evde kaldın-kalıyorsun

bak onlar gereksiz işler yapıyo,sen yapma mesajı veriyo.

bana gelen mesaj "millet de evlenmeye ne meraklıymış" şeklinde oluyor.

"evlen evlen bitmediler amk" diyor bence

kaderini sikim diyor olabilir.

evren hepimize aynı mesajı veriyor olamaz :)

"Hala serbestsin, keyfine bak. Carpe Diem " diyor bence =)

er kişi olarak şuan hayatımdan memnunum ama nereye kadar evrenın bu msj larını görmezden gelicem

Baskalarinin hayatini bosver facebook a bakma diyor olabilir

sırf bunlar yuzunden face gırmıyorum artık zaten

nikahina beni cagir sevgilim mi?

not: oyle bir tarif etmissin ki, klipte mi aldatma vardi, yoksa sarkicinin gercek hayati mi anlamak zor :)

şarkı sözleri değil ama klip öyleydi sanki. tanju okan, berkant gibi biri. öyle bi klip hatırlıyorum. ama bu kadar hatırlıyorum.

sen miydin sevgilimi çalan..

Sen miydin sevgilimi çalan doğru cevap.

evin içine girmek istiyor, ev kedisinden sokak kediliğine geçiş yapmış tipi var. kapının önünde ayaklarını altına almış yatıyor.

Diş iltihabı olabilir, ağzında yara vardır enfeksiyon kapmıştır ondan olabilir.
Kuduz olacağını zannetmiyorum. Dikkatlice bir kutuya koyup veterinere götürebilirsiniz imkanınız varsa.

ağzında enfeksiyon vardır. bikaç ay önce tarçınla taşadık aynı durumu. baya köpük akıyordu ağzından. yemek falanda yiyemiyordu. basit bir ilaçla çözüldü olay. veterinere götürseniz ne güzel olur. eziyet çekmez kedicik

facebook uygun olmaz. linkedin profilini bulabilirsen oradan at mesajını.

facebook da olur olmaz diyenleri sallama sakın!!!!!

ben yaptım biliyorum.

bence saçma olmaz. Mail atarsan cevap alamama olasılığın daha yüksek. Ama ne kadar çok o şirkette staj yapmak istediğini o yüzden facebookdan iletişime geçtiğini samimi ve formal bi şekilde yazabilirsin bence. Olumsuzda olsa cevap atma olasılığı daha yüksek olur.

ben hoş karşılamazdım açıkçası fb üzerinden iletişime geçilmesini

bana facebook üzerinden başvuru gönderenlere yada soru soranlara sövüyorum valla. tamam işimiz ama facebook özel sonçta. oraya gitmeyin bari arkadaş :/

bir de facebook'ta arkadaş listesinde değilsen "diğer" konu başlığı altında gösteriliyor mesajlar ve bildirim falan gitmiyor. yani eğer orayı kontrol etmiyorsa mail'de görme olasılığı çok daha yüksek.

ama olmaz demiyorum da linkedin veya mail daha profesyonel olur. veya telefonla arayıp görüşmek.

yok yahu çok komik onlar. şu an izlemiyorum ama arada açar izlerim. kötü durumda değilsin.

çocukluğumda korkarak izlerdim hep. açtığı derin yaraları kapatmam uzun zaman aldı.

izleme boşver.

Hala devam ediyo mu ya gercek kesit asdffgh

ediyor. bir de yenileri var. onlar gerçek hikayeler değil ama. bu samanyolu'ndaki nur yüzlü amca kıvamındalar. ya gece ders çalışıyorum. ses olsun diye tv'yi açıyorum. kanal değiştirirken denk geliyorum, kedi açıyor flash'ı.... bla bla.

bugün cevapladığım bir başka duyuru (git: 606724)

abi adamlar yeni bir zihin kontrol yöntemi falan deniyor olabilir (:

ağzımdan salyalar akacak de mi? :/

gercek kesitin bursa'da gecekondularda cekilen bolumleri guzeldir, hala izlerim bulursam. "hanim baltami getir"li olanlar.

kesinlikle acayip saçmalar.oyuncularlar kötü,kostümleri ben bile giymem günlük hayatta ama izleyince bırakamıyorsun.böyle bi akım gibi.Feriha gibi bağlıyorlar kendilerine.

bak Kanal7'nin kısa dizileri de fena değildir hani:p

hayatımda hiç bir türk dizisini takip etmedim.can sıkıntısından tv karşısında yemek falan yerken 5 dakika bakarım en fazla.ama flash'ta gerçek kesit çıktı mı akan sular durur benim için.ama gerçek kesit dediğim de perihan savaşlı,sarı bıyıklı,kaleci saçlı adamlı,içkinin,sigaranın,küfürün,şiddetin gırla gittiği bölümler.işi dine bağladılar sonra olay bitti.

ben şahsen çok zevkle izlerim o efsane bölümlerini.bana göre türkiye'de yapılmış en iyi bir kaç işten biri.her yerde de söylerim.milletin yorumları çok da fifi:)ağalı paşalı kokoşlu diziler izleyeceğime babalar gibi samimi gerçek kesit!

Elbette haklısınız, ne zannediyorlar kendilerini? Eğitim veren kişi olmaları kimseyi aşağılama hakkı vermiyor. Bence mümkünse o forumu falan şikayet etmeli. Okula gitmeyi mecbur kılıyorlar sonra böyle pislik insanlara küçük çocukları emanet ettiriyorlar... Güya pedagoji eğitimi alıyor bu pislikler...

öğretmenler bulundukları yere vasatın tam ortasından geliyorlar. çok büyük hedefleri olan insanlar olsalardı doktor falan olurlardı zaten. istemediğim halde, ailevi vs sebeplerden pek çok farklı kuşaktan öğretmenle tanış oldum, boş insanlardı. artık mesafeliyim kendilerine.

oha lan :/ kim bunlar? napıyolar çocuklara :/ bu haddi nerden almışlar :/ yorumlara bak. ayrıca ne düzeysiz cümlelerden bunlar...

Bence öğretmenler haklı 50 ergen kişiye ders anlatmaya çalışın o zaman görüşelim. Lafım öğretmenlik yapıp öğrenciler haklı biz yanlış yoldayız diyen öğretmenlere değil. Dövmeye karşıyım.

Not: Öğretmen değilim.
Not2:Öğrenciler/Veliler çok şımardı/piçleşti.

valla bu durumdan ben de çok şikayetçiyim. yeğenimle yaptığımız haftalık okul değerlendirme toplantılarından çıkan şu. her gün en az bir öğretmen "oğlum mal mal ne bakıyorsun", "hayvan gibi semirdiniz iyice", "ayı gibi yayılma sıraya", "dayı dayı yürüme lan koridorda", "aptal aptal bakacağına bilmiyorum desene", gibi laflar artık normalleşmiş. üstelik de bu şehrin en iyi okullarından biri, ama devlet okulu tabi ki, özel okul olsa canımlı cicimli konuşulur. hem de bunlar lise öğrencisi, deli çağları. biri bigün sinirlense, ağrına gitse, ondan sonra öğrenci arkadaşlarının gözü önünde öğretmenini bıçakladı diye manşet olur.

güya dayak yok çok şükür ama bunları kime neye şikayet edeceksin. hadi ettin diyelim, geriye öğretmen kalmayacak ki devlet okullarında.

gerçi benim oscara aday öğretmenim 35 kişilik sınıfta "anası babası boşananlar kimler bu sınıfta, parmak kaldırsın" diyen, parmaklar utana sıkana kalkınca da "he belli belli zaten halinizden" diyen REHBERLİK öğretmeni.

en kutsal saydigim mesleklerden biri ogretmenlik.meslegini severek kendini gelistirerek icra eden tum idealist ogretmenleri tenzih ederim ama;

bir dusunun, ogretmenlik en kolay en rahat meslek diye bakan, buyuk cogunlugu muhtemelen daha alt gelir, alt sosya kultutel cevre ve daha kotu beslenme sartlarinda yetismis (tr genelinde universite yerlestirmesinde 10% luk dilimin buyuk cogunlunu orta sinif uzeri ailelerin coculari kapsiyor; az bir ksimi da orta sinif cok az bir kismi ve digerleri . bu konuyla ilgili arastirmalar var bakilabilir.) tek beklentisi ogretmen maasi ve az mesai/yenilige gerek duymadan yasamak/atanip,evlenip, yaslanmak olan bir kitle.


o parayla adam nasil sosyal olsun, nasil gelistirsin diyenlere cevabim bunlar sadece"bahane" asla mazeret degil.

soyle bir nesil geliyor, sahit oldugum bir olayi anlatayim da varin siz dusunun ;
eitim fakultesinde okuyan ogrencilerden biri, ders arasinda bir roman okuyordu, bir kac arkadasi yanina gelip "olum o ne elindeki hoca mi soyledi, sinavda bundan mi cikacakmis " dedi cocuk da saskin. "yok hayir oylesine okuyorum" diyince arkadaslari olum malmisin ne okuyon yea, gel batak oynayalim vs gibi bir tepki verdi.. bu adamlar sizin bizim goz bebegimiz, pirlantamiz cocuklarimizi yetistirecek.

dunyadan bir haber, saygisiz, kultursuz, kitap okumayan, ne kitabi gazete almayan, siyasete kafa yormayan, sanatla en ufak bagi olmayan bir garip kitle..

sadece ogretmenler icin konusmuyorum genele de yansitalibilir ama ogretmenlerde daha cok goze carpamasi dedigim gibi geldikleri ve gidecekeleri cevreyle alakali.hayat standarti zaten yuksek olmayan, boyle bir beklenti icine de hic girmeyen bir grup.

rahatsız olmakta çok haklısın.10 yaşında bi çocuğa bu muameleyi yapıyosa bi insan nefret edilecek bi insandır.umarım çocukları da ona çok kötü davranır,hep mutsuzluğa mahkum olur.

Anna Pavlova'nın hayatı ama, hangi açıdan? Neyi ön plana çıkarıyor? Thesis statement derdik biz buna, her denemenin 3 sinyali bir de "bağlam" ı olurdu.

Örnek:

Anna Pavlova'nın Hayat Hikayesi
Kariyeri
xx

Bağlam : Bale dünyasına katkıları?

tüm hayat hikayesini yazdım sanırım. ama tabi başarıları ve "bale dünyasına katkıları" (sevdim ben bunu. tam bağlam olmuş bu, evet.) önplanda.

kızılay'a.

türk hava kurumuna.

somaliye

:) 2992 imiş.

Iguanaları koruma derneğine.

magnum.com.tr
buraya yazıyorsun.

Haziran temmuz gibi bir kampanya başlatıyorlar. Kampanya başlayınca 2992 ye gönderirsin şu an bi boka yaramaz.

Heute werde ich über Arten von Unterhaltungsmöglichkeiten sprechen

Danke für Ihre Aufmerksamkeit

-Bilen birine kontrol ettir mutlaka. Sprachdiplom mu?=)

"Heute bespreche ıch ıhnen von unterhaltung arten"

"en kısa hali; "danke fürs zuhören" ya da "Ich danke ıhren das sie mıch zugehört haben"

:)))) çok iyi abi yaa. takdir ettim adamı.

6 sene öncenin haberi

öyleymiş ama ben yeni okudum :)

bu eleman yillar once bir tv programina cikmisti

boyle guzel guzel anlatiyordu iste japonun nasasinda calisiyorum sunu yapiyorum bunu ediyorum deyu.t

acayip gurur duymustum o zaman. sonra balon oldugu haberi de cikmisti ardindan. ama eski bir haber evet.

ntv'ye bile konuk olmustu uzay asansoruyle ilgili. mantikli konusuyodu ama benim kafama yatmisti:))

turnitin

ya bunun öğrenci için olanı var mı? burada "öğrenci için"den kasıt parasız olanı.

haftasonu seğmenler çok cümbüşlü oluyor. hava da güzel olacakmış. bence mikemmel. gerçi finaller filan varsa bilemem. (yine de ctesi kaput bende.)

bende bende bende gelmek istiyorum. ama okulun son 15'ine girdik yaw :/ yazmam gereken 5 ödev, yapmam gerek 3 sunum ve girmem gerek 2 final var. buluşursanız eğer, umarım yağmur yağar!

Yarın üniversite öğrencileri dış işleri bakanını istifaya çağıracak. Hadi Reyhanlı için gidek.

istanbul su an 16 derece.
en düşük sıcaklık ortalaması 16 mayıs için son 30 yılda 6.4
normal yani serin olması, akşam üstü de sıcaktı, terledim bahar ayları.
yani istanbul diye şeyettim ama..

yarın ısınıyor yarın. tüm kışlıkları kaldırdım. mal gibi üstümde şifon elbise altımda çizmeyle dolaşıyorum. havadan daha anormal hissediyorum kendimi.

1-d

2-hayir

1. aslında yazdıkların hepsi geçerli sayılır.
2. bu inanma inancını biri uydurmuş sanırım, inanmayınca inanmıyorsun; bu kadar..

1-a, tabi tam olarak sadece "a" değil ama temeli o.
2-hayır, ihtiyaçtan dolayı inanmam. gerçek olduğunu bildiğimde inanırım.

birşeye inanmamak için sebep gerekmez, o yüzden inanmayan neden inanmıyor diye sormak saçmadır. inanmak için sebebin varsa inanırsın, inanmıyorsan inanmazsın.
toplumlarda din çok yaygın olduğundan ve inanmayanların oranı daha az olduğundan, hatta birçok inanmayan bile sorulduğunda açıklamaya çalıştığından bu yanlış düşüncenin varlığı normal tabiki, ancak yaygın bir soru olması bu soruyu mantıklı yapmıyor.

1-D
2-Hayır

1-d
2-evet-seks

1-ben c şıkkı diyorum fakat kişisel görüşüm şudur ki olay ailede başlıyor bence. kimse çocukluktan çoğumuza allah konusunda korkutucu baskılar yapmasaydı şuanda inanma oranı diğer dinlere göre üstün olurdu kanımca.
2-hayır

önce fantastik edebiyata sonra da mitolojiye merak saldım. sonra da doğal olarak dinler geldi, ki artık dinler de mitolojiye dahil benim gözümde. baktım hepsi kendisini haklı görüyor, her toplumun farklı inancı var, dolayısıyla binlerce milyonlarca din var, hangisine inansan patlıyorsun diğerlerine göre. hepsi doğru olamayacağına göre hepsi yanlış.

ayrıca bilimle ilgilendiğim için de gerekli tüm soruların cevaplarını bilim ile alabiliyorum, alamadıklarım da bilim çerçevesinde çözülecekler zaten.

son olarak da şuncağızcık bebeklere tecavüz edilen dünyada, insanların parçalandığı işkence gördüğü birbirini para ile güç ile ezdiği bu dünyada adalet yok ve adalet yoksa tanrı/tanrılar da yoktur. öteki dünya ile avunmaya gerek yok, kendi yarattığı dünyadaki insanları kendin korumuyorsan yoksundur.


2. soru içinse, sevdiklerimin üzüleceği/üzüldüğü durumlarda bir yerden sonra, etrafımda doğuştan beri gördüğüm tanrı olan allah'a yalvarabiliyorum. bu inancın doğuşunun çıkışı olsa gerek zaten. bir şeyin düzeleceğine olan inanç, senin elinden bir şey gelmeyince bir düşünceye sığınarak rahatlamaya çalışmak. hatta belki ileride iyice yaşlanınca, ailemi falan kaybettikçe onları öteki dünyada görürüm umudu bilinçaltıma yerleştikçe etrafımdaki din olan islam'a da inanırım.

ama burada doğduysan müslümansın, eski kuzeyde doğsan kuzey tanrılarına inanırdın, göktürkler zamanında doğrsan gök tanrıya inanırdın, eski mısır zamanında ayrı, eski yunan zamanında ayrı, sümer zamanında ayrı şeylere inanırdın. doğduğun çevre inanç açısından çok etkili.

edit/ek: şizofren misin diye bir soru geldi, değilim. ama yukarıda yazdıklarımdan da inançlı arkadaşlara düşman olduğum sonucu çıkmasın. bunlar benim düşüncelerim ve beni bağlar. bir sürü dindar arkadaşım var. özünde insan olduktan sonra insanın inadığı veya inanmadığı değerler kendisini bağlar bence.

1- d
2- hayır

1. a. Çok çok küçük olduğum zamanlar hariç hiçbir şeye inandığımı hatırlamıyorum. O çok çok küçük olduğum zamanlarda da kafamdaki doğru düzgün bir imaj ve inanç olmadığını büyüyünce farkettim.

2. Hayır. Dünyanın oluşumu, insanın gelişimi gibi konularda bilimsel araştırmalara "inanıyorum". Ahlak konusunda da kendi sağduyu ve değerlerime..

1. d
2. galatasarayla kapatıyorum

sizofren hayaller'in su cumlesine katilmakla beraber cevabim b

"son olarak da şuncağızcık bebeklere tecavüz edilen dünyada, insanların parçalandığı işkence gördüğü birbirini para ile güç ile ezdiği bu dünyada adalet yok ve adalet yoksa tanrı/tanrılar da yoktur. öteki dünya ile avunmaya gerek yok, kendi yarattığı dünyadaki insanları kendin korumuyorsan yoksundur. "

tabi isin icinde bir de big bang var.evreni yaratan bir guc var demek islam daki hristiyanliktaki vs. tarz hem yaratip hem yuruten hem her turlu seyde parmagi olan bir guc var demek degil.. bir seyler var.. her sey bilimle cozulemez.. ama kitaplarda anlatilan tarz bir tanrinin var olduguna inanmiyorum..

e. kendimi müslüman sanıyordum. tanrı inancı var gibiydi ama öğretilenle uyuşmuyordu. sırayla animizm, panteizm, ateizm aşamalarını geçtim. şu sıra ignostik (i ile evet) takılıyorum. tanrı tanımında bir aksilik vardı. aileden kopup yalnız başıma yaşamaya başlayınca fikirler olgunlaşmaya başladı, o zamana kadar çok şey biriktirmiştim. değişim ortamım aile baskısından kurtulmamdan sonrası değil ama, yalnızlık insanın hayat algısını değiştiriyor. ergenlik heyecanlarım ise sosyalist olmamı sağladı, dinsiz olmamı değil.

2. aşka inanmak istiyorum (mehmet coşgundeniz stayla), bir de sözlere bağlı kalmadan karşımızdakini anlayabileceğimiz bir nörolojik iletişim yolunun bulunması gerekliliğine inanıyorum. bir de dünyaya eninde sonunda bir carl sagan daha geleceğine inanıyorum. onun ikinici gelişinde, batıl zail olacak. buna da inanıyorum.

1. a + materyalizme yöneldim.
küçükken; yukarıda olduğu ve çarptığını öğrendiğim allahın elektrik direği olduğuna kanaat getirmiş bir insanım, düşün kafam nasıl çalışıyor.

2. hayır ama bazen tevekkül edip rahat rahat uyuyan kişilere özeniyorum, ne kolay lan işiniz.

Aile yapım pek müsait değildi, yani benimkler sosyalist müslümanlardandı, inançlı ama zorla bir şey yaptırmayan tarzda. Çocukken "yattım sağıma döndüm soluma" duası okunurdu her gece yani :) Sonra c dönemi başladı okulla beraber. Sonra Ortaokul-lise arasında "ulan bu insanlar niye öldürüyor birbirlerini, manyaklar mı?" diye çeşitli dinlerin kitaplarını okudum. Bence kuranı iyice okuyup ateist olmama şansı yok insanın. Eski ahit daha kurgusal geliyor tabii tarih romanı gibi ama kuran bayağı vahşi.

1- a ardırdan d ile destekledim

2- hissetmiyorum. akla güveniyorum. hayatın boka sardığı noktalarda ise sanata sarılıyorum. zaten tutkulu bir karakterim var beni hayatta tutan bir şeyler hep bulabilirim. ama diğer türlü özellikle ölümü kabullenmek çok daha kolay olurdu, inançlı olanlara bu açıdan özeniyor musun dersen evet özeniyorum.

1- d
2- doğa gözümde çok yüksek bir değere sahip. Ama doğaya inanıyorum denemez.

1. a
2. hayır

1- b + d

2- karma'ya inaniyorum ben. iyi de yapsan, kotu de yapsan geri seni buluyor. yasadigim bir takim olaylardan dolayi da tesaduften daha kuvvetli bir guce inaniyorum. kadercilik belki de. kaderci demek de dogru mu aslinda tam bilemedim ama "olacagi varsa zaten bir sekilde oluyor" diyorum.

su akar yatagini bulur.
keser doner sap doner, gun gelir hesap doner.

severim bu laflari.

1-D

2- İnanmak yerine 'bilmek'i öğrendiğinde dadından yenmiyor. Galiba inanan birinin anlayabileceği birşey değil. İnanan biri bişeylerin eksik olacağı "inancı"ndan sıyrılamıyor.

Zati bi sıyrsılsa bilecek :)

benim uçaklı mesajı da ben silmedim, netadamın mesajını silmediği gibi. biraz alakasız kaçtı yazdıklarımız ama silinmeyebilirdi.

netadam hala inançsız olmaz diyor. ne diyeyim, din felsefesi skalası cinsel yönelim skalası gibi, karman çormandır. gnostik, teist, şamanist, animistik, deist, tekamülcü (hindular gibi), ateist, agnostik, ignostik, panteist, politeist, monoteist eşşeğin kuyruğuna kadar uzayan bu inanç, inançsızlık haritasında birinin diğerine göre daha anlaşılmaz olduğu falan yok. bir çok tanrılıyla tek tanrılı ne kadar bağdaşamazsa bir hiçe "inanan" ile bir "şeye" inanan da o kadar bağdaşmaz. anlamak için benzerlik kurmaya gerek de yok aslında. bazıları, tanrı fikrini kabul etmez, inanç onlar için içi dolmayacak bir kavramdan ibarettir. son olarak, huzur (bence) ignostisizmde arkadaşlar. kalın sağlıcakla.

okuldan okula değişiyo galiba bu, öğrenci işleriyle görüşsen daha net bilgi alırsın

yanılmıyorsam ortalamaya göre değil. eğer bir dönem 3 dersten kalırsan krediye dönüyor.

ama şöyle de bir şey var, bunun takibini kyk doğrudan yapmıyor, okulunun kyk'yı bilgilendirmesi gerekiyor, bu bursiyer başarısız diye. eğer bilgilendirmezse bir şey olmuyor. burada birkaç kişi daha sormuştu. üniversiteler bu konuda çok titiz davranmıyormuş. her zaman bilgilendirmiyorlarmış.

3 dersten değil. Senin okulunun bir başarı, başarısızlık kriteri vardır. Örneğin çoğu üniversitede mezuniyet notu 4 üzerinden 2'dir ve bu başarı kriteridir her dönem. Ben de öğrenciyken KYK bursu almıştım, notum 2'nin altına düşünce krediye dönüşmüştü.

itü'de mesela, gözetim diye bir olay vardır. ortalaman 1.8'in altındaysa fazla ders alamıyorsun vs. başarısız sayılıyorsun yani. ben bir dönem gözetimde idim. beşinci dönemimi okuyorum hala hiç 2'yi görmedi ortalamam ama krediye dönmedi bursum.

yıllar yıllar önce ben daha 1. sınıfta iken 3 dersten kaldım ve geri ödemesiz olan bursum kesildi. Hiçbir işlem yapmadan geri ödemeli olan bursum yatmaya başladı. Şimdi ödüyorum.3 dersten kalmasaymışım iyiymiş.

arkadaşlar hepinize teker teker teşekkür ediyorum. ama kafam karıştı. hangisi doğru?

alttan bir dersim var şuan da
genel not ortalamam: 2.70
ve bu dönem aksilikler beni buldu. tahmini olarak iki dersten kalacağım.
üniversite - anadolu üniversitesi

arkadaşlar lütfen tekrar cevap yazarsanız çok sevinirim.

Tamam işte, Anadolu bilgisayar mühendisliği mezunuyum, dinle beni, 2.00'ın altına düşmediğin sürece bursa krediye dönüşmez. Yine de git fakültenin öğrenci işlerine sor, için rahat etsin. Bir şeyler değişmiş olabilir ama sanmıyorum.

sanki

necatibey'den çiğdem mahallesi otobüsüne
güvenpark'tan yüzüncüyıl dolmuşlarına binerek gidebilirsin

Otobüs no.su 134, sanırım 132 de geçiyor ama ondan emin değilim, onu sorun.
Dolmuş Güvenpark'ta Çiğdem, 100. yıl, Balgat dolmuşlarından herhangi biri. Hepsi de geçer.

kıl dönmesi olabilir mi ki?

welcome to kıl dönmesi ; (bkz: kist dermoid)

büyük ihtimal kıl dönmesi oldu, geçmiş olsun.

valla hastaneye gittiğinde önce cildiyeciye yönlendiriyorlar oradan da dahiliye.

kuyruk sokumu kemiğinde eğrilmiş olabilir dalga gecmiyorum. sert bir yere hızlı şekilde oturmaktan kaynaklı olur bu eğrilik.
bu ihtimali de düşün ve git röntgen cektir

kıl dönmesi felan degil kemigim agrıyo sadece ben bel fitigından korkuyorum.

peki donda böyle iltihabımsı bi yapı çatalda sivilce şeklinde çıkıntı var mı o zaman kıl dönmesi

hayır kıl dönmesiyle hiç bir alakası yok bu sadece kemik agrısı ben çok zayıfım ve dırek kemigim batıyo.

sürekli oturduğun için olabiliyo, kaykılarak oturuyorsan özellikle. Ben de de vardı bu, bütün gün işte otur, sonra serviste otur.. Geçti ama sonra işten ayrılınca.

Nerde yazılıyor bu. Normalde böyle bir kullanım yok. O yazanın kendini bilmezliği.

edit: bin'lerde böyle bir kullanım olduğunu bilmiyordum demek varmış. TDK yazdıktan sonra laf söylemeye gerek de yok.

www.hurriyet.com.tr

dört basamaklı sayıyı bile okumayı bilmeyen cahil halkımız sayıyı okuyabilsin diye gazetecilerin uydurduğu bir kullanım bu. doğrusunu yazıp cahil halkımıza sayı okunuşlarını öğretmek yerine iyice algıyı bozan, bilen adamı da yanıltan bir dangalaklık. başka bir şey değil.

ingilizceden esinlenmiş sanki. four thousand six hundred liras gibi.

tdk "kolay okunulması amacıyla" demiş. işte gayet cahillik. 4 basamaklı bir sayı neden kolay okunamasın ki? kim kolay okuyamaz dört basamaklı bir sayıyı? ayrıca tdk nedir yaaa? o referans olmadan önce içindeki nefret söylemlerini temizlesin.

tdk'nın doğru yazdığını kim söyledi? tdk da itiraf etmiş işte "kolay okunmasını sağlamak" diye. tdk gibi koca kurum demiyor ki insanlara sayı okunuşunu niye öğretmiyoruz diye, kendisi kural uydurmuş.

ingilizceden esinlenilmiş falan değil. ingilizcede 4 thousand 6 hundred diye bir şey yoktur. sayıyı komple yazıyla yazacaksanız [edit: hayatbirfilm'in yazdığı gibi (four thousand six hundred şeklinde tamamı yazı ile)] zaten türkçede de "dört bin altı yüz" kullanımı da doğrudur. öyle yarısı rakamla, yarısı sayıyla yazmak sayı okumayı bilmeyen, sayı okumayı öğrensin, doğrusunu bilsin diye değil, sayıyı okuyabilsin diyedir.

ayrıca cahil olmak kötü bir şey değildir. çok eski laf, belki duymuşsunuzdur, "bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp" diye. adam sayı okumayı bilmiyor olabilir ama tdk gibi dil alanında otorite kabul edilen bir kurum ve o zihniyettekiler sayesinde, öğretmek için çaba sarf etmek yerine kolay okusun geçsin işte yeaa diye düşünülüyor ve ben bunu kabul etmiyorum.

ticaret lisesinden mezun olmuş üniversite sınavı kazanıp üniversite okuyan ve muhasebe bürosuna iş için başvuran elemana 10003 yazıp oku diyorum okuyamıyor. 10 bin 3 yazsam okur. zaten de bugüne kadar onları okuya okuya üniversiteye gelmiş 10003'ü görünce afallıyor. sonra ben buna cahil diyince kabahatli oluyorum.

birkaç sene önce genç turkcell şifrem vardı mcdonalds'ta sinemada falan işe yarıyordu. beleş bilet, beleş hamburger alıyorduk. lanet olsun ki şifrem de 60056 idi. istisnasız, bak onlarca defa kullandım, bir tane bile istisnası yok, kime şifreyi söylediysem (altmış bin elli altı) ilk seferde yazamadı. bir kişi bile yazamadı diyorum. altmış, sıfır elli altı diye gudik gudik yazdırdım herkese. bu adamlar net cahildir. kabahatlisi de aha tdk gibi sayıyı okumayı doğru öğretmeyenlerdir.

eyyorlamam bu kadar. amin.

kibritsuyu, önce sakinleş suyun ısınmış sanırım, zararlıdır. ikincisi 4 tousand 6 hundred diye birşey yazan olmadı. o yok dediğin şey four(altı çizili) thousand six(altı çizili) hundred. bilmemek ayıp değil, biliyormuş gibi konuşmak tehlikeli, okumadan(dinlemeden) cevap vermek önyargıdır.

@hayatbirfilm: gayet sakinim. ama dil konusunda biraz hassasım.

sen farkında değilsin ama 4 thousand 6 hundred diye bir şey yazan oldu. şimdi sakince kafanı kaldırıp soruyu (hani en üstteki) tekrar oku. bak bakalım arkadaş ne sormuş? 4 (altı çizili) bin, 600 (altı çizili) diye sormuş. yani RAKAM ve YAZI karışık (altı çift çizili bi de italik hem de bold) şeklinde kullanımı sormuş "4 bin 600" diye (bu da calibri 18 punto iyice gör diye). sen çıkıp tamamı yazı ile yazılmasını örnek veriyorsun "four thousand six hundred" diye. farkında bile değilsin ki adam ne soruyor, ben neye cevap veriyorum. altını çizmek yerine sorulana bir bak, ona göre cevap ver. tavsiye ederim sorulara cevap verirken ne sorulduğuna bakmak çok işe yarıyor.

edit de yukarıdaki koydum kendi cevabıma. tekrar bi oku bakalım. umarım anlatabilmişimdir.

kaçınılmaz olduğundan zevk almaya bakarak

Yaşarken bir işe yaramaya baksana.

dünyada olan dünyada kalır. oh mis.

@afiyet hacı yararım da en sonunda yokluk varsa şimdinin tadını çıkarsam da elli sene sonra yokum zaten

cok basit cevapları varda şimdi buraya yazmayayım abuk subuk eleştirenler olacak polemik falan ugrasamıcam

iste kurtlar, kemosentetikler, mantarlar falan.

üzüntüden uzakta, belki mantarların içinde olucaz en mühimi. huzur yani.
goo.gl

islam'a göre anlatabilirim...

öldük, yıkandık, namazımız kılındı ve defnedildik...
bildiğim kadarıyla mezarının başında kimse kalmadığında yanına iki melek geliyor: münker ve nekir. sana üç soru soruyorlar:

1- rabbin kim?
2- dinin ne?
3- peygamberin kim?

verdiğin cevaplara göre ve hz. muhammed'in bir hadisine göre mezarın "ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukur" oluyor. ve sen burada kıyameti bekliyorsun. tabii "kabir azabı" çekmeyecek isen, söylenen o ki, uzunca bir uyku uyumuş gibi oluyorsun.

israfil adlı melek "sûr"u üfleyip kıyameti başladığında mezarından kalkıyorsun. ama öyle zombi gibi değil, basbayağı dünyadaki gibi diri olarak. bedenli ruhlu yani. ve adına "mahşer" denen yere toplanıyorsun. ama öyle bir yer ki, günahkar olanlar bir avuç gölgelik yer için tırım tırım dönecek diyorlar. o sırada sana amel defterin veriliyor. hani şu sağ ve sol omuzlarında durup da günahını sevabını yazan meleklerin (kiramen katibin) defteri. o defteri sağ eliyle alanlar cennetlik, sol eliyle alanlar cehennemlik olacak derler. ama bu konudan iraden yok. defterin sana verildiğinde kendi elin kendi kendine uzanıyor. en azından benim anladığım bu.

sonra sırayla, bizzat allah tarafından hesaba çekiliyoruz. özellikle de dört konudan:

1- hayatını nasıl geçirdin
2- gençliğini ne ile geçirdin
3- malını mülkünü nereye harcadın
4- bildiklerini uygulayıp uygulamama durumun

hesap sırasında yalan söyleme şansın yok. zira misal "oraya gitmedim" dersen ayakların dile gelip "evet gitti" diyor!

ya hesap sırasında, ya da sonrasında günahınla sevabın "mizan" denen tartı gibi bir şeyde tartılıyor. hangisi ağır basarsa ona göre cennete ya da cehenneme gidiyorsun. tabii o sırada "kul hakkı" denen kavram da dengeleniyor. misal senin bana borcun var ve ödemeden öldün. ben de hakkımı helal etmedim. işte orada senin sevaplarından alıp bana veriyorlar. sevabın yoksa da benim günahımdan sana veriyorlar. sonra sırat'a geçiyorsun. sırat'ın karşısı cennet, altı cehennem deniyor. eğer cennetliksen sırat sana boğaziçi köprüsü gibi görünüyor ve ışık hızıyla geçiyorsun. eğer cehennemliksen "kıldan ince kılıçtan keskince" görünüyor sana ve geçmen çok uzun sürüyor. daha doğrusu geçemiyorsun :))

cennet-cehennem durumuna gelince: cennette aklına gelebilecek her türlü güzel şey var. yiyecek-içecek, güzel mekanlar, huriler... v.b. cehennemde ise tam tersi... ama cehennem denince hep alev alev ateş gelir akla ama buz gibi yerleri de var derler cehennemin.

unutmadan: kafir ya da müşrik değilsen, yani allah'ı tamamen reddetmiyorsan ve ona ortak koşmuyorsan, terminolojik bir ifadeyle "kalbinde hardal tanesi kadar bile allah inancı varsa" cehennemde sonsuza dek kalmayacaksın.

bildiklerim bu kadar...

ek: söylemeyi unuttum, kafir ve müşriksen bile allah'ın affetme durumu söz konusu. şunu kesin söyleyebilirim: allah'ın affetmeyeceği tek günah var, o da kul hakkı. çünkü o allah'ın değil başka birinin affına bağlı. yani yıllar yılı allah'ı reddetsen de allah seni "ğaffar" (çok affedici) adıyla affedebilir... öbür türlüsü adaletsiz olurdu: sen dünyada melek gibi yaşa, herkese iyiliğin dokunsun, tek "kusurun" ateist olmak olsun, sırf bu yüzden sonsuza kadar cehennemde azap çek... allah'ın adaletine bu uymaz...

fazla düşünme, kafayı yersin. derinlemesine düşününce, çok garip hissediyor insan. uyuyor gibi olacağından pek de bir şey hissetmeyeceksin zaten. gerçi bilmiyoruz da tabi ne olduğunu, ne olacağını, belki de tanrı vardır hakkaten, sen asıl o zaman gör olayı. ya da keşke reenkarnasyon gerçek olsa mesela, bambaşka bir formda, yepyeni bir hayat, öncekini hatırlamıyorsun. tabi yeniden insan olduğunu düşünürsek, yine bilmiyor olacaksın ölünce ne olacak, bir de bilsen reenkarnasyonun varlığını, "beğenmedim bunu" deyip ölüp, başka bir hayata başlamak cazip de geliyor insana. neyse, özetle, şimdilik herşeyin sonu olduğunu biliyoruz. devamını ölünce göreceğiz, ya da göremeyeceğiz.

ilginçtir ki bunu düşününce panik atak oluyorum deprosyona giriyorum :)

bir de "ölüm anı" var. orada da ölüm meleği azrail, hemen herkese en sevdiği insan kılığında gelirmiş. rahmetli dedemin ölmeden birkaç saniye önce net bir şekilde "ah anam beni çok mu özledin" dedikten sonra öldüğünü söylerler şahit olanlar... ve yine söylenen o ki bu tür bir ölüm anı, sevabı günahından az olanlar için derler. tersi olanlar için ise azrail'in kendi suretinde geldiği, bu suretin akla gelebilecek en korkunç şey olduğu, ve insanın ruhunu binbir zorlukla teslim ettiği söylenir...

Annenin ve babanın ölmesi dururken kendi ölümüne mi telaş yapıyorsun?
www.eksiduyuru.com

benden önce yazmışlar ama yineleyeceğim. kendi ölümüme dair düşündüğüm tek şey annem, babam ve ablamla eş zamanlı olması. Aksi halde çıldırırım herhalde. ölmek iş değil, onların öldüğünü görmek... bak fena oldum yine

ölünce bişi olmuyo esas sorun o zamana kadar ne bok yediğin.

Doğmadan öncesi=Ölümden sonrası

doğmadan önce ne *** yedikse öldükten sonra da onu yeriz.

şey diye düşündük biz. akşamdan gidip bi bakalım sabah da gider bezimizi sereriz öğlene doğru mangalımızı yakarız misss.

Arapçadır. Bir yüzünde "La ilahe illallah, Muhammed'ur resullullah" yazıyor, ay yıldızlı yüzündeki yazılar ise pek belli olmuyor Arapça tarihler yazıyor olabilir, bir de tuğra gibi birşey gözüküyor sanki ışık yansıması var belli olmuyor.

tarih ve ustanın imzası var önde belli olduğu kadarı ile, tuğranın kime ait olduğu okunmuyor.
selamlar.

ikinci fotoğrafta " La ilahe illallah, Muhammed'ur resullullah" yazıyor. ANcak ilkini okuyamadım.

www.tuyed.org.tr

38

32 sanki

24'te yaptım gitti:) 30dan önce çocuklanmak lazım.

27-28

25

15 yaşımdayken hemen istiyordum
18 yaşımdayken 22 diyordum
20 yaşındayken 25 dedim
25 iken 30
şuan ise...yaş önemli değil diyorum illaki evlenilir

Şu yaşta evleneceğim diye bir şey olmamalı, zaman neyi gösterirse.

erkeğim.

cevap: 30'dan aşağı çok zor.

şu an bulursam evlenirim (21)

iki kere tekrarlandığına göre yazım hatası değil cahillik, "siniz" soru eki değil, ayrı yazılmaz. bundan yola çıkarak liseli detected diyor ve daha küçüksün yavrucağızım büyüyünce evlenirsin diyerek noktalıyorum nasihatimi.. evet.

25 im ve üst 31 diyorum böhühüühhüü

30 yaşındayım bulsam hemen evlenirim :)

o kadar kotu bi durum ki , neden oldugunu anlamadigimiz bi sekilde her sey zorumuza gidiyo , asiri sinirleniyoruz , hersey cok buyuyo gozumuzde, yat dinlen desen biz onu sanki siktirgit basimdan lan demissin gibi duyuyoruz iste . yani sadece erkek arkadasa karsi degil bu tavir , ne bilim sokak kedisi gorup bunun niye evi yok diye aglayabiliyoruz , sesimizin ciyak ciyak ciktigini farkedip niye bagiriyorum ki ben diye sasirabiliyoruz. elden gelen bise yok malesef durum bu .

regli olmak nedir ?

arkadaşım hormonlar bilmemneler, ohoo neler dönüyor o vücutta regl sırasında. azıcık alttan alın ayda bir iki gün. nedir yani? biz bayılıyoruz sanki her ay kanamaya, karnımızın ağrımasına, her boka ağlamaya.

regl olan tüm kadınlar öyle olmuyor...

sinir yapıo elimizde diil

eğer diktatör olursam erkeklerin bunu anlamaları için hormon seviyeleriyle ayda bir oynanmasını ve yapay acı yaşatılmasını sağlayacağım. evet bu dönemde ben bunu düşünüyorum şahsen. o zaman kıytırık bir reklamı izlerken ağlamak ve bir an bedeninden uzaklaşıp "bu ben miyim lan? napıyorum ben?" demek ne demek anlayabilirsiniz belki.

Antalya'da degil miydi?

antalya'dan da ayrılmıştı sanki...

www.eksiduyuru.com

yaşadığım şehirden

İşimden..

yaptıklarımdan ve yaşadığım yerden başlardım. ne yapıyorsam bırakıp mekanımı değiştirirdim.

tabii ki kendi zihniyetimden başlardım.

ben hep saç rengimden başlıyorum. param, emeğim ve cesaretim ancak buna yetiyor. sonrada orada kalıyorum... ama yine de saç rengimden :)

Ben olsam bu kitabı okurdum.
www.kitapyurdu.com

1... madde kullanimi - bagimlilik varsa ortadan kaldirirdim:

icki sigara
kola kahve
cay cukulata bol sekerli gidalar
uyusturucu kontrolsuz yemek
asiri internet cep telefonu televizyon

2. Uyku. Mutlaka duzgun bir uyku.

3. Spor. Vucut gelistirme agirlik anaerobik patlayici bol bench squat deadlift super setler.

4. It kopek manyak hayvan gibi ingilizce.
5. Hayati sadelestirme. Pc yi evi dolabi bosaltma, sadelestirme, esya azaltma.

6. Az konusmak. Az insanla gorusmek. Mutlaka en az kendi ayarinda insanlarla gorusmek.

7. Saga sola saldirmadan maymunlasmadan uzmani olup surdurebileceginiz 1 veya en fazla 2 hobi edinerek.

1 tanesi zaten body agirlik vucut gelistirme olsun. Digeri de ingilizce olsun. Yer doldu zaten ama hadi belki bilardo veya bir muzik turu olabilir. Sinema olsun ama pursuit of happynes veya big fish veya cesaretin var mi isimli sacma fransiz filmi olmasin.

Ispanyolca falan asla olmasin. Uzmani olup net canini cikarabileceginiz ve surdurulebilir bir sey olsun. Baslayip birakmaya alistirmayin kendinizi bu cok cok cok tehlikelidir.

spor + sağlıklı beslenme + minimum kimyasal (deterjan vs anlamında lan)

2005 ve 2006 yıllarındaki tercihlerimden.

ösys sınavındaki tercih seçeneklerimi değiştirmek.

iş +1

olduğunu sanmıyorum. çünkü şuan 1 derneğin yönetim kurulundayım. başka bir derneğe üyeyim. değil miyim yoksa :/

vakıflara üye olunması yasaktı zamanında ama anayasa mahkemesi iptal etmişti. birden fazla üyeliğe de engel herhangi bir durum düzenlenmiyor mevzuatta..

belki yardımcı olabilir:

www.alomaliye.com

yapmadıklarımdan.

büyük bir kredi borcumda olmadığına göre en büyük pişmanlığım çalışmadığım sınavlar olabilir.

uzun yola çıkma hayalimi sürekli erteliyor olmam.

arabayla şöyle, yol arkadaşın da yanında. istediğin yerde durucaksın. her şey senin için varmış gibi. mis.

yapamadıklarımdan +1

bi cesaret edip de yurt dışına çıkamamktır pişmanlığım.
oysaki, bi gözü karartım çıksam, değişik kültür, tanıyanın, edenin olmamasının sağlayacağı kafa rahatlığı ne iyi gelecek bünyeye.

yaptıklarım.

istanbuldan ayrılmaktan

pişman olmaktan bu kadar çok korkmaktan

31

bu başlığa dalgınlıkla tıklayıp cevapları okumak...

kavga anında dilimi tutamayıp söylediklerimden.

kavga ortamlarında pısırık kalıp içimdekileri söyleyememekten. neden söylemedim diye yırtınmaktan.

keşke dememeyi prensip edindim. o yüzden hiçbir pişmanlığım da yok.

evlen kurtul.

bkaç sene sonra dememeye başlıyorlar. durumu kabulleniyorlar. ha tabi arada bi yokluyorlar ama olsun. şuanki kadar baskı altında kalmazsın. sabır.

evlenince de çocuk çocuk diyecekler. hiç takmayın onları. onlar istedi diye evlenilmez, istiyor diye de çocuk yapılmaz. kısmet inşallah deyin, geçin. fazla kafanıza taktığınızdan öyle oluyor.

duymak ve dinlemek fiili farklı şeyleri kapsar.

onları duyuyorsun diye dinlemek zorunda değilsin.takma rahatla, savunmanıda onları örnek vererek yap. onların mutluluk tablolarını gözler önüne ser. emin ol geçimsizlik yaşıyorlarsa arada bir bu akıllarına gelir ve seninde böyle bir duruma ve ortama maruz kalmanı istemezler. ya yaa...

24 yaşımda evlendim gayet memnunum.. eğer evliliğin beni böyle değiştireceğini bilsem 20 yaşımda evlenirdim.

ben yurtdısında yasıyorum/okuyorum. yaşım da sana yakın. her türkiyeye gidip aile ziyaretleri yapışımda aynı muhabbeti dinliyorum. özellikle bütün kuzunlerin sapır sapır evlenip, tek sap benim kalmamla beraber. sırayla anane, babanne, teyze,meyze diye hergün baska biri aynı muhabbeti yapıyor bir haftada...

milletin işi yok canı sıkılıyor etrafa sarıyor bence, salla :)

burada "kısmet" sihirli kelime. hele bir de kısmetten ötesine bişey yapılmaz dedin miydi, tamadır o iş.
edit: bu yukarıda dediğim aile için tabi ki.
arkadaş içinse bi siktir git'i önerebilirim.

kadınsan normal, zaten 2-3 seneye seni evde kalmış sayacaklar.

ismail cem.
Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi'ni okuyabilirsiniz kendisinden.

ziya gökalp denilebilir.

(bkz: prens sabahattin)

teşekkür ederim. ismail cem'e karar vermiş bulunuyorum. darısı okuyup, özetleyip, eleştirmeye...

özeti ve eleştiriyi gönderirim okuduktan sonra :)

ben doğan avcıoğlu'nu öneriyorum. geç değilse tabii.

işte yine kafam karıştı :/ doğan avcıoğlu'da okunası :/

ben , bunun dışında bişey yok ..

-saçlarım
-tırnaklarım
-kitaplarım

aile ve okul. diğerlerini sıraya dahil etmiyorum.

-yaşam tarzım
-politik duruşum

kimliğimi bunlara göre tanımlarım herhalde.

ben
ailem
eğitimim ve donanımım

ayakkabı numaram.

bunların hiçbiri. ben, adalet anlayışım ve bunun gelişimi sadece.

1.okulum
2.ailem
3.memleketim

kalanlar sikimde değil.

-zevklerim
-ailem

bir etken olarak ta kültürüm var. doğrudan zevklerime ve aile yapıma/habitlerime etki eden bir unsur.

iş (meslek) var hoju. en möhümü o. sen henüz iş alamadın sanırım (?). tr gibi ülkelerde din, aile, milliyet gibi geleneksel unsurlar daha öne çıkarken örneğin modern batı kültüründe meselekler kimliğin yapılandırılmasında daha önemli bir sosyal sektör olarak öne çıka(bili)r. olmaz mı?

Aklım, düşüncelerim
sevdiklerim,sevmediklerim
yaşadığım toprak parçası

eskden yapmıyordum ama artık bir kitap okurken sevdiğim yerlerin altını çiziyorum ve not kağıdı yapıştıryorum :)

not almak değil ama altını çizerim. ilerde tekrar dönüp baktığımda sadece altını çizdiklerim benim için önemli olan bütünü verir.

Çok çok ama çok detaylı bir şey ise ve açıklamak gerekiyorsa o an; aklımda soru kalmasın diye açıklamasını bir kenara yazarım. Özellikle Karl Marx'a ait ne varsa, o kitaplarda bolca yapılıyor.

not aldığım bir defter var. dönüp dönüp okuyorum arada.

işin raconu altını çizmektir :)

altini cizerim, cok önemliyse renkli post-it yapistiririm, ileride birgün kesin kullanacaksam not defterime yazarim..

Özellikle kişisel gelişim kitabı okurken çok not alıyorum,küçük not defterime. Bazen de renkli ayraç yapıştırıyorum beğendiğim sayfalara geri dönüp bakıyorum işte

daha sonra makale yazarken basvuru olarak kullanacagim icin not aliyorum

sonucunu bilmiyorum da sevgilisi bilimum bear sitelerinde turkiyenin imajini zedeleyen propaganda calismalari yapiyor. oralardan kendisini bulup mesaj atabilirsin.

şaşırdım.. hiçbir yerde tek bir bilgi yok..

bende bakıyorum sabahtan beri ama hiç birşey bulamadım henüz... bu arada "türkiye'nin imajını zedeleyen" yorumuna güldüm...

mayeskuel, türkiyenin bu konuda hak verilecek bir imajı yok zaten. sence var mı? türkiye ve dünyanın birçok yeri zaten kötülencek derecede berbat bu tür durumlarla alakalı olarak. bir yerde bir kişiye olduğu şeyden dolayı ceza veriliyorsa, oranın imajı bırak da zedelensin.

senin de sevgilini sırf senin sevgilin olduğu için ailesi öldürse, 4 yıldır da davası sonuçlanmasa, afedersin skine takan bile olmasa şimdi de gördüğümüz gibi, sen de o davanın görüldüğü ülkenin imajının içine edersin. etmez misin?

homofobik olmak ile escinsel katili olmak arasinda fark var. asiri muhafazakar oldugumuz konusunda hemfikirim; fakat yargiya intikal etmis bir konuyu bayrak bayrak uluslarasi site ve yayin organlarinda paylasmak faydadan cok zarar getirir. eger bu propaganda faaliyeti salt homofobiye karsi yapilsaydi daha hos olurdu.

edit : yarginin yavasligi zaten bilinen bir gercek. bu olaya ozgu degil. ortada bir magduriyet varsa gidip sorumlularindan hesap sorarim. her yakinini kaybeden cikip meseleyi uluslararasi mecralara tasisin o zaman.

ama hepimizn hepsinden önce insanız

gozden kacirdigin bir nokta var, bu olay tarihinin ilki olarak kayitlara gecti. (oncekilerin ruhuna fatiha...) ayrica yargiya intikal etmis her olayin pesinden kosmaliyiz, evet. bireysel anlamda mucadelemizi vermeliyiz. boylece baski olusturabiliriz. ve belki ulkemizde az da olsa bu tarz konularda (kadin cinayetleri de basta olmak uzere) yerinde/dogru/yeterli/olmasi gerektigi gibi kararlar verilebilir. sivil toplum ve sivil toplumun gucu onemlidir. ki adamin caninin nasil yandigini unutmamak lazim. rezil bir ulke olmazsak kimse buzi rezil duruma dusuremez. rezil ediliyorsak rezilizdir.

Konuyu anlamadım.
Bölgeselcilik ile ne kastedildiğini de anlamadım. SSCB'deki cumhuriyetlerin nasıl bölündüğü üzerine bir tartışma var örneğin. Yani ulus-temelli mi; yoksa bölgesel ve daha çok iktisadi temelli mi gibi.

Öte yandan bölgeselcilik uluslararası ilişkiler bağlamında da olabilir. Hangi ders kapsamında verildi ödev; hoca nasıl açıkladı ve neler anlatır derste vs. mühim sanırsam.

bölüm; uluslararası ilişkiler, ders; türk dış politikası. konunun tam adı; "Ecevit ve solculuk; Sosyal demokratlar, sovyetler birliği ve bölgeselcilik". hoca herhangi bir açıklama yapmadı. sunum ödevi. ben sunacağım için hoca herhangi birşey anlatmadı konuyla ilgili... öyle işte

federalizm olmasın o?

hocanin verdigi listeden yazdim. yanlis yazmamistir herhalde

Bölgeselcilikten kastettiği federalizm olmasın.

çok küçük bir kedi değil. (yani 1-1,5 aylık sanki)
yarı yarıya sulandırılmış süt verin. tek başına süt vermeyin ishal olur. içine biraz ekmek içi karıştırabilirsiniz. ama muhtemelen pek yemeyecektir. yarına kadar bu zerzevat onu tok tutmaya yeter. sıkıntınız olursa geec 2'ye kadar 533-252 21 12 nolu telefondan bana ulaşabilirsiniz.
bunun dışında sağlıklı görünüyor. özel olarak yapmanız gerekn bir şey yok.
kediler en az 15 yıl yaşar. eğer 15 yıl bakabilirim evlenince çccuk olunca atmam falan diyorsanız siz bakın. kedi bakımı köpekten kolaydır.... devamı geliyor (merak etmişsinizdir şimdi)

kedi şu yaşı ile bile rahatlıkla mama, su ve kum ile tüm gün evde yalnız bırakılabilir. zaten bol miktarda uyur kediler.
yatağınıza falan almaktna rahatsız olacaksanız kediyi şimdiden yatağınıza, koltuklarınıza falan çıkarmayın. ama buna rağmen bir köpek gibi söz dinlemez ve yine de çıkar ne yaparsanız yapın. o nedenle yaağınızda yastığınızda rahatsız olacaksanız da şimdiden sahiplendirin. buradan da sahiplendirebilirsiniz. bir kaç fotoğraf ve iletişim bilgilerinizi koyun. şehir yazın tabi.

çevrenizde veteriner bulursanız onlar da sahiplendiriyor olabilir.

kedide yara falan yoksa yarına kadar yapacağın önemli bir şey yok zaten. sütle iadere eder, istersen sütün içne birazcık ekmek doğra. şimdi sen verdiğin her şeyi silip süpürmesini bekliyorsun ama öyle değil, daha yavru o:) sana tavsiyem beslemeye niyetliysen mama alman iyi olur. zira mama hem tok tutuyor, hemde yararlı. ayrıca beslemeye niyetliysen bir an önce kedi kumu al ve tuvalet alışkanlığı kazansın. veterinerler hakkında bi bilgim yok, 80 tane hayvan besledim 1 defa veterinerden içeri girmedim. ama götür bi baksınlar, besleyeceksen aşı falan vurdur. önce bi araştır ama ücretsiz vurulan yer var mı diye. belki belediyenin veterineri ücretsiz bakıyor olabilir, bi sor soruştur bakalım.

kendinin adınada 'kınalı yapıncak' koy ve o koltuğun aynısından bendede var..

edit: veterinerler sahiplenmiyor tam tersine tamam biz onu sahiplendiririz diyerek alıyorlar ve verecek birisini bulamadıkları zaman hayvanı uyutuyorlar. gerçi adamlarda haklı hangi biriyle uğraşsınlar.

yumurtayı az değil normal, sert haşla. parçalaman zor olur. sert haşla. rendele, karıştır. istediği kısmını yesin. ama sulu süt ve ekmek yeter ona yarına kadar. bu arada yumurta yemeyebilir. o nedenle az bi kısmını rendele. yemezse çöpe gitmesin. siz yersiniz. ve ayrıca tabakta hepsi durursa kurur.

bence sahiplendirme, kedi çocuk gibidir eve neşe katar, bakımı çok zor da değil, ben smyrna daha iyi bilir ama sanırım kuru mama da yakında yemeye başlar, sütü saf verme sulandır ver yeter

kafasını ıslatmadan bedenini bir kere bebe şampuanıyla yıkarsan en azından yarına kadar kirinden arınır

veteriner zaten aşısını yapacak aşıları tamamlanana kadar yatağına vs almamakta fayda var

kullanmadığın bi battaniyeyi kare şeklinde büküp bir yere yatak yap zaten o anlar gider orda uyur hep :D

kediyi yıkayacaksan yarın öğlen saatlerinde yıka, yıkadıktan sonra güneş görsün.

her veteriner için aynı şeyi söylemek doğru değil. uyutanı da vardır satanı da (alan olursa) niye hep kötü örnekleri verirsiniz anlamıyorum.

80 tane hayvan besleyip veterinerin kapısından girmemiş olmak bence maharet değil bir hata. eğer veterinere gitmezseniz kediniz aşılanmaz. aşısı olmazsa sağlıklı olmaması bir yana, eğer birisi evinizde kedi beslediğinize dair şikayetçi olursa zabıta gelip kedinizin kimliğini/karnesini ister. ve siz de aşı yaptırmadığınız için karnesi olmadığından kedinizi zabıtaya kendi eliniz ile teslim etmek zorunda kalırsınız.

tabi dediğim gibi sizin ve kedinizin sağlığının korunmamış olması da önemli bir konu.

köpek beslerseniz ise kanlı ishal başta olmak üzere bir çok hastalık varken "heyt be hiç veterinere gitmedim" demek bence anlamsız.
doktor gibi bunun da iyisi kötüsü var pahalısı var ucuzu var. ben adana'da 2 vet ile çalışıyorum. biri 3 aşıya 50 tl alırken, diğeri bir aşıya 40, ucuz olan veteriner kist için tableti bana avuçla ve bedava verirken, diğer kazıkçı olan bir tane tablet için 20 tl isteyip size 10 tl deme yüzsüzlüğünü yapabiliyor. o nedenle bir çok masrafı olan bir konu olan hayvan sahiplenmein aslında en masrafsız kısmı olan aşıları yaptırmamak yerine yaptırın sizin de hayvanınızın da sağlığı yerinde olsun.

kediler yıkanmaz. hele ki yavru kediler hiç yıkanmaz. yoksa hasta olurlar aman dikkat. kendilerini yalayarak temizlerler. bebek de olsa içgüdüsü ile o bilir nasıl yapacağınız.

ancak iran kedisi gibi yalayarak kendini temizleyemeyen kediler arada bir yıkanır.

yalnız bu çok ama çok tatlıymış. uzun zamandır bu kadar tatlı bişi görmedim. vermeyin kimseye. sizin olsun :))

yine aynı konu açılacak ama kediyi YIK-KA-MA

zaten hayvancağız uyuyor. uyanınca kendini yalar güzelce. elleme.

suyunu eksik etme.

üstünde bir kalıntı (boya, zift, alçı vs olan) bir kedi dışında hiç bir kedi yıkanmaz.

buyrunuz bana inanmıyorsanız kedisi de olan bir veteriner yazısı:
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com

@ben smyrna

bende bu yargısız infazlarınızı anlamıyorum. ben marefet diye söylemedim. o bölgedeki veterinerler daha çok büyük baş hayvanlarla alakadar oldukları için, benim kedime, köpeğime, balığıma bakmaya zahmet dahi etmediler. çünkü onlar çiftliklerden paranın anasını ağlatıyorlar, benim vereceğim 40-50 lira için uğraşmak istemediler. bende kendi veterinerliğimi kendim yaptım ve şükür hiçbir sorun yaşamadım şu ana kadar.

ayrıca tabi kötü örnekleri vericez, vericez ki tedbirli olsun. ayaküstü hayvan uyutulursa daha mı iyi?

yargısız infaz değil. kıvırmayınız.

"veterinerler hakkında bi bilgim yok, 80 tane hayvan besledim 1 defa veterinerden içeri girmedim."

ben bu cümleyi "marifetmiş gibi" algılamaya devam ediyorum.

evet entrylerde zorunlu hallerde kedi nasıl yıkanır anlatmış arkadaş, ancak çok önemli bir noktayı unutmuş. "tırnaklarını kesmeden" sakın böyle bir işe kalkışmayın :P yoksa dünyanın kaç bucak olduğunu kanlı bir şekilde öğrenirsiniz.

kedi çok kirliyse kuru şampuanlar var. pudra gibi mis kokan şeyler. döküyor fırçalıyorsunuz. tertemiz yapıyorlar, yağları bile çıkartıyorlar.

ben sokaktan gelmiş diye yıka dediydim ama madem öyle diyosunuz yıkamasın :D

yoksa evet çok yanlış yıkamak, hem kendilerini temizleme alışkanlıklarını unutuyolar sık yıkanırlarsa hem de hastalanıyorlar

durum şu;
kedicik evin içinde dolaşıyor. bir leğene bahçeden kum koydum ve tuvalet için onu kullanıyor. ishal olmuş malesef :( çok akıllı bir kedicik sanki bu :) iki tane dişi var. sanırım ben bilgisizliğimden küçük sandım. 1,5 aylık gibi geliyor birşeyler okudukça. sokaktan gelmiş olmasına rağmen oldukça temiz. müdahalede bulunmamak en iyisi sanırım. hem dediğiniz gibi kendi kendini yalıyor zaten. su, ve su-süt karışımı verdim. yarın veterinete götüreceğim. dediğim gibi hiç bir kediyle ev arkadaşı olmayı düşünmemiştim. şaştım kaldım şimdi. ben tüm gün yokum. evde tek başına çok sıkılır sanki :/ bi de tüy dökülme muhabbeti var ya. o da karıştırıyor aklımı. bilemedim ki...

tekirlerin tüyü fazla dökülmez. hele de sık sık fırçalarsanız ve evi de aynı şekilde süpürürseniz çok rahatsız etmez. aşıları yapıldıktan sonra zaten o tüyleri yutsanız da ölmezsiniz :) hem madem bahçeniz var, biraz büyüyünce bahçede de besleyebilirsiniz, çok sıkıntı olmaz.

edit: kedi hakikaten çok güzelmiş :)

@ben smyrna

dikkat ederseniz arkadaş sorusunda veterinerler hakkında bilgi almak istemiş, fiyat falan sormuş. bende cevabımı verdim ve bir bilgim olmadığı için bilmiyorum dedim. sadece belediye veterineri belki bedava ilgilenir dedim. bunun neresinden marefet anlamı çıkarttınız anlamak zor:) hem ben ruh hastası mıyım, ne diye burada küçükcük bi kedi üzerinden caka satayım..

@Sheridans ayrıca kedinin tırmaklarını falan sakın kesme, kaşınamaz hayvan sonra.

tüy dökme muhabbeti bu tür kediler için mevsimliktir ve ilaçla önlenebilir.

tüyleri o kadar fazla dökülmüyor benimki smokin tekir rahatsız edecek kadar dökülmüyor

bence atmayın çok eğleneceksiniz, yalnızlıktan fazla hoşlanmıyorlar gerçi ama oyuncaklarını ortalıkta bırakınca mamasını gitmeden taze koyunca kumunu vs sini hazırlayınca adapte oluyorlar

biz 7 aylıkken yanına arkadaş alalım demiştik yalnız kalmasın diye kıskançlık krizine girip yeni gelene saldırdı

olur da bakacaksanız ve yalnız kalmasını istemeyip bir tane daha arkadaş getirmek isterseniz şu an getirin onu yoksa ilerde zor alışıyorlar hatta yeni gelen kedi yüzünden depresyona bile girebiliyorlar

biliyorum bir kediye bakıp bakmamak arasında kalmışken 2'ye çıkardım sayıları ama inanın büyüttüğünüz kadar zor değil zaten çalışan biriyseniz masrafını kolayca karşılarsınız çok fazla birşeyleri yok

-tecrübeli olmadığınız için tırnaklarını daha ilk günden kesmeyin.
-ishal olmasının nedeni verdiğiniz süt olabilir. süt vermeyin. tavuk haşlayıp iyice parçalayıp verebilirsiniz. kediler çiğnemez. o yüzden boğazından geçebilecek kadar küçültürseniz sorunsuz yer. kedilerde laktoz intoleransı vardır. süt şekeri olan laktozu hazmedemedikleri için ishal olurlar.
-ev kedisi değilse bile temiz olması normal. sokak kedileri de sağlıklı ise toz dışında kiri pek olmaz (tabi bulunduğu mekana da bağlı)
-1-1,5 aylık görünüyor demiştim :)

3 tane kedim ve çokça hayvan sevgim var :)) istediğiniz zaman arayın. kadın erkek olmanız farketmez. sonradan asılmam. içiniz rahat olsun. kedicik de siz de sıkıntı çekmeyin. kontör falan yoksa mesajla numaranızı verin, ararım.

ay o kadar tatlı ki ver bana koynumda yatırayım onu. o kadar sevdim :)

Gördüğüm en güzel kedilerden biri <3
bakmak bile huzur verdi bana
umarım onu yalnız bırakmazsınız :(

11 saatle boka dönmez hayatın hocam merak etme.

yok genel hayatım böyle benim.

5 yil boyunca kronik olarak uyusturucu kullanmaktan iyidir.

1-bir ps3 edin.
2-iyi derecede pes,fifa oynamayı öğren.
3-iyi derecede pes,fifa oynayan bir arkadaş edin.

gominist redar: ayni anda veri yazdik veritabanina.

Hayatla ilgili sorgulamaları sağlıklı yapmak gerekiyor. Sağlıksız yapıldığı takdirde işin sonu ağır depresyona bile varabilir. Öncelikle şunun farkında olmak lazım, hayat kurgu yapımlarda olduğu gibi ansızın sürprizler barındırmaz her zaman, bazen de barındırır. Hatta şöyle düşünmek lazım kısa bir zaman dilimini anlatan filmler bile o kurgu karakterlerin hayatlarının küçük bir kısmına odaklanır. Belki de o maceradan maceraya koşan Coni'nin hayatı genele vurduğun zaman çok sıkıcı.

Beklentileri düşük tutmaktan öte elindekilerin farkına var, hayat bu ne getireceği belli olmaz. Balkonda pipo içmek bile bazen büyük bir özgürlüktür. İnsan kaybetmeden bir çok şeyin değerini anlayamıyor.

@lostandloser karşı cinstensen izdivaç düşünürüm.

birdenbire olmaz ama kesin olur. yakındır bir karşı cins arzı endam eder, sen de sıkılmış olduğundan ona daha sıkı sarılırsın.

not: bebişin adı "özgür" ya da "deniz" olsun..

kader ağlarınızı ördü işte sevişin bence.

gominist redar: starcraft veya aoe2 atariz. ahah

o değil de benim halihazırda sevgilim var.

conilere özenmiyorum da böyle devam ederse artık ya sokağa kendimi çıplak atıp alın lan alın diye bağıracağım ya da kendimi asacağım acayip bunalmış ve sıkılmış bir haldeyim.

etrafıma bakıp yaşamak için bir kaç neden arayışına giriyorum ama bulamadan yoruluyorum.

goministcim, eve topukların kıçına deye deye koşmuyosan o nasıl sevgilidir.

şartlar nedeniyle haftada bir gördüğüm bir sevgilidir.

(bkz: why don't you get a job)

keske her sey altin madeni ile olsa.

çok tembel adamım.. çok düşündüm çalışmayı da zaten şu halimde zar zor okuyorum çalışırsam hiçten okuyamam gibi geliyor.

ben kendimle oynadıktan 1 gün sonra öyle bi boşluğa düşüyorum

"olması gereken" diye birşey yok. belki de değişmesine gerek yok. beklenti fazla.

o diil de pipo tütününü ne kullanıyorsun?

adam benden bahsetmis lan resmen!

bir dahakine pizzacıyı içeri davet et ona küçük sürprizler yap.

hayalimdeki hayatı yazmışsın

Müziğiyle seyrettirmeye başlıyor:
(bkz: ıklığ)
(bkz: kaynanalar)

Sonra insanın canı kuru-pilav çekiyor.

Güzel bence.

evet.
müziği güzel.

çok hoş reklam. sadece müziği değil, kurgusunu da beğendim.

@african rain, ben de ben de:) hastası oldum ya, tam türk işi süper

anaa. ben ilk defa izledim. güzelmiş valla.

başarılı

baba parasıyla. maalesef ki.

araştırma görevliliği yapanlar da var aynı esnada okulda.

(bkz: hem master yapıp hem de çalışmak)

afedersin ebem kaynatılıyor ama mecburum.

yurt dışı: baba parası. burs yok. çalışma imkanım yok.

çok zengin değilseniz ailenizin ve akrabaların desteğinin yanı sıra çalışmak elzem. özellikle yurtdışı için konuşuyorum.

yurt içi burslara başvurdum biri çıktı. kredi de aldım ama tez aşamasına geçtiğim için ailemin yanına döndüm dilekçe yazıp iptal edecem... zaten diğer türlüde tez aşamasına geçip çalışada bilirsin.. dişini sıkman gereken 1 yıl.. ama doktorayı bilemiycem.

çalışıyorum bir şirkette.

Yüksek lisansı, lisansın devamı niteliğinde, bir "uzmanlaşma" olarak görüyorum. Sonuç illa ki bilimsel hayat olacak diye bir şart yok. Bu durumda asistanlık da elzem değil ama insan artık yapacağı işe profesyonel olarak başlamak zorunda. Lisanstan sonra aileden para almayı çok zorunlu haller dışında eğitimin eksik kalması olarak görüyorum. Yüksek lisans yapan öğrenciler sonra akademik hayatta kalmak istiyorlarsa asistan olarak veya TÜBİTAK vb. projelerde çalışmalıdırlar. Akademik çalışmalar yapmayacak biri ise bu saydıklarımda çalışırsa körelir, o bir an önce istediği işe benzer bir işe kapak atmalıdır (şu anki şartlarda hiç kolay değil).

Doktora ayrı bir dünya. Doktora yapacak olan biri hayatını bilimsel araştırmaya adamış olmalıdır. Sonuç akademik hayat ya da araştırma merkezleridir. Yani bunlardan birinde kadro aranmalıdır. Bunların dışında bir işte çalışılarak yapılan doktora amacına pek ulaşmaz.

Uzatılmış öğrencilik maddi imkansızlığa değer mi? Çok kişisel bir soru. Çalışmak lisans sonrası öğrenciliğin olmazsa olmazıdır. Kazanç az da olsa uygun bir işte çalışmak şarttır.

kamuda çalışıyorum. işyerinde doktora yaptığım için angarya işlerden muaf tutuluyorum ama bu işyükünüzün sadece bir kısmı, kalan kısımlar için hem işte hem de evde çalışmak gerekiyor, bu nedenle doktorada öyle aman aman bir performans sergileyemiyorum ama yine de özelde çalışırken doktora yapmaktan daha iyi.

kısa donem askerlikten sonra küçük bir işyeri actım. sonra yüksek lisansa basladım. yaptığım işin yuksek lisansla hiçbir ilgisi yok. Ne alaka diyenlere, para kazanmak için diyorum.

bende hem çalışıp hem y.lisans yapıyorum. canım çıkıyo, çoğu zaman mal gibi oluyorum, hiç bişeye yetişemediğim için arada bi ağlama krizine giriyorum, günde en fazla 4 saat uyuyabiliyorum ama olsun. mutluyum.

iknci soru için cevap veriyorum, evet bence değiyor. çünkü elimden gelen daha iyi bir şey yok. çok uzun süre işsiz kalmış biri olarak diyebiliyorum ki o kadar çok var ki benden, bir yerde bir fark yaratmam gerekiyor. böylece ileride daha iyisini yapabileyim. istediğim yerde, istediğim alanda, en önemlisi de mutlu olarak, iş tatmini yaşayarak hayatıma devam edebileyim.

26 yaşına gelip de baba parasıyla okumak zordur. ama şu an çalışmam imkansız, kendime bile zor yetiyorum zamansızlıktan. zaten istemiyorlar da haftanın 2-3 günü okulda olan insanı, işverenler. o yüzden bir süre bu şartlara devam etmek ve tadını çıkarmak lazım.

yurt içinde yüksek yaptım şimdi doktorayı bitirmek üzereyim. yüksek lisans yaparken 3 ayrı işte, doktoranın ilk yılında 5 ayrı işte çalıştım. şu an doktoranın son yılındayım 2 ayrı işte çalışıyorum, bu iki ayrı işin biri okulda ders veriyorum haftada 20 saat. yüksek lisans tezim birçok kapı açtı, bugüne kadar yayımlanmış pek çok kitapta bölümüm ve bilimsel makalem ve çevirilerim var. ayrıca yüksekten beri evin geçimi, kirası, her şey benim üzerimde. bir de köpeğimiz var. ayrıca yine bu dönemde okuyamayan öğrencilere ve sahipsiz hayvanlara elimden geldiğince yardım ettim. senenin 6 ayı çok az uyuyorum, bel ağrısı, boyun tutulması, asabiyet yaşıyorum. babamdan bugüne kadar kuruş almış değilim, içim rahat, alana da bir şey demem. ek soruya yanıt: evet değdi.

bence insanları tehdit edip, sanal ortamdaki küfürleri kaile alarak savcılıkla uğraşıcağına gerçek bir hayat edin, daha az külfetli, sana daha çok yararı olur.

savcılıkla ilgili bi fantezin falan mı var senin?

fantezi falan çok iddialı sözler bunlar:)

soruna cevap değil ama sen de ona et ve rahatla. hiç görmediğin ve tanımadığın bi insanın sana söylediği bir sözü bu kadar ciddiye almaya gerek yok ki. alt tarafı küfür. annene mi hakaret etti? annen hala senin bildiğin gibi, merak etme. o küfretmiş olsa ne olur? uğraştığına değmez.

sende küfür et sonra hemen engelle sana cevapta veremez hem karşılığını vermiş olursun hemde adamı bayağ bi sinir etmiş olursun. :D yaşasın kötülük kahrolsun iyilik ve sempatizanları... :D

edit:sakin beyler ... :D

dikkat edin bizi de savcılığa verebilir.

aklıma gelmişken;

s3.amazonaws.com

Bi ara ben de birine etmistim ozel mesajla kufur sen miydin o da. Ayni duyuruyu acmisti

eğer şantaja girerse savcılığa verebilir kızdan bişey talep ediyo musun ki ?

bu santaj mıdır peki ?

başına bir iş geleceğini sanmıyorum. benim takıldığım nokta kızı neden rahat bırakmıyorsun. ayrılmışsın bırak ne hali varsa görsün. :)

tehdit midir şantaj mıdır bilmem ama "götverenlik" olduğu kesin :s

diyelim ki dedim. var demedim. mesela yani.

liseli olmaya girer bu.

neden böyle bir ise girisiyorsun,ayrilmissin,kiz nisanlanmis,derdin ne dostum?

basina bi is gelebilir,mesela cok saglam dayak yiyebilirsin,erkek arkadasi ve o taraftan.

kız özel hayatının zarara uğratıldığını kanıtlarsa manevi tazminat davası açabilir. kazanır mı bilmem ama açabilir.

tamam şimdi konuşmalardan anladım galiba kızı sinir etmek için her şeyi anlatıcam diyosun :D başına hukuki hiç bişey gelmez.şantaja da girmez kıza demiyosun ki bana dön yoksa anlatırım fln diye.için rahat olsun git söyle sevgilisine sevgiliside bilsin nasıl bi kız olduğunu :D olaylar olaylar :D gelişmeleri anlat sonra bana duyuru açıp :D

yaptığın ya da yapmayı düşündüğün şeyin hiçbir anlamı mantığı olamaz ve karşı tarafın kişilik haklarına saldırıya girer.

şantaj değil ama tehdit ve taciz. ama sen bunu sırf hapis yatma, dayak yeme vb riski olduğu için yapmamak yerine, asıl çok çirkin ve yanlış bir davranış olduğu için, insanlara ve haklarına duyman gereken saygıdan ötürü yapma.

kan davası olur. sen onunkileri anlatırsın, gün gelir o da gelir seninkine anlatır. güzel şeyler değil bunlar. tacizdir bence.

seninle yaptiklarinin kat kat fazlasini onunla yapiyo yarro, anlatsan noolacak?

bi de bu yonden dusun olayi.

tehdide gier, çok net. illa bi karşılık beklemen gerekmiyor. karşıdaki kişinin hayatını tehdit etme ya da zor sokma durumu var.

şantaj yoluyla tehdit olur.

TEHDİT

Madde 106 - (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

ŞANTAJ

Madde 107 - (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) (Ek fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./14.mad) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA

Madde 123 - (1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.


özet: tehdit olmaz. eğer bir yarar sağlamak için yapmıyorsanız şantaj da olmaz ama kız eğer "beni kendisine dönmek için bunu yapıyor" derse şantaj olur. hadi yarar yok diyelim, bu defa da 123. maddeye göre yargılanabilirsiniz.

uğraşmayın, yaranıza tuz gömün gitsin.

youtube'da bir cok tutorial bulabilirsiniz bunun gibi:

www.youtube.com

sürmüyorum. daha doğrusu süremiyorum. kabullendim, denemekten vazgeçtim.

şimdi sol elinle gözünü gerdiriyorsun. sonra eyelineri gözpınarından başlayarak ince ve mümkünse tek harekette dışa kadar götürüyorsun. hafif sapmalar olsa bile dışa doğru kalın yapacağın için düzeltebilirsin. benim en önemli noktam kalem veya liner ne kullanıyorsam artık iyice yatık yapıp sürüyorum. yaklaşık 1 haftalık çalışma sonucunda şu an gayet iyiyim.

cep telefonu, ayakkabı, e kış geldi mont da olur, laptop, tv. bonus: ps3

Kaç para? Azsa helva alın.

rahat ve kaliteli bir ayakkabı al mümkünse bot olsun su geçirmesin önümüz kış

gerisi faso fiso reyiz

yaklaşık 1200 tl
yakın zamanda harley davidson bot aldım

altın al hacı.

edit: şakaydı:d

düşünmedim değil ama altın duruyo bi kenarda ben yatırımdan çok kullanılacak işme yarar bir şey arıyorum

2 hafta sonra iphone 4S geliyo türkiye'ye,3 boyutlu nintendo game boy var.internetli televizyon,ipod 5.nesil,5+1 müzik sistemi, yada toplama bilgisayar(16 GB RAM,6 çekirdekli AMD 2 GB ekran kartlı bilgisayar olabilir zevkine uçar bu bilgisayar valla :D) bunlar bende yok sadece al diye öneriyorum aklına bişey gelmiyosa ve paran bolsa. ;)

edit:şimdi gördüm 1200 tl varmış sende salla önerilerimi :D

git bir tane psp al kendine oynarsın hem vakit geçer
ya da ipad olur sıkılınca satarsın en kötü

ben de okurken 1200 tl ye hangisini nerden alıyosun diye sorucaktım sonra edit i gördüm :D

ipodtouch 3g var satıp almayı planlıyorum 5g yi
iphone çok cazip
acilen bilg toplamam lazım bütçe yetmiyor ona da
nintendo sevmem
tv var internete giren versiyonunu istemem

psp ps3 wii var oyun konsolu olarak
daha değişik şeyler arıyorum

karar veremezsen içkiye yatır.

telefon kulaklık ayakkabı cuzdan mont (extradan cantada olabılır) (:

hacı senin alcağın teknolojik alet kalmamış,oyun konsolları var sende pc toplamaya yetmez para iphone'ada yetmez.samsung galaxy S 3 çıkacak onada yetmez.zaten şu an piyasada alıncak telefon yok nokia yı salla N9 u fln. ya 4S alınır yada galaxy S3.başka şeylere yönelmelisin.ilgini neler çekiyo mesela en çok hangi ünlüyü seversin onla ilgili duvar kağıdı odana boydan boya yada bi manzara resmi.ne bilim ilginç bişeyler bulman lazım.

ben de elektronik olarak alırsam 4s alırım bi tek
saat falan düşünüyorum ama karar verebilmiş değilim

Bana ver ciddiyim bak 100 tl ye ihtiyacım var

içki iyidir

bana bişeyler ısmarlayabilirsin mesela bunun dışında kuyafete yatırım yap,kendini şımart.

hizmetçi kemal'in karısı. sarışın kadın sevgilisi. sanırım sarışın kadın patronun kızı olduğu için maddi kaygılarla ayrılamıyor (!) kemal. kızını hiç bilmiyorum. benim izlediğim bölümlerde bi kızı yoktu :s sarışın kadından mı çocuk?

kemal sarışınla sevgili ama sarışının babası karşı
kemalin tv almak için paraya ihtiyacı olur. para için hizmetçiyle evlenir.
sarışın bilmiyor bunu
kemal ile hizmetçi birbirlerini sevmeye başlarlar.

öyle işte.

ne mal bir diziymiş

de güzel bir kız var. kemalin liseli kızını oynuyor. onun adı ne?

bi dakika yahu, olay şöyle değil miydi,
kemal sarışınla sevgili,bu sırada sarışından gizli azerbeycandan bir kadınla evleniyor para karşılığı, soranlara da kadın hizmetçim diyor. Sarışının babası kemalin patronu, kemalle kızının ilişkisini de biliyor, ayrıca hizmetçiye de aşık. bu yüzden kemal kızdan ayrılamıyor, patronuna da çaktıramıyor

bıktırdılar artık, ben azeri olsam acayip bozulurdum, cazibe geçen bölüm katlandı, geçici evlilik diyerek ama hala niye katlanıyor ki. kızı da hiç olmamış. geçen bölümde yoktu. bu bölümde kemal bir kızı olduğunu öğrenmiş birdenbire. rolüne göre yaşlı görünüyor bence, pis yedilide oynasa olurdu ama burada olmamış.

kendi reklamını yapmak diyoruz biz buna. sosyalliğin dibine vuran insanın bunu facebookta twitterda ilan etmesi pek olası değil. gerçek bir sosyallikse kasıt.

acayip cevap veresim geldi ama soruyu anlamadım ben ya :s eğer kızın yaptıklarını saçma buluyosan nie ona yaklaşma çabası içindesin. o saatte dersi var derken kız yalan mı söylüyo yani. gitmiyor mu o yazdığı yerlere? "kaliteli bi çizgi" kısmını soru soracak kadar bile anlamadım. niye cevap veriyosam. di mi? :s

desene her naneyi yazıyorlar.
yalandır,
tipiktir,
kaçılasıdır.

öncelikle facebook gibi sapır saçma mekanlarda gezdiği yerleri sergileyen bir kız ise uzakdurmakta zaten fayda var haa o zaman büyük ihtimal ile kız bulamıcaksın çünkü hangi türk kızı gezdiği hoş bulduğu yerleri facebook tan yayınlamaz ki?
bunun amacı zaten sözlükte çoğu kez tartışıldı anlatıldı.
baak ben tikiyim ben sosyal bir insanım o bar senın bu seminer benim gezerim yeaa"
amacı taşırlar.

oysa senınde dediğin gibi yüzyüze konuşunca gözünde büyüttüğün kadar değillerdir. hani bi kız görürsün ulan bu bana bakmaz ki tarzı düşünceler içerisinde dayanamaz açılırsın sonra kız kabul eder bir kaç gün sonra kızın borumbok bişey olduğuna kanaat getirirsin. işte bunlarda bu şekilde bir şey...
o gidilen gezilen yerlere cebinde 20 lirası olan kenar mahalle insanları da her zaman gidebilir, fakat bir şartla...
içinde sürekli gezme tozma sürtme isteği olmalı o zevksiz tiki görünen kendini sosyal sanan asosyal zavallı insanların bulunduğu ortama hevesle gitme isteği olduğu sürece herkes pek ala gider gezer tozar.

bende tweet ve facebooktan pek hoşlanmıyorum bir bayan olarak bu kadar özelimi paylaşmaktan kaçınıyorum ama bir kadın olarak toplumun üzerime yapıştrdığı sıfattan salt sıyrılmak olmasa da kendimi yetiştirmek adına bir çok kursa gidiyorum daha kaliteli bir ortam dah seviyeli insanlarla kız erkek olsun bir arada olmak için ben bunları yaparken sevgilim malak gibi evde yatıyor :) ama ben onu seviyorum asla vazgeçmem ondan amacım başkaların gözüne bişey sokmak değil kendime saygımmı artırmak

pısırıklık etme, sen de özgüvenini yükek tut azıcık! o da insan nihayetinde, ve bu kadar aktifse sosyal bi insan olmalı, yanına yaklaşanlara da yabani davranmaz diye düşünüyorum. Belki de bütün bu aktifliği boşluktandır, beyaz atlı prensini bulunca bunlardan vazgeçicektir:)

ya da onlar kaliteli bir çizgi yarattıklarını mı zannediyorlar?

tipik türk kızı mı?

canım kardeşim ben de bunu anlamıyorum. diğer dediklerinde de haklısın. ona bişey diyemem. benim de bir bayan olarak rahatsız olduğum bir durum. gittiği yerleri yazan, yediği yemeklerin fotoğrafını çeken falan tipler hep gösteriş mereklısı oluyor malesef.
anlamıyorum diye başta belirttiğim duruma değinecek olursam eğer, sözlükte de çok başlık açılıyor bu konuda. türk kızları hakikaten çok mu değersiz erkeklerin gözünde? madem değersiz neden hala türk kızlarına aşık oluyorsunuz? neden hala şarkılar, şiirler yazılmaya devam ediliyor? dünyanın en çikin varlıkları biz miyiz arkadaslar gerçekten meraktayım. hatta ben duuyuru olarak da açıp öğrenmek istiyorum sebeplerini.
not: haliyle bir türk kızı olarak çok üzüldüğüm ve gocunduğum bir durum bu evet.

vefat ettiği gün hem sözlük hem burada haberini aldım, bugüne kadar hiçbir vefat eden yazar için bu kadar çok üzülmemiştim. Açıkcası o gün annesinin tepkisinin de ground'ın yazdığı nedenden dolayı olduğunu tahmin etmiştim. çok üzüldüm ben, annesi bilge hanım burayı da takip ediyorsanız eğer, buradaki çoğu insan ataturkiye ile tanışmamış olabilir ama sanal da olsa samimiyetler, duygular gerçek, ben şahsen tanışmamış olsam da çok çok üzüldüm, sizlere de sabır dilemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok, 3 ay önce yakın bir akrabamızı da biz kaybettik (25 yaşında) acınızı az biraz da olsa anlıyoruz, allah yardımcınız olsun. dostumuzun da mekanı cennet olsun, huzur içinde yatsın.

Gencay'ın birkaç yıl önce sık takıldığı başka platformlar da vardı, bizler bu yaştaki gençlik için belki gerçek hayattaki dertlerimizden bir nebze uzaklaşma, fikrimizi daha özgür ifade etme olanağı buluyoruz internet ortamında. oğlunuzun da kabına sığmayacak düşünceleri vardı, onları buralarda insanlara açması hâliyle normaldi. Bilge hanım lütfen buraya ya da bize tepkili olmayın, acınızı binlerce kilometre öteden paylaşıyorum. Ben Gencay'ın eski arkadaşıyım, geçen yıla kadar sık sık telefonla konuşurduk. hatta sizin hakkınızda, o her afyon'a dönüşünde neler hissettiğinizi gencay'dan çok kere duymuştum. her ne kadar sizi ziyaret edemeyecek kadar uzakta olsam da(ne yazık ki yurt dışında yaşıyorum) okuduğunuzu düşünüyor, Allah'tan sabırlar ve baş sağlığı diliyorum. canım arkadaşım ışıklar içinde uyusun.

kendisini tanımaz etmezdim, ama duyuru ortamından gözümün alıştığı isimlerdendi. yardımseverdi, tatlıdilliydi. gerçekten de üzüldük.

edit: uzun uzun yazmayı hiç beceremem, becerememişim de. seviyordum ben tanımasam da, üzüldüm de hakikaten. belki de hiç tanışmadığım ama ölümüne en çok üzüldüğüm insan diyebilirim. adaşımmış aynı zamanda.

istanbuldayım, aksi halde yüzyüze annesine baş sağlığı dilemek isterdim. gidenler olacak, yerime iki cümle fazladan konuşurlarsa sevinirim.

şahsen tanımadığım ama nickini çok iyi bildiğim (duyuru ve sözlükten) biriydi...yaşının bu kadar küçük olduğunu bilmiyordum, sanki daha büyükmüş gibi canlandırmıştım. zamanı geri almak mümkün olsaydı da, son duyurularına denk gelip biraz ilgilenseydim, anlamaya çalışsaydım. anneciğine sabırlar diliyorum. istanbul'da olduğum için uğrayamıyorum yanına ama sevgilerimi iletirsen memnun olurum.

Gerçekten çok şaşkınım şuanda allah'dan rahmet diliyorum kendisine ve ailesinede sabırlar... Keşke izmir'de olabilseydim de acısını paylaşabilseydim inşallah bir gün nasip olur.

Allah rahmet eylesin ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum...

daha uzun yazmak isterdim fakat duyar duymaz şok geçirdim, çok üzüldüm. Bu kadar genç bir arkadaş olduğunu da bilmiyordum açıkçası. Kendisi ile mesaj vasitasiyla yaptığımız kısa diyalogtan beyefendi bir insan olduğu izlenimi almıştım. çok çok üzgünüm.... Tüm aileye sabır ve baş sağlığı diliyorum.

Şimdi gördüm çok üzüldüm , nur içinde yatsın , allah anneciğine sabır versin.

ben de sadece burdan adına aşinaydım ama birkaç şey söylemek istedim... bir kere son derece yardımsever bir insandı, hayatta bence en önemli şeylerden biri budur. bir insanın diğerine ettiği karşılıksız, beklentisiz yardım. benim yaşlarıma yakın olduğunu sanıyorum, insan sanki tanımasa da etmese de, bir arkadaşını kaybetmiş gibi hissediyor. çok yakınını kaybetmiş biri olarak, tabi ki asla bir anneyi tam anlayamasam da, yakın hisleri yaşadım ve insanın hep güzel hatırlaması, hep sohbetlerinde yaşatması, sevgisini kalanlarla paylaşması en güzel yol diye inanıyorum acıyla baş etmede. bol sabırlar diliyorum herkese.

ben onun üniversiteden arkadaşıyım yani bire bir tanıyorum hatta bu geçtiğimiz yaz çok beraber oturduk hala inanmış değilim bu üzücü olaya evet okulda derslere girmiyordu ama girmesi için çok mücadele ettim bende üniversiteyi çok zorlukla bitirdim ve aynı bölümdeydik gencay la ne kadar ısrar ettiysem de başaramadım hep akıl verdiğimizde bizi terslerdi akıl vermemizi istemezdi evde tek başına kalıyordu bir ev arkadaşı almasını söyledik yanına ama yok bizi dinlemedi tüm zamanı varsa yoksa ekşisözlük bilmiyorum ekşisözlük onun için iyi bir uğraşmıydı kötü bir uğraşmıydı kavrayamıyorum ama böyle bu duruma gelecek kadar nasıl bir olay gelişti aklımda almıyo acıkcası yurt dışına gideceğini söylüyodu ama oda olmamış bu ölümü hak etmedin gencay kardeşim nur içinde yatt

Duyuru'da en spesifik yardımı bana yapmıştır herhalde, bir msajla hiç tanısmıyorken, Afyon'dan kalkıp yine Afyonun bir ilçesine gitmiş, emanetimi yerine ulaştırmıştı.

Sonra karşılıklı olarak birbirimize başka yardımlarımız olmuştu, hatta maddi bir takım şeyler hiç konu bile edilmemişti.

Ara sıra konuşurduk, her olaya çözümsel yaklaşırdı, sıkıntılı oldugu belliydi, ama hepsinin üstesinden gelmek için çaba gösteriyordu.

Çok üzüldüm.

sözlükte takip ettiğim, yazılarını ve onurlu duruşunu çok sevdiğim yazarlardandı sevgili Gencay. Bu kadar genç olduğunu bilmiyordum. Olgun, tutarlı ve duyarlı bir insandı. gerçekten çok üzüldüm. Bir anneyim ben de, evlat kaybeden dostlarım oldu, yaşayan bir insanın en büyük sınavıdır bence. Sevgili anneciğini Onurlu ve duyarlı bir evlat yetiştirdiği için kutluyor, kendisine yaradanın sabır ve metanet vermesini diliyorum.

Annesini ozan gibi bir evlat yetiştirdiği için tebrik ederim.
Bende ekşi duyuru'dan tanırdım kendisini. Vefat ettiğini duyduğumda üzüldüm gerçekten.

ben ekşi sözlükte yazmıyorum.
yazar değilim artık.
Ama duyuru'ya girerim, soru sorar, yanıt veririm.
üşenmedim, girip tek tek baktım, bugüne kadar sorduğum herhangi bir soruya gencay kardeş yanıt vermiş mi diye, hiç denk gelmemişiz. önemli de değil zaten.
bir gün bana da ekşi sözlükte 2-3 bytelık "ad delikan76 soyad" diye bir satır ekleyecekler. sıra bir gün hepimize gelir, gelecek.
al-i imran 185 eninde sonunda bizim hikayemiz de olacak.
bu gibi platformlarda iz bırakmak, hele hele gencay kardeş gibi iyi hatırlanan ve kalabalıklar için izler bırakan birisi olabilmek büyük şans, büyük bir devlet.
bizler şu anda, aslında, kardeşimiz için ikinci bir cenaze töreni yapar gibiyiz. buradaki her bir satır, her bir ayrı kişinin yazısı, her bir anı, her bir paylaşım, o törenin, omuzlara alınan nicki taşıyan ayrı bir insan gibi adeta... annesi de zaten bunun olabildiğince fazlasına şahadet etmek istiyor olsa gerek, geriye dönük beraber geçirilememiş zamanı giderebilmek gibi bir konu bu internette, anladığımı sanıyor ve katılıyorum. ekşi sözlük camiasından ebediyete giden kişilerin yakınlarının bazılarının bu gibi bir şansı olacak. inşallah bizlerin de olur.
sonuç itibarı ile ekşi sözlükte taziye yazamayacağımdan buradan kendisine allah'tan rahmet, başta annesi olmak üzere tüm arkadaşlarına ve ekşi sözlük camiamıza baş sağlığı diliyorum.

başın sağolsun anneciğim.

delikan76

duyuruda yeniyim.. sözlüğe zaten hiç girmemişimdir.. bir kişi hariç, öyle kimseyide tanımam duyuruda.. ''ataturkiye'' ile ilgili herşeyi hemen hemen okudum, son 2 saattir bununla meşgulüm.. açık konuşmak gerekirse abim ölmüş gibi üzüldüm.. (abim yok bu arada) gerçekten çok üzüldüm.. mekanı cennet olsun.. neyse, hepimizin gideceği yer orası, neticede, hepimiz, ölmek için doğduk..

Sevgili GERİLLA Kardeşim;
Gerilla diyorum çünkü seni Ekşi Sözlük'ten önce Galatasaray ve Siyasi konuları konuştuğumuz başka bir sanal ortamdan bu isimle tanıdım. Huzur içinde yat. Allah günahlarını bağışlasın.

Sevgili Bilge Hanım;
Öncelikle başınız sağ olsun. Allah sabırlar versin. Emin olun siz çok iyi bir evlat yetiştirdiniz. Ama Gencay'ın iç dünyasını hiç birimiz bilemeyiz. Kısa ömrünü dolu dolu yaşadı o. Umarım gittiği yerde huzurludur.

eskiden kullandığım kullanıcı adıyla bana da yardımcı olmuştu. bu tür ortamların bir faydası da, insanların hala karşılıksız yardım edebiliyor olduklarını görmek. paylaşmayı, insanlara yardım etmeyi gencay ve onun gibiler sayesinde hatırladık.

mekanı eminim cennettir.

sn. bilge hanım,

oglunuzla hic tanisamamis olsam da ayni ortamda yer almis ve pek cok duyuruda kesismis biri olarak acinizi az da olsa paylastigimi belirtirim. Elbette cok yakin arkadaslari, dostlari hep yaninizda olacaktir ama bilin ki bir seye ihtiyaciniz oldugunda biz de buradayiz.

gelecekte bir gun hepimiz umuyorum ki ayni yerde toplanacagiz. sizin ona, benim de ananeme sarilcagim zamanlar da gelecek diye dusunuyorum ben.
mutlu olun, bu kadar sevilebilmis bir evlat yetistirmissiniz.

Birçok duyuruma cevap vermişliği, mesajlaşmışlığımız vardı. Kardeşimize Allah rahmet eylesin, ailesine allah sabır ve metanet versin.

Başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin.
Kendisi ile tanışıklığım bu platformdan öte değildi, klavyesi üzerinden dahi, pırlanta gibi biri olduğunu anlatabilmişti.

Mekanı cennet olsun.

Duyuru'da takip ederdim, çok yardımcı bir arkadaşımızdı ve yazdıklarından çok iyi biri olduğu anlaşılıyordu. Duyuru ailesi olarak üzüldük.

Başınız sağolsun.

bu günlerde sizi ne mutlu eder bilemem ama, evladinizi tanimayanlar bile onun icin fatihasini okuyup iyi düsüncelerini dile getiriyor. Allah rahmet eylesin. basiniz sagolsun.

yeni bir sözlük yazarı olduğum için kendisiyle tanışma fırsatı yakalayamadım maalesef. fakat Bilge Hanım, kendinizle ve oğlunuzla gurur duymalısınız. Oğlunuzla gurur duymalısınız çünkü bu kadar seveni var! Sevdirebilmiş kendisini... Kendinizle gurur duymalısınız çünkü herkes böyle bir evlat yetiştiremez! Başınız sağolsun...

üzüldüm demenin ne faydası olacağını bilmediğim gibi başka ne yapabileceğimi de bilmiyorum... bişeyler yazdım, sildim, sonra tekrar yazdım ve tekrar sildim...

Bilge Hanım,

Hiç tanımadığı insanlara hiçbir karşılık alamayacağını bilerek yardım edecek kadar onurlu ve iyi kalpli bir oğlunuz olduğu için hep gurur duyacağınıza eminim. Ama kendinizle de gurur duymalısınız. Oğlunuzu hiç tanımayan insanlar onun ölümüne üzülüyorlarsa ve ondan büyük övgülerle bahsediyorlarsa çok iyi bir insan büyütmüşsünüz demek ki. Bunları söylemenin size ne yararı olacak inanın bilmiyorum. Bildiğim şey üzüntünün paylaşılamayacağı. Ama hiç tanımadığı halde oğlunuz için üzülen biri daha var burada. Sadece bunu bilmenizi istiyorum.

kim bilir kaç sorumuzu hesapsız, kitapsız cevaplamış, hangi dertlere alakası olmamasına rağmen derman aramıştır. Hiç bir söz bir annenin acısına çare olmaz ama, çocuğunun çok sevildiğini bilmek belki bir şeyler ifade eder...

annesi bilge hanim facebook'taki ilgili post'ta bir seyler paylasmis. hem burada hem facebook'ta yorumlarini yazan arkadaslara ithafen olabilir, paylasayim dedim: www.facebook.com