Tekrar sınava girecekseniz sözelle alan öğretmenlik harici her bölümde bahsettiğiniz "aç kalma" ihtimali var malesef. Öğretmenlik hariç demişsiniz ama bence Edebiyat öğretmenliği gayet iyidir. Psikoloji, aşçılık veya sağlıkla ilgili meslekler(hemşire, sağlık teknisyeni vb.) de olabilir. Matematik çözmeyeceğinizi varsaydığım için hukuk falan demiyorum, diğer tüm testleri tama yakın yapmazsanız psikoloji de çok zor.

ascilik demeye geldim. on Numara meslek.

matematikten anlamamak ne demek? dört işlemi mi yapamıyorsun yoksa öklid uzayında her kompakt kümenin kapalı altkümesinin kompakt olduğunu mu ispat edemiyorsun? dört işlemde sıkıntı varsa ve bunu psikolojik olarak aşamıyorsan sözel bir alanda akademisyenlik düşünebilirsin (tarih, sosyoloji falan, gerçi sosyologlar bile artık basit ekonometri görüyorlar). çoğu mühendisin matematik becerisi lise seviyesinde bile değildir bu arada, endüstriyel işlerde temel matematikten ileriye pek gidilmez.

matematiğe kafası basmayan birinin hayatta başarılı olacağını sanmıyorum.
o yüzden hayattan pek bir şey beklemeyin. asgari ücretli bir iş bulun. asgari ücretle çalışan bir eş bulun.

@mistikla dünyayı ele geçirmek gibi bir planım yok, sorum gayet açık, "insani koşullarda" yaşamak istiyorum yalnızca. sevgili hususunda ise karşımdakinin mesleğine/işine göre değil de anlaşıp anlaşamamamıza göre karar veriyorum, doğrusu da bu bence. gönül meselesi ile matematik, birbirlerinden çok farklı mevzular.

matematik dedigin analitik dusunmedir. analitik dusunemeyen birisinin is hayatinda ve hatta genel olarak hayatta basarili olabilecegini zannetmiyorum, analitik dusunce mantigin, sebep-sonuc cikarimi yapabilmenin temelidir. meslek olarak insan kaynaklarinda mesela matematige pek ihtiyac duymazsin. simdiye kadar karsilastigim ik'cilar da pek analitik dusunceden anliyor gibi gozukmuyorlardir. psikoloji, sosyoloji, felsefe, avukatlik vs bunlar matematik bilgisi istemeyen isler. sozel alanlara yonelmelisin.

Şimdi aklıma geldi, yabancı dile de yönelebilirsiniz. Tercümanlık olur özel ders verme olur o tarz bir şey de yapabilirsiniz. İngilizce bildiğinizi varsayarsak örneğin Almanca+Fransızca+Arapça gibi bir kombinasyon sizi oldukça yetkin kılacaktır, ciddi bir biçimde uğraşırsanız gerçekten zor bir şey değil. Yaşınız 25 civarıysa bence bir düşünün.

yabancı dil +1. İngilizlerden daha iyi ingilizce konuşan bir alman arkadaş tanımıştım, millet alman olduğuna inanmıyordu. Laf arasında sordum ne iş diye "bende language brain var dedi, bazı insanlar da number brain bazılarında language brain olur, matematiğim berbattır" demişti. sosyoloji miydi psikolojimiydi öyle bir şey mezunuydu zaten

kaş yapar

gün içinde başka bir karb kaynağı tüketmeyerek 100 gr altı low carb protein ağırlıklı beslenme ile yoluna bakabilir.

düzenli fast food yediğiniz sürece genç yaşınızda tansiyon denen illet ile tanışmış olursunuz. Abur cubur, sırf fast food beslenen bir arkadaşım vardı, bunda yüksek tansiyon çıktı, Bir musibet bin nasihat derler ya işte o muhabbet. Ama adam hayat tarzını değiştirdi, egzersize vs de başladı, düzene soktu sağlığını. bildiğin sosyetik vejetaryene döndü gözümüzün önünde dağ gibi adam:) şimdi avokadolarla, salatalarla, kalelerle besleniyor.

burger king'de yediğinin ne kadarı protein, ne kadarı karbonhidrat falan o da önemli. Ayrıca vücut tipi, ağırlığı ne kadar ve nasıl çalıştığı gibi değişkenler de var. Ama 1 ayda kayda değer bir gelişme olacağını sanmıyorum ayrıca 1 ay her gün burger king yemek oldukça sağlıksız ve sorunlu.

Hamburger kendi basina kotu veya zararli bir besin degil. Protein acisindan da zengin o yuzden tum beslenme hamburger ile olacaksa kas yapar. Fastfood olarak kotu olan besin kizartmalar ve kola.

kalori alımının ne olduğuna bağlı değişir. Fast food yiyerek dirty bulk yapmıştım 2 sene önce 2-3 ayda iyi büyümüştüm ama iyi de göbek olmuştu. bir faydası da çabuk toparlanmaya yardımcı oluyor, zımba gibi oluyordum sonraki gün.

izle > belgesel > supersize me

AB parayı onlara öyle direkt vermiyor.
O dövizler Avrupa'daki akrabalarından geliyor muhtemelen onlara.

insan kaçakçılarına ödeme yapıyorlardır.

Onlar suriyeli değil arap, denizbankı da arap bir banka aldı. Şu an onun iştiraki olarak çalışıyor. Muhtemelen arap emirliklerinde kullandıkları banka türkiyede denizbank atm'sinden para çekip yatırmaya ücret almadıkları için onu kullanıyorlardır.

Her Arap, Suriyeli değil ki, turist de olabilirler. Turisti illa müze, Sultanahmet gezen tipler olarak da düşünmeyin, alışveriş için gelen de çok, Lcwaikikiden 10-15 torbayla çıkıyor adamlar, Akasaraydan bi daire alsam, bi büfe, kebapçıya ortak olsam diye gelen tipler de var

Beylikdüzü Beykent şubesinden mi bahsediyorsun orası da ne zaman gitsem öyle. Denizbank herhalde bunlardan fazla masraf işlem, swift ücreti almıyor. Ev alıyorlar hep vatandaşlık almak için.

diğer yazarlar da farklı yerlerde böyle kuyruklar görmüşler. başka bir iş var ama neyse.

ben atmlerin kalkacağını düşünüyorum. tamamen mobil cüzdana dönecek iş.

@jefferson fakat fiziki paranın yatırılıp çekileceği bir cihaza her zaman ihtiyaç duyulacak.

insansız şubeler gelecek.

edit: teknoloji bizim işimiz. gelecek diyorsak gelecek.

www.finansgundem.com

@babilbaligi önümüzdeki 5 yıl için çok iyimser. daha somut şeyler lazım.

subeler yerine yapay zeka destekli goruntulu konusma ile herhangi bir calisana ihtiyac duymadan klasik islemler evden yapilabilir.

kredi ve sigorta risk degerlendirmesi yaparken bankalar buyuk big data kuruluslarindan bilgi temin edecekler. o kisinini gunluk aliskanliklari, nerelerde zaman gecirdigi vs o kisiyi sigortalarken veya kredi verirken degerlendirilecek.

@emrahday o biraz kişisel veri şeyine ters düşüyor gibi, pek mümkün olmayabilir.

Şu katılım bankası mıdır nedir, o tarz şirketlerin bazı Arap ülkelerinde Türkiye'de olmayan hizmetleri burada da yaygınlaşır diye düşünüyorum.
Teknoloji ile alakası yok ama, arz-talep meselesi.

5 yıl içinde bankacılıkta köklü, büyük bir değişiklik olmaz, dünyada olsa bile ülkemizde bunun benimsenmesi yıllar alır. Ufak yenilikler mesela temassız kart kullanımı ciddi biçimde artacak, atıyorum şu an x ise, 5 yıl sonra belki 10x, 20x olabilir, inanılmaz rahatlık, ufak meblağlı alışverişler için. Dünyada aldı başını gitti bu olay. Yine bir başka özellik bu temassız banka kartlarını ulaşımda da kullanabilme olayı. Normalde çoktan bunun mümkün olabilmesi lazım, ulaşım kartlarından dönen rantın haddi hesabı yok

@speedy, temassız kart ile ulaşım zaten var bazı yerlerde.
www.cnnturk.com
bkm.com.tr

hce kullanımı yaygınlaşacak.
bozuk para yatırılabilen ve çekilebilen atmler yaygınlaşacak.
banka şubeleri insansızlaşacak.

Türkiye için konuşuyorsak, Sektörde gelecek şu an open apiye ve blockchaine yönelmiş durumda.

@emrahday bu hali hazırda yapılıyor.

Kültür bu.
futbocular onları eğlendiriyor.

Böyle bi ligim olsa ben 365 gün maç yaptırırım adamlara.

gelenek diyelim. "asil futbol bayram zamani oynanir, daha guzel olur" anlayisi. onlar icin futbolun kendisi bayram zaten.

gelgelelim onumuzdeki sezondan itibaren EPL de devre arasi yapacak.

aynı duyuru dün vardı kardeşim, arama diye bir şey var, mesela anahtar kelime premier yazıp arat çıkıyor www.eksiduyuru.com

tapınma derecesinde hayran olma anlamında "worship" diyebilirsin bence.

"why would you worship french culture so much?"

admire?

wannabe

www.thesaurus.com açık renkliler daha uygun sanki; be crazy about, be crazy for diye gidiyor

why are you so fond of arab culture?

where this french admiration comes from?

ne bileyim. olumsuz olunca ne değişiyor ki

Crazy about +1

Önerilerin hiçbirinde alaycı anlam görmemekle birlikte, slave to diyorum.

What is the reason for you being such a slave to French culture?

"infatuated with French culture"

crazy about uygun

Bence de 'crazy about' tam anlamini bulur.

francophile sözcügü karsilar. bu da anlami

www.urbandictionary.com

crazy about sokak dili. teenage'lerle yazismiyosan oyle her yede kullanilmaz. admiration infatuation fondness falan daha uygun.

ergenlik yıllarım antalya'da turist kızı peşinde geçti (14-18 yaş) ve ingilizlerden imtinayla sakınırdık diğerlerine göre fazla sivilceli oldukları için. ciltleri bozuk olabilir sivilce izleri dolayısıyla

Irlandalilar da ayni sekilde. Fondotene ek olarak igrenc kas alimlari ve bir de spray ya da krem bronzlastiricilardan Birlesik Krallik ve Irlanda kizlarini taniyabilirsiniz.

Canları öyle istiyor olabilir.

çoğu ingiliz kızı çirkindir dostum, yanlış bilgi yaymayalım

@s0phiesw0rld İsveç'te falan oturuyorsunuz herhalde. Kilolu olmadıkları sürece on üzerinden 7dir ortalamaları. Londra'da zenci, hintli ya da ingiliz zannettiğiniz turist kızlar üzerinden bakıyorsunuz büyük ihtimal olaya.

ileri tarihli sipariş özelliği var.

@Ufuk işletmeler de dikkat ediyordur değil mi? Diyelim yarın akşam için verdiğim siparişi çat diye şimdiden getirmezler inşallah. Sonra iki saat baş ağrısı, laf anlatma olayı olmasın. Gurbetteyim zaten, arada bir evdekilere yemek ısmarlayacağım bu yolla

sipariş notuna da ekstradan derdinizi anlatın bence

İlgili restoranı telefonla ara, teyit al. Ya da direkt telefonla sipariş ver.

5 şubat git 12 şubat gel 832 lira mesela atlasjet.
peak tarihe bakıyorsunuz, tatil falan heralde.

tarihler? simdi baktigimda mesela ocak sonuna(26-30) gidis donus 138euro=830tl'ye bilet var.

Atlas´in %25lik indirimine bakin. Ya da Sofya aktarmali - Sofya´dan ucuslara.

eskiden ne güzel, keko kebapçılar ve zengin züppeler gidip geliyordu sadece, fiyatlar da uygundu. Özellikle darbeden sonra ipini koparan beyaz yakalı Londra'ya taşındı. Fiyatlar uçtu, bunlar iyi daha günlerimiz

Varsayılan defaultun anlamlarından biri. Çeviride kelime değil cümle çevirmişsinizdir herhalde? Diğer anlamı cümlede çok fark edilirdi bence

dictionary.cambridge.org

Varsayılan noun anlamlarından biri, 2. bir anlamı var ayrıca verb anlamı da

default on a loan (iflas etmek) gibi anlamları da var.

varsayılan, dediğin amlamda doğru
ekonomide temerrüd, temerrüde düşmek (iflas değil) demek, bağlam verseydin keşke

maalesef ingilizcenin bir başka şerefsizliği de bu, ben bunları rasladıkça not edip ezberlemeye çalışıyorum, mesela labour doğum sancısı, battery darp, assume görevi üslenmek, compose sakinleşmek, durulmak anlamları var. 40 yıl düşünsem aklına gelmez. Okuma yaparken contexte uymayan bir kullanım varsa anında kelime defterinize vs not almak, belli aralıklarla tekrar etmek gerekiyor.

cogu Tunus ve libya uzerinden deniz yoluyla gelen kacak gocmen.

www.wikizeroo.net

deniz yoluyla gelenlerin sayisi

Kampa neden göndermiyorlar peki? şehirde dolaşıyorlar öylece.

marsaf olmasin diye mi acaba?

o kadar kamp yok ki.
yunan adalarında ve avrupada belli yerlerde bizdeki tarzda kamp (çadır kent tipi) var. italyada nerede var hiç bilmiyorum.
mülteciler için kamp değil de ilticacı yatakhanesi/yurdu diyebileceğimiz yerler var.
bir de kamp/yurt neyse dediğin şeyde insanlar mültecilik için başvuru yapmış belli statü almışsa kalıyor yoksa kafana göre takılamıyorsun [masrafı apayrı konu] ve bu afrikalı ve ortadoğulu arkadaşlar genelde "free" takılmayı seviyor, karakterleri öyle. özellikle de genç erkekler. ne kafalar ne kafalar, akla zarar kişiler bunlar.
öte yandan ekonomik iltica zaten normalde kabul edilmiyor ama bir bahane bulup kalıyorlar zira dediğin gibi kum gibi adamla başa çıkılmıyor. sert önlem alsalar aktivistler ağlıyor- bu ne kadar önemli bilmesem de. almasalar adamlar öyle dolaşıyor ne yaptıklarını bilen eden yok.
bana kalırsa, avrupada otorite boşluğundan böyle oldu. almayalım bunları diyen milliyetçi bir iktidar gelse 3 günde hepsini gönderirler. bunları şöyle şöyle ele alalım diyen bir solcu otorite oluşsa bir hale yola koyulur (hoş isveçte görüyoruz neler olduğunu da neyse) başıboşluktan işte böyle ortada gezen tipler oluyor.

2016 da italyanın 60 mil açığında napoli'ye doğru seyir ederken. peşimize bi kayık takıldı, kıçtan takmalı büyük bi motoru vardı.

dürbünle baktık 13 kişi saydık. derken git gide yaklaştılar gemide bi gerginlk oldu. firma arandı, italya sahil güvenliği arandı falan, sonuç itibari ile gemiye almamız söylendi. şimdi tanımadığın 13 erkeği gemiye almak tehlikeli olabilir, ters bi durumda silahlıdırlar, zaptedemezsin falan herşey olabilir.

neyse, sonra baktık ki bunlar mülteci, suriyeli, cezayirli, mısırlı, gazzeli 13 kişi toplanmış, cezayirden bi tane kayık çalmışlar , oradan italyanın 60 mil açığına kadar gelmişler, benzinleri bitmiş.

aldık, yemek yedirdik, üstlerini başlarını kuruttuk, 10 saat falan seyir ettik, napoli açıklarında sahil güvenlik aldı götürdü.

kendileri sahil güvenliğe teslim olmak istedi.

hepsi beyazdı bunların. hatta çektiğim fotoğraflar dünya basınında yer etti.

ayrıca napoli de bi sokak var, bi akşam bi girdik, abi gözünün alabildiği herkes mülteci ve zenci, bildiğin sokak işte, sürekli polis aracı bekliyordu orada, adamların keyfi de gayet yerindeydi, istanbulun 10 katı şemsiye saat satıcısı var haha

bu mülteci kurtarma operasyonunda aklıma takılan, hepsinin başka ülkeli olması.

benim de geçmişte benzer bir duyurum vardı: www.eksiduyuru.com

Biz Roma'da sokakta, tren garında uyuduk Allah'tan başımıza bir şey gelmedi.

Madem seviyen bu kadar ileri ben olsam artik Turkcelerini yazmadim. Ingilizce gordugunu anlarsin ama Ingilizce konusacagin zaman aklina hangisi gelecek.

aradığınız türden uygulamalara flashcard deniliyor. hangisi iyidir bilmiyorum ama o şekilde aratırsanız istediğiniz tarzda bir şey bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

@traveller bu şekilde anlamını öğrenirsem, yavaş yavaş konuşmama dahil edebilirim. Atıyorum stray dogs are desperately searching food from the dump derim normalde, scavenge öğrendiysem dogs scavenge bilmemne diye niye yapıştırmayayım, böyle böyle kelime komuşma dilinde kullanılma girecek ve pekişecek. Ya da clandestine i öğrendim, secret kullanıyordum sürekli, clandestine kullanayım arada diyeceğim. Bazı kelimeler konuşma dilinde nadir kullanılıyor, makale, gazete kelimesi, onları da bu şekilde hafızamda durabiliyorsa dursun. Atıyorum günlük hayatta kim kullanır, ama her gün makalede Trump impeachmentı vs bir şekilde bilmek lazım

memrise!

uygulama üzerinden yapamıyorsunuz söylediklerinizi. pc üzerinden yapılabiliyor :(

kendi sesinizi ekleme işinin olup olmadığından emin değilim. ama var gibiydi.

ben de sizinkisi gibi bir yönteml ders ders öğrendiğim fr kelimeleri kaydedip, memrise'a aktarıyordum. uzun süreli yapamadım ama baya faydalı olur size memrise.

tinycards. tamamen ücretsiz, duolingo'nun sırf flashcard'lar üzerine bir uygulaması. her şeyi kendiniz ayarlayabiliyorsunuz. flashcard'ınızın bir yüzünde birden fazla kutucuk yaratıp bahsettiğiniz verileri (kelime, okunuş, anlam vb) girebiliyorsunuz.

bence tinycards, memrise'tan çok daha iyi.

Tüm bunları hem uygulamadan hem de web'den yapabiliyorsunuz.

uyuyamazsın.

Gereksiz olur, o saatlerde melatoninden başka salgılanan her hormon uyku kalitesini bozar.

Benim bi yakınım öyle yatardı. Bir gün kalkmadı. Kalp krizi.

Tabii ecel gelmiş. Herkes öyle olacak değil ama bi araştır derim tıbbi anlamda.

Uykudan önce antrenman deliksiz uyku getirmez. Aksine vücudu uyandırdığınız için uyuyamazsınız.

en ideali iyi bir sevişmeden sonra uyumak

ben geç saatte ne zaman spor yapsam gece çok zor uykuya dalıyorum.

Gece yatmadan hemen önce spor yapılmaz!

birazdan çıkıyorum, sonucu yazarım yarın

bünyeye göre değişir, denemek lazım diycektim ben de

3 akşam arka arkaya denedim, bana pek uygun gelmedi, uyku kalitesi iyi ama, uykuya dalma süresini geciktiriyor, daha uygulamam

Ne kan emecekler ak bu kadar it kopuğa iş güç, yaşama hakkı verdiklerine şükretmek gerek. Ben yerlerinde olsam dünya savaşı çıkarıp nüfusu 1 milyona indirtirdim.

www.eksiduyuru.com

Video hakem sistemi ile artık çok bariz hatalar ya da büyük takımlar lehine kayırmalar yok. Ayrıca büyük takımlar tamamen borç içinde ve daha iyi futbolcular transfer edilemiyor. Mesela Hasan Ali gibi bir kazma, meselea İsmail Köybaşı gibi sıradan bir futbolcu yıllarca fenerde BJK'de oynuyor. Anadolu takımları digitürk sayesinde sağlam para kazandılar ve akıllı davranan takımlar ön plana çıktı .

futbol takımları alt yapıya harcıyacağımız parayı yıldız futbolcuya harcayalım hem kesin çözüm, taraftar mutlu forma satıldı birde 500 kişi ile uğraşacağına futbolcu ve çevresi ile uğraşıyorsun dedi. altyapı tesislerini min seviyeye çekip parayı basıp eleman getirdiler.

baktırlar ki genç yeteneklerde salak değil. zaten yeteneği varsa avrupaya gidiyor tr gibi ülkelere gelse ziyan olucak. o sebeple yaşlılara bastılar parayı. taraftar oooowwwwww kim geldi bak vs diye havalara uçtu.

yaşlı eleman 3-4 maç oynadı sonra fıs tabi, altta futbolcu gelmiyor. anadolu takımlarından gelen futbolcularında kalitesi belli düzeyde o sebeple oyuncu yetişmiyor. yabancı sınırının kalkması hepten bunları körükledi.

kaldı ki teknik direktörlük düzeyinde de zaten saltanat haline gelmiş bir sistem var. oradan da bir çözüm sağlanamıyor.

şimdi kriz ortamında takımlar artık para da bulamıyor dolayısı ile yıldız oyuncu da alamıyor

yani ;
-altyapı yok
-yeni teknik direktör yok
-para yok dolayısı ile yıldız futbolcu yok

anadolu takımları oyuncu yetiştirmeye çalışsa bile bir fenerin, gs'nin sağlayacağı imkan ile altınordu'nun sağlayacağı imkan bir değil elbette.

sonuç olarak
-alttan gelen futbolcu kalitesi düşük
-yeni bir taktik anlayış gelişmiyor
-anadolu klüpleri çeşitli yerlerden para toplayıp 3 büyüklere gidecek oyuncuları alabiliyor. bkz başakşehir osmanlı vs.

bu sebeple ne avrupada ne milli takımda sonuç alabiliyor.

peki bu taraftar bunu hak ediyor mu? sonuna kadar.
spordan tek anladığı şey küfretmek ve holiganlık olan bir anlayışın futbol mantalitesi de bu olur zaten.

üç büyükler gene domine etmeye devam ediyor ve edecek. Sadece arada bir sezon cemaatçi ertuğrulun bursası haketmediği halde bir kere şampiyon yapıldı. Üç büyükler dışındakiler yeni statlar yaptılar, yabancı sayısının artmasıyla birlikte kaliteli farkı azaldı. Başakşehir mesela stressiz, medya, taraftar baskısız, lay lay lomla üç puanları topluyor Anadolu'dan. Aynı anadolu takımları üç büyüklere karşı ölümüne motivasyonla, hayatlarının maçlarını oynadıkları oluyor. Üç büyükler yenilsin, avrupadan elensin kıyameti koparıyor medya. Başakşehir daha ilk turlarda elendi, elendi, Akhisar da rezil ediyor Avrupa'da Türkiye'yi kimsenin bi kelime ettiği yok.

Futbol artık teknikten çok fiziksel kapasiteye dayalı bi spor oldu. Maçların temposu yükseldi. Bilimsel gelişmeler ve istatistik incelemeleriyle artık hangi takımın nasıl oynadığını, ne yapabileceğini az çok kestirebilir hale geldi takımlar. O yüzden büyük takımların avantajları kayboldu. Fiziken direnebiliyosan iyi kapanarak her takımdan puan çıkarabilirsin. Hele ki bizim üç büyükler gibi takım oyunundan, hızlı oyundan, taktiksel disiplinden uzak takımlardan hayli hayli alıyosun. Şapkadan tavşan çıkartabilen oyuncu sayısı az. Eskisi gibi tekniğe dayalı olmayan oyun beraberinde düz futbolcular getirdi.

Ayrıca dört büyüklerin ekonomik durumları cidden berbat. Yaşlı yaşlı herifleri dünyanın parasını vererek getirmek dışında yapabildikleri hiçbir şey yok. Bitik bi politika. Böyle kaybetmeye mahkumsun.

Bu sene üç büyükleri kriz vurdu. Hepsinin dağ gibi borcu var. Fenerbahçe'de zaten çok yıldız isim yoktu. Hoca ve kadro değiştirerek başladılar bir nevi feda sezonu oldu. Beşiktaş maaş ödeyemiyor mesela. Sezona as forvetin satarak başladı. Galatasaray desen onlar da forvetini satarak başladı sezona. Başakşehir'in arkasında hükümet, yanda iyi bir hoca, ekonomik istikrar falan var iğrenç bir futbol oynayarak 1-0 kazanıp kazanıp zirveye oynuyor.

Until" can be ambiguous. You may need to use other words to be clear.

tek basina net bir sey ifade etmiyor. illaki sonrasinda saat ya da "cob" falan vardir.

@brkyılmaz saat vs yok sadece until 18 october bitmesi lazım diyor.

until, birlikte verildiği anı veya günü kapsayan bir anlam verebiliyor, yani bu örnekte 18 october dahil olmalı ama bir üstteki cevabın dediği gibi, eksik verilmiş kabul ediliyor ifade.

şöyle açıklamalar var misal:
english.stackexchange.com

"Up to" anlaminda oldugundan benim oyum o belirtilen tarih de dahil secenegine gidiyor. Hatta saat falan verilmediyse 18 Ekim 23:59'a kadar gecerli diye dusunuyorum. Su ana kadar da bu dusuncem bi sikinti cikarmadi.

belirsiz. özellikle sözleşmelerde bu belirsizliği ortadan kaldırmak için "including", "on" gibi kelimeler kullanarak o günün de dahil olduğunu belirtirler. "until" bu dahil olma durumunu tam karşılamıyor.

En guzeli due on kullanmak boyle durumlar icin.

Erken alıyorlardır. Erken alırsan 100 liraya var mesela. Çarşamba günü için de Skyscanner 172 liraya Areobilet'i gösteriyor THY uçuşu için.

@whoosie aynı sitede ben 199 tl olarak görüyorum.

çok fazla gir bak yapıyosan fiyatını artırıyosun. vpnle gir düşer. (skyscannerdan baktım 199 görünüyo şu an)

onun dışında da erken almazsan ucuz alman imkansız gibi artık.

Cerezlere kaydeder. Cerezleri sil veya baska bir bilgisayrdan bak.

Valla ben siteye bakıyorum, 18.00 Anaolujet uçuşu 172 lira. Söylendiği gibi çerez temizleyip öyle deneyin.

Carsamba gunu icin bakarsan (2 gun sonrasina) 200tlye yine ucuz bulmussun diyebilirim.

bana da youtube geçen böyle bir video önermişti: www.youtube.com

Haberin içeriğinde bir şey yok gerçi, 4liraya bileti aldı, 4 liraya bilet aldı diyor sadece. Muhtemelen bilişimciler havayolu sitesinin bir qaçığından yararlanmış

Sen şu gün şu tarihte diye bilet ararsan olmaz. Gelecek ayın son 10 gününden bir gün bana uyar dersen en ucuzunu bulur alırsın.

İnternetten alıyorlar

Sildirmeye doyamadın

O konuda ben de çok kırgınım

bazen yazmaya yetişemiyorum.

yazıyorum, yazıyorum göndere tıklayınca, böyle bir duyuru yok diyor. adam soru soruyor cevabını almak için 3 dakka beklemeye tahammülü yok.

normal bence. nerde o duyurunun eski zamanları? böylemiydi buralar.

O konu bende şu şekilde sıkıntı oluyor: Misal kendi alanımda uzun bir yazı yazıp gönderiyorum, daha sonra başka bir duyuruda kullanmak için favoriye alıyorum, benzer bir soru olduğunda kaynak olsun diye linki göndermek istiyorum ama bakıyorum silinmiş, biraz üzülüyorum ama neticede kendi duyurusu kendi tasarrufu deyip sineye çekiyorum, bu benim için kişisel bir durum çok sorun etmiyorum.

Duyuru için sıkıntı olan şu, yani saygısızlık varsa burada vardır: Kullanıcı bi soru soruyor, 50 kişi cevap yazıyor, sonra kullanıcı bunu silip 1 hafta sonra aynı soruyu tekrar soruyor. Yani ilk sorduğunda da pek çok kişi cevap vermiş oluyor ama bununla yetinmeyip aynı soru, diğer bütün cevaplar yok sayılarak tekrar sorulabiliyor, ha baktığın zaman kurallar dahilinde de bir sorun yok ama apaçık suistimal aslında, duyuru için bu profil sorun olabilir.

aynen çok saçma saygısızca bir hareket.

Saygısızlık da, terbiyesizlik de. Çok kişisel bir soru olsa bi derece hak verilebilir. Atıyorum biri uyuz olmuştur, ne yapayım diye soruyordur, sonuçta hepimiz bazen birilerinin eski duyurularına göz atıp, ne sormuş ne yapmış diye bakıyoruz meraktan. Kendisinde kötü bir izlenim oluşmasını istemeyebilir adam silebilir belli bir süre sonra. Ama daha saati, günü dolmadan silinenler saygısızlıktır buradaki herkese. En son hatırladığım "ighe" diye kullanıcı var, soru sorup yarım saat sonra siliyordu hala sinirliyim ona.

Durum değişince silinmesinde bir sakınca yok bence. Ben eski cevaplarıma falan bakıyorum da, yıllar önce evliyken "nişanda bilmemne oldu", "kocişimle kahvaltı keyfi" falan gibi şeyler yazmışım ve bunlar beni temsil etmiyor, yani tamamen farklı bir insanım artık her yönden. Onları denk geldikçe siliyorum.
Benim en sinir olduğum zamanlar ben bir cevap yazarken duyurunun silinmesi. Yazıp gönder diyorum, boş sayfa çıkıyor. Ama takılmamak gerek tabii, hayat buna sinirlenmek için çok kısa aslında.

Asagalik kompleksi

Ben siliyorum. Cevabimi aldıktan sonra sadece bana sonra da lazım olacak arşiv mahiyetindeki soruların duruyor. Silme sebebi de diğerlerine ulasmam daha kolay oluyor.

Buradaki amaca soru soranin işi görülsün değil mi. İsim görülünce siliyorum

Bir de alışkanlığım var şirkette.mail telefonda mesaj siliyorum. Ki bazen sildiklerime çok ihtiyacım oluyor

Ondan bir saygısızlık olarak görmemek lazım. Cevap verenlere de tesekkurler

Bence bir iyilik yapıyorsak denize atmalıyız. Peşinden koşmamalıyız. Belki adam internette iz bırakmak istemiyor.

soru silmek niye sorun oluyor ki :/ cevabın kalıcı olarak burada dursa ne olur durmasa ne olur? amaç soran kişiye yardımcı olup aradan çekilmek değil mi? ben istersem destan gibi cevap yazayım, sonra silsin. zerre umrumda olmaz.

Soru silinmesi gayet normal, kimliği açık edebilir bazı sorular, ya da artık öyle bi derdi yoktur, başl8k rahatsız ediyordur vs. vs.

Sadece hemen silinicek olan duyurulara "bu duyuru kendini imha edecektir" ibaresinin eklenmesi gerçekten nazikçe.

Suistimal olmadıkça silinsin tepe tepe ne olacak.

aynı sorunu bir başkası da yaşıyor olabilir. cevap verirken sadece soran kişiye cevap verilmiyor, bir soruya/soruna cevap veriliyor. bu hareket aynı sorunu yaşayan kişilere veirlen cevapların ulaşmasını engelliyor.
gönül işleri zartı zurtu bu dediğimi kapsamıyor. görece objektif cevaplar için.

Cok da sey degil. Bir sebepten silmesi gerekmistir ya da silmeye karar vermistir. Yazdigim bosa gidince uyuz olmaya oluyorum ama sikinti degil.

soruyu sorarsın, aldığın kadar cevabı alırsın sonra silersin. ömür boyu saklayıp arşivleyecek hali yok ya.

bu kadar alınmaması gerekiyor insanın. ben de sorduğum soruları belli müddet sonra siliyorum çünkü çok fazla soru biriksin istemiyorum benimkiler kısmında. bi de stalklayanlar oluyor.


o nedenle bence normal.

he cevaplarken silmiş ise, o da o an sormamaya karar vermiştir. normal yine

çok büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyorum ben de. bazen böyle saklamak istediklerim silindiğinde inceden üzülüyorum ancak o kadar, yapabileceğim bir şey yok. bir de uzun uzun cevap yazıp göndere bastığımda sorunun uçtuğunu görürsem böyle bir boşluğa düşüyorum :D oldu mu şimdi ya diyorum.

benim de canım sıkılıyor bazen bu duruma ancak normal. saygısızlık, terbiyesizlik olduğunu düşünmüyorum.

bence emek verip yazdıklarına geri döüş yapmazlarsa, tik atmazlarsa çok daha ayıp.

hiç unutmuyorum (yeri geldikçe de sürekli hatırlatıyorum :D) birgün birisi şarkı sözü çevirisi istemişti. böyle destan gibi anlata anlata bitirememiş yazan kişi. metal parçaydı hatta. neyse ona uğraştım epey, çok da hoş bir çeviri yapmıştım. arkadaş sağolsun bırak teşekkürü tik bile vermemişti, ben de böyle mal gibi ortada kalmıştım. ona epey içerlemiştim. ondan sonra böyle uzun cevaplara pek girmemeye başladım. ne lan bu, maraba mıyız biz!!1 ağamız lütfedecek de başımızı okşayacak..

neyse sakinim.

fener lazlara karsi iyi oynuyor. ama takim o kadar kirilgan ve kotu ki, buyuk takim, zor durumda asla kaybetmez diyecek bir dinamik kalmadi. bi hafta iyi oynuyor obur hafta sicislarda. cocuyla, futbolcu performanslariyla yada baskanla alakasiz kulup ruhuyla ilgili tanimlanamayan bir sikinti bence. ben yuzde 60 ihtimalle fener diyorum. riskli bence haci.

Rize sürprizli takımdır. Fener zâten çok dağınık başladı. Ben olsam güvenip oynamazdım.

Doğru oyuncular oynarsa bu maç çıkış maçı olabilir. Aksi takdirde ortalık kaynamaya başlar. Bence kritik bir maç.

İnşalla oynamamışsındır diye geldim.

oynamadım çok şükür, son dakikaya kadar ikilemde kalmıştım, Okan Buruk faktörü var diye vazgeçmiştim. Fener bitmiş.

iyi yapmışsın karşim ben de merak ettim napcın diye

www.youtube.com

"Yaralı bir devi ayaklarının üstüne koyabilmek için kuşak kuşak o devi sırtımızda taşıdık. Yaralarının iyileşeceğine, o devin ayaklarının üstünde duracağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Bir gün bu ülke ayaklarının üstünde duracak. O zaman da, masaldaki gibi “sihirli kedinin çizmelerini” giyerek amacına doğru uçarak gidecek."

www.cumhuriyet.com.tr

twitter.com

Paket

Normalde;

www.ekomonitor.com.tr

www.google.com.tr

Fakat biri bana 1 top kağıt alalım dediği zaman bir paket a4 kağıdı diye düşünürdüm.

500 adet a4 aklıma gelir benim.

1 top kağıt 500 adettir.

Ama kalın kağıtlarda gramajlarda 250 lilik 125 lik 100lük diye değişebiliyor.

Ama genel itibariyle 1 top kağıt 500 adettir.

www.etimolojiturkce.com

Uygurca tolp'dan gelmiş gibi. "Toplam" kelimesine bakmadım ama kökü aynıdır muhtemelen.
Top kumaş falan için de kullanılıyor. Ve bir top alınca yukardaki gibi bir silindir almıyoruz, gülle fırlatan topla alakası olduğunu sanmıyorum. :)

www.sarfmarket.com.tr

klasik a4
500 adet

kağıdın tek tek satılmasından başka alınabildiği en küçük birimi anlaşılır.

yirmili satılıyorsa yirmili, yüzlü satılıyorsa yüzlü, binli satılıyorsa binli.

Kağıdın birimi ream'dir. Bunu düşünüp taşınıp top olarak çevirdiler sanırım, 500 kağıt bir araya gelerek bir ream yapar.

asla bilerek ucuza satma/dim

@for the record ben de öyle düşündüm de saçma geldi. İnsan alacağı varsa da almaz. Yiyosa tr pazarına girsin

Oral

tuna, ufuk

enes (an ass)

Dikmen

berk

@mephistoo enes için anus de olur aslında, eynıs diye okunuyor, insanın içi pis olmaya görsün:)

şafak

Engin (engine)

enis.

fatma

(fat ma -> fat mother)

naşit, raşit

Abuzer var, abuser diye dalga geçiyorlar.
Sonu gay ile biten isimler sorun oluyormuş. Turgay diye bir arkadaşı vardı abimin, Amerika’da isimle ilgili sorun yaşamış.

Can ingilizcede teneke ambalaj

www.thesun.co.uk

kunt.
ayrıca duyuru'da bir ahmak da feri'yle dalga geçeceğini söylemişti.

airbnb'ye giriyorsun. kayit ol. mail yaziyosun. profilini.. tamam hizlandirayim: gevmis yorumlara vs bak. fotograflari iyi incele. son yorum tarihlerine bak. aralik ve yildiz ortalamasina bak. refund vs meselelerine bakabilirsin. that is it.

Bi de şey var son dakika iptal etme durumu var mı karşı tarafın...?

kaynak yapayım izin varsa: nasıl rahat ediyorsunuz abi. Besleme gibi hissederim ben kendimi. Tamam parasını veriyoruz ama başkasının evi sonuçta. Ev sahibi ile aynı çatı altında kalınıyor. Adam belki yarın sabah işe gidecek. Yok gece ses yaptın, tuvaleti, mutfağı pis bıraktın, fazla kullandın bilmemne insan rahat edemez abi

speedy, ev sahibi yüzlerce kez konuk ağırlıyor, neler görmüştür kim bilir. ben hiç umursamıyorum, kurallara uyduğun sürece özgürce davranabilirsin.

ekli linkten anladığım kadarıyla ”Priority & 2 Cabin Bags” ekstrasını aldıysanız sırt çantanız ve ekteki çantanın ikisini de kabine yanınıza alıyorsunuz.
Eğer bu ekstrayı almadıysanız büyük olan çantanız (fotoğraftaki oluyor) bagaj bölmesine alınıyor ücretsiz olarak. Çıkışta bagaj alım yerinden çıkıyor.

Burfak +1

Yine ucretsiz aliyorsun ama normal bagaj alir gibi bekliyorsun. degerli esyalarin varsa cikarirsan da iyi olur.

Tamam ben de öyle anladım, teşekkürler.

Kabine alamiyorsunuz, gate'e geldiginizde bagajiniza etiket yapistiriyorlar. Ucaga binmeden once bagajlarin yuklu oldugu araca birakiliyorlar.
Biz counter'da alacaklar ve vize kontrolu yapacaklar diye sira bekledik Frankfurt'ta. Sadece kapi numarasini soyleyip gonderdiler bizi.

eksiduyu.ru

belki spor salonunda. onun dışında asla.

Hiçbir zaman giymedim. Zaten çok az erkeğe çok Yakışıyor. Diğerleri Aytek gibi dolanıyorlar gibi geliyor bana.

Ne kendimde ne de profesyonel vücut geliştiriciler dışında herhangi birinde bir türlü sevemedim, giymem.

Dar gömleklerin içine yüzücü sırt atlet bile giyiyorlar.

en son ergenken giydim.

Amele yanığı yüzünden giymiyorum. omuzlar beyaz, kollar simsiyah bir türlü eşitleyemedim yıllardır:)

çocukluktan beri hiç giymedim bazen evde siyah atletle otururum o sayılıyorsa olabilir.

onun dışında sıfır kol estetik değil, hatta tişört giymeyi de çok sevmiyorum, mümkün mertebe gömlek giymeye çalışırım.

yazın evde giyiyorum. bir de denize girmeli bir tatile gidersem sahilde. onun dışında şehir içinde falan giymem.

GYMde, basketbolda falan yani genelde spor yaparken giyiyorum ya da sicaklarda evde vs. Disarda gunluk hayatta pek kullanmiyorum.

Eskiyen tisortlerimin falan kollarini kestim hatta uc bes tanesinin.

Sifir kol bir tisort uzun zamandir satin almadim. Eskileri sifir kola cevirip kullaniyorum.

Aynen öyle.
Zaten o sebeple 10.000 euro'dan 1.000 euro seviyesine indirdiler.

yükümlülük baki kalıyor. senede bir iki türkiye'ye geldiklerinde havalimanında sıkıntı yaşıyorlar. o nedenle parayı verip yükümlülüğü sildiriyorlar işte.

cift vatandas olamadigin iki vatandasliktan birini secmen gereken ulkeler var. boyle bir durumda Turk vatandasi olarak yurt disinda yasamaya devam edenler oluyor. Yahut, Turk vatandasi oldugu halde yurt disinda calisanlar oluyor bir sure.. Boyle bir durumda asker kacagi ise Turkiyeye girdigi an yukumlukler onu da kapsiyor.

Yabanci ulke vatandasligini almissa zaten boyle bir derdi yok. Dovizli askerlik onun icin degil . Turkiye vatandasi olup yurt disinda yasayanlari kapsiyor. Boyle insanlar da Turkiyeye gelecek ziyaret edecek sonucta..ailesi burda bilmemnesi burda..vs.

bir de anlamadığım 38 yaş sınırı kaldırıldı deniyor, yani eskiden adam 20 yaşında gidiyordu konsolosluğuna ben çalışıyorum diye belgelerini gösteriyordu, 38ine kadar askerliğini erteliyorlardı. Kimse sormuyordu, 38ine kadar Türkiye'ye istediğin kadar gir çık, erteli gözükor askerlik. E şimdi 38 yaş sınırı da kalktı diyorlar, e bu adam 50sine-60ına kadar hiç bir şey ödemez, nasıl olsa yurt dışında çalışıyor şeklinde askerliği üst yaş sınırı olmadan ertelenmiş, istediği gibi girer de çıkar da Türkiye'ye yanlış mıyım? E bu adam salak mı durup dururken 2000euroyu gömsün

Yurtdisinda yasayan herkes kok salmiyor orda (alamancilar haric sadece). Kisa donemli giden, gittigi ulkede vatandaslik alamayan tonlarca insan var. o yuzden 1-2bin euro verip kurtulmayi seciyor bir cogu.

Tecil-yas olayina vs gelince Nerden tutsan elinde kaliyor, yasayi yapanin bile neyi nice yaptigini bildiginden supheliyim.

Yurtdışında ne olacağı belli olmaz. Bir olaya karışırsın çat deport ederler indiğin an havalimanına asker kaçağısın al başına belayı. Değer mi 1000-2000 euro neyse.

Not: 2012 de yaptım KD.

Bazen trde askerlik yapmayinca o ulkede yapmak zorunda kaliyorsun vatandasligi alinca.

almanya için konuşacak olursam askerlik yükümlülüğü olduğu sürece türk vatandaşlığından çıkıp alman vatandaşlığına geçiş mümkün olmuyor. bu şekilde biliyorum yanlışım varsa düzeltin

@burya
iltica edenler için şart değil. yahut orada doğmuş seçme hakkı olan çocuklar da yapmak zorunda değil burada askerliği. ama orada askerlik veya hizmet yapıyorlar.
hayret kimse dememiş yahu, tamam adam yurtdışına gitmiştir kök salmıştır eyvallah ama sülalesini de mi götürmüş.
Anne babanız, dedeniz, kuzaniniz ölünce cenazesine gitmeyecek misiniz gençler?
38 yaş meselesini kaldırmaları ne akla hizmet onu bilmiyorum yalnız. sonsuza kadar ödemese yaptırım olmayacak gibi, bence de tuhaf.

cifte vatandas isen iki ulkeden birinde askerlik gorevini yapman gerekiyor. ikamet ettigi ulkenin askerlik sartlari daha kotu ise, mesela 6-12 ay kamu hizmeti vs., dovizle askerlik yapip, askerlik gorevini tr uzerinden halletmek isteyenler de oluyor.

türkiye o kişiyi çağırtamıyor mu? ben diğer ülke polisine haber verip onlar tarafından aranır ve sınır dışı edilir sanıyordum. durum böyleyse yurtdışına kapağı atmış birinin umrunda olmaz sanki.

"türkiye o kişiyi çağırtamıyor mu?"
ülkeye girmeye çalışmazsan şeyinde değil tr'nin

eğer kural koydularsa daha önce uçmuş biri olarak denetlediklerini söyleyebilirim. kapıda bile ciddi kontrol ettiklerini gördüm. kontrol etmiyorlarsa çok sıkıntı yoktur. benim gördüğüm oversize bagajları falan hep boşalttırıp hayattan nefret ettirmişlerdi. yeni kuralı görmedim henüz. link verirseniz okuyalım.

Geçtiğimiz aylarda iki kez uçtum. Sadece uçağa binişte sıradaki herkesin el bagajlarına Rynair kağıdını bağladılar. Sonra o bagajları uçağa pistten binişte valizleri uçağın alt kısmına koyan el arabası tarzı şeyin üstüne koyduk veya oradaki görevliye verdik o koydu. Millet 50-60 litrelik sırt çantalarını geçirdi. Kağıdı bağlayıp geçtiler. Demir kalıba sokup ölçme olmadı. Ama yine de bilemeyiz ne olacağını. Ben 65 litrelik sırt çantamın yarısın doldurdum ve münkün olduğunca boyunu kısa tuttum. Ölçtüğümde kalıba uyuyordu. Ama kimse getir bakalım ölçelim demedi.

@taktikmaktikyokbambambam pardon, şu kısmı anlamadım: şimdi benim sadece 55cm lik kabin bagajı ölçülerinde bagajım var diyelim, benim sanki 20kg bavulum varmışcasına bunu bizzat bagaj drop bölümüne önceden teslim etmem mi gerekiyor, yoksa kapıda onlar mı toplayacaklar sizde olduğu gibi?

Hayır Check-In sırasında teslim etmiyorsunuz. Orada sadece sizin de dediğiniz gibi büyük bagaj hakkı satın aldığınızda teslimat yapıyorsunuz.

El bagajlarını uçağa binişte topluyorlar. Ciddi anlamda biniş çünkü siz uçak pistinde olup uçağa yürürken toplanıyor.

Onun dışında Ryanair uygulamasındaki biniş kartınızı göstermeniz yeterli. Çıktı almanıza gerek yok. Iphone kullanıyorsanız Apple Wallet'a da atın biletinizi. Uygulamanın çevrimdışı açılmayacağı tutarsa Wallet'teki biniş katınızı gösterirsiniz.

Bir de EU vatandaşı değilseniz geçici oturum kimliğiniz varsa bile pasaportunuz yanınızda olsun. Schengen içi uçtuğunuz için pasaportunuza giriş çıkış damgası basılmayacak, kontrolden falan geçmeyeceksiniz ama yine de uçağa binişte pasaport gerekli oluyor EU vatandaşı olmayan bizler için.

İyi yolculuklar.

son 2 haftada içinde gidiş geliş 2 kez Ryanair kullandım. Güncelleyim belki birinin işine yarar. Eğer priority &2 kabin bags hakkı almadıysanız, 55cmlik çantanızı bagaj drop kısmına bırakmıyorsunuz, direk kapıya gidiyorsunuz. Orada zaten priority ve non priority sırası var, eğer çantanız o kadar büyük gözükmüyorsa priority olmasanız bile 55cm lik çantanızı kabine almanıza izin veriyorlar, büyük görürlerse çantanızı uçağa biniş anında topluyorlar. Uçağa biniş anında kalıba uygun ölçüm vs yapılmadı, millet gene ne dağcı çantaları ne bavullar geçirdi

fotoğrafa bakmak ayrı bi haz verdi ya hiç rahatsız edici değil. :D çok güzel şişmiş namussuz. bunu sen patlatmazsan gece filan illa ki patlar. ince bi iğneyi sterilize et ve patlat. sonra da bi süre kuru tut ki kurusun.

@elorelia iğne olayını milyon dolarlar verseler yapamam, bu iğne olayı şimdi aklıma gelip gelip içimi kötü yapacak

İğneye alkol kolonya döküp ucunu yak. Kenarından azıcık del baloncugu ki içindeki sıvı aksın. Acıtmaz merak etme. Kendi patlarsa altındaki deri açık kalırsa daha çok acı çekersin. Sıvı aktıktan sonra üstteki tabaka oraya geri yapışacak zaten. Sonra antibiyotikli krem sür birkaç gün.

Kontrollü patlama iyidir. Üstteki deri kalkarsa turpkokusunu dediği gibi çok yanar orası. Pis bir acıdır

hayat manager oyunu değil hocam. bu insanların kendi kurulu düzeni yok mu :)

Daha her şeye vakit var, bu iş aceleye gelecek bir şey değil zaten.

mali durumu hesapları bekliyor. aziz neleri vaat etmiş neleri imzalamış. hesaplatıp sonra bunlar yapılmış bakın dicek. adayken hesap incelemek istemiş, izin vermemişler.

Yalnız millet çok ezbere konuşuyor, Zico denilen adam en az Aykut Kocaman kadar defansif futbol oynatan bir adamdı. Hatta Chelseaye karşı da küme düşecek Anadolu takımına da aynı kadroyu sürüyor diye yerden yere vuruluyordu. Keza Ersun zamanında 4-5 tane kritik maçı şans ile Allah'ın lütfü ile 90 artılarda kazandık. öyle bir algı yapılıyor ki sanırsın onun zamanında her rakibe 4-5 atıyorduk

En üstte kornea var yanlış bilmiyorsam. Yırtmış olsanız ciddi ağrı,batma hissi olurdu. Hatta büyük ihtimalle görme kaybı da oluşabilir. Yine de doktora görünün içiniz rahat etsin. Gözünüzü kaşımayın, baskı yapmayın.

Bugun ben de yaptim, 2-3 kez denedim hatta ardarda.

Baya yandi gozum ama su anda sikinti yok hic. Biraz gozyasi damlasiyla nemlendir istersen. Sonra da dokunma

Çok kez yaptım bunu. Biraz hassaslaşıyor. Bulunduğum yerde hafif içerikli göz damlaları markette satılıyor. Onlardan damlatıp dinlendiriyorum, geçiyor.

Yırtık değildir yırtık olsa duramazsın.

benzer bir durum bana da oldu, mutlaka doktora gidin, göz bu şakaya gelmez. doktora bana 2 hafta falan lensi yasaklayıp , damla gibi bir şey vermişti.

Olamaz

finlandiya ve o civarda hesburger var

pardon ben soruyu yanlış anlamışım evet yurtdışındaki burger king mcdonaldslarda değişik çeşitler oluyor bazılarında domuzlu burger görmüştüm hangisiydi hatırlamıyorum ama. Mcdonalds olabilir.

Almanya McDonald’s da marmelatlı burger vardı.

Mcd’de kızarmış havuç vardı

Evet Turkiye'de olmayan, ulkeye ozgu urunler var.

Google'da aratinca ulke ulke listesi cikiyor.

çok teşekkürler. ihtiyacım kadarını buldum. iyi günler.

İngiltere için konuşayım. Burada Mcdonalds pazarlama reklam olarak ortalığın tozunu attırıyor, Türkiye'dekileri staja falan yollamak lazım. Metroda, otobüste verilen ücretsiz gazetelerine sürekli indirim kuponları, reklamlar koyuyor. Ulaşım işin para yüklüyorsun kartına fişinde mc donalds indirimi var. Şubesinde bir şey alıyorsun, fişteki kodu ile memnuniyet anketi dolduruyorsun, yine indirim kazanıyorsun. Piyasaya yeni bir ürün sürüyor, gazetelere kuponlar koyuyor o hafta o ürünü bedava veriyor, misal flat White diye kahve çeşidi eklediler menülerine 2 hafta boyunca o ürünü indirim değil beleşe içtik kuponlar sayesinde. Keza monopoly diye yıllık kampanyaları var, üründeki etiketlerdeki kodları girip hediyeler vs veriyor, mini cooper, para ödülü vs bunların çıkması zor ama yiyecek ödülleri gırla: kaç kere beleşe dondurma, strudel, sundae, sandwich ,içecek, foto albümü, şifreli televizyon üyeliği vs çıktı bana. Cüzdandaki kuponları paylaşayım: imgim.com
Canan karatayı getirin, fast foodcu olmazsa adam değilim:)

Burger King de yapıyor bir şeyler ama Burger King ezik, şubeleri bomboş, kafa dinlemek, ayda yılda bir whopper hasretini dinlemek için gidilir

İngiltere'de vegan burger yemiştim ben de. Turkiye'de yok, olsa ara sıra Mc donalds'a da yolum düşer belki.

Polonya'da lahmacuna sarılı döner dürüm görmüştüm. Türkiye'de bile yok.

aziz yıldırım'ın herhangi bir firması ile iş yapıyor olması?
bu kadar insan cidden futbol için orada olabilirler mi sizce?

Galatasaraylıyım bana da hiç mantıklı gelmiyor. bir fenerli gibi empati kurduğumda hakikaten aziz'e verilmesi için sebep yok. ali koç'un açık ara yapması lazım.

bizim seçimler gibi 4000 kişi oy verse hadi bunlar aziz'in bağladığı adamlardır, seçilir deriz. ama 20000 kişiden daha fazla üye oy verecek. kontrol edilemez bir rakam. buna rağmen seçilirse bırakın tiyatro seyredin.

@dedim dedim de kime dedim tamam da diğer taraf Koç Grubu. Düşük profilli kimsenin tanımadığı Mustafa Cengizler, Yarsuvatlar olsa neyse. Kongrede Koç grubunda ekmek yiyen insan sayısı, Aziz ile iş yapana kıyasla daha çoktur herhalde. Aziz küçük esnaf gibi bir şey kalır Koç grubunun yanında

@speedy
onu bilemezsin hacım. kim daha fazla ekmek dağıtıyorsa o seçilir işte. yani çok parası olması çok dağıttığı veya dağıtacağı anlamına gelmiyor.

bir gs olarak fb'lilerin aziz yıllarını tam anlamıyor olabilirim ama bence ali koç gelirse bir 2-3 sene fb şu anki halini arar sportif başarı olarak, çünkü bir idealist düzen elbisesini siz ona uygun olmayan birine giydirirseniz bu sırıtır, bu şişman bir adamın slim-fit gömlek giymesine benzer bir nevi; ortamı, şartları da hesaba katmak gerekir; evet ali koç'un anlattıkları son derece ideal düzen, ideal spor, adam olimpiyatlardan bahsediyor, bir başkan vizyonu olarak inanılmaz ama her şey teoride olduğu gibi olmuyor, uygulamada olayı etkileyen yüzlerce değişiken var.

mesela en basiti fb sıkıcı futbol yerine hucum futboluna geçecek diye aykut'u gönderir, bunun için büyük değişikler yapıp takımın mentalitesini 3-5 ayda değiştirmeye kalkarsa, gs direkt 5. yıldızı takar bu sürede; uzun vadede sabırsız insanlar yüzünden başarı da gelemez, komple çıkmaza girilebilir.

kısaca bir şeyin idealini ortaya koymak o ortama bol gelebilir, bu şekilde düşünüp aziz'e oy verenler haklı olabilir.

Beyinsiz oldukları için.

@gezegen olan pluton bu seçim hakkında okuduğum en aptalca yorumu yazmışsın.

"ama bence ali koç gelirse bir 2-3 sene fb şu anki halini arar sportif başarı olarak" be akılsız, takım dört senedir şampiyon olamamış, hangi başarıyı arayacak. Başarısız olsak bile takımın arkasında olacak tüm taraftar.

Gördüğüm en aptalca benzetme olan gömlek benzetmesine cevap bile vermiyorum.

"mesela en basiti fb sıkıcı futbol yerine hucum futboluna geçecek diye aykut'u gönderir, bunun için büyük değişikler yapıp takımın mentalitesini 3-5 ayda değiştirmeye kalkarsa, gs direkt 5. yıldızı takar bu sürede; uzun vadede sabırsız insanlar yüzünden başarı da gelemez, komple çıkmaza girilebilir." hahahahaha abi kısaca ben galatasarayliyim aziz'in gitmesini istemiyorum desene. bu yorum diğerlerinden de aptalca, neymiş aykut'un yerine başkası gelirse ilk sene başarılı olamazmis, sanki ersun, zico, daum(2 sene) geldikleri sene şampiyon yapmamış gibi. Bu beyinsiz adam şl çeyrek finale çıkmış adamı kovdu, bu takımı lig tarihinin en erken şampiyon yapan adami olan ersun'u kovdu.

Neyse bu aptalca yorumlarını galatasarayli olmana bagliyorum, aziz'le çok mutlusunuz çünkü.

Ali Koç başarısız olabilir ama taraftar hep arkasında olacak, takımına kusmeyecek, sizin korkunuz bu.

Bu adamın seçilmesi ülkenin seçimi için de spoiler olur, o kadar diyeyim. Rte gibi, aynı kafa.

Eğer aziz yıldırım seçilirse, cumhurbaşkanlığı seçimi için de umudum biter, rte alır kesin. Biri gitmeden öbürü gitmez.

Ali Koç gibi donanımlı, centilmen bir adamı seçmezlerse yazık olur.

Londra'da iken Londra terör saldırısı olmuştu, o zamanlar bana da uluslarası her yöne benzer bir şey yapmışlardı, son günlerde bulunduğunuz yerde afet, kötü bir kaza vs var mı?

istanbul’dayım :)

1. Dünya Savaşı daha dün sayılır yahu. Bildiğim kadarıyla ta 1600'lerde başlıyorlar göç etmeye. Zamanla o hale gelmiştir. Lobi amacı olduğunu pek sanmam. Sonuçta Hitler gibi Paris'e, Londra'ya saldırmış bir insanın ABD'den çekineceğini düşünmüyorum.

alman kökenli derken melting pot öncesi mi sonrası mı?
öncesi ise gayet normal. zira o yıllarda sadece ingilizler gitmedi amerikaya. tüm avrupa göç etti yeni dünyaya.

Bahsettiğin Almanlar tarihte Volga Almanları olarak geçer, bunlar 18. yizyılda Rusya'ya göç etmişlerdir, planları arasında Amerika'ya göç etmek yoktur ama 19. yüzyılda Rusya'dan sürgün edilince mecburen Amerika'ya gitmişlerdir, hiç öyle lobi yapacak durumları yoktu bildiğin ilticacı konumundalardı.

O Almanlar 1. Dunya Savasi'ndan cok cok daha once ABD'ye gitmisler. Hatta ilk dunya savasi basladiginda coktan asimile olmuslar. Onlara Alman diyemeyiz, onlara Alman demek Turkiye'de cok Hitit'li Sumer'li var demek gibi bir sey.

Henry Ford gibi sanayicilerin Hitler'le olan iliskilerini biliyorum ama alman-amerikanlarin lobiciliklerinden haberdar degilim.

AMA:

Usttekiler yaniliyorlar, alman komunitesi, buyuk sayilarla gocmus olmanin da etkisiyle, dillerini kulturlerini korumuslardir. Ozellikle 1. Dunya Savasi'na dek yuzlerce Almanca gazete basip, suruyle dernek kurmuslardir.
www.youtube.com

2. Dunya Savasi oncesinde ise bildigin The Man in the High Castle dizisindenmis gibi duran sahneler ortaya cikmistir: www.theatlantic.com

en.wikipedia.org

Amerika'nın hepsi göçmen. National Security Advisorları yani amerikanın dış politikasını belirleyen zatı muhteremlerin hayatlarını araştırın alayı göçmen, Yahudi, savaştan, yoksulluktan bilmemneden kaçıp gelen adamların çocukları, en.wikipedia.org(United_States)#List_of_National_Security_Advisors

kayda değer birşey yaptıklarını sanmıyorum ama sorduğun şekilde bir irish lobisi var ve ira'ya yıllarca para göndererek yardımcı olmuşlardır.

işkembe çorbası

buz pateni. net.

yer elması

Absent. Hayatımda böyle iğrenç bir şey ne yedim ne içtim.

Bir kargo "Geldik yoktunuz" gönderisini almak için Reşitpaşa keşfi.
Bunu bir mesai günü, öğle tatilinde yapmak.

batırık

rakı

raki +1

Bülent Ortaçgil dinlemek

motorsiklete binmek
dik açılı su kaydırağından kaymak

Kova

horseradish sosu, Türkçesi bayır turbu daha isminde meymenet yok, kazara almış bulunduğunuz sandiviçi, yiyeceği direk çöpe atın, denemeye bile tenezzül etmeyin. Bulunduğu yiyeceğin affedersiniz ağzına sçıyor.

sweet potato cipsi, cipsin şekerli olanı, bi kere tatsıysanız hatırladıkça bile böğüre böğüre kusasınız gelir.

İdam gelecekse bu ürünleri yiyecek diye bulmuş olan kişilere gelmeli

- Topuklu ayakkabıyla toplu taşıma,
- Çarkıfelek meyvesi denen nesne,
- Kuş üzümlü dolma türevleri,
- Afilli adı olan içeriği vasat bilumum cafemsi pıtırcık,
- Bazı şehirler (gitmemek için bir hayat değiştirecek kadar)
- Bazı kargo firmaları :)

Daha gider... :)

Dönme dolap
Avokado

rakı+1 daha

Gondol.

Adaçayı

Domates reçeli

Şarap bazli içkiler var party mi ne adi portakal vodka aromalisini içmiştim cok kotuydu, gerci çabuk sarhoş olmak icin fena olmayabilir ama tadi rezalet

Bakla yemek
Gondol
O kızla tatile gitmek

Suşi

vegemite igrenc
rezene cayi igrenc
rakiya bir sans daha verebilirim.

@speedy

Horseradish süper ya. Sosisle acayip güzel oluyor. Yarın gidip alayım canım istedi. :)

Soruya cevap:

Lunaparktaki manyak gibi sağa sola dönüp duran garip aletlere binmek. Lanet ettim hayata.

Badem sütü
Chia tohumu
Kokorec
Hardal
LCW, defacto esofman, arasi hemen yirtiliyor

İncir. Çocukken bi tanesini açınca içinden kurt çıkmıştı. Çocukluğun dev hayal gücüyle oldu mu sana incirin içindeki o yüzlerce beyaz şeyler kurt. Yüzlerce kurt incirin içine girmiş fıldır fıldır takılıyorlar. Hemen attım yere. O günden beri de ağzıma sürmedim. Hayal gücüm hala ne zaman incir görse içindeki o yapıyı kurt çiftliğine benzetebiliyor da.

Triatlon yapmak. Ironman. Asla. O yüzmeden sonra bisiklet var ya. Bacak damarlarım yarılıp bütün kanımi boşaltacağım sanmıştım. Ölďüm dedim ya, öldüm. Kalbim inflak edecek. Buraya kadarmış velvo. (._.)

balık yemek

chai tea latte!
tek seferde denemelik çok şey tattım, abidik gubidik canlılardan deneysel karışımlara ancak hiç biri bu kadar dayanılmaz değildi. işin daha tuhaf tarafı, seve seve bayıla bayıla içenler var bunu. elimde imkan olsa bunu seven insanları bir araya toplar hepsine damak tadı nedir, nasıl oluşturulur dersi verirdim. öte yandan üzülüyorum, bir insan bunu sevecek kadar nasıl düşük kalitede bir damak zevkine sahip olabilir diye. hayat geçmez öyle :/

diğer ise gondol. aklım çıkmıştı, zaten yükseklik korkum var, aşağı çöküp bitmesini beklemiştim.

extacy

midye tava, dışındaki kıtır kısım yine iyi ama içindeki vıcık vıcık yer bana çok ters

beyin

süt çorbası (tuz,süt, yağ karışımından oluşan çorba)

at kestanesi asla
wasabi asla
yamac parasutu buyuk ihtimal

Bong

hurda altın diye bir şey çıkartmışlar. özellikle suriye üzerinden gelenlerde bolca çıkıyor diyorlar. bildiğim kadarıyla çeyrek değil daha çok takıda oluyor o iş ama.

esnafın dükkanı nerede açtığından çok zihniyeti sorunlu.

Alip ciksaydin ne uzuyosun kendini. Sanki baska yer yok o da akillanirdi.

tipik esnaf +1. ya biraz da onların açısından bakmaya çalışıyorum olaya. aslında haklı gibiler. neticede içeri giren insanda ilk gördükleri şey doğal olarak kıyafet ve tip. ee her esnaf da kazıklana kazıklana gidiyor bu yolda. tabi usta esnaf daha dükkana girmeden profilini çıkarır koyar masaya. acemi bir tipmiş herhalde.

niye bunu yapmasına göz yumdun ki. çıkıp gitseydin, o da kıyafetine tuhaf tuhaf bakmadığı müşterileriyle mutlu olmaya devam etsin.

adam haklı eşofman ve şişme montla gezen tiplere güvenmem.

Insallah bir 150 yil sonra giydigimize gore yargilanmadigim gunleri goruruz.

madem bu kadar rahatsız oldun, niye pısırıksın? adam senin müdürün değil, baban değil, maaşını ödemiyor; o halde ne diye "ne bakıyorsun?" diyemiyorsun? burada yakınmaktan daha etkili olmaz mıydı sence?

Hayırdır bi sıkıntı mı var diyemedin mi?

Benim sürekli alışveriş yaptığım kuyumcu da bir keresinde bir çeyrek altından şüphelendi mi ne olduysa o da cama attı birkaç defa altını. Ayrıca yazı-tura atar gibi fırlatınca çıkan sesi de fikir verebiliyor anladığım kadarıyla.

Ya imajın alışık olduğu gibi olmadığından altınını incelemiştir yahut altınında onun ilgisini çeken (tezgaha atmasını gerektiren) bir şeyler olduğu için "bunda çakallık yapacak göz var mı" diye bakmış da olabilir. Bence kafana takmanı gerektiren bir şey yok.

Söylediğin gibi bir kere ben de süzülmüştüm ama. Bir haftasonu sabahı, sabahın kör saati, kardeşim yataktan kaldırmış "beni falan yere götür" diye. Ben de götürüp geri gelir yatarım diye pijamalarımı bile çıkarmamış, üstüme paltomu almış gitmiştim. Eve dönerken arabanın yetkili servisinin açık olduğunu gördüm. Yakın zamanda akü değiştirdiğim için teyp kod istiyordu ve bilmiyordum. Onu öğrenmek için o halde servise girdim. Selamımı boka bakar gibi ve aynı öyle tepeden tırnağa süzerek zoraki aldı. "Yataktan kalkıp geldiğim çok belli oluyor herhalde" dedim. Konuyu söyledim, "ruhsatın varsa buluruz" dedi üstten üstten, artist artist. Artık sinirime nasıl dokunduysa, açıktan bir şey söylemediğim halde, ondan öyle daha üstten daha artist artist konuştum ki çaycıyı görünce "çay içer misin abi?" diye sordu en son :)
Evet gerçekten de "ne giyiyor olduğumdan sana ne" fikri haklı ama ne yazık ki gerçek hayatta karşılığı yok.
Keşke sen de onu aynı şekilde süzüp altınlarını geri alsaydın. Yahut verdiği parayı ışığa falan tutmuş olsaydın. Ama olmuş artık. İnsanın basireti bağlanıyor işte bazen. Düşünme.

Mahalle kuyumcusuna gitsen neyse de, akmerkezde eşofmanla gezen adama bu muamele normal ya. Bunu İngilterede amerikada zenciler yapar, etrafta beckham gibi oğlanlar manken gibi kızlar vardır, bizim zenci yataktan kalktığı eşofmanla, hatta kapüşonu da kapatıp gezer en kral mekanlarda, sanırsın yanlışlıkla ışınlanmış oraya

bunun sebebi ne hocam? mesela c bazen k, bazen s diye okunuyor. bu da mı onla ilgili?

bir de "c" sembolü "ce" diye okunur diye belli bir kural varsa nerde yazıyor?

bir kere türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değil, bunu unutun.

tabii kime göre, hangi dile göre ne nasıl okunuyor konusunda haklısınız. herkesin ana dili kendisine kolay geliyordur. yıllar önce ingiliz bir hocam vardı, sınıfta bir deneme yapmıştık hatta, duyduklarını doğru yazabilecek mi diye, izmir’in izmer olarak yazılmamasına şaşırmıştı:)

diksiyon kursuna da gitmiştim mesela, oradaki hoca da -ki kendisi dt oyuncusu, hatta sanırım konservatuarda hocaydı- çocuğunun okula başladıktan sonra, okulda “türkçe yazıldığı gibi okunur” diye öğretildiği için konuşmasının bozulduğundan bahsetmişti.

bir kere şu yanlışı düzeltmek lazım.

Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Türkçe derslerinde her ne kadar böyle öğretirlerse de bir tiyatro okuluna giderseniz böyle olmadığını öğretirler size.

Ayrıca yazıldığı gibi okunur diye açıklama yapmak yerine "fonetik bir dildir" diyebilirsiniz. Yani Türkçede her sesin bir harf karşılığı vardır ve konuşurken kullandığımız her ses bir harfle belirtilir. ingilizcede sesleri belirtmek için birden fazla kombinasyon kullanılabiliyor. Fark burada.

Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değil. Burada spiker Gülgûn Feyman anlatıyor: m.uzmantv.com

Türkçe yazıldığı gibi okunmuyor diyip aykırılık peşinde koşan tipler var ya onlara kızılcık sopasıyla girişeceksin. Ulan adamların yazılışı aynı, fiil ya da isim olmasına göre farklı telaffuz edilen kelimeleri var, telaffuzunu daha önceden duymadıysan hayatta doğru telaffuzu tahmin edemezsin, entelimiz bir kaç istisna öğrenmiş, çıkıntılık yapacak diye yok türkçe yazıldığı gibi okunmuyor ya diyor

Yazıldığı gibi okumak diye bir şey yok ki. Her harf sembolü her dilde kendine özgü bir ses ile ifade edilir. Akademik olarak dil eğitimi alanlar bilir bunu. Veya doğru ses/iletişim eğitimi de aynı şekilde.

Örneğin a sembolü Türkçe'de ağ şeklinde ifade edilirken ingilizcede ey şeklinde. Ä derken duyduğumuz ses ey derken duyulan sesden farklı. Ama bize ağ doğru ey yanlış gibi geliyor.

emfuzi + 1

bir de şu var ki, kullandığımız her sesin alfabemizde karşılığı yok.

örneğin kapalı e ve nazal n sözlü dilimizde var ama yazı dilimize dahil edilmemiş.

Türkçe bilen biri ilk kez karşılaştığı bir kelimeyi telaffuz etmekte zorluk çekmiyor çünkü teleffuz kuralları oldukça tekdüze. İngilizcede ise farklı harf kombinasyonları çok farklı şekillerde telaffuz edilebiliyor. Mesela one ve van kelimelerinde hiç ortak harf olmamasına rağmen telaffuzları aynı. Mümkün değil ama anadili İngilizce olan birisi hayatında one kelimesiyle karşılaşmamışsa one'ı van şeklinde okuması imkansız. Türkçede ise ilk kez karşılaştığımız kelimeleri genellikle hatasız telaffuz edebiliyoruz.

Türkçe birkaç istisna dışında yazıldığı gibi okunur. O uzman tv videosunu yillar once izlemiştim aşırı saçma örnekler vardı günlük hayatta asla o şekilde okunmayan, hatta sonra trt spikerlerine özel olarak dikkat ettim hiçbiri ordaki gibi okumuyordu.

İngilizce'de alfabede a ey diye okunmasina rağmen sözcüklerde ey diye geçmiyor, duruma gore bizdeki a gibi duruma göre e gibi oluyor. C si diye okunuyor ama k de olabiliyor. Bunun gibi pek çok harf var. Ama Türkçede her harf her defasında aynı şekilde okunuyor.

Arkadasim Tukce yazildigi gibi okunan bir degilir bir sefer. Yazildigi gibi okundan dil yeryuzunde yoktur bu iki.
Yazildigi gibi okunan tek dil Latincedir o da olu bir dildir. Yani yazildigi gibi okunan/okunmayan tartismasi anlamsiz.
Uzman tv videosu nedir bilmiyorum da yazildigi gibi okunan dil degil Yazildigi gibi okunan dil olmaya epey yakin diyebiliriz en fazla.

Türkçe yazıldığı gibi okunmaz diyenler, abi-ağabey(ki böyle yazan kimse kalmadı), yapıcam-yapacağım dışında örnek verir misiniz? o videodaki değil-diil ya da sonra-soora gibi uydurma şeylerle gelmeyin ama, diil ne yahu, biri bana öyle diil dese ciddiye almam kendisini.

ki bunlar yazıldığı gibi okunmaz savına destek de değil çünkü sadece diksiyon kuralları. yoksa nice yazdığımız zaman sözcükteki harflerin alfabe seslerinin aynılarını çıkartıyoruz n i c e olarak. gidip nays diye okuyarak sözcüğü değiştirmiyoruz. yapacağım yazıp yapıcam dediğimizde de sadece okuduğumuz sözcük değişiyor sözcüğü nasıl okuduğumuz değil.

edit: eksisozluk.com mesela şuradaki açıklamalardan yazıldığı gibi okunur diyenlerin açıklamaları çok daha mantıklı. telaffuzu istediğiniz gibi yapabilirsiniz ama okunuşu fonetiktir türkçenin.

feyman'la dalga geçmeden evvel aldığı eğitimi falan gözetseydiniz iyi olurdu.

verdiği çoğu çekimli fiil örneğinde yaptığı telaffuza "daralma" deniyor. türkçe'de böyle bir şey var.

mesela n-b çatışması denen özellik yüzünden yazımı telaffuza uyacak şekilde değiştirip çarşanbayı çarşamba yapmışsak dilin değişme özelliğini hesaba katarak konuşmak gerektiğini, yazılı olmasa da bazı kuralları takip ettiğimizi veya kolaylığın bizi yeni kural yaratmaya ittiğini anlarız.

ben feyman'ın verdiği örneği hakikaten enerjime bağlı olarak iki türlü de kullanıyorum ve ünlü daralmasının telaffuzda bir zorunluluk olup olmadığından emin de değilim. yani gidicem yerine gideceğim dersem Türkçe'yi bozuyorsam bundan haberim yok. yani bu kural bir beklentiye dair bile olabilir, fikrim yok.

ama kurallar sürekli değişiyor. bakın mesela eski kurallara bakarsak Türkçe'de, İngiilizce'de gibi özel isimlerin yapım ve daha sonra çekim eki aldığı durumda kesme kullanılmalı. çünkü bir kategori olarak Türkçe de Türk gibi özel bir isim. Aldığı yapım eki dünyada var olan tek bir dili anlatıyor, isim hala özel. Ancak bugün bu kural değişmiş durumda.


yazıldığı gibi okuma dendiğinde, dilbilimciler falan bunun her ne kadar yanlış bir tabir olduğunu belirtseler de ben burada sıkça bahsedilen şeyi anlıyorum ve bunu şöyle özetleyebilirim:

dilin alfabesini bildikten sonra bir kelimeyi sıkıntısız okuyabilmeniz yani alfabenin sizde yarattığı telaffuz beklentisinde yanılmamanız.

belirtildiği gibi bir sesli harfin kapalı ve açık formu, kaldırdığımız şapkaların yarattığı nüansın yazımda da bir fark yaratmaması vs. dilimizi yazıldığı gibi okunan bir dil yapmaktan çıkarıyor olmakla birlikte özbeöz Türkçe kelime köklerinden bahsediyorsak bu durum aslında halen geçerli olmuş oluyor.

zaten çoğu dilin yazıldığı gibi okunur genellemesinden uzak olmasının nedeni de barındırdığı yabancı kökenli kelimeler.

car ve cat örneğindeki gibi farklı iki kelimede aynı harfle temsil edilen iki farklı sesi gittikçe daha iyi tahmin edebiliyor oluşunuz, ki ingilizce'de bu çoğu zaman mümkün, sizin heuristic olarak algıladığınız ama adını koyamadığınız bir kurala işaret ediyor. demek ki orada aslında bir kural var yani.

kelime kısa bir kelimeyse ve a'da vurgu varsa, a'dan sonra r geliyor ve kelime r veya r+ bir sessiz harf ile bitiyorsa a "al" derkenki gibi okunuyor. scar, star, smart, start, part, tart, barn, harm, arm, farm, charm, dark, stark, snark, startle, spark, chart, fart, barf, scarf, sharp vs

istisnalara örnek: a'dan önce w gelmesi warm, swarm, swart, warn, warp vs (ama mesela swat bir acronym olarak sıwat olarak okunuyor)

ama a'dan önce sesli harf gelirse okumanın değişmesi istisna değil kural gibi. genelde değişiyor zira. fear, liar vs

ancak kelime iki heceliyken vurgu ilk hecedeyse okuma değişiyor:

"rampart"--> rempırt (açık e)
"standart"--> stendırt (//)

custard, haggard vs...

6 harf ve daha uzun kelimelerde genelde birleşik kelime veya ön ek, son ek devreye girdiğinden bunlar kuraldan muaf oluyor.

ama mesela vurgu ilk hecedeyse, yine aynı şey:

carpet, garment, harbor, harvest, harness, market, sarcastic, sardonic, ardour, ardent,arson vs...


ne zaman nasıl okunacağının tanımı da sanırım kelime kökenlerinin ait olduğu kültürlerle gelmiş.

ancak car'ı neredeyse açık e ile "ker" olarak okuyan İrlandılar, sanıyorum İskoçlar ve belki de bu yerlerden gelip yerleşmiş ve artık İngiliz sayılan çeşitli yörelerden İngiltere insanı da var. Bunlara dialekt denebilir ama orijinini nereden aldığına bakarsak kim bilir belki aslında zamanında dilalekt olan "kar" telaffuzu bugün kural olmuştur.

toparlarsam bence bu işlevsel bir tabirdir. bir dil için bu söylendiği zaman biz, alfabesini öğrendiğimizde o dilin telaffuzunun bizi tahmin açısından çok zorlamayacağınız anlarız. demek ki böyle bir şey de aslında var çünkü bu bir realite. sadece kullandığımız tabir yanlış "neredeyse yazıldığı gibi okunan" diyelim o halde, bitsin gitsin.

severim. ritter sport, merci ve bir de şunu denedim:
www.friars.co.uk

bu tür paketli olanlarda nedense bir yapmacık marzipan tadı, ne bileyim bir plastik tadı var gibi. güzeller ama samimi değiller. bu işin hakkını yapan yerler var, böyle baklava kutusunda alıp gömmelik, onlar süper oluyor.

sunu birakip gidiyorum ben www.ritter-sport.de

@killerbee, badem ezmesi bademin ezilmiş halidir, marzipan ise badem ezmesinin içine şeker katılarak tatlı eklinde yenen halidir. marzipan da 10 yıldır moda olmuş afilli bir snack değil ayrıca, marzipan adı altında ürünleştirildiği için adı marzipan.

nefret ediyorum sahsen. acayip cirkin bir sey bence. adini da sevmiyorum zaten, yerel televizyonda bet sesiyle sarki soyleyen, saclari boyali pacoz tipler gibi.

Killerbee +1, Badem ezmesinden tek farki marzipanda aci badem de oluyor biraz. Severim ben, hele images-na.ssl-images-amazon.com bu oldu mu tadindan yenmez.

ne gereksiz bir şeydir o ya, şeker komasına sokar o adamı. Çikolata bar gibi satılanlardan bahsediyorum

Olmasaydı dünya çok daha güzel bir yer olurdu.

sanırım hiç denemedim ama bence severim çünkü bademe dair her şeyi sevebileceğimi düşünüyorum şu an

marzipan, badem ezmesi...vs artık ismi cismi ne olursa olsun her türlüsünü yerim. almanlar da seviyor baya, çok var marzipan ürünleri buralarda, güzel oluyor pastası mastası da. ritter sport'un çikolatası da lezzetli, bitter olması önemli etken yalnız, sütlü çikolata ile olsaydı çekilmezdi sanki. bir de şu şirin marzipankartoffel dedikleri şeyleri seviyorum. bazısı aşırı şekerli oluyor gerçi, onlar kötü i.hizliresim.com

çok severim, mozart alıyorum son bir kaç seferdir.

tüm büyük başlar var işte , adamların trafiği ters yönde hepsi uk'e özel arabasını yapıyori automotive industry in the uk, list of car manufacturer diye aratın.Ford'un Dagenham denen dandik yerde hayvani bir tesisi var, filmi falan da vardı

Toyota'nın da fabrikası var orada. Bazı modelleri orada yapıyorlar. Japonya'da da araçların direksiyonları sağdadır bu arada, ek bilgi olsun.

Opel'in de adi degisik bu arada. Vauxhall diye bir marka ismi var. Opel'in araclari bu marka adi altinda satiliyor. 2. dunya savasi'na uzanan bir hikayesi var.

Bentley, Aston Martin, Rolls-Royce, Morgan, Lotus, Jaguar, Caterham, Land Rover, MG Rover, Mclaren, Mini, Tvr

Genellikle ya ultralüks yaparlar ya da süperhafif ufak go-cart tipi pist canavarı yaparlar öyle severler.

İngilizlerin kendi sermayeleri olarak bir firma bile kalmadı. Hepsini yabancılar ele geçirdi;

www.wikizero.info


www.wikizero.info

Rover, hatta amblemi İngiliz kraliyet arması.

Kapari mi acaba?

@duptıs yok onu yiyebiliyorum salatada falan denk gelince. tarif edebilsem keşke tadını:) ama eminim daha önce denk gelen olduysa direk anlar yani ne olduğunu:) uzakdoğu mutfağında da kullanılan bir şey olabilir.

Sossuz olsun diye siparis verirsin de kac yildir avrupadayim hic oyle garip biseye denk gelmedim ben :/

Bende bir sandivçte denk gelmiştim Avrupa'da öyle bir sosa. Beyaz renkliydi mayonez sanmıştım ama kokusu ve tadı berbattı. Tadı böyle acı bir tada sahipti ama bildiğimiz bir acı değil böyle mide bulandıran sanki bozuk bir şey acılaşmış gibiydi. Verdiğim paraya acıyıp yemeye devam etmiştim :'(

Mobilim editleyemiyorum editi:
Dediğim sandiviç markette hazır satılan baget sandiviçlerdendi bu arada.

Avrupa nın neresinde denk geldin?
İspanya ve Portekiz mutfağında öyle bir şey Yok gibi

@benaslindayohum İspanya değildi orada yediğim her şeyden memnun kaldım bugüne kadar.
Almanya ve Polonya da ama oraya özgü restaurantlar değildi.

kisnis bence. avrupa mutfaginda yaygin olup da turklerin nefret ettigi seylerden biri.

@mayeskuel evet sanırım kişniş ekşi de yorumlara baktım çoğu kişi benimle aynı fikirde:) çok teşekkür ederim.

eğer kuze avrupada denk gelseydiniz şu olabilir mi:
www.selver.ee

ben hayatımda böyle iğrenç bir şey yemedim. ayakkabı boyası gibi bir kokusu ve aroması var.

eğer kişnişse sakın gürcistana gitmeyin.

köri mi acaba?

horseradish sos tur o www.google.com.tr Normalde nimettir, bunu bulamayanlar var kafasında bir insanım bir ısırıkta küfredip, atmıştım, bir sandivici. Sonrasında gel zaman git zaman merak edip neymiş la bu diye süpermarketin sitesine girip ürünü bulup içindekilerine baktım, tek olağan şüpheli o gözüküyordu.

kişniş demeye geldim denmiş ama olsun yine de: kişniş. dereotunu sevmezdim ta ki kişniş yiyene kadar. şimdi dereotuna denk gelsem "olsum daha kötüleri de var" deyip geçiyorum.

cagdas +1

biz türklerde nasıl bir kuyruk acısısıyla bu ingilizce her seferinde mevzu oluyor.

eğitim sistemimiz yüzünden kompleks sahibi olduk galiba. "tedrisat-i deformasyon" diye bir kavram da saçmalayayım ortaya. (:

Ben bunu geçende yazdım da beni de topa tuttular. Türkçem bozukmuş bir de ne diyelim öyle olsun.

Cenk'in ingilizcesini beğenmeyen şunu dinlesin; youtu.be

Heriflerin ana dili İngilizce olduğu halde bir Amerikalı sittin sene anlayamaz bu köylüyü.

Demek ki neymiş? Sen anlıyorsan, seni de insanlar anlıyorsa olay bitmiş demektir. Elin new orleanslı orta yaş siyahi amerikalısı sanki düzgün ingilizce konuşuyor da türkler posh brit aksanıyla konuşacak.

Hayatımda bir türkün ingilizcesini eleştiren bir başka türk kadar eziğine rastlamadım.

Ortalama bir ingilizce, cidden dalga gecilecek bir yani yok.

Şimdi izledim dalga geçilecek hiçbir yanını bulamadım. Arada hataları falan var. Çok akıcı değil tekliyor ama yabancı ülkede röportaj yapıyor. Olması ilginç değil. Kaldı ki futbolcu olarak ihtiyaç duyduğu/duyacağından fazla ve iyi ingilizce öğrenmiş belli ki. Aksanı da temiz.

Bu ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı ingilizce konuşamıyor (gerçi başbakanın Türkçe de kötü) ve hadi onları geçtim, çatır çatır konuşabilmesi gereken dışişleri bakanı İngilizceyi yeni öğrenen ortaokul öğrencisi gibi konuşuyorken Cenk'e laf ediyorlarsa ya kıskançlıktır ya da @cagdas donem kuramcisi +1

Not: FB

konuşması gayet yeterli ama beni asıl şaşırtan soru soran kişiyi anlaması oldu. ben birçok yerde tam anlayamadım. yutarak konuşuyor.

listening i bayağı iyi demek ki.

çağdaş +1

Babelin çektiği videolarda cenk tosunun ingilizcesini gördüğümde bayağı şaşırmıştım gayet iyi iletişim kuruyor bence.

Gittiği yer Liverpool, önce Liverpool'lılar bir zahmet İngilizce öğrensin, sen Muş'taki adamın konuşmasını nasıl garip buluyorsan, İngiltere geneli de Liverpool'ları anlamıyor. Mesleği de futbol, vocabularysi: belli difficult game, have opportunities falan a dan z ye hepsi aynı şeyler söyleniyor tüm dünyada

Almanya'da değil ama Paris'te geldi aynı şey başıma. Ben bildiğin günlerce -ahlaksızca- biletsiz bindim metrolara. Nasıl olsa kontrol olmuyor mantığıyla. bir gün yakalandım, adam para istedi, param olduğu halde vermek istemedim, 70-80 euro istediler. kredi kartı ile de çekeriz falan dediler ben iyice vermemeye direndim. sonra tehdit etti polis gelecek falan, gelsin dedim.

en son pasaportuma ceza ceza yazdı yolladı beni. sonra o pasaportla başka yerlere falan gittim bir sorun çıkmadı.

bu işin "raconu" param yok diyip pasaporta yazdırmak. tabii asıl racon biletsiz binmemek de, unutarak da olabilir diyelim biz. pasaporta işlenince genelde giovanne'nin dediği gibi oluyor. sanıyorum bir kere cezanın buradaki adresine tebliğ edildiğini söyleyen biri vardı facebook'ta ama tam emin olamadım.

italya'da başıma geldi. birinde okula gidiyordum. zabıta (policia municipale) bindi otobüse. pasaportum yanımda değildi. kimlikten ismimi yanlış yazdı ceza makbuzuna. adresi kafasından salladı. hiç bir geçerliliği yoktu cezanın yani. bitti gitti.

ardından salerno'dan napoli'ye gidecektik erasmus'un son günü. bölgesel tren yoktu o saatte. biz bölgesel tren bileti aldık buna rağmen. atladık daha uzun menzilli ve pahalı (fakat hızlı olmayan) trene. bilet kontrolcüsü bindi. dedi "sizin biletiniz yok gençler" biraz ağladık "yanlış bilet aldık bak uçağı kaçıracağız." falan. en sonunda "ya sizinle mi uğraşacağım. ne halt ederseniz edin." bakışı yaptı da kurtulduk.

erasmus boyunca her zaman pasaportum evimde çekmecemde durdu sınır değiştirmeler haricinde. bir sıkıntısını da yaşamadım.

berlinde kontrolculer genelde turktur. eger turk olmasaydi senin adina ceza yazacakti ama odemeyince hicbirsey olmayacakti. genelde turistler odemezse birsey olmuyor. ama berlinde ikamet edenler odemek durumunda, cunku hic alakasiz bir sekilde o borc onune cikabilir. ornegin banka kredisi cekerken vs. red alabilir ama neden red oldugunu bilemeyebilir. Ya da o borc avukata verilebilir, 50 euro olan bor avukat parasi ile 1000 euroyu bulabilir. Kucuk de olsa boyle ihtimal olmasina karsi almanyada ikamet edenlerin odemesi iyi olur. ama turist olunca problem olma ihtimali cok cok dusuyor ama yine de odemekte yarar var. gun gelir vize departmaninda biri dur bi bakayim bunun yedigi herhangi bir ceza var mi diye berlin BVG ye sorarsa 50 euro icin basin agrir, vize vermemek icin kendine neden bulur.

Emrahday+1
Ayrıca kontrolcülerin sana herhangi bir fiziki müdahale ya da alıkoyma gibi hakları da yok. Çeker gidersin indirdikleri durakta en fazla.

geçen bununla ilgili bir haber vardı. amerikalı bir çift yanlış bilet almış ceplerinde para da yokmuş. atm'ye kadar beraber gitmişler. parayı almışlar bunlardan. abd'li çift polis falan çağırmış hatta çünkü kontrolcüler sivil giyimliymiş vs.

normalde turistlere sadece ceza yazılıyor diye biliyorum. ama olağanüstü durumlarda parayı hemen de alabiliyorlarmış. prosedür şu şekildeymiş:

A Deutsche Bahn spokesperson told The Local that “normally our employees give passengers who travel without tickets a demand of payment which must be met within a 14-day period. Payment of an increased demand for compensation in cash is only demanded in exceptional circumstances.”

bu da haberin linki:
www.thelocal.de

nakit ister, eger yok dersen pasaporta yazar.

"simdi sana ceza yazsam bi yaptirimi yok, buyrun bu gece nezarete" versiyonu da vardir bunun. o anki pislik yapma istegiyle orantili yani.

@boklu yumurta çeker gidersin derken? Almanya özelinde bilgim yok açıkçası. Ama bir çok ülkede bu adamlar resmi devlet memuru statüsünde yani isterse gel bakalım diyip alıp tıkar seni nezarethaneye. İngiltere’de British Transport Police diye özel birim var, sırf toplu taşımadaki olaylarla ilgilenen. İtalya’da biz grup olarak 4-5 dakika yüzünden ceza yedik biletin süresi 100 dakika mı neymiş , adama o kadar yalvardık yakardık dinlemedi. Bir arkadaşımızın yanında kimlik, pasaport hiçbir şey yokmuş. Bildiğin polise götürüyorlardı. İtalyan profesör aranıp, 10-15 dakika konuşturulup ikna edildi, ama ceza konusunda geri adım atmadılar.

@brkylmz Onu Berlin'de yapamıyorlar. Polisi çağırmaları gerek kontrolcülerin, ki sen onlar polisi çağırana kadar kaçıp gidersin zaten.

@speedy, Almanya'yı genel olarak bilmiyorum, eyalete göre değişiyordur büyük ihtimal, ama Berlin'de seni zorla alıkoyma yetkileri yok, fiziksel olarak seni tutamazlar. Tek yetkileri seni yakalamaları için polis çağırmak.

Bu gözler çok koşarak kaçan insan gördü kontrolcülerden, kontrolcü de öyle arkasından bakıyordu.

@Noluyo yaa , aynen öyle

tr.forvo.com

@simderun eyvallah, yoklukta gider de, pratik değil, site biraz fazla karışık, britiş - Amerikan ayrımı net değil

Rica ederim. Ben Youtube'u da kullanıyorum bazen. Onun dışında maalesef başka site bilmiyorum. Belki tureng.com de işinize yarayabilir. En azından Amerikan aksanı ile İngiliz aksanı net bir şekilde ayırlıyor.

Forvo'ya +1 vermeye geldim.
tr.forvo.com sözcüğe gidince her kaydın yanında US ya da UK bilgisi var, hatta daha çok telaffuz edilen sözcüklerde Kanada, Avustralya vs. de çıkabiliyor, çok seviyorum ben.

youglish.com

youglish diyecektim bari gelmisken +1 diyeyim.

youglish +1.

italyanlar her ortamda sümkürürler, yemek toplantı vb.

Hintliler eğitim araç greçleri yere düşünce bizim ekmek (nimet) yere düşünce yaptığımız gibi öpüp başlarına götürüyorlar.

Yunanlar doğum günlerinden çok isim günlerini önemsiyor ve kutluyorlar,
İsim günü olan kişi arkadaşlarına hediye alıyor,

Ruslar ve ukraynalılar tek yanaktan öpüyor . İlk seferinde mal gibi kalıyorsun

Araplar (bilhassa urdunluler) ticaret yaparken paranın bir kısmını anlasma yapılırken firmanıza gelip veriyor. Kalan kısmını yükleme yapılırken veriyor. Faturada bedeli neredeyse yarı yarıya düşük göstermenizi istiyor.

Birde üç defa opuyorlar. Üçüncüsünde iki-uc saniye yanaginiza yapışık kalıyorlar.

polonya:
- icki sisesini acmadan once dibine dirsekle 2-3 kere vuruyorlar kotu ruhlar ciksin diye :)
- isim gunleri dogum gunlerinden daha onemli
- tek yanaktan opuyorlar.
- erkek-erkek tokalasiyor erkek-kadin hafif sariliyor

Oldum olasıya bizi sevmezler. Bizden de vaz geçemezler. Böyle nesilden nesile aktardıkları tuhaf bir kültürleri vardır.

ruslar sabah kahvaltısında pembe havyar ve krep yiyor.

Almanlar kadeh tokuştururken karşısındaki insanın gözlerine bakarlar, (bu da laf mı şimdi başka nereye bakılır diyeceksiniz tabii ki) özellikle gözlere odaklanma olayı var. adamlar gözleri kaçırmak, bardağa bakmak ya da başka yere bakmanın 7 yıl boyunca kötü sex getireceğine inanıyorlar, batıl inanç gibi bir şey

İtalyanlar bağıra bağıra konuşur, naçizane gözlemim Avrupa'nın kekoları Italyanlardır

İngilizler ota boka teşekkür eder, otobüste oyster basınca şoföre thank you diyen tipler var.

İtalyanların sümkürmesi artı bir. İtalyan profesörümü dün gibi hatırlıyorum, adam ders anlatırken cümlesini yarıda bırakıp sesli sümkürüyor, hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu.

Birleşik krallık’ta sadece kraliçe kuğu yiyebiliyor.
Hatta geçen senelerde bir türk de yemişti de haber olmuştu.

14 şubat finlandiya'da sevgililer günü değil arkadaşlık günü. millet arkadaşına hediye veriyor.

finlandiyada şubat tatilinin başladığı okulun son günü (yazın denk gelmedik, kış arası verildiği gündü, yazın da yapılıyor mu emin değilim) öğrenciler kamyonlara doluşup şehir turu atıyorlar ve yoldakilere şeker atıyorlar. sokaktan geçenler de şekerleri topluyor. ayrıca yüzlerini boyuyorlar, kostüm giyiyorlar vs.

www.google.com.tr

Slovenler 1 Mayıs işçi bayramını mangal yaparak kutluyorlar.
Slovenya'da börek çok meşhur ayrıca 2 milyonluk ülke ama zibilyon tane diyalektiği ve şarap çeşidi var. Haa en tuhafı ve bence güzel olanı da okullara (lise dahil olmayabilir emin değilim liseden) ayakkabı ile girmek yasak tüm öğrenciler ev terliği ile dolaşıyor okulda.

En çok bağıran Avrupa milletinden emin değilim. İtalyanlar mı İspanyollar mı yoksa Yunanlar mı...

Finliler (muhtemelen diğer avrupa ülkelerinde de vardır) saunaya anadan doğma çıplak giriyorlar, yalnız erkek kadın ayrı tabii.

iranlılarda "taaruf kerden" diye bir olay vardır. aşırı nezaket gösterisidir ama kesinlikle samimiyet içermez. örnek vermek gerekirse;
kapıdan iki kişi geçerken birbirlerine önce sen geç, yok önce sen geç diye birkaç kez söylenirler. mesela taksiciler, esnaflar vs ücreti önce almazlarmış, kalsın derlermiş. 3. kez falan ısrar edersen o zaman alırlarmış. bir iranlıya kıyafetini beğendiğini söylediğinde "çıkarayım senin olsun" dermiş. :D ama samimi bir davranış değil, gelenekleştiği için yapılırmış.

not: derste işledik, doğru bilgidir.

Vietnam'da erkekler evlenmek istedikleri kadilari sokak ortasinda kacirabiliyor, bu durumda kadin evlenmek zorunda -Vietnamli bir arkadasimdan duymustum-

Trobriand adalari yerlileri cocuk yasta cinsel hayatlarina basliyorlar. Yanlis hatirlamiyorsam yine bu adada deniz kenarina minik evler insa ediliyor, cocuklar gunduzleri orada oyun oynuyorlar ama bu oyunun icinde cinsellik de var -bu son bilgi baska bir ada da olabilir, emin olamadim yazarken.

Afrika'daki bazi diller click languages diye adlandiriliyor, Khoisanlar da boyle bir dil konusuyor. Nasil bir sey oldugunu Youtube'dan aratabilirsiniz.

Ceklerin buyuk bir kismi ateist. Ilginc bir bicimde Orta Cag kilisesine bas kaldiran ilk kisilerden biri -Jan Hus- Cek. Dahasi, 16 Nisan Referandumunda en yuksek Hayir orani Cekya'dan cikti :p

Tanimbar Adalarinda cocuklar icin takas sistemi vardir. Cocuk biyolojik ailesinde kalmak zorunda degil.

Papua Yeni Gine'deki Etoro halkinda hame diye bir kavram var. Gucun kaynagi oldugu dusunuluyor ve menide yogunlastigina inaniliyor. Bunun dogustan gelmedigi, sonradan kazanilmasi gerektigi dusunuluyor. Bu nedenle, erkek cocuklar 10 yasindan 20'li yaslara kadar erkeklerle oral yolla iliskiye giriyor ve bu gucu kazanmaya calisiyor. Yetiskin erkek genellikle cocugun ablasinin kocasi oluyor. Homoseksuel iliskinin, yetiskin olanin gucunu tukettigine inaniliyor. Bu gelenek devam ediyor mu bilmiyorum ama NNeoliberal Genetik kitabinda okumustum.

Bundan sonrakiler sordugun kapsamda degerlendirilemeyebilir, emin degilim ama yaziyorum yine de. Belki birilerinin ilgisini ceker.

Polinezya yerlileri agaca bagli bir yasam suruyordu, adalardaki agaclari yok edince kendileri de yok oldu.

Ketler, Yenisiean dil ailesine bagli bir dil konusan tek toplum, Sibirya'da yasiyorlar. -izole baska diller de var.

5 bin yil once Avrupa'da yasayan Otzi bireyinde dovmeler bulundu.

Venezuellada yaşayan piaroa toplumunun bize neredeyse zıt özellikler içeren bir kültürleri var.

Yamyam ve tam anlamıyla barışçıl bir toplum Piaora toplumu.
Onlarda hastalık ve ölüm tehdit /düşman olarak algılanıyor, tepki veya savunmayı hakediyor. Her öldürme yamyamlığın bir biçimi ve her ölüm bir yenme işlemi. Asla fiziksel şiddet kullanarak öldürmüyorlar, büyü, taşlar vs kullanıyorlar. Fiziksel şiddet kullanmayı tasavvur bile etmiyorlar, felaket getiren doğrudan yamyamlık olarak görüyorlar.
Bitkiler, balıklar ve galba kuşlar hariç diğer canlıları kandaş, akraba olarak görüyorlar.

Mülkiyet kavramları yok. Hiç kimse toprağın sahibi olamaz, birbiri üzerinde tahakküm kuramaz, bir başkasının emeğine hükmedemez.
Günlük yaşamlarında sakin hayata aşırı önem veriyorlar. Ötekilerle ilişkilerinde ılımlılık, sükunet başarıldığında olgunluğa erebiliyorlar.

"piaroların şiddet ve yamyamlık ideolojisi, son derece barışçı bir yaşantı şeklindeki sosyal durumla ilişkilidir. piaroa ülkesi, fiziksel şiddetin hemen hemen hiçbir şeklinin bulunmadığı bir yerdir. çocuklar,gençler ve yetişkinler hiçbir zaman öfkelerini fiziksel araçlar kullanarak ifade ermezler. çocuklar fiziksel yollarla tekdir edilmezler, eşlere el kaldırılmaz. piaroa'lar fiziksel saldırı şöyle dursun, saldırının herhangi bir dışavurumu karşısında dehşete kapılırlar, kişisel tavırlarında ılımlılığa büyük değer verirler." (joanna overing 1985)"

---/---

Hindistanda başlık parasını kız tarafı veriyor.

Almanların burun temizlemesi de meşhurdur. Ortam ne olursa olsun o burun büyük gürültüyle temizlenir.

bizi sarsacak bir şey çıkar bence
ceza olabilir biz öderiz zaten
ambargo olabilir boka battık gidiyoruz bakalım.
ekonomi bok olucak deyolar enflasyon hiper enf. olacak diyolar :(

hükümet düşmüyor öyle hele erdoğan hiç düşmüyor heyecanlanma hemen :)