 ev kirası dahi konut problemi yüzünden 2500 euro olmuş ve mühendislik başlangıç ücretleri de bu kadar. Yerleşip evlenme planı olan biri için hayatı iyileştirmek, evleneceğin kişiyi yanına almak (o da gelirse oda falan olmaz mecbur ev tutulması gerekir ve onun da iş bulup bulamayacağı meçhul) çok uzun sürecek gibi.

Avrupada para biriktirme imkanı olan bir yer kaldı mı? Sanırım almanyada ve hollandada da durum farklı değil. Fransayı bilmiyorum.

Deneyimlemiş biri olarak ne tavsiye verirsiniz. Yeni mezun yazılımcı ve eski inşaat mühendisiym.
0
Unde bach canim
(25.01.24)
Avrupa'da bir konut problemi olduğu doğru uygun fiyatlı ve düzgün evleri merkezlerde bulmak zor. fakat şu da var. (özellikle kendi yaşadığım ülke için konuşuyorum); ulaşım imkanları gelişmiş. Yani illa şehir merkezinde oturmak zorunda değilsiniz, günde yarım saat- kırk dakika yolu göze alırsanız daha uygun fiyatlı ve daha güzel evler bulmak mümkün. Araba olmasa da trenler gayet iş goruyor.

Her ülkede olduğu gibi Avrupa ulkelerinde de para biriktirecek, evler,arabalar alacak standartta maaşlar almak için en azından birkaç yıl deneyim sahibi olmak gerekiyor.
0
fraise
(25.01.24)
dublin iyice bir kaç sene önceki "lokmacı" işine döndüğü için dediğinden daha fena bile olmuş olabilir. azıcık orta ve orta üst herkes "abi dublin'e dil okuluna gidelim ordan iş bulur yaşarız" diyor şu an. kirası, maaşı, sadece onbinlercesi her sene gelen türk olmak üzere tonla göçmenle rekabet derken dublin gibi yerler ne kadar mantıklı bilmiyorum.

hollanda için dediğin doğru orası da küçük olduğu için göç etmesi kolay değil. bir arkadaşım vardı aynı şirketin tr ofisinden hollandaya geçmişti ama fena olmayan maaşına 1k€ kira desteği vermişlerdi öyle rahatlamıştı.

avrupada para biriktirme imkanı olan yerler bence hala çok. ama 2 hata var, bunlardan ilki tüm dünyada şu an göç furyası var, aşırı rekabet içinde iyi yerlere gelmek zor, ikincisi avrupanın nitelikli iş gücü ihtiyacı 1 ise, 5 kişi gitmeye çalışıyor. mesela yaşadığım ve bildiğim için uk bazlı konuşursak london-manchester harici çoğu yerde çoğu alt meslek olsun, ticaret, esnaflık vs ile iyi paralar kazanılıp düşük maliyet ile yaşanabiliyor kira vs. ama herkes londraya veya diğer en büyük 1-2 şehre mühendis, psikolog, eğitimci olarak göçerek yaşamaya çalışıyor. büyük çelişki var. son yıllarda ingiliz mezunlar bile iş bulmakta zorlanırken tr'den gelmiş biri direkt londrada iş bularak refah arıyor. ama en kuzeyde inverclyde veya stirling gibi yerlerde, aşağılarda yorkshire veya hull civarlarında hayat çok daha ucuz. bir çocukla tanışmıştım b&q ile anlaşmış, tr'den inşaat mühendisliği çıkışlı, b&q'nun tamirat tadilat monte işlerine gidiyor, yorkshire civarında bir şehirde aylık 6-7k£ civarı neti kalıyordu ve 550£ ev kirası veriyordu mesela. kendi kuzenimden örnek verirsem londra'da mühendislik yapıyor şirkette, net aldığı 3-3,2k civarı ama bir arkadaşıyla ortaklaşa kalıyorlar. tr'de ki birikiminden azını yapıyor.

ben yine orta ölçekli şehirleri öneririm. gidip uzun süre yaşanacaksa hem daha o ülke benimseniyor hem daha uygun yaşanabiliyor. almanyayı bilenler daha iyi yorumlar ama munich berlin frankfurt harici yine uyguna yaşama imkanı vardır.
0
avatar is back
(25.01.24)
Almanya icin yazayim. Illa buyuk sehirlerin merkezlerinde ev tutmayin dedigimiz zaman kiyida kosede koylerde ev tutun diye anlamayin.Bu sekilde sehirlerin ceperlerinde guzel yerler oluyor.Bazen bu kiyida kosede kalan yerler kendi capinda ayri bir sehir olabiliyor.Bazen de kasaba yada buyuk sehire bagli bir semt.Bu sekilde mantikli bir yerde ev tutarsaniz fiyat olarak gayet uygun yasamasi da keyifli yerler halen var.
0
turkuaz
(25.01.24)
Dublin spesifik sıkıntısı var. Bizim sirketin de merkezi orası ve çok üst düzey yönetici var orada haliyle onlara koymaz. Irlanda'nin ev sorunu çok apayrı yani.

Fransa'da ev sorunu o kadar yok. Misal ben yaşadığı yerde ki çok fazla yabancı geliyor çünkü nanoteknoloji, nükleer merkezlerinden; kimseden ev bulamıyoruz diye bir şey duymadım. Kendim de yaşamadım.

Ha sehrin içinde yaşamak istemedim tabi ben çünkü kalabalik cekemiyorum. Ama şehir içinde yaşayan arkadaşım da çok.

Bu arada para biriktirmekde ne bilmiyorum, etrafımda para biriktirmeyen insana pek denk gelmedim. Hele yazılımcı falan. Ama amerika gibi olsun diyorsaniz zaten yok çünkü risk yok burada.

Ama Fransa'da paris dışında cidden bir yazilimcinin ev bulmakta zorluk çekeceği pek yer yok.
0
logisticsmanager
(25.01.24)
degil, cunku Avrupa'da kucuk sehirlerde de is imkani var, turk kafasi herkes baskentlere bakiyor ancak turkiye gibi daha kucuk sehirdeysen sehirde hicbir sey yok gibi bir durum soz konusu degil Avrupa'da.
ikincisi, yukarida yazildigi gibi, toplu tasima sikintisi yok, sehrin hafif disinda oturabilirsiniz, illa sehir merkezinde oturma sarti yok. kaldi ki Avrupa'da bir cok ofis haftada 2 gun home office'e gecti, hele de IT bolumu, dolayisiyla oyle sehir merkezinde olma gerekliligi yok.
Irlanda'da bambaska bir sikinti var, bir sure de cozulmeyecek, gecen haftalarda burada birisi yazmisti Irlanda en iyi yer diye. Boyle insanlardan degil, gercekten farkli ulkelerde yasayan ve avrupayi bilen insanlardan bilgi edinin. bir de turkiye'deki mantik ile avrupa'da yasanmaz, mutsuz olursunuz, alisamazsiniz, gecinemez, para biriktiremezsiniz. turkiye'de (hala imkani varsa) taksiden inmeyen, her yere arabayla giden, en kocaman evlerde, milyonlarca esya ile oturan, en luks en sifir esyalar gider gitmez isteyen, sahile/yuruyuse vs. giderken evden bir seyler goturmeyen, haftasonu programi avm gezmekten ve bir yerde kahve icmekten olusan ve bunu degistirmek istemeyen kisi yurtdisinda hem mutsuz olur hem para biriktiremez. Bu demek degildir ki, hic arabaniz olmayacak, hep 1 oda evde oturacaksiniz ancak yavas yavas bunlari edinmek, ilk etapta bunlarsiz yasamak mumkun, kolay ve gerekli. bilinmez bir doneme, cok guzel isteklerle ve beklentilerle giriyorsunuz, bunlar anlasilabilir ancak onceki sorularinizdan da anladigim, endiseniz, bilinmezlik surecinde oldugunuz icin 'kontrol etme' gudunuz cok on planda, ikisi birbirini tetikliyor ancak size yardimci olmuyor. once bir gidin, bakin, bi yasayin, belki baska ulkede is bulacaksiniz, belki irlanda'nin kucuk bir sehrinde yasayip ayda bir bir hafta ofise gidebileceginiz bir is bulacaksiniz, bi kendiniz gidin, bakin bakalim sevebilecek misiniz irlanda'yi, sonra sevgilinizi annenizi getirmeyi dusunursunuz.
0
kassiopeia
(25.01.24)
(7)

Kredi kartıyla harcama yapmam lazim

Mcfly
Selamlar, Bi mil kampanyasından ötürü 20bin lira harcama yapmam lazım bunu en zararsız şekilde nasıl yaparım? Bi seye ihtiyacım yok, vergi ödemesi sayılmıyor.
Selamlar,

Bi mil kampanyasından ötürü 20bin lira harcama yapmam lazım bunu en zararsız şekilde nasıl yaparım?

Bi seye ihtiyacım yok, vergi ödemesi sayılmıyor.
0
Mcfly
(24.01.24)
altın alabilirsin.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(24.01.24)
Kuyumcudan çeyrek altın+1
0
Gradient_tabanlı_mor
(24.01.24)
altın alışverişleri hariç tutuluyor genelde bu tarz kampanyalarda
0
wct3 org
(24.01.24)
Ticaret yapan bir tanıdığınız var mı? varsa oradan çekebilirsiniz.

Kampanyalarda genelde altın alışverişi sayılmıyor +1

Ayrıca kuyumcu komisyon + vergi vs diye daha pahalıya satacak altını, mantıklı olmayabilir.

Ha bak şey de olur, büyük aracı olan bir tanıdık var mı kamyon tır vs? 500 litre mazot çok normal büyük kamyonlar/tırlar için.
0
John Bloor
(24.01.24)
Arkadaştan çekmek.
20.000 lirayı çekin komisyonunu arkadaşa verin parayı tekrar size versin
0
etna
(24.01.24)
yatirim fonu alin kredi karti ile
0
turkuaz
(24.01.24)
Vizyonsuzluğumu ve cahilliğimi hoş gör. O dediğine uyarsa, bim ceya şok'tan alışveriş kartı al. İstediğin zaman kullanıyorsun böylece.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(24.01.24)
(15)

Bu arkadaş cimri mi?

Bir ben var benden şurada
Arkadaş dediğim kardeşim aslında, çok severim kendisini ama para konusunda bazı acayip huyları var. Misal birkaç gün önce annemin evinde buluştuk, baktık tv'nin kumandası bozulmuş, bu internetten baktı işte bi kumandaya "yav bu 30 lira kargo parası istiyor biraz idare edelim kargoyu bedavaya getirec
Arkadaş dediğim kardeşim aslında, çok severim kendisini ama para konusunda bazı acayip huyları var. Misal birkaç gün önce annemin evinde buluştuk, baktık tv'nin kumandası bozulmuş, bu internetten baktı işte bi kumandaya "yav bu 30 lira kargo parası istiyor biraz idare edelim kargoyu bedavaya getirecek bi şey lazım olursa birlikte alırız" dedi. Ben de "sen gerizekalı mısın olm tv kumandası satan adamdan kargoyu bedavaya getirecek ne alacağız, hem alacaksak da neden bekleyelim neyi idare edelim ortada bozuk bi kumanda var ve bu alınacak, sen almıyorsan ben alacam" dedim, böyle dedim diye bozuldu, buna benzeyen böyle sinir eden bazı küçük hesapları hep oluyor hep ben de sinirlenip böyle dedim. Sonra gönlünü aldım ama.

Şimdi böyle bakınca cimri gibi gözüküyor ama bir de şöyle şeyleri var: Şimdi bu eleman yalan yok benden çok kazanıyor, belki benim 3 katım kazanıyordur, allah daha çok versin kardeşimdir başarılarıyla mutlu olurum. Neyse, mesela geçen sene road trip kafasıyla ege turu yaptık birlikte, 3000+ km yol yaptık, masrafların neredeyse %80'ini kendisi karşıladı, bunu da bu arada "lan hep ben ödüyorum" kafasıyla yapmaz öder yani ben ödemeye çalıştığımda da gider benden önce öder, böyle bir adam, ne zaman yola çıksak da hep böyle yapar.

Yani anlamadığım şu: 30 liralık kargonun hesabını yapan da bu adam bi seyahatte binlerce lirayı ödeyip tek kuruş para harcatmayan da bu adam. Bu adam şimdi cimri değil mi ben anlayamıyorum, cimri değilse eğer ne şimdi bu adam bunun psikolojik bi çıkarımı olabilir mi?
0
Bir ben var benden şurada
(09.01.24)
cimri degil de insan bazen binlerce lira harcar ama bazi seylere verdigi uc kurus fazla gelir. hepimize olur bu.

mesela cikarsin 1000 lira bir yemege verirsin, sonra market alisverisinde bir seye 3 lira yerine 5 lira verdiginde koyabilir bu sana.

cok takilmamak lazim.
0
bohr atom modeli
(09.01.24)
Cimri değil kanka aslında ben de böyle yaparım bazen hani derler ya zengin işte böyle zengin oluyor diye misal bazı şeyler vardır parasına değer, hiç gocunmam öderim ama 3 kuruşluk şey için 5 kuruşluk kargo mantıksız.
0
olaylar olaylar
(09.01.24)
Kargo olayı da şöyle: Şimdi diyelim ki kumandanın fiyatı 100 lira, kargoyla birlikte 120 liraya geliyor ama başka yerden alırsan 130 lira ama kargo ücreti yok, internetten değil de dışarıdan alırsan da fiyat 150 lira, hepsi aynı ürün ve o ürünü hemen almamız lazım, şimdi böyle bir durumda o ürünü almamaya çalışmak işte bana enteresan geliyor. Tama kendini keriz gibi hissediyor o kargo parasını verince ama aynı ürünü kargo parası olmadan başka yerden alınca da daha fazla veriyorsun, ben bunu anlatamadım kendisie.
0
🌸Bir ben var benden şurada
(09.01.24)
Cimrilik degil ama bazi kisilerin oncelikleri farklidir.Beni mesela kilik kiyafette 3-5'in hesabini yaparken gorsen cimri dersin ama yemek-icmek-gezmek soz konusu oldugunda asiri bonkorum.Oncelik meselesi
0
turkuaz
(09.01.24)
bence de cimri değil. Optimum seçeneği bulmaya çalışan bir kişilik.
kesin mühendis.
0
drmuhendis
(09.01.24)
Bu biraz cimriliğe kayıyor çünkü kumandanın en hızlı sürede tamir edilmesi hayat konforunu yükseltecek bir şey. Konfor > Para

Yoksa 5 liralık şeye hak ettiğinden daha fazlasını veriyor olmaktan rahatsız olmak normal bir şey. Kimse enayi değil. Ama 30₺ için bir süre daha alıştığım konforu kendimden esirgemem. Cimrilik burada başlıyor bence.
0
ruhen hastayim ben
(09.01.24)
road tripte araba kimindi?

cimri degil akilli birine benziyor.
bir mali degerinden fazla verip alana cömert degil enayi denir
0
sonsuz
(09.01.24)
cimri degil aksine hesabini bilmiyor. fayda-maaliyet dengesini zihninde duzgun oturtamamis. ihtiyac olan bir sey varsa direkt alinir (mesela tv kumandasi, her gun gerekli). "sen gerizekalı mısın olm tv kumandası satan adamdan kargoyu bedavaya getirecek ne alacağız" - kesinlikle sen haklisin. sirf almis olmak icin bir seyler alarak "kar"a a gecilmez.
0
hot potato
(09.01.24)
Araba kardeşimindi fakat burada bir mala değerinden fazla vermek nasıl oluyor onu anlamadım. Cevapların arasında konuyu açıkladım aslında, yani bu kumanda alınacak ve üç farklı seçenek var birine kargo ücretiyle birlikte 120 lira veriliyor diğerine kargo ücreti olmadan 130 lira veriliyor diğerinde de dışarıdan alacağız o da 150 lira, yani kumandayı kendimiz üretemeyeceğimize göre birinden birini alacağız, kargo dahil 120 lira verip almak hak ettiğinden fazla vermek oluyor tamam ama kargo ücretsiz 130 lira vermek ya da dışarıdan aynı ürünü 150 liraya almak mantıklı mı oluyor bu durumda? Üç senaryoda da mevzubahis olan aynı kumanda bu arada tekrar belirtmek isterim. Yani cimri olmadığına ben de iknayım ama bu aynı zamanda bi akıllılık ya da hesabını bilmek gibi bir şey de değil gibi sanki.

Benim düşüncem şu: Bence kargo parasını vermeyi gururuna yediremiyor, sırf bu nedenle kargo free olması için "belki ikinci bir şey almak durumunda kalırız da kargo ücretsiz olur" gibi absürt bi seçenek sundu bize ama bu mantıklı mı yav, kumanda satan adamdan başka ne ihtiyacımız olacak, ya da olması için ne kadar beklenecek? Kumanda olmadan da tv'de hiçbir işlem yapılamıyor bu arada onu da belirtmek isterim. Yani bence hiç akılcı bir hareket değil bu, o an basireti bağlanıp mantıklı bir çözüm üretemediği için böyle sallama bir fikir sundu bize. Tamam cimri değil ama sunduğu seçenek de mantıklı değil.
0
🌸Bir ben var benden şurada
(09.01.24)
masrafların neredeyse %80'ini kendisi karşıladı,"
aynı maaşı alsaydınız %50 paylaşırdınız muhtemelen?

mesela aciliyet varken otopark ücreti vermemek için 1km yürüyorsa cimridir
fazla umrunda olmayan şeyler için direnç göstermesi cimrilikle alakalı bir gösterge değil

" ortada bozuk bi kumanda var ve bu alınacak, sen almıyorsan ben alacam" dedim,"
masrafların çoğunu o karşılıyorsa (böyle bir mecburiyeti yok sonuçyta ama yapması güzel bi şey) bu tip ufak şeyleri senden bekliyor olabilir
0
bir soru sorcam
(09.01.24)
Abi yok ya sen al ben alayım meselesi değil gerçekten öyle bir adam değil, onun derdi dediğim gibi sadece o kargo parasını vermemek, kargo bedava olsa aynı kumandadan 10 tane de alır. Benim o tepkiyi verme nedenim de 10 saat araştırdı bu konuyu hem kendi gerildi hem beni gerdi, ben de sinirlendim bırak ben alayım dedim ama dediğim gibi benim almamı beklemesi gibi bir durum yok, onun hesabını yapmaz gerçekten.
0
🌸Bir ben var benden şurada
(09.01.24)
Kesinlikle cimri olduguna katilmiyorum, aksine gonlu bol comert bir kardesiniz var bence. Kiymetini bilin. Bazi seylere para vermek, ne kadar kucuk olursa olsun, beni de rahatsiz ediyor ve yukarida biri daha yazmis oncelikleri farkli demek ki.

Bence kalbini kirmayin. Bazi insanlar comertlik, sevgisini guzel ve rahat gostermek, durustluk vs gibi cok guzel ozelliklere dogal olarak sahip olabiliyor ve bence degerleri yeterince bilinmiyor, o kisiler bunlari kendiliklerinden yaptiklari icin, yaptiklari guzellikler kaniksaniyor ve takdir/sukran sunulmuyor bence. Sizin kardesiniz de boyle gibi geldi, onu takdir ettiginizi, mesela tatil meselesi ile ilgili, acik acik gosterin.
0
kassiopeia
(10.01.24)
cimri değil, zekalı ve vefalı bir arkadaş. aynı ben
0
Herkesefendi
(10.01.24)
bazen mini çakallıklar, mini başarılar falan lazım. kargo beleşe gelen bişi bulduğundunda mutlu olacak aslında, bir nevi bir şeyleri ucuza getirmenin mutluluğu, oyunda kazanmışlık hissi gibi bişi.

yarısını da sana ödetmesi sanki kendince kibarlık, almasına o da alır ama seninde katkın olsun gibi sanki.
0
selam
(10.01.24)
10klık bişey alacakken 50/60 lira ucuz olanı gözüme gelmiyor ama

50/60 liralık bişey alırken 5 lira daha ucuzu varsa alabiliyorum.

bişey çıkarmaya gerek yok bence.
0
qobel
(13.01.24)
(8)

Bi arkadaşıma tatsız bir espiri yaptım

top_secret
Bi anda ağzımdan kaçıverdi. Biraz ırkçı bi espri gibi. Sonra çok pişman oldum ama o da çok üzüldü. Epey gönlünü almaya çalıştım. Bana epey sitem etti, kızdı. Utandım çünkü böyle biri değildim ben.Şu an normal gibi konuşuyor ama bilmiyorum acaba beni affetti mi?Hiç ummadığım anda bu yaptığımı hatırla
Bi anda ağzımdan kaçıverdi. Biraz ırkçı bi espri gibi. Sonra çok pişman oldum ama o da çok üzüldü. Epey gönlünü almaya çalıştım. Bana epey sitem etti, kızdı. Utandım çünkü böyle biri değildim ben.

Şu an normal gibi konuşuyor ama bilmiyorum acaba beni affetti mi?
Hiç ummadığım anda bu yaptığımı hatırlatıp benimle görüşmeyi keser mi?
0
top_secret
(09.01.24)
Arkadaşının kendisiyle ilgiliyse keser, ben olsam keserdim bazı hataların telafisi olmaz ama ders olur, başkalarına yapmazsın en azından iki kere düşünürsün.
0
Bir ben var benden şurada
(09.01.24)
artık sizinle temas kurduğunda aklında şöyle bir ses olacak:

"beni bi kere ... olarak gördü, bana bi kere ... dedi"

sınır bir kez ihlal edilir.
0
tabudeviren
(09.01.24)
espriye bağlı. kişisel olarak yaralayıcı bi tarafı varsa ve karakteri güçlü biriyse bence affetmemiştir, soğutup ilişkiyi keser diye tahmin ediyorum.
0
nic cage
(09.01.24)
Özellikle uyarılan konu ya da aynı konu üzerinden uzatılan espriler dışında alınıp biten ilişkileri kayıp olarak görmüyorum. "Epey gönlünü almaya çalışan kişiye epey sitem eden" arkadaş için ya espri adı altında çok ağır laf edilmiş ya da arkadaşlığınız samimi değilmiş diyebiliriz. Ağır olan için ileride affeder, samimi değilse zorunlu durumlarda ya da işi düşünce devam eder
0
nawar
(09.01.24)
irkci espriler en eglenceli kategoriden
bence buna alinmak biraz acayip
0
foster
(09.01.24)
Ne olduguna bagli.Ne dedigini bilmeden agirmis yada affedilir bir seymis demek zor.
0
turkuaz
(09.01.24)
Foster ve turkuaz +1
Ne dediğinize bağlı çünkü yani bir sürü arkadaşım var farklı irk ve din; acayip ırkçı muhabbetler dönüyor yani.
O yüzden ırkçı şaka olmaz diye bir şey yok. Ama kişiden kişiye değişir tabi.
0
logisticsmanager
(09.01.24)
Arkadaşlar arasında da sınırlar vardır, her aklımıza geleni arkadaşımiza söyleyemeyiz. Ben mesela bu sınırı aşan arkasaslariml iliskiyi kesiyorum. Sizinki kesmesigine göre sizi affetmis.
0
sanguine
(09.01.24)
(12)

Hangi ev?

but that was just a dream
Merhaba arkadaşlar,Bebek bekleyen bir çift olarak Hollanda’da yaşıyoruz. 2 yıldır aynı evdeyiz. 400bin nüfuslu büyük bir şehirde yaşıyoruz.Evimiz 2+1, 74m2, büyükçe bir salon iki küçük oda, ayrı mutfak, 2 balkonlu 65 yıllık eski bir ev. 1340 euro kira ödüyoruz. Evin oturma odasındaki balkonun kapısı
Merhaba arkadaşlar,

Bebek bekleyen bir çift olarak Hollanda’da yaşıyoruz. 2 yıldır aynı evdeyiz. 400bin nüfuslu büyük bir şehirde yaşıyoruz.
Evimiz 2+1, 74m2, büyükçe bir salon iki küçük oda, ayrı mutfak, 2 balkonlu 65 yıllık eski bir ev. 1340 euro kira ödüyoruz. Evin oturma odasındaki balkonun kapısında kırık var, taşınırken de böyleydi. Yazın yapılacak dediler ama 2 yıldır yaptırmıyor ev sahibi. Kışları evi ısıtmak çok zor oluyor bu yüzden. Buna ek olarak çok nem oluyor evde. Her kış küf kokusu, simsiyah duvarlar, her kış boya badana ile uğraşıyoruz. Bir de wc banyosu pek rahat değil evin. Wc’de el yıkama yeri yok, banyo mutfaktan giriliyor. Bir takım saçma işler ve işte eski ev sorunları oluyor. Ev eşyalı bu arada ve misafir ağırlamak vs rahat oluyor. Çok iyi bir lokasyonu var, her yere yakın, market, park, tren istasyonu, şehir merkezi vs. Ancak işte bu küf ve balkon kapısı meselesi yüzünden bir süredir ev bakıyorum. Ev krizi ciddi boyutlarda olduğu için ev bulmak aşırı zor ancak şansımız yaver gitti bebeğin de bereketiyle diyelim bir ev bulduk.

Yeni ev 3-4 yıllık, eşyasız (beyaz eşya var), 2+1, amerikan mutfak, 64 m2, 1 balkonlu modern bir ev. Kirası da her şey dahil 1050 euro. Ancak lokasyonu biraz şehrin dışında daha küçük bir semtte. En yakın market 1 km., tren istasyonu otobüsle 20 dk olan 60bin nüfuslu ufak bir yer. Arabamız var bu arada. Evin lokasyon hariç her şeyi baya güzel. Kirası da gayet iyi.

Ancak gel gelelim ki, biz taşınmak için ev sahibine bildirimde bulununca, kendisi dedi ki ben sizden çok memnunum. Gitmez kalırsanız kirada 150 euro euro indirim yaparım balkonu da hemen yaptırıyorum. Şimdi böyle diyince bir kararsızlık oluştu ben de dışardan gözlere bir sormak istedim. Hangi seçenek daha mantıklı?

Eski ev: eskilikten kaynaklı nem-küf gibi sorunlar, daha geniş, süper lokasyon, 1190 euro kira
Yeni ev: yeni, modern, biraz daha küçük, kötü lokasyon, 1050 euro
0
but that was just a dream
(08.01.24)
küf ve çocuk?? bu soruyu sormanız bile yanlış diye düşünüyorum. küf insanda düşündüğünüzden çok daha ciddi hastalıklara yol açar. biz yetişkinler için bile tehlikeli..diğer ev olmasa bile o evden çıkın.
0
artci sarsinti
(08.01.24)
eski ev sahibinize indirim yerine muzdarip olduğunuz konulardan bahsedin. bunlara hemen çözüm buluyorsa gitmemek daha mantıklı. fakat küf ve çocuk kötü bir bağlantı. 140 euro için ileride oluşacak sağlık problemlerini göz ardı etmeyin
0
kablelvuku
(08.01.24)
küften kaçın. soluması tehlikeli
0
jelly bear
(08.01.24)
küf tahmin ettiğinizden çok daha tehlikeli bi sorun. kalıcı hasar bırakabilir. çocuğunuzun ömür boyu ciğerlerinde maraza bırakmak istemiyorsanız hemen kaçın. hamileliği o evde geçirmek bile çok tehlikeli. umarım sağlıkla kucağınıza alırsınız.
0
super kahraman olsaydim baba olurdum
(08.01.24)
Abi önceden şehirde yaşıyordum apartmanda, şu an işe 30 dk sehre 40dakikadayim. Çok mutluyum; sessiz, sakin, doğa içinde vs.

Küf demissiniz, tuvalet/banyo sorunlu demissiniz vs vs yani sırf şehirde oturacagiz diye bu dert cekmek bence mantıksız.

Benim önceki apartman 64 m2ydi, ailem geldiğinde falan da Çok rahattı yani hiç de sorun yoktu. Şu anki evim 95 m2 tabiki daha iyi ama 65 m2de yaşanmaz denemez.

Beni su saatten sonra kimse sehre donduremez zaten o yüzden onyargiliyim :)
0
logisticsmanager
(08.01.24)
Bence bir evde nem ve kuf varsa oarasi bir opsiyon degildir artik.
0
turkuaz
(08.01.24)
Biz sırf küf yuzunden, çok geniş bir evden neredeyse 400 frank kira farkı ödeyip farklı bir eve çıkıyoruz . Küf çok tehlikeli bir durum, üstelik bebek de geliyormuş. Bence hiç riske atmayın. Araba varsa merkezde ya da uzakta olması da fark etmiyor. Hafta içi zaten çalışıyorsunuz. Hafta sonu da arabayla her yere gidilir.

Bizler Türkiye'de yaşamış insanlarız, 10-15 dakikanin hayatımızda lafı olmaması lazım bence.
0
fraise
(08.01.24)
Küf ve bebek aynı cümlede olmamalı.
0
glamdr1ng
(08.01.24)
mold disease diye aratirsaniz, cok tehlikeli ve sinsi bir sey kuf hastaliklari, fiziksel kismini gectim;

It’s believed that an inflammatory reaction to mold can result in the following symptoms:

brain fog
poor memory
anxiety
depression
insomnia
fatigue
apathy
confusion
mood swings
vertigo
0
songforsomeone
(08.01.24)
ucuncu bir secenek yok mu? kotu ruhsuz lokasyonda yasamak istemem. tum atraksiyonlardan uzak sehir disi yerde yasayacaksam avruapadan ne anladim. 1400 falan versen hem sehir icinde hem kufsuz daire olsa? Zaten su an 1340 veriyormussun.
0
hot potato
(08.01.24)
Bu arada küf diyince aklima geldi; ilk Fransa'ya tasindigimizda bir airbnbde kaldık. Ev iyi yeni sıkıntı yok ama bir yer direkt siyah küf yapıyor.
Bilgimiz de yok tabi, sonradan hanımda halüsinasyon falan oldu. Yan etkilerinden biriymiş yani. Bas dönmesi olmuştu. Oradan çıkınca geçti direkt yan etkiler.
Hafife almayın. Sürekli küf olmasi ciddi sıkıntı.
0
logisticsmanager
(08.01.24)
2 sene küf olan bir evde yaşadım. artık astımım var. aman diyim.
0
sirkelimon
(13.01.24)
(20)

Sizce bu kişi finansal açıdan kötü kararlar mı vermiş?

dejame
Düşünün ki üniversite yıllarından beri aralıksız çalışıyorsunuz. Birkaç iş değiştirdikten sonra devlette kariyer memuru olarak başladınız ve 40 yıllık iş temposunun ardından küçük bir şehirde emekli oldunuz.Bugüne kadar birikimleriniz şu şekilde:- 4/5 milyon TL değerinde ev,- 6 milyon TL değerinde y
Düşünün ki üniversite yıllarından beri aralıksız çalışıyorsunuz. Birkaç iş değiştirdikten sonra devlette kariyer memuru olarak başladınız ve 40 yıllık iş temposunun ardından küçük bir şehirde emekli oldunuz.

Bugüne kadar birikimleriniz şu şekilde:

- 4/5 milyon TL değerinde ev,
- 6 milyon TL değerinde yazlık
- 400 bin TL değerinde araba
- Kenarda çok az nakit

Bu kişi hiçbir zaman dışarıdan yemek yemiyor, dışarı para harcamaya çıkmıyor, sadece pazar alışverişi yapıyor ve yazları yazlıkta oturuyor. Hayatında hiç kredi kartı kullanmamış, sadece nakit alışveriş yapıyor. Sadece yazlığın bir kısmını emlakçı yönlendirmesiyle krediyle almış, diğerlerini zamanında uygun fiyattan maaşıyla biriktirdiği nakitle almış.

Bu soruyu sorma nedenim 10 yıllık arabasını yenilemek istiyor fakat yenileyemiyor. Çünkü satsa bir üst modelini alacak parası yok.

Sizce finansal açıdan bu kişinin durumu nasıl?
0
dejame
(07.01.24)
duran varlık var ama nakit atışı kötü.
bu kişinin kağıt üzerinde de olsa 10-11 milyon tl varlığı sadece barınma amacıyla kullanması hata.
birini ya kiraya verecek ya da satıp temettü alacağı şirketlere yatıracak, sadece birinde oturması lazım.

geçmişte başarılı/başarısız v.s. demenin bir anlamı yok, geçmiş geri gelmeyecek.
0
nuisance
(07.01.24)
ailesinden miras kalan evler olmadığı için kira geliri yok gibi gözüküyor
elinden geleni yapmış
emekli olunca arabayı yeniler
yazlığa geçip evini kiraya verir ya da tam tersi
0
bir soru sorcam
(07.01.24)
Borçlanmaktan korkan birisi sanırım.
Bu ülkede de borçlanmadan bir şey alınamıyor. Para biriktirsen durduğu yerde eriyor.
Tek eksisi mantıklı borçlanma yapmamış olması.
0
Euxinos
(07.01.24)
herkes borsa simsarı olacak diye bir şey yok. garanti hayat da gayet yaşanabilir, finansal açıdan da oldukça mantıklı bir hayattır. bu kişinin de finansal durumu nereden baktığına göre değişmekle birlikte ortalama bir vatandaş için gayet iyidir yeterlidir. varlığı kendisine yetiyor, duran varlık olsa da değerli, yaz kış farklı yerlerde yaşayabiliyor, ne ala. sakın ha alakasız kişileri dinleyip birinden birini satıp borsaya oraya buraya yatırmamalıdır, ki bu kararları yönetecek bir profili de yok. arabasını satar, nakti üstüne ekler, kredi çeker yeni araba alır. o kadar imkansız görünmüyor.
0
nic cage
(07.01.24)
Şu ana kadarki edindiklerine bakarsak bence gayet iyi şeyler başarmış. Ancak bu şekilde devam ederse kötü bir karar vermiş olacak. Yazlıkta eğer yılın 3-4 ay veya daha fazlasını kalmıyorsa yazlığı boş tutmanın hiçbir manası yok. Ya kiraya verilsin ya da satılıp 6 milyon'a kiraya vereceği 1 veya 2 ev alınsın. Böylelikle emekli maaşı dışında da nakit akışı sağlasın. Tek sıkıntısı maaş dışında nakit akışının olmaması.
0
ilgeru
(07.01.24)
Tüm yaşıtları gibi, Türkiye'nin 'emekli maaşıyla bir araba yenilemesi yapılamayacak bir ülke haline getirilecek kadar kötü yönetileceğini ve bu hallere düşeceğini idrak edememiş.

Ufkunun elverdiğinin fazlasını yapmış. Ufku da epey geniş bir abimizmiş.

O dönemi bu dönemin kafasıyla ve bakış açısıyla yargılarsak bu bizi yanlışa götürür.
0
Mirket
(07.01.24)
Mirket +1
Ulkenin bu kadar dandik yonetilecegini bilse farklı yapardı büyük ihtimal. Ama gene de eleştirilecek bir yanı yok.
Bence tek sorun yazlik; türk kültüründe sıkıntı olan şeylerden biri bence bu. Insanlar hiç gezmemis, yurtdışına çıkmamış. Ev- yazlık arası geçmiş hayatlar. Eğer harbiden yazlikta 4-5 ay geçirmiyorsa bir tek ona bakmak lazim.

Onun dışında benim ailem de böyle tabi onlar kredi falan çekti, daha az gelirli özel sektörden gelme. Memur olsalar daha da fazla olurdu herhalde.

Bundan sonra yeni nesil o evi bile alamiyor. Birakin yazlik falan.
0
logisticsmanager
(07.01.24)
Mirket+1 log+1

elinden geleni yapmış, başarılı. emekli biri finansal açıdan kötüdür. başka geliri de yok. araba alması için yardım etmeye değer mi gibi bi düşüncedeyseniz evet yardıma ihtiyacı var
0
ala09
(07.01.24)
küçük şehirde 4-5 milyon'luk ev saray kıvamındadır. 6 milyonluk yazlıkta küçük şehre yakın ve köy tarzı bir yerdeyse o da harikadır. bunları bugün istanbulda alabilmen için 25-30 milyon civarı para gerekiyor.

her ne kadar şu an iyi gözükse de 1970-80'den beri çalışan birisi için çok da ahım şahım şeyler değil. sadece doğru zamanda girmiş diyebiliriz.

araba için ya biraz daha bekler piyasanın düzelmesiyle alabilir ya da çocuk yardımıyla alabilir. kalan her şeyini dünyalığını yapmış emekliliğinin tadına bakması gerekiyor. para harcamayı bugün 60 yaş üstünün çoğu yapmıyor pek zaten hayatları yokluk içinde geçtiği için.

evet bir nakit akışı olsa iyi olabilirdi ama isterse yazlığı satıp şehirde 4 milyona ev alıp oradan gelen kira ile ek gelir elde edip kalan 2 milyon lira ile de yatırım + araba yenileme + döviz çok şey yapabilir.

evi var, yazlığı var. kışın evde yazın yazlıkta, arabası iyi kötü var ve emekli. daha ne yapacak :) arkadaşlarıyla takılsın, balığa gitsin pikniğe vs gitsin keyfine baksın. belirli bir yaştan sonrası artık rutin ve standart oluyor. elinden gelenin fazlasını yapmış bence de
0
avatar is back
(07.01.24)
40 yıllık iş hayatı varsa muhtemelen en az 60 yaşındadır. Yani şu saatte sonra para olsa bile yapılabilecek bir çok şeye geç kalmış. Sadece yazın kullanıdıgı bir yazlık var ve buna 6 milyon baglamış. ama altındaki arabayı degiştirecek parası yok. Ömrü para biriktirmekle geçmiş gitmiş. Şu saatten sonra yorum yapmaya gerek yok. Mirascıları onun yerine yaşar mis gibi
0
limonlu eksi
(07.01.24)
Evi var, arabası var, maaşı var. Muhtaç durumda değil. Borcu yok.

Bence gayet başarılı. Hem burada önemli olan benim için veya buradaki kullanıcılar için başarılı olup olmaması da değil ki, kendisini mutlu hissediyor mu, sorulacak soru budur.
0
hayirsiz
(07.01.24)
her şeyden olan olmuştur, kişinin sağlıklı ise , en büyük finansal başarılaradan bir tanesi budur
yani sağlıklı kalabilmek, diğerleri teferruattır.

Ama yinede değerlendirmek gerekirse, kişinin mevcut yatırımlarını çoğunlukla borçlanmadan yaptığı için doğal olarak mevcut varlıklar bu seviyede kalmış, ama her şeye rağmen kişi bu haliyle bile mutlu olmalı, çünkü genelde iyi senaryolar düşünülür ancak kötü senaryolar hiç dikkate alınmaz.
0
Rao
(07.01.24)
40 sene çalış bu kadar mal olsun. 20 yaşında çalışmaya başlasa 60 yaşında emekli olsa bu saatten sonra o mal onun konforudur. Evini satıp yazlıkta arabayla takılsın. Tek yanlışı dışardan yemeden mala kendini bağlamak.
0
mikahakkinen
(07.01.24)
borcu yok, başarılı derim direk.
0
allezz
(07.01.24)
Borçtan/krediden uzak kalması güzel.
Araba 10 yıllık olsa da böyle birinin aracı herhalde kullanım açısından 6-7 yıllıktır ve yıpranmamıştır.
0
diyecevaplandı
(07.01.24)
Bir onceki jenerasyonda devlette calisan hemen herkesin standart olarak yaptigi seyi yapabilmistir.Kotu denemez ama ucma kacma da yok.Aci olan su ki torunlari standart performans ile bunlari beceremeyecek.Ayni standardi yakalamalari icin cok iyi kararlar vermek zorundalar artik
0
turkuaz
(07.01.24)
40 yıllık iş hayatında sürekli pasif gelir ve iyi bir emeklilik planı oluşturamadıysa evet kötü finansal yönetim diyebiliriz.

türkiye şartlarında bu kişi kötü durumda mıdır, değildir.
0
orpheus
(07.01.24)
gayet iyi. küçük bi azınlık şu bikaç şeye sahip.

kredi kartına takla attırıp maaşını bi günde ezen aşırı sosyaller ev kirasına çalışıyorlar ve çalışacaklar bundan sonraki hayatlarında
0
yanlishayvan
(07.01.24)
tipik memur/maasli beyaz yaka iste.
ev + yazlik + araba. gelismis ulkelerde de ezici cogunluk buna calisiyor hayati boyunca.

bence gayet basarili..
0
cooperr
(08.01.24)
bekarsa belki borçlanmayarak yanlış yapmış olabilir (ki kredi alıp bir şeyler alma eski nesil için çok kabul edilebilir değildi) evet ama tek maaşla bir aile geçindirdiyse çocuklarını sosyal imkanlara sahip, iyi eğitim aldırarak okuttuysa, belki evlenirken desteklediyse gayet iyi. en yüksek dereceden emekli olan kariyer memurunun da emekli maaşı fena değildir, yaşar gider işte. araba alamama konusu herkes için geçerli bir saçmalık olarak halini koruyor.
0
red g
(08.01.24)
(22)

Kayinvalidenin pilot ogluyla yatilarda gidip gezmek istemesi

screwedup2
Merhaba,Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel
Merhaba,

Ben ve esim pilotuz. Cesitli yerlere yatiya gidiyoruz. Kayinvalidem gezemeyi seven biri. Oglunun ucus programi aciklandiginda onunla bir yerlere gitmek istiyor. Kayinvalidem oglu ise girdiginde bosandi. Yani kendisi bekar ve ve maddi olarak biz yardimci oluyoruz. Onunla gittiginde ayni otel odasinda kalarak en azindan otel parasindan kurtarma gibi bir durum var ortada.

Gezmeyi gercekten cok seviyor ve ben bu durumdan rahatsiz olarak engel olmasam gidebildigi her yatiya esimle gitmek ister.
Ben gelin olarak bu durumdan rahatsizlik duyuyorum. Olabildigince nesnel anlatiyorum ki olabildigince nesnel yorum almak istiyorum. Bir gelinin bu durumdan rahatsiz olmasi sizce normal midir?

Bu arada meslege yeni basladigimiz icin borc icindeyiz ve maddi durumumuz o kadar da iyi degil. Neden ayri otel odasinda kalmiyor diye soranlari icin soyluyorum. Daha yeni ikimizin ilk arabasini alabildigimiz icin elimizde para bile yok. Ki olsa bile ben deli gibi gunde 13 saat calisip kendi paramin sefasini suremezken bizim paramizla tatillere cikmasi gezmesi bana batiyor.

Ilk evlenecegimizi soyledigimizde evlenmemizi istememisti tek ogluna biraz duskun.

Bu gezme olayindan rahatsizligimi esim anlamiyor. Sizce durum normal mi?
0
screwedup2
(18.12.23)
Bence çok haklısın. İzaha bile gerek duymadım her yatıya gitmek çok manitacılık işi evli oğlunu salabilmeli. Bütün enerjisini oğluyla atması kötü fikir
0
ala09
(18.12.23)
her şeyin bir ölçüsü var. sürekli sürekli olacak iş değil. insanlar anlayışsız ve vurdumduymaz olunca böyle sonuçlar ortaya çıkıyor. yaşanan durum normal değil. buna bir şekilde çözüm bulunması gerekiyor.
0
dedeminhirkasi
(18.12.23)
Maddi boyut haricinde ve sizin de bu seyahatlerde onlarla birlikte olmadığınızı varsayarak büyük bir problem göremedim ben.
0
elorelia
(18.12.23)
bence bu durum eşinizle alakalı, iki tarafın da gönlünü alıp orta yolu bulması gerekir
0
babemsi
(18.12.23)
Her seferinde değil de yüzde elli olduğu durumda bence normal. Hatta çok zorlarsam her seferinde bile normal karşılayacak sebepler bulabilirim.

Niye rahatsız olduğunuzu anlamadım. Ana oğul gezsin işte sizinle ne alakası var bu durumun? Kaynanam kocamla takılınca be güzel ana oğul hasret gideriyor diye düşünüyorum ben aklıma bile gelmez kıskanmak.
0
yenibirgüzelnick
(18.12.23)
Pilot oğlunun pilot gelinle evlenmesine itiraz eden annede ben bir çentik ararım.
0
onepointzero
(18.12.23)
Maddi durumunuza etkisi tam olarak nasıl oluyor, ben o kısmını anlayamadım. Sonuç itibariyle eşiniz otel ücretini tek de kalsa, annesiyle de kalsa ödemiş olmayacak mı? Uçak biletini mi siz alıyorsunuz? Yoksa komple tatildeki her şeyi mi siz ödüyorsunuz?

Bu durum haricinde birlikte gidiyor olmalarından eşiniz bir rahatsızlik duymuyorsa, siz de orada olmadığınız için ben de bir sorun göremedim. Eşiniz ile annesi arasındaki bir mesele bu bence.
0
fraise
(18.12.23)
siz bu yatılarda yanlarında değilseniz ve arkanızdan eşinizi size karşı doldurma gibi olaylar yoksa, yani siz eşinizle baş başayken her şey yolundaysa bırakın takılsınlar ana oğul derim normal şartlarda ama eşiniz bu durumdan kendisi hiç rahatsız olmuyorsa uzun vadede rahatsız olmakta haklısınız. böyle anneci adamlar ilişkilerinde dengeyi sağlayamıyor çünkü. eninde sonunda bir yerde ilişkiyi etkiliyor bu durum mutlaka.

üçünüz aynı odada kalıyorsanız çarşı karışır tabi.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(18.12.23)
Burada ne sorun var anlayamadım. Oğlu normalde tek gidecekken anne olarak oğluna eşlik etmesi, eşinden yeni ayrılmış bir kadın için güzel bir kafa dağıtma yöntemi.

Bu durumdan rahatsız olup engel olmak iyi niyetli birisinin yapacağı bir hareket değil bence. Bence gereksiz yere sorun çıkarıyorsunuz.
0
but that was just a dream
(18.12.23)
but that was just a dream +1

oyle bir yazmissiniz ki sanki ikisi birden surekli tatile gidiyor, sizi ozellikle yanlarina almiyorlar :D

Hatun bosanmis, dunyayi gezmek istiyor. Bu sirada oteli bedavaya getirmek istiyor, eger kocaniz bunu dert etmiyorsa problem ne anlamadim. Kocaniz zaten tahminen sabah annenizden once kalkip ucaga gidiyordur. Adam calisiyor yani, tatilde degil :)
0
cooperr
(18.12.23)
Şimdi öncelikle sebebini bilmesek de istenmeyen gelin olarak bi kalp kırıklığınız var. Bu, kayinvalideye karşı negatiflik tohumu atmış. Bu yüzden onların beraber bu kadar çok vakit geçirmesi sizi korkutmuş olabilir. Çok vakit geçirdikçe sizin çekirdek aileniz içindeki olumlu-olumsuz bilgiye sahip olacak validanım, eşiniz ne kadarına izin verirse tabi. Bu kaygı anlaşılabilir.

Diğer bir konu da eşini kaybetmiş ya da boşanmış annelerin koca misyonunu oğullarına yükleme eğilimi var eskilerde. Çoğunlukla bağımsız bir hayat yasayamadiklari icin olsa gerek. (aslan gibi oğlum var benim!) Zaten maddi anlamda böyle olduğunu söylediniz. Aile içi dengeyi bozan bi şey bu. Bu da kaygı verici.

Kadınların eşlerinin aile bağını koparması da doğumda annelerin oğullarıyla kesemediği göbek bağını gelinin kesmesi aslında. Duygusal olgunluğa erişmiş erkeklerde bu zaten yaşanmıyor, gayet güzel yönetiyorlar durumu.

Mesela bu söylediklerim soz konusu olmasaydı, borcunuza harcınıza rağmen rahatsız olur muydunuz aynı durumda?
0
beetlejuice
(19.12.23)
Ne kadin ne erkek hic kimsenin annesiyle bahsettiginiz siklikta ve yakinlikta vakit gecirmesini normal bulmam. Ustelik is seyahatinde surekli annesiyle beraber koca adam... Belki ben esimle bir sey konusacak, planlayacak, yapacagim, ergen gibi annen yaninda mi diye mi soracagim kocama hep? Yilda birkac kez normal. Fazlasi garip.
0
nic cage
(19.12.23)
Ailenin geçmişine ve gelişim sürecine bakmak gerekir. Ben pilot olsam annem istediği her yatıya benimle gelebilirdi. Bu konuda eşime karşı bir ihmalim olmazdı ama maddi olarak hiçbir şeyden kaçınmazdım.

Ama her insan pekala aynı değil, anne olmak kişinin kötü yönlerini alıp götürmüyor. Karşı taraftan bakıldığında tasvip edilmeyecek tavır ve tutumlar, çıkarcılık, fırsatçılık, işgüzarlık vb. çoğaltılabilecek durumlar varsa ben de hazzetmezdim.
0
Nature Works
(19.12.23)
Anne evliliği istememiş.

İşleri maddi olarak rayına oturtmaya çalıştığınız bir dönemdeymişsiniz.

Eşinizle yeni evli olduğunuz için ve annesinin de bu davranışı eskiden beri süregelen bir şey olmayıp görece yeni başlayan bir şey olduğu için eşinizle ilişkinizi nasıl etkileyeceğini anlamamışsınız.

Bu üç konu bu meselede canınızı sıkıyor anladığım kadarıyla.

Ben yerinizde olsam gözlemlerdim olayı. Annenin davranışı normal değil evet, sonuçta gezmeyi çok seviyor diye oğluyla "ayda yılda bir" sıklığından daha fazla seyahat etmesi absürt. Orası iş ortamı sonuçta. Anne-oğul hayatı bu denli iç içe geçmemeli. Bazı sınırlar var.

Diğer taraftan anladığım kadarıyla ortada zaten ailevi bir sorun var. Anne boşanmış. Bu birçok açıdan insanları etkiler. Siz böyle bir aileye girmişsiniz. Yani evde yangın varken gelip her şey normal gibi yaşamayı beklememelisiniz. Önce bu sıkıntılar atlatılmalı.

Ben yerinizde olsam bu durumu anneyle aramı düzeltmek için fırsata çeviririm. Hatta anneyi bir kere de siz yanınıza alın mesela?

Sonra bu olaylar yatıştıktan sonra eşim hala bunu sürdürmeye devam ediyorsa oturur konuşurum nasıl iş bu böyle diye.
0
akhenaten
(19.12.23)
ben anlayamadım sıkıntının ne oldugunu. anladıgım kadarıyla oğlu zaten yalnız oluyor bu seyahatlerde. annesi de onunla aynı odada kalıyor. annesi olsa da olmasa da sen bu zaten olmayacaksın. o zaman annesinin olmasında sıkıntı nerede anlayamadım.
sen eşinle beraber gitmek istiyorsan anlarım ancak oğlu tek olacak ise anne oğul neden bir olamasınlar.
maddi olarak da bir yük olmuyor anladıgım kadarıyla. uçak bileti ve otel parası da ekstra yük olmuyorsa sorun nedir?
sizin paranızla nasıl tatile çıkıyor? yemek yiyor en fazla. annenin yediği yemeği mi sorun ediyorsun
0
abelardo
(19.12.23)
Annesine aylik bazda ne kadarlik masraf yapiyor bu seyahatler dolayisiyla?

Iyi tarafindan bakin. EN azindan kiminle ne yaptigini biliyorsunuz.
0
turkuaz
(19.12.23)
Bu duruma bakılacak birden çok taraf var.

Maddi açıdan başlarsak,
- Bildiğim kadarıyla kayınvalideniz pas uçacak, pas uçarken pilotlara ek bir farklılık yok ise sadece vergiler ödenerek uçuyor yolcular. Bu ödenen ücret mi sizi rahatsız ediyor?
- Eşiniz otelde double kaldığı zaman ikinci kişi farkı oluyor ve onu da sizin bütçeden ödüyor ise bu mu sizi rahatsız ediyor?
- Sonuçta eşinizin yaptığı seyahat bir iş seyahati. Şirketin yatı sırasında çalışanlardan belirli beklentileri var ve kayınvalideniz olunca eşiniz bu beklentileri yerine getiremediği için iş kaygısı mı yaşıyorsunuz?

Manevi olarak:
- Eşiniz annesiyle fazla zaman geçirince sizden uzaklaşıyor mu? Kayınvalidenin düzenli bir eşi doldurma durumu mu var?
- Eşiniz ailesiyle sık görüşmeye devam ettiği için kıskançlık yapıyor olabilir misiniz?

Tüm bu soruları kendinize sormanız gerçek sebebi bulmanıza yardımcı olabilir.

Ha ben olsam belki bazı yatılara annemi götürürdüm ama artık benim de bir hayatım var, yalnız olmam gereken zamanlar var mesajını da verirdim.
0
en bi orijinal
(19.12.23)
bir iki kere merak ettigi yere gider de, ben hic normal bulmadim, koca adam niye annesiyle ayni odada kaliyor, bence rahatsiz edici, anne sonradan görme heralde.
sen de kendi anneni götür, ama kaynanan varken biz sonradan görme degiliz ayri odalarda kaliriz diye laf sok. masraflari da ortak hesaptan düs.
0
durgunfoton
(20.12.23)
Durumun normal olup olmaması işin sıklığına bağlı. Senede 2 veya 3 defadan fazla böylesi beraber seyahatler ilişkileri bozar. Şöyle söyleyeyim (ki olayın sadece maddi boyutu olmadığını gösterebileyim) kvalide sizden maddi destek almasa bile eşinizle senede 20 geziye çıkması sizi mutsuz eder miydi? Beni ederdi, çünkü yoğun iş temposu içinde muhtemelen ben bu kadar eşimle beraber olmazken onların birlikte olması bizim evlilik birliğini kurmamızı (evliliğin erken dönemlerinde) etkilerdi.
Bir de seyahat muhtemelen sadece konaklama ve uçak bileti masrafından ibaret değil. Orada gezecek, yemek yiyecek, ıvır zıvır bir şeyler alacak, günün sonunda geçimi için biz destek oluyorsak gözüme batar benim de. Bütün bu olayların üstüne bir de evlenmemi baştan istememişse... Neyse sakin...
Eşinizle annenin bu gezi çerçevesini çizin ama konuşmayı eşinizin yapması lazım, bunun için de ikna olması lazım. Yoksa bir seyahat sonunda eşinizle yollarınız ayrılabilir.
0
SiyamkedisiZorro
(20.12.23)
ufukta boşanma var maalesef.
0
tantunisultansuleyman
(21.12.23)
anne oğluna aşırı düşkün hastalıklı bir kadınsa ayrı, oğlunu tüm bu geziler için maddi manevi bir araç olarak kullanıyorsa ayrı.
ilki zaten evlerden ırak bir durum. yorum bile yapmama gerek yok, ama ikincinin neden rahatsızlık verebileceğini anlıyorum. sonuçta maddi olarak siz de sıkıntıda olduğunuzdan bahsetmişsiniz, geçimine yardım sağladığınız birinin sürekli olarak gezmesi herkesi huzursuz eder. ben mesela evladım dahi olsa, destek aldığım biri varken kendim kişisel harcamalarımı kısmaya özen gösteririm.
ayrıca yeni evli eşek kadar bir insanın kendi annesiyle bu denli çok zaman geçirmesi de sıkıntı. emin olun kadın tarafı olsa da aynısını derdim. insanların ailelerinden uzaklaşıp biraz kendi ailelerinin bilincinde olmaya başlaması gerekiyor.

uzun lafın kısası. madem geçinemeyecek derecede sıkıntısı var, yeni evli çiftin her şeyinden yararlanıp gezmeyiversin.

tşk
0
wild honey suckle
(21.12.23)
merhaba,

bir psikolog ve bir evin bir oğlu ile evli bir kadın olarak cevap vermek istiyorum:

''annenin ilk başlarda kafa dağıtmak için böyle seyahatlere çıkması normal'' diye yorumlar gelmiş, buraya bir nebzeye kadar hak verebiliriz, diyelim ki bu durum geçici, diyelim ki her seyahatine değil de bazı seyahatlere gidiyor anne.

yine de, başta evlenmenizi istemeyen ve sizin maddi gücünüzden alıp, başkasına ''keyfi'' olarak verilen paranın, sizi rahatsız etmesi bence çok normal. burada hissettiğiniz kıskançlık olabilir, öfke olabilir, değersizlik olabilir sizinle alakalı. ama dikkat, sizinle alakalı diye eşinizle alakalı değil, diyemeyiz. siz bir çiftsiniz, evlisiniz, sizinle ilgili olanlar eşinizi de ilgilendirir.

ben eminim ki tüm bu zor şartlar altında, kayınvalideniz zor durumda olsa, Allah korusun bir sağlık gideriz olsa ve yüklü miktarda ona para ayırmanız gerekse, bundan o kadar da rahatsız olmazsınız. ama söz konusu gezmek, tozmak ve ekstra olan bir şey. bunun yanında eğer başta evlenmenizi istemediyse ve oğlu işe girdiğinde kocasından boşandıysa, orada oğlu ile kurduğu sıkıntılı bir bağ olabilir, bunu eşiniz de kayınvalideniz de fark etmiyor olabilir. mesela, tamam artık oğlum güçlü, bana bakar diye bile boşandıysa, bu durum sıkıntılı. sizi de rahatsız eder. valideyi suçmalak doğru değil, bilerek yaptığını hiç düşünmüyorum, Anadolu'da erkekler sınır koymasa bir çok kayınvalidede bunu yapma potansiyeli ne yazık ki var, özellikle kocasıyla sağlıklı bir ilişkisi olmayan kayınvalidelerde.

eşinizin sizi anlamadığını düşünüyorsanız, ona duygularınızdan bahsedin, ve onu suçlamadan kendinizi ifade etmeye çalışın, sizin için de zordur eminim. ''kendimi şu şu duygular içinde buluyorum, ve ancak senin yardım edeceğini düşünüyorum. benim için evlilik birlik beraberlik ve huzur demek; bu yaşananlar benim huzurumu etkiliyor, acaba bana destek olmaya çalışsan, biraz daha empati kurmaya çalışsan, gerçekten buna çok ihtiyacım var.'' gibi cümlelerle yaklaşabilirsiniz.

ve bence mutlaka, evlilik terapisine gidin. ve sakın siz, annen seninle sağlıklı bir ilişki kuramıyor vs demeyin, dememeye çalışın. sizi anlamayacaktır, anlamadığı gibi size tepki de verir. siz üzülürsünüz. bunu uygun bir yolla evlilik terapistinden duyar zaten. ve aslında sizin neden ve ne için rahatsız olduğunuzu, yine aranızdaki hakem, yani terapist anlatır sağlıklıca diye umut ediyorum.

çok geçmiş olsun, sıkıntılı bir durum herkes için bence. ama hayat biraz böyle bir yer, ve evlilik de bazen strateji gerektiren bir ilişki süreci. kolaylıklar.
0
damba
(21.12.23)
(7)

Almanya’da gezilecek en guzel sehir

lacrim
Selamlar, Almanya’da gezilecek en guzel sehir hangisi sizce? Kisitli bir zaman var. Berlin/hamburg/koln/frankfurt arasinda kaldim. Sadece 1 yere gitmeyi planliyorum.
Selamlar, Almanya’da gezilecek en guzel sehir hangisi sizce? Kisitli bir zaman var. Berlin/hamburg/koln/frankfurt arasinda kaldim. Sadece 1 yere gitmeyi planliyorum.
0
lacrim
(20.11.23)
1. berlin 2. hamburg
0
mamu
(20.11.23)
1 gün için dresden'i öneririm tam 1 günlük şehir.
bunların arasında olacaksa illa köln.
0
atacaksinfinke
(20.11.23)
Berlin hariç diğer üçünü gezme şansım oldu. Bence bunların hiçbiri gezilmeye değer yerler değiller. Size önerim, Hamburg yerine Lübeck, Köln yerine Aachen, ve Frankfurt yerine Heidelberg’i tercih etmeniz yönünde olur. Büyük şehirler gezme noktasında çok bir şey vadetmiyorlar bana kalırsa.
0
but that was just a dream
(20.11.23)
mamu +1
0
bohr atom modeli
(20.11.23)
bir gün için köln öneririm bunların içinden. bir günde derli toplu turistik güzel görmelik ıvır zıvırı diğerlerine göre daha çok gibi. sadece yerinde kölsch içmek için bile köln diyebilirim şu an :)

berlin çok büyük, çeşitlilik yüksek, bir gün çok yetersiz. özel görmek istediğiniz, tarihsel olarak şunu merak ediyorum gideyim bakayım dediğiniz bir şeyler yoksa daha geniş zamana saklanabilir.

bu arada bence bunların hiçbiri almanya'da gezilecek en güzel şehir değil. sadece dördü arasından seçtim. ben bavyeracıyım :)

editto: ben bir günü neremden atmışım ya, kısıtlı zaman yazmışsınız sadece, resmen kafam gitmiş :) o zaman hamburg da güzel olur diye eklemeden geçemedim şimdi, çünkü liman şehirliğinden olma çok farklı bir güzelliği var oranın da. berlin hala daha uzun zamana bırakılmalı diye düşünmekteyim.
0
nimberjack
(20.11.23)
frankfurt'u direkt ele.

benim siralamam berlin > hamburg > köln seklinde olurdu. kisitli zamandan kastin ne kadar bilmiyorum ama berlin'i bir günde gezemezsin bu arada.
0
sir gawain
(21.11.23)
Frankfurtu elesen bile kalan 3 sehir Almanyanin alakasiz farkli yerlerinde.Nasil bir baglanti ile nasil geleceginize gore cevap degisebilir.
0
turkuaz
(21.11.23)
(22)

Bugün ölseniz sizi en çok ne üzer?

late viper
Siyasi görüşümüzü bir kenara koyduğumuzda, bugün ölecek olsanız en çok neye üzülürdünüz.Benim yanıtım; Japonya'yı görmemiş olmak."Çok yer gezdim de bir eksik Japonya mı kaldı?" aslında tam tersi. Ülkeleri gezemesem de dünya gözüyle bir kez Japonya'yı görmek isterdim.
Siyasi görüşümüzü bir kenara koyduğumuzda, bugün ölecek olsanız en çok neye üzülürdünüz.

Benim yanıtım; Japonya'yı görmemiş olmak.
"Çok yer gezdim de bir eksik Japonya mı kaldı?" aslında tam tersi. Ülkeleri gezemesem de dünya gözüyle bir kez Japonya'yı görmek isterdim.
0
late viper
(19.11.23)
Valla bugün ölsem en çok ev depozitosunu alamamış olmak koyar. Salı günü alacaktim çünkü depozitoyu.

Şunu haftaya çarşambaya kaydırırsak(hadi idare et,açıktan bir binlik çalışır) pek bişey koymaz sanırım. Bir tek İskoçya'ya gidememek biraz koyardı belki.
0
j r r tolkien hayrani
(19.11.23)
Geçmiş yaşlarım heba oldu, gelecekte daha iyi şeyler yaşama umudum varken ölüp gitmek bana çok koyardı.
0
ruhen hastayim ben
(19.11.23)
Geçmiş yaşlarım heba oldu, gelecekte daha iyi şeyler yaşama umudum varken +1
0
put it in your appropriate place
(19.11.23)
gecmisin heba, gelecegin sefa gibi gorunmesi bence bir zihin yanilgisi

korkakligimdan deneyemedigim seyler icin uzulurdum
0
foster
(19.11.23)
çocuğumu daha fazla göremeyecek olmak onun da annesiz büyüyecek olması üzer.
0
pide
(19.11.23)
Aslında klişe gibi görünen enteresan bir soru: O beklediğim dönüm noktasını, yeni bir şeylere başlayarak, içime sinen bir şeyler yapmama durumu üzerdi beni. O bir yerlere henüz varamamış olma duygusu üzerdi.
0
maq
(19.11.23)
öldükten sonra uzulemeyeceğimiz için hiçbir şey. bugün öleceğinizi bilseniz diye soruyorsanız eğer herhalde daha çok gezmek yemek içmek olabilir.
0
orient blue
(19.11.23)
Korkakligimdan deneyemediklerim +1
0
Kittie
(19.11.23)
3 tane aslanlar gibi evlat sahibi olmamak.
0
Bir cebinde das kapital
(19.11.23)
Soruyu ilk görünce "japonya'yi göremedim" dedim istemsizce ben de :) ama aslında sadece Japonya değil, çoğu şeyi "aman daha sonra yaparım" deyip, yapabilecek durumdayken erteliyorum. Sanırım erteledigim her şey diyebiliriz buna.
0
fraise
(19.11.23)
hayal ettiğim gibi bir aşk yaşayamamış olmak ve şarkıda dediği gibi "doymadım inan kanmadım sevgiye".

bir çocuğumun olmaması.(evli değilim)
0
tabudeviren
(19.11.23)
Şöyle güzelinden bir pist makinesi alıp binememek. Hayalimdeki 2010 E92 M3 tabi ama başkaları da olur :D

Biraz daha para kazanabilirsem Türkiye'de, en kötü yurtdışında yapmak istiyorum bunu.
0
chicha_v2
(19.11.23)
Öldükten sonraki hayat için yeteri kadar çalışmamış olmak beni çok üzer.
0
etna
(19.11.23)
oğlumu babasız bırakmak. zaten dünya boktan bir yere dönüyor, böyle bensiz büyümesine hiç gerek yoktu.
0
engelbert humperdinck
(19.11.23)
Evlatların aile kurmasını görememek, istediğim bir sürü yer var gezecek, hepsini gezememiş olmak.
0
SiyamkedisiZorro
(20.11.23)
Hayallerimi tam olarak gerçekleştiremediğim için üzülürdüm
0
rock n roll
(20.11.23)
Evrenin gizemlerini öğrenememiş olmak.
0
iwasbornonamountainside
(20.11.23)
Aralikta cok iyi bir sarap eventi var. Yilda bir kez oluyor, on bir ayin sultani. Kacirirsam cok uzulurum. Kahrolurum.
0
buf-e kür
(20.11.23)
Cocuklarimin -ailemin uzulmesinden baska bir sey uzmez
0
turkuaz
(21.11.23)
hesapları kapatmamak.

borçlarımı kapatmamış, alacaklarımı almamış olmak. yaşlı bir annem var. benim arkadamdan borcumla harcımla uğraşmasın diye. sanırım annemi yalnız bırakmak. bu herhangi bir sevdiğiniz olabilir.
0
phonex
(21.11.23)
En çok kedimin günler, haftalar, aylarca beni arayacağını, beni beklerken hiç kimseye yüz vermeyeceğini, iştahtan kesileceğini bilmek... Kedimin bu huysuzluğu sebebiyle ben öldükten sonra aile içinde bakılmama, belki yabancı birine verilme ihtimali...

Sonra da İzlanda'ya gidememiş olmak.
0
silverleaf
(23.11.23)
Allah dostu evliyaların hayatlarını okuduğumda öyle imreniyorum ki bomboş çuval gibi hayat sürüyorum. Arifi Billah zatlar, misal Abdulkadir Geylani öyle muhteşem büyük bir zat ki; Allaha yemin ederim ki arşı ala avucumun içindedir der. 4000 talebesine ders verirken dizinin dibindeki öğrencisi nasıl duyuyorsa en uzaktaki de öyle duyarmış ne kerametler ne hayatlar.. tabii Allahın hediyesi ikramı bunlar... bizde denizden bir damla görseydik diyorum kendimce..
0
ercanzzy
(01.12.23)
(9)

Şöyle Bir Yöneticiyi Yargılar Mıydınız?

french lover
Muhafazakar bir yöneticim var, aşırı dindar birisi.Kimseye inancını empoze etmiyor veya bu yönde yargılamıyor ama bazı aktiviteleri kendisi organize ettiği için şöyle durumlar ortaya çıkıyor:Mesela, ekipçe yemeğe gideceğiz. Çok güzel bir restoran var fakat menüde şarap olduğu için orayı eliyoruz. Ve
Muhafazakar bir yöneticim var, aşırı dindar birisi.
Kimseye inancını empoze etmiyor veya bu yönde yargılamıyor ama bazı aktiviteleri kendisi organize ettiği için şöyle durumlar ortaya çıkıyor:

Mesela, ekipçe yemeğe gideceğiz. Çok güzel bir restoran var fakat menüde şarap olduğu için orayı eliyoruz. Veya, kahve alalım dedik ama İsrail-Filistin olayları sebebiyle Starbucks'tan alınmasını istemiyor.
0
french lover
(18.11.23)
Yaptığı doğru değil ama mühür kimdeyse Süleyman o oluyor.
0
Bir ben var benden şurada
(18.11.23)
e statüsü sayesinde bu kendi fikrini dayatmak oluyor, son sözü o söylediği için de kimse karşı çıkamıyor

insanların hassasiyetleri önemli fakat bu konular hep aynı tarafa uygulanmamalı
0
freebird5406_2
(18.11.23)
Evet.
Kendi düşünceleri önemli değil.
Bu mantıkla vejetaryen olan da vejetaryen restoranına götürür.
Kararı müdür almamalı, bu tarz kararlar ortak alınmalı. En azından benim kendi çalıştığım yerlerde aldığı değerler bu şekilde.
0
logisticsmanager
(18.11.23)
güzel bir restoranı menüde şarap var diye eleyen adam / kadın, alkol alan çalışanını da yargılar. sadece bunu dile getirmiyordur.
ve evet, ben de onu yargılarım.
iş hayatında din falan böyle öznel şeylerin konusu bile açılmamalı. yıl olmuş 2023, asgari müşterekte buluşulmalı.
0
asisamus
(18.11.23)
içki içmemiş biri olarak:
parasını işveren ödüyorsa yargılamam (sadece dini değil maddi açıdan da bakalım içki demek extra masraf)
kendi organizasyonunuz ise içki içen biri olsam kısıtlama hissederdim)

ayrıca şu da var ekibin bir kısmı içkiden rahatsız oluyor, bir kısmı olmuyorsa
birlikte hareket etmek için taviz vermek gerekir
bu durumda yine son karar yöneticinin olur
diğer konu ise içki içmeyen biri içki içilen ortamda daha kötü duruma düşer
içen biri ise görece daha nötr kalır içkisiz ortamda
0
bir soru sorcam
(18.11.23)
Hic umrumda olmaz. Yemege giderim her turlu icmesem de olur. Istedigi yerden alsin kahveyi de nedeni fark etmez. isyeri sonucta. Kaliteden odun vermedigi surece beni hic ilgilendirmez.
Mesela ramazanda surat yapiyorsa veya iste benzer bi durum yasatiyorsa anca o zaman dikkatimi ceker. Digerlerini onemsemekle ugrasamam.
0
Kittie
(18.11.23)
Cehenneme giden yollar iyi niyet taslari ile doselidir.Mudur kendi cebinden oduyorsa istedigi yere gotursun ama hasbelkader orada bulundugu icin sirketin verdigi entertainment butcesini kullanirken kendi ideolojik goruslerini dayatmamali.
0
turkuaz
(19.11.23)
açıkçası kendi zaten rahatsız oluyorsa, alkollü mekana gitseniz dahi içtiğiniz alkolün bir tadı olmayacaktır. ya yampiri yampiri süzecektir sizi. muahabbete katılmayacaktır vs.. vs..
alkolsüz mekana gidin ekipçe, yakın iş arkadaşlarınızla ise başka zaman istediğiniz gibi takılırsınız. hiç gerek yok kasmaya.
0
morcivert
(19.11.23)
Güzel bir restoranı eleyip, size tavuk döner ısmarlamıyorsa, yöneticinin o kadar da hatırı/yetkisi/etkisi olsun.


.
0
kartallar yuksek ucar
(20.11.23)
(14)

Bu ilişki ve bu erkek kişi hakkında ne düşünürsünüz?

morca
Biraz uzun olabilir fakat en kısa haliyle anlatmaya çalıştım. :)Erkek tarafı, kadından 5-6 yaş büyük, 40'ların ortasında. Çok olgun, sakin, babacan, hayata karşı yorgun bir ruh. İstikrarlı kararları, tamamen stabil bir hayatı var. Orta yolcu, her şeye güzellikle ve sakinlikle halledenlerden. Ununu e
Biraz uzun olabilir fakat en kısa haliyle anlatmaya çalıştım. :)

Erkek tarafı, kadından 5-6 yaş büyük, 40'ların ortasında. Çok olgun, sakin, babacan, hayata karşı yorgun bir ruh. İstikrarlı kararları, tamamen stabil bir hayatı var. Orta yolcu, her şeye güzellikle ve sakinlikle halledenlerden. Ununu eleyip eleğini asmış ruh halinde, yaşayıp gidiyoruz işte kafasında.

Kadın tarafıysa konuşkan, neşeli, enerjik, girişken. Biraz daha dağınık yaşıyor hayatı. Atılgan, zaman zaman saldırgan, kendi hakkını savunmak zorunda kaldığı için güçlü ve yalnız insana dönüşmüş biri.

İlk olarak kadın erkeğe adım atıyor, erkek kabul ediyor. Arada karşılıklı olarak yoğun bir çekim olmasına rağmen erkek kısa süre sonra kendisini geri çekerek neredeyse kadından kaçıyor ve ''Ben kendi halinde, sıradan, düz bir adamım. Birinin beni olduğum gibi ve sadece ben olduğum için sevebilme, yanımda bulunma ihtimali bana uzak bir rüya gibi geliyor. Sen çok güzelsin, cıvıl cıvılsın. Bu kadın niye benimle diye altında bir numara arıyorum. Böyle düşünmek tabii ki kötü ama hayat bana böyle düşünmeyi öğretti. Birine alışıp üzülmek istemiyorum.'' gibi şeyler diyor. Bu arada erkeğin kayda değer bir geliri, makamı, ünü vs. kesinlikle yok. Kadın da dünyanın en güzel kadını falan değil zaten, belki bir tık ortalama üstüdür olsa olsa.

Kadının biraz bastırmasıyla erkek de duvarlarını yıkıyor, ilişkiye başlıyorlar. Erkek sevgisini açıkça gösteren biri değil ama kadın sevildiğini onun davranışlarından tabii ki anlıyor. Gündelik yaşamına kadını tamamen dahil ediyor, tüm gelecek planlarına katıyor, ailesiyle tanıştırıyor falan.

Sadece erkeğin davranışı biraz baba gibi. Kadını olgunlaştırmaya, büyütmeye çalışıyor sanki ve bunu yaparken bazen yargılayıcı veya kısıtlayıcı olabiliyor. Fakat kadın şımarık biri değil, aksine çocukluğundan beri tanıyanların kendisine olgun dediği bir kadın. Özellikle bu niyette olmasa bile erkek sanki kadını daha uygun, daha iyi olan şeyleri yapmaya ikna ediyor gibi bir tavır içinde. Kadın aslında erkek sayesinde daha düzenli bir hayat yaşamaya başlıyor ama ona belli etmese de zaman zaman kendisini yetersiz, çocuksu hissediyor onun yanında.

Dışarıdan bakıldığında çok alakasız görünen iki kişi. Arada çekim var, güvende olma hissi var, yan yanayken nadir anlar dışında huzur var, eğlenme ve bol bol gülme var, iyi sohbet var, kırk yıldır tanışıyor gibi hissetme var.

1- Böyle bir ilişki yürür mü sizce? Çok alışmadan, bağlanmadan ''farklıyız'' denilip yolları ayırmalı mı?
2- Erkek kişisi hakkında ne düşünürsünüz? Kadını yetersiz mi görüyor, beğenmiyor veya değiştirmeye mi çalışıyor?
0
morca
(14.11.23)
Ilk adim icin katilmiyorum ama biraz rahat batmis gordum bu iliskide. Adam ister istemez enerji emiyor 40larinda unumu eledim elege astim biraz erken göründü bana. Emekli tripli erkekle ne tur aktiviteler yapilir bilemedim. Rahat batmasini cozerse iliski yurur diyorum
0
mess
(15.11.23)
Adam bıkıp boşanmak isteyebilir. Yalnız kalmasına müsade edilirse yürüyebilir.
0
Bir cebinde das kapital
(15.11.23)
çok büyük genellemeler yapacağım ama bir de böyle düşün:

kadından ilgi gelince kendini geri çeken adam özgüvensiz olma ihtimali yüksek biridir. "benim neyimi sevdi ki" diyorsa ileride ya üste çıkar saçma şeyler yapar, eğer her şey yolunda giderse iyi de olabilir tabii. Yani sen kadın tarafısın sanırım, kendini yetersiz görme karşı tarafın bunu sana yansıtıyor olma ihtimalini de düşün.

ilişki yürüyebilir. İlk adımı kadının attığı ve yürüyen ilişkiler var, hatta bu yaşlarda daha da olası, sadece iki tarafın psikolojilerinin uygun olması gerekiyor. Bir de o yaşlarda insanların birbirini değiştirmeye çalışmaması, gerçekten olduğu gibi kabul etmesi lazım. Gençken bile öyle de, 30+'larda kesinlikle öyle.
0
nhk ni youkosu
(15.11.23)
yürür. herkes bir parça ilişkide evriliyor. aman ben değişiyorum, benliğim gidiyor vs. denilerek heba edilmemeli. ikili hayat elbette uyumlanma gerektirir ve siz uyumlanmışsınız bence.
0
o kadar da degil aga
(15.11.23)
Hikâye anlatıcısı olarak başarılı örnek olmuş, betimlemeler roman havasında. +Respect

Adamın mizacı çok bilindik ve sıradan, babacan adama tavsiye verme dersen şaşkın şaşkın bakar sana. Kızgınlık ve öfke halinde sözlü veya fiziksel şiddet yoksa veya kadının kabul edeceği düzeyde ise olur niye olmasın. Güzelken herkes güzel, tartışma kültürü belli eder ilişkinin dinamiğini, gerisi de tarafların kabulüne kalmış. Adam hayatı bildiği gibi yaşıyor, düşüncelerinin kadın kadar farkında olduğunu hiç sanmıyorum. Bunları şeffaf şekilde paylaşma yeteneği olduğunu da sanmıyorum, o yüzden bize soruyorsunuz zaten. Evlilik için acele etmeyin gene de siz
0
hasmetizm
(15.11.23)
Adam biraz mansplaining yapıyor gibi geldi bana.
Kendi yaşadığı hayat sanki en doğrusu da kadına da bu hayatı yaşaması gerekiyormuş gibi öğüt veriyor.
Burada ben aslında bir kötü niyet uyumsuzluk değil de, erkek tarafında bastırılmazı gereken eril bir zihniyet gördüm bu alanda.

Kendi yaşadığı hayatı iyi görüp, kadınınkini eleştirilebilir görmesi, zaten olgun kadını çocuk gibi görüp olgunlaştırmaya çalışması, 35 yaşını geçmiş kadını büyütmeye çalışması vs.
“Daha uygun daha iyi şeyleri yapmaya ikna edici bir tavır içinde”
Adamın gözündeki imaj şu;
Erkek uygun olanı iyi olanı biliyor
Kadın iyi olan ve uygun olana göre davranmıyor.
Bu durumda kadına öneri vermek, onu doğru ve uygun olana yönlendirmek adamın görevi gibi.

İşte buna toksik erik davranış diyoruz.

Adamın düşüncelerinin kaynağının cinsiyetçiliğe dayandığını, kadına ve hayatına gereken saygıyı göstermediğini ve göstermesi gerektiğini anlamadan ilişki yürütemez bu adam. Yanındaki kadına yazık olur. Kadın ya kendine güveninden ve beklediği saygıdan falan ödün verecek, bu erkeğin hep daha iyi bildidiği konularda nasihat dinleyecek. Ya da erkek saygı duymayı öğrenecek.
0
zimbirik
(15.11.23)
Bir an benim son ilişkimi mi anlatıyor acaba dedim. Ancak o kadar benzerlik olur.

Olaylar şöyle gelişiyor efendim.

Erkek kişisi, kadının kendi durağan hayatına uyum sağladığında mutsuz olduğunu görüyor.

Kadın kişisini seviyor ama ona ayak uydurmaya kalktığı taktirde kendisinin mutsuz olacağını biliyor.

Bir tarafın mutlak mutsuzluğuyla devam edecek bir ilişkiden hayır gelmeyeceğini düşündüğü için ilişkiyi sonlandırıyor.

Durum böyle. Yalnız, yazılı ifade beceriniz, kendinizi ifade tarzınız karşısında şapka çıkarıyor, önünüzde saygıyla eğiliyorum. Bu yeteneği heba etmeyin, değerlendirin efendim.
0
Mirket
(15.11.23)
Enerciii diyorum. O yaştaki adamların enerjisi bitiyor bunu kabul edelim. Kadın arada başkalarıyla da görüşsün, bu adamı da yedekte tutsun, ama köpek de çekmesin, o adam kimsenin peşinden koşamaz kendimden biliyorum, adamın enerjisi olduğunda kadın bu adamla takılsın ama tüm enerjisinin karşılığı bu adamda yok onu bilsin, enerjisi varken başka erkeklere de şans versin, yorulunca bu adamın yanında dinlensin.
0
gece abisi
(15.11.23)
Uyumsuz ilişki. Kadın kendisi gibi cıvıl cıvıl biriyle birlikte olsun, bu adam onun ruhunu emer bitirir. Kadın mutsuzlaşır, ilişkiden çıktığında da kendinden çok şey yitirmiş bulur.
0
birgumuspeni
(15.11.23)
Gayet normal giden bir iliski iste. Durup dururken overtinking yapip pismis asa su katmaya gerek yok.Akisina birakip keyif almaya bakin
0
turkuaz
(15.11.23)
Bence yürümez bu ilişki.
0
j r r tolkien hayrani
(15.11.23)
Insanlar kendi korkularini anlatirken kendileri hakkinda cok dogru fikirler verebiliyorlar.
"Birinin beni olduğum gibi ve sadece ben olduğum için sevebilme, yanımda bulunma ihtimali bana uzak bir rüya gibi geliyor."
adam burada kendi icinden geceni, aslinda kendini soylemis bence, sanki daha cok kadini oldugu gibi sevemiyor ve degistirmeye calisiyor gibi geldi bana. aslinda karsisindaki kisiyi oldugu gibi sevemeyen o sanki. sizi sevdigi yonunuzu simdi degistirmeye calisiyor gibi geldi. yurur yurumez bilemeyiz, sizin yapici iletisim becerinize bagli ancak sanki hayatin nasil yasanmasi ve olmasi gerektigini cozmus gibi de bunu dayatmaya calisiyor gibi geldi. oysa ki hepimizin yolu farkli, kimse kimseyi degistiremez, kisi ancak kendisi istediginde degisir ve degismek istemiyorsa da degismez. herkesin kendi yolu kendine dogrudur, kimsenin yolu bir baskasi icin digerinden dogru degildir.
0
songforsomeone
(17.11.23)
adamın her yaptığına bir kulp bulunmuş gibi. kısıtlayıcılık ve babacan olma durumu karşıda kontrol kurmanın bir başka rengi sadece. hatta pembe rengi, çünkü kadın şuan pembe gözlükle bakıyor.
0
rallied
(01.12.23)
Mansplaining demeye geldim ben de :)

Yürür mü yürüyebilir tabii ama dikkatli olmakta fayda var. Farklı olmaktan ziyade mansplaininge maruz kalıyor kadın tarafı gibi geldi bana daha çok.
0
patlamis misir
(01.12.23)
(14)

avrupa'da toplu taşıma

hknty
avrupa'da araba almak çok zor olmamasına rağmen insanlar neden toplu taşıma kullanıyor? çok araba meraklısı biri değilim ama türkiye'de toplu taşıma hayat standardını çok düşürüyor. arabayla 15-20 dakikalık yere 1 saatte gidiliyor. almanya'da, fransa'da falan toplu taşıma çok mu gelişmiş? toplu taşı
avrupa'da araba almak çok zor olmamasına rağmen insanlar neden toplu taşıma kullanıyor? çok araba meraklısı biri değilim ama türkiye'de toplu taşıma hayat standardını çok düşürüyor. arabayla 15-20 dakikalık yere 1 saatte gidiliyor. almanya'da, fransa'da falan toplu taşıma çok mu gelişmiş? toplu taşımada bu süre sorunu oralarda da var mı?
0
hknty
(14.11.23)
Şehirlerin arabaya göre dizayn edilmesi vs insana göre dizayn edilmesi farkı var. Türkiye'de üç şehirde yaşadım. İzmir ve Eskişehir'de çok ters bir yer değilse araba vs toplu taşıma süre olarak hemen hemen aynı oluyor ama toplu taşımada aktarma falan yaparsan biraz yorucu tabii. Arabayla gidince de park sorunu yaşama riski yüksek.

Denizli'de toplu taşıma rezaletti ve her yere taksiyle gitmem gerekiyordu arabam olmadığı için.

Avrupa'da toplu taşıma genel olarak gayet düzenli ve verimli. Amerika vs Avrupa bu alanda çok yapılan bir kıyas. Amerika araba ağırlıklı bir ülke (hatta Kanada'yı da sayabiliriz buna). Avrupa ise genellikle daha çok toplu taşıma ağırlıklı. Toplu taşımayla istediğin yere gitmek, arabayla gitmekten daha pratik oluyor çoğunlukla. Özellikle Avrupa'nın büyük şehirlerinde şehir merkezlerine araba sokmak, park etmek vs hep büyük dert. Onun yerine metro, tramvay gibi raylı sistemlerle gidiliyor ya da bisiklete biniyor coğrafya da uygunsa.

Amerika'da bile artık ordaki araba bağımlı sistemden şikayet eden ve Avrupa'daki şehirleşmeye özenen pek çok insan var. Hem iklim krizi bu konuda büyük faktör hem de şehirleri sadece arabalar için tasarlanmaya mahkum kılan bir durum
0
nundu
(14.11.23)
berlinde toplu tasimanin arabaya gore avantajlari
- gidilecek yere cok fazla aktarma yoksa arabaya gore daha hizli. ornegin benim onceki ev-is arasi trenle 20 dakika, bisikletle 30 dakika, araba ile 50 dakika suruyordu.
- park sorunu buyuk. sehir merkezinde gunluk park ucretleri 10 euro gibi oluyor. ucretli park yerlerinde bile park yeri bulmak zor.
- sehir icinde cok fazla trafik isigi var ve trafik isiklari yaya, bisiklet, ve araba icin ayri ayri duzenlendigi icin isiklarda bekleme sureleri cok fazla. hele sola donus yapilacaksa arabalarin, bisikletlerin, ve yayalarin tumumun gecisini tamamlamasini beklemek gerekiyor ki bazen yesil yaninca ancak iki arabanin gecisine imkan taniyacak zaman oluyor.
- araba ile giderken trafik, park sorunu gibi nedenlerden dolayi ulasacagin zamani kestirmek zor. ama toplu tasimada gidecegin yere ne zaman ulasacagini biliyorsun. ornegin onemli bir toplantin varsa is yerinde, toplantidan 10 dakika once orda olmak istiyorsan toplu tasima ile bunu planlayabilirsin. ama araba ile gidersen ulasacagin zaman yarim saat once de olabilir, yarim saat sonra da bilemezsin.

yani ozetle araba uzun yolda, hafta sonu aktiviteleri icin, gece toplu tasimanin azaldigi zamanlarda, ulasimin zor aktarmali oldugu noktalara erismek icin, acil durumlar, alisveris icin vs avantajli. diger durumlarda toplu tasima buyuk sehirlerde daha pratik.
0
emrahday
(14.11.23)
türkiye'deki gibi uzun sürüyor mu yolculuklar şehir içinde? izmir'de mesela 1 saat sürebilir bir ilçeden başka ilçeye.
0
🌸hknty
(14.11.23)
Ogrenciler yaygin kullanir
Otopark ucreti ve yer aramak merkezi yerlerde sikintilidir
Tr ile kiyaslanmayacak kadar kalitelidir toplu tasima. Saatinde kalkar. Metrobus gibi tiklim tikis olmaz.
Merkezdeyken toplu tasima makul hatta hosuma gidiyordu benim ozellikle biniyodum otobuse, trene.
1 evde 1 araba varsa herkes onu kullanamaz. Herkes tek tek araba alinca da vergisi biraz goze batabilir. Arabasiz ev oldugunu pek dusunmuyorum ama dedigim gibi herkes ayni saatte kullanamaz birinden biri fedakarlik edecek
0
mess
(14.11.23)
Fransa avantajlari;
-yuzde 75-100 oranında şirket tarafından ödeniyor. Araba ile bu yok.
-otobuslerin kendi yollari var. Kimse de o yola girmiyor.
-park etmek çok pahali. Şöyle diyeyim yaşadığım yerde şehir merkezinde 3-4 saat 8€ falan.
-sehirler arac gelmesin diye kurallar koyuyor. Misal karbon salinimi yüksek araclar (bunlarin etiketleri var) sehre giremiyor. Girerse yakalanirsa ceza yiyor. Çoğu sokak arabasiz, arabali olsa da bazilarinda bir şerit araba, bir şerit otobus, bir şerit bisiklet.

Bu arada Avrupa'da bahsettiğiniz hiç yaşamadım (20 dk yer 1 saat). Aksine araba ile 1 saat süren yer toplu taşıma ile 30 dk.

Bu arada toplu taşıma kullanmiyorum.
Ve toplu taşıma tabiki Türkiye'ye oranla gelişmiş.
Bir de çoğu kişinin Arabasi var zaten. Sadece ise gelip gitmekte kullanmiyorlar. Bir de mesai kavrami falan Türkiye'den az olduğu için aksam 4.5 gibi cikiyor millet, bisikletle ya da otobüsle falan. Ama aksam 9da cikarsan tabiki farklı yani
0
logisticsmanager
(14.11.23)
peki trafik için türkiye'deki gibi sıkıntılı şoför profili yüksek mi? türkiye'de motorsiklet kullanmak istiyorum ama üzerime sürerler ya da apaçinin biri makas atar diye endişeleniyorum. bu yüzden hiç girişemedim.
0
🌸hknty
(14.11.23)
Otopark ücretleri inanılmaz pahalı çünkü. Yurtdışında araç kiraladığımızda en çok bize koyan şey park parası ödemekti. Her park ettiğimiz yerde makineyi bulup bozuk para atmaktan bıkmıştım 4-5 günde.
0
jackyr
(14.11.23)
@hknty; yani avrupa ülkeleri arasında fark var. Ama Türkiye ile kiyaslanamaz sürücü profili.
Ben en son ne zaman korna çaldım hatırlamıyorum.
Yalniz motorsikletin ve bisikletin her yerde riski var, sadece Avrupa'da daha az.
0
logisticsmanager
(14.11.23)
Eger merkez disinda yasiyorsan Almanya'da da yarim saatte araba ile gidecegin yere 1 saatte toplu tasima ile gidebilirsin.Ustte yazildigi gibi ana konu merkezde park yeri sikintisi ve park ucretleri. Bir de ickili halde araba kullanmama durumu da toplu tasimaya yonlendiriyor.
0
turkuaz
(14.11.23)
İngiltere Brighton'dan bildiriyorum, her yere giden otobüs var hatlar güzel ama in-bin çok uzun sürüyor. 8km'lik yeri arabayla ne kadar sürede gideriz siz tahmin edin, otobüsle 1 saate yakın sürdüğü oluyor.

ama park etmek dert ve çok pahalı +1

otomobil sigortaları çok pahalı gördüğüm kadarıyla. Bir de insanların paraya bakış açısı farklı. Mesela bir Türk %10-15 fazla para verip otomatik araba alır bence, ben öyle yaparım, burada herkes manuel alıyor. O fark çok göze batıyor. Bir de burada ikinci eli 5 bin pound olan arabaya Türkiye'de 10-15 verildiğini duysalar kalp krizi geçirirler herhalde :D

fakat yine çok ilginç, 2000 pounda güzel bisiklet var ve millet alıp kullanıyor, 2000 pounda araba da var.
0
nhk ni youkosu
(14.11.23)
peki arabaya bakış açısı nasıl? biliyorsunuz türkiye'de bir statü göstergesi anlamsız şekilde. orada değildir diye düşünüyorum. ancak yurtdışına giden türklerin büyük bir bölümü gider gitmez araba alıyor. hatta 4x4 falan alıyor. türkiye'de de istediğiniz kadar para kazanın eğer arabanız yoksa fakirsinizdir insanların gözünde. :)
0
🌸hknty
(14.11.23)
Arabaya bakış açısı gene Fransa için; ayagimizi yerden kessin.
Yani param var, bmw alayim yok. Kendi müdürüm misal temiz aylık 5-6bin euro alıyordur. Eşi de o civarda. Kendinde c3 var eşinde 3008.
Misal toplam binada iki 3 audi falan var. Geri kalani normal arabalar.
Ama buraya gelip ucuz araba görünce coşan Türkler var tabi. Yeni gelen arkadaş ilk hayali a5 almak. Kendisinin 3 katı maaş alan adamlar bile almıyor ama kendisi istiyor :)

Kısacası hayır. Kimse kimsenin arabasına bakmıyor.
0
logisticsmanager
(14.11.23)
Sebebi farkindalik. Herkes araba kullanmak istese trafik dakkasinda kordugum olur. Turkiye'de herkesin arabayla trafige cikmasini engelleyen sey fakirlik/yuksek nufus, avrupa'daysa caydirici politikalar var (bahsedilen trafik isik dizaynlarindan tut park ucretlerine kadar). Bir de her yere arabayla gitmek isteyenleri idare etmek icin habire yollari genisletmeleri, her tarafa otaban yapmalari lazim. Onu yapmak icin de binalari sehri yikmalari lazim. O da avrupa olmaz, ABD olur, yerine gore Turkiye olur.
0
hot potato
(14.11.23)
-Yaşam tarzı
-Şehirleşme
-Lojistik

Yaşam tarzı:
Avrupalılar aslında bizim taşra/köy hayatı gibi yaşıyor. Bol fiziksel aktivite, uzun yürüyüşler onlar için ok. Adam 40 dakika orman içinden yürüyüp market alışverişi yapmaya gidiyor. Sonra da aynı yolu geri dönüyor. Otomobil onlar için ihtiyaç halinde kullanılacak bir ulaşım aracı sadece. Yani ya marketten büyük alışveriş yapacaktır, ya uzak bir yere gidecektir falan. O yüzden bizdeki gibi statü sembolü olarak da konumlamıyorlar. Parası olan adam Toyota Prius da kullanabiliyor.

Şehirleşme:
Avrupa şehirlerinin çoğu küçük. Berlin Paris gibi metropoller dışında. Çoğu şehri yürüyerek en fazla 1 saatte uçtan uca gezebilirsin. buralarda raylı sistem de oldukça gelişmiş. Yani Polonya'da bir ev tutmuştuk. Tren istasyonunun yanında. Polonya'nın bilecik'i gibi bir şehir düşün. Ama evin önünden trene binip Berlin'e ya da Paris'e gidebiliyorsun. Ee tren varken arabayla niye gidesin.

Lojistik:
Otomobil ucuz ama bakımı pahalı ve zahmetli. Yani bizde işten 1 saat erken çıkıp sanayiye uğrayıp periyodik bakımını yaptırabiliyorsun. Elini sallasan usta. Mahalle arasında bile. Orada bir arabanın 10.000 bakımını yaptırmak bir olay. Müsait usta bulacaksın. Randevu alacaksın. Adam sana muhteşem bir işçilik bedeli çekecek vs. O yüzden otomobil gerekmedikçe kullanılan bir şey değil.

Bir de tren ağı çok geniş avrupa'da. 1000 nüfuslu köyden bile tren geçiyor. Zaten şehirler birbirine yakın. Hollanda dediğin ülkeyi baştan başa 4-5 saatte gezersin arabayla. Arkadaşım Köln'de yaşıyordu işi dusseldorf'ta. Trene biniyor. Türkiye'yi düşünsene izmit'te yaşıyorsun ama işin Şişli'de.

Ha bu arada Türkiye'de de toplu taşıma fena değil aslında. ama biz inmeyi binmeyi, yürümeyi sevmiyoruz. Onun da etkisi var. Avrupa'da arkadaşlara takılıyorum hatta oradan oraya 20 aktarmayla gidiyosunuz bayıla bayıla şurada Göztepe'den metroya aktarma yapınca suratınız düşüyor.
0
anten
(15.11.23)
(5)

Bluetooth kulaklık önerisi

Ranchoddas
1200-2000 TL'lik bir bütçem var. Jabra Elite 4 kullanıyordum genel olarak memnundum. Daha iyi bir öneriniz yoksa yine gidip aynısından alıcam çünkü kaybettim :(
1200-2000 TL'lik bir bütçem var. Jabra Elite 4 kullanıyordum genel olarak memnundum. Daha iyi bir öneriniz yoksa yine gidip aynısından alıcam çünkü kaybettim :(
0
Ranchoddas
(14.11.23)
edifier neobuds pro aldım bu hafta, ses kalitesi oldukça iyi, anc de iyi çalışıyor.
edit: sorry ürünün fiyatı artmış, ben sizin dediğiniz fiyat aralığında almıştım
0
veritaslibertas
(14.11.23)
o aralıkta alınacak iki kulaklık var zaten, samsung buds 2 ve jabra elite 4 daha iyisi yok bunların o fiyatta
0
freebird5406_2
(14.11.23)
Ben de Edifier NB820 Plus aldım birkaç gün önce 1850 tl'den. Gidip denemiştim hafta sonu güzel kulaklık, illa kulakiçi olmak zorunda değilse onu da önerebilirim.
0
chicha_v2
(14.11.23)
Jabra Elite 4'de white noise sikayetiniz var miydi?
0
turkuaz
(14.11.23)
hayır ama mikrofonundan memnun değildim.
0
🌸Ranchoddas
(17.11.23)
(3)

Kaliteli erkek spor ayakkabı önerisi atabilecek var mı üzerime?

Dartagnan
Sketchers almayı düşünüyordum. 2-3 haftada yırtıldı yorumları çok görmeye başladım. Vazgeçtim. New balance kullanıyordum senelerdir. Yeni aldığım elimde kaldı çünkü ucuzlasın diye türkiyede üretilmiş orjinal marka altında. Şöyle son zamanlarda gerçekten memnunum dediğiniz marka ve model yazar mısını
Sketchers almayı düşünüyordum. 2-3 haftada yırtıldı yorumları çok görmeye başladım. Vazgeçtim. New balance kullanıyordum senelerdir. Yeni aldığım elimde kaldı çünkü ucuzlasın diye türkiyede üretilmiş orjinal marka altında.

Şöyle son zamanlarda gerçekten memnunum dediğiniz marka ve model yazar mısınız?
0
Dartagnan
(13.11.23)
adidas ultraboostlar koşu ayakkabısı diye geçiyor ama günlük spor ayakkabı olarak giyilecek modelleri de var, memnunum.
0
gule gule
(13.11.23)
spor ayakkabıdan kasıt günlük giymek için sneaker ise reebok classic leather serisini şiddetle öneririm. türkiye'de renk ve model seçeneği az fakat sağlamlıkta 10 yıldır hiç üzmedi. 3 çift var bende, bir çifti 6. yılında, konforundan kaybetti tabii ama geçen hafta 200 liraya boyattım dış görünüş olarak yenisiyle aynı durumda şu an (edit: kışın yağmurda çamurda, yazın da kavurucu güneş altında giydiğimi belirteyim). fiyat olarak da gayet ortalama bir yerde hala.
0
robin crusoe
(13.11.23)
Nike Pegasus ve Adidas Ultraboost serisi konfor ve kalite olarak ust seviyede bence.Ikisi ile de ozel bir bagim var.
0
turkuaz
(13.11.23)
(8)

çıkış voltajı ne demek?

istististist
bir elektronik ürünün 2 farklı versiyonu var. aradaki fark ne diye sordum çinli satıcıya.birinci ürüne: "The output voltage of this product is 20/50kv, which can be adjusted"ikinci ürüne: "The output voltage of this product is about 15kv, which cannot be adjusted."yazmış. ürünü türkiye'de kullanacağ
bir elektronik ürünün 2 farklı versiyonu var.

aradaki fark ne diye sordum çinli satıcıya.

birinci ürüne: "The output voltage of this product is 20/50kv, which can be adjusted"

ikinci ürüne: "The output voltage of this product is about 15kv, which cannot be adjusted."

yazmış.

ürünü türkiye'de kullanacağımı göz önüne alırsak, hangisini tercih etmeliyiim?
0
istististist
(30.10.23)
bu rakamlar çok büyük değerler eğer yanlış yazılmadıysa, ama sizin için önemli olan giriş voltajı.

Bizde giriş voltajları 220-230 volt monafaze, 380 volt trifaze.
0
John Bloor
(30.10.23)
@john bloor;

teşekkür ederim hocam. giriş voltajı ile ilgili satıcıdan bilgi talep edeyim mi? türkiye ile uyumlu olmama ihtimali var mı sizce?
0
🌸istististist
(30.10.23)
bu ürünün çıkışına ne bağlayacaksınız?
ve evet, giriş voltajı önemli. 110volt ise olmaz.
0
kisa
(30.10.23)
@kisa;

çıkışına püskürtücü bir aparat bağlanacak hocam, zaten o aparat da ürünle birlikte geliyor.

türkiye için en uygun giriş voltu hangisi oluyor hocam? 110 volt olandan istemediğimi söyleyeceğim satıcıya, teşekkür ederim.
0
🌸istististist
(30.10.23)
@JB nin dediği gibi, normal prize takacaksanız 220volt.
sanayi tipi yani trifaze elektrikse 380volt olmalı.
0
kisa
(30.10.23)
Giriste 380 volt (3 fazli ise) yada 220 volt (tek faz ise) bir baglanti saglayabilirsiniz ancak 15-20-50 kv voltaj seviyeleri yuksek.Bence siz direk elektrik baglanti semasi falan varsa onu isteyin. Giris gerilimini saglarken toplam elektrik gucu acisindan da yeterli bir baglanti olmali.
0
turkuaz
(30.10.23)
@turkuaz;

yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla çıkış voltajı çok kuvvetli cihazın.

ev tipi normal prize takınca herhangi bir sorunla karşılaşır mıyım?
0
🌸istististist
(30.10.23)
eğer 15-20 kv veriler doğruysa çok yüksek, evde kablo kesitiniz vs yeterli olmayabilir.

yani ben şimdi bunu okuyunca 15.000 volt anlıyorum, yanlış mı anlıyorum? yoksa kv dediğiniz KW mi?

ürünün direkt linkini verseniz bütün kafa karışıklığımız gider aslında.
0
John Bloor
(30.10.23)
(6)

işveren i maaş alamadığım için dava etme hk.

bu yolun yolcusu
merhaba, mühendis olduğum için bir müteahhit firmasına ihaleli bir iş için noterden taahhütname vererek saha mühendisi olduğuma dair evrak aldım. 3 ay boyunca sigortam yattı ancak ben bu işten hiç para alamadım. Şimdi işten noter aracılığıyla istifa ettim ve sgk dan çıkış yapılmış.Sgk dökümlerini gö
merhaba, mühendis olduğum için bir müteahhit firmasına ihaleli bir iş için noterden taahhütname vererek saha mühendisi olduğuma dair evrak aldım. 3 ay boyunca sigortam yattı ancak ben bu işten hiç para alamadım. Şimdi işten noter aracılığıyla istifa ettim ve sgk dan çıkış yapılmış.

Sgk dökümlerini göstererek avukat aracılığıyla bu işverenden maaş almadığım için tazminat davası açabilir miyim? Açsam kazanır mıyım? Sigortam asgari ücretten yatırılmış ancak devletin belirlediği mühendis maaşı üzerinden alacağım tutar hesaplanır mı?
0
bu yolun yolcusu
(26.10.23)
Ücret alacakları 5 yıllık zamanaşımına tabidir yani tabi ki ücret alacağınızı talep edebilirsiniz. Dava açmadan önce arabuluculuk yoluna gitmek zorunlu. Bu işçilik alacağı davası. Siz ücret almadiginizi, işveren ödediğini ispat edecek. Kazanmamaniz için bir sebep yok. Mahkeme ücret konusunda sizin beyanınizla bağlı olabilirdi eğer işveren davayı kabul etseydi ama o ben asgari ücret verdim vs diyecek muhtemelen. Mahkeme de işinizle alakalı sendika ve işçi örgütlerine yazı yazarak ücret araştırması yapacak. Devletin kendi personeline verdiği maaşın bununla bir alakası yok. Özel sektordeki rakamlar esas alınır.

Ben asgari ucretten daha fazla para aldım ama primlerim asgariden yatırıldı bunun da düzeltilmesini istiyorum diyorsanız bu sefer açacağınız dava prime esas kazancın tespiti davası, bunda arabuluculuk yoluna gitmek mümkün değil, çünkü davalı iki tane, biri işveren diğeri SGK. Fakat bu davayı açmadan önce SGK'ya başvurmak gerekiyor . Bu iki davayı beraber de açabilirsiniz ya da işçilik alacağı davası sonlandiktan sonra da, beklemek daha mantıklı olur zira bunda zamanaşımı yok.
0
sanguine
(26.10.23)
çok teşekkür ederim, en kötü asgari ücret üzerinden hesaplanacak anladığım kadarıyla. Primde görünen o çünkü.

Peki ben başlangıçta arabulucu üzerinden istediğim rakamı teklif edebilir miyim?
0
🌸bu yolun yolcusu
(26.10.23)
Avukata danışırsanız o da biliyordur ancak sizin de aklınızda olsun nitelikli işçinin asgari ücretle çalıştırılması hayatın olağan akışına aykırı kabul ediliyor mahkemelerce. Bunla ilgili emsal kararlar var, kendiniz de bir bakın.

Yani sizin sgk kaydınızdaki meslek kodunuz mühendis veya alakalı yönetici ya da teknik pozisyonda bir meslekse asgari ücret için de ayrıca itiraz edebilirsiniz.
0
akhenaten
(26.10.23)
Ek olarak firmanın sgk primlerini eksik yatırması yüksek idari para cezası var ve olası sgk teşviklerini yok ediyor bu ceza. Arabulucu sürecinde bununla da tehdit edebilirsiniz
0
fistikthecat
(26.10.23)
Üstte yazilmis ancak onemli oldugu icin altini cizeyim tekrar. Siz maas aldiginizi ispat etmek zorunda degilsiniz, isveren maas verdigini ispat etmek zorunda.Elinizde is teklifi yada soylesme varsa her sekilde o parayi alirsiniz
0
turkuaz
(26.10.23)
hocam sizin verdiğiniz taahhütnamede veya müteahhitin idareye verdiği anahtar teknik personel taahhütnamesinde sizin branşınızdaki asgari ücret ile çalışacağınıza dair bir ibare olabilir. veya bir maaş da yazabilir. benim eski çalıştığım işlerde verdiğim taahhütnameler bu şekildeydi. dolayısıyla siz davanızı açın, sigorta asgari ücretten yatmış dediğiniz 11bin ise zaten oradan işveren hata etmiş durumda, maaşınıza gelince de inşaat mühendisi asgarisi olarak davada size bilirkişi maaş belirleyecektir.
0
malheiros
(26.10.23)
(18)

Sevgilimin mesajlaştığı kız

Mossy
Sevgilimle 1 buçuk yıldır beraberiz. Başta uzak mesafeydik 8-9 aydır o da İstanbulda yaşıyor genelde boş vakitlerimizi beraber geçiriyoruz. Gel gelelim o buraya yeni taşındığı için hiç arkadaşı yoktu. Kendisinin öyle bir kaygısı yoktu ama bütün zamanını benimle geçirmesi başka hiç sosyal ortamı olma
Sevgilimle 1 buçuk yıldır beraberiz. Başta uzak mesafeydik 8-9 aydır o da İstanbulda yaşıyor genelde boş vakitlerimizi beraber geçiriyoruz.

Gel gelelim o buraya yeni taşındığı için hiç arkadaşı yoktu. Kendisinin öyle bir kaygısı yoktu ama bütün zamanını benimle geçirmesi başka hiç sosyal ortamı olmaması falan bana uzun vadede mantıklı gelmedi ve sevgilimi arkadaş edinmeye teşvik ettim. Neyse bu arada kıskanç bir insan değilim normalde. Ama benim sevgilim instagramdan kendisini takip eden (kendisi çok iyi bir elektrogitarist olduğu için bir takipçi kitlesi var) bir kızla müzik muhabbeti yapmaya başlamış sonra da bestelerini atmış, Instagram o formatları desteklemeyince whatsappa geçmişler vesaire. Bana da kızdan arkadaşım arkadaşım diye bahsedipduruyordu. Bugün dikkatimi cezbetti sordum kaçtır bahsediyorsun kimmiş bu arkadaş diye. Anlattı işte, sen bana arkadaş edin diyordun ben de insanlarla sohbet ediyorum ilgi alanlarımı paylaşıyorum falan dedi. OKEY HER SEY COK GUZEL BU NOKTAYA KADAR. Sevgilim yokken bi whatsappını kurcaladım içime kurt düştü. Yapacağım iş değil normalde. Ama kızla 2 haftadır her gün kısa kısa da olsa muhabbet etmişler, herrr gün. Bunların bazılarında sabah uyanır uyanmaz kıza yazmış günaydınlaşmışlar. Mesaj yerine ses kaydı atmış ki huyu değildir ses atmaz. Zaten hobileri müzik olduğu için bir dünya şarkı atılıyor karşılıklı. Atılan emojiler affedersiniz bi hoşuma gitmedi anlatabiliyor muyum. Okurken bi kıskandım, ilk kez kıskandım kendisini.

Sevgilim de şöyle bir insan çok iyi tanıdığım için söylüyorum, iyi niyetli cidden bazen saf denecek kadar. Etik değerleri çok güçlü ve bana aşık olduğunu herkesin bildiği bir adam. Bugüne kadar hiçbir güven sorunu yaşamadık. Simdi durup dururken yılmazı msnden sileceksin triplerine girmek istemiyorum ama rahatsız oldum yani yeni tanıştığı biriyle bu şekilde samimiyet kurmasına. Sevgilimi tanımasam ve gelip kendisi bana anlatmasa şüphe edicem ama edemiyorum da.

Ne tepki vermeliyim sizce çok asabım bozuldu.
0
Mossy
(26.10.23)
Şüphe varsa şüphe yoktur. Amma bu aşamada ne yapılır bilmem
0
olaylar olaylar
(26.10.23)
uyuyan arıyı siz uyandırmışsınız anladığım kadarıyla, çiçeklerin tadını aldı mı bal toplamaya başlar artık :D

ne yapacaksınız, karşınıza çekip konuşacaksınız rahatsızım diye. erkekler de kadınlar gibi daha iyisini bulduklarında ya da sandıkları zaman çekilmeye eğilimliler, o yüzden konuşurken karşıdakini çok büyütmemeye dikkat edin derim. onun ilgisi üzerinden belirtin rahatsızlığınızı.
0
gule gule
(26.10.23)
Açıkçası sevgilimin konuşmalarını okumuş olmamı tasvip etmiyorum ve bunu gidip ona açıkça söylemek istemem çünkü benlik bir hareket de değil. İkincisi böyle bir konuşma birbirimiz üzerinde fazladan hak iddia etmemize ve ilişkiyi boğucu bir noktaya götürmemize sebep olur diye endişeliyim. Bundan sonra her arkadaş dendiğinde birbirimizi sorguya çeker konuma gelmek istemiyorum.

O yüzden de iki arada bir deredeyim
0
🌸Mossy
(26.10.23)
tekrar konusu gecince arkadasim dedigi kisiden ne aekilde bahsediyo? arkadaslar ama yazisarak mi sadece? bizim de sanal sohbetlerimiz oluyor ama instadan takipledigim biri falan diye aciklarim arkadasim demem. normalde asosyalse ayari tutturamaz ipin ucu kacar. tek edindigi arksdas bu mu? bence silceesin yerine bunun siradandan fazla oldugunu niyetinden emin oldugunu ama karsi taraf bunu ilgi olarak gorecegini vs konusmalisin. onun sana gostermesini saglaman lazim tabi konusma sıklıgını
0
mess
(26.10.23)
Kimse arkadaşına durduk yere sabah uyanıp günaydın diye mesaj atmaz. Bazı şeyler nettir bence. Ben bunu hoşlantı kabul ederim, geri kalan şeylere bakmama gerek kalmaz.

Diğer taraftan, insan hoşlanır bu elinde olmayabilir ancak bunun ilişkisine zarar verecek boyuta ulaşmasına izin verip vermemek kendi seçimi ve kendi elinde olan bir şeydir. Sizin sevgiliniz baya muhabbete dalmış görünüyor. Daha diğer taraftan 1,5 yılda ve bu 1,5 yılında daha kısa süresi beraber geçmişken böyle bir şey oluyorsa o ilişkiye umut bağlamazdım ben.

Burada karar sizin, onun yaptıklarını değiştiremezsiniz. Ya buna göz yumup daha ileriye taşınmasını beklersiniz ya da uygunsuz bulup bitirirsiniz.
0
akhenaten
(26.10.23)
İlişkiler başlar, gelişir ve zamanı geldiğinde son bulur. Önce bunu kabul etmek lazım bence. En kötü taraflardan biri öldüğünde bitecek, ben böyle bakmaya başlayınca biraz kafam açıldı. Eğer zaten ilişkiniz sizin müdahaleleriniz, çabalarınız ve yoğun bakımınız sayesinde yürümeye devam edecekse; bunları sağlayamadığınız ilk an yine bitecek. Bir noktada bitecek ilişkiden şu an güzel vakitler biriktirmek yerine, ileride olabilecek kötü bir ihtimalle bugünlerdeki güzellikleri de hiç etmemenizi öneririm. Anın keyfine varın derim.

Süper kahraman değilsiniz, ilişki içerisinde bir bireysiniz. Karşı taraf nasıl sizi zorla ilişkide tutması etik değilse, sizin de tutmanız etik olmayacaktır. Zaten bu etik sınırlar ihlal edildiğinde ilişki toksik bir tarafa doğru gidiyor.

Bahsini etmişsiniz zaten, partneriniz iyi ve sizi seven biri. O zaman buna odaklanıp anın kıymetini bilin. Olası bir gönül kayması durumunda yaşayacağınız (ve belki hiç olmayacak) duygu hırpalanmaları ile kendinizi bugünden hırpalamayın. Burada en temel olgu sizin iyi olma halinizin zarar görmemesidir. Kendi kendinizin iyi olma haline zarar veriyorsunuz gibi gördüm şu anda. Bunun bir ileri adımı daha sık whatsappları kontrol etmek, sosyal medyada darlamak, bazen gözünüze çarpmayacak şeylerin artık batıyor olması vs. bunlar giderek büyüyecektir.

Partnerinizin belli ki tutku duyduğu müzik gibi bir alan var. Bu alanda tutkusunu paylaştığı kişilerle normal kişiler arasındaki ilişkilerden daha yoğun ilişkiler olabilir. Ama bu illa arkadaşlık ötesine geçecek diye bir durum yok. Arkadaşlık ötesine geçecek bir duruma gelirse zaten partneriniz o kadar da ilişkiye sadık biri değilmiş demektir ve ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz. O anda da yol vermek en iyisi olacaktır. Ama bunları şimdiden düşünüp kendinizi hırpalamayın.

Kendinize iyi bakın <3
0
ManikD
(26.10.23)
hocam ben bu konudan dili yanmış biri olarak, hatta ne dili kalbi komple kendisi yanmış biri olarak fikir beyan edeyim. benim de böyle dünyalar kadar güvendiğim o kadar ki sorsalar kendinden herkesten çok kime güvenirsin deseler direkt aklıma gelen isim eski sevgilimdi. o dünya iyisidir, dürüsttür, yalanı dolanı olmaz, aldatmaz vs vs imkansız yani ben yaparım o yapmaz derdim. ilişkimiz sürerken bu sevgili kişisinin bi arkadaşı vardı, mesajlaşıyorlardı zaman zaman. bi keresinde bana başka bir konuyla alakalı olarak mesajlaşmalarını göstermişti bu kızla. kız samimi samimi konuşuyordu, benimki de terslemiyordu. ama hani arkadaşlarıyla samimi olanlar okusa belki ne var bunda da denebilecek tarzda konuşmalar. ben o gün ona insan arkadaşıyla böyle konuşur mu diye sormuştum da işte arkadaşıdır, benimki de nasılsa güvenilir diye uzamamıştı konu. gel zaman git zaman biz ayrıldık, biliniz bakalım sevgili kişisi hemen kiminle sevgili oldu? :) yani sizi doldurmak vs katiyen istemem de sevgilisi olan insanın karşı cinsle sürekli ve samimi iletişimi, münasebeti hayra alamet değildir. bu kadar güvenmeyin, sonra daha çok üzülüyorsunuz. bence sevgilinizle konuşun, sizi de rahatlatacak şekilde kendisine çeki düzen verirse ne ala, ama yok sevgilisi dururken arkadaşım da arkadaşım diye tutturursa (hem de yeni tanıştığı biri için) geçmiş olsun yol yakınken ayrılmak en güzeli.
0
nic cage
(26.10.23)
Az tanıdığın ve de ustelik internetten tanisigin insanla her gun mesajlasma gunaydinlasma flörttür. Sarki paylasimi zaten olayı romantik boyuta cekmeye cok musait. Kıza senden bahsetmis mi hic bu konuşmalarda?
0
instant crush
(26.10.23)
benim de çok sevdiğim kız arkadaşlarım var. hiç biriyle ayda 3 kere wsp'den konuşmadık. dışarda buluşmamız wsp'de konuşmadan fazladır.

ciddi bir şey olmasa bile, günlük flörtvari konuşmalar, sürekli günaydınlaşmalar ilişkiyi yıpratan, insanın başkasına olan değerini törpülemesine neden olur.

yapacağın şey basit, bir defa kız yazdığında "ben mossy, sevgilisiyim kendisi müsait olunca size döner" dersin ya da aradığında açarsın buyrun kendisine iletmemi istediğiniz bişey varsa söyleyin dersin olur biter. kızın da kafası çalışıyorsa, iletişimi azaltır
0
avatar is back
(26.10.23)
Hic kimse arkadaslarina her gun gunaydin mesaji atmaz +1
Sevgiliniz de olaylarin farkinda olmali ki sucluluk psikolojisiyle bu yeni arkadasini sizinle paylasmaya calisiyor ama bu sonucu degistirmez.
Politically correct kasmaya gerek yok.Sevgilinizi karsiniza alip konusacaksiniz rahatsizliginizi ileteceksiniz.Baska bir yolu yok bu isin.
0
turkuaz
(26.10.23)
Gitaristler aldatır. Çoktan boynuz yemiş olabilirsin. Yemediysen de dikkat et yakındır.
0
adwokat
(26.10.23)
ummadık taş baş yarar.
yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur.
bir elin nesi var iki elin sesi va.. dur bu yanlış oldu.

tepki vermeye gerek yok bu tip durumlara bırakacaksın, bir halt yerse hah diyeceksin bu da elendi, yoluna bakacaksın.
0
ananiyimioguz
(26.10.23)
Ya bunun şüphe duyulacak yanı kalmamış ki.
Sor bakalım kaç kişi sabah uyanınca karşı cins arkadaşlarına günaydın mesajı atıyor. Sadece ve sadece hoşlandığın kişiye atarsın. Başka bir açıklaması yok. Ben çok sevdiğim çok iyi anlaştığım arkadaşlarıma bile her sabah günaydın yazıp her gün sektirmeden mesajlaşmam

Geçmiş olsun.
0
Gradient_tabanlı_mor
(26.10.23)
"Partnerinizin belli ki tutku duyduğu müzik gibi bir alan var. Bu alanda tutkusunu paylaştığı kişilerle normal kişiler arasındaki ilişkilerden daha yoğun ilişkiler olabilir. Ama bu illa arkadaşlık ötesine geçecek diye bir durum yok. Arkadaşlık ötesine geçecek bir duruma gelirse zaten partneriniz o kadar da ilişkiye sadık biri değilmiş demektir ve ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz. O anda da yol vermek en iyisi olacaktır. Ama bunları şimdiden düşünüp kendinizi hırpalamayın "

Kaşe imza mühür sirküler ektedir.
MannikD çok güzel yazmış.
Bu kadar güvendiğin bir erkek arkadaşını şu aşamada öcüleştirmek ikinize de haksızlık olur.
Aralarındaki iletişim sıklığını ve gücünü daha legal yollardan ortaya dökebilirsin, gözünün önünde yaşanmasını sağla ve bunun böyle devam etmesi durumunda masum bir kıskançlık belirtisi göster. Bunda kezbanlık da yok, çok masumane bir şey. Tepkisi ne olacak, mesafe mi koyacak yoksa üste mi çıkmaya çalışacak, içini mi rahatlatacak gör.
0
Bruce
(26.10.23)
Haklısın sizin iş bitmiş uzatmadan bitir
0
basond
(26.10.23)
sen internetten tanıştığın bi erkekle her gün gün mesajlaşsan, günaydınlaşsan o ne düşünürdü? bence hoş karşılamazdı. normal bi durum da değil zaten. erkekler ve kadınlar arkadaş olabilir tabi ki ama her gün mesajlaşacak kadar değil ki bunlar çocukluk arkadaşı değil, daha dün internetten tanışmışlar. erkek arkadaşını saf, iyi niyetli filan gibi tanımlaman komiğime gitti :D saf olan sen olabilirsin bunu düşündün mü?

okuduğunu açık edemeyeceksen gel şu arkadaşınla bi tanışalım filan deyip akışına bırakacaksın.
0
elorelia
(26.10.23)
Çocuğun gönlü biraz o tarafa doğru kaymış. Bu senden vazgeçtiği ya da vazgeçeceği anlamına gelmez.
Al karşına konuş. Bu durum sana normal geliyorsa ki öyle değil, benim gözüme hoş görünmedi ve ben buna müsaade etmem de. Kem küm edebilir ama anlayacaktır hatasını. Sonra yolunuza devam edersiniz.
Öyle bir kafa karışıklığı oldu diye ilişki sonlandırılmaz. Ama göz yumulacak bir durum da yok ortada.
0
Tina
(26.10.23)
Bence üçümüz buluşalım diye bir teklif et bakalım ne yapacak, senden bahsetmiş mi kıza bunu bi anlamaya çalış, 1-2 hafta çaktırmadan üzerine git, bir şeylerin farkında olduğunu ancak gözlem yaptığını hissettir, dönerse senindir, dönmezse hiç senin olmamıştır, önümüzdeki maçlara bakacağız.
0
turuncu tonlarda
(26.10.23)
(5)

Aralık'ta Bosna'ya Balayı Tatiline Gidilir mi?

hvet
Bazı yorumlar hava şartlarından dolayı mahsur kalınabileceği yönünde olunca tedirgin oldum açıkçası. Vizesiz gidilebilecek ülkelerden birine balayı için gitmeyi düşünüyoruz. Daha çok lezzet turu olarak bakıyoruz. Yemeği güzel ve değişik lezzetleri tadabileceğimiz seçenekleri olan yerlere bakıyoruz.
Bazı yorumlar hava şartlarından dolayı mahsur kalınabileceği yönünde olunca tedirgin oldum açıkçası. Vizesiz gidilebilecek ülkelerden birine balayı için gitmeyi düşünüyoruz. Daha çok lezzet turu olarak bakıyoruz. Yemeği güzel ve değişik lezzetleri tadabileceğimiz seçenekleri olan yerlere bakıyoruz. Bosna iyi gibi gelmişti. Seçeneklerimiz: Bosna - Tiflis - Karadağ..

1. olarak Aralık ayında Bosna'ya gitmek çok mu saçma olur?

2. olarak ise tavsiye edebileceğiniz bir yer var mı?
0
hvet
(25.10.23)
Kasimda gittim, bayagi soguktu. Aralikta cok emin olamadim, cok soguk olabilir.
Lezzet turu icin bosna dogru adres degil. Kofte ve borek disinda oyle aman aman bir lezzeti yok. Yine donarsiniz ama bosnadansa belgrad lezzet turu icin daha iyi. Vizeli de olur derseniz yunanistan, lezzet turu icin de sehir turu icin de gayet iyi
0
mor oje
(25.10.23)
bence saçma olmaz. gidilir.

belgrad olabilir, tiflis de olabilir. soğukluk açısından pek bir farkları da olmaz.
0
paintov
(26.10.23)
bosna ve balkanların geneli aralık ayında inanılmaz soğuk olur. bir de o mevsimde istediğiniz gibi gezemeyebilirsiniz.
bu yaz saraybosnadaydım çok güzel bir şehir olmasına rağmen eğer sadece saraybosna'ya gitmey istiyorsanız 3. günden sonra sıkıntıdan ölürsünüz.

bence en azından budva ya da belgrad daha eğlenceli şehirler. ama gene ikisi de çok uzun süre vakit geçirilecek yerler değil maalesef.
bence siz en iyisi mısır hurgada yapın. hem kışın denize girersiniz.
0
wild honey suckle
(26.10.23)
Ben Aralik yada Ocak ayinda Bosna'ya gittim.1-2 gun Saraybosna, 1 gun Mostar ve birkac gun de Bosna'ya 40-50 dk uzakliktaki kayak merkezine gidebilirsiniz eger kayak seviyorsaniz.Biz memnun kalmistik.Karadag yazin gidilmesi gereken bir yer bence.Tiflis konusunda ise fikrim yok.
0
turkuaz
(26.10.23)
Balkanlar vizesiz ve hesaplı olduğu için son yıllarda baya popüler oldu ancak bana göre hiçbir balkan ülkesi seyahat etmeye değmez. Türkiye'de farklı yerleri keşfetmek bana daha mantıklı geliyor. O bölgelerin yemekleri bizim kültüre yakın ve daha kısıtlı.

Balayı içinse ve bütçe varsa vizesiz Asya ülkeleri o tarihlerde daha iyi bence. Tayland, Malezya, Endonezya'nın bazı bölgeleri..
0
Lethe
(26.10.23)
(11)

yurt disina tasinan tasinana mi?

chihirovekohaku
Son aylarda düzenli olarak arkadas, akraba ya da cevremden insanlarin yurt disina tasindigi haberini aliyorum. Birkac yil icinde tasinmaya niyetlenenler de cabasi. Bu gidisle birkac yil icinde akraba ve arkadaslarimin büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi görünüyor. Sizde durumlar nasil? B
Son aylarda düzenli olarak arkadas, akraba ya da cevremden insanlarin yurt disina tasindigi haberini aliyorum. Birkac yil icinde tasinmaya niyetlenenler de cabasi.
Bu gidisle birkac yil icinde akraba ve arkadaslarimin büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi görünüyor.

Sizde durumlar nasil?
Böyle bir artis gözlemliyor musunuz cevrenizde?
0
chihirovekohaku
(19.10.23)
6 kişilik arkadaş grubuyuz.
Okulda okurken hiçbirimiz dusunmezdik bile.
Şu an 4 kişi 4 farklı ülkede yaşıyor iki kişi de Türkiye'de kendi işini yapanlar.
Ben giderken bizim okuldan yurtdışında yasayanlara baktım, çok azdi. Şimdi bakıyorum bir sürü kişi gitmiş.
0
logisticsmanager
(19.10.23)
bolumden bir whatsapp grubumuz vardi gecen baktim, herkesin numarasinin basina farkli ulke kodu gelmis.

okulun eski ciktilarina bakinca oran olarak bence bir artis var.
0
gule gule
(19.10.23)
Benim çevremde de çok ama bence isviçre dışında avrupa'da yaşanmaz. Bir arkadaşım almanya'ya gitti, burada mühendisti, orada da aynı işi yapıyor, alım gücü açısından fark yok. İstanbul'un düzgün bir yerinde rezidansta kalıyordu şimdi berlin'de 1 göz odada. İlk başlarda muhasır medeniyetler seviyesi diyerek kendini avutuyordu şimdi sövüyor. muhtemelen dönecek. Irkçılık fazla ve kazançlar aman aman iyi değil. Şansım olursa ABD, tercihen california/new york veya isviçre'ye giderim yoksa Türkiye'de kalırım.
0
Erestor
(19.10.23)
Artık pek görmüyorum. Bazı dönemsel kolaylıklar varken bunlardan yararlananlar oldu. Artık oldukça zor. Giden Almanya'ya gidiyor. Orada türlü racism ve Türk gettolaşmasına maruz kalıyorlar. Almanya gibi elini kolunu sallayanın gittiği yerde gettolaşma kaçınılmazdır. Bu kişiler ne kültürel uyum sağlayabiliyorlar ne de dil öğrenebiliyorlar. Statülü işi olmayanların derin bir yalnızlık yaşama durumları da oluyor.

Almanya'da Türk olmak = Türkiye'de suriyeli olmak. Bu denklemi bozabilmek için ultra zengin olman gerekir.
0
roe
(19.10.23)
arti$ var kesinlikle ama ben cikanlarin, ozellikle "daha cok para" umuduyla cikanlarin 3-4 sene icinde geri donecegini dusunuyorum.
0
cooperr
(19.10.23)
"büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi"

kalıcı oturma iznini almadan bunu söylemek zor. Ben de şimdilik 1 yıllığına İngilteredeyim belki beni de böyle görüyorlardır ama kalıcı oturum olmadığı sürece her şey boş.(ülkeler git gide sağcılaşıyor, bir yandan insana ihtiyaçları var bir yandan yabancılar göze batıyor, ben önümüzdeki yılların zorlu geçeceğini düşünüyorum) Erken giden her türlü şanslı tabii. Şu an gidilen ülkeler de çeşitli problemlerle boğuşuyor ve o problemler giderek artacak gibi.

14-28 Mayıs seçimi milattı, herkes ümidini kaybetti işine bakıyor artık.
0
nhk ni youkosu
(19.10.23)
Benim çevremde son 6 yıldır giden gidene...instagram'ımda akrabalarım dışında kalan sıra arkadaşlarım sürekli avrupa'dan paylaşım yapıyor
0
cccbehzatccc
(19.10.23)
bende de giden gidene. lisanstan arkadaşlar, yüksek lisanstan arkadaşlar, liseden arkadaşlar, diğer bölümlerden arkadaşlar. fakat kalıcı olmak zor bence. kalıcı oturum alana kadar her zaman topun ağzındasın. şimdiki aklım olsa üniversite lisansı bile avrupada okurdum.
0
rain when i die
(19.10.23)
Benim etrafımda da giden 5 6 aile oldu, biri amerika'dan geri döndü, diğeri almanya'da ancak sırf oğlu için orada kaldığını söylüyor mutlu değil. Biri 3 yıldır Hollanda'da onların keyfi yerinde gibi. Ablamlarda Ocak ayında gidiyor. Böyle bakınca gitmek iyi mi kötü mü halen karar vermiş değilim.
0
mirty
(19.10.23)
Evet, giden gidene. Tanıştığım kişilerden de duyuyorum.
0
Kahvedesu
(20.10.23)
Hic bir gocmen grup duzenini bozup akin akin geri donmez. Bu sadece Turkler icin degil gecerli evrensel bir kuraldir.Nasil ki evlilikte ilk X yil icinde bosanmazsaniz sonrakis enelerde bosanma ihtimali dusuyorsa ayni sey ulkeler arasi göcte de gecerli.Ilk 3-5 senede donmezse gidenlerin cogu kalici olacaklar gittikleri yerde
0
turkuaz
(23.10.23)
(7)

dolar fonu kesinti

yetkili birine benzeyen abi
annem ING'deki fon hesabındaki dolarını çekti. 35.918 doları varken 35.600 dolar verilmiş kendisine. arada 318 dolar çok fazla bir fark. bu kadar kesinti olabilir mi?neredeyse 10'da biri yok paranın.
annem ING'deki fon hesabındaki dolarını çekti. 35.918 doları varken 35.600 dolar verilmiş kendisine. arada 318 dolar çok fazla bir fark. bu kadar kesinti olabilir mi?

neredeyse 10'da biri yok paranın.
0
yetkili birine benzeyen abi
(19.10.23)
10da 1 değil 100de 1 .
+Her fon için belirlenen değer farklı oluyor ama kesilen fon yönetim ücreti olabilir
+Kar dan vergi kesilmiş olabilir
0
bnmzz
(19.10.23)
kesinti oranını bilmemekle birlikte 10'da 1 değil de 100'de 1 oluyor gibi.
0
hrskrs
(19.10.23)
emri verdiginiz tarih ile emrin gerceklesme tarihi farkli olabilir T+1 yada T+2.Siz emri verdiginiz tarihteki degeri gormussunuzdur ancak emir sonraki gun gerceklesmistir vb.

Bir de ustte yazilmis.Kazanctan vergi kesilmis olabilir.
0
turkuaz
(19.10.23)
evet %1.
ama ciddi bir para kesintisi.
bu vergi mi, bankanın kesintisi mi, aradaki fark ciddi.
fona yatırılmasa hiç daha iyiymiş.
0
🌸yetkili birine benzeyen abi
(19.10.23)
Bu ne fonu acaba? Dolar fonu demissiniz ancak hangi baz varlik uzerinden degerleniyor fon.Hisse mi, sabit getirili fon mu ?
0
turkuaz
(19.10.23)
@turkuaz

TEB Portföy ING Bank Özel Bankacılık ve Platinum Serbest ( Döviz ) Fonu
0
🌸yetkili birine benzeyen abi
(19.10.23)
fonun yönetim ücreti kesilmiştir.
vergi kesilmiştir
satış günündeki fiyat değişmiştir.

burada komisyon bilgileri yer alıyor.

www.kap.org.tr
0
wct3 org
(19.10.23)
(5)

Birikim olarak sadece dolar almak

bi anlatabilsem dunya degisir valla bak
Seçim dönemine kadar böyle bir karar aldım maaştan kalan paramla dolar alıyorum. Sizce mantıklı mı?Malum kur korumalı mevduat olayı bitti belli miktarda param şu an TL vadeli mevzuatta. Ama gidişat öyle görünüyor ki dolar yine uçacak o gün geldiğinde en azından kenarda biraz dolarim olsun istiyorum.
Seçim dönemine kadar böyle bir karar aldım maaştan kalan paramla dolar alıyorum. Sizce mantıklı mı?

Malum kur korumalı mevduat olayı bitti belli miktarda param şu an TL vadeli mevzuatta. Ama gidişat öyle görünüyor ki dolar yine uçacak o gün geldiğinde en azından kenarda biraz dolarim olsun istiyorum.

Gerçekten sizce bu dakikadan sonra doların düşmesi imkansız mı? Ya da böyle bir yatırım doğru olur mu?

Tl mevduat çok iy faiz veriyor ama yine de korkuyorum. Bir kısım orada zaten
0
bi anlatabilsem dunya degisir valla bak
(18.10.23)
prensip olarak hiçbir kağıt paradan uzun vadeli yatırım olmaz. doların da yıllıkta %5-6 enflasyonu var. yani dolar eriyor ama TL daha hızlı eriyor aradaki farkı da basit hesapla kazanç gibi görüyoruz ama değil.

neyse ayda 200-300usd gibi ufak birikim ise olabilir tabi daha büyükse biraz zaman ayırıp
fonlar veya uzun vadede daha karlı olabilecek araçlara yatırmak daha mantıklı.
0
orpheus
(18.10.23)
dövize yatırım yapmak paranızın değer kaybetmesini engeller. alım gücünüz aynı kalır.

paranız tl olarak kalırsa enflasyona bağlı olarak alım gücünüz düşer
0
yemrem
(18.10.23)
Dovize yatirim yapmak paranizin deger kaybini engellemez.Dolar euro dahil her kagit paranin kendi enflasyonu vardir ve vadesiz hesapta oylesine tutarsaniz saglam zarar edersiniz uzun vadede.EN kotu ihtimal eurobond falan alin
0
turkuaz
(18.10.23)
TL olsa %150 kaybedecekken, Dolar olunca %5 civarında kayıp yaşarsınız. Bazen de Türkiye'ye has durumlardan dolayı kazanabilirsiniz de.

* Bence sepet yapın (dolar - euro - altın)

* Borsa Türkiye'de riskli iş. Kaybedince üzülmeyeceğiniz parayla borsaya yatırım yapın. Elinizde varsa bir kaç ay içinde satın, çıkın.

* Nisan 2024'e kadar ne alırsanız kar. Sonrası dövizde ralli olur, hepsi birden artmaya başlar. Borsa ne olur bilmiyorum.

NOT: Tahmin edersiniz ki burası Türkiye. Her an, her şey olabilir. Yatırım tavsiyesi değildir!


.
0
kartallar yuksek ucar
(18.10.23)
neyin enflasyonu yok ki?
altının karşısına ondan çok değerlenen bi meta koyarsan onu da enflasyona karşı yenilmiş* sayarsın, ki altın son 10 senede yerinde saydı
hissede de böyle
oral-b diş macununda da böyle.
her sene, her gün, o vadenin en çok değerlenen şeyini satın almadıktan sonra bunun sonu yok.
0
lambırcek
(18.10.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.