kamera ve hız o kadar öenmli değilse, redmi note serisinin önceki serileri bile işinizi görür.

GM 5plus

lg g5

h860 kodlu olan versiyon çift hatlı. canavar gibi telefon. iş için uygun. bataryayı öldürmezseniz şarjı fena gitmez. ayrıca batarya değişiyor. bir yedek de alınabilir.

galaxy note fan edition

ne alırsanız alın
kırılmaz cam
silikon kılıf

boot edilebilecek şekilde yazdırman lazım. rufus diye bir program vardı. onunla usbye yazdırılıyor da dvd'ye yazdırılıyor muydu emin değilim.

iso şeklinde bulmanız lazım. bootable olur onlar. dosyaları dvd ye basmak onları bootable yapmaz. rufus benim bildiğim usb'ler içindi.

kusura bakmayın da öğrenciyken biraz ayıymışsınız, 15 bira nedir yahu?7.5 litre yapar. insanın günde maks 4 litre su icme kapasitesi var.

Bence 3.biradan sonra sarhos oldunuz ve 15 bira ictiginizi sandiniz.

Midenizin patlama durumunu gectim alkol zehirlenmesinden olurdunuz.

ara verdikten sonra mide normal büyüklüğüne dönmüştür. o kadar birayı içiren motivasyon(kötü de olsa motivasyon) ortadan kaybolmuştur. ben de içemiyorum artık. zevk de almıyorum. yaş 30. eskiden 10 bira veya 1 büyük rakının 0,75 i normaldi üniversite günlerimde.

toklukla da alakalı. bira tam tok karnına giden bir şey değil. ben de normalde 6-7 tane içerim. ama sofranın üstüne başladıysam içmeye. ilk 3 bira 3 saatte anca gider ısına ısına. Sonraki 4 'lü tekrar acıkınca 1,5 saatte biter.

Bir de 15 bira çok fazla. Hard Drink daha mantıklı. Bira tamamen zararsız bir şey değil yani. Günde önerilen doz yanılmıyorsam erkeklerde 2 ya da 3 birim.(33'lük)

Ne günlerdi be. Burs parasıyla 7-8 biraz içerdik. Şimdi 50 katı maaş alıyorum ayda 2 bira alıp içemiyorum.
Velhasıl Midede yara ülser falan olabilir. Bir bilene danışın.

Frici papa diye bir restoran var. Macar esnaf lokantası gibi bir yer. Hem ucuz hem de güzel yemekleri var. Yemek için öneririm.

Pal Sokağı Çocukları kitabını okuduysan çocukların heykelinin olduğu sokağa gidebilirsin. Budapeşte'ye iner inmez bavulla ilk buraya gitmiştim. :D pal utcai fiuk diye aratabilirsin.

Grand Budapest Hotel i tavsiye ederim.

çok soğuk olmazsa tuna kenarında yürüyüş yapın (ayakkabı anıtını bi görün, hikayesini okuyun) , peşte tarafında balıkçı tabyasından şehir manzarası izleyin, gündüz sıcak su havuzuna gidin (cumartesi gecesi partisi de oluyor ama denemedim (sparty) ), Szimpla Kert'de birkaç saat zaman geçirin. e tabi gulaş yiyin.

stanley +1 ve ayrıca Müpa'da bir konsere gidebilirsiniz.

Erasmus öğrencileri harabe barlarda güzel partiler veriyorlar tanışma falan adı altında. Yaş fazla ilerlemediyse araya kaynayın.

bimer?

uzaktan yüksek lisans zaten para toplama işi. sokaktan geçeni alıyorlar. bir şey çıkmaz

İlk gelen 200 kişiyi almışlar gibi anlıyorum. Çoğu durumda daha istekli ve daha çok önemseyen kişiler süreci daha iyi takip edip erken kaydolacağı için yanlış bir yöntem gibi görünmüyor.

hey allahım bimer yazmış ya, bimer bile folloş oldu. bir ciddiyeti kalmadı sayenizde.
edit: bimer yazan arkadaş kinaye amaçlı yazmış. ben de özür dileyeyim. kinaye yaptıysa cuk oturmuş.

uzaktan eğitim yl'nin olayı bu zaten. çoğu zaman kim önce hallederse o kayıt olur. sıralama ortalama vs tabii ki yok. varsa da okul bunu kayıt öncesi ilan eder. misal ahmet yesevi üni veya kemerburgaz.

bu iki üniversite, açık açık kim önce gelirse o kaydolur diyor. geçen sene arkadaşım senin gibi evraklarını geç gönderdiği için kontenjana dahil olamadı. ama bu sene ne yaptık? onay maili gelir gelmez(evraklar zaten hazırdı) bir gün sonrasında postayla gönderdik. ve hop kaydımız alındı.

ama başka okul var mesela, yine uzaktan eğitim. o ilanında diyor ki "ben toplamda 20 kişi alıcam, not ortalamsına göre sıralarım".

yani mikro patlama +1.

tek bir üniversiteye başvurmuyorum diğer tüm üniversitelerde ortalamaya göre sıralama yapılıyor hatta başvurduklarımdan biri Ales'in %10'unu hesaplıyor. o yüzden bu başvurduğum üniversitenin yaptığı şey bence adaletsizlik ve devletin buna göz yummaması gerekiyor.

+
istekle alakası olduğunu düşünmüyorum bu ilk gelen malı götürür anlayışı sitenin biyerinde yazmıyor. ben de amiyane tabirle yoğunluktan başını işten kaldıramayan bir adamım o yüzden bu bakış açısını doğru bulmuyorum ki süreç hala devam ediyordu

ver geri

ver gitsin.

Ver gitsin değmez

Ayni anda yazmis gibisiniz beyler. :) ver gitsin!

Iki arada bi dere de kaldim valla. Neden vermeliyim onu da izah ederseniz su kardesinize. :p

neden vermelisin? ilginç bir soru. Moda olması ve kamera kalitesi ve prestiji haricinde eli ayağı düzgün başka bir telefondan daha fazla ne veriyor bu sorunun cevabını düşünmeden veremiyorsan ya da veremiyorsan iade et gitsin. Normal bir telefona kıyasla bu telefonu bu kadar pahalı yapan nedir? moda olması?

hayır bir de telefon basbayağı ucube, o ekrandaki çıkıntı nedir?

7 varsa 8 hemde x le n eişin var. Bu kadar tuketim takıntılı olmayın birader

yökdil de 5-10 puan arası daha yüksek alırsın.
akadmeisyenlikte ikisi de geçerli olur.
muhtemelen muadil olarak ifade ediliyordur.

yokdil birazcık daha kolay, çoook kolay değil ama. akademisyenliğe ikisi de olur ama başka işler için bakarsan yds'nin geçerli olduğu yerler daha fazla, yökdil sadece akademisyenlik için kullanılıyor, en azından şimdilik.

yökdil'e yabancı dil tazminatı verilmiyor kamuda bildiğim kadarıyla

akademisyen olma amacıyla çıkılan yolda yökdil sınavı iş görür yani? Kesin bilgi mi?

vergi falan bir ara sıkıntı yapıyorlardı

millet tip tip bakar ancak. mekana göre belki görevliler içeri almayabilir.

denk geldim diye hatırlıyorum hiç olmayacak bi mekanda ama demek ki o kadar umursamamışım ki aklıma yer etmemiş.

ama sonuç olarak ne gerek var diyorum.

Çok istisnai bir günde Beşiktaş'ta yaşadım bunu. Bara oturmadık, barların olduğu bir sokaktan yürüyerek gidip köşesinde 15 dakika bekledik. İki kadın, iki erkektik. Kadınlardan sadece biri türbanlıydı. Ben ne olur ne olmaz diye bar önünde değil de sokak içinde (evlerin olduğu sokakta, dükkanların değil) beklemeye yöneldim; ama o sırada ve sonrasında acayip tuhaftı ortam.

Tüm sokak dönüp baktı. millet kafayla işaret etti falan. Acayip rahatsız oldum.

Ben Rusya’da gördüm. Normalde kimlik sormayan bouncer buna sordu, baktı ve içeri aldı. O da arkadaşlarıyla takıldı gayet normal bir durum gibiydi.

ben örnerğini gördüm sayılır. geçen gün dorock'ta iki arkadaş masada oturuyordu, biri kapalıydı, diğeri kızıl saçlı bir ablaydı ve bira içiyordu.

kişi problem etmiyorsa siz neden bu kadar düşünüyorsunuz ki? tavırları nasıl olursa olsun, çok mu önemli?

bir defasında ramazanda arkadaşımla alkollü bir yere gitmiştim. o oruç tutmuyordu ama benim iftar yapmam gerekiyordu. garsonlardan yemeğimi iftara yakın getirmelirini rica ettiğimde şaşırmışlardı ama olması gerektiği gibi ilgilenmişlerdi de, hatta gülüşmüştük.


ben alkol kullanmıyorum. ama hiçbir ortama giderken uyumsuzluk yapmam. fakat arkadaşlarımla veya yeni tanoştığım insanlarla bir yere giderken bunu çok sorguluyorlar. "aa içmiyor musun? ee şimdi napıcaksın? neden içmiyorsun?".
bu da sigara kullanmamak gibi birşey, neden bu kadar çok sorgulanıyor bilmiyorum. hele hele ben sıkılmayacağımı eğleneceğimi düşünüyorsam insanlara neden bu kadar dert oluyor onu hiç anlamıyorum. yanındaki insanın bardağında ne olduğunun ne önemi var?

Tuhaf. Kafeye gitmek daha mantikli.

ben şu ara bi gece kulübünde PR'la uğraşıyorum o yüzden girişin oralarda takılıyorum bi 10-15 başı kapalı kadının mekana geldiğini gördüm. içerde gözüme çarptığı kadarıyla alkol aldıklarını da gördüm. ne müşteri ne çalışan kimse kadına bi tepki göstermedi

kendi aramızda konuştuk ama olayın bize göre sıradışı/garip olmasını

Benim gördüğüm birasını içip arkadaşlarıyla eğleniyordu. Fazla denk gelmediğimiz için dikkat çekiyor başta ama sonra kimse takmıyor.

Çok gördüm, kimse bir tepki vermez. Kimse umursamaz.

Ankarada telwe diye biryerde görmüştüm ben. Herkes nal mal bakıyodu bunlara. O da veli toplantısında sanki kös kös oturuyordu.

Tuhaf bir durum evet. Ama sorun olmamasi lazım aslında.
Kulağımda kupeyle sabah namazina gittiğimde de mal mal bakan oluyor.
Insanlar alismadigi durumlara boyle bön bakiyor.
Engellilere; ozurlu, sakat denildigi donemlerdi. Otobüste, minibuste bir sorun yasadiklarinda, "e o da evinde otursun. Ne isi var bu halde disarida" diye tepkiler verilirdi. Cok normal karsilanirdi bu tepkiler bir de. Simdi mumkun mu?
Ha, o inancim geregi ortunuyorum deyip bara giderek ve belki icki icerek gunah isliyorsa, basi acik olup icene de günah bu, erkege de zaten. Sekilcilik tamamen.

Türkiye'de nadir ama erasmusla falan gidenler yahut diğer türlü yurtdışına çıkan türbanlılar çok gidiyor barlara. kiminin kocası içiyor, kimi girip alkolsüz bir şeyler söylüyor falan. İslamcıların buradaki alkol hassasiyetlerine bakmayın siz. Bizim ülkede ruhsat sahibi mekan bırakmadılar sagolsunlar ama sınırı geçer geçmez her mekana girip çıkıyorlar. Erkeği de kadını da.

Avrupa'da illa bar olması da gerekmiyor, pek çok kafe de alkol servisi yapıyor. (bkz: Staropramen) şemsiyesi altında tuna manzarasına karşı gün yapar tadında limonata içen türbanlı abla grubunu gördüm ben ve bunlar gibi nicesini. Bir seferinde de benim masamda oturdu böyle bir iş arkadaşım. Bir etkinlik için Malta'daydık. O kahve söyledi ben bira. Sıkıntı yapmadı kendisi, ortam da öyle.

blood rayne serisi var

içme

içme.

Rakı ya da viski adabını öğren.

sarhoş olup trafiğe çıkıyosun, gelip bi de bunu burda rahatça yazabiliyosun?

vayezikhan sen içme b.kunu çıkarıyosun.

evde alıştırmasını yap. 2 bira al ve zamana yayarak içmeye çalış.

trafiğe de alkollü çıkma.

hadi bakim.

böyle içmeyi seviyorsan evde yap bunu. dışarıda böyle içilmez

En nefret ettigim icici tipi ve kusura bakma ama bu tur icenler yuzunden alkol alan herkese kendini kontrol edemeyen insan muamelesi yapiliyor.

Yavas ic. Zevk alarak ic. Evinde ic

cebinizde taksi paraniz yoksa içmeyin.

akşam bardan eve yürüyerek dönerken sizin kullandığınız arabanın altında kalmak istemiyorum. ya da bindigim taksi sizinle kafa kafaya çarpışmasın mümkünse.

içmenin adabını öğrenin lütfen!

sadece "hangi içki, hangi kadehte , nasıl içilir"sen ibaret değildir içki adabı.

alkollü iken nasıl konuşulur, nasıl davranılır...? mesela araba kullanılmaz!
bu görgünün tamamıdır. bu noktada size gönül rahatlığıyla görgüsüz denebilir.

mobil edit:
evde içmeyi öğrenin. ama yalnız olmayın. sizi uyaracak, sacmaladiginizda durduracak, alkollü iletişim kurma konusunda pratik yapacağınız insanlar olsun yanınızda.

ya da içmeyin. alkollü bir ortamda iki birayla saçmalayan insanlar yerine önünde sodasiyla oturan efendi insanlar daha makbuldür.

İçme kardeş içme. Bu işin sonu alkolizm. Ben de aynı yoldaydım. Alcohol abuse ın sonu hiç iyi değil. Kesinlikle uzak durmalısın. Alkol-depresyon ilişkisi varsa sonu kötü.

para eline geçmeden adam neden ürünü gönderecek ki deniz aşırı? sen telefonu alıp kodu hiç vermeyedebilirsin de pekala.

geçenlerde biri daha sormuştu sanki. çok uğraştık ama bir şey çıkmıyor yazılmıştı

bence olur ama garanti ekstreleri dolar olarak kesip çevirirken kurdan yüzde 2-3 falan fazla kesiyorsa, arkadaşla konuşun ona göre para yatırın ya da ektsre gelince üstünü tamamlayıp farkını ödeyin. arkadaş da abd'den gelmiş olur sanırım

ekleme: olur derken bu iş olur manasında. sıkıntı olmaz yoksa.

Hayır sıkıntı olmaz. Kredi kartı usd hesabına bağlıysa direkt ödediği ücret (örneğin 1150 usd) hesap ekstresinde gözükür.

Kredi kartı ile yüksek ücretli işlem yapmıyorsa banka yapılan işlemi şüpheli görüp kartını kapatabilir. Ama onu yapmadan bu işlemi siz mi yaptınız diye sms email vs gelir

Hocam aynı işlemi ben de yapacağım ne kadar kesiyor?

Daha bugün sanal kart ile yüklü bir miktar dolar ödeme yaptım işbankası kartımla. Sanal kart üzerinden limit ayarladım hatta epey bir miktar da fazla belirledim limiti ama ödeme bir türlü başarılı olmadı. Sonra limite biraz daha ekleyince ödemeyi çekti ama gördüm ki iş bankasının kredi kartı üzerindeki kuru oldukça insafsız öyle böyle değil. Garantinin de farklı olacağını sanmıyorum mümkünse TL kartınızla yapmayın o alışverişi.

200-300$ ustu alisveris yapiyorsaniz bankayi arayip usd hesap ozeti talimati verin. Bu sekilde kur farki yasamazsiniz. Aksi halde tum bankalar feci kazikliyorlar.

Günlük kurdan 2445 TL olan harcamayı 2548 TL olarak kesmiş Garanti. Dediğim gibi yaptım bir sıkıntı olmadı, şu an yeni telefondan yazıyorum :)

10 tane getirip sorun yaşamayan da var 3 taneyle yakalanan da... net bir durum yok.

valla dış hatlar çıkışlara da x-ray kurmuşlar. gümrük muhafazacılar belki de ohal nedeniyle bu aralar fazla uyanıklar. riske değer mi bilmem. eskiden arama tarama olmazdı random haricinde ya da çok at hırsızı tipli değilsen.. şimdi 1 litre fazla alkol olsa tırsar olduk. valizleri makineye atıyorlar komple.

iett otobüsü olsa neyse de bunda sefer aksaması gibi bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. trafik nispeten açık ama siz yine araya 1 saat koyun kanımca.

bu arada havataş yerine havabüs yürütüyor artık o hizmeti. inince kafanız karışmasın.

Bana kalırsa 2 saat öncesinde orada olmakta fayda var. Bayram yoğunluğundan dolayı havaalanı baya kalabalık olacak ,bilet alma işleminiz de uzun sürecektir. Ben haftaiçi 4 buçuk arabasına binip 6 da sabihada olmuştum yakın tarihte.

uçak biniş saati eksi iki buçuk saat diyorum en az. uçak 8 de ise 5.30 da havabüse taksimden binin. havalimanında bayram yogunlugu varsa daha erken cıkmak da ise yarar. özellikle aksam is cıkısı saatlerinde köprü trafigi oldugundan 3 saat erken cıkmak bile lazım. cok kacırıp havasta havatasta sinirden tırnaklarını yiyen gördüm

Stresten uzak dursun. Aklını saç olayından uzak tutsun.o konuyu düşünmesin. Sağlıklı beslensin. Bol su içsin.denendi kesin çözüm bu.

Troid olayını anlamam ben.

bir de senle evlensin. Malum: "saçlarınızın ucu kırılsa kendine dert edecek erkekleri sevin kızlar." Sözü var. Yanılmış olamazlar.

tiroid için ilaç kullansın.

Düzenli beslenme
Düzenli uyku
Düzleştirici, şekillendirici gibi olaylardan olabildiğince uzak durmak.
Saçları 3 günde 1 yıkamak. Daha sık değil. Daha nadir de değil. Olabildiğince az katkılı şampuanlardan kullanmak.
Bir de olur olmaz her şeyi (bu sorun da dahil) kafaya takmamak.
Çinko ve demir gibi mineral takviyeleri de işe yarar.

geçmiş olsu

tiroid sınırda dediğiniz kaç?

Tiroid değerleri için bir de endokrinoloji uzmanına görünün. SInırdaki değerler de bir şeylerin ters gittiğinin göstergesi olabilir. Bunun dışında, takviye olarak Priorin Intense'i öneririm. Bende çok işe yaramıştı.

Andy Field'ın kitap ve sitesini öneririm: www.discoveringstatistics.com

yunus.hacettepe.edu.tr

özel bir yeteneği yoksa vs. yada burs falan kazanmadıysa sanırım para öder. gideceği bölümün kabul şartlarını falan araştırsın başvursun. eylül geldi biraz geç kalmış sanki ama baksın kendisi. okul bilgisi vermemişsiniz

yılda 10k€ yoksa zor, varsa o harcamaya da değmeyebilir bazı EU ülkesinde ingilizce eğitim biraz geri oluyor ve Macaristan'da bunlardan biri sayılır. Almanya, Estonya falan deneyin hatta daha yüksek bütçe varsa Hollanda, Finlandiya.

hayır pekala dışardan da doçent ünvanı alınır

eskiden alınabiliyordu. şimdi 2 yıl ders verme şartı var.

açık öğretimden olur

yine işgüzar polis vakası. gerçekten bir olay olsa ilgilenmezler zaten. gerçi adamın kalça falan da kırılmış çok hafif bir kaza değil anladığım kadarıyla ama avukat sözlükçüler inşallah yardımcı olur. siz de profesyonel hukuk yardımı alsanız iyi olur. ekşi duyuru ile falan olmaz o iş. burdan fikir alın uzman bir avukat ile görüşün

avukat dava açılsın bakarız dedi. bende başıma ne gelecek bilmek istiyorum.

Açıkçası hiç bir şey olmaz.
Hele ki kendisi de davadan vazgeçerse en kötü ihtimalle bir ceza alırsınızo ceza da ya paraya çevrilir ya da ertelenir.

Ödemeler kısmından emin değilim yanlış yonkendirmeyeyim.
İş biraz uzay! Karşı taraf yokuşa sürmek istemedikçe canınızı sıkacak bir şey yok.
İki önemli şey var (bu üçüncü oluyor ama) karşı tarafın tutumu, mahkeme sırasında bilirkişinin vereceği kusur oranı.

karşı tarafla aramız çok iyi, hiç sıkıntımız yok. bana "sigorta şirketi benim hastane masraflarımı senden tahsil edecekmiş" dedi, bunu da kendine dert edinmiş. bende hastane masraflarını dert edindim. avukat sigorta şirketinin masrafları senden talep etmesi doğal dedi. e o zaman neden zorunlu trafik sigortası yaptırdık? kafam çok karıştı.

aracın kaskosu var mı?

ikimizinde kaskosu ve sigortası var.

trafik sigortası sana niye rücu etsin ki. trafik sigortasını niye yaptırıyorsun o zaman. araç ticari değilse korkacak bir şey yok. ticariyse araç 0.11 ile yanarsın. ayrıca ne yap et şikayeti geri çektir.

bende öyle düşündüm lakin adam öyle dedi, avukatımda sana kusurun oranında rücü etmesi gayet doğal dedi. kafam karıştı açıkçası.

sen o avukatı değiştir kardeşim. geçen yılın sonunda danıştay, sürücüye kusuru oranında rücu edilir maddesini iptal etti. zaten o yönetmelik 2015 de gelmişti. 1.5 sene yürürlükte kalmış oldu. Eğer ki alkollü yani hususi'de 0.50 nin üzerinde değilsen. cebinden 5 kuruş para çıkmaz.

edit:haberi de buldum. www.sozcu.com.tr

saatine 15 promil yazıyorlar. 2 saat demiş 30 promil+0,11 = 41 promil. eğer 40 dakika daha fazlaysa yanarsın.

alkol yoktu neden 0.11 çıktı anlamadım, doktor bi arkadaşım vucud kendisi üretir dedi. ama size yalan borcum yok alkol yoktu.

keşke hemen gidip hastanede kan testi yaptırsaydın. bu kötü olmuş.

arkadaşlar tekrar merhaba, avukatımla görüştüm. alkol ile ilgili sorun olmaz, o promilin eklendiğini gerçek değer olmadığını onlarda biliyor dedi.

kamu davası açılacakmış. burada kusurlar belli olacak.
bu dava bitince sigorta şirketleri bize kusurumuz oranında rücü davası açacak.
bu dava bitince çarptığımız arkadaş maddi-manevi tazminat davası açacak.

5-6 yıl uğraşacağımız nur topu gibi bir problemimiz var. olaylar ilerledikçe editleyeceğim.

4 sene önce çıkmış bir telefonu sıfır olarak satanlar var n11'de baktım şimdi de. pek olasılık vermiyorum. zaten biri de yorumlarda sıfır falan değil tekrar paketlenmiş falan yazmış. eski model telefon almayın yeni çıkanlara yönelin onlar gerçekten sıfır oluyor.

n11 den iphone alan arkadaşım var amma velakin, konunun n11 le hiçbir alakası yok. n11'e insanlar mağazalarında olan ürünleri satışa koyuyorlar. n11 sadece aracı. sana olsa olsa satıcı hakkındaki yorumlar yardımcı olabilir.

tabii diğer yandan sen n11 den satın aldığında para n11 in geçici kasasına geçiyor ve ürün eline ulaştıktan sonra paranın satıcıya geçmesine sen onay veriyorsun. beğenmezsen iade işlemleri başlıyor. bu açıdan güvenli.

Lg g2'nin muadili olarak hangi modeller önerilebilir peki? Çok alıştım bu telefona ama, devamlı bu problemlerden şikayetçi insanlar. Aynı şeyleri yaşamak itemiyorum açıkçası.

ben n11'den lg g5 aldı. sıkıntı yaşamadım. ithalatçı garantili idi hala kullanıyorum 8-9 ay olacak. lg seviyorsanız g4 biraz sıkıntılı bootloop çok yapıyor. kardeşiminki garantide değişti geldi. bundan evvel ben g3 kullandım ondan da memnundum. xiaomi modellerine de bakabilirsiniz. baya popüler şu sıralar

Telefon değil ama çok daha küçük 1 ürün olan bisiklet hoparlörü almıştım 2 sene önce. 50 liralık 1 şey. Yüksek ve kaliteli ses vs yazıyor ürün açıklamasında. Ürün geldi beğenmedim. Hem sesi kalitesiz, hem düşük ses veriyor hem de monte yerleri dandik. Hemen n11'den iade talebi oluşturdum ve sebebe "ürün anlatıldığı gibi değil." yazdım. 1 saat içinde onay geldi, verdikleri kodla yurtici kargoya ücretsiz geri verdim ürünü ve paramı geri aldım. Satıcıyla hiç muhatap olmadım bu aşamada.

bimcell sıfır hat 39 tl onu biliyorum

Allah Hazreti İbrahim'e oğlunu kurban etmesini söyledi ve olaylar gelişti...

Bayram tatili 10 gün oldu ya ondandır.

Acaba bayram yaklaşıyor olabilir mi?

Yukarıdaki soru hiç aklınıza gelmedi mi?

Yeni mezunum, bayramla tatille falan hiç alakam yok aklıma da gelmedi. Bayramda kim Budapeşte'ye gidiyormuş bu kadar hayret ettim valla.

Bakın 80 milyonluk üllenin tamamı budapeşteye gitse fiyatlar yine sabit kalır. İnsanlar bir yerlere gidiyor diye fiyat artmaz. Tatil dönemlerinde afganistan bilet fiyatları bile yükselir. İnsanlar gittiği için değil, gitme ihtimalleri olduğu için daha yüksek kar elde etmek adına yapılıyor bu.

Yani Trinidad Tobago'ya 10 senedir kimse gitmiyor olsa bile bayram dönemi fiyat artar. Tabi kimse gitmiyorsa hat direk kalkar bu çok uçuk oldu, ama budepeşteye gittiğinizde konya gibi her yerde türk olmayacak muhtemelen.

Yeni mezun olduğunuz için tecrübesiz olmanız normal bu arada, o yüzden asari ücretle alacağız sizi, sonra düşüne düşüne artar maaş

Tears of devil, bu asabiyet ne abi? Hayırdır?

git gel 500 tl budapeşte bulunduysa fena değil. 120 euro gibi bir şey yapar. euro 4.20 oldu yani fiyatların bu seviyelerde seyretmesi normal yine promosyon bilettir muhtemelen. eskiden 99 Euro thy falan yaptı mı, euro 2.5 iken 250 tl'ye git gel oluyordu. fiyatlamalar genelde euro ya da dolar üzerinden yapılır havacılıkta

bilet fiyatları önçeden aldıgınız zaman uçuz yani şimdiden eylül ayına bilet alırsanız uçuz. ama on beş eylüldeki bileti on üç eylülde almaya çalışırsanız o da size uçmuş geleçek. soruyu dogru anladıysam...

Fusha asabiyet yok ya. yani kibarca "bakın" ile söze başlayınca asabi oluyorsak bilmiyorum :( ama ben asabi değilim.

Ağustos sonu için kurduğun mantık tamamen hatalı.AYnı ay içinde fiyatlar yaklaştıkça azalmaz

o konu internet bankaciligi değil. kredi/banka kartini online alisverise actirma olayi. sanirim onun da suresi uzatildi. yani kapali kartlarda daha kullanilmaya devam edilebilecek. ayrica, istediğin zaman da açtırabiliyorsun.

Yanlış sordum o halde, internet bankacılığı derken online alışverişi kastetmiştim. Ziraatin mobil uygulaması üzerinden bu talimatı verme imkanımız yok mudur?

31 aralık'a kadar açtırma uzatıldı. sonrasında da dönüşü olur. sen yeterki kredi kartı kullanmak iste. bankalarımız her türlü yardımcı olur

abd ve avrupa anında alıyor ama türkiye sanki biraz gecikebiliyor. belki 20-45 gün kadar geçmiş telefonların ülkelere göre release tarihlerini googledan bakabilirsiniz. acele istiyorsanız gelen birine getirtmeniz lazım

telefonum arızalandı da almışken bir iphone alayım diyordum acaba 8i beklesem mi yoksa yarın gidip bir 7 mi alsam karar veremedim.

paran varsa bekle derim ama 60-90 gün arası bekleyebilirsin.

8 değil de 7s çıkacak muhtemelen. ilk iphone'um (4s) hariç hepsini yurt dışından aldım ve kesinlikle ve kesinlikle türkiye'den almanı tavsiye etmiyorum.

eylül'ün 2. haftasında tanıtımı olur. türkiye'den almak durumundaysan en erken kasım ya da aralıkta alabilirsin. şayet tamamiyle telefonsuz değilsen ve bütçe sıkıntısı yoksa kesinlikle beklemeni tavsiye ediyorum

bildiğim kadarıyla online check-in'le havaalanında yaptığınız birbirinin aynısı. tek fark, eğer bagajınız varsa havaalanında onu vermeniz lazım.

yoksa direkt kapıya (gate) gidebiliyorsunuz eğer online check-in yaptıysanız.

Kalmazsin. Zaten o yüzden online check-in var.

48 veya 72 saat onceden acildigi oluyor checkinin.

online yaptirmis olmasina ragmen overbooking'e denk gelen 2 ornek duydum, cok sik olmasa gerek.

Kalabilirsin ufak ihtimal de olsa, belli olmaz ama zaten bi sonraki ucaga kalirsan hem tazminat hem konaklama vermek zorundalar, o yuzden cok sikintili bisey degil aslinda.

check in yapmış birisi overbooking'e nasıl kalıyor? elinde boarding kartı var.

zor. sana para, otel vs teklif edip seni baska ucusla gondermeyi teklif edebilirler. kabul etmezsen ne olur biraz bu kisimlar belirsiz. united airlines'ta yolcuya yapilan saldiriyi biliyorsun.

Erken gidip kontrolden gectikten sonra rahat edersiniz. O durumda kapiya gelip tek olanlari kovaliyolar. Siz kalabaliksiniz. Erken gidin o yuzden.

boarding kartı çözüm değil. uçağa binip para artı konaklama teklif edilip indirilenler var. acelesi olmayan 400-500 euro artı bir gecelik otel parası alıp iniyor

metro turizm diyorsun be kardeşim. yarın sana bileti satan da yardımcı olamazsa kimse olamaz sanırım

fujı instamaxlar var. onlardan alın biraz kağıdı ile beraber. ikinci el arıyoranız malum sitelere bir bakıp derhal temasa geçmek lazım

instax mini 8 d&r

Merhaba.
Digiturk üyeliğimi iptal için dilekçe yazdım ve nüfus cüzdanı fotokopisiyle faksladım. 1 dk sonra(yanlış duymadınız sadece 1 dk sonra) yayını kestiler.
1 hafta sonra da uydu alıcı ve kumandasını teslim edebilirsiniz dediler.
Yani herhangi bir kimlik doğrulama aşaması olmadı. Kutuyu teslim ederken kimlik soran olurmu bilmiyorum ama faks olayını deneyebilirler.

@artci sarsinti, adamların elinde o fotokopi yok işte. kardeşinin ki lazım o da silah altında olduğundan kimliği tsk'da.

Öyle ve bazıları iyi niyeti de suistimal ediyor.

O tarz yardım isteyen kişileri kara listeye ekleyin

onursuzluksa bu kişinin değil, ülkenin ve istihdam durumunun onursuzluğu. nerede gidip çift vardiya çalışıyorsun? söyle bana, ben gidip çalışayım. borçlarım var da.

ayrıca, internet çok geniş bir kaynak. interneti aslında niye gün yapar gibi kullanmıyoruz bilmiyorum. sözlükteki herkes 1 TL havale yapsa 10.000 TL para çıkar belki. 1 TL verene bir şey oldu mu? hayır. peki 10.000 TL alana bir şey oldu mu? evet.

hayatı sadece temel ihtiyaçlardan ibaret görmemek gerek. her insanın hayata yaklaşımı çok farklı. eğer ki hasta bir kadın -okumadım başlığı- "ah avizem, vah mutfağım" diye strese giriyorsa psikolojik refah da o kişi için fizyolojik refah kadar önemli bir konumda oluyor.

Bir de bu adam yanlış hatırlamıyorsam direk sozlukculerden evimi yenileyin diye yardım istemedi. Kanal d de program yapan bir mimar vardı, ona ulaşmak için yardım istedi. Örneğini çok doğru bulmadım ben.

Sorun aslinda dilencilere para verenlere. Yaslilara bir sey demiyorum ama benim yasimda adam benden para isteyince cok gicik oluyorum. Ben ise giderken ve cok da kazanmazken benim yasimdaki biri dileniyor. Ben bir restoranda 12 saat calisirim yine de dilenmem.

Bir de cocuk dilencilere para verenler var. Cocuklara yardim ettiklerini saniyorlar ama aslinda zarar veriyorlar. Insanlar para verdigi icin aileleri onlari zorla dilendiriyor.

@rahip abi başıdan ne oldu bilmiyorum da benim en son gördüğüm entry şu, eksisozluk.com valla kusura bakmasın benim evimde artema batarya yok. prize bile marka yazmış. birilerini fena sağıyor. afiyet olsun.

adam direkt yardım istemedi. yazarların hayallerini gerçekleştiriyoruz tarzı bi başlığa entry girmişti. biri de onu referans vererek bu başlığı açtı. buna ben dilencilik demezdim.

ben bu ihtiyaç listesini yeni görüyorum. benim ilk başta anladığım yaşanılmaz durumdaki evi yaşanılır hale getirmekti. olay nasıl artema bataryaya dönüştü anlamadım. hoş olmamış cidden.

Elorelia +1 Ben de bu duruma geldiğini bilmiyordum. Ilk yazdığım gibi hatırlıyordum, takip de etmedim zaten sonrasında. Ilginç buldum açıkçası.

Duyuruda da oluyor bazen. Hatta adidas çanta isteyen vardı bi ara. Genelde beleş kalacak yer arayan oluyor

Ben de ilk okudugumda "ay ne iyi olur yapilsa" demistim ama bugun konunun artema batarya ile prizin markasina geldigini gorunce yuh dedim. Hakikaten ilginc. Kac para harcandi bilemiyorum ama eminim annesine sorsalar o paranin ihtiyac sahibi birilerine gitmesini isterdi.

reddit'de randomkindness diye biseye takiliyorum arada. ogle yemegi, eski telefon vs isteyen oluyor. veren veriyor.

ilk basta onun gibi birsey sandim ama gercekten cirkinlesmis olay burada. tum evi niye yeniliyorsunuz? artema filan marka vermek kotu olmus.

Cidden çok üzücü bi durum, insanları resmen enayi yerine koymak bu. Şimdi okkalı bi entry döşedim ama linç edileceğim için girmedim henüz.
Evet kanser kötü bi şey, inşallah annesi sağlığına kavuşur, ama bu annem kanser :( evi baştan aşağı beleşe marka dayayıp döşeyelim seneye yıkılırsa üstüne bi bardak su için :(((( tamamiyle ajitasyon gibi geldi bana. Hani elini yüzünü düzeltmekten ufak şeylerle mutlu etmekten bahsetmiyorlar bütün odaları eşyaları hatta yıkılacak evin tesisatını bile başkalarının parası ile yeniliyorlar ve bunun da bin tane şakşakçısı var.
Nereden baksan çirkin bi durum.

aynı durum olmamakla birlikte, chuck palahniuk'un tıkanma'sını (choke) hatırlattı bu olay bana.

kitapta da esas oğlan yemek yediği yerde bilerek boğuluyordu (yemeği boğazına kaçırıyordu işte, nasıl yapıyorsa), sonra oradan birisi onu kurtarıyordu ve daha sonra ihtiyacı olduğunda kendisini kurtaran kişiden para istiyordu. o kişi de kendisini esas oğlandan sorumlu hissettiği için elinden geldiği kadar yardım ediyordu falan.

kitapta bunu, "hem ben para aldığım için memnunum hem de o kişi kendisini tatmin ettiği için memnun" şeklinde bir argümanla savunuyordu (doğru kelime savunmak değil ama ilk aklıma geleni).

burada da bir parça o var. bu kişi ihtiyacını gideriyor ona yardım edenler de duygusal açıdan kendilerini tatmin ediyorlar. büyüklüklerini gösteriyorlar çevrelerine. bir de böyle bir yönü var bu yardım etme işinin diye düşünüyorum.

92 haklı. Başlangıcı ne olursa olsun şu anki durum dilencilik ve rahatsız edici.

Belki 1 yıl sonra yıkılacak, tek derdim annemi mutlu etmek deyip Artema, Viko, Ege Seramik istemek çok iyiymiş. Son hali gerçekten çok çirkin.

çok çirkin buluyorum. çalışırsın, paran yettiğince yaparsın. insanlar hastalıkları da çıkarlarına göre kullanır oldular. liste yapılmış ciddi ciddi. bu çıkardan, dilencilikten başka bir şey değil, başkalarının parasıyla ev yeniliyorsun. eli ayağı tutan bir adamsın yani, git çalış kazan bir zahmet.

bilmiyodum sayenizde öğrendim. siz niye ekşisözlüğe giriyonuz ki hacı ? evet olay pek hoş değil. yorum yapmak istemiyorum bitakım insanların ilginç hareketleri. tanımayınca net bişey de diyemiyosun niyetler hakkında. belki hakaten farkındalık sıfır. oluyor yani değişik değişik insanlar. neyse asıl ilk öğrenince ekşiden salakça birşey duydum diye biraz keyfim kaçtı. ama iyi ki girmiyomuşum -yani soldaki şeylere bakmıyorum- dedim biraz keyfim yerine geldi .)

Bu arada eleman 5800 lira daha istiyor, başlık açmış kendine para topluyor.

şu an deli gibi bu elamanın bir sonraki entrysini bekliyorum. bir yandan da ona yardım edenlerden çok deli gibi başlıklarına entry girip, sorgulayanlara verip veriştirenleri takip ediyorum.

çok ilginç olay sahiden.

Olayın haklılık veya haksızlığını tam bilemiyorum ama bu olay sözlükteki yardım kampanyalarına büyük sekte vuracak. O açıdan çok talihsiz olmuş.


.

epeydiro başlığı görüp tıklamıyordum. iyi ki tıklamamışım. yardım başka bir şey lüks donatım başka şey. iğrendim.

turhosttan wordpress domain+hosting alın yıllık 70-80 lira falandı. site işlerini de para vererek başkasına yaptırmayın (duyuru dışında) yoksa dolandırılırsınız. saçma sapan site kurar tema atar bomboş verirler. içinde içerik olsa bile öylece kalır o size öğretilmediği sürece düzenlemeyemezsiniz. bu yüzden siteyi siz kurmalısınız (başınızda bilen biri varsa iyi olur tabi) bence önce bi localhost'ta wordpress kurup paneli yazı resim atmayı onu bunu öğrenin yapısını çözün yani. sonra localhosttaki sitenizi hostinge aktarırsınız.

şimdi tema editlemenin ne kadar kolay olduğu hakkında bi video atıcam. www.youtube.com

bu işi kesinlikle siz yapmalısınız çünkü sürekli kullanacaksınız. localhosta wordpress kurmayla başlayın takılırsanız sorun :)

ya freetakılır çok teşekkür ederim. evet bu yüzden kendim yapmak yapmayı öğrenmek istiyorum. para vermekten kaçındığım ya da iş çalmak istediğim için değil. çok teşekkürler

turhost'tan hosting sahibiyim. memnunum. aldığınız pakete domain (yani alan adı da) hediye edilecektir. maliyeti 150tl'den az olur.

yönetim panelinden tek tıkla wordpress'i aktif hale getirebiliyorsunuz. wordpress, sizin isteklerinizi karşılayacak hazır bir içerik yönetim sistemi. size sadece kişiselleştirmek ve içerik girmek kalacak. freetakilir'in belirttiği gibi biraz kurcalarsanız kolayca öğrenebilirsiniz.

para vermeden önce wordpress nedir ne değildir diye merak ederseniz kendinize bir blog açıp inceleyin. dilerseniz wordpress'i upgrade ederek de sitenizi oluşturabilirsiniz ama sanırım daha pahalı olur ilk seçenekten.

ciddi bir estetik derdiniz yoksa kurun wordpress'i çakın ücretsiz temalardan birini geçin. yarım gününüzü alır.

hosting tavsiye edemeyeceğim nereyi önersem patlıyor :/

yerli firmalardan kesinlikle hosting ve domain almayın. avrupa lokasyon hosting ve avrupa merkezli bir hosting firması kullanın. bana dua edersiniz.

akp'li vs akp'li arasına girilmez. onları her türlü barıştıran büyükleri bulunur. bırakın birbirlerini yesinler. taşınmaz.

Kedi çiziğine benziyor çizikler.

Eksiye yazılırsa muhtemelen bir daha dayak yer. Kendi aralarında hallederler en iyisi.

kurbanin facebook profili cok ozgun imis. kendisini tanimlayan en yerinde kelime, "meczup" olur.


m.facebook.com

lviv'i bilmiyorum, doğrudan cevap değil o yüzden.

beklenti çok yüksek değilse belgrad güzel. mimari olarak bir şey beklemek doğru olmaz ama yemekler ve yemek yenilen mekanlardaki ortam (mood) güzel.

Kesinlikle lviv

lviv daha tarihi dokusu olan bir yer. 4-5 gün fazla ama sıkılırsınız. 3 gün yeterli bence. otelde kalmayın, oda ev vs kiralayın bence. yeme içme olayı ucuz zaten. içki sigara fiyatlarını görünce biz türkiyede ne kazık yiyormuşuz diyeceksiniz.
belgrad yeşili, parkları, yemek yenilen yerlerin ambiyansı çok iyi oluyor. bol bol yürüyüş yapılabilir. biz türkiyede tabiri caizse çölde yaşıyoruz diyebilirsin.

Bence iki ülkeyide gördükten sonra ulan biz yaşıyomuyuz diyebilirsin :)

belgrad gayet güzel ve yeşil bir şehir. tavsiye ederim.

belgrad'ı görmedim ama lviv çok ucuz ve güzel bir yer.

geçen yıl 10 gün kalmıştım, tekrar gitmemek için zor tutuyorum kendimi.

belgrad lvivden cok daha pahali

Tüm kriterlerde Lviv önde ancak doğal güzelliklerde Belgrad daha önde denebilir Tuna ve Sava nehirleriyle ormanları göz önüne alırsak.

Lviv'i görmedim, o yüzden haksızlık olmasın.

Belgrad'ın 'İstanbul gerçekten Avrupa şehri olsaydı, birçok konuda Belgrad gibi olurdu' havası var. Kültürü bize çok benzer (haliyle) ama Avrupalı rahatlığında bir hayat var. 'Ülkecek saçmalamasak, yüzümüzü muasır medeniyete ya da benzer şeylere dönsek biz de bu uğraştığımız saçmalıklarla uğraşmazmışız. Ne güzel olurmuş!' diye hayıflandım ama bunu gözlemlemek de güzel geldi.

Gezilecek yer dendiğinde 2 günde biter Belgrad ama Belgrad'da kalmak zorunda değilsiniz. Bir gün Novi Sad'a gidilebilir, bir gün Zlatibor'a gidilebilir. Bol bol yeşili de var, doğa olarak çok güzel. Lviv'e göre gezilecek yeri fazla mı bilmiyorum. İstanbul'da dışarıda gezme/yeme fiyatları civarı ve belki çok hafif fazlası diyebiliriz ama Avrupa geneline göre ucuz. Bir de ne yediğinize bağlı. 'Acıkınca dürümü gömer, dolaşmaya devam ederiz' diyorsanız ucuz olur ama 'Kalemegdan'da Sava nehrine karşı Chardonnay içeceğim' diyorsanız o zaman bayağı pahalı olur.

Belki Lviv'i görsem ona da böyle övgüler yazardım ama bilmiyorum.

Ruhsat sahibi değilse vekaletnamesi olması lazım.

ruhsatta kendi ismi yazıyordu. sahte ruhsat çıkartacak olsalar zaten cesaret edemezler değil mi?

Hayır, zaten senin üzerine kayıtlı araçlar sistemde görünüyor. Noter evrak işlemi yapmıyor sadece, sistem üzerindeki kayıtı da değiştiriyor. Ruhsat da emniyete gönderiliyor ve sana yeni ruhsat geliyor. Öyle bir dolandırıcılık olabilmesi için, noterin de işin içinde olması lazım.

Satış gerçekleştirilmezdi. Endişe edecek bir durum yok.

Arkadaşın demek istediği noterde sahte kimlik göstererek aracın satışının yapılıp yapılamadığı galiba. Kimlikteki fotoğrafa bakıp imza alınıyor. Olmaz değil. Sahte kimlik sahte imza vs olursa aracın esas sahibi aracını isteyebilir. Satın alan da parasını verdim diyebilir. Kafam karıştı. Aşar beni:)

e-devletten adınıza kayıtlı araçları görebilirsiniz. ruhsat sadece isimle oluşan bir şey değil. bir de noter zaten ruhsata bakmaz ruhsatı alır ama kayıtları online görür. yani size noterin verdiği kağıttaki şasi numarası, aracın gövdesinden okuyacağınız şasi numarası ile aynıysa tamamdır. o araç sizin kesinlikle.

tam anlamadım ama araba işinde daima hile olabilir.

forum.donanimhaber.com

www.milliyet.com.tr

çin markası olarak 'bluedio' çok övülüyor. ancak sanırım bütün kulaklıkları kablosuz. ben henüz almadım ama yakın zamanda almayı planlıyorum.

bluedio ben aldım 3 ayda elimde patladı. ama 20 dolarlık bir modeliydi.

urun.gittigidiyor.com

Şu tam istediğim gibi?Orjinal midir acaba?

sennheiser mx475 kullanıyorum çok memnunum. 100 tl hepsiburada'da.

yolladığınız ürünü resmi bluedio satıcısında bulamadım. orijinal değil gibi, veya çok eski bir model gibi duruyor.

Rock zircon diyorum.

problem laptop'un wifi adapter'ın da gibi. doğrulamak için harici usb wifi dongle'lar ile bir deneseniz? eğer harici dongle ile bağlantı hızında problem vs yoksa dahili wifi kartındadır. garantiye verin değiştirsinler

wifi dongle şu

www.pi-supply.com

wi-fi anten kablosu oynamış olabilir birisi haberiniz olmadan laptopu düşürmüş falan olabilir yada darbe almıştır. ayrıca driver booster ile driver yüklemek pek tavsiye edilmiyor.

seyahate çıkmadan 3-4 gün önce amirin / müdürün artık kim varsa en yetkili ona


XXXXXXXXXX İNSAN KAYNAKLARI VE EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NE

Kurumumuz XXXXXXX Müdürlüğü’nde memur olarak görev yapmaktayım. Xx – xx tarihleri arasında senelik iznimi yurtdışında (hangi ülkelerde olduğunu yaz) geçirmemde sakınca olmadığına dair bir belgenin tarafıma verilmesini arz ederim.



tarih
isim
memur




TC:
TEL:
Adres:

belgesini doldurup imzalat.

bizde müdürlüğe dilekçe ile başvuruluyor. cevabın gelmesi 1 haftayı buluyor

hakkımda soruşturma olmadığı ve yurtdışına çıkışımda mani olmadığı yazıyor

Yeşil pasaportla gitmeyeceksen gerek yok. Biz 2 kamu personeli gittik bordo pasaportla, izin falan da almadık.

ekaterina'nın yaptığını yapabilirsin ama şöyle ki şehir dışına zaten valilik onayı ile çıkabilirsin normal şartlar altında da. ki ohaldeyiz. kamuda çalışmaya devam etmek istiyorsan mevzuata uygun harekt etmeni öneririm. yarın öbür gün seni sevmeyen kişiler yurtdışına izinsiz çıktığını öğrenirse başına bela alırsın

ben de bordo pasaport ile çıktım sorunsuz ama izin belgesi yine de yanımdaydı. belgeyi gösterince polis gerek yok dedi. ama gri yada yeşil ile çıkıyorsanız izin belgesi şart. her halükarda izin alın kafanız rahat olsun

Memurum.gecen hafta yunana dun bulgara ciktim.ilk yorumdaki dilekxeden yazdim su tarihlerde surada olaaxagim izninizi istiyorum diye.1 hafta sonra olur raporu geldi.istedigim tarihleri icine alan 1 aylik izin vermisler.

Ama ne pazarkule ne kapikule sormadi belgemi

Bordo pasaportluyum.

Yeşil hariç şart değil ama kanunen almanız gerekir. Sonuçta devlet memurusunuz. Olağanüstü den de önce gerekliydi, hala gerekli. Sormuyorlar yeşil değilse, o başka.

ekmek fırınları, büfeler, sokak satıcıları

ben her ay 200 tl kadar bozuk para bütünletiyorum a101de. o tarz marketler bütünlüyor

Market+1.

Bim

bankalar sevinmez nefret eder.

Imza sirkuleri deniyordu galiba, o da bu yuzden var

Imza bana ait degil diye itiraz ettiginde yatarak,oturarak,ayakta imzandan 3 er tane atiyorsun.harflere verdigin kivrimlardan cizgilerden imzanin senin olup olmadigini anliyorlar.orani kac bilemem ama mahkemede baglayiciligi var.

İmzayı ben atsam da bana ait olmadığını iddia etsem? Yani bana imkansız gibi geliyor kanıtlanması.

imza yerine isterseniz kendi el yazınızla başka bir şey yazın,
onun size ait olup olmadığını bir şekilde anlarlar, iş çok uzarsa tabi, bunun uzmanları var.

jandarma ve poliste uzmanları var bu işin. mahkeme gerekli görürse gene buluyorlar yani işi oralara getirmemek lazım

Sağ elle yazan biri anlaşılmasın diye sol elle atarsa, ben solağım falan dese?

Parmak izi bile kopyalanabiliyorken imzanın kopyalanması kadar basit bir şey olamaz.insanların ID'sini temsil edebilecek hemen hemen her şeyin sahtesi yapılabilir, bilinç haricinde. Gerçi 100 yıla kalmaz büyük ihtimlle onu da kopyalamanın bi yolu bulunur ama o zaman da robotlardan bir farkımız kalmaz zaten eheh.

bir kişinin yerine başkası imza atsa o imzanın sahte olduğu anlaşılır rahatlıkla ama arkadaşın sorduğu ben kendi imzam yerine başka bişe karalasam anlayabilirler mi? şahsen ben kafadan bi imza atsam kimsenin onun bana ait olduğunu anlayabileceğini sanmıyorum.

Mahkemede yapılan inceleme çok detaylı oluyor. Sağ elle ve sol elle bir sürü şey yazdırıyorlar. Sahte imza atsanız dahi bir şekilde anlaşılıyor.

veririm +1

kasko sadece benimle eşim üstüne olduğu için kimseye veremem.

ben de vermem heralde. 100 tl verir arkadaşa bir araba kiralarım ona binsin kafam rahat olsun

Veremezdim:(
Durumu da açıklardım

ben normalde arabamı pek kimseye vermem. ama uzun zamandır tanıdığım benden iyi araba kullandığını bildiğim bir iki arkadaşım var onlara veririm mesela.

Öyle arkadaşlarını uzak tut , istemek bile abes yani , bak zor durumda kalmışım , versen bir türlü vermesen bir türlü.
İnşallaj daha önce senin için fedakarlık yapmıştır , ya değilse zor bşr karar olacak senin için .

Kalbini kırmamak ve zor durumda kalmamak için o gün arabanın lazım olduğu yalanını söyleyebilirsiniz :(

emanetin canı götünde olurmuş..

sakın verme diyorum. emanet arabayla kaza yapmış birisi olarak diyorum ki yaşadığım en rezil ve gereksiz işti bu durum.

arkadaşlığımı bitiririm.

ulan ben bi arkadaşımdan arabasını istemeye utanırım. ne demek yurtdşından misafirim geldi, bir yere götürmem gerek? ne alaka abi. bana ne? taksi tut? araba kirala?

Arkadasimla samimiysem ve soforlugune guveniyorsam verirdim.

Üff bi zahmet kiralasın ya sizi böyle sıkıntıya sokacak soruları neden soruyor?
Bikaç gün öncesinden söyleyin yaa şu çıktı bu çıktı veremicem diye, gidip kiralayabileceği kadar vakti de olur. Kimse sıkıntıya girmemiş olur.

Ben dusunmeden veririm,kaza belada olsa kaskosu var,olmasa bile akacak kan damarda durmaz ,bende de birsey olabilir,onda da,esya icin canini sikmaya degmez.

adam ''kanki iki dakika ben kullanayım zaten araba bakıyorum bunu alabilirim belki'' dedi. 100 metre gitti yandan araba çarptı benim araba pert oldu. sigortamın gunu geçmişti herif hasarı da karşılamadı. diyeceğim o ki artık günahımı vermem millete hele araba hiiiç

acil bir durum, hastalık, sağlık olsa hiç düşünmeden verirdim.

ama arkadaşınızınki böyle bir durum değil. üstelik yurtdışından misafirleri geleceğine göre havalimanına gidecek. bir zahmet oradan kiralayıversin.

en makul çözüm daha önce yazıldığı gibi "sana kiralama parası verebilirim, ama aracı vermem" gibi bir şey demeniz.

Güvenilir biriyse verilir. Araba verilecek adam var verilmeyecek adam var.

Millet ne kadar rahat araba istiyo ya. Çok lazımsa kirala gitsin. Ne araba dileniyosun?

Böyle hafiften kafanda şüphe oluşuyosa verme hocam. Belli ki güvenilir biri değil.

burada hayatta vermem, nasıl istiyor yüzsüz şeklinde yorum yapanlar arkadaşlık ilişkilerini tekrar bir gözden geçirmeli diye düşünüyorum. kanım dondu.

çok yakın arkadaşım değilse vermem.

vermem ve verme bence

Vermezdim, araç kiralayabilir. Arabamı ailem dışında kimseye kullandırtmam.

ben zamanında dayıma verdim. hem benden iyi araba kullanır hemde güvendiğim biri.
bir günde bir sürü trafik cezası yemiş filan. arabayıda pis bi şekilde geri verdi.

böyle araç isteyenlere cevap için bir yöntem buldum.
bizde at, avrat, silah istenmez diyorum. bir şey diyemiyorlar.

Valla çok sevdiğim biriyse veririm ancak, o araç kaza yapınca canı sağolsun diyebiliyosan ver yoksa verme. Benim çevremde 2-3 kişi var öyle ondan başka hiç bi allah kuluna vermem arabayı.

Kendi ihtiyacım olduğu zamanlar oldu gidip kiraladım parası neyse verdim. Kimseden istemem kolay kolay araba acil durum olmadıkca

"120 lira veriyim araba kirala ama benim arabayı isteme" de olmazsa. arkadaşınızı kırmamış olursunuz, işi de görülür. ama riski siz de almamış olursunuz. en azından borç vermiş gibi olursunuz geri dönmezse de pert arabadan iyidir.

Bende bi sıkıntı olmuyo.

Ocak ayı içerisinde Amazon'dan satın aldığım bir ürün ulaşmadı, sizin örneğinizin yanına onu da ekleyeyim dedim. Gümrük sınırının altındaydı fiyatı, fakat belli ki hoşlarına gitti ürün personelin. "Nasıl olsa kayboldu deyip siteden iade alırlar." diye mi düşünüyorlar nedir, bir gevşeklik var gerçekten.

ev adresinde sıkıntı oluyor bazen. o yüzden işyeri adresi olarak değiştirdim ben teslimat adresini. ptt kapıya kadar getirmediği için bazen apartman girişinde de kaybolabiliyor

ben ptt personelini zan altında bırakmak istemem. takipli, takipsiz gelmeyen ürünüm hiç olmadı. 2009'dan beri dx, aliekspress, ebay'dan ıvır zıvır alırım

Bende de var baya gelmeyen. Küçük üç beş dolarlık şeyler. Satıcılar sürekli uzatıyor zamanı falan anlamadım.

yaklaşık 1 ay önce 4 farklı satıcıdan ürün sipariş ettim. hepsi aynı anda yola çıktı. 2si 15.gününde geldi. diğer 2sinden hala ses yok. beklemedeyim bakalım.

mobile yönlendirmek istiyorlar. oralarda reklamlar daha zor engelleniyor, geçirilen süre daha fazla. esas mobil app para getiriyor yani. ben böyle düşünüyorum

Instagram'ın windows için masaüstü uygulaması çıktı. Onda görebiliyoruz hikayeleri.

Instagram için Chrome IG Story uzantısını ekleyebilirsiniz chrome addonlarından

1 milyar insana hizmet veren uygulamalar mobil versiyonu pc'ye mi uyarlayamayacaklar mı sanıyorsun? :) tabiki de mobilde kalmalarını bilgisayardan kullanmamaları için yapıyorlar.

italyadan hat alsana daha ucuza gelir. 200 mb 150 tl nedir yuh

ordan hat al bencede. 150 tl fahiş

Yuh. italyadan hat al 10-20€ya bilmemkac gb kullanirsin.

Gittiğin yerden 3-5 euro'luk kontörlü hat alacaksın, içinden 1-2GB internet ve en az 100 dakika konuşma çıkacak. En azından hollanda, belçika, estonya ve finlandiya'da böyle. italya da farklı değildir.

Turk telekom müşterisiyim geçen ay almanyaya gideken aylık 1 gb interneti 15 tl ye aldım. Öyle bir paket de var. Onu araştır biraz. Bulamazsan italyadan al+1

Çok teşekkür ederim herkese. En iyisi italya dan hat alayım ben :)

operatör paylaşıyodur o bilgiyi heralde

ama numara aynı kaldıysa simkartın değişmesinden bankaya ne onu hiç anlamadım açıkçası

sim kart üzerinde seri no vs. var. kopyalanma ihtimaline karşı bankaların aldığı önlem doğru.

Nasıl anlıyolar işleyiş nasıl bilmem de sonuçta simkart değişince pin kodu değişiyor. O da telefona erişim demek. Onu yapmasalarmis göte gelirdik hakaten

ne kadar sim kart desekte oda boş bir chip değil. şimdiki kimlik kartları şu kadar güvenlikli şu kadar tubitaklı bu kadar tüyaplı diye anlatıyorlar ya işte oda okadar akıllı bulunan benzersiz kodları ile doğrulama bankaya gittiğinde kodun değiştiğini basit şekilde sistem fark ediyor. bu simkart değiştirilmiş veya kopyalanmış diyor. eğer o kodlara kadar yapılsaydı şu memlekette soyulmadık kart bırakmazlardı. ama şuan en tehlikeli olay android telefonlardaki uygulamalar.

okadar mühendis boşunamı çalışıyor. hırsızlar sayesinde gelişim sağlanıyor bazen bazı şeyler yaşanmadan çözülmüyor.

Telefona uygulama kurulurken istenilen izinlerde sim kartı bilgilerine erişme tarzında bir izin hakkına sahip olması lazım.Bunu da her girişte kontrol ediyordur.

bankalara sitem etmedim aslında, sadece nasıl anlıyorlar diye merak ettim. iş bankasını belirtme sebebim mesaj atarak belirtmesiydi. başka bir bankada hiç mesaj gelmedi. teşekkürler cevaplar için.

Çok çok eskiden doğrudan kullanıcı adı ve şifre ile internet şubesine giriş yapabiliyordun ama BTK bu durum güvenli olmadığı için kurumların GSM operatörleri ile iş birliği yapmasını istedi. Hem kurumların sistemleri daha korunaklı olacak hem de operatörler para kazanacaktı.

Sen bankaya giriş isteği yolladığın anda sistemde kayıtlı telefonuna SMS gönderilmesi için banka tarafından operatöre bir tetikleme oluyor. Operatör de bankaya "Tamam hacı elemanın telefonuna SMS gönderdim" veya "Hacı eleman tünele mi girdi?! SMS gitmiyor" şeklinde cevap dönüyor. Başarısız SMSlerin çok fazla kırılımı var, bunlardan biri de "sim kartı değişikliği".

Sen sim kartı değiştirdiğin an operatör kendi sisteminde en az 72 saat seni bloklamak zorunda (banka bu süreyi isterse daha uzatabilir). BTK paşanın emri böyle. Bu arada sen internet bankacılığına giriş yaparsan banka ile bu bilgi paylaşılır. Banka da senin gerçek sen olduğunu anlamak için müşteri temsilcisi ile kısa bir mülakat yapmanı ister.

edit: diğer cevaplara da baktım da görmüşken cevap vereyim; sim kartı değişsin ne olur yani tribine girenler için: diyelim zengin bir züppesiniz ve yurtdışına tatile gittiniz. sim kartınız klonlanarak banka hesabınız boşaltılabilir. Daha önce çok yapıldığı için BTK böyle bir çözüm buldu.

bankadan halledin her emniyet müdürlüğünde vezne olmuyor. maliyeden de yatırabilirsiniz. sanırım ikisini de ödeyeceksiniz.

Yatıracağım emniyet müdürlüğünde vezne var. Her ikisi de vezneden yatırılabiliyor mu?

Pasaportlar her işlemde yenilendiği için yeni defter verilecek ve defter bedeli ödemeniz gerekir. Emniyetin e pasaport sitesinde nerelerde ödeyebileceğiniz yazıyor.

beyan ile ödeyebilirsiniz. benim internet bankacılığında öyle bir seçenek var. vergi dairesine de bir kaç güne düşer acele etmeyin.

İndirim tebliğ tarihinden itibaren başlıyor.

sanıyorum o ülkelerin baro sınavlarını geçmeniz gerek. yine de uluslararası hukuk büroları en iyisini bilir.

ben hukukçu değilim, çok net de bilmiyorum ama zannettiğim kadarıyla yurtdışında master yapsanız da avukat olarak çalışamazsınız. orda lisans seviyesinde hukuk eğitimi alırsanız başka. ama avukat arkadaşlar daha iyi bilir.

bir de bildiğim kadarıyla oralarda hukuk eğitimi ve özellikle stajlar çok daha uzun ve avukatlık sınavı olanlar da var. denklik olarak da sıkıntı olacaktır yani direkt bir hukuk bürosunda başlayamazsınız türkiye'deki avukat statünüzle.

uluslararasi alanda calismayan kisilerin anladigi anlamda avukatlik yapamazsiniz. yani 'yerel' mahkemede muvekkil temsil edemezsiniz ancak bu hukukcularin baska ulkelerde hizmet vermesi onunde bir engel degil. buyuk sirketler, hukuk burolari ve uluslararasi organizasyonlar da artik bu turde avukatlik hizmetinden 'uzaklasmis' durumdalar. uluslararasi alanda calismaya basladikca bunu goreceksiniz zaten.

ornegin birlesik arap emirlikleri'nde, seriat ve kita avrupasi hukuku karisimi bir hukuk sistemi olmasina karsin, ciddi anlamda common law hukuk burolari egemendir . bunun nedeni de, uluslararasi anlasmalari hazirlamak icin yerel hukuktan daha fazla sozlesmeler hukukuna hakimiyet, tahkim hukukuna hakimiyet, hangi alanda is yapiyorsaniz (insaat, enerji, ppp vs. vs.) o alana hakimiyet istiyor buyuk sirketler. yerel hukuk kismini yerel hukuk burolari ile hallediyorlar, ancak 'onleyici hukuk' sozlesmenin muzakeresi sirasinda gerekiyor, bunun icin de bir buyuk bir insaat isinde ornegin nasil sorunlar cikabilecegini ongorebilen hukukculara ihtiyac var, liquidated damage ne demek, liability nasil sinirlanir, bu sinira o captaki projelerde hangi hususlarin dahil edilmesi genel uygulamadir, hangisi degildir, bir enerji santralinde hangi garantiler istenir, bu garantiler sozlesmeye nasil eklenir, bunlari bilmeyen adamin sirkete bir faydasi olmuyor.

zira, buyuk isler yapan sirket sozlesme gorusmelerinde bunlari hallediyor ya da tahkime gidiyor. tahkimde de ozellikle uluslararasi projelerde ingiliz hukuku, isvicre hukuku ya da isin yapildigi yer hukuku tercih ediliyor, tahkime danismanlik yapan buro isim yapmis uluslararasi burolardan oluyor ve yerel bir firmadan arada gerek olursa danismanlik aliniyor. bu bilgiler okullarda ogretilmiyor, ancak deneyimle ogrenebilirsiniz. bir insaat/dizayn isinde 'fitness for purpose' garantisi nedir, nasil ifade edilir, sonuclari ne olabilir, sigorta edilir mi, bunlar ancak uluslararasi deneyimle ogrenilir. bu tur islerde kullanilan sozlesmelerin buyuk bir kismi da birbirine benzerdir, ornegin FIDIC sozlesmeleri, dolayisiyla isin uzmani oldugunuz surece, is bulamamaniz icin bir neden yok.

sizin icin sorun olan kisim, deneyimsizsiniz. yani ingiltere'deki ya da almanya'daki bir sirketin sizi alip egitmesi icin bir neden yok, zira uzman olmadiginiz icin sizinle ugrasip masraf yapana kadar oralardan birini alir. benim tavsiyem, ya disinizi sikip turkiye'de uluslararasi burolarda ciddi deneyim kazanin ya stajyer olarak icc, wto, un vs. gibi yerlere basvurun, ya da imkaniniz varsa yurtdisina gidip yerlesin ve oralardaki hukuk burolarinda once yine stajyer olarak ya da az bir para ile ise baslayin, sonra devam edin.

bir de UN ve ECHR, IAEA, UNDP gibi yerler var. ECHR duzenli ancak uzun araliklarla turk avukat ve/veya uluslararasi kamu hukuku ve insan haklari hukuku alaninda calisan avukat alir. UN, UNDP genelde hukukcu alacaksa hangi ulkeden mezun oldugundan ziyade insan haklari alaninda calisma sarti arar. bunlari da hem turkiye'de hem yurtdisinda takip etmenizi oneririm.

onemli olan dedigim gibi uzmanlasmak, mumkun oldugunca uluslararasi islerde calismak ve sabir.

Esasen ben de yurtdisinda yerel hukuk alaninda degil de daha ziyade onleyici hukuk/tahkim alaninda calismayi dusunuyor(d)um. Zira ab rekabet hukuku cercevesinde de ab uyesi ulkelerden hangisinde calisirsaniz calisin, avrupa birligi adalet divaniyla muhatapsiniz. Dolayisiyla yerel hukukla bu yonuyle bir ilgi soz konusu degil. Zira benim amacim da bu tarz bir seydi. Ancak yine de turkiye'de deneyim elde ederek 2 yil olur 3 yil olur 5 yil olur, bu tarz bir isin olasilik seviyesini merak etmistim. Cevaplariniz ve emekleriniz icin tesekkur ederim.

airbnb'deki fotoğraflar çok ustaca çekilmişler. şu an airbnb ile bir evde kalıyorum belgrad'da. fotoğraflar özel lensle çekilmiş ev çok daha küçük ve vasat ama bir kere almış bulundum. süre de kısa olduğundan dert etmedim yoksa uğraşırdım. şehre 4-5 km mesafedeki evler çok güzel. onlardan tutun. daha ucuzu da zor. ayrıca burada ev kiralamak bazı regülasyonlara tabi. emniyete falan gidip residency paper (white paper) ayarlamanız gerekiyor kısa konaklamalarda dahi eğer otelde kalmayacaksınız. ev sahibi ile gidiyorsunuz. airbnb en güvenlisi iki taraf için de. ama bir ay belgrad'da naparsınız bilmem. şehir çok büyük değil. buradan diğer balkan ve avrupa ülkelerine tren/otobüs ile arada gidip gelme planlıyorsanız olabilir. yoksa ben 1 ay kalacaksanız budapeşte derim. burası 10 günde sıkar

modern insanin caresizligi. cevre yaratmak zorundasiniz.

ben pek arkadaş canlısı biri değilim zaten. yalnız mutluyum. ama şehrinizdeki kültürel etkinlikleri takip etmek, belki bir spor salonuna, kursa vs yazılmak, cuma-cumartesi akşamları bir barda iki kadeh içmek vs yardımcı olabilir. bu tarz ortamlarda yeni arkadaşlıklar kurulabilir.

Üniversitede çok güzel arkadaş grubu edindim, şuan hepsi ankarada. Bi ben s*k gibi kaldım. Ama sırf onlar orda diye maaşımı ucu ucuna yetirerek sevmediğim bi şehirde ömrümü geçiremem, bu yüzden taşınmıyorum yanlarına :(
Şuan neredeyse yapayalnızım. Yeni insanlarla tanışınca bi set çektiğimi farkediyorum, kendimi tutuyorum. Fazla samimi olmak istemiyorum, gereksiz buluyorum. Belki yeterince içim ısınmadığından, belki de arkadaşlığa eskisi kadar ihtiyaç hissetmediğimden.
Mesela alışveriş, sinema, spor bunlar kesinlikle yalnızken daha güzel.
Ama konser, tiyatro öyle olmuyor :(
Burdan sonra yapmamız gereken arkadaş edinmek değil evlenmek sanırım sdghklş

hazır yaz geliyorken dans kursu, keman kursu vs. buralardan çeşitli hobi arkadaşlıkları edinebilirsin

hadi bu olmadı dalış kursu al, bu da olumlu :)

her yer insan dolu, yemek kuyruğunda bile duruma göre ufak bir espiri falan ile sohbet açılabilir. muhabbet ilerlerse iletişim bilgileri alınabilir vs. ama ters davranan insanlara aldırmamak lâzım.

Ben de o derece zavalli kaldim ki dun sozlugun zirvesine katildim. Dusun... Sözlükte oyle dalga gecmis birisi.
Tanistigim kisiler oldu, oluyor ama bir arkadasliga evrileni henuz yok.

tek başına olmak korkulacak bi şey değil ki. ben de yalnızım ve mutluyum. bu kadar ezik olmayın, muhtaç olmayın.

tenk yu evribadi. fakat ekleme yapmak istediğim birkaç şey var,
mesela şunun altını çizmek istiyorum, tek başına olmaktan rahatsız değilim. kendimle barışık bir insanım ve kendi kendime yetebiliyorum. fakat sorun şu, insan akşam işten çıktığında farklı birileriyle kahve içip sohbet etmek istiyor ya da ne biliyim konsere filan gitmek istiyor.

bakıyorum, insanlar koloni halinde arkadaş gruplarıyla böyle etkinliklerde. buna iç geçirmiyor değilim. bu eziklik mi, bence değil.

sanırım sadece bunun altını çizmek istiyormuşum.

@yaratici onlar öyle diye sen de öyle olmak zorunda diilsin ki. unutma kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar. bu onların muhtaçlığını, başkalarının kuyruğu olamadan tek başına bi aktivite yapamayacak kadar güçsüz olduklarını gösterir.

sosyal klüplerde falan çok iğrenç bir ortam oluyor.
şöyle ki:
bir grup erkek sırf kadın bulmaya kilitlenmiş abazan oluyor. haliyle bunlarla arkadaş olunmuyor.
kadınlara ise üstteki gruptaki erkekler sinek gibi üşüşüyor. çantanızı ben taşıyabilirim yorulduysanız, isterseniz size su alıp geleyim, fotoğrafınızı çekeyim isterseniz ehehe diyerek kadınlara yapışıyorlar. kadınların da bir tarafı kalkıyor tabi ki ve herkesi abazan olarak görmeye başlıyorlar. onlarla da arkadaş olunmuyor.

okul/iş dışında samimi arkadaş edinmek, sevgili edinmekten zor.

@supermatik o da zor ya.iş ortamında liseli gibi gruplaşma olabiliyo. sonradan geleni içlerine almıyolar.

arkadaş işi tamamen nasip kısmet işi bence. nasıl ki iyi kocayı bulabilmek için nasip kısmet diyoruz, aynen iyi arkadaş bulabilmek de nasip kısmet işi.

@sybella ben de hep yalnız takılmanın ayrıcalık olduğunu düşündüm, kendi kendime her şeyi yaparım dedim şimdiye kadar ama sanırım fazla abarttım :D

@supermatik yok, sosyal kulüp yaşım geçti zaten benim de artık. onları üniversitedeyken de sevmezdim zaten