işe yarar mı bilmiyorum da deichmann'da var o tarz ürünler.

içlerine poşet çay koy koku moku kalmıyor.

divarese mağazalarında satılıyor.

ayakaplaraa pudra ve karbonat dök 2-3 gün beklet koku falan kalmaz bundan sonra çorapların içine pudra döküp öyle kullan.

abduzeedo.com
dijitalajanslar.com
fast company
bigumigu.com

behance.net
notcot.org

bakmadan edemiyorum

Oluyor ama hamileliği bir noktasından sonra gidemiyorsunuz. O kısım mühim.

Türkiye'de 34'üncü gebelik haftasından sonra uçağa binmeye izin verilmiyor.

Evet vatandai oluyor

cocuk otomatij oluyor ailesi ise cocuk 21 yasina gelince oluyor

Ailesi çocuktan yararlanamıyor. Hamileyseniz sokmuyorlar içeri. Çok istisnai durumlarda olmanız lazım.

Benim hatun doğum fotoğrafı çekiyor, o süs malzemelerini tahtakaleden alıyoruz hep. Sırf parti süsleri satan dükkanlardan oluşan bir sokak var envai çeşit ürün oluyor orada..

can süsün istoç mağazası eminönüyle aynı şeyleri satıyor. Kalite anlamında çok yüksek beklentiniz olmasa daha iyi tabi.

her yerde o tarz tükkanlar var artık.
ayrıca ek gelir hesabına bu işi yapanlar var.
mesela 400 tl veriyorsun o gelip odayı süsleyip gidiyor.
yok süsleri bilmem emmi, babaanne yazıları hepsinden çeşit çeşit renk renk var.
internetten al, tükkanlara kadar yorulma.

İSTOÇ

düzgün kurusun diye banyodan sonra bi ayırımını belirginleştiriyorum, hafif kuruyunca da tarıyorum. ıslakken zarar veriyor.

hemcinslerim demişsin de senin cinsiyetin ne onu bilmiyoruz ki?

Ben duştan sonra havlu ile ıslaklığını alıp nemliyken tarıyorum. ama öncesinde loreal'in bir serumu var onu sürüyorum.

duştan sonra biraz suyunu alıp tarıyorum. kuru iken asla saç taramam

interview with the vampire, ıslakken ipek gibi açılıyor saçlar ama, neden zararlı olabilir ki? Okuduğum yerde de açıklamıyordu. sen biliyor musun?

Suicides, "uzun saçları olan herkes" diyerek düzelteyim o zaman :)

Duştan çıkınca tarıyorum. Saçımda boya ve kurutma haricinde ısıl, kimyasal işlem yok. O yüzden rahat tarıyorum. Fırça kullanıyorum. Tarak değil.

saç uçlarımda boya olduğu için ıslakken birbirine dolanıyor. bir de saçlarım ince telli ve dalgalı.
saç tipine göre de değişiyor o yüzden bence. benimki kuruyken açılıyor. uçlara argan yağı sürüyorum ben de.

dustayken uclara sac kremi suruyorum, sonra kremi biraz akitip tariyorum. dustan ciktiktan sonra bir daha taramiyorum, havluyla kuruluyorum sadece. boyle yapinca sacim kivir kivir oluyor, cok hosuma gidiyor. dustan ciktiktan sonra tararsam daha duzlesiyor, hafif dalgali gibi oluyor. oyle sevmiyorum.

duşta, krem sürdükten sonra biraz bekletip tarıyorum.

Ben sacimi hic taramiyorum. Ayda bir belki, o da bir yerde taragi gorunce alip sacima goturup iki kez gezdirmek. Ama banyo sonrasi islamken tarayin daha az kirilir.

Islakken Tangle Teezer tarzı bir şeyle kurutmaya başlıyorum. Öncesinde havluyla kurulayıp şundan uçlara bir iki fısfıslıyorum.
www.mychemist.com.au
Hafif kuruyunca şununla fırçalıyorum.
encrypted-tbn3.gstatic.com
Gün içinde de bundan başka tarak kullanmıyorum pek, bu açıyor çok net bir şekilde benim saçımı.
encrypted-tbn3.gstatic.com
Ama gün içinde 3 milyon kere taranmamış hale geliyor ve ben yeniden bir fırça geçiyorum. Hele rüzgarda 10 saniye sonra ilk haline geliyor.
Gün içinde çok kuru iken şu yapdan kullanıyorum.
2.bp.blogspot.com

Benimki kıvırcık olduğu için gün içinde tarama gibi bir şansım. Duşta tarıyorum, her gün.

Dustan cikar cikmaz tararim kuruturum duzlestireceksem firca ile ustunden gecerken tararim bir de baska tarak surmem :D

Ialakken puskurtmeli kremden iki fisfis yapip oyle tariyorum.

Not: her gun dus aliyorum ama cok az sampuanliyorum

Ben de sadece duşta tarıyorum, sonra hiç taramıyorum. Dağınık topluyorum topladığımda. Bir tek perçemlerimi düzeltiyorum, o kadar.

duşta uçlarını kremleyip tarıyorum. daha doğrusu bir dolaşklık varsa kuruyken asılmam duşta kremleyip tararım. çıkınca nemliyken bi kez tararım. öyle kuruturum veya kurumaya bırakırım. bu arada beni örnek almayın ben saçımı 3-4 günde 1 falan yıkıyorum :3 yağlanmıyor meret. her gün yıkarsam kaşınmaktan kafayı yiyorum. yani 4 günde 1 falan nemliyken tarıyorum özet olarak.

edit. konusma ben konusuyorum daha da yazmış görmemişim, o saçını 4 günde 1 yıkayanlardan biri benim. rekorum da 15 gün onu da paylaşayım lol. asıl ben anlamıyorum abi nası her gün kimyasallayıp kafanız yanmadan durabiliyosunuz ;_;

Saçları banyoda yıkamanın saçları kırdığını ben de duydum hatta saçlar çok nemliyken taramak da kırıyormuş. Havlu ile suyunu iyice alıyorum ondan sonra kalın uçlu tarakla tarıyorum. Kuruyken taramıyorum, taramak durumunda kalmışsam da bakım yağı var, onu sürüyorum ondan sonra tarıyorum.

normalde kuruladıktan sonra tararım. daha az koptuğunu düşünüyorum.
ama düşündüm de en son ne zaman taradım onu hatırlamıyorum. genelde taramıyorum sanırım.

duştan çıktıktan sonra ıslakken tarıyorum. bu arada ben de saçlarımı haftada 1 fln yıkıyorum. 2si 1 arada şampuan kullanıyorum. ekstra başka hiçbişi kullanmıyorum. o 1 haftalık süreçte de hiç taramıyorum. saçlarım dalgalı ve uzun.

Ben de BodyShop'ın bambu tarağını kullanıyorum banyo çıkışında ve güniçinde. Sanki daha sağlıklı gibi oldu.

Saçlarını bir hafta yıkayan arkadaşlara soruyoruz o zaman :)

1) Yazın ne sıklıkta yıkıyorsunuz?
2) Saçınızda boya var mı?
3) Koku yapmıyor mu veya yağlanma olmuyor mu?

Duştan sonra tarıyorum ben de. Ancak kıvırcık olduğu için mecburen kimyasal uyguluyorum, yoksa açılmıyor daha da karışıyor. Şampuan sonrası saç kremi kullanmak da önemli bir faktör, yoksa daha sert oluyor saçlar ve taramak da zorlaşıyor bir nebze.

1. yazın da max 4- 5 günde 1 yıkarım. tabi tatile gitmediysem. tatilde maalesef hergün yıkamak zorunda kalıyorum denize, havuza girdiğim için. (bu arada bu saç için geçerli vücuttan bahsetmiyoruz :) )
2. hayatımda hiç boya falan sürmedim saçıma hiçbir kimyasal işlem de yok. kuaföre de senede 1-2 giderim kestirmek için o kadar.
3. koku yapmıyor, yağlanma da son gün oluyor zaten o zaman da yıkıyorum.

yaz mevsimindeyiz ve 3 gün önce yıkadım. bugün 4. günü. yarın sabah uyandığımda kirlenmiş olursa yıkayabilirim. bazen duşa girip suyun altında durup hiç şampuanlamadan vücudumu yıkayıp çıkıyorum. tozlu topraklı yerlerde gezdiysem. onun dışında aynı düzen devam. çok sıcakken vücudumu 2 kez yıkadığım bile oluyo ama saç hayıf. yağlanmıyor. daha doğrusu alışıyor saç ayrıca o kuru kaşıntılı kepekli hali hiç olmuyor. tam tersi daha sağlıklı oluyor bir süre sonra. saçımda boya var evet ama dibinde değil. ombremsi röflemsi bir şey var. kökünü ilgilendiren bir durum yok yani.

shotgunwoman ve sta, saçlarınız kuru mu? ince telli mi? nasıl? laboratuvara alıp inceleteceğim :)

Bir de sonradan mı alıştırdınız, kendinizi bildiniz bileli böyle miydi saçlarınız?

Duştan sonra, havluyla bir 5-10 dakika suyunu aldıktan sonra tarıyorum. Saçlarım dalgalı, kuruyken tararsam kabarıyor. Her gün yıkadığım için her gün taramış oluyorum.

Hayatım boyunca hiç saçımı taramadım.

dessy saçım kuru ama boy kısmını yağdır serumdur yumuşatıyorum dibine sürmeden. orta telli kalın değil, kısa saçlıyım zaten. küt saç daha doğrusu.

ha çocukken zaten haftada 1 yıkıyolardı. ergenlikte coşmuştu yağlanması. 2 günde 1 falan en geç yıkamam gerekiyodu. ama sonra yavaş yavaş azalttım. yıllardır durum bu şekilde.

bildim bileli böyle yıkarım hiç sık yıkamadım. saçım göğsümün altında şu anda 4-5 parmak geçiyordur göğsümü. inceyle orta arası kalınlığı var saçımın. kesinlikle kalın değil ama onu biliyorum:)
kuru da değil ortalama işte.

aranızdaki ilişkiyi sizin algiladiginiz gibi algılamayan biriymiş demek ki.
"yazmazsa kendi bilir" demeniz lazim.

bence siz okuzsunuz. bir kere kelime argo ve küçümseyici, yani samimiyet boyutunuz ne olursa olsun kendisi bu hitaptan hoşlanmayabilir. bunu da size ima etmiş işte. ya tercihine saygı duyarsınız, ya da gorusmezsiniz su noktada.

Yok o kadar değil bence samimiyet var kızım hitabında ama çok laubali. For the recordla aynı fikirdeyim bakış açısı farklı olabilir arkadaşlığınıza. Kezbanlık bir durum yok yani eğer birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorsanız bunun bozmaması lazım.

kız kezban

Yazma bırak ya. Millet kendini nimetten sayıyor iyice. Hiç ses etme iki gün sonra o sana yazar.

hatun kadar kızım da çirkin bir ifade. kişilere nasıl hitap edeceğinizi sizin onlarla yakınlığınız değil onların bu yöndeki istekleri belirler.

it depends! ikinizin arasinda, aranizdaki iletisime bakis acilarinizin farkli olmasindan kaynaklanmis benim anladigim. tek kelimeyle iletisimi kesebilecek seviyede gordugun arkadasliga zaten devam edemezsin ki zihnin izin vermez. sana normal gelen, ona gelmeyebilir ki gelmemis goruldugu uzere. o yuzden ne sen okuzsun ne de kiz kezban.

"Kızım" var, "kızım" var. İlk kez kızım'ın sevgili veya eşe söylendiğini eniştemden görmüştüm ve şok anıydı. Teyzemle eniştem arasında 13 yaş fark var ve eniştemin "kızım" demesini duyduğumda eniştem 79, teyzem 66 yaşındaydı. Bir yemekten sonra hep birlikte masayı kaldırdık; herkes dağılınca da teyzemle ben çay-tatlı, vb. işlerine başladık. Bir film mi başlamıştı televizyonda, ne. Teyzemle ben filmi kaçırıyorduk. Eniştem teyzeme "Kızım, bırak mutfağı da gel. Film kaçıyor" dedi. O kızım'ın öyle tatlı bir vurgusu vardı ki, aynı kızımın içinde bir yandan "çıtırım, lolitam" tarzı bir hayranlık, bir yandan baskınlık belirtisi hafif bir emir, bir yandan 80 yaşa rağmen tutku, bir yandan da teyzem filmi kaçırdığı için üzülme ve şefkat, bir yandan da sevgi akıyordu adamın dilinden. Öyle içten hitap o yaşta zor. Peşinden de teyzem hafif o anlık şımartıldığını belli eden, hafif cilveli, hafif de nazlı bir havayla eniştemin yanına oturdu.

Salonda ikisinin yanak yanağa resimleri var. Bir gün kuzenim kocasının yanağını öpünce "Hadi, eniştem de yengemi öpsün" lafı geçti, hepimiz de gaza gelince "Öp! Öp! Öp!" tezahüratları oldu. Eniştem dünden razı zaten, hemen yanağa hamle yaptı. Teyzem "Ay ay, istemem. Olmaz, ayıp!" dedi ama her halinden de "İstemem, yan cebime koy" okunuyordu; ilgi odağı olunca anında sevimli bir şımarıklılık ve naz geldi yüzüne. Eniştem de "Aaa, kızım, uzat o gül yanağını" deyince; teyzem sevinçten ağzı kulaklarına vara vara ama bir yandan da hala nazını koruyarak "Peki, madem" deyip uzatıverdi. Öyle "kızım"a can kurban!

Aynı "kızım"ı babam anneme söylese garip kaçar, çünkü annem babamdan 7 yaş büyük. Babam anneme söylese ve atıyorum ki "Kızım, sus" dese, "Ben seni ciddiye almıyorum" gibi bir vurgu olur. Hatta, vurguya göre, mahalle delikanlısının mahalledeki kızlara horozluk, baskınlık, üstünlük, söz geçirme çabaları gibi bir izlenim bile bırakabilir. Bazıları bunu kaldırır, bazıları kaldıramaz. "Farklı dünyaların insanıymışız" etkisi yaratabilir. balpolen'in dediği gibi ucuz ve itici olabilir.

Evet, kadınlar olarak böyle şeyleri analiz ederiz. Hatta doğal olarak, analiz ettiğimizin farkına bile varmadan analiz ederiz. İçten gelir. Bu "Her adımı bıncık bıncık ayıklıyoruz" demek değil.

Edit: Yazınca fark ettim; teyze-enişte kısmı life is drunk entry'si gibi olmuş ama yalan, uydurma veya çalıntı değil.

varoş hitabı.

Onun sana oğlum demesi gibi. Onun sana oğlum demesini sorun etmeyeceksen demeye devam et.

Edit : Kızın verdiği tepki saçma derecede soğuk muhtemelen sizden hoşlanmıyordur hatta iyi arkadaş olarak bile görmüyordur yoksa biraz dalga geçerdi sizinle tatlıya bağlanırdı olay en fazla.

bu kadar abartılacak bi şey yok, varoş hitabı falan değil. anlamadım hepiniz mi cambridge düşesisiniz... öte yandan hoşuna gitmemiş olsa bile tavrını çocuklar duymasındaki gönül gibi "kızım? nnnneyseah..." diye tripli tripli koyması çok salakça. bilirsiniz ki Gönül ve Meltem karakterleri yurdumuz modern batılı kadın kezbanlarının anasıdır.

Sen öküzsün, kelime ucuz.

Gül gibi isim varken, kızım diye seslenmek niye. Kız kezban değil. Doğrusu diğer seçenek.

süper saça bir hitap falan değil. Ben arkadaşlarıma, arkadaşlarımın kız arkadaşlarına falan diyorum arada.

Cambridge düşesi +1

edit: Arkadaş muhabbeti için tabii bu cevap.

Kezban'ül Ala.

Cambridge düşesi + 1

Kiz bahane ariyormus sogumaya, sana ilgi duysa ve o hitabi begenmese " kizim ne ya varos musun :p" diye espri bile kasabilirdi.

Konuşma dilinde ağızdan çıkar böyle hitaplar o çok sıkıntı değil ama yazarken bana biraz gereksiz geldi ama kızın verdiği tepki de çok kezbanca. Olaya "Kızım da neymiş ya çok öküzce" diyen insanların konuşurken kullandığı üç kelimeden biri amına koyim oluyor genelde. Bülent Ersoy gibi konuşmuyorlar pek.

Hiç hoşlanmadığım bir hitap şekli. Ben de aynı tepkiyi verirdim. Yalnız kız rahatsızlığını belli etmiş sadece. bence bu doğrultuda ilişkinizi sürdürebilirsiniz, neden böyle keskin sınırlar, kezbanlar, öküzler var anlayamıyorum.

bence fazla alınganlık göstermiş

Varoş hitabı. Kızların bir olayı abiğ abiğ diyerek anlatmasıyla aynı.

"Kızım" genellikle olmaz. Okul arkadaşına ya da 7-12 yaş aralığında sokakta oynadığın arkadaşına "kızım" diyebilirsin, o da sana "oğlum" der. Ancak bu şartlar altında ifadeler yanlış olmaz. Bir de konuşma dilinde eklenebilecek mimiklerle kurulan cümle daha yumuşayabilirken, yazı dilinde iç hiç olmaz.
Arada çıktığınız birine "kızım" demişseniz, kurduğunuz cümleye göre: "ne alaka, sen benden üstün mü sanıyorsun kendini" diye düşünebileceği gibi "ne alaka, fried zone'a mı alıyorsun beni" diye de düşünebilir.
Kısa cevap, kız kezban değil, sizin iletişim sorununuz var.

en yakın arkadaşımla birbirimize hitap şeklimiz böyle. o arada güzel kızım falan da der. gayet sevecen sevgi dolu bence. barzolaştıran tonlama. aychovsky nin dediği durum benim anne babamda da var. yaşıtlar ama babam kızım, yavrucuğum gibi hitaplarda bulunur anneme. her ikisi de durumdan memnun.

Pardon hanımefendi diyebilirdiniz Haşmet Bey. Takıldığın biriyse kopma hemen. Herkesin beğenmediği kelimeler var bu hayatta. Ben mesela kendimden küçük birinin bana adam yapıyor yeaaa demesine ayar olurum. Belki o da kızım kelimesini sadece babasından duymak istiyordur.

yoo saygisizca değil. kız kendini friendzonelandi sanmistir.

Kızım ifadesini oldum olası sevmiyorum. Bu şekilde bi hitap olursa da aynen konuştuğunuz kadınınki gibi bir tepki verirdim, ilave olarak hoşlanmadığımı belirtirdim yumuşak bir dille şahsen. Kişisel olarak hoşlanmıyorsa hoşlanmıyordur. "Kezbanlık" da değil bu ayrıca. Kimi -sizin tabirinize göre- "kezbanlar" bu ifadeden hoşlanıp sahiplenme ifadesi olarak görebiliyor, kimisi de görmüyor. Kadınları yalnızca kadın gibi görmeyin lütfen, insan gibi görün. Samimi olmadığınız bir erkek arkadaşınıza küfürlü hitap ettiğinizde hoşuna gitmeyip sizi tersliyorsa ve siz buna bir şey demiyorsanız, buna da bir şey diyemezsiniz. Takılınacak bir nokta değil.
Ayrıca öküzlük de değil bu, o insana o şekilde hitap etmemeniz gerektiğini öğrenmiş oldunuz. Bundan sonra da devam etmezsiniz bunu demeye. Görüşmeme bahanesi değil yani.

Kızım, kız diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmam. Seviyesizlik olduğunu düşünüyorum.

Yeşilçay
Kahve
Destekleyici vitamin ilacı: solgar nöro nutriens
Sabah kahvaltısını sağlam yapmak

Kahve o.O ?

heatherbergdahldotcom.files.wordpress.com

böyle konularda çok küçümseniyor ama su içmek büyük fark yaratır.

Su + sağlam kahvaltı. No şeker, No kafein.

Ne yiyebiliriz çok cevap gelmiştir ama ne yememeliyizin cevabı un ve şeker, zihni uyuşturan bir uyuşturucu olduğunu bıraktıktan 1 ay sonra anlıyorsunuz.

Öyle bi yiyecek yok, yiyeyim algım açılsın gibi...

İyi bir uyku, düzenli spor, meditasyon veya nefes egzersizleri, paketlenmiş ürünlerden ve basit karbonhidratlardan arındırılmış (veya azaltılmış) bir beslenme.

uyanık olabilmek için önce uyumak gerek :) yani düzgün sağlam bir uyku ile başlayın. yeme içme işi sonra. uzun uyku demiyorum. karanlık ortamda sessiz sakin rahat ve huzurlu bir uyku. aynı saatlerde uyanmaya özen gösterin. uyandıktan sonra mümkünse 1 saat kadar sistemin kendini açmasına izin verin. elma gibi meyvelerle kan şekerini yükseltin. gün içinde de çikolata.

eğer işin kafanı çok yorduğunu ve bunun performansına negatif etki ettiğini düşünüyosan b12 takviyesi alabilirsin. ama zati hep böyleydim sadece daha fazlasını istiyorum diyorsan bir etki edeceğini sanmıyorumm.

Arksdaşlar lütfen...
"beyin yazmaya her şekilde açık olsun, kapatmasın kendini. Dikkat gerektiren bir işim var."
Böyle bi yiyecek yok allaşkına yapmayın.

Basit karbonhidratı sıfırlarsan istediğin kadar ye ağırlık yapmaz. Onun haricinde sağlam yemek ve kafein. Bir de sabah zorlamadan da olsa koşu çok fena açık tutuyor bünyeyi.

benexol

termodinamik, çok çalıştım ancak en verimsiz ve boş çalıştığım derstir.
Aklımda gene bir şeyler var ama öğrenmek için değil geçmek için çalıştım belki bu yüzden en zayıf olduğum ders denebilir.

mat1
mat2
mat3
mat4

pişmanım. gerçi mat 4'ü biraz biraz anlamıştım. en kolayı oydu.

otomatlar ve diller
olasılık
istatistik

Ekonomi, İnsan Kaynakları, Stratejik Yönetim
Ekonomiye kafam hiç basmadı. Enflasyonun neden olduğunu 70 kere okudum, hala anlayamıyorum.
Diğerleri de çok sözel geldi, sıkıldım. Düşünerek de algılayamadım, 'Düşünemedi' oldu.
Bir kere sınava çok az zaman kalmıştı, düşünerek yapayım dedim. Kilit bir cümle buldum. Oradan düşüne düşüne yol aldım. Sonra kitaptan kontrol edeyim dedim; tam tersi bir yere gelmişim. Bir yargı bu kadar 180 derece ters olabilirdi.
Bir de Tarih, hayatım boyunca kafam basmadı. Çok sözel geldi hep.

kantitatif iktisat 1 ve 2.

pişman değilim. 12 dersim var bir kaçını öyle geçmem lazım.

yatay geçişle geldim bir sürü dersim sayılmamış. niye pişman olayım?

örgün öğretimde yok ama açık öğretim işletmede sallaya sallaya geçmiştim birinci sınıfı. kitaplardan da bi şey anlamamıştım. sonra da bırakıp kaydımı sildirdim zaten. kafam hiç basmıyor para hesabı kitabı işlerine.

computer organization

pişman değilim

istatistik. hoca "siyaset bilimi bölümü okuyanlar istatistik bilmese de olur" diye saçmasapan bir argümanla bize sınav öncesi soruları tahtaya yazıp çözüp bunu sorucam derdi. bir kelam etmedi istatistik hakkında. basit tablo okumaktan öteye gidemiyorum. şu an pişmanım, keşke adam akıllı istatistik öğrenseymişim. zira yüksek lisansta yurtdışında hangi sosyoloji bölümüne başvurmak istesem istatistik bilmeyi şart koşuyor.

çok değişkenli istatistiksel yöntemler miydi analizi miydi neydi, o dersi anlamadan laylaylom geçtim. ismini aklında tutamadığım dersi nasıl anlayayım. hiç pişman değilim.

Son sene cebir derslerini geçebilmek için sınıfta cebiri iyi olan birinden parayla özel ders almıştım ya. Sırf okul bitsin diye. Hocaların gözlerine girebilmek için bi kelimesini bile anlamadığım seminerlere katılıyordum. Allahım, nasıl bi eziklikti. Hayatımda bu kadar ezildigimi hatırlamıyorum. Travmatik bi şey oldu artık benim için. Bugün derste deo izomorflar, homomorflari gorunce kendimi bi yerden atasim geldi.

ne kadar da robotik sayısalcı dolu bir duyuru...

milton ve dönemi dersinden bütte kopya çekerek dc ile geçmiştim, 17. yy sucks. henüz pişman olmadım, olacağımı sanmıyorum.

signal and systems, en önemli dersmiş meğer..

İnkilap1,2 edebiyat 1,2.

Var. Baya istatistik ve yöneylem dersleri aldım. Önceden kopya çekmezdim şimdi çatır çatır çekip geçiyorum.
Pişman olacağımı sanmıyorum. Bilgisayarda yapmamız gereken işlemleri elimizle amele gibi uğraşıyoruz ki bir hocamız da bilgisayar dersiniz olmazsa ileride bir bok yapamazsınız diye açık açık sövmüştü okula.

Ben anlamadan sittin sene geçemem dersten. Diğer türlü dersten geçme yollarını da yapamam. Az buçuk anlarsam anca geçiyorum.

Ilkokul onlugunu giydigim ilk gunden itibaren sozel dersleri anlamadan gectim. Kolay ezberleyen biriydim, ezberleyip gecerdim gordugumu. Ezberlemek istemedegim seyleri ezberlemek zorluyordu ama.

Bilgisayar Destekli Teknik Resim. Sınavdan 15 dakika önce çıkmış soruların doğru yanıtlarını ezberleyip geçmiştim. Yanlış anlaşılmasın, soru falan değil he, direkt şıkları ezberlemiştim. Sınav o kadar saçmaydı ki vites kutusunun montaj resmindeki çizim hatalarını falan sormuşlardı. Biz de kardeşim biz montajın doğrusunu bilmiyoruz, hataları nereden bulalım diyemedik tabi. Keşke ders notlarını daha ayrıntılı okusaydım diyorum. Bir gün karşıma karmaşık bir teknik resim çıkarsa inşallah patlamam.

soyut cebir 2
çıkmış soruları çözüp anlamaya çalışıyordum ki hala anlamadım final günü gelene kadar.
okula gelmeyen arkadaş çıkmış soruları ezberledi ve sınavdan aa ile geçti.

ben: cc

not: cebir ben de bilmem ama master süresince de öğrenebilirsin ya da sonrasında.

İşletme mezunuyum 4 yıl boyunca tüm dersleri sınavdan önceki gece çalışarak geçtim sınav bitince hepsini unuttum gitti, yoklama ve derse girme zorunluğu da yoktu 4 senede toplasan en fazla 30 saat derse girmişimdir.

Finans.
Muhasebe dersleri.

Finansi keske anlasaydim, pismanim acikcasi simdi. Ama digerlerini de sonradan unutuyorum zaten.

vasıfsız hocalar yüzündendi. şansına küsmekten başka yapacak bişey yok.

sayısal çözümleme. net.

ben finite element method gibi bi dersi öğrenemeden geçmiştim. saçma sapan hocalarda oluyor böyle şeyler.

sistem programlama, son anda çıkmış sorulara bir bakıp geçmiştim, pişman değilim.

Matemetiksal iktisat.
Sorulari ezberleyip gecmistim

Geçtiğim derslerden şansa değil, hep bir şeyler bildiğim için geçmişimdir. Geçtiğim ama tam anlamıyla hakim olamadığım tek ders kurumsal finans. Bazı kısımlarını çok iyi biliyorum, bazıları hakkında yorum yapamıyorum. Herhangi bir pişmanlık yok, gerek duyarsam öğrenebilirim bir şekilde.

genetik okudum bizde bazı dersleri mecbur ezberleyeceksin misal mikrobiyolojinin bazı konuları safi ezber -ezberim iyidir.Ancak ezber dediğimiz şey binlerce sayfa. Bazı konuların zaten ezberle olması mümkün değil. biz laboratuvarı, raporu vs. olan bölümüz anlamak zorundasın seve seve...
fazla anlamadığım ders = sevmediğim ders. çok bariz. bilinen örneklerden mesela fizikte mekanik filan, bir de facia olay 3 boyutlu düşünemediğimden calculus'ün ve sair sayısal derslerin ilgili konuları.. felaket. zaten benim notlardan otomatik anlaşılıyor neyi sevmişim neyi sevmemişim. Allahtan ki sevdiğim dersi ne olursa olsun yapabiliyordum, paso a'lı notlar, diğerleri berbat. geçeyim yeter.
dersle sınırlı değil, her konuda böyleyim sevmezsem olmuyor, olduramıyorum. pişman olacak olsam topyekün kendimden pişman olmam lazım, olmuyor o da.

leather tecnologies dersimiz vardı. ders italyancaydı. konunun türkçesini zor anlarken bir de italyancası::( kopyayla geçtim.

makroekonomi ve istatistik

fizyoloji ve endokronolojinin genetik temelleri diye bi dersimiz vardı. hocası desen gram bişi öğretmezdi, yalnızca ezber yaptırırdı. ben de ezberleyip geçmiştim. tek bir kelime hatırlamıyorum hala daha o dersten.

bütün okulu öyle bitirdim. sınav ezberi yaptım ve bitti. pişman değilim.

marmaraya bin avrupa yakasından, ayrılıkçeşmesinde in, kadıköye git metroyla, rıhtımdan pendik dolmuşlarına bin, minibüs yolundan giden. önünde inersin.

minibüslerden ziyade belediye otobüsü var mı önünden geçen?

trafiden baktım: 14ŞB otobüsü geçiyor diyor.

ziverbey'den geçen her otobüs önünden geçer.

sayamayacaım kadar çok otobüs geçiyor.

@interview yanlış.

ayrılıkçeşmede in. ardından Nautilus çıkışından çık. ordan kalabalığı takip edince köprü altına doğru yürürler. tam köprü altında, ışıkların ordaki minibüslerin hepsi göztepeye gidiyor.

önce rıhtıma gidersen çok fazla vakit kaybedersin.

@tchuck o zaman yanlış değil, yeterince pratik değil diyelim :)

doğru dedin :)))

şu işini görmez mi?

www.sabah.com.tr

@kidlazer

orayı kullandım ve screenshot aldım ama arşivimize koymak için bana gazetede görünen hali lazım.

@jimmy evet bir sekilde bulacagim artik. çok erken dersim var ama.. birileri bulur artık. teşekkürler.

yarın en yakın berbere giderseniz mutlaka bulursunuz.

nicki gördüğüm an tanıdım :) iyi sabahlar, iyi basketbol maçları dilerim :)

<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com "></a>

<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com "></a>

<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com "></a>

<a href="hizliresim.com"><img src="i.hizliresim.com "></a>

@suicides underground

2 haziran tarihli Sabah Gazetesi'ni istiyor sanırım.

ikisini de çekip yolladım

2 haziran lazim olan.

büyükada olmak zorunda mı peki? burgazada kalpazankaya aşırı pahalı değil ve manzarası çok güzel. büyükada'daki mekanlar çok kazık ve sevimsizler.

Deniz kenarında hiçbir restaurantı önermem o zaman. Muazzam pahalı. Oraya verdiğim parayla en az 6 çeşit meze, ana yemek, sınırsız içki ve meyve+kahve servisi alabileceğim daha lüks bi yere gidersin İstanbulda. O kadar pahalı.
23 nisan caddesi üzerinde ada balık var. Denize sıfır değil ama terası var, manzarası daha iyi o yüzden. Fiyatlar da daha uygun. İyi bir masa için dr neresi olursa olsun rezervasyon yaptır mutlaka.

burgazadaya gidin

burgazada'ya barba yani'ye gidin. fiyatlar uçuk değil. hatta direkt normal.

Otel rezervasyonumuz Büyükada'da. Güzelce yer içer, sonrasında otele döneriz diye Büyükada demiştim. Gece Burgazada -> Büyükada seferi olacağını sanmıyorum :(

Ben seviyorum açıkçası :)
Kredi kartımdan üyelik ücreti alıyorlar sonra kapatcam diye arıyorum iade ediyorlar hemen. bonus kampanyaları da gayet tatmin edici bence.

Ferit Şahenk +1

Kazikliyor.

ben de seviyorum.

her bankada var aslında ama garanti'de hepten yolunacak kaz gözüyle bakıyorlar müşteriye gibi bi algım var benim nedense. birkaç yıl önce saçma sapan bi problem yaşamıştım hatırlamıyorum. haksız yere bir sürü ücret kesmişlerdi geri de vermediler. tüm hesaplarımı ve kartlarımı kapattırdım onun üzerine. defalarca tekrar aradılar sonrasında kart verelim bilmemne diye. üstüne para verseniz sizinle çalışmıycam daha da ararsanız şikayet edicem filan dedim. sanırım beni aranmayacaklar listesine aldılar, 2-3 yıldır arayan eden yok :)

Ben bankaların tümüne ayarım, yani bir bankayı seviyorum diğerini sevmiyorum diye bir durum yok. Böyle bir olayı, yani şunu seviyorum bunu sevmiyorum gibi bir olayı, buradaki arkadaşları tenzih ederim fakat aptallık olarak görüyorum. Zira tüm bankalar küçük müşteriyi sikmeye yönelik çalışır ama yöntemleri farklı olabilir. Garanti bunu çok açık seçik yapar İş Bankası biraz daha sezdirmeden yapar. Ya da Finans sikerken müşterinin gönlünü de yaparak siker. Yani totalde hepsi aynı noktaya gelir. Bir banka müşterisini küçük küçük sikip yüksek kazançlar elde ederken başka bir banka "Ya biz böyle şeylere tenezzül etmeyiz" demez, o da siker. Bunu fark etmemek o bankanın böyle bir şey yapmadığı anlamına gelmez. Ortada bir kazanç varsa hepsi bir şekilde bundan pay almaya bakar.

X neslisiniz heralde, zira benim tepkim "bu ne lan aq" oldu. çok kötü bi şarkı.

yaşayamazsın.net

edit: @ethi, jenerasyon ile alakası yok bunun, müzik bilgisi ve kültürüyle alakalı olduğunu düşünüyorum. sen de bu durumda Z olmalısın, her şeyi jenerasyonla alakalandırmaya çalıştığına göre :D

@love
kesinlikle haklısın, ben de müzik bilgisi ve kültürünün nesille alakalı olduğunu düşünüyorum.

ilhan irem kafası ne? dinle gitsin işte. ilhan irem candır.

Sanırım biraz sentetik takviye gerekebilir :)

@ehti, şarkı iyi ya da kötü denmemiş, bu kafaya nasıl ulaşırım diye sorulmuş. Nasıl böyle bir çıkarıma vardınız anlayamadım.
Not:X nesliyim.

@ehti, müzik zevkini jenerasyon etkiliyor olabilir, senin kastettiğin sanırsam bu. ama kültür ve bilginin nesilden bağımsız olması gerekiyor. ha illa bağlıysa da nesiller ilerledikçe bunun daha da gelişmesi gerekir, azalması beklenemez...

Pompaya devam etmeyerek........

Nesil mesil bilmem ben, şarkı çok güzel ben beğendim. Zaten eskiden de severdim ilhan iremin şarkılarını. Yalnız değişik bi hava var nedir bilemedim, sözleri ezgileri falan değişik.

@damdansarkan, güldüm valla ilahi... Devam etmeden olur mu hiç... Sen git sınavlara çalış :)

hakkaten bi ilhan irem vardı, noldu ona?

yapmasam ayıp olurdu ama :)

neyse ciddiyete döneyim, www.youtube.com bu şarkısı da çok güzel onu seven bunu da sevdi. o kafaya ulaşmak biraz zor bence, eskiden her şey çok naifmiş. kalmadı o saf hisler gibi hissediyorum ben.

beagle değil mi o

Beagle

Taşlayacaklar ama "kezban" derdim XD

Ilk defa birine kezban dedim cok heyecanliyim.

Sen de ayril abicim, bu dert cekilmez.

İlk ben diyecektim :/

Ağır kezban

manyak lan bu, kaç kaç kaç.

kıza araba alırdım..

---thug life mode on---

kaç +1

İlçelerin uzaklıkları hakkında bir bilgim yok. Arabam olsa ve yakın ilçelerde oturuyorsa alınır bırakılır. Uzak ilçelerse arada bir alınır bırakılır. Ama bunu görevinmiş gibi söylemesi sıkıntı.

biz bişey diyemeyiz. çünkü; ilişkinin detayını bilmiyoruz ve kızı tanımıyoruz. kızın seni sevdiğinden emin misin? kızın ailesi zengin mi? yoksa geçmişte çok sıkıntılar mı çekmiş. bu sorunun cevabını bulacak olan sensin

Arabayı satar "hani yok ki?" Derim

tek yaşıyorsa, onda kalabiliyorsan bir nebze çekilir. işe oradan gidersin.

Normalde öyle bir şey söylemese zaten her gün alır bırakırım o problem değil de öyle bir emrivaki yapsa aylık akbil hediye ederdim.

ona taşınırdım, mesele çözülürdü.

Bulusmaya gitmem, boylece sorun ortadan kalkmis olur.

sabahın erken saati, gecenin körü gibi zamanlarda kesinlikle alip bırakmalısın. daha gun ici seyahatlerde, bakirkoy'den bostanciya deniz otobusu var zaten, oradan alırsın mesela, bir orta yol bulunmuş olur.

bana ne zaman yular alacaksın diye sorarım.

"anan güzel mi" deyip 90'lara dönerdim.

pendik-bakırköy nedir yahu? iki ayrı şehir uzaklığında araları.

kezban evet bence de

atlasın ido'ya gelsin bostancı'ya. Bu kadınlar kimlerden buluyor bu yüzleri ya.

'Ben senin şoförün muyum?' diye sorardım. Siz teklif etseniz neyse de bu üslupla resmen söylediğime getirmiş. Kadın olarak uyuz oldum valla kendisine.

konu ne olursa olsun, böyle bir üslupla kural yaratan her türlü insana tam olarak ısınamıyorum. ne o öyle patron - işçi tadında sanki. hani seve seve bırakacağım olsa da bu mod yüzünden istemem mesela.

bir de o arabanın yakacağı yakıtın, bu ülkede ne kadar pahalı olduğunu falan düşünüp hiç mi acımaz sevdiği insana diye düşündüm...

Bunu söylerkenki ses tonuna bağlı olarak ezebilirdim.

Edit: garanti olsun diye 1 tur da geri geri üstünden geçerdim demeyi unutmuşum.

ozel mesajla soranlar olmus. kendisi ailesi ile yasiyor ve aksam 20.00 da evde olmak zorunda. bende kalmasi soz konusu degil yani...

Bacak boyu, bel çevresi/uyluk çevresi oranı gibi parametreler kararımda etkili olurdu.

Ben pendik te oturuyorum gel beni al. Afsdldksjysh

Benzini karsilayacak mi? Oyleyse elbette soforluk senden olsun. Emrivaki yapiyorsa zaten gonder baska amele bulsun kendine.

ona telefonunn ekranından şu karikatürü göster;
i.hizliresim.com

beni değil arabamı seviyo heralde lan diye düşünürdüm. zira bu istek istanbul trafiği göz önünde bulundurulduğunda seninle değil, arabayla geçirilecek zamanın miktarını arttırır :) yazık.sevmeyin böyle kızları.

bu senle ilgili. daha ilk buluşmalarda evine bırakayım seni, evinden alayım seni dediysen vay haline. kız da tam kezbanmış kusura bakma da.

Kadıköy'de buluşurdum. Böylce o bir ido ile gelebilir, sen de metro varken arabayı neden alayım ki bahanesi ile kurtulabilirsin.

Çekilin, ben hayat tecrübemle geliyorum...

Kız arkadaşın eğer bunu bu şekilde söylediyse ayıp etmiş, ama cümle bu değilse ama sen öyle anlamışsan bilemeyeceğim.

Genelde buluşulacak mekan seçilirken kızın oturduğu muhite yakın yerlere gidiliyorsa sorun olmamalı kızı eve bırakman. Benim aklıma gelen sanırım buluşma yeri Ortaköy, Beyoğlu vb. yerler olduğunda senin sıkıntın. Ben genelde buluşacağımız yere kendim giderdim, erkek arkadaşlarım (buna 'sadece' arkadaşım olan erkek arkadaşlarım da dahil) beni akşam evime bırakırlardı sağ olsunlar. Bırakmak zorunda mısın? Değilsin. Kız da bu durumda akşam çıkmak zorunda değil, seninle çıkmak zorunda değil. Akşamın bir vakti korka korka evine dönmek istemiyor olabilir. Kız akşamları "beni götürmezsen gelemiyorum" derse bence bu yaptığı kezbanlık değil 3. sayfa haberlerinin kendi başına geleceğinden korkuyor olmasıdır. O zaman da buraya "kız arkadaşım benimle akşamları çıkmak istemiyor, ayrılayım mı, sevmiyor mu beni, dememen lazım tabii.

su kezbanin onda biri kadar olamadim derim :(

Bakırköy taraflarında buluşyoprsanız haklı. Ama alıp tekrar yol yapıp bu taraflara beşiktaş filansa, yorum yok asdf

arkadaslar, kizin oldugu taraflar olunca elbette evinden alip eve birakiyorum saat kac olursa olsun. problem burda atiyorum istinye sahiline gidilecekse bile benim pendikten bakirkoye gidip kizi alip istinyeye gidip tekrar bakirkoye kizi birakip ordan tekrar pendige donmem. ornegin istinyeye kendi gelse zaten aksaminda ben onu eve birakiyorum. mesele hangi yer olursa olsun kendisinin evden alinmak istemesi...

hiç bir şey demezdim, arabadaysam kapıyı kendi elimle açar ve öylece beklerdim.

"sadece kendini düşünüyorsun, beni sevsen beni de düşünürsün, bu bencil tavrından rahatsızım" derdim.

"kezban, manyak" vb. diyerek seni rahatsız eden şeyi karşı tarafa iletmiş olmazsın. rahatsızlığını açıkça, dürüstçe söylemen lazım bence.

Eve bırakınca gece onda kal, sana yemek yapsın. Masaj yapsın, hizmetini eksik etmesin.

anasının örekesi (kadınım)

kimseye kendimi bıraktırtmamç sevgilisi yokken nasıl gidiyosa öyle gitsin. gidemiyor mu ayakları yok mu?

Vapurla Bostanci'ya gel, oradan alip oraya birakayim derim.

benimle mi birliktesin arabaynan mı birliktesin seni lanet olası pislik? derdim.

araba olmasa demeqqi

araba olmasa demeqqi olmayacak

ahahahahahahahahaaha

bana diii araban dii var diii eve dii bırakırsın diii

ahahah

araba olmasa demeqqi benimle olmayacak ahahahah

abi sen bana taksi tut demediğine şükret kejhfkjbd şaka maka garipmiş biraz bırakıver sen de çok seviyorsan :)

bi bakın. takip ettiğim instagram sayfalarından. şahsen de tanırım kendisini. dükkanında bunlara benzer şeyler gördüm. isteğe özel de yapabiliyor.
www.instagram.com

cosstores.com

the missing'i sevebilirsin. bence çok başarılıydı ilk sezon.

bu kriterlere uyan ingiliz dizisi olarak bir tek "humans" geldi aklıma.

www.imdb.com

The lost room

Broadchurch

www.imdb.com - tom hardy

mini dizi- ascension

Wayward pines

Peaky blinders!

ingiliz dizisi check, non komedi check, mini dizi fail.

hafif mafyavari dizi. ama süfer.

cevap için değil ama favladım silmeyiniz :)

the missing taş gibi.

london spy

the lost room +1
the missing +1
the night manager
11.22.63 amerikan ama görselden falan kotaracağını düşünüyorum.

linç edilebilirsiniz ama bir spreye normal su doldurun, kedi masanıza yaklaşınca ya da zıplayınca kediye sıkın, zararlı bişi değil. Bir yerden sonra sadece spreyi masanın üzerine koyunca bile gelmeyecektir (tabii kediden kediye değişir)

Petshoplar da spreyler var masanıza filan sıksanız en azından kokudan dolayı masanıza filan yaklaşmaz.

aslında yavruyken geldiği için daha rahat alışırdın, keşke en başlarda sıkça vakit geçirseydin, o da sana alışırdı. ben de eskiden kedilerden çok korkan ama sonra aynı evde yavrudan alışınca (iki kere) sorununu çözmüş biri olarak şöyle bir tavsiye verebilirim. mümkünse kimse yokken minik de oyun halinde değil de uykuluyken birlikte biraz vakit geçirin, herhalde aşısı falan bi şeyi vardır, eğer oyunda hırslanıp saldırmıyorsa canınızı yakacak gibi patilemez / ısırmaz. birlikte sakin sakin zaman geçirip sakinken kucağına falan almaya alışırsan o ani davranısları seni çok etkilemez. ha ben evdeki salağı kafamda oturtuyorum bütün gün ama ani bi şey yapınca camdan atasım geliyor o da ayrı.

Klasik bir düzgün hayvanın mal insanlarca delirtilmesi, huyunun bozulması vakası.

Masanda kedinin kokusundan hoşlanmayacağı şeyler bulundurabilirsin. Misal limon kolonyası, naftalin. Madalina kolonyası falan da olabilir, kediler narenciye kokusundan nefret ediyor. Geldiğinde ıkı fıs fıs sık masanın etrafına, bir iki gelir gider sonra da burası kötü kokuyor diye gelmemeye alışır muhtemelen.

Kedi spreylerinden aldım ama bana mısın demiyor hala hoplaya zıplaya geliyor.

Suyu denemedim onu bir deneyeyim çok kızacaklar ama bu hissettiğim şeyi hissetmeleri imkansız

Mandalina, limon kokusu +1 elimde mandalina görseler koşarak uzaklasiyorlar.

Ama daha kucukmus; ara ara sevip alışmayı da deneyebilirsiniz. O kadar küçük bir hayvan Size hiçbir zarar veremez k.

Kediye su sıkmakla kediye tekme atmanın kedi için bir farkı yok. Biri fiziki olarak zarar veriyor diğeri psikolojik. Misal biri benim yanımda kediye su sıksa tekmeyi gömerim ağzına. Su sıkma o yüzden. Onun dışında yapacak bir şey yok. Kedi kendisine ilgi gösterene değil de daha ziyade ilgi göstermeyene ya da görmezden gelene yanaşıyor "Bundan bana zarar gelmez" gibisinden. Dost gibi algılıyor. Sana yanaşıyorsa bu nedenden ötürü de yanaşıyor olabilir. En nihayetinde kedi bu baş etmek kolay değil.

Hayvan eğitiminde kullanılan aynı zamanda kovucu özelliği olan bir cihaz var. Sinyal yayarak hayvanı uzaklaştırıyor. Uzaklaştırma yanında eğitimde de kullanılan bir cihaz yani bir zarar vermez muhtemelen. Masaya çıktığında sinyal yayarak kaçırabilirsin. Herhangi bir fiziksel müdahale olmadığı için zarar vermeyeceğini düşünüyorum.

Ama yine de zarar veriyor mu bir araştır.

kolonya +1
arada elinize limon kolonyası sürün, kokudan rahatsız olup masanızdan uzak duracaktır. ama lütfen kedinin üzerine bir şey sıkmayın.

hayvanlardan korkanları hiç anlamıyorum.

gerçekten merak ediyorum, yargılamadan soruyorum. 4/1inizden daha küçük bir hayvandan nasıl korkuyorsunuz?

Bende su yargilayanlari anlayamiyorum arkadas, korkuyo iste nedeni nasili varmi bu isin bi seyden korkmak icin illa 5 katimiz mi olmasi gerekiyo.

Kolonya + 1
Hiç sevmiyorlar, kaçıyorlar.

@suicides underground Bazen böceklerden korkuyorum. Hani, o iyice küçük benden. Bir ezimlik canı olan bir canlı ama bazen gördüğüm yerde zıpladığım oluyor. Bunu bir mantığa oturtamıyorum. Korkuların çoğu gibi doğrudan mantığa oturtulabilecek bir temeli büyük olasılıkla yok. (Küçükken tırmalamıştı, vb. travmaları dışında) Belki dolaylı bir şekilde oturtulabilecek mantığı vardır ama genelde içten, refleks olarak geliyor.

kedi milleti, küçük toplarla oynamaya bayılır!
bu bilgiden hareketle, sana tavsiyem odur ki;
oyuncakçıdan tarif ettiğim gibi bir top al.
iş yerine varıp, masana oturunca bu topu kedinin biraz uzağına at.
kedi, uzun süreler boyunca sana ilişmeyecektir.
bu yöntemin çıkmazıysa, mesai saati bitip de, topu geri almak icap edince anlaşılır.
bu elim hadise de, mesai arkadaşakarından topun geri alınmasını içeren bir rica cümlesiyle halledilebilir.

çok teşekkürler.
limon kolonyası süreyim ama bu sprey bir işe yaramadıysa onun da işe yarayacağını sanmıyorum.
su sıkmak sadece korkutur gibi düşünüyorum. "psikolojik zarar" kadar büyük bir zararı var mıdır ya? tamamen bilmediğim için soruyorum.

bir de hakikaten korkuların bir mantığı yok. hayatım boyunca hiç, bi kediye yaklaşmadım, okşamadım. hep korktum.

Kedilere sudan korkuyorlar demeyelim de suyu sevmiyorlar diyelim. Hatta nefret ediyorlar. Kıllarının ıslanması kediler için rahatsızlık veriyor, bir de bıyıkları ıslandığında algıları tamamen karışıyor. O da haliyle kedinin kafayı çizmesine neden oluyor. Kedi/su problemi buradan kaynaklanıyor. Birinin bizim gözümüzün içine su sıkmasıyla kedinin bıyığının ıslanması benzer sıkıntılara neden oluyor.

@suicides underground galiba burda zaman zaman kedilerimi ayırırken parçalandım diye fotoğraf atanları görmüyor.

her kedi uysal değil, çılgın gibi saldıranları var. güçleri kıyaslarsak tabii ki kedi bana bir şey yapamaz ama bunun için yakalayıp kafasını kopartmam lazım? kopartacak mıyım? hayır. kediye zarar vermemek için hiçbir şey yapmayacağım doğal olarak o sırada da o benim ağzıma sıçacak. çünkü hayvan. tüm kediler bir russian blue gibi "umrumda değilsin lütfen burdan git" demiyor durduk yerde koşup laps diye ısırıp kanatıyor. sen de diyorsun ki neden asla zarar vermeyeceğin ve bu sebeple sana fiziksel zarar verebilecek bir yaratıktan korkuyorsun. PES.

herkes hayvanlarla çok iyi anlaşmak zorunda değil, içli dışlı olmak zorunda da değil, şu an ne kediden ne köpekten korkmuyorum ama korktuğum zaman vardı ve bence çok mantıklıydı korkmam da. aştığım için mutluyum ama aşamasam da ne olacak yani ben hayvanlardan korksam yaklaşmasam hayvan ölmüyor ya.

insanları bi korktukları şeye göre yargılamadığınız kalmıştı gerçekten hayret ediyorum.

edit: şu an yaşadığım evde cins olmayan bir kedimiz var, dediğim gibi kafamda da yatırıyorum ama çıldırdığında da delirip saldırıyor biz alıştık ama yani eve gelip korkan birine "ne var yani saldırsa azcık kolun kanayıversin" mi diyeceğim.

Ben de kedileri çok severim ama öyle oraya buraya atlayan hayvanla düzgün iş yapılmaz. Bu işin tek yolu çalışma arkadaşlarınızla iletişime geçmek. Çok korkuyorum, fobim var klinik vaka çalışamıyorum demek.

yargılamadan sordum. gerçekten anlamaya çalışıyorum. korkan korkar banane de merak ediyorum yahu. bir sebebi olmalı.

kedinin büyüme evresinde olduğunu var sayıyorum. sürekli ısırmasının sebebi o. dişleri kaşınıyor. 2 ay sabredince sürekli ısırma olayınada kendisi son verecek. bu sırada vurmamak, kızmamak önem arz ediyor. uzaklaşmasını istiyorsanda ensesinden tut sonra parmağının içiyle hafifçe burnuna dokun. bende işe yarıyor belki sendede yarar.

Ben de palyaçolardan korkanları anlamadım mesela hiç ama anlamaya da çalışmadım, saygı duydum. Çünkü korku öyle bi duygu bence, bi nedeni yok özellikle

Kediyi elime alacak olsam ohooo

3 gün.

thassosa da mutlaka gidin.
www.lascalabeach.gr

19 mayista thasostaydim. halkidikiyi bilmiyorum da thassos'ta mutlaka gor diyebilecegim yerler giola lagunu ve mermer plaji.
sirf bu ikisi icin adaya gidilir. giola'nin asfalttan sonra 10 dakikalik bir toprak yol kismi var. tesis gibi bir sey de var yemek-icki icin. lagunun girisi parali degil. dipte deniz kestanesi var, dikkatli olmak lazim. cok derin de degil gerci.

mermer plaji da giris alinan bir yer degil. biz gittigimize henuz acilmamisti tesis. tesis dedigim de minik restorantimsi bisey sanirim. plajin kumu mermer tozu oldugu icin bembeyaz. geride zeytin agaclari fln. guzel yani.

ben geçen sene halkidiki ye 10 gün ayırdım valla pişman değilim...
muhteşem plajları vs var.
özellikle lagonisi inanılmaz...
www.halkidiki.com
baya maldivler gibi denizi...

olympos öldü yeaa tayfası gelmeden önce olympos taraflarını önerebilirim. çünkü bir çok yerin ortasında kalıyor. ama illa olympos'ta kalmak zorunda değilsiniz. bir çok yere yakın dediğim gibi, gece takılacağınız yerler de var civarda. bir gün adrasan, bir gün çıralı, bir gün gelidonya feneri, bir gün olympos, bir gün phaselis falan takılın bence yakın olarak. oralardan max. 3 saatlik mesafelerde başka bir sürü yer de var. kelebekler vadisi, kabak, köprülü kanyon, kaş taraflarına da uğrarsınız arabanız ve çadırınız var nasıl olsa.

küçükkuyu ile altınoluk arasında mıhlı var.

3-5 gün orada geçirebilirsin.

tüm ege sahilleri bu tanıma uyar sanırım.
gökova. biraz tıklım tıklım olabilir gerçi ama doğa da ormanda kumsalda deniz de var. marmarise akarsın bir kaç akşam.

Teşekkür ettim hepinize

urla tavsiye ederim.

Urla arkadaşın bu isteklerine uymuyor.Tavsiye etmem
Not:Urlada yaşıyorum

BEN!
Ama her pantolonda olmuyor. Yeni iki tane aldim, onlarda da oluyor. Eskilerden de arada birkac tane vardi oyle donen. Bence dikisinden falan kaynakli. Dandik mi aliyoruz ne. Gerci ben kotondan indirimden toplamistim hepsini.

Ben her yerden de üzerime uygun pantolon bulamadığım için çoğu colin's, onların hepsi dönüyor zaten ama baska pantolonlarım da dönüyor. Çok sinir bozucu. En az 3 kişiyiz, iyi bari.

kesim hatası olan kotlarda olur öyle.
outletten almadıysan götür, çünkü bu bir defo.

bana da oluyor ben de yamuk muyum:(

oturuştan falan kaynaklanmasın, bence götünüz yamuk.

bana da aynısı oluyor levıs'den iki kere pantolon değiştirmişliğim var

ben mungojerry'nin dediği gibi götümü yamuk kabul ederek geri götürmemiştim, bundan sonra ona götüreyim bari böyle bir durumda. teşekkürler.

Evet pahalı oluyor. Bu model 2 cup olanı. 1 cup olanı daha ucuz olur ama tek kişi için bence ideali 2 cup. Bialetti bu sistemi bulan şirket ve en iyisi. Benzerleri var, ikea da 6 cup olanı var sadece ve 50 tl civarı ama tek kişi içecek ise 6 cup büyük oluyor, kahvenin güzel olması için moka potu doldurmak lazım yani 6 cup alıp içine 3 cup lık malzeme koysanız güzel olmuyor.

Bialetti pahali markadir.
2-3 shotluk olanlari tek kisi icin ideal. Bir de bunlar omurluk aletler, oyle dusunun.

bunlarin cesitli ebatlari var. belki buyuk oldugu icin pahali olabilir ama italyada bunlar 6-8 euro civarindaydi.

Millerimle aldim ben cok mutluyum <3

Made in Italy ürünlerin çoğu pahalıdır. Ama aslında değildir. Yıllarca kullanırsın. Ama Bialetti genel olarak pahalı ve kaliteli bir markadır zaten.

italya'da 2 euro ya. senelerdir kullanıyorum bir yamuğunu görmedim.

tahtakaleden benzerini almıstım bundan cok cok daha ucuzdu.

Sana ucuz alma yolunu gostermistim ama neyse

Markadan dolayı pahalı olduğunu söylemişler zaten ki haklılar. Ebat ve marka farkettiriyor. Daha ucuzlari var ama kahve için ucuzuna kaçma derim. Bunu alıp ömürlük kullanıyorsun ve daha temiz kahve elde ediyorsun. Diğerleri birkaç sene sonra elinde kalıyor. French press gibi düşünm 10 liraliklari da var ama 50 liralık gibi kahve yapmıyor.

Bir de la noix'nin söylediği de mantıklı. Millerle bilet almak yerine alışveriş yapmak daha mantikli artık. Eğer biriktiriyorsan bir bakın. Az mile alabilirsin bunları.

@suicides underground
Italya'da 2€ olan bialetti degil ama.
Tek shotluklari 15+ € bialettinin italyada da.

Elbette ucuz markalar var. benimki ucuz marka mesela. 4 yil kullandim. Bi gun makineye koymusum. Mahvoldu. Yeni aldim, yine ucuz ama baska bi marka ve hic memnun degilim, yanlardan sizdiriyor bence, bialettiye gecicem sanirim param olunca.

gecmiyor da eskiyor, gecti saniyorsun eskisi gibi acitmayinca.

Numara ezberimde onu napıyoz?

5 ay dedin, beni korkuttun. :)

ama duygular birbirini kovalıyor. bunu gözlemlemek bile ilginç. tam sırasından emin değilim ama modlar değişken. sırası önemsiz olmak şartıyla, olan bitene epey bir üzülüyorsun, sonra kendine haksızlık diye görüp kendine üzülüyorsun, sonra kendine acıma başlıyor zaten ben kimim ya, ne düzgün ki diyorsun, sonra bu geçince ona acıyorsun, zaten beni haketmiyor diyorsun, gözümde büyütmüşüm onu diyorsun, sonra bu sefer ona öfkelenme süreci başlıyor, yakıp yıkmak istiyorsun, kötü insan olmak istiyorsun, artık kimseye bu kadar özveri olmayacak diye karar veriyorsun, (başka bir şeyler daha var olabilir hissediler tür olarak) ve sonra bunlar tekrardan dönüyor. bir ara çok daralıyorsun, sığmıyorsun içine, yerinde duramıyorsun, sonra bir ara süper hafifliyorsun mesela, bunu bile atlattıysam ohoo, hayat zaten gelip geçici, bir gün dünya bile yerinde kalmayacak, ne kasıyorum diyorsun, sonra nah atlattın şapşal diyorsun kendine...

Arada öyle bi yoklar o, yine stabile donersin merak etme. Yokladiginda elini kolunu bağla ama, iletişim yok, ciss.

@matrix, çok güzel özetlemişsiniz, aşağı yukarı böyle.

Bekliycez yine demek ki.

geçiyor kaptan devam et

sike sike geçiyor.

geçmiyor, uyurken uyanırken sicarken her an aklına geliyor, onu uyurken izledigin an yine geliyor aklına, unutamazsın yani abi mecnun unutur ben unutmam.

Daha cok sevdigin biri ciktigi an karsina en temizi o.

Gecsin diye acele etme. Unutcam siye kasma. Hayatina odaklan kendine odaklan. Yapamadiklarini yap. Elde ettigin zamani degerlendir. Disari acil her anlamda sosyal ol. Daha iyisi olduguna hep emin ol. Bulamamak korkutsun seni. Onu da disariya karsi karamsar olmayarak as. Bi sen degilsin ayrilan ve bi sen olmayacaksin sonunda mutlu olan. Herkese oluyor bunlar. Ve geciyor en dogal olarak. 2 yil acisini yasayana saygim yine var da oha lan. Insanin kendisine saygisi olur. Abartmamak lazim.

Bu kadar uzun sürmüşse aşk değil, takıntıdır. Bu bile tek başına kendine ettiğin zulmün gereksizliğini anlamana sebep olmalı.

geçmiyor

dikkatini başka şeylere yönelteceksin, kendine odaklanıp başka planlar yapacaksın. acıyor, anılar aklında dolaşıp duruyor ama azalıyor.

Cağaloğlu'nda bir çok kırtasiye var içine dalınabilecek.

nezih kırtasiyeyi çok severim birşey lazım olmasa da kullanmasam da alırım girince dayanamam. bir de renkli kalemler ilginç defterleri çok severim. bir de kadıköy de postanenin arkasında akmar ile migros arasında kapadokya kırtasiye var . oraya da bayağı para bırakmışlığım vardır .

Taksim'de Lebon pastanesi'nin yanındaki kırtasiyeci.

Acayip şirin minik minik defterler vardı.

kadıköydeki akmar ile migros un arasındaki yer demeye gelmiştim. baya büyük orası.

Tam kırtasiye denmez ama değişik defter
tasarımları için yazayım, kağıthane(house of paper) var. Karaköy'de idi, taşındı mı bilmiyorum.
www.kagithane.com.tr

Kabalcı

Beşiktaş sönmez. Bir de arka sokağında tufan. Mükemmel ikisi de.

cağaloğlu hakikat <3

cağaloğlu diyorum ben de, bir yokuş var, orayı çıkarken var, zaten hakikat demişler.

gemici ehliyeti yeterli.

herhangi bir gemicilik kursunu arayıp öğrenebilirsin.


ah babam hayatta olsaydı sana tek tek anlatırdı detaylarını:(

milanoda bence pek bişey yok. hızlı tren bileti alıp venedik e gidebilirsiniz bir günlüğüne. ben olsam öyle yapardım yani. ki yapmıştım da. venedik e de bir gün yeter çok müze kafasında değilseniz.

milano'da pek bir şey yok evet. venedik'e bir alternatif de genova. aklın kalabilir venedik'te günübirlik gidersen. benim öyle oldu, sonra tekrar gitmek zorunda kaldım.

Araba kirala. Gidebileceğin yerler; Como, Portofino, Porto Ceresio, Nice (Fransa sınırı), Sanremo, Zurich (İsviçre), Milano da Duomo ve çevresini gezersiniz. Genovayı pek beğenmemiştim bilgine, hatta vakit kaybı.

Bana sorarsaniz gunubirlik gezdiginizde akliniz kalmaz Venedik'te. Ilk gun Como'ya gecersiniz, ayni gune baska bir sey sigdiramazsiniz ama Milano'da bir sey yok zaten. Duomo'yu gorursunuz aksam Milano'da. 2. gun Venedik'i gezersiniz 3. gun de Floransa'yi gezip 4. gun donersiniz. Ama donus ayni havalimani oldugu icin gittiginiz mesafeyi tekrar geri doneceksiniz, biraz masrafli olabilir.

Yani tamam milanoda gorecek bir sey yok da siz de 1 haftaligina gitmiyorsunuz sonucta, alti ustu 2 (ya da 3 tam gununuz var - tam anlamadim??)

(Varis gunu saat 3, pasaporttan gec, bavulu al, milano havalimanlarinin hepsi az uzakta vb derken oldu en az 5.
Donus icin de 2deyse, 12de havalimaninda olacaksiniz, 10.30-11 gibi otelden cikmaniz lazim, e o gun de yok. 4 gunden 2 gun kaldi tam olarak)

Venedik'e gitmeyin, tek gunluk bi yer degil. Soooyle bi gormekten baska hicbir isinize yaramaz. Muzeleri vb harika.
Floransa'ya hele hic gitmeyin, en az 2-3 gunluk yer orasi. Pisman olursunuz yol gittiginize! Baska sefer gidersiniz.

Como'ya gidersiniz. Isterseniz baska gun lugano'ga gecersiniz.
Biella cok guzel. Genova'yi da cok seven tanidiklarim var. onun disinda torino vb yakin.
Ayrica venedik yerine verona olabilir. Milano'da gorulecek bir sey yok pek gercekten de ama yani hic kalinmayacak bir yer de degil, insanlari izlemek keyfini cikarmak da guzel seyler.

Illa har har har yolda mi olmaniz gerekli?

Como'ya mutlaka gidin. 2 gün orada geçirin. Milano'da bi bok yok. Genova daha iyidir.

1 kişi.
onu da duyurudan önce tanıyordum zaten.

duyuru'da tanışıp, yüz yüze görüşüp hala iletişimimi sürdürdüğüm bir kişi bile yok sanırım. yüz yüze görüştüğüm oldu bayağı, iki kez ev arkadaşı buldum buradan ama şu an görüşmüyorum kimseyle. duyuru üzerinden (yüz yüze görüşmeden) sürekli olarak görüştüğüm birkaç kişi var. bunun dışında, duyurucu olup da dışardan tanıdığım da var. ayrıca sedat peker'in yeğeniyim.

tam sayısını bilmiyorum ama 10 kadar var hatta misafir ettiklerim evine misafirliğe gittiklerim var.
Hala da görüşür sohbet ederiz.

hala iletisim icinde oldugum yok ama 15-20 civarinda kisi ile yüzyüze görüsmüslügüm var.

7-8 olsa gerek.

bir tanesi ile 2 sene beraberdik, en uzun sureli iliskimdi.

bir kac kisi ile de 3-4 sene once zirvede tanismistik, facebookta-snapchatte konusuruz bazen hala.

bir kac arkadasimi duyurularindan yola cikarak ifsa etmistim kendimce, tabi soylemedim onlara 3-4 kisi de onlardir.

sozlukte daha fazla bu sayi, okuldaki sozluk zirvesine katilmistim, orda tanistim cok kisiyle, hala iletisim halindeyizdir.

girh yapmasini isterdim de 10 filan sanirim:)

5-6 kisi var tanıdığım.

Zirvelerde tanıştıklarım var.

Surekli gorustugum kimse yok.
Tanışıp belli bi sure gorustuklerim var. Su anda gorusmuyoruz hicbiriyle.
Duyuru üzerinden ya da internetten surekli irtibat halinde olduğum kimse de yok.

Duyurudan kimseyi tanımıyorum, sözlükten üç kişi ile zirve yapmıştım. Biri zaten okul arkadaşım, diğerleri ile iletişim koptu.

geçen gün pandispanyanın bodrumda açtığı yeni yerine gittim mesela, onun dışında la noixle görüştük whatsapptan falan konuşuyoruz, doğumda şampanya patlatıcak :)
seksen9'la ve sevgilisiyle dışarıda görüştük evime de gelmişliği var. (şu anda başka nick kullanıyor ifşa etmiyim^^)

duyurudan 3 tane sevgili 5 tane fuckbuddy 8 10 tane devamlı görüşütüğüm dostassfgjtdggssgj şaka şaka. kimseyle yüz yüze görüşmedim bile.

0.

Tanisip halen reelde yogun iletisimde oldugum 10 kisi var toplam.
Tanisip iletisimde olmadigim birkac kisi var. Bir sekilde iletisimden koptugum birkac kisi de var.

0

0

zirvede görmüş olmak sayılmaz:

0

1. o da sağolsun tezimde istatistiksel hesaplarımda bana yardımcı olmuştu.

Yüzyüze düzenli görüştüğüm 6 kişi var onun dışında sürekli konuştuğum 4 kişi var, toplam 10 falan.

gecenlerde ifsa olmustu, oradan 4-5 kisiyi taniyormusum :D onun haricinde birebir alisveris yaptigim kisiler oldu, iyi adamlar cikti sagolsunlar.

9-10 kişi, hepsi de birbirini tanıyor.

@compumaster ile tanışmıştım bir iki kelam bişey konuşmuştum bizim okula konuşma yapmaya geldiğinde

bir de @emrahday ile Almanya'da görüşmüştüm bana yardımcı olduğu konular çoktur Allah razı olsun. Hala bi teşekkür mesajı atıcam unutuyorum finaller bitsin de bi yazayım hatta

hiç kimseyi :(

Bir kaç kişi var.

2-3 kişi oldu tanıştığım, çok güzel ve keyifli vakit geçirdim. İyi ki tanımışım, iyi ki tanışmışım. Günlük olarak irtibatta değiliz ama bir durum olsa irtibata geçebileceğimi biliyorum. Aynı şekilde onlar da.

2-3 arkadaş da var yakın zamanda kahve içeceğimiz. O kızlar kendilerini biliyorlar :) <3

izmir'den birkaç kız arkadaş tanımak isterdim buradan. merak etmeyin böbrek.avi değil. :(

10-12 kişi vardır.

0, galiba biraz asosyalim.

Döllenen yumurtanın rahme yerleşmesi yani tutunması esnasında yerleşme kanaması olur ve söz konusu kadın bunu adet kanamasından ayırt edemeyebilir ve tam tamına siklusun aynı gününe denk gelebilir.

Aslında hamile olduğunu anlamak gecikme filan olmadan o kadar anlaşılır bir şey değil ve regl belirtileri genelde aynı belirtiler. Gecikme olduğunda zaten otomatikman 4. hafta dolmuş oluyor, 1 hafta gecikme olunca 5 haftalık hamilelik oluyor 1 haftalık değil.

Çok düşük oranda olsa da hamilelikte dahi ilk aylarda regl olmaya devam eden oluyormuş, kadın doğum uzmanı arkadaşım anlatmıştı.

Cunku hamilelik hesaplanirken son adet tarihi ilk gun olarak alinir

Ornegin son adet tarihi 1 nisan dollenme 15 nisan. 1 mayis'ta yeniden adet oalcak diyelim ama olmadi bekledi bilmemkac gun. 6 mayista baktiginda 5 haftalik hamiledir

her ay regl olmayan çok var mesela benim senelerce regl olmadığım zaman oldu.
ayrıca 6 haftalık hamilelik demek son regl tarihinden itibaren geçerli. yani son reglsi 1 ocak diyelim döllenme 20 ocak olsun, 6 haftalık hamilelik 12 şubat oluyor. sanıldığı gibi 2 mart değil yani.
eğer düzenli regl olsa bile bu durumda en erken öğrenme tarihi 4-5 haftalık oluyor. çünkü regl 1-2 gün gecikince zaten otomatik olarak 4-5 haftalık olmuş oluyor.

hamilelikte son regl olduğu tarihten itibaren hafta hesabı yapılıyor.
diyelim 31 mart son adet tarihi (SAT), kadın da bu tarihten sonra hamile kaldı, gebeliği 7 haftalık diye hesaplıyor doktorlar.hormon testi var bunun ama o hormonun değer aralıkları o kadar kesin şu kadar günlük gibi bir sonuç vermiyor.
kadın 35 günde bir regl oluyor da olabilir düzensiz regl oluyor da olabilir. ya da gerçekten 28 günde bir regl oluyor ama kendinden bihaber de olabilir tabi.
Yine de 7 hafta biraz -"eeeh bi zahmet haberin olsun hamile olduğundn ablacım" denilecek bir süre 5 hafta filan deseydiniz, gayet haberi olmayabilirdi, mesela.

Soru ve nick uyumu:)

düzensiz regl olan çok kadın var. hatta bence düzenli regl olan kadınların sayısı çok çok az.

gecen gun lubnan'dan gelen bi misafirim vardi. Ayni soruya gidebilirsin, hicbi sikinti yok seklinde cevap verdi.

Teşekkür ederim:)

Turkiye ne kadar guvenliyse o kadar guvenlidir. Yani orda da her an bomba patlama ihtimali vardir. 2-3 gunlugune gidilebilir.

kesinlikle görmeye değer ve gayet güvenli. hatta Türkiye'den güvenli olduğu kesin.

Arkadaslar çok teşekkür ederim. Peki, nerede kalınır, ne yapılır, tavsiyeleriniz neler?

apostil işi kolay. istanbul'daysanız, cağaloğlu'na gidin valiliğe. üst kata çıkın, sıra numarası alın. sıranız geldiğinde transkpriti verin apostil vurdurmak istiyorum deyin.

son sınıf öğrencisi olduğunuza dair olan belgeyi de, bölüm sekreterine ya da danışmanınıza rica edin "....... nolu çeyrek mühendis okulumuzun son sınıf öğrencisi olup işbu belge italya xx üniversitesi master-preenrollementı için tarafımızca hazırlanmıştır" minvalinde bir yazı yazdırın. ingilizce yazdırın. gidin sonra dekanlıktan da bi iki kaşe bastırın.

tüm bu belgeleri eminli tercümanda tercüme ettirip notere tasdikletmeniz gerekiyor. bunu da unutmayın.

çok teşekkür ederim. peki; notere mi önce gidiliyor o belgelerle yoksa kaymakamlığa mı valiliğe mi ? Sırası nedir ?

o ayakkabı iş görür . (ayakkabıcıyım kesin bilgi)

max 200 e patates olur ayakkabı olmaz

7/24 (yaz dahil) bot, trekking ayakkabisi ve amfibik ayakkabi giyen biri olarak 200e kadar olan ayakkabi patates olur+1

çok çok çok zor bence.

vize için gerekli evraklar listesinde EN AZ 6 AYLIK PASAPORT yazar. aksi takdirde imkansız.

reddedilir, yuzde yuz. sifirdan pasaport cikaracaksiniz.

Kesin ret yersin.

walla haci zamaninda 2 haftalik suresi kalan pasaporta vize almistim ama ulke avustralya idi.

Bu arada sen bu kesincileri dinleme elemanlari bir ara sor.

schengen ülkelerinin direkt reddetmesi lazim. cok girip cikmis, sicili ya da is vs gibi seylerin temizse belki. ama normalde baska seylere bakmadan red alman lazim.

Kabul etmezler bile pasaportunu, yani basvuramazsin bile.

Yeni defter parasi ode, bir de ustune 1 yillik al, eskisinin suresi digerine ekleniyor, 1-1,5 yillik pasaportun olur.
6 aylik pasaportun hicbir getirisi yok vizesiz ulkeye gidilmiyorsa.

deneyip vize siciline halel getirme riskine girme bence. ha çıkar mı çıkmaz mı, bunu biz bilemeyiz.

msqrd. sadece iosta var. o özellik snapchatte de var

faceswap diye aratırsan bi dünya sonuç çıkacaktır

snapchatte var

snapchat'in icinde de var bu ozellik

1 pasaportla bir taneyi üzerine alırsın. apple store'da tr fiyatıyla arasında fark yok ki, neden kasıyorsun?

telefonumu italyadan aldım. bir pasaporta iki tax free de alabiliyorsun. ama üzerine geçiremiyorsun.

@Suicides underground
Çok teşekkür ederim :)

Zindan Adası

a moment to remember www.imdb.com

memento

50 first dates
the vow

away from her
still alice

bourne serisi

hintli elemanın filmi vardı. çoğu birbirinin aynısı bu filmlerin.

Ghajini
Jackie Chan - Afrika Kaplanı

ghajni hint filmi ama izlemeye deger

Gothika
Shattered (1991)

eternal sunshine of the spotless mind dememiş kimse. kesin biliyorsunuzdur ama bilmeyen varsa söyliyim.

sabahattin ali.
konu kapanmıştır.

Sabahattin Ali. Çünkü maalesef ne demek istediğini anlıyorum. Bir de aynı gün dogmusuz, daha bi yakın buluyorum kendime. Ama hangisiyle arkadaş olurdun desen, Sait Faik derdim.

sait faik.

anlatım da daha iyi seçtiği konular da.

Sabahattin Ali. Orhan Veli'yle kıyasladığım zamanlar daha çok oluyor ama her zaman Sabahattin Ali.

Nedeni ise, yazarken gerçekten hissettiğini hissediyorum. Yani bu adam yaşamış, bu adam gerçekten böyle düşünüyor dedirtiyor bana. Tabi bir de nasıl bu kadar saf bakabilmiş vay be demişliğim var.

sait faik bence. tarzına bayılıyorum.

Sabahattin ali

Sait Faik.

Uslubu, yazilarina konu ettigi durumlar, yerler, kisiler, dunyaya karsi tutumu

Sabahattin ali

Sabahattin ali

Arkadaşlar, yazanlar sebebini de yazsa? Zira soruda da "Hangisi sizin yazarınız? Neden?" diyorum.

sait faik'i pek okumadım birkaç hikayesi dışında ama ben oyumu sabahattin ali'den yana kullanıyorum.

dostoyevski yeraltından notlar'da (en azından belli bir) insanın iç dünyasını nasıl çok güzel şekilde psikolog edasıyla tahlil etmişse, sabahattin ali de eserlerinde karakterlerinin düşünce yapısını ve hareketlerini o derece güçlü şekilde bize aktarmıştır her ne kadar bazen ağır romantizm koksa da. ayrıca sabahattin ali'yi bir o kadar da gerçekçi buluyorum. yani hayatın aslında bu kadar güzel olmadığını, bir yerlerde acılar, yalnızlıklar içinde kıvranan insanların varlığını hep hatırlatır durur.

Anlatımı samimi, kurgu olsa bile yaşanmışlık kokuyor. Kitap okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile. Basit şeyleri çok başarılı bir şekilde anlatabiliyor, bu yüzden seviyorum.

@m e b'in yanıtı bende bir aydınlatma yaşattı. Bu yüzden soruyu zenginleştireyim. (Bunda son dönemdeki Kürk Mantolu Madonna modasının da etkisi var) Yanıt olarak Sabahattin Ali veya Sait Faik diyenler, diğer yazarı da yeterince okudunuz mu? Yoksa birini okudunuz, çok sevdiniz de o yüzden mi onun adını söylediniz?

Sabahattin Ali , duygularıma tercüman çünkü . Bir de aynı gün doğmuşuz saygım sevgim sonsuz kendisine

sabahattin alinin kürklüsünü ve kuyucaklı yusufunu okudum. az çok tarzını, olayını biliyorum.

sait faikin yüm hikaye kitaplarını okudum. romanını okumadım, fırsat olmadı.

çok ayrı tarzlarda adamlar bu arada. niye ikisini karşılaştırıyorsun onu da anlamadım gerçi :)

benim sait faik sevme sebebim durum hikayesi olayını genel olarak sevmem. ayrıca eksi istanbul, rumlar, kadınlar, içki vs. gibi bir çok öğeyi harmanlıyor. sanki o dönemlerde sokakta yanımda sait faikle yürürken, bir fahişenin iş atmasına tanık olmuş gibi hissediyorum. hem neşeli ama aynı zamanda derin bir hüzün, keder.

sait faik :)

mattia ile aynı nedenler.

@mattiadestro eskiden edebiyat dergilerinde falan türk öykücülüğünde iki ana adamar olduğu, bunlardan birinin sait faik, diğerininse sabahattin ali olduğu yazılıp çizilirdi. o yüzden sordum. bir nevi acid'ci misin metalci mi tarzı bir soru. yani biraz da karşılaştırmanın sebebi farklılıklarında. benim üniversite yıllarımda sait faik daha çok sevilirdi. ben şu an yaptığım minik anketteki farklılığı biraz da sabahattin ali'nin kürk mantolu madonna'sının popülerliğine bağlıyorum ki yanılıyor olmam muhtemel. ilginç olan bir şey de sabahattin ali eskiden öyküleriyle daha çok anılırken günümüzde romanlarıyla anılıyor.

ikisini de ayrı severim ama nedense gönlüm sait faikten yana. Durum hikayesini çok güzel yansıtıyor bir anlamda hayatın fotoğrafını çekiyor çok tatlı bir üslubu var insanı içine çekiyor.

Sait faik her seyi bir baska guzel anlatiyor, sanki o sahili, kahveyi goruyormus gibi.
Sabahattin ali ise boguyor beni, karamsarligi canimi sikiyor.

"sizi bekliyorum. sizi göreceğim; içimde bir şey koşacak. siz görmeden geçeceksiniz. ben kederle sevinci duyup dalacağım istediğim aleme. dünyayı yeniden kederlerle kuracağım. sonra çarşılardan çarşılara, insan sesleri arasında,
her şeyi sizinle kurulmuş bir şehirde dolaşacağım.”

sait faik. dedem olsaydı lan keşke.

SAit Faik'in sadece bir öykü kitabını okumuş bulunmakla birlikte, bence, Sabahattin Ali.
Nedeni ise, insanoğlunun karmaşık ilişkilerini çok daha güzel ve ayrıntılı bir şekilde işlemesi.
SAbaattin ALi'nin karakterleri daha kanlı, canlı, gerçekçi geliyor bana.
Onların halet-i ruhiyelerini anlatmakta çok başarılı.

Islak mendil herhangi bir marka eve girdigim gibi hep siliyorum.istisnasiz

@eclipsed moon
Islak mendil cok fazla ugrastiriyor diye acikcasi yanasmiyorum ona. Tabii ki her gun yapilsa cok iyi olur ama her gun ugrasamiyorum. Aylik temizlik gibi dusunelim. :)

@irminti
Soyleyince mantikli gibi geldi aslinda. Eger bi' cevap alamazsam deneyecegim onu da. Ama iste beyaz olmayan yerlere de bulasirsa sorun cikarir diye dusundum.

Alkol ile temizleyin. Ayakkabıcıyım kesin bilgi yayalım.

Cif

@sen nasil bir insansin

Dostum rakiyla yapacaksan onu bana gonder ben sana alkol gondeririyim. Yazik degil mi ona?

Cif etkili baya .

süngere cif sıkıyorum.

zorlanmadan temizliyorum.

kolay gelsin.

cocukken cif+sunger ile yapardim ben de.

Medicassol mutant gibi iyileşmeni sağlar.

bu son yıllarda hep boyleydi, sekerde bi anormallik cıkmadı ama farklı seker testleri varmıs sanırım, otoimmun hastalıgı olanların yaptırması gereken onlardan yaptırmadım hiç.

Contractubex kullan. Kafanı kessen yenisini çıkartır

o herifler benim de sinirimi bozuyor. ben bi sivilce sıkarım yarası 6 ay kırmızı kırmızı kalır suratımda. ortaokulda yanlışlıkla uçlu kalemle elimi çizdiğim yeri arasam bulurum şimdi. bence bi cildiyeye görün. ama bence yapısal bi durum. ben hep böyleydim yani. bi de süt ürünü yemek yaranin iyileşmesini geciktiriyor diye bişi duymuştum ama çok doğru olduğunu da sanmıyorum.