Ne kadar gramere boğulmuş bir soru...

Yurtdışında yaşıyorum ve buranın yerlisi ingilizcesi C2 olan arkadaşa şu soruyu ingilizce sorsam yüzüme aval aval bakar.

Şurada bulabilirsiniz doğruyu

dictionary.cambridge.org

-I know the man who stole my car. Bu relative clause örneğinde "who" sözcüğü relative clause cümleciğinde öznenin yerini almıştır. Acaba onu mu demek istiyorlar? Yada clause yani cümleciğin içinde özne ve nesneye ihtiyaç yoktur mu diyorlar? Bu tam olarak doğru değil.

Bir yerde bir karışıklık var ama...

(Şahsi fikrim bu şekilde anlatımlardan çok bir fayda sağlanamayacağı yönünde - sıklıkla yanlış öğrenme oluyor).

Örnek verin isterseniz, ona göre değerlendirilebilir.

Google görsellerde aratınca yukarıda araçlar var, boyutu büyük yaparsanız en azından bazı afişleri bulabilirsiniz.

video olarak bolca içerik var böyle

www.youtube.com

ek
www.worldtravelguide.net

İnstagram anında açılıp oynamaya başlasın diye kaliteyi düşürüyor.

Ama yalnız benimki böyle diğer arkadaşların ki gayet iyi görünüyor

Bağlantın yavaş olabilir mi?

Bağlantım yavaş olsa neden sadece benimki kötü olsun? Hem bu olay daha önce de oldu kaç sefer. Wifi kendi internetim fark etmeksizin

kayıtlı fotoğrafları atınca düşürüyor.
özellikle gif/konum/saat ekleyip kaydedip, sonra paylaşınca daha da kötü oluyor.
en iyisi instagram kamerasından çekip anında göndermek.

www.quora.com

15mb sınırdan dolayı olabilir

ne yapıcan sorması ayıp?

boşluğu biz doldurcaz galiba,

nasıl silerim,
nasıl toplu halde indiririm,
nasıl gizli yaparım,
nasıl başka hesaba aktarırım,
nasıl gönderirim

bunu mu demek istediniz by senolll

şu işe yarar gibi
www.youtube.com

hocam bu yol bana biraz zor gibi.

benim de şoförlüğüm yoktur ama trafikte gördüğüm kadarıyla dönecek olanlar ışıktan önce sol şeritte sıralanırlar.

En sağdakinin sola dönmemesi gerekir zaten.
Bu tür bir kavşakta sola dönecekler sol şeride veya orta şeride, düz gidecekler orta veya sağ şeride, sağa dönecekler orta veya sağ şeride girmelidir.

Sola döneceksen orta durmamaya çalış zaten, hikayedeki gibi durdun diyelim;

Solundakine yol vermelisin, sola da dönse düz de gitse o kendi yolunda. Farklı şeritten gelip de sola dönecek olan sensin.

Sinyalini ver, yavaş yavaş sola kayarak önce şeridini değiş sonra dönüşünü yap.

birincisi sola döneceksen ne işin var ortada, geç sola ve solda bekle.

ikincisi ise korna çalanları fazla sallama, en fazla küfür yersin.

@cakabo @John Bloor @hosein yanlış tarif ettim aslında tam sola dönme değil de hafifçe sola meyleden bir yol ve sağa dönme gibi bir durum söz konusu değil zaten.

sola döneceksen sol, düz devam edeceksen orta, yavaş gideceksen / sağa döneceksen sağ şeride gir.

Bahsettiğin şekilde sık sık girdiğim bir kavşak var. Ortada durmamaya çalışıyorum, fakat dalgınlığıma gelip ortada kalırsam da senin yaptığın gibi yavaşlayıp sağa veya sola giriyorum. Arkadan gelen istediği kadar böğürsün.

Hicbiriniz mi anlamadiniz ya, benim anladigim yol duz gidiyor ama sola kivriliyor,
Saga sola donme durumu yok yani. . Bu kivrilma noktalari ise dar, iki seritlik mesela. (Di mi bu kastediliyor, atarlandim ama yanlis anlamayim ben de)

Napayim demis.

Sag tarafin sinyaliyle bekleyerek orta serittekilerden yol istemesi/musait oldugunda eski orta serit simdiki sag seride gecmesi lazim.

Ayrica her korna calani takma.

hakkaten kimse anlamamış :D kuehles +1

şekil olarak ışıklardan önce 3 şerit, ışıklar sonrası için durum şu olmalı
st1.myideasoft.com

eğer başka levha yoksa ya da yer işareti soldan daralma şeklinde
asyatrafik.com
ki yol sola döndüğü için soldan daralmaz.

senin düz devam etmen lazım, sağdaki aceleciler yol vermek istemeyip önüne geçmeye çalışır, sen onlara yol verdiğinden de arkadaki sinirleniyor, ha bunu takma gerçi.

bir de öte yandan hata sadece sende değil, böyle daralan yol durumunda ışıklardan önce olması gerekir bunun, yapan yanlış yapmış.

Kavşak falan yok ortada, herkes varmış gibi yazmış. Yol sola dönüyor sadece. Daha basit düşünün, 3 şeritli dümdüz yol ilerde iki seride düşüyor. Bu durumda doğal olarak araçlardan biri yol verecek ki yola sığsınlar.

Arkadan korna çalan sığıra takılma, yoluna devam et.

@orient blue aynen öyle

Trafikte acemi veya tereddütlü görünen sürücüye ölümüne korna çalmak gibi bir huy, maalesef ki sürücülerin %80'ininde var. Siz kornaları takmayın, bildiğiniz gibi gidin, ve en önemlisi de panik olmayın. Yol iki şeride düşüyorsa, elbet birileri birilerine yol verecek. Bunun için herhangi bir "x yol verecek, y geçecek" kuralının olduğunu zannetmiyorum.

başlıkta sorulan durum şu sayfadaki 61. soru

www.atakansurucukursu.com

@agluna, elbette biri birine yol verecek değil, bir kuralı var.

@senolll soruya ve cevaba baktım, cevapta sağdaki sol arkadan gelene yol vermelidir deniliyor. peki soldan gelen tek araç değil bir sürü araç varsa ne olacak ? bu sefer sağ araç ilerleyemediği gibi arkasındakiler de çıldırmaz mı?

iwillsee

o zaman bekleyecek iste. ya da soldan gelenlerden birileri yol verecek iste. ama soldaki yol vermedi diye kizamaz iste.
yanlis dizayn edilmis anladigim kadariyla yol.

olay bu mu?
i.hizliresim.com

@iwillsee, evet bekleyecekler. Kimsenin kızma gibi bir durumu yok kural bu.
Senin sorunla şu da aynı mantık, hani ışıklarda saniyeler azalıyor ya, 90 saniye oluyor bazen. 30 saniyeden sonra çok kızıyorum bu kadar beklemek gerekmesine diyip geçiyor musun? Hayır. Bu da öyle kural işte.

@cemiyetin ünlü siması evet aynen öyle

@kuehles blondes yanlış mı bilemiyorum ama yaşadığım şehrin en yoğun yollarında bu şekilde kısımlar var

tam tarif ettiğin tipte bir yolu her gün kullanıyorum.

-mümkünse ortada durmamaya çalış,
-en solda kim varsa o önceliklidir, çünkü o kendi şeridinden devam ediyor. kornaya da o yüzden basıyordur.
- orta şeritteysen soldakinin geçmesini bekle
- seninle aynı hizada ve solunda olan araç geçtikten sonra, sol sinyalini ver ve kontrolünü yaptıktan sonra sol şeride geç.

google play var, türkçe filmler de var baya

play.google.com

got ve bazı diğer popüler diziler hbo
www.hbo.com

tivibu var
www.tivibu.com.tr

amazon prime
www.amazon.com
ben bilmiyordum bunda hbp ve showtime var görünüyor, iyimiş

+ digiturk play
www.digiturkplay.com

+kanalların kendi sitelerinde de yasal şekilde ücretsiz izlenebiliyor, en azından kanald yi biliyorum
www.kanald.com.tr

çok teşekkürler

Mubi var, eskisi kadar iyi degil galiba ama fena sayilmaz. Alternatif filmler icin guzel bir siteydi ben birkac ay kadar premium olarak kullanmistim.

mubi.com

Illustrator'de renklendirseniz ? Muhtemelen yeterli olmuyor çözünürlük ve scale ederken bozuluyor gibi en temizi vektörel çalışmak.

maalesef illustratorde çok hızlı değilim :/ bir de photoshopta seçim araçları iyi çalışıyor, bir sürü yeri hızlıca boyabiliyorum da elimdeki çizimde parçalar kesikliyse birleştirmesi zor oluyor ai'de

iyi şeyler bitmez ki demeyi çok isterdim ama

"ve bazen iyi şeyler biter ki daha iyileri başlayabilsin"

başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. iyi yahut kötü bitmesi ise tamamen sana bağlı.

@blue serenity, hahah oraya nasıl bağladın ya. Gönül işi değil demiştim oysa ki.

Yüksek lisans tez aşamasındayım ve maalesef sakız gibi uzadı 1 sene oldu ve ben çok bunaldım, yoruldum. Çalışamayıp çok vakit kaybettim dönem dönem. Ve şimdi salı sunum var ancak benim bütün çalışmalarım yarım yamalak, hiç memnun değilim bu aşamada bu materyalle. Çok daralıyorum son haftalarda o yüzden böyle bir dert yandım burada.

1095 gün (iş günü değil) bulunduğun ülkede oturma izini ve çalışma izini ile beraber çalışman gerekir.
ikisinden herhangi birisi yoksa olmaz. o günler sayılmaz.
part time çalışman önemli değil, bu iki evrak varsa günlerin sayılmaya başlar.

@şöyle ki, çifte vatandaşım, aslında master için yurt dışına çıktım Ağustos 2015te.
Özel öğrenci statüsü için başvuruyordum tecil için, senin vatandaşlığın varmış işçi statüsünde gösterelim dediler ve öyle yaptılar. E-devlet'te de İşçi statüsünde yazısıyla 38 yaşına kadar sıkıntı yok diyor Türkiye'ye kesin dönüş yapmadıkça.
Yani bu durumda oturma/çalışma iznim başka ülkeden vatandaşlık şeklinde.

Bir de herhangi bir aşamada bir başlangıç yapmak gerekir miydi bu işlem için? İşe başlamadan önce falan.
Ben Aralık 2017'de girdim işe, bordro isteniyor zannedersem, 2015-2017 arası sayılmayacak bu durumda?

bir de ben ikametimi aldırmadım, aldırmış olmam gerekir miydi?

1095 takvim günü sözleşme sahibi olarak çalışmak yeterli.
Bu 1095 gün içinde Türkiye'de bulunduğun günler düşülüyor.
Part time / full time fark etmiyor.

Öğrencilik zamanı sayılmıyor. Resmi sözleşme ile vergi vererek çalışmış olman gerekiyor.

Öncesinde bir iş yapmaya gerek yok, 1095 gün dolunca evraklarla başvuruyorsun.

biraz kafam karıştı ama anladığım kadarı ile,

oturma iznin var tamam, işçi statüsünde göstermeyi bilmiyorum ama bir şirkette çalışmazsan work permit almazsın zaten, şimdi elinde work permit var mı yok mu ? Varsa sen bir şirkette çalışıyorsun demektir zaten. çalışma iznini sana şirket alır yani.

Aralık 2017'de işe girdin, çalışma izni çıktıysa o zaman günler sayılmaya başlar, öncesi sayılmaz.

1095 gün o ülkede kalman gerekir (oturum ve çalışma izni varken başka ülkede geçen sürelerde sayılır). Türkiye'de geçirdiğin günler sayılmaz. Türkiye'de 1 yıl içinde 6 aydan fazla kalırsan tamamen sıfırdan başlamak zorunda kalırsın. o yüzden 6 aydan fazla kalma.

ikamete bakan olmuyor ama benim şirket almıştı otomatik olarak. sizin ki alır mı bilmiyorum.

başlangıç yapmaktan kastınızı anlamadım bu arada. selamlar.

Bulgar vatandaşıyım aynı zamanda ve AB ülkesindeyim o yüzden çalışma/oturum izni gerekmiyor.

tamam.

masada çalışıyorum, tıkırtılar da uzun sürmüyor bu arada saniyelik şeyler genelde. Vurmak konusunda emin değilim. Klavyenin tam ortasında bir yerlerden geliyor

Normal değil, çıkmaması lazım.

Yeni bilgisayarsa normal.

hocam ara ara fanın icine bir sey girip yapiyor
bende de var o problem de cok ender oluyor tozlu bir masaya koyarsam vs. oluyor
bu arada msi modeli ne?
onlarda nvme ssd takmak icin slot olması lazım
efsane bir olay.

garip bir şekilde ses bugün çıkmıyor sanırım. şimdi cevaplarda normal diyen de var normal değil diyen de kime tik atayım bilemedim.

Ses kesinlikle fandan gelmiyor.
hem hdd hem ssd var ama kapağı açmak garantiyi bozuyor o yüzden hdd yi çıkarmayı düşünüyordum ama çıkaramam.
model şu MSI GS63VR 7RF
youtu.be
Yalnız incelemeye bakıyorum da ses hdd nin olduğu yerden geliyor gibi değil.
bataryanın üstündeki sarı bantlı yerin oralardan geliyor gibi.

şu makaleyi buldum baya sorularıma cevap oldu. Türkiye'ye gittikten sonra orayı seçince öyle kalacakmış, başka ülkeye gidip değiştirmezsem. Ancak ilk siparişimi Türkiye'deyken vermediğim için o durumu kaçırmışım, gitmeyi beklemem lazım yani.

Birilerine yardımcı olur dursun.

support.steampowered.com

denemedim ama şunla istediğiniz olur gibi

play.google.com

olmazsa da vardır benzerlerinden

kendine zaman ayirmak hayat kalitesini artiriyor. gidilen mekanlar hayat kalitesini artiramiyor :(

kitap okumaya, bilgisayardan uzaklasmaya calisiyorum elimden geldigince.

Kaliteli ve dengeli beslenme

Az stres mümkünse hiç, az çalışma saatleri, iyi kazanç, iyi beslenme, spor, kültürel etkinlikler, sosyalleşme, tatil ve gezi.

Bunlar artırır

evim beylikdüzü iş yerim kozyatağı.

artık haftaiçi üsküdardayım kalıyorum ve metrobüse binmediğim için hayat kalitem mükemmel arttı.

Turk yapimi dizi izlememek.

soru işaretinden önce neden boşluk bırakıyorsun ?

işin yoksa bile sabah erken kalkmak,
evcil hayvan beslemek,
spor ve beslenme,
su içmek için güzel bir cam bardak,
elektrikli diş fırçası, wireless kulaklık, macbook pro, spotify.


şu aralar da termos bardaklara odaklanmış vaziyetteyim. deneyimi olan arkadaşlar mesaj atabilir. kullanışlı bir şey mi emin olamadım.

sigara içme
küfür etmeyi azalt
gece erken yat & sabah erken kalk
her randevuya vaktinden önce git
az ve öz seyret (film&dizi)
günlük tut

yeteri kadar uyku + spor + sporun gerektirdiği şekilde beslenme. bu beden için.
kitap, müzik, güzel filmler, seyahat etmek, doğaya karışmak. her türlü negatiflikten uzaklaşma. bu da ruh için.

kişiye göre değişmekle birlikte, ben önce beden iyileştirmeyi tercih ediyorum.

anne baba dahil "elalem"i dinlemememek.
yaş 25 üstü ise para ve zaman varsa psikoterapi
yaş 25 altı ise yine de bir psikoterapist ile zaman zaman terapi.

spor, sanat, sağlıklı beslenme; bunun üçünü aynı anda en iyi şekilde yapmak zor ama ikisini yapmak bile hayatı inanılmaz kaliteli hale getiriyor.

Isten ayrilarak, isten ayrildim ve hayat kalitem ciddi anlamda artti.

negatiflik barındıran hiçbir olguyu hayatına almamak.
hurafeden, kör inançtan, fanatizmden, inattan sakınmak, aklın yolunu izlemek,
bağımlılıktan sakınmak (sigara, bilgisayar, alkol, adrenalin, uyuşturucu, yemek...)
minimalist yaklaşım (sadece eşyada değil, her alanda; az ve öz)
yanlışından dönmeyi bilmek, becerebilmek,
ve bu olguları barındıran çevre edinmek, habitatını seçmek veya oluşturmak.

Sürekli dert yanan ve aşırı pesimist insanlardan uzak durarak.

Benceilk ve en önemli adım uyku düzenini sağlamak. Bu sağlanmadığı müddetçe alınacak diğer aksiyonların verimi çok düşük olacaktır.

Sonrasında ise olayı fiziksel ve düşünsel(?) aktiviteler olarak iki ayrı şekilde planlamalı. Fiziksel aktiviteler olarak spor, sağlıklı duruş, yürümek, gezmek vs... kişinin kendisinin özelleştireceği seçenekler.

Düşünsel olanlar ise kitap okumak, satranç-go öğrenmek-oynamak, yeni bir dil öğrenmek, yeni uğraşlar-hobiler edinmek.

Uyku ve sporla bedene gereken benzini depoladığını düşün. Diğerleri ile de bu benzini harekete dönüştürüyorsun.

Düzenli spor
Dengeli beslenme
Kültür sanat etkinliklerine ve hobilerine para ve zaman ayırma

Triceps ve deltoid diyorum.

Triepsle ve göğüsle beraber core bölgesi yani karın ve bel kasları.

kol, omuz, bel, bacak.

Ben omuz. Digerlerini bilmiyorum ama oncelikli omuzdur diye tahmin ediyorum.

Aslında taş=baseball

"the shoulder, arms, back and core are responsible for the majority"
Omuz, kol, sırt ve karın

www.livestrong.com

fn + shift + delete olmalı, denediniz mi?

Chrome da geçmişi açın, orada o linki aratıp silin. Sonra yalnız Twitter com a gidin 3 5 sefer o üstte olur

Medium al olur.

bence large al, donlar hep büyük alıyorum dar geliyor bana. 92 yazanı alınca belinden düşecek hali yok o kadar da bol olmuyor lastikli don.

o saatte en mantiklisi sari dolmus.

Dolmuş sıklığını ve ücretini bilmiyorum ama mecidiyeköyden taksiyle 13 14 lira tutar.

incirli'den de sarı dolmuşlar kalkıyor taksime. meydandan fiyatı 5 liraydı metrobüsün oradan da aynıdır diye tahmin ediyorum ama gene de öğrenmekte fayda var.

Cevizlibagdan dolmus

Evet tramvayim ordan kalkiyor normalde ama gece taksi duraginin orda yol ustunde de bekleyebikiyorlar.

Bunun versus'u bile olmaz. Kesinlikle Black Panther. Hem görsel bir şölen sunuyor hem de hikayesi diğer süper kahraman filmlerine göre çok daha düzgün.

black panther +1
diğerini sonra ya da evde bile izlersin

aralarında seçim yapacaksan siyah panter

hadi be oğlum'un ismi bile itici. sırf kıvanç var diye övülüyor. black panther tabi ki.

ikisini de boşverin, "three billboards outside ebbing missouri"ye gidin gitmediyseniz. aksi takdirde görsel yeterliliği dolayısıyla Black Panther derim.

Paikolog değilim ama bence normal değildir. Böyle deney yapar gibi çocuk yetiştirenler sonradan topluma hiç entegre olamayan bireyler yetiştirmiş oluyorlar. Cümle biraz düşük oldu ama neyse.

çok detaylı okumadım ama okuduklarım kadarıyla, küçük yaşlarda ebeveyni çıplak görmek ileriye dönük psikolojik sorunlara yol açıyor.

doğru ya da yanlış, ben kendi çocuğumu riske atmam sanırım. gerek duyacağım bir şey değil.

Anormal demiyorum ama bence gereksiz. 18 yaşından sonra normaldir. o zaman yaparsan en azından ileriye dönük kalıcı hasar bırakmazsın. o daha da gereksiz ama hiç yoktan zararsız sanırım.

rica.

Ufak kızım annesiyle küvete girse rahatsız olmazdım, köpüğün içinde bir şey belli olmuyor zaten. Onun dışında olmasını istemem.

Hamam kültürü olan bir ülkede yaşıyoruz. 7 yaşına kadar olan erkek çocuklar anneleriyle hamam a girerlerdi. Sonra kaldirdilar tabi bu uygulamayı. Şahsen ben kızımla esim beraber girsin istemem. Soru sorma yaşı gelmişse özellikle. İleride hatırlayıp travma yaşayacaksa hele.

Normal degil bunu yapmak.
@Want2die gibi hassasiyet gösterip yikaniyorsa tamam ama öbür türlüsü hic saglikli bir durum degil.

Küçükken beni hamama götürürlerdi. Dize kadar inen memelere sahip kadınların görüntüsü hala aklımda. Bence olmamalı.

Kendi düşüncelerimi ve olayın çıkışını paylaşabilirim.

Ben bu olayın travmatik olabileceğini düşünüyorum, çocuk en en çok 1-2 yaşından sonra böyle bir durum içinde olmamalı. Çocuğu yıkar ebeveyni, kendi ayrı yıkanır.

Olayın çıkış noktası da şu ben İsveç'teyim şu an, burada insanlar kendi kişisel alanlarına çok saygılılar fakat havuz/gym soyunma odasında giyinme kabini yok. Erkekler herkes ortalık üstünü değiştiriyor/duşlar açık. Bu beni epey rahatsız ediyor, çıplaklık konusunda epey rahatlarmış. sonra geçen gün bir kız çocuğu gördüm içerde muhtemelen 3-4 yaşlarında o da çıplaktı, erkeklerin soyunma odasında muhtemelen yanında dedesi vardı, o da çıplak. Herkes çıplak yani. Bana çok garip ve uygunsuz geliyor bu durum. Benzer şekilde daha önce Bulgaristan'da bir kaplıcaya gittiğimde küçükken bir sürü erkeğin öyle çıplak olması bile çok rahatsız ediciydi benim için.

Sonra İsveçli kız arkadaşımla bunu konuşurken onlara göre bunun pek anormal olmadığını ebeveynlerin de çocuklarıyla duşa girdiğini falan söyledi. Hatta lisede de soyunma odalarında kızlar hep çıplak olurmuş duşlar ortalıkta herhalde yine. Amerikan filmlerinde falan gördüğümüz gibi aslında.

Öte yandan 7 yaşına kadar çocuk ebeveyni ile soyunma odasına girebiliyormuş havuzda. Diyor ki ben çocuğumla kız/erkek fark etmez orada soyunma odasına beraber girebiliyorken, yan yana duş alabilecekken evde olmasının farkı ne?

Neyse çıkış noktası da buydu. Sonra internetten biraz okuduk, çocuklar soru sormaya başladığı dönemlerde, kendilerini rahatsız hissettiklerinde ebeveynle beraber duş alması pek de yerinde değilmiş.

Ben sağlıksız buluyorum. Çocuk evde gördüğünü dışarıda da sürdürmek ister. Dışarıda bir çıplaklıkla karşılaştığı zaman kendini savunmayı düşünemez.

Oglum 23 aylik. Babasi ve ben hangimiz o an uygunsak uzerimizde sortla yikiyoruz. Yasi biraz daha buyuyunce sadece babasina devretmeyi planliyorum.

Bu isin normal olup olmadigini sormussunuz, hamam ornegini verenler cok haklilar.

Bugun Turkiye'de bunun degil soyunma odalarinda ve duslarda, evde yapilmasi bile cevaplardan da anlasildigi uzerine bir tabu. Ama hamam kulturu olan ulkelerde (orta dogu) erkek cocuklarinin ergenlige ulasana dek anneleriyle beraber kadinlar hamamina gitmeleri normaldi, o yasa gelince babalariyla beraber erkekler hamamina gitmeye baslarlardi ve bu ani degisim erkekleri cok etkilermis. Musluman toplumlardaki haremlik selamlik gelenegi o andan itibaren etkili oluyor, erkek cocuk kadinlar dunyasindan erkekler dunyasina giriyor. Kadin cevresinden artik "cok yetiskin, fazla erkeksi" diye ayrilmak zorunda kalan ergen, erkek cevresine girdiginde de gorece olarak "cok genc, az erkeksi" kaliyor. Deniz Kandiyoti'nin bir kitabinda bundan bahsediliyor, atabilirim.

Bunun yani sira bugunden farkli olarak, kiz cocuklari babalariyla birlikte hamama gitmezlerdi en bastan beri, haliyle.

annem ve babamla havuza, denize girerdim ama vücutlarının mahrem bölgeleri kapalıydı haliyle. havuza, denize girmekten bir farkı yok, vücutları kapalıysa.

çırılçıplak girilmesini sakıncalı bulurum, eğlence için bir iki kez hariç ama düzenli banyo yaparken de hep birlikte girmek bence gereksiz ve saçma.

edit: want2die yapıyorum yazmış ama yaptığı birlikte banyo yapmak değil, o tür bir durumdan bahsetmiyorum.

isveç norveç gibi ülkelerde çıplaklık ve cinsellik bizdeki kadar tabu olmadığı için çocukta travmaya sebep olma ihtimali bizdekine göre daha düşük olabilir. bizde çocuk küçükken kadın memesi görmenin normal bişey olduğunu sanıp büyüdükçe o memeden uzaklaştığı, hatta yakınlaşması yasak/günah olduğu için travma ya da bilimsel adı her neyse, ona uğraması daha normal geliyor kulağa. ya da büyümesine de gerek yok, anne-babayı çıplak görmeye alışıktır ama başkalarını görmemesi gerekiği ona öğretilir, kafası karışır. gibi.

hangisi doğru hangisi yanlış onu bilmiyorum ancak çıplaklık, cinsellik konularını farklı değerlendiren ülkelerin çocuklarının da bu konudan farklı etkilendiklerini düşünüyorum.

Almanya'da saunalarin veya havuzlarin aile soyunma odalarinda tum aileler birlikte soyunup giyiniyor.

1,5 yaşa kadar sorun yok. Sonrasında anne veya baba, farklı cinste de olsa aynı cinste de olsa çocuklarıyla banyoya girecekse özel bölgelerini kadınlar için bikini erkekler için şort mayo gibi ayrıntıları belli etmeyecek bir şekilde örtmüş olarak girmeli.

Çok fazla gizli saklı da tutulmamalı kadın-erkek vücudu çocuklar için. Bu sefer aşırılaşmış merak unsuru olabiliyor. Bir erkek öğrencim vardı, oyuncak kız bebeklerin eteklerini kaldırır giysilerini soyardı. (5 yaş) Annesiyle beraber (anne bikini giyecek şekilde) banyoya girmelerini tavsiye ettim. Anne uygun bir şekilde oğluna kadın vücudunun özelliklerini ve farklılıklarını anlattıktan sonra konu çözülmüştü.

Normal değildir.

Haydaa. Bizim ailede bir sorun mu var bilmiyorum ama ben 12 yaşında babamla banyo yaptığımı biliyorum, kadınım. Cinsel istismar mı bu şimdi? O tür bir şey olduğunu hatırlamıyorum.

dayım bi erkek bi kız çocuğunu aynı anda bu şekilde yıkardı. 2 yaş büyük olan kız yavaş yavaş çekmiş sonra kendini. yalnız banyoya dönmüş. ikisi de normal insanlar oldular, kocamanlar tabi şimdi. kaptan fantastik filminde de bu muhabbet var. bizim kültürümüz çok arabik ve sığ. canım annem dahi çocuk yetiştirmekten zerre anlamayan birisi. türk babalarına hiç girmiyorum zaten. bırakın seksi, çıplaklık bile hala tabu bizim memlekette. ışıklar bu yüzden kapanıyor sevişirken, kadınlar utanıyor seslerini çıkarmaya. kimse özgür değil, yalnızken bile değil. bu çok üzücü.

Ben yaklaşık 10 yaşına gelene kadar babam benimle duşa girmişti, onda mayo olurdu. Oyun oynatarak banyo yaptırırdı. Rahatsız olmuyordum. Ama doğru bir davranış diyemem.

Annem ve abim arasında böyle birşey olmamıştır, annem onu yıkarken kendi girmemiştir.

çocuğu yıkamak için giriyorsa ve şahsi eşyalarını kapatıyorsa, normaldir.

çocuğu ile beraber yıkanıyorsa ve zorundaysa, yine normaldir. tercih durumu olmayan zamanlar olabilir.

ama çocuğu ile sürekli olarak çıplak biçimde yıkanıyorsa, çocuk gelişiminden biraz habersiz olabilir. biraz okusa fena olmaz.

büyüğün de küçüğün de cinsiyeti fark etmiyor.

Benim anlamadığım kısım nesen çıplaklığın tramvatik olduğunu düşünuyorsunuz ? çıplaklık seks demek, cinsellik demek mi? aşırı saçma, asıl bence çıplaklığı oouuuu ya getirdiği için turk ailelerin çocukları tum karşı cinsine seex diye bakıyor.

çıplaklık oldukça normaldir. tramvatik olan baska durumlardir.

insan memesi, cinsiyet organları el kol görmek kadar normaldir.

2 yaşında mıydı neydi çocukta cinsel farkındalık oluşuyordu... düşüncem iğrenç olduğu yönünde.

12 yasina kadar (ergen degildim henuz) annemle birlikte kadinlar hamamina gittim. 7den 70e her turlu kadını gordum ama herhangi bir travmatik olumsuzluk yasadigimi tecrube etmedim. Nedir yani insan vücudu işte..

bana da normal gelmedi ama kuzey avrupa ülkelerine çocuk yetiştirme konusunda akıl verecek çapta değiliz onların olduğu hal ve bizim durumumuz ortada.

isveçli haklıdır diyorum :d

bir de şey geldi aklıma nudist aileler var böyle plajlar vs yani aile çocuğunu vegan, müslüman vs yetiştirebiliyorsa nüdistte yetiştirebilir o zaman.

1. 10 dakika, maksimum 15 dakika
2. işe gittiğim her gün sabahtan duş alırım. işe gitmiyorsam bile evden çıkacağım, birinin geleceği zaman duş alırım. bu sabahtan olmaz, daha çok dışarı çıkmadan, misafir gelmeden hemen öncesi olur. evden çıkmayacaksam, kimse de gelmeyecekse o gün duş almam. ama yine de 2 günden fazla dayanamam girerim. örneğin koca bir hafta sonu evde yatacaksam en son cuma sabah işe giderken duş almış olurum, cumartesi duş almam, pazar sabah da almam ama pazar akşam artık rahatsız eder, girer yıkanırım.
3. saça 1 şampuan, yukarıdaki gibi 2-3 gün yıkanmamışsam saça 2 şampuan, vücuda tek tur sabunlama. lif kullanmam, sabunun kendisini vücuduma sürer, sonra da ellerimle ovalayarak yıkarım, ardından durulanırım.

1. Ayrım yok, 10 dk civarı sürüyor
2. Her sabah. Çalıştığım günlerde akşam işten gelince +1, baya terlediğim bir iş. Sonraki sabah yalnız saçımı yıkıyorum.
3. Bir ayırıcı yok, duşlarım hep aynı otomatik. İhtiyaç hissedersem saçı iki defa yıkıyorum bazen.

Var.

3- Banyo saçın sakalın şampuanla yıkandığı, vücudun sabunla lifle foş foş (köpük efekti) keselendiği bir aktivite. Duş vücudumu komple ıslatan, sonra saç sakalın yine şampuanla yıkandığı, ardından vücudun elle (belki eklem yerlerinin sabunlu elle) çabuk çabuk ovalandığı eyleme verdiğim isim. Kendimi hala temiz hissediyor olmam gerek bunu uygulamam için. Genelde gusül abdesti için, o anlık rahatlık için yahut dışardan gelirken terlediğim için bu kolay olanı seçerim.

1- Banyo girip çıkmam arası 20 dk. Duş 10 dk kadar.
2- Yazın banyo her gün. Bazen gün içinde birden fazla kez duşa girmem gerekebiliyor duruma göre (o zaman şampuan kullanmıyorum toz toprak içinde kalmadımsa). Duş dediğim gibi birincil seçeneğim değil. Belli bir frekansı yok. Zamanım varsa banyoyu tercih ediyorum. Kışın banyo bir ya da iki gün atlayabiliyor. Kirli hissetmediğimde girmiyorum. Sokakta sarınıp sarmalandığım için, biraz yürüsem kış bile olsa terliyorum. Haliyle arayı açmaya fırsat da olmuyor.

Genelde akşamı tercih ediyorum. Çocukluktan kalma bir alışkanlık mı sabah acele etmemek için mi bilmiyorum :) Yazın sabahları da duşa/banyoya girebiliyorum. Kokmak gibi bir fobim var ve deodoranttı stickti kullansam bile diken üstünde olabiliyorum.

her sabah, mevsimden bağımsız olarak, duş yaparım. Yazın genelde iki defa yaparım. Gün içinde spor yaptıysam yine yaparım. Duşumu sabah aldıysam ve akşam özel bir işim varsa, bir buluşmaya gitmek vs gibi, yine duş yaparım. Benim için duş ve banyo arasında fark yok. Bazen hafta sonu hemen dışarı çıkmayacaksam, kalkar kalkmaz değil de kahvaltıdan sonra duş yaptığım olur.

15 dk civarı sürer. Saçlarım kısayken daha da kısa sürüyordu.
Saçımı şampuanlar, kremlerim. Krem saçımda beklerken, yüzümü temizleyiciyle vücudumu duş jeliyle/lif vs yıkarım. Sonra saçımı durularım ve çıkarım.

Kıvırcık/dalgalı saçlı olduğum için saçım bir kez kuruduktan sonra başka bir şey yapma şansım yok, eğer yeniden şekillendireceksem, tarayıp çıkayım falan yapamıyorum zira bütün dünyayı kaplayan yumak gibi bir şey oluyor. O yüzden yıkamam gerekli.

1- Ayrım yok, 10 dakika civarı.
2- Normalde her akşam okuldan gelince yapıyordum. Bir süredir okulla ilişiğim olmadığı için sadece evdeyim, canım ne zaman isterse yıkanıyorum o yüzden.
3- Saçımı her defasında yıkamam çünkü gerek yok.

Dus ve banyo ayrimim var ama sanirim Almanca ogrendikten sonra olusan bir ayrim. Eskiden ikisini de ayni sey icin kullaniyordum sanirim.

Banyo yapmak: Ici kopuk kopuk bir kuvette ya da kisin birkac cesit yag(okaliptus, nane yagi vs.) ile gribe-sinuzite karsi hazirlanmis karisimda 15-20 dakika oyalanmak.

Dus almak: Ayakta yikanmak iste.

öyle olursa fiyat durmaz zaten ha bire yukarı tırmanır. her tırmadığında da illa birileri satar. milyonlarca adet var.

Sonuç iki şekilde gerçekleşir.
Birincisi, 5,20 den satıcı var, 5,10 dan da alıcı varsa, satıcı inmiyor, alıcı da çıkmıyorsa fiyat olduğu yerde kalır, alışveriş olmaz.
İkincisi, alıcıda çok yüksek iştah var ve fiyat ne olursa olsun almak istiyorsa, kağıdın fiyatı günlerce tavan tavan giderek iştah kesilene, denge sağlanana kadar yükselir.

@game... 5 dolar üstüne alıcı yoksa fiyat neden yükselsin? Ayrıca evet illa birileri satar da ben satılmazsa ne oluru soruyorum, bu da bir ihtimal sonuçta

Fiyat En son alınan fiyatta sabit gözükür ama onun dışında bir şey olmaz. En uç örneği verelim, iş bankasının piyasada 1 lotu var, doğal olarak ayda 1-2 kez anca işlem görüyor ve fiyatı garip bir şekilde artıp azalabiliyor işlem gördüğünde.

bigpara.hurriyet.com.tr

yazınızdan alıntıdır:
"fiyat 5 dolara çıktı..."
"satıcı yok..."

bu 2 cümle aynı anda olamaz. bir otoritenin / fabrikanın ilan ettiği bir "liste fiyatı" yok. fiyat dediğiniz şey zaten tam olarak o anda piyasadaki en iyi satıcının teklif ettiği satış fiyatı demektir. bütün sermaye ve para piyasası ürünleri için bu geçerli. "Dolar bugün 3.7643" veya "petrol 57 dolara çıktı" denildiğinde; birisi o fiyatlardan "satmaya razı" olduğu için o fiyat kullanılır mesela.

pozitif yönde: eski seviyelerden satıcı yoksa fiyat roketler ama mutlaka birileri uçuk da olsa satış fiyatı girer. yeni fiyat da o'dur. (bkz. bitcoin)

negatif yönde: hiç kimse alım fiyatı girmez; alıcısı olmayan malın fiyatı da olmaz. aslında olur da kimse dillendirmeye cesaret edemez ( =sıfır ) (bkz. 2008 krizi)

5 dolar üstüne alım emri yok 6 dolar altına satış emri yoksa fiyat 5 dolarda sabit kalır.Ta ki bir alıcı ve bir satıcı daha üst fiyatta buluşana kadar

Tam için farklı olmadığını düşünüyorum, öğrenci aylıkla metrobüs 2 geçiş alıyor

www.losev.org.tr

@oğuz altun, bu linki ben de buldum ama sayfa 2012 yılından. İşlemi nereden nasıl yapabilirim onu bulamadım

O dönem çok revaçtaydı. Cevabı yazdıktan sonra ben de bakındım. Yeni tarihli bir bilgi yok. Bitmiş bir kampanya olabilir.

Earth genel, soil daha çok bitki yetişen toprak gibi geliyor bana.

hinative.com
wikidiff.com

The ploughed earth looked rich and dark and fertile.

More examples

Their hoofs threw up clods of earth as they galloped across the field.
There was a large mound of earth in the middle of the field.
A large worm wriggled in the freshly dug earth.In the spring you almost feel you can smell the earth.
I like to get my hands in the earth when I'm gardening.

Kaynak: dictionary.cambridge.org

elektrik'te topraklama, topraklama direnci, topraklama ölçümü gibi kavramlarda "earth" kullanılıyor misal. soil ise daha çok toprak kesiti anlamında kullanılmakta.

earth biraz world'un cografi terim karsiligi gibi. planet earth mesela. soilden ziyade world ile daha cok es anlama geliyor. soil bildigimiz toprak, tarim topragi vs..

earth moving : hafriyat

Güzel soru. Soil daha çok bitki yetistirilen toprak gibi.

Görüşmek /flörtleşmek ayrımı iyi çizilmeli. Birileriyle sadece tanışmak için ilk birkaç seferi görüşüyorsam pek sıkıntı değil ama flörtleşme giriyorsa işin içine, yani kurdur, iltifattır, duygudur o zaman yalnız bir kişi olmalı.
Yani benimle görüşen bir kişi ile güzel bir samimiyetimiz olduysa, flörtleşiyorsak başkaları olması rahatsız eder tabii.
26e

flörtleşmelerden birinde duygular devreye girmeye basladiktan sonra digerleri devam ediyorsa rahatsiz olurum. yanlis bulmaktan bahsetmiyorum, bunun siradan bir sey olduguna da ikna olabilir insan ama rahatsiz olmayi engellemez.

Şimdi çirkefleşeceğim. Ben okuduğumda otomatikman "Diğerleri ne hisseder" gibi anladım ama meğerse onların adı bile geçmiyor, seçilen insan için soruluyormuş. İnsanların duyguları var. Birine kur yapıp, umut verip sonra "adı konmuş bişey yok zaten" diye bırakmak çok acımasızca, insanlar sizin de onlar gibi duygu taşıdığınızı varsayıyorlar ve sizinle ilgili hayaller kurabiliyorlar. Çok ah alırsınız.

Valla devir böyle, aldatma filan sayılmaz.
30K

Hayır, hissetmezdim. Adı konana kadar sorun yok.

27, Erkek.

Sistem böyle yürüyor zaten tek tek denesen ömür yetmez.

Ortada ilişki yokken birden fazla kişiyle flörtleşmede herhangi bir sorun yok bana göre. Çok normal.

Adi konana kadar aldatma saymam, hatta hak da veririm.
34k

1- Aldatma sayılmaz.
2- Ben bu tarzda hareket eden bir adamım.
3- Ama bu kafa yapısına sahip bir kadın bana itici gelirdi.

36E

gözleri açık dolaşmak tehlikeli abartıldığında zamanla kendinize ait bir gözünüz kalmayabilir dikkat

Tahmin yürütüyorum bir yerlerde kayboldu sonra bulundu ve yoluna devam etti.
Varış noktasında bırakıldı yazıyor oradan kontrol ettirme imkanınız yok mu alıcı kişisinden?

ben de o tahmini yürüttüm, var işte, ona da haber ettim, ilk iş aratacağım.

1. nereden sorgulattınız?
2. turpex mi yoksa normal ptt gönderisi mi diyeceğim ancak telefonu da normal gönderiye almıyorlar. istisna olmuş olabilir mi?

1.
gonderitakip.ptt.gov.tr sorgusu prntscr.com
17track.net sorgusu prntscr.com
duyurudaki de nolp.dhl.de sorgusu
2.
Ptt yurtdışı hızlı gönderi yaptım. telefon alıyorlardır, pil almıyorlardı. iphone pili çıkaramam dedim. o zaman gümrükte takılabilir ve iade olabilir dedi. kabul ettim. o şekilde gönderdim. 4-7 günlük gönderdim 80 tl gibi bir ücret verdim.

turpex mi ptt normali mi bilmiyorum o yüzden.

hocam turpex bu.

1.ilk olarak sizden reklamasyon denilen bir tazminat dilekçesi isteyecekler.
2. bunu yazıp imzaladıktan sonra size bir tazminat parası verecekler
(30sdr + o günkü döviz kuru yaklaşık 160 lira falan gelir ve eğer gönderirken maddi değer onun koymuşşanız ki yüzde 90 belirtmemişsinizdir 10 15 lira eklenir.
3.ancak bunu üzerine itiraz dilekçesi yazmanız gerekli. itiraz dilekçesinde 7-15 gün teslimat garantisinin aşıldığını ve kaybınızın temin edilmesini gerek belirteceksiniz. (bunu yapmazsanız haklı sayılmazsınız) içerik vs ne varsa yazacaksınız oraya dilekçede alıcının mağdur oldugunu belirteceksiniz altını çizerek.

iki opsiyon var bu noktadan sonra

1. 2. maddedeki cüzi parayı verip 15 gün sonra sizi arayacaklar. teslim oldu parayı geri getirin diye. geç gittiğiyle kalacaksınız sadece.

2. sizi haklı görüp epey bi miktar verecekler. 16.gün pasaport yetişmedi diye 17bin lira tazminat alan suriye'li gördüm. ama tc vatandaşısınız sonuçta, bilemiyorum.

3. çekinmeyin çemkirin. gerekirse ek E-dilekçe yazın ptt.gov.tr'den. oradaki memurlar sizinle "bir şey olmaz yeaa" ya da "bundan bir şey çıkmaz" demelerine aldırmayın. Her cevaplanmayan e-dilekçe aynı zamanda müdürlere kadar ulaşıyor.

ek olarak memur demişim. çoğu taşeron şirket iş bilmeyen insanlar.

artı size verilen gönderi kağıdı umarım hala sizdedir. yoksa dediklerimin hepsi beyhude.

Gönderi kağıdını, kargom kayboldu deyip atmadıysam iyi, arayayım. Özel mesaj attım size.

Ben de üşendim düne kadar. Dün baktım, insan? "Vay be" diyor. Kimler gelmiş, geçmiş bu dünyadan.

Üsendigimden degil, zerre kadar itibar etmedigimden.

öğrenince bir şey olmuyor. 5 dakika eğleniyorsun işte inceleyip hımm falan diyorsun.

bu arada doğum-ölüm tarihlerinde acayip hatalar var. 90 yaşında ölen büyük nineni 60 yıl yaşamış gösterebiliyor. arada sallamışlar bi şeyleri.

genelde doğma büyüme bodrumluyum deyip kütük çorum çıkarsa diye korkan insanların yaptığı bir eylem. aslında yapmadığı.

osun biz seni çorumlu olarak da severiz, sen üzülme.

Göçmen olanlar daha çok eğleniyor :) Benim yedi göbek aynı il, aynı ilçe, hatta aynı köy. Köyden çıkmamış adamlar :) Kendimi Umut Sarıkaya karikatüründe dedesine "Sen niye çıkıp gezmedin?" diyen eleman gibi hissediyorum :p Yedi kuşak Tokatlı olunur mu ya? Tokat ne anasını satayım, ismi bile tövbe est. Such a sıkıcı hayat.

e-devlet şifremi kaybettiğimden bakamadım.
yenisini gidip almaya da üşeniyorum.

biz yugoslav göçmeniyiz, dedemler falan bilirdi dillerini. baksam mı acaba ben de, ya bana da tokat çıkarsa?

Ya işte ben de belki rum kızı almışlardır, genetik havuz zenginleşmiştir umuduyla sorgulattım da yok arkadaş, hep uzak akraba evliliği yapmışlar. 46 kromozom doğduğuma şükür edeyim, bilemedim ki :p

Öğrenince birşey olmuyor, insanlar merak ediyor işte. Eğer dedeniz ebeniz ve onların akran akrabalarınız sağ ise zaten onlar da söylüyor buradaki kayıtların bir kısmını.

@corç, tc vatandaşlığın varsa tc kimlik numaranda var demektir. ve türk bankalarının internet şubesini kullanıyorsan oradan e-devlete girip bakabilirsin. Ya da -varsa- kardeşlerin bakabilir, aynı kayıtlar çıkıyor sonuçta.

merak önemli bir bu, bir de eğlence çıkıyor insana işte. vay be diyorsun 1876 yılında doğmuş ananenin ananesi, kavala'da bir kasabada falan. baba tarafı ise reşadiye/tokat kalmış orada. 1890'da da tokat, 1956'da da tokat.

Ben de bakmadım.
Ama ablam bakmış ve bugün söyledi. Baba tarafı 1840’tan beri aynı şehir, anneannem bulgaristandan göçmüş. “Biz göçmeniz” geyiğine direkt katkıda bulunabildiğim için mutluyum. Zerre kadar umrumda değildi ablam söyleyene kadar. Hala değil.

ben de bir iki sefer denedim ilk çıkınca olmayınca kasmadım. çünkü bir şey çıkacağını sanmıyordum annem ve babamdan başka, görece yeni göçmeniz çünkü (ben 3.5 yaşındaydım) neyse sonra birileri göçmenlikler de çıkıyor falan yazdıkça merak ettim ne çıkacak acaba diye, sonuçlar da daha kolay alınabiliyoru öğrenince bu sabah denedim, anneannemi de çıkardı. Onun çıkacağını tahmin etmemiştim ama dedem yok maalesef o vatandaşlıktan önce vefat etmişti. Soyumu pek öğrenemedim yani anne, baba, anneanne var sadece :) ben de öğrenmek isterdim aslında

Ben sorgulamadım.

insanlığın gelişmesini ve ilerlemesini sağlayan, uygarlığın kurulmasının en temel sebebi olan şey aslında;

MERAK

Valla ben büyük bi merakla baktım. Hatta anneme dedim. Annemannem de bildiği herşeyi teyit etti. Hey gidi günler, kimler gelmiş kimler geçmiş falan yaptılar. Akrabaların dedikodusunu falan yaptık.

Öğrenince bişi olmasına gerek yok. Öğrendiğiniz her şeyin size yarar mı sağlamasını bekliyorsunuz anlamadım ki?

oyunla ne alakası var karşim. karizma mı oldun bakmayınca. sorun bakmak değil, baktığı değersiz bilgileri paylaşan insanlar. 200 sayfa entry olmuş başlıkta.

Bakmadım, merak da etmiyorum. Bir sure daha bakmam. Vizyon filmleri de sinemaya gidip izlemeyi ya da best seller kitapları okumayı da sevmem. Hatta modayı da takip etmem. Genelde modası geçtikten sonra hoşuma gitmeye başlıyor trendler.

Annemin hayatindaki buyuk bir bilinmez kalkiyor ve ayrica bana da bazi somut faydalari oldu.

Annem 4, teyzem 3, dayim 1 yasindayken annelerini kaybetmisler. Dedem baska bir kadinla evlenmis, bir daha anneannem hakkinda hic konusturmamis evde. Anneannemin akrabalarini eve almamis, cocuklari saklamis; onlara ulasmamasi icin elinden geleni yapmis. Dedem de subaymis. Is geregi bir oraya bir buraya gittigi icin annemler dedemle de pek konusamamislar. Uvey anne pek konusturmamis zaten. Annem 16 yasindayken dedem de olmus. Uvey anneye kalmislar; bakabilecek bir akraba ya yok; varsa da bilmiyorlar. Annem cocukken Kore lafini cok duyarmis sadece.

1996'da anneme banka hesabi acilacakti. Guvenlik icin anneannemin kizlik soyadini istemisler. Hatta o seneler ilk kez annenin kizlik soyadi sorulmaya baslandi. Kadin 1948'de ya da 1949'da olmus. Hicbir bilgimiz yok. Babam "Oraya rasgele bir sey yazsak?" diye sormus; gisedeki kadin "Buyuk suc, olmaz" demis. Birkac gun sonra babam oraya rasgele bir soyadi yazarak teslim etti.

Annem bilmiyor hic akrabalari, teyzeleri, dayilari var mi. Belki kuzenleri var. Bu olaylardan 40 sene sonra, dayimin vefatinda dedemin Kore'de 1.5 yil gecirdigini ogrendik. Annem "Belki Kore'de kardeslerim vardir" diyor. Bu saatten sonra kanka olacagindan ya da borc alip vereceginden degil; buyuk bir bilinmez onun icin. Dusun ki baban evde 1.5 yil yok ve nerede oldugunu ogrenecek kadar konusturmuyorlar seni. "Babam gorevde" diye biliyorsun. Dedemin bu Kore macerasi ile, Samsung'dan bana bazi oncelikler olarak donebilecegini de ogrendim. Simdi o tarafta buyuk bir yapboz parcasi aciliyor ve kimbilir annemin omrunun sonbaharinda neye gebe olur. Annem kac gundur uyuyamiyor, heyecanli. Hala sonuclari bekliyoruz. Annemin sorularinin cevaplarini buradan ogrenemeyecegiz ama belki bize bir baslangic noktasi verir.

Baba tarafim oyle degil. Akrabalar o kadar cok ki, bir noktadan sonra "Haa, vardir oyle biri, tanismaya cok da gerek yok" diyebiliyorsun. Onun soy agacina bakmanin tek heyecani "Dedemin babasi varmis" kadar.

Ogrenince daha degerli ya da daha degersiz olmuyorsun, ama sen olana kadar o insanlarin kimbilir ne hikayeleri var. Bakinca kafamda hikayeler canlandirabiliyorum. Senin gibi birileri bu dunyadan gecmis ve seni yapmislar. Seni yapani merak etmek normal geliyor bana.

Ben henüz bakmadım. Bakmamamın sebebi önemsememek değil ama, çok daha eskiye kadar kayıtları zaten biliyor olmamız.

Ben. Umrumda bile değil banane kim nerdenmiş sanki bi faydaları var

abi o değişken bir şey ya. mesela idil yazar ve saniye anne var, ikisi de çok övülüyor ama bana kalırsa ikisi de birbirinden kötü. vasat. pek youtuber sayılmaz ama Arda'nın mutfağı haftada 2 tarif veriyor youtube kanalında, o güzel. Jamie Oliver'ın var youtube kanalında güzel şeyler. yakışıklı yemekler diye bir kanal var, o da fena değil.

çakal lezzetler.

tasty i beğenerek takip ediyorum. şipşak tarifler, öyle uzun uzadıya merhaba arkadaşlar kanalıma hoşgeldiniz, bugün şunu bunu yapıcaz. 1 bardak unum, 3 kaşık şekerim, pazardan çok ucuza aldığım 5 tane dolma biberim diye başlayıp, şimdi de yağımı teflon tavamda kızdırıyorum ve soğanlarımı ekliyorum tarzı değil.

Mesela,
www.youtube.com

7 tarif 4 dakikada

almazankitchen.

refika birgül

Move tool seçiliyken yukarıda "auto select layer" işaretli mi diye bir baksanıza? O işaretli gelmiş olabilir, çok eski sürümlerinden beri var gerçi bu özellik.

planetphotoshop.com

doğru ya, sabah bi ara kapattım ben onu. Başlığı yazdıktan sonra deneyeyim dediğimde olmadı yukarıdaki olay, ama tiki kaldırdığımı unutmuştum. Bana hep seçilisiz denk gelmiş herhalde hiç seçenek işaretliyken kullanmadım.

onun için bahsi geçen dedenin vatandaşlık alması gerekiyor. sonra sizin dedeniz, sonra babanız, sonra siz. bu sırayla gitmesi gerek diye biliyorum. zira dedem bulgaristan doğummlu ve biz vatandaşlık alabilelim diye oturma iznini falan aldı ev tuttu bulgaristanda 1 ay yaşadı, ona vatandaşlık çıkması için ne gerekiyorsa işte. sonra onun çocukları başvurabiliyor, sonra torunlar.

böyle biliyorum ben.

tam olarak 14 başlık altta aynı soru var.

ben yazıcam birazdan, tostumu bitireyim.

başlığı okumadım ama yakın çevremde böyle bi kaç kişi oldu. ben bndan 6 7 sene öncesine kadar sağlam içerdim, sağlam içkiden kasıt, bira şarap değilde, viski votka, rom gibi sert içkiler tercih etmemdendi. 1.5 litre içmişimdir bi oturuşta belki 20 den fazladır. çok sarhoş olduğum da olmuştur sarhoşluğum etrafa sataşma, dağıtma gibi şeylere sebep olmadı hiç bi zaman, hatırlama sorunu da geçirmedim.

küçükken mahallede bi arkadaşım vardı, yıllar yılları kovaladı, bu çocuğun babası ve abisi alkolikdi, neyse 15 sene geçmiş üstünden başka bi şehirde denk geldik.

takılmaya başladık, lan arkadaş adam içiyor, miktar olark çok, mesela mangal yapıcaz ya, ben mangalı yakarken bi dönüyom arkayı 8 tane bira içmiş , derken tabi sarhoş oluyor, sarhoşluğu pis, etrafa sarar, saçma sapan konuşur, o kadar çok içtiği oldu ki, resmen halüsülasyon gördüğüne şahit oldum, bi gece beni tanımadı, yan yana oturuyoruz terasta, çocukluk arkadaşım, içiyoruz, sohbet mohabbet, derken bi çevirdim kafayı, baktım tam göğsüme ekmek bıçağı geliyor, bastım gittim.

derken korktum olm lan bu ölmesin mk, terastan düşer, merdivenlerden düşer gidip bakayım diye, bişey olmamış neyse, bi kaç böyle olay oldu.

bu adam hatırlamıyor abi ne yaptığını, yani hatırlaması 1 2 gün rahat alıyor. yalan desen, yalan atsa anlarım zaten.

sonra babası ile abisini hatırladım, her gece böyledi, adam içer içer sokakta ona buna saldırır, sabah olur akşam saldırdığı adama günaydın, nasılsın iyimisin, bu ara görüşemiyoruz, bi akşam beklerim der hal hatır sorar gider.

var böyle modeller, 2 3 gün sonra geliyor aklına benim dediklerimin.

lan akşam ne oldu tribi de var. adam sabah kalkıyor, şimdi geçmişteki yaşanmışlıklarından biliyor içince sapıttığını, hatılamıyor da, sabah uyanıyor nötr, hani sıcak ya da soğuk değil, milletin haraketlerini izliyor, izliyor çünkü soramıyor akşam ben ne bk yedim. diye

kim kızgınsa anlıyor ki dün gece onunla arasında bişey geçmiş.

bu arkadaşın babası içki masasında cinayetten gitti, abisi aşırı alkolden komadan gitti uyurken, bu çocukla da uzun süredir görüşmüyorum, çekilmez böyle tipler. ne oldu bilmiyorum ama az çok tahmin ediyorum.

2011 sonbaharı sanırım. o zaman yaşamımın dip noktasındaki, hala sövdüğüm işte çalışıyorum. nasıl bizim eve geldi ama biri limon kolonyası şişesine benzeyen bir şişede votka getirmiş eve. swarowski mi ne adı da. ucuzdu baya, şişe de büyüktü.

akşamüstü kolayla karıştırıp içmeye başladık. sonra diğer arkadaş içmeyi bıraktı galiba. ben de sözlükten bir yazarla mesajlaşıyorum. ingilterede okuyormuş, ben ebaydan bir şey alacağım da o gelirken getirecek falan. sonra bir bardak daha koydum.

hikaye sabah yatağımda normal, azıcık bir baş ağrısıyla uyanmamla başlıyor. çay yapıyorum, bilgisayarın ekranını leş gibi buluyorum. belli ki ekrana hapşurmuşum. sonra sözlük aklıma geliyor, açıp bakıyorum kıza saçma sapan bir şey yazmış mıyım diye. yazmamışım. aksine, yazım kurallarına uymayı da bırakmayarak oldukça düzgün bir dille yazmışım. sonra da getirdi zaten benim şeyleri. ben de doğumgününde ona hediye aldımdı. okuyor mu bilmem, okuyorsa selamlar. ha bu arada kola şişesi de dandik vodka şişesi de neredeyse boştu bulduğumda.

gördüğünüz gibi çok süper bir hikayem yok. şaşırtıcı kısım ise o durumda yazım kurallarını katletmemem olmuş.

bak benimle arkadaşın farklı bir durumunu kıyaslıyayım.

abi ben 6 tane bira içerim, milet 10 kere çişe gider benim çişim gelmez daha altıncıda.

mesela bu alkolik eleman, bi bira içer 2 defa işemeye gider, öyle ki, ya işeycek, ya altına işeycek böyle 10 dakka tutayım, yarım saat idare edeym muhabbeti yok.

adamın böbrekleri vücudu, sıvıyı işleyip alkolü kana karıştırmak için yaratılmış.

abisi de öyleydi.

hafta sonu. 3 şişe beyaz şarap içtim %11.5 alkol oranı var. üstüne 1 bira içtim. bu arada gazinoya gidiyoruz işyerindeki abilerle. en son hatırladığım giderken arabada eski kaşar yiyorduk. gece 2 de bir uyandım kusmuğumun üzerinde yatıyorum evde.

gazinoda 2 bira içmişim bayana içecek söylemişim vs. şişe kırmışım. hiçbişey hatırlamıyorum.

Cok fena ictigim hosafa dondugum gunler oldu. Cok fena dagittigim oldu bircok kez. Ama hicbirinde onceki geceyi hatirlamama durumu olmadi. Ufak detaylar dışında olan biteni hep hatirliyorum ben de.

Uzun uzun anlatacak süslü hikayem yok ama hafıza kaybı yaşamıştım.

geçen yaz 2 kişi stolichnaya elit içtikten sonrak kadıköy'e düşüp, 2-3 bira, 3-4 tekila içmiştik. Sabah uyandığımızda fotoğraf çekilmişiz ama o fotoğrafları ne ara çekildik, orası neresiydi hatırlamıyorduk :)

Herkesin bünye bir değil tabii ancak yazılanlara oranlara bakıyorum, ben her zaman ne içtim diye takip etmem ama bi sefer arkadaşla 1 litre olmeca bitirmiştik, 17 shot yapıyordu kişi başı. Gayet de hatırlıyorum neler olduğunu. Şu blackout olayına gelene kadar ne içmem gerekiyorsa artık... Bir de bu olay 6 sene önceydi daha gençken

çok pahalı. o nedenle denemedim.

baya önce sipariş vermiştim ama kampanyalıydı hep ya da dondurma fiyatları aynıydı o yüzden. mesela geç saatte su siparişi veriyorsun ya da evde eksik bir şey var markete gitmeye vakit yok vs. çok kullanışlı oluyor. ha fiyatlardan normalden biraz pahalı bir de getirme ücreti varmış galiba (ben kullanırken hatırlamıyorum olduğunu) ama yani her rahatlığın da bir bedeli var elbet. Bu adamlar böyle böyle kazanıcak, belki yarın öbür gün potansiyeli görüp başka şirketler de girecek bu işe ve rekabet ortamıyla fiyatlar düşecek zincirleri büyürse.

ben bir kaç kez verdim. arada ofise de söylüyoruz bir şeyler. bence çok güzel bir uygulama.

tabi normal maerkere göre pahalı ama ayağına getiriyor adam. bazen sadece bir tane çikolata istiyorsun onu bile getiriyor daha ne olsun.

bir çok kez verdim. genelde yeni üyelikle giriş yapıldığında veya ilk siparişe özel promosyonlar çıkıyor - tabi adrese göre de geçerli bu durum-
5 lira öde 25 liralık alışveriş yap
1 lira öde 20 liralık alışveriş yap
10 lira öde 30 liralık alışveriş yap
20 öde 40 liralık alışveriş yap
şeklinde promosyonları defalarca kullandım gayet memnunum, ancak bazı banka kartlarını kabul etmiyor ödeme sistem.

ben kullanıyorum, normale göre %20-30 pahalı oluyor ama çok pratik ve hızlı. gün içinde saatlik kampanyalar oluyor özellikle onları takip ediyorum zaman zaman. tavsiye ederim.

Verdim. Kredi kartını ve adresini tanımlayıp, uygulamadan sipariş veriyorsun. Adam da getiriyor :)

Fiyatları biraz yüksek ama söylendiği gibi, 24 saat ayağına getiriyor. Bunu da hesaba katınca makul. Biz gece aklımıza çikolata vurduğunda kullanıyoruz daha ziyade.

Tavsiye derken illaki kullanman gereken bir şey değil ama; bir şey lazımsa, yakınında yoksa ya da üşeniyorsan kullanmaman için bir sebep de yok.

Ayrıca çoğu ürün ticari aracın arkasında oluyor, oradan kurye kendi poşetliyor. Hakeza merkezlerinden biri yakınımda, önünde ona yakın motor duruyor, içeride de işleri olmadığında kuryeler oturup muhabbet ediyor. Yani siparişleri öyle özel bir birimin falan hazırladığını hiç zannetmiyorum. Kurye biliyordur yani kondom getirdiğini. Zaten bilmesi de gerekiyor mantıken.

@acetaminophen, kasalarımız zaten var. Ama 30 adet isteyen kişiye kasayla yollamak mümkün olmuyor doğal olarak.

ablam alıyordu bir yerden organik falan gibi. köpük gibi bir pakedin içinde geliyordu. sordum linki de bu

www.jdorganik.com

hiç kırık gelmemiş şimdiye kadar.

@senolll, paket çok güzel cidden de, maliyetli olur gibi duruyor. Bi' araştırayım.

google'da aratınca çıkıyor zaten bolca

www.bandirmamanset.com

www.nuveforum.net

www.evrimagaci.org

yani ben de arattım elbet; daha deatylı bilgiye ihtiyacım var.

detayı bilmem ama avcılar diken üstünde

demeyin öyle üzülüyorum ya, avcılardayım ben de :/

belki şunlar işe yarar nispeten çözünürlükleri daha iyi

www.ibb.gov.tr

www.ibb.gov.tr

bubi tuzakları kurun.

şaka bir yana bekçi tutmak en iyi seçenek bence. özel güvenlikli sitelerin falan da olayı bu değil mi zaten her girene çıkana bakıyor.

Apartmanın giriş kapısı bi şekilde açılıyor, o belli değil.

Anahtarsiz elektronik kilit de var, ama onun kopyalanması da kolay değil mi zaten?

Kamera sistemleri hırsızlık yapılmasına engel değil, önemli olan önce engellemek.

1. Bina kapısının otomatik hidroliği kontrol edilsin, gerekirse değiştirilsin.

2. Görüntülü zil sistemi yoksa bir an önce bu sisteme geçilsin, bina halkı ev ahalisi dışında zile basanlara kapıyı açmamaları konusunda sık sık uyarılsın.

3. Daire giriş kapılarının kilitleri evdeyken bile mutlaka kilitsensin, yani kapıyı sadece çekip çıkmak ya da içerdeyken itip bırakmak yeterli değil. Hem üstten hem alttan mutlaka kilitlensin.

google fotoğraflar

otomatik yapıyor fotoğrafları seçince, sen üstünde oynamalar yapabiliyorsun. çok basit

Format factory ile yapılır sanırım

Google photosa yükleyebilirsiniz. 1080p üstünü otomatik 1080p ye düşürüyor. Sonra da indirirsiniz.

karşılaştırma

www.gsmarena.com

@madafaka +1
Mi note 3 kullanıyorum ve kamera konusunda harika bir cihaz.

@bir fincan cekecegimiz urunler bijuteri. Kolayca parlayabilen urunler yani. Instagramda @sepsekers var mesela.ayni urunleri o sayfadaki kalitede cekmek istiyoruz mi note 3 yeterli olur mu diyorsunuz bunun icin? Bir de mi hakkinda hicbir fikrim yok.note 3 son model midir? Ne kadar omru var simdi alsak?

@terastaki havlu; her türlü tatmin edeceğini düşünüyorum. bahsettiğin instagram hesabını inceledim. o kalitede çeker.

mi note 3 evet son model. daha çıkalı 2-3 ay oldu zaten. rahat en az 2 yılı var yani. daha da uzun süre süre gider de minimumu söyledim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya daha saklanılası bir şey istiyorum. İspanyolca hem okuması kolay, hem şahane bir kitap önerisi olabilir, ne bileyim "ben bir defter gördüm sol köşesinde ispanyolca sözcük listesi vardı" diyen olabilir, dvd vs olabilir. Tek kullanımlık bir şey istemiyorum yani.

eğer bulabiliyorsanız, oldukça eski basım ispanyolca bir kitap olabilir.

aklıma direkt don quixote geldi mesela, eski bir basımı hoşuna gidecektir bence. bende murders in the rue morgue'un '53 basımı var, elimdeki en değerli şeylerden biri olabilir. Gözüm gibi bakarım.

bütçe var ise ispanya turu :)

plak çalarınız var mıdır bilmem ancak, ispanyolca bir plak olabilir meşhur bir sanatçıdan. plak çalarınız yoksa belki onu da alabilirsiniz :D bütçe belirtilmemiş :)

ispanyolca ogrenmekteki motivasyonu nedir? ona gore daha yakin cevaplar cikabilir

tuzlu kuru pasta?

tuzlu karışık kuru pasta?

gerçi bi tarafta şeker ve kakao yağı

öte tarafta en adi katı yağ ve hamur.

bilemedim, sağlıklı olsun dersen, lahana, karnıbahar falan almak lazım sanırım.

kuru meyve pestili falan olabilir, erik pestili, kayısı pestili , kuru kayısı falan gibi.

ben tesekkür için geçenlerde arkadaşa macro centerdan ithal çikolata aldım, fiyatı 16-17 tl idi. hani çok büyük değil boyutu o yuzden bence tereddüt etmeden alabilirsin. merci markası :online.macrocenter.com.tr

tuzlu pasta gibi şeyler bakabilirim evet.

@omonia, onun içinde 100 gramında 48 gram şeker var.

Kuru pasta değil çiğ veya kavrulmuş olarak badem içi fındık vs alabilirsin. Sağlıklıdır.

çok güzel hediyelik incirli tatlı görmüştüm geçen gün. ceviz ve kuru incirle yapmışlar ve çok şık kutulara koymuşlar. ben de çok şeker tüketmiyorum çikolata ya da kuru pasta yerine böyle bir şey gelse daha mutlu olurdum. o yoksa kavrulmamış kuru yemiş olabilir.

www.cemilzadesiparis.com

Acil değilse Pyrus lokum al

Kargo vs beklersin yani 2 gün

nasıl oyunlar seversin? aklıma ilk gelen oyun clash royale.

@false pretension
Savasli daha aksiyonlu oyunlar istiyorum sanırım. Çiftlik oyunları vs. sıkıci geliyor artik.

Birkaç yüz milyon indirilmiş strateji oyunları gibi istiyorsun galiba. Henüz o kadar fazla indirilmemiş olanlar için play store da, oyunlar>strateji oyunları>üst sıralar>trend olanlar.

5 10 bin indirmeli bile bir sürü oyun var. Yeni çıkanlar potansiyeli yüksek bir şey bulabilirsin

play.google.com

Mesela bu

lanet windows 10 güncellemeleri olabilir.
bilgisayarı birkaç saat açık bir şekilde kendi haline bırakmayı deneyin.

wifi bağlantınızı "tarifeli bağlantı" haline getirmek de güncellemenin durmasını sağlayabilir.

@işimdeyim gücümdeyim: şu an herhangi bir windows güncelleeeeemesi yapılmıyorrrrrrrrrrrrrrrrr. Sadece oyun yüklüyorum. Bir deeeee autocad, chrome açık................

@photographer: hayır torrent değil ea'nın officialllllllllllllllll uygulaması originden deneme sürümü indiriyorum amaaa 10 saatlik deneme yani oyun normal yükleniyorrrrrrrrrrrrrrrrr 60 ggggggggggggggggggggggggggggggggbbbbbbbbbbbbbbbbb

external klavye kur dene
sıfırdan format at mumkunse msi uygulamaları olmasın.

Uzuldum valla. Virus taramasi yapin acilen.

Tez ciltleyen yerlere bakabilirsin

ozalit, baskı merkezi falan gibi yerlerde. il belirtmemişsiniz ama İstanbul'daysanız Beşiktaş'ta çok var.

İstanbuldayım evet. Özalitler patır kütür gidiyor, sert kapak olmasa bile en azından bez cilt gibi bir şey arıyorum.

Evde dikişli cikt yapabilir miyim acaba?

ben lisedeyken dağılan sözlüklerimi tutkal ile ciltlemiştim. taş gibi olmuşlardı.
ama çok ince ayar lazım yoksa açamazsın sayfaları :)

Süleymaniye Cilt Evi:
www.google.com.tr

istanbul ciltçi diye google araması yaparsanız bir çok sonuca ulaşabilirsiniz. tabi çoğunluğu seri üretim yaptığı için tek bir kitabı yapmak istemeyebilirler yada maliyeti fazla olabilir. onun dışında mücellitler genel anlamda işin sanat, tezyinat boyutuna eğilerek iş yaparlar. sizin istediğinizde bu değil sanırım. ayrıca genelde bizim mücellitler türk tipi ciltleme yaparlar. cildin sırtı düzdür, sayfalar ve cilt sıfır gelir vs vs. bu tip ciltli kitapları dikine değik yatay koymak lazım kütüphaneye. eğer özel, anlamı olan bir kitapsa düşünülebilir ama sağlamlık açısından istiyorsanız ozalitçiler spiral dışında kalın kuşe kağıttan kaplama ciltlerde yapıyorlar. fiyat/performans için en mantıklısı bu olur.

evde tabi ki yapılabilir ama cildi oluşuturacak malzemeyi kesmek hazırlamak sorun olur, el yatkınlığı gerekir. bayağı bir deneme yapmanız lazım :)

cilt işini kendiniz de öğrenip yapabilirsiniz. öyle şok gösterişli bi şey hedeflemiyorsanız çok kolay öğrenirsiniz.

40ar sayfadan küçük yuvarlak bitişli cilt yapabilirsiniz A4'ü ikiye katlamış olacaksınız. Zaten 20 yaprak kullacaksınız, 20 yapraklık 5 cildi de birine dikebilirsiniz, tığ iğnelerine bakın, normal dikiş iğnesiyle olmaz.
Ya da yine 30ardan önce yandan zımba sonra çevresine renkli bantla küçük ciltler yapıp birkaç tanesini birleştiriyordum ben mesela, oldukça rahat da okunuyor.
Baskı sırasında kenar boşluklarını standarttan daha içe ayarlamayı unutmayın özellikle zımbalı bantlıda. Bu zımba ve bant işi zaten tez cildine çok benziyor.

satıcı tarafız

Eğer kredili bir satış değil de nakit bir işlem söz konusu ise, satış tutarını elden değil de bankadan almaya bakın.

Fakat piyasada genelde tapu satış miktarı gerçeğinden az gösterilir, bu da elden nakit alımı mecbur bırakıyor. Yanınızda paradan hesaptan anlayan tercihen açık gz bir esnaf arkadaşınızı bulundurmakta fayda var.

Tapu dairesinde imzayı atmadan önce size paranızı aldınız mı diye soracaklar, aldıysanız sıkıntı yok. Ama henüz almadıysanız ya parayı nakit olarak orada sayın ve alın, ama güvenliğe dikkat edin.

Yeni çıkan tapu takas sistemi var, hem alıcıyı hem satıcıyı koruyan bir sistem. Araştırıp kullanmaya çalışın.

Bir kısmı kredili bir kısmı nakit ise yine nakit kısmını sağlama alın önce, kredili kısmı merak etmeyin bankaya gidersiniz ve sizin hesabınıza aktarılır.

Nakit olan ödeme için şu yolu izlemeniz daha sağlıklı ama biraz masrafı var.

Alıcıya parasının olduğu bankaya gidip sizin adınıza blokeli çek düzenlenmesini isteyin, alıcı çeki yanında getirir tapuya. imzaları atarken çekinizi alırsınız.

Hem para saymayla uğraşmazsınız, sahte para ihtimalinden kurtulursunuz hem de bu şekilde alıcı da satıcı da nakit para taşıma riskinden kurtulur.

Hem de alıcının kötü niyeti var ise bertaraf edersiniz.

Blokeli çek hazırlatma masrafı da 300-400 tl gibi bir şey tutar. Kafanız rahat olur.

Son not, emlakcı dahil hiç kimseye güvenmeyin. Ayrıca Sayın @hep mutlu olmak istedim'in teklifi ahlaka hiç uygun değil, sektör olarak adamları sevmesek de bir daireyi satmak için onlarca insanı getirip götürüp emek harcıyorlar. Kaldı ki böyle bir satış yaptığınızda sizi dava edip parasını kolayca alır haberiniz olsun.

Emlakcı değilim, emlakcılıra çok para ödemiş biriyim, mecbur kalmasam asla işim olmaz ama işimi yaptıysa hakkını veririm.

@hep mutlu olmak istedim e katilmiyorum.
emlakci gostermis, isini yapmis. musteriyi baglamis, ev sahibinin isini gucunu yarida birakip evi taliplilere gostermesini ustlenmis kisaca isini yapmis.
fiyatindan memnun olmayabilirsin, pazarlik elbette yapilabilir ama isini yapmis adamin arkasindan gitmek hic etik degil. sonra emlakcilar niye cakal. (emlakci tanidigim yok)

il belediyesi farklı ilçe belediyesi farklı. kendi sorumlulukları var. beklentim kendi sorumluluklarını yerine getirmeleri ve o bölgenin sakinlerine imkanlar sunmaları. Spor salonu mesela ya da sosyal etkinlikler, parkların bulunması. Bunlar fiziksel ve psikolojik olarak insana pozitif etkisi olan şeyler. Herkes konsere, tiyatroya gidemez ama belediyeler sakinlerine bunları sağlayabilir.

iyi bir belediye demek, sinirlari içinde yasayan insanlarin yaşam standartlarini yükselten bir belediye demektir.

belediye; devlet aygitinin, insanla en içli dışlı olduğu kısmıdır.

dolayısıyla, bireylerin hayatına birebir dokunan, onların yaşamlarını en yüksek oranda etkileyen kurumlardır.

belediyeler, sunmayı düşündükleri hizmetleri planlarken, toplumu daha ileriye götürecek, bilinç düzeyini artıracak, özgürlükleri ileriye götürecek projeleri ele almalı, gerçekleştirmelidirler.

finansal kaynaklarini asfalta değil yeşile, doğaya, insanların daha mutlu olacakları bir dünya kurmaya harcamaları gerekmektedir.

bunu yaparken, olabildiğince şeffaf ve acik, hizmet verdiği toplum kesimine hesap verebilirliği yüksek, her grup ve kişiye ayni uzaklık ve yakinlikta olmasi gerekir.

taa iphone 5 zamanı geçtim. pişman değilim. stabilite falan problemi de göremedim. android bence o meseleleri aştı ama flagship bir telefon alın. 1 gb ram, 8gb diskli android telefonlar kanser eder.

iphone x kimsede yok diye rahatsızlık niye duyuyorsun? :) geçmek istiyorsan geç. istemiyorsan geçme. alt tarafı telefon ve başka bir işletim sistemi. bu kadar sorgu suale gerek yok. gönlünden hangisi geçiyorsa onu yap, onu kullan.

valla hayat şartları ve telefonun fiyatını göz önünde bulundurunca, neden pek kimsenin geçemediği gün gibi ortada.

ben o paraya macbookpro alırım mesela ayfon neymiş?

sony'nin yeni çıkardığı telefon dehşet xz1 ama buna bu parayı verene kadar da gider dslr alırım kendime, çok fakirim lan, hayal bile kuramıyorum.

Samsung Note 8 güzel görünüyor.
ben de yeni iphone'u bekliyordum telefonu yenilemek için ama beklentilerimi karşılamadı. Yakın zamanda da iphone'dan ciddi bir yenilik beklemiyorum. O nedenle Samsung alacak gibiyim.

android telefon çok kapsayıcı. ios dışında her marka bunu kullanıyor neredeyse birkaç istisna dışında. iphone un eşdeğeri olabilecek bir şeye geçilebilir pek tabii. Samsung Galaxy Note 5 kullanıyorum gayet memnunum.

iphone'dan s7 ye geçyim. çok memnunum.

Nokia 8 diyorum. Saglam kasa, Carl Zeiss lensler, fiyati abarti degil, Snapdragon 835 zaten flagshiplerin hepsinde neredeyse bu islemci var.

Patron sensen aslan bile besleyebilirsin :d

Baykuş yırtıcı hayvan, ayrıca nocturnal ne işi var ofiste.
Köpek güzel bence

Hamster, balık.

karga besle. sirtlan da olabilir. afrikada besliyorlar. degisik olur.

Eski çalıştığım is yerinde fabrikayddi jako ve köpek vardı geçen gittiğim kafede 1 adet kopek 2 adet kedi muhabbet kuslari vardı y

tabii ki bundan

www.youtube.com

Gece hayvanını ofise koyup da eziyet etmeyin, yazıktır günahtır ayıptır. O hayvan uyuyacağı zaman gelen geçen salça olacak uyuyamayacak. Biraz empati yapın, akvaryum kurun güzelinden. İçine de sıkış tepiş olmayacak şekilde düzgünce balığını bitkini koyarsan dekoratif de olur.

Su kaplumbağası veya balık olabilir ama haftasonu da beslemek gerekir sanırım. Haftasonu çalışan var mı herhangi bir hayvan için.

Gece hayvanı konusunda bos gezen + 1. Aynı şekilde kış uykusuna yatan hayvan da olmasın. Bir arkadaşımın iguanası vardı. Hayvanı gelen giden kış uykusuna yatırmadı, çatlayıp öldü hayvancağız. Aynı şekilde ortalıkta küçük küçük, yavaş yavaş dolaşan bir şey olursa da biri dikkatsizce basıp ezebilir. Evde yürürken kaplumbağa ezen birini duymuştum. Su kaplumbağalarının boyu verilen yemeğe göre değişiyor sanırım. Semirtiraeniz dana gibi oluyor, semirtmezseniz küçük kalıyor diye biliyorum ama deneyimim yok, ben beslemedim.

ofiste açığa bırakacağınız bir miktar peynir, çerez ve açık bir cam ile harikalar yaratabilir adeta bir disney prensesi olabilirsiniz. bir iki yapın böyle, sonra webcam koyup hangi sevgili hayvanları beslediğinizi keşfedersiniz.

Sadece sesli düşündüm diyelim. Hiç bi hayvana eziyet etmem. Balik bile istemiyorum, akvaryumda sıkılırlar diye :q

Baykuş beslemek yasak vahşi doğaya ait bir hayvan sayıldığından. Eğer bir şekilde öğrenilirse elinde baykuş bulundurduğun alırlar elinden doğal yaşam parklarına falan bırakırlar.

@sonuncu nokta: harikasın!

iran kedisi
en az hareket eden hayvan bu miskin sakin, ortalıkta koşmaz, çabuk alışır kaçmak istemez. vs vs. kısırlaştırmayı unutma. kızışınca sıkıntı olması muhtemel...

Mümkün. Kesin bilgi, yayalım. Çevremde şahit olduğum ilişkilerin %80’i çöp. Öyle ilişkim olacaksa hiç olmasın dedirten cinsten.

elbette.
çok sevdiğim şu resim de gelsin:
i.pinimg.com

Yalnız ve mutlu olunabiliyor ama bir yere kadar. Her şeyini paylaştığın bir insan olmayınca diğer arkadaşlarla her şey paylaşılamıyor bir yerlerde tıkanıyor.

O boşluk hissi oluyor tabii. Mutsuzluk buna bağlanabilir ama başka etkenler de olabilir.

Öte yandan en son "aranmıyorum" demişsiniz bunu sadece not olarak mı dediniz yoksa gerçekte de böyle mi? Yukarıda da "Niye yalnızım diye sormuyorum" demişsiniz çünkü. Eğer sadece not için değil gerçekten aramıyorsanız yalnızlığın niyesi bu olabilir.
2 senelik bir boşluk dönemim oldu, sonra biriyle yakınlaştım ve beraberiz 5 aydır. Oysa o kişi ile 2 yıl öncesinde de tanışıyordum ama hiç adımım olmamıştı. Yani biraz aramak gerekiyor, adım atmak gerekiyor. Siz evde otururken biri gelip "ben oyum" demeyecek.

Mümkünsüz.

someonewalksalone +1

genel olarak, sorunlu ve psikolojisi iyi olmayan bir toplumuz. bence olmaması daha iyi. sağlıklı olmayan ilişkiler çok fazla ve üstüne daha fazla sorun çıkartıyor.

yalnızken daha da mutlu olunur, musmutlu olunur.

tespitmeclisi.com

Kesin bilgi mümkün ama geçici

Gerçek dostlar varsa ve düzenli olarak görüşülüyorsa bence sevgililik anlamında yalnız ve mutlu olmak kesinlikle mümkün. Mutluluğunuzu illa ki erkek/kız arkadaşa bağlamayın.

Mümkün. Yalnız mutlu olamıyorsanız başka türlü mutlu olmak da çok zor zaten.

sopiro +1
yalnız mutlu olamayan insan başkalarına ihtiyaç duyan insandır, ihtiyaci ilişkiler ise yazılı olmayan sözleşmelerle akdedilmiş gibidirler; öküz ölürse ortaklık biter.

yalnız ve mutlu olmak mümkün mü? muhtemelen mümkündür. ben böyle birini gördüm diyemem. ama yalnızlıktan gelen enerjiyi doğru yerlere yönlendirirsen herkesin 'kardeşçe' takdirini de toplayabilirsin. ister kendini topluma ada, ister beğendiğin birine ve kendi soyuna ada.

ben ister miyim? ben istemezdim.

insan biriyle birlikte olunca, biriyle birlikte olma durumuna alışıyor. boşluk hissi belki bundan kaynaklanıyordur.

mutsuzluğu buna bağlayabilirsin.

biriyle birlikte olmak istiyorsan bence pasif olmakla olmaz. aranacaksın ki bulunasın. en azından insanlara fırsat vermelisin yani. hiçbir sinyal vermeden bu iş olmaz. bu herkese mavi boncuk dağıt anlamında değil. doğru kişilere doğru mesajı ve fırsatı vereceksin işte.

nihayetinde kimseyi %100 beğenemezsin, karşıdaki kişinin sorunlarına eksiklerine razı olabiliyorsan o da sana razı olabiliyorsa devam edersin. gittiği yere kadar gider. bu işler böyle.

edit: bence 'yalnız mutlu olmak'la 'kendiyle mutlu olmak' birbirine karıştırılmamalı. kendiyle mutlu olmayan kimseler başkadır. ben duyuru sahibinin mesajında kendiyle ilgili bir problem göremiyorum, bulunduğu durumla ilgili bir problem görüyorum.

Bana göre mutluluk sadece biriyle beraberken yaşanacak kadar basit değil. Mutluluktan ne anladığınıza da bağlı, ben yalnız alışverişe gitmeyi de severim, film izlemeyi de, herşeyi de. birine bağlı yaşanacak mutluluk bilemiyorum ne kadar sağlıklı olabilir. Elbette sevmek sevilmek paylaşmak çok çok güzel fakat başkasına bağlı mutluluklar sırf yalnız olmamak adına sahte hislerle kendini kandırmaktan başka bişey değil bence.

Hangi yalnızlık? İlşki olmayan mı arkadaş olmayan mı?

olmuyor kardeşim yalnız mutlu olunmuyor. o boşluğu hep hisseden her ilişkide o boşluğu doldururum diye ümit eden biri olarak söylüyorum. peki biri olunca daha mı iyi oluyo.YOK. her gelen o boşluğa s.çıp gidiyo. sonrası bilindik antidepresanlar. bu arada depresyondayım diye doktora gittim rivotril yazdı. ilacı aldım antiepileptik yazıyo. anlamadım. neyse.
mutsuzluğun çok fazla nedeni olabilir. ama yalnızsan ilk sebep bu olsun. bundan kurtulmaya bak. acele etme doğru insanı bul. sen doğruysan sonunda bulursun emin ol.

sonrası Allah kerim, sana mutluluklar dilerim. bol şans...

Şükretmemiz lazım halimize. Ama evet. Zor. Hele bi yaşın üstündeysen zor. İnsan paylaşmak istiyor. Düşünmek, düşünülmek istiyor. Nasılsın demek, nasıl olduğunu gerçekten merak eden birine anlatmak istiyor. Evet zor.

Nein. Mümkün değil. Sahici bir ilişki yaşamamış herkes adına çok üzülüyorum.

Üğpoıuy, brad pitt +1
Sosyal bi insanım başka insanlara ihtiyaç duyuyorum bu yalnızken sürekli kahroluyorum anlamına gelmiyor ama sevip sevildiğim bir insanla her şey daha güzel
Kötü ilişki yalnızlıktan kötü tabi o ayrı