Öncelikle ilk paragrafı yazma sebebim dolaylı olarak bu soruya cevap olacak. İlk paragrafta kendimi açıklama ihtiyacı duyuyorum ki hemen başta etiketlenip söylediğim her şeye o pencereden bakılmasın. 2006 yılında ilk oyumu AKP lehine kullandım 2010 yılına kadar AKP'yi destekledim. Siyasi parti fanatiği hiç olmadım. İdeolojilerden ekseriyetle nefret ederim çünkü yaşam tarzı, toplum görüşü paket halinde sunulmamalı. Çeşitlilik ilerlemek için esastır diye düşünmekteyim. Bununla birlikte birtakım sebeplerden dolayı AKP'ye inandım ve destekledim. Kimseyi bunun doğruluğuna inandırmaya çalışmadım sadece bireysel olarak topluma faydalı olacağını düşündüğüm tercihi yaptım.
2010 sonrasında, inanmak istemekle birlikte birçok kuşkuya kapıldım nihai amaçları ile ilgili. 2011'de Ahmet Davutoğlu, yalçın akdoğan, ömer çelik gibi partinin eski toplarıyla bir kaç defa gayri resmi ortamlarda uzun uzun muhabbet etme şansı yakaladım. Gerçekten bir davaları olduğu, toplumun faydalarını gözettikleri konusunda ikna oldum. Şahsen tanışsanız boş beleş insanlar olmadıklarını(yalçın akdoğan hariç; adam hakikaten dar kafalı şahsi çıkar peşinde gibi geldi), hayalleri, hedefleri, toplumsal fayda gözeten görüşleri olduğunu görebilirsiniz. En azından ben gördüm. 2011'den 2013'e kadar bu duyguya tutunarak hala toplumu saydıklarını sevdiklerini düşündüm (bir yerde öyledir muhakkak). Gün geçtikçe sarsılan inancım 2013'te yerini berraklığa bıraktı ve bu grubun niyetlerine dair hayal kırıklığı ve öfkeyle kalakaldım.
Sebeplerimi anlatırken kendimden de bahsetmek istiyorum. İç anadoluda memur bir ailenin en küçük çocuğu olarak büyüdüm. 13 yaşından beri ailemden ayrı kendi ayaklarım üzerinde durdum. Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde okudum, okurken çalıştım, boş bulduğum her vakitte minimum bütçelerle dünyayı dolaştım. Hayatım boyunca, dünyanın her yerinde sınıf farklılığına tanık oldum. Ekonomi temelli, etnik, mezhep, coğrafi temelli gruplara ayrılmış insanlar gördüm. Bu gruplar arasında var olan güç savaşına, nefrete, hoşgörüye (acımaya) tanık oldum. Türkiye'de kendini gösteren ekonomik ve kültürel sınıfların bir unsuru olduğum için, sınıflararası farklılığı hep yaşadım. Başörtülü annemin kabul gördüğü ya da ötelendiği ortamlarda bulundum, Geçim sıkıntısı yaşadım ama çok daha kötülerine tanık oldum. Özel bir üniversitede burslu okudum. Üst gelir grubunun dinamiklerine aşina oldum. Bütün bu deneyimlerin sonunda galiba otomatik olarak ait olduğum "halk sınıfına" hitap eden, bu sınıfa uzun yıllardır yapılan ayrımcılığa, aşağılamaya karşı çıkan, bu sınıfın kısmen sesi olan partiye, AKP'ye sempati duydum. 10 seneye yakın STK'larda aktif bir şekilde görev aldım. İnsan Hakları eğitmenliği yaptım, insanlara demokrasiyi anlatmaya çalıştım. Yakın tarihte bizi evrensel doğruların en yakınına getiren partiye, AKP'ye sempati duydum. Geriye dönüp baktığımda sebeplerim ve vardığım sonuçlardan pişmanlık duymuyorum. Değişime inandım, köhneleşmiş bir düzeni değiştirmeye çalışan bir gruba dogrudan ya da dolaylı destek verdim. Ancak bu değişimin gittiği noktayı doğru gözlemleyemedim. Belki yanılmaktan korktum, belki de gururuma yediremedim kandırılmayı ama iktidarın evrildiği yönü uzun süre kabul edemedim. Güce sahip olanın, bu güçten vazgeçmek istemeyeceğine inanmak istemedim. Ben inansam da inanmasam da geldiğimiz durum ortada. Her gün nefretin körüklendiği, özgürlüklerin kaale bile alınmadığı, halkla dalga geçercesine gövde gösterilerinin yapıldığı korkunç bir topluma dönüştük.
Bu yazıyı yazma sebebim bir insan AKP'yi neden destekler sorusuna cevap vermekti. Yazarken farkına vardığım üzere, bireysel hayat mücadelesini sürdürürken, toplum için almak zorunda olduğumuz kararlarda (ne kadar eleştirel ve rasyonel olursak olalım) duygusal etkenler daha kuvvetli oluyor. Siyasetin temelinde de olduğu üzere, toplumun farklılıklarını hedefleyen, politikalar, söylemler karar mekanizmalarında en birincil etkenler oluyor. İnsanlar çoğunlukla sınıf farklılığına dayalı olarak kendilerini bir gruba ait hissediyorlar. Eylemlerden, politikalardan bağımsız olarak sadece aidiyet vazifesi olarak, sorgulamadan, o grubu ve temsilcilerini destekliyorlar. İnsanlar AKP'ye oy vermiyorlar, AKP'nin hala temsil ettiğini sandıkları kendi sınıflarına oy veriyorlar. İktidar ne derse desin, o söylemi kendi sınıflarının ortak görüşü olarak kabul ediyorlar. Başka grupların söylemleri yanlış, çünkü onu başka gruplar söylüyor. Doğru olsa bizimkiler söylerdi. Başka gruplar birini savunuyorsa o kişi kötü. İyi olsa bizimkiler savunurdu. AKP bu farklılığı kullanarak, bu aymazlığı, aidiyet cehaletini kullanarak bu noktalara kadar geldi. Ne zaman bu farklılıklar zayıflasa, ne zaman bu gruplar ortak noktalar bulsa, başka farklılıklar yarattı. Başka kriterlerle insanları başka gruplara böldü.
Giriş var, gelişme var ama maalesef bir sonuca varamıyorum. Bir insan niye AKP'ye oy verir? Bir insan niye oy verir? Kafamda deli sorular..
0