kıskandım

havaalanında kalmamaya çalış zira sıkılırsın
şinitzel ye işte wienerwaldde falan
eis knödel vs tatlılar cafeler meşhur görürsün ana caddede
tichy de dondurma ye
tax free formu saturnlerde var mariahilfer caddesindeki gerngross avmde U3 üzerinde

aktivite yazmayı unutmuşum donaukanal üzerinde sürüyle pub var takıl işte nehir kıyısında

havalanı baya uzaktı sehre,

www.sacher.com

surdan pasta ye, oralar hareketli biraz vakit gecirecek bısey bulursun.

Şurada yazmıştım: (git: 818939)

şinitzel için figlmüller.

Schnitzel icin plachutta ya da pfudl.
Figlmüller sadece asiri populer, orijinal wiener schnitzel danadan olur, en son adamlarin menusunde yoktu bile. Ha domuz ve tavuk schnitzelleri de guzel, kotu demek degil bu :)

Tichy kis tatilinde, zaten hic de sevmem. Ozellikle gitmeye gerek olmayan bi yerde.
Dondurma icin zanoni ya da eisgreissler :)

Havalimani sehre uzak degil, 25 dk civari suruyor sbahn ile. Bir de 17.30da aralikta hava kararmis olacak, bence bol bol christkindlmarkt denilen noel pazarlarina gidin. Cok guzel oluyor burasi ve her historical meydands var neredeyse.

Saturnlerde en son kredi karti gecmiyordu bu arada, haberiniz olsun. Tax free var mi, bilmiyorum. Media marktta olmadigini biliyorum. Ama mariahilferdeki gerngrosstaki saturnde olabilir.

Havalimani cevresinde hicbir sey yok bu arada. Ayrica otobus vs de var sehre, tuzlu olur ama 20 dkda gidiyor ve gece 12den sonra 2 saatte bir var, gece wglencesine de gidebilirsiniz yani bu saatte :)

Bir de dukkanlar 7 civari kapanir h.ici, cmt gunleriyse saat 6da. Pazarlari kapali.
Persembe gunleri 8e kadar filan acik ama.

herkese çok teşekkür ederim cevaplar için. satürn ana hedef gibi göründü gözüme ilk etapta:)

schonbrunn'a gidin. Gusthaus oper miydi, glushaus oper miydi, opera binasina yakin yesil tabelali bir yer var, fiyati yuksek gelebilir ama mumkunse dana sinitzel yiyin orada.

@stavro nun dedigii plachuttas gasthaus zur oper. Plachutta nin yani. Operanin ordaki vapianonun orada.

Karakalem cizim yapmis iste, guzel cizim oldugu icin begenilmistir. Ben de 9gag'a koyayim bari bundan sonra.

"sadece 18 like aldı!!" yani kinaye sinir olma durumu var. ala ala 18 FB like'ı.

Para kesinlikle bir kriter degil once arastir oyle git. Gitmedim ama cok duydum fahis fiyatlar alip pok gibi kesen berberler.

taksim'de birol var. ucuz ve gayet güzel ama randevuyla alıyorlar genelde.

60tl sac kesimi icin (erkek icin) cok aslinda. Yuksek fiyat = iyi sac kesimi kesinlikle degil. Kuaforu pahali semte aciyorlar, yuksek kira oduyorlar, iyi de dekor yapiyor ve bu da fiyata yansiyor. Yari fiyatina harika is cikaram berbere de pekala denk gelebilirsin.
Evet, iyi bir kesim sacinda harikalar yaratabilir, - ucuz ya da pahali - iyi kesim yapani bulmak lazim. Tek tek denemekten baska care yok berberleri. Ama istediginiz kesimi tarif ederken babaanneye anlatir gibi detayli bir sekilde uzun uzun anlatin, berberler anlamiyorlar tarif ettiginiz seyi her zaman cunku. Adamin cok iyi isciligi var ama istedigini anlamadigi icin sacma sapan bir sey cikarabiliyor ortaya.

Bİr de konuyla hic alakasi yok ama Trump'daki kuafore gidersen git ama Trump'daki terziye sakin gitme. Soyluyorsun, "tamam, merak etmeyin tam istediginiz gibi yapabiliriz, soyle soyle yapariz" diyip kiyaftin icine edip teslim edebilen birisi. Sozunu tutmuyor. Hediye olan, ayni zamanda en guzel gomlegimi mahvedip verdi elime.

60 ne la. 15 den yukarı verirsem kazıklanmış hissediyorum ben.

benimki 10 tl'ye kesiyor valla. bi yamugunu da gormedim. kalan 50 liraya da kitap alirdim. askerde enseyi 20 derece acili kesmisti erzurumlu alt devre. o gunden sonra bu islere pek takilmamaya basladim.

Kadıköy'de Turan var sorsan gösterirler on lira herbişidahil

Araştır öyle git. Tiplere bak icerdeki. Ben yakın zamanda böyle degistirdim kiaforu, 80e raziydim 40 liraymis. ve mükemmel tras yapıyorlar. Avm lerde biraz şans işi olabilir yalnız. Rant var malum.

Avm de traş olunur mu ya dükkan kirasını sizden çıkarıyorlar.

Taksimdeki birol şenel baya iyi ama pek temiz olduğu söylenemez.

Kadıköydeki turanda sürekli gittiğim biri var çok memnunum daha önce de taksimde birola gidiyordum

İkisi de iyidir

60 a 4 defa sac sakal traş olurum ben...siz hangi dunyada yasiyonuz allah askina...

Kadıköy Rexx'e gelmeden aşağıda Yağmur Erkek Kuaförü 25 TL - şu ana kadar gittiğim hiçbir berber (60tl lik dahil) "abi şunu istiyorum" şeklinde gösterdiğimde küfür eder gibi benzetemedi bile. bu adamlar ne istersen, ne gösterirsen kesiyor.

Pink floyd.

türkçe pop dinleyenlerden tiksinen bendim <3 ama hiç x dinleyen bir adım öndedir demedim. ama y dinleyen bir adım geridedir diyebilirim (tabiiki benim yargılarım. siz alınmayın yine) <3

edit: @floydian yine hızlısın bakıyorum :D

dream theater.

cardigans, kings of convenience dinleyen 1 adım öndedir, sebebi yok

üç dört sene önce olsaydı derdim. artık müzik zevkim iyice oturdu. müziği atmosferik yarrak metal şeklinde ayırmaktansa kaliteli ve kalitesiz olarak ayırıyorum.

türkçe pop tabii ki çok çekici gelmiyor ama bi' sezen de dinlerim be. böyle enstrümental, klasik, blues ve rock dinleyen insanlarla daha iyi anlaşırım gibi ama.

oasis

Benim dinlediklerimi dinleyenlere sempati duyarim.

nekropsi

çok tür dinlediğim için direkt bir isim yok, bazı gruplar kişinin zevki açısından belirleyici olabiliyor. ben kişisel olarak arcade fire dinleyenlere sempati besliyorum. türkçe olarak birsen tezer var, sadece bir tane istisna gördüm kendisini dinleyip bariz hoşlanmadığım biri, onun dışında net bir bilgi verir. of monsters and men, the national ve black keys diğer belirleyici gruplar ilk aklıma gelen.

Bonobo.

Bunun aksi olarak Sila dinleyenin ustunu kosulsuz cizerim.

Klasik müzik.

eits

bana nedense pink floyd, led zeppelin, the beatles dinleyen insanlar daha aklı başında insanlar gibi gelirler. bu zamana kadar da çoğu öyleydi.

Interpol , smiths

yeşil çay içiyorum her gün iki bardak, sindirimi kolaylaştırıyor.

tarçınlı yoğurt yiyorum bir de günde bir defa.

Probiyotikler de sindirim sistemi için gayet ideal. Onun dışında birçok şey kocakarı ilacı değerinde.

her sabah harnup pekmezi aç karna içiyorurm. günde iki kaşık. her derde deva. kalp, akciğer, cinsel yaşam vs vs...

sütlü kahve, bağırsakları açıyor.

sigara - bir şey beklerken bekleme süresini kısaltıyor
alkol - kafa yapıyor, cesaret veriyor
tv(beyaz futbol) - uyuşturuyor

düzenli hayat benim için hayal ama arada düzen oturttuğumda:

her akşam kedi otunu kaynamış suda az demliyor içiyorken uykularım epey verimliydi, burnum kırık pek rahat değilim normaLDE GECELERİ)

yeşil çay+1, ama bende fırçalama sırasındaki dişeti kanamalarını azaltıyor gibi, uyku düzenini de iyileştirdi kararında kullandığımda.

salçayı azaltıp yemeklerde brokoli, havuç, lahana türlerini haşlama/buharda yemeye başladım, en azından hayat kalitemi arttırdı, kursağıma farklı bişiler girdi.. türkiyede yemekler aslında hep aynı. salça her tadı aynılaştırıyor. faşist salça.

bi de birayı arttırdım böbrek taşı düşürünce, ilk taş sonrası ikinciyi 5 yılda dökme ihtimali %50, 5 yıl geçti, şanslı taraftayım hala.

bunların yararları bunlar ama ne zararları vardır bilemiyorum açıkçası.

içme suyu olarak karbonatlı su içiyorum.

em-eukal gummidrops - hayvan gibi nefes kulak burun bogaz aciyor asiri naneli olmamasina ragmen

Sütün içine zerdeçal ve bal ekleyip iyice karıştırıp içiyorum. İçindeki curcumin maddesi sayesinde Kanserden koruyor. Kanserden koruduğu ispat edilmiş nadir şeylerden. Tavsiye ederim mutlaka. Çünkü yarın başımıza ne geleceği belli olmaz ve keşke dememek için bugün bile şeyler yapmalı. Zerdeçal ayrıca zihni açar, yaratıcı düşünme yeteneğini geliştirir, beyni korur, unutkanlığı azaltır. Ve beyne iyi gelen şey kalbe de iyi gelir. Neyse çok yazdım.

zencefil, bal, limon karışımı; gripten ve alerjik rinitten koruyor.

Duzenli tukettigim bir sey yok. Herhangi bir ise yaramayan bir ariyorum kaynatip kaynatip icmek icin ama herhangi bir seye sifali olmadigi iddaa edilen bir bitki bulamadim henuz. Bulursam duzenli tuketmek istiyorum.

korktuklari biseye benzetiyolar mesela belki de olu kedi yavrusu falan

eksisozluk.com

Kedi yemegini yerken gizlice arkasina konan nesneyi fark edip 'ulan bu az önce yoktu burda nerden geldi' diyerek korkuyor. Olay bu, yoksa salataliktan korkmazlar

Bak bu korkmuyor mesela youtu.be

Arkalarına böyle sinsice yaklaşıp koydukları için bir anda görünce korkuyorlar. Yoksa gidip böyle göstere göstere salatalıkla yaklaşınca korkmuyorlar. Ben denedim. Gerçi badem salatalıkla denedim ama olsun.

i.imgur.com

bizim rüzgar'a denedim siktir çekti kerata :)
yani bu deney her kedide çalışmıyor.

Dur yahu bulucam simdi, silme duyuruyu. Daha dun gormustum.

Edit: buldum: www.iflscience.com

www.youtube.com

iş ilanlarında olur ya, zorunlu değil ama tercih sebebidir

E vardir illa ki, neden olmasin? Olaganustu bir sey degil ki bu. Herkes ic guzellik pesinde olmak zorunda degil ki. Neden maksimum erdem sahibi olma sarti araniyor herkesten? Insan parayi sever, parayi sevmek cilginca bir sey degil. Ic guzellik pesinde degil diye kimseye "yaziklar olsun" kasesi basamayiz. Kadin ic guzelligi cok da onemsemiyordur, kendi bilir, varlikli yasamak da istiyordur, benligi kensine ait, kendini kendi istedigi kisiye sunar, uzerine cesitli yorumlar getirmek anlamsiz.

Yeni dogmus bebekken insanlari erdem kazanina daldirip cikardiklari, kadin-erkek genc-yasli herkesin pacalarindan erdem akan harika insanlar olduklari neverland ulkesinde bu sozunu ettigimiz kadin tipini kinasalar anlarim, ama obur turlu cok anlamsiz yahu...

Yuvarlak kalcali buyuk goguslu sevgili takintisi olan erkeklerimiz de var, ayni sey.

Farkindayim soruna cevap degil, seni elestiriyor da degilim ama denk geldi, icimi dokeyim dedim.

En fazla işimin yoğun olduğu dönemlerde bir iki kere "Beni bu hayattan çekip alacak zenginlikte olmuyor mu" demişliğim varmış da, tamamen sıkıntıdan, zevzekliğine yapılmış bir şaka bu, ötesi değil.

Önemli olan iç güzelliği tabii ki, bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. İç güzelliği derken de "Dünyanın en pir-ü pak insanına layığım, temizliği melekleri kıskandırsın" anlamında değil. İnsan olması önemli. Valla bak, şaka sanıyorsunuz ama Cem Yılmaz'ın dalga geçtiği "Brad Pitt'ten daha yakışıklısın" durumu %100 gerçek; iltifat pompası değil. Birine baktığımda tipini anlayamam ben, bulanık bir silüettir insan bana. Tanıdıkça, anlaştıkça tipi oluşur gözümün önünde. Eğer kişiliğine, aklına bayılmışsam çevresinde ışıklı, başında haleli görürüm ben o insanı. Brad Pitt köpeği olsun. Kıvanç Tatlıtuğ hiç yakışıklı gelmiyor; ağzını açtığında iki lafı bir araya getiremeyen, daha akıllı bir cümle kurduğuna şahit olmadığım adam yakışıklı mı olur, yakışıklı olsa ne olur? Bana Mahir İpek çok yakışıklı geliyor mesela, çok kimseye beğendiremedim ama bence fena yakışıklı, çünkü çok akıllı ve sempatik geliyor bana. Hani "Kafana silah dayadık. Bir ünlü seç" deseler, onu seçerim. Gerçi evli adam, eşi ile bir yastıkta kocasınlar. Asıl "Yanında Kıvanç Tatlıtuğ halt etmiş" dediğim bir adam durumun samimiyetini sorgularsa gözümde halelerini yitirip çirkinleşmeye başlar. Güzellik bakanın gözünde, sevilenden güzeli de çok zor. Belki bir iki anlık "celebrity crush". Bu da sadece kişisel bir tercih. Sadece bu tercih yüzünden "Hadi lan" denmesi çok rahatsız ediyor, çok üzüyor.

Zenginliğe gelince; bizim bir komşumuz vardı rahmetli. Onu zamanında zengin bir adamla evlendirmeye kalkmışlar. Apartmanlarını, tarlalarını göstermişler. Teyze de "Ben zengin istemem, ben dengim isterim" demiş ki bence durumu güzel özetliyor. Zengin adamla aynı kültürden gelmiyorumdur, aynı yerlere gitmiyorumdur, bir şeye baktığımda aynı şeyi görmüyorumdur ki ben. Denk olmayız ki hiç! Hem çok zengin olursa da, kesin o adamla dünya görüşüm farklıdır. Dünya görüşümün aynı olacağı bir insanın o zenginlikte olma olasılığı çok az. Bir de ben "Çok para haramsız, çok laf yalansız olmaz"la büyüdüm. Güvenemem o paranın kaynağına. Allah muhafaza, ya Reza Zerrab, Ali Ağaoğlu gibi biri olursa? Düşman başına. Ben gönlümün dengini isterim.

Bunlar da "Ben illa fakirle birlikte olacağım, zenginlikte beni unutsun" anlamına gelmiyor. Birlikte daha rahat ve güzel bir hayat için hayallerimiz olsun, orta sınıf olabilelim. Rahat yaşayabilmek isterim tabii ki. Hayatın içinde her şey var ve ben hazıra konmayı sevmiyorum; birlikte uğraşmak, birbirimize uzun süreli yükler bindirmeden birlikte didinmek istiyorum. Hayat bu, içinde her şey var.

benim tam tersi zenginlere karşı önyargım var. şaka değil. ekonomik durumu kendini geliştirmeye, dünya üzerine kafa yormaya motive edecek seviyede olanları tercih ediyorum. bu noktada fakir, orta halli veya ortanın bir tık üstü önemli değil. zenginle olmaz ama.

Benim etrafımdaki kızların hiçbiri sevgilisiyle eşiyle parası için birlikte değil. Tek yaşlı sevgilisi olan kız arkadaşım var onlar da birbirini seviyor senelerdir. Bir uzaktan kız arkadaşım not için hocasıyla oldu, 10 senedir birlikteler resmen. Ki hiç onayladığım bir şey değil çünkü adam evli. Para not aynı kapı bence. Ama çevremdeki çoğu çift birbirlerine denk, belli standartlarda yaşıyor, iyi yerlerden mezun olup güzel işlerde çalışıyorlar zor zamanlarında da maddi olarak ailelerini ayakta tutuyorlar. Ben de istemem dengim olmayan adamı, ha istemem diye çıkmam mı, çıkarım, sonra adamı da ben çekerim, hiç de gocunmam sevdiğim insan için. Ama şimdi mantıken sor mümkünse kalbim konmasın dengim olmayan erkeğe derim. Üzülüyor insan onun için de kendisi için de.

Diğer yandan zengin adam istemeyi o kadar çirkin bir şey gibi lanse ediyorlar ki sanki erkeklerin güzel kadın istemesinden daha az yüzeyselmiş gibi. Çirkin olan zengin diye normalde olmayacağın adamla olmaktır. Yüzeysel insan kadında da vardır erkekte de. Kim de nasıl mutluysa öyle yaşasındır, ucu birinin canını acıtmadığı sürece.

Hayır. Hatta çevremdeki birçok kadın davul bile dengi dengine kafasında, zengin bir insanla belli noktalarda sorun yaşayacağı inancında.

geri kalan her kriteri sağladıktan sonra zengin de olsun, hiç sorun değil bence :)

hayır ama ben kendim zengin olmak istiyorum o konuda bir takıntım var :(

şakasını bile yapmadım ömrüm boyunca.

yok çok ciddiyim. eğer o adamı seviyorsam o da beni seviyorsa bitmiştir. para ilişkilerde amaç değil araç olmalı.

bir aylık bir garip flört/ilişkimsinin ardından. öncelikle gidilen mekanlar bile değişiyor.sürekli bir boğaz görme sevdası çok da muhteşem olmayan yemeklere para bayılma hali (ki o ödüyordu ama bana koyuyor). ne giyeyim telaşı benim gezmeliklerim :) onun günlüklerinin yanında ezik. onun için normal olanlar bana bir garip. ne bileyim ben sevgilimle balkan'da (esnaf lokantası bjk de) yemek yiyen insanım. gidip çay 2 lira olmuş diye söylenen insanım, doğalgaz faturasından korkarım. adam da üfürmeli sistemli ısıtma, giyime odası var benim dolabım yok diye tahta sopayı tavandan sarkıttım askılık diye kullanıyorum...
böyle uzar gider... ama şunu farkettim kendi hayatımdan çok şikayetim yok alışmışım her şeyin eksik olmasına onun içinse her şey mükemmel olmalı. bir süreden sonra olmuyor ne bileyim. zengin sevgili zor bence her şey onun standartında olsun ister sen de sağlayamazsın.

Karakoye bayiliyor yabancilar. Aklinizda bulunsun :)

Insanina gore degisir yahu. Ben Kanada'li birini gezdirmistim, Taksim'den cok sikildi, daha girer girmez "bir suru turistik mekan her tarafta" diye burun kivirdi. Bence hakliydi da. Bir seyler onersek de ise yaramayabilir yani.

Sirkeci'de Şehzade Erzurum Cağ Kebap peşinden Taksim Tünel'e yakın Mihrimah Sultan. Kadıköy derseniz Kimyon'da bir işkembe, paça içirin ve The Wall'a biraya götürün.

Italya'ya basvurun.
Rica ederim.

ilk şengen alanlara kısa süreli veriliyor ikincide 6 ay alabilirsin. ama ülke değişeceği için tek giriş verebilirler. seyahat planıyla git sen uzun süreli alabilirsin. ilk gideceğin ülkeye başvur yine de.

Vize kolaylığı açısından Yunanistan ve İtalya'yı çok okudum. Yunanistan'a otobüs bileti alınabiliyor olması ve haliyle aksi bir durumda iptalinin kolay olması beni cezbetti. sonraki girişleri otostopla falan bile girilebilir belki. İtalya da en iyi ikinci seçenek sanırım uçak bileti ve gezilecek yerler açısından. teşekkürler.

cekilmis gayfe,

daha önce almanya'dan 2 haftalığına almıştım. bahsettiğim vize için tekrar almanya'ya başvurmam herhangi bi avantaj sağlar mı yoksa şengen şengen midir?

benim gördüğüm avantaj sağlar. ama dediğim gibi seyahat planı sunarsan başka ülke de uzun süreli verebilir.

genelde esas kural, ilk gireceğiniz yerden vize almaktır. madem gezeceksiniz, italya'dan vize deneyin ilk seyahatiniz italya olsun.
ama vizeye başvururken uçak bileti otel rezervasyonu istiyorlar. yani şimdi alayım cebimde dursun yok bildiğim kadarıyla.

Hb uc taktiginda cevirip hb'ye getiriyorsun, hb takmis oldugunu unutmamak icin.

çizim kalemi bunlar. yazı kalemi değil. yazı yazan insanın kullandığı uç sabit olur, takar kullanır. çizimciler çizime göre farklı uç takıyor, hangisini taktığını unutmaması için karışmaması için vs. böyle bir belirteç var.

o değil de, bunu çevirerek hb veya 2b yazdığını iddia eden 1-2 üniversite öğrencisi mühendis adayına uzun süre laf anlattım. hey gidi neslim.

@icim urperiyor O mühendis adaylarının iddiasını küçükken ben de aklımdan geçirdim de yok ebeninki diyerek susturdum iç sesimi :)

Ondan dolayı hafif hayal kırıklığıyla karışık aydınlandım, ufkum genişledi teşekkürler :)

Biraz akli basinda olsun diye. Ciddi bir is yapiyorsun cunku, ister yelken kanat olsun, ister tek motorlu ucak olsun, ciddi ve prosedurlere uymadiginda cok tehlikeli olabilecek seyler.

askerde misal, makineliyi de liseliye veriyolar. aynı mantık.

fizik bilgisi +1

kara taşıtı da kullanmaması gerek fizik bilgisi olmayanın. yaşayarak, kaza yaparak, kulaktan dolma anıların yorumlanmasıyla hava/kara taşıtlarının kullanımı öğrenilmemeli.

Linc etmem seni de sasirdim haliyle. Dunya'nin en yemek secen adamiyim, ben bile meyve severim.

Kabuğunu seviyorum çünkü vitamini orada.

Ha bu arada onu da belirteyim her boku yiyen adamim pirasayi enginari ekmeksiz gotururum ama meyve sevmem. Ikram edilirse yerim tabii o kadar da nefret etmiyorum.

sevmemezlik degil ama ozellikle gidip de meyve almam. ya da dolapta varsa, kimse getirmedikten sonra kalkip yemem. aylardir yememisligim vardir, hic aramam.

muz haric.

yoo şaşırmadım. ben bazılarını seviyorum ama çoğunu aramıyorum. dünyadan yok olsalar umrumda olmazdı sanırım :/

ben. sevdiğim bir meyve yok; aklıma da gelmez gidip alayım, canım da çekmez gözümle göreyim. hayatım boyunca toplam 5 kilo yememişimdir zaten.

ben , ömrüm boyunca yemesem aramam

Ek: Tadini seviyorum. Tadi guzel meyvenin. Muzun, cilegin, kirazin, malta eriginin tadi cok guzel benim damak tadima gore. Kimisi cikolatayi cok sever ya, ben de bazi meyveleri seviyorum ayni sekilde. Cikolata sevmedigimi soyleyince de bana sasiriyorlar seninki gibi.

hiç denk gelmedim

Sevdiğim birkaç meyve var ama hiçbirinin müptelası değilim. Aylarca yemesem aramam.

birkaç tanesi dışında ben de sevmiyorum. aramam, yemem. denk gelirsem karpuz ve armut patlatırım sadece. en son ne zaman yedim hatırlamıyorum. vitaminsiz kaldık yav.

meyvenin öyle aman aman bir olayı, özellikle sevilecek tarafı yok bence. nefret edilecek bi şey de değil. türlü türlü meyve var sonuçta, elbet sevdiğin vardır ama özellikle aramıyosundur. bu işleri anneler ve babalar yapıyo hep. o yüzden bekarlar ve öğrenciler olarak genelde bizim işimiz olmuyo meyveyle. gidip almıyoruz çünkü. ama ana baba öyle mi? pazarda, markette görmesinler. alıyolar hemen. önüme armut koysalar yerim ben ama "gelmişken armut da alayım lan" demem hiç, aklıma gelmez. gelse iyi olur aslında. armut güzel.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, bizimkiler çok almazdı, o yüzden bence. alışık değilim yemeye, bahsettiğin gibi meyve partisi olmuyordu bizim evde :(
ablamlar ve babam çok sever ama, onları pek etkilemedi galiba bu kriz. neticede hiç girmiyor değildi eve ama ben sevemedim. hijyen takıntım var bi de biraz, suyu elime yüzüme bulaşınca hiç sevmezdim. çekirdekli meyveler mesela, o çekirdeğin ağza girdikten sonra salyalı salyalı iğrenç bir şekilde geri çıkması, anlayamazsınız...

meyveli hiçbir şey sevmiyorum, pasta veya şeker. frambuazlı pasta ve biscolata pia ölsün, çikolatadan selamlar!

ben sevmiyorum ama muz guzel.

Renklerini seviyorum.

karakterini, nezaketini, kafa dengi olmasını :))

tadını, ferahlatıcılığını falan seviyoruz işte ne biliyim, meyve başka ne için sevilir ki:)

5-6 sene öncesine kadar olan dönem için konuşacak olursam; meyve nasıl sevilmez ki? karpuz mesela, güzelini bulursanız bunun üstüne bir lezzet yok dünyada. bir de kara dut var gerçi, aşırı muhteşem. neyse ki bunun hala doğalını bulabiliyoruz. sonra şeftali, kiraz (bunda kurt çıkma ihtimali biraz o keyfi bozuyor)

çilek sevmem diyordum ben, ama meğer normalde yediklerimiz çilek değilmiş ki. bir kere denk geldi sadece, yanlışlıkla cennetten dünyaya düşmüştü sanki. bak frenk yemişi vardı bir de. bu da eşine az rastlanacak bir nimet.

ama artık o eski tadları yok. karpuzlar kabaktan aşı ile üretiliyor, şeftaliler saman gibi, çileğin kokusu güzel ama tadı yok. benim kadar meyve seven birisi için çok trajik bir durum. ilerde bir yer alıp anneme meyve yetiştirtmeyi planlıyorum. :)

Muz uzun süre tok tutuyor, yemek yiyemeyeceğim zaman hemen bir muz yiyorum, o açıdan güzel. Bir de kabuğunu soyup ve kabuğundan tutup yiyebiliyor olmak iyi. Toplu taşımadan inince filan yiyorum çünkü bazen.

Karpuzun peynirle birlikteliğini seviyorum.

Mandalinanın verdiği ferahlığı seviyorum.

Armutun sululuğunu, yeşil elmanın avokado ve enginarla uyumunu seviyorum.

Çileğin, böğürtlenin çikolatayı bastırmasını seviyorum.

Üzümün şarabını seviyorum.

Başka da meyve sevmem pek.

ocak-mart ve nisanda 3 kere academic den girdim. sırayla test centerlarda idp-b.council-idp. 15 dakikadan fazla konuşmadın 3 sınavda da. hatta ortalama 11-12dk diyim. bahsettiğin şey başka bir şey olabilir.

@konskenkoca acaba sınavdan kaç aldığını sorabilir miyim? Bende merak ediyorum bu soruyu ve sınava katılanın konuşma yeteneğine göre uzayabiliyormuş ya da kısa kesiyorlarmış. Doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorum.

15dk'yi gecmiyor.

@naylonlee 3ü totalde 6 ama speakingler 6.5-6-6.5

konuşma yeteneğin ne olursa olsun 15 dakikayı geçmez kesinlikle

a1 için

eksisozluk.com

"O gece karımın telefonunda biz evlenmeden önceki sevgilisiyle aşk mesajlarını yakaladım 3-4 kere görüşmüşler hatta birgün piknik bile yapmışlar"

bi de gittin çiçek gönderdin öyle mi.

bu ilişkiden bi bok olmaz daha ben söyleyeyim.

fiziksel şiddetten kastınız sadece tek bir tokattan 1 gram bile fazlaysa o kadından uzak durun. nabarsanız yapın ama kadından uzak durun. çocuğunuzu da ona bırakın ama maddi-manevi ihmal etmeden babalık yapmaya çalışın.

karın seni aldatmış, sen de onu dövmüşsün. sence bu evlilikten hayır gelir mi artık? bekara karı boşamak kolay da bence ayrı kalmanız daha mantıklı.

siddet uyguladigin icin ozur dilemen lazim tabi ama cicek falan cok gereksiz olmus.

geri donse hic birsey olmamis gibi devam mi edeceksiniz? edebilecek misiniz?

Esiniz masum falan degil de siddet uygulamak icin hakli bir gerekceniz kesinlikle yok, zaten siz de farkindaymissiniz.
Israrla mesaj atmazdim ben olsam. Zaten ozur dileyip cicek de gondermissiniz, esinizin yaptigi yanlis, onun da ayrica af dilemesi gerekiyordu ama darp ettiginiz icin siz suclu duruma dustunuz.
Sizin siddete basvurma hatasina dusmeniz esinizi sucsuz kilmaz. Ben olsam beklemeye gecerdim. Geri donup yaptigindan dolayi o da af dilerse, tekrar birlikte yasamaya basladiktan sonra geberene kadar ozur dilersiniz.
Esiniz de en az sizin kadar kabahatli. Cocugunuzu gormek icin izin isteyebilirsiniz en azindan.

Şimdi sen bu davranışınla haklıyken haksız duruma düşmüşsün. Önceki duyurunu okumadım ama 'ne olursa olsun', evet 'ne olursa olsun' sebebi fiziksel anlamda senden daha güçsüz bir canlıya el kaldırman çok yanlış. Şiddetin hiçbir türlüsü ne sebep olursa olsun kabul edilemez. Üstelik o çocuğunun annesi. Ne amaçla eski sevgilisiyle görüşmüş? Eğer gerçekten ortada aşk mesajları, aşk yaşam vs. gibi bir durum varsa. Ve ilişkiyi bitirmeye kesin kararlıysanız ayrılacaktınız. Evet eşinin bu davranışının tabii ki bir yaptırımı olacak ama bu yaptırım dayak değil, boşanmak olmalıydı en fazla. Üstelik belki bir yanlış anlama bile olabilirdi, bu durum öyle olmasa da nasıl gözünüz dönüyor allah aşkına. Evet anlıyorum insana kendini çok kötü hissettiren çok sinirlendiren bir durum belki ama öfkeyle kalkan zararla oturur. BU şekilde eşin mahkemede haksızken haklı durumda olacak. Belki seni çocuğuna bile göstermeyecek bu adam şiddete meyilli çocuğa da uygular diye.
Sakin kafayla düşün, tekrar bir araya gelmeniz zor görünüyor ve kimse de sana bir araya gel diyemez. Hoş belki eşin de istemiyordur bunu ama en azından en az zararla kurtulmaya çalış bu olaydan. Sanki bu şekilde devam etseniz, çocuğunuzun psikolojisi ayrılmanızdan daha çok zarar görecek gibi. Kolay gelsin.

ayrıca son araştırmalara göre boşanmanın çocuklar üzerinde sandığımız kadar bir etkisi yokmuş.

hocam 3 hafta önce de dedim, yine diyorum. bence size saygı ve sevgi beslemeyen kişiyle yollarınızı ayırmanız sizin yararınıza.

Siddet kismina artik girmiyorum herkes gerekenleri soylemis. Ben olsam esim donse bile kabul etmem. Ayni zamanda acikcasi cocugumu buyutmesini de istemem ve bu konuda elimden geleni de yaparim. Gerci siz de siddet uygulamissiniz yarin obur gun cocugunuz kabul edilemez bir sey yaptiginda tepkiniz ne olur bilemiyorum ama anlattiklarinizdan ciddi anlamda pisman oldugunuzu ve bir daha siddete basvurmayacaginizo anladim umarim dogru anlamisimdir.

hacı sen gerizekalı mısın?

resmen boynuzu yemşsin üzerine beni affet diye mesaj atıyorsun.

tamam dövmek filan kötü de daha ne olacaktı, sen haklısın karıcığım sevişirken size kondomda getireyim mi demen gerekiyordu.

yani herkes hakettiğini yaşar sen bu ahmaklıkla devam edersen sonraki ilişkilerinde de başarısız ve beceriksiz olursun.

biraz karakter sahibi ol vıcık vıcık süngerimsi bir tipsin. adamlık veya erkeklik dediğimiz mevzuya çalış

Ayrıl hemen. Şiddetin bile geri dönüşü var, ama onun yaptıklarının asla.

kacan kovalanir hesabi olmus abi, hakliyken haksiz konuma dogru geciyorsun gibi.
sen bir etmissen o iki etmis gibi, ustune ustluk hergun cicektir mesajdir neyin nesi, ne ara magdur duruma gecti o tamamen. bilmedigin daha seyler varsa ogren, cocugu da vekaletini al bosan, valla siz atlatsaniz (ki zor bence) anasinin babasinin dirdiriyla ugras dur sonra senelerce

saf koca saffet? sen misin?

aga bi cacık bekleme o evlilikten, hele bir de isin icinde anne-baba-psikolog varken hiiiic hayır bekleme. bitmiş o iş. tamam şiddete karsiyiz da eşini aldatan ister kadın ister erkek bi tokadı hak etsin yani. hangi ara bu kadar genleştik anlamıyorum ben.

Hala böbreklerine çalışmadın mı?

iyi hissetmek adlı kitap.

Bilincaltinin gucu diye bir kitap vardi tavsiye ettiler ama birkac sayfa okuduktan sonra isim olmaz bunla diyip okumadim. Ona bir bakin isterseniz.

Teşekkürler, ikisini de okudum başka tavsiyesi olan var mı?

haydi klum

Adriana Lima.
hatta gelmiş geçmiş en güzel kadın bana göre

adriana +1

candice

eskileri çok bilmiyorum ama bence şu an doutzen kroes. çok güzel kadın. adriana limanın 2 çocuk doğurmadan önceki hali de enfes güzel.

hiç birini beğenmiyorum çünkü ekşici olmak bunu gerektirir

(bkz: rosie huntington whiteley)
(bkz: candice swanepoel)

gisele bundchen ne zaman emekli oldu, ben de tekaute ayirdim kendimi

cara delevingne

Candice ve doutzen forever

candice ultra güzel ama memeleri yok. gerçi hangi vs mankeninin memesi var ki...

Kesssinlikle Alessandro ambrossio!
Sorman hata.

Candice adeta bir şekerpare.

Alessandra Ambrossio ile Doutzen Kroes arası gidip geliyorum.

doutzen bu dünyadan degil sanki

Ev: M.koy
Is: Tuzla

Memnunum

3.yilim

Yok, o kadar uzakligi kabul edemem. Hayatim calismak ve yolculuktan ibaret olursa iyi is teklifi ne isime yarayacak?

ilk başta para cazip gelse de daha sonra sadece yol yoruyor insanı. bu dünyada mutlu olmak istiyorsan işin evine yakın olacak.

kabul edip taşınma durumunu zorlardım.

mümkünü yok etmem.

ederim okurken günde 3 saat yol çektim, uzun yol beni bozmuyor artık alıştım.

Beylikdüzü-Beşiktaş, TEM üzerinden 47 km, günde 4 saat, 5. sene.
Bayılmıyorum ama kabus da değil.

şahsen kabul etmem

oeeh Beşiktaş-Ataşehir'e bile en fazla 1,5 ay dayandım neyseki taşınıyorum.

Çekilecek dert değil.

Ben etmem. Yorulurum, eve gelir gelmez uyurum, o ne öyle

kabul edip taşınma durumunu zorlardım.

taşınmalısın. çalışan bir insan için taşınmak ekstrem durumlar hariç imkansız olamaz bence.

yıllarını yollarda heba eden ve etmekte olan biri olarak söylüyorum

Pendik - Sefaköy
5. Yılım.
Sabrımı sınıyorum.

Paraya boğmaları lazım.

1 ay oncesine kadar evimle isim arasinda bir cadde vardi sadece. Karsidan karsiya geciyordum ve evdeydim. O taraflardan butceye uygun ve guzel bir ev bulamadigim icin tasinmak zorunda kaldim. Simdi tek vasita ile 15-20 dk suren bi' yol var. Bela okumak istemem ama allah belasini versin. Ne kadar guzel bi' seymis evin dibinde olan is. Bu yol cekilmez. Keske hic tasinmasaydim diyorum.

hayır, adam parasını ödemeye razı, ben ne diye kendimi yorayım?

imza: eski bir reklamcı

Hayir, alan razi satan razi.
Ama gereksiz youtube videolarina hit vermemek icin tiklamiyorum merak etsem de.

sürekli olarak bu kadar büyük bir nefretle yaşamak sağlıklı olmaz diye düşünüyorum.

tıklarım.

Gayet tıklıyorum. Bilgisayarda edblok var da telefonda tıkladığım çok oldu.

şahsen ilgimi çekiyorsa tıklıyorum direk. ama ilgimi çekmeyen, beğenmediğim firmaların reklamlarına da tıklıyorum ki bütçelerinden gitsin. istatistikleri de şaşıyor

Yoo. Dedigin sey aklima bile gelmez. Hatta basarim ki para kazansin o kadar emek vermişler

Hahahah o nasıl bi kindarlıktır yahu. Ben bi ara arkadaşlar şuraya üye olun diye üzerimden para kazanmak isteyerek link paylaşınca sinir olup kendim üye oluyodum. Salak salak işler işte. Adam bi de reklam için para vermiş, bırak onun sitesinden yönlenip git de kullandığın site de ekmek yesin.
Ben pek tıklamıyorum ama, dikkatimi nadiren çekiyorlar. Psikolojik de olabilir.

keriz parası kazandırmak değil de, reklamcılara para kazandırmamak için yaptığım oldu

Türkiye'deki büyük şirketlerin hemen hemen hepsinin merkezi İstanbul'da. Yüksek eğitim seviyesi gerektiren işlerin birçoğu da yine İstanbul'da. Haliyle herkes iş için İstanbul'a geliyor. Bunun yanında konser, etkinlikler vs. hepsi İstanbul'da. Koca ülke sanki bir şehirde yaşıyormuş gibi.

Başka şehirde eski nesil işler dışında, acemi'nin de dediği gibi yeni sektörlerde iş bulman imkansıza yakın. Bulsan bile sana çok komik rakamlar teklif ediyorlar. Çünkü o işten anlamıyorlar.

istanbulda doğdum. istanbulda büyüdüm. tüm çevrem her şeyim tüm geçmişim istanbulda. bu yüzden yaşıyorum. 40 yaşımda terketmeyi planlıyorum, du bakalım.

okul burda aq ya. gerçi okulla da pek işim yok ama takdir edersin ki "okulu bıraktım ben hadi baybay" deyip bi yere gidecek olursam belamı sker aile eşrafı.

bunları hep söylüyorum kendime. istanbul'un güzellikleri var elbette ama ben küçük ve daha düzenli bir şehirde yaşamayı tercih ederdim açıkçası. zaten gezen tozan adam değilim. ne bileyim tenis kortu, buz pisti, tiyatrosu, sineması olan küçük bi yer benim için fazlasıyla yeterli olurdu.

(üst paragraftaki yerleri kendim için yazmadım, medeni bi yerde bulunmaları gerektiğine inandığım için yazdım. tenis kortu veya buz pistini "spor fasilitesi" olarak genelleyebiliriz. yoksa benim ne işim var tiyatroyla sinemayla, sığırım ben)

Cunku Kadikoy, Besiktas, Sisli'de benim gibi yasayan ve dusunen kisiler var. Turkiye'de yasam zaten zor her yer fasist dolu, cahil dolu. En azindan bu uc yer bana Turkiye'de oldugumu bir miktar unutturuyor.

Turkiye'de IStanbul disinda hicbir sehir de asla yasamam.
Ev ve isyeri arasindaki kucuk cemberde hapsolmamak icin bu sehirdeyim.

Hicbir halt yok diger buyuk sehirlerde. "Yoo her sey var" demeyin hic, yok.
Trafik var mi, var ama trafikten kurtulacagim diye geri kalan her seyden de mahrum olmak istemiyorum. Aradigim her sey burada. Egede, akdenizde, guneydoguda, karadenizde, ic anadoluda cesitli illeri de gezdim, yok arkadas. Dunya'nin baska bir yerinde daha hareketli bir sehre tasinma imkanim olsa oraya tasinirim hatta. Falza sakinligi sevemem, yasadigim yer canli olsun isterim. Kucuk bir sehirde yapamam ben, donup dolasip ayni birkac seyi yaparak hayatimi geciremem.
Baska bir ilde yasamayi aklimdan bile geciremiyorum, kabus gibi.

Ankarada yaşıyorum ankaradaki arkadaşlarımın çoğu istanbula taşındı şimdi herkes ankarayı bokluyor demek ki memnunlar

nefis bir soru.
ben yedi yıldır istanbul'dayım. yedi yıl önce mükemmel bir şehirdi benim için. nefis arkadaşlıklar, farklı mekanlar, sonu bitmek tükenmek bilmeyen ortamlar... ama hepimiz insanız ve bir süre sonra tükeniyor her şey. ben de artık buradan uzaklaşmak istediğimi fark ettim. şanslıyım ki gidebiliyorum kısa sürede. ama gidemediğimi de düşünüyorum. bir işe kapak atıp da oradan uzaklaşmak bir süre sonra yaşadığın hayatın boktan taraflarını görsen bile çok zor. çoğu insan bu akıntıya kapılmış durumdalar ve şimdi ben sana sorabilirim? ne yapsınlar? alternatif sun lütfen.
bir sahil kasabasında domates mi yetiştirsinler? iyi ama hangi parayla? nasıl? sahibinden.com'a gidip bir arsa fiyatlarını ve evleri vs incelemeni tavsiye ederim. günümüzde maalesef alternatifleri yaşamak çok zor. bir şeyleri başarsan bile sonrasında kendi içlerinde zorlukları var. dolayısıyla yaşamın kendisi zor artık. bir zamanlar yaşadığımız o ailenin kanatları altında değil hiçbir şey.
benim de tüm gördüğüm sıkıntı mutsuzluk ve hengame. ama buranın insanı zaten sevmiş bunu. kimi kalabalığı seviyor kimi yalnızlığı. ben kalabalığa doydum, bir başıma doğanın sesini dinlemeye gidiyorum bir süre sonra. tercih meselesi. ne diyelim. herkese bol şans.

Kaos sevmiyorum, sokağımdan günde 10 kişi geçse 11.yi aramam. Sakinliği seviyorum, en son 11-12 yaşında sıkıldım. Yapmak istediğim şeyleri düşündükçe üç ömür yetmiyor zaten, onu da harcıyorum burada. İstanbul'un İstanbul olmayan kısmında yaşamak beni çok mutlu ediyor, bir de işe uzak olmasa. İstanbul'a her dönüşümde lanet üstüne lanet okuyorum; canlılık değil bu, kangren. Üstelik kangreni yaratanın bir parçası da benim.

Herkes gibi işim için buradayım. Başka şehirde de aynı işi yaparım ama kurum değiştirmek attan inip eşeğe binmek olur ama başka yerlerde attan inip file, çitaya binmek için zorluyorum. Kısmet, nasip artık.

oha 2 ayda nasıl o hale geldin ya. İstanbul turistler ve üniversiteliler için en iyi yerlerden biri bence. Çalışırken zulüm gibi gelebilir o ayrı.

Ama küçük şehirde sakinlik içinde yaşasan, sevgilinle/arkadaşlarınla dışarı çıkıp bi dolaşalım diyince gezecek yer bulamasan ya da hep aynı 1-2 yer olsa, doğru düzgün etkinlik olmasa sadece sinema olsa, bu şehri sevecek misin?

kadiköy-moda-beşiktaş-istiklal-beyoğlu-eminönü-ayasofya-üsküdar-bostancı-caddebostan

var çünkü hacı

kıç kadar mı bu arada:D 20 ortalama şehre totalde denktir heralde

yazilim sektoru burda, okul burda.

istanbul ogrenciye guzel rodriguez de para varsa guzel. :)

Özelliklr araştırma ve arge alanında veya niş alanların danışmanlıklarında şu kadar pieycdi li uzmanla çalışıyoruz demek prestijdir fakat çoğu yerde phd li olmaya gerenk yok üdtüne düşeni yap yeter. O yuzden böyl bir görüş olması doğal.

Bununla birlikte alanınıza hakim olmanız özel sektöre geçmek için engel değil fakat doktorayı yapıp akademinin ta başında akademiyi terk etme+sıfır iş tecrubesi ile uanyana durunca ne onda tutunabildim ne bunda gibi bişey. Sonuçta doktoranın amacı bellidir

profesörlerin bile çoğu maaşı alıp cebe atmanın derdinde, bilimsel bi çalışma yapalım falan diye uğraşan yok. o yüzden millet her şeyi iş odaklı düşünüyor. eğer özel sektörde çalışacaksan doktora manasız, ya da akademisyen olacaksan özel sektöre hiç bulaşmamalısın gibi. ama özel sektörde çalışmak istiyorsan, uzmanlaşmayı da geçtim, sadece yeni bir şeyler öğrenmek için bile eğitime devam edebilirsin bence. milleti çok takmamak lazım.

sorunumuz tam olarak da "doktoranın amacı bellidir" cümlesi zaten. az önce aynısını sözlük'te birinin yazdığını görünce sordum bu soruyu da.

Birak yahu, derdini sevesin sen onlarin.

Özel sektörde doktoranın Maaş olarak pek bir katkısı olmaz. Ben doktoralıyım 5 istiyorum desen , doktoram yok 3 versen yeter diyeni tercih ederler. Bunun yanında iş tecrübesi de tercih sebebidir. Akademik dünya ile özel sektör çok farklı. Akademisyen Olmayı düşünmüyorsan 4 sene emek vermek büyük kayıp. Türkiye gibi kebapçı lahmacuncu profların bolca olduğu bir ülkede istesen de araştırma falan ciddiye almazlar. Herkes parasına bakıyor

şuan doktora yapıyorum. alanımı çok sevmeme rağmen bazen çok bunaltıyor çünkü gerçekten zor. özel sektörde çalışacak olsam doktora yapmazdım sanırım.
özel sektörde işine yaramıyor o yüzden bu eziyeti çekmeye gerek yok diye düşündükleri için öyle söylüyor olabilirler.

benim evdeki çift kişilik yatak öyle ama bazaların özdeş olması lazım. yani en ufak bi yükselti farkı vs. rahatsız edebilir sanırım yatarken.

Ayni bazadn alip uzerine cift kisilik yatak koyun, hic gerek yok yeni masrafa girmeye.

standart çift kişilik yataklar 160x200. standart tek kişiliklerin eni de 90 veya 100. yani iki tek kişilik baza yan yana durunca minimum 180 eninde bir yatak gerektirir, bu öyle kolay bulunuyor mu çok emin değilim onu da düşün bi. ha dersen ki yanlarda boşluk kalsın sorun değil, onu bilemem :)

Bölünmesin tabi ama illa bölünecekse ben Yozgat'ın da ayrılmasını istiyorum.

Kantonlara falan mi bolunsek diyecegim ama bugun tatmin olmayanlar o gun de tatmin olmayacak.

Ferhan Şensoy'un böyle Bi fantezisi vardı. Eskişehir i istiyordu kendisi :)))))

@kakao tırlara bakarken yazdım.

Daha verimli bir ulke halini aliriz. Eskiden Egeliler ulkeyi yonetiyordu simdi de Ic Anadolulular yonetiyor gibi geliyor. Besiktas, Kadikoy, Sisli, Sariyer, Maltepe de icislerinde ayri olsun. Kadikoy, Iskandinavya standarlarina cikar.

ülkeyi bir bırakmadın halk yönetsin.

Volvo v40.

Başka öneri sunamasam da Son olaydan Sonra bence vw den uzak durmakta fayda var. :(

leon fr

megane 3 coupe

devlet ozerkligi yavas yavas gundeme getirmeye baslayan kurtlere gozdagi verme amacli isidli tipinde, tekbir getiren, polisleri, askerleri gonderip mahalleleri yakip yikti, sivilleri oldurduler, insanlarin temel ihtiyaclarinin karsilanmasina bile izin vermediler.

bu polis, askerler duvarlara 'turke itaat et, kurdun disine kan deYdi' vs yazdilar, kurtleri tehdit ettiler akillarinca ama iyice isgal kuvveti gorunu vermeye basladiklarinin farkinda degiller.

esedullah tim diyor bir de kendilerine bu seferkiler, jitem vs zamaninda askerde poliste turkluk on plandayken bu yeni nesil kolluk kuvvetlerinde din de on planda.

orda yasayanlarin, kurtlerin gorusleri bu sekilde. bir de ahaber izleyicisi hukumet taraftarlarinin ve konu kurtler olunca bunlarla yanyana duran muhalefetin gorusleri var su sekilde; sivil halka kesinlikle zarar verilmiyor, orda hendek kazan pkklilar olduruluyor, teroristlerden temizleniyor, hatta halkin da destegi var kahraman askerimize polisimize vs vs.

Bunlari nereden ogrendiniz ya da gordunuz?

baya tanidgim ve az da olsa akrabam var oralarda yasayan.

ayrica ana akim medya disindaki kaynaklardan, yerel medyadan, biraz twitterdan.

asker şehirde durmaz zaten. şehirlerin asayişiyle polis ve jandarma ilgilenir. muhtemelen askeri destek gerekti ve asker şehre girdi, ihtiyaç ortadan kalkınca da asker şehirden çıktı.

Bir devlet egemenlik alanındaki bölgede asker bulundurmuş sonrasında askerlerini başka bölgeye sevk kararı vermiştir. Bunu yaparken, vatan haini birkaç çapulcuya danışmadı diye ortalığı velveleye vermeye kalkışanlar olmuştur. Olan biten budur.

bir de su an askeri sehirde yuruten, tanklari sehre sokanlar bir zamanlar "devletin egemenligi altindaki" sincan'da tank yurudu diye yillarca agladilar, bunun ekmegini yediler, magdur oldular.
o zamanlar birkac laiklik karsiti yobaz olarak goruluyorlardi devlet tarafindan.

Yerel medya, genel medya, twitter, eksi sozluk vs disinda, bizzat bir sey bilen goreniniz var mi? Kim oldu kim olduruldu kim kimle catisti kim slogan atti, asker ne yapti, pkk'li ne yapti yerel halk ne yapti vs.?
Yerel medya'da komik komik haberler cikiyor, twitter vs de oyle. Gercekten neler oldugunu bir sekilde goren bilen var mi diye sordum o yuzden.

asdfghjk evet devlet sivilleri öldürdü, bütün evlerin üzerinden sırayla tanklar geçti. en son çıkarken de bonbaların ucuna taramalı bağlayıp attılar..

biraz arastirilip bulunabilir silvan'da, cizre'de, sur'da yasayan, olaylari yasamis birileri.

ve onlarla konustuktan sonra hala 'acaba devlet, hukumet destekli ana akim medyanin soyledikleri mi dogru yoksa olayi yasamis insanlarinkiler mi' diye bir tereddut hala kalabilir 'devlet' vs gibi kutsallariniz varsa.

ahaha bunlar da zaten ana akım medyanın uydurması. zorla söyletmişler bunları yoksa ordaki halk hiç böyle şeyler söylemez.

www.milliyet.com.tr

www.diken.com.tr

kodumun teröristleri. devlet vuracak siz ağlayacaksınız başka yapabileceğiniz bir şey yok.

@ananiyimioguz
Genel olarak, dunden bu gune kurtlere veya baska bir irka neler yapti devlet diye sormuyorum.
Soru, yukarida sordugum soru.

muhtemelen 'ozyonetim', 'ozerklik' kavramlarinin anlamlarindan bihaber ergenler bunlarin istenmesini teroristlik, olum sebebi olarak gorebiliyor.

devlet icin en kullanisli zevat bunlar, bu yuzden de bolca varlar.

bırakın la bu "bunlar çok biz azız biz zekiyiz" ayaklarını. meclisin yavru muhalefetisiniz hala "bunlar çok ühühü" meseleleri. meclistesiniz işte gösterin hünerlerinizi. terörist korumaktan başka bir işe yarasın vekilleriniz b.başkanlarınız.

bırakın bu humanizmi, pkk halktır halk pkk diye slogan atan özyönetim ilan etmeye çalışan insanlara ben acıyamam arkadaş. devlete terörist diyipte pkk ya halkın diyen insan müsvetteleri.

Sadece Silvan degil, onlarca mahalle ve ilce bu sekilde hendeklerle kazilmis, her yerine patlayicilsr dosenmis durumda. Cozum sureci biyunca pkm tarafindan yapilan hazirliklar 7 Hairan sonrasi yavas yavas ortaya dokuldu. Surec boyunca bu hazirliklara goz yumsn akp hukumetinin bu tabloda payi buyuk. İs isten gecse de g3eljnen noktada Her devlet gibi, Turkiye devleti de topraklari icinde silahli, bombali roketatarli vs kalkisma yapanlara gerekli karsiligi veriyor.

Olenlerin buyuk cogunlugu zaten eli silahli teroristler. Tabi bunlar olduruldukten sonra Kurtculer tarafindan sivildi bunlar diye yansitiliyor. Ozellikle twitter uzerinden muthis bir dezenformasyon var kurtler tarafindan. Gazzede, Suriye'de cekilmis fotolari sanki oralarda olmus gibi gosteren mi ararsin, kendi patlattigi sivilleri asker, polis vurdu diyenle mi ararsin. Devlet tarafina geleince, askerden ziyade polisin daha acimasiz oldugu ortada, maalesef hem polis atesiyle hem de pkklilarin atesleriyle olen siviller var. Polisin tavirlari,duvarlara yazdigi yazilar vs bu isi daha da kasimaya ve kiskirtmaya yonelik, hic oyle ergence falan buomuyorum gayet planli yapiliyor bunlar. Devlet pes etmeyecektir haliyle, oradaki halkin kendi huzuru adina pkkya sehirden cik demesi lazim.

Su an onu kullaniyorum, sikayetim yok. Gayet iyi.

öneriyorum. masaüstümde ve laptobumda kullanıyorum, gayet iyi.

Ara sokaklari dolasacaksiniz o zaman ama isiniz zor.

Zor ama belli sokaklar falan vardir belki yer bulunabilen.
Levent falan da olur.

yarın pazar bulursun sokaklarda

Tras olucam.

mutlu olmayı planlıyorum ama hayırlısı.

yeterince büyüdükten sonra, (herkes gibi) yeniden çocuk.

ameliyat.

yazar

Belki yanliş kişilerden bekliyorsun bunu ki öyle görünüyor.

bence etkili konusma, diksiyon kursuna gidebilirsiniz. iletisim konusunda cok sey ogretiyorlar. ankara'daysaniz baskent'i oneririm.

ya diksiyonu falan sktiret. sorun sende değil sana iki çay getir diyen adamda. kalk kendin al lan demesini bilceksin. hatta gerekirse bu söylediklerini ona da söyleyeceksin.

çok konuşuyor olabilirsiniz :)

" Sözlükte biri yazmış sevilmeyen ama sevilmediği yüzüne söylenmeyen insanlar diye
ben böylemiyim acaba ? "

en muhtemel sebep bu kanka. daha doğru arkadaş bulmaya bak derim. mesela herkes beni komik buluyor. yanlarında tutma sebepleri bu. güldüremediğim an şutlanırım gibi, ipin ucundayım. o zaman takılırız. sahip olduğun arkadaşlarınla muhabbeti geliştir. tınlamıyorlarsa yapabileceğin bir şey yok. ortak noktalarının daha çok olduğu kişiler bulmaya çalış. etkili konuşma, diksiyonu salla. sunum mu yapıcan :D

Degistirin onlari.
Sevilen adam olamazsiniz.

sunumla ne ilgisi var simdi diksiyon kursunun? iyilik mi yapiyorsunuz boyle gercekten bilip bilmeden yazinca?

hep yaptığın bir şeyi tersine çevirirsen her şey değişir belki. mesela alkol alıyorsan alma, ya da almıyorsan çok iç. bi de öyle dene bakalım, daha çok sevildiğini hissediyor musun? bence bir şeyleri değiştirmek gerekiyor.

Ya çok konuşuyorsun ya da az konuşuyorsun muhtemelen. Ha sevilme ihtiyacı doğal ama popüler olmayı hiç istemedim ben onu bilmiyorum.

şöyle bir eski sorularına baktım 2 sorunun 1'i gönül işleri 1'i bunun gibi "kimse beni sevmiyor" duyurusu. bu hayatta her şey ilişki veya arkadaş çevresi değil. biraz kendini düşünmeyi öğren. milletle ilgileneceğine kendinle ilgilen. sonrası zaten kendiliğinden gelir.

arkadaşlarıma günde birkaç değil, her gün de mesaj atmam.

whatsapp kullanmıyorum.

kimi zaman (yanlış yer/zaman/kişi yani) sizi kimse dinlemez, kimi zamansa herkes dinleyebilir. insanlar boşsa, dolu sözünüz dinlenmez; insanlar doluysa ve dinlemiyorsa sözünüz boş olabilir.

iki çay istenmesi kötü değil, aynısını herkes birbirine yapabilmeli ama.

ölmeyin ne gerek var, ikinci el hissi verenlerden uzakta gayetle yaşayabilirsiniz. hatta kendi kendinize de...

sigir jelatini okudum jelibon yemegi bıraktım

akademik hayat cok strese sokuyordu, asistanlardan biri, hocalar cok iyi yapialn bir seyi de cok kotu yapilan birseyi de zaten unutuyorlar dedi, bir anda simsek cakti, ne basarisizliklara cok uzuldum ondan sonra, ne de basariya cok anlam yukledim. napiyorsan kendin icin, hersey unutulur.

"cok da seyapmamak lazim"
Gerci hayatimi degistirmedi, ben zaten cok da seyapmiyorum.

everybody lies, altyapısı ile birlikte.

"hakkın var"

"x'e hakkın var" gibi... "kızmaya hakkın var, yargılamaya hakkın var, küfür etmeye hakkın var" gibi...

evet. babamın söylediği iki söz. çok da iyi iki sözdür kendisi.

ite bulaşmaktansa çalıyı dolaşmak iyidir.

çamura taş atma üstüne sıçrar. hep de kavga etmek ikinci planda kaldı benim için.

Aynen.

(bkz: gnothi seauton)

tersine dünya okulunda okuyup cok etkilendigim söyle bi sey var eduardo galeano imzali:

"güney'in bakış açısına göre , kuzey'in yazı kıştır.
bir solucanın bakış açısına göre , bir spagetti tabağı orjidir.
hinduların kutsal bir inek gördüğü yerde, başkaları koca bir hamburger görür.
hipokrat'ın, galeno'nun, maimonides'in ve paracelso'nun bakış açısına göre, hazımsızlık diye bir hastalık vardı, ama açlık diye bir hastalık yoktu.
cardona köyü'ndeki komşularının bakış açısına göre, yaz kış aynı elbiseyle dolaşan toto zaugg müthiş bir insandı:
- 'toto asla soğuk almaz'. diyorlardı.
toto birşey demiyordu. soğuk alıyordu. alamadığı şey paltoydu. "

eppppey karamsar ve suicidal oldugum donem "don't cry because it's over, smile because it happened" quote'u beni hayata dondurmustu diyebilirim. sonrasinda girdigim surecte de "Savaşan kaybedebilir, savaşmayan çoktan kaybetmiştir" sozu benim itici gucum olmustu yilmaya yaklastigim vakitlerde. tabii farkli amaclarla soylenmis sozler bunlar ama ben kendi hayatima yorup kendi amacim dogrultusunda kullandim bunlari. che soylemis mesela ikincisini, ben libo$um :s

Popomla oyle bir guluyorum ki popom yirtilacak.

bullshit

Saçmalık olduğunu düşünüyorum.

bende saçmalık olduğunu düşünürdüm ama babam tesadüfen bir bioenenerji uzmanına gitti ve adam 5 metre mesafeden babamın sol kulağından ameliyat geçirdiğini ve belinden rahatsız olduğunu anladı, o günden beri bilimsel olduğuna inanıyorum. gerçi zaten bilimsel bir şey de ben gözümle görünce anca ikna oldum.

aynı kişinin yatalak hastaları ayağa kaldırdığı söyleniyor ama ona şahit olmadım. adam zaten kendi çapında ünlü biri, haftalık düzenli olarak şehir dışına gidip kodamanlara bakıyor. işe yarayan bir tedavi şekli olmasa peşinde bu kadar kişi koşmazdı diye düşünüyorum.

@tolga asp
The Mentalist

İyi para var.

ekleme yapayım, şifa yollamak başka bir şey, genelde üfürükçülerin işi. ben bioenerjiden bahsediyorum, teşhis koyup ilaç niyetine kendi hazırladıkları karışımları kullandırıyorlar. verdikleri ilacın işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum ama bioenerji uzmanlarının özel bir güce sahip olduğu kesin.

ayrıca şimdi aklıma geldi, aynı doktor halamın ayağında platin olduğunu da uzaktan ellerini açarak anlamıştı.

Bioenerji bilimsel bir sey degil. Bilimsel diyince ne anliyorsunuz, bilimsel ne demek sizce?

Komik ve gerçekdışı buluyorum. İşe yarayanlarda ise: Bunlar hep plasebo.

1. Bizimkilere nasin yasagi geliyor. Gelene kadar 24 saat yayin vardi

1- Sabahtan beri ben de ayni soruyu soruyorum. Dunya genelinde muthis bir sosyal medya dayanismasi da basladi bugun. Ankara patlamasinda sadece turklerin tepkilerini goruyordum facebook'ta.

2- Hic sanmiyorum yetersiz falan olduklarini. Bunlar danisikli dovusler bana sorarsaniz.

3- Isid'i bitirecek kapsamli bir hareket hic beklemiyorum. Bir Suriye macerasi olur ama Isid'in yok edilecegini kesinlikle dusunmuyorum. Kimi bombalarlar, kimne ates acarlar bilmiyorum ama Isid kalacak diyorum. Tv'de Isid bombalaniyor diye bol bol haber goruruz ama.

victor hugo cevaplasın sorunu

pariste bir adam öldürürse bu bir cinayettir doguda elli bin insan bogazlanırsa bu sadece bir meseledir.

emin ol fransızların büyük kısmı tr deki işid patlamasına mutlu bile oldu, şahid oldugum cokk cırkın olay oldu bu sene fransada ınanılmaz dusmanlıkları var turklere ve muslumanlara

1. Toplumların genel kesimlerine(çoğunluğa) baktığımızda, 'bazılarının daha eşit' olduğunu görüyoruz. Bununla beraber, insan beklenmedik olaylar karşısında da şaşırıp daha çok tepki gösteriyor. Sebebi bu ikisinin birleşimi bence. Ancak dünyanın pek çok yerindeki, farklı ideolojilerden sol hareketler hepsine tepki gösteriyor ellerinden geldiğince. Oldukça azınlık ama.

Ek olarak acıları yarıştırmaya kalkmak da ayrı bir tehlikeli yol.

Son olarak da, ortadoğudaki ölümler, göçmenler için herhangi bir şey yaptın mı? Eğer yapmadıysan çoğunluğa(mainstream'e) kızamazsın, neden tek tarafı düşünüyorsunuz diye. Önce kişinin kendisinin harekete geçmesi gerekiyor, etrafta suç bulacağına.

2. Evet, iki olayda da(charlie hebdo) zafiyet çok belli.

3. Bugün Viyana'dan anlaşma çıktı. Ancak zannımca kuzeyden Suriye Demokratik Güçleri ve güneyden Suriye silahlandırılıp paylaşım yapılacak. Doğrudan asker gönderilmez diye tahmin ediyorum. Elbette bu konuların uzmanı sayılmam, rastgele bir düşünce benimki.

1-) ingilizcem gelişsin diye lbc dinliyorum. patlamadan sonra sürekli bu olay konuşuldu. her aradan sonra direk bu konuyu değerlendiriyorlardı ki hatta canlı bağlantı falan yaptılar.
bizim medya konusunda ise katılıyorum. evet genelde bizimle ilgili bir olay olunca yayın yasağı olmasa bile konuşulmuyor. şehit haberlerinin köşelere iliştirildiğini unutmayalım.

2-) bilemiyorum beni aşar.

3-) cumhurbaşkanları savaş geliyor dedi zaten. olağanüstü hal ilan edildi.

biraz bekle bende satayım gilua alalım. ortak kullanırız

60k ya ikinci eli var. benim böbrek her gün 2 litre suyla beslendi. kaliteli. edebilir.

Alfa tr'den cekiliyor, sen alfa alayim diyorsun.

1) herhangi bir yerimden estetik operasyonu yaptırmak istemem, vücudumu da sıfatımı da beğeniyorum. daha doğrusu, düzeltilmesi gerektiğini düşündüğüm bir yerim yok. bıçak altına yattığımda gözle görülür bir değişim olmayacaktır. bu haliyle dursun yani kurcalamaya gerek yok, şeqlimiz düzgün şükür.

2) ı ıh, bence yok. hatta sıfır. tamamen bakış açısı ki bu da ameliyatla veya dış görünüşle edinilip değiştirilebilecek bir şey değil. gayet tipsiz birisi, bunun farkında olarak, kendisiyle barışık olabilir. kendini kabullenmek, estetikle olacak iş değil.

dudak dolgusu yaptırırım.
yok. estetik yaptırdıktan sonra devam ediyo o ruh hali "araştırmalara göre".

şapka takıyorum. her yerde her saat ama.
dükkanda duruyorum günde 10 saat. arada yaşıtım tipler geliyor. bunların saçlar dökük olanlar bilhassa, kaldır şapkanı bakalım diyor illa. ilk başta nealaka dedim, meğer saçsız sanıyorlarmış beni. kendilerine olmayınca takıntı yapıyorlar. bende var, takıntı yapmıyorum. bu kadar basit.

Kendimle gayet barışığım ama benim için dış görünüşle alakalı değil mevzu. Güzel bir burnum yok mesela ama değiştirmek de istemezdim. Hani doğuştan daha iyi olmasını tabii tercih ederdim ama sonradan değiştirmek istemezdim, kendimle barışık olup-olmama konusunda pek bir etkisi yok bende.

Kişinin kendisiyle barışık olmamanın birçok sebebi olabilir. Eğer salt estetik kaygılardan kaynaklanıyorsa elbet değişimin olumlu bir etlisi olur bence.

Ben kendimle barışığım da insanlar benle barışık değil.

Karakterimle evet genlerimle hayir. Ameliyattan korkuyorum ama cenemi burnumu falan degistirirdim.

(Sevgilim beni yakisikli buluyor)

:D

Burnumda hafif bir yamukluk var, onu duzelttirmeyi dusunuyorum. Ama duzelttirmeyebilirim de. Cok hafif bir yamukluk cunku.

küs değilim. arasıda kendi kendime konusurum.
burun estetigi yaptırabilirim.

Birkaç yıl önce sorsan bir sürü şey söylerdim herhalde. Ama şu an hiçbir şey yaptırmak istemem. Kimseye benzemek zorunda değiliz. Her şeyin ayrı bir güzelliği olabilir. Geçerken böyle düşünüyorum.

Özgüvenin estetikle alakası yok. Mesela Kuzenim, estetik ameliyat oldu ama özgüveni hala eksiktir. Çünkü o güzel mavi gözlerini görmüyor hala kocaman duran burnunu görüyor. Kötü anlattım ama... kendini beğenirsen güzelsindir işte.

şöyle bir cildim var estetikle mi düzelir, neyle düzelir bilmiyorum ama bunun geçmesini isterdim. 1.bp.blogspot.com

Livaneli_kadir i görüyorum, deviasyon sebebiyle kayan bir burun ve kaz ayakları ile arttırıyorum.

1 ay boyuna fransadan alınmamış vize ile fransaya hiç bir şekilde girilemeyecekmiş.

az önce okudum fransa 1 aylığına schengen vizesinden çıkmış sadece kendi verdiği vizeleri kabul edecekmiş.

ORtaya bir soru sorayim o zaman:
Herhangi bir sengen ulkesinden giris yaparken kontrol yok normalde, o nasil olacak?

su an schengenden cikti fransa, butun sinirlarda kimlik ve pasaport kontrolund basladi

kısaca diyor ki: uçakla veya gemiyle geliyorsanız fransa'dan vize almış olmanız gerek. yok sınır kapısından girecekseniz o zaman da ben kontrol ederim kapıda.

soruya cevap: bu anlatılanlara göre fransa'ya türkiye'den direkt gidince geri çevrilir evet.

burya bunun kaynağı neresi? link verebilir misin.
"fransa başka schengenleri kabul etmeyecek" diye bir yerde haber bulabildim sadece. fransa dışişlerinin sitesinde de böyle bir bilgi yok, açıklamalarda da sadece sınırda kontrolden bahsediliyor.

sırt üstü de sağlıksız ki.
yan yatacan yan. öyle bir alışıyorsun ki, yüzüstü falan yatamazsın sonra.

en sağlıklısı sırtüstü diye biliyorum. o olmuyorsa böyle uyu :D

pbs.twimg.com

sağ tarafına doğru cenin pozisyonu en idealiymiş. yüzüstü yatmak organları baskı altında bıraktığından tavsiye edilmiyir.

benim bildigim en saglikli sol tarafa cenin pozisyonuna benzer sekilde yan yatmak, dizlerin arasina da ince bir yastik almak. sol tarafin sebebi de mide ile yutak arasindaki seviye farkindan kaynaklaniyor. yani soltaraf ta yutak ustte kaliyor, sagda ise mide. saga donuldugunde reflu riski ortaya cikiyor.

En ideali sag tarafa dogru bacaklari hafiften kirarak.

hiçbir şey, dikkatimi dağıtıyor

televizyon

Ders çalışırkenden ziyade iş yerinde işimi yaparken spotify radio açıyorum en düşük ses seviyesinde. Çerez gibi oluyor.

kendi yaptığım listeyi açıyorum. müzik dinlemeden ders çalışmam mümkün değil. odaklanamam.
eksisozluk.com

Ders calisirsam hicbir sey dinlemem.

spotify deki piano çalma listelerini

Radyo 3

@neseranni +1

idir
yann tiersen

sayısal dersse dikkatim dağılmaz da okumalı bişeyse zor be gülüm.

youtube'da 8.5 hours of classic music diye bir şey var hep onu açarım ve rastgele bir yere getiririm imleci

Hepimiz savaşçı insanlar olmadığımızdan, götümüzü 10 saat oturduğumuz koltuktan kaldırıp optimal faydayı sağlamamız için.

adamlar zaten günlük yaşamlarında kas gücü gerektirecek şeyler yaptıkları için vücutları da buna adapte oluyordu, yani kas yapmak için iş yapmak yerine iş yaptıkları için kaslanıyorlardı.

günümüzde kapalı kutu gibi salonlarda 2 metre ilerisindeki taytlı hatunun kıçına salya akıtarak dambıl çalışan kutu kutu penselerin yaptığının tam tersi yani.

Eski dönem adamı her yere yürüyor, odun taş taşıyor, evinin duvarlarını elleriyle örüyor. Av avlıyor, ekin ekiyor. Bilgisayar yok televizyon yok. Bütün gün fiziksel iş yapıyor. Akşam güneş batınca yatıp uyuyor sabah horozlarla beraber kalkıp yine kılıç sallıyor duvar örüyor.

Şimdiki devirde böyle yaşayan köylüler de şu anda buzağıyı tek elle kaldırabiliyor. Sen de evinin elektrik şalterini indir, evi tel süpürgeyle süpür, meyveni ağaca tırmanıp topla, senin de olur.

o zaman araba mı vardı? teknoloji mi vardı?

yapılan araştırmalara göre, ilk çağlardaki insanlardan ortalama günde 600 kalori daha az almamıza rağmen daha kiloluyuz.

hayatta kalmak için sürekli yürüyorsun, sürekli hareket halindesin. fit olmaları bu nedenle.

kaslı adamlar da taş/kaya kaldırıyordu. 2 metrelik çelik kılıçla çalışıyordu.

ilkel kabileler var günümüzde. papua yeni gine, güney amerika, afrika. baktığında süper kaslı adamlar. ofiste göt büyütürsen bütün gün, akşam ağırlık idmanı yapmak zorunda kalıyorsun.

o zamanlar gdo, işlenmiş gıda, koruyucu maddeler vs de yoktu. daha temiz besleniyorlardı.

eski devir insanlarının heykellerdeki gibi olmadığını biliyorsunuz değil mi?

eski devirdeki insanlar daha çok mountain tipinde adamlar. evet çok güçlüler arkadaşların dediği sebeplerden ama öyle troy filmindeki brad abimiz gibi değiller. bildiğin pehlivan gibiler.

adamlar bütün işlerini dedikleri gibi kas gücü ile yapıyorlar ancak denilen gibi yürümüyorlar her yere. o zaman araba mı var diyen arkadaşlar o zaman at var, o zaman kölelik var. tahtrevanla geziyor ya millet.

bu adonis olayı zaten troy sonrası patladı. 90'larda da arnold tipi vücut çoşmuştu şimdi herkese iğrenç geliyor.

sürekli et yenildiği için olduğunu düşünüyorum. karbonhidrat yok denecek kadar az. sürekli egzersiz de oluyor savaş hali vs gibi. tamamen olmasa da bunların etkisi çok fazladır.

O zaman şimdiki gibi herkesin elinde çikolata bisküvi gibi çöp gıdalar yokmuş bi de. Burger king yok. Kola yok. Çizi yok. Çubuk kraker yok. Et var, fasulye var, elma armut var. Onlar da şimdiki hormonlu insan kafası kadar elmalardan değil. O zamanlar herkes de filmlerdeki gibi six packli değildir bu arada ama şimdiki gibi göbekli dombililer de değillerdir.

@ayiadam yunan tanrılarının heykellerine bakarsan o zamanki insanların da adonisli kaslılar olabildiğini görürsün. O zamanlar da çeşitli vücut tipleri var tabi, ama obez/şişman yok. Obez olanlar sirklerde ucube olarak çalışıyor.

Git yazın 3 ay tarlada çalış, cevabı kendin bulursun :)

çoğunlukla beklediğim cevapları aldım. herkes diyor ki o zaman beslenme doğalmış, günlük hayatta yaptıkları işler için kas gücü gerekirmiş, odun taşırmış, kılıç sallarmış.

tamam ben de onu diyorum işte. ben niye kaslı değilim demiyorum, ben elbet kaslı olmam da, kas yapmak isteyen adam daş taşıyım odun keseyim dese "olmaaaeaaz salona gidecen hoca program yazacak, toz içecen, günde 10 set hede hödö" diyorlar.

denek ki otbise binmek yerine yürürsen, doğal yaşamda kas gücü gerektiren iş yaparsan oluyormuş doğru mu anladım? illa salına gidip hocayla protein içmek şart değilmiş?

"git yazın üç ay tarlada çalış"

şimdi gidip kaslı bir adama "kas yapmak için yazın üç ay tarlada çalışsam olur mu" desem, "olmaaaaaz şu programları çalışacan, hiit yapacan, protein içecen, kardiyo bilmemniycen" diye cevap verir bana. tarlayı beğenmez. şimdi de diyorsunuz ki tarla.

evet yazın gidip tarlada çalışsan 3 ay baklavalar adonis falan çıkmaz. çünkü onlar spor yapmanın yanında belirli tarzlarda yemek yemeyi de gerektiriyor. mesela adonis için yağ yüzdesinin çok düşük olması lazım.

sen git tarlada çalış 3 ay. seninle aynı durumda olup 3 ay spor salonuna gitmiş adamı tokat manyağı yaparsın ama. rock vs ivan drago.

@harzeem arkadaşım saçmalama heykele bakıp insan tipini nasıl çıkarıyorsun? heykel aq o. o zaman bundan 2000 yıl sonra bizim dergilere bakıp 2015 yılında herkes adonisliymiş desinler. ben obez mi demişim yukarda yoksa mountain mı demişim?

blogs-images.forbes.com

bu adamın adonisi var mı? yok niye adam yağlı çünkü. antik yunanda da yoktu adonis falan. çizimlerle heykellerle gelmeyin bana.

Ya ulan nasıl götünüzden atıyorsunuz. Tüm yazılanları okudum bilgi olmadan herkes işkembeden sallamış. Yok evini kendi örüyormuş, herkes horoz sesiyle kalkıyormuş. Şu an ki yaşamın teknoloji dışında neredeyse eskisinden hiç farkı yok.

Evini kendi yapan olduğu gibi yaptıran da var, araba yoksa yolculuğunu at arabasıyla veya direk atla yapıyorlar. Şehir değiştirirken yürüyor mu sanıyorsunuz insanları? Herkesi six packli mi sanıyorsunuz? Oranı aynı olmasa da yine şişman insanlar var kaslılar var, zayıfı var vs..

Dear kibritsuyu, pek tabi bahsettiğin zamanlarda teknoloji yok. Pek tabi bench press yok. Ancak o zamanki kaslı ağbiler tıpkı bugünkü ağbiler gibi bedensel iş yapıyor veya zaten asker. Mesela günümüzde inşaat işçilerinin (küçük inşaatlardan bahsediyorum) özellikle gençler üstünü çıkartsa anlarsın ne demek istediğimi.

O zaman da teknik var, haldır huldur kaldırmıyor adam vücudunu çalıştıracaksa. Vikingler dahi ağırlık kaldırma konusunda o zamanlar ileri gitmiş zaten. Dumble yok ama çeşitli ağırlıkta taşları, çeşitli programlarla ve çeşitli şekillerde kaldırıyorlar.

Yemek konusu da keza öyle. Mesela gladyatörlere et ile beraber baklagiller ve özellikle üzüm suyu yediriyorlar. Kırmızı et az veriliyor, daha çok baklagil yediriliyor.

Ama o adamlarin vucdu bugunkuler gibi estetik miydi, nereden biliyoruz? Tamam cok guclulerdi, kas kutleleri de fazlaydi ama simdi olay koca kilci kaldirmak degil, tepeden tirnaga vucudu estetik sekle sokmak.
Bir de insanlarin deli gibi vucut calisacak zamani yok gunumuzde.

Ne antik dönemde ne de sonrasındaki geç dönemde, bugünkü filmlerde dizilerde gösterildiği gibi kaslı falan insanlar yoktu. Evet belli bir kütleye sahip olan insanlar vardı fakat bu olay bugünkü dizilerde/filmlerde tasvir edilen her kas grubu özenle çalıştırılmış estetikten milim sapmamış şekilde değildi; çoğunlukla kaba bir vücut yapıları vardı. O vücutlara bugün ulaşabilmek için insanlar binlerce dolar ödüyorlar çalıştırıcılara steroidlere vs. Yani olayın tarla sürmekle ya da savaşmakla bir ilgisi yok. Tarla sürmek savaşmak ya da benzer işler bu insanların güçlenmesini kaba kuvvet sahibi olmasına neden oluyordu ama bunun vücut şekline yansıması öyle kolay bir şey değil. Peki bu algı nasıl oluştu derseniz, o da şöyle oldu: Anatomik bilgi. İnsanlar o dönemde sağlıklı bir vücudun (Yağsız ve kaslı) ne şekilde olduğunu bildiği için, yapılan heykeller de genelde bu şekilde yapılırdı. Yani heykeli yapılan kişi kısa da olsa uzun da, obez veya sıska da olsa heykelleri heykeli yapılacak kişiyi onurlandırmak için hep aynı standartta yapılırdı. Geçmiş dönemdeki insanların böyle Lazar Angelov gibi olduğunu düşünmemiz bundan kaynaklanıyor.

i.imgur.com

talimli savaşçılarda orta düzey bir fitness müdavimi kadar kas olması normal. bir demircide ön kol hayvan gibi olmalı. bir hamalda deli gibi core.

mekan basmak
15/16 kapıp geliyim mi

madem işyeri var, sende ondan alacağından fazla mal/hizmet al, o seni arasın bundan sonra.

ver icraya, avukat parası ve icra masrafı da girsin.

Ticari hicbir iliskim yok demistim.

git ağır konuş. ne kadar yüzsün bir adamsın de. amına koyduğumun parasını ver yüzsüz köpek de. açın çocuğu de.

işte insan böyle böyle şiddete meyilli oluyor. bu adam daha önceden çok kişiye yapmıştır bunu, başarılı oldugu da olmuştur muhakkak. en iyisi bağırıp çağırmak ya da korkutucu birisini devreye sokmak, ama dediğim gibi bu herif onu da hesaba katmıştır, başına gelmiştir yani böyle şeyler.

o seni yıldırmaya çalısıyor, sen de yılmadan onu yıldıracaksın. ödese bile yarım yamalak öder bu şimdi, usanmadan arayacaksın dostum yapacak bir şey yok. sağda solda onu tanıyanlara onu kötüleyip bana borç taktı diyeceksin, belki kulağına gider de utanır.

aynı dertten bende de var . durumu çok iyi sürekli zenginliyle övünüp durur .1,5 sene oldu çalıştığım işyerinden aldığı 7 notebook ve biraz da başka malzemelerin parasını vermedi . malatya'nın göya en büyük bilgisayar firması asusland . ilk zamanlar yeni yer açıyorum tadilat var işin başında değilim 3 ay bekle falan diyordu . sonra direk vermiycem demeye başladı . en son işyerim avukata verdi . avukat arayınca " benim borcum yok " demiş . avukat da şaşırmış "alla faturalar var kargo fişleri var ürünleri firma yollamış teslim almışsınız " demiş ama borcum yok demiş öyle kaldı şimdi işlemler başlayacak . çok can sıkıcı .
en kötüsü de aptal yerine koyulmak can sıkıyor .

dafuq
Son dedigin seyi yapiyorum su an. Artik parami verse de piyasada uckagitci olarak taninmasi icin elimden geleni yapacagim.
Bu aksam isyerine de gidecegim.

merak ettim miktar ve adamın iş sektörü ne.

sakın mekan basma... çete gasp her türlü adli vakayı kitlerler...

noldu sonuç

Yine verme sozu verdi.

Osmanbey metro-> havalimani

Yenikapidan aktarma yapiyosunuz

Osmanbey metrosu mu:)
MEtrobuse yuruyun, avcilar yonune binin, Atakoy-sirinevler duraginda inip havaalani metrosuna aktarma yapin. En hizlisi bu.

Osmanbey metrosu diyen arkadas Istanbul kongre merkezi ile karistirmis. Soru Istanbul kongre merkezi olsa bile bahsettigi yol en hizlisi degildi.

Ahaha fail oldu istanbul kongre ile karistirdim

metrobüse yürüme, minibüsle git. yürümek çok olur.

kötü değilim ve yeterli bir şey bence :/

Kotu gorunen bir insanim ama aslinda iyiyim. Ama tam bir serefsiz imaji cizmeye calisirim genelde sirf cukmeye calismasinlar diye. Bi de en bastan o imaji verince kimse senden bir sey beklemiyor eglencen muhabbetin disinda. E ben de onlardan beklemiyorum. Win win

hayir. henuz vegan olmadigim icin boyle dusunuyorum.

Yaptığım çok kötü şeyler ve bikaç iyi şey var... Bilmiyorum kötüyüm galiba. Özüm iyiydi aslında sonradan böyle oldum....

ben de iyi bir insan olmaya çalışıyorum derdim hep, şimdi bakıyorum da harbiden iyi bir insanım. hala diyorum da zaten, çünkü çalışıyorum olmaya. süreç işte, hiçbir zaman iyiyim ya yeter bu kadar dememek lazım. ben mesela iyi olduğumu anladım diye korkuyorum artık, ya bundan sonra kötü bir insan olursam diye. ama galiba o zaman da kötü olduğumu anlarım, yine iyi olmaya çalışarak iyi olurum.

Kötülüğü ortaya çıkaran şey büyük oranda güç ve fiziksel şartlar. Hani çok güçlü olacaksın, etrafında ezip geçebileceğin ve bunun sonucunda büyük çıkarlar elde edebileceğin insanlar olacak da sen buna rağmen bu yönde bir girişim yapmayacaksın. Bu türden zorlanmaları yaşamadıkça iyilikten emin olmak zor.

İyi bir insanim.
yakişmiş,hayir kirilmadim,uykum geldi,biraz işim var gibi yalanlar soyler
cevremi temiz tutar
kasten yara'ya basmam.
gorevimi yapar
fakirlerin,acizlerin,yenilen takimlarin yaninda dururum.
Cok daha iyiyim.anlatmakla bitmez :p

Mutavezalige falan gerek yok simdi, iyi bir insanim, net. En iyi degilim ama gayet iyi kalpli bir insanim.

çok net, çok iyi bir insanım. kimsenin ne düşündüğü umrumda değil, iyi insan desinler diye iyilik yapmam. iyilik yapıyorum, yardım ediyorum, bin kere kötü karşılık alsam da 1001. seferde yine yardım ediyorum.

cidden pis bi insanım bence.

etrafımda 'öyle değilsin aslında' diyebilecek kimse olmadığı için ipin ucu bayaa bi önce kaçtı, dolayısıyla takip edemiyorum ne kadar kötüleştiğimi.

bi sith lordu çıkar bence benden ama.

insan hissiszleştikce ve doğal olarak 'kötü'leştikce şunu farkediyo, bütün bu kavram karmaşası tamamiyle hayal kırıklığı ve realist bi mantalitenin birleşmesinin ürünü.

kötü dediğin insan sokakta çöp kutularını devirip nihahaha diye kahkahalar atacak diye bir şey yok, insan psikolojisi dipsiz bi çukur resmen ve ne kadar uçlara gidebileceğin tamamen hayal gücüne kalmış bi şey.

iyi ve kötü çok ucu açık basmakalıp kavramlar bence, mesela yer yüzünün en problemli, en katlanılmaz köpeğine sahibim ama hiç bir şeye değişmem köpeğimi, 10 dakika önce biri 'kardeş ateşin var mı' dedi suratına suratına baktım öyle tırsıp gitti, sokakta kedi gördüğümde kedi selamı vermeden geçmem ve saygı duyarım kedilere ama geçen hafta birine balta çekiyodum az daha mesela.

hayatta çok fazla gri nokta var bunun kanıtı da bizzat benim bence.

ama biliyorum ki ben diğer insanlara karşı 'pure fucking evil' düşünen bi insanım, kesinlikle ama kesinlikle türdaşlarıma en ufak bi sempatim yok, bu beni kötü mü yapar?

bunun felsefede bir ismi var mı bilmiyorum ama ben ne kadar kötü olduğumu düşünüyorsam o kadar iyi olduğuma inanıyorum. hayatımdaki neredeyse her şeyde uygularım bunu. işi fazla bulandırmayıp düz düşünecek olursak, "eh iyi gibiyim" diyebilirim sanırım. kötü değilim bence. soğuk, sevimsiz, olumsuz düşünen biriyim ama insanlara zararım yok. kötünün iyisiyim belki. iyi yönlerim de yok değil. var muhakkak. o yüzden iyi kısmı ağır basıyor gibi.

şu "ne kadar kötüysem o kadar iyiyim" olayına gelirsek, bunu son zamanlarda çok daha belirgin bir biçimde hissediyorum. mesela anneme duyduğum sevgi ve saygı bu yıl içinde neden bilmem, çok arttı. sürekli arayıp soruyorum. eskiden o aradığı zaman kızardım. şimdi ondan beş kuruş isterken bile çekiniyorum çünkü yıllardır okula bile gitmiyorum. utanıyorum, üzülüyorum. suçluluk duyuyorum. "ne kadar kötü, şerefsiz, hain birisin lan. yıllardır para yiyip duruyosun, ananla kardeşlerin sene boyunca et göremezken sen her akşam onların parasıyla pizza yiyosun" diyorum. sonra "bunu düşünüp bundan rahatsızlık duyuyosam iyi ve duyarlı biriyim lan galiba?" deyip, kısa süreliğine de olsa adam olmaya karar veriyorum. sonra geçiyor.

o açıdan, insan ne kadar "kötü" olduğunu düşünüyorsa, bence o kadar meyilli ve potansiyellidir "iyi" olmaya. ne bileyim yav. acayip acayip işler.

evet iyiyim, merhametliyim.

ortalamayım. içi gerçekten kötü insanların kendilerini iyi olarak adlandırmalarını ise her zaman hayretle izliyorum.

Yoğurdum ekşi diyene köpek olurum
Tiplere bak herkes melek, meaah, kıçım


İyi bi insanım ^^ (yiyin be nolur)

kasıtlı kötülük yapmıyorum ama çok işe yarar iyilikte yapmıyorum. bir arkadaşıma iyilik yapıp ileride karşılığını göremesem başlıyorum söylenmeye. tabi ona belli etmeden.

meister,

''insanlığa somut bir zararım yok, bir de bazı durumlar karşısında vicdan azabı çekiyorum, vicdan azabı çekiyorsam iyi olmaya adayımdır herhalde diyip bitireceğin yerde, 250 kelime kullanıp, beni yorduğun için kötü bir insansın

şaka şaka iyisin, Livorno - brescia maçının analizli tahminini vermiştin bana zamanında, 10 liramı 16.3 lira yapmıştım:))

bana gelince, ne bileyim binbir türlü huyum var, kimisi faydalı kimi faydasız, ortalama bir insanım. kin gütmüşlüğüm de vardır, merhamet duymuşluğumda.

kötü olmadığım kesin, ama her zaman doğru olanı yapacak kadar iyi biri de değilim. kin tutarım.

Iyi bir insanim. Kimsenin kalbini kırmamaya calısıp sonra kendım kırılıyorum. Kasıtlı kötü davrandığım insan çok çok azdır. Bazen de isyan ediyorum neden bu kadar iyi olmak zorundayım, biraz kötü olsam daha mutlu olurdum diye. Durduk yere kimseye iyilik yapmıyorum aslında ama biri bi iyilik istesin kendimi o işe adarım resmen.

daha iyisi olamaz.

Evet, kimsenin kalbini kiracak kasitli ve onlenebilir oldugu halde onlemedigim bir sey yapmadim iyilikten yapmaktan ziyade kotuluk yapmamak bence daha onemli bir kriter.

eksileri artıları toplarsak sonuç benim için pozitif kanımca. ve kendimi vegan olmak zorunda hissetmiyorum.

gecmis iki aya ait ucuslari kaydedebiliyordun galiba.

Evet, isim birebir tutmali ama.

3 gb. Evde ve işte WiFi var. Yetiyor hatta artıyor.

256 mb ama sonra kesilmiyo. yetiyo.

1 gb, evde işte internet var yetiyor.

+1 ergen pezevenk

2 gb ve yetmiyor 20 gunde bir hattimi tasiyorum yani 20 gun yetiyor.

evde yoksa 2gb yetmez hergün kullanıyorsan.

6 + 4 + 1 gb ancak yetiyor

turkcell 1gb+sınırsız paketim var, 1 gb'ye kadar hızlı sonradan yavaşlıyor.

pek net bi cevap olmadı :)

1 gb evde wifi var yetiyor.

2 gb. Sonra hız düşüyor. Sınırsız internet için bug yapılıyormuş, bilenler söylese keşkem. Çok iyi sır tutarım, kimseye söylemem litfennn :((((

@mandalina kokusu, öğrenirsen benimle de paylaşır mısın :)

Benim ki 2 artı sınırsız değil ama ona geçerim ben de

2 gb. 500 olsa gene yeter. 250 de yeter sanırım.

2 gb. Evde wifi oldugu icin rahat yetiyo

2gb sinirsiz vardi. 2gb'nin bazen yetmedigini ama 3,5gb'yi de hic gecmedigimi farkettim, 4gb aldim. Paket doldugunda otomatik olarak 100mb arttiracak sekilde ayarladim. 4gb yetiyor. Usendigim icin wifi kullanmiyorum hicbir yerde.

1 gb, yetiyor ve artıyor. Wifi var.

1 gb. 800 mb kadar kalmışken süresi doluyor genelde.

6gb yetiyor.

1 gb yetiyor genelde.
okulda + yurtta eduroam var çoğu yerde.

Geçen ay 6 gb yetmedi, normalde 4 gb civarı. Yolda çok kullanıyorum, ömrüm de yollarda geçtiğinden çok kullanıyorum. Evde wifi, işte çektiği yerde wifi.

Yakuza

Oramakomaburamako

Wing Chun'cu Yaşar Usta

ayfonDO

Bunları dersem annem hepinizi döver valla.

Daha güzel asil bişeyler lazım

isim bile bulamıyorsanız açmayın, insanları kandırmayın.

şibumi

Fargo.

vertical limit vardı eskilerden