Yüzüklerin Efendisi ve Matrix üçlemeleri desem?
ama en güzel film değişir, illa teknik-içerik olarak muhteşem olmasına gerek yok. Mesela bana göre Türk filmleri içinde "Her Şey Çok Güzel Olacak" muhteşem bi filmdir..

leon
Schindler's List
ınto the wild
Angela's Ashes

imdb'de 10 puan verdiğim filmleri yazayım;

oh ahsiseu, bin-jip, fight club, old boy, one flew over the cuckoo's nest, das experiment.

bunların dışında; 12 angry men, american history x, cidade de deus, braveheart filan iyidir, hoştur...

Bunlar için sağolun birde kavuşamayan aşıkların olduğu filmlerde iyi olur. Var mı? :)

Indiana Jones and the raiders of the lost ark

Groundhog's Day
Back To The Future I - II - III
Cashback
Interstate 60
Ocean's 11-12-13
Altmışlarda çekilen orjinal Ocean's 11
Mannequin I - II
Москва Слезам Не Верит (Moskova gözyaşlarına inanmıyor)
Avara Hoon
Иди и смотри (gel ve gör)
Absurdistan
Dog Day Afternoon
Escape.From.Sobibor
Kill Bill I-II
Law Abiding Citizen
Leon
Love Story
Life of Brian
The Meaning of Life
Lucky Number Slevin
Pote tin kyriaki
Topkapi
Pretty Woman
Stalag 17
The Getaway 1972 ve 1994
The Invention of Lying
The Mouse That Roared
The Shawshank Redemption
Tootsie
Wag The Dog

V for Vandetta
Amelie
Machinist
Otomatik Portakal
HACHIKO
Sweeney Todd

www.eksisozluk.com

Atman mı gerekiyor? Dursun kafanda...

detayları bilmeden ne diyelim ki, kafanı yan yatır?

sen daha iyilerine layıksın panpa, ama öncelikle tanışabilme ihtimalin olan biriyse tanış derim. Kız belki hiç hayalindeki gibi değildir, uzaklaşırsın. Tanıyıp uzaktan seviyorsan şurada mısın yani:(bkz: friendzone)

çalışmıyorsan git yorucu bir iş bul yorgunluktan düşünecek vaktin kalmaz

çalışıyorum

malesef yüzlerce alternatifin yok. keşke uydunet burdada olsa diyen milyonlarca insan var ttnet kullanan. sende onlardan biri olmak istemiyosan uydunete devam.

yıl olmuş 2012.. :D neyse, ben de 1 mbps uydunet kullanıyorum 29TL'ye. 3mbit sınırsız 49 tl'ydi galiba ben ona geçmeyi düşünüyorum. Eğer uydunetten kaynaklanan çok sorun yoksa, bırak öyle kalsın sadece hızını yükselt derim ;)

edit: eğer yeni bi sitede falan oturuyorsan, turkcell superonline varsa ona da bakabilirsin. Fiberoptik hatlar iyi diyorlar.. 10mbit falan.(50gb kota olması lazım)

www.akakce.com

sadece ömrü daha uzun olur. görüntü farkını da gözlerin anlayamaz.

karaköyde bulabilirsin.

valla Philips kablolar yıldızlarla sınıflandırılmış. Bazıları 2-3-5 yıldız falan.. Bende 5 yıldız olanı var "great for 3D tv" "4x 1080p speed" "lossless audio" vs vs birşeyler yazıyor ama ne kadar işimize yarar ne kadar fark ederiz bilemem..

İnternetten bak işte sanalpazar'da falan mağazalardan daha ucuza satanlar var.
İstanbul'daysan Karaköy'e gidip tünelin oradaki altgeçite de bakabilirsin mesela..

hdmi kabloların altın olması o kadar önemli değil. kablonun uzunluğu önemli olan. 1.30 mu 1.80 mi neydi. bu metreden uzun olan kablo yolda kayba sebep oluyor. kadıköy yazıcıoğlunun oralarda yanyana koyup gösteriyorlar bile fark olmadığını.

ilk bağlantı anında ilk birleşimin ilk temasın gerçekleşmesinden mili saniyer önce yaklaşan plakalar arasında ufak bir elektriklenme ve akabince minicik bir kıvılcım oluşur ya da elektrik akımı olarak nitelendirin. sürekli tak çıkar yapılan beğlentı parçaları altın kaplanır ki bu korozyon minimuma indirilsin.

yani kısacası altın kaplama ömür uzatır o da şöyle diyeyim 50 yılın üstünde kullanıp günde bir tak çıkar yap yap belki o zaman farkı farkedersiniz.

kalite ses ve aktarım hızında mikrodünyada değişimler olabilir ama lakin siz de mikroda yaşamıyorsunuz.

hdmi kabloların markadan markaya, ya da modelden modele görüntüsü kalitesini değiştirmediği kanıtlandı. ister sony olsun, ister platoon, ister altın,ister gümüş uç. farketmez.

tek dikkat etmeniz gereken şey hdmi versiyonu, 1.4 ile 3d aktarımı, 4k çözünürlük falan geldi ama 1.3 her şeye yeter ve genel olarak bulunan ürün 1.3. özel ihtiyaçlarınız yoksa en ucuzunu alın gitsin, gerisi cidden para tuzağı.

altın ucu falan çok kafaya takma kablonun kılıfı kaliteli olsun, böyle örme desenli kablolar var, normal plastik kablolara göre daha kalın, onları tavsiye ederim ben s-link almıştım bir sorun çıkarmadı.

ilave ışık kaynağı olmadan derken? Enstantaneyi açık bırakarak çekebilirsiniz hareketsiz görüntülerde-objelerde. Düşük iso'da çekerseniz zaten gren olmaz pek.
O fiyata Canon Eos 600D derim, 2000'lere çıkabilirseniz 60D. Ama kompakt fotoğraf makinalarıyla bile çekebilirsiniz aslında. Bende şu an 600D var, eskiden Sony H10 diye dslr-like bi makina vardı, 15sn enstantane ile çok güzel şehir fotoları çekiyordum. Ama iso performansı-objektif vs. diyince dlsr tabii ki.

Ama yazınızı okurken fiyatı görene kadar içimden 5D Mark III geçmişti onu da söyleyeyim. Millet 6400 iso'da temiz fotolar çekiyor :D Yalnız kendisi 3500$.

edit: Flash ne abi ya, dahili flaşı kullanma zaten, ek flaş da alma derim. Işıkla boyama tarzı, enstatane açıkken istediğin objelerin üstüne el feneriyle ışık tutabilirsin bak o zaman ilginç şeyler çıkabilir.(bu arada yukarıda sizli bizli yazarken burada sen'e geçtim :D)

f/1.4 lens ve iso 3200 de sorunsuz resim ceken herhangi bir makine ile nerdeyse zifiri karanlikta resim cekmeniz mumkun.

sen 500d bile alsan (mark3'e gerek yok) f1.2 (bu lens: goo.gl) al herşeyi grensiz çekersin. gerçi ne çekeceğini söylememişsin ya.

iso performansı konusunda yeni makinelerin hepsi hemen hemen iyi iş çıkarıyorlar. sony a360 tavsiye edilebilir makine olarak. yahut nikon d3100, canon 600d ile yanında ucuz 1.8 bir lens düşük ışık işini halleder. çünkü hayalet olmasın dediğinize göre hareketli ortam çekilecek. dolayısı ile iso ve diyaframa yüklenmek gerekiyor, kit lens kurtarmaz. bu mekinelerden herhangi biri + 1.8 lens (ucuz olmasından dolayı öneriyorum) size birkaç durak kazandıracaktır.

bu arada uzun enstantane de ısınmadan dolayı kumlama yapar, iso' ya oranla azdır ancak yapar. harici flaş, profesyonel kullanım için gerekli oluyor çoğu zaman. tabii düzgün kullanmak şartı ile harici flaş kullanıldığını bile anlayamazsınız. ancak normal bir kullanıcı için çoğu yerde gereksiz bir maliyet ve fiziksel olarak taşınması gereken birsürü parça demek. istememe konusunda haklısınız. dahili flaş ise difüzör kullanarak sıkıştığınız yerde can kurtarıcı olabilir. ancak mümkün olduğunca az kullanmakta yarar var.

selamlar.

Olympos pen serisini alacaksın. Milletin tek bildigi canon nikon oldugu icin pek sallama o tavsiyeleri

afiyet olsun coca cola. adam dslr makine istemiş. pen dslr değil. ama evet gaayet iyi bir makine ve eski cevaplara bakarsan gece çekimleri için pen önerilmişliği elbetteki var.

aslında sana afiyet olsun ben smyrna. pen dslr bir makinedir, dslr demek illa ki kocaman gövdeli demek değildir. Daha önceki entrylerini okumadım, lafım da sana değildi ancak kapak sana oldu.

raoulpop.com

bir makinenin d-slr olması için adı üstünde "single-lens reflex" olması yani içinde bir ayna mekanizması ile görüntüyü göze optik olarak iletmesi (dolayısı ile çektiğin, gördüğündür) gereklidir. bu yüzden içinde ayna olmayan (bkz: mirrorless) ve optik bir vizörü (bkz: viewfinder) olmayan bir makineye nasıl "dslr" ismi veriliyor bilmiyorum. bunun yanında verdiğiniz modele bakınca o site dışında o makineden dslr diye söz eden yok. üstelik markanın kendi sayfasında bile goo.gl "Interchangeable Lens Type Live View Digital Camera" yazarken bir blogda dslr yazması nedeni ile dslr olmuyor bu makine. ha kötü bir makine mi? değil. ve fakat başta lensleri olmak üzere farklı bir kategori kendisi.

digitalrevtv de güzel videolar var izlemenizi tavsiye ederim. bi de bkz: mirrorless vs slr

öyle bir deneme var mı bilmiyorum ama (vardır illa ki, ben bi ara videolu olanını izlemiştim)5D mkii hariç hepsi aynı. 550D-600D-60D-7D fotoğraf ve video olarak gözle fark edilebilecek bi fark yaratmıyorlar. 7D hariç işlemcileri de aynı diye biliyorum. 5DMk ii'de de full sensör olduğundan lensleri tam kullanma olayı var o güzel.(görsel fark 1) bir de bana daha kontrastlı temiz renkli imajlar üretiyor gibi geliyor.

Bu arada, 60d, 600d vs.nin en büyük farkları üzerindeki butonlar, küçük yazılım detayları(60D'deki dijital su terazisi, küçük megapixellerde de raw çekebilme falan..)

amacınız nedir? belki başka şekilde yardımımız olur

farkı görmek istiyorum.

görebileceğin bir fark yok, aynı fotoğrafı çekecekler hepsi. lens fark yaratır yaratırsa bu makineler arasında. makinelerin üst modelleri vb. daha esnek çalışma şartları, daha yüksek detaylara daha az kayıpla çıkma (karanlıkta vb.) bazlı gelişmeler yapıyorlar. o çok minimum farklar nadiren çıkar çeşitli şartlar altında o şartları da dijital ortamda düzenleyip aynı kalitede(ya da tercih edilen kalitede) aktarmak sorun değil.

dhl.

dhl mantikli geliyo ama 60-70 lira civari diyo, daha ucuza bulma imkani var midir?

PTT güvenilir. Uçağa bindikten sonra paket PTT'den çıkıyor, avusturya postası ilgileniyor. Ucağa koymayı da başarırlar artık korkma.
(bkz:
ptt kargo
)

mng'ye bi bakın derim. Yurtdışı gönderileri Fedex ile gidiyor, bu aralar babalar günü için %30 indirim var yurtiçi-yurtdışı.

paypal kredi kartından direkt çekiyor ama kur farkından dolayı azıcık bi miktar kesilmiş sayabilirsin.

Karşı taraf çekerken, banka hesabı için 5$ falan kesiyor diye biliyorum ama belki miktara göre-ülkeye-bankaya göre değişiyordur.

teşekkürler, acaba malezyada paypal hesabından banka hesabına para aktarılabiliyor mu

asıl problemimiz bu herelde

onun ülkeyle falan bi alakası yok ki.. eğer Malezya'da uluslararası para transferi yasak değilse olur niye olmasın. Baya Paypal'a banka adı iban falan giriliyor, paypal eft yapıyor ;)

adobe uygulamalarında sıkıntı çıkmaz ama oyun olayını bilmiyorum.

Jailbreak ile ne nasıl kırılıyor bilmiyorum ama, bunda direkt apple tarafından çıkarılmış "bootcamp" uygulaması ile Windows kurabiliyorsun. Windows kurunca da windowsta yapabildiğin herşeyi yapabiliyorsun ama DENEMEDİM, performansı vs. nasıldır bilemem.

www.apple.com

aynı paraya i7 var yahu ram diyo 8 diyo. herşeyi yaparsın bununla napıcan macbooku. oyun konusunda da çıkar problem program konusunda da.
www.darty.com.tr

Korsan yazılım olayını bilmiyorum ama cihazda Intel HD 3000 grafik yongası var. Tropico 3 rahatlıkla oynarsın. 4'ü de çalıştırır ama hangi ayarlarda olur bilmiyorum. Öyle eski zayıf Intel'lerden değil yani. nVidia GeForce GT 320M'ye yakın başarım sunabiliyor duruma göre.

Bana sorarsan pahalı derim ama tabi ihtiyaçlarını karşılıyor ve bütçen de yetiyorsa sormana hiç gerek yok. :)

bütçem yetiyor. bootcamp da iyiymiş. windowstan her ne kadar sıkılsam da illaki işimiz düşecektir. ekran kartı karşılaştırmasında ben de aynı ekran kartıyla karşılaştım. performansı gayet yeterliymiş diyorlar. ama gel gör ki, yüksek grafik özellikleri istemeyen çoğu oyun bile intel ekran kartlarıyla sıkıntı yaşatabiliyor. bana pc öneren arkadaşa da sevgilerimi gönderiyorum. program kullanırken bana -pratikte- daha yüksek kolaylık ve psikolojik tatmin sağlayacak mac dururken gidip de pc almam. ben o eşekliği zamanında yapmıştım zaten.

ben soruyu yazdığımda, yani dün akşam bimeks fiyatı 2555 liraydı, şimdi bakıyorum 2888 lira olmuş. dolara bakıyorum dolar düşmüş. neye göre fiyat ayarlıyorlar anlamak güç.

son olarak şunu da ilave edeyim, yeni nesil macbook prolar gelmek üzere. acaba beklesek fiyatlarda düşme olur mu? biliyorum apple iphone ve ipad de bu düşüş çok yavaş oluyor ama belki maclarde durum farklıdır.

Fiyatlarda düşme olur elbette. Fiyatlar düşer, ihtiyaçlarınız da değişmezse gayet de faydalanırsınız bu durumdan.

Fakat o zaman bir üst modelin de fiyatları düşecek, bu sefer de ona aklınız gidebilir. :)

Bu arada o fiyat artışı sanırım kampanyayla ilgili. Yine de şüpheniz varsa arayıp sorun derim. Mesela Samsung Galaxy Nexus da 1175 liraydı, sabah baktım 1580 liraya çıkmış. Kampanya fiyatıydı diyorlar.

herkesin cebinde kredi kartı var

takildigin cevreyle alakalidir. gercekte cogunluk fakirlikten kiriliyor.

insanlar harcamayı bilmiyor. maaş hep ucu ucuna yetiyor. o da yeterse tabi.

kimse zengin değil sadece insanlar salak
2 aylık maaşının tamamını iphone a yatıran var

neira + 1. iphone aldıktan sonra cebinde para kalmayacak hatta borçlanacak insanlar var.

herkes zengin değil ama çoğunluk zengin gibi gözükmeye çalışıyor.

geleceğinden şüphe duyanlar gününü yaşıyor işte..

herkes gösteriş peşinde, rezillik, olduğu gibi görünmek sanki ayıp bir şeymiş gibi. çoğunluk kıt kanaat geçiniyor. maaşları kredi kartına gidiyor.

aklıma bu geldi: www.youtube.com

Telefona binlerce lira vermek bana halen saçma geliyor ama, tablet alanlar için "laptop alacaktı, o parayı tablete yatırdı" diyip geçiyorum. Giyim vs. de tamamen taksit-kredi kartı falan..

Örneğin, dslr'ıma bi lens almak istiyorum. O kadar param yok ama sanalpazar'da kampanya varmış 3 ay erteleme + 12 taksit. Böyle olunca alacağım, ama o 12 ay içinde kıyafet vs. de alınca taksitler üst üste birikecek ve sonra hiçbirşey almadan taksitlerin bitmesini bekleyeceğim falan :D Tüketim çılgınlığı başka şey azizim.

Bir bardak kahveye 15 tl verenlere ne demeli ? Bence iphone veya ayakkabıya para vermek çok anormal değil sonuçta uzun süre kullanılacak şeyler bunlar.Ama öğrenci olupta gösteriş için malrbora içen tipler daha mal geliyor bana.

yaklaşık on beş sene evvel penyeciden 2-3 liraya alınan (markasız yani) tişörtü giyiyorum hâlâ. ayakkabı da hediye gelmişti, yaklaşık beş senedir giyiyorum, en fazla 20 lira filan eder ama çok şükür işimi görüyor. telefon da nokyanın 50 liralık telefonlarından, titreşimi bile var :) daha ne...

millet artık elinde olmayan parayı harcıyor maaşı felan bloke durumda.. ne bekliyorsun kardeş..

gösteris.


arkadasim sen fakir degilsin. esas o dogan görünümlü sahinler fakir. bu fakirlik akil fakirligi.


yurtdisindan yakin zamanda türkiye´ye gittim. cok düsük rakamlarda calisip ya da hic calismayan insanlarin elinde iphone gördüm. kimi 32 ay gibi taksitlerle almis, kimisi nasil ödeyecegini bilmedigi kredi karti limiti ile.

insanlarin icinde kendi benliklerini asamadiklari bir eziklik duygusu var bunu bu tür seylerle tatmin etmeye calisiyorlar. bu bir yere gidip cok pahali kahve icme ile direk ayni durum.

yeni model bir iphone telefona sahip olmayan, ancak sahip olabilmek icin kredi karti limitinde yer acilmasini bekleyen insanlar bana iphone cihazimi kaca aldigimi sordular. söyledigim ücretin pahali oldugunu daha ucuza alinabilecegini söylediler hep. halbuki ben isim geregi pesin olarak rahat bir sekilde aldim. lakin tekrar ediyorum isim geregi. burda cok enteresan bir psikolojik sorun sezinliyorum. insanlar kendilerine hic de gerekli olmayan ya da olmayacak metalari ucuza edinme derdinde. ve tam performans bunu sergileme arzusunda.

tabi bence bu arzulanan tüketici insanlari. alamasa dahi, kredi karti limitinde yer acilana kadar umutla bekleyenler. ya da sonunu asla dsünemedikleri borclanmalar. ticaret güdüsüyle yola cikarsak eger, bu tür insanlari borclandirmak, sadistce bile gelse dahi bence oldukca hos.

gerekli bir durum olmamasi durumunda, bu sacmaliga alet olmadigin icin bence sen bunlari düsünebildigin icin akil zenginisin.

fakir her zaman kuru ekmek yemek zorunda değil. bir gün de iskender yesin bırakın da. mesela bizim durumumuz ortanın eh biraz üstü. 4 kişi 75 m2 evde kalıyoruz, ev yıkılıyor resmen. evi görüp gelsen "bi baba asgari ücretle çalışıyor herhalde" dersin. ama evi öyle çok süsleyip püslemediğimiz için, zamanımızın çoğu dışarıda geçtiği için evin lüks olmasına gerek yok.

araba da öyle, millet elentra'ların mercedes'lerin peşinde koşar. bizde 99 model hyundai var bütün aile onla idare ediyoruz. :)

amma velakin, oradan kısılan para teknolojiye giyime gidiyor. mesela 60 milyarlık arabanın taksidini ödemek yerine; ipod'lar, güzel telefonlar, güzel birkaç elbise alabiliriz.

dediğim gibi bu daha çok paranı nereye harcadığına bağlı. benim elimde galaxy mini görsen ya da nokia 5800 görsen yadırgamazsın. ama iphone görsen hemen ilgini çekiyor. biraz da algıda seçicilik önemli bu konuda sanırım.

önceden komşuluk, ziyaretler vs. önemliydi ondan dolayı herkes evine özen gösterirdi ikrama vs. ama şimdi bunlar çok olmadığından herkes ev eşyası yerine daha fazla ayakkabı, elbise almaya başladı
eh bir de haliyle 10 yıl öncesine göre inanılmaz teknolojik cihazlar çıktı daha yakın zamana kadar pek kimsede cep telefonu bile yokken şu anda herkeste iphone,ipad vs. dolu bunların parası da o eve harcanacak paradan geliyor..
aslında kimse zenginleşmedi hatta fakirleşti diyebiliriz de değişen sadece tercihler ve bunların ortaya çıkmasında da bir ürünle birlikte bir sonrakinin reklamının başlaması son derece etkili oldu..

onlar alayi çakma ya:) orjinal oldugunu düsünmüuorum.

o gördüklerin zengin, parası olan çıkıp geziyor elbisesini telefonunu arabasını gösteriyor işte, fakirler evde oturuyor, sokakta dolaşmıyor. dolaşanları da var yok değil :=)

Activity Monitor'den islemci kullanimina, hangi uygulamanin islemciyi somurdugune bir bakin. Normal degil cunku isinmasi, belki arkada calisan bir program vardir.

tam almayı düşünüyorken tekrar düşüncelere gark ettin beni.aldığın zamandakine oranla fan sesi daha mı fazla ? ısınmasına gelince belli bir süre açık kalınca haliyle çok ısınıyor.bizim kursta da var aletler arkası yanıyor ama o kadar ses çıkarması düzgün değil.
overclock yapmayı denedin mi hiç ?

birşey izlerken derken, dizi sitelerinde falan flash'lı oynatıcılar zaten macleri baya bi ısıtıyor..
Photoshop'a bişey diyemem, ben normal core2duo macbook'umla 18mp fotolar işliyorum, hatta finalcut'ta fullhd video kurgusu yapıyorum. Öyle kanser edecek bi durum yok.

Belki fan'a bişey olmuştur.

Aynı sorun bende de var ve yakın zamanda alınmış makinalar. Büyük ihtimal aynı seriden kullanıyoruz. O yüzden bu duyuruyu takipteyim fakat işin çözümü servise gitmekte. Büyük ihtimal donanımsal sorun bulunmazsa fan temizliği yapıp geri verecekler. İşimi gücümü bu bilgisayardan yaptığım için o servis süresini bir türlü göze alamıyorum. Tavsiyem götür yetkili servise.

ben de başka bilgisayar olmadığı için o bekleme süresini göze alamıyorum. bu aletin şarjında da sorun çıkmıştı değiştirmeleri 2 hafta aldı.

activity monitorden de cpu kullanımı fln normal görünüyor gayet. ama flash ısıtıyor olabilir cidden, o flash yüüznden sürekli kitleniyor zaten öylece donup kalıyor sadece fare oynuyor ama ne tıklıyor ne de başka bir şey.

bi yerden başka bi pc edinebilirsem en mantıklısı servis sanırım yine de.

valla bende core 2 duo 2.0 ghz olanı var, leopard ile gelmişti, 1 yıl boyunca fan sesi duymadım aletten. ki çok ağır ugulamalar kullanıyorum genelde. makine üzerinde aynı anda 2 vm çalışıyor biri oracle server, birisi de test platformum. normal mac os tarafında ise development ortamı falan netbeans çalışıyor. hiç sıkıntı yoktu, snow leopard'a geçince aynen dediğin gibi oldu. 1 hafta falan sürdü sonra bir güncelleme çıktı eski moduna geri döndü. o haftaya kadar alette fan olduğundan şüphe etmeye başlamıştım neredeyse.

şu aralar pek sorun yok diyebilirim. zaman zaman acayip bir ısınma ve fan sesi oluşuyor hemde uzun süre ama bu makineleri bu hale getiren şey adobe flash player'dan başkası değil. bunu bilir bunu söylerim.

activity monitörde flash container, shokwave plugin falan olunca abanıyor. sikimsonik dizi siteleri her yeri flash reklamıyla dolduruyor ve o da yetmezmiş gibi boktan flash tabanlı media playerları ile sistemi ağlatıyor.

ben browser olarak chrome kullanıyorum. bu duruma çözüm için de flash disabler diye bi plug-in vardı sanırım onu kurdum sadece onay verdiğim yerdeki flash içerik yükleniyor.

coder6006, dediğin programı deneyebilirm ben de. şu an snowleopard benim de lion a geçsem mi diye de düşünüyorum acaba bi değişiklik olur mu diye.

chrome sürekli donduğundan ben bu aralar mozilla veya safari kullanmaya çalışıyorum.

i5 mi core2duo kadar iyi değil acaba 15inch i5 ile 13 inch i7 arasında kalmıştım alırken keşke de 13 inchi alsaymışım.

yani öncelikle lion'a geçmediğimi tekrar söyleyeyim. ben uzun bir süre snow leopard da devam edebilirim. şu an 10.6.8 sürümünü kullanıyorum. eğer güncelleme varsa yapmanı tavsiye ederim. ayrıca bugün flash player güncellemesi de çıkmış onu da bir güncelle istersen. bu arada mountain lion'ı da bir görmek lazım. ben onu bekliyorum.

benim makine 13inch unibody 2008 late olanı. core i5 kullanan bir arkadaşım var ama hiç şikayetçi değil. hatta ben de geçmeyi düşünmüştüm ama ram ve disk upgrade'i yaptım. şuan 8gb ddr3 1066 ram ve 500 gb seagate hybrid disk var. performansı gayet iyi.

kendi sitesinde 7-11 diyor
bence doğrudur

eğer şanslıysanız 3 günde gider. ben paket göndermiştim. 3 günde gitti.

2 haftada falan gidiyor. Ama trackingde nedense sorun olabiliyor. Benimki 16 günde gitmiş ama 1 ay sürekli baktım ptt'den çıktı görünüyor usps'de alındı-dağıtıldı görünmüyordu. 1 ay sonra güncellediler.Sanırım karşı tarafın salaklığı.

gitmeme ihtimali bile var. 1 sene önce kore'ye mektup gönderdim hala gitmedi :D amerika'ya gönderdiğim mektup 10 günde ulaşmıştı ama.

sanırım beklentilerin Michael Bay tadında..
O zaman: (bkz: Armageddon) (bkz: The Island)

edit: bu arada 2000 öncesi, ama yine de baya güzel bi film: (bkz: Stargate) ama dizisini falan demiyorum, Roland Emmerich'in çektiği 1994 yapımı film ;)

planet of the apes geldi aklıma, push var, bayağı bir var aslında, event horizon kaç yapımı bilmiyorum ama çok güzeldir...

ekran alıntısını buraya mı koydun?

tavşan hummasına yakalanmış olabilir misin acaba burda kırmızı nokta yok.

görüntüde bir problem yok, sorun monitörünüzde olabilir.

Ölü pixel ya sa sıkışmış pixel sorunuysa şuna bir gözatmanızda fayda olabilir. www.langturk.com

teleon falan mı açıldı

haha condom kurşunu +1. Profesyonel yardım alman gerekebilir: upload.wikimedia.org

Şaka bir yana, hot pixel olabilir. İnternetten bunu giderme yöntemlerini araştırabilirsiniz. Burada da bişeyler var: www.wikihow.com

daha geçen hafta upsi arayıp bunu sorduğumda aynı güne teslimat yapamadıklarını söykediler. ekstra ücret karşılığı bile böyle bir hizmetleri yokmuş ayrıca.

salı verilecekse, çarşamba sabah sen kargo şubesine gidip alabilirsin gibi geliyor. Diğer türlü çarşamba akşama kadar onlar adresine getirirler.(eğer hiçbir aksilik olmazsa)

ups aynı güne kargo teslim etmez. en erken çarşamba sabahı şubeden alırsın. ama adrese teslim kargoyu şubeden vermiyodu galiba ups.

doğru muydu bilmiyorum.

"o doğru ise, bilmiyorum." demişsin. i dont know its about true. devrik bir cümle ama daha doğru olur.

its about true diye bir şey yok. i don't know if it's true iyidir.

doğru mu bilmiyorum ile doğru muydu bilmiyorum arasında pek fark yok sanki.

cetoxim, çok motamot olmuş sanki

was yerine is koyacaksın

ben type 2 falan diye düşünmüştüm.

ben bu tür durumlarda if yerine "whether" kullanıyorum. If ile karışan anlam whether'da karışmıyor gibi geliyor ama bilmiyorum ;)

ben de whether'ı tercih ederdim. "i don't know whether it is true or not" gibi.

Adramelekh +1. if sadece eğer anlamı katan bir şey değil. bir sürü farklı kullanıldığı alan var.

dün dündür bugün bugündür, istediğin tik olsun abi :)

"Doğru olup olmadığını bilmiyorum." diye çevirdim ben de. Karşılık da geldiğine göre, bu olabilir anladığı. Tabii telaffuzdan kaynaklı bir şey de olabilir, eğer yazarak anlaşmadıysanız.

zaten ben de tam olarak Doğru olup olmadığını bilmiyorum diye bir şey söylemek istemiştim. ama gelen cevap, benim verdiğimle alakasız geldi bana. belki bağlantıyı kuramadım ben.

"i don't know whether it is true" derim ben sonuna or not kullanılmasa da olur opsiyonel

was yerine is kullancan sadece, dogru kullandigin kalip.

cumleniz dogru.

- I don't know it's true or not. "dogru mu degil mi bilmiyorum"
- I don't know if it's true. "dogru mu bilmiyorum"
- I don't know whether it's true or not. "dogru olup olmadigini bilmiyorum"

en yaygin kullanim kaliplari bunlar. cumleniz tam olarak "dogru muydu bilmiyorum" seklinde cevrilebilir.

benimsinemalarim.com diye bi site vardı ama hala duruyo mu bilmiyorum

vimeo.com
Bir sürü kısa film var, türe göre kanallar var.

www.filmfabrikasi.com/forum

vitamin, az stres, uyku.

geçici çözüm için oralmedic veya mavi mürekkep.

bir daha olmasın diye her gün b vitamini.

www.ilacrehberi.com kesin çözüm

denediklerim
kloroben gargara
kenacort a

yeni başladığım
fungostatin. sonucu ne olur bakıcaz.

üstüne karbonat sürmek can yakar ama bende hep işe yaradı.

oralmedic o an ve 1-2 gün iyi geliyor, acısı-ağrısı geçiyor. Prospektüsünde yazdığına göre iyileşmeyi hızlandırıyormuş, ama 1-2 günde geçiyor, tekrar yapman ya da geçene kadar katlanman gerekebiliyor. 3 tane ilaçlık şeye 20tl vermek çok geliyor ama çok acıyorsa(benim dilimde çıkmıştı lan!) mecbur.

Bu arada, karbonat ağızdaki asidi vs.yi temizliyormuş. "Oluşmasına" engel oluyormuş. Yani şimdi bişey yapamaz ama, ileride oluşmaması için beyazlatıcılı bi diş macunu(içlerinde karbonat var) alırsan biraz korumuş olursun belki..

piraldyne'i dene.

www.eksiduyuru.com

bundan sonra defalarca da oldu. hep aynı ilaçları kullandım. sonuç olarak kenacort a iğrenç ama en etkilisi de o.

sürekli çıkıyorsa behçet hastalığı için bir araştırma yaptırmak gerekir

sürekli değil de bütünleme dönemi stresten sanırım :)

snatch
v for vendetta
kick-ass

detektif filmerine de bakabilirsin...

Rezarvuar Köpekleri
Eğlencelik olarak Kick-Ass +1
Saf aksiyon olarak "Crank 1-2"
Türk filmi olarak iyi-izlememiş olabileceğin "İnşaat"
Mission Impossible 4: Ghost Protocol (ben Imax izledim beğendim, evde nasıl olur bilmiyorum, ama yine güzel aksiyon işte)

sherlock 2'yi henüz izlemedim, maşallah 39gb olduğu için daha inemedi...

snatch , v, rezarvuar köpeklerini izledim. Crank'a bakacağım şimdi teşekkür ederim.

sherlock'un dizisini izle izlemediysen. film gibidir, 1.5 saat. 6 bölümü var toplam.

bourne serisi iyidir

en kestirme yolu youtube'a "sihir numaraları" veya "magic tricks for beginners"
yazıp çıkan gösterileri çalışabilirsin.

anladığım kadarıyla seninle aynı kafadayız. şu herif gibi olmak istiyoruz. adı derren brown. kaynak yok fakat izleyip izleyip vay muğaki diyebilirsin.

www.youtube.com

Çoğu illüzyon için alet-edevat gerekir. Tam olarak ne istiyorsun bilmiyorum ama şu foruma bakabilirsin-sorabilirsin:
www.themagiccafe.com

Ayrıca malzeme alman gerekirse, penguinmagic(ben buradan alıyorum, aradığım çoğu şeyi buldum ve fedex ile 2-3 günde LasVegas'tan İstanbul'a geliyor), mjmmagic, magicwarehouse vb. satış sitelerine bakabilrsin.

@nikimin evet aynen oyle. mesela izledigim bir video izlemistim. oradaki eleman diyordu ki "simdi benims ag elime bakin desem ama sizin yuzunuze baksam elime bakmak yerime yuzume bakmayi tercih edersiniz. ama size sag elime bakin desem ve elimi kaldirip elime baksam sizde sag elime bakarsiniz. isin garibi size sag elime bakin desem ve sol elimi kaldirip kendim de sol elime baksam cok onemli bor cogunuz benim baktigim ele yani sol ele bakacaksiniz" gibi birsey diyordu. iste benim ogrenmek istedigim bu. bilimden yola cikarak , psikolojiden yola cikarak , hic bir alet edevat kullanmadan , ya da olayi aletlerle susleyerek ama amac alet sihiri olmadan bisiler yapmak. isin o psikoloji kismiyla daha ilgiliyim , ya da bilim kismiyla. iste tamamen atiyorum "insanlar kirmiziyi gorunce aklina genelde ates gelir ,sariyi gorunce genelde gunes gelir" vs gibi seyler. ya da birisine bir takim hileli sorular sorarak o kisinin birseyini bilme. caktirmadan bisiler bisiler yapma , dikakt dagitma falan.

criss angel bazı triklerini youtube da açıklamıştı mesela onu takip edebilirsin.

criss angelın setini alabilirsin.

tv.crissangel.com

illüzyon biraz para gerektirdiği için lüks bir uğraş bence. ben illüzyonun manipülasyon kısmıyla ilgileniyorum. zamanında ana okullarında ufak gösteriler yapıyordum. ilgi alanım daha çok iskambil kağıtları. haliyle tanıyan kimse benimle kağıt oynamaz. okey bile oynayacağımız zaman hile yapmamam için oyundan önce yemin ettirirler. istesem kolay kolay yenilmem zira, hatta hiç yenilmem. ama manipülatör olmak tamamen el çabukluğuna baktığı için yetenek isteyen bir dal.

illüzyonun birçok dalı var. aslında kaliteli illüzyon yapmak için paran olması lazım. hani o kızların kesildiği ya da kaybolduğu aletler falan oldukça pahalı. paran olsa, o aletleri sana verseler sende yaparsın bi şeyler. ama günümüzde illüzyonun en büyük düşmanı haliyle internet. adam 10000 dolarlık alet üretiyor, ikinci gün hilesi internete düşüyor. o nedenle manipülasyonla uğraşanlar kendilerini biraz daha şanslı görürler diğer illüzyonistlere göre. bizim bi mendil kaybetme numaramız vardır mesela, yıllarca insanlar sırrını merak ettiler. daha sonra o numara yetenek sizsiniz türkiye'de yapılınca iki günde herkes öğrendi sırrını.

illüzyonda hemen her gün yeni icatlar çıkıyor ama sonu gelmek üzere olan bir meslek maalesef. o nedenle buradan illüzyon severlere sesleniyorum, izlemesi hoşunuza gidiyorsa lütfen açıp sırını araştırmayın. dünyanın en büyük illüzyonistlerinin yarıştığı fism organizosyonunda bile genelde manipülasyona yönelir oldu herkes. adamlarda haklı ama, kutuyu on parçaya bile bölseler iki gün sonra sırrı çıkıyor piyasaya.

anladığım kadarıyla sen mental illüzyon öğrenmek istiyorsun. hiç uğraşmadım ama uğraşan arkadaşlarım var. mental illüzyoncuların doğa üstü güçleri olduklarına falanda inanmayın, her numaranın sırrı var. yalnız bu işe biraz küçük yaşta başlamak gerekiyor ki ilerleyebilesin.

yeni başlayacağın için sana tavsiye edebileceğim siteler;

www.illuzyonist.com
www.sihirevi.com (istanbul'daysan eğer gidip görmende fayda var)

ayrıca google'ye mental illüzyon yazarsan istemediğin kadar site gelir zaten.

daha önce başka biri tarafından alınmış, sonra bırakılmış bir domain sanırım. Öyle olunca böyle parked(mı tam emin değilim ama) reklam sayfaları çıkıyor.
Alan adını aldığın sitenin panelinden, nameserver bilgilerine kendi hostinginin bilgilerini gir.(Eğer hostingin yoksa, adresi ne için aldıysan oraya yönlendir işte..) Sorun kalmaması lazım.

domaini herhangi bir nameserver'a yönlendirmediysen domain firması kendi park ekranına yönlendirmiş olabilir veya domainin seçeneklerinde bilerek/bilmeyerek/standartta park'a çek seçeneği seçilidir.

ikinizin de dediği doğru arkadaşlar. Sorun çözüldü, teşekkürler.

cube.

cube

bir tek x man izlenebilir gibi duruyor, cube te fena değil.

hatırladığım kadarıyla; equilibrium, cube (serinin 3 bölümü de güzel), 127

muhteşem değil ama yine de güzel(matrix, 1984-big brother meselelerini seviyorsan): Equilibrium

X men kesinlikle

cube

equilibrium

four lions
Kara komedi seviyorsan tabi.

yuh ulan insafsızlar.

eastern promises kesinlikle

x man iyidir. eastern promises de iyidir. 127 hours ise düşündürücüdür. üçünden hangisini izlersen izle memnun kalırsın.

cube'ü izlemedim. yorum yapmıyorum.

kral tv açıktı zannedersem o videoda. bu arada bildiğim kadarıyla liseli aylin'den bahsediyosun.

kendimi de ifsa etmek pahasina(git: www.eksisozluk.com )..

Eminem'in bi şarkısı vardı onu hatırlıyorum, ilk şarkı ne bilmiyorum. Ama şaşırdım, sanırım bu pornoyu belli yaş aralığındaki herkes izlemiş :D :D :D

ya öyle sözlü falan bişey değildi. dipdipdidup didipdipdidup falan gibi :D anlatamadım da amk. videoda hatun sarısışnda önce yapma falan diyodu. kanepe gibi bişeyde gerçekleşiyodu olay

o sarki panasonic in gd serisi telefonlarinin en populer en eglenceli melodisiydi, polifonik melodilerin ilk ciktigi zamanlar tabi...

remix de bu olabilir

www.youtube.com

abi süpersiniz ya ahahaha

bende çocuğu ifşa edeyim
touch my tralala!

@ground

ne yaptın hacı asıl beni ifşa etmişsin :D

geçen sene bentley veriyolardı 3 tane gönderdim şanslı bi insan olduğum halde bana çıkmadı

evet çıkıyor. şimdi adam 2tl den kampanya sayesinde 1 milyon tane magnum satıyor ekstra olarak, buradan 2 milyon tl kazanıyor bunun 300 bin lirasını dağıtıyor, kapiş?

valla bana şans var gibi geliyor. Bana 5 yıl önce cocacola'dan laptop çıktı, o zamandan beri bu tür şeylere inanıyorum-güveniyorum :)

abi mac'te de windows kullanılıyorki artık. mac bilgisayar alsınlar sen windows kullan içinde. istediğin zaman yine macos kurarsın :)

macbook a windows kurunca berbat olur, yapmayın, performansı da epey düşüktür.
Bilgisayar da ne kullanıyorsun? program olarak?

muhtemelen komplike birşey kullanmayacam, tarayıcı, word excel falan.

Mac'e windows kurmam için şirketin lisans alması gerekir ki onu da ben isteyemem. Bana direk ya windows ya mac dediler

Basit abicim. İki video izle, üç karıştır anlarsın. Yani işin komplike olan bir kısmı yok, zorluk çıkartan şey sadece alışkanlıklar.

mac os x ogrenmek zor bir is degil, neredeyse ayni. hatta bazi yonlerden daha pratik.

windows kurmak icin illa adamlarin lisans almasina gerek yok bence. sadece deneme maksatli olarak kirik bir windows kurmak mumkundur sanirim. bu arada arden v2'ye katilmiyorum, macbook'ta windows kuruldugunda gayet adam gibi performans alinabiliyor. anahtar kelime bootcamp

Hiç kullanmadıysan Mac ortamı seni epey yavaşlatır uzunca bir süre, copy paste nası yapılıyodu diye google aramalarıyla uğraşırsın. Office for mac bile nispeten biraz daha farklı. Bi daha düşün derim.

tarayıcı-word-excel ise, hani mac'te olmayan bir program kullanman gerekmiyorsa MAC. Sanırım sana verecekleri şey Macbook pro(ya da air), air olsa zaten müthiş heryere götürürsün. Şarjları yazı yazma vs. basit işlerde 8-10 saate kadar gidiyor.

Copy-paste aynı ki! Sadece şunu hatırla: CMD butonu---> Ctrl
Yani kopyalayacaksan, CMD + C gibi gibi..
"Kntrl" yazan buton sağ tıklamaya yarıyor.

Lafın gelişi yani copy paste'dan kastım :)=

o adamın arkasındaki gelişmiş bir eski ve analog synthesizer, mesela vangelis'in bladerunner'ı hazırladığı bir fotoğrafı var bir oda dolusu synthesizer.

eğer, orkestra gerektiren bir müzikse orkestrayla kaydediliyor, böyle 80'ler tarzı synth yoğunluğuysa da synthesizer'da kaydeder. ama şimdi synthesizerlarda da orkestralar taklit edilebilmesine rağmen organik tonu veremeyeceğinden ötürü kompozisyonundan kompoziyonuna göre değişiyor denebilir.

bu arada sizin sorduğunuz sorudan bağımsız olarak guetta'nın önündeki mixer. 9gag'dekiler o kadar aptal ki bazı zamanlar aklım çıkıyor şu bir hevesle "lol killed le justin bieber" "queen the beatles were awesome" aptallıklarına. çok takılmayın derim 9gag'de hakikatten bilimsel bir araştırma yapılsa zeka gerilettiği ortaya çıkabilir.

şu soruya ek yapabilir miyim?

film müziklerini hazırlayan sanatçılar (özellikle senfonik olanlar) film görüntülerini izleyerek mi hazırlıyor yoksa filmle ilgili yönetmenden bilgi alarak mı hazırlıyor? neye göre

evet film görüntülerini defalarca izleyerek hazırlıyorlar. Kamera arkası belgesellerinde bunu görebilirsiniz. Ama kurgu tamamlanmadan önce, ham halleri izleyip yönetmenin istediği şeye göre bir melodi oluşturup, kurgu bitince zamanlamaları düzenliyor olabilirler.(tahmin)

miki maus , dakidak gibi çizgi filmleri orkestra izlemek yapıyordu belgeselde . hatta boing doing gibi efektleri de onlar yapıyordu. yenileri bilemiyorum

gümrükte takılmış olmasın?

aynı takip kodunu ptt nin sitesinde kullan bakalım bi

gelmiş olabilir, ptt ile gelen ürünleri postacılar posta kutusuna bırakıp gidiyorlar; kişiye teslim etmiyorlar genelde. birileri götürmüş olabilir (tabii 4-5 sene öncesi böyleydi, şimdi daha sıkılarsa bilemem.)

fiyatı ne kadardı? Gerçi bi albüm 75 euro'yu geçemez herhalde.. Gümrükte takıldığını sanmıyorum. PTT ile genelde 2-3 haftada geliyor. Ama Amerika'dan 1,5 ayda geldiği de oldu :O Neden UPS'ten baktığını sorabilir miyim? Satıcı ups ile mi gönderiyordu yoksa USPS mi? Bence USPS'dir(Amerika'nın PTT'si), o siteden gördüğün sadece ABD'den çıkışına kadar olan, mortac'ın dediği gibi bir de PTT'den bak bakalım Türkiye'ye giriş yapmış mı.

(Benim başıma şey gelmişti, buradan Amerika'ya bir ürünü garanti için gönderdim, USPS'de ulaşmadı yazıyordu 1 ay sonra aslında 15 günde ulaştığını anladım.(sonradan güncellediler ne hikmetse. Sonra oradan 1,5 ayda geri geldi. Yani bu devlet posta servisleri çok yavaş olabiliyor.)

Bu arada, paran yalan olmaz. Baktın gelmedi satıcıyla irtibata geç. Genelde bir daha gönderiyorlar.(itibarları için) Sorun çözülmezse Paypal'dan paranı geri istersin, verilir.

@rodriguez2

yaklaşık 60 tl. iki cd almıştım. usps'e baktım. satıcıya sordum hala gelmedi diye, usps'ten kontrol edebilirsin dedi.

ptt'den de takip için şöyle bi mesaj aldım: "Yurtdışından postaya verilerek ülkemize yollanan "LX,LJ,LC" ve benzeri "L" harfli ile başlayan barkodlu gönderiler kayıtsız gönderi kapsamında olup sözkonusu gönderilerin takibi yapılamamaktadır."

2 3 günde bozulmaz öyle merak etme
ama buzluğa da koyma bu saatten sonra bence
üsenme pisir aaa

kardeşime sordum, rahat olsun dedi, dolap bozuk değilse sıkıntı yokmuş.

dolap çok sıkça açılıp kapanmıyorsa ve sağlam çalışıyorsa 3 günde bozulmaz. ama bundan sonra da fazla bekletme, bugün yemeği yap mutlaka. yaptıktan sonra birkaç gün daha dayanır buzdolabında.

bozulmamıştır ama tekrar buzluğa koyma derim. Hani tam bilmiyorum nelerde geçerli ama "çözünen şeyleri tekrar dondurmayın bakteri ürer" lafından yola çıkarak böyle diyorum.

buzluğa koyma artık..Kıymayı kavurup o şekilde buzdolabında haftalarca saklayabilirsiniz.Bir dahaki sefere aklınızda bulunsun :)

Kıymayı yemekte kullansanız da nasıl olsa kavuracaksınız. O yüzden şimdi kavurup öyle koyun dolaba, o zaman birkaç gün daha dolapta bir şey olmaz. Ama çiğ olarak durmaya devam ederse kesin bozulur.

h&s

prozinc şampuan. eczanelerde satılıyor. kepek+kaşıntı+dökülme gibi problemlere karşı baya etkili olduğunu söyleyebilirim. fakat tek kötü yanı köpürmemesi :(
saçım uzun olduğu için durulamadan sonra gırç gırç (?!) ediyor. bunu önlemek için schwarzkopf glissin keratin içeren total repair saç kremini kullanıyorum.
öyle işte ikisini de tavsiye ederim.

h&s saçımın ağzına sıçtı bi da kullanmam reyiz ama emeğe saygım var al sana tik.

elidor da işe yaramıyor. daha tıbbi bir şeyler arıyorum daha doğrusu. behzat reyizin saçlar bile benimkinden canlı duruyor la kıskanıyorum.

@yug töreni prozinc'i kullanmadan önce çalkalamak gerekiyormuş sen onu mu yapmıyorsun aacaba burda köpürür yazıyor da;

www.sanalkozmetikcim.com

kepek bende hiç yok fakat. yağlı saçların formulu sabunda yatar.

bana en iyi gelen otacıydı. ısırganlı olanıydı sanırım.

hmmm. yok ben de çalkalıyorum ama az mı döküyorum ki acaba? o,O
öyle elidorlarda falan olduğu gibi köpük köpük olmuyo yani..

Sebamed'in kepege karsi sampuani.

eğer saçın fazlaca kepekliyse(ya da seboroik dermatit miydi neydi ondan varsa) normal şampuanlar pek fayda sağlamıyor. Ben doktor tavsiyesiyle Nizoral kullandım, başta işe yaradı sonra etkisi geçti, şimdi Ketoral kullanıyorum(içinde aynı madde var, şirket farklı. Eczanelerde 8.5 tl'ye satılıyor)

Köpürme olayı şöyle, Nizoral falan da köpürmüyordu. Ben önce normal şampuan ile (Dove, pantene, h&s vs...) bir kez yıkıyorum. Sonra medikal şampuanı yapıyorum çok güzel köpürüyor, 5dk bekletip duruluyorum. Ha, bu şampuanlar da saçı sikip atıyor aslında. Çok mat, saçma sapan bir hale getiriyor(yağ da gidiyor tabii) ama baştaki şampuan yumuşatıyor işte..

@rodriguez prozincin yanında başka şampuan kullanmamak gerekiyormuş. köpürmesin çok da sorun değil ya işe yarıyor sonuçta.
yumuşatması için saç kremi kullanıyorum yoksa saç zor taranıyor.

peki benim saç niye behzat reyizinki gibi parlamıyor ona da yarar mı bu şampuanlar, parlaklık ve canlılık da katıyor mu saça?

amirimin saça sprey sıkıyolar...dır yani

natur vital grassy hair tek kötü yanı 2 günde bir yıkıyosun saçı

klorane şampuan- myrte olanından. yağlı kepeğe iyi gelir.

yug toreni +1

iran'da karışıyorlar, başka ülkeler de vardır muhakkak.

karışır tabi insan insana her zaman karışır

tr'de 18 yaş altına falan yasaklıyorlar mesela ama direkt yasaklanan bi film hatırlamıyorum

passengerın dediği gibi iranda karışıyorlar. suudi arabistanda da karışıyorlar. Oyuncu ve yönetmenler bazen ülkeye giremiyor.

Çin'de insanları hayallere sürükleyen filmler vs. yasaktı mesela(Geleceğe Dönüş gibi)
Çinli bir arkadaşıma Angelina Jolie'nin oynadığı "Ajan Salt" filmini önerecektim, arattım Çin'de yasaklanmış.

Not: 1960'lı yıllarda Türkiye'de de fazlaca yasak vardı. Metin Erksan'ın "Aşık Veysel'in Hayatı" filmi Anadolu topraklarını fazla kurak gösterdiği için yasaklanmış mesela :D

Yasaklar.
Tr de "dogma" filmi yasaklanmıştı mesela.

şöyle şeyler de olmakta:
getir.net
tri.acimg.net

filmde böyle bir kare yok o ayrı konu.

genelde vahşet yüzünden yasaklanıyor çoğu film. ya da cinsel istismarın aşırı olduğu filmler de olabilir.

en.wikipedia.org

örneği vardır da bu düpedüz hukukun çiğnendiği, daha doğrusu yasaların baskıcı hükümetler elinde insanlığı tehdit eden silahlara dönüştürüldüğü devlete bir örnektir. insan hakları ihlalidir

Evet dediği şey FPR teknolojisi, daha yeni daha iyi. RealD 3d deki sistem gibi. Ama sadece LG'de yok, ben Philips aldım onun da FPR gözlüklü modelleri var. Ama Samsung, Sony falan Shutter glass kullanıyor-pilli 300 liralık gözlükler. Hem göz yoruyor hem pahalı. Philips gözlüklerin tanesini 29tl'ye aldım(ki philips olmasa daha ucuza da satıyorlar)

Hangi teknolojinin kullanıldığı tamamen pazarlamayla alakalı olduğunu düşünüyorum. Avantaj ve dezavantajlarını sıraladıktan sonra kendi fikrimi yazacağım.

Şimdiye kadar aktif gözlük kullanılırken, LG pasif gözlük kullanmayı tercih etti. Kısaca çalışma mantıkları şu şekildedir: Aktif gözlükler pille çalışır. Televizyondan gelen görüntüye senkron olarak sağ ve sol çerçeveyi sırasıyla kapatıp açar. Gözlerin görmesi gereken görüntülere bu şekilde karar verilir. Pasif gözlük için böyle bir durum söz konusu değil. Sağ ve sol gözde farklı iki filtre kullanılır. Televizyon ekranı sağ ve sol gözün filtresine uyumlu 2 görüntüyü aynı anda verir. Görüntü camda filtrelenir ve bu şekilde sağ ve sol göz farklı görüntüler görür.

Aktif gözlükler ağır oluyor ve kullandığı teknoloji, pahalı olmasını sağlıyor. Pasif gözlük epey ucuz ve televizyonlar arası uyum sorunu yoktur. Cinebonus larda kullanılan RealD 3D gözlükleri dahi kullanabilirsiniz. Aktif gözlük pasif gözlüğe göre titreşimli bir görüntü veriyor. Bazı modellerde bu aza indirilmiş durumda. İlerde titreşim sorunu çözülebilir gibi duruyor. İyi bir panel ve güçlü bir işlemciyle mümkün bu. Buna karşılık pasif gözlüğün dezavantajı ise görüntünün dikey olarak yarıya düşmesi, bu olumsuzluğa bir çözüm getirilemez gibi duruyor çünkü bu kullanılan teknolojinin bir sonucu.[Çözünürlük dikey olarak 2 katına çıkarılmış paneller kullanılabilir ama maliyet çok artar] Pasif gözlüklerin görüş açıları daha iyi. Sağa sola hareket ettiğinizde, oturup uzandığınızda kayıplar minimumdur. Pasif gözlük sanki bana daha parlak bir görüntü sunuyormuş gibi geliyor ama çözünürlüğün yarıya düşmesi renkleri solduruyor. Sharp markasında şöyle bir özellik gördüm. Eğer ortamda bulunan herkes 3D izlemek istemiyorsa (özellikle yaşı olanlar) gözlüğün üzerindeki bir tuşa basılarak 3D görüntünün o anda 2D izlenmesini sağlıyor. Böylece aynı anda hem 3D hem 2D izleyebilme olanağı sunuyor. Basit ama hoş bir ayrıntı, bu özellik pasif gözlükte mümkün görünmüyor. [Düşününce aslında mümkün, gözlükleri çerçeveleri değiştirilebilir olarak üretilirse olur]

Eğer şu an alacak olsaydım kararımı pasif gözlükten yana kullanırdım yani LG alırdım Titreşimin olmaması baş ağrısının önüne geçebiliyor. Ayrıca görüş açısı daha yüksek, hafif ve ucuz. Diğer durumda Sharp ın kullandığı paneller çok iyi, tavsiye ederim.

LG-Philips arasında gönlüm LG den yana. Philips zaten paneli LG den tedarik ediyordur. Ayrıca Philips tv kısmını Tpv isimli Çinli bir firmaya sattı, artık sadece isim olarak Philips var. Yeni modellerin kalitesi hakkında bilgi sahibi değiliz. LG, Philips, Panasonic ve Vestelde gördüm pasif gözlükleri.

www.turkey.philips.com
www.turkey.philips.com

Ekleme: Hz olarak verilen o değerler ekranın saniyedeki tazeleme hızıdır. Hızlı görüntüleri daha net takip etmemizi sağlayan parametrelerden birisi bu, özellikle altyazı geçişlerinde bariz belli oluyor. Peki verilen bu değerler ne kadar doğru? Doğru değil, aslında pazarlama hilesi var burada. O verilen değerler tazeleme hızını değil, işlemcinin yorumlama kabiliyetini gösteriyor. Eğer detaylı teknik değerlere bakarsanız bu ortaya çıkıyor. Bu verilen yüksek hz değerleri TruMotion, Clear Motion gibi teknolojilerinin değeri. Hdmi üzerinden izledikleri 1080p görüntünün en fazla 60hz olduğunu gören çoğu kullanıcı televizyonunun bozuk olduğunu düşünmüştü zamanında. Malesef kontrast değerleri gibi bu özelliğin de gerçek değerlerini kullanıcıdan saklıyorlar. Gerçek bir 120Hz yeterli gelecektir.
Pasif gözlükte çözünürlüğün yarıya düşmesi gibi aktif gözlükte bu tazeleme hızı yarıya düşer. Bazı televizyonlar bunun önüne geçmek için 3D moda geçince tazeleme hızını iki katına çıkarır.

Dilediğin teknik ayrıntıyı sorabilirsin bu konuda, cevaplamaya çalışırım.

bambaşka bir şey hatırlatayım. düzelttiler mi bilmiyorum, geçen sene bu şekildeydi.

1. sony'ler mkv dosya formatını oynatmıyor. bütün full hd ve 3d filmler de mkv olduğundan aldığınız tv elinizde patlıyor. tek şansınız blray oynatıcı ve orijinal film oluyor. ya da indirdiğiniz bütün filmleri bilgisayarda uygun formata çevirme eziyeti.

2. philips'ler de ayrı dosya halindeki altyazıları görmüyor. yani srt uzantılı dosyayı filmle aynı isimde yaparsınız ya hani, bunda olmuor. illa altyazıyı filme gömmek gerekiyor altyazılı izleyebilmek için.

velhasıl, arkadaşların da anlattıklarından yola çıkarak tercihiniz ya samsung, ya lg olsun.
bunda olmuyor. illa altyazıyı filme gömmek gerekiyor

biz de uzun süredir bakıyoruz, bir türlü alamadık ama kafamızda lg var. hatta 42lm620s modelini düşündük. (cidden uzun süredir bakıyoruz, bundan önce 42lw5500 vardı piyasadan kalktı.) samsung'a karşı onu düşünmemizin en büyük nedeni de gözlükleri. hem hafif hem ucuz hem de daha çok çıkıyor kutudan.

Kafamda az çok oturdu ama hala şu hz meselesinin neden fiyatta bu kadar oynama yaptığını anlayamıyorum lg'nin de 800 hz modelini buldum 1000 tl var arada 200 hz olanla, hangisini tercih etmeliyim, almışken paraya kıymalı mıyım bilemiyorum :/

ahan da sana cevap.
10 gün olmadı televizyon alalı.
4-5 gün bütün televizyonları denedim sayılır samsung, sony, philips, lg.

LG 47LM660S aldım.
1- Dahili wireless kartı sağlam bi kart.
2- Smart özellikleri çok iyi. Tarayıcısı olmayan smart tv gördüm ben. ne işe yarayacaksa. Bunda Hem kendi uygulamaları çok geniz hem de tarayıcısı gayet akıllı çalışıyor. dizimag'den falan dizi bile izleniyor gayet iyi.
3- Pasif gözlük. Iustitia anlatmış yukarda.
4- Ölçülerine ve teknik özelliklerine göre Sony'den ucuz.
5- Çerçevesiz tasarımı gayet hoş.

Yukardakiler almadan önceki fikirlerimdi.

Aldıktan sonra daha bi sorun yaşamadım.

Networkle gayet iyi uyum sağladı. Android telefonumla da Windows 7 bilgisayarımla da, Linux laptopla da gayet sağlıklı alışveriş yapıyor. Bilgisayar başındayken videoyu televizyonda oynat diyebiliyorum, ya da tvnin mouseumsu kumandasıyla istediğm gibi bilgisayarın dosyalarında gezinip aha bunu oynat diyebiliyorum.

arkadaşımda bir önceki nesil lg vardı, onda 2d görüntüyü 3d yapıp izleyince senkron kayıyordu mesela. Benim TV'de olmadı hiç şimdiye kadar.

800hz için ekstra para vermeye değmez bence.
sonuçta panel aynı panel ve yazılımla yükseltilmiş birşey.
100hz panelli cihazları yazılımla 400 ve 800e çıkartıp satıyorlar.
gerçek değeri trumotion değeri olarak aratıp bulabilirsin lg tvlerin.
mesela nanoled olanlar gerçekte 240Hz ama 1000Hz olarak satılır.
Senin benim baktığım 2000-4000Tl aralıklı tvler de 100Hz dir ama 400-800Hz olarak satılır.

renderda aldığın derken? başka bir programdan 3d vs. bişey renderlayıp mı atıyorsun photoshop'a? Eğer öyleyse, dosyaya alpha channel'ı eklediğinden emin misin?

burada biraz anlatmışlar, bir dene istersen:
www.talkgraphics.com

hangi programdan render alıyorsun? o programda render kaydederken transparan kaydetmen lazım.

Keyshot 3 ile render alıyorum ve render alırken alpha channel'ı da açıyorum. Ayrıca aldığım tif dosyalar başka bilgisayardaki photoshoplarda transparan olurken sadece bendeki photoshopta olmuyor. Sanırım photoshopla alakalı olabilir mi? Ayarları var mı bu konu ile ilgili?

videokaset. durdurup printscreen almak. Bunlar hep kalite düşürücü şeyler.

Şimdi şöyle, videokaset dediğiniz şey tahminen standart definition(DVD= 720x576), en iyi ihtimalle hdv(1440x1080). Hatta bi ihtimal vhs-betamax kasetlerden falan ki o da 352x288. En yüksek çözünürlüğü olan Full HD bile 2 megapiksel. Senin (büüyk ihtimalle) standart definition video yarım megapixel diye düşün. Yarım megapiksel fotoğraf bastırınca da tabii güzel çıkmıyor! Bir de şu an detaylı açıklayamayacağım "interlaced" olayından dolayı videodan aldığın capste büyük ihtimalle çizgiler var, yoksa da deinterlace işleminden dolayı biraz daha bulanık.

Daha net görüntü almanın bir yolu yok, işlem kalitesiz videodan kalitesiz screenshot almaya yönelik olduğu için ;) Ama photoshop'ta "Sharpen" efekti atıp biraz keskinleştirebilirsiniz "belki"..

ne videosu bu. aile çekimleri ise bir şey diyemem ama farklı kayıtlarsa belki başka arşivcilerden çıkabilir?

bu arada 352x288 olan vhs değil vcd'dir. vhs 333x480'dir (159840 pixel yani 0,16 megapixel). ve şu çok sevilen vcd'den daha kaliteli görüntüye sahiptir.(352x288 (=101376 pixel yani 0,09 megapixel)

(zamanında 4+2 kafa ve stereo olarak lp 8 sp 4 saat kayıt yapan videomun vcdden daha iyi görüntü verdiğini kanıtlamak için ne kadar kendimi paraladım. ama o boktan markalı eşek kadar boyutlu vcd izlemek dışında saçma sapan oyunlar vs de barındıran cihazlara para vermekten vazgeçmediler bir türlü. benim vhsler halen çalışıyor ve izlenebiliyor. ama vcd ancak çöplükte bulursunuz (tamam d&r'da da var tamam :)

canon 600d kullanıyorum. (video için 550d-600d-60d vs vs artar bu, video olarak da iyidir)

imza : gazetecilik 2. sınıf öğrencisi.

3000 lira bütçe varsa daha kral makina alırsın ama ya.

dijital slr ile adam gibi videolar cekmek icin gereken ekipman (focus puller, mikrofon, iyi bir zoom objektif vs) zaten pahali oluyor. bunlar olmazsa da teknik acidan oldukca kisitli videolar cekebiliyorsunuz. o yuzden arkadasinizin gorusune kesinlikle katilmiyorum, butceniz kisitliysa video cekmek icin sadece video ceken bir kamera cok daha rahat ve kaliteli olur (benim gorusum). nikon d90'i ciktigi zamanlarda 2000 liraya almistim ve benim ihtiyaclarimi tam olarak karsilayan iyi bir makine, tavsiye ederim o yuzden.

ama bana sorarsaniz, yeni baslayanlar icin hem butce hem de kolaylik acisindan nikon'un daha ufak makineleri biraz daha uygun olur. d3100, d5000, d5100 gibi modelleri yani (bunlarda video da var ama yukarida soyledigim gibi cok kullanisli degil). ama butce problem degil diyorsaniz benim tavsiyem d7000 olur. d90'in bir ust modelidir kendisi ve kendi sinifinin en iyisidir.

canon'larda da 450d ve oncesi modeller haric bir sey almanizi tavsiye ederim.

dslr'de odak-ses sıkıntısı var. Video sırasında manuel odak yapabilecek misin? Hayır. Hani ben kısa film çekiyorum bana iyi ama röportaj falan çekeceksen, Canon'un 700-800 TL'ye FULL HD sd karta çeken kameraları var, gayet de iyi çekiyor. Onlara bak derim.(otomatik odak anlık çekilen işlerde çok iyi birşey. Ayrıca kesintisiz uzun uzun kayıt da öyle. DLSR'ler ısınıp pat diye kaydı durdurabiliyor)

3000-800= 2200 TL

2200 TL'ye de güzelinden bi dslr al, 600D tavsiye ederim. Ama lense paran kalmaz, o biraz sorun. 600D + Tamron 17-50 alabilirsen şükela olur. Ama 2200TL'ye kit lensi olan 18-55 ile alabilirsin. Başlarda işini görür.(Çok sanatsal işler yapayım demiyorsan)

imza: sinema-tv 2.sınıf öğrencisi.

ben girebildim, şehir seçtirmiyor sadece boyut ve kilo giriliyor. İşin ilginci kilo da birşeyi değiştirmiyor. 81.75 tl tuttu :(

f1205.hizliresim.com

Canon Eos 500D bulabilir herhalde, ama mümkünse 550D almasını tavsiye ederim.(kit lensiyle 1400tl civarına bulunuyor sanırım)

Nikonları hiç bilmiyorum, ama onun da birkaç iyi modeli olması lazım..

d3000 nikon.

caps koysan iyiydi :(

caps hizmeti verilir:
(sanırım bunu diyorsun)
awfullyhip.com

walla aynısı bende var sanırım :) Şaka bi yana bayaa benziyor cidden , zara dan almıştım. Bi bak istersen oraya ..

teknolojiye göre değişiyor gözlükler de.(bkz: imax)(bkz: xpand). o kartonlar da eskide kaldı artık.

o karton gözlüğün uyguladığı teknik farklı lacviert ve kırmızı olandan bahsediyorsanız, sinemada hiçbir işe yaramaz onu söyleyeyim.
www.3dgozluk.com

kartonlar taş devri teknolojisi.

Diğerleri de, pilli-ağır 300 lira olanlar: Shutter Glass teknolojili gözlükler.
Dİğer realD'dekiler pasif 3d gözlükler. (FPR olarak geçiyor)

Shutter glassta gözlük algılayıcı sayesinde gözleri açıp-kapatıyor titreştiriyor böylece 3d görüntü elde ediyor. FPRde ise pasif, gözlük birşey yapmıyor ekranda oluyor olay. Ki fpr yeni teknoloji, göz yormuyor. Fpr en iyisi diyebilirz o bakımdan.

İstiklal Caddesi'nde Halep Pasajı filan var. Orada bir yer yapıyordu galiba.

www.tish-o.com.tr
Buradan yazı-foto vs. bastırabilirsiniz.

teşekkür ederim, bakacağım

ölmüş. gittigidiyor'da 70-100tl falandı sanırım. ama orijinal değiller herhalde.

Eski hp laptop'uma orijinal bataryayı 155TL'ye almıştım. Eğer sahtesi 70-100 tl'yse orijinali de 150-200 tl'yse orijinal alın derim.
(ama ben yaklaşık 3 yıl önce almıştım, şimdi dolar vs. derken fiyatlar uçmuş olabilir)

edit: bu arada, yeni pilinizi boşaldıkça doldurun(ama tam boşalmadan. %7'de falan. Çünkü tam boşaltmak da zararlı) Sürekli fişte tutmayın. Eğer öyle yapacaksanız bataryayı çıkarıp direkt elektrikten kullanın. Ama arada bir bataryayı takıp kullanın boşalsın-doldurun-kullanın-doldurun ki içindeki anot katot vs. her neyse :D onlar kendine gelsin.)

yapma

yyyyyyyyyy
aaaaaaaaaa
pppppppppp

yaş kaç?

edit: dalga geçmek için sormuyorum ona göre cevap vereceğim.

yap hacu

yapma

yap...fikir süper.

poki topu yap içinden sen çık kızın ismini söyleyerek.. teallaam ya..

kendini plana gereğinden fazla inandırmışsın. yap ama "seni seviyorum" kısmını atla. sadece izlet. sonra da "işte hülasası bu!" deyip vuvuzelayı öttür.

yap bence ne olacak ki? böyle ilginç şeyler sevilir kızlar tarafından. zaten sana bu düşündüklerinden sonra ıyyy salak ne saçma çocukça şeyler yapmış diyecek kız da bırak senle olmasın zaten hayyatta anlaşamayacaksınız, iyi ki olmamış dersin ilerde en fazla.

yaş 21-20

b

buna maruz kalmak bende travma oluştururdu. sakın yapma.

o yaşlarda olur bence. gayet de romantik olur. yap.

Yapma bence çok cıvık geldi bana.

kızdan yeşil ışık olmasa bile en azından sarı ışık varsa yap.

yapma. niye bu kadar kasıyosunuz anlamıyorum ki.

yapma

a diyorum.

yap yani ama kız tek başına izlese sen yokken, daha güzel olur sanki.
fakat animasyonu izler izlemez karakterlerin seni ve onu canlandırdığını anlayacağı şekildeyse yalnız olsun ki "güzel yapmışsın valla ya yetenekliymişsin yani." gibi bi cevapla kapanmasın bu heyecan.

ben yapmazdım ama sen yap derim. başıma ne geldiyse bu güne kadar kendimden geldi amk!

yapma

yapmadığına pişman olacağına yaptım da pişmanım de bence kısaca yap yani..

isterse kırk yaşın da olsun her kadının hoşuna gider. mutlaka yap bana yapsa biri bunu sırf uğraştığı içim bilebir şans verirdim kız da öküz değilse yani...

yap hafız, güzel fikir ama seni seviyorum demene gerek duymayacak bi final yaparsan animasyonda daha iyi olur...

yapma

yapma

yapma! yapma ulan işte yapma

bundan 5 yıl sonra yapmadığın şeyler için pişmanlık duyacaksın

yap <3

kız seni seviyorsa/hoşlanıyorsa yapsan da yapmasan bir şey değişmez, sevgili olursunuz.

sevmiyorsa ve yaparsan: (bkz: 4 s kuralı)

edit: bana sorarsan yapma. Ben yaptım, bestelerimi verdim, bi sikim değişmedi.

b!

yapma

Kız senden hoşlanıyosa ki sezersin bunu bi şekilde,yap naparsan.

kız duygusalsa yahu uğraşmış o kadar kalbini kırmayalım gibi zoraki triplere giricek ama tabi kendini baskı altında hissedecek,bu da onu senden uzaklaştırır iyicene,
Hatun havalıysa alay konusu olucaksın keriz gibi,animasyon yaptım ehe mehe diye kalıcaksın karşısında.

arap sen yapma, bokunu çıkarıyosun!

kızı zora sokarsın belki kabul etmicek. ilişki başlatmak için çok fazla. ilişkin olsa, evlenme teklif etsen anlıcam da. o zaman da zeplin uçurman gerekir demedi deme.

yapma. "seni seviyorum" da deme en az 2 ay. (ilişki başladıktan sonra 2 ay)

yapma ya.çok cıvık.direk al karşına düzgünce konuş

bir yerde hata yapiyorsunuz. boyutun dusmesi gerek.

virtualdubmod icin birkac anlatim:
www.rehberim.net
www.frmtr.com

(ayni seyi anlatiyor olmalari gerek ama uzun uzadiya bakmadim)

codec ile ilgili bir şey o.(ve bitrate ayarlarıyla) Büyük ihtimalle uncompressed avi olarak kaydediyorsunuz. Virtualdub hiç kullanmadım ama seçeneği varsa(vardır) mpeg, ya da illa avi kaydediyorsa xvid, sorenson 3 vb. codec seçerseniz sorununuz çözülür.

direct stream copy denen bi mevzu varmış, işaretlendiğinde videoya process uygulamıyormuş, sağolasın.

raw avi kaydediyorsunuz ondan oluyor. en büyük format o. çünkü ham. ve vdub öyle kaydetmeyi seviyor. valla bana kalsa vdub ile uğraşmam. ha kötü program mı? değil. ama zahmetli. sony vegas falan kullanın. mp4 renderlayın. mis.

bu yazının altına imzamı atarım öyle diyim. şikayetçi sayılmam ama çevremde insanlar olunca sıkıntı oluyor.

Var.

ben de genelde oyleyim. normal bir sey, zira alkol merkezi sinir sistemini yavaslatiyor (depresif etki). bunun yaninda kisilik meselesi yine biraz, ayni soyledigin gibi kontrolu kaybedecek kadar icemiyorum ben de mesela.

kontrolunu kaybetmek istiyorsan yuksek alkollu ickileri shot yaparak icmeyi dene, oldukca hizli sekilde kafan gider :)

burdaa! arada bende özenirim o sarhoş olupta her boka gülüp eğlenenlere ama nadirdir yani susarım direk abi konuşmam.
düzeltme: sarhoş olunca kontrollü olupta içmemezlik yapmıyorum ama durgunlaşıyorum

Ee sonra?

Kafanın dolu olmasıyla da alakalı olabilir gibi geliyor bana. Bildiğin imreniyorum yalnız kontrolden çıkan insanlara. Başkalarının düşüncelerini de çok önemsemem ama kafam iyiyken sosyal yeteneklerim kısıtlanıyor sanırım.

yazının altına bir imza da benden. aynen öyle sakinleşiyorum içince ben de.

belki de aşırı kontrollü bi insan olman alkol miktarını etkiliyo, sarhoş bile olamadan bırakıyosun içmeyi? şu kafamla sana verebileceğim tavsiye; öncelikle ayıkken de aptalca hareketler yapabilmen, salak salak dans edebilmen mesela. sonra da komaya girecek kadar olmasa da çok çok içebilmen!

aynen! ben de senin gibiyim. Hatta geçen arkadaşlarla gece kulübüne gittik millet deli gibi içip dans etti falan, aynı shot'ları ben de içmeme rağmen ben köşede oturup psikolojik-sosyolojik çıkarımlar yapmaya başladım ahah :D

3 çeşit şarhoş olunur gibisinden bir söylem var.
birinci grup neşelenip sürekli gülen/konuşan tipler.
ikincisi sessizleşip/efkarlananlar.
üçüncüsü de öfkeleip/şiddet eğilimi gösteerenler.

dvd'de o özellik vardır bence, belki bios'unuzdaki ayardandır. Bilgisayar açılırken hemen ilk ekranda "del" tuşuna basın bios'u açın, orada hangi sekmede tam hatırlamıyorum ama neyin boot edileceğiyle ilgili bir bölüm var, oradan dvdrom-drive'ınızı seçin. Kaydedip çıkın. Olması lazım ;)

Bakın şöyle bişey var: forum.donanimhaber.com

bios ayarları tam. Hatta çeşitli ayarlarını da denedim yine boot etmedi.
sonra f12 ile boot menüden açtım cd dedim yine çalıştırmadı.

yani başlangıçta cd ile başlatma ayarları tam ama yine cd başlamıyor

ashampoo burning rom'u indirip kurun. (ücretsiz.) daha sonra new bootable data cd seçeneğinden devam edin.

@waryemez;

Elime boş dvd yok şu anda. Usb olarak nasıl halledebilirim?

blog.tamindir.com
www.chip.com.tr
www.karaklavye.com

Kasma boşuna, USB ile yükle daha iyi:

(bkz: WinToFlash)

usb den w7 ve w8 kurulabiliyor.dvd içeriğini direkt olarak usb ye atıp başlatınca kurmaya başlıyor.ben hep öyle yapıyorum.

@metal revolution

O program ile uğraşıyorum ama bir türlü başlamadı açılışta. Açılışta usbhdd - usbfdd seçeneklerini seçmeme rağmen başlamıyor.

@keller;
ben yapamıyorum yaa :S

@tragamin

BIOS'u biraz daha kurcala istersen. USB-Disket-Key gibi şeyler de olabilir. Ayıca tüm diğer USB girişlerini denediğine emin misin?

Artık aklıma şu soru geliyor;

Bios'ta boot ayarlarında usbfdd-usbhdd seçenekleri olmasına rağmen acep benim pc usb'den başlatmayı desteklemiyor olabilir mi?

USB seçeneği varsa desteklemesi lazım. Br başka Windows iso'su ile dene derim.

Sorun cdden kaynaklıymış. Başka bir cd taktığımda direkt boot etti.
Teşekkürler yardımınız için

El bagajına almazlar
diğer bagajına bi ihtimal kıllık çıkarırlar.

Çin'e giderken bavuluma ton balığı-barbunya konserveleri koymuştum, birşey olmadı. (THY)

@rodriguez2 +1 Ama dikkatli paketleyin yine de :)

İç hatlarsa birşey olmaz. Yurtdışı seyahatiyse hangi ülke hangi havayolu olduğuna göre değişebilir. Normal şartlarda hiçbiri almamalı ancak kuralların ne kadar katı uygulandığına bağlı.Benim normal bagaja koyduğum konserveyi bir seferinde bomba zannettikleri için özel yelek giydirip aşağıda bir bölmeye almışlardı.Sonunda durumu açıkladığımda izin vermişlerdi.(Venezuela) Fransa aktarmalı gitmiştim, fransa'da sorun sıçmadı garip bir şekilde. O yüzden o ülkenin güvenlik uygulamasına, çalışanların moduna bağlı. Amerika ise unutabilirsin, hayatta izin vermezler. Eğer konserve reçel, bal, turşu gibi birşeyse %100 yasak olduğunu biliyorum AB güvenlik uygulamalarına göre.

Dediğim gibi değişiklik gösterdiğinden havayolu şirketinin sitesinde ilgili açıklamalara bakman daha sağlıklı olur.

Uçağa konserve sokamazsın, çünki güvenlik açısında zanlıbir görünüt oluşturuyor, birincisi el yapımı bomba görünütüsü çiziyor, ikincisi kapağında iznası öldürebilecek kesici alet yapılabilir, vazgeç başın ağrır

kuvvetle muhtemel uçağa sokamazsın, bagaja da koyma derim. bagajlara ne yaptıklarını hep merak etmişimdir, Hercules tarafından alt ve üst kısmından kavranıp kıvrılmış hissi veren ve benimki olduğuna hala inanamadığım deodorant bile çıktı bagajımdan! kırılacak, ezilecek, patlayacak şeyleri koymamaya çalış. illa sakatlık çıkacak diye bir şey yok ama konserve için o riski almaya değmez.

spot mu almayı düşünüyorsunuz garantili mi?
ikinci el mi sıfır mı? bunları da belirtirseniz daha detaylı önerilerde bulunabilirim

600D derim.

spotçulardan filan düşürebilirseniz nikon d7000.

nikon d5100
3200 çıktı yakında 5100 fiyat düşer.

işin içine iyi derecede video girerse o yazdığınız fiyatlara Canon 60D alın. spotta bu fiyatlara bulunur sanırım.

CANON 550D veya 600D

bana olmuyor.

olmuyor.

oluyor.

olmuyor

olmuyor

O kadar kişide 2 kişiye oluyor. İlginç. acaba bir açıklaması var mı ki?

bana da oluyor

evet.

bana da oluyor. özellikle ingilizce altyazılı izlerken, bazen(her zaman değil) sanki altyazının ing olduğunu farketmiiyorum. ya da türkçe altyazıda karakterlerin sesini türkçe duyuyorum.

oluyor bana, benimsiyorum.

hatta filmi izledikten bi süre sonra filmden bir sahne gelince aklıma, o kişi türkçe konuşuyor zihnimde.

@goldentitan tamda anlatmak istediğim buydu...

İngilizce'yi iyi biliyorsan eğer, kendi dilinde gibi konuşuyorlar zannedebilirsin.

şimdi bu açıklamalardan sonra ukalalık gibi olacak belki ama bazen bana da oluyor.

ben titanik'i izledim en son. annemleri de yolladım türkçe dublajlı diye. alt yazılıymış film. gıcık oldular bana.
bana da oluyo yani :)

oluyor.
(Hatta altyazısız izlerken de oluyor. Onlar İngilizce konuşuyorlar ama bir süre sonra kaptırıyorum sanki ana dilimdeymiş gibi geliyor :)

ol.

@sinematematikci+1 diyorum, bana da oluyor.

Mu ayri

"de" de ayrı

firefox kullanın, o kasmıyor.

tuneup utilities vb. bir yazılımın deneme sürümünü kurup bilgisayarınızı bir güzel bakımdan geçirin derim. Defragmentation yapın, arka planda çalışan uygulamalara bakın gereksizleri kapatın(bunu msconfig.exe yi açarak da yapabilirsin)

Ben maşallah Core2duo t6670 2.20 ghz, 3gb ramli laptop'umda bırak 5-6 sekme web sitesi açmayı fullhd video kurgusu-render yapıyorum, deli gibi yoruyorum makinayı. Sistemin kötü değil yani.

(Not: windows kaç bit? 64bit ram'i vs. daha efektif kullanıyor diyorlar da..)

Sistem 32 bit ama 64 bit olsada chrome o kadar ram kullanmaz diyorlardı.64 bit mi kursam?

Sistemin gayet iyi. Benimki daha düşük olduğu halde en az 8 sekme açık gezerim. Ekstradan Photoshop ve Notepad++ açıktır. Fakat haftada bir bakım yapmayı ihmal etmem. Sana da öneririm. rodriguez2 arkadaşın dediği gibi bakım yapmak gerek.

Eğer şunları yaparsan çok rahatlayacağından emin olabilirsin:

- CCleaner (Haftada bir temizlik yap ve kayıt defterini de kullanmayı ihmal etme)

- Disk birleştirici (Haftada bir ister Windows'un içinde bulunan disk birleştiricisini kullan, istersen de güvendiğin bir yazılım ile zamanla parçalanan diskini birleştir)

- Run > msconfig (Başlangıç sekmesinden gereksiz uygulamaları kapat)

- Run > prefetch (Birikinti dosyalar. Hepsini shift + delete ile kökten kaldır)

- Run > %temp% (Birikinti dosyalar. Hepsini shift + delete ile kökten kaldır)

- Run > %appdata% (Program ekle kaldırdan kaldırmış olduğun programların kalıntı klasörlerini/dosyalarını sil)

- Run > regedit (Program ekle kaldırdan kaldırmış olduğun programların kalıntı kayıt girdilerinin klasörlerini sil. Silerken çok dikkatli ol, bilmediğin kayıt girdilerini silmek riskli olabilir) bunu yapmak için: HKEY_LOCAL_MACHINE > SOFTWARE > (burada varsa sil. yoksa;) > Microsoft > Windows > CurrentVersion > Uninstall (klasörününde içeriğine girerek aynı şekilde, kalıntı kayıt girdilerinin klasörlerini silebilirsin)

tam 1 ay önce samsung 46d5500 aldım 2000 TL'ye. Full Hd, dahili usb video oynatıcı, görüntü mükemmel. fiyatı daha da düşmüş olabilir.

birazcık daha çıkabilirseniz lg 42lw5500
3d ve smart istemezseniz 47 serilerine de bakabilirsiniz.

LG'nin o fiyatlara 3D tvleri var, almışken 3D LED alın hem şimdi 3d izlersiniz hem de geleceğe yatırım olur(yeni hollywood filmleri genelde 3d olarak çekiliyor diye düşünürsek ;)

Philips'in de öyle modelleri vardı Teknosa'da görmüştüm ama tam model veremeyeceğim.

adana real de 1900 TL ye LG 42LW4500 (umarım yanlış değildir tam kodu) bulunmakta. normal yayını 3d çevirebilme ve yanında 7 adet gözlük hediye. zaten özelliklerinide buraya yazmaya gerek yok. harika bir tv aynı fiyatta akakce.com dan aratıp bulabilirsiniz. alacaksanız bu tv kaçmaz derim.

yeni bir insanın doğmasına sebebiyet verebilecek bir davranış. şayet zina serbest olsa, ailesi olmayan çocuk sayısı çok daha fazla olacak. ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar da azımsanmayacak şekilde. günümüz şeklinde değil de o döneme bakınca bana gayet mantıklı geliyor hastalıkların yayılması ve ebeveynsiz çocukların doğması.

evlilikte ise bir sözleşme var. eşlerin birbirini terketmemesi, ortada bırakıp kaçmaması için yapılmış bir sigorta var. islam bu sbeple izin vermiyor zinaya.

İslam tek eşliliği özendirir bunun ön koşulu olarak da ilişkinin resmi otorite tarafından onaylanmasını şart koşar ki taraflardan biri kuvvetle muhtemel kadın maddi zarar görmesin.

Aklıma şu geliyor: İslam(ve diğer dinler) toplumun nasıl yaşaması gerektiğini de anlatan bir din olduğu için, herkesin önüne gelenle yatıp hamile kalması ve ailesiz(anne+baba) büyüyecek çocukların olmaması için böyle bir düzenleme olabilir. 600'lü yıllarda zaten prezervatif vs. yok, şimdiyi düşünürsek de prezervatif olsa bile kullanmayan-unutan-o anda almaya üşenenler var. İstenmeyen hamilelikler-çocuklar, bulaşıcı hastalıklar vs. bir yerden kötü bir durum çıkabilir. Bu nedenle iki insan evlensin, sonra tek eşli şekilde hastalık-hamilelik derdi olmadan sevişsinler denmiş olabilir.(çocuk olursa da ona bakacak-büyütecek bir aile var)

Yorum yaptım, böyle "olabilir" gibisinden.

İnsanın fıtratına ters bir durum değil mi bu zaten? Bence zina insandaki bazı duyguları köreltiyor, sevgi olsun utanma olsun, zaten haya dediğimiz şey islam'da çok önemlidir.

Ne kadar tatmin edici bilmiyorum ama kendimce cevaplamaya çalıştım.

@evronos gazi

Şimdi islam dışındaki ülkelerde kim kimin çocuğu belli değil mi? Oralarda zina dinen ve yasal olarak yasak değil?

gayrimeşru çocukları, hastalıkların yayılmasını ve aile kavramının yitirilmesini önlemek için.
not: alkol, zina vb günahlar sadece islamda değil semavi dinlerin hepsinde günahtır. bir çok diğer dinde de günahtır.

korunma yöntemi olsa mesela ne çocuk var ne hastalık. o zaman sorun ne oluyor?

iki ayrı pencereden bakmak gerekir. tabi öncelikle inanacaksın, inanmayanlar için ne söylesen boş.

birincisi ilahi yön. öteki dünya için imtihan meselesi. haram olan şeyleri yapmayacaksın ki, bunları yapanlardan bi farkın olacak, ve böylelikle öteki dünyada kazanacaksın. ve zina serbest olsa çocuk aldırmalar çoğalacaktı ki, bu pek bilinmese bile çok günah bir şey. zira sen allahın verdiği cana engel oluyorsun, yani allah'ın işlevini boşa sayıyorsun.o nedenle aldırılan her çocuk diğer tarafta anne ve babasının yakasına yapışacakmış diye okumuştum.

ikincisi sağlık ve gelenekler. öncelikle zina haram olmasaydı ortada aile ve sülale kavramı kalmazdı. ayrıca ortalık hastalıklı(aids) insanlarla dolup taşardı. zira inanmayıpta bu şekilde yaşayanların hali ortada. islam dini zinayı yasak ederek aslında seni sağlığın açısından koruyor ve dediğim gibi kimliğini kaybetmiyorsun.

edit: yanlış anlaşılmasın cemaatçi falan değilim.

@yetkili birine benzeyen abi

sorun sadece bu dünyada çare bulmak değil, öteki dünyayı da düşüneceksin. nefsine sahip çıkıp, çıkamama meselesi bu. yukarıdaki yazdığımı okursan cevabı orada var.

juusto +1

bi de evlilik acisindan bakmak gerek olaya diye dusunuyorum. diyelim ki onlarca kadinla beraber olmus bi insan, biriyle evlendigi zaman belki cinsel manada onceden beraber oldugu kisilerin tatminine ulasamayacak ayni uyum olmayacak vs. bu da kari-koca arasina ister istemez bi sogukluk sokabilir. zamanla kisinin akli disariya kayip aldatabilir. sonra ara iyice sogur. cocugun uzerindeki etkisine girmiyorum bile.

gecenin koru usengeclik vs derken kendi acimdan cok kisa keserek yazmaya calistim kafamdakini tam aktaramamis olabilirm kusura bakmayin :)

Tabii ki bunun lehine veya aleyhine mantıklı çıkarımlar yapılabilir fakat bu, dinin haram kılmasının "nedeni" olmaz.

(Haram konusunda)Din, yasaklar koyar. Bunun yanında koyduğu yasaklara ek olarak "bilgi" verir. "içki içmeyin sapıtırsınız", "başkasının parasını çalmayın çünkü o, o parayı hak etmiştir" gibi basitçe örneklemiş olayım. Bunun yanında "haramdır çünkü şundan ötürü" diye bir açıklama olmaz. İslamiyet, biraz da "teslimiyet" meselesidir ya..

"İslam mantık dinidir" anlayışını temele oturtup da "bak şundan şundan ötürü harammış" gibi açıklamalar yapılabilir. Bunlar iyi niyetli olsalar da hatalıdır. Haramın "çünkü"sü belirtilmez.

Saçmalama derecesinde örnek;
Yarın bir gün belirli bir miktarda (aşırı sallıyorum, 6,8392476 RCT) alkol tüketenlerin, daha bir aşkla şevkle namaz kıldıkları, oruç tuttukları, öksüz yetim besledikleri, hayır kurumları kurdukları falan ispatlansa
yahut, bir ilaç olsa ve alkolün bahsedildiği etkilerini ortadan kaldırsa, "mantık dini" anlayışıyla alkolün "haram olmaktan çıkması" gerekir. Ama ne olursa olsun, Kuran'ın tamamlanmasından sonra dinin kuralları değişmeyecek ve (en ufak miktarda bile olsa) alkol içmek her daim haram olacaktır.
(Kuran'ın indiği ilk dönemlerde alkol haram değildir sonradan haram kılınmıştır. Tutarlı gerekçelere dayatılması gibi bir durum olsa idi, ilk olarak o zamanlardan yasaklanması gerekirdi. Yani "mantık" dininde böyle olurdu)

Dolayısı ile; "şu haramdır, çünkü.." diye açıklama yapanlar (iyi niyetli bile olaiblirler ama) kendilerince ilahçılık oynamaktadırlar. Yasaksa, bitmiştir.

Ha söylediklerim halihazırda Müslüman olanlar için geçerlidir. Yoksa İslamiyet'i araştıran veya Müslüman olup dinini sorgulayanlar, böyle detayları inceleyip kendilerince mantıklı olup olmadığını kavramak için bu sorulara cevap da arayabilirler, ona sözüm yok. "Bak bu dinde bu bu yasakmış. Aslında doğru. Çünkü şöyle şöyle sonuçları var bu işin." gibi çalışmalar mesela..

Ama bunu bir (alim geçinen) Müslüman çıkıp "dinimiz şöyle iyidir böyle iyidir" çabası içinde söylerse, o zavallıdır.

Bir de bu dindeki akıl mantık olaylarına karşı verilen bilindik bir örnek vardır. Sorar ki;
"İdrar mı daha pistir, sperm mi?" Buna hemen hemen herkes "idrar" cevabını verir ki doğrusu da budur. İdrar bir atıktır. Zararlı maddeleri de barındırabilir içersinde. Vücuttan atılması, uzaklaştırılması gerekir. Sperm ise yeni bir hayatın başlangıcıdır. İçerisinde hepimizin oluşumunda bulunan hücreler, bu hücrelerin hareketini kolaylaştırması için gereken sıvılar vs. vardır..

Fakat, vücuttan, daha pis olan "idrar" atıldığında namaz abdesti bozulup, sadece namaz abdestinin tazelenmesi gerekirken; meni atıldığında boy abdesti bozulur ve tazelenmesi gerekir. "Mantık dini" bunu bugün BELKİ "orgazm olunduğunda salgılanan falanca hormonların zararlı etkilerinden, tenin suyla teması, burnun temizlenmesi" vs. ile açıklayabiliyordur ama bunu birkaç asır önceki Müslüman'a nasıl açıklayabilir?

Yahut orgazmdan sonra vücudun komple ıslatılmasının vücuda bir zararı olduğuna dair tıbbi çalışmalar ortaya koyulursa?

Kendimi tekrar gibi olacak ama özet geçeyim; haramın "neden"i olmaz. İman etmeyenin/imanından emin olamayanın, İslamiyet'i mantığı ile değerlendirerek kabul/inkar etmesi gibi bir şey olabilir.

Söylediklerimi yanlış anlamanı istemem. Sorunun biçiminde dini temellere uymayan bir üslup var. "Neden haramdır? Neden sakıncalı görülmüştür?" şeklinde değil de "dine göre zararları nelerdir" şeklinde olursa soru, ayet ve hadislerle o kısım açıklanabilir (ki orası beni aşar). Pek çok haram(belki de hepsi, bilemiyorum orasını), AYRICA kötülenmiş, zararlarıyla anlatılmıştır. Fakat dediğim gibi, bunlar "haram" olmasının nedenini açıklamaz.

(Not: İslamiyet'in, Allah tarafından gönderilmediğine; Peygamber Efendimiz tarafından toplum düzenini sağlamak adına getirildiğine inanıyorsan, sorun bu temelde ise başka tabii. Söylediklerim geçersizdir. Onun nedeni nasılı sorgulanabilir. İlahi buyrukların sorgulanması "mantık"lı olmaz.)

Umarım anlatabilmişimdir söylemek istediğimi.

"bu tarz bir cevap istiyorum" demek ile belki de sordugun sorunun cevabini duymak istemiyorsun. :)

zinanin haram olmasinin (bkz: nesep) gibi pragmatik sebeplerinin disinda daha derin sebepleri de vardir. bulmasi cok zor degil elbet. hayvan degiliz ki sadece "uremek" icin cinsel iliskiye girelim.

cinsel iliskinin sosyal ve psikolojik yonunu de dusunursen cevabini kendin de bulabilirsin. Aidiyet ve iktidar gibi cetrefilli konulara cikan yolun baslangiclarindan biri de bu cinsellik meselesi.

Bunun olcusu insana birakilamayacak kadar zor bir konu. O yuzden insani en iyi taniyan "yaraticisi" koymus olcuyu. Sinirlar belli. Bircok sey gibi azi zarar, cogu zarar. Olcusuyle yapmak lazim. Fitrat sinirini cignemeden.

Nefsi yaratan da Allah, nefsi uyandıran da Allah, nefsi haram kılan da Allah. Bu yüzden " Zina neden haram? " sorusu için ne dense boş zira cevap hakkı Allah' ın. Mantık, Alah' ın mantığı olduğundan, anlamak ve mantığını kurmak mümkün değil. Boşuna kafa yormanın lüzumu yok.

nesebin belli olması - yani çocuk olursa annesi babası kimdir bilinecek. Bir de o zamanlarda kayıt-kuyut zaten yok. Diyor ki kim kiminle evleniyor ilan etsin, bilelim. Onun için şahitler var vs.

bu sadece müslümanlıkta değil tüm dinlerde var. zinanın yasak olmasının ve nikah yapmanın mantık değil daha derin sebepleri var: miras hukuku ya da feraiz ile ilişkili. gayrı meşru çocuk mülk paylaşımından yararlanamaz.